Professional Documents
Culture Documents
Anglo Amerika Kitap
Anglo Amerika Kitap
İSTANBUL
ı 97o
ANGLO-AMERİKA
ÖNSÖZ'Ü
EROL TÜMERTEKİN
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ
ŞEKİLLER
RESİMLER
I - GİRİŞ 1- 13
Kuzey Amerika Kıt'ası ve Amerika Birleşik Devletleri'ne
Genel Bakış I; Kuzey Amerika, Anglo-Amerika ve Latin
Amerika 10; Kıt'adaki gelişme ile coğrafi şartlar arasın
daki ilişkiler II.
İKLİM 29
İklime etki yapan faktörler 29; Sıcaklık 32; Yağış 34; İk
lim tipleri 36.
TOPRAKLAR 47
Tundra toprakları 47; Podsoller 48; Lateritik topraklar
49; Preri toprakları 50; Çernozyomlar 50; Serozyomlar 51.
BİTKİ ÖRTÜSÜ 52
Ormanlık sahalar 52; Ormansız sahalar 55; Tundralar 56 ;
Preriler 56.
GÜNEY
Pamuk kuşağı 162; Nemli subtropikal kıyı 163. 162-167
NÜFUS 188-218
Nüfus artışının başlıca özellikleri 188; Göçmenler ve kota-
lar 193; Nüfus dağılışı 197; 1950-1960 arasında nüfus artı
şı 202; Amerindler 209; Negrolar 211.
YERLEŞME 214-243
Kır ve şehir nüfusu oranı 2H; Şehirlerin gelişmesi 219;
Şehirsel yerleşmeler 221; Şehirlerin fonksiyonel sınıflandı
rılması 234; Kır ve şehir yerleşme şekillerinin menşei 242.
ZİRAAT 330-372
Başlıca özellikleri: Topraktan faydalanma kesafetinin dü-
şüklüğü 333; İstihsalin ihtiyaçtan fazla olması 334; Geliş
me için mücadele 341; Bugünkü durum 343.
Ziraat bölgeleri: Kurak Batı'da ziraat 346; Ranch sahaları
349; Palouse bölgesi 356; Willamette vadisi 356; Nemli
Doğu 356; Mısır kuşağı 359; Mandracılık kuşağı 364; Pa-
muk kuşağı 371.
MÜNAKALE 373-397
özellikleri 373; Suyolları 377; Demiryolları 384; Kara-
yolları 391; Havayolları 394; Boru hattı 395.
ŞEKİLLER
» 10 Koloniler ı 78.
~ 11 Başlıca memleketlerde nüfus artışı 191.
» ~12 Amerika Birleşik Devletleri'nde 1700-1860 yılları arasında nüfusun
batıya ilerlemesi 197.
» 13 Amerika Birleşik Devletleri'nde rıüfus merkezinin batıya ilerleme-
si 200.
)> ·14 Amerika Birleşik Devletleri'nde 1960'da nüfus dağılışı 201.
,,> • 15 Amerika Birleşik Devletleri'nde şehirsel sahalar 214.
» 16 A.B.D'nde Hamletlerin dağılışı 215.
» 17 1901-1938 yılları arasında maden kömürü kullanılışı 251.
» 18 A.B.D'nde maden kömürü ve linyitin kullanıldığ1 sahalardaki deği
şim 1950-1960, 253.
» 19 A.B.D'nde maden kömürü ve linyit yataklarının dağtlışı 257 .
» 20 A.B.D'nde petrol yataklarının dağılışı 267.
21 A.B.D'nde Pipeline'ların dağılışı 272.
» 22 A.B.D'nde hidroelektrik kapasite 274 .
23 Tennessee vadisinde baraj ve santraller 276.
)> 24 A.B.D'nde atom santralleri 281.
» 25 A.B.D'nde maden işletmelerinin dağılışı 293.
» 26 A.B.D'nde sanayide çalışan işçilerin toplam işçi miktarındaki pa-
yı 297.
285 Foto. 12 » »
173 24 Pilgram Pil grim
191 Şekil 11 'in alt yazısı eksiktir. Şu şekilde tamamlanacaktır :
A.B.D. nüfus artışı diğer memleketler arasında dikkat çekici bir
durumdadır. 1 - Japonya 2 - İngiltere 3 - Meksika 4 - A.
B. D. 5 - Cava 6 - Mısır. (Frayer'den).
234 21 niş bir şekilde geniş bir şekilde
Kıtadaki
nüfusun büyük kısmı şehirsel yerleşmelerde yaşamaktadır.
Şehirsel nüfus bakımından Amerika Birleşik Devletleri (yüzde 70'den faz-
la) ve Kanada (yüzde 60 ile) dünyada başta gelen memleketlerdir. Ameri-
ka Birleşik Devletleri dünyanın başlıca büyük şehirlerine sahiptir. (Büyük
Newyork 15, Los Angeles 7 milyon).
Bütünü ile Kuzey Amerika'da nüfus artmaktadır. Bu artış eskiden
göçlerle ilgili idi. Şimdi ise tabii artış esas sebeptir. Nüfus artışı bakımından
Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada arasında fark vardır. Kanada hala
göçmen celbetınek için gayret sarfetmektedir. Amerika Birleşik Devletle-
rinde ise göçler kotalarla tahdid edilmiştir.
Baştarafta kıta
ekonomisinin son 150 yıl içinde büyük gelişme göster-
miş olduğunu belirtmiştik. Bu gelişme aynı zamanda bir değişme ile de il-
gilidir. Gerçekten, kıta ekonomisini temsil eden Amerika Birleşik Devletle-
ri ve Kanada'da ekonominin ağırlık merkezi süratle sanayiye kaymıştır.
Kuzey Amerika'da ziraat geçen asırda olduğu gibi, çoğunluğun çalıştığı bir
iş kolu değildir. Kanada'da yüz ölçümünün ancak yüzde dördünde ziraat
yapılmaktadır. Gerçi bu oran daha bir miktar arttırılabilirse de, genel ola-
rak memlekette ziraate uygun şartların mevcut olduğu sahalar azdır. Kuzey
Kanada ve Alaska'nın büyük bir kısmı tundra zonu (veya soğuk çöl) hu-
dudları içindedir. Geri kalan sahaların çoğu da konifer ormanlar ile kaplı
dır.
22 milyon oldu. Bu miktar genel nüfusun yüzde 13.5'i, 1963 de ise 6.5
milyon zıraat nüfusu vardı. Bu mıktarın 4.738.000'i çiftçi ailesi,
1.780.000'i ise ücretle tutulan işçi idi.
Amerika Birleşik
Devletleri'nde zıraat işçileri hatta, zıraat yapılan sa-
halar azalırken, zıraat işçisi başına
verim artmıştır. Bu arada «verim artı
şının» hemen bütün ekonomik faaliyetlerde müşahede edildiğini belirtmek
gerekir.
Zırai verimin artması çok taraflı bir gelişmenin sonucudur. Bir defa,
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki çiftlikler çeşitten ziyade, muayyen ürün
veya hayvan üretmeye yönelmişlerdir. Kuvvetli bir ihtisaslaşma sözkonu-
sudur. Başka kelimelerle çiftliklerin çoğu plantasyon halindedirler. Çiftçi-
lik faaliyetleri son derece makinalaşmıştır. Çok miktarda gübre kullanıl
maktadır. Tarlaların genellikle düz veya hafif dalgalı arazilerinde büyük
üniteler halinde olması istihsalin geniş çapta ticari karakterde oluşu ile il-
gilidir. Gerçekten Amerikan çiftliğinde gerek makina gerek yatırım bakı
mından kuvvetli bir entansite mevcuttur. Ayrıca zıraat arazisinin dünyanın
eskiden beri yerleşme ve zıraat faaliyetlerine sahne olmuş olan birçok yer-
lerinde olduğu gibi, çeşitli sebeplerle (özellikle veraset) parçalanıp, bölün-
memiş olması makinaların uygulanmasını kolaylaştırmıştır. Bununla bera-
ber Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da zıraat arazisi birimi başına
düşen verim mesela Danimarka, Hollanda veya İngiltere'deki derecede de-
ğildir. Bunda Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da geniş arazilerin
mevcudiyeti, dolayısile, uygulanan yatırımın muayyen yerlerden azami ve-
rim yerine, daha geniş araziden daha düşük verim düşüncesine yol açmış
olmasııun büyük rolü vardır.
Kuzey Amerika kendi zırai ürünler ihtiyacının büyük bir kısmım kar-
şıladıktan başka, birçok ürünlerde de ihtiyaç fazlası istihsale erişmektedir.
Kuzey Amerika önemli mısır, buğday, mandra ürünleri, tütün, pamuk is-
tihsalcisidir. Bu ürünlerin çoğunun istihsali kıta sakinlerinin ihtiyacından
fazladır. Dolayisile, Kuzey Amerika'nın dünya buğday ihracatında yüzde
38, tütün ihracatında yüzde 45'lik payı vardır. Kıta bunlara karşılık kah-
ve ve kakao gibi tropikal ürünler ve yün ithal eder.
Bütünü ile Kuzey Amerika'da zengin ve çeşitli maden yatakları mev-
cuttur. Bu kıta kabaca dünya petrol ve tabii gazının yüzde 60'ını, demir
cevherinin yüzde 55'ini, maden kömürünün yüzde 45'ini, bakır'ın yüzde
42'sini, kurşun ve çinko'nun da yüzde 34'ünü vermektedir.
Amerika Birleşik Devletleri maden kömürü istihsali İkinci Cihan Har-
4 ANGLO-AMERİKA
binde 600 milyon tonu aşmıştı. Halen 400 milyon ton civarındadır. Bu-
gün gerek Amerika Birleşik Devletleri, gerek Kanada maden kömürü istih-
salinde azalma müşahede edilmektedir. Bunun başlıca sebebi petrol tabii
gaz ve hidroelektrik'in maden kömürünün yerini almakta oluşudur. Petrol
istihsali ise 1956 yılından beri 380 milyon ton civarındadır. Kanada'nınki
~5. milyon ton. Amerika Birleşik Devletleri'nde petrol istihsalinin artma-
masının daha doğrusu, arttırılmamasının sebepleri arasında memleket pet-
rol rezervlerinin korunması politikası ve ithalatıri artması vardır. İthalatın
artmasında da başka memleketlerdeki, Amerika Birleşik Devletleri'ne nis-
betle çok ucuz olan istihsal maliyetinin büyük rolü vardır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde çeşitli madenler mevcut ise de, ihtiyaç
çok fazla ve çeşitli olduğu için önemli miktarlarda ithatat- yapılmaktadır.
Bir defa, en önemli madenlerden biri olan demir cevheri istihsalinde 1958
yılından beri ikinci (birinci Rusya) duruma düşürülmüştür. Bakır, çinko,
boksit, kalay, manganez, krom, tungsten, nikel ve sair madenler ithal edil-
mektedir.
Kanada, Amerika Birleşik Devletleri'nde mevcut olmayan birçok ma-
denleri bu memlekete ihraç eder. Bu memleket dünyanın önemli nikel, pla-
tin, aspestos, bakır, kurşun ve çinko çıkarıcısıdır. Yakın zamanlarda de-
mir cevheri (Labrador'da) çıkarımı gelişmiştir. Bu memleket aynı zaman-
da nükleer yakıt kaynaklarına da sahiptir. Kıtadaki tabii zenginliklerden
söz edilirken, Kuzey Amerika'nın dünya konifer ormanlarının yüzde 40'ına,
Orta Kuşak Ormanlarının da (genellikle yayvan yapraklı ormanlar) yüzde
24'üne sahip olduğunu belirtelim.
Sanayiye gelince; kıtada çeşitlisanayi faaliyetleri mevcuttur. Bu kıta
da özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde sanayi faaliyetlerinin süratle
gelişmiş olmasında çeşitli faktörlerin rolü vardır. Bunlar arasında şüphesiz
çeşitli ve zengin maden yataklarına sahip olmak başta gelir. Nitekim Ame-
rika Birleşik Devletleri'nde sanayi faaliyetlerinin ilk defa Kuzeydoğuda
başlamış olması tesadüfi değildir. Bu sahada zengin maden kömürü yatak-
ları mevcut olduğu gibi, Süperiör Gölünün batı kıyılarında bulunan demir
cevheri yatakları ile de irtibat kolay oluyordu. Kıtadaki sanayi faaliyetleri
üzerine etki yapan bir diğer faktör de Avrupa'dan gelen göçmenler arasın
da sanayi işçilerinin ilk olarak kıtanın bu kesiminde yerleşmiş olmalarıdır.
Sanayi faaliyetlerinde de zıraatte olduğu gibi, kuvvetli bir ihtisaslaşma
söz konusudur. Bu özelliğin teessüsünde daha geçen asrın sonunda Ameri-
ka Birleşik Devletleri'nin yoğun bir demiryolu şebekesi ile kaplanmış ol-
GİRİŞ 5
masının büyük rolü vardır. Sonraları diğer münakale sektörleri ile de tak-
viye edilmiş olan bu ortam, daha başlangıçdan itibaren bölgeler arasında
bağlantıların kolaylaşmasına, dolayısile her bölgenin şartlarına en uygun
imalata yönelmelerine imkan sağlamıştır. Bütünü ile Amerika Birleşik
Devletleri'nin ekonomik gelişmesinde yeterli ve ucuz münakale imkanları
nın büyük rolü olmuştur.
undan daha az bir kısmı vasat bir Amerikalının beslendiği miktarda ~da
almaktadır. Aınerikada her 3 kişiye bir otomobil ve telefon düşmekte, rad-
yo, televizyon, buzdolabı ve çeşitli elektrik malzemesi hemen hemen her
evde kullanılmaktadır. Bu durum Kanada'da da aşağı yukarı aynıdır.
Barach'a göre, A. B. D. 1960 dan beri iktisadi durumunun şimdiye
kadarki en yüksek seviyesi içinde bulunmaktadır.
nin üçte birini, çelik istihsalinin dörtte birini, motorlu vasıtalar imalatının
.pa yarıısnı temsil eder.
Et ve hayvan ürün-
ferinden temin
edilen protein
payı
Yeni Dünya adı verilen kara kütlesinin kuzey yarını kürede kalan
kısmını teşkil eden Kuzey Amerika, gerek fiziki gerek beşeri ve iktisadi
coğrafya bakımından bir bütün değildir. Fiziki coğrafya yönünden bir kıs
taklar ve adalar mıntakası olan Orta Amerika, Meksika hariç, ayrı bir üni-
te addedilebilirse de beşeri ve iktisadi coğrafya bakımından Kuzey Ame-
rika "Anglo-Amerika ve Latin Amerika" veya "Orta Amerika" olmak üze-
re açık olarak ikiye ayrılır. Bu durumda Kanada ve A.B.D. nin ayrı, Mek-
sika ve kıstaklar bölgesinin 7 küçük memleketinin de ayrı ayrı birer ünite
addedilmesi gerekir. Orta veya Latin Amerika, kıs taklar, adasallık, relief,
iklim ve bitki örtüsü gibi ayırıcı fizik elemanlar yanında dil, kültür ve din
(katolik dini hakim) gibi beşeri amiller ve iktisadi yapı bakımından da Ku-
zey Amerikanın kuzey kısmından, Anglo - Amerika'dan tamamen ayrıdır.
Hatta bu bakımlardan Orta Amerika'yı veya diğer bir deyişle Kuzey Ame-
rika'nın bu Latin Amerika kısmını, "Latin Amerika" adı verilen Güney
Anıerika'ya bağlamak icap eder. Böylece Anglo-Amerika'nın güneyi bü-
tün orta ve güney Amerika'yı kaplayan Latin Amerika ile sınırlanmıştır.
Meksika'dan itibaren başlayan Latin Amerika kuzeyde uzanan Anglo-
Amerika'dan apayrı bir alemdir. Bir defa burada nüfusun büyük kısmını
kıtanın yerlileri ile göçmenlerin karışmasından meydana gelen melezler
teşkil eder. Latin kültürü ve katolik dini hakimdir. Diğer taraftan esas iti-
bariyle ziraate dayanan az gelişmiş bir iktisadi durum mevcuttur. Sanayi-
leşme henüz ancak muayyen yerlerde önemli başlangıçlar halindedir. Mü-
nakale şartları ise mahduttur. Buna karşılık Anglo-Amerika geli:?miş bir
iktisadi durumun bütün şartlarına sahiptir. Beşeri yapı da tamamen fark-
lıdır. Latin Amerika'da birçok beşeri şartlarda Güneybatı Avrupa mem-
leketleri tesirlerinin müşahede edilmesine karşılık, Anglo-Amerika'da Ku-
zeybatı A vrupanın tesirleri açıkça görülür.
KUZEY AMERİKA, ANGLO-AMERİKA 11
Kuzey Amerika hakkında yeni, geniş bir eser yazmış olan Dr. Watson,
Kuzey Amerika'nın bugünkü duruma gelişinde coğrafya ve tarihin birlikte
rol oynadığı kanısındadır. Kuzey Amerika'nın mevkii onun, bir yandan es-
ki dünyanın tahripkar türlü meselelerinden ayrı kalmasını temin etmiş, di-
ğer taraftan Batı Avrupa ve Doğu Asya ile temasları da geliştirecek im-
karuar vermiştir. Ayni yazara göre Kuzey Amerika, MacKinder'in yakın
zamanlara kadar İngiltere'nin en önemli servetleri arasında olduğunu ileri
sürdüğü adasallık ve evrensellik coğrafi elemanlarına sahiptir. Adasallık,
gelişmesinin kendi başına ve kendine mahsus bir şekilde cereyan etmesini
temin etmiş, evrensellik ise yeryüzünün diğer bölgelerinden fayda sağlama
sını mümkün kılmıştır.
Örtülü Platform
Kanada kalkanı örtülü bir platform olarak, kuzey ve güneye doğru
devam eder. Platform kısmen Arktik adalar grubunun ve kıta içindeki al-
çak sahaların büyük bir kısmının altında yer almaktadu. Kalkanın bu ör-
tülü kısmında zaman zaman vuku bulan yukarı doğru bükülmeler üstte
bulunan ovaları etkilemiştir. Güneybatıda ise platformun bir kısmı oroje-
nik hareketlerle kopup ayrılarak Kolorado platosunda ayn bir parça ha-
linde yer almıştır.
Kenar Dağlar
Kıyı Ovaları
~I ~5 ~t!
~ t:::::J L:;.:J\ıl
Şekil : ı
Kanada Kalkant
.J
r~m ı
mı
"""'"
-111
t.--., ------~ıııı..::ı.ıı.ı:;.;;.-;;..-
Sekil : 2
Buzulların dolaylı ve doğrudan doğruya tesirleri
(Mead ve Brown'dan).
A. Pleistosen buzullaşmasının alanı.
1. Buzullaşmış alan
2. Kanada ve Kordilleralar buz örtüsü sınırı
3. Wisconsin buzullaşmasının sınırı
B. İlgili hidrografik olaylar.
Postglasiyal deniz transgresyonunun alanı.
2. Proglasiyal göller
3. Bonneville ve diğer fltivial göller.
4. Başlıca taşma çığırları
5. Arzkabuğu depresyonunun sınırı
C. !lgili rtizgAr depoları
1. Lös
2. Kum
D. Bugünkü permafrost durum
1. Sürekli
2. Kesintili
3. Adalar halinde.
YAPI ve YER ŞEKİLLERİ 19
Örtülü Platform
lar (Great Plains) Mackenzie deltasından Rio Grande'ye kadar uzanan bü-
yuk bir morfolojik ünite teşkil etmektedir. Bölge düz veya hafifçe kıvrımlı
nisbeten yeni rüsubl sahrelerden meydana gelmiştir. Kayalık Dağların ke-
na_rında bu sahreler hogback'ler halini alırlar. Doğuya doğru eski epikon-
tinental denizlerde çökelmiş geniş bahri depolar mevcuttur. Bunların üze-
riD:d.e batıdaki dağlardan gelen çakıl ve kumlardan müteşekkil büyük bi-
rikinti konileri yayılmıştır. Bütün bu saha batıda 1800 metrelik bir irtifa-
dan doğuda 500 metrelik bir irtifaa kadar inen bir meyile sahlptir. Diğer
taraftan, Büyük Ovalarda kuzeyde glasiyasyona uğramış kısım ile güneyde
buiıa uğramamış kısım arasında önemli farklar vardır.
Mackenzie havzasından başlayan "Kuzey Büyük Ovalar" glasiyal de-
polardan müteşekkil ince bir örtü ile kaplıdır. İnce delta kumları ve post-
glasyal safhaya ait kıyı depoları ihtiva eden göl tortuları Great Bear, Great
Slave, Lesser Slave, Athabasca göllerinin çevresini karakterize etmektedir.
Yer yer Franklin dağları gibi ana kayaya ait son derece kıvrılmış şekiller
veya Horn ve Caribou dağlarında olduğu gibi dik kenarlı platolar halinde
görülür. Gençleşmiş akarsular gömük ve yamaçları dik vadiler içinde ak-
maktadır. Caribou dağlarının güneyinde arazi doğuya doğru eğimlmerek
Kanada prerilerini meydana getirir. Burada Alberta'nın 1500 metre irti-
fadaki yüksek ovalarından Saskatchewan ovalarına kadar inilir. Yamaçla-
rın eteklerinde birbirlerine paralel moren setleri mevcuttur. Glasiyal göl-
lere ait depolar bilhassa Saskatoon ve Regina civarında büyük ve verimli
düzlükler meydana getirmiştir. Güney Saskatchewan havzasının kurak kı
sımlarında delta depolarından ve etrafları kumulla çevrili örgülü mecralı
akarsuların bulunduğu yerlerden gelen malzemeden meydana gelmiş olan
kum tepeleri ile kaplı sahalar da vardır.
Montana ve Dakota'larla başlayan "Güney Büyük Ovalar" batıda
hogback'ler ve doğuda Missouri tepeleri ile sınırlanır. Wyoming ve Güney
Dakota'da tabak al aşmamış rüsubi serilere derin bir şekilde gömülmüş olan
akarsular "badlands" meydana getirmiştir. Badland'lerin güneyinde, geri-
sinde Nebraska'nın kum tepelerinin yer aldığı Pine Ridge diklikleri mev-
cuttur. Söz konusu kum tepeleri kısmen tipik örgülü bir mecra içinde akan
akarsulardan gelen kumlarla oluşmuşlardır. Güney Nebraska'da geniş lös
depoları sathı örtmüş ve bu satıh yer yer akarsular tarafından yarılmıştır.
Dağlara yakın kısımJarda ise sonradan üzerindeki nisbeten yumuşak sah-
relerin kısmen erozyona uğramış bulunduğu Colorado Piedmont depres-
yonu Büyük Ovaların alçak kısımlarına tekabül etmektedir. Bunun doğu
sunda mukavim formasyonların zirveler teşkil ettiği bir yüksek saha olan
YAP1 ve YER ŞEKİLLERİ 23
High Plains yer alır. Güneyde lavlar üzerinde teşekkül etmiş mesalarla te-
barüz eden Raton havzası vardır.
Appalach'lar
dan Meksika körfezi kıyı ovasına kadar uzanmakta ve 6-7 ila 25-30 Km.
genişliğe sahip bulunmaktadır. Bünye şiddetle kıvrımlı dik antiklinaller ve
senklinaller meydana getirmiş olan Paleozoikten müteşekkildir. Özellikle
güneye doğru kıvrımlar ve şariyajlar mevcuttur. Bütün bölge aşınmaya
maruz kalmış ve gençleşmeyi takiben de mukavim sahreler aslında senkli-
naller olsalar dahi belirli sırtlar meydana getirmişlerdir. Buradaki strüktür-
lerin çoğu antiklinal şeklinde olduğundan, bunlar aşınarak etrafı şevlerle
çevrili püro görünümünde dağlar teşkil etmişlerdir. Senklinaller ise tepeler
meydana getirmişlerdir. Bu strüktürler arasında gayet tipik zikzaklar çizen
sırtlar yer alırlar. Dağların yükseltileri birbirine çok yakın olup Kuzey Ap-
palach'larda karakteristik olan 700 m. seviyeli penepleni burada da çok
zaman temsil etmektedirler.
Ridge and Valley bölümünün en gen.iş depresyonu olan Great Valley'-
in doğusunda takımiyle Blue Ridge diye anılan orta yükseklikte masif dağ
lar yer alır. Bunlar şiddetli kıvrılma, yükselme, kuvvetli metamorfizma ve
geniş plütonik entrüzyonlarla karakterize edilmektedir. Güneyde yükselti-
leri 2000 m. üstündedir, kuzeyde ise 500 m. ye inerler.
Blue Ridge'in doğusunda dalgalı bir peneplen sathı halinde görülen
Piedmont sahası yer alır. Piedmont, doğuda Fall line adı verilen belirli bir
sınırla sona erer. Bu sınır boyunca genel bir eğim kırığı ve buna bağlı olan
şelaleler görülür. Fail line'ın doğusunda, Piedmontu meydana getiren eski
temel Atlantik kıyı ovasının denize doğru gidildikçe gençleşen ve kalınla
şan örtü tabakaları altına dalar.
Mississippi'nin batısındaki Ouachita ve Wichita dağları da birçok
bakımlardan Appalach'lara benzerler. Ouachita dağlarının yapısı iyice sı
kışarak kıvrılmış ve yer yer şariyaşlara uğramış bir durumdadır. Appa-
lach'lar için karakteristik olan yatık kıvrımları arz ederler. Uzun bir eroz-
yon devresi geçirmişlerdir. Wichita'lara kadar uzanırlarsa da Wichitalar
kuzeybatı istikametinde bir sapma yaparak Aınarillo dağlarını da ihtiva
ederler. Wichita'daki strüktürlerin çoğu daha genç teşekkülatla örtülüdür.
Bununla beraber kıvrımlar Appalach'ların Ridge and Valley kısmındakile
re benzemektedirler. Ouachita'lar ve Wichita'lar oldukça iyi tesviye edil-
miş vaziyette olup, 500 - 700 metre irtifada bulunan yüksek tepeler, alçak
kuestalar ve kısmen 200 - 300 m. arasındaki irtifalarda uzanan aşınım düz-
lükleri arz etmektedir.
Arktik kıvrımlar
Kordilleralar
Karışık bir yapıya sahip olan Kordillera'lar doğu ve batı olmak üzere
ikiye ayrılırlar. Doğuya doğru gittikçe yatıklaşan ve uzun kubbeler şeklini
alan paralel kıvrımlardan müteşekkil daha yeni sahreler ve daha yeni mal-
zemeden meydana gelen Doğu Kordilleralar Alaska'nın 2000 m. irtifada
şiddetle kıvrılmış Brooks dağlarından başlar. Buradan Mackenzie dağları
adı altında geniş kıvrımlar ve yer yer şariyajlar arz ederek Franklin dağla
rına uzanır ve 2000-2500 m. irtifada geniş kavisler çizerler. Kanada Ka-
yalık Dağları 4000 m. yükseltiye kadar çıkarlar.
dağlarının yarı volkanik zirveleri ile devam ederek İngiliz Kolumbiyası kı
yı sıra dağları ile sonuçlanır. Kaskatlar esas itibariyle volkanik menşeli
dir. Bunlar daha güneyde şiddetli kıvrım ve intrüzyonlara uğramış ve aynı
zamanda kırıklarla meyillenmiş bir blok olan Sierra Nevada ile devam
ederler.
Pasifik kenarındaki dağlar ise Alaska'dan Kaliforniya yarımadasına
kadar uzanır. Alaska ve İngiliz Kolumbiyasında bu sistem kısmen deniz
istilasına uğrayarak bir adalar dizisi halini almıştır. Kaskat ve Kıyı sis-
temlerini Alaska'da Inner Passage, Puget-Sound, Willamette vadisi, Kali-
forniya'da Great Valley, Salton Sea havzası ve Kaliforniya körfezinde görü-
len uzun depresyonlar ayırır.
Kordillera bölgesinde yapı yüzey şekillerini tayin eden esas faktör ol-
makla beraber burada akarsu ve buzulların meydana getirdiği değişiklik
ler de derindir. Bu durum özellikle yağışların fazla olduğu kar ve buzun
geniş sahalar kapladığı batı kısımlarda barizdir. Mesozoik ve Tersiyer'deki
tesviye batıdaki eski dağları olgun bir satıh haline getirmiştir. Gerçi bu kı
sım yeniden gençleşmiş ve sonra yeniden tesviye edilmişse de Tersiyer orta-
larında volkanizma hareketlerine maruz kalmıştır. Bu hareketleri ise belirli
aşınım satıhları meydana getiren uzun bir erozyon devresi takip etmiştir.
Bununla beraber küçük çaptaki yükselmeler bu satıhların da bozulmasına
yer yer yarılıp parçalara bölünmesine sebep olmuştur.
Kayalık Dağlar sisteminde akarsu erozyonu Alberta ile Kolorado ara-
sında dik hogbekler meydana getirmiş, kubbe şekilli strüktürlerin indifai
çekirdekleri etrafında dik ve konsantrik sırtlar hasıl etmiştir.
Kayalık Dağların kuzeyi ve güneyindekilerin yüksek kısımları glasi-
yasyona maruz kalmış, eski Pleistosen glasiyasyonu da geniş moren depo-
ları meydana getirmiştir.
Daha güneyde Kolorado Platosu yer alır. Burada irtifa 2000 m. ci-
varındadır. Özellikle Güneydoğu kısmı derin kanyonlarla yarılmıştır. Te-
meli eski kütleden meydana gelen bu platonun daha yüksek kısımları uf-
ki paleozoik tabakalarından yapılmıştır.
28 ANGLO-AMER1KA
Kıyı Ovaları
Atlantik ve Meksika körfezi kıyısındakiler hariç aslında Kuzey Ame-
rika'da kıyı ovaları pek gelişmemiştir. Cape Cod'dan Tampico'ya kadar
değişik genişlikte kıyı ovaları yer almaktadır. Kuzeydoğuda dar olan kıyı
ovaları Georgia'da 30-40 km. ye, Teksas'ın kuzeydoğusunda ise 100 Km.
genişliğe erişir. Meksika'da ise yeniden daralır. Genel olarak doğu ve gü-
ney doğrultusunda denize dalan bu ovalar denize doğru eğimli Mesozoik ve
Üçüncü Zaman depoları ile örtülüdür.
Kıyı ovaları Appalachlarla ilgili olan Doğu Kıyı Ovaları ve Quachito
ile ilgili olan Güney Kıyı Ovaları olmak üzere ikiye ayrılabilir.
Doğu kıyı ovalan Appalachlar yükselirken su üstüne çıkmışlardır.
Daha sonra yüksek yerlerin peneplenleşmesi bu alçak sahaların dolmasını
kolaylaştırmıştır. Böylece alt kretaseden Pleistosene kadar, kıta şelfi üze-
rinde kalın depolar birikmiştir. Bu depolar Newfoundland'den ve Nova
Scotia'dan Alabama'ya kadar uzanıyordu. Depoların meydana getirdiği ova
eskiden bugüne nazaran daha genişti. Fakat sonradan ovanın doğu kısım
larının epirojenik hareketlerle bükülerek sular altında kalmış olduğu anla-
şılmaktadır. George Bank~eki kuestalar, kanyonlar Cabot boğazı gibi ha-
len denizaltı topoğrafyasına ait şekiller olayın şahitleri addedilmektedir.
Appalachlarda Miosendeki yükselme ovaların daha da dolmasına sebep
oldu. Daha sonraki depolar çoğunlukla bahridir.
Güney kıyı ovaları da doğudakiler gibi dağlara paralel olarak teşek
kül etmiştir. Fakat bu ovaların gelişme safhaları çok daha karışıktır.
Burada da depolama Ouachitos jeosenklinali ile ilgili olarak başlamış
tır. Bilhassa Üçüncü Zamanda kıta içinden gelen malzeme ile ova genişle
miş, körfez de küçülniüştür. Kıtadan gelen büyük nehirlerin bu ovada de-
nize dökülmeleri güney ovalarının gelişmesi üzerinde önemli rol oynayan
diğer bir özelliktir.
Mississippi bunların en büyüğüdür.
Kıyı ovaları önemli kırıklar ile de dikkati çeker. Diğer taraftan bu
ovaların kıyılarının lagün ve kıyı okları ile çok değiştirilmiş olması da ayrı
bir özelliktir.
IK L i M
iklim şartlarından iki esas hava kütlesinin - Polar Continental (Pc) - Kutbi
Kara~al ve Tropical Maritime (Tına) - Bahri Tropikal- sorumlu olduğunu
ileri sürmektedir. Adı geçen iki büyük hava kütlesi menşe sahalarından
uzaklaştıkları ve birbirleri ile karşılaştıkları zaman meydana gelen du-
rumlar v.s. iklimlerin özelliklerine şiddetle tesir eder. Nitekim kıta kışın
esas 'itibariyle kutbi kontinental hava kütlelerinin tesiri altındadır. Geniş
sahalarda kuru ve soğuk bir iklim hüküm sürer. Yazın ise bahri tropikal
hava güneye bakim olur. Kıtanın güneyi (Tına) nın kuzeyi (Pc) nin tesiri
altındadır. İlkbaharda iki hava kütlesi arasında cephe kuzeye ilerler. Son-
baharda ise bunun aksi olur. Adı geçen cephe güneye doğru ilerler. Düşük
sıcaklıklar ve yağışlar da cephelerin bu kuzey ve güneye ilerleyişlerine uya-
rak yer değiştirirler. Kuzey Amerika'nın başlıca iki büyük hava kütlesi ve
tali kütlelerin özellikleri anahatları ile şöyle özetlenebilir: (Şekil: 3).
1 - Kutbl Karasal Hava Kütlesi : Bu hava kütlesinin menşe saha-
sı Kanada, Alaska ve Kuzey Buz Denizinin kar ve buzlar ile kaplı kısrm
larıdır. En önemli özelliği çok soğuk olması, alt kısımlarında sıcaklık tea-
küsü göstermesi ve gerek mutlak, gerek nisbl nemliliğin çok düşük olması
dır. Güneye doğru hızla ilerlediği sıralarda şiddetli soğuk devreler meyda-
na gelir. Kış mevsiminde bu hava kütlesinin bakim olduğu sahalarda ha-
va berrak ve bulutsuzdur. Büyük Göllerden geçerken değişikliğe ve Ap-
palach'larda da türbülans olayına maruz kaldığı için doğu kısımlarda bi-
raz bulutludur. Diğer taraftan bu enlemlerde batı rüzgarları bakim oldu-
ğundan kutbi kontinental hava kütlesi Pasifik kıyılarına pek nadir haller-
de ulaşır. Bu hal gerçekleştiği zaman ise oralarda donlara ve kar fırtınala
rına sebep olur. Yazın bu kütlenin menşe sahasındaki durumu değişiktir.
Bu mevsimde günler uzun olduğu için hava kütlesi alttan ısınır. Bununla
beraber nemlilik ve sıcaklık derecesi gene düşüktür. Bu sebeple hakimi-
yet sahasındaki hava açık ve yağışsızdır. Fakat güneye doğru menşe saha-
sından uzaklaştıkça sıcaklık ve nemlilik arttığı gibi gittikçe daha istikrar-
sız bir durum alır. Bunun neticesinde de bu gibi sahalarda bazen şiddetli
sağanaklar halinde yağışlar meydana gelir.
Şekil: 3
Kuzey Amerika'da hava kütleleri ve menşe sahaları (Trewartha'dan).
1 - Bahri kutbi, mP.; kışın serin, nemli ve kararsız, yazın kararlı.
2 - Kutbı karasal; soğuk, kuru, kararlı.
3,4 - Atlantik'in kutbi Bahri hava kütlesi; serin, nemli ve kararlı .
5 - Tropikal karasal; sıcak, kuru ve kararsız.
6 - Tropikal Bahrtj ılık, nemli ve nötr.
7 - Atlantik ve Meksika Körfezinin Bahri Tropikal Hava kütlesi; ılık.
nemli ve kararsız.
32 ANGLO-AMERİKA
kıYJ. yakınlarında soğuk (Pc) ile karşılaştığı zaman gayet bol yağışlar mey-
dana gelir. Bu suretle kış mevsimi bölgede azami yağışların alındığı devre-
dir. ·
- Yaz mevsiminde (Pm) nin özellikleri başkadır. Bir defa, menşe sahası
yazlJl kıtadan daha az sıcak olduğu için buraya dahil olan hava kütleleri
de söğur ve ashndakinden daha istikrarlı bir hal alır. Diğer taraftan bu
mevsimde okyanus üzerindeki basınç azamisinden kıta içindeki asgariye
doğru kuvvetli bir hava hareketi vardır. Bunun neticesinde istikrarlı bir
kütle olan (Pm) kıtaya yönelir. Neticede kıyı bölgesinde bu mevsimde hava
açık..- ve ekseriya yağışsızdır.
Sıcaklık
Kuzey Amerika'da sıcaklık şartları yer yer değişik olduğu gibi hemen
bütün kıtada sıcaklık oynaklığı da fazladır. Şiddetli kış ve yaz ekstremleri
İKLİM 33
Yağış
....
İklim Tipleri
Özellikle klimatoloji sahasındaki çalışmaları ile tanınmış Amerikalı
coğrafyacı G. Trewartha Kuzey Amerika'da 10 esas iklim tipi tesbit et-
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık 19.4 20.0 21.7 23.3 25.6 26.7 27.8 27.8
------ - -- -- -
YağıŞ 63.5 50.8 53.3 78.7 154.9 177.8 132.1 154.9
Charleston
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık 9.4 11.1 13.9 17.8 22.2 26.l 27.2 26.7
---- - -- - ---- -
Yağış 78.7 78.7 85.8 60.9 86.3 132.6 157.4 170.1
Yağış, hemen bütün yıl boyunca devamlı olmakla beraber bariz bir
İKLİM'. 39
L ..
i 3a
.
5
~~
. . ıo
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık -2.2 -1.1 4.4 11.1 17.2 22.2 24.4 23.3
Yağış 76.2 78.7 101.6 86.3 101.6 106.4 104.1 81.2
Winnipeg (Manitoba)
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık -20.6 -17.8 9.4 3.3 11.1 16.7 18.6 17.8
Yağış 22.3 17.7 30.4 35.5 50.8 78.7 78.7 55.8
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık -10.6 -9.4 -3.9 5.0 12.8 18.3 20.6 19.4
Yağış 93.9 81.2 93.9 60.9 78.7 88.9 96.4 86.3
Aylar o ş M N M H T A
- -- - -
Sıcaklık. 7.8 10.0 12.2 14.4 17.2 20.6 22.8 22.2
-
Yağış 96.4 71.1 71.1 38.1 17.7 2.5 o o
Aylar o ş M N M H T A
-- -- - ----
Sıcaklık 9.4 10.6 11.7 12.2 13.3 13.9 13.9 14.4
--
Yağış 121.9 91.4 78.7 40.2 17.7 2.5 o o
Victoria (B.C.)
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık 3.9 4.4 6.1 8.9 11.7 13.9 15.6 15.6
·--- ----
Yağış 114.3 81.2 88.9 40.6 30.4 22.3 10.1 15.2
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık -30.6 -23.9 -15.6 -1.7 7.8 13.9 15.0 12.2
Yağış 20.3 20.3 12.7 17.7 22.8 33.0 40.6 40.6
Aylar o ş M N M H T A
-
Sıcaklık -28.3 -25.0 -25.6 -18.9 -6.1 1.7 6.7 6.1
Yağış · 7.6 5.0 5.0 7.6 7.6 45.7 20.3 20.3
Yuma (Arizona)
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık 12.8 15.0 18.3 21.1 25.0 29.4 32.8 32.2
Yağış 12.7 10.1 7.6 2.5 o o 5.0 15.2
Aylar o ş M N M H T A
Sıcaklık 1.7 4.4 8.9 12.8 17.8 22.8 24.4 23.3
Yağış 22.8 15.2 20.3 27.9 53.3 58.4 27.9 17.7
Tabloda görüldüğü gibi yağış rejimi yaz azamisi ile kontinental karak-
terdedir. Sıcaklık irtifaa bağlı olarak yazın ılıman, kışın soğuk bir karak-
ter arzeder. Helena (Montana) istasyonu da orta kuşak step iklimine misal
olarak alınabilir.
Bu iklimde kışın kar yağışı önemlidir. Büyük ovaların büyük kısmın
da hüküm süren step ikliminin en karakteristik tarafı yağış oynaklığının
önemli oluşudur. Mesela : Minot (N. Dakota) da yıllık ortalama yağış tu-
tarı 750 mm. dir. Fakat 1892 ile 1930 arasında kaydedilen azami 1200
mm., asgari ise . 200 mm. idi. Böylece adı geçen iklim sahasında yağış tu-
tarlarının yıldan yıla çok oynadığı açıkça müşahede edilmektedir. Haki-
katen büyük ovaların bu kısımlarında bazı yıllar nemli iklim bazı yıllar
46 ANGLO-AMERİKA
Helena (Montana)
Aylar o ş M N M H T A
-----
Sıcaklık -6.7 -0.5 o 6.7 11.1
-- ----
15.6 20.0 19.4
Yağrş · 22.8 15.2 20.3 27.9 53.3 58.4 27.9 17.7
da kurak iklim şartları hüküm sürer. Buna bağlı olarak da bazı yll ziraat
faaliyetleri için gerekli yağış tutarı vuku bulmaz. Bazı yıl ise ihtiyacı aşan
tutarda yağış gelir.
Nemli iklimlerle çöl iklimleri arasında intikal tipi olduğunu evvelce
belirttiğimiz bu step iklimi ile nemli iklimler arasında sınır olarak en faz-
la 100° meridiyeni üzerinde durulmaktadır. Bu fikirde olanlar 35 yıllık ra-
satlara dayanarak 100° meridiyenin sınır olarak alınabileceğini ileri sür-
mektedir. Nemli yıllarda bu tahmini sınırın 400-500 Km. kadar batıya
kaydığı da ayrıca tesbit edilmiş bir vakıadır. Aynı şekilde, şiddetli kurak
yıllarda da bu defa sınır doğu istikametlerinde yer değiştirmektedir. Böyle-
ce tavsiye edilen sınır civarında ziraat faaliyetlerinin dikkatle yapılması ge-
reken kabaca 100 Km. ~ivannda genişliğe sahip bir saha söz konusudur.
Gerçekten, bu sahanın batısında ziraat faaliyetleri hemen hemen daima
mevcut, adeta kronik kurak iklim şartlarına intibak etmişken, kurak ildi-
min doğu hududunda yer alan 100 meridyeni civarındaki saha, sık sık nem-
li şartlarla karşılaşmakta, dolayısiyle ziraatinde de nemli ziraat metodla-
rına temayül artmaktadır. Fakat kurak şartların ziyaretinden de en çok
bu sahalar zarar görmektedir (bu hususa ileride ziraat faaliyetleri kısmın
da tekrar dönülecektir).
TOPRAKLAR
Kuzey Amerika toprakları ana çizgileri ile kıtada hüküm süren çeşit
li iklimlerin tesirlerini aksettirmektedirler. Sadece tropikal ormanlarda bu-
lunan hakiki lateritler hariç, yeryüzündeki başlıca toprak çeşitleri bu kıta
da mevcuttur.
Kuzey Amerika toprakları tasnifinin esasları C.F. Marbut'un çalışma
larına dayanır. Bugün en çok taraftar bulan tasnife göre bu kıta toprak-
ları şu gruplardan ibarettir : (Şekil : 6).
Tundra Toprakları :
Podsoller
Podsoller bilindiği gibi, soğuk nemli bölgelerin açık renkli toprakları-
18 ANGLO-AMERİKA
CJ
ii
1
~;::ı
~ ıx
iii
iv
v
Vt
m.' . ~i
ttii1 Xİİ
. . xiii
kumlu bir ana kaya ve reçineli ağaçların mevcudiyetidir. Nemli soğuk ik-
limlerde kalkerden başka, hemen her sahre üzerinde, geçirimli olmaları
şartı ile toprak tabakaları teşekkül edebilir (İnandık).
Kuzey Amerika' da kuzeyden hakiki podsolların bulunduğu yerden
güneye doğru inildikçe podsollaşma olayının önemi azalır. Böylece hakiki
podsollerin yerine podsollaşmış topraklarla karşılaşılır.
Preri toprakları
Çernozyomlar
Serozyomlar
Kıtanın dağlar arası ve çölümsü steplerinin karakteristik toprakları
dır. Kısa otlar ve devamsız çalıörtüsünün mevcut olduğu yerlerde teşekkül
etmiştir.
Ormanlık sahalar:
,.,~
,, i6
.t n'"'
'i
~g
rındaki başlıca türler şunlardır: beyaz karya (Carya alba), lale ağacı (Li-
liodendron tulipifera), manolyalar (Magnolia fraseri ve Magnolia acumi-
nata), yalancı akasya (Robinia psendacacia).
Subtropikal ormanlar :
Kıtanın doğusunda New York civarından Teksas doğusuna kadar
Atlantik ovaları
ve Meksika körfezindeki ormanlarda çam ağaçlarının yay-
gın oluşu dikkati çeker. En çok rastlanan türler park çamı (Pinus palust-
ris), katran çamı (Pinus rigida) ve günlük çamı (Pinus taeda) dır.
Kıtanın güney kısımlarında Meksika'nın güneyinden itibaren daima
yeşil tropikal ormanlar ortaya çıkar. En güneyde ve Antil adalarında tro-
pikal ormanlarla birlikte savanlar da mevcuttur.
Ormansız sahalar :
Tundralar
Kıtanın kuzeyinde soğuk iklim şartlarının meydana getirdiği bir tund-
ra şeridi mevcuttur. Bilindiği gibi tundra Asya ve Avrupa'nın kuzeyinde de
ince bir şerit halinde uzanan ağaçsız bir sahadır. Yılın büyük bir kısmın
da karla örtülü olan tundrada bazı otlar (carex, sparna v.s.), mus ve liken-
ler bakim bitki örtüsünü teşkil ederler. Yer yer bunların yanında çalılar ve
ağaçcıklar da görülür. Bununla beraber Kuzey Amerika tundralarında da-
ha ziyade likenler hakimdir. Cetraria'lar başlıca türdür.
Kuzey Amerika kıtasında tundralar geniş sahalar kaplamaktadırlar.
Bu kıtada tundraların güney sınırı Labrador yarımadasında ve Hudson kör-
fezi çevresinde 55 inci paralele kadar sokulur.
Preriler:
Mississippi'nin batısından Büyük Ovaların eteklerine kadar uzanan
yer yer 500-1500 km. genişliğindeki sahada boyları 1.5 m. kadar olan ot-
lardan müteşekkil gür bir bitki örtüsü mevcuttur. Bazı araştırıcılara göre
eski orman sahalarında gelişmiş olan preriler arasında halen de yer yer
muhtelif meşe türleri, akça ağaç, kavak, çınar, ceviz, v.s. ağaçlardan ibaret
ormanlar da vardır. Bu ormanlı preri bilhassa Illinois, Wisconsin, Iowa ve
Minnesota eyaletlerinde yaygındır.
Kanada'dan Dakota ve Nebraska üzerinden Teksas'a kadar uzanan
kısım asıl preriler sahasıdır. Başlıca ot türleri Stipa spartea, Aristida per-
purea, Eatoınia obtusata, v.s. dir.
Prerilerden batıya doğru ilerledikçe daha kurak şartların hüküm sür-
düğü Büyük Ovalara gelinir. Buraların başlıca bitki örtüsü kısa otlar, ço-
ğunlukla kserofil otlardır. Başlıca türler Grama otu (Boutelon graciles) ve
Buffalo otu (Bulbilis dectyloides) dir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ 57
ANGLO-AMERİKA'NIN BÖLGELERİ
Girii:
/
TUNDRA
zı yerlerde ise çıplak kayalar mevcuttur. Yağışlarda da yer yer farklar var-
dır. Fakat asıl önemli farklar «yetişme devresi" ndedir.
Ffzik'i Çevre :
..
Aslında bir çoklarının zannettiği gibi Tundra bir buz ve kar memleke-
ti değildir. Gerçi kış sıcaklıkları düşüktür, fakat daha güneyde bulunan
Tayga'dakilerden daha yüksektir. Diğer taraftan Point Barrow'daki istas- ·
yonun~kaydetmiş olduğu düşük sıcaklıklar Kuzey Da.kota ve Montana'daki
bir çok istasyonlarda da kaydedilir. Ekstrem suhunetler ise Point Barrow'un
güneyinde daha büyüktür. Bunun sebebi içeri girildikçe bilindiği gibi, de-
nizden uzaklaşma ve irtifa kazanmadır. Gerçekten Point Barrow'da en yük-
sek ve en düşük sıcaklıklar 48.9 ile 25.6 arasında oynarken, 500 km. gü-
neyde olan Allakaket'de -61.7 ile 32.2 derece arasında oynamaktadır. Bu-
nunla beraber Tundra Bölgesi'nde kışlar genellikle uzun, yazlar ise çok kı
sadır. Diğer tarafdan Point Barrow'da sıcaklık oynaması daha önemsiz ise
de, yetişme devresi çok kısadır, sadece 17 gün. Allakaket'de ise 54 gündür.
İki-dört aylık bir devre kar yağışsızdır. Alaska'da Brooks Sıradağlarının
kuzeyinde yetişme devresi 40 günden azdır.
Yağışlar genellikle azdır (120-300 mm.). Maksimum yaza rastlar. Ya-
ğışlar da genellikle kar, kuru kar halindedir. Point Barrow'da Ağustos'dan
itibaren kar yağmaya başlar. Kanada Arktik Bölgesinde ise yağışların çoğu
Kasım ve Aralık aylarında .düşer. Rüzgarlar, özellikle kışın, çok şiddetli ve
soğuktur. Bölgenin çevresi Okyanus'un etkisi ile daha ılıktır.
Beşer1 Çevre:
Bu geniş sahada takriben 70.000 kişi yaşamaktadır. Bu miktarın
% 30'unu Eskimo veya Eskimo karışımı nüfus teşkil etmektedir. Kızılde
rililerin payı sadece % 1, beyazların ise %7 dir. Geri kalanı da (%60)
Greenlandliler teşkil etmektedir. Greenlandliler esas itibariyle Eskimo-
Danimarkalı karışımıdır. Bunlar, az nüfuslu ve aralarında uzun mesafeler
bulunan yerleşmelerde yaşamaktadırlar. Gerçekten bölgede nüfusu 5000'i
geçen yerleşme yerleri mevcut değildir.
Tundra'nın başlıca ahalisi Eskimolar'dır. Bu, kısa boylu Mongoloid
halk Kuzey Greenland'dan Bering Denizi'ndeki adalara ve kuzeydoğu Si-
birya kıyılarına kadar Arktik Bölge'ye yayılmışlardır. Bir miktar Yukon-
Kuskokwim deltası ile kıyıya yakın adalarda yaşamaktaysalar da, asıl bu-
lundukları yerler tam Tundra'dır.
İktisadi faaliyetler :
0 ı< '1 A tJ U 5 U
- Pı t r oı tı..o vıas ı
- Bor" ~ a ttı
- - - 7 0 0 Km
Şekil : 9
Kutup petrolünün nakli için, düşünülen yollar.
'
Fakat petrolun işletmesi, başka kelimelerle petrolden faydalanmada
başlıca güçlük, büyük petrol pazarlarına uzak oluşdur. Gerçekten bugün
için e11 önemli mesele bu ktt.tup petrolünün naklidir. 1972 de tamamlanma-
sı bek!enen güneye Alaska körfezine uzanan 1300 km. uzunluğundaki pi-
peline· bu bakımdan çok önemlidir.
Diğer taraftan buz kıran tankerlerle kuzeyden Amerika Birleşik Dev-
letleri'nin doğusundaki pazarlarla bağlantı üzerinde durulmaktadır. 115.000
Dw. tonluk Manhattan tankerinin tecrübe gezisinin başarılı olusu ümit ve-
.. '
ricidir. Yine Alaska'nın muhtelif yerlerinde maden kömürü, altın, gümüş,
antimon, tungsten ve amyant yatakları vardır. Hudson Körfezi'nin kuzey-
batı kıyısında Rankin İnlet'de nikel ve bakır çıkarılmaktadır. Baffin ada-
sında bir kömür yatağı işletilmekte ve mahalll ihtiyacı karşılamaktadır.
Greenland'in batı kıyısında da maden kömürü vardır. Her ne kadar kalitesi
iyi değilse de K'utdligssat'daki yataklar Greenland'in ihtiyacını karşılamak
tadır. Kanada Tundrası'nda ise zengin demir cevheri yatakları vardır. Bil-
hassa Ungava Körfezi'nin güneybatısındakiler önemlidir. Fakat Körfez'in
yılın sekiz ayında donmuş bir halde alınası nakliyatta karşılaşılan en bü-
yük güçlüktür.
Güney Greenland'de Ivigtut'da dünyanın yegane kriyolit yatakları iş
letilmektedir. Yüzeyin çok altında olan yataklarda bütün sene çalışılabil
mektedir. Madenin geliri Greenland'in başlıca kazanç kaynağını teşkil et-
mektedir. Fakat, gün geçtikçe azalan madenin 1973 yılında tamamen tü-
keneceği tahmin edilmektedir.
Aklavik 599
Barrow 1314
Churchill 3932
Frederikshaab 1817
Frobisher Bay 512
Godthaab 4306
Holsteinborg 2331
Inuvik 1248
J ulianehaab 2407
Kotzebue 1290
Norssak 1524
Name 2316
Rankin lnlet 585
Sukkertoppen 2676
Tundra'da sadece yükte hafif pahada ağır mallar kızak veya kano ile
taşınır. Bununla beraber bu geniş ve iklim şartları son derece şiddetli
olduğu bölgede uçakların izolasyonu büyük çapta ortadan kaldırdığını be-
lirtmek gerekir. Gerçekten uçak haftalarca süren seyahat süresini bir kaç
saate indirmiştir. Eskiden çok uzak olan madenler şimdi uçakların maden-
cileri, çeşitli makina ve malzemeyi, posta, ilaç ve nihayet gıda maddelerini
taşımaları ile, işlenmeye başlanmıştır. Diğer tarafdan buralarda uçakların
ortaya çıkması bölgenin detaylı bir şekilde haritalanmasını da mümkün kıl
mıştır. Bundan başka, eskiden tuzakçılar elde ettikleri kürkleri sevketmek
için yazın sonunu, yani denizlerde münakale imkanlarının açılmasını bek-
lerlerken şimdi, kışın fiatların yüksek olduğu zamanlar, kürkler uçakla sa-
tış sahasına intikal ettirilebilmektedir. Fakat henüz Tundra Bölgesi'nde ge-
rek yolcu gerek yük uçak ücretleri yüksektir. Name, Barrow, Aklavik,
Campermine, ve Frobisher Bay arasında muntazam seferler vardır. Ayrı
ca arzu edilen yere gitmek için kiralık uçaklar da mevcuttur.
Tundra'da uzaklık ve izolasyon derecesini anlatmak için Kanada Ark-
tik Bölgesi'nin doğusunda birbirlerinden uzak yerleşmelere devletin bir nö-
74 ANGLO-AMERİKA
TUNDRA 75
\
bir şekilde sımrlamaktadır. Mesela Greenland'de tabii kaynaklar çok az,
münakale çok pahalıdır. Bu adanın daha uzun müddet iktisaden «gelişme
miş » bir saha olarak kalacağı tabiidir.
Fizik1 Çevre:
İklim, genellikle yaz ve kış ekstremleri şiddetli, az yağışlı karasal tip-
tir. Yazlar kısave ılık, kışlar uzun ve soğuktur. En ılık olan üç ayın sıcak
lık ortalaması 13.9 derecedir. Bununla beraber Haziran başından Ağusto~
sonuna kadar uzanan bu devre don bakımından tehlikelidir. Don ziraata
büyük zararlar verir. Ocak ortalaması -28.9 derecedir. Temmuz ortala-
ması da 15. 6 dır. Şimdiye kadar kaydedilen en düşük sıcaklık -60 dere-
cedir. (Kutup dairesirtin güneyinde Tanana'da). En yüksek sıcaklık da 37.8
derece olarak Kutup Dairesi'nin kuzeyinde Fort Yukon'da kaydedilmiştir.
Sıcaklık değişimi Bering Denizi yakınlarında küçülür. Gerçekten buralarda
kışlar daha az soğuk, yazlar da daha az sıcaktır. Böylece denizin ılıtıcı et-
kisi görülmektedir. Bitki yetişme devresi ise 80-90 gün arasında değişir.
Yıllık ortalama yağış 250-300 mm. arasındadır. Üçte iki6i Mayıs ile
78 ANGLO-AMER!KA
Eylül filasında yağar. Yağışların beşte biri kar halindedir. Genellikle 70-
80 cm. kalınlığında olan kar örtüsü hemen hemen her yerde aynı kalınlık
tadır. 'Bunun başlıca sebebi, yüzeyde esen rüzgarların şiddetli olmamasıdır.
Bitki örtüsü esas itibariyle, iyi drene edilen vadi tabanlarında bulunan
beyaz ladin, kavak, pelesenk, beyaz huşdan ibaret olan hafif ormanlardır
Beyaz ladin derine pek inmeyen kök sistemi ile permafrost topraklara
en iyi uyan türdür.
Tanana Vadisi'nde siyah Hldin, bodur huş, cüce söğüt, Labrador çayı
ve dağ kızılcığı soğuk ve zayıf drenajlı topraklarda gelişebilen türlerdir. Kı
şın bitkiler kuru rüzgarlara maruz kaldıkları için şiddetli su kaybına uğrar
lar; ağaçların büyümesi çok ağırdır . Nadiren 20 cm. yi bulur. Uzun kış
devresinde esen soğuk rüzgarlar ağaçların gelişmesini engelleyen en mühim
faktördür. Bu sebeble ağaç hattı mahfuz vadilerde çok daha kuzeydedir.
Kuzeybatıya doğru ağaçlar gittikçe seyrekleşir ve nihayet Tundra'da tama-
men ortadan kalkar.
Bölgede en önemli hayvan Ren geyiği'dir. Büyük sürüler halinde ya-
şıyan bu hayvanlar, her yaz Selkirk ile Circle arasından Yukon'u geçerek
Kuzey'e çıkarlar ve sonra kışlık yerleri olan Alaska Dağları yakınına veya
St. Elias ile Kıyı Sıradağları arasına dönerler. Ren geyiği eti yerlilerin baş
lıca gıdasını teşkil eder. Bu hayvanın derisinden de elbise yapılır. Sayıları
halen oldukça çoksa da, süratle azalmaktadırlar.
Moose ve siyah ayılar çok boldur. Diğer taraftan ren geyiklerine bü-
yük zararlar veren kurt sürüleri de mevcuttur. Küçük hayvanlardan samur,
mink, dağ faresi ve Arktik tavşan da vardır. Bölgeye üç hayvan türü sokul-
muş ve başarı sağlanmıştır. İlk olarak 1891 yılında Sibirya Ren Geyiği
(yerli caribounun eblileştirilmişi) Eskimolar tarafından pek çoğaltılama
mışsa da hükümetin gayreti ile N univak ve Pribilof adalarında yetiştirilmiş
tir. 1928 yılında Montana'dan getirtilen Bizonlar Big Delta ve Copper Ri-
ver dolaylarında gittikçe çoğalan sürüler halindedirler. 1930 yılında getir-
tilen yabani manda (musk oxen) da şimdi Nunivak adasında sürüler teşkil
etmiştir.
Yazın Yukon düzlüklerinde milyonlarca kaz ve ördek görülür. Fakat
yazın en sıkıcı unsuru sivrisineklerdir. Zayıf drenaj ve yüksek yaz sıcak
lıkları muazzam miktarda sivrisinek üremesine sebeb olmaktadır. Sivrisinek-
ler bu bölgeye göçmen gelmesini engelledikten başka, çalışmayı da balta-
larlar. Ziraat sahaları ve maden ocaklarında çalışanlar Mayıs, Haziran,
Temmuz ve Ağustos aylarında türlü şapkalar ve eldivenler giymektedirler.
Beşerı Çevre :
Yukon ve Kuskokwim havzalarında yerleşmeler kürk ve altın elde et-
80 ANGLO-AMERİKA
Bölgeye ilk defa olarak önemli miktarda nüfus gelmesi, altın bulun-
ması üzerine olmuştur. Bilahare azalma vuku bulmuş, 1920'den sonra ise
yeniden fakat ağır olmak üzere artma başlamıştır. 1950 yılından sonra bü-
tün Alaska'nın nüfusu süratle artmaya başlamıştır. Bugün bu geniş sahada
80.000 civarında bir nüfus kütlesi mevcuttur. Bu arada Yukon ve Kus-
kokwim havzalarındaki yerleşmelerin de nüfuslarının arttığını görüyorui:.
Fakat bu artış Güney Alaska'daki kadar değildir. Nitekim 1950-1960 ara-
sında Fairbanks'in nüfusu % 131 artmıştır. Buna karşılık Fairbanks'den üç
misli büyük olan Anchorage (güneyde)'in nüfusu %293 artmıştır.
Nüfus yoğunluğu
çok di.ışüktür. Nüfus hemen tamamen münakale im-
kanlarının müsait olduğu yerlerde bulunmaktadır. Akarsu, demiryolları, ka-
rayolları ve hava alanları kenarları başlıca yerleşme yerlerinin tercih etmiş
olduğu sahalardır.
4) Pazarlar sınırlı,
5) Gübreler pahalı.
kısımlarda yegane bağlantı vasıtası idi. Bu yol 1907 yılı civarında atlarla
katediliyordu. 191 O yılında atlı arabaların yolu, 1920'lerden sonra ise mo-
torlu vasıtaların kullandığı highway oldu.
Fairbanks'den Yukon üzerindeki Circle'a kadar uzanan 250 km. uzun-
luğundaki Steese Highway de bir bakıma Richardson Highway'in devamı
dır. Bu yol bölgede kuzeye en fazla uzanan yoldur. Yakın zamanda yapılan
yollarla Whi.tehorse-Dawson ve Mayo arasında bağlantı kurulmuştur. Fair-
banks'le Eureka arasında da yeni bir highway inşa edilmiştir. Sonraları yol
N ome'ye kadar uzatılmıştır.
Alaska Highway İngiliz Kolombiyası'nda Dawson Creek'den Fair-
banks'e kadar uzanmaktadır. Uzunluğu 2500 km. dir. Bu highway 1942 yı
lında A.B.D. Hükümeti tarafından harb programı çerçevesi içinde inşa edil-
miştir.
Fizik Çevre:
Bölgede kış bulutlu, devamlı nemli ve rüzgarlıdır. Yaz ise ılık sıcaklık
şartları,alçaktan esen hafü rüzgarlar, kıyılarda sis ve alçak bulutlarla ka-
rakterize edilir.
İç kısımlardaki bazı vadiler hariç, bol yağış bölgede zengin ormanla-
rın teşekkülüne sebeb olmuştur. Kuzey Kaliforniya Kıyı Sıralan'nda ve
Klamath Dağları'nın bazı kısımlarında sekoya türü hakimdir. Bölgede dün-
yanın en güzel ormanları yer almaktadır. Oregon ve Washington Kıyı Sı
raları ve Kaskatlar'da Douglas köknarı gibi en iyi kereste veren ağaçlar
boldur. Diğer yaygın türler arasında batmın kızıl sedir ağacı ve Sit a Hl-
dini vardır. Kanada sınırları içinde ise en çok yer kaplıyan Douglas kök-
88 ANGLO-AMERİKA
nar\dır; onu hemlok çamı takip eder. Alaska'nın güneydoğusunda Sitka la-
dini daha yaygındır.
Bolgede genellikle konifer ormanlar hakimdir. Buna karşılık Oregon' -
un Willamette Vadisi ile Washington'un Puget Sound sahası arasında tabii
bitki.örtüsü bakımından bariz fark vardır .
' Kıyı Sıraları'nın batıdan gelen yağışları engellediği Willamette Vadisi
hafif yaz yağışları alır. Puget Soımd Vadisi'nde ise yaz yağışları fazladır.
Diğer taraftan Puget Sound Vadisi'nin nisbeten daha serin olması, buralar-
da d~a gür bir bitki örtüsünün gelişmesine sebeb olmuştur. Gerçekten Wil-
lamette Vadisi'nde Preri (Pairie) tipi çayırlar hakim olmasına karşılık, Pu-
get Sound'da gayet yoğun Douglas köknarı toplulukları yer almıştır. Preri
otlukları azdır. Bitki örtüsündeki bu tezat her iki bölgede de yerleşme üze-
rine etki yapmıştır. Baş tarafta da belirtildiği gibi Kuzey Pasifik Kıyı Böl-
gesi esas itibariyle dağlık bir bölge olduğu için verimli topraklar ancak va-
dilerde bulunmaktadır. Bunlar arasında Willamette Vadisi'nin zengin preri
toprakları önemli ziraat faaliyetlerine sahne olmuştur. Fraser ve Skagit del-
talarında da oldukça verimli olan alüviyal topraklar vardır.
Beşeri Çevre:
Bölgede yerleşmenin gelişmesi : Bölgenin A.B.D. kısmına gelen be-
yazlar, bazı akarsu boyları ve kıyılarda balıkçılık ve avcılıkla uğraşan
Amerindleri bulmuşlardı. Aynı şekilde Kanada ve Alaska'da da Amerind-
ler vardı. Bugün ise Kal!forniya, Oregon ve Washington'da çok az Kı
zılderili vardır. Buna karşılık Kanada ve Alaska'da oldukça önemli sayı
dadırlar. Özellikle güneydoğu Alaska'da çok sayıda olan Kızılderililer som
balığı avcılığı yapmakta ve konserve tesislerinde çalışmaktadırlar.
Bölgenin kuzey kısmının tanınmasında Vitus Bering'in 1728 ile 1742
yılları arasında yaptığı seyahatlerin büyük rolü olmuştur. Bu seyahatleri
Rus kürk avcılarının Alaska kıyıları boyunca güneye doğru ilerlemeleri ta-
kip etti. 1774 yılında Juan Perez 55 derece kuzey enlemine kadar çıktı.
Diğer bir önemli seyahat de Kaptan Cook'un yaptığıdır. Cook 1778'de, 43
ile 60 derece kuzey enlemleri arasında yer alan kıyıları tanıttı. 1792 yılında
ise Yeni İngiltereli bir ticaret gemisi Kolumbiya Nehri'nin ağzına kadar git-
ti. Böylece 18. asrın sonuna doğru, San Francisco Körfezi ile Batı Alaska
arasındaki Pasifik sahili İspanya, Büyük Britanya ve A.B.D'nin yer yer hak
iddia ettiği bir saha haline gelmiştir.
İspanyollar San Francisco Körfezi'nin kuzeyinde hiç bir zaman daimi
KUZEY PASİFİK 89
ren toprak verme kanunu ile evli erkeğe 640, bekara 320 acr'lık arazının
aynı yılın Aralık ayına kadar yerleşeceklere bedava verilmesi yerleşmeyi de
hızlandırdı.
İktisadi Faaliyetler:
tanuska'da bir Ziraat Tecrübe İstasyonu kurdu. 1935 yılında ise yine Ame-
rikan hi;ikümeti Michigan, Wisconsin ve Minnesota'dan 895 göçmen gön-
derdi. Fakat bunların çoğu geri döndüJer. Bugün yetiştirilen başlıca ürün-
ler hayvan yemi olarak saman, yaz buğdayı ve bazı sebzelerdir. Bunlar
Anchorage'e satılır. Diğer taraftan mandracılık da önemlidir. Vadide mü-
keınnlei yaz otlakları mevcut olduktan başka, Talikeetna dağında da otlak-
lar vardır. Bununla beraber uzun kış mevsiminde hayvanların beslenmesi
ve barındırılması pahalıya maı olmaktadır.
Düz arazinin çok sınırlı ve yetişme devresinin çok kısa oluşunun Alas-
ka'nın kıyı bölgelerinde ziraati geniş çapta engellediğine şüphe yoktur.
mat ve Prince Rupert'tedir. Alaska'da tomruk imal edilen sahalar ise Ket-
chihan, Sitka ve Juneau'dur.
Kuzey Pasifik Kıyı Bölgesi aynı zamanda kıtanın mühim balıkçılık
sahalarından biridir. Açık deniz veya bank balıkçılığından çok kıyı balık
çılığı hakimdir. En çok tutulan balık som balığıdır. Onu pisi ve ringa ba-
lığı takip eder.
Som balığı
uzun zaman Kuzey Pasifik Kıyı Bölgesi'nde yaşıyan Ame-
rind'lerin başlıca gıdası olmuştur.
1866 yılından itibaren Kolumbiya ehri
yakınında kurulan bir kutu fabrikasının balıkları kutulamaya başlaması
üzerine balıkcılık faaliyetleri daha önem kazanmıştır.
Klondike ve Nome'de altın bulunana kadar bölgede madencilik çok
önemsizdi. 1880 yıllarında bile, ki Alaska A. B. D. tarafından satın alınalı
epey olmuştu, yıllık altın çıkarımı 20.000 dolar kıymetinde idi. Sonraları
kurşun, gümüş ve bakır yataklarının bulunmasıyle Alaska bir müddet ol-
dukça önemli madencilik faaliyetlerine sahne olmuşsa da bu durum muha-
faza edilememiştir. Bugün madencilik önemsiz bir faaliyet halindedir. İki
sahada maden kömürü işletilmekteyse de istihsal çok değildir. En büyük
yatak olan Matanuska'nın yıllık 300.000 ton civarındaki istihsalinin çoğu
Anchorage'deki askeri tesislerde sarfedilir.
1957 yılından beri petrol de sahneye çıkmıştır. Kenai yarımadasın
daki Swanson Nehri Havzasından şimdilik az miktarda petrol alınıyorsa da
havza ilerisi için ümit vericidir. Bu havzanın, kuzeyde Barrow Burnu doğu
sundakinden sonra Alaska'nın başlıca ticari petrol istihsal sahasını teskil
ettiği ileri sürülmektedir.
2 - Central Valley,
3 - Sierra Nevada,
4 - San Francisco Körfezi ve çevresi ile Kıyı Sıra Dağları ve vadi-
lerinin Merkezi kısmı.
Güney Kaliforniya :
Bölgede, 1849 yılında altın bulununcaya kadar ziraat çok önemsiz, ta-
mamen geçim tipi bir faaliyet halinde idi. Altın arayıcılar dolayısiyle artan
nüfusun gıda ihtiyacı buğday ziraatinin gelişmesine sebeb olmuştur. 1862-
1863 devresinde hayvanları büyük zayiata uğratan şiddetli kurak.lığa ka-
dar önemJi olan Ranch hayvancılığı da sonraları önemini kaybetmiştir.
1870'e kadar ranch'ler ranchos adı
verilen büyük araziler halinde idi.
İspanyol ve Meksika hükümetleri tarafından ilk sakinlere bahşedilmiş olan
bu araziler bilahare parsellenerek satılmaya başlandı. 1880 civarında de-
miryolları inşasının da başlaması nüfus artışını şiddetlendirdi. Artık yavaş
yavaş mazisi İspanyollara kadar uzanan basit sulama sistemleri yerlerini
modern ve daha geniş projelere bırakıyordu. Bugün bütün bölgede olduğu
gibi bu tali bölgede de zirai faaliyetlerin çoğu sulama ile yapılmaktadır.
Sebze ve çeşitli meyvalar (özellikle turunçgiller) yetiştirmek başta gelir.
Pasifik kıyıları ve Imperial V alley A. B. D. turfanda sebzelerinin çoğunun
üretildiği sahalardır. Turunçgiller hemen bütün bölgede yetişirlerse de Gü-
ney Kalifomiyada en yoğun haldedirler. Portakal ve limon çoğunluktadır.
Bu tali bölgenin zengin pazarların mevcut olduğu sahalardan (doğudan)
uzakta bulunması turunçgillerin pazarlanmasında özel ihtimam ve tertipler
gerektirmiştir. Turunçgiller satışlarının çoğalmaya başladığı ilk yıllarda
üreticilerden mahsulü toplayan satıcılar doğruca doğudaki toptancılara gön-
:leriyorlardı. 1890 civarında beş-altı müessese bütün üretimin satışlarını ele
100 ANGLO-AMERİKA
Çok çeşitli
iktisadi faaliyetler mevcut olduğuna dikkati çektiğimiz böl-
gede balıkcılık da önemlidir. Balık:cılığın ticari bir karakter kazanması ol-
dukca eskidir. Gerçekten 1893 de ilk sardalya fabrikasının kurulması, ti-
cari balıkçılığın gelişmesini hızlandırmıştır. Bugün balıkçılığın yıl boyun-
ca yapılmakta olması bu faaliyete dayanan sanayi tesislerinin bütün yıl de-
vamlı çalışabilmelerini sağlamaktadır. Haziran'dan Eylül'e kadar orkinos,
Ekim'den Mart'a kadar sardalya avlanır. Uskumru esas itibarı ile kış ba-
lığı olmasına rağmen, hemen her mevsim avlanır.
ise 380.000 oldu. Fakat bilindiği gibi altının kolaylıkla elde edilebilecek
şekilde 'olanı (tortul halinde olanı) kısa zamanda tükendi. Bunun üzerine,
altın -arayıcılarının bir kısmı Batı'daki başka maden ocaklarına, bir kısmı
da Kqlorado Kayalık Dağlarındaki altın veya Nevada'dak:i gümüş maden-
lerine· gittiler. Diğer önemli bir kısmı da Kaliforniya'nın zıraat bakımından
çok müsait şartlara sahip olduğunu sezerek, yerleşip zıraat yapmaya baş
ladılar. Burada da ranchos'ların parsellenip, satılmaya başlanması bu devre-
ye rastlar. Böylece özellikle İç Harp'ten sonra M erkezl Vadi' de yerleşme
ve ona bağlı olarak da buğday zıraati gelişti. Bu ürün hemen hemen 1880'e
kadar bölge ziraatinde önemini muhafaza etti. Fakat bu yıldan itibaren
sulama sistemlerinin kurulmağa başlaması bir yandan buğday, bir yandan
da ranch hayvancılığı yapılan sahaların pamuk, meyve ve sebzelere tahsi-
sine yol açtı. Bugün vadideki ziraat faaliyetlerinin dağılış düzeninde de su-
lama baş rolü oynamaktadır. Nitekim, ziraat için su Sierra Nevada'dan gel-
mekte olduğu için vadinin doğu tarafı daha kolayca sulanmakta ve daha
verimli olmaktadır. Su - zıraat faaliyetleri ilişkisi San Joaquin Vadisinde
açık olarak müşahede . edilmektedir. Bu vadide araziden faydalanma doğu
batı doğrultusunda, ana hatları ile şöyle bir sıralama göstermektedir: 1) Ku-
ru zrraat metodlan ile yetiştirilen hububat (çoğunlukla buğday ve arpa)
sahası ve dağ eteklerinde yer alan ekstansif hayvancılık, 2) Dağ eteklerin-
deki mahfuz havzalarda sulama ile turunçgiller, 3) Allüvial birikinti yelpa-
zesinin üst yamaçlarında yine sulama ile çeşitli meyvalar, üzüm sebzeler,
pamuk, 4) Allüvial birikinti yelpazesinin aşağı yamaçlarında pamuk ve yon-
ca yetiştirme, mandracılık, 5) Sulama ile pirinç, pamuk, şeker pancarı, 6)
Batı kenarda sulama ile pamuk hububat ve keten, 7) Nihayet batıdaki dağ
ların eteklerinde yine aynen doğuda olduğu gibi, ekstansif hayvancılık.
Mükemmel bir hayvan yemi olan alfalfa (yonca) yem bitkilerinin yüz-
de 80'ini teşkil eder. Genellikle uzun olan yetişme devresi bu bitkinin yıl
da 3 - 6 defa kesilebilmesini sağlar. İlk olarak 1879'da Alvarado'da faali-
yete geçen şeker fabrikası pancar üretimini teşvik etmiştir. Bugün vadide
faaliyet'te olan üç fabrika 250.000 dönüm tutarında sahaya şeker pancarı
yetiştirmek için kontratla bağlanmıştır. Hasat ve nakliyat fabrikanın tayin
ettiği zamanda ve şekilde yapılmaktadır.
1899 - 1909 yılları arasında çok gerilemiştir. Bunun başlıca sebebi sulama-
ya uygun arazinin daha fazla gelir getiren ürünlere tahsisi ve devamlı eki-
min toprağın verimini düşürmüş olmasıdır. Her ne kadar Birinci Dünya
Harbi'nde yükselen buğday fiatları bir aralık ekimi canlandırmışsa da,
bugün buğday önemsizdir. Kurak şartlara kendini daha iyi uyduran arpa
San Joaquin Vadisi'nin kuzeyi ve Sacramento vadisinde oldukça yaygındır.
Sacraınento'da kısmen de sulama ile yetiştirilmekte olan arpanın buğday
dan daha fazla tutunmasının bir diğer sebebi de ünite başına verimin daha
yüksek oluşudur. Arpanın dörtte biri malt yapılmasında kullanılır, geri
kalanı hayvanlara yem olarak verilir.
Sulama imkanları,
uygun toprak şartları, drenaj ve nihayet yaz sıcakla
rının yüksek oluşu
1912'den itibaren pirinç e~iıninin gelişmesine de sebep ol-
muştur. Ayrıca yetişme süresinin uzunluğu ve hasat zamanının yağışsız geç-
mesi gibi bu ürün için faydalı klimatik hususlar, pirinç'in tutunmasını sağ
lamıştır. Ekimin bütün safhaları makinalarla yapılmaktadır.
Sierra Nevada
Sübtropikal Pasifik Kıyı Bölgesi tali bölgeleri arasında en az nüfusa
sahip olan Sierra Nevada'da madencilik, odunculuk, hayvan otlatma ve tu-
ristik faaliyetler ekonominin esasını teşkil ederler. Bunlar arasında maden-
cilik, belirli bir gelişme içindedir.
Sierra Nevada takriben 600 Km. uzunluğunda ve yer yer 80 - 120 Km.
genişliğinde kütlevi bir dağdır. Özellikle doğusu Dağlararası bölgenin alü-
vionlarla dolu havzalarından 3200 m. yükselen dik yamaçlardan müteşek-
104 ANGLO-AMERİKA
kildir~ Söz konusu diklik, kıtanın en bariz bölge sınırlarından birini teşkil
eder. Batı'daki yamaç her ne kadar daha yumuşak bir dikliğe sahipse de
akarsuların meydana getirdiği kanyonlar ve glasye aşındırmaları ile şekillen
miştir. Sierra Nevada'nın tepeleri buzullar tarafından şiddetle aşındırılınış
ve müteaddit sirkler meydana gelmiştir.
Sierra Nevada, yükselti sebebiyle okyanustan gelen yağışları tuttuğu
için,batı yamacı ve önünde uzanan merkezi ovaların doğusu bol yağış al-
maktadır. Maksimum yağış kışın düşer ve kar halindedir. Sierra Nevada'-
nın batı yamaçları A. B. D'rinde en fazla kar yağışı alan yerlerdir.
Merkezi Kıyı
muşak kışlar ve ılık yazlar ile karakterize edilir. Yağış maksimumu kışa
isabet eder. İç kısımlarda yazın kuraklık genel bir karakter halindedir. Kı
yı Dağları Central Valley'den daha fazla yağış aldıkları gibi yazlar da daha
serin geçer. Fakat Sierra Nevada'dan daha alçak olduğu için onun kadar
yağış almaz. Bununla beraber bazı kesimler, mesela Santa Cruz Dağlan,
fazla yağış alır.
Bölgede çeşitli ana kaya, iklim ve yüzey şekli mevcut olması dolayı
siy le topraklar da çok çeşitlidir. Tabiatı ile genel olarak vadilerde aluvion-
lar, tepelik sahalarda ise yerli topraklar vardır. Yerli topraklar derin olma-
dıkları için ancak mahdut yerlerde, meyvacılık yapılabilmesine imkan ver-
mektedirler. Öte yandan bu toprakların bulunduğu yerlerin genellikle fazla
eğimli yamaçlar olmaları sulamayı da pahalı ve güç duruma sokmaktadır.
Dolayısile yamaçlar genellikle hayvan otlak sahası olarak kullanılmakta
dır. Buna karşılık vadilerdeki topraklar çok verimlidir; ancak bunların da
çoğunun sulanmaya ihtiyacı vardır.
San Fransisko Körfezinin kuzeyinde iki dağ arasmda yer almakta olan
Napa Vadisi'nin derin aluvial toprakları çoğunlukla meyva ağaçları ve
üzüm bağları ile kaplıdır. Bağların çoğu yamaçlarda sulamadan yetiştiril
mektedir. Napa şarapları ile tanınmıştır.
Bu tali bölgede balıkçılık faaliyetleri de mühimdir. Bilhassa som balı
ğı, orkinos, uskumru çok fazla tutulur. San Fransisko körfezi Kalifomiya'-
nın Los Angeles'den sonra gelen ikinci mühim sanayi bölgesidir. Meyva ve
sebze konserveciliği ile gemi imalatı başta gelen sanayi faaliyetleridir. Bu-
nunla beraber San Fransisko yarımadasında elektronik makine ve aletler
imalatı süratle gelişmektedir. Elektronik sanayinin burada yerleşmesinde
«tesis yerleri> ni tayin eden bir bakuna klasikleşmiş lokasyon şartlarından
başka faktörler rol oynamış.tır. Bunların başında: 1) sanayiye yön veren
ve çeşitli problemlerini halleden mükemmel üniversitelerin mevcudiyeti,
2) bu sanayide çok büyük rolü olan mühendis ve teknisyenlerin bu sahayı
devamlı yaşama yeri olarak tercih etmiş olmaları.
Kayalık Dağlar
güneyde New Mexico'da Sangre de Cristo Dağları ile
başlar,
ve Kanada sınırları içinde devam eder. Bu bölgenin doğusunda «Bü-
yük Ovalar», batısında ise New Mexico'dan İngiliz Kolumbiyası'na kadar
uzanan bir sıra platolar yer alır.
Fizik'i Çevre :
Kayalık Dağlar
morfoloji bakımından basit bir ünite değildir. Bu dağ
ların kuzey ve güney kısımları birbirlerinden bir çok bakımdan farklıdır.
Wyoming Platosu Kayalı Dağların bu iki farklı kısmı arasında bir sınır teş
kil eder. Bu platonun güneyinde kalan Kayalık Dağlar üç sıra teşkil eder-
ler. En doğudaki sıra Sangre de Cristo ile başlar ve Colorado ve Laramie
dağlan ile devam ederler. Bu sıranın yapısında en mühim yeri granit küt-
leleri kaplar.
Ortadaki sıra da aşağı yukarı aynı yapıyı gösterir. Yükseltiler hemen
hemen iki sırada da aynı değerdedir. Bu sıranın başlıca dağları güneyde
Sawatch, kuzeyde ise Park Range'dir.
Batıdaki dağlara
gelince; bunlar muntazam bir sıra görünümünde. de-
ğildirler.Buna karşılık Üzerlerindeki rüsubi örtü daha iyi muhafaza edil-
miştir. Yer yer meydana gelen kırıklar neticesinde yeni indifai sahreler sat-
ha çıkmış ve örtüler meydana getirmişlerdir. Bu dağlar güneyde Alpin man-
zaralı San Juan Dağları'nda en yüksek seviyeyi bulur. (4000 m.) Kuzeyde-
ki Elk ve White River dağları ise daha ziyade plato karakteri gösterir.
Kayalık Dağların kuzey kısmına gelince; burada hem yükselti azalır,
hem de dağlar çeşitli istikametler alırlar. Ancak daha kuzeyde Montana
ve Idaho'da tekrar paralel sıralar görülür. Kuzey kısmın bir diğer özelliği
de, glasyel şekillerin manzarada çok belirli yer alını, olmasıdır. Diğer ta-
108 ANGLO-AMERİKA
rafdan ·indifa! faaliyetin burada daha büyük bir rol oynamış olduğu da dik-
kati çeker.
Bu iki farklı kısmı birbirinden ayıran Wyoming Platosu'na gelince;
yüksekli~i 2250 - 2500 m. arasında olan bu pl8.to Kayalık Dağlar'da geniş
bir gedik teşkil eder ve bu sebebten dolayı çok defa «havza» diye isimlen-
dirilir. Bu gedik batıya ve güneye sokulmak için mühim bir yol teşkil et-
miştir. Doğuya gelen ilk avcıları, mormonlar, ve altın arayıcıları buradan
geçere~ batı ve güneye sokulmuşlardır.
Bölgede yükselti gerek sıcaklık, gerekse yağış üzerine büyük etki ya-
par. Güney ve orta Kayalı Dağlar oldukça kuvvetli yağış aldığı için kesif
konifer ormanları ile kaplıdır. Buna karşılık çevredeki ovalarda ise, daha
az yağış alındığı için kısa otlar ve çöl vejetasyonu hakimdir. Bu bölgedeki
havzalar genellikle ranch hayvancılıığna müsait otlarla kaplıdır. Dağların
yamaçlarına doğru ilerlenince geniş sarı çam ormanları görülmeye başlar.
Daha yükseklerde kısa fakat sık bir şekilde yer almış olan Engelman la-
dini, lodgepole ve limber çamı hakim olur. Nihayet daha yükseklerde or-
man ile alpin çayırların kesiştiği saha yer alır.
Dağların çok meyilli yamaçlara sahip olması ile de şiddetlenmiş olan
erozyon dolayısile olgun topraklar ancak vadi tabanları ile havzalarda bu-
lunmaktadır. Bunlardan su mevcut olanlarında verimli bir şekilde ziraat
yapılmaktadır.
Beşeri Çevre :
16. asırda İspanyolların nüfuz ettiği güneydeki belirli bir kısım hariç,
bölgeyi ilk gören beyaz insanlar Fransız kürk tüccarlarıdır. Bunları taki-
ben A. B. D. hükümetinin gönderdiği müteaddit askeri keşif heyetleri gel-
miştir. Bunlar arasmda 1803-1804'de Lewis ve Clark'm Kayalık Dağların
kuzeyi, 1806-1807'de Zebulon M. Pike, 1820'de de Stephen H. Long'un
Kayalık Dağların güneyine yaptıkları en önemli olanlardır. Bu arada Ka-
yalık Dağların güney ve orta kesimlerinde kürkçülük faaliyetleri gelişmeye
başladı. Özellikle Wyoming'de Tetons mıntıkasının önem kazanmış olduğu
KAYALIK DAGLAR BÖLGESİ 109
Bugün bölgenin bir çok yerinde çeşitli madenler vardır. Bunların ço-
ğu j.şletilmektedir. Özellikle beş maden sahası önemli olanlardır:
1) Kolorado'da Leadville; altın, kurşun, gümüş, çinko ve molibden sa-
hası.
2) Kolorado'da Cripple Creek; altın madeni sahası.
3) Montana'da Butte; bakır, gümüş, kurşun ve çinko.
4) Idaho'da Coeur d'Alene; altın, gümüş, kurşun ve çinko.
5) İngiliz Kolumbiyası'nda Kootenay; kurşun ve çinko.
'.
ta barak!'l inşa etmek üzere kullanılır. Halen yakınlarda kullanılış sabalan
olmaması zengin ormanların el değmeden kalmasına imkan vermektedir.
Evvelce de belirtildiği gibi, bölge esas itibariyle dağlardan müteşekkil
dir. S~dece bu husus bile önemli ziraat faaliyetlerinin yer almasının pek
beklenemiyeceğini gösterir. Gerçekten gerek yüzey şekli, gerek iklim şart
ları bakımından ziraate müsait olan yerler pek azdır. Buralarda zıraat, su-
lama veya kuru ziraat metotları ile yapılmaktadff. Çok daha geniş sahalar
ranch ··hayvancılığma sahne olmaktadır. 17. asır başında güney Kayalık
Dağlar'da Santa Fe'ye yerleşen İspanyollar herşeyden evvel altın ve gümüş
madenleri peşindeydiler. Fakat madencilik sahasında istediklerini bulama-
yınca Rio Grande Nehri'nin yukarı kısımları civarındaki geniş havzalarda
ranch hayvancıhğına başladılar. San Louis Vadisi'nde İspanya Hükümeti' -
nin geniş araziler de dağıttığı bu devrede hayvancılık süratle gelişti. İki asır
sonra bu saha «sığır baronları» um bulunduğu yerler diye anılıyordu. Böl-
ge A. B. D'ne katılınca buradaki büyük araziler parçalandı.
San Louis Vadisi'nde kurak iklim şartlarının hakim olması ziraatte
sulamayı gerekli kılmaktadır. Ranch hayvancılığı ise şimdi de en yaygın
faaliyettir. Tabii bitki örtüsü genellikle hayvancılığa kafi gelmekle beraber
bazı yem bitkileri de yetiştirilmektedir. Zirai ürünlerden buğday en önemli
olanıdır. Yazın sulanan kısımlarda sebzecilik de yapılır. Eğer bir genelleş
tirme yapılmak istenirse, kuru ziraat uygulanan yerlerde buğdayın hakim
olduğu, kuru ziraate dahi uygun olmıyan yerlerin ise «ranch> hayvancılığı»
na tahsis edilmiş olduğu söylenebilir.
Hemen bütünü ile Kayalık Dağların muhtelif yerlerinde madenci ka-
sabaları kurulmaya başlayınca, doğudaki kesif ziraat sahalarından uzak, do-
layısiyle oralardan gerekli gıda maddelerini temin edemiyecek olan bu yer-
leşmelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ziraat faaliyetleri süratle gelişti.
Önceleri çiftçilerin kendilerinin geliştirdikleri sulama sistemleri aynı
zamanda devletin de desteğini görüyordu. Fakat asıl gelişme Federal Hü-
kümetin yer yer sulama tesisleri kurması ile başladı. Hemen bütün bölge-
de hayvan yemi olarak saman yetiştirilmesi en önemli faaliyettir. Alfalfa
ve benzeri saman veren bitkiler hayvanların kışlık yiyeceğini teminde baş
ta gelirler. Bunun dışında yer yer değişik sebzeler veya başka bitkiler de
yetiştirilir. New Mexico'da fasulye ve biber, Kolorado ve Utah'da çeşitli
sebzeler, /daha ve Montana'da şeker pancarı ve hububat~ Flathead Gölii
çevresinde ve Kooter1:ay Vadileri'nde meyva yetiştirilmektedir.
Kayalık Dağlar'da sulama işlemine gerek özel, gerek devlet, ve gerek-
KAYALIK DAGLAR BÖLGESİ 113
Anglo-Amerika - Forma:
DAGLARARASI HAVZALAR VE PLATOLAR
Fiziki Çevre :
Bölgenin büyük bir tısmında kurak ve yarı kurak iklim şartları hü-
küm sürmektedir.Bununla beraber ana çizgiler içinde dört ayrı saha mü-
şahede edilmektedir: l) nisbeten nemli, 2) yarı kurak, 3) kurak, 4) ve şid
detli kurak iklim şartlarının yer aldığı sahalar.
DACLARARASI HAVZALAR VE PLATOLAR 115
Çeşitli nüfus hareketlerine maruz kalmakta olan bölge bir yandan nü-
fus almakta, öte yandan nüfus vermekte, ve bu arada geniş nüfus kütle-
lerinin, özellikle batıya doğru geçişlerine sahne olmaktadır. Bununla bera-
ber, nüfusun süratle artmakta olması başlıca özellik halindedir. Dağlarara
sı havzalar ve plato] ar 1950 ile 1960 yılları arasında bir milyondan azla
nüfus almıştır. Bu devrede Nevada'nın nüfus artışı % 78, Arizona'nınki
ise % 75 olmuştur.
iı8 ANGLO-AMERİKA
Nüfus ile ilgili bir diğer özellik de ırk ve din bak1mından önemli fark-
ların mevcut oluşudur. Bunların başlıcaları şunlard1r :
.A) Teksas, New Mexico ve Güney Kaliforniya'nın Basin and Range
kısımlarında nüfusun çoğunluğu Meksikalı-Amerikalı karış1.lil1ndan üre-
miştir. Romen katoliktirler.
İktisadi Faaliyetler:
Bölgede, hakim ekonomik faaliyet her ne kadar ziraat ise de yer al-
dığı sahalar çok azdır. Meseıa Utah'ın yüz ölçümünün sadece % 3'ünü ziraat
sahaları teşkil etmektedir.
Nüfus ile ilgili bir diğer özellik de ırk ve din bakımından önemli fark-
ların mevcut oluşudur. Bunların başlıcaları şunlardır :
· A) Teksas, New Mexico ve Güney Kaliforniya'nın Basin and Range
kısımlarında nüfusun çoğunluğu Meksikalı-Amerikalı karışımmdan üre-
miştir~ Romen katoliktirler.
B) Arizona, New Mexico, güneybatı Kolorado, merkezi Oregon, batı
Washington ile İngiliz Kolumbiyası'nda Fraser ve Skeena vadilerinde Kı
zıldoolilerin çokluğu dikkati çeker.
İktisadi Faaliyetler:
Bölgede, hakim ekonomik faaliyet her ne kadar ziraat ise de yer al-
dığı sahalar çok azdır. Mesela Utah'ın yüz ölçümünün sadece % 3'ünü ziraat
sahaları teşkil etmektedir.
\
(Roosevelt Gölü) nehrin aşağı mecrası zengin bir ziraat sahası oldu. Na-
renciye,· çeşitli sebzeler, alfalfa ve pamuk başlıca mahsullerdir. Klasik bir
vadid€n ziyade detritik bir ova halinde olan bu kesimde yetişme devresinin
uzun ?lması ziraat faaliyetlerini çok kolaylaştırmıştır. Bu sebeple, arazinin
% 60'ın<la kış bitkileri yetiştirilebilmektedir.
Önceleri alfalfa yetiştirme ve mandracılık faaliyetleri gelişti. Sonralan,
I. Cihan Harbi'nde pamuk fiatlarının yükselmesi sebebi ile pamuk öne geç-
ti. Bu ürün hala önemli ise de ziraat sahalarının yarısını alfalfa işgal et-
• Portakal ve greypfruit
mektedir. diğer önemli ürünlerdir.
Kısa elyaflı pamuk, satışı garanti olan ürünlerin başında gelir. Arizo-
na'da sulama masrafları bütün eyaletlerden yüksek olmasına rağmen, veri-
min de yüksek oluşu faaliyeti karlı bir duruma sokmaktadır. Ortalama ola-
rak bir çiftçi bir akr'lık bir pamuk tarlasına 125-150 dolar harcamaktadır.
Yine ortalama olarak bu büyüklükte bir araziden 3 balya pamuk almakta-
dır (bazen 5 balya); her balya 150 dolar civarında alıcı bulmaktadır. Mah-
sulün yarısı makine yarısı da geçici işçiler tarafından toplanır.
Arizona'da yüzey sularının yanında yeraltı sularından
da geniş çapta
faydalanılmaktadır. Aslında bu eyalette sulamada yarıdan fazla yeraltı su-
larından faydalanılmaktadır. Bu eyalette her yıl yeni kuyular açılmakta ve
yeraltı suyu da daha derinlere kaçmaktadır. Memlekette en derin kuyular
bu eyalettedir. Bazı yerlerde su çıkarılamıyacak kadar derine inmiştir.
Kolorado'nun Batı Yamacı : Batı merkezi Kolorado'da Kayalık Dağ
lar' dan batıya doğru inen sulardan faydalanan önemli ziraat sahaları vardır.
En önemli olanı Büyük Vadi Sulama Projesi'dir. Buralardan en çok mısır,
alfalfa, şeker pancarı, patates ve sebzeler yetiştirilmektedir.
Rio Grande Sulama Sahası: El Paso'nun hemen aşağı ve yukarısında
uzanan Orta Rio Grande Vadisi kıtada sulama faaliyetlerinin eskiden beri
yer aldığı sahaların başında gelir. En önemli ürün pamuktur. Onu meyva-
lar ve alfalfa takip eder.
Salt Lake Vahası : Burası esas itibariyle kuzeyde yükselen W asatch
Dağları'ndan gelen sularla sulanmaktadır. Batının en verimli sahalarından
biridir. Çok çeşitli ürünler yetiştirilir. Bununla beraber ziraat sahalarının
dörtte üçünü şeker pancarı, buğday ve alfalfa kaplar. Geri kalan meyva ve
sebzelere ayrılmıştır. Sulanan sahalardan daha yüksekte olan bazı yerlerde
buğday zıraati dry farming metodu ile yapılmaktadır.
Reno Vahası : Büyük Havza'nın batısında Sierra Nevada'nın etekle-
DAGLARARASI HAVZALAR VE PLATOLAR 121
'
Ökanogan Vadisi: Okanogan Vadisi Kanada'nın önemli ziraat saha-
larından biridir. Vadi tabanının büyük bir kısmı göllerle kaplı olduğu için
ziraat" kenardaki taraçalarda yapılmaktadrr. Vadinin kuzeyinde sulama ge-
rekliy&e de güneyde, özellikle tahıl ziraatı, sulama olmadan yapılmaktadır.
Vadide· tahıl, hayvan yemleri ve çeşitli sebzeler üretilmektedir. Fakat asıl
önemli olan meyvacılıktır. Özellikle güneyde Osoyoos'da Kanada'nın tur-
fanda meyvaları yetiştirilmektedir. Şeftali, erik, armut ve elma başlıca mey-
valardır. Kavun ve üzüm de yetiştirilir .
..
Dağlararası Havzalar ve Yaylalar Bölgesi'nde önemli bir faaliyet de
ranch hayvancılığıdır. Evvelce de belirttiğimiz gibi arızalı yüzey, az yağış
ve zayıf bitki örtüsü bütünüyle bölgede ziraat faaliyetlerini ve entansif hay-
vancılığı büyük çapta engellemektedir. Gerçekten Kayalı Dağlar'la Sierra
Nevada-Kaskatlar arasındaki sahanın ancak % 3-4'ünde ziraat yapılmakta
dır. Geri kalan kısmı ranch sahalarıdır, fakat bazı kısımlarda iklim şart
ları ranch hayvancılığına bile uygun değildir. Gerçekten 250 mm. yağış
çizgisi ranch sahaları ile hakiki çölleri birbirinden ayırır.
Bu bölge aynı zamanda Anglo-Amerika'nın önde gelen koyun üreti-
len sahalarından biridir. Koyun yetiştirilen ranchler genellikle akarsu ke-
narları veya kaynakların bulunduğu yerler civarındadır. Büyük baş hay-
van üreticiliği ise daha canlı bitki örtüsünün bulunduğu yerlerde yapılmak
tadrr. Yazın sürüler dağlara çıkarlar, kışın ise vadideki ranchlerde yonca
vs. yem bitkileri ile besle~rler. Bu hayvanların çoğu beslenmek ve tüketil-
mek üzere doğuya gönderilir.
Bölgede bir çok yerlerde maden yatakları vardır. Aslında bu yataklar
bütünüyle bölgedeki yerleşmenin gelişmesinde de büyük rol oynamışlardır.
Halen bakır çıkarımı en mühim faaliyet halindedir. Özellikle Utah'da ma-
dencilik önemli bir faaliyettir. Salt Lake Oasis yakınları maden çıkarını
faaliyetlerinin en yoğun olduğu sahadır. Salt Lake City'nin 50 km. kadar
güneybatısında bulunan Bingham eski ve önemli bir maden sahasıdrr. Kur-
şun, gümüş, çinko da çıkarılmasına rağmen bakır en önemlisidir. Utah'da
demir cevheri de çok yaygındır. II. Cihan Harbi'nden sonra bunların ba-
zıları işlenmeğe başlamıştır. En mühimi Cedar City'nin batısında bulunan-
dır. Burada çıkarılan cevher Utah, Kaliforniya ve Kolorado'da bulunan
demir-çelik tesislerine gönderilir. Utah'da Uranyum da çıkarılmaktadır.
San Juan County uranyum çıkarım sahasıdır.
Bölgede diğer önemli madencilik faaliyetleri Nevada sınırları içinde
yer almaktadır. 1859 yılında Nevada' da, gümüş bulunmasını diğer maden-
DAGLARARASI HAVZALAR VE PLATOLAR 123
min ettiği hammaddeler ile enerji kaynaklarının müsait oluşu, sanayi faa-
liyetlerini teşvik etmektedir. Yine kısmen diğer mahalli kaynaklar önemli
demir-çelik sanayi faaliyetlerinin gelişmesini de mümkün kılmışlardır. Me-
sela, Pueblo'da (Colorado) Missisipi'nin batısındaki sahanın en büyük
demir-çelik tesisleri mevcuttur. Bu tesisler · maden kömürünü Colorado'da
Raton Mesa'dan, demir cevherini de Wyoming ve Utah'dan alır .
Fiziki Çevre:
'
ve badland'ler mevcuttur. Büyük Ovalar her ne kadar düz bir bünyeye sa-
hip ise de· bütünüyle saha doğuya doğru eğimlidir.
Yukarıda da belirtildiği Ovalar'ın gerek Kanada, gerek
gibi Büyük
A. B. D'?de uzanmakta olan kısımlarında
orta enlemlerde görülen step ik-
limi hüküm sürmektedir. Burada, söz konusu iklim batıdan doğuya kurak
ve yarı kurak arasında değişmektedir. Gerçekten Büyük Ovaların batısında
yağış tutarları ancak belirli yerlerde dry farming metotları ile ziraat yapıla
bilmeslı\e imkfın vermektedir. Söz konusu sahalar dışında, batıda ancak
sulama ile ziraat yapılabilmektedir. Buna karşılık: Büyük Ova'ların doğu
sınırına yakın yerlerde gerek yağış tutarları gerek yağış rejimi nemli ziraat
yapılabilmesine (yağışlara dayanarak) imkan vermektedir.
mal olan, zaman zaman daha da az yağış miktarlarının vuku bulması bölge
ziraatinllı en önemli problemi haline gelmesine yol açmıştır. Bu problem bir
yandan Campbel'in Amerikalılar'a yeniden tanıdığı dry farming metotları,
öte yandan sulama sistemlerinin gerçekleştirilmesi ile giderilmeye çalışıl
maktadır. (Dry farming metotları için A.B.D. Ziraat Bölümü'ne bakınız.)
Topoğrafya esas itibarı ile bir alçak saha görünümünde ise de yer yer
tepeler de mevcuttur. İklim anahatlariyle nemli subtropikal karakterdedir.
MERKEZİ ZİRAAT BÖLGESİ 133
1000 ila 1300 mm. arasında değişen yağış tutarları yıl içinde düzenli bir
şekilde dağılmıştır.
Yetişme süresi kuzeyde 160, güneyde ise 200 gün arasındadır. Aslın
da bu tali bölge iklim bakımından Mısır Kuşağı'ndan pek ayrılamaz.
Bu tali bölgede eskiden olduğu gibi bugün de Ohio Nehri münakale-
nin temelini teşkil eder. Ohio şelaleleri üzerinde bulunan Louisville eskiden
beri münakalenin kesintiye uğradığı yer olması sebebile gelişmiştir. Eskiden
yükler taşıtlardan indirilerek şelalenin çevresinden geçirildikten sonra tek-
rar yüklenirdi. Bugün nehir vasıtaları havuzlarla bu engeli aşmaktadırlar.
Bölgede maden kömürünün, işcinin bol oluşu, pazarların sınırlı olmasına
rağmen sanayi faaliyetlerinin gelişmesine sebebiyet vermiştir. Bu sanayi faa-
liyetleri çoğunlukla mahalli ziraat ürünlerini · işleyenlerdir.
OZARK BÖLGESİ
3) Appalach Yaylası.
Ridge and Valley tali bölgesinde halkın en büyük kısmı geçimlerini zi-
raatten temin eder. Çeşitli ziraat yapılmakla beraber, özellikle büyük şe
hirlere yakın olan yerlerde mandracılık hakimdir. Bütün Appalachlar'da
ziraat faaliyetlerinin en yoğun ve zengin olduğu saba, Virginia'nın Shenan-
doah Vadisi, bu tali bölge sınırları içindedir.
Pennsylvania'dan Alabaına'ya kadar buğday, mısır ve elma yer yer
hakim ürünlerdir. Shenandoah Vadisi A.B.D'nin başlıca elma sahaları ara-
sındadır. Tütün, vadinin bir diğer önemli ürünüdür.
İklim genellikle kara ve okyanus iklimi karışımı bir tip olmakla bera-
ber soğuktur. Gerçekten burada kışlar, aynı enlemde olan İngiliz Kolombi-
yası veya İngiltere'den daha soğuk geçer. St. Lawrence Körfezin-
deki bütün limanlar donar ve Strait of Belle adası buzlarla çevrilir. Yaz-
lar ise, Labrador akıntısı sebebiyle hemen her yerde serin geçer. Yağışların
çoğu kar halindedir. Tabii bitki örtüsünde hakim olan koniferlerdir. Fakat
Labrador kıyıları tabii bitki örtüsünden tamamen mahrumdur.
Bu tali bölge Avrupalıların en önce temasa geldikleri sahadır. Bunun-
la beraber uzun zaman daiıni yerleşmeye sahne olmamıştır. Esas itibariyle
18. asırda başlayan yerleşme hemen tamamen balıkçılığa müsait kıyılarda
gelişmiştir. Bugün de nüfusun % 90 ı kıyılardadır. New Foundland'lilerin
çoğu Ingiliz, İskoç ve İrlanda asıllıdır.
KONİFER ORMANLAR BÖLGESİ 141
Tayga:
Kanada Taygalarının kıta içindeki kısmına tekabül eden, dolayısile
zengin konifer ormanları ile kaplı olan bu geniş bölgede iklim şartları ol-
dukca yeknesaktır. Esas itibariyle kıtasal bir iklim hüküm sürmektedir. Kış
lar soğtlk ve uzun, yazlar ise ılık ve kısa geçer. Yağışlar genellikle az ol-
makla beraber yıl içindeki dağılışları düzenlidir.
Toprakların çoğu podzoliktir. Mahdut yerlerde alüvial topraklar var-
dır. Geiilellikle drenaj zayıftır. Bölgenin kuzey yarısında permafrost sade-
ce ziraat için değil, fakat aynı zamanda yol ve bina inşaasında da güçlük-
ler yaratmaktadır.
Bölge, yukarıda da belirtildiği gibi konifer orman sahasıdır. Tayga adı
da verilen bu ormanlarda hakim türler pelesenk ağacı, Amerikan melezi,
beyaz Iadin ve kara Iadindir. Sibirya taygasında olduğu gibi bu koniler or-
manlarda da toprak podzoldir. Podzoller genellikle ziraate elverişsiz toprak-
lar olduğu için, bunların üzerinde bulunan ormanlar ziraate saha açmak
için tahrip edilmemişlerdir. Bu tali bölgenin belirtilmesi gereken önemli bir
zenginliği beyaz kömür potansiyelinin çok yüksek olmasıdır. Gerçekten dün-
yada pek az yerde Kanada Kalkanı'nda olduğu kadar kullanılabilir hidrolik
enerji gücü vardır. Akarsuların hepsinde müteaddit eğim kırıklıkları mev-
cut olduğu gibi, hemen her birini besleyen ve dolayısiyle birer rezervuar gö-
revini gören göller vardır. Kanada'nın Potansiyel hidroelektrik kaynakları
nın % 60'ı, kullanılmakta olanların ise % 80-85 i burada bulunmaktadır.
Ucuz ve bol enerji kağıt ve Özellikle aliminyum tesislerinin gelişmesinde bü-
yük rol oynamıştır.
Avrupalılar gelmeden evvel Tayga, balıkçılık ve avcılıkla uğraşan gö-
çebe Kızılderili'lerin vatanı idi. Sayıları az olan (Büyük Göllerin kuzeyin-
deki bütün Anglo-Amerika'da 500.000) Kızılderililer, beyazlar gelince on-
larla birlikte kürk avcılığına d~ başladılar. Fransızlar ilk gelenlerdir. Ka-
şif ve kürk avcılarını takiben esas itibariyle Montreal ve Quebec arasına
yerleşen göçmenler geldiler. Daha sonra gelen İngilizler de kürk ticareti
için gelmişlerdir. Bilahare bölgenin diğer tabii zenginliklerinden faydalan-
mak isteyenler gelmeye başladılar. Bunlar arasında Almanlar, Finler, Ma-
carlar, İtalyanlar, Ruslar, Polonyalılar ve İsveçliler vardı. Dikkati çeken
husus bu milletlerin Tayga'da ayrı ayrı yerlerde yerleşmiş olmalarıdır. Ha-
len Tayga Kanada nüfusunun % 1O unu barındırmaktadır.
İktisadı Faaliyetler:
Tayga henüz gelişmemiştir. Sadece St. Lawrence
ehrinin ve Büyük Göllerin hemen kuzeyinde uzanan saha çeşitli iktisadi
KONİFER ORMANLAR BÖLGESİ 143
Hemen her bölgede olduğu gibi burada da turizm önemli bir faaliyet
halini almaktadır.
KUZEYDOGU BÖLGESI
teşvik' eden faktörlerin başında gelir. Bilindiği gibi yamaçlarda yer alan
meyvaliklarda hava akımı ilkbah~ın, özellikle tomurcuklar üzerinde, tah-
rip edici donlarını önler.
Kanada Tall Bölgesi bir çok bakımdan New England'a benzer. Ger-
çekten, her iki tali bölgede de yüzey şekli olarak Appalach'lar hakimdir. Bu-
rada da dağ,, yayla, tepelik sahalar ve alçak sahalar birbirlerini tamamlayı
cı şekilde yer almaktadırlar. Yine her iki tali bölgede de yoğun bir şekilde
ormanlar bulunmaktadır. Ancak New England'da yayvan yapraklı ve iğne
yapraklılar karışımı ormanlar hakimken Kanada kısmında iğne yapraklılar
görülür.
İklim bakımından beklenildiği gibi, iki tali bölge arasındaki fark Ka-
nada' <lakinin daha kuzeyde olması sebebile burada yazların daha kısa ve
154 ANGLO-AMERİKA
' kışların ise daha soğuk ve daha uzun geçmesidir. İktisadi faali-
daha serin,
yetler bakımından da büyük bir benzerlik vardır. Her iki bölgede de pet-
rol ve tabii gaz mevcut değildir; buna karşılık hidroelektrik imkanları çok
zengindi~. Ziraat her iki bölgede de az önemli ve genellikle hayvan gıdaları
üretmeye ·ve mandracılığa yönelmiştir. Buna karşılık balıkçılık ve orman-
lardan faydalanma önemli faaliyetler halindedir.
Nova Scotia veya New Scotland büyük bir yarımada ve onun kuzeyin-
de uzan~n bir adadan (Cape Britain) müteşekkildir. Burada yerleşme çok
eskiden başlamıştır. Gerçekten 1604 yılında bugün Annapolis olarak ad-
landırılan Port Royal'e Fransız kolonistleri gelm~ti. Fakat Kanada'nın bu
kısmına isimlerini veren İskoçların gelmesi ancak A.B.D'nin kurulmasın
dan sonra olmuştur. Bugün Annapolis-Cornwallis Vadisi bu tali bölgenin
en zengin ziraat sahalarından biridir. Elma bahçeleri, köklü bitkiler ve
mandra hayvanlarının beslenmelerini temin eden yem bitkileri ziraat sa-
halarının büyük kısmını kaplar. Kanada Tali Bölgesi'nde mandracılık New
England'dakinden ürün bakımından farklıdır. Şöyle ki; büyük şehirsel yer-
leşmelere sahip olan New England'da geniş pazarlar mevcut olduğu için
süt istihsali başta gelir. Buna karşılık büyük şehir yerleşmelerinden yok-
sun olan Kanada Tall Bölgesi'nde mandra ürünlerinin çoğunu uzak pazarla-
ra sevkedilebilecek, konsantre hale getirilmiş yağ, peynir ve süt tozu teşkil
eder. Nova Scotia'da odun ham maddesini kullanan sanayi tesisleri de mev-
cuttur. Bunlar genellikle eğim kırıklıkları ve şelalelerin yakınında olmak
üzere denize açılan akarsuların kenarlarında bulunmaktadırlar. Böylelikle
su yoluyla ağaç temin ettikleri gibi, akarsudan enerji elde etmekte ve ma-
mul maddeyi de akarsuyun açık denizle bağlantısı dolayısiyle kolaylıkla
yabancı memleketlere sevkedebilmektedirler.
Fiziki çevre:
Çoğunlukla yer yer hafif dalgalı, düzlükler halinde olan kıyı ovasında
drenaj çok zayıftır. Bu durum araziden faydalanmayı büyük ölçüde engel-
lemektedir. Piedmont ise yüksekliği 40 ile 500 m. arasında değişen hafif
dalgalı ve tepelik bir sahadır. Blue Ridge'den Atlantik'e dökülen akarsular
Piedmont'un eski ve sert sahrelerinden kıyı ovasının yumuşak, tortul depo-
larına geçerken şeialeler meydana getirirler. Piedmont ile Kıyı Ovası sını
rında uzanan bu şeialeler dizisine Fail Line adı verilir. Fall Line New York'-
dan Georgia'da Columbus'a kadar gerek bir çok şehirlerin sit seçiminde ve
gerekse hidrolik enerji temininde büyük rol oynamıştır.
Kıyı Ovası'nda ılık okyanusa! bir iklim hüküm sürmektedir. Özellikle
ilkbaharların erken gelmesi turfanda meyva ve sebzeciliği teşvik etmekte-
dir. Yetişme devresi kuzeyde 190, güneyde ise 240 gündür. Bu uzun süre,
genellikle sebzecilikte, aynı tarlada yılda dört defa ürün alınabilmesine im-
kan sağlamaktadır.
Piedmont'da kuzeyde uzun ve soğuk kışlar, güneyde kısa ve ılık kış
ların başlıca özellik olduğu tipler arasında bir intikal tipi iklim hüküm sür-
mektedir. Burada yetişme devresi Kıyı Ovası'ndan biraz daha kısadır: ku-
zeyde 160, güneyde 230 gün.
Topraklara gelince; Kıyı Ovası'nda genellikle kumlu topraklar hakim-
dir. Piedmont'da çok çeşitli toprak tipleri varsa da genellikle hümüs ihtiva
etmeyen yıkanmış ve aşınmış topraklardır. Bununla beraber yer yer çok ve-
158 ANGLO-AMERİKA
Anglo-Amerika l"onna : 11
GÜNEY
Pamuk Kuşağı:
beten yüksek olan Louisiana'nın şeker kamışı sabalan çok daha fazla don
tehlikesine maruzdur.
Her iki ekim sahasında da bu ürünün yetiştirilmesi, tarlaların hazır
lanması, ekim ve hasat tamamen makinalarla yapılmaktadır.
Diğer önemli bir ürün olan turunçgiller esas itibariyle iki sahada ye-
tiştirilmektedir: Merkezı Florida, Teksas'da Aşağı Rio Grande Vadisi. Tek-
sas'da iklim şartlarının şeker pancarı yetiştirmek için Louisiana'ya nisbetle
daha uygun oluşu gibi, turunçgiller yetiştirme bakımından Florida, Teksas' -
dan üstün şartlara sahiptir. Bununla beraber Florida'da düşük sıcaklık teh-
likesi söz konusudur. Nitekim 1894-1895 kışındaki düşük sıcaklıklar, eya-
letteki portakal ağaçlarının hemen hemen ~epsini tahrip etmiş, dolayısiyle
75.000.000 dolarlık bir zarar meydana gelmiştir. Buna karşılık 1940 ve
1957 yıllarındaki dondurucu soğuklar daha az tahripkar olmuşlardır (her
biri 20 şer milyon dolarlık). Şüphesiz tahribin daha az olmasında arada ge-
çen müddet zarfında dona karşı çeşitli metotların geliştirilmiş oluşunun bü-
yük rolü vardır. Bir kere portakal bahçeleri vadi tabanları yerine yamaç-
lara çekilerek, soğuk hava toplanmasının kötü etkilerinden kurtulmuşlardır.
Öte yandan don olacağı bildirilen geceler, özel sobalar yakılarak alttaki
hava tabakaları ısıtılmaktadır.
Nemli Sübtropikal Kıyı Bölgesindeki sebzeciliğin en önemli özelliği
turfandacılık'dır.Bütünü ile bu bölge; özellikle Florida, memlekette seb-
zelerin en erken yetiştiği sahadır. Gerçi Kaliforniya da benzer klimatik şart
lara sahip ise de Florida'nın doğudaki büyük ve zengin pazarlara yakın ol-
mak gibi bir üstünlüğü vardır.
Hayvancı!ık: Nemli Sübtropikal Kıyı Bölgesinde süratle gelişmekte
olan bir diğer faaliyet de, özellikle kasaplık sığır yetiştirıneğe yönelmiş hay-
vancılıkdır. Gelişme hızı hakkında bir fikir vermek için, mesela Florida'da
1950 yılındaki sıığr miktarının 1940 dakinden %82 fazla olduğunu belir-
telim. Gerçekten bu eyalette sığır miktarı o kadar çok artmıştır ki, yollarda
kazalara sebeb olmaya başlamışlardır. Bu yüzden 1950 de bir kanun çıka
rılarak hayvanların otlatıldıkları yerlerin çitlerle çevrilmesi mecburiyet ha-
line getirilmiştir.
Bölgenin hayvan yetiştirmede en önemli üstünlüğü, hem ikilin ve hem
de tabii bitki örtüsünün hayvanların bütün yıl boyunca otlatılabilmelerine
uygun olmasıdır.
Bu tali bölgede bir diğer ilgi çekici faaliyet de tuzakcılık yolu ile kürk
166 ANGLO-AMERİKA
sahne olmaktadır. Gulf Coast önemli nakliyat faaliyetlerinin yer aldığı kıta
içine açılan Missisipi taşıt sisteminin ağzını kontrol etmektedir. Yine aynı
şekilde Appalachian'larla Kayalık Dağlar arasında doğu-batı doğrultusun
da uzanan çeşitli münakale sektörlerinin güneyle irtibatı topoğrafyanın da
çok uygun olduğu Gulf Coast istikametinde olmaktadır. Bunlara ticaret
faaliyetlerinin gittikçe kuvvetlenmekte olduğu Latin Amerika memleketleri-
ne yakınlığı da eklemek gerekir. Güneydeki bir çok limanlar A.B.D'nin en
işlek limanları arasındadır. Mesela büyük bir karaiçi su yolunun başlangı
cında ve dünyanın sayılı hinterlandlarından birine sahip olan New Orle-
ans'da daha 1950 yılında şehirdeki iş hayatındaki kazancın % 70 i liman-
dan geçen malların ticaretinden geliyordu. Aynı yıl New Orleans liman
faaliyetlerinden gelen gelir bakımından sadece New York tarafından geçil-
mişti. Houston ve Galveston diğer önemli iki limandır. Alabama'da Mobile,
Florida'da Jacksonville daha az önemli diğer limanlardır.
Oldukça önemli bir faaliyet olan balıkçılıkda çoğunlukla istiridye ve
karides tutulur. Sünger avcılığı da yer yer önemlidir. Özellikle Florida' da
Tarpan Springs süngercilik merkezidir. Fakat bir yandan sünger yatakları
nın tükenmesi, öte yandan sun'i maddelerin rekabeti süngercilik faaliyetle-
rinin önemini azaltmaktadır.
Nihayet bu tali bölgedeki ekonomik faaliyetler arasında turizmi de be-
lirtmek gerekir. Özellikle Florida ekonomisi bu faaliyetten çok faydalan-
maktadır. Eskiden Florida ve çevresi sadece kış mevsiminde turistik faali-
yetlere sahne olurdu. Fakat şimdi Florida'da yazı geçirmek için bir çok tu-
rist gitmektedir. Florida'nın yazın da turist çekmesinin mevzii sebebleri var-
dır. Gerçekten yazın Florida ve çevresi yarımada büyük çapta suyla çevrili
olduğu için, kıtanın içindeki yerlerden daha az sıcaktır. Diğer tarafdan Flo-
rida'da denizin sıcak olması özellikle yaşlı kimselerin denize girmek için
buraya gelmelerine sebeb olmaktadır. Tabiatıyle bu tabii şartlara otel, mo-
tel vs tesislerin bol ve mükemmel oluşunu da katmak gerekir.
166 ANGLO·AMERİKA
sahne olmaktadır. Gulf Coast önemli nakliyat faaliyetlerinin yer aldığı kıta
içine açılan Missisipi taşıt sisteminin ağzını kontrol etmektedir. Yine aynı
şekilde Appalachian'larla Kayalık Dağlar arasında doğu-batı doğrultusun
da uzanan çeşitli münakale sektörlerinin güneyle irtibatı topoğrafyanın da
çok uygun olduğu Gulf Coast istikametinde olmaktadır. Bunlara ticaret
faaliyetlerinin gittikçe kuvvetlenmekte olduğu Latin Amerika memleketleri-
ne yakınlığı da eklemek gerekir. Güneydeki bir çok limanlar A.B.D'nin en
işlek limanları arasındadır. Mesela büyük bir karaiçi su yolunun başlangı
cında ve dünyanın sayılı hinterlandlarından birine sahip olan New Orle-
ans'da daha 1950 yılında şehirdeki iş hayatındaki kazancın % 70 i liman-
dan geçen malların ticaretinden geliyordu. Aynı yıl New Orleans liman
faaliyetlerinden gelen gelir bakımından sadece New York tarafından geçil-
mişti. Houston ve Galveston diğer önemli iki limandır. Alabama'da Mobile,
Florida'da J acksonville daha az önemli diğer limanlardır.
Oldukça önemli bir faaliyet olan balıkçılıkda çoğunlukla istiridye ve
karides tutulur. Sünger avcılığı da yer yer önemlidir. Özellikle Florida'da
Tarpon Springs süngercilik merkezidir. Fakat bir yandan sünger yatakları
nın tükenmesi, öte yandan sun'! maddelerin rekabeti süngercilik faaliyetle-
rinin önemini azaltmaktadır. .
Nihayet bu tali bölgedeki ekonomik faaliyetler arasında turizmi de be-
lirtmek gerekir. Özellikle Florida ekonomisi bu faaliyetten çok faydalan-
maktadır. Eskiden Florida ve çevresi sadece kış mevsiminde turistik faali-
yetlere sahne olurdu. Fakat şimdi Florida'da yazı geçirmek için bir çok tu-
rist gitmektedir. Florida'nın yazın da turist çekmesinin mevzii sebebleri var-
dır. Gerçekten yazın Florida ve çevresi yanmada büyük çapta suyla çevrili
olduğu için, latanın içindeki yerlerden daha az sıcaktır. Diğer tarafdan Flo-
rida'da denizin sıcak olması özellikle yaşlı kimselerin denize girmek için
buraya gelmelerine sebeb olmaktadır. Tabiatıyle bu tabii şartlara otel, mo-
tel vs tesislerin bol ve mükemmel oluşunu da katmak gerekir.
AMERiKA BiRLEŞiK
DEVLETLERİ
A. BEŞERİ COGRAFYA
Kuzey Amerika Kıtasında Yerleşmenin Gelişmesi
v e A. B. D. n in M e y d a n a G e 1i ş i
'
nsylvania'da yer yer diğer milli ve dini gruplar da temsil edilmekteydiler.
Bu arada harpler yüzünden büyük tahribata uğramış bir mem1eketten ge-
len Almanlar çok geçmeden koloninin e1:1 başarılı çiftçileri oldular. Alman-
lar aynı zamanda dokuma, kunduracılık, doğramacılık ve sair küçük sanat-
lar uZerindeki bilgileriyle koloninin gelişmesinde büyük rol oynadılar.
Pennsylvania İskoç ve İrlandalıların yeni dünyaya gırmek için kullan-
dıkları başlıca kapı idi. Tabiatiyle bunların önemli bir kısmı burada kalı
yordu. Hernekadar Pennsylvania'da halk daha kuzeydeki kolonilerden da-
ha karışık idiyse de bu bakımdan onikiden fazla lisanın konuşulduğu New
York'daki durum çok daha ileri idi. 1946 yılında çoğu HollandaWar, Fran-
sızlar, İskoçlar, İrlandalılar, Almanlar, Polonyalılar, BohemyaWar, Porte-
kizliler ve İtalyanlardan müteşekkil olan New York halkının esas meşgu- ,
Liyeti ise ticaretti.
Hollandalılar sonraları New York adını alan New Neaderland'i kırk
yıl ellerinde bulundurmuşlarsa da 1644 de koloni faalıyetine hız veren İn
gilizler Hollanda müstemlekesini zaptettiler ve adını da New Y ork olarak
değiştirdiler.
New Jersey'de HollandaWarın yardımı ile kurulan ve 1644 de İn
gilizlerin eline geçen bir diğer kolonidir. Bunlardan başka Delaware'nin ku-
rucusu da Hollandalılardır.
1696 yılında New Y ork ve civarında 30 000 kişi bulunuyordu. Hud-
son, Mohawk ve diğer nehirlerin verimli vadilerinde zengin malikhaneler
kurulmuştu. Yılın büyük bır kısmında çayırlar ve ormanlar sığır, koyun, at
ve domuzlara yiyecek temin ediyordu. Topraklar tütün ve kenevir yetişme
sine çok uygundu. Bununla beraber zirai ürünlerin yanında kürk ticareti de
New York ve Albany'nin büyüyerek önemli şehirler haline gelmesine yar-
dım etmiştir.
ABD. nin ikinci cumhurreisi olan John Adams hayatının son senele-
rinde yazdığı bir mektubunda Amerikan ihtilal tarihinin ta 1620 senelerin-
de başl~mış bulunduğuna işaret ederek, «Amerikalıları ihtilale sevkeden
prensipleri ve hisleri ikiyüz sene evveline irca edip bunları tesis olunan ilk
çütlikten: i_tibaren memleketin tarihinde aramak lazım gelir» demekteydi.
Bununla beraber İngiltere ile Amerika arasındaki anlaşamamazlık esas
itibariyle 17 63 senesinde başlamıştır. Artık Virginia'da J amestown'da ilk
koloninin kurulduğu zamandanberi bir buçuk asır geçmiş bulunuyordu. Bü-
tün koloniler halk tarafından idare ediliyor, nüfus miktarı da 1.500.000 i
geçiyordu. 1700 yılından beri 250.000 kişi artmıştı. Avrupa'dan yeni göç-
men akını onsekizinci asırda kolonilerin gelişmesine yeni bir hız vermiş, kı
yılar dolduğu için yeni gelenlerin çoğu batıya gidiyorlardı.
Diğer taraftan yeni kıtaya ayak bastıkları ilk yıllardan itibaren koloni
ahalisi İngiliz kanunu ve anayasasının hükümlerine tabi olmuşlardı. Bu
sistemde bir teşrii meclis, mümessillerden mürekkep bir hükümet tarzı ve
şahıs hürriyeti tanıyan Common Law garantisi mevcut bulunuyordu. Fakat
tedvin olunan kanunlar görüş itibariyle gittikçe Amerikan olmaya başlamış
ve İngiliz usul ve temayüllerine itibar azalmıştı. Bununla beraber, kolonile-
rin İngiliz kontrolünden kurtulması mücadelesiz olmamı tır. Koloni tarihi
halk tarafından seçilen meclislerle ekseriya kral tarafından tayin edilen va-
liler arasındaki mücadelelerle doludur. Tedrici bir surette meclisler. vali-
lerin ve kralı körükörüne destekleyen kimselerden müte ekkil idare heyet-
A.B.D'NİN MEYDANA GELİŞİ 181
A.B.D. Nüfusu
Tablo'da görüldüğü gibi devamlı artış söz konusudur. 1800 de 5.5 mil-
yon olan nüfus 20 yıl sonra 9 .5 milyona, 1830 da ise 12. 8 milyona çıkmış
tı. 1830 dan sonra ilk on yılda 5 milyona yakın bir artış meydana gelmesi-
ne karşılık müteakip 1O yıllarda 7, 9, 12 ve 13 milyonluk (mesela 1890 da
62.1 milyon iken 1900 da 75.9 milyon olmuştur) artışlar kaydedilmiştir. Bu
miktardaki artışların tabii yolla olmadığı aşikardır. Filhakika A.B.D. ne is-
tikıa.I harbinden beri 40 milyondan fazla göçmen gelmiştir. 1830-1900 ara-
sında 20 milyon, 1900 ile 1914 arasında ise 12 milyon göçmen gelmiştir
(1820-1963 = 42.702.328). Bu miktarlardan anlaşılacağı gibi göçmen-
lerin gelişi her zaman aynı miktarlarda olmamıştır. Nitekim A.B.D.ne göç-
menlerin gelişinde, dolayısiyle nüfus artışında, miktar bakımından olduğu
kadar, coğrafi menşe bakımından ayrı ayrı safhalar seçilir.
Bir defa göçmenlerin gelişinde 1830 dfin evvelki, ancak yarım milyon
kadar göçmenin geldiği, nüfus artışında göçmenlerin önemsiz bir rol oyna-
dıkları bir devrenin mevcudiyeti açık olarak müşahede edilir. Buna karşılık
1830 hatta 1840 dan itibaren Birinci Cihan Harbine kadar süren devre
ise göçmenlerin önem kazanmış olması ile dikkati çeker. Bu devrede sık sık,
yılda yarım milyon civarında göçmen gelmiştir. Ayrıca altı yılda da bir mil-
yonun üstünde göçmen alınmıştır. (1905 de 1.026, 1906 da 1.101, 1907 de
1.285, 1910 da 1.042, 1913 de 1.198, ve 1914 de ise 1.218 milyon).
Tabiatı ile 1914 den sonra harbin tesirleri göçmen gelişi üzerinde ken-
dini hissettirmiştir. Nitekim 1914 de 1.218.000 göçmen gelmesine karşılık
1915 de sadece 327.000 göçmen gelmiştir. Fakat 1914 den evvelki azami-
ye ulaşılamamakla beraber büyük iktisadi buhrana kadar göçlerin kuvvet-
lendiği kısa bir devre idrak edilmiştir. 19 31 yılından sonra ise 1946 ya ka-
dar yıllık göçmen sayısı 100.000 nin üstüne çıkmamış, hatta birçok sene-
ler 50.000 nin de altında kalmıştır. Böylece A.B.D. nüfusunun yakın yıl
lardaki artışında göçmenlerin rolünün azalmış olduğu aşikardır.
Buna rağmen nüfus artışı durmamıştır. Bilakis artan bir seyir takip et-
mektedir. Göçmenlerin azalmaya başlamış olduğu 1920 yılından sonra
J O ar yıllık devrelerdeki nüfus artış miktarlarına bakmakla bu husus ko-
laylıkla müşahede edilebilir. 1920 - 1930 arasında 17 milyon, 1930-1940
arasında 17 milyon, 1940-1950 arasında 19, 1950-1960 arasında ise 29
milyon civarında nüfus artmıştır. 1960 dan sonra ise bu artış devam etmek-
tedir. Nitekim 1960 - 1968 arasındaki sekiz yıllık devrede 20 milyon civa-
rında artış kaydedilmiştir.
A.B.D. nin nüfusu son 170 yılda 40 misli artını tır. Halbuki aynı dev-
190 ANGLO-AMERİKA
re içinde dünya nüfusu beş misli, Rusya'nın üç, İngiltere'nin de iki mislinden
fazla artmamıştır. A. B. D. nüfus artışında ilk zamanlar göçmenlerin oy-
nadığı rol_ün artık «tabii artış»a intikal etmiş olduğu aşağıdaki tablonun
incelenmesiyle de açık olarak müşahede edilmektedir. Tabloda görüldüğü
gibi yıllik tabii artış 1940 da % 0.9 iken, arada bazı yıllar % l.8'e ulaşa
- rak 1964 de % l .4'e yükselmiştir. Gerçi 1961 den itibaren hafif bir azal-
ma görillİnekteyse de 1963 ve 1964 de istikrarlı bir karakter de mevcuttur.
A. B. D. de nüfusun tabii artış yolu ile çoğalmakta olması ilgi çekici-
dir. Çünkü bilindiği gibi, refah artışının kaydedildiği memleketlerde nüfus
ağır bir ·.tempoda çoğalmaktadır. Refah seviyesi bakımından dünyanın önde
gelen memleketlerinden biri olan A. B. D. de ise şimdilik durum tersdir. Bu-
nun başlıca sebebi, bu memleket halkının özellikle kadınların çok çocuk
sahibi olma arzusudur. Gerçekten yakın zamanda yapılan bir anket Ame-
rikan kadınlarının çoğunun 3 veya 4 çocuk sahibi olmak istediklerini orta-
ya koymuştur. Dikkati çeken bir husus da çok çocuklu ailelerin çoğunun iyi
tahsil görmüş, orta ve yüksek gelirli oluşudur. Fakir ailelerin çocuk sayıları
azdır. Tabiatı ile çocuk sevgisi yanında, bu memleketteki çocuklara bak-
ma veya baktırabilme kolaylıklarının da tabii artışı desteklediğine şüphe
yoktur. Amerikan toplumunda çocuk bakım ve yetiştirmesini kolaylaştıra
cak çeşitli müessese ve düzenler mevcuttur.
1940 - 1964 arasında net nüfus artışı
Yıllar % Yıllar %
1940 0.9 1955 1.8
1941 1.0 1956 1.8
1942 1.3 1957 ı .7
1943 1.3 1958 J.7
1944 1.2 1959 1.7
1945 1.1 1960 1.6
1946 1.5 1961 1.7
1947 1.9 1962 1.5
1948 1.7 1963 1.4
1949 1.7 1964 1.4
1950 1.7
1951 1.8
1952 1.7
1953 1.7
1954 1.8
A.B.D'NDE NÜFUS 191
180
160...,___ _ ---ı
ı.ao
•20
ıoo
90
eo
o ~ı
........... 3
- - -4
- - - 5,
___
"' -
70
60
-
C AU
g_
so.ı----~~~~----~~~~--...L------::::---~-----------r-
-
; 30
2" ' 20
::> -
z 10 •
--
1800 1850 1900 19IO
Şekil 11 : Başlıca memleketlerde nüfus artışı.
1850 1930
Bu· sisteme göre senede azami 356.061 göçmen gelmesi bahis konusu
idi. Buna rağmen 1924 de bu miktar biraz aşılmıştır.
Kota ile Kota dışı
1922 243.953 65.603
1923 335.480 187.439
1924 357.643 349.253
1924 de Kota Kanununda değişiklik yapılarak nisbet % 3 den % 2
ye indirildi ve esas olarak bu defa A.B.D. nüfusunda 1890 daki yabancı
memleketlerde doğmuş nüfus miktarları alındı. Bu harekette güdülen mak-
sat gene özellikle Doğu ve Güney Avrupa'dan gelecek göçmen miktarını
azaltmaktı. Çünkü 1890 tarihinde nüfusdaki büyük kütle İrlandalı, Alman
ve İngilizdi.
1925-29 için cem'an 164.667 kişilik kota tesbit edildi. Bunun 161.422
si Avrupa ve kolonileri. 3245'i ise Avrupa memleketleri dışı için idi. Kana-
da ve hür Amerika memleketleri için gene herhangi bir tahdidat mevcut de-
ğildi. 1929'a kadar Avrupa'ya tahsis edilen kota hemen hemen her yıl kul-
lanıldı.
1930 da yeni bir kota düzenlendi. Bu sisteme göre A.B.D. her yıl
150.000 göçmen alacaktı. Nisbetler bu defa A.B.D. nüfusunda 1920 de
mevcut memleketlerin göçmenler veya bu göçmenlerin akrabalarından iba-
ret nüfusa göre hesaplanmıştı. Bu sistem İngiltere, Hollanda, Belçika, İtal
ya ve İspanyollar için iyi, fakat Almanya, Norveç, İsveç ve Danimarka için
fena oldu. Çünkü 1920 de A.B.D. nüfusundaki durum birinci grubu teşkiJ
edenlerin lehinde idi.
Büyük Dünya İktisadi Buhranı ve onu takip eden senelerde göçmen
gelişi hemen hemen kesildi. Gerçekten, 1930-1939 arasında İngiltere ve
İrlanda için kota miktarı 835.740 kişi olduğu halde, bu memleketlerden sa-
dece 110.094 kişi A.B.D. ne göçmen olarak geldi. Aslında 1949'a kadar
kota ile gelen göçmen sayısı çok değildir.
İkinci Cihan Harbinden sonra göçmenlere ait tahdidat bir hayli ha-
A.B.D'NDE NÜFUS 195
miştir. Gene aynı devrelerde; 1941 ile 1963 arasında gelen göçmenleıill
çoğunluğu 16 - 44 yaşlarında olanlardır.
Nüfus Dağılışı:
1860 .. .
..•.:
.·_
tır. Eğer deyim yerinde ise A.B.D. arazisi bu memleket sakinleri tarafından
bala' keşfedilmeye çalışılmaktadır. Gerçekten, bu mem1ekette doğudan ba-
tıya doğru öteden beri devam edegelmekte olan göç hareketinin yanında
meseıa güneye doğru da göçlerin başlamış olması bu fikri kuvvetlendiren
olaylardan biridir. Tabiatı ile ilk zamanlar nüfusun çoğu doğu kıyısında
toplanmıştı (Şekil 12). Zamanla batıya doğru ilerlemeye başladı. Batıya
ilerleyişin hızlanmasında çok çeşitli faktörler rol oynamıştır. Şüphesiz bun-
ların başında bütünüyle memleketin nüfusunun artması, dolayısiyle göçler
gelir. . Yeni göçmenler geldikçe kolonizasyonun daima daha batıya doğru
ilerlediği görülmüştür. Fakat bu ilerleyişte sadece göçmenler değil, aynı za-
manda daha evvel A.B.D.ne gelip doğuya yerleşmiş olanlar da rol almıştır.
Daha iyi şartlara kavuşacaklarına kanaat getirenler batıya yönelmekte hiç
tereddüt etmemişlerdir. Tabiatiyle gerek evvelce gelenlerin gerek yeni gelen
göçmenlerin batıya ilerleyişlerinde 1803 de Louisiana'nın satın alınması,
Amerindlerin kontrol altına girmesi gibi siyasi ve askeri amiller, kurak şart
ların hüküm sürdüğü geniş sahaların büyük bir kısmının ziraate uygun ol-
duğunun anlaşılması, münakale şartlarının düzeltilmesi ve nihayet 1848 de
Kaliforniya'da altın bulunması gibi ekonomik amiller başlıca rol oynamışlar
dır. Bu devrede batıyı tanıtmak, kolonilere cazip bir hale getirmek için de-
miryolu şirketlerinin sarfettiği gayretler başlı başına ayrı bir konudur. O
zamana kadar «Büyük Amerika Çölü» olarak bilinen hemen hemen Mis-
sissippi ile Kayalık Dağları arasındaki sahada ziraate uygun kısımların mev-
cut olduğunu ortaya çıkarmak için demiryolu şirketleri türlü gayret göster-
mişlerdir. Bunların başında adı geçen bölgelerde ilınl zıraat metodlarını
yaymak için yapılan çalışmalar gelir. Mesela kuru ziraat metodlarının (dry
farming) bu bölgelerde uygulanması esas itibarı ile bu devre rastlar. Öte
yandan, özellikle 1840 dan sonra kuvvetlenen batıya ilerleyiş hareketinde
o devrelerde bazı yıllarda normalin üstünde yağışların meydana gelmesinin
de büyük rolü olmuştur. Bütün bunlar o zamanlara kadar Büyük Ameri-
kan Çölü olarak bilinen kurak bölgelerin bir kısmının özel ziraat metodları
ile kullanılabilir bir hale getirilebileceği fikrinin teessüsüne im.kan verdi. An-
cak bu devrelerde yukarıda belirtilen yağışların normalin üstünde olması
hali ziraatin 100° boy lamının batısına süratle yayılmasını kolaylaştırdığı
gibi, kuru ziraat metodları ile dahi ziraat yapılmasının mümkün olmadığı
sahaların da kültüre alınmasına, dolayısile seyrek de olsa nüfuslanmasına
sebep olmuştur. Somaları kurak periodların avdedi ile bu defa tabii bitki
örtüsü de kaldırılmış ve yer yer nadasa terkedilmiş olan (uygulanan kurak
ziraat icabı) tarlalarda şiddetli toprak erozyonu başlamıştır. Genel olarak
A.B.D'NDE NÜFUS 199
Dust Bowl (Toz Çanağı) ile gerçekleşen bu olay, bir ara kuru ziraat metod-
larının toprak erozyonuna sebebiyet verdiği fikrinin kuvvetlenmesine sebep
olduktan başka, yerleşmenin bu sahalardan kaçınmasına da yol açmıştır.
Ziraat ve Bölgeler kısmında etraflı olarak görüleceği gibi, Kuru Ziraat hak-
kında beliren şüpheler sonraları bu metodun en önemli bir safhası ve şekli
olan mulch (malç) da toprak yerine bitki artığı kullanılması ile ortadan
kalkmıştır. Bugün Toprak ve Su Muhafazası haline gelmiş olan Modern
Kuru Ziraat Metodlarında Bitki Artığı Mulch'ı (Crop Residues Mulcb) esa-
sı geliştirilmiştir.
...
cıs
...
·eo o
re "' ,,, ce
"O
ı:
>.=
cıs
re cıs
"'oS ::ı
;; '8 =
-:::
;..ı
~
~
:o< z
oS
>
41
.ı:::
~
~ Q""o
:::
"'d
=
~
.:!;
.....
...,. s
.....
;;=
=
.....
o
:ao "'
~
aı
1800 19 12 5 45 341
1830 43 140 157 343 937 447
1850 92 11 34 107 682 851 988 1980 583
1890 864 62 143 194 996 2168 3077 1978 3198 934
1900 1485 42 276 539 1470 3106 4821 2516 4157 1188
1950 10586 160 688 1326 1905 3954 8712 3954 7946 2343
Kaynak: Erinç
Batıya ilerleyiş bağlı
olarak nüfus ağırlık merkezi de batıya
hareketine
doğru yer değiştirmiştir. 1780 de Baltimore civarında bulunan nüfus ağır
lık merkezi 1950 de Illinois eyaletinde Wabash nehrinin batısına geçmiş,
1960 da ise Wabash nehri ile St. Louis arasındaki mesafenin tam ortasına
gelmiştir. (Şekil. 13).
Bugün Amerika Birleşik Devletleri'nde nüfus dağılışında memleke-
tin doğu yarımı ile batı yarımı arasında açık bir tezat vardır. Nüfusun
büyük kısmı doğuda bulunmaktadır. Göller Bölgesi ve Atlantik kıyıların
dan Mississippi'ye kadar uzanan sahadan batı ve güneye doğru nüfus yo-
ğunlukları azalır. Ancak bu azalma; güneye doğru tedrici olduğu ve hemen
hemen Meksika körfezine kadar inkıtasız, başka kelimelerle çok düşük yo-
ğunluklara rastlamadan devam ettiği halde, batıya doğru Mississippi'den
20Ô ANGLO-AMERİKA
A.B.D. de nüfusun büyük bir kısmına sahip olan önemli şehir yerleş
mesi sahaları New York - Kuzeydoğu New Jersey'dir. 14.1 milyon şehirli
nüfusu bulunan bu Metropolitan sahanın nüfusu 1950 - 1960 arasında
% 14.3 artmıştır.
C - A.B.D. de batıdaki şehirlerin süratle büyümekte oluşu nüfus
gelişmesinin diğer bir karakteri addedilmektedir. Tabiatı ile batı eyaletlerin-
deki şehirlerin gelişmesi her şeyden evvel memleketin bu kesiminin evvelce
gördüğümüz nüfus artışı hususiyeti ile ilgilidir. Son 20-30 yıl içinde Ameri-
kalıların batıya gidişi çok hızlanmıştır. Meseıa Kaliforniya bu 10 yıllık dev-
rede 5 .1 milyon nüfus almıştır. Amerikalıların bu batı eyaletlerine göçmele-
rinin çeşitli sebepleri arasında son derece müsait iklim şartlarının gerçek sa-
nayi gerek çeşitli iktisadi faaİiyetlere uygun olması başta gelmektedir. Me-
sela bu sahalarda son yıllarda turizm büyük gelişme kaydetmiştir. Florida'-
da 1O yıllık devredeki % 78 lik, Arizona'da da yine aynı devrede % 73 lük
artışın izahında turizme geniş bir yer verilmektedir.
erkek; 100 kadına 110,7 erkek). Beyaz nüfusdaki kadın fazlalığı eyaletler-
de, zenci nüfustaki kadar büyük farklar göstermekle beraber, gene de yer
yer bariz farklara sahiptir. Mesela, hemen bütünü ile Dağ eyaletlerinin ;
(Montana, Idaho, Wyoming ve Kolorado gibi) erkek fazlalığı gibi.
Fakat 1950 den itibaren kadın nüfusu belirli bir şekilde artmaya baş
ladı. Nitekim 1950 de erkek 74, kadın 76 milyon idi. 1960 da ara daha da
açıldı; erkek 88 milyon, kadın ise 91 milyon. 1968 yılında 98.869.000 er-
keğe mukabil 102.296.000 kadın mevcuttu. Kadın nüfusun çoğunluğu şe
hirsel yerleşmelerdedir. Kır yerleşmelerinde hala erkek nüfus fazladu. 1960
da kularda 27 milyon erkek nüfusa karşılık 26 milyon kadın nüfus vardı.
Bu son durum iç göçlerde (kulardan şehirlere olanında) her yerde olduğu
gibi A.B.D. de de evvela erkek nüfusun rol oynadığı fikrini veriyor.
men bir asır sonra bugün de Kuzey Amerika zencilerinin % 57 si eski esir
kullanan eyaletlerde bulunmaktadır.
' 1914 Cihan Harbi'nden sonra zenci nüfusta kaydedilen dikkate şayan
bir- hareket kuzey eyaletlere doğru göçlerdir. Sanayi ve çeşitli hizmetlerin
işçi ihtiyacı ile ilgili bu göçler bugün kuzey eyaletlerinde önemli miktarda
z.enci toplanmasına sebep olmuştur. Bugün New York şehrinde 1.1 milyon,
Chicago şehrinde 837.656, Philadelphia'da 535.033, Detroit'de ise 350.000
zenci vardır. Illinois'deki zenci nüfus 1940 ile 1960 arasında 387.000 den
1.037.000 e çıkmıştır ki bu miktar, Alabama ve Mississippi'dekilerden (ay-
rı ayrı) fazladır. Bununla beraber halen A.B.D. zencilerinin büyük bir kıs
mı Güney Virginia'dan Doğu Teksas'a kadar uzanan ve Kara Kuşak "Black
Belt" adı verilen sahada yaşamaktadırlar. Yukarıda belirtilen güneyden ku-
zeye doğru vukua gelmekte olan zenci nüfus hareketi esas itibarı ile bu si-
yah kuşakta bulunan çiftçi zenci nüfus tarafından yapılmaktadır. Diğer bir
deyişle A.B.D. de zenciler öteden beri kırlardan esas itibariyle şehirlere göç
etmektedirler. Bu göç güney şehirlerine doğru da olmakla beraber bilhassa
kuzeydeki şehirlere doğrudur. Böylece A.B.D. zenci nüfusunda genel ola-
rak kuzeye göç etmek yanında, kırlardan ayrılma da ikinci bir karakter ola-
rak müşahede edilmektedir. Bu ikinci hususu da rakkamlarla değerlendir
mek istersek, durumun şöyle olduğunu görürüz:
1890 da güneyde yaşayan zencilerin % 84.7 si kır yerleşmeleri sakin-
leri idi. Bu 1940 da % 63.5 a inmiştir. Fakat durum bütün A.B.D. de mü-
talaa edilirse, 1890 da zenci nüfusunun % 80.6 sı kırlarda yaşarken 1940
da bu oranın % 51.4'e, 1950 de % 38.3'e ve 1960 da ise % 27.6'ya düş
tüğü görülür.
tiklerin aralarının hissedilir bir şekilde açıldığı görülür (Foto: 5). Kilomet-
relerce gidildiği halde bir tek çiftliğe rastlanmadığı sahalara gelinince ku-
rak bölge içinde bulunulduğu derhal anlaşılır.
Amerika Birleşik Devletleri'nde nemli sahalardan kurak bölgelere
doğru yapılan böyle bir seyahatte ayrıca, yukarıda da temas edildiği gibi,
hissedilir bir şekilde iktisaden daha az kazanç kaynaklarına sahip çiftlikle-
rin bulunduğu bölgeye yaklaşılmakta olduğu da açıkca müşahede edilir. Bu
husus biraz zorlanarak; memleketimizde mesela: Münavebe ve nisbeten en-
tansif bir ziraat sisteminin bulunduğu nemli sahalarda veya Akdeniz ve Ege
bölgesinin sulanan sahalarındaki genellikle meyva ve sınai bitkilere daya-
nan entansif zıraat faaliyetleri ve ona bağlı olarak kasaba ve hatta şehirle
rin çevrelerinde rastlanan bahçeli muntazam evleri ile gelişmiş büyük köy-
lerle krakterize edilen coğrafi manzaranın, içerlere, kurak sahaya doğru
gidildikçe yerini monoton, basit meskenlerin bakim olduğu köylere terket-
ınesine benzetilebilir. ·
"Zıraat"
bölümünde daha yakından temas edilecek olan Amerika Bir-
leşik Devletleri kır yerleşmesinin başlıca temsilcisi olan "Çiftlikle{' den
sonra bu memleket yerleşmesini karakterize eden "Şehir" ler ve "Şehirsel
Yerleşmeler" üzerinde durmak gerekir.
Şehirsel Yer/eşmeler
'L
Foto : 6 - A.B.D'nde bir Hamlet.
adet faal mesken ünitesi, bunların en aşağı iki adedi ziraate tahsis edilmiş
olmayacak,
2 - En aşağı altı fonksiyonel ünite mevcut oJmalı, ikamet, işyerleri,
sosyal kuruluşlar,
3 - İnsanlar tarafından halihazırda kullanılmakta olan en az beş
bina (Hamletlerde bir binada birkaç çeşit faaliyet mevcut olabilmektedir).
Bu duruma göre m,inimum nüfus 16 - 20 olmaktadır. Azami nüfus
ise 150 dir.
Esas itibarı ile çevredeki ziraat sahalarının ticari merkezleri halinde
olan Hamletlerin bu ihtiyaçları karşılayacak tertipler almış olmaları ta-
biidir.
Köy : Tipik bir Amerikan köyü ise cadde veya caddeler boyunca ga -
rimuntazam bir şekilde yer almış, ağaçlar ve beton veya tuğla kaldırımlar
la çevrilmiş tuğla veya tahta evlerden müteşekkildir (Foto: 7).
Köy umumiyetle bir demiryolu istasyonu, bir veya bir kaç kili e bir
banka, bir veya iki garaj, bir veya iki yem satan dükkan, eczane madeni
224: ANGLO-AMERİKA
eşya ve hırdavat satan dükkan ve fırını ihtiva eder. Köyün en göze çarpan
binası, hemen daima tuğladan mamfü olan okul'dur. Derniryolu boyunca
silolar ve hayvan yükleme tesisleri de yer alınış olabilir. Umumiyetle fab-
rika ve benzeri tesisler yoktur. Köy geliştikçe bir kütüphane, bir tarihi ku-
rum ve sağlıkla ilgili binalar da vücut bulur. Köy sakinlerinin çoğunluğu
nu topraklarını satmış veya kiralamış olan emekli çiftçiler teşkil eder. Bun-
lar evlerinin bahçelerinde sebze v.s. yetiştirirler. Bu faaliyet tamamen eğ
lence mahiyetindedir. Köylerin başlıca fonksiyonu civardaki ziraat sahala-
rının ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamaktadır. Fakat bunun yanında pa-
zar rolünü de oynarlar.
Evvelce de temas ettiğimiz gibi, Amerika Birleşik Devletleri'nde süratli
şehirleşme yeni terim ve hududlandırma esaslarını ortaya çıkarmıştır.
"Şehirleşmiş saha", "Merkezi şehirler", "Standard Metropolitan Sta-
tistical Area" (Standart Metropolitan Statistiki Saha) veya "Standard Con-
solidated Areas" (Standart Birleştirilmiş Sahalar), bunlar arasındadır.
A.B.D. nüfus sayımlarında kullanılan bu sınıflandırmaları yakından ince-
leme, bu memleketteki şehirleşmenin bugünkü hali hakkında ilgi çekici bil-
gi verebilir.
A.B.D'NDE YERLEŞME 225
mil~ kareye en az 1.000 kişi düşmeli (bir sayım mıntıkası bir. sayım memu-
runa. tahsis edilen sahadır).
Merkezi Şehirler:
bip' .olmalıdır. e) Count en aşağı 10.000 ziraat dışı işlerde çalışan işçinin
ikameJ ettiği yer olmalıdır .
. 3 - SMSA bitişik bir county'nin SMSA'ya ithal edilebilmesi için
Merkezi Şehir veya şehirlerle ekonomik bakımdan bir bütün teşkil etmesi-
nin: gerekli olduğunu belirtmiştik. Söz konusu ekonomik bütünlüğün mev-
cudiyeti için ise şu şartlar gerekmektedir: a) County'de yaşayan işçilerin en
aşağı % 15'i Merkezi Şehir veya şehirleri ihtiva eden Çekirdek County'de
veya County'lerde çalışmalıdır. b) Merkezi Şehri veya Şehirleri ihtiva eden
Çek.irdek County veya County'lerde ikamet eden işçilerin en aşağı % 25'i
ekonomik bağlantı söz konusu olan County'de çalışmalıdır.
A.B.D. de halen 212 SMSA vardır. Bunların nüfusları 51.850 ile (Me-
ridem, Connecticut), 10.694.633 (New York) arasında olmak üzere deği
şiktir.
1960 10 28 54
1900 9 19 32
1850 5 11
1800 3
Kaynak: U. S. Bureau of the Census, United States, Summary, Census of
Population, 1960 (1963).
A. B. D. Sayım Bürosu Şehirsel Yerleşmeler sınıflandırmasında
şimdiye kadar tanıtılanlara bir de Standard Consolidated Areas - Standart
Birleştirilmiş Sahalar'ı da ilave etmiştir. A.B.D. nin iki büyük şehir yerleş
mesinin (New York ve Chicago) etrafında, bundan evvel belirtilen iktisadi
bağlantılara uymayan çeşitli şekillerde karşılıklı münasebetler mevcut bi-
tişik SMSA ve diğer county'lerin gelişmiş olması da bu sayımlarda Standard
Consolidated Areas (SCA) ünitesini ortaya çıkarmıştır. Bunlar New Yo.rk -
Kuzeydoğu New Jersey (14.759.429) ve Chicago - Kuzeybatı Indiana
....1
ı-.
d
~
ı...
d
~
;ö
o
E
o
......
o
....
......
d
.!(
C)
..-!
.!(
~
ci;
::ı
o
.....
::n
ı:ı>
ı...
'@
'O
co
O)
00
~
......
d
.!(
o
C.D
....... .:i
9~
Q~
~
c.ı
a;ı
'ö t<l
ı:=
230 ANGLO-AMERİKA
Evvelce de belirttiğimiz
gibi A.B.D. de şehirleşme olayının sürat ve
yayimlığı Şehirleşmiş Sahaların çeşitli unsurlara dayanılmasına, dolayısiyle
de yeni terim v.s. nin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
A.B.D. de gerek şehir ve çevrelerinin, gerek birçok şehirlerin yanyana
veya birbirlerine yakın olarak özel bir şekilde gelişip yer yer, dünyanın baş
ka taraflarında henüz görülmeyen bir landscape yaratmış olmaları çeşitli il-
mi çalışmalara da konu olmuştur. Şüphesiz bunların en ilgi çekici olanı J.
Gottmann'ın "Megalopolis" 1961, New York'dur. Gottmann A.B.D. nin
kuzeydoğusunda şimdiki şehirleşmiş sahaların M egalopolis adı verilebilecek
bir karaktere sahip olduğunu ileri sürmektedir. Yazar, Maine'nin güneyi ile
Kuzey Virginia arasında 600 mil uzunlukta bir sahanın küçük şehir, şehir
ler ve süper şehirler tarafından hemen hemen aralıksız bir şekilde doldu-
rulmuş olması sebebiyle meydana gelen süper - metropolitan karakterin
özel bir terimle "Megalopolis" ile anlandırılmasını uygun görmektedir. Böy-
lece Genel Yerleşme Coğrafyası, özellikle "Şehir Coğrafyası" da Şehirsel
Yerleşmelere ait yeni bir tip kazanmış oluyor. Gerçekten kasaba, şehir,
conurbation ve metropolis'e Megalopolis de katılmıştır. Şu var ki conur-
bation ve Metropolislere dünyanın başka yerlerinde de rastlanabildiği hal-
de, herhalde uzun zaman Megapolis için örnek A.B.D. den verilecektir.
Bugün şehirleşme olayı A.B.D. de dikkatle takip edilmektedir. Met-
ropolitan sahaların kesif şehirli nüfusunun bulunduğu yerlerin (mesela Me-
galopolis dışında, Erie Gölünün güney ve batı kıyıları, Michigan Gölünün
güney nihayeti kenarı, Kaliforniya kıyılarında hemen hemen 400 Km. ye
yaklaşan uzunlukdaki saha) daha ne kadar büyüyeceği meçhuldür. Yalnız
Muhakkak olan bir şey varsa Şehirsel Yerleşmelerin gerek nüfus gerek arazi
bakımından gittikçe büyümekte olmalarıdır. Bu büyüme nereye kadar gi-
decektir? Sonu ne olacaktır? Foscue ve diğerlerinin sordukları gibi eski Is-
parta ve Atina' da olduğu gibi "Şehir Devletleri" mi gelişecektir? Yahut yer
yer Megalopolis'ler mi teşekkül edecektir? Gerçekten şehirleşme ile türlü
teknik ve sosyal problemler doğmaktadır. Bununla beraber özellikle otomo-
A .B .D.'Zerinde Eyaletlerde Yerleşme
Yerlerinin Nüfusları ve Adetleri,
1960
Şehirsel Yer/eşmeler
bille!in sağladığı kolaylık insanları bir yandan şehir civarlarının kır atmos-
feri içinde yaşamalarını kolaylaştırmakta, diğer taraftan arzu ettikleri anda
şehirdeki her türlü imkanlardan faydalanabilmelerini de sağlamaktadır.
A.B.D. de bir şehire gerek yeni gelenlerin gerek şehirde eskiden beri ya-
şamakta olanların da yavaş yavaş yerleşme civarlarına göç etmeleri olduk-
ça eski bir olaydır. Şehirler civarına doğru olan bu nüfus hareketine, (Sü-
bürbanizasyon), Amerikan şehirlerinin çoğunun gelişmesinde baş rolü oy-
namış olan sanayi faaliyetlerinin de aynı şekilde yer değiştirmesini katarsak
.
sehirlerin civarının kır manzaralarını süratle kaybederek "Şehirleşmiş Sa-
~
1- John S. Adams : c:Residential Structure ot: Midwest Cities>, Annals of the A.s~
sociation of Aınerican Geographers, Vol 60 (1970) s. 37 - 62.
234 ANGLO-AMERİKA
Sanayi şehirleri
Ticaret şehirleri (perakende satışlar hakim)
Ticaret şehirleri (toptan satışlar hakim)
Münakale ve Haberleşme şehirleri
A.B.D'NDE YERLEŞME 235
Madencilik şehirleri
İdari şehirler
Şahsi hizmet şehirleri
Muayyen fonksiyonların diğerlerine hakim olmadığı şehirler.
Sanayi ~ehirleri :
Harris'e göre, A.B.D. şehirlerinin % 44'ü sanayi fonksiyonuna bağlı
olarak gelişmiştir ve halen de sanayi bu şehirlerde hakim fonksiyon halin-
dedir. Bu tip şehirlerin büyük bir kısmı tahmin edileceği gibi, "Büyük Ame-
rikan Sanayi Kuşağı"nda bulunmaktadır.
Gerçekten, sanayi şehirlerinin % 80'inden fazlası Mississippi Nehrinin
doğusu ve Ohio Nehrinin kuzeyinde yer almıştır. Diğerleri ise memleketin
batı ve güneyindeki sanayi bölgelerinde gelişmişlerdir. Öte yandan sanayi
faaliyetlerinin gelişmesine bağlı olarak münferit merkezler de teşekkül et-
mektedir.
Bu tip şehirler miktar itibarı ile hemen hemen toptan ticaret şehirleri
ne eşittirler. Nelson 96 şehirde transport fonksiyonunun hakim olduğunu
tespit etmiştir. Münakale ve Haberleşme Şehirleri bir kaç tali tipe ayrıl
maktadır:
Madencilik Merkezleri:
A.B.D. de maden çıkarma faaliyetleri ile ilgili olarak gelişmiş şehirler
de vardır. Bunlar bilhassa Doğu Pennsylvania antrasit havzasında, Orta
Batı maden kömürü havzalarında Süperior gölü demir cevheri yatakları ci-
varında bulunanlarla Texas ve Oklahoma'daki bazı petrol kasabalarından
ibarettir.
Maden kömürü ve diğer madenlere bağlı olarak gelişmiş olan şehirler
genellikle eski yerleşmelerdir. Bu tip şehirlerin bariz özellikleri hemen ci-
varlarında maden çıkarma ve işletme faaliyetleri ile ilgili tesisler, yığınlar
halinde artıklar v.s. nin bulunması ve şehirlerin tozlu bir halde olmasıdır.
Petrol çıkarımına bağlı olarak gelişmiş olan şehirler ise çok daha
gençdirler. Bunlar maden şehirleri kategorisindeyseler de maden kömürü,
demir cevheri ve sair madenlerin çıkarımına bağlı olarak gelişmiş şehirler
den çok ayrı görünümdedirler. Bu şehirlerin civarında da şüphesiz petrol
çıkarma faaliyetleri ile ilgili tesisler yer almaktadır. Fakat çoğu petrol işlet
meleri tarafından kurulmuş olan ikametgah seksiyonları ve bunların teşvik
ettiği petrol işletmeleri dışı teşebbüslerin veya şahısların yarattığı yerleşme
üniteleri bu şehirlere yepyeni ve ayrı bir görünüm kazandırmıştır.
Maden şehirlerininbu iki tipi sadece dış görünüşlerinde değil, fakat
bazı beşeri hususlarda da birbirlerinden ayrılırlar.
Kitabın ilgili bölümünde açıklandığı gibi A.B.D. de maden kömürü
istihsali azalmaktadır. Bu azalış ister mahalli maden kömürü yataklarının
tükenmesi, ister bütün memlekette maden kömürüne karşı bir çok sahalar-
da gelişen isteksizlikten olsun, neticede bu faaliyette çalışanların işsiz kal-
malarına sebep olmaktadır. İşsizler arasında çoğunlukla genç erkeklerin
başka yerlerde iş aramak üzere yaşadıkları bu maden şehirlerini terkettikle-
ri müşahede edilmektedir. Daha yaşlı olanlar ise yaşadıkları yerleri değiştir
mek için vaktin geçmiş olduğunu düşünerek kasabalarından ayrılmamakta
dırlar.
Kolej şehirleri çok defa "Campus" lar halinde Üniversite siteleri, park-
lar içinde büyük hastahaneler ve yerleşmenin çevresinde ağaçlar arasına ser-
pilmiş genellikle bir ailenin işgal ettiği ikametgahlarla ayrı bir özelliğe sa-
hiptirler.
İdari Merkezler:
Askeri Merkezler:
Askeri merkezler ise şehrin hemen civarında bulunan çeşitli askeri te-
sislerle olduğu kadar, şehrin içinde de eğlence yerleri özellikle barlar v.s. nin
çokluğu ile de kendilerini belli ederler.
Nelson'a göre 123 şehir bu kategoriye dahildir. Dikkati çeken bir hu-
sus, memleketin birçok büyük şehirlerinin bu grupta bulunuşudur. Büyük
şehirlerde çeşitli şehirsel fonksiyonların hemen hemen aynı değerde olması
bir tek fonksiyonun hakim bir şekilde ortaya çıkmasını önler. Buna rağmen
bir çok büyük şehirlerde mali işler, sigortacılık ve gayrimenkul satışları ha-
kim fonksiyon halindedir. Bu şehirlerin çoğunda Federal Reserve Bank bu-
lunmaktadır.
Şehirleş!'liş
Saha 1960 nüfusu . Sınıf /andırma
New York- Kuzeydoğu N. J. 14.114.927 Bankacılık, sigorta ve
gayrimenkul satışları
Philadelphla 3.635.228 ))
KIR VE SEHİR
'
YERLESME
'
SEK.İLLERİNİN MENSEİ
; '
ğişiklik olmamıştır. Böylece kare şeklinde olan 40, 160 ve 640 akrlık ar-
salar ve uzunlukları genişliklerinin iki misli olan dikdörtgen şekilli 80 ve
320 akrlık arsalar şekillerini muhafaza etmişlerdir.
Kısaca menşeinin ana hatlarını, büyüklük ve şekillerini belirttiğimiz
bu arazinin tabiatı ile büyük bir kısmı ziraate tahsis edilmiş bir kısmı da
şehirler v.s. (mesela yollar) kullanışlara sahne olmuştur. A. B. D. de
kır yerleşmelerini karakterize eden çiftliklerin şekilleri belirtilen saha ve
şekillere son derece uymaktadır. Gerçi son yıllarda çiftliklerin sayıları azal-
mış ve çiftlikler büyümüştür. Bu büyüme 20, 40, 80 ve 160 akrlık üniteler
şeklinde olmuştur. Dolayısiyle şekiller hala çoğunlukla dikdörtgen, ka-
re veya bu şekillerin birleşmesiyle meydana gelmiş bir biçime sahip-
tir. Ayrıca tarlalar da ana hatları ile çiftliklerin daha küçük bölümlerini tem-
sil eder bir şekilde bu sisteme uygunluk gösterir. Gerçekten tarlalar çoğun
lukla büyük arazinin sistematik ve düzenli kısımlarıdır.
Diğer taraftan şehir planlarının da dikdörtgen sistemden doğduğunu
ilave etmek gerekir. Kasaba ve şehirlere tamamlayıcı unsurlar olarak ya...
pılan ilftveler aynı planları takip etmiş ve böylece mevcut görünümün ge-
lişmesine ve devamına imkan vermiştir. Böylece 1785 deki Yönetmeliğin
ortaya koyduğu şeklin bütünü ile yerleşme şekillerinin bugünkü görünümün-
den başlıca sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Foster'e göre adı geçen Yö-
netmeliğin ortaya koyduğu şekil o kadar yerleşmiştir ki, A.B.D. de metrik
sistemin kullanılmasına karşı koyan bundan daha önemli mani yoktur.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNİN
1 - Gerek Monroe doktrini, gerek genel olarak A.B.D. siyası tarihi için bakınız: İlhan
Lütfen: Aınerika'yı Tanıyalım, 1946, :Ankara.
A.B.D'NİN DÜNYA SİYASETİNDEKİ YERİ 245
Daha harp bitmeden San Francisco'da Amerika'nın teşviki ile bir Bir-
leşmiş Milletler Konferansının toplanmış olması Amerika'nın dünya me-
selelerine yepyeni bir açıdan bakmaya başladığı fikrini veriyordu. 1945 Ni-
san ayında 51 milleti temsil eden 300 delegenin hazırlamaya koyuldukları
dünya sulhü için esaslar 4 ay sonra (J aponya'nın teslimi ile 14 Ağustos
1945) tatbik mevkiine konuluyordu. Bu harp sonrası devresinin başında ilci
önemli mesele anlaşılmış bulunuyordu: a) A.B.D. büyük bir iktisadi ve as-
keri kuvvet haline gelmiş ve, b) A.B.D. nin görünüşte dünya sulh ve niza-
mı için aslında geniş çapta kendi yararına olarak devamlı bir şekilde mil-
letlerarası mesuliyetlere katılmayı taahhüd etmiş olduğunu bütün dünyaya
bildirmişti.
1 - New Deal'de ba,'Jlıca hareketler dolar kıy metin i n % 40 indirilmesi, devletin işsizliğe
çare olmak üzere ınşaatlar y ap lırm a.cı ı , g ün delikl erin arttırılması iı;in blrle,sik mu-
kaveleler yaptırılmasını teşvi k, çiftçilerin ipoteklerinden bir kısmının devlete y Uk-
lenmes i, faizlerinin indirilmes i, pamuk ve buğdaya t ahsis edilen arazinin tahdidi, ..
246 ANGLO-AMER!KA
MADENLER
Maden Kömürü
Amerika Birleşik
Devletlerinin son
yıllardaki maden kömürü istihsali
Etcıctrtlt
O iğe r
öu
Dtmlryo !lor ı Demir ve çelik san ayı
pcrakıındc
aıuuanışlorı ~
• -- ·=
1961
"'
-o
c.,
~
E lııktri:C kullanıtlcrı O emir ve çelik Di~cr sanayi ihracat
~
u
o.
İNGİLTERE
1938
,...
=;;
c "'
Gaz
~
ı
Q ,... tcsis!ııri Kok
::> ...
-
.iji
tcsislcri Endüstri Y e r l i ihracat
ğ ;. j
1961
;:
~
o ...
....
o
il'>
- a
u
Elektrik tuıllanıttarı Gaz t csislcrı Kok tcslr;lczrl ?.:' I~ ğ ...a
Endüstri Y• r 11 ·e
., c;3
~
'"'
.ııt
-
~
o 20 40 60 80 100
dan beri iki misli artmasını sağladı. 1962 yılında yeraltı işletmelerinde işçi
başına günlük istihsal 12, diğer işletmelerde ise 15 tona yaklaşmıştı.
·ı.
dan sonra geliyordu. Nitekim 1935 - 1939 yılları arasındaki devrede maden
kömürü ihracatı yıllık istihsalin % 2.8'i olarak 11 milyon ton civarında idi.
1940-1944 yılları arasında ise, ihracat 1935-1939 devresindekinin iki mis-
li oldu. Daha sonraki yıllarda artmaya devam ederek 1957 yılında Süveyş
krizi ile de ilgili olarak 76 milyon tonu geçti.
İkinci Dünya Harbinden sonra A vrupanın dünya maden kömürü tica-
retindeki durumunun değişikliğe uğraması, dolayısile, Amerika Birleşik
Devletlerinin dünyanın bir numaralı maden kömürü ihracatçısı olmasının
esas sebebinin Harbin Avrupa maden kömürü işletmelerinin ve iktisadi sis-
temlerinin düzenini bozması olduğu fikrini savunanlar vardır. Bunlara göre,
Almanya ve Batı Avrupa memleketleri maden kömürü istihsalinin yeniden
düzene girmesi ile Avrupa eskiden olduğu gibi, maden kömürü ihtiyacını
kıtaiçi kaynaklardan temin etmeye başlayacaktır (Bengston ve Van Royen).
Buna karşılık, Bosch İkinci Dünya Harbinden sonra meydana gelmiş olan
bu durumun izahının kolaylıkla yapılamayacağı kanısında olduğunu ifade
ederek, karışıklığa misal olarak bugün Batı Almanya'nın her yıl Amerika
Birleşik Devletlerinden ithal etmekte olduğu miktara yakın maden kömü-
rü ihracatı yapmasını hatırlatmaktadır.
Kanaatimizce, Dünya maden kömürü ticaretinde A vrupanın payının
azalmasına karşılık, Amerika Birleşik Devletleri'ninkinin artmasını etkile-
254 ANGLO-AMERİKA
A. B. D. 45.702.626
Polonya 24.584.393
Rusya 24.424.000
İngiltere 9.725.170
B. Almanya 6.983.420
Hollanda 4.648.530
Fransa 22.412.330
D. Almanya 17.583.831
Kanada 12.144.193
Bel-Lüks. 11.495.492
Hollanda 11.151.743
Japonya 10.966.639
İtalya 10.925.502
B. Almanya 10.254.474
Rusya 5.643.700
Danimarka 5.500.649
Çekoslovakya 3.959.000
Macaristan 3.532.470
İsveç 3.356.253
İsviçre 2.916.940
Finlandiya 2.502.612
İspanya 1.811.363
Polonya 1.775.607
Yugoslavya 1.663.985
yen olaylara diğer bazılarını da katmak gerekir. Bir defa bütünü ile Avru-
pa' da sanayi faaliyetleri İkinci Dünya Harbi'nden sonra süratle gelişmiştir.
Bu olayın Amerika Birleşik Devletleri'nden de maden kömürü ithalatı ya-
pılmasına sebebiyet vermiş olması düşünülebilir 1 • Diğer taraftan İngiltere
maden kömürü havzalarının devletleştirilmesi ile başlayan kriz, dolayısiyle
kendine ait olan pazarları besleyememesi, diğer bazı olaylarla elele vererek
Amerika Birleşik Devletleri maden kömürlerinin sahneye çıkmasına amil
olmuştur. Bunlara İkinci Dünya Harbinden sonra Avrupa maden kömürü
havzalarında işletmenin pahalılaşmış olmasını da katmak gerekir.
Böylece öteden beri pahalı olan, fakat vakın yıllarda verimliliğin art-
ması yüzünden biraz daha ucuzlayan Amerikan kömürlerinin Avrupa kö-
mürleri ile fiat bakımından rekabeti de imkan dahiline girmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri kömürlerinin diğer önemli bir alıcısı da
Japonya'dır. Bu memlekette de sanayi faaliyetlerinin gelişmesine paralel
olarak artan maden kömürü ihtiyacı esas itibarı ile Amerika Birleşik Dev-
letleri'nden karşılanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri'nin maden kö-
mürü ihraç ettiği memleketler arasında şüphesiz harpten evvel olduğu gibi,
şimdi de Kanada önemli bir yere sahiptir. Aslında bu memleket coğrafi
mevkii itibarı ile Amerika Birleşik Devletlerinin en kolay şekilde maden
kömürü sevkedebileceği bir durumdadır. Kanada maden kömürü havzaları
nın bu memleketin kalabalık nüfuslu ve sanayi bölgelerine uzak olmasına
karşılık, Amerika Birleşik Devletlerininkiler çok daha yakındır.
Amerika Birleşik Devletlerinin maden kömürü ihracatçısı olarak dü-
şünülmesinde şu husus üzerine de d.ikkati çekmek ger~kir: «Maden Kömü-
rü Yataklarının Dağılışı» kısmında görüleceği gibi, bu memlekette maden
kömürü yataklarının çoğu kıyılardan uzaklardadır. Bu durum bütün teknik
ilerlemelere rağmen ihracatta güçlükler yaratmaktadır.
Toplam 477.195
Maden kömürü ve linyit 458.928
Antrasit 18.267
Batı Virginia 132.568
Kentucky 77.350
Pennsylvania 71.501
Illinois 51.736
Ohio 36.790
Virginia 30.531
Indiana 15.100
Al abama 12.359
Tennessee 6.121
Utah 4.360
Colorado 3.690
Missouri 3.174
Wyoıning 3.124
Kuzey Dakota 2.399
New Mexico . 1.945
Iowa 1213
Kansas 1.169
Maryland 1.162
Oklalı oma 1.008
Al aska 853
Montana 343
Arkansas 221
Washington 190
Diğer eyaletler 21
2. iç Havzalar:
Dünya 2.076.800
A. B. D. 492.548
Rusya 439.170
İngiltere 177.388
B. Almanya 126.290
Polonya 121.979
Hindistan 67.974
Fransa 50.338
262 ANGLO-AMERİKA
Her nekadar dünyada ticari manada petrol istihsali ilk olarak Ameri-
ka Birleşik Devletleri'nde başlamamışsa da bu memlekete modem petrol
sanayiinin kurucusu olarak bakılabilir. 1859 da ilk petrol kuyusunun
Pennsylvania'da açılmasını takiben istihsal sür'atle artmıs ve Amerika Bir-
leşik Devletleri petrol memleketlerinin başına geçmiştir. '
Amerika Birleşik Devletleri yıllık petrol istihsali İkinci Cihan Harbi'ne
kadar diğer memleketler istihsalinin çok üstünde idi. Bugün aradaki fark
nisbeten azalmıştır. Bununla beraber 1965 yılındaki istihsali kendisinden
sonra gelen Rusya'nın istihsalini 141 milyon ton aşıyordu.
Amerika Birleşik Devletleri'nin petrol istihsal eden memleketler ara-
sındaki eski öneminin azalmakta oluşunda, esas itibarı ile, dünya petrol
istihsaline yeni sahaların katılmakta oluşu yanında, bu memleket petrolcu-
larının Amerika Birleşik Devletleri dışındaki petrol yatakları ile ilgilenme-
lerinin ve onlardan petrol çıkarmaya başlamalarının büyük rolü vardır.
Bugün dünya petrol istihsalinin doğu bloku dışında kalan kısmının % 5 5'i
Amerikan Petrol Şirketlerinin kontrolündedir.
Diğer taraftan petrol tasfiyesi ve istihlakinde de Amerika Birleşik Dev-
letlerinin, yakın yıllarda azalmış olmakla beraber, önemli yeri vardır. 1939
yılında Amerika Birleşik Devletleri, Doğu Bloku dıışnda istihsal edilen pet-
rolün % 70'ini tasfiye ve istihlak ediyordu. 1965 yılında ise petrol tasfiyesi
% 42; istihlak ise % 60 civarına düşmüştür. Bununla beraber Amerika Bir-
leşik Devletleri 1965 yılında kendisinden sonra en büyük istilılftk sahası
olan Batı Avrupa'nın istihlak: ettiği miktardan üç misli fazla istihlak etmiş
tir.
264 ANGLO~AMERİKA
İSTİHSAL SAHALARI
Diğer Batı
Yarımküre Doğu Dünya
(% olarak)
1859 da Drake'in ilk kuyuyu faaliyete geçirmesi ile istihsal süratle ço-
ğaıdı. Nıteldm 1860 yılı sonunda 74 kuyu faaliyette idi lttalen A.B.D. de
yarım milyondan fazla petrol · kuyusu faaliyettedir; 1963 31 Ocak'da
595.462).
İstihsal 1891 yılına kadar süratle ve hiç düşmeden arttı. Müteakip yıl
larda ağır, fakat devamlı bir azalma meydana geldi ise de, istihsal metod-
·~· 25B ~1f.): ~:;· 2.8 >
b:ı
b
ö
tx.1
e:.ı
zt:c.1
:;t1
~
ı-+
.'.' :·;
• • ..::ı
l:::·
. ~
>-<
z
>
~
~
~~
<
~
~ı:ı
ı.:r.ı
Jc
8
~
Ş kil : 20 - Anı rika Birleşik Devletlerinde petrol yataklannm dağıltş1.. Petrol istihsal edil m sahalar nok-
tnlarlo. göst rilmi ttr. Siyah dair 1 r memleket istihsalinin % l'ine şittir. Yarım dair 1 r % 5'e, içi boş
dair 1 'r 'i°{;ı l'in onda birind n dahu az mikt· rlara c~iltir.
A: Appalnch, I-0: Indian ~ Kuzeybatı Ohlo, 711: M1chigan, I-1: Il1inois, Indiana ve Batı Kcntuclty, M-0:
Mtd- onttn nt yatakları; K nsas, Oklalı ma, Kuzey v Batı Toks· s, GO: Gul Coast, R: Kaynlık Dağlar,
N: l 11z y Büyü Ovalar, TjA: Los Angel s Havzası, OD: Callforni kıyıları, SJ: San Joaquln vadisi. ~
(Jones - Darkenwald)
268 ANGLO-AMERİKA
ldfının ıslahı ve güneyde yeni kuyuların açılması ile 1943 de işletmenin baş
langıcından itibaren kaydedilmeyen bir seviyeye erişildi. Halihazırda bölge
istihsalinde azalma varsa da bunun devamlı olup olmıyacağı hakkında kati
bir şey söylenememektedir. Diğer taraftan Appalach petrollerinin yüksek
kaliteli oluşu ve büyük pazarlara yakınlık ayn bir özelliktir.
Illinois'nin petrol istihsal bölgesi esas itibarı ile eyaletin güneyinde ol-
mak üzere, Indiana ve Kentucky'nin mücavir kısımlarında yer almaktadır.
istihsal 1889 da başlamış ve azamiye 191 O da erişilmiştir. Bundan
sonra 1935 yılına kadar istihsal düşmüşse de yeni yatakların bulunması ile
yeniden artış başlamıştır. Bununla beraber petrolleri oldukça iyi kalite olan
bu sahanın istihsalinde yeniden bir düşme (1940 dan beri) müşahede edil-
mektedir.
5 - Mid - Continent :
Kansas City yakınından güneye doğru Kansas ve Oklahoma üzerinden
Teksas'a ve oradan Kuzey Louisiana ve Güney Arkansas'dan geçerek Gü-
ney Mississippi ve Alabama'ya uzanan bu petrol istihsal sahası, yeni olmak-
la beraber dünyanın en geniş ve verimli petrol sahaları arasındadır.
Başlıca Memleketlerde Petrol İstihsali, 1966
6 - Gulf Coast :
7 - Merkezi ovalar:
8 - Kayalık Dağlar :
9 - Kaliforniya :
Bu petrol bölgesi eski ve yeni olmak üzere ikiye ayrılabilir. Eski kısım;
San Joaquin Valley'in güneyi, yeni kısmı ise San Francisco'nun 160
km. güneyinde Monterey County'den Los Angeles'in biraz ötesine kadar
uzanan kıyı bölgesidir. Burada da sızıntılar halinde petrol yer yer satha çık
mış olduğu için, çıkarılmaya başlanmadan evvel mevcudiyeti biliniyordu.
Netelcim, daha 19 uncu asrın. başında İspanyollar tarafından Ventura'da
asfalt çıkarılmış, 1857 yılında ise Santa Barbara'da sızıntılar ilkel bir şe
kilde tasfiye edilmiştir.
Kalifomiya petrol sahası da dünyanın sayılı petrol bölgelerinden biri-
dir. Bu bölgede de denizaltından petrol çıkarılmaktadır. İstihsalin kabaca
% S'i denizaltından çıkarılmaktadır.
Tabi! Gaz
Louisiana'da ise kuzeyde Monroe yataklarından 1916 dan beri gaz is-
tihsal edilmektedir. Kıyıya yakın sahalarda da daha az önemli gaz atak-
ları vardır,
..
Su Kuvveti
-~"--+---+-- 50
~__,,_++--+-- 2o
Klıowatsocıt
Dağılış:
Tennessee nehri bugün bir sıra uzun göller halindedir. Nehir ile beş
ana kolunun suları 31 büyük baraj ile kontrol altına alınmıştır (Son baraj
işe başladıktan tam 20 yıl sonra 1953 de tamamlandı).
Bugün Tennessee nehri tam bir kontrol altına alınmıştır (Şekil: 23).
1959 yılında T.V.A. 60 milyon kilovattan fazla elektrik istihsal et-
mekteydi. 1933 den evvel vadide 100 çiftlikten sadece 3'ünde elektrik var-
dı. Bugün çiftliklerin % 95 inde elektrik vardır.
.:<' ...
....
2.lt>-
3ıEı .. ...
AL<\
:-ıc
ilCAI. • ..
Uranyum cevherinin yarımamul bir hale getirilmesi ise Blue Water ya-
kınındaki
(Grants'in bir kaç km. batısında) muazzam tesislerde olmaktadır.
1951 yılında Black Hills'de ve merkezi Wyoming'de özellikle Wind
River havzasında Colorado yaylalarındakine çok benzeyen uranyum yatak-
ları bulundu.
Demir Cevheri
Diğer taraftan A.B.D. nin İkinci Cihan Harbi'nden evvel önemsiz bir
seviyede olan cevher ithalatı harpten sonra süratle artmıştır. Genellikle
% 60 ve daha fazla demir ihtiva eden cevherler bugün Amerika Birleşik
Devletleri demir cevheri istihlal,cinin üçte birini karşılamaktadır. Cevher it-
halatının % 98'i Kanada ve Güney Amerika memleketlerinden gelmektedir.
Venezuella %40, Kanada %37, Şili %11, Peru %6, Brezilya ve Meksi-
ka % 4, geri kalan % 2 ise Liberya tarafından temin edilmektedir.
İthal edilen cevherlerin çoğu Amerika Birleşik Devletleri'nin belli-
başlı demir - çelik şirketlerinin doğrudan doğruya veya iştiraklerle işletmek
te oldukları maden yataklarından çıkarılmakta ve yine bu şirketlere ait
gemilerle A.B.D.'ne getirilmektedir. Mesela United States Steel ve Bethelem
demir-çelik şirketlerinin Venezuella'da geniş yatırımları vardır. Şüphesiz
Amerikan demir-çelik sanayiinde bu sistemin gelişmesinde başlıca amil
Amerika Birleşik Devletlerinde çıkarılan demir cevherlerinin pahalıya mal
olmasıdır.
A labama Yatakları :
Diğer Yataklar :
Amerika Birleşik Devletlerinde bu başlıca demir cevheri istihsal sa-
haları dışında daha birçok yerde az önemli cevher yatakları işletilmektedir.
Kuzeydoğuda New York'da (Adirondacks, Kuzeydoğu New Jersey ve
Pennsylvania'nın Cornwall bölgesi) çok eskiden beri işletilmekte olan demir
cevheri yatakları vardır.
Bakır:
Amerika Birleşik Devletleri 1883 den beri dünyanın bir numaralı · is-
tihsalcisidir (sadece 1934 yılı hariç, iktisadi buhran sebebile istihsal düş
müş idi). Yirminci asra kadar dünya yıllık bakır istihsalinin yarısı ile üçte
ikisi arasında bir miktarını veren A.B.D. nin adı geçen istihsaldeki payı da-
ha sonra, ilkönce Şili ve Kanada'nın, 1930 yılından itibaren de Belçika
Kongosu ve Kuzey Rodezya'nın istihsallerinin artması üzerine azalmıştır.
Diğer taraftan İkinci Dünya Harbi'ne kadar bakır ihracatçısı olan bu
memleket harp ve onu takip eden yıllardaki artan bakır istihlakini karşıla
mak zorunda kalınca, bakır ithfü etmeye başlamıştır. Bugün A.B.D. dünya-
nın bir no. lu bakır ithalatçısıdır. İthalat esas itibarı ile Şili (%40-50), Ka-
nada, Meksika, Peru, Kuzey Rodezya ve Güney Afrika'dan yapılmaktadır.
Dağılış:
Alimünyum:
Bugünkü şartlara göre alimünyumun en ekonomik ve kolay bir şekil
de elde edildiği maden boksit'dir. Amerika Birleşik Devletleri dünya boksit
rezervlerinin sadece % 1.2 sine sahiptir. Boksit çıkarımı ise dünya yekfrnu-
nun % 7'si civarındadır. Fakat bunlara karşılık dünya alimünyum istihsa-
linin % 41 'i Amerika Birleşik DevletJerindedir.
Amerika Birleşik Devletlerinin Arkansas'da Little Rock'un birkaç ki-
A.B.D'DE ENERJİ KAYNAKLARI ve MADENLER 289
Boksit İstihsali
Çinko:
Amerika Birleşik Devletleri çinko istihsalinde dünyada birincidir. Ha-
len dünya yıllık çinko istihsalinin % 12 sini vermektedir. Bu pay 1950 de
% 20, daha önce de çok daha yüksek idi. Diğer bazı madenlerde de mey-
dana geldiği gibi, dünyanın diğer memleketlerinde istihsalin artması sözü
edilen payın azalmasına sebep olmuştur.
Öte yandan Amerika Birleşik Devletlerinde çinko istihsalinin dağılışın
da da önemli değişiklik vuku bulmuştur.
İkinci Cihan Harbinden evvel istihsal önem ıtibarile hemen hemen bir-
birine eşit olan üç sahadan temin ediliyordu : 1 - Batı dağ eyaletleri, 2 -
Missouri, Oklahoma ve Kansas arasında uzanan saha ve 3 - En önemli ya-
takları New Jersey'de Franklin Fumace'de olan Mississippi nehrinin doğu
sundaki saha. Harpten sonra durum değişmiştir.
1950 civarında Batı Eyaletlerinin memleket istihsalindeki payları
% 60'a erişmiş, buna karşılık diğer iki sahanınkiler % 20 şer olmuştur.
1960 yılından itibaren ise, Batı eyaletlerinin istihsali % 40'a düşmüş, üç
eyalette uzanan istihsal sahasınınki sadece % 2 olmu~, bunlara karşılık Mis-
sissippi'nin doğusu ise memleket çinko istihsalinin yarısından fazlasını ver-
meye başlamıştır. Fakat bu kısmın dahilinde de değişiklikler meydana gel-
miştir. Eskiden başlıca istihsal sahası olan New Jersey'in 1958 yılında sah-
neden çekilmesine karşılık ayni yıl Pennsylvania'da 65 yıldan beri kapalı
olan Friedensville maden yatakları faaliyete geçmiştir.
Diğer taraftan Virginia, Illinois, New Y ork ve Tennesse eyaletlerindeki
çinko madenlerinin de istihsalleri artmıştır. Tennessee eski istihsalini 100 de
100 arttırarak bugün çinko istihsalinde birinci eyalet olmuştur (Amerika
A.B.D'DE ENERJİ KAYNAKLARI ve MADENLER 291
Kurşun:
A.B.D. 1893 yılından 1956 yılına kadar dünyanın bir numaralı kur-
şun istihsalcisi idi. Halen Avustralya ve Sovyet Rusya'dan sonra üçüncü
gelmektedir. Fakat diğer taraftan bu memleket dünyanın en çok kurşun is-
tihlak edilen memleketidir.
İkinci Cihan Harbine kadar Amerika Birleşik Devletleri kurşun ihraç
ediyordu. Fakat harp içinde artan ihtiyacı karşılamak için başlayan ithalat
artarak devam etmektedir.
Bugün Amerika Birleşik Devletlerinde yeni metal kurşun olarak istih-
lak edilen miktarın ancak dörtte biri yerli kurşun cevherlerinden imal edil-
mektedir. Geri kalan istihlakin yarısı ithal kurşun cevherleri veya kullanıl
mış kurşunlarla karşılanmaktadır.
Idaho ikinci istihsalcidir. Bu eyalette yer alan Coeur d' Alene mıntıkası
aynı zamanda Amerika Birleşik Devletlerinin en önemli gümüş istihsal sa-
hasıdır. Geniş çinko depolarına da sahip olan Coeur d'Alene kurşun cev-
herlerinin tenörü % 3 ile % 12 arasında değişmektedir.
Utah üçüncü, Colorado ise dördüncü kurşun cevheri istihsal edilen
eyaletlerdir. Missouri, ldaho, Utah ve Colorado birlikte olarak Amerika
Birleşik Devletleri yıllık kurşun cevheri istihsalinin % 80 inden fazlasıru
temin ederler.
Altın ve gümüş :
Altın : Amerika Birleşik Devletleri son istihsal durumuna göre dün-
yada altın istihsalinde Güney Afrika Birliği, Rusya ve Kanada'dan sonra
dördüncü gelmektedir. Dünya altın istihsalinin % 4'ü A.B.D. de elde edil-
mektedir.
Altın madeni ilk zamanlar az miktarda olarak memleketin doğusunda
bulunmuşsa da 1849 da Kaliforniya'da elde edilmeye başlaması ile batı eya-
letleri üstünlüğü ele almıştır. Gerçekten bu kıymetli madenin çıkarılmasın
da zaman zaman Kaliforniya, Colorado ve Nevada birinci sırayı işgal et-
mişlerse de yakın yıllarda üstünlük Güney Dakota'ya geçmiştir. Güney Da-
kota halen Amerika Birleşik Devletleri yıllık altın istihsalinin % 34'ünü
vermektedir. Black Hills'deki Homestake altın madeni en önemli olanıdır.
Altın istihsal eden ikinci önemli saha Utah'da Bingham'deki Bakır
Madeni yataklarıdır. Altın burada bakırın tali maddesi olarak elde edil-
mektedir.
Alaska altın istihsalinde önem sırasına göre üçüncülüğü, Kaliforniya
ise dördüncülüğü muhafaza etmektedirler.
Gümüş : Amerika Birleşik Devletleri gümüş istihsal etmekte olan mem-
leketler arasında Meksika'dan sonra ikinci sırayı işgal eder. Bu memlekette
dünya yıllık gümüş istihsalinin % 14'ü elde edilir.
Amerika Birleşik Devletlerinde elde edilen gümüşün üçte ikisi diğer
maden cevherleri çıkarımı ile ilgilidir. 25 başlıca kurşun çıkarılan maden-
den sadece 4 tanesi sadece kurşun cevheri çıkarılan madenlerdir.
Sadece, önemli gümüş istihsal edilen bir eyalet olan Idaho'da çıkarılan
cevherler arasında gümüş başlıca elemandır. Buna karşılık Utah, Arizona,
Montana ve Colorado'da gümüş, bakır, kurşun ve çinko'nun tali ürünü ha-
linde elde edilir.
A.B.D'DE ENERJİ KAYNAKLARI ve MADENLER 293
.
•
•
•
-
1.000
J.o:ıo
J.ı:cıc>
• ıo.ocıı:ı
eıo.ooıı
.JO.tıaO
Çalışan
l§çi miktarlarına
göre gruplar 1-4 5-9 10-19 20-49 50-99 100-249 250-499 500-999 1000-2499 2500+
Bütün sanayi
1.§çilerinin % si 1.4 2.2 4.2 9.4 9.8 16.2 14.0 12.3 13.3 17.2
Tesislerin % 35.4 17.0 15.7 15.5 7.3 5.4 2.1 0.9 0.5 0.2
Yaratılan \tıymet 1.3 1.8 3.4 7.8 8.5 15.0 13.7 12.8 12.8 20.5
1958 1939 %
İşçi sayısı % İşçi sayıs ı % 1939 - 1958
arasındaki
artış ( 1000).
A. B. D. 16046 100.0 9622 100.0 6424 66.7
Doğu Kuzey 4255 26.5 2711 28.2 1544 56.9
Merkezi
Orta Atlantik 4151 25.9 2776 28.8 1375 49.5
Güney Atlantik 1892 11.9 1121 11.7 771 68.7
Pasifik 1565 9.8 545 5.7 1020 187.1
Yeni İngiltere 1400 8.8 1128 11.7 272 24.1
Batı Kuzey
Merkezi 963 6.0 498 5.2 465 93.4
Batı Güney Merkezi 798 4.9 335 3.4 463 138.2
Doğu Güney
Merkezi 783 4.8 413 4.3 370 89.6
Dağlık Bölgeler 235 1.4 92 1.0 143 155.4
~::1.
~
··~ .
201\
,,,
o
Maden izabesi hiç bir zaman Yeni İngiltere için önemli bir sanayi ko-
lu olmamıştır. Bunun sebebi açıktır; bölgede demir cevheri, bakır, alimün-
yum ve diğer madenler mevcut olmadığı gibi, bunları eritecek maden kömü-
rü de yoktur. Bununla beraber yarı mamfilleri işliyen tesisler kurulmuştur.
Bunlar daha ziyade çeşitli çelik imal eden tesislerdir. Yeni İngiltere sana-
yicileri bu gibi mamfilleri demir-çelik sanayi bölgelerinden ithal etmek ye-
rine ham demir getirtip çelik imal etmeyi uygun bulmaktadırlar. Bunda Ye-
ni İngiltere'nin yılda ortalama 2 - 3 milyon ton olan çelik ihtiyacının çeşitli
çeliklerden ibaret olmasının da büyük rolü vardır.
Yeni İngiltere sanayi faaliyetlerinde deri ve mamfilleri imal.atı 106.000
işçi kütlesi ile bölgenin, dokuma ve makinadan sonra üçüncü önemli sanayi
kolu halindedir.
Amerika Birleşik Devletleri deri ve mamfilleri tesislerinin % 30'u Ye-
ni İngiltere'deki 6 eyalette bulunmaktadır. Yeni İngiltere'deki hiç bir faa-
liyetin memleket çapındaki önemi bu değerde değildir. Boston yabancı men-
şeli derilerin ithal edildiği başlıca limandır. Tesisler ise Boston, Haverhill,
Brockton ve Lynn gibi büyük şehirlerde veya daha ufak merkezlerde bulun-
maktadır.
Bir zamanlar Yeni İngiltere A.B.D. nin önemli ayakkabı imal merkezi
idi. Fakat bu faaliyet de aynen dokuma gibi daha merkezi kısımlara inti-
kal etmiştir. Diğer sanayi faaliyetlerinin başında gömlek ve sair pamuklu
giyim eşyası imalatı gelmektedir. Bu tip imalat bölgenin güneyinde yer al-
mıştır. Boston, Fall River - New Bedford, New Haven.
sisin faaliyete geçmesinden sonra, Fail River uzun seneler Amerika'nın bir
numaralı imalat merkezi olmuştur. Sözü edilen sahada pamuklu sanayinin
gelişmesinde rol oynayan faktörler arasında Quequecham ve W atuppa akar-
sularından temin edilen enerji ve gerek pamuk ithali gerek mamfilün nakli
için okyanus kıyısının kolaylıklar sağlaması başta geliyordu.
Seneler geçtikçe Fail River'daki dokuma sanayii faaliyetleri gelişti. Bu
arada artan enerji ihtiyacını karşılamak için bölge dışından demiryolu ile
maden kömürü getirtiliyor, gine artan pamuk ihtiyacı da pamuk ithali ile
karşılanıyordu. Diğer taraftan sanayi faaliyetleri geliştikçe işçiye olan ihti-
yaç da artmakta olduğu için işçi temin edilen sahalar hinterlanda doğru ge-
nişlerken Avrupa memleketlerinden de (güneyden) işçi celbediliyordu.
ji gücünün dörtte üçünün ham maddesi olan maden kömürü, petrol ve gaz
bölge dışı kaynaklardan temin edilmektedir.
Maden kömürünün büyük bir kısmı Pennsylvania'dan trenle getirilir
veya Virginia'dan gemilerle Hampton Roads limanından alınır. Petrol
Texas körfezinden ve başka sahalardan getirilir. Diğer taraftan National
Gas Pipe-Line Networks Yeni İngiltere'ye ulaşmıştır. Filhakika 1950 de
Federal Enerji Komisyonu iki büyük firmaya pipelineları Yeni İngiltere'ye
kadar uzatmak müsaadesini vermiştir.
Böylece Tennessee Gas Transmission Company kendine ait olan Texas-
Buffalo hattını doğuya doğru 800 Km uzattı. Aynı şekilde Texas Eastem
Transmission Corporation' da pipe-line'larını Yeni İngiltere'ye kadar uzattı.
Tabii gazın Yeni İngiltere sanayii üzerinde müsbet etkileri olmuştur.
Sanayi faaliyetlerinin başlangıç devrelerinde bölgede başlıca enerji
kaynağı su kuvveti idi. Birçok küçük şehir ve kasabaların ufak çapta baraj-
lar ve hidroelektrik tesisleri ve bunların beslediği fabrikalar vardı. Zaman-
1a büyük termik ve hidrolik santralların kurulması bu küçük tesislerin ço-
ğunun ortadan kalkmasına sebep oldu. Bununla beraber Yeni İngiltere'de
birçok yerleşmelerde ufak barajlar ve bunların beslediği bir veya iki fabri-
kaya sık sık rastlanır. Tabiatı ile şimdi tabii gaz duruma yeni bir çehre ka-
zandırmaktadır.
muştur. Fakat A.B.D. nin muhtelif yerlerinde yeni tesisler açılınca bu de-
fa Yeni İngiltere'den bu sahalara işçi akımı meydana gelmiştir. Hakikatte
Yeni İngiltere Amerika Birleşik Devletlerinde işçi fazlalığı mevcut olan bas-
lıca bölgelerden biridir. '
Sermaye : Tabi! kaynaklar bakımından uygun şartlara haiz olmayan
Yeni İngiltere'de eskiden beri sermaye unsuru sanayi faaliyetlerinin önemli
temellerinden biri olmuştur. Önceleri önemli iktisadi faaliyetlerinden olan
balıkçılık, gemicilik ve kerestecilik sermaye birikmesine amil olmuştur. Ye-
ni İngiltere'de mevcut tabi] şartların sanayi faaliyetlerine temel teşkil ede-
cek şekilde kademe kademe faydalanmaya tabi olduğu müşahede ediliyor.
Nitekim orman zenginlikleri gemilerin yapılmasına yaramış, balıkçılığa mü-
sait kıyılar bilahare açık deniz balıkçılığı faaliyetlerini mümkün kılmış, da-
ha sonraları da balıkçılık ve gemicilik faaliyetleri sermaye teminine imkan
vermiştir. Yeni İngiltere'nin bugün de gemi imfilinde önemli yeri vardır. Di-
ğer taraftan bölgenin zirai yatırımlar için müsait sahalara sahip olması da
sermayenin sanayi faaliyetlerine yatırılmasında büyük rol oynamıştır. Böy-
lece modern sanayi gelişmeye başlayınca Yeni İngiltere tüccarlarının elinde
bulunan sermaye süratle yeni tesislerin kurulmasına tahsis edilebildi.
Münakale : Sanayi faaliyetlerinin yeni yeni gelişmekte olduğu devre-
lerde A.B.D.'nde deniz en mühim ulaşım vasıtası idi. Yeni İngiltere de irili
ufaklı limanlarla bu ana ulaşım yolu üzerinde bulunuyordu. Fall River ve
New Bedford daha 1800 yıllarında sırf münakale imkfuılannın temin etti-
ği kolaylıklar sebebiyle, sanayi faaliyetleri ile temayüz etmişlerdi. Kıyıda
yer almış olan bu şehirlerin New Y ork ve Atlantik kıyısı pazarları ile irti-
bat temin etmelerinde iç kısımlardaki şehirlere göre üstünlüğü açıktı. Diğer
taraftan Yeni İngiltere Avrupa pazarlarına yakınlık bakımından da A.B.D.
nin diğer bölgelerine nisbetle avantajlara sahiptir.
Yeni İngiltere kanalların inşa edilmesini takiben iç bölgelere karşı
mevcut olan üstünlüğünü büyük çapta kaybetti. Demiryollarının geliştiği
devrede ise Yeni İngiltere'nin başlıca hatların uğradığı bir saha haline gel-
diği görüldü.
Bugün Yeni İngiltere, New York ve Bostan gibi büyük merkezlerde
nihayetlenen şebekelerle, dolayısile memleketin diğer kısımları ile yeterli
bir şekilde irtibat halindedir. Mesela New York Central Railroad'un bir ta-
li kolu olan Bostan - Albany hattı Baston ve Massachusetts'in diğer şehir
lerini batıya bağlar.
Yeni İngiltere demir yollarının taşıdığı yüklerin mühim bir kısmı sa-
Anglo-Amerika - F orma : 20
306 ANGLO-AMERlıtA
Tarihi Faktör:
müsait ova, diğer taraftan teneke ham maddesi olarak demir sanayii bölge-
lerine yakınlık ve pazar imkanlarının genişliği başlıca rolü oynamıştır.
Orta A tlantik Bölgesi
Amerika Birleşik
Devletlerinde sanayi faaliyetlerinin yoğun bir şekil
de toplanmış olduğubir saha da New York-Baltimore arasıdır. Bölge batı
ya doğru Scranton ve Wilkes - Barre'ı da içine alır. Aşağı yukarı 4.000.000
kişinin sanayi ile meşgul olduğu Orta Atlantik Bölgesi A.B.D.'nde de sanayi
işçilerinin hemen hemen dörtte birine sahiptir. 1958 de New York yaratılan
kıymet olarak 15.293.350.000 dolar ile ikinci olan Los Angeles'i büyük
farkla geçmişti (Los Angeles 6.987.760.000).
Orta Atlantik bölgesinde hemen her tip sanayi faaliyetlerine rastlanır.
Bir defa ağır demir sanayii vardır. Mesela başlıcaları Sparrow Point'deki
Bethelehem Steel Company, Pennsylvania'da Bucks Country'de United
States Steel'e ait Fairless Hills tesisleri bu sanayi kolunun Lancaster'de
(Pennsylvania) bulunan Hamilton Watch Company ise hafif sanayinin tipile
örnekleridir.
Sanayi faaliyetleri çoğunlukla New Y ork, Philadelphia ve Baltimore
gibi büyük merkezlerle Pottstown, Hanover, Coastville ve Bristol gibi çok
ufak şehirlerde yer almıştır.
Bölgenin bir başka önemli özelliği de bir kısım sanayi faaliyetlerinin
yerli ham m~ddeleri kullanmalarına karşılık, bir kısmının da (özellikle li-
manlarda yerleşmiş olanların) yabancı menşeli ham maddeleri işlemekte ol-
malarıdır. Mesela şeker fabrikaları Philadelphia'da, petrol tasfiyehaneleri
Bayonne (New Jersey) ve Marcus Hook (Pennsylvania) dadır.
Orta Atlantik Bölgesi hem eski hem de yeni sanayi faaliyetlerinin yer
aldığı bir sahadır. Burada demir-çelik sanayiinde öncülük yapmış olan ilk
fabrikalar hala mevcut olduğu gibi A.B.D. nin bu sanayi kolundaki en yeni
tesisleri de (Fairless Hill) faaliyettedir.
Diğer
taraftan A.B.D. nin birçok katlı eski tip giyim eşyası fabrikaları
ile en modern tek katlı, geniş tesisler de buradadır.
Çeşitli makina ve giyim eşyası imalatı her nekadar bölgenin önde gelen
sanayi faaliyetleri ise de sanayiin hfilcim karakteri çeşitliliktir.
Makinalardan eskiden daha ziyade dokuma ve matbaa makinaları ima-
latıönemli idi. Şimdi ise elektrik makinaları başa geçmiştir. Elektrik maki-
nalarının hemen her çeşidi imal edilmektedir.
A.B.D'NDE SANAYİ
309
Philadelphia :
New Y ork'un 120 Km. kadar güneybatısında bulunan Philadelphia
Orta Atlantik Sanayi Bölgesi'nin mühim bir merkezidir. Philadelphia eski-
den beri önemli bir ticaret şehri ve limandır. Böylece hemen her büyük li-
manda gelişen sanayi faaliyetleri burada da kendilerine uygun zemin bul-
muşlardır. Bunlar, esas itibarı ile yabancı memleketlerden getirilerek A.B.D.
pazarlarına sevkedilecek olan malzemenin hazırlanması ile ilgili faaliyetler
idi.
Philadelphia'daki sanayi faaliyetleri New York'dakilerden daha çeşit
lidir. Hiç bir sanayi kolu bakim bir durumda değildir. Bununla beraber ma-
kina, dokuma ve giyim eşyası sanayii başta gelenlerdir. Uzun seneler doku-
ma birinci sırada idi. Bugün Philadelphia kadın çamaşırı, halı ve şapka ima-
latında A.B.D. nin en önemli merkezidir. Makina imalatında da dokuma
tezgahları önemlidir.
Philadelphia aynı zamanda A.B.D. rinde demir-çelik sanayiinin çok
eskiden beri yer almakta olduğu bir sahadır. Philadelphia'da sanayi faali-
yetlerinin toplandığı dört saha seçilebilir :
A - Şehrin merkezi kısmı; burada giyim eşyası hftkimdir. New
Y ork'un aksine daha ziyade erkek giyim eşyası yapılmaktadır.
B - İkinci saha, kuzeydoğu kesimidir. Özellikle Pennsylvania demir-
yolu boyunca uzanan bu sahada sanayi faaliyetleri gayet yoğun bir şekilde
yer almış bulunmaktadır. Yünlü ve diğer dokuma tesisleri bu sahanın eski
kısımlarındadır. Bu eski merkezin kenar kısımlarında ise metal fabrikaları
çoğunlukdadır.
A.B.D'NDE SANAYİ
313
Cleveland:
Güneydoğu Michigan
Chicago:
Hemen hemen 1 milyon kişinin sanayide çalıştığı Chicago metropoli-
tan sahası New York'dan sonra A.B.D. nin ikinci büyük sanayi merkezi-
dir. Şunu da önemle belirtmek gerekir ki Chicago sanayi merkezi süratle
gelişmektedir. Chicago'da sanayi iç bölgelerde elde edilen ürünlerin istih-
lak merkezlerine intikalini kolaylaştıran faaliyetlerle başlamıştır. Özellikle
1833 - 1878 arasında belirli olan bu gelişme esnasında un fabrikaları, mez-
bahalar, bira tesisleri ön planda idi. İç bölgelerde zirai faaliyetler arttıkça
Chicago'daki sanayi de değişikliğe uğradı. Bu sefer, iç bölgelerde elde edi-
len ürünlerin istihlak edildiği sahalara sevki ile ilgili faaliyetler yerine, ge-
lişmiş olan iç bölgelerin ihtiyaçlarını karşılamayı hedef tutan sanayi faali-
yetleri önem kazandı. Daha evvelce doğuda (New Y ork) imal edilip Chica-
go' dan sevkedilen veya Chicago'da satılan birçok eşya yavaş yavaş Chicago'-
da yapılmaya başlandı. Mesela, mobilya, giyim eşyası, araba, v.s. gibi.
Giyim eşyası imalatı, et paketleme faaliyetleri ve mobilya imalatı yıl
larca Chicago sanayiinin üç büyükleri halindeydi. Daha sonraki safhada,
-bu üçüncü safha olarak alınabilir- Chicago sanayii milli bir önem kazandı.
Bu, Chicago'nun özellikle istihsale yarar filet ve makinaları imal ettiği dev-
reye tekabül eder ki, halen bölgenin sanayiini karakterize etmektedir. 1914'e
doğru üç büyükler demir ve çelik tarafından geçilmişti.
önemli idi. Bugün 20.000 işçi çalışmakta olan ziraat makinaları sanayiinde
batı istikametine doğru bir yer değiştirme müşahede edilmektedir.
Makina imalatından sonra gelen faaliyet maden izabesidir. Bu sanayi
kolunda Chicago'yu sadece Pittsburg geçer. Adı geçen faaliyetler şehrin
güneydoğusunda toplu bir halde bulunur.
Gary arası dünyanın hiç bir yerinde rastlanmayan kesafette ağır sanayi te-
sisleri ile kaplıdır (30 - 35 Km uzunlukta), A.B.D. çelik istihsalinin % 20
sini bu ufak saha vermektedir.
Michigan gölünün 10-12 Km güneyinde (Whiting) dünyanın limanda
kurulmamış en büyük petrol tasfiye merkezi bulunmaktadır. Petrol buraya
memleketin güneyinden pipe-line, demiryolu veya karayolu ile gelir.
Milwaukee:
St. Louis:
masıdır. Fabrikaların dörtte üçü şehir içinde veya hemen civarındadır. Ge-
ri kalanlar ise Mississippi boyunca yer almışlardır.
Mahalli zirai ürünlerin öteden beri önemli sanayi faaliyetlerine yol aç-
mış olduğunu belirtmiştik. Bunlar arasında ilk olarak tütün sanayii geliş
miştir. 1860 ile 18 80 arasında St. Louis A.B .D. içinde en fazla tütün işle
nen yerdi. Bugün de tütün önemlidir. Et paketleme sanayii kayda değer faa-
liyetler arasındadır. Yine buna bağlı olarak ayakkabı sanayii gelişmiştir.
Nisbeten yakın yıllarda ise demir - çelik sanayii tesisleri de faaliyete geçti.
Bu sanayide göller bölgesinin demir cevheri ve Illinois ve Oklahoma'nın
maden kömürleri kullanılmaktadır.
Kansas City :
Missouri nehri kenarında yerleşmiş olan Kansas City, eski bir ileri ka-
rakoldur. Zamanla demiryollarının gelişmesi ile civarda yetiştirilen zirai
ürünlerin toplandığı bir merkez oldu. Dolayısiyle un fabrikaları, et paket-
leme tesisleri v.s. sanayi çehresinin başlıca görünümü haline geldi. Diğer
taraftan memleketin içindeki pazarlara göre merkezi durumu yüzünden pa-
zar faktörünün baş rolü oynadığı sanayi faaliyetleri de süratle gelişmiştir.
Mesela otomobil sanayiinin bölge dışına atladığı ilk şehirlerden birisi Kan-
sas City'dir (Ford tesisleri daha 1910 da kurulmuştu). Birinci Cihan Har-
A.B.D'NDE SANAYİ
323
.
binden hemen sonra ağır demir sanayiinin kurulması makina imalatını da
teşvik etmiştir. Fakat İkinci Cihan Harbi esnasındaki gelişmeler, şehrin sa-
nayi çehresinde bugün müşahade edilen bazı özellikleri kazanmasında daha
büyük rol oynamıştır. Bu uçak sanayiidir.
Omaha:
Nebraska eyaletindeki sanayi faaliyetlerinin % 60 ına sahip olan Oma-
ha'da gıda maddeleri sanayii çok gelişmiştir. Eski bir demiryolu merkezi
olan Omaha 1955 de dünyanın en büyük hayvan pazarı olarak Chicago'yu
geçmiştir. Ayrıca dünyanın en önemli tereyağ imalat merkezidir. Diğer
önemli imalat arasında kahvaltılık gıda maddeleri ve makama sayılabilir.
İkinci Cihan Harbinde Omaha uçak fabrikalarının kurulduğu bir yer
olmuştu. Fakat harpten sonra bunun devamlı bir faaliyet olmadığı anlaşıl
dı. Buna karşılık yeni bir sanayi kolu olarak kimyevi maddeler, özellikle
gübre imalatı gelişmiştir.
kıyı şehirleri temayüz ederken, güneyde sanayi daha ziyade içerdeki şehlr
lerde toplanmış olmasıdır.
Güneybatı.
Güneydoğu:
Güneydoğu'da
sanayi faaliyetlerinin yoğun bir şekilde yerleşmiş ol-
duğu saha Virginia'dan Alabama'ya kadar Piedmont boyunca uzanır. Bu
yüzden Piedmont Sanayi Bölgesi olarak da adlandırılır.
Güneydoğuda en önemli sanayi faaliyeti dokumadır. Bölge sanayi faa-
liyetlerinin üçte ikisini ihtiva eden dokuma sanayii tesisleri bütün AB.D.
de kilerin yarısıru teşkil eder.
İlk zamanlar bu bölgede faaliyete geçen dokuma tesisleri kuzeydeki
büyük müesseselerin şubeleri halindeydi. Fakat zamanla bunlar ana mües-
seseler haline geldiler.
Güneydoğu sanayi bölgesinde gelişmiş olan diğer sanayi tütündür.
Amerikan sigaralarının büyük bir kısmı Carolina'ların Piedmont'a isabet
eden kısımlarında ve Virginia'da (Winston-Salem ve Richmond) inıfil edilir.
A.B.D'NDE SANAYİ
325
Güneybatı:
İç Batı Bölgesi
Pasifik Kıyısı
Los Angeles :
Seattle:
Portland:
Portland'da belirli bir sanayi kolu bakim faliyet halinde değildir. Deri
ve mamulleri, kerestecilik, kağıt ve diğerleri hemen hemen aynı değerdedir.
San Diego:
İngilteıre
.,,,,,,...,,.,.,,..,~...-;
-~,.,.,.,.,.,,.,.~
-~,.,,,~
-------
AB.O
•Zıl""-'''''-''-'-'A
.... Z"'_,,,,,,,~~..............
Avustralya _llV',,,,,,.
~,.,,.,.,.,.~ .............
v. Zeland~~c::::=::zV?:2z~2~2~2~2~;...........
Kanada
Arjantin
Itaıyo PV2??:2?2?
EZ?V2
O Ziraat
Japonya
~ Madencilik Sanay;
Peru inşaat
-
Fil ipin
• Hizmetler
Hindistan
1 j 1 1
o 20 40 60 80 100
gerek ticaret, gerek münakale faaliyetlerinin önemli bir maddesi haline gel-
mesine sebeb olmuştur.
Bugün A.B.D. yüz ölçümünün % 20 si ekilebilir arazi halindedir. (185
milyon hektar). Ekili toprakların yarısından çoğu tahıla ayrılmıştır. Tahıl
lar içinde de zaman zaman dünya istihsalinin yarısına yaklaşan istihsalle
(mesela 1965 yılında dünya pirinç istihsali 256 milyon ton, A.B.D. ninki
116 milyon ton) mısır başta gelir. Geniş çapta ticari hayvancılıkta yem ola-
rak kullanılan mısır, ilerde yakından inceleyeceğimiz 'Mısır Kuşağı" adını
alan geniş sahalarda yetiştirilmektedir. Son yıllarda 40 milyon ton civarın
da olan buğday istihsali ile de dünya'da ikincidir. (1965 dünya istihsali
268 milyon ton, Rusya 66 milyon ton). A.B.D. ziraatinin (hayvancılık
tabiatı ile dahil) dünya ziraatindeki önemli yerine girişte kısaca temas edil-
mişti. 1964 yılına ait değerlere göre önemli birkaç ürünün dünya istihsal
ve ihracatındaki payı şöyledir :
332 ANGLO-AMERİKA
Özellikle 1914 den beri Amerikan ziraatında önemli etkiler yapan olay-
lar vuku bulİnuştur. Bunlar arasında harpler başta gelir. Harplerin yarattığı
büyük ihtiyaç, genellikle çiftçilerin istihsallerini arttırmaları ve buna bağlı
olarak da zenginleşmeleri ile sonuçlanmıştır. Fakat harpler dolayısiyle or-
taya çıkan geniş ihtiyacı karşılamak için pek tabii olarak ziraat sahalarının
da genişletilmesi icap etmiştir. Bütün bunlar harp sonrası devletlerinde harp
istihsallerinden, sulh istihsaline geçiş problemini yaratmıştır. Bu devrelerde
zirai ürünlere harp içindeki kadar ihtiyaç duyulmaması, düzelen dünya ti-
caret ve pazarlama şartlarına uymak, dolayısiyle avdet eden rekabet siste-
mine ayak uydurmak sözkonusu problemin başlıca güçlükleri olmuştur.
Nitekim Birinci Dünya Harbinden sonra Amerikan çiftçisinin geliri
süratle düşmüş ve 1929 da Büyük İktisadi Buhran başladığı zaman en dü-
şük seviyeye inmişti. 1930 dan sonra yarı kurak sahalarda bu defa üst üste
birkaç yıl fena hava şartlarının hüküm sürmesi ise durumu çok daha fena-
laştırmıştı. Amerikan Hükumetinin toprak ve su muhafazası için yeni zirai
metodların araştırma ve propagandasını hızlandırdığı bu devreleri İkinci
A.B.D'NDE ZİRAAT
333
Cihan Harbt'nin zirai ürünlere pazar ve aynı zamanda yüksek fiat temin
eden şartları takip etti. Böylelikle İkinci Cihan Harbi içinde Amerikan çift-
çisinin kazancı yeniden arttı. Bununla beraber 1945 de harp sonrası şart
ları ile yine karşılaşıldı. Fakat bu defa esas itibariyle iki faktör, fiatlarda
süratli düşüşün önlenmesinde geçici de olsa rol oynadı. Bunlardan biri Av-
rupa ve Asya'da harpten zarar görmüş olan memleketlerin zirai ürünlere
olan büyük ihtiyacı idi. Bunun A.B.D., hatta Kanada çiftçileri için manası
ise harp yıllarının istek ve yüksek fiatlarının yıllarca devamı idi. Böylece
deniz aşırı ticaret ve rekabet şartlarının yeniden ortaya çıkması tedrici ol-
du. Harp sonrası krizini hafifleten diğer faktöre gelince, bu çiftçilerin Birin-
ci Cihan Harbi sonrasına nazaran siyasi bakımdan daha kuvvetli olmaları
idi. Bu suretle siyasi baskı ile zirai ürün fiatlarınin 1920 civarında olduğu
gibi süratli düşmesi önlenebilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri'nde ziraatin, harpler dolayısiyle kazandığı
geçici karakterler dışında, halihazır özellikleri arasında başlıcaları şunlar-
A.B.O {
ıaoo L:::r=======s~Z22miiiiii
1s10 f?Z??2
1960
1851 1 f????2?2?2??/2
İngiltere 1911 1 f?2?2?Z??2?2?Z
{
19601=
1866 1 E??7.a??/?Z
Fransa 1901 1 f2?2?2?2??2Z
{
19 51 1 f:2?2?2/?7///'.
f 187H P???/22 CJ 2
Avustralya l ı ~~11 ı f2/Z7a2/
f?Z??L&??Z'
~
1878 1
Yeni Zeland 1911 cı===~~2~2~z~2~2~z222;••••••
1958
Japonya { ~~~~~,~~~~~~5t:,--:~z~z~z~z~jiiji===
1960
1 1 1
o'
1 1
20 40 60 80 JOO
Şekil: 28 - Bazı memleketlerde çeşitli faaliyetlerde çalışan ~çi miktarlarının
zamanla değişmesi: 1 - Ziraat dışı, 2 - Ziraat, ormancılık, balıkçılık, 3 -
Madencilik, sanayi, in.şaat, 4 - Diğerleri.
b) İhtiyaç fazlasıistihsalde rolü olan diğer olay ise, bütünü ile zi-
raat sahalarında artmış olmasıdır. Böylece ziraate açılan yeni sa-
verimin
haların istihsale katılması yanında eskiden beri zirai faaliyetlere sahne olan
araziden de yüksek verim, dolayısiyle fazla istihsal alınmaktadır. A.B.D.
de 1920 ile 1950 arasında nüfus kabaca yarı yarıya artmıştır. Zirai istihsal
indisi ise biraz daha fazla artmıştır. Fakat ilgi çekici olan husus, 1964 yılın
da ziraat sahalarının 1950 dekinden az olmasıdır.
A.B.D'NDE ZİRAAT
335
A.B.D. de yer yer zirai nüfusun düşük olan gelirinin artması için en
önemli çare olarak tavsiye edilen ve bilahare olay kuvvetlenince ve zirai
gelirde de artma müşahede edilince taraftarlarınca daha da benimsenen kır
nüfusunda ziraatle meşgul olanların başka iş sahalarına geçmesi, klasik ta-
birle «ziraatten göç» bu memlekette çok süratle cereyan etmiştir.
1) A.B.D. nüfus bürosu bir çiftliği şöyle tarif etmektedir. Tek bir sevk
ve idare altında 3 veya 4 akr'lık (1 akr kabaca 4 dönüm) araziden satmak ve-
ya kullanmak üzere yılda en az 150 dolarlık ürün elde edilen yer. üç akrdan
daha az sahası olan yerlerin yıllık geliri 150 dolar veya daha fazla tutuyorsa
oralar da çiftlik addedilmektedir. Yine Nüfus Bürosuna göre üç tip çiftlik mev-
cuttur: Ticari çiftlikler, Yarı devamlı ve İkametgah çiftlikleri.
'
* Çiftçi nüfusunun göçlerle değişmesi
Bölgeler 1920-30 1930-40 1940-50
Şekil: 31 - Yarı devamlı çiftliklerin dağılışı. Bir nokta 500 çiftliği göstermek-
tedir' (Alexander'den).
b - Sulamanın gelişmesi 1,
' ı
~
'
~~
! '"
)~
t;
'?j
il :;:
"i:'.
-: ~
'l:>
2~~ ::::::.
.v. 1 ı •
·c
e-vı s;:
o~i ~
$-
ı::s
~
.::::,
~
ı...
t:ı
-;.>
~
o
...
~
,. C':
""'
~
~
Q
...•* '{f)'
Q 1
A.B.D'NDE ZİRAAT
343
Bugünkü Durum
A.B.D. de bugünkü ziraat faaliyetlerinin en önemli özelliği daimı bir
değişme ve gelişme içinde oluşudur.
Teknik gelişmeyi ekonomik ve sosyal değişmeler takip etmekte, bütün
bunlar da çiftçi nüfusunun hayat seviyesinin değişikliğe uğramasına sebep
olmaktadır.
Orman
ve
~or ut ukl ar fiil"""' Çayırlar
'l.32 w
............ ·Meralar '/.33,
!&
c;;
'O
s
~
ı:::
d
• d
..c:c:
~
tıl:
r:
...
t'::
"N
c.ı
'O
ı::
A
~
~ <
ıf·
4 lô
O')
'
~ :;:::ı
~
~
rn
_f'
346 ANGLO-AMERİKA
Ziraat Bölgeleri
Ranch Sahalan :
Buğday genel olarak Kuru Ziraat (Dry Farming) metodu ile yetiştirilir.
Hemen hemen yerleşmenin batıya yayılmasına paralel olarak geliştirilen ku-
ru ziraat metodlarmın esası, yağışların mümkün olduğu kadar büyü kı _
mını toprakta muhafaza etmek az su isteyen yağı reJimıne uyan bitkiler
yetiştirmektir. Ancak şu hususu da belirtmek gerekir bütün teknik ilerle-
350 ANGLO-AMER!KA
melere rağmen A.B.D. nin batısında kuru ziraat hfila risklidir. Bu yüzden
sulama projelerinin gerçekleşmesine önem verilerek kuru ziraat sahalarını
azaltmak yoluna gidilmektedir (Şekil 37).
him şartı sulanan, entansif bir ziraata sahne olması lazun gelen, yeni çeşitli
nebatlar yetiştirilen bir tarlaya sahip olmaktır.» diyerek aynen şunları da ila-
ve ediyordu: «bu, çok defa vasat bir bahçeden büyük olmayan sulanan tarla
yuvanın kalesidir.» Kurak iklim şartlarının hüküm sürmekte olduğu geniş sa-
haları bulunan memleketimiz için Newell'in bu tavsiyesinin ayrıca önem taşıdı
ğına burada da işaret etmek isteriz. (Amerika Birleşik Devletleri kurak bölge-
lerinde ziraat faaliyetleri ve çeşitli problemleri ile Türkiye kurak bölgelerin-
deki durumun karşılaştırmalı incelenmesi hakkında bilgi için bakınız: E. Tü-
mertekin; Kurak Bölgeler'de Zıraat, İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Ya-
yınları No. 96, 1957. Tabiatı ile Kurak Batı'da hayvancılığın en önemli faaliyet
olmasında Ranch hayvancılığının büyük rolü vardır. Bu sebeple, «M ndracılık
Bölgesi» eyaletleri dışında, çiftlik gelirinde hayvancılık faaliyetinden gelen ka-
zancın zirai ürünlerinkini geçtiği eyaletler Kurak Batıda bulunmaktadır. Me-
sela 1964 de Utah'da zirai ürünlerden gelen gelir 35 milyon dolar olduğu halde,
hayvan ve ürünlerinden elde edilen gelir 116 milyon dolardır. Batıdaki ba.zJ
eyaletlerde çiftlik gelirlerini gösteren tablo aşağıda verilmiştir (Şekil: 38).
daha da aza indirilmis olmasıdır. Buna ilaveten zirai makina ve aletlere da-
ha rasyonel bir kulla~ma temin edilmektedir. Gerçekten; kurak
bölgelerde
modern dry f arming metodlan tam manası ile tatbik edilse dahi yılın önem-
li bir kısmında atıl kalan makina ve aletler hemen her mevsimde çeşitli zi-
rai işlerde kullanılmaktadır. Bunun ise yatırımın rantabl olmasında büyük
rol oynadığına şüphe yoktur.
Şüphesiz ziraatte en emin yol olan sulamanın tatbiki ise başlı başına
önemli bir faaliyet olarak gelişmektedir. Sulama sisteminin gelişmesinde
başlıca üç tip saha öncelikle göz önüne alınmaktadır:
%
Arizona 3.6
Kaliforniya 23.5
Kolorado 15.0
Idaho 12.9
Kansas ve Oklahoma 0.6
Montana 7.6
Nebraska 4.0
Nevada 1.5
New Mexico 2.1
North Dakota 0.2
Oregon 4.8
South Dakota 0.5
Teksas 5.3
Utah 6.2
Washington 4.8
Wyoming 5.9
Amerika Birleşik
Devletlerinin kurak iklim şartlarının hüküm sür-
düğü batı kısmında Ranch hayvancılığının önemli bir faaliyet olduğunu be-
lirtmiştik. Gerçekten bu memleketin batı kesimi bütün A.B.D. deki otlak
ve step sahalarının % 90 ına sahiptir. Batı eyaletleri yüz ölçümünün ise
hemen hemen % 50 si otlak halindedir.
Ranch hayvancılığı veya diğer bir adı ile Ticari Hayvancılık esas iti-
barı ile tabii bitki örtüsüne dayanan, fakat ziraat faaliyetlerinin de önemli
olduğu (hayvan yemi ve çiftlik sakinlerinin ihtiyacı için) bir sistemdir.
Rancher her nekadar ürün yetiştirirse de çiftlik ekonomisi özellikle sığır ve
koyuna dayanır. Montana tipik bir ranch eyaletidir. Bu eyalette zirai geli-
rin yarısından fazlası (1964 de zirai üründen 191, hayvan ve ürünlerinden
ise 203 milyon dolar elde edilmiştir) hayvan ve hayvan ürünlerinden elde
edilir.
Verimli hayvancılık yapmak için gerekli hayvan sayısı ve otlak milc-
tarı yer yer çok değişmektedir. Mesela Montana Ziraat Tecrübe İstasyonu
200 baş sığır veya 1000 koyunu yeterli bir faaliyet için uygun bir miktar
olarak görmektedir. Yine Montana'da bir inek veya 5 koyun için otlama
mevsiminde 130 dönüm kadar otlağa ihtiyaç olduğu hesap edilmiştir. Bu
hesaba göre 200 baş sığıra sahip bir ranchin 25.000 dönüm civarında bir
A.B.D'NDE ZİRAAT
355
sahaya sahip olması gerekir. Fakat Büyük Ovaların kuzey kısmında ortala-
ma ranch büyüklüğü bu miktarın yarısı kadardır.
Ranch sahaları genellikle zirai bakımdan az verimli olan yerlerdir. Bu
yerler gerek toprak ve topografya, gerekse yağış bakımından gerekli şart
ların yetersiz olduğu sahalara tekabül eder. Gerçekte Rancher yağışın oy-
naklığından, dolayısiyle onun doğurduğu "su yetersizliği" nden tamamen
masun değildir. O da fena yağış şartlarından müteessir olur. Ancak mütees-
sir olma derecesi kuru ziraat çiftçisininki kadar yüksek değildir. Gerçekten
O R E G O N '
t
l
1
1
otlak olarak kullanılan, çevre iklim şartlarında gelişmiş olan tabii bitki ör-
tüsü veya islah edilerek çevreye uydurulmuş yeni yem bitkileri buğday mah-
sulünün tamamen mahvolduğu kurak bir yılda, yine de bu fena şartlara nis-
beten karşı koyabilmektedirler. Nihayet kurak yıllarda çiftçi elindeki bir
miktar hayvanı da satabilir. Rancher'in asıl önemli meselesi step'in ~ırı
otlatılmasıdır. Aşırı otlatmaya sahne olmuş bir otlağın eski haline gelmesi
için ise bol yağışlı bir kaç yılın geçmesi ve bu müddet zarfında da hiç otla-
tılmaması gerekir.
356 ANGLO-AMERİKA
Palouse Bölgesi :
A.B.D. nin batısında ilgi çekici özelliklere haiz zirai bölgelerden biri
de Palouse adı ile anılanıdır. Burası geniş bir buğday ziraatı sahası olan
Columbia yaylasının doğusuna tekabül eder. Palouse bölgesi çoğunlukla
eğimli bir topoğrafyaya sahip olmasına rağmen, toprak ve iklim şartları ve-
rimli ziraat yapılmasını sağlamaktadır. Bu mıntıkada yıllık yağış ortalama-
sı 500 mm civarındadır. Ziraat faaliyetlerinin devamlı bir şekilde yapılagel
diği 90 yıldan beri bir defa dahi iklim şartları yüzünden zarara uğramamış
tır. Palouse'un da içinde yer aldığı geniş buğday ziraati sahası daha ~ok
Washington'un güneydoğusunda yer almakla beraber, Oregon'un kuzeydo-
ğusu ve Idaho'nun da kuzey batısında devam eder (Şekil: 39).
Willamette Vadisi:
Batının ayrı bir özelliğe
sahip bir zirai bölgesi de Willamette vadisidir.
A.B.D. nin_ batısında ziraatın gelişmesini özellikle topografya, su noksanlı
ğı ve toprakların fakir oluşunun engellediğini belirtmiştik. Willamette vadi-
sinde ise zirai gelişmeye pazar darlığı başlıca engel olmuştur. Bununla be-
raber yavaş yavaş bu faktör teşvik edici bir hal almaktadır.
Willamette vadisi esas itibariyle mandracılık bölgesidir. Fakat vadi ay-
nı zamanda çeşitli sebze ve meyva yetiştirilen bir sahadır. Vadi tabanında
yaklaşık olara 6 milyon dönüm ziraate yarar arazi vardır. Aynca vadinin
"merkezi kısmındaki tepelik mıntıkada ve çevrede de 4 milyon dönüm arazi
mevcuttur.
Nemli Doğu
Kurak Batı ile Nemli Doğuyu birbirinden ayıran kat'i sınırların mev-
cut olmadığını evvelce belirtmiştik. Bununla beraber genel olarak kurak
iklim şartlarının hakim oluşu ile karakterize edilen Batı ile Nemli iklim
A.B.D'NDE ZİRAAT
357
şartlarının hüküm sürdüğü Doğu arasında adı geçen ildim şartlarının özel-
liklerinin hakim oluşuna göre bir ayırma yapmak mümkündür. Gerçekten
A.B.D. nin Batı ve Doğusunu karakterize eden iklim şartlarının birbirlerine
yaklaştıkça özelliklerini kaybettiklerine şüphe yoktur. Özelliklerini en az
muhafaza ettikleri saha ise 100° boylamı civarıdır. Bununla beraber Bat1
yarısının başlıca özelliği olan kuraklığın zaman zaman Nemli Doğuda da
görüldüğünü kaydedelim. Fakat bu görünüş Kurak Batıda anormal yağışlı
yılların görülmesi gibi nadir bir haldir. Diğer taraftan daha ziyade emli
Doğunun, Kurak Batıya sınır olan kısımlarında vuku bulabilen kurak pe-
riodlar batıdaki derecede mahvedici olmamaktadır. Böyle bir kurak yılda
mesela Iowa'da buğday istihsali nihayet % 20 düşebilmektedir. Hakikatte
Atlas Okyanusu kıyılarından Minnesota ve Louisiana'ya kadar uzanan sa-
hada yağış bakımından ziraatı engelleyici bir durum yoktur. Buna karşılık
memleketin bu kısmında ziraat 'faaliyetlerini engelleyici başka faktörler var-
dır. Topoğrafya şartlarının başda geldiği bu faktörler Batıda arazinin bü-
yük bir kısmında ziraati kısıtlamaktadır.
Topografyanın menfi tesirlerinin başında birçok sahaların zayıf drenaj
sebebiyle entansif ziraat faaliyetlerine sahne olamaması gelir. Virginia'nın
Dismal Swamp'inden geçerek Florida'da Everglades'e ve batıda Louisiana ve
Teksas bayous'Iarına kadar bir çok iyi drene edilmeyen alçak sahalar var-
dır. Mississippi'nin alüvyal ovası Cairo'dan (Illinois) New Orleans a kadar
kısmen drene edilmektedir. Eskiden buzul istilasına uğramış olan merkezi
ovalarda bala 40-50 milyon dönümlük nemli alçak sahalar vardır.
Zeminde su ihtiva eden alçak sahaların sularının boşaltılması proble-
minin önemini belirtmek için bugünkü mısır kuşağının (Cam Belt) üçte bi-
rinin, Minnesota, Michigan ve Wisconsın'ın da buna yakın bir nisbetinin
evvelce ziraat için çok sulu olduğunu belirtelim.
A.B.D. nin doğusundaki nemli toprakların meydana gelmesinde yağış
şartları ile topografya birlikte rol oynamıştır. Bunlar genellikle düz bir to-
pografya yüzünden tabii drenaj kanallarının gelişemediği veya buzulların
önceki kanalları tıkamış olduğu sahalardır. A.B.D. de 400 milyon dönüm-
den fazla sahanın drenajla isiah edildiği tahmin edilmektedir. 280 milyon
dönüm kadar bir saha da halen çok nemli bir haldedir. Bu toprakların
% 50 si doğudadır. Drenaj ameliyesi çok pahalı olduğu için henüz bu top-
raklar ele alınmaınJştır.
Nemli Doğuda ziraat faaliyetlerini kısıtlayan bir diğer topografik fak-
tör de üzerinde çok ince toprak tabakası bulunan arızalı geniş sahaların
358 ANGLO-AMERİKA
Genel olarak, AB.D. nin nemli ılıman iklim şartlarının hüküm sür-
mekte olduğu yerlerde gelişmiş olan üç ayrı ziraat bölgesinde de (Mısır Ku-
şağı, Mandracılık Kuşağı ve Appalach Genel Ziraat Kuşağı) ziraatte mü-
navebe esasdır. Meseıa Illinois'de çoğunlukla mısır - mısır - mısır - yulaf -
ot, güneybatı Wisconsin'de mısır - yulaf - ot - ot ve mısır - yulaf - ot - ot -
ot münavebesi takip edilir. Münavebede mısırın daha sık tercihi şüphesiz
ot ve yulafdan daha önemli oluşundandır. Şartlar uygun oldukça mısır ter-
cih edilmektedir.
Mısır ._!{uşağında mısır üretiminin hakim olması genel karakteri yanın
da ziraat - hayvan yetiştirme oranında yer yer önemli farklar vardır. Bazı
çiftçiler, özellikle merkezi Iowa ve doğu merkezi Illinois'dekilerin çoğu mı
sır, yulaf ve fasulya gibi ürünler yetiştirirler. Bazıları hayvan beslemezler.
Buna karşılık Mısır Kuşağının diğer yerlerinde ziraat çoğunlukla, hayvan
beslemek için yapılır (Şekil: 41).
Mısır Kuşağında mevcut olan hayvancılık ve ziraat münasebetleri hak-
kında bilgi vermesi bakımından, bazı eyaletlerde her iki faaliyetten elde edi-
len gelir miktarlarının karşılaştırılmasında fayda vardır. Tablodan da anla-
şılacağı gibi, mısır kuşağında (modern anlamda her ikisi de bir faaliyet şüp
hesiz) hayvancılığa temel olan ziraat faaliyetleri ile hayvancılık oldukça
orantılı bir haldedir.
bir çiftlik örnek olarak alınabilir. Takriben 100 sene evvel orman tahrip
edilerek meydana getirilmiş olan bu çiftliğin arazisi tamamile düzdür. Eski-
den önemli bir engel olan drenaj bugün bir problem değildir. Bütün mısır
kuşağında şiddetle hüküm süren erozyon da burada mevcut değildir 1 •
Kabaca 800 dönüm kadar olan çiftlik topraklan faydalanma bakımın
dan şöyle ayrılmıştır :
şartlarının zaman zaman zirai ürünleri zarara uğrattığı yıllarda kurak böl-
ge çif1 ;lsinin yegane gelir kaynağı hayvanları ve onların ürünleri olınakta
dır. Nemli Doğuda ise hayvancılığın insanın yarattığı faktörler (fiyat v.s.)
yüzünden zarara uğradığı yıllarda bu defa zirai ürünler imdada yetişme te-
dir.
Mandracılık Kuşağı
yemi yetiştirilen topraklar dışında, ziraate ayırdığı arazi Mısır Kuşağı çift-
çisininkinden azdır. Fakat New England mandracısı ile karşılaştırılırsa faz-
ladır.
Her iki mandracılık bölgesinden tipik birer çiftlik örneği ile bilgi ver-
mek bölge farklarının müşahedesini kolaylaştırır.
Wisconsin'da Bir Mandra Çiftliği:
Çeşitli ziraat tabiri tek bir ziraat tipinin bakim olmadığı sahalardaki
durumu ifade için kullanılmaktadır. Ozark - Appalach yaylaları ve vadile-
rindeki ziraat bu karakterdedir. Bununla beraber çeşitli ziraat bölgesinde de
yer yer belirli zırai faaliyetlerde ihtisaslaşmış kısımlar vardır. Bu sebeple
bazı coğrafyacılar Ozark - Appalach çeşitli ziraat bölgesinin, topraktan fay-
dalanma sahasında Mikro-Coğrafya çalışmalarının yapılabileceği emsalsiz
bir yer olduğu fikrindedirler.
Sözü edilen sahalarda çeşitli ziraat faaliyetlerinin gelişmesinde başlıca
dört amil rol oynamıştır :
1) Topografya ve toprak,
2) Değişik işçilik imkanları,
3) Çiftlik büyüklüğü,
4) Pazarlara uzaklık.
Topografya ve Toprak:
Ozark - Appalach yaylalarında zıraı faaliyetler üzerine et · yapan
amillerin başında topografya gelir. Gerçekten buralarda derin topraklı, az
meyilli arazi çok azdır. Bu sebeple de arazi ziraatten çok mera ve korulu
olarak kullanılmaya uygundur.
Şüphesiz bu sahada yer alan eyaletlerin arazilerinin topografya bakı
mından ziraate uygunluk oranları farklıdır. Me ela We t Virginia yüzölcü-
münün ancak % l 2.3'ü tarla ziraatine tahsis edilmişken Kentucky nin
% 40.2 si bu faaliyete ayrılmıştır. Buna karşılık topografya bakınıından
son derece uygun şartlara sahip olduğuna evvelce dikkati çe ·tiğimiz mısır
kuşağında yer alan Iowa'nın % 69.5'i ziraat alanıdır.
rı 12605; çoğu geçim tipi olan diğer çiftlikler ise 31377 dir) bilhassa Ap-
palach bölgesinin kalkerden müteşekkil havzaları önemli yerleşme ve ziraat
sahalarıdır. Bu kızılderililerden beri böyledir. Gerçi kızılderililer pek ziraat
yapmıyorlardı iseler de sistematik olarak ormanları tahrip ederek buffalo ve
sair hayvanlar için çayır yetişmesini kolaylaştırmışlardır. Böylece avlıya
cakları hayvanları kendilerinin de kolaylıkla erişebilecekleri yerlere çekme-
yi düşünüyorlardı.
sahalarında sırf geçimlerini temin etmek için ziraat yapanlara y ni bir iş sa-
hası hazırlamış oldu. Böylece Yeni İngiltere'de fabrikaların bacaları tüt-
meye başlayınca dağlık bölgenin çiftçileri yavaş yavaş şehirlere gelmeye
başladılar.
Çiftlik Büyüklüğü :
rak da toprak sahiplerinden yarısından fazlası ek bir gelir temini için başka
işlerde, Roanoke şehrinde çalışmaktadırlar. Geçim çiftliklerinin ufalması, do-
layısiyle geçimi dahi temin edememesi ve bunun neticesinde de çiftçinin ya
tamamen toprakla uğraşmayı terk etmesi veya bir diğer iş bulması Ap-
palach - Ozark çeşitli ziraat bölgesinde yaygın bir olaydır. Mesela Ten-
nessee'de Cumberland yaylasında 1940-1950 arasındaki devrede çiftçinin
yıl içinde çiftliğinden uzak geçirdiği günlerin ortalama adedi 83 den 150 ol-
muştur.
2) Mississippi vadisi,
3) Teksas'ın siyah prerileri,
4) Yine Teksas'ın ve Oklahoma'nın kırmızı prerileri.
Giriş:
imkanları düzenlenmişti. Hudson nehri ile devam eden suyolu eskiden Mis-
sissippi ile New Orleans'a akan yükün büyük bir kısmını kendine çekti.
İlk zamanlarda akarsulardan faydalanmayı teşvik eden en önemli anın
karayolları inşa etmek güçlüğü idi.
SU YOLLARI
Maddeler %
Su yolları iJe
taşıma toplamı 100.0
Petrol ve müştakları 42.6
Maden kömürü ve kok 18.0
Kum, çakıl, taş 12. 7
Demir cevheri, demir çelik 8.0
Odun ve kereste 4.0
Kimyevi maddeler 2.2
Hububat 1.4
Diğerleri 11.2
(Kaynak : AJexander)
nallar devam eder. Bu kesimde kanallar Missouri Valley Projesi ile daha da
uzatılmıştır. Sistem aynı zamanda Illinois nehri ve Michigan gölü güneyin-
de bir kanal vasıtasiyle Büyük Göllerle de bağlantı halliıdedir (Şekil: 42).
Yabancı (Yurtiçi)
Limanlar Yekun ithal İhraç Yerli
.
--.c:·:::::···--·----~-.
..
~-- ••• __ •• ..\., Mem/phiı
.,.•
t •• -
1
•
ler. Büyük Göllerden sonra en önemli sistem olan Missisippi su yolu üç bö-
lümden ibarettir :
1) Allegheny ve Monongahela ile birlikte Ohio nehri (Monongahela
vasıtasıile her yıl Pittsburgh'a 20.000.000 ton kömür gider, bu
taşınan miktar Büyük Göller hariç, batı yarım kürenin en çoğu
dur),
2) Illinois nehri ve Illinois kanalı ile Chicago,
3) Texas'dan Florida'ya kadarki intra-coastal waterway.
Doğuda St. Lawrence ve Büyük Göller Atlantik'den kıta içine kadar
ilerleyen bir yol halindedir. Bu yolun gerçekleşmesinde A.B.D. ve Kanada
birlikte çalışmışlardır. 1959 da açılan St. Lawrence yolu okyanusda çalışan
gemilerin de Büyük Göllere kadar sokulmasını temin için yolun açılması ile
Chicago, Duluth ve Montreal New York gibi birer okyanus limanı karak-
terini kazandıktan başka, aynı zamanda çok miktarda hidrolik enerji temi-
ni de imkan dahiline girmiştir.
St. Lawrence su yolu kanalların ve göl kıyılarının buz tutması yüzün-
den senede 7 ay trafiğe açıktır. Bununla beraber bu 7 ayda adı geçen yol
Kuzey Amerika ekonomisinde çok önemli rol O)namaktadır.
Büyük Göllerde taşınan belli başlı yükler ve bunların taşındığı istika-
metler beşe ayrılabilir :
l) Demir cevherleri Superior yataklarından Chicago, Gary, Detroit
ve Erie Gölü limanlarına sevkedilir.
2) Maden kömürü Toledo, Lorain, Ashtabula ve Conneaut'dan (hep-
si Erie Gölü kıyısındadır) diğer göllerdeki limanlara gönderilir.
3) Petrol, Chicago civarındaki rafinerilerden göllerin kıyılarındaki
muhtelif limanlara gönderilir.
4) Kireçtaşı Calcite ve Alpena gibi Kuzey Michigan limanlarından
demir-çelik tesislerinin bulunduğu göllerin güneyindeki limanlara
gönderilir.
5) Buğday, Duluth - Superior, Fort Williams ve Port Arthur'den do-
ğudaki limanlara sevkedilir.
Göllerde bu mallar dışında önemli miktarda demir-çelik levhalar, ray-
lar, borular ve otomobiller de taşınmaktadır. Taşınan yükün miktarı bakı
mından A.B.D. karaiçi su yollarının hiç bir kısmı Büyük Göller ve Mis-
F' to T.V. ç vr ind aynı z manda tur! tik tesisl r kurulmuştur . R sim'd bir plaj örülm kt dir.
Foto 15 Tennessee Vadisi Teşkllatı'na bağlı akarsu ve kanallar önemli mü-
nakale faaliyetlerine sahne olmaktadırlar.
MÜNAKALE · · ·
383
Kıyı Denizciliği
Demiryolları
Anglo-Amerika - Forma : 25
386 ANGLO-AMERİKA
MÜNAKALE 387
Yukarıda da temas ettiğimiz gibi ilk zamanlar ağır olan demiryolu in-
şa faaliyetleri 1850, bilhassa 1860'dan sonra süratle artmış ve 1930 yılına
kadar da devam etmiştir. 1920 de Amerika Birleşik Devletlerinde demiryo-
lu uzunluğu azamiye erişmişti. 1930 dan sonra ise belirli bir şekilde azal-
maya başladı.
Amerika Birleşik Devletlerinde demiryollarının dağılışına gelince her
şeyden evvel önemli eşitsizlik mevcuttur. Memleketin doğu yarısı ile batı
yarısı arasındaki tezat açıktır. Sanayi faaliyetlerinin yer aldığı ve yoğun
nüfusa sahip doğuda, özellikle kuzeydoğuda son derece sık bir şebeke var-
dır. Batıda ise, özellikle Mississippi ile Kayalık Dağlar arasında demiryol-
ları seyrekdir. Demiryolları bakımından bu memleket kuzeydoğu sanayi böl-
gesi, güney ve batı olarak üç kısma ayrılabilir. Amerika Birleşik Devletle-
rinin kuzeydoğusundaki demiryolları dünyanın en yoğun trafiğine sahne ol-
maktadırlar. Burada demiryolu sistemlerinde açık bir şekilde doğu-batı doğ
rultusu müsahede edilir. Bunlar arasında uzun olanlarının batı terminalleri
Chicago ve' St. Louis'dir. Bu iki şehir aynı zamanda batı ve güneyden de ge-
len demiryollarının merkezleridir. Bu doğu-batı doğrultulu demiryolları
çift, bir kısmı ise müteaddit hatlar halindedir. Midwest'den Güney ve Ba-
tı'dan sanayi kuşağına gıda ve ham madde sevkiyatı bu sözü edilen hatlarla
yapılmaktadır. Gine Amerika Birleşik Devletlerinin kuzeydoğusunda önem-
li bir demiryolu şebekesi, dolayısile trafiği de Pittsburgh etrafında gelişmi -
388 ANGLO-AMERİKA
tir. Kuzey Appalach maden kömürü yatakları ile ilgili olarak vücut bulmuş
olan bu sistemle Atlantik kıyılarına, New England'e ve Midwest'e maden
kömürü sevkedilir.
"Kuzeydoğu Sanayi Kuşağı" nın demiryolu nakliyatı esas itibarı ile At-
lantik kıyıları ile Chicago ve St. Louis arasında uzanmakta olan dört büyük
ana hatta dayanmaktadır. Bunlar; New York Central, Erie, Pennsylvania ve
Baltimore-Ohio demiryollarıdır.
Pennsylvania ve Baltimor-Ohio hatları önceleri Philadelphia ve Bal-
timor' daki ticaret faaliyetlerine hizmet etmek için inşa edilmişlerdi. Bu dört
ana hat ve bunların birçok tali kolları ekonomik bakımdan önemli her kıs
ma el atarak son derece sık bir şebekenin meydana gelmesine sebebiyet ver-
mişlerdir. Esas itibarı ile Atlantik kıyılan ile Midwest'i birbirine bağlayan
bu hatlar Appalach'ları muayyen yerlerde "Köprü Y alları" adı verilen kı
sımlarda hep birlikte geçerler. Bu açıklamamızdan anlaşılacağı üzere, özel-
likle Amerika Birleşik Devletlerinin kuzeydoğusunda belli başlı doğu-batı
doğrultulu ana hatlar ve onlara bağlı olarak gelişmiş olan yoğun demiryolu
şebekeleri söz konusudur. Bu yoğun sahanın güneyinde, özellikle Merkezi
Appalach maden kömürlerinin taşınmasına hizmet eden Chesapeake-Ohio
ve Norfolk-Western demiryolları zikre değerler. Güney Batı Virginia ve do-
ğu Kentucky kömürleri bu hatlarla taşınmaktadır. Genellikle istihsalin üç-
de biri, yabancı memleketlere ihraç edilmek ve N ew England' a denizden
sevkedilmek üzere Hampton Roads'a gider. Geri kalan ise kuzeybatı doğ
rultusunda olarak Midwest'e gönderilmektedir. Bu gönderilen maden kö-
mürleri gehel olarak gidecekleri yerlere kadar demiryolu ile giderler. Bu-
nunla beraber bir kısmı, yakın yıllarda önemli bir liman haline gelen To-
ledo (Ohio) da göl taşıtlarına aktarılır.
Bu demiryollarının da güneyinde ise artık tamamen durum değişir.
Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kesiminde demiryolları hem seyrek, hem
de çoğu tek hat halindedir. Taşınan yükde de sanayi manmlleri yerine zırai
ham maddeler, kereste ve sair orman ürünleri çoğunlukdadır. Florida'dan
Atlantik kıyılarını takiben kuzeye uzanan, bazılarının "Atlantik Kıyısı
Transkontinentali" adını verdiği hat özellikle, kuzeye mevsimlik meyve ta-
şınmasında önemlidir.
1. Kuzeydekiler :
A - Northern Pacific. St. Paul-Minneapolis ile Seattle arasında
dır. 1883 de inşa edilmiştir. Bismarck, Helena ve Portland güzergahını ta-
kip eder. Illinois Central ve Pennsylvania Railroad'a ait hatlarla irtibatı ar-
dır. 5,839 km. dir.
2. Merkezdekiler:
3. Güneydekiler:
rin demiryolu ile ürün sevketme kapasitesini aksettirir. Tabiatı ile çeşitli
bölgelerin gerek zirai istihsali, gerek sınai imalatı farklı olduğiı için demir-
yolu ağları da farklı olacaktır. Nitekim, yüksek kesafetler kuzeydoğu sana-
yi kuşağında bulunmaktadır (Şekil:45). Verimli ziraat ve oldukça kuvvetli
sanayi faaliyetlerinin yer aldığı Pamuk Kuşağında ve güneyin sanayi saha-
larında vasat bir kesafet, sanayi faaliyetlerinin hiç bulunmadığı, sadece ku-
ru ziraat ve ranch hayvancılığının yapıldığı batının kurak bölgelerinde ise
gayet düşük yoğunluk vardır. Böylece ekonomik bakımdan gelişmiş saha-
larda artan demiryolu yoğunluğunun aynı zamanda, ekonomik gelişme ile
sıkı sıkıya bağlı olan nüfus dağılışı ile de ilgili olduğu açık olarak görül-
mektedir (Şekil: 46).
Karayolları
Motorlu vasıta imalatında başta gelen A.B.D. aynı zamanda yol inşaa
tı bakımından da öndedir. Bugün Amerika'da Atlantik ve Pasifi kıyıları
nı birleştiren büyük highway'ler inşa edilmeden önce, esas itibarı ile çiftçi-
lerin yakın pazarlarla irtibatlarını temin edecek yollar geliş 'rilmişti. Böy-
392 ANGLO-AMERİKA
A B ,.. 1 1 1
-- ....._
. 1
. - 'ı'.ı.."
-. 1
•
'
~
.
1
c:...,
....... "'-
1 ·i l·· -
1
L
1 ~ .__
.._ .__
1
..
1
.,
l 1 1
-- ,__
-- --
)
.... r uL
j'- .....-
it . t[t l lı
rr
~
.
I
I
1
1
r1~
c D
Şekil: 47 A mer ika B ir le.<;ik Dev letlerinde çeşitli karayo lları şe bekeler i.
( F inch ve diğerleri )
lece hemen her yerleşmenin yakın civarı ile teması temin edilerek ticari
ve sosyal münasebetlerin artması için zemin hazırlanmıştı. Bölgeler ar~ı
alış-verişlerde ise trenler tercih ediliyordu.
Yolların dağılış şekli ise fiziki şartlarla ilgilidir. Yerleşmenin eski oldu-
ğu doğuda ve güneyde yollar, ilk sakinlerin, hatta yerlilerin kullandıkları
güzergahları takip ederler. Bir çokları eski yerleşmelerden yeni yerleşmele
re yıldızvari açılan yollar halindedir.
Middle West'de yol şekilleri dik dörtgen Jand surveyden doğmuştur
(yerleşme kısmına bakınız). Tabiatı ile kadastrodan evvel olanlar eski
izleri taşırlar. Bu eski yollar esas itibarı ile fiziki şartları sıkı sıkıya gözet-
miş olan Amerind güzergahlarını takip ederler. Bununla beraber Middle
West'deki yolların çoğu birbirlerini dik açılarla kesmektedirler (Şekil: 47).
Batı ve güneybatıdaki yolların dağılış şekli ise dağlık topografya, eski
Havayolları
İlgili şartlar A.B.D. de fazlası ile mevcuttur. A.B.D. çeşitli ekonomik faali-
yetlerin daima gelişme halinde olduğu geniş bir memlekettir. New York ile
San Francisco arasındaki, trenle 2 - 3 günde alınan yolun 4 - 5 saate inme-
si iş adamlarının işlerini son derece kolaylaştırmış, dolayısiyle havayolları
nın süratle gelişmesine de yardım etmiştir.
Nisbeten yeni bir münakale sistemi olan pipeline bilindigi ofüi halen
396 ANGLO-AMERİKA
na karşılık aynı devrede ithalatın % 'O, ?'sini mamftl maddeler teşkil et-
miştir.
i H R A c A T
1851-60 61.7 6.6 15.4 4.0 12.3
1881-90 36.0 18.0 25.3 5.1 15.6
1921-25 27.5 9.7 13.9 12.5 36.4
1946-50 14.0 8.3 10.3 11.1 56.3
1956-60 12.9 7.4 6.0 15.0 58.7
i T H A L A T
1851-60 9.6 l l.8 J 5.4 12.5 50.7
1881-90 21.4 15.3 17.8 - 14.8 30.7
1921-25 37.4 11.1 13.0 17.6 20.9
1946-50 30.3 18.8 10.7 22.3 17.9
1956-60 22.3 14.0 10.5 22.1 31.I
Foto 17: Newport News limanında (Virginia) ihrac.; edilmek üzere bekleyen maden kömürü (Alexander'dan).
DIŞ TİCARET
401
sında kereste, tomruk ve hatta hurda kağıt da bulunuşu , kolay işletme şart
larına haiz ormanların azalmakta olması ve muhafaza siyasetinin bir neti-
cesi gibi görülüyor. Diğer taraftan Kanada'nın zengin ormanlarında işletme
nin gelişmiş olduğuna da işaret sayılabilir. Çünkü bu ithalat hemen tama-
men Kanada'dan yapılmaktadır.
Diğer taraftan bu cetvelde petrol'ün bulunması da ilgi çekicidir. Gerçi
A.B.D. petrol ihraç etmektedir, fakat daima ithalatı daha fazladır. Bunun
için petrol ithal eden bir memleket sayılır.
A.B.D. nin petrol ihracatı, Kanada'nın kendi petrol yataklarını işlet
meye başlaması ve Avrupa'nın daha ucuza mal olan Orta Doğu petrolleri-
ne yönelmesi üzerine azalmıştır. Buna karşılık Orta Doğu ve Venezuella -
daki yataklardan A.B.D. dekilerden daha ucuza petrol elde edilmekte ol-
ması A.B.D. nin buralardan ithalat yapmasma yol açmıştır. 1948 de A.B.D.
nin ithal ettiği petrol ihracatını aşmıştı. 1O yıl sonra ise ithalat 100 milyon
tona yaklaşmıştır.
Amerika Birleşik Devletlerinde ucuz petrol ithalatının gittikçe artmak-
ta olmasına karşı, yabancı memleketlerdeki petrol işletmelerinde iştiraki ol-
mayan petrolcuların sert tepkileri olmuştur. Bunların neticesinde 1 Temmuz
1957 de Kayalık Dağların doğusunda ithal petrolün yerli petrol istihsalinin
ancak yüzde 12'si kadar bir miktarda kullanılması esası konuldu. Bu esas
iki üç ay sonra Batı kıyısı eyaletlerine ve Alaska ile Hawaii'ye de tatbik
edilmeye başlandı. Bu ve benzer tedbirler A.B.D. nin petrol ithalatı artışını
ancak ağırlaştırmıştır.
Gerçekten 1948 de 55 milyon ton ham petrol ve 29 milyon ton fuel
oil ithal edilmesine karşılık, 1959 da 55 milyon ton ham petrol, 32 milyon
ton F.O., 1960 da 57 milyon ton ham P. ve 34 milyon ton F.O., 1961 de
59 m.t. ve 34 m.t. 1962 de 64 ve 38 m. ton, nihayet 1963 de ise 65 mil-
yon ton ham petrol ile 39 milyon ton fuel oil ithal edilerek cem'an 100 mil-
yon ton aşılmıştır. Ayrıca çeşitli benzin ve sair müştakların ithalatı da yılda
5-6 milyon ton civarındadır. Buna karşılık ihracat 1948 den beri belirli bir
şekilde azalmaktadır. Bir kere 1948 de yarım milyon ton civarında o]an
ham petrol ihracatı 1962 de 146.000'e inmiştir. 1948 de fuel oil ve çeşitli
benzinler ihracatı da 20 milyon ton civarında iken 1963 de 16 milyon tona
düşmüştür.
1851 den itibaren A.B.D. nin dış ticaretinde ihraç edilen ve ithal edi-
len maddelerin mahiyet ve paylarında meydana gelen değişme, bütünü ile
dış ticaretin istikametinin de değismesi ile birlikte olmuştur. Gerçekten, tab-
Anglo-Amerika - Forma : 26
402 A.NGLO-AMER1KA
rasında başlar. Bununla beraber "dolar problemi" nin harp sonrası yılların
da arttığı bir gerçek ise de, yeni bir şey değildir. Bunun 1873 de (A.B.D.
nin ihracatından daha fazla ithalat yaptığı son yıl) veya hiç değilse 1914
de başladığı söylenebilir. Fakat 1945 de harbin nihayetine kadar devamlı
olarak birçok hususlar, hakiki durumu maskelemiştir. Harp sonrası duru-
mun anlaşılması için, bu hususların kısaca incelenmesi gerekir.
A.B.D. Ticareti 1960
Maddelere Göre (milyon dolar)
ithalat İhracat
ithalat İhracat
İkinci Dünya Harbi diğer bir büyük değişikliğe sebep oldu. "Land-
Lease' sistemi harp ihtiyaçlarını karşılarken, 1945 de aniden sona ermesi
Müttefiklerin bütçelerini mümkün olduğu kadar A.B.D. ile tanzime zorla-
dı. Harbden sonra meydana gelen değişmelerle durumları iyice ciddileşti.
Amerikadan gelen yatırım gelirleri azalmış ve kendilerinin de istihsal ka-
pasiteleri harp dolayısiyle çok düşmüştü. Artan talep ham ll!addelerin fi-
atını arttırırken Avrupa dışındaki memleketlerde harpte gelişmiş olan sa-
nayi pazarları da kendini hissettiriyordu.
Dolar probleminin kuvvetle ortaya çıkmasında eski multilateral ticaret
sisteminin ortadan kalkması, pazar sahalarının azalması, eski kolonilerin
hürriyetlerini kazanması başlıca rolü oynamışlardır.
Harp sonrası dünyasında her borçlu kendi dolar problemini halletmek
zorunda kalmıştır.
Gerek Avrupa ve gerekse A.B.D. kısa süreli tedbirlerle harbi takip
eden büyük 'dengesizlik devresini önlemeye çalışmışlardır. Avrupalıların tu-
tumu, Amerikan mallarının satın alınmasına sıkı kontroller koymak ve do-
lar karşılığı olmayan yerlerden ihtiyaçlarını temin etmek olmuştur. Ame-
rikalılar ise Marshall Yardımı adı altında, bu yardımı alan devletlerin ik-
tisadi durumlarım düzeltmek için 13.000 milyon dolar sağlayan program-
larını ortaya koydular.
Bu arada A.B.D. ile Avrupa arasındaki ticaretle yeni bir durum da ken-
dini kuvvetle hissettirmeye başlamıştır. Bu, geniş Amerikan sermayesinin
Avrupa'da çeşitli sanayi kollarına yatmış olmasıdır. Gerçekten 1950 yılın
dan 1965 yılına kadar Amerika'nm yabancı memleketlerde.ki direkt yatı
rımları -imalat, montajcı kuruluşlar, petrol ürünleri ve petrol tasfiyesi, ma-
dencilik, ticari ve mali örgütler- 11.800.000.000 dolardan, 49.200.000.000
dolara yükselmiştir. Eğer tahviller ve senetler (21.600.000.000) ile kısa va-
deli kıymetler ve alacakları (10.000.000.000) da hesaba katarsak 1965 yı
lında dış memleketlere yatmış olan Amerikan sermayesinin 80.900.000.000'i
bulduğu görülür. Bunun imalata ait olanının büyük kısmı Avrupa'da bu-
lunmaktadır. Avrupa'daki Amerikan sermayesinin Avrupa sanayiine oldu-
ğu kadar, Amerika ile Avrupa arasındaki ticarete de çeşitli şekillerde etki
yapacağına şüphe yoktur. Tabiatı ile bunları zaman gösterecektir. Fakat
her şeyden evvel iki saha arasındaki siyasi ilişkilerin, başka kelimelerle,
A.B.D. nin Avrupa ile siyasi ilişkisinin her zamankinden fazla olduğu mey-
dandadır.
Bazı Avrupa devletleri Amerika ile ticareti kolaylaştırmak için bir ted-
bir olarak paralarının değerini düşürdüler. Fakat bu tedbir satışı garanti et-
miyordu. Bunda muhtemelen muvazenesizliğin bu klasik hal tarzının kar-
şılayabileceğinden çok daha fazla olmasının rolü vardır.
Durum şüphesiz herşeyden evvel A.B.D. nin imalat kapasitesi ve eko-
nomik yapısı ile ilgilidir. A.B.D. tabii kaynaklar bakımından üstün olduk-
tan başka, bunlardan en iy! bir şekilde de faydalanmaktadır. Her biri ayn
bir siyasi ünite olan Avrupa devletlerinin iktisaden birleşerek kuvvetlenme
çabaları (Ortak Pazar v.s.) belki bahis konusu ticarette Avrupalıları daha
şanslı bir duruma getirecektir.
408 ANGLO-AMERİKA
ithalat % İhracat %
1938 1953 1963 1938 1953 1963
8.58 12.94 10.61 13.03 18.96 14.96
tığı ihracatın % 60' dan fazlasını teşkil etmektedirler. Kimyevi maddeler, do-
kumalar, odun ürünleri, petrol ürünleri ve kauçuk mamulleri % 17; ham-
maddeler % 10 (en çok maden kömürü, pamuk ve diğer lifliler, yağ tohum-
ları, konsantre ve hurda madenler, odun) gıda maddeleri % 10 (en çok mey-
va, sebze, hububat ve et).
A.B.D'nin Kanada ile ticaretinin çoğu iki memleketin sanayi bölgeleri
arasında yer almaktadır. Kanada'nın A.B.D. ticaretinde başta gelmesinde
şüphesiz her iki memleketin coğrafi konumlarının büyük rolü vardır. Ger-
çekten bu iki memleketin karayolları ve demiryolları birçok noktalarda bir-
birlerinin devamı halindedirler. Ayrıca büyük göller, St. Lawrence nehri ve
okyanuslardaki ucuz ve elverişli münakale imUnları memleketleri kolaylık
la birbirlerine bağlamaktadır. Adetleri, görenekleri ve dilleri birbirine çok
benzeyen, yüksek hayat standardına sahip Kanadalılar ve Amerikalılar çe-
şitli maddeler için geniş pazarlara sahiptirler. Öte yandan Kanada'nın daha
serin olan iklimi bazı ürünlerin yetiştirilmesini engellemekte, dolayısile bun-
lar A.B.D. den ithal edilmektedir. Maden kaynakları da oldukça farklıdır;
Kanada dünya nikel ve amyantının çoğunu istihsal etmekte ve A.B.D'nin
ihtiyacı olan demir cevherlerinin gittikçe artan bir oranını vermektedir.
A.B.D. sermayesinin milyarlarca doları Kanada teşebbüslerine yatırılmıştır.
A. B. D. - Latin Amerika ticareti: A. B. D'nin güney komşuları
bu memleket ihtiyacının hemen hemen dörtte birini temin etmekte ve
ihracatın da beşte birini almaktadır. A.B.D'ne yakın ve Güney Amerika'run
A.B.D'nin dış ticaretinde Orta Amerika'dan daha fazla rol oynamasına rağ
men A.B.D'nin Orta Amerika ile yaptığı ticaret hem kendi hem de Meksika,
Merkezi Amerika ve Batı Hint adaları için büyük öneme haizdir.
Meksika: A. B. D.'nin Meksika ile olan ticareti Meksika'nın geniş
bir alanı kaplaması, nüfusu, kaynaklarının çeşitliliği ve imaıat faaliyetleri
ile ilgili olarak hem Merkezi Amerika, hem de Batı Hint adaları ile yaptığı
ticaret faaliyetlerinden daha fazladır. A. B. D. Meksika'nın dış ticaretinin
hemen hemen dörtte üçünü elinde tutmaktadır. İthal edilen mallar ve yüz-
de değerleri şöyledir: 1) gıda maddeleri, %47, taze et ve balık, kahve, ka-
kao, baharat, canlı hayvanlar, taze meyva ve sebzeler (en fazla muz ile kış
sebze ve meyvalarıdır). 2) Yarı mamul ve mamul maddeler, %34-ham şe
ker, madeni ve madeni olmayan mamuller, petrol ütünleri, dokuma ve gi-
yim eşyaları, kimyevi maddeler, deri, kürk ve makinalar; ve 3) Hammadde-
ler, % 17-cevher, konsantre ve hurda (geniş çapta metalik ve sülfür), ham
petrol, ham pamuk, lifli bitkiler ve odun.
A.B.D'NİN DIŞ TİCARETİ
411
Batı Hint Adaları (Küba ve Porto Riko hariç): Batı Hint ada-
ları genellikle Merkezi Amerika'dan daha az sanayileşmiştir. Yukarıda Mer-
kezi Amerika için belirtilen şartlar A.B.D'nin -Küba hariç- adalarla olan
ticaretine de uygun düşmektedir. Fakat Batı Hint adaJarı ile ticareti Mer-
kezi Amerika ile olandan daha eskidir. Halen A.B.D. çeşitli adaların dış
ticaretini değişik oranlarda olarak elinde tutmaktadır. Mesela; Trinidad,
Çuraçao ve Aruba'nın dış ticaretlerinin dörtte birinden daha azı, buna kar-
şılık Haiti ve Bahamaların dış ticaretlerinin % 70'i A.B.D'nin elindedir. Pek
tabii olarak civarda İngiliz, Fransız ve Hollanda'ya bağlı birçok daha kü-
çük adalar ekonomik ve politik bağlantıları yüzünden A.B.D. ile az ticari
münasebette bulunmaktadırlar.
Batı Hint adaları ile ticaret yapılmaya başladığı ilk günlerdeki gibi bu,
adalar gurubundan A.B.D'ne gelen maddelerin en büyük kısmını hala zi-
rai ürünler teşkil etmektedir. Gerçekten zirai gıda maddeleri Haiti'den
A.B.D'ne gelen malların % 54'ünü, Dominik Cumhuriyetinden gelenlerin
% 88'ini, İngiliz Leeward ve Windward adaları ile Barbados'tan gelenlerin
% 90'ından fazlasını teşkil etmektedirler. Daha büyük adalarda ve ılıman
iklim şartlarının hüküm sürdüğü bazı küçük adalarda şeker en önemli ürün-
dür. Daha büyük, oldukca engebeli adalarda kahve, kakao, taze meyva ve
sebze, baharatlar ve et önemlidir; daha küçük ve, yağışlı volkanik adalarda
kış sebzeleri, kakao, meyva ve baharat önemlidir. Bu ürünler Tirinidad ve
J amaika'nın da tanınmış ihraç maddeleri olmakla beraber her iki adanın
madenlerinin daha önemli olduğu kabul edilmektedir. Nitekim ham petrol
ve petrol ürünleri Tirinidad'ın A.B.D'ne yaptığı ihracatın % 80'den fazlasını
teşkil etmektedir; Jamaika'daki boksit % 76; Aruba-Çuraçao'daki ham pet-
rol ve petrol ürünleri % 7 6'yı meydana getirmektedir. Trinidad J amaika ve
Aruba-Çuraçao Merkezi Amerika ve Kanada'nın aksine A.B.D'den satın
aldıklarından iki misli fazla satmak:tadular.
A.B.D. - B A T I A V R UPA :
bir paya sahiptir. Genel olarak Batı Avrupa'nın dJş ticaretinin % 14'ü
A.B.D. iledir. Gerçekten bu iki saha arasında birbirine çok benzeyen ikti-
sadi faaliyetler ve ürünler mevcut olmasına rağmen, yine de geniş çapta
alış-veriş hareketi olmaktadır. Sözkonusu ticarette A. B. D. daha karlıdır.
Gerçekten, A. B. D'nin Avrupa'dan yaptığı ithalatın değeri bu sahaya sat-
tıklarının sadece % 70'idir. Bekleneceği gibi A. B. D'nin Batı Avrupa ile
olan dış ticaretinin karakteri Orta Amerika ve Güney Amerika ile olandan
oldukça farklıdır.
leri, bilhassa peynir ve tereyağı, geri kalanın büyük bir kısmı); ham madde-
ler, % 42; ve mamul maddeler sadece % 3'dür. Yün ham maddelerin % 70'-
ini; cevher ve konsantreler, post ve kürklü deriler, hemen hemen bütün ge-
ri kalanı kapsarlar.
Hem Avustralya hem de Yeni Zelanda A.B.D'den aynı tip maddeler
ithal ederler. Gıda maddeleri A.B.D'nden satın aldıklarının sadece
% 1 Sidir - bunlar en çok hazırlanmış meyva ve sebzeler ile taze ve kon-
serve balıktır. Ham maddeler % 12'dir. İşlenmemiş tütün ham maddelerin
% 36'sını teşkil ederek başta gelir; odun, odun hamuru ve kaba kağıt, pa-
muk ve sentetik lifler, ham sentetik, sülfür ve diğer madenleri geri kalanın
en büyük kısmını teşkil ederler. Mamul maddeler bu memleketlerin A.B.D' -
den yaptıkları ithalatın % 86'sını teşkil ederler. Birkaç gurup mamul mad-
de ithal edilenlerin % 4/5'ünden fazlasını meydana getirmektedir: 1) Maki-
neler, nakliye vasıtaları, el aletleri ve diğer aletler, %53; 2) Kimyevi mad-
deler-esas sınai olanlar, ilaçlar, deterjanlar ve gübreler - % 14; 3) Çelik ma-
mulleri ve diğer madeni mamuller, % 11; 4) Kumaşlar, % 7; petrol ürünle-
ri, kağıt, kauçuk maddeler ve tütün ürünleri geri kalanın büyük kısmını teş
kil etmektedirler.
FAYDALANILAN YAYINLAR
Amerikan Tarihinin Ana Hatları, Amerika Birleşik Devletleri Dış İşleri Bakan-
lığı Yayını Ankara,
ADAMS, T.J. : The Epic of America, Boston, 1950.
BARACH, A.B.: U.S.A. and its Economic Future, New York, 1964.
BAULIG, H.: Amerique Septentrional. Paris, 1935.
BEARD, A.C., VE BEARD, R.M. : A Basic History of the United States, New
York 1950.
BOUGUE, DONALD J. : The Population of the United States, New York, 1959.
BOLTON, E. VE MARSHALL, M.T. : The Oolonization of North America, New
York, 1949.
DARKOT, B. : Kuzey Amerika (Teksir edilmiş ders notları ) .
DRIVER, H. E. : Indians of North America, Chicago, 1961.
DUNCAN, 0.D. : Metropolis and Region, Baltimore, 1960.
ERİNÇ, S. : Kuzey Amerika (Teksir edilmiş ders notları ).
FRAYER, D.W.: World Economic Geography, New York, 1965.
GOTTMANN, J. : L'Amerique. 3. baskı. Paris, 1960.
HAROLD, M.H. : The Geographic Basis of American Life, New York, 1940.
HA YSTEAD, L. VE FITE, G.C. : Agricultural Regions of the United States,
Norman, 1955.
HIGBEE, E.C. : The American Oasis: the Larıd and its Uses, New York 1957.
HIGBEE, E.C. : American Agriculture, New York, 1958.
HODGE, C. VE DUISBURG, P'nin editörü olduğu: Aridity and Matt , Washing-
ton, D.C., 1963.
JONES, L.R., VE BRYAN, P.W. : North America: A Historical, Eco1ıomic and
Regional Geography, Londra, 1957.
JONES, CF VE DARKENW ALD, G.G. : E conomic Geography, New York, 1965.
LÜTEN, t. : Amerika'yı Tanıyalım, Ankara, 1946.
MEAD, W.R.: VE BROWN, E.H . : The United States and Canada , A Regıonal
Geography, Londra, 1962.
424 ANGLO-AMERİKA
WATSON, J.W. : North America, its countries and regions. Londra. 1963.
WHITBECK, R.H. VE FINCH, V.C. : Economic Geography, New York, 1941.
WHITE, C.L. VE FOSCUE, E.J. : Regional Geography of Anglo-America,
Englewood Cliffs, N.J., 1964.
VHITTLESEY, D. : The Earth and States, New York 1944.
WRIGHT, A.J.: The United States and Oanada, New York. 1955.
)
37.50 Ti.