You are on page 1of 20

© UKAM YAYINLARI TEMMUZ 2013

ANALİZ
Uluslararası Kültürel Araştırmalar Merkezi International Cultural Research Center Navende Lêkolîna Çandeyîya Navneteweyî

Kürt Sorunu
Çözüm Sürecinin
Değerlendirmesi
© UKAM YAYINLARI TEMMUZ 2013

YAZARLAR: Faruk Ekmekçi, İlhan Kaya

www.ukam.org
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kürt Sorunu
Çözüm Sürecinin
Değerlendirilmesi
1

YAZARLAR: Faruk Ekmekçi, İlhan Kaya

YAYINLARI
www.ukam.org
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kürt Sorunu
Çözüm Sürecinin
Değerlendirilmesi
YAZARLAR: Faruk Ekmekçi, İlhan Kaya

YAYINA HAZIRLAYANLAR: XXX

ISBN: XXX
2
UKAM YAYINLARI

YAYIN NO: 04, ANALİZ NO: 01

KAPAK TASARIMI ve MİZANPAJ: Agrafik

BASIM YERİ: Ayhan Matbaa

ULUSLARARASI KÜLTÜREL
ARAŞTIRMALAR MERKEZİ

19 Mayıs Mah. Büyükdere Cad. Balçıktarlası Sok. Tanlı Han No:1, D:6 Şişli, İstanbul TÜRKİYE
Telefon: +90 212 247 06 82 Faks: +90 212 247 06 81
E-Posta: info@ukam.org

Copyright © Temmuz 2013 UKAM


Bu raporda yer alan görüşler bir kurum olarak UKAM’ın görüşleri ile birebir örtüşmeyebilir.

www.ukam.org
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

ARAŞTIRMANIN AMACI ve KAPSAMI.............................................................................................5

İÇİNDEKİLER
ÖZET...............................................................................................................................................................5

MOTİVASYONLAR ve SEBEPLER.......................................................................................................7

Gücün Sınırı........................................................................................................................................7

Suriye ve Irak.....................................................................................................................................8

Başkanlık ve Seçimler....................................................................................................................8

BEKLENTİLER............................................................................................................................................9

AKP Hükümeti..................................................................................................................................9

PKK ve BDP.......................................................................................................................................9

RİSKLER ve ENGELLER..........................................................................................................................11

Minimalizm........................................................................................................................................11

Toplumsal Direnç.............................................................................................................................11
3
Kaybedenler ve Sabotajlar..........................................................................................................12

BDP ve PKK’nın Temsil Gücü ve Demokrasiye Açıklığı.....................................................12

Hayal Kırıklığı.....................................................................................................................................12

ÖNERİLER....................................................................................................................................................15
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

4
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

B
| ARAŞTIRMANIN AMACI ve KAPSAMI
u analiz, Ocak 2013’te Abdullah Öcalan ile Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletve-
killerinin görüşmesi ile başlayan ateşkes ve barış sürecinin bir değerlendirmesini sun-
maktadır. Analiz, sürecin kısa bir özeti, tarafların motivasyonları, tarafların beklentileri,
sürecin riskleri, sürecin zaafları ve öneriler olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır.

| ÖZET
Türkiye, tarihinde ilk defa Kürt meselesine siyasi bir çözüm üretmeye kararlı gözüküyor. An-
cak çözümün nasıl olacağı konusunda ciddi bir kutuplaşma var. Bir yanda hükümet ve Kürt siya-
si hareketinin temsilcisi konumundaki BDP, diğer yanda MHP ve CHP. Çözüm kararlılığı belirdik-
çe ve çözüme doğru gidildikçe tarafların daha da sertleşmesi muhtemel. MHP’nin muhalefetine
ve CHP’nin kararsız tutumuna rağmen çözüm süreci şu ana kadar istikrarlı bir şekilde işledi.
Süreç, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Abdullah Öcalan ile görüşmesiyle başladı. Daha sonra
BDP sürece dâhil edildi. BDP, Öcalan ile kamuoyu ve Kandil arasında aracı oldu ve gerekli ileti-

ÖZET
şimi sağladı. Hem BDPli siyasetçiler hem de PKK liderleri söylemlerini yumuşattılar. Hükümet
kanadı da yapıcı bir dil kullanmaya özen gösterdi ve süreci sıkıntıya sokacak eylemlerden uzak
durdu. Mart ayında, PKK elindeki kamu görevlilerini serbest bıraktı. Yine Mart ayındaki Nevruz
etkinlikleri büyük oranda sükûnetle gerçekleşti. Öcalan’ın tarihi mektubu, Diyarbakır Nevruz
kutlamaları sırasında bir milyona yakın bir kalabalığa okundu. Öcalan, beklenenin ötesinde kap-
sayıcı bir dil kullanarak, İslam kardeşliğine, Fırat ve Dicle’nin Sakarya
ve Meriç ile olan dostluğuna, ortak geçmişe ve geleceğe vurgu yaptı
Bugün gelinen
ve “Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun” diyerek silahların bırakıl-
noktada, önemli ması için önemli bir kapıyı açtı. 5
adımların atıldığını Öcalan’ın çağrısı, barış konusundaki kararlılığını ve sürece yönelik
söyleyebiliriz. Ancak güvenini gösteriyordu. Ancak bu çağrının PKK içinde ve Kürt toplu-
Kürt sorununun munda nasıl bir karşılık bulacağı bilinmiyordu. PKK önce mütereddit
kalıcı çözümünü bir tavır sergiledi ve silahlı güçlerini sınır dışına çekme konusunda
sağlayacak bir takım koşullar ileri sürdü. Fakat başbakanın “nasıl geldilerse öyle
reformların ve yasal gitsinler” şeklindeki açıklamaları, bu konudaki beklentileri ortadan
düzenlemelerin kaldırdı. Öcalan’ın da telkin ve talimatlarıyla, PKK silahlı unsurlarını
yapıldığını söylemek şartsız olarak sınır dışına çekme kararı aldı. Murat Karayılan 25 Ni-
henüz mümkün san’da Kandil’de yaptığı basın toplantısında çekilme kararını ve çe-
değil. kilmenin başlangıç tarihini resmen ilan etti. 8 Mayıs’ta PKK’nın sınır
dışına çekilmesi fiilen başladı.
Hükümet kanadı da bu süreçte kararlı bir duruş sergiledi. Başta Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan olmak üzere, hükümet temsilcileri süreçten geri adım atmayacaklarını ve bu sorunu çöz-
mek için gerekli tüm bedelleri ödemeye hazır olduklarını belirttiler. 11 Nisan 2013’te dördün-
cü yargı paketi meclisten geçirildi ve bunun ardından KCK davalarında kısmi tahliyeler başladı.
AKP ve BDP süreç konusunda toplumun hassasiyetlerini anlamak ve topluma süreci anlatmak
üzere “akil insanlar” heyetleri oluşturdular. Bu da bir ilkti. Çünkü BDP listesinden de önemli sa-
yıda kişi akil insanlar listesinde yer aldı. Akil insanlar heyetleri, Türkiye’nin yedi bölgesinde sivil
toplum temsilcileri ve halkla buluşmalar gerçekleştirdiler. Çeşitli televizyon programlarında ve
gazetelerde, bölge ziyaretlerinde edindikleri izlenimleri paylaştılar. Akil insanlar heyetleri, izle-
nimleri ile ilgili raporlar hazırladılar ve hükümet yetkililerine sundular.
Bugün gelinen noktada, önemli adımların atıldığını söyleyebiliriz. Ve ortada net bir gerçek
var. Çözüm süreci başladığından beri kimse ölmüyor, şiddetli sokak eylemleri olmuyor. Sokakta
sükûnet ve normalleşme hâkim. Ancak Kürt sorununun kalıcı çözümünü sağlayacak reformla-
rın ve yasal düzenlemelerin yapıldığını söylemek henüz mümkün değil. Anadilde eğitim sorunu,
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

PKK militanlarının ve Öcalan’ın durumu ve özerklik meselesi çözüme kavuşmuş değil. Türki-
ye’nin yeni ve sivil bir anayasa yapıp yapamayacağı da belli değil. Art arda seçimlerin geleceği
yeni sürecin nasıl işleyeceğini kestirmek oldukça güç.
Ancak her şeye rağmen Kürt toplumu, çözüm konusunda oldukça iyimser. Bu iyimserlik
yakın zamanda yapılan araştırmalarla da ortaya konulan bir gerçek. UKAM’ın Mayıs ayında ya-
yınladığı yeni raporu (Kürt Sorunu ve Çözüm Süreci Algı Araştırması) bu konudaki önemli araş-
tırmalardan biri. Araştırmaya göre, Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları Doğu ve Güneydoğu Ana-
dolu illerinde, çözüm konusunda yüksek bir iyimserlik var. Başbakan Erdoğan’ın yüzyıllık Kürt
sorununu çözebileceği konusunda büyük bir beklenti oluşmuş durumda. Bölge halkının çözüm
konusundaki talepleri de eşit vatandaşlık, anadilde eğitim ve genel af üzerinde yoğunlaşıyor. Bu
talepler, eşit ve onurlu bir şekilde kimlikleri ile beraber yaşamayı ve barışmayı ima ediyor.

6
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

BİRİNCİ BÖLÜM
Motivasyon
ve Sebepler

K
ürt meselesi, Türkiye’nin demokratikleşme, insan hakları ve ekonomik gelişme konu-
larında ilerlemesinin önündeki belki de en önemli engel olagelmiştir. Kürt meselesinin 7
kalıcı olarak çözümü, Türkiye’nin ve AKP’nin geleceği açısından hayati önem arz et-
mektedir ve AKP hükümeti de bunun bilincindedir. Fakat her ne kadar bu böyle olsa da,
çeşitli ideolojik, siyasi ve sosyal nedenler dolayısıyla meselenin çözümü için atılması gereken
büyük adımlar atılamamıştır. Tarafların 2013 yılında Kürt meselesinin çözümü konusunda irade
ortaya koyarak yeni bir barış sürecine girmesinde, kanaatimizce aşağıdaki üç konjonktürel mo-
tivasyon ve sebebin kayda değer etkileri olmuştur.

| GÜCÜN SINIRI
İçinde olduğumuz barış sürecinin zamanlaması şaşırtıcıydı. Zira 2012 yılı, son yılların en
şiddetli çatışmalarına sahne olmuş ve toplamda binin üzerinde asker ve PKK’lı hayatını kay-
betmişti. Sıcak çatışmaların ötesinde, altı ay öncesine kadar gerek
PKK’nın Arap hükümet yetkilileri gerekse PKK liderleri şiddetin devam edebilece-
Baharı’nın ğine yönelik açıklamalarda bulunuyorlardı. Bu açıdan bakıldığında,
oluşturduğu barış sürecinin başlaması pek çok kişi için bir sürprizdi. Fakat bizim
konjonktürden düşüncemize göre, paradoksal gözükse de, sürecin başlamasının
faydalanarak önemli sebeplerinden biri geçen yıl tırmanan şiddetti. PKK’nın Arap
tırmandırdığı Baharı’nın oluşturduğu konjonktürden faydalanarak tırmandırdığı
şiddet, her iki tarafa şiddet, her iki tarafa da büyük bir zayiat vermenin ötesinde, taraflara
da büyük bir zayiat güçlerinin sınırlarını da öğretti. 2012 sonbaharına varıldığında, PKK
vermenin ötesinde, bölgede “silahlı bir Kürt Baharı”nı tetikleyemeyeceğini, hükümet ise
taraflara güçlerinin hem PKK’nın yerel alan hâkimiyetlerine askeri operasyonlarla tam
sınırlarını da öğretti. olarak son veremeyeceğini hem de öldürülen PKK’lıların yerlerinin
kısa sürede yenileriyle doldurulduğunu büyük oranda anlamaya
başlamıştı. Bu yüzden, 2012 yılı iç savaşların sonlanmasında önemli bir eşik olan “gücün sınır-
larının anlaşılması” açısından, kritik bir yıldı. Kanaatimizce bu yılın başında ivme kazanan barış
sürecinin önemli bir nedeni bu eşiğin aşılması idi.
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

| SURİYE ve IRAK
Yukarıda bahsi geçen eşiğin aşılması, barış sürecinin başlamasına yönelik önemli bir moti-
vasyonu ortaya koymakla beraber, sürecin zamanlamasını tek başına açıklamada yetersizdir.
Türkiye’nin çevresindeki önemli gelişmeler ve iç siyasetindeki önemli takvimler de sürecin za-
manlamasında önemli bir rol oynamıştır. Dışarıda, hükümet yetkililerinin öngördüğünden çok
daha uzun süren Suriye iç savaşının maliyeti her geçen gün artmış ve Türkiye’nin bu savaştaki
aktif taraflılığı Suriye ve İran’ın PKK’ya daha fazla destek sağlaması ihtimalini ortaya çıkartmış-
tır.1 Bu bağlamda, mevcut barış sürecinin başlamasında önemli bir etken, Türkiye’nin PKK’nın
Suriye savaşıyla ilintili bir “vesayet savaşçısı” olarak kullanılma ihtimalini ortadan kaldırmak is-
temesiydi.
Barış süreci açısından Suriye’deki gelişmeler Türkiye için ne derece etkili olmuşsa, kana-
atimizce Irak’taki gelişmeler de PKK açısından o derece etkili olmuştur. Bir taraftan Bölgesel
Kürdistan Yönetimi (KRG) ile Türkiye arasında hızla gelişen ekonomik bağlar2, diğer taraftan
da Barzani yönetimi ile Bağdat arasında yer yer silahlı çatışmalar da içeren siyasi gerginlikler3,
Türkiye ile Irak Kürdistanı arasındaki işbirliğini ve bütünleşmeyi son derece ileri bir düzeye ta-
şımıştır. Öyle ki, artık merkez medyada dahi Irak Kürdistanı Türkiye için bir “bölünme” tehdidi
olarak değil, genişleme ve güçlenme fırsatı olarak görülmeye başlanmıştır. Tüm bu gelişmeler
sonucunda, PKK’nın Türkiye’deki silahlı eylemleri Barzani yönetimi için adeta “oyunbozucu” bir
hal almıştır.4 Dolayısıyla, Irak’taki çember, son yıllarda PKK’nın aleyhine bir şekilde daralmış
ve bu durum da PKK liderliğinin ‘maksimalist’ taleplerden uzak bir şekilde müzakere masasına
oturmasını kolaylaştırmıştır.

8 | BAŞKANLIK ve SEÇİMLER
Son olarak, önümüzdeki iki yıl genelde Türk siyasetinin özelde de AKP’nin geleceği açısın-
dan kritik seçimleri barındırmaktadır. 2014 yılında, belediye seçimleri, Anayasa referandumu ve
Cumhurbaşkanlığı seçimi için Türkiye vatandaşları üç kez sandık başına gidebilir.5 Bizzat AKP
milletvekilleri tarafından “Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimi”6 olarak nitelenen seçimleri
içeren bir dönemin huzurlu geçmesi, hükümet yetkililerinin son derece önemsediği bir durum-
du. Bunun sağlanması, devlet ile PKK arasında bir ateşkesi zorunlu kılıyordu. Seçim sürecinin
uzunluğu ve kritikliği ise, daha önceki seçim süreçlerinden aşina olduğumuz geçici ateşkesler-
den daha farklı ve kapsamlı bir ateşkesin sağlanmasını gerekli kıldı.
İkinci olaraksa, Başkanlık ve yeni anayasa konusunda hükümetin CHP ve MHP ile uzla-
şamaması sonucunda bu konuda son olası müttefik olarak BDP’nin kalması, kanaatimizce
hükümeti BDP ile yakınlaşmaya ve PKK ile barış sürecini hızlandırmaya itti. Yeni Anayasa’nın
AKP-BDP ittifakıyla yapılması, son aylarda hükümet yetkilileri tarafından da sıklıkla dile geti-
rilen bir ihtimaldir.7 Şubat ayında basına yansıyan görüşme tutanaklarında Abdullah Öcalan’ın
“Başkanlık sistemi düşünülebilir. Biz Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz. AKP ile bu temelde
bir başkanlık ittifakına girebiliriz. Yalnız başkanlık ABD’deki gibi olmalı.” şeklindeki ifadeleri de bu
ihtimale destek vermektedir.8
1 Ağustos 2012’de Gaziantep’te gerçekleşen bombalı saldırı sonrasında hükümet yetkililerinin genel
kanısı eylemin bir Suriye-PKK ortak yapımı olduğu yönündeydi. Bkz: “‘PKK ile El Muhabe
rat’ın ortak operasyonu”, Radikal, 21.8.2012.
2 Justin Vela, “Turkey Means Business in Kurdistan”, Asia Times, 23.7.2010 ve “Turkey Emerges as
True Iraq War Victor”, Financial Times, 12.3.2013.
3 Adil al-Jaburi, “Baghdad-KRG Relations Go from Bad to Worse”, Al-Monitor, 16.12.2012.
4 “Silahları Gömmek” adlı değerli eserinde, Orhan Miroğlu da şu tespiti yapmıştır: “Kandildeki askeri güç,
bugün artık sadece Türkiye’deki Kürt mücadelesini değil, Güney Kürdistan’daki yönetimin, dolayı-sıyla
Kürt ulusunun çıkarlarını tehdit eder hale gelmiştir.” (Silahları Gömmek, Everest Yayınları, 2012, s. 263).
5 “2014’te üç sandık”, Yenişafak, 18.5.2013.
6 “Süleyman Soylu: Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimine gidiyoruz”, Radikal, 31.1.2013.
7 “Erdoğan: BDP ile müşterek adım atabiliriz”, Vatan, 8.2.2013.
8 “Türkiye İmralı tutanaklarını konuşuyor”, Akşam, 28.2.2013.
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

İKİNCİ BÖLÜM
Beklentiler

A
| AKP HÜKÜMETİ
KP hükümeti, Kürt meselesinin çözümü konusunda gerekli adımların büyük oranda 9
atıldığını düşünmektedir. Öyle ki, Başbakan Erdoğan farklı platformlarda Türkiye’de
artık “Kürt sorunu değil, terör sorunu” olduğunu dile getirmiştir.9 Bu açıdan bakıldığın-
da, hükümetin temel talebi ve beklentisi, Kürtçenin kamusal alanda kullanımı ve Kürt
siyasetçi ve aktivistlerin tutuklanmalarının önünü kesecek hukuki düzenlemeler ile PKK mili-
tanlarının önce sınır dışına çekilmesi ve ardından da silahları bırakmasıdır. PKK ve BDP’nin genel
talepleri arasında yer alan anadilde eğitim, özerklik ve Öcalan’ın serbestliği gibi konuları ise hü-
kümet yetkililerinin önemli bir kısmı hak ya da zorunluluk olarak görmemekte ve bu konuların
uzun vadede ve Meclis çatısı altında ele alınması gerektiğini düşünmemektedir.10

| PKK ve BDP
BDP ve PKK’nın talep ve beklentilerinin önemli bir kısmı yıllardır talep ettikleri haklar ve re-
formlardan oluşmaktadır. Bunların başlıcaları şunlardır:
• Türkçe dışındaki dillerde eğitimin önünün açılması
• Kürtçenin kamusal alanda kullanılmasının sağlanması
• Terörle mücadele kanununun revize edilmesi ve KCK tutuklularının serbest bırakılması
• Köy isimlerinin iade edilmesi
• Adem-i merkeziyetçi bir yönetimin benimsenmesi
• Kapsamlı bir genel af
Bu taleplerin dışında, Kürt siyasi hareketinin -özellikle de PKK’nın- tarihsel olarak ortaya
koyduğu iki diğer talep “özerklik” ve “Öcalan’ın serbestliği”dir. Her ne kadar bu taleplerden vaz-
geçilmiş değilse de, Abdullah Öcalan’ın bu iki talepte diretmenin süreci sekteye uğratabileceği
yönündeki telkinleri doğrultusunda, Kürt hareketi bu talepleri aşamalı bir takvime bağlamış ve
9 Örneğin, bkz: “Bu ülkede artık Kürt sorunu yoktur”, Habertürk, 30.4.2011.
10 Bkz: “Erdoğan: Anadilde eğitim diye bir şey yok”, Yenişafak, 9.10.2012.
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

şimdilik gündemden düşürmüş gözükmektedir.11


Ayrıca PKK, hükümet yetkililerinin yaptığı “silahları gömsünler ve çekilsinler” şeklindeki açık-
lamaları gerçekçi bulmamakta ve bunu “arabayı atın önüne koymak” olarak yorumlamaktadır.12
Murat Karayılan’a göre “silahları gömmek”, ancak ateşkes, çekilme, anayasal haklar ve PKK’nın
yasallaşması sonrasında oluşacak “normalleşme” sonrasında atılacak bir hamledir.

10

11 Hasan Cemal, “Karayılan: PKK olarak geçmişte hatalarımız olmuştur, kabul ediyorum”, T24, 26.5.2013.
12 Bkz: İspanyol El Pais’in Karayılan’la röportajı: “Es imposible que dejemos las armas antes de reti-rarnos
de Turquía” (Silahları bırakarak Türkiye’den çekilmemiz imkansız), 6.4.2013.
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Riskler ve
Engeller

B
| MİNİMALİZM
arış sürecinin barındırdığı önemli bir risk, oy kaygısı ya da güç kaybı endişesiyle 11
hükümetin anadilde eğitim, yerel yönetim özerkliği ve genel af konularında atılması
gereken önemli adımları atmaktan çekinmesi ve süreci minimal iyileştirmelerle
idare etmeye çalışması ihtimalidir.13 Öcalan’ın mahkûmluğundan da yararlanarak,
PKK’ya empoze edilecek minimal bir çözüm planı, PKK içinde büyük bir direnç ve kırılma ile
karşılaşabilir. Genelde Kürtlerin, özelde ise PKK’nın büyük çoğunluğunu ikna etmeyen minimal
bir çözüm planı, yeni PKK(lar) doğurma ve sorunu öngörülemez noktalara taşıma riskini de
içinde barındırmaktadır. Bu ise, kısa ve orta vadede, silahları susturmak bir yana, çatışmaları
daha da şiddetlendirebilir.

Genelde Kürtlerin,
| TOPLUMSAL DİRENÇ
özelde ise PKK’nın Sürecin önündeki engellerden biri, Türk halkının ezici bir çoğunlu-
büyük çoğunluğunu ğunun çözümün gerekli parçaları olan anadilde eğitim, yerel özerk-
ikna etmeyen lik ve genel af konularında olumsuz bir tavır takınmasıdır.14 “Türk
minimal bir çözüm hassasiyetleri” olarak özetlenen bu olumsuz tavır, siyasal iktidarı
planı, yeni PKK(lar) “oy kaybı” endişesine itmekte ve atılması gereken büyük adımları
doğurma ve sorunu atmasının önünde önemli bir engel oluşturmaktadır. Önümüzdeki
öngörülemez yıl gerçekleşecek kritik seçimler, “oy kaybı” endişesinin daha da öne
noktalara taşıma çıkmasına neden olmaktadır.
riskini de içinde Muhalefet partilerinin sürece yönelik eleştirel ve muhalif tutum-
barındırmaktadır. ları, bu toplumsal direnci aşılması daha da güç bir hale getirmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) baştan itibaren süreci PKK’ya yöne-
lik bir “tanıma ve taviz” politikası olarak görmekte ve bu yüzden de sürece kategorik olarak karşı
13 Bu ihtimalin bir değerlendirmesi için bkz: Güneş Murat Tezcür, “Prospects for Resolution of the Kurdish
Question: A Realist Perspective”, Insight Turkey, Cilt 15, No 2, 2013, ss: 69-84.
14 Bkz: TESEV, “Anayasaya Dair Tanım ve Beklentiler”, Eylül 2012; Metropoll, “Türkiye’nin Nabzı: ‘Yeni Çö
züm Süreci’”, Nisan 2013.
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

çıkmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ise, başlardaki muğlak desteğine rağmen, zaman
içinde sürece karşıt bir pozisyon almış bulunmaktadır.15 Kanaatimizce CHP’nin mevcut tutu-
mu, parti için dengeleri koruma ve Atatürkçü tabanın hassasiyetlerini gözetme düşünceleri ile
AKP’nin çözümden siyasi kazanç sağlama endişesinin birleşiminden kaynaklanmaktadır.

| KAYBEDENLER ve SABOTAJLAR
Barış süreçlerini zorlaştıran engellerden biri de “kaybedenlerin” varlığıdır. Türkiye’nin yeni
barış sürecinin de içeride ve dışarıda kaybedenleri var; ve bu yüzden de süreç kazalara ve sabo-
tajlara gebedir.16 Tüm diğer silahlı örgütler gibi, PKK da silahlı mücadele tarihi boyunca pek çok
ülkeden siyasi ve lojistik destek almıştır. Özellikle Türkiye ile sorunlu ilişkileri olan komşu ülkeler,
PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanılabilecek bir “yıpratıcı güç” ve “pazarlık kozu” olarak görmüşler-
dir.17 Her ne kadar 2010 yılına kadar başarıyla yürütülen “komşu-
Barış süreçlerini larla sıfır sorun” politikası bu durumu büyük oranda ortadan kaldır-
zorlaştıran mışsa da, Suriye iç savaşı ve Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere verdiği
lojistik ve askeri destek, Türkiye’yi Suriye ve İran ile tekrar karşı
engellerden biri de karşıya getirmiştir. En son Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde gerçekleşen
“kaybedenlerin” bombalı saldırılar, Suriye iç savaşının ve Türkiye’nin bu savaşta aldı-
varlığıdır. Türkiye’nin ğı aktif ve taraflı pozisyonun olası istenmeyen sonuçları açısından
yeni barış sürecinin önemli ve korkutucu bir göstergedir. Çatışmaların devamı halinde
de içeride ve dışarıda belki yıllarca sürecek kanlı bir Suriye iç savaşı, Türkiye’yi hem genel
kaybedenleri var; olarak istikrarsızlaştırma hem de -Suriye istihbaratının PKK ile olan
ve bu yüzden de tarihsel bağını düşündüğümüzde- PKK içindeki kontrolsüz gruplar
tarafından sabotajlara açık hale getirme tehlikesini taşımaktadır.
12 süreç kazalara ve
sabotajlara gebedir. | BDP ve PKK’NIN TEMSİL GÜCÜ ve DEMOKRASİ-
YE AÇIKLIĞI
BDP, 2011 seçimlerinde Türkiye Kürtlerinin yaklaşık yarısının oyunu almıştır. Bu durum,
büyük bir politik başarı olmakla birlikte, Kürtlerin yarısının BDP ve PKK çizgisini politik olarak
desteklemediğini de ortaya koymaktadır. Bu nedenle, “Kürt” meselesinin çözümünün sadece
Öcalan-PKK-BDP üzerinden yürütülmesi, geniş toplumsal kesimleri süreç dışında bırakmak-
tadır. Bu kesimlerin bir kısmının geçmişte birçok bakımdan Kürt hareketi ile ayrıştığı ve PKK
ile mücadele ettiği düşünüldüğünde, sürecin sadece Öcalan-PKK-BDP üzerinden yürütülmesi,
bölgede yeni rahatsızlıkları meydana getirme tehlikesini taşımaktadır.18

| HAYAL KIRIKLIĞI
Kürtler arasında, Kürt sorununun çözümü konusunda yüksek bir beklenti oluşmuştur. Fa-
15 Bkz: “Kılıçdaroğlu, ‘sürece’ destek vermemelerinin 4 nedenini açıkladı”, Radikal, 10.5.2013.
16 Kanaatimizce Nisan ayında Taraf gazetesinde yaşanan toplu istifalar bu türden bir kaza idi. Taraf’ı Taraf
yapan yazar kadrosunun büyük çoğunluğu, Taraf’ta gerçekleşen süreç karşıtı ‘operasyon’ sebebiyle gaze
teden ayrıldı. 19 Taraf yazarının imza attığı ayrılık manifestosundaki şu cümleler, Taraf’taki ayrılıkların
arkasındaki “süreç kavgasına” ışık tutuyor: “Bu aklın öncelikli endişesi, barışı sağlayacak aktörlerin kazana
cağı politik güç… Barışın politik aktörlerini demokrat kamuoyu gözünde aşındırmayı, barışın desteklen
mesinden daha önemli bulanlar Taraf’ı köklerinden kopartmayı göze aldılar.” Bkz: “Oral Çalışlar, Taraf’tan
istifasını ‘barış karşıtı operasyon’a bağladı!”, T24, 26.4.2013 ve “Taraf yazarlarından ortak açıklama”,
Akşam, 30.4.2013.
17 Bkz: Faruk Ekmekçi, “Terrorism as War by Other Means: National Security and State Support for Terro
rism”, Revista Brasileira de Politica Internacional (Brazilian Journal of International Politics), Cilt 54, No
1, 2011, ss. 125-141.
18 Örneğin, Dicle Üniversitesi olaylarında PKK sempatizanı öğrenciler ile Hizbullah sempatizanı öğren-ciler
arasında çatışmaların çıkması ve gerginliğin günlerce devam etmesi, bölgedeki güç mücadele-sinin
bir yansıması olarak okunabilir. Kaldı ki örgütlü bir yapının parçası olmayan veya açık tavır almak
istemeyen toplumsal kesimleri de unutmamak gerekir.
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

kat beklentinin yüksekliği, hayal kırıklığı riskini de artırmaktadır. Konuşulan çok şeye rağmen,
sürecin yasal alt yapısının hazırlanması için henüz atılmış somut bir adım da bulunmamaktadır.
Sürecin sekteye ya da başarısızlığa uğraması durumunda, Kürtler arasında telafisi güç bir hayal
kırıklığı oluşabilir. Bu tür bir hayal kırıklığı ise, hem Türkiye’yi yeni bir şiddet sarmalına itebilir19
hem de Kürtlerin gelecekte atılacak yeni adımlara kuşkuyla bakmalarına neden olabilir.

13

19 BDP Ağrı milletvekili Halil Aksoy: “Süreç geri dönerse ben de dağa çıkarım”, Milliyet, 23.6.2013.
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

14
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Öneriler

• Geçtiğimiz son altı ayda, Öcalan’ın direktifleri doğrultusunda PKK ateşkes ilan etti,
elindeki askerleri ve kamu görevlilerinin serbest bıraktı ve mensuplarını sınır dışına çekmeye 15
başladı. Bu aşamada, artık top hükümette ve Meclis’tedir. Hükümet ‘minimalist’ yaklaşımdan
uzak bir reform ve demokratikleşme paketi hazırlamalıdır. Anadilde eğitim, güçlendirilmiş yerel
yönetimler ve genel af, artık içi içe geçmiş olan Kürt ve PKK sorunlarının nihai çözümlerinin ol-
mazsa olmaz şartlarıdır. Bu konulara yönelik süreç, takvim ve kapsam müzakereleri yapılabilir
elbette; fakat konuların bizatihi kendileri tartışma dışı olmalıdır. Özellikle anadilde eğitim hakkı,
temel bir insan hakkıdır ve bu konuda uzun bir müzakere sürecine ihtiyaç yoktur. PKK içinde-
ki küçük bir maksimalist grup, her hâlükârda silahlara devam kararı
alacaktır. Kanaatimizce kalıcı barış ve çözüm; ancak bu grubun küçük
Genelde Kürtlerin,
ve marjinal bir grup olmasını sağlayacak kapsamlı ve tatminkar bir
özelde ise PKK’nın
çözüm planı ile mümkündür.
büyük çoğunluğunu
ikna etmeyen • Hükümet, oy kaybı endişesini gidermek için “kazananlar
minimal bir çözüm koalisyonunu” genişletici adımlar atmalıdır. Kürt meselesinin çözü-
planı, yeni PKK(lar) münün müstakil olarak ele alınmayıp genel bir özgürlük ve demok-
doğurma ve sorunu rasi paketinin içinde sunulması, bu çözümün toplumsal kabulünü
öngörülemez daha kolay bir hale getirecektir. Sadece Kürtlerin taleplerine yönelik
noktalara taşıma bir reform paketine itiraz edecek Türklerin pek çoğu, kendi taleplerini
riskini de içinde de kapsayan bir demokrasi paketine evet diyecektir. Eğer hükümet,
barındırmaktadır. Kürtlerin anadilde eğitim ve yerel yönetim özerkliği taleplerinin yanı
sıra, muhafazakâr kesimin “başörtüsünün kamusal özgürlüğü”, Ale-
vilerin “cemevlerinin statüsü” gibi taleplerine de cevap veren özgürlükçü bir Anayasa hazırlaya-
bilirse, Kürtlerin, Alevilerin ve muhafazakâr Sünni Türklerin büyük bir bölümünü içeren geniş bir
demokratik koalisyon oluşturabilecektir. Bu sayede de hem Kürtlerin taleplerine yönelik top-
lumdaki direnç hem de bu dirençten kaynaklanabilecek bir oy kaybı ihtimali oldukça aşağılara
düşecektir.
• Barış sürecinin başarıya ulaşmasında PKK ve BDP’ye düşen önemli bir görev, gerek
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türklerin gerekse Kürtlerin kendilerine yönelik endişelerini giderici bir söylem ve tutum benim-
semektir. Abdullah Öcalan ve Kandil’in özerklik, bayrak ve ikinci resmi dil gibi Türk halkının “ay-
rılıkçılık hassasiyetleri”ni kabartan konulardaki şu ana kadarki ısrarcı olmayan ve uzun-vadeyi
göze yaklaşımlarını bu açıdan olumlu bulmaktayız. Benzer bir tavrın, barış yıllarında PKK’nın
muhtemel baskısına maruz kalmaya yönelik Kürtlerin belirli kesimlerindeki endişeler konusun-
da da sergilenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
• Yukarıdaki maddeyle ilintili bir siyasetin hükümet tarafından da izlenmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Kürtler yekpare bir topluluk değildir ve aralarında -aynen Türklerde olduğu gibi-
muhafazakâr, sosyal demokrat, liberal ve milliyetçi eğilimleri bulmak mümkündür. Kürtler ara-
sındaki bu farklı eğilimleri ve BDP’nin Kürtlerin yalnızca yarısını temsil ettiği gerçeğini dikkate
alarak, hem barış sürecinin Kürtler arasındaki meşruiyetini ve toplumsal kabulünü arttırmak
hem de bölgedeki çoğulculuğun altyapısının inşasına katkı sunmak için, Kürtler arasındaki farklı
eğilimler barış sürecine dâhil edilmelidir. Barış süreci boyunca çoğulcu bir anlayışın benimsen-
mesi ve farklı toplumsal kesimlerin görüşlerinin alınması kalıcı çözüm için oldukça önemlidir.
• Toplumun tüm kesimlerini içerecek demokratik bir anayasa, beraber yaşama arzusu-
nu ve dinamiğini oluşturacaktır. Ancak yeni bir anayasanın yapılması, otomatik olarak sorunu
çözmeyecektir. Bu bakımdan, çoğulculuğun ve çokkültürlülüğün bir politikaya dönüşmesi ve
hayatın her alanına yansıması gerekmektedir. Bu anlamda, özellikle eğitim ve yönetim yapısı-
nın çoğulcu düşünmeyi teşvik edecek şekilde yeniden tasarlanması oldukça önemlidir. Özellikte
ulus-devletin tek-tipçi anlayışı ile hazırlanan okul müfredatlarının çoğulcu bir anlayışa büründü-
rülmesi ve ders kitaplarının bu anlayışa göre yeniden tasarlanması ve yazılması, aidiyet sorun-
larının giderilmesi ve kolektif hafızanın geliştirilmesi bakımından oldukça önemlidir.
16 • Suriye iç savaşının geldiği durum, Türkiye’yi çeşitli açılardan tehdit etmeye başlamıştır.
Türkiye’nin Suriye politikası, barış sürecinin başarılı olma ihtimalini de düşürmektedir. Kanaati-
mizce, hükümet, Suriye’deki aktif ve taviz vermeyen politikasından geri atmasına yönelik içeri-
de20 ve dışarıda21 yapılan uyarılara kulak vermeli ve Suriye’de acil bir ateşkesin sağlanmasına
ve Esadlı veya Esadsız bir geçiş dönemine yönelik çabalara destek vermelidir. Suriye ateşkesi,
hem Suriye iç barışı, hem Türkiye’nin siyasi istikrarı, hem de mevcut barış sürecinin selame-
ti açısından son derece önem arz etmektedir. Başbakan Erdoğan ve Dış İşleri Bakanı Ahmet
Davutoğlu’nun Mayıs ayındaki ABD ziyareti sonrasında yaptıkları açıklamalar bu konuda ümit
vericidir.

20 Bkz: Doğan Ertuğrul, “Türkiye Dış Politikası için bir Test: Suriye Kriz”, TESEV, Haziran 2012 ve Kad-ri
Gürsel, “Suriye Politikasında Değişim Ne Demektir?”, Milliyet, 20.5.2013.
21 Bkz: Mohammad Ayoob, “Turkey Can’t Afford Over-Involvement in Syria”, Yale Global, 17.12.2012 ve
“Blurring the Borders: Syrian Spillover Risks for Turkey”, International Crisis Group, 30.4.2013.
| KÜRT SORUNU ÇÖZÜM SÜRECİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yrd. Doç. Dr. Faruk Ekmekçi


“Faruk Ekmekçi, 2002 yılında Bilkent Üniversitesi Uluslara-
rası İlişkiler bölümünden lisans diplomasını, 2008 yılında da

YAZARLAR
Florida State Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünden doktora
diplomasını aldı. Doktora sonrasında, bir yıl Illinois Wesleyan
Üniversitesi üç yıl da Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde “Ulus-
lararası İlişkiler” alanında dersler veren Faruk Ekmekçi, 2012
yılından bu yana İpek Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölü-
münde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

Dr. Ekmekçi’nin temel araştırma ve öğretim alanları Uluslara-


rası Ekonomi-Politik, Uluslararası Çatışmalar ve Terörizm’dir.
Ayrıca son yıllarda, Kürt meselesine ve çözüm sürecine yönelik
akademik ve popüler yayınlar yapmaktadır.

Faruk Ekmekçi evli ve üç erkek çocuk babasıdır.”

@EkmekciFaruk

Doç. Dr. İlhan Kaya 17


Lisans eğitimini Atatürk Üniversitesi, lisansüstü eğitimini ise
Florida Eyalet Üniversitesinde tamamlayan İlhan Kaya, aynı
üniversitede beş yıl beşeri ve kültürel coğrafya dersleri verdi.
Birleşmiş Milletler, Florida Ekonomi Bakanlığı ve Florida Çev-
re Bakanlığı’nda kısa sürelerle çalışan İlhan Kaya, 2004 yılında
Türkiye’ye dönerek Dicle Üniversitesinde öğretim üyesi ola-
rak göreve başladı. Halen aynı üniversitede çalışmaya devam
eden Kaya, azınlıklar, etnik ve dini kimlikler, Kürt sorunu, ulus-
lararası güç ve seçim coğrafyası gibi konularda çalışmalar yü-
rütmektedir. Kaya’nın, ulusal ve uluslararası dergi ve kitaplarda
yayınlanmış birçok çalışması bulunmaktadır.

@ilhankaya74
© UKAM YAYINLARI TEMMUZ 2013
19 Mayıs Mah. Büyükdere Cad. Balçıktarlası Sok.
Tanlı Han No: 1 Kat: 6 Daire: 6 34360 Şişli, İSTANBUL
Tel: +90 212 2470682 Faks: +90 212 2470681
ULUSLARARASI KÜLTÜREL
ARAŞTIRMALAR MERKEZİ info@ukam.org www.ukam.org
© UKAM YAYINLARI TEMMUZ 2013

You might also like