You are on page 1of 19

YAPI ONARIM VE GÜÇLENDİRME

1. TANIM

1.1. Onarım
Yapısal kusur, deprem, toprak kayması, sel, çarpma, patlama, aşırı yükleme, nem vb. etkilerden dolayı
görünüş veya kullanım bakımından hasar görmüş herhangi bir yapı veya bu yapıya ait elemanların hasar
görmeden önceki özelliklerinin geri kazandırılması amacıyla yapılan çalışmalara Onarım denir. Yapının
hasar görmeden önceki özellikleri; görünüşü, dayanımı, yük taşıma kapasitesi, rijitliği, stabilitesi ve sünekliği
olabilir.

 Süneklik;

Bir yapının, yapıyı meydana getiren elemanların, yapıda elemanları oluşturan kesitlerin ve yapıda elemanların
kesitlerini oluşturan malzemelerin taşıma gücünde önemli miktarda azalma meydana gelmeden
şekildeğiştirebilme ve deprem, rüzgar vb tekrarlı yükler etkisi altında şekil değiştirerek enerji tüketebilme
özelliğine o yapının, elemanların, kesitlerin veya malzemelerin sünekliği denir. Kısaca plastik şekil değiştirme
yapabilme yeteneğine süneklik denir.

Betonarme yapıların taşıyıcı elemanlarının dış yükler etkisi altında davranışlarında eğilme hakimse genel
anlamda sünek bir davranış beklenebilir ancak taşıyıcı elemanların dış yükler etkisi altında davranışlarında
eksenel kuvvet, kesme kuvveti ve burulma momenti hakimse genel anlamda gevrek davranış beklenir.

Gevrek Davranış; Bir yapının, bu yapıyı meydana getiren elemanların veya bu elemanları oluşturan
malzemelerin dış yükler etkisi altında hiçbir belirti vermeden aniden göçme şeklinde gösterdiği davranıştır.
Başka bir deyişle plastik şekil değiştirmeksizin aniden göçme davranışıdır.

Yapılarda hasarı oluşturan en önemli etkilerden birisi de tektonik depremlerdir. Şayet deprem etkisi altında
yapılarda hasar oluşmasını istemiyorsak yapının çok büyük elastik yük taşıma gücüne sahip olması gerekir.
Yani yapının, deprem etkisi altında oluşan enerjinin tamamını elastik şekil değiştirmelerle tüketmesi gerekir
ki bunu da sağlamak için yapıyı oluşturan elemanların kesitlerinin çok büyük boyutlarda seçilmesi gerekir.
Bu durum yapının maliyetini arttıracağından hem tasarımcı hemde mal sahibi açısından istenen bir durum
olmayacaktır. Yapının maliyetini azaltmak ve deprem etkisi altında ortaya çıkan enerjinin bir kısmını plastik
şekil değiştirmelerle tüketmek amaçlanırsa bu durumda yapının sünek bir davranış gösterecek şekilde
tasarlanması gerekecektir. Burada yapı için bahsedilen süneklik durumu yeterli süneklik durumudur. Şayet
yapı aşırı sünek olarak tasarlanırsa küçük depremlerde bile büyük şekil değiştirmelerden dolayı yapıda hasar
oluşabileceği gibi büyük depremlerde de yapıda onarılması mümkün olmayan ağır hasarların oluşması hatta
yıkımların oluşması kaçınılmaz olacaktır. Sünekliğin bu olumsuz etkisini ortadan kaldırmak amacıyla
betonarme yapılarda taşıyıcı sistemi seçerken yönetmeliklerin de müsaade ettiği doğrultuda perde ve
çerçevelerden oluşan karma sistemlerin seçilmesine gayret edilmelidir.
Süneklik kavramını örnekle daha ayrıntılı bir şekilde açıklayacak olursak, betonarme bir kolon düşünelim. Bu
kolonun kapasitesi 100 ton olsun. Bu kolonun kapasitesi kolon 3 cm deplasman yaptığında 100 ton olarak
kalıyor fakat kolon 3.01 cm deplasman yaptığında kapasitesi 99 ton’a indiğini kabul edersek bu durumda bu
kolon 3 cm deplasmana kadar sünek davranış sergiliyor diyebiliriz.
Bu durumda süneklik için 2 koşul ortaya çıkmaktadır. Bunlar;
1. Kapasite 0.000000001 ton bile olsa azalmayacak,
2. Şekil değiştirebilecek.
Şayet bu iki koşul birlikte bulunursa süneklikten bahsetmek mümkün olacaktır. Yine betonarme bir kolon
düşünelim. Bu kolonun kapasitesi 100 ton olsun. Ancak kolon 1 cm deplasman yaptığında kapasite 70 ton’a
düşsün. Kolonun kapasitesinin düşmesi deplasman yaparken kolonda hasar meydana geldiği sonucunu ortaya
çıkarır. Yani kolon deplasman yapmakta fakat oluşan hasar nedeniyle (çatlak vb) kapasite azalmaktadır. O
halde 1 cm deplasman baz alındığında bu kolonda kapasite azalması söz konusu olduğundan bu kolon için
sünek tabiri kullanılamaz. Çünkü süneklik tanımına bakarsak, kapasite azalmasının olmayacağı maddesine
aykırılık olduğunu görürürüz.
Süneklik kavramı mutlak bir değer olarak da düşünülemez. Bazı sistem yada elemanlar 1 cm deplasmana
kadar taşıma kapasitelerini kaybetmez. O halde bu sistem yada elemanın sünekliği 1 cm deplasmana kadar
geçerlidir. Bazı sistem yada elemanlar 2 cm deplasmana kadar taşıma gücünü korur. Bu sistemlerde 2 cm
deplasmana kadar sünektir diyebiliriz.
Yapılarda en fazla hasarı oluşturan nedenlerden birisi yukarıda da bahsedildiği üzere tektonik depremlerdir.
Deprem bir yük değildir. Deprem bir enerji yüklemesidir. Her bina deprem kuvvetini (atalet kuvvetini)
ağırlığına bağlı olarak kendi üretir. Deprem kuvvetini bir kamyon örneği ile açıklamaya çalışalım. Bir kamyon
düşünelim. Kamyonun kasasında 20 ton ağaç tomruk yüklü olsun. Kamyon duruyor. Bu durumda normal
kuvvet 20 ton’dur. Aynı zamanda kamyon dururken yatay kuvvet=0’dır. (Hesaplar anlaşılsın diye kamyon
ağırlığı ihmal edilmiştir.) Sonra aniden şoför gaza bassın. 1 saniye sonra hızı 16 km/saat oluyor. Yani 1 saniye
sonunda hızı 4.4 m/saniyeye ulaşıyor. Kamyonun kasasındaki yük ne olur? Kamyon aniden öne fırladığından
kamyon kasasındaki 20 ton ağaç tomruk arka tarafa doğru yığılmaya çalışır ve kamyonun arka kasasına kuvvet
uygular. İşte kamyon aniden öne hareket edince, kamyonun arka kasasına ağaç tomrukların uyguladığı bu 200
kN’luk kuvvet aynı deprem kuvveti gibidir. Bu 200 kN’luk kuvvet yatay bir kuvvettir. Deprem kuvveti de işte
aynı bu şekilde oluşur. Şimdi şoför aniden frene bassın ve 5 saniye sonra kamyon dursun. Bu durumda
kamyonun kasasındaki 20 ton ağaç tomruk frene basılır basılmaz şoför mahalinin arkasındaki kamyon
kasasına doğru aniden yatay bir kuvvet uygular. Deprem kuvveti de aynı böyle oluşur. Kamyon aniden
hızlanırken deprem kuvveti soldan sağa idi, kamyon aniden durunca deprem kuvveti sağdan sola oldu.
Kamyonun aniden hızlanması ve frene basılıp durması, ayni yer hareketinin başlaması ve durması gibidir.
Deprem bir enerji yüklemesi olduğuna göre, süneklikte enerji yutabilme özelliği olduğuna göre süneklik ve
deprem kuvveti arasında bir bağ olduğu aşikardır. Birisi enerji yüklemesi yapıyor (deprem), birisi enerjiyi
yutabiliyor (süneklik). O halde süneklik bir panzehirdir. Enerjinin yutulması gereken yerlerde kullanılabilir.
Süneklik kapasitesinin büyük olması, sistem yada elemanın büyük enerji yutabilmesi anlamına gelir.
Eğer süneklik diye bir kavram keşfedilmeseydi, örneğin binada 100 tonluk deprem kuvveti oluştuğunda 100
tonun tamamını dayanımla (rijitlik) karşılamak zorunda kalacaktık. Yada binada 1000 ton deprem kuvveti
oluşsaydı yine tamamını dayanımla karşılamak zorunda kalacaktık. Sonuçta çok büyük kesitler ortaya çıkacak
ve ekonomik olmayacaktı.

Yapıda oluşan deprem kuvvetlerinin bir kısmını dayanım ile bir kısmını da süneklik ile karşılayabilmekteyiz.
Ama tabi ki bu oran önemlidir. Enerjinin sönümlenmesi için (deprem enerjisi) de mutlaka yapının
deformasyon yapması gerekir. Deformasyonun olmadığı bir elemanda yada sistemde enerji sönümlemesinden
bahsetmek mümkün değildir.

Bir taşıyıcı sistem düşünün. Bu taşıyıcı sistem 500 ton’luk deprem kuvveti etkisi altında kalsın. Taşıyıcı
sistemin deplasman kabiliyetine göre bu sistemi projelendirelim.

1.HAL: Eğer sistemimiz çok rijitse ve deplasman kabiliyeti sıfır ise siz bu sistemi projelendirirken 500 ton
deprem kuvvetini karşılayacak şekilde projelendirmelisiniz.

2.HAL: Eğer sistem biraz deplasman yapabiliyorsa (meslea 1 cm) o halde siz 300 ton deprem kuvvetine
göre projenizi yaparsınız. Geri kalan 200 ton ise 1 cm deplasman yapılarak yutulabilir.

3.HAL:Eğer sistem daha çok deplasman yapabilecekse (meslela 2 cm), o halde siz 100 ton deprem kuvvetine
göre projenizi yapabilirsiniz. Geri kalan 400 ton 2 cm deplasman ile yutulacaktır.

Bu halleri çoğaltmak mümkündür.


Sonuç olarak süneklik arttıkça tasarım yükünün azaldığı görülüyor.

Yapının deplasman yapabilmesi için de yapıda bazı yerlerin dönmesi gerekir. İşte biz buna mafsal oluşumu
diyoruz. Oluşan bu mafsallar dönmeyi sağlar ama kapasiteyi azaltmaz. Dolayısıyle bu mafsallar klasik mafsal
değildir. Bahsedilen bu mafsallar plastik mafsallardır.

Plastik mafsalı örnekle açıklayacak olursak; Taşıyıcı sistemi kolon ve kirişlerden oluşan betonarme çerçeve
sisteminde kolon-kiriş birleşim bölgesini ele alalım. Birleşimin moment taşıma kapasitesi 50 tm olsun.
Birleşime yatay yük etki ettiğinde bu birleşim 50 tm’yi taşır. Birleşimde yatay yükten dolayı 55 tm moment
oluştuğunu kabul edelim. Bu durumda birleşim bu momentin 50 tm’sini taşıyacak ve yatay yükten dolayı
oluşan moment 50 tm’den fazla olduğu için birleşim dönmeye başlayacaktır. Geriye kalan 5 tm lik moment
komşu eleman ve birleşimlere aktarılacaktır. Dolayısıyla birleşim, kapasitesi kadar moment taşıyacak ve
moment taşıma kapasitesini aşan bir moment etkidiğinde birleşimde plastik mafsal oluşacaktır. O zaman
plastik mafsalın tanımını şu şekilde yapabiliriz: Belirli bir kapasiteye kadar eğilme momenti taşıyıp, eğilme
momenti taşıma kapasitesini aşan eğilme momentlerinde ise dönmeye izin veren noktalardır. Başka bir deyişle
sabit moment etkisi altında kesitte şekildeğiştirmelerin artması şeklinde tanımlanabilir. Klasik mafsalın plastik
mafsaldan farkı klasik mafsalda moment taşıma kapasitesinin sıfır olmasıdır.
Plastik mafsalllarda dönmeden dolayı şekildeğiştirmeler oluşacaktır. Şekil değiştirme demek hasar demektir.
Dolayısıyla plastik mafsallar aynı zamanda hasar yerleridir. Aynı zamanda tercih edilen bir oluşumdur. Ancak
dikkat edilmesi gereken önemli bir husus plastik mafsalların oluşacağı yerlerdir.
Plastik mafsalların birleşim bölgesinde kolonlarda oluşması yapının göçmesi anlamına gelir. Bu nedenle
plastik mafsallar kirişlerde oluşmalıdır. Bu yüzden de statik hesaplarda kuvvetli kolon zayıf kiriş kontrolü
yapılmaktadır. Ayrıca plastik mafsalın oluştuğu bölgede donatı mutlaka akmıştır ve hasar oluşmuştur
diyebiliriz. Plastik mafsalların oluşması/oluşabilmesi aslında tasarımın iyi yapıldığının göstergesidir. Ancak
birçok yapı deprem anında malesef plastik mafsallar oluşmadan göçmektedir.
TBDY-2018’e göre, yapıların süneklik özelliği gözönüne alınarak yapıya gelen deprem yükleri, deprem yükü
azaltma katsayısına (Ra) bölünerek azaltılmakta ve tasarım bu azaltılmış kuvvete göre yapılmaktadır.
Tasarımda azaltılmış deprem yüklerinin kullanılmasının nedeni deprem etkisi altında ortaya çıkan enerjinin
bir kısmını plastik şekil değiştirmelerle tüketerek yapının maliyetini azaltmaktır.
Yapılarda süneklik 4 ana başlık altında toplanabilir.
 Malzeme Bazında Süneklik (Malzeme Sünekliği, Deformasyon Sünekliği)
 Kesit Bazında Süneklik (Eğrilik Sünekliği, Enkesit Sünekliği)
 Eleman Bazında Süneklik (Eleman Sünekliği, Dönme Sünekliği)
 Taşıyıcı Sistem Bazında Süneklik (Yapı Sünekliği, Deplasman Sünekliği)
a) Malzeme Bazında Süneklik
Malzeme bazında süneklik gerilme-şekildeğiştirme ilişkisi ile ifade edilir. Ayrıca bu sünekliğe, malzeme
sünekliği ya da şekildeğiştirme (Deformasyon) sünekliği adı da verilmektedir. Sünek malzemeler yük etkisi
altında ta ki kırılma anına kadar dayanımlarını belirli oranda koruyup yük taşımaya devam ederler. Ancak
sünek olmayan malzemelerin dayanımları çok fazla olmasına karşın şekildeğiştirmeler belirli değerlere
ulaşınca dayanımını kaybedip aniden kırılabilirler.

Bilindiği üzere betonarme beton ve çelikten oluşan kompozit bir malzemedir. Betonarmeyi oluşturan beton
tek başına gevrek çelik ise çekme etkisi altında sünek malzemedir. Beton ve çelikten oluşan betonarmenin
sünek bir davranış sergileyebilmesi için içerisindeki çelik miktarının titizlikle hesaplanması gerekir. Aksi
halde betonarme sünek bir davranış yerine gevrek bir davranış sergileyecektir.

Aşağıdaki şekilde üç farklı malzemeden oluşan 1’er birim uzunluğundaki 3 eleman artan çekme kuvveti etkisi
altında çekilmiş ve her bir malzeme için Gerilme-Şekildeğiştirme diyagramı çizilerek gösterilmiştir. Bu
malzemelerden C malzemesi B malzemesine göre, B malzemesi de A malzemesine göre plastik aşamada daha
fazla enerji tüketmekte ve süneklik katsayısı da daha büyük olmaktadır. (Süneklik katsayısı= =u/y)
Yukarıdaki diyagramda;

yA, yB, yC sırasıyla A, B ve C malzemelerinin elastik şekil değiştirmelerini,

uA, uB, uC sırasıyla A, B ve C malzemelerinin güç tükenmesine karşılık gelen şekil değiştirmelerini,

fyA, fyB, fyC sırasıyla A, B ve C malzemelerinin elastik şekil değiştirmeye karşılık gelen gerilmeleri
göstermektedir.

Gevrek bir malzeme olan betonun sünek bir davranış göstermesini sağlamak amacıyla beton içerisine çeşitli
türlerde lif katılmaktadır. Günümüzde lifli beton üretiminde en yaygın olarak kullanılan lifler; doğal, çelik,
polimer ve cam esaslı liflerdir. Burada lif boyutları ve oranları betonun sünek davranışını etkileyen en önemli
parametrelerdendir. Isıya dayanıklı ve su ile doğrudan temas eden betonlarda paslanmaz çelik liflerin
kullanılması tavsiye edilir. Bu liflerin en önemli özelliği korozyona karşı dirençli olmalarıdır.

Aynı zamanda betona yanal basınç uygulayan sargı etkisi de betonun daha sünek bir davranış sergilemesine
yardımcı olmaktadır. Dolayısıyla betonarme kolon ve perde duvardaki betonun daha sünek bir davranış
sergilemesi için sargı donatılarının da yeterli olması gerekir.

b) Kesit Bazında Süneklik

Sadece eğilme (kiriş) ve eğilme ile birlikte eksenel yük etkisi (perde veya kolon) altındaki kesitlerin sünekliği
moment-eğrilik ilişkisi ile ifade edilir. Ayrıca bu sünekliğe eğrilik sünekliği ya da enkesit sünekliği adı da
verilmektedir. Kesit bazında süneklik için hesaplanan süneklik katsayısına dönme süneklik katsayısı adı
verilir. Eğrilik; sadece eğilme veya eğilme ile birlikte eksenel yük etkisi altındaki betonarme kesitin birim
dönme açısı başka bir deyişle birim boya gelen dönme miktarı olarak tanımlanır.

Aşağıda betonarme basit bir kirişe, açıklık ortasında y ekseninde tekil bir kuvvet arttırılarak etkitilmiştir. Daha
sonra açıklık ortasında 1 birim uzunluğundaki kiriş ele alınarak bu kirişin komşu iki noktasındaki momentler,
uygulanan herbir kuvvet büyüklüğü için hesaplanmıştır. Daha sonra da hesaplanan herbir moment değeri için
komşu iki nokta arasındaki açı değişiminin bu iki nokta arasındaki 1 birimlik uzaklığa bölünmesi ile elde
edilen eğrilik hesaplanmıştır. Hesaplanan bu momentler y ekseni üzerinde bu momentlere karşılık gelen
eğrilikler de x ekseni üzerinde işaretlenerek Eğilme momenti-Eğrilik diyagramı çizilmiştir.
Burada betonarme kiriş ta ki kırılana kadar yüklenmiştir. Uygulanan yükün çok küçük değerlerinde kesitte
çok küçük eğilme momentleri oluşmuştur. Bu eğilme momentlerinden dolayı kiriş kesitinin alt tarafındaki
liflerde çekme gerilmeleri ve üst tarafındaki liflerde de basınç gerilmeleri oluşmuştur. Oluşan bu basınç ve
çekme gerilmelerinin tamamınına yakınını beton karşılamıştır. Bu aşamada donatının bu gerilmeleri
karşılamada sınırlı bir katkısı olmuştur ve elastik bir davranış sergilemiştir. Betonun gerilmeleri
karşılamasında etken brüt beton kesitinin eğilme rijitliği olmuştur. Bu eğilme rijitliği aynı zamanda kesitin
eğilme rijitliğidir. Uygulanan yükün arttırılması sonucunda artan eğilme momentinden dolayı kiriş kesitinin
çekme bölgesinde artan çekme gerilmeleri betonu çatlatmış ve donatı işin içine girmeye başlamıştır. Artık
oluşan çekme gerilmelerinin hemen hemen tamamı çekme donatısı tarafından karşılanmıştır. İlk oluşan
çatlaktan dolayı beton kesitinin eğilme rijitliği bir başka deyişle kesitin eğilme rijitliği de azalmıştır. Yük
arttırılmaya devam ettiğinde kesitteki çatlaklar da artmaya devam etmiş ve çatlamış kesitin eğilme rijitliği
sürekli olarak azalmıştır. Yük daha da arttırıldığında yüke bağlı olarak oluşan eğilme momentlerinden dolayı
kiriş kesitinin alt tarafındaki liflerde oluşan büyük çekme gerilmeleri bu bölgede yer alan donatının akma
gerilmesine ulaşmasına neden olmuş ve plastik mafsal oluşarak kesit taşıma gücü momentine ulaşmıştır. İşte
donatının akma gerilmesine ulaşmasına neden olan momentin bu değerine M y Akma momenti adı verilir.
Diyagramda akma momentine karşılık gelen eğrilik ise y’dir. Bu aşamada kesit artık yük almamaya başlamış
ve şekildeğiştirme de artmıştır. Ancak kesiti plastik mafsal durumuna getiren moment kesit tarafından
taşınmaya devam etmiştir. Bu aşamadan sonra kesitte aşırı şekildeğiştirme meydana gelmiştir. Kesitin rijitliği
de oldukça azalmıştır. Basınç bölgesinde betonun birim kısalması nihai birim kısalma değerine ulaşınca beton
ezilerek kırılmış ve neticede kesitte göçme oluşmuştur. Göçme anındaki moment Mu ile bu momente karşılık
gelen eğrilik ise u ile gösterilir.

Bu durumda eğrilik süneklik katsayısı, kesitin göçme anındaki eğriliğinin çekme donatısının akmasına karşılık
gelen eğriliğe oranı olarak tanımlanır.
=u/y’dir.
Kiriş kesitindeki çekme donatısı oranının dengeli donatı oranından fazla olması durumunda yani kiriş
içerisindeki donatı miktarının olması gereken miktardan çok fazla olması durumunda kirişin çekme bölgesinde
donatı akmadan basınç bölgesinde beton çatlayacaktır. Bu durumda moment eğrilik diyagramında belirgin
yatay kol ortaya çıkmayacak güç tükenmesi de gevrek olarak meydana gelecektir.
Betonarme kirişlerde basınç donatısının kullanılması ve aynı zamanda basınç donatısı oranının arttırılması
aşağıdaki Moment-Eğrilik diyagramından da görüldüğü üzere sünekliği arttırmaktadır.

Çift donatılı betonarme kirişlerde (Çekme ve basınç donatısının kullanıldığı kirişlerde) çekme donatısı
oranının arttırılması aşağıdaki Moment-Eğrilik diyagramından da görüldüğü üzere sünekliği azaltmaktadır.

Eksenel yük ile birlikte eğilme momenti etkisi (bileşik eğilme) altındaki kolonlarda ise süneklik boyuna donatı
oranına ilaveten sargı donatısı çapı, adedi ve aralığına, eksenel yük düzeyine ve dışmerkezlik miktarına
bağlıdır.
Betonarme kolonlarda eksenel yük düzeyinin azalması aşağıdaki Moment-Eğrilik diyagramından da
görüldüğü üzere sünekliği arttırmaktadır.

Betonarme kolonlarda aynı sargı donatısı (etriye) aralığında sargı donatısı (etriye) çapının artması, aynı sargı
donatısı (etriye) çapında sargı donatısı (etriye) aralığının azalması ve aynı sargı donatısı (etriye) çapı ile aynı
sargı donatısı (etriye) aralığında aynı kesitte sargı donatısı (etriye) sayısının arttırılması aşağıdaki Moment-
Eğrilik diyagramından da görüldüğü üzere sünekliği arttırmaktadır.
Betonarme kolonlarda sargı donatısı olarak etriyeye ilaveten çiroz sargı donatısının kullanılması ve aynı
kesitte sayısının arttırılması aşağıdaki Moment-Eğrilik diyagramından da görüldüğü üzere sünekliği
arttırmaktadır.

Betonarme kolonlarda boyuna donatı oranının arttırılması aşağıdaki Moment-Eğrilik diyagramından da


görüldüğü üzere sünekliği azaltmaktadır.

c) Eleman Bazında Süneklik

Eleman bazında süneklik yük-yerdeğiştirme ilişkisi ile ifade edilir. Hesaplanan süneklik katsayısına
yerdeğiştirme ya da ötelenme süneklik katsayısı adı verilir. Aşağıda konsol kiriş elemanın serbest ucuna y
ekseni doğrultusunda tekil bir kuvvet arttırılarak etkitilmiştir. Daha sonra arttırılarak etkitilen kuvvetler y
ekseni üzerinde ve bu kuvvetlere karşılık gelen yerdeğiştirmeler de x ekseni üzerinde işaretlenerek Yük-
Yerdeğiştirme (Ötelenme)(Deplasman) grafiği çizilmiştir.

Yukarıdaki diyagramda;
y, Konsol kirişte çekme donatısının akmasına karşılık gelen deplasmanı,
u, Konsol kirişte göçme anındaki deplasmanı,
Fy, Konsol kirişte çekme donatısının akmasına karşılık gelen yükü,
Fu, Konsol kirişte göçme anındaki yükü göstermektedir.
Bu durumda eleman süneklik katsayısı;
=u /y’dir.
TBDY-2018’de betonarme kiriş, kolon ve perde elemanların sünek bir davranış sergileyebilmesi için gerek
boyut gerekse de donatı düzenlemeleriyle ilgili olarak birtakım koşullar getirilmiştir. Buna örnek verecek
olursak TBDY-2018’e göre betonarme kolon ve kirişlerde kesme kuvvetlerinin etkili olduğu kolon-kiriş
birleşim bölgesine yakın bölgelerde hem kolonlarda hem de kirişlerde etriyelerin sıklaştırılmasının nedeni
kolon ve kirişlerin sünek bir davranış sergileyebilmesini sağlamaktır.

d) Taşıyıcı Sistem Bazında Süneklik

Taşıyıcı sistem bazında süneklik, eleman bazında süneklikte olduğu gibi yük-yerdeğiştirme ilişkisi ile ifade
edilir. Bu sünekliğe deplasman sünekliği adı da verilir. Aşağıda yatay yüklerin tamamen çerçeve ile taşındığı
taşıyıcı sistem görülmektedir. Bu taşıyıcı sistemde kolon ve kirişin birleştiği düğüm noktasına yatayda tekil
bir kuvvet arttırılarak etkitilmiştir. Daha sonra arttırılarak etkitilen kuvvetler y ekseni üzerinde ve bu
kuvvetlere karşılık gelen deplasmanlar da x ekseni üzerinde işaretlenerek taşıyıcı sisteme ait Yük-
Yerdeğiştirme (Ötelenme)(Deplasman) grafiği çizilmiştir.

Yukarıdaki diyagramda; y, Plastik mafsalın oluştuğu noktaya karşılık gelen öteleme

u, Taşıyıcı sistemde güç tükenmesine karşılık gelen öteleme

Bu durumda taşıyıcı sistem süneklik katsayısı;


=u /y’dir.
Yük-Yerdeğiştirme diyagramında eğrinin yatay olan kısmının uzun olması taşıyıcı sistemin sünek br davranış
sergilediğini çok kısa olması hatta belirgin bir şekilde ortaya çıkmaması da taşıyıcı sistemin gevrek bir
davranış sergilediğini gösterir. Aşağıda yatay yük etkisi altında gevrek ve sünek bir davranış sergileyen farklı
iki taşıyıcı sistemin Yük-Yerdeğiştirme diyagramları gösterilmiştir.

Taşıyıcı sistemin sünek bir davranış sergileyebilmesi için; kullanılan malzemelerin sünek olması, taşıyıcı
sistemi oluşturan elemanların kesit ve eleman bazında sünek davranacak şekilde tasarlanması ve yapıdaki
birleşim bölgelerinin sünek davranacak şekilde tasarlanması gerekmektedir.

Taşıyıcı sistemin sünekliğini arttırmaya yönelik olarak örnek verecek olursak yeterli dayanıma sahip kuvvetli
kolon-zayıf kiriş tasarımı verilebilir.
Aynı zamanda taşıyıcı sistemi sadece çerçeve sisteminden oluşan yapılar, taşıyıcı sistemi perde-çerçeve
sisteminden oluşan yapılara göre daha sünek bir davranış göstermektedir. Ancak perde duvarların yatay
yükleri karşılamada önemli bir taşıyıcı eleman olduğu unutulmamalıdır.

TBDY 2018’de taşıyıcı sistem elemanları; kolon, kiriş, perde duvarlar ve birleşim bölgeleri süneklik
düzeylerine göre sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma;

1. Süneklik Düzeyi Yüksek,


2. Süneklik Düzeyi Sınırlı

şeklinde yapılmıştır.

Aynı zamanda TBDY 2018’de taşıyıcı sistemler süneklik düzeylerine göre sınıflandırılmıştır. Bu
sınıflandırma;

1. Süneklik Düzeyi Sınırlı Sistemler,


2. Süneklik Düzeyi Yüksek Sistemler,
3. Süneklik Düzeyi Karma Sistemler

şeklinde yapılmıştr.

Süneklik Düzeyi Karma Taşıyıcı Sistemler süneklik düzeyi sınırlı çerçeve taşıyıcı sistemlerinin süneklik
düzeyi yüksek betonarme perdeler ile birlikte kullanılması ile oluşturulan sistemlerdir.

Bina taşıyıcı sistemini tasarlayan İnşaat Mühendisi hangi süneklik durumunu seçmeli?

İnşaat mühendisi bina taşıyıcı sistemini tasarlarken yukarıdaki 3 tür süneklik durumundan herhangi birini
rastgele seçmesi yanlış olacaktır. Taşıyıcı sistemin süneklik durumuna aşağıda verilen hususları dikkate alarak
karar vermelidir.

1. Binanın bulunduğu yerin depremselliği,

DBYBHY 2007’ye göre binanın bulunduğu yerin depremselliği derece ile ifade ediliyordu. Kaçıncı derece
olduğu da aşağıdaki resimde gösterilen Deprem Bölgeleri Haritasından alınıyordu. Bu haritada her bölgenin
1’den 5’e kadar rakamlarla ifade edilen deprem derecesi vardı.
TBDY 2018 ile yukarıdaki resimde gösterilen Deprem Bölgeleri Haritası kaldırıldı yerine aşağıdaki resimde
de gösterildiği üzere Türkiye Deprem Tehlike Haritası getirildi. Bu haritada en büyük yer ivmesine göre düşük
tehlike bölgelerinden yüksek tehlike bölgelerine kadar olan yerler gösterilmiştir. Yapının inşa edileceği yerin
koorrdinatlarına göre o yerin deprem tehlikesi belirlenmektedir.

2. Bina yüksekliği,

TBDY 2018’e göre bina yüksekliği HN , 3.3.1.1 veya 3.3.1.2’ye göre tanımlanan bina tabanı’ndan itibaren
ölçülen yükseklik olarak tanımlanır. Bu tanımda, çatı döşemesinin üzerinde yer alan asansör makine dairesi
ve benzeri küçük kütleli uzantılar dikkate alınmayabilir.
3.3.1.1 – Aşağıda (a) ve (b)’de verilen koşulların her ikisini de sağlayan bodrumlu binalar’da bina tabanı,
bodrum perdelerinin üst kotundaki kat döşemesi seviyesinde tanımlanır.

(a) Rijit bodrum perdelerinin binayı her taraftan veya en az üç taraftan çevrelemesi,

(b) Birbirine dik bina eksenlerinin herbirinin doğrultusundaki hakim titreşim modunda, bodrum katlar dahil
binanın tümü için hesaplanan doğal titreşim periyodu’nun, aynı taşıyıcı sistemde zemin kat döşemesi dahil
tüm bodrum kütleleri hesaba katılmaksızın aynı doğrultuda hesaplanan doğal titreşim periyodu’na oranının
1.1’den küçük olması (Tp,tüm ≤ 1.1 Tp,üst )

3.3.1.2 – 3.3.1.1’de verilen koşullardan herhangi birini sağlamayan bodrumlu binalar ve bodrumsuz binalar’da
bina tabanı temel üst kotunda tanımlanır.

Binada bodrum olarak adlandırdığımız katları mümkün mertebe perde duvarlarla çevirip rijit bodrum kat
oluşturmalıyız neden? (Mimari açıdan yapılmasında sakınca yoksa)

Bu sorunun cevabını örnekle açıklayacak olursak; Farzedelim ki 2B+Z+5N katlı binamız olsun. Şayet tüm
katların taşıyıcı sistemini çerçeve sistem olarak seçerseniz 8 katlı bir yapıyı çözmek durumunda kalacaksınız.
Bu durumda her kata etkiyen deprem kuvvetleri, bu kuvvetler etkisi altında taşıyıcı sistemde oluşan kesit
tesirleri ve bu kesit tesirlerine göre hesaplanan düşey taşıyıcı eleman boyutları bu doğrultuda çıkacaktır. Ancak
2 bodrum katın çevresini tamamen perde ile çevirip (TBDY 2018/3.3.1.1. de verilen a ve b şıklarının sağladığı
kabulüyle) üstteki 6 katın taşıyıcı sistemini çerçeve sistem olarak seçerseniz durum değişecektir. 2 adet
bodrum kat çok rijit olduğundan bu katlar adeta zeminle beraber hareket edecektir. Bu durumda üstteki 6 katın
tabanı artık 1. Bodrum katın döşeme üst seviyesi olacaktır. Yapıyı çözüp dizayn ederken üst kısmı sanki 6
katlı bir yapıymış gibi düşüneceksiniz. Sonra kolon tesirlerini alttaki iki kata verip iki katı da ayrıca
çözebilirsiniz. Böylece 2 kat kazancınız olacaktır. Eğer en alttaki 2 bodrum katla birlikte zemin katın çevresini
tamamen perde ile çevirip (TBDY 2018/3.3.1.1. de verilen a ve b şıklarının sağladığı kabulüyle) üstteki 5
katın taşıyıcı sistemini çerçeve sistem olarak seçseydik bu durumda kazancınız 1 kat daha artacaktı.

Sonuç olarak; Bodrum katların rijit yapilmasinin sebebi, nispeten üst katlarda deprem kuvvetlerinin azalması
neticesinde kesit tesirlerinin dolayısıyla da düşey taşıyıcı elemanların boyutlarının küçük çıkması diyebiliriz.

3. Döşeme sistemi

Döşeme sistemi; Tek doğrultuda çalışan dişli döşeme (Asmolen/Dolgusuz), Kirişsiz döşeme ve kirişli döşeme
olabilir.

4. Taşıyıcı sistemde perde elemanların bulunup bulunmaması ve bu elemanların aldıkları yatay yük oranları.

Özellikle deprem etkisinin fazla olduğu bölgelerde süneklik düzeyi yüksek taşıyıcı sistemlerin kullanılması
gerekir. Aynı zamanda bina taşıyıcı sistemlerde süneklik düzeyi yüksek betonarme perde duvar kullanımını
teşvik etmek amacıyla süneklik düzeyi sınırlı çerçevelerin süneklik düzeyi yüksek perdelerle birlikte
kullanıldığı süneklik düzeyi karma sistemlere bazı koşullara uymak kaydıyla izin verilmektedir.
TBDY 2018’de döşeme sınıfları gözönüne alınarak yerinde dökme betonarme binalarda süneklik düzeyine göre kullanılabilecek taşıyıcı sistemler; Deprem
Tasarım Sınıfına (DTS), Bina Yükseklik Sınıfına (BYS) ve perde duvarların bulunup bulunmamasına göre aşağıdaki akış diyagramlarından yararlanılarak
belirlenebilir.
TBDY 2018/Tablo 4.1’de A21, A22 ve C21, C22 ile simgelenen taşıyıcı sistemlerde, sadece DTS = 4 olan binalar ile sınırlı olmak üzere, izin verilen Bina
Yükseklik Sınıfı BYS ≥ 2 ’ye yükseltilebilir.
KAYNAKÇA

1) Doğangün, A. (2019). Betonarme Yapıların Hesap ve Tasarımı. İstanbul: Birsen

2) Celep, Z. (2008). Betonarme Taşıyıcı Sistemlerde Doğrusal Olmayan Davranış ve Çözümleme. İstanbul:
Beta

3) Afet ve Acil Durum Başkanlığı, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği, Ankara, 2018.

4) AFAD, 2018. Türkiye Deprem Tehlike Haritası.

You might also like