Professional Documents
Culture Documents
org
Uluslararası Kültürel Araştırmalar Merkezi International Cultural Research Center Navende Lêkolîna Çandeyîya Navneteweyî
ANALİZ
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
YAYINLARI
www.ukam.org
2
ISBN: 978-605-86341-8-3
UKAM YAYINLARI
ULUSLARARASI KÜLTÜREL
ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
Maltepe Mah. Edirne Çırpıcı Yolu Sok. No: 5/2B, Mira Rezidans, Zeytinburnu, İstanbul
TÜRKİYE
Telefon: +90 212 247 06 82 Faks: +90 212 247 06 81
E-Posta: info@ukam.org
www.ukam.org
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
GİRİŞ..............................................................................................................................................................4
İÇİNDEKİLER
SEÇİM SİSTEMLERİ.................................................................................................................................5
A) Çoğunluk Sistemleri......................................................................................................................5
Sonuç..........................................................................................................................................................9
SEÇİM BARAJI............................................................................................................................................10
3
Dünyadaki Seçim Barajı Uygulamaları.....................................................................................10
SONUÇ...........................................................................................................................................................17
KAYNAKÇA..................................................................................................................................................18
YAZAR............................................................................................................................................................19
Bu çalışmanın ham halini okuyarak önerilerde bulunan Vahap Coşkun ve Ömer Uğurlu’ya teşekkür ederim.
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
| GİRİŞ
T
ürkiye’deki mevcut seçim sistemi ve %10’luk seçim barajı, meşruiyetini yönetimde is-
tikrar ilkesinden almaktadır. Yüksek seçim barajını savunan kesimler, 1970’li yıllarda
yaşanan parçalı siyasi yapının siyasi istikrarsızlığın ana kaynağı olduğunu ve bunun
ülkeye çok şey kaybettirdiğini ifade etmektedirler. Güçlü siyasi iktidarların, ekonomik
büyüme anlamına geldiğini ve bunun teminatının ise yüksek seçim barajı olduğunu belirtmek-
tedirler. Bir darbe anayasası ürünü olan seçim sistemi ve %10’luk seçim barajı, yoğun eleştirilere
ve geçen otuz yıla rağmen bir türlü değiştirilememiştir. Yüksek seçim barajı, seçmen iradesine
ket vuran antidemokratik bir uygulama olarak anılmaktadır.
Darbe anayasasını hazırlayanlar; toplumsal gerilimleri, siyasi kamplaşmaları, istikrarsızlığı
ve mahsurlu gözüken siyasi oluşumları meclis dışında tutmak amacıyla yüksek seçim barajını
anayasaya bir madde olarak koydular. Bu nedenle, askerlerin %10’luk seçim barajı tercihi, sade-
ce yönetimde istikrarı sağlama çabasının bir ürünü değildi. Aynı zamanda sakıncalı gördükleri
toplumsal kesimleri meclis dışında tutma amacının da bir mahsulüydü. Yüksek seçim barajı,
önce dinî (RP), ardından etnik (Kürtler) kimlik siyaseti yapan kesimlerin parlamentodaki temsili-
ni engelleme işlevi gördü. Bu engelleme çabasının bir dönem başarılı olduğu da görülmektedir.
Ancak bugün gelinen noktada, bu yöndeki bir çabanın sonuç vermediğini ve dışlanan kesimlerin,
Türkiye siyasetinin ana dinamiklerini oluşturduklarını görmekteyiz. Ayrıca yönetimde istikrar ni-
yetinin de tam olarak arzulanan sonucu vermediğini görüyoruz. Nitekim %10’luk seçim barajına
rağmen 1990’lı yıllar, Türkiye’nin koalisyon yılları olarak tarihe geçti. Siyasi kutuplaşmalar ve
gerilimler sona ermedi. Postmodern bir darbe ile daha da karmaşık hale gelen bu dönem, aynı
4 zamanda iki büyük ekonomik krize de şahitlik etti.
Demokrasinin en önemli kutsalı sayılan sandığın meşruiyeti, seçmen iradesinin adil bir
şekilde yansıtılmasına bağlıdır. Siyasi rekabet koşullarının adil olması, farklılıkların temsili ve
çoğulculuk, demokratik bir ülkenin en temel değerleridir. Dolayısıyla, seçim sistemlerinin bu
değerleri dikkate alarak tasarlanması gerekir. Bu anlamda, çoğulcu demokrasinin inşası, farklı-
lıkların siyasi sisteme entegre edilmesine bağlıdır. Toplumun ana akımlarının dışında kalan eği-
limlerin, temsil olanağı bulması büyük bir önem taşımaktadır. Buradaki temel husus, yönetim-
de istikrar ile temsilde adalet arasında dengenin nasıl sağlanacağı konusudur.
Bu analiz, bu sorulara cevap vermek üzere hazırlanmıştır. Dünyadaki farklı seçim sistem-
leri ve baraj uygulamaları incelenerek, Türkiye’nin bu konudaki pozisyonu ortaya konulmuştur.
Dünyadaki uygulamalara bakıldığında iki temel seçim sisteminden bahsetmek mümkündür.
Bunları dar bölge-tek adaylı çoğunluk seçim sistemleri ve geniş bölge-çok adaylı nispi temsil
seçim sistemleri olarak sınıflandırmak mümkündür. Bazı durumlarda, iki sistemin entegre bir
biçimde kullanıldığı karma sistem uygulamaları da vardır. Türkiye’de belediye seçimlerinde ço-
ğunluk sistemi uygulanırken, genel seçimlerde liste usulü nispi temsil sistemi uygulanmaktadır.
ABD ve İngiltere gibi ülkelerde barajsız dar bölge-tek adaylı-çoğunluk sistem uygulanır-
ken, birçok Avrupa ülkesinde nispi temsil sistemleri uygulanmaktadır. Çoğunluk sistemlerinin
bazıları tek turlu nispi çoğunluk sistemi, bazıları ise iki turlu mutlak çoğunluk sistemi şeklinde
uygulanmaktadır. Ancak tek turlu sistemlerde, siyasi partiler genellikle ön seçimler yapmakta
ve seçmenlere aday belirleme konusunda söz söyleme olanağı tanımaktadır. Mutlak çoğunluk
sistemlerinde ise eğer ilk turda salt çoğunluk sağlanmamışsa, en fazla oyu alan adaylarla ikinci
tura gidilmektedir. Böylece seçmenlerin kendilerine ikinci derecede yakın hissettikleri adaylara
oy vermesinin önü açılmaktadır. Nispi temsil sistemlerinde hiç baraj uygulamayan ülkeler ol-
duğu gibi, belli oranlarda baraj uygulayan ülkeler de vardır. Venedik Komisyonu’nun 2009 yılın-
da hazırladığı bir raporda, % 3 ile %5 arasında değişen oranların, demokrasiler için makul baraj
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
oranları olduğu belirtilmişti. Uzun demokrasi geleneği olan ülkelerde baraj genellikle %5’in altın-
dadır. Hatta bazı ülkeler, baraj uygulamalarında bir kısım esneklikler yaparak azınlık gruplarının
temsilini kolaylaştırmaktadır.
Türkiye %10’luk seçim barajı ile dünyada en yüksek seçim barajı uygulayan ülkelerin başında
gelmektedir. Batı demokrasilerinde bu denli yüksek seçim barajlarına rastlamak mümkün de-
ğildir. Rusya gibi demokrasisi sorunlu olan bir ülkede dahi bu oran %7’dir. Bu bakımdan, darbe
zihniyeti ürünü olan yüksek seçim barajı, Türkiye demokrasisi açısından büyük bir sorun teşkil
etmektedir. Yüksek seçim barajının temsilde adalet sorunu oluşturduğu, toplumsal farklılıkların
temsilini güçleştirdiği ve küçük siyasi partilerin rekabet etme olanağını büyük ölçüde sınırladığı
ifade edilmektedir. Türkiye’deki siyasi partiler kanunu, parti içi demokrasi olgusu ve çoğulcu-
luk sorunları dikkate alındığında, seçim barajının demokratik süreçler üzerindeki etkisi daha da
artmaktadır. Bu nedenle, Türkiye’de çoğulcu ve demokratik bir seçim sistemine, yeni bir siyasi
partiler yasasına ve parti içi demokrasiyi artıracak bir kısım düzenlemelere ihtiyaç bulunmakta-
dır. Elinizdeki bu analiz, dünyadaki farklı seçim sistemleri ve baraj uygulamalarını ele alarak, Tür-
kiye’nin bu tablodaki durumunu ortaya koymakta ve bu konuda bir kısım öneriler sunmaktadır.
| SEÇİM SİSTEMLERİ
D
ünyada uygulanan seçim sistemlerini kabaca üç grupta sınıflamak mümkündür: Ço-
ğunluk sistemleri, nispi temsil sistemleri ve karma sistemler [1]. Bu sistemlerin her bi-
rinin öncelediği değerler ve konular vardır. Örneğin çoğunluk sistemlerinde ”yönetim-
de istikrar” fikri ön plandayken, nispi temsil sistemlerinde ”temsilde adalet” düşüncesi 5
ön plana çıkmaktadır. Karma sistemlerde ise bu ikisinin arası bulunmaya çalışılmaktadır. Türkiye
Cumhuriyeti anayasasında herhangi bir seçim sistemi tanımlanmamasına rağmen ”yönetimde
istikrar” ve ”temsilde adalet” ifadeleri birlikte kurularak, bunun nasıl olacağı yasa koyuculara
bırakmıştır [2]. Bu nedenle, seçimlerin nasıl yapılacağı konusu yapılan kanunlarla belirlenmek-
tedir. Türkiye’deki mevcut seçim sistemi ve %10’luk seçim barajı askeri yönetim döneminde,
1983 yılında yapılan yasa ile belirlenmiştir.
| A) Çoğunluk Sistemleri
Çoğunluk sistemlerinin temel felsefi ve pratik dayanağı yönetimde istikrarın sağlanması il-
kesi yer almaktadır. Çoğunluk sistemlerdeki temel mantığa göre, her seçim bölgesinde geçerli
oyların çoğunluğunu kazanan adaylar (partili, bağımsız veya partili adaylar grubu) milletvekili
seçilir [2]. Fakat bu temel mantığa göre çoğunluk sisteminin uygulanma biçiminde önemli fark-
lılıklar bulunmaktadır. Seçim bölgelerinin genişliği, ulusal bir barajın olup olmaması, seçimin tek
turlu veya iki turlu olması ve milletvekili seçilmek için gerekli olan oy oranın ne olması gerektiği
gibi konular bakımından önemli farklılıklar vardır.
Çoğunluk sistemlerindeki uygulamalarda en önemli olgulardan biri, seçim çevresinin bir mil-
letvekili mi yoksa birden fazla milletvekilini seçecek şekilde düzenlenip düzenlenmediği konu-
sudur. Eğer sistem her parti için tek adaylı bir yarışı öngörüyorsa, bu bir dar bölge uygulama-
sıdır. Yok, eğer birden fazla adayın aynı seçim bölgesinden bir siyasi parti adına yarışması söz
konusu ise, o zaman da geniş seçim bölgesi uygulamasından söz etmek mümkündür. Ayrıca bir
seçim bölgesinde bir adayın milletvekili olması için nispi çoğunluk mu yoksa mutlak çoğunluk
mu aranacağı konusu da seçim sonuçlarını etkileyen önemli bir olgudur. Bazı dar bölge uygu-
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
lamalarında adaylar tek turda yarışır ve en fazla oyu alan aday seçilmiş olur. Bazılarında ise
mutlak çoğunluk şartı aranır. Bu nedenle, seçim iki turlu yapılır ve %50’den daha fazla oy alan
aday seçilmiş olur. Bu durumda çoğunluk sistemlerini farklı uygulama biçimlerine göre iki alt
grupta sınıflandırmak mümkündür. Seçim bölgelerine göre çoğunluk sistemleri ve nispi-mutlak
çoğunluk seçim sistemleri.
Birincisinde ülke toplam milletvekili sayısınca bölgelere bölünür ve her bir bölgeden bir mil-
letvekili seçilerek ilgili bölgeyi temsil eder. Tüm adaylar arasında en fazla oyu alan kişi o bölgeyi
temsilen milletvekili seçilir. Bu sisteme göre örneğin Türkiye’de parlamento toplam 550 millet-
vekilinden oluşmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye 550 seçim bölgesine ayrılır ve her seçim bölgesi
parlamentoya bir milletvekili göndermiş olur.
6 Çok adaylı çoğunluk sisteminde ise her seçim bölgesinden birden fazla milletvekili seçilir
[1]. Her bölgenin kaç milletvekiline sahip olacağı ve seçim bölgesinin genişliği yasalarla belirle-
nir. Bu anlamda, seçim bölgeleri mülki sınırlara göre belirlenebileceği gibi daha geniş veya dar
da olabilir. Bu nedenle, bu sisteme geniş bölge sistemi diyenler de vardır. Çok adaylı çoğunluk
sisteminde genellikle seçmenlere adayların adlarını sıralayan bir liste sunulduğu için; bu sistem,
“listeli çoğunluk” veya “liste usulü çoğunluk sistemi” olarak da adlandırılır. Ancak bu sistemin
uygulanmasında da önemli farklılıklar vardır. Seçmenler siyasi partilerin oluşturdukları aday
listelerinin üzerinde herhangi bir değişiklik yapmaksızın, o partiye oy verebildikleri gibi, tercihli
oy da kullanabilirler. Böylece listedeki aday sırasında değişikliğe giderek, seçilecek milletvekil-
lerinin değişmesini sağlayabilirler. Hatta bazı uygulamalarda listedeki adayların bir bölümünün
isminin yerine seçmenin tercihine göre başka isimler dahi yazılabilmektedir [2].
a) Nispi Çoğunluk
b) Mutlak Çoğunluk
Nispi ya da basit çoğunluk sistemin bir seçim bölgesinde bir adayın en fazla oyu alması seçil-
mesi yeterlidir. Örneğin bir seçim bölgesinde beş farklı siyasi partiden oluşan adaylar arasından
en fazla oyu alanlar milletvekili seçilir. Bu adayın aldığı oy oranı toplam oyların sadece %30’unu
teşkil etse dahi durum değişmez ve o aday milletvekili seçilir. Hatta bu oran daha düşük bile
olabilir. Önemli olan tüm adaylar arasında en yüksek oy oranına erişmesidir. Bu sistemde, seçim
tek turda yapılır ve milletvekili seçilecek kişi tek turda belirlenir. Bu tür seçim sistemlerinin iki
partili bir siyasi tabloyu ortaya çıkardığı sıkça belirtilen bir olgudur. Bu sistem daha çok İngiltere
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
ülkenin tamamı tek seçim bölgesi sayılır ve her parti aldığı oy oranında milletvekili kazanır. Al-
manya’da ise seçim bölgeleri ile eyalet sınırları denkleştirilmiştir. Türkiye’de ise seçim bölgeleri
çıkarılan milletvekili sayısıyla sınırlanmıştır. Buna göre 18 vekilden daha az sayıda vekil çıkaran
iller bir seçim bölgesi olarak tanımlanırken, 18 ve üzeri vekil çıkarabilen iller ise bu sayıya uygun
seçim bölgelerine bölünmüştür [2].
| Sonuç
Dünyadaki uygulamalara bakıldığında, bir kısım farklılıklara rağmen dünyadaki seçim sis-
temlerini üç ana grupta sınıflamak mümkündür: çoğunluk, nispi temsil ve karma sistemler.
Özkan’a (2007) göre 211 ülkede yapılan bir araştırmaya göre, dünyadaki ülkelerin 113’ünde
çoğunluk sistemi, 76’sında nispi temsil seçim sistemi, geri kalan 22’sinde ise karma seçim sis-
temleri uygulanmaktadır. Çoğunluk sistemleri arasında en yaygın olanı ise dar bölge tek turlu
çoğunluk seçim sistemidir. Bu sistemden sonra ise liste usulü nispi temsil sistemi ile iki turlu
çoğunluk sistemi gelmektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi seçim sistemlerinin nasıl olacağı
konusu temelde iki önemli motivasyon kaynağına dayanmaktadır: yönetimde istikrar ve tem-
silde adalet. Dolayısıyla, her ülke kendi sosyal ve siyasal gerçekleri, tarihsel deneyimleri ve si-
yasal kültürlerini dikkate alarak bir kısım seçim sistemleri geliştirmiştir. Bir kısmı yönetimde
istikrarı önemseyip, tek parti iktidarlarını ortaya çıkaracak seçim sistemlerini benimserken, bir
kısmı ise farklılıkların parlamentodaki temsilini daha önemli görüp, buna uygun sistemleri tercih
etmiştir. Bazıları ise ikisi arasında dengeyi sağlamak üzere karma seçim sistemleri geliştirmiştir.
Seçim sistemlerinde temsilde adalet ve yönetimde istikrar durumunu direk olarak etkileyen
diğer önemli bir etmen ise seçim barajıdır. Sonraki bölümde ise bu konu ele alınmakta ve baraj
uygulamalarının seçim sistemleri ile ilişkisi değerlendirilmektedir.
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
| SEÇİM BARAJI
B
ir önceki bölümde dünyada yaygın olarak uygulanan seçim sistemlerinin belirlenme-
sinde ”yönetimde istikrar” ve ”temsilde adalet” gibi iki temel prensibin belirleyici olduğu
ifade edildi. Seçim barajı uygulamaları da benzer saiklerle ortaya çıkmış bir uygulama-
lardır. Bu uygulamalar ülkeden ülkeye önemli farklılıklar göstermektedir. Seçim barajı-
nın yüksekliği, yönetimde istikrar ilkesini ön plana çıkarır. Yönetimde istikrarı ise tek parti iktida-
rına bağlar. Seçim barajın düşüklüğü veya olmaması ise temsilde adalet ilkesini ön plana çıkaran
bir yaklaşımın ürünüdür [3]. Seçim sistemlerinin hemen hepsinde seçim barajı söz konusu ola-
bilmektedir. Aşağıda farklı ülkelerden örnekler verilerek bu tercihlerin anlamı ve siyasal bağlamı
ele alınacaktır. Ancak bundan önce baraj nedir, neden uygulanır, ne gibi uygulamalar vardır ve bu
uygulamaların ne gibi sonuçları bulunmaktadır sorularının cevaplanması gerekmektedir.
Seçim barajı kavramının Batı dillerindeki karşılığı ”eşik” anlamına gelen ”theshold” kavramı-
dır. Ancak Türkiye’de ”eşik” değil, ”baraj” kavramı kullanılmaktadır. Barajdan kasıt, seçimlerde
temsil hakkını kazanmak için belirli bir eşiğin aşılmasıdır. Dolayısıyla, seçim barajının siyaset lite-
ratüründeki anlamı, bir siyasi partinin parlamentoda temsil edilmesi için alması gereken asgari
oy oranıdır. Bu oranın altında kalan bir siyasi parti parlamentoda temsil olanağı bulamaz. Baraj
denen bu oy oranı, ulusal düzeyde olduğu gibi bölgesel veya daha yerel düzeyde de olabilir.
Daha çok liste usulü nispi temsil seçim sistemlerinde uygulanan barajın, iki çeşit uygula-
masından bahsetmek mümkündür. Bunlardan birincisi, bir partinin parlamentoda bir temsil
elde etmesi için gerekli olan minimum oy miktarına işaret eder. Buna doğal baraj demek de
mümkündür ve tüm seçim sistemleri için geçerlidir. Yani bir adayın seçilebilmesi için gerekli olan
10 oy miktarı aslında onun için bir baraj işlevi görür. Aşarsa seçilir, aşamazsa seçilemez. İkinci uy-
gulama ise parçalı yönetimlerin oluşmaması (koalisyonlar) ve yönetimde istikrar sağlanması
için küçük siyasi partilerin parlamentoda temsilini engellemek veya aralarında siyasi ittifaklara
gitmeye zorlamak üzere bir parti için konulan asgari oy oranıdır [7]. Baraj, sadece yönetimde
istikrarı sağlamak üzere geliştirilen bir yöntem değildir elbette. Bunun dışında başka olgular da
baraj koymak için önemli bir motivasyon kaynağı olabilmektedir. Örneğin birçok ülkede radikal
fraksiyonların parlamentoda temsilini engellemek üzere sıkça başvurulan yöntemlerden biri
seçim barajıdır. Bu nedenle, seçim barajı konusu çok önemli bir tartışma konusu olabilmektedir.
Özellikle yüksek seçim barajlarının olduğu ülkelerde, konu önemli bir demokrasi sorunu olarak
görülmektedir. Yüksek seçim barajlarının insanların tercihleri dışında bir siyasi partiye yönlen-
dirmeye zorlamakta ve arzuladığı siyasi partiyi desteklemekten alıkoymaktadır.
maktadır. Slovenya’da seçim barajı %4, İsrail’de ise bu oran daha önce %2 olmasına rağmen,
2014 yılında yapılan bir değişiklik ile %3,25’e çıkarılmıştır [7].
Polonya’da ise %5’lik seçim barajına rağmen, etnik azınlık partileri için herhangi bir seçim
barajı yoktur. Bu nedenle, Polonya parlamentosunda her zaman küçükte olsa bir Alman etnik
azınlık temsili söz konusu olmuştur. Benzer bir uygulama Romanya için de söz konusudur ve
etnik azınlıklar için farklı bir seçim barajı uygulaması vardır. Bu şekilde, Macar azınlığın örgüt-
lü bir şekilde parlamentoda temsiline olanak sağlanmıştır. Portekiz, Güney Afrika, Finlandiya,
Hollanda ve Makedonya gibi ülkelerde nispi temsil seçim sistemleri uygulamalarına rağmen
herhangi bir seçim barajı yoktur. İsveç’te ise ulusal düzeydeki seçim barajı oranı %4’tür fakat
eğer bir siyasi parti herhangi bir seçim bölgesinde %12’yi aşarsa o seçim bölgesindeki toplam
temsilci içinde pay alır. Norveç’te de %4’lük bir seçim barajı olmasına rağmen, bir seçim bölge-
sinde önemli miktarda oy alan bir siyasi parti, ülke barajını geçmese dahi o seçim bölgesinde
temsil hakkı bulabilmektedir [7].
Bilinen en yüksek seçim barajı ise Türkiye’de uygulanan %10’luk seçim barajıdır. Türkiye’de
baraj hem yüksek hem de farklı etnik grupların kısmi temsilini sağlayacak esnekliğe sahip
değildir. Etnik ve kültürel kimlikleri temel alan siyasi partiler ancak örgütlenmelerini bağımsız
adayların seçimi yönünde kullanabilmektedir. Bunun için ise bölgesel kimliksel yığılmalara ih-
tiyaç vardır. Yığılmaların olmadığı yerlerde, bağımsız aday çıkarmak dahi büyük bir sorun teşkil
etmektedir. Örneğin Ankara gibi illerde önemli sayıda bir seçmen kitlesine sahip olmasına rağ-
men, HDP herhangi bir milletvekili çıkaramamaktadır. Türkiye’nin yüksek seçim barajı uygula-
ması ve bu baraj sisteminin esnek olmaması, farklı kimlik ve aidiyetlerin parlamentoda temsilini
güçleştirmektedir.
Avusturya’da ise aktarılabilir tek oy sistemi uygulanmaktadır. Bu sistemde herhangi bir 11
seçim barajı yoktur. Daha küçük seçim bölgelerine dayanan bu sistemde, bir adayın seçilme-
si için daha yüksek bir oy yüzdesine ihtiyaç bulunmaktadır. Buna göre küçük siyasi partilerin
seçmenleri adaylar arasında tercih yapar ve artan oylar diğer adaylara aktarılır. Böylece o siyasi
kimlikten daha fazla kişinin kazanma kotasını geçmesi sağlanır. Danimarka parlamentosunda
temsil edilmek için bir siyasi partinin alması gereken en düşük oy oranı %2’dir. Amerika Birleşik
Devletleri’nde ise herhangi bir baraj söz konusu değildir fakat bazı eyaletler siyasi partilerin bir
sonraki seçim pusulasında yer alabilmeleri için minimum oy oranları belirleyebilmektedir [7].
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi seçim barajlarının %3’ün üzerinde olmamasını öner-
mektedir. Hatta Almanya Yüksek Mahkemesi, siyasi partilerin Alman Parlamentosu’nun Av-
rupa Parlamentosu’nda temsil edilmesi için koyduğu %3’lük seçim barajını anayasaya aykırı
bulmuş ve iptal etmiştir [8]. Türkiye’deki yüksek seçim uygulaması, Yumak ve Sadak tarafından
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmış, ancak bir sonuç alınamamıştır. Mahkeme, da-
vacılar aleyhine karar vererek %10 seçim barajının insan haklarının ihlali olarak değerlendirile-
meyeceğine hükmetmiştir. Gerekçe olarak ise her ne kadar %10 seçim barajının yüksek olduğu
belirtilse de, bağımsız adaylar için herhangi bir barajın olmaması, bu ihlali ortadan kaldırdığını
ifade etmiştir [7]. Nitekim BDP 2007 ve 2011 seçimlerine bağımsız adaylar ile seçimlere gir-
miş ve son seçimde 36 milletvekili çıkarmıştır. Fakat devlet yardımlarının alınamaması ve seçim
rekabet koşullarının eşit olmamasından dolayı Türkiye’nin %10’luk seçim barajları halen yoğun
bir şekilde tartışılmaktadır. Geçtiğimiz aylarda, Barajı aşamayan üç siyasi parti (BBP, DSP ve
SP), bireysel başvuru yolunu kullanarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuş ve barajın kaldı-
rılmasını talep etmişlerdir. Halen karar aşamasında olan dava Türkiye’de siyasi gündemi yoğun
bir şekilde işgal etmiştir. Venedik Komisyonu ise %3-5 oranında bir seçim barajı önermektedir.
Portekiz, Güney Afrika, Finlandiya, Hollanda ve Makedonya gibi ülkelerde ise herhangi bir seçim
barajı uygulanmamaktadır [7].
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
12 Almanya %5
Gürcistan %5 Bölgesel seçimler için %7
Yunanistan %3
Macaristan %5 İki parti ittifakı durumunda %10
Birden fazla parti ittifakında ise
%15
İzlanda %5 (Sadece telafi edilmesi
gereken sandalyeler için
geçerli)
İtalya Milletvekilleri: %4 (Ulusal
Düzeyde)
Senato: %8 (Bölgesel Düzey-
de)
Kosava %5 Etnik azınlık partileri için %0
Letonya %5
Lihtenştayn %8
Litvanya %5 Parti ittifakları durumunda %7
Moldova %5 Partisiz ittifaklar %3%, Parti itti-
fakları %12
Montenegro %3
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
ça eleştiri almaktadır. Türkiye’de seçim barajı uygulaması, 1983 tarihli Milletvekili Seçimi Ka-
nunu’nun 33. Maddesine dayanmaktadır [9]. Darbe döneminde çıkarılan bu yasanın iki temel
motivasyon kaynağı vardı: yönetimde güçlü iktidarların gelmesini sağlayarak, koalisyon hükü-
metlerinin önüne geçmek ve dini/etnik duyarlılıklarla ortaya çıkan siyasi partilerin, meclisteki
temsilini engellemek. 1960 ve 1970’li yıllarda yaşanan siyasi istikrarsızlığa ve hükümet kur-
mada yaşanan zorluklara çare olarak düşünülen yüksek baraj sistemi, temsilde adalet ilkesi
bakımından önemli sorunlar ürettiği gibi, koalisyon hükümetlerinin oluşumunu da engelleye-
memiştir. Nitekim 1991-2002 dönemi Türkiye’nin koalisyon hükümetleri dönemi olmuştur.
Bir darbe ürünü olarak ortaya çıkan yüksek seçim barajı düzenlemesi yıllardır eleştirilmesine
rağmen bir türlü değiştirilememiştir. Yüksek seçim barajı, 1999 yılında CHP gibi kadim siyasi
partilerin bile mecliste temsil edilmemesiyle sonuçlanmıştır. Meclisteki temsil bakımından en
sorunlu seçimlerden biri 2002 seçimleri olmuştur. Bu seçimlerde seçmenlerin %46,3’ü parla-
mentoda temsil edilememiştir çünkü birçok siyasi parti %10’luk seçim barajını aşamamıştır [9].
Benzer bir durum başka ülkelerde de yaşanmıştır. Örneğin 2006 yılında yapılan Ukrayna
seçimlerinde %3’lük baraja rağmen, seçmenlerin %22’si parlamentoda temsil edilememiştir.
Aynı şekilde, Bulgaristan’da yapılan 2013 seçimlerinde seçmenlerin yaklaşık %12’si parlamen-
to dışında kalmıştır. Filipinler’de ise çok sayıda siyasi partinin seçime girmesinden dolayı, birçok
parti seçim barajını aşamamış ve seçmenlerin yaklaşık %25’nin tercihi parlamentoda temsil
edilememiştir [7].
Bütün bunlar dikkate alındığında, parçalı siyasi yapıların olduğu ülkelerde seçim barajları
daha büyük bir sorun oluşturmaktadır. İdeolojik ve kimliksel olarak ayrışan küçük siyasi partiler
ittifaklar oluşturup, parlamentolarda temsil edilememektedir. Yüksek seçim barajları seçmen-
14 lerin asıl benimsedikleri siyasi partiye desteğini zayıflatmakta ve kazanma ihtimali yüksek olan
siyasi partiye destek vermelerine neden olmaktadır. Bu da siyasette rekabete ket vuran, küçük
siyasi partilerin büyümesini güçleştiren ve ancak olağanüstü siyasi ortamlarda barajı aşma ola-
nağı elde etmelerine neden olmaktadır. Bu da özellikle, etnik ve dini azınlık gruplarının parla-
mentoda seslerini duyurmalarını imkânsız hale getirebilmektedir.
Seçim barajı temelde güçlü siyasi partilerin lehine bir işlev görür. Bu nedenle, bazen hakket-
tiklerinin çok ötesinde bir temsil imkânı elde ederler. Bunun en ilginç örneklerinden biri 2002
Türkiye genel seçimlerinde yaşandı. AKP toplam oyların %34.28’ini almasına rağmen 363 mil-
letvekili çıkarmıştır. Bu milletvekili sayısıyla, AKP 550 sandalyeli mecliste %66’nın üzerinde bir
temsil elde etmiştir. Bu da neredeyse aldığı oy oranının iki katı bir temsile tekabül etmektedir.
Bu seçimlerde DYP %9.54, MHP %8.4, Genç Parti %7.24, DEHAP %6.21, ANAP %5.3, SP %2.49,
DSP ise %1.21 oranında oy almış ancak mecliste temsil olanağı bulamamıştı. Bu partilerin dı-
şında daha düşük oy alanlar da baraj altında kalmış ve büyük bir seçmen kitlesi meclis dışında
kalmıştı. Sonuçta geçerli oyların %46,3’ü mecliste temsil olanağı bulamamıştır [10].
pılan bir yasal düzenlemeye dayanmaktadır [11]. Bu uygulamanın temel amacı, 1970’li yıllarda
yaşanan parçalı iktidarlar ve koalisyonların oluşturduğu istikrarsızlığa engel olmak ve rejimin
benimsemediği dini eğilimli siyasi partilerin (Milli Selamet vb.) ve etnik grupların (Kürtler) mec-
listeki temsilini engellemekti. Ancak yüksek seçim barajının istenen sonuçları vermediği görül-
mektedir. 1990’lı yıllar yüksek seçim barajına rağmen koalisyonlarla geçen bir on yıl olmuştur.
Siyasi istikrarsızlık ve parçalı yönetim yapısı iki büyük ekonomik krizin yaşanmasına neden ol-
muştur. İkinci olarak ise seçim barajı yasasının dışarda bırakmayı amaçladığı gruplar ve kimlikler
bir şekilde mecliste temsil olanağı bulmuş ve hatta iktidar olmuştur. Refah Partisi’nin 1995
yılında koalisyon ortağı olarak iktidar olması ve genel başkanı Necmettin Erbakan’ın başbakan
olması, bu yasanın istenen sonuçları vermediğini ilk kanıtıdır. Hatta Refah Partisi’nden ayrılarak
AKP’yi kuran kadrolar, üç seçimi peş peşe kazanarak, Türkiye siyasi tarihinde seçimle gelen en
uzun soluklu iktidar olmuştur. Aynı şekilde %10 barajını bir türlü geçemeyen Kürt siyasi parti-
leri, seçimlere bağımsız adaylar ile girerek mecliste grup kuracak sayıya ulaşmıştır. Dolayısıyla,
Türkiye’deki baraj uygulamasına bakıldığında hedeflediği sonuçları vermediği görülmektedir.
1990’lı yıllar %10’luk baraja rağmen amaçlanan yönetimde istikrar sağlanamamış ve siyasi is-
tikrarsızlık dönemi olmuştur. Aynı şekilde barajla engellenmeye çalışılan siyasi hareketler ve
kimlikler engellenememiştir. Bu hareketler ya iktidar olmuş (Refah Partisi ve AKP örnekleri) ya
da siyasi yelpazenin en önemli dinamiklerinden biri (HDP geleneği) olmuştur.
Baraj uygulamasının en önemli sorunu siyaset sahnesinde belli siyasi partilerin tekelcili-
ğini ortaya çıkarması olmuştur. Bu bakımdan, bugün CHP’nin solda, AKP’nin ise sağda tekel
oluşturmasının önemli nedenlerinden biri de yüksek seçim barajıdır. Henüz kurulan veya düşük
toplumsal desteğe sahip siyasi hareketlerin parlamentoda temsil edilmesi yüksek barajdan do-
layı adeta imkânsız hale gelmektedir. Barajı aşmakta zorlanan siyasi partiler, geniş toplumsal
15
kesimlere mesajını ulaştıramamakta ve alternatif olma olanağı elde edememektedirler.
Dar seçim bölgesi uygulamasının olmaması, barajın bu etkisini daha ölümcül kılmaktadır.
Yakın zamanda yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, Türkiye’deki insanların yaklaşık yarısı
yeni bir siyasi harekete ihtiyaç olduğunu ifade etmektedir [12]. Ancak birçok yeni siyasi parti
kurulmasına rağmen bu ihtiyacın giderilememesinin nedenlerinden biri yüksek baraj uygula-
masıdır. Çünkü henüz kurulmuş bir siyasi partinin eşitsiz rekabet koşullarının hâkim olduğu bir
siyasi atmosferde bir anda %10’luk bir sıçrama yapması pek olası gözükmemektedir. Dolayısıy-
la, bir siyasi hareketin kısa zaman içinde cazibe merkezi olması ve %10 barajını aşarak alternatif
hale gelmesi ancak siyasi kriz dönemlerinde mümkün olabilmektedir. Bunun en tipik örneği ise
28 Şubat süreci ile tıkanan siyasi alan, baskılanan toplumsal kesimlerin desteği ile AKP’nin tek
başına iktidar olmasıdır. Oysa siyasetin mutedil değişim taleplerine açık olması, demokraside
süreklilik için büyük bir önem taşımaktadır. Yüzde %10’luk seçim barajı bunu büyük ölçüde güç-
leştirmektedir.
Bütün bu tartışmalar, yaşanan deneyimler ve sosyolojik okumalar, seçim barajının yüksek-
liğinin temsilde adalet olgusunu zedelediğini göstermektedir. Bu nedenle de mutlaka düşü-
rülmesi gerekmektedir. Yüksek seçim barajının yönetimde istikrar sağlamanın tek yolu olarak
görülmesi, ayrıca sorun teşkil etmektedir [9]. Birincisi, siyasi istikrarı tek parti iktidarına bağ-
lamakta ve demokrasilerdeki uzlaşı kültürünün önemini göz ardı etmektedir. Kaldı ki, tek parti
iktidarı siyasi istikrarı garanti eden bir olgu değildir. Tek parti iktidarının kutuplaştırıcı söylem ve
eylemleri de pekâlâ istikrarı olumsuz yönde etkileyebilir. İkincisi, yüksek seçim barajı her zaman
tek parti iktidarıyla sonuçlanmayabilir ve beklenen siyasi istikrarı sağlamayabilir. Nitekim yuka-
rıda da ifade edildiği gibi yüksek seçim barajına rağmen Türkiye, bazı dönemlerde birbiri ile an-
laşamayan koalisyon ortaklarının oluşturduğu siyasi istikrarsızlıklarla sarsılmıştır. Kaldı ki, ana-
yasada belirtilen ”yönetimde istikrar ve temsilde adalet” temel prensibinin, en az istikrar kadar
önemsenmesi gerekmektedir [9]. Yönetimde istikrar, temsilde adaletsizliğe rağmen olamaz.
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
O zaman soru şu: Türkiye nasıl bir sistem geliştirmeli ki hem temsilde adalet hem de yö-
netimde istikrar oluşturan bir sonuç versin? Bunun cevabı elbette ki kolay değil ancak dünya-
daki uygulamalar bu konuda yol gösterici olabilir. Net olan şu ki, yüksek barajı temsilde adalet
konusunu büyük bir soruna dönüştürmekte ve bazı toplumsal kesimleri marjinalleştirmekte-
dir. Çoğunlukçu anlayışı beslemekte, çoğulculuğu yok saymaktadır. Demokrasi bir esneklik ve
farklılıklar rejimidir. Esnek olmayan bir sistemin farklılıkları entegre etmesi, çoğulcu bir anlayış
geliştirmesi ve temsilde adaleti sağlaması mümkün değildir. Bu nedenle, ilkesel olarak iyi bir
demokrasi için esnek bir seçim sisteminin oluşturulması ve eşit rekabet koşullarının yaratılması
büyük bir önem taşımaktadır.
AİHM yüksek seçim barajı nedeniyle Türkiye’ye karşı açılan bir davada, seçim barajını hu-
kuksuz bulmamış ve Türkiye lehine bir karar almıştır. Buna gerekçe olarak da bağımsız adaylar
önünde herhangi bir engelin bulunmayışını göstermiştir. Ancak mahkeme bu kararı oy birliği ile
almadığı gibi seçim barajının yüksek olduğunu da kayda geçirmiştir. Ayrıca baraj dışı etmenler
de dikkate alındığında, siyasi rekabetin eşit koşullarda yürüdüğünü söylemek mümkün değildir.
Dolayısıyla, aday belirleme usullerinin demokratik olmaması, parti içi demokrasinin istenen dü-
zeyde olmaması ve siyasi atmosferin rekabete kapalılığı gibi etmenler, yüksek seçim barajının
etkisini daha da artırmaktadır.
Türkiye’de aday belirlemek üzere rekabete açık ön seçimlerin yapılması zorunluluğu yoktur.
Adaylar büyük ölçüde parti genel başkanın kontrolünde dar bir genel merkez ekibi tarafından
belirlenmektedir. Bu nedenle, seçmen hiç tanımadığı adaylara oy vermek durumunda kalabil-
mektedir. Herhangi bir tercih olanağı olmadığından dolayı, aday sıralarını değiştirme imkânı da
yoktur. Bu da, seçmen iradesinin meclis iradesine ne kadar yansıdığı ve temsilde adaletin ne
16 ölçüde sağlandığı konusunda büyük bir problem oluşturmaktadır.
Parti teşkilatlarının oluşmasında da benzer bir durum söz konusudur. Parti teşkilatları, ta-
banın taleplerinden ziyade, genel merkezin tercihlerine göre şekillenmektedir. Bu da seçmen
tercihlerini kısıtlayan bir demokrasi sorununa dönüşmektedir. Bu bakımdan, seçim barajının bu
etmenlerle beraber dikkate alınması büyük bir önem taşımaktadır. Bütün bunlar, eşitsiz siyasi
rekabet ortamı ile birleştiğinde, temsilde adalet konusunun sanıldığından daha büyük bir sorun
olduğu görülmektedir.
Türkiye’nin kimliksel çeşitliliği dikkate alındığında, farklılıkları yansıtan ve çoğulcu demokra-
siyi geliştiren bir seçim sistemine ve kabul edilebilir bir seçim barajına büyük bir ihtiyaç vardır.
Bunun için Türkiye’ye uygun olabilecek üç seçim modeli ve baraj sistemi önerisi bulunulabilir.
• İkinci Öneri: Eğer seçim sistemi değiştirilecekse, o zaman da sıfır barajlı dar bölge iki
turlu mutlak çoğunluk sistemi uygulanabilir. Böylelikle seçmenler, arzuladıkları siyasi parti üye-
lerinin seçilmemesi durumunda, ikincil tercihleri yönünde oy kullanabileceklerdir. İki turlu seçim,
hem temsilde adalet sağlayabilecek hem de yönetimde istikrar oluşturabilecek bir alternatif
olarak düşünülmektedir.
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
• Üçüncü Öneri: Milletvekili belirlemede iki farklı süreç izlenebilir. Milletvekillerinin bir
kısmı herhangi bir baraj uygulamasına tabi olmaksızın, partilerin aldıkları oy oranlarına göre se-
çilebilirler. Örneğin 550 kişilik parlamentonun, 100 üyesi bu şekilde seçilebilir. Bir siyasi parti
eğer Türkiye’deki oyların %3’ünü almışsa, 3 milletvekili ile temsil edilme olanağı bulur. Bu şekilde
seçilen milletvekillerine Türkiye milletvekilleri denebilir. İkinci grup milletvekili ise tek adaylı dar
bölge sistemine göre belirlenebilirler. Böylece seçmen ile aday arasında yakın bir etkileşim ku-
rulmuş ve farklı fraksiyonların mecliste temsiline olanak tanınmış olur.
Türkiye’nin yapması gereken diğer bir şey ise parti içi demokrasiyi güçlendiren bir siyasi
partiler kanunu çıkarmasıdır. Siyasi partiler kanunu, aslında siyasi iradeyi halka teslim etmeyi
sorunlu gören bir anlayışın ürünüdür. Kontrol amaçlı olan bu anlayış, genel merkezi ve özellikle
de genel başkanı partiyi yöneten değil, kontrol eden bir figüre dönüştürmektedir. Bu bakımdan,
aday belirleme süreçlerinin çoğulculaştırılması ve seçmenin bu sürece dâhil edilmesi büyük bir
önem taşımaktadır. Bu nedenle, ön seçimi zorunlu kılan bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Tüm
siyasi parti üyelerinin katılımıyla gerçekleşecek aday belirleme süreçleri, genel merkezin keyfi
uygulamalarını büyük ölçüde kısıtlayacaktır. Bu durumda, belirlenen adaylar iradelerini genel
başkana veya genel merkeze karşı herhangi bir diyet borcu hissetmeksizin ortaya koyabilirler.
Seçmenine dayanan ve tekrar aday gösterilme kaygısı taşımayan adaylar, temsil ettikleri kit-
lenin taleplerine duyarlı bir siyaset izleyeceklerdir. Hesap verebilirlik anlayışını geliştirecek olan
bu pratik, hem daha demokratik hem de daha rekabetçi bir siyasi ortamın oluşmasına da katkı
sunacaktır.
| SONUÇ 17
D
ünyadaki seçim sistemleri ve baraj uygulamaları dikkate alındığında, temsilde adaletin
daha baskın olduğu görülmektedir. Bu bakımdan, birkaç ülke hariç %5’den daha yüksek
bir baraj uygulaması bulunmamaktadır. Baraj uygulaması ise daha çok liste usulü nis-
pi temsil sistemlerinde ortaya çıkmaktadır. Dar bölgeler şeklinde uygulanan çoğunluk
sistemlerinde ise genelde baraj uygulaması yoktur. Ancak çoğunluk sistemleri, tek turlu nispi
çoğunluk veya iki turlu mutlak çoğunluk şeklinde uygulanmaktadır. Seçim barajı uygulayan nispi
temsil sistemlerinde ise barajların toplumsal farklılıkların temsilini engellemeyecek şekilde ol-
masına özen gösterilmektedir. Örneğin farklı azınlık ve etnik grupların kurdukları siyasi partilere
birçok modern demokraside herhangi bir baraj uygulanmamaktadır. Dolayısıyla, temsilde ada-
let, çoğu zaman yönetimde istikrarın önünde tutulmuştur.
Darbe ürünü ve güvenlik kaygıları ile hazırlanan bir anayasa ile yönetilen Türkiye, en yüksek
baraj oranına sahip ülke konumundadır. Her ne kadar yüksek baraj uygulamasının yönetimde
istikrar felsefesi ile ortaya çıktığı söylense de, Kürt partileri ve dini söylemle ortaya çıkan partileri
engellemek üzere tasarlanmış ve bu nedenle değiştirilmeyen bir uygulamadır. Kaldı ki, yüksek
baraj uygulaması iddia edildiği gibi yönetimde istikrar da sağlayamamıştır. Bunun en büyük ka-
nıtı ise 1990’lı yıllardaki koalisyon hükümetleri ve siyasi istikrarsızlıklardır. Ayrıca bu uygulama,
ne Kürt partilerini ne de dini söylemle ortaya çıkan siyasi partileri meclis dışında tutabilmiştir.
Bu bakımdan, barajın düşürülmesi Türkiye’nin temsilde adalet kadar siyasi istikrarı bakımından
da önem taşımaktadır. Marjinalleşen ve temsil olanağı bulamayan geniş kitleler, demokratik
süreçler için tehlike arz etmektedir. Türkiye için makul olan %5’i geçmeyen bir baraj sistemidir.
Ayrıca farklı etnik ve dini grupların, temsilini kolaylaştıracak barajsız uygulamalar, demokrasinin
çoğulcu bir nitelik kazanması bakımından büyük önem taşımaktadır. Karma bir seçim sistemi
ve baraj uygulaması ile de temsilde adaletsizlikler büyük oranda azaltılabilir. Son olarak, baraj
meselesi parti içi demokrasi, aday belirleme süreçleri ve katılımcı demokrasi olguları ile birlikte
dikkate alınmalı ve daha demokratik bir siyasi rekabet iklimi oluşturulmalıdır.
| Farklılıkların Temsili Bakımından Seçim Sistemleri ve Baraj Uygulamaları
1. Özkan, A. Seçim Sistemleri. 2007 [cited 2014 15 Aralık 2014]; Available from: http://
www.siyasaliletisim.org/sie-modul/304-secim-sistemleri.html.
2. Türk, H.S., Seçim, Seçim Sistemleri ve Anayasal Tercih. Anayasa Yargısı, 2006: p. 27.
3. Özbudun, E., Türkiye’de parti ve seçim sistemi. 1. baskı. ed. Siyaset bilimi. 2011. 133
pages.
4. Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği., Seçim sistemi ve siyasi partiler araştırması.
Yayın. 2001, Tepebaşı, İstanbul: Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği.
KAYNAKÇA
YAZAR
Kaya, 2004 yılında Türkiye’ye döndü. Kaya, 2005-2013 tarih-
leri arasında Dicle Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalıştı
ve burada akademik çalışmalarının yanında çeşitli idari görev-
lerde bulundu. 2013 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi, İnsan ve
Toplum Bilimleri bölümüne geçen Kaya, sosyal teori, kimlik,
mekan teorileri, uluslararası göç, coğrafi düşünce, seçim coğ-
rafyası, Türkiye’de azınlıklar, Kürt sorunu, eğitim politikaları ve
kimlik, Batı’daki Müslüman azınlıklar gibi konularda çalışma-
lar yürütmektedir. Kaya’nın, ulusal ve uluslararası dergilerde
yayınlanmış çok sayıda makalesi ve ikisi İngilizce olmak üzere
yayınlanmış birçok kitabı bulunmaktadır. Halen UKAM başkanı 19
olan Kaya, aynı zamanda Coğrafyacılar Derneği genel sekre-
terliğini yürütmektedir.
@ilhankaya74
© UKAM YAYINLARI ARALIK 2014
Maltepe Mah. Edirne Çırpıcı Sok.
No: 5 / 2B Mira Rezidans Zeytinburnu, İSTANBUL
Tel: +90 212 2470682 Faks: +90 212 2470681
ULUSLARARASI KÜLTÜREL
ARAŞTIRMALAR MERKEZİ info@ukam.org www.ukam.org
© UKAM YAYINLARI ARALIK 2014