You are on page 1of 106

• •

YENIDERGI
Yoneten: Memet Fuat.
yardtmct y onetmmler yurdanur Salman, Mustafa One f, Ege men Berko%,
Ferit Erkman, Nihat Behram.

$iiR
$iiRLER 530 Oktay Rifat
$iiRLER 532 Behi;et Necatigil
AY YOLONDA 535 Olkii Tamer
YIKILMA SAKIN 538 A. Behramoglu
YIKILMA SAKIN 540 ismet bzel
HiKAYE
BiR TREN YOLCULUGU 542 Leyla Erbil
EDEBiYAT
MODERN $iiR 550 Selden Rodm.m
SORU$TURMA
SAiT FAiK ARMAGAi'\JI 570 Naci <;elik
TiYATRO
iSTANBUL TiYA TROLARINDA 595 Memet Fuat
RESiM
BiR DEGiNME - BiR A<;IK OTURUM 601 Sezer Tansug
ORHAN PEKER'LE BiR KONU$MA 613
KiTAPLAR
DUNDEN BUGONE TORK $iiRi 6 15 Memet Fuat
BA$LANGICINDAN BUGONE TURK $iiRi 620 Memet Fuat
NAZIM HiKMET'iN POLEMiKLERi 620 Ender Erenel
GECEDE 624 Nedim Giirsel
SOSYALiSTLER ARASINDAKi <;ATI$MA 627 Nihat Behram
GEN<;LERLE 630

YIL 5 HAZiRAN 1 969 SAYI 57


OKTAY RIFAT

BiN KILIKTA

B'.n kthkta dola�tr o, bin yiizle biiyiir,


Ku�la u�ar gokte, ak�tl bulutla ge�er,
Ba�ak tutar may1sla, oter bir avaza
Cum bocekleriyle giine�li ovada,
Bir makasla bi�er de Zaman't, morumsu
Giindiizler, ye�ilimsi ak�amlar dikinir.
Denizden havaya, sevdadan dii�lere dek
A�tlmaz, kurcalanmaz ne varsa, i�inde.
Surlarm ta�larmda bit en ot ve incir,
Riizgarh osmanh �ayirlan ve �ebb.oy,
Kmk yaztt, selvili �e�me, kirahk ev
Onun sultanhgmda serpilir ve oliir.
Duman gibi sinsi, masal tilkisi kadar
Kurnaz, oylesine giizel ki aktl dumr.

DU�URMEM MEMESiNi

Dii�iirmem memesini agz1mdan, gokyiizii


Emzirir beni, eksilmez giine�:n bah
Kiipiimden. Karh daglardan eser riizganm.
Zaman, yenik ve durgun, uzar buyrugumda,
Harac1ru vermeden ge�emez kap1mdan.
Yalmz1m, kendimle �ok, ofkemle dalgah,
Oliimle yiiklii, ya�amla i�li d1�hy1m.
Bulutlar silt karde�im, inerler kuzeyden
Giineye, giin b11tar, kiz1�1r kanh �olen.
Uzanmm diz boyu otlara strt iistii,
Uzaktay1m hen aruk, hen aruk orday1m.
OKTAY RiFAT 531

ATLI

Bir ath gibi kalk1yor uzaktan,


iki yam ovahk, toprak yoldan,
Gorecegim geliyordu; geliyor
ilkyaz giine�inde, tozu dumana
Katarak ve siiriiyerek ardmda
Agac1, mandiray1, koy evini.
Yakla�1yor, yakla�1yor, biiyiiyor,
Sana bagh ve sana dogru ozlem.

YUKARDA

Orda, me�eli dagm dorugunda,


Perdeleri, mavi esen riizgarda,
Bir yayh gidiyordu, havalanm1�,
Bulutlarm kekik koktugu yolda.
Bizse burda, kamburunda derenin,
Kerpi� damlarm balpg1 alunda

ACAC:: LA YUZ YUZE

Aga�la yiiz yiize durdum ve bakum


Karanhga aplan pencereden :
Anla�tlmaz bir irmak ak.tyordu,
Bin ko�eli bir ytld1z, panl panl,
Suda yi.iziiyordu ve bir dag, ulu,
Tutuyor otelere giden yolu.
Sesler duyabilirdiniz, belirsiz
Sesler, oteleri goriinmiiyordu.
BEH<;ET N ECATI Q I L

HUNi

Birden gitmeyi dii�iinmek


Atarak ortaya boyuna hon bir beni
Nasd da konu�urlar farkma varmadan.

Engeller uzaklari yakmlar


Ka�mc1 kopyalarda tiikenmez
Tammlar bir modeli kiiskiin -
Kalpten gitmeyi dii�iinmek.

Merkezka� b'.r gii�le savrulurlar


Bir burga� huniye �ekerken bizi
S1�rayan kivdc1m - optiigiimiiz yamklar
Sevdirir daha da hurda mangahmiz1.

GULMELERi

Her evde birisi bir ikinci ugruna -


Yaz yagmuru gibi
Geri kalanlarm arada iiziilmeleri.

Adanm1� nastl ka�ar nereye


Surer gider ya�arken olmeleri
Degi�mez korkun�
Olanca agirhg1 bir ona vermeleri.

Gider gelir goriiriim


Evlerde ne/dense hep bu holmeleri
Oriilii duvarlar unutmu� giilmeleri.
BEH<;ET NECATiGiL 533

KUNDUZ

Ben o lambalari bo�a yanan caddelerden


G�en tek ki�i oldum -- asilnu�lar
Kendimizi gos�erme yollari.

Setlerinden bakar sularda kunduz -­

Km.hr donmeyi gor dar bir yer


Girdiniz 9kmas1 zor.

Omzunuza bir yerden s12nu� zehirli s1v1


Saur satlr ileriler bir kolda
Kurtarmak otekini -- uzun
Atlaymca bir �eyler olilyor.

0 ate�ler i�inde tam sular akarken


Bir suyun eksiklig:, bir bahar kesikligi -
Anlatmca bir �eyler olilyor
Kr �eyleri biraz da unutmu� gorilnmeli!

KOPRONON AYAKLARI

Biri bir �eyler anlaur


Fml udir sesleri.
Gezinir kollay1�
Tetikte gozleri.

Biri bir �eyler uzaur


Gib'dir tel orgil deEginden
Yakla�ir yasak haurlaur
Degmeden daha elleri.

Ve goril�me bu kadardir
Ve yalruz ak�am/ilzerleri.
534 BEH<;ET NECATiGiL

NEDEN/SiZ

Birka� ad1m kala gene


Vurur yiize i�rden
Durur yoklar.

Gidip bir kap1ya kadar s1kmuh


Yerde kumldayan bir boh�ay1
Gorilvermeleriniz
Ya�ar bir �eyler i�inde.

Yazih ni�in birakild1g1


i li�ik kagma
(Var m1yd1 oyle bir �ey, var m1yd1 boh�a? )

Sargilarda tedirgin
Bir size seslenen ses -- neden/siz
Ve �almadan bir zili sayg1 nudir
Geri donmeleriniz ?
OLKO TAMER

AY YOLUNDA

Yunm saat onceyi haurhyorum �imdi,


kucag1ma bir kedi verip
giileryiizlii bir resim �ektiklerini.

Riizgar �ok hafif esiyordu,


1�1klar kediyi iirkiitmii�tii,
yiiziimii urmalay1p ka�mak istedi.
Generallerden biri,
«Biliyor ayda fare olmad1g1ru,
onun i�in gelmek istemiyor seninle,» dedi,
bir kahkaha attl s.onra,
herkes giildii,
gazeteciler ciimleyi tekrarlatular.

Kanm televizyonun ba�mdayd1


roket ate�lend'gi anda.
Bah�emizdeki �ak1llar arasmdan
kanncalar yiiriiyordu.
Milyarlarca hayvan yiiriiyordu toprakta,
kanncalar, kaplanlar, ceylanlar.
Biryerlerde elma topluyordu kadmlar,
�ocuklar gizlice sigara i�iyor,
adamlar sinemalarda yer gosteriyordu.

Haurlad1g1m kadanyla
kalabahk �ir yerdi diinya.

i�te dostum,
bo�lugun ve sonsuzlugun �iiridir bu.
536 OLKO TAMER

- Bizim yer'.mizde olmak i�in


nice insanlar
nice y1llanm verirdi omilrlerinin.

- Diinyadan uzakla�uk
ama yakla�m1yor gibiyiz aya.
Yild1zlar da daha parlak degil.

- �una bak,
aLlaslarda da boyle bir yerdi Afrika.

Arna Hemingway'in hikayeler'.nde boyle degildi.


<;ah�sam Kilimanjaro'yu belki gorebilirim,
ama nerede onun gergedam?
Konn�� yerlerindeki killleri e�eleyen maymun,
hi�irdayan yapraklara pusu kuran aslan yavrusu,
irmak kiymnda suya bakan �ocuk,
bahklarla konu�an �ocuk ,
koyilnden ka�an �ocuk nerede?
Nerede bir m1zrag1 dort gilnde bitiren yerli?
Belinde tabancas1yla
ni�anlmmn boynunu open,
operken geceyi dti�ilnen sava��1 nerede?

Sava��ilar vard1,
kayan yildizlar g"bi firlaurlardi bombalanm;
�ingeneler vardi,
�ad1rlan kildan degil, kemik tozundand1;
ihtiyarlar vard1,
kur�un gormil�, kur�un g�irmi�lerdi;
ka�akplar vard1,
�arp1�an a�iretlere umut kapnrlardi.

Yalruz govdelerini degil,


bok1�lanm bile gormek isterdim onlann.
0LK0 TAMER 537

Zaman ic;inde bir yolculuktur bu,


ama ikinci Diinya Sava�1 bile goriinmilyor.

- Televizyondasm dostum, giil biraz,


btitiln dtinya bize bak1yor �u anda.
Hadi, yerc;ekimi olmad1g1m gosterelim.

Yerc;ekimi degil, dtinyac;ekimi yok.

Evet, c;ok kimse bize bak1yor �imdi;


canh hirer insamz onlar ic;in,
kapsillilmilz bile canh,
kapsilliln ic;i bile, kollar, rakamlar bile,
kay1�lar, dtigmeler bile canh,
elimizdeki su tabancalan bile.

Biltiln dtinya bize bak1yor �imdi;


biz dtinyaya bak1yoruz,
s1ruflarda gordilgilmilz kiirelerin biraz btiyilgilne.
AT AOL BEHRAMOQLV

YIKILMA SAKIN

Koti.i �ey uzakta olmak


Dostlarmdan, sevdif n kadmdan
Yasaklanmak bi.iti.in ya�anttlara
Seni tamamlayan, armduan
Kapattld1gm dort duvar arasmda
Saghkh, geni; bir adam olarak

Neler gelmez ki insanm akhna


Sevini;li, ozgi.ir gi.inlere dair
Kalm1�t1r yi.izlerce yd uzakta
Onunla ilk kez opi.i�ti.igi.in �ehir
Act, zehir zemberek bir hi.izi.in
Kalbinden gutlagma dogru yi.ikselir

Gori.iyorsun i�te ki.ii;i.ik adamlar1


Kohnemi� silahlar1yla sald1ran sana
Kimi tutsak di.i�mi.i� kendi di.inyasma
Kimisi di.ipedi.iz balk di.i�mam
Diren oyleyse, diren ytlma
Yuri.it daha bir inatla kavgam

Babeuf'i.i hatula, Naztm Hikmet'i


Bir umut i!.te�i gibi parlayan zindanlarda
Hattrla Danko'nun tutu�an kalbini
Kar:mhklar1 ytrtmak arzusuyla
Ve fa�izme kar�1, zulme, zorbahga
Di.i�i.in actlar ii;inde vuru�an karde�leri

Elbette vard1r bir diyecegi, bir haberi


Bir kai;aga i;ay sunan ki.irt kadmlanmn
Daglar dilsizdir, yali;mdtr
Arna gi.in gelir bir diyecegi olur onlarm da
ATAOL BEHRAMOCLU 539

Ve bir kez daglar, 1ss12 tarlalar ba�lad1 m1 konu�maya


Susmazlar bir daha, soz aruk onlarmdir

Kotu �ey uzakta olmak


Dostlanndan, sevdigin kadmdan
Yasaklanmak butun ya�anulara
Seni tamamlayan, anndiran
Arna bir devrimciyi hakh ktlan
Biraz da acilarchr unutma

Y1kilma sakin g�erken gunler


Yaralayarak gen�ligini
Onurlu, gtizel geleceklerin
Biziz habercileri du�un ki
Ve halkin bagnnda bir ind gibi
Buyuyup geli�mektedir zafer
Nisan 1969 /Malazg: rt
I SMET OZEL

YIKI LMA SAKIN

Ataol Behramoglu'na

Sana dutlanm1� kelimeler getirecegim


porsilmil� bir dtinyay1 kahreden kelimeler
kelimeler, bazdan tilyden bazm demir
seni �nkil dik tutacak bilirim
kabzenin, �ekicin ve divitin
tutuldugu yerden parlayan �iir.

Zorlu bir ki� ge�ird:m, seninki gibi nefti


ac1kum, bitlendim, bir yerlerim sanc1d1
sokmedi ama hoyrat kurallan fa�;zmin
�nkil kalbim a�ktan �atlay1p yanhrdi.
Her sabah �arp1�arak �ekilirdi karanhk alnac1mdan
acdar bile duymad1m kof yilrekler onilnde
beynim her sabah devrimcinin beyniydi
ayaklanm donukladi gelgelelim
saghgm yerinde mi?

Yaralann kabugu kolayca kaldmhyor


halkm dogurgan dtinyasma dalmakla
onlann gilne�e �arpan sesini anlamayan
dort duvann, tel orgilniln, me�hur yasaklann sahipleri
sey'.r bile edemezken i�imizdeki �enligi
ydg1 yamm1za yana�amazken
bizi kivil kivil bekliyorken hayat
y1kilmak elinde mi?
Bo�una m1 sokuldu bankalara
petrol borulanna kundak
kur�un i��inin bogrilnil bo�una ml orseledi
varsm zindanlann ugultusu vursun kula.klaruniza
ya�amak
bizim� dokunakh bir �arki degil ki.
iSMET OZEL 541

Bu yiirek gokle ban�km ya�amaya ah�m1� bir kere


ve inatla i;evrilmi� topragm i;dgarma
yaz1k ki uzakur ku�lan, sokaklanyla bizim olan �ehir
ama ancak laneti lursla urpanlayamamak koyuyor insana
opii�ler, yataga birden yuvarlam�lar
sevgiyle harlansa bile hatta.

Kopiiren, kopiirtiicii bir hayatm nadas1d1r karde�im


biitiin devrimcilerin i;ektikleri
biliriz diinyadaki yorgunluk habire m1zraklamr
daglarda giirbiiz bir oliimdiir bizim arkada�larmki
pusmu� b'.r �ahamz �imdilik, ne kadar �ahan olsak
ama budand1ki;a ft�ktran da bizleriz
oliiyoruz, demek ki ya�andacak.

Nisan 1969 /Mu�


LEYLA ERBiL

HI<; KON V�MADAN Ci E<;EN


BIR TR E N YOLCVLVQV

«Bir kimse sap sakah agarmadan yiiz ya�ma kadar ya�amak isterse cev1z1
t::.yyip, ak fiilfiil, kara fiilfiil, zencefil, sekakali lisan, asfuru helile, k1rlang1�
o_u, udiil kahir, udiis salip, aksmk otu, behmeni ahmer otlarmm herbirin­
den bir m"ktar iyice dovdiikten sonra peteginden yeni almm1� balla macun
yap1p sabah ve ak�am a� karnma ceviz iriliginde yemelidir, » derdi Tekvin
,
ninem.

Yiiz ya�mdayd1 bir sabah, olene degin yedirdi bana da macunundan.


Pembesi agarm1� di�etlerine taku son lokmasm1 o sabah, yutmaya
ugra�tl, yutamad1, sonsuz bir kahkaha atacaknu��asma a�tl agzm1, ba­
bam yeti�ip soktu kollar1m o 0lkura; o, ucu bucag1 belli olmayan, an­
cak tanr1y1 ve giinah1 anmak i�in aralanan, vaktiyle her tiirlii deniz, ha­
va, kara hayvadanm, kabuklulan, perde ayakhlar1 par�alayarak yutan,
�on y1llarda tarhana �orbas1 i�en, kapahyken i�indeki ayetlerin duvar­
larma �arpa �arpa yank1d1g1 o derin �ukura soktu kollar1m, g1rtlag1 tl­
kayan topag1 tutup bir ucundan �ekti dt�art. Uzun, kau, katranh <;U­
buklar sa�akland1, uzun omiirlii kapkara sa�lar par�a par�a havaland1
yasttktan, uzun uzun z1pla�ular, bir vakitler onca yigidin ca1um yakan
koygun ye�il gozler geril'p ceviz iriliginde, ytrtttlar gozkapaklar1m, uzun
uzun titre�tiler ve camm verdi ninem.
Yiizy1llardtr koyup kotartlmaktan dibi tutmu�, ag1rla�m1�, atalar yadi­
gan kararm1�, kutsal �anag1 fulatum bah�eye pencereden. 0 pencere,
Tekvin ninemin kemikleri buru�uk ye�il ellerini uzattp, ipekbocekleri­
m"ze parlak yapraklar1m kopard1g1 dut agac1yd1. Once govdesine vura­
rak yaralad1 onu, ardmdan artlar1m1zm - ninemle benim - �arparak
kovanma yerlere �almdi. D1�an ftrlayan siiriiden biri ayr1hp siiziilerek
boynumdan gizlice i�eri, sol mememin petegini soktu. Ceviz iriligin­
de kabaran ucu emdi ve tiikiirdii annem ve dedi, «Tekvin'in ruhudur
cezalanduan seni, ne denli emsem alamam agunun tiimiinii oradan yii­
regine i�ledi, dola�acaksm boyle bag1�layas1_ seni.»

Apk san ilkokul ku�lan, papatyalar koyu beyaz, yedi ya�1mdi o sabah.
BiR TREN YOLCULUGU 543

Sag olsayd1 ninem, �urada oturmu� olsayd1 kar�wzda �imdi, bir ba�ka em
( ila�) sahk verirdi size bayan : Her aym ( gokteki aym) ilk �ar�amba gii­
nii, yedi tane inciri yanp i�ine �u duay1 yazarak ( dua usumda kalmad1) a�
karmna yemeli, kurtulur �i�manhktan, soluma darhgmdan insan, incelir ve
gen�lenir . <::enesfni baglayamad1 babam, ak bir tiilbentle ve dedi : «Kapan­
m1yor gozleri de aynlm1� �vallarmdan havadan bak1yorlar.» Baham ufak bir
bakkalc1yd1, satard1 �orek otu, pirin�, �eker, meyan kokii, iizerlik tohumu.
Tiitiin, ince boga kemiigii, sedef otu, mastaki. Balmumu, giillap, zerde�av
ve klZll �ap, irili ufakh �vallar i�inde, ve �ok para yaptl ninemin hay1r dua­
s1yla ve bakkahnm duvanna astlgl ayetiyle ve bu paralarla kolejde okuttu
hen\. 0 ayet �uydu BiSMiLLAHiRRAHMANiRRAHiM VE GULiL
HAMDULiLLAHi SEYRU-KiM AYATiHi FETARiFUNEHA VEMA
RABBUKE Bi GAFiLi AMMA TAGLEMUN.

Hava pek giizel degil mi bayan? Gok siimbiil mavisi sari, �unlar okullar' ma
giden koylii �ocuklan, toprak da kau m1 kau, buralarda ne merdmek ye­
ti�ir, ne bakla, ne kantaron miirkii ne kilermeni yak1 yapmaya. Bo�una ug­
ra�maym : «Nereden nereye efendim, yolculuk ho� ge�sin, konu�madan ge�­
mez ki! » diye tepinerek. Giindem Elli yildir biriktirdigimiz paralarla kat
satin almaya gitmek, en kii�iik klZln dogumunda bulunmak, bel ve ha� ag­
nlan, damatlar ve torunlar ve ogullar. Pahl

Neden ntrru�um o �anag1 bah�eye. . . Evi temizlemek i�in mi ninemin amla­


rmdan, kutsal macunla birlikte her sabah ve her ak�am ya�amlan oliim kor­
kusundan armmak i�in mi dirimimize ayak bag1 olan ...

Eski�ehir ( Dorylaeum) iskender ( Alexander) burada �oziivermi� kordiigii­


mii, with a bold blow of his sword, Anadolu bu topraklar, insanlan go�ren
iizerinden milyo. nlarca, Tekvin nl1,emi bile, ho�gorerek, susarak, yan giiliim­
ser, seyrederek, sab1rla ... Sabula ve dii�man, �ekiyor beni de bagrma zerdali,
timur hindi, badem, turp, koruk ve soganlanyla benev�e kokii, koca yemi�
kokii ( sidik zoruna iyi gelir) ve giilleriyle. Bir ermi�tir bu topraklar, siirgii­
nii oldugum iizerlerinde.

Gelelim size bayan, en iyisi girin tabutunuza - �amdan yap1hr tabut - or­
ta ve giiney Anadolu'da m1 �oktur �am? Oglamn b'.ri yap1�tl bile koluna
tabutun, aghyor da. Ne konu�ayd1m sizinle? bteki oglana haber ula�amad1,
Almanya'da �ah�ana. 0 orada. 0 topraklarda ... Brant, Luther, Kant'1 go�r-
544 LEYLA ERBiL

mil�. Makinalarmdan biri oniindedir Schiller, Holderlin, Telemann ve Bach'­


m. Konserve kapaklarm1 deler aman vermeden. Hegel, Schelling, Marx, Hoff­
mann'm konserve kapaklanm, oglunuzun burnuna dayad1klan tezgahm ba­
�mda trink! trank! delinir kapak. Ankara kec;ileri bunlar piiskiil piiskiil on­
lar da sahip bu topraklara ve degi�tiriyorlar diinyay1 ( ! ) Gene de oglunu­
zun orada i� bulmas1 mutlu ktld1yd1 sizi dogru soyleyin, gurur bile denilebi­
lir buna. S1vas'da ( Sebastea ) bir c;agda 4000 Ermeni suvarisinin canh go­
miildiigii, 1 919'da Atatiirk'iin kararh ve c;etin c;izmelerinin ezdigi topraklar­
da dogmu� bir ogul. Trinkl Trank! dii�er kapak . Ust iiste be� oglan. Tann
isteyene vermez, biz de dort kizm1�iz. Ninem demi� anneme, dinletemem:� :
«Bir kadm oglan dogurmak isterse tav�an beynini on dirhem c;akal odiinle
eze, b:r fincan suda kaynata ve gebeliginde her ak�am bununla belden a�agm­
m uva.» Ba�egmez c1vah bir kadmd1 annem, babam oldiikten sonra bakkal.

Uzun boylu, esmer,· c;au kaum andiran c;enesi olan, portakallan kabuguyla yi­
yen bir ba�kaldmdir ogul. Sevgililerinin kalc;alarm1 da portakal kokutur o
yiizden. C::Ok hak11 bir bic;imde yauyorsunuz tabutta. Topraklan urnaklariyla
e�eleyerek evinin c;ukurunu atm1�, ic;ine girmi�, boyundan biiyiik c;ukura, ora­
da kalm1�, arti.k c;ikamayan di�anya, gelen gec;ene seslenen : «Ahn beni ku­
cagm1za, c;1karm beni buradan!» diye uzaup kollanm koca kadm! Dondiikc;e
tekerlekler ta�tan ta�ma vuran ba�1ru tabutun, Trink Trunk! Trink Trunk!

Oyle kau ki toprak incecik beyaz b:r tabaka bile koparam1yor yeller iizerin­
den. Kimi vakit de insan bulamasa kokiinii toprakta, vuruyor denizlere. De­
niz diimdiiz goriinecek giiniin sonuna dogru uc;uk mavi balkimalarla. Tam
k1y1 seriivencilerine yak1�1r bir gi.in diyecegim ic;imden o zaman. ic;imden ...
bir insan yiiziiyle kar�1la�ug1mda boyle ka�mcalar ii�ii�iir beynime, onlarla
konu�acag1ma, c;1karacagrma dilin tadm1, bir dilsizcene karg1�lanm1�, Tekvin
ninenin ruhuyla.

Doguya gidecegim hen, Van Golii kiydarma, el giine�e siper edilerek bakil­
d1gmda gol mavisinin goriilemeyecegi, su kokusunun eri�emeyecegi yerlere,
uyup sesine omuriligin ic;indeki tiikenmeyen, her sabah kendi kendisini yara­
tan, dipd:ri uzla�mazhgm. Oralarda aratacak kendisini biliyorum, Van dolayla­
rmda, aramp duracag1m bulana dek ... NEYi? Rastlayana mi yoksa .. . NEYE?
Ninem yiirek yanmasma meryem kokii, zeliha otu, ek�i tere kokii bolca kayna­
talar ic;ireler derdi, hayz tutugu olan hatunlara da iyidir derdi... Yiirek yan­
mas1 ml bu bendeki? . .. Hayz tutugu muyum yoksa? ...
BiR TREN YOLCULUGU 545

Ninem oldiikten �ok sonralan bir gen� k.tzkene artik, sol petegi an sokugu,
slZlldayan ya da s1Zlldad1g1m sanan korkuyla «oliir miiyiim ! » diye i�in i�in,
17'nci baharunda ornegin insanla�maya ugra�tlm 0 giinler, heniiz kesmedigim
umudumu onlar gibi olmaktan, delikanhlarla ili�ki kurmaya bile yeltendi­
gim o giinler... hih! neler �ekiyor insan ya�arkene �a�ars1mz bayan ... Bir giin
yazd1m bir delikanl1ya bir mektup �oyle : «Okudugum kitaplari birisiyle ko­
nu�mahy1m. Size yazmak i�imden gelirken kadm dogmu�um diye kendimi
tutup yazmamak, onuruma dokunur benim. Aynca bu, hem toplumun ba­
na sormadan koydugu yasaklara boyun egmek, hem de benim kadmhg1m1 �ok
onemscmem demek olur . Bense a�m1�1mdir bu soy saplanulan �oktan. ( Ne­
ler yazm1�1m !) Ben a�ug1ma yemin ederim, giderek diyebilirim ki kadm ol­
mamn �ok otelerinde, ola ki bir yan tanr1y1m hen. Buna inanmamz1 iste­
rim. Benimle arkada�hk etmeyi goze almanm ilk ko�uludur bu. Ne dersiniz
bulu�ahm mi? Evet BULU�ALIM. Bu sozciigii kullanmaktan korkmuyorum,
illtinda ba�kalarmm niyeti yatm1yor �iinkii. Ve boylesi bir dostluk kurama­
dan oliirsem gozlerim a�1k g'.decek ( upk1 Tekvin nineme benzemi� koygun
ye�il gozlerim) ( bOyle bir dostluk kuramazsam olmek! demek ki insanlan
degi�tirmeyi kuruyormu�um daha o vakitlerden bir peygamber, bir hakan,
kahraman gibi) kendimi karg1�layacag1m, olene dek yapayalmz dola�acag1m
topraklarmda iilkemin, bir �:ieke� olarak, a�agilayacag1m kendimi ( kurnaz­
hku bu elbette yalmzhgm, a�agilanmanm ve �ile �ekmenin ki�iye getirecegi
yeni gii�leri bilmekti) siiriinerek, bir solucan denli siiriinerek bu topraklar
iizerinde. ( Ornegin Agn ( Ararat) dagmda oras1 ki traditional resting place
of NOAH's ark - GENESiS 8) kimbilir ola ki iilkemin s1mrlarim da a�a­
rak dola�acag1m ama buna cesaret edemem samyorum, olsa olsa yakmlarda
[Artashat'da ( Artaxata) aramcam, eski Ermenistan'm ba�kenti olan, gide­
rek Nakhichevan'da ki �ok eski bir Ermeni soylentisine gore o kenti de ilk
Nuh kurmu�. Neden ille de Nuh'la ya da Ermeniyle ilgili yerler? ( Oralar­
da yer-gok magenta rengi olur, evler dogadan saklar varhklanm penceresiz,
aga�lar yoktur 1hlamur, erikli kaylSl, ipekbocekleri, mavi ser�ler, anlar san
agulariyla.)] Boyle yani benim sand1g1mca kendini yiiceltebilmi� bir ki�iy­
sen'z, - oylesiniz hu!_lu fokiilteye gidip gelirken rastla�ug1m1z 8 . 1 5 vapu­
runun giivertesinde goziiniizii denizden ayirmamamzdan, nerdeyse gormeme­
nizden insanlan, bakmamamzdan onlara ( �nkii onlan �ok iyi tamy.orsunuz­
dur, btlcm.1� tiksinmi�sinizdir onlardan benimleyin) ( oysa �imdi onlari seve­
memenin ac1s1m odemiyor muyum hen!) sakal koyvermenizden kiv1rc1k, kir­
li gomleklerle ve kravats1z dola�mamzdan, yani insanlarla uzla�mazhg1mzdan,
546 LEYLA ERBiL

bir de durmadan ta�1d1gm1z kitaplarm1zdan anhyorum - saat 14.00'de Bay­


lan Pastanesine gelin.
iMZA:
Bir Yolcu Dost Kard�iniz.

Babamzla da dola�tm1z bu topraklan s'z bayan; Bursa, iznik (Bithynia)


1326, Konya (lcon;um) Apostle Paul'un yeti�tirdigi aziz Thecla'nm koyii
o vakitler, Lystra, crmi� Paul'iin dogdugu topraklar, isa sogmadan 41'de An­
thony'nin Kleopatra'ya teslim oldugu. Ne rahatlam1�tlr teslim olduktan son­
ra Antony kimbilir! hen �imdilik oralara giine)'e inmeyecefm, kararhylm
::!ma bulamaisam ilerde . . . NEYi? ...

Uc;uk mordur ilkyuzlar1 giineyin. Bir oyle sabah, giivertesinde Kadikoy va­
purunun, ikinci mevki s1ralardan birine oturup dalm1�tl; «Gil Blas de San­
tillane'm Maceralarl». Sabri Esat c;evirisi, �oyle ba�hyordu «Okuyucu dos­
tum, hayaumm macerasm1 dirJemeden once, sana anlatacag1m �u hikayeye
kulak ver.» Baylan'a gelmi�ti. Sonralan, y11lar sonra bile, c;iinkii y11larca
dostluk ettik onunla - o da benimleyin kendisini yiiceltmi� biri imi�! -
ne c;ok giilmii�iizdiir o tiimceye ne var giiliinecek oysa : «Okuyucu dostum,
hayaumm macerasm1 dinlemeden once sana anlatacag1m �u hikayeye kulak
ver .. » b'nde bir insanlara benzeyerek giildiigiimiiz olurdu boyle i�te. Ah!
o, ne c;ok umutlanchrm1�tl beni bir vakitler!..

Sadece b!r kat almak istediginiz sizin bayan. Ne bayag1hk. Kiic;iik ogland.i
Miinih'de bir ay kaldm1z. Alman gelin anca barmd1rd1 sizi, oglunuz gelin­
den gizli bir de palto ald1 s"ze ucuzluktan 100 Marka, i�te �uraya ka�1ma,
etiketini okuyabilecegim bic;imde astm1z onu - nasil ya�amr bunlarm ara­
smda - yakas1 kiirklii bir palto. 0 giin bir de Semahat'a rastladm1z Mii­
nih'in ortasmda, ikiriciyi dogururken ebeyi c;ag1ran s'.ze, Zile'de (ZELA).
(Ah bu insanca olaylar bunca tiksindiri�ken beni nasil bir ermi� olacag1m
hen!) Semahat «Hayat ne tuhaf tesadiiflerle dolu, Cavidan ablac1g1m, akla
gelir miydi h'c;!» Dii�iiniin ki o Zela'da Ceaser, Pontus kralm1 yenmi�, isa'­
dan once 47'de demek ki Kleopatra'mn Antony'i teslim almasmdan alu yil
sonra oluyor bu, ve demi� «Veni, vidi, vici.»

Uc;iinciiniin uyuzundan c;ok c;ektiniz, oysa uyuzu hamama gotiiriip keselemeli,


keselenen yere kaynaulm1� loboda kokiinii 100 dirhem balla kan�tmp siir-
BiR TREN YOLCULUGU 547

meli. Cavidan adh biri olmaya nasil ah�ir insan, bunu dii�iiniiyorum �im­
di. Zamanla ah�1yor her �eye ki�i, sanmm biz daha sonralan giilmemi�tik
oyle i�ten: «Okuyucu dostum kulak ver ... » Sevilmek iyi edermi� insanlan.
Ben hi� mi sevilmedim? Neden? Ned:r SEVGi? Kendilerini topluma ada­
yabilmi� ki�iler, din �ehitleri, halk1 kurtarmak i�in can verenler, SEVGi mi­
dir a�an yiiregi? .. Miinih'de Tiibinger Strasse'nin ortahk yer:nde sevgi mi­
dir Semahat'la opii�tiiren sizi? Yoksa ya�amamza �ikan tuhaf rastlanular1 mt
kucakladm1z? Tabutun i�inden di�inin s1z1sm1 belli ederek konu�maya baha­
ne arayan, �i�manhktan soluksuz, yol boyunca hayat hikayesine kulak verme­
mi isteyen?

Lenln'in siirgiin kald1g1 evi gezmi�tik onunla - Baylan'a gelmi�ti o giin,


nasil gelinir oyle Baylan'a -. Miizeyi bir giin gezmi�tik; uzundur miize­
ler, �ikmaz sokaklan vardir giiniin sonuna dogru koridorlarda. Bombo� is­
tedim bir an duvarlan, boyas1z istedim, 1�1ks1z. Son aylara dogru - ayril­
mam1zm son aylarma - hep geceyi bekler olmu�tu sevi�ebilmek i�in. Yor­
gun kumdan ortiisiinii atlyordu iizerine yan tanrl bedenimin gece ve hen ko­
�eye �ekilip bakiyordum yiiziine. Oradan, gozlerimi ayirmadan bakug1mda pan­
tuflalarm1 andmyordu yiizii ninemin, sakallan, kurdelesi deriden. Son giinii
de bir yorgunluk - y11larca hi�bir �ey yapmamanm, konu�amamanm, sevi­
�ememenin yorgunlugu - kahvesi i�elim dedik Waldhaus'da, kahveyi kir­
mlZl ortiiniin iizerine devirdim. Aldi titreyen ellerimi eline evire �evire optii
ve dedi «Hayir hen sadece arkada� olarak kalamam seninle . . . » Ne· �ok duy­
dum bunu giingide, ey denize bakan yorgun sa�lar1m taramayan h·�, arilarm
kanat gerdigi bedene golge dii�iiren kara gozleriyle. O'na dedim i�te biitiin
magentan di�an vurdu ama beni dinle, bir �are biliyorum bu illet i�in: 1 00
dirhem ogul otu, 1 00 dirhem pelin, bir ka�1k balla macun ed.lir, komiiyii
ahr, senin dilinle «Seviyi» kokiinden saker gotiiriir beyaz lrmaklara akltlr -
aym em tuzlu balgama da iyi geliyor ne tuhaf -. Dinlemedi �iku gitti. Ya­
�arken ne s1kmular �ekiyor insan bayan. 0 gitti, biisbiitiin mutsuz oldum;
arad1klar1mm tiimiinii bulmu�um onda megerse - arad1klar1m neydi bilmi­
yorum ama onda vard1 - ozellikle beni birak1p gitmesi onda vardi. Bir tek
yiiziiniin ninemin pantuflalarm1 andmrhg1, bir de ellerimden ba�ka yerleri­
me de dokunmay1 kurmas1 durmadan, siradan adi ki�ilermi�iz denli. Bunu
da soylemi�tim ona: diinyevi ki�kirulara kaq1 be� dirhem ham mahmude,
be� d:rhem hmtal, be� dirhem sabir dogiiliir, yogrulur sinameki suyuyla, bi­
ber tohumu biiyiikliigiinde haplar yap1hp giinde ii� tane i�ilir. Kotiiliik aga­
cmdan karum1za g�eni siizer, savurur bulutlara . . . Tekvin ninem olmezlik
548 LEYLA ERBiL

macununun yam sira, « Yarun tannhk iizerine olsun,» der, yuttururdu bunu
da . . .

Bitlis ve Tekman'1 da dola�acag1m. 4'iincii yiizyilda Ermenistan'm1� Tekman.


Denize doniik biri degildi o, hay1r. Tekman'da aruk ya�lanm1�, boyun egmi�
biri olarak rastlamr ona, aha giysiler i�inde, ozsuyu �ekilmi� dal u�larmdan.

Annem de sizin g'bi dart kiz dogurmu� bayan, ne yapacagm1 bilmeden . Be­
ni dogurmu� ornegin, hen ne olacag1m �imdi iyice umutsuz durumum bunca
deneyimlerden sonra . . . Bir vakitler kendimi topluma adadigun giinlerden bi­
rinde, sizin biiyiik ogland1, yiiriiyordu oniimde bagr1�a �igr1�a. Gidiyo­
ruz Beyaz1t - Hiirriyet Alanma. Turan Emeksiz'in fotograf1 bir sopanm ucun­
da, sopa oglanm elinde, benim elimde �i�ekler, �i�ekleri koklad1m ve bir ta�
y1gmmm dibine attlm, bir daha yapmasmlar diye . . . 16'smda evlenm� anam,
0 y1llar hep oyle, kocamz ate�i sagnak bir yiizba�l 0 s1ralar, bir kadin, erke­

gin bencil kavmdan korumahyd1 kendini; ik.i vukiye zeytinyag1, ak giinniik,


ham kehribar ve kirpi yag1 ile.

Bir ak�am iizer:dir. Antakya'dan (Antioch) �iktmiz yola. Antioch scene of


St. Paul's first ministry, Roma imparatorlugu'nun Roma ve iskenderiye'den
sonra gelen ii�ncii biiyiik kenti idi. Antakya «Christian» sozciigii ilk kez
burada kullamld1yd1 bilir misiniz? Ve sizin bilmem ka�mc1 oglanm makad1
durup dururken �ikard1 da di�ar1 bulamam1�tmiz �aresini, bey o s1ralar bin­
ba;;1, Amasra denizi iyi gelir dediler. Amasra (Amastris) Orta�agm Venedik
kalyonlarma a�1k bu hiir limam, �imdilerde Nato'nun bir deniz iissiidiir, tuz
sogugu �ivitlidir sulan, soktunuz oglam iyi gelmedi, i�te o oglanla yiiriidiik
Taksim'e y1llardan bir yilda, elinde bu kez Vedat Demircioglu'nun fotografi.
Yumruklar1m1z1 sallayarak bagird1k : «Katiller doymadm1z ml kana, kemi­
ge, sinire, beyine, omurilige, paraya! » Ostiimiize rnldird1 katiller gene, kop­
riiciik kemigimi kirdilar. i�te o anda �ok insanla�um birden «Ne vuruyor­
sunuz be!» diye, ka�tlm bir otel sundurmasma, senin oglan da tutundu ac1-
yan omuzuma s1zarak goziinden kanlar. Biriktik oraya bag1rd1k «Katiller,
hirs1zlar, saulm1�lar! » 0 kalabahk, basular gogiislerine oglanmlZl, agla�ular
ve bagr1�ular. Alu �ocuk dogurmak bencillik aslmda, polis dag1uyor insanm
kafasm1, biz ise ka�1�1yoruz bag1rarak, insan gibi oc alacag1m1za onlardan, vu­
rahm daglara, kurahm hamaklar1m1z1, govdemizden kedi bah s1zdmyoruz 11c1-
mayan bir yara, her vakit doniip yorgun do�eklerimize haydin sarp daglara!
sarp daglara! . . .
BiR TREN YOLCULUGU 549

Ya�amak, yenmek zor mu aslmda? Yenilmek daha bir giizel mi kimi vakit?
Kimi vakit direnmenin yorgunlugundan mt bir teslim olabilsem diyorum
Antony'nin Kleopatra'ya. Teslim olsam mutluluk mu? Aktlevlerine giriyor
insanlar, ters biirs oluyor inanc;la dinsizlik, dii�le gerc;ek, seviyle kin, em'­
ler, cezaevleri iistelik, iistelik hic;bir tutkum da kalmad1 kendim ic;in ve alu
c;ocuk dogurmu� biri siz, uzatlp romatizmadan k1vrtlm1� bir erik dalm1 an­
dtran kolunuzu gazetesini okumakta ve sovmekte olan e�ine - o 0-1kurdan
c;ikabilmek ic;in uzattlan kolu - �imdi de, «Ayol seninkiler k1ym1� paraya
yiiz liras1 var bu vazonun! » dersiniz. K.olun ucuna tak1lm1� yamru yumru
bir sarm1sag1 andmr yumruk. Babas1 Galic;ya'da can vermi� bir asker klZl.
Bu tiksintiyle olamayacag1m bir ermi�, bir rahibe? .. «Sizinle yer degi�tire­
lim beni tutar,» diye, en iyi yeri kapan her yolculugunda birinin alttndan,
ve Kartal'da uc;aksavar sitesinden kat almaya ko�an... i�te Gebze (Lbyssa)
Hanibal burada k1ym1�tl canma (182 B.C.) Bir hanc;er mi soktu yiiregine
ucu agulu, sol gogsiiniin peteginden f1�kird1 kan, bula�ttgmda topraga ma-
genta renginde ... Sa�1yorum �a�1yorum nastl dayamyor insan dayanamam1�
m1yd1 Anibal? .. Ak kopegin ba�m1 fmn kiilhanmda iyice pi�irip beynini c;i-
.

karmah, sari katran ve yumurtanm ak1yla kart�tlrarak bir bez iizerine ser­
meli, giine�te kurutup beze emdirmeli, alna s1k1h yedi giin yedi gece gez­
meli, yedinci giin c;ikarmah - tanr1 yedinci giin dinlenmi�ti - bunun ile
diinya i�lerine hie; �a�trmazsm, sevinmezsin, giicenmezsin, tanr1 gi::irii�ii bag­
lar goz bebeklerin...

Bir hanc;erle son vermeyecegim hen giinlerime. Giineye de gitmeyecegim �im­


dilik. Doguya uc;suz bucaks1z toprak zamanlarma kari�acag1m, magenta ren­
gi toprakla gok arasmda supsusan, kim oldugu hic;bir vakit anla�tlamayacak
olan bir gezgin, bir yolda�, bir dinsiz, bir siirgiin her �eyleri bilen, ho�goren
- ho�gorebilecek miyim? - seven � sevebilecek miyim? - bir miim:n,
bir sadist, bir kankarde�iniz olarak oralarda o yabanclSl oldugum topraklar­
da, hie; tammad1g1m atalar1mm gomiilii oldugu, ak1tacak kans1z sari agusu­
nu bedenim gozlerimde biiyiik benekli smtkan bir bahk, mavi kopiiriigiiniin
yelpazesini salland1racak agzmda Tekvin ninenin ...
SELDEN RODMAN

MODER N � l lR

Neden hep savaj meydanlarmda olenleri yuceltelim; ki­


ji kendi ifindeki derinliklere dalmakla da gosterebilir aynz
go<:.upekligi.
W. B. Yeats

Resim sanatmm dogay1 taklitten oteye ge�mesi gerektigi anla�ilmadan


�ok daha once, �airler �iir sanatmda gormii�lerdi bu ger�egi. Wordsworth,
«�iirde ol�iiniin amac1, dili ger�ekliginden biraz s1y1rmak, boylece biitiin �iire
bir yar1-bilin�lilik ya da soyutluk katmakur,» demi�ti. Gerek sanatp, gerek­
se okur, sanata bu ger�egi bilmeden yakla�1rsa daha rahat olmaz m1? isti­
ridye gibi sanat�l da, en degerli maddesini ancak bir di� giiciin (duygu yiik­
lii dii�iincenin) uyar1c1 etkisi altmda pkam ortaya. Eskiden halk, gonliine
gore, �iirin incisini ister ahr, ister birak1rd1; ama her zaman bir oykii, ya da
bir fikir kabugu vard1 tutunacak.
Oysa uzmanla�malar �agmda, sanatp aruk uzman olup pkm1�ur. Rone­
sans'a dek fizik�i Galileo aym zamanda �air olabiliyor, ressam Leonardo da
fizik konusunda her �eyi bilebiliyordu. 0 zamanlar, yalmz bir konudan ote­
kine yapilan aktarmalarla zenginle�en bir dil degil, benzetmelere dayanan
bir anlaum kolayhg1 da vardi. Bugiiniin fizik�isiyse ancak fizik�i arkada�la­
rmm anlayabilecegi bir dille konu�uyor. Sanatp da, �ogu zar..an, yalruz oteki
sanatplara sesleniyor.

MODERN �iiRDE iLKELLiK

Bu nasil oldu? Ve neden biitiin sanatlar i�inde bu ozellikle �iir i�in dog­
rudur? Ba�lang1�ta sanatlar dinin ger�eklerini aydmlatmaya yar1yordu, insa­
nm �evresindeki evrenle arasmdaki baghhg1 anlatma yoluydu; bu yiizden sa­
natpnm toplumda anlauc1, bilge ki�i, biiyiicii gibi i�levsel bir_ yeri vard1. Ay­
m zamanda rahip de oldugu ilkel �aglardan sonra, sanatp kendisinden bek­
lenen onbilicilik gorevini biraku; oysa tanrilarla insanlar arasmdaki arac1h­
gm1 siirdiirdii. Arna sanatlarm resim, heykel, mimari, miizik, tiyatro vb. diye
ayrilmas1yla bu arac1hk gorevi daha �ok �airin iistiinde kald1 - �iinkii ote­
ki sanatplar kendi alanlarmda uzmanla�maya �oktan ba�lam1�lard1 - yiiz-
MODERN �iiR 551

ydlar boyunca, �amn, �iirde oldugu gibi b:lim, din, ruhbilim, siyaset ve ah­
lak gibi konularda da bilgili olmas1 bekleniyordu ( fogu zaman oluyordu da).
Genellikle Dante, sanatmda, �agmm biitiin bilgilerini toplayan son �air say1-
hr. Arna aym �ey, kahramanlat1 zamanm goreneklerine kaq1, trajik de olsa,
a�ik�a meydan okuyan Shakespeare i�in de soylenebilir; giderek, arti.k iyice
kendinin bilincinde de olsa, Goethe i�in de dogrudur bu.
Bununla birlikte �airler uzmanla�maya Goethe'den �ok daha once ba�­
lam1�lard1r. S1radan insanlarla dolu seyirci kiitlelerine hayat1, sesini yiikselt­
meden - ama al�altmadan da - anlatabilen son biiyiik modern yazar
Shakespeare'dir. Shakespeare'le �iir, halka, dilin zenginliginden, belirsizli­
ginden, �iiri her zaman «diizyaz1»dan ay1rmaya yarayan o «biiyii»den hi�bir
�ey y:tirmeden son kez seslenmi�tir. Shakespeare'den sonra �airler �iirle an­
laum arasmda, hi� de dogal olmayan, acayip bir se�me yapmaya zorlandilar.
Aynlma �izgisi daha kesinlikle qelirmemi�ti; ama gozle goriilebiliyordu.
Dryden, Pope, Byron ve Tennyson'm, �agda�lar1yla - ahlaksal-siyasal dii­
zeyde bile - rahat�a konu�abilmek i�in, �iir dilinin ozelliklerinden epeyce
ayr1lmak zorunda kald1klar1 soylenebilir. Donne, Coleridge, Blake ve Hop­
kins'in de, dar yola gittiklerini, okur olarak, yalm� �airleri degilse bile, �iir­
den anlayanlan se�tiklerini soylemek de yanh� olmaz.
�iirin bir sanat olarak geli�mes'ne, bugiin tuttugu yola bakarsak Donne,
Coleridge, Blake ve Hopkins'i melekler sm1fma ayirmam1z gerekir. Bl.mlar,
sanayile�me �agmda halkm, sanau, bilin�alu bir ilkel itkiyle biiyiilii bir bii­
tiinliige ermek ya da i� gedimlerden kurtulmak i�in degil, kaftp szgznmak
i�in istedigini, belki de bilincinde olmadan, farkeden ilk ingiliz �airleridir.
Bu �airler aym zamanda �;irin, gittik�e geli�en roman tiiriiyle, diinyasal va-
1zlarla, siyasal yazdarla, gazetecilikle yar1�maya kalkarsa, �iirlik ozelligini yi­
tirebilecegirri de onceden gordiiler. Herbiri, kendi yolunda, dinle ruhb'limi,
atalarmdan kalan amlarla zamanlarmm akdsal dii�iincelerini bagda�tlrmaya
�ah�u. Bununla birlikte hepsi, zamanlarmm «ger�ek» diinyasmdan uzakla�1p
kendine ozgii hirer «iilkiisel» fantezi diinyasma �ekildiler; boylelikle sanat­
�1yla halk arasmdaki u�rumu daha da derinle�tirdiler.
Gene de �airlerin son ad1m1 atlp «modern» evreyi buyur edi�leri yet­
mi�lerde ve seksenlerde, Hopkins'in omriiniin son y1llarma dek siirdii ve
modern evre Fransa'da ingiltere'dekinden daha biiyiik bir hizla geli�ti.
Bourbon krallarmm yonetimi altmda ingiltere, Fransa kaq1smda siya­
sal ve sosyal bakimdan geri kalm1�tl. ingiltere'de Romant'k ak1m Kit'a Av­
rupa'sma gore biraz daha once ba�lam1�tl. Arna Frans1z Devrimi'yle ve on­
dan sonra 1830, 1848 ve 1870'de birbiri ardindan gelen halk ayaklanma-
552 SELDEN RODMAN

lanyla �iir, Fransa'da Victoria Devri ingilteresi'ndekinden �ok daha �abuk


geli�ti. Bu yiizden, son elli ydda �iirin halkm begenisinden neden bu denli
uzakla�ug1ru, ne getirmek istedigini, son �airler ku�agmm �iirin hem devrim­
den onceki tarihi, hem de nerdeyse yitirdigi halkla ne ol�de yeni bir ilgi
kurmaya giri�tigini anlamak istiyorsak, tek ba�ma «modern» deyimini yara­
tan ve biitiin �iirlerini 1870'le 1873 y11lan arasmda Fransa'da yazan o Fran­
s1z �airine donmemiz gerekiyor.

RIMBAUD'NUN GETiRDiKLERi

Arthur Rimbaud, 1873'de, on dokuz ya�mda �iir yazmay1 biisbiitiin b1-


raku. Rimbaud'nun yeniliklerin'n �ogunu bor�lu oldugu ve belki ondan da­
ha iistiin bir �air olan Baudelaire'le degil de, Rimbaud'yla ba�lamam1z, Rim­
baud'nun �iir yazmay1 kendi istegiyle birakmasmdan, boylece modern sanat·
�darm bilmecemsi �1kmazma ornek olmasmdan degildir. Rimbaud'yla b�la­
mam1z, onun burjuva diinyasmm - dinsel, siyasal ve ahlaksal - ozelliklerine
kaq1 giri�tigi ofkeli ba�kaldirmanm yanlSlra dilin, dii�iinceyi anlatmaya ya­
rayan 2kdsal bir ara� say1lmas1 inancm1 da y1kmasmdan, sihir, i� hareket ve
biiyii katarak dile akdd1�1 duygular uyandirmaya yarayan ilkel bir ara� ol­
ma ozelligini kazandirmasmdandir. Elbette her �iir, yap1s1 geregi, bu kay­
naklardan belli bir ol�de yararlamr. Arna i� yasaklanm kaldirmak i�in ha�­
ha� i�en, kendini giinahkarlarla bir gormek ve dii�iikliigiin en kotiisiine kat­
lanmak i�in, bile bile «giinah i�leyen» Baudelaire'de bile �iirin klasik kahb1
daha bozulmam1�tlr. Rimbaud �unlan yazm1�tl : «Goriilmeyenleri inceleyen,
i�itilmeyenleri duyan, olii nesnelere yeniden ruh kazandirmaktan da Cite bir
�ey yapan Baudelaire, ilk voyant'dir (goren); �airlerin krahdir, ger�ek bir
Tanr1'dir! Ne yaz1k ki a�m sanatsal bir milieu' de (ortamda) ya�am1�tlr ve
�iirlerinin her zaman oviilen bi�imleri de onemsizdir. Bilinmeyen, yepyeni
bulu�lar i�in yeni edebiyat bi�imleri yaratmak gerekir.»
Rimbaud, gerekli gordiigii yerde yalmz dilbilgisi kurallarm1 ve ciimle
diizenini bozmakla, en olgun �iirlerini «diizyaZl>> bi�iminde yazarken sozciik­
lerin sozliik anlamlarmdan uzakla�makla kalmam1�, bu yolla, her �eyi teme­
linden yakalamaya engel olan her tiirlii bag1 kopanp atml�tlr. Bile bile kar­
mrkari�1k ettigi duygularmdan, dii�iikliigiin, kendi kendini harcamanm de­
rinliklerinden, bilin�li kafanm yasaklamalanyla bastmlan biitiin o s1kmuh
�ocukluk imgeleri sokiin edip gelmi�tir. i�te Rimbaud'nun �iirini, �iirsel ol­
mayan soyutlamalara dii�mekten kurtaran �ey, ger�ek sanat�1ya ozgii yap1c1
gii�le diizenlenmi� bu somut imgelerdir. Rimbaud, ergenlik oncesi duygulan,
MODERN �iiR 553

chirmadag1ruk cinsel tutkular1, sanatta ilk kez, �a�irtlcl bir kesinlikle yeniden
canland1rm1�tlr. Kendisini annesinin ve burjuva diinyasmm o pefret ettigi
baskilarmdan zorla kurtard1ktan sonra, asil ergenlik r;agmda, yapitlarma da­
ha sonraki �iirlerinde ortaya r;1kacak iki onemli etken daha kaulm1�tlr. Pa­
ris, Briiksel ve Londra'nm mahzenlerinde, Rimbaud illf kez biiyiik kentler­
deki ya�amm kendine ozgii korkunr;lugunu dile getirmi�tir: dogaya aykm
ya�ay1�1, huzursuzlugu; genelevlerin, meyhanelerin gece hayatlm; gecekondu­
h:rdaki kalabahgm solgun benizler:ni, fabrika dumanlarm1, adlandmlamayan
kirli �afagi. Paris ku�atmas1yla, ardmdan gelen Commune'ii gordiikten sonra
Rimbaud'da, siyasal hareketlere kaq1 bir nefret ve �airlerin, o zamana dek
siiregelen her tiirlii demokratik kurumdan kopmas1, bunlara kaq1 olmas1 gi­
bi anaqik bir dii�iince dogdu. «Bir Hiristiya.n olarak Baudelaire ruhunu kur­
ban etmeye hazir degildi; olsa olsa ir; zay1fhg1 yiiziinden olabilirdi boyle b:r
�ey. insan olarak ki�iligini, insanca biitiinliigiinii, son kurtulu�unu isteyerek
kurban etmeye hir;bir zaman yana�mazd1 Baudelaire. Rimbaud'ya goreyse tek
bir insan ki�iligine, insan ruhuna verilen yersiz deger, ruhun kurtulu�u, es­
kimi�, modas1 ger;mi� bir bencilligin kalmularmdan ba�ka bir �ey degildi.
Bir az"zin tutkusuyla, benligini hir;e sayarak biitiin bunlar1 feda etmeyi, fi­
ziksel ya da ruhsal yanmdan kendine hir;bir �ey alakoymamay1 r;oktan gaze
alm1�tl o.»1

SiMGECiLER VE GER\:EKUSTUCULER

Rimbaud'nun dogrudan dogruya Frans1z �urme, dolayh olarak da bii­


tiin obiir modern dillerdeki �iire etkisi olr;iisiizdiir. Doksanlarda, bu etki du­
yulmaya ba�lamadan once, Fransa'da �iir ikiye ayrilm1�u: kirli «ya�am»dan
biitiiniiyle k.opmu� «arl» bir sanata inanan, Yunan efsanelerini bir kuyumcu
titizligiyle i�leyen Parnasyenler ve gerr;eklerden ayru yolla kar;maya r;ah�irken
sozciiklerin kayna�mam1� miizigine tutulan Mallarme, Laforgue gibi Simge­
c"ler. Parnasyen'lerin pek onemli bir etkisi olmad1; oysa Laforgue'un yap­
ug1 gibi koy dilini, kesik ritmleri, halk deyimlerini deneyerek klasik bir;im­
leri bozduklan ir;in Simgecilerin, sonralan yeni bir deyi� bir;imi arayan Blok,
Lorca ve T. S. Eliot g"bi �airler iizerinde olumlu etkileri oldu. Simgeci­
lerin sommcusu, belki de en iyisi olan Valery, Mallarme'nin biiyiilii deyi�i­
ni teknik bak1mdan oyle bir geli�tirdi ki, r;agmm soyut ressamlan gibi, bi­
raz daha ileri gitmesi, tuvali ho� birakmas1 demekti.

1 «Arthur Rimbaud», Enid Sarkie, W W Norton, 1947.


554 SELDEN RODMAN

Biitiin canhhgm yok olup gitmesiyle ortaya �tkan bu bo�lugu, ba�kal­


dirma ve y1k1m peygamberi Rimbaud doldurdu.2 Siirlerini daha biiyiik bir giz­
lilik i�inde yazmakta olan Tristan Corbiere de, tam o siralarda buna benzer
bir sesle �iku ortaya. Arna Corbiere'in, yalmzhk i�indeki sanat�mm
ayaklanm1� duygululugunu, kendi hayauyla bagda�tlrma �abalan alayla son
buldu. Siirde sonradan �atalla�arak birbirinden ayrtlan dinsel yolla toplum­
sal yolun ayrtlma noktasmm ayd1ilhga kavu�mas1, Rimbaud'nun Tanr1'y1 ara­
mak iizere, Cehennem'e dalmas1yla ba�ladt.
Sairler eskiden Tanr1'nm varhgm1 kabul ederlerdi. Kader ya da Zorun­
luluk, Yunanh kahramanm, kendisine kar�1 trajik bir sava�a giri�tigi dii�­
mandt. Ronesans'dan sonra, ilerleme fikri hayata anlam katmt�tl. Oysa bu
v::rsay1mlarm bo�a �tkmas1yla, ruhsal bir c;okiintii ba�gosterdi. Bu havay1 yan­
sttan �air, dart elle bir insan aramaya koyuldu. Burjuvalarm dii�iikliigiinii
Tanr1'yla bagda�uramayan, aslmda Tanr1'y1 nefret edilen bir otorite sayan
Rimbaud, deg'�mezi aramak i�in Cabala'ya ve al�imistlere dondii. Paul Clau­
dd, Katolikligi kabul edi�inde en onemli etkinin her �eyden �ok Rimbaud'­
dan, onun an duygularla, gizemli birlige erme ya�anusmdan geldigini soyle­
mi�ti. Polonyah bir anncyle, Romah bir Kardinal'in oglu olan Guillaume
Apollinaire, Blake'in «kii�iiciik ayrmularmda» Tanr1'y1 yeniden buldu; o za­
mana dek �iirin dt�mda biraktlan biitiin biiyiik-kent konularm1 yogun bir
canhhkla i�ledi. Rimbaud'nun ak1p giden bir dizi hayal arasmda sozciiklerin
(bil'n�siz ) �agr1�1mlar1yla bag kurma teknigini kullanarak, «ger�ekiistiiciiliik»
terimini ilk kullanan Apollinaire'dir. Apilloinaire'in yanmda �agda� ya�ama
daha az ilgi duyan, bununla birlikte daha ince bir �air olan St.-John Perse
gene Rimbaud'nun, bu kez «diizyazt» Illuminations'undan yararland1 ve ta­
rihin ham maddelerini par�alayarak uygarhgm ini� �tk1�lar1 arasmda genel,
gizemli bir doku aramaya giri�ti.

RiLKE'NiN iNAN ARA YISI

Bununla birlikte �agm en biiyiik dindar �airi, gelmi� ge�mi� lirik �air­
lerin en biiyiigii olan bir Almandtr; bu �air hi�bir kau dii�iinceye baglanma­
m1�, inam da, �tlgmca, Rimbaud'vari degi�mezlikler pe�inde ko�maktan �ok,
Simgederin sanat�l eksiksizligine ula�ma tutkusundan dogmu�tur. Rainer
Maria Rilke, bu yiizytlm, kendi kendini yok etme, toptan sava�ma tutkusu-

Rimbaud'nun en bUyuk yapttlan, olUmunden sonra ancak doksanlar­


2

da yaytmlandt ve bUyuk �apta etkisini �ok sonra gosterdi.


MODERN �iiR 555

nun garip bir iiriiniidiir. <;ocuklugunda babas1 Rilke'yi ktz gibi giydirmi�,
sonra da bir asked okula attvermi�ti; olgunluk ya�larma rastlayan BirJici
Diinya Sava�1, ona korku veren hasta bir ya�anttdtr - bu yiizden �iirleri,
bu hasta ya�antmm tersine donmii� bir imgesi, Sevgi dininin �iirleridir.
Rilke, Sonnets to Orpheus i�in, «Ozyaptlan, yogunluklar1 ve k1sahklar1
yiiziinden ( sonuca dogru g:den evreleri anlatmak yerine, ikide bir lirik ozii
veren) bu �iirlerin herkesce anlaftlmasz wr, ancak, �airi ol�siinde yogunla�­
m1� bir okur tarafmdan, esinle kavranabilecek bir ozelligi var,» diyor. Aym
�ey Rimbaud'nun ve Rimbaud'dan sonraki �airlerin �iirleri i�in de genellikle
dogrudur; bununla birlikte Rilke'nin soyledikleri kenclisi hakkmda �ok �eyi
aydmlattyor. Esprisiz bir insand1 Rilke; metafizige Almanlara ozgii bir dii�­
kiinlii£ii olan bir estetik-sever; zamarurun �ogunu ya�h aristokratlara, gen�
romantiklere mektup yazarak, �airin gorevinin ne denli onemli oldugu-nu an­
latarak ge�iren birisi. Ne olursa olsun Rilke, �air olarak da, hayaki olarak
da ger�ek ve tam bir onciidiir. Gelenegi �ok iistiin tuttugundan yapttlar1 mo­
dern sanatm karmakan�1k �izgileri arasmda aydmlauc1 bir 1�1k gibidir;
(Orpheus, gelecegin anahtarmm ilkel ayinlerde oldugunu soyler; �nkii Ril­
ke'ye gore ruhun «goriilemeyen» ama ger(ek olan diinyas1, ancak goriilen be­
den:n ger(ek olmayan diinyas1 yoluyla, ba�ka bir deyi�le doga ve insan sev­
gisi yoluyla anla�tlabilir, bu yolla yonetilebilirdi.)
Rilke'yi «korkun� meleklerine» siiriikleyen, Peguy, T. S. Eliot, D. H.
Lawrence ve Yeats'le ba�lay1p ellilerde Dylan Thomas'la Robert Lowell'e
dek temelinden «dindar» olan modern �iirde her bi�ime giren, bu inan ara­
y1�1, toplumculugun yeryiizii cennetinden esinlenen �airlerde biisbiitiin ba�­
ka bir bi�im aldt. 1 870 kt�mda �ehirli i��ilerin Paris'i ele ge�irmelerine ta­
ruk olan Rimbaud'nun goziinde Commune, bir tek a�1dan, bir yikuru gos­
terdigi i�in onemliydi; oysa bu olay ilk nihilist �iirin yaztlmasma yol a�m1�­
tlr. Y11lar sonra, ozellikle Rusya'yla italya'da geli�en Fiitiirist ak1m, insan'­
m yerine koydugu makinaya tap1yor, �iddeti ve sava�1 mystique'le�tiriyordu.
�air D'Annunzio'yla Marinetti fa�izmin dii�iince babalan arasmdayd1; oysa
Blok, Ehrenburg ve Mayakovski'nin i�e Fiitiirist olarak ba�lad1klarm1, Fa­
�izmin de, Marxizmin de bireycilikten nefret ettigini unutmamak gerekir. Bu­
nunla birlikte Marx, Commune olaylanna sm1fs1z bir toplumun miijdecisi
goziiyle baktyordu. «Dii�iiniirlerin yapttg1, diinyay1 �e�itli bi�imlerde yorum­
lamaktan ba�ka bir �ey degil, » diyordu Marx, «Oysa onemli olan diinyay1
deg,iitirmektir.» i�t;i sm1fmm, tarihsel ve diyalektik bir zorunlulukla, ister
istemez a�hk, sava� nedir bilinmeyen bir diinyaya ge�ecegi dii�iincesi top­
lumcu �airlerin inan'1 oldu.
556 SELDEN RODMAN

MARXISM BERTOLT BRECHT

Sanatlan bir «g�i� sanatl» olarak kabul edilen bu �airler okulunun soz.
ciilerinde en �ok goze batan ozellikler, belli bir doku inceligi ve ses tizligi­
dir. Rus komiinizminin ilk ve belki de en esinli �airi, Vladimir Mayakovski,
daha otuz ya�larmdayken, soylentilere bakihrsa Parti'nin kau kurallarma uy­
mas1 i�in yapilan baskilara dayanamad1gmdan kendini oldiirdii. Mayakovs­
ki'nin Whitman'la Apollinaire'e (ve bclki de Marinetti'ye) bir �eyler bor�lu
olan serbest �lirleri ger�ek bir devrimcilik ate�i ve alayh bir zekayla pml
pml parlar; bu �iirlerin, bugiin de, Mayakovski'nin onlan Orta�ag ozanlan
gibi Moskova'daki fabrikalarda biiyiik y1gmlara okudugu giinlerdeki aym he­
yecanla, milyonla Rus'un agzmda dola�ug1 soyleniyor.
Otuzlarm ilk y11larmda ingil'.ert!'de Auden'le Spender'in, aym siralarda
Birle�ik Amerika'da Kenneth Fearing'le Muriel Rukeyser'in �iirleri gibi gii­
niimiiz Fransa'smda Louis Aragon'la Jacques Prevert'in Marxist �iiri de da­
ha pes tonludur. Bir zamanlar Ger�ekiistiiciilerin onderi olan Aragon, Diren­
me Ruhunu Frans1z halk y1gmlarma a�ilama �abas1yla (ba�anyla sonu�lanan
b:r �aba) bile bile halk tiirkiilerine ve klas 'k �iir ol�lerine dondii; oysa
�iiri yeniden-yaratma 39smdan ba�kaldmc1 bir anlaum bi�imiydi bu. Pr�­
vert'in �iiri, bi�:m bakimmdan daha ozgiin ve bugiin Fransa'da daha etkili
oldugundan, Apollinaire'le Ger�ekiistiiciilerin ba�latug1 teknigi ahp toplumun
vicdan iilkesine dek gotiirdii. Auden'le Spender'in, Fearing'le Rukeyser'in
gen�liklerinde Marx�1 Esin Perisiyle biraz sevi�tikten s.onra toplumsal ba�­
kaldirmay1 savunmaktan neden vazge�tiklerini modern ingiliz ve Amerikan
�iirinin geli�mesini incelerken ele alacagiz; ama tek bir �a'r kahyor geriye,
gene bir Alman; bu $airin toplumsal inan �iirine katuklan, oteki u�ta Rilke'­
nin getirdikleri ol�siinde biiyiiktiir. Bertolt Brecht sesini, kendisinin de ka­
uld1g1 Birinci Diinya Sava�1'ndan hemen sonraki y11larda duyurmaya ba�la·
di. Yenilgiye ugram1�, servet birikimleriyle i�sizligin yanyana gittigi, yoresel
i��!lerin «Sovyet»leriyle fa�izm-oncesi iicretli askerler arasmda �a�mp kal­
m1�, a�m milliyet�:likle zay1f bir diinya karde�ligi arasmda bocalayan Al­
manya, sanat a�mhklanrun topland1g1 bir merkez olmu�tu. Paul Klee'nin
dehasmm onderliginde ressamlar, ilkel yaz1 bi�imlerinden, biiyiilii yazilardan,
�ocuklarla delilerin «b'.lin�siz» otomathgmdan Rimbaud'vari bir esin ald1-
lar. Bu itili�in kar�1smda, �ehirli zenginleri, dogulu, a�1k sa�1k bir dille an­
latan, boylece Nazi'leri «bozulmu� mondenlige» kar�1 �ilgm bir sava� a�ma­
ya siiriikleyen George Grosz vardi. Brecht yazmaya bir anlaumc1 olarak ba�­
lad1; ilk lirikleri ku�kucu, ba�kaldmc1 ve ac1dir, �irkini yiicelten, i�e doniik
MODERN �iiR 557

bir romantizmle doludur:

Ben, Bertolt Brecht ... dostluk ediyorum insanlarla.


Ve ba�rrna
Herkes gibi melon �apka giyiyorum.
Diyorum ki �ok garip hayvanlar bunlar.
Sonra da : Ne �1kar, diyorum, hen de onlar gibiyim.

Arna �k ge�meden Brecht kendini, bireysellige dii�man olan diizenli i�


diinyas1yla bir saymakta, bu diizenli diinyanm iistiinliiklerini anlatmak i�in
nerdeyse klasik bir anlaum bi�imi yaratmakta Grosz'u kat kat geride b1raku.

Kim yaptl Teb �ehrinin yedi kulesini?


Kitaplar kral adlanyla dolu . . .
�in Seddi'nin tamamland1g1 ak�am
Masonlar nereye gitmi�lerdi? imparatorluk Roma's1
U tku taklar1yla doludur. Kim kurdu bunlar1?
Sezarlar
Kime kar�l kazand1klan utkulr.r1 kutluyorlard1? Bizans
�arkilarda ya�amaktad1r.
Biitiin evler saray m1yd1 Bizans'da? Ustelik
Atlantis efsanesinde bile
Deniz karaya yiiriidiigii gece,
Bogulanlar tutsaklarm1 �agmyorlard1 yard1ma.

Ashnda Brecht, siyaset ve iktisat iizerine, yalanc1 bir romantizm tutkun­


lugu ya da al�alma etkisi birakmadan �iir yazabilen ilk Bauh �airdir.
Uslup olarak Brecht zengin bi�imli Alman halk tiirkiilerine, �in liriz­
minin alt dokusuna, incil'le Protestan dua kitaplarma, hepsinden �ok da
Yunan oyunlarmm siissiiz, dolays1z anlaumma ba�vurdu. Aslmda oyun tiirii
Brecht'in i�levsel anlaumma �ok uygun bir ara�tl. Epik oyunlan Almanya'­
da sert tartl�malara yol a�tl; filmler ve operetler i�in yazd1g1 tiirkiilerle ko­
ro par�alan biitiin Avrupa'da ba�kaldiran i��ilerin agzmda dola�1yordu.
Brecht'in felsefesinin, onu nasil bu iisluba gotiirdiigiinii a�iklarken, Ame­
rika'h benzeri H. R. Rays �oyle diyor : «Brecht, romantizmi bi,itiiniiyle b1-
raku ve zekadan yana ge�ti; sonra da bu tutumunu hi� degi�tirmedi. Zaman
zaman dogmatizme kaysa da her zaman bellidir Brecht'in yeri. Bu yiizden
kendiliginden �oyle bir durum �iku ortaya sanat�l ogretmen oldu; bireyci-
558 SELDEN RODMAN

lerin, se�kinler toplulugunun anlay1�ma taban tabana zit bir gorii�. Bireycile­
re gore sanatm oznel bir i�levi olmas1, ruhsal degerlere egilmesi, dinsel itki­
ye s1ki s1k1ya bagh bir bilin�lilik evrenine yonelmesi en onemli �eylerdir.
Brecht okulundan bir �air i�inse bu gibi ogeler sofu bir ogreticiligin buyru­
guna sokulmu�tur... i�inde ya�ad1g1m1z bu diinya i�in yeter ol�de kotu de­
giliz h'�birimiz.» Diyalektik maddelerin a�1smdan insanhgm ac1kh duru­
munu, iilkiiciiliigiin trajik bir bi�imde ger�ekten uzakhg1m anlatan, i�te bu
sert ama gene de arkasmda elem yatan sestir.

YEATS VE LAWRENCE

Geleccgin Brecht'lerin mi, yoksa Rilke'lerin mi olacag1 sorusunun tar­


u�dman bu yazmm �er�evesi d i�mda kahyor; gene de son on ydda �airlerin
yoneli�lerini incelerken bu soru kar�1m1za yeniden �ikacak. Bu arada, Rim­
baud'yla Hopkins'den bu yana, ingiliz-Amerikan �iirinin nasd geli�tigine ba­
kahm; bu geli�menin ha� ki�ileri Yeats, D. H. Lawrence, Eli.at ve Auden'­
dir; bunlardan ancak sonuncusu, o da �ok az, bir benzerlik gosterir Brecht'e.
Di�ardan bakdd1gmda W. B. Yeats, siyasal hareketlerin diizenleyicisi
ve irlanda tiyatrosunun yaratlclSldir. Ger�ekteyse (Yeats kendini �ift ki�i­
likli sayar) siyasete duydugu ilgi « b'.rle�mi�, kahraman» bir irlanda istemek­
tcn oteye ge�memi�tir; iis�elik Yeats �airlerin en oznelidir. Olgunluk �ag1
boyunca biiyiiciiliikle ve biiyii yapan topluluklarla oylesine yakmdan ilgilen­
mi�tir ki, bazan onu biiyiiniin mii �iire, yoksa �iirin mi biiyiiye gi::itiirdiigiine
karar vermek �ok gii�tiir.
Sairlige kii�iik bir Simgeci olarak ba�layan Yeats, simgelerin insanlarm
diinyasmda nasil ger�ekten var oldugunu kamtlamak zorunlulugunu duydugu
i�in Mallarme'den de, Valery'den de daha biiyiik bir �air olmu�tur. Gen�li­
ginde iki ki� 'likli, ikiye boliinmii� bir �airdi Yeats. Kendisi de bir dii�iiniir­
sanat�l olan, ortaya koydugu sanat yapltml b1r insanm toplumsal edimi sa­
yan, ki�'lige ahlak ve zeka otesi bir diizeyde ozgiin bir ses kazandird1g1 i�in,
�iirin dini a�ugma inanan babasmm gii�lii etkisi altmda Yeats, bilimsel ku�­
kuculukla alay etmi� ve siyasetle biiyiiciiliikten kurulu, romantik bir fildi�i
kule i�inde ya�amaya �ah�ml�tlr. Oysa - gene babasmdan ald1g1 - diinya­
ya baghhg1, onu, gitgide kuramlar1m eylemlerle dogrulamaya, ruhsal olayla­
rm karutlar1m aramaya, sevgi konusunda siyasal bir Jan Dark'a duydugu
ho� tutkudan kurtulup cinsel ya�antmm, evliligin saglam temellerini arama­
ya, edebiyatta da iki yonlii soyutlama simgeciligini birak1p �atl�an ogeleri
dramatik bir kar�1 ses yaratacak bi�imde diizenlenmi� tam ki�ilikH bir sim-
MODERN �IiR 559

gecilige dogru �ekmi�tir.


Siyasal alanda, Yeats'in toplumdan ne denli uzak oldugu, bir �e�it se�­
kin, seriivenci aydm olan «kahraman» soylular1 yiiceltmesinden, efsanele�­
mi�, topraga bagh koyliileri romantikle�tirmesinden anla�1hr. Daha madde­
sel degerlere inanan orta sm1£1ysa a�agtlam1�ur Yeats. Toplumsal ya�amm­
da, Irlanda ulusculuk devriminin tutucu kanadim oven konu�malar yapmak­
la kalmam1�, bu devrimin iistiin, mistik ki�ilerini, kan ve toprag1, «diizenli,>
otoriteyi, fa�izmle tehlikeli bir bi�imde birle�tirmeye kalkm1�ur.
Oysa �iir yazma i�inde, Yeats'e, biiyiiciiliikle bu denli ugra�masmm �ok
yarar1 dokunmu�tur - bir zamanlar duygularmm eksiksizligi ve bunlar1 an­
latacak dilin:n somutlugu bak1mmdan hayatm yerini alabilecek bir evren
(A Vision) bile yaratm1�ur. Yeats'in �iiri mucizelerle doludur; �nkii mu­
cize ger�ekle dii�iin birle�tigi noktada �ikar ortaya. Onun ugra�ug1 mucize­
ler biiyiilenme gibi mucizelerdir; bazan goksel, bazan da sanatsal. Bunlarda
tiim varhgm yamp kiil olmas1 soz konusudur : ya tanr1 yere iner, ya da in­
san gage yiikselir; madde birdenbire ruha donii�iir; ya da «O kutsal, yiice
ayaklar yere basar. Armah ko�elerden Saldirganhklarm ve sevgililerin
gecesine.» Bunun kaq1u olan konuysa, biiyiisiizliik, biiyiileyememek ya da
biiyiilenememek ve bu durumun getirdigi yakmma ya da iiziintiidiir.3 Ede­
biyat a�1smdan sevinilecek bir �ey varsa o da �e�itli durumlarm bir araya
gelmesi ve Yeats'e kendini anlatmak i�in smirs1z bir istem kazandtrmas1dl.I'
- Yeats'in toplumsal dengesizligi, babas1yla arasmdaki ruhsal sava�, «geri»
bir iilkede, uzmanla�malarm �airle toplum arasmda tam bir ayr1hk yaratacak
ol�de geli�medigi bir zamanda yeti�mesi gibi. �iirlerinin okunmasm1 iste­
digi i�in Yeats, sonunda simgeler:ni canh bir dille yogurarak i�lemeye ba�la­
m1�ur :

Yar1 deliye donmii�tiim de


Ye�il bir kanat yiiziinden, eski bugday ba�aklar1 dev�irmi�tim
C::ilgmhgm soyut karanhgmda; ogiitiip bugdaylarl tek tek
Pi�irmi�tim bir fmnda agtr ag1r; oysa bu kez
Yillanm1� �arap getiriyorum size, yedi Efesli ayya�m
i�tigi f1�1dan; duymam1�lar iskender imparatorlugu'nun ge�i�ini bile
Oylesine s1zm1�lar bu �arapla.

3 «Yeats The Man and the Masks», Richard Ellmann, Macmillan,


1948.
560 SELDEN RODMAN

Fa�izmin yalmz baz1 «geri kalm1�» bi:ilgelerde rastlanan bir salgm has­
tahk olmad1g1, biitiin modern toplumlan sarm1� oldugu �ogu zaman iyice an­
la�ilm1yor. ilkellik, i�lene i�lene bozulmu� baz1 bi�imlere zorla ilkel ogeler
katma �abas1 , biitiin modern sanata yay1hyor; bu itki, ruha bir temizlik, gi­
derek tersine donmii� �ehirlerde yok olup giden temel ozgiirliigii yeniden
kazandiran bir ara� olarak anla�ild1g1 siirece saghkh bir itkidir. 1 908'de
Yeats'e, yazilarmda maddesel-olmayan belirsizlikleri temizleyip atmas1ru ogiit­
leyen ve ona Dogu'nun Noh oyunlarm1 okutan Pound, bunu hi� anlamam1�
g"bidir. Pound'un daha sonra benimsedigi siyaset, insam yapan temel ogeleri
ozgurluge kavuilurmak �oyle dursun, bu ogelerin haketmeyen ki�ilere nef­
retle yoneltilmesine, sonunda da biitiin biitiin basunlmasma kadar gitmi�tir.
Modern �iirde aym ol�iide onemli olan D. H. Lawrence'a, dii�iinmeyi
kotiiledigi, i�giidiileri yiicelttigi i�:n, fa�izmin edebiyattaki habercisi denmi�­
tir. ( Yeats, Lawrence'm �iirini, giine� siniragmdan geliyormu� etkisini birak­
ug1 i�in seviyordu. ) Oysa Lawrence, insanlig1 sevmeyen Pound'la, eski sa­
nata bagh ki�ilik yapmm yalmz simgeciligin efsaneleriyle zenginle�tirebilen
Y cats';n tam kar�1smdadir. Uygarhgm hasta oldugunu Lawrence da gormii�­
tii; ama o, insanm hasta olmayan doganm bir par�as1 olduguna ve derinliklc­
rinde yatan dogarun ozgiirliige kavu�turulmas1yla insamn iyile�tirilebilecegine
inamyordu. Lawrence, erkekligi tannla�urm1�, ya�ammm biiyiik bir boliimii­
nii Rcusseau'nun tannms1 KlZllderililerini aramaya vermi�se, bu onun duyu­
larla, hemen, burada doygunluga eri�ilebilecegine inanmasmdandir. �iirleri­
n' n bi�im bak1mmdan gev�ek, dilinin daha titiz �agda�larmm yanmda �ok
iistiin gi.:iriinmemesi, Lawrence'm bi�imi hi�bir zaman kendi i�inde bir ama�
olarak dii�iinmemesindendir. Lawrence'm arad1g1, kutsal bir evlilikte, i� ola­
naklan ozgiirliige kavu�turulmu� biitiin-insana ermekti; bugiin bizi ona �e­
ken �ey de bu tam-ili�kinin olanaklanru, yalanc1hga ka�madan apklayan
- arada bir eri�tigi - tam, biitiin �iiridir.
Romanlarmda bile �air olan Lawrence'm, Rimbaud'yla ba�layan diizyazt­
�iirle, �iir-olmayan diizyaz1 arasmdaki yapma aynm1 kaldirmakta biiyiik pay1
olmu�tur. Lawrence'm «ko�ugm>, �ogu zaman �iir bi�iminde yazd1g1 fikirle­
rinden ba�ka bir �ey degildir; oysa «diizyaz1s1» zaman zaman biiyiik �iir ka­
tma ula�ir

So the day has taken place, all the visionary business of the day.
The young cattle stand in the straw of the stack-yard, the sun gleams
o�:. their white fleece, the eyes of Io, and the man with the side-whis­
kers carries more yellow straw into the compound. The sun comes
MODERN SiiR 561

in all down one side, and above, in the sky, all the gables and grey­
stcne chimneystacks are floating in pude dreams.
There is threshed wheat smouldering in the great barn, the fire
of life; and the sound of the threshing machine, running, drumming.
The threshing mach'ne, running, drumming, waving its steam in
a corner of a great field, the rapid nucleus of darkness beside the yellow
ricks; and the rich plough-land comes up, ripples up in endless grape­
coloured ripples, like a tide of procreant desire : the machine sighs and
drums, wind blows the chaff in little eddies, blows the clothes of the
men on the ricks against their limbs : the men on the stacks in the wind
against a bare blue heaven, their limbs blown clean in contour naked
shapely, animated fragments of earth active in heaven.4

SOZCUGON BASKALDIRMASI

Eski bi�imlerin bozuldugu, yerine yenilerinin yarauld1g1 �ag1m1zda -


oyle bir �ag ki bu, iyi sayilan resimlere kum, katran ve gazete par�alan, iyi
heykellere tel, yap1 �ligi ve plastik maddeler kan�tmhyor, iyi miizikte on
iki sesli gam bile bir yana auhyor - diizyazmm �iir i�in ba�hca ara� olma­
sma, yenilerde bulunan «bilin�altl»nl anlatacak bir ara� bulmak i�in dili par­
�alama yolunda en kokten denemelere �air James Joyce'la �air Gertrude

4 Gun boylece ba;lzyor i;te, gunduzun gozle goriilen tum i;leri, arka

avluda, saman ytgmlarmm yamnda genf buzagtlar, beyaz derileri uzeri11de


gune; ptrtl ptrtl, io'nun gozleri; ve favorili adam biraz daha sart saman ka­
ttyor gubreye. Gune; busbutun ftktyor bir ktytdan, yukarda, gokte, fattlar­
la, boz ta;lt bacalar tertemiz du;ler ifinde yuzuyor.
Buyuk ambarda yeni doviilmu; bugday ytgmlart, dumanlar yukseliyor
ustunden, hayat ate;i; ve durmadan i;leyen, doven makinamn sesi.
Kocaman bir tarlamn bir ko;esinde, i;leyen, doven, dumanlartnt savu­
ran bir bifer-dover; sari ytgtr.larm yamnda karanltgm canlt fekirdegi; bir
yanda, dogurtucu bir tutkunun kabart;lart gibi, mor uzum renginde, sonsuz
dalgactklarla dolu, surulU, bereketli toprak; if fekiyor makina, dovuyor,
kufuk saman fi5plerini Ufuruyor ruzgar dondure dondure, ytgmlarm ustun­
deki adamlarm giysilerini ;i;iriyor, Ufuruyor, bedenlerine yapt;ttrarak; aftk,
masmavi gogun ustune, ytgmlann tepesindeki adamlarm bedenlerini fiziyor
kalm fizgilerle gokyuzunde, yeryuzunun durmadan falz;an, bifimli, canltltk
dolu parfalart.
562 SELDEN RODMAN

s�ein'm «diizyaz1da» - giri�melerine �a�mamahyiz. Bu iki yazan, belli


ba�h �agda� romancilardan baz1 berizerleriyle birlikte buraya ahyoruz, �iin­
kii almamak daha dii�iik degerde «ko�uk» par�alanm �iirin iistiine pkarmak
olacak. �airlerin, sanatlarmm bi�imsel dl!gerlerini bekleyen tehlikelere, tek­
nik yarnuc1hklarm1 geli�tirerek kar�1 koymalan da �a�irtmamahdir bizi; ni­
tekim ingih �iirinin en etkili iki �airin:n Yeats'le Lawrence degil de, Eliot'la
Auden olmas1 da �a�irtlcl degildir.

T. S. ELIOT VE AUDEN

Bu iki �airin baz1 yanlan ortakur. ikisi de her �eyden once, diinyay1
degi�tirmekten �ok cnu yorumlamakla ilgilenen aydmlardir. Fikirler:n �airi­
dirler, tutkularm degil. Eliot, Valery'nin, co�kunun sanatpya ozgii bir dii­
�iinsel tutum olmad1g1 fikrine kauliyordu ku�kusuz. Auden ilk �iirlerinde
Marxphk fkriyle epeyce oynam1�tlr; ama bu zihinsel bir oyun ya da ciddi
bir ugra� olmaktan �ok, yeni ba�lanacak bir �eye mnmak i�in giri�ilen ah�­
tlrmalardan oteye ge�memi�tir. Her iki �airin de Kilise'nin otoriter dis'pli­
nine, herhangi bir gizemli ya�antl sonunda degil de, aydmca bir kesinlik bul­
ma :stegiyle boyun egdiklerini soylemek yanh� olmaz.
insan T. S. Eliot'm kurulugu, olduk�a ciddi tutumu, smirs1z verimli­
ligi i�in ne dii�iiniirse dii�iinsiin, kendini tekrarlamay1 yads1yarak ya�arken
ingiliz-Amerikan �iir ak1mma hi� durmadan gii� kazandiran bu sanatpnm ki­
-�iligine sayg1 duymadan edemez. El'.ot edebiyata «�agm ozii olan �air» an­
la}"l�lm yeniden getirmi�tir - a�1k�a goriilen bir dii�iinceyi vermez bu �iir;
sanatpnm, Keats'in «olumsuz yetenegi» dedigi �eyin yard1m1yla, emip sindi­
rerek ortaya pkard1g1 alttonu verir. Daha l 9 1 8 'de Eliot, «Sanatpnm �ag­
da�larmdan hem daha ilkel, hem de daha uygar oldugunm> yazabiliyordu; o
zamandan bu yana Eliot'm yapmaya �ah�ug1 �ey, modern diinyay1, bilin�li
ve aydm bir apdan, uygarhg1m1zda hala bulunan ama ancak �airlerden ge�e­
rek gelen «manuk oncesi dii�iince»yle yorumlamak olmu�tur.
1914'de ingiliz �iiri otuz yil «geri kalm1�tl». Eliot'm, daha Harvard'­
da ogrenciyken yazd1g1 ve Birinci Diinya Sava�1 sirasmda basilan incec'k ilk
kitab1 Frans1z simgeciligini sindirmi� oldugundan ingiliz �iirini giiniin diize­
yine yeti�tirdi. 1922'de basilan ve sava� sonrasmm ruh yoksunlugunu sim­
gesel belgelerle gostermek i�in Bhagavad-Gita'dan The Golden Bough'a dek
biitiin ilkel kaynaklardan yararlanan The Wc:ste Land, zamanmm en �ok tar­
u�ilan �iiri oldu. Oteki u�ta Ash Wednesday'in ( 1 9 3 0 ) dinsel lirikligi, Four
Quartets'in ( 194 3 ) fizik otesi ruh aray1�lan ingiliz �iirlnin ekiJmemi� top-
MODERN SiiR 563

rag1m, en azmdan Pcguy'la Claudel'in Frans1z, Rilke'yle Hofmannstahl'm da


Alman �iirine getirdikleri olc;iisiinde degerli �eyler katarak, bereketlendirdi.
Bu arada Eliot'm �iir-oyunlan, «giinliik sorunlarh> dogalc1 bir dille tartl�­
maktan kurumu� bir tiyatroda �iiri yeniden canland1rdi. Eliot'm yazma bi­
<;imin:n etkisi - zor yakalanan am�urmalar, sessiz kadanslar - bugiin de
yaygmdir; ama bu etki otuzlarm ortalarmda, yerini, Marxizmin biiyiisiine
kapilarak yeti�mekte olan bir ku�agm sesine birakmaya ba�ladi.
Bu ku�agm herkesc;e kabul edilen onderi W. H. Auden, Eliot'mki gibi
goriilmesi zor am�urmalarla dolu; ama hie; degilse giiniiniin huzursuz ed'.ci
olaylanyia c;ok daha yakmdan ilgili bir anlaumla c;1kageldi. Garip ama bir
kriz �iiriydi Auden'in �iiri. Ortiik tehlike bildirileri, tertipc;ilik ikazlan ve
korkun<; kelime oyunlanyla doluydu. Nerede oldugu anla�ilmayan, c;ok uzak
bir iilkede, bir ba�kaldirmanm birdenbireligindeki heyecam ta�1yordu. �if­
reyle yazilm1� gib:ydi - tam olarak ancak oteki tertipc;ilerin anlayabilecek­
leri bir �ifre. «Lastik eldivenler»den, «tiiten alkali uc;lardan», «nevrozdan»
ve «kanatc;1klardan» soz etmesi, �iirine bir felaket sonras1 evresinin klinik­
sanayi havas1m veriyordu. Gene de Piers Plowman'in alliterasyonundan bii­
yiik bir ustahkla yararlanmas1, miizik-hol �arkilarmm rastgele ritmleriyle ar­
gosunu kullanmas1, Auden'i biiyiik gelenek ic;inde gerc;ek bir yenilikc;i yaptl.
Sava�ta ve devrimde umduklanm bulamad1g1m gordiikten, toplumsal yergi­
yi birakuktan, Amerika'ya go<; ettikten sonradir ki Auden'in �iiri zorlamah
ve bilgi<; bir �iir olmaya yiiz tuttu.

BiR YERGi <;A<il

ilk ve en belirleyici yap1tlan yergi olan modern ingiliz-Amerikan �air­


leri yalmz Auden'le Eliot degildir. Aym �ey y1k1c1 Pound'la gelenekc;i Ed­
win Arlington Robinson ic;in de dogrudur. Robert Frost, kirk ytldan fazla
bir siireden beri yazageldigi ogretici kir �iirlerine kendine ozgii �ehir yergi­
siyle renk katmasa, tats1z tuzsuz bir �ey olup pkard1 �iiri. Archibald Mac­
Leish'i unutturmayacak �:irler, demokrasiyi kutlamak ic;in bilinc;li olarak yaz­
d1klan degil, vatamm birak1p gidenlere ve Matx\:1 ele�tirmenlere kar�1 yaz­
d1klandir. Marianne Mcore'la E. E. Cummings'in �iirlerinde, duygunun ta­
�lp duygululuga kan�masm1 onleyen �eyse, zeka, giiriiltiilii yazma bic;imi ve
diizeni, bir arada bulunamayacak sozciiklerin iist iiste y1gilmas1, birbiriyle
ilgisi olmad1g1 samlan terimlerin afallauc1 ya da komik bir yolda birle�tiril­
mesidir. Fearing, Wheelright, Patchen ve Rexroth g:bi �airlerin ic;ten gelen
romantizmini de gene daha vah�i bir toplumsal yergi basurnu�ur.
564 SELDEN RODMAN

Aslmda bi.iti.in 1 930'lar boyunca yergi i;ok yaygmd1r. Zamarun paradoks­


lan - bolluk ii;inde i�sizlik, bask1ya kar�1 ac1 kuvvet, ispanya'nm geciken
demokratik devriminin birbirine di.i�man emperyalizmlere i;au�ma alam ol­
mas1, i�i;ilerin koti.i insanian ararken iyilerini vurmalan, ha� di.i�manlanyla
anla�malara giri�meleri - bi.iti.in bunlar sikmuh bir �iirde yankilanm1�ur.
Eskimi� bir gelenegin baglarmdan, boyle ihanetleri ovecek bir kar�1-gelenek
yaratamayacak oli;i.ide gei; kopan �airler, umutsuzluk ii;inde siyasete ya da
dine sanldilar. Stephen Spender, Muriel Rukeyser, Delmore Schwartz ve
Karl Shapiro gibi �airlerin ba�kaldiran ilk kitaplan kisa zamanda sevgi - ve
top ate�leri - ii;"nde eriyip gidecek eski di.izenin korkuni; yanlarma kar�1
geri;ek bir lirik co�kunluk ve harika yergilerle doludur. Bunun arkasmdan o
kaba uyam� gelir. �airlerden bazilan yazmay1 bi.iti.in bi.iti.in b1Iakm1�larchr.
Bazilan da, yumu�ac1k, rahat bir fizik otesi kendini-i;ozi.imleme hi.icresine i;e­
kilmi�, di.inyanm ( ve kendilerinin ) ikilemini i;ozme yolunda ter dokti.iren i;a­
balara giri�mi�lerdir. Tertemiz, yepyeni bir auh� yapma gozi.ipekligini gos­
terebilen pek az kimse pkm1�t1r ii;lerinden.

BE�iNCi ON YIL

Demek ki «Be�inci On Yil» diyebilecegimiz 1940'larm �iiriyle otuzla­


rm topluma kaq1 koyan sesi birbirinden i;ok farkhdir; bu devrenin yi.iksek
sesli iyimserligiyle daha onceki devrenin koti.imserligi arasmdaki ayn!IB ol­
i;i.isi.inde bi.iyi.ikti.ir bu fark.
Di� Di.inyada ikinci Di.inya Sava�1'm getiren Nazi-Sovyet anla�mas1yla
perde kapamyordu. Oysa degi�meye kar�l siyasal di.inyadan daha duyarh olan
�iir di.inyasmda, degi�me onceki on y1llarm en onemli iki �airinin yap1tlarm­
da i;ok daha erken ba�lam1�tl. Biraz once de gordi.igi.imi.iz gibi otuzlarm or­
talarmda Eliot, ayd�nca yergiden, aydmca bir inan ugruna vazgei;iyordu. Au­
den'in Marxizmi birakmas1 ve buna benzer bir degi�meyi yansltan bir ti.ir
�iir yazmaya ba�lamas1 da 1930 Eyli.ili.inden olduki;a oncedir. Kafka'mn,
Henry James'le Dostoyevski'nin ve felsefede Kierkegaard'la «varolu�i;ulu­
gun» canlanmas1yla Rilke, Lawrence ve Yeats'in �iirlerine, bu �airlerin ha­
yatlarmda gormedikleri bir ilgi dogmaya ba�lad1; bir de bakuk ki Auden,
Yeats'in mezarta�1 yazlSlnda, ruhsal bi.iti.inliigi.ini.i ancak kuytu ko�elerde sak­
layarak kurtulabilecek plgm bir di.inya i;iziyor

Hii;bir �ey olu�turmaz i;i.inki.i �iir : si.irdi.iri.ir gider ya�am1ru


Sozci.iklerin kuytu koyagmda, gorevlilerin
MODERN �iiR 565

Ayak basmak bile istemedikleri; ak1�1 giineyedir


Kaynag1, biriktigi tepeler yalmzhgm, iiziintiilerin,
Ve inand1g1m1z, i�inde oldiigiimiiz ham �ehirler; siirdiiriir gider ya�amuu,
Olu�turur bir �e�it, bir ag1zdir.

�imdi aruk ne Utopia'mn kesinligi, ne de aydmlarm saldirganhg1 var­


d1r ortada. Amaca gotiiren ara�lan gormemezlikten gelen ve diinyanm ma­
laise'ini5 usta bir diyalektik�inin kafasmda bir iktisat kuramma indirgeyen
o ahmak�a inan da yoktur. Arna bunlarla birlikte ki�iye kar�1�ikma, Eliot'la
okulunun Olimpos'lu kotiimserligi de yok olup gitmi�tir. Bu geli�inde hi�­
bir �eyi degi�tirmemi�tir sava�. 0 denli onceden goriilmii�, oylesine erkcn
kestirilmi�tir ki, Atom Bombas1 bile h '.�bir biiyiik deger degi�ikligine y�l
·

a�mam1�tlr. Birinci Diinya Sava�1 hasta bir ya�antl olmu�tur. ikinci Diinya
Sava�1ysa hemen hemen bir temizlenme.
Bir�oklan, sava�a kaulan sayg1deger ingiliz ya da Amerikah �airlerden
hi�birinin sava�tan heyecanla soz etmemelerini �ok dikkate deger ( ve ac1-
nacak) bir �ey olarak gordii. �iir sevmeyen ele�tirmenlerin 1 939'lardaki ogiit­
lerinde gormek istedikleri �e�itten «esinler», «vatan ugruna bagrm1 yumruk­
lamalar» goriilmedi bu kez. Birinci Diinya Sava�1'ndan sonra Hemingway,
Dos Passos ve Cummings'in yaratug1 soylenen boylesi ruh durumlan �k
iyi diizeltilmi�ti ger�ekten. Cassandra'larm korktugu gibi, �airler sava�ama­
yacak ol�iide biiyiilenmi� degillerdi; tersine bu kez gozleri adamakilh apl­
ffil�tl; oyle ki sonu�tan, ara�lan i�e kan�urmadan soz edemez oldular; ara�­
larsa - bunu daha alana ayak basmadan biliyorlard1 - korkun�tu. Ortaya
pkmadan, kusursuz bir ban�m ( ya da devletin ) nasil olacaguu bagira ba­
g1ra anlaup duran bir onceki ku�ak �airlerinin ba�larma gelenler biitiin can­
W1g1yla gozlerinin oniindeydi. Archibald MacLeish, «Sorumsuzlar»1 yads1-
madan once, gizli gorme duygusunun daha keskin oldugu devrede, �oyle de­
mi�ti

Kemikleri pku geldi sonra, beklenildigi gibi,


Gazetelerin alundan...

i�lerinden �ogu yalmzhg1 se�en, ya da hemen sava�a ko�an daha ya�h


�airler arasmda su�luluk duygusu �ok yaygmdi. Eliot'la Auden «daha olum­
lm> bir tutum edinmedikleri i�in durmadan su�lannu�lardi. Marianne Moore'-

5 KotulUkler.
566 SELDEN RODMAN

un �iiri, «In Distrust of Merits», sava�a kaulanlann oldiiriilmesi kar�1smda


duyulan bu su�luluk ve ezilme duygusunu !)Dk iyi verdigi i�in s1k s1k akta­
rdm1�tlr. «Sava�1yorlar,» diye yaz1yordu Marianne Moore, «hen hastahg1m-
dan kurtulay1m diye. Ben, hen ... Ah bu . . . . . . oliimler ogretebilseydi bize ya-
�amay1, bo�a gitmezlerdi o zaman ... i�imde sava� yaratan �eyi yeninceye dek
sava�mahy1m. » Gen� �airler arasmdaysa, kar�1 koyanlar say1ca daha azdi.
Yukanda sozii edilen �iir i�in Randall Jarrell, kizgmhkla �oyle yaz1yordu :
«Kime ogretilebilmi�tir ya�amak, kauyiireklilikle, ac1yla, aptalhkla ve asker­
ler:n meslegi olan hastahkla, oliimle ? Sava�m aktoresel kar�1hg1ynu�! Ban�,
bizim ban�1m1zd1r sava�m aktoresel kar�1hgL» Tanmm� ingiliz Sava� �airi
Roy Fuller, diinyalarmda sava�a yer veren bir onceki �ag �airlerine �oyle
saldmyordu :

Hi�biri boyle bir utan� duygusuyla ezilmedi onlarm,


Bu denli uzun hirpalanmad1 hiikiimet�e,
Ya�amlanm siiriiklemek zorunda kalmaddar, zaman
Mutlulugu bir ba�kaldirma, iinii siirgiin,
Ve oliimii bir �avu�un kapdsi yapugmda.
Arna �imdi kiskan�hk yaratmadan ge�iyorlar akhmdan,
Ve kendi durumumu dii�iiniiyorum, yiiksiinmeden :
Aynada, kirgm bir giiliimseme yiiziimde
Alayh bir oksiiriiktiir �airlerin pay1 zaten,
Zamam yans1ur onlar, bense ta kendisiyim tiktaklarm.
iki par�a degilim aruk - uygarhgm ge�mi�inde yatan
Biiyiik bir yanh�hgm mutsuz yank1Sly1m;
Yetersiz belki, ve ac1kh, ama biliyorum ki
Kimse kip1rdamayacak aruk, hi�bir �ey olmayacak
Sm1rlan di�mda eksiksiz bilgimin, almyaz1mm.

Aym toptan sorumluluk duygusu, daha belirli bir bi�imde, b:r con­
scientious objector6 olan Robert Lowell'in «dimel yads1malarmda» bir de De­
metr· os Capetanakis'in duygu yiiklii, ama hareketsiz yogunla�malarmda or­
t:iya �ikar; Capetanakis ingiltere'de oturan gen� bir Yunanhyd1; biitiin «hi�­
liklerine», biitiin «helirsizliklerine» kar�m acdara gogiis germek gerektigine
inamyordu; oysa 1 944'de �ok erken gelen oliimiinden once �unlan yazml�­
tl : «Tarihte hi�bir yer yeterince geni� degildir/insanm biiyiikliigiinii kap-

6 Vicdanma uymadtgt ifin sava;a kattlmayan kimse.


MODERN �iiR 567

samaya ... » Amerikan �airleri arasmda bu hava, en iyi Karl Shapiro'nun, ge­
�erli iilkiileri iyice anlamadan, ya da bunlarm farkmda bile olmadan oliip gi­
den, gene de topluma s1ki s1kiya bagh kalarak bunlarm olabilecegini kamt­
layan ornek asker, G. I. 'ya yazd1g1 agma anlaulnu�ur :

Sava�ta olen bir Hiristiyan yauyor


Bu tahta ha�m alunda. Ey yolcu, unutma
Bu yabancmm ac1 i�inde can verdigini;
Ge�erken burdan, insan inamyla korunan
Bir ban�a a�abiliyorsan gozlerini, bil ki
Tek bir asker bile ho� yere olmedi.

Bir �eye baglanma, irk, sm1f, millet, meslek ve ailenin otesinde insan­
hkla bir olma tutkusu, sava� siralalilmn ve sava�tan sonraki devrenin biitiin
onemli �iirlerini doldurur. Bu tutku, Keith Douglas'm ac1 bagn�mda gorii­
liir «Oldiigiimde basitle�tirin beni ! » Aym tutku, James Agee'nin, al<;ak­
goniilliiliigii, parazitlerin asalak hayatlarmm ki�isel sorumlulugunu kabullen­
meyi anlatan uzun, diizya�1-�iiri, Let Us Now Praise Famous Men in her ya­
'

nmda tilter. Fleming MacLeish'in, derinlerine inilmemi� ba�dondiiriicii bir


gizli anlam'a s1gmmak i�in bir ka�1� simgesi aray1�mda da vardir bu tutku.
Edith Sitwell, David Gascoigne ve Lowell'in kendilerine ozgii dinsel aray1�­
lan, Louis Adeane, Ruth Herschberger ve Adam Drinan'm aym ol�iide ken­
dine ozgii a�k �iirlerinde de vardir. Richard Eberhart'm fizikotesi ruhsal
aray1�lan bir yana birakip, boyle bir narsisizmi liiks sayan - «Sevgi ugruna
ya�amak, insan ozlemlerinin Utopia'Sl» - daha biiyiik insan lStlraplanm
ara�tlrmaya giri�mesinde de vardir. Aym tutku, orneklerini Rexroth, O'Hig­
gins ve daha bir�ok �airin liriklerinde bulan, kendini yads1manm bilincine
varm1� Hint ve <;in felsefelerine donii�te de goriiliir. Biitiin bunlardan ba�­
ka bu tutku, bu on ydm en degi�ik, en yeni iki �airinin, Dylan Thomas'la
Peter Vierek'in �iirlerinin de oziidiir.

DYLAN THOMAS, PETER VIEREK

Dylan Thomas'm �iirinin inamlmaz olan yam, Simgecilerin dil devri­


m 'ni ve Ger�ekiistiiciilerin biiyiilii kendiligindenligini geli�tirerek, bu iki aki­
mm yanslttlg1, diinyadan kopu�u incelikleriyle anlatacak bir ara� geli�tirme­
sidir. Thomas'm, kendisini insanlarla pek ki�isel bir bi�imde - arac1, avu­
tucu, peygamber rollerinin otes:nde - bir say1�m1 anlatan �iirlerindeki fel-
568 SELDEN RODMAN

sefeyi birazc1k olsun a�tklayabilmek i�in gene ilkellik kavramma donmemiz


gerekiyor. <;iinkii modern sanatm yeniden gen�le�tirilmesine bu kavram -
insamn hem hayvan hem de melek yamm tarih-oncesine donerek anlama
�abas1 - yoluyla giri�ilmi�tir. Daha ya�h bir ku�agm �airlerinden olan Ro­
bert Greaves, en a�lrl bi�imiyle, bu egilimi The White Goddess 'in giri�inde
�oyle dilegetiriyor

Siirin i�levi, bir kendinden ge�me durumunda Esin'in �agmlma­


s1d1r; yaran da Esin'in birlikte getirdigi sevin� ve deh�et duygularmm
kan�1k ya�anus1. Arna «Giiniimiizde»? i�lev de, yarar da ayrudir giinii­
miizde; degi�en ydmz uygulam�ur. Bir zamanlar insanogluna �oyle bir
ikaz yapilm1�u dogduktan S.'Jnra aralarma kauld1gm canh varhklar ai­
lesiyle, ev sahibinin sozlerini dinleyerek, uyum i�inme ya�a; �imdi ha­
urlatmak gerekiyor ki insanoglu �u ikaz1 hi�e saym1�, felsefe, bilim
ve sanayide ne istedigini bilmez deneylere giri�erek, evin alum iistiine
getirmi�, kendisini de ailesini de mahvetmi�tir. Siirin en iistiin deger­
lerinin yerle bir edildigi bir uygarhkur «giiniimiiz». Bu uygarhkta y1-
lan, aslar:. ve kartal sirk �admna, dana, alabahk ve boga konserve fab­
rikasma, yan� atlanyla tazilar ortak bahisli yan� alanlarma, kutsal ko­
rudan kesilen aga�lar da kereste fabrikasma konmu�tur. Bu uygarhk­
ta Ay, Yer'in soniip gitmi� bir uydusu denerek, a�agilamr; kadmlara
«yard1mc1 Devlet gorevlish> goziiyle bak1hr. Bu uygarhkta, ger�ekten
ba�ka her �ey, ger�ege-tutkun �airden ba�ka herkes parayla satm alma­
bilir.

Dylan Thomas'm, koklerini Wales'in yoresel mitolojisinden ve ilkel dil


�agn�1mlarmdan alan �iiri, bunun, «doga»ya donii�iin canh bir ornegidir :

Ve bedenin i�ledigi ilk giinahla


Ba�lad1m ogrenmeye insamn dilini; bi�imini degi�tirip dii�iinceleri
Beyn:n ta� kahph deyimlerine dokmeyi
Ays1z arsalarmda, soziin s1cakhg1m aramayan
Oliilerden artakalan sozciikleri
Yeniden boyay1p, yeni bir diizende ormeyi.

Bunun tersi, modern hayatm «dogaya-aykm» �au�malanna, sorunlarma,


yalmhk ve sevgi isteyen ilkellik isteminin i�e doniik belirtileri goziiyle ba­
karak, bir �oziim yolu arama �abas1 da Peter Vierek'in �iirlerinde pkar kar­
�uruza :
MODERN �iiR 569

Sanat, i!;ki satar, ama i\;mez,


Biiyii de kendine inansa, oliir ...
Hem giizel hem de sa\;ma olan
:3iiyii de - sanat gibi - kendi oyunuyla kendisini iirkiitiir.

Thomas'm, yap1tlarmda, ruhun unutulmu� gece karanhg1m olumlu b:r


tutumla anlatmaya !;ah�ug1 soylenirse, Vierek de �iirlerinde ruhun giindiiz
ya�amm1 uyand1rma !;abasm1 anlaur. Thomas trajik bir �airdir, Vierek'se te­
melinden komik bir �air. Vierek tarihi bilgisiyle didik didik etmi�, \;agda�
hayatm aptalhklan ve a�mhklarm1 alaya alm1�, boylece, gii!;lii duygulanm1z­
dan ve diinyasal degerlerimizden nasd uzakla�uguruz1 gostermi�tir. Arna bu
iki iair kabul ettikleri bak1mmdan da ( birisi geceyi, oteki giindiizii ) ' haya­
tm insanhktan uzakla�arak ya da insanlara, devlet olsun, tann olsun, bir ku­
rumun iistiinliigiinii zorla kabul ettirerek iyile�tirilemeyecegini dii�iinmeleri
bak1mmdan da birbirlerine benzerler . Aslmda kirklarm �iirinin bir onceki
yiizy1hn inan aray1�1yla hem birle�tigi, hem de aynld1g1 duygu i�te budur.
<;eviren Yurdanur Salman
NACi CELiK

SAIT FAl l< ARMALjAN I


l <; I N SORV�T VRMA

GENC KU�A<iIN HESAPLA�MASI

Sait Faik ffkaye Armagam'nm, nicedir sanat �evrelerini yadirgP.tan


sonu<;:lan iistiine bir soru��urma a<;:ma geregini duydum. 1 969 sonu<;:lar1mn
yank1s1 benim i<;:in hazir bir ortamdi. Boylece sanat<;:ilarm konu�malan, dert­
le�meleri dedikodu niteliginden kurtulup yaz1ya dokiilecekti. Amac1m aruk
yan�malardan bir bekledigi olmamas1 gereken Orhan Kemal'e, ya da kendi
halinde, edebiyatim1za hi<;:bir renk katmam1� Faik Baysal'a kar�1 bir soru�­
turma diizenlemek deg'ldi. istegim bugiiniin sanatlm bir hayli geriden izle­
yen bu iki h:kayeciye bir yan�mada oy verip ger<;:ek<;:ilik adma, toplumculuk
adma edebiyatm kamna giren dii�iinceyi kamu oyuna a<;:1klamaku.
1 969 Sait Faik Yar�mas1'mn sonu<;:lan Yarg1cilar Kurulu iiyelerinin hi­
kaye tiiriine, ku�aklarm yenilenmesine kar�m, hala 1940 - 50 anlay1�1yla bak­
t1kla!"1m gosteriyor. Bugiiniin gen<;: sanatps1 kendinden onceki, bir<;:ok ba­
k1mdan sirum dayad1g1 ku�ag1 yads1m1yor. Arna eski ku�ak yazarlannm ve
ele�tirmenlerinin sanatm yeni filizlenmelerini kalemleriyle degil, ayaklanyla
<;:ignemeye <;:ah�malan, boy atmas1m onlemeleri kar�1smda gen<;: sanatp ister
istemez ba�kaldmyor. DolaylSlyla bu s.oru�turma gen<;: ku�agm sayd1g1, ama
ya�:Jmak i<;:in a�maya zorunlu oldugu eskilerle hesapla�mas1 niteligini kazan­
ml�tlr.
Sorulanm1 ozellikle Yarg1cilar Kurulu iiyelerine ve bu kuruldan ayrtl­
m1� olan eski iiyelere yonelttim. Boylelikle iiyelerin deger ol<;:iiler'.ni, sanat
anlay1�larm1 giin 1�1gma pkaracag1m1 samyordum. Bu armaganm ikinci do­
ncm Yarg1cilar Kurulu 1 965'de Refik Halid Karay, Sabri Esat Siyavu�gil,
Beh<;:et Necatigil, Vahit Turhan, Haldun Taner, Tahir Alangu, Memet Fuat'­
dan; 1 966'da Refik Halid'in oliimii iizer"ne Kemal Tahir; 1967 'de Memet
Fuat'm istifas1 iizerine Oktay Akbal; 1 968'de Kemal Tahir'in istifas1 iizerine
Rauf Mutluay; 1969'da Sabri Esat'm oliimii iizerine once Nermi Uygur, ka­
bul etmemesi iizerine de Vedat Giinyol ekleme ve degi�melerinden meyda­
na gelmi�t'.r. Aynca soru�turmaya 1 969'da yan�maya kaulan sanat<;:tlardan
ili�ki kurabildiklerimi, ge<;:mi� y1llarm iizerlerinde durulmam1� hikayecilerin­
den olanaklar oranmda ancak ikisini, tek yonliiliik o]masm diye de armagan
SAiT PAiK ARMACANI i\:iN SORU�TURMA 57 1

kazanan baz1 yazarlan katum.


Sait Pa:k Hikaye Armagaru'm 1955'de Sabahattin Kudret Aksal ve Hal­
dun Taner (Gazoz Agact; On ikiye Bir Var) ; 1956'da Tahsin Yiicel (Haney
Yaiamalt) ; 1 957'de Necati Cumal1 (Degi#k Gozle); 1 958'de Orhan Kemal
(Kardei Payt) ; 1959'da Oktay Akbal (Berber Aynast) kazand1. 1964'e ka­
dar yan�ma diizenlenmedi. 1964'de Mehmet Seyda ve Adnan Ozyalpner
(Baigoz Etme Zaman:; Sur) ; 1 965'de Kamuran �ipal ve Mahmut Ozay (El­
biseciler <;critSt; Yorgo) ; 1 966'da Cengiz Yoriik (<";olde Bir Deve); 1 967'de
Tank Dursun K. (Yabanm Adamlart) ; 1968'de Muzaffer Buyrukc;u (Kav­
ga) ; 1969'da O::han Kemal ve Pa"k Baysal (Once Ekmek; Sanct Meydam)
kazandi.
Bu arada, 1 964'de Bilge Karasu (Troya'da Oliim Vardt) , Demir Ozlii
(Sc!�tmc:), Afet Muhteremcglu (Bedriye); 1 9�5'de Tank Bugra (Hikayeler ) ;
Afet Muhteremoglu ( Baiortuliiler) ; 1 966'da Sevim Burak (Yamk Saraylar J ;
1 967'de Muzaffcr Buy::uk�u (Cchcr.nem), Pikret Urgiip (Van); 1968'de
Pey-yaz Kayacan (Gibiciler), Perit Edgii (Av) , Miibeccel izmirli (Sabah Ge­
fidi) , Demirta� Ceyhun (Sansaryan Ham) , Nursen Karas (Sevgisizler);
1 969'da Leyla Erbil (Gecede) , Selim ileri (Cumarlesi Yalmzltgt), Afet
Muhteremoglu (Toprak) kaybeden, ama, hence, o ydlarda kazananlar kadar
armagana deger yazarlardi.

VAHiT TURHAN
Profesor, Yargtctlar Kurulu Baikam

- �'imdiye kadar Sail Faik Hikaye Yartimcst'm kazanan yazarlardan


hangisini Sail Faik anlaytitna uygun buluyorsunuz?
- Bunlardan birini en yakmdir diye ayirmaya imkan yok. Ben'm za­
mammda odiil kazananlar Sait Paik havasmda olan, hi� olmazsa Sait Paik'­
in sanat an�ay1�ma aykm dii�meyen kimselerdir.
- Bu yartimalarda bugune kadar hangi hikaye kilaplarma oyunuzu ver­
diniz?
- Gizl'. olarak verilen oylann burada belirtilmesi dogru olabilir mi?
Gizli veriliyor. Ben bile bilmiyorum kime verdigimi.
- Bu ytl Armagan alan «Once Ekmek» ve «Sanez Meydant» adlt hi­
kaye kitaplannm baiartst nerdedir?
- Orhan Kemal oradaki oylarm hepsini aldi. Aynca o oylardan ii� de
Paik Baysal'a ver:Idi. Her ikisi de tecriibeli hikayecilerdir. Ne yapmak ist·e-
572 NACi (:ELiK

diklerini biliyorlar ve rahathkla, zevkle, sanatla anlatabiliyorlar. ikisinin de


ba�ardan arasmda fark goriilmedigi i�in, jiiri odiilii payla�tlrma yoluna git­
ti. Diger yan�macdar da iyiydi ama, gerek Orhan Kemal, gerek Paik Baysal
iistiin olduklanm ispatladdar.
- Sait Paik Hikaye Yarz;mast Yargtctlar Kurulu uyelerinin degi;tiril­
mesi geregini duyuyor musunuz?
- Nasd, ne i¢n?
- Birka� ytldtr edebiyat �evrelerince yart;ma sonu�lartmn ho; kar;t-
lanmamast gibi nedenlerle.
- Ger�ekten iyi hikaye yazm1� o gen� �ocuga verseydik, o . zaman da
ona itiraz ederlerdi; pekala da iyi �eyler yazm1�tl ama, acemiydi. Digerleri
de oyle, yeterli degil. Hayir. Degi�tirme diye bir �ey soz konusu olamaz.

OKTAY AKBAL
Hikayeci, Yargtctlar Kurulu Uyesi

- 1969 Sait Paik Armagam'm alan «Once Ekmek» ve «Sanez Mey­


dam» ytltn en iyi hikaye kitaplart mt sizce? Ayrtca yarz;maya katzlan obur ki­
taplar arasmda Sait Paik esprisine sahip yalmz bu ikisi mi?
- 1969 Sait Paik Hikaye Yan;mast'nda Yargtctlar Kurulu uyeleri ara­
larmda nastl tartz;tzlar? Hangi deger ol�uleri goz onune almarak bu iki hi­
k!'lye kitabma armagan verildi?
- $imdiye kadar yaptlan Sait Paik Hikaye Yarz;malarmda kimlere oy
verdiniz, kimler kazandt?
- Yargtctlar Kurulu'nun degi;tirilmesini gerekli buluyor musunuz?
Kendisine sordugumuz bu �.arulara Oktay Akbal �u kar�1hg1 verdi :
- Sait Paik Se�iciler Kurulu iiyesiyim. Bu kurulun ald1g1 kararlar i�in
bir �ey diyemem . Siz bu sorulan jiiri di�mdaki edebiyatp arkada�lara sorun.
Ben:m diyecegim bu kadar.

TAHiR ALANGU
Ele;tirmen, Yargtctlar Kurulu Uyesi

- Ne zamandan beri Sait Paik Hikaye Yarz;mast Yargtctlar Kurulu


uyesisiniz?
- ikinci donem jiirisindenim. 1 964'den bu yana kattld1m.
SAiT PAiK ARMAGANI i(:iN SORU$TURMA 57 3

Katzldzgznzz yarzpnalarda kimlere oy verdiniz, kimler kazandz?


1 964'de Seyda ve Ozyalc;mer'e, 1 965'de $ipal'e, 1 966'da Cengiz
Yoriik'e, 1 967'de Tank Dursun'a, 1968'de Buyrukc;u'ya verdim. Amma ve­
lakin, imdi, jiiri iiyeleri hikaye kitaplar1m daha evvelden okurlar ve s1ralan­
dmrlar. Oylamaya gec;meden evvd herkes dii�iincelerini soyler. ilk konu�­
malarda gozetilen ama<; yarg1cilarm belli eserler iizerinde dikkatlerinden ka­
c;an noktalarm belirtilmesidir. Bazi kimseler buraya gelen yarg1cilarm ba�m­
dan soauna kadar aym eserler iizerinde direnmesi gerektigini, ba�ka arkada�­
larmm gorii�lerine kaulmamalarmm uygun olacag1m s�myorlar. Aslmda bu
forum yarg1cilarm birbirlerini etkilemeleri ic;in aphr. Oylar dagilmca o za­
man birkac; eser iizerinde toplanmak ic;in bir ay1klama yap1hr. Bu da oyla­
ma yoluyla yapilir. Gerekirse bir ikinci tartl�ma daha ac;1hr. Tek eser iize­
rinde ayak direnseydi bu tip armaganlarla verilen, edebiyata odenen primler
ertesi seneye intikal edip iki misli verilemeyecegine gore de yazarlan baz1
yard1mlardan yoksun birakmak sonucu pkardi. Bu zorunlu hallerde yarg1c1-
lar armagamn muhakkak surette verilmesini gerekli bulurlar. Gec;en yillarda
da baz1 armaganlar bu tiir vedmi�tir. Sonuc; �u : Yarg1ctlar yalruz kendi go­
rii�lerine degil, gerekirse arkada�lamun da gorii�lerine kauhrlar. Bundan do­
lay1 oybirligine veya <;ogunluga dayamp tutanag1 imzalayan yarg1cilar iiyesi
d1�arda aykm gorii�leri ileri siiremezler.
- Sait Paik Yarz;masz'nda hikaye kitaplarzmn ne nitelikte o!masznz i:iz­
lersiniz, hangi nitelikleri ararsznzz?
- Gerc;ekc;i. Dilde an ve Tiirk hikayesinin bugiine kadar siiriip gelen
c;izgisinin altmda olmamasma dikkat ederim. Bu hususta Cumhuriyetten Son­
ra Hikaye ve Roman kitab1m1zda gorii�lerimizi belirttik. Ona aykm dii�me­
yiz. Ba�ka bir sanat gorii�iinde olan sanatc;1ya da verebilirim, eger arkada�­
lanm inand1rabilirlerse.
- Orhan Kemal'in «Once Ekmek» kitabz sizce ne gibi bir ustunliik ta­
;zyor?
- Hala biiyiik bir ustad1r. Gene; ku�aklarm ne dilde, ne hikaye anlau­
rnmda a�amad1klan bir ustad1r.
..

- Paik Baysal'a hangi ba;arz i:igesini gi:iz i:inune alarak oyunuzu ver­
diniz?
- Paik Baysal'a gelince, bu hikayecinin soz birligi edilmi�c;esine kii­
<;iimsenmesini hie; anlam1yorum. Sarduvan romamyla onemli bir a�amay1 ge­
tirmi�ti. 0 giinden bugiine c;ok insanlar geldi gec;ti. (:ogu c;abasm1 siirdiire­
medi . Paik Baysal'da en begendigim yan direnmesidir. iddias1z, fazla patlr­
di etmeden hikayeden vazgec;memesi, durmadan eser vermesi herkesi sayg1-
574 NACi CELiK

Ii olmaya �agirmahdir. Biiyiik bir a�ama gosteremiyor, ama �abasm1 siirdii­


riiyor. Bundan dolay1 Sanct Meydam na oy verdim.
'

- Yartimaya giren obur hikaye kitaplart ustune duiunceleriniz nedir?


- Yan�maya giren obiir hikaye kitaplan arasmda .Afet Muhteremog-
lu'yla Necmi Onur'un kitab1 bana umut verdi.
- Yargtctlar Kurulu uyelerinin deg,iitirilmesi diye bir iey soz konusu
mu sizce?
Jiiri kendi kendini degi�tirebilir. Ba�ka kimse degi�tiremez. imkan-
s1zdir.

VEDAT GUNYOL
Eleitirmen, Yargtctlar Kurulu Uyesi

- Sait Faik Yartimast Yargtctlar Kurulu uyeligine bu ytl kattldtnt7..


Alman sonu(tan me,mnun musunuz?
- Yargtctlar Kurulu'nda nastl bir anlayti ustun bastyor? Bu anlaytitn
Sail Faik sanat anlaytityla bir ilgisi var mt?
- Oyunuzu kime verdiniz? Yartimaya kattlan obur hikaye kitaplart
ustune soyleyecekleriniz var mt?
- Yargtctlar Kurulu degiitirilmeli mi sizce?

Kendisine sordugumuz bu sorulara Vedat Giinyol kar�wk vermedi.

RAUF MUTLUAY
Eleiti1-men, Yargtctlar Kurulu 0yesi

- Sait Faik Hikaye Yartimast'nda Yargtctlar Kurulu uyesi olarak kar;


ke;'e bulundunuz?
- Bu ikinci kattl1�1mdir. ilk kez g�en ytl iiye olarak bulunmu�tum.
Bu yartimalarda sizden once altnmti sonu(lar ustune duiunceleriniz
nedir?
Odiil yonetmeliginin, bir kez alam, bir daha aday saymama ilkesi
- Tiirkiye'deki biitiin odiiller gibi Sa:t Paik Armagam'm da - bir �e�it
siraya bindirmi� gibiydi. Ahp �ikan saf d1�1 kalmca, ertesi y1llarda en �ok
hak edenler kendiliginden siraya girmi� gibi oluyorlardt. Kamm �u ki hemen
on be� ytldir, hikaye kitab1 �lkaranlarm biiyiik �ogunlugu odiil alm1�lardt.
<;ok dogal ki ilk kitaplanyla bu umuda aday olduklanm dii�iinenlerin dii�
SAiT FAiK ARMAGANI iC::i N SORU�TURMA 575

kmkhklan, kurah tersine c;eviren bir durum olmaz. Bugiine kadar 14 ayr:
yazar bu odiilii alm1� oluyor. Herhalde hie; kimse bu say1dan fazla hik.aye sa­
natc;1s1 oldugunu kolayhkla iddia edemez.
- Son sozunuzu arar mtstntZ liitfen.
- Bizde hik.aye, �iir gibi, en c;ok kullamlan bir heves ba�lang1c1, ede-
biyata ac;tl1�, ilk niyet, otobiyografik ogeleri ve amlan yazma ihtiyacmm do­
gurdugu edebiyat oncesi dogal bir tiir say1hr. Hik.ayede direnen, hik.ayeyi
siirdiiren, hik.ayeyle dii�i.inen, ,bu tiiriin anlattm olanaklarm1 kullanmakta tat
bulan yazarlarm saylSl - odiil kazunanlarm hepsi sag olduguna gore - �im­
di bile 14'ii bulmaz diyorum. 0 halde, hik.aye yazmakta belli bir ustahga
eri�mi� hemen her yazar degerlendidmi� demektir. Biliyorum ki bu say1-
mn d1�mda ilk eserleriyle bu ba�anya eri�meyi umut etni.i� olan birkac; k1rgm
ad kahr sadece.
- Yargtctlar Kurulu uyesi olarak bulundugunuz ytllar oyunuzu kim­
lere verdiniz?
- Gec;en ytl Muzaffer Buyrukc;u, bu ytl Orhan Kemal tek aday1md1
benim; oyumu tek ba�larma bu iki sanat<;l ic;in kulland1m .
- On birinci kez yaptlcm Sait Faik Hikaye Yartimast'nm amact tuzu.k­
re nedir? Sizin bu konuda ozel bir yorumunuz var mt?
- Tiiziikteki tek sm1rlay1c1 soz, sanmm, «Sait Paik hik.ayeciliginin es­
prisine aykm dii�mcmek» gibi bir ko�uldur. Ba�langt<;ta ise «o ytlm en be­
genilen h"k.aye kitab1 olmak» ko�ulu yeterli goriilmii�tii. Bilindigi gibi �im­
diki tiiziik, armaganm yiiriitiiciisii Darii��afaka Cemiyeti olduktan sonra ha­
z1rlanm1� olacakttr. Ba�lang1c;taki, «0 ytlm en iyi, en giic;lii hik.aye kitab1 ol­
mak» ko�ulunun kendiliginden, �imdi de yiiriirliikte olduguna inanmm. S1-
mrlay1c1 gibi goriinen yukardaki sozii de hen, «insan sevgisini oz edinmek»,
«yazarhg1 toplum ve insan yararma bir onciiliik l�lgl gibi kullanmak gorevi
ve sorumlulugm>, «i<;tenlik ve dogruluk» ... anlammda dii�iiniiyorum. Sam­
nm bu nitelikler de her giic;lii sanat eserinin aynlmaz ozellikleridir.
- Genet o!arak yartimaya k.att!an kitaplar arasmda sizin eleitirileriniz­
le baglt bulundu�unuz sanat anlaytitna uymayan, ama ozgun bir yenilik ge­
tiren ya da iyi bir rtkti yapa:t esere oyunuzu verir misiniz?
- Elbette, e�er, «yilm en iyi hik.aye kitab1 oldugunb inamrsam.
- En genr Yargtctlar Kurulu uyesi olarak kaybeden hikaye kitaplart
irin belirtmek istediginir. noktalar var mt?
- Bu ytl odiile aday olan kitaplardan yalmz birisini degerli buldum;
«eski ki�iligine yeni bir a�ama getirmed:ginh> iddia ederek eski Orhan Ke­
mal ustahgmm siirdiiriilmesi oldugunu kabul eden baz1 iiye arkada�lanma
576 NACi <;ELiK

kaqm, Once Ekmek'i, bu kiime i�inde tek degerli, etkili, gii�lii eser say·
dim. «Kaybetmek» sozii pek dogru olmasa gerek. ik.i ki�ilik bir yar1�ta bi­
le, eger iyi ol�iiliirse, daima bir birinci bir ikinci gelen vard1r. Pek dogal ki
spor ba�ardan kadar incelikle ol�iilemez sanat degerleri. Ne yaparsak yapa­
hm hep oznel yargdarla oy vermeye mecburuz. Kimbilir, farkinda olmadan,
hep kendirnizi de degerlendirmi� oluruz bu yargdarla. Dereceye giremeyece­
gini kabul ettigim oteki eserleri �e�itli baki� a�tlarmdan aymp, kiimelendir­
mek miimkiindiir. ilk heves ozentileri yanmra, ali�dm1� tekrarlar, bir iki ye­
nilik denemesi, bir iki zorlanmi� �ali�ma vard1 . En iyi dilek, bu emeklerin
de yakin zamanda nice odiil ba�ardanru hak eden degerlere ula�masllll soy­
lemek olmahd1r.
- «Once Ekmek» ve «Sanez Meydant» 1969 odulUnu payla1tzklarma
gore bu eserlerin kazanmasmt saglayan ba1art ogeleri nedir?
- Sanct Meydam na oy vermedim. Once Ekmek ise, tek aday1md1 de­
'

dim, a�iklayay1m Orhan Kemal ustahgmm son birka� yddaki hikaye iiriin­
leri olan bu 1 7 ornek; i�ledigi insan kaderleri �e�itliligi, iyi ve dogru baki�1,
kisahklar1 i�indeki gii�lii ozleri, toplum sorunlarmm en onemlilerini anlamh
insan kaderleri i�inde veren yapdan, ya�ama kavgasmdaki kii�iik insanlarm
her �eye kar�m yenilmemi� iyimserliklerini, zavalh dii�lerini, sevimli ve te­
miz yanlar1ru, bize ozgii niteliklerini yapmac1ks1z ve i�ten bir dogalhkla ve­
ren ger�ek�i bir sanatm gii�lii hikayeleri goriindii bana. Bunca roman aray1-
�mm i�indeki bu israrh ve dogal hikaye bak1�1 ile, o eri�ilmez konu�turma
ustnhgm1 da degerlendirmek isterim.
- Sizce Yargtctlar Kurulu yeterli mi? Bir degi1iklige gerek var mt?
- Onceleri belli bir sayg1 se�imi ile ger�ekle�mi�, �e�itli iiyelerin yer-
lerine yenilerinin getirili�iyle bugiinkii kadrosunu bulmu� olan jiirinin yiiz­
de yiiz :yi niyetiyle, �1karsiz �ah�masmdan ba�ka ne soylemeliyim? Once hen,
bana verilen gorevi, kendime duydugum sayg1 dogrulugunda geregince yeri­
ne getirdigime inamyorum. Bu sorumlulugu ta�1yamayacag1m giin, gorevden
bag1�lanmam1 isteyecegim tabiidir. Herhalde biitiin iiyelerdeki ortak sorum­
luluk da budur. i�tenlik ve dogrulukla hareket ettigimi biliyorum. Beni begen­
meme durumu da, benden ba�kalarmm ta�1d1g1 bir ozgiirliiktiir.

BEH<;ET NECATiGiL
��air, Yargtctlar Kurulu Uyesi

- Tuzukte yer alan «Sait Faik'in hikaye anlaytft ile katzlan eserlerin
SAiT PAiK ARMAGANI i<;iN SORU�TURMA 577

dil ve esprisi» sozu ile «Bu eserlerde toplumun insanlart ve gerfekleri uma­
nist bir aftdan ele almmti olmalt» iartmm oluiturdugu feliiki Yargtctlar Ku­
rulu uyelerini zor durumda btrakmtyor mu?
- Bence yok bir �eli�ki. «Toplum insanlan ve ger�eklerinin iimanist
bir a�1dan ele ahnmasl» �artl Sait Paik hikaye ve esprisine aykm degil­
dir. Hiimanizma toplumun duruk insanlarma, ekonomik �artlarla sm1f taba­
kala�malanm dii�iinmenin yarusira ba�ka hiirriyetleri klSltlayan toplum ku­
rumlarllll d.a dii�iinme hakk1 tarur. <;ok cepheli isyanlar toplam1, kurulu dii­
zenin ferdin selameti adIDa her tiirliisiinii ele�tirme imkamdir hiimanizma.
- Bu ytl da ifinde olmak uzere Sait Paik yartimalarmda oyunuzu kil�­
lere verdiniz ve kimler kazandt?
- Ben bu jiirinin 1 964'den beri iiyesiyim. Yani ikinci donem iiyesi.
1 964 armagam i�in hangi esere oy verdigimi, oy verdigim degil de hangi
eseri tuttugumu kesinlikle haurlam1yorum. 1 965'de benim en begendigim
kitap Tank Bugra'nm Hikayeler adh eseri olmu�tu. 1966'da Sevim Burak'm
Yamk Saraylar'1, 196 7'de Pikret Urgiip'iin Van kitaplanm savundum. 1 968'­
de Perit Edgii'niin Av ve Demirta� Ceyhun'un Sansaryan Ham kitaplanydi
benim kitaplanm. Bir tercih mecburiyeti kar�1smda Sansaryan Ham'm se�­
tim. Arna tabii ikinci turlar, �gunlugu ba�ka eserlere �ektigi i�in, sonu�
umdugumdan ba�ka tiirlii oldu. Bu seneki jiiri toplantlsmda, hence armaga­
na Leyla Erbil':n Gecede kitab1 lay1ku, daha �ok o kitap iizerinde konu�tum.
Sait Paik orijinal bir hava, degi�ik bir iislup yaratmwi. Armagana bu eser­
leri se�memin sebebi onlarda bu nitelikleri gormii� olmamdir.
- Karar gunlerinde Yargtctlar Kurulu uyelerine egemen olan havayt ve
tarttimalarm aktFnt, bu son 1969 yartimastm ornek alarak ktsaca anlattr mt­
stmz? Tabit bu yartimalarm if dunyastmn genii sanat fevresince bilinmeme­
sini istemiyorsqmz.
- Jiiri iiyesi toplantlya pe�in ve kesin yargdarla degil, begendigi yani
sanat anlay1�1m, mizac1m ozellikle Sait Paik orijinalite ve esprisini, yorum
aplarIDl yansitan bir veya birka� eserle gelir. Kitaplan okurken ald1g1 not­
lara bakarak konu�ur, tekliflerini yapar. Kimsenin savunma ihtiyacm1 duy­
mad1g1 kitaplar elendikten sonra kalanlarm oylamasma ge�ilir. Ve �ogunlu­
gu saglayan kitap kazamr. <;ogunluk olmazsa i�lemi tekrarlamak, tartl�ma­
lan degerlendirmek, kalan ve �eki�meli kitaplara bu defa ba�ka aplardan
bakmak gerekir. Sorunuzda hava dediginiz bu galiba.
- «Once Ekmek» ve «Sanez Meydam»ntn Sait Paik Hikaye Armaga­
m almasmdan hoinut musunuz? Ytlm en iyi hikaye kitaplart bunlar mt?
- Armagan sonucunun muhakkak ydID en iyi kitab1m ya da kitapla-
578 NACi <;ELiK

nm belirlemesi �art mi? Gorecelik bu tiir se�imlerde �ikar kar�1m1za. Ba­


na gore... deriz, fakat sonra dii�iiniiriiz : bir de onlara, ba�kalanna gore var.
- $imdiki Sait Paik Hikaye Yartfmast Yargtctlar Kurulu uyelerinin
deg,iftirilmesine taraftar mmmz?
- Degi�tirilince, degi�ecek mi? Yerimize gelen de �ok siirmez bize
benzer.

HALDUN TANER
Hikayeci, Yargtctlar Kurulu Uyesi

Edebiyat Fakiiltesi'nin en iist katmda buldum Haldun Taner'i. Ogle ta-


tiliydi.
«Bir soru�turma yap1yoruz,» dedim. «Yeni Dergi'de yayimlayacaglZ.»
Yeni Gazete anlad1. Diizelttim.
«Ha! » dedi, «Memet'in. Dersten sonra gelin, saat 3'de. »
2,5'da gittim heh. Raslantl, o ma �iku. Arkasrndan odasrna girdim.
Tarud1.
«Ne istiyorsunuz benden? » dedi.
«Sait Faik Hikaye Yan�mas1 i�in birka� soru, » dedim.
«Neler? » dedi.
Ben okurken, o �antas1m dolduruyor, pardesiisiinii giyip beresini yer­
le�tiriyordu. Okudum bitti.
- Bundan onceki yartfmalarda oyunuzu kimlere verdiniz? Kimler ka­
zandt?
- Bu ytl Sait Paik Hikaye Yartfmast Yargtctlar Kurulu toplantmna
kattlmamamztn nedenini apklar mmmz?
- Armagam kazanan «Once Ekmek» ve «Sanez Meydam» sizce ytltn
en iyi hikaye kitaplart ve Sait Paik esprisini en iyi surdurenler mi'
- Yargtctlar Kurulu uyelerinin degiftirilmesine taraftar mmmz?
Merdivenlerden iniyoruz.
«Sizin patron,» dedi. AnlamadJm. «Memet Fuat, » dedi. �a�1rd1m. «Hep
boyledir i�te. Kendi dedigi olmayrnca saldmr etrafa. 0 da jiirideydi. Arila�­
ug1m1z kitaplarda iyiydik. Ba�ka b�ka kimseleri tuttuk mu olmadik �eyler
soylerdi. Ni�in yap1yorsunuz boyle bir �ey? Sonra �imdi mi akhmz ba�miza
geldi! 0 �ikuktan sonra ka� tane armagan verildi. Onlara ni�in sorn�tm ma
a�ilmad1. Muhakkak tuttugu biri vard1. Kazanamad1, ondan . Ben kauld1m
jiiriye. Hi�birini birbirinden iistiin gormedigim i9n kimseye vermedim oyu-
SAiT FAiK ARMAGANI i<::i N SORU$TURMA 579

mu. Adnan Ozyalpner'in Sur'u kazand1 benim oy verdiklerimden. Ba�ka "hi�­


biri kazanamadi.»
Fakiilte'nin kap1sma pkm1�uk.
«Te�ekkiir ederim. Rahats1z ettim, » dedim.
«Giile giile camm,» dedi ve hizla uzakla�tl.

FAZIL HUSNO DAGLARCA


$air, Birinci Donem Yargtctlar Kurulu Vyesi

- Samrtm 1958 Sait Faik Hikaye Yarz;mast'nda Yargtctlar Kurulu uye­


siydiniz. Ve Orban Kemal «Karde; Payt» ile armagam kazanmt;tt. 0 ytl siz
kime oy verdiniz?
- Valla haurlam1yorum.
- Gene Orban Kemal'in ve Faik Baysal'tn bu ytl «Once Ekmek» ve
«Sanez Meydam»yla armagan kazanmalarma ne diyorsunuz?
- Bu kitaplan okumad1g1m i�in bilmiyorum. S�iciler Kurulu karar
vermi�, ne diyeyim!

I\tlEMET FUAT
Ele;tirmen, Eski Yargtctlar Kurulu Vyesi

- 1966 ytlmda Sait Faik Hikaye Yarz;mast Yargtctlar Kurulu uyeligin­


den istifa ettiniz. Bu istifanm haztrlayan nedenleri, olaylarm geli;imi irersin­
de ince ayrmttlarma kadar anlattr mtstmz?
- Sait Paik Armagam daha once Varhk dergisi �evresinde kurulmu�
bir Yarg1ctlar Kurulu'nca veril\yordu. Ya�ar Nabi dedikodulardan, her arma­
gandan sonra patlak veren tartl�malardan yilarak 1 959'da son bir armagan
verip bu i�in diizenleyiciligini biraku. 1 963'de Darii��afaka, Sait Fait Arma­
garu'm yeniden daha biiyiik bir odiille siirdiirmek i�in bir Yarg1cilar Kuru­
lu se�ti Refik Halid Karay, Sabri Esat Siyavu�gil, Vahit Turhan, Tahir
Alangu, Beh�et Necatigil, Haldun Taner, Memet Fuat. Once Tiiziik hazir­
land1, sonra da gazetelere gerekli ilanlar verildi. Sabri Esat Siyavu�gil, ku­
rulu�ta da, sonra da Yarg1cilar Kurulu'nun sekreteri durumundaydi. Hatta
Yarg1cilar Kurulu'nun se�iminde de etkili oldugu seziliyordu. Refik Halid
Karay «ya�ayan en ya�h hikayeci» olu�uyla Kurul'un Ba�kamydi. ilk yil,
l 964'de, Yan�ma'ya olduk�a ba�anh kitaplar kauldi. Bilge Karasu'nun Tro-
580 NACi <;ELiK

ya'da Glum Vardt's1, Adnan Ozyalpner'in Sur'u, Demir Ozlii'niin Soluma'­


sl. Kurul'daki en gen� iiye oldugum i�in ilk hen konu�tum. Soyledim
dii�iincelerimi. Konu�ma siras1 Tahir Alangu'ya gelince, Mehmet Seyda'nm
Bafgi:iz Etme Zamant adh kitab1; Sabri Esat Siyavu�gil'e gelince, Met Muh­
teremoglu'nun Bedriye'si de ilgilere sunuldu. Sonra taru�malar ilerledik�e,
bakum bir Beh�et Necatigil var benim anlad1g1m dilde konu�an. Bir de ko­
�ede Haldun Taner oturuyor. Armagan da goz gore. gore Barnoz Etme Za­
mam'na dogru gitmekte. Tahir Alangu ki�iligi, konu�ma tarzi, dosyalanyla

onceki ku�aklarm insanlarma �ok daha yakm dii�iiyor. Duydugum biiyiik


iiziintiiyii belirten, toplantmm belki de tadm1 ka�tran sozler etmek zorunda
kald1m. Sonra Haldun Taner ald1 konu�may1, B:lge Karasu'yu bir yana b1-
rak1p Adnan Ozyalpner'den par�alar okudu, anlattl, savundu, yumu�attl ha­
vayt Boylece de Adnan Ozyalpner'in Sur'u, Mehmet Seyda'nm Barnoz Et­
me Zamam 'yl a armagam payla�mak ba�amm1 ( ! ) gosterdi. Oylamadan son­
ra verilen yemekten unutamad1g1m iki soz, bir de goriintii var kafamda :
Haldun Taner, «Sen konu�masaydm Adnan Ozyalpner tek ba�ma ahrd1 bu
armagaru, » dedi. / Biraz sonra da Filoloji'den ogretmenim olan Vahit, Tur­
han gelip, «Ne kadar iiziildiin, Fuat, �ok kotii bir se�im mi yapuk? » diye
sordu. / Masanm ortasmdan ko�eye dogru ise Refik Halid Karay, Ulunay,
Tahir Alangu siralanm1�, geni� bir Osmanh sohbeti siirdiiriiyorlar, Tahir
Alangu arada bir Beh�et Necatigil'le benim oturdugumuz yana bak1p ka�amak
giiliimsiiyordu... Yari�madan bir siire sonra Mehmet Seyda geldi yaymevi­
ne, armagan kendisine verilecek diye neden o kadar iiziildiigiimii, ofkelendi­
gimi, k1pkmmz1 oldugumu sordu. Sanat d1�1 nedenler ariyordu. Bazi insan­
larm sanat adma da boyle tepkiler gosterebileceklerini anlatmaya �ah�um;
inand1 ml, inanmad1 ml, hala bilmiyorum. 1965'de pek oyle onemli kitap­
lar yoktu. Oyumu gonderdim. Konu�mamak i�in toplanuya gitmedim. Ka­
muran �ipal'in Elbiseciler <;arftSt adh kitabmm kazanacagm1 umuyordum.
Bakum, yanma Mahmut Ozay'm Yorgo'su da eklenmi�. 1 966'da Sevim Bu­
rak'm Y anzk Saraylar'1 armagam almas1 gereken tek kitaptl. Toplanuya ge­
ne gitmedim. Oyumu gonderirken yazd1g1m mektuba Yarg1cdar Kurulu iiye­
lerini Tahir Alangu'nun etkisinde kalmaktan kapnmaya �agiran sozler de
ekledim. Ne yaz1k ki Yarg1cdar Kurulu iiyeleri 1 966 y1h armagamm Cengiz
Yoriik'iin <;olde Bir Deve 's '.ne verip Yanzk Saraylar'1 iki oyda birakular. Bu­
nun iizerine Sait Paik gibi �ok sevdigim bir sanatrt adma her yd sanatrzlara
haks1zhk etmenin sorumlulugunu ta�1mamak i�in Yarg1cdar Kurulu'ndan ay­
rdd1m.
- 1969 ytlt Sait Paik Hikaye Yartfmast sonurlart ustune ne du1unu-
SAiT FAiK ARMA<iANI i(:iN SORU�TUR1\1A 581

yorsunuz?
- Orhan Kemal'e verilen armagan bu kitabma degil de, Turk hika­
yediginde tuttugu yere verildi kamsmday1m. Paik Baysal'm ona ortak ol­
masm1 anlamak ise 1;ok gii1;.
- yarz;maya katzlan obur kitaplar ustune soyleyecekleriniz var mt?
- Leyla Erbil'in Gecede'si, hence, kazanacak nitelikte bir kitaptl. Bir
de Selim ileri'nin Cumartesi Yalnzzlzgz ndan 1;ok soz edildi son zamanlarda,
'

ama 0 kitab1 daha okumad1m, bir �ey soyleyemem.


- Sizce Yargzczlar Kurulu degi;meli mi?
- Yarg1cdar Kurulu iiyeleri degi�tirilemez. Oliinceye kadar se1;iliyor-
lar. Ayrica, kim dii�iiniilebilir yerlerine! Ele�tirmenlerden «hegeni» bekle­
mek ho� aruk, i1;inde yalmzca �airlerin bulunacag1 bir Yarg1cdar Kurulu ol­
sa belki daha iyi sonu1;lar almabilir.

KEMAL TAHiR
Romanct, Eski Yargzczlar Kurulu Uyesi

- Sait Paik Hikaye Yarz;masz Yargzczlar Kurulu'nda bir kez bulun­


dunuz. 0 yzl siz oyunuzu kime verdiniz, kim kazandz?
- Bu yzl Sait Paik Armaganz'nz Orhan Kemal «Once Ekmek» ve Pa­
ik Baysal «Sanez Meydc:nt» kitaplarzyla payla;tzlar. Orhan Kemal'e ve kita­
bzna «bize ozgu ni'teliklerini, yapmaczkszz ve i�ten bir dogallzkla veren ger­
�ek�i bir sanatzn gu�lU hikayeleri» ve «gen� ku;aklarzn ne dilde, ne hikaye
anlatzmznda a;amadzklarz bir usta» dendi.. Siz bu goru;e katzlzr mzsznt:r.?
- Gene bir Yargzczlar Kurulu uyesi Paik Baysal'z direndigi ve iddiaszz
oldugu i�in ,tuttugunu soyledi. Sizin, okuduysanzz, «Sanez Meydant» ustune
soyleyeceginiz bir ;ey var mt?
- Bu yzl yarz;maya katzlan obur kitaplar ustune soyleyecekleriniz var
mt?
- Bugunku Yargzczlar Kurulu'nun gen� yazarlarz okuyup degerlendi­
recek nitelikte olduguna inantyor musunuz?
- Boyle bir soru;turma a�tlmasz sizde ne gibi bir du;unce uyandzrdz')

Kemal Tahir sorularim1za toptan �u kar�1hg1 verdi :


Bence olup bittilerden sonra yanh� dogru ara�tlrmak faydas1zd1r. Ayri­
ca temeli zaten yanh� olan bir i�te dogru aramak yar:ih�ur. Armaganlarm
tam saylSlm bilmiyorum. Arna iyice bildigim bir �ey varsa bunlarm sanat ha-
582 NACi c;ELiK

um1za koklii meseleler, �eki�meler, ele�tirmeler bile getirmedikleridir. Diin­


yada ad1m bildigimiz armaganlarm iki �a�maz sonucu vardtr. Bunlardan biri,
kazanma sonunda sanatpya verilen paranm tutanyla ciddi olmasi. Sozgeli­
mi bugiinkii Tiirk paras1 degeriyle en az 250.000-500.000 TL. Ya da - �im­
di gene pek oyle midir bilemiyorum, sozgelimi Frans1zlarm Goncourt Ya­
n�mas1'nda oldugu gibi - kazanarun birdenbire diinyaya iin salmas1, ondan
once yazd1g1 biitiin kitaplarla yaym siras1 bekleyen biitiin yaztlanrun bir an­
da piyasa bulmas1, boylece gene de �ok biiyiik maddi degerle ka�1la�mas1-
dir. Bence, ikinci durum, yazann eserleri iizerine diinya okurlanmn dikka­
tini �ekmek, yan�manm onceden jiiri iiyeleri arasmda degil, �e�itli milletler­
den okurlar arasmda yaptlmas1 demektir. Bugiin eski Nobel kazananlarda
oldugu gibi, Goncourt kazananlarm ezici �ogunlugu da kendi memleketleri
ve diinya edebiyatl alanmda ad1 bilinmez, ger�ekten me�hul insanlardtr. Bu­
rada yarg1y1 okuyucular veriyor. Kazanan sadece moda olabilmenin kar�1h­
gm1 almakla yetiniyor.
Memleketimizde herhangi bir bankaya 1 50 banknot yattran vatand�m
ald1g1 loterya kar�1hg1 bugiin 1 00.000 liraya yakmdir. Sadece ilk ii� rakam1
zar atarak bir kag1da yazabilenler ya da alu atm ismini denk dii�iirenler ya­
nm milyonla, 1 .5 milyon lira kazanmak umudundad1rlar.
Buna kar�1hk ba�anh bir yazara liy1k goriinen paranm, �imdiki oli;iile­
rimizle, sarh� bir hovardanm sadakasmdan ileri g�emedigi goriiliiyor . Ka­
zanma sonu�lar1 da hak edilsin veya moda olsun imrenilecek bir kazan� �iz­
gisine varamad1gma gore, kendisini ger�ekten sanata adam1� gen� sanatp ar­
kada�larm bu sefil, al�aluc1 ilintileri nefretle reddetmelerini sahk veririm.
iki armagan kazanm1� bir yazar s1fauyla, samimiyetime inanacaklarm1 uma­
nm. Gen� Tiirk yazarlarmm Kemal Tahir'in beceremedigi bu i�i, sanat gii�­
lerine yara�ir bi�imde, kolayca becerebileceklerine de inaruyorum.

FAiK BAYSAL
«Sanez Meydant» adlt eseriyle 1969 Sait Paik Hikaye Armagam'm kazandt.

- 1969 Sait Paik Hikaye Armagam'na kattltrken umutlu muydunuz?


- Umutluydum. Diger kaulanlarm hepsi gibi hen de umutluydum
tabit
- Armagam Orhan Kemal'le paylaimamz sizi duygulandirdt mt?
- <;ok duyguland1rd1 ve �ok sevindim. Ba�ka bir yan�mac1 da olsayd1
yine mutlu olurdum.
SAiT FAiK ARMACANI i<;iN SORU�TURMA 583

«Once Ekmek» ustune ne duiunuyorsunuz?


Orhan Kemal'in Once Ekmek adh eseri giizel bir kitap. Zaten on­
dan, kotiisii beklenemez.
- Yartimaya katzlan obur hikaye kitaplarzm izlediniz mi? Bu kitap­
lar irin soyleyeceginiz bir iey var mt?
- izledim. <;ogunu begendim. Ayn ayn giizel hepsi. Tiirk edebiyatl
adma mutluluk duydum onlan okuyunca. Ke�ke daha ba�ka mansiyonlar da
olsayd1 da onlara da verilseydi. Kazanamayanlarm hi1;biri degerlerinden bir
�ey kaybetmi� degil . Her kitap ayn ayn dikkati iizerine 1;elcmi� oldu. «Ye­
ni Dergi»ye de bu konuyu ele ald1g1 i1;in te�ekkiir ederiz.
- Sizce sericiler kurulu yeterli mi?
- Y eterlidir. istenirse daha da geni�letilebilir. Karar verenlerin hepsi
yetkili ki�=!erdir. Deger ol1;iilerine kaulmm. Jiiri iiyeliginin 1;ok gii1; oldugu­
nu unutmamak laz1m. Sonu1;lar hakkmda tartl�malar olmas1 gayet normaldir.
Buna da sevinmek lazim. Edebiyaum1za bir canhhk getirir bu.

SEViM BURAK
«Yamk Saraylar» adlz kitabzyla 1965 Sait Faik Hikaye Armagam'na katzldz.

- Sait Faik Yartimasz'na hangi yzl katzldznzz?


- 1 965 yilmda kauld1m.
- Bir sanatp olarak Yargzczlar Kurulu'nun yargzszna protestonuz ne
oldu?
- Protestom olmadi. Ba�ta camm s1kild1 . Fakat aradan dort yil ge1;tik­
ten sonra bu olay, benim i1;in, onemini kaybetti.
- l.>yleyse bugune kadar nirin hirbir iey yayzmlamadznzz?
- Ben hayatm anlamm1, sanatm anlammdan iistiin tutuyoru!Jl. Siirekli
olarak yazd1g1m �eylerin otesinde, onlarm yetersiz kald1g1, «ancak yazd1k­
lanm1 birazc1k yansltan» bir diinyada ya�1yorum. Yapug1 i�e her giin bir
1;ivi 1;akan, her giin bir tugla koyan saghkh, gii1;lii bir yap1 i�1;isi degilim.
Bu bak1mdan edebiyat bilginlerinin ve profesyonellerinin, yani Jiiri iiyele­
rinin gormezlikten geldigi bir nesneyi i�aret ediyorum.
- Yamlmzyorsam, bu arada oyunlar yazdznzz.
- Evet, iki tane. Bir de uzun uzun dii�iinceler ...
- Yargzczlar Kurulu'nun sizce «Yamk Saraylar» ustune deger olrusu
neydi?
- 1 965 Jiirisinin Yamk Saraylar'1 armaganla degerlendirmekten kapn-
584 NACi CELiK

mas1, bunun, ilk kitab1m olmasmdand1 sanmm. Ba�ka bir deyi�le, ikinci bir
kitapla durumumu saglamla�urmam1 beklediler. Bu profesyonel edebiyatp­
lar, bu dondurulmu� Jiiri iiyeleri ne derlerse desinler aldird1g1m yok. Benim
i�in yiiz kitap ya da bir tek kitap degi�tirilebilen barflerden ba�ka ·bir �ey
degildir. Her yeni kitapta barflerin yeri degi�ir. Hayatrn anlanum veriyorsa
bir tek saur b]e yeter .
- 0 ytl kazanan kitap hakkmda ne du;unuyorsunuz?
- <;:olde Bir Deve yi bilmiyorum.
'

- Bu ytlki sonurlar ustune ne du;unuyorsunuz? Kazanamayan kitap-


lar irin soyleyeceginiz bir ;ey var mt?
- Bu yd yan�maya giren kitaplardan Cumartesi Yalmzltgt'm okudum.
Selim ileri'nin b:r iki bikayesi bo�uma gitti ... Kitaplann bepsini okumad1m.
Leyla Erbil'in Gecede kitabmm kazanmamasma �ok yaz1k olmu�. Ufak sa­
lon if�aatmm toplumcu miicadeledeki yerini Jiiri degerlendirmemi�.
- Sizce Yargtctlc:r Kurulu yargtlarmda ozel ili;kilerini de goz onunde
tutuyor mu?
- B:Imiyorum.
- Sizce Yargtctlar Kurulu ku;ak savunuculugu yaptyor mu?
-· Bilmiyorum.
- Yargtctlar Kurulu'nda bir degi;delik yaptlmalt mt?
- Evet. Jiirinin degi�mesi gereklidir. Bir �e�it sosyal kurum tutumu
var bepsinde. Bazdan, boyle bir kurumun profesyonelleri ...

MUZAFFER BUYRUKCU
1968 SaJt Paik Hikaye Armagam'm kazandt.

Muzaffer Buyruk� Yarg1cdar Kurulu iiyeleri ustune soylenecek saziin


bir deger ta�1mayacagm1 ve bu Kurul'un Darii��afaka tarafmdan se�ildigi icin,
deg:�tirme olanaklarmm kurumun elinde oldugunu belirtti.
- «Once Ekmek»le «Sanez Meydant» aldt armagam, buna ne dersiniz?
- Orban Kemal gibi bikayeciligimize yeni bir anlay1� getiren bir yaza-
rm Sait Faik Armagam'm ikinci kez kazanmas1 beni sevindirdi.
«Once Ekmek» Orhan Kemal'in hikaye sanatmda bir yenilik midir?
- Once Ekmek Orban Kemal'in bikaye sanatmda bir a�ama degildir,
tabii!
- Peki, «Once Ekmek» Sait Faik'den bu yana hikayeciligimize bir ye­
nilik getirdi mi?
SAiT PAiK ARMAGANI i<;iN SORUSTURMA 585

- Hay1r! Bugiinkii hikayemize de bir yenilik getirmemektedir.


- Ya Paik Baysal?
- Bir de beni iizen bu! Paik Baysal gibi, diin ve bugiin yazdan hika-
yenin c;ok altmda hikaye yazan bir yazar1 da armagana ortak etmek; veril­
meyen, belki de eserleri iizerinde hie; durulmayan oteki yazarlarm hakkm1
yemek demektir.

TARIK DURSUN K.
1967 Sait Paik Hikaye Armagam'm kazandt.

- Bu yart�maya kar kez kattldmtz?


- Oc; kez kauld1m. Bir.'ncisinde c;ic;egi burnunda bir hikayeciydim, Ha-
sangiller'di kitap da; ikincisi Sevmek Diye Bir $ey'di ya, onunla siireyi, ya­
ni kaulma siiresini kac;ird1g1m ic;in yan�maya girmek miimkiin olmadt. Hak
oyunu iic;tiir derler, dogruymu�. Ben de ancak iic;iinciide Yabamn Adamlart
ile tek ba�1ma vurdum yar1�may1.
- Kazanan bir sanatrt olarak yart�maya girmekteki amactmz neydi?
- Amac1m, yalmzca ya�mak degildi. ilkinden bu yana hikayemize ye-
ni bir ses, yeni bir bic;im, yeni bir a�ama getirmeye sava�1yorum. Yar1�ma­
lar, bu tiir c;abalarm bir c;e�it tescilidir.
- Bu ytlki sonurlara bakarak, Yargtctlar Kurulu karartnt yeterli bulu­
yor musunuz?
- Bir Sait Paik Yar1�mas1 kazamn olarak, �a�kmhk uyand1rd1 sonuc;­
lar bende. Orban Kemal'i severim, ustam bellemi�imdir her zaman; ama bu
kitab1 ic;in soyleyecek tek bir soziim yok. y erinde olsam, geri verirdim ar­
magam. Yok, armagan bir biiyiik ustanm hikaye sanauna gec;mi�te yapug1
h"zmetlere bir saygt ni�anesi olarak verilmi�se, bakm ona kar�1 degilim. San­
ez Meydanz'na gelince : Tanr1 selamet versin!

LEYLA ERBiL
«Gecede» adlt kitabtyla 1969 Sait Paik Hikaye A.rmagam'na kattldt.

- Sait Paik Hikaye Yarz�mast sonurlarmt iigrendiniz, bu sonurlar siz­


ce Turk hikaye geli�iminin bir iizeti oluyor mu?
- Olmuyor. z=.ra yar1�maya katt.lan birc;ok sanatc;i daha ilk kitaplany­
·

la bugiin kazananlanh oldugu yeri gec;mi�lerdi. Yani bu geli�im, birc;ok ya-


586 NACi <;ELiK

zar i�in, Orban Kemal-Faik Baysal oykiilerinin ozii ve bi�imiyle a�tldig1 yer­
den ba�laml�tl.
- Birtaktm fevrelerce «Gecede» insandan yoksun ve insana karft ola­
rak nitelendiriliyor; bu duruma ne dersiniz?
- Gecede a11�11.m1� bi�imde vermiyor insaru belki. Belli bir suuf in­
saru kendi kahramanlar1yla birlikte y1kmaya ugra�1yor. Arna o smif zaten
acmmamas1 gereken bir s1rufur. Sait Faik'in o s1ruftan yana oldugunu, on­
lar1 tuttugunu mu saniyorlar bunu diyenler. Bu yarg1 apk�a ne ol�de �art­
lamru� beyinlerin degerlendirmelere yeltendigini, kar�1m1za jiiri iiyesi olarak
�ikug1ru gosteriyor. Ben o soy insanlara kar�1y1m elbette.
- Sait Faik Hikaye Armagam'na hangi amafla kattldmtz?
- Bundan onceki kitab1m1 - Hallaf'i - yar1�maya sokmad1m. inan-
madig1m birtak1m insanlarm yargilamalarma sessizce bir protestoydu bu. Arna
bu i�te yalmz kald1m. Daha ge�ende bir gazeteci arka�, ko�esinde, hi�bir
armagan almam1�ur diye b!lir bilmez ilan veriyordu benim i�in. Bu iilkede her
�eye kar�m okuyucu ile ili�kilerinizde, gene de, bu armaganlarm yarar1 olu­
yor. Ayr1ca pasif bir direnmenin kimseyi yola getirdigini gormedim. Sait
Faik Odiilii'ne herkes kadar, herkesten de �ok kendimi deger buldugum
i�in kauldrm. Boyle bir jiiriden kolay kolay oy alamayacag1m1 biliyordum;
boylece de o zihniyetle sava�ma olanagm1 kazanmak istedim.
- yarqmaya kattlan obur kitaplar ustune ne du1unuyorsunuz?
- Kammca oteki kitaplarm herhangi biri Orban Kemal-Faik Baysal
se�iminden daha uygun olacaku. Birakm Gecede'yi; arad1klar1 Sait Faik sev­
gisine yak1�an biri idiyse, Selim ileri en uygunuydu. Acemilikleri, savruk­
luklan, ama ozdenligiyle. Bekir Yild1z, Orban Kemal gibisini seviyorlard1y­
sa, ondan �ok daha taze ve olumluydu. Elbette Orban Kemal'e sayg1m var­
dir benim de. Arna Orban Kemal ytllardir ayru 9zgiyi �amam1�, i�i oluru­
na birakm1� bir yazard1r. Ayr1ca Sait Faik Armagam'ni da almaya kalkmak
ne kazandmr ona? Un mil, para m1, onur mu? Elli be�inden sonra bu istegi
akhm alm1yor dogrusu.
- Yargtctlar Kurulu'nu yeterli buluyor musunuz?
- Yarg1cilar Kurulu'nun yeterlilikle ilgisi yok elbette. Kirk yil me-
murin kanununa gore ya�am1�, olaylara, �evrelerinde olup bitene kari�ma­
m1� - Sartre'm dii�iindiigiince - boyun egmelerin'.n kar�1hgm1 emeklilik
maa�1yla alacaklar1 giinlerin dii�iiyle uslu uslu oturan ogretmenler - birka­
i;i di�mda - toplulugundan kurulu bir jiiri bu. Bunlarm benim gibi top­
lumda yapay, yalan olan her �eyi reddeden, ooyle bir toplumdan gelecek
�an ve �ereften uzak duran bir sanati;iy1 tutmamalar1 olagan . Ben onlara bi-
SAiT FAiK ARMACANI i�iN SORUSTURMA 587

raz da kendi yapayltl<lamu, eksikliklerini anlatugun i�in sevmezler beni. Os­


telik, «Birakm bu bilmem kimin istismarctslnl» diyecek karalamacilar da p­
kar i�lerinden. «Cekmece» adh oykiimde kli�eledigim babamdir. «Tanr1»da
da bir deli kadm. Somiiriiciiliikten ne anhyorlar bu beyler!
- Yargzctlar Kurulu'nun ku;ak savunuculugu yapttgtna inamyor mu­
sunuz?
- Jiirinin durumunu anlattlm demin. Bunun yam sira ki�isel dostluk­
lar, sempatiler biiyiik ol�de rol oynam1�ur orada. Ornegin biraz kurcalar­
samz, Faik Baysal'm Tahir Alangu'nun ho�una giden agirba�h bir memur
arkada�1 oldugunu goriirsiiniiz. Ve daha neler neler goriirsiiniiz. Ben orada
herkesin her kitab1 okudugunu bile sanm1yorum. Tiirkiye'nin biitiin kurum­
lan gibi yozla�m1�, �riimii� bir topluluktur bu. istifa etmeleri en uygun
davram� olur. Size apk�a inanarak soyliiyorum : Sait Faik, birka� di�mda, ne
bu jiiri iiyelerine, ne de onlarm para dagitug1 yazarlara hirer kahve bile 1s­
marlamazdi.

SELiM iLERi
«Cumartesi Yalmzltgt» adlt kitabtyla 1969 Sait Faik Hikaye Armagam'na
kattldt.

- j/k hikaye kitabtmz bu. Yarz;maya kattltrken kazanacaginizt umuyor


muydunuz?
- Kauld1g1m giin Leyla Erbil'in Gecede'sini okuyordum. Kitabm iis­
tiinliigiinii biraz iiziilerek, biraz da iyi bir i��ilik ornegini alki�layarak kabul
ettim. Ardmdan Toprak, kasabah psikolojisini ustaca yansltmas1 bakurundan
umudumu iyice sondiirdii. Mustafa Niyazi'nin �imdi ad1ru tam olarak haur­
layamayacag1m bir hikayesi, sanmm « iyot», dergide okudugum sira ho�u­
ma gitmi�ti. Gene de i�imde bir �eyler vard1, umut benzeri. Hakk1 Ozkan'­
m, Faik Baysal'm, Mehmet Seyda'run, Bekir Yild1z'm hence kotii kitaplanru
gordiik�e rahathyordum.
- Yarz;ma sonu�lart ustune soyleyeceginiz bir ;ey var mt?
- Var tab"i! Olmaz olur mu! Ka� ydd1r veriliyor bu armaganlar, kim-
lerin hakk1 yenmedi ki! Nezihe Meri�'in giizelim eserini kimbilir ne diye
geri �evirdiler ba�lang1�ta. Sonra Sevim Burak gibi, ozgiin bir yerselligi Ya­
mk Saraylar'da yansltm1� bir yazar1, hence pek hafif, pek degersiz bir kitaba,
<;olde Bir Deve'ye yenik dii�iirdiiler. En onemlisi hikayeci, hem de iyi hi­
kayeci diye s�ilenlerin hemen hepsi ya sustu, ya da hikayeyi biraku. Ve
588 NACi \:ELiK

eserleri de unutddu. Oktay Akbal'la Buyrukc;u di�mda hemen hepsi. Sabahat­


tin Kudret, Kamuran �:pal, Orban Kemal, Mehmet Seyda, orda jiiri iiyesi
olan Haldun Taner, Mahmut Ozay. . . Daha kimler ...
- Bu yzlzn sonu�larzna ne dersiniz?
- Ne diyeyim? Paik Baysal'm «Tav�am> hikayesi biraz ilgimi c;ekti.
Kotii bir Sait Paik taklidi; gec;m:� giihleri anan obiir hikayelerinde yanh�
uygulanm1� bir Oktay Akbal anlay1�1 var. Orban Kemal'e gelince; 1 963'den
bu yana Orban Kemal eski yazd1klarm1 evirip c;evirip yeniden yay1mhyor ba­
na kahrsa. Hele Once Ekmek.. . BiEnen tekrarlar, halkm yoneticilerce
c;izilen kaderini yansltmak ad1 altmda c;:rkin ve begenisiz soyleyi�ler, ozsiiz
konular, uzatmah istanbul tasvirleri ... Bir de bir hikaye var o kitapta. Elli
Kuru; galiba, gozya�lanyla oriilii UCUZ edebiyat. Orban Kemal oliimsiiz ro­
manlarmdan sonra susmahyd1 hence.
- Orhan Kemal'in ya da Faik Baysal'zn sizin hikayenize uzaktan ya­
kzndan etkisi oldu mu?
- Ku�ucuk yazan olarak Orban Kemal'in pek c;ok etkisi oldu. Unuta­
mad1g1m bir kitapur Ku�ucuk, ba�mdan sonundan ezbere bildigim pasajlan
vardir. Paik Baysal'm kitaplanm yan�ma dolay1s1yla okumak gafletinde bu­
lundum. Arna iyi de oldu ; Sanez Me ydanz 'na km oy venni�se onun deger ol­
c;iisiinii, edebiyat begenisini anlam1� oldum.
- Yargzczlar Kurulu kararz si'zce bir ku;ak savunuculugu oldugunu gi:is­
teriyor mu?
- Hayir. Gec;en y1llar Tank Dursun gibi, Buyrukc;u gibi gene; sayabi­
lecegimiz yazarlan da degerlendirdiler.
- Yargzczlar Kurulu kararznda sizce i:iznellik rol oynamz; mzdzr?
- Benim almm ac;ik. Tahir Alangu'yu, Haldun Taner'i, Vahit Turhan'1
tammam. Oktay Akbal sevdigim bir hikayecidir, Vedat Giinyol sayd1g1m
ogretmen'mdir . Behc;et Necatigil'i bir kez selamlad1m bir ni�anda. Bir­
kac; aydir da ogretmenim Mutluay'a uzak yakm hic;bir manevi bask1 yapma­
mak ic;in gitmiyorum. Gitmiyordum yani. Gene de Orban Kemal'in ad1, dos­
tane ili�kileri kazanmasmda rol oynam1�ur derim. Paik Baysal'1 oznelligin
tipik ve ac;ik ornegi diye niteleyebilirim.
- Yargzczlar Kurulu uyelerinin birtakzm yenilikleri ho; kar;zlamadzgt­
na inanzyor musunuz?
- Tahir Alangu gibi nakz;lt ele�tiriler yazan, eskiye vurgun bir ele�­
tirmenin bulundugu jiiri haliyle yeniliklere dii�mandir. Hasangiller'in hic;e
say1h�1, Nezihe Meric;'e dudak biikme, Troya'da Oliim Vardt ile Yanzk Sa­
raylar'm ortak kaderi sanmm dii�iincemi dogrular. Ac;tl<lansm oylar, Tahir
SAiT FAiK ARMAGANi i<;iN SORUSTURMA 589

Alangu'nun h1�nuna ugram1� yenilik�i yazarlan bir ogrenelim.


- Butun bunlarz bildigini;z. halde ni·�in kattldzmz yari1maya?
- Kaald1m, 0inkii.. . her �eyden once para ya, o yedi bin liraya ihti-
yac1m vard1 yeni kitap pkarmak i�in. Cumartesi Yalmzltgt bir yaz boyu tiirlii
i�lerde �ah�arak elde ettigim parayla bastmlm1� bir kitapur. Kolay kolay ikin­
cisini yay1mlayamam. Ben Orban Kemal gibi iinlii de degilim, biitiin kapilar
a�1k olsun. Ustelik kitab1mm yay1mlam�mda tek yard1m1 Vedat Giinyol'dan
gordiim, kendi kendime altmdan kalkamazd1m o i�in . . . Arna bunlan hep bo�u­
na soyliiyorum. Sonucu ogrenince de a�1k oturum yapmak istemi�tim, Afet
Muhteremoglu'nu, Leyla Erbil'i de �agmp. Gecede'nin giizelligine inamyor­
sam bunu savunmak su� mu? Gelin goriin ki jiiri iiyeleri biitiin bu sozleri­
mi - birka�1 di�mda - girip de kazanamayan beceriksiz bir yeni yeti�me­
nin dii� kmkhg1 diye yorumlayacaklar. iyi biliyorum bunu; onlarm nasil es­
kimi� insanlar olduklarm1 da ... Hele beni Sait Faik ziippesi diye adlandmhk­
lanna bak1hrsa . . .

MUBECCEL iZMiRLi
«Sabah Ge�idi» adlt kitabtyla 1968 Sait Faik Hikaye Armagam'na kattldt.

- Hangi ytl Saft Faik Yarz1mast'na kattldmtz? Umutlu muydunuz, kim


kazandt, kazanan kitap ustune du1unceleriniz nelerdir?
- 1 967 y1h yan�masma Sabah Ge�idi adh kitab1mla kaulm1�um. Umu­
du bir yana birak1ruz, «imam> kavram1 ve de sozciigiiyle ancak tamtlayabilirim
inanc1mi. 0 yiizden de epey heyecanh oldugum halde sonucu merak etmi­
yordum. Bunun, her yarauc1ya ozgii olagan bir kendine yonelme durumu ol­
dugu da soylenemez. 0 sira biitiin sanat �evreleri ve biitiin bir Bab1ali'nin
aym kamda olduguna yamlnuyorsam Cerna! Siireya bugiin de tamkhk eder.
Yine yamlm1yorsam, Yabanm Adamlart kitab1yla Tar1k Dursun, 67'nin ya­
n�ma birincisi se�ildi. Ben burda kazanan kitaptan �ok yazan iistiine dii�iin­
celerimi belirtmek isterim. Sade Yabanm Adamlart yla degil, �h�ma bi�imi,
'

genel tutumu ve biitiin eserleriyle ger�ekten dart dortliik bir sanatp kabul
ettigim Tank Dursun'un yan�may1 kazanmas1, yalmz onun kazanmas1 yani,
durumu bir ol�iide kurtarabilir ve beni rahatlatabilirdi zaten. Tar1k beyi,
okudugum ve okuyamad1g1m biitiin eserleri ve sonu belirsiz gelecek yar1�­
malarla bundan oncekilerde, saylSl en az, en gii�lii adaylardan biri olarak
ald1g1ma gore, armaganlarda s1k yinelenen sapmalar ve uygunsuz sonu�lar, o
yil bu se�eyle onurunu korudu diyebilirim. Yine de Sabah Ge�idi'nin bar·
590 NA Ci C::ELiK

canm1� bir giizellik ve yitik bir deger olduguna inaruyorum.


- Bir sanatft olarak protestonuz ne oldu?
- Kazanan, yukarda da belirttigim gibi begendigim ve degerine inan-
d1gun bir sanatc;iyd1 ilk kez. Dayamkh olmak, kendimden ve acundan kur­
tulmak zorundayd1m. Birinciyi ba�ard1m gerc;i. ikinciye pek fazla giiciim yet­
memi� olmah ki, hic;bir yaz1 tiiriinde uzun siire kalemi elime alamad1m. Arna
hen y1kmulara Sevim Burak ol<;iisiinde kiisemem. Bu, dogrudan dogruya sa­
nata kiismek olur ki, sanatc;i her �eyden once biiyiik ve ozge yaplSlrun iti­
�iyle yazmak ve once kendisi ic;in yazmak zorundadir. Oliinceye dek anla�1-
hp farkedilmese bile ba�ka yolu yoktur. Nitekim �a�kmhk bir yerlerde bi­
tecekti, bitti elbet. Her konuda birdenbire ba�layan suskunluk gibi, her ko­
nuda daha hizh ve daha giizel bir ba�langic; var �imdi. Armagan sonucuyla
ilgili davram�una gelince, yukardan beri ac;iklamaya c;ah�ugun gibi, 1 96 7
y1h yan�masmda protesto edecegim bir sonuc; yoktu.
- Kaybeden kitaplar hakkmda du;undukleriniz?
- Toprak iistiine dii�iincelerimi « Yelken» dergisinin Mart say1smda
belirledim. Muhteremoglu'nun ve hikayeciligimizin a�amas1yd1 diyebilirim.
Cumartesi Yalmzltgt'na geEnce .. Her tiirlii genc;lik heyecaru ve uyar1mm ote­
sinde ilginc; ve birdenbire olgunla�m1� gerc;ek bir yetenegin dogu�unu miij­
deliyordu. Dikkatle izlenmeli ve ona gore degerlendirilmeliydi. Ozellikle
sozkonusu bu iki kitap, rahat c;eki�ebilirdi birbiriyle. Digerlerinin durumu­
nu olagan ka�d1yor, ozellikle Re;o Aga'ntn bu yan�madaki yerini ( sadece
bir aday da olsa ) fena halde yadirg1yorum. Yazarm oteki c;ah�malan iistiine
diyecegim bir �ey yok. Ancak bu Re;o Aga, biraz yetenekli ve yiirekli bit
ilkokul ii<;iincii s1ruf ogrencisinin, hatta daha diizgiin ve kivrak ciimleler, de­
g'.�ik bir anlaumla pekala becerebilecegi bir dizi kompozisyon odevi olabi­
lirdi gibi geliyor bana. Bu yiizden de onsozlere falan deh�etli iiziiliiyorum.
Buna benzer bir siirii olayla, c;irkin dedikodularla ac;ik bir giivensizlige do­
niiyor ku�kulanm1z. Ve yine bu yiizden saptanmas1 gereken degerler ve ge­
lecek adma kayg1hyim.
- Bu ytlki Sait Faik Yart;mast'nt kazananlar ifin ne diyorsunuz?
- Bu soru « Papiriis» dergisinin 24. say1smdaki ba�yaz1da en giizel ve
dogru �ekliyle cevaplandmld1 «Tiirkiye'de odiil jiirilerinin c;ok kere iyi c;a­
h�mad1klan, onlerine gelen yap1tlan onemsemedikleri, bunlan okumak zah­
metine bile katlanmadiklan » ac;ik bir gerc;ektir yani. Ve « ... Sait Faik ar­
maganmm aksakhklan da yeni edebiyau izlemeyen, hic;bir zaman hic;bir �eyi
ciddi olarak izlemeyen baz1 kimselerin uzak, ilgisiz, onemsemez, tutumlarm­
dan gelmektedir» sahiden de. Ve « . . . Sait Faik hikaye armagam, hikayecileri
SAiT F AiK ARMAGANI i�iN SORUSTURMA 591

bir c;e�it s1raya dizip hepsini tac;landirma egiliminde oldugundan degerliyle


degersizi her zaman aym titizlikle aym edemediginden, yan�malar onemini,
degerini, anlamm1 ve yetkili ki�iler de sanatc;mm giivenini yitirmektedirler.
Dolay1siyle Tiirk edebiyatma kotiiliik edilmektedir.» Hikayecileri bu �ekil­
de bir c;e�it siraya gore degerlendirme egilimini Adnan Ozyalc;mer'den de
dinlemi�tim. Bu ko�ullarda, kazanamayan eserin degerinden her zaman ku�­
kuya dii�iilemeyecegi gibi, kazanana yak1�tmlan degerin de zaman zaman hava­
da kalacag1ru kabul etmek gerekir aruk. Durumu hen boyle ozetliyorum.
- Bugunku Yargzczlar Kurulu'nun deg�tirilmesi iyi olur mu?
- istifasmda dirense bile mutlaka ve her ne olursa olsun yerinde kal-
mas1 saglanacak bir Behc;et Necatigll di�mda, kokten degi�ikligin yararh ola­
cagma inan1yorum.

AFET MUHTEREMoGLU
«Toprak» adlz kitabzyla 1969 Sait Faik Hikaye Armaganz'na katzldz.

- Bu yzlki armagan sonurlarz irin ne duiunuyorsunuz?


- Orban Kemal'i ki�i olarak pek tammam. Sanatma sayg1m vardir.
Ozellikle Kanlz Topraklar'Ia Bereketli Topraklar tTstunde'yi c;ok sevmi�tim.
Orban Kemal ustahgmm ve sanatmm kar�1hgm1 halktan da, sanat c;evrele­
r�nden de bol bol alm1�ur �imdiye dek. Armagan almas1 gerekiyorduysa,
onu da alm1�ur. Fakat ikinci bir armagan almasmm nedenini anlayamad1m.
Ozellikle son kitab1yla. Hem de bu ydki kaulan kitaplarm ic;inde c;ok yeni,
c;ok emekle yazdm1� bu kadar sec;kin kitap varken. Faik Baysal'a gelince
Onu bir hikayeci olarak pek tamm1yorum. ilk kitabm1 okumam1�um. Bu
kitab1ru birkac; kez okumaya giri�timse de oykiilerin hic;birini tamamlayama­
d1m. Bu kitab1yla Faik Baysal - okuyabildigim kadan - bildigimiz kasa­
ba ve koy ya�amasm1, kasaba ve koy insanlanm hep bildigimiz olaylar ic;in­
de, bildigimiz yanlanyla, biHgimiz bir bic;imde i�lemi� . Oysa kasaba ve koy
insamrun, kasaba, koyde ve kentte ya�ayan Tiirk insamrun bilinmeyen, il­
ginc;, ac;dmam1�, de�ilmemi� yanlanm, yeni bic;im denemeleriyle vermeye c;a­
h�an, bugiiniin a�amasm1, sosyal ve siyasal a�amasm1 bilinc;li ya da bilinc;siz
ya�amakta olan, onemli sarsmular, bunalmalar gec;iren Tiirk insarurun dra­
mm1 anlatan kitaplar vard1 kaulanlar ic;inde.
- Bu, armagana karznct katzltFntZ ve nirin katzldzmz?
- Galiba ii�cii. Obiirleriyle hie; ilgilenmemi�tim. istanbul di�mda
oturuyordum. Edebiyat kulislerinin, soylentilerinin, dostluklarm ve dii�man-
592 NACi C::ELiK

liklarm i;ok uzagmdayd1m. Demek istiyorum kl, bunlan duymam olanak di­
�1ydi. Bu kez oyle olmadi. ister istemez armaganm sonui;lanmas1yla yakmdan
ilgilend:k, dii�iinceler yiiriittiik, oli;tiik, bii;tik. Ben elbette ki, kitabmun bir
degeri olduguna inand1g1m ii;in kauld1m bu armagana. Yoksa yay1mlamaz­
chm onu. Ve Tiirk halkmm, erdemli erdemsiz, hakh haksiz, ezilmi� ba�kal­
diran, mutlu mutsuz, sevgiyi tamyan ve taruyamam.1� Tiirk halkmm bir koy,
kasaba ve kent seriiveni ii;indeki korkuni;, sallanuh ya�amas1ru anlatmak is­
temi�tim ve bu durumu onemli ve :�lenmemi�, Tiirk halkuu bu yaruyla ih­
ma'.e ugram1� buluyorum. Bir de biitiin insanhgm ba�belas1 olan «kazani;»
sorununu, inianhg1 tutsak eden para-pkar sorununu, beni ytllardir ugra�u­
ran bu sorunu bugiinkii tutumsal gorii� ai;1smdan ortaya dokmek istedim.
- Armagan'a sizce daha uygun kitaplar var mtydt?
- Vardt Kendi kitab1m1 tekrar soyleyecegim ii;in bag1�lanmam1 dile-
rim ama, bunu soylemenin i;ok ay1p bir �ey olmamas1 gerekir. Sonra Cu­
mattesi Yalmzltgt ve Gecede, i;ok yeni, i;ok degi�ik, ilgini;, degerli nitelikleri
olan kitaplardi. Hatta Akrep Uretim (iftligi'ni bile hen ilgiyle okudum.
- Yargtctlar Kurulu kararmda ozel ili;kiler ve ku;ak savunuculugu soz
konusu olmu; mudur sizce?
- Sanmm olmu�tur. Bu o kadar apk ki . Eger gei;im v .s. Yarg1cdar
Kurulu'nun insanhk duygulanm etkilemi�se, neden geni; yazarlarm, bin zor­
lukla kitap paras1 saglay1p bori; hari; kitaplanm basurmalarma aldmlm1yor?
Geni; yazarlara neden giivenilmiyor ve biri;ok yar1�mada soz hakk1 tarunm1-
yor? Yollan neden ukaniyor boyle?
- Yargtctlar Ku:rulu uyelerinde sizce bir degijiklik yaptlmalt mt?
- Kitap okumay1 yiik saymayacak, hatta i�i kitap okumak ve yargda-
mak olan ki�iler kaulmah. Ozellikle geni; ele�tirmenler.

HAKKI OZKAN
«!Jakt;lcrtn» adlt kitabtyla 1969 Sait Paik Hikaye Armagam'na kattldt.

- Kapnct kattlt;tmz bu yart;maya, umutlu muydunuz?


� Sait Paik Yar1�mas1'na ilk kauh�1md1 ve umudum vard1.
- Sonuflara ne dersiniz?
- Yan�malara ustalann kaulmas1 hem iyi, hem de kotii oluyor. iyi-
ligi te�vik mahiyeti ta�1mas1. Kotiiliigii, yeni ba�layanlar ii;in yolu ukam1�
olmalari. Ben yan�malara ve jiirilerin yargdarma inanm1yorum. inanmad1g1m
halde kattld1m ve umudum vardt
SAiT FAiK ARMACANI i<;iN SORUSTURMA '93

- Kazanamayan eserlere ne dersiniz?


- Kazanamayan kitaplar i�inde kazananlar ayarmda kitaplar varch.
- Yargtctlar Kurulu'nda sizce bi!- degi;iklik yapzlmalt mtdtr?
- Jiiri iiyeleri reylerini �iklasmlar ve sanatp nastl kaqtland1gllll an-
lasm. Ve bir sanatp jiiri iiyeleri karan vermeden armagam kazarup kazana­
mayacagmr bilmemeli.

BEKiR YILDIZ
«Reio Aga» adlt kitabzyla 1969 Sait Paik Hikdye Armaganz'na katzldt.

- Sait Paik Yartimasz'na ilk kattltitntz mt? Bu yzl bir umudunuz var
rmydt?
- Yan�maya ilk kez katild1m. Umut meselesine gelince : Kazanacag1-
nu sanm1yordum. <;unkii bu yan�marun odiilii, genellikle o ytl.m en iyi oy­
kiiciisiine degil, ya ya�m1 ba�llll alm1�, ya da birka� kilo kitap biriktirebilmi�
hel'hangi bir sabirhya verilir. Bu bak1mdan hen sadece «Varan bir» kaydm1
yaptirabilmek i�in yan�maya katild1m.
- Kazanan kitaplar ustune soyleyecek bir ieyiniz var mt?
- Saym Orhan Kemal'in kitabm1 daha once okumu�tum. Diger eser-
lerinde oldugu gibi, Once Ekmek de de toplumsal konulan ustaWcla i�le­
'

mi�. Odiilii payla�an Saym Faik Baysal'm kitahllll okumad1m. Bu arada gon­
liim isterdi ki, odi.il alan sanat�ilar, Odiilii veren jiirinin arasmda bulunsun
artlk.
- Yartimaya katzlan obur kitaplar irin ne duiunuyorsunuz?
- i�lerinde, oz ile bi�im'i bir arada yiiriiten usta oykiiciiler oldugu
gibi, oz'ii bi�im'e hogduranlar da var.
- Sizce Yargtctlar Kurulu degiitirilmeli mi?
- Bu yil Sait Faik Yan�mas1 i�in Ji.iri : «Daha once odi.il ahni� oy-
kiici.iler, be� y1h a�tiktan sonra tekrar yan�maya katilabilir» �eklinde yeni
bir karar aldi. Bu karan alan Jiiri, boylece eski dostluklan tazeleyip kendi
saflanna yeni gii�ler aktarm1� oldu. Jiiri degi�mez.

BiTiRiRKEN

Soru�turma sirasmda birtak1m �a�irtlc1 olaylarla kar�tla�tllll. Bildigim,


tamd1g1m kimseler bir ba�ka oluyorlard1 elimde kaglt kalem goriince. Kimi
594 NACi <;ELiK

rahathyor, kimi de bayag1 sinirleniyordu. Ogut ahyordum biiyiiklerimden.


Boyle gorece i�lerle ugra�mamam1 sahk veriyorlar, ya da yan�malarm toptan
ele almmasm1 soyliiyorlardi. Genr; sanatr;ilarsa ir;lerini dokmek firsatm1 bul­
duklarmdan sevinerek, hem de eskiye bagh Yarg1cilar Kurulu'nca bir kenara
itilmenin ezikligiyle kar�ilik veriyorlardi.
Soru�turma siiresince kar�1la�ug1m en iiziicii yan, r;ah�mam1 dergisinde
yayunlamay1 kabul eden Memet Fuat'a yoneltilen karar;almalardi.
Soru�turmanm en biiyiik yarar1 getirdigi ar;ikhk oldu. Bu ar;ikhk Yar­
g1ctlar Kurulu iiyelerinin yamtlanyla ortaya r;iku. Goriildiigii gibi iki iiye
oylanm Orban Kemal ile Paik Baysal'a verdiklerini soylediler. Ayn ayn sa­
vunmalanm yapular. Obiir iki iiyeyse susmay1 yeg tuttular. Ya hangi kita­
b1 tuttuklanm ar;1klamayacak kadar r;ekingendiler; ya da Yarg1cilar Kurulu
kararm1 alk1�lamay1 kendilerine onur saydilar. Sevim Burak dart yildir ilk
kez bu soru�turma ir;in kalemi eline aldi. Leyla Erbil Yarg1cilar Kurulu'nun
hepten, Miibeccel izmirli de Behr;et Necatigil di�mda kalanlarm istifas1ru
istediler. Selim ileri'nin cevaplarmdan Tahir Alangu'nun ozellikle yenili­
ge ka�1 olduguna inand1g1 anla�1hyordu. Bir de hemen her sanatr;i ki�isel
ili�kilerin yargilarda rol oynamasmdan yakmdi. Genel olarak sanatr;ilarm ve
eski Yarg1cilar Kurulu iiyeleriyle �imdiki Kurul'da bulunan bir iiyenin ah­
nan kararlan begenmedikleri, Kurul iiyelerinin deger yargilanna inanmad1k­
lan ortaya r;iku.
Soru�turmama kar�1hk verme inceligini gosterenlere te�ekkiir ederim.
TiYATRO

I ST AN BVL TI Y ATROLARI NDA

iTTiHAT VE TERAKKi

Haldun Dormen'le Gulriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatrosu'nun ortak ya­


p1m1 foihat ve Terakki'yi, Engin Cezzar degil de, daha yetkili biri sahneye
koysayd1, daha yiiklu bir kadro oynasayd1, begenilecek bir oyun �ikarabilir­
ler miydi ortaya? Sanm1yorum. faihat ve Terakki'nin ba�ansizhgmda sah­
neye koyanm, oyuncularm da pay1 olmad1 degil, ama buyuk pay, hence, Gun­
gor Dilmen'indi.
Bir apya, bir tarih anlay1�ma oturtulmam1�u ittihat ve Terakki. Boyle
olunca da, seyirciler, «Okul kitaplarmda var bu bilgiler,» gibi sozlerle �tlu­
yorlard1 oyundan. Oysa bir yazarm okul kitaplarmda olmayan bilgiler vermek
zorunda oldugunu kimse ileri suremez. Aslmda eksikligi duyulan bir diinya
gorii�u, bir yorumdu. Okul b�lgilerini �agn�uran yuzeydenlik bu eksiklikten
doguyordu.
C::ok �ekingen bir yazar Gungor Dilmen, kendini ele vermek istemeyen
bir tutumu var. Hep ortulu, hep dolayh. Tarihe el atmca bu tutumu daha
da apk�a ortaya pku, buyuk bir kusur olarak gozuktu.
Gungor Dilmen ni�in bu konuyu se�mi�? Bir gen� ku�agm dram1111 gor­
mu� bu tarihsel olayda. bzgiirluk ozlemi duyan, yigit, yurtsever, goziinu bu­
daktan sakmmaz gen�lerin memleketlerini kurtarmak i�in giri�tikleri bir se­
ruvende nasd harcand1klanm, nasd kotulugiin eline du�tuklerini anlatmak
istemi�. Daha yakm tarihimizde de gordugumiiz durumlan ittihat ve Terak­
ki donem!nde i�leyerek bir �eyler soylemeye �ah�m1�. Ne var ki soylemek is­
tedikleri aydmhga pkm1yor, bir oyunun yaz1hp oynanmasma neden olacak
guce eri�emiyor. Emperyalistlere kar�1 yapdacak hi�bir �ey yok mu? Yazar
bu soruyla ilgili degil, oyle ki Tanrdarm yerine konulu�lar1yla dramatik bir
dokunulmazhk kazanan emperyalistlerin, yanma vanlmaz goruntusu butun
kurtulu� yollar1m kapatm1� gibi geldi bana. Oyunu gunumuze �agn�1mlar
yaparak seyreden seyircilere, «Mustafa Kemal'i ba�a getirin,» sozuyle bir
umut kap1s1 aralamaya �ah�mak bo�unadir. Bu soz giiniimuzun seyircisine an­
cak tarihin guzel bir donemini haurlaur, alki� toplar, o kadar. Oyunu sey­
redenlerde Kanh Pazar olaylanna kadar uzanan �agn�1mlann olumlu etkileri
yadsmamaz. Arna se�ilen konu butunu kapsayan bir bildiriyi gerektiren ni-
,96 MEMET FUAT

telikte, onun ic;in de bu gibi yan etkiler insam doyurmuyor.


Gungor Dilmen'den boyle sergileme yoluyla geli�tirilen olaylar, sahne­
ye getirilen haberlerle siirdiiriilen bir oyun beklemiyordum. Bir ku�agm dra­
m1m o ku�aktan birkac; ki�ide yogunla�trracag1m samyordum. Nitekim Enver
Pa�a oyun boyunca bayag1 bocalattl yazan. Kendileri ic;in bir �ey istemeyen
genc;lerden birinin, tarihin ak1�1 ic;inde, «Sankam1�'a Enver'den once girdi
dedirtmem ! », «Bu adamlar nasd olsa bir giin olmeyecekler miydi! », «Ancak
daha biiyiik bir yenilgi kurtarabilir benim durumumu! » sozlerine gelip da·
yanmasmdaki ki�isel dram belki daha Gungor Dilmen'e gore bir oyuna ko­
nu olabilirdi. 0 zaman ne boylesine ac;1k bir bildiri ararurd1, ne de tarihc;iler
oyundaki yanh�lar iizerine yazilar yazarlardl.
Olaylarm haberlerle hizh geli�imi ki�isel derinle�meleri silip oyunu tip­
lerle siirdiirmeyi gerektirince, oyunculara c;ok �ey birakdm1�, istedik!eri yo­
ne gitmeleri kolayla�tmlm1� oluyor. ( Sahneye koyamn boyle bir oyunda ya­
zardan daha biiyiik bir etki kazand1g1, 9)k uyaruk olmas1 gerektigi bir ger­
c;ek. ) ittihat ve Terakki'yi ilk gorii�iimde, « Ye�il bayrak altinda toplana­
hm ! » soziiniin ald1g1 ic;ten alki�a, Mehmet Akan, Dervi� Vahdeti' de c;ok da­
ha fazlas1m katabilirdi. Bilinc;li bir oyuncu olu�uyla, bu rolii alki�lamaya ha­
zir sey:rcilere c;1t c;1karturmadl. Arna o rolde Mehmet Akan'm olu�u yazar
ic;in mutlu bir raslanuydl. Bir dii�iin�e c;evresinde birle�mi� topluluklarm or­
tak oyunlarmda kolayca yapacaklan bu gibi alaya almalan, tek ba�ma oyun
yazarlanmn, kimin elinde ne bic;ime girecegi bilinmeyen bu tiir oyunlarmda
denemeleri dogru degil, hence.
ittihat ve Terakki'nin bir yerden sonra biisbiitiin hafifle�mesinin bir
nedeni de Yakup Cemil'di. Metin Serezli yiizeyde c;izilmi� bir tipi istedigi
yone c;ekme rahathg1 i�inde, bir Western havasma giriverdi. Yakup Cemil,
Mustafa Kemal'i vurmay1p ittihat ve Terakki'den uzakla�uktan sonra ise,
bu hava daha c;ok belirlendi. Alayc1 seyirciler de bu ikinci boliime « Yakup
Cemil ittihat ve Terakki'ye Kar�1 » ad1m takmakta gecikmediler.
Oyunda Gungor Dilmen'in sanatc;il1gina hie; yak1�uramad1g1m c;ok ucuz
sahneler vard1. Ornekse Yakup Cemil'in oliimii, Talat Pa�a ile Anasl. Sonra
iistiine basa basa soyletilen birtak1m sozler : «M1Slr'1 almadan donmeyece­
gim ! », «Biz sava�a degil, sava� bize girdi ! » Bir de yer yer insaru iirperten
uyaklar :

Sen Yakup Cemil


i:iciinii almay1 bil.
iSTANBUL TiYATROLARINDA '597

Yuregim mi girdi araya, beynim mi ne


tetik parmag1m uymad1 son anda ittihat ve Terakki'ye.

Ya herru ya merru
bir de hen kurtaracag1m bu yurdu.

Boyle �iirselliklerle ( ! ) doldurulmu� bir oyunu ise hi-; kimsenin kurta­


ramayacagun nasd anlam1yor Gungor Dilmen, �a�1yorum.
Oyunun a�m sozcuklerle orulu Turki;esi de yadirganan bir yonuydu.
Yazarlarm anlatuklan i;agm konu�ma ozelliklerinden yararlanarak sanatsal
uygulamalar yapmalan i;ok gorulmu�, bizde de olduki;a yaygm bir i;ozum yo­
ludur bu gibi durumlar ii;in. Nedense Gungor Dilmen buna yana�maffil�.
Hi-; degilse a�m sozcuklerden kapnmah, bugunun konu�ma dili ii;inde kal­
mahydi. Oyun ortalama seyirci ii;in yer yer kopuyordu dil yiizunden.
ii; ii;e orulmemi�, pari;a pari;a surdurulen bir oyunda oyuncularm ba�a­
nlan butune pek bir �ey katm1yor, pari;alan kurtanyor ancak. Bu bak1mdan
Turgut Borah'nm, Mehmet Akan'm, Cahit lrgat'm, biri;ok pari;alarm bir ko­
�esinde bulunan Erol Keskin'in, rolunun iyi oynanabilecek boliimlerinde Ege
Ernart'm gosterdikleri ba�an da jttihat ve Terakki'yi ayakta tutamadi.
Dekor, muzik, danslar tiyatroyu iyi bilen, �ynca ali;akgonullu bir tavir­
lan olan sanatplar elinden pkm1� olu�lar1yla sahneye koyucuya ba�ta gelen
yard1mcdardi. Salonun arkalarmdan bile gaze batan one dogru egimin faz­
lahg1 belki de dekorun seyirciler kadar oyuncular1 da rahats1z eden tek ku­
suruydu. Danslarda duzen di�ma «halki;a» kay1�lar, geri;eklik duygusunun ya­
m sira, yogun bir �iirsel tat da veriyordu.
Ne kald1 bu oyundan bende?
Sarurun, juihat ve Terakki'nin en etkili boliimu devrim yapdd1ktan son­
raki konu�malardi. Dramm agirhk noktasmdaki bu konu�malan nedense oyun­
cular ortulu bir alayc1hkla verdiler. Once devrimi yap1p sonra bir fikre oturt·
mak yolunu sei;en, yeni anayasa yapmaya vakitleri olmayan gen-; devrimci­
lerdi konu�an :
- Me�rutiyeti ilan ettik, �imdi ne oldugunu ogrenmeye kaldi.
- Ekonomik doktrinimiz ne olacak?
- Bu gemi lafla yurumez, doktrinle ugra�acak vaktimiz yok bizim.
- Birer hirer deneriz, hangisi tutarsa.
Gungor Dilmen'in oyundaki gulduru ogelerini iyi kullarup kullanmad1g1
da ustunde du�unulmesi gereken bir sorun. Oyuncular da aynca yiiklenme­
seler belki bu konuda bir a�mhktan soz edilemezdi.
598 MEMET FUAT

jttihat ve Terakki'nin sonunda memleketini seven, gozi.ipek bir gen�


ku�agm draml �u sozlerle ozetlendi :
«Bir milletin onu kurtarmak isteyen i.ilki.ici.i bir ku�agm elinde can ve­
ri�i ac1d1r. »

OLIVER

Charles Dickens ele ald1g1 sorunlara halk�1 �ozi.imler getirememi� de ol­


sa, halktan yana bir yazardir. Okurlarma i� ezikligi veren bir ac1hg1 sunar.
Oliver Twi.rt'den bir eglencelik �ikarmak bugi.in ingiltere i�in y1k1Cl olma­
yabilir, ama sokaklan yoksul �ocuklarla dolu bir i.ilkede boyle bir oyunu se­
�ip oynamak ancak Haldun Dormen gibi memleketimizin ger�ekleri di�mda
ya�amay1 ba�arm1� ( ! ) olan ki�ilerin hamd1r. C::ocuklarm ingiliz tarihinin bir
doneminde i�ine di.i�ti.ikleri boylesine ac1kh durumlan danslar, ti.irki.ilerle sah­
neye pkanp her ti.irli.i �agn�1mm di�mda kalmabilir mi i.ilkemizde? Gordi.i­
giim oyun �ocuk sorunlarlll.1 ele ah�1yla hi.izi.in vericiydi. Altan Erbulak'm
Oliver'i polislerin yakalad1gm1 haber veri�indeki .ranat gosterisi ise bir oyun­
cunun insanhk duygularmdan uzakla�1�ma ornek olarak tiyatro okullarmda
anlaulacak ti.iyler i.irpertici bir olaydi.
Haldun Dormen'in bayag1 iyi sahneye koydugu oyunun bi.iti.ini.iyle ilgili
ba�ka bir �ey soylemek istemiyorum, oyunculardan soz edecegim.
C::o k tekrarlanm1� bir rol olan Nancy'de Suzan Uztan one �ik1p seyir­
ciyi kendisiyle oyaladi. inandmc1 bir rol degil Nancy. Ba�ka ti.irli.i oynamak
�ok zor. Suzan Uztan'da ise bi.iyi.ik bir sahne s1cakhg1 var. Unutulmaz inek
�aban'm �agn�1mlanm silmek i�in gene oyle damgas1 olan ba�ka rollerden
g�mesi gerekiyor. Gi.ici.ini.i gostermek fosatm1 bulamam1� bir o�uncu oldu­
guna inamyorum Suzan U ztan'm.
Fagin'de Erol Gi.inaydm garip bir havaya bi.iri.inmi.i�ti.i. inandmc1hg1,
oturmu�lugu olmayan anla�ilmaz bir ki�ilik �izdi. Makyajmm a�mhg1 da bu­
na eklenince, tats1z bir goriini.i� i�inde donendi durdu. Daha kesin, iki yonli.i
bir ki�ilik �izmesi gerekirdi, hence.
Mrs. Sowerberry'de Belkis Bener ortalama bir oyun tutturdu. One �ik­
maya �abalamadt Koti.i degildi. Mr. Sowerberry'yi oynayan Hadi C::aman ise
roliini.i durmadan zorluyordu. Bu oyuncu seyircinin daha ki.ir;i.ik hareketleri
de izleyebileceg:ni, kendini gostermek i�in boyle y1rtmmas1 gerekmedigini
anlamadan bir ba�anya eremez kamsmday1m.
Noah'da Enver Demirkan �izmeye �abalad1g1 tipe oturmu� degildi. Ken­
dini bir olr;i.iye almak isterken, seyreder duruma di.i�i.iyordu. Sarsmuh bir
iSTANBUL TiYATROLARINDA 599

tipti. Kesin bir rahatstz edicilik kazanamadi.


Mr. Bumble'1 oynayan Yiiksel Gozen bugiinkii durumuyla bana umut­
suz bir oyuncu olarak goriiniiyor. Tiyatro topluluklanna gerekli bir yap1s1 var.
Arna kotii bir amator havasmdan s1ynlam1yor bir tiirlii.
l\'.1.r. Brownlow'u oynayan Hiiseyin Kutman i�in de Yiiksel Gozen i�in
soylediklerime paralel sazler edilebilir ancak. Bu oyuncunun iistelik diksi­
yonu da �ok kotii. Sozciikler eziliyor agzrnda.
Dodger'i oynayan Altan Erbulak i�inse nereden ba�layacag1m1 bilemi­
yorum. Biiyiik emek verilerek sahneye konmu� bir oyunda aklma estigi gibi
oynayan �imank b:r oyuncu goriiniimiinde Altan Erbulak. <;ok cana yakm
oldugunu saruyor, ama bu cana yakmhk son derece kaba ol�ler i�inde. Sa­
lonlarda olur boyle ne�eli dostlar, tiyatroda degil. Topal Horoz Meyhanesi
tablosunda belli bir tempo tutturulmu�, sahne kalabahk, ukir ukir gidiyor,
birden Altan Erbulak pk1yor ortaya, ondan sonra aruk bekliyorsunuz ne
zaman susacak diye, yalruz siz degil, bir sahne dolusu insan bekliyor, kahro­
larak, ne yapacaguu bilemeyerek, ka�amak giiliimsemelere dii�erek, buz gibi
soguyarak. ille seyirciyi kmp g�irmek i�in konu�tuk�a konu�uyor Altan Er­
bulak. <;evresine �ok tath bir insan olarak kabul ettirdigi i�in kendini kim­
seden de tepki gormiiyor anla�ilan. Arna tiyatroya da, sahne arkada�larma da,
seyircilere de sayg1s1zhk oluyor yapugi.
Charlotte'da Emel Mes�i severek oynay1�1, yumu�ak hareketleriyle ba­
�anhydi. Degi�ik giizelliginden gelen bir sahne s1cakhg1 da var. Yalmz bu
gen� oyuncunun biiyiik kusuru kendi oynamad1g1, konu�malarm di�mda kal­
d1g1 zaman sahnede roliinii nasil siirdiirecegini bilmemesi. Bu konuda Giizin
bzipek'den ogrenecegi �ok �ey var.
Mrs. Bedwin'i oynayan Tiilin Oral ol�lii, �ekik hareketleriyle bir dans­
�1 gibiydi sahnede. Sesine, �arkilarma onem verdi. Bir miizikalde olabilir
ger�i, ama obiir oyunculardan ayn dii�iiyordu. Biitiine uymasa, yadirgansa
bile ho�a giden bir oyuncu Tiilin Oral. Hiiziinlii havas1 ona bir derinlik ka­
zandmyor.
Mrs. Corney'de de kotii olmayan Giizin Ozipek minicik bir rolde oyu­
nun en ba�anh gizli oyuncusuydu. Topal Horoz Meyhanesi'nde �izdigi sar­
ho� kadm tipi unutulmaz bir ince oyundu. Kii�k kii�k oynay1�1yla e�siz
bir tada ula�u. Altan Erbulak'm solosunu da en iyi atlatan o oldu.
Doktor'da Alpay izer kurulmu� gibiydi. Diindar �en �a�kmdi. Muhsin
Kurtaran'm ise sahneye pkmaktan biiyiik bir tat ald1g1 belli, ama annesini
babasm1 arayan, giiliiciikler gondermeye hazir bir �ocuk gibi sahnede.
Bet'i oynayan Zeynep Tedii'yii ilk bu oyunda kendine giivenen bir ra-
600 MEMET FUAT

hatLg� eri�mi� gi:irdiim. Oynad1g1 role uymayan, s1ruf1ru yads1yan bir giizel­
likteydi. Rahat, tath, doyurucu olmay1 se�i�ti.
Bill Sikes'da Kerem Ytlmazer bilinen \;izgilerle beylik bir tip \;izdi.
Oliver'de kii\;iik oyuncu Aycan Teztel'in yiiZiindeki anlaum \;Ok iyi, ko­
nu�mas1 ki:itiiydii. �arkdarmdaysa tath bir havas1 vardi.
Charlie'yi oynayan kii\;iik oyuncu Hayrettin Aslan \;Ok rahat, \;Ok cana
yakind1. Yalmz bu \;OC:Uk �imdiden dizginlenmezse ikinci bir Altan olup
�.
Aynca sahnede birbirinden tath, mutluluk i\;inde bir 9Xllklar toplulu­
gu danslar edip tiirkiiler si:iyleyerek dart di:indii.

HALK OYUNCULARI

Beyoglu'nda, Arena Tiyatrosu'nda Halk Oyunculan <;etin Altan'm yaz­


d1g1 Komisyon adh oyunu oynuyorlar. Benim gittigim ak�m on be� yirmi
ki�i ancak vard1 seyreden. Aksaray'da halkla i\;li di�h olabilmi� bir topluluk
i\;in �k act Biz Beyoglu'nda oynamay1z diyemiyorlar nedense.
Komisyon politikacdarm kepazesini \;lkarmak i\;in yazdm1� siradan, ko­
lay bir oyun. Arna oynanmas1 da bir o kadar gii\;. Tatsiz, yiizeyde, inandm­
cilig1, derinligi olmayan tipler \;izilmi�. Geli�igiizel, caru istedigi gibi oynu­
yor herkes. Ost iiste kDnu�malar, bir karga�a, tam bir tuluat gi:iriinii�ii.
Yararh olabilmesi i\;in seyircisini aramas1 gerekli Komisyon'un. Ki:iy­
lerde, politikac1larm gelip si:iylev \;ekecekleri alanlarda oynarursa etkili olur
sarunm.
Arena Tiyatrosu'nda oynanmas1mn hi\;bir anlam1 yok.

Memet Fuat
RESiM

BIR D EL; I NME - S ERQI LER


BIR A<; I K OTVRVM

YERELLiK, ULUSALLIK

Bu yaz1m1za Turan Erol'un Yeni Dergi'nin ge�en say1smdaki deginme­


lerini ele alarak ba�larsak iyi olacak. Turan Erol yerellik ve ulusalhk sorun­
lan iistiinde g:ri�ilen taru�malan ammsayarak giiniimiiziin resmini eski na­
k1�lara, hat'a, minyatiire baglay1p smirlamanm hayata ve dogaya baghhktan
daha degerli olamayacag1m belirtmeye �ah�1yor. Bir eski begenisinin s1mrlan
i�inde kalmamn, aktarmac1hgm yamlg1 oldugunu soyliiyor. Kii9ilc �apta bir
salgmdan etkilenmi� kimselerin yarulgilarmdan beni « tenzih» etmeye �ah�­
masma te�ekkiir mii etmeliyim? Belki de buna hacet yok, �nkii hen aym
zamanda yamlgilardan da yana olan biriyim. Esasen hi�bir dogruyu yarulg1-
smdan s1yirabilmek elimizden gelmez. Benim i�in bu o kadar onemli degil,
ama bir dii�iinceyi israr, tutku ve �iddetle ortaya koymak onemlidir.
Obiir deginmeledni �imdilik bir yana birakal.tm ve hemen sorunun esa­
sma ge�lim. Turan Erol'un a�iklanmasm1 istedigi dii�iinceyi ele alalrm. Ta­
rihsel miras1 i�leyen b:�imsel �oziimler demek �agda� bir farkhlik, birey ve
ki�isellik bi.lincini dogrulayan bi�imsel �ziimler demektir. Farkhhk bilinci­
nin edinileb:lecegi en biiyiik kaynak bir ulusun kendi tarihinin ortaya koy­
dugu malzemedir. Biitiin o hatlar, minyatiirler, nak1�lar v.b. aktanlmak, tek­
rarlanmak i�in degil, sadece �agda� bireyin kendi farkhlik bilincini kazana­
bilmesi i�indir. <;ok kimse sorunun bir bi�im aktarmas1 oldugunu zannedi­
yor, hatta bunun bir yarulg1 olabilecegini ileri siirenler bile. Bir farkhlik bi­
lincine, ki�isel bir duyu�a sahip olmayan sanatp hangi kafa ve hangi ruhla
hayata ve tabiata �evrilecek, hangi akilla ya�ad1g1 diinyay1 bir;imlendirecek!
insan ge�mi�in verilerine sahip olmad1k�a, g�mi�in i�indeki �au�ma ve ki­
piruy1 duymad1k�a gelecegin yaraulmasma bir katk1da bulunmak, yani ·Iosa­
ca yaratmak olanagma sahip degildir. Tarihsel ara�tmrun bir tek fonksiyonu
vardir : �agda� bireyi haz1rlamak. <;agda� yarau�m somut kaynag1 birey hazir­
liks1z kald1k�a tarih ya van, kiiflii ve igren� bir malzeme olarak kal.tr. Ta­
rihsel malzeme kar�1smda yarauc1 insanm davraru�1 onu aktannaya yonele­
cek tarzda yeknesak bir siir� degildir, karma�1k ve �eli�kilidir ve bir anlam­
da, tarihi de, gelenegi de a�mak i�indir . Ger�ekte bu ulusun tarihini ve bu
602 SEZER TANSUC

tarihin getirdigi verileri hesaba katmayan, ona gozlerini kapayan, onu gor­
mek, duymak dinlemek istemeyenler en kotii anlam1yla gelenek�idirler ve
en azmdan gelenek istismarma yol a�m1�lard1r.
Tarihsel miras1 i�leyen bi�imsel �oziimler dii�iincesi Tiirk resminin �ag­
da� egilimlerinde kokten bir degi�iklik zorunlulugunun ifadesidir. Bu zorun­
lu degi�ikligi sadece hayatta ve dogada bulmak olanag1 yoktur. C::iinkii nasd
bir dii�iince ba�ka bir dii�iinceyi izleyerek, onunla uyu�arak ya da �au�arak
olu�uyorsa, resim de ba�ka bir resmi izleyerek olu�ur. Bir ressama hayata
ve dogaya yakla�marun yollanm hayaun ya da dogamn kendisi degil, ba�ka
bir resim ogretir. Ne bir dii�iiniir, ne de bir sanat�l yalmz hayattan ve doga­
dan �1km1�ur, hepsi ba�ka bir dii�iiniirden ya da ba�ka bir sanat�1dan �iknu�­
ur. Hayau ve dogay1 yeniden yorumlamanm, ona �evrilebilmenin ilk �artl bu­
dur. �imdi sorahm : Biitiin Osmanh sanat iiriinleri o acaip �emalar, dogadan,
hayattan oylesine uzak goriinen soyut bi�imler alunda hayata ve dogaya �ev­
rik olmakta Bau resminin dogay1 taklit eden iiriinlerinden geri mi kalm1�­
lard1? Geri olmak �oyle dursun, hayaun ve dogamn s1rlarma yonelmekte
daha da ileri gitmi�lerdir. Doganm ve hayaun i�inde onlan olu�turan o ina­
mlmaz kuvveti de resim diline aktarmay1 bilmi�lerdir, yani hayatm yalmz
bilinirligini degil, bilinmezligini de dile getirmi�lerdir. Bau dii�iincesi onlan
anlayamad1g1m ve hazmedemedigini s1k s1k ifade etmekten ka�mmaz, �nkii
bu aykm ve alabildigine a�km bir diinyadir, yalmz di� seyrin degil i� seyrin
de yer ald1g1 diial bir insan yap1s1 mekanizmas1d1r. C::agda� a�amada Bau es­
tetiginin �okii�iinde en biiyiik rolii oynayan budur. Yaz1k ki bugiin Bau es­
tetiginin bayat kurallanm savunmak Avrupadt�1 aydmlarm en soysuzlarma
yiiklenmi� bir gorevdir, ger�ek Avrupah aydm bile buna tenezziil etmemek­
tedir.
C::agda� bilincin Avrupa'da bulunabileceginden dem duran diizenbaz, ya
da Dogu'yu diyalektik dii�iinceden yoksun sayan budala tilmiz Bau'mn kur­
bamd1rlar. Bunlar �agda� olmaktan soz ediyorlar, ama �agda� olabilmenin
tek �arunm bir yarau� ve duyu� tarihinde bulunabileceginden haberleri yok­
tur. Bu da yerel bir yarau� ve duyu� tarihidir. Onlarm �gu �agda� Tiirk
kentinin yoksullugunu duymam1� ki�ilerdir. Sorunlara tutkuyla yana�amama­
larmm bir nedeni budur. Ger�i onlar da yerel bir tarihin sorunlarma gir­
mek zorunlulugunu anladdar . Arna bunu ya Bau yontemlerinin iistiinliigiinii
ispat etmeye yarayacak bir program olarak ele aldtlar, ya da buna tarih ti­
careti yapmak i�in ba�vurdular. Sokak arasmda mahm satmaya �ah�an i�­
portac1 gibi sahte bir heyecanla bangir bangir Osmanh tarihinin ovgiilerine
giri�tiler. i�te Kemal Tahir ve tayfalan.
BiR DECiNME 603

iyi ki bizler ne soylendigine bakarak aldanan ki�ilerden degiliz. Yoksa


her ulusalhk, yerellik, Osmanhhk yavesini yutmak .i�ten bile olmazdi. Onun
ii;in yerellikten soz edenleri biz umursamay1z da, sadece bu sozlerle birlikte
gelen ki�isel kuvvete, tarza, ii;tenlige, tutkuya dikkat ederiz. Bu yiizden bi­
i;imci say1hrsak, bu bizim �arum1zdan olsun. Yani nasd soylendigine bakanz.
�imdi bii;imsel i;oziimler lafma tekrar gelelim ve Turan Erol'a bu la­
fm bii;imsel formiiller demek olmad1g1m haurlatahm. Bizim i�imiz formiil
safsatas1 yapmak degil, tam aksine safsatay1 ifsat etmektir. Ciddi safsatanm
kar�1sma alay ve ki.ifiir getirmektir. Biz yillardir ruh ve duyarhk apsmdan
bu sorunlara yakla�mak istedigimizi belirtmeye i;ah�1yoruz, Turan Erol bu­
nu bizim bii;imleme sorunu olarak kavrad1g1m1Zl ileri siirmeye i;ah�1yor. El­
·

bette ki eJe ald1g1m1z sorunu i�te bu laflarla bii;imliyoruz, ressamlar da du­


yu�larm1 kendi tarzlarmda dile getirip, goriintiileriyle bii;imliyorlar. Yani bi­
i;ime dokmekten ba�ka i;aremiz var m1? Kursag1m1zda duracak degil ya bii­
tiin bunlar, elbette yazacag1z, i;izecegiz, boyayacag1z. Arna yazmaktan yazma­
ya fark var diyorsa Turan Erol, o ba�ka. Vanm hen de bu fikrine. Biz ekabir
k1hgma biiriinmeden, saghkh goriinmek kayglSl ta�unadan, giizel mi i;irkin
mi olacagma pek bakmadan, kmhr m1 kmlmaz ffi1 diye dinlemeden giri�i­
yoruz yazmaya. (:iinkii biz Osmanh i;elebisi degiliz. Sanmm Turan Erol bii­
tiin bu siiregelen hikayeyi anlamad1gmdan degil, bir iislup, bir tarz sorunu
olarak sevemediginden direniyor. Onun da yazdarmda yerellik kaygdan, Ba­
uya ofke, bu iilkenin huyundan suyundan dem vuran saurlar var. Ve resmin­
de i;ahk, ha�in bir Anadolu toprag1 kar�1smdaki iirkek sezi�i duyuluyor. Onun
k1ymetini bilip resmini yapmaya i;ah�1yor ama onun bizatihi kendisi olaml­
yor. Varsm sevemesin ne pkar, biz bizi anlamayan nice i;elebi k1hkhya gon­
liimiizii kapurm1�izdir, bundan dogacak her tiirlii belaya da katlanmz. Bi­
zim gibi adamlara terbiyeli formiiller ai;lSlndan yana�dmaz, biraz serseri bir
yiirekle yana�1hr.
�imdi de Turan Erol'un iki sanatp hakkmdaki dii�iincelerime degin­
mesine gelelim. Devrim Erbil'i geni; bir ki�i olarak bu konularda yaz1p c;iz­
diginden, bu sorunlarla ilgilendigi ve heyecanland1gmdan ayird1m. Bir de
Matrakp Nasuh Usta'ya duydugu ilgi beni sardl. Yapug1 peyzajlara farkh
bir gorii� getirmek ve bunun ii;in eski orneklerin ta�1d1g1 o garip geri;eklik
duyu�unu kavramak, ona egilmek istegini neden hesaba katmamah! Geri;ek
gozlemiyle o �ematik kurulu�lar arasmdaki ii;-d1� ili�kisi i;agda� sanatpmn gO­
ziine, h:i;bir iilkede rastlanamayacak bir ozgiin bak1� kazandiramaz m1? Mat­
raki;i Nasuh'un sonuna kadar Tiirk olan yam Devrim Erbil'in peyzajmda he­
niiz goziikmii� degildir ama merak merak, egzersiz de egzersizdir. Aynca
604 SEZER TANSUG

Matrakp Nasuh'u ille de peyzaj ilgisi i�inde aramak diye bir kayg1 da ge�erli
olmayabilir. Biitiin bunlara ragmen bu ilgilerin ressam ku�aklanna bir ken­
dine giiven ve olgunluk kazand1racagma inanmahy1z. Gen� akademi ogret­
menlerinin yerellik-ulusalhk sorunlar1yla ilgilerinin biiyiik bir derinlik kazan­
may1�m1 yad1rgamamahy1z. <;iinkii bu sorunlar ger�ekte kurumlari degi�ti­
rici nitelikte �edit bir ifade getirirler. Bu gen� ogretmenlerse bu �edit ifade
yollarm1 arayan yarauc1 ta�kmhklardan uzakurlar. Ama onlar bu sorunlari da
bir ogretim konusu haline getirebilir, hatta obiir ogretim konularuun mih­
veri haline sokabilirler . Teknik seviyeleri, zanaatlari buna elveri�li olmak­
tan uzak degildir. �imdilerde yapuklar1 Avrupa fiyakasmm foslad1g1m da far­
ketmi� durumdadirlar. Biz ne gariban, ne siifli oldugumuzu biliriz, varm
gdin siz de bilin, demeyelim onlara, onlar olmasa kim sonuna �adar anla­
�abilecek o nazenin kurumun cilveli kurallar1yla ve kim dola�acak Frans1z
jonpromiyeleri gibi ortahk yerde!
Omer Ulu� konusuna gelince, Turan Erol ressam damari kabararak hak­
s1zlik ediyor. Omer'in resmini Bau anlay1�1 i�inde gostermeye �ah�1yor ki
bunda ihtiyath olmasm1 dilerim. Omer'in resmini �izgi sm1rlamalarmdan yok­
sun goren birinin onun ozgiin renk degerlerini hesaba katmamas1 ya da bu
degerleri organik bi�im ve renk ili�kilerine indirgemeye �ah�mas1 bana pek
akdlica goriinmiiyor. <;iinkii Omer'in resminde dogrudan dogruya boyaya, ren­
ge bagh bir soyutlama siirekli olarak organik nesnel bir duyu�la �au�ma halin­
dedir ve gerilimin kaynagm1 te�kil eden yanlardan biri budur. Renk kesinlikle
nesnel bir duyu�la anla�ma halinde degildir. Bi�imle renk bagmus1 tamam­
lay1c1 oldugu ol�de aykmdir. Resmin sert ve diri goriinii�iindeki nedenler­
den biri de budur. Bu resimde �emala�ma, motifle�me olgusu, bu insan fi­
giiriiniin olup olamayacag1 goriiniimleri ister versin, ister vermesin, Bau res­
minin organik et, kemik tadmdan uzak bir bi�im di�la�mas1 yolundadir. Bu
salt bi�imin armarak kendi fonksiyonel kuvvetine yoneli�idir. Bi�imin kendi
dayanaklarm1 kendisinin yaratmas1, ozgiin bir ger�eklik olarak burada be­
lirir.
Belli bir diinyanm insam olarak nesnel izlenimlerden ayrdma egilimi
ancak bu egilimi ifade edecek bi�imlerle kurtulu�u saglayabilir. Nesnel iz­
lenimlerden ayrdma dilegi yenilenen Tiirk resminin biitiin seriiveni i�inde
saklidir. Arna bu egilimi yeterince ifade edecek bi�im her zaman kar�1m1za
kolayca �ikmaz. Turan Erol'un soyut resimde sal�ala�ma dedigi olguyla s1k
s1k kar�da�tlabilir.
Turan Erol'un Omer'in resmiyle ilgili olarak Dogu resmi iizerinde ver­
digi karutlar �oziimlerin di�tan sonu�larid1r. Ozgiin bir hayata ve diinyaya
BiR DECiNME 605

bak1� tarzirun kavramlan bu denli yiizeyden degildir. Turan Erol'un bmer'­


in resmindeki i;izgi ve desen yoksunlugundan soz ai;mas1 bana Yiiksel Ars­
lan'm acaip desenleri ii;inde renk aray1�1m1 haurlattl. Bu deseni canh par­
lak renklerle tamamlasa diye dii�iindiim ve yazd1m. Arna Yiiksel bunu yap­
mad1, belki de yapamazdi. Arna hen Yiiksel Arslan'1 bundan yoksun kald1g1
ii;in Avrupa i;izgicilerinin izinde olmakla sui;lamad1m. �u giinlerde Paris'de
bir galeri 'de sergisi olan Yiiksel Arslan'1 da Avrupa'ya kendini vermi� bir
adam olarak gormiiyorum. Alain Jouffroy admdaki herif ne yazm1�sa yaz
m1� onun sergi kataloguna, hence Yiiksel Avrupa �erbetine katdm1� bir dam­
lac1k Tiirk agusudur, eskisi kadar keskin olmasa da.
Omer Ului;'un resminden i;ok soyledikleri iizerinde duru�u da Turan
Erol'u hakh gosterecek bir i� degil. Kald1 ki iii; sayfahk sozlerin ii;inde bir
iki ciimle avlamaya i;ah�1yor. Ostelik bir ii; seyir halini belirlemesi bak1mm­
dan bmer'in avlanmaya i;ah�dan ciimlesi de ava gideni avhyor ve otantik
b:r resim davram�1run ki�isel duyarhk simgelerini elde etmeye i;ah�an bir
tcma�a a�amas1 olarak belli bir onem kazamyor. «DOne done hep insana ben­
zer goriintiiler i;ikaran bir renk ve i�1k oyununun tema�asl» bana gayetle
ozgiin bir fantezi olarak goriiniiyor. Geri;i i�1k kavram1yla ilgili duyu�lar
bmcr'de pek iyi ifade edilmi� degildir, ama bu konuda da Turan Erol'un
bu kerte i�1kla ilgilenen birini Avrupa resmiyle ilgili imalar ii;ine siiriikle­
mek istemesi de akdhca degildir. Aynca Turan Erol Avrupa resmini i�1kla
i;ok s1k1 ili�kide gostermeye i;ah�an imalann otesinde Dogu resminin i�1kla
olan bagmusmdan hii; soz etmiyor. brnegin minyatiiriin hangi i�tkla bagm·
uda oldugunu �oylece belirlemeye i;ah�ahm. Rengin goriilmesini saglayan giin
i�1g1 ya da herhangi bir lamba ile. Resmin d1�la�ma siirecine i�1k i�te bu an­
lamda kauhyor. itiraf edilmelidir ki bmer'in resmi i�1g1 kendi ii;inde or­
ganik bir kaynak taklidiyle degil, rengin goriilmeye muhtai; oldugu di� bir
unsur olarak i;agmyor. Bu konuda renklendirme d1� i�1g1 yansltmaya elve­
ri�li bir hazirhk niteligi ta�1yor. Bu renk hazirlig1 oyle bir d1� saydamhktadir
ki biitiiniiyle i�1k ah�veri�ine muhtai;ur. Avrupa resminin belli baz1 ornek­
lerini ahp giiru�1g1 aluna koyun, bu i�1k alunda parlamaz, aydmlanmaz, kendi
bo�lugunu siirdi.iriir, kendi getirdigi i�1k degerleriyle kendisine kapamr. Bu
bir bak1ma kendi getirdigi mekan degerleriyle de kendisine kapanmasma
benzer. Oysa Dogu resminin mekaru Q_a insanm onu seyrettigi mekandtr. Bir
minyatiirde mekan ya�anan mekam duyuran �ematik bir hazirhkur . Dogrusu
istenirse biitiin islam minyatiirii ii;inde geri;ek mekan i�aretlerini ortaya koy­
makta en biiyiik ba�an Osmanhlara nasib olmu� ve bu geri;eklik en i;arp1c1
d1�la�malanyla birlikte bu minyatiire 1 .5 . yiizyddan, yani yeni i;aglarm ha-
606 SEZER TANSUC

�mdan bu yana islam resmini tek ba�ma temsil etmek hakk1m saglam1�ur.
Turan Erol bi.iti.in deginmelerinde haks1zdir. Bir si.iri.i ortak �emalarla
dolu olan tarihsel i.iri.inleri birey ve ki�isellik sorunuyla yiiz yi.ize getiriver­
mekten ba�ka bir gi.inah1m1z yok bizim bu i�lerde. Ulusalhktan, yerellikten
kolayca dem vurulabiFr, hatta bin dereden su da getirilebilir bunun i�in,
ama bu sorunlan kapsayan gerginlik hi� de duyulmayabilir. Onemli olan bu­
nu duymak ve duyurmakur. Birtak1m formi.iller halinde kuru kuruya a�1k­
hk kazanmaktan yoksunluk da bizim �amm1zdan olsun. Dilimiz dola�ug1 hal­
de ne istedigimizi b'.lecek, anlayacak sevdahdan gayri bir amac1m1z mi var?
Digerleri gelip ge�icidir, biz kahc1 olana yi.iri.iyelim.

ORBAN PEKER

Sergiler bir hayli birikti. Bu arada i.isti.inde durulmaya deger sergilerin


ba�mda sanmm Orhan Peker'in Galeri 1 'deki resimleri gelir. Orhan Pe­
ker gene figi.iratif se�imlerle soyut leke di.izenlerinin aras1m bulmaya �ah�1-
yor. Bu arada eski hir�m taylarm ihtiyarlay1p filozofla�ugma tamk olunuyor.
Renklile�mi�, yumu�am1�, tathla�m1� Orhan Peker. Yerel bir izlenim getir­
mekteki usrahg1 da bir hayli ilerlemi� denebilir ama buna kokten bir de­
gi�meyle yana�mamas1 Orhan Peker'i duyarhg1 agir bassa da bir nak1� goz­
lemcisi yap1yor. Bu yerel ilginin bayat Bedri Rahmi folklorculugundan fer­
sah fersah ilerde oldugundan ku�kumuz yok. Ancak bunu getirip obi.iri.ini.in
tam kar�1sma koymak cesaretini bulmak da pek .olanakh degil. Orhan Peker'in
en ozli.i yam bi.iti.in o di.inyaya, o di.inyanm ermi� bi.iyiikli.igi.ini.i kavrayan
mazlum bir sevgi ile yana�ma�.1 ve kendini ukalaca ortaya koymu� bir nak1�
ticaretini asla benimsememi� olmas1dir.
Orhan Peker'in sergisinde yepyeni bir grubu tahta havanlar, �omlek­
ler i�inde resme girmi� aralarma ki.i�i.ik �ahlar kan�1k Bozkir �i�ekleri te�­
kil ediyor . Bunlar sanatpnm ender rastlamr ustahg1rnn hirer i�areti oluyor­
lar. Kedilere ve portrelere gelince, Orhan Peker onlan da o kendine ozgi.i
dikhtle resimle�tirmeyi biliyor.
Orhan Peker'in bu sergisi de oncekiler gibi onemli bir olaydir ve ge­
li�en, olgunla�an bir sanatpy1 haber vermekten uzak degildir.
·
FERiT EDGU - RASiN

Bu arada Galeri 1 'de Orhan Peker'den ba�ka Ferit Edgii ve Rasin ser­
gileri yer aldi. Ferit Edgi.i'ni.in bakir dovmeleri zevkten, kaliteden yoksun
SERGiLER 607

olmayan ama Tiirkiye ortamma katklSl oldugu ku�kulu bi�imleri kaps1yor­


du. Gerilimsel bir siirecin iiriinleri olmaktan �ok hazirda bulunmu� bir i�
drama kendini uygulama denemeleri gibiydi. Kesinlikle ki�isel bir seriiven
olmaktan uzaku ama ki�isel bir tad istegine yonelmi�ti. Zanaat erbabma oz­
gii bir keyif var Ferit Edgii'de. Eski bak1r dovme bilgisinin yeniden uyan­
mas1 kotii olmam1� bu yiizden. Arna gene de malzeme ya da zanaat belli bir
durumu kokten kurtarmaya yetmiyor.
Rasin sergisine gelince bu konuda herhangi bir �ey soyleyebilmek miim­
kiin ve caiz degildir. Giinah i�lemek istemem. Sadece �unu belirtmek isterim :
Bu i�ler sahtekarca degil, ama zavalhcadir.
Galeri 1 soylendigine gore mevsimi Abidin Dino sergisiyle kapatacak­
ur. Bunun onemli bir sanat olay1 olmayacagmdan zerre kadar ku�kumuz yok­
tur ama muhtemelen onemli bir sanat �evresi gosterisi olacag1 dii�iiniile­
bilir.

MENGO ERTEL

Alman Galerisi'nde once Mengii Ertel'in afi�leri vardi. Epeyce zaman


ge�ti bunun da iistiinden. Mengii Ertel bu tiyatro afi�leri sergisini renkli
bir katalokla takdim etmi� ve bu katalokta Muhsin Ertugrul, Nuri iyem gibi
sanat�ilarm dii�iinc17lerini de yay1mlam1�u. Mengii Ertel galiba duvarda ge·
rekli etkiyi yapabilecek ve konuya uygun dii�en simgesel izlenimleri ara�tm­
yor. Amac1 kendisinden ba�ka bir �ey olan bi�imsel bir �agn sonu�ta gene
kendi ozellikleriyle degerleniyor. Siras1 ge�ip duvardan kalku m1 bu kez o
bi�imsel �agnmn bir arus1 oluyor, �agn eyleminin degerlerini ya�auyorsa ne
mutlu, miizeye de kalkabiliyor. Mengii Ertel'in afi�lerinden �ogu galiba �ag­
n eylemine girmemi�, bu yiizden �ok kimse yad1rg1yor bu i�leri . Yani �ogu
duvara asilmam1� afi� denemeleri. Onlar da biraz hakh galiba. Bir afi� eylem
yoniinden smanmad1k�a ham kalabilir. Arna Mengii Ertel'in afi�leri �ogal­
uhp asilabilirdi de. iyi de olurdu. Hi� qlmazsa o oyunlardan bir kism1 o ka­
dar �ok sahnede kalmak olanagllll bulamazd1 belki de.

NEViN <;OKAY

bteden beri res:mlerine ilgi duydugum Nevin <;okay sergisi bu kez


beni o kadar sarmadi. Yeteri kadar etki saglamayan bi�im ve renk degerleri
stilize bir degi�ime ancak zorlanm1� bir tekrar niteligi ta�1yordu. Bu figii­
ratif stiEzasyon yer yer dii�sel i�li bir pay arayan duyarhga aykm bir anla-
608 SEZER TANSUC

y1�1 getiriyor, birbirine sardm1yor, ka!l1hkli olarak birbirini olu�turmuyor.

GUNSELi ARU

Alman Galeri'sinde Giinseli Aru heykel sergisi dikkat edilmi� oldugu·


nu tahm'n ettigim yerle�tirme ii;inde amacmdan epeyce uzakla�m1� bir gO.
riinii�teydi. Bii;imsel etkiyi arayan doluluga, kuntluga ozenmi� soyut ha­
cimler nedense susak, giine�ten nemden yoksun biiyiimii� hirer goz urma·
lay1c1 gibiydiler.

HALOK TEZONAR

Taksim Galerisi'nde de bir heykel sergisi yer alm1�u. Sanmm Tatbiki


Akademi'den Haluk Tezonar'm i�leriydi bunlar. Bu eserlerle daha yakm bir
ili�ki kurabildigimi soyleyebilirim. Bu sanatp Opera binas1 ii;in diizenlenen
yan�mada da ikincilik kazannu�. <;agda� malzeme ve olanaklarm kullan1m1
kadar klasik heykel malzemesini de degerlendiriyor. Teknik benimsemenin
i;ok otesinde bir giii; ta�1d1g1 soylenemez, ama heykelde koklii bir aray1�a
muhtai; oldugumuz dii�iiniiliirse bu sanatpmn degi�ik ifade egilimi iizerin·
de durmak gerekir. Tatbiki Akademi mensuplarmm i;ogundaki garip tazelik
belki de i;aga paralel bir teknik zevkten ileri geliyor. Bu sanatplar hii;bir za.
man i;eri;eveyi zorlayan bir kuvvet getiremiyorlar ama canh bir tazelik gos­
teriyorlar. Gene Taksim Galerisi'nde eserlerini sergileyen Mustafa Asher
ve Mustafa Plevneli de aym gorii� aps1 ii;inde ele almabilecek sanatplar·
dir. Ortak bir atmosfer'in rolii yadsmmamah. brnegin heykel deyince obiir
akademiye mensup Kuzgun, Alo�, Tamer, Giirdal v.b. gibi sanatplar daha
kesin bir bii;im ag1Ihg1 ortaya koyuyorlar ve daha kallavi sanati;tlar izleni·
mini uyandmyorlar. istedikleri kadar malzeme ve bii;im yeniliklerine gitsin·
ler bu sanatplarda da garip bir ihtiyar riikii�liigii, bir bilgii;lik, bir yapdan
i�e siis niteligi katarak c1c1gm1 pkarma hali seziliyor. Bu da belki bir ortak
hava sorunudur. Bu kar�1la�urma ile bir y�m obiiriine tercih ettigimi soyle­
mek degil, belli bir saptamay1 ortaya koymak istiyorum.

METiN ELOCLU

Taksim Galerisi'nde Metin Eloglu'nun sergisi de vardi. �iirli miirli bir


Bahkpazan bohemi. E� dost portreleri. Hani bu romantizm i;oktan beri Ba·
hkpazan'ndan pk1p Mavi Anadolu kiydarmda mitos avlamaya ba�lamasay·
SERGiLER 609

dt bir diyecegimiz olmayacaku . Bahkpazari'mn yalmz ktlc;1g1 kaldt. Mitos ba­


hgmm osu da yok ya !

Taksim Galerisi'nde Jiilide Aulmaz, Miimtaz I�mgi:ir, Cemil Eren, Ni­


yazi Resnelioglu sergileri de o yandan bu yana birbirini izlediler. Resneliog­
lu sanmm eski c;ic;ek resimleri ve ebrularm inceligini arayan bir soyutlama
�inde. Nakka� babahga i:izeniyor. Bu yi:inde c;ok bic;imsel sl.IllI'lar ic;inde
kalm1� biri. Yakla�mak istedikc;e uzakla�dan bir yolu sec;mek gibim� geli­
yor bu. Hani �i:iyle bir ac;1hp, uzakla�1p da i:iyle yakla�abilmeli o diinyaya
diyecegim de geliyor. Gi:iriir o zaman kendini hangi c;agaa� belalann orta­
smda bulacagml. Cemil Eren sergisi de belli bir kalite tutturmu� olmaktan
uzak degildir. Ancak seyircinin tutunabilecegi kuvvetli bic;im dallar1ru buda­
makta bir hayli ustadir.

Bu arada resim konusunda i:inemli baz1 i�ler daha oldu. Ornegin Resim
Heykel Miizesi ycniden diizenlenip ac;ddt. Bunu bir yazmm ba�hca konusu
yapmak istiyorum. Bir de Gemberlita�'daki Darii��afaka Sitesi'nin galerisin­
de 1 9. Yiizytl Sonu Tiirk Primitifleri Sergisi ac;ddt. Bu sergi ba�hba�ma bir
olayd1r. Kisaca si:iylemek istedigim �udur : Bu resimler o kadar biiyiik bir
deger ta�1yor ki diinyanm ba�ka bir yerinde daha benzerine rastlanamayacak,
yalmz bu iilkenin sanatma ait degerler getirmekte, iistelik bunu bir resim
sanau genellemesinin ic;inde ortaya koymaktad1rlar. Robert Kolej Festivali'n­
de diizenlenen ac;tk oturumda da resim konusu yeniden taru�tldt. Bu otu­
rumda sanatc;1run i:izel bir yerel diinyaya mensup olu�u sorununa en canh
kar�1hklan bulmakta Cihat Burak ba�an gi:istererek bu konuya uyanan ilgi
ve bagltl1g1 destekleyip ic;tenligi biiyiittii.

AKADEMi'DE BiR SANAT SEMiNERi


VE ORTAYA GIKAN GERGEKLER

Devlet Giizel Sanatlar Akademisi'nde i:igrenci i:irgiiti.iniin diizenledigi gii­


niimiiziin sanau ve sanat egitimi, sanatc;mm devrim ic;inde rolii ve gi:irevi
konusundaki seminer belli egilimleri gayet ac;1k ve berrak bir �ekilde gi:izler
i:iniine sermesi bak1mmdan son ydlann bu konudaki en i:inemli olayllll te�­
kil ediyordu. Siras1yla Turgut Cansever, Devrim Erbil, Omer Uluc;, Adnan
Goker, Sezer Tansug ve idris Kiic;iiki:imer'in yapuklan konu�malardan son­
ra, son giin gi:irii�me ve taru�malara gec;ildi.
610 SEZER TANSUC

Tartl�mada ac;1kc;a ortaya c;1kan iic; ana egilim �i:iylece i:izetlenebilir.


1 . Tiirkiye'de Akademi kurumu ic;inde Tiirkiye'nin toplumsal ve sanat
gerc;eklerinden iyice uzakla�m1�, ancak teknik sorunlara sutl dayah evren·
sellik iddiasmda, diizmece, ne idiigii belirsiz ve Tiirkiye'de Bau modelleri·
nin yanh� ve ki:itii uygulamasmdan fazla bir �y yans1tmayan bir sanat mis·
tifikasyonu vardu. Bu gi:irii�ii temsil edenler sanatm evrenselligi konusun·
da inat ve sahte bir romantizm getirmekten i:iteye gitmemi�lerdir. Bu sanat
anlay1�1 kar�1smda i:igrencilerin biiyiik bir tepki ic;inde olduklan gi:izlenmi�,
ancak bu tepki dogru bir sanat anlay1�1 getinnek dileginden c;ok, ham bir
politik saplantl ic;inde ifade edilmi�tir. Ogrencilerden birc;ogu sanat i:igreti·
mi yapan bir kurumda sanatm temel sorunlanndan bihaber, acmacak bir du·
rumda gi:iriinmii�ler ve iilkenin ancak ham bir mii�ahadesine dayanan top·
lum ve halk i:izleminin, iyi kavranamam1� politik bir egilim ic;inde sanat ac;1·
smdan asla c;i:iziim bulamayacag1m anlamam1�lardir. Ogrenci hareketlerine pa·
ralel olan bu olgu, i:igrenci hareketlerinin saglam bir zemin iizerinde olma·
dig1 izlenimini vermektedir. Ancak buna ragmen, i:igrencilerin bir aray1� ve
ikna edilmek ve ham politik diizmeceliklerden s1yrtlarak sadece tarihsel ge·
li�menin c;agda� bir dinamigi olarak ve devrimci olu�umun tek ve �a�maz
�artl bulunan ki�isel bir yaratl� sorunu iizerinde tatmin olacak cevaplar bek·
lediklerini gi:isteren i�aretler de gi:izlenmi�tir.
2. Ogrencilerin sorunlara ham bir politik tepki ile yana�malan, ikinci
egilimi te�kil eden ve sanat sorunlanyla uzaktan ya da yakmdan en ufak bir
ilgisi bile bulunmayan ama beylik toplumcu sloganlan tekrarlamakla yeti·
nen ekonomist tarafmdan alabildigine istismar _edilmi�tir. Bu ekonomistin
giderek sanat sorunlarma yakla�mak dileginde oldugunu beyan eden si:izle·
rinde en kiic;iik bir ic;tenlik pay1 bile gi:iriilmeuri�, ancak gerc;ek bir sanat kay·
glSl kar�1smda sayglSlzhk edecek firsatl arad1g1 ve buldugu mii�ahade edil·
mi�tir. Akademi i:igretmenlerine kar�1 biiyiik i:ilc;iide tepki gi:isteren i:igren·
cilerin bir dayanag1 olarak toplanuya c;agnlm1� olan bu ekonomist profesi:ire,
idealist, ne idiigii belirsiz bir sanat egilimini benimsemi� olan akademi i:ig·
retmeni, «Burada senin ne i�in var ! » diye en agir bic;imde hakaret ettigi
zaman ekonomist ktlun bile kip1rdatmam1�, fakat ba�lang1c;ta ve ili�kilerin
ima edilmesi yi:iniinde sanattan anlamayan bir ekonomistin c;agrilip konu�tu·
rulmas1 bile iyi olmu�tur, ancak dogrudan dogruya sanat sorununu i� edin·
mi� adamlarm aym zamanda Tiirkiye'nin ekonomik toplumsal sorunlanyla
yeterli bir bag kurabildikleri zaman buna liizum kalmayacakur yarglSl tara·
fim1zdan ifade edildigi zaman ekonomist ayaklamp oturumu terketmek cil·
vesine ba�vurmu�tur. Ancak gene Akademi'nin, ne de olsa bir sanat diinya·
BiR A<;IK OTURUM 611

s1yla, bir duyarhkla iyi kotii kar�ila�ml� �evresi hoca v e ogrencileriyle bir­
likte onu yerine oturtmak ferasetini gosterm.i�erdir. Hocalar a�lSlndan bu
ferasetin belki de �oyle bir anlam1 vard1r : Devrim ve halk adina yaptlan
bir mistifikasyonla sanat adma yapilan bir mistifikasyon her zaman uz�­
mak ve anla�mak imkamru bulabilir. Ne de olsa onlar ba�ka �atilar alunda
bile hocad1rlar, birilerine sanat adma obiirlerine de ekonomik sorunlar adi­
na demagoji yapmak ve ogrencileri uyutmak hakki tarunnu�tir. Bir tarafm
uyutmas1 aruk sokmedigi zaman bu gorevi aykm fikirde goriihen bir ba�­
kas1 iizerine ahr. Bunlann tiimii insanl1gm dogma vaaz eden giiruhuna men­
supturlar. Bunlar niikleer bir sava� tehlikesi kar�1smda insanhk adma �ir·
kin, sahte romantizmlere de girerler, ama ger�ekten niikleer bir sava� teh­
likesi sadece onlann ba�lan alundad1r.
3. Oturumda ii�iincii egilimi ger�ek�i ve iilkenin ozel �artmJ.ru hesaba
katan ve Akademi kurumunda dogru bir egitimin ancak Tiirk sanau ara�­
urmalanrun ve bu sanatm sorunlan kar�1smda sanat�l duyarhgJ.ru uyandi­
racak ogretim �abalanmn mihver haline getirilmesiyle miimkiin olacagm1 be­
lirleyenler te�kil etmi�tir. Sanat�1run bag1ms12 ki�isel yarau� ozgiirliigiinii
encak ek.onomik toplumsal geli�me dinamiklerine paralel bir yerel ve ulu­
sal sanat geli�mesini kavray1�ta bulabilecegi de bu egilim i�inde berrak vf1
a�1k bir �ekilde ifa.de edilmi�tir. Devrimci, halka doniik sanat tarihsel ge­
li�me ve biiyiimenin devamm1 yansltan ki�isel eserlerde goriiliip tamnabi­
lir. Buna ne bir s1rur, ne de bir formiil verilemez, bu kavray1� ozgiirliigii­
niin ve bilincinin ta kendisidir ve evrensel bir plana kendisini aktan� gii­
ciinii de ancak ve ancak bu planda bulabilir. Ulkede sorunlan kavramak yo­
lunda olumlu bir �au�ma ortam1run yaraulmas1 bir zorunluluktur. Fakat bu
�au�ma sanau bilmeyen, anlamayan bir toplum mistifikasyonu ile toplumu,
halk1, geli�me kavram1m bilmeyen bir sanat mistifikasyonu arasmda olamaz,
�iinkii bunlar her firsatta miirted�e birle�ip uzla�1rlar. Ger�ek �au�ma du­
ranla ilerleyen arasmdadrr.
Bu arada tarafim1zdan �u sorunlar bir kere daha haurlaulm1�ur :
- Diinya ortammda ulusal ve yerel bir farklllik bilincinin edinilmesi
ve bu bilincin �agda� yarau�m tek dayanag1 ve bag1ms1zhk, ozgiirliik kavram­
lanmn ozde�i oldugu sorunu ;
- Farkhhk bilincini edinmekte ba�vurulacak tek kaynagm yerel ve
ulusal yarau� tarihi oldugu sorunu ;
- Bauda H1ristiyan ve Doguda islam �evrelerine mensup insan yap1-
lanmn ba�mdan beri farkhhg1 siirdiirmek yolunda direni�leri sorunu ;
- islami daire i�inde Tiirk unsurunun temel ozelliklerine ili�kin so-
612 SEZER TANSUC

runlar ve bu Tiirk unsurunun Ortac;ag sonunda Bauda meydana gelen di­


namik olgulara paralel bir olguyu islam diinyas1 ic;inde gerc;ekle�tirmi� ve
islami diinyay1 yeni c;aglarm ruhuna uygun diinyevi, gerc;ekc;i ve fonksiyonel
bir yoruma tabi tutarak di�la�tlrffil� oldugu sorunu;
- Bu yeniden yorumlanan islami muhteva ic;inde Anadolu Tiirkliigii­
niin bilinc;li bir problem ve program olarak Asya Tiirkliigiinden ne suretle
farkhla�ml� oldugu sorunu;
- <;agda� yaratl�a hizmet edecek olan tarihsel sanat ve d�iince ara�­
tmsmm ekonomik ve toplumsal yap1 ara�tmsmdan ayrdmazhg1 ve bu ay­
nlmazhkta belli ba�h amacm geli�me dinamigini kavramak ve fertle�en so­
mut insan yapmrun bu dinamigi ne suretle temsil ettiginin ortaya c;1kanl­
mas1 sorunu;
- Bii)Jiik i:ilc;iide yararlanmak miimkiin olan Bau yi:intemlerini daha
kesin bir ihtiyatla ele almak ve onlan yerel malzemeyi tahrif eden arac;lar
olarak degil, onlan degerlendiren arac;lar olarak kullanmak ve giderek yerel
malzemenin verilerinden yeni yi:intemler elde etmek sorunu;
- Diyalektik dii�iincenin Avrupad1�1 muhteva ve niteliklerini kavra­
mak ve yiizydlan kaplam1� olan vahdet dii�iincesinin ic;inde ne suretle fert
ve toplum ikiliginin engin ve sonsuz c;e�itlenmeler kazanabilen bir sentezi ol­
dugunu ve bunun i:izgiin bir insan varhg1 ile bizi ne suretle kar�l kar�1ya
getirecegi sorunu.
Oturumda ic;ine dii�iilen politik ac;mazlar yiiziinden yukardaki sorunla­
rm ele alm1p gi:irii�iilebilmesi miimkiin olmam1�tlr. Yani kisaca bu sorunlar
giiriiltiiye gitmi�tir.
Ogrenci hareketlerinin nastl bir zemine muhtac; oldugunu gi:istermesi ve
bu hareketleri temelsiz ve ki:iksiiz bir anar�i olmaktan kurtarmakta ipuc;la­
rmm ortaya c;1kmas1 bak1mmdan oturum biiyiik bir anlam ta��maktadir. Ve
aym zamanda ba�ka alanlarda bugiine kadar rastlanmam1� olan bir berrak­
hgm ortaya c;ikmas1ru saglam1�tlr. \:iinkii sanat ve sanatc;1 her zaman ve
her yerde en ileri olandir.

Sezer Tansug
RESiM 613

ORHAN PEKER'LE BiR KONUSMA

Mayts ayt ifinde Beyoglu'ndaki Galeri I'de bir sergi afan ve eser­
leri ilgiyle izlenen Orban Peker'le ayakustu yapttgtmtz bir konu�­
mayt sunuyoruz.

Resminiz iizerine bir �eyler si:iyleyebilir misiniz?


- Albert Marquet'nin bir si:izii var : «Resimlerin iizerine dii�iindiik­
lerin resimlerindir, » der. Dogru si:iz. Ressam ki�i dii�iincelerini, duygulanm
<;izgilerle, renklerle, 1�1klarla anlaur.
- Yine de resim sanatmm bugiinkii durumunu genel <;izgileriyle ele
alabiliriz. brnek olarak Tiirk resmini alsak. ..
- D1�andan biri gelse, «Tiirkiye'de resim yap1hyor mu, degerli res­
sam var m1? » diye sorsa, dii�iinmeden, «Yap1hyor, var,» derdim. Ger<;i, her
yerde oldugu gibi iyisi, ki:itiisii, ger<;egi, sahtesi, olumlusu, olumsuzu bizde
de var.
- Konuyu biraz daha a<;abilir misiniz?
- Bence baz1 pkmazlarla kar�1 kaq1yay1z. Sanat yapmay1 ticaret yap-
makla, « show » yapmakla kan�urmak gibi... En ki:itiisii de i:izenmeler, mo­
da etkilere kapdmalar. Si:iziim ona «yeni» olacag1m diye ya�amadan, bilme­
den bauh olmaya i:izenenlerden si:iz ediyorum. Tabii bir de kravat degi�tirir
gibi gi:irii�lerini degi�tirenler, diin ak dedigine bugiin kara diyenler var. Arna
si:iyledim ya, bunlar her yerde vardir.
- Ozenti iizerinde dursak biraz...
- bteden beri �u «Batl>> hikayesi vardi. Tiirkiye geri kalnu� bir iil-
keymi�, bizim kendimize has diyeceklerimiz eskimi� kahplara di:ikiilmezmi�,
Bau sanatma di:inii�meliymi�iz, yeni olmanm tek pkar yolu buymu�! .. Diye­
lim Tiirkiye geri kalm1� bir iilkedir. iyi ya, geri-kalm1�hgmuzm bilincine
varmak, bu bilincin, duygunun sanaum yapmak varken, Bauh olmaya i:izen·
mek neden? Bu konu daha da uzayabilir. Kisaca, bi:iyle iddialan giiliin<;,
taassubun her tiirliisii gibi tehlikeli buluyorum. Diinya ile ilgimizi kesecek
degiliz elbette, ama i:incelikle kendi benligimize di:inmek gerekir. Metroya
binmeden kendilerini metroda sananlar, dar <;evrelerini aldatmaktan i:iteye
gidemeyeceklerdir.
Bir de giiniin modas1 budur diyerek, sadece satmak gayesiyle resim ya­
panlar var. Moda si:izii en tiksindigim si:izdiir benim. Doksan derece di:inii�­
ler yaparak, diin su<;lad1klan resme yeniden s1gmmak isteyenler birtakim
madrabazlardir. Bugiin onlar istenildigi kadar yiiceltilsinler, zaman her �eyi
614 ORRAN PEKER'LE BiR KONU�MA

temizleyecektir.
- Sergilerinizle ilgili yaztlan izler misiniz? Ele�tirmenler i�in ne dii­
�iiniiyorsunuz?
- Elbette izlerim ... Ele�tirmenin i�i sanatla halk1 yakla�urmakur. Sa­
natpya ogretecegi hi�bir �ey olamaz. Sanatp �ah�irken kimin ne diyecegini
dii�iinmemelidir. Bizde az da olsa, ciddi ele�tiriler yay1mlamyor. Bauda pa­
ra kar�1hg1 sayfalar, kataloklar dolusu yaz1 yazanlardan �ok daha samimi bu­
luyorum onlan Geni� halk kitlelerine hitap edebilmek i�in, giinliik gazete­
lerde daha �ok yazmalarm1 dileyelim.
- Sanatl halka gotiirmek konusunda sanatpya da baz1 gorevler dii�­
miiyor mu?
- Sanat�1mn astl odevi sanaum dogru yapmakur. ister bireyci, ister
toplumcu olsun, iyi sanati;i oniinde sonunda topluma malolur. Ortam1 yarat­
mak ii;in fildi�i kuleye �kilmemelidir... Sergiler a911 ak, yapt1.klanmiz1 halka
gotiirmek zorunday1z.
KiTAPLAR

SON YAYIN LAR

Kimi yaymevlerinin kapaga, reklama dayanan giiriiltiilii ftkz1larma kar­


ftlzk, sessiz, ifine �apalz yaymevleri de var. Ticaret kaygzlarmdan fOk bege­
ni kaygzlarzyla kitap yayzmlayan kimselerin yonettigi bu yaymevlerinden biri
de Yankz Yaymevi. Gefen sayzmzzm Kitap Kuliibii boliimiinde tam listesi­
ni sundugumuz Yankz Yaymlarz'na bu ay William Saroyan'in (<Diinyamn Bir
Ogle Sonrast» adlz romam katzld1. Son aylarda yaym diinyasmda ilgiyle
izlenen bir durum da Ya1ar Kemal'in kitaplarmda goriilen hzzlanma. <dnce
Memed»in sekizinci baskm iif ha/ta ifinde tiikendi, yeniden baszldz. jkinci
cildi de tiikendi tiikenecek. Bilgi Kitabevi «Geleneksel Tiirk Tiyatrosu» adlz
fOk giizel bir kitap ftkardt. Metin And'tn Kukla - Karagoz - Ortaoyunu ko­
nularmda biiyiik bir incelemesi. Ali Piiskiilliioglu'nun kurdugu Nokta Ya­
ymlarz'nm ilk kitabz ise «Yeni Tiirk Tiyatrosu» adzyla )'ayzmlanan bir yerli
kzsa oyunlar antolojisi. Oncii Kitabevi de «jzdiifiimii» adzyla Balaban'tn ye­
ni bir kitabzm yayzmladz.

DUNDEN BUGUNE TURK �iiRi

Diinden Bugiine Tiirk �iiri. Antoloji. As1m Bezirci. .May Yaymlan. 1 968.
1 056 s, 50 lira.

As1m Bezirci'nin Diinden Bugiine Tiirk $iiri antolojisi, iistiinde uzun


uzun durmaya degecek nitelikte bir kitap degil. Daha �oyle kan�tmrken bir
siirii yanh�la kar�1la�1yor insan. �airlerin boliimleni�i, siralam�1, �iirlerin se­
�ili�i ise tam bir kolaya ka�ma ornegi. Ba�taki «Birka� Soz» de oyle.
As1m Bezirci i�ine onem veren, emegini sakmmayan, diiriis t, agirba�h
bir ele�tirmen olarak bilinir. Biitiin Tiirk �iirini bin sayfalik bir antolojiye
s1gdirmak gibi ba�anlmaz bir i�i yiiklenmekle kendine kiym1�. Dikkatsiz,
bo�veren, kolaya ka�an bir ele�tirmen olarak goriiniiyor bu �ah�masmda. Ki­
�iliginde bir degi�me oldugunu dii�iinemeyecegimize gore, «Yapamayacag1
bir i�i yiiklenmi�,"» demek z9runday1z.
Ne tiir bir antoloji diizenlemi� As1m Bezirci? Bir «begeni antolojisi»
mi, yoksa bir «gorev antolojisi» mi? Kendi sevdigi �iirlerin giizelliklerini
616 MEMET FUAT

ba�kalanyla pay�mak m1 istemi�, yoksa Tiirk �iirinin se1;me omeklerini bir


araya toplayarak birilerine bir �eyler mi ogretmek istemi� ?
Kimler i1;in yapm1� bu antolojiyi? Se1;kin �iir okurlan i1;in mi, ortalama
aydmlar i1;in mi, ogrenciler i1;in mi?
Asun Bezirci'nin i�e ba�larken bu gibi sorulara kar�d1k aramad1g1, ne
yapugm1, kimin i1;in yapugm1 bilmedigi a1;1k1;a belli.
Ba�taki «Birka1; Soz»e girerken belirttigine gore daha or�aokuldayken
sevdigi �iirleri «giizel bir deftere ozenle » yazarm1�. Universiteyi bitirdigin­
de defteri «iyice dolmu�, enikonu bir antoloji olmup �oyle diyor : «Bu
antolojinin, giiniin birinde, kitaba donu�ecegini hi1; dii�iinmemi�tim. » Bu
noktada bir begeni antolojisiyle, «keyfe gore » bir antolojiyle kar�1 kar�1ya
oldugumuzu samyoruz . Oysa oyle degil. Biraz ilerde As1m Bezirci «tarihsel»
onemleri oldugu i1;in, baz1 «sevmedigi �iirleri» de, baz1 «deger vermedigi
�airleri » de antolojisine ald1gm1 soyliiyor. Antolojiyi haz1rlarken giittiigii ama­
c1 da �oyle belirtmi� «Tiirk �iirinin tarihsel evrim 1;izgisini tiirlii yonleri
ve giizel ornekleriyle ortaya koymak. » Demek ki bu bir «gorev antolojisi» .
Demek ki �airlerden «giizel» omekler se1;ilirken «Tiirk �iirinin tarihsel ev­
rim 1;izgisi» de belirlenmeye 1;ah�dacak.
Duruk donemlerin �airlerinde kolay bu i�. Akla hemen ge1;i�, kayna�­
ma. donemlerinin h1zh geli�meleri, durmadan degi�en �airleri geliyor.
Oktay Rifat'a bir bakahm. Sayfa 763. 10 �iir : «Ekmek ve Yddizlar» ;
«U1;aklar» ; «Kadeh» ; «Karima» ; «Amp ; «Telefon» ; «Uludag Sokak Sau­
cdan» ; «Sarma� Dolap ; «Son Soz» ; «Elleri Var Ozgiirliigiin». Oktay Ri­
fat bugiin �iirinin altmc1 degi�iminde olan bir �air. Bu on «giizel» �iir onun
«Tiirk �iirinin tarihsel evrim 1;izgisi»ne katklSlm gostermekten 1;ok uzak.
Se1;im tam bir «begeni antolojisi» anlay1�1yla yapdm1�. Oktay Rifat'daki ge­
li�meler hi1; goz oniinde tutulmadan, iki doneminden birbirine yakm on
«giizel» �iiri se1;ilmi�. Bu se1;imi yapan ele�tirmenin Oktay Rifat'm da, Tiirk
�iirinin de geli�melerini degerlendiremedigini «hi1; 1;ekinmeden» soyleyebili­
rim. Oktay Rifat boyle verilince Tiirk �iirinin bir donemindeki «evrim 1;iz­
gisi» de giiriii ilt ye gider.
Ba�ka bir �aire, ilhan Berk'e bakahm . Sayfa 833. 8 �iir : «Sonnet» ;
«A�k»; «Sonnet» ; «Ne Boyle Sevdalar Gordiim, Ne Boyle Aynhklar» ;
«Sonnet»; «Sonnet» ; «Siz» ; «K1y1» . Anla�dan As1m Bezirci �iirin kirk tiir­
liisiinii yazm1� ilhan Berk'in daha 9)k «Sonnet»lerini seviyor! Ne ilhan
Berk'in, ne de Tiirk �iirinin «evrim 1;izgisi» ile bir ilgisi yok yapug1 se1;i­
min. Her �ey bir yana, ilhan Berk'i boyle tamtmanm «dogruluk»la da bir
ilgisi yok.
DUNDEN BUGUNE TURK �iiRi 617

Diyelim bu �airleri sevmiyor, Naz1m Hikmet'i, Attila ilhan'1 d a m1 sev­


miyor! Onlardan da ayru «keyfilikle» se�ilmi� �iirler.
As1m Bezirci'nin antolojisi, i�ine «tarihsel onemleri»yle dolu�mu� �air­
lere bakdirsa bir «gorev antolojisi», �iirlerin s�imindeki bu «keyfilige» ba­
kd1rsa bir «begeni antolojisi» olarak goriiniiyor. Apk�a beliren ger�k, As1m
Bezirci'nin antDlojiyi diizenlerken �e�itli etkiler - bu arada her halde sayfa
s1mrlamalart - yiiziinden iyice bocalad1g1, amacmdan �ok uzaklara dii�tii­
giidiir.
Boliimler, �airlerin siralam�1 i�in �oyle diyor As1m Bezirci :
«Amoloji ii� ana boliime ayrdm1�ur : Halk �iiri, Divan �iiri, Yeni �iir.
Bunlardan Halk �iiriyle Divan �iiri yiizyd yiizytl boliimlenmi�tir. Her yiiz­
y1lm �airleri ilk adlarma ve alfabe sirasma gore ardarda konulmu�tur. Boy­
lece, sozii edilen iki ana �iir kolunun tarihsel ·ak1� i�indeki ornek ve temsil­
cileri gosterilmek istenmi�tir. Bunun, okurlar i�in de yararh olacag1 dii�ii­
niilmii�tiir. Yeni �iir boliimiinde ise tarihsel sirayla birlikte ba�hca ak.tm ve
hareketler orneklerle gosterilmeye �ah�dm1�ur. Sozgeli�i Tanzimat, Serveti
Fiinun, Fecri Ati gibi hareketler ve Yedi Me�aleciler, Garip�iler, Toplum­
cular gibi kiimeler hem ayrt boliimler halinde, hem de zaman s1rasma gore
orneklenm.i�tir. Ayrtca, Cumhuriyet donemi 1 923 - 1940, 1 940 - 1950, 1 950-
1 960, 1 960 - 1 968 diye dilimlere ayrdnn�ur. Ger�i, bu dilimler arasmda
kesin ve a�dmaz s1mrlar yoktur. Arna �iirimizin belli ba�h ku�ak ve hareket­
lerini kabaca belirtmek i�in boyle gene! dilimlere ihtiya� vard1r. ( ... ) Halk
ve Divan �iiri boliimler:nde �airier ilk adlarma gore, Yeni �iir boliimiinde
ise soyadlarma ( soyadlart olmayanlar gene ilk adlarma gore ) siralanm1�ttr. »
�iirin tarihsel ak1�1 ile «alfabe s1ralamas1»mn hi�bir ili�kisi olmad1g1 bir
ger�k. S1ralamada bu anla�dmaz «kolaya ka�ma» yiizytl yiizytl ayrtlm1� olan
duruk Halk �iiri,. Divan �iiri boliimlerinde pek gaze batm1yor, ama Yeni
�iir boliimiinde ne «akip b1rakm1�, ne «evrim» ! Bu oylesine olmayacak bir
�ey ki, As1m Bezirci de Toplumcular'1 s1ralarken Naz1m Hikmet'i «N» harfi­
nin gerektirdigi yere degil de, ta ba�a getirip oturtmu� .
Yeni �iir boliimii Tanzimat'la ba�hyor, sonra Serveti Fiinun, Fecri Ati;
arkasmdan Hececiler yok, Cumhuriyete Kadar diye abc s1ralamas1yla - Yah­
ya Kemal, Mehmet Akif, Faruk Nafiz vb. - karm.akart�1k bir boliim geli­
yor. Niye yok Hececiler? Derken Cumhuriyetten Sonra ( 1923 - 1940 ) ; Yedi
Me�aleciler, Toplumcular, Obiir �airier. Daha once hi� duyulmann� oldu­
gu i�in apklamak gerekir, bu Toplumcular toplulugu �oyle : Naz1m Hikmet,
Hasan izzettin Dinamo, Erciiment Behzat Lav, ilhami Bekir Tez. Boyle bir
topluluk olmad1gma gore, her halde sosyalistleri bir araya getinni� As1m
618 MEMET FUAT

Bezirci. 0 zaman sagctlan da bir araya getirmeliydi; Kemalistleri de ... Din­


ciler var, etliye siitliiye kari�mazlar var. Dort ki�iyi toplumcular diye ay1-
rmca i�in i�ine politika giriyor, politika girince de, Obiir �airier diye Fazil
Hiisnii Daglarca'y1, Cahit Saki Taranc1'y1, Asaf Halet <;elebi'yi gotiiriip
Arif Nihat Asya'nm, Necip Fazil Kisakiirek'in yaruna koymak hafiflik olu­
yor. 1 940 'dan Sonra boliimiinde de oynanm1� bu oyun. Garip�iler : Melih
Cevdet Anday, Orban Veli Kamk, Oktay Rifat. Arkasmdan Toplumcular
diye 1 3 ki�i. Sonra gene Obiir �airier. Hep di�an itme, birtakim kimseleri
sosyalizme yakla�urmama hevesi. Orban Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet'­
in toplumcu �iire katkilari Toplumcular diye amlan o on ii� ki�iden daha
az olmam1�ur. Aynca �unu da soyleyeyim : Bugiin sagda yer alan Cahit
Kiilebi'nin eski �iirleri kendisi uzakla�u diye toplumcu anlay1�m di�mda dii­
�iiniilemez. Onun i�in de bOyle bir bOliimleme sakattlr. As1m Bezirci'nin
�a�ilacak bir davram�1 da 1 950'den Sonra boliimiinde ikinci Yeni �airleri
bir araya toplamarru� olmasi. Begenir, begenmez, o ayn, ama boyle bir ha­
reketi yok sayamaz. <;ok oznel bir davraru� bu. Oysa «Tiirk �iirinin tarihsel
evrim �izgisi» deyince nesnel olmak gerekir. Antolojinin 1 950'den Sonra
boliimii abc sirasma gore tam bir karga�a. 1 960'dan Sonra boliimiinde de
aralarma Erciiment U�an ile Hilmi Yavuz gibi y1llarm �airlerini de alm1�
olan en gen�ler s1ralamyor. ( 1936 dogumlu Nihat Ziyalan bir onceki bo­
liimde de, 1 928 dogumlu Erciiment U�an nedense en gen�ler arasmda ... )
<;ok dikkatsiz As1m Bezirci. Aynca, yapug1 boliimleme, siralama hem
bir kolaya kap�1, hem de �airlere kar�1 nesnel olamay1�1 gosteriyor. ( i�in
inarulmaz yam Abe siralamasmda bile yanh�lar var. ) En kotiisii de, As1m
Bezirci'nin kafasmda �agda� Tiirk �iirinin «evrimi» diye bir �eyin aydmh­
ga pkmam1� oldugu anla�1hyor. 0 yiizden de yapug1 se�meleri, siralamalan
denetleyememi�, ne biiyiik yamlgilara dii�tiigiinii gorememi� . Hangi �airier,
hangi orneklerle one �ikanlmah? bnciilerle izleyenler, en yiiksek diizeye
ula�m1� olanlarla daha a�agilarda yer alanlar arasmda nasil bir aynm yapil­
mah? Hi� dii�iinmemi� bu konulan As1m Bezirci, abc s1ralamasma bir kur­
taric1 gibi sanlm1�. �u �aire �u kadar sayfa aymhm, bu ondan daha iinlii,
biraz daha fazla ay1ray1m kayglSlyla yetinmi�.
Bence, As1m Bezirci bu antolojiye once otuz kirk sayfahk bir onsoz ya­
z1p Tiirk �iirinin tarihsel evrimini inceleseydi, s�imi ondan sonra yapsay­
ch, her halde daha ba�arih olurdu. Aynca, tek tek �airier iizerine de bilgi­
ler, yargilar vermeliydi. Bunu yaparken de kimler i�in yazd1g1m kesinlikle
bilmesi gerekirdi.
As1m Bezirci'nin antolojisinde pek �ok dizgi yanh�1 var. �iirlerdekiler
DUNDEN BUGONE TORK SiiRi 619

bir yana, �airlerin adlar1sda bile yanh�lar kalm1�. Ornekse Tekin Sonmez
yerine Telkin Sonmez; Ayhan Can yerine Aycan Can ( iki yerde ) ; Attila
ilhan yerine Atilla ilhan; Mehmet Beh�et yerine Mehmet Behcet; Ergin
Sander yerine Engin Sander; Ahmed Arif yerine Mehmet Arif. Siir ba�hk­
larmda da var yanh�lar C::ok O�iimek yerine <;ok O�mek; Aydm m1sm ye­
rine Atdm nusm gibi. En gaze �arpan yerlerde, ad.lard.a, ba�hklarda boyle
yanh�lar olursa �iirlerde neler olmaz ! diye dii�iiniiyor insan. Ostelik baz1
ad.lard.a nedense �airlerin kendi yaz1�larma da uyulmam1�. Ornekse Erciiment
Behzat degil, Erci.imend Behzad; Oktay R1fat degil, Oktay Rifat; Mehmet
Kemal degil, Mehmed Kemal; Ahmet Arif degil, Ahmed Arif olacak. Sa­
irlerin titizligini bilmeyen kimseler bu gibi yanh�larm onemli olmad1gm1
dii�iinebilirler. Biz de oyle deyip bir iki �airin �iirlerine ge�elim
Olkii Tamer. Gaziantep, 1 9 3 7 . Buraya kadar dogru. Sonra kitaplari s1-
ralanm1�. Onlar da dogru, ama ikinci kitap nedense be�inci yazdm�, onemli
degil, yanlarmda tarihleri var, dikkatli okuyucular anlar. ilk �iir «O Eski
Bir Giivercindi». Bu �iirde aralar yanh�. Dokuzuncu dizeyle onuncu dize­
nin, on ii�ncii dizeyle on dordiincii dizenin aralar1 kapanacak; on ikinci di­
zeyle on ii�iincii dizenin aras1 ise a�dacak. ikinci Siir «Virgili Sinemada». Bu
�iirde virgiilden ba�ka noktalama i�areti olmamas1 gerekir. iki yere nokta
konmu�, iki yere de kesme i�areti. iki virgiil ise atlannu�. On ii�cii dizede
«Nerede» sozciigii «Nerde»; on be�inci djzede «Dev ad.am», «Dev Adam »;
on sekizinci d'.zede «Ag1zda» sozciigii «Agzmda» ; yirmi altmc1 dizede «gii­
liimsedi» sozciigii «giiliimserdi» ; otuz birinci dizede «'spenser» ad.1 «Spencer »
olacak. Dcmek ki bu �iirde on bir yanh� var. O�ncii �iir «Han�er». ikinci
dizede «Kara» sozciigii «Kare»; altmc1 dizede «yap1�tum1�ttr» sozciigii «ya­
p1�m1�ttr» ; on birinci dizede « Yollardaki» sozciigii « Yollarmdaki» olacak.
Dardiincii �iir «Sm:goller». Onda, nastlsa, yanh� yok.
Olkii Tamer'in bu antolojideki tek talihsiz �air oldugunu sanmaym.
As1m Bezirci'nin �ok sevdigini bildigim Naz1m Hikmet'in �iirlerinde bile
yanl1�lar var. Hele ismet Ozel'de ... Bu gen� �aire ii� sayfa ay1rm1� As1m
Bezirci. Be� �iirini alm1�. Ne var ki o be� �iirden birini, «Masallar Utarur»
adllSlm ismet Ozel ilk bu antolojide goriiyor. Bir ba�kasmm �iiri, nastl ol­
mu�sa olmu�, ismet Ozel'in �iirlerine kar1�m1�. «Sevgilime Bir Kefen» ad.Ii
otuz sekiz dizelik �iirin ise yalmz yirmi be� dizesi var antolojide. Son on ii�
dizesi ne olmu�, nereye gitmi�, belli degil!
Umursamazhktan ya da i� bilmezlikten dogan bu yanl1�larla �airlere
de, okurlara da sayglSlzhk edildigini anlamak gerekir. As1m Bezirci yapama­
yacag1 - dogru diiriist, eleitirmence yaptlamayacak - bir i�i ne gibi etki-
620 MEMET FUAT

ler altmda yiiklendi, b'.lemem. Arna bu antolojisiyle kendisi ii;in beslenen


umutlardan i;ok �f:Y yitirdi. Ba�taki «Birkai; Soz»iiniin bir yerinde �oyle diyor
As1m Bezirci :
«Meger ne giii; i�mi� antoloji diizenlemek! »

BA�LANGICINDAN BUGUNE TURK �iiRi.

Ba�la�g1cmdan Bugiine Tiirk �iiri. Antoloji. Ya�ar Nabi. Varhk Yaymevi.


408 s, 8 ha.

As1m Bezirci'nin antolojisi yay1mland1ktan kisa bir siire sonra Ya�ar


Nabi'nin daha once ayn ayn yay1mlam1� oldugu antolojilere dayanarak Bar­
langtczndan Bugune Turk $iiri - 100 $air diye bir kitap yay1mlad1g1 goriil­
dii. Daha kiii;iik bir antoloji bu. Daha az �air var ii;inde. Arna Ya�ar Nabi
antolojicilikte As1m Bezirci gibi yeni degil. Kitab1 kimler ii;in haz1rlad1g1m
i;ok iyi biliyor. Ba�ta kisa bir onsoz, sonda �airier iizerine basit bilgiler yer
alm1�. �oyle bir kari�tmrken insanm yiiziine yanh�lar da i;arpnuyor.
Ne var ki Ya�ar Nabi bir sanat adam1 goriiniimiinden i;ok, bir politi­
kac1 goriiniimiinde. Yazd1g1 onsoze bakiyorsunuz, Tiirk �iirinden Naz1m Hik­
met diye biri gei;memi� sanki. �airier arasmda Rlfat Ilgaz yok, �u yok, bu
yok derken, bakiyorsunuz, Pir Sultan Abdal bile ahnmam1� bu akla durgun­
luk veren antolojiye. Hele «Ba�lang1cmdan Bugiine» diye ad konmu� bir
sei;meler kitabmda Necati Cumah'dan bu yana gelinememi�, biitiin ikinci
Yeni �airlerin bir kalemde silinmi� olmas1 Ya�ar Nabi'de i;ok tuhaf bir «Bu­
giim> anlay1�1 bulundugunu gosteriyor.
Bu antolojiye girmeyen �airlerle girenlerden bazilarm1 kar�1la�tmnca
hit; onem verilmemesi gereken bir yap1tla kar�l kar�1ya oldugumuzu gorii­
yoruz. « 100 �air» s101rlamas1ndan anlamak gerekir zaten nasil bir hafiflik
ii;inde kalmd1gmi. «Giizel bir raslama ile her doneme giren �air saylSl yir­
mi be� ve toplam yiiz �airdir ,» diyor Ya�ar Nabi. Geri;ekten i;.ok giizel!
Memet Fuat

NAZIM HiKMET'iN POLEMiKLERi

Naz1m Hikmet'in Polemikleri. Kemal Siilker. Ant Yaymlarl. 1968. 1 74 sayfa,


1 ,5 lira.
NAZIM HiKMET'iN POLEMiKLERi 621

Onsi:izde, «Naz1m'm o giine kadar duyulmanu� bir sesle ve t;ah�an in­


sanlarm mutluluklanm amat; bilen bir inant;la edebiyat di.inyasma ag1rhg1m
koymas1, eski ku�aklan tedirgin etti, ayn sosyal s1mflarm savunuculan ara­
smda kalem t;atl�mas1 son haddini buldu.
«Burjuva sm1fmm yazarlan, yeni ak1m kar�1smda okunmaz hale dii�me­
mek it;in Naz1m'1 ve t;evresindekileri yok etmeyi amat; bilen t;irkin jurnalla­
ra giri�t:ler. Naz1m Hikmet'in, eski �i:ihretleri ele�tiren yazdarm1 edebiyat
alanmdan pkanp bir di� politika sorunu yapmaya, gent;leri yollarmdan cay­
dirmaya t;ah�tdar. Yeni ku�ak oyuna gelmedi, saldmlar kar�1smda gerileme­
di, kendi edebiyat ve sanat anlay1�lanm kelime kelime, satlr saur, ciimle
ciimle koruyarak kar�1smdakileri bi.iyiik bir yenilgiye ugratular.
«Tiirk �iirinde demokrasi, Tiirk edebiyatmda ulusal i:ize i:ineril. verme,
bu polemik sava�1mn sonucudur, » si:izleriyle o devirlerde edebiyat alanmda
gi:iriilen kip1rularm, t;atl�malarm nedenlerine kisaca deginerek, kitabm ama­
cm1 �i:iyle belirtiyor Kemal Siilker «Tiirk edebiyatmm bugiinkii kivant; ve­
rici dinamizmine ve halkp i:iziine kavu�mas1, yazarlanmmn di.inyaca tarun­
mas1, hep Naz1m Hikmet'le ba�layan yenile�me ak1mmm sonucudur. Bugiinii
iyi anlayab]mek it;in 40 yd once ba�layan edebiyat kavgalarma egilmek, on­
lan bilmek gerek. Biz bu inant;la bu kiit;iik incelemeyi haz1rlad1k.»
Kitap, dart bi:ili.if'.le aynlm1� «Saman Ekmegi Yiyen Nesil ve Naz1m
Hikmet», «Naz1m Hikmet - Peyami Safa Tartl�mas1 ( 1 9 35 ) », «Nam1k Ke­
mal Meselesi», «Bi:ili.imlerle ilgili Notlar».
Birinci bi:iliim, Yakup Kadri'nin : « ( ... ) Dii�i.ini.in ki en bi.iyi.igi.i harb-i
umumi'de daha yirmisini bulmam1� bu genrler ekmek yerine saman kart;tk
hamurla beslendiler ve irfan yerine Bab1ali gi.indelik matbuatmm 1smarlama
harp edebiyatmdan ba�ka bir �ey okumadtlar. ( . . . ) » ( s . 1 2 ) si:izleriyle or­
taya pkan «saman ekmegi yiyen nesil» tartl�mas1 ve Yakup Kadri'nin hayli
toz kaldiran bu potu diizeltmek isterken yeni a.kimm i:inciilerini, dolay1siyle
Naz1m Hikmet'i kar�1sma ah�1yla ba�hyor. Geni� i:irnekler vererek Tiirk ede­
biyatuun o giinlerdeki durumu, sivrilmi� belli b�h yazarlan, bunlarm i�lc­
dikleri konular, tartl�malar, birbirlerini tutan, birbirleriyle t;atl�an gruplar
tamulm1� ve Nazlffi Hikmet'in bunlar arasmdaki yeri belirlenmi�. Sonra,
yava� yava� yeni ak1mm liderligine yiikselen Naz1m Hikmet'in, «Putlan ki­
nyoruz» ad1 altmda toplad1g1 yazdan, �iir cevaplanyla, Yakup Kadri, Abdi.11-
hak Hamid, Hamdullah Suphi, Falih Rifk1, Yusuf Ziya gibi eski ·kalemlere
kar�l i:inciiliik ettigi ak1m1 savunu�unu, gi:iziinii budaktan sakmmadan bu ka­
lemlere t;atl�m1 gi:iriiyoruz; kisa zamanda eski kalemlerce bir edebiyat tar­
tl�masmdan t;ok «bir kiilhanbeyi kavgasma» benzetilen bu t;atl�may1 biitiin
622 ENDER ERENEL

ayrmulanyla ortaya koyacak ornekler, taru�ma konusu olan yazilardan bo­


liimler verilmi�. <;ok «ilgin�» buldugum birka� yaz1dan bOliimler vermeden
edemeyecegim
Hamdullah Suphi
Ka�1m1zdakiler kimlerdir?
Bol�evik kap1smm miiseccel kopekleri !
Putlan kiranlar bunlardir. ( s. 34 )

Yusuf Ziya
Putlan kmyoruz! Bu serlevhamn alunda, yarm kimbilir kimlerin
�elt:nk bekleyen aim, o klZll battal damgas1yla kanayacak? Nankor �o­
cuk. . . Putlan kmyorum derken pot kird1gmm farkmda m1sm? ( s. 28 )

Yakup Kadri
Naz1m Hikmet'le beraber sokagm sesleri �iire giriyor ve bunu
soylerken kendi kendime �u suali sormu�tum :
Lakin �air ne vakitten beri bir sokak miinadisidir? ( s. 65 )

Ba�ka bir yaz1smda


( . . . ) Amn i�indir ki, Naz1m Hikmet'in �falerinin bugiinkii Tiirk
cemiyet:nde hi� yeri olmad1g1m zannediyotum. \:iinkii bizde bu orkes­
tramn cehennemi velvelesini dinleyebilecek kocaman, koyu ve dalgah
insan kitleleri heniiz yeti�memi�tir; yakm bir atide yeti�mesinin imka­
ruru da gormiiyoruz.
Esasen mevcudiyetleri giindelik ihtiraslara bagh bu kitleler en­
diistri hayaurun en feyizli oldugu yerlerde bile havada dola�an bulut­
lar gibi fanidir. ( ... ) ( s. 66 )
Bu ilk boliimde bunlarm yamnda, Naz1m'm Yakup Kadri, Ahmet Ha­
�im ve Hamdullah Suphi'ye yonelttigi �iir cevaplarla onun �iiri iistiine bir­
�ok ki�inin dii�iinceleri toplanrru�.
Naz1m'm o giinlerde yazilanm yay1mlad1g1 ortam boyle ayrmuh bir �e­
kilde betimlendikten sonra ikinci boliimde tamamen Naz1m Hikmet - Peyami
Safa taru�malarma yer verilmi�. Taru�madan once her ikisi arasmdaki ili�­
kiler anlaularak, Peyami Safa'mn, �ikard1g1 «Hafta» dergisinin sat�1m �o­
galtmak, biitiin dikkatleri iizerine �ekmek i�in b�latug1 bu sav�m ayrmu­
lanna iniliyor. «Tan», «Ak�am» gazetelerinden, « Yedigiin», «Aydabir» dergi­
lerine degin geni� bir alana yay1bn �atl�ma Peyami Safa'run yenilgisiyle sona
NAZIM HiKMET'iN POLEMiKLERi 6 23

eriyor.
«Bab1ali Lavrensi»nin, «Naz1m'm yaz1smdaki ��kinlik ve gaz dolu bir
gobegin i;1kard1g1 gurultu, onun kabiliyetsizliginden degil, belki aslmda kit
olan cevherini bir lumbar gibi �i�irerek daha gen� ve okkah bir hacimde
gostermek ii;in hava tabakalariyle doldurmak istemesindendir. » ( s. 75 )
« inkar etmesinler, Naz1mcag1z �airdir; fakat biitiin materyalist iddia­
larmm aksine, gayet romantik, lirik, c1v1k, hassas bir �airdir... » ( s. 76 )
«Ben bu i;ocugun �uurunu bu derece darmadagm edecegimi bilseydim
ona dokunmazd1m. �oyle boyle bir �airdir, hatta arada bir gonliinii h� et­
mek ii;in lehinde iki iii; satir da yazard1m. Billahi kaq1ma boyle bir zeka ve
�uur harabesi i;1kacagm1 ummuyordum. Gene de bu sozleri Nazlffi'm soyle­
dig;ne inanmam. Camm, nasd olur, biraz ahk sahku ama benim bildigim
Naz1m bu kadar beyinsiz degildi, gene de in�allah degildir, iyi kotii bir �ai­
rimizi kaybetmeyelim,» ( s. 9 4 ) gibi edebiyat s1rurlan d1�ma i;1kan yaztlarla
ba�lay1p, b!rbirlerine yazd1klan �iir cevaplarla

Sen i;1kmadm
\:tkarddar kar�1ma seni !
Ktlh, kara elleriyle tutup enseni,
govdeni yerden bir kart� kaldirddar;
sonra birdenbire
b1rak1p yere
seni pantolonumun pai;asma sald1rddar! .
Bir dii�iin oglum,
bir dii�iin ey yetimi Safa,
bir dii�iin ki son defa
anlayabilesin :
Sen bu kavgada
bir nokta bile degil,
bir kiii;iik, egri virgiil,
bir zava1h vesilesin ! . . ( ... )
(N:lz1m Hikmet, s. 1 1 2 )

( . . . ) Gel bakay1m fidan b.oylum, asilzadem, giizel pa�am,


Moda burniyle Siireyya Pa�a locas1 arasmda her ak�am
mavi� gozlerini siize siize mekik dokuyan
Kad1koy'iin kiibik salonlarmda �iir okuyan
Moda �air, kiibik �air, kiibiklerin kiibigi,
624 ENDER ERENEL

Cevizligln, Ku�dilinin, Miihiirdarm Bol�evigi!


Ben ki - kiur atma cicim ! -
Nuvel Literer'den alma degil,
Bol�evik �a:r Mayakovski'den de r;alma degil,
senin tubm gobekli, kaday1f enseli burjuvalarmdan
halki soyan birkar;mm yuvalarmdan,
para a�1rd1m. ( ... )
( Peyami Safa, s. 1 1 8 )

siiren bu r;au�ma biitiin r;evrelerde geni� yankdar uyand1rm1�.


<;Bir Provakator Ustiine Hiciv Denemeleri»nde Naz1m'm Nam1k Ke­
mal'den soz etmesi, Peyami'nin ki�kmmas1yla ortaya bir Nam1k Kemal so­
runu r;ikar1yor. Ur;i.incii boliim de bu soruna aynlm1�. Bu kez genr;ligin de
kan�ug1 r;eki�me gene biiyiik taru�malara yol ar;m1�.
Kitabm sonunda Naz1m'm Peyami Safa ile yapug1 polemikten sonra
kimseyle kalem sava�ma girmedigini ogreniyoruz. «Tek partili yonetimin,
burjuvazinin r;ikarlarma ar;ik, i�r;i sm1fmm haklanm savunmaya kapah, bi­
limsel gerr;ekleri soylemeye yasalarla sed r;ekilmi� bir doneminde Naz1m Hik­
met gibi diyalektik materyalizme inanm1� bir biiyiik ozanm yazar olarak ha­
yatm1 kazanmas1 pek giir;le�mi�ti.» ( s. 1 53 )
Son boliimdeyse boliimlerle ilgili notlar verilmi�. Buras1 da kitabm r;ok
yararh boliimlerinden biri. Ornek olarak verilen yazdarm, �iirlerin almd1g1
kaynaklar teker teker belirtilmi�. Baz1 ki�ilerle, olaylarla ilgili ar;iklamalar
o giinleri gormeyenlerin, ya�amayanlarm o ortam1 kavramalar1na yard1m ed'­
yor. Naz1m Hikmet iistiine yapdacak incelemelerde yararlamlacak bir boliim.
Kitap kapsad1g1 belgeler, yaztlar bak1mmdan oviilmesi gereken bir r;a­
h�ma ; polemiklerin yapdd1g1 ytllarda yay1mlanan biitiin gazeteler, dergiler
taranm1�, en uygun, en r;arp1c1 ornekler ser;ilmi� ir;lerinden. Yalmz r;ogu yer­
de, taraflar1n kar�tl1kh . au�malar1nm yanmda Kemal Siilker'in de yargdanm
ar1yor goziimiiz. Onlar da olsa Naztm Hikmet'in Polemikleri r;ok daha olum­
lu bir r;ah�ma olacaku, sanmz.
Ender Erenel

GECEDE

Gecede. Leyla Erbil. Hikayeler. 1 968. 94 sayfa, 5 lira.


Leyla Erbil'in Gecede adh oykii kitab1, iistiinde onemle durulmas1; ede-
GECEDE 625

biyaum1zdaki ah�ilm1� oykii �izgisini degi�tirmeye yonelen - bir iki omegi


bu genellemenin d1�mda birakmak dogru olur - bir anlay1�la yaztlm1� ol­
dugundan, ele�tirilip degerlendirilmesi gereken bir kitap.
Balzac'da ilk izlerine raslad1g1m1z, bir yaruyla Zola'da doruguna ula�an,
Maupassant'm kii�iik oykiilerinde salt gozlemcilige dek varan Gerfekfilik
yeni boyutlar kazaruyor ; yeni bir ger�ek�iligin k1y1smda dola�1yor Erbil. Oy­
kiilerini onemsemenin nedeni de, bir�ogunun benim «Yeni Ger�k�ilik» di­
ye anlandird1gllil bu anlay1�la yaztlm1� olmasi. Oysa yazarm anlatllI11 oylesi­
ne degi�ik, oylesine ah�ilm1�m d1�mda ki, ya�amlarm1 belgelerle tarutlasa bi­
le inandmc1 degil ki�ileri. Onun ki�ilerinin ger�ekligine kaq1 bu gii­
vensizligim, �ok degi�ik anlaummdan, olaylarm ve dii�iincelerin karm�1k
yap1smdan geliyor saruyorum. Erbil �evremizdeki, ya�adiglliliz ger�egi bii­
tiin yalmhg1 ve �1plakhg1yla alg1hyor, ama onu okura sunarken bilin�akllil.1
yazarlarmdan ald1g1 d1�avurumcu bir bi�imden, Freud'cu bir yontemden ya­
rarlaruyor. Buna ornek olarak «Tanr1» adh oykiiyii gosterebilirim. «Tann»­
daki mektuplarm ilk ikisi, «koylii mektuplar1»run hemen biitiin ozellikleri­
ni ta�1yor. Ornegin halkm ilkel dii�iince diizeyini, her tiirlii yapayhktan arm­
rm� �u saurlar �ok dogal bir �ekilde yans1uyor : «Bundan alu ay oluyor,
bir mektup ald1m, beni bo�amak istiyor o beni ka�irarak evlendik, hen on­
dan bo�anmam, istedigini yapsm bana da koca olmasm ... » Oysa daha son­
raki mektuplarda, �ocuklugundan bu yana Tanr1 korkusuyla ko�ullandirtl­
m1� bir koylii kizm delirdikten sonra bilin�altma yerle�mi� bu korkunun et­
kisiyle yapug1 davraru�lar Freud'cii bir anlay1�la �oziimleniyor. Bu �ziim­
Jeme oykii ki�isinin agzmdan yapilsa bile, yazar �ogu yerde a�1yor basit
koylii k1zm ger�egini. Onun, aslinda hi� de karanllk olrnamas1 gereken bilin�­
aluru �ok karma�1k bir bi�imle d1�avuruyor. Boylece, belgesel olan ger�gi
anlaurken kendinden �ok �ey ekliyor ona.
Ger�egi, biitiin �arp1C1hg1 ve �1plakhg1yla yansltan en ba�anh oykii
«�ekmece». Oykiiniin ki�isi Dursun Kaymak, yedi denizi dol�an �ok eski
ve y1pranm1� bir �ilepte ikinci �ark�i. istanbul'daki kansma yazd1g1 mektup­
lardan, onun gemideki gii�liiklerle dolu ya�am1m, ozlemlerini izliyoruz. Ley­
la Erbil, geminin fotografmdan, Dursun Kaymak'm yapurmak istedigi kii­
..WC evin y1kilmas1 i�in istanbul Belediyesi'nce yaptlan « tebligat»a degin her
tiirlii belgeyi kauyor yazd1klarma. Bu �ok degi�ik, ilgin� bir tutum, hence.
Hele oykiiniin sonundaki «Kirk Ki�i Boguldu» ba�hg1 altmda verilen bir
gazete haberinin fotokopisi �ok onemli etki y1tp1yor okurda. Oykiiniin- giin­
liik bir ger�ekmi� gibi sunulrnas1 belgelerin de yardmuyla daha �ok somut­
la�tmyor sozii edilen insanlan, onlarm ya�amlanm hemen yaruba�mda soluk
626 NEDiM GURSEL

ahp veriyorlarm1� gibi ilgiyle izliyor okur. Yalmz ozgiin bir oykii diyemeye­
cegim «C:::ekmece»ye . .. Gemideki kotii ko�ullar kar�1smda tayfalarm goster­
dikleri tepki bana Potemkin Ztrhlm filmini ammsattl. Bir de gazete haber­
lerini beige gibi kullanan yazarlardan, benim bildigim gen� Frans1z roman·
c1s1 ]. M. G. Le Clezio var. le Proces Verbal adh o r;ok ilgin� romarunda,
ki�isinin jan�armalara yakaland1g1m belirtmek i�in aym yontemi kullamyor­
du yamlm1yorsam.
«Ayna>xla, i�inde ya�ad1g1 burjuva ortammdan s1kilan bir gencin, kur·
tulu�u devrimci eyleme kaulmakta bulmas1 anlauhyor. Her �eyden habersiz,
ya�ammm son giinlerinde bile bencilce dii�iinen ya�h anne �oyle anlauyor og­
lunun bu davraru�ml « ... birka� amerikah oldiirmeden geberirsem al�ag1m
diye tutturdu giinlerce, bir doktora gitmeliydi, herkes ne yap1p yap1p iki
nD2erikah oldiirmeliymi�, ne istiyor amerikahlardan, onlarm da analarirun
cigeri yanar, gerillaya kaulacam dedi, kimmi� o gerilla allah kahretsin onu
seni benden ahyor dedim, hep o kiirt arkada�1 yiiziinden, dii�iik biy1kh kara
kilh oglan var ya ... » Oysa a�m, ama �ok yerinde bir karard1r bu. C::iinkii, giin
ge�tik�e yozla�an biri olmaktansa, insanhk adma olumlu davram�larda bu­
lunmak, eyleme ge�mek en az Che Guevera kadar yiiceltir onu. Ko�ulland1-
rilm1� biri olarak �oyle kar�1 pkar �evresindekilere « . . .kurtuluyorum �u si­
zin giysiler'.nizden, barmaklarimzdan, dergilerinizden, yemeklerinizden dedi,
rady.oyu da �ald1rmazd1 bize, sizin �alg1ruz, sizin sinemalarimz, dostluklarimz
deyip dururdu, ne soylesem sizin igren� dii�iinceleriniz derdi ... » Leyla Erbil
bu oykiisiiyle, �ogunlukla burjuva ailelerinde ba�layan bir �atl�may1 ortaya
koyuyor. Ah�uklari, mutlu olduklarim sand1klari bugiinkii diizenden yana
pkan biiyiiklerle, bu diizeni y1km:!k i�in �ah�an gen�lerin gittik�e su yiiziine
pkan, ailenin boliinmesine dek varan �atl�malari toplumumuia ilerde daha
da onemli sorunlar getirecektir kamsmday1m.
«Olii» adh oykiisiinde Leyla Erbil'in kadmca bir tutumu var. Bu ne·
denle anlatug1 kadmm psikolojisini ba�ariyla veriyor. Otuz yil birlikte ya­
�ad1g1 kocasmm oliisii kar�1smda i�ip, bag1ran kad1run agzmdan, evlilik ku­
rumunun toplum i�inde bireyin yozla�mas1m ne denli hizhla�urd1g1m ornek­
lerle anlauyor. Tiirk toplumundaki yerle�mi� evlilik anlay1�ma, anlattlg1 ka­
d1run otuz yilhk ofkesiyle kar�1 pkiyor Leyla Erbil « ... ne var bunda yani,
oyle ya, saluk bir ili�ki mi bu, birbirimizin nesi oluyoruz ki, hangi bagd1r
bu, seninle degil de bir ba�kasmla evlenmi� olabilirdim ve o kocayla seni
aldatm1� olacakum, kimbilir �imdi, �imdi kimbilir, hangi as1l kocalarim1z1 ve
karilarim1z1 aldatm1� durumday1z.»
Bence, kitaba ad1m veren «Gecede» yazarm oz bakurundan degil, ama
GECEDE 627

ortaya koydugu ger�ek bakirnmdan en onernli oykiisii. Tiirk toplurnunun


rnutlu azmhk dedigirniz kesitinin ko�ullandirrnas1yla eylernin di�mda kalan,
s1kmudan, i;evrelerindeki b.o�lugun farkma vanp onu degi�tirernernekten ac1
�eken insanlarm, toplurna b�kald1rrnak i�in her tiirlii ahlak anlay1�ma kaq1
pkrnay1 «ilericilik» sanan insanlarm, bir ba�ka deyi�le. «ziippeler»in oykiisii
«Gecede». Durrnadan s1kdan, ne yapacag1rn bilerneyen yozla�rn1� . burjuvala­
rm a�rnaz1m yazrnakla, bir bakirna toplurncu eylernin geli�rnesine katkida bu­
lunuyor Leyla Erbil. Ayrn tuturnda olan ba�ka yazarlar i�in de bu katki soz­
konusudur, hence. Ornegin, Dernir Ozlii, Ferit Edgii, Bilge Karasu. Burju­
va s1mfmm i�levini yitirdigini saptarnak a�1smdan, Marxist ele�tirrnenlerc.:e
de bu tuturn olurnlu kar�danrnahdir. Aynca dogruluk apsmdan da, boyle bir
�evrede ya�ayan bu sanatplarm ger�egine goz yurnrnak haks1zhk olur kam­
smdayun..
Leyla Erbil'in genellikle biitiin ki�ileri - «<;ekrnece»nin di�mda - us
d1�1 ki�iler. Bunlarm arasmda eylernsizligin, sa�rnahgm doruguna varanlarsa
«Gecede» adh oykiiniin ki�ileri. Tiirnii, burjuva toplurnunun, giiniirniizde ka­
pn.tlrnaz sonu�larmm en onernlisi dururnuna gelen urnutsuzluk i�indeler. Dev­
rirnci eylernin di�mda kalan aydmlarm da ayrn a�rnaza dii�tiigiinii belirtiyor
yazar. Arna hence �oziirn yolu «Ayna»daki gen� gibi gerillaya kaulrnak de­
gil, ki�in'.n i�inde bulundugu ko�ullari zorlarnas1yla toplurncu geli�irni hiz­
landirrnak olabilir ancak .
« Vapur» ise, yer yer �iirselligi ve tath anlaurn1yla kitabm en kolay oku­
nan oykiisii. Bana obiirlerinden �ok ayn, �ok daha giizel goriindii. Aslmda,
Leyla Erbil'in biitiin oykiileri belli bir diizeyi �iyor. Arna gii�liikle okun­
rnalan, anlaurnm karrna�1khg1 ytldmyor okuru. Dogrusu Gecede'nin tadma
varabilrnek i�in, bu kitab1 her tiirlii onyargtdan uzak, sab1rla okurnak ge­
rekiyor.
Nedim Giirsel

SOSYALiSTLER ARASINDAKi (ATI�MA

<<Ktsacast biz inanryoruz ki, <;ekoslovak rejimi kapitalizme ve


amansrzca emperyalizme dogru surukleniyordu. Bundan en ufak bir
;uphemiz yoktu... $uphesiz ki emperyalistler ne;e i�inde ellerini ogu;­
turdular ve bu durumun herhangi bir ;ekilde sosyalist dunyada sebep
olacagt zararlart du;unduler. . . Emperyalistler yalnrz <;ekoslovakya'da de­
gil, Dogu Avrupa'ntn bUtun ulkelerinde, hatta Sovyetler Bi'rligi'nde bir
628 NiHAT BEHRAM

kam.panya yurutmektedirler. Her turlU yolla kamu oyunun dikkatini ge­


li;mi; sanayi toplumundaki hayat tarzma, geli;mi; bur;uva toplumunda­
ki tuketim imkanlarma �ekmeye �alz;maktadzrlar. . Kabul edilsin veya
edilmesin, aszl uzerinde durulacak nokta, sosyalist kampm, sosyalist bir
Ulkenin kopmasma ve emperyalizmin kollarma du;mesine musaade edip
etmeyecegidir. Ve bizim goru;umuz odur ki, buna musaade edilemez ve
sosyalist kampm boyle bir durumu onlemeye hakkz vardzr.» Fidel Castro

«1968 Ocagmda Merkez Komitesi toplantzsmda <;ekoslovak Ko.


munist Partisi - yeni bir sosyalizm - pro;esi iizerinde �alz;mz;tz. Ame�
o gune kadar ge�erli olan bUrokratik merkeziyet�ilige son vermek, par­
tinin ve Ulkenin hayatmda demokrasiye yer vermek, yzgmlarm Ulke yo­
netimine fiilen katzlmaszm saglamaktz . . . 21 Agustos saldzrzsz yine bu ne-
'
denle umuda, sosyalizme, gelecege kar$t i;lenmi; bir cinayet olarak kz-
nanmz;tzr.» Roger Garaudy

Ge�en yilm sonlannda Sovyetler Birligi ve Var�ova Paku'na dahil iil­


kelerin <;ekoslovakya'y1 i�gal etmesiyle diinyamn dikkati bu bolgeye �ev­
rildi. Gerek sosyalist kampta ·ve gerek kapitalist kampta bir�ok �eyin hesap­
lan yapilmaya ba�land1. Bu iki kamp arasmda kalm1� olan Tiirkiye gibi iil­
keler ve bu iilkelerin sosyalistleri olduk�a biiyiik sarsmular ge�irdi. Biitiin
diinya sosyalistleri arasmda oldugu gibi, yurdumuzda da sosyalistler arasm­
da derin anlayt� aynhklari goriildii. Bu sosyalist orgiit i�inde �au�malara yol
a�1. Yurdumuzdaki sosyalizm sozciilerinin bazilan <;ekoslovakya'mn uslar­
da dogurdugu etkilere kapildilar ve sosyalizmden sapma belirtileri gosterdi­
ler. Diinyadaki biiyiik sosyalist liderlerin dii�iincelerini ancak bir siire sonra
ogrenebtldik. Sovyetlere hem hakh, hem haks1z dedirten �ey neydi, <;ekos­
lovakya'da sosyalizm nastl bir yoldayd1? Solcu da ge�inse aslmda kapitaliz­
min ma�as1 olan gazetelerden okudugumuz ve giivenilemeyecek bir radyodan
dinlediklerimizle bir �oziime varmamiz imkans1zd1.
Son aylarda <;ekoslovakya iistiine iki kitap pku
<;ekoslovakya Meseleleri, Fidel Castro.
Prag 1968 (Dogmayan Hurriyet) , R. Garaudy, Du�ek, Ota $ik, vb ...
Habora Yaymlan arasmda pkan v e <;ekoslovakya olaylan iizerine Cas-
tro'nun 23 Agustosta yapug1 bir konu�may1 i�eren birinci kitap ve E Ya­
ymlar1 arasmda �ikan Roger Garaudy'nin bir incelemesini, Du�ek, Ota $ik,
Richta, Chamalik, Husak, Hajek, Coldtucker gibi <;ekoslovak yoneticilerinin
SOSYALiSTLER ARASINDAKi C,:ATISMA 629

dii�iincelerini, C,:ekoslovak parti programm1 ir;eren ikinci kitap.


Bu konuda en dikkatle okunmas1 gereken dii�iinceleri savunan ki�i, diin­
ya sosyalizminde r;ok onemli bir yeri olan Castro'dur. Castro C,:ekoslovak so­
runlarmdan sonra Balkan sosyalist iilkelerini ve ozellikle Sovyetleri yarg1h­
yor. 0 hem C,:ekoslovakya'ya miidahaleden yana, hem degil. Miidahaleden
yana r;iinkii, sola ihanet ba�lam1�ur, demokrasi adma sosyalizmden odiin ve­
rilmi�tir. Bir sosyalist iilkede doktrinin sulanmas1 sosyalist kampa zarar ve­
recektir. Miidahaleden yana degil, <;linkii bu harekette hir;bir hukuki iz yok­
tur. Ve bu miidahale sosyalizmi kurma doneminde olan iilkelerde iyi olma­
yan sonur;lar doguracakur. Castro bu kisa konu�masmda ayrica sosyalist in­
s·;n tipini ve bu gibi olaylar kar�1smda sosyalist bir iilkenin tavrm1 da r;izi­

yor. Bu boliimde baz1 Balkan devletlerini ve oncelikle Sovyetleri r;ok ag1r


sur;luyor.
0 Yugoslavya ki Kiiba sosyalistleri Batista'ya kar�1 cana-can, di�e-di�
bir kavga verirken Kiiba'ya silah satm1�ur. Ve o Sovyetler ki C,:ekoslovak­
ya'da, «Bu iilkede sosyalizmi kurtarmak ir;in variz,» diye dola�1rken, aym
zamanda Latin Amerika'nm oligar�ik hiikiimetleriyle s1ki ekonomik, siyasi,
kiiltiirel i�birl" gindedir. Ve bilinir ki bu hiikiimetler iilkelerinin gerr;ek va­
tanseverlerini bu yard1mla�malar sayesinde kirmaktad1rlar. Ve sosyalizmi kur­
ma donemindeyken Kiiba'ya en biiyiik alr;akhg1 bu iilkeler yapm1�ur.
Castro diinyay1 kesin kamplara aymyor, gerek Garaudy gerek otekile­
rin soyledigi kapitalist olsun, sosyalist olsun biitiin diinya devletleriyle ba­
n� ic;inde b:rlikte ya�ama politikasma �iddetle kar�1 r;ikiyor.
Bu iki kitabm birlikte okunmas1 gerr;ekleri anlamak, r;e�itli yorumlan
degerlendirmek bakimmdan r;ok yararh olmaktadir.

Nihat Behram
GEN c;LERLE

I M G E N I N AN LATMA GOCO

Baz1 okurlarim1zm, gtinde rdigi yaz1- c;ek: Ya�ad 1 g 1 m1z hayatm ac1s1m du­
lari, �iirleri basmay1p yalmz cevaplar yurmak ic;in c;ocuklari tildiirmek gerek­
vermekle kalmam1z1 ho� gtirmedikle­ miyor. A�1ri du)19 usall1klardan kac;1-
rini anh yoruz. Oysa «Yeni Dergi» c;ok nm. H ikayeyi anlat1 �1n1zda da tizenti
gtiz tiniinde olan bir dergidir, kitap h k­ bir �iirse llik var. Diipediiz a n latm. Boy­
larda saklanan bir derg i dir. Hevesli­ le orta mah olmu� �iirse lliklerden bir
lik dtinemini a�mam1� yaz1 Ian yay 1m­ �ey beklenemez. lnandmc1hgm tinemi­
lamam1z sonradan edebiyat a lanmda n i de u n utmay 1 n . Etki liligi ancak o sag­
Un kazanacak y e n i ba�laya nlar ic;in iler­ lar. Gerc;ekler ise her zaman inandm­
d e c;ok ktitii olabil ir. Biz bu sayfalar­ c1 deg i l d i r.
da, daha fazla, genc;lerin yazd 1klarim
S. K. ( Istanbu l ) «Al d i Ya�a-
ele�tirmenlere gtisterme tizlemlerini
mak» adh �iirinizde belki giizel ben­
kar�llamak c;abasmday1z. Bu arada,
zetmeler, degi�ik imgeler var, ama bii­
«Yeni Dergi» okurunun tiniine c;1kari­
tiiniinde insam iten, kendinden uzak­
lacak nitelikte �eyler gelirse, onlari da
la�t1ran bir ic;erik d ii nyas1 kurmu�su­
yay1m layacag1z e lbette. Ahmet Ada'nm
nuz. Bundan kurtu l m a m n yolu ayd m­
�iirleri g ibi. S 1 ras1 g e lmi�ken, o �iir­
h g 1 denemektir. Eti, k e m i g i , bir tiykiisii
leri sanat c;evrelerinden baz1 ki�i lerin
olan ayd m h k �eyler yazm.
bayag1 heyecanla kar�1lad1klarm1 , der­
g i ytineticilerine c;ok olumlu stizler et­ A. K . ( Ankara) «c;agrm ile «M ut­
tiklerini de belirte lim. lu G ii nlerin Tiirkiisii» adh �iirleriniz
tilc;iisiinii bulama m 1 � stiyleyi�iniz yii­
C. K . (Ayd i n ) «lyilikler d i lekler»
ziinden �iir d 1 �1 alan larda kalm1 �lar.
gerek ic;erik, gerek bic;im ba k 1 m mdan
$iir tilc;iidiir, uyakt1r, ritimd ir. Bir yap 1 -
incel ikleri olan bir �iir. S 1 radan bir h e ­
d 1 r. Serbest nazmm d i limizdeki tincii­
v e s l i degils iniz. Daha ayd m h k olman 1 -
sii olan Naz1m H i kmet, «$iirde tilc;ii­
z1 tizlerdik. Gerc;i kapahhgm1z stizii
siizliik d e bir tilc;ii tiiriidiir.» diyord u .
armd1rmakta n , fazlah klari atmaktan do­
Oglum, Camm Evlild1m, Memedim adh
guyor, ama bugiin ic;in ki�iliginizden ge­
kitab1 okumamz1 sahk veririz.
len hic;bir ipucu yok okurda. N e sizi
tamyoruz, ne d e ba�ka �iirlerinizi bili­ K . P. ( Mers i n ) Yaz1 larimzm yir-
yoruz. B u bak1mdan d izeleriniz arasm­ m i be� dergi ve gazetede yay1 m land1-
daki o d u ru, ag1rba�h. tela�s1z bo�luk­ g 1 m stiyliiyorsunuz. Oysa bize gtinder­
lar ho�a gitse de, kapa h la�mamza yol d ig i n iz �iirler o nitelikte degil. «Kitap
ac;t1klari ic;in �iirin biitiiniine zararh Odasmda Ak�am» daha bir derli top l u .
oluyor. «A�1kane» i s e tiylesine bir c;izi�tirme.
Ritmik bir konu�ma g i bi.
H . K. ( Erzurum) «Murat» adh hi­
kayenizde belki gerc;ekten olmu� �ey­ I . Y. ( K onya ) «Sahra» �iire ya-
leri an lat1yorsunuz. Arna �u d a bir ger- kmhg1mz1 gtisteriyor. B i rc;ok ba k 1 m lar-
GEN<;LERLE 631

M . A. ( M armara) N az 1 m H i k- rarh olurdunuz. B ize i lettiginiz tizellik­


met'le i lg i l i denemenizde istif ve ya­ ler �airin i l k elde ai;:1klanan ve anla�1-
z 1 l m a diizeni bak1m1ndan baz1 aksakhk­ lan yanlari d 1 r, bunun ii;:in tizel bir i;:aba­
lar var. ya v e yaz1ya gereklilik yoktur.
�irin sanat i n i n hangi tigelerini l;i i m d i , bizce, bu denemenizi n a s 1 I
tine i;: 1 karmak istediginizi tam bir a i;: 1k­ yazsamz okuyucu ii;:in daha yararh
h k l a belirtemiyorsunuz. l;jairin �iir ge­ olurdunuz, onu a n latahm
leneginde tinemli ve Tiirk � i i ri ii;:in de Naz1m H i k met'in rubaiye getirdigi
i lg i i;:ekici bir · yana deg inmi�s iniz, ama yen i ligi yaz i n i n ana konusu ve amac1
yeteriyle kamtlayamam1 � s i n1 z . Naz1m yapmah, onun �iirlerine ald1g1 riibaileri
H i k met'in riibai yazma s i n 1 yaln 1zca Pi­ (ba�ka �airlerden) nas1I kulland 1 g 1 m
raye'ye yaz d 1 g 1 mektuptaki bir ciimle sapta mah, riibai n i n g e n e l olarak n a s 1 I
ayd1 nlatm1yor. Ciinkii o eski bii;:ime tizellikler ta� 1 d 1 g i n 1 ortaya koymah, d a ­
yeni bir oz ( ii;:eri k ) , materyalist bir o z h a sonra da N az 1 m H i k m et'in bu t ii r e
koyarken r u b a i y o l u y l a d ii nya gtirii�ii­ katt 1g1 yeniligi ai;:1klamahyd 1 n 1 z . 0 za­
niin ai;:1klanmasm1 d a farkll bir bii;:im­ man belli bir konunun i;:evresinde ay­
d e yapm 1 �t 1 r, ba�ka bir deyimle bura­ rint1 lara inebilir ve �airin de eski �iir
d a tizle bii;:im birbirini etkileyerek ikisi tiirleri kar� 1si nda nas1I bir tav1r ald1g1
d e yeni bir birle�ime kavu§mu�lard1r. konusunda b i z e bir bilgi verm i � olur­
l;jair yalmzca eski bir bii;:ime materya­ dunuz. Bu i� ii;:in de anla�1hr bir s1rala'
list bir oz koysayd 1 , bizde yaz 1 lan rii­ ma yap mah ve kar�1la�t1rmah bir ytin­
bailerin ktitii bir ta klidi olurdu. Eski tem kullanmahyd1n1z.
bir bii;:ime yeni bir oz koyarken eski B a�ka bir stiyleyi�le, sei;:tiginiz ko­
m i stik tiziin s1ca k l l g i n 1 ve yumu�akhg1- nuyu iyice daraltma h , biitiiniiyle degil
m d a unut mam1�t1r. de, bir yamyla incelemeliyd iniz. Sam­
Naz 1 m H i k m et'in biri;:ok tizelligini rim metne sevgiyle yakla�an bir ki�i d e
v e �iirinin tigelerini bir yaz1ya s1gdmp bu nlarin iistesinden gelebilir.
yuzeyde kalacag 1 n 1za �airin bir tek
tizelligini derinle�tirseydiniz daha ya- Dogan H1zlan

dan ortala m a n i n iistiindesiniz. Yalmz imgenin yeniden g etirili�inde btiyle bir


bir �ey var ki, anlatma giiciiniizii i;:ok amai;:-arai;: kari�1khgina dii�iilmesi bir
dii�iiriiyor. l mgeleri �iirin amac1 gibi ku�agin ba�1m yemi�tir. G ii niimiizde
gtiriiyorsunuz. l;iiir bir anlat1 m d 1 r. l;i i ir­ bu i�in iyice anla�1 l m 1 � olmas1 ge(e­
den ba�ka bir tiirde stiylense etkisiz kir.
kalacak �eyleri an lat1r. lmge d i l i n e · yas­
lanarak ba�ka tiirlii anlat1lamayacak M. P. ( Ma latya) «Ak Toprakt1
�eyleri anlatmaya i;:abalar. Siz ise im­ B u» i;:ok ag1r, ac1h bir �iir, gene d e
gelerle ai;:ilm 1yor, kapamyorsunuz. Dii­ tath b i r i n c e a layla siirdiiriilii yor. B i r
pediiz de an latllabilecek �eyleri im-· yiiregin buruklugu duyu luyor ardi nda.
gelere yiikleyince �iir olurmu� gibi ge­ Dayand1g1 geri;:egin inandmc1 olarak
liyor size. B undan kurt u l m a h s 1 m z . l;i i ire sunulmamas1 en tinemli kusuru. GU-
632 GEN<;LERLE

zel likleri ise «�1m kurta rm 1�» dene mez. tembellige yol a9ar. Gen9 bir sanat91
«Kurtlar Sevi�iyor Mcri'm»de �11rm i9in bundan biiyiik teh like yoktur sa­
biitiin dayanag1 kurtlarin sevi�iyor ol­ n mz. N ice tan m m 1 � yazarin bu du­
mas1. Cok orta mah bir d uyguyu d e ­ r u m yiiziinden b i r t ii r l ii tine 91 kamad 1 -
g i � i k l i g i olmayan bir i�leyi�le veriyor­ g1, s1rad a n h g m titesine ge9emedigi
"
sunuz. Gen e d e tath bir ses var �i iri­ gtiriilmektedir. Sizde biiyiik eksik d i l
nizde. «Yaralarin Dii�leri»n i okurken giize lligi. Tiirk9e n a s 1 I olsa anadilim,
imgesizliginiz, d iiz stizle yazmak iste­ Tiirk9eyi bilmiyor degilim ya deyip
yi�iniz iizerinde d u rd u k daha 9ok. S 1 m f kendinizi b1rakm1�sm1z. Oysa kon u�­
ayrimlarim gtisteri�iniz, h a l k a yakmhg1- makla yazmak 9ok ayri i�ler. D i l i bi­
m z olumlu yanlar, ama �iir katma u la­ lin9le kullanma giicii P.dinmeden ya­
�amam1�s1 mz. lmgeler size yard 1 m ede­ zarhkta bir yere varamazs1mz. K1h kirk
bilir i9erig i n , an latmak isted iklerinizin yaran bir d i lci olmamz, her stizciigiin,
�i irselligini yakalamakta. « U n utulmu�­ her ciimlen:n hesab1m verebilmeniz ge­
lar Garn> ba�hgmdan Att:lil llhan'a ye­ rekir. N oktasma, virgii liine kadar. Son­
nik d ii �iiyor. Oysa ��ir onun etk isinde ra da bu iistii nliigiin hi9bir �ey olma­
degil. «Meri» ad1m ise her halde de­ d1gm1, «dili iyi kullanmakla» sanat91
gi�tirmelis iniz olun mayacagm1 tigreneceksiniz. Arna
bu d ogrudur diye ba�tan d i!e bo� ve­
A. G. ( Istanbul) H : kilyelerinizin rirseniz 9ok yaz1k olur. Ostelik, iislu­
ikisi d e i lgin9. l9erik bak1mmdan sanat bunuz d a giizel. Evet, d i li n iz ktitii, iis­
katma u la�may1 ba�ar m : � s 1 mz. Siis­ lubunuz giizel. Bunun ne demek oldu­
siizliikte buna u la�mak old uk9a gii9- gu iizerinde dii�iiniin. Sizin i9in 9ok
tiir. Anlat1m oyunla r i m n yaratt 1g1 ko­ tinemli. B ize hemen ba�ka hikilyeleri­
layhklar insana sanat katma yiikseldigi nizi gtindermeyin. Bir zaman 9ah�m.
s a m s 1 m verir, bu d a i9erik alanmda bir Bir geli�me olsun. Sonra . . .

You might also like