You are on page 1of 2

23 12.

Sınıf
Türk Dili ve
Edebiyatı
Roman - 1

1. - - - -, Türkiye’nin Tanzimat’tan bu yana geçirdiği siyasal, 4. Aşağıdaki parçaların hangisinde anlatıcı diğerlerin-
toplumsal evrelerini, birbirini tamamlayan bir roman zin- den farklıdır?
ciri içinde tasvir etmiştir: Abdülaziz devrinin hayatı (Hep
O Şarkı), II. Abdülhamit’e karşı mücadele için Fransa’ya A) Sevim bu sözleri ağır ağır söylüyor. Her cümlenin so-
kaçan Jön Türkler (Bir Sürgün), Tanzimat’tan Birinci Dün- nunda arkasını söylemek yakışık alıp almayacağını
ya Savaşı’na kadar yetişen üç kuşak arasındaki anlayış düşünüyor gibi beş altı saniye duruyordu. Ben de o
ayrılığı (Kiralık Konak). esnada onun söyleyemediği tarafları zihnimden ta-
mamlıyordum.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yazarlardan
B) Evvela otomobil bulmak için caddeye doğru yürüyor-
hangisi getirilmelidir? dum. Sonra birdenbire fikrimi değiştirdim. Haliç’e doğ-
A) Mithat Cemal Kuntay ru inen dar sokaklara saptım. Yolu bilmiyordum. Fakat
Unkapanı Köprüsü’nü nasıl olsa bulurdum. Oradan
B) Ahmet Hamdi Tanpınar
ötesi de kolay.
C) Kemal Tahir
C) Turgut’un en sevdiğim taraflarından biri de iştahıdır.
D) Reşat Nuri Güntekin Dev gibi çocuk. Mide deve kuşu midesi gibi çakıl taşı
E) Yakup Kadri Karaosmanoğlu yutsa eritecek kuvvette. Yemeğin bu akşamki gibi geç-
Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü

tiği zamanlarda ayaklarının, masanın altında âdeta


iştahtan tepindiğini duyarım.
D) Piyanonun önünde dört kişi toplanmıştı. İskemlede
2. - - - -, Cumhuriyet Dönemi romanını kuranlardan biridir.
Hilmi oturuyor, bir tarafında ayakta, uzun boylu, keskin
Açık, yalın, gösterişsiz bir anlatışla ve temiz İstanbul
yüzlü esmer, genç bir adam; öbür tarafında sarışın,
Türkçesiyle geniş kitlelerin beğenisini kazanmıştır. Yeşil
silik yüzlü daha genç bir adam; arkasında Hilmi’nin
Gece (1928), Yaprak Dökümü (1930) romanlarında top-
omuzlarına ellerini dayamış koca boylu bir adam...
lumsal yön ağır basar.
E) Bir şey pek garibime gitti. Utana sıkıla yanıma gelen
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yazarlardan köylü gelini gibi bin nazla söz söyleyen bu çocuklar,
hangisi getirilmelidir? kitaplarını açar açmaz dik bir sesle bağıra bağıra oku-
maya başlıyorlardı. Sınıf kalabalıklaştıkça gürültü art-
A) Sabahattin Ali B) Halide Edip Adıvar
maya, beni iyiden iyiye sersemletmeye başlamıştı.
C) Reşat Nuri Güntekin D) Mithat Cemal Kuntay
E) Yaşar Kemal

3. Bir müddet işi oluruna bırakmaya karar verdi. Şahin de bü- 5. 1938 yılında yazılan Üç İstanbul adlı romanda İstanbul’la
tün dırıltısına rağmen, bu işten pek şikâyetçi değildi. Mu- ilgili üç ayrı dönemden kesitler sunulmaktadır. Bu dönem-

azzez’i her zaman Yusuf’a bırakıp istediği gibi gezebiliyor, lerin ilki II. Abdülhamit dönemi İstanbul’u, ikincisi II. Meş-
MEB

kızı her yere götürüp başına dert etmek veya evde bırakıp rutiyet Dönemi İstanbul’u, üçüncüsü ise Mondros Mütare-
gözü arkada kalmak gibi sıkıntılar çekmiyordu. kesi sonrasının İstanbul’udur. Roman kahramanı Adnan
İttihatçıların güvendiği adamlardan olur. Avukatlığa başla-
Aşağıdaki açıklamalardan hangisi bu parçada geçen
yıp büyük davalar alır. Mütareke yıllarında ise bulunduğu
altı çizili deyimlerden birine aittir?
konumdan uzaklaşır ve parasız kalır. Romandaki olaylar,
A) Bırakılan bir şey veya kimse ile ilgili tedirginliği sürmek. içinde yaşanılan dönemin toplumsal olaylarıyla ilişkilendi-
rilerek anlatılmıştır.
B) Düşüncesizce davranmak veya aklına geleni hemen
yapmak. Bu parçada sözü edilen eserin yazarı aşağıdakilerden
C) Görmemiş gibi yapmak, farkında değilmişçesine dav- hangisidir?
ranmak.
A) Yakup Kadri Karaosmanoğlu
D) Bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşmak, söz bir-
B) Mithat Cemal Kuntay
liği etmek.
C) Necati Cumalı
E) Bir şeyi veya kimseyi başkasından daha değerli bul-
mak veya görmek. D) Halide Edip Adıvar
E) Abdülhak Şinasi Hisar
23 12. Sınıf
Türk Dili ve
Edebiyatı
Roman - 1

6. Yakup Kadri, Sakarya Savaşı’ndan sonra, düşmanın ya- 9. Aşağıdakilerin hangisinde toplumsal bir eleştiri söz
kıp yıktığı bölgelerde “Tedkîk-i Mezâlim Heyeti” ile birlikte konusudur?
yaptığı bir inceleme gezisinde gördüklerini birtakım hikâ- A) Ya bu deveyi güder ya bu diyardan gidersin. Fakat ne-
yeler ve makalelerle anlatmıştı. Bunlar arasında, Düşma- reye? İstanbul öyle bir hâle gelmiş ki sokakta kaldırım-
nın Yaktığı Köyler Ahalisine adlı yazıda köylü ile aydın ların üstünde yatıp ölsen “Acaba insan açlıktan nasıl
arasındaki uzaklığa değinen ve aydının, köylüyü yüzüstü ölürmüş, hele bir seyredelim.” diye etrafına bir yığın
bırakmasından yakınan sanatçı, on yıl sonra aynı temayı ahali birikecek.
bu romanda işlemiştir. B) Her Şey Her Yerde Aynı Anda, dünyayı kurtarması
Bu parçada sözü edilen temanın işlendiği roman aşa- gerekecek bir kadının hikâyesini konu ediyor. Çoğun-
ğıdakilerden hangisidir? lukla onun zihninin yönlendirmesiyle dolaşıyoruz bir
labirentin içinde. Hızlı akan temposuyla film, bazı se-
A) Üç İstanbul B) Yaban yircilerde odaklanma güçlüğü yaratabilir.
C) Fatih-Harbiye D) Ateşten Gömlek C) Fotoğraf sanatçısı Murat Arık, portrelerden oluşan ser-
E) Sahnenin Dışındakiler gisinde sadece estetik hazza hitap etmemiş; görüneni
sanatla, duyguyla yoğurmayı başarmış. Filtreler veya
araçlar olmadan çekilmiş, duygulara hitap eden sade
Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve samimi fotoğraf kareleriyle kendi tarzını oluşturmuş.
7. Bir bölümü anı defterinden okunan - - - - (1943) adlı ro- D) Selimiye Camisi’nde yenileme çalışması yapılacak. İç
manda bir aydının, çevresi ve ailesiyle olan uyuşmazlığı ve dış alandaki 594 pencere, aslına uygun olmadığı
ve bunun nedenleri anlatılır. Romanın başında küçük me- ve zarar gördüğü için yeni ve aslına uygun olanı ile
mur ailesinin yaşamı gerçekçi çizgilerle işlenir. Anı defte- değiştirilecek.
rinin okunmasıyla başlayan romanda, Sabahattin Ali’nin E) Mehmet Ali gittiği günden beri Zeynep Kadın’ın ağzı-
Almanya’da geçen yıllarının gözlemleri verilmekle birlikte nı bıçak açmıyor. Yüzü bir maske gibi hareketsizleş-
kişinin bütün yaşamını etkileyen bir aşk, romana egemen ti. Gözleri hep sabit bir noktaya dalıp kalıyor. Ona laf
olur ve kişinin çevresiyle uyum sağlayamayışının nedeni- söylemekten korkuyorum.
nin de bu aşk olduğu ortaya konur.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangi- 10. Aşağıdaki parçaların hangisinde dinî ögelere yer ve-
si getirilmelidir? rilmiştir?
A) Kuyucaklı Yusuf B) İçimizdeki Şeytan A) Yer minderinde ud çalan sarışın, genç bir Çerkez
kızı... Beyaz yanaklarına damla damla yaş akıyor, he-
C) Sinekli Bakkal D) Çalıkuşu
men işitilmeyecek kadar zavallı bir sesle Gönül Sen-
E) Kürk Mantolu Madonna den Kimlere Etsem Şikâyet şarkısını söylüyor. O kızın
ıstırabının sebebini Rabia bunca yıl sonra seziyor gibi.
B) Mütarekenin ilk günlerinde bana bir tanıdık diyordu ki:
8. Samiha Ayverdi’nin kalemi; demirci körüğü gibidir, durma- “Ne bu zırhlılardan ne bu ordudan ne sokak başında-

dan çalışır. Küllenmiş bir kora dönen kadim medeniyetin ki bu makineli tüfeklerden korkuyorum. Beni korkutan
MEB

kalıntılarını harlamak için durmadan yazar. Roman, hikâ- şey, kendi aramızdaki anlaşmazlıklar, kendi aramızda-
ye, makale, deneme yazar. Yazmakla mesul olduğuna ki nifaklardır.”
inandığı için yazar. Yazdıklarını ne geleneksel ne de mo- C) Hıdırellez günü... Hızır ve İlyas peygamberlerin buluştu-
dern tanımlamalara sığdırabilir. “İbrahim Efendi Konağı” ğuna inanılan bu günde göğün altında hiçbir şehir bu ka-
kitabında olduğu gibi daha en başta açıkça, “Bu kitap ne dar cümbüşlü bir kalabalıkla kaynaşmaz, hiçbir sokak bu
bir hikâyedir ne masal ne de roman.” der. Eserini, “vazi- kadar başka sesleri birbirine karıştıran böyle bir uğultu
fe hissinin bir netice ve zarureti” olarak kaleme aldığını çıkarmaz. Ahalisi bu kadar kuzu kızartıp helva pişirmez.
söyler. D) Ali Rıza Bey, filozof adamdı. İnsan olanın başına her
Bu parçada Samiha Ayverdi ile ilgili aşağıdakilerden şeyin gelebileceğine ihtimal verirdi. Fakat doğruluk
hangisine değinilmemiştir? ve namusunun bir gün çocukları tarafından bir büyük
ayıp, affedilmez bir kabahat gibi başına kakılacağını
A) Üretken bir yazar olduğuna hiç aklına getirmemişti.
B) Yazmayı bir görev olarak kabul ettiğine E) O belki salon adamları gibi nazik ve ince değildir. Fa-
kat dürüst bir çocuktur. Sen o zarif adam, nazik adam,
C) Birçok farklı türde yazdığına
kibar adam dediğimiz maskaralara bakma kuzum. On-
D) Yazdıklarıyla geçmişi hatırlatmaya çalıştığına ların bir parça yaldızlarını kazısan altından ne çıkaca-
E) Yapıtlarında üslubu her şeyden önemli gördüğüne ğını anlayamazsın.

You might also like