You are on page 1of 2

ZEKVÂN b.

ABDÜKAYS

nýn hakemliðine baþvurmuþlardý. Utbe, on- üç kiþinin yanýna gelmesini istedi, fakat la kaydedilir. Endülüs Emevî Devleti’nin 422
lara peygamberlik iddiasýnda bulunan Mu- Zekvân da tek baþýna Resûlullah’ýn huzu- (1031) yýlýnda resmen daðýlmasýnýn ardýn-
hammed’in Mekkeliler’i gereksiz þeylerle runa çýktý ve adýnýn Ebü’s-Seb‘ Zekvân b. dan ortaya çýkan küçük devletler (mülû-
meþgul ettiðini söylemiþ ve ondan uzak Abdükays olduðunu söyledi. Zekvân’ýn bu kü’t-tavâif) arasýndaki mücadeleler, kuzey-
durmalarýný tavsiye etmiþti. Din konusun- davranýþýný takdir eden Resûl-i Ekrem onu deki hýristiyan krallýklarý ve kontluklarý ara-
da bir arayýþ içinde olduklarý anlaþýlan Zek- ashabýna göstererek, “Yarýn cennetin ye- sýnda müslümanlarý Endülüs’ten çýkarýp
vân ile Es‘ad, Hz. Peygamber’in yanýna gi- þilliklerine ayak basacak birini görmek is- kaybedilen topraklarý geri alma (reconquis-
derek onunla sohbet etmiþ, kendisinden tiyorsanýz þu adama bakýn” buyurdu (Ýbn ta) düþüncesini güçlendirdi. Kastilya-Leon
Kur’an dinlemiþ, Peygamber’in Ýslâm’a gir- Hacer el-Askalânî, II, 338). Bu sözlerin þe- Kralý VI. Alfonso, bir taraftan müslüman
me teklifi üzerine müslüman olup Medi- hâdet anlamýna geldiðini sezen Zekvân he- hükümdarlarý haraca baðlayarak vasal du-
ne’ye dönmüþlerdi (Ýbn Sa‘d, I, 218). Her men evine koþtu, hanýmý ve çocuklarýyla rumuna getirirken diðer taraftan toprak
ikisi Medine’de bazý kimselerin Ýslâmiyet’i görüþtü, onlarla bir daha kýyamette gö- kazanmaya çalýþýyordu. 478’de (1085) En-
kabul etmesini saðlamýþ, özellikle Hazrec rüþmek üzere vedalaþtý ve görev yerine dülüs’ün stratejik bakýmdan önemli þehir-
kabilesi arasýnda Resûl-i Ekrem’in tanýn- gitti; sabaha kadar Peygamber’in emret- lerinden Tuleytula’yý (Toledo) iþgal etti ve
masýna ve birçok kimsenin Mekke’ye gi- tiði yerde nöbet tuttu. Ertesi gün meyda- hemen ardýndan Sarakusta’yý (Saragossa)
dip onunla görüþmesine zemin hazýrla- na gelen savaþta Mekke müþriklerine kar- muhasara altýna aldý. Ýç savaþlar ve hýris-
mýþlardý. þý mücadele etti. Savaþýn ardýndan Uhud tiyan krallýklara ödenen vergiler yüzünden
Zekvân, 620 yýlýnda Akabe’de Hz. Pey- daðý eteðine çekilen Resûlullah ashabýn du- güçlerini büyük ölçüde yitirmiþ olan müs-
rumunu araþtýrýrken Zekvân b. Abdükays’ý lüman emîrler, bu istilâ dalgasýný durdur-
gamber’le görüþen altý kiþilik Medineli grup
sordu. Hz. Ali müþriklerden Ebü’l-Hakem mak için Maðrib’deki en güçlü devletler-
arasýnda yer aldý. Siyer ve megazî müellifi
Ahnes b. Þerîk’in onu þehid ettiðini, ken- den olan Murâbýtlar’dan yardým istemeyi
Mûsâ b. Ukbe’ye göre 621 ve 622 yýllarýn-
disinin de Ahnes’i öldürdüðünü söyledi (Vâ- düþündüler. Önce Ýþbîliye’de (Sevilla), ar-
da gerçekleþen Akabe biatlarýnda da bu-
kýdî, I, 283). Savaþtan sonra müslüman- dýndan Kurtuba’da (Cordoba) yapýlan top-
lundu. Hicret günlerinde Mekkeli ilk mu-
lardan kimlerin öldüðünü öðrenmek is- lantýlarda müslüman emîrlerin tamamý-
hacirlerin Medine’ye ulaþmasýnýn ardýndan
teyen Ebû Süfyân savaþ alanýný gezmiþ, na yakýný Murâbýtlar’a bir heyet gönderil-
hicretin sevabýný öðrendi ve Mekke’ye gi-
herkesin kimliðini sormuþ, Zekvân’ýn ba- mesi fikrini benimsedi. Eftasî Emîri Müte-
derek bir müddet Resûlullah’ýn yanýnda
þýna dikilip onun da kim olduðunu sorunca, vekkil’in kaleme aldýðý mektup on üç emî-
kalarak daha sonraki muhacirlerle birlik-
kendisine bu kiþinin kabilesinin ve müslü- rin onayý ile Murâbýt Hükümdarý Yûsuf b.
te Medine’ye hicret etti. Böylece hem en-
manlarýn önde gelenlerinden olduðu söy- Tâþfîn’e ulaþtýrýldý. Mektubun son Abbâdî
sardan hem de muhacirlerden sayýldý ve
lenmiþti (a.g.e., I, 237). emîri Mu‘temid-Alellah tarafýndan gönde-
“muhacir-ensar” diye anýldý (Ýbn Hacer el-
BÝBLÝYOGRAFYA : rildiði ve bu emîrin daha sonra Sebte’ye
Askalânî II, 338). Muhacirlerle ensar ara-
Vâkýdî, el-Me³åzî, I, 171, 217, 237, 283, 306; geçerek bizzat Yûsuf b. Tâþfîn’le görüþtü-
sýnda gerçekleþen kardeþlik akdi sýrasýn-
Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, I, 218-220, 226; III, 120, ðü de rivayet edilir.
da bir rivayete göre Hz. Peygamber onu 608; Ýbn Þebbe, TârîÅu’l-Medîneti’l-münevvere, I,
Mus‘ab b. Umeyr ile kardeþ ilân etti. Elin- 158-159; Taberânî, el-Mu£cemü’l-kebîr (nþr. Ham- Yardým isteðini olumlu karþýlayan Yûsuf
deki maddî imkânlarla muhacirlere yar- dî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut 1405/1984, IV, b. Tâþfîn, ordusunun Endülüs’e geçiþi ve
dýmcý olan Zekvân bir kýsým mülkünü on- 232-233; Ýbn Abdülber, el-Ýstî£âb (Bicâvî), II, 466; geri dönüþünde bir sýkýntýyla karþýlaþma-
Ýbnü’l-Esîr, Üsdü’l-³åbe (Bennâ), II, 168-169;
lara ucuz fiyata sattý. Nitekim Medine’nin, mak için Abbâdîler’in hâkimiyetindeki Ce-
Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nþr.
tatlý suyu ile meþhur Sükyâ Kuyusu’nu Sa‘d Ahmed Ebû Mülhim v.dðr.), Beyrut 1409/1989, zîretülhadrâ’nýn kendisine tahsis edilme-
b. Ebû Vakkas ondan iki deve karþýlýðýnda III, 147, 165, 318; Ýbn Hacer el-Askalânî, el-ݽâbe sini istedi. Mu‘temid b. Abbâd, oðlu Re-
satýn almýþtý (Ýbn Þebbe, I, 158-159). (nþr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd v.dðr.), Beyrut þîd’in muhalefetine raðmen bu isteði ka-
1415/1995, II, 338.
Bedir Gazvesi’ne iþtirak eden Zekvân ÿMehmet Efendioðlu bul etti. Yûsuf b. Tâþfîn kumandasýndaki
bir yýl sonraki Uhud Gazvesi’ne de katýldý. Murâbýt ordusu 15 Rebîülevvel 479 (30
Bu savaþta önemli hizmetler gördü. Sa- – — Haziran 1086) tarihinde Cezîretülhadrâ sa-
vaþtan bir gün önce Uhud’a doðru hare- ZELÝHA hillerinde karaya çýktý oradan Ýþbîliye’ye
ket eden Ýslâm ordusu yol üzerindeki Þey- geçti. Yûsuf’un çaðrýsýna uyan Gýrnata’-
(bk. ZÜLEYHA).
hayn’da geceledi. Yatsý namazýndan son- ˜ ™ daki Zîrî Emîri Abdullah b. Bulukkîn ve En-
ra Hz. Peygamber, gece düþmanýn muh- dülüslü emîrlerin çoðu askerleriyle gele-
temel saldýrýsýna karþý kimin nöbet tut- – — rek orduya katýldý. Müslüman ordusu üç
mak istediðini sorunca karanlýktan “ben” ZELLÂKA SAVAÞI gün sonra Ýþbîliye’den Eftasîler’in baþþeh-
diye bir ses geldi. Resûl-i Ekrem sesin sa-  !"‫) )'א‬
('( ri Batalyevs’e (Badajoz) doðru hareket et-
hibinin Zekvân olduðunu öðrendi ve ona ti. En önde Ebû Süleyman Dâvûd b. Âiþe’-
Endülüs’te müslümanlarýn
oturup beklemesini söyledi. Ardýndan so- hýristiyanlara karþý nin kumanda ettiði 10.000 kiþilik Murâbýt
ruyu tekrarlayýnca yine Zekvân kendisinin elde ettiði büyük zafer süvari birliði bulunuyor, onu Mu‘temid’in
bekleyeceðini söyledi. Kim olduðu sorulun- (479/1086). ve Mütevekkil’in birlikleri takip ediyor, ar-
˜ ™
ca da bu defa Ýbn Abdükays diye cevap kadan Yûsuf b. Tâþfîn’in ordusu geliyordu.
verdi. Resûl-i Ekrem bu sesin sahibine de Ýslâm kaynaklarýnda Zellâka ismiyle ge- Murâbýtlar’ýn Endülüs’e geçtiðini haber
oturup beklemesini söyledi ve üçüncü de- çen yer, Batalyevs’in (Badajoz) yaklaþýk 8 alan VI. Alfonso, Sarakusta kuþatmasýný
fa sorduðu ayný soruya Zekvân künyesini km. kuzeydoðusunda bir ova olup hýristi- kaldýrýp Aragon (es-Saðrüla‘lâ), Galicia (Cil-
söyleyerek cevap verdi. Resûl-i Ekrem her yan kaynaklarýnda Sagrajas / Sacralias adýy- lîkýye), Asturias, Leon ve Güney Fransa’-

222
ZELLE

dan temin ettiði kuvvetlerle müslüman or- kurtarabildi ve savaþ müslümanlarýn ke- Dârülbeyzâ 1978, s. 192 vd.; Ýbnü’l-Kerdebûs, Tâ-
dusunu karþýlamak üzere harekete geçti. sin zaferiyle sonuçlandý (12 Receb 479 / rîÅu’l-Endelüs (nþr. Ahmed Muhtâr el-Abbâdî),
Madrid 1971, s. 88 vd.; Ýbn Ýzârî, el-Beyânü’l-
Müslüman ve hýristiyan ordularý Zellâka 23 Ekim 1086). Bu zaferin gerçekleþtiði mu³rib, IV, 112 vd.; Ýbn Ebû Zer‘, el-Enîsü’l-mu¹-
ovasýnda konuþlandýlar. Aralarýnda küçük tarihle ilgili baþka rivayetler de mevcut- rib, Rabat 1972, s. 145-151; el-¥ulelü’l-mevþiy-
bir çay vardý. Ordularýn asker sayýsý hakkýn- tur. Ertesi gün savaþ alanýnýn binlerce hý- ye fî ×ikri’l-aÅbâri’l-Merrâküþiyye (nþr. Y. S. Al-
da 50.000-300.000 arasýnda farklý rivayet- ristiyan askerinin cesediyle dolu olduðu gö- lûþ), Rabat 1936, s. 38 vd.; Makkarî, Nef¼u¹-¹îb,
ler mevcuttur. Ýslâm kaynaklarýnda hýristi- VIII, bk. Fihrist; Seyyid Abdülazîz Sâlim, TârîÅu’l-
rüldü. Ýslâm tarihinde kesin sonuçlu sa-
Ma³rib fi’l-£a½ri’l-Ýslâmî, Ýskenderiye, ts. (Mües-
yan ordusunun, hýristiyan kaynaklarýnda vaþlardan biri olan Zellâka zaferi Yûsuf b. sesetü þebâbi’l-câmia), s. 631-641; M. Abdullah
müslüman ordusunun daha büyük olduðu Tâþfîn’in gönderdiði fetihnâmelerle Mað- Ýnân, Düvelü’¹-¹avâßif, Kahire 1970, s. 320 vd.; J.
kaydedilir. Her bir orduda 100.000 civarýn- rib’deki camilerde halka duyurulmuþ, baþ- F. O’Callaghan, Medieval Spain, New York 1983,
da asker bulunduðu anlaþýlmaktadýr. Kay- ta Ýþbîliye Emîri Ýbn Abbâd el-Mu‘temid- s. 208-209; C. Sánchez-Albornoz, España mu-
sulmana, Madrid 1986, II, 97 vd.; Hüseyin Mûnis,
naklarda, Yûsuf b. Tâþfîn’in savaþtan ön- Alellah olmak üzere þairler zaferle ilgili ka-
TârîÅu’l-Ma³rib ve ¼aŠâretüh, Beyrut 1412/
ce Kastilya kralýna bir heyet göndererek ya sideler söylemiþtir. Endülüs’te ve Maðrib’- 1992, s. 31-32; M. J. Viguera Molíns, Los reinos
Müslümanlýða girmesini ya da cizye öde- de halk þükür namazý kýlmýþ, þenlikler dü- de taifas y las invasiones magrebíes, Madrid
mesini, bunlardan birini kabul etmediði zenlenmiþtir. 1992, s. 170-171; Yûsuf Eþbâh, TârîÅu’l-Ende-
takdirde savaþa hazýr olmasýný bildirdiði lüs fî £ahdi’l-Murâbý¹în ve’l-Muva¼¼idîn (trc. M.
Zellâka’da kazanýlan bu zaferden müslü- Abdullah Ýnân), Kahire 1417/1996, I, 82 vd.; H.
zikredilir. Rivayete göre Kral VI. Alfonso manlarýn gerektiði gibi yararlandýðýný söy- Kennedy, Muslim Spain and Portugal, London
mektubu okuttuktan sonra yere atmýþ, 1996, s. 161-162; Lütfi Þeyban, Reconquista: En-
lemek güçtür. Abbâdî Emîri Mu‘temid,
elçilere, “Sultanýnýza savaþ meydanýnda he- dülüs’te Müslüman-Hristiyan Ýliþkileri, Ýstanbul
Yûsuf b. Tâþfîn’e kaçmakta olan hýristiyan
saplaþacaðýmýzý haber verin” demiþtir. Ay- 2003, s. 149-154; Cemîl Abdullah Muhammed el-
kuvvetlerinin takip edilmesini ve daha ile- Mýsrî, “ez-Zellâka ma.reke min me.âriki’l-Ýslâm
rýca perþembe günü huzuruna çýkan he-
riye gidilmesini teklif ettiyse de Murâbýt el-pâsime fi’l-Endelüs”, Mecelletü’l-Câmi£ati’l-Ýs-
yete cumanýn müslümanlar, cumartesinin
sultaný umulmadýk bir durumla karþýlaþ- lâmiyye, XVIII/69-70, Medine 1406, s. 169-204;
kendi ordusundaki yahudiler, pazarýn ise Amin Tibi, “al-Zallaka”, EI 2 (Ýng.), XI, 426-427.
mamak için ihtiyatlý davranmayý uygun
hýristiyanlar için kutsal gün sayýldýðýný söy-
gördü. Yalnýz cihad maksadýyla savaþtý- ÿMehmet Özdemir
leyerek pazartesi günü savaþýlmasý tekli-
ðýný göstermek için de elde edilen gani-
finde bulunmuþ, bu teklifi Yûsuf b. Tâþ-
metleri Endülüslüler’e býrakýp Merakeþ’e – —
fîn olumlu karþýlamýþtýr. Abbâdî Emîri Mu‘-
döndü. Onun bu kararýnda, Merakeþ’te ZELLE
temid, Kastilya kralýnýn asýl hedefinin cu-
hasta vaziyette býraktýðý veliaht oðlu Ebû ( '"!"‫) א‬
ma günü saldýrmak olduðu, bunu gizle-
Bekir’in ölüm haberinin zaferin kazanýldý- Mükellefin bir kastý olmadan
mek için söz konusu teklifi yapmýþ olabi-
ðý gün kendisine ulaþmasýnýn etkili oldu- yaptýðý yanlýþ veya iþlediði günah
leceði kuþkusuyla karþý tarafý gözetleme-
ðu da rivayet edilir. Bazý Ýslâm kaynakla- anlamýnda terim.
ye koyuldu ve hýristiyan ordusunun bir bas- ˜ ™
rýnda Vakýatü Batalyevs þeklinde kaydedi-
kýn için harekete geçtiðini tesbit ederek
len Zellâka Savaþý, yaklaþýk bir asýrdýr hýris- Sözlükte “ayaðý kaymak, sürçmek; ha-
müslüman ordusunun teyakkuz durumunu
tiyanlar karþýsýnda güç kaybetmekte olan ta etmek, yanýlmak” anlamýndaki zell (zü-
almasýný saðladý. Murâbýt ordusunun mer-
Endülüs’teki müslümanlarý yok olmaktan lûl) kökünden türeyen zelle “sürçme, ya-
kezine hücum eden hýristiyan kuvvetleri-
kurtarmýþ, hýristiyan yayýlmasýný bir süre nýlma” demektir (çoðulu zellât; Kåmus
nin ilk saldýrýsý püskürtüldü. Ancak bu güç-
için durdurmuþtur. Bu zafer Endülüslü- Tercümesi, III, 1342-1343; el-Müncid, “zll”
ler tekrar yoðun bir saldýrýya geçince Mu‘-
ler’in mâneviyatýný yükseltmiþ, kýsmen de md.). Terim olarak “mükellefin bir kastý
temid’in idaresindeki Ýþbîliye kuvvetleri dý-
olsa kendilerine güvenmelerine vesile teþ- olmadan iþlediði hata” mânasýna gelir.
þýnda kalan Endülüslü askerlerin çoðu Ba-
kil etmiþ, ayrýca XII. yüzyýl gibi erken bir dö- Zel / zülûl kavramýnýn Kur’an’da yer aldýðý
talyevs’e doðru kaçmaya baþladý. Bunun
nemde baþarýya ulaþabilecek “reconquis- dört âyetin üçünde kuldan sâdýr olan zel-
üzerine Kral VI. Alfonso, Yûsuf b. Tâþfîn’in
ta” hareketinin iki yüzyýl gecikmesini sað- lenin þeytanýn tahrikiyle gerçekleþtiði be-
kendi ordusuyla saklanmakta olduðundan
ve savaþýn gidiþatýný takip ettiðinden ha- layan önemli bir dönüm noktasý olmuþtur. lirtilmekte (el-Bakara 2/36, 209; Âl-i Ým-
bersiz ordusunun merkez kuvvetlerini sa- Zafer münasebetiyle Abbâsî Halifesi Muk- rân 3/155), birinde ise samimiyetten uzak
vaþ alanýna sürdü. Yûsuf b. Tâþfîn, kralýn tedî-Biemrillâh, Yûsuf b. Tâþfîn’e “emîrü’l- yeminin kiþiyi hak yoldan saptýrdýðý ifade
bu aceleciliðinden faydalanarak Murâbýt müslimîn” ve “nâsýrüddîn” unvanlarýný edilmektedir (en-Nahl 16/94). A. J. Wen-
ordusunun merkez kuvvetlerini hýristiyan- vermiþtir. Yûsuf b. Tâþfîn’in, Zellâka Sa- sinck’in el-Mu£cemü’l-müfehres’inde
larýn ana karargâhýna yönlendirdi. VI. Al- vaþý münasebetiyle Endülüs’teki müslü- (“zll” md. [II, 341]), Ýmam Mâlik’in el-Mu-
fonso, Endülüs kuvvetlerini takip etmek- man devletlerin askerî gücünü tesbit et- va¹¹aßý dýþýnda kalan sekiz hadis kayna-
ten vazgeçip büyük bir panik içinde karar- me fýrsatý bulduðu ve onun Endülüs top- ðýndaki rivayetlerde zülûl kavramý yer al-
gâhýný koruma telâþýna düþtü. Yûsuf b. raklarýný kendi devletinin bir eyaleti hali- maktadýr. Zülûl, bu rivayetlerin çoðunda
Tâþfîn ile VI. Alfonso’nun ellerinde kýlýçla- ne dönüþtürme fikrinin bu safhada þekil- mecazi mânada hak-bâtýl mücadelesini
rýyla bizzat mücadele ettikleri savaþ cuma lenmeye baþladýðý söylenebilir. konu edinen bir içerik taþýmaktadýr. Re-
günü karanlýk basýncaya kadar devam et- BÝBLÝYOGRAFYA : sûlullah’ýn, evinden her çýkýþýnda yukarýya
ti. Bu arada savaþýn müslümanlar lehine Abdullah b. Bulukkin, Mü×ekkirât (nþr. E. Lévi- doðru bakarak þöyle dua ettiði nakledi-
döndüðünü gören Endülüslü askerler tek- Provençal), Kahire 1955, s. 104-108; a.mlf., et- lir: “Allahým! Doðru yoldan sapmaktan ve-
Tibyân (nþr. Emîn Tevfîk et-Tîbî), Rabat 1995, s.
rar muharebe alanýna döndüler. Kral VI. 121-125; Ýbnü’l-Esîr, el-Kâmil, X, 151-154; Ab-
ya saptýrýlmaktan, ayaðýmýn hak yolun-
Alfonso az sayýdaki askeriyle birlikte ya- dülvâhid el-Merrâküþî, el-Mu£cib fî telÅî½i aÅbâ- dan kaymasýndan veya kaydýrýlmasýn-
ralý olarak savaþ alanýndan kaçarak canýný ri’l-Ma³rib (nþr. M. Saîd el-Iryân – M. el-Arabî), dan sana sýðýnýrým” (Ebû Dâvûd, “Edeb”,

223

You might also like