Professional Documents
Culture Documents
2020)
Çağdaş: Sanayi devrimi ile başlayan modern dönem. 18. Yydan itibaren gelişen,
ortaya çıkan İslam düşünce sistemleri işlenecek bu derste. Dersin bir diğer adı
da “Çağdaş İslami Hareketler”
İslam her şeyden önce bir dinin adıdır ve başlangıcı 610 yılıdır. Din kavramı ise
insanlık tarihi kadar eskidir. İlahi dinler arasında en sonuncusu İslam’dır. İslam,
Cebrail vasıtasıyla Hz. Peygambere indirilen insanları kendi iradeleri ve
istekleriyle dünya ve ahiret saadetine ulaştıran ilahi kuralların bütünü.
Din=religion => religare’den gelir. “legare”= bağlanmak, “relegare”= yeniden
bağlanmak demektir.
“Yüce bir varlığa bağlanmak”
Dünyada 8 Mr insan var dersek, 7 Mr inanan, kalan 1 Mr ise inkâr edenlerden
oluşur.
İlk ayrışma ise şu soru ile oluşur: Böyle bir varlık mevcut mu? 3 ayrı görüş
mevcuttur.
1.Evet, mevcuttur. 2.Hayır, mevcut değildir.
3.Bilinemez.
-Deism (filozofların tanrısı) -Atheism
-Agnostisizm
(Sadece yaratan tanrı)
(Grekçe)
-Theism (İslam bu kategoridedir)
gnostik(bilmek/irfan)
(Hem yaratan hem de sürekli
Müdahale eden tanrı.)
-Nurculuk
Ehl-i hadis
Hanefi -Süleymancılık…
(selefiyye )
Şafii Eşarilik
Maliki Maturidilik
Hanbeli
*İslam tarihinin belli kırılma noktaları vardır. Bunlar;
-610 ilk vahiy
-622 ilk hicret
-632 Hz. Peygamberin vefatı
-Sıffin Savaşı
Tecdit: Eskinin bozulmuş yönlerinin yerine yeni bir şey koyma; eskinin belirli
özelliklerini ihya etme.
(ıslah)
verme.
4. HAFTA/ 02.11.2020
ع ان هُ ام
َ ي هالل
َ سا ن َر ِضَ َار َوالَّذ۪ ينَ اتبَّعَ ُوه ا ُم با َِِ اح
ِ َاج ۪رينَ َوا ا ْل انَص
ِ لونَ مِ نَ ا ال ُمه ُ ََقونَ ا ا ْل َّو
ُ ِساب
َّ َوال
• ج نَّا ت َ ع انهُ َواعَََ َّد لَهُ ام َ َو َرضُوا
َ ۪ اوزُ ا ًۜ
﴾ ١٠٠﴿ العظي ُم َ َار َخا ِلد۪ ينَ ف۪ ي َهََ َا ابَدَا ذ ِلكَ ا الف ُ ت اج َ۪ري ت احَتهَََ ا ا ا ْل انَه
Muhâcirlerin ve ensarın ilkleri ile onlara güzelce uyanlardan Allah hoşnut
olmuştur, onlar da O’ndan razıdırlar. Onlara, sonsuza dek hep içinde kalmak
üzere altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. Büyük bahtiyarlık işte
budur. (tevbe 100)
Sonraki alimler tarafından bu ve benzer ayetler “selefi salihin”
kavramıyla sahabeye işaret edilerek tevil edilmiştir. Aynı husus hadislerin
yorumunda da söz konusudur: “insanların en hayırlısı benim asrımda
yaşayanlardır. Sonra onları takip edenler. Sonra da onları takip edenlerdir.”
(buharimüslim). Nevevi (rah.aleyh) şerhinde: “garn’dan maksat sahabedir.
İkincisi tabiundur. Üçüncüsü de tebeüttabiundur.
Dolayısıyla alimlerin çoğunluğu, yukarıda ayette ve benzerlerinde
ifade edilen ve hadislerde geçen “selef” ifadesini: “sahabe, tabiun ve
tebeüttabiin” olarak ele almıştır.
KLASİK SELEFİYYE
NOT: Daha sonra gelen ”Halefiyye” dediğimiz grup bunları tevil etmeye
başlayacak ve kelam ilmi doğacak. (bilgi kaynakları: akıl,re'y,havassı
selime,haberi sadık)
VEHHABİLİK
Kendilerini “Ahmed b Hanbel , İbn Teymiyye, İbnul Kayyim el Cevziyye
ve Muhammed b Abdülvehhab” ın takipçisi olarak nitelerler. Yeni bir
mezhep olmayıp bu geleneğin temsilcisiyiz derler ve kendilerini vehhabi
olarak nitelemezler.
o Çok etkili bir dili var yani sıradan bir alim değil. Çok net birisi, halkın
anlayacağı bir dil kullanıyor, etkilenmemek mümkün değil.
o ESERLERİ
1. Kitabut tevhid; tevhid, şirk, şirke götüren hususlar, şefaat vb.
konular
o GÖRÜŞLERİ
Tevhid
Kalp, dil ve amelle gerçekleşir.
Tevhidur rububiyet (yaratma, rızık verme ve kainatı idare
etme)
Tevhidü’z-zat ve’s-sıfat
Şirk
Büyük; Allah’a ortak koşmak
Şefaat ve tevessül
Şefaat sadece Allah’ın izniyle olur. Başka birinden şefaat
beklemek Şirke sebep olur.
Bid'at
Emri bil maruf nehyi anil münker
5. Ders
İhvanı Müslümin:
Mısır: Birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Hz. Ömer’in feth etmesiyle
islam toprakları arasına girmiştir. Günümüze kadar farklı devletlerin,
krallıkların yönetimiyle günümüze kadar gelmiştir.
640 (Hz. Ömer) 1517 (Osmanlı)
Cemaleddin Efgani:
• İslam Birliği ve bu birliğin başında halife bulunmasını savunuyor.
• Yönetim ümmetin katılımı ve meşveret usulü ile yürütülmelidir diyor.
• Batının körü körüne taklidi çözüm değildir.
• Batının ilim ve fenni alınmalıdır.
• Bizim aşağılık kompleksi duymamıza gerek yok. Çünkü bizim tarihimiz
özellikle orta çağımız İslam’ın altın çağıdır. (bilim, ilim teknik…
alanlarda Müslümanlar ciddi katkılar sağlamışlardır.) Bu çağ islamın
rönesansıdır. Mantık, fizik, matematik, astronomi alanında Müslüman
bilimcilerin icatları olmuştur. Daha sonra İslam da ilim kavramı bi
anda sadece tefsir, fıkıh, kelam ve benzeri medrese müfredatına
indirgenmiştir. Tabiat ilminden uzaklaşılmıştır. Batıda bunları
kullanarak kendi sanayi teknoloji bilim alanında geliştirmiştir. Aklınıza
dini bütün bir alim getirin denilse? Hiçbirimizin aklına matematikçi,
fizikçi, kimyacı gelmiyor. Sadece dini alanda uzmanlaşmış kişiler
aklımıza geliyor. İslam medeniyeti uzun yıllar zihin köleliğine
hapsedilmiştir. Alim denince şu din deyince şu anlaşılmış. Bize böyle
bir algı verilmiş.
• Zihnimizin kontrolüyle ilgili maymun örneği verildi. 3 maymun bir
kafese konur. Kafesin en tepesine muz salkımı asılır. Maymunlar
muzu görünce hemen almak için atılırlar ama tanzikli su sıkılır ve yere
düşerler bu böyle bir süre devam eder. Maymunlar daha sonra bu
durumu anlarlar daha almaya yeltenmezler. Daha sonra aralarından
biri çıkarılıp yerine başka maymun konur. Maymun muzu görünce
zıplar ve diğer iki maymun su geleceğini bildiği için onu aşağıya
çekerler bır sure buda devam eder. Bir hafta sonra o maymunda her
zıpladığında diğer iki maymunun kendisini çekeceğini anlar. Sonra
ikinci maymunu alıp onun yerine başka maymun konur. Bu defa bu
sıçrayınca diğer ikisi indirir. En son üçüncüyü alıp onun yerine başka
maymun koyarlar. O sıçrayınca diğer ikisi onun indirir. Hiç tanzikli su
yemediği halde zihnine öyle algı yerleştirildiği için bilmeden kendine
yapılanı tekrarlar. Kitlelerde işte bu şekilde yönetilirler.
Muhammed Abduh
• Dinin anlaşılmasını sağlamak, itikadı asrı saadet’teki saflığına
kavuşturup onun akıl ve ilimle ilişkisini güçlendirmek.
• Çağdaş bir islam düşüncesi kurabilmek için batı ile ilişkilerinin
geliştirilmesi, batıdan bilim ve teknik alınmasına teşvik etmek.
• Kader meselesinde, insanın iradesi ve kesbine vurgu
• Kuran insanların ilmi ve ahlaki seviyelerini yükseltmek için indirildiği,
ölü ve hastalara okunan bir kitap olmadığı.
• Dinin anlaşılmasında Kurana merkezi bir yol biçip sünnetin delaletini
büyük ölçüde ihmal etmesiyle geleneksel selefilikten ayrı düştü.
• Bazı ayetleri kendi zamanındaki bilimsel verilere uygun olarak
yorumlama.
• Fıkıhta içtihadı savundu. Fetva ve kazada maslahat prensibinin
işletilmesini önerdi.
• Kutsama kaydıyla olmaksızın heykel yapımına, şapka gibi batılı
kıyafetlerin giyilebileceğine, Ehli kitabın kestiğinin yenilebileceği.
Bu görüşlerine eleştiriler yapılmıştır. Fakat bu eleştirilere rağmen bazı
bölgelerde etkilenme olacaktır.
İHVAN-I MÜSLİMİN:
Ortaya çıkışı: 1928 yılında Hasan el Benna tarafından kuruluyor. Dini ve
siyasi bir kültürel bazlı bir harekettir. Bu siyasi bir parti değildir. Mısırda
selef anlayışının ihvan-I müslimin diye tekrar ortaya çıkmasıdır.
Prensipleri:
Teşkilatlandır
ma.
- Üyelik şartları:
1) 6 aylık deneme (aday üye sonra yemin ile görevli)
2) Görevli üye
3) +18 olmalı ve aidat ödemeli iyi ahlak sahibi olmalı. Teşkilata kendini
vermeli.
- Teşkilâta katılan bir kişi önce kendi nefsini heryönden ıslah etmek için
çaba harcamalı ve İslâmî esaslara dayalı bir aile kurmalı, sonra da emir
bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker ilkesini yerine getirerek toplumu
düzeltmeye, İslâm topraklarını kültürel, fikrî, iktisadî ve siyasî alanlarda
emperyalist güçlerin tahakkümünden kurtarmaya, İslâmî esaslara
uygun, İslâm ümmetini koruyacak, birliğini sağlayacak, İslâm’ı hâkim
kılacak ve kültürünü yayacak bir devletin kurulmasına çalışmalı ve
yeryüzünde bozgunculuğun kaldırılması, İslâm’ın hâkim olması için cihad
etmelidir
Hasan el-Benna
Hayatı:
- 1906 doğumlu
- 1949 vefatı
Eğitim: Dini, sosyal, kültürel, ekonomik ve sportif her alanda aktif olmak
1945-1949 yılları arası İngilizlere karşı cihat ilan etmiş
1949 yıllarında ağır hastalık sebebi ile ahirete intikal etmiştir.
Fikirleri: “İslama bağlılık gevşemiş, batı taklitçilği yüzünden Mısır bu
durumda.” Daha sonra islami hareketler tarafından bu görüş
desteklenecektir. (kıllık kıyafetin benzemesi)
2 tehlikeli anlayış:
1) Hurafi anlayış (sebepleri araştırmadan gaybi güçlere bağlanma)
2) Materyalist- Pozitif anlayış
(Gaybi metafizik sebepleri inkar) Akla
uymadı diye dini değiştiremeyiz.
=> Hasan el Benna diyor ki aşırıya gitmeyip ikisinin ortasını bulmak
lazım.
Onun, İslâm’ın aslî öğretilerini ortaya koyma çabasında şu üç ilkeyi esas
aldığı görülür:
a) Selefî bir tavırla İslâm’ın bağlayıcı kaynağının
bilinçlendirmek.
fikriyle birleştirmek.
içerisinde
2) Aile
DERS 6
Seyyid Kutub (1960-1966)
İhvanı Müslim'in fikir babası olarak görülür. Seyyid Kutub kurucu üyeler
arasında yer almamış ama daha sonraki ihvan düşüncesini en derin isimlerinden
bir olmuştur. Sadece İhvan-ı müslimin içinde değil, sadece Mısırla sınırlı olan biri
değil bütün Müslümanları yakından ilgilendiren ve yazdıklarıyla fikirleriyle
bütün İslam coğrafyasını etkilemiş bir şahsiyettir.
Fikirleri:
İhvan öncesi dönem: Edebiyatla ilgilendiği ve sosyalizmi (adalet ilkesi üzerine
kurulu sosyalizm) savunduğu dönemdir.
İkinci dönem evresi: İslam'a ilgi ve olgunluk evresidir.
Eserleri
Sözleri çok sert olduğu söylenmiş ama zaten yaşadığı hayat onun sözü
kıvırmadan doğrudan söyleme yeteneği vermiştir.
• Fi Zilali'l-Kur'an (en meşhuru, hapiste iken parça parça yazılmış edebi bir
tefsir) Bu edebi tefsir ancak Arapça aslından okunursa görülebilir.
Edebiyatçı kimliğini konuşturarak bolca tasvirlere yer vermiştir. Eserine fi
Zılali’l Kuran ismini vermesinin anlamı modern bunalmış insanın nefes
alabileceği tek yer Kurandır.
• Et- tasvirü'l-fenni fi'l kur'ani'l-Kerim (kuranda edebi tasvir)
• Meşabidü'l-Kıyame fi'l-kur'an
• El-adalet'ül-ictimaiyye fi'l-İslam
• Mealim fi't-Tarik (Müslüman gençler için adeta bir manifesto olmuş,
birçok ülkede yasaklanmış)
Eleştiriler:
• Eleştiriler hem dışarıdan hem ihvanı müslimin içerisinden gelmiştir.
• Özellikle iman küfür meseleleriyle ilgili haricîlerle özdeşleştirilmiş
• Hudaybi hâkimiyet, cahiliyet, tekfir, ridde ve yönetim konularındaki
fikirlerini eleştirmiş:
günümüzde Müslümanlarını suçlamanın doğru olmadığını belki cahil
olabilirler ama bir cahliliyye Arapları gibi nitelemenin doğru olmadığını
belirtmiş.
• Ömer et- Tilimsani, Kutub'un görüşlerini sadece kendisini bağlayacağını
belirterek bunlar ihavan'ı müsliminin görüşleri değil deyip biraz
yumuşatmaya çalışmış
• Onun yanında birçok islam âlimi de Seyydi Kutub'un özellikle iman ve
küfür konusundaki görüşlerine tepki duymuştur.(iman=kalp+ amel)
olması gereken budur. (iman=kalp+ tasdik)
• Seyyid Kutub aşırılıklardan dolayı eleştirilmiş.
Hoca Not:
İman, Küfr
Müslim, Gayri müslim
İslami hükümlerin uygulandığı bir devlette bu kavramların hukuku bir karşılığı
vardır. Ama İslami hükümler uygulanmıyorsa bu kavramların hukuki bir karşılığı
yoktur.
Örneğin: İslami hükümlerin yaşandığı ülkede bir mahkemeniz var. Kadının ilk
bakacağı şey Müslüman mı gayri müslim mi olduğudur. Müslümansanız ona
hukuka göre yargılanır gayrı Müslim ise farklı yargılanır. Ancak seküler bir
ülkede mahkemeye düşersek ilk bakılan şey o ülkenin vatandaşı mısın yabancı
uyruk mu yine ona göre bir hukuk uygulanır. Dolaysıyla bugünle karşılaştırırsak
vatandaş=Müslim, yabancı uyruklu=gayri Müslim
İman ve küfr kavramları çok ince eleyip sık düşünülmesi gereken kavramlardır.
Mümkün mertebe insanları Müslümanları vatandaşlık kavramı içerisinde
tutmaya çalışmışlar. Müslüman olarak görmeye çalışmışlardır. Aksi takdirde
amel etmeyen herkesi Müslümanlıktan atıp gayri müslim dersek elimizde
vatandaş kalmaz. Bu yüzden gevşetilmiş kalp ile tasdik denilmiş.
- 1970-78 arasındaki dönem ise Enver Sedat dönemi olarak anılmış ve kısmi bir
barış ortamı oluşmuştur. Sonrasında yeniden karışır.
LİDERLER
- Hasan el-Benna (1928-1949)
ÜYELER:
-Aday üye altı aylık deneme süresi
-Görevli üye
-18 yaş
- Güzel ahlak
-İhvan düşüncesini anlamak
-Verilen görevleri yapmaya hazır olmak
-Aidat ödemek
İDARİ YAPI
-El-mürşidü’l-amm (genel başkan)
-Mektebü’l-irşadi’l amm(genel irşad bürosu)
-El-hey’etü’t-tesisiyye(kurucu heyet)
ISLAH PROGRAMI
İhvan-ı Müsliminin aşağıdan yukarıya bir ıslah programı vardır.
• Fert (ilim, kültür, sağlık)
İhvan-i Müslimin bir siyasi parti değildir. Ama belli siyasi grupları
desteklemektedir. Arap baharı denilen süreçte Son siyasi seçimlerde Mursi’yi
iktidara taşımışlardır. Fakat ihvanın prensipleri sekülerizmle uyuşmadığı için bir
yıllık süre içerisinde Avrupa Amerika'yla çatışmalar yaşayacaklar. (Anayasayı
uzalaştıralım gibi). İslami ilkeleri ciddi bir biçimde savunmaları sebebiyle
Mısır’daki laikler ve Batı ülkelerinin desteğiyle alaşağı edilmişlerdir. Ancak Ordu
iktidarı yıkmış ve darbeyle başa Sisi’yi getirmiştir. Oysa Mursi’nin ve İhvan-i
Müsliminin arkasında onlara inanan büyük bir güruh bulunmaktadır. “ تن ر ح
“ يخا اisimli ezgi onlar adına yapılmıştır. 2011’de başlayıp uzun yıllar devam
eden mücadele işte böyle acı bir şekilde sonlanmıştır. Çok sayıda insan şehid
olmuştur. Hala Mısır’da halk söz sahibi değildir, darbe devam etmektedir.
Bunun adına da demokrasi diyorlarŞuan ihvanı müslimin yine devam ediyor
ama sürekli gözetim altında tahribat altındadır. İhvan-ı Müsliminin yaşadığı
sancılı süreci Türkiye’de de “Milli Görüş” yaşamıştır, Pakistan’da yaşamıştır.
Dünyadaki tüm Müslümanların kaderi budur.
7.HAFTA
CEMAAT-İ İSLAMİ
Cemaat-i İslami de Hindistan’da kurulmuş, sonraları Pakistan, Bengladeş gibi
pek çok ülkeye yayılmıştır. Cemaat-i İslami, İhvan-ı Müsliminden farklı olarak
aynı zamanda bir siyasi partidir. Bayrağında, diğerlerinde de olduğu gibi
kelime-i tevhidi göüyoruz.
KURULUŞ
• Cemaat-i İslami 1941’de Hindistan Lahor’da kurulmuştur.
• Hint-Pakistan alt kıtasında İslami teşkilat / siyasi bir hareket olarak
karşımıza çıkar.
• Kurucusu: Seyyid Ebu’l Ala el-Mevdudi’dir.
• Hedef ise: Kuran ve Sünnet rehberliğinde insan hayatının değiştirilmesi
ve sosyal hayatın İslam’a göre düzenlenmesidir. Yani İslam’ı sadece
camide değil sahabe döneminde de olduğu gibi kamusal alanda da
yaşanacak bir hale getirmektir.
• Demokrasi
• Şeriatı uygulatma
• Hükümete katılma
TEŞKİLAT
• Emir (beş yıllığına seçilir ve yeniden seçilme sınırı yoktur): Emirler,
yeniden seçildiği sürece ölene kadar cemaatin başında kalabiliyor.
• Emire bağlı beş yardımcı genel sekreter
• Merkezi Şura Meclisi (50 üye)
• Meclis-i âmile (Çalışma komitesi, 12 kişi)
ÜYELİK (1989’da)
• Tam üyelik (6044)
• Yardımcı üyelik (16.364)
• Müttefik (400.000)
• Şuan üyelik sayısı 4 milyonun üzerindedir.
EMİRLER
• Mevdudi (1941-1972): Rahatsızlığı sebebiyle görevi bırakmıştır.
• Mian Tufeyl Muhammed (1987’ye kadar)
• Kadı Hüseyin Ahmed (2009)
PROGRAM
Programı İhvan-ı Müslimin ile benzerlik gösterir
DEVLET ANLAYIŞI
• Temsilciler yoluyla ilahi kanunların şeriat çerçevesinde yorumlandığı bir
tür teo-demokrasi (Hulefai raşidin dönemine bakarsanız tek bir yönetim
şekli olmadığını görürsünüz; şura prensibi uygulanır, seçilme, atama
bunlar da vardır.)
• Yönetici uygun bir seçim tarzıyla belirlenebilir
• Halkın güvenini kazanma
• İslam’ın ölçülerine uyma
FAZLURRAHMAN
• 1988 de vefat etmiştir.
• Türkiyede de epey takipçisi vardır.
• Kuran islamı/ ılımlı islam/ modern islam kavramları etrafında bir araya
gelenler Fazlurrahman takipçisidir.
• Aslolanın adalet, ahlak, iyilik gibi bir takım evrensel kavramlar olduğu ve
bu kavramlar çerçevesinde Kuranın yenide n yorumlanması gerektiğini
savunur. Örneğin kuran hırsızlık yapanın elinin kesilmesini söylüyor ama
bu o dönem için olabilecek bir cezayken bizim dönemizde yeni
elektronik el yaptırabilir bu ona ceza sayılmaz yeni cezalar bulunmalı.
• Bu tutumları eleştirilere sebeb olmuşur. M.T: ben de bu islam
tanımlamasına katılmıyorum. Böyle bir islam tanımı yok. Farklılaşma
bizim müslamanlıklarımızdadır. Islam tektir.