Professional Documents
Culture Documents
sahne olmuştu şimdi ise “İzin Alma Çağı’na” girmiş bulunuyoruz. 25 Mayıs’ta yürürlüğe
giren GDPR (General Data Protection Regulation) düzenlemesi ile birlikte şirketler Avrupa
Birliği vatandaşlarının kişisel verilerini ve gizliliğini korumakla yükümlü hale geliyor.
Pazarlamacılar gizlilik politikalarını gözden geçirmek ve daha da önemlisi müşterilerle
iletişim kurmak ve onlarla olan pazarlama etkileşimlerini sürdürebilmek için kişisel verilerini
kullanmaya devam edebilmek içi yeni ve yaratıcı yollar belirlemek durumunda kalacak.
Pazarlamacıların aklında olan soru hâlihazırda kendileriyle verilerini paylaşmış olan kişilere
yönelik GDPR’ın bir etkisi olup olmayacağı. Cevap: Evet olacak. Düzenlemeye göre izin
kavramı “müşteriden alınan net ve açık bit izin veya izne yönelik bir aksiyon” olarak
tanımlanıyor. Yani müşteri web sitenizdeki bir kutuyu tıklamalı veya bir e-postaya cevap
vermiş olmalı. Geçmişte size izin vermiş olsalar bile GDPR bunları geçersiz sayıyor ve bir
kez daha izin almanız gerekiyor.
Peki müşterilerinizin bilgilerini can-ı gönülden paylaşmaları için onları nasıl ikna
edebilirsiniz? Verilerinin nasıl kullanıldığı ve iletildiğine dair son derece şeffaf olarak...
Onların bu düzenlemeden en fazla faydayı elde ettiklerine ikna olmalarını sağlayacak
kişiselleştirilmiş içerikler ve özelleştirilmiş teklifler sunun. Onlara pazarlama seçeceklerini
güncelleme imkanı tanıyın ve bu tür bilgileri sağladıklarında edinecekleri faydaların
iletişimine odaklanın. Müşteriler kendilerine uygun tekliflerin geldiğini gördüklerinde
markaya bağlı kalma olasılıkları da artar.
Kişiselleştirme yeni bir konsept değil fakat GDPR hem B2C hem de B2B alanındaki
pazarlamacılar, müşterilerin verilerini toplamaya devam etmek istiyorlarsa onlara
kişiselleştirilişmiş bir iletişim sunmak zorundalar. Markalar müşterilerin iznini almak için
değişik kişiselleştirilmiş yöntemlere başvuruyor. Bunlardan biri müşterinin kişisel
ihtiyaçlarına ve bulundukları deneyim yolculuğu aşamasına göre özelleştirilmiş teklifler
sunmak. Örneğin müşterilere, kendilerine özgü bazı konuları içeren özgün bir e-kitap teklif
edilebilir. Eğlenceli, kişiselleştirilmiş ve ilgi çekici videolar ve chatbot’lar gibi etkileşimli
pazarlama araçları markanızın değerini göstermek ve bu etkileşim üzerinden tüketicinin
onayını almak açısından çok değerli bir yaklaşım olabilir. Müşterilerin bir şeyleri kaçırma ve
geri kalma korkusu vardır bu nedenle neleri kaçırabileceklerine odaklanmak da faydalı
olabilir. Tüm bunları yapabilmek için hedef kitlenizi çok iyi tanımanız ve onların ihtiyaçlarına
yönelik ilgili ve esnek çözümler geliştirmeniz gerekir. Müşterilerinize sunduğunuz içeriği
oluşturma ve sunma biçiminizi değiştirin ve daha fazla ne isteyebileceklerine odaklanın. Bu
durum B2B dünyasında daha karmaşık bir hâl alsa da müşterilerinizin sizinle daha fazla bilgi
paylaşmasını sağlayacak unsurları keşfetmeye çalışın.
Üçüncü Parti Veri İkilemini Çözmek
Üçüncü parti veri konusu küresel pazarlamacıların başını oldukça ağrıtabilir. GDPR ile
birlikte sorumluluk sadece sizin şirketinizde olmuyor, müşteri verisini kullanan tüm tedarikçi
ekosisteminiz sorumlu tutuluyor. Birçok pazarlama profesyoneli tüketicilerle etkileşim
kurmak için üçüncü parti verileri kullanır. (CRM sistemlerinden ve e-posta hizmet
sağlayıcılardan gelen veriler.) Süreci kontrol eden siz iseniz müşterilerinizin verilerini
kullanan üçüncü partiler ile konuşmak ve düzenlemeye uygun davrandıklarından emin olmak
sizin sorumluluğunuz. Bunun kapsamında GDPR’ın temel maddelerinden biri olan kullanıcı
verilerinin edinilmesi ve silinmesine dair araçlar da bulunuyor.
İzin alma çağındaki en önemli sıkıntı noktalarından biri de verinin kaybedilmesi. Müşteriler
veri kullanımını engelleme ve sistemden çıkma hakkına sahip. Bu satış fırsatı oluşturma
süreci açısından büyük bir sorun. Örneğin, pazarlamacılar müşterilerin davranış kalıplarını
anlamak için genelde IP adreslerin üzerinden izleme araçlarını kullanır. GDPR ile birlikte
müşteri izin vermedikçe bunu yapmak imkansız hâle geliyor. Pazarlamacılar için bu;
davranışa, konuma ve tercihlere dair önemli bir bilginin kaybı demek. Kişiselleştirilmiş bir
çoklukanal stratejisi icra etmek çok daha zor hâle gelecek. Bu nedenle verilerinin uzun vadede
kendilerine nasıl faydalar oluşturacağına dair müşterilerin eğitilmesi çok önem kazanıyor.
GDPR’a uyum sağlamak kolay bir iş değil ve sadece insanların çabası ile çok zor. IT
bölümleri uyum konusunda ve güvenlik alanında bazı çözümlere yoğun biçimde yatırım
yapıyor olsalar da pazarlamacılar da yeni çözümleri belirleyip yatırım yapmalı. Eğer bir
müşteri, iletişimden çıkmak istiyorsa şirket kısa bir süre içerisinde bunu yapabilmeli. Akıllı,
yapay zeka temelli çözümlerle bu süreci otomatize ederek zamanında aksiyonun alınması
sağlanabilir.