You are on page 1of 209

EBUBEKİR ERASLAN

İstanbul’da doğan Ebubekir Eraslan, 2005 yılında İstanbul Üniver-


sitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. 2006-2010 yılları
arasında “asistan öğrenci” sıfatıyla sırasıyla İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Genel Kitaplığı, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Nadir Eserler Bölümü, İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Seminer Kitaplığı ve de İstanbul
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Kütüphanesi’nde ça-
lıştı. 75. yıl Türk Dili Bayramı etkinlikleri kapsamında 2007 yılında
Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen resmi törenlerde Türk genç-
liğini temsilen konuşma yaptı. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve
Edebiyatı bölümünü 2009 yılında dereceyle bitirdi. 2010 yılında
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Tezsiz Yük-
sek Lisansını, 2013 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül-
tesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü Yeni Türk Dili Anabilim da-
lında Tezli Yüksek Lisansını tamamladı. 2013 yılları arasında Ağrı
Doğubeyazıt 1. Mekanize Piyade Tugayı’nda asteğmen rütbesiyle
vatani görevini yaptı. Burada okuma-yazma bilmeyen Mehmet-
çiğe okuma-yazma kursu verdi. Mehmetçik Dershanesi’nde de
Ağrı Doğubeyazıtlı öğrencilere Türkçe, Türk Edebiyatı, Türk Dili
ve Edebiyatı derslerini okuttu. 2010 yılında Milli Eğitim Bakanlı-
ğına atandı. Beşiktaş, Şişli gibi ilçelerde Türk Dili ve Edebiyatı öğ-
retmeni olarak görev yaptıktan sonra en son üstün zekalı ve özel
yetenekli öğrencilerin eğitim-öğretim gördüğü İstanbul Kadıköy
Bilim ve Sanat Merkezi’ne atanmaya hak kazanan en genç öğ-
retmen unvanını aldı. Kadıköy Bilim ve Sanat Merkezi’nde “üs-
tün zekalı ve özel yetenekli öğrencilere “Dil Sanatları” derslerini
verdi. Uludağ Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Anabilim dalında doktora çalışmalarına devam etmekte
olan yazar; diksiyon, hitabet, öz güven eğitimi, kişisel gelişim, ya-
bancılara Türkçe öğretimi gibi alanlarda dersler vermektedir. Şu
an da Muğla Sıktı Koçman Üniversitesi’nde “Öğretim Görevlisi
olarak çalışmaktadır.
ISBN 978-605-9786-41-6
Sertifika No 13423
Yayın Sıra No 141
Yazar Ebubekir Eraslan
Yayın Yönetmeni Fatih Atak
Kapak Tasarımı Sercan Arslan
Sayfa Düzeni DBY Ajans
Baskı Tarihi İstanbul, 2018
Baskı / Cilt Çalış Ofset Matbaacılık Ltd. Şti.
Davutpaşa Cad. Yılanlı Ayazma Sok.
Örme İş Merkezi No: 8 Topkapı / İst.
Tel. 0212 482 11 04 (Sertifika No: 12107)

Elektronik ortam ve tüm baskı hakları


Akademik Kitaplar’a aittir. © 2018

Alemdar Mah. Taşsavaklar Sokak No: 10 Kat: 3 D: 201


Karar Han - Cağaloğlu, Fatih / İstanbul
Tel: +90 532 576 54 30
www.akademikkitaplar.com • akademikkitaplar@gmail.com
Yabancılar için
Türkçe Diksiyon

Öğr. Gör. Ebubekir ERASLAN

İstanbul, 2018
Türkçeyi
severek
konuşanlara
İçindekiler

Önsöz ......................................................................................................13

I. Bölüm
Konuşma ................................................................................................17
Konuşma ..........................................................................................17
Konuşma Eğitimi ve Öğretimi ..................................................... 18
Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğrenmek İsteyenlerin
Konuşma Becerilerini Geliştirmek İçin Sahip Olması
Gereken Özellikler........................................................................... 22
Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğrenmek İsteyenlerin
Konuşma Becerilerini Geliştirmek İçin Yapması Gerekenler .....22
Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğretenlerde Bulunması
Gereken Özellikler........................................................................... 23
Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğretenlerin Öğrencilerin
Konuşma Becerilerini Geliştirmek İçin Yapması Gerekenler .....24
Yabancıların Türkçe Konuşurken Karşılaştıkları Sorunlar ...25

II. Bölüm
Diksiyon ................................................................................................27
Dil.......................................................................................................27
Konuşma Dili - Yazı Dili ................................................................ 27
Ses ......................................................................................................29
Ses/Konuşma Organlarının Egzersizleri .................................... 29

7
Boğumlanma (Artikülasyon) ......................................................30
Telaffuz (Söyleyiş/Sesletim) Eğitimi ve Öğretimi ..................30
Telaffuz Öğretiminde İzlenecek İlkeler ...................................... 31
Telaffuz Öğretiminde İzlenecek Aşamalar ................................ 31
Telaffuz Oyunları............................................................................. 32
Nefes (Soluk) ...................................................................................32
Gevşeme ...........................................................................................34
Gevşeme Egzersizleri...................................................................... 34
Diyafram ..........................................................................................35
Diyafram Nefesi Alırken Dikkat Edilmesi
Gereken Noktalar ............................................................................ 35
Diyafram Alıştırmaları ................................................................... 36
III. Bölüm
Türkçenin Genel Özellikleri ...........................................................39
Ses ve Harf.......................................................................................40
Ünlü Harfler ....................................................................................41
Ünlü Harflerle İlgili Ses Olayları ...............................................42
Kalınlık-İncelik Uyumu (Büyük Ünlü Uyumu) ...................... 42
Düzlük Yuvarlaklık Uyumu (Küçük Ünlü Uyumu).............. 43
Ünlü Düşmesi .................................................................................43
Ünlü Türemesi ................................................................................44
Ünlü Daralması ..............................................................................44
Ünlü Değişmesi ..............................................................................45
A (a) Ünlüsü: Düz, Geniş, Kalın Ünlü ....................................... 45
A Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler ......................................................... 46
E (e) Ünlüsü: Düz, Geniş, İnce Ünlü .......................................... 48
E Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler ......................................................... 49
I (ı) Ünlüsü: Düz, Dar, Kalın Ünlü.............................................. 51
I Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler........................................................... 51
İ (i) Ünlüsü: Düz, Dar, İnce Ünlü ................................................ 52
İ Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler........................................................... 52
O (o) Ünlüsü: Yuvarlak, Geniş, Kalın Ünlü.............................. 53
O Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler......................................................... 54

8
Ö (ö) Ünlüsü: Yuvarlak, Geniş, İnce Ünlü ................................ 55
Ö Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler......................................................... 56
U (u) Ünlüsü: Yuvarlak, Dar, Kalın Ünlü ................................. 57
U Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler ......................................................... 57
Ü (ü) Ünlüsü: Yuvarlak, Dar, İnce Ünlü.................................... 58
Ü Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler ......................................................... 59
Ünsüz Harfler .................................................................................60
Ünsüz Harflerle İlgili Ses Olayları.............................................62
Ünsüz Sertleşmesi (Benzeşmesi).................................................. 62
Ünsüz Yumuşaması ........................................................................ 63
Ünsüz Düşmesi............................................................................... 64
Ünsüz Türemesi ............................................................................... 65
Göçüşme ............................................................................................ 65
Gerileyici Benzeşme (N / M Çatışması) ..................................... 66
Kaynaştırma Harfleri ...................................................................... 67
B (b) Ünsüzü: Yumuşak, Patlayıcı, Dudak, Katı ............67
B Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ...............................................68
C (c) Ünsüzü: Yumuşak, Patlayıcı, Diş, Katı ...................70
C Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler...............................................71
Ç (ç) Ünsüzü: Sert, Patlayıcı, Diş, Katı ..............................72
Ç (ç) Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler .........................................72
D (d) Ünsüzü: Yumuşak, Patlayıcı, Diş, Katı ..................74
D Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ..............................................74
F (f) Ünsüzü: Sert, Sızıcı, Dudak, Katı ..............................76
F Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ...............................................77
G (g) Ünsüzü: Yumuşak, Patlayıcı, Damak, Katı ...........78
G Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ..............................................79
Ğ (ğ) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Damak, Katı .................80
Ğ Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ..............................................81
H (h) Ünsüzü: Sert, Sızıcı, Gırtlak, Katı ............................81
H Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ..............................................81
J (j) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Diş, Katı............................83
J Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ................................................83

9
K (k) Ünsüzü: Sert, Patlatıcı, Damak, Katı......................84
K Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler...............................................84
L (l) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Diş, Akıcı ........................88
L Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ...............................................89
M (m) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Dudak, Akıcı .............90
M Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler..............................................90
N (n) Ünsüzü: Yumuşak, Sürekli, Diş, Akıcı ..................92
N Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ..............................................92
P (p) Ünsüzü: Sert, Patlayıcı, Dudak, Katı .......................93
P Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ...............................................94
R (r) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Diş, Akıcı .......................95
R Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ...............................................96
S (s) Ünsüzü: Sert, Sızıcı, Diş, Katı.....................................97
S Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ...............................................97
Ş (ş) Ünsüzü: Sert, Sızıcı, Diş, Katı.....................................99
Ş Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler ...............................................99
T (t) Ünsüzü: Sert, Patlayıcı, Diş, Katı .............................101
T Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler .............................................101
V (v) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Dudak, Katı................103
V Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler.............................................103
Y (y) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Damak, Akıcı .............104
Y Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler .............................................105
Z (z) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Diş, Katı .......................106
Z Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler .............................................107
Tersten Okunduğun Aynı Olan Cümleler.............................109
Oyun Tekerlemeleri .....................................................................112
Masal Tekerlemesi .......................................................................114
Tonlama/Ton .................................................................................115
Tonlama İle İlgili Alıştırmalar ....................................................117
Vurgu ..............................................................................................120
Vurgu İle İlgili Alıştırmalar.........................................................123
Durak/Duraklama........................................................................124
Durak İle İlgili Alıştırmalar .........................................................125

10
Ulama..............................................................................................126
Türkçede Ulama Yapılan Sözcükler..........................................127
Beden Dili, Mimik ve Jest ..........................................................136
Beden Dili ......................................................................................136
Beden Dili Alıştırmaları ...............................................................136
Mimik..............................................................................................136
Mimik Alıştırmaları.......................................................................137
Jest....................................................................................................137
Jestlerin Anlamları .........................................................................137
Jest Alıştırmaları.............................................................................140

IV. Bölüm
Ekler ......................................................................................................141
Anlamca Birbirine Karıştırılan Sözcükler ..............................141
Ek Alınca Son Hecedeki Ünlüsü Uzayan Sözcükler...........148
Yanlış Anlamda Kullanılan Sözcük Grupları .......................154
Yanlış Telaffuz (Söylenen) Edilen Sözcükler .........................156
Türkçedeki İkiz Ünsüzlü Sözcükler ........................................166
Ek Aldığında Ünlü Harfi Düşen Sözcükler ..........................167
Sözcüğün Sonunda Uzun ī Bulunan Sözcükler ...................171
Türkçedeki İnce L’li Sözcükler..................................................177
Kapalı E Ünlüsü Bulunan Sözcükler ......................................185
İki Ses Değerinde (Uzun) Okunması Gereken Sözcükler....191
V. Bölüm
Okuma Metinleri ..............................................................................197
Şiir (Hatıra) ....................................................................................197
Roman (Nota Defterleri) ............................................................197
Tiyatro (Allah’ın Dediği Olur)..................................................199
Mektup ...........................................................................................200
Türkçeye Övgü .............................................................................201
Kaynakça .............................................................................................205

11
Önsöz

Dünyanın en köklü ve en eski dillerinden olan Türkçeyi


öğrenmek isteyenlerin sayısı eğitim, turizm, iş, sağlık, sosyal
ilişkiler vb. nedenlerle her geçen gün artmaktadır. Buna bağlı
olarak son yıllarda da ülkemizde Yabancılara Türkçe Öğre-
timi/Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi alanı hızlıca ge-
lişmekte ve ilerlemektedir.
Yabancı dili öğrenmenin temel amacı bir dili anlaşılır şe-
kilde konuşmaktır. “Yazma, dinleme ve okuma” gibi temel
dil becerilerinden olan konuşma; bir dili öğrenmiş olmanın
en belirgin ölçütüdür.
Diksiyon; duygu ve düşünceleri güzel, doğru, düzgün
ve etkili bir şekilde üslubuna uygun anlatmak için sesin uyu-
munu, söylenişini, hecelerin uzunluğunu, kısalığını ve vurgu-
larını bilerek konuşmaktır.
Elinizdeki kitap diksiyonun temel malzemesi olan ses, ne-
fes ve sözle; “Yabancılara Türkçe Öğretimi/Türkçenin Yabancı
Dil Olarak Öğretimi” literatüründeki “konuşma becerisi”nin
ete kemiğe bürünmüş halidir.
Yabancılara Türkçe Öğretimi/Türkçenin Yabancı Dil Ola-
rak Öğretimi alan yazınında önemli bir boşluğu dolduracağını
düşündüğümüz “Yabancılar için Türkçe Diksiyon”un esas ya-
zarı Türkçeyi ikincil, üçüncül dil olarak öğrenmek isteyenlerdir.

13
TÜRKÇE DİKSİYON

Türkçenin dünyada en çok konuşulan ve öğrenilmek is-


tenen dil olması dileğiyle...

Ebubekir ERASLAN
Muğla, 2018

e-posta: ebubekireraslan@gmail.com
facebook: https://www.facebook.com/eraslanebubekir
instagram: http://instagram.com/ebubekireraslan

14
Özel İşaretler

/ Durak
_ Vurgu
: Uzunluk
↑ Tonlama
ā aa
ī ii
ū uu

vb ve benzeri

+ ek (yapım ve çekim eki)

15
I. Bölüm
Konuşma

Konuşma
Konuşma; duygu, düşünce ve bilgilerin seslerden olu-
şan dil aracılığıyla aktarılmasıdır. Konuşma temel dil beceri-
leri arasında başat roldedir. Konuşma bir dilin öğrenildiğini
gösteren önemli bir ölçüttür. İster çocuk ister yetişkin bir bi-
rey olsun “konuşma” becerisi diğer becerilerden daha sık ve
fazla kullanılır. Bu nedenle konuşma diğer becerilere göre
daha önemlidir. Dil becerileri birbirleriyle ilişki halinde geliş-
tiği için okuma dinlemeyi geliştirirken dinleme de konuşma
becerisi üzerinde etkilidir. Konuşma düşünmeyi, düşünme de
konuşmayı geliştirecek ve ilerletecektir.
Konuşma bir iletişim ve aktarım yöntemidir. İnsanın bi-
yolojik ve bilişsel gelişimiyle doğru orantılı olarak bu davra-
nışı da gelişir. Konuşma davranışı en doğal olarak sergiledi-
ğimiz dil yeteneğimizdir.
Türkçenin yabancılara öğretiminde kur sistemi uygulanır.
Bu sistemde A1 ve A2 kurları başlangıç seviyesi; B1 ve B2 kur-
ları orta; C1 ve C2 kurları ileri seviye sayılmaktadır. Bu kurlar-
dan başlangıç aşamasında öğrencinin temel konuşma eğitimini
alması gerekir. Öğrencinin günlük ihtiyaçlarını karşılayacak,

17
TÜRKÇE DİKSİYON

iletişimini geliştirecek ve derslerde basit düzeydeki sorulara


cevap verebilecek yeterlilikte Türkçeyi konuşması beklenir.
Orta seviyedeki öğrenciler; sosyal hayatta istediklerini dile ge-
tirebilir, arkadaşlarıyla daha rahat iletişim kurabilir, hazırlıklı
ve hazırlıksız konuşma yapabilirler. İleri seviyedeki öğrenci-
lerse takılmadan uzun konuşmalar yapabilir, bir problemin çö-
zümüne ilişkin düşünce geliştirip bunu Türkçe ifade edebilir,
tartışmalara rahatça katılabilir, espriler yaparak konuşabilir.
Avrupa dil ölçeğinde sıralanan beceri alanlarında ko-
nuşma ile ilgili iki madde yer alır:
• anlama: dinleme
• anlama: okuma
• konuşma: (sözlü anlatım) konuşarak karşılıklı iletişim
• konuşma: konuşabilme becerisi ve üretimi
• yazma
Okuma ve dinleme anlama; konuşma ve yazmaysa an-
latma becerileri olarak bilinir. Diğer becerilere göre konuş-
mada beyin daha hızlı çalışır.
Yabancılara Türkçe öğretilirken ilk dersten itibaren ko-
nuşma ve yazma becerileri birlikte verilmeli ve öğrenciden
de duygu ve düşüncelerini hem sözlü hem de yazılı ifade et-
mesi istenmelidir.
Konuşma becerisinde başarı, öğrenilmek istenen dilin
mantığının anlaşılması ve bu dilin her ortamda kullanılma-
sıyla ilgilidir.

Konuşma Eğitimi ve Öğretimi


İnsanlar yaşadıkça, diller konuşuldukça büyür. Kendimizi
ifade etmek için konuşmaya ihtiyacımız vardır. Bu sebeple en
etkili iletişim aracı olan olan dile yani konuşma becerisine hem
eğitimde hem de sosyal hayatta sıklıkla başvururuz. İnsan

18
KONUŞMA

okuduğunun %10’nu, duyduğunun %20’sini, gördüğünün


%30’unu, söylediğinin %70’ini, yaptığının da %90’nı öğrenir.
Konuşma eğitiminin amacı duygu ve düşüncelerimizi ra-
hatlıkla ifade etmektir. Konuşma öğretimi de konuşarak daha
iyi nasıl iletişim kurabileceğini, doğru seslendirmeyi, nazik ko-
nuşmayı ve kurallarına uygun anlatmayı kapsar.
Öğrencilere konuşma becerisinin kazandırmak için baş-
langıç düzeyinden itibaren en çok kullanılan alıştırmalar tekrar
alıştırmalarıdır. Bunu daha sonra anlama ve iletişime dayalı
alıştırmalar izlemektedir. Ancak konuşma becerisinin kaza-
nılması için dilin kurallarının yani dilbilgisi ve telaffuzun iyi
bilinmesi gerekir. Konuşma becerisi kazanan kişilerin sadece
dilin kurallarını ve sözcüklerini doğru telaffuzunu öğrenmesi
yeterli olmamakla birlikte; sözel olmayan kimi davranışları da
(jest ve mimik) bilmeleri gerekmektedir.
Bireyin günlük yaşamının önemli bir bölümünü konuşma
oluşturur. Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenenlerin Türkçe-
nin konuşma yönünü dikkate almaları; ilgili, dikkatli ve sos-
yal olmalarına; konuşmanın bir dili öğrenmede diğer beceri-
lere oranla daha önemli olduğunu fark etmelerine bağlıdır.
Konuşma becerisinin özelliklerini şu şekilde sıralanır:
1) Ses tonu ve tonlama
2) Vurgu ve ritim
3) Telaffuz ve ahenk
4) Üslup
5) Akıcılık
6) Anlaşılabilirlik
7) Söz dizimi
8) Doğruluk
9) Kelime zenginliği
10) Konu ve cümle vurgusu
11) Bütünlük ve uygunluk

19
TÜRKÇE DİKSİYON

Konuşma, duygu ve düşüncelerimizin en az iki kişi ara-


sında ortaya konulmasıdır. Bu beceri, dört temel dil beceri-
sinde önemli bir yere sahiptir. Farklı durumlarda, farklı şe-
killerde ortaya konulan konuşma şekillerini temel olarak iki
bölüme ayırabiliriz:
1. Karşılıklı Konuşma (diyalog): Günlük konuşma, soh-
bet, tanışma ve tanıştırma; bir soruya karşılık verme, kutlama,
özür dileme; telefonla, büyüklerle ve görevlilerle konuşma gibi
durumlarda yapılır.
2. Topluluğa konuşma (monolog): Hikaye, masal, anı, an-
latma, duyuru yapma; bir topluluğa bir şey anlatma, açılış,
kurs, toplantı, panel, söylev, sunum ve sempozyum gibi du-
rumlarda ve ortamlarda yapılan konuşmalardır.
Konuşma becerisi çok dikkatle ele alınması gereken bir
konudur. Öğrenciler çalışarak ve alıştırma yaparak bu yete-
neklerini geliştirebilirler. Konuşma becerisini geliştirmeye dö-
nük olarak yabancı dil öğrenenlerin en çok kullanacakları alış-
tırmalar şöyle olmalıdır.
1. Mekanik Alıştırmalar: Dilin kurallarını ve yapılarını öğ-
renmek için mekanik olarak yapılan alıştırmalardır. Çoğun-
lukla tekrara dayanır. Bu alıştırmalarda ilk aşama dinleme,
daha sonra duyduğunu tekrar etme olarak yapılan tekrar alış-
tırmalarıdır. Sınıf içi uygulamalarda tekrar alıştırmaları yapılır-
ken genelden özele doğru bir yaklaşım izlenmelidir. Yani toplu
tekrarlar önce grup olarak sonra bireysel olarak yapılmalıdır.
Yer değiştirme alıştırmalarında önce özneler, sonra nes-
neler, daha sonra fiiller yer değiştirilir.
Mekanik alıştırmada diğer bir alıştırma şekli de çe-
virme alıştırmalarıdır. Olumlu cümlenin olumsuza ya da
soru cümlesine; etken yapının edilgen yapıya; dolaylı anla-
tımın dolaysız anlatıma çevrilmesi Türkçe öğrenmek ama-
cıyla yapılabilir.

20
KONUŞMA

2. Anlamlı Alıştırmalar: Dilin kurallarını ve yapılarını öğ-


renmek amacıyla anlamlı olarak yapılan alıştırmalardır. Daha
çok soru cevap tekniğinin uygulanmasına dayanır.
3. İletişimsel Alıştırmalar: Dilin kurallarını ve yapılarını
öğrendikten sonra dili kullanmak için yapılan alıştırmalardır.
a. Diyaloglar: Yabancı dil dersinde geçen diyalogların öğ-
retiminden sonra öğrencilerin benzer konularda karşılıklı ola-
rak konuşabilmeleri ve dili kullanmaları sağlanır.
b. Söylevler: Öğrencilerin bir konuda konuşma hazırlayıp
sınıfa sunması ve daha sonra yapılan konuşmayla ilgili soru-
lara cevap vermesidir.
c. Münazaralar: Sınıf içinde ya da sınıflar arasında belli
konularda münazaraların düzenlenip öğrencilerin Türkçeyi
kullanmaları sağlanmalıdır. Ayrıca panel, açık oturum, fo-
rum gibi daha çok öğrencinin katılacağı öğrenme etkinlikle-
rine yer verilmelidir.
d. Rol Yapma ya da Okuma Tiyatrosu: Öğrencilerin bir
olayı ya da oyunu sahnelemeleri ya da okunan bir tiyatro oyu-
nundaki rolleri sergilemeleri sağlanır.
e. Hazırlıksız Konuşma ya da Doğaçlama: Öğrencilere ve-
rilen bir sözcük ya da durumla ilgili olarak hazırlık yapma-
dan en az bir dakika konuşmaları istenir.
f. Hikaye Anlatma: Öğrencilerin kendi dillerinde bildik-
leri hikaye, masal, fıkra vb.lerini Türkçeye aktarmaları istenir.
g. İletişimsel Oyunlar: Öğrencilerin birbiriyle iletişim ha-
linde oldukları oyunlardır.
Konuşma becerisindeki gelişmeye bağlı olarak öğreni-
len dilin kavranması ve uygulamaya dökülmesi kolaylaş-
laşacaktır.

21
TÜRKÇE DİKSİYON

Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğrenmek İsteyenlerin Ko-


nuşma Becerilerini Geliştirmek İçin Sahip Olması Gereken
Özellikler

Zengin bir kelime hazinesine sahip olmalıdır.

Türkçeyi öğrenmek için istekli olmalıdır.

Çok fazla Türkçe kitap okumalıdır.

Heyecanlı olmamalıdır.

İlgili ve dikkatli olmalıdır.

İyi bir dinleyici olmalıdır.

Cesur olmalıdır.

İyi bir gözlemci olmalıdır.

Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğrenmek İsteyenlerin Ko-


nuşma Becerilerini Geliştirmek İçin Yapması Gerekenler

Okudukları kitapları arkadaşlarına anlatmalıdır.

Hem bireysel hem de topluluk önünde konuşma alış-
tırmaları yapmalıdır.

Konuşurken vurgu ve tonlamaya dikkat etmelidir.

Karşılıklı konuşma çalışmaları yapmalıdır. Özellikle de
günlük hayatta öğrendiği kelimeleri, kalıp cümleleri ve
ifadeleri konuşmasına katmalıdır.

İnternetten Türkçe gazete ve köşe yazarları okumadır.

Türkçe müzik dinlemeli, videolar, filmler ve izlemelidir.

Derslere aktif olarak katılmalıdır.

İyi bir rol-model bulmalıdır.

Konuşma becerisini geliştirecek tartışmalar yapmalıdır.

Konuşurken kullanılan kelimelerin mümkün olduğunca
eş anlamlılarını düşünmelidir.

Karikatürlerden yararlanmalıdır.

22
KONUŞMA


Sesleri öğrenmek için başlangıçta çıkaramadığı sesleri
taklit etmelidir.

Açık, net ve düzgün konuşmalıdır.

Konuşurken “yani, şey, tamam mı, hım…” gibi sözleri
söylemekten kaçınmalıdır.

Yüzü her zaman kimle konuşuyorsa ona dönük olmalıdır.

Beden dilini, jesti ve mimiğini yerine göre kullanmalıdır.

Sesinin iyi ayarlamalıdır.

Diksiyonuna ve beden diline dikkat etmelidir.

Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğretenlerde Bulunması Ge-


reken Özellikler

Alanında uzman olmalıdır.

İyi bir rol-model olmalıdır.

Sürekli kendini güncellemelidir.

Konuşma becerisiyle ilgili yayınları takip etmelidir.

Konuşma becerisiyle ilgili literatür bilgisini kendi öğ-
reticiliği üzerinde uygulamalıdır.

Diksiyonu iyi olmalıdır.

Öğrencilerin rahatça anlayabileceği bir hızda, kelime-
leri tane tane söyleyerek konuşmalıdır.

Vurgu, tonlama ve duraklamaya dikkat etmelidir.

Sesi berrak, net, açık, herkesin kolayca anlayabileceği
bir şekilde olmalıdır.

Başlangıçta ince espriler, kavranması zor atasözleri ve
deyimleri kullanmaktan kaçınmalıdır.

Öğrencileri dikkatle dinlemeli, onlara hatalarını gös-
termelidir.

Türkçedeki alıntı kelimelerin sesletimini öğrenciye ver-
melidir.

23
TÜRKÇE DİKSİYON


Orta Asya’dan gelen öğrencilere Türkiye Türkçesindeki
ses benzerliklerini ifade etmelidir.

Arap öğrencilere kelimelerin kendi dillerindeki eş an-
lamlarını söylemelidir.

Konuşma dilinin pratikliğini ve beraberinde getirdiği ses
olaylarını konuşma becerisi içinde kısaca açıklamalıdır.

Konuşurken “yani, şey, tamam mı, hım…” gibi sözleri
söylememelidir.

Dış görünüşüne, kılık kıyafetine, davranışlarına dik-
kat etmelidir.

Beden diline, jest ve mimiklerine dikkat etmelidir.

Öz güveni tam olmalıdır.

Öğrencilerden çok kendi konuşmamalıdır.

Öğrencileri cesaretlendirmeli ve motive etmelidir.

Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğretenlerin Öğrencilerin Ko-


nuşma Becerilerini Geliştirmek İçin Yapması Gerekenler

Öğrencilere hem bireysel hem de topluluk önünde ko-
nuşma alıştırmaları yaptırmalıdır.

Karşılıklı konuşma çalışmaları yaptırmalı ve günlük
hayatta öğrendikleri kelimeleri buralarda kullanmala-
rını sağlamalıdır.

Öğrencilere çeşitli konularda sunum yaptırmalıdır.

Derslerde teknolojiden sıklıkla yaralanmalı; öğrencilere
video, film seyrettirmelidir.

İnternetten, dergi ve gazetelerden yazılar okutturmalıdır.

Öğrencilere hazırlıklı ve hazırlıksız konuşmalar yap-
tırmalıdır.

Öğrenci başlangıç aşamasında yakın çevresinden baş-
layarak konuşturulmalıdır.

Konuşma öğretiminde soru cevap yönteminden sık-
lıkla faydanmalıdır.

24
KONUŞMA


Öğenciye verilen anahtar sözcüklerle öğrenciyi konuş-
turmalıdır.

Konuşma becerisini geliştirecek tartışmalar yaptırmalıdır.

Konuşma becerisi için sınıf içinde Türk öğrencilerden
yardım istemelidir.

Konuşurken kullanılan kelimelerin mümkün olduğunca
eş anlamlılarını düşündürmelidir.

Karikatürlerden yararlanmalıdır.

Metin yapılandırma etkinliği uygulamalıdır.

Eğitim teknolojisinden yararlanmalıdır.

Yabancı öğrencilerin milliyeti, yaşı, cinsiyeti, kültürü,
ihtiyaçları, dil öğrenme heyecanını iyi gözlemlemeli
ve bilmelidir.

Yabancıların Türkçe Konuşurken Karşılaştıkları Sorunlar



Sesleri yanlış boğumlama

Gereksiz ses ya da ek ekleme

Ses yutumları

Benzeterek okuma

Yanlış ses kullanma

Vurgu ve tonlama hataları

Herhangi bir kelimeyi kendi dillerindeki söyleyişe göre
okuma

Ünlü harflere dikkat etmeme

Kelimeyi genellikle ünsüzlere bakarak okuma

Sözcük hazinesinin yetersizliği

Söyleyiş (telaffuz) hataları

Yabancı sözcük kullanma alışkanlığı

Öz güven eksikliği

25
II. Bölüm
Diksiyon

Diksiyon, sesin ve sözün ideal biçimde kullanılmasıdır.


Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenmek isteyen öğrenci, konuş-
masını yani diksiyonunu mümkün olan en kısa sürede güzel,
doğru, düzgün ve etkili bir şekle büründürmelidir. Böylece
öğrenici daha kısa sürede sosyalleşecek ve Türkçeyi öğren-
mesindeki esas amacına ulaşacaktır.

Dil
Dil, bireylerin iletişimde kullandıkları ve toplumda hazır
olarak buldukları ve edindikleri bir beceridir. İletişimin, an-
latmanın ve anlaşmanın temel aracıdır. İnsanların düşündük-
lerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaret-
lerle yaptıkları anlaşmadır.

Konuşma Dili - Yazı Dili


Bir dilin yazı ve konuşma dili olmak üzere iki yönü vardır.
Konuşma dili evde, sokakta, okulda ve günlük hayatta kulla-
nılan doğal dildir. İnsanların çoğunluğunun konuştuğu dildir.
Yazı dili yazıda kullanılan dildir. Her yazı dili bir ko-
nuşma diline dayanır. Yazı dili dayandığı konuşma diline
yüzde yüz uymaz.

27
TÜRKÇE DİKSİYON

Bizim ülkemizde yazı dilinde temel alınan, standart dil


olarak konuşulan dil İstanbul Türkçesidir.
Diksiyon konuşma dilini yazı diline göre inceler. Konuşma
dilinin iyice kavranabilmesi için de konuşulan dilin belli başlı
kurallarını iyice bilinmesi gerekir.

Konuşma Dili Yazı Dili


Doğaldır. Yapaydır.
Sese dayanır. Harfe dayanır.
Aracı; ağız, dil ve diğer ses Aracı; kalem, bilgisayar ve
organlarıdır. benzerleridir.
Samimiyet vardır. Resmiyet vardır.
Günlük hayatta kullanılan dil
Kitap dili, edebi dil esastır.
esastır.
Konuşulan özeldir. Yazılan resmidir.
Öznellik ağır basar. Nesnellik ağır basar.
İşitme esastır. Görme esastır.
Erken unutulur. Geç unutulur.
Etkileyiciliği kısa sürelidir. Etkileyiciliği uzun sürelidir.
Düşünülmede, planlanmadan Düşünülerek, planlanarak ortaya
ortaya çıkar. çıkar.
Anında cevap verilebilir. Anında cevap verilemez.
Çoğunlukla sonradan
Anında düzeltilebilir.
düzeltilebilir.
Kuralsızlık söz konusudur. Kurallılık söz konusudur.
Nispeten kontrolsüzlük vardır. Tam bir kontrol vardır.
Kuralları delmeye çalışır. Kuralları korumaya çalışır.
Değişim hızlıdır. Değişim yavaştır.
Düzeltmede sınırlılık vardır. Düzeltmede sınırlılık yoktur.
Söz dizimi gelişigüzeldir. Söz dizimi kurallıdır.
Sınırlı sayıda insana ulaşır. Sınırsız sayıda insan ulaşır.
Yayılım alanı dardır. Yayılım alanı geniştir.
Dışa dönüktür. İçe dönüktür.
Canlıdır. Cansızdır.
Erken etkilenir. Geç etkilenir.
Kolay değişir. Zor değişir.

28
DİKSİYON

Ses
Hava titreşimlerinin kulakta duyulan şekline “ses” denir.
Ses, akciğerlerimizdeki havanın nefes verme sırasında gırtla-
ğımızdaki ses tellerini titretmesiyle oluşur. Sesin oluşumuna
katkıda bulunan organlarımızın çoğu (diyafram kası, akciğer,
ağız ve burun) aynı zamanda solunumda da görev almaktadır.
İnsan, doğuştan var olan konuşma özelliği ile doğar. Be-
beğin duyduklarını konuşma becerisine dönüştürebilmesi za-
mana, konuşma organlarının gelişmesine ve konuştuğu dilin
kalıplarını öğrenebilmesine bağlıdır.

Ses/Konuşma Organlarının Egzersizleri


Dil, diş, dudak ve çene egzersizleri ses/konuşma organ-
larınızı rahatlatacak, bu organların gevşemesini sağlayacaktır.
Böylece sesler kolaylıkla seslendirilecektir.
Dil Egzersizleri

Dili sakız çiğner gibi çiğneyiniz.

Ağız içinde dili hızlıca sağa, sola, aşağıya ve yukarıya
doğru hareket ettiriniz.

Ayna karşısında dilinizi dışarı çıkarma, içeriye sokma
yuvarlama vb. değişik şekillere sokunuz.

Uzun süreli “rrrrrrr” sesini çıkarınız.
Diş Egzersizleri

Dudaklarınızı açarak dişlerinizi birbirine vurunuz.

Ağzınızı sakız çiğnermiş gibi hareket ettiriniz.

Dudaklarınızı açarak dişlerinizi birbirine vurunuz.

Üst, alt ve tüm dişlerinizi dudaklarınızı geriye çeke-
rek gösteriniz.
Dudak Egzersizleri

Dudaklarınızı açıp kapayınız.

29
TÜRKÇE DİKSİYON


Dudaklarınızı kapatıp kuvvetlice sıkınız. Öpücük atı-
yormuşcasına dudaklarınızı büzünüz.

Islık çalar gibi dudaklarınızı büzünüz.

Dudaklarınızı önce büzünüz, sonra gülümseyiniz.
Çene Egzersizleri

Çenenizi hızla açıp kapayınız.

Çenenizi dairesel hareketlerle döndürmeye çalışınız.

Elinizle çenenize bastırarak çenenizi açıp kapamaya
çalışınız.

Parmaklarınızla çene kaslarınızı ovunuz.

Boğumlanma (Artikülasyon)
Akciğerlerden dışarıya atılmak üzere hareket eden hava-
nın ağız ve burundaki çeşitli nokta ve bölgelerde engelleme-
lere uğrayarak seslerin dışa yansımalarına boğumlanma denir.
Konuşmanın anlaşılırlığı ve netliği “boğumlanma” ile or-
taya çıkar. Güzel, doğru ve etkili konuşmak için seslerin düz-
gün boğumlanması gerekir. Boğumlanma yeteneğini geliştir-
mek için söylenmesi güç tekerlemeler yüksek sesle, önce yavaş
sonra da hızlı tekrar edilmelidir. Kalemi dişlerin arasına ala-
rak da tekerlemeler okunabilir. Böylece çene ve dudakların
kuvvetlenmesi sağlanacaktır.

Telaffuz (Söyleyiş/Sesletim) Eğitimi ve Öğretimi


Telaffuz seslerin ve sözcüklerin söyleniş biçimidir. Dil
öğrenmek, dildeki sesleri çıkarmakla ve dilin oluşturdukla-
rını söylemekle başlar.
İyi bir enstrüman çalmak, güzel futbol oynamak, uzun
yürüyebilmek, çalışma sonrası edinilen becerilerdir. Konuşma
tekniği de sistematik çalışmalarla gelişir. Zira telaffuz diksi-
yonun belkemiğidir.

30
DİKSİYON

Yabancılara Türkçe öğretiminde telaffuzu yanlış öğrenen


öğrenci, ilerleyen zamanlarda bu hatasını düzeltmede zorla-
nabilir. Bu yüzden öğrenci, doğru telaffuzu en baştan öğren-
meli, hafızasına da bu telaffuzu doğru biçimde yerleştirmelidir.

Telaffuz Öğretiminde İzlenecek İlkeler


1. Önce anlamaya yönelik alıştırmalar yapılmalıdır.
2. Duyulacak ve söylenecek sesler, kısa cümlelerde açıkça
belirtilmelidir.
3. Öğrencilere aynı sesi, sözü ve cümleyi birden fazla ki-
şiden ve de yerden duyma imkanı verilmelidir.
4. Öğrenci, ana dilindeki seslerle Türkçe sesler arasında
bir bağ kurmalıdır.
5. Türkçedeki seslerle öğrencinin ana dilindeki seslerin
arasındaki zıtlıklara ve benzerliklere dikkat çekilmelidir.
6. Söyleyiş ile yazım ve noktalama arasında gerekli ilgi
kurulmalıdır.
7. Türkçenin söyleyiş sözlüğü esas alınmalıdır. Bunun için
TDK’nin sesli Türkçe sözlüğü ve İclal Aydın’ın Ko-
nuşma Dili ve Türkçenin Söyleyiş Sözlüğü gibi kitap-
lar referans alınmalıdır.
8. Eğitim-öğretim yaşayan Türkçenin en güzel örnekle-
riyle yapılmalıdır.
9. Diksiyonun temel kurallarından ve tekerlemelerden
yararlanılmalıdır.

Telaffuz Öğretiminde İzlenecek Aşamalar


1. Dinleme: Öğrenciler telaffuz edecekleri ses birimlerini
dinleyerek duymalıdırlar.
2. Ayırt etme: Benzer ve farklı sesleri ayırt etme aşama-
sında öğrenci telaffuzları aynı olan sesleri duyduğu zaman
benzer, farklı duyduğunu da farklı demelidir.

31
TÜRKÇE DİKSİYON

3. Tanıma: Söyleyişleri birbirine yakın olan sesler iki sü-


tun halinde tahtaya yazılır. Öğretmen gelişi güzel her sütun-
dan bir sesi söyler. Öğrenci 1. sütunda duyduğu sesler için
1, 2. sütunda duyduğu sesler için 2 der. Bu şekilde duyduğu
sesi tanımaya çalışır.
4. Sesi telaffuz etme: Öğrenen sesi telaffuz eder ve isteni-
len doğru sesi telaffuz etme davranışı gösterir. Öğretmen te-
laffuzun doğru olması için dudak hareketleri ya da resimlerle
öğrenciye ipucu verir, doğru davranışları pekiştirir.
5. Düzeltme: Eğer ses doğru telaffuz edilemezse öğretmen
dilin durumunu göstererek ya da gerektiğinde tahtaya şekil-
ler çizerek doğru sesin nasıl çıkarılacağını açıklar. Sözcükler
üzerindeki vurgular, ses tonları ve ritimler üzerinde ayrıca
durulur. Özellikle cümle düzeyinde yapılan tekrar alıştırma-
larında buna çok yer verilir.

Telaffuz Oyunları
1. Kulaktan kulağa
2. Bingo
3. Ayırt etme
4. Mini-Bingo

Nefes (Soluk)
Doğru nefes almak, konuşmanın başlangıç kuralıdır.
Doğru alınan bir nefes konuşmanın bir ahenk içinde ve dina-
mik olmasını sağlar.
Nefes alırken dikkat edilmesi gereken iki kural vardır.
Bunlardan ilki, omuzlar ve göğsün üst kısmının hareket et-
memesi; ikincisiyse karın kaslarıyla karnı dışa doğru biraz
iterek alçalan ve genişleyen diyafram kasında yeterli boşluğu
sağlamaktır.

32
DİKSİYON

Diyafram nefesi; canlı ve güçlü bir sesin çıkmasını sağlar,


konuşurken yorulmayı, tıkanmayı önler, heyecan ve sinir sis-
temimizi kontrol etmemizi sağlar.

Nefes Alma Nefes Verme


1. Diyafram kası kasılır ve 1. Diyafram kası gevşer ve
düzleşir. kubbeleşir.
2. Kaburgalar arası kaslar 2. Kaburgalar arası kaslar
kasılır. gevşer.
3. Göğüs boşluğu genişler. 3. Göğüs boşluğunun hacmi
Göğüs boşluğunun hacmi küçülür. Göğüs boşluğu-
azalır. nun hacmi artar.
4. Akciğerler genişler ve ak- 4. Akciğerler daralır ve akci-
ciğerdeki iç basınç azalır. ğerlerdeki iç basınç artar.
5. Dış basınç, iç basınçtan 5. İç basınç, dış basınçtan fazla
fazla olduğu için hava ak- olduğu için hava akciğer-
ciğere dolar. lerden dışarı atılır.

Nefesi güzel, doğru, düzgün ve etkili kullanmak için şu


egzersizleri yapınız.
1. Alıştırma: Bir kapta bulunan suyu üfleyerek dalgalan-
dırmaya çalışınız.
2. Alıştırma: Pervaneyi üfleyerek döndürünüz.
3. Alıştırma: Balon şişiriniz.
4. Alıştırma: Uzaklığı kademeli bir şekilde artırılan bir
mumu söndürmeye çalışınız.
5. Alıştırma: Bir defter veya kitabın sayfalarını üfleyerek
çevirmeye uğraşınız.
6. Alıştırma: Sakız çiğneyip sakızı şişiriniz. İlerleyen aşa-
mada patlatınız.

33
TÜRKÇE DİKSİYON

7. Alıştırma: İki yanağı hava ile doldurup şişirerek üfle-


meye çalışınız.
8. Alıştırma: Ağza alınan bir pipetten üfleyerek hava ver-
meye çabalayınız.
9. Alıştırma: Pipetle üfleyerek masanın üzerindeki balonu
düşürmeye çalışınız.
10. Alıştırma: Önce kısık daha sonra yüksek tonda ıs-
lık çalınız.
11. Alıştırma: İpe asılı cisimleri üfleyerek döndürmeye
çabalayınız.

Gevşeme
Konuşma tümüyle kaslara dayalı bir faaliyettir. Kasların
gergin olması, sesimize gerginlik ve keskinlik olarak yansı-
yacaktır. Güzel, doğru, düzgün ve etkili bir ses için vücudun
gevşemesi gerekmektedir.

Gevşeme Egzersizleri
1. Egzersiz: Ayakta dik durunuz. Omuzlarınızı önden ar-
kaya, arkadan öne dairesel hareketlerle beş altı kez çe-
viriniz.
2. Egzersiz: Ayakta dik vaziyetteyken omuzlarınızı yukarı
kaldırdıktan sonra kürek kemiklerinizi birbirine yaklaş-
tırmaya çalışınız, bu haldeyken derin nefes alınız. Ne-
fes alırken kaburgalarınızın ve karnınızın alt kısmının
genişlemesine dikkat ediniz.
3. Egzersiz: Ayakta dik durunuz, kollarınızı yana açınız.
Kollarınızı öne ve arkaya doğru hareket ettirerek önde
ve arkada birleştiriniz. Bu hareketi 3-5 kez yapınız.
4. Egzersiz: Burnunuzdan derin nefes alınız, ağzınızdan
veriniz. Birkaç kez nefes verdikten sonra esnemeye baş-
layınız ve gerinme hareketi yapınız.

34
DİKSİYON

5. Egzersiz: Başınızı sabit tutunuz, ağzınızı açıp kapatınız.


6. Egzersiz: Başparmağınızı katlayıp ağzınıza sokunuz, bu
esnada çenenizi mümkün olduğu kadar açıp esnetiniz.
7. Egzersiz: Dilin ucu ile ağız içinde daireler çiziniz, bu
hareketi ters yönde de yapınız.
8. Egzersiz: Dilinizi kıvırıp üst dişlerinizle bastırarak dı-
şarı doğru çıkartınız.
9. Egzersiz: Dilin ucu ile alt ve üst çenedeki bütün dişle-
rinizi ön yüzeylerine dokunuz.
10. Egzersiz: Dilinizi çiğneyiniz.

Diyafram
Bir sesin güzel, doğru, düzgün ve etkili olabilmesi ve akıcı
bir konuşma yapılabilmesi için diyafram nefesi alınmalıdır.
Diyafram nefesiyle “daha çok nefes alınır, nefes daha uzun
süre kullanılır ve böylece konuşma daha rahat” gerçekleşir.

Diyafram Nefesi Alırken Dikkat Edilmesi


Gereken Noktalar

Derin, sık, çabuk, düzenli, gerilmeden, gürültüsüz ne-
fes alınıp verilmelidir.

Nefes alışverişinde kişi kendini kasmadan rahat bir şe-
kilde burundan nefes alıp ağızdan nefes vermelidir.

Nefes alırken akciğerler zorlanmalı, uzun sureli nefes
alıp tutma öğrenilmelidir.

Konuşmaya başlandığında alınan hava bir çırpıda bo-
şaltılmalı, yok edilmemelidir.

Nefes alışverişinde ortam bol oksijenli olmalıdır.

Yapılan her egzersizde nefes daha çok tutulmalıdır.

Nefes burundan sürekli ve yavaşça ama çok miktarda
alınmalıdır.

35
TÜRKÇE DİKSİYON


Burundan alınan nefesin diyaframı hareketlendirme-
sine özellikle dikkat edilmelidir.

Nefes vermek, nefes almaktan daha yavaş yapılmadır.

Nefes verirken kasların rahatladığı ve gevşediği his-
sedilmelidir.

Alıştırmalar yemekten hemen sonra yapılmamalı, ara-
dan mutlaka bir iki saat geçmelidir.
Alıştırmalarda amaç diyafram kasını, aktif hale getirip
nefesin doğru bir şekilde kullanılabilmesidir. Alıştırmalar sa-
yesinde akciğerlerin kapasitesi artacak ve böylece nefes dene-
timinin yapılabilmesi kolaylaşacaktır. Sonuç olarak da doğru
nefes alındığı için uzun cümleler kesilmeden rahat bir şekilde
ifade edilebilecek ve gereksiz yere nefes alışverişi yapılmadığı
için de yorulma olmayacaktır.

Diyafram Alıştırmaları

Yere sırtüstü uzanılmalı ve el göbeğin üzerine konul-
malıdır. Derin nefes alınıp verilmeli ve göbeğin inip
kalktığı hissedilmelidir.

Burundan derin bir nefes alınmalı, nefes tutulduktan
sonra üçe kadar sayılmadır. Sonra alınan nefes ağızdan
çok yavaş bir biçimde verilmelidir.

İçten altıya kadar sayılarak burundan nefes alınmalıdır.
Nefesi burundan alma sayısı sabit tutularak verme sa-
yısı iki iki artırılıp yirmi sayısına ulaşılmalıdır.

Ağızdan nefes alınmalıdır, sonra alınan nefes kesintiye
uğratılmadan söyleniş süreleri eşit tutularak “a, e, ı, i, o,
ö, u, ü” sesli harfleri söylenmelidir. “Ü” sesinden sonra
ses kesintiye uğratılmadan bu sekiz ünlü geriye doğru
sayılarak alıştırma tekrar edilmelidir.

Sırtüstü yatılarak eller karnın üzerine konulup burun-
dan alınan nefesle karın boşluğu doldurulup nefes

36
DİKSİYON

tutulmalıdır. Sonra nefes ağızdan verilerek karın kas-


ları çalıştırılmalıdır.

Burundan nefes alınmalı ve o nefesle karın davul gibi
şişene kadar nefesle doldurulmalıdır. Beş saniye nefes
tutulmalı ve yavaşça ağzından nefes verilmelidir, karın
içine geçene kadar içerideki tüm hava boşaltılmalıdır.

İki elde karnın üzerindeyken burundan nefes alınmalı,
nefes birkaç saniye tutulmalı ve hava ağızdan “füüü”
diye verilmelidir.

Burundan alınan nefes ağızdan AAAAAA diye yük-
sekten alçağa, sonra alçaktan yükseğe doğru kontrol
edilerek çıkarılmalıdır.

Nefes alındıktan sonra “m-n” sessizleri kullanılarak
ağız kapalı bir şekilde nefes boşaltılmalıdır.

Sandalyenin en ucuna oturup bacaklar açılmalıdır. Ba-
cakların arasına doğru tüm vücutla eğildikten sonra
nefes alınmalıdır.

Bir sandalyeye dik oturulmalı, başparmaklar alt kaburga
kemiklerine, diğer parmaklar da karın boşluğuna gele-
cek şekilde her iki yana yerleştirip nefes mümkün ol-
duğunca boşaltılmalıdır. Eller kaburga kemiklerine ve
karın boşluğuna bastıralarak derin nefes alınmalıdır.

Kollar yukarıdayken gövde belden bükülerek öne doğru
yatay şekilde eğilip nefes boşaltılmalıdır, doğrulduktan
sonra dik duruma geçerken nefes alınmalıdır. Tamamen
dik duruma gelince yine ağızdan nefes verilmelidir.

Ağız açık bir şekilde köpek gibi (yorgun insan sesi) ke-
sik ve hızlı hızlı nefes alınıp verilmelidir.

Omurga olabildiğince düz tutulmalı, burnun bir deliği
kapatılarak yalnızca açık kalan deliği ile nefes alınmalı
ve ağızdan yavaşça nefes verilmelidir. Daha sonra açık
olan burun kapatılıp öteki burun deliğiyle aynı hare-
ket yinelenmelidir.

37
III. Bölüm
Türkçenin Genel Özellikleri

Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde konuşma eğiti-


mine başlarken ilk yapılacak çalışmalardan birisi, öğrencile-
rin Türkçenin yapısını temel düzeyde öğrenmesidir. Bunun
en iyi yolu, öğrencilerin öğrendikleri dil ile kendi dilleri ara-
sındaki farklılıkları ve benzerlikleri açıklamalarıdır. Böylece
öğrenciler Türk dilini genel olarak tanıyacaklar ve kendi bil-
dikleri dil yapılarını temel alarak Türkçeyi anlayacaklardır.
Türkçenin genel özellikleri şunlardır:

Sayı sıfatlarından sonraki isimlerde tekillik vardır.
Örnek: iki kişi, dört elma

Cümlede özne başta ve yüklemden önce yer alır.
Örnek: Mustafa dün bize geldi.

Türkçe tamlamalarda tamlayan önce tamlanan sonra gelir.
Örnek: eğitim bakanlığı, öğrencinin defteri
 Türkçede, özellikle konuşma dilinde, açık “e”nin ya-

nında bir de kapalı “e” ünlüsü vardır.
Örnek: beş, el, zengin

39
TÜRKÇE DİKSİYON

 Türkçede orta hece vurgusuzdur. Bu nedenle ikinci



hecedeki ünlü harfler, özellikle de dar ünlüler “ı, i, u, ü”
düşme eğilimindedir.
Örnek: ötürü / ötrü, oyun / oyna, gönül / gönle
Türkçede “b, c, d, g, ğ” sesleri sözcük ve hece sonunda

bulunmaz. Yabancı kökenli sözcüklerin sonundaki bu ün-
süzler Türkçede “p, ç, t, k” ünsüzlerine dönüşür.
Örnek: ilaç+ı ⁄ ilacı, dert+i ⁄ derdi, ahenk+i ⁄ ahengi
Türkçede sözcük sonunda bulunan “p, ç, t, k” ünsüz-

leri iki ünlü arasında kalırsa yumuşar.
Örnek: ağaç+ı / ağacı, dip+e / dibe, geçit+i / geçidi
Türkçede “r” sesi yeri en zayıf olan ses durumunda-

dır. Özellikle konuşma dilinde düşme eğilimi gösterir.
Örnek: bi defa, geliyo.

Ses ve Harf
Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana ge-
tirdiği titreşime ses; sesin yazıdaki karşılığına harf denir. Bir
dildeki harflerin belirli bir sıraya göre dizilmiş bütününe de
abece (alfabe) denir.
Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır. Bu hafler şunlardır:
Aa, Bb, Cc, Çç, Dd, Ee, Ff, Gg, Ğğ, Hh, Iı, İi, Jj, Kk, Ll,
Mm, Nn, Oo, Öö, Pp, Rr, Ss, Şş, Tt, Uu, Üü, Vv, Yy, Zz
Türkçede sesler ünlüler ve ünsüzler olmak üzere iki
gruba ayrılır.

40
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Ünlü Harfler
Ünlüler, akciğerden gelen havanın hiçbir sürtünme ve en-
gele uğramadan dilin üstünden geçerken çıkardığı seslerdir. Al-
fabemizde bulunan sekiz ünlünün çıkışında en önemli görevi
dil, dudaklar ve çene üstlenir. Türkçede sekiz ünlü vardır: “a,
e, ı, i, o, ö, u, ü” . Yazı dilinde gösterilmeyip konuşma dilinde
kendine yer bulan “kapalı e” ünlüsünü de dokuzuncu ünlü
olarak özellikle diksiyon eğitiminde eklemek durumundayız.

Dilin Durumuna Göre


İnce Kalın
Ağız Açıklığına Göre
(Ön Ünlüler) (Art Ünlüler)
(Çene Açısına Göre)
Dar Geniş Dar Geniş
(Kapalı) (Açık) (Kapalı) (Açık)
Dudakların
Durumuna

Düz i e ı a
Göre

Yuvarlak ü ö u o

Düz Yuvarlak
Geniş Dar Geniş Dar
Kalın a ı o u
İnce e i ö ü

Ünlüler şu biçimde sınıflandırılır:


Çıkış yeri ve dilin durumuna göre: kalın ünlüler: a, ı, o, u
ince ünlüler: e, i, ö, ü
Dudakların durumuna göre: düz ünlüler: a, e, ı, i
yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü
Ağzın açıklığına göre: geniş ünlüler: a, e, o, ö
dar ünlüler: ı, i, u, ü

41
TÜRKÇE DİKSİYON

A – kalın, geniş, düz


E – ince, geniş, düz
I – kalın, dar, düz
İ – ince, dar, düz
O – kalın, geniş, yuvarlak
Ö – ince, geniş, yuvarlak
U – kalın, dar, yuvarlak
Ü – ince, dar, yuvarlak

Ünlü Harflerle İlgili Ses Olayları

Kalınlık-İncelik Uyumu (Büyük Ünlü Uyumu)


Bir sözcüğün birinci hecesinde kalın bir ünlü “a, ı, o,

u” bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de kalın; ince
bir ünlü “e, i, ö, ü” bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlü-
ler de ince olur.
Örnek: adım, burun, dudak, ince, derin, bilmece
 Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe sözcükler

vardır. Bu sözcükler zamanla ince şekilli söylenişleri se-
bebiyle uyumdan çıkmıştır.
Örnek: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş,
şişman
 Büyük ünlü uyumu alıntı ve birleşik sözcüklerde ve

aranmaz.
Örnek: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkan, fidan, ga-
zete, hamsi, limon, model, açıkgöz, bilgisayar, hanımeli
 “-gil, -ken, -leyin, -mtrak, -yor, -daş, -ki” ekleri bu

uyuma uymaz:
Örnek: akşamleyin, baklagiller, ekşimtrak, çalışırken, yü-
rüyor, gönüldaş, ülküdaş, akşamki, duvardaki

42
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Düzlük Yuvarlaklık Uyumu (Küçük Ünlü Uyumu)


Küçük ünlü uyumu kuralı iki yönlüdür.
Bir sözcüğün ilk hecesinde düz ünlü “a, e, ı, i” varsa

sonraki hecelerde de düz ünlü bulunur.
Örnek: anlaşmak, yanaşmak, kayıkçı, ısırmak, yelek, bilek
Bir sözcüğün ilk hecesinde yuvarlak ünlü “o, ö, u, ü”

varsa bunu izleyen ilk hecede geniş düz “a, e” veya dar
yuvarlak “u, ü” ünlü bulunmalıdır.
Örnek: vurmak, yumurta, özlemek, sürmek

Bu uyuma aykırı bazı Türkçe sözcükler de vardır.
Örnek: avuç, çamur, kavun, yağmur

Bu uyum alıntı sözcüklerde aranmaz.
Örnek: aktör, alkol, bandrol, kabul, kitap

“-ki” eki yalnızca birkaç örnekte uyuma uyar.
Örnek: bugünkü, dünkü

Ünlü Düşmesi
Türkçede orta hece çoğunlukla vurgusuzdur. Sözcük

ünlü ile başlayan ek alınca vurgu iyice zayıfladığı için
ünlü harf düşer.
Örnek: akıl+ı ⁄ aklı, alın+ı ⁄ alnı, omuz+ı ⁄ omzu

Yapım eki alan sözcüklerde de ünlü düşmesi görülebilir.
Örnek: ileri+le+mek ⁄ ilerlemek, koku+la+mak ⁄ kokla-
mak, ayır+ıntı ⁄ ayrıntı, yumurta+la+mak / yumurtlamak,
çevir+e / çevre, ayır+ım / ayrım
Arapça ya da Farsçadan Türkçeye geçmiş sözcükler “et-,

ol-“ yardımcı fiilleriyle birleştiğinde sözcüğün ikinci he-
cesindeki ünlü düşer.
Örnek: sabır+etmek / sabretmek, hapis+olmak / hapsolmak

43
TÜRKÇE DİKSİYON

Kimi sözcüklerin iç seslerinde ünlü düşmesi olur. Bu



durum, sözcükler ek aldıklarında ortaya çıkar.
Örnek: bura+da ⁄ burda, şura+da ⁄ şurada, ora+da ⁄ orda,
nere+de ⁄ nerde, içeri+de ⁄ içerde, yukarı+dan ⁄ yukardan
Türkçede ünlü ile biten bir sözcük, ünlü ile başlayan

bir sözcükle yan yana gelirse iki ünlüden birisi düşer.
Örnek: cuma+ertesi ⁄ cumartesi, kahve+altı ⁄ kahvaltı,
sütlü+aş ⁄ sütlaç, ne+için ⁄ niçin, ne + asıl ⁄ nasıl, ne +olur
⁄ nolur, yalın+öz ⁄ yalnız, kuru + ak ⁄ kurak, o + bir ⁄ öbür.

Ünlü Türemesi
Bazı sözcükler “-cık, -cik” küçültme ekini aldıklarında

bu ekten önce ünlü türemesi görülür.
Örnek: az+cık / azıcık, bir+cik / biricik.
Anlamı pekiştirmek için sözcük başına benzer hece geti-

rilerek yapılan bazı sözcüklerde de ünlü türemesi görülür.
Örnek: sap+a+sağlam / sapasağlam, çep+e+çevre / çepe-
çevre, güp+e+gündüz ⁄ güpegündüz.

Ünlü Daralması
Türkçede “a, e” ünlüleriyle biten fiillerin şimdiki zaman

çekiminde söyleyiş ve yazılışta da “a” ünlüsü “ı, u”ya; e
ünlüsü “i, ü”ye dönüşür.
Örnek: başla+yor ⁄ başlıyor, kana+yor ⁄ kanıyor, oyna+yor
⁄ oynuyor, doyma+yor ⁄ doymuyor, izle+yor ⁄ izliyor.
“ye-, de-” sözcüklerine gelecek zaman, istek kipi, sıfat-

fiil ve zarf-fiil eki getirildiğinde veya başka bir ek getiri-
lip de araya “-y-” kaynaştırma harfi girdiğinde bu sesler
daralarak “ı, i, u,ü” ye döner.
Örnek: ye+y+ecek ⁄ yiyecek, de+y+en ⁄ diyen, ye+y+en
⁄ yiyen, ye+y+ince ⁄ yiyince, de+y+elim ⁄ diyelim.

44
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Olumsuzluk eki şimdiki zaman eki aldığında da ünlü



daralması olur.
Örnek: kork+ma+yor ⁄ korkmuyor, gel+me+yor ⁄ gelmiyor.

Ünlü Değişmesi
Yönelme durum eki olan “a, e” eki “ben, sen” kişi za-

mirlerine getirildiğinde bu sözcüklerin kökündeki ünlü
değişir.
Örnek: ben+e ⁄ bana, sen+e ⁄ sana

A (a) Ünlüsü: Düz, Geniş, Kalın Ünlü


En temel ünlüdür. Konuşma dilimizde birbirinden ayrı

söylenen üç a vardır.
Kalın a: Dil doğal duruşunu değiştirerek ortaya doğru
biraz yükselir, dudaklar hareketsiz, yanaklar gevşek ve çe-
neler açıktır.
Örnek: abla, ağabey, amca, adam, ocak, ak, ay, çaba, can, çam
İnce a: Dilin ön kısmı alt dişlerin ardına dokunur, sırtı
ağız boşluğunda yaygın biçimdedir. Ağız başparmak kalınlı-
ğında açıktır. Dilimize yabancı sözcüklerden geçmiştir. Söz-
cüklerin başında, ortasında ve sonunda bulunur. Kalın a’ya
oranla ağzın daha ön bölgesinde oluşan bir sestir. İnce a sesi
“k, g, l” ünsüzlerinden sonra görülür ve bu sesleri inceltir.
Örnek: lāle, kāfi, günahkār, zekā, yadigār, lāf, hāl, sıhhāt,
nasihāt, lāstik, dikkāt, kāhya, iskān, karargāh, kār, lāla.
Uzun ā: Üçüncü “a” sesiyse yabancı kökenli sözcükle-
rin etkisiyle oluşan uzun ā sesidir. Ünlü uzunluğu kısa ünlü-
nün iki katıdır.
Örnek: nāne, nādir, nāme, cāhil, seyahāt, sādık, sābit, kātil,
nāzik, tārih, māvi, kabahāt, sıhhāt, nāmus, nāsihat.

45
TÜRKÇE DİKSİYON


Bazı sözcüklerde bulunan “a” sesi hem ince hem de
süre olarak biraz uzundur.
Örnek: Kābe, kāfi, kār, lütufkār.

A Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler



Aç at yol almaz aç it av almaz.

Elalem bir ala dana aldı ala danalandı da biz bir ala
dana alıp ala danalanamadık.

Ağlarsa anam ağlar kalanı yalan ağlar.

Lala Latif laleli lambasını lacivert lake lavabodan na-
zik nadide şefkate verdi.

Sular çağlar buzağı ağlar bu sevdalar yürek dağlar.

Nalan nahoş nanesiyle gah rüzgara gah laleye nane-
ler verdi.

Zarif Halit zamkçı zavallı Sait’e Hakkari’de zalimlik etti.

Al bu takatukaları takatukacıya takatukalatmaya gö-
tür takatukacı takatukaları takatukalamam derse ta-
katukaları takatukacıdan takatukalatmadan al da gel.

Adalardan adalara adanan Adanalı abroşun abarta
abarta Ahlatlı ağdacının avutucu avuntucu ahmak ap-
tal Abdurrahman’ın apraşı ağır ağır gidiyordu.

Abana’dan Adana’ya abarta abarta apar topar ahlatla
ağdalı avuntucu ahmak Ahmet’in avandanlıklarını apa-
ranlardan Acar Abdullah ile Aptal Abdi akşam akşam
bize geldi.

A be kuru dayı ne kuru sarı darı bu darı a be kuru dayı!

Amerikalı aktör Anthur Arnold ağustosta Afrikalı akt-
rist arkadaşı Anna Alise Amsterdam’dan avdetinde aynı
akşam ağaçlar altında aşkını anlatırken avlu aydınlandı.

Ağustos ayında Ankara’dan aldığım ayvaların arasın-
dan ayırıp arabadan ambara attığım armutları avludaki

46
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

ağyarların arasındaki ayağı ayyaş adam aşırınca afal-


ladım.

Arkadaşım Ayten’in akşam anlattıklarından anlaşılan
antik ahbaplarımızla aramız adamakıllı açılmış ama
ablam arkadaşımızı arayarak aralık ayının altısında
Ankara’da anlaşmazlıkları aydınlatacağını anlatmış.

Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak sarımsakla-
masak da mı saklasak?

Bu yoğurdu mayalamalımı da mı saklamalı mayala-
mamalı da mı saklamalı?

Acem acuzesi Alime abla adavetini ağyara aguşunu
asla açmayacağını amiyane aksanıyla anlatınca ahmak
adam afallayıp “ahir zaman allameleri aşıkıyla aşık
atar mıymış aman aman!” anlamında aşina adları ay-
nelyakin aklına almış.

Alkollü lala kabahatli Lale’ye namus tahtından nasi-
hat etti.

Adem’e adem gerekir adem anlar ademi adem adem
olmayınca nitsin adem ademi.

Abalı Acar aç adalı afacan ağrılı aşçının ailesiyle ajansta
akıllı alışkan amelenin anasına apansız armutçu asalak
aşırı atak avare Ayaşlıyla azizlik etti.

Amcam bir aba alıp alacalattıracaktı acaba abayı alıp
da mı alacalattırdı alacalattırmadan aldı da daha sonra
mı alacalattırdı?

At almalı nallamalı da mı üstüne atmaca elde atmalı
avlanmalı nallamamalı da mı atmaca elde üstüne atla-
malı avlanmalı?

Almanya’dan avdet eden Akşehirli Abdullah Alaeddin’in
atölyesindeki altı adet aleti aptal Abdi ile ağabeyi mi
birlikte aşırıp aldılar da askıya astılar yoksa Alaiyeli

47
TÜRKÇE DİKSİYON

Adalet Adile‘nin oğlu ak suratlı ahmak Ahmet ile Aba-


danlı Abidin’in akrabası Arap Asaf mı birlikte aşırıp al-
dılar askıya astılar?

Arabaya arkadan atlayan arkadaşını azarlayarak araç-
tan arsaya adım adım ilerleyip ayaydınlığında akba-
balar gibi arkasına aldığı avadanlıkları Ahmak Ala’nın
armut ağaçlarının arasında atlaya atlaya amcasının ahı-
rını altmış adım aralığında akşamın açlığını anasının
ak ayranıyla giderdi.

Afyonlu Arabacı Ali Adanalı aptal Afvan’ın av atkısını
arabanın altına aldı.

Aptallar abdalın ibadethanesinde aptallıklarını abdal-
lardan ayrımlaştırırlarken adların anlamlandıramadılar.

Altmışar altmışar altlandırılan alttan alta alınmış ay-
dınlatmacılar alışkanlıklarını anlamsızlaştırırlarken alt-
tan alta alınmışlarının anlamsızlaştırılmasını anlamlan-
dıramadılar.

Birbirlerini anlamayan insanlar en azından birbirle-
rini anlayamadıklarını anlasalardı birbirlerini anlaya-
madıklarını anlamadıkları andan daha iyi anladıkla-
rını anlarlardı.

E (e) Ünlüsü: Düz, Geniş, İnce Ünlü



Konuşma dilimizde birbirinden farklı söylenen iki e
vardır. Bunlardan biri ”açık e” diğeri de “kapalı e”dir.
Açık e: Çene açılır. Dil ileri doğru uzanır. Ucu alt dişlere
dokunur. Dil önü sert damağa yükselir. İki yanıyla üst sıra diş-
lerin kıyısına değecek kadar yaklaşır. Kapalı e’ye göre Türk-
çede açık e’ye daha sık rastlanılır. Sözcüklerin başında, orta-
sında ve sonunda bulunur.
Örnek: sen, sene, her, ben, berber, yer, sel, kel, mermer,
terbiye, sersem, pervaz, sermaye.

48
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Açık e sesi “l, n, r” ünsüzlerinden önce gelip ünlüyle



başlayan ek aldığında kapalı e’ye dönüşür.
Örnek: sen / seninle, tel / telinle.
Bu kurala aykırı olarak e sesinden sonra gelen ünsüz

g veya y olduğunda ilk e açıktır.
Örnek: eğe, eğer, eğilim, eğilmek, eğrelti, eğri, eğirmek,
eğlence, eylem, eyvah.
Kapalı e: Açık e’ye oranla ağız daha kapalı, dudaklar
daha gergin ve söyleyiş noktası daha ileridedir. Kapalı e, e / i
arası bir sestir. Dudak kenarları kulaklara doğru biraz yakla-
şıp çeneler hafifçe sıkılır. Sözcük başında ve ilk hecede bulu-
nan e sesi çoğunlukla kapalıdır.
Örnek: engin, zengin, tencere, pencere, senfoni, ceren, zer-
rin, zemin, el, zencefil, İkitelli, cennet, ebru, ebedi, elbet, benzin.

E Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler



Edepli edebi edepsizden edinmiş.

Evlinin bir evi evsizin bin evi var.

Sen dede ben dede bu atı kim tımar ede.

Ekmeği ekmekçiye ver bir ekmek de üste ver.

Erkek mekteplerinde elemeler gelecek sene beşer ders-
tenmiş.

Mermerciler berbere erken geldiler.

Beni en beğenen hep benim beni en beğenen kendi
kendimim.

Gece penceredeki benekli tekir kedi tenceredeki eti
kendi kendine yedi.

Kenya Büyükelçiliği genç hakemlere renkli kalem verdi

Eğer Eleşkirtli eleştirmen Eşref ile Edremitli Bedri’yi
Ege’nin en iyi eyercisi biliyorlarsa ben de en iyi Erme-
nekli Erdem Ergene’nin en iyi elektrikçisidir derim.

49
TÜRKÇE DİKSİYON


Ertenekli Örtenekli Ergene’nin ecesi Esentepe’nin eğ-
lencesi Erdenler erkete Erdem’le bize geldiler.

Ezineli emin Emin’in kızı ellilik Emine bir eli ile men-
dilini salladı bir eli ile elli bine el eyleyip zengin oldu.

Erzurumlu Efruz Efendi’nin evde kalmış evlenme-
miş ebesi Edirne emini İskender Efendi’ye “evet” de-
yip evlenmeli de mi ev edinmeli yoksa evlenmemeli
de mi ev edinmeli.

Ebe Ecel edepli Efe egemen eğitimde ejderli ehliyetini
ekleyerek ellerini emeklinin entrikacı spekürcü erkek
esmer eşine etejerli evinde eyvah diyerek ezberletti.

Edirneli entelektüel Emine Eskişehirli erdemli Emin
Eser Efendi’yle eylülde Edremit’teki eski esercide ek-
seriyetle eğitimci efsaneleri emperyalist ecnebileri eg-
zersizle ehemmiyetle eğitti.

Evvelki gün Emel’in ebeveynlerinin Eflatun Efendi’deki
eskimiş eşyalarını eşimle epeyce eleştirerek etrafı esp-
rilerinizle eğlendirmiş evlerindeki eski eserlerin evsaf-
larının ehemmiyetsizliğini evelemişsiniz.

Evvelemirde eskimiş elbiselerini Eyüp’teki evkafın
emirini emanet edip Eminönü’ndeki edipler edebiya-
tevine efkarını eşle dostla eksiltmeye evhamlanınca ev-
vela Eriki Emin Emmi’nin eteğindeki ekşi eriklerin es-
masını edebiyle esrarlı esrarlı ezberlemiş.

Edremitli ela gözlü esmer eylülde el altından Elmacı
Efe’nin eşi Eşref’le emanetçinin eşeğine bindiler.

Kendirliden Kemençeci Kekeme Kerim kentlerin keş-
mekeşliğine kesinkes karşı çıkıyor ve ”Keşke Keşan’da
keşkeşçilikle kesme şekercilik yaparak kereste kerevet
kereviz keten helva kendir kenevir kemençe kekik kek-
lik satıp kelepircilik ederek rahatına baksaydım.” diyor.

50
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

I (ı) Ünlüsü: Düz, Dar, Kalın Ünlü



En zayıf ünlüdür. Dilimizde, her zaman her sözcükte
değişmeden söylenen harflerdendir. Dilimizde “ı” ün-
lüsü sözcük başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: ısı, ışık, ıslık, ılıcalı, ıssız, sır, ırmak, bıkkın, Kır-
gız, tıkır tıkır, mırıl mırıl, kıpır kıpır, gıcır gıcır, pırıl pı-
rıl, fırıl fırıl.

I Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler



Ilgazlı ışık ılıcalarda ıslıkla ısına ısına ılık ıhlamur ısıttı.

Irgat Kızılırmak Irmağı’nda ıslak ıvır zıvırını ısıta
ısıta ısındı.

Yığınaklara çığ gibi sığınaklar yığıldı.

Yakındaki kaplıcada sığırcıklar çatılara yığılmış.

Bıyıklı bıkkın pısırık ılık ırmağın akışını ırgatlara anlattı.

Ismarlama ırgat ışıklının ıssız ırmağında ıslak ıvır zı-
vırını ısıta ısıta ısındı.

Iğdır’ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları ıklım
tıklım ılgın kaplıdır.

Ilım ılınan ılıcalı akan ılık Iğdır Irmağı’nın kıyıları ıkır
tıkır ığrıp ağaçlarıyla kaplıdır.

Işık ırmağı ışıldatarak ılık ılık ığıl ığıl ıssız ışıksız ıl-
gınların ırgılanmasını ırak ışıkların ışıması ışıksız ır-
mak ırgalanarak ırgat ırmalarını ısırgan ısırmaları ız-
dıraplıydı.

Itrı Şevki bıyıklı bıkkın pısırık ılık ırmağın akışını ır-
layan ırlayıcı ırgatlara ırlattı.

Iraklı ırgatlarla ılgarcılar Isfahanlı ızbandut ırgatbaşla-
rının Iğdır’dan İstanbul’a ısrarla ısmarladığı ıhlamurlar
ıspanaklar ısırganlar Ihlara’da ığıl ığıl Işıklı Irmağı’nda
ıslanınca ısmarlananlar ızdırapla ızdıraplandı.

51
TÜRKÇE DİKSİYON

İ (i) Ünlüsü: Düz, Dar, İnce Ünlü



Konuşma dilinde iki farklı i vardır.
Normal i: Kelimenin her yerinde bulunur.
Örnek: ihtiyar, iki, iz, dil, izci, iyilik, içişleri, incir, iplikçi,
iskambil, aile, kilim, bilim, lise, bilinçsizlik, il
Uzun i: Dilimizde süresi uzun olan i de bulunmaktadır.
Örnek: īcāt, īdam, īman, bīçāre, bītap, bītaraf, bīgane
Türkçeye Arapçadan geçmiş “i nispet eki” dediğimiz

bir ī sesi daha vardır. Bu eki, iyelik eki ve belirtme durum
ekinden ayırmak için uzun okumak gerekir.
Örnek: askerī, idarī, millī.

İ Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler



İki el bir baş içindir.

İstasyonda içilsin diye iki imbik ilaçlandı.

İki hakiki tilki Miki’nin biricik pilicini yiyip bitirdi.

İstediğini söyleyen istemediğini işitir.

İpeği imal eden imparator İsmail’i izledi.

İçişleri Bakanı ivedilikle istifasını ileteceğine yemin etti.

İbibiklerin ibibiklerini iyice iyileştirmek için İstinyeli
istifçi İbiş’in istif istiridyeleri mi yoksa İskilipli İspi-
noz işportacı İshak’ın işliğindeki ibrişimler mi daha
iyi bilemiyorum.

İbrikleri icat eden içli idealist İffet ihtiyar ikiz ilerici
imparatoru İncirlili ipekçi iri İspanyol’un işaretçi iti
ile iz sürüp iyice izledi.

İbiş’le Memiş iş miş dememiş itişmiş kavga etmiş mah-
kemeye düşmüşler mahkemeleşmişler iş miş dememiş
itişmiş kavga etmişler de mi mahkemeye düşmüşler

52
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

iş miş demiş itişmemiş kavga etmemişler de mi mah-


kemeye düşmüşler?

İtilmiş ilgi isteyen ihtiyar insanların ihtiyaçlarını izole
için iyilikseverlerin işlerini içtenlikle istikrar içinde ila-
veten ihtimamı isteyerek insaniyet ile ifaları idealdir.

İyi ilişkiler içindeki insanlar ince iyimser iddiasız iti-
katlı iradeli izanlı ilginç inatlaşmayan idareci itaatkar
ihtiyatlı iltifatkar idealist izzet-i nefisli inandırıcı iti-
barlıdır.

Gül dibi gibi bülbül dili gibi gül dibi bülbül dili.

İki binlerdeki İstanbul’un idarecileri için için inleyen
bu inci için ihmal ve ihtiraslara ilişmeyip iletişime iliş-
kin işlere inatçı bir inançla inansınlar.

İzmaritçi İzzet izbe istasyonlarda işportasına ilişkin
işkilli işkilli izinsiz iki bin iki yüz istavriti istiflerken
inekçi İhsan inatçı İrfan’ın ispirto imbiğini ilaçladı.

İki incinin içindeki inilti gibi iğneli gözleri içinin inil-
tisini dindirdi.

İçkici çeşniciler içkilerini işliklerinin içlerinde açıp açıp
içtikçe için için içlenerek içkiciliğin içtenlikçiliğini içe-
ren ilginçliklerle iyice içlendiler.

İzmirli iki ihtiyar incili incili ince incinin incisiz ince
inciyi birincisinde itip itip ikincisinde inci ince iğnele-
yip tiksinmiş gibi pintisin pinti diyip incittiğini işitmiş.

O (o) Ünlüsü: Yuvarlak, Geniş, Kalın Ünlü



Konuşma dilimizde kalın ve ince olmak üzere iki ayrı
o vardır.
Kalın o: Çeneler açık, dudaklar birbirine yakındır ve ağız
içi yuvarlaktır. Sözcük başlarında sık rastlanır.
Örnek: ot, ova, ocak, ordu, oda, orman, ortak.

53
TÜRKÇE DİKSİYON

Kalın o’ya sözcük sonunda çoğunlukla dilimize yabancı



dillerden geçmiş sözcüklerde rastlanır.
Örnek: bando, banyo, biblo, bono, fiyasko, tango, solo,
foto, radyo, stüdyo, şato, tempo, vazo, ortopedi
İnce o: Kalın o’ya göre ağzın ön kısmından boğumlan-
maktadır. Dilimizde yabancı dillerden geçmiş sözcüklerde bu-
lunur. Çoğunlukla l’nin inceltici etkisi dolayısıyla l’den sonra
gelen o sesleri incedir.
Örnek: loş, loca, lodos, lokanta, lokomotif, lokum, etimoloji,
biblo, Londra, psikolog, sosyolog, lokal, alkol, mentol, solfej.

O Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler



Olmaz olmaz deme olmaz olmaz.

Oğlum oldu oydu beni kızım oldu soydu beni.

Stüdyonun foto banyosunda sopranonun fiyaskosu
ovada ormanda duyuldu.

Obur ormancı ovanın ortasından oluk oluk akan su-
dan odunları omuzlayıp obasına götürdü.

Lokantadaki locada lokum gibi nohut yedik.

Oruçlu oduncu oluklu okunu oflaya oflaya orduya
doğrulttu.

Londra yolundaki loş evlerde nohut noksan lokmadır.

Alkolik lort lokantanın locasında lokumları lokma
lokma yuttu.

Psikolog Türkolog Etimolog ve antropologlar meteoro-
loji tahmininden dolayı Hollanda’da toplandı.

Okmeydanı’ndan Oğuzeli’ne otostop yap Oltu’da volta
at olta al Orhangazi’de Orhanelili Orhan’a otostopçu-
luk öğret sonra da Osmancıklı Osman’a otoydu fo-
toydu lotoydu say dök.

54
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Oluklu’dan Kozlu’ya Kozlu’dan Oğuzeli’nin Otçuk
Otogarı’na oba oba ot toplaya toplaya Posoflu Osman’ın
ocağına vardı.

Loş Lonca’da lokma lokum yiyen lord lodostan ka-
çıp lokantaya lokomotifle gidip olaya normal nokta
koyacak.

Ordu’nun ortasında Osman’ın oğlu olmuş onu okut-
muş okulda olağanüstü oturaklı olan Orhan otomatik
olarak oyun oynamayı ormanları Osmanlı’yı orduyu
onurlu otoriteyi okumuş on birinde ortaokulluymuş.

Ovanın ortasındaki ormanda obaları olan ormancılar
oradaki odunları omuzlarıyla o okulun odunluğunun
orta noktasına taşıyor.

Obanın ocakçısı odacı Oflu Oğuz “oh” diyen ojeli ok-
lavacı olgun omuzlu Onat’la operada orkestradaki
Osman’ı otel ve ovada oynayarak Ozan’a yakalattılar.

Osmaniyeli okuryazar olmayan oduncu Osman orduda
on ocakta onbaşı olan ortanca oğlu obur Orhan’ın or-
tağıyla ormanın ortasında oturup Oğuzeli Onbaşı Os-
man Orhan oğlum okul odun otomotiv otopsi otorite
oktav oryantal otantik otokrat otomasyon sözcüklerin-
den oluşan olumlama oyalama oyunu oynadı.

Oldum olası onca olanakları olmasına oralı olmayan
Ordulu Orhan’ın ortağının ortaokulda okuyan ortanca
oğlu Oğuz odalığıyla odasında oflayarak oyuncakla-
rıyla oynayıp oyalanır.

Ö (ö) Ünlüsü: Yuvarlak, Geniş, İnce Ünlü



Ö ünlüsü çoğunlukla sözcük başında bulunur.
Örnek: öğretmen, öğrenci, öğrenim, öğretim, ödev, ökçe,
öksürük, örs, söz, örtü, öykü

55
TÜRKÇE DİKSİYON

Ö Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler



Ölenle ölünmez.

Önce öfkeyle öttüğünden Ökkeş’i görmedi.

Ödünç ödeyerek öğünmek ödevi önergeyle öğretil-
melidir.

Öğretmen öğleyin öğrencilere dört ögeden oluşan öğüt-
leri söylemiş.

Öğretmen özerk öğretimde örnek alıştırmalara des-
tek oldu.

Ödemişli ödlek Ömer öksürüklü Özdemir’in öküzüyle
ördeğini öldürmüş.

Özbekçi Öcalan ödevli öfkeli öğleyin öksürüklü ölgün
ömürsüz önemli el öpen örümcek öşürcüye öteden beri
öylece özleyiş duydu.

Ödemiş’in öğünen öğretmeni Ökkeş’in özgürlüğe iliş-
kin öngörülerine göre özerk öğretimde önemli olan
öğretim görevlisinin özverili ve övülecek örgütlerinin
olmamasıdır.

Öbür yörenin ötesinde ölgün gölde öten ördek gören
Ömer önündeki ördeğin öttüğünü Ökkeş’e göstererek
“ölen ördeğinle ölünmez.” öğüdü ile özetlemiş.

Özbeöz’ün özbeöz Ödemişli öngörülü öğretmeni Öz-
güraslan ile Özgülaslan özellikle özerk ön öğretimde
öylesine özverili övünç verici ve övgüye değer kişiler
ki hani tüm öğretim örgütleri içinde en özgün örnek
onlardır diyebilirim.

Özüne özgü özverili Özgür’ün özellikli özerk öğreti-
minde ödenekli örnek alıştırmalarına Ozan Özakman
da ortak oldu.

Özlem’in özverili özel öğretmeni Ömür’ün önemli özel-
liği öğrencilerine öncelikle özeni öğütlemesi önerilerini

56
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

öfkesizce özetlemesi örtülü örümceği öylece örnekle-


mesi ödevlerini önyargısızca ödüllendirmesi özgürlü-
ğün önemini öğretmesidir.

Örnek öğretmen Ömer öğleyin öğlenci özürlü öğrenci-
lerine öncelikle ödevlerini öğrenmelerini öğretici öğüt-
leri önemsemelerini örnek önder ölçülü özenli öğren-
cileriyle övüneceğini özetledi.

U (u) Ünlüsü: Yuvarlak, Dar, Kalın Ünlü


Konuşma dilimizde birbirinden ayrı söylenen iki “u”

vardır.
Kalın u: Çeneler açık, dudaklar birbirine iyice yaklaşık
ve ağız tam bir küçük yuvarlak olur. Kalın “u”ya sözcüğün
her yerinde rastlanır.
Örnek: uzun, kuru, uç, ucuz, uçak, uçurum, uykucu,
ulu, kulak, uzak, ulaştırma, umutsuzluk, ulusçuluk, unut-
kan, uyumsuzluk
İnce u: Kalın “u”ya oranla daha ileriden söylenir. İnce
“u” söyleyişte biraz uzun seslendirilir. Yabancı asıllı sözcük-
lerle dilimize girmiştir.
Örnek: būse, numūne, nūr, nüzūl, sūre, nufūz, Nūri.

U Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler



Uyku uyku getirir uyku et bitirir.

Unkapanı uğradığı uğursuzluktan upuzun uzandı.

Uma uma döndük muma.

Umdum umdum geri yumdum.

Ulusunun sözünü dinlemeyen uluyu uluyu gider.

Turu turlayıp turpu tuzlayıp turuncu tuğlayı tuz buz
ettim.

Ulaştırmacı uçak uçurumda uçurtma gibi uyudu.

57
TÜRKÇE DİKSİYON


Bu mumcunun mumu umumuzun mumudur.

Uluborlu Utangaç Ulviye ile Urlalı Uğursuz Ulvi uğ-
raşa uğraşa Urfa’daki urgancılara uzun uzun ulam ur-
gan sattılar.

Ucuz uçurtmacı Udi Ufuk Uğurlu’nun uhdesinden ge-
lerek ukalalıkla Ulus’ta ummadık unutkanlıkla upu-
zun urganları usta uşaklara utangaç üvertürcü ili uyu-
madan uzattı.

Urfalı Utangaç Uğur’un uçakla uzaklara uyuyarak uç-
ması uyumlu uzmanların uygarlık uğruna uzun uza-
dıya uyguladığı uzayda uyanmanın utkusuymuş.

Ulubatlı uydurucu Uyurgezer Ulvi ile Uluborlulu uyu-
şuk Ulaş Urfa’da uzun uzun tartıştılar.

Uluorta utanmazlıklarla umumu usandıranlar uslandılar.

Uzun burunlu umutsuz kulun mumunu mumsuz kuy-
tuda kurutup tutuşturdunuz mu?

Ufukta uçan uçakların uzadıkça uzayan uğursuz uğul-
tularından uzun uykusundan uyanan ufak Uğur’u uyut-
mak uğruna umutsuzca uğraşmaktan usanan Ulviye
usulca uyuya kaldı.

Uyanık Uğur ustanın ucuz ucuz ufacık uyduruk uçurt-
malarını ufuklarında uçurmaya uğraşıp uçuramamak-
tan usanan Urfalı ufaklıklar da umutsuzca usulca uzak-
laşarak umursamaz uçurtmacıyı utandırdılar.

Ü (ü) Ünlüsü: Yuvarlak, Dar, İnce Ünlü



Türkçede sözcüğün her yerinde bulunabilir.
Örnek: üç, üçüz, ülkü, ün, ünlem, ünlü, üreme, ürkek,
ürpermek, üzüm, üstün, üniversite, üye, ürün, ünsüz,
üzüntü.

58
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Ü Ünlüsü İle İlgili Tekerlemeler



Ünlü üç üçlü üniversiteli üçgen üslubu üretti.

Ülker’le Ülfet üslupsuz üstad Ülviyet ümidiyle üstü-
beç üstüvanesinden ücret almalıdır.

Ücretli üçlü üdeba Ülkücü Ümit ünlü ürkek üstün üşü-
mez ütücü ile üveye üveye üzüldüler.

Ülker üzüntüsünden üzüm üzüm üzüldü başını büz-
gülü yastığa koyup süzüldü.

Ünlü ülgen düzgün üreticiye ünleyip üşüdüğünü ür-
perdiğini üleştirdiği üzümlerin güğümlerde güzel gün-
lerin güleç yüzlü ince tüylü üstü boyalı tüllü müllü kü-
tükleri olduğunu söyledi.

Üzüntüden üşüdüğünün ürediğini ürpererek ünlü ün-
lemesiyle ünledi.

Uykucu Ülkü ucu Ümit Ünlü’nün üç gün üç gece üzüm
üzüm üzülmesi üstüne ümidi kalmayan annesi umursa-
maz Ümmügülsüm ürküp de oğlu için mi üzüm üzüm
üzülsün yoksa kendi ümitsiz ürkek haline mi gülsün?

Ümraniyeli Ümmü’nün Ürgüp’teki üzümlerinden
ünlü ünsüz ürün alamaması Üsküp’teki ürkünç ülkü-
cüleri de üzdü.

Ürdünlü ünlü üfürükçü Üryani Ünye Ürgüp üzerin-
den ülküdeşlerine üstüpü üstübez üvez üzüm üzengi-
taşı ve üzünç götürürken Üveyik’ten ürüyerek üvendir-
lerini sürüyerek yürüyen üçkağıtçıların ürküntü üreten
ünü batasıca ünlemleriyle ürküverdi.

Ümraniye’de üretilen üzümlerin üstünde üstün ücretle
üleştirildiğinden ülkü üreticileri ülkede ünlendiklerin-
den ümitle üzüntüsüz ürpertisiz üstün ürün üreterek
ünlü ülkücü üreticiliği üstlendiler.

59
TÜRKÇE DİKSİYON


Üsküdar’daki Ülkü Üniversitesinin ünlü üçüzlerinden
Ümit’le Ülker üst üste üşüttüklerinden üçüncü üçüz
Ümran’la üvey analarının üzümden ürettikleri usa-
releri ürpertilerinin ürtikerlerinin üstesinden geldiler.

Ünsüz Harfler
Ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslere ünsüz harf-
ler denir. Türkçede 21 ünsüz harf vardır: “b, c, ç, d, f, g, ğ, h,
j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z”

I. Ses Tellerinin Durumuna Göre Ünsüzler:


1. Yumuşak ünsüzler (Ötümlü, sedalı, tonlu): Ses telleri-
nin titreşmesiyle oluştan ünsüzlere yumuşak ünsüzler denir.
Yumuşak ünsüzler şunlardır: “b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z”
2. Sert ünsüzler (Ötümsüz, sedasız, tonsuz): Ses telleri-
nin titreşmeden oluşturduğu ünsüzlere sert ünsüzler denir.
Sert ünsüzler şunlardır: “ç, f, h, k, p, s, ş, t”

Sert Yumuşak
(Sedasız, Ötümsüz, (Sedalı, Ötümlü,
Tonsuz) Tonlu)
Süreksiz (Patlayıcı) p, ç, t, k b, c, d, g
Sürekli (Sızıcı) f, s, ş, h ğ, j, l, m, n, r, v, y, z

II. Çıkış Biçimlerine Göre Ünsüzler:


1. Sürekli (Sızıcı) ünsüzler: Ses yolunda herhangi bir en-
gele takılmadan çıkan ünsüzlerdir. Bu ünsüzlerin başlarına bir
ünlü getirildiğinde söylenişleri uzar. Sürekli ünsüzler şunlar-
dır: “f, ğ, h, j, l, m, n, r, s, ş, v, y, z”
2. Süreksiz (Patlayıcı) ünsüzler: Ses yolunda bir engelle
karşılaşarak çıkan ünsüzlerdir. Bu ünsüzlerin başlarına bir

60
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

ünlü geldiğinde söylenişleri uzamaz. Süreksiz ünsüzler şun-


lardır: “b, c, ç, d, g, k, p, t”

III. Çıkış Yerlerine Göre Ünsüzler:


1) Dudak ünsüzleri: İki dudağın birbirine veya alt duda-
ğın üst dişlere dokunması ya da yaklaşmasıyla oluşurlar. Du-
dak ünsüzleri şunlardır: “b, m, p, v, f”
• Çift-dudak ünsüzleri: “b, m, p”
• Diş-dudak ünsüzleri: “f, v”
2) Diş ünsüzleri: Dil ucunun üst dişlere veya üst diş etle-
rine değmesi yahut yaklaşması sonucunda oluşurlar. Diş ün-
süzleri şunlardır: “c, ç, d, j, l, n, r, s, ş, t, z”
• Diş ünsüzleri: “d, l, n, r, s, t, z”
• Diş-damak ünsüzleri: “c, ç, j, ş”
3) Damak ünsüzleri: Dil sırtının yükselip ön ⁄ arka da-
mağa dokunması veya yaklaşmasıyla oluşan ünsüzlerdir. Da-
mak ünsüzleri şunlardır: “k, g, ğ, y”
• Ön damak ünsüzü: “k, g, y”
• Art damak ünsüzü: “ğ”

4) Gırtlak ünsüzü: “h”

Çıkış SERT
YUMUŞAK
Yerlerine (Sedasız, Ötümsüz,
(Sedalı, Ötümlü, Tonlu)
Göre Tonsuz)
Ünlüler Sürekli Süreksiz Sürekli Süreksiz
Dudak f p m, v b
Diş s, ş ç, t j, l, n, r, z c, b
Damak - k ğ, y g
Gırtlak h - - -

61
TÜRKÇE DİKSİYON

IV. Duyulurluklarına Göre Ünsüzler:


1) Akıcı ünsüzler: Ciğerlerine gelen havanın ağız boşlu-
ğunun daralan noktalarından veya geniz yolundan akarak çı-
karılmasıyla oluşan bol sesli ünsüzlerdir. Akıcı ünsüzler şun-
lardır: “l, r, m, n, y”
2) Katı ünsüzler: Boğumlanmalarında daha az daralma
ve kapanma olan ünsüzlerdir. Katı ünsüzler şunlardır: “b, c,
ç, d, f, g, ğ, h, j, k, p, s, ş, t, v, z”
Katı Ünsüzler Akıcı Ünsüzler
Patlayıcı Sızıcı Patlayıcı Sızıcı
Yumuşak Sert Yumuşak Sert Yumuşak

Çift Dudak b p _ _ m _

Diş Dudak _ _ v f _ _

Diş d t z s n r

Diş Damak c ç j ş _ l

Ön Damak g k - _ _ y

Art Damak _ _ ğ _ _ _

Gıtlak _ _ _ h _ _

Ünsüz Harflerle İlgili Ses Olayları


Ünsüz Sertleşmesi (Benzeşmesi)
Sert ünsüzlerle “f, s, t, k, ç, ş, h, p” biten sözcüklere “c,

d, g” yumuşak ünsüzleriyle başlayan bir ek getirildiğinde
bu ünsüzler sertleşerek “ç, t, k”ye dönüşür.
Örnek: aç+dı ⁄ açtı, aş+cı ⁄ aşçı, bas+gı ⁄ baskı, çiçek+den
⁄ çiçekten, düş+gün ⁄ düşkün, geç+di ⁄ geçti, seç+gin ⁄ seçkin

62
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Ünsüz Yumuşaması
 Sert ünsüzle biten bir sözcük ünlüyle başlayan bir ek

aldığında sözcük sonundaki sert ünsüz “p, ç, t, k” yumu-
şayarak “b, c, d, g”ye dönüşür.
Örnek: ekmek+im ⁄ ekmeğim, kitap+ın ⁄ kitabın, söğüt+üm
⁄ söğüdüm, denk +im ⁄ dengim, senet+im ⁄ senedim.
Bazı yabancı kökenli sözcüklerin ünsüz yumuşaması

kuralına uymadığı görülür.

Yazılış Yanlış Okunuş Doğru Okunuş


ahlakım ahlağım ahlakım

anketin ankedin ahkedin

aşkım aşgım aşkım

devlete devlede devlete

evrakı evrağı evrakı

konuta konuda konuta

merak merağı merakı

millete millede millete

olimpiyatı olimpiyadı olimpiyatı

sanatı sanadı sanatı

sepeti sepedi sepeti

sürati süradi sürati

şiddeti şiddedi şiddeti

taksit taksidi taksiti

yakıtı yakıdı yakıtı

63
TÜRKÇE DİKSİYON


Özel isimlerin sonunda bulunan sert ünsüzler “p, ç, t,
k” söyleyişte yumuşatılırken yazıda karışıklığa sebep
olmaması için korunmaktadır.
Söyleyişte Yazıda Söyleyişte Yazıda
Uşağ’ı ⁄ a Uşak’ı ⁄ a Zonguldağ’ı⁄ a Zonguldak’ı⁄a

Sert ünsüz yumuşaması kuralına uymayan tek heceli
sözcükler olduğu gibi uyan sözcükler de görülür.
Örnek: yap+ı ⁄ yapı, et+i ⁄ eti, ört+ü ⁄ örtü, ip+e ⁄ ipe, ak+ı
⁄ akı cep +i ⁄ cebi, kap+ı ⁄ kabı, çok+u ⁄ çoğu, taç+ı ⁄ tacı.

Ünsüz Düşmesi
“k” ile biten bazı sözcüklere “-cik, -cek, -l” yapım ek-

leri getirildiğinde sözcüğün sonundaki “k” ünsüzü düşer.
Örnek: minik+cik / minicik, küçük+cük / küçücük, sıcak+cık
/ sıcacık, ufak+cık ⁄ ufacık, çabuk+cak ⁄ çabucak, ufak+rak
⁄ ufak, yüksek+l ⁄ yüksel, alçak+l ⁄ alçal, seyrek+l ⁄ seyrel.
Türkçede asıl diş ünsüzleri olan “d ve t” iç ve son ses

durumunda düşer. Üst, ast, çift, rast sözcükleri birleşik
sözcük oluşturdukları zaman “t” sesini konuşma dilinde
düşürürler.

Yanlış / Doğru

A R
asbaşkan / astbaşkan rasgele / rastgele
assubay / astsubay raslamak / rastlamak

Ç
Ü
çifçi / çiftçi
üsçavuş / üstçavuş
çiflik / çiftlik
üs geçit / üst geçit
çif / çift
çifçi / çiftçi
çiflik / çiftlik

64
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Ünsüz Türemesi

İki ünlünün yan yana bulunduğu bazı alıntı sözcük-
lerde ünlüler arasında y ve v harfleri gelir.
Örnek: fiat / fiyat, zaif / zayıf, tual / tuval, tualet / tuvalet

Türkçe sözcüklerde aynı kökte aynı ünsüz yan yana
bulunmaz. “Af, his, zan, ret, hal, şık, hak” gibi Arapça
asıllarında çift ünsüz barındıran ve Türkçede tek ün-
süzle kullanılan sözcükler ünlüyle başlayan ek aldı-
ğında veya yardımcı fiil alarak kullanıldığında asılla-
rındaki ikincil sessiz harf ortaya çıkar.
Örnek: his+s+etmek ⁄ hissetmek, zan+n+etmek ⁄ zan+n+etmek,
hak+a / hakka, şık+ı ⁄ şıkkı, af+ı ⁄ affı.

Göçüşme

Göçüşme çoğu zaman, açıklığı daha yüksek olan bir
harfin sözcük başına daha düşük olan harfin sözcük
sonuna doğru kayması şeklinde olur.

Yanlış / Doğru

B K
baryam / bayram kirbit / kibrit
burgur / bulgur körpü / köprü

Ç T
çölmek / çömlek torpak / toprak

E Y
eski / eksi yüskek / yüksek

65
TÜRKÇE DİKSİYON

Gerileyici Benzeşme (N ∕ M Çatışması)



Türkçede sözcük içinde “b” sesinden önce “n” sesi bu-
lunmaz. N sesi b’nin etkisi ile m’ye dönüşür. Daha çok
yabancı kökenli sözcüklerde görülür.

Yanlış / Doğru

A inbisat / imbisat
anbalaj / ambalaj iskanbil / iskambil
anbar / ambar işkenbe / işkembe

C K
canbaz / cambaz kanber / kamber
cınbız / cımbız kanbur / kambur
cunba / cumba künbet / kümbet
cünbüş / cümbüş
L
Ç lanba / lamba
çarşanba / çarşamba
çenber / çember M
menba / memba
D muşanba / muşamba
dolanbaç / dolambaç münbit / mümbit

H P
humbara / humbara penbe / pembe
perşenbe / perşembe
İ
inbik/imbik S
inbat / imbat sünbül / sümbül

66
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Ş Z
şanpanya / şampanya zanbak / zambak
zenbil / zembil
T zanpara / zampara
tanbur / tambur zınba / zımba
tenbel / tembel
tenbih / tembih

Kaynaştırma Harfleri
Kök ve eklerin birleşme sırasında arasına giren sesler-

dir. Ünlüyle biten bir sözcüğe, ünlüyle başlayan bir ek
getirildiğinde araya “-y, -n” sesleri girer.
Örnek: eliyle, annesini, suyunun.
 Kimi zaman bir ünsüzle bir ünlü arasına girdiği de

görülür.
Örnek: üstünde, onda

B (b) Ünsüzü: Yumuşak, Patlayıcı, Dudak, Katı



Sözcüklerin başında veya ortasında bulunur.
Örnek: baş, boş, bıçak, biber, berber
Sözcük sonunda ünlüyle başlayan bir ek aldığında eski

konumuna geri döner.
Örnek: kitabı, kabı, hesabı, mektubu, çorabı

Gerçekte “p” ile biten sözcüklerse değişmezler.
Örnek: sap ⁄ sapı, çöp ⁄ çöpü, top ⁄ topu, tüp ⁄ tüpü, küp
⁄ küpü, kulp ⁄ kulpu, hap ⁄ hapı
BA BE BI Bİ BO BÖ BU BÜ
BAP BEP BIP BİP BOP BÖP BUP BÜP
BAR BER BIR BİR BOR BÖR BUR BÜR
BAT BET BIT BİT BOT BÖT BUT BÜT
BAY BEY BIY BİY BUY BÜY

67
TÜRKÇE DİKSİYON

B Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Bol bol yiyen bel bel bakar.

Baba bas paspasa bas baba paspasa.

Baba Baki Bandırmalı bacının basmalarını Balıkesirli
bakkal Basri’ye bağlattı.

Becerikli Bedri bebekli beyzadelerle belediyeden be-
dava beyaz bez beğendi.

Bilgili bir bildik bilgisiz bir bildikten bin bir kere daha
iyidir.

Bostanda boğazlaşan Bodrumlu boksör bol bol boyalı
boruları boylu boyunca boşalttı.

Böceklenen börekleri bölük bölük bölenler böbürlendiler.

Buruşuk Bulgar bulgur bularak bunak budalayı bu-
ram buram bunalttı.

Büyük büstü büklüm büklüm büken Bünyalı bücür
büyücü bütün bütün büzüldü.

Barakada bıraktığı bardaklara böceklerin bulaştığını
bildiren barbutçu barmen büyük barın bitişiğinde bü-
yük bardakla biraya başladı.

Babasının benekli bıldırcını bitişik bostanda böcekler-
den bunalarak büzüldü.

Babaeskili babacan Bahri Beberuhi Bedri ile bıyıksız
bıçkıcı bıngıldak Bigalı Bikes Bahri’nin Bigadiç’teki
bonbon banmarşesine varmışlar oradakilerin yüzle-
rine bön bön bakarak büyülü büyük buhurdanlığı
buğulu buğulu boşaltıp bomboş bırakmışlar sonra da
Bodrum’da gözden kaybolmuşlar.

Bir pirinci birinci buluşta bir inci gibi birbirine bağla-
yıp Perlepe berberi bastıbacak Bedri ile beraber Bursa
barına parasız giden bu paytak budala babası topal
Badi’den biberli bir papara yedi.

68
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Babası beyaz bıldırcın besleyen bunak Berrin’in biti-
şik bostandan beyaz badanalı benekli bademe benze-
terek bağırdı.

Buca Belediye Başkanı Bay Bekir Bal toprak başkan-
lığına başlar başlamaz bahçede bekleyen bekçiye be-
lediyeye bağışlanmış bir buldozerin bulunduğu bara-
kayla bitişindeki binanın beyaza boyanmasını buyurdu.

Babamızın Beykoz Büyük Bulvar’daki bahçesinde bolca
beyaz begonya bulunduğundan bahçıvanı bej bereli
Behçet Bey Bakırköy’deki Bakımevleri Başkanlığına
bazılarını bağışlayacağını bildirdi.

Bre birader buraya bak başı bereli burma bıyıklı beti
benzi bembeyaz Beberuhi boylu Bilal’in burnuna bi-
ber kaçırıp bir bebek gibi barbar bağırması bir bakıma
hoş bir bakıma boş ve berbat bir hal değil midir?

Bizim bebek babamın pembe piposunu birden bire
bibere batırdı.

Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar
bağırmış.

Büyük büstü büklüm büklüm büken Bünyanlı bücür
büyücü bütün bütün üzüldü.

Büyük büyük büyülteçli babacan Babaeskili Bonboncu
Bilal’le Bigalı Bıngıldak Bahir’in bön bön bakışlarına
bomboş büyülü büyük büyük laflarına kızıyordu.

Balıkesirli Babacan Berber Bekir Bey büyük büyük ba-
vulları bidonları alıp çevreye bön bön bakarak bod-
ruma indi.

Bozkırlı Bilah Bozdoğan’ın beyaz badanalı bol balkonlu
boş binasının batısından bayır aşağı boylamasına ba-
kınca beni bir başıma bir bozkır buhurumun bile bu-
lunmadığı bahtsız baba bileceksiniz.

69
TÜRKÇE DİKSİYON


Ben bademe baktım badem bana baktı ben bademden
bıktım badem benden bıktı.

Bilgili bir bildik bilgisiz bir bildikten bin bir kere iyidir.

Bilmeyenler bilmediklerini bilseler bilirlerdi.

Babam bahçıvanı Burhan’ın Bursa’daki balıkçıdan bar-
bunya balığı bulup beraber Bestami’nin berisindeki
Büryancı Beyazıt’ta beklediğini bilmemi belirtti.

Barakalarda bıraktığı bardaklara böceklerin bir bir bu-
laştığını bildiren bizim barbutçu baba barmen büyük
bardağın bitişiğindeki boş bardakları buraya böylece
boş boş bıraktı.

Bahtiyar Bey’in büyükbabası Bakiban Bey Beyoğlu’nda
Böbrekçi Bekir’e böbür böbür böbürlenirken becerik-
siz Bilal biberli bumbarı börekçinin başına boca etmiş.

Balıkesirli balıkçı Bilal’in balıklı köyün bıldırcınlarının
belini kırıp barbar barın barmeni barbunyacı Bülent
ile büktüre bilir bilmez büyük mü büsbüyük barbe-
külerde kızartıp barbunya ile yediğini baylar bayan-
lar birer birer gördü.

C (c) Ünsüzü: Yumuşak, Patlayıcı, Diş, Katı



Dilimizde sözcük başında ve ortasında bulunur.
Örnek: cam, cacık, coşkun, cömert, cüce, cümle.
 Sözcük sonunda ç olur. Yalnız, anlamları ayrı olup söy-

lenişleri benzeyen sözcükleri birbirinden ayırmak için de
kullanılır.
Örnek: haç (Hristiyanların remzi) / hac (Kabe’yi ziyaret),
sac (demir levha) / saç (baştaki kıllar)
CA CE CI Cİ CO CÖ CU CÜ
CAÇ CEÇ CIÇ CIÇ COÇ CÖÇ CUÇ CÜÇ
CAF CEF CIF CİF COF CÖF CUF CÜF
CAR CER CIR CİR COR CÖR CUR CÜR
CAV CEV CIV CİV COV CÖV CUV CÜV

70
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

C Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Ceylan Cemil cevizlikte cezveli Cemal’in cezvesini ce-
bine indirdi.

Cıvık cıvanın cılız cırcırları cıyak cıyak cırlarken cız-
bızlar cızlandılar.

Cihangir cihetindeki cibiliyetsiz cimri ciğerci cins cins
civcivleri cibinliklerinin cila sepetine koydu.

Cumbada cuma ve cumartesi cura ile curcuna çaldılar.

Cüce cüsseli cümbüşçülerin cümlesi cürümlere cüret
ettiler.

Cikcikleyen civciv cıvık cıvık camcının cebinden
Cemil’in ucuz gocuğuna cüretli cikciklemesiyle cup-
padak uçuverdi.

Cambaz Cevat cılız cimri Çoşkun’la cömertliğe cum-
bada cüret ettiler.

Cemil Cemile Cemal cumaları cilacı cüce Canip’in ci-
cili bicili cumbalı ciltevinde cümbür cemaat cacıklı civ-
civle cücüklü cacık yerler sonra da Cebecili cingöz coğ-
rafyacının cinci ciciannesinin cırcırböceğini dinlerler.

Cumaları cumadan cümbür cemaat cicili bicili cücüklü
cacıklı cingöz candan ciltçi Cemal’in cumbalı evine ko-
şardık.

Cabbar Cavi’dan cevizleri cumbada cücüklerken civ-
civli cacıkla cücüklü cacık yedi.

Cihangirli cesur Cafer’le Ceyhanlı cefakar canlı Cevriye
caminin civarında cıvıl cıvıl cıvıldayarak cüceleri cila-
layan ciyaklatan civelek cazip Candan’la cahil cühela
cani Cengiz’i cezalandırdılar.

Cefakar cümbüşlü Cafer’le cefakeş Cevriye Cizre ce-
zaevinde canlılarıyla cebelleşirken Civangate camiası-
nın cesur cömert centilmenleri ceplerindeki cevahirle

71
TÜRKÇE DİKSİYON

cemaziyülevvellerini cem edip cenup cenahına cehen-


nem oldular.

Cambaz Cevat cılız cimri Çoşkun ile cömertliğe cum-
bada cüret ettiler.

Caddedeki Canfesci Canan’ın camındaki canfeslerin
cazibeleri cariyelerin canını cayır cayır yaktı.

Cumaları Cilacı Cebecili Cüce Cenani çiftçi Cingöz Ce-
mal Cibali’den ince Cumali cicili bicili cumbalı evlerin-
den çıkarlar cemaatle camiye giderler.

Caz cazgırın cazırdatıcı cızbızında cazır cazır cazır-
datılanlardan mısınız? Yoksa cazgırın cazırdatıcı cız-
bızında cayır cayır cayırdatılanlardan mısınız? Biz de
cazgırın cazırdatıcı cızbızında cazır cazır cazırdatılan-
lardanız ne de cazgırın cazırdatıcı cızbızında cayır ca-
yır cayırdatılanlardanız.

Ç (ç) Ünsüzü: Sert, Patlayıcı, Diş, Katı



Türkçede sözcüğün her yerinde bulunabilir.
Örnek: çam, çan, çal, çap, çakı, çadır, çavdar, çalı, taç, ölçüm.
ÇA ÇE ÇI Çİ ÇO ÇÖ ÇU ÇÜ
ÇAÇ ÇEÇ ÇIÇ ÇİÇ ÇOÇ ÇÖÇ ÇUÇ ÇÜÇ
ÇAF ÇEF ÇIF ÇİF ÇOF ÇÖF ÇUF ÇÜF
ÇAR ÇER ÇIR ÇİR ÇOR ÇÖR ÇUR ÇÜR
ÇAV ÇEV ÇIV ÇİV ÇOV ÇÖV ÇUV ÇÜV

Ç (ç) Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Çankırılı çarıkçı Çakır çardakta çalgı çalınırken çapul-
cularla çan çan etti.

Çekirge’de çelimsiz çetin çelik çekiççinin çek çek ara-
basını çekti.

72
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Çımacının çıplak çırağı Çıkrık’taki çıkınını bir çırpıda
çınara çıkardı.

Çimentodan çirkin çini çipil çiçekçi çilli çilekar çinge-
neye çifte attı.

Çolak çobanın çorapsız çopur çocuğu Çomar’dan ço-
luk çocuğunu çorak yerlere kaçırdı.

Çömelen çömez çörekleri çöplenirken çöküntü oldu.

Çubuk’taki çukura çuvaldızlı çuvalcıya çubuk çuhacı
düştüler.

Çilli çekici çılgın çocuk çökük çardağın çam çerçevele-
rini çekçek içinde çiviledi.

Çardaklı çeşmedeki çırak çiçekleri çobanın çöreğini ve
çuvalları çürüttü.

Çapakçurlu çapaçul çarkçıbaşı çaylak Zülküf Çatalcalı
çakmakçı çivit Cahit’e: “Behey çaçabalığı çepiç çerçi
çakaloz çayırhorozu çöpçatan çurçur çirişotu.” demiş.

Çatalağzı’nda çatalsız Çatalcalı çatalcının çarpık çurpuk
çançiçeğine çalçene Çoruhluya çarptırmasına ne dersin?

Çatalca’da topal çoban çatal yapar çatal satar nesi için
Çatalca’da topal çoban çatal yapar çatal satar karı için
Çatalca’da topal çoban çatal yapar çatal satar.

Çapakçurlu çipil Çatal’ın çar çur ettiği çil çil liraları çöp-
çatan çakmakçının çivitçi kızı iç etmiş.

Çalçene çalgıcı çingene çarşıda çerçi cincinin çaldığı üç
çift çerçeveyi camcı Celalettin’e önce çıtalattı da mı çi-
viletti önce çiviletti de mi çıtalattı.
Ç
atallı çeşmenin çardağındaki çırak çatalı çöreği çoba-
nın çuvalını çürüttü.

Çaycumalı Çakır Çetin Çamlıktaki çalı çırpılarla çorak
çayırları çapalarken çamura çakılan çarığını çakmağını

73
TÜRKÇE DİKSİYON

çakısını çakşırını çıkarmaya çalışırken çok çabalayıp çan-


tasından çabucak çakmağıyla çorabını çıkardı.

Çukurcuma’nın çayırlı çarşısında Çobançeşme çevre-
sindeki çamur çukurunda çimmeye çalışan çelimsiz ço-
cukların çığlıkları çırpınmaları çabalamaları çoğumuzu
çileden çıkardı.

Çımacının çıplak çırağı çıkrıktaki çıkının bir çırpıda çı-
narı çıkardı.

D (d) Ünsüzü: Yumuşak, Patlayıcı, Diş, Katı



Dilimizde sözcük başında ve ortasında bulunur.
Örnek: dam, dal, dar, dış, dip, diş, dadı, dede, deney, demir

Sözcük sonunda t olur.
Örnek: Ahmet, Mehmet, Hamit.
Anlamlan ayrı olup söylenişleri benzeyen birkaç sözcüğü

birbirinden ayırmak için bazı sözcükler “d” olarak yazılır.
Örnek: ad (isim) / at (hayvan), od (ateş) / ot (bitki), had
(derece) / hat (çizgi)
DA DE DI Dİ DO DÖ DU DÜ
DAP DEP DIP DİP DOP DÖP DUP DÜP
DAR DER DIR DİR DOR DÖR DUR DÜR
DAT DET DIT DİT DOT DÖT DUT DÜT
DAZ DEZ DIZ DİZ DOZ DÖZ DUZ DÜZ

D Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Derviş Dede destanlarını derlemekten dertlerine de-
vam edemedi.

Dilber Dilbaz dindar Dilaver’e dilbaz diyerek dikişle-
rini dikti.

Doksan dokuz dolaplı doktor dolandırıcı dondurma-
cıdan dopdolu dondurma dolabı aldı.

74
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Dörtyollu döşemeci döşemelerin döşüntülerini dört
köşe döşeklere döndüre döndüre döktü.

Duvarcı dursun dutluğun duvarındaki durakta durdu.

Düdüklü düğmeci dünden beri düşüne düşüne düğme
düzinelerini düzgün düzeltmedi.

Davulcu dede dışarlıklı dikişçiyi dolandırırken döne-
mecin duvarından düştü.

Dadaylı dayımın Dodurgalı düdük deli dedesi diline
doladığı debdebeli dedim dedisiyle dırdırını dilinden
düşürüp de bir kez olsun doya doya düden diyeme-
den düdenin dallara doldurduğu doyumlu yemişler-
den doyasıya yiyemeden dar-ı dünyadan göçüp gitti.

Dilenci dalları dama düşürdüğü için mi dövüldü dama
düşen dalları diline doladığı için mi dövüldü?

Dım dım da dım dım dım dım da dım dım dım dım
da dım dım ben bu dımdımdan bıktım.

Dombaylı dümbül düdük dümbelekçi düdükçünün
debdebe delisi dadaylı dedikoducu didaktik dedesi Do-
durgalı didikçi dudu dadısı ile dudaksıllaştırmadıkları
için durup dinlenmeden “da da di di dö dö du du dü
dü do do dı dı” dedi durdu.

Dört deryanın deresini dört dergahın derbendine dev-
rederlerse dört deryadan dört dert dört dergahtan dört
dev çıkar.

Davudi Dilaver Didim’de dişçiye dolandırırken duvar-
dan düşünce dişi düştü.

Darendeli dertli derviş Davut Dede dergahında dizüstü
düşüp dünyanın düzenini derin derin düşünerek dilin-
den düşürmediği dedim dedi dedim dedilerle dualarla
dertli dindar dostlarına deruni devalar dermanlar diledi.

75
TÜRKÇE DİKSİYON


Dün Didem’in dedesinin Divanyolu dergahındaki da-
vetinde davetlilerle dertleşirken dünyadaki dedikodu-
ların devam edeceğini dırdırların dinmeyeceğini dar
düşüncelerin diğerlerini destekleyeceğini düşündükçe
doğrusu dertlendim.

Vedad’ı caddede durdurdum da dedim ki: “Şu dar-ı
dünyada delilerle dertli dedeler içinde didindin dur-
dunda kendi derdini döküp dereden tepeden dört çift
lakırdı edecek bir hemderdi neden bulamadın?”

Şu dibi dar-ı dünyada derdime derman deli dolu de-
diği dedik çaldığı düdük demir gibi dedem vardı da-
levaracı dayımın dilinde dünyanın düzenine dayana-
mayıp damda düşünürken düştü.

Dırdır dırdır dırlanan deli kız daldan dala takılarak
dün de dırlandı.

Dazlak dişlek davulcu Dilaver’in dünürü Daver Di-
narlı Davut’un damadını dürüm dürüm dürmüş döv-
müş de mi Dinarlının dünürü Daver’den davacı olmuş
yoksa Dinarlı Davud’un damadı mı dazlak dişlek da-
vulcu Dilaver’in dünürü Daver’i dürüm dürüm dür-
müş dövmüş davacı olmuş?

Dizini dişine değdirerek dışarıdaki dırdırları dinleme-
den düşündüklerini duyan dümdüz döşü desen de-
sen düğmeli Davut düş düşlerken düşüp tekrar dü-
şünceye dalmış.

F (f) Ünsüzü: Sert, Sızıcı, Dudak, Katı



Dilimizde çoğunlukla sözcük başında, pek seyrek ola-
rak da ortasında bulunur.
Örnek: falaka, falanca, faraş, felek, ferman, federasyon,
felaket, felç, fevkalade, fitre, film, fayans, fötr, fonojenik,
futbol, füze.

76
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

FA FE FI Fİ FO FÖ FU FÜ
FAF FEF FIF FİF FOF FÖF FUF FÜF
FAL FEL FIL FİL FOL FÖL FUL FÜL
FAR FER FIR FİR FOR FÖR FUR FÜR
FAT FET FIT FİT FOT FÖT FUT FÜT

F Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Felemenk’te Felemenkler Felemenkçe konuşurlar.

Falcı falcıya fal bakmaz.

Fettan fırsat fevt etmez.

Farfara Fatma falcı Filiz’le fanila fabrikasında fasulye
falına baktılar.

Feraceli Fethi’ye Fener yolunda Fenerli Ferit’e feryat et-
mekle fenalaştı.

Fındıklı’da fırçaları fırçalayan fıçıcı fırçaları fırıl fırıl
fırlattı.

Fitneci Fikret Firketeli Filiz’le fidanlıktan fiskoslaşa-
rak firar etti.

Fondacı fondaları fokur fokur fokurdattı.

Fötrcü fötrlenen fötrleri fötrlere kattı.

Flütçü Füsun füzeni füzeyle karaladı.

Fingir fingir fingirdeyen fıkırdak fare Ferhat’ın fokur-
dayan kafasına kafesinden ufak ufak fındıkları fırlattı.

Farfara felfelek fırıl fırıl fileli folluğu fötr fuarına fü-
zelendi.

Farfaracı Fikriye ile favorili faso fiso Fahri Fatsalı
Fatma’yı görünce fesleğenci feylesoy Feyyaz’ı fındıkçı
Ferhunde’yi anımsatarak feveran ettiler Felemenk’te
Felemenklerin Felemenkçe mi konuştuklarını düşüne
düşüne fertliğe çektiler.

77
TÜRKÇE DİKSİYON


Fermanlı fabrikatör farmason Fuat filden fiilden fısıl-
tıdan fosilden flütten filitten fötrden fellik fellik kaçar.

Fakir fukaraya faydalı Fatsalı fındık fıstık fabrikatörü
fedakār Fahri’nin fakültedeyken felsefesi Fransızcası fo-
toğrafçılık faaliyeti figüranlığı figüratif faaliyetleri fev-
kaladeydi fakat fiziği fiziko kimyası fizyoloji felaketti.

Fener’de faal ferah francala fabrikasının fabrikatörü
fırsatçı Faik fırlayan fahiş fiyatları frenleyeceğine fü-
tursuzca faturalayarak fakir fukara familyalarını fii-
len feryat ettirdi.

Vefalı vefasız Fevziye vefa feyziyle Fevzipaşa’nın fi-
yonklu favorilerini fevkaladenin fevkinde fark edip
vezire iletti.

G (g) Ünsüzü: Yumuşak, Patlayıcı, Damak, Katı



Sözcüğün başında ve ortasında bulunur.
Örnek: gaga, gam, galiba, gar, garaj, gargara, gazete, ge-
lincik, göçmen, gölge, gönye, görev, güzellik
 Kalın g: Dilin ön kısmının alt damağa doğru itilme-

siyle seslendirilir.
Örnek: gar, gıcık, gazi, gaz, gocuk, guguk
 İnce g: Dilin ön kısmının damağa doğru yükselme-

siyle seslendirilir.
Örnek: gah, gel, gör, git, güç
GA GE GI Gİ GO GÖ GU GÜ
GAÇ GEÇ GIÇ GİÇ GOÇ GÖÇ GUÇ GÜÇ
GAF GEF GIF GİF GOF GÖF GUF GÜF
GAK GEK GIK GİK GOK GÖK GUK GÜK
GAR GER GIR GİR GOR GÖR GUR GÜR

78
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

G Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Geldin geldin gelme geldin geri dönme.

Getirince el getirir yel getirir sel getirir götürünce el gö-
türür yel götürür sel götürür.

Gıdasızlıktan gıcır gıcır gıcırdayanlara gıdıklanmaktan
gına geldi.

Gizlice gizlenen Giritli gibi giyinen Giresunlu girdaba girdi.

Goriller gonklarla golf sahasına girdiler.

Gözleri görmeyen Gölcüklü Gönül gölgesinden gövde-
sini gönülsüz gönülsüz gözetti.

Gulyabaniler gurbette gurul gurul gururlandılar.

Güzel günlere güvenen Gürbüz Gürcü gürül gürül gürledi.

Gizil gerçeklerini gır gır gargara gizleyen garip gurul-
tulu gürültülü döngülere gonk gonklamadan güzel gün-
ler görme gayretini rüzgara söylemiş.

Galip Geyve’de gır gır giden gocuklu göçmen gurur-
luya güldü.

Güneyli girgin gammaz Galip Gavurdağı’nda güpegün-
düz galeyana gelmiş de Gülgiloğlu Gaziantepli Gazup
gazinocuyu Gölköylü gitaristle birlikte Gümüşhane’ye
göndermiş.

Gece gündüz gemilerde gezen geveze garip Gürkan ge-
çen gece geminin güvertesinde geri geri giderken gökyü-
zünde gördüğü garip göktaşlarını güçlükle görüntüle-
yip gündüz gemicilere gece görüntülediklerini gösterdi.

Gabardin gelinliğini giyeceği gün gencecik Güllü ge-
line gamsız görümcesi Gülşen gelecek günlerin güzel
geçmeyeceğini güçlükler getireceğini geveleyerek gizli
gizli gülümsedi.

Geceleri geçerken geç vakit gördüğüm geniş geminin
Gelibolu’dan geldiğini duydum.

79
TÜRKÇE DİKSİYON


Güreşte galip gelen Gelibolulu güreşçi Ganalı güreşçi
Gonzales’e güreşmiş de mi galip gelmiş yoksa Ganalı
güreşçi Gonzales hükmen yenilmiş güreşememiş de gü-
reşmeden mi galip gelmiş?

Garzanlı Gamsız Galip gammazlıktan gazetecilikten
gayretle garkedildi.

Geçen gece Gemerek’ten Gediz’e gelen Gebzeli gezginci
gizemcilerden gitarist Genzel gençlere gerçek dışılıkla
gerçeklik dışı ilişkiler arasında ne gibi geçerlilik gerçek-
liği olduğunu sordu?

Gözlükçünün gözü gözlemcinin gözlemelerinde mi göz-
lemcinin gözü gözlükçünün gözünde mi?

Galiba gırgırıc Galip’in gıdası Gravyer peyniriyle Gas-
konya galonu ve gevreğiymiş

Gongu gonglatan güzel görünümlü gayretli gargaracı
gırgır gacı ger ger gerinip ganinin gırnatasına gizlice
güklemiş.

Ğ (ğ) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Damak, Katı


Ses değeri diğer ünlüler arasında azalan ve konuşma

dilinde iki ünlü arasında ikili ünlü oluşumuna yatkın bir
ünsüzdür. Kalın ünsüzlerin arasındayken düşer, kendin-
den önceki ünlüyü konuşma dilinde uzatır.
Örnek: mağara / māra, bağımsız / bāmsız

Konuşma dilimizde bazen y ve v seslerine döner.
Örnek: eğer / eyer, diğer / diyer, soğuk / sovuk, eğlence /
eylence, koğmak / kovmak, teğmen / teymen
ĞA ĞE ĞI Ğİ ĞO ĞÖ ĞU ĞÜ
ĞAL ĞEL ĞIL ĞİL ĞOL ĞÖL ĞUL ĞÜL
ĞAP ĞEP ĞIP ĞİP ĞOP ĞÖP ĞUP ĞÜP
ĞAR ĞER ĞIR ĞİR ĞOR ĞÖR ĞUR ĞÜR
ĞAZ ĞEZ ĞIZ ĞİZ ĞOZ ĞÖZ ĞUZ ĞÜZ

80
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Ğ Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Dağı dağı sağlar bağı bağlar bağlar yağı yağlar dağlar
soğan soğana ağlar.

Sen ağa ben ağa bu ineği kim sağa?

Ciğerleri çiğ çiğ boğazlayan çığırtkan düğümlenen bo-
ğazını öğütçü papağana soğuk yoğurtla ağlaya ağlaya
bağlaya bağlaya dağlaya dağlaya açtırdı.

Kuğuları çiğ çiğ boğazlayan Boğaziçili bağcı düğümle-
nen ağını kazağının boğazına bağlarken yağmur yağı-
yordu. İğ gibi tığ gibi soğuk yoğurdun buğusu da sö-
ğüşlü dağın uğultulu ağıtlarıyla bağdaşıyordu.

H (h) Ünsüzü: Sert, Sızıcı, Gırtlak, Katı



Dilimizde çoğunlukla sözcük başında bulunur.
Örnek: haber, hafız, hafif, hakiki, hakir, halbuki, hal-
laç, hassas, hece, hipnotizma, hokkabaz, hüner, hücum,
hücre, hüviyet.
HA HE HI Hİ HO HÖ HU HÜ
HAÇ HEÇ HIÇ HİÇ HOÇ HÖÇ HUÇ HÜÇ
HAH HEH HIH HİH HOH HÖH HUH HÜH
HAL HEL HIL HİL HOL HÖL HUL HÜL
HAR HER HIR HAR HÜR HÖR HUR HOR

H Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Hakime hakem hakeme hakim gerek.

Her kadın hanesinin hem hanımı hem halayığıdır.

Halam halhallarla halkaları halatları hallaçlara verdi.

Havzalı Haydar hancı Haydar’ın hasretinden hastane-
deki haşhaşçı halka haykırarak havalandırdı.

81
TÜRKÇE DİKSİYON


Heceye hevesli heykeltıraş heybetli heybesini hemşi-
resi Hendekli Esma’ya hediye etti.

Hım hım hırçın Hristiyan hırsızlıkla hıyarları hızlı
hızlı hıfzetti.

Hilebaz Hilmi Hindistan’dan hizmetçi Hintli Hikmet’i
hile ile himayesine getirdi.

Horasanlı hoppa hoca hokkabaz hoyrat Hozatlı’nın ho-
rozuna hoyratlıkla hoşafları döktü.

Hödük Höyük’te höykürerek hörgücünü höpürdetti.

Hükümlü Hüseyin hünerine hürmetsizlikten hüzünlü
hüzünlü Hüsnü’yle hüngür hüngür ağladı.

Hiçlik herkesi hastalık hastası halinde hırpalayan na-
hoşça hırpalayabilen hain hislerdendir.

Habeş hemşire hırkalı hizmetçi hoppa hödüğe hurma-
ları hürmetle sundu.

Hayrabolulu hamamzade Hamit’le Hayrettin’in hanımı
Halide Harputlu has undan hamur açıp Halaskargazi’de
hassa alayından müteakkit hamurkar Hüsnü Hayret-
tin ile halası Hayrünisa Hanım’ın hem hayretine sebep
oldu hem de hayranlığını kazanıp hayır duasını aldı.

Hasta Hasan’ın hıçkırık hastası hanım ninesi hani Hak-
kari’deki hasatın harmanın hasılatı dedi.

Haseki Hastanesi’nin hayırsever hemşiresi Handan’ın
Hanımefendi hatırşinas halası Hayriye Hanım hastala-
nınca Handancık hemen heyecanla hastanenin hatırlı
hekimi Hüseyin Hamdi ile haberleşti.

Haydarpaşa Hekimoğlu Hastanesi’nin huysuz hade-
mesi Hafız Hasan hariciyedeki hastalarına her zaman
hüsnüniyetle hassasiyetle hizmet ettiğinden hastane-
deki her hekimin hemşirenin hastabakıcının hoşgörü-
sünü hak etti.

82
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Halıcı Halim hala halamın has halısını Hallaç Halis’ten
alıp Halime’ye vermemiş.

Hafız hacıyatmazın hürmetli hurmalarıyla haberleşen
hüviyetsiz haberci hademe hacamat her hafta hastaha-
nedeki hakiki hacı hallaç hakir hasanın hassas hecele-
rini hipnozla hımhımlayıp hokkabaz Hülya’nın hünerli
hücresine hafif hafif hücumluyordu.

J (j) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Diş, Katı



J ünsüzü dilimize Farsça ve Fransızcadan geçen söz-
cüklerle gelmiştir.
Örnek: Jale, Japon, jandarma, jambon, jelatin, jeoloji, jeo-
log, jest, jilet, jübile, jüri.
JA JE JI Jİ JO JÖ JU JÜ
JAÇ JEÇ JIÇ JİÇ JOÇ JÖÇ JUÇ JÜÇ
JAF JEF JIF JİF JOF JÖF JUF JÜF
JAR JER JIR JİR JOR JÖR JUR JÜR
JAT JET JIT JİT JOT JÖT JUT JÜT

J Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Jale Japonyalı jandarmadan Japonca öğrendi.

Jarseli jeolog jestini jeolojide yaptı.

Jülide jübilesinde jüriyle Jüpiter’e yalvardı.

Jimnastikçi Japon jeolog jübiledeki jüriye jurnal satıp
jiletini jurnaliyle jüriye verdi.

Jurnalci Jale ile jeneratör Müjgan Japonya’dan jilet jant
jet jambon jelatin jartiyer jeton jarse Japongülü getirdiler.

Jamaika’dan jetle gelen judocu Necdet’in getirdiği Ja-
pon jandarmanın kızı Fuji’nin pijamasıyla janjanlı
jarse jüponuna jambon yağı döküldü de ne karısı Jale

83
TÜRKÇE DİKSİYON

de jeton düştü ne Japon gülü Fuji aldırdı ciklet çiğne-


yip jimnastik yaptılar.

Jimnastikçi Japon Jeolog jiletle jaluzileri açıp jübilesin-
deki jüriyi jandarmaya jurnal etmiş.

Janjanlı jurnalist jeofizikçinin jetonunu cikletciyle jela-
tinli jaguar şokomiko Julyanna’yı da Jülide’nin jürici
camiasından jübileciyle şaşırtmış.

K (k) Ünsüzü: Sert, Patlatıcı, Damak, Katı



Sözcüğün her yerinde bulunur.
Örnek: kedi, kül, kel, kir, kör, katip, kafir, kahya

Kalın ünlülerle damağın gerisinden çıkar.
Örnek: kale, kaleci, kol, kar, kaz, kafa, karga, kalın, kaba,
kaya, kaçak, kadastro, kadın, kadife, kalp, kal.
KA KE KI Kİ KO KÖ KU KÜ
KAÇ KEÇ KIÇ KİÇ KOÇ KÖÇ KUÇ KÜÇ
KAF KEF KIF KİF KOF KÖF KUF KÜF
KAK KEK KIK KİK KOK KÖK KUK KÜK
KAR KER KIR KİR KOR KÖR KUR KÜR

K Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Keskin kılıç kınını kesmez.

Karayağız kahraman kirli kalpakla kelepçeyi karşı ka-
nepeye koydu.

Kamil’in katibi Kamuran kağıtçıdan kağıt almış.

Kırk kartal kırkı da kanadı kırık kartal kırkı konar
kırkı kalkar kırkının da kanadı kırık kartal.

Karabüklü kabadayı kafakağıdını Kalecikli Kazım’a
kaptırdı.

Kekeme Kerim kemençeci Kemal’le kerestecilik yaptı.

84
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Kırgızlı kıkır kıkır kıkırdayan kıkırdakçı kızıl kırlan-
gıç beslemiş.

Kara kaküllü ketenli kız kibar komşusuna köprülü
kuyuda küstü.

Kimi kere kısık kandil karanlıkta küçük küpe köpük
köpük konan keskin sirkeyi ışıklandırırdı.

Bir tarlaya bir şinik kekere mekere ekmişler bu tarlaya
da bir şinik kekere mekere ekmişler bu tarlaya ekilen
bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz baş-
lıklı pis porsuk diğer tarlaya ekilen bir şinik kekere
mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis porsuğa de-
miş ki sen ne zamandan beni bu tarlaya ekilen bir şi-
nik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlıklı pis
porsuksun o da ona cevaben sen ne zamandan beri bu
tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz
ala başlıklı pis porsuksan ben de o zamandan beri bu
tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz
ala başlıklı pis porsukum demiş.

Keşmekeşli kekeme Kerim Kendirlili keten helvacısına
kemik kekik kendir kenevir sattı.

Karaburunlu kabadayı Kadir kafa kağıdını Kadirlili
kadir bilmez kapkaççı Kasım’la Kahire’deki Kalecikli-
ler kahvehanesinde kalamarla kafuru satan kaparozcu
Kuzguncuklu Kozmonot Kazım’a kaptırmış.

Karakış karlıdağı karla kavururken kaşı kırkık kırk
kulaklı Kasım kırk kırık küp ve kırkık kırk kuzu ile
tokmaklı Kırkız Kalesi kapısında karkasının gerilerini
kızgın kargılarla dağladı.

Kilisli kikirik kilimci Kilizman’daki kilitli kilisede kim-
liğini kimseye sezdirmeden kucak kucak kuskuslu kuş-
konmazı kukumav kuşuna kişiliksiz kulağakaçan kirli
kirloz kirpiye de Kuşadası’nın kuşhanesindeki kuşbaşlı

85
TÜRKÇE DİKSİYON

kuşbazla birlikte önce kişnişli kuşüzümünü sonra da


Kumla’nın kumlu kumlu kuşkirazını yutturmuş.

Kınıklı kılıbık kırpıntı Kıyasettin Kırımlı kılkuyruk kıt-
miri kıkır kıkır kıkırdatarak küskütük küçümen kü-
feci külhaniyle külüstür Kürşat’ı külünklü küngür üs-
tüne küttedek devirdi.

Kırıkhan’daki kırıkçı kırçıl Kıvanç’ın kırgın kırıkçısı
kırmızı kırda kıkır kıkır kıkırdayarak Kırımlı kıkır-
dakçının kızıl kırlangıçlarını besliyormuş.

Kıyma kıyamayan kırık kollu kasap Keramettin kar-
şıda körkütük kıyma kıyan kasap Kamil’den kokmuş
kokoreç aldı.

Koca kokoz kokainman kokorozlana kokorozlana
Kazablankalı kozmonot Köstler’e kök kok köken ko-
kot kök sökmek kokoreç kökmantar köknar köçekçe
körkandil krematoryum kösnüklük ne diye sormuş.

Kendirli kemençeci kekeme Kerim kentlerin keşmekeş-
liğine kesin kes karşı çıkıyor ve keşke Keşan’da keş-
kekçilikle kesmeşekercilik yaparak kereste kerevet ke-
reviz ketenhelva kendir kenevir kemençe kalem kekik
satıp kelepircilik ederek rahatıma baksaydım diyor.

Kapı komşusunun küçük kızı Kadriye’nin kahverengi
kelebek kumbarasının kilidi kazayla kırılınca kapıcı-
nın karısı Kezban koşarak karşı köşedeki kaba kilitçi
Kazım’a kızarak kilidi kestirdi.

Kimsesiz Kamil’le karısı Kezban Kars’ın Kağızman ka-
sabasının Kağnı köyündeki küçük kasvetli kulübele-
rinden kaçan keçilerine koyunlarına kahrolarak kötü
kaderleriyle karşı karşıya kaldılar.

Kara kış karlı dağları kasıp kavururken günlerden bir
gün kırık tokmaklı Kırkıs kalesi kapısında kırk kongu
kargasının kuyruk gerileri kızgın kargılarla dağlandı.

86
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Kara kızın kısa kayışını kasışına şaşmamışsın da kuru
kazın kızışıp kayısı kazışına şaşmış kalmışsın.

Kıvrımın kıvrımının kıvrımdaki kıvrımdan kıvrılıp
küpe küpe deyince küp kükreyip düp der.

Kaledeki kalafatçılar kalfasına kalp para süren kalyopi
kalyoncu kulluğunda yakalandı.

Kadırgalı Kabadayı Kasım Kuzguncuk’ta da Kırıkka-
leliler Kahvesi’nde kalamarla kafuru satarken Kaba-
taşlı kadir bilmez kapkaççı Kozmonot Kaya’ya kale-
mini kaptırmış.

Kağıthane’de kule kapısındaki kuru kahveci Kahtalı
Kasım Kazım’ın karnı çıkık kaşı kalkık kurbağa gözlü
kızı Kemter ile kolu hem kırık hem çıkık kalkafalı kal-
fası Kavrul Hakkı karışıklığa getirip kavrulmuş kah-
veye kakule kırığı kattı.

Kilisli kinci kilitçi kiralık kilere kilit vurmuş ki kucak
kucak kişnişli kuş üzümünü Kula’nın kumlu kuş ki-
razını kimse yemesin.

Kendimi kendim kaybettim kendim ister kendimi ken-
dime kendim gerekse bula kendim kendimi.

Kıymacının kıymetli kıymalarını kıyan Kıymet Hanım’ın
kolunu kıymık kanatmış.

Kangallı kaltabanlardan kakavan Kahraman’la kele-
pirci keleş kekeme Kerim Kemahlı Kerkenez Kasım’a
kasımda Kerkük’ün kekikli kekiğiyle kabataslak ka-
bak ikram etmiş.

Kürekçi küsküyle değil kürekle kürür karı kürkü ise
kürke kürkçü ular.

Şu karşıdaki kara kuvuk kavak karardın mı ey kara
kuru kavak sarardın mı ey kuru kavak?

87
TÜRKÇE DİKSİYON


Karayağız kahraman kirli kalpakla kelepçeyi karşı ka-
nepeye koydu.

Kara ketenlik külahlı kuş kara kediyi yedi kaçarken
kanadı kırık kara kargaya kızdı.

Kimi kere kasık kimi kere kısık kaldırımlarda küçük
kelebekler kirlenirken Konyalı küpelimi küpeli kilo-
lumu kilolu kirli kara kuru külotsuz Kirkor koşarken
kartal konar karga kaçar kara kalpaklı külahlı kus kus
kara kedi de kemirgenleri kovalarmış.

L (l) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Diş, Akıcı



Sözcüğün her yerinde bulunur.
Örnek: kal, gel, göl.
 L sesi kalın ve ince olmak üzere iki şekilde boğumla-

nır. Kalın ünlüler arasındaki l boğumlanırken dil ucu sert
damağın gerisine doğru kayar.
Örnek: lacivert, laçka, lades, laf, lakap, lahana, leylak, leziz,
litografya, liyakat, loca, lodos, lokanta, lokma, losyon, loş.
 L ünsüzü bazı sözcüklerin ortalarında ve sonlarında

konuşmada kaybolur.
Örnek: nasıl şey / nası şey, kalk ordan / kak ordan
Bazı konuşmalarda r ünsüzünün l olduğuna sık rast-

lanır. Buna “leleşme” denir.
Örnek: birader ⁄ bilader, servi ⁄ selvi, kerli ferli ⁄ kelli felli,
merhem ⁄ melhem, terlik ⁄ tellik, Amerikan ⁄ Amelikan.
LA LE LI Lİ LO LÖ LU LÜ
LAÇ LEÇ LIÇ LİÇ LOÇ LÖÇ LUÇ LÜÇ
LAL LEL LIL LİL LOL LÖL LUL LÜL
LAR LER LIR LİR LOR LÖR LUR LÜR
LAV LEV LIV LİV LOV LÖV LUV LÜV

88
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

L Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Laboratuvarda leblebici limonlu lokumu lugatçiye lüpetti.

Latifeci ladenci Lamia latif lambasını laboratuvarda la-
kırdıcı halanın lacivert lake lavabosuna hala koyamadı.

Lavantacı lekeli Leyla leblebici leylek Lemi’ye letafetli
leylakları gösterdi.

Liseli lirik limonatacı limancılara limonlu likörler aldı.

Losyoncu Lort lokomotifin loş lokantasında lokumcu-
nun lokmalarını lokma lokma yuttu.

Lugatli Lütfü lütfen lugatini lütfetti.

Langır lungur laflamadan leblebiye lafebeliği lüpçü-
lüğü lüplemeden Leyla’dan Lale’yi sorun.

Lüleburgazlı Latif Lalapaşagillerden Leyla ile Lalelili
lüzuci leylak lakaplı Leman lüzumsuz lakırdılarla laf-
larla Leblebicilerden lacivert limuzinli lütufkar Lütfi Li-
man lokantasında lezzetli lākerdaları limonluyor löp
löp lüplüyorlardı.

Lapseki’den liseli Latif’le Ledafez laklakçı lakaplı la-
lalarının Laleli’deki Lezzet lokantasında leziz limonlu
levrek lüfer lakerdaları lokmalayarak laubaliyane lü-
zumsuz laflar ettiler.

Lüleburgazlı langur lungur Lemi Leyla’nın likör leb-
lebi ikramından sonra Lalelim Laleli’de lale satar şii-
rini okumuş.

Larendeli Lala Lütfi Paşa’nın lalik karısı Lamia Laleli’de
lavantacı Latif’e uğrayıp lavanta esası aldı limanda li-
monata içip laterna dinleyip Landon’la Lido’ya gitti.

Labadanların labadalıkları labadalılarla labadalalaş-
mışlardan sorulmalı çünkü labadaların labadalılıkla-
rının lahanaların lahanalaşmış lahanalılıklarıyla alaka-
larının bulunmadığı anlaşılıyor.

89
TÜRKÇE DİKSİYON


Lacivertli lafta ladesçi lakapsız laborant liseli lahana
Leyla ile leziz limonlu laleyi lokomotifin lokantasında
laçka leylekle laflarken leğeni langır lungur lıngırdattı.

M (m) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Dudak, Akıcı



Dilimizde sözcüklerin her yerinde görülebilir.
Örnek: maalesef, macera, maç, madalya, maarif, modern,
mücevher, madeni, manzume, müzakere.
MA ME MI Mİ MO MÖ MU MÜ
MAP MEP MIP MİP MOP MÖP MUP MÜP
MAR MER MIR MİR MOR MÖR MUR MÜR
MAM MEM MIM MİM MOM MÖM MUM MÜM
MAY MEY MIY MİY MOY MÖY MUY MÜY

M Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Müflisten medet münafıktan nasihat beklenmez.

Mağaralı Mehmet mağazada magazinleri makbuzla
satmış.

Manken muhtarın Muşlu Muzaffer’le yaptığı muka-
vele mutlu sona erdi.

Mehtapta melekleri mest eden meczup Mecdi mezar-
lıktaki mezarcıları Mevlevi’nin mevlidinde methetti.

Merdivenci Mercan mermer merdivenden düştü.

Mısırlı mızıkacı mırıl mırıl mırıldanarak mızrağını mız-
rakla mıymıntıya mıhlattı.

Midesiz miskin minik misafir Miço’nun mikroplu mini
mini mika minkalesini yaladı.

Moskovalı model mosmor morararak modern moza-
iklerde mola verdi.

90
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Müessese müdürü Müştak mühim mücadelelerle mü-
badil Mükerrem’i mükemmel müdafaa etti.

Mimik merakını marifetli Müjgan’a mır mır mırıldanan
Mediha mosmor morarıp monolog söyledi.

Marmara’daki Karmarişli mermerciler mermerciliği
meslek edinmişler ama Mamak’taki mamacılar man-
yetizmacılıkla marmelatçılığı meslek edinememişler

Marmaris’ten Marmara’ya maviş maviş menevişli mer-
merlerle mermerciler mamacılar ve marmelatçılar mı-
rın kırın mışıl mışıl gittiler.

Manisa’da Mersinli Memiş merkezdeki mor murtları
morgdaki Musa’ya memişlemiş.

Marmara’daki Manisalı mermerciler manifatura mar-
melat mikser muşamba musluk motivasyon mit mü-
essese hakkında mecazen tartıştılar.

Mehmet’in mercan tesbihini imamelemeli mi imame-
lememeli mi?

Malankolik meftune muhallebicide mahallesini Mısırlı
modern Mahınur’la müzik meşketti.

Malulen emekli muhtar Mahmut Mithat Merzifon mer-
kezdeki Melahat’in mutfaktaki makarnasını Mardinli
Morgçu Murtaza’ya mosmor mendille mavi mevkide
menşeletmiş.

Macar Mülkiye mektebi mezunu müdürlükle meşgul
mağrur mahir Mahmut mavi mobilyalı manzaralı muh-
teşem malikanesinde mavi ile memnun mesut musiki-
sinin melodileriyle mahrur muğlak mağrip musimisi
melodileri mırıl mırıl manileri mırıldanıyordu.

Mal mülk mevki maliki merhum müteakit Maraşlı ma-
den mühendisi Mehmet mahdumu maliye memuru
miskin Musa’yı milyarlık mirasından mahrum ederek
mukadderatını mahvetti.

91
TÜRKÇE DİKSİYON


Menemenli Naime nine ne benim mini minime ninni
söylememe ne Naminin nağmeli mani mırıldanma ma-
nisine ne de Mehmene Banu namına nane mane em-
mene mani olur.

N (n) Ünsüzü: Yumuşak, Sürekli, Diş, Akıcı


 Dilimizde sözcüklerin her yerinde bulunabilir. Özel-

likle sözcük sonlarında iyi ve dengeli bir vurgulamayla
söyleyiş daha da güzelleşir.
Örnek: can, naklen, namus, nankör, narin, narkoz, nasi-
hat, nazım, nazik, nesir, nezaket, nilüfer, nisan.
NA NE NI Nİ NO NÖ NU NÜ
NAL NEL NIL NİL NOL NÖL NUL NÜL
NAM NEM NIM NİM NOM NÖM NUM NÜM
NAP NEP NIP NİP NOP NÖP NUP NÜP
NAR NER NIR NİR NOR NÖR NUR NÜR

N Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Nankör nalbant nalları nallamalı mı nallamamalı mı?

Nöbetçi Nedim nalbant Nail’i narkozla nakletti.

Nazik nadide narinlikten namelerini Nallıhanlı nakli-
yatçı Nazif’e nankör Naci’yle nakletti.

Niğdeli Nihat’la nişanlı Nigar nispetsiz Nilüfer’le niha-
yetsiz nikah ninnisi söyledi.

Nobran noter noktadaki nohutları normalden nok-
san buldu.

Nöbetçi nöbetinde nöbetini bekledi.

Nezaketli Nekre Nedim nevrastenik neşesiz Nekes
Necmi’ye nefesini nezleli neşretti.

Niğdeli Nimet’in nankör nidalar nereden nereye nak-
lolmuşsa Namlı Nergiz’in namusuna dokunmuş.

92
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Nuh’un nargilesiyle naneli nar şerbetini ne yapalım?

Namlı nane ninni ninni naneleri nazlı nazlı numara-
landırdı.

Nüfuslu nükteden nümayişcinin numunelik nükte-
leri nüksetti.

Niyazi’nin Nüvit’le nöbetleşe normal naklettiği naren-
ciye naklini nöron Nuri’yle numaracı Numan kapmışlar.

Nakkaş nekre nışadırcı Niyazi noktadaki nöbetçiyle
nutukta nükte yaptı.

Nobran Nadir’in Nallıhan’da nane ruhu nalın naren-
ciye nergis alıp sattığı namlı Nesrin’e de nazikane na-
zım nesir nesep nesiç nemelazımcılık nezaket nikelaj
nüans nümayiş nukut noel nöbet şekeri üzerine nu-
tuk attığı söyleniyor.

Namlı Nallıhanlı Nesrin’in nalınlarını nazikane nergis
satan nöbetşekeri alan Nezaket’e vermesine ne dersin?

Nargileli Nuri nameci Nilüfer’e nargilesinden ne na-
meler dinletmiş.

Niğdeli nazik narin nazlı Neriman nefsi nükseden ni-
nesinin neredesin nankör namert nadan nidalarından
kaçar nişanlı namzedi namlı nakliyeci nakkaş Nedim’e
nazlandı.

Nevşehirli nazenin Nihal’le namlı nakkaşçı Niğdeli
Nedim nisanda nihayet nişanlanarak nakledildikleri
Nazilli’nin Nurlu nahiyesinin Narlı nehri nihayetin-
deki narenciyeliklerde neşeyle nikahlandılar.

P (p) Ünsüzü: Sert, Patlayıcı, Dudak, Katı


 Dilimizde sözcük başında, ortasında ve sonunda ken-

dine yer bulur.

93
TÜRKÇE DİKSİYON

Örnek: paça, paçavra, paket, pala, pansiyon, plak, plaka,


plan, politika, porselen, porsiyon, program, projeksiyon,
protesto.
PA PE PI Pİ PO PÖ PU PÜ
PAP PEF PIF PİF POF PÖF PUF PÜF
PAR PER PIR PİR POR PÖR PUR PÜR
PAT PET PIT PİT POT PÖT PUT PÜT
PAY PEY PIY PİY POY PÖY PUY PÜY

P Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Pasaklı pinpon pislikten paklandı.

Paşanın papağanı paparasını pepeme Peyker’in peşte-
malına püskürttü.

Pülümür’ün pimpirikli pompacısı palabıyık Pervin’e
pes etti.

Palavracı peltek pısırık pişkin poturlu porsuk pulcu
pervasız palavracı parasız pısırık pinponun potikare
paltosuna pompayı püskürttü.

Paçavracı paskal patronun paspasını paytak palavracı
Pakize’nin paspal pabucunu patlattı.

Peltek pehlivan peçeli perişan Perizat’ın pervazı perde-
siz peykede pestenkerani pembe pedagogla pençelendi.

Pinti pideci pişkin pideleri pijamalı pisboğaz piyade-
lere piliçli pilavla pişirdi.

Polatlılı poturlu pokerci polis pokerde Portekizli pos-
bıyık politikacıyı pohpohlayarak portföyünü boşalttı.

Pösteki pörsük pörsük pörsüdü.

Pulcu pulları puflayarak pusulu pusulanın putuna
pulladı.

94
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Pervasız palavracı parasız pinponun pötikare palto-
suna pompayı püskürttü.

Pınarbaşı’nın pimpirik pompacısı Pötürgeli pazvan-
toğlu pusatçı paskalyadan palaskasız pisbıyık paskal
Pasin Pülümürlülere pülverizatörün Türkçesini satmış
pülverizatörün Türkçesi mi ne püskürteç.

Pireli peynirle perhizli pireler tepelerse pireli peynirler
de pır pır pervaz ederler.

Pötürgeli pompacı pimpirik Pusat’ın posbıyık mı pis-
bıyık mı oğlu Pülümürlü Pınar’la Pasin’e gitmiş.

Palavracı Perihan pısırık pişkin pasaklı palasını palav-
radan parlattı.

Pazertesi perşembe Perihan’la Paşabahçe’den pırıltılı pa-
patyalı puanlı prizmatik persolenleri peştahtayı peşte-
malı petunyayı peşin parayla peyleyerek paylaşırken
pembe patiskadan perişan paramparça pijama ile pa-
saklı Pomak patronun pörsük poplin pantolonu pis-
likten pakladı.

Paskalyada para piyasalarındaki plansız patlamayla Pa-
risli Prenses Pervin’in Pembe Palas’taki papelleri pul
olunca parasızlıktan psikiyatr olarak Perili Park Pasa-
jında Palmiye polikliniğine postalandı.

R (r) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Diş, Akıcı


Sözcük başında bulunan “r” kolay söylenir ve bu söz-

cükler yabancı kökenlidir. Fakat sözcük sonlarındaki r ün-
süzlerine önem verilmezse anlaşılması güç olur.
Örnek: radyatör, radyografi, rahat, roket, raket, referans,
rezonans, riyakar, romatizma, rota, rozet, röportaj, rüya,
rüzgar.

95
TÜRKÇE DİKSİYON

RA RE RI Rİ RO RÖ RU RÜ
RAK REK RIK RİK ROK RÖK RUK RÜK
RAL REL RIL RİL ROL RÖL RUL RÜL
RAR RER RIR RİR ROR RÖR RUR RÜR
RAZ REZ RIZ RİZ ROZ RÖZ RUZ RÜZ

R Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Ramazanda Razzakizade rastıklı Rasim raftaki radyo-
nun rabıtasını kesti.

Reşit’le Reşat reklamda rekabeti refakatten rezalet mer-
tebemize çıkardılar.

Rıfkı’yla Rıza rıhtımda rızklarını aradılar.

Riyaziyeci Rıfat ricaen riyasetini rica etti.

Romanyalı romantik romancı Roza Roma’da roman-
tik rol oynadı.

Rönesans römorkörü battı.

Rüzgarcı Ruşen rüzgarda duruldu.

Rüşvetçiler rütbe rütbe rüşvet aldılar.

Radyolu ressam Rıfkı rint romancıyla röportajcı robot-
tan rüşvet aldı.

Ramazanda Rizeli Remzi rüküş Rümeysa’ya rastlamış
da römorkör riziko rokoko Ruhülkudüs rüzgargülü
rıhzır rehabilitasyon rızk rot rop rint ring ray ve rad-
yoaktivite nedir diye sormuş.

Repertuardaki rengarenk resimleri ile rakipsiz Rizeli
realist ressam Ramiz rahatsızlığına rağmen ruhsatlı
Roza Restoranda rakısıyla rahatlarken radyo reklam-
cısı romatizmalı refikası rakik rüküş Reyhan’a rastladı.

Rize’de rahatsızlanan Ramazan’ın rizikolu referansı
Recep’in oğlu Remzi’nin rızkını rezil etti.

96
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Romanya reisicumhurunun Rusçuk’taki resepsiyonunu
renklendiren rahmetli Rasim’in refikasının resimlerini
realist ressam Remzi Rize rıhtımında rastladığı rakibi
romantik Rıza’ya rica ederek rötuşlatmıştı.

Radyatörcü roketçi rahimle raketçi reçeteci ramazan ra-
hat randevularında raptiye rap rap rolündeki rehberle
romatizmalı reklam rejisörünün rakip repertuarındaki
rekorcu riyakar romantiğin rüzgarlı rüyalarını rozetlerdi.

S (s) Ünsüzü: Sert, Sızıcı, Diş, Katı



Dilimizde sözcük başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: ses, üst, stat, sap, saat, sabah, sabotaj, saman, ser-
vis sıska, seksek, senaryo, stüdyo, spiker, hassas, kasa.
SA SE SI Sİ SO SÖ SU SÜ
SAR SER SIR SİR SOR SÖR SUR SÜR
SAS SES SIS SİS SOS SÖS SUS SÜS
SAT SET SIT SİT SOT SÖT SUT SÜT
SAZ SEZ SIZ SİZ SOZ SÖZ SUZ SÜZ

S Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Sağlam inek sağdan sağar sağır Salih onu sağar.

Serçe ile söyleşenin sesi semadan gelir.

Selimiye’de sekiz bin sekiz yük seksen sekiz semerci
seçkin semerlerini sedefçi Sefer’e senetsiz sepetsiz verdi.

Siyah sineklerle sivrisinekler sihirli sinemada sivilceli
sivil sipahileri sinirlendirdiler.

Sokaklarda soluyan solucan soytarı somurtkan sopalı
sobacıya sonsuz sorularını sordu.

Sözlükten sözlerini söyleyen Söğütlü Sökmen söyle-
vindeki sözleri sönük sönük söyledi.

Sungurlulu suçsuz subay suçlu Suriyeliyi su başında
susuzluktan susturdu.

97
TÜRKÇE DİKSİYON


Sinsi Selim’in senelerdir sarsıldığını söyleyen sümsük
Sabiha sahnede de sonuna kadar susmayacağını söyledi.

Sandıklı’da sepetleri sıralı simitçi sofrada sökülen su-
cukları süpürdü.

Sason’un susuz sazlıklarında sadece soğanla sarım-
sak yetişebileceğini söyleyen Samsunlu sebzecilerin sö-
züne sizler de sessizce ve sezgilerinize sığınarak ina-
nabilirsiniz.

Safranbolulu Safinaz’la Salihlili Salih Sivrihisar’da so-
ğuk almışlar sinüzit olmuşlar sonra sımsıkı sarınarak
söylenmesiz Seyitgazi’ye varıp sarımsaklı suteresini su-
sarımsağı ile karıştırarak suyunu süzmüşler.

Sandıkta sepette sadece sıcak simit sakladıklarını sa-
nan saçaklı Saliha sofrada saçılan sucuk salam sosisi
süpürdü.

Samsunlu sandalcı sarhoş Sait sabahleyin sütçü Salih’in
sevgilisi saraylı Serap’la sevimsiz sarhoş Sedat’ın sev-
diği sakar sıska Süheyla’sını sevindirdi sonra sulu süt-
leri sarı sair sürahiyle sattı.

Sızım sızım sızlandırdığı sefaletle sürüklediği sevme-
diği sebatkar sülalesinden sınırsız servetini saklayan
saygısız Sami sevgilileriyle saltanat sürerken sonunda
sevdalanıp sürüm sürüm sürünerek sır oldu.

Sivrihisarlı simitçi Salim’le simitleri susamlasak da mı
satsak susamlamadan mı satsak yoksa susamlamadan
satsak da satın alanlara mı susamlatsak?

Sivrihisarlı sazsız sözsüz sıhhatsiz sihirbaz sineksiz bir
yaz köşesi seçip şu şovu yaparken işsiz sezişi güçsüz
Sabih’i serzenişsizce susuyordu.

Selahiyetli sosyolog Sarı Serap sizi salonunda siber-
netik siyaset sofizm sosyalizasyon sembolizm söyle-
şisine çağırdı.

98
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Sesim sesine seslendiğinde sesim dinlenmişse eğer
sessizlik sona ermiştir sessizlik çekip gitmişse sesler
içinde ses sese seslenenler sessizliği sesi sesleterek süs-
lemişlerdir.

Süheyla sabah sabah saat sekizde seksek seken saplı
samanlı sıska servisçi sözlüsünün sandığını Sandıklı’da
sucuklu simit satan simitçiyle sabotaj senaryosunu ses-
lendiren smokinli sunucunun stüdyosuna sakladı.

Ş (ş) Ünsüzü: Sert, Sızıcı, Diş, Katı



Türkçede sözcük başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: şimşek, beleş, şantaj, şantiye, şahin, şakşakçı, şi-
mendifer, şimşek, şarapnel, şarjör, şifre, şüphe, şölen.
ŞA ŞE ŞI Şİ ŞO ŞÖ ŞU ŞÜ
ŞAF ŞEF ŞIF ŞİF ŞOF ŞÖF ŞUF ŞÜF
ŞAL ŞEL ŞIL ŞİL ŞOL ŞÖL ŞUL ŞÜL
ŞAŞ ŞEŞ ŞIŞ ŞİŞ ŞOŞ ŞÖŞ ŞUŞ ŞÜŞ
ŞAT ŞET ŞIT ŞİT ŞOT ŞÖT ŞUT ŞÜT

Ş Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Şaklaban şamdancı Şaban şatafatlı şatosunda şaşmaz
şakrak şairleri şanlı şakrak şapkacısının şarabıyla şaşırttı.

Şıkırtıcı şımarık şıkır şıkır oynadı.

Şom ağızlı şoför şosede şoförlük yapıyor.

Şöhretli şövalye şölende şövalyesini şöminede yaktı.

Şurupçu Şule’nin şubesi şubatta şurupları şubelendirdi.

Şöhretsiz Şefik şimdi şekilsiz şık şaşkın şapsal şurup-
çuyu ve şosenin yokuşundaki şişko şıracıyı şıra şöle-
nine çağıracak.

99
TÜRKÇE DİKSİYON


Şamlı şemsiyeli şıracı şişko şoför Şakir şölende şurup-
çuları şüphelendirdi.

Şiş şişesi şişlemiş şişe keşişe şiş demiş.

Şavşatlı Şaban Şarkışlalı şipşakçı Şekip bir de şıpsevdi
Şehime Şişhane’den şeytankuşu mu şömine masası mı
masa şemsiyesi mi şoşon mu şezlong mu ne bir şey-
ler almaya gittiler.

Şu köşe yaz köşesi şu köşe kış köşesi ortada soğuk
su şişesi.

Şemsipaşa Pasajı’nda sesi büzüşesiceler sizi.

Şu şosenin serili serseri resimleri şasisinin şoşonsuz ta-
şımasına şaşarsınız da şosenin sansarlaşmış suratlı diş-
siz şaşı anası onun şu son şansına şaşmaz mı sanırsınız?

Şanlıurfalı Şükrü Şeker şekerlemelerini şahane şarkılarla
şekillendirirken şaraplar şuruplar şerbetler Şanzelize’de
şakır şakır şakırdıyordu ve şekerlemeci şen şıkırdak
Şermin Şanoğlu şeşbeşe şeşcihara şeşüdüde şeşperde
şeşyekte şaşılacak şekilde şanslıydı.

Şarklı Şevket’in şölenindeki şanoda şahane şarkılarıyla
şakrak şakrak şakıyan şanlı şiveli şuh Şantöz Şeyda şa-
şaalı şöhretine şükretmeyip şuursuzca şımardıkça şı-
mararak şahsiyetini şaibelendirdi.

Şişli’den Şişhane’ye şirin Şemsi şemsiyesiyle şaşkın şaş-
kın şakırdayarak şımarık Şevki’nin şişesini götürdü.

Şişeci şirin şişko Şinasi şişmanlığından şirketteki şe-
riklere şikayet etti.

Şamlı şemşek şişik şimşir şahane şafakta şakşaklandı
aşka meşkle çoştu şişti şalgam gibi düştü şaşırdı.

Şekilsiz Şevki şaklaban Şevket’e şişkin şişkin şaşkoloz
şaşkoloz bakıp şirin Şermin’i şaşırtma dedi.

100
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Şaşılası şaşkalozlar şahıslarında şartlandırılan şaşkın-
lıklarına şaşarlarken şaşısıllar şahıslarının şaşısıllıkla-
rıyla şakalaşıp şaşkalozların şahsi şaşkınlıklarına takı-
lıp taşkın şaşkaloz şakalarıyla şakalaştılar.

Şerbetçinin şerbet şişelerinden şikayetinin sebebi şa-
yet şişelerin içlerinin şerbetlendirilmesiyse şerbetçinin
silme şerbetlendirilmiş şişeleri senin neyine a be şişe-
cilerin paşazadesi Şeyh Şemsettin Sami Paşa.

Şampanya şişesini şapırdatıp şampuanı şap şap şupur-
datan Şaşkınbakkallı Jülide Şule çilli Çinlinin şilebinde
çis çis çiseleyen keçeci kekemeye şak şuka şey etmiş.

T (t) Ünsüzü: Sert, Patlayıcı, Diş, Katı



Dilimizde sözcük başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: Tatil, teklif, tekzip, telefon, teleskop, televizyon, te-
menni, tempo, temsil, tepki, termos, testere, tayt.
TA TE TI Tİ TO TÖ TU TÜ
TAK TEK TIK TİK TOK TÖK TUK TÜK
TAR TER TIR TİR TOR TÖR TUR TÜR
TAŞ TEŞ TIŞ TİŞ TOŞ TÖŞ TUŞ TÜŞ
TAT TET TIT TİT TOT TÖT TUT TÜT

T Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Taçlı taze tahtında tahtadan tavandaki tahtaları takır
takır takırdatan Talip’i taklit etti.

Tembel tefeci teyze terliklerini teker teker terli Tekin’in
tepesinden Temiz Tekir’e fırlattı.

Tıraşlı tırtıl tıpacı tıknaz tırnaklarını tıkır tıkır tıkırdattı.

Tövbekar tömbekici tövbe töreninde tömbekiye tövbe
ederek tökezledi.

101
TÜRKÇE DİKSİYON


Tuzsuz Tulumbacı Turgut turnaları tutarak tunç tu-
lumbasına tutkalladı.

Tümenin tüfekçisi tüneldeki tütüncüye tütün tüttürdü.

Tütün tüttürmez tatlı yattırmaz.

Ter ter tepinip tir tir titreyen Tokatlı Talihli Tahir Tur-
hallı Tombul Turgut’u tıpış tıpış tıpışlattı.

Topçular’daki tanınmış tarihçiler televizyondaki tükaka
tahlileri terletseler Türkiye’deki tarihi tahrifleri tek tek
toparlayıp tertibiyle terbiyesiyle topluma tanıtmalılar.

Tarlada taş toplayarak tıkanan tembel taşçı tarhana ten-
ceresini tekmeledi.

Tilki Tınaz tekir tavşanı taşlı topraklı tıkanmış tüneli
turuncu tuğlalarla tutturdu.

Tahrilli talihli tentürdiyotçu tetik Tahir’le tahterevallici
tekinsiz Tevfik’in talimhanede ters türs konuşarak ter
ter tepinip tir tir titremeleri Turhallı tombul Turgut’u
tıpış tıpış tosbağa sokaktaki tömbekciye doğru yürüttü.

Topal Talip’le Tophaneli Tahsin tahterevalli tahtasın-
dan tepetaklak tortop taşların ortasına düştüler de ne
tahterevalli tahtasını tazmin ettiler ne de tahterevalli
tahtasını tamir ettiler.

Taşlı tarladaki terasta talaşlar tutuşunca başlayan te-
laş talaşların tamamıyla ve büsbütün tutuşmasıyla art-
mış tutuşan talaşları görüp tellaklar telaş ettikçe talaş-
lar tutuşmuş talaşlar tutuştukça tellaklar telaş etmiş ve
terasın trabzanına tutunmuş Trabzonlu teşrifatçı titiz
Tahsin Tevfik talaşlar tutuştukça telaş eden tellaklara
boşuna telaş ediyorsunuz demiş.

Takatsiz Tatar Tosun tulumba tatlısı tadarken tabak-
taki taze temiz tütünü tüttürdü.

102
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Tam tesirli telkinleriyle tanınan taşralı taktirnameli torna
tesviyeci Temiz Tacettin tamirhanesini terk ederek top-
raktaki taşları toplayıp tarladan türlü türlü taze tere-
leri tahsilatla tahta tepsilerle tahtelbahir tepesine taşıdı.

Tamahkar tütün tüccarı Türkmen Talat tarlasından top-
ladığı tonlarca taze tömbekinin tamamını taammüden
tutuşturmaya teşebbüs eden Tatarları taaccüple temaşa
edip tümünü teker teker tutuklattırdı.

Taşlı toprak traktörün tekerleklerini tak tak tartarlarken
taksimli takatukacı taksicinin takunyasını takatukalar-
ken Trabzonlu Temel Tarabya’daki takasında tavana
tos tos toslarken tak tak Tülay’ın tırnakları Taylandlı
Tarkan’ın tortusunu tırtıkladı.

V (v) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Dudak, Katı



Dilimizde sözcüğün her yerinde bulunur.
Örnek: vuruş, duvar, vade, vadi, vagon, vahşi, vakit, va-
pur, varil, varis, vasiyet, velvele, vergi, vestiyer, vesvese.
VA VE VI Vİ VO VÖ VU VÜ
VAL VEL VIL VİL VOL VÖL VUL VÜL
VAR VER VIR VİR VOR VÖR VUR VÜR
VAS VES VIS VİS VOS VÖS VUS VÜS
VAV VEV VIV VİV VOV VÖV VUV VÜV

V Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Vere vere verem verdi.

Vanlı vali valizini vazolarla vantuzları vahşi vatman
vapura koydu.

Venedik’te vebadan vefat eden Vedat’ın veresesi ve-
kaleti velveleye verdi.

103
TÜRKÇE DİKSİYON


Vicdansız Vildan villasının viraneliğinde vicdansızca
vikontesi öldürdü.

Viranede vıcık vıcık vişne suyunu vurur vurmaz dövü-
nen Vedat avuçlarını ova ova vücuduna vurdu.

Varlıklı Veli vırvırcı Vikont’la voyvoda vuruşunda vü-
cutlandılar.

Vırvırcı Vedia ile vıdı vıdıcı Veli velinimeti vatman
Vahit’e vilayette veda edip Vefa’ya doğru vaveylasız
velespitle volta vururlarken voleybolcu Vatran vir-
tüöz Vicdani ve Viranşehirli vatansever viyolonselist
Vecibe ile karşılaştılar.

Vıdıvıdıcı ve Vırvırcı Vanlı Veli’nin Vefalı vatandaşı
Vahit vatanseverine veda edip vilayette vola vura vura
vayvaycı Vicdani ve Viranköylü Vahap’la karşılaştı.

Vilayetimizin velinimeti vefalı valisi Viranşehirli Vedat
vuslatlı bir veda ile vatansever vatandaşlara vesvese-
siz voleybolcu Vildan’ın velesbitiyle Van’a gönderildi.

Velveleli vasi vesveseli Veysel ile Vahid vadideki va-
gonda vatmana verdi veriştirdi.

Van vilayetinin vakur vatanperver vazifeşinas vicdanlı
vali vekili vatanın vaziyetini vesilelere varmadan ve-
cizce vurgulayıp velinimeti vefalı Vanlı vatandaşla-
rına varlık vaat etti.

Vesveseli valideleriyle vedalaşan vatanın vazgeçilmez
vefakar Veyselleri Velileri varlıklarını vatani vazifelerine
vakfederek Van vilayetinin Vaşaklı vadisindeki virane-
liklerinde vuruşup vatanperverliklerini vurguladılar.

Y (y) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Damak, Akıcı



Sözcüklerin her tarafında yer alır.
Örnek: ay, eylem, yıldız, yaban, yağmur, yalan, yamyam,
yankı, yan, yarış, yaz, yaş, yangın, yayan, toy, çay.

104
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

YA YE YI Yİ YO YÖ YU YÜ
YAF YEF YIF YİF YOF YÖF YUF YÜF
YAL YEL YIL YİL YOL YÖL YUL YÜL
YAR YER YIR YİR YOR YÖR YUR YÜR
YAY YEY YIY YİY YOY YÖY YUY YÜY

Y Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Yaramaz yarasız yapamaz.

Yel yelpelek yelken kürek.

Yirmi yiğit yine yiğitlendi.

Yakası yağlı Yaşar yağcının yanındaki yağdan yalnız
yaldızlı yaş yazısını çıkardı.

Yeni yelpazeli Yekta yerli yekpare yeleğine yedi yeni
yemeni yerleştirdi.

Yıldırım Yılmaz yıkadığı yılanlarıyla yıldırım yıkıcı-
ları yıldırdı.

Yoksul yoğurtçu yol bilir Yozgatlı yoksulluktan yobaz
yolcuya yolunmuş yorganını sattı.

Yöndeş yöresel yönde yörünge yöresi yönergeyle yö-
netildi.

Yuvarlak Yusuf yumurtalı yusufçukları yukarı yurttaki
yuvalarında yumruklarıyla yumrukladı.

Yüce yürekli yüzbaşı yüzüklüğe yürüyüşte yünlü yü-
reğe yüz vermedi.

Yitik yerleri yollarda yorgunluktan uykusuzluktan yı-
kıla yıkıla yürüyerek yangın yörelerinden sonra yaka-
layabildiler.

Yalvaçlı yelpazeli Yıldız yirmi yoksul Yörüklü yumur-
talarını yükledi.

Yavuzelili yalancı yaramaz yobaz Yahya yaylanın yus-
yumru yumurtalarını yoğurtçunun yoğurduna yahut
yeni yiyintilere yeğleyip yiyememiş.

105
TÜRKÇE DİKSİYON


Yalancıoğlu yalıncık Yayla Dağı’nın yahnisini yağ-
sız yiyebilirse de Yayla Dağı’nın yağlı yoğurdundan
Yüksekova’nın yusyumru yumurta yumurtlayan ta-
vuklarından bir de yörük ayranıyla yufkasından asla
vazgeçemez.

Yetimler yurdunda yaşayan yoksul yavru yorgun yü-
reği yana yana yad ellerde yitirdiği yakınlarını yad
ederken yanaklarından yağmur yağmur yaşlar yuvar-
lanarak yaradana yalvarıyordu.

Yaralı yüreğimdeki yeknesaklığa yahşi yarim yabancı
yaprak yaprak yeşeren yalnızlığıma yarenliği yalancı
yad ellerde yeisliyim yorgunum yıpranmış yıkılmı-
şım yalvarışlarıma yakarışlarıma yazık ki yabancı-
yım yabancı.

Yan yana yankılanan yaları yeleri yıları yileri yolara
yölere yulara yülere yollayan yalancı yamyam yesleri
yisleri yangın yerindeki yabancılara yasları yısları yol-
lara yayları yoyları yaylalara yuylaya yöyleri yaz yarış-
larına yüyleri yiyleri yemekçiye yızları yezleri yazlığa
yozları yuzları yüzücüye yözleri yizleri yelciye yolları
yerleri yarları yorlarıysa yoğurtçu yollayıp yalanı ya-
ğan yağmura yükledi.

Z (z) Ünsüzü: Yumuşak, Sızıcı, Diş, Katı



Sözcüklerin başında, ortasında ve sonunda bulunur.
Örnek: zor, yaz, zafer, zahire, zahmet, zakkum, zalim,
zaman, zambak, zar, zarar, zarf, zemzem, zenci, zerdali.
ZA ZE ZI Zİ ZO ZÖ ZU ZÜ
ZAS ZES ZIS ZİS ZOS ZÖS ZUS ZÜS
ZAL ZEL ZIL ZİL ZOL ZÖL ZUL ZÜL
ZAR ZER ZIR ZİR ZOR ZÖR ZUR ZÜR
ZAZ ZEZ ZIZ ZİZ ZOZ ZÖZ ZUZ ZÜZ

106
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Z Ünsüzü İle İlgili Tekerlemeler



Zalim zulmünü zulmette zulm için yapar.

Zemzemedeki zemzem zelzelede zemzemliden çıktı.

Zevzek Zeki zeminlikteki zehir zerrelerini Zerrin’in
zevci zeybek zenciye zeytinlikte verdi.

Zıpır zıpzıpçı zımbacı zıvanasız zirzopla zırıl zırıl zır-
layarak zırvaladılar.

Ziyankar Ziya zibidi Zihni’yle Zincirlikuyu’da Zileli
Ziba’nın ziyafetine kondular.

Zonguldaklı zorba zorlukla zorladı.

Zurnacı Zuhal zulümden zurnasıyla zuhur etti.

Züğürt züppe zülüflü Zühre’yle züğürtlendi.

Zihni zihnini Zeki’nin zikzak çizen zevzek züğürt söz-
leriyle uzun uzun zorladı.

Zamkçı zevzek zirzop zilli zorba zurnacıyla züğürtledi.

Zonguldaklı Zaloğlu Zöhre’nin kızı Zuhal zibidi Zeki’yi
ziyafette zil zurna görünce zıvanadan çıkmış ve beri
bak zibidi Zeki sen zevç değil zahiren zahireci zalim
zevzek zikzaklı ziğirt züppe zırtapozun ve de zerze-
vatın zırzopun tekisin demiş.

Zor zanaat zannedilen zurnacılığı Zonguldaklı Zeki
zevcesinin zaman zaman zırvaladığı ziyafetlerde öğ-
renmiş.

Zararlı zarif Zahit zamkçı zavallı Zamire zambak-
larda zalimlik etti.

Zeyrek’teki zelzeleden sonraki zelzeleler de zarara
sebep oldu.

Zararlı Zavit zarlık kilidi zarcı Zarife’ye verdi.

107
TÜRKÇE DİKSİYON


Zıtlaştığı Zonguldaklı zengin ziraatçı Zühtü’nün za-
mansız ziyaretinden ziyadesiyle zorlanan zayıf Ze-
keriya zihninde zonklamalarla ziyaretçisinin zaman
zaman zalimleşerek zatına zulmetmesiyle zorbalaştı.

Züppe zenginlerimizin zevkli zahmetli ziyafetlerin-
deki zararlar zaiyatlar zannımca ziyaretlerim ziyade-
siyle ziyankarlıklardan zuhur ederken zavallı zebun
züğürtler zümresi zaruretlerini zaman zaman zar zor
zikredebilirler.

Zahireci zafer zahmetli zalimle zaman zaman zakkum
zaman zaman zambak zaman zaman zerdali zaman
zaman zemzem zaman zaman zıkkım satar zamklı zer-
zavatçı zombi zenciyse zarfları sarıp zarar yazarmış.

108
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Tersten Okunduğun Aynı Olan Cümleler

A
Aç raporunu koy okunur o parça.
Adamla çene çalma da.
Adnan İsa bak en iyi ve az eczane ev ve en az cezaevi
yine Kabasinan’da.
Al Azmi imzala.
Al kasada sakla.
Al kazık çak karaya kayarak kaç kızakla.
Al Pakize bezi kapla.
Alışır o sana, sor Işıl’a.
Altan attan atla.
Al ye Hüseyin, niye Süheyla?
Anastas mum satsana.
Anastas keten etek satsana.
Anastas rulo iyi olur satsana.
Ara piller eder elli para.
Arap Kara Murat atar umarak para.
Arazi küçük iz ara.
Aslan Ali ile Veli ilan alsa.
At sahibi gibi hasta.
Ayla da mı madalya?
Ayşen ıslak kalsın eşya.
Ayol abla keten etek al baloya.
Az al yahu bu haylaza.

E
Elini aça aça inile.
Emre ve kıza yazık everme.
En iyi meşe beşe mi yine?

109
TÜRKÇE DİKSİYON

Eni verev kessek verevine.


Er işi pilavı vali pişire.
Ey Edip Adana’da pide ye.
Ey kekeme kek ye.

F
Firar eder Arif.

I
Işıklar arar alkışı.

İ
İbrahim kek mi harbi?
İlaç iç Ali.
İtti mi kim itti?

K
Kaba Talat’a bak.
Kalas yok kütük koy salak.
Kalsın o don ıslak.
Kasaya mal koyana yoklama yasak.
Katıra da radarı tak.
Katla enine al tak.
Keçin ileridedir elini çek.
Kıza yazık.
Kim o komik?
Koyma Vahit teyp yetti havam yok.

L
Lale gülü gel al.

110
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

M
Madara kaymakam niçin makam yakar adam?

N
Ne bedenim azami ne de ben.
Neden ama neden?
Nine şu resim ise Rüşen’in.
Nitelikli iş iletin nitel işi ilk iletin.

O
O zaman al tak katlanamaz o.

P
Para hazır ama rıza harap.
Pay ederek iki kerede yap.

R
Rıza Haluk okula hazır.
Rulo Arap eli ile para olur.
Rulo küçük küçük olur.
Rulo yap küçük pay olur.

Ş
Şeşü dü mü düşeş.

T
Takas çok ama koç sakat.
Tasarıda radar adı rasat.
Tasla kepek al sat.
Teli ellerime demir elle ilet.

111
TÜRKÇE DİKSİYON

U
Uğur motora sar o tomruğu.
Ulu eli milatlık anam az namazlık zaman ara namaz kıl
zaman zaman, akıl talim ile ulu.

Y
Yok adını da koy.

Z
Zam yok rey iyi grev vergiyi yer koymaz.
Zamkı çok o çıkmaz.
Zamlı tas neden satılmaz.
Zeki Kiraz’ı seven ışık kışın eve sızar iki kez.

Oyun Tekerlemeleri

1.
İğne battı
Canımı yaktı
Tombul kuş
Arabaya koş
Arabanın tekeri
İstanbul’un şekeri
Hap hup altın top
Bundan başka oyun yok.

2.
Portakalı soydum
Baş ucum koydum
Ben bir yalan uydurdum

112
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Duma duma dum!


Kırmızı mum!
Dolapta pekmez
Yala yala bitmez
Ayşecik cik cik cik
Fatmacık cık cık ck
Sen bu oyundan çık

3.
Çan çan çikolata,
Hani bize limonata?
Limonata bitti,
Hanım kızı gitti
Nereye gitti?
İstanbul’a gitti.
İstanbul’da ne yapacak?
Terlik pabuç alacak.
Terliği pabucu ne yapacak?
Düğünlerde,
Şıngır mıngır oynayacak

4.
-Komşu, komuşu!
-Hu, hu!
-Oğlun geldi mi?
-Geldi
-Ne getirdi?
-İnci, boncuk.
-Kime, kime?

113
TÜRKÇE DİKSİYON

-Sana, bana
-Başka kime?
-Kara kediye
-Kara kedi nerede?
-Ağaca çıktı.
-Ağaç nerede?
-Balta kesti.
-Balta nerede?
-Suya düştü.
-Su nerede?
-İnek içti.
-İnek nerede?
-Dağa kaçtı.
-Dağ nerede?
-Yandı, bitti kül oldu.

Masal Tekerlemesi
“Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, cinler cirit oy-
narken eski harman içinde... Ben deyim bu ağaçtan, siz deyin
şu yamaçtan, uçtu uçtu bir kuş uçtu, kuş uçmadı gümüş uçtu,
gümüş uçmadı memiş uçtu. Uçar mı uçmaz mı demeye kal-
madı; anam düştü eşikten, babam düştü beşikten... Biri kaptı
maşayı, biri aldı kaşağıyı; dolandım durdum dört bir köşeyi...
Vay ne köşe bu köşe! Dil dolanmadan ağız varmaz bu işe: Şu
köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi. Şu köşe güz köşesi diye iki
tekerleyip üç yuvarlarken aşağıdan sökün etmez mi Maraş Pa-
şası! Hemen bir sarığa bir fare deliği bulup attım kendimi dı-
şarı; gel gelelim şu mahallenin yumurcakları haşarı mı haşarı;
bir fiske vurdular enseme gözlerim fırladı dışarı! Bu öfke mina-
renin birini belime soktum, borudur diye! Kubbelerini dersen
cebime koydum, darıdır diye! Abdurrahman Çelebi de bir çifte

114
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

attı, geri dur diye! O gitti ben gittim... Az gittim, uz gittim...


Dere tepe düz gittim... Çayır, çimen geçerek; lale sümbül bi-
çerek; soğuk sular içerek altı ayla bir güz gittim. Bir de dönüp
ardıma baktım ki ne bakayım, gide gide bir arpa boyu yol git-
mişim! Ne ise var varanın sür sürenin baykuşu çoktur virane-
nin derken efendimin ağası, bir ayağımı baldıranlara basma-
yım mı korudur diye! Birini de tutup denize atayım mı kıyıdır
diye! Kuruydum ıslandım sel beni neyler? Dostu düşmanı ara-
ladım, bedavadan bir kayık kiraladım; fış fış kayıkçı; kış kış
kayıkçı, kayıkçının küreği tıp tıp eder yüreği, akşama fincan
böreği, sabaha bayram çöreği... Yesem yesem doymasam! Ka-
beye gitsem gelmesem! Zemzem ile yusalar! Kına ile gömseler!
Yok yok kayıkçı, aman çabuk kayıkçı! Evde benim etim var;
bir yaramaz kedim var; kedim eti yerse, anam beni döverse...
Vay başımı, hay başıma, bir devlet kuşu konsa şu benim kel ba-
şıma! Demeye kalmadı, bir de gördüm ki, ne göreyim? Adı ile
sanıyla, yeşiliyle alıyla zümrütü anka dedikleri değil mi? Ara-
fat dağının üstünden süzüm süzüm süzülüp geliyor. Bakın be
yahu! Yüzü insan sözleri ahu! Martaval değil, masaldır bu!...”

Eflatun Cem GÜNEY

Tonlama/Ton
Konuşmada birbiri ardından gelen sesler hiçbir zaman
aynı seviyede ve aynı renkte değildir. Ses durmadan alçalır
ve yükselir, yumuşar, sertleşir, incelir, kalınlaşır. İşte bu ses
değişikliklerine tonlama denir. Bir anlamda tonlama, değişik
ses renklerini kullanarak konuşmayı bestelemektir.
Tonlama sayesinde anlatılmak istenen duyguyu, içtenliği,
iletilmek istenen mesajı, aktarılmak istenenlerin içerisinde ne-
yin önemli olup olmadığını, oluşturulan imajı, iletişim kurma
yeteneğini, ruhsal durumu vb. anlayabiliriz.

115
TÜRKÇE DİKSİYON

Tonlama, sese dayanan bir söyleyiş kuralı olduğundan


kendisine konuşma dilinde yer bulur. Bu sebeple gereğinden
hızlı veya yavaş bir tempo, tonlamanın anlamını sadece kay-
bettirmekle kalmaz; konuşmanın anlaşılamaması, yanlış anla-
şılması, dikkat dağılması gibi sebeplere de neden olur. Bu ne-
denle yapılacak seslendirmelerde ya da metin okumalarında
genel bir ton yakalamaya çalışılmalıdır.
Konunun niteliğine göre ses tiz(ince) perdeden çıkarken
sevinç, şaşkınlık, hiddet ifadelerini; pes(kalın) perdeden çıkar-
ken karamsarlık, acı, inanç gibi ifadeleri belirtir. Orta perde
daha çok rahatlık ve durgunluk ifade etmektedir.
Örnek: “anlaştık mı?” sözcüğü alçak, yüksek veya alaylı
tonla söylenmesine göre memnuniyetten tehdide kadar çe-
şitli anlamlar kazanır.
Tonlama, özellikle şu cümlelerde kendini daha çok be-
lirginleştirir:
• Emir cümlelerinde
“Uğraş, didin, düşün, ara, bul, koş, atıl, bağır”
• Soru cümlelerinde
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım?”
• Ünlem cümlelerinde
“Ordular, ilk hedefiniz Akteniz’dir. İleri!”
Her sözcüğün kendine özgü farklı bir tonu vardır. Kulla-
nıma göre aynı sözcük farklı tonlarda söylendiği vakit farklı
anlamlara bürünebilir.
Örnek:
-Üniversiteyi kazandım!–İnanmıyorum! (Sevinç, coşku,
heyecan)
-Kaza yaptım. –İnanmıyorum! (Karamsarlık, endişe)
-Seni döverim. –İnanmıyorum! (Küçümseme)
-Mahkumlar kaçtı. –İnanmıyorum! (Öfke)

116
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Tonlama İle İlgili Alıştırmalar

1. Alıştırma
↑ Anne, ben ömrümde bir kere ağladım. ↑ Hiçten bir şey
için doya doya kana kana ağladım. ↑ Bilmem hatırında mı? ↑
Ben bir asker mektebinde okuyordum. Haftada bir dışarı↑ çı-
kıyorduk. ↑ Sen mektebe geldin. Kapıda beni görmeye müsa-
ade etsin diye bir zabitle konuşuyordun. ↑ Bense bahçeye çık-
mış, bir ağacın arkasında sizi ta uzaktan gözetliyordum. ↑ Sen
benim orada olduğumu bilmiyordun. ↑ Yağmur yağıyordu. ↑
Seni uzaktan bir çarşaf içinde, incecik hayalinle görüyordum.
↑ Zabit sana birtakım işaretler yaptı. ↑ Galiba görüşmemizin
mümkün olmadığını söyledi. ↑ Sen de döndün. Yağmur al-
tında evimize saatlerce uzak o yerde, tek başına boynu bü-
kük, uzaklaştın gittin. ↑
↑ Kimbilir nereye gittin? ↑ Geceyi nerede geçirdin? ↑ Sen
giderken ben de saklandığım ağaca başımı dayadım. ↑ Belki
bir ömür ağladım.

2. Alıştırma
Sözcük Tonlaması (Evet)
Evet: Kabul ediyorum.
Evet: Öyle diyelim.
Evet: Olsa da olur, olmasa da.
Evet: Kesinlikle öyle!
Evet: Vay canına!
Evet: Çok iyi anlıyorum.
Evet: Burama geldi!
Evet: Anlat hele, sonra ne oldu?
Evet: Kaç defa söyleyeceğim?
Evet: Ama, başka türlü de düşünebiliriz.
Evet: Gerçekten ne sevimli çocuk!
Evet: Peki efendim, hay hay.

117
TÜRKÇE DİKSİYON

3. Alıştırma
Sözcük Tonlaması (Hayır)
Hayır: Kabul etmiyorum (Doğal).
Hayır: Öyle demedim. (Öfkeyle)
Hayır: Bir şey değil, başımıza dert açar. (Kaygılı)
Hayır: Yanılıyorsunuz, işin aslı şu… (Karşı çıkarak)
Hayır: İzin vermiyorum. (Çok kızgın)
Hayır: Sana hiç gücenir miyim? (Sevgiyle, sevecenlikle)

4. Çalışma
Beğeni Hım, evet güzel olmuş.
Doğal Sen evet dedin ben de yaptım.
Soru Evet mi hayır mı?
Rica Hadi ne olur evet de.
Yalvarma Evet desen nolur sanki lütfen evet de.
Büyük sevinç Evet dedi evet dedi.
Kızgın Evet diyeli üç gün oldu hani nerede o.
Küçümseme Deli bu, baksana.
İlgisiz Aman evetse evet kendi bilir.
Merak Anlat bakayım başka neler dedi.
Büyük hayret Öyle dediği için mi öldürmüşler.
Tarif Bir olayı, durumu onaylarken evet deriz.
Uyarı Bir kere düşün sonra hayır de.
Çoşku Evet, evet, evet.
Karşı çıkarak Bana kimse evet dedirtemez.
Emir Haydi! Çabuk buraya gelin.

118
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Yalvarma Ne olur size yalvarırım, beni dinleyin.


Merhamet Zavallı yavrucak bu yaşta bu acıyı çekmek.
Gaddarlık Of, ne berbat! Kafamı şişiriyor.
Böbürlenmek Bu işin ustası hem de tek ustası benim.
Ben neyim ki. Hiç onlarla bir olabilir
Alçakgönüllü
miyim?
Sevgi Seni çok seviyorum.
Kin Onun varlığından nefret ediyorum.
Endişe Of! Şimdi ne olacak.
Kaygısızlık Pöh bana ne umurumda bile değil.
Ona karşı o kadar büyük bir sevgim var
Saygı
ki.
Kümçümseme Hiç ne olacak aşağılık.
Karşı durmak Hayır, bana hiçbir şey yapamazsınız.
Boyun eğmek Ne istersen yap hepsine boyun eğeceğim.
Hayranlık Ya Rabbi bu ne güzellik.
Nefret Püf bu ne bayağılık.
İster on ister yirmi kişi olun, bekliyorum
Cesaret
sizi.
Korku Eyvah, görüyor musun hayatım tehlikede.
Nasıl?Beni böyle yapayalnız bırakıp
Hiddet
gidebildin?
Tedbirli Arakdaşlar hemen karar vermeyelim.
İrade Gece gündüz bütün gücümle çalışacağım.
Zayıflık Benim savaşacak gücüm yok.

119
TÜRKÇE DİKSİYON

Vurgu
Bir sözcük veya sözcük grubunda, bir hecenin; bir cümle-
deyse bir sözcüğün diğerlerine göre daha kuvvetli söylenmesine
“vurgu” denir. Anlatım ve sesli okuma, vurgu ile dalgalanır.
Vurgu;

Söze duygu değeri katar.

Konuşmayı etkili ve dinlenir kılar.

Konuşmayı güzelleştirir.

Dinleyicinin dikkatini, ilgisini konuşmacı üzerine çe-
kilmesini sağlar.

Anlamın kavranmasını kolaylaştırır.

Yazım benzerliği olan sözcüklerin anlamını ayırt eder.

Sesi, söyleyişi, sözdeki ezgiyi canlandırır.
Vurgunun, dilin doğru kullanımında iki ayırt edici özel-
liği vardır:
1. Sesin şiddetini ayırt edici vurgu: Sözcüğün söylenişi
sırasında heceler üzerinde değişik nefes baskısı vardır. Söz-
cükteki bir hece diğerlerine göre daha şiddetli nefesle söy-
lenmektedir.
Örnek: okul, kalem, defter
2. Anlamı ayırt edici vurgu: Yazılışları aynı anlamları
farklı olan sözcükleri, sesteşleri, birbirinden ayırt etmede
vurgu belirleyici olur. Vurgunun yapıldığı hece, anlamı be-
lirleyici özelliğe sahiptir.
Örnek: Epeyce parası varmış. (Sahip olmak)
Eve varmış. (Ulaşmak)
Örnek: “Ben senden çok sıkıldım.” cümlesine bakılacak
olursa konuşma ve yazı dilinde vurgunun önemi daha
iyi anlaşılmış olacaktır.

120
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

• Ben, senden çok sıkıldım. (Ben senden daha fazla sıkıl-


dım; çok sıkılan sen değilsin, benim)
• Ben, senden çok sıkıldım. (Ben başkasından değil, sen-
den çok sıkıldım)
• Ben, senden çok sıkıldım. (Ben senin sıkıldığından daha
çok sıkıldım)
• Ben, senden çok sıkıldım. (Ben senden çok sıkıldım,
bıktım, usandım)
• Ben, senden çok sıkıldım. (Ben artık seni çekemez, sana
katlanmaz, seninle yaşayamaz hale geldim.)

Vurgu Çeşitleri
Türkçede vurgu “sözcükte ve cümlede” olmak üzere iki
ana gruba ayrılır.

Sözcükte Vurgu
Türkçede birkaç istisna dışında vurgu sözcüğün son he-
cesindedir.

Sözcük ek aldıkça, vurgu son eke doğru kayar.
Örnek: söz, sözlük, sözlükçü, sözlükçülük,
 Çağrılarda, seslenmelerde şahıs adlarında vurgu ilk

hecededir.
Örnek: Özge, Büşra, Beyza
 Şahıs adlarına başka bir söz eklenecek olursa vurgu

yine son hecededir.
Örnek: Fatih Bey, Özge Hanım

Zarfların çoğunda vurgu ilk hecededir.
Örnek: yarın, sonra, şimdi

Bağlaçlarda vurgu çoğunlukla ilk hecededir.
Örnek: çünkü, yahut, yalnız

Ünlemlerde vurgu ilk hecededir.

121
TÜRKÇE DİKSİYON

Örnek: Eyvah! Haydi!



Soru sözcüklerinde vurgu ilk hecededir.
Örnek: Nerede? Nasıl? Niçin? Hangi? Kimde?
 Eğer sözcük olumsuz soruysa olumsuzluk ekinden önce

gelen hece vurguyu kendi üzerine çeker.
Örnek: Sizde bizimle gelmez misiniz?
Sözcüklerin yer ismi ve de cins isim olarak kullanıldığı

durumlarda vurgu yer isimlerinde ilk hecede, cins isimse
genelde son hecede olur.
Örnek: Ayrancı, Ayrancı’da bir dükkan daha açtı.
Özel yer isimlerinde (şehir, semt vb.) vurgu, birkaç is-

tisna dışında, ilk hecededir.
Örnek: Konya, Bursa Muğla, Ordu

İlk iki veya üç hecesi açık yer isimlerinde vurgu kapalı ilk
hecededir.
Örnek: Giresun, Horasan, Babaeski, Dedeağaç, Makedonya
Bütün heceleri açık yer isimlerinde vurgu ilk veya ikinci

hecededir.
Örnek: Anadolu, Rumeli, Manisa Yalova, Kocaeli
 İlk hecesi açık, ikinci hecesi kapalı üç heceli yer isimle-

rinde vurgu kapalı olan ikinci hecededir.
Örnek: Kütahya, Amasya, Malatya, Mudanya, Edirne,
Denizli
İlk iki hecesi kapalı, diğer hecesi açık yer isimlerinde

vurgu ikinci hecededir.
Örnek: Antalya, Antakya, Almanya

Üç hecesi de kapalı yer isimlerinde vurgu son hecededir.
Örnek: Erzincan, Zonguldak

Çift ünsüzle başlayan yer isimlerinde vurgu ilk hecededir.
Örnek: Trabzon, Fransa

122
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


“İstan” ile biten yer isimlerinde vurgu son hecededir.
Örnek: Türkistan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenis-
tan, Pakistan

Dil isimlerinde vurgu kapalı olan ilk ya da üçüncü he-
cede olur.
Örnek: Türkçe, Farsça, Arapça, Fransızca, İngilizce

Cümlede Vurgu
Cümle içinde anlamca önem taşıyan sözcüğün daha belir-
gin bir hale getirilmesi veya baskılı söylenmesi veyahut cümle
içindeki sözcüğün yerinin değiştirilerek vurgulanmasıdır.
Türkçede vurgulanmak istenen öge yükleme yakındır.
Devrik, emir ve ki’li birleşik cümlelerde vurgu baştadır.
Örnek: Dün uçakla Ankara’dan İzmir’e Ahmet gitti.
Ahmet uçakla Ankara’dan İzmir’e dün gitti.
Ahmet dün Ankara’dan İzmir’e uçakla gitti.
Ahmet dün uçakla İzmir’e Ankara’dan gitti.
Ahmet dün uçakla Ankara’dan İzmir’e gitti.
Cümle vurguları konuşmadaki derinliği ortaya çıkarır ve
yapılan konuşmanın amacının dinleyenler tarafından daha ra-
hat anlaşabilirliğini sağlar.

Vurgu İle İlgili Alıştırmalar


İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

123
TÜRKÇE DİKSİYON

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı


Kuşlar geçiyor, derken
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;


Serin serin Kapalıçarşı;
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa;
Güvercin dolu avlular.
Çekiç sesleri geliyor doklardan,
Güzelim bahar rüzgarlarında ter kokuları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;


Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

Durak/Duraklama
Konuşmada, anlamın gerektirdiği biçimde sözcükler ara-
sındaki ses kesintisine duraklama denir. Yazıda noktalama işa-
retleriyle belirtilirken konuşmalarda nefesle kendini belli eder.
Dinleyenlere anlama fırsatı vermek, söyleneni vurgulamak,
dinleyicilerden tepki beklemek amacıyla duraklama yapılır.
Bu duraklamalar, normal olarak sözcük aralarında ve cümle
sonlarında yapılan duraklardan daha uzun sürelidir. Yazıdaki
noktalama işaretleri duraklamalar için birer yol göstericidir.

124
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Cümlede noktadan sonar durulur.
Örnek: Haberleri veriyoruz.

Paragraf değişimlerinde durmak gerekir.
Örnek: “Diksiyon” ise çalışa çabalaya dilini düzeltmek,
dil yatırmak, dil düzgünlüğü, iyi heceleme, iyi telaffuz, yani
sese iyi eda vermek manasındadır.
Yabancılara diksiyon eğitimi ülkemizde son yıllarda po-
püler hale gelmiştir.

Virgüller kısa duraklamalar için iyidir.
Örnek: Ben, senden ayrıldıktan sonra ne merhaleler ka-
tetmiştim.
Başkalarına ait sözlere başlarken ve bitirirken durak-

lama yapılır.
Örnek: Ulu önder: “Bağımsızlık benim karakterimdir.”
diyordu.

Durak İle İlgili Alıştırmalar


1. Alıştırma
Yorgun gözümün halkarında /
Güller gibi fecr oldu nümayan //
Güller gibi... // sonsuz, iri güller, /
Güller ki kamıştan daha nalan //
Gün doğdu yazık arkalarında! ///

Altın kulelerden yine kuşlar /


Tekrarını ömrün eder ilan //
Kuşlar mıdır onlar ki her akşam, /
Alemlerimizden sefer eyler? ///

125
TÜRKÇE DİKSİYON

Akşam, yine akşam, yine akşam, /


Bir sırma kemerdir suya baksam; /
Üstümde sema kavs-i mutalsam, //
Akşam, yine akşam, yine akşam, /
Göllerde bu dem bir kamış olsam!
Ahmet Haşim

2. Alıştırma
Yüzün / aya benziyor. // Kaşın / yaya benziyor. // Gözle-
rin / yeşil alası. // Saçların / aslan yelesi. // Yürüyüşün / turna
gibi. // Salınışın / suna gibi. // Hangi yerden, / kaynaktansın?
// Hangi boydan, / oymaktansın? //
Bakışların / ışık mı? // Saçların / sarmaşık mı? // Yıldız
mısın / güneş mi? // Alev misin, / ateş mi? // Neden sessiz ba-
kıyorsun? // Beni niçin yakıyorsun? // Çiçek gibi her yanın. //
Söyle, / nedir adın, / sanın? //
Beni niçin üzüyorsun? // Gözlerinin süzüyorsun? // Kir-
piklerin parlıyor. // Bakışların yaralıyor. // Rengin sanki çiçek-
ten. // Bilmem hangi çiçekten? // İster darıl / ister kız. // Tek /
adını söyle kız! //
Nihal Atsız

Ulama
Konuşmada art arda gelen sözcüklerden birincisinin so-
nundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımın-
dan bağlanarak söylenmesidir.
Örnek: sabah^oldu, yüz^altın, kayığın^içinde
Sözcükler arasında herhangi bir noktalama işareti varsa

ulama yapılmaz.
Örnek: İnsan, anlaşılmaz bir varlıktır.

126
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Anlamı bozulan sözcükler arasında ulama olmaz.
Örnek: Güzel bir ev satın aldık.
 Farklı anlaşılmaların önüne geçmek için bazen ulama-

dan vazgeçilir.
Örnek: Top aldı. (topaldı)
Yunus Un Fabrikası (Yunus’un fabrikası)
Borç, aldı. (Bor çaldı)
Birleşik sözcüklerin hecelere ayrılmasında ulama ku-

ralına uyulur.
Örnek: başöğretmen / ba-şöğ-ret-men, hanımeli / ha-nı-me-li
“p, ç, t, k” harfleriyle biten sözcükler, ulama yapıldı-

ğında “b, c, d, g” ye dönüşürler. Bu değişim ulamanın
önemli noktalarından biridir ve konuşmada cümlenin
akıcılığına çok büyük fayda sağlar.
Örnek: harp okulu / harb^okulu, mesut olmak / mesud^olmak

Türkçede Ulama Yapılan Sözcükler

A
acımasız olmak afiş asmak
acil olarak ahenk içinde
açık artırma ait olmak
açık oturum akıl almak
açık oy aktif olmak
açık öğretim alacak olan
açıktan açığa alakadar olmak
adalet için alt alta
aday adayı altüst etmek
adet edinmek amaç edinmek
adil olmak ameliyat olmak

127
TÜRKÇE DİKSİYON

ant içmek cesur olmak


araştırmak için cüretkar olmak
arz etmek
aşık olmak
Ç
çabuk ol
atom enerjisi
avuç içi çağdaş olmak
ayıp etmek çalışkan olmak
çanak anten
B çapraşık olmak
bağımsızlık için
çarçur etmek
bağış olarak
çark etmek
baltalamak için
çok uluslu
basın açıklaması
baskın olan D
baş aşağı dağlık olan
başbakan olarak dahil olmak
belirgin olmak dakik olmak
beraat etmek dans etmek
bertaraf etmek
davet etmek
bertaraf olmak
delalet etmek
birleşik eylem
demokratik olmak
bir an
denk olmak
bir ara
derman aramak
bitaraf olmak
borç almak ders almak
boyun eğmek dert ortağı
Büyük Okyanus destek olmak
desarj olmak
C devam etmek
celp etmek
dış alım
cesaret etmek

128
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

dikkat etmek esnek olmak


direktif almak eşlik etmek
diyanet işleri eşsiz olmak
dostluk etmek etap etap
duygusal olmak etkin olmak

E F
ebeveyn olmak faal olmak
egemen olmak fark etmek
egoist olmak farz etmek
ehliyet almak fedakar olmak
ek olarak felç etmek
ekabir olmak fikir almak
ekonomik olmak fikir işçisi
eksik olmak firar etmek
el alem flört etmek
el atmak
G
el ele
galip olmak
el emeği
gasp etmek
emir eri
genç olmak
emsal olmak
genel af
en iyi
genel idare
en iyisi
genel olarak
enkaz altında
gergin olmak
enkaz edebiyatı
gider ayak
esaret altında
gizlilik içinde
esas olarak
gol atmak
esef etmek
gol olmak

129
TÜRKÇE DİKSİYON

göç etmek hemfikir olmak


gönül almak her alanda
görüş almak her an
göz alıcı her iki
göz atmak hesap açmak
hesap etmek
H
heves etmek
haber almak
hezeyan içinde
haberdar olmak
hissedar olmak
hain olmak
hitap etmek
hak etmek
hakim olmak I
hak iş ırk ayrımı
halk oylaması ıslah olmaz
halt etmek
İ
hapis olmak
ibaret olmak
harap olmak
ibret almak
hasıl olmak
icat etmek
hatır almak
icazet almak
hayal etmek
icbar etmek
hayır işi
içler acısı
hayran olmak
içten içe
hayret etmek
iflas etmek
hazır ol
iftihar etmek
haziran ayı
iğfal etmek
hedef almak
ihlal etmek
helak olmak
ihmal etmek
helal olmak
ihraç emri

130
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

ihraç etmek iskan etmek


ihsas etmek isnat etmek
ihtar etmek ispat etmek
ikamet etmek israf etmek
ikram etmek ister istemez
iktidar için istihdam etmek
içten içe istimlak etmek
iflas etmek istirham etmek
ikram etmek istismar etmek
iktidar için isyan etmek
iktisap etmek iş açmak
iktidar için iş adamı
iktidar olmak işgal altında
iktidar ortağı işgal etmek
iktisap etmek iştirak etmek
ilhak etmek itaat etmek
ilk iş ithaf etmek
ihraç emri itham etmek
iktidar için itibar etmek
ilk önce itimat etmek
inat etmek itiraf etmek
infaz etmek itiraz etmek
infilak etmek itiyat edinmek
inkar etmek izan etmek
inkişaf etmek izhar etmek
intihar etmek izin almak
intikam almak iz üstünde
ipotek altında

131
TÜRKÇE DİKSİYON

K kutsal olan
kabil olmak kül olmak
kabul etmek
L
kabul oyu
laf atmak
kaçak olmak
laf etmek
kahin olmak
layık olmak
kaim olmak
lazım olmak
kalkan olmak
kam olmak M
kamil olmak maden ocağı
kan ağlamak mağdur olmak
kan akıtmak mağlup etmek
kar altında mağlup olmak
kar etmek mağrur olmak
karar almak mahcup olmak
karar aşaması mahkum olmak
karar için mahrum olmak
karar organı mahsup etmek
kararsız olmak mahzun olmak
kazık atmak makam aracı
kefil olmak mal etmek
kesin olarak malik olmak
kırgın olmak malum olmak
kıtlık içinde malumat olmak
kitap evi manidar olmak
komik olan maruf olmak
kulak asmak masraf etmek
kurmay albay masun olmak

132
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

mecbur olmak muzdarip olmak


medet ummak müdavim olmak
mekan içinde müessir olmak
memnun olmak müşfik olmak
memur olmak müteessir olmak
men etmek müttefik olmak
mensup olmak
N
merak etmek namert olmak
merhamet etmek nasihat almak
mesaj almak nasip etmek
meskun olmak neden olmak
mesnet olmak nutuk atmak
mesul olmak nüfus artışı
meşgul olmak
O
meşhur olmak
olur olmaz
metin olmak
omuz omuzu
mevcut olmak
oyun oynamak
meydan okumak
mimarlar odası Ö
minnettar olmak önder olmak
muaf olmak önlem almak
muasır olmak örnek olmak
muhalif olmak özerk olmak
muhatap olmak özgün olmak
muhtaç olmak P
muktedir olmak park etmek
mutedil olmak pasif olmak
muzaffer olmak pratik olmak

133
TÜRKÇE DİKSİYON

R T
refah için taarruz etmek
refakat etmek tabiat olayı
rehber olmak tahammül etmek
rehin almak tahlil etmek
reklam arası tahmin etmek
rezil etmek tahrip eden
tahrip olan
S
tahsis eden
sahip olmak
taktim etmek
sahtekar olmak
taktir etmek
sanat için
talip olmak
sarf etmek
tam üyelik
savaş alanı
tanık olmak
sebep olmak
tanzim etmek
sefil olmak
taraf olmak
sınıf atlamak
tasdik etmek
sitem etmek
tasnif etmek
sohbet etmek
tasvip etmek
son olarak
tasvir etmek
sorun olmak
tatbik etmek
söz almak
tavaf etmek
suç işlemek
tayin etmek
surat asmak
tanzim etmek
Ş tebrik etmek
şahit olmak tecavüz etmek
şikayet etmek tedarik etmek
şöhret olmak tefsir etmek
tehdit etmek
teklif etmek

134
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

tekrar etmek Ü
tekzip etmek ücret artışı
telaffuz etmek üretim artışı
telin etmek üstün olmak
temin etmek V
tenezzül etmek vaat etmek
tenzih etmek vakıf olmak
tercih etmek var olmak
tercüman olmak
Y
tereddüt etmek
yad etmek
terhis olmak
yakın olmak
terk etmek
yar olmak
terör örgütü
yasal olan
tesadüf etmek
yastık altı
teslim olmak
yataklık etmek
tespit etmek
yatkın olmak
teşebbüs etmek
yazıklar olsun
teşhis etmek
yedek olarak
teşrif etmek
yemin etmek
teşvik etmek
yer almak
tetkik etmek
yer altı
tevkif etmek
yok etmek
ticaret erbabı
yol açmak
ticaret odası
yüksek atlama
U
Z
uğraş edinmek
zarar etmek
ulaşım aracı
zalim olmak
uygar olmak
zevk almak
uyum içinde
zulüm etmek

135
TÜRKÇE DİKSİYON

Beden Dili, Mimik ve Jest


Sözsüz iletişimin büyük bölümünün beden dili oluştu-
rur. Beden dilimiz, sözcük dilimizden altı kat daha etkilidir.
Jest ve mimikler konuşmaya yardımcı olurken konuşma
da jest ve mimiklerin algılanmasını sağlar, böylece sözcük-
ler renklenir.

Beden Dili
Sözcükleri kullanmadan göz, kaş, el, kol, bacak gibi or-
ganlarımızla gerçekleştirilen iletişim biçimine beden dili de-
nir. Yapılan araştırmaya göre iletişimde beden dili %55, ses
tonu ve sesin biçimi %38, sözcükler %7 etkilidir.
Bedenin bir dili, bir sesi vardır. İnsanlar jest ve mimik yap-
madan, hatta konuşmadan duruşlarıyla, görünüşleriyle, otu-
ruş kalkışlarıyla, yürüyüşleriyle de bir şey anlatırlar.

Beden Dili Alıştırmaları



Sinsi, kibar, vurdumduymaz, kaba, açık, sabırlı, aceleci
ve benzeri türden değişik tavır ve kişilikteki insanlar
üstünden gözlemler yapınız.

Göğüs kabartma, vücuda çeşitli duruşlar kazandırma,
değişik biçimlerde yürüme, kalkma, oturma gibi hare-
ketler üstünde çalışılarak kolaylık sağlama alıştırmaları
ve bu hareketlerin kişilik özellikleriyle birleştirilmesiyle
çeşitli çalışmalar yapılır.

Mimik
Yüz, el, kol hareketleriyle düşünceyi anlatma sanatına
mimik denir. Mimiklerin sözle uyumlu, ölçülü ve düzgün ol-
ması gerekir.

136
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Mimik Alıştırmaları

Göz kapakları iyice açılıp yavaş yavaş kapatılmalı, göz
bebekleri yukarı aşağı, sağa sola çevirilmeli; sanki çok
sevinçli ve heyecanlıymış gibi gözler parlatılmalıdır.
Yavaş yavaş gözlerdeki bu heyecan anlatımı kaybet-
tirilmelidir.

Kaşlar çatılmalı, iki kaş arasındaki çizgi derinleştiril-
meli, kaşlar yukarı doğru kaldırılmalı, alındaki kırışık-
lıklar meydana çıkarılmalıdır.

Burun delikleri açılmalıdır.

Gözleri kötülük düşünür gibi yarı kapanması, küçüm-
ser gibi aralarken yüze hafif bir gülümseme verilmesi;
gözlere öfke, kızgınlık, şaşkınlık, dehşet duygularının
verilmesi; kaşların çatılması, ağzın yarım ya da çok açıl-
ması, dudakların büzülmesi, gerilmesi gibi hareketler
yapılmalıdır.

Dudak köşeleri kaldırılıp indirildikten sonra birbirinden
uzaklaştırıp yaklaştırılmalı ve ağız açıp kapatılmalıdır.

Jest
Duygu ve düşünceleri açıklamak için el, kol ve baş ile ya-
pılan içgüdüsel veya iradeli harekete jest denir. Jestler, açık ve
belirgin olmalıdır. Jestler anlatılmak istenen neyse ona yönlen-
dirilmeli; gösterilmek, hissettirilmek ve verilmek istenen duy-
gulara yönlenmelidir.

Jestlerin Anlamları
Baş: Baş öne doğru sallanıyorsa onay, geriye doğru yahut
iki yana çevriliyorsa reddetme, iki yana yatıp kaldırılıyorsa da
eh işte ya da şöyle böyle anlamlarına gelir. Baş hafifçe yana
eğilmiş şekilde duruyorsa konuya ilgi duyulduğunu gösterir.
Başı yana eğip dikkatli dinleme hareketini yapan konuşmacı;

137
TÜRKÇE DİKSİYON

dinleyiciyi dikkate aldığını, dinleyici de konuşmayı dikkatle ve


ilgiyle dinlediğini ifade eder. Baş öne eğikse bu kişinin utan-
mışlığını ya da pişmalığını gösterir.
Göz: Kişinin sol ya da sağ üste bakan gözleri bir şeyi ha-
tırlamaya çalıştığını, gözlerini kocaman açtığında şaşırdığını,
dalgın gözleri ya da boş bakışı hayal kurduğunu, göz ucuyla
bakışı karşısındakini süzdüğünü, gözlerini kısarak bakışı sin-
siliğini, gözlerini kısarak gülüşü içtenliğini, kaşların çatılma-
sıyla birlikte yapılan bakışı kızgınlığını ve aşağı doğru yöne-
len bakışıysa üzgünlüğünü ve suçluluğunu ifade etmektedir.
Kaşlar: Kaşları çatmak kızgınlığı, kaşın tekinin yukarı
kaldırılması kafa karışıklığını, iki kaşın birden kalkması hay-
reti, kaşların kaldırılıp indirilmesi olumsuzluğu ifade eder.
Ağız: Dudakların yarı açık duruşu hayret ve sevinci, çok
açılması şaşkınlığı anlatır. Dudak kenarlarının aşağıya inmesi
üzüntüyü, dudaklarn büzülerek öne doğru uzaması susmayı
ve somurtmayı belirtir. Alt çenenin biraz öne çıkması gaddar-
lığı, dişlerin birbirine vurması çılgın bir hiddeti anlatır.
Dudak: Alt dudağın dışarı doğru kıvrılması bilmemeyi,
iki dudağın öne doğru çıkması öpücüğü, alt dudağın ısırıl-
ması korkuyu, dudağın yanının ısırılması endişe ve kaygıyı,
dudakların yana doğru çekilmesi boş vermişliği, dudakların
aşağı sarkıtılması ise ağlamak üzere olunduğunu ifade eder.
Ağzın içine hava doldurulup yanakların şişirilip havanın geri
verilmesiyse sıkılmışlığın göstegesidir.
Baş: Başın öne doğru duruşu merak ve gaddarlığı, geriye
çekilmesi saygısızlığı; yana doğru hafifçe eğilmesi kayıtsızlığı,
acımayı, öne eğilmesi utanç ve korkuyu belirtir. Başı yukarı-
dan aşağı sallamak doğrulama, önden arkaya kaldırmak in-
kar etme anlamı verir.
Eller ve kollar: Konuşurken kolların önde kavuşturul-
ması kişinin iletişime kapalı olduğunu ifade eder. Eller ağzın

138
TÜRKÇENİN GENEL ÖZELLİKLERİ

üzerindeyse korku ya da endişe; çenedeyse düşünme, karar


verme, tasarlama; yukarı doğru açılmışsa dua ya da yakarış;
ovuşturuluyorsa memnuniyet; yumruk halde yukarıdaysa
başarı ve zaferi anlatır. Elin biri alındaysa yorgunluğu, hal-
sizliği ve üzgünlüğü; baş iki el arasındaysa sıkıntıyı ve dert-
liliği ifade eder. Eller avuçları açacak biçimde aşağı doğru ve
iki yandaysa cevabın bilinmediğini; ellerle ağız hafifçe kapa-
tılıyorsa yalan ya da dedikodunun gizlenmeye çalışıldığını
anlatır. Ense kaşınıyorsa tereddütlerin olduğu; burna ve ya-
naklara dokunuyorsa kontrol edilemeyen heyecanı; tek elin
üzerine baş konuyorsa can sıkıntısını gösterir.
El sıkışırken üstte olan el üstünlüğü, altta olan el tesli-
miyeti, eşit hizada else eşitliği simgeler.
Tokalaşırken kişilerin karşıdaki kişinin bileğini, dirseğini,
kolunu ve omzunu tutması da bazı durumlarda üstünlük an-
lamına gelirken bazı durumlarda samimiyet göstergesidir.
Ellerin aşağıda kenetlenmesi verilecek emre hazır olma,
tek elin bağlanması kendini kapama, masada kenetlenmesi
olumsuz tavrı önleme amaçlıdır. Ellerin olmayan tozu temiz-
lemesi ya da kıyafet üzerinden iplik toplaması kişinin konu-
şulan konu hakkında düşündüğünün ifade eder.
Parmaklar: Başparmak havadaysa ya da baş ve işaret
parmak havada birleşiyorsa işlerin yolunda olduğunu, işa-
ret parmağı havadaysa ikaz, tehdit ya da önemli noktanın
vurgulandığını; orta parmak havadaysa küfür edildiğini;
serçe parmak havadaysa iddiaya girileceğini belirtir. Par-
mağın yanakta tutulması iyi bir dinleme yapıldığını, baş ve
işaret parmağın çeneyi kavraması kendine güveni, çenenin
okşanmasıysa şüpheyi gösterir. İki elin parmaklarının ucu-
nun masa üzerinde birleştirilmesi konuşmacının güvenini,
vücudun önünde birleşmesiyle yapılan çatı hareketi konuş-
macının heyecanını ifade eder.

139
TÜRKÇE DİKSİYON

Omuz: Omuzlar havaya hızlıca kaldırıldığında şaşkın-


lık, birkaç kez kaldırılıp indirildiğinde olumsuzluk, aşağı dü-
şürüldüğündeyse bezgin, yorgun ve üzgünlük ifadesini ve-
rirler. Omuzları dik tutmaksa kendine güvenin sembolüdür.
Ayakları ve bacaklar: Bacak bacak üzerine atmak kendine
güveni, bacak bacak üzerine atıp üstteki bacağı hızlı hızlı sal-
lamak asabiyeti ya da sabırsızlığı, bacakları yan yana birleşik
tutup çökmüş bir duruş sergilemek zayıflığı ve korkuyu, ba-
cakların birleştirilip öne doğru uzatılması yahut tek bacağın
kaldırılması rahatlığı ve vurdumduymazlığı anlatır.
Vücut: Vücudun büzülmesi, sırtın kamburlaşması, kol-
ların gövdeye yapıştırılması yılgınlık ve utanma belirtisidir.
Bunun aksi hayranlık, zaferi anlatır. İğrenmede vücut geriye
doğru; istek, merak, ataklıkta ileriye doğru gider. Yan veya ge-
riye doğru uzanarak oturmak ahlak zayıflığını ve fizik yeter-
sizliğini anlatır. Vücudun öne doğru eğilmesi saygı belirtisidir.
Jest Alıştırmaları
Öğenci grubu ikiye ayrılır. Sessiz sinema oynanır. Dö-
nüşümlü olarak tüm öğrenciler beden diliyle bu oyunu
oynamalıdır.
İki kol yukarı doğru kaldırılarak hayranlık anlamıyla
birleştirilmeli, yanlara doğru bırakılarak umutsuzluk
belirtilmeli, kararlı bir bekleyişle kollar önde birleşti-
rilmelidir.
Kollar öne, yana, arkaya doğru uzatılıp indirilmeli;
yana açıp kavuşturulmalı, yukarı kaldırılıp serbestçe
aşağıya bırakılmalıdır.
Eller birleştirip sarkıtılmalı; önce bir elle, sonra öbür elle
havada çeşitli şekillerde (yatay, dikey, eğri, dalgalı) çiz-
giler çizilmeye çalışılmalıdır.
İşaret parmağı uzatılıp diğer parmaklar kıvırılmalı, böy-
lece kol ileriye doğru uzatılmadır. El yumruk yapıldık-
tan sonra parmaklar açılarak avuç yukarı ve aşağı çev-
rilmelidir.

140
IV. Bölüm
Ekler

Anlamca Birbirine Karıştırılan Sözcükler

Sözcüğün Sözcüğün Sözcüğün Sözcüğün


Yazımı Anlamı Yazımı Anlamı

binek hayvanı,
ad isim at
at
adam, ilk yokluk,
ādem adem
peygamber bulunmama
ādet görenek adet tane
ālā pekiyi ala karışık renkli
bayrak,
ālem dünya, cihan alem
sancak
isim,
āli yüce, ulu Ali peygamberi-
mizin damadı
Bilen, Allah’ın
ālim okumuş Alim
sıfatlarından

141
TÜRKÇE DİKSİYON

gözleri
āmā ama fakat
görmeyen
ān güzellik an az, bir zaman
baston,
āsā gibi asā
değnek, sopa
bir kişiyi
āşık aşık eklem kemiği
seven kimse
ataç atalarla ilgili ataç kağıt tutacağı
hiç
bekār bekar müzik terimi
evlenmemiş
berat patent beraat temize çıkmak
bizzat kendisi bizatihi kendiliğinden
cefākār eziyet eden cefakeş eziyet çeken
bitkilerdeki
çiğ pişmemiş çiğ küçük su
damlası
son derece
dāhi dahi bile
zeki
doğru yoldan yol gösterme,
dalālet delālet
şaşma kanıt olma
uzun ve kalın
direk direkt doğrudan
destek
sorgulanmadan
dogma doğma doğma
inanılan fikir
işler, şekiller, tipler,
eşgal eşkal
meşguliyetler görünüşler
hareketli,
etken faktör etkin
işleyen
ana meslek
fobi korku hobi dışında
meraklar

142
EKLER

gayrı artık gayri başka, diğer


grup öbek gurup gün batımı
Hristiyanlığın
hac dini ibadet haç
sembolü
had sınır hat bağlantı, çizgi
kakma (sedef,
hak etmek kişinin payı hakketme
altın)
hākim yargıç hakim bilge
durum,
hāl hal pazar yeri
vaziyet
babanın kız
hālā şimdi, henüz hala
kardeşi
tahttan çözüm
hal etmek halletmek
indirmek bulmak
hayır olmaz hayır iyilik, yardım
hazine büyük servet hazne depo
herkes her kişi her kez her defa
heyecan çoşma helecan çarpıntı
hidayet,
Huda Allah hüda
doğru yol
iltica sığınma irtica gericilik
intizar bekletmek inkisar beddua
işgal meşgul etmek işkal zorlaştırma
olabilir, soy, sınıf,
kābil kabīl
mümkün rütbe

Afganistan’ın Hz. Adem’in


Kābil Kabīl
başkenti oğlu

143
TÜRKÇE DİKSİYON

kalp organ kalp sahte, düzme


Şamanlıkta dileğin, isteğin
Kām kām
din adamı yerine gelmesi
gemilerdeki
kamera kamera kamara
oda
etkinlik tiyatro
kampanya kumpanya
dönemi topluluğu
kār para kazancı kar kar
katl öldürme işi kātil öldüren kişi
keyfiyet durum, nitelik keyfīlik keyif alma işi
kod şifre kot bir tür kumaş
silahlı gizli
komita komite alt kurul
topluluk
duyuru, haber vermek,
ilān ilām
açıklama bildirmek
irtica gericilik iltica sığınma
değerli,
lal dilsiz lāl
kıymetli taş
mahsur kapalı kalmış mahzur sakınca
altında
mahiyet nitelik, içerik maiyet
çalışanlar
e-posta
māil olmak meyilli olmak mail atmak
göndermek
meşruiyet yasallık meşrutiyet yönetim şekli
muhabere haberleşme muharebe harp
muhabere haberleşme musahabe sohbet etmek
mürteci gerici mülteci sığınmacı
yazı ile haber
müşīr mareşal müşir
veren

144
EKLER

mütehassis duygulanma mütehassıs uzman


birbirine
mütevazi mütevazı alçakgönüllü
parallel olan
nahif zayıf, çelimsiz naif çocuksu
nār ateş nar meyve
nāzım düzenleyen nazım vezinli söz
öz varlık, pek hoş, istek
nefis nefīs
kişilik uyandıran
sözü geçme,
nüfus kişi nüfuz
itibar
od ateş ot bitki
olanak imkan olasılık ihtimal
öğrenim bilgi alma işi öğretim bilgi verme işi
kişinin
öğün yemek vakti övün kendini
methetmesi
benzersiz,
özgü has, mahsus özgün taklidi
olmayan
taparcasına
perestiş prestij nüfuz, şan
sevme
vücudun yük, değer,
portre porte
resmi kapsam
esirgeyen,
rahīm rahim döl yatağı
koruyan
rākip binici rakip karşı taraf
baş derisini
yassı demir
sac saç kaplayan
çelik ürünü
kıllar
sadet asıl konu saadet mutluluk

145
TÜRKÇE DİKSİYON

zevke
safahat aşamalar sefahat
düşkünlük
salık tavsiye sağlık sıhhat
birbirini takip
seri hızlı serī
eden
sukût kırılma sükût susma
ölçek, işaretli
şāhıs şahıs kişi
sıfat
iyileşmekle
şifāi şifahi ağızdan, sözlü
ilgili
tabii doğayla ilgili tābi bağlı, bağımlı
bozma,
tahribat harap etme tahrifat
değiştirme
taktir damıtma taktir değer biçme
tayın asker ekmeği tāyin atama
alışılmış
teamül temayül eğilim
uygulama
tefriş döşeme teşrif şereflendirme
gözdağı
tehdit tahdit sınırlama
vermek
askerlik dört kollu
tezkere teskere
kağıdı, pusula tahta aracı
bir malı
vakıf vākıf haberli olan
bağışlamak
damar mirastan pay
varis vāris
hastalığı alacak olan
kanuni
vāsi gezi vasi
temsilci
yad yabancı yād hatırlama
yakın uzak olmayan yakīn kesin

146
EKLER

yar uçurum yār sevgili


eserin basılıp basımı yapılan
yayım yayın
dağıtılması eser
edebiyat,
yazım imla yazın
mevsim adı
zarar gören,
zāde soyundan zede zarara
uğramış
zātī kişisel zāti zaten
zürāfā hayvan adı zürefa zarifler

147
TÜRKÇE DİKSİYON

Ek Alınca Son Hecedeki Ünlüsü Uzayan Sözcükler


adap adāba adābı
ahlak ahlāka ahlākı
ahval ahvāle ahvāli
aksam aksāma aksāmı
akvam akvāma akvāmı
Allah Allāh’a Allāh’ı
an āna ānı
azap azāba azābı
aziz azīze azīze
bahar bahāra bahārı
buhran buhrāna buhrānı
cenup cenūba cenūbi
cevap cevāba cevābı
devam devāma devāmı
din dīne dīni
edebiyat edebiyāta edebiyātı
emin emíne emíni
erzak erzāka erzākı
esas esāsa esāsı
eşkal eşkāle eşkāli
etraf etrāfa etrāfı
evrak evrāka evrākı
gıyap gıyāba gıyābı
günah günāha günāhı

148
EKLER

hal hāle hāli


hasar hasāra hasārı
hasbihal hasbihāle hasbihāli
hayal hayāle hayāli
hesap hesāba hesābı
heyecan heyecān heyecānı
heyelan heyelāna heyelānı
hicap hicāba hicābı
hudut hudūda hudūdu
hukuk hukūka hukūku
huzur huzūra huzūru
hüsran hüsrāna hüsrānı
icat icāta icātı
içtihat içtihāda içtihādı
ihlal ihlāle ihlāli
ihracat ihracāta ihracātı
ihraç ihrāca ihrācı
ihtar ihtāra ihtārı
ihtilaf ihtilāfa ihtilāfı
ihtimal ihtimāle ihtimāli
ihtimam ihtimāma ihtimāmı
ihtiras ihtirāsa ihtirāsı
ihtiyat ihtiyāta ihtiyātı
iktidar iktidāra iktidārı
ilmihal ilmihāle ilmihāli

149
TÜRKÇE DİKSİYON

iltihap iltihāba iltihābı


imkan imkāna imkānı
imsak imsāka imsākı
inkılap inkılāba inkılābı
intak intāka intākı
islam islāma islāmı
isnat isnāda isnādı
istibdat istibdāta istibdātı
istihbarat istihbarāta istihbarātı
istikbal istikbāle istikbāli
istiklal istiklāle istiklāli
istinsah istinsāha istinsāhı
isyan isyāna isyānı
işgal işgāle işgāli
ithaf ithāfa ithāfı
ithal ithāle ithāli
itham ithāma ithāmı
itiraz itirāza itirāzı
itiyat itiyāta itiyātı
ittifak ittifāka ittifākı
izdivaç izdivāca izdivācı
karar karāra karārı
kimya kimyāya kimyāyı
küsurat küsurāta küsurātı
lakap lakāba lakābı

150
EKLER

lisan lisāna lisānı


mahcup mahcūba mahcūbu
mahluk mahlūka mahlūku
makam makāma makāmı
mecal mecāle mecāli
meczup meczūba meczūbu
mefhum mefhūma mefhūmu
meftun meftūna meftūnu
mehtap mehtāba mehtābı
mekruh mekrūha mekrūhu
melik melīke melīki
merak merāka merākı
merhum merhūma merhūmu
mevcut mevcūda mevcūdu
mihrak mihrāka mihrākı
mihrap mihrāba mihrābı
mimar mimāra mimārı
misal misāle misāli
mizaç mizāca mizācı
müfredat müfredāta müfradātı
mürit mürīde mürīdi
nikah nikāha nikāhı
padişah padişāha padişāhı
resul resūle resūlü
rical ricāle ricāli

151
TÜRKÇE DİKSİYON

ruh rūha rūhu


sakatat sakatāta sakatātı
sefir sefīre sefīri
sevap sevāba sevābı
silah silāha silāhı
şimal şimāle şimāli
tahrik tahrīke tahrīki
tahrip tahrībe tahrībi
taklit taklīde taklīdi
talimat talimāta talimātı
tasvir tasvīre tasvīri
tatbik tatbīke tatbīki
tavaf tavāfa tavāfı
tebdil tebdīle tebdīli
tecvit tecvīde tecvīdi
tehdit tehdīde tehdīdi
tekrar tekrāra tekrārı
teksir teksīre teksīri
tekzip tekzībe tekzībi
telkin telkīne telkīni
telmih telmīhe telmīhi
temas temāsa temāsı
tercih tercīhe tercīhi
teşbih teşbīhe teşbīhi
teşhir teşhīre teşhīri

152
EKLER

teşhis teşhīse teşhīsi


teşkil teşkīle teşkīli
teşkil teşkilāta teşkilātı
tezat tezāda tezādı
tezhip tezhībe tezhībi
tezyin tezyīne tezyīni
üstat üstāda üstādı
vicdan vicdāna vicdānı
vücut vücūda vücūdu
zaman zamāna zamānı
zevat zevāta zevātı

153
TÜRKÇE DİKSİYON

Yanlış Anlamda Kullanılan Sözcük Grupları

Yanlış / Doğru

A
alkış almak / alkışlanmak

B
baştan almak / baştan söylemek
beğeni almak / beğenilmek
bekleme yapmak / beklemek
böbrek yetersizliği / böbrek yetmezliği

C
cinnet geçirmek / cinnet getirmek

Ç
çek etmek / kontrol etmek

D
dizayn etmek / tasarlamak
duş almak / yıkanmak

E
ekonomi yapmak / tasarruf etmek
elimine etmek / elemek
empoze etmek / dayatmak
etki yapmak / etkilemek

G
geçtiğimiz gün / geçen gün
girişim yapmak / girişimde bulunmak

154
EKLER

H
heyecan yapmak / heyecanlanmak

İ
istek almak / istenmek

K
kahve alır mısınız? / kahve içer misiniz?
kapı çaldı / kapı çalındı
katkı yapmak / katkıda bulanmak
kendine iyi bak / kendine dikkat et
konfirme etmek / doğrulamak
konuşma yapmak / konuşmak

M
müzik yapmak / müzik bestelemek

P
panik olmak / paniğe kapılmak
panik yapmak / paniğe kapılmak

S
saat iki gibi / saat iki civarında
sahne almak / sahneye çıkmak
start almak / başlamak
strest olmak / gerilmek

Ş
şaka yapmak / şaka etmek
start almak / başlamak
start vermek / başlatmak

155
TÜRKÇE DİKSİYON

stress olmak / gerilmek


şok olmak / çok şaşırmak
şov yapmak / gösteri yapmak

T
tepki almak / ilgi çekmek
üniversite adayı / üniversiteli adayı
yalan konuşmak / yalan söylemek

Y
yemek almak / yemek yemek

Yanlış Telaffuz (Söylenen) Edilen Sözcükler


Yanlış / Doğru

A
abacur / abajur āferim / āferin
abidin / ābidin afilli / afili
abonoz / abanoz ahçı / aşçı
acaib / acayip ahçıbaşı / aşçıbaşı
acenta / acente āhī / ahi
adap / ādāp āhit / ahit
adāle / adale ahīze / āhize
adem / Ādem ahlāğı / ahlākı
Ādem / adem ailevi / āilevī
adet / ādet akābinde / akabinde
ādet / adet akapunktur / akupunktur
adile / ādile akrāba / akrabā
afaki / āfākī akibet / ākıbet
afaroz / aforoz

156
EKLER

ālā / ala āyān beyan / ayan beyan


ala / ālā āyār / ayar
alaka / alāka ayrıyeten / ayrıca
alfābe / alfabe azat / āzāt
alicenap / ālicenāp azāmet / azamet
aliminyum / alüminyum azami / āzamī
alivyon / alüvyon Azerbeycan / Āzerbaycan
allerji / alerji Azeri / Āzerī
alüfte / ālüfte
B
anfi / amfi
badinaj / patinaj
antreman / antrenman
bağamlı / bağımlı
aperitif / aperitif
bağarsak / bağırsak
arabeks / arabesk
bahane / bahāne
Arābī/ Arabī
bala / bālā
arefe / arife
bandaş / bandaj
āsābi / asabī
barsak / bağırsak
asdar / astar
baryam / bayram
askari / asgarī
basikül / baskül
asvalt / asfalt
bazı / bāzı
aşık / āşık
beraat / barāat
aşifte / aşüfte
beynelminel / beynelmilel
aşiret / āşīret
biçare / bīçāre
ateşe / ataşe
bilahare / bilāhare
atıl / ātıl
biopsi / biyopsi
avere / āvāre
birhaber / bīhaber
avīze / avize
birmukabele / bilmukabele
avkat / avukat
biryantin / briyantin
āyān / ayan

157
TÜRKÇE DİKSİYON

bitgin / bitkin darülacize / dārülaceze


boylu poslu / boylu boslu davudī / dāvûdī
böğrek / börek defāten / defaten
bujiteri / bijuteri defīle / defile
burhan / buhran demokrāsi / demokrasi
buluğ / büluğ deodorant / deodorant
deşarz / deşarj
C
develüasyon / devalüasyon
canbaz / cambaz
devir daim / devridāim
ceryan / cereyan
deynek / değnek
cınbız / cımbız
dialog / diyalog
civa / cıva
dinazor / dinozor
cumurbaşkanı / cumhur-
başkanı dibloma / diploma

cüzzam / cüzam dispiratör / distribütör


döküman / doküman
Ç dövüz / döviz
çamır / çamur
dünki / dünkü
çarşanba / çarşamba
dürzi / dürzü
çeket / ceket
düzüne / düzine
çinakop / çinekop
çiyneme / çiğneme E
çukulata / çikolata egzantrik / eksantrik

çupra / çipura egzotermik / eksotermik

çünki / çünkü eksoz / egzoz


elaman / eleman
D Endenozya / Endonezya
dāhi / dahī
enkaz altında / enkāz altında
dahil / dāhil
enstürman / enstrüman
dalalet / delalet

158
EKLER

entellektüel / entelektüel ganimet / ganīmet


erezyon / erozyon garabet / garābet
erkan / erkān gardolap / gardırop
eskaza / ezkaza gaste / gazete
eşgāl / eşkāl gayle / gaile
eşki / ekşi gāzap / gazap
eşkiya / eşkıyā güya / gūyā
eşşek / eşek güzide / güzīde
eşortman / eşofman
H
F haberdār / haberdar
faide / fayda Hacettepe / Hācettepe
faliyet / faaliyet hādīs / hadīs
fantazi / fantezi hākem / hakem
faranjit / farenjit hakiki / hakīkī
fasülye / fasulye hakim / hākim
fayiş / fahiş hakkaten / hakīkaten
fazilet / fazīlet Halide / Hālide
fedorasyon / federasyon Halife / halīfe
felfecir / velfecir hālim selim / halīm selim
fesetmek / feshetmek halis / hālis
fıkrā / fıkra halisane / hālisāne
fiat / fiyat Halit / Hālit
folklore / folklor Hālûk / Halûk
fukārā / fukarā hammal / hamal
hamasi / hamāsī
G
Hamit / Hāmit
galabe / galebe
harfiyat / hafriyat
gāliz / galiz

159
TÜRKÇE DİKSİYON

harükülade / hārikulāde istīlā / istilā


haşiye / hāşiye itibar / ītibār
hātırā / hātıra itidal / ītidāl
havari / havāri itikat / ītikāt
hayin / hāyin itimat / ītīmāt
hāyır / hayır ittahat / ittihat
hayrat / hayrāt izah / īzāh
hazīne / hazine izbandut / ızbandut
helal / helāl
K
herkez / herkes
kābile / kabīle
hibe / hībe
kābine / kabīne
hidiv / hıdīv
Kādirī / Kadirī
hile / hīle
kagir / kāgir
hukuğa / hukûka
kakafonik / kakofonik
I kakoğo / kakao
ıstırap / ızdırap kale almak / kāle almak
kalolifer / kalorifer
İ
kanape / kanepe
iddaname / iddianame
kānunen / kānûnen
imtahan / imtihan
kapazite / kapasite
inkilap / inkılāp
karekter / karakter
insiyatif / inisiyatif
karemela / karamela
insulin / insülin
karete / karate
isbat / ispat
kaside / kasīde
iskāmbil / iskambil
katil / kātil
istarahat / istirahat
kātil zanlısı / katil zanlısı
istifa / istīfa
kāve / kahve
istihare / istihāre

160
EKLER

kaysı / kayısı L
kereta / kerata laabo / lavabo
keşvetmek / keşfetmek labaratuar / laboratuvar
kısadan hisse / kıssadan hisse lahika / lāhika
kilot / külot lākāp / lakap
kimyasal / kimyāsal lakayt / lākayt
koğuk / kovuk lakin / lākin
kolanya / kolonya lal / lāl
kolleksiyon / koleksiyon lanet / lānet
kollektif / kolektif lavubali / lāubāli
kominist / komünist layık / laik
kominizm / kominizm layik / lāyık
komser / komiser lakayt / lākayt
komite / komita lakin / lākin
Konfiçyüs / Konfüçyüs levhā / levha
kontür / kontör lime lime / līme līme
kooparatif / kooperatif līsan / lisān
kontrolu / kontrolü liyakat / liyākat
kornej / korniş loğusa / lohusa
kosmos / kozmos
M
Kosava / Kosova
mabeyin / mābeyin
körpü / köprü
macera / mācera
kurba / kurbağa
mafiret / māğfiret
kurdela / kurdele
mağma / magma
kuvöz / küvöz
mahāret / maharet
küsür / küsur
mahçup / mahcup
mahfolmak / mahvolmak

161
TÜRKÇE DİKSİYON

mahsül / mahsul metoroloji / meteoroloji


mākam / makam mevhum / mefhum
makina / makine mevtun / meftun
maktül / maktūl miğde / mide
makus / mākūs meyil / mehil
malesef / maalesef meydāna gelmek / mey-
mal olmak / māl olmak dana gelmek
malik / mālik Meyrem / Meryem
malul / māmūl meyva / meyve
mana / mānā motorsiklet / motosiklet
mandelina / mandalina mozayik / mozaik
manidar / mānīdār mozale / mozole
maraşal / mareşal mönü / menü
mārul / marul muafakat / muvāfakat
masher / mazhar muaffak / muvaffak
matamatik / matematik muasır / muāsır
mazi / māzī muazaf / muvazzaf
mefta / mevta muazam / muazzam
mehīl / mehil mubarek / mübārek
melhem / merhem muhafaza / muhāfaza
menapoz / menopoz muhalif / muhālif
menba / memba muharebe / muhārebe
menejer / menajer muhatap / muhātap
meraba / merhaba mustarip / muzdarip
mesayi / mesāī muzip / mūzip
meşāle / meş’ale müdahele / mudahale
meşru / meşrû müdüre / müdire
metaryel / materyal münferīt / münferit

162
EKLER

müracat / mürācaat Ö
müsade / müsaade öğe / öge
müsayit / müsāit öğmek / övmek
müsbet / müspet
P
müsvette / müsvedde
pantalon / pantolon
müşvik / müşfik
pesküvit / bisküvi
müşkil / müşkül
parelel / paralel
mütahit / müteahhit
parlemento / parlamento
mütala / mütalaa
patalojik / patolojik
mütakip / müteakip
peştemal / peştamal
mütevazi / mütevazı
pinpirik / pimpirik
N piskolog / psikolog
naciz / naçiz piskopat / psikopat
nadide / nādīde pisküvi / bisküvi
nīda / nidā pohaça / poğaça
nisbet / nispet polyester / poliyester
nisbī / nispī profesyönel / profesyonel
nödül / nodül provakasyon / provokasyon
numunelik / numûnelik püro / puro

O R
okaliptüs / okaliptus rabbet / rağbet
oparasyon / operasyon rāhim / rahim
operator / operatör rākım / rakım
orjinal / orijinal rākip / rakip
orotoryo / oratoryo rakkam / rakam
Ortadoks / Ortodoks rasgele / rastgele
restorant / restoran

163
TÜRKÇE DİKSİYON

revaş / revaç Ş
romörkör / römorkör şahāne / şāhāne
ropörtaj / röportaj şarz / şarj
rütüş / rötuş şevkat / şefkat
şohben / şofben
S
şovalye / şövalye
sāğnak / sağanak
şöför / şoför
sāhā / sāha
şüheda / şühedā
sāhife / sahīfe
Sāit / Sait T
saksafon / saksofon taahüt / taahhüt
samimi / samīmī tabiyat / tabiat
sandalya / sandalye tahret / tahāret
sandöviç / sandviç tāhin / tahin
sarmısak / sarımsak taife / tāife
santranç / satranç taktim / taktīm
seltifika / sertifika taktir / taktīr
senbol / sembol
Taliban / Tāliban
seramoni / seremoni
tamamiyle / tamamıyla
sezeryan / sezaryen
tanbur / tambur
similasyon / simülasyon
taşaron / taşeron
sinameki /sināmeki
tatanos / tetanos
sinüzüt / sinüzit
tatbikat / tatbīkat
sipor / spor
taziye / tāziye
stajer / stajyer
telafuz / telāffuz
suvari / süvāri
tenbel / tembel
süflör / suflör
tenbih / tembih
süpriz / sürpriz
tenefüs / teneffüs
sütyen / sutyen

164
EKLER

tenezül / tenezzül Y
terrorist / terörist yalnış / yanlış
teship / tezhip yanlız / yalnız
teyyare / tayyāre yārın / yarın
tiynet / tıynet yarpak / yaprak
tiyo / tüyo yesyeni / yepyeni
turbuşon / tirbuşon yeyince / yiyince
tualet / tuvalet yiyiyor / yiyor
türübün / tribün yövmiye / yevmiye

U Z
ultimatum / ültimatom zāfer / zafer
ulvi / ulvī zahire / zāhire
uslup / üslup zaiyat / zaiyat
zalım / zālim
Ü
zārīf / zarif
ünüforma / üniforma
zaruret / zarûret
ünvan / unvan
zeka / zekā
ünverste / üniversite
Zellānda / Zelānda
V zerzavat / zerzevat
vāhā / vāha zınba / zımba
vākā / vaka zından / zindan
vakur / vakūr zücaciye / züccaciye
vaveyla / vāveylā
vehamet / vahāmet
velhasıl / velhāsıl
veliaht / velīaht
vijdan / vicdan

165
TÜRKÇE DİKSİYON

Türkçedeki İkiz Ünsüzlü Sözcükler


Kök / Ek Alınca

A M
ad / addetmek med / meddi
af / affı
R
B Rab / Rabbi
bel / bellemek red / reddi

C S
cer / cerri saf / saffı
ced / ceddi set / seddi
cüz / cüzzi sır / sırrı

F Ş
fen / fenni şer / şerri
şık / şıkkı
H
hac / haccı T
had / haddi tıp / tıbbı
Hak / Hakkı
Ü
hak / hakkı
üs /üssü
has / hassı
hat / hattı Z
haz / hazzı zam / zammı
his / hissi zan /zannı

K
kül / külli

166
EKLER

Ek Aldığında Ünlü Harfi Düşen Sözcükler

A
aciz + i ⁄ aczi be’is + i ⁄ be’si
adil + i ⁄ adli beniz + i ⁄ benzi
ağız + i ⁄ ağzı beyin + i ⁄ beyni
beyit + i ⁄ beyti
ahit + i ⁄ ahdi
boyun + u ⁄ boynu
akıl + ı ⁄ aklı
böğür + ü ⁄ böğrü
akis + i ⁄ aksi
burun + u ⁄ burnu
akit + i ⁄ akti
buyur + uk ⁄ buyruk
alın +ı ⁄ alnı
asıl + ı ⁄ aslı C
asır + ı ⁄ aslı cebir + i ⁄ cebri
asır + ı ⁄ asrı cehil + i ⁄ cehli
atıf + ı ⁄ atfı cehit + i ⁄ cehdi
avuç + u ⁄ avcu cevir + i ⁄ cevri
ayıp + ı ⁄ aybı cezir + i ⁄ cezri
ayır + aç / ayraç cezp + i ⁄ cezir
ayır + ım ⁄ ayrım cisim + i ⁄ cismi
ayır + ıntı ⁄ ayrıntı cürüm + ü ⁄ cürmü
azil + i ⁄ azli
Ç
azim + i ⁄ azmi çağır + ı ⁄ çağrı
B çağır + ış ⁄ çağrış
bağır + ı ⁄ bağrı çevir + e ⁄ çevre
bahir + i ⁄ bahri
D
bahis + i ⁄ bahsi dahil + i ⁄ dahli
başşehir + i ⁄ başşehri defin + i ⁄ defni
bedir + i ⁄ bedri derin + ek ⁄ dernek

167
TÜRKÇE DİKSİYON

devir + i ⁄ devri haciz + i ⁄ haczi


devir +ik ⁄ devrik hapis + i ⁄ hapsi
devir +im ⁄ devrim hasım + ı ⁄ hasmı
diri + lik ⁄ dirlik hatim + i ⁄ hatmi
diri + lik ⁄ dirlik hayıf + ı ⁄ hayfı
doğur + u ⁄ doğru hayır + ı ⁄ hayrı
hayız + ı ⁄ hayzı
E
hazım + ı ⁄ hazmı
ecir + i ⁄ ecri
hemfikir + i ⁄ hemfikri
ehil + i ⁄ ehli
hıfız + ı ⁄ hıfzı
emir + i ⁄ emir
hışım + ı ⁄ hışmı
F hışım +ı ⁄ hışmı
fasıl + ı ⁄ faslı hiciv + i ⁄ hicvi
fecir + i ⁄ fecri hizip + i ⁄ hizbi
fesih + i ⁄ feshi hüküm + ü ⁄ hükmü
fetih + i ⁄ fethi hüsün + ü ⁄ hüsnü
fıkıh + ı ⁄ fıkhı hüzün + ü ⁄ hüznü
fikir + ı ⁄ fikri
I
fuhuş + u ⁄ fuhşu
ısı + cak ⁄ sıcak
G
İ
gasil + i ⁄ gasli
ileri + lemek ⁄ ilerlemek
gayır + i ⁄ gayri
ilim + i ⁄ ilmi
geniz + i ⁄ genzi
isim + i ⁄ ismi
göğüs + ü ⁄ göğsü
izin + i ⁄ izni
gönül + ü ⁄ gönlü
izzet-i nefis + i ⁄ izzet-i nefsi
gusül + ü ⁄ guslü
K
H kabir + i ⁄ kabri
hacim + i ⁄ hacmi

168
EKLER

kadir + i ⁄ kadri lahit + i ⁄ lahdi


kahır + ı ⁄ kahrı lütuf + u ⁄ lütfu
karın + ı ⁄ karnı
M
kasır + ı ⁄ kasrı
mabeyin + i ⁄ mabeyni
kasıt + ı ⁄ kastı
mahıv + ı ⁄ mahvı
katil + i ⁄ katli
metih + i ⁄ methi
kavil + i ⁄ kavli
metin + i ⁄ metni
kavim + i ⁄ kavmi
mevit + i ⁄ mevti
kavis + i ⁄ kavsi
meyil + i ⁄ meyli
kavuş + ak ⁄ kavşak
misil + i ⁄ misli
kayın + ı ⁄ kaynı
mühür + ü ⁄ mührü
kayıp + ı ⁄ kaybı
kayıt + ı ⁄ kaydı N
kesir + i ⁄ kesri nabız + ı ⁄ nabzı
keşif + i ⁄ keşfi nahiv + i ⁄ nahvi
keyif + i ⁄ keyfi nakış + ı ⁄ nakşı
kısım + ı ⁄ kısmı nakil + i ⁄ nakli
kıvır + ık ⁄ kıvrık nakit + i ⁄ nakti
kıvır + ım ⁄ kıvrım nasıp + ı ⁄ nasbı
koku + lamak ⁄ koklamak nazım + ı ⁄ nazmı
koyun + u ⁄ koynu nefis + i ⁄ nefsi
kuru + ak ⁄ kurak nehir + i ⁄ nehri
kutup + u ⁄ kutbu nehiy + i ⁄ nehyi
küfür + ü ⁄ küfrü nesih + i ⁄ neshi
nesil + i ⁄ nesli
L nesir + i ⁄ nesri
lafız + ı ⁄ lafzı neşir + i ⁄ neşri
lağv + ı ⁄ lağvı nevir + i ⁄ nevri

169
TÜRKÇE DİKSİYON

nezir + i ⁄ nezri satıh + ı ⁄ sathı


nısıf + ı ⁄ nısfı savur + uk ⁄ savruk
nutuk + u ⁄ nutku sehiv + i ⁄ sehvi
seyir + i ⁄ seyri
O
oğul + u ⁄ oğlu sızı + lamak ⁄ sızlamak
omuz + u ⁄ omzu sihir + i ⁄ sihri
süpür + üntü ⁄ süprüntü
Ö
ömür + ü ⁄ ömrü Ş
öşür + ü ⁄ öşrü şahıs + ı ⁄ şahsı
özür + ü ⁄ özrü şehir + i ⁄ şehri
şekil + i ⁄ şekli
R şetim + i ⁄ şetmi
rabıt + ı ⁄ rabtı
şükür + ü ⁄ şükrü
rahim + i ⁄ rahmi
raks + ı ⁄ raksı T
recim + i ⁄ recmi taçbeyit + i ⁄ taçbeyti
remil + i ⁄ remli tavır + ı ⁄ tavrı
remiz + i ⁄ remzi tıfıl + ı ⁄ tıflı
resim + i ⁄ resmi
U
rızık + ı ⁄ rızkı ufuk + u ⁄ ufku
ritim + i ⁄ ritmi uğur + u ⁄ uğru
rükün + ü ⁄ rüknü uyu + ku ⁄ uyku

S uzuv + u ⁄ uzvu
sabır + ı ⁄ sabrı
V
sadır + ı ⁄ sadrı vahiy + i ⁄ vahyi
sahın + ı ⁄ sahnı vakıf + ı ⁄ vakfı
sarı + armak ⁄ sararmak vecit + i ⁄ vecdi

170
EKLER

vakit + i ⁄ vakti yumurta + lamak ⁄ yu-


vasıf + ı ⁄ vasfı murtlamak
vecih + i ⁄ veçhi
Z
vehim + i ⁄ vehmi zabıt + ı ⁄ zaptı
velfecir + i ⁄ velfecri zehir + i ⁄ zehri
vezin + i ⁄ vezni zeyil + i ⁄ zeyli

Y zihin + i ⁄ zihni
yalın + öz / yalnız zikir + i ⁄ zikri
yanıl + ış / yanlış zulüm + ü ⁄ zulmü
zulüf + ü ⁄ zülfü

Sözcüğün Sonunda Uzun ī Bulunan Sözcükler

A anī
Abbasī Arabī
abidevī arızī
adedī arī
adī asabī
adlī asgarī
afakī askerī
ahdī aslī
ahlakī asrī
ailevī Avrupaī
aklī azamī
alenī Azerī
Alevī
B
amelī
Babaī
an’anevī
Bağdadī
Bahaī

171
TÜRKÇE DİKSİYON

bahrī devrī
Batınī Dımışkī
bayatī divanī
bedenī dünyevī
bedevī Dürzī
bediī
Bektaşī E
Berberī ebedī
beşerī ebrulī
edebī
C
Eflātunī
cebrī
efsanevī
Celālī
ehlī
cenubī
elastikī
cerrahī
erguvanī
cevabī
esasī
cezaī
ezelī
ciddī
cinsī F
cismanī fağfurī
coğrafī fahrī
cüz’ī Farisī
Fatımī
D
fedaī
dahilī
felsefī
daimī
fennī
Davudī
ferdī
derunī
fer’ī
destanī
fevrī

172
EKLER

fıtrī hurufī
fiilī hususī
fikrī hükmī
firarī hüseynī
fizikī
I
gıyabī
ırkī
gulyabanī
Itrī
H
İ
Habeşī
ibdaī
hakī
İbranī
hakikī
içtimaī
Halvetī
idadī
hamasī
idrarī
Hamī
ihtimalī
harabatī
ihtiyarī
harbī
insanī
Harezmī
iptidaī
haricī
iradī
havaī
irsī
Havarī
irticaī
hayalī
İsevī
hayatī
İslamī
haydarī
itibarī
helalī
izafī
hicrī
hikemī K
Hindī kalbī
hukukī Kalenderī

173
TÜRKÇE DİKSİYON

Kadirī Mağribī
kamerī mahallī
kanunī mahşerī
kanun-i esasī maī
kastī malī
kat’ī Malikī
kavmī mantıkī
kemanī marazī
keyfī maşerī
kısmī mecazī
kıyasī mecburī
kimyevī Mecusī
kitabī medenī
kūfī mehdī
kutsī Melamī
külhanī merkezī
küllī meslekī
Kürdī mesnevī
meşrutī
L
Mevlevī
ladinī
mevziī
lafzī
meydanī
leylī
mirī
limonī
lisanī N
naktī
M
naklī
maddī
Nakşibendī
madenī
Nasranī
maderşahī

174
EKLER

nazarī S
nebatī Samī
nebevī samimī
Nesturī sahī
Nevyunanī Sebk-i Hindī
nihaī seferī
nispī Selçukī
nizamī semaī
nuranī semavī
Nusayrī sermestī
sıhhī
O
sınaī
Osmanī
siyahī
Ö siyasī
örfī sofī
sun’ī
P
sükūtī
padişahī
Sünnī
R Süryanī
Rabbanī
rahmanī Ş
Şafiī
resmī
şahsī
rubaī
şarkī
Rufaī
sükūtī
Ruhanī
şeklī
ruhī
şemsī
Rumī
şerī
şeytanī
şifaī

175
TÜRKÇE DİKSİYON

Şiī Ü
Şimalī ümmī
üryanī
T
tabiī V
tahminī vasatī
tahrirī vatanī
taktir-i ilahī vicdanī
taklidī viladī
takribī
tamburī
Y
yabanī
tarihī
yevmī
tasavvufī
Yezidī
tasvirī
tatbikī Z
tecrübī zahirī
tedricī zarurī
tenkidī zatī
terbiyevī zebanī
terkibī Zerdüştī
tesadüfī zımnī
tıbbī zifirī
ticarī zimmī
Turanī ziraī
Türkī zuhurī
zührevī
U
udī
ufkī
uhrevī
ulvī
umumī

176
EKLER

Türkçedeki İnce L’li Sözcükler

A bela
ahlāk belāgat
aksülāmel bilāhare
akümlātör bilākis
alāka bilānço
alāmet bilardo
alārm blok
alelāde bloke
alkōl bloknot
allāme bluz
alō buluğ
alternatif
C
ālyans
celāl
ambalaj
cellāt
ampūl
cemāl
anormāl
cevvāl
ansiklōpedi
cidāl
antilōp
cilā
B cülūs
balād
Ç
balalāyka
çağlāyan
balāns
çaylāk
bālyoz
bandrōl D
basketbōl Dağ lālesi
başrōl daktilo

177
TÜRKÇE DİKSİYON

dalya
dalyan filānca
deklanşör filārmoni
deklarasyon filo
deklare etmek filozof
dekolte final
delālet Finlanda
diyalekt feodal
diyalog flaman
flamingo
E
Floransa
eflāk
Florida
eflātun
floresan
ekalliyet
flört
ekselans
ekvatoral G
el ālem galaksi
elān gerilla
elastiki gladyaör
Elāzığ Glasgov
emsāl global
glokom
F
gōl
faāl
gōlf
faāliyet
gusūl
fālso
güllāç
federāl
felāket H
filān hāl

178
EKLER

hālā holōgram
halās husūl
halāy hülāsa
hāle
I
hālhāl
ıslāh
hālik
ıslāhat
hālis
ıslāhevi
hallāç
hālsiz İ
hālter iflāh
Halūk iflās
hālvet ihlāl
hasbıhāl ihmāl
hayāl ihtilāf
hayālet ihtilāl
hayāl meyāl ihtilāt
haylāz ihtimāl
helā ikmāl
helāk olmak ilāç
hentbōl ilāh
herhalde ilāhe
heyelān ilāhiyat
heyulā ilām
hilāf ilān
hilāfet ilāve
hilāl illa
hōl illāllah
Hollānda ilmihāl

179
TÜRKÇE DİKSİYON

imalāt K
imlā kabūl
infiāl kāle
infilāk kallāvi
intihāl kalōri
irsāliye kalōrifer
İslāhiye kalp
İslām kālsiyum
İspanyol kalyon
istihsāl kapitāl
istikbāl kapitülāsyon
istiklāl karamelā
istilā katedrāl
istimlāk kavālye
işgal kefāl
iştigāl kilo
İtālya klākson
ithāl klān
itidāl klārnet
izolāsyon klāsik
klāsör
J
klāvye
jāle
klōr
jaluzi
klorofil
jelātin
kloroplast
jeoloji
kolay
jeotermal
kollokyum
jurnāl
Kolombiya

180
EKLER

Kolombo lāhza
Kolorado lāik
koloni lākap
kolonya lāke
kolye lākırdı
komplo lākin
kontrol lāl
kontrplāk lāle
kristāl lām
kūlvar lāmba
lānet
L
lānse

lāpa
lābirent
lāstik
lāborant
lāterna
lāboratuvar
lātif
lācivert
lātife
lāçka
lāubali
lādes
Lātin
lādin
lāv
lāf
lāvabo
lāğım
lāvanta
lāğv etmek
lāyık
lāhana
lāyiha
lāhavle
Lāz
lāhit
lāzer
lāhmacun
lāzım
Lāhor
leylāk

181
TÜRKÇE DİKSİYON

lobi malūm
loca malūmat
lodos mamūl
lohusa manōlya
lojistik mareşāl
lojman materyāl
lokal meblāğ
lokanta mecāl
lokma meçhūl
lokomotif melāike
lokum melāl
lonca melānet
Londra melānkoli
Los Angeles melūl
losyon menkūl
loş mentōl
Lozan merāl
meselā
M
mesūl
mağlubiyet
metāl
mağlūp
metālurji
mahāl
Mevlā
mahālle
milādi
mahālli
Milāno
mahlās
Milās
mahlūk
milāt
mahsūl
minerāl
makbūl
minvāl

182
EKLER

monopol pentatlon
morāl pilaj
muallāk pilaki
muğlāk plak
mülākat plaka
mülāki plan
münhāl plase
müzikāl plaster
müzikhol plastik
platform
N
platin
nasyonel
plato
nasyonalizm
platonik
Nepāl
plazma
O Polonezköy
onkoloji Polonya
ontoloji polyester
opal
oramiral
R
radikal
orijinal
reklām
oryantal
resitāl
otoplastik
revolver
P ricāl
palas riyāl
parabol rol
paskalya rölanti
pastoral rulo
patalog

183
TÜRKÇE DİKSİYON

S Ş
salāh şablōn
salāhiyet şālter
sālya şarampōl
santimentāl şelāle
santrāl şevvāl
selām şezlōng
selāmet şimāl
Selānik şümūl
sembōl
T
Senegāl
taallūk
seyyāl
taallūkāt
silah
tabelā
sinyāl
tābldot
Sivastopōl
talāk
skandāl
Taylānd
skolāstik
telāffuz
slogan
telāfi
Slovak
telākki
sōlfej
telāş
sosyāl
tellāk
sosyālizm
tellāl
spekülāsyon
tenzilāt
Sri Lānka
termināl
sterol
timsāl
Stokhōlm
tolerāns
suāl
trōl
sūlh

184
EKLER

tropikāl vāveyla
turnusōl vebāl
tuvāl velāyet
vilādet
U
villā
ukalā
vokāl
usūl
voleybōl
Ü
ürolōg
Y
yalāk
V yaylā
vāls yeşilāy
vandālizm
vanilyā
Z
zevā
vantilātör

Kapalı E Ünlüsü Bulunan Sözcükler

B benzer
bebek benzin
beklemek besi
bel besicilik
belā beslenmek
belim besni
belirgin beş
bel küreği beşgen
benek beşik
bengü beşli
benim bet

185
TÜRKÇE DİKSİYON

beton çeşit
beter çevirmek
betonarme
D
bey
dede
beyincik
defa
bez
defter
bezek
deh
bezemek
dehlemek
bezgin
dekan
bezmek
dem
C demek
cebir dene
cehennem denek
cellat deneme
cennet denemek
ceren deney
cerrah deniz
ceylan denk
deri
Ç
derlemek
çekici
dernek
çekiç
deşmek
çekingen
dev
çekmek
devirmek
çelik
çene E
çenebaz ebe
çeri ebedi

186
EKLER

ebru epey
ebedi epeyce
edebiyat er
Ege erkek
ek erken
ekin ermek
eklem ermiş
ekmek erte
el esas
elbet esinti
elbise esir
elçilik eski
elçin eş
eldiven eşik
elek eşit
elli eşkenar
elti eşli
emin eşlik
emir eşsiz
emniyet et
en etmek
ender evcil
engel evet
engin evmek
enli evvel
ense ey
ensiz eylemek
enstitü eziyet

187
TÜRKÇE DİKSİYON

F K
feminist keçi
fena kedi
fer kendi
feribot kesmek
keşiş
G
keyif
gazete
küheylan
gebe
gece L
geç lemi
geçerli leyla
geçersiz leylak
geçim leylek
geçiş lezzet
geçmek
M
gelin
mehil
gem
mendil
gemi
meslek
genç
meşe
geniş
metre
geri
mey
geyik
meydan
H meyve
hem meyyit
milenyum
İ
mühendis
İkitelli
İzzet

188
EKLER

N reis
nere rengarenk
ney renk
neyzen rey
reyhan
Ö
önemli S
seçme
P
seçil
peçe
seçim
pek
seçiş
pencere
seçmek
Pendik
sefil
peri
sel
perihan
selim
perişan
selin
perşembe
sendika
peşin
senfoni
peşinen
sermek
peşkir
ses
peştamal
seyahat
petek
seyir
peyda
seyirci
peygamber
seyis
peyk
seyretmek
peymane
seyyah
peynir
sezen
R sezer
rehin

189
TÜRKÇE DİKSİYON

sezgin Y
sezmek ye
yedek
Ş
yedi
şemsiye
yeğen
şen
yek
şenlik
yeknesak
şey
yekpare
şeyda
yekun
şeyh
yel
T yelda
tek yelek
tekir yelleme
tel yelloz
telli yelpaze
temsil yem
ten yemek
tencere yemin
tepmek yen
tez yenge
yengeç
V
ver yeni

veri yenile

verim yer

verimli yer yer

verimsiz yerinmek

vermek yerli
yermek

190
EKLER

yersiz yetmiş
yeşil yezit
yeşim
Z
yeter
zemin
yeti
zencefil
yetik
zenci
yetim
zengin
yetki
zerrin
yetkin
zeyrek
yetmek
zeytin

İki Ses Değerinde (Uzun) Okunması Gereken Sözcükler

A āşık
āciz āşık olmak
ācizane āşıkane
Ādem āşikār
ādet aşikāre
agāh ātıf
āhır āyan
ahkām
B
ākit
Babıāli
ālā
Balā
ālem
başkātip
āli
başyāver
ālim
bekār
āmā
bekāret
āmin

191
TÜRKÇE DİKSİYON

beniādem ekābir
bestekār erkān
bezirgān erkānıharp
bezirgānbaşı eşkāl
bigāne
F
C falan feşmekān
camekān fedakār
cefakār fedakārlık
cengāver feşmekān
cengāverlik füsunkār
cennetmekān
G
cüretkārlık
gāh
D garazkār
dāhi gāvur
dāhilik gāvurca
dāhiyane gāvurlaşmak
davetkār girizgāh
dergāh günahkār
divanıāli günahkārlık
dükkān güzergāh

E H
efkār hād
efkārıumumiye hādis
efkārlanmak hāk
efkārlı hākim
Eflāk hākimane
efsunkār hākimiyet

192
EKLER

hākimlik hünkārbeğendi
hakkāk hürmetkār
Hakkāri
İ
hāl
ihmalkār
hālā
ikametgāh
halaskār
imkān
hāmit
inkār
harekāt
iskān
hāsıl
İslāhiye
hāsıla
istihkām
hāsılat
isyankār
hāsılı
işkāl
hāşā
hātim K
havās Kābe
hayā Kābil
hayālı kābus
hayāli kāfi
hayāsız kāfir
hengāme kāgir
heveskār kāğıt
hicazkār Kāğıthane
hikāye kāğıthelvası
hilekār kāh
hizmetkār kāhin
hizmetkārlık Kāhta
hodkām kāhya
hünkār kāin

193
TÜRKÇE DİKSİYON

kāinat N
kākül nākil
kām namazgāh
kāmil nār
kāmilen nāzım
kanaatār nikāh
kānun
kār
O
ordugāh
karargāh
kāse P
kāşif pekālā
kātibe
kātip
R
rāhim
Kāzım
rahīm
L rekāt
Lādik rengārenk
Lāpseki riyakār
M rükū
mahkūm rüzgār
mahkūmiyet
S
makūs
sahtekār
malikāne
sanatkār
māni
sanatkārane
mekān
sebatkār
meskūn
segāh
mezkūr
sukūt
muhafazakār
sükūn
mukāfat

194
EKLER

sükūnet vefakār
sükūt vekālet
vekāleten
Ş
vekāletname
şikāyet
şūra Y
yād
T
yadigār
tahripkār
yār
tamahkār
yegāne
tatminkār
yekūn
tekāmül
tezgāh Z
tezgāhtar zadegān
tövbekār zāhir
zekā
V
zekāt
vākıf
ziyankār
vāris
ziyaretgāh
vāsi

NOT: Düzeltme İşareti: TDK’nin Yazım Kılavuzu’na göre


düzeltme işaretinin kullanılacağı yerler aşağıda gösterilmiştir.
1. Yazılışları bir, anlamları ve okunuşları ayrı olan söz-
cükleri ayırt etmek için okunuşları uzun olan ünlülerin üze-
rini konur: adem (yokluk), ādem (insan); adet (sayı) ādet (gele-
nek, alışkanlık); alem (bayrak) ālem (dünya, evren); alim (her
şeyi bilen) ālim (bilgin); aşık (eklem kemiği), āşık (vurgun, tut-
kun); hakim (hikmet sahibi), hākim (yargıç); hal (pazar yeri), hāl
(durum, vaziyet); hala (babanın kız kardeşi), hālā (henüz); şura
(şu yer), şûra (danışma kurulu)

195
TÜRKÇE DİKSİYON

UYARI: Katil (<katl = öldürme) ve kadir (<kadr = değer)


sözcükleriyle karışma olasılığı olduğu halde katil (ka:til = öl-
düren) ve kadir (ka:dir = güçlü) sözcüklerinin düzeltme işareti
konmadan yazılması yaygınlaşmıştır.
2. Arapça ve Farsçadan dilimize giren birtakım sözcük ve
eklerle özel adlarda bulunan ince “g, k” ünsüzlerinden sonra
gelen a ve u ünlüleri üzerine konur: dergāh, gāvur, ordugāh,
tezgāh, yadiğār, Nigār, dükkān, hikāye, kāfir, kāğıt, Hakkāri, Kāzım,
mahkûm, mekān, mezkûr, sükûn, sükût.
Kişi ve yer adlarında ince l ünsüzünden sonra gelen a ve
u ünlüleri de düzeltme işareti ile yazılır:
Halûk, Lāle, Nalān; Balā, Elāzığ, İslāhiye, Lādik, Lāpseki.
3. Nispet i’sini belirtme durumu ve iyelik ekiyle karış-
masını önlemek için kullanılır. Böylece (Türk) askeri ve askerī
(okul), (İslam) dini ve dinī (bilgiler), (fizik) ilmi ve ilmī (tartışma-
lar), (Atatürk’ün) resmi ve resmī (kuruluşlar) gibi anlamları farklı
sözcüklerin karıştırılması da önlenmiş olur.
Nispet i’si alan sözcüklere Türkçe ekler getirildiğinde
düzeltme işareti olduğu gibi kalır: millīleştirmek, millīlik,
resmīleştirmek, resmīlik

196
V. Bölüm
Okuma Metinleri

Şiir (Hatıra)
Geçsin günler, haftalar
Aylar mevsimler, yıllar
Zaman sanki bir rüzgar
Ve bir su gibi aksın

Sen gözlerimde bir renk


Kulaklarımda bir ses
Ve içimde bir nefes
Olarak kalacaksın
Enis Behiç KORYÜREK

Roman (Nota Defterleri)


Yüzyılın başında, Beyoğlu’nda kimbilir hangi mağaza-
larda satılan nota deferleri elbette yepyeniydi.
Birkaç örneğini nice yıllar sonra eski köşklerde tozlu, yı-
ğılı, sararmış olarak görecektim: Arp çalan melekler, tüller
içinde uzun saçlı genç kızlar, çiçek ve yaprak çelenkleriyle be-
zenmiş kapaklarında ya bir operanın ya bir sonatın adı yazılı.
TÜRKÇE DİKSİYON

Eski köşkün eşyası çoktan eskimiş odasına renkli tepe


camlarından altın sarısı, fes rengi, yosun yeşili ışıklar dökü-
lüyor, sayfaları büyük olasılıkla epeydir karıştırılmamış def-
terlere yansıyordu. Mediha Hanımefendi onların az berisinde
oturur, birçok zamanların anılarıyla yaşardı.
Yeteneksizliğim anlaşılıncaya kadar piyano dersleri al-
maya geldiğim bu evde piyano başka bir odadaydı. Mediha
Hanım piyanosunu yıllar var ki gönlünce çalamıyor, piya-
nosunun kapağı biz öğrenciler için açılıyor ve fırtınaları din-
miş, yaşlı Mediha Hanım, çoktan gönül serüvenlerini, heye-
canlarını, kalp çarpıntılarını tüketmişken işte piyanosundan
ayrılamamış, bu nota defterlerinden de asla ayrılamamıştı. O
böylece eski notalarına bakarak belki de bunları ilk edindiği
piyanoda ilk çaldığı günleri hatırlıyordu.
Büyüklerimizin daima uzaktan ahbabı Mediha Hanıme-
fendi, bir gün yaşlanınca piyano dersleri vererek hayatını ka-
zanmak istemiş; onu çekiştiren büyüklerimiz de üstün piyano
bilgisine güvençlerinden çocuklarını harap köşke göndermeyi
göze almışlardı. Derslerden sonra çay ve kedi dili kurabiye ik-
ram eden Mediha Hanımefendi, nota defterlerinin yanındaki
koltuğa oturur, büyüklerimize inat, biz yeni yetmeleri birer
sırdaşı bilirdi. Onunla öyle artık hayatın bütün yönsemele-
rinden konuşabilirdiniz.
Ötekiler.. Eylülün kahramanları, onlar öyle bir dolu şarkı-
lar valsler, “Rigolette marşı” çalıyorlar, bir operadan başkasına
sıçrıyorlar, oynak, kıpırdak ezgilerden üzgün ve ağır ezgilere
geçiyorlar sonra bestekarların yaşamlarından söz açarak piya-
noyu unutuyorlar, artık sadece konuşuyorlardı.
Örnekse, Suad, bestekarların özel tarihçilerinin pek bilmi-
yordu. Bunları Necip anlatacaktı. O da, ağır musikinin “Glük,
Haydın, Betoven” gibi büyük üstatlarından bilgi eksikliği se-
bebiyle tat alamadığı için yakınıyordu.

198
OKUMA METİNLERİ

Onlar piyano başında konuşurlar ve birbirlerine gizliden


gizliye aşık olurlarken şu nota defterlerinin geçip gidecek za-
manla unutuluşlara karışacağını düşünmüyorlardı. Zaman-
lar sonra göreceğim tozlu, sararmış, üst üste yığılı, karanlık,
soğuk köşk odalarına atılmış defterleri akıllarından bile geçi-
remezlerdi.

Selim İLERİ

Tiyatro (Allah’ın Dediği Olur)


(Gece. Bir köy evinde bir oda, Huri, sağda bir yer döşeğinde
yatmakta; uyuyamadığı için sıkıntıdan bir sağa bir sola dönmekte.
Soldaki kapı yavaşça açılır, Osman girer, gürültü etmemeye çalışır.
Huri doğrulur.)
HURİ – Osman sen misin?
OSMAN – Benim ana. Sen daha uyumadın mı?
HURİ – Nerde kaldın yine yavrum bu vakte dek? Nere-
deyse tan sökecek.
OSMAN – Durmuş’la çene çaldık biraz köşe başında. Sen
ne diye uyumadın?
HURİ – (Yataktan kalkar, duvarda asılı gaz lambasını yakar,
odanın bir başka köşesine serili yatağı göstererek):
Uyku mu girer benim gözüme sen yatağa girmedikçe?
Ananı bilmez misin? Bin türlü şey gelir aklıma sen evde ol-
mayınca.
OSMAN – Her zaman evde kalamam ya ana! Ne var
bunda kaygılanacak?
HURİ – Ayşe’den geliyorsun yine, değil mi?
OSMAN – (Huri’nin boynuna sarılarak) Etme ana, bekleme
beni böyle gece yarılarına dek. Benim yüzümden uykusuz kal-
dığını bilmem tedirgin ediyor beni.

199
TÜRKÇE DİKSİYON

HURİ – (Osman’ı eliyle hafifçe iterek):


Bırak beni, Ayşe’den mi geliyorsun dedim sana.
OSMAN – (Evet anlamında susar)
HURİ – O kızdan hayır yok demedim mi sana? Osman,
yavrum, zenginin gözü zenginde olur. Başka kız mı yok dün-
yada! Gel vaz geç oğul bu işten. Babası açıkça söyledi. Osman
kim benim kızımı almak kim dedi, dengini bilmeli herkes, aç-
lığı mı bölüşmek ister kızımla dedi, kestirip attı. O konak, o
tarlalar ona sanki babasından kaldı. Ne tez unuttu babamın
kapısında çalıştığı günleri, tarlamızda ter döktüğü, ahır temiz-
lediği günleri, dünya böyledir işte; bugün bana yarın sana.
Düşmez kalkmaz bir Allah. Rahmetli babanın hastalığı mal
mülk bırakmadı elimizde, sattık savurduk.

Turan OFLAZOĞLU

Mektup
Sevgili Cevdet, Aziz Kardeşim,
Orta Oyunu için teşekkürlerimi ve sevincimi hemen yazama-
dığım için beni bağışlayacağını umarım. Okumadan önce uzun
uzun seyrettim onu; böyle bir hediyeden ötürü sadece dostlu-
ğunla övünmekle kalmadım, titiz çalışmana, aklına, bilgine, cö-
mertçe verdiğin emeğe bir daha hayran oldum. Var ol, sağ ol.
Cumhuriyet gazetesindeki haftalık sütunumda onu konu
edinmekten ne denli keyif duyacağımı tahmin edersin sanı-
rım. Ama bunun kolay bir iş olmadığını da düşünmüyor de-
ğilim. Bizde tanıtma yazıları, genellikle çok yüzeysel olmakta
nedense. Bunun belli başlı nedenlerinden biri kolaya kaçmak
olsa gerektir. Kitapla hiçbir alışverişe girmedikten sonra o türlü
yazılar, okuma zahmetine katlanmadan da yazılabilir. Nite-
kim öyle de yazılıyor çoğu. Ama senin kitabın gibi konuyu

200
OKUMA METİNLERİ

bütün ayrıntıları ile inceleyen bir yapıt için durum çok deği-
şik bir nitelik kazanıyor. O bakımdan kitap tanıtıcıların ne
yapacakları meraka değer. Bense konuyu tartışmalı bir açıya
bağlayacak bir vesileyi yeğlerim. Söz gelişi, sanatlarımızdan,
kendi kaynaklarımızdan yararlanmak sorunu gibi. Ön sözde
bu noktaya dokunmuşsun.
Keşke geleneklerimiz kurulmuş olsaydı, geçmişle canlı
bağıntılarımız bulunsaydı!... Ama, bildiğin gibi bunu yapay
olarak yaratmak olanaksızlığı yanında şimdiye değin yapıl-
mış onların yetersizliği de söz konusu. Elbette kestirip atıla-
cak gibi değil konu. Birçok yorumlara elverişli, öyle de olmalı.
İşte senin bu çok değerli çalışman bizlere ve bizden sonraki-
lere bu olanağı sağlıyor. İhsan’ı ve Ayşe’yi sorayım. Nasıllar?
Üniversiteden memnun musun? Bu yaz beraberce bu yerlere
gidebildiniz mi?
Beni ve bizi sorarsan: İdris’in ikmali ve benim zorunlu
birtakım işlerim tatil yapmamıza hiç fırsar vermedi. Ben, Ya-
şar Nabi’ye, Turganyev’in Babalar ve Oğullar romanını çevir-
dim. Eskiden de severdim ama bu kez daha da hayran oldum.
Sonra da ondan bir oyun çıkardım. Şimdi onu makinede yaz-
makla meşgulüm. Sonra tiyatrolara yollacağım.
Üçünüzü de sevgi ile öperek mektubumu bitireyim. İd-
ris ellerinizden öper.
Melih Cevdet ANDAY

Türkçeye Övgü
Gençliğimin ilk yıllarında şiire, edebiyata merak sardır-
maya başlamıştım. Zihnimde birtakım pırıltıların sıcaklığını
duymaktaydım. Bu yolda bazı şeyler yazmaya çalışırken gö-
reneklerden yakamı kurtaramadığım için Farsça yazıyordum.
Biraz daha iyi düşünmeye başladığım çağda, ulu Tanrı gön-
lüme orijinallik ve incelik sevgisi doldurdu. O zaman, ana

201
TÜRKÇE DİKSİYON

dilim üzerine düşünmeye koyuldum. Türkçenin derinlikle-


rine dalınca gözlerime on sekiz bin alemden daha yüksek bir
alem göründü. Bu alemin bahçelerine daldım. Gülleri güneş-
ler gibiydi. Her yanında gözlerin görmediği; elin ayağın değ-
mediği neler neler vardı.
Ben bu alemden vazgeçmedim, korkmadım, yılmadım;
güçlükleri yendim. Çetinliklerle savaştım; emeklerimi esirge-
medim. Türkçenin engin alanlarında ilhamımın şahlanan atını
koşturdum; sonsuz uzaklarda hayalimin hırçın kuşunu hava-
landırdım; zevkim bu hazineden değer biçilmez, güç yetmez
birçok inciler, pırlantalar aldı. Gönlüm bu bahçenin gizlilikle-
rinde güzel kokularıyla cana can katan, göz görmedik çiçek-
ler topladı. Bu varlıkların, bu bollukların, bu refah verimlerin-
den olan birçok güller açmaya ve her yana saçılmaya başladı.
Ali Şir Nevaī

Türk milletinin dili, Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel,


en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk
dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Bizde Türk dili,
Türk milleti için mukaddes bir hazinedir. Çünkü Türk milleti
geçirdiği nihayetsiz hadiseler hadiseler içinde ahlakının, ana-
nelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin, velhasıl bugün kendi
milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde muhafaza olundu-
ğunu görüyor. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.
Mustafa Kemal Atatürk

Bu dil ağzımda annemin sütüdür.


Yahya Kemal Beyatlı

Türkçem, benim ses bayrağım.


Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

202
OKUMA METİNLERİ

Ana Dilimiz Türkçe


Bugün gibi hatırımda
İlk gün, ilk ders, ilk hece
Şiirler yazmak için
Öğrendiğim güzel Türkçe
Ziya Osman SABA

Lisan
Güzel dil Türkçe bize
Başka dil gece bize
İstanbul konuşması
En saf, en ince bize
Ziya GÖKALP

203
Kaynakça

ARCAN, Galip: Tiyatroda Diksiyon, Sanel Matbaası, Ankara, 1975.


BABACAN, Mahmut: Yazılı ve Sözlü Anlatım (Kompozisyon Bilgi-
leri), Akademik Kitaplar, 7.bs., İstanbul, 2016.
CEYLAN, Elif: Diksiyon Öğretimini Lise 2. (10. Sınıf) Sınıflarda Uygu-
lama Teknikleri Üzerine Bir Araştırma, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türk
Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Anabilim Dalı, Ankara, 2012.
ÇELİK, Burcu: Yabancılara Türkçe Öğretiminde Öğretmenin Dili
Kulllanma Becerisi İçinde Konuşma, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Enstitüsü Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretimi
Bilim Dalı, Çanakkale, 2017.
ÇONGUR, Rıdvan: Söz Sanatı: Güzel Söz Söyleme, TRT, Ankara, 1999.
DEMİREL, Özcan: Yabancı Dil Öğretimi: Dil Pasaportu, Dil Biyografisi,
Dil Dosyası, 8. bs., Pegem Akademi Yayınları, Ankara, 2014.
DURSUNOĞLU, Halit: Türkiye Türkçesi Yazım Bilgisi, Pegem Aka-
demi, 2016.
ELİK, Rana: Diksiyon Etkili Konuşma Teknikleri, Akis Kitap, İstan-
bul, 2011.
EMİROĞLU, Selim: Konuşma Eğitimi, Yabancılara Türkçe Öğretimi
El Kitabı (Editörler: M. Durmuş ve A. Okur). Grafiker Yayın-
ları, Ankara, 2013.

205
TÜRKÇE DİKSİYON

ER, Sırrı: Temel Konuşma Teknikleri ve Diksiyon, Hayat Yayın Grubu,


İstanbul, 2014.
ERASLAN, Ebubekir: Diksiyon Sanatı Doğru, Güzel, Etkili Konuş-
mak İçin Kendimi Seviyorum ve Kendime Güveniyorum, Asma-
altı Yayınevi, İstanbul, 2014.
ERASLAN, Ebubekir: Diksiyon Türkçeyi Güzel, Doğru, Düzgün ve
Etkili Konuşmak, Akademik Kitaplar, 3. bs., İstanbul, 2018.
ERENOĞLU, S. Ömer: Türkçenin Doğru Kullanımı: İletişim, Et-
kili Konuşma, Yazma ve Okuma Kılavuzu, Genelkurmay Bası-
mevi, Ankara, 2007.
ERGİN, Muharrem: Üniversiteler İçin Türk Dili, BayrakYayın Evi,
İstanbul, 1987.
ERTUĞRUL, Ayşegül: Mesleki Müzik Eğitimi Veren Konservatuvar-
lardaki Diksiyon Eğitiminin Niteliği, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Afyonkarahisar, 2006.
GÖÇER, Ali: Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Konuşma
Becerisinin Kazandırılması, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilim-
ler Dergisi, Aralık-2015 Cilt: 17, Sayı: 2 (21-36),
GÖÇMENLER, Hüseyin: Beden Dilinin Yabancılara Türkçe Öğreti-
minde Etkisi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üni-
versitesi Gazi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Eğitimi Ana
Bilim Dalı, Ankara, 2011.
GÜLDAŞ, Saadet: Türk Dilinin Diksiyonu-Prodizisi Vurgu ve Vur-
gulamaları ile Türk Musikisinde Prozodi, İstanbul, 2003.
GÜLEN, Gizem: Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde Diksiyon,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2018.
GÜNAYDIN, Yusuf: Ana Dili Öğretiminde Diksiyon Uygulamaları,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum, 2006.
GÜRZAP, Can: Söz Söyleme ve Diksiyon, Remzi Kitapevi, İstan-
bul, 2007.
KIBRIS, İbrahim K.: Türkçe 2 Sözlü Anlatım Güzel Konuşma, Dik-
siyon, Kök Yayıncılık, Ankara, 2011.

206
K AY N A KÇ A

KÖKSAL, Dinçay – PESTİL Ayşe D.: Yabancı Dil Olarak Türkçe


Konuşma Öğretimi, Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi: Ku-
ramlar, Yaklaşımlar, Etkinlikler (Editör: A. Şahin). Ankara, Pe-
gem Akademi Yayınları, Ankara, 2014.
OKUR, Suna: Diksiyon Güzel ve Etkili Konuşma Sanatı, Karakutu,
İstanbul.
ÖNEN, Akın: Türkçeyi Türkçe Konuşmak, İnkılap Yayınevi, İstan-
bul, 2004.
ÖZBEN, Raif: Türkçe Diksiyon, İnkılap Kitapevi, Ankara, 1989.
ÖZDEMİR, Emin: Güzel ve Etkili Konuşma Sanatı, İstanbul, Remzi
Kitabevi, 1996.
ÖZDEN, Yüksel: Öğrenme ve Öğretme, Pegem Yayıncılık, An-
kara, 2000.
ÖZKAN, Neşe: Yabancı Dil Olarak Türkçenin Öğretiminde Ara Dü-
zeyde (B1-B2) Diksiyon Eğitminin Sesli Okuma Üzerindeki Et-
kisi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 2015.
PARLATIR, İsmail – ŞAHİN, Hatice: Türk Dili Sözlü ve Yazılı An-
latım Türleri ile Anlatım Teknikleri, Ekin Kitapevi Yayımları,
İstanbul, 2011.
SALMIŞ, Ferman: Konuşma Estetiği ve Diksiyon, Bakış Yayınları,
İstanbul, 2008.
SOLTANİRAD, Afsaneh: Türkçe Öğretiminde Diksiyonun Önemi,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eği-
tim Bilimleri Enstitüsü Türkçe Öğretmenliği Bilim Dalı, An-
kara, 2013.
ŞAHİN, Murat: Söz Söyleme ve Konuşma Sanatı, Avcıol Basım Ya-
yın, 2012.
ŞAYKOL, Erol: Doğru, Güzel ve Etkili Konuşma Becerisi Diksiyon,
Sedef Medya, Eskişehir, 2010.
ŞENBAY, Nüzhet: Alıştırmalı Diksiyon Sanatı, Milli Eğitim Bakan-
lığı Yayınları, İstanbul, 1991.

207
TÜRKÇE DİKSİYON

ŞENBAY, Nüzhet: Güzel Doğru Konuşma Sanatı El Kitabı, TRT,


Ankara, 1991.
ŞENBAY, Nüzhet: Söz ve Diksiyon Sanatı, Yapı Kredi Yayınları,
İstanbul, 2013.
TOPÇUOĞLU, Fulya; ÖZDEN, Mehtap: Diksiyon ve Konuşma Eği-
timi, Pegem Akademi, İstanbul, 2012.
UZUNEL, Serkan: Diksiyon ve Ses Nefes Egzersizlerinin Oyunculuk
Sanatındaki Önemi ve Çözümlenmesi, Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi, Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul, 2009.
TAŞER, Suat: Örneklerle Konuşma Eğitimi, Papirüs Yayınları, İs-
tanbul, 2006.
TDK: Yazım kılavuzu,Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2009.
YAMAN, E.: Doğru, Güzel ve Etkili Konuşma Sanatı: Sözlü Anla-
tım, Gazi Kitabevi, Ankara, 2004.
YILDAZ, Doğan: Spikerlik ve Güzel Konuşma Sanatı: Sesime Gel, Te-
lebasın, İstanbul, 2007.

208

You might also like