You are on page 1of 353

..

19. YUZYILIN
. . .

iKiNCi YARISINDA
\
\

GALATA
ve

PERA
19. YÜZYILIN
iKiNCi YARISINDA
. . .

GALATA
ve

PERA

Nur Akın
LİTERATÜR YAYINLARI: 24

19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA


GALATA ve PER A

Nur Akın

2.000 Adet : Mayıs 1998


Birinci Basım
2.000 Adet : Temmuz 2002
İkinci Basım
Üçüncü Basım 2.000 Adet : Ekim 2011

Genel Yayın Yönetmeni : Kenan Kocatürk


Editör : Öner Ciravoğlu
Tasarım : Yetkin Başarır
Uygulama : Emel Atik
Baskı ve Cilt : Ömür Matbaacılık A. Ş.
Beysan Sanayi Sitesi, Birlik Caddesi No. 20
Haramidere 34524 İstanbul
Tel : (0212) 422 76 00
Faks: (0212) 422 46 00
www.omur.com.tr

Birinci Basım ISBN: 975-7860-90-5


İkinci Basım ISBN: 978-975-8431-81-6

© Copyright 1998-2002, 2011 Literatür: Yayıncılık


Bu kitabın yayın hakları Literatür: Yayıncılık Dağıtım Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne
aittir. Kitabın tamamı veya bir bölümü hiçbir biçimde çoğaltılamaz, dağıtılamaz, yeniden elde
edilmek üzere saklanamaz.

Sertifika No: 10843

LİTERATÜR: YAYINCILIK, DACITIM,


PAZARLAMA, SANAYİ VE TİCARE T LTD. ŞTİ.
İSTİKLAL CADDESİ, EMGEN HAN, Nü: 47 KAT: 4
BE YOCLU, 34433 İSTANBU L
T 0(212) 292 4120
F 0(212) 245 5987
E literatur@literatur.com.tr
www.literatur.com.tr
. . .

iÇiN D E KiLE R
Giriş xı

19. YÜZYIL İSTANBUL'UNDA AZINLIK GRUPLARI ve BATILILAŞMA 1


Sosyal Yapı ve Batılı Eğilimler 2

Fiziksel Yapı ve Batılı Eğilimler 18

GALATA ve PERA 29

Bölgeyi Oluşturan Nüfus 30

Toplumsal Ortam 40

Kültürel Amaçlı Kulüp ve Topluluklar 58

Eğitim 58

Başlıca Meslekler 61

Batılı Eğilimler ve Tüketim Biçimleri 63

Fotoğrafçılık 75

BÖLGENİN TARİHİ 81

Bölgenin Tarihi 82

BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ 87

Bölgenin Kentsel Özellikleri 88

VI. Belediye Dairesi 97


Sokakların Aydınlatılması 122

Sokakların Adlandırılması 125

Yol Genişletmeleri ve Kaplamaları 126

Sokaklarla İlgili Bilgiler 134

Sokakların Güvenlik Sorunları 136

Ulaşım Düzeni 1 39

Su Sorunu 143
vi İÇİNDEKİLER

Mezarlık Alanları 148


Bakım ve Güzelleştirme Çalışmaları 151

BÖLGENİN ÖNEMLİ YAPI LARI 171


Galata'daki Anıtsal Yapılar 172
Galata Kulesi ve Surları 178
Galata'daki Dinsel Yapılar 192
Kilise ve Sinagoglar 192
Cami ve Mescitler 195
Tekke 197
Pera'daki Dinsel Yapılar 198
Mezarlıklar 203
Elçilikler 207
Kamu Yapıları 219
Ticaret Yapıları 221
Hanlar 221
Pasajlar 224
Mağazalar 236
Konfeksiyon Mağazaları 238
Ev Eşyalarıyla İlgili Mağazalar 239
Parfümeri ve Kuaförler 240
Çiçekçiler 240
Fotoğraf Atölyeleri 242
Kitapçılar 243
Matbaalar 243
Borsa 244
Bankalar 248
Tercüme Büroları 249
Eğitim ve Kültür Yapıları 250
Galatasaray Lisesi 250
Yabancı Dilde Eğitim Veren Diğer Okullar 250
Kitaplıklar 254
Sosyal Kulüpler 254
İÇİNDEKİLER vii

Tiyatrolar ve Sirkler 257


Naum Tiyatrosu 257
Varyete Tiyatrosu 259
Soullier Sirki 260
Dolmabahçe Tiyatrosu 260
Diğer Tiyatrolar 261
İşlevsel Diğer Yapılar 265
Sağlık Yapıları 265
Hamamlar 266
Oteller 267
Pera Palas 272
Tokatliyan Oteli 277
Eğlence Yerleri 280
Kafe ve Restoranlar 280
Pastane ve Şekerciler 287
Bakkal ve Şarküteriler 288
Park ve Bahçeler 290
Konutlar 293
Mimarlar ve Yapı İşleri 315

YANGINLAR, DEGİŞİM ve BUGÜNKÜ DURUM 327


Yangınlar ve Değişim Süreci 328
Bugünkü Durum 344

Sonuç 348

Kaynakça 353

Dizin 355
NUR AK I N
Restorasyon dalında tamamladığı Yüksek Lisaı:s eğitiminden sonra "Küçük Anadolu
Kentlerinde Tarihsel Dokunun Korunması İle İlgili Bir Yöntem Araştırması" adlı teziy­
le 1980 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde "doktor' unvanını aldı. 1987 yılında
"Balkanlarda Osmanlı Evı" konulu çalışmasıyla "doçenf', 1993 yılında da "19. Yüzyı ­
lın İkinci Yarısında Balat, Galata, Pera" adlı teziyle ''Profesör' oldu. 1983 yılında Vi­
yana'da, 1995-96 ders yılında Fulbright burslusu olarak Philadelphia'da araştırma­
larda bulundu. Restorasyon alanında, kent korumadan tek yapı ölçeğine kadar çeşit­
li projelerde görev aldı. Bu konularla ilgili olarak çok sayıda yurt içi ve yurt dışında
sunulmuş veya yayınlanmış bildiri, makale ve araştırmaları bulunmaktadır. Araş­
tırmalarından Balkanlarda Osmanlı Dönemi Konutları (Literatür: Yayıncılık) 2001
yılında yayımlandı. 1974-2007 yılları arasında İTÜ Mimarlık Fakültesi'nde görev
yapan Nur Akın, halen İstanbul Kültür Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık
Fakültesi öğretim üyesidir.
GiRiŞ
Bilindiği gibi İstanbul, neredeyse kuruluşundan b u yana, çok sayıda dil, inanç ve
etnik çeşitlilik sergileyen insanın gelip geçtiği, yerleştiği, hatta kuşaklar boyu yaşadı­
ğı bir dünya kentidir. Yüzyıllarca süren değişimlere karşın, bu özelliğini günümüze
dek korumuştur. İstanbul'un alınmasından sonra söz konusu mozayiğe yeni ve ağır­
lıklı bir grup olarak Türkler de katılmış, ayrıca Osmanlıların yerleştirme politikası
doğrultusunda Rumeli ve Anadolu'nun çeşitli yörelerinden azınlıkların getirilmesi
ve bunlara Avrupa'dan göçen Musevilerin eklenmesi kozmopolit bir ortam oluştur­
muştur. Galata ve Pera'nın gelişiminde büyük rol oynayan Avrupa kökenli Levanten­
ler de, bu ortama katılmıştır. İstanbul'un bu farklı kültürel grupları, başından beri
kendi inanç ve geleneklerini sürdürmekte serbest bırakılmışlar, özellikle Tanzi­
mat'tan sonra kendilerine tanınan ayrıcalıkların artırılması etkinlik ve ağırlıklarını
yoğunlaştırmıştır. İstanbul'un konumu, tarihsel birikimi gibi etkileyici özelliklerinin
yanında, bu azınlık grupları ve yaşadıkları bölgelerdeki önemli sosyal ve fiziksel rri­
telikler kente bir dizi özgünlük katmış, kültürel yelpazenin renkli parçalarını oluş­
turmuştur.
İstanbul'u İstanbul yapan bu çoğulcu ortamda Rum, Ermeni ve Musevi toplulukla­
rıyla Levantenler, Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle Batı'yla sıkı Hişkiler içinde
olduğu 19. yüzyılda kent içinde yoğunlaştıkları Fener, Kumkapı, Balat, Galata-Pera gi­
bi belirli bölgelerde ilginç yaşam biçimleri ve çevreler yaratmışlardır.
Bu bölgeler arasında İstanbul'un kozmopolit geçmişindeki yoğunluğunu fiziksel
olarak günümüze en çarpıcı bir biçimde aktaran bölge Galata ve onun uzantısı Pe­
ra'dır. Buradaki fiziksel çevre, Haliç'in karşı kıyısındaki tarihsel yarımadayla karşılaş­
tırıldığında, bir Batı kenti görünümü sunar. Nitekim çoğu yabancı kaynakta ve bu ça­
lışmanın temellendirildiği İstanbul'da çıkan yabancı dildeki gazetelerde bu ayırım,
tarihi yarımada için "Stamboul" (İstanbul), Galata ve Pera içinse "Constantinople" te­
riminin kullanılmasıyla bir kez daha vurgulanmaktadır.
Ele alınan iki bölgenin 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın başına dek sergi­
lediği tüm özellikleri, sosyal yapı, yaşam biçimi, kültüre ve eğlenceye yönelik tercih­
leri ve bunların oluşturduğu kentsel ve yapısal nitelikleri, değişim ve gelişimleri ince­
lemeyi amaçlayan bu çalışmanın çıkış noktası, dolaysız bilgi edinme araçlarından bi­
ri olarak yerel gazete haberlerinden yararlanmaktı. Özellikle Galata ve Pera için, 1848-
1900 yılları arasında çıkan ve yoğun haber kaynağı niteliği taşıyan günlük Fransızca
gazeteler aracılığıyla, bölgenin o dönemdeki ortamından günü gününe ve birinci el­
den bilgiler yakalama olanağı elde edilmiştir.
xii GİRİŞ

Gazete tarama çalışmalarına 1848 günlü Joumal de Constantinoplt!l� lfC) başlan­


mış, 1865'te çıkan son sayısına dek bu gazete; ardından ,1866 Ocak ayından itibaren
1891 sonuna dek La Turquie (L'I) ve 1891-1900 arası için de Le Moniteur Oriental (LMO)
günü gününe taranmıştır. Çalışmanın temelde bu haberlere dayalı olarak geliştirile­
ceği öngörüldüğünden, söz konusu haberlerdeki bilgi yoğunluğu, Galata ve Pera böl­
geleri için ele alınan konuların ağırlığını belirlemiştir. Bazı evrelerin daha ağırlıklı
bir biçimde işlenmesi, büyük ölçüde bu durumdan kaynaklanmaktadır.
Çalışmada dönemin adıyla "Pera" diye söz edilen Beyoğlu ve Galata'ya ait haberler­
den elde edilen bu bilgileri daha da zenginleştirmek ve ayrıntılandırmak için, aynı
yıllarda İstanbul'da çıkan diğer yabancı dilde gazete ve dergilerle Osmanlıca gazetele­
ri, Annuaire du Commerce, Annuaire Oriental gibi � lıkları taramak ve elde edilen bil­
gileri karşılaştırarak bütünleştirmek, bölgenin tanınması konusunda daha kapsamlı
ve ilgi çekici sonuçlar getirecektir. Ancak bu aşamada, yöreyle ilgili yoğun bilgi içeren
JC, LT ve LMO'den yararlanılmıştır. Bu boyutta, yalnız bir gündelik gazetenin 52 yıl­
lık süre içinde taranması bile, hayli uzun, sabır ve emek isteyen bir çalışma gerektir­
miştir.
Temelde söz konusu haberlerden edinilmesi hedeflenen bu bilgilerin, gerektikçe
yöreyle ilgili seyahatnamelerden yeni yayınlara dek uzanan kaynaklarla bütünleştiri­
lerek verilmesine çalışılmıştır. Ayrıca bu bölgelerle ilgili olarak anlatılanlar yer yer es­
ki harita, gravür, fotoğraf, kartpostal, sokak silueti ve tek yapı rölöveleriyle desteklen­
miştir. Metne özel bir malzeme olarak, taranan gazetelerde çıkan türünün ilk örnek­
lerinden başlayarak, dönemin özelliklerini sergileyen resimli-çizimli ilanlar ve duyu­
rular da eklenmiştir.
Böylece, 50 yıllık gazete haberleri aracılığıyla, bugüne dek çok sayıda yayınla ince­
lenmiş olan Galata ve Pera bölgesinin, geçen yüzyılın ikinci yarısındaki özelliklerinin
basına yansıdığı ayrıntılarıyla sergilenmesine ve İstanbul'un kozmopolit ortamının
fiziksel çevreye etkisi konusunda daha fazla bilgi edinilmesine katkıda bulunmaya ça­
lışılmıştır.
Yoğun bir kitaplık çalışması gerektiren bu araştırmada, özverili bir görev bilinciy­
le gazete koleksiyonlarını kullanmama büyük kolaylık sağlayan İstanbul Büyükşehir
Belediye Atatürk Kitaplığı Müdür Yardımcısı Sayın Safiye Özkan'a ve Atatürk Kitap­
lığı uzmanlarından Sayın Saadet Çiftçi'ye, kitabın görsel malzemesinin önemli bir
bölümünü oluşturan fotoğrafların kullanımına izin veren Alman Arkeoloji Enstitü­
sü Müdürü Prof. Dr. Harald Hauptmann'a ve Enstitü'nün Fotoğraf Arşivi Görevlisi
Sayın Nurhan Akkaya'ya teşekkür borçluyum.
Ayrıca, kitabın 1. baskısını titizlikle okuyup, baskı yanlışlarına ilişkin düzeltme
önerileri getiren Dr. Deniz Mazlum'a ve Ali Akkaya'ya da çok teşekkür ederim.

Nur Akın
S O SYAL YA P I V E BAT ILI E G İLİ MLER

İstanbul, Bizans döneminden başlayarak her ulustan insa­ (1) Bu 1 3 nahiye içinde 219 ma­
nın gelip geçtiği, kozmopolit bir ortam içinde gelişen bir halle yer almaktaydı. H . İnalcık, İs­
tanbul, Encyclopdedia of lslam, cilt:
dünya kentiydi. Fetihten sonra da bu özelliklerini koru­ iV, s. 229'dan nakleden İ . Ortaylı,
maya devam etmiştir. II. Mehmet, eski Bizans düzenine İstanbul'da Yerleşme Düze n i n i n
uygun olarak kenti 13 bölgeye ayırmıştı.'0 Azınlıklar İs­ Evrim i Üzerine, İstanbul'dan Sayfa­
lar, İstanbul, 1986, s. 199.
tanbul'un belirli semtlerinde dinsel liderlerinin etkinliği (2) R. Mantran 15. yüzyıl so­
altında bir kilise ya da sinagogun çevresinde gruplar ha­ nunda Galata'daki nüfus konusun­
linde yaşamakta, çalışma yerleri de genellikle bu yerleş­ da bazı sayısal bilgiler vermektedir.
R . Mantran, "XVI . ve XVl l . yüzyıllar­
menin yakınlarında bulunmaktaydı. Müslümanlar tarihi da İstanb ul'da Azınlıklar, Meslekler
yarımadanın merkezinde yaşarken, yabancıların büyük ve Yabancı Tüccarlar," Tarih ve
çoğunluğu Galata'da, diğer azınlıklar da Marmara Denizi Toplum, Nisan, 1 985, cilt: 3, sayı:
16, s. 20. Her ne kadar 12. yüzyılda
ve Haliç kıyılarındaki küçük merkezlerde oturmaktaydı. Galata'da İtalyan Musevilerinin ya­
Kumkapı-Samatya bölgesi Ermeni, Fener bölgesi Rum, şadığı bilinmekteyse de, söz konu­
Balat-Hasköy bölgesi ise Musevi yerleşmeleri olarak geliş­ su cemaatin bölgede belirli bir top­
luluk olarak yerleşmeleri 16. yüzyıl­
mekteydi. Ayrıca Boğaziçi köylerinde de, belirli etnik ayı­ da başlamaktadır.
ruhlar vardır. (3) Aynı eser.

Tarihi en azından Bizans dönemine dek giden Galata ve


onun uzantısı Pera, Avrupalılarla Levantenlerin ağırlıkta
olduğu yerleşmelerdir. Ancak bu semtlerde kilise, okul
vb. resmi kurumların yapım ve onarımı, hatta yeni konut
yapımları özel izne bağlanmıştı. Söz konusu kısıtlamalar
nedeniyle, bu azınlık yerleşmeleri büyük yoğunluklara
ulaşamamışlardır. Ayrıca Fatih'ten başlayarak bu semt­
lerde, ya da yakın çevresinde Müslüman mahalleleri oluş­
turulmasına dikkat edilmiş, böylece gayrimüslimler bir
anlamda denetim altına alınmışlardır.<2> Bu dönemde di­
ğer azınlık semtleri içinde en kalabalığı olan Galata nü­
fusunun İstanbul'un onda birini oluşturduğu görülmek­
tedir. c3ı Gittikçe önemli bir merkeze dönüşecek olan Pera
ise o tarihlerde Mevlevihane, Şahkulu Mescidi, Asmalı
Mescit ve Ağa Camii çevresindeki küçük Müslüman gru­
pları dışında, bağlık-bahçelik boş bir alandır. Ancak 16.
yüzyıldan itibaren Avrupa devletlerinin İstanbul'da sü-
S O SYAL YAPI VE B AT I L I E G İ L İ M L E R l

rekli elçi bulundurmaları v e İran'ın dışında bu elçilikle­ (4) 3 Kasım 1839 tarihli Tanzi­
rin de, hep Pera'da yerleşmeleri, bölgenin gelişiminde en mat Fermanı'nın 8., 9., 10. ve i l .
maddeleri uyarınca "Devlet-i Os­
önemli etken olmuştur. maniye tabiyetinde bulunan her­
kes, hangi dil ve mezhepten olursa
Henüz bir sur içi bölgesi niteliğini taşıyan Galata'da, 17. olsun, istisnasız Osmanlıdır." Taha
Toros, Osmanlı İmparatorluğu'nda
yüzyılda da Müslümanlar azınlıktadır. Buna karşılık, böl­ Gayrimüslim Azı n l ı klar, Tanzimat
genin yakın çevresinde önemli Müslüman mahalleleri Ansiklopedisi, cilt: 4, s. 1 008. Böy­
yer almaktadır. Bu dönemde Azapkapı, Kasımpaşa yöre­ lece Müslümanla Müslüman olma­
yan ayrımı Tanzimat'la birlikte or­
leriyle, Tophane ve Fındıklı yöreleri geleneksel Osmanlı tadan kalkmıştır.
mahalle düzeni içinde gelişen epeyce yoğun konut alanla­
rı içermektedir. 18. yüzyıl sonlarına dek Galata'nın sur dı­
şına taştığı söylenemez. Pera bölgesi ise, özellikle 18. yüz­
yıl başından itibaren gitgide artan bir biçimde, elçilikle­
rin çevresinde yoğunlaşan yabancılar ve gayrimüslim
azınlıklarla kalabalıklaşmaktadır. İngiltere, Fransa gibi
Avrupa'nın büyük devletleri, kapitülasyonların sağladığı
ayrıcalıklarla yabancı tüccarlar, Levantenler ve bunlarla
ortaklık kuran yerli azınlıklar için Galata ve Pera gitgide
daha etkin bir odak noktası olmaktadır. 18. yüzyılda Os­
manlı İmparatorluğu'nun siyasal gücünün azalması, ye­
nilgiler yaşanması ve toprak kayıplarına uğraması, buna
karşılık Batının dikkat çeken bir gelişim sürecine girmiş
olması, Osmanlı yönetim kadrolarını yeniliklere doğru
yönelterek önemli değişimlerin gerçekleştirilmesini sağ­
lamıştır. Özellikle III. Selim (1789-1808) döneminde Batılı
devletlerle ilişkilerin çoğalması Pera bölgesine ilgiyi ar­
tırmış, burada yeni yapılaşma ve yerleşmeler başlamıştır.
Ardından gelen II. Mahmut (1808-1839) dönemi reform­
larıyla, Pera'nın önemi gittikçe artar. Ayrıca elçilikler ve
çevrelerine ek olarak Tıbbiye'nin Galatasaray'a yerleşti­
rilmesi bölgede önemli bir odağın oluşmasını sağlar.

Bilindiği gibi, 1839 Tanzimat Fermanı İmparatorluk için­


de yaşayan azınlıklara Müslümanlarla eşit haklar tanı- ·

mış, bu durum söz konusu gruplara daha büyük bir gü­


vence sağlamıştır. c•> Ancak, 1856 Islahat Fermanı'na dek
süregelen sıkıntılar vardır. Örneğin 19 Eylül 1849 günlü
JCun başyazısında, İmparatorluk sınırları içinde yaşayan
etnik grupların, istedikleri haklara sahip olmak için bu
ülkeyle bütünleşmeleri gerektiği vurgulanmakta, bir ülke
4 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S T A N B U L ' U N D A AZ I N L I K G R U P LA R ! VE BAT I L I LA Ş M A

vatandaşının herşeyden önce ulusal eğitimden yararlan­ (5) C. Küçük, Osmanlı larda
masının doğru olacağı, gayrimüslim cemaatlerin ise bu 'Millet Sistemi' ve Tanzimat, Tanzi­
mat Ansiklopedisi, cilt: 4, s. 1 0 17.
eğilimde olmadıkları belirtilmektedir.

1850'li yılların başında, 1856 Islahat Fermanı'nı hazırla­


yan çalışmalar sürmektedir. 7 Eylül 1854 günlü Hatt-ı
Hümayun'un tam metni Fransızca olarak 9 Eylül günlü
J"Cda yayımlanmakta ve yabancılara bir kez daha duyu­
rulmaktadır. J"Cun 19 Ekim 1854 günlü sayısında, söz ko­
nusu Hatt-ı Hümayun'un tüm Avrupa ülkelerinde ilgi ve
övgüyle karşılandığı belirtilmekte, bu belgeyle padişah ve
yönetici kadrosunun devletin yeniden canlanıp kalkın­
ması için özenle çalıştığını kanıtladığı yazılmaktadır.
Gayrimüslim Osmanlılara geniş haklar tanıyan ve Tanzi­
mat'la söz verilenleri gerçekleştirecek somut reformları
açıklayan Islahat Fermanı 18 Şubat 1856'da ilan edilmiş,
tam metnin Fransızca çevirisi de 21 Şubat 1856 günlü
J"Cda yayımlanmıştır. Bu fermanla getirilen başlıca re­
formlar arasında, gayrimüslimlerin orduda albay rütbesi­
ne kadar çıkabilecekleri, memuriyette birinci sınıfa kadar
yükselebilecekleri, devletten özel izin almadan kilise,
okul, hastane, mezarlık vb. yapıları eski planları uyarınca
yeniden yapabilecekleri gibi önemli hükümler sayılabi­
lir.<5> Ancak bu yapıların yeni bir planla yapılmaları halin..:
de, patrik ya da cemaat liderlerinin hükümete başvuruda
bulunmaları gerekeceği ve önerilerin belirli bir süre ince­
lendikten sonra değerlendirileceği belirtilmektedir. Fer­
manın getirdiği diğer bir yenilik, İmparatorluk vatandaş­
larının, hangi din ve ırktan olursa olsun, yaşları tuttuğu
ve gerekli sınav vb. yasal işlemleri tamamladıkları takdir­
de, askeri ya da sivil tüm okullara kabul edilecekleridir. 14
Kasım 1854 günlü J"Cda, Askeri Tıbbiye'ye her etnik
gruptan öğrenci alınmasından övgüyle söz edilmektedir.
Buradaki eğitimin tümüyle Fransızca olduğu ve mezun­
ların subay rütbesiyle orduya katıldıkları yazılmaktadır.
Ayrıca, her cemaate bilim, sanat, sanayiyle ilgili okul aça­
bilme izni verilmektedir. Yalnız bu okullardaki eğitim
sistemi, eğitimcilerin seçimi gibi konuların, üyeleri padi­
şah tarafından belirlenecek karma bir kurulun denetimi
altında olacağı belirtilmektedir. Bir diğer eşitlik de vergi
SOSYAL YAPI VE BAT I L I E G İ L İ M L E R 5

konusunda gerçekleşmekte v e İmparatorluk vatandaşla­ (6) Her millet Babıiili'yle ilişki­


rından alınan vergilerde sınıf, din ve mezhep ayırımı gö­ leri, mali ve idari sorumluluğu ve
adli sorunları açısından bağımsız
zetilmeyeceği koşulu getirilmektedir. gruplardı . İ . O rtaylı, ayn ı dili konuş­
malarına rağmen Erm e ni-Gregor­
1856 Fermanı'yla birlikte, gayrimüslim cemaatlerin kapa­ yen, Ermeni-Katolik ve Ermeni-Pro­
testanların ayrı örgütleri, ayrı semt
lı gruplar halinde bir yönetici etrafında "millet"leşmeye ve mahalleleri olduğunu belirtmek­
başladıkları görülür. '< > Bu dönemde İstanbul'da yaşayan tedir. i. Ortaylı, Osmanlı İmparator­

gayrimüslim gruplar arasında en yoğun olanı Rumlardır. luğunda Millet, Tanzimat Ansiklo­
pedisi, cilt: 4, s. 996.
Fetihten sonra İzmir, Mora, Trabzon gibi İmparatorlu­ (7) Aynı eser, s. 998.
ğun çeşitli yerlerinden getirilen Rumlar İstanbul'a yerleş­ (B) C. Küçük, a.g.e., s. 1023.
tirilmiş ve kendilerine ev verilerek vergi muafiyeti tanın­ Ermeni Patrikhanesi Osmanlı İmpa­
ratorluğu'ndaki Ermenilerin en yük­
mıştır. 16. yüzyılın sonunda Fener'e yerleşen Rum-Orto­ sek makamıydı. Patrikhane, "Ami­
doks Patrikhanesi dünya Ortodokslarının dini, adli, mali ra" adıyla anı lan iki yüz kadar zen­
bir yönetim merkezim haline gelmiş, bu durum da Rum­ gin ve soyl u Ermeni tarafından yö­
netilmekteydi. i. O rtaylı, a.g.e., s.
lara epeyi ayrıcalıklı bir konum getirmiştir. Genellikle 999, 1000.
tüccar ya da banker olan ve varlıklı bir kesim oluşturan (9) i l . Mahmut döneminde Er­
Rumlar, özellikle II. Mahmut döneminden sonra Osman­ menilerin ilk resmi görevleri Darp­
hane M ü d ü rlüğü'dür. T. Toros,
lı İmparatorluğu'nun yönetiminde üst kadrolara kadar a.g.e., s. 1009.
yükselmiş, valilik, elçilik, bakanlık gibi önemli devlet gö­ (10) 24 Mart 1852'de, yine ayn ı
revlerinde bulunmuşlardır. Tarih boyu İstanbul'daki et­ bürodan 20 yıllık tercüman Serap­
hin Manasse ile ilgili bir haber çık­
kinlikleri de diğer azınlık gruplarına göre daha fazla ol­ maktadır.
muştur.

Anadolu'da dağınık bir biçimde yaşamakta olan Ermeni­


lerin bir bölümü de, yine fetihten sonra İstanbul'daki be­
lirli bölgelere yerleştirilmiştir. Kent nüfusunun % lO'unu
geçmeyen bu cemaate 1856 Islahat Fermanı'ndan sonra,
1863 tarihinde devletçe verilen "Nizamname-i Millet-i
Ermeniyan"la, "millet" statüsüne kavuşturulmaları sağ­
lanmıştır.<•> Osmanlı döneminde kuyumculuk, zenaatkar­
lık, mimarlık, sarraflık gibi işlerle uğraşan ve oldukça
zengin bir grup oluşturan Ermeniler de Rumlar gibi, an­
cak II. Mahmut döneminden başlayarak devlet işlerinde
görevlendirilmişlerdir.<9> Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarı­
sı ve sonlarında çok sayıda Ermeni'nin devlet yönetimin­
de bulunduğu görülür. Babıali'de çevirmen olarak görev
yapan Ermenilerin adları gazetelerde sık sık geçmektedir.
Örneğin 29 Kasım 1851 günlü :fCda Paris'te eğitim gören
Garabet Kumaryan'ın Babı-Ali Tercüme Bürosu'na atan­
dığı duyurulmaktadır.<'°>
6 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L ' U N DA A Z I N L I K G R U P L A R ! VE BAT I L I LA Ş M A

İstanbul'un diğer önemli cemaati Musevilerdir. Fetihten (il) Fatih, 1453'den sonra im­
önce de, 12. yüzyılda Galata'da ticaretle uğraşan İtalyan paratorl uğun çeşitli yerl erindeki
M usevileri İstanbul'a getirtmiş ve
Musevileri yaşamaktaydı. Fetih sonrası boşalan alanlara b u yolla bir yandan kentin azalan
Anadolu'dan getirtilerek yerleştirilen Musevilerin yanı n ü fusu yerine boşalan alanları dol­
sıra,00 II. Beyazıt döneminde, 1492 yılında İspanya'da çı­ dururken, diğer yandan yeni fethe­
dilen bu kente, özellikle daha gü­
karılan fermanla "dinlerini değiştirerek Katolikliği ka­ vendiği b u cemaatten gruplar yer­
bul etmedikleri takdirde her ne sebeple olursa olsun bir leştirmiştir. 1. C . Schick, Osmanlı­
daha geri dönmemek üzere İspanya'yı terke"02ı zorlanan lar, Azınlıklar ve Yahudiler, Tarih ve
Toplum, Mayıs, 1986, cilt: 5, sayı:
ve Osmanlı İmparatorluğu'na kabul edilen'13ı Sefarad Mu­ 29, s. 37.
sevileri de gelmişlerdir. Ayrıca diğer Avrupa ülkelerin­ (12) N . Güleryüz, İstanbul Si­
den göçlerle İstanbul'daki Musevilerin sayısı artmıştır. nagogları , İstanbul, 1992, s. 5.
(13) "Ve dün lanetler altında
Osmanlılar, Musevilere yakın ilgi göstermiş, din ve gele­ kalan kimseler / Sefil ve çıplak ola­
neklerine karışmamışlardır. En tutucu çevrelerde bile, rak İstanbul'a geldiler / İlk defa ola­
Musevilere diğer etnik gruplara oranla daha hoşgörüyle rak işitilebildi: / Siz muhacirsiniz,
sefa geldiniz". A. Galanti, Türkler ve
davranılmıştır. Museviler de tarih boyunca, Rum ve Er­ Yahudiler Tarihi, Siyasi Tetkik, 2.
menilerin İmparatorluk içinde bitmeyen çatışmaları ya­ basım, İstanbul 1947, s. 39-40'da
nında, bazı özel olaylar dışında,'14' bütünleşmiş bir cemaat belirtildiğine göre bu metin, İstan­
bul'da çıkan El Tiempo Gazetesi'nin
niteliği taşımışlardır. M u sevi göç ü n ü n 400. y ı l ı n da
1 8 92'de, daha sonra da Kahire'de
Museviler, 19. yüzyıla doğru gittikçe önem kazanan diğer çıkmakta olan L'Aurore Gazete­
si'nin 27. 7. 1 9 1 7 günkü sayısında
gayrimüslim gruplara oranla daha erken tarihlerde, 15. ve yayınlanmıştır. Nakleden Ç. Yetkin,
16. yüzyılda en parlak dönemlerini yaşamışlardır. Bu ta­ Türkiye'nin Devlet Yaşamında Ya­
rihlerde Osmanlı yönetimi, gerekli yeteneklere sahip ol­ hudiler, İstanbul, 1992, s. 21.
(14) İ . O rtaylı bu konuda, 17.
dukları için, ticari ve mali alanlarda ve dış ilişkilerde Mu­ yüzyıl da Sabatay Sevi ve dönmeler
sevilerden yararlanma yoluna gitmiştir.cısı Giderek zayıf­ olayın ı hatırlatmaktadır. i. Ortaylı,
layan ve yabancı devletler karşısında üstünlüğünü yitir­ a.g.e., s. 1000.
(15) Musevilerin İstanbul için­
meye başlayan Osmanlı Devleti'nin bu durumuna bağlı de en tanınmış semtleri Balat ve
olarak, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılın ilk yarısında Musevilerin Hasköy olmuştur. 17. yüzyılda par­
de toplum içindeki etkinlikleri azalmış, bu dönemde mali lak dön e m i n i yaşayan Balat'ta,
kentin en ünlü sinagogları kurul­
yönden zayıfladıkları gibi, eğitim ve kültür alanında da muş, ancak b u durum fazla uzun
gerilemişlerdir.<16ı Bu durum 19. yüzyılın ikinci yarısına sürmemiştir.
dek sürmüş, 1830'ların başından itibaren cemaatin başına (16) M useviler için en önemli
olaylardan biri de, i l . Mahmut dö­
geçen, dönemin ünlü isimlerinden Avram Kamondo n e m i ndeki yeniçeri kırımıdır. B u
(1785-1873),07l Musevileri bu çöküntüden kurtarmaya ça­ durum, yeniçerilere m a l v e para ko­
lışmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında Alliance Israelite nusunda aracılık yapan güçlü Mu­
sevi ailelerini büyük ölçüde etkile­
Okulları'nın kurulmasıyla da Museviler, Avrupa kültürü­ miştir. Acıman, Gabbay, Karmona
ne açık bir biçimde eğitim görmeye ve dönemin en geçer­ gibi ailelerden bu tarihlere kadar
li yabancı dili Fransızca'yı öğrenmeye başlamışlardır."8' "Sarrafbaşı", "Şapçıbaşı" gibi dev­
l et n ezdinde önemli görevlerde bu­
Museviler arasında bakanlık, valilik, elçilik gibi görevler­ l u nan ve "Bey", "Çelebi" vb. unvan­
de bulunanlar olmamakla birlikte, üst düzeyde devlet iş- larla anılan kişilerin bu olayla kırı-
S O S Y A L Y A P I VE B A T I L I E G İ L İ M L E R 7

lerinde çalışanlar, örneğin saray doktorları oldukça ma uğraması, Osmanlı Devleti tarihi
önemli yer tutarlar. Bu üç etkin gayrimüslim grup dışın­ içinde önemli yer tutar. Ç. Yetkin,
a.g.e., s. 1 12.
da, İstanbul'da Doğu Ortodoks mezhebine bağlı Bulgar­ (17) Mali konulardan çok iyi
lar, Doğu Hıristiyanları'ndan Süryan-i Kadim, Yakubi, anlayan Kamondo, İstanbul'da kar­
Nesturi gibi cemaatler Keldani ve Marmiler gibi gruplar deşiyle birlikte bir banka kurmuş ve
bu banka zaman zaman Osmanlı
da yaşamaktaydı. Devleti'ne büyük parasal katkılarda
bulunmuştur.
Batıya açılma ve Batıyla sıkı ticaret ilişkileri, İstanbul'da (18) 1839 Gülhane Hatt-ı Hü­
mayunu ve 1856 lslahat Fermanı
giderek güçlenen bir ticaret burjuvazisinin oluşmasına genelde tüm İmparatorluk içindeki
yol açmıştır. Azınlıklar, Sanayi Devrimi'yle desteklenen gayri müslimlere M ü s l ümanlarla
İngiltere, Fransa gibi ülkelerin ticareti politikasıyla, özel­ eşit haklar sağlamakla birlikte, b u
y e n i d u r u m Musevilerden ç o k , Rum
likle Galata ve Pera bölgelerinde bir ticaret ve finans bur­ ve Ermenilerin daha fazla varlık ve
juvazisi oluşturmuşlardır. Giderek zenginleşen bu kesim, etkinlik kazanmalarına neden ol­
yaptığı yardımlarla desteklediği okul, yardım derneği vb. muştur. Bu konudaki görüşler için
bkz. Ç. Yetkin, a.g.e., s. 103, 105.
kuruluşlarla, özellikle 19. yüzy1lın ikinci yansı nda güç­ (19) H. Kazgan, Galata Banker­
lenmiş ve Islahat Fermanlarının getirdiği kolaylıklarla leri, İstanbul, 1 9 9 1 , s. 5.
önemli yerlere gelerek, devletin bazı kararlarının kendi (20) R. Mantran Türklerin, pa­
dişah uyruğu olmayan Osmanlılarla
çıkarlarına uygun bir hale getirilmesinde etkin olmuşlar­ ticaret yapma konusundaki düşün­
dır. cı•ı Müslüman Osmanlıların genel olarak ticarete fazla cesini şöyle özetlemektedir: " Kafir­
eğilim duymamaları ve yabancı dil sorunları, dış ticaretin lerin İstanbul'a veya diğer limanla­
ra gelmeleri, daha aşağı olmalarının
Rum, Musevi ve Ermeniler aracılığıyla gelişmesini sağla­ göstergesidir. Türk, barış halinde
mıştır.<20ı Azınlığa mensup memurlar da etkili bir biçim­ olduğu düşmanının ayağına mal
de, yabancılarla bazı yüksek düzeydeki Osmanlı yönetici­ satmaya gidecek kadar alçalamaz.
Osmanlı zihniyeti içinde kafir, onun
lerinin ilişkilerini kolaylaştırmışlardır.<21ı Bu dönemde, ülkesinde ticaret yapabilmek için
etkinlikleri giderek artan tüccar ve üst düzey devlet me­ yalvarmakta ve Türk, yüceliği için­
murlarının oluşturduğu burjuvazinin zenginliği büyük de ona bu izni vermektedir. " R.
Mantran, a.g.e., s. 2 1 . Örneğin Ba­
boyutlara ulaşmıştır. Galata ve Pera'nın en görkemli han ron de Bruk'un İstanbul'da görevde
ve apartmanlarının "en büyük tüketiciler" olarak adlan­ bulunduğu sırada Avusturya Mali­
dırılan'22ı bu gruba ait olduğu görülür. ye Bakanlığı'na atanması oldukça
iyi bir bürokrat olduğunu göster­
mektedir.
İstanbul içinde çeşitli bölgelere yayılmış olan Rum, Muse­ (21) R. M antran bu konuda
vi ve Ermenilerle, diğer sınırlı sayıda cemaate sahip gay­ Sadrazam Rami Mehmed Paşa'nın
Batı lılarca tanınmasını sağlayan
rimüslim grupların dışında kentin Batılılaşmasında en Demetrius Kantemir'i örnek olarak
büyük etken, Galata ve Pera'da odaklanmış Levantenler­ göstermektedir. Ayn ı eser, s. 22.
dir. Birkaç kuşaktan beri İstanbul'da yaşayan Levantenler, (22) Yerel ve ithal malı her çe­
şit ürünün talepçileri bu gruptur.
başta İtalyan kökenli, yani çoğunlukla Akdenizli ve Ege­ Aynı eser.
li'dir.C23l Ayrıca aralarında Fransız vd. Avrupa kökenli ki­ (23) G. Scognamillo, Bir le­
şilere de rastlanmaktadır. Bunların bir kısmı yerli azın­ vantenin Beyoğlu Anı ları, İstanbul,
1990, s. 27.
lıklarla evlenerek, yarı Avrupalı bir grubun doğmasına
neden olmuştur. Pera'ya ilk gelen Venedik, Fransız ve İn-
8 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L' U N D A A Z I N L I K G R U P L A R ! VE BATI L I L AŞ M A

giliz Elçilikleri v e 17. yüzyıldan itibaren d e elçiliklerin sa­ (24) Örneğin Fransız Elçili­
ği'nin tercümanları, Osmanlılarla
yısındaki artış, bu kuruluşların çevresinde söz konusu Le­
daha iyi ilişki kurabilmek için yerel
vanten ve gayrimüslim grupların<2•ı yoğunlaşmasını sağ­ ve azınlık kökenliydi. Bu göreve ön­
lamıştır. Elçilikler, Osmanlı Devleti'yle kendi ülkeleri ce Rumlar, daha sonra Ermeniler
getirilmiş, ancak bir süre sonra yal­
arasında siyasi odak noktası olmanın dışında, özellikle sa­
nız İstanbul'da oturan Fransız aile­
natsal ve kültürel etkinlikleriyle, Batı sanatını ve yaşam lerinden, ya da Fransa'dan getirti­
biçimini bu bölgeye taşımışlardır. Bu etkinlikte Fransız­ len tercümanlardan yararlanılmış­
tır. R. Manıran, a.g.e., s. 2 1 .
ların öncülük ve ağırlığı, diğerlerine oranla daha fazla
(25) Y i n e dönemin gazetele­
hissedilmiştir. rinde gerektikçe padişahın yaban­
cıları kolladığına dair yazılar çık­
maktadır. Örneğin 20 Ocak 1 877 ta­
19. yüzyılın ikinci yarısında, Osmanlıların giderek Batı'ya
rihli LT'de, padişahın Musevileri ve
açılan yaklaşm:ıları ve buna bağlı olarak da, gayrimüslim­ tüm diğer etnik grupları koruyaca­
lerle her düzeyde birlikte çalışma ortamı, bu gruplar ara­ ğına dair Paris Elçisi Sadık Paşa ta­
rafından, padişahtan alınan yetkiy­
cılığıyla, diğer alanlara olduğu gibi, sanat ve kültür alan­
le, Kamondo'ya yazılan bir mektup­
larına da yeni görüşler ve yeni bakış açıları getirmiştir. tan söz edilmektedir.
Dönemin yabancı dildeki gazetelerinde, Islahat reformla­
rından sonra padişahın sık sık devlete katkıda bulunan
gayrimüslimleri yeni unvan ve madalyalarla ödüllendir­
diği görülmektedir. Örneğin 20 Haziran 1864 günlü
JCda, Mısırlızade Boğos Efendi'ye padişah buyruğuyla
"Bey" unvanı verildiği belirtilmektedir. Aynı haberde,
Galata'nın ünlü bankerleri Tingirzade Apik Efendi ve
Hristaki Zografos Efendi'ye de "sanie mütemaizi" derece­
si verildiği yazılmaktadır. Devletin bu tutumunu öven ga­
zete yazıları da çıkmaktadır. Örneğin 25 Eylül 1871 günlü
JCda "Osmanlı Devleti Hıristiyanları yönetim işlerinden
uzaklaştırmak şöyle dursun, yeni görevlerle bu grupların
devletteki etkinliğini arttırmaktadır" denilmekte ve bu
bağlamda ilk olarak, Hariciye Vekaleti Müsteşarlığının
bir gayrimüslime verildiği duyurulmaktadır.<2sı

19. yüzyılın ikinci yarısında Batılılaşma reformları sür­


mekte ve bu yeniliklerden öncelikle etkilenen, zaten ba­
şından beri Batılı olan Galata ve Pera bölgeleri olmakta­
dır. Yönetimin, askeri düzen vb. konulardaki yenileştirme
hareketleriyle ilgili haberler de oldukça sık duyurulmak­
tadır. Ayrıca 1850'li yıllarda padişahların Batılı kültür ve
eğitime verdikleri önem, yaşam biçimleri ve ilgi alanları­
nı da değiştirmektedir. Saray artık tarihi yarımadadan
Pera'ya yakın bir noktaya; Dolmabahçe sahiline gelmekte
SOSYAL YAPI VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 9

ve padişah kış aylarında, Pera'nın balo v e tiyatrolarına il­ (26) Bu tür b i r haber için bkz.
gi duymaktadır. JC, 9 Kasım 1851.
(27) M . Sechan, Dolmabahçe
Sarayı'yla ilgili olarak adı geçen ün­
Yaz aylarında elçilerin Boğaziçi sahilindeki sefarethane­ lü sanatçılardan b i ridir. 24 Haziran
1855 günlü JC, sarayın i ç dekoras­
lerine taşınmaları padişahı da etkilemekte, örneğin 24
yonu için iki yıl ö nce Fransa'dan
Mayıs 1851 günlü JCda, padişahın yazı geçirmek üzere getirti len ü n l ü s anat ç ı M . Sec­
Çırağan Sarayı'ndan Beylerbeyi'ne gittiği duyurulmakta­ han' ın, bezeme işlerin i tamamla­
dır. Yaz başlarında padişahın emriyle gidilen yazlıklar­ mak üzere yeniden İstanbul'a geldi­
ğini duyurmaktadır.
dan, yine padişahın emriyle kışlıklara dönülmektedir.<2•ı
Genellikle elçilik mensupları Pera'daki konutlarına dö­
nerken, Osmanlı vezir ve üst düzey yöneticileri de, tarihi
yarımadadaki konaklarına yerleşmektedir. Mayıs ortala­
rında gidilen yazlıklar, kasım ayın sonlarına doğru terke­
dilmektedir. Örneğin 14 Kasım 1851 günlü JCda, hafta
başında sadrazamın Baltalimanı'ndaki yazlığından dönü­
şü duyurulmaktadır. 24 Kasım 1851'de de, Fransız elçilik
mensuplarının, başta M. de Lavallette ve eşi Markiz de La­
vallette olmak üzere Tarabya'daki köşkü terk ederek, Pe­
ra'daki Fransız Sarayı'na geçtikleri, ertesi gün de Rum El­
çisi M. Titoffun Büyükdere'den Pera'ya döndüğü yazıl­
maktadır.

Padişahın Topkapı Sarayı'nı terkinden sonra yerleştiği


Çırağan Sarayı'nın ardından, tam bir Batılı saray anlayışı
içinde yaptırdığı Dolmabahçe'ye geçişiyle ilgili haber
JCun 17 Mart 1856 günlü sayısında verilmektedir. Bu ha­
bere göre, padişahın nisan ayı içinde Çırağan'ı terk ederek
yeni yapılan Dolmabahçe Sarayı'na geçecektir. Bu neden­
le, çok sayıda işçinin yeni konutu oturulabilir hale getir­
meye çalıştıkları belirtilmektedir. Dolmabahçe'ye taşın­
ma 6 Haziran'ı bulmuştur. 9 Haziran 1856 günlü JC, cu­
ma günü padişahın Dolmabahçe Sarayı'na geçtiğini du­
yurmaktadır.

Padişahın Batılı güzel sanatlara ve kültürel aktivitelere


verdiği önemi vurgulayan haberler de oldukça sıktır. Ör­
neğin 10 Kasım 1858'de JC, padişahın Dolmabahçe Sara­
yı'nın arkasındaki alana yaptırdığı tiyatronun tamamen
bittiğini, ilk kez aydınlatılan salonda M. Sechan'ın<27ı ya­
rattığı görkemi, zevk, sanat ve lüks birlikteliğini olabildi-
10 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S T A N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P L A R ! VE BAT I L I LA Ş M A

ğince övmektedir. Haberde Pera sosyetesinden kalabalık (2B) 2B Şubat IB71'de tiyatro­
bir grubun, o gün öğle saatlerinde tiyatroyu ziyaret ettiği da, Viyanalı bir jimnastik grubunun
gösterilere başlayacağı duyurul­
belirtilmektedir. 27 Kasım 1858 günlü JC'da yeni açılan maktadır. 25 Mart 1871 günlü LT'de
tiyatronun ayrıntılı tanımı yapılmakta ve Sultan Abdül­ İtalyan, Amerikan, İspanyol, Nor­
mecid'in açık görüşlülüğüyle ince zevki, mimariye katkı­ veç, Belçika elçileriyle, diğer elçilik­
lerden katılanlara Gedikpaşa Tiyat­
ları övülmektedir. Yine tiyatroyla ilgili 13 Nisan 1859 rosu'nda bir gösteri yapıldığı yazıl­
günlü diğer bir haberde, genç Müslümanlardan bir şarkı­ maktadır.
cı ve bale grubunun oluşturulmaya çalışıldığı yazılmakta­ (29) Ayrıca 19. yüzyılda Batı
sanatlarına gerçekten ilgi duyan
dır. Ayrıca ne yazık ki 23 Ağustos 1866 günlü L'.rde, Dol­ padişahların, Pera'ya gelen döne­
mabahçe Saray Tiyatrosu'nun iki gün önce tamamen yan­ min tanınmış Batılı müzisyenlerini
dığı, sadece mobilyaların bir kısmıyla, içinde bulunan de saraya çağırarak, huzurunda
konserler verdirdiği bilinmektedir.
zengin kostümlerin kurtarılabildiği duyurulmaktadır. Örneğin 1 3 Haziran 1885 günlü LT,
tanınmış müzik profesörü M. Spi­
Pera'da ve ardından padişahın isteğine bağlı olarak Dol­ nelli'nin saraya çağrıldığını ve padi­
şaha bir flüt konseri verdiğini, bu
mabahçe Sarayı'nda tiyatro gösterilerine verilen önem, konserden memnun kalan padişa­
1870'li yıllarda tarihi yarımadadaki ünlü Gedikpaşa Ti­ hın da M. Spinelli'yi sarayın müzik
grubuna aldığın ı belirtmektedir.
yatrosu'nu etkinliğini de arttırmıştır. Bu tiyatronun özel­
likle Ramazan süresince çok kalabalık olduğu yazılmak­
tadır. 16 Ocak 1871 günlü L'.rde, tiyatroda Manon Lesca­
ufnun oynandığı ve Türkçeyi iyi bilen genç Ermeniler­
den oluşan aktrislerin yanında, aktörlerin de Türk ve Er­
meni oldukları belirtilmektedir. Kadın oyuncular arasın­
da Türk olmaması doğaldır. Gedikpaşa Tiyatrosu, bu Ba­
tılılaşma eğilimleri içinde, olabildiğince yabancı grubu
da tarihi yarımadaya çekmeye ve Pera'da oynadıkları
oyunları, buradaki izleyiciler için de tekrarlamalarına ça­
lışmaktadır.'28' Padişah da, 19. yüzyılın sonlarına doğru Pe­
ra'nın gerek kış, gerekse de yaz aylarında düzenlenen da­
vetlerine benzer girişimlerde bulunmaktadır. Örneğin 24
Haziran 1882 günlü L'.rde, II. Abdülhamit'in Yıldız Sara­
yı'nın bahçesinde bir kır toplantısı düzenlediği, davete el­
çiler, vezirler, diğer kordiplomatik mensupları, eşleri, ço­
cukları, üst düzeyde Osmanlı yöneticileri vb.den oluşan
dört yüzden fazla insanın katıldığı yazılmaktadır.'29'

Bu değişim ve Batılılaşma çabaları içinde, Müslüman


gruplar için hala geleneksel Osmanlı yaşam biçimi ve ge­
leneklerinin sürdürülmeye çalışıldığı gözlenmektedir. 19
Temmuz 1861 günlü JC'da, kamuya açık kentiçi gezinti
yerlerinde Müslüman kadınların ancak haftanın belirli
SOSYAL YAP! VE B A T I L I E G İ L İ M L E R il

günlerinde ve bazı alanlarda gezi yapabilecekleri, diğer


günlerin erkeklere ayrıldığı belirtilmekte, bu gezilerde
yalın ve düzgün bir kıyafet giyilmesi şart koşulmakta ve
konuyla ilgili bir dizi kuralın polis merkezlerinde ilan
edildiği yazılmaktadır. Ayrıca, söz konusu koşullara uy­
mayanların para ve hapis cezasına çarptırılacakları eklen­
mektedir. 24 Ocak 1867 günlü LTde de, Türk kadınları­
nın geceleri dolaşmasının yasak olduğu, sadece araba ile
gezebilecekleri, tersine bir uygulamada polis merkezine
götürülerek, para cezasına çarptırılacakları yazılmakta­
dır.

19. yüzyılın sonuna dek gazetelerde reformların sürdüğü­


nü vurgulayan yazılar çıkmaktadır. Örneğin 13 Ağustos
1898 günlü LMO'de, Sultan Abdülhamit sayesinde Os­
manlı İmparatorluğu'nun önemli merkezlerinde, eğiti­
min her kademesine hizmet veren geniş programlı okul­
lar açıldığı, çocukların daha sekiz-on yaşlarından itibaren
tarih, coğrafya, fizik gibi babalarının hiç bilmediği konu­
ları öğrendikleri belirtilmektedir. Kırk yıl önce hiçbir Os­
manlı bürosunda biraz olsun Fransızca bilen bir efendiye
rastlamak olanaksızken, bugün aristokrat ve orta sınıf
Müslümanlar arasında sadece Fransızca değil, İngilizce,
Almanca ve diğer Avrupa dillerinden konuşanlar olduğu
yazılmakta, hatta bu konuda bazı Türklerin Avrupalıları
geçtikleri belirtilmektedir. Ayrıca eğitime verilen öne­
min bir parçası olarak çeşitli alanlarda yeni eğitim ku­
rumları, fakirler ve yetimler için kuruluşlar, sağır ve dil­
sizler için okul vs. kurulduğu da eklenmektedir.

19. yüzyıl İstanbul'unda, özellikle yabancı, Levanten ve


gayrimüslimlerin ağırlıkta olduğu Galata ve Pera bölgesi
için dönemin bilim, sanat, kültür açılarından geçerli ve
önemli tüm bilgilerini veren ve Fransızca olarak eğitim
yapan kuruluşlar da ayrı bir önem taşımaktaydı. Ayrıca
bu dönemde eğitim konusuna gittikçe artan bir ilgiyle
eğilindiği gözlenmekte, örneğin 4 Mayıs 1851 günlü J'Cda
ilk ve orta öğretim müfettişi Kemal Efendi'nin sekiz ay
süreyle Avrupa'da araştırma yaparak, en iyi eğitim sis­
temlerini incelediği, bu amaçla Paris, Londra, Brüksel,
12 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P LA R ! VE BAT I L I LA Ş M A

Berlin, Viyana'da bulunduğu ve son olarak da İtalya'dan (30) Paris'teki gençlerin bu


döndüğü yazılmaktadır. amaçla yetişmeleri için oraya gön­
derilen müderris Hasan Tahsin
Efendi ve bu konudaki bilgi için
Bir taraftan, özellikle devlet düzeyinde görevler üstlenen bkz. J C, 1 9 Ocak 1857.
Müslüman Osmanlıların başta Fransızca olmak üzere ya­
bancı dil öğrenmelerine verilen önemin yanında, diğer
yandan da İstanbul'da yaşayan yabancıların da Osmanlıca
öğrenmeleri konusuna eğilindiği görülmektedir. Örne­
ğin 9 Haziran 1854 günlü JCda Fransızca, İngilizce ve
Türkçe karşılıkları olan ve Th. Fardis adlı bir Levanten ta­
rafından yayınlanan "Guide de la Conversation" (Konuşma
Kılavuzu) tanıtılmaktadır.

19. yüzyılın ikinci yarısında dışarıya eğitim için gönderi­


lenlerin sayısı da fazladır. Gerek Müslüman, gerekse gay­
rimüslim gençler, devlet tarafından Avrupa'nın hemen
her yerine bilim ve sanat konularında bilgi sahibi olup,
yetiştirilmek için gönderilmektedir. Bunlardan bir kısmı
Avrupa'da yayınlanan önemli kitapların Türkçeye çevril­
mesi amacıyla dil eğitimine yönelmektedir.t30> Ayrıca Av­
rupa'ya eğitim için işçi gönderilmesi de, gelişme çabaları
içindeki Osmanlı Devleti'nin dikkate değer girişimlerin­
dendir. Örneğin 22 Ocak 1857 günlü JCda, imalat çalış­
malarında uzmanlaşmaları amacıyla otuz kadar Osmanlı
işçisinin Manchester'e gönderileceği, ayrıca bir kısım işçi­
nin de buradaki tersane ve diğer liman kentlerinde yetiş­
tirileceği yazılmaktadır. Hükümetin Batı'yla ilişkilerinin
arttığı bu dönemde, Batı'nın da Doğu dünyasını tanıması
için çabalarda bulunulmaktadır. Örneğin 5 Şubat 1857
günlü JC, Padişahın Berlin Kraliyet Kitaplığı'na Doğu
edebiyatından çok sayıda kitap gönderdiğini ve bu neden­
le Osmanlı elçisi Kemal Efendi'yi ziyaret eden bir temsil­
ciler heyetinin, padişaha Berlin'deki Doğu dilleri üzerine
çalışan araştırmacılara büyük yarar sağlayacak bu arma­
ğan için, teşekkürlerini sunduklarını yazmaktadır.

1860'lı yıllarda da eğitime verilen önem olabildiğince art­


tırılmakta ve halka kurs niteliğinde özel dersler verildiği
görülmektedir. 27 Nisan 1864 günlü JCda, bu kurslara il­
gi çekmek için sadrazam ve bir grup üst düzey yetkilinin
SOSYAL YAPI VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 13

Darülfünun'a giderek, hekim Salih Efendi tarafından ve­


rilen ebelik derslerini izledikleri belirtilmektedir. 9 Ara­
lık 1867 günlü LTde ise, padişahın izniyle hukuk doktoru
M. d'Hallys'in her hafta, Hariciye Vekaleti'nin bir salo­
nunda, Fransızca olarak hukuk, ekonomi-politik ve üslup
dersleri vereceği duyurulmaktadır. Ayrıca derslerin, dev­
let görevlisi olsun olmasın herkese açık olduğu belirtil­
mektedir.

19. yüzyılın sonunda Osmanlı ölçüm sistemlerinden de


uzaklaşılmaktadır. 23 Ocak 1882 günlü LTde 13 Mart'tan
itibaren metrik sisteme geçileceği, bu amaçla hükümetin
vilayetlerin büyük bir kısmına yeni ölçüm ve ağırlıklar
gönderdiği yazılmaktadır. 26 Şubat 1883 günlü bir gazete
haberinde ise, bir yıldır metrik sisteme geçildiği, Dahiliye
Vekaleti'nin hala kullanılmaya çalışılan eski ağırlık ve öl­
çülerin kullanımını tamamen kaldırmak için gerekli ön­
lemleri almak zorunda olduğu belirtilmektedir. Ancak
yüzyıllardır alışılmış sistemden, yepyeni bir diğerine geç­
mek Osmanlı vatandaşları için pek kolay olmamıştır. Bu
nedenle de, 12 Haziran 1883 günlü LTde, en fazla üç-dört
aylık bir süre için yeni ve eski ölçüm ve ağırlık sistemleri­
nin birlikte kullanımına izin verildiği görülmektedir.

1 9. yüzyılın ikinci yarısında eğitime verilen bunca öneme


karşın, başkentte Avrupa kentlerinin vazgeçilmez ku­
rumlarından kitaplıklar konusunda herhangi bir girişim
olmadığı gözlenmektedir. 19 Nisan 1851 günlü JCda Pa­
ris, Londra, Roma, Leipzig gibi merkezlerin hepsinde bi­
rer kitaplık olduğu, buna karşın üniversite kentleri ara­
sında yer alma eğiliminde olan İstanbul' da benzer bir ku­
ruluşun eksikliği belirtilmektedir. Yazıda ayrıca, camile­
rin çoğunun içinde yer alan kütüphane binalarından söz
edilebileceği, fakat yabancılara yasak olan bu yerlerle,
yerli-yabancı herkesin yararlandığı zengin kitaplıkların
karşılaştırılamayacağı yazılmaktadır. Ancak bu gazete
haberinde, tarihi yarımadada, özellikle 18. yüzyılda yo­
ğunlaşan genel kitaplıkların gözden kaçtığı görülmekte­
dir. Galata ve Pera'da, gerek yabancı elçilik ve eğitim ku­
rumlarının, gerekse de cemaatlerin bölgeye hizmet veren
14 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L' U N D A A Z I N L I K G R U P L A R ! V E BATI L I L A Ş M A

okuma salonları bulunmakta ve her geçen gün bunlara (31) Osmanlı İmparatorluğu sı­
yenileri eklenmektedir. Örneğin 12 Şubat 1862 günlü nırları içinde çıkan bu ilk gazete
"Bulletin des Nouvelles" adını taşı­
JCda, Rumların İngiliz Elçiliği'nin yanında, Hamalbaşı maktadır ve Fransız Elçiliği matba­
Sokak üzerinde yeni bir dernek ve okuma salonu oluştur­ asında basılmıştır. G. Groc, i. Çağ­
dukları yazılmaktadır. lar, La Presse Française de Turqu­
ie de 1795 a nos Jours, İstanbul,
1985, s. XIV. Bunu 1796 yılında çı­
Gazetelerde İstanbul'un kitaplık gereksinimi hemen her kan Gazette Française de Constan­
yıl, yeni yazılarla vurgulanmaktadır. 16 Ocak 1865 tari­ tinople izlemiştir.
(32) 1 3 Şubat 1862 günlü JC ,
hinde JC, yine bir başyazıyla halka açık kütüphanelerin devlet basımevi atölyelerinde
önemini ve ancak bu yolla halkın eğitilebileceğini belirt­ önemli yenilikler yapıldığını, Tak­
mektedir. 1880'li yıllara gelindiğinde, bir ulusal kitaplık vim-i Vekayi'nin geliştirileceğin i ve
gazeten i n bundan böyle dış ülke­
kurulması fikrinin nihayet devlet tarafından ciddiye lerden ve bilinmesi gerekli çeşitli
alındığı konusunda haberlere rastlanmaktadır. Örneğin olaylardan haberler vereceğini du­
13 Haziran 1882 günlü L'I', ilgili Vekaletin tüm cami ve yurmaktadır. Devlet matbaasında
yapılan yeniliklerle ilgili bir haber
medreselerdeki kitapları bir kitaplık bünyesinde toplama de, 14 Aralık 1 876 günlü LT'de çık­
projesini duyurmaktadır. 18 Ocak 1883'te ise, alınan karar­ maktadır. Buna göre, devlet tara­
la medrese ve camilerin kitaplıklarının salı-cuma hariç, fından görevlendirilen Agop Boya­
cıyan Efendi, Avrupa'nın tanınmış
hergün saat dokuzdan öğleden sonra üçe kadar halka matbaalarını ziyaret etmiş ve devlet
açılacağı ve buralarda denetim yapacak kişilerin kitap ve basımevi için gerekli bazı makinala­
elyazmalarının iyi kullanımından sorumlu olacakları rın alınmasını gerçekleştirmiştir.

duyurulmaktadır. 25 Haziran 1884'te ise L'J', 24 Haziran


günü milli kütüphanenin, üst düzeyde yöneticilerin
katıldığı bir törenle açıldığını ilan etmektedir. Böylece
beklenen önemli adımlardan biri daha atılmış olmak­
tadır.

İstanbul'daki yabancı yayın ağırlıklı kitapçılar da genel­


likle Galata ve Pera bölgesinde toplanmışlardır. 1850 yılı
başlarında hiç rastlanmayan bu dükkan türü, aradan ge­
çen üç yıl içinde üç kitapçının birden açılmasıyla 1853'te
önem kazanmaya başlamış, 1866 yılına gelindiğinde bun­
ların sayısı beşe varmıştır. 25 Ocak 1866 günlü JCda, o yıl
içinde her dilden eski ve yeni yayınların bulunabileceği
iki kuruluşun daha hizmete gireceği duyurulmaktadır.

19. yüzyıl İstanbul'unda gazete yayıncılığı da önemli et­


kinliklerden biridir. İlk Fransızca gazete 1795 tarihlidir.<3ı>
1831'de, resmi gazete Takvim-i Vekayi'nin<32> Fransızca
tıpkıbasımı olan Le Moniteur Ottoman çıkmaya başla­
maktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde, gazete
SOSYAL Y A P I VE BATI L I E G İ L İ M L E R 15

sayılarında önemli artışlar gözlenmektedir. Örneğin 2 0 (33) Söz konusu 40 gazetenin


Kasım 1871 günlü L'l, İstanbul'da kırk adet gazete yayın­ d i llere göre dağı l ı m ı şöyledir: 9
Türkçe, 7 Fransızca, 2 İngiliz­
landığını, bunların çoğunun günlük olduğunu belirt­ ce/Fransızca, 1 0 Ermenice, 9 Rum­
mekte, toplam tirajı kırk bin olarak vermektedir. Bu da, ca, 2 Bulgarca ve 1 İ b ranice.
özellikle yabancıların, Levantenlerin ve gayrimüslimle­ (34) LT, 26 Nisan 1873; ilk sa­
yı 22 Mayıs'ta çıkmıştır. LT, 23 Ma­
rin gazete okumaya büyük önem verdiklerini ortaya koy­ yıs I B73.
maktadır.CJJ> 1873 yılı nisanında, devletin imparatorluk sı­ (35) Bunlar arasında haftalık
nırları içindeki her yerde kamu yararına gerçekleştirdiği olan Levanı Herald gazetesinin 2
Şubat 1 859'dan itibaren çıkacağı
uygulamaları tanıtan haftalık bir yayının "Le Journal des haberi 26 Ocak IB59 günlü JC'da
'lravaux Publics de l'Empire Ottoman" adıyla çıkarılmaya duyurulmaktadır.
başlayacağı duyurulmaktadır.<34> 19. yüzyılın sonlarına ge­ (36) Örneğin 6 Nisan 1852
günlü JC'da, bir ay içinde İstan­
lindiğinde, örneğin 1895'te yabancı dildeki gazeteler ara­ bul'da " Neyran-Agharmi" adlı bir
sında Fransızca olanların altı-yediyi bulduğu, bunun ya­ haftalık gazetenin yayına başlaya­
nında İngilizce gazetelerin,<35> onbeş kadar Osmanlıca ga­ cağı ve her perşembe günü çıkacak
olan gazetenin içerden ve dışardan
zetenin, on Ermenice<36> ve altı tane de Rumca gazetenin önemli haberlerin özetini vereceği
yayınlandığı belirtilmektedir.<37l Özellikle Galata ve Pe­ duyurulmaktadır.
ra'daki yabancı, Levanten ve gayrimüslimlerin gazeteleri, (37) IB70-BO arasındaki 1 0 yıl­
lık sürede sadece 28 Fransızca ga­
Fransızca ve İngilizce olarak yayınlanmakta ve başyazıla­ zeteden üçünün denetimden geçe­
rında devletin sadık bir yayın organı olarak, Osmanlı çı­ rek 1880'1i yıllara ulaşabildiği yazıl­
karlarını herşeyden önde tuttukları ve savundukları sık maktadır. G. Groc, i. Çağlar, a.g.e.,
s. 5.
sık vurgulanmaktadır.<38> (38) Söz konusu gazetelerin
zaman zaman çıkan yazılarında,
Dönemin en çok okunan gazetelerinden Journal de Cons­ padişahı ve devleti olabildiğince
savundukları gözlenmektedir. Aynı
tantinople, iyi bir gazete örneği olarak ve kalıcı etkinliği­ konuya H. Kazgan da değinmekte­
ni sürdürmek üzere zaman zaman atılımlar yapmaktadır. dir. H. Kazgan, a.g.e., s. 1 32.
Örneğin 15 Şubat 1855 günlü JCda, uzun süredir Paris'te (39) Bunlar, 30 N isan IB55
günlü JC'da duyurulan La Presse
çıkan gazetelerde çalışan C. Hertz'in, JCun redaksiyo­ d'Orient ve 9 Temmuz IB55 günlü
nunda görev almak üzere İstanbul'a geldiği duyurulmak­ JC'da, haftalık olarak çıkacağı be­
tadır. JC, 24 Mayıs 1855 tarihindeki haberiyle, yabancı, lirtilen 1 6 sayfalık Le Journal Pour
Tous'dur.
Levanten ve gayrimüslim halka önemli bir katkıda bu­
l unmakta, Tanzimat Konseyi'nin aldığı kararların tam
çevirisini, hükümetin izniyle bir broşür halinde, Pera'da
Rus Kançilarya binasının arkasındaki bürolarında satışa
çıkardığını duyurmaktadır. Yine aynı yıl, iki yeni Fran­
sızca gazete daha yayın hayatına katılmaktadır.<'•> Daha
önceleri üç günde bir çıkan "Journal de Constantinople -
Echo de l'Orienf', 28 Eylül 1859'dan itibaren "Journal de
Constantinople-Edition �otidienne" adıyla, pazarları ha­
riç, hergün çıkan bir gazeteye dönüşmekte ve özellikle
Galata ve Pera bölgesinde yaşayan Avrupalı ve Levanten-
16 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S T A N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P LA R ! V E BAT I L I LA Ş M A

lerle ilgili, ya da onları ilgilendirecek haberler vermekte­ (40) 12 Mart 1 864 günlü JC'da,
dir. Gayrimüslimlere ait haberler ise, daha azdır. Bu grup gazetenin matbaasını yenilediği ve
yeni tekniklerle dışarıdan da baskı
içinde en fazla sözü edilen Rumlar, bir miktar da Ermeni­ işleri kabul ettiği yazılmaktadır.
lerdir. Musevilere, A. Kamondo ve ailesiyle ilgili haberler
dışında, neredeyse hiç değinilmemektedir.

1864 yılı başında JC, basımevini yenilemekte ve dışardan


baskı işleri almaya başlamaktadır.c•oı Ayrıca aynı yılın so­
nuna doğru, JC ile tarihi yarımadanın ünlü gazetesi Ceri­
de- i Havadis arasında oluşturulan bir anlaşmayla, Ceride­
i Havadis'e ilan vermek isteyenlerin JCun bürosuna, JC
için ilan vereceklerin de Ceride- i Havadis yönetimine
başvurabilecekleri duyurulmaktadır. Bu yolla her iki böl­
genin sakinlerinin, zaman zaman aynı günlerde önemli
ilanlardan haberdar olmaları sağlanmaktadır. Ancak JC,
31 Ocak 1866 tarihinden itibaren yayın hayatına son ver­
miştir. Gazetenin aynı tarihli son sayısında, abonelerin 1
Şubat'tan itibaren yayına başlayacak olan "La 'l'urquie''ye
aktarıldığı duyurulmaktadır. "La 'l'urquie'', sayfa düzeni,
haber çeşit ve ağırlıkları açısından, JCun devamı niteli­
ğindedir.

Daha önce de değinildiği gibi, bu dönemde başta Fransız­


ca olmak üzere, başlıca Avrupa dillerini bilmek ve yaban­
cılarla Osmanlılar arasında gerek devlet işleri ve ticaret,
gerekse de günlük yaşam çerçevesinde ilişki kurabilmek
büyük önem taşımaktaydı. Bu nedenle de tercüme bürola­
rı, en çok aranan kurumlar arasında yer almışlardır. Ör­
neğin 9 Kasım 1852 günlü JCda, başkentin ticaretine ge­
rekli yardımları sağlamak ve çeşitli dillerde, her türlü ya­
yın, tercüme ve redaksiyon yapmak amacıyla "Chambre
Commerciale de 'l'raductions'' (Ticari Tercüme Odası) adıy­
la anılan bir büronun kurulduğu duyurulmakta ve böyle
bir büronun İstanbul gibi, çok sayıda dilin kullanıldığı,
dünyaca ünlü bir ticaret kentine önemli katkısı olacağı
vurgulanmaktadır. Özellikle Babıali'deki Tercüme Büro­
sunda çalışan gençlerin eğitimine büyük önem vermekte­
dir. Örneğin 2'1 Mayıs 1856 günlü JCda, ,bu genç tercü­
manlara M. Redhouse'un Fransızca, Tarih ve Coğrafya
dersleri verirken Doğu dilleri tercümanı olarak Londra'ya
SOSYAL Y A P I VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 17

tayiniyle boşalan yer için, baştercüman Kabuli Efendi'nin


yeni çözümler aradığı belirtilmektedir.

Batılılaşan Osmanlı Devleti'nde tercümenin önemi ve ge­


rekliliği açıktır. Örneğin 16 Nisan 1857 günlü J"Cda, Pa­
ris'teki Osmanlı Elçisinin padişahın emriyle, çok sayıda
tanınmış oriyantalisti, B ıb-ı Ali'ye sunulmak üzere Fran­
sız Medeni Kanunu'nu tercümeyle görevlendirdiği ve İs­
tanbul'da yeni kurulan hukuk komisyonunca, bu tercü­
menin ışığı altında Osmanlı Devleti'ni uygun bir yasa ta­
sarısının geliştirileceği yazılmaktadır.
F İ Z İ K S EL YAP I V E BAT ILI E G İ L İ MLE R

İstanbul'un Haliç'le ayrılan iki kısmı, tarihi yarımada ve


karşısındaki Galata bölgesi, başından beri iki farklı orta­
mın temsilcileri olarak gelişmişlerdir.

Galata, fetihten önce bir Ceneviz yerleşmesi olarak, Bi­


zans'ın güçlü merkezi Konstantinopolis'in karşısında yer
almaktaydı. Fetihten sonra da bu durumunu korumuştur.
Daha önce de belirtildiği gibi, özellikle 19. yüzyılda yer
yer gayrimüslimlerin odaklaştıkları Fener, Balat, Kum­
kapı, Samatya gibi semtler dışında, Osmanlı İmparatorlu­
ğu'nun yönetim ve yerleşme merkezi olma niteliğini taşı­
yan ve dönemin yabancı dildeki gazetelerinde "Stambouf'
olarak adlandırılan tarihi yarımadanın karşısındaki Ga­
lata ve Pera, Levantenlerin "Constantinopli"u olarak geliş­
_
miştir.

19. yüzyıl başlarına dek Galata suriçinde bir yerleşim ser­


gilemiş, uzantısı Pera ise, 18. yüzyıl ve büyük ölçüde de 19.
yüzyılda gelişmiştir. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısına
kadar gayrimüslimlerin oturacakları yerlere getirilen kı­
sıtlamalar ve ulaşım olanaklarındaki sınırlılık, bölgenin
fazla gelişmesini önlemiştir. Ayrı durum, tarihi yarımada
için de geçerlidir. Sur dışındaki çok sayıda boş alanı, dö­
nemin kent haritalarından gözlemek mümkündür. Ken­
tin büyük bir bölümü ıssızdır. Örneğin bu tür alanlarla il­
gili ilginç bir haber 6 Şubat 1858 günlü jCda yayınlan­
makta ve bir hafta boyu Taksim'in ötelerinde ve Feriköy
çevresinde kurtların görüldüğü, bunlarla çoban köpekle­
ri ve avcılar aracılığıyla mücadele edildiği belirtilmekte­
dir.

Dönemin yapı faaliyetlerinde önemli bir adım 1831'de,


Tanzimat'ın ilanından bir süre önce atılmış ve mimarlık
etkinliklerini daha düzenli bir hale getirmek amacıyla,
F İ Z İ K S E L Y A P I VE B A T I L I E G İ L İ M L E R 19

yapım v e onarım işleriyle görevli mimarbaşılık, b u işlerin (41) Müslümanlarla M ü slüman


mali yönüyle ilgilenen şehreminliğiyle birleştirilerek, olmayanlar arasındaki eşitlikle, ha­
la ortak hale getirilmemiş bazı nok­
Ebniye - i Hassa Müdürlüğü kurulmuştur. 1839 Tanzimat talar, 19. yüzyılın ikinci yarısı bo­
Fermanı'ndan sonra oluşturulan yeni düzen ve buna bağlı yunca çıkarılan padişah fermanla­
olarak da giderek gelişen yasa, yönetmelik ve kurallarla, rıyla düzeltilmektedir. Örneğin 22
Mart 1 876 günlü LT'de , kurumlar ya
kentte çok farklı bir fiziksel yapı ortaya çıkmaya başla­ da kişiler tarafından satılan arsa ya
mıştır. Özellikle İstanbul'un ahşap yapılarını yok eden da taşınmazların satın alınmasında,
yangınlardan sonra, daha önceleri çıkarılan padişah fer­ bundan böyle M ü slüman-gayri
müslim ayırımı yapılmayacağı kara­
manlarının yerine, Ebniye Nizamnameleri adıyla anılan rı duyurulmaktadır.
düzenli yönetmelikler le yapısal ve kentsel düzen daha sis­
temli bir hale getirilmeye çalışılmıştır. 1848 tarihli I. Eb­
niye Nizamnamesi ve hemen ardından ertesi yıl çıkarılan
I I. Nizamnameyle, 19. yüzyılın ikinci yarısı İstanbul'unu
yaratan ve özellikle kagirleşmeye ön planda tutan yapı
kuralları koyulmuştur. II. Ebniye Nizamnamesi'nin ar­
dından 4 Ekim 1849 günlü J'Cda çıkan ve nizamnamele­
rin kagirleşmeyle ilgili maddelerini ele alan yazıda, her
beş ahşap yapıda bir yangın duvarı yapılması ve olanak
bulundukça bir bahçe ya da boşluk bırakılması koşulu ye­
tersiz bulunmakta, her evin kagir bir yangın duvarı olma­
sı gerektiği, ancak buna karşın arada bahçe ya da boşluk
bırakılmasının, örneğin Pera gibi pahalı alanlarda çok
zor olacağı ve malsahipleri açısından maddi kayıplara yol
açacağı, bunun yerine her yapının iki tarafına örülecek
kagir duvar koşulunun hem daha karlı hem de yangına
karşı daha akla yakın olacağı gibi, konuyla ilgili hüküme­
ti yönlendirici görüşler belirtilmektedir. Bilindiği gibi
Tanzimat'la getirilen en büyük yeniliklerden biri, daha
önceleri kentin oluşumunu ve dolayısıyla da görünümü­
nü büyük ölçüde etkileyen Müslüman-gayrimüslim ayı­
rı mının ortadan kaldırılmasıdır. Bu hem sosyal, ekono­
mik, politik vb. konularda önemli bir değişim getirmek­
t e, hem de fiziksel çevre açısından yeni bir düzene olanak
tanımaktadır. Daha önce her iki grubun yapılarına, birbi­
rinden ayrılabilmeleri için kat sayısı, malzeme ve renk gi­
bi konularda katı sınırlamalar getiren kurallar, Ebniye
Nizamnameleriyle kalkmakta ve diğer alanlardaki eşitlik
mimariye de aktarılmaktadır.<•ıı Ancak yüzyıllar boyu
böyle bir ayrımla yaşayan grupların, yürürlüğe giren eşit­
l ik kurallarına uyabilmesi ve kentin bu ayrımlar olmaksı-
20 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L' U N D A A Z I N L I K G R U P LA R ! V E BATI L I L A Ş M A

zın bütünleşebilmesi, 19. yüzyılın sonlarına doğru ancak (42) Dönemin gazetelerinde
gerçekleşebilmiştir. c42ı Tanz i m at Komisyonu'nun yoğun
çalışmalarından da sık sık söz edil­
m ektedir. Böyle bir haber için bkz.
1 857'de yeni düzen içinde çeşitli idari bölgelere ayrılan JC , 14 Ekim 1854. 1856 Ferman ı'nın
İstanbul'da, bu idari birimler içinde Ebniye Nizamname­ ardından, yeni uygulama gereği
gayri müslim cemaatlerin Devlet
lerinin getirdiği kuralları en fazla uygulamaya çalışan Meclisi'nde görev alacak üyelerinin
Belediye ile 1858'de Galata ve Pera bölgesinin düzenlen­ Babıali tarafından belirlenmesiyle
mesi için kurulan VI. Daire olmuştur. Sorumluluğundaki ilgili bir haber ve üyelerin adları 22
Mayıs 1856 günlü JC'da yayınlan­
alanın kentsel açıdan düzenlenmesinde büyük çaba göste­ maktad ır. Buna göre Rum cemaati
ren bu kuruluş yol açılması ve döşenmesi sokakların üyesi: Prens Vogorides; Birleşmiş
aydınlatılması C43ı ve adlandırılması, evlerin numaralandı­ Ermeniler Cemaati üyesi: Darphane
Müdürü M i hran Duz; Birleşmemiş
rılması gibi çok sayıda önemli uygulama gerçekleştirmiş­ Ermeniler Cemaati üyesi : Barutha­
tir. ne Müdürü Boğos Dadian; Protes­
tan Cemaati üyesi: Stefan Ağa; Mu­
sevi Cemaati üyesi ise M . Habe­
1856 Islahat Fermanı'nın sağladığı olanaklarla, devletten u r'dür.
hemen her gün yeni bir kilise, ya da dinsel yapı için izin (43) Th. Gautier 1852'de İstan­
alındığı gözlenmektedir. Bu konuda 8 Haziran 1861 gün­ bul tarafında zamanında aydın latıl­
mayan sokaklarda, geceleri herke­
lü L'.l'de çıkan bir haberde, yeni dinsel yapı uygulamaları­ sin elinde lambayla gezdiğini, an­
na karşı hükümetin takındığı hoşgörülü tavır vurgulan­ cak Ramazan döneminde genellikle
dıktan sonra, bu kadar çok kilise yerine hastane, okul vb. karanlık olan sokak ve meydanların
neşeli bir biçimde aydınlatıldığını
yapılar yapılmasının, halka katkı açısından daha yararlı yazmaktad ır. Th. Gautier, Constan­
olacağı belirtilmektedir. C44> tinople, İstanbul en 1852 , İstanbul,
1990, s. 101. Ancak 30 yıl sonra, 12
Şubat 1880 günlü LT'de ise, İstan­
19. yüzy1lın sonuna doğru bu imar çalışmaları, kent için­ bul'un sokaklarını elektrikle aydın­
de belirli noktaların, Batı kentlerinin etkili meydanları latma konusunda bir şirket kurula­
gibi, daha özenli bir biçime getirilmesine dek varmakta­ cağı ve deneme olarak işe Yıldız
Köşkü çevresinin aydınlatılmasıyla
dır. Örneğin zaman zaman alınan kararlarla, kentteki ba­ başlanacağı belirtilmektedir.
zı alanlara saat kuleleri dikilmesine, <45ı ya da bazı önemli (44) 1 6 Ağustos 1864 günlü
sokak ve meydanlara, Paris ve diğer merkezlerde olduğu J C 'da, İstanbul'da mevcut O rto­
doks kiliseleri konusundaki istatis­
gibi, özel sektöre kiralanacak büfeler koyulmasına çalışıl­ tikte, toplam 67 Ortodoks kilisesi
maktadır. Örneğin 14 Aralık 1889 günlü L 'l'de, bu büfele­ olduğu, bunlardan 29'unun İstan­
rin vitrinlerinde halka yapılan duyuru ve çeşitli ilanların bul tarafında, 31'inin Hasköy, Ta­
tavla, Pera, Galata ve Boğaziçi'nin
yer alacağı ve üstlerinde de saat bulunacağı yazılmaktadır. Avrupa yakasında, ?'sinin de Kadı­
Ayrıca kentin çeşitli yerlerine koyulacak WC kabinleri­ köy'le Beykoz arasında yer aldığı
nin de, sürekli olarak akarsuyu olacağı ve geceleri iyi ay­ yazılmaktadır.
(45) 1 0 Ocak 1888.
dınlatılacağı duyurulmaktadır. Çok uzun süre tahtta ka­ (46) LMO , 17 Ekim IB95'de ol­
lan II. Abdülhamit dönemi, bu tür yeniliklerin art arda duğu gibi.
gerçekleştirilmeye çalışıldığı bir dönemdir. Padişahın bu
konudaki çabaları, gazetelerde de sık sık vurgulanmakta­
dır. <46ı
F İ Z İ K S E L Y A P I VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 21

19. yüzyılın sonuna dek yenilikler v e Batı tarzında geli­ (47) 1 9 Şu bat 1862 günlü
şimler birbirini izlemektedir. Örneğin 7 Aralık 1861 gün­ J C'da, bu iş için çeşitli görüşler ol­
duğu belirtilmektedir. Bunlar: Gala­
lü J'Cda, Osmanlı posta servisinde önemli reformlar ya­ ta Kulesi'nin, ya da b u amaçla dev­
pılacağı ve merkezi Galata'da olan bir büro, başkentin di­ let tarafından görevlendirilen M .
ğer önemli bölgelerinde de bu merkezin şubeleri açılaca­ Ritter'in Kuruçeşme'de, u z u n süre­
dir astrolojik gözlemler ve deneyler
ğı belirtilmektedir. 15 Şubat 1862'de JCun duyurduğu di­ yaptığı yerin kullanımıdır.
ğer bir yenilik, İstanbul'da kurulacak olan Rasathane bi­ (48) Bu konuda bir haber için
nasıdır.<•n İstanbul'un telgraf bağlantısının kurulması da bkz. LT, i l Ağustos 1883.
(49)
önemli bir yeniliktir. Bu konuda ilk haber, 26 Şubat 1862 Müslüman:
günlü JCda çıkmakta ve Pera'daki telgraf istasyonundan Erkek 201. 339
Londra'yla doğrudan bağlantı kurulduğu duyurulmakta­ Kadın 179.581
Toplam 384.910
dır. Rum:
Erkek 9 1 . 704
Bu arada yapılan yeniliklerin yaygınlaştırılması amaçlan­ Kadın 60.937
Toplam 152.741
makta ve bu nedenle Nafıa Vekaleti'nce devletin çeşitli Ermeni:
yerlerindeki yöneticilere, halka yararlı olacak yeni proje­ Erkek 83.770
ler, uygulamalar konusunda bilgi veren sirkülerler dağı­ Kadı n 65.720
Toplam 149.590
tı lmakta ve herkesin olabildiğince yeni gelişmelerden ha- Bulgar:
. berdar olmasına çalışılmaktadır.<•9ı Erkek 3.977
Kadın 400
Toplam 4.377
1 9. yüzyılın ikinci yarısında, gelişen İstanbul'un nüfusun­ Katolik:
da da artışlar gözlenmektedir. L'I', 7 Şubat 188l'de, 13 Şu­ Erkek 3.209
bat'tan itibaren kentin her bölgesini kapsayacak yeni bir Kadın 3.233
Toplam 6.442
nüfus sayımına başlanacağını duyurmaktadır. Ancak 16 M usevi:
Nisan 188l'de, bu konudaki çalışmaların ağır gittiği, oysa Erkek 22.394
yönetimin en geç bir ay içinde herşeyin bitirilmiş olması­ Kadın 21 .967
Toplam 44.361
nı istediği yazılmaktadır. 28 Nisan'da 1. bölgedeki çalış­ Protestan:
maların tamamlandığı, diğerlerinin hızla sürdürüldüğü Erkek 488
belirtilmektedir. 28 Temmuz 1885 günlü L'I'de verilen Kadın 331
Toplam 819
nüfus sayımı sonuçlarına göre, İstanbul'un nüfusu Latin:
873.565 kişi olarak görünmektedir. 3 Eylül 1885 günlü L'I', Erkek 528
bu sayının İstanbul içindeki cemaatlere ve kadın-erkek Kadın 554
Toplam 1 .082
nüfusa göre dağılımını vermekte,<•9ı ancak bu sonucun Diğer Yabancılar:
kentin gerçek sakini olmayan çok sayıda kişinin de sayı­ Erkek 1 0 1 .205
ma katılması nedeniyle, yanıltıcı olduğunu belirtmekte­ Kadın 2 8.038
Toplam 129.243
d i r.
Genel Toplam:
Erkek 508.814
Yüzyılın ikinci yarısındaki, bu yeni ve özenli bir kent dü­ Kadın 364.751
Toplam 871 .562
zenine kavuşma çabalarına karşın, çalışmaları gerileten
ve büyük hasar yaratan tehlike, bu dönemde hemen her-
22 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S T A N B U L' U N D A A Z I N L I K G R U P L A R ! V E BATI L I LA Ş M A

gün çıkan yangınlardır. Ahşap yapıların yoğun olduğu İs­ (50) Yapılan işe göre belirle­
tanbul'da bu tehlikeden sakınmak amacıyla, daha önce nen ücretler şöyledir: Çalışmaları
yürüten 1 5 p.; Kurşun kaplayıcısı 12
sözü edilen Ebniye Nizamnameleriyle, kagir yapı yapma p . ; Taşçı ustası 13 p.; Sıhhi tesisat­
zorunluluğu getirilmiştir. Bilindiği gibi, büyük yangınlar çı 13 p.; Taşçı ustası yardımcısı 12
yeni geniş alanların açılmasına neden olmakta ve buna p.; Su yolu yapımcısı 1 5 p.; Taş yon­
tucusu 13 p.; Su yolu onarımcısı 10
bağlı olarak da, İstanbul içinde yeni kent içi düzenleme­ p.; Taş yontucu yardımcısı il p.; Bo­
l eri gerçekleştirilmekteydi. Nizamnamelerin yangın yer­ yacı 1 3 p.; D ü lger ustası 1 2 p . ; Deko­

le riyle ilgili maddeleri uyarınca, bu dönemde yangın yeri ratör 12 p.; işçi il p.; Badanacı il p.;
. Marangoz/usta 14 p.; Vasıfsız işçi
haritaları yapılmış ve zorunlu koşullar gereği, tamamı 5-8 p.; Marangoz/işçi 12 p.; Hamal­
yanan mahallelerde bir karakol ve okul yeri ayrıldığın­ lar 7 p.
dan, bu durumdaki alanlarda geleneksel düzenleri değiş­ (51) LMO, 17 Şubat 1891.
(52) LMO, 20 Mart 1 8 9 1 .
tiren yeni fiziksel çevreler oluşmuştur.

1870 büyük Pera yangınında olduğu gibi, yangınlar­


dan sonra gerek arsa fiyatlarında, gerekse de işçi ücretle­
rinde büyük artışlar gözlenmektedir. 24 Ekim 1848 günlü
' J'Cda bu nedenle fiyat dengelemeleri yapılarak, her
meslekteki işçinin gündeliğinin saptandığı belirtilmek­
te ve ayrıca söz konusu fiyatların dökümü verilmekte­
dir.<50>

Yangın önleme için gereken herşey düşünülmeye çalışıl­


makta, örneğin 1890'da yangın nedenlerini ortadan kal­
dıran bir nizamname geliştirilmektedir. 2 Eylül 1890
günlü L'I', bu nizamnamenin ahşap yapı yapımının yasak­
lanması, yolların genişletilmesi, düzensiz itfaiye sistemi­
nin örgütlenmesi ve yangın söndürücülerin sayısının art­
tırılması gibi kararlar içereceğini yazmaktadır. Sekiz
maddeden oluşan yangın yönetmeliği Şubat 189l'de çık­
mıştır.<5ı> Aynı yılın mart ayında son bir yılda çıkan yan­
gınlar konusunda resmi bir istatistik yayınlanmaktadır.<52>
Buna göre 1890'da İstanbul'da altmış dokuz yangın ol­
muş, bunun yirmi dokuzu İstanbul tarafında, otuz üçü
Galata ve Pera'da, yedisi Üsküdar'da çıkmıştır. Söz konu­
su yangınlarda 943 ev ve dükkan yanmış, bunların da
795'inin İstanbul tarafında, 86'sının Galata ve Pera'da,
62'sinin de Üsküdar'da olduğu saptanmıştır. Sonuçlardan
Galata ve Pera'da, İstanbul'daki diğer semtlere oranla da­
ha fazla yangın çıktığı görülmektedir. İstanbul tarafında­
ki ahşap yapı yoğunluğuna karşın, bu bölgedeki özellikle
F. I Z İ K S E L YAPI VE BAT I L I E G İ L İ M LE R 23

19. yüzyıl sonuna gelindiğinde daha d a artan onca Batılı (53) 20 arşın genişliğinde ol­
eğilim ve özene ve giderek kagirleşen ortama rağmen, sa­ ması önerilen yeni yollar bu dö­
nemde gerçekleştirilememiştir. An­
yıca bu denli çok yangın olması ilginçtir. cak sözü edilen 1848 Ebniye Ni­
zamnameleri de yolların en fazla 1 0
tstanbul'un planlarının çıkarılması işine, 1820'li yıllarda arşın genişliğinde olması kuralını
getirmiştir. O. Kuban. İstanbul'un
ilk kez ciddi bir biçimde başlanmaktadır. 1822'de yayınla­ Tarihi Yapısı, Mimarlık, 70/5, s. 40-
nan ilk kapsamlı çalışma olan Kauffer planından sonra, 41.
i l . Mahmut döneminin sonlarında İstanbul'un durumu­ (54) Tanzimat sonras ı n d a
özellikle il. Ebniye N izamnamesi'yle
nu gösteren 1837 tarihli Moltke planı yapılmıştır. İstan­ yolların biçim ve boyutları belirlen­
bul'un ilk imar planı niteliğini taşıyan bu plan, Tanzi­ mekte ve 1854'1erden itibaren ya­
mat'ın getirdiği Batılılaşma eğilimleri içinde, kentin sis­ pılmaya başlanan yangın yeri hari­
talarıyla da, yeni düzenlenen alan­
temli gelişimi için imar planlarının gerekliliği konusun­ larda yol dokusunun genişliğine ve
da ilk adım olmaktadır. Moltke planında, özellikle İstan­ biçimine özen gösterilmektedir.
bul'da yol dokusunun dar ve dolambaçlı durumuna karşı İmar faaliyetlerinde önem taşıyan
bina yüksekliği, parsel genişliği ve
yeni yollar açılarak, tramvay trafiğinin rahatlatılması yö­ yollar arasındaki bağlantı, olabildi­
nünde öneriler gözlenmektedir.'53> Galata ve Pera bölgesi ğince gözönüne alınmaya çalışıl­
için yol genişletme'54> ve döşeme çalışmaları, ancak 1858'de maktadır.
(55) Sokakların pislik ve ba­
V I. Daire'nin kurulmasından sonra, daha ciddi bir biçim­ kımsızlığı ayrıca niteliksiz sokak
.de ele alınmıştır.'55> kaplaması, kaldırımsızlık ve sokak
eğim lerindeki düzensizlik sık sık
eleştirilmektedir. J C, 1 9 Ara l ı k
Kentsel düzen çalışmalarında yol genişletme önerilerinin 1 849.
yanı sıra, yine Batı kentlerine öykünen bir yaklaşımla ba­ (56) LT, 26 Ekim 1 868.
z ı meydan düzenleme öneri ve girişimleri de, özellikle

1 850'li yıllardan itibaren başlamaktadır. 29 Mayıs 1852


günlü JCda, Tophane Meydanı'nın düzenlenmesiyle il­
gili bir haber verilmekte ve burada, Tophane Bahçesi'nin
demir parmaklıklarının önünde uzanan dükkan dizisi­
n in yıkılmakta olduğu, yeni Tophane Meydanı'nın baş­
kentin en güzel gezinti alanlarından biri haline getirile­
ceği, bu amaçla Tophane'yi ayıran demir parmaklıkların
önüne bir dizi ağaç dikileceği gibi girişimler duyurul­
maktadır.

Galata, Pera ve Pangaltı arasındaki parselasyon planı,


1 858 Nisan'ında başlamakta ve 1860'da ta'mamlanmakta­
d ı r.'56> Bu plandan da anlaşıldığı üzere konutlar, elçilikler,
önemli okullar, gezinti, eğlence ve dinlenme mekanları­
nın hepsi, Pera ve onun Taksim yönündeki uzantısında,
buna karşın ticaret ve çalışma alanları Galata'da yoğun­
laşmaktadır. 1864 sonbaharında İstanbul' da kentsel düzen
24 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S TA N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P LA R ! VE B AT I L I LA Ş M A

açısından önemli bir adım daha atılmakta ve kadastral ça­ (57) JC, 21 Eylül 1864.
lışmalara başlanmaktadır. '51> (58) 16 Temmuz 1880 günlü
LT'de, 1866 C. Stolpe haritasının
1 880'e dek geçirilen değişiklik iş­
1865-67 tarihleri arasında VI. Daire teknik bürosundan lendikten sonra, satışa çıkarıldığı
mühendis Leval Efendi'nin titiz çalışmasıyla gerçekleşti­ ve tüm M üslüman, H ıristiyan ve
M usevi mahallelerini, anıtsal yapı­
rilen Galata ve Pera planında ve 1895 tarihli R. Huber pla­ ları ve yeşil alanları gösteren bu
nında yöredeki yol, meydan ve yapı yoğunluğuyla, boş kapsaml ı planın, Park Pasajı'nın
alanlar görebilmek mümkündür.'58> 20. yüzyıl başından karşısındaki "Lorenz ve Keil" kita­
bevinden, alınabileceği belirtilmek­
itibaren 1905 tarihli E. Goad haritası, 1913-14 tarihli sigor­ tedir.
ta haritası, 1922-45 yılları arasında yapılan J. Pervititch
sigorta haritaları ve onu tamamlayan 1946-52 tarihli Suat
Nirven haritaları aracılığıyla da, bölgenin 19. yüzyıldan
20. yüzyılın ilk yarısına dek geçirdiği değişimler ayrıntılı
bir biçimde gözlenebilmektedir.

Daha önce de vurgulandığı gibi, 19. yüzyılın sonunda,


özellikle uzun süre tahtta kalan II. Abdülhamit dönemin­
de, kentin yenilenme ve düzenleme çalışmalarına büyük
önem verilmiştir. Sultan Abdülhamit, -gerçekleşmemiş
olmakla birlikte- Paris Belediye mühendislerine İstan­
bul'un imar planlarının yapımını ısmarlamıştır. Ayrıca
bilindiği gibi Galata ve Sirkeci rıhtımları, demiıyolu ve
liman tesisleri gibi İstanbul'un fiziksel yapısını büyük öl­
çüde değiştiren girişimler, dönemin önemli uygulamala­
rıdır.

Bu dönemde Haliç'in iki yakasındaki farklı karakterde ti­


caret bölgelerinin bir köprüyle bağlanmasıyla, Eminönü­
Galata arasında gelişmeyi etkileyen önemli bir aks oluştu­
rulmuştur. 9 Mayıs 1852 günlü jCda, eski Haliç köprüsü­
nün yeniden yapımı konusunda Sultan Abdülmecit'in
buyruğuyla çalışmalara başlandığı belirtilmekte, iki yaka
arasında giderek artan yoğun trafik karşısında bu köprü­
de sık sık yapılan onarımların yetersizliği vurgulanarak,
Karaköy Köprüsü'nün modeli esas alınarak yeniden yapı­
lacağı bildirilmektedir. Çalışmalara yıl sonuna doğru baş­
lanacağı, o tarihe kadar da eski köprüye yapılan son ona­
rımlarla, köprünün kullanımının sürdürüleceği duyurul­
maktadır. 20 Mart 1858 günlü jCda, yeni Galata Köprüsü
projesiyle ilgili bir haber yayınlanmaktadır. Bu haberde,
F i Z İ K S E L Y A P I VE B AT I L I E G İ L İ M L E R 25

bugüne kadar yapılan Haliç köprülerinin e n genışının (59) Z. Çelik, T h e Remaking o f


Galata/Kalafatyeri'yle Eminönü/Yemiş İskelesi arasında lstanbul , Washington , 1986, s. 9 8 .
(60) Z. Toprak, Tarihsel N ü ­
yapılacağı ve köprünün iki yanında bir dizi dükkan oluş­ fusbilim Açısından İstanbul'un N ü ­
turulacağı belirtilmektedir. fusu v e Toplumsal Topoğrafyası,
Dünü ve Bugünüyle, Toplum ve
Ekonomi , sayı: 3, Nisan 1992, s. 1 12.
Galata-Pera arasındaki dik ulaşımı kolaylaştıran 1874 ta­ Yazar, atlı tramvaydan elektrikliye
rihli Tünel, dönemin bölgeye getirdiği önemli Batılı ye­ geçiş s ı rasındaki gelişimi şöyle
niliklerden biridir. Tünel'in yapımını gerçekleştiren H. özetlemektedir: Balkan Savaşı sıra­
sında atların orduya d evriyle, bir yıl
Gavand, 1876'da Osmanlı Devleti'ne ulaşım konusunda tramvay çalışamamıştır. Silahtara­
başka bir öneri daha sunmakta ve bu proje uyarınca, ku­ ğa Elektrik F abrikası'nın tamam­
zey-güney hattında işleyecek ve büyük bir kısmı yeraltın­ lanmasına dek, Kayataş'daki küçük
bir elektrik fabrikasından alınan
da olacak bir raylı sistemle, Kumkapı-Beşiktaş arasını güçle ilk elektrikli tramvay Tünel­
bağlamayı düşünmektedir.<59> Ancak söz konusu proje ger­ Şişli arasında çalışmaya başlamış-
çekleşememiştir. tır.
(61) İstanbul tarafındaki tram­
vaylarla ilgili ilginç bir haber, 26
Bu projelerden de görüldüğü gibi, özellikle 19. yüzyılda Ocak 1891 günlü LMO 'de yayınlan­
giderek sınırları genişlemekte olan İstanbul'da toplu taşı­ maktadır. Buna göre: tarihi yarıma­
dadaki tramvay vagonlarında ka­
macılık buna paralel olarak yüzyılın ikinci yarısından iti- dınlara ait kesimle, erkeklerinkinin
• baren hızla gelişmektedir. 1860'larda Yeşilköy'e kadar bir ayırıcıyla ayrılmış olduğu, ancak
uzanan Şark Demiryolları ve 1870'lerde Pendik'e gelen bunun yetersiz görülmesi üzerine
şirketin, Müslüman hanımlar için
Anadolu Hattı'nın yanı sıra, 1869'da imtiyaz alan Dersa­ ayrı vagonlar tahsis ettiği duyurul­
adet Tramvay Kumpanyası ile ilk atlı tramvay 1871 Ağus­ maktadır.
tos'unda Azapkapı-Beşiktaş arasında çalışmaya başlamak­
ta,<60> daha sonra da İstanbul tarafına geçmektedir.<61>

t stanbul'un toplu taşımacılığında vapur seferlerinin baş­


langıcının ayrı bir önemi olmuştur. 1840'lı yıllarda yapıl­
maya başlayan Boğaz vapur seferleri, önceleri yalnız yaz
aylarında etkinlik kazanmaktadır. 6 Mayıs 1848 günlü
JC, birkaç yıldır hükümetin yazları Boğaz köylerinde ve
Adalar'da evleri olanlar için vapur seferleri koyduğunu
ve bu yılki seferlerin başlama tarihinin 13 Mayıs olacağı­
nı duyurmaktadır. Gereksinimler paralelinde deniz ulaşı­

mı giderek geliştirilmektedir. Örneğin 19 Aralık 1851


günlü JC'da, Boğaz'daki vapur seferlerinin organizasyo­
nu geliştikçe, bu kesimin İstanbul'un gerçek bir parçası

olarak görülmeye başladığı, buralara ulaşımın giderek


başkentin yakın mahallelerine ulaşmak kadar kolaylaştı­
ğı vurgulanmaktadır. 24 Şubat 1852 günlü JC'da, cumar­
tesi günü Rumeli vapuruyla, Boyacıköy-Yeniköy-Tarab-
26 1 9 . Y Ü Z Y I L İ S T A N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P LA R ! V E BAT I L I LA Ş M A

ya-Büyükdere'ye kadar uzanan bir sefer düzenlendiği ve (62) Aynı haberde vapur sayısı
yaklaşık üçyüz kadar yolcu taşındığı yazılmaktadır. Bu se­ 10 olarak veril mekte, b u n l arın
4'ünün, bir süredir günlük seferle­
ferin, iskelelerdeki duruşlar dahil birbuçuk saat sürdüğü r i n i sürdürdükleri yazıl maktadır.
ve söz konusu vapurun aynı seferi sistemli bir biçimde Ayrıca ISu vapurların her türlü kon­
günde bir kez yapacağı duyurulmaktadır. Vapur ücretle­ foru içerdikleri ve en ince zevkle
dekore edilmiş oldu kları belirtil­
riyle ilgili bilgiler de verilmektedir. Haberden, Tarabya mektedir.
ve Büyükdere'ye beş para, Yeniköy'e dört para, Boyacı­
köy'e üç para ödenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. 24
Mart 1852 günlü J'Cda, Şirket-i Hayriye'nin seferlerinde­
ki düzene ek olarak, Boğaz iskelelerinde yapılan çalışma­
ların, özellikle kışın ve lodosta yolcuların inip binerken
karşılaştıkları tehlikeleri ortadan kaldırdığı belirtilmek­
tedir. 4 Nisan 1852'de ye, padişah buyruğuyla Şirket-i 1

Hayriye vapurlarının işletmesinin altı yıl boyunca kentin


ünlü Ermeni tüccarlarından Mıgırdıç Bilezikçi'ye verildi­
ğini yazmaktadır. Ayrıca ivedilikle iki gemi daha satın
alınması gerektiği, bunlardan birinin halen yepyeni ve
özel bir biçimde inşa ettirilerek, araba ve atların taşınma­
sına ayrılması önerilmektedir.<62> Büyükada, Heybeliada,
Bakırköy, Yeşilköy ve Kadıköy arasındaki seferlerin baş­
lamakta olduğunu duyuran bir haber, 14 Nisan 1852 gün­
lü YCda yayınlanmaktadır. Artık vapur seferleri olabildi­
ğince geliştirilmiş durumdadır. Ayrıca gazetedeki yazıda,
gemilerde kahve ve her tür serinletici servisi yapıldığı da
duyurulmaktadır.

Yaz mevsimi öncesi aynı günlerde Boğaz seferleriyle ilgili


ayrıntılı bilgiler ardı ardına yayınlanmaktadır. Örneğin
19 Nisan 1852'de ye, Tarabya vapurunun saat onbuçukta
köprüden kalkarak Ortaköy-Arnavutköy-Rumelihisarı­
Baltalimanı-Boyacıköy iskelelerine uğrayacağını ve gece­
yi İstinye'de geçireceğini, ertesi sabah İstinye'den onikide
kalkarak, yine aynı iskelelere uğrayıp köprüye döneceği­
ni yazmaktadır. Gece onbuçukta köprüden kalkacak Bey­
lerbeyi vapuru ise, Beylerbeyi-Çengelköy-Vaniköy-Kan­
lıca'ya uğrayarak Beykoz'a gidecek ve yine ertesi sabah
onikide Beykoz'dan kalkarak, aynı iskelelere uğrayıp
köprüye dönecektir. Aynı yazıda, ileride kuruluşun daha
fazla vapuru olduğu takdirde günlük seferlerin attırılaca­
ğı ve böylece Boğaz köyleriyle merkez arasında daha sık
F İ Z İ K S E L Y A P I VE BAT I L I E G İ L İ M L E R 27

tekrarlanan bir bağlantı oluşturulacağı belirtilmektedir. (63) Aynı güzergaha ait bir ha­
29 Mayıs 1852'de ye, tüm vapurlarda bir grubun dönü­ ber için bkz. JC, 4 Temmuz 1 8 52.
(64) Buradaki ünlü gazinonun
şümlü olarak müzik çalacağını duyurmaktadır. hergün büyük kalabalık gru plara
hizmet verdiği duyu r u l maktadır.
Gazete haberlerinden 1852 yazı, bu konuda en fazla giri­ JC, 29 Haziran 1852.
(65) Ancak Z. Toprak, tarife­
şimde bulunulan dönem olarak görünmektedir. Boğaz lerden örnek vererek, 1861 tarihli
vapurlarının sefer sayısı, yoğun talep karşısında ikiye çı­ tarifede Şi rket-i Hayriye' n i n en
karılmaktadır. 29 Haziran 1852 günlü ye haberinde, öğ­ yüksek bilet ücretlerini n , en uzaka
iki nokta oluşturan Yenimahalle ve
leyin birbuçukta Büyükdere'den hareket edecek ikinci va­ Büyükdere için olduğuna ve buna
purun Tarabya ve Yeniköy'e uğrayarak köprüye geleceği bağlı olarak da o gün için Sarıyer' de
duyurulmaktadır.<•3> Aynı yılın yazında, pazarları düzen­ oturup İstanbul'da çalışmanın, yani
hergün vapurla gidip gelmenin ola­
lenen vapur gezileriyle ilgili haberler de çıkmaktadır. Ör­ naksızlığına değinmektedir. Z. Top­
neğin "Punch" adlı geminin sabah saat yedide Büyükde­ rak, a.g.e., s. 1 1 3.
re'den kalkarak Tarabya, Yeniköy, Vaniköy ve Topha­
ne'ye uğrayıp Adalar'a gideceği , dönüş saatinin ise yolcu­
ların isteğine bağlı olarak belirleneceği yazılmaktadır.
Aynı haberde, "Le eourrier du Bosphore' (Boğaz Postası)
adlı geminin de sekize çeyrek kala yine Büyükdere'den
1'alkarak Tarabya, Yeniköy ve Galata'ya uğrayıp Yeşil­
köy'e gideceği, dönüşün ise yine yolculara göre ayarlana-
ağı duyurulmaktadır. Bu haberlerden de anlaşılacağı gi­
bi Büyükdere, Boğaz'ın son önemli noktası olarak, sefer­
l erin başlangıç ve bitiş iskelesi niteliğini taşımaktadır.<••>
Vapur seferlerinin artması, ancak vapur sayısının artma­
sıyla mümkündür. Bu nedenle yeni vapurların ivedilikle
getirtilmesi beklenmektedir. 14 Temmuz 1852 günlü
.7Cda Şirket-i Hayriye vapurlarından yedisinin geldiği;
sekizincinin de beklendiği yazılmaktadır. Günlük basın­
da Anadolu-Rumeli yakası bağlantılı vapur seferlerine ait
bilgiler sürekli yayınlanmaktadır. Yine 14 Temmuz'da bu
konuda çıkan bir habere göre sabah on birde Yenimahal­
le'den kalkan vapur, Tarabya, Yeniköy, Kanlıca ve Ana­
doluhisarı'na uğrayarak köprüye gelecektir. Söz konusu
vapur, aynı günün akşamı saat dokuzda da, bu iskelelere
k olarak Büyükdere'ye de uğrayacak ve Yenimahalle'ye
dönecektir.<•5>

9 Ekim 1852 günlü YCda, Şirket-i Hayriye vapurlarının


Köprü-Üsküdar arasında çalışmaya başladıkları ve gemi­
lerden ikisinin bu düzenli servise ayrıldığı duyurulmak-
28 1 9 . YÜZYIL İ S T A N B U L ' U N D A A Z I N L I K G R U P L A R ! V E BATI L I LA Ş M A

tadır. Ayrıca bu seferleri daha önceleri gerçekleştiren va­ (66) İstanbul'da çalışan vapur
purların da başka yönlere gönderileceği yazılmaktadır.<66ı şirketleriyle ilgili bilgi için bkz. Aynı
eser, s. 1 12.
Yine aynı yılın sonbaharında Şirket-i Hayriye vapurları­ (67) Boğaziçi vapur şi rketleri­
nın Boğaz seferlerini kış aylarında da sürdürecekleri, böy­ nin giderek ;ırtan gemi sayısıyla il­
lece Boğaz'da oturanlara büyük kolaylık sağlanacağı be­ gili haberlere hemen her yıl rastlan­
maktadır. Bu konuda bkz. JC, 25
lirtilmektedir.<•n Eylül 1856; 26 Mart 1857.

19. yüzyılın ikinci yarısında giderek artan İstanbul'un Av­


rupa kentleriyle bağlantıları vapur seferlerinin de arttı­
rılmasına neden olmuştur. Örneğin 9 Nisan 1853 günlü
J"Cda, Viyana-İstanbul arasında gidip gelecek olan, Tuna
Kumpanyası 'nın Hızlı Servisı" adıyla yeni bir gemi servi­
sinin daha hizmete sunulduğu ve ilk seferinin 12 Nisan'da
gerçekleştirileceği duyurulmaktadır. Bu seferler, 1883'de
başl ayacak olan demiryolu ulaşımından önce Avrupa'yla
tek bağlantı aracı durumundadır.

Böylece Galata ve Pera'nın öncülüğünde başlayan Batılı


kent görünümü ve içeriği, gerek sosyal yapının yaşam bi­
çimi, beğenileri, eğilimleri, gerekse de buna bağlı olarak
fiziksel çevredeki kentsel ve yapısal açıdan önemli ölçek­
teki değişimlerle, 19. yüzyılın sonunda İstanbul'da, Avru­
pa başkentleriyle büyük ortaklıkları olan bir bölge yarat­
mıştır. Bu değişimde kuşkusuz başta padişah olmak üzere,
Osmanlı yönetiminin konuya olabildiğince yeniliklere
açık ve istekli yaklaşımının önemli payı olmuştur.
BÖLG E Y İ OLUŞTURA N N Ü FUS

İstanbul'un kozmopolit ortamının renkli gruplarından (1) G. A. Hoci, Galata'nın Os­


biri de, yarı Batılı Levantenlerdi. Bunlar, çeşitli nedenler­ manlı lara Teslimi, Tari hi Osmani
Mecmuası, 1 N isan 1330, N . 25 (s.
le İstanbul'a gelip kendileri gibi yabancı, ya da yerli gayri 49-53) 'den nakleden H . Kazgan,
müslimlerle evlenerek kente yerleşen Avrupalılardı. Dil­ Galata Bankerleri, İstanbul, 1 9 9 1 , s.
leri, giyimleri, beğenileri, yaşam biçimleri ve eğlencele­ 145.
(2) Topkapı Sarayı, Ar. Dl. nr.
riyle, İstanbul'da özellikle tarihi yarımada ve Üsküdar'da 9 524'den nakleden R. M . Meriç,
yaşayan Müslüman Osmanlılardan oldukça farklı bir Birkaç Mühim Arşiv Vesikası, İs­
grup oluşturmaktaydılar. Bu özellikleri mimarilerine de tanbul Enstitüsü Mecm uası, 1 1 1 ,
1957, s. 34.
yansımakta ve yarattıkları fiziksel çevreyle, yaşadıkları (3) İ mparatorluk içinden itha­
Galata ve Pera bölgesinde bir Avrupa kenti görünümü lat, Galata limanı aracılığıyla yapıl­
oluşturmaktaydılar. maktaydı. Bunun yanında Galata,
İran üzerinden gelen transit malın
da toplandığı ve Avrupa'ya gönde­
Haliç'in tarihi yarımadaya bakan kıyısındaki Galata, da­ rild iği yerdi . Bu dış ticareti genellik­
ha Bizans döneminden beri İstanbul'un yerli halkından le Frenkler, M useviler ve Rumlar
yürütmekteydiler. D . Kuban, "İstan­
farklı bir sosyal yapıya sahipti. Fetihten sonra da II. Meh­ b u l ' u n Tarihi Yapısı", M i marlık
met'in sağladığı ayrıcalıklarla,<•> aynı durum bu özelliğini 70/5, s. 37.
yüzyıllar boyunca sürdürdü. 1476 tarihli bir belgeden Ga­ (4) R. Mantran bunların çoğu­
nun Galata'ya tayin edilmiş devlet
lata'da 535 Müslüman evine karşılık, 592 Rum, 332 Frenk memuru olduklarını, ayrıca arala­
ve 62 Ermeni evi bulunduğu, dükkan sayısının ise 260 ol­ rında İspanya'dan sürülen, ya da
duğu bilinmektedir.<2> Burada, Doğu'dan gelen farklı din, Mısır ve Suriye'den göçerek Arap
Camii çevresine yerleşen Araplar
dil ve ırktan insanlarla, Batı Avrupa'nın çeşitli ülkelerin­ bulunduğunu yazmaktad ır. R.
den gelenler birarada yaşamaktaydılar. Buna bağlı olarak Mantran, Azınlıklar, Meslekler ve
da yüzyıllar boyu bölge, İstanbul'un diğer semtlerinden Yabancı Tüccarlar, Tarih ve Top­
lum, Nisan 1 9B5, cilt: 3, sayı: 16, s.
ayrılan özellikleriyle, kent içinde çok farklı bir yerleşme 20.
alanı oldu. (5) Evliya Çelebi, Seyahatna­
m e, cilt: 2, İstanbul, 1969, s. 1 3 1 .

Büyük bir kültürel ve etnik karışımı barındıran bu bölge­


de, kentin uluslararası ithalat ve ihracat limanı da söz ko­
nusu kozmopolit ortamı canlandırmaktaydı.(3) Bu yaban­
cılar arasında Müslüman Osmanlılar, daha çok yerleşme­
nin batı ucunda oturmaktaydılar.(4> Evliya Çelebi, 17 yüz­
yılda bölgede 18 İslam, 70 Rum, 3 Frenk, 2 Ermeni, 1 Mu­
sevi mahallesi olduğunu yazmaktadır.<5> Ayrıca burada sa­
hiplerinin çoğu Rum veya Frenk olan 3080 dükkan, 8 çar-
B Ö L G EY İ O L U Ş T U R A N N Ü F U S 31

şı, 1 yağ pazarı, 1 bedesten, 1 balıkhane, 1 gümrük binası, 1 (6) Aynı eser.
yağ kapanı, çoğu Rum ve Musevilere ait 200 meyhane say­ (7) E. Eldem, " Nostaljiden
Arındırılmış Bir Bakış: Galata'n ı n
maktadır.<6> 1700'lerdeki tahmini nüfus dağılımına göre, Etnik Yapısı", İstanbul , 1 9 9 2 , sayı: 1,
Galata'nın batı ve orta kısımlarındaki Müslümanlara s. 59.
karşın, doğuda Rumlar ve bir miktar Ermeniler, Bereket­ (8) 16. yüzyılın sonların a kadar
Pera'ya yerleşen elçilikler, Fransa,
zade ve Mumhane bölgesinde de Latin ve Museviler otur­ İ ngiltere ve Venedik elçilikleri d i r.
ınaktaydı.r> Sanderson'un 1600'de yazdığı
mektuplardan edinilen bilgi lere gö­
re, İngiliz elçileri önceleri Galata'da
Bölge sakinleri, sahille Galata Kulesi arasındaki kısımdan İ ngiliz tüccarlarına kiralanan b i r
17. yüzyıldan itibaren, daha önceleri "Pera Bağları" adıyla evde oturmuş, bu tarihlerde de Pe­
anılan bölgeye yerleşen yabancı elçiliklere doğru kayma­ ra'ya göçmüşlerdir. M. Cezar, XIX.
Yüzyıl Beyoğlu'su, İ stanbul, 1992,
ya başladılar.18> Bu tarihlerden sonra Pera'da, doruğuna 19. s. 33. İlk elçilik 1 535 yılında yapıl­
yüzyılda ulaşacak olan bir Levanten merkezin ilk nüvesi mış olan Fransız Elçiliği'dir. Yapı
oluştu. Böylece, Galata surlarının hemen ardında, Gala­ 1838'de yenilenmiştir. 19. yüzyılda
her devlet İstanbul'da muhteşem
ta'yla sıkı ilişki içinde olan İstanbul'un en Avrupalı böl­ bir elçilik binası yaptırmaya önem
gesi gelişmeye başladı. Elçiliklerin kurulmasından kısa vermiş ve bu, bir anlamda yarışma
bir süre sonra çevrelerinde, İstanbul'a genellikle ticaret halini almıştır.
(9) M. Cezar, aynı eser, s. 70.
amacıyla gelen Avrupalılar ve yerli gayrimüslim grupla- (10) Örneğin Galata'daki fırın
• rın toplandığı gözlenmektedir. Ancak yine de 18. yüzyılın sayılarında 1755-68 yılları arası nda
ortalarına dek,<•> Galata surları dışındaki Pera bölgesinde, 61'den 1 1 6'ya çıkan artış, bu duru­
mun bir göstergesi sayılabilir. H.
yoğun bir kozmopolit ortamdan sözetmek zordur. Bu dö­ İnalcık, İstanbul, Encyclopedia of
nemde söz konusu niteliği taşıyan bölge Levantenler, yer­ lslam, cilt: iV, s. 244'den nakleden
l i gayrimüslimler ve Türklerden oluşan Galata'dır ve nü­ S. Denel, Batı lılaşma Sürecinde İs­
tanbul'da Tasarım ve Oış Mekan­
fusu da artmaya devam etmektedir.°0> larda Değişim ve Nedenleri, Anka­
ra, 1982, s. 47, dipnot 232.
Bu tarihlerden sonra Pera bölgesi, önceleri Galata'nın bir (il) S. Eyice, Galata ve Kulesi ,
İstanbul, 1969, s. 15.
uzantısı, daha sonra da giderek özellikle 19. yüzyıl ortala­ (12) E. Eldem, M üslümanlar'ın
rından itibaren başlı başına İtalyan, Maltalı, Katolik ve toplam nüfusun sadece % 25'ini
oluşturduğun u belirtmekte, buna
Ortodoks Rum, Ermeni ve Musevi gruplarla, Avrupalıla­
karşın 1478'de Galata nüfusunu n %
rın merkezi olmuştur. 01> Bunlar arasında Müslüman varlı­ 35'inin Müslüman olduğunu, buna
ğından söz etmek zordur. Aynı dönemde Galata'daki bağlı olarak da fetihten hemen son­
Müslüman kesimin oranı da giderek düşmektedir.<'2> Ay­ ra belirli bir İslamlaşma ya da Türk­
leşme sürecinin başladığını düşün­
rıca Müslümanların bir kısmı, bu dini daha sonra kabul mek gerektiğine dikkat çekmekte­
etmiş Batı kökenlilerdir. Bu nedenle de, kültürel kökenle­ dir. E. Eldem, a.g.e., s. 59. 1 848'de
rine uygun oturma yerleri olarak, Avrupa'ya oldukça ya­ yapılan bir sayımda M ü slümanlarla
gayri müslimler arasındaki farkın
kın bir görünüm sunan bu bölgeyi seçmeyi ve buradaki fazla olmadığı görülür. Ancak 19.
sosyal ortama katılmayı daima tercih etmişlerdir.°3> Böy­ yüzyılın ikinci yarısı nda d u r u m
lece elçilikler, kiliseler, sinagoglar çevresindeki Levan­ farklıdır. M . Cezar, a.g.e., s. 357.
(13) Aynı eser, s. 268.
tenler, Rum, Ermeni ve Musevi azınlıklar kentin ilk Batı­
lı anlamda burjuvazisini oluşturarak, dönemin Avrupa
32 GALATA V E P E RA

yaşam biçiminin tüm özelliklerini bu bölgeye taşımışlar­ (14) Aynı eser, s. 267.
dır. Bu havanın yaratılmasında öncelikle Fransız ve İtal­ (15) A. Ubicini, La Turquie Ac­
tuelle, Paris IB55, s. 444.
yanlardan oluşan Latin grubu, ardından da İngiliz, Avus­ (16) Yirmi yıldır kimyasal ürün­
turya ve Almanların oluşturduğu Anglo-Germen gruplar ler, sabun , sigara ve tütün işleriyle
gelmekteydi. Levantenler arasında Latin kökenliler ço­ uğraşan bir sanayici İstanbul'a yer­
leşmek ve işini sürdürmek için bir
ğunluktaydı."•> Gayrimüslim nüfusun Galata-Tünel-Tak­ ortak aramakta ve bu amaçla baş­
sim arasındaki bölgede oturmasına karşın, Müslüman vuruların Cafe d'Amerique'teki M .
nüfusu Tophane, Azapkapı sınırından başlayan ve Ka­ M eyer'e yapılmasını istemektedir.
JC, 1 9 Temmuz IB54.
sımpaşa'ya doğru yoğunlaşan bir alanda ağırlıktaydı. A. (17) J C, 1 3 Ocak IB60.
Ubicini, Galata ve Pera'da yaşayanları, resmi kuruluşlarda (IB) Bu konuda ilginç bir ilan,
çalışan memurlar, geçici olarak burada bulunan ya da kı­ Trieste'de yaşayan bir Alman hanı­
mın, Paris'te eğitim gördüğün ü be­
sa süreli Pera sakini olan yabancılar ve yörenin asıl sahibi l irterek, İstanbul'da iş aramak üze­
olan Levantenlerle Avrupalılar olarak sıralamaktadır.cısı re gazeteye başvuruşudur. JC, 2
Gerçekten de dönemin İstanbul'da yayınlanan yabancı Nisan IB62.
(19) O yıllarda Pera'daki elçi,
dildeki günlük gazetelerinde buraya yerleşip iş kurmak sarayda oturan ve koruyucularıyla
amacıyla ortak arayanlara,<16> Avrupa'da eğitim görmüş, sokağa çıktığında, önünde yarım
çeşitli Batı dillerini bilen ve bu bölgeye yerleşip ders ver­ düzine kavasın yol açarak, majes­
telerinin halkın arasından geçmesi­
mek,"7l ya da bir Avrupa kentinde yaşarken, oradan Pe­ n i sağlamaya çalıştığı, çok önemli
ra'daki gazeteye ilan vererek iş bulup buraya yerleşmek is­ ve özel bir kişidir. A. Ubicini, a.g.e.,
teyen<18> yabancılara sık sık rastlanmaktadır. Ayrıca A. s. 444, 445 ve 44B.
(20) Örneğin Baron de
Ubicini Pera'da, büyük ölçüde Fransız, İngiliz, Avusturya Bruck'un İstanbul'da görevde bu­
ve Rus grubunun oluşturduğu diplomat kadrosunu ol­ lunduğu sırada Avusturya Maliye
dukça kalabalık bulmaktadır."9> İstanbul'a elçi olarak ata­ Bakanlığı'na atanması oldukça iyi
bir bürokrat olduğunu göstermek­
nanlar arasında ülkelerinin önemli isimleri de yer almak­ tedir. JC, 1 Şubat IB55.
taydı.<20> (21) Belçikalı diplomat Eugene
de Kerlchove'la ilgili bir haber için
bkz. JC, 29 Mart IB49.
Bu dönemde çok sayıda Rum ve Ermeni de Pera'ya yerle­
şerek, elçiliklerin yakın çevresinde toplanmıştır. Giderek
zenginleşen bu gruplar, söz konusu zenginliklerini ko­
nutlarının görkemiyle de sergilemişlerdir. Bu kişilerin
diplomatlarla sıkı dostluk ilişkileri içinde olmaya çaba
harcadıkları, gazetelerde çıkan haberlerden de izlenebil­
mektedir. Örneğin Pera'nın ileri gelen diplomatlarından
birinin hastalanması nedeniyle, onu ziyarete giden kor­
diplomatiğin yanında, Pera sosyetesinin ünlü isimlerinin
de olduğu vurgulanmaktadır.<21>

Böylece 1850'lerden sonra Galata ve Pera'da, yabancı gru­


pların biraraya gelmesiyle oluşan sosyal, kültürel ve fizik­
sel açılardan tümüyle farklı bir başka kent ortaya çıkmış-
BÖLGEYİ OLUŞTURAN N Ü F U S 33

tır. Diğer bir deyişle Levanten Pera, bir tür 'kurtarılmış (22) G. Scognamillo, Bir Le­
bölge"dir.'22> Burada Galata'dakinden çok daha kalabalık vantenin Beyoğlu Anıları, İstanbul,
1 990, s. 72.
bir nüfus yaşamaktadır. E. de Amicis 1874 yıllarında Pe­ (23) E. de Amicis, İsta n b u l
ra'yı anlatırken, bölgede "soba borusu gibi erkek şapkala­ (IB74), Ankara, 1 9 B I , s. 68.
rıyla tüylerle ve çiçeklerle süslenmiş kadın şapkalarından (24) A. Ubicini, a.g.e., s. 443.
(25) Scognamillo, Türkçe'n i n
başka birşey görünmediğini; Rum, İtalyan ve Fransız kibar­ erkeklere iş hayatında gerektiğin i ,
ları, zengin tüccarlar, sefaret memurları, yabancı gemilerin ev hanımları i ç i n s e , bulundukları
subayları, elçilik arabaları ve her milletten ne olduğu bilin­ çevrenin gereksinimlerine göre öğ­
renildiğini yazmaktadır. G. Scogna­
meyen, karışık suratlı insanlar''a rastlandığını belirtmek­ millo, a.g.e., s. 70.
tedir. Ayrıca yazar, Avrupalı'nın bu bölgeyi kendi ülkesi­ (26) A. Ubicini, a.g.e., s. 444.
nin bir bölümü gibi gördüğü için sokakta çok rahat dav­ (27) Aynı eser, s. 448.

randığını, buna karşın Müslüman kesimin burada kendi­


ni başka bir ülkede gibi hissettiğini ve "başını İstanbul ta­
rafındaki kadar dik tutamadığını" vurgulamaktadır.'23'

Bölgede çok eleştirel bakan A. Ubicini ise, aynı dönem Pe­


ra'sında dikkate değer herhangi bir nitelik olmadığını,
burada insanın kendisini ikinci ya da üçüncü sınıf bir
• C talyan kentinde gibi hissettiğini yazmaktadır. Her iki
adımda bir, bir kilise bulunduğunu, Meryem'e ait tasvir­
l erin hemen her duvarda asılı olduğunu, çanların ayinle­
r i n sesine, her dinsel gruptan insanın birbirine karıştığı­
nı, bunların arasında da ne adet, ne giysi, ne de dil olarak
Türk olan hiçbir şeyin bulunmadığını belirtmektedir.c2•>
Gerçekten de örneğin İtalyan kökenli bir Levanten olan
G. Scognamillo, kendisinden iki kuşak öncesi Levantenle­
rin Türkçe bilme ya da öğrenmeye gerek duymadığını, bir
kuşak öncesinin de yabancı okullarda öğrenim gördü­
ğünden Türkçeyi, bazıları çok geç yaşta olmak üzere, son­
radan öğrendiklerini yazmaktadır.c25> Bu nedenle de Pe­
ra'da sürekli olarak Fransızca, İtalyanca, İngilizce, Al­
manca gibi Batı Avrupa dilleri konuşulmaktaydı. Eski Ce­
neviz kolonisi Galata'da ise, Akdeniz limanlarından ge­
len tüccar ve gemicilerin yoğunluğuna bağlı olarak, İtal­
yanca ağırlıktaydı. Ancak yine de bu iki bölgede herkes
Fransızca, İtalyanca, Rumca ve Türkçe'yi az çok kullan­
maktaydı.'26' Gerek devlet yönetiminde, gerekse de tercü­
me bürolarında çalışan Levantenlerin sayısı oldukça faz­
laydı. Ubicini, tercümanların özel bir grup oluşturdukla­
rını yazmaktadır.(27> Bu gruptan devlet sektöründe çalışan-
34 GALATA VE P E RA

ların bazıları Avrupa ülkelerinin başkentlerindeki Os­ (28) JC, 9 Ekim 1 8 54; S. Duha·
manlı elçiliklerinde görevlendirilmek üzere, bu merkez­ ni d e M . Naum'un iyi bir tercüman
olduğunu, nazik, alçakgönüllü ve
lere atanmaktaydı. Örneğin, Babıali'nin Tercüme Büro­ sağduyulu bir kişi olarak da, Os·
sundan N aum Efendi, Paris'teki Osmanlı Elçiliği'ne ataşe manlı resm i kuruluşlarınca takdir
olarak gönderilmiştir.<28ı Yine aynı bürodan H. Franco edildiğini yazmaktadır. S. Duhani,
8eyoğlu'nun Adı Pera İken, İstan­
Cussa, birikim ve deneyimlerine dayanılarak Babıali ile bul, 1990. s. 58.
elçilikler aras ı n daki ticari ve mali konularla ilgili sorun­ (29) J C, 9 Aralık 1 854.
ların çözümüyle görevlendirilmiştir.<29ı Ayrıca 1852'de (30) JC, 14 Temmuz 1 854.
(31) "Berat", belirli bir hizmet
Galata Perşembe Pazarı'nda, " Ticari Tercüme Odası" adıy­ ve görevle ilgili hak, yetki ve izin
la kurulan yerin, üst düzeyde tercüme yaptığı ve adının belirten padişah tuğralı belgeydi.
"ticari tercüme" olmasına rağmen, her konuda tercüme Beratlarda, o görev sahibinin hak
ve yetkileri yazılıydı. Resmi ya da
yaptırmak için buraya başvuranların çok sayıda olduğu yarı-resmi tercümanlık görevi de bu
belirtilmektedir. <30ı tür bir özelliğe sahipti. M . Cezar,
a.g.e., s. 358.
(32) Beratlı elçilik tercümanıy­
Elçiliklerde çalışan ve çoğu Rum, Venedik ve Ceneviz ken, beratlı tüccara dönüşen Os·
asıllı ailelerden gelen beratlı tercümanların,(31> toplum manlı uyruklu bir gayri müslim, ge­
içinde özel bir yeri, saygınlığı vardı. M. Cezar, bu görevin nellikle uyruğunda bulunduğu dev­
letin isteklerine uygun bir biçimde
kötüye kullanıldığında büyük çıkarlar sağladığını, ya­ davranmaktaydı. Ayrıca kendi çıka­
bancı elçiliklerin genellikle ticari ilişkilerde yararlandık­ rını da iyi hesaplayanlar, zenginlik·
ları bu kişilerin, bir süre sonra kolaylıkla beratlı tüccara lerini ve n üfuzlarını uzun süre ko­
ruyabi l mişlerdir. Aynı eser, s. 359.
dönüştüklerini belirtmektedir.<32ı (33) Gazetelere veri len ilanlar­
dan da, ticarete yönelik iş arayan
Esas ticaret alanının Galata'da olması, acenta vb. ticari fa­ yabancıların bu bölgede kendileri·
ne uygun bir çalışma yeri bulabile­
aliyetlerin bu yörede toplanmasına neden olmaktaydı.<33ı ceklerini düşündükleri görülmekte·
Ancak tüccarların konutları genellikle Pera'daydı. Gala­ dir. Örneğin 29 Ekim 1 849'da JC'da
ta'daki gayrimüslimlerin bir kısmı, devlete borç verecek çıkan bir ilanda, Avrupa'nın önemli
bir ticaret kentinde kasiyer olarak
kadar zenginleşmişlerdi. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarı­ çalışmış olan bir kişi, bölgenin tüc­
sındaki sarraf grupları, böylesine varlıklıydı.°'> II. Mah­ carları aracılığıyla iş aramaktadır.
mut döneminde, Sanayi Devrimi'nin alışılmadık çeşitli­ (34) Abdülmecit d ö n e m i n i n
s o n yıllarında, sarayın büyük har­
lik gösteren ürünleri, Galata tüccarlarıyla, onların diğer camaları nedeniyle, Galata ve Pera
liman kentlerindeki acenta ve ortaklarını kısa sürede zen­ sarraflarından yüksek faizlerle pa·
ginleştirdi.<35> Ancak, Galata ve Peralı bu zengin tüccarla­ ra alınmış ve ödenmemiştir. Örne­
ğin Fatma Sultan'ın düğünü için
rın arasında hemen hiç Müslüman adına rastlanmamak­ 2.000.000 Osmanlı altını masraf
tadır.<36> Ahmed Lütfi Tarihi'ndeki tüccar dökümlerinde yapılmıştı. S. Eyice, "İstanbul" mad·
de hep azınlık isimleri görülmektedir.(37> desi, İslam Ansiklopedisi, cilt: 5, İs·
tanbul, 1950, s. 1214/35.
(35) H . Kazgan, ucuz ve çeşitli
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bankerlik kurumu, mallara talebin sadece saraylı lar,
Galata'nın önemli ekonomik etkinliklerinden birini bey, paşa gibi üst düzeydeki kişiler­
den ve gayri müslimlerden deği l ,
oluşturmaya başlamıştır. Bölgede para işi yapan zengin M ü s l ü m a n gruplardan da gel mesi·
tüccarlar, Galata bankerleri adıyla ün kazanmışlardır. nin, bu ticaretle uğraşan kişilerin iş
BÖLGEYİ OLUŞTURAN NÜFUS 35

Çoğu İtalyan, Fransız asıllı Levantenlerden oluşan bu hacmini arttırdığını yazmaktadır. H .


grubun ardından Rum, Ermeni ve Musevi bankerler gel­ Kazgan, Galata Ban kerleri, İstan­
bul, 1991, s. 4.
mekteydi. Galata ve Pera'nın en zengin kesimini oluştu­ (36) JC'un bir süre için her
ran bu grup, 1850'lere dek sa:raflıktan yetişmekteydi. An­ çarşamba ve perşem be günleri ya­
cak bu tarihten sonra, giderek daha bilinçli bir bankerlik yınlanan ve Pera-Galata ile tarihi
yarımadadaki tüccarların ad ve ad-
sınıfının ortaya çıktığı görülür.<38> 1844'te Osmanlı ülke- reslerini veren dökü münde, hemen
sindeki tüm altın v e gümüş stoğunun erimesi üzerine, hepsi yabancı olan b u kişilerin iş­
Galata bankerler i tarafında n kurulan İstanbul Bankası yerlerinin, genellikle Galata ve Pe-
ra'da olduğu, oranın İstanbul tara­
aracılığıy la ithalat birkaç yıl daha sürdürülmüş, ancak tında çok azaldığı gözlen mekted ir.
bankanın faaliyeti uzun sürmemiştir.<39> Galata'da banker- JC, 27 Haziran IB61.
lik kurumunun giderek önem kazanmasıyla, Ahmed Lüt- (37) Vak'a-Nüvis Ahmed Lütfi
Efendi Tarihi, cilt: X, Ankara, 1988,
fi Efendi'nin deyişiyle "Sarraflardan az çok sermayesi s. 95 • 98.
olanların çoğu Galata cihetine geçip ecnebi bankerleri taklide (38) H. Kazgan 1845'te açılıp
mecbur' olmuşlardır.<40> Menkul kıymetler alım-satımı, 1852 yılında kapanan İstanbul Ban-
kası'nın, bu kuru m u n gelişmesinde
l 865'te Galata'dak i Havyar Han' da kurulan borsada başla-
önemli yer tuttuğunu yazmaktadır.
mış, daha sonra Komisyon Han'a yönelmişti. Bu hanın üst Bu banka, M . Baltazzi (Baltacı) ve
katında bir 'Borsa Salonu" oluşturulmuş,<., > 1868'de Galata J . Alleon adında iki banker tarafın­
dan, devletin teşvikiyle kurulmuş­
ve Paris bankerlerince kurulan Osmanlı Bankası da, söz tur. H. Kazgan, a.g.e., s. 5.
• konusu borsanın en önemli finansman kaynağı olmuştur. (39) Aynı eser, s. 142.
(40) Vak'a-Nüvis Ahmed Lütfi
Efendi Tarihi, cilt: X, s. 106.
Galata bankerleri arasında Levantenlerin yanı sıra, Rum­ (41) Galata Borsası, 1 874'de
lar da önemli yer tutar. Ethem Eldem, Osmanlı Bankası "Dersaadet Tahvilat Borsası" adıyla
arşivlerindeki müşteri bilgi fişleri ve dosyalarına göre, Maliye Nezareti'ne bağlanmıştır. E.
Hiçyılmaz, M . Altında!, Büyük Sığı­
Galata'daki işyeri ya da iş sahiplerinin arasında çoğunlu­ nak, İstanbul, 1992, s. 34.
ğu yabancılarla Rumların oluşturduğunu yazmakta,<•2ı (42) E. Eldem, a.g.e., s. 63.
Voyvoda Caddesi'nin (bugünkü Bankalar Caddesi) iki ya­ (43) Bu konuda bkz. Vak'a­
N üvis Ahmet Lütfi Efendi Tarihi,
nında sıralanan büyük sermayeli Avrupa şirketlerinin dı­ cilt: X, s. 35 ve s. 43.
şında, Rumların yaygın bir ağ oluşturduklarını belirt­ (44) M . Cezar, a.g.e., s. 361.
mektedir. Örneğin olağanüstü zenginlikleriyle devlete (45) LT, 4 M ayıs 1 880.

mali açıdan katkıda bulunan bankerler arasında, o döne­


min İstanbul' da yayınlanan yabancı dildeki günlük gaze­
telerinde de adı sık sık geçen Rum Georges Zarifi'nin özel
bir yeri vardır.<•3> Osmanlı Bankası'nın sahiplerinden biri
olan G. Zarifi, ayrıca II. Abdülhamid'in sarraflığını da
yapmaktaydı.<44> 1880 Mayısında L'l'de çıkan bir haberde
de yine Zarifi'nin devlete verdiği borçtan ve bunun geriye
ödenme biçiminden söz edilmektedir.(45) G. Zarifi, yalnız
devleti mali açıdan desteklemekle kalmamış, VI. Da­
ire'nin faaliyetleri sırasında bölgenin düzenlenmesi ve
gerekli sıhhileştirilmelerin yapılmasıyla ilgili komisyon-
36 G A LATA V E P E R A

larda yer almış, bu konuda parasal desteğin sağlanması (46) LT, 8, 9, ıo, 12 Nisan
için çabalarda bulunmuştur. 8 Nisan 1884'teki ölümünü 1 884 ·
(47) JC, 28 ve 31 Mayıs 1855;
izleyen günlerde de, Osmanlı Devleti'ne yaptığı sayısız J C, 1 8 Eylül 1856 ; Ancak yine de,
katkıdan büyük övgülerle söz eden çok sayıda yazı yayın- Türkler gibi Ermeniler de, Galata ve
lanmıştır. <46> Pera dışında. tarihi yarımadada ça­
lışmayı tercih etmektedirler. E. El­
dem, a.g.e., s. 63.
Galata ve Pera'daki Ermeniler beratlı tercümanlığın yanı (48) JC, 14 Eylu l 1853; JC, 13
sıra, bankerlikle de uğraşıyorlardı. Adına sık rastlanan Aralık 1855; JC, 22 Kasım 1861; LT,
17 Ocak 1867.
tercümanlar arasında M. Nubar (1855), A. Serafian (1855) (49) Bu kişinin başarılarıyla il­
ve Kirkor Margossian (1856) sayılabilir.<47> Galata'daki Er­ gili haberlere zaman zaman rast­
meni bankerler arasında da A. Allahverdi (1853), Garabet lanmaktadır; JC, 24 ve 29 Ekim
1854; JC, 8 ve 30 Nisan 1 855.
Bey (1855), Pişmişoğlu Nişan (1861), Apik Tinghir (1867) (50) J C, 6 Ağustos 1855.
gibi isimlere rastlanmaktadır.<48' Ayrıca devlet yönetimin­ (51) T. Timur, " B i r Osmanlı
de önemli görevler üstlenen Ermenilerin adları da olduk­ Banker Ailesi, Kamondo'lar," Tarih
ve Toplum , Şubat 1990, sayı: 74, s.
ça sık geçmektedir. Örneğin 1854 tarihinde Feshane'nin 35, 37. Bu zenginliğin boyutları o
müdürü olan Dikran Alexanian Duz,<49> yine aynı aileden kadar fazlaydı ki, Sik sık tehdit
Darphane Müdürü Mihran Duz ve Padişahın başkuyum­ m ektuplarıyla A. Kamondo'dan pa­
ra sağlamak isteyenlere çıkıyordu.
cusu Boğos Duz'a 1855 yılında "Bey" unvanını kullanma Özellikle Çamlıca'daki yazlık evine
yetkisi verilmiştir.<50> gönderilen imzasız bir mektupla is­
tenen para, dönemin günlük gaze­
telerine k o n u olmuştur. J C , 29
Galata ve Pera bölgesindeki Museviler arasında da önemli Temmuz 1854.
isimlere rastlamak olanaklıdır. Örneğin daha önce de (52) Örneğin J C. 13 Ş u bat
adından söz edilen Avram Kamondo, dönemin en ünlü 1 858'de, o yılki yoğun kış koşalları
nedeniyle, Galata ve Hasköy'deki
bankerlerinden birisidir. 19. yüzyılın ilk yarısında kardeşi soydaşlarına yakacak yardımında
İzak'la birlikte bir banka kuran (Isaac Camondo ve Ortak­ bulunduğu yazılmaktadır.
ları) A. Kamondo, bu bankasıyla özellikle Kırım Savaşı sı­
rasında (1853-56) Osmanlı savunma gereksinmelerini fi­
nanse etmiş, savaş sonrasında vergi, gümrük ve tekel ga­
rantisiyle devletin bankerliğini yapmış ve 1860'larda bü­
yük zenginliğe ulaşmıştır.<51'

Türkiye'deki Musevilerin, Rum ve Ermeni azınlıklara gö­


re oldukça geri kalmış olan durumunu düzeltmek, iyileş­
tirmek için çalışan ve bu amaçla 1854'de Hasköy'de ilk la­
ik Musevi okulunu açan Kamondo, bu yaklaşımlarının
kendi soydaşlarıyla ters düşmesi üzerine, 1870'de İstan­
bul'dan ayrılarak Paris'e yerleşmiştir. A. Kamondo, 1850'li
yıllarda başından İstanbul'dan ayrılıncaya kadar, gerek
maddi sıkıntı içindeki Musevilere gerekse de devlete
önemli parasal yardımlarda bulunmuştur.<52> Alımed Lüt-
Resim 1 Kamondo'nun ölüm ilanı.

\t 1 1 w ' '' ll \ 1 1 Vt n l u r:ı l n a , l:t c o m te e Bu ilanda Kamondo'nun 30 Mart


IB73'de Paris'te 92 yaşında öldüğü
1 t l ı ı r d t' c m ı ı ı ı d o , f nnu h t'i 1 � belirtilmekte ve İstanbul'daki anma

, > ll l t • ı· \ l ı • ı . ı m p r ı ıl , ı � ı m tc ,., t toplantısının Kamondo Sokak, No:


6'daki kendi evinde yapılacağı bil·
l : ı ı · ı > m te::L' . . d ı • Ca m �.m tJ o , 'I . \J ı ­ dirilmektedir.

r h d H a l fo n e l · e e n fa n · · M . 1 ·aa�
Resim 2 Tarabya'daki Fransız Elçi·
ı P ,a m o u ı o , . ... oı · a e mon o, liği.

\ l. e t M m e L e o n \ l fa . a e t l e m. . e rı
fo n l · , �1 . e l �1 m e I s a a c H i l l e l �J a­
ı ı o r c h e t l e n r fi l · . �I . e t )f m e lJ . ı.·u a
e l l e n r: e n fan ls , )J . e t M m e o r i a s e t
\ I . . f os e p h F u a o n t l a d o n l e u r d e v o u s
l a i r e p a r t d ô l a p e r tc q u ' i l s v i e n ıı e n t
ı c , · , r., e ı 1 p ı · r. n ı e d e

M L E C O MT E A B R A H A M O f C A M O N D O
. .

l e ı ı ı· rı P l'P , l ı r,� l l - p Lı re , !i'ie tı l . h i s :n ' l ı l ,


t r i ."ı ie ı ı l , n ı H.: l c e t g n n d - o n c l e , d e red ;
il P a r i . l e : ıo m a rs 1 8 'j : J , d a ı ı a � t t"
a ıı n ı; e .
E l rn ı ı .; p r i e n t lle r o u l o i r b i c n as­
. ı ' l t • r ;uı c o ı ı v o ı l ll u e b re , q u i a u rn J i e u
l ı 1 l ı ı r ı l i , f 'ı. 1 v r i l , h 1 0 h e u r e s l f � d r ı
nı a t i u , l ı. l ı e u rPs �. l a l u rq ub . )
f ) f l : P l' C l l ll İ l'a �l l a m a i ' O H , , ( ı a } ata ,
l t ı w ·ı m u n d o , . · 0 () .
Lıı: p e r : o r ı ı ı e q u i n ' .ı u ra i e ıı t p a . re ı_, ı ı
ıl t} I T' Ll r d ı 1 f.t i rr pt r t , . o n p r i r.e , d e
roıL· i ı l ı� r e r l e p r e . P n t a \' İ s , ı ı m nı e u o e
.·• i t :ı t i o ı ı
40 G A LATA V E P E R A

fi Efendi, 1861 tarihinde, daha önce sözü edilen Zarifi (53) Vak"a-N üvis Ahmet Lütfi
Efendi'nin devlete borç para yardımlarıyla ilgili olarak, Efendi Tarihi, cilt: X, s. 35, 43. Ayrı­
ca b u konuya A. Galante de değin­
Kamondo'nun yardımlarından da söz etmektedir.<53' mektedir. A. Galante, Encore un
1868'de de Kamondo'nun VI. Daire'ye ait Belediye Bina­ N ouvean Recueil de Documents
sı'nın yapımı için faizsiz olarak para verdiği yazılmakta­ Concernant l'Histoire des Juifs de
Turquie-Etude Scientifique, İstan­
dır.<54> 1873'te ölümünden sonra (Resim 1), kişiliği ve yap­ bul, 1 953, s. 85-174'den nakleden
tıkları İstanbul'da yayınlanan yabancı dildeki günlük ga­ Ç. Yetkin, Türkiye'nin Devlet Yaşa­
zetelerde, uzun uzun tanıtılmış,<55ı vasiyeti gereği İstan­ mında Yahudiler, İstanbul, 1 992, s.
1 1 5.
bul'a getirilen ve Hasköy'deki Musevi Mezarlığı'na gö­ (54) LT, 1 0 Kasım 1868.
mülen Kamondo'ya, bu nedenle yapılan görkemli cenaze (55) Bu yazılardan bir örnek
töreni de ayrıntılarıyla anlatılmıştır.<5•> Aynı günlük gaze­ için bkz. LT, 3 N isan 1 873.
(56) LT, 1 5 N isan 1873.
telerde, ardından torunu N esim'in, dedesi hayrına hiçbir (57) LT, 22 N isan 1 873.
din ırk ayrımı gözetmeksizin, fakirlere belirli para yardı­ (58) JC, 12 Haziran 1856'da
mında bulunduğu ve bu oranların azınlık gruplarına gö­ her iki elçinin yazı geçirmek için
Tarabya'ya gittikleri bildirilmekte­
re dağılımları yazılmaktadır.<57ı dir.
(59) E. de Kletzl'in Avusturya
Yine bu yörede yaşayan Musevilerden, Galata Musevi Ce­ Elçiliği'nin Büyükdere'deki yazlığı­
na gidişi konusundaki haber için
maati Başkanı David Abraham Botton da, bölgenin adı bkz. J C, 1 9 Mayıs 1851 ve JC, 12 Ha­
geçen kişilerindendir. ziran 1 856.
(60) A. Ubicini, a.g.e., s. 461,
462.
TOPLUMSAL ORTAM

Daha önce d e değinildiği gibi, Galata v e Pera'nın Levan­


tenleri özgün yaşam biçimleri ve onu şekillendiren alış­
kanlıklarıyla, 19. yüzyılın ikinci yarısında İstanbul içinde
farklı bir dünya yaratmışlardır. Bu farklı dünyanın en
renkli dönemi kış ayları olmaktaydı. Kışın Pera'da, Batı
Avrupa kentlerinde rastlanabilecek her tür.eğlence vardı.
Ancak yazları, başta elçilikler ve çevresindeki Levantenler
olmak üzere, bölgenin ileri gelenleri Boğaz ya da Ada­
lar'daki yazlık evlerine gitmekteydi. Tarabya, Büyükdere
gibi Boğaz sahillerinde, elçiliklerin yazlıkları bulunmak­
taydı. Örneğin Fransız ve İngilizler'in yazlık konutları
Tarabya'daydı.<59> (Resim 2) Rusya, Avustuıya,<59ı Prusya, İs­
panya ve Belçika elçileri ise yazlarını Büyükdere'de geçir­
mekteydiler.<60> Yazlıklarda havaların izin verdiği ölçüde
uzun kalmaya çalışılıyordu. Gazeteler, elçilerin yazlığa
gidiş ve dönüşlerini önemli haberler olarak mutlaka bil­
diriyorlardı. Örneğin 1849 yılının Ocak ayında İngiliz
Büyükelçisi Sir Stratford Caning'in eşi ve maiyetiyle bir-
B Ö L G EY İ O L U Ş T U R A N N Ü F U S 41

likte Pera'ya, kışlık sarayına döndüğü, aynı yılın haziran (61) JC, 1 9 Ocak I B49 v e JC. 9
başında da tekrar yazlığa gittiği yazılmaktadır.<61' Bu ör­ Haziran 1 849. Aynı yılın n i san ve
haziran aylarında da b u konuda ha­
nekte ocak başına kadar sürdüğü görülmekle birlikte, ge­ berlere rastlanmaktadır. J C, 24 Ni­
nellikle yazlıklar Kasım ayı ortasında terk edilmekte ve san ve 9 Haziran 1849.
Pera'ya dönülmektedir.<62' Aynı durum başta sadrazam ol­ (62) Bu konuda b i r haber için
bkz. JC, 4 Kasım 1849.
mak üzere, Osmanlı yönetiminin ileri gelenleri için de (63) JC, 9 Kasım 1 849.
geçerliydi. Örneğin aynı yılın 9 Kasım tarihli gazetesinde, (64) JC, 1 9 Aralı k 1849.
sadrazamın Baltalimanı'ndaki yalısından İstanbul tara­ (65) JC, 2 Kasım 1860.
(66) Bu konudaki padişah iz­
fındaki kışlığına geçmekte olduğu yazılmaktadır.<63ı 19 niyle ilgili haberler için bkz. JC, 1 4
Aralık'ta da Ahmet Fethi Paşa'nın Boğaz'dan Eyüp'teki N i s a n 1851; JC, 29 Ekim 1 853; J C,
konağına döndüğü bildirilmektedir.<64ı Aynı şekilde 2 Ka­ 14 Mayıs 1 854; JC, 21 Nisan ve 30
Ekim 1856.
sım 1860'da, Sadrazam Kıbrıslı Mehmet Paşa Laleli'deki (67) Örneğin Fransız d i p l o ­
konağına dönmektedir.C65' Ayrıca bu haberlerden Müslü­ matlarından Marki de Lavallette'i n
man ağırlığın, devletin üst düzeydeki yöneticileri de da­ Tarabya'daki yazlığından gelerek,
ayın 16 ve 26'sında, saat 12.00-
hil olmak üzere, genelde geleneksele uygun bir biçimde 14.00 arası kendisiyle görüşmek is­
tarihi yarımadada oturmayı sürdürdükleri bir kez daha teyenleri elçilikte kabul edeceği ya­
gözlenmektedir. Nisan ayı ortalarında vezirlerin ve çeşitli zılmaktadır. JC, 14 Mayıs 1851.
(68) Bu konuda bkz. Revue d e
kuruluşların yetkililerinin kışlık konaklarını terkederek Constantinople, İstanbul, 1 875, cilt:
.Boğaz'a gitmeleri ve dönmeleri konusunda padişahtan il, s. 368.
özel izin çıkmaktaydı.<66ı Yaz aylarını kent yaşamından (69) Fransa'dan getirtilen ve
Galata'da satılan kasalarla ilgili ilan
uzak geçiren elçiler ve diğer bürokratların bazıları işleri­ için bkz. JC, 14 Ocak 1852 ve 14
ni halletmek için, ayın belirli günlerinde kente inmek­ Ekim 1854. Galata'daki kasa satış­
teydiler .<61' larının önemli müşterileri tüccarlar­
dı. Viyana'dan getirtilen ve yine Ga-
lata'da satılan Wertheim ve Wiese
Böylece ilk sıcaklarla birlikte, gerek elçilik ve elçiliğin ile- markalı kasalar için bkz. J C, 7
ri gelenleri, gerekse de bölgenin zenginleri Galata ve Pe- Ağustos l860.

ra'daki konutlarını terk etmekteydiler. Bu, yörenin her


yıl tekrarlanan alışkanlıklarından biriydi. 17 Temmuz
1861 günlü JCda bu konuda "Pera çöle dönüyor. Kavurucu
sıcaklardan kaçan sosyete, biraz hava ve gölge bulabilmek
için İstanbul'un çevresine sığınıyor. Özellikle de nefis Boğaz
köylerine... " denilmekte ve bu köyler arasında Yeniköy,
Tarabya ve Büyükdere ayrıca vurgulanmaktadır. Pera'dan
yazlıklara göç, bazen konakların eşyalarının bir kısmının
taşınması nedeniyle, oldukça yoğun bir trafik yaratmak-
taydı.<68ı Ancak yazın ıssızlaşan yörenin boşalan evleri, çok
sayıda hırsızlık olayına neden olmaktaydı. Konuyla ilgili
haberlere oldukça sık rastlamak mümkündür. Bu durum,
güvenlik için kasa satışlarıyla ilgili ilanların sayısını da
arttırmaktadır.<69ı
42 G A LATA VE P E R A

Pera sosyetesi kış aylarını tiyatro, konser vb. gösterilerle (70) JC, 30 N isan 1862.
davet ve balolar gibi Avrupa tipi eğlencelerde geçirmek­ (71) JC, 14 Mayıs 1851.
(72) Bu konudaki haber için
teydi. Tiyatrolar sahnelerini genellikle ekim ortasında aç­ bkz. JC, 4 Mayıs 1851.
makta ve faaliyetlerini yaz sezonunun başlangıcına ka­ (73) JC , 1 5 Mayıs 1860.
dar<10> sürdürmekteydiler. Örneğin İtalyan Naum Tiyatro­ (74) LT, 26 Ocak IB67.
(75) J C, 24 Mayıs 1851.
su genellikle 15 Mayıs'ta sezonu kapatmaktaydı.r1> İleriki (76) JC , 9 Temmuz 1851.
bö lüm l erde de görüleceği gibi bu tiyatro, her yeni gösteri­ (77) J C, 24 Eylül 1851. Sirkin
siyle ilgili olarak gecenin programına ait bilgileri içeren kapanmasıyla ilgili bir haber için
bkz. JC , 9 Ekim 1851.
Fransızca bir kitapçığın satışını sağlamakta ve böylece iz­ (78) JC , 14 Ekim 1851.
leyicileri önceden bilgilendirmekteydi. Bu uygulama, ay­ (79) JC , 4 Kasım 1853. Bu
nı dönemin Avrupa'sında olağan olan herşeyin Pera'da da operada Naum Efend i ' n i n İtal­
ya'dan geti rttiği sanatçılar M . Mat­
sürdürüldüğünü kanıtlayan sayısız noktadan biriydi.(72> tioli, M. Liverani, M . Tacchi ve Ma­
Mayıs aylarında ise, tiyatronun tatile girmesinden sonra dam Fiorini ve Bregazzi rol almak­
yerini sirk gösterileri almaktaydı. Örneğin JCun 19 Ma­ taydılar.

yıs 1851 günlü sayısında Ağa Cami semtinde M. Lamber­


ger'in sirkinin açılışı haber verilmekte ve bu sirkin Pera
halkına yaz sezonu boyunca çok neşeli akşamlar geçirte­
ceği bildirilmektedir. Bu dönemde adına sık rastlanan bir
başka sirk ise, Soullier Sirki'dir (Resim 3). İlanlarda bu sir­
kin gerek aydınlatılması, gerekse de dekorasyonundan
özellikle söz edilmektedir.<73> Sirklerin kış aylarında da
gösteri yaptıkları görülür. Örneğin eski Oryantal Tiyatro­
su'nda gösteri yapan Suhr Sirki,r•> tarihi yarımadaya da
geçerek Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahneye çıkmıştır. Yaz
gecelerinin yazlığa gitmeyenler için aynı türden bir diğer
eğlencesi de sih:irbazlı k gösterileridir. Örneğin yine
185l'in aynı tarihlerinde Hannover'den gelen M. Berghe­
er, İtalyan Naum Tiyatrosu'nda bu tür gösteriler yapmak­
tadır.rsı Pera eğlenceleri arasında konser daima ön planda
olmuştur. 1851 yılında Galata'da "Progressisters" adıyla bir
filarmoni grubu kurulduğu ve bu grup aracılığıyla da,
farklı din ve ırklardan gelen genç Galatalıların hoş vakit
geçirmek ve geçirtmek için çabalarda bulunduğu yazıl­
maktadır.r6> Ancak eylül sonu-ekim başlarında bütün bu
gösteriler yerlerini tiyatroya bırakmaktaydı. (77) Ekimin or­
tasında on-onbeş günlük provalardan sonra tiyatrolar
sahnelerini çoğunlukla klasik eserlerle açmaktaydı. Örne­
ğin 1851 kışına girerken Naum Tiyatrosu'ndaki ilk oyun
Verdi'nin "MasnadierP'<75> 1853'te ise "Il Travatore" opera­
sıydı.<79>
Resim 3 Soullier Sirki ilanı. Ameri·
ka'dan gelen sirkin sanatsal yeni­
likler içeren büyük bir gösteri yapa­
cağı belirtilmektedir.

'lritqnt Son l l i t t çı n Qtaxim a tltra.


DI MA�Cıt ı:: 1 9 AC111l Hh.iO . :ı \! h. d u soir.

•" G-n•e ftt-pr�tatlen •- �• .. canca .� rC�•Oqı,c•


rkmunrnt arn reeı d'A maıqut.

L ' i ncw)'ablc el renoııımc T A U RE A U ,rntP. ICA I � . oppc lt'! Do ıı Jııaıı


(tra ııı. I" .-1.ppanlion.
Ceı ıı ct\fbnıe d'Anımal, quı ne umait ouir de ri"a1 fn too �"·"". "' ı•U _en Aır,�ticpı.,,
du
rac' J.., T•urml l · Bufl\114 bıeıı ı·oııııu por lroır
ffr0<1I<. 11 ••I lge d• ıroı• anı : .., deut
ce ıtu ı ırıp\a
la
preıuum�s ıuık.>e• a.tt .,..�u11t i l '&&•I auva�e Jınt lıtı mot1l• SUM du SuJ
ı4h Coıce• pby!ıııl uh e t eıı f1t un r&loutaMı
chım��n po:ur aoıı l'r(mıet pıoı•ı tl'tıire •t •İ Pil \,,
lo dıınıpırr l'lu• ıarJ ' · Jerou ı ı a 11ı
•oy•ııl, lt jUK•• w n l/cı'CMlı de ıar«< ti co�uı 1 ıdıle de .
il parı 1111 orrı\s J.
<il lu ı Ulll llllollıgrnce jlü<(U'• ce JOUr lllOOllhUI Janl ıle rareı(ı alllllllUX ,
''"' ıJ' �•llK•" .ı uııe pııı,._ �ue nen "" peuı ebnnler • rındre ce U<r aıııınal olıı'l!uı;\
cooııııe le clıcval le mıeuı dres�
L<> 4 Epoııu•• Je la tıe du Gr.ud lıo•,.•· GllA.\'OE llAll.C/Jli Ol!: PAIUOJ.'. d•
l.ı \\,�ııu\,ht\Ud "' '" Cı.ıı.ulıı, 1' Empu• •• Don Juaıı , ·r.vrdAU ..\ ıudı ıcıio, quı lrı,er ..
iri \UO J'•UU Miti• k>ıılıo la rue ılı Pen , ıuurn�raı rıır lr•
tu Le l\.nl J \rcole i ·- ıı.l l• ,·ei l ttı J A us.­ ıttı•lre Hud •o l't"hl· Chııur. ı' l Mt fı;!tıJr:a rıı
ı ..ı lıız ,-Jo hı111•11ı�Ll":ıu , -Sht�HdtCııe ;­ graıııle l"'"'P<' au Tlıo�ıro lu ruinı uııo lıcuı;
·1ıJ Le Teınp• ; - ta G\oird, ı•IAI I& �ı.ıion .
Reııro!M'ıılı'•' 1'" l'trlisıe LOUIS O\JllOS,
•ıuı "" ıınıler le grtıMI boıaıııt d'�ııe mı­
ıuPıtt ıurıırt'ftıntt. Tou• let ArtiılM .ı, la Troupe1 Ilı• ıeu rı
l'our le Jtlıııı Jo faı»u1 clowns 1111.lrı­ Horwırıl lı' r#ıres, ı_., ı.lcu)t\nu 'ılıııd Ch :ın.. ı ı �
rnıı ROBl'i,,O� t;Gl �llA Rll , Scılııı ılu ıine el !ille Ol�ı Soullıer, il. ti Jll ıııo llı"l�e"
Tl'otttur .tnglmı, ntrcıctt oou\'t• ı ıı el d'une et entin tnut l e ptnı0nntl eıı t;l"ı1t'r�ı rernnı
�raııde dıflh ulıe '"l'CU" •ur nn cl111val au ıuı. ıt0t1vıı•ı �utıuı Utht ıJıgne n'Ct'plion tu
KranJ• ıroı. eıtlelııanı ı�u•ieurt eurcıcea J• dıoı ı .
-----.�----�--
Puur >ub••nır auı lnu eııuordınıoirea tluW l'"' ı. •oJ ı ııe Jrs Arı11ıes eı J u l'avr<•U •nı•­
rıcaııı,.. tes (.Kil pour ceue foıı seuletnenı aonl fiıd �m11 q u' il ıuı\ •

Pll l'!I. D8S nACE'S


Plartt rttt n e.t 40 l'ıutre! Les enlaııli au ·d.sauu> Jo 7 ıns
Preru ıfres 3o Auı Sıa l le , �O Pıuırı,,
lleu\l�meı iO l'reınrereı oj()
Troı,�mt• 12 ıı.uıiı'ınes ti
Qu•lıı�ın.. l'roi"ıı\nıe)
l'i\'IT\'flO'.'i
\" u la rl13ltur de I• ""''"" l'l Jın• I• buı Jo Jonııer • l'lıuno1 1l>I• Soı·ıolıi quı lr•ııueııl•
ıthl•lonıfll\ lv <'ırtt U•', unt .;,1111plu manpıe · l e rueonııaı1�:.11l'e, le [)ırecltur, Y Suu\1İt11 ı nu
ptıhl.ut l'(ııtı ıcle d� 1 '> 11111111le-!t ıle Cdlhl l f'('lrth�ııliıtİıın h>tıl., nrepıionnollııt dı\oİr ofTı ir J9,
GlaeM ·, u\ Dames . tıl �e:.-sıeurs .J�,. ,13(h·� rt 1ırrım11'u.•1; rt ıtu lı Bıe\re l IOUj C"l1� q uı '\Cl" U ·
�rnnı lt"S. ıutrh plıc... tc-• c.tart-s �cront f.curutt'S . '''"" " \ ttllaorı rcınti'f'tlf dt s. lııl
ı\ \ I�. L• llt'{*ı t ıte l ı MulTh,. dıı l'ımrtnn �tn ıııııuıH'� ıı:ır une �ıhı Jtt lrob �ooıltı
ılo c:rnoıı d l'arrnt.'C tıı u ' ' " � 111 ııar ııııe uhe Joul,l• ıle '" cuu, ...
l.f'� :Jborıh dıı rırrp ıe dl!'rım l'l'lnlı� phqu·� l ı ('O r lıı ırıu..r> J 'ı\luc., $frOOl ıllııınıı:l"; ı .,,, r
·I"' \trte' 4f roult·ıh ıtl •it·> b 1 1 1t·rnıh \dllt luuıne;
rour ��·ter la fuuNı et l t'llC'•lllllırtııııı:nı ı�, lıoroJU \ OU\ l ll•'lll Uıııı.ııdıe
;a t tı h�ıl r l ' .{ '
ııı;ııııı l'I 1 tntı ı·t ılu l'H• lld ""t'tı hlne J
� l lı1.Mre.;..
lı·ı le., lllt'ııtrt)j ııııl t•k 1•1 1:,c::, p:n 1 :rn.lıun-' 1uc�ld ıt..ıur nı.ı iııltıoir le lı\)O orılr• ı•d\.İ.ıı ı
.. ... ,,11111 ılu 1 aurt4ou tl :,.ıııı t!Ulft•t) ;ı.u cmıue.
44 G A LATA VE P E RA

Genelde tiyatro ve konser, Levantenlerin en fazla ilgi (80) JC, 4 Şubat 1853.
duydukları eğlence türüydü. Bu nedenle, Pera'nın ünlü ti­ (81) JC . 1 9 Ocak 1857.
(82) Vak'a-N üvis Ahmed Lütfi
yatrolarının yanında okullarda ve kültürel kulüp ve top­ Efendi Tarihi , cilt: X, s. 107. Aynı
luluklarda da tiyatrolar kuruluyor, çeşitli oyunlar sahne­ yazar, 1 867 tarihinde yine padişa­
leniyordu. Örneğin M. de Filippo adlı Levantenin Pe­ hın bayramın dördüncü gecesi Na­
u m Tiyatrosu'na gidişini haber ver­
ra'daki okulunda küçük bir tiyatro kurduğu ve öğrencile­ mektedir. Aynı eser, cilt: XI, Anka­
rinin her hafta ünlü klasikleri oynadıkları ve bu gösteri­ ra, 1989, s. 1 0 1 .
lerin öğrencilerin yetişmesine önemli katkıda bulunduğu (83) JC , 2 6 Şubat 1 848.

belirtilmektedir.<80> Ayrıca yöredeki Alman Kültür Mer­


kezi Teutonia'nın büyük salonunda, onbeş günde bir, top­
lumun her kesimine hitap eden müzik ve tiyatro gösteri­
lerinden söz edilmektedir.<91> Dönemin padişahları da ti­
yatro gösterileriyle özellikle ilgilenmekteydiler. 16 Ocak
1858 günlü ye, Sultan'ın Naum Tiyatrosu'nu ziyaretini
büyük bir olay olarak anlatmaktadır. Dolmabahçe Sara­
yı'ndan tiyatroya dek gazla ışıklandırılan yolların yarattı­
ğı etki, Taksim'de Matcovich Eczanesi'nin yakınında yük­
selen bir zafer takının üzerindeki ışıklandırılmış padişah
tuğrası ve tiyatrosunun kapısı önündeki görkem uzun
uzun betimlenmektedir. Ahmed Lütfi Efendi de, 20 Ara­
lık 1863 gecesi Sultan'ın Beyoğlu Tiyatrosu'na gidişini an­
latmaktadır.<92> Aynı şekilde 8 Nisan 1868 günlü L'I'de Sul­
tan Abdülaziz'in altı atlı arabasıyla Naum Tiyatrosu'nu
ziyareti ve kapıda tiyatronun yönetim kurulu üyelerinden
N. Kamondo ve A. Alleon tarafından nefis bir buket ve
içecek ikramıyla karşılanışı, locasına yerleştikten sonra,
bütün seyircilerin ayakta, orkestranın çaldığı "Osmaniye"
milli marşını dinledikleri ve Sultan'ın tiyatroyu gece ya­
rısına doğru terkettiği yazılmaktadır. Sultan Abdülaziz'in
M. N aum'a kendisi ve sanatçıları için 1000 lira verdiği,
dönüşünün de gelişi gibi büyük olay olduğu, yolu üzerin­
deki tüm evlerin bezenip aydınlatıldığı belirtilmektedir.
Ayrıca Padişahın zaman zaman Galata Mevlevihanesi'ne
gittiğini, oradan çıkışta da Pera Caddesi'ni at üzerinde
baştan başa geçerek Çırağan ya da Dolmabahçe Sarayı'na
ulaştığını, böylece Levanten Pera'yı ve halkını selamladı­
ğını bildiren haberlere de oldukça sık rastlanmaktadır.<93>

Sarayın tiyatro gösterilerine verdiği önem, bazen N aum


Tiyatrosu ekibinin Dolmabahçe'deki tiyatroya davet edi-
BÖLGEYİ OLUŞTURAN N Ü F U S 45

!erek gösteri yapmasına neden olmaktadır. 8 Ocak 1859 (84) Pera'daki Alcazar'a b i r
günlü JCda Naum Tiyatrosu sanatçılarının Dolmabahçe İtalyan operasını getiren Levanten
Parmeggiani'dir. LT, 22 Temmuz
Saray Tiyatrosu'nda prova yaptıkları, 15 Ocak 1859'da da 1871.
aynı gazetede, tüm vezirler ve üst düzeydeki yöneticilerin (85) 1 9 Eyl ü l 1852 tari h l i
huzurunda burada bir tiyatro gösterisi düzenlendiği ya­ JC'de, 21 Eylül'de klarnet s anatçısı
Floransalı M. Ulysse Montucchiel­
zılmaktadır. Bu gösteriler hemen her yıl tekrarlanmakta­ li'nin vereceği konserden önemle
dır. Örneğin 14 Nisan 1860 günlü JCdan, Dolmabahçe Ti­ söz edilmektedir. Yine J C'un 19
yatrosu'nda "Il Travatorr!'nin oynandığı öğrenilmektedir. Ekim 1861 tarihli sayısında Alman
Filarmoni Orkestra s ı ' n ı n konseri
haber verilmektedir. Benzeri bir ha­
Daha önce de vurgulandığı gibi, kış aylarında düzenlenen ber için bkz. JC, 1 9 Haziran 1851.
konserlerin de, 19. yüzyılın ikinci yarısında Levanten Pe­ (86) Bu konudaki ayrıntılı bilgi
için bkz. JC, 19 Haziran 1 8 56.
ra ve Galata için ayrı bir önemi vardı. Öncelikle yerli Le­
vantenlerin yanı sıra,<8•> İtalya vd. Batı Avrupa ülkelerin­
den gelen piyano, klarnet, keman vb. enstrümanları çalan
müzisyenler, büyük ilgiyle izlenen ve hatta zaman zaman
birkaç kez tekrarlanan konserler vermekteydiler.<85> Pe­
ra'nın görkemli tiyatro salonları bu konserler için ideal
bir ortam oluşturmaktaydı. Örneğin 9 Haziran 1854 gün-
• l ü JCda, yaz sezonunun başlamasından birkaç gün önce,
i ki yıl kaldığı ve büyük ün kazandığı Odessa'dan gelen
primadonna Cecile Mansui'nin Naum Tiyatrosu'nda ve­
receği konser, Pera sosyetesine hararetle tavsiye edilmek­
tedir. Tiyatro gösterileri gibi bu konserler de, padişahın
büyük ilgisini çekmektedir. Pera'ya gelen sanatçılardan
bazıları, padişahın isteği üzerine, huzurunda ayrıca kon­
ser veriyorlardı. Örneğin 14 Nisan 1856 günlü JCda, Top­
hane Köşkü'nde Avusturyalı M. Guillaume Humpl'ın bir
flüt konseri verdiği ve konser sonunda padişahın kendisi­
ne elmaslarla bezeli bir enfiye kutusu hediye ettiği yazıl­
maktadır. Yine aynı yılın 19 Haziranında Avusturya İm­
paratoru'nun piyanisti M. Leopold Meyer'in, Dolmabahçe
Sarayı'nda padişahın huzurunda konser verdiği bildiril­
mektedir.<86>

Ayrıca başta karnaval olmak üzere, çeşitli bayram eğlen­


celeri de Pera'nın vazgeçemediği faaliyetlerdendi. Örne­
ğin Rum karnaval eğlencelerini, yollarda maskeleriyle ve
özel kıyafetleriyle geçit yapan müzisyenler grubunu izle­
yenleri anlatan ilginç haberlere rastlanılmaktadır. Bu
renkli ortamın sonunda, güvenliği bozucu herhangi bir
46 GA LATA V E P E RA

önemli olay olmadığı da ayrıca vurgulanmaktadır.<87ı Pas­ (87) Karnaval sezonunun biti-
kalya törenlerinin de ayrı bir neşesi olmaktadır. Grand şindeki b u tür törenlerle ilgili haber
için bkz. JC , 2 Mart 1857.
Champs'daki (Taksim Bahçesi) danslar, pandomimler ve (88) Bu konuda bkz. JC , 7 Ni-
büyük eğlence gösterilerinin uzun betimlemeleri yapıl­ san 1858.
maktadır.<88ı Giovanni Scognamillo da, Levantenler ara­ (89) Taksim'in ötesinde otu-
ranlar St. Esprit Kilisesi'nden baş­
sında paskalyanın özel bir yeri olduğunu vurgulamakta, layıp, Sacre Coeur'e inerler, oradan
bir yandan bu bayramın değişmez yemeği olan fırında et Galatasaray'la Timel arasındaki St.
ve patates tepsileri erken saatte fırına gönderilirken, pas­ Antoine'a, Ermeni Katolik Kilise­
si'ne, Ste. Marie Draperis'ye, İs-
kalya kutlamalarının da Kutsal Cuma ile başladığını be­ panyol Terra Santa ve St. Louis'ye
lirtmekte ve bu bayramda her Katoliğin yedi kilise dolaş­ uğrayarak turu bitirirlerdi. Bazı
makla yükümlü olduğunu yazmaktadır.<8•ı Bu tür gidiş­ gruplar da Galata'ya kadar inip St.
Benoit, St. Pierre, ya da St. Georg
gelişlerin, günün belirli saatlerinde Pera Caddesi'ne bü­ ile bu ' sayıyı tamamlarlard ı . G.
yük bir renk ve hareketlilik kattığı kesindir. Söz konusu Scognamillo, a.g.e., s. 142, 143.
dinsel bayramlarda kiliselerde yapılan törenler de gör­ (90) 29 Haziran 1859 tarihli
JC'da, o hafta boyunca Galata'daki
kemlidir. Haberlerde törenlerin gösterişliliğinin yanında, St. Benoit ve Ste. Marie kiliseleriy­
hükümetin bu konudaki geniş hoşgörülü tavrı da sık sık le, Pera'daki St. Espri! Kilisesi'nde
vurgulanmaktadır.<9()J 1860 yılı şubatındaki karnavalın Pe- yapılan törenlerden söz edilmekte-
dir.
ra Caddesi'ni her akşam alabildiğine renklendirdiği ve (91) JC , 21 Şubat 1 860.
çok sayıda araba ve taht-ı revan içinde gidip gelen halkın (92) JC , 17 mayıs 1860.
büyük bir çeşitli.Lik sunduğu belirtilmektedir.<•1ı (93) Bayramın ayrıntılı betim-
!emesi için bkz. JC , 1 Haziran 1861.
St. Antoine'daki bugüne ait bir tö-
1 Mayıs Bahar Bayramı kutlamaları da, Pera ve Galata için ren için bkz. J C, 20 Haziran 1857.
özel önem taşır. O gün, geleneğe uygun bir biçimde Rum
ve Ermenilerin büyük gruplar halinde, sabahın erken sa-
atlerinde kırlara çıktıkları ve bütün günlerini burada çi-
çek toplayarak, eğlenerek geçirdikleri yazılmakta, evlerin
kapılarının yine gelenek uyarınca çiçeklerle donandığı,
bir buket ya da çelengin kapıya asıldığı, özellikle bazı ka-
pıların üst düzeyde bir zevki yansıtacak biçimde bezendi-
ği yazılmaktadır.<•2ı 1 Haziran 186l'de kutlanan Katolikle-
rin Şaraplı Ekmek Yortusu'yla ilgili betimlemeler de dik-
kate değerdir. St. Benoit ve St. Marie'de yapılan ayinler-
den sonra, tören alayının olağanüstü renkli görünümü,
uzun ve ayrıntılı bir biçimde anlatılmaktadır.<•3ı Bu tür tö-
renlerin, zaten kış ayları boyunca özellikle akşamları ve
pazar günleri yeterince renkli ve hareketli olan Pera'ya
zaman zaman daha farklı bir özellik kattığı, Pera Caddesi
ve ona açılan sokaklardan çıkan kalabalıkların bölgeyi,
her din ve ırktan insanın biraraya geldiği renkli bir mo-
zaik halinde canlandırdığı gözlenmektedir. Bazan bu tö-
B Ö L G EYİ O L U Ş T U R A N N Ü F U S 47

renlere katılan kalabalık, inanılmaz boyutlara varabil­ (94) JC, 4 Haziran 1861.
mektedir. Örneğin 186l'deki bayram kutlamalarında (95) LT, 3 Ocak 1 8 72.
(96) E. Işın, 1 9. yüzyılda Mo­
50.000'den fazla kişinin varlığından söz edilmektedir.<94> dernleşme ve Gündelik Hayat, Tan­
Bu bayram kutlamalarındaki renkli ışıklandırmalarla il­ zimat'tan C u m h u riyet'e Türkiye
gili anlatımlar da dikkati çekicidir. Ansiklopedisi, cilt: 2, İstan b u l ,
1 9 8 5 , s. 554.
(97) A. Ubicini, a.g.e., s. 453.
İ leriki bölümlerde sözü edilecek olan 1870 Pera yangını, (98) Aynı eser, s. 454. Ayrıca
bölgedeki bu eğlencelere bir süre için ara verdirmiştir. Pera için oyun salonları d a önemli
eğlence merkezleridir. Ancak polis
Ancak iki yıl sonra, 1872 yılında karnavalla ilgili haberler bu salonların kapatılması için sü­
başlarken, "Pera'nın yangın sonrası kalıntılarından hala rekli mücadele içindedir. JC, 9
dumanlar çıkarken, irteyine karnavaldayız" denilmekte,<95> Ocak 1851.

Pera'nın karnaval eğlencelerine katılan kafeler, iki sirk,


bir Rum tiyatrosu ve balolara rağmen, 1870 yangınında
tamamen yok olan Naum Tiyatrosu'nun eksikliği hüzün­
l ü bir tavırla vurgulanmaktadır.

Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında, varlıklı ailelerin


modern eğlence kültüründen örnekler sergileyen gece
hayatına yönelmeleri, bölgenin en önemli özelliklerin­
den biridir. Elçilik davet ve balolarına katılmak, dönemin
ünlü sanatçılarının çağrıldığı aile içi toplantıları düzen­
lemek gibi faaliyetler, üst tabakayı akşamlarını yeni me­
kanlarda geçirmeye yöneltmiştir.<96> A. Ubicini, işyerleri
Galata'da olan tüccarların da kışın akşam üstü saat dört­
beşte işyerlerinden çıkıp ya yürüyerek, ya da at üzerinde
Galata'yı Pera'ya bağlayan dar ve uzun yoldan çıktıkları­
n ı , eski Ceneviz yapısını, Petit Champs des Morts'u (Tepe­

başı Bahçesi), Galata Mevlevihanesi'ni, Prusya Sarayı'nı


ve Rus Kançilaryası'nı geçerek, Pera'ya ulaştıklarını, evle­
rinde ailece yemek yedikten ve yarım saat kadar dinlen­
dikten sonra, gece eğlencelerine katıldıklarını yazmakta­
dır.<97> Kışın haftanın üç gecesi tiyatroya gidildiği, zaman
zaman yalnız tüccar ve bankerlerin ve geçici olarak böl­
gede bulunan önemli yabancıların da çağrıldığı yemek
davetleri ya da balolara katılındığı, bazı a.kşamların da
sohbet ya da dans yerine oyunla geçirildiği belirtilmekte­
dir.<95> Ancak Ubicini daha önce de vurgulandığı gibi, bu
ortama çok eleştirel bakmakta, Pera'da dördü Fransızca
olmak üzere on kadar gazete ve dergi çıkmasına, Avru­
pa'nın ve dünyanın hemen her yeriyle bağlantı sağlayan
48 GA LATA VE P E R A

yirmi denizyolu şirketi olmasına ve Pera'nın Fransa'dan (99) A. Ubicini, a.g.e., s. 455.
altı haftalık uzaklıktaki bir yerleşme olarak, her hafta çe­ (IOO) JC , 1 9 Ocak 1851.
(101) JC , 4 Şubat 1851.
şitli ülkelerden yüzlerce konuk kabul etmesine rağmen, (102) JC , 14 Şubat 1851.
yirmi yıl önceki Batı fikri ve düşüncelerinde olduğunu (103) JC , 24 Şubat 1851.
yazmakta ve "burası tanıdığım edebiyattan en uzak, en
aso.ıyal ortamdır' demektedir. <99>

Bu görüşe rağmen, özellikle kış aylarında genelde Pera


sosyetesinin oldukça iyi vakit geçirdiği ve eğlendiği söyle­
nebilir. 19. yüzyılın ikinci yarısında giderek yoğunlaşan
davet ve balolar, bölgenin varlıklı sakinlerine boş akşam
bırakmayacak kadar yoğun görünmektedir. Elçiliklerce
düzenlenen söz konusu danslı toplantılar arasında Fran­
sızlarınkinin oldukça sık ve görl<emli olduğu gözlenmek­
ted i r. Örneği n 6 Mart 1848 günlü J"Cda, Fransız Elçili­
ği'nin büyük kabul salonunun Pera sosyetesine ilk kez
açıldığı ve hayranlık uyandırd.ığı belirtilmekte, sabahın
dördüne kadar dans edildiği ve baloya beşyüzden fazla ki­
şinin katıldığı yazılmaktadır. Elçiliklerin yanı sıra, Pe­
ra'daki büyük gazino ve tiyatroların da balolar düzenle­
dikleri görülmektedir. Örneğin 19 Ocak 185l'de Pera'daki
Büyük Gazino'da (Grand Casino de Pera), karnavalın baş­
laması nedeniyle verilen balodaki zarafetten öneme söz
edilmektedir. <100> Özellikle şubat ayı, Pera'nın balo ve davet
ayıdır. Yine 1851 şubatında İngiliz Sarayı'nın görkemli sa­
lonlarında, dönemin en önemli kişilerinden elçi Sir
Stratford Caning ve eşinin verdikleri kıyafet balosu için
yapılan masraflar belirtilmekte ve elçilik mekanlarının
ayrıntılı betimlemeleri yapılmaktadır. 001>

Diğer gösterilerin yanı sıra tiyatrolar da, şubat ayında ilk


balolarını düzenlemektedirler. Naum Tiyatrosu'nda 14
Şubat 185l'de verilen baloda, tiyatronun parterinin güzel
bir balo salonuna dönüştürüldüğü belirtilmektedir.<102>
Özellikle N aum Tiyatrosu'nun bu tür balolarda, tiyatro
gösterilerinin düzenlenmesinde olduğu kadar başarı sağ­
ladığı görülmektedir. Tiyatro, ' aynı ayın 24'ünde, dolayı­
sıyla on gün sonra sabaha kadar canlılığını yitirmeden sü­
ren bir ikinci balo vermiştir.<103> Aynı yıl, karnavalın bitişi
yine Büyük Gazino'da Paris'tekileri aratmayacak türden
BÖLGEYİ OLUŞTURAN N Ü FUS 49

görkemli bir baloyla kapanmaktadır.004> Bu gazinonun Le­ (104) JC, 4 Mart 1 851.
vanten sahipleri M. Sala ve M. Cockini, diğer yıllarda da (105) JC, 14 Ocak 1 852; 9 Ocak
1853. Aynı şekilde M . Missirie de,
karnaval döneminde balon düzenlemeyi sürdürmüşler­ sahibi olduğu Hôtel d' Angleterre'in
dir.005> salonlarında, karnav a l nedeniyle
maskeli balolar düzenlenmektedir.
JC, 14 Ocak 1853.
Kış sezonunun bitimiyle yazlıklara giden Pera sosyetesi, (106) JC, 14 Ekim 1851. Avus­
bu kez de bu yazlıklarda düzenlenen davetlerde bir araya turya Elçisi E.de Kletzl de elçiliğin
gelmektedir. Örneğin İngiliz elçisi ve eşinin 9 Ekim Büyükdere'deki yazlığında, 4 Ağus­
tos 1852'de akşam dokuzdan sabah
185l'de Tarabya'da verdikleri balonun, sabahın beşine ka­ beşe dek süren görkemli bir balo
dar sürdüğü ve konuklarda unutulmaz izlenimler bırak­ vermiştir. Bu davetler ve davete ka­
tığı yazılmaktadır. cı06> tılanların şıklık ve zarafet i n d e n
u z u n u z u n s ö z edilmekte, balonun
hoş bir bayrama dönüştüğü yazıl­
Kış başlarken baloların yanı sıra, ilk davetler de özel maktadır. JC, 4 Ağustos 1852.
önem taşımaktadır. Örneğin aynı yılın 29 Kasımında (107) JC, 29 Kasım 1851.
(108) JC, 19 Aralık 1851.
Prusya Elçisi Baron de Rosenberg'in sal o n l ar ı n d a düzen­ (109) JC, 1 9 Şubat 1852. Lady
lenen akşama, Pera'ya yeni gelen Prusyalı bir akrobatın, Canning'in fakirlere v e fakirlerle il­
M. Neubert'in gösterilerinin ayrı bir renk kattığı belirtil­ gilenen kuruluşlara gelir sağlamak
için girişimlerde bulunduğu ve bu
mektedir.007l Bazı yıllarda bu kış davetlerinin her hafta be­ kuruluşları gezerek durumlarıyla
lirli bir günde, belirli bir kişide toplanmak şeklinde ger­ yakından ilgilendiği belirtilmekte­
çekleştiği de görülmektedir. Örneğin 1851 kışında Pera dir. JC, 4 Nisan 1852.
(110) JC, 9 Eylül 1 852.
sosyetesinin ileri gelenleri, her perşembe Fransız Elçili­
ği'nde biraraya gelmektedirler.008>

Genellikle balolar, hayır amacıyla düzenlenmekteydiler.


(Resim 4) Katılımın çok fazla olması, oldukça büyük bir
gelir toplanmasına ve dolayısıyla da söz konusu yardımın
önemli ölçülere varabilmesine olanak sağlıyordu. Örne­
ğin 19 Şubat 1852'de İngiliz elçisinin eşinin girişimiyle
Hôtel d'Angleterre'in büyük salonunda verilen maskeli
kıyafet balosu, Pera'daki Protestan fakirler yararınaydı.
Bu amaca hizmet için çok sayıda Ermeni ve Osmanlı'nın
da söz konusu faaliyete katıldığı belirtilmektedir.<'°9> Os­
manlı üst tabakalarının da bu yaşam tarzına, olabildiğin­
de ayak uydurmaya çalıştıkları gözlenmektedir. Örneğin,
Hariciye Nazırı Fuat Paşa, 4 Eylül 1852'de Kanlıca'daki
yalısında büyük bir akşam yemeği vermektedir. Korno-
uyla çaldığı güzel parçalarıyla geceye katılan M. Vivi­
er'nin bu davete özel olarak çağrılmasının, Fuat Paşa'nın
güzel sanatlara verdiği önemi ortaya koyduğu ayrıca vur­
gulanmaktadır.cıı o>
O fi-: l > ;\ 1 : I S -

.ı u 1> H u. 1 .v or; r,· ı:.vf: n AI. f.'

D AL
.\!' l'l\OtTf

l'.ı D 111 � � , , • « :-a• a ıııt • W "� ' .-.-..


;::: •- • • �· « :: mi:
l-...ı .....
:9D
Uu 20 F ' l'i e r .

:-; 1 > L · LE cn�TROLE I W COM IT I�.

_ 1 H< ı ı · ı a l ' l ı o ı ı ı ı ı• ı n· ıl': ı ı ı ı ı oı ı < ·P ı · :'t sc>s n o nı h r<'UX lıalıi tucs quc cette
. o ı n ·(• . ı · ı ·: ı , :- : ı ı ı . <'< ıııt ı·ı>t ! i t , l ıı ı ı l u s l ı ı · i l l ı ı ı ı 1 e d e l a . a i so ı ı , u n Repertoire de <ı u:ı. ­
ı l r i l lı•:- t u n t - :'t fa i t ı ı o u w:ı ı ı x . q ı ı i o r ı t ııt ı.: cxer.ute.;; cet h h •er n u ,· ha l.· ele !'Opera de
! ': ı r i :-; , ı•. t ıl a ı ı:-ı < ' L ' n ıo nı e ı ı t :l l'et n d c pour et re a u s i cxccutô p a r u n oı·che t rc
ı ı u ı ı ı b ı·L· n x d c h u i ,., i ı u · nd a ı ı t <·ette ui l'ec Ex trnordinnire.
,

GRANDE I LLUMINATION

ı >rix du I3 i l l o l : 1 0 fı ·a n o ı> n r < 'u v o l l r.

Le: D:unes pourro ı ı t se ma q uer dans l'etabl issem e n t.

( ı ı ı t rom'Pl':l tlc:; 1J i l l e t s <L l'll{ı t c l M u ıı i c i pal , a l'Jmprim tril.' Cen tra lc et au


l ı u rı •: ı t ı tl ı · l ' l l ô t ı · l .

�������------
Une mıse decente est de tonte rigoeur.
BÖLGEYİ O LUŞTURAN N Ü FU S 51

Rus Elçiliği de, danslı akşam davetleri vermektedir. 2 9 (1 1 1) JC, 2 4 Şubat 1 853.
Ocak 1853'de jC'da çıkan haberde, M . v e Madam Oze­ (112) JC, 4 Şubat 1 853/İngiliz
Elçiliği'nde verilen maskeli balo; 9
roff'un elçilik sarayının görkemli salonlarında verdikleri Şubat 1 8 53/Fransız Elçiliği'nde
balo ve katılanların tuvaletlerindeki zenginlikten söz görkemli balo; 29 Ocak 1853/yaz
edilmektedir. Ayrıca bir süreden beri, Pera sosyetesinin sezonundan sonra mevsimin, Fran­
sız Elçiliği'nde verilen ilk kış balosu.
i leri gelenlerinin her çarşamba Ozeroff'ların davetlisi ol­ (113) JC, 9 Ocak 1 8 54.
dukları belirtilmektedir.011> 1853 yılında yine İngiliz, Fran­ (114) JC, 14 Ocakk 1 854.
sız Elçilikleri görkemli balolar düzenlemişler ve katılan­ (115) JC, 7 Ocak 1 856. Sekiz
maddeden oluşan bu yönetmelikte,
lar dantelli, ipekli, kürklü kıyafetleri ve elmaslarıyla bü­ balo salonunda sigara içilmesi ya­
yük zenginlikler sergilemişlerdir.<02> Pera'nın bu görkemli saklanmakta, balonun akşam saat
balolarına zaman zaman özellikle çağrılan orkestralar, ya dokuzdan sabah beşe kadar süre­
ceği ve salonda ilan edilecek olan
da sanatçılar da katılmaktadırlar. Örneğin 9 Ocak 1854'de dansların sırasını kimsenin değişti­
Hôtel d'Angleterre'de düzenlenen balolar için yirmi iki remeyeceği belirtilmektedir.
Avusturyalı sanatçıdan oluşan bir orkestranın Trieste'den (116) JC, 4 Şubat 1 8 54. Fransız
Elçiliği'nde verilen bir baloda, ak­
getirtildiği belirtilmekte ve özellikle karnaval sezonunda şam dokuzdan itibaren Galatasa­
eğlencelerin daha fazla olması için ayrı bir çaba harcandı­ ray'la Dörtyol arasındaki yaya trafi­
ğı yazılmaktadır.(113) Bu maskeli balolar için duyurularda, ğinin araba ve taht-ı revanların yo­
ğunluğu nedeniyle, neredeyse ta­
k ıyafeti belirli bir düzeyin üzerinde olmayan kişilerin ba­ mamen kesildiği belirtilmektedir.
loya kabul edilmeyeceği, baloya girişte maskelerin çıkarı­ JC, 4 Mart 1854/Kış balo ve davet­
larak, kişilerin kendilerini tanıtmaları gerektiği belirtil­ lerinin bitişi.
(117) JC, 29 Ocak 1855.
mektedir. Bu önlemler öncelikle güvenliğin sağlanması
ve huzurlu bir ortamda eğlenilmesi için gerekli görül­
mektedir.<114>

Daha sonraki yıllarda ise, örnegın Büyük Gazino'daki


karnaval sırasında verilecek balolar için belirli maddeler
içeren yönetmelikler yayınlanmıştır.<''5l Yine 1854 yılının
kış aylarındaki balolara ait masalsı betimlemelere basın­
da oldukça sık rastlanmaktadır.<'1•>

1 855 yılı kış sezonunun başında İngiliz Elçisinin Türk ve


yabancılara iki ayrı servis şeklinde verdiği büyük yemek­
t e n uzun uzun söz edilmektedir. Babıali'nin ileri gelenle­
ri nin yanında yabancı kordiplomatiğin de katıldığı ye­
meğin, elçiliğin görkemli salonlarında geç saatlere kadar
sürdüğü ve katılanların şıklığı yazılmaktadır.<''7l Aynı yıl,
yoksullar yararına N aum Tiyatrosu'nda, Avusturya Elçili­
ği'nin himayesinde verilen maskeli balo da, basında uzun Resim 4 Balo ilanı. Giriş biletleri­
nin 10 Frank olduğu ve hanımların
·üre yer almıştır. Bu yardıma katkıda bulunmak için bilet maskelerini balo girişinde takabile­
a l an Pera sosyetesinin isimleri bir döküm halinde veril- cekleri belirtilmektedir.
52 G A LATA VE P E RA

mekte ve bu isimler arasında A. Alleon, Th. Baltazzi, G. (118) J C, 12 Şubat 1855.


Zarifi gibi bankerlerin bulunduğu gözlenmektedir.<118> (119) J C, 6 Ağustos 1855.
(120) JC, 3 1 Ocak 1856.

1855, yaz davetlerinin de yoğun olduğu bir yıldır. Daha


önce de vurgulandığı gibi, giderek Osmanlı yönetiminin
ileri gelenleri de, kendi konaklarında bu tür davetler ver­
meye başlamaktadırlar. Örneğin daha önce, 1852'deki da­
vetine değinilen Hariciye Nazırı Fuat Paşa, 1855'de de
Kanlıca'daki yazlığında büyük bir akşam yemeği vererek,
tüm diplomatik erkanı çağırmıştır. Yemeğin diğer ya­
bancı elçilik davetlerinde olduğu gibi, geeenin geç saatle­
rine kadar sürdüğü belirtilmektedir.<1'9'

1856 yılının Fransız Elçiliği'ndeki ilk kış balosundan da


olağanüstü görkemli bir biçimde söz edilmektedir. Gerek
elçilik sarayının cephe aydınlatılması, gerekse de içerdeki
özen ve lüks uzun uzun betimlenmekte, geçici bir süre
için İstanbul'da bulunan Fransız müzisyenlerden oluşan
kalabalık orkestranın çaldığı en modern parçalar eşliğin­
de, günün danslarının yapıldığı belirtilmektedir. <120> Bu yı­
lın balolarında özel bir olayla karşılaşılmaktadır. Basında
da iri puntolarla verilen bu haber, Sultan'ın İngiliz Elçisi­
nin maskeli balosuna katılmasıdır. 31 Ocak akşamı düzen­
lenen bu davette, Sultan'ın varlığıyla, sıradışı bir durum
ortaya çıktığı belirtilmektedir. Abdülmecit ve Babıali'nin
ileri gelenlerinin ilk kez bir elçilik balosuna gelerek bir
süre kalmaları, gerek Pera bölgesi, gerekse de baloyu dü­
zenleyen İngiliz Elçisiyle baloya katılanlar açısından bü­
yük önem taşımaktadır. Akşam saat sekizde elçilik sarayı­
nın ışıklar içinde olduğu, ana giriş kapısında Kraliçenin,
bahçenin ana yollarından birinde de ışıklarla Sultan'ın
adının yazıldığı görülmektedir. Abdülmecit'in "Legion
d'Honneur' nişanı taşıyan şık kıyafetiyle saat dokuzbuçuk
sularında elçiliğe geldiği ve balo salonuna girdiği belirtil­
mekte, iki yana dizilen davetlilerin arasından geçerek, be­
zeli bir platform üzerine yerleştirilen çok şık bir koltukta
yerini aldığı yazılmaktadır. Kısa süre sonra, en moda val­
slerle başlayan dansları izleyen Abdülmecit'in, ilk kez ka­
tıldığı bu Batılı eğlenceden oldukça memnun kaldığı ve
saat onda da balo salonundan ayrılarak, diğer bir bölüm-
·B Ö L G E Y İ O L U Ş T U R A N N Ü F U S 53

d e dinlendiği, bir süre elçiliğin görkemli i ç galerilerinde (121) JC, 4 Şubat 1856.
dolaştıktan sonra, erkanıyla birlikte Çırağan Sarayı'na (122) JC, 7 Şubat 1 8 56.
(123) JC, 12 Ocak 1 8 57. Bu yıl
döndüğü belirtilmektedir.<'2ı> Bu ilk balodan hemen sonra Büyük Gazino'da karnavalın bitimi­
Abdülmecit, bu kez Fransız Elçiliği'nde verilen baloya ka­ ne kadar her cumartesi balo olaca­
tılmıştır. Bu katılımdan haberdar olan Peralıların büyük ğı bildirilmektedir. Daha sonraki bir
haberde, bu baloların her perşem­
bir bölümünün evlerini aydınlattıkları ve olayı neredeyse be ve cumartesi olmak üzere hafta­
bir halk bayramı haline dönüştürdükleri yazılmaktadır. da ikiye çıkarıldığı yazılmaktadır.
Ancak ne yazık ki, Sultan'ın bu hazırlıkları boşa çıkardı­ JC, 2 Şubat 1857.
(124) JC, 1 5 Ocak 1 857. Naum
ğı ve atla Tophane'den yukarı çıkarak elçiliğe geldiği, Çı­ Tiyatrosu'ndaki baloların gerek Ka­
rağan'a dönüşünü de aynı yolla yaptığı belirtilmektedir. tolik, gerekse de Yunan karnaval
Bu kez bir saat daha geç beklenirken, saat sekizde geldiği dönemlerinin sonu n a dek her h afta
pazartesi ve cuma günleri yapılaca­
balodan yaklaşık üç saat sonra ayrılan Abdülmecit'in bu ğı yazılmaktadır.
uzun ziyaretiyle Fransızların Osmanlı Devleti'nin yararı (125) JC, 19 Şu bat 1859. Azın­
için gösterdikleri katkıların karşılığını vermek istediği lıkların davetleri, elçiliklerin ya da
Pera sosyetesinin ileri gelenlerini
düşünül mektedir.'ı22> oluşturan Levantenlerinki kadar
sık olmamakta ya da basına yete­
Dolmabahçe Sarayı'nın açılışı onuruna 17 Temmuz 1856 rince yansımamaktadır. Bu konu­
daki sayılı haberlerden biri, Pe­
gecesi yaklaşık üç saat süren ve tüm kordiplomatiğin ra'daki konağında büyük bir akşam
çağrılı olduğu bir akşam yemeği verildiği görülmekte­ yemeği veren M . Ohannes Tinghir'e
dir. aittir. JC, 24 Şubat 1 862.

1857'de yine karnaval süresince Büyük Gazino'da'ı23> ve


Naum Tiyatrosu'nda maskeli kıyafet baloları düzenlen­
mektedir. c ı ı•ı

1 859'da Müslüman evlerinde de gece toplantılarının baş­


ladığı gözlenmektedir. Örneğin 22 . Ocak 1859 tarihli bir
haberde Mısırlı Mehmet Ali Paşa'nın her salı akşamı, sa­
lonlarını sosyeteden kalabalık bir gruba açtığı ve burada,
Avrupalıların toplantılarında rastlanan her özelliğin var
olduğu belirtilmektedir. Yine aynı yılın 19 Şubatında, Ka­
mondo'ların görkemli evlerinde, Paris'in en modern sa­
lonlarını aratmayacak bir düzen içinde bankerler, diplo­
matlar ve üst düzeyde Osmanlı bürokratlarının katıldığı
bir davet verildiği ve sabahın beşine dek dans edildiği bil­
dirilmektedir. Evi betimleyen bölümlerden, Kamondo
Ailesi'nin ne büyük bir zenginlik içinde yaşadığı anlaşıl­
maktadır.<'25> Ayrıca bu yıllardan başlayarak hemen her
yıl, geliri yardım için kullanılmak üzere mason baloları
düzenlenmekteydi. Herkesin dikkatini çekecek biçimde
54 GALATA VE P E R A

açık olarak duyurulan söz konusu balolardan, fakirlere (126) B u konudaki haber ve
oldukça büyük paralar sağlanmaktaydı.<' 26> ilanlardan bazıları için bkz. J C, 19
Şubat 1859; JC, 6 Şubat 1860. Ay­
rıca O. Koloğlu, Abdülhamit ve Ma­
Bu yıllarda çıkan ilanlarda, Pera'daki otellt!rde giderek sonlar, İstanbul, 1991, s. 76.
daha fazla balo düzenlendiği gözlenmektedir. Örneğin (127) JC, 1 2 Ocak 1 860.
(128) Bu konuda Büyük Gazi­
Glavany (bugünkü Kallavi) Sokağı'ndaki Hôtel de la Gre­ no'nun salonunda yapılan bir ince­
ce'de her çarşamba ve cumartesi akşamları maskeli balo leme için bkz. JC, 25 Ocakk 1860.
olduğu ilan edilmektedir.<'21> Zaman zaman VI. Daire'nin Aynı tip bir denetim 1866 yılı karna­
val öncesinde de önemli bir haber
uyarılarıyla, bu balo salonlarının danslara karşı statik açı­ olarak verilmektedir. JC, 9 Ocak
dan dayanıklı olup olmadığı, konuyla ilgili sorumlular 1866.
tarafından incelenmekteydi.028> 1861'den itibaren Pera'da­ (129) JC, 5 Ocak 1861.
(130) JC, 28 Ocak 1 8 6 1 .
ki başka salonların da karnaval süresince balo düzenleme­ (131) JC, 9 Mayıs 1861.
ye başladıkları gözlenmektedir. Örneğin Cafe du Luxem­ (1 32) JC, 28 Haziran 1862.
bourg'un Levanten sahipleri M. Bossy ve Brun, salonların­ (133) JC, 23-24 Ocak 1865.

da her cumartesi bir balo vereceklerini belirtmektedir­


ler."29> Aynı şekilde M. Bouin tarafından işletilmekte olan
Palais de Fleur'ün otel ve restoranında da, zengin dekorlu,
iyi aydınlatılmış salonlarda . cumartesi ve pazar akşamları
maskeli kıyafet balosu verileceği ve özel kıyafeti olma­
yanlara, bu konuda kurum tarafından yardımcı olunaca­
ğı yazılmaktadır.<130>

1861 yılında Osmanlı yöneticilerinin davetleri de sürmek­


tedir. Örneğin Halil Bey'in Fındıklı'daki konağında ver­
diği, Avrupa düzeyindeki danslı toplantıya çok sayıda ka­
tılım olmuştur."3ıı Sadrazam Fuat Paşa'nın Padişahın tah­
ta çıkışının yıldönümü nedeniyle Kanlıca'daki yalısında
verdiği davetin görkemiyle ilgili, oldukça uzun betimle­
meler gözlenmektedir."32> Abdülaziz'in tahta çıkışının
üçüncü yıldönümü nedeniyle Hariciye Nazırı Ali Pa­
şa'nın Bebek'teki yalısında verdiği akşam yemeğine, Pe­
ra'daki elçiliklerin yetkilileriyle devletin ileri gelenleri­
nin katıldığı ve kutlamaların çok görkemli olduğu anla­
tılmaktadır. 1865 karnavalı Pera'da yine ocak ayı sonunda
büyük bir coşkuyla başlamakta, balolar ve neşeli toplantı­
lar basına konu olmaktadır. Haberlerde "Pera'nın geri
kalmır olduğunu kim söylüyorsa, gelsin görsün. Pera, Viya­
na'ya, Paris'e, Londra'ya ders verecek durumdadır' diye ya­
zılmaktadır.<'33> Aynı yıl, yine çok sayıda varlıklı ailenin
evlerinde özel akşam davetleri düzenledikleri görülmek-
BÖ LGEYİ OLUŞTURAN N Ü FUS 55

tedir. Örneğin Osmanlı Bankası Genel Müdürü, her hafta (134) JC, 4 Ş u bat 1865.
pazartesi ya da salı günleri yüksek sosyeteyi evinde ağırla­ (135) LT, 26 Hazi ran 1866. 27
Haziran 1866 tarihli aynı gazetede
maktadır. Bir çay içmek için düzenlenen bu bir araya ge­ de, bu kutlama p rogramı çerçeve­
lişler, danslar ve çeşitli eğlencelerle geç saatlere dek sür­ sinde Galata, Pera ve Pangaltı
mektedir. Paris'in en güzel tuvaletlerini bu davetlerde semtlerindeki büyük ışıklandırma
ve kalabal ı k k o n usunda ayrı ntılı
görmek mümkündür. İngiliz Elçiliği'nin birinci tercü­ açıklamalar yapılmaktadır.
manı E. Pisani de her çarşamba bir toplantı düzenlemek­ (1 36) LT, 18-19 Şubat 1870.
te, Pera'nın Rum sosyetesi ise M. Costantinides'in Pera'da­ (1 37) LT, 25 Şubat 1870.

ki görkemli salonlarında toplanmaktadır."34ı

20 Şubat 1865 tarihli bir haberde, M. Sterio'nun evinde


sosyeteden en seçkin kişilerin bir araya geldikleri bir gece
toplantısından söz edilmektedir. Yapraklar, çiçekler, ola­
ğanüstü bir orkestra ve en nefis şaraplarla desteklenen ik­
ramın görkemi ayrıca vurgulan makta, tuvaletlerin ve di­
ğer kıyafetlerin zenginliği belirtilerek, sabahın beşinde
hala dansların sürmekte olduğu yazılmaktadır.

Padişahın tahta çıkış törenleri de, Pera ve Galata'nın Le­


vanten ortamında muhteşem kutlamalara neden olmak­
taydı. Özellikle Pera Caddesi'nin rengarenk bayraklar ve
yoğun ışıklar içinde gece görünümü tam bir bayram ha­
vası yaratmaktaydı. Pera sosyetesinden Franco Efendi, M.
Vartraliki gibi ileri gelenlerin cadde üzerindeki evleri­
nin, Maison Percheron, Cafe du Luxembourg benzeri ya­
pıların gündüz gibi aydınlatıldığı, Cafe de Croissant ve
Cafe de Bellevue'de müzikler çalındığı belirtilmektedir.<135ı

1 1 Temmuz 1870 Pera yangınından birkaç ay önce Pera yi­


ne alabildiğine eğlenmekte ve bölgede, yardım toplama
amacını güden baloların giderek arttığı görülmektedir.
Örneğin 18 Şubat 1870 tarihinde N aum Tiyatrosu'nda, VI.
Daire'nin Hastanesi'ne gelir için düzenlenen baloda, giyi­
l ecek kıyafetler üzerinde önemle durulduğu, sonuçta her­
şeyin olağanüstü olduğu ve 3000 kişinin üzerinde olan
katılıma rağmen, eğlencenin güvenlik içinde geçtiği ve
yeterince gelir sağlandığı yazılmaktadır."36l Aynı yılın kış
baloları arasında, Rus Elçiliği'nin uzun yıllardır kapalı
duran görkemli büyük salonunda düzenlenen balonun
ayrı bir önemi olmuştur.<ı37ı
56 GALATA VE P E R A

Daha önce de değinildiği gibi, 1870 yangını Pera'daki ya- (138) LT, 1 Şubat ve 20 Şubat
1 873.

şamı altüst etmiştir. Gazetelerde uzun süre akşam yemeği,


(1 39) LT, 23 Ocak 1 874.
balo vb. eğlencelerden hemen hiç söz edilmediği görül­ (140) LT, 21 Şubat 1 876.
mektedir. Ancak 1872 yılından itibaren, diğer yıllara
oranla çok sınırlı bir biçimde, konuyla ilgili küçük haber­
lerin çıkmaya başladığı gözlenmektedir. Örneğin 2 Ka­
sım 1872 günlü L'I', Avusturya-Macaristan Elçiliği'nde
diplomatların katıldığı bir akşam toplantısından çok kısa
bilgi vermektedir.

1873 ve onu izleyen yıllar, 19. yüzyılın ikinci yarısındaki


Pera görkeminini yavaş yavaş eski haline döndüğünü gös­
termektedir. Örneğin, Avusturya-Macaristan Elçili­
ği'ndeki büyük davetle, yeni İtalyan Sarayı'nda Kont Bar­
bolani'nin düzenlediği ve çok seçkin kişilerin katıldığı
toplantıdan övgüyle söz edilmektedir."38> 1874 yılı ise, Pera
eğlencelerinin oldukça yoğunluk gösterdiği yıllardan bi­
ridir. Gazeteler Pera'nın hemen her tarafında balo düzen­
lendiğini, bunların halk balosu, sosyete balosu, aile balosu
gibi çeşitli biçimlerde olduğunu ve her yerde tüm Pe­
ra'nın dans ettiğini yazmaktadır.<'39> 1875 şubatı da Pera eğ­
lencelerinin yoğun olduğu bir dönemdir. Tiyatrolar, Tak­
sim ve Tepebaşı'ndaki bahçeler, kahvehane ve birahaneler
tıklım tıklım doludur. 1876 şubatındaki karnaval yine
coşkuyla kutlanmaktadır. Pera Caddesi alabildiğine kala­
balıktır. Aralarında eğlence yerlerine giden maskeli
gruplar dikkati çekmekte, hemen her yerde dans edil­
mektedir. Örneğin Fransız Tiyatrosu'ndaki balolar çok
görkemlidir. Balo salonları öylesine doludur ki, içeride
zor dolaşılır. Bir tek boş loca yoktur ve bütün bu aktivite­
ler sonucunda, yine söz konusu kuruluşların elde ettiği
büyük gelirin bir kısmı "Amie du 'I'ravail" (Çalışma Ar­
kadaşı) adlı kulübe yardım olarak verilmektedir.t••0>

Pera'nın ünlü belediyesi VI. Daire de daha önce de deği­


nildiği gibi, zaman zaman balo düzenlemektedir. Örne­
ğin 22 Ocak 1877'deki, Pera'da bulunan genç Macar dele­
geleri için düzenlenen balo öncesi elli kişilik görkemli bir
akşam yemeği verildiği yazılmaktadır. Pera'daki Musevi
kuruluşlarının yararına da balolar yapılmaktadır. Bun-
B Ö L G EYİ O L U Ş T U R A N N Ü F U S 57

lardan biri Eldorado Salonu'nda 1 Mart 1879'da verilen (141) LT, 21 Şubat 1 879.
maskeli kıyafet balosudur.<'41> Yine Museviler tarafından, (142) Duyurusu için bkz. LT,
28 Ocak 1 884.
Alliance Israelite'in Galata'daki erkek ve kız okullarının (143) LT, 28 O cak 1 8 84.
yararına, Tepebaşı Bahçesi'nde düzenlediği balo, 2 Şubat (144) LT, 28 Şubat 1 884.
1884'de yapılmıştır.<'42> Hayır amacıyla düzenlenen başka (145) LT, 6 M a rt 1 8 84.
(146) LT, 27 O cak 1 885.
bir balo, yine Tepebaşı'nda "Peralı Hanımlar Yardım Ku­ (147) LT, 1 5 Temmuz 1885.
lübü" adına gerçekleştirilen maskeli kıyafet balosudur.<'431 (148) LT, 1 8 Ocak 1 886.
Çocuk balolarına da giderek daha sık rastlanmaktadırY44ı
Union Française'de, Casa d'Italia'da, İngiliz Elçiliği'nde
bu nedenle çok sayıda çocuğun biraraya geldiği görül­
mektedir. Evlerdeki balolar ya da düzenlenen görkemli
toplantılar sürmektedir. Örneğin 1884 karnaval sezonu,
Osmanlı Bankası'nın tercümanlarından A. Foltz Efen­
di'nin salonlarında Pera'nın ileri gelenlerine verdiği bü­
yük bir davetle kapanmıştır.045>

1885'in ilk balosu, bir yardım kuruluşu adına Verdi Tiyat­


rosu'nda yapılmıştır.t14•ı Aynı yılın 14 Temmuz'unda Te­
pebaşı Bahçesi'ndeki Fransız Bayramı kutlamalarından,
bahçenin olağanüstü ışıklandırılmasından ve "La Marse­
illaise"i çalarak büyük alkış toplayan orkestradan övgüyle
söz edilmektedir.<'47> 1886'da Societa Operia Italiana'da ve­
rilen sezonun ilk balosunun başarısından ve şık tuvaletli
hanımlarla sabahın ilk saatlerine dek süren danslardan
haber verilmektedir.04sı

Aynı görkemli toplantılara ait ilanlar ve toplantılarla il­


gili betimlemeler, 19. yüzyılın sonuna dek özellikle kış ay­
larının haberlerinde sürmektedir. 1895'lerden sonra, Pe­
ra'nın o dönemlerdeki ünlü otel, kahvehane ve kulüpler­
inin düzenledikleri toplantılar oldukça fazladır. Örneğin
14 Ekim 1895 günlü LMO'de, Mıgırdıç Tokatlıyan'ın, sahi­
bi olduğu Cafe Splendide'in büyük salonlarında müzikli
bir akşam yemeği vereceği bildirilmektedir. 16 Şubat
1897'de Pera Palas'ta İtalyan Elçisi Pansa'nın yönetiminde
bir yardım balosu verilmektedir. 18 Mayıs 1899'da da
Cerde d'Orient'daki görkemli akşam yemeğine, Pera'daki
diplomatlar, sosyetenin ileri gelenleri arasından seçilen­
ler ve dönemin ünlü mimarı Vallauıy'nin katıldığı yazıl­
maktadır.
58 G A LATA VE P E R A

K Ü L T Ü R E L A M A Ç L I K U L Ü P VE T O P L U L U K L A R

19. yüzyılın ikinci yarısında Pera'da çoğu kültürel amaçlı (149) LT, 2 Kasım 1882.
çeşitli kulüp ve toplulukların kurulduğu da görülmekte­ (1 50) JC, 26 Şubat 1861.
(151) LT, 7 Mart 1885.
dir. Bunlar arasında bir edebiyat ve tiyatro kulübü olan (1 52) JC, 2 Şubat 1 864.
Armonia'nın°•9> yanı sıra, daha çok yardımseverler derne­ (1 53) il Mayıs 1 8 64 tari h l i
ği niteliğindeki azınlık kuruluşları sayılabilir. Örneğin JC'da, derneğin Müslüman b i r ka­
dına yaptığı yardımdan, din ve ırk
Peralı Ermeni hanımlar Yedikule Hastanesi'ne yardım ayr ı m ı n ı n gözetilmemesine bağlı
amacıyla çalışmaktadırlar.<'50> Ermeni okullarındaki eğiti­ olarak, övgüyle söz edilmektedir.
me katkı için daha çok gençler tarafından kurulan "Bir­ (1 54) 9 Eylü l 1898'de LMO,
gru bun Pera'da bir dizi d ü k kan
leşmiş Ermeni Dernekleri" de, Anadolu'daki Ermenilerin yaptırmak için girişimlerde bulun­
eğitimi için balo vb. faaliyetler düzenlemektedir.<'51' Rum duğunu, masrafların topluluk tara­
hanımların yine yoksullara yardım için kurdukları der­ fından karşılanacağını yazmakta­
dır. Haberde bu amaçla planların
nek,'152> özellikle paskalya sırasında hayır işlerinde bulun­ çizdirilmesi için 4 Rum mimarın
maktadır.o53> özel bir komisyon ol uşturduğu be­
lirtilmekte ve bu mimarların adları:
Ghalati, Kampanaki, Pholides ve
186l'de kurulan Rum edebiyat grubu da Pera'da oldukça Kupezoğlu olarak verilmektedir.
etkilidir. "Peralı Rumlar Topluluğu"nun da zaman zaman (155) Bu yetimler için Fransız
önemli çalışmalarla sesini duyurduğu gözlenmekte­ Tiyatrosu (Palais de Crystal) sa­
lonlarında bir balo verileceği bildi­
dir.054> rilmektedir. LT, 1 8 Ocak 1879.
(1 56) Örneğin 23 Kasım 1893
Peralı azınlıkların diğer bir grubunu oluşturan Musevile­ tari hli LMO'da, kuruluşun İzmir'de
30 ev yaptıracağı ve bunlara Rus­
rin de dernekleri vardır ve bu dernekler, özellikle A. ya'dan sığınan M usevi ailelerin yer­
Kamondo gibi varlıklı kişiler tarafından desteklenmekte­ leştirileceği yazılmaktadır.
dir. Örneğin 15 Ocak 1857 günlü JCda Musevi Eğitim
Derneği'ne A. Kamondo'nun Hasköy'de bir arsa bağışla­
dığı yazılmaktadır. Ayrıca Galata Musevi Derneği,
1879'da yüzden fazla yetimin eğitimiyle ilgilenmekte­
dir."55' Musevilerin uluslararası düzeyde etkin kuruluşla­
rından Alliance Israelite'in ise çok sayıda faaliyeti gözlen­
mektedir. '156'

EGİTİM

Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Galata ve


Pera'da Batılı anlamda eğitime verilen önem belirgin bir
biçimde ortaya çıkmaktadır. Peralı Levanten ve azınlık­
lar, çocuklarını olabildiğince iyi yetiştirmeye özen göste­
riyorlardı. Başta bankerler olmak üzere varlıklı ailelerle,
yönetimde söz sahibi olan bürokratların çocukları genel-
B Ö L G EYİ O L U Ş T U R A N N Ü F U S 59

likle Avrupa'da okumaktaydılar. Örneğin Agop Duz ve (1 57) JC, 14 Eylül 1853.
Abraham Allahverdi gibi Katolik Ermeni ailelerin en ta­ (158) J C, 14 Eylül 1 8 54. Ayrıca
İstanbul'daki Fransız okullarının
nınmışları, oğullarını 1847'den beri Paris'te faaliyet gös­ gelişimi için bkz. J C, 9 Şubat 1865.
teren Moorat Koleji'nde okutmaktaydılar.057> İstanbul'da­ (1 59) JC, 4 Şubat 1851 ve 4 Ka-
ki Fransız liseleri de, çağın koşullarına uygun üst düzey­ sım 1853.
(160) Örneğin 4 Eki m 1853 ta­
deki eğitimleriyle sık sık övülmekteydi.058> rihli JC'da, Viyana Ü niversitesi'nde
felsefe doçenti olan Dr. H. Chi­
Ayrıca Fransızca ağırlıklı eğitimin yanı sıra, İngilizce öğ­ olich'in evinde, ya d a dışarda özel
olarak Fen ve Edebiyat dersleri ver­
renmek için de çabalarda bulunulduğu gözlenmektedir. mek istediği yazılmaktadır.
Bu konuda Pera'da yayınlanan gazetelerde, İngiliz öğret­ (161) JC , 7 Temmuz 1 856.
menler tarafından İngilizce dil ve edebiyat dersleri veril­ (1 62) LMO, 30 Aralık 1896.
(1 63) JC, 7 Tem muz 1 856.
diğini belirten ilanlara rastlanmaktadır.<'59> Eğitimle ilgili (1 64) JC, 2 Ocak 1860.
ilanlar arasında, Avrupa kentlerindeki öğretim kurumla­
rında çalışmış, deneyimli eğitimcilerin özel ders verme
duyuruları da çıkmaktadır.<1•0> Ayrıca Avrupalı olmanın
gerektirdiği özellikler arasında güzel yazı yazma sanatı da
önem taşımaktaydı. Örneğin Ege Adaları'ndaki okullarda
yazı dersleri veren Prof. A. Romano da bu işi sürdürmek
için Pera'ya yerleşmişti. İlanlarından, Avrupa'da bilinen
güzel yazı öğretme yöntemlerinden daha farklı ve basit
bir teknikle, her türlü kötü yazıyı kısa süre içinde değişti­
rebileceğini belirtmekteydi.<'61>

Bu dönemde kitaba, dolayısıyla da kitapçılara önem veril­


diği de gözlenmektedir. Özellikle yılbaşları yaklaştığında
giyim, ev eşyası vb. ürünler satan dükkanların ilanlarının
yanı sıra, önemli kitapçı ilanlarına rastlanmaktadır. Ör­
neğin Ste. Marie kilisesinin yakınında, Pera Caddesi üze­
rindeki Depasta adlı kitapçı, müşterilerine yeni yıl nede­
niyle Paris'ten getirdiği Fransızca ve Rumca kitaplardan
oluşan zengin bir koleksiyon sunduğundan söz etmekte­
dir. Ayrıca tebrik kartları, takvimler, zarif suluboya re­
simler ve coğrafya öğrenimi için gerekli yerküreler de
sattığını duyurmaktadır.0•2> Uluslararası yayın satan ki­
tapçıların ilanları da oldukça sıktır. Örneğin Oryantal Pa­
sajı'ndaki J. M. W. Kohler de 1856 yıllarının tanınmış ki­
tapçılarındandır. o•3> Yeni yıl kartları, evlenme duyuruları,
davet kartları vb. malzeme çeşitleri satan Sümbül So­
kak'taki E. Bellis'in adına da sık rastlanmaktadır.o••> Gala­
ta'nın daha ticari bir bölge olması, buradaki tüccarlar için
60 G A LATA VE P E RA

her türlü büro malzemesi satan bir dükkan gerektirmiş­ (165) J C, 5 Ocak 1857.
tir. Galata'dan Pera'ya çıkarken Voyvodalık Binası'nın (166) J C, 4 Şubat 1851.
(167) G . Groc-i. Çağlar, La
hemen yanında, kağıt ve kalem türünden en son çeşitle­ Presse Française de Turquie de
rin varolduğu bir dükkandan söz edilmektedir.<'6sı 19. yüz-· 1795 iı nos Jours, İstanbul, 1985, s.
yılın ikinci yarısının başında, Avrupa'dan ithal edilen 5.
(168) Duhani, Esperco, Puller,
mürekkep, kalem, albüm vb. kırtasiye ürünlerini satan Karasu, Primi vb. gibi. G. Scogna­
dükkanların çoğu Pera Caddesi üzerinde y er almaktadır. millo, a.g.e., s. 70.
M. Bayle'in dükkanı da bunlardan biridir.<'66> (169) S. Eyice, La Revue Orien­
tale ve Kurucusu Adolphe Thalas­
so, Tarih ve Toplum, Kasım 1988,
Bu dönemde İstanbul' da altı-yedi Fransızca gazetenin ya­ sayı: 59, s. 16, 17.
nı sıra, örneğin 1895'te onbeş kadar Osmanlıca, on Erme­ (170) Aynı eser, s. 17.
(171) Bu konudaki ilanı için
nice ve altı tane kadar da Rumca gazete çıkmaktadır.<167> bkz. J C, 14 Şubat 1851.
Paris'te yayınlanan dergilere de, Pera'daki aracılarla abo­ (1 72) JC, 1 0 Ocak 1866.
ne olmak ve son yenilikleri doğrudan izlemek mümkün­ (173) LT, 1 9 Aralık 1872.

dür. Örneğin 9 Ağustos 1849'da J"Cda çıkan bir i l andan,


Paris'te yayınlanan "Revue de l'Education Nouvelle/:four­
nal de.r Meres et de.r Enfanti' (Yeni Eğitim Dergisi/Annele­
rin ve Çocukların Gazetesi) adlı dergiye, Pera'daki Fransız
Posta İdaresi aracılığıyla abone olunabileceği yazılmakta­
dır. Levanten yazarlar yazılarını, şiirlerini, anılarını, ki­
taplarını çoğunlukla Fransızca olarak kaleme almaktay­
dılar.068> Zaman zaman çıkan Fransızca dergilerin sahiple­
ri de Peralı Levantenlerdi. Bunlar arasında 1885-86 yılla­
rında "La Revue Orientale-:fournal Litteraire et Arti.rtique"
adlı dergiyi yayınlayan bir Katolik-Rum Levantenden,
Paris'le sıkı bağlantısı olan Adolphe Thalasso'dan söz et­
mek mümkündür.<'69'

Gazete ve dergilerin basımevleri de, 19. yüzyıl İstanbul'u


için ayrı bir · önem taşıyordu ve çoğu Galata'daydı. Örne­
ğin yönetimi Tarlabaşı Caddesi üzerinde olan La Revue
Orientale Dergisi, Galata'da Ebüzziya Basımevi'nde dizi­
lip, basılmaktaydı.'110> :fournal ve Con.rtantinople da, Gala­
ta'daki basımevinde, oldukça ucuz fiyatlarla her türlü
baskı işlerini yaptığını duyurmaktaydı.<'71' Oryantal Pasa­
jı'ndaki, Emile Mandouce Matbaası, özellikle yine Batılı
bir gereksinim olan kartvizit basmaktaydı.072) Ayrıca yıl­
lık takvimlere talep de giderek artmaktaydı. M. Loeffler,
şıklıkla gerekliliği bütünleştiren takvimlerin basımevi
olarak belirtilmekteydi.<'73'
BÖLGEYİ OLUŞTURAN N Ü F U S 61

Zellich'ler ise, babadan oğula yüzyılı aşan ünleriyle döne­ (174) G. Scognamillo, a.g.e., s .
min önemli basımevi sahiplerindendi. Zellich'lerin Pera 61·
(175) Derginin kapağında bas-
Caddesi üzerindeki kırtasiye dükkanlarından başka, kı yeri olarak "Constantinople, Typ.
Karaköy'de Tünel'in çıkışında bir toptancı dükkanları ve et Lith. A. Zellich, Yüksek Kaldırım"
Kuledibi Yazıcı Sokağı'nda (bugünkü Serdar-ı Ekrem) yazmaktadır. Ayrıca Souhesmes
adlı bir Fransız'ın yazdığı Le Guide
1869'dan beri faaliyetini sürdüren bir basımevleri var­ de Constantinople et ses Environs
dı.<'''; Bastıkları sürekli yayınlar arasında, A. de Gaston'un (İstanbul ve Çevresi Rehberi) adlı,
yönetip yayınladığı Revue de Constantinople, 1875-76 yıl­ Pera'da çok sayıda mağazada satı-
lan kitabın baskısı d a Zellich M at­
larının önemli dergilerinden biriydi.<'75' Zellich'lerin za­ baası'na aitti . LMO, 19 Ekim 1 8 9 1 .
man zaman bastıkları yayınlardan dolayı başları derde gi­ (176) Aynı gazete, bu kitabın
rebiliyordu. Örneğin L '.l'nin 22 Mayıs 1882 tarihli sayısın­ söz konusu matbaada basılmadığı-
nın kanıtlanması üzerine, Zellich'in
da M. Zellich'in Osmanlı Devleti'nin aleyhinde L a No­ aklandığını belirtmektedir.
"

uvelle Armenie" (Yeni Ermenistan) adlı bir kitap basmak­ (177) M. Cezar, özellikle ecza-
la suçlandığı yazılmaktadır.<'76' Buna karşın Zellich'lerin cılığın onların tekelinde olduğunu
ve 1880 yılına kadar İstanbul'daki
taltif ed i l d i kl eri zamanlar da olmaktadır. Örneğin 31 eczane sahiplerinin hemen hepsi­
Mart 1891 günlü LMO Gazetesi, Zellich Matbaası'nın yö­ nin gayri müslimlerden oluştuğu nu
neticisi G. Zellich'e, Papa XIII. Leon tarafından St. belirtmektedir. M . Cezar, a.g.e., s.
367, 368.
Sylvestre Şövalyesi nişanı takıldığını yazmaktadır. Yine (178) JC, 19 Aralık 1 849.
aynı gazete, 12 Ağustos 1895 tarihinde G. Zellich'in güzel
sanatlar madalyasıyla taltif edildiğini bildirmektedir.

BAŞLICA MESLEKLER

19. yüzyılın ikinci yarısında Galata ve Pera'da çıkan gaze­


te ilanlarından, bölgedeki Levanten ve gayri müslimlerin
yalnız bankerlik, tüccarlık gibi mali konularla ilgili işler­
de değil, doktorluk ve eczacılık gibi tıp alanlarında da çok
etkin oldukları gözlenmektedir.<'77'

Levanten doktorların yanı sıra, uzun yıllar Avrupa'nın


önemli kentlerinde çalışarak İstanbul'a yerleşen Batılı
doktorlar da oldukça fazlaydı. Örneğin Floransa'daki Tıp
Okulu'nun göz kliniğinden Operatör Doktor Cipriani'nin
haftanın belirli günlerinde hasta kabul ettiği, ayrıca fa­
kirlere ücret almaksızın baktığı ilan edilmekte, doktorun
Pera'da İngiliz Elçiliği'nin yakınındaki Dudu Odalar So­
kağı'nda oturduğu yazılmaktadır.<'78'

Yine aynı dönemlerde, I. François'nın maiyetinde çalış­


mış B. Taron adlı bir Fransız doktorun, özellikle çiçek
62 GALATA V E P E RA

hastalığı ve aşısı konusunda duyurularına rastlanmakta- (179) Doktorun muayenehane-


dır.079) sinin Glavany/Kallavi Sokak'ta ol-
duğu, ancak aşı ve konsültasyonlar
için tarihi yarımadada Vezir Han ve
Yine bir yabancı doktor Mougeri'nin, her din ve ırktan Üsküdar'da U ncular Sokak'ta da
fakirlere pazartesi günleri ücretsiz olarak baktığı ilan bulunacağı yazılmaktadır. J C, 24
Mayıs 1854.
edilmektedir. Bu doktorun da Pera'da Rus Elçiliği'nin (180) JC, 9 Kasım 1852.
karşısında, Ottoni Eczan esi 'n i n üstünde oturduğu anlaşıl­ (181) JC, 1 6 Ağustos 1855.
maktadır.<'80> (182) S. Eyice, La Revue Orien-
tale . . . , s. 22, dipnot, 12.
(183) JC, 21 Temmuz 1856 ve
Ottoni Eczanesi ise, 19. yüzyılın ikinci yarısında, bölgenin LMO, 7 Şubat 1891.
önemli eczanelerinden biridir. Eczanenin sahibi İtalyan (1 84) JC, 8 Kasım 1 864 ve 3
Ocak 1865.
kökenli Levanten Ed. Ottoni'nin Sultan'ın fermanıyla, 5. (185) J C, i l Mart 1865.
dereceden Mecidiye Nişanı'yla taltif edildiği bilinmekte- (186) JC, 2 Ocak ve 12 Ocak
dir.<'81> 1866.

Della Suda'lar da İstanbul'a yerleşmiş büyük bir İtalyan


ailesidir. 19. yüzyılın ikinci yarısında gazetelelide çıkan
ilanlardan, bu dönemde Francesco Della Suda ve Giorgio
Della Suda'nın,'182> sahibi oldukları eczanenin önemi anla­
şılmaktadır. Yine yabancı eczacılar arasında Perpigna­
ni'nin ve Canzuch'un adına rastlanmaktadır.<'83>

İstanbul'a kısa süre için gelip, hasta bakımı yapan diş dok­
torları da gözlenmektedir. Bunlar arasındaki isim olduk­
ça önem taşımaktadır. İlki, Londralı bir diş ope �atörü Dr.
J. Mallan'dır. 1864'de Pera Caddesi üzerindeki Hôtel de
Byzance'da kalmakta, kendisini İngiltere'den tanıyan ai­
lelerin ısrarlarına dayanamayarak geldiği bu bölgede, diş­
le ilgili tüm tedavileri yapmaktadır. Ancak burada çok kı­
sa bir süre kaldığı ve 1865 yılının ilk günlerinde İstan­
bul'dan ayrıldığı anlaşılmaktadır.<'84> İstanbul'dan sonra
İzmir'e ardından da İskenderiye'ye giden doktorun, Sul­
tan'ın 4. dereceden Mecidiye Nişanı'yla taltif edildiği öğ­
renilmektedir.<'8sı Diğer yabancı diş doktoru L. Pelez, Pa­
ris'ten gelmiş ve bir yılı aşkın bir süre Pera'da Glavany So­
kak'taki muayenehanesinde hasta bakmıştır.<'86>

Görüldüğü gibi, Levanten Pera sadece Batılı yaşam biçi­


mi, giyim kuşam ve eğlenceye değil, sağlıkla ilgili olarak
da son gelişmeleri bilen, yetişmiş, deneyimli hekimlere de
BÖLGEYİ OLUŞTURAN N Ü FU S 63

önem vermekteydi. Tıbbi alet-edevat konusunda d a Av­ (187) J C, 14 Eylül 1 852.


rupa'dan getirilen çeşitli malzemelerle ilgili ilanlar ol­ (188) JC, 1 9 Şubat 1853.
(189) JC, 12 Temmuz 1864.
dukça fazladır. Örneğin 1852'de Avusturya Krallığı ve di­ (1 90) LMO , 5 Ocak 1893. Mi-
ğer Avrupa devletlerince onaylanmış ve tavsiye edilmek­ mar Petraki Adamandides de, Tar­
te olan, romatizmaya karşı galvanizli zincirlerin sık sık labaşı'ndaki yeni adresinde çalış­
malarını sürdürdüğünü bildirmek­
reklamı yapılmaktadır. osn Yine en gelişmiş tıbbi malzeme tedir. LMO, 26 Aralık 1 892.
satışı için, Galata'da Voyvodalığın yanındaki Sanchez ve (191) Geçıcı olarak İsıanbul'da
Ortakları tavsiye edilmektedir."88ı Ayrıca Avrupa'nın be­ bulunup, şantiyel e rde bir süre ça­
lışmak isteyen bir mimar ilanı için
lirli merkezlerindeki sağlık banyolarının Pera gazetele­ bkz. LT, 5 Aralık 1 885.
rinde çıkan ilanları da ilginçtir. Bunlar arasında, örneğin
İsviçre'deki Saxon Banyoları tanıtılmakta ve bu banyola­
ra nasıl gidileceğiyle ilgili gerekli bilgiler verilmekte­
dir."89ı

Pera'nı n dah a son raki böl ü m l erde s özü edil ecek olan yapı
faaliyetlerinde de, Levanten, azınlık ve yabancı mimarla­
rın etkin oldukları bilinmektedir."90> Dönemin ünlü isim­
leri arasında Mimar Val l auıy, R. d'Aronco ve Balyan'lar
başta gelmektedir. Ayrıca gazete haberlerinden başka
isimler yakalamak da mümkündür. Bunlardan biri Guil­
laume Semprini'dir. Bu mimarların yanı sıra, diğer mes­
leklerde olduğu gibi, geçici olarak Pera'da bulunan ve bir
süre buradaki inşaat işlerinde çalışmak isteyen Avrupalı
mimarlara da rastlanmaktadır."91ı

BATILI EGİLİMLER VE TÜKETİM BİÇİMLERİ

Bu dönemde Galata ve özellikle Pera'daki yaşam biçimi,


kuşkusuz Batılı bir fiziksel çevreyi de gerektiriyordu. Bu
fiziksel çevre içinde oluşan otel, pastane, restoran, kahve­
hane vb. yapı tipleri ve dekorasyonları çok özgün örnek­
ler yaratmışlardır. Bunun yanı sıra, içlerinde sunulan yi­
yecek ve içeceklerin kalitesi ve Batı Avrupa ülkelerinde
bulunanlardan az olmayan çeşitleri de ayrıca dikkate de­
ğerdi. Bu durumu gerek Pera'da çıkan gazete haberlerin­
den, gerekse de ilanlardan gözlemek mümkündür.

İleriki bölümlerde de sözü edileceği gibi, 19. yüzyılın


ikinci yarısında yöredeki otel, restoran ve kahvehanelerin
iç düzenleri ve özenli servisleri, Pera'ya gelen çok sayıda
64 G A LATA V E P E RA

yabancının da dikkatini çekmiştir. Genellikle Levanten­ (192) Kuruluşların gazetedeki


ler tarafından işletilen oteller ve bunların restoran ve ilanlarında da, b u durum özellikle
b e l i rti l m e ktedir. Örneğin Madam
kahvelerinde gerek Türkçe, gerekse de Pera'da konuşulan Proust tarafından işletilmekte olan,
tüm yabancı dilleri bilen personel çalışmaktadır.<' 92> Pe­ Tepebaşı'ndaki Hôtel de France'ın
ra'da çoğu otellerin bir parçası olan restoranlara karşın, ilanında olduğu gibi. JC, 24 Şubata
IB51.
Galata'da sadece restoran olarak açılan ve yine Levanten­ (193) JC, 1 9 Eylül IB52.
ler tarafından işleti lenl erden ikisinin ilanlarına sık rast­ (194) Örneğin Galatasaray Li­
lanmaktadır. Bunlardan ilki, Nicolas Filippuzzi tarafın­ sesi'nin karşısındaki, eski İtalyan
Elçiliği'nin yerine yapılan Büyük
dan yönetilen Borsa Lokantası'dır. Akşamları ve bayram Amerika Oteli'nin ilanındaki "kagir
günleri alakart servis veren, ayrıca sadece Borsa'ya kayıtlı ev" notu, malzemesinin de yangına
kişilere değil, herkese açık olduğunu ilan eden<193> bu lo­ karşı garantili olduğunu vurgula­
maktad ır. LT, 1 7 Şubat IB71; Bu tür
kanta, Galata' da Kamondo Han'ın karşısında yer almak­ otel ilanlarıyla IB50 öncesinde de
taydı. Valerio Camillo adlı bir Levanten tarafından işleti­ karşı laşılmaktadır. Rus Elçiliği'nin
len Aurore d'Or Lokantası da Galata, Leblebici Sokağı'nda karşısı ndaki, yine kagir old uğu
özellikle belirtilen Pera Oteli, isten­
yer alan ve adına sık rastlanılan diğer ünlü lokantadır. diğinde dışarıya akşam yemekleri
düzenleyebildiklerini ve ahçının do­
Daha sonraki bölümlerde görüleceği gibi, 19. yüzyılın kuz yıl eski Blondel Oteli'nin şefi
olarak çalıştığı nı b e l i rtmektedi r .
ikinci yarısında Galata ve Pera'da, sayıları onbeşe varan JC, 29 Ekim IB49.
otel açılmıştır. Bu sayı hemen hergün artmakta, gazete (195) JC, 20 Mayıs IB60.
ilanları sık sık bölgeye yeni bir otelin katıldığını bildir­ (196) LT, 5 Temmuz 1 867.
(197) JC, 2B Eylü l 1859.
mektedirler.<'9•> Ayrıca bu otel ilanları arasında ilginç
olan, Levanten Pera ve Galata'ya Batı Avrupa'nın ünlü
kentlerindeki bazı otellerin de ilan vermesidir. Örneğin
"Avrupa'nın en genir otelı�' olarak ilan veren Paris'in mer­
kezinde, Rue de Rivoli'deki Büyük Louvre Oteli< 195> ve "Al­
manya'nın en büyük otelı" diye belirtilen Berlin'deki Bü­
yük Roma Oteli'nin°96> sahipleri, Galata ve Pera'dan da
böylesine lüks Avrupa otellerine müşteri çıkabileceğini
düşünmekte, bu da bölgenin o dönemdeki zenginlik ve
beğeni düzeyinin Batıyla ne denli eşdeğer olduğunu bir
kez daha kanıtlamaktadır.

Bu dönemde, çoğu Pera Caddesi üzerinde olmak üzere


pastane, kahvehane, restoran vb. yerlerin tek tek duyuru­
larının yanında, bir tablo halinde isim, adres ve özellikle­
rinin dökümünün yapıldığı çizelgeler de görülmekte­
dir.< ' 97>

Pera ve Galata bölgesi sakinlerinin yiyecek ve içecek ko­


nusundaki tüketimleri de, yine Batıdakilerle ortaktır.
BÖLGEYİ OLUŞTURAN NÜFUS 65

Hatta b u konuda uzman çoğu kişi v e malzeme, Batıdan it­ (19B) Örneğin bir Avrupal ı fı­
rıncı, Pera'daki işi için bir ortak
hal edilmektedir.<'98> Bu durumu, yine dönemin gazetele­
aramaktadır. JC, 29 Ağustos IB49.
rindeki ilanlardan izlemek mümkündür. Örneğin fırın­ (199) Bir Fransız fırıncı, özel
cılarla ilgili çok sayıda haber çıkmakta ve Avrupa'daki bir ekmek taleplerinin bir gün önce ya­
pılmasını önermekte, böylece sıcak
fırında bulunabilecek çeşitli ekmek tiplerinin burada da
ve çok taze ekmek edinilebileceği­
satıldığı gözlenmektedir.<'09> Özellikle yılbaşı öncesi bu tür ni, bunların da ücretsiz o larak iste­
ilanların sayısı artmaktadır.'200> Ayrıca, dönemin Batı baş­ nilen yere gönderilebileceğini ilan
kentlerinde rastlandığı gibi Galatasaray'da, Karaköy'de ve etmektedir. Söz konusu fırın, M.
Rousillon'un deneti m i altında, eski
yörenin çeşitli noktalarında Viyana tipi yumurtalı çörek İngiliz Kançilaryası'nın bulunduğu
ve küçük ekmekler satan kulübeler kurulmaktadır.cı0ıı Pe­ yerde, Polonya Sokağı'nda yer al­
maktadır. JC, 1 9 Kasım IB52.
ra Caddesi üzerindeki Lebon, Baltzer gibi ünlü pastane­
(200) Pera Caddesi üzerindeki
lerde de Avrupa pastanelerindeki pasta, şekerleme, don­ Viyana Fırını'nın verdiği ilanlar gibi.
durma, reçel vb. her türlü çeşidi bulmak mümkündür. Bu JC, 3 Aralık IB55.
mekanlar alış-veriş kadar, dönemin sosyal ilişkileri açı­ (201) LT, 4 Mayıs IB70.
(202) 24 Mayıs IB55'teki bir
sından da önemli merkezlerdir. ilanda, bir ve yarım kg'lık Fransız
tereyağlarının reklamı yapı l makta
Avrupa' dan gelen yiyecek maddeleri de, oldukça çeşitlilik ve bunların Cafe des Fleurs'ün kar­
şısındaki M. Audibairt'in yerinde
göstermekteydi ve dükkan sahiplerinin hemen hepsi yine satıldığı belirtilmektedir. 2 1 Haziran
Levantenlerdi.'20ıı Örneğin Galata'da Porto şarapları itha­ IB55"teki diğer bir ilanda da, Gala­
latçısının deposuyla ilgili ilanda, ucuz fiyatlı 24 şişelik ta-Perşembe Pazarı Serpuş
Han'daki soda ve limonata deposu
koliler tavsiye edilmektedir.'203l 1854'de Galata'da Havana d uyurulmaktadır.
sigaraları ve Ren şarapları satan bir dükkanın ilanı çık­ (203) JC, 29 Ekim IB49. Aynı
maktaydı.cı0•> Bütün bunlar, daha önce sözü edilen gör­ reklamın 14 Ocak IB52 günlü JC'da
da çıkması, söz konusu firmanın
kemli davet, balo ve yemeklerin gerektirdiği tüketim uzun süredir varolduğunu ortaya
malzemeleridir. koymaktadır.
(204) JC, 29 Mayıs IB54.
(205) Örneğin Galata'da mer­
Pera ve Galata'da 19. yüzyılın ikinci yarısındaki giyim­ kezi olan ve Pera'ya şube açan
kuşam da renkli yaşam biçimini yansıtacak niteliktedir. (LMO, 9 Kasım IB93) Karlmann
Özellikle hanımların görkemli giysilerinden, şapkaların­ Mağazası'nın sahibi Charles Carl­
mann, Viyana, Berlin ve Paris'e gi­
dan sık sık dönemin yaşamıyla ilgili betimlemelerden söz derek, başlayacak kış sezon u için
edilmektedir. Ayrıca başta Pera Caddesi olmak üzere, yö­ at ış-veriş yapmaktadır. LMO, 27
reyi belgeleyen fotoğraflarda zaman zaman bu şık bayan­ Ağustos IB95. Ekim başında da İs­
tanbul'a döndüğü haber verilmek­
ların görüntülerini yakalamak mümkündür. Avrupa'nın tedir. LMO, 7 Ekim IB95.
en ünlü mağazalarında satılan giyim eşyaları Pera'nın
vitrinlerini süslemektedir. Bölgenin tüccarları, bu malla­
rı çoğunlukla sezon başında Batı Avrupa başkentlerine
giderek bizzat getirmekte,<205> ya da ithalini sağlamakta­
dırlar. Konuyla ilgili haberler ve ilanlar, en son yenilikle­
rin nasıl hızlı bir biçimde Pera mağazalarına ulaştığını
kanıtlamaktadır. Örneğin 19 Kasım 1849'da :JC, Paris'ten
66 GALATA VE P E RA

gelen M. Semprez'in yeni bir dükkan açarak şapka, man­ (206) Pera'da eski Toskanya
şon, eldiven, yapma çiçek, kurdele vb. aksesuar sattığını Kançi laryası'ndaki Madam Ber­
nard. JC, 24 Kasım 1849.
duyurmaktadır. Aynı tarihlerde başka bir konfeksiyon (207) Galatasaray'ın karşısın­
atölyesi Paris'ten getirttiği yenilikleri sergilemekte, çeşit­ daki Barbulowitz Evi gibi. J C, 29
lerine Avrupa iç çamaşırlarını da eklemektedir.<206ı Galata Haziran 1851.
(208) Londra'dan gelen ve Ga­
ve Peralı erkeklerin şıklığı da kadınlarınki kadar önem lata Mevlevihanes i ' n i n yak ı n ı n a
taşıdığından, bölgede ayrı ca erkek kostüm ve ayakkabıla­ yerleşen M. Georges Watkıns gibi.

rı konusunda uzmanlaşmış dükkanlar da bulunmakta­ JC, 29 Temmuz 1 854.


(209) 4 Kasım 1 8 54 tarihli
dır.<201ı Avrupa'nın tüm konfeksiyon işlerinin Pera'da bu­ JC'da çıkan bir ilanda, Oryantal Pa­
lunmasının yanında, Batı kentlerinden gelen tüccar-ter­ sajı'ndaki Regis Mağazası'nda İngi­
zilerin de bu yöreye yerleşerek, sanatlarını sürdürdükleri lizce, Almanca ve İspanyolca konu­
şulduğu özellikle belirtilmektedir.
gözlenmektedir.<209ı Ayrıca bu giyimevlerinde birkaç ya­ (21 0) JC, 14 Aralık 1 854.
bancı dilin konuşulduğu da belirtilmektedir.<209ı Bazı dük­ (21 1) JC, 7 Ocak 1856. ·

kanların adları, sattıkları malzemenin geliş yeri ve niteli­ (212) JC, 21 Kasım 1857.
(2 13) JC, i l Mart 1 848.
ğini ilk bakışta ortaya koymaktadır. Pera Caddesi üzerin­ (2 14) JC, 2 Aralık 1857.
deki "A la Ville de Paris"de olduğu gibi,<2 1 0ı Fransa ve İngil­ (2 1 5) JC, il Mart 1848.
tere'deki iç çamaşırı imalatı yapan fabrikalardan son çe­ (2 16) Galatasaray'ın karşısın­
daki ünlü Grombach Mağazası, kış
şitlerle dönen ve sadece çamaşır ve yas giysileri satan Le­ sezonu son nedeniyle indirim yaptı­
vantenler vardır. Pera Caddesi'ndeki M. G. Beauvais gi­ ğını ilan etmektedir. JC, 8 Nisan
bi.<21 1 ı Yalnız erkek giyimi,<21ıı kravat,<2 1 3> ya da deri ve kürk­ 1860.
(21 7) JC, 14 Ocak 1865.
te uzmanlaşmış özel dükkanlara da rastlanmaktadır.<21•> (21 8) LT, 5 Nisan 1867.
(2 1 9) LT, 4 ve 9 Ocak 1 872.
Paris'in kadın şapkaları, Paris'teki M. Chateauneuf'ün İs­ (220) Paris ve Almanya'dan
son yenilikleri sergileyen saat ve
tanbul temsilcisi olan Pera Caddesi üzerindeki Grand Ba­ mücevher mağazası O. Koritscho­
zar Parisien'de satılmaktadır.<215> Ayrıca bu mağazalar se­ ner gibi. LT, 4 Ocak 1 872.
zon sonu indirimleri de yapmaktadır.<2 16> Giyimle ilgili sa­
tış ilanlarının yanı sıra, balo kostümleri kiraya veren yer- .
lere de rastlanmaktadır. "Au Gant d'Or' bunlardan biri­
dir.<211> Daha önce de vurgulandığı gibi, Levantenler bu tür
ticarette, en önemli grubu oluşturmaktadır. Ancak Pe­
ra'daki azınlıklar arasından da, bu alanlarda ünlü olanlar
vardır. Örneğin padişahın terzisi Ermeni Varthaliti ve
Cümbüşyan, Paris'le bağlantıları nedeniyle Fransız İmpa­
ratoru'nun terzisi Dusanloy'un salonundan yenilikler ge­
tirmektedir.<2 18>

Yılbaşları ise dükkanlar arasında belirli bir yarış yarat­


maktadır. Bu durumu gerek ilanlardan, gerekse de, ko­
nuyla ilgili gazete yazılarından gözlemek mümkündür.<219>
Ünlü mücevher dükkanları da bu yarışa katılmaktadır.<220>
B Ö L G EYİ O L U Ş T U R A N N Ü F U S 67

B u dönemde basındaki çarpıcı reklamlar, Galata v e Pera (221) E. Işın, a.g.e., s . 552.
halkını çok etkilemektedir. Özellikle 19. yüzyılın ikinci (222) JC, 14 Aralık 1 849.
(223) JC, 1 9 Ağustos 1854'de
yarısında vitrin düzenlemeye verilen önem, gazete ilanla­ M . Lambardon'un salonunun ilanı;
rıyla da bütünleştiğinde, oldukça fazla sayıda insanın Pe­ LT, 6 Haziran 1 873'de M . Carmelo
ra Caddesi üzerinde, birşey satın almasa bile, vitrin bakıp Patitucci'nin ilanı; LMO, 4 Ağustos
1893'de M . Matzourdelli'nin ilanı
piyasa yapmasına neden olmuştur. Büyük bir yenilik oluş­ gibi.
turan bu nokta üzerinde önemle durulmakta ve 19. yüzyı­ (224) LMO, 2 Aralık 1893'de
lın gündelik hayatında ilk defa oldukça farklı bir gerek-· çıkan ilanda olduğu gibi.
(225) JC, 1 9 Eylül 1 8 54.
çeyle sokağa çıkılmaya başlandığı vurgulanmaktadır.'221ı (226) Parisli masör H . Ouc­
ret'nin Pera Caddesi üzerindeki
Giyimin yanı sıra berberler, Peralı hanım ve beylerin gü­ dükkanında olduğu gibi. LT, 28 Ey­
lül 1886.
zelleşmesinde önemli rol oynamaktaydılar. 1849'lardan (227) Pera, Oörtyol Oryantal
itibaren gazetelerde zarif bir biçimde dekore edildiği bil­ Pasajı'ndaki L. Kristich gibi. J C, 17
dirilen salonlarda, son moda saç kesim ve biçimlendiril­ Şubat 1 862.
(228) JC, 5 Mayıs 1858.
melerinin yapıldığı duyurulmaktaydı.<222ı İlanlardan bu (229) JC, 9 Şubat 1851.
tarihlerden başlayarak, kuaför salonlarının sayısının gi­
derek artmakta olduğu gözlenmektedir.cmı Bunların çoğu
Pera Caddesi üzerindedir ve adlarından, sahiplerinin Le­
vanten oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca bu salonların
bazıları, verdikleri ilanlarda, otel ilanlarında da oldukça
sık rastlandığı gibi, dükkanlarında her yabancı dilin ko­
nuşulduğunu özellikle belirtmektedirler.<22•ı Bazı berber,
ya da doktorlar saçların sağlıklaştırılması, dökülmesinin
önlenmesi vb. konularda uzmanlaştıklarını vurgulamak­
tadırlar.<225ı Ayrıca manikür, pedikür ve masaj yapan ber­
berler de vardır.<22•ı Zaman zaman kuaför salonlarının
içinde yer alan,'227ı ya da bir eczanede bulunan parfümeri
bölümleri<225ı de, Peralı bayanlar için özel bir önem taşı­
maktadır. Güzellik kremleriyle ilgili ilanlar da ilgi çeki­
cidir.'229ı (Resim S -6)

Avrupa'ya özgü yaşam biçimini tümüyle kabul edip, uy­


gulayan Pera sakinleri Batı Müziğine de ayrı bir ilgi duy­
maktaydılar. Dans ve şan derslerine, müzik aletleri çal­
maya ilgi epey yangındı. Örneğin 19 Şubat 1851 günlü
JCda, Toskanya'da çok sayıda filarmoni grubunu yönet­
tiğini belirten bir müzik öğretmeni, amatörlere nefesli
sazlar konusunda ders vermek istediğini ilan etmektedir.
Yine aynı yılda Milano Konservatuarı'nın eski öğrencile­
rinden biri, evinde ya da evlerde piyano ve şan dersleri
..

ce
l!n liq uide l aitPtıx et h y gienique, don t une sen l e ar1 H­
eatıon d onn e ra a vatre visage. a. YOS epaules. a · o:::ı L ras
et a vos m ni ns l'cclat et la beaute d e ]a j ('ttnesse. 11 est
p referalıl e :ıux pondres et a ton� l e� aut res l i q u id e s . 11
enl o ve l e h fı.. l e et lcs ta cb es d e rou sseur ; i l preYi n t e t
efface les ri des. Se tronve ch ez t0us l e s Coi ff('urs. Par­
fum eurs t Dob ifo n t s d ' A r t i cl e s d e ToH e t te. Fab ri o ne s
et ep ô t � p ri : pa n . : 9 Z l d. 8cnns to po1. aris ; 1 1 ı.: �l
Sou th a m {� t 01 , Rı ı w, Lo n d rf'� : Rfi Ti a rc l :n... �t. , N€w Y o rk

Se t ro u .� a Co n s l a n l i ı ı o p l e c h e z : J . C a u z u d ı ,
su c c c : , � l • P h a r n 1 ac i c B r i l < n n i q n e . G ra n d t • nı ,
d e P e ra : d rn u n d c �ı r u a n a , Y u K SC K - K a l d i ı i u ı
95 , 9 7 ; l . , i t r . ,P a r f u n 1 c ı • G ra u d c r u c d Pt• ra .
� ·

333 ; 'il
n P \.\ · i h e . r u e l[ a r te h n y
Resim 5 Paris'te, Londra'da, New

PHARM ACIE AU�TRO-HONGllOl�f


York'da ve İstanbul'da aynı anda
satışa sunulan güzellik müstahzarı
ilanı.

i&.. M _A, �J 'G: ·O Y 1i! rG,ı H Resim 6 Güzellik müztahzan ilanı.

BA t. SA DıU N ı:; MATCOVICH .

Lı• ı ı n u \" ı ':rn co:-; rn (• l i q ue q u c j':ıi l' l ı n ı ı ı l l ' ı ı ı · d ı ·


Jı l'•":=.ı · ı ı l e ı· ; ı u p tı l d i l ' e :=. l u ı ı p rod u i l "' i >'"d : ı l 1 1 1 ) 1 1 1 ·
< ' 0 1 1 :-'t' l'\ t 'I' J ;ı t'ı·; ı j l'( ı e lll' d U \' İ:o,:ag·ı•, )p l l l Ot') f l' ll :\
dı• in pt•ıı ıı el l ı • fll'ı'•sı•l'\"<'l' s u r l u u L clL•:-; i ı ı l ı ·111 1 11'•-
1•ie ,..: dv l'a i r.
I . :ı Balsa mine Matcovich ıw <'oH L i ı · ıı f : nw ı ı rı ı •
s u l ı :-; l a ı ı <.:ı' ı nı i s i b l c. : ; an c o ı ı lı•a i rL', r ı �ı ı· ,..: n ı ı cı c ­
t i o ı ı ı·a fı·a i cl ı i ssnıl lL', e l l e glll" ı· i t le;-; pt>l i l :-; b ı 1 1 1 -
t n ı ı ,..: , les g('l ' <� ll l 'l'S c . !es r, ı·c\: n:-;;-;c::; ı:ra:-:.ion nt.'·,:, ,
p a ı · i n e l ı n l P l l l' e l le fr o i <l . ,\ u s s i e 5 l -e l l e spl.'.• c · i n ­
l cm e ıı L recom m a n dec n u x tla m ı•s.
T o t ı les le:-; p • rso ı ı n e:-; soucicu :-;e,.; <le e o n ::-: e ı · ­
'' e t · l a l' ı·n i <'1 1 P u 1 · ı l t ' l c n r t e i ıı l , ::-:c!'o n l ::-:nt i s fn i f < • ,..:
ıle son l ı i t • ıı fa i saıü u � agc. L e :=. j e u ı w:-; ti i l e;-;, t r(· ,..,
:-:ou v ı • ı ı t sujel l cs it l ' uc l ı n t· (pel i t ::> lıo u l n ı ıs),
ı ı·o u v ı � r o ı ı t dans l a Balsamine ll atcovich l ı · ,..: p ı"­
ı· i t i ıJ ı H: qui feı·a :-; (n·L·nı e ı ı t dbµn ra i t ı·ı· cc,.; l ıo n ­
l on s de leur v is nµ·e.
Seul tlt!pôt , ( Consıaıı tü�ople. Plı a�·macie A ust ı·o­
llongi'O ise, ..J65, G rund'-Rue de Pt'ra.

e n fo ı·l i t i a ı ı t ,.;a ı ı l t'.•


PO U R MA 1 r, R 1 R sa

p ı · e n d ı·e p e ı ı d ıı ı ı l q u i o ı ı l p o u l' l ı a :>' ı '


2 ıu o b l es J> i l u les Yersa uc�,:�
_ L.\ YI·: s ı c ı ; u ı s ı x ı·: •
. .:�
ı· o u \· ı • ; ıu } ' l' İ ı ı cipl' \ t�g ı'• t n t ·

'. h l.\' l l ll } i l l i ' J/ . ffo is.� OJI , p f ı ; ı ı ·•'


..,
. ll ! l t• ı l ı • ,.; o l ı:-'t' l ' \ H [ I O l l :- d i l l ) r
I H .' ı ı -. '- " d ı ı }) r D ı w l w ..; 1 1 1�- l l u p : ı ı ·ı', p ı • o fı • .. ,.. ı ' l ı :
t) (' l ' i i ı ı i q ıı ı ' , ı· l 1 1 • \ a l i ı ·ı· d ı · l a I . ı".:.! i ı ı ı ı ıl ' H ı) ll l H ' l i t·.
F l ; ı ı · o ı ı !i f'ı -. ;-, o f. : ı p l'i•,.; 111 ; 1 1 1 d . p ' 1' ı ·ı · ı · ı ı .
-ı·ııırıcic H11issrı11 , J ılıJ. ı·ue ıH 11u tı11 u ı ·t,·,. ; Par i 'I
70 GALATA VE P E R A

verdiğini duyurmaktadır.<230ı Bu ilgiye bağlı olarak piyano, (230) J C, 9 Kasım IB51. Aynı
org vb. müzik aletlerinin kiralanması, ya da satışı da, 19. tür ilanlara bütün yıllar boyunca
rastlanmaktadır. Moldavya Prense-
yüzyılın ikinci yarısında oldukça önem taşımaktadır.<23ıı si'ne ders vermiş olan bir Fransız
Bu dönemde Pera'nın ünlü gazino, restoran vb. yerleri, bayanın ilanı gibi, JC, 14 Ekim I B52.
balo ve özel davetlerin düzenlenmesini de üstlenmekte- (231) JC, 24 Şubat IB51 ve 24
Mart IB52'de çıkan ilanlarda oldu­
<lirler. Ayrıca buralardan avize, kanepe, koltuk, gümüş eş­ ğu gibi. Fransa'daki ilk piyano fab­
ya, sofra ve çay takımlarıyla ilgil i h er tü rl ü kiralama ya­ rikasından gelen piyanoların satıl­
pılabilmektedir.<232ı Aynı nedenlerle, özell ikle evlerdeki d ığı ya da kiralandığı, ayrıca piya­
noyla ilgili her türlü malzeme, tabu­
davetler için müzik grupları da kiralanmaktadır.<233ı re vb.nin bulunduğu bir piyano de­
posu ilanı için bkz. JC, 1 0 Kasım
Şarkı ve dans öğrenimine yoğun ilgi nedeniyle zaman za­ I B64.
(232) Bu konuda bilgi için bkz.
man şan albümleri satışları olmaktadır.'234ı Ayrıca dans JC, 29 Kasım I B52.
öğrenimiyle ilgili ilanlar, bölge için özel önem taşımakta­ (233) J C, IB Ocak I B64.
dır. Pera'daki salonlarda belirli günlerde dans dersleri ve­ (234) Bunlar arasında İngiliz
sefiresinin Fener'deki yangınzede­
rilmektedir.<235> 19. yüzyılın sonlarında özellikle J. lere yardım amacıyla satışa çıkması
Psalty'nin bu konuda ayrı bir yeri vardır. Verilen ilanlar­ için aracı olduğu "L'Aurore d'Ori­
da da, Polonya Sokağı'daki salonunda Pera'nın ileri gelen ent" adlı albüm ilginçtir. JC, B Ma­
yıs IB61.
hanımları ve gençkızlarına dans dersleri verdiği belirtil­ (235) JC, 2 1 Ekim IB57; JC, 14
mektedir.<236> Ekim IB59.
(236) LMO, 3 Aralık IB95. Ay­
rıca J. Psalty Paris'ten de, Ooğu'da
Müziğin yanı sıra ata binme ve eskrim dersleri de, döne­ yaygın olan çeşitli dansları öğret­
min Pera sakinleri arasında çok rağbettedir. Yabancı esk­ mesi için çağrılmakta ve b u amaçla
rim öğretmenleri, Pera'daki salonlarında ders vermekte­ bir buçuk aylık bir süre için Paris'e
gitmektedir. LMO, 7 Mart IB96.
dirler.<237> (237) Balıkpazarı'ndaki salo­
nunda eskrim öğreten Bolonyalı
Pera burjuvazisi giyim-kuşam ve diğer meraklarının ya­ Lazzaro Piccinini gibi. JC, 29 Eylül
IB51 ve I B53.
nında, büyük davetler verdiği salonlarını ve evlerini, yine (23B) JC, 1 9 Eylül IB49.
Avrupa modası na uygun bir biçimde tefriş etmeye özen (239) Bu konuda ünlü isimler­
göstermektedir. Fransız ve İtalyan sandalye, kanepe ve den biri de, Galatasaray'ın karşısın­
daki "Maison Hava" idi. J C, 24 Ka­
koltukları satan dükkan ilanlarına, 19. yüzyılın ikinci ya­ sım IB49.
rısına gelmeden bile çok sık rastlanmaktaydı.<238> Aynı du­ (240) JC, 24 Kasım I B 5 1 .
rum, bu mobilyalarla bütünleşen Paris ve Londra'dan ge­ (241) Garrus Kardeşler aracılı­
ğıyla getirtilen eşyalar gibi. JC, 14
tirilen cam, porselen, bronz ve bakır ev eşyaları için de ge­ Ocak IB56.
çerliydi.<239> Ayrıca görkemli soba ilanları da bu dönem
için ilgi çekicidir.<240>

Dünya fuarlarının ardından, madalya kazanan salon ta­


kımları, porselen yemek ve servis takımları, duvar saatle­
ri vb. gibi ev eşyaları, yine Levantenler tarafından Pa­
ris'ten İstanbul'a getirilmekte ve satışa sunulmaktadır.<24ıı
A SAINTE l!ABl! E
1 1'.'i t;rwule Rue de Pera. - 1125

l'Jıuıır.1 1 1 ; • I . p ı 1"\'ı 11 ı r ... ı ııı;ıniır..•ı:-: ı• cliı•nıı"lı� ı p ı "' l:ı snite J� r�cenlı; :ıchals fa il$ it P.-u is, oıı trnıı\'t!' ı ı l :ıcs sı�� m:ııtasins, d ıı
'

Jı•
;1
0
� · : ı nı •'" ı !- · ;!'', ı·ıırnmı• p 11· p:• .;:-ı», 1111 �ı·. : n ı l .:lıoi.,; ıl';.rlicle11 dl! l.Joıı gMıt et dP. haut� fant.ıı�ie, iris fJlıe :

c · ıu•m hu•..,. f'll uuu•fwf' n u •c- ,ıı;11 1•nlCurf'ııı . pc-nilulc-ıt, <'•ıulC:-l11hrc-N t>l luııı t.r.- " ..;.
p o=u r==
.= n=ı
n=f!:
::.U

hlt"mf'11C ... ıı . 11 ı n ıı"'" ınndı•ro ırur,. .: .. cll1Trr�·ııı11 �c·11 rt"111 . Nn,.ıırn1'41ttn·� ı•ut1a• ıoın l h•ai ıun n ır;t" r,

t"f t ım l ı•c- ı1t1I C"•tnı•rı•nc• 1 ' {0t•!ai 1•11,ıı;r . !lir 1• \ l c•r11 tir tahlr. C 'ri,.C11 1it"r!r dl" llar r n rn c . "\ O t11 e11
poı-t•,.hıhH-. '°'"'"' le·•·• ıuıuı• lbe e4 t'ıt fc'-, Gruıul ı•lıol:ıı; d'npııaı•eli"' i: ,ı:;n w, ımıw �•t n h l l ıoNt"·
ıı1t•nh• o•ı ınul,..o nN (laı•Clc•uUi-ı•r,.. ııl�ı·oıul U!oililtll'C hnrnt ele ft('lll'" orclfl('io•llt•toı ı�otıı• 1'1oh·C:-e�
ı•t C lt c"il l ı·ı• . ttıı.iı•C" clı• r11 nh1l1dt" ıtcmr .111111• d t" 1 ' 0 11 . Crl" •111<• lllonboun<i•n•ıı;, J!n nlluGeı•f"H rC
' a""'" ai Rf'11r11 •orC1111C """ prrınli•rroı &t1t1l1'11uu; dr Parl11.

t.: �e t. , D E •:,ı•n,.. l'I'!;.·:·�' du I ' " 111 1 :O mn·... m b ı·(". ı , ..,. u. a ;:;m ıılntri •hı & ·" '"' � oıı;t• •'• n k·ı•ınıc
nu 1mhllf' mı ,.hoh """"'' r·fc·lt� •1111· \'Hrlı• ıl ' o b,j f' C oı d'a rf l:'f dl" bronze. ti•• <!l ' h i nC".ılıı .B a po n
rı '."ı P l l' ll)lt ı.4 .

Resim 7 Ev eşyalarıyla ilgili bir ilan .


I \l \·I E N 8 E P l\OG R��s EN S- PECJA LlfE DT LLU MI Ntno� .
8
R. DITMAR, A VIENNE. Resim Aydınlatma eşyalarıyla il·

f'alıriqm· dı•
gili bir ilan.
/.fı /J/a, !J"'"u lı· hwıpe!> ,; lrnifo et tm p�trofo en Eıll'opl'.

Eı(··ı:tmıtr°' IClt'OfıS Cll fOl11fJf'.� ıutSpt111lmw pı>m· )l/l�


lmıs1 üoı.ll'l!S et lwıııwı ıle l«Vfı·s. Liunııe11 i.ı pm: ıno­
dique Cl stmıılcs ı·n usaıı;c pour toıı� m�nn&,'Cs.

R . DJTMAR
0$" IWE\TIU\ BREIETEE l'OLR Rr.ı:s "$11
\[ l'ETROLK.

Lt! pıus ,c;:-r(l.nıt �nrei'•s cl'ınvention dcı nooı jourı.,


facilc il Pmplc>)OI' "' d'un� ı·on,lıııc..1�on .tl�rt\hlo ı��
"'othle, <�ui sı11·pn�s� en llnı tout re qııı a. l'tı• lıwrnh·
jtı'Mıu'nlors dnns notro ııa.ys ou ılnn-. IC'ı; ı ıa �·s
ctrıuıgı�r �.

Ilı·.� ı>l'ııd111f.'l ı-" lrtı11ııf1Jı/ ı.'1111.� tı.11/,.'f fn: ır n1111!"·'·


,11111.• uıı.v ılr ı'tıHlım•rı·ı• ı� 11i )ır1111�ııt tJı•,.

r•lıJr/,. ıf ıf-
lııııı1111ıliM1 11ıt ıl ,,w�111�111 .'
' j,. OIT�J \ll.

A V E R T I S S E M E N T.
72 G A LATA V E P E R A

(Resim 1-8) Halı ve mobilya mağazaları arasında Georges (242) LT. 10 Şubat 1 873.
(243) LT, 24 N isan 1868.
Psalty'nin de özel bir yeri vardı. (Resim 9 -10) D. Guyon ve
(244) LT, 8 Ekim 1870.
Ortakları da, Paris'te Maubeuge Sokağı'ndaki halı mağa­ (245) JC, 25 Haziran 1860.
zasının temsilcisi olarak "en seçilmiş Doğu halıları" sat­ (246) LT, 29 Ocak 1869.
maktaydılarY•2ı Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden ithal edi­ (247) JC, 1 6 Nisan 1 848.
(248) JC, 31 Mayıs 1857.
len çok sayıda küçük ev eşyası da zaman zaman Pera'daki (249) LT. 16 Eylül 1880.
m ağazal arda geçici olarak s � rgilenmekte ve satılmaktay­ (250) Örneğin Pol onya'dan
birkaç gün önce gelen ve İstan­
dı. Viyana, Frankfurt, Münih ve Budapeşte'deki Breuil
bul'da belirli bir süre için kalmayı
Mağazaları'nda satılan eşyaların, sadece belirli bir süre düşünen bir bakıcının verdiği ilan
için Pera'daki satışında olduğu gibi_ı243ı gibi. J C, 4 Ekim 1 849.
(251) JC, 29 Temmuz 1851. Yi­
n e aynı tür ilanlar için bkz. J C, 4
Yüksek Kaldırım'daki İngiliz Pazarı da lambalar, büro eş­ Aralık 1849; JC, 10 Temmuz 1858;
yaları vb. ürünleriyle tanınmıştı.'244> Ayrıca 1860'lı yıllar­ Paris'teki Binder lüks araba fabri­
dan itibaren kalorifer satışlarıyla,C2•5ı elektrikli zillerle'246ı kalarının ilanları için bkz. L T, 22
Eylül 1868.
ilgili ilanlar, hatta çok daha erken tarihlerde de, davetler (252) Bu konudaki ilanlar için
için özellikle gereken "dondurucu" ilanları'247ı görülmek­ bkz. J C. 24 Ağustos 1860; LT, 12
tedir. Ekim 1 868 gibi.

Yazlıkların bahçe düzenleri, Batı Avrupa kentlerinin


bahçe düzenleriyle yarışma eğilimindedir. Örneğin Çıra­
ğan'daki saray bahçesinde beş yıl çalışmış olan kişilerle il­
gili ilanlar, bu konuda dikkat çekicidirY•aı Galata'da dük­
kanı olan Perrier adlı sera yapımcısının ilanlarından da,
teraslarda kurulabilecek seralardan daha büyük boyutta­
kilere kadar birçok çeşitin, örneğin Şişli'deki atölyede gö­
rülebileceği belirtilmektedir.'249> Böylece bahçe ve çiçek ko­
nusuna ilgi, bu ilanlarla bir kez daha kanıtlanmaktadır.

Dönemin ulaşım aracı olarak at ve arabalara da özel bir


önem verilmektedir. Bu bağlamda yabancı at bakıcıları­
nın ilanlarına oldukça sık rastlanmaktadır.'250' Satış ilanı
verilen arabalar ise, yine Batı Avrupa kaynaklıdır. (Resim
11-12) Londra'nın ilk araba fabrikalarından birinde yapı­
lan iç düzeni, lambaları ve tekerleklerindeki özenle, özel
bir yapım olduğu belirtilen bir "Brougham"ın duyurusu
bunlardan biridir.<251' Ayrıca araba kiralamanın da yaygın
olduğu görülmektedirY52'

Daha önce otel ilanlarıyla ilgili olarak da sözü edildiği gi­


bi, özellikle Avrupa'nın ünlü kentlerine Galata ve Pera
-!:.


0 '.f,
ıtr2-
--t
.,, o C>


....... ....
- � �
8 > - o
....

l:':I M
--ı
=::. r- ... .. �
ııı-2
e
:...>
-
.;:::. ....

-.
- :-" ,..,. �
....-:
<( � �.. Q ...:.. --'J
� .-, ·a:I
w :.. cı t+ "'":. l:':I �
Q.
� () :r.
en
tll
b - � <( ;;... ::o
rrı
"' � > :- �
n
.....
'./',
Q. ı c:ı:ı <(
;::> � m
� �
l:':I

� ı:.;ı "' : t+
:s z () �
'./',
z

tJl � � o
� .. z Q) ::> •.•
"O
::::
o
-
- --'J r
v � ;....
<t:
>
-: ·r. µ.:ı ...: � ""tt �
....... :::ı � ;:::
...-:
w Ol
......
:- :,;... ıı;.'2 o
J;

..::
4'!:
,... "P2 �
,.....,
J ı::x:ı (') l:':I

/.
<

;:::
::o rıı
..
-
- :::
M
:::::'. -

.. -

9
f� U , B S .\1 .U � .\ S l � S H E Jtl E � B L E S
Resim Psalty Mağazası ilanı.
,
G E O R G E S J . P S A L T V & C1" Resim 10 Mobilya, kumaş. yatak ta­
fi:)l-ti.j�I f ·ı·ı. f, 11 ı ' : . wı f,,ıult!-f.upo u , ııi:.-ri-vis d e l u J'oı u <le l7a/ala fi,j7�6.j!J
d ıi cô/e d, la /lue l'a:idjı
kımları, hah, ayna ve lüks eşyaların
satışa sunulduğu bir başka Psalty
Mağazası ilanı.

" Mc: ���'} ,"J,��}�\·Yt'�'"g.:c�:�;���t�1'·1�:���;!,1:a::ı�u��=�d:���ı:• ,�;!���n.�;:'�lM��ı�:�


·
"" tou� fıl.t'Otti <.t t n ıcıos 31yles nour· Ch•m bres .tı coucber, Salleı A m•n•er. Salonı, Cabi
ı:cl:.. de t r ı H ;JJJ ı.: ı•ıı KCm'r"I oour l'<tmeuhlrmrnl <le rn'tlWn" de touıe duıe L•s penonneı
rıuı dulr,.r ıleııl met:Jıı, r lf>ur m.)f•on ırcs �couomirıuemeol ou l('htftr it molnclre meuble,
ıı'ont qu·a �- ı�ıırr ıl ıılı - ı ı d lı· �usdll df.pôt el ıırl�nclrc cıırınai"ıurncte tles pris F.:lleı •• COD·
vair;cronl aiınıi de l..1 �randc vıın • ,\ de meablcı doaı in po11otı clislincılh •onl :

1 ; 1 1 1' T. H O :'\ \ I A R ı : J l t & S < ı LJ IJ IT E.


La �'.ı:ıi�orı ılı�ı·oH ı 11 cıufr,. ıl ıııı ate iı r <it" nu uhle• rı de tııı pf.,ttt'de prur lt.ı comm•nılf't

•J.I\ _ Hıİt tıl 4u'eın yt. uıfrait Jui


(!Ut-lif ı. cpı ..ı·, � Ot.il r Life Jı s cı:Ccutc 01\'(!'C' una .solhUıe uıı-
.n pro' inn\ d;ın5 uu delai tr�..s cou.rt.
ı a ı u '.> n ) t a n ı t.'O \ille qu c

/'TUS. ll/!rt ı \'T nıı · n coscı flRt.-sr;r;


- ---- - A NJf O N CES, .E_U B Ll_C_A T I O N S ET .i' V l�_ D I V E � S

CABBOSSEBI E FBANCAl-SE
·

Haison HASSE au Taxim d... Pera.


ABRIQHE E S,
Tı•avau ::..: ,ıe fortıe, clı aı•roıuuıge, pei-n lııre. garnilure, ete • •

executes exclusivcmen t par dcs onvı•iers Europeens e t a vec dcs ma·


teriaux de Fra nce .
Cette l.la ison fondce depuis 1 O ans se ı•ecommande par la ra pidite
d'excculion de ses ouvragcs dcmt e l l e garan t i l d'a"-a nee et par enga·
gement, la sol i d i te .,ı l'elegnnce.

�ınu-accILrnı� IDJE ccamın��ıınarır:m JJ'arır.ın IDJll IPaına�


E!tsü•ux iı ı·wtent.<; et ti ynı isttf', Re.<;sm·t.s h piıwelln• , iı ı·ou/eaux et ti. telf.ynıplı e, lloı�
cintnJs iı la ııapem ·, CÜ'. de p1·emiere fa /n•İt/lle el /n"i!IS a mettre en place inwu•diatemem
selon la demcnıdt•. Cunw /Jmn as� /lep.� � Galons _, lvoü·es, Lanterne.�, J!eintuı·e,., flnesJ
ı 'm·nı,',., fhuırais et an,qlais it pollr el ı'ı /inil·, Oı·m:.,se onclıwııse, Ci1-age, ete. <•l!•. ..
Resim il At ve arabalarla ilgili ilan.

MABECllA.LEBIE. Resim 12 At ve arabalarla ilgili ilan.


tıı oıırner ıııarcclınl fcrranl ı•xpcrt ııltaGhü iı l't\tııhl issımıenı sı· clıargr d'exccntrı· toufos
!es gcııres de ferrııl'es eııropeennes iı rusngt' ılcs �hcnun. .

VOITUBES DE BEMISE,
yrandes, ele9tıntes, solides. doııces, ı·apides et te9eres
iı loırnr au mois, lt in joııl'llee et iı la course.

GRANDE REDUCTIDI DE PRIX SUR L'ANCIEI TARiF.

GR ANDS A'ITELAGES A LA DAUMONT F.T A GRANm:s G l 'IDES.


I, lud se ,ı.u iı n•ptlu 11 pıWic 11• ••pıil öı ıu ••'il ı. � prnıltr, iıptrt' allı idntrit im CnswliH,Je, um nciılal Mr1eu ı'ıııt ırriıt ırtt 11
..IİJIPI , Les "iımı 111l ıi11tiuuıuliıspKÜll pat in ımierı, • IAr aniı11 ıı n11t lnr Mpart ; 1ts dm11 wı lngt61Ut el nn...ı inssfs ın.l U ki
limrn lmga. et lu uckrs 11 nat ıeçu qı'ıprı.s mit iHU 4ts prmu i'ıu ctNıilfirr'frKİııile et i'ın h�lıU Cpmriıa.

�lE!RWUUE J.llı'ıCfüll'fll lB10 E,


A pıırtir d ı ı prıımirr norrıııbrr, m ı s(•ı·ı•icı' rı•gıılicr ıroııınibııs it l'instnr dı• Pııris, sı·rn
ı;ıalıli <·ıılrt• Gıılıılll-Sı;rıü ı•t l'Eı·ole mil itııirr ılc l'nncnldi ; lcs touıes
Mıınrts am·oııı liı•ıı
ks ılı·ıııi-hcm·ı·s ılrs ıkm. poiııı� !'Xtrı'ııırs, ılı· 7 ıi IO lıı'tı ı'ı's du ııınıiıı et dr :i iı ti lıcurı·s
dıı soir puıı r rt:prnııı\l'c oıısuitı• j ıısıııı'iı la sorıir dıı tlıı\ıiıı·e sclon le lıcsoiu de la -
BÖLGEYİ OLUŞTURAN N Ü F U S 75

sakinlerinin gerek i ş gerekse d e dinlenme için oldukça sık (253) 14 Mayıs 1851'de J C'da
gittikleri bilinmektedir.<253> İlanlardan egzotik seyahatlere çıkan bir ilanda büyük u l uslararası
sergi için, İ ngiliz-Fransız ortaklığıy­
de ilgi duyulduğu görülmektedir. (Resim 13) Örneğin 1866 la, İstanbul-Londra arasında dü­
yılında sürekli olarak çıkan bir ilandan Nil'e gitmek iste­ zenlenen tren seferleri duyurul­
yenlere, Mısır'ın Aziziye Deniz Yolları aracılığıyla, Kahi­ maktadır. Ayrıca bu seyahatler, ye­
ni iş kollarının oluşmasına yol aç­
re'yle Assuan arasında vapur seferleri olduğu duyurul­ maktadır. Örneğin 19 Ağu stos
maktadır.cm> IB54'de JC'da çıkan bir ilanda, Bi­
zans Oteli'nde kalan M . Gosman
adlı bir tercümanın Avrupa'ya gi­
Avrupa başkentlerinde resim sanatına ve tablolara duyu­ denlere yabancı dil konusunda yar­
lan ilgi, dönemin Peralı Levanten ve azınlıklarında da dımcı olmak için eşlik edebileceği
yaygındır. Yörenin ileri gelen aileleri arasında, sanatçıla­ belirtilmektedir.
(254) LT, IB66 yılı ilanları.
ra resimlerini yaptıranlara oldukça sık rastlanmaktadır. (255) JC, 4 Mayıs IB51.
Bu konuda çok sayıda haber, ilan ve dolayısıyla da yaban­ (256) Gazeteler bu konuda ol­
cı sanatçı görülmektedir. Örneğin 1851 yılında, suluboya dukça sık haberler vermektedir. 7
Nisan 1865 tarihli JC'da, fotoğra­
ve minyatür ustası Mr. Morselli, geçici olarak bulunduğu fından çok memnun kalan padişa­
İstanbul'da başkentin hanımlarının fildişi üzerine min- hın Abdullah Biraderler'e bu fotoğ-
yatür olarak, ya da suluboya resimlerini yaptığını ve bü- rafı nı, bir buçuk yıl süreyle istedik­
leri gibi çoğaltıp sergileyebilmeleri
yük benzerlik sağladığını ilan etmektedir.cm> için izin verdiği yazılmaktadır. Bilin­
diği gibi, Abdullah Biraderler uzun
yıllar padişahın fotoğrşfçılığı göre­
FOTOGRAFÇILIK vini sürdürmüşlerdir. Bu konuda bir
haber için bkz. LMO, 2 Ağustos
Fotoğrafın bulunmasının ardından, kısa süre içinde Gala­ IB97.
ta ve Pera'ya ulaştığı görülmektedir. 1852'de Fransız fo­ (257) JC, 29 Mayıs 1862.

toğrafçı M. A. Durand'ın İstanbul'a geldiğini ve kentin


çeşitli görünüşlerini içeren albümler oluşturmak için ça­
l ıştığını duyuran haberler çıkmaktadır. Böylece her Batılı
yeniliğin, çıkışından kısa bir süre sonra Pera'da da görül­
düğüne dair yeni bir örnekle karşılaşılmaktadır. Fotoğ­
rafla ilgili ilanlar 1860'lı yıllarda yoğunlaşmaktadır. (Re­
sim 14) Örneğin 26 Mart 1862'de J"Cda, Pera'da bir fotoğ­
raf atölyesinin kuruluşu ve bu konuda öğrenci yetiştir­
mek istediği duyurulmaktadır.

Abdullah Biraderler, B. Kargapuolo, P. Sebah, P. Joaillier,


A. Larouche, G. Berggren gibi ünlü fotoğrafçılar, döne­
min gerek anıtsal ve kentsel özelliklerini, gerekse de sos­
yal yaşamından görüntüleri fotoğraflamışlardır. (Resim
IS) Bu kişiler arasında özellikle Katolik-Ermeni Abdullah
Biraderler'in padişahın fotoğrafından başlayarak,c256> Gal­
ler Prensi gibi İstanbul'a gelen diğer ünlülerinc257> fotoğ-
Resim 13 Avrupa ülkelerine vapur
yolculuğu ilanı.

Resim 14 Fotoğrafçılıkla ilgili ilan.

ft.:
15
COfttPA�lUE hOYALE NEERLANDAISt
Resim Sarayburnu'na bakış.

DE NA VIG ATION A VAPE UR


.L'- " m. s
f_)(� pa rt� p o u r hı 1 -To l l n n d o,
J.e ıw;11•ıır lıoltrıııdrıi.I', J \SO.'i , ı·rıııilııiıır lloı.s, ılı• /,91JO tıınııes, n//ı•11ı/11
fiıı ıfr ,,,. · 11ıois, partim ırrıs.- itıit aprı;s sım ılfrlırırgrmrııı 111ı11r la //lıl .
laudr ı·oiı· tir S111yrıı e .
ı ·,, ı·ıı;ır ıır or ·l'l'ple clr�: 11ııwclıımdises pour lem.� irs por/s l'l l'ı11 1ı!riruı
il· la
DolJ11 nıie, de la Hel�lcıcae, ele 111 i'\:oru"gt-, dl" la �arık, dı
toııi h• l l C Cor11l de la ıuer Hal•hıue, t"t l'lnCerleur
de f,\llem115nc-, "C-Pece... bour,ıı, M.lc-ff,
lllo111 euu, l'\IJul-�o,·gerod , ete ,cıe.
Le fr�l prııı:- louleg cı· · Jes:ıoatıons �"L ttx� icı d':••aııce ı t. ıl:·g coıı n n i : .ı"
mrnts dıı ect.; sı:ron: d(lı n�s, l a susdiıo Compsı;ııie ,,·c nr.ııgeo ııt d 'opı\rtl� er
Hollarıdc lu t ı 3 n�Lordc m�nı <le• mcrch�ndi�r·• d !o.ur ı c xı-�dilion p a r ·ıa-
pe·U·I' 1Jt� pn r-- tılıem1 de fo, , jt q · a le' ·ı;şjfıı a�iun,
J,e JASON accnpıe des murchandiaes c ı dcs pııssııqer.• poıır Smyrr>e.
Pour plu·, 3mpl�s renseigııemırnl;; s'adre,; -�r I.'MJE:\T
FrAHf•I• Frrd•rll'I .
Glaoany K/1411 -('{• il.
Cımstııntirıoplı·, ı :; ınal'S lHS6.
80 GALATA VE P E RA

raflarını çektikleri bilinmektedir. Bu kardeşler bazı kül­ (258) LT, 6 Şubata 1 872.
türel ve bilimsel faaliyetlere de aracı olmaktadırlar. Örne­ (259) LT, il Kasım 1 872. Ayrıca
dönemin diğer fotoğrafçılarından P.
ğin dönemin bilim adamı M. Mordtmann'ın Ermeni ya­ Sebah ve A. Larouche uluslararası
zıtlarıyla ilgili konferansı da, onların fotoğraf atölyesin­ Viyana Sergisi'nde altın madalyayla
de verilmiştir.<258ı 1870'li yıllarda B. Kargopoulo da, Pera ödüllendirilmişlerdir. LT, 8 Ağustos
1873.
Caddesi üzerinde Rus Elçiliği'ne yakın olan atölyesinde
çalışmalarını sürdürmekte, portreleri, gece fotoğrafları
ve özellikle de İstanbul'a ait kentsel görünümleriyle ün
kazanmaktadır. <259ı
BÖLG E N İ N TAR İ H İ

Öteden beri t stan bu l 'u n Batıyla ticaret ilişkilerinin kurul­ (260) İstanbul/Galata madde­
duğu ve yürütüldüğü bölge olan Galata, fetihten sonra da si, İslam Ansiklopedisi, cilt: 5, İs­
tanbul 1950, s. 1 214/144.
özellikle yabancı kökenlilerin yaşadığı bir liman olma (261) Hepsi de olası görünen
özelliğini korumuştur. söz konusu görüşler için bkz. S .
Eyice, a.g.e., s. 10.
(262) E. Çelebi, a.g.e., cilt: 2, s .
Tarihiyle ilgili ilk bilgilerin Bizans'ın erken dönemleri­ 126.
ne uzandığı Galata'nın adı konusunda, kuruluş yıllarına
dek götürülen çeşitli etimolojik görüşler bulunmaktadır.
Örneğin Galata'nın Bizans'ın ilk yıllarında "Skaı'' adıyhı
anıldığı, tarihi yarımadadan, dolayısıyla da asıl kentten
Haliç'le ayrılan bu kısma "Peran an Skaif' denildiği, "kar­
şıda" anlamına gelen "Peran" kelimesinin de önceleri Ce­
nevizliler tarafından "Galata", daha sonradan da Levan­
tenlerce "Beyoğlu" için kullanılır hale geldiği belirtilmek­
tedir.'260>

Ayrıca bir kısım araştırmacılar Galata adının, ilk yerleş­


me dönemlerinde burada var olduğu bilinen süthaneler
nedeniyle Grekçe'de "süt'' anlamındaki "Gala", "Galaktof'
kelimesinde geldiğini düşünmekte; diğer bir grup ise yö­
renin topoğrafik ve etnik yapısına da uyması nedeniyle,
İtalya'da limanlarda gemilerin yükleme-boşaltma yap­
tıkları eğimli alanlara verilen İtalyanca "calata" kelime­
sinden kaynaklandığını ileri sürmektedirler. Başka bir
yaklaşım ise, bu yörede oturan bir Galatialıdan dolayı böl­
genin "Galat'ın Mahallesı" (Ton Galatou) adını almış ol­
duğu varsayımıdır.'261> Konuyla ilgili olarak Evliya Çelebi,
"Bu bereketliyerdeki bitki ve bereket eseri olan süt gayet lez ­
zetli olduğundan, adına 'Galate' dediler. Çünkü Yunan di­
linde süte 'Galate' derler' diye yazmakta<262> ve birinci görü­
şü desteklemektedir.

Bazı yazarlar ise, Gotlar'ın Anadolu'ya geçerken denizi bu


noktada aşmış olmalarından dolayı yöreye "Galata" adı-
B Ö L G E N İ N TA R İ H İ 83

nın verildiğini ileri sürmektedir. Ayrıca b u adın bölgeye (263) Eremya Çelebi Kömürci­
yerleşen bir Got'tan kaynaklanabileceği, buna bağlı ola­ yan, İstanbul Tarihi, XVll. Asırda İs­
tanbul, İstanbul 1988, (2. baskı) , s.
rak Grekler'in önceleri bu alana "Galatou" dedikleri ve bu 242, dipnot 36.
ismin zamanla "Galata"ya dönüştüğü de düşünül mekte­ (264) A. Galante, Histoire des
dir.<263ı J u ifs d'lstanbul sous l e S u ltan
Mehmed le Conquerant, cilt: 1 , İs­
tanbul, 1941, s. 57.
Yunanca'da "karşı kıyı, öte yaka" gibi bir anlama gelen (265) İstanbul/Galata madde­
"Pera" kelimesi bazı yazarlarca yalnız bugünkü "Beyoğlu" si, İslam Ansiklopedisi, cilt: 5, s.
1212/144.
bölgesi için kullanılmış, zaman zaman gezginlerin anla­ (266) M . Cezar, XIX. yüzyıl Be­
tımlarında Galata ve Beyoğlu için ortak bir ad olarak dü­ yoğlu'su, İstanbul, 1 9 92. s. il
şünülmesi ise, bir takım belirsizlikler ve saptanması zor (267) S. Eyice, Galata Hakkın­
da İki Kitap, Tarih dergisi, s. 202.
karışıklıklar yaratmıştır.<264ı Ancak Galata adının, giderek Bir kaynakta, b u yerleşmenin 1 .
sadece güneydeki limanla bağlantılı kısma özgü olarak Konstantin tarafından 324-337 ta­
kaldığı görülmektedir. Ayrıca gerek Bizans kaynakların­ rihleri arasında sur d uvarıyla çev­
rilmiş old uğu belirtilmektedir. S.
d a, gerekse de çeşitli patrikhane fermanlarında bölge hep Eyice, Galata ve Ku lesi, İstanbul,
"Galata" olarak geçmektedir.C265ı Özellikle Türkler tarafın­ 1969, s. 9.
dan "Pera" yerine Tünel'le Taksim arasındaki alan için (268) S, Eyice, bu dönemde ki­
lisesi, hamamları, forum ve tiyatro­
kullanılan "Beyoğlu" adının ise, bir Bey'in oğlunun bölge­ su olan bölgede 431 adet büyük ev
deki konağından kaynaklandığı ileri sürülür. Bu konuda olduğunu yazmaktadır. Aynı eser.
i ki varsayımdan söz edilmektedir. Bunlara göre "Beyoğlu"
adı Fatih döneminde, Pontus Prensi Alexios Komne­
nos'un İslamiyeti kabul ederek bu bölgede oturmasından,
ya da Kanuni döneminin Venedik elçisi A. Giritti'nin oğ-
1 u Luigi Giritti'nin Taksim dolaylarındaki konağından
kaynaklanmaktadır .<266ı

Bölgenin adıyla ilgili tartışmalardan da görüldüğü gibi,


Galata'nın yerleşmeye açılması oldukça eski tarihlere
uzanmaktadır. Semavi Eyice, ilk çağda Galata'da "Hupo te
Suke'' adlı bir limanla, hemen ardında "Sycae/İncirlik"
o larak anılan bir yerleşmenin varlığından söz etmekte­
dir.<267ı V. yüzyılda II.Theodosius Galata'yı İstanbul'un 14
regiosundan 13.sü olarak, kentin sınırları içine katmış­
t ı r.<268ı Ayrıca Galata limanı, başından beri önemini hep
korumuştur.

Cenevizliler'in Galata'ya yerleşmeleri 1 2 . yüzyılın sonla­


rı ndadır. Bu dönemde Galata'da Cenevizliler, Venedikli­
ler ve Pizalılar yaşamaktaydılar. İncicyan, İmparator Pa­
l eologos'un az sayıda olan Venedikliler ve Pizalıları birbi-
84 B Ö L G E N İ N TA R İ H İ

rinden ayrı yerlere yerleştirdiğini, çok kalabalık olan Ce­ (269) P.G. İncicyan, 1 8 . Asırda
nevizlilere ise, bölgenin tümünü tahsis ettiğini yazmakta­ İstanbul, İstanbul 1 976, s. 107.
(270) Podesta, Ceneviz'in Bi­
dır.<2•9> Özellikle 13. yüzyılda İstanbul'un Latinlerden geri zans elçisi gibiydi. S. Eyice, a.g.e.,
alınmasından sonra, Cenevizliler Bizans'tan çok özel hak­ s. 13. Venedik elçileri ise "Balyos"
lar elde etmişlerdir. Bazı imparatorların yönetiminde bu adıyla anılmaktaydılar. M. Cezar,
a.g.e., s. 32, 33. Gümrük hasılatı
durum zaman zaman, aleyhlerinde kısıtlamalara gidilse podesta aracı lığıyla, Ceneviz Cum­
de sürmüş, ancak yine de Cenevizliler zaman zaman İm­ huriyeti namına tahsil olunurdu. H.
paratorluğun zayıflığından yararlanıp, bölgeyi surlarla Kazgan, Galata Bankerleri, İstan­
bul, 1 9 9 1 , s. 144.
çevirmişlerdir. Galata kolonisi, Ceneviz Cumhuriyeti'nce (271) Aynı eser, s. 39.
tayin edilen ve "Podesta"<210> adıyla anılan bir vali yöneti­ (272) İstanbul/Galata madde­
minde, fethe kadar önenimi korumuştur. si, İslam Ansiklopedisi, cilt: 5, s.
146.
(273) D. Kuban, İstan bul'un
İstanbul'un Osmanlıların eline geçtiği dönemde Galata, Tarihi Yapısı, M i marlık 70/5, s. 30.
çok sayıda geminin uğrak yeri olan işlek bir ticaret lima- (274) Frenk tüccarlar kumaş
ithal etmekte ve Galata li manından
nıydı. 15. yüzyılın ilk yarısında bölge, gemi bakım ve ta- da ipek, baharat gibi Doğu malları
mir tesisleri yönünden Marsilya, Venedik, Cenova gibi di- alıp, İtalya'ya göndermekteydiler.
ğer Akdeniz limanlarından farksızdı.(27ıı Fetih sırasında H . İnalcık, Fatih Sultan Mehmet, İs-
tanbııl'un Fethi ve İ mparatorluk,
Cenevizliler tarafsız kalmışlar ve Fatih'le aralarında, Os- Türk Kültürü, sayı: 20, Haziran
manlıların Cenevizlilerin Galata'daki haklarını tanıdık- 1964, s. 13.
larına dair bir anlaşma yapılmıştır.<212> Böylece yeni İmpa­ (275) M. de Launay, Netice
sur le vieux Galata, Pera des Geno­
ratorlukla birlikte, Galata özel satüsünü korumaya devam is, L'Univers Revue Drientale, İs­
etmiştir. Ancak Fatih, artık bu dönemde " Voyvoda" adıy­ tanbul, 1 874, s. 107.
la anılan bir valiyle yönetilen bölgede, kilise vb. yapıların (276) Eremya Çelebi Kömürci­
yan, a.g.e., s. 246.
inşaasını sınırlandırmıştır. Ayrıca bu tarihlerde Galata'ya (277) Evliya Çelebi Galata
İzmirli Rumlar, bölgeye komşu Tophane yöresine de Si­ meyhanelerinden özellikle söz et­
nop ve Samsun'dan gelenler yerleştirilmiştir,<273> Yine 15. mektedir. Evliya Çelebi, a.g.e., cilt:
1 , s. 663-664. Ayrıca M . Baudier,
yüzyılda Batılı tüccarlar, özellikle Galata'da yerleşmişler­ İstanbul'da gayri müslim halka ve
dir. <27•> Buna karşın aynı yüzyıldan itibaren, Cenevizlilerin gizlice Türklere şarap satan
Galata'daki etkinliği giderek ortadan kalkmaktadır.<275> 1 500'den fazla meyhane bulundu­
ğunu yazmaktadır. M . Baudier, His­
toire Generale du Serail, s. l l 'den
Eremya Çelebi Kömürciyan fetihten sonra Galata'nın, nakleden, E.Ç. Kömürciyan, a.g.e.,
kentin başlıca ticaret merkezi olma özelliğini sürdürdü­ s. 231, d ipnot 38.

ğünü, ayrıca yavaş yavaş İstanbul'un bir mahallesi haline


dönüştüğünü yazmaktadır.<21•> Ancak yine de bölge, nite­
liksel açıdan diğer yörelere göre ayrıcalığını ve özgünlü­
ğünü daima korumaktadır. Örneğin limanı ve bölgedeki
yabancıların yoğunluğu, tarih boyanca Galata'da, İstan­
bul'un başka yerlerinde olmayan, çok sayıda meyhanenin
bulunmasına neden olmuştur. <27n
B Ö LG E N İ N TA R İ H İ 85

Galata'nın 17. yüzyılda, Kanuni'nin Fransızlara tanıdığı (278) H. Kazgan, a.g.e . , s. 140.
kapitülasyonlara bağlı olarak, Akdeniz'deki liman kent­ (279) Aynı eser, s . 141.
(280) E. Flandin, L'Orient, Pa­
l eri arasında en önemlilerinden biri haline geldiği bilin­ ris, 1853, s. 15.
mektedir. H. Kazgan, bu yüzyılda çok sayıda Fransız tüc­
carın Galata limanını Marsilya'dan daha güvenli bularak,
işlerinin büyük bir kısmını bu bölgeye naklettiklerini
yazmaktadır.'278' Ancak söz konusu durum 18. yüzyılda
Fransız Devrimi'nin de etkisiyle değişmiş, Galata limanı
sönükleşmiş, oldukça düşük düzeyli bir yöre haline gel­
miştir.'219ı Bu yüzyıldan sonra Galata giderek yalnız ticaret
ağırlıklı bir bölge olmuş, buna bağlı olarak da özellikle
Voyvoda Caddesi'nde (bugünkü Bankalar Caddesi) yo­
ğunlaşan hanlar, ticarethaneler, bürolar, depolar, dük­
kanlar ve bunların yanında borsa ve bankerlerle, ekono­
mik ağırlığı elinde tutmaya özen göstermiştir. Buna kar­
şın ardındaki Pera bölgesi Taksim'e, oradan da Pangaltı,
Kurtuluş, Şişli bölgelerine doğru yavaş yavaş ilerleyen bir
konut alanı olma özelliğinin yanı sıra, Batılı anlamda
l üks bir yaşam ve eğlence bölgesi olarak da gelişimini ve
yayılmasını sürdürmüştür.

1 853'te Galata ve Pera bölgeleriyle ilgili görüşlerini anla­


t ı n E. Flandin, Galata'nın 19. yüzyılda da Ceneviz dönemi
surlarını korumakta olduğunu ve bunların Pera'yla ·arada
önemli bir ayırıcı görevi üstlendiklerini yazmakta, alışı­
lagelen gelenek uyarınca, neden olduğu tam bilinmeden
Galata'nın sur kapılarının geceleri kapandığını, böylece
i ki bölüm arasındaki iletişimin sabaha dek kesildiğini be-
1 i rtmekte, oysa buna karşın Pera'nın her tarafa açık bir
yerleşme olduğunu vurgulamaktadır. Flandin'e göre, bu
yeni semt (Pera) her geçen gün daha da yayılmakta ve çok
büyük bir gelişme hızı göstermektedirY80'

Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında genelde ticaretle


uğraşan Levantenlerle, Rum, Ermeni ve Musevilerden
o luşan gayrimüslimler ve bunlara katılan yabancı uyruk­
l uların çoğunun işyerleri Galata'da, konutlarıysa Pera
bölgesindeydi. Bu tüccar grubundan, diğer yerli gayri­
müslimler arasında Rumlar, giderek ağırlıklarını daha
fazla duyurmaktaydılar. Ayrıca özellikle Galata'daki var-
86 B Ö LG E N İ N TAR İ H İ

lıkları çok eski tarihlere dek uzanan Museviler,<251> 19. yüz­ (281) B u konuda bkz. A . Galan·
yılın ikinci yarısından itibaren Balat ve Hasköy'den Kule­ te, a.g.e., cilt: 1 , s. 57; n. Güleryüz,
İstan b u l Sinagogları, İsta n b u l ,
dibi'ne yerleşen gruplarla desteklenerek, sayısal açıdan 1 992, s. 66.
önemli bir artış göstermekteydiler. A. Galante, 1864'te (282) A. Galante, a.g.e., cilt: 1,
Galata'da çoğu Selanik kökenli olan Musevi grupların az s. 57.

sayıda olmalarına karşın, 1894'te bu sayının SOO'e vardığı­


nı belirtmektedir.<'"'>

Ayrıca bu dönemde Galata ve Pera, sadece gayrimüslim­


lere değil, aynı zamanda Batılılaşan Türklere de açılmak­
taydı. Ancak yine de esas zenginlik, yabancı elçiliklerin
kendilerine sağladığı ayrıcalıklarla büyük olanaklar elde
eden Batılılar, yerli Hıristiyanlar ve Levantenlerdeydi. Bi­
lindiği gibi bu zenginlik ve gelişim, gerek Osmanlı Ban­
kası ve dönemin ünlü iş hanlarıyla Voyvoda Caddesi ve
çevresine, gerekse de elçilikler ve görkemli konut dizile­
riyle Pera Caddesi ve yakınındaki sokaklara, dönemin Ba­
tı Avrupa'sındaki kentsel ve yapısal özelliklerin hemen
tümünü taşımıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında bölge, Ba­
tılı fiziksel çevrenin ve bu çevredeki sosyal yaşamın gör­
kemi açısından doruk noktasındadır.
BÖ L G E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ

14. y üzy ılda küçük bir Ceneviz yerleşmesi olan Galata, (283) 14. ve 15. yüzyı l larda Ga­
kentsel düzeni ve yapılarıyla, dönemin Akdeniz kentleri­ lata'yı betimleyen İbn-Batuta, Cla­
vijo ve B. de la Broquiere gibi gez­
nin tipik özelliklerini taşımaktaydı.<283> Cenevizliler Vene­ ginlerin yazılarında bu özellikleri
dik saldırılarına karşı Bizans İmparatorluğu'nun ferma­ . yakalamak mümkündür. İstan-
nıyla bölgelerinin sınırlarını kesinleştirmişler ve bu sını­ bul/Galata maddesi, İslam Ansiklo­
pedisi, cilt: 5, İstanbul, 1950, s.
rı bir surla takviye etmek istemişlerdi. Ancak buna izin 1214/145.
verilmemesi, başlangıçta yalnız bir sur hendeğiyle yetin­ (284) Bu konuda bkz. Aynı
melerine neden olmuştur. Bizans Devleti zayıfladıkça, bu eser; P.G. İncicyan, a.g.e., s. 1 07.
(285) Plan of Peyrae-Galata /
durumdan yararlanarak güçlenen Cenevizliler, bu hen­ 1951, E. Mamboury, The Tourist's
dek boyunca kule gibi yüksek evler inşa edip, aralarını İ btanbul, İstanbul, 1953.
mazgallı duvarlarla birleştirerek Galata bölgesini savun­
maya hazır hale getirmişler ve giderek sınırlarını, Azap­
kapı-Şişhane-Galata Kulesi-Tophane çevresine dek uzat­
mışlardır _<29•>

Bu gelişimi bir haritayla belirleyen E. Mamboury'ye göre,


ilk surla çevrili alan, kıyıda Azapkapı-Karaköy arasında
uzanan ve arkadan Voyvoda Caddesi'ne paralel olarak gi­
den bölgedir. (Plan -1) Bu alan sınırları için 1303-4 ve 1316
tarihleri verilmektedir. Tanınan ikinci bir imtiyazla
1349'da bölgenin sınırları, St. Paulus-San Domenico Kili­
sesi'nin (Arap Cami) doğusundaki alanı da içerecek şekil­
de Galata Kulesi'ne dek uzanmıştır. 1352'de kıyı boyunca
Galata Kulesi yönünde gidilmiş, 1387'de bu kez St. Paulus­
San Domenico Kilisesi ile, Galata Kulesi aksının batısın­
daki alan Azapkapı'ya kadar uzatılmıştır. 1397 tarihli V.
gelişimde, Azapkapı Camisi'ne dek uzanan kısım bölgeye
katılmıştır. Hemen fetih öncesine tarihlenen VI. gelişme,
doğu yönündedir. Burada da, kıyıda Galata Kulesi'nden
Tophane'ye kadar uzanılmakta, Tophane'den kuzey yö­
nünde çıkan surlar, eski Bitpazarı bölgesine varmakta ve
oradan da batı yönünde kuleye kadar gelmektedir.<285) Ce­
nevizlilerin 1446'da, fetihten kısa bir süre önce surları
sağlamlaştırıp, yükselttikleri ve üzerlerindeki kapı sayısı-
BÖLG E N İ N KENTSEL Ö Z E L L İ K L E R İ · 89

nı arttırdıkları bilinmektedir. Ancak fetihten sonra n. (2B6) S . Eyice, G alata v e Kule­


Mehmet, Galata surlarının üst kesimini yıktırtmış ve Ga­ si, s. 14 Yazar, Beyoğlu kesiminin,
Tophane'ye yakın olması nedeniyle
l ata'daki Cenevizlilerle bir anlaşma imzalayarak, Bi­ Topçubaşılar'ın denetiminde oldu­
zans'tan beri sahip oldukları özel koşulları tanımış, ancak ğunu belirtmektedir. Aynı eser, s.
bölgenin esas sahibi Osmanlı Devleti olmuştur. Böylece 15.
(2B7) B u topl u l uk varlığını
Galata daha önce de belirtildiği gibi, İstanbul kentinin 1 6B2'ye dek sürdürmüştür. İstan­
Haliç'in öte tarafındaki parçası olarak kalmıştır. bu l/Galata maddesi , a.g.e., s.
1214/146.
(2B8) H. İnalcık, Fatih Sultan
Bölge bu dönemden başlayarak, her mart ayında değişen Mehmet, İstanbul'un Fethi ve İ mpa­
bir voyvoda tarafından yönetilmiştir. Yasal sorunların çö­ ratorluk, Türk Kültürü, sayı: 20,
zümünde Galata kadısından yararlanılmakta, asayiş ve Haziran 1964, s. 13.

emniyet sorunları ise Kaptan-ı Derya yönetiminde, kol­


l uk denilen karakollarca çözümlenmekteydi. Bankalar
Caddesi'nin eski adı olan Voyvoda Caddesi ve yöredeki
Kalyoncu Kulluğu Caddesi'nin a dla rı bu kuru m l ardan
,

kaynaklanmaktadır.<286ı Kiliselerin yönetiminden ise


"Magnifica Communita di Pera" sorumluydu.<287l

Fetih sırasında Galata'nın durumunu gösteren bir harita­


da, limanın hemen ardında kıyı boyunca uzanan, batıda
Azapkapı, doğuda da Tophane ile sınırlanan bir sur çizgi­
si görülmektedir. Bu surlar, Azapkapı ve Tophane'den dö­
nerek batıda Şişhane, doğuda da eski Bitpazarı yöresine
kadar kara surları olarak çıkmakta, Galata Kulesi'ni mer­
kezde bırakmak üzere birleşmekteydiler. Daha önceki bö-
1 ümde de belirtildiği gibi, fetihten sonra, başta Frenkler
o l mak üzere, çok sayıda Batılı tüccarın Galata'ya yerleşti­
�i bilinmektedir. Ayrıca Fatih, bölgenin Türkler tarafın­
dan iskanına da önem vermiştir. Fatih döneminin son yıl­
larında, Galata'da 531 Müslüman hanesine karşı, 592 Hı­
ristiyan (Rum) hane ve 332 Frenk hanesi sayılmıştır.<288>

1 6. yüzyılın ilk yarısında Galata, tarihi yarımadanın kar­


şısında deniz ve kara surlarıyla çevrili bir üçgen alandır.
En üst noktada Galata Kulesi yer almakta ve evler, arala­
rı ndaki dinsel yapılarla bu merkeze doğru yükselmekte­
d i r. Bu dinsel yapılar arasında St. Paulus-San Domenico
K i l isesi, belirgin bir biçimde seçilebilmektedir. Ayrıca
bölge içinde de, bölgeyi üçe ayıran surlar bulunmaktadır. Plan 1 Galata Surları ve ayırdığı
Galata'nın çevresi ise bağlık-bahçeliktir. Matrakçı Na- bölgeler.
PEYRAE = CAlA TA
o 1 303 1 453
DRA WN FRON O FFI C' !A L - PLA NS' O f: THE TO h.1N

fltL L ,,.,, S.,.. T11E'.::, p a/i E


11 J r

<

o
-
- --- -

o A L
G
/

o E . MAMB O U /t Y 1.95/
92 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

suh'un minyatüründen de anlaşıldığı gibi, Fatih'ten son­ (2B9) İstanbul/Galata madde­


ra da Galata surlarının bakımına devam edilmiş, hatta II. si, a.g.e., s. 1214/146.
(290) P. Gyllius, The Antiquiti­
Beyazıt döneminde onarılmıştır. Ancak 16. yüzyıl ortala­ es of Constantinople, London,1729,
rından başlayarak ihmal olunan surlar giderek harap ol­ s. 271 -74'den nakleden E . Ç, Kö­
muş, 18. yüzyılın başından itibaren de üzerlerine ya da mürciyan, a.g.e., s. 244, fasıl VI,
not 36.
yerlerine, devlete verilecek bir bedel karşılığı ev yaptırıl­ (291) Bu konudaki tarihi bilgi­
masına izin verilmiştir.(ıs9) ler zaman zaman 19. yüzyılın ikinci
yarısında Galata-Pera bölgesinde
çıkan yabancı dildeki gazetel � rde
16. yüzyılın ikinci yarısında Galata'yı anlatan P. Gyllius, de yer almaktadır. Örneğin JC, 5
bölgenin sarp bir alanda kurulmuş olmasından dolayı yu­ Kasım I B64'deki gibi.
karılara doğru çıkışta, yer yer basamaklardan yararlanıl­ (292) E. Ç. Kömürciyan, a.g.e.,
s. 245.
dığını yazmakta ve yerleşmenin uzunluğunun genişliği­ (293) Aynı eser.
nin üç misli olduğunu belirtmektedir. Yazar, İmparator (294) N . de Nicolay, Les Navi­
Zenon tarafından koyulan ve Jüstinyen döneminde onay­ gations, Peregrinations et Voyages
Faicts en la Turquie, Envers, 1 577,
lanan bir hükme göre, Galata'da yapılacak yeni evlerde, s. l l B'den nakleden E. Ç. Kömürci­
deniz manzarasının cepheden, ya da yandan kapanması­ yan, a.g.e., s. 245, Fasıl VI, not 36.
nın yasaklandığını, halkın evlerini denizden "en az yüz
kadem" uzakta yapmak zorunda olduklarını vurgula­
maktadır.'290ı Bu önlemler, kentsel düzen açısından önem­
li kararlardır.

Bu dönemde kıyıda iskelelerden başka meyhane, dükkan


ve erzak depoları yer almaktadır. Surlardan denize doğru
açılan altı kapı vardır.<291ı Haliç kıyısındaki yoğunluğa
karşın, yerleşme tepenin zirvesine kadar aynı dolulukta
çıkmamaktadır.<292) P. Gyllius da, Galata Kulesi'nin arka­
sında geniş bir düzlük olduğunu ve burada birkaç evle,
bağlık-bahçelik bir alan yer aldığını, Haliç, Boğaziçi ve
Marmara'ya açılan manzarasıyla bu yerin, "kentin en ho­
şa giden mevkii" olduğunu yazmaktadır.<293ı

Yine aynı yüzyılın ikinci yarısında Galata'yı anlatan N. de


Nicolay, bölgenin surlarla üç kısma ayrıldığını, bir kıs­
mında asıl Perotlar yani Galatalıların, diğer kısımlarında
da Greklerle, Türklerin ve bir miktar da Musevinin yaşa­
dığını yazmaktadır. Evleri "güzel ve kullanışlı" bulmayan
N. de Nicolay, buna karşın bölgenin çeşmelerini övmek­
tedir. Ayrıca tarihi yarımadayla aradaki ulaşım için pere­
mecilerden yararlanıldığını belirtmektedir.'294ı 16. yüzyıl­
da Galata'da nüfusun % 35'inin Türk olduğu buna karşın,
BÖLG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L Lİ K L E R İ 93

%39'unu Rumlar, %22'sini Avrupalılar, %4'ünü de Erme­ (295) H . İnalcık, İ stanb u l ,


nilerin oluşturduğu yazılmaktadır.<295> Encyclopedia o f İslam, cilt: 4, s.
239.
(296) S. Eyice, a .g.e., s. 15.
17. yüzyıl Galata'sı, surlarla belirlenmiş sınırlar içinde ge­ (297) Evliya Çelebi Seyahat­
l işmekte, dışı yine kırsal alan görünümünü sürdürmekte­ namesi, cilt; 1, İstanbul, 1955, s. 78.
(298) P.G. İncicyan, a.g.e., s.
dir. 16.-18. yüzyıllar arasında Türkleştirilmeye çalışılan 100.
yörede, 17. y üzyılda kimi mahallelerin yalnız Türklerden
oluştuğu, buna bağlı olarak da, o kesimlerin bir Türk ken­
ti görünümü yarattıkları bilinmektedir.<206> Bu durum 19.
yüzyıl ortalarına dek sürmüştür. Örneğin 17. yüzyılda Ev­
l iya Çelebi, Galata'da 18 mahalle İslam, 70 mahalle Rum,
3 mahalle Frenk, 2 mahalle Ermeni ve 1 mahalle Musevi
olduğunu belirtmektedir. Ayrıca " . . . cümle üç bin sek.ren
dükkandır. Sekiz çarşı, yağ pazarı, aktarlar vardır. . . On iki
kubbeli kurşun örtülü Fatih Bede.rtanı vardır. . . Dükkan .ra­
hipleri ekseriyetle Rum ve Frenktir. Lakin leb- i deryada . . .
orta hisarda 200 adet kat kat harabathaneler, meygedeler
vardır" diye yazmakta ve kentsel düzenin " . . . Galata'nın
zemini leb-i deryadan rimal canibinde kule kapısına varın ­
caya dek bir saatyokuşyukarı kat kat kargir Cenevizli bina­
larıdır. Şahrahları .ratrançvari tart olunmuş tarik- ı anılan
cümlesi bin yüz altmış sokak addolunm.uştur' şeklinde ta­
n ımlamaktadır. Sur içindeki Voyvoda Yolu, Arap Camisi
Yolu, Harbi Yolu, Kulekapısı Yolu'nun en önemli akslar
o lduğunu ve bölgede bağ-bahçe bulunmadığını belirt­
mektedir.<297>

i ncicyan, 18. yüzyıl Galata'sını betimlerken "Galata, İ.r­


tanbul'un karşısında, yarım milden daha az bir mesafede,
surla çevrili bir kasabadır' diye yazmakta, denize yakın
kısmının düz, iki tarafının yokuş olarak "bir kavis şeklin­
de" olduğunu belirtmektedir. "Şehir eski üslupta yapılmış
birçok kuleleri olan surla çevrilir. Kara tarafında kuru bir
hendek vardır. Sahil kısmında ise, sur dışındaki evler gün ­
den güne o kadar çoğalmıştır ki, bazı yerlerde deniz doldu ­
rulmur ve üzerine binalar yapılmırtır' şeklindeki anlatı­
mıyla dönemin kentsel görünümünü betimlemektedir.<29sı
i ncicyan ayrıca, Galata surları üzerindeki kent kapıların­
dan üçünün kara tarafında, diğer dokuz tanesinin ise sa­
h ilde olduğunu, bölgenin Ermeni, Rum ve Perşembe Pa-
94 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

zarı tarafında da Avrupalılar tarafından iskan edildiğini, (299) Aynı eser, s. 1 0 1 .


bunların yanı sıra bölgede, bir miktar Türk ve Musevinin (300) N . de Nicolay, L e s Navi­
gations ... , s. l l B'den nakleden E . Ç.
de yaşadığını yazmaktadır.<299> Daha sonraki yüzyılda da, Kömürciyan, a.g.e., s. 245.
bölgenin en büyük sorunlarından biri olarak karşılaşılan (301) İ ncicyan, 1. Mahmut dö­
susuzluk, İstanbul tarafından fıçılarla su getirilerek çö­ neminde Bahçeköy taraflarından
bölgeye su getirti ldiğini, ayrıca
zülmeye çalışılmıştır. Ayrıca 16. yüzyılın ikinci yarısında önemli kişilerce görkemli çeşmeler
N. de Nicolay'ın da vurguladığı gibi, bölgede çok sayıda yaptırıldığını yazmakta ve bir-iki ör­
çeşme yapılarak<300> yörenin susuz kalması önlenmeye çalı­ nek vermektedir. P.G. İ ncicyan,
a.g.e., s. 1 0 1 .
şılmıştır. <301> (302) Bu konuda ayrıntılı bilgi
için bkz. Aynı eser, s. 102.
18. yüzyılda bölgenin yönetimi yine her yıl mart ayında (303) Le Bruyn, Voyage au Le­
vanı, Delft 1700, cilt: I, s. 172'den
değişen voyvoda adlı vali tarafından yürütülmektedir.<302> nakleden R. Mantran, 17. Yüzyılın
Galata surlarının ötesinde yapılaşmalar başlamıştır. Gala­ İkinci Yarısında İstanbul, Ankara,
ta-Pera arasındaki bağlantı konusunda Le Bruyn, "Galata 1986, cilt: I, s. 78.
(304) J . P. de Tournefort, Re­
kapısından çıkıldığında, Galata 'dan solda kalan birkaç me­ lation d'un Voyage d u Levanı, Paris
zarlıkla ayrılan Pera'ya gitmek için tırmanmaya başlan­ 1717 cilt: 1, s. 507-508'den nakle­
maktadır' diye yazmakta<303> Tournefort ise bu dönemde den aynı eser.
(305) Peralılar ve orada yer­
Pera'yı "kentin kapısının ötesinde yer alan bir dış mahalle" leşmeye başlayan Hıristiyanlar ta­
olarak nitelemektedir.<30•> 18. yüzyılın başında Pera, Galata rafından sökülen bu bağların yeri­
Kulesi ve surlarının ardında, hala bağlar ve meyve bahçe­ ne, evler ve bahçeler yapılmıştır. Bu
tutum, kısa süre içinde yabancı el­
leriyle kaplı bir alan niteliğindeydi. Bu özellik yöreye çiliklerce de sürdürülmüştür. J . de
"Pera Bağları" adının verilmesine neden olmuştur.<305> Gontaut-Biron, Ambassade en Tur­
quie de Jean de Gontaut-Biron, ba­
ron de Salignac 1605-1610, I, Voya­
19. yüzyılda ise Galata'dan, ardındaki açık alanlara doğru ge iı Constantinople, il, Correspon­
yayılma eğilimi artmıştır. Artık Pera'daki bağlar yerleri­ dance Diplomatique, Relation ine­
ni yeni yapılara bırakırken, Galata da ağırlıklı olarak dite precedee de la vie du baron de
Salignac par Th. De Gontaut-Biron,
Fransız, İngiliz ve İtalyan sanayici ve tüccarlarıyla, bu ül­ Paris 1 888-89, 1 . cilt, s. 91'den nak­
kelerden gelen her türlü malın indirildiği, depolandığı ve leden aynı eser, s. 79.
satıldığı bir alan haline dönüşmüştür.

Gerek Galata, gerekse de Pera, bir ana aks ve ona açılan


sokaklardan oluşmaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısında
önceleri çoğu ahşap olan yapıların yerini, ardı ardına çı­
kan yangınlar sonrası yapılan üç ya da dört katlı, masif
görünümlü taş evler almaktadır. Bu yüzyılın ortalarına
tarihlenen ilk fotoğraflar, özellikle Galata'nın hala yo­
ğun bir ahşap dokuya sahip olduğunu göstermektedir. Pe­
ra'da çoğunluk Avrupalı'dır. Elçilik binaları bölgeye bir
Batı kenti görünümü katmaktadırlar. 19. yüzyılın ikinci
yarısına dek yazarlar Pera'nın bir Avrupa kentinden çok
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 95

bir Fransız kenti olduğunu vurgulamaktadırlar. L . Ena­ (306) L. Enault, Con stant i ­
ult, 1855'lerde Peralı mimarların hayal güçlerini alabildi­ nople et la Turquie, Paris, 1 855, s .
381.
ğine kullanarak yapılara bir İtalyan terası, ya da Paris cep­ (307) E. de Ami cis, İ stanbul
hesi yaptıklarını, hazan her pencereye bir Malta balkonu (1874) . Ankara, 1981, s . 64.
eklediklerini ve büyük bir çeşitlilik oluşturduklarını yaz­
maktadır.'306> Galata ve Pera'ya padişahın olabildiğince
hoşgörülü yaklaştığı, yabancıların gerek dinleri, gerekse
de yaşam biçimleri açısından, rahatlık içinde yaşadıkları
s ı k sık vurgulanmaktadır. Pera Avrupa'nın dükkanı, Ga­
lata ise para makinası olarak görülmektedir.

L 9. yüzyılın Galata'sının kentsel düzeni Pera'dan farklı­


dır. Betimlemelerde Pera'daki lüks yaşam ve görkemli fi­
ziksel ve sosyal çevre, bu bölgede meyhane ve kabarelerle
dolu küçük sokaklar ve içlerinde dolaşan, her milletten
çeşitli insan gruplarına dönüşmektedir. Burada gelecekle
fazla ilgilenmeyen kozmopolit bir topluluk yaşamakta­
d ı r. Bu insanların bir kısmı karanlık işlerle uğraşmakta­
d ır. Galata, polisin bile dikkatli bir biçimde yaklaştığı bir
bölgedir. Dar sokaklarında gün ve gece boyu inanılmaz
bir faaliyet, hareket ve gürültü sürmektedir. Burada he­
men herşey satılmakta, örneğin aynı dükkandan, birbi­
riyle hiç ilgisi olmayan iki farklı ürünü satın almak
mümkün olmaktadır.

E. de Amicis bölgenin, iki yanında meyhane, tatlıcı, ber­


ber, kasap dükkanları, Rum ve Ermeni kahvehaneleri
t ü ccar yazıhaneleri, işyerleri ve külüstür evlerin uzandığı
dar ve dolambaçlı yolları olduğunu, İstanbul'un hemen
t !i m ticaretinin burada yapıldığını yazmaktadır. "Borsa,
ı[ümrük, Avusturya Llyod ve Fransız Mesajeriyazıhaneleri,
kiliseler, manastırlar, hastaneler, mağazalar buradadır. . .
Sokaklarda sarıklarla fesleri görmezseniz, Şark'ta olduğu­
nuza inanamazsınız. Her tarafta Fransızca, İtalyanca ve
Ceneviz dili konuşulur' demekte, ayrıca bir zamanların
Galata'sının artık tamamen yok olduğunu, Cenevizliler­
den ancak kalın duvarlar ve kemerlerle desteklenmiş bir­
kaç eski evle, Voyvoda'nın oturduğu yapıdan başka birşey
kalmadığını, eski Galata evlerinin iki ana aksı açabilmek
için yıkıldığını belirtmektedir.'307>
96 B Ö LG E N İ N K E NTSEL ÖZELLİKLERİ

19. yüzyılda bölge, daha çok liman faaliyetleriyle ilgili iş­ (308) İ. Ortaylı, İstanbu l'da
ler, örneğin yelkenciler çarşısı, gemi donanımına yönelik Yerleşme Düzeninin Evrimi Üzeri­
ne, İ stanbu'dan Sayfalar, İstanbul,
faaliyetler ya da sağlık açısından sakıncalı, tehlikeli iş 1986, s. 206.
kollarının bulunduğu bir alandır.<308> Böylece görüldüğü (309) Bu konuda ilginç bir be­
gibi, 19. yüzyılın Galata'sı, Pera'nın yanında oldukça fark­ timleme için bkz. L. Enault, a.g.e., s.
383, 384.
lı bir ortam sergilemekteydiY09> S. Duhani'nin ifadesiyle (310) S. Duhani, Beyoğlu'nun
burası "eğlenceye düşkün gemicileri ve serseri takımıyla tam Adı Pera İken, İstanbul, 1990, s. 66.
bir liman çevresı"ydi.<3 ıoı (311) Bu konuda bkz. LT, 14
Ağustos 1866.

Buna karşın Pera "aristokrat" bir yerleşmeydi. 26 Ekim


1868 günlü L'I' Gazetesi'nde de tüm dinlenme, eğlence
yerleriyle konutların, elçiliklerin ve çok sayıda önemli
eğitim kurumunun Pera'da yer almasına karşın, ticarete
ve çalışmaya ait tüm aktivitelerin Galata'da olduğu vur­
gulanmaktadır. Gerçi 19. yüzyılın ilk yarısında Pera ol­
dukça sağlıksız ve kötü yapılanmış bir bölge olarak tanı­
tılmış, dar ve dolambaçlı yollarının özellikle yazları çok
pis olduğu belirtilmiştir. Ancak 183l'deki büyük yangın­
dan sonra, bölgenin daha düzenli bir biçimde yeniden ya­
pıldığı, yollarının genişletildiği yazılmaktadır.<31 1>

Bilindiği gibi, 19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu'nun


ekonomik açıdan oldukça sıkıntılı olduğu bir dönemdir.
Bu tarihlerde yabancılar, Levantenler ve azınlıklar, Müs­
lüman kesime oranla daha iyi olanaklar içindeydiler ve
buna bağlı olarak, asıl ağırlıkta oldukları Pera bölgesinde
üst düzeyde bir yaşam biçiminin doğmasına ve bütün 19.
yüzyıl boyunca gelişmesine önemli katkılarda bulunmuş­
lardır. Elçiler ve konsoloslar burada saraylarını ve kançi­
laryalarını inşa ettirmişlerdir.

Bölgenin Lüksemburg Oteli, İngiltere Oteli ve Bizans


Oteli gibi görkemli ve büyük otelleri, her gün sayısız gez­
gini karşılayıp, ağırlamıştır. Burada postanenin bir şubesi
ve telgrafhane vardır. Buharlı gemilerin acentaları yine
Pera'dadır. Fransız ve İtalyan tiyatroları bölgenin merke­
zinde yer alır. Cafe du Luxembourg vb. çok sayıda gör­
kemli kahveyi, Lebon vb. pastaneyi burada bulmak müm­
kündür. Ayrıca Grombach, Demilleville, La Tricoteuse,
Mir gibi ünlü ve zengin çeşitleri olan mağazalarda, Avru-
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 97

p a kentlerinin aynı ayardaki mağazalarında bulunan çe­ (3 12) Pera'yı uzun uzun öven
bir yazı için bkz. L T, 14 Ağustos
şitlerin hemen tümünü görebilmek mümkündür. Zaten
IB66.
bu mağazaların bir kısmı, Batı'daki merkezlerin şubeleri­ (313) Galata yöneticisinin ko­
dir. En ince, en zengin İngiliz ve Fransız mobilya çeşitle­ nağının Voyvoda Sokağı'nda yer al­
dığı bilinmektedir. B u konudaki bir
ri de buradadır. Basımevleri, gazeteler, yayınevleri, ban­
haber için bkz. JC , 14 Ekim 1853.
kerler, avukatlar, doktor muayenehaneleri vb. işyerleri ve (314) B u saatler Üsküdar,
meslek sahipleri yine Gal ata ve Pera'dadır. <112ı Eyüp ve Boğaziçi için ak ş am ü zeri
dört-beşten sonra başlamaktadır.
JC, 4 Nisan 1854.
Ayrıca bu çevreyi tamamlayan varlıklı Levanten ve Hıris­ (315) Örneğin Pera'da 12 Ekim
tiyanların tüm zenginliklerini sergileyen görkemli ko­ 1 856 gecesi yanan bir mahallenin
yeniden imarı konusundaki çalış­
naklar da, Pera Caddesi boyunca ve bu caddeye açılan yan
malar gibi. JC , 1 9 Ocak 1 8 57.
sokaklarda yer almakta ve söz konusu fiziksel çevreye ka­
tı lmaktadırlar.

VI. BELEDİYE DAİRESİ

Daha önce de sözü edildiği gibi, Osmanlılar fetihten son­


ra Galata'nın yönetimini her mart ayında değişen bir
voyvodaya bırakmışlardır. <'"l Bölgenin yasal sorunları ise,
makamı Yeni Cami yakınlarında bulunan Galata Mahke­
mesi'nden bir kadı tarafından çözümlenmekteydi. Bölge­
nin yöneticileri, Galata limanına bağlı olarak çok sayıda
yabancının da gelip gittiği bu yerleşmede, gerekli güven­
l ik ve düzeni sağlamak için önemli çabalarda bulunmak­
t aydılar. Hatta 1854 yılında yönetim tarafından bir duyu­
ru yayınlanmış ve bölge sakinlerinin gün batımından

sonra lambasız dolaşmasının yasak olduğu, akşam saat al­


tı, yediden sonra Galata ve Pera'da dolaşılmaması, ancak
zorunlu hallerde bu saat dışında sokağa çıkıldığında, en
yakın noktadan bir polis ya da asker alınarak, onun eşli­
ğinde dolaşılması gerektiği bildirilmiştir.<31•> Ayrıca bu
koşullara uymayanların, ayrıcalıksız olarak hapse atıla­
cakları da duyurulmuştur. Yine bu yıllarda, Galata ve Pe­
ra'nın imarı konusunda da çabalar gözlenmektedir. Özel­
l ikle yangın sonrası yeniden düzenlenmeye çalışılan ma­
hallelerde sokak döşemesi ve aydınlatma konusunda ge­
rekli yeniliklerin uygulanmasına çalışılmaktadır.<315>

Ancak yine de, başından beri gerek fiziksel, gerekse de


sosyal yapılarıyla Batı Avrupa kentlerine benzeyen Gala-
98 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

ta ve Pera bölgeleri, 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindi­ (3 1 6) Oysa Batı kentlerinde bu
ğinde hala düzenli bir belediye örgütüne sahip değildir.<316> konudaki ilk çabalar, 12. yüzyılda
başlamaktadır. H . Pirenne, Ortaçağ
1 855'de İstanbul Şehremaneti'nin kurulması<31n belediye Kentleri, Kökenleri ve Ticaretin
örgütünün ilk adımı olarak özel önem taşımaktadır. Ar­ Canlanması, İstanbul, 1982, s. 122-
dından 1856'da oluşturulan İntizam-ı Şehir Komisyo­ 1 50.
(3 1 7) Takvim-i Vekayi, 2 Zil­
nu'nun iki yıl süreyle gerçekleştirdiği çalışmalar sonrası hicce 1271, No. 529'dan nakleden
yazılan rapor, kentin istenilen düzeyde bir yerleşme ola­ M . Cezar, a.g.e., s. 145.
bilmesi için yapılması gerekenleri içermekteydi. Kent on­ (3 1 8) Komisyonun 7 üyesi A.
Aile on (Levanten); Revalaki (İngiliz
dört belediye dairesine ayrılmakta ve Beyoğlu-Galata'yı uyru k l u Rum); Ohannes Çarniş
içeren VI. Daire'nin ilk aşamada bu çalışmalara örnek ol­ Efendi (Ermeni) ; A. Kamondo (Mu­
ması düşünülmekteydi. Zaten ömrü ancak iki yıl süren sevi) ; Cezayirlioğlu M ığırdıç Efendi
(Erm e n i) ; Germanos oğl u Yusuf
İntizam-ı Şehir Komisyonu'nu oluşturanların çoğu, Ga­ Sava ve Mehmeh Salih Efendi (Tıb­
lata ve Pera'da oturan, Batı'yı yakından tanıyan ve yaban­ biyenin ilk mezunlarından, yabancı
cı dil bilen azınlıklardı.<31•> dil bilen, komisyunun tek Türk üye­
si) . M . Cezar, a.g.e., s. 147, 148.
(31 9) S. Eyice, Tarih İçinde İs­
İstanbul'un böylesine bölgelere ayrılması, bir anlamda tanbul ve Şehrin Gelişmesi, Atatürk
Paris'in "arrondissemenf'larına öykünen bir düzen oluş­ Konferansları 1 975, Ankara, 1980,
s. 143.
turmaktaydı.<319> Nitekim Osman Nuri, VI. Daire'nin ku­ (320) O. Nuri, Mecelle-İ Umu­
rulmasından söz ederken, "Commission Municipale" öneri­ ru Belediye, 1 , s. 1424'den nakleden
siyle bir "nümune dairesı�' kurulmasına karar verildiğini, S. Denel, Batılılaşma Sürecinde İs­
tanbul'da Tasarım ve Dış Mekan­
bunun da Paris'teki örgüte ve uygulamaya isim olarak larda Değişim ve Nedenleri, İstan­
benzetildiğini belirtmektedir.<320> "Beyoğlu ve Galata Atıncı bul, 1982, s. 15.
Daire-i Belediyesı" 1857 günlü resmi bildiriyle kurulmuş­ (321) VI. Daire sınırları içindeki
ev ve dükkan sayısı 1 860'da 12.000
tur. 14 Şubat 1858'de yayınlanan konuyla ilgili padişah ka­ olarak verilmektedir. JC, 1 5 Haziran
rarında, İstanbul'un ondört belediye dairesine ayrıldığı, 1860.
ancak bu dairelerde yapılacak işlerin hepsine bir anda (322) Takvim-i Vekayi, Selh
Cemaziyelahir 1274, No. 590'dan
başlamanın zor olması nedeniyle, çalışmalara VI. Da­ nakleden M . Cezar, a.g.e., s. 146,
ire'nin örnek oluşturacağı belirtilmektedir. Bu seçimde, 147.
Galata ve Beyoğlu'ndaki yapıların sayısal olarak fazlalı­ (323) Aynı eser.

ğı<321> ve değerliliği, sahiplerinin bu tür uygulamaları ya­


bancı ülkelerde daha önceden görmüş olmaları ve önemi­
ni bilmelerinin etkin olduğu vurgulanarak "Bu örneğin
başarısı, diğerleri için öncü olacaktır' denilmektedir.<322> Bu
belediye dairesi cadde, sokak ve kaldırımları bakımlı hale
getirecek, su yollarını, lağımları düzenleyecek, bölgenin
temizliğini sağlayacaktır. Bu işlerin gerçekleştirilmesinde
gerekli para için özel bir daire oluşturulacak ve bu daire,
belediyeye ayrılan gelirleri toplama konusunda yetkili
olacaktır.<323> VI. Daire Meclisi'ne bölgede on yıl oturmuş,
varlıklı, Batı ile yabancı dil bilgisi ve ticaret yoluyla ilişki-
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 99

d e olan gayrimüslimlerin seçilmesine özen gösterilmiş­ (324) Belediye Meclisi'ni oluş­


tir.<32•ı turanlar tüccar Sava, tiyatrosu Na­
um, tüccar İlyander, Miltiyadi Bey,
Balmumcuzade Salih Efendi, sarraf
1858 yılı başından ikibaren bölgede yayınlanan yabancı Ohannes, Mimar-ı Daire Bilezikçi
dildeki gazetelerde VI. Daire'nin uygulamaları, sürekli Artin, Tabib-i Daire Serviçen ... gibi
kişilerdir. O. Nuri, Mecelle-i Umuru
olarak günü gününe verilmekte, ayrıca zaman zaman Belediye, I, s. 1421'den nakleden S.
beklenenlerin yapılmaması nedeniyle de örgüte eleştiri­ Denel, a.g.e., s. 16. VI Daire Beledi­
ler yağdırılmaktadır. 30 Ocak 1858 günlü J'Cda çıkan bir ye Meclisi, üçte biri üç yılda bir se­
çimle yenilenen 36 üyeden oluş­
haberde, Belediyenin çalışmalarını yoğun bir biçimde maktaydı. M. Cezar, a.g.e., s. 149.
sürdürdüğü, üyelerinden Naum, Bilezikçi ve Eramian'ın (325) Ayrıca çalışmaların çok
VI. Daire'nin bölgesel sorunlarını belirlemekle görevlen­ sistemli bir biçimde sürdürüldüğü,
haftada iki defa toplanıldığı belirtil­
dirildikleri yazılmaktadır.<325ı Özellikle 1858 yılının ikinci mektedir. Ancak IB58'in i l k altı
yarısındn itibaren VI. Daire'nin etkinliği daha fazla hisse­ ayındaki haberlerden, VI. Daire'nin
dilmektedir. Örneğin 1 7 Kasım 1858 günlü ye, Belediye­ etkinliğini belirleyecek ve kararları­
na uygulanabilirlik sağlayacak pa­
nin yolların döşenmesi, aydınlatılması ve genişletilmesi dişah emirlerini beklediği anlaşıl­
konularında "mükemmel" kararlar aldığını ve herkesin maktadır. JC, 12 Haziran 1858.
bu çabaları gönülden desteklediğini belirtmekte, en bü­ (326) JC, 27 Kasım 1858.
(327) JC, 26 Ş ubat 1859.
yük dileğin Pera'nın su sorununa da çözüm getirilmesi (328) JC, 18 Mayıs 1859.
olduğunu ayrıca vurgulamaktadır. Bu arada aynı dönem­ (329) JC, 21 Eylül 1859.
de, bir süredir VI. Daire'nin ilk çalışmalarından örnek
alarak, İstanbul'un diğer bölgelerinde de belediye faali­
yetlerine başlama eğilimlerinin gözlendiği belirtilmekte­
dir.<326'

VI. Daire'nin 1859'daki ilk uygulamaları arasında, Topha­


ne-Karaköy köprüsü ana aksının genişletilmesi çalışma­
ları görülmektedir.<327l Kış aylarında ara verilen çalışmala­
ra, baharla birlikte yeniden başlanmaktadır. Örneğin 1859
Mayıs'ında Petit-Champs'daki (Tepebaşı çevresi) evlerin
önlerinde kaldırım düzenlemeleri yapılmakta, bu bölge­
deki yapıların kanalizasyon sorunlarına çözüm için kap­
lamalar kaldırılmaktadır.<328' Aynı yılın sonbaharında Ka­
raköy Köprüsü ile Voyvodalık arasındaki kaldırım ve ka­
nalizasyon çalışmalarına başlanmıştır. Bu uygulamaların
Avrupa'dakilere uygun bir biçimde gerçekleştirileceği ve
yolun yeniden kaplanacağı belirtilmektedir. Ayrıca bu
bölümün başarılı olması halinde, aynı uygulamanın za­
man yitirilmeden Pera Caddesi boyunca da gerçekleştiri­
leceği haber verilmektedir.<329ı Görüldüğü gibi VI. Daire,
kuruluşunun hemen ardından, tüm İstanbul için örnek
100 BÖLGENİN K E NTSEL ÖZELLİ KLERİ

belediye olma çabaları içindedir. Amaçlanan Galata ve (330) Vak-a N üvis Ahmed Lüt­
Pera'yı, içinde yaşayanlara yaraşır, düzenli ve temiz bir fi Efendi Tarihi, (yay. M. Aktepe) ,
cilt: IX, İstanbul, 1 9B4, s. 159.
hale getirmektir. Bu yıllarda, Mevlevihane ile Galata Ku­ (331) "Mezarlığın eski duvarı
lesi arasındaki aks (Bugünkü Galip Dede Caddesi) üzerin­ yıkılmış ve yol için gerekli genişlik
deki çalışmalar etkin bir biçimde sürdürülmekte, Avrupa mezarlık alanınan alınmıştır. Bu yı­
kım için geceli-gündüzlü çalışıl­
başkentlerinin bakımlı sokaklarındaki yer döşemesi ve makta, yolun bir an önce ulaşıma
yolun iki yan ı n d a ki d ü zen l i kaldırım uygulaması burada açıl ması istenmektedi r . Ö r n eğ i n bir

da gerçekleştirilmektedir. Bunu, Kalyoncu Kulluğu'nu gece büyük serviler sökülmüştür.


Dervişler kendi mezarlarına doku­
Grand-Champs'a (Taksim çevresi) bağlayan yolun tesvi­ n u l masına iti raz etmişler, ancak
yesi, kanalizasyon sorunlarının çözümlenmesi ve yolun belediye tekkeni n giriş cephesinin
döşenmesi çalışmaları izlemektedir. Böylece bu bölgeler­ geniş ve kolay ulaşılabilen bir ana
yola açılacağına kendilerini ikna et­
de oldukça sık tekrarlanan yangınların ulaşımı engelle­ miştir." Bu haber için bkz. JC, 3
yen kalıntı ve yıkıntılarının ayrıca yoldaki engebeler ve Ekim IB59.
tehlikeli çukurların da ortadan kaldırıldığı görülmekte­ (332) J C, 5 Ekim IB59.

dir. 28 Eylül günlü J'Cda, bu yeni yol seviyesine bağlı ola­


rak, bazı evlerin sokak kapılarının zeminden aşağıda kal­
dığı, kısa süre içinde bu evlere yeni kapılar ve giriş düze­
ni yaptırılacağı bildirilmektedir. Ahmed Lütfi Efendi bu
tarihlerde Galata Beyazıt Mahallesi'nde, ulaşımı kolaylaş­
tırmak için sur duvarları içinde bir kapı açılmasına VI.
Daire Belediye Meclisi'nin izin vermesini eleştirmekte,
ayrıca bölgenin pisliğinden yakınarak, "şimdi her hane
müzahrefatını sokağa atıyor. Yaz günleri ta 'af/ünden geçil­
miyor; süpüründüler günlerce meydanda duruyor. . . daha
garibi süpüründü arabası geçmeyen yerlerden de tanzifat
parası alınıyor' diye yazmaktadır.<330>

4 Ekim 1859'da JCdaki bir haberde, bölge sakinlerinin is­


teklerini değerlendirmek üzere VI. Daire'nin Belediye bi­
nası önündeki bir kutuya eksiklerin yazılarak atılmasını
istediği bildirilmekte, bu görüşlerin Belediye Meclisi'nce
değerlendirileceği yazılmaktadır. Bu tür yaklaşımlar, Ba­
tı'da sık rastlanan çağdaş uygulamaların bölgeye aktarıl­
ması çabalarıdır. 1859 yılı sonunda VI. Daire'nin en büyük
icraatı, ileride de görüleceği gibi Petit-Champs Mezarlı­
ğı'nın dörtte üçünü yola katarak Mevlevihane önündeki
aksı genişletmesi'33ı> ve Pera ile Galata arasındaki dik çıkı­
şın eğimini, arabaların çıkışına uygun bir biçimde azalt­
ması çalışmaları olmaktadır.<332> 31 Ekim 1859 tarihli bir
JC haberinde, Tekke ile Tersane (Kasımpaşa) arasındaki
BÖLG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 101

büyük ulaşım aksının açılması sırasında yıkılan mezarlık (333) JC, 25 Kas ı m 1859.
duvarının, yeni düzen içinde sağlam bir biçimde tekrar (334) JC, 6 Şubat 1 860.
(335) JC, 27 Ekim 1860 .
yapıldığı, ayrıca Mevlevihane'nin giriş kapısı karşısında­ (336) Örneği n V. Holos'un VI.
ki duvarlar üzerine Belediyenin iki adet gaz lambası koy­ Oaire'ye 20 yeni ve sağlam kürek
durarak, ortadan kalkan dar ve dolambaçlı yolların yeri­ hediye ettiği yazılmakta ve bunun
diğer zenginler için de iyi b i r örnek
ne gelen bu geniş ve görkemli aksın yapının girişini vur­ olması dilenmektedir. JC, 3 Aralık
gulamasını amaçladığı duyurulmaktadır. Ayrıca Kasım 1860.
l859'da, VI. Daire'nin çalışmalarıyla gerçekleştirilen Ga­ (337) JC, 22 Kas ım 1860.

lata ve Pera planının yayınlandığı görülmektedir.<333>

Ancak kış ayları, yazın iyi havalarından yararlanılarak


tamamlanmaya çalışılan uygulamalara sekte vurmakta­
dır. Yağmur ve kar nedeniyle Pera Caddesi çamurdan ge­
çilmez hale gelmektedir. Örneğin 18 Ocak 1860 günlü
JC'da, bu duruma karşı yoğun çalışmalar başlatıldığı ya­
zılmaktadır. VI. Daire bir taraftan Pera bölgesinde çalışır­
ken, diğer taraftan da Karaköy Köprüsü ile Galata Güm­
rüğü arasındaki ana aksı kapatan niteliksiz yapılar ve ba­
rakaların kaldırılmasına çabalamaktadır.<334> Pera Cadde­
si'nin genişletilmesi ve bölgenin en önemli ve görkemli
aksı olarak vurgulanması, VI. Daire'nin başlıca hedefle­
ri nden biridir. Aynı zamanda, bu ana yolun ışıklandırıl­
ması için havagazı tesisatının yerleştirilmesi çalışmaları
da yoğun bir biçimde sürdürülmektedir.<335> Aynı yılın so­
n una dek bu faaliyetleri izlemek mümkündür. Örneğin
23 Kasım 1860 tarihli bir haberde JC, Voyvoda Cadde­
si'nin Borsa'ya kadar olan kısmının tamamen genişletil­
diğini, Tophane'ye uzanan geniş aksın kaplamasının ye­
n iden döşendiğini ve yakında gazla aydınlatılacağını yaz­
maktadır. Yörenin zenginleri de, bu çalışmalarda Beledi­
yeye katkıda bulunma çabasındadırlar.<336> Yollar�n kulla­
nımında da Belediye, sık sık uyarılar yayınlayarak, eşek
ı rtında mal taşıyan "erekçiler'in herhangi bir kazaya ne­
den olmamak ve düzeni bozmamak için dört ya da beşli
gruplar halinde, birbiri arkasına bağlı bir biçimde dolaş­
maları gerekliliğini duyurmaktadır.cmı

V I . Daire, kentsel imar faaliyetlerinin yanında, belediye


denetimleri de yapmakta ve esnafın nitelikli mal satması­
nı sağlamaya çalışmaktadır. Örneğin Galata'daki kasap-
102 B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ

lar, kalitesiz v e iyi temizlenmemiş e t satmaları nede­ (33B) JC , 21 Şubat 1861.


niyle zaman zaman cezalandırılmakta,<338ı ya da satılan (339) LT, 26 Aralık 1 867.
(340) JC , 9 Mart 1861.
sütlere su karıştırıldığı saptanarak süt satışları yasaklan­ (341) M. Cezar, a.g.e., s . 151,
maktadır. <339ı 152.
(342) Bu konuda bir haber için
bkz. JC , 22 Ağustos 1861.
1861 yılı, kentsel düzen açısandan Belediyenin önemli ça­ (343) Bu konuda çok sayıda
balarda bulunduğu bir yıldır. Özellikle G alata'da yollar habere rastlamak mümkündür. JC ,
genişletilmekte, havagazıyla aydınlatılmakta, eski Cene- 25 Mart 1861 örneği bunlardan biri-
dir.
viz yapıları yıkılmakta ve yerlerine belki daha sağlam ol- (344) JC , 3 Ağustos 1 8 6 1 .
mayan, ancak modern bir mimari sergileyen yapılar ya­
pılmaktadır. Bunlar arasında İngiliz Hükümetince ger­
çekleştirilen, Kuledibi'ndeki İngiliz Kançilaryası, Konso­
losluğu, Postanesi ve Hastanesi'ni içeren gruptan özellik-
le söz edilmektedir. Ayrıca bu çevredeki Maltalılar Soka­
ğı'nın genişletileceği ve burada görkemli kagir yapılar ya­
pılmakta olduğu yazılmaktadır.<3•0ı VI. Daire'nin bunca
uygulama için sürekli para ihtiyacı içinde olduğu bilin­
mektedir. Yapılacak işlere gereken miktarların VI. Daire
sınırları içinde yaşayan halktan hemen toplanması zor ol­
makta, hazine için de bu miktarın yük oluşturacağı dik­
kate alınarak, yörenin zenginlerinden borç alınması dü­
şünülmekte, ancak bu da gerçekleştirilememektedir.<3• 1ı

VI. Daire'nin parasal sıkıntısı ve çözümü için gösterilen


çabalarla ilgili haberlere oldukça sık rastlanmaktadır. Ör­
neğin 25 Mart 1861 günlü YCda, bir bölümü donanmanın
kasasına aktarılan, diğeri ise VI. Daire'ye verilen Karaköy
Köprüsü geçiş ücretinin arttırılması konusunda bir haber
yayınlanmaktadır. Ayrıca zaman zaman VI. Daire'nin
masraflarda kısıntı yapılması amacıyla, bürolarındaki
personelin azıltılması yoluna gittiği de görülmektedir.<3•2>

Yol genişletilmesi, kaldırım ve sokak döşemesi oluşturul­


ması çalışmalarının yanında VI. Daire, sokakların temiz­
liği için de çaba harcamaktadır. Gazete, yöre sakinlerinin
bu konuda Belediyeye yardımcı olması ve çöplerini kapı
önüne belirli saatlerde koymaları konusunda uyarılarda
bulunmaktadır.<3•3ı Ayrıca zaman zaman yolların süpürül­
düğj,i de yazılmaktadır.<34•ı Ancak yine de, sürekli olarak
bölgenin istenilen temizlikte olmamasından yakınılmak-
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 103

tadır. Örneğin 6 Eylül 1 8 6 1 günlü JCda V I . Daire'nin ye­ (345) JC, 1 0 E k i m I B 6 1 .


terince faal olmadığı belirtilmekte, aylardır kent düzeni­ (346) Bu konuda bir yazı için
bkz. JC, 1 9 Mart 1 8 62.
ne dair hiçbir işin yürümediği, oysa Galata ve Pera'da ya­ (347) Pera ve Galata'daki ana
şayanların bu işler için Belediyeye para ödedikleri vurgu­ yolların yeniden kaplanmasıyla ilgili
lanarak, en azından sokakların aydınlatılması, temizlen­ olarak ihale açıldığı haberi için bkz.
JC, 28 Mayıs 1862.
mesi ve onaralması gerektiği hatırlatılmaktadır. 1861 yılı­
nın son ayları, bu tür yazıların sık sık tekrarlandığı bir
dönemdir. Söz konusu haberlerden anlaşılacağı üzere,
özellikle bu yılın ikinci yarısında bölgedeki çok sayıda so­
kak, ulaşım açısından son derece elverişsiz hale gelmiştir.
Bu aksak durumu büyük ölçüde kış aylarının kötü hava
koşulları daha da çekilmez yapmaktadır.<345'

1862 yılı, bunca eleştiriden sonra VI. Daire'nin yeniden


kentsel düzeni kurma ve sürdürme çal ı şmal arıyla başl a­
maktadır. 18 Şubat 1862 günlü JCda VI. Daire'nin 9 mad­
delik bir karar duyurusu yer almaktadır. Buna göre, yol­
larda ulaşımı engelleyen hiçbir şey bulunmaması, dükkan
sahiplerinin kaldırım ve yolları işgal etmemeleri, yalnız
kahvehane ve tavernaların, özel izin almak koşuluyla, ön­
lerine sandalye, masa ve tabure koyabilecekleri, bildiril­
mektedir. Ayrıca yapı sahipleri ve mimarların yollara in­
şaat malzemeleri, toprak vb. yığamayacakları, bölgenin
ana yollarında odun kesimini ve ulaşımı engelleyecek
araba, at vd. taşıma araçlarının durmasının, ana yol vd.
yolların toprağının veya döşemesinin kaldırılmasının ke­
sinlikle yasak olduğu, bu işleri gerçekleştirmenin yalnız
VI. Daire'nin sorumluluğunda bulunduğu duyurulmak­
tadır. Ancak her seferinde olduğu gibi, belediyenin çaba­
ları düzen sağlamakta yetersiz kalmaktadır. Pera Caddesi
dışında, bölgenin tüm sokakları ışıksız ve kaplamasızdır.
l lk yağmurlarla ulaşım altüst olmaktadır. Bazı sokaklarda
başlayan ancak bitirilemeyen çalışmalar, toz ve çamur
açısından inanılmaz görünümler yaratmaktadır. Bu du­
rumda, belediyeye belki de bir sezonda bitirilemeyecek iş­
lere hiç başlamamasının daha iyi olacağı hatırlatılmakta­
dır.<346' Bu eleştirilerle hızlanan VI. Daire, bahar gelir gel­
mez yeniden imar faaliyetlerine başlamaktadır.'347' Bu ça­
l ışmalar 1863 ve 1864 yıllarında, aralıklarla da olsa, sür­
mektedir. 1864'de bir taraftan Pera'daki yolların, özellik-
1 04 BÖLG E N İ N K E NTSEL ÖZELLİKLERİ

le de Tepebaşı aksının yeniden kaplanması çalışmaları ya­ (348) JC , 4 ve 6 Mayıs 1 864.


pılırken, diğer yandan Pangaltı Caddesi'nin açılma ve dü­ (349) JC , 1 Temmuz 1 864.
(350) JC , 2 Ağustos 1864.
zenlenmesi sağlanmaktadır.°48ı 1864 yazında Taksim do­ (351) JC , 20 Ağustos 1864.
laylarında yolların onarıldığı ve döşemelerin yenilendiği (352) Bu konuda bir haber için
bkz. JC , 26 Eylül 1864.
görülmektedir. Haberlerden, Taksim'le Pangaltı arasın­
(353) Aynalı Çeşme bölgesin­
daki aksın düzleştirildiği, Pera Caddesi'nin en dar yerle­ deki sokakların durumu için bkz.
rinden biri olan St. Pet er sbo u rg Kahvehanesi'nin bulun­ J C , 1 8 Ekim 1864.

duğu yerin açıldığı öğrenilmektedir. <349ı

Aynı yıl, sıcak yaz aylarında önemli bir belediye faaliyeti


olarak, VI. Daire'nin tozlu Pera Caddesi'ni sulattığı göz­
lenmektedir. <350' Yine yaz mevsimi yıkım ve yapımla ilgili
çalışmaların yoğun bir biçimde sürdürüldüğü dönemdir.
Örneğin 1864 ağustosunda Pera'yla Tatavla (Kurtuluş)
arasındaki dar vadide yer alan ve yeterince sağl am ol m a­
yan evlerin yıkıldığı, yerlerine yeni yüksek yapıların ya­
pımı konusunda girişimlerde bulunulduğu söylenmekte­
dir. <3" l 21 Eylül 1864 günlü YC'da çıkan bir haberden, VI.
Daire sınırları içindeki çeşitli noktalarda yol yapım çalış­
malarının hızlı bir biçimde sürdürüldüğü, bu kapsamda
Aynalı Çeşme Sokağı'nın tanınmayacak bir şekilde yeni­
lenmesine çalışıldığı anlaşılmaktadır. Söz konusunu yol
genişletilmiş, üzerindeki ahşap evlerin büyük bir kısmı
yıkılarak, yeni ve modern görünüşlü yapılar yapılmıştır.
Sarımsaklı Sokak'taki sağlam olmayan yapılar temizlene­
rek, Tatavla vadisine dek uzanan bu yolda iki sıralı yeni
yapı yapılması kararlaştırılmıştır. Ayrıca bazı sokaklarda
yeniden yol kaplanması, drenaj ve aydınlatma çalışmala­
rı sürdürülmektedir.

Ancak yine de VI. Daire zaman zaman ağır eleştirilerle


karşılaşmaktadır. Bunların başında can güvenliği açısın­
dan çok tehlikeli durumfar yaratan, yollarda açık bırakıl­
mış çukurlar, tamamlanmamış tesviye çalışmaları, hen­
dekler vb. düzensizlikler gelmektedir.<352' (Resim 16) Eleşti­
riler bazen yapılanların övgüsüyle başlamakta, ardından
yapılması gerekenler konusunda uyarılarla sürmektedir.
Özellikle yaklaşmakta olan kış mevsimi ve yağışlar, bu ça-
lışmaları yarım bırakacak ve yukarda sözü edilen sokak- Resim 16 Galata Surları ve hendek­
lar, daha kötü bir görünüme bürünecektir.<353> VI. Daire ıer.
106 B Ö L G E N İ N K E NTSEL ÖZELLİ K L E R İ

gerek b u uyarıları gözönüne alarak, gerekse d e kendi pro­ (354) JC, 1 Ekim 1864.
gramı uyarınca ivedilikle ele alınması gereken konuları (355) JC, 1 Aralık 1864.
(356) JC, 9 Aralık 1864.
değerlendirerek, çalışmalarını sürdürmektedir. Örneğin (357) Bu konuda bir haber için
bölge sınırları içinde tehlike oluşturan yapılar belirlene­ bkz. JC. 4 Şubat 1 865.
rek mal sahiplerinden bu yapılarını ivedilikle yıkmaları
istenmekte, verilen süre içinde bu işlem yapılmadığı tak­
dirde, kendilerinin belediye olarak girişimde bulunacak­
ları bildirilmektedir. 30 Kasım 1864 günlü JCda konuda
Pera'dan onsekiz, Galata'dan yedi yapının adresi verile­
rek, uyarıda bulunulmaktadır. 1864 yılının sonlarında, yi­
ne Pera Caddesi'nin genişletilmesi çalışmalarında bulu­
nulduğu görülmektedir. Bu amaçla Ağa Camii'nin çevre
duvarı yıkılmıştır.<35•> Genişletilen bu ana aksların ulaşım
açısından da daima açık bırakılması konusunda belediye­
nin, daha önce de değinildiği gibi, yayınladığı duyurular
ve aldığı önlemlerle olabildiğince titiz davrandığı görül­
mektedir. Bu konuda 8 Aralık 1864 günlü JCda, özellikle
tiyatro çıkışlarında araba, tahtırevan ve atların yolu ka­
patmalarının, belediye görevlilerince engellenmesinden
övgüyle söz edilmektedir. Kış aylarında yolları kaplayan
ve kapatan çamur yığınlarının önlenmesi amacıyla, yol­
ların süpürülmesi konusunda yöntemler araştırıldığı da
gözlenmektedir. Bu konuda gazetenin belediyeye görüş
verdiği ve Paris'te Carrousel Meydanı'nın temizlenmesin­
de uygulanan yöntemin, burada da denenebileceğini
önerdiği görülmektedir. <35sı

1 865 yılı başında Ceride-i Havadis Gazetesi'nin VI. Da­


ire'yi, Petit-Champs Mezarlığı'na yeni bir duvar çeker­
ken, çok sayıda mezar taşını duvar örgüsünde kullandığı
ve müslümanlar açısından özel önem taşıyan servileri
söktürdüğünü yazarak, eleştirdiği gözlenmektedir.<356' VI.
Daire de, bu eleştirileri çok yerinde bulmakta ve bunların
bilgisi dışında yapıldığını belirterek, tekrarlanmaması
konusunda sert emirler verildiğini duyurmaktadır.<357>

1864 yılında VI. Daire'nin en önemli uygulaması Galata


surlarının yıkımı olmuştur. Bölgenin yeniden düzenlen­
mesi sırasında girişilen bu çalışma, Galata'nın Cenevizli­
lerden 19. yüzyılın ikinci yarısına dek ayakta kalabilmiş
BÖLG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 107

o lan, e n özgün tarihi belge değerinin ortadan kalkmasına (358) VI. Daire'nin çabalarıyla,
neden olmuştur. 1864-65 yıllarında Server Efendi başkan- Petit-Champs Mezarlığı'nın bu böl­
ge sınırları içinde kalan kısmı ol­
1 ığındaki VI. Daire �elediye Meclisi kararıyla yıkımı ke­ dukça yüksek bir duvarla sınırlan­
sinleşen Galata surlarının ortadan kaldırılmasından son- dırılmıştır. Ancak Kasım paşa tarafı-
ra elde edilen arsal.arın satışıyla oluşacak paranın, Ayasof- nın tamamen açık olduğu belirtil­
mektedir. JC, 3 Mart 1865.
ya'nın arkasında yapılan Darülfünun binasının inşaatın­ (359) Vak-a Nüvis Ahmed Lüt­
da kullanılması düşünülmüştür."'8' Bölgenin böy lesine fi Efendi Tarihi, cilt: X, İstanbul,
önemli bir tarihi özelliğinin yok edilmesi, dönemin ta­ 1988, s. 132.
(360) Aynı eser, cilt: XI, İstan­
ri hçisi Ahmed Lütfi Efendi'yi çileden çıkartmakta ve ese­ bul, 1989, s. 9 1 .
rinde " . . . İstanbul gibi bir şehr- i şehrin ve Galata cihetinin (361) M. Cezar, a.g. e., s. 29.
dahi surlarıyla kapularını kaldırmak ma'kül olamaz. Bu ka­ (362) JC, 1 Haziran 1865.

dar bin senelerden berü mevcud olan o kar- ı kadim kule ve


kapılarını edna birfaideye karşı mahvetmek layık değildı''
şeklinde yakınmasına neden olmaktadır.<359ı Yazarın bir­
kaç yıl sonra, yine devam eden yıkım çalışmaları ve sur­
lardan boşalan alanların satışa çıkarılmasına karşı tepki­
leri sürmektedir. Bu konuda Ahmed Lütfi Tarihi'nin
1 867-68 yıllarını içeren bölümünde "'J'e'essüf' başlığı al­
t ı nda yazar, surların (gerek İstanbul, gerekse de Galata)
yı kılarak, yerlerinin satışa çıkarılmasını şiddetle eleştir­
mekte ve "İstanbul ve Galata'nın nikat-mühimmesi kapısız
Osmanlı gibi, kapı bacadan hali kalması mahzuruna karşı,
bir takım esbab- ı mücibe- i ebleh-firibane ve mügalata - i
kazibane tertibiyle dehan - ı ahaliye sed çekildi. İşte böyle
merkez - i devletde İstanbul gibi bir Ma'mure-i nadirenin
kapıları yıkılıp, kaldırılmakla uğraşılırken . . . " demekte-
dir."60'

7 Şubat 1865 günlü JCda, kentsel düzenleme çalışmaları­


n ı n tamamlanması için Mumhane ve Kömürcü Sokak­
lardaki birkaç evin yıkıldığı yazılmaktadır. 1865'de yine
yol yapımı ve kanalizasyon çalışmaları sürmektedir.<361'
Örneğin Pera Caddesi üzerinde iki-üç eski dükkanın yı­
k ı ldığı ve kagir olarak yeniden inşa edildiği, İngiliz Sarı­
y ı'nın duvarı boyunca uzanan Deve Sokağı'nın kaplandı­
Aı ve açık olan kısmının sağlam bir parmaklıkla sınırlan­
d ı rıldığı yazılmaktadır.<362' VI. Daire'nin, bölge sakinleri­
n i n dinlenme olanaklarını düşünmesi gerekliliği de vur­
gulanmakta, bir yandan buradaki tiyatroların mali ola­
naksızlık içinde olduğu ve yardım gerektiği belirtilirken,
108 BÖLGEN İ N KENTSEL ÖZELLİKLERİ

öte yandan d a bölgenin halka açık bir yeşil alana ihtiyacı (363) JC. 1 7 Mart 1 865. Gala­
olduğu ve bu nedenle ivedilikle Tepebaşı Bahçesi'nin açıl­ ta'da Yorgancılar Sokağı'nın geniş­
letilmesi için oradaki dükkanların
ması gerektiği hatırlatılmaktadır.<363> yıkıldığı bildirilmekte, Tophane böl­
gesinin de büyük bir bölümünün
1865-66 yıllarında VI. Daire, Galata ve Pera bölgesindeki yeni bir plan uyarınca düzenlenme­
si konusunda çalışmalar yapıldığı
ahşap dükkan ve evlerin yıkılıp, yerlerine sağlam, kagir yazılmaktadır. JC, 21 Mart 1865.
örneklerin yapımı konusunda çalışmalarda bulunmakta­ (364) JC, 24 Şubat 1865.
dır<36•> (Resim 17). Özellikle Galata Kulesi ve çevresindeki (365) Bu konuda bir haber için
bkz. JC, 8 Şubat 1865.
ahşap yapılarla ilgili çok sayıda habere rastlanmakta­ (366) JC, 28 Şubat 1865.
dır.<36sı Bugünkü Galipdede Caddesi'nin çevresinde gelişen (367) LT, 21 Temmuz 1866.
ve adını Galata Mevlevihanesi'nden alan Tekke Mahalle­ (368) LT, 7 Ağustos 1866.

si'nin büyük bir bölümü ahşaptır.<366> Aynı şekilde Galata


Kulesi'nden Tophane'ye doğru uzanan yolun bir kenarı
da ahşap yapılardan oluşmaktadır ve bunlar, VI. Daire'nin
etkisiyle giderek yerlerini modern, kagir yapılara bırak­
maktadır. 1866 yılında kapatılan Ceneviz hendeklerinin
Üzerlerine büyük boyutlu yeni yapılar yapılmakta ve bun­
ların temellerinin de, bu alanın çoğunlukla toprak dolgu
olması nedeniyle, çok derin ve sağlam bir biçimde gerçek­
leşmesine çalışıldığı yazılmaktadır.<367>

Gazetelerde, sürekli olarak VI. Daire'nin kapatılan hen­


deklerin yerinden elde edilen arsaları yapılaşmaya açmak
· üzere satışa çıkardığını ilan eden yazılar yayınlanmakta­
dır.<368> Böylece 1866'dan itibaren, Galata'da hendeklerin
yerini alan bu kesimin dolmaya başladığı görülmektedir.

Galata'da surların yıkımı ve hendeklerin doldurulması


sonucu ortaya çıkan parsellerin satışıyla rant elde etme
düşüncesi, Avrupa'daki benzer yaklaşımların Osmanlı
Levanten ve gayri müslimieri tarafından çok yakından
izlenerek uygulamaya sokulduğunu göstermektedir. Batı­
da bu tür uygulamanın en ünlü örneği, Viyana'da 1857-59
yılları arasında gerçekleştirilen sur yıkımı ve hendeklerin
doldurulmasıdır. Bu tarihe kadar Orta-Çağ surları içine
sıkışıp kalmış olan Viyana'nın tarihi çekirdeği, böylece
yıkım ve dolgu alanının üzerine yapılan "Ring Strasse'' ile
çevrelenmiş, geniş bulvarın iki tarafında kalan parselle­
rin satışı sonucu elde edilen gelirle, cadde üzerinde eğitim Resim 17 Yıkılan sur duvarları, ah­
ve kültür amaçlı büyük prestij yapıları inşa edilmiş ve sa- şap evler ve yeni kagir örnekler.
110 B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ

tılan yerlerde ise, gösterişli 1 9 . yüzyıl apartmanları yük­ (369) Vak-a Nüvis Ahmed Lüt­
selmiştir. Ahmet Lütfi Efendi, Galata'da gerçekleştirilen fi Efendi Tari hi, cilt: XI, İstan­
bul,19B9, s. 91.
sur yıkımının tarihi yarımada için de düşünüldüğünü ve (370) Bu arada Galata ve Pe­
Bahçekapı çevresinde uygulamaya sokulduğunu, eleştirel ra'nın arka sokaklarındaki kirlilik,
bir üslupla ve asıl amacın rant elde etmek olduğunu vur­ toz ve pislikten sık sık yakınılmak­
tadır. LT, 26 Şubat IB66.
gulayarak anlatmaktadır: "Bedavadan çok irad usulü ta ­ (371) Makadam, kırmataş dö­
ma'iyle İstanbul Suru'nun ba'zı tarafları ve kapıları yıkılıp, şenip, üzerinden silindir geçirilerek
kaldırılıp, satılmağa terebbüs olundu. Şöyle ki; en evvel İs­ yapılan yoldur.
(372) LT, 20 Ağustos IB67.
tanbul'un rah-damarı mesabesinde olan bağçe-kapısı 'nın (373) Örneğin 24 Ekim IB67'de
hedmiyle iki tarafında hasıl olan kal'a duvarlarının enka­ LT'de, yol kaplanması konusunda
zıyla zeminlerinin müzayedesine rüru' olundu. Bu terebbü­ VI. Oaire tarafından verilen bir iha­
le duyurusuna rastlanmaktadır. Yi­
sün kapısı bervech- i muharrer ihtida Bağçe Kapısı'ndan ne bir ilandan, haftada iki kez top­
açılarak diğer kapılara ve Galata tarafına dahi hemence si­ lanan Belediye Meclisi'nin pazarte­
rayetle, bunlardan hasıl olacakyeryıkıntısı ki, Kule-i zemin si günleri sadece iç sorunlarla ilgi­
leneceği, çarşamba toplantılarının
hasılatı namı verilmir idi, bu hasılat, Hüda'ya emanet olan ise halkın sorunlarına ayrılacağı
Şehr-emaneti'ne tagsib edildi. . "<'369>
. belirtilmektedir. LT, 2 Kasım 1867.
(374) LT, 23 Aralık 1867.

1866'da Pera Caddesi'nin bir bölümü yeniden onarılmak­


tadır.'3'0> Bu çalışmaların, her kış sezonu öncesi tekrarlanır
hale geldiği görülmektedir. 10 Eylül 1866 günlü LT, yol
döşemesinde Kullanılan küçük taşların düşük kalitede ol­
masının, ilk yağmurlarla yolun bozulmasına neden oldu­
ğunu belirtmekte ve VI. Daire'ye uyarıda bulunmaktadır.

1867'de VI. Daire'yi oluşturan otuz altı kişilik grubun söz


verdikleri çok sayıda uygulamayı henüz gerçekleştireme­
dikleri vurgulanmakta, bu işler arasında Galata'ya inen
merdivenlerin araba yoluna dönüştürülmesi, (Resim 18)
yolların genişletilmesi, Salıpazarı-Karaköy arasındaki
yolun açılması, küçük taşlardan oluşan yol kaplamala­
rının makadama<371> dönüştürülmesi, bölgedeki su sorunu­
nun çözülmesi gibi öncelikle gerekli görülen çalışmalar
sayılmaktadır.'312> Daha önce de vurgulandığı gibi bu
yazılar belediyenin etkinliklerini hızlandırmakta, sözü
edilen eksikliklerin bir kısmının giderilmesi konusunda
girişimlerde bulunulmaktadır.<373> 1867 yılı sonunda,
Tophane Caddesi üzerinde temizlenen ahşap dükkanların
yerine kagirlerinin yapıldığı ve kiraya verilmeye hazır
olduğu ilan edilmektedir.'31•> 1868 yılı başında, Pera Cad-
desi'nin Ağa Camii-Taksim arasındaki kısma kaldırım Resim 1 8 Yüksek Kaldırım.
1 12 BÖLGENİN K ENTSEL ÖZELLİKLERİ

yapımı i ş i ihaleye çıkarılmaktadır.CJ7Sl B u duyurunun (375) Bu konudaki ilan için


ardından da vergilerle ilgili bir ilan gözlenmektedir. Bu­ bkz. LT, 3 Ocak 1868. Ayrıca Tak­
sim Kışlası'nın yolunun taş döşen­
rada bölgedeki yapı sahiplerinin emlak vergilerine yöne­ mesi konusunda bir ihale duyurusu
lik itirazları konusunda dört maddelik bir duyuru söz ilanı için bkz. LT, 5 Şubat 1 868. Ay­
konusudur.<31•> Bu duyurular, bölgedeki düzenin belirli n ı konuda çalışmaların başladığını
bildiren bir haber için bkz. LT, 6
bir sistem içinde yürütülmeye çalışıldığını kanıtlamak­ Mart 1868.
tadır. (376) Bu konuda ayrıntılı bilgi
için bkz. L T, 30 Ocak 1868.
(377) L T, 14 Şubat 1868.
Yine 1868 yılı başlarında VI. Daire'nin ulaşımla ilgili (378) LT, 18 Mart 1868.
önemli kararlar alarak, ilan ettiği görülmektedir. Buna
göre, belediyenin belirlediği yerler dışında kahve, tiyatro
ve diğer kamu kuruluşları önünde tahtırevan bırakılması
yasaklanmakta, tüm tahrırevan taşıyıcılarının bir kahya­
nın başkanlığında toplanması koşulu getirilmektedir.
Bundan böyle tahtırevanlar numaralandırı l acak ve taşı­
ma ücretleri belirlenecektir. Her tahtırevan sahibinin ya­
nında bu resmi ücret listesi bulundurması ve sorulduğun­
da göstermesi zorunlu hale getirilmektedir. bu listeye gö­
re en düşük ücret 10 parayla Galata-Tophane arasındadır.
Karaköy Köprüsü-Pangaltı arası 20 para olarak en uzun
ve dolayısıyla en pahalı mesafeyi oluşturmaktadır. Önem­
li aktivitelerin yer aldığı Pera bölgesi de, tiyatroya gidiş­
dönüş 15 para ve baloya gidiş-dönüş 20 para olarak belir­
lenen ücretleriyle, listede yer almaktadır.<377l

VI. Daire'nin gerçekleştirmeye çalıştığı uygulamalara


karşın, bütçesi sürekli olarak yetersiz kalmaktadır. Örne­
ğin 18 Mart 1868 günlü bir toplantıda, aylık kamu aydın­
latma giderleri olarak 42.000 para/ay, yol ve kanalizasyon
bakımı olarak 280.000 para/ay, diğer masraflar ve Beledi­
ye Binası'nın kirası olarak 65.000 para/ay şeklinde bir dö­
küm yapılarak ilan edilmekte, buna karşın daha konforlu
ve VI. Daire'ye layık yeni bir belediye binasının yapımı
için, 1868 bütçesine 200.000 para koyulması gerektiği
vurgulanmaktadır.<378> Bu haberden yaklaşık bir yıl sonra
da 24 Haziran 1869 günlü L Tde, Vl. Daire Belediye Bina­
sı'nın ihalesi konusunda bir duyuru çıkmaktadır.

Yine bu yıl süresince Galata Kulesi çevresinde yapılaşma­


ya açık arsa ilanlarına sık rastlanmaktadır. Örneğin çoğu
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ . 113

Şehsuvar Camii yakınındaki Hendek Sokak, Karanfil So­ (379) B u duyuruların tarihleri
kak, İskender Sokak, üzerinde yer alan arsaların duyuru­ ve arsa alanları sırasıyla : Hendek
Sokak, 62 arşın kare/LT, 6 Ekim
l arı çıkmaktadır.<319ı Aynı durum 1869'da da sürmekte­ 1868; Hendek Sokak, 1235 arşın
d ir.<380l Böylece bu yıllarda Galata Kulesi'nin yakın çevre­ kare/LT, 1 5 Ekim 1868; H endek So­
s i nde, çoğu eski hendeklerin kapatılan yerlerinde, ya da kak (Şişhane'ye yakın kesimi), 180
arşın kare/ LT, 21 Ekim 1 8 68; Şeh­
•ski ahşap evlerden temizlenen arsalar üzerinde olmak suvar Camisi yakınında Karanfil
üt.ere, yüksek, kagir, modern yapılaşma faaliyetlerinin Sokak, 282 arşın kare/ L T, 7 Kasım
yoğun olduğu anlaşılmaktadır. VI. Daire, 1868'de bölge 1 868; Hendek Sokak (Şehsuvar
Camisi'ne yakın kesimi), 450 arşın
içinde kalan belirsiz arsaların mal sahipleri tarafından kare/ LT, 9 Aralık IB68.
d uvarlarla çevrilerek düzenli bir hale getirilmesini iste­ ( 380) Hendek Sokak, 278 ve
mekte, sahipleri yapmadığı takdirde bu uygulamanın be­ 160 arşın kare/ LT, 16 Mart 1869; İs­
kender Sokak, köşe başı 140 arşın
lediyece yapılıp, parasının mal sahiplerinden fazlasıyla kare/ LT, 24 Mart IB69.
t a hsil edileceğini duyurmaktadırpsı ı Amaçlanan, bölge­ (381 ) LT, 19 Kasım 1 868.
n i n bakımlı bir hale getirilmesidir.
(382) LT, 24 Aralık 1 868.
( 383) LT, 22 Ekim 1868; !..T,
20 Mayıs 1869.
Y apıların dış görünümlerindeki belediyeyi ilgilendiren ( 384) örneğin 23 Eylül 1 870
ı il rden uyarılar da yine yapı cephelerinde ortak, düzenli tarihli Ll'deki on kişilik Belediye
Meclisi üye dökümü içinde, yalnız
ve güven veren bir genel görünüşün sağlanması yönünde­ üçünün Türk olduğu gözlenmekte­
d i r. 1 Aralık 1868 günlü L 'I'de çıkan bir belediye ilanında, dir. 1871 yılı sonunda Daire Başkan­
ııı ralanan 6 madde içinde, balkon, duvar ve çıkmalar üze­
lığı'na Muhtar Bey adlı bir Türk'ün
atandığı öğre n i l m ektedir. L T, 6
ri ne saksı vb. birşey koyulmaması, yollar üzerindeki yağ­
Aralık 1871.
ın ur borularının toprağa kadar indirilmesi, soba boruları­ (385) Üç kişilik mahkeme he­
n ı n duvarlara sağlam bir biçimde bağlanması, kepenk, yetinin varlığı 1919 yılına dek sür­
müştür. M . Cezar, a.g.e., s. 1 52.
kapı ve pencerelerin sağlam ve bakımlı tutulması gibi
uyarılar yer almakta, bunların ilandan itibaren 8 günlük
�ü re içinde gerçekleştirmeyenlerden ceza kesileceği bildi­
r i l mektedir. 1868 yılı sonunda Galata'yla Pera arasını, di-
e r bir deyişle limanla üst kesimde kalan Pera tepesinin
doruğundaki bölgenin arasını bağlayan yeni bir araba yo­
l u nun açılması çalışmalarına başlanmaktadır.<382> 1868 ve
1 869 yıllarında VI. Daire Başkanlığı'nın Selahaddin Bey
ve Salih Bey adlı iki Türk tarafından yürütüldüğü görül-
1 11ektedir.<383ı Ancak daha önce de sözü edildiği gibi, kuru­
l uşundan beri Belediye Meclisi'nin oluşturanlarda ağırlık
hep levanten ve azınlıklardadır.<384l

1 871 yılında
VI. Belediye Dairesi içinde, giderek büyük so­
ıu n olmaya başlayan bina ve kira davalarına bakacak olan
lıir Sulh Mahkemesi kurulmuştur.<385l Bu dönemde beledi­
y tarafından Meclis-i Tanzimat kararıyla ilk kez kamu-
1 14 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

laştırma çalışmalarına başlandığı görülmekte v e kararın (386) M. Cezar, a.g.e., s. 153.


nedeni . . . Belediye Meclisi'nin kararında belirtildiği üzere,
"
(387) Örneği n L T, 2 1 Ocak
1 871'de olduğu gibi.
şehirlerde sokakların genişletilip düzeltilmesinden amaç, sa­ (388) LT, 2 Eylül 1871.
dece şehri güzelleştirmek değil, sağlık ve zabıtanın da yara­ (389) LT, 27 ve 30 Ekim 1871.
rına bir işyapmaktadır. Söz konusu sokaklar güneş görmez, (390) Toplama 1 0 kapsam lı
maddeden ol uşan duyuru için bkz.
bir hava almaz durumdadır. Üstelik bu küçük sokaklarfesat LT, 3 Mart 1871.
ocağı, hırsızyatağı durumundadır. . . " şeklinde belirtilmek­ (391) LT, 1 8 Kasım 1871.
tedir.<386ı

1871 yılında da zaman zaman VI. Daire'nin yollara taş dö­


şemesi, bozulanların onarılması ve bölgenin temizliği ko­
nusunda eleştiriler aldığı görülmektedir.<38'ı Bir haberde
bu dairenin, yoğun nüfusa sahip bir alana hizmet ver­
mesinin zorluğu nedeniyle ikiye ayrılacağı, birinin Pera,
diğerinin de Galata ile ilgileneceği ve böylece başkentin
on dört yerine, on beş belediyeden oluşacağı bildirilmek­
tedir.<388ı Bazen de bu belediyenin kaldırılacağı haberleri
çıkmakta, ancak hemen ardından yalanlanmaktadır.<389ı

Yine 1871 yılında, VI. Daire'nin yolların ulaşıma açık ve


düzenli kullanımı konusundaki uyarılarıyla karşılaşıl­
maktadır. Bu uyarılarda, Mahmudiye Sokağı'nın Kara­
köy-Azapkapı, Topçular Sokağı'nın Karaköy-Tophane ve
Pera Caddesi'nin Tekke-Taksim arasındaki kesimlerinde
at sahiplerinin, ya da araba kullananların, atlarıyla tırıs
gitmeleri istenmekte ; kamçılarını şaklatmaları, bütün
bölge içinde atlarını dörtnala sürmeleri, Pera Caddesi
üzerindeki sıkışık noktalarda atlarını ya da arabalarını bı­
rakmaları, yıkama ya da temizlemeleri, ayrıca Mahmudi­
ye-Topçular-Karaköy Yüksek Kaldırım Sokaklarıyla Pera
Caddesi üzerinden kömür, ahşap, taş vb. hacimli yük taşı­
yan hayvanların geçişleri yasaklanmaktadır.<390ı

Bu yıl içinde VI. Daire, Galata Kulesi'nin yakınındaki Be­


lediye Hastanesi'nin duvarı boyunca uzanan yolun geniş­
letilmesi çalışmalarıyla da uğraşmaktadır. Bu amaçla, es­
ki ve oldukça harap olan bazı yapıların yıkıldığı öğrenil­
mektedir. Aynı yıkım ve yol açma çalışmalarının, Gala­
ta'daki dar ve pis, küçük sokaklarda da gerçekleştirilmesi
gerektiği vurgulanmaktadır. <39ıı
H Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 115

1 872 yılında belediye, parasızlık nedeniyle programladığı (392) LT, 2 0 Şubat 1872.
uygulamaları gerçekleştirmekte zorluk çekmektedir. Ga­ (393) Bu konudaki bir ilanda
Galata'da, Okçu Musa Sokak'la Ka­
ı.Nelere yansıyan haberlerden, bölgenin oldukça dene- ra Menela Sokak arasındaki köşe
1 i msiz olduğu anlaşılmakta ve yeni girişimler için yeterli parse l i n satışı duyuru l m a ktadır.
kaynak olmasa da, kuralların uygulanmasına çaba göste­ LT, 9 Ağustos 1 872. Yine aynı şekil­
de, mezarlığın kaldırılmasıyla Tak­
ıi 1 ip, gerekli denetimlerin yapılmasının da yeterli olabi­ sim'de açılan geniş arsaların satışı
lrceği vurgulanmaktadır.<392l için bkz. LT, 12 Kasını 1 872.
(394) LT, 1 2 - Eylül 1872.
(395) LT, 24 Aralık 1 872.
Aynı yıla ait VI. Daire ilanlarında, belediye bütçesine kat­ (396) Bu konudaki ilk duyuru
k ı amacıyla, bazı boş belediye arsalarının yapılaşmaya ve konuyla ilgili işlemlerin bir ay
,ı ç ı l mak üzere satışa çıkarıldığı gözlenmektedir.<393ı Yine içinde tamamlanması uyarısı hak­
kında bkz. LT, 3 Ş ubat 1873.
1 872 kış sezonu başlangıcında, yazlık dönüşü kalabalıkla­ (397) LT, 25 Temmuz 1873.
'" n Pera ve Galata sokaklarındaki trafik tıkanmalarına (398) LT, 26 Eylül 1873.
ka rşı dört maddelik bir duyuru yayınlanmaktadır.'39•ı Ay­ (399) Bu konuda ayrı ntılı bilgi
için bkz. LT; 31 Aralık 1 873.
ıı ra kaldırım döşenmesi ve yolların temizliği konusunda

y •ni yöntemler geliştirilmesi için sürekli çalışmalar ya­


ı ı ı l maktadır.<395ı

1 873 yılı başında VI. Daire, emlak vergisi konusunda daha


i stemli bir düzen sağlamak amacıyla, sorumlu olduğu
lılllge sınırları içindeki mal sahiplerini her beş yılda bir
y;t pılarının değerini belediyeye bildirmekle yükümlü kıl­
ı ı ı a ktadır.'396> Özellikle 1873'ün yaz ayları içinde yine VI.
1 >:ıi re'den yolların bakımsızlığı, döşemesindeki bozuk­
l u kl ar, aydınlatmadaki aksaklıklar, çöp yığılmaları vb.
l, onulardaki düzensizlikler nedeniyle, yoğun bir biçimde
ya k ınılmaktadır.<397ı Ayrıca belediye, yürürlükteki yönet­
ı n c l iğe aykırı yeni yapılaşma konusunda uyarılmaktadır.
Orneğin 28 Kasım 1873 günlü L'.l'de Hendek Sokak üze­
' i nde, çeşmenin köşesinde yeni yapılmakta olan evin, yol
ı �· i n bırakılması gereken genişliğe uymadığı bildirilerek,
ı l u ruma dikkat çekilmektedir. Aynı tarihlerde VI. Daire,
C :a lata Mevlevihanesi çevresinde yanan mahallelerin ye­
ı ı iden planlandığı ve burada mal sahiplerinin yapacakla­
ı ı yeni yapılar için, plan koşullarını öğrenmek üzere bele­
ıl iyeye başvurmaları gerektiğini ilan etmektedir.<398ı Pe­
ı , ı 'da kadastro çalışmalarına da 1873 yılının sonlarında
haşlanmış ve çalışmaların kolay sürdürülebilmesi için
hlllge iki kısma ayrılmıştır.<399> Bu yıl süresince de VI. Da­
ı ı· "nin, bölgenin düzeni için zaman zaman uyarılarda bu-
116 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

lunduğu gözlenmektedir Örneğin 3 Ekim günlü LT'de, (400) LT, 31 Temmuz I B74.
bölge sınırları içinde yer alan boş alan ve arsalardaki ku­ (401) LT, 3 Kasım 1 874.
(402) LT, 28 Ekim 1 874.
yu ve mahzenlerin tehlike yarattığı ve bu ilandan sonraki (403) LT, 17 Ocak 1 874.
20 gün içinde kapatılması gerektiği, aksi halde sahipleri­ (404) Revue de Constantinop­
nin cezalandırılacağı duyurulmaktadır. le, cilt: 1, İstanbul, 1 875, s. 57.

VI. Daire kentsel düzen konusundaki uy ar ıl arı n ı 1874 yı­


lında da sürdürmekte, örneğin 1 Haziran 1874 günlü
L T'de, yörede bulunan boş alanların duvarla çevrelenmesi
ve sağlığı tehdit eden çöp yığınlarına dönüşmesinin ön­
lenmesi konusunda uyarılarda bulunmaktadır. Yine ben­
zeri bir durumla ilgili olarak, 1870 büyük Pera yangının­
dan sonra, yangın yerlerinde, belediyenin izni olmadan
yaptırılan çok sayıda barakanın, yarattıkları sakınca ve
tehlikeler nedeniyle yıktırılmalarının kararlaştırıldığı
ilan edilmekte, bu barakaların sahiplerinden, söz konusu
yapıları yıktırarak, boşalan alanları duvarla çevirmeleri
istenmektedir.(400) Ekim 1874'deki başka bir duyuruda da
VI. Daire, Perşembe Pazarı Sokağı'nın genişletilme çalış­
malarına başlanacağı için yolun iki yanındaki ev ve dük­
kanların kiracılarına, üç ay içinde buraları boşaltmaları
konusunda uyarıda bulunmaktadır. Aym yıl, Kasımpa­
şa'da Tersane'deki havuzların önünden başlayan ve Hen­
dek Sokağın kavşak noktasında son bulan yol, beğenilme­
yerek eleştirilmektedir.(4oı)

1874 Ekiminde, bir yıl önce Pera ve Kasımpaşa'da başla­


yan kadastral çalışmaların tamamlandığı görülmekte­
dir. (402) Aynı yıl içinde bu kez Galata'daki Şehsuvar Mahal­
lesi'nin kadastro planlarının yapıldığı öğrenilmekte­
dir. (403) 1875 yılında Galata Kulesi'nin yakın çevresinin
dolduğu, yıkılan sur duvarları ve kapatılann hendeklerin
yerine oluşturulan yollar ve elde edilen arsalara yapılan
modern, kagir binalarla ortaya çıkan sokakların tamam­
landığı anlaşılmaktadır. Bunlar arasında özellikle Hen­
dek Sokak'tan (Resim 19), bölgede eşine az rastlanır bir ör­
nek olarak söz edilmektedir.<4o4ı

Aynı yıl, VI. Daire Belediye Meclisi üyelerinin, bölgenin Resim 1 9 1 9 . yüzyılın ikinci yarısın­
en etkin ve varlıklı kişilerinden oluştuğu vurgulanmakta- da Büyük Hendek Sokak.
118 BÖLGEN İN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

dır. Pertev Efendi'nin başkanlığındaki bu meclis üyeleri (405) LT, 22 ve 23 Mart 1 875.
arasında Mimar Serkis Balyan, Agop Köçeoğlu, Georges Özellikle Ermenilerin VI. Daire'nin
yönetimiyle, diğer gayri müslimlere
Zarifi, Hristaki Efendi gibi yörenin ileri gelen sakinleri oranla daha yakından ilgilendikleri
yer almaktadır.<•osı belirtilmekte, bu konuda Ohannes
Sakızyan, Art i n Dadian, Sarkis
Efendi gibi isimlerden söz edilmek-
1875 yazında su dağıtım şebekesindeki onarımları ta- tedir. Revue de Constantino ple,cilt:
mamlayan VI. Daire, Pera'daki mal sahiplerine paylarına ı. s. 57.
düşeni belediyeye ödeme konusunda çağrıda bulunmak- (406) LT, 29 Temmuz 1875.

tadır.<•06>

17 Ağustos 1875 günlü L 7'nin başyazısında, 5 Haziran 1870


büyük Pera yangınından sonra, VI. Daire'nin çok sayıda
yolun düzgün, daha yumuşak meyilli ve az dolambaçlı
hale getirilmesi gibi çabalarda bulunduğu vurgulanmak­
tadır. Bu yazıda belediyenin beş yıllık icraatı özetlenmek­
tedir. Buna göre, her şeyden önce söz konusu süre içinde,
VI. Daire tarafından gerçekleştirilen büyük Pera Cadde­
si'nin genişletilmesi çalışmaları, düzeni bozan bir-iki ya­
pı dışında tamamlanmıştır. Halen Pera Caddesi'nin ara­
balara kapalı olması nedeniyle, Petit-Champs'a gidiş geliş
için Kalyoncu Kulluğu Sokak kullanılmaktadır. VI. Da­
ire, Büyük Pera Caddesi'ninki dışında, daha önemsiz so­
kaklardaki kanalizasyon sorunlarına da çözüm getirmiş
bulunmaktadır. Yolların döşenmesi konusunda da çalış­
malar yapılmış, Dörtyol'dan (Asmalı Mescit'in köşesi) Ga­
latasaray'a kadar arnavut kaldırımı olarak yeniden dü­
zenlenip elden geçirilen kısma,. parke taşıyla kaplanan
Galatasaray-Taksim arası da eklenmiştir. Yolun iki ya­
nında taş kaplı kaldırımlar oluşturulmuş ve yayaların at
ya da araba altında kalma tehlikesinden korunmaları dü­
şünülmüştür. Yazıda, dört aylık bir .süre içinde seksenbeş
sokağın daha kaplanacağı ya da onarılacağı müjdelen­
mektedir. Pera Caddesi'ndeki ulaşımın en geç altı hafta
içinde yeniden eski haline getirileceği belirtilmekte, bu
amaçla geceleri de çalışıldığı yazılmaktadır. Ayrıca bütün
bu uygulamaların giderlerinin yalnız VI. Daire tarafın­
dan karşılandığı vurgulanmaktadır. Bu çalışmalar, büyük
felaketle önemli bir bölümü tümüyle yok olan bögenin
yeniden canlandırılmasında, VI. Daire'nin gösterdiği
önemli çabalardır. Ancak yine de, zaman zaman Pera ve
BÖLGE N İ N KENTSEL ÖZELLİ KLERİ 119

Galata sokaklarının, yeniden onarıma girişildiğinden bu (407) LT, 2 3 Kasım I B75.


yana hala pis ve aşılması zor bir durum içinde olduğu ya­ (408) M . Cezar, a.g.e., s. 160.
(409) Bölgenin bakımsızlığın-
zılmakta, belediyenin bu iş için harcadığı paranın ne ya­ dan yakınan bir yazı için bkz. LT,
zık ki neredeyse boşa gittiği belirtilmektedir.<•07> 23 Aralık 1878.
(410) LT, 10 Şubat 1 879.
(41 1) LT, 8 Ekim 1879.
25 Eylül 1877 tarihinde "Dersaadet Belediye Kanunu"nun (412) Pera'daki Keresteci So­
yürürlüğe girmesi, VI. Daire'nin ayrıcalıklı durumunu kak, Hamam Sokak ve Okçu M usa
sona erdirmiştir.<•08ı Ancak Pera ve Galata alışılageldiği gi­ Sokak'taki arsa ilan ları için bkz. LT,
9 Şubat 1880.
bi, İstanbul'un diğer bölgelerinden farklı bir biçimde ge­
lişmesini sürdürmüştür. 1878 sonunda yine VI. Daire'ye
uyarılar ve eleştiriler devam etmektedir.<•09ı

1879 başında, VI. Daire ulaşımla uğraşmayı sürdürmekte­


dir. Örneğin 1 Şubat 1879 günlü L Tdeki bir ilanla, Pe­
ra'nın kış sezonu faaliyetleri neden iyl e kamuya ait ya da
özel araçların Pera Caddesi'nin daralan noktalarında hiç­
bir şekilde durmamaları gerektiği, ancak yolcularını bı­
raktıkları noktaya en yakın mesafedeki geniş kısımlarda
park edebilecekleri duyurulmaktadır. Tahtırevanların
ücretleri yeniden belirlenerek ilan edilmekte, buna göre
yine Galata-Tophane arasının 20 parayla en ucuz mesafe­
yi oluşturduğu, buna karşın aynı yolda gece baloya gidiş­
dönüşün 60 para olduğu görülmektedir.<•ıo> Bu ücret tari­
fesinin ardından belediyece hamalların mesafeye bağlı
olan taşıma ücretlerinin de belirlendiği gözlenmekte­
dir. <•11>

Aynı yıl VI. Daire'nin 5 Kasım 1879 günlü duyurusunda,


genel temizliği sağlamak amacıyla, sakinlerin mülkleri­
nin önünü her gün yıkamak ve süpürmekle yükümlü ol­
dukları belirtilmekte, ayrıca bölgedeki tüccar, dükkan sa­
hibi ve perakendecilerin yolları sandık, koli vb. ile kapat­
mamaları istenmekte, bu koşullara uymayanlardan para
cezası kesileceği ilan edilmektedir.

VI. Daire'nin satış ilanlarından 1880'de bölgede hala boş


arsalar olduğu gözlenmektedir.<•ı2> Bu satış ilanları zaman
zaman halkı kaygılandırmaktadır. Örneğin Galata Kule­
si'nin yakın çevresinde yer alan üç arsanın Evkaf İdare­
si'nce satış duyurusu, kuleyi ortaya çıkarmak amacıyla
120 B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ

çevresindeki meydanı kendi olanaklarıyla düzenleyen ve (413) LT, 31 Mayıs 1880.


güzelleştirmeye çalışan yöre sakinlerini tedirgin etmiştir. (414) Bu konudaki bir ilan için
bkz. LT, 1 6 Ağustos 1880.
Anıtın etkisini ortadan kaldırabilecek yeni yapılaşmalara (41 5) LT, 27 Nisan 1881.
karşı tepki gösteren bu kişilerin başvuruları ve VI. Daire
Müdürü Blacque Bey'in aracılığıyla, bu girişimden vazge­
çildiği belirtilmektedir.<•13> Bu arada daha önceki yıllarda
yapımı ilan edildiği halde gerçekleşemeyen Galatasaray­
Taksim arasının granit parke döşenmesi, ancak 1880 ya­
zında bitirilebilecektir.<41•>

188l'de VI. Daire'nin 7,5 km2'lik bir sorumluluk alanı ol­


duğu ve içinde 200.000 insan yaşadığı, alanın 33.000 ko­
nut ve dükkan içerdiği belirtilmekte, ayrıca böylesine yo­
ğun bir bölgenin sorumluluğunu üstlenen belediyenin
gelir ve giderlerini içeren ayrıntılı bilgi ve döküm veril­
mektedir.<••5>

1880'li yıllarda VI. Daire, yine Pera ve Galata'nın düzeni


konusunda çaba harcamaktadır. Örneğin 11 Mayıs 1883
günlü L'l'de, belediyenin Pera Caddesi üzerinde yer alann
bir mezbaha, bir kasap dükkanı ve bir süthaneyi kaldır­
masının yöre sakinleri arasında büyük memnuniyet ya­
rattığı yazılmaktadır.

Ayrıca 20 Kasım 1886'da, on yıl arayla Pera'yı görenlerin,


bölgede bugün kendilerini çok değişmiş bir ortam içinde
buldukları vurgulanmakta, 1876'nın Pera'sında büyük
caddenin dolambaçlı, dar, kaldırımsız, döşemesiz duru­
munun, evlerin harap cephelerinin oluşturduğu, mimari
açıdan düzensiz ortamın göze çok kötü göründüğü belir­
tilmekte, buna karşın yeni Pera'nın zarif ve konforlu bir
izlenim bıraktığı övgüyle ifade edilmektedir. Geçen on
yıl içinde, Pera Caddesi bir yandan genişletilerek, bölge­
nin güneş ve hava alması sağlanmış, öte yandan kullanışlı
ve görkemli evlerle bölgeye mimarinin gerçek etkinliği
katılmıştır. Özellikle Galatasaray-Taksim arasındaki kı­
sım, en şanslı değişimlere açık olan alandır. Burada bölge­
ye ayrı bir güzellik katan yeni yapılar yapılmıştır. Pera
Caddesi kısa süre içinde bu aksın üzerinde yükselecek ör­
neklerle, Avrupa merkezlerinin herhangi bir sokağıyla
BÖLGEN İ N KENTSEL ÖZELLİKLERİ 121

her a n yarışabilecek düzeye gelecektir. Bütün b u değişim­ (416) LT, 12 Eyl ü l 1890.
de, VI. Daire'nin katkısı yadsınamayacak kadar büyüktür. (417) Bu gruba Hôtel d'Angle­
terre, Testa Evi ve Kum bari Efen­
di'nin konağı girmektedir. Sabah
1890'larda VI. Daire'nin bölgenin temiz tutulması konu­ Gazetesi'nden aktarılan habere gö­
sunda çaba gösterdiği gözlenmektedir. Örneğin 14 Hazi­ re, Rus Konsolosl uğu Kumbari
Efendi'ye bu amaçla bir tazminat
ran 1890 günlü L Tde çıkan bir duyuruyla VI. Daire, çöp­ ödeyecek, diğer evlere de aynı şe­
lerin günde bir defa sabahları gün ağarırken toplanacağı­ kilde belediyece bir kamulaştırma
nı bildirmekte ve sakinlerin kapılarının önüne, bunun bedeli verilecektir LMO, 1 8 Haziran
1891.
dışında çöp bırakmamalarını istemektedir. (41 8) LMO, 25 Şubat 1893.
(41 9) LMO, 3 Mart 1893.
1890 yılında bölgedeki kiraların çok yüksek olmasından
yakınılmaktadır. 1870 Pera yangınından sonra ev kiraları­
nın yükseldiği, oysa ondan önce böyle bir sorun olmadığı
belirtilmekte, bugün yalnız tamir görüp, bakım yapılan
yerlerde değil, hemen her tarafta fiyatların inanılmaz ra­
kamlara vardığı vurgulanmaktadır. Bu artışın, büyük ki­
ralar ödeyebilen kötü şöhretli evlerle, kumar oynatılan
yerler tarafından yaratıldığı tahmin edilmekte ve VI. Da­
i re'den kiraların denetlenmesi için, binaların yapım mali­
yetiyle orantılı bir fiyat belirlenmesi istenmektedir.<4ı•ı

1 89l'de Pera Caddesi'ndeki genişletme nedeniyle, kamu­


laştırmaların sürdürüldüğü gözlenmektedir. Bu amaçla
Kumbaracı Sokak'la Pera Caddesi'nin kesişme noktasın­
daki yapıların kamulaştırılması söz konusudur.<4ı7)

1 893'de VI. Daire'nin yönetimi ikinci kez, Osmanlı Devle­


ti'nin Romanya Elçisi olan Fransız kökenli Blacque Bey'e
bırakılmaktadır.<4ısı Bu görevi yeniden üstlenen Blacque
Bey, ilk döneminde halkın yararlanması amacıyla Tepe­
başı Bahçesi'nin açılması başta olmak üzere, bölgeye
önemli katkılarda bulunmuş olan bir kişidir. Bu nedenle
de, ikinci kez VI. Daire Başkanı seçilmesi, bölge halkı ara­
sında memnuniyet yaratmıştır. Ancak gazeteler bu dö­
nemde de, zaman zaman bölgedeki yolların bakımsızlı­
ğından yakınmaktadırlar. Özellikle Yazıcı Sokağı'nın
(bugün kü Serdar-ı Ekrem Caddesi) ve Yüksek Kaldı­
rım'ın, Pera'yı Galata'ya bağlayan ana akslar olmalarına
rağmen acınacak bir durum sergilediği ve ivedilikle ele
alınması gerektiği belirtilmektedir.<4ı9ı
122 B Ö L G E N İ N KENTSEL ÖZELLİKLERİ

Görüldüğü gibi VI. Daire, Batılı anlamda ilk belediye ör­ (420) JC, 16 ŞU bat 1848.
gütü olarak, sınırları içindeki bölgenin düzenli bir biçim­ (42 1) 4 Şu bat 1 84 9 tari h l i
J C'da H ükümetin belirlediği masraf
de gelişmesi ve Avrupa'daki her türlü yeniliği ilk kez bu­ paylarının sokak lambalarının bu­
rada uygulamaya çalışması açısından, 19. yüzyıl İstan­ lunduğu evlerin sahiplerince öden­
bul'unun tarihinde özel bir yer tutmaktadır. VI. Daire sa­ diği yazılmaktadır. Mart 1 849'da,
Pera'nın aydınlatılmasıyla ilgili ko­
yesinde gerçekleştirilen uygulamaların izleri, bugünün misyonun sistemli bir biçimde top­
Galata ve Pera'sında hala korunmaktadır. lanmaya başladığı görülmektedir.
JC, 14 ve 1 9 Mart 1849.
(422) JC, 1 9 Şubat 1855. 8 Şu­
S O KAKLARIN AY D I N LATILMASI bat 1855 tarihli JC'da, sokakların
aydınlatılması konusunda yeni bir
1846 yılından beri, Osmanlı Hükümeti'nin izniyle Pe­ projeden söz edilir. Emniyetin yö­
netimi İzzet Paşa'ya verildikten
ra'nın aydınlatılmasıyla ilgili çalışmalarda bulunan bir sonra geliştirilen bu projede, aydın­
kuruluşun varlığı bilinmektedir. Ancak bu tarihlerde he­ latmanın yanı sıra, sokakların kap­
nüz belediye örgütü olmadığından, aydınlatma ücretinin lanması ve evlerin numaralandırıl­
ması çalışmalarının da yer aldığı
nasıl belirlendiği ve katılımın nasıl sağlandığı yeterince vurgulanmaktadır.
açık değildir. Ayrıca bu dönemde çözüm bekleyen birçok (423) JC, 1 Mart 1855.
sorun vardır.'420ı Daha sonraki yıllarda bu sorunların gide­
rek çözümlendiği gözlenmektedir.'•21ı

Galata ve Pera'nın aydınlatılması, kentsel düzenin önem­


li bir parçası olarak, her zaman ağırlıkta olmuştur. Bu ko­
nuda, 1850'lerden başlayarak, hükümeti yönlendirici çok
sayıda gazete yazısına rastlanmaktadır. Örneğin 19 Şubat
1855 günlü J"Cda, Pera'nın benzemeye çalıştığı Paris,
Londra gibi Avrupa başkentlerinde bu sorunun artık tü­
müyle çözüldüğü ve sokakların havagazıyla aydınlatıldı­
ğı yazılmakta, hatta bir süreden beri de kentlerin elekt­
rikle aydınlatılmaya çalışıldığı belirtilmektedir. Galata ve
Pera halkının artık fener ve mumdan kurtulup, sokakları
belirli aralıklarla aydınlatan lambalara kavuşmak iste­
dikleri ifade edilmektedir.'422ı 1855'te oldukça sık aralarla
yazılan yazılarda, bölgenin aydınlatılması ve ısıtılması
için büyük harcama gerektirmeyen hidrojen gazından
yararlanılabileceği belirtilmekte, güneşin batışından son­
raki karanlık görünümüyle Galata ve Pera'nın, Fransız ya
da İngiliz taşra kentlerinden de daha zavallı bir durumda
olduğu yazılmaktadır. c423ı

1855 yılı sonlarında padişahın Pera Caddesi'nin gazla ay­


dınlatılması için kesin kararlı olduğu görülmektedir. İlk
BÖLG E N İ N KENTSEL ÖZELLİKLERİ 123

etapta aydınlatılması öngörülen alan, Grand-Champs'la (424) JC, 1 0 A ralı k IB55.


(Taksim) Petit-Champs des Morts (Tepebaşı) arasında ka­ (425) Bu ayd ı n latmayı Fransız
M. Chavin'in gerçekleştirdiği yazıl­
lan kesim olarak belirlenmiş, 1856 yılı boyunca sürdürü­ makta ve pera Sakinlerine, M . Cha­
lecek çalışmaların, bir sonraki kışa kadar bitirilmesi ön­ vin'le tüm bölgenin aydınlatılması­
görülmüştür.<424> Aynı yıl boyunca bu konuda komisyon n ı n sağlanması için, anlaşmaları
önerilmektedir.
toplantıları yapıldığı ve uygulamanın gecikmeden ger­ (426) JC, 1 M ayıs 1 856.
çekleştirilmesine çalışıldığı görülmektedir.(4"l Pera Cad­ (427) JC, 7 Temmuz 1856.
desi'nde küçük aydınlatma denemeleri yapılmaktadır. (428) JC, 8 Eylül 1856. Aynı
gazete, 6 Ekim 1 8 56 tarihinde Dol­
Örneğin N aum Tiyatrosu çevresine konulan altı ile sekiz mabahçe'yle Taksim arasının ay­
fenerin, hem ekonomik hem de işlevsel bir çözümle böl­ dınlatılması için gerekli boruların
geyi aydınlattığı vurgulanmakta'426' ve söz konusu tiyatro­ döşendiğini yazmaktadır. Sözkonu­
su çalışmaların devamı konusunda
nun aydınlatılmış görünümünün büyüleyici etkisinden bkz. JC, 3 Kasım 1 856.
sık sık övgüyle söz edilmektedir.'427' (429) JC, 22 Eylül 1856.
(430) JC, 1 9 Ocak 1857. İlk
ışıklandırılan yapılardan biri, önüne
1 856 Eylül'ünde padişahın, kendi gazhanesinden gerekli bir sokak lambası koyulan, Palais
havagazının alınması ve Dolmabahçe Sarayı'yla Galatasa­ des Fleurs'ün yanındaki karakol bi­
ray arasının aydınlatılması konusunda emir verdiği belir­ nasıdır. JC,. 29 Ocak 1 8 57.
(431) Yeni havagazı deposu
tilmektedir.'428' Ancak Pera bölgesinin aydınlatılması ol­ konusunda bir diğer haber için bkz.
dukça uzun sürmektedir. 1856 sonbaharında çıkan bir ha­ JC, 9 Şu bat 1857.
berde, çalışmalara gelecek ilkbaharda yeniden başlanaca­
ğı, havagazıyla aydınlatma sağlanana dek yağ ile aydın­
latmanın deneneceği belirtilmektedir.'429'

1857 yılının başında padişahın emri gerçekleştirilerek,


Dolmabahçe'deki gazhaneyle Galatasaray arasındaki ala­
na döşenen havagazı boruları ve dikilen fenerlerle Pera
Caddesi'nin aydınlatılması sağlanmıştır. Çok sayıda var­
lıklı Pera sakininin de evlerine havagazı tesisatı döşetme
konusunda izin aldıkları gözlenmektedir.'430> Aynı yıl, ko­
nuyla ilgili haberler arka arkaya hemen her gün yayın­
lanmaktadır. Örneğin 2 Şubat 1857 günlü JC'da Pera Cad­
desi'ne açılan ara sokaklarla, Galata bölgesinin de aydın­
latılmasına çalışıldığı, lambaların birbirinden seksen
ayak uzaklıkta ve yolun yalnızca bir tarafında dizildiği
yazılmaktadır. Pera sakinlerinin yakında bir toplantıya
çağrılarak, sokak ve evlerinin aydınlatılması için ne ka­
dar para ödeyeceklerinin belirleneceği haber verilmekte,
ayrıca bu aydınlatmaların daha geniş bir alana yayılabil­
mesi için, ikinci bir gazhaneye gereksinim olduğu eklen­
mektedir.<43ı>
124 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİ KLERİ

Böylece 1857 şubatından itibaren Pera Caddesi'nin sağ ta­ (432) JC, 16 Şubat 1857.
rafı (Ağa Camii-Galatasaray arası) havagazıyla aydınla­ (433) JC, 1 9 Şubat 1 857; 26
Şubat 1857 gibi.
tılmaya başlamaktadır. Galatasaray'ın önüne oldukça şık (434) JC, 2 Nisan 1857.
iki adet sokak lambası konulduğu, diğer lambaların ise (435) J C, 4 Mayıs 1857.
evlerin duvarlarına tesbit edildiği yazılmaktadır.<432> Aynı (436) JC, 4 Temmuz 1 857.
(437) JC, 2 Eylül 1857.
yıl bu konudaki toplantıların ve yeni katarların birbirini (438) JC, 14 Kasım 1857.
izlediği gözlenmektedir. (mı (439) JC, 26 Mart 1859.
(440) JC, 31 Ekim 1859.

Gaz İdaresi kentin çeşitli yerlerine ev ve sokak aydınlat­


ması için ödenecek miktarları gösteren tarifeler asmakta,
giderek artan istekleri cevaplandırabilmek için kapasiteyi
arttırma çözümlerini araştırmaktadır.<434> 1857 Mayıs'ında
Hollanda Elçiliği önüne dek gelen aydınlatma giderek
ilerlemektedir.<435> Bu konuda çok sayıda istek olduğu, ka­
mu kuruluşları n ı n yanında dükkan ve ev sahiplerinin de
Gaz İdaresi'ne yaptıkları başvurularla, yapılarının aydın­
latılmasını istedikleri yazılmaktadır.<436> 1857 eylülünde
gaz borularının iki koldan Galata'ya ulaştığı ve bütün
bölgenin bir an önce aydınlatılmasına çalışıldığı belirtil­
mektedir.<437> 1857 sonunda, Pera Caddesi boyunca sokak
lambalarının düzenli ve sık aralıklarla döşendiği ve cad­
denin tamamen aydınlatıldığı yazılmaktadır.<438>

1859 başında Galata ve Tophane bölgelerinin de nihayet


aydınlatılabileceği belirtilmekte<439> ve konutların aydın­
latılması karşılığı ödenecek tesisat ve kullanım paraları­
nın her ay sonunda toplanması kararlaştırılmaktadır.<440>

Işıklandırma giderek sistemli bir hale gelmekte, hatta


kentteki aydınlatma elemanlarının standartlaştırılması
konusunda kararlar alınmaktadır. Bu konuda 28 Nisan
1864 günlü J'Cda yayınlanan bir padişah buyruğuna göre,
tüm devlet memurları yaz-kış evlerinin önünde bir ya da
iki sokak lambası yakmakla yükümlüydüler. Bu görevli­
ler dışında halktan aynı koşula uymak isteyenler de, bu
uygulamaya katılabileceklerdi. Dükkanların tümünün
lamba yakması gerekiyordu. Ayrıca sokak lambalarının
hepsi aynı biçimde olmak zorundaydı. Bu amaçla Zaptiye
Müdürlüğü'nün polis bürolarına dağıtılmak üzere, ev sa­
hiplerinin aynısını yapmakla yükümlü oldukları lamba
BÖLG E N İ N KENTSEL Ö Z E L L İ K L E R İ 125

biçimlerini gösteren çizimler hazırladığı belirtilmekte­ (441) Bu k o n u d a Ahmed Lütfi


dir. Özellikle kentsel düzen açısından bu son karar ger­ Efendi de "Tenvir-i E svak" başlığıy­
la aynı haberi vermektedir. Vak'a­
çekten dikkate değerdir.<441> Gazla aydınlatma alanı hızla N üvis Ahmet Lütfi Efendi Tarihi,
genişlemektedir. 1864 yazında Pangaltı Yolu'nun (Harbi­ (yay. M . Aktepe) , c i lt: X, İstanbul,
ye dolayları) ve Beşiktaş Caddesi'nin aydınlatıldığı yazıl­ 1988, s. 110.
(442) JC, 9 Ağustos 1864.
maktadır.«42> Ancak zaman zaman aydınlatmanın düzen­ (443) LT, 12 Ekim 1 877.
sizliği, lambaların karanlık bastıktan sonra oldukça geç (444) LT, 4 Aralık 1 878; LT, 5
yakıldığı gibi yakınmalarla karşılaşılmakta; hazan lam­ Şubat 1879 gibi.
(445) Örneğin böyle bir du­
baların hiç yanmadığı ve karanlık içinde kalındığı belir­ rumda Mimar Vassilaki Efendi'nin
tilmektedir.<443> Buna karşın VI. Daire'nin çabalarıyla, Pe­ çalışmalarda bulunduğu yazılmak­
ra'nın ışıklara büründüğünü vurgulayan övgülerle de tadır. LT, 28 Şubat 1883. Yine VI.
Daire'nin Pera ve çevresi ndeki
karşılaşılmaktadır.C444> Bu arada yine bazen Dolmabahçe alanların ayd ı n latı lmasının daha
Gazhanesi'ndeki arızalara bağlı olarak, önemli sorunlar düzenli hale getirilmesi için çalıştı­
çıkabilmektedir.1••5> ğını belirten bir haber . için bkz.
LMO, 29 Şubat 1892.
(446) JC, 24 Mayıs 1 8 5 1 .
SOKAKLAR I N A D L A N D I R I L M A S I (447) JC, 4 Haziran 1 8 5 1 .

Galata ve Pera'daki sokakların adlandırılması ve evlerin


numaralandırılması işleri de, 19. yüzyılın ikinci yarısın­
dan itibaren hızlanır. 9 Mayıs 1851 günlü YCda bu konu­
da daha önceki yıllarda çalışmalar yapıldığı, ancak sonuç­
landırılamadığı belirtilmekte, şimdi artık işin üzerine da­
ha ciddi bir biçimde eğilindiği, Fransa'daki numaralan­
dırma sistesi esas alınarak uygulamaya geçileceği yazıl­
maktadır. Sokakların adlarının ise, ülkede konuşulan dil­
lerin hepsinde ve özellikle de Fransızca olarak koyulacağı
vurgulanmaktadır. Ayrıca bunun Galata ve Pera'daki çe­
şitli din ve ırktan insan için zorunlu olduğu, zaman kay­
bını önleyerek işleri kolaylaştıracağı, hatta sadece İstan­
bul için değil, ülkenin tüm diğer kentleri için de gerekli­
liği belirtilmektedir. Bu tarihi izleyen gazete haberlerin­
den, Zaptiye Nazırlığı'nda bu iş için beş kişilik bir komis­
yon oluşturulduğunu ve çalışmaların yoğun bir biçimde
sürdürüldüğünü,<446> bu komisyonun sokakların temizliği
ve kamu yararına kullanılan vapur, araba ve atlar için bir
fiyat listesi düzenlenmesi gibi işlerle ilgili olarak da çalış­
tığını,1447> öğrenmek mümkündür.

1867'deki bir habere göre, 1605 m uzunluğunda, genişliği


3,75-10,50 m arasında değişen ve üzerinde 470 yapı bulu-
126 B Ö L G E N İ N KENTSEL ÖZELLİ K L E R İ

nan Pera Caddesi'nin "Grande Rue" adını alması, VI. Da­ (448) LT, 4 Mayıs 1 867.
ire'nin kurulmasıyla olmuştur. VI. Daire'den önce bu yo­ (449} S. Eyice, Galata Hakkın­
da İki Kitap, Tarih Dergisi 1/1, 195D,
lun, tam bir adı olmadığı ve geçtiği mahallelerin adıyla s. 2 1 1 .
anıldığı bilinmektedir. söz konusu cadde kulenin yakın­ (450) Örneğin Pera Cadde­
larında "Kule Kapı'', Mevlevihane yakınlarında "Tekke", si'nin devamı olarak görülen eski
Tekke Yolu / Galip Dede Caddesi;
Rus Elçiliği çevresinde "Dörtyol Ağzı'', Fransız Sarayı çev­ eski Yazıcı Sokak / Serdar-o Ekrem
resinde "Doğru Yof', Rum Kilisesi yakınlarında "Balık Pa ­ Caddesi; Yeni Yol / Okçu M usa
zarı", Karakol'un önünde "Galatasaray", Cami çevresinde Caddesi; Galata'daki eski Esirci
Çıkmaz / Kölemen Çıkmazı; Pera
"Ağa Camı", maksemin önünde " Taksim" adını almaktay­ Caddesi, Grande Rue de Pera'nın
dı.<••sı Evlerin numaralandırılması çalışmaları için ön ha­ karşılığı olarak Cadde-i Kebir ve
zırlıkların oldukça uzun sürdüğü anlaşılmaktadır. 6 daha sonra İstiklal Caddesi; Asmalı
Mesçit'le Kum baracı Yokuşu'nun
Ekim 1858 günlü JCda bu işleme çok yakında başlanaca­ Pera Caddesr üzerinde birleştekleri
ğı haber verilmektedir. 4 Kasım 1864'de ise, numaralan­ yer Dört Yol; İsveç Sokağı / M ü ey­
dırma çalışmalarına devam edildiği ve işin kış mevsimin­ yet Sokak; Linardi Sokağı / Eski Çi­
çekçi Sokak; Tiyatro Sokağı / Sah­
den önce tamamlanacağı öğrenilmektedir. Nihayet 14 Ni­ ne Sokak; Eczacı Sokak / Deva So­
sanı 1865 günlü Osmanlı Posta İdaresi duyurusunda, baş­ kağı; limoni Sokak / Gönül Sokak;
kentin tüm sokaklarının (İstanbul tarafı dahil olmak üze­ Derviş Sokak / Peremeci Sokak;
Fransız Elçiliği'nin üzerinde yer al­
re) adlandırıldığı, evlerinin numaralandırıldığı, bu ne­ dığı Polonya Sokağı / Nur-u Ziya
denle de mektuplarının ellerine ulaşmasını isteyenlerin, Sokak; karanlık ve sağlığa uygun
yakınlarına adreslerini bildirmeleri gerektiği vurgulan­ olmayan (S. Duhani, a.g.e., s. 30)
G lavany Sokak / Kallavi Sokağı;
maktadır. Galata'da sokak adlarının çoğu, o bölgedeki es­ adını bu sokakta oturan Pera'nın
ki esnaf topluluklarının adlarıdır. Kalafatçılar, Kürekçi­ ünlü ailelerinden Alleon'lardan alan
ler, Makaracılar, Lüleci Hendek, Mumhane vb. sokak Alleon Sokağı; Venedik Sokağı /
Balyoz Sokak gibi . . . Bu konuda bkz.
isimleri bu durumu kanıtlamaktadır.<•••> Sokak adlarında S. Duhani, Beyoğlu'nun Adı Pera
zaman zaman, yeni açılan ya da birleştirilen sokaklara İken, İstanbul 1990 ve G. Scogna­
bağlı olarak isim değişiklikleri de yapılmaktadır. Örneğin millo, Bir Levantenin Beyoğlu Anı­
ları, İstanbul, 1990.
22 Nisan 1865 günlü JCda, Galata'daki sokak adlarında
yenilemeler yapıldığı duyurulmakta, Azapkapı ve Yor­
gancılar sokaklarının Mahmudiye Sokak adıyla birleştiri­
lerek tek bir yola dönüştürüldüğü, Galata Caddesi'nin
Topçular Sokak, Mumhane Sokağı'nın da Kılıç Ali Paşa
Sokak olarak adlandırıldığı duyurulmaktadır. Ayrıca 19.
yüzyılın ikinci yarısından günümüze dek geçen süre için­
de, sokak adlarında önemli değişiklikler olduğu gözlen­
mektedir.<•50>

Y O L G E N İ Ş LETMELERİ V E K A P LAMALARI

Bilindiği gibi Galata liman kesiminden başlayarak tepe­


ye, kuleye doğru yükselmekte ve bu eğime bağlı olarak da
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 127

bölgede yer yer basamaklarla çıkılan, hazan d a oldukça (451) Bu konuda bir haber i ç i n
dik bir biçimde tırmanılan dar yollar bulunmaktaydı. Pe­ bkz. JC, 24 Aralık 1 8 5 1 .
(452) Bu konuda kapsamlı bir
ra bölgesinin de ilk gelişme yıllarında, ana caddesi dahil diğer haber için b kz. JC, 9 Ekim
olmak üzere dar ve kıvrımlı bir yol düzeni içinde olduğu 1853.
bilinmektedir. Ayrıca bu yolların büyük ölçüde kaplama­ (453) JC, 3 Mayıs 1 855.
(454) JC, 26 Mayıs 1856.
sız ve bakımsız olmaları nedeniyle, bölge hep tozlu ve ça­
murlu olarak betimlenir. Özellikle kış aylarında yağmur
ve karla birlikte, Pera Caddesi'nde ve diğer yan yollarda
ulaşım felce uğramaktadır. 19. yüzyılın ikinci yarısının
başlarında Pera'nın yaşanabilir ve sağlıklı hale getirilme­
sinin önkoşulu, yol sorununun çözümü olarak düşünül­
mekteydi. Bu amaçla yöredeki her evden mali katkı sağla­
narak çalışmalara başlanılması önerilmekteydi.<451> He­
men her gün konuyla ilgili bir gazete haberine rastlamak
olasıydı. Örneğin 24 Eylül 1852 günlü J'C'da, bölge polis
şefinin, her evin önünün ve yol kısmının temiz tutulması
konusundaki sıkı denetimi övülmektedir.<•52>

Yolların kaplanması sık sık önemli gazete haberleri ara­


sında yer almaktadır. Örneğin 19 Şubat 1855 günlü J'C'da,
yönetimin bu işe büyük para harcadığı, ancak sonucun
yeterli olmadığı, sokak eğimlerinin yanlış hesaplandığı,
menfezlerin az olduğu, bu yüzden de yeterli akış sağlaya­
mayan suların toplandıkları kısımlarda, zaten kötü yapıl­
mış olan kaplamayı delerek kısa sürede bozdukları yazıl­
maktadır. Yalnız VI. Daire'nin sırtına yüklenen bu ağır
harcamanın hafifletilmesi ve yol kaplamalarının daha iyi
cins malzemeyle ve özenle yapılması için, her bölge saki­
ninin parasal katkıda bulunması önerilmekte, böylece da­
ha temiz bir ortam yaratılarak, herkesin memnun olma­
sının sağlanabileceği belirtilmektedir.

Yollarla ilgili olarak yakınılan bir diğer nokta, atlılarla at


arabalarını kullananların, yolların darlığına ve eğimine
bakmaksızın dörtnala gitmeleri ve bu dikkatsizlikleriyle
de çok sayıda kazaya neden olmalarıdır.<453>

1856 yılında, bazı yolların taş kaplama çalışmaları sür­


mektedir.<�54> 1857'de · Osmanlı Hükümeti'nin çağrısıyla,
Fransız mimar ve mühendislerinin, Galata kapılarından
128 B Ö L G E N İ N K E N TS E L Ö Z E L L İ K L E R İ

Taksim'e, s u haznesinin yakınlarına kadar ulaşan Pera (455) JC, 24 ve 24 Haziran


Caddesi'nin kanalizasyon, kaldırım yapımı ve taş kaplan­ 1 8 57. 2 Aralık 1857 tarihli JC'de de,
en çok kullanılan sokaklarda, iyi
ması konusunda görevlendirildikleri gözlenmektedir.<45sı havaların başlamasıyla birlikte taş
VI. Daire'nin kurulmasıyla, bölgenin yolla ilgili sorunla­ kaplama çalışmalarının sürdürüle­
rının ilk planda ele alınmasına çalışıldığı bilinmektedir. ceği yazılmaktadır.
(456) JC, 2 Mart 1859.
Belediye bir yandan yolların genişletilmesi, kaplanması, (457) VI. Daire Başkanlığı'nın
onarılması konularında uygulamalarını sürdürürken, di­ bu yıkım ve yapının yeniden yapım
ğer yandan var olan düzende ulaşımın kolaylaştırılması işini üstlendiği bildirilmektedir. JC,
4 Eylül 186D. 14 Eylül 1860 tarihli
için çaba göstermektedir. Örneğin Pera Caddesi'nde, özel­ JC'de ise, birkaç gün içinde yapının
likle yaya ulaşımını zorlaştıran, dukkan önlerine koyula­ tamamen ortadan kaldırılmış olaca­
na sergilerle mücadele edilmekte, ayrıca tüccarların da ğı, bölgenin yeni polis merkez bina­
sının, mimar Fossati'nin planlarına
dükkanları önüne herhangi birşey bırakmalarının önlen­ uygun olarak yapımına başlanacağı
mesine çalışılmaktadır.<•56ı Ancak konuyla ilgili uyarıların yazılmaktadır. Daha sonra bu ha­
yıllar boyu sürmesine rağmen, sorun tam olarak çözüm­ ber tekzip edilmekte ve yeni yapı­
nın planının, VI. Daire'nin m imarı P.
lenememektedir. Örneğin 14 Ekim 1864'deki bir haberde, A. Bilezikçi tarafı ndan gerçekleşti­
Pera Caddesi'nde sandık ve kasaların kaldırımları kapla­ rileceği duyurulmaktadır. JC, 17 Ey­
dığı, özellikle hanımların etek ve çoraplarını yırttığını, lül 1 860.

bu nedenle de kaldırım yerine herkesin caddeden yürü­


meyi tercih ettiği, yakınılarak belirtilmektedir.

Daha önce de sözü edildiği gibi, belediyenin ilk büyük ça­


lışmaları, yeni ana akslar açılması ve Pera Caddesi'nin ge­
nişletilmesi olmuştur. Tophane'yle Karaköy arasındaki
yolun genişletilmesi ve Azapkapı'ya dek aynı genişlikte
uzatılması, Karaköy-Kule arasındaki yolun yeniden dü­
zenlenmesi, 1859 yazının önemli girişimlerindendir. 10
Ağustos 1859 günlü YCda çıkan bir haberde, bu akslar
üzerinde oturan mal sahibi ve kiracılardan 22 günlük sü­
re içinde ev ve dükkanlarını boşaltmaları istenmekte, bu
uyarıyı beklemeden çok sayıda yöre sakininin yapılarını
terk ettikleri ve yeni yapımların hızla ilerlediği belirtil­
mektedir.

1860 yılı boyunca Pera Caddesi'ni genişletme çalışmaları


sürdürülmektedir. 27 Ağustos 1860 günlü ycda, yol ge­
nişletilmesi nedeniyle, Galatasaray Polis Merkezi'nin yı­
kımına başlanacağı yazılmaktadır.<•57ı 3 Kasım 1860'da sı­
ra, Galatasaray'ın yanından Pera Caddesi'ne çıkan Yeni
Çarşı Sokağı'nı n caddeyle birleştiği noktada yapılacak ge­
nişletme için, Galatasaray'ın çevre duvarının yıkımına
BÖLG E N İ N KENTSEL Ö Z E L L İ K L E R İ 129

gelmiştir. Böylece i k i yolunn kesişme noktasında yer alan (458) JC, 8 O c a k 1861.
Polis Merkezi binası da nihayet tümüyle yıkılmaktadır.'458> (459) Bu konuda bir haber içi
bkz. JC, 17 Ağustos 1861.
Bu çalışmaların çok zaman aldığı kesindir. Bu nedenle de (460) JC, 29 Ocak 1 862.
hazan başlayıp uzun süre sürüncemede kalan yol yapım­ (461) Örneğin Aynalı Çeşme
ları, yöre sakinlerinin tepkilerine yol açmakta ve gazete­ bölgesindeki sokakların durumu gi­
bi. JC, 18 Ekim 1864.
lerde konuyla ilgili eleştiriler yayınlanmaktadır. Örneğin
17 Ocak 186l'de J'Cda çıkan bir yazıda, Galat a Kulesi'nden
başlayar�k mezarlığın bir bölümünden geçmesi planla­
nan yolun yapımına girişilip, kötü bir biçimde yarım bı­
rakılmış olmasından yakınılmaktadır. Bu yolun tekrar
ele alınması, ancak kış aylarının bitiminden sonra müm­
kün olabilecektir. 11 Nisan 1861 günlü J'Cda, söz konusu
yolun en kısa zamanda bitirilmesi için çok sıkı çalışıldığı
belirtilmektedir. Yaz mevsiminde, hem iklimin elverişli­
liği, hem de Pera bölgesinin yazlıklara gidiş nedeniyle da­
ha sakin olmasına bağlı olarak, yol yapımlarına ağırlık
verilmektedir.<•59> 1862 başında çıkan bir haberde, Galata­
saray ve Tophane'ye giden yolların bir bölümünün geniş­
letildiği ve taş kaplama çalışmalarının tamamen bittiği
yazılmaktadır. <•60>

1864 kışı başlarken yine yağışlar yüzünden, VI. Daire'nin


yapım çalışmalarına başladığı yollarda çukurlara su dol­
duğu, çevrenin çamurdan geçilmez bir hal aldığı konu­
sunda eleştiriler çıkmaktadır.<•• •>

Daha önce de değinildiği gibi, VI. Daire'nin 1864 yılı uy­


gulamalarının en önemlilerinden biri, Galata surlarına
ait hendekleri kapatmasıdır. 5 Kasım 1864 günlü JCda,
toprakla doldurulan bu hendeklerin Üzerlerine yeni yapı­
lacak ağır taş binaların temelleri konusunda uyarılarda
bulunulmakta, belediyenin buradaki inşaatları, söz konu­
su tehlikeleri gözönünde bulundurarak, çok sıkı denetle­
mesi gerektiği belirtilmektedir.

11 Nisan 1865'te VI. Daire tarafından Kulekapı'yla Topha­


ne arasında bir yol yapılması düşünülmüş, bu amaçla
Hendek Sokağı'ndan inen rampanın eğimi toprak doldu­
rularak azaltılmaya çalışılmıştır. Kaplaması da tamamla­
nan bu yolun Pera'yla Tophane arasında gerekli bağlantı-
130 B Ö L G E N İ N KENTSEL ÖZELLİ KLERİ

yı sağlayacağı belirtilmekte, ancak bazı sorunları olduğu (462) Bu konuda ayrıntılı bilgi
vurgulanmaktadır.<462> 1865 yılı, özellikle Galata'da kentsel için bkz. J C, il Nisan 1865.
(463) JC, 1 0 Mayıs ve 24 Ma­
düzenleme çalışmalarının yoğun olduğu bir dönemdir. yıs 1 865. "Bölgesel Bakım ve Güzel­
Genişletilen ve Tophane'ye kadar uzatılan Mumhane So­ leştirme Faaliyetleri" bölümünde
kağı'nın, yörenin en güzel ulaşım akslarından biri olaca­ sözü edilen i l . Abdülhamit'in doğum
günü ya da tahta çıkış törenlerinde
ğı belirtilmekte, bu yol üzerinde yapılmakta olan kagir övgüyle belirtilen görkemli binalar­
örneklerin nitelikleri övülmektedir.'4631 dan bir kısmı Mumhane Sokak'ta
yer almaktadır.
(464) Örneğin bu konudaki bir
Bilindiği gibi aynı yıl, Galata'da çalışmalar VI. Daire'nin haberde, Kasımpaşa tarafındaki bir
surları yıkmasıyla sürmektedir.'464> 1865 yılında Galata'da­ kulenin yıkımı sırasında 1397 tarihli
ki yeni sokak düzenlemeleri çerçevesinde, tehlikeli du­ kabartmalı bir Ceneviz taşı buluna­
rak, VI. Daire Merkezi'nde daha ön­
rumda olan ahşap yapıların, yerlerini yeni kagir örnekle­ ce toplananların yanına götürüldü­
re bırakmak üzere yıkılarak temizlendiği, Gümrük Sokak ğü yazılmaktadır. JC, 25 Mayıs
gibi bazı dar ve pis sokakların elden geçirildiği gözlen­ 1865.
(465) JC, 2 Haziran 1865.
mektedir.'465> (466) LT, 2 Mayıs 1867.

1867'de Pera Caddesi'nin darlığından yakınılmakta, Pa­


ris 'ten gelen bir yabancının, aristokrat bir bölgenin orta­
,
sında, iki duvar arasına oyulmuş, üzerinde sayısız insanın
birbirini itip kakarak ilerlemeye çalıştığı, aralarına kö­
pek, at ve arabaların da karıştığı, her an ezilme tehlikesi
yaratan bu yolu hayretle karşılayacağı yazılmaktadır. Ge­
rek dış saygınlık, gerekse de kamu yararı açısından, bu yo­
lun genişletilmesinin çok gecikilmeden ele alınması is­
tenmektedir.'466>

4 Mayıs 1867 günlü JCda özellikle İsveç Elçiliği'nden baş­


layan ve Rum Kilisesi'ne dek uzanan, ayrıca Naum Tiyat­
rosu önünden geçen bölümlerin, yolun en hareketli ke­
simleri olmasına rağmen, henüz genişletilmemiş olmala­
rından yakınılmakta, ayrıca bu kısımda büyük bir bölümü
sağlam, 100 kadar kagir yapı bulunduğu belirtilmektedir.
Böylesine önemli bir ana aksta, yolun genişletilmesinin
kaçınılmaz olduğu vurgulanmakta ve VI. Daire'nin bunu
gerçekleştirmesi için, buradaki yapı sahiplerine manevi
baskı uygulanması gerektiği, henüz zorunlu geri çekilme­
yi yapmayan mal sahiplerine yeniden yapım için belirli
bir tazminat ödenmesi ya da kamulaştırma uygulanması
gibi alternatifler hatırlatılmaktadır. Birinci öneri, mal sa­
hiplerinin sadece kamu yararını düşünerek böylesine bir
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 131

masrafa girişmeyeceklerinden, daha a z uygulanabilir bu­ (467) LT, 20 Temmuz 1867.


lunmakta, buna karşın ikinci ve üçüncü alternatifler akla (468) LT, 4 Kasım 1 870.
(469) LT, 26 Kasım 1 870.
yakın görünmektedir. Ayrıca gazete, son bir öneri olarak
Pera'nın en yüksekteki mahallelerini, Galata'nın deniz kı­
yısındaki kesimine bağlayacak yeni bir ana ulaşım aksının
oluşturulabileceğini de ileri sürmektedir. Aynı yıl, sık sık
Galata ve Pera'nın ana yollarındaki toz ve kirden kurtul­
ması gerektiği vurgulanmakta, bu yolların süpürülmesi ve
sulanması konusunda, belediyenin yollara cephesi olan ev
sakinlerini kapı önlerinden ve önlerindeki yolun yarısın­
dan sorumlu tutması gerektiği belirtilmektedir.<•67J

Bir başka eleştiri, yolların darlığıyla yapı yükseklikleri


arasındaki ters orantının yarattığı hava ve güneş eksikliği
konusu n d ad ı r. 1 1 Tem muz 1 867 günlü L'f'de çı kan bir ya­
zıda, bu olumsuz durum ele alınmakta, yüksek kagir küt­
lelerin yarattığı duvarların dar yolları iki yandan çevrele­
meleri nedeniyle, Pera'nın yaşanması zor bir yer haline
geldiği vurgulanmakta, Paris'te bu duruma karşı 1859 yı­
lında alınan önlemlerle kentin, yapı yükseklikleriyle yol
genişlikleri arasında saptanan oran uyarınca düzenlendi­
ği hatırlatılmaktadır.

1870 sonbaharında Galata'nın en önemli aksı olan Voyvo­


da Caddesi'nin açılması çalışmalarının ağır gitmesinden
yakınılmaktadır. Caddenin açılmasının uzun sürmesi, bu
yol üzerindeki bazı yapıların, genişletme nedeniyle yıkıl­
ması ve mal sahiplerinin bu yıkımlara itirazlarından kay­
naklanmaktadır.<468> Sonuçta kış gelmeden yolun kaplan­
masına başlandığı, ancak istenilen genişliğin elde edile­
mediği, yine de VI. Daire'nin bu aksı ulaşıma açacağı vur­
gulanmaktadır. A. Kamondo ve akrabalarının, bu yol
üzerindeki yapılarının yıkılmalarını istemeyerek ağırlık­
larını kullanmaları nedeniyle, işin bu şekilde sonuçlandı­
rıldığı belirtilmekte ve "VI. Daire'nin dikkatine" başlığıy­
la, "Kamondo'ların yüzünden Galata 'nın doğru düzgün bir
yolu olmayacak mı?', diye sorulmaktadır.<469'

187l'e gelindiğinde hala 19. yüzyılın ikinci yarısının ilk


yıllarındaki yollarla ilgili eleştirilerin, aradan geçen yir-
132 B Ö L G E N İ N KE NTSEL ÖZELLİ K L E R İ

mi yıla rağmen sürdüğü gözlenmektedir. Örneğin 5 Tem­ (470) 15 Kasım 1 872 tarihli LT,
muz 1871 günlü L'l'de dünyanın her tarafında kaldırımla­ İngiliz Elçiliği'nin söz konusu terki
yaptıktan sonra, çevre duvarın ı be­
rın yayalara ayrılmış olmasına rağmen, Galata ve Pera lirli bir yükseklikte yeniden yaptır­
bölgesinde kahvehanelerin sandalyeleri, kurulan tahtıre­ dığını, bu yükseklikten sonrasını da
vanlar, dükkan demir parmaklıklarına bağlanan atlar ne­ demir parmaklıkla tamamladığını
yazmakta, böylesine sağlam b i r du­
deniyle, yaya ulaşımının bir türlü istenilen düzeyde ol­ varın Polonya Sokak'taki (bugünkü
madığından yakınılmaktadır. Aynı yıl Pera'daki ana aks­ N ur-u Ziya Sokak) Fransız Elçiliği
ların genişletilmesi konusunda yabancı elçiliklerin VI. için de mutlaka gerekli olduğunu
belirtmektedir.
Daire'ye katkıları gözlenmektedir. Örneğin İngiliz Elçili­ (471) LT, 28 Nisan 1871.
ği, 1870 yangınından sonra yanan binasının önünden ge­ (472) LT, 1 Mart 1 872.
çen yolun genişletilmesi için gerekli alanı bedelsiz olarak (473) LT, 29 Mart 1884.

belediyeye terk etmektedir.<•7oı Öte yandan Rus Elçiliği,


Pera Caddesi'nin genişletilmesine katkı olarak, yolun
karşı tarafındaki evlerin sahiplerine tazminat ödemeyi
kabul etmektedir. Haberlerde, yabancıların bu özverili
davranışlarına karşın, yerli halkın maddi çıkarlarını ön
planda tutarak bu konuda direnmesi kınanmakta ve VI.
Daire'nin daha zorlayıcı bir tavır alması istenmektedir.<•71>

1872'de Mevlevihane'nin bahçe duvarı yıkılarak, birkaç


metre geriye alınmakta, böylece Yüksek Kaldırım'a ula­
şan yol (bugünkü Galip Dede Caddesi) genişletilmekte­
dir.<472> Bu dönemlerde bölgeyi betimleyenler eski Gala­
ta'nın neredeyse yok olduğunu, biri Pera'ya, diğeri denize
paralel iki uzun aksı açmak için binlerce konutun yıkıldı­
ğını yazmaktadırlar.

24 Şubat 1876 günlü LT haberinde, Tepebaşı Sokağı'nın


parke taşıyla kaplandığı duyurulmaktadır. Yeni bir büyük
aks da 1884 yılı içinde gerçekleştirilmektedir. Topha­
ne'den, Boğazkesen-Tomtom-Gülbaba Sokaklarını kesip
Yeniçarşı Sokağı'na, oradan da Galatasaray'ın önüne çı­
kacak olan bu yol, kıyı kesimiyle Pera'yı bağlayacak
önemli bir ulaşım aksıdır.<•73>

19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, hala yolların düzleşti­


rilmesi, kaplanması ve özellikle de kış aylarındaki bakım­
sızlığı sürmektedir. Örneğin 1884'te Fransız Elçiliği'nin
önünden geçen Polonya Sokağı'nın (bugünkü Nur-u Ziya
Sokak), yoğun yağmur sonrası yürünemeyecek hale gelen
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 133

durumundan yakınılmakta,<•74> 1892 kışında Pera Caddesi (474) LT, 29 N i san 1 884.
ve Tepebaşı akslarının sökülmüş kaldırım taşları ve çu­ (475) Oysa 26 Ocak 1889 ta­
rihli Lrde, Pera'dan sonra bölgenin
kurlarla dolu, çamurlu, pis bir görünüm içinde olduğu,(475J en önemli aksı olan Tarlabaşı Cad­
hele ikinci derecede yolların hiç geçilmez bir durum oluş­ desi'nin tamamen t aşla kaplandığı
turduğu yazılmaktadır.<•76> Örneğin 15 Ağustos 1892 günlü yazılmaktadır. Aradan geçen üç yıl,
yolun eski durumuna gelmesi için
LMO'da, Kalyoncu Kulluğu bölgesindeki en yoğun konut yeterli olmuştur.
barındıran sokaklardan biri olan Peşkirci Sokağı'nın, he­ (476) LMO, 16 Nisan 1892.
nüz taş kaplanmamış olması nedeniyle, kışın çamurdan, (477) Cercle d'Orient'ın karşı­
sındaki Kuloğlu Sokağı gibi. LMO, 3
yazın da tozdan dayanılmaz bir hal aldığı ve sokak sakin­ Şubat 1893.
lerinin VI. Daire'ye başvurup, masrafların yarısını karşı­ (478) LMO, 17 Ağustos 1895.
lamak koşuluyla, sokaklarının kaplanmasını sağlamaya (479) Latin Çıkmazı'yla Karı­
man ve Blu mberg Evi arasındaki
çalıştıkları bildirilmektedir. 1893'te de aynı durum söz dükkanların temizlenmesi g i b i .
konusudur.<477> LMO, 12 Mart 1898.
(480) LMO, 2 N isan 1898. Ay­
nı nedenle kamulaştırılan dükkan­
1895'de Pera Caddesi'nin kaplamalarının parke taşıyla ye­ lara ödenecek bedel konusundaki
nilendiği, buradan çıkartılan eski taşların da yan sokakla­ bir haber için bkz. LMO, 25 Tem­
rın kaplanmasında kullanılmasına karar verildiği öğre­ muz 1898.

nilmektedir. Haberlerde nihayet bu vesileyle, Derviş-Sa­


kız Ağacı-Hava vb. sokakların büyük gereksinimi olan
kaplamaya kavuşacakları bildirilmektedir.<•75>

1898'in bahar ve yaz aylarında Pera Caddesi'ni genişletme


çalışmaları hızla sürdürülmektedir. Örneğin bu amaçla,
bazı noktalarda kamulaştırmalar yapılmaktadır.<•79> 12
Mart 1898 günlü LMO'da Glavany Sokağı'ndan başlaya­
rak, yolun yasal çizgisini aşan dükkanların kamulaştırı­
lıp, kaldırılacağı belirtilmektedir. St. Antoine'ın karşı ta­
rafındaki dizide yer alan Lorando Evi'nin yıkılacağı bildi­
rilmektedir.<•aoı 13 Ağustos 1 898 günlü LMO'da, St. Anto­
ine'ın karşısındaki Lorando Apartmanı'nın ve ana yola
taşan yanındaki yapının cephelerinin kesilmekte olduğu
yazılmaktadır. Ayrıca aynı habere göre, bu iki eski yapı­
nın yeni yol genişliğine uygun hale getirilmesinden son­
ra, Glavany Sokağı'nın köşesindeki eski evin yıkıldığı, ay­
nı şekilde Ortodoks Kilisesi'ne açılan pasajın tonozunun
daha ferah bir geçiş sağlamak için kaldırıldığı ve yola
doğru çıkıntı yapan eski Demilleville Evi'yle karmaşık
dar bir köşe oluşturan dükkanların temizlendiği bildiril­
mektedir. Burada, yol için istenilen genişlik sağlandıktan
sonra, yeni ve şık dükkanlar yapılacaktır. Eski bir yapı
134 BÖLGENİN K E NTSEL ÖZELLİ KLERİ

olan M. Giustiniani'ye a i t Palais d e Cıystal kaldırılacak, (48 1) LMO, 20 ve 24 Eylül


yerine yeni bir yapı getirilecektir. Çalışmalar hızla sürdü­ 1898.
(482} Bu konuda bir haber için
rülmektedir. Sıra, Pera Caddesi'nin en dar yerinde bulu­ bkz. JC, il Temmuz 1861.
nan ve ulaşımı çok tehlikeli hale getiren Kumbari Evi'nin
cephesinin yıkımına gelmektedir. Yolun genişletilmesi,
caddeye çok daha etkileyici bir görünüm sağlayacak ve
araç ulaşımını kolaylaştıracaktır. Yazının sonunda vali
Rıdvan Paşa'nın mal sahipleriyle anlaşmaya vararak, en
az maliyetle bugüne kadar bir türlü yapılamayan bu işi
gerçekleştirmesi övülmektedir.

1898 Eylülünde de İngiliz Elçiliği bahçesinin arkasındaki


alanın Tepebaşı Yolu'yla aynı seviyeye getirilmek üzere
yükseltileceği belirtilmekte, ayrıca Galata tarafındaki Ye­
ni Yol'un da kaplamasının yenileneceği duyurulmakta­
dır. '481> Böylece 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde, genelde
ana ulaşım yollarının sık sık elden geçirilerek, olabildi­
ğince bakımlı ve geniş akslar halinde kullanıma açıldığı,
buna karşın yan yollarda ise hala sorunların tam olarak
çözümlenemediği gözlenmektedir.

SOKAKLARLA İLGİLİ B İ LGİLER

Önceki bölümlerde de vurgulandığı gibi, Pera Caddesi


bölgenin en görkemli aksıdır. Devamlı bakımlı tutulma­
sına çalışılan bu caddenin, başlangıçta biraz dar olan Tü­
nel-Galatasaray arasındaki kısmı, daha önce de belirtildi­
ği gibi 1898'lerde genişletilerek, Galatasaray-Taksim ara­
sındaki ölçüye getirilmiştir. Ancak yan sokaklardaki dü­
zensizlik, ışıksızlık ve pislik sürekli olarak eleştirilmekte­
dir. Ayrıca bugün Galata ve Pera'nın bazı sokaklarında
hala süregelen, karşılıklı evler arasında gerilen iplerle so­
kaklarda çamaşır asılması alışkanlığı, kaplaması ve kaldı­
rımıyla özenli hale getirilmeye çalışılan bu sokaklarda ol­
dukça kötü bir görünüm yaratması nedeniyle, sık sık eleş­
tirilmektedir.'482> Yöredeki bazı sokaklar, haberlerde özel­
likle yer almaktadır. Bunlardan biri Galata'daki Maltalı­
lar Sokağı'dır. 15 Ekim 1861 günlü JCda, çok kalabalık
olan bu sokağın bir bölümünde, büyük bir kısmı Galata­
lılar döneminden kalma eski evlerin yıkılarak yeni yapı-
BÖLG E N İ N KENTSEL Ö Z E L L İ K L E R İ 135

lar yapıldığı, b u sağlam taş yapıların ortadan kaldırılma­ (483) LT, 1 0 O c a k 1870.
sında çok zorluk çekildiği yazılmakta, şimdi de sokağın
genişletilmesi için çalışmalarda bulunulduğu belirtil­
mektedir. Bir yıl sonra 17 Nisan 1862'de bu dar sokağın söz
konusu yenilemelerle tamamen farklı bir görünüme bü­
ründüğü, örneğin yeni yapılan Selanik Han'ın camekan­
la kaplı iç avlusu, galerileri ve dökme demir merdivenle­
riyle sağlam ve zarif bir görünüş sunduğu yazılmaktadır.
Pera'nın basında sık sık konu edilen ünlü yan sokakları
arasında, üzerinde yer alan İtalyan elçilik binasıyla İtal­
yan kentlerinden bir kesit veren Tomtom Kaptan Sokağı,
adını sokaktaki Fransız Pastanesi'nden alan Pastacılar So­
kağı gibi sokaklar sayılabilir.

Galata Caddesi'nin çevresindeki sokaklarda da, 19. yüzyı­


lın ikinci yarısında önemli değişiklikler yapıldığı gözlen­
mektedir. 19 Haziran 1862 günlü YCda, yıkılan eski dük­
kanların yerine yeni yapılar yapılmakta olduğu belirtil­
mektedir.

Örneğin zaman zaman kaplamasındaki bozukluklardan


ve buna bağlı olarak da çamurlu, pis görünümünden ya­
kınılan Linardi Sokak'ta, çok görkemli kagir yapılar ya­
pıldığı ve tercih edilen bir sokak olduğu belirtilmekte­
dir.<•s3ı Ayrıca, yıkılıp açılan yerlerde küçük meydanlar
oluşturulması istenmektedir. Pera'da da, genişletilen so­
kaklar nedeniyle temizlenen alanlarda boşluklar yaratıla­
rak, meydancıklar yapılmasının bölgeyi daha güzelleşti­
receği vurgulanmakta, ancak alanların sınırlılığından ve
yoğun nüfusun buna imkan vermemesinden yakınılmak­
tadır.

Mayıs 1864'te VI. Daire tarafından sur hendeklerinin ka­


patılmasıyla inşaata açılan arsalara dönüştürülen sokak­
lardan, Lüleci Hendek konusunda arka arkaya duyurular
çıkmakta ve sokak için bırakılan alan dışında ortaya çı­
kan çok sayıda parsele yeni yapı yapılabileceği belirtil­
mektedir. Araç ulaşımına açık bir sokak olması planlanan
Lüleci Hendek Sokak'tan Galata-Tophane bağlantısı da
sağlanmış olacaktır. Bu amaçla geliştirilen planı görmek
136 B Ö L G E N İ N K E N TS E L Ö Z E L L İ K L E R İ

v e daha fazla bilgi edinmek için belediyeye, y a d a Nafıa (484) JC , 1 0 ve 13 Mayıs 1 864.
Vekaleti'ne başvurulması istenmektedir. <494> 1870'li yıllarda (485) LT, 27 Aralık 1870. An­
cak bunca faaliyete rağmen soka­
özellikle Büyük Hendek Sokak ve çevresinde her yıl, Jön ğın bakımsız ve çamurlu görünü­
Türkler'in bayram eğlenceleri düzenledikleri anlaşıl­ m ünden yakınılmakta, bu yakınma­
maktadır. Atlıkarıncalar, salıncaklar, akrobatlar vb. her lardan bir süre sonra da yolun tek­
rar ele alınıp, onarılarak bakım l ı ha­
türlü eğlence buradadır. <495> le getirildiği yazılmaktadır. LT, 22
Ocak 1 872.
1890'lı yıllar Yazıcı Sokağın kagir yapılaşmaya açıldığı (486) Bu konudaki bir haber
için bkz. LMO, 28 Kasım 1891.
yıllardır. Çok sayıda boş arsanın bulunduğu sokakta, inşa­ (487) LT, 30 Aralık 1 875 ve LT,
at açısından büyük bir hareketlilik gözlendiği yazılmak­ 3 Haziran 1889.
tadır.<486> Örneğin 12 Ağustos 1892 günlü LMO'da, sokak (488) 1 9 . yüzyıl boyunca bu
tür haberlerin ardı arkası kesilme­
üzerinde yeni inşaatların yükselmekte olduğu belirtile­ m ektedir. Bir örnek için bkz. J C , 4
rek, bu nedenle gece-gündüz sürdürülen çalışmaların aşı­ Kasım 1 849. Galata'da Ulah ve Ma­
rı gürültüsünden yakınılmaktadır. car kökenli 6 kişinin evlerinde öl­
d ü rülmesi gibi bir cinayet olayı için
bkz. JC , 9 Eylül 1 854.
Kagir yapılaşmaların yoğunluğuna karşın, 19. yüzyılın so­ (489) Bu saatten sonra, so­
nuna yaklaşıldığında hala Pera'nın bazı sokaklarında ah­ kakta olan herkesin bir fenerle do­
laşması zorunludur. JC , 9 Eylül
şap evlerden oluşan görünümlerle karşılaşıldığı gözlen­ 1 852.
mektedir. Örneğin 1875 sonlarında hemen tümüyle ahşap (490) JC , 9 Kasım 1853.
olan sokaklardan Küçük Parmakkapı ve Büyük Parmak­ (491) JC , 4 Ocak 1855. Yine
aynı tür bir haber için bkz. JC, 27
kapı'nın büyük ölçüde 1889 yılında hala ahşap evlerden H aziran 1 857.
oluştuğu yazılmaktadır.<497>

S O K A K L A R I N G Ü V E N L İ K S O R U N LA R I

Galata ve Pera gibi böylesine kozmopolit ve zengin bir or­


tamda yaşayanlar, oldukça önemli güvenlik sorunlarıyla
da karşılaşmaktaydılar. Hırsızlık, soygun, gasp, cinayet
vb. olaylar yöre sakinlerini hemen her gün büyük ölçüde
tedirgin etmekteydi.<499> Geceleri fazla olay çıkmaması için
çeşitli önlemler alınmaktadır. Bunlardan biri de, 1852 Ey­
lül'ündeki bir kararla tüm dükkan ve kahvehanelerin
bundan böyle en geç dokuzda kapanmalarının zorunlu
kılınmasıdır.''99> Hırsızlıklar evlerin madeni sokak kapı
kanatlarının sökülmesine dek varmaktadır.«90> Bu neden­
le bölgede güvenliğin sağlanması için önemli çabalarda
bulunulmakta, Pera ve Galata'da bir askeri polis örgütü­
nün kurulmasına çalışıldığı, bu arada askerlerin ve jan­
darmaların her akşam yörenin sokaklarında gezerek, de­ Resim 20 Galata sahilindeki kayık­
netim yaptıkları yazılmaktadır. «9ıı lar.
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 139

Ancak yine d e zaman zaman b u olayların giderek tır­ (492) JC, 1 5 Mayıs 1856.
mandığı gözlenmektedir.<•92> Bunca yasadışı iş arasında, (493) Bu konuda Galata Kule­
si ve çevresinde yakalanan bir şe­
sahte para basılmasına da oldukça sık rastlanmaktadır.<•93> beke için bkz. JC, 2 1 Temmuz 1856.
Pera ve Galata'daki dilenciler de ayrı bir sorun yaratmak­ (494) Bugün olduğu gibi, o dö­
tadır.<•9•> nemlerde de, kucağında uyumakta
olan bir çocukla yol kenarında dile­
nen kadınlar oldukça fazladır. JC, i l
Daha önce de sık sık değinildiği gibi, VI. Daire'nin mer­ Aralık IB60.
kezindeki sokakların çoğu, seçkin bir mahalle içinde yer (495) JC, 17 Temmuz 1866.
(496) Örneğin 14 Aralık 1894
almalarına rağmen, çöplü ve çamurlu, dolayısıyla da ol­ tari hli LMO'da, sekiz aydan beri,
dukça kötü bir görünüm içindedirler.<•95> Ayrıca salgın Pera-Galata-İsta n b u l tarafı n d a
hastalıklar da zaman zaman önemli bir tehlike olarak be­ yaklaşık sekiz y ü z kadar evin, kent­
te yaygın olan difteri, tifo, tifüs gibi
lirmektedir.<•9•> salgın hastalıklara karşı dezenfekte
edildiği yazılmaktadır.
(497) Kışın Boğaz köylerine
U LA Ş I M D Ü Z E N İ
yapılacak vapur seferleri konusun­
da bir ilan için bkz. J C, 29 Ağustos
Bilindiği gibi, özellikle köprüler yapılıncaya dek, tarihi 1 849.
(49B) 7 Şubat 1856 tari h l i
yarımadayla Galata ve Tophane arasında ulaşım kayıklar­
JC'de, padişahın İngiliz ve Fransız
la sağlanmaktaydı. (Resim 20 -21) Zamanla Haliç'in iki ya­ Elçilikleri'ndeki balolara katıldığı
kasını bağlayan köprüler ve Boğaz köylerine uzanan va­ haberinin, telgraf sayesinde aynı
pur seferleri,<•97> bölgenin etki alanının genişlemesi ve ge­ günün akşamı Paris'e ulaştığı ve
büyük yankı uyandı rdığı bildiril­
lişiminde önemli rol oynamıştır (Resim 22 -23). mektedir. Ticarette kolaylık sağlan­
ması açısından İstanbul tarafıyla
1855-56 yıllarında, İstanbul'un Avrupa'nın diğer kentle­ Galata arasında da telgraf hattı çe­
kilmesi konusunda bir haber için
riyle telgraf bağlantısının kurulması da, iletişim açısın­ bkz. JC, 1 8 Şubat 1856.
dan önemli bir adım olmuştur. Örneğin 24 Eylül 1855 (499) JC, 17 Eylül IB59.
günlü J'Cda, telgraf sayesinde İstanbul'un Londra ve Pa­ (500) JC, 20 Mart 1 856.

ris'e, bir bölgenin Büyükdere ya da herhangi bir Boğaz


köyüne yakınlığı kadar yakın olacağı yazılmaktadır.<•93>
1859 yılında Pera'da, Tekke yöresinde kurulan ve telgraf
postanesiyle bölgenin ticaretinin canlandırılmasında, tel­
graftan da yararlanma hedeflenmiştir. İstanbul tarafın­
daki posta merkezinin, sadece o bölgeye ait telgraflarla il­
gileneceği bildirilmektedir.<•99> Yine 1856 yıllarında padi­
şaha Paris'le İstanbul arasında gidip gelecek bir tren hat­
tının oluşturulması konusunda bir proje sunulmakta­
dır.<500>

İlk tramvay, atlı tramvay olarak 19. yüzyılın ikinci yarı­ Resim 2 1 Haliç sahilinde kayıklar.

sında Galata'da işlemeye başlamış ve 20. yüzyılın başında Resim 22 Galata' dan köprü ve tari­
da elektrikli tramvaya geçilmiştir. Daha önceleri Avru- h i yarımadaya bakış.
142 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİ KLERİ

pa'dan getirilen v e giderek yerli olarak üretilen faytonla­ (501) Faytona binmek önceleri
rın da, özellikle üst gelir düzeyindeki kişilerin ulaşımın­ padişaha aitken, giderek devletin
ileri gelen bürokratları ve varlıklı
da önemli bir yeri olmuştur. cso ıı 1870 yılı sonlarında tram­ kimselerin de, 19. yüzyıl İstan­
vayla ilgili çalışmalara ait çok sayıda habere rastlanmak­ bul'unda belirli bir statü sembolü
tadır. Örneğin 21 Aralık 1870 günlü L 'I'de, tramvayın ge­ olan faytona binmeye başladıkları
görülür. E. Işın. a.g.e., s. 557.
çeceği yolların darlığı dışında bir sorun olmadığından söz (502) LT, 1 5 Temmuz 1 873 ve
edilmekte, bu konuda hükümetin dikkati çekilmek isten­ şi rket temsilcileri n i n tekzibi LT, 17

mektedir. 1874 Temmuzundan itibaren tramvay artık İs­ Temmuz 1 873.


(503) Örneğin d ö n e m i n V I .
tanbul'un önemli ulaşım aracı olarak çalışmaya başlamış­ Daire Başkanı Kadri 8ey'in, genel
tır. sekreter Zühtü Bey'le tünel çalış­
maların ı ziyareti gibi, LT, 4 Ağustos
1 873.
Yine aynı yılda, tünel yapım çalışmalarıyla Galata-Pera
arasının kısa ve kolay bir biçimde aşılması planlanmakta­
dır. 15 Eylül 1871 günlü bir haberde LT, bu amaçla gerçek­
leştirilen kamulaştırma çalışmalarının tamamlanmakta
olduğunu bildirmektedir. Tünel yapımının M. Gavand
tarafından Londra'da kurulan " 'J'he Metropolitan Railway
o/Constantinople" aracılığıyla 14 ay içinde tamamlanacağı
yazılmakta, böylece en geç 1873 başında Galata'dan Yük­
sek Kaldırım'ın zor ve tehlikeli basamaklarını çıkarak va­
rılan Pera'ya, artık 2-3 dakika içinde ve 20 para karşılığı
hemen ulaşılabileceği eklenmektedir.

8 Ağustos 1872 günlü L 'l'de, VI. Daire'de bir kamulaştır­


ma komisyonu oluşturulduğunu ve bu komisyon aracılı­
ğıyla, Tünel'in yapılacağı yerde gerekli alanların satın alı­
nacağı yazılmaktadır. İlk etapta söz konusu olan, 45 yapı­
nın (ev ya da dükkan) kaI?ulaştırılmasıdır. Bunlardan en
önemli 22'sinin M. Gavand tarafından alındığı, geriye ka­
lan 23'ünün de en az bir ay içinde satın alınacağı belirtil­
mektedir. Böylece işin en önemli kısmının çözülmekte
olduğu bildirilmektedir. Ancak tünel yapımı sırasında
Metropolitan Railway Şirketi'yle devlet arasında sorunlar
çıktığı gözlenmektedir. <502ı

Tünel yapım çalışmaları sırasında, Vl. Daire başkanı ve


ekibi zaman zaman uygulamayı görmek için inşaat alanı­
na ziyarette bulunmaktadır.<5o3ı Tekke yöresinde tünel ya­
pım çalışmaları sırasında, altlarında Cenevizlilere ait me­
zarların da görüldüğü Türk mezarları çıktığından söze-
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 143

dilmektedir.<504ı Bilindiği gibi, söz konusu alan, eski me­ (504) LT, 10 Ekim 1 873.
zarlık bölgesidir. (505) LT, 21 Mart 1 883.
(506) LMO, 1 5 Mart 1892.
(507) E. Işın, a.g.e., s. 557.
1874 yılı sonunda tünel inşaatı tamamlanmış ve böylece (508) O . Kuban, a.g.e., s. 39;
Galata'nın ticaret bölgesiyle Pera'daki konut ve eğlence M . Cezar, a.g.e., s . 18. M . Cezar,
1732'ye dek Pera ve Galata'da do­
merkezi arasında büyük bir gidip-gelme kolaylığı sağlan­ kuz çeşme olduğunu, 1 732 tarihli
mıştır. Tramvay ağının geliştirilmesine de 19. yüzyılın so­ çeşme sayısının i s e yirmi beşe var­
nuna dek devam edilmiştir. dığını yazmakta, yeni su şebekesi­
nin yapılmasıyla ç oğalan bu sayı­
nın, 1737-1800 arasında kırk dokuz
1883 Mart'ında, VI. Daire'nin önünden Şişli'ye uzanan ak­ ve 1800-1923 arasında yetmiş altı
sın açılışı yapılmaktadır.<So5ı Ayrıca Pera'dan Tophane'ye yeni çeşmeyle çok arttığını belirt­
mektedir. Aynı eser, s. 20.
kolay ulaşım sağlanması için bazı proje önerileri gelişti­ (509) Aynı eser, s. 22.
rildiği de gözlenmektedir. Bunlardan biri, Tophane ile
Galatasaray arasında işletilmesi düşünülen kablolu tram­
vay projesidir.<506> 1 895'te i se, İstan bu l 'a i l k otomobilin ge­
tirtildiği bilinmektedir.<507l Fayton için sözü edildiği gibi,
ilk otomobil sahipleri arasında da, Galata ve Pera'nın var­
lıklı kişileri yer almaktadır.

Su S O R U N U

Galata ve Pera bölgesinin e n büyük sıkıntılarından birisi


de susuzluk olmuştur. Bölgede su sorununun kuyu ve sar­
nıçlarla, ayrıca tarihi yarımadadan fıçılarla getirtilerek
çözümlenmeye çalışıldığı bilinmektedir. Bu konuya I.
Mahmut'un önemli katkısı olmuş ve 1732'de Bahçeköy su
şebekesinin yapılmasıyla, büyük sıkıntı çeken Galata, Pe­
ra, Tophane ve Fındıklı semtlerine su verilebilmiştir.<508>
İstanbul'da daha önceleri sadece hamamlar için söz konu­
su olan paralı su dağıtımının, Terkos ve Elmalı şebekele­
rinin devreye girmesiyle konutlar vd. yapıları da kapsadı­
ğı belirtilmekte ; konutlarda basınçlı su kullanımının en
hızlı ve geniş çapta uygulandığı bölge olarak Galata ve
Pera gösterilmektedir.<S09>

19. yüzyılın ikinci yarısında Galata ve Pera bölgesindeki


kiralık ya da satılık ev ilanlarında da, yapının su duru­
muyla ilgili bilgiler özel olarak vurgulanmaktadır. Örne­
ğin 4 Nisan 1852'de J"Cda çıkan bir kiralık ev ilanında, Resim 23 Eminönü'nden köprü ve
Pera Caddesi üzerinde Galatasaray'ın karşısında yer alan Galata bölgesine bakış.
146 BÖLGEN İ N KENTSEL ÖZELLİ KLERi

14 odalı kagir evin h e r katında s u olduğu ayrıca belirtil­ (51 0) JC , 4 Mayıs 1851. Bölge­
mektedir. ye su sağlayan Mahmud Bendi ve
Valide Bendi konusunda bkz. J C , 9
Mayıs 1 8 5 1 .
1851 yılında çıkan gazete haberlerinden, Pera ve Galata (51 1) Pera Caddesi üzerindeki
bölgesinde su sorununun önemli boyutlarda olduğu anla­ büyük Galatasaray Çeşmesi'nden
bol su alınabileceği günler özlemle
şılmaktadır. Bu nedenle Belgrad Ormanları'ndaki su şe­ beklenmektedir. JC, 14 Mayıs 1 8 5 1 .
bekesinin genişletilmesine, ayrıca Pera yakınlarında ve (512) B i r daireye ya da apart­
Pera'daki su yollarının elden geçirilip, gerekli onarımla­ manın tümüne döşenebilen ucuz fi­
yatlı, hızlı su akımını sağlayan geniş
rın yapılmasına çalışılmaktadır.'510> Bölgenin içme suyu ,
çaplı, bakır ya da kurşun boruların
konusundaki sıkıntılarının giderek arttığı da, hemen her­ satışı konusunda bkz. JC , 14 Mayıs
gün vurgulanmaktadır.<511> Aynı yıl çıkan su pompalama 1851.
(5 1 3) JC , 12 Aralık 1857.
borularıyla ilgili ilanlar bölgenin, soruna devletin yanın­ (5 14) JC , 12 Ekim 1859.
da özel sektör aracılığıyla da çözüm bulma çabalarında (51 5) JC , 1 8 Kasım 1861.
bulunduğunu kanıtlamaktadır.'512> Bu konuda devlet de, (51 6) JC , 26 Kasım 1861.

elinden geleni yapmaya özen göstermektedir. 29 Haziran


1851 günlü JCda, su sorununun çözümüne yardımcı ol­
ması için Fransız mühendis M. Degoussee'nin getiril- d­
iği yazılmaktadır. 1851, suyla ilgili çalışmaların yoğun ol­
duğu bir yıldır. Örneğin 29 Eylül 1851 günlü JCda, Hır­
vat işçi gruplarının bir süredir Tepebaşı mezarlık alanın­
da, su getirmek için hendekler açmakta oldukları haber
verilmektedir. Aradan geçen yıllara rağmen sorunun bir
türlü çözülemediği gözlenmektedir. Özellikle yaz ayla­
rında bölge bu açıdan çekilmez olmakta, devlet çok sayı­
da teknik elemanı soruna çözüm için görevlendirmekte
ve bu konuda sürekli olarak projeler geliştirmektedir.<513>

20 Nisan 1859 günlü JCda susuzluğun yazın bölge için


büyük sıkıntı yaratacağı bilindiğinden, VI. Daire'nin şim­
diden bu konuda önlemler almaya çalıştığı bildirilmekte­
dir. Ancak yine Belgrad Ormanları'ndan gelen su borula­
rının yetersizliği ve bakımsızlığı nedeniyle, Pera ve dolay­
larının 1859 yazını da sıkıntılı geçirdiği anlaşılmakta­
dır. <51•> 186l'de de aynı durum sürmektedir. Bu kez Pera
halkına yardım amacıyla Prusya Elçiliği ve Rum Kilisesi
Konseyi, sarnıçlarındaki suyu bölge halkının kullanımı­
na açmaktadır. <515> Bu uygulamanın başlamasından kısa bir
süre sonra da padişahın, Taksim ve Galatasaray'daki çeş­
melere bol su verilmesi konusunda emir verdiği öğrenil­
mektedir. <51 •>
BÖLG E N İ N KENTSEL Ö Z E L L İ K L E R İ 1 47

Ancak 1862 baharında, yine yaz sıcakları öncesinde susuz­ (517) JC, 31 M ayıs 1 862.
luğun başgösterdiği belirtilmekte, çeşmelerin çoğundan (518) JC, 1 3 Temmuz 1864.
(519) JC, 24 Eylül 1 864.
hemen hiç su akmamasından yakınılmaktadır.cm> Aradan (520) JC, 28 Eylül 1 8 64.
iki yıl geçtikten sonra, 1864'te hala barajlardaki su mikta­ (521) JC, 6 Ekim 1 8 64.
rının kışın bile yetersiz olduğu ve dolayısıyla susuzluğun (522) LT, 6 Tem muz 1 8 6 8 .
Benzeri yazılar birbirini izlemekte­
sürdüğü yazılmaktadır.<518> Aynı yılın eylül ayında, padişa­ dir. LT, 23 Temmuz, 27 Temmuz, 31
hın buyruğuyla Pera, Galata, Tophane, Kasımpaşa ve Bo­ Temmuz, 3 Ağustos ve 7 Ağustos
ğaziçi'nin Avrupa yakasına bol su verilmesi için Bahçeköy 1868.
(523) LT, 1 5 N i san 1 869.
bendleri ve dağıtım şebekesinde yeniden çalışmalara baş­
landığı bildirilmektedir.'519> Bu amaçla, Pera Caddesi üze­
rindeki eski su borularının yenileriyle değiştirildiği yazıl­
maktadır.<520>

1864'te, gerçekten de su sorununun çözümlenmesiyle ilgi­


li önemli çabalar gözlenmektedir. Örneğin 29 Eylül 1864
günlü bir haberde, Zincirlikuyu çevresinde yaklaşık üç ay
öncesi, debisi oldukça yükseke su kaynakları bulunduğu
ve buradan Pera Caddesi üzerindeki çeşmelere ve özellik­
le de Ağa Camii çeşmesine su verileceği yazılmaktadır.
1864 sonbaharında İstanbul'daki su rezervinin yeterli ol­
duğu ve ayrıca dağıtım şebekesinin yenilendiği müjdele­
nerek, bu yıl yoğun yağmurların da katkısıyla, suyu bol
bir dönem geçirileceği bildirilmektedir.'521>

Ancak dört yıl sonra 1868'de 60.000 kişi ve 10.000 evden


oluştuğu belirtilen VI. Daire bölgesinde bu evlerden sade­
ce 80'inin, özel bir fermanla doğrudan su alabildiklerini,
yörede 1557 sarnıç bulunduğunu, böylece toplam 1637
evin suyu olduğunu belirten bir haberde, 34 adet kamuya
açık çeşmenin de yetersizliği vurgulanmaktadır. Gazete
ve başyazıyla, buna ivedi çözüm getirilmesi gerektiğini
duyurmaktadır.'522>

1 869'da yine susuzluğun sürmesinden ve sakaların ancak


iki misli paraya "kurba" getirdiklerinden yakınılmakta­
dır.<523> Bu yazılar üzerine, 4 Mayıs 1869 günlü L 'l'de, VI.
Daire'nin susuzluğa karşı aldığı önlemleri içeren bir du­
yuru yayınladığı görülmektedir. Buna göre yöre sakinle­
rine, Galata'daki çeşmelerin akar hale getirilerek, her
hafta salı ve cuma günleri halka hizmet edeceği, Pera çeş-
148 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

melerinin de pazar, pazartesi ve çarşamba, cumartesi gün­ (524) Örneğin 20 Mayıs 1869
leri kullanılabileceği, perşembeleri özel su temininin ola­ tari hli LT 'de, yeni seçilen Salih
Bey'den suyla ilgili sorunlara önem
bildiğince sağlanmaya çalışılacağı, bu uygulamayı hiç vermesi istenmektedir.
kimsenin engelleyemeyeceği, su taşıma işlerinin de saka­ (525) LT, 2 Haziran 1 869.
lar aracılığıyla, daha önce olduğu gibi ve eski fiyatlarla (526) LT, 9 Mayıs 1871.
(527) LT , 24 Ekim ve 4 Kasım
yapılacağı bildirilmektedir. 1 872. İki farklı noktada, Azapkapı
ve To p h a n e ' de bölgeyi beslemek
,

VI. Daire başkanlarından da, yeni seçildiklerinde ilk bek­ üzere, birer su deposu yapıldığı ya­
zıl maktadır. LT , 5 Kasım 1 872.
lenen, bölgedeki su sorununa çözüm bulmaları olmakta­ (528) LT, 17 Nisan 1873.
dır. <52•J 1869 yazında bölgenin su sorunu çözümlenmiş gibi (529) LT , 6 Ekim 1 875.
görünmektedir.<52sı 12 Haziran 1869 günlü L'I'de VI. Daire, (530) 12 Temmuz 1 879 tarihli
LT'de Pera'daki susuzluktan yakı­
Azapkapı Köprüsü'nden geçen ve tarihi yarımadayı Mas­ n ı l makt � . özellikle Asmalı Mes­
lak'a bağlayan su hattının tamamlandığını ve Galata'daki cit'teki durumun çok kötü olduğu
meydan çeşmesinden su alınabileceğini duyurmaktadır. belirtilmektedir. Aynı konuda ha­
berler için bkz. LT, 26 ve 30 Eylül
1 8 8 1 . 8 Kasım 1881 tarihli L T'de VI.
Ancak 187l'de daha yaz tam olarak gelmeden, konuyla il­ Daire, su sorununun sadece bazı
gili yakınmalar yeniden başlamaktadır.<526) 1872 yılı, yine kesimlerde hissedildiğini yazmak­
tadır. 2 Ekim 1894 tarihli LMO 'da
aynı sorunu içermektedir. Haberlerden susuzluğun bu ise Taksim bölgesindeki su borula­
dönemde de had safhada olduğu anlaşılmaktadır.<527J 1873 rının onarımının tamamlandığı, 5-
baharında, suyun Kağıthane'deki pompalarla Pera'daki 10 gün içinde Pera'nın suya kavu­
şacağı bildirilmektedir.
depoya geldiği ve bölgenin çeşitli mahallelerine dağıtıldı­ (531) Cenevizliler döneminde
ğı bildirilmektedir. <52sJ 1875 yılında, bölgedeki kanalizas­ Hıristiyanlar ölülerini kiliselerin ya­
yon ve yol düzeltme çalışmaları nedeniyle yer yer tahrip k ı n ı n a gömmekteyd iler. Fetihten
sonra da bu gelenek sürmüş, ancak
olan su boruları çeşmelerin yeterince su alabilmesini en­ salgın hastalıklardan ölenlerin da­
gellemekte, bu yüzden söz konusu çeşmelerden hemen ha uzak bir yere gömü lmeleri zo­
hiç su akmadığından yakınılmaktadır.<529J 1879, 1881 ve runluluğu geti rildiğinden, bu iş için
Taksim Çevresindeki alanlar uygun
1894 yıllarında yine zaman zaman aynı sorunun sürmek­ bulunmuştur. İstanbul maddesi, İs­
te olduğu anlaşılmaktadır.<530J lam Ansiklopedisi, cilt: 5 , s.
1214/136. Cenevizliler'in Galata'daki
mezarlıkları konusunda il Temmuz
M EZARLIK ALA N L A R I 1866 Tarihli JC 'de çıkan bir haber­
de, Yüksek Kaldırım Sokağı' n ı n
Galata ve Pera bölgelerinin önemli kentsel özelliklerin­ aşağısında temel kazma çalışmaları
sırasında çok sayıda insan kemiği
den biri de, içerdikleri mezarlık alanlarıydı. 19. yüzyılın bulunması nedeniyle, burada bir
ikinci yarısına dek bu mezarlıklar, bölgenin genel görü­ Ceneviz mezarlığı olabileceği yazıl­
nümünde yeşil yoğunluklar olarak göze çarpmaktadır. maktadır.

Gerek gravürlerde, gerekse de dönemin fotoğraflarında


bu özelliği sık sık gözlemek mümkündür. Söz konusu
mezarlık alanlarından "Petit- Champs des Mortl' (Küçük
Mezarlık) adıyla anılan ilki, Galata bölgesinin üst kesi­
minde Tepebaşı, Şişhane, Kuledibi yöresindeydi.<531 )
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 149

"Grand-Champs des Mortl' (Büyük Mezarlık) ise, Tak­ (532) 16. yüzy ı l ın ortalarından
sim'den başlayarak Ayaspaşa-Gümüşsuyu bölgesini içe­ beri kullanılan ve 1 6 15"ten itibaren
de Hıristiyanların resm i mezarlığı
ren ve Fındıklı'dan sahile dek uzanan geniş alanda yer al­ olan Taksim'deki yer giderek yeter­
maktaydı. <532> siz kalmıştır. Bu n edenle 1852'de
H ıristiyanlar Osmanl ı Devleti'yle bir
anlaşma imzalayarak, Taksim'deki
19. yüzyılın seyahatnamelerinde Galata bölgesi anlatılır­ mezarlık alanına karşı l ı k Feri-
ken, bu me zar l ık alanlarının da betimlendiği görülür. köy'den bir yer kabul etmişler ve
Örneğin E. de Amicis bu alandan " . . . Kuleyi geçer geçmez mezarlıklarını Feriköy'e taşımışlar-
dır. Aynı eser.
insan kendisini bir Müslüman mezarlığında bulur. Pera'nın (533) E. de Amicis, a.g.e., s.
tepesinden Haliç'e kadar, her tarafa meyletmiş ve bayırın üst 67.
<534) Bu konuda bir haber için
başından alt başına, karmakarışık dağılmış binlerce taş ve
bkz. JC, 3 N isan 1 8 58.
mermer sütunu gölgeleyerek dik bir meyille inen büyük bir ( 535) M. Cezar, a.g.e., s. 136.
servi ormanı. . . Ormanın içindeki yollar kıvrıla kıvrıla ve (536) Bu mezarlığın Feriköy'e
birbirini keserek gider. Gölgeye oturmuş bazı 'Türkler çubuk taşınmasıyla ilgili Pera ve Galata
Rumları'nın görüşlerini içeren bir
içerler, mezarların arasında çocuklar koşup, oynar, inekler haber için bkz. JC, 15 Mayıs 1858.
otlar. . . " şeklinde söz etmektedir.<533> Bu anlatımlardan ve (537) Bu konuda VI. Daire sık
gravürlerden, Galata bölgesinin sınırını oluşturan Petit­ sık uyarılmaktadır. JC, 1 8 Ocak
1860.
Champs des Morts'un geniş bir yeşil alan niteliği taşıdığı
gözlenmektedir. 1855 yıllarında Galata ve Pera bölgesi
için öngörülen kentsel düzenleme çalışmaları çerçevesin-
de, mezarlığın kentin uzak bir noktasında yer almasının
daha uygun olacağı ve kaldırılmasıyla yerine, yeşili he-
men hiç olmayan bölgenin gerçek ihtiyacı olan bir park
yapılmasının düşünüldüğü görülür.<53•> Aynı durum, Tak-
sim dolaylarındaki Grand-Champs des Morts için de ge-
çerlidir. Galata suriçi alanının iki mislinden büyük oldu-
ğu ifade edilen<53sı bu mezarlığın Feriköy'e taşınarak yeri-
nin, gelişmekte olan bölgede yol açımı ve yapılaşmalara
ayrılması kararı alınmıştır.<536>

L 860'lardan başlayarak, Petit-Champs des Morts mezarlık


alanının açılması ve yerine park yapımı konusunda sü­
rekli yazılar çıktığı gözlenmektedir. Bu yazılarda vurgu­
lanan, bölgenin kamuya açık yeşil alan gereksinimi ve
Avrupa kentlerinde olduğu gibi haftada bir gün ve bay­
ramlarda içinde müzik de çalınan bir parkın, böylesine
Bat i lı bir ortamda duyulan eksikliğidir.<537l

İ !erleyen yıllarda, mezarlık alanının bir bölümünün ya­


p ı laşmaya açıldığı gözlenmektedir. Örneğin 23 Mart 1865
150 BÖLGEN İ N KENTSEL ÖZELLİKLERİ

günlü J"Cda, Petit-Champs'da yeni bir mahalle oluşturul­ (53B) Bu alan parça parça sa­
mak istendiği ve ilk adım olarak, demir parmaklıkla me­ tılıp, yapılaşmaya açılmaktadır. Ör­
neğin IB67 tarihinden sonra Kab­
zarlık alanından ayrılan Mezarlık Sokak'ta bir dizi ev ya­ ristan Sokağı 'nın sol tarafındaki
pımına başlanacağı duyurulmaktadır.'538> Ayrıca gazete­ kısmen boş ve mezarlıkla kaplı olan
lerde sık sık ölülerin yerleşmelerin uzağındaki alanlara alanın üç Levanten aile tarafından
satın alınması konusunda bkz. B.
gömülmesinin sağlık sorunları açısından önem taşıdığı Üsdiken, Beyoğlu'nun Eski ve Ünlü
vurgulanmakta ve sürekli olarak mezarlık alanlarının Otelleri-1 1/Pera Palas, Tarih ve
kent dışına çıkarılması istenmektedir.<539> Toplum, Kasım 1991, cilt: 95, s. 27.
(539) LT, 19 Mart IB69.
(540) LT, 29 Ocak I B70.
1870 yılı başında Grand-Champs des Morts'un bir kısmı­ (541) LT, 25 Kasım 1870.
nın parka çevrilme çalışmalarına başlandığı duyurulmak­ (542) LT, 12 Kasım I B72.
(543) LT, 12 Şubat 1887.
ta ve mezar içeren her alanın, üzerinden altı yıl geçtikten (544) Örneğin Artin Dadian'ın
sonra "mülk" haline dönüştüğü, bu nedenle de devlet ta­ müdürlüğü döneminde olduğy gibi,
rafından istenildiği şekilde tasarruf edilebileceği belirtil­ Revue de Constantinople, cilt: il,
İstanbul, 1 875, s. 255.
mektedir.<5•0> Aynı yılın haberlerinde Taksim Bahçesi'nin,
çok kalabalık bir dinlenme ve eğlence alanına çevrildiği,
güzel ve bakımlı bir bahçe düzeni, özenli bir servis ve ne­
fis bir müzikle herkesi memnun ettiği yazılmaktadır.<5•1>

1872'de Grand-Champs des Morts'un yerindeki evkaf


arsalarının satışa çıkarıldığı ilan edilmekte ve Pera'nın
sınırlarının genişletilmesiyle, giderek bu alanların yapı­
laştığı belirtilmektedir.<5•2> 1887 yılındaki bir haberde de,
mezarlığın Taksim Bahçesi'nden Harbiye'deki eski okula
kadar olan kısmının satışa çıkartılacağı ve yeni bir
mahalle oluşturulacağı yazılmaktadır.<5•3> Bilindiği gibi,
Petit-Champs des Morts Mezarlığı da giderek yol ve
yapılaşmalara açılmakta ve sadece belirli noktalarda
kalmaktaydı. Bu mezarlık kısımlarının VI. Daire tarafın­
dan özenli bir biçimde duvarla çevrelendiği yazılmak­
tadır.es••>

1879 yılında hükümetin, bütçesi oldukça kısıtlı olan VI.


Daire'ye yardım amacıyla, Petit Champs'daki alanları be­
lediyeye devrettiği ve istediği gibi kullanma olanağı sağ­
ladığı görülmektedir. 17 Mart 1879 günlü LT'de buradaki
arsaların çok değerli olduğu yazılmakta, belediyenin bu
büyük alanı bölgenin gereksinimine uygun bir biçimde
Taksim'deki gibi, halka açık bir park olarak değerlendire­
ceği belirtilmektedir. Aynı haberde, en geç on hafta için-
B Ö LG E N İ N K E N TS E L Ö Z E L L İ K L E R İ 151

d e geniş v e bakımlı b i r bahçenin, buradaki belirsiz ve ba­ (545) Parktaki e n b üyük soru­
kımsız alanların yerini alacağı duyurulmaktadır. Söz ko­ nun susuzluk olduğu yazı lmakta ve
bu konu, Kasımpaşa'daki bir kuyu­
nusu parkta bir konser salonu, bir restoran, şelale biçi­ dan belirli aralıklarla yerleşt i rilen
minde düzenlenecek bir su tasarımı ve nihayet çok özenli depolara, oradan d a borularla par­
bir demir parmaklık olacağı yazılmaktadır. Aynı yılın ba­ ka getirilerek çözümlenmektedir.
LT, 21 Mayıs IB79.
harında, çalışmaların her geçen gün biraz daha etkileyici (546) LT, 26 Tem muz IB80.
bir görünüm aldığı ve yakın zamanda da halka açılacağı Bu yazıda tek eleştirilen bahçeye
duyurulmaktadır. <5•5> giriş için ödenen paranın fazlalığı­
dır. Bu eleştiri işe yaramış ve Blac­
que Bey, bahçeye giriş parasını
26 Temmuz 1880'de Tepebaşı Bahçesi'nin, Blacque Bey ta­ azaltmıştır. LT 27 Temmuz 1880.
rafından açıldığı görülmektedir. Işıklandırılmış olan bu (547) Örneğin 3 Şubat 1883
tari hli LT'de, Ruml ar'ın karnaval
bahçe köşkü, gölü, demir köprüsü, Haliç'e, oradan da ta­ dönemi boyunca, tiyatronun salo­
rihi yarımadaya açılan manzarası ve M. Ranzani yöneti­ nunda aile baloları d üzenleyeceği,
mindeki orkestrasıyla tam bir Avrupa parkı gibi görün­ bu amaçla da salonu n yeniden de­
kore edilerek, çok güzel bir görünü­
mekte ve büyük övgü almaktadır.<546> Ayrıca bu alanda ya­ me kavuşturulduğu yazı l maktadır.
pılan Tepebaşı Belediye Tiyatrosu, özellikle kış aylarında (548) Bu konuda bir yazı için
bölgenin eğlence merkezlerinden biri olmuştur.<547> Ancak bkz. LMO, 9 Mayıs 1891.
(549) Kalan mezarl ı k alanının
1891 yılında olduğu gibi zaman zaman Tepebaşı Bahçesi, bir duvarla çevrildiği yazılmaktadır.
işletmecisinin tutumuna bağlı olarak niteliksiz bir görü­ LMO, 9 Ocak 1892. M Cezar, Gala­
nüme bürünmektedir.<545> Mezarlık alanlarının tamamen ta Kulesi yakınındaki mezarlığın
kaldırılması ve çevresin i n düzen­
kaldırılması ve çevresinin düzenlenmesi çalışmaları, 20. lenmesiyle ilgili olarak, Cumhuriyet
yüzyılın ilk yarısına dek sürmüştür.<549> gazetesinde 17 Kasım 1929 tarihin­
de çıkan bir haberden söz etmekte­
dir. M. Cezar, a.g.e., s . 139. B. Üsdi­
B A K I M VE GÜZELLE Ş T İ R M E Ç A L I ŞMALARI ken, Küçük Hendek Sokağı'nın bu­
lunduğu yerin 20. yüzyıl başlarında
Bütünüyle Batılı anlamda bir yerleşme olması hedefle­ açıldığını yazmaktadır. 8. Üsdiken,
Beyoğlu'nda Pasajlar iV, Tarih ve
nen bölgede, kentsel temizlik ve düzenleme faaliyetleri Toplum, Temmuz, 1 9 9 1 , sayı: 9 1 ,
VI. Daire'yle birlikte sistemli bir hale getirilmeye çalışıl­ s.30.
mış, ancak daha önce de vurgulandığı gibi, istenilen dü­
zeyin bir türlü sağlanamadığı görülmüştür. 1860'lı yılla­
rın başında bu konuda önemli çabalarda bulunulduğu
gözlenmektedir. Örneğin 7 Haziran 1860 günlü .JCda Pe­
ra Caddesi'nde küçük araçların, geceleri kapı önlerine bı­
rakılan çöpleri aldıkları yazılmakta, ancak araçların yı­
kanmaması nedeniyle, sıcak günlerde çok koku yapması
eleştirilerek, ya tümden ya da en azından bir bölümüyle
kapatılmaları gerektiği üzerinde durulmaktadır.

Yine de Pera bölgesinin 1860'lardaki durumuyla otuz yıl


öncesininki karşılaştırıldığında, bölgenin bu süre içinde
152 BÖLGE N İ N KENTSEL ÖZELLİ KLERİ

nasıl geliştiği v e daha düzenli, yaşanabilir hale getirildiği


kolayca anlaşılabilmektedir. 12 Ocak 1861 günlü JCda, bu
konuda ilginç bir yazıyla karşılaşıyoruz. 1830'larda Pe­
ra'da sadece iki dumanlı kahvehane olduğu, bunlardan
birisinin büyük konakların ahçıları tarafından kullanıl­
dığı, diğerinin ise dolapları şekerleme çeşitleriyle dolu,
mobilyası sadece eski bir ayna, bir-iki hasır sandalye ve
üzerinde ıslak bardak izleri olan iki adet masadan ibaret
bir mekan olduğu belirtilmektedir. Üçüncü sınıf vatan­
daşlara hizmet veren bu kahvehanenin, bölgenin yalnız
burada bulunan özel dondurmalarına nedeniyle, yazları
tüccarlar ve bazı diplomatlar tarafından uğranılan bir yer
olduğu yazılmaktadır. Söz konusu yazıya göre, 1830-60
arasında iki büyük yangın eski Pera'yı bir uçtan diğerine,
neredeyse tümüyle yok etmiştir. Daha önceleri bu tarihi
bölge, İsveç Sarayı'nın önünden başlamakta ve Galatasa­
ray'da son bulmaktaydı. 1831 ve ondan on altı yıl sonraki
1847 yangınları, ahşap yapıların çoğunu ortadan kaldır­
mış ve bölgenin önemli ölçüde kagirleşmesine neden ol­
muştur.

1830'ların eski konaklara yerleşmiş olan elçilik binaları,


artık farklı bir görünüm sunmaktadır. 1860'larda Pera'da
oteller ve restoranların sayısı çoğalmıştır. Hemen her se­
ferinde, bunların İtalya'nın önemli kentlerindekiler ka­
dar özenli oldukları vurgulanmaktadır. Faris bulvarları­
na yakışacak nitelikte yenilikler sergileyen, Lyon'dan
zengin kumaş örnekleri sunan çok sayıda dükkan bulun­
maktadır. Kahveler gerek mekansal özellikleri, gerekse de
sattıkları ürünleriyle fark edilmektedir. Örneğin Cafe du
Luxembourg, Rue de Rivoli'de ya da Sebastopol Bulva­
rı'nda yer alabilecek niteliktedir. Lebon'da aranılan her
tür tatlı çeşidini bulmak mümkündür. M. Naum, 1831
yangınının ardından evinin üzerinde bulunduğu alanı,
çeşitli gösteriler için kiraya vermiş, bu yer bir süre bu şe­
kilde kullanıldıktan sonra tiyatroya dönüştürülmüş ve ilk
kez 1840'da burada İtalyan operası oynanmıştır. Artık
Naum Tiyatrosu, zaman zaman padişahın da onurlandır­
dığı, Pera halkına hoş vakit geçirten önemli bir merkez­
dir. Pera'da üç kahvehane, "Cafe Oriental'', Le Palais des
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L Lİ K L E R İ 1 53

Fleurl' v e "Cafe de Roumelie'' tiyatroya dönüştürülmüştür.


Böylece Pera akşamları için Fransızca, İtalyanca, Rumca
ya da Türkçe oyunlardan birini seçmek mümkündür.

Pera, kafeşantanlar açısından da zengidir. Semtin hemen


her köşesinde, çeşitli ülkelerin gazeteleri okunabilmekte­
dir. Edebi yenilikler Köhler Kardeşler'in Kitabevi'nden
bulunabilir. Her milletin kendi gazetesi çıkmaktadır. Ya­
bancı dil bilmeyenler de örneğin Paris'te çıkan bazı siya­
sal ağırlıklı broşürlerin, çeşitli Doğu dillerindeki çevirile­
rini kolayca edinebilmektedirler. Günlük konulara kimse
yabancı değildir.

Tarihi yarımadada yaşayan varlıklı ve Batı'yı tanıyan Os­


manlılar için Pera özel bi r önem taşımaktadır. On l ar için
burası Paris'in bir banliyösü gibidir. Bölgede, tatil günle­
ri İstanbul tarafının "efendı"lerinin, eğitimlerini tamam­
ladıkları Viyana, Paris, Berlin ya da Londra'daki gençlik
günlerini hatırlayarak dolaştıklarını görmek mümkün­
dür.

Daha önce sözü edilen yol çalışmalarının bölgede, aynı


zamanda Batı'ya özgü bir estetik kaygıyla ele alındığı gö­
rülmektedir. Bu bağlamda meydan açma projeleri, geniş
akslar yaratılması ve yolların, üzerinde veya odağında
yer alacak yapılara göre tasarlanması önemli yer tutmak­
tadır. Bu projeler arasında, Tarlabaşı'nda geniş bir aks
o luşturulması söz konusudur. Bu yol Küçük Mezarlık'tan
başlamakta, İngiliz Elçiliği'nin güneydoğu yönünde uza­
narak gitmektedir. Bu aksın, yabancıların hayranlık duy­
dukları Lyon'un Kraliyet Yolu'na benzer özellikler taşıya­
cağı belirtilmektedir. İkinci bir yol projesi, Galata Köprü­
sü'nün yakınındaki geniş meydandan başlamakta, düz bir
biçimde Krepen Pasajı yönünde uzanmakta, bu pasajın
bulunduğu yerde yeni bir meydan oluşturmakta ve bura­
dan, yaklaşık olarak Tarlabaşı Yolu'na paralel, geniş bir
yolla devam etmektedir. Bu yol Fransız Hastanesi'ne dek
uzanarak, burada başka bir meydanla sona ermektedir.
On-oniki metre genişliğindeki söz konusu yol üzerinde
Borsa Binası, Polis Nezareti, Belediye Binası ve tiyatro gi-
1 54 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

bi kamu yapılarıyla, önemli anıtsal yapılar yer almakta­ (550) Bu konuda bir yazı için
dır. Bir başka yolun Galata Köprüsü'nden başlayarak, Ga­ bkz. J C, 17 Mart 1862.
(551) LT, 22 Ağustos 1866.
lata Caddesi'nden yaklaşık 1500 m ötede diğer bir mey­ (552) LT, 17 Aralık 1870.
danla bitmesi düşünülmektedir. Bölgenin güzelleştiril­ (553) LT, i l Aralık 1886.
mesi ve bakımlı bir hale getirilmesi için çalışmalar, özel­
likle Sultan Abdülaziz'in tahta geçmesi ve olanakların
daha çok imar hareketlerine ayrılmasıyla birlikte, ar- ·
tar.<5501

Bölgedeki kentsel düzen açısından dikkate değer bir uy­


gulama, yerel posta idaresinin sokaklara yeni posta ku­
tuları yerleştirmesidir. Eskilerine oranla çok daha büyük
ve sağlam oldukları belirtilen bu kutular üzerinde, Batı­
daki örneklerinde olduğu gibi, mektupların hangi saat­
te toplanacağını belirten bir duyuru da bulunmakta­
dır.<55ıı

20 Mayıs 1870 günlü L Tde, bölgenin düzeni açısından ye­


ni bir plan üzerinde çalışıldığı belirtilmektedir. Bir peyzaj
tasarımı niteliği taşıyan bu plana göre, (Plan 2) büyük Te­
pebaşı Bahçesi Gümüşsuyu yönünde genişletilecek, ağaç­
larla kaplı ve hafif eğimli iki güzel yolla çevrili Gümüş­
suyu Tepesi'ne dek uzatılacaktır. Gümüşsuyu Tepesi üze­
rinde de, yeni düzenlemeler düşünülmektedir. Burada,
küçük servi ormanının çevresinde geniş bir bulvar açıl­
maktadır. Yine aynı yılın haberlerinden, Taksim Cadde­
si'nin kışla karşısına düşen kısmının büyük ağaçlarla do­
natıldığı görülmektedir.<552ı

Bölgenin güzelleştirilmesi çalışmalarında özellikle Pera


Caddesi'nin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması, belirgin
ve bakımlı bir aks olarak soylu Pera'nın görkemli ortamı­
na uygun bir hale getirilmesi ön plandadır. 1886 yılında
bu konuda yapılacaklar şöyle özetlenmektedir : <553ı

Pera Caddesi'nin görünümü yenilenecektir, örneğin, Bü­


yük Otel'in iki yanındaki Club Oriental'in görkemli cep­
hesiyle büyük karşıtlık yaratan niteliksiz dükkanlar te­
mizlenecek, sadece gerçek bir mimari eser niteliği taşıyan
yapılar kalacaktır. Ancak sık sık vurgulandığı gibi, bölge-
BÖLG E N İ N KENTSEL ÖZELLİKLERİ 155

deki kentsel düzenleme faaliyetleri hiçbir zaman yeterli (554) LMO , 2 3 Ocak 1 8 9 1 .
bir düzeye ulaşamamaktadır. Çeşmeler ve ağaçlarla bezeli (555) LM O, 7 Şubat 1891. İ k i
adet elektrikli saat i n Dörtyol Ağ­
özenli bir ortam özlemi, zaman zaman bölge sakinlerini zı'nda Saray Gözlemevi'nin kapısı­
herşeyi belediyeden beklemeden, kendi aralarında örgüt­ nın iki yanına koyulacağın ı duyuran
bir haber için bkz. LMO , 1 9 Ocak
lenip, para toplayarak birşeyler yapabilecekleri düşünce­
1899.
sine götürmektedir.<554>

189l'de kentsel özellikler açısından yeni bir faaliyet, VI.


Daire Müdürü Macid Bey'in öncülüğünde bölgenin belir­
li önemli noktalarına saatler yerleştirilmesidir. İki kad­
ranlı olarak düşünülen bu saatlerin bir tarafı alaturka, di­
ğer tarafı da alafranga saati gösterecektir.C55sı

Oldukça uzun bir süre tahtta kalan il. Abdülhamit'in sal­


tanat yıldönümleri görkemli törenlerle kutlanır olmuş­
tur. İstanbul genelinde büyük çoşku ve bayram havası ya­
ratan bu kutlamalar, Pera ve Galata için de özel b,ir anlam
taşımaktaydı. Örneğin her yıl Galatasaray Sultanisi'nin
ışıklandırılmasıyla aydınlatılmış olan bu meydanda, sü­
rekli olarak orkestra çalmaktaydı.

Tahta çıkışın XVI. yıldönümü olan 1891 kutlamalarında,


verilen haberlere göre, Gözlemevi'nin Müdürü Kumbari
Efendi'nin evi, Abdullah Biraderler'in Sebah ve Kargopu­
lo'nun fotoğraf atölyeleri, Boudy Apartmanları, Verdoux
Mağazası, Elias Paşa'nın evi, İsveç ve Norveç Orta Elçilik­
leri, Palma Evi, Teutonia, Zellich Biraderler'in yeri, Le­
bon ve Bourdon Lokantası, Oriental Pazarı, Viyana Bira­
hanesi, Anadolu Demiryolları binası aydınlatmalarıyla
çok etkili bir görünüm sunmaktaydılar. Hollanda Elçili­
ği, Bailly mağazası, Alman Pazarı, iki cephesi de aydınla­
L ı lan ve son derece etkili bir görünüm yaratan Bon Marc­
he Mağazası, Anghelides Biraderler ve Demilleville Ma­
ğazaları, Ticaret Kahvesi, Concordia Kahvesi, Nicoli Bira­
hanesi, Belle-Vue, Sponek, Papadopulo ve Londra Otelle­
ri, Canzuch Eczanesi, Au Camelia Mağazası, ışıklarıyla
özel bir görünüm içinde olan La Cite de Pera, Yeni Tiyat­
ro, çok etkileyici bir biçimde aydınlatılan ve bezenen Plan 2 1 870 tarihli Pera planında
önerilen yeni düzenleme. (The Re­
Bailly Mağazası, Dr. Dikran Paşa'nın Evi, Stavraki Efen­ making of l stanbul Portrait of an
di'nin Evi, La Couronne Oteli, Tekel İdaresi'nin Şubesi, Ottoman - Zeynep Çelik, 1993)
·-

- - --
,.__

J ı - · - - ---
·

' :
' � -- -•· ' -

\\ .
158 BÖLG E N İ N K E NTSEL ÖZELLİKLERİ

Scefelder Evi, Chavin, M i r ve Cottereau mağazaları, Club (556) Aynı tür bir kutlama ve
d'Orient, Della Suda Eczanesi, Sakızağacı'ndaki Ermeni­ yaklaşık aynı yapıların sıralandığı,
padişahı n doğum günü onuruna
Kato.l ik Kilisesi, İtalyan Konsolosluğu, Pera Telgraf Büro­ yapılan aydınlatma haberi için bkz.
su, Alexandre Pangiri Efendi, Hariciye Vekaleti Genel LMO, 28 Mart 1891.
Sekreteri Naum Efendi, Dr. Horasancı Efendi, General (557) LMO, 16 Mart 1892.

von Hobe ve Szechenyi Paşalar ve Lecoq Paşa'nın evleri,


Pygm al i on Mağazası, Grati Efendi Evi, Aynalı Çeşme'de
İngiltere Oteli, Pallas ve Zapyon Okulları, Taksim Kara­
kolu gibi yapılar özellikle dikkate değer bir görünümdey­
diler.

Galata'da ise Osmanlı Bankası, Sular İdaresi, Mahsusiye


ve Şirket-i Hayriye kuruluşları, Osmanlı Kambiyo İdare­
si, Uluslararası Posta İdaresi Büroları, Lyon Kredi Kuru­
luşu, belirli aralarla atılan şenlik fişekleri içinde Karaköy
Karakolu, Çubukciyan Mücevher Mağazası, N. Balabani
Birahanesi. G. Goldenberg Mağazası gibi çok sayıda yapı
aydınlatılmıştı. Voyvoda Karakolu, hepsi arasında ayrıca
fark edilmekteydi.

Büyük Aynalı Lokantası'nda mal sahibi J. Balli, gelenlere


güzel ikramlarda bulunmaktaydı. Küçük Aynalı Lokan­
tası, Eyfel Kulesi Pastanesi, Azaryan Aristakes Efendi Evi,
M. Dalmas ve Ortakları'nın büroları, Tekel İdaresi'nin
merkez binası gibi yapılar, aydınlatma ve bezemeleriyle
özel bir önlem taşımaktaydı.<556>

1892 yılının kutlamaları da aynı görkemdeydi. Örneğin


padişahın doğum günü gecesi Galatasaray Meydanı yine
ışıklar içindeydi.<557> Bir orkestra çalmakta ve çok sayıda
şenlik fişeği atılmaktaydı.

Yine Gözlemevinin Müdürü Kumbari Efendi'nin evi,


Burguy Mağazası, Abdullah Biraderler, Sebah ve Joailli­
er'in atölyeleri, Elias Paşa, Woods Paşa, Emil Lacoine
Efendi'nin evleri, Palma Evi, Lebon ve Bourdon Şekerci
Dükkanı, Stnı.sbourg Birahanesi, Kun Mağazası, Yani Bi­
rahanesi, Vartan ve Babayan Mücevher salonu, Anadolu
Demiryolları kuruluşu, Bailly Mağazası, Carikiopoulo
Terzisi ışıklarıyla göze çarpmaktaydı.
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 1 59

Aynalı Çeşme'de Grati Evi, Concordia, Crystal, A . Pappa­


dopoulo Oteli, Canzuch Eczanesi, Dr. Horasanca Evi, gör­
kemli bir şekilde gazla aydınlatılan ve ana giriş kapısı
üzerinde "Padişahım Çok Yaşa" yazan Cite de Pera, La Co­
uronne Oteli, Rosario Birahanesi, Parizyen Şekerleme ve
Pastan esi, Tekel İdaresi'nin şubesi, Scefelder Evi, geçen yıl
olduğu gibi üçü birlikte olağanüstü bir etki yapan Cha­
vin, Mir ve Cottereau mağazaları ve Club d'Orient, Delle
Suda Eczanesi, Telgraf Bürosu, Comendiger mağazaları,
Bursa Sokak'taki Kastaki Paşa, Anthopoulo ve Kuyumcu­
yan Bedros Efendi evleri, Sarayın başkimyacısı Albay
Bonkowsky Bey'in, Köçeoğlu Agop Efendi'nin, Sarkis
Balyan'ın, Nicolaki Sartinsky Paşa'nın evleri, Zanni Ecza­
nesi, von Hobe Paşa ve Pangiri Bey'in evleri, Royal Oteli,
Venedik fenerleriyle ayd ı nlatı l m ı ş olan Duyun -u Um­
mumiye Genel Müdürü M. Noblet'nin evi, General Kont
Szechenyi Paşa'nın evi, İngiltere Oteli, Hükümet danış­
manı S. E. Kopassis Efendi'nin evi, Zapyon Okulu, Duyun­
u Umumiye görevlilerinden Scheffer Browner'in evi,
Taksim Karakolu, General Baron Toustain Paşa'nın evi, E.
Foltz Efendi, Osmanlı Bankası Müdürü M. La Fuente, Vi­
kont Zogheb'in evleri fark edilecek kadar etkileyici bir bi­
çimde aydınlatılmıştı.

Aynca en iyi aydınlatılan Pera yapılan arasında Tekel


İdaresi Genel Müdürü Forni ve Osmanlı Bankası Genel
Müdürü Sir E. Vincent'nın evleri özellikle göze çarpmak­
taydı. Pera Caddesi üzerindeki Forni Evi önünde, çeşitli
renklerdeki ay ve yıldız biçiminde fenerlerle aydınlatıl­
mış, mimar Vallaury'nin eseri iki Osmanlı pavyonunu
hayranlıkla seyreden kalabalık, yolun bu kesiminde ulaşı­
mın aksamasına neden olmaktaydı. Kabristan Sokak'taki
M. Farnetti'nin evi de bu gece için özel olarak bezenmiş,
görkemli bir görünüm sunmaktaydı.

Galata'da da Osmanlı Bankası, Tekel İdaresi, Uluslararası


Osmanlı Posta İdaresi büroları özellikle dikkati çekmek­
teydi, Zioti ve Aynalı Lokantaları, Voyvoda Karakolu, Si­
nagog, Sular İdaresi, Milli Han ışıklı cepheleriyle bölgeyi
renklendirmekteydi.
160 BÖLGENİN K ENTSEL ÖZELLİKLERİ

Aynı yıl I I . Abdülhamit'in tahta çıkışının XVII. yıldönü­ (558) LMO, 1 Eylü l 1892.
münde de,<559> yine Pera'nın en görkemli merkezi Galata­
saray Meydanı'ydı. Ayrıca bu kez özellikle VI. Daire'nin
ve Tünel yapısının aydınlatılması hemen göze çarpmak­
taydı.

Loefler Basımevi, Kumbari Efendi'nin evi, Abdullah Bi­


raderler'in atölyesi, Elias Paşa, Emile Lacoine Efendi'nin
evleri, Palma Evi, Lebon ve Bourdon Şekerci ve Pastanesi,
Strasbourg Birahanesi, İngiltere Oteli, Kun Mağazası, Ya­
ni Birahanesi, Anadolu Demiryolları, Bailly Mağazası,
cephesi bayraklarla bezenen ve çok zevkli bir biçimde ay­
dınlatılan Bon Marche, Concordia, Crystal, A. Papadopo­
ulo ve Royal otelleri, Aynalı Çeşme'de Grati Efendi Evi,
Canzuch Eczanesi, Dr. Horasancı Evi, yine giriş kapısında
"Padişahım Çok Yaşa" yazısının ışıklar arasında yer aldı­
ğı Cite de Pera, Couronne Oteli, Tekel İdaresi'nin şubesi,
Chavin, Mir ve Cottereau Mağazaları, Club d'Orient, Del­
la Suda Eczanesi, Telgraf Bürosu, Comendiger Mağazası,
Bursa Sokak'taki Kostaki Paşa, Anthopoulo ve Kuyumcu­
yan Bedros Efendi evleri, Ağa Hamam'da saray ressamı L.
Acquarone'nin evi, Sakız Ağacı'nda Duyun-u Umumiye
Genel Müdürü M. Noblet'nin evi, sarayın başkimyacısı
Albay Bonkowsky'nin evi, Köçeoğlu Agop Efendi ve sa­
ray mimarı Sarkis Balyan'ın evleri, Nicolaki Sartinsky
Paşa'nın evi, Zanni Eczanesi, Yaver Paşa, von Hobe Paşa
ve saray danışmanı Kopassis Efendi'nin evi, Zapyon Oku­
lu, Duyun-u Umumiye görevlisi Scheffer Browner'in evi,
Taksim Karakolu aydınlatmalarıyla fark edilmekteydi­
ler.

Tekel İdaresi'nin Genel Müdürü Forni'nin evi de olağa­


nüstü ışıklandırılmasıyla, Pera Caddesi üzerindeki ulaşı­
mı epey aksatmaktaydı. Yapının cephesi, Mimar Valla­
ury'nin katkısıyla ışıklı dev bir iskeleyle kaplanmış ve bu
anıtsal aydınlık panonun doruk noktası, İmparatorluk ta­
cı ve sorgucuyla sonuçlandırılmıştı. Bu taç üzerindeki
renkli ışıklandırma, İmparatorluk tacının yakut, zümrüt,
safir ve pırlantalarını çağrıştırmaktaydı. Tacın altındaki
ışıklı düzenlemeyle tablo tamamlanmaktaydı.
B Ö LG E N i N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 161

Galata'da d a b u nedenle Osmanlı Bankası Genel Müdür­ (559) LMO, 6 Mart 1 893.
lüğü ve Tekel İdaresi'nin cepheleri, beyaz Venedik fener­
leriyle aydınlatılmış büyük giriş kapılarına ışıklı "Padira­
hım Çok Yara" yazılmıştı. Ayrıca Uluslararası Osmanlı
Posta Merkezi'nin Büroları, Voyvoda Karakolu binası
özellikle göze çarpmaktaydı. Zioti ve Aynalı Lokantaları,
Sular İdaresi bürosu gibi yapılar da başarılı bir biçimde
aydınlatılmıştı.

1893 yılında da padişahın doğum gününe Pera ve Galata


bölgesinde, önceki yıllarda özellikle belirtilen ev mağaza
ve büroların cephelerinin görkemli bir biçimde aydınla­
tıldığını anlatan haberler çıkmaktadır. Galata'da bu ay­
dınlatmalara Rosaria ve Demetrius Paleologos ve N. Coca­
inis gibi birahanelerin de katıldıkları belirtilmektedir.<559>

Yine aynı yıl, padişahın tahta çıkışı Pera'da büyük bir çoş­
kuyla kutlanmaktadır. Pera Caddesi üzerinde Galatasa­
ray'ın Tünel ve Taksim yönünde uzanan iki kolu, nere­
deyse baştan sona aydınlatılmış durumdadır.

Görkemli cepheler arasında Gözlemevi'nin müdürü


Kumbari Efendi'nin evi, Burguy Mağazası, Kargopoulo,
Abdullah Biraderler, Sebah ve Joaillier, Gülmez Birader­
ler fotoğraf atölyeleri, Baudin Kitabevi, Elias Paşa, Woods
Paşa, Dr. A. de Castro ve Emile Lacoine Efendi Evleri, Pal­
ma Evi, Weis ve Kehl kitabevleri, Lebon ve Bourdon Şe­
kerci Dükkanı, Yani Birahanesi, Vartan ve Babayan Mü­
cevher Dükkanı, Anadolu Demiryolları, Nicola Biraha­
nesi, Bailly Mağazası, General Kont Szechenyi Paşa'nın
evi, Derviş Sokak'ta Havas Acentası'nın temsilcisi M. Gar­
det'in evi, bayraklarıyla ve ışıklarıyla çok etkileyici bir gö­
rünüm sunan Bon Marche, Rosenthal Mağazası, Concor­
dia, Cristal, Montebello ve L. Roederer şampanyalarının
temsilcisi Lannesans Mağazası, A. Papadopoulo Oteli,
Della-Mea Mağazası, Galatasaray Lisesi'ne benzer bir bi­
çimde aydınlatılmış Canzuch Eczanesi, Carmelia Evi,
Londra Oteli, Dr. Horasancı Evi, yine giriş kapısı üzerine
"Padirahım Çok Yara" yazılan ve özenle ışıklandırılan Ci­
te de Pera, Osmanlı Bankası'nın Şubesi, Couronne Oteli,
162 BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ

Parizyen Şekerleme v e Pastanesi, Chavin, Mir v e Cottere­ (560) LMO, 1 Eylül 1 893.
au Mağazaları, Uluslararası Wagon-Lits ve Büyük Asya
Ekspresleri Topluluğu'nun acentası, Della-Suda Eczanesi,
Telgraf Bürosu, Comendiger Mağazası, Petacci Efen­
di'nin ve saray mimarı Serkis Balyan'ın evleri, Yaver Pa­
şa, von Hobe Paşa, Pangiri Bey'in evleri, Royal Oteli, Du­
yun-u Umumiye G enel Müdürü M. Noblet'nin Venedik
fenerleriyle aydınlatılmış evi, General Necip Paşa'nın evi,
İngiltere Oteli, saray danışmanı E. Kopassis Efendi'nin
evi, Kyriakides Stravraki Efendi ve Duyun-u Umumiye
'görevlilerinden Scheffer Browner evleri, Taksim Karako­
lu, General Baron von Toussain Paşa'nın, Pera Mahkeme­
si Dava Vekili Mihalaki Efendi'nin, Tekel İdaresi Reisi
Farnetti Efendi'nin ve Sıraselviler'deki Melhame Selim
Efendi'nin evleri, aydınlatılmalarıyla en çok dikkat çe­
kenlerdi.

Ayrıca John Avramides Paşa, E. Guatelli Paşa ve Louis


Grati Efendi'nin evleri de özenli bir biçimde aydınlatıl­
mıştır.

Olabildiğince ışıklandırılan Tepebaşı Belediye Bahçe­


si'nde, şenlik fişekleri ve müzik eşliğinde tam bir bayram
yaşanmaktaydı. Girişin ücretsiz olması, bahçenin çok bü­
yük bir kalabalıkla dolmasına neden olmuştu. Yine Forni
Evi'nin, Mimar Vallauıy tarafından gerçekleştirilen be­
zeme ve aydınlatılması, çok zarif ve zengin bir etki yarat­
maktaydı.

Galata'da da önceki yıllardaki gibi, en görkemli biçimde


göze çarpanlar Osmanlı Bankası, Tekel İdaresi, Uluslar- ·

arası Osmanlı Posta Binası, Zioti ve Aynalı Lokantaları ve


Voyvoda Karakolu binasıydı. Sinagog, Sular İdaresi, Milli
Han, Perşembe Pazarı'ndaki Verband İhracat, Rosario Bi­
rahanesi, Demetrius Palelogos ve N. Cocainis Birahane ve
Lokantası, Goldenberg Mağazaları da özenli bir biçimde
aydınlatılmışlardı. <560>

1894 sonbaharında II. Abdülhamit'in tahta çıkışının yıl­


dönümü Pera ve Galata'da yine önemli kamu ve eğlence
BÖLGENİN KENTSEL ÖZELLİKLERİ 163

yapılarıyla, varlıklı sakinlerin konutlarının aydınlatıl­ (561) LMO, 1 Eylül 1 8 94.


masıyla kutlanmaktaydı. Cite de Pera'da, pasajdan geçen
herkese serinletici içecekler ikram edilmekteydi. Bu or­
ganizasyona Zographos Hristaki Efendi'nin adına,
Tramvay Şirketi'nin reisi Hotzi Efendi başkanlık etmek­
teydi. Hotzi Efendi sayesinde İstanbul tarafında olduğu
gibi, Galata ve Pera-Şişli hattında çalışan tüm tramvay la­
rın da vagonları bayraklarla donatılmış ve aydınlatılmış­
tı.'5•1>

1895 yılında padişahın tahta çıkış kutlamaları yine gör­


kemlidir. Pera'da Tünel Binası, Baudin Kitabevi, Viktor
Tiring Kardeşler, Burguy, Degucis, A. Vidovitch Mağaza­
ları, Kumbari Efendi'nin evi, Abdullah Biraderler'in fo­
toğraf atölyesi, Palma Evi, Elias Paşa, Woods Paşa ve Emi­
le Lacoine Efendi'nin evleri, Lebon ve Bourdon Şekerle­
mecisi, Pesth Oteli, Weis ve Keil kitabevleri, Sebah ve Jo­
aillier'nin fotoğraf atölyeleri, Demetracopoulo Kardeş­
ler'in bakkaliye dükkanları, Strasbourg Birahanesi, Saury
ve Ortakları Mücevher Dükkanı, Anadolu Demiryolları
büroları, Bazar Oriental, Yani Birahanesi, Çubukçiyan
Mücevher Evi ışıklar içindeydi.

Universel gömlekçi dükkanı, eski Kun Mağazası, Gülmez


Biraderler'in fotoğraf atölyesi, Alman Pazarı, Hollanda
Orta Elçiliği, Nicoli Birahanesi, H. Pollok ve Ortakları
Ayakkabı Mağazası, Karlman ve Blumberg Mağazası, C.
Carichiopoulo Mağazası, çok sanatsal bir biçimde bezen­
miş ve aydınlatılmış Bon Marche, Lion Mağazası, Maliye
Vekaleti Hukuk Danışmanı Zareh Dilber Efendi'nin evi,
Havana Pazarı, Fransız şekerleme dükkanının şubesi,
Concordia, Cristal, Gambrinus Birahanesi, Eugene Della
Suda Eczanesi, sarayın mobilyacısı Leon Rosenthal'in ma­
ğazası, Santral Birahanesi, Hazzopoulo Pasajı'nın kapısı,
Ai Due Fratelli Bakkaliyesi, Montebello ve Roederer Şam­
panyalarının temsilcisi Lannesans Mağazası, içine yerleş­
tirilen bir gramofonla padişah için yazılan Türkçe bir şi­
irin isteyene ücretsiz olarak dinletildiği C. Parma'nın ça­
yevi, Pera Kahvesi diğer yapılar arasında göze çarpmak­
taydı.
1 64 B Ö L G E N İ N KENTSEL ÖZE L L İ K L E R İ

Yine bir orkestranın çaldığı v e sürekli olarak şenlik fişek­


lerinin atıldığı Galatasaray Meydanı'nda hemen hemen
tüm yapılar aydınlatılmıştı. Pappadopoulo Oteli, Sponek
Mağazası, Faik Bey ve Stangali'nin Jimnastik Salonu,
Galatasaray Lisesi'nin giriş cephesi, Pygmallion, Della­
Mea Mağazaları, Royal Kahve ve Lokantası, J. Canzuch'un
ecza n esi , G. Baker Mağazası, Osmanlı Bankası'nın Şubesi,
Cite de Pera, yine Pera Caddesi üzerindeki kapısında
"Padişahım Çok Yaşa" yazısı ve görkemli aydınlatılma­
sıyla Parret Mağazası, Couronne Kahvesi, balkonunda
"Padişahım Çok Yaşa" yazıyısla M. Tokatlıyan'ın kahve­
hanesi, Ermeni Kız Okulu, M. Andriomenos Fotoğraf
Atölyesi, saray ressamı L. Acquarone'nin Suterazisi
Sokak'taki evi, Fransız Şekerleme ve Pasta Evi, sokak giri­
şine bir zafer takı yaparak bezeyen Telgraf Bürosu,
Eastern Telgraph Company'nin büroları, Cook and
Son Acentası, Stronghilo Gömlek Evi, Lazarro Franco
Mağazası görkemli aydınlatmalarıyla dikkat çekmek­
teydiler.

Ayrıca Tünel bölgesinde VI. Daire binası, Psalty Mobilya


Mağazaları, Galata Mevlevihanesi, Zellich ve Oğulları
Matbaası, İtalyan Eczanesi, Bulgaristan acentası, Tekel
İdaresi Reisi C. Farnetti'nin yapılmakta olan evinin, Mi­
mar Vallaury tarafından zengin bir biçimde aydınlatılan
tüm cephesi, Attilio Passega'nın evi, Pera Palas, Conti­
nental Otelleri, Aslan Fresco'nun hanı, Bristol Oteli,
Champs-Elysees Birahanesi, Saint-Petersburg Oteli, Bel­
le-Vue Birahanesi, Londra, Royal, Paris ve Koloniler otel­
l eri, Bombaylı tüccar H. Fezhyder'in Hint Pazarı etkileyi­
ci bir görünüm sunmaktaydılar. Ayrıca bir vitrinde sergi­
lenen lir üzerinde "Güzel Sanatların koruyucusu Sultan çok
yaşa" yazısı görülmekteydi.

Yan sokaklarda da Pera Mahkemesi, Kalliaz Georgiadis'in


evi, saray danışmanı Andre Kopassis Efendi'nin evi, Stav­
raki Kyriakidis Efendi ve Pera Mahkemesi Dava Vekili
Mihalaki Efendi'nin evleri, Malhame Selim Efendi, Gu­
atelli Paşa, John Arzamidis Paşa, Pera Mutasarrıflığı ter­
cümanı Gallitzi Efendi'nin evleri, Borsa'da sarraf Jacques
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 165

Armao'nun apartmanı, Katolik Ermeni Kilisesi, Dr. Al­ (562) Bu konuda ayrıntıl ı bir
haber için bkz. LMO, 2 Eylül 1895.
bay Yusuf Zeki Bey'in evi, Necip Paşa'nın evi gibi yapılar
da fark edilmekteydi.

Galata'da yine Osmanlı Bankası Merkez Binası, Tekel


İdaresi, Tramvay Şirketi, Sular İdaresi, Fransız Posta Bi­
nası, Graz Steiner Biraları Genel Deposu, G embetta Lo­
kantası, Yeni Birahane, Arevelk Gazetesi bürosu, Voyvo­
da Karakolu binası, J oseph Dalmas ve Ortakları Evi, Os­
manlı Sigorta Şirketi büroları, Zioti ve Aynalı Lokantala­
rı, Sinagog, Milli Han Uluslararası Osmanlı Posta Binası,
Tünel Binası, Karaköy Karakolu, Verband İhracat, Mi­
nasyan ve Ortakları Amerikan Mağazası, A. Mayer ve Or­
takları, S. Stein, Tiring ve Goldenberg Konfensiyon-Gi­
yim Mağazaları, Camelia Şekerleme ve Pasta Evi, Bizans
Lokantası gibi yapılar görkemli bir biçimde aydınlatıl­
mışlardı.<562>

1 Şubat 1896 günlü LMO, padişahın doğum günü nedeniy­


le Pera ve Galata bölgesindeki şenlikler ve aydınlatılan
yapıları yine uzun listeler halinde sıralayarak anlatmak­
tadır :

Tünel Binası, Baudin Kitabevi, Victor Tiring Kardeşler,


Burguy, Decugis, A.Vidoevitch Mağazaları, Saray Gözle­
mevi, Abdullah Biraderler Fotoğraf Atölyesi, Palma Evi,
Elias Paşa, Woods Paşa ve Emile Lacoine Efendi evleri, Le­
bon ve Bourdon Şekerlemecisi, Pesth Oteli, W eis ve Keil
Kitabevleri, Sebah ve Joaillier Fotoğraf Atölyesi, Demet­
racopoulo Kardeşler Bakkaliyesi, Strasbourg Birahanesi,
M. Saury ve Ortakları Kuyumcusu, Anadolu Demiryolla­
rı Binası, Bazar Oriental, Yanni Birahanesi, Çubukciyan
ve Ortakları Kuyumcusu, eski Kun Mağazası, Gülmez
Kardeşler Fotoğraf Atölyesi, Alman Pazarı, Nicoli Bira­
hanesi, D. H. Pollak ve Ortakları Ayakkabı Mağazası,
Karlmann ve Blurnberg Evi, C. Carichiopoulo Mağazası,
çok özenli etkileyici bir biçimde aydınlatılmış olan Ban
Marche, Lyon Mağazaları, Anadolu'daki reformlarla ilgi­
li komisyonun üyesi Zareh Dilber Efendi'nin evi, D. Ang­
helides'ce yönetilen Havana Pazarı, Concordia, Cristal
166 BÖLGEN İ N K E NTSEL ÖZELLİKLERİ

Gambrinus Birahanesi, Eugene Della Suda Eczanesi, Cha­


ralambo Terzimani Kasabı, padişahın mobilyacısı Leon
Rosenthal Mobilya Mağazası, Santral Birahanesi, Hazza­
poulo Pasajı girişi, Montebello ve Roederer Şampanyaları
temsilcisi Lannesans Mağazası, Parma Çayevi, Pera Kah­
vesi, Osmanlı Bankası Müdürü M. La Fuente'ın havagazı
ve fenerlerle olağanüstü bir biç i m d e ayd ı n latı l a n evi,
Aleko Pangiri Bey ve Kimyager M. Apery'nin evleri, özel
ışıklandırılmalarıy la dikkat çekmekteydi.

Orkestranın en güzel parçaları çaldığı ve sürekli şenlik fi­


şeklerinin atıldığı Galatasaray Meydanı da ışıklar için­
deydi ve çevresindeki yapılar yine görkemli bi_r biçimde
aydınlatılmıştı.

Papadopoulo Oteli, Sponek Mağazası, Stangali Faik


Bey'in Jimnastik Salonu, Galatasaray Lisesi'nin cephesi,
Bella-Mea Mağazası, Royal Kahve ve Lokantası, J. Can­
zuch Eczanesi, G. Baker Mağazası, Osmanlı Bankası'nın
şubesi, her zamanki görkemiyle Cite de Pera, Müsteşar
Yardımcısı Sinapian Efendi'nin oturduğu apartman, Par­
rel Mağazası, la Couronne Kahvesi, yine balkonunda "Pa­
dişahım Çok Yaşa" yazısıyla M. Tokatlıyan'ın Splendid
Kahvesi, N. Andriomenos Fotoğraf Atölyesi, Fransız Şe­
kerlemecisi ve Pastanesi, yine girişini bir zafer takıyla süs­
leyen Telgraf Bürosu, Eastern Telegraph Company'nin
büroları, Cok and Son Acentası, Stronghilo Gömlekçisi,
Lazarro Franko ve Oğulları Mağazası, Parizyen Şekerle­
meci ve Pastanesi, Chavin, Mirve Contereau Mağazaları,
Comendinger Müzik Aletleri Mağazası, Cerde d'Orient,
Della Suda Eczanesi, Luxembourg Kahvesi, Epir Kahvesi,
Wagon-Lits ve Büyük Avrupa Ekspresleri Şirketi'nin
acentası, Oriental Demiryolları'nın Genel Sekreteri M.
Grosholz'un, Allahverdi Nazaret Efendi'nin, O. Varthali­
ti'nin evleri, Dr. Michel Spadaro Bey'in evi, Rum Katolik
Patrikhanesi Naipliği, Antoine Yusuf Lütfi Bey'in evi, Pa­
rizyen Saraç ve Eyer Evi, General Kont Szechenyi'nin evi,
Miltiade s Noios Saraç ve Eyer Evi, Tekel Satış Bürosu, Se­
lanik-Dedeağaç Yapı Şirketi büroları, Zanni Eczanesi, L.
N oios Arabacılık, C. Vuccion Eczanesi, Taksim Karakolu,
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 167

Zapyon Okulu, Tarlabaşı'nda Baron Toussain Paşa ve Sus­


sa Selim Efendi'nin evleri görkemli bir görünüm içindey­
diler.

Tünel'de Belediye Binası, J. Psalty Mobilya Mağazaları,


Galata Mevlevihanesi, Zellich ve Oğulları Basımevi, Za­
rigradski Glasnik'in sahibi ve yöneticisi N. Savitch'in evi,
İtalyan Eczanesi, Bulgaristan Acentası, Mimar Valla­
ury'nin gerçekleştirdiği bir dekor içinde ışıklandırılmış
olan Tekel İdaresi Reisi C. Farneti'nin evi, Atillio Passe­
ga'nın evi, Pera Palas Oteli, Continental Oteli, Aslan Fres­
co'nun hanı, General Vitali Paşa'nın apartmanı, Champs
Elysees Birahanesi, St. Petersbourg Oteli, Belle-Vue Bira­
hanesi, Londra Oteli, Royal Otel, Faris ve Koloniler Oteli,
Hint Pazarı, Dr. Horasancı'nın, Yaver Paşa'nın, Osma­
nische Post'un Müdürü Prof. Rosenfeld'in, Dr. Mühling,
Vali Muavini E. Bohor Efendi'nin, L. Zarifi'nin evleri, F.
Adam ve Gebr. Keller Nachf. kuruluşları da ışıklandırıl­
mış yapılar olarak göze çarpmaktaydı.

Yan sokaklarda Pera I. Asliye Mahkemesi, valilik liman


tercümanı Georgidis Calias Efendi'nin Yağhane So­
kak'taki ev, Andre Kopassis Efendi, Kyriakidis Efendi,
Pera Mahkemesi'nde Dava Vekili Mihalaki Efendi, Mel­
hame Selim Efendi, Guatelli Paşa, John Avramidis Paşa,
Pera Mutasarrıflığı tercümanı Galizzi Efendi'nin evleri,
Borsa sarraflarından Jacques Armao'nun apartmanı, Er­
meni Katolik Kilisesi, Dr. Albay Yusuf Zeki Bey'in Feridi­
ye Sokak'taki evi, Necip Paşa'nın ve Galata'daki Osmanlı
evleri, Pera Noteri Naame Efendi'nin Lecoq Paşa'nın ev­
leri de ayrıca dikkate değerdi.

Galata'da Osmanlı Bankası, Tekel İdaresi, Tramvay Şirke­


ti, Sular İdaresi, Fransız posta büroları, Ticaret Odası, Ye­
ni Birahane, Rosario Birahanesi, Voyvoda Karakolu bina­
sı, Joseph Dalmas ve Ortakları Evi, Osmanlı Sigorta Şirke­
ti'nin büroları, Zioti ve Aynalı Lokantaları, Sinagog, Mil­
li Han, Uluslararası Osmanlı Posta İdaresi büroları, Tünel
Binası, Karaköy Karakolu, Verband İhracat Şirketi, Le
Moniteur Oriental Gazetesi'nin büroları, Fransız Ticaret
168 BÖLGEN İ N KENTSEL ÖZELLİKLERİ

Odası, A . Mayer v e Ortakları, S. Stein, Tiring, Goldenberg


Konfeksiyon mağazaları, Bizans Lokantası gibi yapılar
aydınlatılmış cepheleriyle göze çarpmaktaydı. Ancak,
Galata'daki Osmanlı Bankası ve Tekel İdaresi merkez bi­
nalarının geçen yıllardaki özenli ışıklandırması son daki­
kada meydana gelen bir arıza nedeniyle, istenilen düzey­
de gerçekleşememişti.

Aynı tür kutlamaların,.II. Abdülhamit'in uzun süren sal­


tanatı sırasında her yıl tekrarlandığı gözlenmektedir. Ga­
zeteler yine bu nedenle, yapı cephelerinde gerçekleştirilen
bezeme ve aydınlatmalardan söz etmekte, ancak artık ay­
rıntılı dökümler vermekten -saymayı unuttukları yapılar
yüzünden ortaya çıkacak kırgınlık ve haksızlıklıklara yol
açmamak amacıyla- kaçınmaktadırlar. Örneğin 1897 ta­
rihli LMO, padişahın tahta çıkışının 21. yıldönümüyle il­
gili haberinde, Galata'daki Tünel Binası'ndan başlayarak
ve Voyvoda Caddesi, Hendek, Yüksek Kaldırım sokakla­
rından geçerek Galatasaray'a dek uzanan alanda bütün
mağaza, kamu yapısı ve özel yapıların aydınlatıldığını ve
bayraklarla donatıldığını yazmaktadır.

Genelde, tüm Pera aydınlatılmıştır. Mağazalar geç saatle­


re kadar açık kalmakta ve Pera Caddesi'ne alışılmadık yo­
ğunlukta bir hareket sağlamaktadır. Galatasaray Meyda­
nı ışıklar içindedir. Donanma Orkestrası en güzel parça­
ları çalmaktadır. Halı ve çiçeklerle donatılmış Mutasar­
rıflık, orada dinlenmek ve serin � emek isteyen herkese
açıktır.

Galatasaray-Taksim arasında da karanlık olan hiçbir yer


yoktur. Her taraf aynı şekilde aydınlatılmış ve bayraklar­
la donatılmıştır. Taksim Kışlası ; içinde çalınan müziğin
çok sayıda insanı deniz manzarası seyretmek amacıyla
çektiği Taksim Belediye Bahçesi, Süvari ve Dolmabahçe
kışlaları ışıklar içindedir. Ayrıca Taksim'deki zafer takla­
rı da dikkati çekmektedir.

Bu kutlama haberlerinin ayrıntılı dökümü, sözü edilen


yıllarda Galata ve Pera bölgesindeki önemli yapılar ve sa-
B Ö LG E N İ N K E N T S E L Ö Z E L L İ K L E R İ 169

hiplerini gerçek verilere dayanarak öğrenmek açısından


özel bir önem taşımaktadır. 1891-96 yılları arasındaki dö­
nem için verilen bu dökümlerden, söz konusu beş yıl bo­
yunca Galata, Tünel, Galatasaray ve Taksim yöresindeki
görkemli yapıların -aralarına her yıl eklenen birkaç yeni
örnekle- yaklaşık olarak aynı sıralamayı korudukları
gözlenmektedir. Ayrıca bilindiği ve sık sık uygulandığı
gibi yörenin yabancı, Levanten, gayrimüslim azınlık ve
üst düzeyde Osmanlı bürokratlarından oluşan sosyal ya­
pısı da burada verilen isimlerle bir kez daha sergilenmek­
tedir.
BO Ş
G ALATA' D AK I A N I TS AL YAP I LAR

Hep yinelendiği gibi G alata ve Pera, ilk yıllarından itiba­


ren bir mozaik gibidir. Çeşitli kültür ve dillerin bir arada
yaşadıkları bu ortamın yarattığı fiziksel çevre de, İstan­
bul'daki diğer bölgelerden oldukça farklıdır (Resim 24).
Örneğin başından beri bir İtalyan kenti atmosferi taşıyan
Galata ile, Süleymaniye ya da Fatih bölgesi arasında gerek
sosyal, gerekse de fiziksel açıdan ortaklık yakalamak zor­
dur. Galata ve uzantısı Pera, bir Avrupa kentinin parçası
gibidir. Batılı olan herşey önce burada uygulanmaktadır.
Fetihten sonraki yüzyıllarda zaman zaman gözlenen böl­
genin Türkleştirilme çabaları, bu karakteri değiştirmeye
yöneldiyse de, istenilen etkinlik sağlanamamış, Galata ve
Pera her zaman için Avrupa'yı İstanbul'da sergileyen böl­
geler olmuştur. Yapı türlerindeki Batılılık, yapısal özel­
liklere de yansımaktadır (Resim 2S). Kilise, sinagog vb.
dinsel yapıların yanında ilk belediye, ilk tiyatro, ilk elçi­
likler, ilk oteller, restoran, kafeşantan, kafe, tavernalar ve
pasajların yanı sıra, geleneksel düzenin dışındaki ilk ko­
nut uygulamaları da burada görülür. İşlevsel yenilikler
bir yana, gerek malzeme, gerekse biçimsel ve bezemese!
özellikler açısından da yapılar, aynı dönemin Faris, Viya­
na, Londra örnekleriyle benzerlikler gösterirler. İstan­
bul'un ahşap yapılarını ortadan kaldıran büyük yangın-:­
lardan sona gelişen kagir yapılaşmanın merkezi Galata ve
Pera'dır. Burada, 19. yüzyılın başından sonuna dek uzanan
zaman süreci içinde dönem dönem yenilenerek günümü­
ze dek ulaşan örnekler, geçen yüzyılın fiziksel kanıtları­
dır.

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çıkarılan Ebniye


Nizamnameleri iki-üç katlı ve giderek daha da yüksek ya­
pılaşmalara neden olmuş, bu dönemde konutlar, yüksek­
lik ve malzeme değişimi bir yana, geleneksel sokak-avlu­
ev ilişkisinden farklı bir biçimde gelişmiştir. Bölgenin
GALATA' D A K İ A N I T S A L Y A P I L A R 1 73

özellikleri, sıkışık bir kent dokusu ve yeşili az bir görü­ (563) LT, 3 Haziran 1 889.
nüm yaratmaktadır. (564) 1830-60 arasını karşı­
laştıran bir haber için bkz. JC, 12
Ocak 1861.
Voyvoda ve Pera Caddeleri üzerindeki görkemli örnekler
dışında, yan sokaklar çoğu dar parselasyon üzerinde
yükselen yapılardan oluşmaktadır. Özellikle bu sokak­
larda ahşap konutlar yakın tarihlere dek kalabilmişler­
dir. Örneğin Büyük Parmakkapı, Küçük Parmakkapı gibi
sokaklar Pera'nın, 1889'da hala kagirleşme oranı düşük
kısımları arasındadır.<563> Ana akslardaki büyük yapılar
Batılı planlarıyla, historisist özellikler taşıyan cephe
düzenleriyle ; bezemeleriyle, özenli malzeme kullanımı
ve işçilikleriyle etkileyici örnekler yaratmışlardır. Çok
katlı apartmanlaşma, sıra evler, bir-iki örnekle de olsa
karşımıza çıkan kapalı veya bir tarafı açık bir avlu çev­
resinde gelişen ve çok sayıda daire içeren bir konut adası
niteliğindeki büyük konutlar, yörenin özgün yapı tiple­
ridir.

Yabancı dildeki gazetelerin fiziksel çevreyle ilgili haber­


lerinden yapılan kabaca bir sınıflamayla, bölge birbirini
izleyen dört yapılaşma dönemine ayrılabilmektedir. Buna
göre : 1830'a kadar uzanan, aynı zamanda bölgenin ilk ya­
pılarını da içeren, ahşap örneklerin fazla olduğu dönem ;
1 830-60 arasında, yangın sonrası yenilemeler ve özellikle
de son yıllarda VI. Daire'nin ilk uygulamalarıyla özenli ve
düzenli bir biçimde yapılaşan ve güzelleşen Pera döne­
mi<5••> ; 1860-80 arasında VI. Daire'nin önemli uygulama­
larının gerçekleştirildiği, bu süre içinde 1870 büyük Pera
Yangını'na bağlı olarak, kagir yapılaşmaların da hemen
tüm bölgeyi kapladığı dönem ; 1880-1920 arasında bir kıs­
mı günümüz Pera'sının tarihi örneklerini oluşturan ve
çoğu bir önceki binaların yerini alan çok katlı ve görkem­
li yapılaşmanın yoğunlaştığı dönem gibi bir ayırım ola­
naklıdır.

Galata ve Pera'yı oluşturan yapılar arasındaki ilginç ör­ Resim 24 Galata Arap Camisi ve
nekleri ayrıntılı olarak ele almak, bölgeyi daha iyi tanıma çevresinden tarihi yarımadaya ba­
kış.
ve önceki bölümlerde sözü edilen özellikleriyle bütünleş­
tirme açısından yararlı olacaktır. Bölgede gerek tarihsel, Resim 25 Kagirleşen Galata.
178 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

gerekse de simgesel açıdan en başta değerlendirilmesi ge­ (565) S. Eyice, Galata ve Kule­
reken yapı grubu Galata Kulesi ve surlarıdır (Resim 26). si, s. 16.
(566) Bu konuda bkz. W. Mül­
Ceneviz Galata'sından dikkate değer birşey kalmamıştır. ler-Wiener, Bildlexion zur Topog­
Karaköy'deki Piyasa Meydanı ve Borsa ortadan kalkmış­ raphie lstanbuls, Tübingen, 1 9n, s.
tır.<565> Voyvoda Caddesi üzerinde yer alan ve 14. yüzyıl ba­ 243.
(567) Cenevizliler bölgeyi ge­
şında yapılmış olan Palazzo del Comune'den<566> (Resim27) nişlettikçe, yeni surlar ilave etmiş­
bazı izler, bugü n y eri n d eki bi n a d a h a l a gözlenebilmekte­ lerdir. Bu konuda bilgi için bkz. P.G.
dir. İ ncicyan, a.g.e., s. 100.
(56B) Bu ayırımlarla ilgili bilgi
için bkz. E. Ç. Kömürciyan, a.g.e., s.
GALATA KULESİ V E S URLARI 241, dipnot 35.
(569) S. Eyice, a.g.e., s. 18.
(570) VI. Daire teknik büro­
Cenevizlilerden günümüze kalan en önemli yapı Galata sundan arşivci Marie de Launay'ın
Kulesi'dir. Kule, daha önce de sözü edildiği gibi, VI. Da­ "Galata Surları Hakkında Bir Özet"
ire'nin kentsel düzenleme faaliyetleri sırasında 1864-65'te başlıklı makalesi için bkz. JC , 1 Ara­
lık 1864. M . de Launay, Galata sur­
önemli bir bölümü ortadan kaldırılan Galata surlarının larının yazıtlarıyla ilgili bir yayın ha­
en üst noktasında, Haliç girişine ve Marmara'ya açılan bir zırlamakta olduğunu duyurmakta
alanda yükselmektedir. Galata surları, çeşitli bölümlerin­ ve bu çalışma için ellerinde veri
olanların VI. Daire'ye başvurmaları­
deki Latince yazıtların da kanıtladığı gibi, fetihten önce n ı istemekte, ayrıca bu yayını al­
Cenevizliler tarafından yapıl mıştır. Gerek 15. yüzyıl min­ mak isteyeceklerin listesin i oluş­
yatürlerinden, gerekse de gravür ve çizimlerden bölge t u rmayı amaçlamaktadır. J C , 14
Aralık 1864. S. Eyice de M . d e La­
içinde iç içe başka surların da varolduğu ve iç kısmın bu unay'ın Galata surlarının önemli bir
surlarla beş mahalleye bölündüğü bilinmektedir.<567> 18. bölümü kaldırılırken, buradaki Ce­
yüzyılın başında İstanbul'a gelen Tournefort, bu iç surla­ neviz armalarını topladığın ı ve bu
konuda bir çalışma yayı nladığını
rın ve kulelerinin hala ayakta olduğunu, ancak surlar bo­ belirtmektedir. S. Eyice, La Revue
yunca yapılan evler nedeniyle, mahallelerin ayrıldığının Orientale ve Kurucusu Adolphe
fark edilemediğini belirtmektedir.<568> Thalasso, Tarih ve Toplum, sayı:
59, Kasım, 1988, s. 22, dipnot 19.
(571) S. Eyice, Galata Hakkın­
Yaklaşık 2 m kalınlığında, 2,8 km uzunluğundaki, 37 da İki kitap ve Bu Münasebetle Ba­
ha'lık alanı sınırlayan surlar<569> sahilde denizle son bul­ zı Notlar, Tarih Dergisi, sayı: 1/1,
1950, s. 204.
makta, arkada Pera yönünden gelecek saldırılara karşı da
Azapkapı-Şişhane-Galata Kulesi-Tophane arasındaki
surların önünde, 15 m genişliğinde bir hendek yer almak­
taydı.<510> Bilindiği gibi bu hendekler de, VI. Daire tarafın­
dan yeni yol yapımı ve yapılaşmalara alan açmak amacıy­
la kapatılmıştır.<571> Günümüze yalnız Galata Kulesi'yle
mahalle aralarında çok az olarak yer yer küçük bir kısmı
kalan surların, on iki kapısı ve yirmi dört kulesi bulun­
maktaydı. Bunlardan, aralarında yaklaşık 33 m uzaklık
Resim 26 Galata Kulesi ve surları.
olan on iki kule, deniz tarafında yer almaktaydı. 1864'te,
VI. Daire'nin yıkımlarından önce Galata surlarıyla ilgili Resim 27 Palazzo del Comune.
182 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

ayrıntılı bir çalışma yapan M. de Launay (Plan 3) 1 Aralık


1864 günlü J'Cda, iç kısımda Harib Kapı'yla Yanık Ka­
pı'nın halen durmakta olduğundan (Resim 28), buna kar­
şın bu kesimdeki kule ve kuledibi kapılarının ortadan
kalktığından söz etmektedir. Kulelerle tahkim edilmiş
mazgal dişli duvarlar daha küçük bölgeleri çevreleyerek,
içerdikleri kısımların gereğinde bağımsız birimler olarak
savunulabilmesini sağlamaktaydı. Aynı yılda böyle bir
bölümün bütünüyle ayakta olduğu yazılmaktadır. Bu kıs­
mın başlangıç noktası, Petit Champs adıyla anılan Müslü­
man mezarlığının aşağısındaydı. Burada yer alan beşinçi
kuleden yukarı çıkan duvar, Yolcuzade Sokağı izleyerek
ve Valide Sultan Çeşmesi'nin yakınından geçerek Cevahir
Çıkmazı'na ulaşmakta ve deniz kıyısındaki kare biçimli
kuleyle son bulmaktaydı. Bu duvarın uzunluğu 279 m idi.
Üzerinde Harib Sokağa ve Azapkapı Sokağa açılan iki ka­
pı bulunmakta ve yaklaşık 31.700 m2'lik bir alanı çevrele­
mekteydi. Yanıkkapı Sokağın üst kesiminde, Harib Ka­
pı'dan yaklaşık 20 m ileride, diğer bir sur duvarından ka­
lan kısımlar, Galata Kulesi'nden Arap Camisi'ne doğru
yönelen ikinci bir çevre duvarına ait gibi görünmektedir­
/
ler. Arap Camisi'nin avlusu bu iki duvarın birleşme nok­
tasında yer almaktadır.

Kulekapı'dan başlayan duvar, San Pietro Kilisesi'nin ve


çok sayıda özel mülkiyetin bahçelerini izleyerek, 190 m
kadar uzanmaktaydı. Kule, Perşembe Pazarı ve Banka so­
kakları boyunca giderek, Yanıkkapı Sokağı Hezarefen
Sokağa bağlayan Yanıkkapı'da son bulmaktaydı. Diğer
duvardan sadece üç parça kalmıştır. Bunlardan biri yakla­
şık 71 m uzunluğundadır ve Harib Kapı yakınındaki kare
kuleden çıkmakta, Dikeme Sokağa dek uzanmaktadır. Bir
diğer parça, biraz daha ötede görünmektedir. Uzunluğu
sadece S m' <lir. Bundan 72 m uzakta da, 13 m uzunluğun­
daki üçüncü parça bulunmakta ve Arap Camisi Soka­
ğı'ndaki 2 ve 4 nolu evleri sınırlamaktadır. Bu ikinci bö­
lümün çevrelediği alan 62.883 m2'dir. Buraya dört kapıyla
girilmektedir. Bunlar Harib, Yanık, Kule ve Kuledibi ka­ Resim 28 Yanık kapı.

pılarıdır. Kule ve Kuledibi kapıları ortadan kalkmıştır. Plan 3 Marie de Launay (1864) Ga­
Dominiken Kilisesi'nin ve Kule Sokağı'ndaki 4 nolu evin lata surları.
186 BÖLG E N İ N Ö N E M Lİ YAPILARI

bahçesinde bir kenarı yuvarlak, diğer üç kenarı ise dik


olan iki kule görülmektedir. Kilise bahçesindeki, diğer
kulelerin yanında çok bakımlı durumdadır ve iyi bir bi­
çimde korunmuştur (Resim 29). M. de Launay, VI. Da­
ire'de çalışan bir görevli olarak, duvarların kötü durumda
olduklarını ve bu nedenle de bir an önce temizlenmeleri
gerektiğini v urgulamaktadır.

Yıkılmış olan Galata Kapısı'nın yanındaki, surun en eski


kulelerinden Galata Kulesi'nin iyi durumda olduğu ve
buradan Hacı Ali ve Haraççı sokaklar boyunca Karaköy'e
ulaşarak, bütün sistemi kapatan üçüncü bir duvarın başla­
dığı belirtilmektedir. Bu son duvar yaklaşık 335 m uzun­
luğundadır ve ancak iki parçası ayaktadır. 163 m'lik bir
bölümü, Pera'dan Voyvoda Caddesi'ne doğru uzanmakta­
dır. Diğer bir kesimi Havyar Han'dadır ve uzunluğu 48
m'dir. İki bölüm arasındaki 1 24 m'lik duvar parçası kıs­
men yıkılmış, kısmen de yeni yapıların altında kalmıştır.
Söz konusu duvar çizgisi üzerinde, bu dönemde dört kule
olduğu yazılmaktadır. Ayrıca üç kapıdan söz edilmekte­
dir. Bunlardan Karaköy Kapısı, Galata'yı tarihi yarımada­
ya bağlayan köprüye açılmaktadır. Diğer iki kapı Voyvo­
da ve Horoz Sokağı'nın kapılarıdır. Üçü de VI. Daire dö­
neminde yıkılan bu kapılardan birincisi, Karaköy Han'ın
yeniden yapımı ve yolun bu kesiminin, çok yoğun olan
trafiğini karşılamak üzere 1.5 m'den 9 m'ye çıkarılması
amacıyla, o.rtadan kaldırılmıştır. VI. Daire bir süre sonra,
diğer iki kapının, fazla yıkık ve ulaşımı engelleyen du­
rumda olmaları nedeniyle tehlike yaratan kalıntılarını
temizlemiştir. Yazar, mevcut sur duvarlarının toplam
uzunluğunun yaklaşık 3569 m ve yıktırılmakta olan bö­
lümdeki duvar kalınlığının ise, ortalama 2,25 m olduğu­
nu belirtmektedir.

M. de Launay 2 Aralık 1864 günlü JC'da, bu duvarların


kaldırılmasıyla yöreye sağlanacak avantajları özetlemek­
te, söz konusu yıkımlar sonunda yangında büyük tehlike
yaratan çıkmazların açılacağını, çoktandır projelendiri­
len yeni ulaşım yollarının nihayet uygulamaya koyulabi­
leceğini, bölgenin liman kesimiyle üst kısımlarının birbi-
GALATA' D A K İ A N I T S A L Y A P I L A R 187

rine tam olarak bağlanacağını ve böylece de yöredeki fa­


aliyetlerin bütünleşeceğini vurgulamaktadır.

Ancak yine de bir araştırmacı olarak, bölgenin değerli ta­


rihi belgeleri olan Ceneviz surlarının önemli bir kısmı­
nın ortadan kaldırılmasının, dönüşü olmayan bir zarar
yarattığını bildiğini de eklemektedir. Bu zararın, VI. Da­
ire Başkanı Server Efendi'nin, Galata sur duvarları ya da
kulelerinde bulunan her yazıt ve armanın yerinden alı­
nıp, korunmak üzere VI. Daire'ye götürülmesi konusun­
daki emriyle, bir ölçüde giderilebileceğini belirtmektedir.

Yazar, 5 Aralık 1864 günlü J'Cda, sur duvarlarının röper


noktası olan Galata Kulesi'nin tek ve son iz olarak bırakı­
lacağını yazmakta ve kulenin Harip Kapısı'ndan St. Geor­
ges Kilisesi'ne dek uzanan duvarlar dışında, bu grubun en
eski yapısı 'olduğunu bir kez daha vurgulamaktadır. 7
Aralık 1864 günlü J'Cda ise araştırmacı Dr. Dethier'nin
VI. Daire'yi, Galata surlarından çıkan çok sayıdaki yazı­
tın, kırılıp yok o � ması ya da Avrupa müzelerine dağılması
yerine, tarihe saygılı davranılarak toplatılıp merkezde
saklanmasını öven bir mektubu yayınlanmaktadır. 17
Aralık 1864 günlü JCda, Galata surlarının yıkımı sırasın­
da, Çınar Sokak'taki 19 nolu yapıda, yapımı Ceneviz dö­
nemine giden, çevresi bezemeli alçak bir kapı bulunduğu
ve yerinde korunmasına çalışıldığı yazılmaktadır. Ayrıca
Çınar Sokak'taki söz konusu yapının Franchini Han ol­
duğuna ve bu hanın Ceneviz Galata'sının eski yönetim bi­
nası olarak bilindiğine dikkat çekilmektedir. 3 Mart 1865
tarihinde Galata surlarının yıkımıyla, Tophane'yle bağ­
lantıyı sağlayacak bir yol oluşturulacağı, böylece Tophane
Limanı'ndan yakınında inşa edilmekte olan çarşıya ulaşı­
mın kolaylaşacağı, ayrıca böyle bir aksın oldukça kalaba­
lık olan mahalleyi rahatlatacağı vurgulanmaktadır.

Galata surları tarih boyunca araştırmacı ve gezginlerin il­


gisini çekmiştir. 17. yüzyılda Evliya Çelebi "Kalenin fırdo­
layı duvarı vardır. Bunlardan her biri birer Ceneviz Kra­
loğlu'nun hükmündeydı" demekte ve ardından surlar üze­ Resim 29 Galata surlarından bir
rindeki kapıları sıralamaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla bu kule.
190 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YAP I LA R I

yüzyılda Kasımpaşa Tersanesi yönünde Meyit Kapısı, gü­ (572) Evliya Çelebi, a.g.e., cilt:
neye bakan deniz kıyısında Azapkapı, yine aynı kesimde 2, s. 12B-130.
(573) 1712 tarihli bir belge, sur
Kürkçükapı, Yağkapanı tarafına açılan deniz kıyısında ve burçların yerinde ya da üzerinde
Yağkapanı Kapısı, yine aynı kesimde Balıkpazarı Kapısı, ev yapımını kabul etmekte ve bunu
Karaköy Kapısı, yine deniz kıyısında doğuya bakan yön­ nizama bağlamaktaydı. S. Eyice,
Galata ve Kulesi, s. 19.
de, Rumların buradaki Havariyun ayazması nedeniyle (574) Bu konuda ayrıntılı bilgi
"Aya Niko" adıyla andıkları Kurşunlu Mahzen Kapısı, do­ için bkz. E. Ç. Kömürciyan, a.g.e., s.
ğuda denize bakan Kireç Kapı ile Timur Kapı, karaya ba­ 227, 228, dipnot 24. S. Eyice, on
ikisi deniz tarafıhda, sekizi kara ta­
kan Tophane Kapısı, Küçük Kule ve Büyük Kule kapıları, rafında, beşi de iç bölme d uvarla­
dış duvarlardaki mevcut kapılardır. Evliya, bölme duvar­ rındaki kapıları adlarıyla sıralamak­
larındaki kapıları da Küçük Karaköy Kapısı, Mihail Kapı­ tadır. S. Eyice, a.g.e., s. 19. Bu kapı­
' lardan bazılarının, önemli girişler
sı, Meydancık Kapısı, Kilise Kapısı, İç Azeb Kapısı, Sadık olmaları nedeniyle çift kanatlı oldu­
Kapısı olarak sıralamaktadır. Yazar ayrıca, kalenin deniz ğu, bir çoğunun ise tak kanatlı, ba­
tarafında çarşı ve pazar yeri olduğunu da belirtmekte­ sit bir geçiş niteliği taşıdığı belirtil­
mektedir. Aynı eser, s. 20.
dir.cm> Galata sur kapılarının gerek sayı, gerekse de adları (575) P.G. İ ııcicyaıı, a.g.e., s.
konusunda kesin bilgi verebilmek zordur. Bölge, yıkım ve 100, IOI.
sıkışık yeni yapılaşmalar nedeniyle,c573> erken tarihlerden (576) İstanbul maddesi, İslam
Ansiklopedisi; cilt: 5, s. 1214/ 1 5 1 . 16.
itibaren değişimlere uğramış ve buna bağlı olarak da, ilk yüzyılda Galata burçlarında, Sinan
durumunun kesin tespiti olanaksız hale gelmiştir. Bu Paşa'nın çok sayıda kölesinin yaşa­
yüzden araştırmacılar tarafından verilen konuyla ilgili dığı, sonraları bu burçların gemi
teçhizatı için mazhen olarak kulla­
bilgiler, ortaya birbirinden oldukça farklı sonuçlar koy­ nıldığı bilinmektedir. Aynı eser, s.
maktadır.cm> 1214/147.
(577) Bir ara gözlemevi olarak
da kullanıldığı ileri sürülmüştür.
18. yüzyılda İncicyan, Galata Kulesi'nin gerek İstanbul ta­ Aynı eser, s. 1214/1 5 1 .
rafında, gerekse de Galata surlarının diğer kuleleri ara­
sında en yükseği olduğunu belirtmektedir. Kulenin kur­
şun külahının 1794 yangınında yanıp, yeniden yapıldığı­
nı yazmaktadır. Ayrıca İncicyan,. 1717'den beri gece yarısı­
nı haber vermek için kulede davul çalındığını, kulenin
yüksekliğine bağlı olarak İstanbul'un her yönünü göre­
bilmesi nedeniyle, yangınları haber veren gözetleme ku­
lesi olarak kullanıldığını belirtmektedir.cmı

Galata Kulesi Osmanlılar döneminde önce tersane emri­


ne verilmiş, bir süre zindan olarak kullanılmış,'576> daha
sonra yukarıda sözü edildiği gibi yangın kulesi haline ge­
tirilmiştir.cm> Bilindiği gibi Galata Kulesi, yazılı metinle­
re konu olmak dışında, ayrıca bölgeyle· ilgili çok sayıda
gravürün de odak noktası olmuştur. L. Enault 1855'te, ku­
lenin Petit-Champs des Morts'un servileri arasında, çev-
G A LATA' D A K İ A N I T S A L Y A P I LA R 191

resindeki evlere, ağaçlara v e mezarlara egemen bir du­ (578) Yazar, ayrıca kuleyle il­
rumda yükseldiğini yazmaktadır.<578ı Kule tilin özellikle­ gili bilgiler de vermektedir. L. Ena­
ult, a.g.e., s. 385.
riyle yüzyıllara meydan okumuştur. Yalnız külahının de­
ğişimlere uğradığı bilinmektedir. Örneğin 27 Mart 1858
günlü JCda, bir ayı aşkın bir süredir Galata Kulesi'nin,
ahşap olan ve yapımı oldukça eskiye giden külahının yı­
kılmakta olduğu ve yerine Beyazıt Kulesi'ndekinin ben­
zeri, kesme taştan bir külah yapılacağı belirtilmektedir.
Zaman zaman da Galata Kulesi'nin eskiliği ve onarımıyla
ilgili haberler çıkmaktadır. Örneğin 6 Ağustos 1861 tari­
hinde, kulenin tepesinden iki büyük taşın koparak bekçi­
leri yaraladığından söz edilmektedir. Ardından 30 Ağus­
tos 1861'de çok sayıda işçinin kulenin çatısını onarmaya
çalıştıkları haber verilmekte, külahın eski biçimini koru­
yacağı ve çalışmaların kış başlamadan tamamlanacağı be­
lirtilmektedir. Bu onarım sırasında 28 Eylül 1861 günlü
JC, Galata Kulesi'nin tepesinde sekizgen bir salon yapıl­
dığını ve buranın yangınları bildiren bir gözlemevi ve
Boğaziçi'nin çeşitli noktalarında bekleyen Osmanlı savaş
gemilerine Donanma Komutanlığı'nın emirlerini ileten
bir merkez olarak kullanılacağını bildirmektedir. Bu sa­
lon, aynı zamanda limana gelen gemileri de gözleyecek­
tir. Salonun üzeri, direkli bir konik külahla örtülecektir.
5 Kasım 1864 günlü JCda, kulenin tarihi geçmişi özetlen­
mekte ve son olarak 1862 yılında tamamen onarılarak,
konik külahıyla bakımlı bir görünüme kavuşturulduğu
yazılmaktadır.
G ALATA' DAKI DiN S E L YAP ILAR

KİLİSE VE SİNAGOG LAR

Galata ve Pera, dinsel yapılarının çeşitliliğiyle de, birçok (579) S. Eyice, Galata ve Kule­
dinden insanın yaşadığı bir yöre olduğunu kanıtlamakta­ si, s. 16.
(580) 18. yüzyılın ilk yarısında
dır. Daha önce de sözü edildiği gibi, Bizans döneminde bi­ İstanbul'a gelen Aubry de la M ort­
le Cenevizlilerin yanında bölgede Rumların, Musevilerin raye, kilisenin yerine yapılmakta
ve Ermenilerin varlığı bilinmekte, ayrıca İtalyan kentle­ olan caminin henüz tamamlanma­
dığını yazmaktadır. A. de la Mortra­
rinden gelen Latin kökenli gruplar da bu çeşitliliğe katıl­ ye, Travels Through Europe, Asia
maktaydı. and i nto part of Africa, cilt: 1, Lan­
don, 1732, s. 166'dan nakleden E . Ç.
Kömürciyan, a.g.e., s. 224.
Farklı cemaatlere ait dinsel yapıların sayısının oldukça (581) S. Eyice, a.g.e., s. 16.
fazla olduğu, günümüze ise ancak bir bölümünün gele­ (582) Evliya Çelebi, a.g.e., cilt:
bildiği görülmektedir. Örneğin Galata'nın Ceneviz döne­ 2, s. 1 3 1 .

minden kalma kiliselerinden, yanında bir de hastane bu­


lunan San Antonio 1606'da yıkılmış, yerine Kemankeş
Mustafa Paşa Camisi, 1544-50 yılları arasında ortadan
kalkan Cenevizlilerin görkemli kilisesi San Michele'nin
yerine de Rüstem Paşa Kervansarayı yaptırılmıştır.''79> Yi­
ne Galata'daki tüm Galata Katoliklerinin ana kilisesi San
Francesco da 1639'da tahribe uğramış 1660'da yanmış ve
yerine 1697'de Yeni Cami (Valide Camisi) yaptırılmış­
tır.csaoı 1936'da yıktırılan bu caminin yerine Hırdavatçılar
Çarşısı yapılmıştır.'58ıı Evliya Çelebi, Galata'nın kilisele­
riyle ilgili olarak . . . 70 kadar kilisesi vardır. Bunlardan bi­
"

risi Fransa 'nın Erganon Kilisesi'dir. Bir sed üzerinde olup,


kapısının yedi basamakla çıkılır. Venedik Kilisesi ona ya­
kındır. . Bir yangında yanarak 20 sene kadar harap bir şe­
kilde kaldıktan sonra Kandiye Barışı 'nda Köprülü Ahmed
Paşa'nın izniyle tamir edilmiştir' diye yazmakta, burada
Ermenilerin üç kilisesi, Musevilerin iki sinagogları oldu­
ğundan söz etmektedir.'582>

18. yüzyıl İstanbul'unu anlatan İncicyan, yörede Latinlere


ait üç kilise olduğunu yazmaktadır. Bunlardan St. Benoit
G A LATA' D A K İ D İ N S E L Y A P I L A R 193

kilise ve manastırı, 14. yüzyılda Cenevizliler tarafından (583) Bu konuda ayrıntılı bilgi
yapılmış olan Ste. Marie de la Citerne Kilisesi'dir. Bu kili­ için bkz. E. Ç. Kömürciyan, a.g.e., s.
224, 225. Aynı konuda ayrıca bkz.
seyi 1450'de ele geçiren ve St. Benoit adını veren Benedik­ P.G. İ ncicyan, a. g.e., s. 102, 1 0 3
ten'lerdir. St. Benoit sık sık yangınlarla tahrip olup, yeni­ (584) E. Ç. Kömürciyan, a.g.e.,
den yapılarak günümüze dek gelmiştir.<593> 1771 yangının­ s. 224.
(585) Aynı eser, P. İncicyan da
dan önce üzerinde bulunduğu sokağın diğer tarafında, ki­ yapının geçirdiği yangınlar ve el de­
lisenin manastır binasının bir bölümünün yer aldığı bi­ ğiştirmelerden söz etmektedir. P.G.

linmektedir. Söz konusu sokağın Kemeraltı adıyla anıl­ İncicyan, a.g., s. 104.
(586) Sık sık yanıgınlarla ha­
ması, üzerinde manastıra ait bir kemerin varlığı nedeniy­ sara uğrayan kiliseyle ilgili olarak
ledir.<59•> St. Benoit'nın adına Galata'nın ünlü kiliselerin­ bkz. Aynı eser.
den biri olarak, dinsel törenlerle ilgili haberlerde de ol­
dukça sık rastlanmaktadır. Örneğin 19 Haziran günlü
JCda bu kilisede yapılan ayinin görkeminden, törene çok
sayıda insanın katıldığından ve herşeyin büyük bir düzen
içinde sürdürüldüğünden söz edilmektedir.

Galata'da aynı adı taşıyan hastane ve okulun yanında yer


alan St. Georges'un, eski bir Bizans kilisesinden 14. yüzyıl­
da Cenevizliler tarafından Latin kilisesine çevrildiği ya­
zılmaktadır.<59sı 1882'den beri Avusturya Lazaristlerinin
elinde bulunan bu kilisenin, bölgedeki çeşitli önemli fa­
aliyetlere sahne olduğu gözlenmektedir. 24 Nisan 1852
günlü JCda, St. Georges Bayramının bu kilisede büyük
bir coşkuyla kutl!indığı yazılmaktadır. Ayrıca 24 Ağustos
1872 günlü L'l'de, St. Roch Bayramı nedeniyle, söz konu­
su kilisede düzenlenecek bir ayin haberi duyurulmakta­
dır.

Yörenin önemli Latin kiliselerinden St. Pierre, St. Geor­


ges Kilisesi'ne oldukça yakın bir konumda, Dominiken
papazlarına ait bir manastırın içindedir.<506> Gazetelerde
bu kilisede düzenlenen törenlerle ilgili haberlere rastla­
mak mümkündür. Örneğin 21 Şubat 1848 günlü JCda,
kilisede büyük bir dini tören yapıldığı yazılmakta ve söz
konusu tören, ayrıntılı bir biçimde betimlenmektedir. Yi­
ne aynı yılın 21 Mart'ında, siyasal olaylarda hayatını kay­
beden İtalyanlar için ayin düzenlendiği, Galata ve Pe­
ra'daki tüm İtalyan kolonisinin, kederli bir biçimde bu
ayine katıldıkları yazılmaktadır. 4 Haziran 1853 günlü
JCda da, Şaraplı Ekmek Yortusu nedeniyle, büyük bir
1 94 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

görkemle Galata ve Pera sokaklarına da çıkan tören ala­ (587) E. Ç. Kömürciyan, a.g.e.,
yıyla ilgili bilgiler verilirken, St. Benoit ve Ste. Marie'nin s. 223-226.
(588) S. Duhani, "Kırım Anı Ki­
yanında St. Pierre'in adı da geçmektedir. 9 Haziran 1854 lisesi" adıyla 1853-56 Kırım Savaşı
ve 1 Haziran 1861 günlü .JC'da, kilisedeki törenlerle ilgili anısına yapılan bu Protestan kilise­
iki haber yer almaktadır. 18. yüzyıl sonlarına kadar bölge­ sinin, Yazıcı Sokak'taki (bugünkü
Serdar-ı Ekrem Cad.) eski Saint­
de toplam 9 Latin kilisesi yapıldığı, bunların da: St. Fran­ Georges Mezarlığı'nın yerini kapla­
çois, St. Pierre, St. Georges St. Benoit, St. Sebastien, St. Je­ yan alanda inşa edildiğini yazmak­

an Baptiste, Ste. Claire, Ste. Anne, Ste. Marie Draperis ki­ tadır. S. Duhani, Eski İnsanlar, Eski
Evler, İstanbul, 1982, s. 41.
liseleri olduğu anlaşılmaktadır.<581> Bunlardan Ste. Marie (589) P.G. İncicyan, a.g.e., s.
Draperis, Draperis Ailesi'nin özel kilisesi olarak Mumha­ 102.
ne Sokağı'nda yer almaktaydı. 1660'da yanmış, aynı ad�a (590) Yapım tarihi tartışmalı­
dır. Evliya'ya göre 1436 olarak veril­
1678'de Pera'da yeniden yapılmıştır. mekteyse de 1391 diyenler de var­
dır. E. Ç. Kömürciyan, a.g.e s. 231,
.•

Ayrıca bölgede 1854 Kırım Seferi'nde ölen İngilizler için, 232. P.G. İncicyan da bu tarihi 1436
olarak vermektedir. P.G. İncicyan,
bugün de varlığını koruyan bir kilise yapılmış ve bu ko­ a.g.e., s. 102.
nudaki haberlerden biri, 20 Mayıs 1864 günlü .JC'da çık­ (591) E. Ç. Kömürciyan , a.g.e.,
mıştır. Birkaç yıl önce İngiliz elçisi tarafından temeli atı­ s. 233.
(592) M. Cezar, a.g.e., s. 1 1 6 .
lan yapının İsveç Sarayı'nın arkasındaki tepede yer alaca­ (593) E. Ç. Kömürciyan , a.g.e.,
ğı ve müteahhitlerinin Rogers ve Booth olduğu yazılmak­ s. 233.
ta, Booth'un bu iş için İstanbul'a geldiği belirtilmekte­ (594) LMO , 25 Mayıs 1898.

dir.<588> İncicyan Galata'da Rumlara ait dört kiliseden söz


etmektedir. <599>

Ermenilerin de Tophane yöresinde iki kiliseleri bulun­


maktaydı. Surp Grigor Lusavoriç Kilisesi, İstanbul'da
Ermeniler tarafından yaptırılan en eski kiliselerdendir.<590>
Fatih'in emriyle Anadolu'dan başkente getirilen Erme­
nilere hizmet veren merkezi bir kilise olduğu bilinmek­
tedir.<59ıı 1958'de, üzerinde bulunduğu Kemeraltı Caddesi
genişletilirken tamamen yıktırılmış ve 1963'de eskisinin
biraz ilerisine<592> yeni bir kilise yapılmıştır. Bir diğer Er­
meni Kilisesi, 183l'de yapımına başlanan ve 1834'de açılan
Surp Pirgıç Ermeni Katolik Kilisesi'dir.<593> Ayrıca Pera
Caddesi'ne açılan Sakızağacı Sokak'taki Ste. Marie Erme­
ni Katolik Kilisesi de, 19 yüzyılın ikinci yarısında burada­
ki Ermeni cemaati için en önemli kiliseydi.<594>

Museviler daha önceleri Balat ve Hasköy'de yerleşmişken,


özellikle, 19. yüzyılda Galata'ya taşınmaya başlamışlardır.
Bölgenin ticaretle ilgili ağırlığı, Museviler için çekici ol-
G A LATA ' D A K İ D İ N S E L Y A P I L A R 195

muştur. Bu duruma bağlı olarak da, yöredeki sinagog sa­ (595) N. Güleryüz, sözkonusu
yısının oldukça fazla olduğu gözlenmektedir. Bunlar ara­ yapının 1671'de mevcut olduğunu,
ancak bugünkü yapının o dönem­
sında Karaköy'deki "Zülfaris/Zülf-ü-aris Sinagogu" (Kal den kalmadığını belirtmektedir. N.
Kadoş Galata), yörenin tarihi en eskiye giden sinagogu­ Güleryüz, a.g.e., s. 67.
dur.<s•sı (596) 500. Yıl etkin l i kleri için­
de "Musevi Müzesi" olarak onarımı
düşünülmüştür. Ayn ı eser, s. 68.
Sinagog 1890'da Kamondo ailesinin mali yardımıyla ona­ Bu konuda bir yayın için bkz. A.
rılmış, 1904'te yeniden ele alınmıştır. 1978'de tekrar bir Avunduk, Bir Emekli Sinagog Hika­
yesi, Arredamento De korasyon ,
onarım geçiren yapının, önce yalnız cumartesileri açık ol­ 1 993/4, s. 124-127.
ması kararlaştırılmış, ancak giderek azalan cemaati nede­ (597) N. Güleryüz, İtalyan Mu­
niyle, sonuçta kapatılmasına karar verilmiştir.<596> 19. yüz­ sevi Cemaati 1862'de yeni kuruldu­
ğunda Karaköy, Zülfaris Sokak'taki
yılın ikinci yarısına tarihlenen İtalyan Musevi Cema­ bir yapının sinagog olarak kullanıl­
ati'nin Sinagogu "Kal de Los Frankos", Kuledibi Şair Ziya dığını yazmakta, Sözkonusu sina­
Paşa Caddesi'ndedir.<5•7> Galata'daki Alman-Musevi Sina­ gogun ruhsat tarihini ise 1886 ola­
rak vermekted ir. N . G ü l e ryüz,
gogu ise, 8 Nisan 1883'te, oldukça kalabalık bir cemaat eş­ a.g.e., s. 79. Bu yapıyla ilgili bir ha­
liğinde açılmıştır.<599> Eşkenaz sinagoglarından "Tofre Be­ ber için bkz. LMO, 2 3 Haziran 1 893.
gadim Sinagogu" (Beth he Kenesseth Tofre Begadim), Aynı sinagogdaki bir evlenme töre­
ni için bkz. LMO, 26 Haziran 1896.
Terziler Birliği tarafından, Galata Bereketzade Mahallesi (598) LT, 9 Nisan 1883.
Felek Sokak'ta, II. Abdülhamit'in 1893 tarihli fermanıyla (599) Yapıyla ilgili ayrıntılı bil­
izin alınarak yapılmıştır.<599> gi için bkz. N. Güleryüz, a.g.e., s.
85.
(600) Aynı eser, s. 88.
1897 yılında, yine Galata Bereketzade Mahallesi Zürafa (601) Yapıyla ilgili daha fazla
Sokak'ta inşa edilen "Or Hodeş Sinagogu" cemaati azalın­ bilgi için bkz. Aynı eser, s. 83.
(602) Söz konusu yapılar için
ca Gürcü kökenli Sefaradlara ayrılmış, ancak daha sonra bkz. Aynı eser, s. 69 ve 71-75. N.
terkedilerek, sağlanan izinle satılmıştır.<600> Yaklaşık 400 Gü leryüz, 1 9 53'de bitirilen N eve
kişi kapasiteli Yüksek Kaldırım Eşkenaz Sinagogu, 1900 Şalem Si nagogu'nun yerinde 1 5 .
yüzyılda İspanya'dan göçen Sefa­
yılında Avusturya kökenli Eşkenazlar tarafından mimar radların yaptırdığı Aragon Sin ago­
G. Tedeschi'ye yaptırılmıştır.<60ıı Kenesset (Apollon) ve Ne­ gu'nun bulunduğunu yazmaktadır.
ve Şalom Sinagogları ise, daha yakın tarihli yapılardır.<602> Aynı eser, s. 76.

CAMİ VE MESCİTLER

Galata ve çevresinde, özellikle bölgenin Türkleştirilme


çabalarına bağlı olarak inşa edilen cami, mescit, sebil, çeş­
me gibi anıtsal yapılarının sayısı oldukça fazladır. Ancak
bilindiği ve sık sık sözü edildiği gibi gerek Galata, gerek­
se de Pera'da ağırlık her zaman için gayri müslimlerde ol­
duğundan, bu yapılar çevrelerinde büyük bir etkinlik ya­
ratamamışlardır. Bölgenin en eski camisi, bir Bizans Kili­
sesinden camiye çevrilen Arap Camisi'dir. Azapkapı çev-
196 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

resindeki bu caminin<003> yapımıyla ilgili çeşitli söylentiler (603) Camiyle ilgili ayrıntılı bil­
vardır. Evliya Çelebi, Emevi döneminde İstanbul'u kuşa- gi için, bkz. C. E. Arseven, Eski Ga-
lata ve Binaları, İstanbul, 19B9, s.
tan Araplar tarafından inşa edildiğini belirtmekte<60•> ve 46 _ 50 _
"Hz. Ömer İbn Abdülaziz yapısıdır. Birçok kereler kiliseye (604) Evliya Çelebi, a.g.e., cilt:
çevrilmiştir. Fakatyine cami olmuştur. İçinde birçok sütun, 2• s. 1 27·
(605) Aynı eser, s. 130.
b ır de yu··ksek mınaresı b uzunmaktadır' d'ıye yazmakta-
· · · ,
(6o6) P.G. İncicyan, a.g.e., s.
dır.<605> İncicyan da Müslüman yazarların görüşünü akta- 105.
rarak, cami için "Halife Abdülmelik 'in oğlu Mesleme tara- (607) S. Eyice, "Tarihte Haliç",
Haliç Sempozyumu, İstanbul, 1975,
fından VIII. asır başlarında İstanbul'u muhasara ettiği va- s. 267. Bu konuda bilgi için bkz. s.
kit yapılmış, sonra Bizanslılar onu kiliseye çevirmişler'' de- Eyice, Galata Hakkında İki Kitap ve
mekte Latin kaynaklarının ise camiden "Dominiken rahibi Bu Münasebetle Bazı Notlar, a.g.e.,
s. 214, 216, 217.
St. Hyacint tarafından, Havari St. Paul adına yaptırılmış­ (60B) Aynı eser.
tır. Fakat Kanuni zamanında İspanya'dan tard edilen Mağ­ (609) P. B. Palazzo, L'Arap
ribiler için camiye çevrilmiştir'' şeklinde söz ettiklerini be- Djami ou L'Eglise St. Paul a Galata,
İstanbul 1 946'dan nakleden S. Eyi­
lirtmektedir.<606> S. Eyice, İmparator Jüstinyen döneminde ce, a.g.e., s. 216.
Galata'da Aya İrini adına büyük bir kilise yapıldığını, bu (61 0) Aynı eser, s. 217.
kilisenin yerine Latinlerin 14. yüzyılda San Domenico­ (611) M . Cezar, a.g.e., s. 94.

San Paolo Kilisesi'ni inşa ettirdiklerinin varsayıldığını


yazmakta, fetihten sonra bu kilisenin "Arap Camisi"
adıyla anılan camiye dönüştürüldüğünü belirtmekte-
dir.<607> Yazara göre Endülüs Emevileri yurtlarından göçe
zorlandıklarında, bu caminin yanına yerleştirilmişler ve
yapının "Arap Camisi" adını almasına neden olmuştur.<608>
Arap Camisi ile ilgili kitabında P.B. Palazzo da, yapının
14. yüzyıl başında San Paolo adına yapılmış bir Latin kili-
sesi olduğunu, bir süre sonra aynı yerde San Domenico adı
verilen şimdiki binanın yapıldığını ve Dominikenlerin
bu yeni yapıyı da eskisi gibi zaman zaman San Paolo adıy-
la andıkları için, kilisenin çift adlı kaldığını belirtmekte-
dir. <609> Fetihten sonra 1475'te kilise camiye çevrilince, Do-
miniken rahipleri San Pietro (St. Pierre) Kilisesi'ne yer-
leşmişlerdir.<600> Kilisenin çan kulesi, yapı camiye çevrilin-
ce minare haline getirilmiştir. 1734-35'te I. Mahmut'un
annesi Saliha Sultan tarafından onartılan camiye, 1807
yangınından sonra, II. Mahmut'un kızı Adile Sultan bir
sarnıç yaptırmıştır.'6">

Galata surlarının dört kulesinden en önemlisi olan Gala­


ta Kulesi dışında, II. Tiberius döneminde (578-582) Ha­
liç'in girişini denetlemek amacıyla yaptırıldığı düşünü-
G A LATA' D A K İ D İ N S E L Y A P I L A R 1 97

len Galata Kalesi'nin alt kısmı, "Mahzen-i Sultani" ya da (612) Bu konuda ayrıntılı bilgi
"Kurşunlu Mahzen"C612l adıyla anılmakta ve 18. yüzyıldan için bkz. Ayn ı eser, s. 94, 96, 97.
(613) S. Eyice, Galata ve Kule­
itibaren de "Yeraltı Camisi" adıyla ünlenerek yine cami si, s. il. Arap Camii'nde olduğu gibi,
olarak kullanılmaktaydı.<613> bu yapıyla ilgili de b irtakım söylen­
tiler vard ır. Camiye çevrilmeden
önce bu alt yapının "mahzenimsi"
Bu camiler, bölgenin İslami yapıları arasında, tarihleri en bir tapınak veya a ntrepo şeklinde
eskiye giden iki örnektir. Ayrıca, çoğu mescit niteliğinde kullanılan bir ticari yapı olduğu ya­
küçük camiler yapılmıştır. Bunlar arasında 15. yüzyıl son­ zılmaktadır. M. Cezar, a.g.e., s. 94.
(614) Bu yapılar vd. yöre cami­
larında Fatih'in dizdarı Hacı Hasan Ali tarafından yaptı­ leriyle ilgili olarak bkz. Aynı eser, s.
rılmış olan Kuledibi'ndeki Bereketzade Mescidi, Fatih dö­ 98-100.
nemi denizcilerinden Şehsuvar Mehmet tarafından yap­ (61 5) Yapı, uzun süre "Kuleka­
pısı Mevlevihanesi" adıyla anılmış­
tırılan, yine Kuledibi'ndeki Şehsuvar Camisi, 17. yüzyıl tır. Aynı eser, s. 102.
başlarına tarihlenen Şahkulu Mescidi, aynı bölgede bir­ (616) Yine M evlevihane'yle il­
birlerine oldukça yakın konumdaki küçük camilerdir.<614> gili bir haber için bkz. J C, 12 Ekim
1861.

TEKKE

Galata yöresinin İslam dönemi yapıları arasında Mevlevi­


hane özel bir yer tutmakta ve gayrimüslim ağırlıklı bu
çevreye ilginç bir çeşitlilik getirmektedir. 149l'de İsken­
der Paşa tarafından Galata surları dışında kurulan Mevle­
vihane'615ı sadece bölgesel değil, aynı zamanda İstanbul ge­
nelindeki önemine bağlı olarak, her dönemde bir kültür
merkezi niteliği taşımış ve bu nedenle de, sürekli bakım
ve onarım görmüştür. Bir avlu ve bahçe içinde semahlık­
hane, hücreler, çamaşırhane, mutfak, mescit, türbeler, ki­
taplık, muvakkithane, sebil, şadırvan, harem dairesi ve
·
hazireden oluşan külliye, bugünkü durumuyla dah a çok
19. yüzyıl sonu-20. yüzyıl başı özellikleri taşımaktadır. 19.
yüzyılın ikinci yarısında yabancı dildeki gazetelerde de,
bölgenin önemli merkezlerinden biri olarak görülenn
tekkeyle ilgili haberlere rastlanmaktadır. Örneğin 9 Ka­
sım 1859 günlü J'Cda, tekkenin hazire duvarlarının üze­
rine demir parmaklık koyulması konusunda bir yazı gö­
rülmektedir.<616>
P E R A' D AK I DiN S E L YAP I LAR

Pera'nın 18. yüzyıldaki gelişimde, bazı önemli dinsel mer­ (6 17) P.G. İncicyan, a.g. e . , s.

kezler, çevrelerinde topladıkları gruplarla etkin noktalar 109.


(61 8) M . Cezar, a.g.e., s. 116.
oluşturmuşlardır. Bunların çoğu, bölgenin tarihsel gelişi­ (61 9) S. Duhani, a.g.e., s . 49.
mine uygun bir biçimde Tünel'e yakın bir alanda yer al­
maktadır. İncicyan, o dönemde bölgede üç Latin kilisesi
olduğunu yazmaktadır. Bunlardan biri, Fransisken rahip­
lerinin Ste. Marie Draperis Kilisesi'dir. Daha önce de deği­
nildiği gibi, bu kilise 1584-1660 tarihleri arasında Gala­
ta'da yer almaktaydı. Ancak 1660 yangınıyla ortadan
kalkmasından sonra, 1678'de Pera'da aynı adı taşıyan ma­
nastır ve kilise yapılmıştır. 1767 yılında yanan bu kilise­
den sonra İncicyan ... ertesi sene İmparatorluk elçisinin ta­
"

vassutu ile hükümetten izin alınarak oradaki bütün kilisele­


rin içinde en güzeli olan kagir bir kilise yapıldı" diye yaz­
maktadır.'617'

Bu kilisenin biraz ilerisinde, Fransız Elçiliği'nin yanında,


elçilik şapeli St. Louis Kilisesi bulunmaktadır. Bu kilise
1831'de yanmış, bugünkü yapı onun yerine yapılmıştır.<618'
Diğer elçilik kiliseleri de, bölgenin karakteristik yapıları­
dır. Bunları : Hollanda Elçiliği'nin kilisesi, Fransız Elçili­
ği yakınındaki Terre-Sainte İspanyol Kilisesi, Galatasa­
ray'ın karşılarındaki İngiliz Elçiliği Kilisesi olarak sırala­
mak mümkündür. Bu kilisenin 17 Ekim 1858 Pazar gün­
kü açılışıyla ilgili haber 20 Ekim 1858 günlü YCda çık­
mıştır.

St. Louis'nin yukarı taraflarında da, 1832 tarihli St. Anto­


ine de Padoue Kilisesi bulunmaktaydı. S. Duhani, St. An­
toine de Padoue Kilisesi'nin Pera Caddesi üzerine taşan
konumu nedeniyle caddede sorun yarattığını, tramvay
yolunun da bu yüzden ancak tek ray olarak döşenebildiği­
ni yazmaktadır.'619' St. Antoine'ın karşısında ise, Trinite ta­
rikatı rahiplerinin Ste. Trinite Kilise ve Manastırı yer al-
P E R A ' D A K İ D İ N S E L Y A P I LA R 199

maktadır. Söz konusu yapı, Ermeni katoliklerinin bölge­ (620) 1 904'de tamamlanan
deki en eski kilisesidir. Ste. Marie Kilisesi'nin mimarı G .
Semprini, 1905-08 yılları arasında
tamamlanan St. Antoine'ın mimarı
Bu kiliseler zaman zaman önemli onarımlar geçirmişler, ise G . Mongeri'd i r . B u yapımda
örneğin Ste. Marie yenilenmiş, St. Antoine ise biraz daha Mongeri'ye mühendis Denari yar­
dımcı olmuştur. M. Cezar, a.g.e., s.
ötede yeniden yapılmıştır.'020> 19. yüzyılın ikinci yarısında 119.
söz konusu kiliselerin yöre yaşamındaki etkinlikleri gaze­ (621) G. Scognamillo d a , ce­
te haberlerinden de anlaşılmaktadır. Örneğin Ste. Ma­ maatinden oldukları ve pazar gün­
leri hiç kaçırmaksızın gittikleri bu
rie'deki büyük törenlerden sık sık sözedilmektedir. 19 kiliseden çıkışta, Pera Caddesi'nde
Ağustos 1854 günlü YCda, Avusturya İmparatoru Franz­ Taksim'e kadar y ü r üyüş yaptıkları­
Joseph'in doğum günü kutlamalarına bağlı olarak yapı­ n ı yazmaktad ır. G . Scognamillo,
a.g.e., s. 19.
lan ve tüm elçilik mensuplarının, resmi giysiler içinde (622) M . Cezar, a.g.e., s. 116.
katıldıkları tören anlatılmaktadır.c•ııı St. Antoine de
Padoue da, Pera'nın önemli merkezlerinden biridir. 9
Aralık 1853 günlü YCdaki haberden, buradaki büyük
ayinin ne denli kalabalık olduğu anlaşılmaktadır. 19
Haziran 1854 günlü YCda da, Şaraplı Ekmek Yortusu
nedeniyle St. Antoine ve karşısındaki Ste. Trinite'deki
tören alaylarından söz edilmektedir. Yine 24 Şubat 1880
günlü L 'l'de, St. Antoine'daki törenlerin yoğun ve sıkışık
kalabalığına değinilmekte ve bu büyük kilisede biri İtal-
yanca, diğeri Fransızca olarak iki dilde dua okunduğu
belirtilmektedir. Aynı dönemin gazeteleri, Pera'daki
Ermeni kiliseleriyle ilgili haberler de vermektedir. Örne-
ğin 11 Mayıs 1857 günlü YCda, Pera'da Naum Tiyatro-
su'nun yanındaki Ermeni kilisesinde yapılan görkemli
bir törenden söz edilmektedir. Yörenin diğer Ermeni
kiliselerinden biri, Gregoryen Ermeni Kilisesi Surp Yer-
rortutyun'dur. Ayrıca Taksim'deki Surp Harutyun Kilise-
si, yine Taksim'deki Surp Ohan Voskeperan Ermeni
Katolik Kilisesi, Ağa Cami Sokağı'ndaki eski Ermeni
Katolik Patrikhanesi Surp Asdvadzatzin Kilisesi, bu ce-
maatin bölgedeki önemli dinsel merkezleridir. Pera'da
yapılan ilk Rum kilisesi ise, Ste Trinite'nin biraz yukarı-
sındaki, 1804 tarihli Aya Panaiya Kilisesi'dir. 19. yüzyılın
ikinci yarısına gelindiğinde, bölgede tek Rum kilisesinin
yetersiz olması, yeni bir kilisenin yapımını gerektirir.
Ayios Konstantinos adıyla anılan bu kilise, 186l'de ta-
mamlanıp büyütülmüş ve 1897'de bugünkü durumunu
almıştır.c•ııı Ayrıca bu cemaatin Taksim yöresindeki en Resim 30 Aya Triada.
j
111
202 BÖLGENİN ÖNEMLİ YAPILARI

önemli kilisesi, 1880 tarihli Aya Triada Rum Ortodoks Ki­


lisesi'dir. (Resim 30)

Pera'nın en ünlü camisi, Pera Caddesi'nin Taksim'e yakın


bir kesiminde yer alan Ağa Camii'dir. 16. yüzyılın sonun­
da Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmış ve 1839'da II.
Mahmut döneminde bir onarım geçirmiştir.
M E ZA R L I K LA R

Galata ve Pera bölgesinde daha önce de sözü edildiği gibi (623) S. Eyice, "Tarihte Haliç",
iki büyük mezarlık bulunmaktaydı. Bunlardan Gala­ a.g.e., s. 278.
(624) M . Cezar, a.g.e., s. 136.
ta'daki Petit-Champs des Morts (Küçük Mezarlık) bölge- (625) E. de Amicis, a.g.e., s.
yi betimleyen gezginlerin, gravür ve fotoğraf sanatçıları- 75.
nın metin ve resimlerinde önemli bir yer tutmuştur (Re­ (626) M . Cezar, a.g.e., s. 138.
sim 31). Yüksek servi ormanı içinde oldukça geniş bir ala-
na yayılmış olan bu mezarlık, Haliç kıyısından Şişhane
ve Tepebaşı'na kadar uzanıyor, buradan da Tünel'in
ucundan Tophane'ye doğru iniyordu.<623> Konumuna bağlı
olarak, en güzel manzaraya açılan bu mezarlık bir tür ge­
zinti alanı niteliği taşımaktaydı.<624> Ancak daha önce de
değinildiği gibi, VI. Daire'nin ilk yıllarında bu mezarlık
alanının düzensizliği eleştirilmekte ve yörenin bu kesi­
minin de ele alınmasının gerekliliği vurgulanmaktadır.

Taksim yöresindeki Grand-Champs des Morts (Büyük


Mezarlık) ise, Taksim'den başlayarak, Ayaspaşa Gümüş­
suyu üzerinden Fındıklı'ya inmekteydi. Diğer taraftan
Pangaltı yönünde uzanan alanlar da, bu mezarlığın bir
parçasıydı. E. de Amicis, . . . Museviler hariç, her dinden in­
"

sanın birbirinden ayrı kabristanlara gömüldüğü Büyük


Mezarlık, . . . uzaktan kesif bir servi, akarya ve akçaağaç or­
manıdır' diye yazmaktadır.<625> 19. yüzyılın ikinci yarısın­
da yavaş yavaş yerleşmeye açılan mezarlık alanları, yer
yer bu iskan adaları arasında kalmış, her ikisinin de çok
geniş bölgelere yayılmış olmaları, bir batında kaldırılma­
larına olanak vermemiştir. Bu iki mezarlığın tamamen
ortadan kalkması, 1930'lu yılları bulmuştur.<626> Ancak
1859 yılı haberlerinde, söz konusu mezarlıkların taşın­
masıyla ilgili çalışmaların sürdürüldüğü gözlenmekte­
dir. Örneğin 9 Nisan 1859 günlü JCda, Taksim'deki bü­
yük mezar lığın devletin göstereceği yere nakledileceği ve
Paskalya'dan sonra şimdiki mezarlığa defin işleminin ya­ Resim 31 1 8 13'de Büyük Hendek
saklanacağı yazılmaktadır. Yine 29 Nisan 1861 günlü Sokak ve mezarlıklar.
206 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

:JCda, Feriköy Katolik Mezarlığı'nın tamamlanmasına


ve buna bağlı olarak da, Grand-Champs des Mo rtlun bü­
tünüyle terkine çalışıldığını bildiren bir haber yayınlan­
maktadır.
E L ÇiLiK L E R

Bilindiği gibi Osmanlı Devleti, 1835'e dek yabancı ülke­ (627) F. R. Unat, Osmanlı Se­
lerde daimi elçilik kurmak yerine, bu ülkelere gereğinde firleri ve Sefaretnameleri, Ankara,
. 1968, seri: Vll, sayı: 1 8, s . 14-16'dan
elçi göndermeyi tercih etmiş, buna karşın Venedik 1454, nakleden F.İrez-H.Aksu, Boğaziçi
Polonya 1475, Rusya 1497, Fransa 1525, Avusturya 1528, Sefaretnameleri, İstanbul, 1992, s.
İngiltere 1583, Flemenk 1612 tarihlerinden itibaren İstan­ 13.
(628) M. Cezar, Ven edik elçisi
bul'da sürekli elçi bulundurmuşlardır.<627) Venedik elçileri- M. Minio'nun 1 527'de, P . Zen'in de
nin 16. yüzyılın ilk yarısında Eminönü'nde Yeni Cami ya- 1 528-30'da bu mahallede oıurdu­
kınındaki Musevi mahallesinde kaldıkları bilinir.<628> Bu ğunu yazmaktadır. M . Cezar, a.g.e.,
s. 32.
yüzyılda Pera'nın gelişmeye başlamasıyla, Fransız ve İn­ (629) Aynı eser, s. 33.
giliz elçilerinin yavaş yavaş bu bölgeye kaymaya başladık­ (630) Polonya S o kağı 'nda
ları görülür. Venedik elçileri de, 1628'de bugünkü Vene­ (bugünkü N ur-u Ziya Sok.) ayrıca
Ragusa Cumhuruyeti'nin bir temsil­
dik Sarayı'nın çevresine taşınırlar.<629> ciliği bulunmaktaydı. Bu temsilcil ik,
söz konusu Cumhuriyetin 1808'de
Adeta küçük birer saray niteliği taşıyan, bu nedenle de za­ sona ermesiyle, ortadan kalkmıştır.
Aynı eser.
ten genelde "Saray" olarak adlandırılan söz konusu elçi­ (631) Aynı eser, s. 39.
likler 17. yüzyıldan itibaren özellikle de 18. yüzyılda, çev­ (632) Bu dönemde Kançilarya
relerine yabancı uyrukluları ve gayrimüslim grupları bölümünün Galata'd a olduğu anla­
şılmaktadır. JC, 16 N isan 1859.
çekmeye başlarlar. Bugün de bilindiği gibi Fransa, Vene­
dik, Hollanda elçilik binaları aynı yörededir.<630>

Bölgedeki elçilik binalarının en eskilerinden 1581 tarihli


Fransız Sarayı, 1817'de yeniden yapılmış ve ahşap olan bi­
na 183l'de yanmıştır. Bugünkü binanın temeli 1 839'da
atılmıştır. 1844'de kilise ve mahkeme binaları, 1847'de de
elçilik binası bitirilmiştir.<631> (Resim 32) Elçilik ana binası,
1873 tarihli tercümanlar dairesi, mahkemesi, hapishanesi,
kilisesi, okulu, ahırları ve Fransız bahçelerinin küçük bir
örneğini oluşturan ön ve arka bahçeleriyle büyük bir yapı
adasını kaplamaktadır. 1926 yılında konsolosluk bu grup­
tan ayrılarak, Taksim' deki 18. yüzyıl başına tarihlenen es­
ki Fransız Vebalılar Hastanesi'ne taşınmıştır (Resim 33).
Resim 32 Fransız Elçiliği.

İngiliz elçilik binası ise 1844'te yapılmış, 1859'da açılmış­ Resim 33 Eski Fransız Vebalı lar
tır.<632> (Resim 34) Ancak padişahın davetlisi olarak İstan- Hastanesi.
2 12 B Ö L G E N İ N Ö N E M Lİ YAPILARI

bul'a gelen İngiliz devlet adamlarının kendilerine ayrılan (633) Söz konusu İngiliz birlik­
özel yerlerde konakladıkları gözlenmektedir. Örneğin leriyle ilgili bir haber için, bkz. JC,
14 Haziran 1 8 54.
Cambridge Dükü'nün 1854 Mayısındaki ziyaretinde, ken­ (634) Bu konuda ayrıntılı bilgi
disine Haydarpaşa'daki Devlet Köşkü'nün ayrıldığı görül­ için bkz. M . Cezar, a.g.e., s. 45-46;
mektedir. 19 Mayıs 1854 günlü YCdan bu yapının, Var­ S. Duhani, a.g.e., s. 17.
(635) Ayrıca Venedik Sara­
na'ya gönderilecek İngiliz askeri birliklerinin kamp ala­ yı'nın 1 853, 1 887, 1891 yıllarında
n ı n a çok yakın olması nedeniyle tercih edildiği anlaşıl­ onarım gördüğü belirtilmektedir. M.

maktadır. <633ı Cezar, a.g.e., s. 36.

Daha önce VI. Daire'nin yol açımına bağlı olarak değinil­


diği, ayrıca bölgenin değişimiyle ilgili bölümde de sözü
edileceği gibi, 1870 büyük Pera yangını, İngiliz elçilik bi­
nasını önemli ölçüde etkilemiş ve buna bağlı olarak da ya­
pı, 187l'de kapsamlı bir onarım geçirmiştir. İngiliz Elçili­
ği, Tünel çevresinde yoğunlaşan elçilik binalarından ol­
dukça uzak bir konumda, Haliç'e hakim bir noktada yer
almaktadır. Ancak yine de, daha önceki bölümlerde de
vurgulandığı gibi, İngiliz elçisi ve elçilik mensuplarının
Pera'nın sosyal yaşamında oldukça önemli yerleri olmuş­
tur.

Amerikan Elçiliği için ise, Tepebaşı'ndaki en görkemli


yapılardan biri kiralanarak, bu amaçla kullanılmıştır.
(Resim JS) Söz konusu yapı, varlıklı bir Levanten olan Ig­
nazio Corpi tarafından yaptırılmıştır. İtalyan mimar Le­
oni tarafından 1873'te başlanan yapı, 1882'de tamamlan­
mış ve Amerikalılara kiraya verilmiştir. Elçilik yapıyı an­
cak 20. yüzyılın başında satın almıştır.C634ı

Bugün de oluşturduğu bütünlükle etkileyici bir görünüm


sunan Tomtom Mahallesi'ndeki Venedik Sarayı, Pera'nın
ünlü ailelerinden Testa'ların konağıydı. 17. yüzyılın son­
larında inşa edilen bu bina, 1781-82 yıllarında esaslı bir
onarım görmüş, adeta yeniden yapılmıştır. <63sı

18. yüzyıl sonunda Venedik Cumhuriye1:i'nin Fransızlar


tarafından ortadan kaldırılmasından sonra, yapı Fransız­
ların kullanımına geçmiş, 1815'te Venedik Avusturyalıla­
Resim 34 İngiliz Elçiliği.
ra geçince, bu kez Avusturya elçisi burada kalmıştır.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'na son verilmesiy- Resim 35 Amerikan Elçiliği.
ELÇİLİKLER 215

le, Venedik Sarayı yeniden İtalyan Elçiliği olarak kulla­ (636) Elçiliklerin Ankara'ya ta­
nılmaya başlanmıştır. <636> şınmasından sonra Venedik Sarayı,
İtalyan Başkonsolosloğu olmuştur.
(637) Yirmi yıl sonra bu yazlı­
25 Eylül 1861 günlü .JC'da, İtalyan Orta Elçiliğinin Pera ğın onarımı konusundaki bir haber
Caddesi üzerinde Naum Tiyatrosu yanındaki yeni binası­ için bkz. LMO , 1 3 Haziran 1893. Ay­
rıca İtalyan Elçiliği'nin Tarabya'daki
na taşınacağı yazılmaktadır. 13 Haziran 1893 tarihli yazlığına yerleşmesiyle ilgili bir ha­
LMO'de, Temmuz ortasında İtalyan Konsolosluğu'nun ber için bkz. LMO , 1 8 Mayıs 1899.

Pera Caddesi üzerinde, eski Prusya Elçiliği'nin yeri olan (638) Örneğin 25 Şubat 1 870
tarihli LT haberinde olduğu gibi.
Nuradunyan Evi'ne taşınacağı, konsolosluğun şimdi için­ (639) Çok elverişli bir konumu
de bulunduğu yapının da, eskisi gibi elçilik sarayı olarak olan bu arsanın, fiyatı yüksek ol­
kullanılacağı belirtilmektedir. 11 Kasım 1872 günlü L Tde masına rağmen alıcı bulabileceği
düşünülmektedir.
ise, Tepebaşı'nda bir kültür merkezi, Tarabya'da da yazlık
yapımı konusunda bir haberle karşılaşılmaktadır.<637>

Pera Caddesi'ne açılan geniş bir bahçe içindeki Rus Elçili­


ği salonlarının görkemi, daha önce de belirtildiği gibi, 19.
yüzyılın ikinci yarısında Pera'da verilen davet ve balolar­
la ilgili haberlerde de sık sık betimlenmekteydi.<638> Yapı,
1838-47 yılları arasında İsviçreli mimar Gaspare Fossati
tarafından yapılmıştır (Resim 36). Fossatiler'le ilgili ha­
berlere de dönem gazetelerinde zaman zaman rastlan­
maktaydı. Rus Elçiliği konusunda ilginç bir haber 5 Şubat
1855 günlü .JC'da yer almıştır. Buna göre, elçilik sarayının
savaşta yaralanan Rus askerleriyle tutuklulara ayrılacağı,
bu nedenle de yapının içindeki lüks mobilyaların yakında
satışa çıkarılacağı belirtilmektedir. Rus Elçiliğinin yakı­
nındaki Hollanda Elçiliği de, 1858'de yine Gaspare Fossa­
ti'nin, kardeşi Guiseppe ile tasarladığı bir yapı grubudur.

Aynı yerdeki İsveç Elçiliği ise, çalışmalarını önceleri bu­


radaki bir ahşap konakta sürdürmüş, 19. yüzyılın başında
bir yangında ortadan kalkan bu yapının yerine, 1870 yı­
l ında bugünkü kagir bina yapılmıştır. 8 Nisan 1862 günlü
.JC'da İsveç Sarayı'nın da Hollanda Sarayı gibi, bir an ön­
ce yeniden yapılması dilenmekte ve çalışmaları mali açı­
dan desteklemek için Pera Caddesi üzerindeki arsadan bir
miktar satılması önerilmektedir.<639> 18 Mayıs 1870 günlü
LTde çıkan bir haberde, İsveç Elçiliği'nin cadde üzerin­
deki köşkünün yıkımıyla Pera Caddesi'nin en dar yerle-
rinden birinin genişleyeceği ve bu yapının yerine bahçe- Resim 36 Rus Elçiliği.
218 BÖLG E N İ N Ö N E M Lİ YAPILARI

n i n ucunda 5 0 y ı l kadar önce bir yangınla ortadan kalkan (640) Aynı haberde, eski elçi­
eski sarayın bulunduğu kısma, görkemli bir kagir yapı in­ lik binasıyla ilgili bilgiler de veril­
mekte, ahşap olan yapının Aleko
şa edileceği müjdelenmektedir.<640> Bey adlı bir tercümana ait olduğu,
daha sonra devletin, bu yapıyı İs­
1864'lere dek Pera'da, Petit-Champs des Morts bölgesinde veçlilere satan İngiliz Elçisi'ne ver­
diği yazılmaktadır. Ahşap saray ta­
kiralanan bir evde çalışmalarını sürdüren Prusya Elçili­ mamen yanınca, yapının daha ge­
ği <641ı l 865'de Yazıcı Sokak'taki (bugünkü Serdar-ı Ekrem niş bir biçimde yeniden yapımı i ç i n

Caddesi) Doğan Apartmanı'nın yerinde bulunan Mehmet İsveç Kralı'nın gerekli parayı ver­
mek istediği, ancak elçinin, yıkıl­
Paşa Konağı'nı padişahın izniyle satın alarak,'642' burada makta olan köşkü yeterli bularak,
çalışmalarını sürdürmüştür. 1872 yılında ise dönemin bu teklifi geri çevirdiği belirtilmek­
Prusya Elçisi von Radowitz tarafından Ayaspaşa'da satın tedir.
(641) Elçinin Büyükdere'de
alınan bir arsa üzerinde 1874-77 yılları arasında bugünkü Françiniz Evi'nde oturduğu bilin­
Alman Konsolosluğu binası inşa ettirilmiştir. mektedir. C. Meyer Schlichtmann,
Prusya Elçiliği'nden Doğan Apart­
manına, İstanbul, 1992, s. 60, dip­
7 Mart 1873 günlü L Tde, Ayaspaşa'daki geniş arsanın sa­ not 21.
tın alındığı haberi duyurulmaktadır. 19. yüzyılın ikinci (642) Bu konuda 1 0 Ş u bat
yarısında Alman Elçiliği'nin Taksim dolaylarına yerleş­ 1865 tarihli JC'da çıkan bir haber­
de, Pera'da tüm elçiliklerin görkem­
mesiyle, Tünel çevresinde odaklaşan elçilik binalarından li yapıları olduğu, ancak Prusya'nın
oldukça uzaklaşılmıştır.<643> M . Zino'ya ait bir evde çalışmaları­
n ı sürdürdüğü, bu konudaki eksikli­
ğin de yakında Kulekapısı'nda yapı­
lacak yeni bir yapıyla kapatılacağı
yazılmakta ve bu amaçla padişah
iradesiyle bir arsa alındığı belirtil­
mektedir.
(643) Belçika, Yugoslavya Or­
ta Elçilikleri ve Yunan konsolusluğu
da, bu dönemde Pera Caddesi'nin
Taksim yönünde açılmışlardır.
KAM U YAP ILAR I

Bilindiği gibi VI. Daire yalnız İstanbul' da değil, tüm ülke (644) Bu tarihten önce beledi­
çapında belediye örgütlerinin ilk örneğini oluşturmuştur. yenin sürekli bir yeri olmadığı gö­
rülmektedir. Örneğin, belediyenin
Şişhane aksının merkezinde yer alan belediye binası, da­ Pera Caddesi üzerindeki bürosunu,
irenin ünlü müdürlerinden Blacque Bey döneminde inşa 1859 Eyl ül'ünden itibaren Petit­
ettirilmiştir. Pera Caddesi'nin başlangıcı sayılabilecek bir Champs des Morts yakınlarındaki
bir yere taşıdığı haberi için bkz. JC ,
noktada yer alan bu bina, İtalyan mimar Barborini tara­ 24 Eylül 1859. Aynı şekilde 7 Mayıs
fından yapılmıştır. <644' 1867 tarihli LT'de belediyenin Pera
Caddesi No . 661'e taşındığı yazıl­
maktadır.
Kamu yapıları arasında, her yönüyle Batılı olma eğili­ (645) S. Duhani, buradaki Be­
mindeki Pera'da bir Meteoroloji Merkezi kurulması da il­ yoğlu Mutasarrıflığı binasını "Sul­
ginçtir. 28 Temmuz 1 868 günlü L'rde, Aristid Kumbari tanın polisi buradan yönetilir, eski
zamanın inzibatları yine burada nö­
Efendi'nin başkanlığında bir gözlemevi kurulduğu belir­ bet tutarlardı; emniyet m üfettişleri­
tilmekte, 1 Ağustos 1868'de söz konusu haber biraz daha nin üçü girer beşi çıkardı; ve n i ha­
düzeltilerek, padişahın isteği üzerine bu konuda bir proje yet, nemli ve kirli duvarlarıyla hüc­
reler... " şeklinde tanımlamaktadır.
geliştirildiği yazılmaktadır. Böyle bir merkezin kuruldu­ S. Duhani, a.g.e., s. 59.
ğu ve başına da Kumbari Efendi'nin getirildiği bilinmek­
tedir.

Galata ve Pera bölgelerinde karakollar da ayrı bir önem


taşımaktaydı. Daha önce de değinildiği gibi, Galata'nın
bir liman, Pera'nın ise bir eğlence bölgesi olması, özellik­
le geceleri güvenlikle ilgili çok sayıda olayla karşılaşılma­
sına neden olmaktaydı. Bilindiği gibi bu bağlamda, sü­
rekli olarak çeşitli önlemler alınmasına çalışılmıştır. Ka­
rakolların elden geçirilmesi ve yenilerinin eklenmesi de,
bu çalışmaların bir parçasıdır. 15 Ocak 1857 günlü JCda,
Pera ve yöresinde yeni güvenlik noktaları oluşturulacağı
ve geceleri sokak ve evleri denetleyen oldukça çok sayıda­
ki bekçinin daha da arttırılacağı yazılmaktadır. Önce de
sözü edildiği gibi, Galatasaray Lisesi'nin köşesindeki Ga­
latasaray Karakolu, VI. Daire'nin yol genişletme ve dü­
zenleme çalışmaları sırasında yıktırılmıştır. <645ı 29 Mart
1861 günlü JCda Pera Polis Merkezi'nin yeni yapısıyla il­
gili bilgiler yayınlanmaktadır. Bu habere göre, yeni bina
220 BÖLG E N İ N Ö N E M Lİ YAPILARI

zarif bir yapıdır ve yolla ilişkisi açısından daha iyi bir ko­ (646) S. Duhani, Alman Posta
numdadır. Ancak eleştirilen, zemindeki dükkanların kal­ Bürosu'nun özel mektup kutularıy­
la önemli bir yenilik getirdiğini, bu
dırımı işgal ederek, bu kadar önemli bir noktada, yayala­ kutuların abonelere kiralanara k
rı engellemeleridir. Galata'nın ünlü Voyvoda Karako­ k u l l a n ı l d ığını yazmaktad ı r . A y n ı
lu'nun ise gerek güvenlik sorunlarına, gerekse de dönem eser, s. 5 6 .

içindeki müdürlerine bağlı olarak gazetelerde sık sık adı


geçmektedir. Örneğin 20 Aralık 1883 günlü L 'l'de, yapı­
nın onarımıyla ilgili bir haber yayınlanmaktadır. Buna
göre, söz konusu çalışmalar tamamlanmış ve karakol ye­
niden kullanıma açılmıştır.

Yine kamu yapıları arasında gerek yabancı, gerekse de


Avrupa'ya ilgi duyan Levanten ve diğer gayrimüslim sa­
kinleri nedeniyle, Batı'yla olabildiğince sıkı ilişkiler için­
deki Galata ve Pera'nın posta ve telgraf merkezl eri bulun­
maktadır. 2 Eylül 1897 günlü LMO'de, Pera Posta ve Telg­
raf Bürosunun Tepebaşı'nda, Royal Otel'in karşısındaki
yeni ve donanımlı binasına taşındığı yazılmaktadır. Yine
25 Mart 1899 günlü LMO'de, Galata Uluslararası Posta
Merkezi'nin Voyvoda Caddesi üzerindeki yerine taşınaca­
ğı bildirilmekte, söz konusu yapının Yedikule Ermeni
Hastanesi'nin malı olduğu ve halen genişletilme çalışma­
larının sürdürüldüğü belirtilmektedir. Ayrıca büronun
yeni yerinin çok daha merkezi bir noktada olmasının
avantajı vurgulanmaktadır.

Avusturya, Fransız, Alman posta büroları da bu dönemde,


Pera'daki önemli bağlantı merkezleridir.'646ı
T İ C AR ET YAP ILAR I

HANLAR

Başından beri Galata limanı, bölgenin Batıyla ilişkilerini (647) E. Ç. Kömürciyan, a.g.e.,
sağlayan önemli bir noktadır. 17. yüzyılda bile Eremya Çe­ s. 39.

lebi bu limandan " Venediklilere, Cenevizlilere, Fransızla­


ra, İngilizlere ve Fransız bayrağı çeken Felemenkli/ere ve
Livornalılara ait gemiler, Kürkçükapı 'dan 'I'ophane'ye ka­
dar babet babet ve saf saf dururlar. Yortu günlerinin sabahı
bütün gemilerden top atılır" şeklinde söz etmektedir.c•47> Li­
manın varlığı, Galata'nın kıyı kesiminde yüzyıllar bo­
yunca gemicilikle ilgili faaliyetlerin yoğunlaşmasına ne­
den olmuştur.

19. yüzyılın ikinci yarısında bölgede Liman Dairesi'nin


yapımıyla ilgili haberlere raslanmaktadır. 1 Nisan 1875
günlü L'.l'de büyük bir taş binanın, eski liman bölge mer­
kezinin yerine, yanan Galata Gümrüğü yakınına yaptırı­
lacağı, planların onaylandığı ve çalışmalara yakında baş­
lanacağı yazılmaktadır. 13 Ekim 1892 günlü LMO'de Gala­
ta'daki Lloyd Han'da İstanbul'a gelen gemi yolcuları için
bir bekleme salonu oluşturulduğu belirtilmektedir.

27 Eylül 1894'te ise LMO'de Galata Gümrüğü ile ilgili bir


haber yayınlanmakta, söz konusu yapının deprem nede­
niyle kullanılmaz hale geldiği, yeni bir gümrük binası ya­
pılacağı ya da mevcudun onarımına çalışılacağı yazıl­
makta, ikibuçuk aydan beri Galata Gümrüğü'ndeki çok
sayıda memurun işlerini, üzeri örtülmeye çalışılan avluda
gördükleri belirtilmektedir. Yine limana bağlı olarak Ga­
lata'da borsa, banka ve acenta merkezleri, tercüme büro­
ları, ticarethaneler, depo vb. türde yapılar yer almaktadır.
Evliya Çelebi 17. yüzyılda bölgeden söz ederken "Hepsi
3080 dükkandır. Sekiz çarşısı, yağ pazarı, attar/arı vardır. Resim 37 19. yüzyılın sonu 20.-

On iki kubbeli, kurşun örtülü Fatih bedesteni vardır ki, bir- yüzyılın başında Karaköy Meydanı.
224 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

çok satılacak eşya vardır. . . Dükkan sahipleri ekseriya Rum ve (648) Evliya Çelebi, a.g.e., cilt:
Frenktir" diye yazmaktadır.<648> 2. 132.
(649) S. Eyice, "Galata ve Ku-
lesi", s. 18.
Başından beri ticaretin ağırlıkta olması Galata'da, Evli­ (650) C. E. Arseven, a.g.e., s.
ya'nın sözünü ettiği kare planlı, dokuz kubbeli Fatih Be- 02.
(651) S. Eyice, Andre Cheni­
desteni'nin yanında, Kurşunlu Han,<649> Yelkenciler er'nin ST. Pierre Hanı'nın yerinde
Han<650> gibi hanların yapımına neden olmuştur. bulunan Fransız tüccarlara ait ah­
şap lojman binasında doğduğunu,
bu yapının da 8 Şubat 1771 tarihin­
18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyılda ise Galata bölgesinde, Avru­ de çıkan ve Galata'da çok sayıda
pa'daki ticaret yapılarının plan ve düzenlerini taşıyan çok yapının ortadan kalkmasına neden
sayıda büyük ticaret binaları (hanlar) yapılmıştır (Resim olan yangında tamamen yok oldu­
ğunu yazmaktadır. Konuyla ilgili
37, 38, 39). Bunlar gerek iç özellikleri, gerekse de cephe olarak bkz. S. Eyice, Andre Cheni­
düzenleri ve görkemli kütleleriyle dikkat çekici bir görü­ er'nin Doğduğu Ev Hakkında, Tarih
nüm sunmakta ve bölgenin kentsel yapısını önemli ölçü­ ve Toplum, Aralık, 1989, sayı: 72, s.
52-55.
de etkilemekteydiler. (652) Bu hanlardan ikisi de,
Musevi cemaatinin ünlü varlıklı ai­
Örnekler arasında adı en çok geçenlerden biri, 18. yüzyılın lelerinin adını taşımaktadır. Bilindi­
ği gibi, A. Kamondo 19. yüzyılın ikin­
ikinci yarısında inşa edilen ve uzun yıllar Fransız tüccar­ ci yarısında bölgede etkinl iği olan
larına hizmet verip, 1863'e dek de burada kurulan Osman­ bir kişidir. Söz konusu Kamondo
lı Bankası'nı barındıran St. Pierre Hanı'dır. St. Pierre ve Han'la ilgili bir yangın başlangıcı
için bkz. L T, 22 Haziran 1886; Bo­
Paul Kilisesi'ne bitişik olan yapının Fransız şairi Andre ton Ailesi'nden David Abraham Bo­
Chenier'nin doğduğu ev olarak anılması nedeniyle de ay­ ton ise 20. yüzyılın ilk yarısında
rı bir önem taşır.<651> M useviler'in Galata cemaati başka­
n ı idi. N. Güleryüz, a.g.e., s. 69.
(653) Bu hanla ilgili bir yangın
Voyvoda Caddesi ve Galata'nın diğer sokaklarında yapı­ için bkz. LMO, 1 0 Mart 1899.
lan kagir hanlar arasında Boton Han, Kamondo Han,<652> (654) S. Duhanı, a.g.e., s. 42.

Bereketzade Han<653> gibi örnekler sayılabilir.

Aynı şekilde Pera'da da görkemli han binaları yapılmıştır.


Bunlardan Pera Caddesi'nin başlangıcında, İsveç Elçili­
ği'nin karşısındaki Narmanlı Han, dönemin yalınlaştırıl­
mış Rus Klasisizmini yansıtan cephesiyle, çevresindeki ek­
lektik yapılardan ayrılmaktadır. Rus Devleti'nin mülkiye­
tinde olan bu yapıda Rus Konsolosluğu yer almaktaydı.<654>

P A S AJ L A R

Pera bölgesi, ileride sözü edilecek lüks mağaza ve dükkan­


ların yanında, pasajlarıyla da ünlüdür. Bu pasajların bir
kısmının zemin katları dükkan ve mağazalara ayrılmış-
TİCARET YAPILARI 225

ken, üst katları genelde konut olarak kullanılmaktaydı. (655) Bu konuda ve yörenin
Yöredeki pasajlardan, Şark Pasajı örneğinde olduğu gibi, diğer pasajlarıyla ilgili olarak bkz.
B. Üsdiken, Beyoğlu ' nda Kaybolan
bazılarının üstleri açıktır ve bu pasajlar, iki yanı dükkan Geçit ve Pasajlar-1, Tarih ve Top­
dizilerinden oluşan dar bir sokak niteliği taşırlar. lum, Nisan, 1 9 9 1 , sayı: 88, s. 21-26.
(656) Aynı eser, s. 24 Pasaj­
daki önemli dükkanları n , dönem
Pera pasajları arasında Galata yöresine en yakın olanı, Tü­ dönem el değiştirerek yeni kulla­
nel' de yer alan ve yapımına 1886 yılından önce başlandığı nımları konusunda bkz. Aynı eser,
belirtilen<65sı Tünel Pasajı'dır. s. 24-25.
(657) Aynı eser, s. 26.
(658) Bu apartmanların pasa-
Önce Lebon, daha sonra da Markiz Pastanesi'nin bir bölü- jın yapıldığı yıllardaki sakinleri için
münün oluşturduğu Şark Pasajı'na (Passage Oriental) ya bkz. Aynı eser.

Pera Caddesi üzerinden, ya da Asmalı Mescid Soka-


ğ�'ndan girilmektedir. 1840'lı yıllarda yapılan pasaj için-
de, dönemin ünlü kitapçılarından Koehler Kardeşler,
Mandus Matbaası, Kuaför Kristich, Terzi Mulieri, İplikçi
Kalagas vb. gibi çok sayıda ünlü dükkanın yer aldığı bi-
linmektedir. '656>

Gazete haberlerinden, pasajın yıkım ve yeniden yapım


evreleri geçirdiği anlaşılmaktadır. Örneğin 19 Mayıs 1866
günlü LTde, Şark Pasajı'nın Pera Caddesi üzerindeki
Mandus Matbaası'nın bulunduğu bölümünün yıkılmakta
olduğu ve yeniden kagir olarak sağlam bir biçimde yaptı­
rılacağı bildirilmektedir. Bu haberi izleyen 25 Ağustos
1866 günlü L Tde ise, onarım nedeniyle kapatılan Şark
Pasajı'nın, Pera Caddesi'ne açılan Mandus Matbaası yeri­
ne yapılan iki sıra zarif ve sağlam dükkanın tamamlan­
masının ardından açılacağı yazılmaktadır.

Yapımı 20. yüzyılın başında gerçekleştirilen ve Pera Cadde­


si'ni bir taraftan Timoni Sokağa (Gönül Sokak), diğer ta­
raftan da Derviş Sokağı'na (Peremeci Sokak) bağlayan Su­
riye Pasajı'ndan sonra, Pera Caddesi'yle Mezarlık Sokak
(Meşrutiyet Cad.) arasında yer alan d'Andria Pasajı gelmek­
tedir. 1880'li yıllarda yaptırıldığı belirtilen bu pas:ı-jın<657ı iki
yanında ve üst kısmında apartmalar yer almaktaydı.'658>

Pinto-Fresko Pasajı, Eczacı Sokak (Deva Sokak) aracılığıy­


la Pera Caddesi'ni Mezarlık Sokağa bağlayan bir pasajdı.
Pasajın Mezarlık Sokak yönünde daha önce möbleli ola- Resim 38 Karaköy'de hanlar.
228 BÖLG E N İ N Ö N E M Lİ YAPILARI

rak kiraya verilen çok büyük bir ahşap yapı olduğu, E. (659) B. Üsdiken, Beyoğlu'nda
Pinto'nun bu yapıyı satın alarak, yerine Tepebaşı yönün­ Kaybolan ve Yaşayan Pasaj ve Ge­
çitler-il, Tarih ve Toplum, Mayıs,
de ailenin adını taşıyan apartmanı yaptırdığı bilinmekte­ 1991, sayı: 89, s. 21; Aynı konuda
dir.<659> Burada, Pera Caddesi'ne açılan Eczacı Sokağı üzeri­ bkz. S. Duhani, a.g.e., s. 24-25.
ne 1886 yılında, ileride sözü edilecek olan "Societa Opera­ (660) Ayrıntılı bilgi için bkz. B.
Üsdiken, a.g.e.
ja İtaliana" kulübü yapılmıştır. Bu tarihlerde P into (661) S. Duhani, a.g.e., s. 25.
Apartmanı'nın bir bölümünü satın a l an v e apartmana (662) B. Üsdikcn, a.g.e., s . 22.
adını veren A. Fresko, bu kısmın altına Pinto-Fresko, ya (663) Bu konuda ayrıntılı bilgi
için bkz. Aynı eser, s. 22-23.
da yörenin adıyla "Petit-Champs Pasajı" olarak anılan pa­ (664) Aynı eser, s. 24.
sajı yaptırmıştır.<66Q>

Pera Caddesi'ne açılan Karlman Pasajı, bir yandan da Ste.


Trinite Kilisesi'nin bulunduğu sokağın üzerinde yer al­
maktaydı. Burada uzun süre Bortoli Kardeşler'in, içinde
hemen herşeyin satıldığı, Pera için özel önem taşıyan
"Bon Marche"si bulunmaktaydı.<661> 1850 yılından itibaren
yöreye hizmet veren ve iki ana aksa, Pera ile Tepebaşı'na
açılan Bon Marche Mağazası'nın Pera'nın ünlü ailelerin­
den Alleon'ların kışlık evlerinin yerine yapıldığı belirtil­
mektedir.<662> 1850-1926 yılları arasında varlığını sürdüren
Bon Marche, 1896 yılından itibaren Pera Caddesi üzerin­
de "Karlmann Evi" adlı konfeksiyon mağazası işleten
Karlmann Ailesi'nin eline geçmiştir.<663>

Aynı yönde Galatasaray'a doğru ilerlendiğinde Panaiya


Kilisesi'ne açıların Olivo ve Panaiya Pasajları, Konstanti­
nopol Palas'ın üç tarafını çevrelemekteydi. Pera bölgesin­
de 19. yüzyıl sonunun önemli otellerinden biri olan bu ya­
pının girişi de, Olivo Pasajı'ndandı.<664> Yapının Galatasa­
ray yönündeki diğer yan sokağı kiliseyle bütünleşmekte,
kilisenin merdivenlerinden sonra da, Hacopulo Pasaj ı'nın
yan kapısına ulaşılmaktaydı.

Pera'nın günümüze ulaşan ünlü pasajlarından biri de Ha­


copulo Pasajı'dır. 15 Nisan 1871 günlü L'.l'de pasajın açılış
haberi verilmekte, ayrıca bölgenin tanınmış tüccarı Ha­
copulo'ya ait olan bu pasaj ve üstündeki konutların, çok
yüksek kiralarına rağmen hemen tutulmuş oldukları be­
lirtilmektedir. Pera Caddesi'yle Meşrutiyet Caddesi'ni bir­
leştiren pasaj, yapıldığı günden beri iplik, ibrişim ve düğ-
T İ CA R E T Y A P I L A R I 229

meciler, şapkacılar, terziler türünden birçok ticaret ve ze­ (665) S. Ouhani , a.g.e., s. 30.
(666) M . Cezar, a.g.e . , s. 396,
naati bir arada barındırmaktaydı. Ayrıca pasajın ortasın­
397.
da, pasajla aynı adı taşıyan bir mağaza olduğu yazılmak­ (667) B. Üsdiken, 1 9 yüzyılın
tadır.<665ı Bu pasajda yer alan Ahmet Mithat Efendi Matba­ sonlarına kadar bu m eydan üzerin­
ası ve daha sonra buraya taşınan Ebüzziya Tevfik'in mat­ de bir bayrak d i reği olduğundan
söz eder. B. Üsdiken, a.g.e., s. 26.
baalarının pasaja özel önem kattıkları belirtilir.<666ı Ayrıca Hacopulo'nun bayrak mera­
kı için, bkz. S. Ouhani, a.g.e., s . 3 1 .
Pasajın iç kısmındaki taş döşeli meydan, çevresindeki (668) M . Cezar, a.g.e., s. 397.
(669) B. Üsdiken, B eyoğlu'nda
dükkanlarla etkileyici bir görünüm sunar.<667ı Aynı pasajın Kaybolan ve Yaşayan Pasaj ve Ge­
bir bölümünde, Çuhacıyan'ın "Opera Tiyatrosu"nun yer çitler-ili, Tarih ve Toplum, Haziran,
aldığı<668ı ve burada çok sayıda eserin sahnelendiği bilin­ 1991, sayı: 90, s. 37.

mektedir. Onun hem satışını, hem de onarımını yaptığı


Müzik Aletleri Mağazası da bu pasajdaydı ve üst katında
da zaman zaman konserler verilmekteydi. Örneğin 31
Mart 1877 günlü L Tde, burada icra edilen bir konserden
söz edilmektedir.

Galatasaray Lisesi'nin yanındaki yapı adası üzerinde, Ye­


ni Çarşı Caddesi'nin köşesinde yer alan ve 19. yüzyılın
sonlarında inşa edildiği yazılan Galatasaray Pasajı'nın
onaltı dükkan içerdiği, üstünde de ayrıca onaltı dairelik
bir apartman olduğu belirtilmektedir.'669ı

Galatasaray'ın karşısında bir yandan Hamalbaşı Soka­


ğı'na, diğer yandan da Tiyatro Sokağa (Sahne Sok.) açılan
Avrupa Pasajı, özelikle Pasaj Sokağı'na bakan heykelleriy­
le, 19. yüzyıl Pera pasajları arasında dikkat çeker. Daha ön­
celeri burada ileride sözü edilecek olan Jardin des Fleurs,
Palais des Fleurs ve J ardin des Fleurs'ün bir bölümünde
Hotel-Restaurant des Palais des Fleurs yer almıştır. 5 Şu­
bat 1855 günlü J'Cda Palais des Fleurs'ün görkemli bir ba­
lo düzenlenerek açıldığı yazılmaktadır. İçerdeki dekoras­
yonun özeni, yemek servisindeki düzen ve zarafet övül­
mektedir. Ayrıca gece saat on birde başlayan balonun Pe­
ra balolarında olduğu gibi, sabahın beşine dek sürdüğü
belirtilmektedir.

1870 Pera yangınından sonra Naum Tiyatrosu'yla birlikte


ortadan kalkan J ardin des Fleurs'ün yerine bu pasaj yapıl­ Resim 39 Karaköy Meydanı ve
mıştır. hanlar.
232 B Ö L G E N İ N Ö N E M Lİ YAPILARI

9 Mart 1874 günlü LT Gazetesi'nde, Avrupa Pasajı yapıını­ (670) S. Duhani, a.g.e., s. 32.
nın tamamlanmış olduğu haberi verilmektedir. 17 Mart (671} B. Üsdiken, a.g.e., s. 40.
(672) S. Duhani, a.g.e., s. 32.
1874 günlü L'l'de ise, sahibi Onnik Düz, mimarı Pulcher (673) M Cezar, a.g.e., s. 397
olarak verilen pasajda karşılık on bir dükkan olduğu, bu
dükkanların bir bodrum, bir de dükkanın üzerinde yer
alann bir odası ve onun üzerinde de bir küçük oda ve mut­
faktan oluşan bir teras bulunduğu belfrtilmekte, ayrıca
pasajın yol döşemesinde Triesta taşı kullanıldığı, her dük­
kan arasına pasajın aydınlatılması için bir gaz lambası
yerleştirildiği yazılınaktadır. Altında büyük bir sarnıç ve
kuyunun yer aldığı pasajda ahşabın sınırlı tutulduğu, ga­
leri cephelerinde ise Malta taşı kullanıldığı belirtilmekte­
dir.

1980'li yılların sonuna dek kullanılan bu pasajda, iki ünlü


piyano yapımcısının yer aldığı bilinmektedir.<670>

Hacopulo'da olduğu gibi burada da ibrişim, iplik, düğme


satıcıları, terzi vb. ticaretin ağırlığı gözlenmekteydi. Bun­
ların dışında, pasajda ünlü çiçekçi Sabuncakis'in de bir
dükkanı bulunmaktaydı. Örneğin 1 Eylül 1888 günlü
L 'l'de, 11. Abdülhamit'in tahta çıkış yıldönümü kutlama­
larında M. Sabuncakis'in pasajın girişini çiçekle bezediği
konusunda bir haber yer almaktadır.

Bugün tamamen yok olmuş diğer bir pasaj, Krepen yani


Crespin Pasajı'dır. Avrupa Pasajı'nın yanında, ona paralel
olarak Hamalbaşı Sokağı'yla Tiyatro Sokağı ve Dudu
Odaları Sokağı'nı birleştiren bu pasaj da, 19. yüzyılın ikin­
ci yarısında yapılmıştır. İlk yıllarında iplikçi, terzi, mat­
baa gibi ticaret alanlarını içeren Krepen Pasajı,<611> daha
sonra Beyoğlu kunduracılarının malzeme merkezi haline
gelmiş,<612> giderek de meyhaneleriyle ün kazanmaya baş­
lamıştır.<673>

Tiyatro Sokağı'nın köşesinde Pera'nın en görkemli pasaj­


larından biri, Hristaki Pasajı yer almaktadır. 1870 Pera
yangınından sonra ortadan kalkan Naum Tiyatrosu'nun
yerine burada yeniden bir tiyatro yapımı düşünülmüş,
ancak VI. Daire'nin imar çalışmaları çerçevesinde Pera
TİCARET YAPILARI 233

Caddesi'nin genişletilmesi<674> ve Tiyatro Sokağı'nda bazı (674) M . Cezar da 1870 yangı­


yerlerin kamulaştırılması söz konusu olunca, geriye kalan nı ndan 4 yıl sonra H ristaki Pasa­
jı'nın, Pera Caddesi'nin o sıradaki
kısım tiyatro yapımı için yetersiz olmuştur.<675> çizgisinden biraz geride tutularak
inşa edildiğini yazmaktadır. Ayn ı
Sonuçta alanı, dönemin ünlü bankerlerinden Hristaki eser, s. 386.
(675) B. Üsdiken, a.g. e., s. 4 1 .
Zografos satın alarak burada, "Cite de Pera" adıyla anılan
yapının inşaasına başlamıştır. Hristaki Pasajı, ya da gü­
nümüzdeki adıyla Çiçek Pasajı, mimar Kleanthy tarafın­
dan 31 Mayıs 1876 günü bitirilmiştir. Aynı tarihte L'.l'de,
yapıdan büyük bir övgüyle söz edilmektedir. Yazı, Pe­
ra'nın kısa zaman içinde Avrupa'yı hemen hiç aratmaya­
cağı görüşüyle başlamaktadır:

"S Haziran 1870 yangınından sonra boralan yerlere bir


kaç kagir güzel ev yapıldı, ancak bunların lüksleri dırın­
dan çok içlerindeydi, sadece bir-iki dır bezeme denemesi
gerçeklertirildi, o kadar. Sonra Grombach Ullman Evleri,
ardından da Cite de Fera geldi. Bu yapı, Paris'in bile
övüneceği türden bir anıttır. Görkemli cephesi çok etkili­
dir.' Kapıdan uzanan perspektif olağanüstüdür. Pera ni­
hayet gerek sahibini, gerekse de tüm kenti gururlandıra­
cak biryapıya kavurmurtur. Böylece, ülkenin mimarisin­
de yeni bir dönem barlamaktadır. Bugüne dek çok çaba
gösterilmesine rağmen, mimari açıdan sıradanlığın öte­
sine pek gidilememirtir. Ancak Cite de Fera ve sahibi
Hristaki Z?grafos sayesinde en önemli adım atılmır bulu­
nuyor"

denilmekte, yapının kesin açılışının iki ay içinde olacağı


bildirilmektedir. Ayrıca yapıyla ilgili kısa bilgiler de ve­
rilmektedir. Buna göre, üç katlı olan yapının her katında
altı daire bulunmakta, her dairede de beş ile altı oda yer
almaktadır. İçerde gerekli tüm konfor sağlanmıştır. Pe­
ra'nın önemli sorunu susuzluğa karşı da önlem alınmış ve
altı depo sayesinde, sarnıç ve kuyudan her apartman katı­
na bol su verilmiştir. Yapı bütünüyle gazla aydınlatılmak­
tadır. Yapımında hiç ahşap kullanılmamış, taş tuğla ve
demirden yararlanılmıştır. 26 Eylül 1876 günlü L 'l'de ise,
onsekiz apartman dairesi ve yirmidört dükkandan oluşan
yapının tamamen bittiği ve uygun fiyatlarla kiraya veril-
234 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

mekte olduğu ilan edilmektedir. Söz konusu yazıda, ze­ (676) Başvuruların, m a l sahibi
min kattaki dükkanların bir kısmının Pera Caddesi üze­ H ristaki Zagrafos'un Galata'da
Mehmet Ali Paşa Hanı Na. 7'deki
rinde, diğer bir kısmının o dönemde bir süre için banke­ işyerine yapılması istenmektedir.
rin adını taşıyan Zografos Sokağında (Tiyatro Sokağı), di­ Ünlü bankerin işyerinin Galata'da,
ğerinin ise Cite de Pera Pasajı'nın içinde yer aldığı belir­ konutunun ise Pera'da olması çok
sayıda örnekte olduğu gibi, yöre sa­
tilmektedir. <676' kinleri için tipik bir uygulamadır.
(677) Ö nceki bölümde de, bu
1876 yılındaki açılışından sonra, padişahın tahta çıkış ve tür kutlamalarda aydınlatılar "Cite
de Pera" vb. önemli yapılardan söz
doğum günleri kutlamalarında, yapının cephesi lamba, edilmiştir. Yine aynı tür bir haber
bayrak ve "Padişahım Çok Taşa" yazısıyla bezenmekte ve için bkz. LT, 1 Eylül 1887.
böylece daha da gösterişli hale getirilmekteydi.<677' Cite de (678) Cite de Pera Pasajı'nda­
ki dükkanlar konusunda bkz. B Üs­
Pera'nın gerek apartman daireleri, gerekse de pasajdaki diken, a.g.e., s. 4 1 .
dükkanlar, ilk kullanıcılarından itibaren, Pera bölgesinin (679) M. Cezar, a.g. e., s. 396.
tanınmış aileleri ve tüccarları tarafından kiralanmıştır.<678' (680) S. Duhani. a.g.e., s. 68;
B. Üsdiken, Beyoğlu'nda Kaybolan
ve Yaşayan Pasaj ve Geçitler iV,
Cite de Pera'dan sonra, Taksim yönünde ilerlendiğinde Tarih ve Toplum, Temmuz, 1 9 9 1 .
Halep Pasajı'yla karşılaşılmaktadır. 1 885 yılında'6'9' Pera sayı: 9 1 s. 27. B i n a d a h a sonra, S ü ­
reyya Paşa'nın m ü l k ü olmuştur.
Caddesi üzerinde inşa edilen pasaj, ilk sahibi M. Hacar'ın (681) S. Duhani, a.g.e., s. 68 .
Halepli olması nedeniyle bu adı almıştır.<6"0' Oldukça beze­ Yazar bu salonun bir süre İspanyol
meli bir cephe düzenine sahip olan Halep Pasajı, aynı za­ Rami rez tarafından yönetildiğini ve
çok sayıda yabancının Perşembe
manda tiyatro etkinliklerinin de sürdürüldüğü bir yerdi. akşamı toplantılarına katıldığını be­
Burada Varyete Sirk Tiyatrosu bulunuyordu. Dizginsiz at, lirtmektedir.
binicilik ve uçuş gösterileri, pasajı önemli bir merkez ha­ (682) M. Cezar, a.g.e., s. 396.
Önceleri yalnız "Cirque Tourniere"
line getirmiştir.<681' 1886'da yapılan bu tiyatro, 1904'te mi­ adıyla sirk gösterileri yapılan b u sa­
mar Kampanaki tarafından yenilenmiştir.<682' lonun, daha sonra opera oynatıla­
cak hale getirildiği ve "Theatre Cir­
que de Pera• adını aldığı yazılmak­
Halep Pasajı'nın karşısındaki Anadolu Pasajı, 19. yüzyılın tadır. Bu konuda ayrıntılı bilgi için
sonunda Abdülhamit'in Mabeyincisi Ragıp Paşa tarafın­ bkz. B. Üsdiken, a.g.e., s. 27, 28.
dan inşa ettirilmiştir. Ragıp Paşa, ticaret ve madencilikle (6B3) S. Duhani, a.g.e., s. 69.

zengin olmuş ve Pera bölgesinde bu pasajın yanı sıra, Ru­


meli ve Afrika Pasajlarını da yaptırmıştır.

Pasajın dükkanları arasında, 19. yüzyılın ikinci yarısında


caddenin en ünlü mefruşat ve manifatura mağazalarının
yer aldığı görülmektedir.

Örneğin Lazarro Franco ve Belfast Gömlekçisi<683' burada­


dır. Anadolu Pasajı'nın karşısında Taksim'e yaklaşırken,
Sakızağacı Sokağı ile İmam Sokağı arasındaki yapı adası
üzerinde Rumeli Pasajı yer almaktadır. Pera Caddesi'ne
T İ C A R E T YA P I LA R I 235

açılan girişinin yanı sıra, arkadaki Arabacı Sokağı'yla, (684) B: Üsdiken, a.g.e., s. 29.
yandaki Sakızağacı Sokağa da çıkışı olan pasaj, Mabeyin­
ci Ragıp Paşa'nın yine aynı dönemde inşa ettirdiği ikinci
pasajdır. Bu pasajın Pera Caddesi üzerindeki bölümünde
1895 tarihinde, daha sonra adı "Rebul" olarak değişen
"Pariziyen Eczanesi" yer almaktaydı.<684J

Ragıp Paşa'nın üçüncü pasajı, Pera Caddesi'ne açılan Bü­


yük Parmakkapı ve Küçük Parmakkapı Sokakları arasın­
daki yapı adası üzerinde bulunan ve bu iki sokağı birleşti­
ren Afrika Pasajı'dır.
M A GAZA L A R

Bilindiği gibi Pera'daki mağazalar, sattıkları ürünle­ (685) Bu konuda bilgi için bkz.
rin çeşitliliği ve kalitesi açısından Avrupa'dakilerden S. Duhani, a.g.e.

farklı değildi. Zaten bir kısmı da Londra, Paris, Roma


gibi merkezlerde bulunan mağazaların Pera'daki şube­
leriydi. Görkemli apartmanlar, hanlar ve pasajların ze­
min katlarında yer alan ve Pera Caddesi'ne açılan bu ma­
ğazalar, bölgenin faaliyetlerinde önemli rol oynamaktay­
dılar.

19. yüzyılın ikinci yarısında belediyenin kentsel düzen­


leme çalışmaları sırasında, özellikle ana aks üzerinde­
ki yeni inşaatlarda mağaza ya da pasaj yapımı ağırlıktay­
dı. Örneğin 25 Nisan 1862 günlü J'Cda, Galatasaray ve
yakınındaki Yeni Çarşı Sokak'ta yer alan belirsiz alanla­
ra bir dizi dükkan yapılacağı yazılmaktadır. Gazeteler­
de sürekli olarak özel önemleri olan mağazaların ilan­
ları çıkmakta ve bu ilanların giderek arttığı, sunuş biçim­
lerinin de daha kapsamlı ve nitelikli hale geldiği görül­
mektedir. Yıl sonlarında, özellikle Noel'e bağlı olarak
24 Aralık ve onu izleyen günlerde, ayrıca yörenin ünlü
mağazalarının ve bazılarında satılan malların tanıtıl­
dığı yazılar çıkmaktadır. Örneğin 28 Aralık 1888 gün­
lü L'.l'de, yeni yıl armağanları için Şekerci Lebon ve
Bourdon, Paris'in ünlü moda yeniliklerini sergileyen
Mir ve Cottereau, son moda takı mağazası Saury, eksik­
siz tüm çeşitlerin bulunduğu Bon Marche, dekorasyon
ve mobilya konusunda uzman Cosma Vuccino ve Or­
takları, Singer gibi mağazalar sıralanmaktadır (Resim
40).

Bu mağazalar, özellikle Tünel çevresindeki elçiliklerden


sonraki kesimden başlayarak Galatasaray'a, Galatasa­
ray'dan da Taksim'e dek uzanmaktaydı.<685ı
Resim 40 "Singer" reklamı.

LA CO M PA G N I E M A N U F A CTU R l t R E
S I N G-EJR,
Seu l::; prup rietaires et fabrican ts des
Mlat-lı.lnes ıi. e o u d re

S i r-J G � :FI.
L ES P L U S S I M P LE S , L E S PLUS DURAB LES
ET L E S M E I LL E U R E S A L ' USA G E D E

L A FAM I L L E ,
L A C O U T U R I E RE.
L E TA I L L E U R ,
LE C O R D O NN I E R ,
L E FA B R I C A N T .

Pou r to us Gen res d e C o u t.nre.


C:: X• X x«�JH.JE:: lCJ 1'f )l Q lC.JX-1: lO x<; -..,r )E: :r.; 'J('

LA. COltl P.\G S I J.:

D F MA NDE DE S A GEN TS
lH N S J.J.�S PR I N C I PA L E S YI LJ.ES nn

L A. T U H Q lJ J E, t'EG Y P T E , LA SY H I E
e t n u t r·<>s
p n ys d e l ' E s r .
J>o w r to n.'> rPnsPi.rJ n Pm r n ts s'a<frrsse.r au,
I W fl E.tl U CE.VTRA L DE
LA CO M PAGN I E S I N G E R

:ın . - Fos tr-r L a n e C/ı ('opside - :ıu

LO N D R ES .
238 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

KONFEKSİYON MAGAZALARI

Konfeksiyon mağazalarıyla ilgili ilanlar da, diğer mağa­


zalara göre her zaman daha fazlaydı. 1850-1900 arasında
çıkan tüm yerli ve yabancı gazetelerde giderek gelişen bu
ilanlara rastlamak olanaklıdır. Bu konuda bir-iki şeçme
yapmak gerekirse, 29 Haziran 1851 günlü .7C'da, Galatasa­
ray'ın karşısındaki Barbulowitz Evi'nin erkek giysi ve
ayakkabı satışıyla ilgili ilanı gözlenmekte, ilanda ayrıca
M. Barbulowitz'in bundan böyle her on günde bir, son
moda giysileri sunacağı ve her çeşit zevke uygun mal sata­
cağı belirtilmektedir. 4 Kasım 1854 günlü ,7C'da çıkan
Şark Pasajı'ndaki Regis adlı terzinin ilanında, birinci sınıf
Fransız ve İngiliz mağazalarından getirilen yeni kış ve
balo giysilerinin duyurusu yapılmakta, ayrıca mağazada
İngilizce, Almanca ve İspanyolca konuşulduğu bildiril­
mektedir.

2 Aralık 1857 günlü ,7C'da, yine Şark Pasajı girişindeki


kürk mağazasının ilanı görülmektedir. 4 Ocak 1872 gün­
lü L 'l'de, Noel ve yeni yıl nedeniyle ünlü Bon Marche Ma­
ğazası bir kez daha övülmekte, ayrıca Galata Belediye Ha­
nı'ndaki, Paris'ten mücevher ve saat çeşitlerinin sergilen­
diği D. Koritschoner'in dükkanlarındaki toptan ve pera­
kende satışlar duyurulmaktadır. 23 Ekim 1872 günlü
L 'l'de, Pera Caddesi üzerindeki ünlü moda ve parfüm evi
Bon Ton'dan övgüyle söz edilmektedir. Glavany Soka­
ğı'yla Pera Caddesi'nin kesiştikleri noktada yer alan Atlas
Kardeşler'in zengin çeşitli Au Lion Mağazası'nın açılışı
ise 14 Ocak 1882'de L 'l'de ilan edilmektedir. Yabancı dil­
deki gazeteler aynı zamanda İstanbul tarafındaki önemli
mağazaların açılışlarını da duyurmaktaydı. Örneğin özel­
likle erkek ve çocuk konfeksiyonuyla tanınan Mayer Ma­
ğazaları'nın İstanbul tarafında da açıldığını bildiren bir
ilan 21 Aralık 1889 günlü L 'l'de yer almakta, ayrıca bu du­
yuruda her on beş günde bir yeni çeşitlerin getirileceği de
bildirilmektedir. Aynı kuruluşun Galata, Karaköy Soka­
ğındaki, mimar Tedeschi tarafından yapılan yeni mağa­
zasının açılış ilanı da 8 Mart 1895'te LMO'de çıkmakta­
dır.
M AGAZALAR 239

Yine aynı yılın 9 Nisan'ında da Papadopulo ve Leonli­


des'in, Paris ve Londra düzeyindeki "Chemiserie Univer­
selle" gömlek mağazalarının Pera Caddesi üzerinde, Al­
bert Kun'un eski yerinde açılmakta olduğu duyurulmak­
tadır.

Ev E Ş Y A L A R I Y L A İ L G İ L İ M A G A Z A L A R

Pera bölgesinde giyime v e mücevhere olduğu kadar evle­


rin dekorasyonu için gereken mobilya, aksesuar vb. ev eş­
yalarına da özel önem verilmektedir. Bu alanda çok kap­
samlı ve modaya uygun ürün satan mağazalar bulunmak­
tadır. Konuyla ilgili olarak 19. yüzyılın ikinci yarısında
gazetelerde çıkan ilanlar, bu mağazalardaki ürün çeşitli­
liği ve uzmanlaşma açısından ilginçtir. Örneğin 24 Kasım
1849 günlü JCda, Galatasaray'ın karşısındaki Hava Pa­
las'ta, Paris ve Londra'daki çeşitleri fabrika fiyatına sattı­
ğını duyuran porselen, bronz ve bakır lamba deposunun
ilanı çıkmaktadır.

"Paris ve Londra Mağazaları" adıyla anılan bir mağaza­


nın JCdaki (19 Aralık 1849) ilanında, burada Fransız Sa­
nayi Sergisi'nin son çeşitlerinin satıldığı ve gece ona ka­
dar açık olduğu duyurulmaktadır. Ancak bu tür mağaza­
lar diğerlerinden farklı olarak Tünel ve Galata çevresin­
de de yer alabilmektedir. Örneğin 14 Nisan 1851 günlü
JCda, Garrus Kardeşler'in Mevlevihane mobilya mağa­
zalarının yeni mobilya ve dekoratif tablo çeşitleriyle
açıldığı, mobilyaların satışa hazır ve uygun fiyatta oldu­
ğu ilan edilmektedir. Yüksek Kaldırım'daki J. F. Gunsler
tarafından işletilmekte olan İngiliz Pazarı da, 8 Ekim
1870 günlü L Tde, lamba ve büro eşyaları konusundaki
çeşitlerini duyurmaktadır. Yine mobilyalara bağlı ola­
rak, bu konudaki onarımcıların da ilanlarına rastlan­
maktadır. Örneğin 15 Mart 1875 günlü LTde her türlü
antika eşyanın, porselen ve Çin işi parçaların onarımının
yapıldığı, eksik kısımlarının beceriyle tamamlandığı
ilan edilmektedir. Bu konuda adres yine Galata'da, Yazı­
cı Sokak'taki Kamondo Han'dadır. Pera Caddesi üzerin­
deki Bon Marche Mağazası da konfeksiyon konusundaki
240 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

çeşitliliğine her türlü ev eşyası, bronz, porselen, kristal (686) Bu konuda bkz. Aynı
eşya ve heykeller, yatak takımları vs. satışlarını da ekle­ eser, s. 49.

mekteydi. <•86>

Avrupa'nın başta Paris olmak üzere ünlü kentlerinde ma­


ğazaları olan Bon Marche, gazetelere sık ilan verenler­
den d i . (Örnek 31 Aralık 1 878 günlü L'I) Derviş Sokağı'nın
köşesindeki Coma Vulcino Mobilya Mağazası bu konuda
rakipsiz olduğunu, 28 Kasım 1893 günlü LMO'de ilan et­
mektedir. Galatasaray'ın yanında, Pera Caddesi üzerinde
yer alan Lucifer Aydınlatma Araçları Mağazası'da, İstan­
bul'daki en kapsamlı mağaza olduğunu 17 Kasım 1898
günlü LMO'deki ilanıyla duyurmaktadır.

P A R F Ü M E R İ VE K U A F Ö R L E R

Ayrıca yöredeki parfümeri v e kuaförlerin sayısı da olduk­


ça fazladır. Güzel giyim ve iyi dekore edilmiş ortamların
ayrılmaz parçası olan bu alanda da ilanlar çoktur (Resim
41). Örneğin 14 Ekim 1854 günlü .JCda, Lombardon Par­
füm ve Kuaför Salonu'nun Pera Caddesi üzerinde, Hol­
landa Elçiliği'nin karşısında açıldığı duyurulmaktadır.
Yine aynı tür bir mağaza L. Kristich tarafından Şark Pa­
sajı'nda işletilmekte ve 17 Şubat 1862 günlü .JCdaki ilan­
la, Pera halkına bildirilmektedir. Hacopulo Pasajı'ndaki
Carmelo Patitucci Kuaför Salonu ise 6 Haziran 1873 gün­
lü L'Pye verdiği ilanla, Mısır Hidivi'nin berberi olduğunu
ve adını taşıyan Patitucci suyunun saç çıkartma konusun­
daki etkinliğini duyurmaktadır. Yine Hacopulo Pasa­
jı'ndaki Matzurdelli Salonu, 1870'den beri saç konusunda­
ki uzmanlığını 4 Ağustos 1893 günlü LMO'daki ilanıyla
duyurmaktadır.

Ç İÇEKÇİLER

Pera'daki çiçekçiler de ünlüdür. Gerek davet, balo vb.


toplantılarda, gerekse de padişahın tahta çıkış ve doğum
günü kutlamalarındaki çiçek gereksinimi, Avrupa kent­
lerinde olduğu gibi, bu yörede de özel önem taşımakta-
dır. Bu konuda 19 yüzyılın ikinci yarısında en ünlü isim, Resim 4 1 Bir parfümeri ilanı.
PA R F U M E R I E D I A P H AN E
G. M AZ U Y E A 8' c1•
PA H. I S ---ı 32, Avenue dl9 ı • o pera, 32 � P A.BI&
SPı'.t:CIA LITC:&-;;;; OMMıl:ES ı

POUDRI Dl Rll
SAR . H BE R N; H ARDT
Eau da Colo&ne ımsse Parfums du Regent
Eau a la Peau d'Esııa!Jle Parlums S3rabBarn�ardt,(/ ;.l' �

Parl�so������ . .. ����l?P���� r�
•.,,,
UWTI;U fV.!t
/ � !t \
l'A l l l' t • \ll<tU F.
.. l'::"A \' t•'.NTt� J .ES 80:-.i�F.!I ıt .\ l "'O�-. UH
242 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

bugün de varlığını sürdüren Sabuncakis'tir. Kuruluşun, (687) M . Cezar b u stüdyoların


dönemin gazetelerinde sık sık ilanları çıkmaktadır. açılış yıllarını vermektedir. Buna
göre; B. Kargopulo (1850) ; Sebah
ve Joaillier (1857) ; Abdullah Bira­
Örneğin 19 Ocak 1884 günlü L'l'de Avrupa Pasajı No. derler (1858); G . B erggren
5'teki Strati Sabuncakis'in buket, çelenk, salon bezeme, (1 866) 'dır. M . Cezar, a.g.e., s. 279;
Ayrıca bu fotoğrafçılarla ilgili ola­
balo ve suareler için çiçek düzenlemeleriyle ilgili duyuru­ rak bkz. E. Çizgen, Photography in
su görülmektedir. Ayrıca LMO, 2 Şubat 1892 günlü sayı­ the Ottoman Empire (1839- 1 9 1 9) ,
sında, Sabuncakis Çiçek Evi'ni övmekte, güzel vitrinleri­ İstanbul, 1987.

ne bir göz atmanın yeteceğini belirtmektedir. Kuşkusuz


bu ünlü ismin yanında, başkaları da vardır. Örneğin 17
Kasım 1875 günlü L'l'de, Avrupa Pasajı'ndaki Victor Vin­
cent'in "A la Corbeille Fleurie" (Çiçekli Sepet) adlı dükka­
nı, salon bezeme, buket düzenleme vb. uzmanlığıyla tanı­
tılmaktadır.

FOTOGRAF ATÖLYELERİ

Bölgede 19. y'ın önemli uğraşlarından fotoğrafçılık da


belirli isimler çevresinde gelişmiştir. Pera'daki atölye­
lerini zaman zaman konferans vb. kültürel aktivitelere
de açan fotoğrafçılar, özellikle yüzyılın ikinci yarısın­
dan itibaren, başta saray mensupları olmak üzere döne­
min yerli, yabancı ünlü kişilerini fotoğraflamanın
yanı sıra, kent görünümleri de çekmektedirler. Bun­
lar arasında Basile Kargopulo, Pascal Sebah ve J olicarpe
Joaillier, Abdullah Biraderler ve Guillaume Berggren
en ünlüleridir. İsimlerinden de anlaşıldığı gibi, bu fo­
toğrafçılar genellikle Levanten ya da gayri müslimdi­
ler. <6s1ı

Dönemin gazetelerinde söz konusu atölyelerle ilgili ilan­


lar da çıkmaktadır. Örneğin 14 Ocak 1869 günlü L'l'de,
Abdullah Biraderler'in bürolarını, yeni atölyelerinin ya­
pımına kadar, geçici bir süre için Şark Pasajı No. 17'ye ta­
şıdıkları duyurulmaktadır. 25 Mart 1870 tarihinde ise, 28
Mart'tan itibaren Dörtyol'daki yeni atölyelerine yerleşe­
cekleri bildirilmektedir. 11 Kasım 1872 günlü L 'l'de, Pera
Caddesi üzerinde Rus Elçiliği yakınındaki atölyesinde her
tür portre, gece görünümleri vb. çekimler yapmakta olan
B. Kargopulo'nun ilanı görülmektedir.
MAGAZALAR 243

8 Mart 1884 günlü LMO'de, bu kez G. Berggren'in, yine


Pera Caddesi üzerinde Ste. Marie'nin karşısındaki atölye­
sinin ilanı çıkmaktadır. LMO'in 15 Mayıs 1895 günlü sayı­
sında ise, yer değişimi ve yeni bir atölye yapımı nedeniyle
B. Kargopulo'nun bir ay kadar kapalı kalacağı yazılmak­
tadır. 27 Ağustos 1897 tarihli LMO'de, Sebah ve Joaillier
Fotoğraf Atölyesi'nin ilanı görülmektedir-. Bu ilanda
1857'den beri varlığını sürdüren Sebah ve Joaillier'in İs­
tanbul, Atina, Bursa, İzmir ve çevresine ait genel görü­
nümleri, İstanbul' dan Haliç, Boğaz, Adalar gibi özel yöre­
sel çekimleri olduğu belirtilmekte ve bu ikilinin Prusya
Kraliyet Fotoğrafçısı unvanını taşıdıkları, Mecidiye ve
Osmaniye nişanı sahibi oldukları, ayrıca çok sayıda sergi­
den ödül aldıkları belirtilmektedir.

KİTAPÇILAR

Bölgede, daha çok Tünel ve çevresinde yer alan kitapçılar


da önem taşır. Buralarda, hemen her dilde yayın bulmak
mümkündür. Diğer ticaret alanlarında olduğu gibi, bu
konuda da gazete ilanlarına rastlanmaktadır. Örneğin
14 Nisan 1851 günlü J'Cda, Fransızca, İngilizce ve İtalyan­
ca son kitapların da bulunabileceği J. J. Wick Kitabevi'nin
Mevlevihane çevresindeki Tassovich Hanı'na taşın­
dığı bildirilmektedir. LMO'in 30 Aralık 1899 günlü sayı­
sında da, Ste. Marie Kilisesi'nin yakınındaki Depasta Kar­
deşler, Avrupa düzeyinde bir kitapçı olarak tanıtılmakta­
dır.

MATBAALAR

19. yüzyılın ikinci yarısında bölgede çıkan yabancı dilde­


ki gazete ve dergilerle, kitaplar genellikle Galata' da topla­
nan matbaalarda basılmaktaydı. Örneğin 8 Şubat 1855
günlü J'Cda "Le Telegraphe du Bosphore" gazetesi'nin
bürosunun Galata'da, St. Benoit'nın karşısında yer aldığı
bildirilmektedir. 31 Ocak 1862 günlü J'Cda, Emil Man­
dus'un litografya atölyesinin ilanı verilmektedir. 9 Ocak
1865 günlü YCda, gazeteyi çıkaran yeni matbaanın yine
Tünel Bölgesinde, Gazete Sokak No. 6'daki Santral Mat-
244 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

baası olduğu duyurulmaktadır. Burada gazete, dergi, bro­ (688) LT, 5 Mart 1888.
şür ve her dilden çeşitli baskı işleri yapıldığı belirtilmek­ (689) 8 Aralık 1894. Zellich
Matbaası'nın 25. kuruluş yıldönü­
tedir. müdür. Bu konudaki haberler için
bkz. LMO , 8 ve 1 0 Aralık 1894.
La Turquie gazetesi 11 Eylül 1873 günlü sayısında, matba­
asının Galata Kulesi yakınına, Küçük Hendek Sokağa ta­
şındığı n ı yazmaktadır. 1889'da La Turqu ie'nin matbaası
Galata'da, Voyvoda Caddesi üzerindeki Baltacı Han'dadır.
Bir yıl sonra gazetenin, Galata Mahkeme Sokağı'na taşın­
dığı görülmektedir. Le Moniteur Orientafin bürosu ise, 27
Mart 1893'ten itibaren Galata, Perşembe Pazarı'ndaki eski
Reji İdaresi'nin bulunduğu Ticaret Han'dadır. 1875 yılın­
da çıkan Revue de Constantinople, yine Galata'daki
1869'dan beri ününü koruyan A. Zellich Matbaası'nda ba­
sılmaktadır. Yazıcı Sokak'taki Zellich Matbaası'nın sahip­
leri M. A. Zellich ve oğullarıdır. Papa XIII. Leon tarafın­
dan özel bir unvanla (Imprimeurs de St. Siege) taltif edi­
len Zellich'ler/688> dönemin en ünlü matbaacılarıdır. Yazı­
cı Sokağı üzerindeki matbaalarının arkasından Zellich
Geçidi adıyla anılan bir bağlantıyla, Pera Caddesi'nin
uzantısı olan, bugünkü Galip Dede Caddesi'ne, Teuto­
nia'nın yanına çıkılmaktaydı. 1 Eylül 1892 günlü LMO'de,
II. Abdülhamit'in tahta çıkışının 17. yıldönümü olan 31
Ağustos'ta Mevlevihane bölgesini Yazıcı Sokağa bağlayan
Zellich Geçidi'nin ulaşıma açıldığı yazılmaktadır. Ayrıca
büyük bir coşkuyla kutlanan bu yıldönümü için, A. Zel­
lich Matbaası'nın cephesinin bezendiği ve geçidin iki gi­
rişinin gündüz gibi aydınlatıldığı belirtilmektedir. Mev­
levihane çevresi ve özellikle de Yazıcı Sokak sakinleriyle
Teutonia'nın üyelerinin Zellich'i, gereğinde yangına kar­
şı da önemli ölçüde işe yarayacak olan bu geçidi açmasın­
dan ötürü kutladıkları eklenmektedir. 8 Aralık 1893 gün­
lü LMO'de, Zellichler'in Galata, Mahmudiye Sokağı'nda
bir kağıtçı dükkanı açmakta oldukları bildirilmekte­
dir. <689)

BORSA
Resim 42 Osmanlı Bankası ve Tü­
tün Reji Binası.
Galata bölgesi, daha önce de sözü edildiği gibi, banker­
lerin, bankaların ve tercüme bürolarının da esas merke- Resim 43 Osmanlı Bankası.
248 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

ziydi. Antoine Ducci'600) tarafından borsanın ilk kuruluşu, (690) 1 8 Eyl ü l 1 8 5 6 tari h l i
1836'ya dek uzanmaktaydı. Aslında 1836'da, Perşembe Pa- JC'da Galata Borsası başkanı M .
Oucci'nin Pera'daki evinde 8 1 ya-
zarı'ndaki bir kahvede birkaç tüccarın toplanmasıyla olu­ şında öldüğü yazılmaktadır. Ayrıca,
şan bu grubu, Borsa'nın başlangıcı olarak nitelendirmek 25 yıldır İstanbul'da oturan Duc­
biraz zordur. Ancak söz konusu grup bir süre bir ahşap ev­ ci'nin Borsa'nın kuruluşundan ölü­
müne dek, başkanı olduğu belirtil­
de çalışmalarını sürdürmüş, daha konforlu ve düzenli bir mektedir.
yeri n gerek l i l iği k a r ş ı s ı n da , Galatalı banker Lorando Kar­ (69 1) JC, 4 Temmuz 1 852.
deşler yeni borsa binasının yapımını başlatmışlardır. Eski (692) 2 1 Ekim 1861'de yeni bor­
sanın adı "Bourse Commerciale et
borsaya yakın olan yeni yapı, Dalmaçya asıllı İtalyan Financiere" olarak verilmektedir.
mimar Andre Manzin'in tasarımına göre yapılmış ve 1 (693) Bu konuda ayrıntılı bilgi
Temmuz 1852'den itibaren hizmete açılmıştır.'69') Yaklaşık için bkz. E. Eldem, Osmanlı Banka­
sı Arşivi ve Tasnif Çalışmaları Hak­
on yıl sonra 4 Ekim 1861 günlü J'Cda, Karaköy'de yakın­ kında Bir Sunuç, Toplum ve Ekono­
da tamamlanacak olan ve belediye tarafından yaptırı­ mi 3, Nisan, 1992, s. 6.
lan yeni Borsa'nın inşaası için çalışıldığı yazılmaktadır. 15 (694) Diğeri ise "Rej i İdaresi"
olarak kullanılmıştır.
Ekim 1861 günlü JC, borsanın Havyar Han'da yeni bir lo­
kale taşındığını bildirmektedir. Yeni borsa, iki salondan
oluşmaktadır. Birinci katta sayısal işlemler, ikinci katta
ise sermayeyle ilgili işlemler görülecektir.'692) 7 Aralık 1861
günlü JC'da, nihayet yeni Karaköy borsa binasının ta­
mamlandığı duyurulmakta, ayrıca Havyar Han ve V oy­
voda borsalarının da bunun yanında, varlıklarını sürdü­
recekleri belirtilmektedir.

BANKALAR

Galata'daki banka kuruluşları d a özel önem taşır. Örne­


ğin 12 Haziran 1856 günlü JC'da, İstanbul'da tanınmış
İngiliz tüccar ve sermayedarların bir banka kurdukları
ve bankanın yakında çalışmaya başlayacağı bildiril­
mektedir. Bir yıl sonra 14 Mayıs 1857 günlü JC'da, Gala­
ta'da Baltacı Han'da toplanan bazı banker ve tüccarla­
rın İstanbul'da kurulacak bir banka konusunda anlaş­
maya çalıştıkları belirtilmekte, kurulması düşünülen
bankanın "Banque de Turquie/Türkiye Bankası" adını ta­
şıyacağı yazılmaktadır. Bu çalışmaları izleyen Osmanlı
Bankası ise, 4 Şubat 1863'te kurulmuştur.'693) Bilindiği gibi
Osmanlı Bankası daha sonra 1892'de Voyvoda Caddesi
üzerinde, dönemin ünlü mimarı Alexandre Vallauıy'ye
yaptırılan ikiz binalardan birine taşınmıştır'694) (Resim 4 2 -
43).
MAGAZALAR 249

T E R C Ü M E B Ü R O LA R I

Uluslaraarası ticaret açısından çok yoğun bir görünüm


sunan Galata'da ve onun uzantısı olan Tünel çevresinde
oldukça fazla sayıda tercüme bürosu bulunmattaydı. Bu
konuda gazetelerdeki ilanlar da ilginçtir. Örneğin 20 Şu­
bat 187 4 günlü L Tde, Galata Demir Han'da Türkçe, Rum­
ca, Ermenice, Fransızca, İtalyanca ve İngilizce tercüme ve
redaksiyon bürosu kurulduğu yazılmaktadır. LMO'in 13
Aralık 1897 günlü sayısında da, yine Hollanda Elçiliği'nin
karşısındaki çıkmazda yeni bir tercüme ve redaksiyon bü­
rosunun açılışı ilan edilmektedir.
E G İ T İ M V E K Ü LT Ü R YA P I LA R I

GALATASARAY LİSESİ

Eğitim kurumları içinde yörenin en önemli örneği Gala­ (695) 1 9 Ekim 1 848 tari h l i
tasaray Lisesi'dir (Resim 44). Bu dönemde, içinde tıp eğiti­ JC'da Tıbbiye'nin, yeni bir b i n a ya­
pılıncaya dek Humbarhane Kışla­
mi yapılan Galatasaray binası, 1 1 Ekim 1848'de çıkan bir sı'nda çalışmalarını sürdüreceği
yangınla önemli hasar görmüştür.'695> Bu olayın ardından bildirilmektedir.
Tıbbiye, Humbarhane Kışlası'na taşınmıştır. 6 Nisan 1857 (696) 3 1 Mart tarihli JC'de ise,
üç yüzden fazla işçinin yoğun bir
günlü .JCda, Galatasaray'daki alanda devletin yeni bir · biçimde çalıştıkları bildirilmektedir.
okul yaptırmak istediği, hatta bu yapıyla ilgili planları da Konuyla ilgili haberler arka arkaya
tamamladığı bildirilmektedir. 27 Mart 1858 günlü .JC, es­ çı kmaktadır. Örneğin 23 Nisan
1862 tarihli JC'daki gibi.
ki Galatasaray Tıp Okulu'nun yerinde başlayan yeni okul (697) Bu kararı ve okulun çok
yapım çalışmalarının sürdürüldüğünü ve gelecek yıl so­ sayıda öğrenci talebi olduğunu ya­
nundan önce bitirilmiş olacağını yazmaktadır. Ancak zan bir haber için bkz. LT, 7 Şubat
1868.
1862 kışında daha işlerin bitmemiş olduğu anlaşılmakta­
dır. Örneğin 19 Mart 1862'de Galatasaray'ın yapımında
son aşamalara gelindiği yazılmaktadır.'696> 16 Haziran 1862
günlü .JCda Galatasaray'ın büyük kapısının tümüyle yı­
kılmakta olduğu, bir süredir kurulan iskeleyle kapıyı be­
zeyen iki güzel sütunun yıkım sırasında düşmesinin en­
gellenmeye çalışıldığı yazılmakta, ayrıca demir parmak­
lıklı yeni bir kapının biraz daha öteye, Kartal Sokağın kö­
şesine yapılacağı belirtilmektedir. 1868 yılında Galatasa­
ray'ın Fransız-Türk okuluna dönüştürülmesine karar ve­
rilmiştir. Böylece, Pera Caddesi'nin ortalarında yer alan
bu kuruluşun Fransızca ağırlıklı orta eğitime yöneltilme­
si, kültürel açıdan önemli bir geleneğin başlangıcını oluş­
turmaktadır. '697>

yA B A N C I DİLDE E G İ T İ M VEREN
DiGER OKULLAR

19. yüzyılın ikinci yarısında Fransızca, bu bölge için bilin­


mesi gereken yabancı dillerin başında gelmekteydi. Bu Resim 44 Pera Caddesi ve Galata­
nedenle de, İstanbul'da gayri müslim ve Levantenlerin saray Lisesi girişi.
252 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

yaşadığı Moda ve çevresine hizmet eden St. Joseph, Be­ (698) Bebek'teki Fransız Oku-
bek<69sı vb. bazı Boğaz köylerindekiler dışında, özellikle 1.u'nun ödül töreninin, Pera sosye­
tesinin biraraya gelmesi için bir fır­
Galata ve Pera bölgesinde ve onun uzantısı olan Harbiye sat olduğu görülmektedir. JC, 4
ve Bomonti'de Fransızca eğitim yapan okulların sayısı Ağustos 1 849.
artmıştır.<699> (699) Notre Dame de Sion,
Dame d e Lourdes, St. Esprit,
St.Michel gibi okullar bu bölgenin
Galata'da, St. Benoit Fransız Erkek Lisesi ve Kız Orta uzantısı üzerinde yer almaktaydı .
Okulu, Pera'da da Galatasaray Lisesi dışında St. Pulcherie (700) 9 Şu bat 1 8 9 7 t a r i h l i
LMO'de, Yazıcı Sokak'ta (Serdar-ı
Fransız Kız Ortaokulu bu dildeki okulların, bölgede daha Ekreme Cad.) Alman Okulu'nun in­
fazla olduğunun ortaya koymaktadır. Buna karşın İtal­ şası konusunda ferman çıktığı ya­
yan, Alman ve İngiliz okulları da yörenin, bugüne dek zılmaktadır.
(70 1) Pera'daki Ermeni-Katolik
önemlerini sürdüren yabancı dil ağırlıklı okulları olarak, Papaz Okulu'nun bahçesinde açı­
aynı dönemde açılmışlardır. Tomtom Sokağı'ndaki İtal­ lan bir diğer okul için bkz. JC, 23
yan Lisesi ve Ticaret Okulu, Turnacıbaşı Sokağı'ndaki Haziran 1 856.

İtalyan Kız Ortaokulu, Kuledibi'ndeki San Pietro İtalyan


Okulu, Hayriye Sokağı'ndaki İtalyan Okulu İtalyanca ;
Galata Mevlevihanesi'nin arkasındaki Alman LisesiC700> ve
Galata, Kuledibi Sokağı'ndaki St. Georg Avusturya Lisesi
ve Ticaret Okulu ve Avusturya Kız Ortaokulu Almanca;
Bebek, Arnavutköy ve Üsküdar'daki Amerikan Koleji ve
Kız Lisesi ile Nişantaşı'ndaki High School İngiliz Erkek
Lisesi dışında, Pera'daki İngiliz Kız Orta Okulu İngilizce
eğitim yapmaktaydı.

Ayrıca Galata ve Pera bölgesinde azınlıkların varlığı, ya­


bancı dilde eğitim yapan söz konusu kuruluşların yanı sı­
ra, Ermeni, Rum ve Musevi okullarının da açılmasına ne­
den olmuştur. Örneğin 19 Mart 1851 günlü .JCda, Ermeni
Piskoposluğu tarafından bir Ermeni-Katolik okulu açıldı­
ğı yazılmaktadır. Okul, cemaatin tüm öğrencilerine açık­
tır. Buraya olanaklar el verdiği sürece yalnız İstanbul'dan
değil, taşradan da öğrenci kabul edilmekte, ayrıca varlık­
sız ailelerin çocukları, belirli bir kontenjan içinde ücretsiz
olarak okutulmaktadır. Kuşkusuz yaratılan bu olanaklar­
la, Ermeni cemaatinin eğitimine verilen önem açıkça or­
taya koyulmaktadır.<7°1> Zaman zaman bu pkulların gelişi­
miyle ilgili haberler de çıkmaktadır. Örneğin 7 Nisan 1885
günlü L'I'de Pera'daki Ermeni Okulu'nun, mevcut binası­
na bir kat daha çıkacağı bildirilmektedir. LMO'in 17 Ka­
sım 1892 günlü sayısında ise, Ermeni Katoliklerinin
E G İ T İ M VE K Ü LT Ü R Y A P I L A R I 253

patriği Azaıyan'ın, Pera'da yapılmakta olan okulun bitiri­ (702) 28 Ağustos 1 878 tarihli
lebilmesi için bir piyango çekilişi düzenlemekte olduğu LT'de, çok merkezi konumdaki oku­
l u n istenilen tüm koşulları sağladığı
yazılmaktadır. belirtilmektedir.

Bölgedeki Rum okulları da önemlidir. Örneğin 1878'de


Taksim'deki Della Suda Evi'ne yerleşen Zapyon (Zappion)
Okulu, bugün de varlığını sürdüren okullardan biridir.(7°2>
Cemaatin Galata'daki kız okulu da, 1880'li yılların önemli
okullarındandır. 16 Şubat 1882 günlü L'.l'de, 350 öğrencisi
olan okulun yangından hasar görmesi nedeniyle, Yazıcı
Sokağı'nda büyük bir bina kiraladığı yazılmaktadır. Rum
hanımlar hemen her yıl, Galata'daki kendi eğitim ku­
rumlarının yararına balolar düzenlemektedir. 29 Ocak
1887 günlü L'.l'de, çoğu fakir yedi yüz öğrencinin ücretsiz
okutulduğu bu kurumlar için mali destek gerekliliği be­
lirtilmektedir. IS Aralık 1883 günlü L'.l'de, Mis Sokağı'nda
Mimar Sarkis Balyan'a ait iki evin Pallas Okulu tarafın­
dan kullanıldığı yazılmaktadır.

11 Şubat 1884 günlü L'.l'den, giderek önemi artan Zapyon


Rum Okulu için yeni bir bina yapımı konusunda padişah
fermanı çıktığı öğrenilmektedir. Aynı haberde yapım
çalışmalarına mart ayı sonlarına doğru başlanacağı
yazılmaktadır. Bir yıl sonra da, L'.l'nin 22 ve 23 Tem­
muz 1885 günlü sayılarında, Zapyon Kız Lisesi'nin açı­
lışı duyurulmaktadır. 1 Eylül 1888 günlü L'.l'de, 11. Abdül­
hamit'in tahta çıkışının yıldönümü için düzenlenen
kutlama törenlerinde Hacı Kristu'nun sahibi olduğu
söz konusu Zapyon Okulu ve daha önce değinilen Pal­
las Evi'ndeki ışıklandırmalardan övgüyle söz edilmek­
tedir.

Bu dönem içinde Rum okullarıyla ilgili haberlere olduk­


ça sık rastlanılmaktadır. Örneğin S Mart 1890 günlü
L'.l'de, Pera Rum cemaatinin, halen Suterazi Sokağı'ndaki
eski bir evi okul olarak kullanan erkek öğrenciler için, ye­
ni bir bina yaptırılması,konusunda karar aldığı ve bu ye­
ni okulun altı sınıflı ilk ve beş sınıflı orta eğitimden olu­
şacağı belirtilmektedir. 1 Kasım 1892 günlü LMO'de ise,
Rum kız öğrenciler için G. Zarifi'nin eşi tarafından bağış-
254 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

lanan geniş arsada yaptırılan yeni okulun açılışı duyurul­ (703) LT, 1 Aralık 1876.
maktadır. (704) M. Ch. Varol, Balat, Fa­
ubourg Juif d' lstanbul, İstanbul,
1989, s. 9.
Musevi okulları Galata'dadır. Örneğin bunlardan biri, Çı­
nar Sokağı'nda yer almaktadır.<103> Ayrıca Balat'ta açılan
Alliance Israelite Okulu'nda kızlar için lise kısmının bu­
l u n m a m a sı , Haliç'in karşı kıyısından bu amaçla Gala­
ta'daki liseye gidenlerin sayısı arttırmıştır.<10•> LMO'in 22
Eylül 1897 günlü sayısında ise, yine yörede bir Alman Mu­
sevi okulunun açılışı duyurulmaktadır.

KİTAPLIKLAR

Ayrıca Pera'da okumaya eğilim duyan meraklılar için,


daha önce değinilen ve içinde Avrupa'daki son yayınların
bulundurulmaya çalışıldığı belirtilen kitaplıklara da rast­
lanmaktaydı. Bunlar elçilik, okul vb. belirli kuruluşlara
ait kitaplıklardı. Örneğin Pera'daki Cizvitlere ait kolejde,
1865'ten bu yana, kamuya açık bir kitaplık bulunmaktay­
dı. 24 Haziran 1880 günlü L Tde, söz konusu kitaplığın
kataloğunun yayınlandığı ve içinde üç bine yakın eser bu­
lunduğu, bunların büyük bir kısımının Fransızca, gerisi­
nin İtalyanca olduğu yazılmaktadır. Ayrıca çoğunun dini
yayınlar, bilim ve sanat kitaplarıyla, edebi eserlerden
oluştuğu belirtilmektedir. Kültürel faaliyetlere verilen
önem, bu konudaki ilk yeniliklerin, diğer alanlarda oldu­
ğu gibi, öncelikle Pera bölgesinde uygulanmasına neden
olmaktaydı.

Örneğin 26 Eylül 1899 günlü LMO'de, Tepebaşı Belediye


Bahçesi içinde bir müzenin açılışı duyurulmaktadır. Bu
müzede hareketli fotoğraflarla ülkelerden önemli tarihi
olaylar, dünya çevresine seyahat, güncel savaşlar gibi tab­
loların sergilendiği, ayrıca bunların her hafta değiştiril­
mesinin planlandığı yazılmaktadır.

SOSYAL KULÜPLER

Galata ve Pera'nın Levanten ve gayri müslimleri, elçilik


mensupları tarafından desteklenerek, bölgede yardıma
E G İ T İ M VE K Ü L T Ü R Y A P I L A R I 255

muhtaç kişi ve kuruluşlara katkıda bulunan hayır der­ (705) JC, 4 Ocak 1851.
nekleri kurmuşlardı. Bunların yanı sıra, aynı din ve kül­
türden insanları biraraya getiren sosyal kulüpler de yer
alıyordu. Bunların kuruluşları 19. yüzyılın ikinci yarısına
rastlar.

29 Kasım günlü YCda Avrupa'nın Londra, Paris vb. tüm


önemli merkezlerinde yüzlerce kulüp olduğu ve buralar­
da her akşam varlıklı ve soylu gençlerin, bankerlerin, ya­
bancı elçilik mensuplarının, sanatçıların kendi araların­
da bir araya gelerek iş hayatı, politika, sanat, edebiyat vb.
konuları aynı ortamda tartıştıkları yazılmakta ve Pe­
ra'nın bu eksikliğini farkeden Cochini ve Salla'nın bu
amaçla bir salon açmakta oldukları bildirilmektedir. Ay­
rıca yazıda, eski İngiliz Elçiliği binasında, dolayısıyla da
Pera Caddesi'nin en merkezi noktalarından birinde, yük­
sek sosyetenin ortasında açılacak olan bu salonun tanıtımı
yapılmakta, görkem ve düzenliliği övülmektedir. Salo­
nun karnavalda büyük balolara, kışın da bazı konserlere
sahne olacağı müjdelenmektedir. Bölgedeki Alman, İtal­
yan, Fransız kültür dernekleriyle, Rum, Ermeni, Musevi
cemaatlerinin kurdukları toplulukların sayısı da giderek
artmaktadır. Örneğin yine 1849'da İstanbul'daki Alman
kolonisinin bir kulüp kurduğu ve önceleri mütevazı bo­
yutlardaki bu kulübün kısa zamanda önde gelen Alman­
lar tarafından desteklenerek, geliştirildiği belirtilmekte­
dir. <7os>

14 Ocak 1853 günlü YCda, Avrupa'nın diğer büyük kent­


lerinde olduğu gibi, bölgede de hergün yeni bir yardım
kurumunun oluşturulduğu, örneğin bunlar arasında Yar­
dımsever Kadınlar'ın (Dames de la Charite), Paris'teki
model uyarınca, yardıma muhtaç Katolik çocuklara katkı
sağlamak için yeni kurulduğu duyurulmaktadır. Bu yar­
dım çalışmalarını padişah da desteklemektedir.

Örneğin 18 Ekim 1855 tarihli YCda padişahın rahibelere,


birkaç yıl önce yapılan ve bir okula ek yapılmasına, genç­
kızlar için kurulan el işleri atölyesine ve kimsesiz çocuk­
lar için açılan kreşin genişletilmesine para yardımında
256 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

bulunduğu, 4 Ekim 1866 tarihli Lt'de de St. Vincent de Pa­ (706) Bu konuda bilgi i ç i n bkz.
ul rahibelerine, kimsesiz çocuklar yurdu yaptırmaları için JC. 8 Ekim 1860.
(707) S Ouhani de bu kulübün.
Tophane Çukurbostan'da bir arsa bağışladığı belirtilmek­ Tepebaşı'ndaki Casa d'ltalia'nın
tedir. kuruluşuna dek. İstanbul'daki İtal- ·

yanlar'ın en önemli toplantı yeri ol­


duğunu vurgulamaktadır. S. Ouha­
1860'lı yıllarda Polonya Sokağı'nda Rum cemaatinin ağır­ ni. a. g.e s. 24.
.•

lıkta olduğu bi r ku l üp yer almaktaydı.<106> 13 Mayıs 1862 (708) LT; 7 Aralık 1883.
günlü JCda, "Cerde Byzantin" adıyla anılan yeni bir
Rum kulübünün kurulduğu ve yerinin, daha önceleri Bo­
uin ve Scribe tarafından işletilen "Palais des Fleurs"de ol­
duğu duyurulmakta, bu amaçla lokalin onarıldığı ve bah­
çesinin zevkli bir biçimde düzenlendiği belirtilmektedir.
Pera'daki söz konusu dernek ve kulüpler arasında, tümü
bu döneme tarihlenen İtalyanların Societa Operaja,<707>
Fransızların Union Française, Almanların Teutonia adlı .
kuruluşlarının düzenledikleri konser, tiyatro gösterisi,
konferans, balo vb. faaliyetler büyük önem taşımakta ve
dönemin yörede çıkan gazetelerinde sürekli olarak duyu­
rulmaktaydı.'709>
T İ YAT R O LA R V E S İ R K L E R

NAUM TİYATROSU

Tanzimat'ın getirdiği Batılı yenilikler arasında ilk tiyatro (709) A. Batur, k u ruluş tarihi
binalarının kurulması da vardır. Bu konuda öncü bölge bilinmeyen Fransız Tiyatrosu Pala­
is de Crystal'in, Abd ü l mecit döne­
yine Pera'dır. 1840 tarihli Naum Tiyatrosu, otuz yıl bo­ minin ilk yıllarında İtalyan m imar
yunca yörenin en önemli kültür merkezlerinden biri ol­ Barborini tarafından yapılmış oldu­
muştur.<709> ğunun yazmaktadır. A. Batur, Batı­
lılaşma Döneminde Osmanlı M i ­
marlığı, Tanzumat'tan C u m h u r i ­
Naum Tiyatrosu 1847 yılında büyük bir yangın geçirmiş­ yet'e Türkiye Ansiklopedisi, İstan­
tir. 21 Nisan 1848 günlü J"Cda, yangın sonrası Naum Ti­ bul, 1985, cilt: 4, s. 1066.

yatrosu'nu yeniden yapmakla görevlendirilen İngiliz El­


çiliği mimarı Smith'in tiyatronun maketini Çırağan Sa­
rayı'na götürerek, padişaha gösterdiği ve padişahın da bu­
nu beğendiği yazılmaktadır. Yeni salonun üç loca katı ve
bezemesiyle ne kadar görkemli olduğu, yapımından son­
raki yıllarda buradaki bir gösteriyi temsil eden bir gra­
vürden de anlaşılmaktadır.

9 Ekim 1848'de JCda, kış sezonunda tiyatronun Verdi'nin


Macbeth'iyle açılacağı ve bu nedenle de, oyuncuların bir
bölümünün İstanbul'a geldiği duyurulmaktadır. Daha
önce de değinildiği gibi Naum Tiyatrosu, zaman zaman
padişah ve devletin ileri gelenlerinin de katıldığı gösteri­
lere sahne olmaktaydı. Gerçekten de bu dönemde Batılı­
laşmaya ve Batıdan aktarılan her yeniliğe açık olan padi­
şah ve yakın çevresi için N aum Tiyatrosu'nun özel bir
önemi vardır. Bu nedenle de, oyunları izlemeye geldiğin­
de padişahın, tiyatroya ve sanatçılara parasal katkıda bu­
lunduğu görülür. Ayrıca 19 Mayıs 1856 günlü JCda Fat­
ma Sultan'ın da, Naum Tiyatrosu sanatçılarına 14.000 ku­
ruş gönderdiği yazılmaktadır.

Her sezon başında N aum Tiyatrosu'nun açılışı, parlak bir


eğlence döneminin ve kış mevsiminin başlangıcıdır. Açı-
258 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

lışlar, her zaman Avrupa'dan getirilen grupların oynadı­


ğı klasiklerle başlamaktadır. 3 Ocak 1862 günlü JC, N aum
Tiyatrosu'nda kış sezonunun "Monte Kristo Kontu'nun
Ölümü" gibi ilginç bir oyunla başladığını ve haklı bir ba­
şarı kazanıldığını belirtmektedir. Özellikle İtalyan sanat­
çılar Naum Tiyatrosu'nun en vazgeçilmez gruplarıdır. Ti­
yatronun sah i bi M . Naum'un her sezon başı, İtalya'ya gi­
derek yeni bir tiyatro grubu oluşturduğu bilinmektedir.
Tiyatronun dekorasyonunda da İtalyan sanatçıların adı
geçmektedir.

Örneğin JC'un 24 Mart 1862 günlü sayısında Pietro Mas­


sİmo'nun İtalyan bayramı için bezenen salonun dekora­
törü olduğu yazılmaktadır.

15 Mayıs 1862'de JC ise, tiyatronun üç yıllığına kapatıla­


rak, içerde yenilikler yapılacağını duyurmaktadır. Ancak
bu sürenin iki yıla düştüğü ve Naum Tiyatrosu'nun 16
Ekim 1864 tarihi nde yeniden açıldığı haberi, 17 Ekim
1864 günlü JC'da çıkmaktadır. Ayrıca açılışın çok kalaba­
lık olduğu ve ünlü "Sicilya'da Akşam Duaları" operasının
büyük bir başarıyla sahnelendiği belirtilmektedir.

M. Naum'un bir Katolik-Ermeni olması zaman zaman


Ermeni cemaatinin ileri gelenleri için tiyatro gösterileri
düzenlemesine de neden olmaktadır. Örneğin 21 Mart
1867 günlü L7'de, M. Naum'un tiyatrosunda Ermeni ce­
maati için altı perdelik "Vartan Mamigonyan" adlı R. Se­
defçiyan'ın ezgileri ve M. Çuhacıyan'ın müziğiyle destek­
lenen bir oyun sergilettiği, bunun Fransızca'dan Ermeni­
ce'ye çevrilen "Karım ve Şemsiyem" adlı eğlenceli küçük
bir komediyle devam ettiği yazılmaktadır.

Tiyatroya adını veren Michel Naum Duhani, 1868 baha­


rında ölmüştür. 18 Haziran 1868 günlü L 7'de, bu konuda
bir haber yer almaktadır. Tiyatro, kurucusunun adıyla ça­
lışmalarını sürdürmüş, ancak 20 Nisan 1870 günlü L 7'de,
artık yeterince kazanamadığı ve borçlandığı için sahibi­
nin kış sezonunda yeni bir grup getirtemeyeceği duyurul­
muştur. Bilindiği gibi, zaten 5 Haziran 1870'deki ünlü Pe-
T İ YAT R O LA R VE S İ R K L E R 259

r a yangınıyla da, yörenin e n etkin kültür merkezlerinden


biri niteliğini taşıyan N aum Tiyatrosu yerle bir olmuştur.
Bu yangından bir süre sonra, 2 Mart 1871 günlü L 'I'de, Na­
um Tiyatrosu'nun üzerinde bulunduğu alanın satışa çıka­
rıldığı ilan edilmektedir. Ancak tiyatro Peralılar için,
unutulmaz anılarıyla uzun yıllar yaşamaya devam ede­
cektir. Naum Tiyatrosu'nun geçmişi 3 Ocak 1872 L'I'dc
özetlenmekte, 1848'de ilk yangınla büyük hasar görüp ye­
niden yapıldıktan sonra, 1870 Pera felaketinde bu kez ta­
mamen ortadan kalktığı belirtilmekte ve devletin, yıllar­
ca halka büyük katkıda bulunmuş olan bu tiyatroyu tek­
rar ayağa kaldırmak için, sahibine en azından bir arsa
sağlaması gerektiği vurgulanmaktadır.

L'I'nin 14 Haziran 1872 günlü sayısında, tiyatronun yeni­


den yapımı için padişah fermanı beklendiği yazılmakta,
yeni projenin sadece bir tiyatro yapımını değil, büyük bir
otel, bir kulüp ve mağazalardan oluşan ve önemli bir ge­
lir kaynağı olarak görülebilecek bir yapı grubunu içerdi­
ği, Galatalı sermaye sahiplerinin M. Naum'la işbirliği
yapmak için girişimlerde bulundukları belirtilerek, bu
fermanın bir an önce çıkması istenmektedir. Ancak Na­
um Tiyatrosu'nun yeniden yapımı ne yazık ki hiçbir za­
man gerçekleşemeyecektir. 1870'e kadar üzerinde yer al­
dığı arsa, üç yıl sonra yörenin ünlü isimlerinden Hristaki
Zografos tarafından satın alınacak ve burada Hacopulo
Pasajı ile yarışacak nitelikte bir pasaj ve üzerinde bir
apartman yapılacaktır. 4 Temmuz 1873 günlü L 'l'de, sahi­
binin adını alacak olan bu güzel pasajın yapımına ivedi­
likle başlayabilmek için kalan duvarların yıkımının sür­
dürüldüğü yazılmaktadır. Bilindiği gibi bu alana, "Cite de
Pera" adıyla anılan Çiçek Pasajı yapılmıştır.

VARYETE TİYATROSU

1870 yılındaki yangınla Naum Tiyatrosu'nun Pera yaşa­


mından kalkması, büyük bir boşluk yaratmıştır.

18 Kasım 1871 günlü L'l'de bu boşluğun Fransız Tiyatrosu


tarafından, M. Parmeggiani'nin İtalyan müziğinden seç-
260 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

tiği parçalarla renklendirdiği La Concordia ve Elhamra (710) 1 8 Mayıs 1 8 5 7 tari h l i


ile doldurulmaya çalışıldığı belirtilmektedir. Ayrıca bu JC'da ise, y i n e Ağa Camii yakı nında
bir at eğitim yeri açıldığı, zevkli ve
yerler arasına, bir dizi yeni gösteri ile açılışı yapılacak zarif bir biçimde yapılan bu binada,
olan, Lamberger kardeşler'in Varyete Tiyatrosu da eklen­ iki sıra geniş, rahat, sağlıklı ve ha­
mektedir. 9 Kasım 1875'te açılan bu tiyatroda ilk oyun ola­ vadar seksen adet at bölmesi oldu­
ğu, ayrıca binicilik dersleri için ge­
rak "Kraliçe'nin Silahşörleri" sahnelenmiştir. niş bir alan bulunduğu yazılmakta­
dır. Daha önce de değinildiği gibi,
ata binme dönemin önemli spor ve
SOULLIER SİRKİ bir anlamda da, gereksinimlerinden
biriyd i . Kağıthane'de düzenlenen
19. yüzyılın ikinci yarısında Pera sakinlerinin ilgiyle izle­ binicilik yarışları için bkz. JC, 15
dikleri sirk gösterileri de yapılmaktaydı. Örneğin 9 Eylül Haziran 1 8 57.
(711) Bayramda tarihi yarıma­
1849 günlü .JC'da, Ağa Camii yakınlarındaki sirk gösteri­ dada, gösterilerde bulunacağı ko­
leri konusunda bir haber çıkmakta ve gösterilerin çeşitli­ nusundaki bir ilan için bkz. JC, 4
liği, katılımın çokluğu vurgulanmaktadır.'110> Temmuz 1860.
(712) JC, 3 N isan 1860.
(71 3) LT, 20 Nisan 1867.
Bu dönemde. en fazla sözü edilen ve gazetelerde çeşitli
ilanları çıkan sirklerden biri de Soullier Sirki'dir. 4
Aralık 1858 günlü .JC'da, sirkin Palais des Fleurs'e taşın­
dığı, böylece çok merkezi bir yerde olması nedeniyle de,
kalabalık bir grubun odak noktasını oluşturduğu, göste­
rilerin büyük bir ilgiyle izlendiği belirtilmektedir. Ayrıca
bu düzeyde bir sirk açısından da Pera'nın, Avrupa'nın
diğer büyük kentlerinden farksız olduğu eklenmekte­
dir. 1860 kışında sirkin Pera'daki yapısının yandığı,
yerinin bölgenin gereksinim duyduğu yeni bir işlevle
değerlendirileceği öğrenilmektedir. Bu konuda 30 Mart
1860 günlü .JC'da, Soullier Sirki'nin yangın sonrası
tüm kalıntılarının temizlendiği, yerine Pera halkının
yaz akşamlarını geçirebilmesi için bir kafeşantan yapı­
lacağı ve alanın bu amaçla ağaçlandırılacağı belirtil­
mektedir. Soullier Sirki, İstanbul tarafında da gösteri­
ler yapmakta, a ııı ayrıca Pera'da, kış sezonunda yeniden
sürekli bir salon açmak için girişimlerde bulunmak­
tadır.'112> Bu dönemde adı geçen sirklerden biri de Suhr
Sirki'dir.C713)

DOLMABAHÇE TİYATROSU

N aum Tiyatrosu'nun bölgedeki önemi, başka tiyatroların


açılmasına neden olmuştur.
TİYAT R O LA R VE S İ R K L E R 261

Örneğin 2 7 Nisan 1857 günlü .JCda, güzel sanatları geliş­ (714) Bu bilgileri veren A. Ba­
tirmek isteyen padişahın Dolmabahçe Sarayı'nın yanına tur, l l lustration'da çıkan resimde
localarıyla oldukça görkemli görü­
yeni bir tiyatro binası yaptırmaya karar verdiği yazılmak­ len gösteri salonunun kısa bir tanı­
tadır. Bu yapının, eski silah atölyesinin yerinde yapılacağı mını yapmaktadır. A. Batur, a.g.e.,
ve çalışmalara gece gündüz devam edilerek tiyatronun, s. 1066.

padişahın dört oğlunun mayıs sonuna doğru yapılacak


sünnet düğününe yetiştirilmeye çalışılacağı belirtilmek­
tedir. Abdülmecid döneminde açılan tiyatronun kesin
planı bilinmemektedir. Bu yapı, 1937 yılındaki meydan
düzenleme çalışmaları sırasında yıktırılmıştır.C714>

DİGER TiYATROLAR

Bölgede, yabancı ülkelerden gelen grupların çeşitli oyun


ve gösteriler sergilediği tiyatrolar da gözlenmektedir (Re­
sim 4S). 8 Şubat 1855 günlü .JCda Tepebaşı Gezisi'ndeki
tiyatroda, Paris Sauvage Tiyatrosu'nun 17 Şubat'ta gösteri­
lerine başlayacağı duyurulmaktadır. 22 Haziran 1861 gün­
lü .JCda, Scribe Tiyatrosu'nun Palais des Fleurs'de bir di­
zi yaz gösterisi yapmakta olduğu yazılmaktadır. Ayrıca
Palais des Fleurs'ün bahçesinde Karagöz gösterileri de ya­
pılmaktadır . .JCun 30 Eylül 1861 günlü sayısında, ilgi çe­
ken bu gösterilere ait bir haber yayınlanmaktadır.

Daha önce N aum Tiyatrosu'ndaki oyunlarla ilgili olarak


da değinildiği gibi, Ermeni cemaatinin tiyatro merakı
önemli bir özellik olarak gözlenmektedir. Örneğin 2
Ocak 1862 günlü .JCda da, bir Ermeni tiyatrosunun Pera
Caddesi üzerindeki eski Cafe Oriental'de açıldığı ve sergi­
ledikleri yerli ya da yabancı oyunların, yöredeki Ermeni
cemaati tarafından ilgiyle izlendiği yazılmaktadır.

Hacopulo Pasajı içindeki Çuhacıyan'ın küçük Opera Ti­


yatrosu da, dönemin kültür merkezlerinden biridir. 7 Ha­
ziran 1862 günlü .JCda, söz konusu tiyatronun onarım ve
güzelleştirilmesi konusunda çalışmaların sürdürüldüğü
ve ekim ortasında, yeni sezon için açılacağı yazılmaktadır.

Daha önce de vurgulandığı gibi 1870 yangınından sonra­


ki yıllarda, Naum Tiyatrosu'nun ortadan kalkmasıyla, Pe-
Resim 45 Cezayirli bir grubun Ge­
dikpaşa Tiyatrosundaki gösterile­
riyle ilgili ilan.

llıill
ıcıı:ı

:l
-�
-s2
iz a
-s2
o.. 1
:::&:!
c::> :ı
l!I
<;.;>

:z;

ö1
c;:,

T HEATRE DE GUEDIK·PACHA
STAM BO U L

A l'occasion des fetes du Bai'ram

La compagnie Arabe Al gerienne


•e la erllto

D E B E N l ·Z O U G·ZO U G
Oonnera 3 Representations extraordinaires

DIU RNES
LUN Ol 6 . MAROI 7 , MKRCREOI 8 SEPTRMBRE
� 9 lı . a la 'l' u rq u e

Le spectacle sera divıse e n 4 pa�ties

ILe ıt o l r a 9 h. a in F rn a q u e

_A_ PE R,.A.._
Au Theatre ����':::t
Spectacle v a r it' divise 5 parti es .
en
llillll
T İ Y A T R O L A R VE S İ R K L E R 263

ra'nın eğlence hayatında büyük bir eksiklik olmuştur. (71 5) Bu konuda bir haber için
Ancak 1870 felaketinden iki yıl sonra, 1872'de hala gaze­ bkz. LT. 3 Ocak 1872.
(716) "Alcazar d e Byzance"
teler tarafından, karnaval zamanında kafeşantanları, iki adıyla da anılan Şark Tiyatrosu'nun
sirki ve bir Rum tiyatrosuyla eğlenceyi sürdüren Pera or­ Fransız sanatçılarla gösterilerini
tamında, bu olanaklara rağmen iyi bir tiyatronun eksikli­ sürdürdüğü gözlenmektedir. LT, 1 3
Ekim 1874 v e 2 E k i m 1 875.
ğinin sürekli olarak hissedildiği vurgulanmaktadır.<115> Bu (717) LT, 9 Temm uz 1 875.
sırada "Alcazar de Byzance" adlı tiyatro, Pera'da oldukça (718) Bu konuda bir haber için
önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin 6 Ekim 1 875 günlü bkz. Revue de Constantinople, cilt:
i l , İstanbul, 1 875, s. 372.
L'I'de, sezon için açılışını yapan tiyatro ve Paris'ten getirt­ (719) LT'nin 1 8 Ekim 1 875 ta­
tiği Fransız grup övülmektedir.<116> rihli sayısında salo n u n mobilya ve
dekorasyonunun tamamlanmakta
olduğu yazıl maktadır.
Pera bölgesinde adı geçen tiyatrolardan birisi de, Concor­
dia Tiyatrosu'ydu. 1871 öncesi bir kafeşantan niteliği taşı­
yan Concordia'da, giderek önemli oyunlar sahnelenir ol­
muştur. Örneği n 1 6 Ağustos 1 873 günlü L'I'de, Concor­
dia'da "La Traviata"nın oynandığı duyurulmaktadır. Ay­
nı tiyatro, 1875'te "Jardin des Fleurs" Tiyatrosu adı altında
etkinliğini sürdürmektedir.<7 11>

Tepebaşı'ndaki anıtsal tiyatro ise, İtalyan mimar Barbori­


ni tarafından gerçekleştirilmiştir.<' 1 8> 1872'de yapımına
başlanan tiyatro, ancak 1880'li yılların başında faaliyete
geçebilmiştir. Ayrıca, 1875'te yeni bir Fransız tiyatrosu­
nun açılmakta olduğu duyurulmaktadır.<1ı•ı

Elhamra Sineması'nın yerindeki Palais de Cristal'de şar­


kıların yanı sıra, çeşitli gösterilere de yer verilmekteydi.
27 Aralık 1877 günlü L'I'de, Ermeni Operet Grubu'nun
burada sahneleyeceği "Haydutlar" adlı eserin duyurusu
yapılmakta ve aynı oyunun Gedikpaşa Tiyatrosu'nda da
iki gün önce oynandığı belirtilmektedir.

17 Kasım 1880 günlü L'I'de, o sırada etkinliklerini sürdü­


ren tiyatroların dökümü verilerek, bunlar Tepebaşı'ndaki
Belediye Tiyatrosu ile Pera Caddesi üzerindeki Concordia,
Alcazar de Byzance, Halep Pasajı'ndaki Verdi Tiyatrosu
ve Trocadero şeklinde sıralanmaktadır.

Tepebaşı'ndaki tiyatro 1884 başında Nis, Milano, Napoli,


New York vb. tiyatroların ünlü şantözü Carlotta Bossi'yi
264 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

getirttiğini duyurmaktaC720ı ve C. Bossi'nin dünyanın diğer (720) LT. 9 Ocak 1884.


büyük kentlerinde olduğu gibi, burada da aynı başarıyı (721) Aynı konuda bir haber d e
LMO, 30 Ağustos 1899'da çıkmak­
göstereceğine inanıldığı belirtilmektedir. tadır.
(722) Bu konuda bir haber için
17 Ağustos 1899 günlü LMO'de Tepebaşı'ndaki Belediye bkz. LT. 17 Ocak 1 884.
(723) Palais de Crystal'e ait VI.
Bahçesi'nde yeni bir tiyatro yapımından söz edilmekte ve Daire bilirkişileri tarafından sapta­
mimarlarının Vallauıy ile Duree olacağı yazılmaktad ır. nan bir onarım listesi için bkz. LT, 9
Ayrıca, buradaki yıkım ve yeniden yapım çalışmalarının Ekim 1868.

ekim ayında başlayacağı, tiyatronun da gelecek bahar ba­


şına hazır olacağı belirtilmektedir.C72 1 ı

1880'li yıllarda Concordia ününü sürdürmektedir.'722ı


L'l'nin 3 Nisan 1885 günlü sayısında, onarım çalışmaları
nedeniyle kapatılan salonun yeniden açılmakta olduğu
duyurulmaktadır. Gerçekten de VI. Daire, bu salonların
statik açıdan sağlamlığını sık sık denetlemekte ve onarı­
mı gerekli yerleri saptayarak, yapımının sağlanmasını
şart koşmaktaydı.<723ı

1893'te Pera Caddesi üzerinde yeni bir tiyatronun yapımı


başlamaktadır. Gazete haberlerine göre, daha önceki yıl­
larda düşünülüp bir türlü gerçekleştirilemeyen görkemli
bir tiyatro binası, Abraham Paşa sayesinde yakında yapıl­
mış olacaktır.

LMO, 22 Mayıs 1893'te Cerde d'Orient Kulübü'nün arka­


sındaki geniş alanda yer alacak olan bu tiyatronun proje­
sinin, aynı zamanda bir Pera sakini olan, dönemin ünlü
mimarı Alexandre Vallauıy tarafından yapıldığını, inşa­
atının ise saray mimarlarından Mihran Efendi tarafın­
dan gerçekleştirileceğini yazmaktadır. Söz konusu yapı,
ünlü Elhamra Tiyatrosu'dur.
İ Ş L EVS E L D İ G E R YA P I LA R

SAGLIK YAPILARI

Galata ve Pera'da, bir Avrupa kentinde bulunan eğlence (724) LMO, 27 Kasım 1 896'da
ve kültür merkezlerinin yanı sıra, sağlık hizmetleri açı­ yine yapıyla ilgili bir haber yayın ­
lanmaktadır.
sından da hastaneler oldukça önem taşımaktaydı. Örne­ (725) Haberi, yapı n ı n çok
ğin 18. yüzyılın ikinci yarısında Fransız "Vebalılar Hasta­ uzun bir betimlemesi izlenmekte­
nesi", Pera'nın Taksim'e ulaşan ucunda yer almaktaydı. 5 dir.

Mart 1895 günlü LMO'de, Pera Caddesi üzerinde yapıl­


makta ol an yen i Fran sı z Hastan esi'y l e i lgil i bilgiler veri l­
mektedir.

Dış cephelerin tamamen bittiği, sadece iç kısımda bazı ek­


sikler olduğu belirtilmekte, mimarı M. Carre'nin Paris'e
giderek, oradaki yeni hastanelerin iç düzenlemelerini in­
celeyeceği ve böylece son bilimsel bulguların Taksim Has­
tanesi'nde de uygulanacağı yazılmaktadır.<72•>

14 Aralık 1896 günlü LMO'de ise hastanenin açılışı duyu­


rulmakta, çok önemli bir noktada yer alan ve ana cephe­
siyle de Pera Caddesi'ne açılan hastanenin projesinin mi­
mar Bourmance tarafından başlatıldığı ve onun ölümüy­
le M. Carre tarafından geliştirilerek tamamlandığı belir­
tilmektedir .<'25>

İngilizler de, 19. yüzyılın ikinci yarısında Galata'daki


konsolosluk binalarının yanında bir İngiliz Hastanesi
yapmak amacıyla, mimar P. H. Adams'a projesini hazırla­
tarak, yüzyıl başında bu hastanenin yapımını gerçekleş­
tirmişlerdir.

VI. Daire'nin Belediye Hastanesi, bölgenin önemli sağlık


yapılarındandır. Bu yapı için maskeli kıyafet baloları dü­
zenlenerek, para toplanmasına çalışıldığı gözlenmekte­
dir.
266 BÖLG E N İ N Ö N E M L İ YAPILARI

Örneğin L'I'de 2 Şubat 1870 günlü konuyla ilgili bir ilan (726) LMO , 3 Aralık 1 894'de
yapının 50. yılı nedeniyle bu konu­
çıkmaktadır. Aynı gazetenin 4 Şubat 1870 günlü sayısın­
da bir haber yayın lamaktadır.
da, bu hastanenin bölgede her dil ve dinden insanı kabul (727) Bir örnek için bkz. LMO .
eden, birinci derecede önemli bir sağlık kuruluşu olduğu 2 Eylül 1897. Aynı kişinin daha ön­
ce Sakız Ağacı'nda bir yeri olduğu
vurgulanmakta ve daha sağlam temellere oturtulması
ve Pera sosyetesinden çok sayıda
için çaba gösterilmesi istenmektedir. m üşterisi bulunduğu anlaşılmakta­
d ı r LMO , 1 5 Şubat 1892.
(728) Evliya Çelebi , a.g.e., cilt:
Taksim'deki Alman Hastanesi'nin ilk yapımı 1844'lere
2, s. 133.
gitmektedir. 1878'de yenilenen yapıya, zaman içinde yeni
pavyonlar eklenmiştir.'126>

Ayrıca bölgede yine Avrupa kentlerinde rastlandığı


gibi, şifalı sularla tedavi yapan bir kuruluş da bulun­
maktadır. Küçükparmakkapı Sokağı'na açılan İbil Soka­
ğı'nda yer alan ve Dr. Siotis tarafından işletilen bu sağ­
lık kurumunun ilanlarına da oldukça sık rastlanmakta­
dır. cm>

H A M A M LAR

Galata'da Osmanlı döneminde bazı hamamlar yapıldığı


bilinmektedir. Evliya Çelebi bunlar arasında Galata Ha­
mamı, Karaköy Hamamı gibi birkaç örnekten söz etmek­
tedir. C729>

15 Mayıs 1858 günlü .7Cda, uzun süredir Pera'da yaşayan


yabancıların ve diğer sakinlerin Avrupa tipi banyoların
eksikliğinden yakındıkları belirtilmekte, hamamların
dolayısıyla da ortak yıkanmanın yabancı alışkanlıklarına
uymadığı vurgulanarak, bu nedenle sekiz aylık çabayla
yetkililerden izin alınıp, içinde banyoları olan bir kurulu­
şun yapıldığı yazılmaktadır.

Ağa Hamam Sokağı'nda açılan yeni salonlarda, Paris'te­


kilere benzer bakım ve konforda özel banyo olanakları
bulunmaktadır. Burada ayrıca, oda hizmetçilerinin ba­
yanların hizmetine hazır oldukları belirtilmektedir. Bu
yeniliklerin yanı sıra, kısa süre içinde, doktor yönetimin­
de geliştirilmiş kimyasal, sülfürlü ya da hoş kokulu yeni
sağlık banyoları da açılacağı bildirilmektedir. Yine aynı
İŞLEVSEL DİGER YAPILAR 267

tarihte St. Benoit Sokağı'ndaki Fransız banyolarının açılı­ (729) E. Işın. a.g.e., s. 556. Ya­
şı duyurulmaktadır. zar, ilk yabancı turist grubunun ge­
liş tarihi olarak 1863'ü vermektedir.
Ayrıca 1870'de, giderek etkinlik ka­
Ayrıca Pera bölgesinde, ünlü Galatasaray Hamamı da yer zanan İstanbul-Paris demiryol u da
almaktadır. 3 Ekim 1870 günlü LTde, hamamın yeni bir bu gidiş-gelişleri arttırmıştır.
(730) İstanbul maddesi, İslam
yönetimle 28 Eylül'de açıldığı belirtilmekte, burada ara­ Ansiklopedisi, cilt: 5, s. 1214/1 5 1 .
nan tüm konforun bulunduğu, hamamın her sabah er­ (731) 8 . Üsdiken otelin, sahip­
keklere, öğleden sonraları da kadınlara ayrıldığı, ayrıca lerinin kendi ülkelerine geri dön­
mek istemeleri nedeniyle kapandı­
cuma ve pazar günleri de yine erkeklerin kullanımında ğını yazmaktadır. B. Üsdiken, Be­
olacağı yazılmaktadır. yoğlu'nun Eski ve Ünlü Otel leri-V,
Tarih ve Toplum, Mart, 1 9 92, sayı:
99, s. 28.
ÜT E L L E R

Tanzimat'la birlikte yabancılara sağlanan daha güvenli


ortam ve ulaşım sistem i n d e giderek artan bağlantılar,
Avrupa'dan İstanbul'a kısa süreli olarak gelenlerin sayısı­
nı arttırmıştır.

19. yüzyılın ortalarından itibaren çeşitli nedenlerle


Pera'ya gelen yabancıların konakladıkları oteller, yeni bir
yapı tipi olarak öne çıkmakta ve yaygınlık kazanmaya
başlamaktadır. Gazete haberlerinden de anlaşılacağı gibi
resmi bir görevle ya da ticaret amacıyla İstanbul'a gelen­
ler, kalacakları sürede otellerde konaklamaktadırlar. Ay­
rıca 19. yüzyılın ikinci yarısı, turist gruplarının da gelme­
ye başladığı dönemdir.<72•ı Galata'da, daha 15. yüzyılda
özellikle limana bağlı olarak gelip-giden yabancıların in­
dikleri bir kervansarayın varlığı bilinmektedir.<730l Ancak
Batılılaşma çabalarıyla birlikte, oteller bölgenin en
önemli yapı tiplerinden birini oluşturmuştur. 1840'lara
dek bölgede oda oda kiraya verilen pansiyon tipi konak­
larda kalan yabancılar, bu tarihlerden sonra Avrupa'daki
benzerlerini hiç aratmayacak derecede konforlu ve göste­
rişli binalarda konaklama olanağını bulmuşlardır.

Bu otellerin ilk örneklerinden biri Galata'da, St. Georg'un


yakınlarında açılan Hôtel des Q,;atre Nations'dur. Yakla­
şık yedi yıl süren varlığıyla Kuledibi'nde önemli yer tutan
bu otel, 1848 başında satışa çıkarılmıştır.<73ıı Adından da
anlaşılacağı gibi, her milletten insanı bir araya toplayan
268 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

bu ilk otelin, eşyalarıyla birlikte satışa çıkarıldığı 11 Ocak (732) JC, 4 Mart 1854.
1848 günlü J'Cda duyurulmaktadır.

184l'de bölgede yaşayan Levantenlerden M. Missirie tara­


fından Pera'da kurulan Hôtel d'Angleterre, Batılı otelleri
aratmayacak konfor ve düzende açılan ilk oteldir denile­
bilir. Hôtel d'Angleterre, aynı zamanda Pera konser ve
balolarının da merkezlerinden biridir. Örneğin 29 Ağus­
tos 1849 günlü J'Cda, salonunda toplanan sosyetenin,
Matmazel Morandi'nin verdiği konseri büyük bir beğe­
niyle izlediği yazılmaktadır. 14 Ocak 1853 günlü .JCda
karnaval süresince M. Missirie'nin Hôtel d'Angleterre'nin
salonlarında verdiği baloların ne denli seçkin ve kalabalık
bir grubu bir araya getirdiğini söz edilmekte ve buradaki
kış davetlerinin özeni bir kez daha vurgulanmaktadır.
1854 Karnavalı'nda da M. Missirie için övgü dolu bir yazı
çıkmaktadır. <732>

24 Ağustos 1854 günlü .JCda, M. Missirie'nin otelini


Dörtyol Sokağı'nda eski Prusya Sarayı'nın yerine taşıdığı­
nı duyuran bir haber yayınlanmaktadır. Yazıda, bütünüy­
le kagir olan geniş yapının, merkezi konumu ve Boğaz'ın
başlangıcıyla limanı gören manzarası, konforu, sıcak ve
soğuk banyo olanakları övülmektedir. Kuruluşundan
kırk yıl sonra 31 Mart 1881 günlü L Tde, yine otelle ilgili
bir ilan çıkmaktadır.

1849 yılında işletilmeye başlanan Bizans Oteli de, Pera'nın


ilk tanınmış otellerindendir. 14 Ağustos 1849 günlü
.JCda, Madam Josephine Vitalis tarafından, Petit­
Champs des Morts bölgesinde açılan Bizans Oteli'nin Av­
rupa'nın en iyi otelleriyle yarışacak nitelikte olduğu be­
lirtilmekte, konforu, zarafeti, temizliği, manzaraya açık
konumu ve herşeyden önce de yangına karşı güvenli bir
kagir yapı oluşundan övgüyle söz edilmektedir.

Yine aynı yıl, 29 Ekim 1849 günlü .JCda, Rus Elçiliği'nin


karşısındaki Pera Oteli'nin ilanı çıkmaktadır. Söz konusu
ilanda, konforlu bir biçimde döşenmiş olan binanın
lokantasının öğle ve akşam yemekleri için kapatılabile-
İŞLEVSEL DİGER YAPILAR 269

ceği, ayrıca dışarıya akşam yemeği düzenlendiği, mut­ (733) Otelle ilgili ayrıntı l ı bilgi
fağının eski Blondel Oteli'nde dokuz yıl çalışmış olan, için bkz. B. Üsdiken, a.g.e., s. 29.
Yazar burada, söz konusu otellerin
deneyimli bir kişi tarafından yönetildiği duyurulmak­ yanı sıra, yörede hizmet vermekte
tadır. olan pansiyonlar ve adreslerinin de
bir dökümünü yapmaktadır.

19. yüzyılın ikinci yarısında daha önce de belirtildiği gibi,


bölgede ardı ardına gerek dış görünümleri, gerekse de iç
düzenlerindeki konfor ve lüksle fark edilen çok sayıda
otel açılmıştır. Bunları gazetelerdeki ilanlarından izle­
mek mümkündür.

1851 yılında M adam P roust yönetiminde Petits


Champs'da Hôtel de France'ın açıldığı duyurulmakta­
dır."33> 8 Ocak 1855 günlü .{Cda, Pera Caddesi'ndeki Hol­
landa El çil iği ' n i n karşısında Ambassadeurs Oteli'nin çok
yakında açılacağı belirtilmektedir. İlanda, otelde her tür­
lü konforun yanı sıra özel yemek davetleri verilebileceği,
otele yıllık pansiyoner alınabileceği, aile için oda ya da kat
kiralanabileceği, ayrıca otelin bir doktoru olacağı duyu­
rulmaktadır. Bu ilanlar, otellerdeki konfor ve ayrıntıların
giderek daha iyi düşünülüp gerekenin fazlasıyla sağlandı­
ğını, buna bağlı olarak da 1855'lerden itibaren gerçek an­
lamda Avrupa düzeyindeki otellerin yayınlaştığını gös­
termektedir.

25 Ocak 1855 günlü .{Cda ise, Ambassadeurs Oteli'nin


görkemli bir akşam yemeğiyle açıldığı bildirilmekte, yine
Peralı bir Levanten ailesinden olan Vouroucha Kardeş­
ler'in bu geniş yapıya her türlü konforu sağladıklarından
söz edilmektedir. Birinci kattaki yemek salonunun lüksü
ve en üst kattaki terastan seyredilebilen İstanbul manza­
rası, ayrıca 19 Ocak 1857'de bu otelde verilen balo görkem­
li bir biçimde betimlenmekte, yapının tüm merdivenleri­
nin, girişten başlayarak çiçeklerle bezendiği ve göz ka­
maştırıcı bir aydınlatmanın salonun tümüne etkileyici
bir görünüm kattığı belirtilmektedir.

İngiliz Elçiliği'ne yakın bir konumda, Hamalbaşı Cadde­


si'nde Yanni Kardeşler'in Hôtel de Londres'unun açılışı, 5
Temmuz 1855 günlü .{Cda duyurulmaktadır.
270 BÖLG E N İ N Ö N E M L İ YAPILARI

26 Şubat 1856 günlü aynı gazetede yine aynı yörede Hô­ (734) JC , 4 Eylül 1860.
tel-Restaurant des Colonies'nin açıldığı belirtilmektedir. (735) JC , 10 Mart 1862.
(736) B. Üsdiken, a.g.e., s. 30.
Ancak çok uzun ömürlü olamayan otelin eşyalarının satı­
şa çıkarıldığı, 27 Nisan 1857 günlü .JCdaki ilandan anla­
şılmaktadır. Aynı otel 1860 Eylül'ünde, Pera Caddesi üze­
rinde Hôtel d'Angleterre'in karşısındaki yerinde yeniden
açılmaktadır. <73•>

1860 Ocak ayında Glavany Sokak'ta Hôtel de la Grace hiz­


mete girmektedir. 12 Ocak 1860 günlü .JCda otelin, kira­
lık möbleli oda ve katları, alakart akşam yemekleri, dü­
zenli servisinden söz edilmekte, ayrıca her hafta çarşam­
ba ve cumartesi günleri maskeli balolar düzenlediği du­
yurulmaktadır.

1862'de Galatasaray'da Yeni Çarşı Sokak üzerinde açılan


Hôtel de Paris'de de, kış sezonunda maskeli kıyafet balo­
ları düzenlendiği görülmektedir. Örneğin 8 Şubat 1862
günlü .JCda, M. Bouin'in özeniyle iki yüz kişilik danslı
bir toplantı yapıldığı yazılmaktadır. Aynı yıl mart ayında,
karnaval süresince Hôtel de Paris'deki balo sayısının art­
tığı belirtilmekte, çok beğenilen görkemli altın yaldızlı
salonu Mimar Bossy'nin gerçekleştirdiği, tasarımının Le­
on Parvillee'nin, bezemelerdeki motifleri boyama işinin
M. Laroche'un, yontu işlerinin M. Biot ve M. Theophi­
le'in, dekorasyondaki diğer boya işlerinin de M. Vin­
cent'nın elinden çıktığı yazılmaktadır. (735)

17 Temmuz 1873 günlü L 'rde, işletilmesine altı ay kadar


ara verilen otelin yeniden açılmakta olduğu, salonlarının
zarafet ve konfor açısından benzersiz nitelikler taşıdığı ;
yemeklerine gelince, güzel yemekten anlayan tüm Galata
ve Peralıların ortak kanısı olarak, mutfaktan sorumlu şe­
fin kentin en ünlülerinden biri olduğu vurgulanmakta­
dır.

1864 yılında Derviş Sokağı'nın köşesinde açılan Hôtel de


Vienne'nin ilanı, 31 Mayıs 1864 günlü .JCda çıkmaktadır.
Ancak otel uzun ömürlü olmamış ve 1867 başında satılığa
çıkartılmıştır. <736>
İŞLEVSEL DİGER YAPILAR 271

1849 yılı sonlarında, Rus Elçiliği'nin karşısında açıldığı (737) LT, 1 Eylü l 1870.
duyurulan Hôtel de Pera, 1865 yılında Pera Caddesi üze­ (738) LT, 20 Eylül 1 872.
(739) S. Duhani, oteli "Kons­
rinde, Naum Tiyatrosu'nun karşısındaki yeni yerinde tantinopel Palas" adıyla anmakta­
Yanni Dimitri tarafından işletilmektedir. 12 Mayıs 1865 dır. S. Duhani, a.g.e., s. 56.
günlü .JCda bu konuda bir ilan görülmektedir. Tekrar el­ (740) Bu oteller v e aynı dö­
nemde açılan diğer önemli oteller
den geçirilerek, yine bir Rum olan D. Tchangopoulo tara­ için bkz. B. Üsdiken, a.g.e., s. 3 1 .
fından yeniden açılışıyla ilgili bir haber de, 22 Ağustos
1892 günlü LMO'de yayınlanmaktadır.

1849 yılında Pera Caddesi üzerinde açılan Hôtel d'Orient,


1862 yılında Tepebaşı'da İngiliz Elçiliği'nin yanına taşın­
mış, ancak 1870 Pera yangınında, İngiliz Elçiliği'nin çalı­
şılamaz hale gelmesinden sonra, aynı yıl mobilyalı ola­
rak, tüm kış sezonu için iki bin sterline, İngiliz elçisi
Henry Elliot'a kiralanmıştır.037)

9 Ocak 1871 günlü L'l"de Pera Caddesi üzerinde restore


edilip yenilenen Balzer Evi'nin, Hôtel du Nord adıyla
açıldığı yazılmaktadır. 26 Ağustos 1872 günlü L'l"de, aynı
otelin adı Hôtel des Etrangers olarak geçmektedir. A. Pap­
padaki tarafından yönetilen bu otelin, bir yıl içinde el de­
ğiştirmiş olacağı düşünülebilir. Grand Hôtel-Restaurant
de Luxembourg, 5 Haziran 1870 yangınından sonra, Bossy
ve Brun tarafından yeniden elden geçirilerek düzenlen­
miş ve 22 Eylül 1872'de açılacağı duyurulmuştur.<738>

23 Aralık 1 873 günlü L'l"de kısa süre önce açıldığı duyuru­


lan Hôtel de Constantinople,(739> Pera Caddesi üzerinde
Olivo ve Panaiya Pasajları arasında yer almakta ve gazete,
otel salonlarının yabancı elçilik mensupları ve Pera sosye­
tesinin ileri gelenleri tarafından çok tercih edilen mekan­
lar olduğunu belirtmektedir. 1875 yılında açılan diğer
önemli oteller arasında, Tepebaşı bölgesinde yer alan
Grand Hôtel National, Hôtel-Restaurant d'Anatolie, Hô­
tel de la Grande Bretagne, 1 876 yılında da Hôtel Royal gi­
bi örneklerden söz edilebilir.<7•0>

1880 sonbaha �ında açılan Hôtel de la Corne d'Or, Glavany


Sokağı'nın Tepebaşı tarafındaki köşesinde yer almakta ve
30 Ekim 1880 günlü L'l"deki ilanında, lüks döşeli ve çok
272 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

elverişli fiyatlı odaları olan otelde, tüm yabancı dillerin (741) Otel v e burada konakla­
konuşulduğu duyurulmaktadır. yan ünlülerle ilgili bilgiler için bkz.
Aynı eser, s. 32.
(742) Bu konuda bir diğer ha­
1891 yılında açılan ünlü otellerden biri Grand Hôtel de ber LMO , 27 Şubat 1893'de çık­
Londres'dur. İçinde çok sayıda ünlünün konaklamış oldu­ maktadır.
(743) Bristol Oteli'nin elden
ğu bu yapıda, Avrupa başkentlerinin otellerinde bulunan geçirilerek yeniden açılmasıyla ilgili
her türlü modern donatı ve konforu bulmak mümkün­ bir haberde, P e r a · n ın seçkin ailele­

dür.<'40 1 Mart'taki açılışı LMO'nun 21 Şubat 1891 günlü sa­ rinden bazılarının buraya, resmi
açılıştan önce yerleştikleri belirtil­
yısında duyurulmaktadır. mektedir. LMO , 22 Eylül 1898.
(744) Auguste Roman tarafın­
Tepebaşı Belediye Bahçesi'nin karşısındaki Bristol dan işletilmekte olan bu otele ait bir
ilan için bkz. LMO , 9 Şubat 1895.
Oteli'nin temel atma töreniyle ilgili haber, LMO'in 5 (745) Tarabya'daki "Summer
Ağustos 1892 günlü sayısında çıkmaktadır. Mimar Achil­ Palace"da, aynı kuruluşa bağlı ola­
le Manousso tarafından yapıldığı bildirilen binanın sahi­ rak, Pera Palas'ın yazlık kısmını
ol uşturmaktaydı.
binin Katolik-Ermeni Patrikliği olduğu belirtilmekte­
dir.<'•2> Çok özenli bir yapı olan otel, 1893 yılında tamam­
lanmıştır.

Daha önce de değinildiği gibi zaman zaman üst düzeyde­


ki yabancıların, kış aylarında uzun süreli olarak bu kon­
forlu otellerde kaldıkları gözlenmektedir. Örneğin 14 Ka­
sım 1893 tarihli LMO'de, Belçika Elçisi G. Neyt'in kış sezo­
nu nedeniyle Büyükdere'deki yazlığını terkederek, Bristol
Oteli'ne yerleştiği yazılmaktadır.C743>

Aynı yıllarda yine Tepebaşı'nda, İngiliz Elçiliği'nin yakı­


nındaki Grand Hôtel de Paris et des Colonies de, Pera'nın
bakımlı otelleri arasındaydı.C7••>

P E RA PALAS

Bölgede gerek cephe v e i ç düzeni, gerekse d e asansör vb.


donatısı ile tam bir Avrupa başkent oteli niteliği taşıyan
örnek, ünlü Pera Palas'dır (Resim 46). Yapı, 1892 başında
Avrupa'nın çeşitli büyük kentlerinde ve Mısır'dan Çin'e
kadar Doğu'nun önemli merkezlerinde kurulan "Com­
pagnie Internationale des Grands Hôtels" dizisinin bir
parçasıdır.<74sı Wagon-Lits'nin düzenlediği Orient Express
turlarıyla İstanbul'a gelecek yolcular, bu otelde konakla­
yacaklardır.
İŞLEVSEL DİGER YAPILAR 2 73

Yapıyla ilgili ilk haberler LMO'nun 13 Haziran 1892 gün­ (746) Otelin adının çalışmalar
lü sayısında yer alır. Buna göre, Ermeni cemaatinden ve süresince bu şekilde geçtiği v e Pe­
ra Palas'ın kullanılmadığı görül­
bölgenin varlıklı kişilerinden olan M. Esseyan'a ait, Tepe­ mektedir.
başı Belediye Bahçesi'nin yanındaki arsa üzerine büyük
bir otel yapılması düşünüldüğü ve bu amaçla Avrupa'dan
sermayedar arandığı yazılmaktadır. 18 Kasım 1892 günlü
LMO, Sabah gazetesinden naklen, Esseyan Kardeşler'in
belediyeye her yıl beşyüz Türk lirası ödeyerek, yaptırmak­
ta oldukları otellerinin Tepebaşı Bahçesi'ne bakabilmesi
ve bir kapıyla bu bahçeye açılabilmesini sağlamaya çalış­
tıklarını ve teklifin incelenmekte olduğunu bildirmekte­
dir.

4 Aralık 1893 günlü LMO'de, dönemin ünlü mimarı Ale­


xandre Vallaury ve Henri Duray tarafından Kabristan
Sokak (Meşrutiyet Caddesi) üzerinde yapılmakta olan
Uluslararası Büyük Otel'in,<7•6) içinin ve çatısının tamam­
landığı yazılmakta ve bu projedeki başarı için M. Valla­
ury'nin kutlandığı belirtilmektedir. Oldukça geniş bir
alan üzerinde kurulan yüzelli yataklı otelin, zemin ve bi­
rinci katında resepsiyon salonları, restoranlar, bilardo sa­
lonları vb. yer aldığı, terasının olağanüstü bir görünüme
açıldığı yazılmaktadır. Halen çalışmaların çok düzenli
bir biçimde sürdürüldüğü, yapı malzemelerinin modern
sistemlerle üst katlara kadar çıkartıldığı ve herhangi bir
kaza olmadan işlerin tamamlanma aşamasına geldiği be­
lirtilmekte, gelecek eylül ayında otelin tamamen bitmiş,
tefriş edilmiş ve yolculara hizmet verir hale gelmiş olaca­
ğı yazılmaktadır. Ayrıca Wagons-Lits Şirketi'nin, oteli
yirmi beş yıllık bir süre için kiraladığı duyurulmaktadır.
25 Ocak 1895'te LMO, ilk kez "Pera Palas" adıyla sözünü
ettiği yapının, Paris ve Bologne-Sur Mer'deki aynı tür­
den iki büyük otelin sahibi olan M. Vermesch tarafından
yönetileceğini bildirmektedir. Bu yazı da, iki yüz yatak
kapasiteli otelin mimarı Vallaury'ye övgülerle bitmekte­
dir.

1 Şubat'�aki açılış ve bu nedenle otel yönetimi tarafından


verilecek olan altmış kişilik akşam yemeği haberi ise, 30
Ocak 1895 günlü LMO'de yer alacaktır (Resim 47). Resim 4 6 Pera Palas Oteli.
------ - � Resim 47 Pera Palas'taki konser
programı ve mönüyü veren bir ilan.

P E R A· PA L AC E
( oncert de din1 1nche 18 dec. de 5 lı . a 6 1/2.
PnO O R A M M �
•car�1ı i--ger. '1=======,ô· , g r ı . r
üuverture Lu Kermesse Corbin
Va lse Pupperı Ba y e r
F a n ta i s i e L ' .'Jjricaine �fr y e rbe e r
�! o nw rı t ın u s i c a l Sc h ı ı bP r t

\ 7 lıe u re s d i ner-<' onceı·t par pl'tiles tabi< s .


( P. ı x 30 p last• e ı.)
(A.dmiuion jusqu'iı 8 h )
ERQGR AM M E
Marc h e Schii !zen K i rk �
O u v e r t ure L ustspie l Kel ler.Be lla
Va l se Le be u Banube Stra u ss
Fa n t a i ::ı i e Lucie Don i zett i
B a rc a r o l l e Marie
Polka A uf der B stei \V e i s s
Fa n t a i s i e Le ı ·etı l Duc L e c oq
Me n ıı e t Bocc h e r i n i
G a l op L ' A ın a z u n e
l\I E N U
Po t a g e Pa r ın e n t i e r
P o i ı-;s o n
F i l e t J> i c p ı e lw wı u c t i i· ı ·e
\ ' < ı l a ı ı \ (' l l l t i u a ı ı c i c re
H e c a ı-: ;-; ı • ı:ı n) t i t' S iı l a hı·oc h e
ba l a <l e d n :-;a i so ı ı
t > e t i t i-i - p o i s a l a t'ra ı ı ı;a i sc
G lnce �; a n i llc
ft·tüts.
-
İŞLEVSEL OİGER YAPILAR 277

Bilindiği gibi, bugün de bölgenin önemli oteli olarak dö­ (747) Bu haber için bkz. LMO ,
neminin görkem ve özenini yansıtan Pera Palas, yapı­ 29 Ekim 1895.
(748) 0J otelle ilgili bi lgi için
mından sonra çok sayıda ünlü yapancının konakladığı bkz. B. Üsdiken, a.g.e., s. 34-35.
özel bir merkez olmuştur. Bunlardan bazıları, bu oteldeki (749) B. Üsdiken, Beyoğlu'nun
dairelerinde uzun süreli olarak kalmışlardır. Örneğin, da­ Eski ve Ünlü Otelleri-iV, Tokatliyan
Oteli, Tarih ve Toplum, Şubat,
ha öncesi yıllarda Tarabya'daki yazlığından Bristol Ote­ 1992, sayı: 98, s. 24.
li'ne inen Belçika Elçisi G. Neyt, bu kez kışları Pera Pa­
las'ta kalacaktır.c747>

Pera Palas, daha yukarıda da değinildiği gibi, gerek yapı­


mı sırasında gerekse yapıldıktan sonra, uzun yıllar gaze­
telerin övgü dolu yazılarına neden olmuştur. Yine bu tür­
den bir yazı, yapılışından üç yıl sonra 28 Ekim 1898 gün­
lü LMO'd e çıkmaktadır.

Pera Palas'ın biraz ilerisinde, Union Française'in karşısın­


daki Kroecker Oteli, İtalyan kökenli Nomico'ların Kab­
ristan Sokağı'ndaki evlerinin M. Kroecker tarafından ote­
le dönüştürülmesiyle, 1897 yılında açılmıştır. Bu büyük
otelin arka bahçesi de olağanüstü bir Haliç manzarasına
bakmaktadır.'748>

TOKATLİYAN OTELİ

1897 sonbaharında açılan Tokatliyan da, Pera Palas'la ay­


nı yıllarda bölgenin önemli otellerinden birini oluştur­
muştur (Resim 48).

Tepebaşı'ndaki Pera Palas'a oranla daha merkezi bir ko­


numda, Pera Caddesi üzerinde yer alan Tokatliyan Oteli,
ileride sözü edilecek kahve, pastane ve lokantasıyla 19.
yüzyıl sonundan itibaren önemli bir merkez olacaktır.
Üzerine yapıldığı Ermeni kilisesi vakıf arazisinde, daha
önce 1859-92 arasında Alcazar de Byzance'ın bulunduğu,
1859'dan önce de tek katlı mağazalar olduğu tahmin edil­
mektedir.c7•9>

Alcazar de Byzance'ın N aum Tiyatrosu gibi Pera Caddesi


üzerine önemli ölçüde çıkıntı yaptığı ve 1870'deki yangın Resim 48 Pera Caddesi v e Tokat­
sonrası ortadan kalkan N aum Tiyatrosu'nun yeri temizle- liyan Oteli.
İŞLEVSEL DİGER YAPILAR 279

tilirken yıktırıldığı, bu büyük yangının ardından uzun (750) S. Duhani, a.g.e., s. 62.
süre boş kalan alanda, Ermeni cemaatinin, Mimar O. Az­ (751) B. Üsdiken, a.g.e., s. 25.
(752) Aynı eser, s. 26. B. Üsdi-
navur'a tasarlattığı yeni tiyatronun açıldığı belirtilmekte­ ken önceleri "Hôtel Splendide" ola­
dir. 1892 sonbaharında çıkan bir yangında tiyatro ve rak bilinen yapının "Hôtel M . Tokat­
önündeki dükkanlar yanmıştır. Bu dükkanlar arasında liyan" adını aldığını, Pera sakinleri
arasında ise "M ıgırdıç Evi" olarak
bulunan Aslanidis ve Temistokli Fransız Pasta ve Şekerle­ adlandırıldığını yazmaktadır.
mecisi, daha sonra buraya Tokatliyan Oteli'ni yaptıracak
olan Mıgırdıç Tokatliyan tarafından devralınarak Cafe­
Restaurant de Paris'ye dönüştürülmüş,asoı bir süre sonra da
burası, kilisenin bahçesinden bir kısım alınıp, Cafe-Res­
taurant Splendide'e çevrilmiştir.051>

28 Eylül 1894 günlü LMO'de, buradaki kahve ve restoran­


la ilgili bir haber çıkmakta, Pera Caddesi üzerinde yanan
tiyatronun yerine "Maison Doree" adıyla anılan yapının,
Ermeni kilisesi tarafından iki mimara yaptırıldığı belir­
tilmektedir. Bu haberden de buradaki kafe ve restoranın
kısa bir süre "Maison Doree" olarak adlandırılmış olabile­
ceği anlaşılmaktadır. Cafe Splendide'in açılışı 12 Şubat
1895 günlü LMO'de duyurulmaktadır.

M. Tokatliyan, bir yandan Cafe Splendide'i işletmeye de­


vam ederken, diğer taraftan da, kilise vakfıyla anlaşarak
buraya bir otel yapımını başlatmıştır. 1897 yılında ta­
mamlanan otelin işletmesi, altmış yıl süreyle M. Tokatli­
yan'a verilmiştir.<752>
EGLENCE YERLERİ

Sı k s ı k vurgulandığı gibi, Galata başından beri tavern:ıl:ı­ (753) Böyle bi r haber için bkz.

rıyla ünlüydü. 17. yüzyılda Evliya Çelebi'nin bu konuda J C, 1 6 Şubat 1 857; 5 Mayıs 1873 ta­
rihli LT'de, Galata ve Pera'daki ka­
yazdıklarından, 19. yüzyıl sonundaki gazete haberlerine feşantanların kapatılmasıyla, bura­
dek, bu özelliğin bölgede yüzyıllar boyunca süregeldiğini da çalışanların gemilerle İstan bul'u
gözlemek mümkündür. terkettikleri yazılmaktadır.
(754) Bu konuda bkz. S. Duha­
ni, Beyoğlu'nun Adı Pera İken, İs­
Daha önce de değinildiği gibi, bu türden içkili eğlence tanbul, 1990, s. 84-86.
yerlerinin çokluğu, Galata ve Tophane yöresinde, hemen (755) S. Duhani, Eski İnsanlar,
Eski Evler, s. 45; Ayrıca bu bölge­
her gece çeşitli olayların çıkmasına neden olmaktaydı. deki beş ünlü birahane için bkz. Ay­
Gazete haberlerinde, Pera'nın seçkin ortamına karşın, nı eser, s. 57; İsviçre Birahanesi'nin
Galata'nın daha karışık ve farklı düzeydeki niteliği nede­ sahibi M . Niceli, Münih'ten"Paula­
ebraeu Salvatorbrauerei" birasını
niyle, sö � konusu eğlence yerlerinin birer kötülük yuvası ithal etmekteydi. Aynı eser, s. 47.
olduğu vurgulanmakta, kapatılmaları halinde bölgeye (756) JC, 4 Haziran 1855.
huzur geleceği belirtilmektedir.<753> 1 8 Ekim 1890 günlü
L 'l'de Voyvoda Polis Karakolu'nun bir raporuna göre Ga­
lata'da otuzaltı taverna bulunduğu yazılmaktadır.

Galata ve Pera bölgesininin birahaneleri de ünlüdür.<15•>


Hacopulo Pasajı'nın biraz ilerisindeki Lala Birahanesi,
Tepebaşı'nda Union Française'in karşısındaki Kohut Bi­
rahanesi, Rus Elçiliği'nin karşısındaki Strasbourg Biraha­
nesi,'755> İsviçre Birahanesi gibi ...

K A F E VE R E S T O R A N L A R

1 9 . yüzyılın ikinci yarısında Pera'da giderek artan sayıda


kafe açılmaktadır. Ayrıca aynı dönemde kıraathanelerin
varlığı da gözlenmektedir.<756>

Pera'daki kafelerle ilgili 7 Kasım 1864 günlü J'Cda yayın­


lanan bir dökümde, çoğu Pera bölgesinde ve hatta Pera
Caddesi üzerinde yer alan an üç kafenin adı ve adresleri
verilmektedir. Bunlar arasında, Pera Caddesi'ndeki Cafe
Byzance, Cafe Concordia, Cafe Flamm, Cafe Grand-Bal-
EGLENCE YERLERİ 281

con, Cafe Phenix, Tepebaşı'da Cafe Charikiopulo, Cafe de (757) LT. 15 Aralı k 1875.
France, Cafe Stathopulo ; Galata'da ise Cafe Couzi, Cafe (758) 2ı Mart 1 0 0 2 tari h l i
LT'de olduğu gibi.
Univers gibi örnekler sayılabilir. Bu kafelerin bazıları ye­ (759) LT, 17 Mart 1882; S. Du­
mek servisi de yapmakta ve "Cafe -Restaurant" olarak ta­ hani, a.g.e., s. 43.
(760) O, 25 Ağustos 1 8 92.
nınmaktadır. Ayrıca bu tür kafelerin yanı sıra, bölgede
(761) S. Duhani, a.g.e., s. 55.
sırf yemekleriyle önlü restoran sayısının da oldukça fazla (762) LMO, 1 0 Kasım 1 896.
olduğu, arala.rın<la.n bazılarının özel çe�itleri ve servisle­
rindeki özenle, diğerlerinden ayrıldığı gözlenmektedir.
Söz konusu kafe ve restoranlar Pera'da yaşayan yabancılar
ya da Levanten ve gayri müslimler tarafından işletilmek­
tedirler. Ayrıca bütün kafe ve restoran adlarının da ço­
ğunlukla Fransızca, bazen de İtalyanca olduğu görülmek­
tedir. Bu konudaki tanınmış yerlerle ilgili ilan ve haber­
leri, dönemin gazetelerinden kolayca izlemek mümkün­
dür (Resim49).

Örneğin 24 Temmuz 1 854 günlü JCda, Pera Caddesi üze­


rendeki Grand Restaurant Français'nin ilanında, Paul
Ponani tarafından yönetilmekte olan restoranda, günün
her saatinde alafranga yemekler, zarif ve konforlu bir
servis olduğu duyurulmaktadır. Yine 1 875 tarihindeki bir
ilanda Galatasaray'ın karşısında, Hamalbaşı Sokak üze­
rinde Cafe Français'nin yeni açılan restoranının büyük
eksik kapatacağı belirtilmektedir.<757> Madam Lebon'la
Mösyö Bourdan tarafından işletilmekte olan St. Petersbo­
urg Cafe-Restaurant'ı, Pera'nın sık sık övülen lokantala­
rından biridir.r5s> Önceleri Pera Caddesi'nde yer alan bu
restoran, 1882 Mart'ından itibaren Şark Pasajı'na taşın­
acaktır. C759>

Restaurant de Pera da, 19. yüzyıl sonunda adı sık geçen lo­
kantalardandır. Galatasaray'ın karşısındaki Restaurant de
I'Orient'ın sahibi Georges Licco'nun işlettiği bu restoran
Pera Caddesi'nde, Hacopulo Pasajı'nın karşısında yer al­
maktadır.'760> Uzun süre Glavany Sokağı'nın karşısındaki
Linardi Sokağı'nın köşesinde "Bella Napoli" adlı restora­
nı işleten Lorenzo Bartoli,<161> bugünkü St. Antoine Kilise­
si'nin yerindeki Concordia Tiyatrosu'nun girişinde yeni
Resim 49 Galata ve Pera'daki
bir restoran açmakta<162>ve bu restoran da oldukça övgü al­ önemli mağaza, kate ve otelleri ve­
maktadır. ren bir liste.
ı11 a ison s reco nnn am de Con stan liııo ııle,
ll cn se ig n \ts uH lr s.
Anx lilles d e Frunce. Cilsin de Pera. llôlel de L&ndres, Haisoa de Gros .
f• u\;ca�HO '_f �1 )l f·:�� f: � E fl ıııoılı·� !'! tnn-
ı rt ııııı , ·"ı ı . -rn·.4 .
r1· .
r ı ı l ı � : ı • ıkn l d l
'
. }1•1 '111' ı ı o u r ı;ıı ıı lo.
,. 1.ı n b. c11:. 11P; rn,
·I ı
. ı.·� ı ,, ı , ı u r s· , ·:ı
flı.sı:ııırn n1 iı la nırıdt•, Mjd\nm el ılfııt.rf
}··' . t·,ı 1 ı1 c• <l'I ıole
' J :ı p 1 O\ rechrrdı�·;
' '
M R' I FF llE
st• n "e C.�('iuıs<·>, �lotıd
l.ıııı;rrir, Corsrıı1, A ıı ceııt re <lr p,:r:ı, ıı ı) pnrlı·nwıı ıs nmıhli·�
ı" :ııı ı·roçhet, Bııs it lourr, t:ıblr d "lıôt c ı priı nıoucn:s.
llııe Jl ıı lnıı l- B� dı i .N • 8.
M E f FFl\E rHEl\ E�. Qıılnr:ıi1\niı>, frt
lıııtt u , A ıt idr� •ic P<ı ri�, Clı:ıımurc�. runla rd,
,\ rııır�. l\t i ı-.ıiLel'İı·, Fmı r ı ı İ l ı ı rı ·s <lr Bıı r•'Mı1
1
· ı ı� ı e ı:t;ı \' 21i ! . .
p:ı r l ıcu li�rl'nW ııt 'sı · İ"ne.
( '• t. .ı. ı ııJ ı-- R ııı• ılr 1fı:. ra .
' rt Flandln: Eııl
. ·ı
r;ıtııııı�. Hııı: ılc
1 l lll)'ilg ı>, H ue. 1\İrt:ı.h·dji . ı ; ,ıı
_1 .\ lııllr� ı t•
(�,
ı-�""'"""______..,__

_ __
-- ·

�'erroımeı·ie el QnineaiHerie.
...___,.,..

tafü
�,.

du Lnxemhourg. - Nourna uıes. llôtel d'Euroııe,


J)t,)frt.tJ.:YTLJ,E�ıoff't>�
IlOS�\; !'l IHll.' \ . .grn'.ıd � :ı lıııı dt' ı·ıın-
�l)tıı matıoıı , ,;ı!r1n;; rı� r l l "ı t l ıt·ı·; l ı ' l l r-'
p�ı·fı:mrrı t< . • ' 1 W
: · ' , ·
p
t- , .,
ıı e
<l
. , ı .ı u � 1 a - � rnn c oı:ı. h
a rı �.
,· ııe nı 1 ıııııs
f'n t(ınl gforırt

ıtnkllt>
1 s .
tlı•,
'"'i'====='iı=======ı,.c.;;,;;,;,, ..ı..1..mıvin
1
ır:ınl� !'o�
l\f:ıiAon l};n 1 1\ Speri:ılite tlr 1 .M . J. DESTUN lı\ � I, n ppa rlcuwıı h ri- PER R l N , he�ııx -fr ı'rr� , l i m f� <'l oıııil�
e(s �ııı· ıne� ıı
.=..====
ııı iTm·e� � � n tcrıı•
Oj,==" t 1 ı>-·
p:ır n uıı
. .·ı� .
• r ıeııırıı t ıne11t ııc-s · 1 sn\' .1 ce .ı ıı t ı·ıı ·ıı;rıı l tt r m - �ıırr ıın· ı·ıe
p:�·u· 'b•r pıc..� :ı· ' , ı n l ı.liF' t Tl'S
• t ı ...
c-omtrr ;rıı
' I!
ı 1 r, nı . mgııııı_- ı:u t Hı'rtC·
' •
. 1
uc p raıwe, n r ı ıı·
.ı'
.
' l es c1 e mtıııı;t

l\ 11\'. -,
rıt · 1.1 · ,· ra �ı.. ı ır ı . ı.'· t rı f, h N• 4 . CJ llP. · - Une dt• rf.r:ı :'i· l R l , nr�� ılır Thı(tıl r•'.
, •

�· 26�ı ' ıır\n,.. c ı.tt-�rrnle d('� (,)ıı:ıt n·-H ııı·�.


u l . Ila .ııA 1 C
l

1
H ııı• lic J>cr·ı . "' · ı·
• ı · · • ıı !"
--�
.

Hbrai ric Franç aise. Chaııeaox. Meubles. Tenturns.


ll l"\
· t •t"ıv ·
pmır l i nı'' •ııı6�oır tle Sa PERPIG :\ .Af ü � r-bri.c.ation .ıle. P;ıtiA .el lJROSCU, i-toffrJ iı tım� pri ı tllııı r ri-
·

tmırr.RA ND, dı11ın•llcı-i,. ınıri�imıı"t



• 1 l,j , m a mıtı spı·rı:ıl··
• ılı·r:ıiı'•rı•s ıı011 fen• YA LlıAtR\
fP ıı!!,.�•�. 1 ta u l l· -1 , , . . lı' ı· ı·ı • •· lı · ı ı·c! rl s·ıı � . ı·li$ıı ııl'lh·� 1 ı ı'l'�, coıılilures, de Yit·n ıır, ı:lı>ıı;aııı•e et !ofü!ite. ıle.:ıu t'I ,..; a r ı ı iturr� , �rnrıtl ;mıırl iweııt dt
r ı ı l ıı İ�ie.
de ıı:ı \l;ı j rst6 !t- Stılı .ı ı
!l.fİı•rırı• . . ı ,Je l i ı ı,;r,ı t rı ı·r. ı\ L 'ftlı.e d� l•crtı . l>ı::Sı:l'nle do"frk.r. ı:ıpı§.-ı·ı·I··� � gnınıl nıbaiı1 p�!-Seııırnll'rio,
•İhıps, g:ı'tı•:ı m: ı
' j,.;ı-• i.- .ı,. ( ; ;ı b ı:ı s,:,.:,'f. l:ıpk ll ııe ı h: lifr � .
J\ ne ılı• J>(�U

A La Tricole�se. Droguerie el ııırnrmarie.


- ..�···

ı ı ı ı lı emcııl ın�u- Y EUTS et Ci e . , <lrııgnı�. prndniı� rhiıni- U uill'-ılı··l:olı:ı f.pıırtl' tıour ı�uıpc''ı lıııile
• ıı p rodı;ı h\e . ıpıe.� . s peci�li t<\s d'rıı ux ıııinfr:ılı•,. U<·pıit dr ıl'ol i \ l•, , j ns , liıpırı ıı·�.
ı i n s ılı� Ifoııg riı: Ôı. > prcm ii•re ıpııılit->. Ruc Tinıoni, e ı ı foı·c ıhı p:ılais lk llu>�İ('.
(;iı la ıa , R ııdıık�ı l Kalılt'rİm, N• h. ı...-- -""=,.....,
_ _ _ __ ....,.
_ . __

Confiserie. 1 loilur�s a Louer.


il \• '\ � , morı- 1HJ;rzım . pııti��ı·r;,. �ııghise , gl;ıces. (�-ıh\·lwı< rımntPs ı•ı ,1ı;·111ırerırs ,
ı.ı ııııom Hı·ı·s, tıı ;,;iitnı•ıx . d r:ı ı.; cı·s 1'1 rnııli t unıs. lous, calıriııl<'I� d<' ı•ı·ııı ; ,r .
H.tıe clıı P�r:ı . �l ASSE. ( ;ı rrn,�iı r fraııı;ai§.

)' is-�-lis <l ı: l'�ı;foe <lt· Sıe-)l:ıı·iı." A u T:n i m Jı· P�ra Nu $ .

11
284 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

19. yüzyılın ikinci yarısında bu restoranlardan başka, ge­ (763) JC, 14 Şubat 1 854.
(764) Burada Pera sosyetesi­
niş salonlarında balo verilme olanağı da olan ve Pera'nın
nin ileri gelenlerine verilen bir ye­
kış aylarında, bu türden görkemli toplantıların merkezi mek için bkz. JC, 8 Şubat 1855.
niteliğini taşıyan salonlar da vardır. Örneğin Avrupa Pa­ (76 5) 22 Ekim 1860 tari h l i
J C'da, k ı ş sezonu i ç i n Pera Cadde­
sajı'nın yerinde 1850'li yılların başında, adından sık sık
si'ndeki üç salonun öneminden söz
söz ettiren, M. Schroeder yönetimindeki Jardin des Fleurs, edilmektedir. Bunlar, M . Scribe'ın
M. Sala yönetimindeki Casin de Pera0•'> bunlar arasında söz konusu Palais des Fleurs'üyle,
sayılabilir. J ardin des Fleurs'ün yerinde 1855 yılında, yöre­ Petit Jardin ve Roumelie Gazinola­
rıdır. Müzik, pandomin, komedi
nin ünlü salonlarından Palais Des Fleurs açılmaktadır. 5 gösterileri yapılacak Cafe de Ro­
Şubat 1855 günlü J'Cda, söz konusu salonun zevkli beze­ umelie'nin (eski Alcazar) açılışı ile
me ve lüksü, yemek ve içki servisinin özeni övülmekte­ ilgili bir d uyuru için bkz. J C, 15
Ekim 1859.
dir.'76•> Daha önce de değinildiği gibi, 1858'de buraya L. So­ (766) JC, 28 Ocak 1861.
ullier'nin sirki taşınmış, F. Bouin tarafından işletilmekte
olan Palais Des Fleurs'ün restoranı ise, 1870 yangınına dek
önemini korumuştur.

2 Şubat 1857 tarihinde J'Cda çıkan bir ilanda restoran, ti­


yatro ve baloların kapanış saatlerine kadar açık olduğu
duyurulmaktadır.'76SJ

Her cumartesi ve pazar akşamı, Palais des Fleurs'de balo


düzenlendiği görülmekte, zengin dekor, parlak aydınlat­
ma, sürükleyici müzik, seçkin bir sosyete, bol eğlence ve
tartışmasız düzeyde özenli bir yemek servisi olduğu, ayrı­
ca burada balo için ·kıyafet de bulunabileceği duyurul­
maktadır.'766>

4 Haziran 1862 günlü J'Cda , Palais des Fleurs'ün el değiş­


tirdiği, bahçenin yeniden düzenlenerek, iyi bir orkestra­
nın çalacağı bir açık alana, kapalı kısmının da, üye oluna­
rak girilecek bir gazinoya dönüştürüldüğü, ayrıca içerin­
de okuma ve bilardo salonları gibi olanakların sağlandığı
belirtilmektedir. 24 Kasım 1864'de J'C, Palais des Fle­
urs'ün, yerine bir katolik kilisesi yapılmak üzere satın
alındığını yazmaktadır. Ancak yine de, Palais des Fle­
urs'ün etkinliği 1870 Pera yangınına dek sürmektedir.
Kuruluşun son ilanlarından biri 19 Ocak 1870 günlü L 'l'de
çıkmakta, karnaval akşamlarının başladığı, bu nedenle
Palais des Fleurs'ün geniş ve zengin salonunun, büyük bir
zarafetle dekore edildiği duyurulmaktadır. Daha önce de
EGLENCE YERLERİ 285

sözü edildiği gibi, yangın sonrası Palais des Fleurs'ün ye­ (767) JC , 5 Ocak 1 8 6 1 .
(768) Burada düzenlenecek
rine Avrupa Pasajı yapılmıştır.
büyük bir maskeli balo d uyurusu
için bkz. JC, 8 Şubat 1862. Cate du
19. yüzyılın ikinci yarısında, gazetelerde adı sık geçen ka­ Luxembourg'daki birinci sınıf dü­
zen, ışıklandırma ve konfor için
felerden biride, Pera Caddesi üzerinde, N aum Tiyatro­
bkz. LT, 27 Şubat 1 866.
su'nun karşısında yer alan "Cafe du Luxembourg"dur.
Açılışı 2 Ekim 1859 günlü J"Cda Pera halkına duyurul­
maktadır. 6 Ocak 1860'da, Fransızların lokallerini bu ka­
feye taşıdıkları yazılmaktadır. 20 Ekim 1860'da L'I', Cafe
du Luxembourg'un yeniden elden geçirilip düzenlenerek,
görkemli bir açılışla Pera yaşamına katıldığını belirtmek­
tedir. İç dekorasyonun tümüyle Leon Parvillee tarafından
yapıldığı, zaman zaman Parvillee'ye bazı Parisli sanatçıla­
rın katkıda bulunduğu, örneğin M. Hornig'in salondaki
dört mevsim temsil eden madalyonları yaptığı yazılmak­
tadır. Büyük salonların mimarisiyle, L. Parvillee'nin atöl­
yesinde yapılan dekorasyonların tam bir uyum içinde ol­
duğu, duvarları boydan boya kaplayan onbeş aynanın M.
Percheron'un mağazalarından, masa, sandalye vb. mobil­
yaların M. Berly'nin fabrikasından sağlandığı ve sonuç
olarak, Bossy ve Brun'ün kahvesine Fransız zevkinin ege­
men olduğu belirtilmektedir.

1861 Karnavalı boyunca Cafe du Luxembourg'da her cu­


martesi bir balo verileceği duyurulmaktadır.(767> Cafe du
Luxembourg'un 10 Ocak 1862'de, yine zemin katındaki
kafesi ve birinci kattaki restoranıyla, kış sezonu için ilan
verdiği görülmektedir. <768>

Bu kuruluşun restoranı Pera'daki varlığını uzun yıllar bo­


yu sürdürmüştür. Örneğin 18 Aralık 1875 ve 8 Aralık 1883
gibi yaklaşık 0rt yıllık bir arayla LTde, M. Bossy'nin lo­
kantasının ilanıyla karşılaşılmaktadır. LMO'in 30 Mayıs
1891 günlü sayısında ise Cafe du Luxembourg'un yenilen­
diği, Avrupa'nın en tanınmış yerlerinden ithal edilen içe­
cekleri ve özenli servisiyle, Pera halkını beklediği duyu­
rulmaktadır.

Pera Caddesi üzerindeki Palais de Cıystal, M. Giustini­


ani'nin yerinde, M. Salla tarafından yaptırılan büyük bir
286 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YAP I L A R I

çalgılı gazinodur. Bölgede dönemin önemli balo salonla­ (769) JC, 16 Ocak 1864; Büyük
rı arasında adı çok sık geçen Palais de Crystal, 25 Ocak M ason Balosu, JC, 2 Şubat 1865
gibi.
1862'de açılmıştır. 17 Ocak günlü JC'da, bu haber duyu­ (770) S. Ouhani, a.g.e., s. 55.
rulmakta ve buradaki gör kemli salonların betimlemesi
yapılmaktadır. 31 Ocak 1862 tarihinde M. Salla, söz konu­
su salonların iyi ısıtılması için gerekli önlemlerin alındı­
ğını, bu amaçla kalorifer tesisatı yapıldığını belirtmekte,
ayrıca yemek servisi yönetiminin Hôtel de France'ın sahi­
bi M. Mayer tarafından düzenlendiğini eklemektedir.
1862 kışından başlayarak Palais de Crystal'de her sezon
görkemli balolar verildiği görülmektedir.<769>

2 Ocak 1868 günlü L'l'de Palais de Crystal'in el değiştire­


rek, M. Sabolle ve Ducrot tarafından yeniden açıldığı du­
yurulmaktadır. 19. yüzyıl son l arı n d a Palais de Crystal'in
yerine Elhamra Han'ın yapılmakta olduğu görülür.<110> 29
Eylül 1898 günlü LMO'de, yerin sahibi Barthelemy Gius­
tiniani'nin yapım işlerini yörenin birçok yapısında adı
geçen mimar Semprini'ye bıraktığı ve mimarın yapıyı kış
sezonuna dek yetiştirmeye çalıştığı yazılmaktadır. Giri­
şinde bir kafeşantan, Glavany Sokağı'nın köşesinde ise bir
birahane yapılacağı, bu örneğin de Pera'nın en güzel ve
konforlu yapılarından biri olacağı belirtilmektedir.

Aynı günlerde Pera'daki, Cafe de la Couronne'un da adı


geçmekte, 18 Ekim 1898'de LMO, burasının Paris tarzında
bir kafeşantana dönüştürüleceğini duyurmaktadır.

Pera Palas, Tokatliyan Oteli gibi otellerin kafe ve resto­


ranları da, dönem için ayrı bir önem taşımaktadır. 10 Ka­
sım 1894 günlü LMO'de, Mıgırdıç Tokatliyan tarafından
işletilecek olan Tokatliyan Pastane, Restoran ve Birahane­
si'nin birkaç gün içinde açılacağı belirtilmekte, tüm mo­
bilyanın Paris'e ısmarlandığı ve buranın Pera bölgesinde
rakipsiz bir yer olacağı duyurulmaktadır. Söz konusu ka­
fe-restoran 2 Aralık'ta açılmaktadır. 4 Aralık 1894 günlü
LMO'de, dekorasyonunun ve servisinin zarafetiyle Pera'ya
üst düzeyde bir kuruluşun katıldığı müjdelenmekte, giriş
katında kafe, birahane ve pastanenin, galeri katında ise
restoranın yer aldığı, ancak büyük yemek salonunun he-
EGLENCE YERLERİ 287

nüz tamamlanmadığı belirtilmektedir. Üst katta da bir


dizi otel odası ve sıcak-soğuk bonya olanaklarıyla, duşla­
rın bulunduğu bir banyo bölümü yer almaktadır. Kente
böylesine bir kuruluş kattığı için, Tarabya'daki Summer
Palace'ı da aynı özenle işleten M. Tokatliyan kutlanmak­
tadır.

PASTANE VE ŞEKERCİLER

19. yüzyılın ikinci yarısında Pera'nın pasta ve şekercileri


de Avrupa'nın ünlü başkentlerindekilerle eşdeğerdedir.
Buralarada her tür pasta, şekerleme ve çikolata çeşitlerini
bulmak mümkündür.

7 Kasım 1 864 günlü J'Cdaki dökümde, Pera Caddesi üze­


rende yer alan üç ünlü pastanenin adı verilmektedir.
Bunlar Ste. Marie Kilisesi'nin karşısındaki Balzer, Naum
Tiyatrosu'nun karşısındaki Benclian ve St. Antoine'nın
karşısındaki Vallaury şekerlemecileridir.

M. Azaryan'ın Tiyatro Sokağı'nın köşesindeki evının


altında açılan Vallaury Şekercisi'nin tarihi oldukça eskiye
gitmektedir. Örneğin 19 Eylül 1 849 günlü J'Cda, M.
Vallaury'nin yeni açtığı dükkanında her çeşit şeker, likör,
ithal şarap, konserve, şurup, çikolata, draje satıldığı ve
düğünlerle vaftiz törenlerine, ısmarlama üzerine Pa­
ris'ten getirilen kutular hazırlanabildiği duyurulmakta­
dır.

Dönemin ünlü mımarı Alexandre Vallaury'nin babası


olan M . Vallaury akşam yemekleri, balolar ve suareler
için dondurma, pasta ve şekerleme siparişleri aldığını da
belirtmektedir. Mimar Vallaury'nin kızkardeşi, babasıyla
birlikte çalışanlardan M. Lebon ile evlenmiş ve Rus Elçili­
ği'nin yanındaki Pera Caddesi'nin ünlü Lebon Pastanesi
de, Vallaury Ailesi'nin geleneğini uzun yıllar, büyük bir
özenle sürdürmüştür. 1 4 Kasım 1859 günlü J'Cda Le­
bon'un, Fransız draje ve bonbonlarının kalitesi övülmek­
tedir. Aynı yıllarda, yukarıda adı geçen Balzer Şekerleme­
cisi de, İngiliz pasta, dondurma, draje ve reçelleriyle ta-
288 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

nınmaktadır.<nıı M. Vallaury'nin ölümünden sonra Ma­ (nı) JC, 3 0 Ocak 1 8 62.


dam Vallaury de, Pera Caddesi üzerinde Hristaki Pasa­ (772) LT, 12 Şubat 1 8 8 1 .
(773) S. Duhani, a.g.e., s. 43-
jı'nın köşesinde 1881 yılının Şubat ayında yeni bir pastane 44; M. Cezar, a.g.e., s. 413.
açmıştır.<712> (774) LMO, 20 Aral ık 1898.
(775) LMO, 9 Kasım 1 897.
(776) LMO, 24 Ocak 1896.
On yıl sonra, 7 Ocak 1891 günlü LMO'de, Helene Valla­ (777) LMO, 23 Ekim 1896.
ury'nin ölüm ilanı çıkmakta ve böylece, ailece uzun süre (778) Açılış olanı ı ç ı n bkz.
Pera'nın ünlü şekercileri arasında yerini koruyan Valla­ LMO, 24 M ayıs 1898.

ury'lerin dönemi kapanmaktadır. Markiz adıyla da tanı­


nan Lebon ise, Pera Caddesi'ndeki yerini ve vazgeçilmez
önemini, daha uzun yıllar koruyacaktır.<773>

1897 yılı sonunda, Halep Pasajı'ndaki Au Luxe Şekerleme


ve Pasta Salonu da önem kazanmaktadır. 21 Aralık 1897
günlü LMO'de, açılışındaki kalabalıktan ve ürünlerinin
kalitesinden söz edilmektedir. 1898'de yenilendiğini du­
yuran bir haberle, pastanenin daha çok bir birahaneye dö­
nüştüğü ve burada "Yogodina" adlı ünlü Sırp birasının sa­
tıldığı anlaşılmaktadır.<774>

2 Ağustos 1899'da LMO, Pera Caddesi üzerinde, Palais de


Crystal'in yanında Patisserie Française adlı bir pasta ve şe­
kerleme salonunun J. Aslanides ve Ortakları tarafından
açıldığı duyurmaktadır.

B A K K A L VE Ş A R K Ü T E R İ L E R

Galata ve Pera bölgesi, içki ve şarküteri çeşitleri açısından


da çok zengin ürünler sunan dükkanlara sahipti. Thurin­
gienne Şarküterisi'nin Galata Haraççı Sokağı'ndaki ye­
rinden sonra, Ste. Marie'nin karşısındaki Venedik Soka­
ğı'na açtığı şubesi, Viyana sosisleriyle ünlüydü.<77sı Pera Pa­
las Bakkaliyesi de, aynı türden çeşitleriyle adını duyur­
maktaydı.<776> Demetrakopulo'nun Rus Elçiliği karşısında­
ki dükkanında satılan peynirlerin de özel bir önemi var­
dı.<mı

Ünlü Due Fratelli Bakkaliyesi, Pera Caddesi üzerinde


Hollanda Elçiliği'nin yanındaki yerinde,<nsı Avrupa'nın
tanınmış merkezlerinden getirttiği yiyecek ve içecekleri
EGLENCE YERLERİ 289

satmaktaydı. 1 9 . yüzyılın sonlarında kaliteli şarap ve içki­


ler satan ve padişahın tahta çıkış törenlerinde aydınlatıl­
mış cephesiyle dikkati çeken Lannesans Mağazaları da
ünlüydü.
P A R K VE B A H Ç E L E R

Oldukça sıkışık bir kentsel düzen içinde gelişen G alata ve (779) JC, 18 Haziran 1860; JC,
Pera bölgelerinde yeşil alan gereksinimi önemli eksiklik­ 27 Mayıs 1 862.
(780) Özellikle Tepebaşı Bah­
le �den biriydi. Bu nedenle gazete haberlerinde, boşalan ya çesi, daha önceki bölümlerde de
da belirsiz olan alanların halka açık parklara dönüştürül­ değinildiği gibi, Blacque Bey'in VI.
mesi isteğiyle ilgili yazılarla oldukça sık karşılaşılmakta­ Daire Başkanlığı zamanında ger­
çekleştirilmiştir.
dır. Özellikle yazları, kış sezonunun kapanmasıyla sona
eren kapalı salon eğlencelerinin yerini bahçelerde, açık
havada düzenlenen müzik, tiyotra vb. gösteriler almakta­
dır. Örneğin daha önce de değinildiği gibi, Avrupa Pasa­
jı'nın yerindeki M. Scribe'in J ardin des Fleurs'ünün, 1860
baharında müzikli bir bahçeye dönüştürüldüğü, müziğin
yanı sıra ayrıca bir bale ve İtalyan komedisinin sergilen­
diği, burasının yaz akşamlarının vazgeçilmez yer !erinden
olduğu anlaşılmaktadır.<779>

Bilindiği gibi, özellikle Tepebaşı'ndaki Petit-Champs Me­


zarlığı'ndan ve Taksim'deki Grand-Champs'dan kalan
büyük alanların parka dönüştürülmesi, VI. Daire'nin
önemli uygulamalarındandır. ''80>

14 Ağustos 1866 günlü L 'rde, Tepebaşı'nda halen mevcut


mezarlık kısmını ayıran duvarın dışındaki belirsiz alan­
ların doldurulmakta ve tesviye edilmekte olduğu, burala­
rın ağaçlandırılacağı, böylece Tepebaşı Bulvarı'yla aynı
seviyede ve konumundan dolayı en güzel manzaraya açı­
lan bir dinlenme alanı sağlanacağı yazılmaktadır. Ayrıca
girişimin oldukça masraflı göründüğü, ancak burada
oluşturulacak halk bahçesi ve kafelerin yıllık gelirinin,
bu masrafların büyük bir kısmını karşılayacağı belirtil­
mektedir.

Aynı sıralarda, Taksim'de düzenlenmekte olan belediye


parkı ile ilgili haberlere de rastlanmaktadır. Örneğin 27
Temmuz 1870 günlü L'l', tamamlanmış olan Taksim Bele-
P A R K VE B A H Ç E L E R 291

diye Bahçesi'nin çevre duvarlarının yapımıyla ilgili bir (78 1) LT, 7 Ekim 1 870.
haber vermektedir. 1870 yılı Ekiminde ise, bahçenin hal­ (782) LT, 27 Nisan 1871.
(783) LT, 4 Ocak 1875.
ka açılmış olduğu görülmektedir.a9ı> L'l'nin 19 Ekim 1870 (784) LT, 29 Temmuz 1872;
günlü sayısında da konuyla ilgili bir haber yayınlanmak­ LT, 14 Temmuz 1875.
ta ve yeni bahçe övülerek, Pera halkının böyle bir açık ala­ (785) Bu haberde ayrıca res­
toranın Fransız mutfağı n ı , Pera'da
nı çok beklediği, ama sonuçta bu süreye değen bir uygula­ çok iyi tanınan Sprizo Galigha'nın
manın ortaya çıktığı belirtilmektedir. yöneteceği yazılmaktadır.

1870 sonbaharından itibaren Taksim Bahçesi'yle ilgili ya­


zıların sayısı artmaktadır. Örneğin 16 Kasım 1870 günlü
L'l'de buraya tasmasız köpekle girilmesinin yasak olduğu,
ayrıca bahçedeki müzik olanağının, iklim elverdiği süre­
ce devam edeceği yazılmaktadır. 30 Nisan 187l'de Beledi­
ye Bahçesi'ndeki restoranın açılışı duyurulmaktadır.C792> 16
Temmuz 1871 günlü L'l'de Pera sakinlerinin yoğun i stek­
leri karşısında Taksim Belediye Bahçesi'nde bir gece eğ­
lencesi düzenlendiği, bahçenin tümüyle aydınlatılacağı,
şenlik fişekleri atılacağı, ayrıca bir konser ve bir de piyan­
go düzenleneceği yazılmaktadır.

St. Antoine Kilisesi'nin yerindeki Concordia Bahçesi de


Nisan 1872'den itibaren, Pera Caddesi'nin Tünel'e yakın
kesimindeki müzikli bahçelerden biri olarak açılmış ve
bir süre önemini korumuştur. Ancak 1874 sonunda çıkan
yangından sonra bahçe, tiyatro gösterileri ve konserler
için ayrılan bir salon eklenerek, yeniden düzenlenmiş­
tir.(783)

Galata'nın Pera'ya açıldığı bölgede yer alan önemli bir ye­


şil alan da Tekke Bahçesi'dir.C79•> Haberlerden, halka açık
bu bahçedeki müzik ve tiyatro gösterilerinin ilgi çektiği
anlaşılmaktadır.

19. yüzyılın sonuna doğru yine Tepebaşı Bahçe ve Gazino­


su'yla ilgili yazılar yoğunlaşmaktadır. Bunun nedeni bah­
çede açılmakta olan restorandır. 12 Mayıs 1884 günlü
L'l'de söz konusu restoranın, Viyana'dan getirilmekte
olan müzik grubunun gelmesinden sonra açılacağı belir­
tilmektedir.<785> Açılış 26 Mayıs 1884 günlü L 'l'de duyurul­
makta ve restorandaki özen övülmektedir. Yaklaşık on yıl
292 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

sonra hala süren övgülerden restoranın, yöneticisine bağ­ (786) LMO, 2 7 Haziran 1 8 9 1 .
lı olarak zaman zaman bozulmakla birlikte, gene de uzun (787) LMO, 2 0 Temmuz 1893.

süre niteliğini koruduğu anlaşılmaktadır.<'80' Tepebaşı


Bahçesi'nin gece 24.00'de kapandığı, orkestranın da bu sa­
ate kadar çaldığı öğrenilmektedir.<'87' Böylece kış sezonu­
nun baloları kadar olmasa da, bu açık hava eğlenceleri de
olabildiğince uzun sürmektedir.
KON UTLAR

Galata ve Pera'da 19. yüzyılın ikinci yarısına gelinceye (788) Yançın sonrası gelişen
dek, oldukça fazla sayıda yapı bulunmaktaydı. Pera bölge­ bu durumla ilgili olarak bkz. Sala­
haddin Bey, La Turquie il l'Expositi­
sinin gelişiminde önemli rol oynayan ilk elçilik binaları­ on Universelle, Paris, 1 867, s. 145.
nın da ahşap olduğu bilinmektedir. Ancak ardı ardına çı­
kan yangınlarla büyük tahribata uğrayan ve ortadan kal­
kan bu yapıların yerine kagir yapı yapımı, bu dönemde
çıkan Ebniye Nizamnameleri, VI. Daire'nin önlemleri ve
günlük gazetelerin uyarı niteliği taşıyan başyazılarıyla
yaygınlatmıştır.

İstanbul genelinde, en hızlı biçimde kagir ve çok katlı ya­


pılaşmaya dönüşen bölge, Galata ve Pera'dır. Gelişen tek­
nolojiyle birlikte, Avrupa'da uygulanan yeni yapım tek­
nikleri ve yeni malzeme kullanımı ilk kez bu bölgede baş­
lamıştır. Aynı dönemde Avrupa'nın ünlü merkezlerinde
görülen kütle, cephe biçimlenişi ve dekorasyonuyla,c788'
plan düzeni Galata ve Pera'nın giderek apartmanlaşmaya
dönüşen çok katlı kagir yapılarında da aynen gerçekleşti­
rilmektedir. (Resim SO -Sl)

Özellikle 1870 büyük Pera yangınıyla tamamen ortadan


kalkan alanların ele alınışı, Pera'nın yeniden düzenlen­
mesi ve kagirleştirilmesinin önemli adımlarından biri ol­
muştur. Ancak bu değişimin 1875'lerde hala tam istenilen
düzeye varmadığı gözlenmektedir. Örneğin L 'l'nin 8 Şu­
bat 1875 günlü sayısında Pera'da içi kullanışlı ve konfor­
lu, dışı ise özenli bir cephe sergileyen örneklerin henüz
sayıca az olduğu yazılmaktadır.

1870 yangını sonrası bölgenin boş arsalarındaki büyük fi­


yat artışlarının, daha önce yapılan, yazın sıcaktan kışları
da soğuktan oturulamayacak derecede kötü planlı yapıla­
Resim 50 Pera'dan kagir yapı.
rın tekrarlanmasını engellediği belirtilmekte, ancak İs­
tanbullu mimarların kendilerini geliştirmeleri gerektiği Resim 5 1 Asmalı Mescit Sokak.
296 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

ve daha qğrenmeleri gereken çok şey olduğu eklenmekte­ {7B9) Ayn ı makalede, bu mi­
dir. Aynı yazıda, bir süreden beri Pera'ya gelen mimarla­ marlardan b i ri olarak Montore­
ano'nun adı verilmekte, Paris"te
rın sadece becerikli uygulamacılar değil, aynı zamanda eğitimini tamamladığı ve Budapeş­
Paris Güzel Sanatlar Akademisi'nden yetişme zevkli kişi­ te'de önemli yapılar yaptığı belirti­
ler olduğu, sanatın tüm kaynaklarını öğreten köklü bir lerek, arsa sahiplerine duyurul­
maktadır.
eğitim gördükleri ve bu birikimlerini, yapılarına ve deko­ {790) Bilindiği gibi yörenin en
rasyonlarına aktardıkları belirtilmektedir.1789' zengin gr u b u bankerlerdir. Galata
ve Pera'daki görkemli örnekleri ilk
yaptıran ve olağanüstü bir lüks
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bölgede yapılan ko­ içinde yaşayan bu aileler, yörenin
nutlar, geleneksel Osmanlı evinin iki katlı, avlulu ahşap gazete yazılarına da, çeşitli neden­
konutları ve onların içe dönük düzenlerinden çok farklı- · lerle sık sık konu olmaktaydı .

dır. Bunlar, doğrudan sokağa açılan kapıları, üst katlarla


aynı pencere düzenini içeren zemin katları, avlu ya da
bahçe yerine arkada yer alan küçük taşlıklarıyla, genelde
dar parselasyon üzerinde gelişen kent evleridir.

Sıvalı ya da taş cephelerde zaman zaman tuğla kullanımı


da gözlenmekte, pencere ve balkonlarda demir parmak­
lıklar, tüm cephede yer alan silme, alınlık, pilastır vb. be­
zemeler, historisist bir anlayışı yansıtmaktadır. Daha ön­
ce de değinildiği gibi üst katların çıkmaları, altlarındaki
demir ya da taş konsollar, çıkma üstlerindeki balkonlarla
19. yüzyılın İstanbul konutunun, Pera ve Galata'da başla­
yan ve gelişen örnekleri olarak, yeni konut biçimi ve özel­
liklerini sergilerler (Resim S2).

İki-üç katlı ve içinde tek ailenin oturduğu bu konutlar­


dan, 19. yüzyılın sonlarına doğru bölgede, gerek var
olanların yerine yenileri yapıldıkça, gerekse de boş alan­
lara yeni yapı geldikçe, birden fazla aileyi barındıran
çok katlı apartmanlaşmaya doğru gidildiği görülmekte­
dir.

Örneğin alış verişin büyük önem taşıdığı Pera Caddesi


üzerinde, daha önce sözü edilen büyük mağaza, dükkan
ve pasajların üstleri bu tür apartmanlar içermektedir. Ana
cadde ve ona açılan sokaklarda, yoğun ticaret ve buna
bağlı servet birikimiyle zenginleşen yörenin Levanten ve
gayri müslim aileleri,<790> görkemli historisist cephe ve kit­ Resim 5 2 Pera Caddesi'nden gör­
leleriyle anıtsal konutlar yaptırmış, çoğu bu ailelerin kemli bir örnek.
298 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I L A R I

adıyla anılan ve bir ölçüde günümüze dek ulaşan bu yapı­ (79 1) A. Batur vd., İstanbul'da
lar, bölgeye ayrı bir önem katmışlardır. Ondokuzuncu Yüzyıl Sıra Evleri,
OOTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi,
cilt: 5, sayı: 2, Güz 1 979, s. 193.
Yine bölgenin konut örnekleri arasında yeri olan bir di- (792) Bu diziyi oluşturan yapı­
ğer grup, sıra evlerdir. Küçük tüccar, esnaf, sanatkar ve ların sayısı üçten, bütün bir yapı
.. .. . • • adasının bir kenarını oluşturacak
burokratların konutu olarak 19. yuzyılın ıkıncı yarısını- kadar çok sayıya dek ulaşabilmek-
_,,
dan sonra inşa edilen bu ev tipi, dönemin üslup özellikle- t edir. Beşiktaş Akaretler dizisinde
ri açısından Batılı biçimlere en çok bağlı kalan konutla- olduğu gibi.
.
. . (793) Kumkapı lavaşı Çeşme-
rın d an d ır. (791) Tek yapı ıçın ge l ıştın
' ' l en özell ı" kl erın, söz ko-
· ·

si Sokak, Elmadağ Surp Agop Evleri


nusu yapının tekrarıyla bir dizi boyunca sürmesi,C'92ı üze- gibi.
rinde yer aldığı sokağa cephe düzeni, cumba ve balkonla- (79 4) Kadıköy ( M ü h ü rdar,
Yeldeğirmeni), Kuzguncuk vd. Ba­
rının ritmiyle, görsel açıdan büyü bir etkinlik ve sürekli- ğaz köyleri gibi.
lik katmaktadır.

Galata ve Pera'da, dönemin konut tipi olarak gelişen bu


düzen, bir önceki grup gibi varlıklı olmayan gayri müs­
lim azınlıkların, ya da çeşitli kiliselerin vakıf mülkü ola­
rak,C793ı İstanbul içinde bu grupların yaşadığı başka bölge­
lerde de yapılmıştır. <794ı

1850'li yıllar içinde gazete ilan ve haberlerinde, bölgede


bahçeli ahşap evlerin varlığı gözlenmektedir. Örneğin 4
Mart 1856 günlü JCda, Tepe başı yakınlarında dokuz oda­
lı, bahçesi ve kuyusu olan bir ahşap evin satılık ilanı ya­
yınlanmaktadır. 5 Şubat 1857 tarihli aynı gazetede diğer
bir ilanla da, Galata'da Kemeraltı Mahallesi'nde St. Beno­
it manastırının büyük kapısı karşısında yer alan ahşap
evin satışı duyurulmaktadır. Evin sağlam taş altyapı üze­
rinde yükselen yedi büyük oda, üç geniş salon, büyük bir
çatı katı ve denize açılan bir terastan oluştuğu, ayrıca ge­
niş bir bahçesi, kuyusu ve büyük bir sarnıcı olduğu belir­
tilmektedir.

Bu iki ilan bu dönemde, özellikle Tepebaşı ve Galata'nın


Tophane yönünde geniş bahçe içindeki ahşap konakların
varlığını ortaya koymaktadır. Ancak daha önce de sözü
edildiği gibi, sürekli yangınlar ve yarattıkları tahribatla,
bölgenin önemli sorunu susuzluk, giderek ev ilanlarında
yapının kagir olduğu ve su sorununun olmadığı konusu­
nun en başta vurgulanmasına neden olmaktadır. Bu ilan-
K O N UTLAR 299

lar yeni yapılan konutlarda, oda sayısının da oldukça faz­ (795) LT, 30 Haziran 1866.
la olduğunu ortaya koymaktadır. (796) Taksim çevresi ndeki bü­
yük bir arsa ilanı için bkz. JC, 29
Ekim 1852; Tünel girişinin karşısın­
Örneğin 9 Temmuz 1852 günlü .fCda çıkan Pera'daki bir da boş bir parsel ilanı için bkz. LT,
kiralık ev ilanında, Galatasaray'ın karşısındaki büyük ve 9 Mayıs 1883.

güzel yapının on dört oda, bir mahzen, bir mutfak, bir ça­
maşırlık, avlu ve terasdan oluştuğu, ayrıca her katta akar
suyu bulunduğu belirtilmektedir. 19 Ekim 1853 günlü
.fCda, Rus Elçiliği'nin karşısında on odalı, sarnıcı ve ku­
yusu, mahzeni, çamaşırlığı ve çok güzel bir terası olan ka­
gir yapının kiralık olduğu duyurulmaktadır. 9 Temmuz
1854'te ise Avrupa Oteli'nin yanında havadar ve aydınlık
bir evin kiralık ilanı çıkmakta, bu yapının da yirmi odası,
geniş bir sarnıcı, kuyusu, bahçesi ve olağanüstü deniz
manzarası olduğu belirtilmektedir.

31 Mart 1873 günlü L 'I'de çıkan Galata Yazıcı Sokak'taki


bir diğer kiralık ev ilanında da, yine başta evin kagirliği
vurgulanarak bahçesi, kuyusu ve sarnıcı olduğu yazıl­
maktadır. Bir diğer ev ilanında ise, İngiliz Elçiliği'nin
bahçesine bakan kiralık evin, yangına karşı çift kapılı bir
mahzeni olduğu vurgulanmaktadır.<7•5ı

Bahçelerdeki kuyular bölgenin susuzluğunu gideren


önemli öğelerdir. Ancak, 19. yüzyılın ikinci yarısında ga­
zetelerde zaman zaman Pera'daki boş alanlarda bulunan
kuyuların büyük tehlike yarattıkları yazılmaktadır. Ör­
neğin 24 Haziran 1852 günlü .fCda, son yangınla boşalan
alandaki ağızları açık derin su kuyularına, özellikle ço­
cuklar açısından dikkat edilmesi gerektiği ve Ağa Cami
çevresinde, her arsada iki ile dört kadar derin ve açık ku­
yu olduğu duyurulmaktadır.

İlanlardan, yörede gerek yangın nedeniyle boşalan, ge­


rekse de henüz yapılaşmadığı için boş olan arsaların var­
lığı gözlenmekte ve buralarda yüzyıl sonuna doğru kagir
yapı inşası giderek artmaktadır.<796> Ancak zaman zaman
bu kagir ve çok katlı yapıların da çürüklüğünden yakınıl­
maktadır.
300 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

Örneğin LMO'in, 3 Eylül 1892 günlü sayısında, Tepebaşı (797) Burada, daha önce pan­
Bahçesi'nin karşısında yer alan ve pasajlar bölümünde sö­ siyon olarak kullanılan ahşap bir ev
bulunmaktaydı . S. Duhani, a.g.e., s.
zü edilen Arslanoğlu Avram Fresco ile ortağı M. Pin­ 25.
to'nun yangınla boşalan arsaya rı97> yaptırmakta oldukları (798) Örneğin IBBl'de yayınla­
iki apartmanın, beşinci kata çıkan duvarlarının ince tu­ nan L'lndicateur Ottoman, Annuai­
re du Commerce, de l'lndustrie, d e
tulması ve yetersiz putrel kullanımı nedeniyle, yıkıldığı l'Administration et de la M agistra­
yazılmaktadır. Sekiz ölüyle sonuçlanan bu olay, VI. Da­ ture' de verilen sokak adları ve bu­
ire'yi yapının tümünün yıktırılması kararına götürmek­ rada yaşayanların adresleri ve
meslekleri bu sonucu bir kez daha
tedir. 5 Eylül 1892'de, yıkıntıların temizlenmesi çalışma­ kanıtlamaktadır. Bu döküm i ç i n
larının Mimar Vallaury başkanlığında çok düzenli ve sis­ bkz. J. Deleon, Pera Hatırası, İstan­
temli bir biçimde tamamlandığı, 7 Eylül 1892'de ise, yapı­ bul, 1993, s. 49-79.
(799) S. Duhani, M . Corpi'yi
dan yalnız ilk iki katın bırakılacağı belirtilmektedir. Bu İstanbul'a ilk buharlı presi getiren
olay önemli yankılar yapmış ve VI. Daire'nin yapı dene­ kişi olarak tanıtmaktadır. S. Duha­
timlerini arttırmıştır. 8 Eylül 1892 günlü LMO'de, Pera ni, a.g.e., s. 13.
(800) S. Duhani, Beyoğlu'nun
Ağa Ham am'da yapılmakta olan büyük bir binanın, tek­ Adı Pera İken, s . 127. 1 8 8 1 Annuai­
nik eksiklikler nedeniyle durdurulduğu yazılmaktadır. re'ine göre de, kristal ve porselen
tüccarı H . Degucis, Asmalı Mescit
Sokak No. 468'de oturmaktadır. J.
Daha önce de değinildiği gibi, Tepebaşı ve Pera Caddeleri Deleon, a.g.e., s. 53.
üzerinde ve onlara açılan sokaklarda, yörenin karakteri­ (BOi) S. Duhani, yapın ı n dışın­
nin oluşmasında en önemli rolü oynayan dönemin ünlü daki madeni yangın merdivenini,
önemli bir özellik olarak belirtmek
Levanten ailelerinin konutları yer almaktaydı. rı95> tedir. S. Duhani, Eski İnsanlar, Eski
Evler, s. 18.
19. yüzyılın ikinci yarısı içinde, belirli zamanlarda Pera (802) Aynı eser.

Caddesi ve çevresindeki sokaklarda oturan tanınmış Le­


vanten ve gayri müslimlerden bazı örnekler vermek gere­
kirse, VI. Daire'nin yakınında, Müellif Sokağı'nda İtalyan
asıllı Corpi Ailesi'nin, <799> VI. Daire'nin bitişiğinde Mimar
Vallaury'nin yaptığı evde Pera'nın tanınmış Fransız asıllı
tüccarlarından H. Degucis'in oturduğu bilinmektedir.<800>

Tepebaşı aksı üzerinde de görkemli kagir konutlar yer al­


maktaydı. Daha önce de sözü edildiği gibi, Amerikan elçi­
lik binasını İtalyan İ. Corpi kendisi için yaptırmıştır. Bu
elçiliğin bitişiğindeki evde ise, Tubini'ler oturmakta­
dır. <50•> caddeye paralel Minare Sokağı'nda Union França­
ise'in yanında Osmanlı Bahriyesi hizmetinde çalışan W o­
ods Paşa'nın evi,C802> yer almaktadır.

Tepebaşı Caddesi'ne açılan Venedik Sokağı'nın ucunda,


daha sonra Lozan Oteli'ne dönüştürülen Caro Ailesi'nin
KON UTLAR 301

evi,cao3ı ileride yine Tepebaşı Caddesi üzerindeki Bristol (803) S. Duhani, Venedi k So­
Otel'in köşesinde Cassanova'ların evi, bu caddeyle Gla­ kağı'nı Pera'nın tanınmış ailelerinin
oturduğu sokaklardan biri olarak
vany Sokağı'nın kesiştiği noktada Londra Oteli'ne dönüş­ belirtmekte ve bu sokakta oturan­
türülen M. Glavany'nin evicao•ı yer almaktadır. Glavany lardan bazılarının adlarını vermek­
Sokağı da, 19. yüzyılın ikinci yarısında ünlü ailelerin ko­ tedir. Aynı eser, s. 22, 24; Aynı so­
kak sakinleri için bkz. J. Deleon,
nutlarını içeren sokaklardan biriydi'80sı. "La Revue Orien­ a.g.e., s. 77.
tale"i çıkaran A. Thalasso Ailesi'nin de bu sokakta bir ev­ (804) Aynı eser, s. 26.
leri vardı.'806ı Glavany Ailesi'nin Postacılar Sokağı'ndaki (805) Su sokakta oturan aile­
lerle ilgili bilgi için bkz. Ayn ı eser,
görkemli Glavany Apartmanları da, dönemin adı geçen s.26, 27; Ayrıca J. Deleon, a.g.e .. s.
konutlarındandır.'80'l 60.
(806) S. Eyice, La Revue Ori-
entale ve Kurucusu Adolphe Tha­
Kumbaracı Sokağı'nın biraz ötesinde Mimar Valla­ lasso, a.g.e., s. 22, dipnot 7.
ury'nin eniştesi Pastacı Lebon'un evi, caddenin karşı tara­ (807) G. Scognamillo, a.g.e., s.
fında İsveç Sokağı'nda Lorando Ailesi'nin evi bulunmak­ 62, 63.
(808) S. Duhani, a.g.e., s. 43
taydı.<808ı Fransız Elçiliği'nin yer aldığı Polonya Sokağı ile ve 42.
Pera Caddesi'nin kesiştiği noktadaki High School'dan ön­ (809) Ayn ı eser, s. 52.
ce, burada da Franchini-Longeville Evi'nin bulunduğu (8 1 0) 1881 Annuaire'inde de
söz konusu evin Polonya Sokak No.
bilinmektedir .<809ı Aynı noktada 19. yüzyılın ikinci yarısın­ 19'da olduğu görülmektedir. J. De-
da, bölgenin ünlü piyano yapımcısı Alexandre Commen­ leon, a.g.e., s. 68.
diger'in, 1847'de İstanbul'a geldiğinde Franz Liszt'in de (8 1 1) S. Duhani, a.g.e., s. 52,
. 53
kaldığı evi<5ıoı ile Castelli ve Sumerer Ailelerinin evleri yer (8 12) G. Scognamillo, a.g.e., s.
almaktaydı.<51 1ı 71.
( 8 1 3) J. Deleon, a.g.e., s.
52'deki bilgilere göre Alleon Sokak
Pera Caddesi'nin Galatasaray-Taksim arasındaki kesi­ No. 3'de Banker 8. J. Giustunuani
minde de, Levantenlerin oturdukları ünlü sokaklar veNo. ?'de de Avukat A. Perpignani
bulunmaktadır. Örneğin caddeye paralel olan Alleon ve Mimar A. Perpignani oturmakta­
dır.
Sokağı adını, Alleon Ailesi'nin sokakta bulunan evlerin­ (8 14) S. Duhani, a.g.e., s. 66.
den almaktaydı.<512ı Söz konusu sokakta oturan Pera'nın (8 1 5) Aynı eser, s. 70.
tanınmış aileleri arasında Giustiniani, Perpigniani,<813ı (8 16) Aynı eser, s. 72.

Vuccino, Macri, Kolaro gibi isimleri saymak mümkün­


dür.<8ı•ı

Aynı kesimde, Pera Caddesi üzerinde eski Osmanlı Ban­


kası Genel Müdürü E.Deveaux'nun görkemli Luxembo­
urg apartmanları bulunmaktaydı.'815ı Apartmanın yanın­
dan Pera Caddesi'ne açılan, bugünkü Yeşilçam Sokağı da,
o dönemde Deveaux Sokağı adıyla anılmaktaydı. Bu so­
kaktan Taksim'e doğru ilerlerken, yine Pera Caddesine
açılan İmam Sokağı'nda, eski Lübnan Valisi Vasa Pa­
şa'nın eşi, İsviçre kolonisinden Fritz Heer816ı ve Dr. Loghi-
302 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ Y A P I L A R I

ades, Dr. Plessa, Dr. Nafilyan<817> gibi yabancılar yaşamak­ (817) J . Deleon. a.g.e s. 6 2
.•

taydı. Ünlü mimar Vallauıy de Taksim'de oturmaktadıy­ (818) LMD . 5 Mart 1897.
(819) M . Cezar, a.g.e s. 365
dı. (8ı8)
.•

ve H. Kazgan, a.g.e s. 5. .•

(820) G. Scognamillo. a.g.e.,


s.27.
Bu dönemde Pera Caddesi üzerinde ve yakın çevresinde
(821) LT. 1 Eylül 1888.
daha çok bankerlik.le uğraşan Rumlar da görkemli apart­ (822) S. Duhani, a.g.e s. 66.
.•

manlar yaptırmışlardır. Bunlar arasında, daha önce "Cite (823) 1881 y ı l ı A ı ınu ai re d e
de Pera" nedeniyle sözü edilen Hristaki Zografos'un Gala­ Commerce kayıtlarına göre, y i n e bu
sokakta çok sayıda Musevi otu rdu­
ta ve Pera'daki binalarının yanında, yine bu bölgenin ğu ve bunların doktor ve tüccar ol­
uzantısında Tophane sırtlarında, devletin yabancılara dukları anlaşılmaktadır. J . Deleon,
toprak sahibi olma izni vermesinden önce, özel izinle ev a.g.e s. 55-56.
.•

(824) 19. yüzyılın başında Tak­


sahibi olma hakkı edinen<5 ı•> Manolaki Baltazzi'nin evi sa­ sim'de Grand-Champs des Morts
yılabilir. Bu yörede, Rumların odaklaştığı kesim Tarlabaşı çevresinde, büyük bir bölümü Ru­
dolaylarıdır.<520> Örneğin II. Abdülhamit'in tahta çıkış tö­ meli'den ve Bursa'dan gelen Erme­
nilerin oturduğu belirtilmektedir. P.
renlerindeki aydınlatmalarda Tarlabaşı Sokağı'ndaki G. İncicyan. a.g.e s. 111. Pera'nın
.•

Yanco Vithynos'un evinden de söz edilmektedir.<82ı> d iğer bir ucunda Galata'da. St. Be­
noit yakınlarında da Ermeni evleri
LMO'in sahip ve yöneticisi Dimitri Bellis ise, Cerde d'Ori­
bulunmaktadır. JC. 1 9 Nisan 1853.
ent'ın karşısındaki Hava Sokağı köşesinde oturmakta­ (825) S. Duhani, a.g.e., s. 31.
dır.<822> (826) Aynı eser, s. 68, 69 ve
B . Üsdiken, Beyoğlu'nda Pasajlar
iV, Tarih ve Toplum, Temmuz 1 9 9 1 .
Daha çok Galata'da, Kuledibi'nde odaklaşan Musevilerin sayı: 9 1 , s. 26.
de 19. yüzyılın ikinci yarısında, özellikle Büyük Hendek (827) S. Duhani, a.g.e .. s. 73,
Sokağı'nda çoğunlukta oldukları bilinmektedir.<823> Bu ce- 75 ·

maat içinde Galata ve Pera'da han ve konut sahibi olan en


ünlü aile Kamondo Ailesi'dir. 1867'de, yabancı uyruklula-
ra inşaat hakkı tanındıktan sonra, Kamondo'lar çok sayı-
da yapı inşa ettirmişlerdir.

Ermenilere ise, Galata ve Pera'nın hemen her kesiminde


rastlamak mümkündür.'82•> Örneğin Tepebaşı Caddesi'nde
İngiliz Büyükelçiliği'nin karşısında, dönemin ünlü dok­
toru Horasancıyan'ın daha sonra Avrupa Oteli'ne dönüş­
türülen evi<525> yer almaktadır. Pera Caddesi üzerindeki
Köçoğlu Agop Efendi'nin görkemli konutu,<82•> Azaıyan
Efendi'nin Tiyatro Sokağı'yla Pera Caddesi'nin kesiştikle­
ri köşede yer alan apartmanları, Th. Sıvacıyan'ın yakın
döneme kadar Beyoğlu Postanesi olarak kullanılan evi, Resim 53 Serdar-ı Ekrem Caddesi
Taksim dolaylarında Mis Sokak'la Pera Caddesi'nin kesiş­ ve Doğan Apartmanı.

tikleri noktada saray mimarı Balyan'ın evi, yine bu sokak­ Resim 54 Doğan Apartmanı'nın
ta Dr. Zartaıyan'ın evi,<527> bu sokağın karşısındaki Büyük- yerindeki Mehmet Paşa Konağı.
306 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

parmak.kapı Sokağı'nda Ziraat, Maadin ve Orman Neza­ (828) Aynı eser, s . 74.
reti'nde İstatistik Müdürü Sürmeliyan Efendi'nin evi,<828ı (829) S. Duhani, Beyoğlu'nun
Adı Pera İken, s. 1 1 8 . Pera Cadde­
bölgedeki ünlü Ermeni konutları arasında sayılabilen ba­ sı'nın karşı tarafında, caddeye dik
zı örneklerdir. H ava Sokağı, bu aileye ait marul
yetiştirilen bir tarlaydı .
(83D) J . Deleon, a.g.e., s. 70.
Pera Caddesi'ne açılan eski Sağ Sokağı'nın köşesinde Ha­ (831) S. Duhani, Eski İnsanlar,
lepli tüccar ve banker M. Hava'nın evi bulunmaktaydı.18291 Eski Evler, s. 77.
Ayrıca 1880'li yılların başında söz konusu Sağ Sokağı'nda, (832) Doğan Apartmanı ile il­
gili kapsamlı bir araştırma için bkz.
Pera'nın ünlü eczacılarından Canzuch da oturmaktaydı.<830ı C. Meyer-Schlichtmann, Prusya El­
çiliği'nden Doğan Apartmanı'na, İs­
Bu kozmopolit ortam içinde, Pera Caddesi üzerinde konut tanbul, 1992.
(833) 1 6 . 1 1 . 1864 tarihli bir ra­
sahibi olan müslüman Osmanlıların sayısı oldukça azdı. pordan aktaran aynı eser, s. 42.
Bunlardan biri, Taksim'e yakın bir noktada yer alan, Zira­
at, Maadin ve Orman Nezareti Genel Müdürü Ziya Bey'in
evidir.<83ıı 20 Aralık 1899 günlü LMO'de, padişah için yapı­
lan kutlamalarda aydınlatılan Pera konakları arasında
Mutasarrıf Emin Bey'in, Faik Paşa'nın, Hariciye Nazırı
Tevfik Paşa'nın, yine Hariciye Nezareti Genel Sekreteri
Nuri Bey'in, Galata'da ise Babıali'nin birinci tercümanla­
rından Davud Efendi'nin evlerinden söz edilmektedir.

19. yüzyılın sonunda, bölgede yapılan görkemli apart­


manlar arasında, içerdiği daire sayısının çokluğuyla bir
tür toplu konut niteliği taşıyan, Galata Yazıcı Sokağı'nda­
ki (bugünkü Serdar-ı Ekrem Cad.) Doğan Apartmanı özel
bir örnek niteliği taşımaktadır (Resim SJ). Daha önce de
değinildiği gibi, Doğan Apartmanı'nın bulunduğu yerde­
ki iki katlı, bahçeli Mehmet Paşa Konağı'na, 1864 yılın­
dan itibaren Prusya Elçiliği yerleşmiştir.1832ı Foto Sebah ta­
rafından Galata Kulesi'nden çekilen 1 869-70 tarihli bir
fotoğrafta söz konusu elçilik binasını görmek mümkün­
dür (Resim S4). Ahşap karkas konak, geleneksel Osmanlı
konutunun özelliklerini yansıtmakta ve birbiriyle bağ­
lantılı haremlik-selamlık bölümlerinden oluşmaktaydı.
Üst katta büyük sofalar ve çok sayıda oda yer almaktaydı.
Mutfaklar, çamaşırhaneler, ahırlar, bahçe içinde ayrı ya­
pılardı. '833ı

Önceleri Prusya Elçiliği'nin bu ahşap konağın yerine ya­


pılacak kagir bir yapıya yerleşmesi düşünülmüş, ancak,
K O N UTLAR 307

Elçi von Radowitz'in Ayaspaşa'da yeni bir arsa alarak, el­ (834) Aynı eser, s. 43.
çilik binasını 1 874-77 tarihleri arasında buraya yaptırma­ (835) Aynı eser, s. 48.
(836) C. Meyer-Schlichtmann
sıyla konak boşaltılmıştır (Resim SS). da, bu konuda bazı karşılaştırmalar
yapmaktadır. Aynı eser, s. 47.
1 870 Pera yangınından sonra, Alman Hükümeti'nin mül­
kiyetinde olması nedeniyle, bir süre Alman Çocuk Yuvası
olarak kullanılan yap1 ,<934> d a h a son ra yı kı l m ı ş, büyük ve
değerli arsası yüksek fiyatı nedeniyle uzun süre boş kal­
mıştır. Sonuç olarak arsa, II. Abdülhamit tarafından İm­
parator I. Wilhelm'e Tarabya'da hediye edilen alandaki
Alman yazlık konutunun yapımı sırasında, masraflarının
bir kısmının karşılığı olarak, yapımı üstlenen şirkete dev­
redilmiştir. 3250 m2'lik bu alan üzerine Doğan Apartma­
nı'nın yapımı 1892 yılına rastlar.

Örneğin 12 Ağustos 1 892 günlü LMO'de, Yazıcı Soka­


ğı'ndaki inşaatta geceli-gündüzlü çalışıldığı belirtilmek­
te, bu gürültülerin gece de devam etmesinden şiddetle ya­
kınılmaktadır. Büyüklüğüne karşın, 1 894-95 yılında ol­
dukça hızlı bir biçimde tamamlandığı belirtilen apartma­
nın<935> taban alanı 1405 m2'dir. Yapı, doğu-batı doğrultu­
sunda bir U biçimi alarak, arada doğu tarafından Boğaz'a
açılan 331 m2'lik bir iç avlu bırakır. Bu avludan, ayrı kapı­
larla, yapıyı oluşturan dört bloğa girilir. Yüzyıl sonunun
tüm teknolojik olanakları kullanılarak, özenli bir biçim­
de gerçekleştirilen binanın Yazıcı Sokağı'ndaki ana giriş
cephesi, geniş yüzeyini kaplayan yalın profilli pilastırları,
kat aralarını belirleyen kornişleri, özenli demir işçiliği
sergileyen Fransız balkonlu, söveleri ve kilit taşları vur­
gulanmış kapı-pencere düzeniyle, sokağın bu kesiminde
belirli bir ritm ve süreklilik sağlanmaktadır (Resim S6-
S7).
Resim 55 Doğan Apartmanı'nın
Cephelerdeyse, avluya ve oradan da Boğaz'a bakan, simet­ Serdar-ı Ekrem Caddesi cephesi.
rik bir biçimde düzenlenmiş balkonlar yer almaktadır.
Resim 56 Doğan Apartmanı (ayrın­
Altı kat ve kırk dokuz daireden oluşan apartmanda, hiz­ tı) .
metçi odalarının yer aldığı bir çatı katı ve arsası el verdi­
ği oranda bodrum yapılmıştır. Bu düzeniyle yapı, 19. yüz­ Resim 57 Alman Elçiliği.

yılın sonu Avrupa kentlerinde görülebilecek konutlarla Resim 58 Yazıcı Sokak, Helbig
büyük benzerlik göstermektedir.'836> Apartmanları.
314 B Ö L G E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

Binanın ilk sahibi, Belçikalı Jean Baptiste Helbig, kulla­ (837) Aynı eser, s. 48.
nım hakkına sahip olan ise kardeşi, Helbig ve Ortakları (838) "Nahit Bey" adının nere­
den geldiği konusundaki açıklama­
Bankası'nın Müdürü Albert Helbig'dir.'937> Yapımından lar için bkz. Aynı eser, s. 49-50.
sonra "Helbig Apartmanları" adıyla anılan bu yapı (Resim (839) Annuaire Oriental'in
58) 1 895-1900 yılları arasında "Nahid Bey" Apartmanları 1 889-90 ve 1895-1900 sayılarında
bu sokak ve apartmanda oturanları
(Plan 4) ve "Cite Yazıcı" adlarını almıştır.'838> Yapıldığı yıl­ veren listelerde dükkan sayısı az­
larda bir yandan Galata Kulesi'ne, diğer yandan da Yeni­ dır ve burası çoğu memur, ya da
yol (Şahkulu Bostanı Sokak) aracılığıyla Pera Caddesi'ne tüccar olan Rum ve Musevi ailele­
rin oturduğu bir kesim olarak görü l ­
açılan Yazıcı Sokak, o dönemde bölgenin seçkin konut mektedir. Aynı eser, s. 50. 1 8 8 1 yılı­
alanlarından biriydi.c•39ı na ait Annuaire de Commerce'deki
döküme göre de, burada daha çok
M usevi, Rum tüccarlarla, avukat,
Galata'da, benzer özellikler taşıyan diğer bir görkemli doktor, mühendis, mimar gibi mes­
apartman da yine aynı yıla tarihlenen ve Tımarcı Soka­ lek sahipleri ve bir-iki memurun
ğı'nın bir kenarı boyunca uzanan ve bir taraftan da Galip oturduğu anlaşılmaktadır. J . Dele­
on, a.g.e., s. 77.78.
Dede Caddesi'ne açılan Barnathan Apartmanı'dır (Resim (840) C. Meyer-Schlichtmann,
59). Galip Dede Caddesi'yle Tımarcı Sokağı'nın köşesinde, a.g.e., s. 47, 48 ve Resim 24.
cadde yönünde kırılarak giden etkileyici bir perspektifle
başlayan apartman, dönemin cephe düzeni ve bezemese!
özelliklerini taşımaktadır. Yer yer gözlenen Fransız bal­
konları ve yüksek bir duvar niteliği taşıyarak uzanan sokak
cephesi, Doğan Apartmanıyla aynı etkiyi yaratmaktadır.

Foto Sebah ve Joaillier'nin 1892-93 yıllarında Galata Ku­


lesi'nden çektikleri panoramada, söz konusu aparmanın
Galip Dede Caddesi tarafındaki kısmının tamamlanmış
olduğu, buna karşılık diğer bölümünde inşaatın sürdüğü
görülmektedir.cs•oı Nitekim halen "Halil ve Hamit Apart­
manı" adıyla anılan bu bloğun bezemeli, demir giriş kapı­
sının üstünde bir yanda Musevi tarihi olarak "5652", diğer
yanda ise, onun karşılığı olarak "1892" tarihi okunmakta­
dır. Sokak boyunca uzanan cephe üzerinde yer alan, diğer
bloğa giriş sağlayan ve aynı biçimsel özellikleri içeren
ikinci kapıda ise "5654"- " 1893" tarihi yazılmıştır. Bu blo­
ğun cephesi de bir öncekinin eşidir ve bu şekilde dört kat
boyunca yükselen etkili bir görünüm sağlanmaktadır
(Resim 60 -61).

Yapının üçüncü bloğu da, Şahkulu Çıkmazı yönünde


dönmekte ve burada son bulmaktadır. Apartmanın Tı­
marcı Sokağı'ndaki cephesinden bir girişle dar bir arka
K O N UTLAR 315

avluya ulaşılmaktadır. Sokağın bir kenarını bütünüyle


kaplayan yapı, bu büyüklüğü ve genel görünümüyle, Do­
ğan Apartmanı'nın etkisini taşıyorsa da, Doğan Apartma­
nı sokak boyu uzanan bölüme dik olarak saplanan iki ka­
nadı ve ortada bir ucu Marmara'ya açılan iç avlusuyla, da­
ha özel bir tasarım ürünüdür (Çizim 3), (Plan S).

M İ M A R L A R VE y A P I İ Ş L E R İ

1 850-1900 yılları arasında Galata ve Pera'daki yapım fa­


aliyetlerinde yabancı, Levanten ya da diğer gayri müslim
gruplardan mimarlar büyük etkinlik göstermişlerdir.
Bunlardan bir kısmı konut, pasaj vb. yapıların yanı sıra,
görkemli ve önemli diğer yapı tiplerinin de tasarımcıları
olarak daha tanınmış isimlerdir.

Örneğin İsviçreli mimar Gaspare Fossati Rus ve Hollanda


Elçiliği'nin ; Mimar Smith Naum Tiyatrosu ve Taşkış­
la'nın ; Alexandre Vallaury ise Voyvoda Caddesi üzerinde­
ki Osmanlı Bankası ve Tütün Reji Binası, Pera Palas'ın
karşısındaki Union Française, VI. Daire'nin yanındaki De­
gucis Evi, Pera Palas gibi yapıların ; Mimar Barborini VI.
Daire-i Belediye Binası'nın (Resim 62) ; Mimar Kampana­
ki Belçika Elçiliği ve Aya Triada Rum Kilisesi'nin ; Mi­
mar G. Semprini Ste. Marie Kilisesi'nin ; mimar G. Leoni
Amerikan Elçiliği olarak kullanılan İ. Corpi'nin evinin
mimarları olarak, isimlerini daha fazla duyurmuşlardır.

Bu grup arasında, daha önce de adından sık sık söz edilen


İsviçreli mimar Leon Parvillee'yi de saymak gerekir. Elçi­
lik mimarlarından bazıları ayrıca bölgenini çeşitli binala­
rına imzalarını atmışlardır. Örneğin İngiliz Elçiliği'nin
mimarı Percey Adams, Galata'daki İngiliz Bahriye Hasta­
nesi'nin projelerini yapmıştır. Pera'da oturan saray mi­
marı S. Balyan'ın da, bilindiği gibi bu dönem için ayrı bir
Plan 4 Huber Haritası'nda "Nahid
yeri vardır. Bey Han" adıyla geçen Doğan
Apartmanı.
Yapıların dış ve iç özelliklerine verilen önem, gazetelerin
Resim 59 Barnathan Apartmanları.
haber ve ilanlarına da yansımaktadır. Örneğin 29 Ocak
1851 günlü J"Cda, Taksim dolaylarında bir kartonpiyer Resim 60 Barnathan Apartmanları .
320 B Ö LG E N İ N Ö N E M L İ YA P I LA R I

atölyesi kurulduğu, mimarların buraya istedikleri çizim­


leri vererek, kısa süre içinde yapılacak örnekleri inşaatla­
rında kullanabilecekleri belirtilmektedir. Yapıların iç de­
korasyonunda kartonpiyer kullanımı, 19. yüzyılın ikinci
yarısında yaygınlaşmıştır. 19 Ağustos 1854 günlü JCda,
bu yeni çıkan dekorasyon türünün önemli inşaatlarda çok
tutulduğu, kolay uygulanır ve düşük fiyatlı olmasının da
mimarlar ve mal sahiplerinin tercihinde etkin olduğu ya­
zılmaktadır. Aynı haberde, Paris'ten gelen Leon Parvil­
lee'nin konuyla ilgili uzmanlığı vurgulanmakta ve yaptl­
ğı uygulamalardan söz edilerek, ilgilenenler için atölyesi­
nin Dörtyol'da olduğu belirtilmektedir.

Pera ve Galata bölgesinde yeni ve özenli yapılaşmanın yo­


ğunluğu bu ilanlarla bütünleşmektedir. 12 Mart 1855 gün­
lü JCda, tüccar Nicolas Brunetti'nin Ste.Trinite'nin kar­
şısındaki yerinde, ev ve bahçe dekorasyonlarında mermer
ve alabastır kullanımı için sipariş aldığı duyurulmaktadır.

22 Aralık 1858'de yine aynı gazetede, İngiliz Elçiliği kar­


şısındaki Orsini ve Media Mimarlık Bürosu'nun ilanı çık­
maktadır. 16 Mart 1859'da, mimar, müteahhit ve malsa­
hiplerine Pera, Kalyoncu Kulluğu'ndaki inşaat malzeme­
si deposu, 11 Temmuz 1864'te de, Fransa'dan getirtilen in­
şaat malzemelerinin Kemeraltı Caddesi'ndeki satış yeri
duyurulmaktadır.

L T'nin 4 Temmuz 1870 günlü sayısında P. Puverel ve O. Le


Fe adlı mimarların, Rus Elçiliği karşısında Timoni Soka­
ğı'ndaki bürolarında her türlü mimarlık, mühendislik ve
onarım işlerinin yapıldığı belirtilmektedir. Bu tarihlerde
kagir yapılaşmaya verilen önem giderek artmaktadır. Ay­
nı gazetenin 23 Eylül 1870 günlü sayısı, büyük Pera yangı­ Resim 6 1 Kuleden Barnathan
nının ardından Amerika, İngiltere, Fransa ve Alman­ Apartmanları .
ya'da uygulanan yapım tekniğiyle, yangına karşı güvenli
Çizim 1 Barnathan Apartmanları
inşaat yapan mimar-mühendis Bargigli ve Girard'ın Ste. cephesi.
Marie'nin karşısındaki bürolarını duyurmaktadır. Aynı
bağlamda, "Constantinople Ulusal Tuğla Fabrikası"nın ve Plan 5 Barnathan Apartmanları
planı.
Galata Perşembe Pazarı'ndaki bürolarının 2 Mart 1871
günlü LT'de ilanı yer almaktadır. Plan 62 VI. Daire-i Belediye Binası.
---....
·---·.... -·
YA N G I N L A R. V E D E G İ Ş İ M S Ü R E C İ

Galata ve Pera, 1850-1900 yılları arasında gerek kentsel, (841) S. Dulıani, a.g.e., s . ' 62.

gerekse de yapısal ölçekte önemli değişimler geçirmiştir.


Bölgenin söz konusu fiziksel değişimi, herşeyden önce bu
süre içinde sık sık çıkan yangınlarla boşalan alanlardan ve
bu alanlara yeni düzen ve imar kurallarına uygun yapılaş­
maların getirilmesinden kaynaklanmaktadır.

Tarihi çok daha eskiye giden Galata, başından beri taşıdı­


ğı Akdeniz liman kenti fiziksel özelliklerini bu dönemde
de korumayı sürdürmüştür. Galata Kulesi ve bazıları yok
olmakla birlikte anıtsal yapılarından bir bölümü dek
uluşmıştır. Palazzo del Comune'nin cephe düzeninden
bazı izleri bile, bugün yerindeki yapıda gözleyebilmek
mümkündür. Pera'da ise, bölgenin gelişiminde en etkin
rolü oynayan Fransız, İtalyan, Rus, Hollanda, İsveç, İngil­
tere elçilikleri, bugün de ilk kuruldukları yerlerdedir.

Yangınlarla tahrip olup, yeniden onarılmakta birlikte,


genellikle dinsel yapılar da yıkılan St. Antoine de Pado­
ue'nun biraz ötesine 20. yüzyılın başında yapılan bugün­
kü St. Antoine, 1870 yangınında ortadan kalkan St. J ean
Chrysostome Kilisesi cs• ı ı gibi örnekler dışında, yapıldıkları
yerlerde bugüne dek kalabilmişlerdir. Buna karşın yol do­
kusu ve yapısal özellikler, 19. yüzyıl içinde gerek sözü edi­
len yangınlar, gerekse de Vl. Daire'nin daha önce ayrıntı­
larıyla açıklanan imar faaliyetleri çevçevesinde değişime
uğramıştır.

19. yüzyılın ikinci yarısına gelene dek önemli yangınlara


sahne olan Galata ve Pera'da, daha önceleri ahşap olan do­
ku, bu yangınlarla ortadan kalktıkça, zaman içinde kagir­
leşme gerçekleşebilmiştir. Kagirleşme süreci, böylesine
sık karşılaşılan yangın felaketlerine ve zorlayıcı hüküm-
lere rağmen oldukça yavaştır (Resim 63). A.Ubicini 1850'li Resim 63 Pera'da yangın .
330 YA N G I N LA R , D E G İ Ş İ M V E B U G Ü N K Ü D U R U M

yılların başında Pera'yı anlatırken, "Burada yangınlar bir (842) Daha önce de sözü edil­
anda herreyi silip süpürüyor. Pera sakinleri, Boğaz'a bir diği gibi, elçilik binalarının da bir
kısmının ilk yapılarının ahşap oldu­
haftalığına gidip geri döndüklerinde evlerini bulamayabi­ ğu bilinmektedir.
lirler' diye yazmakta, dinsel yapılar, elçilik sarayları '842> ve (843) A. Ubicini, a.g.e., s. 440,
bazı varlıklı kişilerin evleri dışında, hemen her şeyin ah­ 441 .
(844) Bu konuda b i r örnek için
şap olduğunu belirtmektedir.'843' bkz. JC , 1 ve 6 Temmuz 1 848 ve 19
Ağustos 1848.
Gazetelerin en önemli haberleri arasında hep yangınlar (845) Aynı yılın ağustosunda,
gecenin ikisinde Tophane'de çıkan
ön plandadır. Ayrıca zaman zaman bu felakete karşı ah­ bir yangın da çok sert esen kuzey
şap yapı yapma geleneğinden uzaklaşmak gerekliliği rüzgarıyla bütünleşerek, dört bü­
konusunda, uzun yazı ve yorumlar yayınlanmakta­ yük konağın tamamen yok olması­
na neden olmuş ve Galata'ya yayı­
dır.<•44> larak, daha büyük bir felakete dö­
n ü şmesi zor önlen miştir. J C , 4
Örneğin 1848, Pera'nın yangınlı yıllarından biridir. 19 Ey­ Ağustos 1851.
(B46) JC , 9 Ağustos 1852.
lül 1848'de yangınlar ve ardından girişilen yeniden ya­
pımlar nedeniyle, Pera'da ulaşımı!l çok sayıda noktada tı­
kandığı belirtilmektedir. Söz konusu yangınlar özellikle
akşam saatlerinde, ya da geceleri çıkmakta ve söndürme
çalışmalarının başlamasına kadar, oldukça büyük kayıp­
lara neden olmaktadır. Söndürmenin gecikmesinde, tu­
lumbacıların söz konusu yangın yerine ulaşmasındaki ya­
vaşlıkla, bölgedeki susuzluğun etkisi gözlenmektedir (Re­
sim 64). Örneğin 19 Nisan günü Peralı ünlü tüccar A.
Crespin'in, Fransız Sarayı'nın karşısındaki çıkmazda bu­
lunan evi, 1851 yılının akşamın dokuzunda başlayan yan­
gınla iki saat içinde tamamen kül olmuştur.<••5>

4 Ağustos 1852 günlü ye da, Mevlevihane çevresinde çı­


kan bir yangının, sert rüzgarın da yardımıyla dörtbuçuk
saat içinde Kulekapısı ile Mevlevihane arasındaki alanı
ortadan kaldırdığı, ayrıca Mevlevihane'yi de büyük ölçü­
de etkilediği yazılmaktadır. Olayla bir cami ile karakolun
yanı sıra, yüz elli dükkanın tamamen yandığı bildiril­
mektedir. Bu felaketi izleyen padişahın, söz konusu yan­
gınla büyük kayıplara uğrayan ailelere önemli miktarda
para yardımında bulunduğu belirtilmektedir.<•••>

Hemen her yangından sonra da, padişahın bu tür olayla­


ra karşı duyarlılığı vurgulanmaktadır. Örneğin 1848 Ha­
ziran'ındaki yangının ardından padişah, Müslümanların
YA N G I N LA R VE D E G İ Ş İ M S Ü R E C İ 331

gayri müslimlere e v kiralaması konusundaki engeli kal­ (847) JC, 26 Haziran 1848.
dırarak, tam bir eşitlik ve kardeşlik anlayışıyla yangın (848) JC, 14 Temmuz 1856.
(849) JC, 5 Ş ubat 1 857 ve il
sonrası konut sorunuyla karşılaşan çeşitli cemaatten in­ Mayıs 1857.
sanların, Müslüman evlerine yerleşmelerine olanak sağ­
lamıştır.<••n

1852 sonbaharında gece üç sularında Galata Kemeral­


tı'nda çıkan yangın, dar sokaklar ve yoğun doku nedeniy­
le ulaşılması zor bir yerde olmasına bağlı olarak, ancak al­
tı saat sonra söndürülebilmiştir. 29 Ekim 1852 günlü ye
da, bu uzun süre içinde dört yüz elli ev ve yüz yirmi dük­
kanla tavernanın yandığı, söz konusu alandaki ispirto de­
polarının da büyük patlamalara yol açtığı belirtilmekte­
dir. Bu olaya bağlı olarak, ahşap evlerin aralarındaki tuğ­
la yangın duvarlarının ne kadar etkili olduğunun bir kez
daha anlaşıldığı vurgulanmakta, Ermeni Katolik Kilise­
si'nin yanındaki bu türden iki duvar sayesinde yangının,
küçük dar sokaklar ve üst üste yoğun bir konut dokusu
sergileyen Yüksek Kaldırım tarafına sıçramasının önlen­
diği eklenmektedir.

12 Temmuz 1856 tarihinde Glavany Sokağı'nda çıkan


yangında, yine sokağın darlığı nedeniyle yangın söndür­
me çalışmalarında zorlanıldığı, iki yandaki ahşap evlerin
kısa sürede yandığı, kagir yapıların ise iki-üç tanesi dışın­
da alevlerden etkilenmediği yazılmaktadır. Ayrıca söz
konusu yangının, sokak sakinlerinden çoğunun yazlıkta
oldukları bir sırada çıkması nedeniyle, kapalı olan bu ev­
lerden herhangi bir eşya kurtarılmasına olanak vermedi­
ği belirtilmektedir.<•••> Yine 1856 yılının 12 Kasım'ında ge­
ce on bir sularında çıkan bir yangında, Kalyoncu Kullu­
ğu'nda çoğu ahşap olan yüzlerce evin yandığı duyurul­
maktadır. 24 Kasım 1856 günlü :fCda, bu yangının ardın­
dan, tamamen yokolan mahallenin yeniden ayağa kaldı­
rılması için bir teknik komisyon oluşturulduğu yazıl­
maktadır.

Yine yangınların zaman zaman etkin olduğu 1857 yılın­


da,<949> hükümetin bir yıl önce Kalyoncu Kulluğu'nda bir
mahalleyi yok eden yangından sonra boşalan alanları, çi- Resim 64 Galata'da tulumbacılar.
334 YAN G I N LA R , D E G İ Ş İ M V E B U G Ü N K Ü D U R U M

zilen plan uyarınca birkaç gün içinde yeniden imara aça­ (850) JC , 3 Ocak 1860 ve 7
cağı, 25 Temmuz günlü YCda duyurulmaktadır. 5 Mayıs Haziran 1860 Temeraltı yangınla­
rında olduğu gibi.
1858'de gece yarısı çıkan bir yangın, Galata'da deniz kıyı­ (851) Bu yangınla ilgili resmi
sındaki mahallede büyük tahribat yapmış, yaklaşık yüz sayı Ceride-i Havadis'den naklen
kadar yapının ve kıyıdaki çok sayıda kayığın yanmasına verilmektedir. JC , 21 Haziran 1860.
(852) JC , 10 Ocak 1865.
neden olmuştur. 26 Ocak 1859'da Sakızağacı'nda bir Ru­
mun evinde çıkan yangınla on altı ev ortadan kalkmıştır.
Haberlerden özellikle Kemeraltı çevresinde bulunan yo­
ğun ahşap dokunun sık sık yangınlar nedeniyle tahrip ol­
duğu ve bir yangında beş-on evin birden ortadan kalktığı
gözlenmektedir.<850> 10 Haziran 1860'da İstanbul tarafın­
dan çıkan ve yirmi yıldan beri İstanbul'un en büyük
yangını olarak belirtilen yangında, dört yüzün üstünde
ev, dükkan ve diğer yapı türünün ortadan kalkması,<851>
hükümeti konuyla ilgili yeni önlemler almaya zorlamak­
tadır.

12 Eylül 1860 günlü YCda, yangın sonrasındaki karışıklı­


ğı önlemek için İstanbul' da her mahalleye yangın tulum­
bası koyulacağı ve gereğinde bunların komşu mahalle ta­
rafından da kullanılabileceği kararı duyurulmaktadır. 26
Kasım 1860'da yine ahşap ağırlıklı Yüksek Kaldırım' da çı­
kan yangında, on ev ve dükkanın yandığı bildirilmekte­
dir.

Yangınların artan bir hızla birbirini izlemesi, Avrupa si­


gorta şirketlerinin İstanbul'daki etkinliğini arttırmakta­
dır. Örneğin 6 Aralık 1864 günlü YCda, dünyanın en bü­
yük sigorta şir�eti olarak tanıtılan ve Londra ile Liverpo­
ol'da merkezi olan Royal Insurance Company, yangın ve
hayat sigortalarıyla bölge sakinlerinin hizmetinde oldu­
ğunu, ilgilenenlerin Galata Peştemalcı Sokak'taki Ed­
ward Bonfiel'in bürosuna başvurmalarını duyurmakta­
dır. Çıkan yangınlarda, bölgenin ileri gelenleri felakete
uğrayanlara maddi, manevi her türlü yardımı sağlamaya
çalışmaktadırlar. Örneğin 1865 yılı ocak ayında İngiliz El­
çiliği'nin yakınında çıkan yangında, Sefire Lady Bul­
wer'in, yangına uğrayan evlerin mobilyalarının elçilikte
çalışanlar tarafından kurtarılması ve bahçeye yığılması
konusunda emir verdiği yazılmaktadır. cssıı
YA N G I N LA R VE D E G İ Ş İ M S Ü R E C İ 335

Hemen her y ı l gözlenen Kemeraltı yangınlarından biri, (853) JC, 21, 22, 23 Ş u bat ve 4
1865 Şubat'ında St. Benoit'nın ahşap ek yapılarında çıkar Nisan 1865.
(854) JC, 2 Ocak 1 8 6 6.
ve mahallenin büyük bir kısmını ortadan kaldırır. Yüz­ (855) Böyle bir örnek için bkz.
yüzelli can kaybı ve yedi-sekiz dükkanla, kırkbeş-elli evin LT, 10 Temmuz 1866.
yok olduğu bu yangından sonra, Osmanlı Bankası'nın (856) Vak'a Hüvis Ahmet Lütfi
Efendi Tarihi, cilt: X l l , İ stan bul,
tüm yangınzedelere 500 Franklık yardımda bulunduğu 1989, s. 94, 95.
belirtilmektedir .cmı

1866 yılında gazetelerde çok sayıda sigorta şirketi ilanına


rastlanmaktadır. Bunlar arasında adı en fazla geçenler­
den biri "Sun Fire Office"dir. 1710'dan beri hizmet verdi­
ği vurgulanan bu İngiliz Şirketi'nin Galata, Pera ve tarihi
yarımadada acentaları bulunmaktadır.css•ı 11 Ocak 1866
günlü J"C'da, M. Georgiadi'nin Büyükada'da yanan evinin
sigorta parasının en kısa zamanda ödeyen Sun Fire Offi­
ce'e övgüleri yayınlanmaktadır. Aynı tarihlerde sık sık
yangına karşı önlem olarak, yangın söndürme aracı ilan­
ları da çıkmaktadır.<855>

1870 yılında Pera, en büyük yangın felaketlerinden birine


uğramıştır. Haziran başındaki bu yangına dek, 10 Ma­
yıs'ta doksan evi yakan Galata Maltalılar Sokağı yangını
ve 28 Mayıs'ta Kemeraltı'nda St. Benoit ile Ermeni Kilise­
si arasındaki dar sokaklar ve yoğun ahşap dokudan oluşan
mahallede çıkan yangının ardından, 5 Haziran 1870 tari­
hinde Taksim dolaylarında Feridiye Sokağı'nda çıkan
yangın, havanın da rüzgarlı olması nedeniyle, birkaç kol­
dan ilerleyerek, pek çok ahşap ve kagir evi ortadan kaldır­
mıştır. Ahmed Lütfi Efendi on üç saat sürdüğünü belirt­
tiği yangın için : " . . . Pekçok kagir, ahşap ebniyye ve emakini
büyut ve mesakin, sefarethane/er, gazinolar, oteller, tiyatro­
haneler süzan ve nüfus-u kesire mahv ü perişan olmuştur'
diye yazmaktadır.'856>

Her konuda bölgenin duygularını yansıtan L'I' gazetesi


ise, 8 Haziran 1870 günkü sayısında ilk sayfayı siyah çer­
çeve içinde basmakta ve 5 Haziran Pazar günü öğleden
sonra saat iki sularında çıkan yangının Galatasaray'a ka­
dar olan kesimi "Vezüv yanardağı gibi" alevlendirdiğini
yazmaktadır. Bölgedeki görkemli taş yapıların bile bu
336 YA N G I N LA R , D E G İ Ş İ M V E B U G Ü N K Ü D U R U M

korkunç felaketten kurtulamadıklarını, yeni yapılan bü- (857) LT, ıo Haziran 1870'de,
yük binaların, N aum Tiyatrosu'nun, Cafe du Luxembo- evsiz kalanlara büyük yardı m lar
geldiği yazılmaktadır.
urg'un, Bon Marche Mağazaları'nın, Galatasaray Karako­ (858) LT, 9 Haziran 1870; Ay­
lu'nun yangının önüne çıkan herşeyin kül olduğunu be­ n ı haberde, yangınla ortadan kal­
li'r tmektedir. Gazetenin bu haberinde dört bin yapının kan dükkanlar arasında Grombach,
Demilleville, Chavin Mağazaları'nın
ortadan kalktığı ve çok sayıda ölü olduğu yazılmaktadır. da olduğu yazılmaktadır. E n son
Ay rıca, Osmanlı Bankası ve diğer resmi kuruluşlarda duvar kalıntılarının yıkılıp, ortalığın
yangınzedeler için yardım parası toplandığı duyurulmak- tamamen temizlen mesiyle ilgili ke­
sin haber, ancak yangından 6 ay
tadır. c957ı sonra, 4 Ocak 1871 tarihli LT'de çık-
maktadır.
VI. Daire 10 Haziran 1870 günü, yanmış olan evlerin ka­ (859) LT, 4 Kasım 1870.

lan tüm duvarlarını yıktırmakta olduğunu ve bu nedenle


yangın alanında dolaşmanın kesinlikle yasaklandığını
duyurmaktadır.'858ı 13 Haziran 1870'de LT, yangının elli
hektarlık alanı yok ettiğini, 24 Haziran 1 870'de, i se ayn ı
gazete, 7 Haziran tarihli L a Liberte gazetesi'nden naklen
yangının 8.000-10.000 kadar yapıyı ortadan kaldırdığını,
680 ölü ve 300 milyon kadar taşın ı r ve taşınmaz mülk za­
rarına neden olduğunu yazmaktadır. Felaketin böylesine
büyük olmasının nedenleri ise yolların darlığı, ahşap ya­
pı yoğunluğu, susuzluk, meydan ya da geniş alan eksikli­
ği, yangın söndürme ekibinin kötü organizasyonu vb. ola­
rak sıralanmaktadır.

Bu büyük yangın, 1870'den itibaren Pera'nın Taksim-Ga­


latasaray kesiminde önemli fiziksel değişimlere hazır, ge­
niş boş alanlar yaratmıştır. 30 Haziran 1870 günlü LT, İs­
tanbul Valiliği'nin yeni kent düzeni için bir yarışma açtı­
ğını, adayların çalışmalarını bir aylık süre içinde tamam­
layarak sunmaları gerektiğini duyurmaktadır. Bütün
amaçlanan, Pera'daki bu alanların 1865 yangınından beri
bir türlü imar edilemeyen İstanbul tarafının yangın yer­
lerine benzememesidir. 7 Temmuz 1870 tarihinde LT, bir
başyazıyla bunu vurgulamakta ve herşeyin alınacak ilk
kararların tutarlılığına ve uygulanabilirliğine bağlı ola­
cağını belirtmektedir. 1870 sonbaharında, yaklaşmakta
olan kış sezonunda evleri yanan Peralıların, kentte kiralık
yer bulma sıkıntısı çektikleri ve bu nedenle de, büyük bir
çoğunluğun bu dönemi yazlıkta geçirecekleri bildiril­
mektedir.t959>
YAN G I N LA R VE D E G İ Ş İ M S Ü R E C İ 337

Belediye yangın yerinde kış dönemi için barakalar yapıl­ (860) LT, 8 Kasım 1870.
masına izin vermekte ve haberlerden kısa süre içinde bu (861) LT, 22 Kasım 1 8 70.
(862) LT, 21 Mart 1871.
küçük yapıların alanı doldurduğu, aralarında tütün, seb­
ze-meyva kahve vb. satan dükkancıklar da açıldığı anla­
şılmaktadır. Böylece birkaç aydır hüzünlü bir çöl niteliği
taşıyan ve ürkütücü bir sessizlik içinde bulunan bölgenin
biraz hareketlendiği gözlenmektedir.<ıwıı Ancak zaman za­
man hızlı bir biçimde ve derme-çatma yapılan bu ahşap
yapıların da, gerek kendi strüktürel sorunları, gerekse de
içlerine yerleşen insanlar nedeniyle tehlikeli bir durum
yarattığı da yazılmaktadır.<86ı>

10 Aralık 1870'de L'I', yangın yerlerinin eski düzenlerine


getirileceği konusunda bir haber yayınlamakta, bu çalış­
malar sırasında ayrıca Tarlabaşı aksının bir kısmının düz­
leştirileceğini de belirtmektedir.

1871 Martına gelindiğinde, kısa zaman içinde 5 Haziran


yangını sonucu yerle bir olan alanların yeniden yapım
planının ilan edileceği, bu amaçla geliştirilen çeşitli pro­
jeler bir yana bırakılarak, eski sistemin kabul edildiği, an­
cak önemli bir değişiklik olarak yollar için belirli bir ge­
nişlik saptandığı duyurulmaktadır. Bu durumda bazı mal
sahiplerinin, yola gidecek alanlarından dolayı mağdur ol­
mamaları için her türlü önlemin alınacağı belirtilmekte­
dir.<862> Her ne kadar eski düzen aynen tekrarlanmaktaysa
da, bilindiği gibi 1870 sonrası belirlenen yeni yol genişlik­
leri ve yeni nizamnameler uyarınca yapılacak yapılar, Pe­
ra'ya farklı bir görünüm getireceklerdir.

1871'de, yine herşeye rağmen yangınlar sürmekte ve özel­


likle Kemeraltı bu konuda adına en çok rastlanan mahal­
le olmaktadır. Örneğin 9 Haziran 1871 günlü L'J'de, bura­
daki yangında daha çok fakir halkın oturduğu ve arala- '
rında bir-iki kagir yapının da bulunduğu kırk kadar ah­
şap evin yandığı duyurulmaktadır.

Baharın gelişiyle birlikte, Pera'nın yeniden düzenlenme­


sine hızlı bir biçimde girişilmektedir. 4 Mayıs 1871'de, ni­
hayet on bir aylık bekleme sonunda bölgede yeniden ya-
338 YA N G I N LA R , D E G İ Ş İ M V E B U G Ü N K Ü D U R U M

pım izninin çıktığı yazılmakta, ancak bunca zamandır (863) LT, 1 0 Mayıs 1871.
beklenen planın isteneni sağlamadığı belirtilmektedir. (864) LT, i l Temmuz 1871.
(865) LT, 17 Ocak 1 872.
Sadece yolların genişletilmesi ve bazı alanların düzleşti­ (866) LT, 23 Şubat 1 872.
rilmesi dışında bir yenilik getirilmemesi ve Avrupa kent­ (867) LT, 28 Ekim 1872.
lerinden örnek alınarak dönemin gereksinmelerine uy­
gun bir düzen yaratılamaması eleştirilmektedir. Gazete­
l er ba şy a zı l a rıyl a , yangın sonrası yeni düzenlemeler için
bazı öneriler geliştirerek, yönetime ve diğer ilgililere du­
yurmak çabasındadırlar.<863ı

Pera sakinleri VI. Daire'nin, yangın yerlerinin yeniden


yapımıyla ilgili planları ilan etmemiş olmasından yakın­
makta, mal sahiplerinin arsalarıyla ilgili plan hükümle­
rini, yeni planda kendilerine kalan ya da ayrılan alanları
önceden bilmeleri gerektiğini belirtmektedirler.<86•ı

1872'ye gelindiğinde gazetelerde, bir yabancı şirketin Pe­


ra'daki yangın yerlerinde arsa satın alma girişiminde ol­
duğu ve bu kesimde yeniden yapımlara başlayacağı duyu­
rulmaktadır.<86sı 1872 kışında, hala el atılmamış olan İngi­
liz Elçiliği çevresindeki yangın yerlerinin çamurlu ve ba­
kımsız durumu eleştirilmektedir.<866ı

1872 sonbaharında ise Tekke Mahallesi'ndeki Teutonia'da


çıkan yangın, çevresindeki hemen tümü ahşap olan evle­
re sıçradamadan, Mevlevihane dervişlerinin de katkısıyla
söndürülmüş, ancak bir hafta önce yenilenen lokalin ki­
taplığı ve mobilyalar büyük tahribata uğramıştır.<861ı 1873
Ocağında nihayet, Taksim'e yakın iki sokağın -İmam ve
Bekar Sokak- yenilendiği duyurulmaktadır. 29 Ocak 1873
günlü L'.T'de, özellikle Bekar Sokağı'nın, iki yanını çevre­
leyen görkemli kagir yapılarla etkileyici bir görünüm
sunduğu ve bu bölgenin en güzel sokaklarından biri oldu­
ğu belirtilmektedir.

1870 yangını sonrası, Pera'da arsaya dönüşen alanlarda


büyük fiyat artışları olmuştur. Özellikle Taksim-Galata­
saray arasındaki, konumları nedeniyle son derece elverişli
arsalar bulunabilmektedir. Giderek önemi artan bölgede,
özellikle burada oturmayı isteyen yabancıların en tercih
YA N G I N LA R VE D E G İ Ş İ M S Ü R E C İ 339

ettikleri alan yine bu aks olmaktadır.(86sı Böylece Pera Cad- (868) A. Ubicini, a.g.e., s. 442.
desi üzerindeki boşalmış arsalar, öncelikle varlıklı Pera (869) E. de Amicis, a.g.e., s.
322.
sakinlerince satın alınmakta ve buralara yapılan yeni bi­
nalarla cadde, görünümünü değiştirmektedir. Örneğin 6
Mayıs 1873 günlü LT, sık sık sözü edilen dönemin ünlü
bankeri Hristaki Zografos'un Naum Tiyatrosu'nun ya­
nındaki, Mikhail Abdulaciyan'a ait olan arsayı on bin li­
raya satın aldığını, oysa yangından önce Mikhail Efen­
di'nin arsayı üzerindeki güzel kagir eviyle birlikte altı bin
liraya satmak için uzun süre çabaladığını yazmaktadır.

Pera yöresi yeniden yapılıp, yangın öncesi görünümün­


den farklı binalarla dolmaya başlarken, bir taraftan da
yangınlar yine sürmekte ve bölgenin bazı kesimlerinde
önemli tahribatlar yapmaktadır.

Örneğin 29 Mayıs 1873'te Tekke Mahallesi'nde çıkan yan­


gında, en azından yüz evin ortadan kalktığı görülmekte­
dir. Aynı yılın 15 Eylül'ünde, Pera Caddesi üzerinde Fran­
sız Tiyatrosu'nun karşısında çıkan yangın, bölgenin
önemli yapılarını yok etmiştir. Bu yangında, Demilleville
Mağazası ile Cafe Concordia arasındaki alan büyük tahri­
bata uğramış ve yangın ancak adeta bir kül yığınına dö­
nüşen bu kafede söndürülebilmiştir. Bu olayda yangın
söndürme ekibinin iyi organizasyonu ve gerektiği kadar
su bulunması övülmekte, bu sayede yangının daha büyü­
meden söndürülebildiği belirtilmektedir.

1874 yılında Pera'yı anlatan E. de Amicis, bölge yeniden


kagirleşirken, ana cadde üzerindeki birkaç görkemli ör­
nek dışında, diğer yeni kagir yapıların niteliksizliğine de­
ğinmekte, . . . vaka Beyoğlu evlerinin hemen hepsi şimdi kfı­
"

girdir. Ama çoğu cahil ve tecrübesiz mimarlar tarafından


kötü yapılmış, hükümet tarafından gözetilmemiş ve ekseriya
önüne gelen tarafından inşa edilmiş olduğundan birçoğu ta ­
mama ermeden yıkılıyor, yıkılmayanlar ise ateşe hiçbir şe­
kilde dayanamaz" diye yazmaktadır.(869l

Galata yöresi, Kemeraltı ve Tophane bölgelerindeki yan­


gınlar her zamanki gibi sıktır. Örneğin 16 Temmuz 1874
340 YAN G I N LA R , D E G İ Ş İ M V E B U G Ü N K Ü D U R U M

günlü L'.T'de, Tophane'deki Kömürcü Sokağı'nda çıkan (870) LT, 17 Nisan 1880 ve 18
yangının, altı saat süreden sonra ancak söndürülebildiği, Şubat 1 8 8 1 . Bu nedenle Prusya El­
çiliği, Doğan Apartmanı'nın yeri n­
Galata Caddesi'nin iki yanında dizilen evlerin alev aldığı deki Mehmed Paşa Konağı'nı terk
ve tüm St. Benoit mahallesinin ortadan kalkma tehlike­ etmekte ısrarlı olmuştur. C. Meyer­
siyle karşılaştığı belirtilmektedir. Yangın sonunda üçyüz­ Schlichtmann, a.g.e., s. 4 1 .
(871) LT, 30 Mart 1 8 8 2 ; 27 Ni­
den fazla yapının yok olduğu, tramvay raylarının yer yer san ve 26 Temmuz 1886.
eridiği , iki ölü olduğu ve zararın, ancak otuz bini sigorta­ (872) Küçük Hendek Sokak'ta
dan alınmak üzere, dört yüz milyon lira civarında olduğu da hala ahşap evler olduğu 3 Ağus­
tos 1887 tarihli LT'de çıkan bir yan­
yazılmaktadır. gın haberinden anlaşılmaktadır.
(873) Yangınla ilgili daha ay­
Bu arada sürekli bir biçimde yangına karşı kagirleşme zo­ rıntılı bilgi için bkz. LT, 8 Aralık
1888.
runluluğunun getirilmesi çabalarının Y anı sıra, itfaiye
.
örgütünün de yenilenmesine çalışılmaktadır. 8 Mart 1876
günlü L'l, İstanbul'un yeni itfaiye düzeninden ve yaptık­
ları bir uygulamayla, Pera'daki büyük bir yangını nasıl
önlediklerinden söz etmektedir. Ancak bu haberin ardın­
dan, özellikle dar sokaklı alanlarda yangınların etkisinin
sürdüğü görülmektedir L '.T'nin 14 Şubat 1 877 günlü sayı­
sında, Kemeraltı'ndaki yangında ev ve dükkanlardan olu­
şan altmış kadar yapının yok olduğu yazılmaktadır.

Daha önce değinilen, Doğan Apartmanı'nın üzerinde bu­


lunduğu Galata· Kulesi'ni Pera Caddesi'ne bağlayan
önemli akslardan Yazıcı Sokak ve çevresinde de oldukça
sık yangın gözlenmektedir. C97oı

Galata yangınları 1880'li yıllar boyunca da devam etmek-


. tedir.<"71> Örneğin 20 Nisan 1887'de Büyük Hendek Soka­
ğı'nda çıkan yangın on iki eve, dört-beş dükkan ve hepsi
sigortalı olan üç büyük kagir yapıyı yok etmiştir. Yine bu
bölgedeki 4 Haziran 1887 tarihli yangında, ahşap evlerin
yoğun olduğu bir sokakta iki-üç evin yandığı öğrenil­
mektedir.'972> 13 Mart 1888 günlü L '.T'de, Şehsuvar Mahalle­
si'nde, Galata Kulesi'nin yakınında üç büyük ahşap evin
ve onbeş kadar dükkanın tamamen yandığı duyurulmak­
tadır. 6 Aralık 1888'de, Ste. Marie Kilisesi'nin arkasındaki
Postacılar Sokağı'nda çıkan yangında, çok sayıda ahşap
evin yandığı haberi 19. yüzyılın sonuna yaklaşıldığında,
bu kesimdeki sokaklarda hala ahşap evlerin varolduğunu
ortaya koymaktadır. csnı Kış ayları soba ve lambalar nede-
YA N G I N LA R VE D E G İ Ş İ M S Ü R E C İ 341

niyle, yangınların daha sıklaştığı dönemdir. 13 Aralık (874) LT, 28 Şubat 1 890.
1888'de, Pera Caddesi üzerinde Tekke yakınlarındaki yan­ (875) LT, 1 9 Mayıs 1890.
(876) LMO, 1 3 Şubat 1893.
gında dokuz dükkan ve mağazanın yandığı yazılmakta­ (877) Aynı sokakta 1 895'de çı-
dır. kan diğer bir yangın için bkz. LMO,
23· Nisan 1895.

1889 yılındaki yangınlarla ilgili istatistikten İstanbul ge­


nelindeki yetmiş yangından yirmi altısının Pera (on dört)
ve Galata'da (on iki) çıktığı öğrenilmektedir.'874ı

Yüzyıl sonuna dek, son on yılın haberlere yansıyan yan­


gınlarından bir-iki önemli örnek verilebilir : 1890 Ma­
yısında Galata Kulesi çevresinde çıkan yangında çoğu ah­
şap olan on yedi evin yandığı yazılmaktadır.'875ı 10 Haziran
1890 günlü LT, Tepebaşı Bahçesi'ndeki yazlık tiyatroda çı­
kan yangını duyurmakta, bir saat içinde herşeyin yok ol­
duğunu, bu arada aynı günün sabahı Tiflis'ten gelen
Fransız operet grubu Claudius'un tüm bagajlarının da
yandığını belirtmektedir. 6 Kasım 1891'de, Yazıcı Soka­
ğı'ndan St.Benoit'ya doğru inen, iki yanı ahşap evlerle
çevrili Hoca Ali Sokağı'nda çıkan yangında, sadece on ev
yandığı, tehlike daha fazla büyümeden yangının sistemli
bir biçimde söndürüldüğü belirtilmektedir. 8 Haziran
1892 günlü LMO, yine Galata'da kalafat yeri yakınlarında
çıkan yangının sert bir rüzgarla yayıldığını ve yirmi ah­
şap evle on kayığı ortadan kaldırdığını yazmaktadır. 1893
Şubat'ında ise, yine Hoca Ali Sokağı'ndaki bir yangının
büyük bir ahşap konağı yerle bir ettiği belirtilmektedir.'876>
1 1 Ağustos 1894'te, Yazıcı Sokağı'nda çıkan yangın da dört
'ahşap evi ortadan kaldırmaktadır.'8nı

Galata ve Pera'da, 19. yüzyılın ikinci yarısı için önem taşı­


yan deprem, 10 Temmuz 1894 tarihlidir. Öğle saatlerinde
olan ve yaklaşık yarım dakika süren depremde, Pera'daki
evlerin camları kırılmış, kornişlerinden taşlar düşmüştür.
11 Temmuz 1894 günlü LMO, Tepebaşı ve Taksim Bahçe­
leri'nin evlerinden kaçan insanlarla dolduğunu, tüm Pe­
ra'nın Feriköy ve Şişli'ye doğru adeta göç ettiğini yazmak­
ta, ilk sarsıntıdan sonra hiçbir dükkanın açılmadığını, ay­
rıca tüm kamu kuruluşları ve diğer kurumların da derhal
kapatıldığını yazmaktadır.
342 YA N G I N LA R , D E G İ Ş İ M V E B U G Ü N K Ü D U R U M

Haberlere göre deprem, Galata Perşembe Pazarı'nda iki (878) LMO , 2 Şubat 1895.
yapının yıkılmasına, bazı evlerin hasar görmesine neden (879) LMO, Teutonia'nın ki­
taplığından hiçbir şey kurtarılama­
olmuş, ancak köprüler bu sarsıntılardan herhangi bir za­ dığını yazmaktadır.
rara uğramamıştır. Pera'nın daha az etkilendiği, ana cad­ (880) Büyük Hendek So­
de, Tepebaşı aksı ve birkaç sokağın üzerindeki evlerin yer kak'taki yangın için bkz. LMO , 26
Kasım 1895; Kamondo Han'ın kar­
yer çatladığı, Fransız Elçiliği'nde de bir tavanın çöktüğü şısındaki Demir Han'daki yangı n
yazı l m a ktad ı r. Bu deprem i n ard ı n d an gazeteler, tı p k ı için bkz. LMO, 18 Aralık 1895.
1 870 yangınından sonra kagirleşme konusuna ağırlık ver­ (881) Bu konuda daha ayrıntılı
döküm için bkz. LMO, 1 9 Mart 1897.
dikleri gibi, bu kez de yapıların demir putrellerle t·akviye (882) Ayrıca yine aynı yıla ait
edilmesinin gerekliliğini vurgulayan yazılar yayınlamak­ yangın haberleri için bkz. LMO, 5
tadır lar. <818> Ağustos 1897; 6 Ağustos 1897; 1 7
Ağustos 1897; 1 Eylül 1 897; 28 Ara­
lık 1897.
7 Ağustos 1895'de Tekke Mahallesi'nde bugünkü Galip (883) LMO, 3 1 Ocak 1898.
Dede Caddesi'ne açılan Ester Çıkmazı'ndaki yangında on (884) Benzeri haberler için
bkz. LMO , 28 Mart 1898 ve 26 Ni­
iki ahşap, beş kagir ev yanmış, bunlarla birlikte Teuto­ san 1898.
nia'nın büyük bir kısmı hasara uğramıştır.<879> Galata çev­
resinde)ü yangınlar, 1895'te de sürmektedir.<880>

1 896 yılı yangınlarına ait istatistiklerde, bu yıl içinde elli­


yedi yangın olduğu ve bunlarda yüz yetmiş dokuz ahşap
ev ve kırk dokuz ahşap dükkana karşın, yirmi beş kagir ev
ve on bir kagir dükkanın yandığı belirtilmektedir.<88 1> Bu
sayılar genel olarak tüm İstanbul için verilmektedir. An­
cak görüldüğü gibi Galata ve Pera'nın, bu olaylardaki ye­
ri de azımsanmayacak bir durumdadır.

Galata yangınlarına 1897 haberlerinde de rastlanmakta­


dır. Örneğin 13 Mart 1897 tarihli LMO'de, Mumhane'deki
Transylvania Restoran'da çıkan yangının, çoğu ahşap
olan çevredeki ev ve dükkanlara da sıçradığı ve yedi ölü
olduğu yazılmaktadır. 1 Nisan 1897'de ise biri Kuleka­
pı'da, diğeri Yüksek Kaldırım'da çıkan yangınlar ve ya­
rattığı hasar duyurulmaktadır.<882>

1898 yılında da, bölgeyi değişime uğratan yangınlar sür­


mektedir.<883> Örneğin 17 Şubat 1898 günlü LMO, Tepeba­
şı'nda Hôtel St. Petersbourg'da çıkan yangının, yapının
üçüncü ve dördüncü katlarını ortadan kaldırdığını, ya­
nındaki Bon Marche Mağazası'nın mallarının bir kısmı­
nın da zarar gördüğünü yazmaktadır.<88•>
YA N G I N LA R VE D E G İ Ş İ M S Ü R E C İ 343

1 9 . yüzyılın sonunda giderek azalmakla birlikte, hala yan­ (885) Aynı yıl, Tepebaşı Kab­
gın haberlerine rastlanmakta, bunlar genellikle bölgede ristan Sokak'ta yer alan bir Levan­
tene ait ahşap evin yanmasıyla ilgili
son kalan ahşap ev gruplarında çıkmakta ve bu evleri yok haber için bkz. LMD, 23 Ekim 1 899.
etmektedir. Örneğin 2 3 Mart 1899 günlü LMO, Kumbara­
cı Yokuşu'nda dört ahşap evin yandığını duyurmaktadır.
Yine 1899 Mayısında Perşembe Pazarı'ndaki yangında do­
kuz ahşap evin kül olduğu öğrenilmektedir.(•-'ı

Sık sık değinildiği gibi, 19. yüzyılın ikinci yarısında Gala­


ta ve Pera'daki fiziksel değişimlerde yangınlar önemli rol
oynamıştır. Ancak gerek bu yangınlara bağlı olarak, ge­
rekse de yörenin imarı için geliştirilen projelerle bölgenin
bazı kesimlerinin yeniden ele alındığı bilinmektedir. Dar
ve bakımsız yollarda sıkışan trafik, ahşap evlerin yarattı­
ğı yoğun ve yangın için tehlikeli doku, daima Batılı olma­
yı hedefleyen bölge için sürekli olarak düzenlenmesi
amaçlanan aksaklıklardır. Bilindiği gibi VI. Daire, bu ko­
nuda önemli çabalarda bulunmuştur. Daha önceki bö­
lümlerde değinilen yolların genişletilmesi, surların yıktı­
rılması ve hendeklerin kapatılmasıyla oluşturulan yeni
yollar açılması, bazı kesimlerde eğimlerin düzeltilmesi,
Tepebaşı ve Taksim'den mezarlık alanlarının kaldırılarak
buraların park ve konut alanı içine alınması gibi yenilik­
ler, elli yıllık zaman sürecinde gerek kentsel, gerekse de
yapısal açıdan bölgede farklı fiziksel görünümlerin yara­
tılmasına neden olmuştur.
BUGÜNKÜ DURUM

20. yüzyılın başına gelindiğinde, Galata bölgesinde özel­ (886) Bu konuda bilgi için bkz.
likle Voyvoda Caddesi, Kemeraltı Caddesi ve yakın çevre­ Ç. Gülersoy, Tramvay İstanbul'da,
İstanbul 1 9 8 9 ; Tarmvay 1 9 6 1'de
sinin tümüyle bankalar ve yüksek kagir hanlar içine yer­ kaldırılarak, yerine otobüs koyul­
leşen işyerlerinden oluştuğu, yukarılara Pera bölgesine muş, son y ı l l arda Taksi m-Tünel
doğru çıkıldığında da, yoğun konut adalarının yer aldığı arasına yeniden bir tramvay hattı
döşenerek, sadece bu iki nokta
görülmektedir. Voyvoda Caddesi'nden Galata Kulesi'ne arasında gidiş-gelişler başlatılmış-
doğru yükselen alanda bu konutlar arasında, kilise, okul tır.
ve hastane gibi büyük yapı tipleri yer almaktadır. Yüzyıl (887) Örneğin 1855'1i yıllardan
sonra otel niteliğini yitiren ü n l ü
başında Pera Caddesi ise, zemin katı dükkan ve pasajlara, "Hôtel Royal" 1 970'1i yıllarda yıktı-
üst katları da konut ya da konaklamaya ayrılan ve bir kıs­ rılmış, yerine önce otopark, daha
mı günümüze dek ulaşan görkemli kagir yapılarla yo­ sonra da bir işhanı yaptırılmıştır. B.
Üsdiken, Beyoğlu'nun Eski ve Ünlü
ğunlaşmaktadır (Resim 6S). 1896 yılında Galata'da işleme­ Otelleri-ili, Hôtel d'Angleterre, Ta-
ye başlayan atlı tramvay, 1914 yılında elektrikliye çevril­ rih ve Toplum, Ocak, 1992, sayı : 97,
mekte ve ulaştığı mesafeleri zaman içinde genişleterek s. 37. Bugün bir bankaya ait olan
Bristol Oteli'nin, yalnız onarılmış
Beşiktaş'a Bebek'e, Şişhane'den ayrı bir hatla Tünel yoluy­ olan ön cephesi kalmıştır. G . Scog­
la Taksim'e ve giderek de Maçka, Osmanbey, Şişli'ye namillo, a.g.e., s. 130; 20. yüzyı lın
uzanmaktadır.c88•> ilk yarısında ününü koruyan Markiz
Pastanesi, Degüstanyon Lokantası,
Baylan Pastanesi, Lazaro Franko
20. yüzyılda Pera Caddesi'ndeki konut ve otellerin gide­ gibi Pera'nın tanınmış isimleri yok
rek el değiştirdiği ve buna bağlı olarak da gerek isimleri, olmuştur. Aynı eser, s. 10; Söz ko­
nusu değişimler için bkz. S. Duhani,
gerekse eski görünümlerini yitirdikleri gözlenmektedir. Eski İ nsanlar, Eski Evler, İstanbul,
Bazıları ise yıktırılarak, yerlerine artık farklı bir mimari 1 982 ve G. Scognamillo, Bir Levan­
sergileyen yeni yapılar yaptırılmaktadır. Tepebaşı'ndaki tenin Beyoğlu Anıları, İstan b u l ,
1990.
dönemin ünlü otellerinden ise sadece ikisi, Londra ve Pe­ (888) M . Cezar'ın 1 848 ve
ra Palas otelleri kalmış diğerleri ya tamamen yok olmuş, 1 882-86 yılları için verdiği sayılara
ya da işlev değiştirerek başka bir yapıya dönüşmüşledir.c887> göre, Pera'da 1 848'deki 66.700
M üslümana karşı 70.700 gayri
Kuşkusuz bu fiziksel değişimleri, Galat ve Pera'nın sosyal müslim oranı, 1 882-86 arasında
değişimleri hızlandırmıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında 125.000'e karşı 190.000 gibi bir
Levanten ve diğer gayri müslimlerden oluşan nüfusun sayıya varmakta, 20. yüzyı lın ba­
şında aradaki açık giderek kapan­
çoğunluğu, 20. yüzyıl içinde giderek Müslüman nüfus le­ makta, 1935'1ere gelindiğinde ise
hinde farklılık göstermeye başlamıştır.c888ı d u r u m u n tersine döndüğü ve
127.863 gayri müslime karşı, yöre­
de 145.140 Müslüman yaşadığı gö­
19. yüzyılda İstanbul içinde özel bir fiziksel çevre ve ya­ rülmektedir. M . Cezar, a.g.e. , s.357.
şam biçimi yansıtan Galata ve Pera, yaklaşık 1914'lere dek
BUGÜNKÜ DURUM 345

canlılığını v e önemini sürdürmüştür.<889> Bu yıllardan son­ (889) Bu görkemi yansıtan ve


ra artık "Pera" yerini "Beyoğlu"na bırakmakta ve özgün 20. yüzyılın başına tarihlenen yöre­
deki yapı sayısı da azımsanamaya­
havasından giderek uzaklaşmaktadır. Çünkü Pera'yı ya­ cak kadar çoktur. G. Scognamillo.
ratan Levanten ve Rum, Ermeni, Musevi gayri müslim­ Pera'nın kozmopolit havasını, ayrı­
lerden oluşan sosyal yapı, yavaş yavaş yok olmaktadır.<890> calıklardan yararlanarak 1930'1ara
dek sürdürdüğünü yazmaktadır. G.
Yöredeki bu çeşitli din ve kültürden insanlara en son ka­ Scognamillo, a.g.e., s. 143.
tılanlar, "Beyaz Ruslar" diye adlandıralan ve 1917 yılında (890) G. Scognamillo; "Temel ­
Sovyet Devrimi'nden kaçan Rus soyluları ve burjuvazisi­ de Beyoğlu'lu bir Levanten o lmak,
daha çok bir çevre, bir eğiti m, bir
nin temsilcileridir.<89ıı gelenek, bir kültür, hatta bir din (ve
de pasaport) işiydi" diye yazmakta­
Lozan Antlaşması'yla kapitülasyonların kaldırılması, dır. Aynı eser, s. 27.
(89 1) Bu gruptan, son dönem­
1927-29 yılları arasında elçiliklerin Ankara'ya nakli, lere dek yaşayan Barones Valenti­
1942'de yürürlüğe giren Varlık Vergisi, 1945-49 arasında­ ne Taskin'in yaşamı için bkz. J.
ki II. Dünya Savaşı gibi önemli olaylar, bölgedeki yabancı Deleon, a.g.e., s. 9-46.

nüfusun giderek azalmasına neden olmuştur. Ayrıca, İs­


rail Devleti'nin kurulmasıyla 1947-49 yılları arasında İs­
rail'e göçen Musevilerle, 6-7 Eylül 1955 olayları ve Kıbrıs
bunalımından sonra ülkeyi terkeden Rumlar, yerlerine
farklı bir sosyal yapının gelmesine ve yöreyi değiştirme­
sine neden olmuşlardır. Bu değişim içinde, Galata ve Pe­
ra'daki varlıklı ailelerin bazıları ülke değiştirmeseler bile,
daha modern konut alanlarının bulunduğu Nişantaşı,
Şişli gibi bölgelere yerleşmeyi yeğlemişlerdir. Örneğin
1950'lere dek Musevi yerleşim alanı olan Kuledibi ve çev­
resi bu değişimin gözlendiği bölgelerden biri olmuştur.

Resim 65 19. yüzyıl sonunda Pera


Caddesi.
SONUÇ

Eğer günün birinde İstanbul'da tarihsel yapılardan olu­


şan bütünlüğü geleceğe aktarmayı amaçlayan ciddi bir
çaba gösterilecekse, Galata ve Pera, İstanbul'un en az bo­
zulmayla günümüze kadar tarihsel niteliklerini sürdüre­
bilmiş semtleri olarak, bu konuda oldukça şanslı görünü­
yor. Geçen yüzyılın ikinci yarısında çekilmiş fotoğraflara
bakıldığında, sur içi İstanbul'unun ve Üsküdar'ın anıtsal
yapılar dışında bütünüyle değiştiğini, oysa Pera ve özel­
likle de Galata'nın yüz yıl önceki görünümünden pek de
fazla birşey yitirmediğini saptayabiliyoruz. Uzun ömürlü
bir imparatorluğun kültüründeki belirleyici niteliği tem­
sil eden ahşap evlerin, Süleymaniye, Zeyrek ve Eyüp'teki
birkaç mütevazı örnek dışında, bütünlüğü olan özgün ta­
rihsel dokusuyla bugüne gelememesi düşündürücüdür.
Ancak bu konuda artık yapılacak bir şey olduğunu pek
sanmıyoruz.

Bu çalışma, son yıllarda Levanten ve azınlık semtleri ko­


nusuna giderek artan ilginin devamıdır. Aslında İstan­
bul'un söz konusu semtlere eğilim duyması oldukça yeni­
dir. Kentin Türk bölgeleri ile Galata birbirlerine tarih
boyunca yabancı kalmışlardır. Kaldı ki İstanbul, 19SO'lere
kadar büyük çoğunluğun kapalı mahalle grupları halinde
yaşadığı ve kent içinde pek fazla yolculuk yapmadığı bir
yerdi. Günümüzde Galata ve Pera'ya giderek yoğunlaşan
ilgi, İstanbul'daki aydın çevrelerin son on yıllarda yeni
bir kentli kimliği aramak zorunda kalmalarının ve bu
bağlamda çeşitli nedenlerle eski Galata ve Pera kültürüy­
le özdeşleşme gereksinimi duymalarının sonucudur. Ger­
çi bu semtler, yukarıda sözü edilen Osmanlı kültürünün
belirleyici bileşimini temsil etmiyor, ancak yine de onla­
rın varlığı, adı geçen kültürün ve onun bugün aldığı du­
rumun tanımlanmasında önemli bir işlev taşıyor. Buna
bağlı olarak Galata ve Pera'nın, sur içi İstanbul'unun ah-
SONUÇ 349

şap evlerden oluşan mahalleleri kadar bir kültürel ger­


çekliği simgelediğini yadsımak olanaksızdır. Bu açıdan
bakıldığında, bölgenin fiziksel çevre bağlamındaki farklı
çekiciliği bir yana, tarihsel bir belge olarak da geleceğe
aktarılması ya da en azından üzerine bilgi üretilmesi ge­
reklidir. Bu çalışma ikinci amaçtan yola çıkmaktadır.

Haliç, aynı kentin yalnız birbirine çok yakın semtlerini


değil, iki dünyayı birbirinden ayırıyordu. Galata ve Pera,
Doğu'daki Batı'dır. Döneme ilişkin elli yıllık günlük ga­
zete taramaları sonucunda, bu bölge insanlarının, değil
İstanbul'un Müslüman kesimiyle, yoksul olan diğer azın­
lıkların oturduğu Kumkapı, Fener ve Balat'la bile çok az
ilgilendikleri görülmüştür. Bunun tersi de doğrudur. Dö­
nemin Türkçe basınını özetleyen Ahmet Lütfi Efendi de,
Haliç'in öte yakasından çok az söz eder. Oysa üzerinde du­
rulan bu elli yıllık süre, Osmanlı toplumunda ekonomik
ve kültürel alanda büyük bir yenileşme atılımı içermekte­
dir.

İstanbul'un Batı örneğine karşı çok duyarlı olduğu bu dö­


nemde, Galata ve Pera'nın tarihi yarımadfl için herhangi
bir köprü görevi üstlenip üstlenmediği henüz araştırıl­
mamıştır. Ancak en azından bu aşamada, bu tür bir ilişki­
nin pek de gerçekleşmediği düşünülebilir. Gazetelerden
anlaşıldığı kadarıyla, bölge sakinleri daha çok kendi kişi­
sel yararları çerçevesinde kalarak, Osmanlı yönetimsel
kararlarıyla ilgileniyorlar ve gerek bürokratik kadrolar­
daki konumlarıyla, gerekse de ekonomik açıdan zor du­
rumda bulunan devletin ihtiyaç duyduğu finansman kay­
naklarını ellerinde bulundurarak, onu yönlendirmeye ça­
lışıyorlardı. Bu açıdan bakıldığında, Osmanlı başkentin­
deki konumları, sömürgeci devletlerin kolonilerdeki
uzantılarından pek farklı değildir. Yalnız burada resmi
kolonilerden farklı olan, sömürgeci zihniyetin adının ko­
yulmamış olmasıdır. Bu durum en fazla gazetelerin Os­
manlı yönetimi için kullandıkları temkinli dilde kendini
belli etmektedir. Özellikle böyle bir çıkar ilişkisi taşıma­
yan yabancı gezginlerin kullandıkları eleştirel üslubun
gazetelerle karşılaştırılması, söz konusu olguyu daha be-
350 SONUÇ

lirgin kılmaktadır. Diğer taraftan Galata ve Pera'nın 19.


yüzyılın ikinci yarısı boyunca elde ettikleri ekonomik
güç, Batı ve Amerika ile kısmen paralel, hızlı bir kapita­
list yükseliş tablosunu çağrıştırmaktadır. 1839'da oldukça
kötü karşılanmalarına rağmen, çıkarları için onurlarını
hiçe sayan ve von Moltke'nin deyimiyle "Galata ve Beyoğ­
lu'nda Adanmış Toprakları'nı bulan her çeşitten bir sürü
maceracı"dan [ 'Türkrye Mektupları, çev. Hayrullah Örs,
İstanbul, 1969] oluşan Galata ve Pera'nın insanları yarım
yüzyıl içinde inanılmaz servete kavuşmuş, seçkin bir ya­
şam tarzı süren rasyonel iş adamlarına dönüşmüşlerdir.
Ancak buradaki burjuvazinin yine de Avrupa'ya göre taş­
ralı bir nitelik taşıdığı A. Ubicini, Pierre Loti gibi yazarla­
rın gözünden kaçmamıştır.

Galata ve Pera'nın, Haliç'in karşı kıyısıyla ilişki kurama­


masına karşın, Avrupa ile ilişkilerini en yoğun biçime ge­
tirmeye çalıştığı gözlenmektedir. Daha geçen yüzyılın or­
talarında gazeteler, bölgedeki çeşitli Batılı posta büroları­
nın ardı ardına açıldığını ve herhangi bir Avrupa kentiy­
le telgraf ilişkisinin, İstanbul'un diğer bir semtiyle olan
iletişiminden çok daha hızlı bir sonuç verdiğini yazmak­
tadır. Yine yüzyıl ortalarından itibaren söz konusu bölge­
de açılan oteller Batı'dan buraya, gazetelerde çıkan Avru­
pa otellerinin ilanları da, buradan Batı'ya gidiş-gelişlerin
oldukça yoğun olduğunu düşündürmektedir. Batı'ya ula­
şımı sağlayan yolcu vapurlarının ilanları ve Avrupa'daki
ilginç yerlerin tanıtımı da gazetelerde sık sık yer almak­
tadır. Batılı tüketicinin hizmetinde olan türlü mal ve ser­
vis, Pera ve Galata'da oturanlara neredeyse eşzamanlı ola­
rak sunulmaktadır. Bunların yanında, Batılı kültür göste­
rilerini izlemek, kitap ve dergilere ulaşmak, o dönemin
Pera'sında, bir Avrupa kentindeki kadar kolaydır.

1848-1900 yılları arasında çıkan günlük Fransızca gazete­


lerden edinilen en etkileyici izlenim, aynı dönemde Av­
rupa kentlerinde (Paris, Viyana vb.) görülen kent düzen­
leme çalışmalarının, büyük bir etkinlikle Pera örneğinde
de karşımıza çıkmasıdır. Burada dönemin Batı kentleri
için çok tipik olan uygulamalar, aynı zamanda ve aynı yo-
SONUÇ 351

ğun tempoda gerçekleştirilmektedir. Orada olduğu gibi


burada da, kentsel çalışmaların belirleyici nedeni ortaktır.
Modern çalışma yaşamını kolaylaştıran, önünde hiçbir
tarihsel değer engeli tanımayan ve röprezantasyon gerek­
sinimlerine cevap veren yeni bir kent düzeni, gerek Avru­
pa'da, gerekse de Galata ve Pera'da temel amaçtır.

Ekonomik gücü elinde bulunduran ve Avrupa'ya göre da­


ha homojen bir sınıfsal yapısı bulunan Galata ve Pera
burjuvazisinin belirlediği bu amaçlar için gerek yerel, ge­
rek merkezi yönetim, hatta bazı durumlarda artık bu ta­
rafa taşınarak, konumunu belirlemiş olan padişah bile se­
ferber edilmektedir.

Bu dönemde Galata'da gerçekleştirilen büyük projelerin,


gerek kamulaştırma ve yıkım boyutları, gerekse yeni
rantlar elde etmek için surların ve büyük bir kısmı Müs­
lümanlara ait olan mezarlık alanlarının ortadan kaldırı­
larak yapılaşmaya açılması gibi cüretkar girişimler, Ha­
liç'in karşı kıyısı için düşünülmesi bile mümkün olmayan
uygulamalardır. Çok kısa süre içinde Galata ve Pera'da,
büyük bir kararlılık ve atılım çoşkusuyla ahşap doku yok
edilmiş, çalışma bölgelerini konut bölgesine bağlayan Tü­
nel, Avrupa açısından bile oldukça erken tarihli bir ula­
şım aracı olarak hizmete sokulmuş ve rasyonel, kapsamlı
bir yol sistemi oluşturulmuştur.

İlginç olan bu uygulamaların hepsinde, Batı'daki nere­


deyse eş zamanlı yeni projelerin, bütün teknik ve ekono­
mik yönleriyle çok yakından izlenmesi ve gerçekleştiril­
mesidir. Gazetelerden sonuca yansıyan en önemli özellik­
lerden biri de, bölgede Doğu dünyasında olmayan çok bo­
yutlu, katılımcı bir kentsel yaşam kültürünün varlığıdır.
Burada söz konusu olan gelişime açık, dinamik, diğer bir
deyişle Batı tipinde bir kent kültürüdür.

Galata ve Pera'da yukarıda değinildiği gibi, işçi "getto" su


Haliç'in karşı kıyısında olan, çıkarda ortak ve azınlık da­
yanışmasının getirdiği bütünleşmeye sahip, homojen ni­
telikli bir üst tabaka karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle,
352 SONUÇ

gazetelerden çok belirgin bir biçimde gözlendiği gibi,


mutlakiyetçi merkezi yönetim düzeyinde daha sınırlı ol­
makla beraber, yerel yönetim uygulamalarında neredeyse
"doğrudan demokrasi" diye nitelen ebilecek bir katılımcı
zihniyet söz konusudur. Böylesine etkin bir katılımcı an­
layış kent mekanıyla ilgili düşünce üretim geleneğinin
olmadığı Doğu dünyası için önemli bir örnek oluştur­
makta ve katılımın ancak hak ve görev bilincini yaratan
bir sınıfsal belirginlikle mümkün olabileceğini düşün­
dürmektedir.

Günümüzde Galata'da daha fazla kendini belli eden, ar­


dındaki yaşamın boşaldığı ve neredeyse saçmaya varan
kullanımla dolduğu bir tiyatro dekoru durmaktadır.
1 848-1900 yılları arasında çı kan gazetel er, söz konusu çev­
renin belki de başından itibaren bir dekor olma niteliği
taşıdığını ve elli yıllık pervasız bir tür "belle-epoque"a
sahne oluşturduğunu düşündürmektedir. Bu çalışma ar­
tık yitip gitmiş olan o güzel yaşamın rökonstrüksiyonunu
daha sağlam verilere dayanarak yapmamıza olanak sağla­
yabilir.

Bu bölge, Haliç'in karşı kıyısından buraya gelmeyi göze


alanlar için başından beri bir tür rÜya ülkesi olmuştur.
Ancak bu bölgenin kitleleri kendine çekmesi, artık eski
ektinliği iyice sönmüş olsa da, Cumhuriyet dönemine
rastlar. Cumhuriyet'in ilk seçkinleri, Ayaspaşa'ya ve Ta­
limhane'den başlayıp Elmadağ, Nişantaşı, Maçka'ya doğ­
ru uzanan semtlere yerleşerek, eski Batılı yaşama eklem­
lenmişlerdir. Ayrıca Cumhuriyet'le birlikte giderek, ma­
hallesinin dışına çıkan dar gelirli İstanbullu için de Be­
yoğlu, bir özgürlükler beldesi niteliği taşımıştır. Arala­
rında tek tük yapılmaya başlanan ilk kagir evlere ve
apartmanlara rağmen, hala ahşap dokusunu ve eski yol
düzenini koruyan, İstanbullular için bu alışılmadık çev­
renin bir Avrupa kenti görünümü taşıdığının bilincine
varılmış ve özlemler somut bir modele yönelmiştir. Bu
açıdan bakıldığında, artık Galata'yı da keşfetmek zorun­
da olan bugünkü Beyoğlu nostaljisinin ardında, bir sürek­
lilik ve gerçeklik olduğunu düşünmek mümkündür.
KAY N A K Ç A

Ahmet Lütfi Efendi, Vak 'a-Nüvis Ahmet Lütfi Eldem, E., "Nostaljiden A rındı rılmış Bir Bakı ş : Ga­
Efendi 'laribi, M. Aktepe (yay), cilt X, XI, XII, lata'nın Etnik Yapısı," İstanbul, 1992, sayı: l, s. 58-
Ankara 1988, 1989. 63.

Arseven, C. E., Eski Galata ve Binaları, İstanbul, Enault, L, Constantinople et la 'lurquie, Paris, 1855.
1 989.
Eyice, S., Galata Hakkında İki Kitap ve Bu Münase­
Avunduk, A., "Bir Emekli Sinagog Hikayesi," Arre­ betle Bazı Notlar," 'larib Dergisi, say ı : l/l, 1950, s.
damento Dekorasyon, 1 993/4, s. 124-127. 201-220.

Batur, A., "Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mi­ Eyice, S., "İstanbul" maddesi, İslam A nsiklopedisi,
marlığı," 'lanzimat'tan Cumburiyet'e Türkiye An­ cilt : V, İstanbul, 1950, s. 1214/144-1215/157.
siklopedisi, İstanbul, 1985, cilt: 4, s. 1038-1067. Eyice, S., Galata ve Kulesi, İstanbul, 1969.
Batur, A., vd, İstanbul'da Ondokuzuncu Yüzyıl Sı­ Eyice, S., Tarihte Haliç, Haliç Sempozyumu, (10-11
raevleri "Koruma ve Yeniden Kullanım İçin Bir
Aralık 1975), İstanbul, 1975, s. 263-307.
Monografik Araştırma," OD'l'Ü Mimarlık Fakül­
tesi Dergisi, cilt: 5, say ı : 2, Güz 1 979, s. 185-205. Eyice, S., "La Revue Orientale ve Kurucusu Adolphe
Thalasso," 'larib ve 'loplum, Kasım, 1988, cilt: 10,
Bektaş Mimarlık ve Mühendislik A. Ş., "Haliç'in sayı: 59, s. 16-22.
Güney Kıyısında Yefil Alan İçinde Kalan 'laribi
Anıt Olarak Tescilli Evleri ve Bir Çeşmeyi Onarıp Eyice, S., "Andre Chenier'nin 'Doğduğu Ev' Hak­
kında," 'larib ve 'loplum, Aralık, 1989, say ı : 72, s.
Yeniden İşleve Kavuşturma Tasarımıyla İlgili Ra­
por," İstanbul, tarihsiz. 52-55.

Benbassa E., - A. Rodrigue, "19. Yüzyılın Sonunda Flandin, E., L 'Orient, Paris, 1853.
Türkiye'deki Yahudi Esnafı," 'larib ve 'loplum, Galante, A., Histoire des Juifs d'lstanbul, Sous le Sul­
Haziran, 1 989, cilt : 1 1 , say ı : 66, s. 22-27. tan Mebmed le Conquerant, I. ve II. cilt, İstanbul,
1941.
Cezar, M., "Osmanlı Devrinde İstanbul'da Yangın­
lar ve Tabii Afetler," 'lürk Sanatı 'laribi Araştır­ Gautier, T . , Constantinople (18S2), İstanbul, 1990.
ma ve İncelemeleri, 1963/l, s. 327-414.
Groc, G.-İ. Çağlar, La Presse Française de 'lurquie de
Cezar, M., XIX. Yüzyıl Beyoğlu 'su, İstanbul, 1992. 179S d nos Jours, İstanbul, 1985.
Çelik, z., 'lbe Remaking of Istanbul, Washington, Gülersoy, Ç., Tramvay İstanbul'da, İstanbul, 1989.
1986.
Güleryüz, N., İstanbul Sinagogları, İstanbul, 1992.
Çizgen, E., Photography in tbe Ottoman Empire (1839- Işın, E., "19. Yüzyılda Modernleşme ve Gündelik Ha-
1919) , İstanbul, 1987. yat," 'lanzimat'tan Cumhuriyet'e Türkiye Ansiklo­
de Aınicis, E., İstanbul (1874), Ankara, 1981. pedisi, cilt : 2, İstanbul, 1985, s. 538-563.
Deleon, J., Pera Hatıratı, İstanbul, 1993. İnalcık, H., "Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u Fet­
hi ve İmparatorluk," 'lürk Kültürü, sayı : 20, Ha­
Dene!, S., Batılılaşma Sürecinde İstanbul'da Tasarım
ve Dış Mekanlarda Değişim ve Nedenleri. Ankara, ziran, 1964, s. 8-13.

1982. İncicyan, P. G., 18. Asırda İstanbul, İstanbul, 1976.


Duhani, S., Eski İnsanlar, Eski Evler, İstanbul, 1982. İrez, F.-H. Aksu, Boğaziçi Sefarethane/eri, İ stanbul,
Duhani, S., Beyoğlu 'nun Adı Pera İken, İstanbul, 1990. 1992.

Eldem, E., "Osmanlı Bankası Arşivi ve Tasnifi Çalış- Kayra, C., Eski İstanbul'un Eski Haritaları, İstanbul,
1990.
maları Hakkında Bir Sunuş," Dünü ve Bugünüyle
'lop/um ve Ekonomi, say ı : 3, Nisann 1992, s. 5-12. Kazgan, H., Galata Bankerleri, İstanbul, 199 1 .
354 KAY N A K Ç A

Koloğlu, O., "Tanzimat'ın Yankıları," Tarih ve Top­ Scognamillo, G., Bir Levantenin Beyoğlu Anıları, İs­
lum, Kasım, 1989, cilt : 12, say ı : 7 1 , s. 1 2-15. tanbul, 1990.

Koloğlu, O., Abdülhamit ve Masonlar, İstanbul, Timur, T., "Bir Osmanl ı Banker Ailesi, Kamon­
1991. do'lar," Tarih ve Toplum, Şubat 1990, say ı : 74, s.
35-38.
Kömürciyan, E. Ç., İstanbul Tarihi, XVII.
Asırda İs­
tanbul, İstanbul, 1952 (1. baskı), İstanbul, 1988 (2. Toprak, Z., "Tarihsel Nüfusbilim Açısından İstan­
baskı). bul'un Nüfusu ve Toplumsal Topoğrafyası," Dü­

Kuban, D., "İstanbul'un T:ırihi Yapısı," 1'.1imarlık,


nü ve Bugünüyle Toplum ve Ekonomi, sayı : 3, Ni­
sann 1992, s. 109-120.
70/5, s. 26-48.

Küçük, C., "Osmanl ılarda M i llet Sistemi ve Tanzi­ Toros, T., "Osmanlı İmparatorluğu'nda Gayrimüs­
lim Azı n l ıklar," Tanzimat Ansiklopedisi, İstan­
mat," Tanzimat Ansiklopedisi, cilt : 4, s. 1007-1024.
bul, 1985, cilt : 4, s. 1 008-1 0 1 1 .
Kütükoğlu, M. S., "Yabancıların İktisadi Faaliyetle­
ri," ISO. Yılında Tanzimat, Ankara, 1992, s. 91-136.
Tuğlacı, P . , Ermeni Kiliseleri, İstanbul, 1992.

Launay, M. de, Notice sur le vieux Galata, (Pera des Ubicini, J. H. A., La Turquie Actuelle, Paris, 1855.
Genois), L 'Univers Revue Orientale, No. 2, Cons­ Ü sdiken, B., "Beyoğlu'nda Pasajlar I," Tarih ve Top-
tantinople, 1874, s. 105-116. lum, N isan 1991, say ı : 88, s. 21-26.
Mantran, R., "XVI. ve XVII. Yüzyı l l arda İstanbul'da Ü sdiken, B., "Beyoğlu'nda Kaybolan ve Yaşayan Pa­
Azınl ıklar, Meslekler ve Yabancı Tüccarlar," Ta ­ saj ve Geçitler-il," Tarih ve Toplum, Mayıs, 1991,
rih ve Toplum, Nisan, 1 985, cilt : 3, say ı : 16, s. 1 9-23. say ı : 89, s. 21-27.

Mantran, R., 17. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul, Ü sdiken, B., "Beyoğlu'nda Kaybolan ve Yaşayan Pa­
Ankara, 1986. saj ve Geçitler-llI," Tarih ve Toplum, Haziran

Meyer-Schlichtmann, C., Prusya Elçiliği'nden Do­ 1 9 9 1 , say ı : 90, s. 36-43.

ğan Apartmanı'na, İstanbul, 1992. Ü sdiken B., "Beyoğlu'nda Kaybolan ve Yaşayan Pa­
saj ve Geçitler-iV," Tarih ve Toplum, Temmuz,
Moltke, H. von, Türkiye Mektupları, İstanbul, 1969.
1991, say ı : 91, s. 26-32.
Müller-Wiener, W., Bildlexion zur Topographie ls­
Ü sdiken B., "Beyoğlu'nun Eski ve Ünlü Otelleri- i l i ,
tanbuls, Tübingen, 1977.
H ô t e l d'Angleterre," Tarih ve Toplum, Ocak,
Ortaylı, İ., Osmanl ı İmparatorluğu'nda Millet, Tan ­ 1 992, sayı : 97, s. 34-37.
zimat Ansiklopedisi, İstanbul, 1 985, cilt : 4, s. 996-
Ü sdiken B., "Beyoğlu'nun Eski ve Ünlü Otelleri-iV,
1006.
Tokatliyan Oteli," Tarih ve Toplum, Şubat, 1 992,
Ortaylı, i., İstanbul'dan Sayfalar, İstanbul, 1 986. say ı : 98, s. 24-28.
Selahaddin Bey., La Turquie ti l'Exposition Univer­ Ü sdiken B., "Beyoğlu'nun Eski ve Ünlü Otelleri-V,"
selle, Paris, 1867. Tarih ve Toplum, Mart, 1992, sayı: 99, s. 28-35.
Schick, İ. C., "Osmanlılar, Azı n l ı klar ve Yahudiler," Yetkin, Ç., Türkiye'nin Devlet Yaşamında Yahudiler,
Tarih ve Toplum, M ayıs 1 986, cilt : 5, say ı : 29, s. 34- İstanbul, 1992.
42.
Dİ Zİ N

A Alcko Pangiri Bey, 1 66


Alexandre Commendiger, 301
A. Allahverdi, 36 Alexandre Pangiri Efendi, 1 58
A. Alleon, 44, 52 Alexandre Vallaury, 248, 264, 273, 287, 3 1 5
A. Crespin, 330 Alexios Komnenos, 83
A. de Gaston, 61 Ali Paşa, 54
A. Durand, 75 Allahverdi Nazaret Efendi, 1 66
A. Foltz, 57 Alleon Ailesi, 228
A. Fresko, 228 Alleon Sokağı, 301
A. Galante, 86 Alleon, 301
A. Giritti, 83 Alliance l sraelite Oku lu, 254
A. Kamondo, 1 6, 1 3 1 Alliance Israelite, 6, 57
A. Kamondo, 58 Alman Çocuk Yuvası, 307
A. Larouche, 75 Alman Hastanesi, 266
A. Mayer ve Ortakları, 1 65, 1 68 Alman Konsolosluğu, 218
A. Papad opou lo Oteli, 1 59, 1 60, 1 61 Alman Lisesi, 252
A. Romano, 59 Alman Pazarı, 1 55, 1 63, 1 65
A. Serafian, 36 Alman-Musevi Sinagogu, 1 95
A. Thalasso, 301 Ambassadeurs Oteli, 269
A. Ubicini, 32 Amerikan Elçiliği, 212, 3 1 5
A. Ubicini, 33, 47, 327 Amerikan Koleji, 252
A. Vidoevitch Mağazaları, 1 63, 1 65 Anadolu Demiryolları Kuruluşu, 1 58
A. Zellich Matbaası, 244 Anadolu Demiryolları, 1 55, 1 60, 1 6 1 , 1 63, 1 65
Abdullah Biraderler, 75, 1 55, 1 58, 1 60, 1 6 1 , 1 63, Anadolu Hattı, 25
1 65, 242 Anadolu Pasajı, 234
Abdülaziz, 54 Anadoluhisarı, 27
Abdülmecit, 52, 53, 261 Andre Chenier, 224
Abraham Allahverdi, 59 Andre Kopassis E fend i, 1 64, 1 67
Abraham Paşa, 264 Andre Manzin, 248
Achille Manousso, 272 Anghelides Biraderler, 1 55
Adalar, 25, 27, 40 Anthopoulo, 1 59, 1 60
Adile Su ltan, 1 96 Antoine Ducci, 248
Adolphe Thalasso, 60 Antoine Yusuf Lütfi Bey, 1 66
Afrika Pasajı, 234, 235 Apik Tinghir, 36
Agop Duz, 59 Arabacı Sokağı, 235
Agop Köçeoğlu, 1 1 8 Arap Cami Sokak, 1 82
Ağa Cami Sokağı, 1 99 Arap Cami, 88, 1 82, 1 95, 1 96
Ağa Cami, 42, 1 06, 1 1 0, 1 24, 1 26, 1 47, 202, 299 Arap Camisi Yolu, 93
Ağa Hamam Sokağı, 266 Arevelk Gazetesi, 1 65
Ağa Hamam, 1 60, 300 Aristid Ku mbari Efendi, 219
Ahmed Lütfi Efendi, 40, 44, 1 00, 1 07, 335 Armonia, 58
Ahmed Lütfi Tarihi, 34, 35, 4 1 , 1 07, 1 1 0, 349 Arnavu tköy, 26, 252
Ahmet Mithat Efendi Matbaası, 228 Arslanoğlu Avram Fresco, 300
Ai Due Fratelli Bakkaliyesi, 1 63 Askeri Tıbbiye, 4
A la Corbeille Fleurie, 242 Aslan Fresco, 1 64, 1 67
A la Ville de Paris, 66 Aslanidis ve Temistokli Fransız Pasta ve
Albay Bonkowsky, 1 59, 1 60 Şekerlemecisi, 279
Albert Helbig, 3 1 4 Asmalı Mescid Sokağı, 225
Albert K u n , 239 Asmalı Mescit ve Ağa Camii, 2
A lcazar de Byzance, 263, 277 Asmalı Mescit, 1 1 8
356 DİZİN

Atillio Passega, 1 64, 1 67 Barthelemy Giustiniani, 286


Atlas Kardeşler, 238 Basile Kargopulo, 242
Au Camelia Mağazası, 1 55 Baudin Kitabevi, 1 6 1 , 1 63, 1 65
Au Gant d'Or, 66 Bazar Oriental, 1 63, 1 65
Au Lion Mağazası, 238 Bebek, 54, 252, 344
Au Luxe Şekerleme ve Pasta Salonu, 288 Bekar Sokak, 338
Aurore d'Or, 64 Belçika Elçiliği, 3 1 5
Avram Kamondo, 6, 36 Belediye Hastanesi, 1 1 4, 265
Avrupa Oteli, 299, 302 Belgrad Ormanları, 1 46
Av rupa Pasajı, 228, 232, 242, 284, 285, 290 Bella Napuli, 281
Avusturya Elçiliği, 51 Bella-Mea Mağazası, 1 66
Avusturya Kız Ortaokulu, 252 Belle-Vue Birahanesi, 1 64, 1 67
Avusturya-Macaristan Elçiliği, 56 Belle-Vue, 1 55
Avusturya, 207 Benclian, 287
Aya İrini, 1 96 Bereketzade Han, 224
Aya Panaiya Kilisesi, 1 99 Bereketzade Mahallesi, 1 95
Aya Triada Rum Kilisesi, 3 1 5 Bereketzade Mescidi, 1 97
A y a Triada R u m Ortodoks Kilisesi, 202 Bereketzade, 31
Ayaspaşa, 1 49, 203, 218, 307, 351 Beşiktaş Caddesi, 1 25
Ayios Konstantinos, 1 99 Beşiktaş, 25, 344
Aynalı Çeşme Sokağı, 1 04 Beyazıt Kulesi, 1 9 1
Aynalı Çeşme, 1 58, 1 59, 1 60 Beyazıt Mahallesi, 1 00
Aynalı Lokantası, 1 59, 1 6 1 , 1 62, 1 65, 1 67 Beykoz, 26
Azap kapı, 1 95 Beylerbeyi, 9, 26
Azap kapı, 25 Beyoğlu Postanesi, 302
Azapkapı Camisi, 88 Beyoğlu Tiyatrosu, 44
Azapkapı Köprüsü, 1 48 Beyoğlu, 82, 83
Azapkapı, 3, 32, 88, 89, 1 1 4, 1 26, 1 28, 1 78, 1 90 Bilezikçi, 99
Azaryan Aristakes Efendi, 1 58 Birleşmiş Ermeni Dernekleri, 58
Azaryan, 253, 287, 302 Bitpazarı, 88, 89
Aziziye Deniz Yolları, 75 Bizans Lokantası, 1 65, 1 68
Bizans Oteli, 96, 268
Blacque Bey, 1 20, 1 2 1 , 1 5 1 , 2 1 9
B Blondel Oteli, 269
Boğaz, 25, 26, 27, 28, 40, 41
B. Kargapuolo, 75, 80, 243 Boğaziçi, 1 47
B. Taron, 61 Boğazkesen, 1 32
Babı-Ali Tercüme Bürosu, 5 Boğos Duz, 36
Babı-ali, 34, 52 Bomonti, 252
Bahçeköy, 1 43 Bon Marche Mağazası, 238, 239, 342
Bailly Mağazası, 1 55, 1 58, 1 60, 1 6 1 Bon Marche, 1 55, 1 60, 1 6 1 , 1 63, 1 65, 228, 236,
Bakuköy, 26 240, 336
Balat, 2, 1 8, 86, 1 94, 254, 349 Bon Ton, 238
Balık Pazarı, 1 26 Booth, 1 94
Baltacı Han, 244, 248 Borsa B inası, 1 53
Baltalimanı, 26, 41 Borsa Lokantası, 64
Baltzer, 65 Borsa Salonu, 35
Balyan, 63, 302 Borsa, 1 0 1 , 1 78, 248
Balzer Evi, 271 Bortoli Kardeşler, 228
Balzer Şekerlemecisi, 287 Bossy ve Brun, 271, 285
Banka Sokak, 1 82 Bossy, 270
Bankalar Caddesi, 35, 85, 89 Boton Han, 224
Banque de Turquie, 248 Boudy Apartmanları, 1 55
Barborini, 2 1 9, 263, 3 1 5 Bouin ve Scribe, 256
Barbulowitz Evi, 238 Bouin, 270
Bargigli, 320 Bourdon Lokantası, 1 55
Barnathan Apartmanı, 3 1 4 Bourdon Şekerci Dükkanı, 1 58, 1 6 1
Baron d e Rosenberg, 49 Bourdon Şekerci v e Pastanesi, 1 60
DİZİN 357

Bourdon Şekerlemecisi, 1 63, 1 65 Castelli, 301


Bourmance, 265 Ceneviz, 33
Boyacıköy-Yeniköy-Tarabya, 25 Cerde Byzantin, 256
Boyacıköy; 26 Cerde d'Orient, 57, 1 66, 264, 302
Bristol Otel, 1 64, 272, 277, 301 Ceride-i Havadis, 1 6
Bulgaristan Acentası, 1 67 Cevahir Çıkmazı, 1 82
Burguy Mağazası, 1 58, 1 6 1 Chambre Commerciale de Traductions, 1 6
Burguy; 1 63, 1 65 Champs Elysees Birahanesi, 1 64, 1 67
Bursa Sokak, 1 59, 1 60 Charalambo Terzimani Kasabı, 1 66 ·
Büyük Aynalı Lokantası, 1 58 Chavin Mağazası, 1 59, 1 60, 1 62, 1 66
Büyük Gazino, 48, 5 1 , 53 Chavin, 1 58
Büyük Hendek Sokağı, 1 36, 302, 340 Chemiserie Universelle, 239
Büyük Kule Kapısı, 1 90 Cite de Pera Pasajı, 234
Büyük Mezarlık, 1 49, 203 Cite de Pera, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 63, 1 64, 1 66, 233, 234,
Büyük Otel, 1 54 259, 302
Büyük Parmakkapı Sokak, 1 36, 1 73, 235 Cite Yazıcı, 3 1 4
Büyükada, 26, 335 C l u b d'Orient, 1 54, 1 58, 1 59, 1 60
Büyükdere, 9, 26, 27, 40, 4 1 , 1 39 Cochini ve Salla, 255
Büyükparmakkapı Sokağı, 306 Cok and Son Acentası, 1 66
Coma Vulcino Mobilya Mağazası, 24Ö
Comendiger Mağazası, 1 59, 1 60, 1 62
C-Ç Comendinger Müzik Aletleri Mağazası, 1 66
Concordia Bahçesi, 291
C. Carichiopoulo Mağazası, 1 63, 1 65 Concordia Kahvesi, 1 55
Concordia Tiyatrosu, 263, 281
C. Farneti, 1 64, 1 67
Concordia, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 63, 1 65, 264
C. Parma, 1 63
C. Vuccion Eczanesi, 1 66 Constantinople Ulusal Tuğla Fabrikası, 320
Constantinople, 1 8
Cafe Byzance, 280
Cafe Charikiopulo, 281 Continental Oteli, 1 64, 1 67
Cafe Concordia, 280, 339 Cook and Son Acentası, 1 64
Cafe Couzi, 281 Corpi, 300, 3 1 5
Cosma Vuccino v e Ortakları, 236
Cafe de Bellevue, 55
Cafe de Croissant, 55 Cottereau Mağazası, 1 59, 1 60, 1 62, 1 66
Couronne Kahvesi, 1 64
Cafe de France, 281
Cafe de la Couronne, 286 Couronne Oteli, 1 60, 1 6 1
Cafe de Roumelie, 1 53 C respin Pasajı, 232
Cristal, 1 6 1 , 1 63, 1 65
Cafe du Luxembourg, 54, 55, 96, 1 52, 285, 336
Cafe Flamm, 280 C rystal, 1 59, 1 60
Cafe Français, 281 Cümbüşyan, 66
Cafe Grand-Bakon, 280 Çengelköy; 26
Cafe Oriental, 1 52, 261 Çınar Sokağı, 1 87, 254
Çırağan Sarayı, 9, 44, 53, 257
Cafe Phenix, 281
Cafe Splendide, 57 Çiçek Pasajı, 233, 259
Cafe Stathopulo, 281 Çubukciyan Mücevher Mağazası, 1 58
Çubukciyan ve Ortakları Kuyumcusu, 1 65
Cafe Univers, 281
Cafe- Restaurant de Paris, 279 Çubukçiyan Mücevher Evi, 1 63
Çuhacıyan, 228, 261
Cafe-Restaurant Splendide, 279
Camelia Şekerleme ve Pasta Evi, 1 65 Çukurbostan, 256
Canzuch Eczanesi, 1 55, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 64, 1 66
Carızuch, 62, 306
Carikiopoulo Terzisi, 1 58 D
Carmelia Evi, 1 6 1
Carmelo Patitucci Kuaför Salonu, 240 D. Anghelides, 1 65
Caro, 300 O. Guyon ve Ortakları, 72
Cam�, 265 O. H. Pollak ve Ortakları Ayakkabı Mağazası, 165
Casa d 'ltalia, 57 O. Koritschoner, 238
Casin de Pera, 284 D. Tchangopoulo, 271
Cassanova, 301 d' Andria Pasajı, 225
358 DİZİN

Dames de la Charite, 255 E


Darphane, 36
Darülfünun, 1 07
E. Bellis, 59
David Abraham Botton, 40 E. Bohor Efendi L. Zarifi, 1 67
Davud Efendi, 306 E. de Amicis, 33, 95, 1 49, 203, 339
Decugis, 1 65 E. Flandin, 85
Degucis Evi, 3 1 5
E. Foltz Efendi, 1 59
Degucis, 1 63 E. Goad, 24
Della Suda Eczanesi, 1 58, 1 59, 1 60, 1 62, 1 66 F.. Guatelli Pa şa, 1 62
Della Suda Evi, 253 E. Kopassis Efendi, 1 62
Della-Mea Mağazaları, 1 6 1 , 1 64 E. M amboury, 88
Demetracopoulo Kardeşler Bakkaliyesi, 1 65 E. Pisani, 55
Demetracopou lo Kardeşler, 1 63
E.Deveaux, 301
Demetrakopulo, 288 E.Pinto, 228
Demetrius Palelogos ve N. Cocainis Birahane ve Eastern Telegraph Company, 1 64, 1 66
Lokantası, 1 62 Ebniye Nizamnameleri, 1 9, 20, 22, 1 72
DemillevilJe Evi, 1 33 Ebniye-i Hassa Müdürlüğü, 1 9
Demilleville Mağazası, 339 Ebüzziya Basımevi, 60
Demilleville, 96, 1 55 Ebüzziya Tevfik, 228
Demir Han, 249 Eczacı Sokağı, 225, 228
Depasta Kardeşler, 243 Edward Bonfiel, 334
Dcpasta, 59 Eldorado Salonu, 57
Dersaadet Belediye Kanunu, 1 1 9 Elhamra Han, 286
Dersaadet Tramvay Kumpanyası, 25 Elhamra Sineması, 263
Derviş Sokağı, 1 33, 1 6 1 , 225, 240, 270 Elhamra Tiyatrosu, 264
Dethier, 1 87 Elias Paşa, 1 55, 1 58, 1 60, 1 6 1 , 1 63, 1 65
Deva Sokak, 1 07, 225 Elmadağ, 351
Deveaux Sokağı, 301 Elmalı, 1 43
Dikeme Sokak, 1 82 Emil Lacoine E fendi, 1 58
Dikran Alexanian Duz, 36 Emil M a ndus, 243
Dimitri Bellis, 302 Emile Lacoine Efendi, 1 60, 1 6 1 , 1 65
Doğan Apartmanı, 2 1 8, 306, 307, 31 5, 340 Emile Mandouce M atbaası, 60
Doğru Yol, 1 26 Emin Bey, 306
Dolmabahçe Gazhanesi, 1 25 Eminönü, 24, 207
Dolmabahçe Saray Tiyatrosu, 1 0, 45 Epir Kahvesi, 1 66
Dolmabahçe Sarayı, 44, 45, 53, 1 23, 261 Eramian, 99
Dolmabahçe Tiyatrosu, 260 Eremya Çelebi Kömü rciyan, 84
Dolmabahçe, 9, 1 23 Eremya Çelebi, 221
Dominiken Kilisesi, 1 82 Ermeni Katolik Kilisesi, 1 67, 331
Dörtyol Ağzı, 1 26 Ermeni Piskoposluğu, 252
Dörtyol Sokağı, 268 Ermeni-Katolik Kilisesi, 1 58
Dörtyol, 1 1 8, 242, 320 Esseyan Kardeşler, 273
Dr. A. de Castro, 1 61 Esseyan, 273
Dr. Cipriani, 61 Ester Çıkmazı, 342
Dr. Dikran Paşa, 1 55 Eugene Della Suda Eczanesi, 1 63, 1 66
Dr. Horasancı Efendi, 1 58 Evkaf idaresi, 1 1 9
Dr. Horasancı Evi, 1 6 1 Evliya Çelebi, 30, 93, 1 87, 1 92, 1 96, 221 , 266, 280
Dr. H orasancı, 1 59, 1 60, 1 67 Eyfel Kulesi Pastanesi, 1 58
Dr. M ichel Spadaro, 1 66 Eyüp, 4 1 , 348
Dr. Mougeri, 62
Dr. Mühling, 1 67
Dr. Siotis, 266 F
Dr. Yusuf Zeki Bey N ecip Paşa, 1 65
Dr.Yusuf Zeki Bey, 1 67 F. Bouin, 284
Dudu Odalar Sokağı, 6 1 , 232 RAdam ve Gebr. Keller Nachf. Kuruluşları, 1 67
Due Fratelli Bakkaliyesi, 288 Faik Bey ve Stangali'nin jimnastik Salonu, 1 64
Duree, 264 Faik Paşa, 306
Duyun-u Umumiye, 1 59, 1 60 Farnetti Efendi, 1 62
DİZİN 359

Fatih Bedesteni, 224 Galata surları, 3 1 , 92, 94, 1 07, 1 29, 1 78, 1 87, 1 90, 1 96
Fatih, 197 Galata Uluslararası Posta Merkezi, 220
Fatma Sultan, 257 Galatasaray Hamamı, 267
Felek Sokak, 1 95 Galatasaray Karakolu, 2 1 9, 336
Fener, 2, 5, 1 8, 349 Galatasaray Lisesi, 1 6 1 , 1 64, 1 66, 2 1 9, 228, 250, 252
Feridiye Sokağı, 1 67, 335 Galatasaray Meydanı, 1 58, 1 60, 1 64, 1 66
Feriköy Katolik Mezarlığı, 206 Galatasaray Pasajı, 228
Feriköy, 1 8, 1 49, 341 Galatasaray Polis Merkezi, 1 28
Feshane, 36 Galatasaray Sultanisi, 1 55
Fındıklı, 3, 1 43, 1 49, 203 Galatasaray Tıp Okulu, 250
Flemenk, 207 Galatasaray, 3, 65, 1 1 8, 1 20, 1 23, 1 24, 1 26, 1 29, 1 32,
Forni, 1 59, 1 60, 1 62 1 34, 1 43, 1 46, 1 52, 1 6 1 , 1 68, 1 69, 1 98, 228, 236,
Foto 5ebah, 306 238, 240, 250, 270, 281 , 299, 335, 336, 338
Francesco Della Suda, 62 Galatou, 83
Franchini Han, 187 Galip Dede Caddesi, 1 00, 1 08, 1 32, 244, 3 1 4, 342
Franchini-Longeville Evi, 301 Galizzi Efendi, 1 64, 1 67
Franco Efendi, 55 Gambrinus Birahanesi, 1 63, 1 66
Fransa, 207 Garabet Bey, 36
Fransız Elçiliği, 49, 52, 53, 1 32, 1 98, 301 , 342 Garabet Kumaryan, 5
Fransız Hastanesi, 1 53 Garrus Kardeşler, 239
Fransız Pastanesi, 1 35 Gaspare Fossati, 215, 3 1 5
Fransız Posta Binası, 1 65 Gazete Sokak, 243
Fransız posta büroları, 1 67 Gedikpaşa Tiyatrosu, 1 0, 42, 263
Fransız Sarayı, 1 26, 207, 330 Gembetta Lokantası, 1 65
Fransız Şekerleme ve Pasta Evi, 1 64 General Baron von Toussain Paşa, 1 62
Fransız Ticaret Odası, 1 67 General von Hobe ve Szechenyi Paşa ve Lecoq Paşa,
Fransız Tiyatrosu, 56 1 58
Fransız Vebalılar Hastanesi, 207 Georges Zarifi, 35, 1 1 8
Fuat Paşa, 49, 52, 54 Georgiadi, 335
Georgidis Calias Efendi, 1 67
Giorgio Della Suda, 62
G Giovanni Scognamillo, 46
Girard, 320
Giustiniani, 285, 301
G. Baker Mağazası, 1 64, 1 66
Glavany Apartmanları, 301
G. Berggren, 75, 243
Glavany Sokağı, 1 33, 238, 271, 281 , 286, 301 , 331
G. Goldenberg Mağazası, 1 58
Glavany Sokak, 54, 62, 270
G. Leoni, 3 1 5
G. Scognamillo, 33 Glavany, 301
Goldenberg Mağazaları, 1 62
G. Semprini, 3 1 5
Goldenberg, 1 68
G. Tedeschi, 1 95
Gönül Sokak, 225
G. Zarifi, 52, 253
Gözlemevi, 1 55
G. Zellich, 61
Grand Bazar Parisien, 66
Gala, 82
Galaktos, 82 Grand Casino de Pera, 48
Galata Belediye Hanı, 238 Grand Champs, 46
Grand Hôtel de Londres, 272
Galata Caddesi, 1 26, 1 35, 1 54, 340
Galata Gümrüğü, 1 0 1 , 221 Grand Hôtel de Paris et des Colonies, 272
Grand Hôtel National, 271
Galata Hamamı, 266
Galata Kalesi, 197 Grand Hôtel-Restaurant de Luxembourg, 271
Grand Restaurant Français, 281
Galata Kapısı, 1 86
Grand-Champs des Morts, 1 49, 1 50, 203, 206
Galata Köprüsü, 24, 1 53, 1 54
Galata Kulesi, 3 1 , 88, 89, 1 00, 1 08, 1 1 2, 1 1 3, 1 1 4, 1 1 6, Grand-Champs, 1 00, 1 23, 290
1 1 9, 1 29, 1 78, 1 82, 1 86, 1 87, 1 90, 1 9 1 , 1 96, 244, Grande Rue, 1 26
306, 3 1 4, 327, 340, 341 , 344 Grati Efendi Evi, 1 58, 1 60
Grati Evi, 1 59
Galata limanı, 221
Graz Steiner Biraları Genel Deposu, 1 65
Galata Mahkemesi, 97
Grombach Ullman Evleri, 233
Galata Mevlevihanesi, 44, 47, 1 08, 1 1 5, 1 64, 1 67, 252
Galata M usevi Derneği, 58 Grombach, 96
360 DİZİN

Guatelli Paşa, 1 64, 1 67 Hollanda �lçiliği, 1 24, 1 55, 1 98, 2 1 5, 240, 249, 269,
Guillaume Berggren, 242 288, 3 1 5
Guillaume Semprini, 63 Hollanda Orta Elçiliği, 1 63
G uiseppe Fossati, 2 1 5 Hollanda Sarayı, 2 1 5
Gülbaba, 1 32 Hollanda, 207
Gülmez Biraderler, 1 6 1 , 1 63 Horasancıyan, 302
Gülmez Kardeşler, 1 65 Horoz Sokak, 186
Gümrük Sokak, 1 30 Hôtel d' Angleterre, 49, 5 1 , 268, 270
Gümüşsuyu Tepesi, 1 54 Hôtel d'Orient, 271
Gümüşsuyu, 1 49, 1 54, 203 Hôtel de Byzance, 62
Hôtel de Constantinople, 271
Hôtel de France, 269, 286
H Hôtel de la Corne d'Or, 271
Hôtel de la Grace, 54, 270
H. Degucis, 300 Hôtel de la Grande Bretagne, 271
H. Fezhyder, 1 64 Hôtel de Londres, 269
H. Franco Cussa, 34 Hôtel de Paris, 270
H. Gavand, 25 Hôtel de Pera, 271
H. Kazgan, 85 Hôtel de Vienne, 270
H. Pollok ve Ortakları Ayakkabı Mağazası, 1 63 Hôtel des Etrangers, 271
Hacı Ali Sokak, 1 86 Hôtel des Quatre Nations, 267
Hacı Hasan Ali, 1 97 Hôtel du Nord, 271
Hacı Kristu, 253 Hôtel Royal, 271
Hacopulo Pasajı, 228, 232, 240, 259, 261, 280, 281 Hôtel St. Petersbourg, 342
Halep Pasajı, 234, 263, 288 Hôtel-Restaurant d' Anatolie, 271
Haliç, 24, 25, 30, 89, 92, 1 39, 1 5 1 , 1 78, 1 96, 203, Hôtel-Restaurant des Colonies, 270
2 1 2, 254 Hotel-Restaurant des Palais des Fleurs, 228
Halil Bey, 54 Hotzi Efendi, 1 63
Halil ve Hamit Apartmanı, 3 1 4 Hristaki Efendi, 1 1 8
Hamalbaşı Caddesi, 269 H ristaki Pasajı, 232, 233, 288
Hamalbaşı Sokağı, 1 4, 228, 232, 281 H ristaki Zografos, 8, 233, 259, 302, 339
Haraççı Sokağı, 1 86, 288 Humbarhane Kışlası, 250
Harbi Yolu, 93 Hupo te Suke, 83
Harbiye, 1 25, 1 50, 252 Hüseyin Ağa, 202
Harib Kapı, 1 82
Harib Sokak ve Azapkapı Sokak, 1 82
Harip Kapısı, 1 87
Hasköy, 2, 36, 40, 58, 86, 1 94 ı-i
Hatt-ı Hümayun, 4
Hava Palas, 239 l . Mahmut, 1 43, 1 96
Hava Sokağı, 1 33, 302 Il. Abdülhamit, 20, 24, 35, 1 55, 1 60, 1 62, 1 95, 232,
Hava, 306 234, 244, 253, 302, 307
Havana Pazarı, 1 63, 1 65 I I . Beyazıt, 6
Havas Acentası, 1 61 Il. Mahmut, 3, 5, 23, 34, 89, 1 96, 202
Havyar Han, 35, 1 86, 248 II. Mehmet, 30, 89
Hayriye Sokağı, 252 Il. Theodosius, 83
Hazzapoulo Pasajı, 1 63, 1 66 II. Tiberius, 1 96
Helbig Apartmanları, 3 1 4 lll. Selim, 3
Helbig v e Ortakları Bankası, 3 1 4 Ignazio Corpi, 2 1 2
Helene Vallaury, 288 İbil Sokağı, 266
Hendek Sokağı, 1 1 3, 1 1 5, 1 1 6, 1 29, 1 68 İç Azeb Kapısı, 1 90
Henri Duray, 273 İmam Sokağı, 234, 301
Heybeliada, 26 İncicyan, 93, 1 90, 1 92, 1 94, 1 96, 1 98,
Hezarefen Sokak, 1 82 İncirlik, 83
Hırdavatçılar Çarşısı, 1 92 İngiliz Bahriye Hastanesi, 3 1 5
High School, 252, 301 İngiliz Büyükelçiliği, 302
Hint Pazarı, 1 64, 1 67 İngiliz Elçiliği Kilisesi, 1 98
Hoca Ali Sokağı, 341 İngiliz Elçiliği Tepebaşı Yolu, 1 34
DİZİN 361

İngiliz Elçiliği, 1 4, 55, 57, 6 1 , 1 32, 1 53, 255, 269, 271, Kağıthane, 1 48
272, 3 1 5, 320, 334, 338 Kal de Los Frankos, 1 95
İngiliz elçilik binası, 207 Kal Kadoş, 1 95
İngiliz Hastanesi, 1 02, 265 Kalafatçılar, 1 26
İ ngiliz Kançilaryası, 1 02 Kalafatyeri, 25
İngiliz Kız Orta Okulu, 252 Kallavi Sokağı, 54
İngiliz Konsolosluğu, 1 02 Kalliaz Georgiadis, 1 64
İngiliz Pazarı, 72, 239 Kalyoncu Kulluğu Caddesi, 89
İngiliz Postanesi, 1 02 Kalyoncu Kulluğu Sokak, 1 1 8
İngiliz Sarayı, 48, 1 07 Kalyoncu Kulluğu, 1 00, 1 33 , 320, 33 1
İngiltere Oteli, 96, 1 58, 1 59, 1 60, 1 62 Kamondo Han, 64, 224, 239
İngiltere, 207 Kamondo, 40, 53, 1 95, 302
İ ntizam-Şehir Komjsyonu, 98 Kampanahl, 234, 315
İplikçi Kalagas, 225 Kanlıca, 26, 27, 49, 52, 54
lsaac Camondo ve Ortakları, 36 Kanuni, 85
İskender Sokak, 1 1 3 Karaköy Hamamı, 266
Islahat Fermanı, 3 , 4 , 20 Karaköy Kapısı, 1 86, 1 90
İstanbul Bankası, 35 Karaköy Karakolu, 1 58, 1 65, 1 67
İstanbul Şehremaneti, 98 Karaköy Köprüsü, 24, 99, 1 0 1 , 1 1 2
İsveç Elçiliği, 1 30, 215, 224 Karaköy Sokağı, 238
İsveç Sarayı, 1 52, 1 94, 2 1 5 Karaköy, 6 1 , 65, 88, 99, 1 1 0, 1 1 4, 1 28, 1 78, 1 95, 248
İsveç Sokağı, 301 Karanfil Sokak, 1 1 3
İsviçre Birahanesi, 280 Kargopoulo, 1 55, 1 6 1
İtalyan Eczanesi, 1 64, 1 67 Karlman Pasajı, 228
İtalyan Elçiliği, 2 1 5 Karlman ve Blumberg Mağazası, 1 63
İtalyan K ı z Ortaoku lu, 252 Karlmann Ailesi, 228
İtalyan Konsolosluğu, 1 58 Karlmann Evi, 228
İtalyan Lisesi ve Ticaret Okulu, 252 Karlmann ve Blumberg Evi, 1 65
İtalyan Orta Elçiliği, 2 1 5 Kartal Sokak, 250
İtalyan Sarayı, 56 Kasımpaşa Tersanesi, 1 90
Kasımpaşa, 3, 32, 1 00, 1 1 6, 147
Katolik Ermeni Kilisesi, 1 65
J Kauffer, 23
Kehl Kitabevi, 1 6 1
J. Aslanides ve Ortakları, 288 Keil Kitabevi, 1 63, 1 65
j. Balli, 1 58 Keldaru, 7
J. F. Gunsler, 239 Kemal E fendi, 1 2
j. J. Wick Kitabevi, 243 Kemankeş Mustafa Paşa Camisi, 1 92
J. M. W Kohler, 59 Kemeraltı Caddesi, 1 94, 320, 344
). Mallan, 62 Kemeraltı Mahallesi, 298
J. Pervititch, 24 Kemeraltı, 1 93, 331 , 334, 335, 337, 339, 340
J. Psalty, 70 Kenesset (Apollon) Sinagogu ve Neve Şalom
jacques Armao, 1 65, 1 67 Sinagogu, 1 95
jardin des Fleurs Tiyatrosu, 263 Kıbrıslı Mehmet Paşa, 41
Jardin des Fleurs, 228, 284, 290 Kılıç Ali Paşa Sokak, 1 26
Jean Baptiste Helbig, 3 1 4 Kilise Kapısı, 1 90
John Arzamjdis Paşa, 1 62, 1 64, 1 67 Kireç Kapı, 1 90
Jolicarpe Joaillier, 242 Kirkor Margossian, 36
Joseph Dalmas ve Ortakları, 1 65, 1 67 Kleanthy, 233
Journal de Constantinople-Echo de l'Orient, 1 5 Koehler Kardeşler, 225
Journal de Constantinople-Editjon Quotidienne, 1 5 Kohut Birahanesi, 280
Kolaro, 301
Koloniler Oteli, 1 64
K Komisyon Han, 35
Konstantinopol Palas, 228
Kont Barbolaru, 56
Kabristan Sokağı, 1 59, 273, 277
Kont Szechenyi, 1 66
Kabuli Efendi, 1 7
Kopassis E fendi, 1 60
Kadıköy, 26
362 DİZİN

Kostaki Paşa, 1 59, 1 60 Lazarro .Franko ve Oğulları Mağazası, 1 66


Köçeoğlu Agop Efendi, 1 59, 1 60, 302 Le Bruyn, 94
Köhler Kardeşler Kitabevi, 1 53 Le Courrier du Bosphore, 27
Kömürcü Sokağı, 1 07, 340 Le Palais des Fleurs, 1 52.
Krepen Pasajı, 1 53, 232 Le Telegraphe du Bosphore, 243
Kroecker Oteli, 277 Leblebici Sokağı, 64
Kuaför Kristich, 225 Lebon Pastanesi, 287
Kule Kapı, 1 26 Lebon ve Bourdon, 236
Kule Sokak, 1 82 Lebon, 65, 96, 1 52, 1 55, 1 58, 1 60, 1 6 1 , 1 63, 1 65, 225,
Kuledibi Sokağı, 252 288, 301
Kuledibi, 1 02, 1 48, 1 82, 1 95, 1 97, 252, 302, 345 Lecoq Paşa, 167
Kulekapı, 1 29, 1 82, 342 �eon Parvillee, 270, 285, 3 1 5, 320
Kulekapısı Yolu, 93 Leon Rosenthal Mobilya Mağazası, 1 66
Kulekapısı, 330 Leon Rosenthal, 1 63
Kumbaracı Sokağı, 1 2 1 , 301 Leoni, 2 1 2
Kumbaracı Yokuşu, 343 Leonlides, 239
Ku mbari Efendi, 1 55, 1 58, 1 60, 1 6 1 , 1 63 Leva! Efendi, 24
Kumbari Evi, 1 34 Liman Dairesi, 221
Kumkapı, 2, 1 8, 25, 349 Linardi Sokağı, 1 35, 28 1
Kun Mağazası, 1 58, 1 60, 1 63, 1 65 Lion Mağazası, 1 63
Kurşunlu Han, 224 Lloyd Han, 221
Kurşunlu Mahzen Ka pısı, 1 90 Loefler Basımevi, 1 60
Kurşunlu Mahzen, 1 97 Loghiades, 301
Kurtuluş, 85, 1 04 Lombardon Parfüm ve Kuaför Salonu, 240
Ku yumcuyan Bedros Efendi, 1 59, 1 60 Lond ra Oteli, 1 55, 1 6 1 , 1 64, 1 67, 301 , 344
Küçük Aynalı Lokantası, 1 58 Lorando Apartmanı, 1 33
Küçük Hendek Sokak, 244 Lorando Evi, 1 33
Küçük Karaköy Kapısı, 1 90 Lorando Kardeşler, 248
Küçük Kule Kapısı, 1 90 Lorando, 301
Küçük Mezarlık, 1 48, 1 53, 203 Lorenzo Bartoli, 281
Küçük Parmakkapı Sokak, 1 36, 1 73, 235, 266 Louis Grati Efendi, 1 62
Kürekçiler, 126 Lozan Oteli, 300
Kü rkçükapı, 1 90 Lucifer Aydınlatma A raçları Mağazası, 240
Kyriakides Stravraki Efendi, 1 62 Luigi Giritti, 83
Kyriakidis Efendi, 1 67 Luxembourg Apartmanı, 301
Luxembourg Kahvesi, 1 66
Lüksemburg Oteli, 96
L Lüleci Hendek Sokak, 135
Lüleci Hendek, 1 26
L. Acquarone, 1 60, 1 64 Lyon Kredi Kuruluşu, 1 58
L. Enau lt, 95 Lyon Mağazası, 1 65
L. Kristich, 240
L. Noios A rabacılık, 1 66
L. Pelez, 62 M
L. Soullier, 284
La Cite de Pera, 1 55 M. A. Zellich, 244
la Couronne Kahvesi, 1 66 M. Andriomenos Fotoğraf Atölyesi, 1 64
La Couronne Oteli, 1 55, 1 59 M. A pery, 1 66
La Revue Orientale-journal Litteraire et Artistique, M. Bayle, 60
60 M. Bergheer, 42
La Revue Orientale, 60, 301 M. Bossy, 54
La Tricoteuse, 96 M. Bouin, 54
Lala Birahanesi, 280 M. Brun, 54
Laleli, 41 M. Cezar, 34
Lamberger Kardeşler, 260 M. Cockini, 49
Lannesans Mağazası, 1 6 1 , 1 63, 1 66, 289 M. Costantinides, 55
Lazarro Franco Mağazası, 1 64 M. d'Hallys, 1 3
Lazarro Franco ve Belfast Gömlekçisi, 234 M. Dalmas ve Ortakları, 1 58
DİZİN 363

M . d e Filippo, 44 Mevlevihane, 2 , 1 00, 1 0 1 , 1 26, 1 32, 1 97, 243, 244, 330,


M. de Launay, 1 82, 1 86 338
M. de Lavallette, 9 Meydancık Kapısı, 1 90
M. Degoussee, 1 46 Meyit Kapısı, 1 90
M . Farnetti, 1 59 Mezarlık Sokak, 1 50, 225
M. G. Beauvais, 66 M ıgırdıç Bilezikçi, 26
M . Gardet, 1 6 1 M ıgırdıç Tokatlıyan, 57, 279, 286
M. Gavand, 1 42 M ısır Hidivi, 240
M. Ciustiniani, 1 34 Mısırlı Mehmet Ali Paşa, 53
M. Hacar, 234 M ısırlızade Boğos, 8
M. La Fuente, 1 59 Michel Naum Duhani, 258
M. Lamberger, 42 Mihail Kapısı, 1 90
M. Loeffler, 60 Mihalaki Efendi, 1 62, 1 64, 1 67
M. Mordtmann, 80 Mihran Duz, 36
M. Morselli, 75 M ihran Efendi, 264
M. Naum, 1 52 Mikhail Abdulaciyan, 339
M. Neubert, 49 Milli Han, 1 59, 1 62, 1 65, 167
M. Noblet, 1 59, 1 60, 1 62 Miltiades Noios Saraç ve Eyer Evi, 1 66
M. Nubar, 36 Minare Sokağı, 300
M. Ranzani, 1 5 1 Minasyan ve Ortakları Amerikan Mağazası, 1 65
M . Sala, 49 Mir Mağazası, 1 59, 1 60, 1 62, 1 66
M. Saury ve Orta kları Kuyumcusu, 1 65 Mir ve Cottereau mağazaları, 1 58
M. Sechan, 9 Mir ve Cottereau, 236
M. Semprez, 66 Mir, 96
M. Sterio, 55 Mis Sokak, 253, 302
M . Titoff, 9 M issirie, 268
M. Tokatlıyan, 1 64, 1 66 Moda, 252
M.Grosholz, 1 66 Moltke, 23
M.Ozeroff, 51 Mumhane Sokağı, 1 07, 1 26, 1 30, 1 94
M .Vartraliki, 55 Mumhane, 3 1 , 1 26, 342
Mabeyinci Ragıp Paşa, 235 Müellif Sokağı, 300
Macid Bey, 1 55
Macri, 301
Maçka, 344, 351 N
Magnifica Commu nita di Pera, 89
Mahkeme Sokağı, 244 N. Andriomenos, 1 66
Mahmudiye Sokağı, 1 1 4, 1 26, 244 N. Balabani Birahanesi, 1 58
Mahsusiye ve Şirket-i Hayriye kuruluşları, 1 58 N. Cocainis Birahanesi, 1 6 1
Mahzen-i Sultani, 1 97 N. De Nicolay, 9 2 , 94
Maison Doree, 279 N. Kamanda, 44
Maison Percheron, 55 N. Savitch, 1 67
Makaracılar, 1 26 N aame Efendi, 1 67
Malhame Selim Efendi, 1 64 N a filyan, 302
Maltalılar Sokağı, 1 02, 1 34, 335 N ahid Bey Apartmanları, 3 1 4
Mandus M atbaası, 225 Narmanlı H a n , 224
Manolaki Baltazzi, 302
Naum Efendi, 34, 1 58
Markiz Pastanesi, 225
Naum Tiyatrosu, 42, 44, 45, 47, 48, 5 1 , 53, 55, 1 23,
Markiz, 288 1 30, 1 52, 1 99, 215, 228, 232, 257, 258, 259, 260,
Marmi, 7 261 , 271 , 277, 285, 287, 315, 336, 339,
Matcovich Eczanesi, 44
Naum, 99, 258
Matzurdelli Salonu, 240 Necip Paşa, 1 62, 1 67
Mayer Mağazaları, 238 Nicola Biraha,nesi, 1 6 1
Mayer, 286 Nicolaki Sartinsky Paşa, 1 59
Meclis-i Tanzimat, 1 1 3 Nicolaki Sartinsky, 1 60
Mehmet Paşa Konağı, 2 1 8, 306 Nicolas Brıınetti, 320
Melhame Selim Efendi, 1 62, 1 67 Nicolas Filippuzzi, 64
Meşrutiyet Caddesi, 225, 228, 273 Nicoli Birahanesi, 1 55, 1 63, 1 65
Meteoroloji Merkezi, 2 1 9 Nişan taşı, 252, 345, 351
364 DİZİN

Nizamname-i Millet-i Ermeniyan, 5 Paris Güzel Sanatlar A kademisi, 296


Nomico, 277 Paris Oteli, 1 64
Nur-u Ziya Sokak, 1 32 Paris ve Koloniler Oteli, 1 67
Nuradunyan Evi, 2 1 5 Paris ve Londra Mağazaları, 239
Nuri B e y; 306 Paris, 238
Pariziyen Eczanesi, 235
Parizyen Pastanesi, 1 55
o Parizyen Saraç ve Eyer Evi, 1 66
Parizyen Şekerleme ve Pastanesi, 1 59, 1 62, 1 66
O. Aznavur, 279 • Parma Çayevi, 1 66
O. Le Fe, 320 Parrel Mağazası, 1 66
O. Varthaliti, 1 66 Parret Mağazası, 1 64
Olivo Pasajı, 228, 271 Pasaj Sokağı, 228
Onnik Düz, 232 Pascal SCbah, 242
Opera Tiyatrosu, 228, 261 Passage Oriental, 225
Or Hodeş Sinagogu, 1 95 Pastacılar Sokağı, 1 35
Orient Express, 272 Patisserie Française, 288
Oriental Demiryolları, 1 66 Pendik, 25
Oriental Pazarı, 1 55 Pera Bağları, 3 1 , 94
Orsini ve Media Mimarlık Bürosu, 320 Pera Caddesi, 44, 46, 55, 56, 60, 6 1 , 62, 65, 66, 67, 80,
Ortaköy, 26 86, 99, 1 0 1 , 1 03, 1 04, 1 06, 1 07, 1 1 0, 1 1 4, 1 1 8, 1 1 9,
Oryantal Pasajı, 59, 60 1 20, 1 2 1 , 1 22, 1 23, 1 24, 1 26, 1 27, 1 28, 1 30, 1 32,
Oryantal Tiyatrosu, 42 1 33, 1 34, 1 43, 1 47, 1 5 1 , 1 54, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 64,
Osman Nuri, 98 1 68, 1 73, 1 94, 1 98, 2 1 5, 219, 224, 225, 228, i 32,
Osmanbey, 344 234, 235, 236, 238, 239, 240, 242, 243, 244, 250,
Osmanische Post, 1 67 255, 261 , 263, 264, 265, 269, 270, 271 , 277, 279,
Osmanlı Bahriyesi, 300 280, 281 , 285, 287, 288, 291 , 296, 300, 301 , 302,
Osmanlı Bankası ve Tekel İdaresi, 1 68 306, 3 1 4, 339, 340, 341 , 344
Osmanlı Bankası, 35, 55, 57, 86, 1 58, 1 59, 1 61 , 1 62, Pera I. Asliye Mahkemesi, 1 67
1 65, 1 66, 1 67, 224, 248, 301 , 3 1 5, 335, 336 Pera Kahvesi, 1 63, 1 66
Osmanlı Devleti, 207 Pera Mahkemesi, 1 64
Osmanlı Kambiyo İdaresi, 1 58 Pera Oteli, 268
Osmanlı Posta İdaresi, 1 26 Pera Palas Bakkaliyesi, 288
Osmanlı Sigorta Şirketi, 1 65, 1 67 Pera Palas Oteli, 1 67, 344
Ottoni Eczanesi, 62 Pera Palas, 57, 1 64, 272, 277, 286, 3 1 5
Pera Polis Merkezi, 2 1 9
Pera Posta v e Telgraf Bürosu, 220
p Pera Telgraf Bürosu, 1 58
Pera yangını, 47, 2 1 2, 228, 232
Peralı Rumlar Topluluğu, 58
P. Gyllius, 92
Peran an Skais, 82
P. H. Adams, 265
Peran, 82
P. Joaillier, 75
Percey Adams, 3 1 5
P. Puverel, 320
Peremeci Sokak, 225
P. SCbah, 75
Perpigniani, 62, 301
Palais de Cristal, 1 34, 263, 285, 286, 288
Perrier, 72
Palais des Fleurs, 54, 228, 256, 260, 261 , 284, 285
Perşembe Pazarı Sokağı, 1 1 6
Palazzo del Comune, 1 78, 327
Perşembe Pazarı, 34, 1 62, 1 82, 244, 248, 320, 342, 343
Pallas Okulu, 1 58, 253
Pertev Efendi, 1 1 8
Palma Evi, 1 55, 1 58, 1 60, 1 6 1 , 1 63, 1 65
Pesth Oteli, 1 63, 1 65
Panaiya Kilisesi, 228
Peşkirci Sokağı, 1 33
Panaiya Pasajı, 228, 271
Peştamalcı Sokak, 334
Pangaltı Caddesi, 1 04
Petacci Efendi, 1 62
Pangaltı Yolu, 1 25
Petit Champs des Morts, 47
Pangaltı, 23, 85, 1 04, 1 1 2, 203
Petit Champs, 1 82
Pangiri Bey; 1 59, 1 62
Petit-Champs des Morts, 1 23, 1 48, 1 49, 1 50, 1 90, 203,
Papadopoulo Oteli, 1 66
2 1 8, 268
Papadopulo, 1 55, 239
Petit-Champs Mezarlığı, 1 00, 1 06
Pappadopoulo Oteli, 1 64
DİZİN 365

Petit-Champs Pasajı, 228 Sabolle ve Ducrot, 286


Petit-Champs, 99, 1 1 8 Sabuncakis Çiçek Evi, 242
Petits Champs, 269 Sabuncakis, 232
Pinto Apartmanı, 228 Sadık Kapısı, 1 90
Pinto-Fresko Pasajı, 225, 228 Sağ Sokak, 306
Pinto, 300 Sahne Sokak, 228
Pişmişoğlu Nişan, 36 Saint-Petersburg Oteli, 1 64
Piyasa Meydanı, 1 78 Sakız Ağacı Sokak, 1 33
Plessa, 302 Sakız Ağacı, 1 60
Podesta, 84 Sakızağacı Sokağı, 1 94, 234, 235
Polis Nezareti, 1 53 Sakızağacı, 1 58, 334
Polonya Sokağı, 70, 1 32, 256, 301 Salıpazarı, 1 1 0
Polonya, 207 Salih Bey, 1 1 3
Posta Merkezi, 1 6 1 Saliha Sultan, 1 96
Postacılar Sokağı, 301 , 340 Salla, 285, 286
Prof. Rosenfeld, 1 67 Samatya, 2, 1 8
Prusya Elçiliği, 1 46, 2 1 5, 2 1 8, 306 S a n Antonio, 1 92
Prusya Sarayı, 47, 268 San Domenico-San. Paolo Kilisesi, 1 96
Psalty M obilya Mağazaları, 1 64, 1 67 San Francesco, 1 92
Psalty, 72 San Michele, 1 92
Pulcher, 232 San Pietro İtalyan Okulu, 252
Pygmalion Mağazası, 1 58 San Pietro Kilisesi, 1 82, 1 96
Pygmallion, 1 64 Sanchez ve Ortakları, 63
Santral Birahanesi, 1 63, 1 66
Santral Matbaası, 243
R Saray Gözlemevi, 1 65
Sarımsaklı Sokak, 1 04
R. d' Aronco, 63 Sarkis Balyan, 1 59, 1 60, 253
Ragıp Paşa, 234 Saury ve Ortakları Mücevher Dükkanı, 1 63
Rebul Eczanesi, 235 Saury, 236
Regis Terzisi, 238 Scefelder Evi, 1 58, 1 59
Restaurant de I'Orient, 281 Scheffer Browner, 1 59, 1 60, 1 62
Restaurant de Pera, 281 Scribe, 290
Rıdvan Paşa, 1 34 5ebah ve Joaillier Fotoğraf Atölyesi, 243
Rosaria ve Demetrius Paleologos Birahanesi, 1 61 5ebah-Joaillier, 1 6 1 , 1 63, 1 65, 314
Rosario Birahanesi, 1 59, 1 62, 1 67 5ebah, 1 55
Rosenthal M ağazası, 1 6 1 Sefarad M usevileri, 6
Royal Insurance Company, 334 Selahaddin Bey, 1 1 3
Royal Kahve ve Lokantası, 1 64, 1 66 Selanik Han, 1 35
Royal Otel, 1 59, 1 60, 1 62, 1 64, 1 67, 220 Selanik-Dedeağaç Yapı Şirketi, 1 66
Rum-Ortodoks Patrikhanesi, 5 Semprini, 286
Rumeli Pasajı, 234 Serdar-ı Ekrem Caddesi, 6 1 , 1 2 1 , 2 1 8, 306
Rumelihisarı, 26 Serkis Balyan, 1 1 8, 1 62
Rus Elçiliği, 5 1 , 55, 62, 80, 1 26, 1 32, 21 5, 242, 268, 271 , Server E fendi, 1 07, 1 87
280, 287, 288, 299, 3 1 5, 320 Sıraselviler, 1 62
Rus Kançilaryası, 47 Sıvacıyan, 302
Rus Konsolosluğu, 224 Sinapian Efendi, 1 66
Rusya, 207 Singer, 236
Rüstem Paşa Kervansarayı, 1 92 Sir Stratford Caning, 40
Sirkeci, 24
Skai, 82
S- Ş Smith, 257, 3 1 5
Societa Operia Italiana, 57, 228, 256
Soullier Sirki, 42, 260
S. Balyan, 3 1 5
Splendid Kahvesi, 1 66
S. Duhani, 96, 1 98
Sponek Mağazası, 1 64, 1 66
S. E. Kopassis Efendi, 1 59
Sponek, 1 55
S. Eyice, 1 96
St. Antoine de Padoue Kilisesi, 1 98
S. Stein, 1 65, 1 68
366 DİZİN

S t . Antoine d e Padoue, 1 99, 327 Surp Pirgiç Ermeni Katolik Kilisesi, 1 94


St. Antoine Kilisesi, 281, 291 Surp Yerrortutyun, 1 99
St. Antoine, 1 33, 1 99, 287, 327 Sussa Selim Efendi, 1 67
St. Benoit Sokağı, 267 Suterazi Sokağı, 1 64, 253
St. Benoit, 341 Süleymaniye, 348
St. Benoit, 46, 1 92, 1 93, 1 94, 243, 252, 298, 335, 340 Sümbül Sokak, 59
St. François, 1 94 Sürmeliyan Efendi, 306
St. Georg Avusturya Lisesi, 252 Süryan-i Kadim, 7
St. Georges Kilisesi, 1 87 Sycae, 83
St. C corg cs, 1 93, 1 94 Szcchcnyi Paşa, 1 59, 1 6 1
St. jean Baptiste, 1 94 Şahkulu Çıkmazı, 3 1 4
St. Jean Chrysostome Kilisesi, 327 Şahkulu Mescidi, 2 , 1 97
St. joseph, 252 Şair Ziya Paşa Caddesi, 1 95
St. Louis Kilisesi, 1 98 Şark Demiryolları, 25
St. Marie, 46 Şark Pasajı, 225, 238, 240, 242, 281
St. Paulus-San Domenico Kilisesi, 88� 89 Şehsuvar Cami, 1 1 3, 1 97
St. Petersbourg Cafe-Restaurant, 281 Şehsuvar Mahallesi, 1 1 6, 340
St. Petersbourg Kahvehanesi, 1 04 Şehsuvar Mehmet, 1 97
St. Petersbourg Oteli, 1 67 Şirket-i Hayriye, 26, 27, 28
St. Pierre Hanı, 224 Şişhane, 88, 89, 1 48, 1 78, 203, 344
St. Pierre ve Paul Kilisesi, 224 Şişli, 72, 85, 1 43, 1 63, 344, 345
St. Pierre, 1 93, 1 94
St. Pulcherie, 252
St. Sebastien, 1 94 T
St. Vincent de Paul, 256
Stamboul, 18 Taksim Bahçesi, 46, 1 50, 291 , 341
Stangali Faik Bey' in jimnastik Salonu, 1 66 Taksim Belediye Bahçesi, 1 68, 290
Stavra ki Efendi, 1 55 Taksim Caddesi, 1 54
Stavraki Kyriakidis Efendi, 1 64 Taksim Hastanesi, 265
Ste Trinite Kilise ve Manastırı, 1 98 Taksim Karakolu, 1 58, 1 59, 1 60, 1 62, 1 66
Ste. Anne, 1 94 Taksim Kışlası, 1 68
Ste. Claire, 1 94 Taksim, 1 8, 23, 32, 44, 83, 85, 1 00, 1 04, 1 1 0, 1 1 4, 1 1 8,
Ste. Marie de la Citerne Kilisesi, 1 93 1 20, 1 23, 1 26, 1 28, 1 34, 1 46, 1 49, 1 6 1 , 1 68, 1 69,
Ste. Marie Draperis Kilisesi, 1 98 1 99, 203, 207, 234, 236, 253, 265, 266, 290, 302,
Ste. Marie Draperis, 1 94 306, 335, 336, 338, 343, 344
Ste. Marie Ermeni Katolik Kilisesi, 1 94 Takvim-i Vekayi, 1 4
Ste. Marie Kilisesi, 243, 287, 3 1 5, 340 Talimhane, 351
Ste. Marie, 59, 1 94, 1 99, 243, 288, 320 Tanzimat Fermanı, 3
Ste. Trinite, 1 99, 320 Tanzimat, 4, 1 8, 23, 257
Ste.Trinite Kilisesi, 228 Tarabya, 27, 40, 41 , 49, 21 5, 277, 287, 307
Strasbourg Birahanesi, 1 58, 1 60, 1 63, 1 65, 280 Tarlabaşı Caddesi, 60
Stratford Caning, 48 Tarlabaşı Sokağı, 302
Stronghilo Gömlek Evi, 1 64 Tarlabaşı Yolu, 1 53
Stronghilo Gömlekçisi, 1 66 Tarlabaşı, 1 53, 1 67
Suat N irven, 24 Tassovich Hanı, 243
Suhr Sirki, 42, 260 Taşkışla, 3 1 5
Sular İdaresi, 1 58, 1 59, 1 6 1 , 1 62, 1 65, 1 67 Tatavla, 1 04
Sultan Abdülaziz, 44, 1 54 Tedeschi, 238
Sultan Abdülhamit, 1 1 Tekel İdaresi, 1 55, 1 58, 1 59, 1 60, 1 6 1 , 1 62, 1 65, 1 67
Su ltan Abdülmecit, 24 Tekel Satış Bürosu, 1 66
Su merer, 301 Tekke Bahçesi, 291
Summer Palace, 287 Tekke Mahallesi, 1 08, 338, 339, 342
Sun Fire Office, 335 Tekke, 1 00, 1 1 4, 1 26, 1 39, 341
Suriye Pasajı, 225 Telgraf Bürosu, 1 59, 1 60, 1 62, 1 64, 1 66
Surp Asdvadzatzin Kilisesi, 1 99 Tepebaşı Bahçe ve Gazinosu, 291
Surp Grigor Lusavoriç Kilisesi, 1 94 Tepebaşı Bahçesi, 47, 57, 1 2 1 , 1 5 1 , 1 54, 273, 292, 300,
Surp Harutyun Kilisesi, 1 99 341 ,
Surp Ohan Voskeperan Kilisesi, 1 99 Tepebaşı Belediye Bahçesi, 1 62, 254, 264, 272, 273
DİZİN 367

Tepebaşı Belediye Tiyatrosu, 1 5 1 , 263 Tünel Pasajı, 225


Tepebaşı Caddesi, 300, 301 , 302 Tünel, 25, 32, 6 1 , 83, 1 34, 1 42, 1 60, 1 6 1 , 1 64, 1 65, 1 67,
Tepebaşı Gezisi, 261 1 68, 1 69, 203, 212, 225, 236, 239, 243, 249, 344
Tepebaşı Sokağı, 1 32 Türkiye Bankası, 248
Tepebaşı, 56, 57, 99, 1 23, 1 33, 1 48, 203, 2 1 2, 215, 220, Tütün Reji Binası, 3 1 5
228, 271 , 280, 281 , 290, 298, 342, 343, 344
Tercüme Bürosu, 34
Terkos, 1 43 U-Ü
Terre-Sainte İspanyol Kilisesi, 1 98
Tersane, 1 00, 1 1 6 Uluslararası Osmanlı Posta Binası, 1 62, 1 65
Terzi Mulieri, 225 Uluslararası Osmanh Posta İdaresi, 1 67
Testa Ailesi, 2 1 2 Uluslararası Wagon-Lits ve Büyük Asya E kspresleri
Teutonia, 44, 1 55, 244, 256, 338, 342 Topluluğu, 1 62
Tevfik Paşa, 306 Uluslararası Posta idaresi Büroları, 1 58
Th. Baltazzi, 52 Union Française, 57, 256, 277, 280, 300, 3 1 5
Th. Fardis, 1 2 Universel Gömlekçi Dükkanı, 1 63
The Metropolitan Railway o f Constantinople, 1 42 Üsküdar, 22, 27, 252, 348
Thuringienne Şarküterisi, 288
Tıbbiye, 3, 250
Tımarcı Sokak, 3 1 4 v
Ticaret H a n , 244
Ticaret Kahvesi, 1 55 Valerio Camillo, 64
Ticaret Odası, 1 67 Valide Camisi, 1 92
Ticari Tercüme Odası, 34 Valide Sultan Çeşmesi, 1 82
Timoni Sokak, 225, 320 Vallaury Şekercisi, 287
Timur Kapı, 1 90 Vallaury, 57, 63, 1 59, 1 60, 1 62, 1 64, 1 67, 264, 287, 288,
Tingirzade Apik, 8 301 , 302
Tiring ve Goldenberg Konfensiyon-Giyim Vaniköy, 26, 27
Mağazaları, 1 65 Vartan ve Babayan Mücevher Dükkanı, 1 6 1
Tiring, 1 68 Vartan v e Babayan Mücevher Salonu, 1 58
Tiyatro Sokağı, 228, 232, 233, 234, 287, 302 Varthaliti, 66
Tofre Begadim Sinagogu, 1 95 Varyete Sirk Tiyatrosu, 234
Tokatliyan Oteli, 277, 279, 286 Varyete Tiyatrosu, 259, 260
Tokatliyan, 287 Vebalılar Hastanesi, 265
Tomtom Kaptan Sokağı, 1 35 Venedik Sarayı, 207, 212, 2 1 5
Tomtom Mahallesi, 2 1 2 Venedik Sokağı, 288, 300
Tomtom Sokağı, 252 Venedik, 207
Tomtom, 1 32 Verband İhracat, 1 62, 1 65
Ton Galatou, 82 Verband İhracat Şirketi, 1 67
Topçular Sokağı, 1 1 4, 1 26 Verdi Tiyatrosu, 57, 263
Tophane Bahçesi, 23 Verdoux Mağazası, 1 55
Tophane Caddesi, 1 1 0 V I . Belediye Dairesi, 97
Tophane Kapısı, 1 90 V l . Daire, 20, 23, 24, 35, 40, 54, 55, 56, 98, 99, 1 00, 1 0 1 ,
Tophane Köşkü, 45 1 02, 1 03, 1 04, 1 06, 1 07, 1 08, 1 1 0, 1 1 2, 1 1 3, 1 1 4,
Tophane Limanı, 1 87 1 1 5, 1 1 6, 1 1 8, 1 1 9, 1 20, 1 2 1 , 1 22, 1 25, 1 26, 1 27,
Tophane Meydanı, 23 1 28, 1 29, 1 30, 1 3 1 , 1 32, 1 33, 1 35, 1 39, 1 42, 1 43,
Tophane, 3, 23, 27, 32, 53, 84, 88, 89, 99, 1 0 1 , 1 08, 1 1 2, 1 46, 1 47, 1 48, 1 50, 1 5 1 , 1 55, 1 60, 1 64, 1 73, 1 78,
1 1 4, 1 1 9, 1 24, 1 28, 1 29, 1 30, 1 32, 1 35, 1 39, 1 43, 1 86, 1 87, 203, 2 1 2, 2 1 9, 232, 264, 265, 290, 293,
1 47, 1 78, 1 87, 1 94, 203, 256, 280, 302, 339, 340 300, 315, 336, 338, 343,
Topkapı Sarayı, 9 Victor Tiring Kardeşler, 1 63, 1 65
Tournefort, 94, 1 78 Victor Vincent, 242
Toustain Paşa, 1 59, 1 67 Vitali Paşa, 1 67
Tramvay Şirketi, 1 63, 1 65, 1 67 Viyana Birahanesi, 1 55
Transylvania Restoran, 342 VI. Daire, 327
Trocadero, 263 von Hobe Paşa, 1 59, 1 60, 1 62
Tubini, 300 von Moltke, 349
Turnacıbaşı Sokağı, 252 von Radowitz, 21 8, 307
Tünel Binası, 1 63 Vouroucha Kardeşler, 269
368 DİZİN

Voyvoda Caddesi, 3 5 , 85, 86, 88, 8 9 , 1 0 1 , 1 3 1 , 1 68, z


1 73, 1 78, 1 86, 220, 224, 244, 248, 3 1 5, 344
Voyvoda Karakolu, 1 58, 1 59, 1 6 1 , 1 62, 1 65, 1 67, 220
Zanni Eczanesi, 1 59, 1 60, 1 66
Voyvoda Polis Karakolu, 280 Zapyon (Zappion) Okulu, 253
Voyvoda Yolu, 93 Zapyon Kız Lisesi, 253
Voyvoda, 95, 1 86 Zapyon Okulu, 1 58, 1 59, 1 60, 1 67
Voyvodalık Binası, 60 Zareh Dilber Efendi, 1 63, 1 65
Voyvodalık, 63, 99 Zarifi Efendi, 33, 40
Vuccino, 301 Zarigradski Glasnik, 1 67
Zartaryan, 302
Zellich Biraderler, 1 55
w Zellich Geçidi, 244
Zellich ve Oğulları Basımevi, 167
Wagon-Lits ve Büyük Avrupa Ekspresleri, 1 66 Zellich ve Oğulları Matbaası, 1 64
Wagon-Lits, 272, 273 Zellich, 61
Weis Kitabevi, 1 6 1 , 1 63, 1 65 Zeyrek, 348
Woods Paşa ve Emile Lacoine Efendi'nin evleri, 1 63 Zincirlikuyu, 1 47
Woods Paşa, 1 58, 1 6 1 , 1 65, 300 Zioti Lokantası, 1 59, 1 6 1 , 1 62, 1 65, 1 67
Ziya Bey, 306
Zogheb, 1 59
y Zografos Sokağı, 234
Zographos H ristaki Efendi, 1 63
Zülfa ris Sinagogu, 1 95
Yağhane Sokak, 1 67
Zürafa Sokak, 1 95
Yağkapanı Kapısı, 1 90
Yağkapanı, 190
Yakubi, Nesturi, 7
Yanco Vithynos, 302
Yaruk Kapı, 1 82
Yanıkkapı Sokak, 1 82
Yanni Birahanesi, 1 58, 1 60, 1 6 1 , 1 63, 1 65
Yanni Dimitri, 271
Yanni Kardeşler, 269
Yaver Paşa, 1 60, 1 62, 1 67
Yazıcı Sokağı, 6 1 , 1 2 1 , 1 36, 2 1 8, 239, 244, 253, 299,
306, 307, 3 1 4, 340
Yedikule Ermeni Hastanesi, 220
Yelkenciler Han, 224
Yemiş İskelesi, 25
Yeni Birahane, 1 65, 1 67
Yeni Cami, 97, 1 92, 207
Yeni Çarşı Caddesi, 228
Yeni Çarşı Sokağı, 1 28, 236, 270
Yeni Tiyatro, 1 55
Yeni Yol, 1 34
Yeniköy, 26, 27, 41
Yenimahalle, 27
Yeniyol Şahkulu Bostanı Sokak, 314
Yeraltı Camisi, 197
Yeşilçam Sokağı, 301
Yeşilköy, 25, 26, 27
Yıldız Sarayı, 1 0
Yolcuzade Sokak, 1 82
Yorgancılar, 1 26
Yüksek Kaldırım Eşkenaz Sinagogu, 1 95
Yüksek Kaldırım, 72, 1 1 4, 1 2 1 , 1 32, 1 42, 1 68, 239,
331 , 334, 342
© L İTERATÜR EKİM 201 1

You might also like