You are on page 1of 128

▪Goed Bezig Telegram Grubu

https://t.me/+hg2IxSFMQWNmNDk0

▪Goed Bezig Hollandaca Dersler Quizlet


Kelime Listesi

https://quizlet.com/class/21631952/

▪Goed Bezig Youtube Kanalı

https://youtube.com/channel/UCHbgi96Q5Xa
5ip1Y5fREEfQ
Ders # Sayfa # Konu

Les 1 1 Giriş/Isınma

Les 2 3 Hebben

Les 3 5 Kunnen I

Les 4 7 Kunnen II

Les 5 9 Willen

Les 6 11 Gaan

Les 7 13 Tekrar 1

Les 8 16 Zijn/1

Les 9 18 Zijn/2

Les 10 20 Tekrar 2

Les 11 22 Hebben [Perfectum/Gecmis zaman]

Les 12 24 Zijn [Perfectum/Gecmis zaman]

Les 13 26 Tekrar 3

Les 14 27 [Gaan-gelecek zaman]

Les 15 29 Om+te/I

Les 16 31 Om+te/II

Les 17 32 Tekrar 4 [Hebben-Kunnen]

Les 18 36 Tekrar 5 [Willen/kunnen]

Les 19 39 Tekrar 6 [gaan/zijn]

Les 20 41 Tekrar 7 [perfectum]

Les 21 42 Tekrar 8 [Gelecek zaman]

Les 23 44 Kendimizi Tanitma I

Les 24 45 Kendimizi Tanitma II

Les 25 46 Kennismaking vragen/Tanisma sorulari

Les 26 48 Kennismaking vragen/tanisma sorulari II


Ders # Sayfa # Konu

Les 27 49 Moeten/hoeven/mogen I

Les 28 50 Moeten/hoeven/mogen II

Les 29 51 Moeten/hoeven/mogen III

Les 30 52 Dat'li cumleler I

Les 31 53 Dat'li cumleler II

Les 32 54 Soru zarflariyla cumleleri birlestirme

Les 33 56 Bedanken/Tesekkur etme senaryolari

Les 34 57 Dat cumle basinda

Les 35 59 Want en omdat

Les 36 60 Als [Als je vragen hebt, mag je altijd bellen]

Les 37-39 61 [Randevulasma - Afspreken]

Les 40 64 Havadan sudan konusma ornekleri [praten over koetjes en kalfjes]

Les 41 65 Geçmiş zaman 1/4 [imperfectum] Ik deed. Ik maakte…

Les 42 67 Geçmiş zaman 2/4 [Imperfectum] Ik kwam, ik ging, ik had, ik gaf (...)

Les 43 69 Geçmiş zaman 3/4 [imperfectum] Ik kon/mocht/moest/sprak ...

Les 44 70 Geçmiş zaman 4/4 [imperfectum] Ik wist; ik wilde; ik studeerde

Les 45 72 Ayrilabilen fiiller 1/5 (scheidbare werkwoorden) meedoen, oplossen,


meenemen, ophalen

Les 46 73 Ayrilabilen fiiller 2/5 (scheidbare werkwoorden) Uitleggen, overslaan,


doorgaan

Les 47 74 Ayrilabilen fiiller 3/5 (scheidbare werkwoorden) Super fiiller

Les 48 76 Ayrilabilen fiiller 4/5 (scheidbare werkwoorden) Super fiillere devam

Les 49 77 Ayrilabilen fiiller 5/5 (scheidbare werkwoorden)

Les 50 79 Simdiki zaman [Ik ben aan het lezen]+emir kipi ile gundelik cumleler

Les 51 80 Fiillerin emir kipinde (yumusatilmis) kullanimlari/2

Les 52 82 Zouden 1/3 [Dat zou ik niet weten] Kritik konu!!!


Ders # Sayfa # Konu

Les 53 84 Zouden 2/3 [Ik zou het heel leuk vinden]

Les 54 86 Zouden 3/3 [Semih zou wat minder moeten gamen]

Les 55 87 Relatief pronomen 1 [die/dat ile yan cumle kurma]

Les 56 88 Relatief pronomen 2 [wat ile isim hakkinda bilgi verme]

Les 57 89 Relatief pronomen 3 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]

Les 58 90 Relatief pronomen 4 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]

Les 59 91 Relatief pronomen 5 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]

Les 60 92 Er is/er zijn [Er is grote vraag naar leraren]

Les 61 94 Er is/er zijn [Zijn er nog vragen?]

Les 62 95 Yaz tatilinden konusmak [Praten over vakantie]

Les 63 97 Onemli bir "er'' kullanimi [Ik begrijp er niets van]

Les 64 98 Reflexieve werkwoorden (Ik maak me geen zorgen)

Les 65 100 Reflexieve werkwoorden II (Ik vraag me af)

Les 66 101 Alisverislerde hangi cumleleri kullaniyoruz?

Les 67 103 Edilgen/pasif cumleler nasil kurulur? [Hoe worden passieve zinnen
gemaakt?]

Les 68 104 Edilgen/pasif cumleler nasil kurulur? II [Hoe worden passieve zinnen
gemaakt?]

Les 70 106 Lijdende vorm [Edilgen yapi] 4/4

Les 71 108 Handige zinnen 1 (Kullanisli cumleler)

Les 72 109 ''Laten'' we beginnen (laten fiili ile ilgili hersey)

Les 73 112 Dat had ik moeten weten (hadden fiiliyle yapabileceklerimiz)

Les 74 114 Kritik edat, baglac ve zarflar I

Les 75 116 Kritik edat, baglac ve zarflar II

Les 76 118 helemaal & allemaal

Les 77 120 Vroeg, vroeger, te vroeg, eerder, in het verleden


Ders # Sayfa # Konu

Les 78 121 Een paar/aantal/heleboel/hoop/beetje

Les 79 Wel
1

Les 1 - Introductie/Giris

Görüyorum. Ik zie.
Görmüyorum. Ik zie niet.
Onu görüyorum. Ik zie het.
Onu görmüyorum. Ik zie het niet.
Görüyor musun? Zie je?
Onu görüyor musun? Zie je het?
Arabayı görüyorum. Ik zie de auto
Bir araba görüyorum. Ik zie een auto
Bu arabayı görüyor musun? Zie je deze auto?
Şu arabayı görüyor musun? Zie je die auto?
Bir ev görüyor musun? Zie je een huis?
Evi görüyor musun? Zie je het huis?
Bu evi görüyor musun? Zie je dit huis?
Şu evi görüyor musun? Zie je dat huis?
Görmek istiyor musun? Wil je zien?
Görmek istiyor musunuz? Willen jullie zien?
Kahve içiyorum. Ik drink koffie.
Kahve içiyor musun? Drink je koffie
Ne içiyorsun? Wat drink je?
Şunu istiyorum. Ik wil dat
Bir kitap istiyorum. Ik wil een boek
Ne istiyorsun? Wat wil je?
Şu anda ne istiyorsun? Wat wil je nu?
Yarın ne istiyorsun? Wat wil je morgen?
Ben su istiyorum. Ik wil water
Lütfen su istiyorum. Ik wil graag water
Su istiyor musun? Wil je water?
2

Su içer misin? Drink je water?


Su içmek ister misin? Wil je water drinken?
Kahve içer misin? Drink je koffie?
Ekmek yer misin? Eet je brood?
İyi uyur musun? Slaap je goed?
Ben sonra uyuyacağım. Ik slaap later
Dersten sonra yiyeceğim. Ik eet na de les
Ben sonra yiyeceğim. Ik eet later
Ben çalısiyorum. Ik werk
Ben çalışmıyorum. Ik werk niet
Ben burada çalışmıyorum. Ik werk hier niet.
Ben şu anda çalışmıyorum. Ik werk nu niet.
Ben bugün çalışmıyorum. Ik werk vandaag niet.
Biz yarın çalışmıyoruz. Wij werken morgen niet.
Sen orada mı çalışıyorsun? Werk je daar?
Ben çalışabiliyorum. Ik kan werken.
Ben yarın çalışabilirim. Ik kan morgen werken.
Ben yarın seninle çalışabilirim. Ik kan morgen met jou werken.
Ben yarın çalışamıyorum. Ik kan morgen niet werken.
Ben bugün uyuyamam. Ik kan vandaag niet slapen.
Ben bugün yemek istemiyorum. Ik wil vandaag niet eten.
Ne yiyoruz? Wat eten we?
Ne görüyorsun? Wat zie je?
Orada ne görüyorsun? Wat zie je daar?
Ne içiyorsun? Wat drink je?
Akşama ne yiyiyoruz. Wat eten we vanavond?
Yarın ne yiyiyorsunuz? Wat eten jullie morgen?
Şu anda ne içiyoruz. Wat drinken we nu?
Şu anda ne istiyoruz. Wat willen we nu?
Ne istiyorsun? Wat wil je?
3

Ne görüyorsun? Wat zie je?


Sizi görüyorum. Ik zie jullie
Sizi yarın görürüm. Ik zie jullie morgen
Seni akşam görürüm. Ik zie je vanavond
Seni gelecek hafta görürüm. Ik zie je volgende week
Biz yemek istiyoruz. Wij willen eten.
Biz yemek istemiyoruz. Wij willen niet eten
Çocuklar yemek istemiyor. De kinderen willen niet eten.
Çocuklar hiçbir şey yemek istemiyor. De kinderen willen niets/niks eten.
Biz şu anda yemek istemiyoruz. Wij willen nu niet eten
Şu anda uyumak istiyoruz. Wij willen nu/straks slapen
Görüşmek üzere. Tot ziens.

Les 2 - Hebben

Bir randevumuz var. We hebben een afspraak.


Yarın bir randevumuz var. We hebben morgen een afspraak.
Bir sorum var. Ik heb een vraag.
İki çocuğum var. Ik heb twee kinderen.
Zamanım var. Ik heb tijd.
Bizim randevumuz yok. We hebben geen afspraak.
Zamanım yok. Ik heb geen tijd.
Yarın zamanım yok. Ik heb morgen geen tijd.
Senin için zamanım yok. Ik heb geen tijd voor je.
Sorum yok. Ik heb geen vraag.
Bir fikrim yok. Ik heb geen idee.
Çocuğum yok. Ik heb geen kinderen.
Açım. Ik heb honger.
Aç değilim. Ik heb geen honger.
4

Param var. Ik heb geld.


Param yok. Ik heb geen geld.
Az param var Ik heb weinig geld.
Senin için bir şeyim var. Ik heb iets voor je.
Senin için hiçbir şeyim yok Ik heb niets voor jou.
Senin için hiçbir şeyim yok Ik heb niks voor jou
Senin için maalesef hiçbir şeyim yok Ik heb helaas niks voor je
Sende onun bir fotoğrafı var mı Heb je een foto van haar?
Sende onun bir fotoğrafı olabilir mi (acaba) Heb je misschien een foto van haar?
Sende şu kapının anahtarı olabilir mi (acaba)? Heb je misschien de sleutel van die deur?
Bu akşam için planın var mı? Heb je plannen voor vanavond?
Hafta sonu için planın var mı? Heb je plannen voor het weekend?
10 yaşında bir oğlum, 13 yaşında da bir kızım
var. Ik heb een zoon van 10 en een dochter van 13.
IT’ye ilgim var. Ik heb interesse in IT
Yarın randevun var mı? Heb je morgen een afspraak?
Bir sorun (soracagin soru) var mı? Heb je een vraag?
Çocuğun var mı? Heb je kinderen?
Kız arkadaşın var mı? Heb je een vriendin?
Benim için bir evin var mı? Heb je een huis voor mij?
Çok paran var mı? Heb je veel geld?
Sende onun numarası var mı? Heb je haar nummer?
Sende benim numaram var mı? Heb je mijn nummer?
Bir problemimiz yok We hebben geen probleem.
Ağrım var. Ik heb pijn.
Başağrım var. Ik heb hoofdpijn.
Ağrım yok. Ik heb geen pijn.
Zamanım yok. Ik heb geen tijd
Artık zamanım yok/zamanım kalmadı. Ik heb geen tijd meer.
Başka param yok/param kalmadı. Ik heb geen geld meer
5

Bir misafirimiz var. We hebben een gast.


Acelemiz var. We hebben haast.
Misafirim yok. Ik heb geen gast
Acelem yok. Ik heb geen haast
Ona ihtiyacım var. Ik heb haar nodig.
Ona (esya) ihtiyacım var. Ik heb het nodig.
Paraya ihtiyacım var. Bana para lazım. Ik heb geld nodig
Zamana ihtiyacım var. Ik heb tijd nodig
Bir kız arkadaşına ihtiyacım var. Ik heb een vriendin nodig.
Birisine ihtiyacım var. Ik heb iemand nodig
Kimseye ihtiyacım yok. Ik heb niemand nodig
Paraya ihtiyacın var mı/para lazım mı? Heb je geld nodig?
Zamana ihtiyacın var mı? Heb je tijd nodig?
Bir şeye ihtiyacın var mı? Heb je iets nodig?
Ona (esya) htiyacın var mı? Heb je het nodig?
Yardımıma ihtiyacın var mı? Heb je mijn hulp nodig?
Yardıma ihtiyacın var mı? Heb je hulp nodig?
Buna ihtiyacım var. Ik heb dit nodig.
Şuna ihtiyacın var mı? Heb je dat nodig?
Şu kitaba ihtiyacın var mi? Heb je dat boek nodig?
Çok istekliyim (ona), heyecanlıyım. Dört gözle
bekliyorum. Ik heb er zin in.

Les 3 - Kunnen I

Beni duyabiliyor musun? Kun je me horen?


Beni duyabiliyor musunuz? Kunnen jullie me horen?
Simdi uyuyabilirim. Ik kan nu slapen.
Simdi uyuyamam/uyuyamiyorum. Ik kan nu niet slapen.
Yuzebilirim/Yuzebiliyorum. Ik kan zwemmen.
6

Bana yardim edebilir misin? Kun je me helpen?


Beni anlayabiliyor musun? Kun je me begrijpen?
Sana yardim edebilir miyim? Kan ik jou helpen?
Seni arayabilir miyim? Kan ik je bellen?
Seni bir arayabilir miyim? Kan ik je even bellen?
Herseyi yapabilirim. Ik kan alles doen.
Onu satin alabilirim. Ik kan het kopen.
Bunu da satin alabilirim. Ik kan dit ook kopen.
Ben daha sonra gelebilirim/gelebilecegim. Ik kan later komen.
Onu bugun yapamam/yapamayacagim. Ik kan het vandaag niet doen.
Bunu daha sık yapabilir miyiz? Kunnen we dit vaker doen?
Bunu bir kez daha yapabilir miyiz? Kunnen we dit nog een keer doen?
Bunu tekrar yapabilir miyiz? Kunnen we dit weer doen?
Yarin gelemem/gelemiyorum. Ik kan morgen niet komen.
Onu simdi bulamiyorum. Ik kan het nu niet vinden.
Sunu nasil yapabilirim. Hoe kan ik dat doen?
Daha iyi nasil konusabilirim. Hoe kan ik beter spreken?
Senin icin ne yapabilirim? Wat kan ik voor jou doen?
Yarin kim gelebilir? Wie kan morgen komen?
Ne zaman gelebilirsin? Wanneer kan je komen?
Yarin saat kacta gelebilirsin? Hoe laat kan je morgen komen?
Yarin saat kacta burada olabilirsin? Hoe laat kan je morgen hier zijn?
Iyi dusunemiyorum. Ik kan niet goed denken.
Sana birsey sorabilir miyim? Kan ik je iets vragen?
Beni iyi duyabiliyor musun? Kan je me goed horen?
Beni iyi gorebiliyor musunuz? Kunnen jullie mij goed zien?
Beni gorebiliyor musun? Kan je me zien?
Onu (esya) goremiyorum. Ik kan het niet zien.
Bana kim yardim edebilir? Wie kan me helpen?
Bana simdi kim yardim edebilir? Wie kan me nu helpen?
7

Ben daha erken gelebilirim. Ik kan eerder komen.


Daha erken gelebilir misin? Kan je eerder komen?
Acaba daha erken gelebilir misin? Kan je misschien eerder komen?
O da olabilir/o da mumkun. Het kan ook!
O da gelebilir mi? Kan zij ook komen?
Herkes ogrenebilir. Iedereen kan leren.

Les 4 - Kunnen II

Beni duyabiliyor musunuz? Kunnen jullie me horen?


Seni duyabiliyorum. Ik kan jou horen
Beni iyi duyabiliyor musunuz? Kunnen jullie me goed horen?
Beni duyamıyor musunuz? Kunnen jullie me niet horen?
Seni duyamıyorum. Ik kan jou niet horen
Seni şimdi duyamıyorum. Ik kan je nu niet horen
Bana yardım edebilir misin? Kun je me helpen?
Bana yardım edebilir misin acaba? Kun je me misschien helpen?
Bana yarın yardım edebilir misin acaba? Kun je me misschien morgen helpen?
Başlayabilirsin. Jij kan beginnen
Yarın başlayabilirsin. Jij kan morgen beginnen
Gelecek hafta başlayabilirsiniz. Jullie kunnen volgende week beginnen.
Senin için bir şey yapabilir miyim? Kan ik iets voor jou doen?
Benim için bir şey yapabilir misin acaba? Kan jij misschien iets voor mij doen?
Maalesef senin için hiçbir şey yapamam. Ik kan helaas niks voor jou doen.
Yarın sana maalesef yardım edemem. Helaas kan ik je morgen niet helpen.
O da gelebiliyor mu? Kan zij ook komen?
O maalesef gelemiyor. Ze kan helaas niet komen. Helaas kan ze niet.
Yarın Amsterdam'a gidebilir misin? Kan je morgen naar Amsterdam (gaan)?
Onu (esya) görmek zorunda mısın? Moet je het zien?
8

Yavaş konuşabilir misin? Kan je langzaam praten?


Birazcık daha yavaş konuşabilir misin? Kan je iets/wat langzamer praten?
Seni takip edemiyorum. Ik kan je niet volgen.
Seni iyi takip edemiyorum. Ik kan je niet goed volgen.
Nerede uyuyabilirim? Waar kan ik slapen?
Nerede bekleyebilirim? Waar kan ik wachten?
Ne zaman uyuyabilirim? Wanneer kan ik slapen?
Saat kaçta uyuyabilirim? Hoe laat kan ik slapen?
Daha iyi nasıl uyuyabilirim? Hoe kan ik beter slapen?
Daha az nasıl uyuyabilirim? Hoe kan ik minder slapen?
Daha az uyuyabilir miyim? Kan ik beter slapen?
İyi uyuyor musun? Slaap je goed?
Şunu yapabilir misin? Kan je dat doen?
Burada çalışabilir misin? Kan je hier werken?
Orada uyuyabilir misin? Kan je daar slapen?
Bu akşam gelebilir misin? Kan je vanavond komen?
Dili öğrenebilir miyiz? Kunnen we de taal leren?
Dili kesinlikle öğrenebiliriz. We kunnen de taal zeker leren.
Yarın olabilir mi? Kan het morgen?
Yarın da olabilir mi? Kan het ook morgen?
Yarın olamaz mı? Kan het niet morgen?
Biraz erken olabilir mi? Kan het wat eerder?
Biraz geç olabilir mi? Kan het wat later?
Oynayabilir misiniz? Kunnen jullie spelen?
Bize yardım edebilir misiniz? Kunnen jullie ons helpen?
Buluşabilir miyiz? Kunnen we afspreken?
Randevu yapabilir miyiz? Kunnen we een afspraak maken?
Ben yarın maalesef yapamıyorum Ik kan morgen helaas niet (doen)
Nasıl iş bulabilirim? Hoe kan ik een baan vinden?
Nasıl ev satın alabilirim? Hoe kan ik een huis kopen?
9

Nasıl şirket kurabilirim? Hoe kan ik een bedrijf starten?


Nasıl email yazabilirim? Hoe kan ik een email schrijven?
Aşı olabilir miyim? Kan ik een vaccinatie krijgen?
Sen Türkiye'ye seyahat edebiliyor musun? Kan jij naar Turkije reizen?
Beni arayabilir misin? Kan je mij bellen?

Les 5 - Willen

Onu istiyorum. Ik wil het.


Onu ben de istiyorum. Ik wil het ook.
Onu istemiyorum. Ik wil het niet.
Onu simdi istemiyorum. Ik wil het nu niet.
Onu (eşya) görmek ister misin? Wil je het zien?
Burada çalışmak ister misin? Wil je hier werken?
Şunu denemek ister misin? Wil je die proberen?
Şunu denemek ister misiniz? Willen jullie dat proberen?
Bu arabayı görmek ister misiniz? Willen jullie deze auto zien?
Gerçekten uyumak istiyor musun? Wil je echt slapen?
Şimdi ne istiyorsun? Wat wil je nu?
Şimdi ne yapmak istiyorsun? Wat wil je nu doen?
Bu akşam ne yemek istiyorsunuz? Wat willen jullie vanavond eten?
Ne anlatmak istiyorsun? Wat wil je vertellen?
Nerede yaşamak istiyorsun? Waar wil je wonen?
Ne öğrenmek istiyorsun? Wat wil je leren?
Benden ne istiyorsun? Wat wil je van mij?
Bizden ne istiyorsunuz? Wat willen jullie van ons?
Burada niçin çalışmak istiyorsun? Waarom wil je hier werken?
Büyüyünce ne olmak istiyorsun? Wat wil je later worden?
Kahve istiyor musun? Wil je koffie?
10

Çay içmek istiyor musun? Wil je thee drinken?


Onu artık istemiyorum. Ik wil het niet meer.
Gitmek istemiyorum. Ik wil niet gaan.
Amsterdam’a gitmek istemiyorum. Ik wil niet naar Amsterdam (gaan).
Bugün Amsterdam’a gitmek istemiyorum. Ik wil vandaag niet naar Amsterdam (gaan)
Beklemek istemiyorum. Ik wil niet wachten
Onu beklemek istemiyorum. Ik wil het niet wachten.
Onu bilmek istemiyorum. Ik wil het niet weten
Onu denemek istemiyorum. Ik wil het niet proberen.
Onu yapmak istemiyorum. Ik wil het niet doen.
Onu şimdi yapmak istemiyorum. Ik wil het nu niet doen.
Tartışma istemiyorum. Ik wil geen discussie.
Kavga istemiyorum. Ik wil geen ruzie.
Hollandaca öğrenmek istiyorum. Ik wil Nederlands leren
Hızlı bir şekilde Hollandaca öğrenmek
istiyorum. Ik wil snel Nederlands leren.
Mümkün olan en kısa sürede Hollandaca
öğrenmek istiyorum Ik wil graag zo snel mogelijk Nederlands leren.
Hollandacamı geliştirmek istiyorum. Ik wil graag mijn Nederlands verbeteren.
İnsanlara yardım etmek istiyorum. Ik wil graag mensen helpen.
Gönül iş yapmak istiyorum. Ik wil graag vrijwilligerswerk doen.
Bir şey istiyor musunuz? Willen jullie iets?
Evlenmek istiyorum. Ik wil graag trouwen.
Şu anda uyumak istemiyorum. Ik wil nu niet slapen
Ne söylemek istiyorsun? Wat wil je zeggen?
Bir şey sormak istiyor musun? Wil je iets vragen?
Ne sormak istiyorsun? Wat wil je vragen?
Pizza yemek istiyorum. Ik wil pizza eten.
Bir kediye sahip olmayı çok istiyorum. Ik wil heel graag een kat.
Gitar çalmak istiyorum. Ik wil gitaarspelen.
11

Bugün oynamak istemiyorum. Ik wil vandaag niet spelen.


Bugün hiçbir şey oynamak istemiyorum. Ik wil vandaag niks spelen.
Nasıl yaşamak/yaşam sürmek istiyorsun? Hoe wil je leven?
Semih süt içmek istiyor. Semih wil melk drinken.
Yarın ne istiyorsunuz? Wat willen jullie morgen?
Saat kaçta gelmek istiyorsunuz? Hoe laat willen jullie komen?
Saat kaçta buluşmak istiyorsun? Hoe laat wil je afspreken?

Les 6 - Gaan

Ben gidiyorum. Ik ga.


Biz gidiyoruz. We/wij gaan.
Biz gitmiyoruz. We gaan niet.
Biz sensiz gitmiyoruz. We gaan niet zonder jou.
Biz dışarı gitmiyoruz. We gaan niet naar buiten
Ben okula gidiyorum. Ik ga naar school
Ben yatağa gidiyorum. Ik ga naar bed
Ben yukarı gidiyorum. Ik ga naar boven
O oyun parkına gidiyor. Ze gaat naar speeltuin
Ali üniversiteye gidiyor. Ali gaat naar universiteit
Sen okula gidiyorsun. Je gaat naar school
Lidl’a gidiyor musun? Lidl’a mı gidiyorsun?
(vurgu ile) Ga je naar Lidl?
Eve mi gidiyorsunuz? Eve gidiyor musunuz?
(vurgu ile) Ga je naar huis?
İşe mi gidiyorsunuz? Ise gidiyor musunuz?
(vurgu ile) Gaan jullie naar werk?
Şu anda nereye gidiyorsun? Waar ga je nu?
Nereye (doğru) gidiyorsun? Waar ga je heen/Waar ga je naartoe?
Eve nasıl gidiyorsun? Hoe ga je naar huis?
12

Nasıl gidiyor? Hoe gaat het?


Nasılsın? Hoe gaat het met jou?
(sizler) Nasılsınız? Hoe gaat het met jullie?
Kızın nasıl? Hoe gaat het met je dochter?
Türkiye’deki ailen nasıl? Hoe gaat het met je familie in Turkije?
Daha daha nasıl gidiyor? Hoe gaat het verder?
Okul nasıl gidiyor? Hoe gaat het op school?
Nasılsın canım/tatlim? Hoe gaat het schat/Hoe gaat het schat/schatje?
Ben iyiyim, her şey yolunda. Het gaat goed met mij.
Babam iyi, her şey yolunda. Het gaat goed met mijn vader
Biz iyiyiz, iyi gidiyor. Het gaat goed met ons.
Ne zaman gidiyoruz? Wanneer gaan we?
Ne zaman Almanya’ya gidiyorsunuz? Wanneer gaan jullie naar Duitsland?
Ne zaman Yunanistan’a gidiyorsun? Wanneer ga je naar Griekenland?
Niçin İtalya’ya gidiyorsun? Waarom ga je naar Italië?
Saat kaçta yatağa gidiyorsun? Hoe laat ga je naar bed?
O kütüphaneye gidiyor. Zij/hij gaat naar de bibliotheek
O önce kütüphaneye gidiyor. Ze gaat eerst naar de bibliotheek
Biz gelecek hafta tatile gideceğiz. We gaan volgende week op vakantie
O neyle ilgili/ne hakkında? Waar gaat het over?
Bu kitabın konusu ne? Waar gaat dit boek over?
Filmin konusu ne? Waar gaat de film over?
(Konusu) bir çocuk hakkında. Het gaat over een kindje.
Hayat her zaman tozpembe değildir. Het leven gaat niet altijd over rozen.
Her şey iyi gidiyor, her şey yolunda. Alles gaat goed.
Hey, iyi misin? Bir şeyin yok ya? Gaat het?
Hey, sen de gelir misin? Ga je mee?
Sen de filme gelir misin? Ga je mee naar de film?
Sen de kütüphaneye gelir misin? Ga je mee naar de bieb?
Benimle pazara gelir misin? Ga je mee naar de markt
13

Ben Albert Heijn’e gidiyorum, sen de gelir


misin? Ik ga naar Albert Heijn. Ga je mee?
Ben buradan gitmiyorum, bir yere gitmiyorum. Ik ga niet weg.
Günaydın, bugün nasılsın? Goeiemorgen, hoe gaat het vandaag?
Ben çok iyiyim, her şey çok iyi. Het gaat heel goed met mij
Her şey iyi olacak. Het komt allemaal goed.

Les 7 - Herhalen/Tekrar

Kunnen jullie me horen? Beni duyabiliyor musunuz?


Ik kan jullie horen. Ben sizi duyabiliyorum.
Ik wil jullie horen. Ben sizi duymak istiyorum.
Ik wil vandaag geen koffie drinken Bugün kahve içmek istemiyorum.
Kunnen wij morgen naar Amsterdam gaan? Yarın Amsterdam’a gidebilirmiyiz?
Kan ik je helpen? Sana yardım edebilir miyim?
Heb je hulp nodig? Yardıma ihtiyacın var mı?
Wil je me helpen? Bana yardım etmek istermisin?
Ik kan het niet vinden. Onu bulamıyorum.
Ik kan het nu niet vinden. Onu şimdi bulamıyorum.
Kun je hier zijn? Burada olabilir misin?
Wanneer kun je hier zijn. Ne zaman burada olabilirsin?
Wil je hier zijn? Burada olmak istiyor musun?
Wil je ook hier zijn? Sen de burada olmak istiyor musun?
Kun je ook hier zijn? Sen de burada olabilir misin?
Wat kan ik voor jou doen? Senin için ne yapabilirim?
Wat wil je later worden? Büyüyünce ne olmak istiyorsun?
Kun je mij begrijpen? Beni anlayabiliyor musun?
Wil je mij begrijpen? Beni anlamak istiyor musun?
Begrijp je mij? Beni anlıyor musun?
Kan ik iets vragen? Bir şey sorabilirmiyim?
14

Ik wil iets vragen. Bir şey sormak istiyorum.


Kan ik vandaag jouw auto lenen? Senin arabanı bugün ödünç alabilir miyim?
Ik heb morgen een afspraak. Benim yarın bir randevum var.
Ik heb een idee. Bir fikrim var.
Ik heb een leuk idee. Güzel bir fikrim var.
Ik heb een leuke auto. Benim güzel bir arabam var.
Ik heb iets voor jou. Senin için birşeyim var.
Ik heb vandaag geen tijd. Bugün vaktim yok.
Ik heb helaas geen tijd vandaag. Bugün maalesef vaktim yok.
Ik heb helaas geen huis voor jij. Maalesef senin için bir evim yok.
ik heb het niet nodig. Ona ihtiyacım yok.
Ik heb je niet nodig. Sana ihtiyacım yok.
Ik heb je geld niet nodig. Senin parana ihtiyacım yok.
Ik heb je hulp niet nodig. Senin yardımına ihtiyacım yok.
Wij hebben jullie nodig. Size ihtiyacımız var.
Wij hebben niemand nodig. Bizim hiç kimseye ihtiyacımız yok.
Wij hebben iemand nodig. Bizim birisine ihtiyacımız var.
Jullie hebben niets nodig. Sizin hiçbir şeye ihtiyacınız yok.
Heb je veel geld? Çok paran var mı?
Ik heb honger. Açım.
Heb je honger? Sen aç mısın?
Heb je geen honger? Sen aç değil misin?
Wil je iets eten? Bir şey yemek istiyor musun?
Wil je niets eten? Yemek (fiil olarak) istemiyor musun?
Wil je wat geld? Biraz para ister misin?
Ik heb een zoontje van zeven. Yedi yaşında bir oğlum var.
Ik heb een dochtertje van twee. İki yaşında bir kızım var.
Ik heb een dochtertje van twee en een zoontje
van vijf. İki yaşında bir kızım ve 5 yaşında bir oğlum var.
Heb je plannen voor het eten? Yemek için planın var mı?
15

We hebben geen keus. Seçeneğimiz yok.


Ik heb een vraag voor jou. Senin için bir sorum var.
Ik heb hoofdpijn. Baş ağrım var/basim agriyor.
Ik heb pijn. Ağrım var.
Ik heb veel pijn. Çok ağrım var.
Ik heb geen pijn. Ağrım yok.
Ik heb een gast vanavond. Bu akşam misafirim var.
Ik wil geen pijn. Ağrı istemiyorum.
Ik heb geen pijn meer. Artık ağrım yok.
Ze hebben geen geld meer. Onların artık parası yok.
Jullie hebben geen tijd meer. Sizin başka zamanınız kalmadı.
We hebben hulp nodig. Bizim yardıma ihtiyacımız var.
Je hebt dit nodig. Senin buna ihtiyacın var.
Wat heb je nodig? Neye ihtiyacın var?
Wie heb je nodig? Senin kime ihtiyacın var?
Wanneer heb je het nodig? Ona ne zaman ihtiyacın var? O sana ne zaman lazım?
Waarom heb je dat nodig? Şuna neden ihtiyacın var?
Hoe laat hebben jullie het nodig? Ona saat kaçta ihtiyacınız var?
Ik ga naar buiten. Dışarı gidiyorum
Ik ga alleen. Ben yalnız gidiyorum.
Ik ga naar huis. Ben eve gidiyorum.
Ik wil naar huis (gaan). Ben eve gitmek istiyorum.
Ik kan naar huis gaan. Ben eve gidebilirim.
Ik ga naar de wc. Ben eve gidebilirim.
Ga je naar de wc? Tuvalete mi gidiyorsun?
Ik ga naar de wc. Ga je mee? Ben tuvalete gidiyorum. Sen de gelir misin?
Ik wil niet naar bed. Yatağa gitmek istemiyorum.
Ik wil nog niet naar bed. Henüz yatağa gitmek istemiyorum.
Ik ga nog niet naar bed. Yatağa henüz gitmiyorum.
Ze wil nog niet naar bed. O henüz yatağa gitmek istemiyor.
16

Waar gaat het boek over? Kitap ne hakkında? Kitap neyle ilgili?
Waar gaat de film over? Film neyle ilgili?
We gaan eerst naar huis. Önce eve gidiyoruz.
Hoe gaat het met jullie? Nasılsınız?
Het gaat goed met mij. İyi gidiyor. / Ben iyiyim
Alles gaat goed. Herşey iyi gidiyor.
Alles is goed. Herşey iyi.
Gaat het? Bir şeyin yok ya? Iyi misin?
Hoe gaat het met je vader? Baban nasıl?
Hoe gaat het met jullie moeder? Anneniz (sizlerin) nasıl?
Hoe gaat het met zijn dochter? Onun kızı nasıl?
Hoe gaat het met je schoonmoeder? Kayınvaliden nasıl?
Hoe gaat het met jou collega? İş arkadaşın nasıl?
Ik ga naar HEMA. Ga je mee? Ben HEMA’ya gidiyorum. Sen de gelir misin?
Fijn weekend, Tot maandag. Iyi haftasonlari, pazartesi gorusmek uzere.

Les 8 - Zijn/1

Ben Tuğba’yım. Ik ben Tuğba.


Benim ismim Tuğba. Mijn naam is Tuğba.
Benim ismim Tuğba. Ik heet Tuğba.
37 yaşındayım. Ik ben 37 jaar (oud)
Sen iyi bir komşusun. Jij bent een goede buur
Sen güzelsin. Jij bent mooi
Sen güzel bir kadınsın. Jij bent een mooie vrouw
Ben hastayım. Ik ben ziek
O hasta bir kadın. Ze is een zieke vrouw
O hasta bir çocuk. Hij is een ziek kindje.
Çok kızgınım. Ik ben zo/ erg boos.
17

Ben yorgunum. Ik ben moe.


O hamile. Zij is zwanger.
Ben esneğim. Ik ben flexibel
Bugün benim doğum günüm. Ik ben vandaag jarig. Vandaag ben ik jarig
Ben de bir insanım. Ik ben ook een mens.
Biz de insanız. We zijn ook mensen.
Seninle gurur duyuyorum. Ik ben trots op jou.
Ben bir iş arıyorum. Ik ben op zoek naar een baan.
Ben hazırım. Ik ben klaar.
Ben müteşekkirim. Ik ben dankbaar.
Sana müteşekkirim. Ik ben je dankbaar.
Yardımın için müteşekkirim. Ik ben dankbaar voor je hulp.
Ben bekarım. Ik ben single.
Ben evli değilim. Ik ben niet getrouwd.
Ben her zaman senin yanındayım. Ik ben altijd bij je.
Ben iki yıldan beri Hollanda’dayım. Ik ben sinds twee jaar in Nederland.
Ben yalnızca iki yıldır Hollanda’dayım. Ik ben pas twee jaar in Nederland.
Ben on yıldan beri Hollandadayım. Ik ben al tien jaar in Nederland.
Ben geciktim/geç kaldım. Ik ben te laat.
Sen 2 dakika geç kaldın. Jij bent twee minuten te laat.
Geç kaldığım için özür dilerim. Sorry dat ik te laat ben.
Hemen döneceğim. Ik ben zo terug.
Biz okuldan memnunuz. We zijn blij met de school.
Biz arabadan memnun değiliz. We zijn niet blij met de auto.
Sen gerçekten iyi bir arkadaşsın. Jij bent echt een goede vriend.
Biz iyi iş çıkarıyoruz. We zijn goed bezig/lekker bezig.
Mutlu musun? Ben je blij?
Sen de mutlu musun? Ben je ook blij?
Sen mutlu değil misin? Ben je niet blij?
Siz mesai arkadaşı mısınız? Zijn jullie collega’s?
18

Siz mesai arkadaşlarınızla beraber misiniz? Zijn jullie met collega’s?


Sen korkuyor musun? Ben jij bang?
Köpeklerden korkuyor musun? Ben jij bang voor honden?
Ben evde değilim. Ik ben niet thuis.
Ben robot değilim. Ik ben geen robot.
Ben senin askerin değilim. Ik ben jouw soldaat niet.
Ben ilgilenmiyorum. Ik ben niet geïnteresseerd.
Bu iyi bir fikir değil. Dit is geen goed idee.
O güzel bir tecrübe değil. Het is geen leuke ervaring.
Bu adil değil. Dit is niet eerlijk.
Sorun değil. Het is niet erg.
O kadar kötü değil. Het is niet zo erg.
O kadar zor değil. Het is niet zo moeilijk.
Sen kimsin? Wie ben jij?
Siz kimsiniz? Wie zijn jullie?
Biz neredeyiz? Waar zijn we?
Herkes nerede? Waar is iedereen?
Köstebek kim? Wie is de mol?
Sıradaki kim? Wie is de volgende?
Adresin ne? Wat is je adres?
İsmin ne? Wat is je naam?
Nasılsın, nasıl gidiyor? Hoe is het met je?

Les 9 - Zijn/2

Geç mi kaldım? Ben ik te laat?


Bugün hava güzel. Het is mooi weer vandaag.
Güzel hava değil mi? Lekker weer/weertje, hè?
Annen nasıl? (zijn ile) Hoe gaat het met je moeder?
19

Annen nasıl? (gaan ile) Hoe is het met je moeder?


Bugün hava nasıl? Hoe is het weer vandaag?
Şu anda Hollanda’da hava nasıl? Hoe is het weer in Nederland op dit moment?
Dışarısı soğuk. Het is koud buiten.
Ali evde. Ali is thuis.
Ali evde degil. Ali is niet thuis
Ali şimdi evde değil Ali is nu niet thuis.
Ali maalesef şu anda evde değil Ali is helaas nu niet thuis.
Ali evde mi? Is Ali thuis?
Zamanında geldik. We zijn op tijd.
Her zaman dakikizdir. We zijn altijd op tijd.
Bugün zamanda gelemedik/dakik olamadık We zijn vandaag niet op tijd.
Geç kaldık. We zijn te laat.
Geç kaldığımız için özür dileriz. Sorry dat we te laat zijn.
Geç kaldım. Ik ben te laat.
Geç kaldığım için özür dilerim. Sorry dat ik te laat ben.
Sen buradasın. Jij bent hier.
Burada olman ne güzel Leuk dat jij hier bent.
Bugün çalışmıyorum Ik werk vandaag niet.
İyi ki bugün çalışmıyorum/bugün çalışmıyor
olmam güzel. Fijn dat ik vandaag niet werk.
Ailen nerede? Waar is jouw gezin?
Ailen de Hollanda’da mı? Is jouw gezin ook in Nederland?
Neredeyse şubat/bahar oldu. Het is bijna februari/lente/voorjaar.
Saat 11:00 harika (olur) 11 uur is prima!
Saat 11:00 iyi bir vakit mi? Is 11 uur een goede tijd?
Bu hafta sonu evde misiniz? Zijn jullie dit weekend thuis?
Sizin adınıza/için çok mutlu oldum. Ik ben heel blij voor jullie.
Her şey mümkün. Alles is mogelijk.
Birisi korkuyor. Iemand is bang.
20

Herkes korkuyor. Iedereen is bang.


Her şey kontrol altında. Alles is onder controle.
Cumartesi için her şey hazır. Alles is klaar voor zaterdag.
Her insan farklıdır. Elke/iedere mens is anders.
Herkes seni arıyor. Iedereen is op zoek naar jou.
Senin evin hangisi? Welke is jouw huis?
Kaç yaşındasın? Hoe oud ben jij?
Oğlun kaç yaşında? Hoe oud is jouw zoon?
Çocuklarınız kaç yaşında? Hoe oud zijn jullie kinderen?
Ders saat kaçta? Hoe laat is de les?
Niçin buradasın? Waarom ben jij hier?
Sen kimsin? Wie ben jij?
Sen kimsin ya hakikaten (tanıtsana kendini)
tonlama önemli tabii ki Wie ben jij eigenlijk?
Bu doğru bir cümle mi? Is dit een goede zin?
Planın ne? Wat is je plan?
Hikayen ne (anlatsana)? Wat is jouw verhaal?
Favori filmin ne? Wat is je favoriete film?
Favori dizin ne? Wat is je favoriete serie?
Bu insanlar kim? wie zijn deze mensen?
Şu insanlar kim? Wie zijn die mensen?

Les 10 - Herhalen/Tekrar

Beni duyabiliyor musunuz? Kunnen jullie mij horen?


Seni iyi duyabiliyorum Ik kan je goed horen.
Bir dil koçu istiyorum Ik wil graag een taalmaatje.
Bir dil koçum var Ik heb een taalmaatje.
Dil koçum yok Ik heb geen taalmaatje.
Dil koçu istiyor musun? Wil je een taalmaatje?
21

Sen de dil koçu istiyor musun? Wil je ook taalmaatje?


Sen de yemek (fiil olarak)istiyor musun? Wil je ook eten?
Sana bir şey sorabilir miyim? (Müsaade) Mag ik je iets vragen?
Sana bir şey sorabilir miyim? (Mümkün mü) Kan ik je iets vragen?
Sana bir şey söyleyebilir miyim? Kan ik je iets zeggen?
Kütüphaneye gitmek istiyorum Ik wil naar de bibliotheek.
Bugün evdeyiz. We zijn vandaag thuis.
Bugün yine evdeyiz. We zijn vandaag weer thuis.
Bir şeyler yemek istiyoruz çünkü karnımız aç. We willen iets eten. Want we hebben honger.
Ne yemek istiyorsunuz? Wat willen jullie eten?
Bu akşam pizza yemek istiyorum Ik wil vanavond pizza eten.
Peynire ihtiyacım var Ik heb kaas nodig.
Pizza hazır! De pizza is klaar!
Hadi sofraya. Afiyet olsun Aan tafel. Eet smakelijk.
Çok lezzetli. Çok enfes Het is lekker. Het is heerlijk.
Bu hafta sonu ne yapıyoruz? Wat doen we dit weekend?
Bu hafta sonu ne yapmak istiyorsunuz? Wat willen jullie dit weekend doen?
Bu hafta sonra ne yapabiliriz? Wat kunnen we dit weekend doen?
Opsiyonlarımız neler? Wat zijn onze opties?
Mesela Amsterdam’a gidebiliriz. Wij kunnen bijvoorbeeld naar Amsterdam.
Ben Amsterdam’a gitmek istemiyorum. Ik wil niet naar Amsterdam
Niçin Amsterdam’a gitmek istemiyorsun? Waarom wil je niet naar Amsterdam?
Bir randevum var. Ik heb een afspraak
Yarın zamanım yok maalesef Helaas heb ik morgen geen tijd
Çalışmak istiyor musun? Wil je werken?
Çalışıyor musun? Werk je?
Sen de çalışıyor musun? Werk je ook?
Ben henüz çalışmıyorum. Ik werk nog niet.
Ben henüz çalışamıyorum/çalışamam. Ik kan nog niet werken.
Onlar şimdi çalışmak istemiyorlar. Ze willen nu niet werken.
22

Yarın çalışmıyorum. Ik werk morgen niet.


Yarın çalışmak istemiyorum. Ik wil morgen niet werken.
Sizler yarın çalışamazsınız. Jullie kunnen morgen niet werken.
Burada çalışmak ister misiniz? Willen jullie hier werken?
Biz orada çalışamayız. Wij kunnen daar niet werken.
Ben bir iş arıyorum. Ik ben op zoek naar een baan.
Niçin gelmiyorsun? Waarom kom je niet?
Niçin yemiyorsun? Waarom eet je niet?
Aç değilim. Ik heb geen honger.
Karnım tok. Ik zit vol.
Şu kızı görüyor musun? O benim kızım. Zie je dat meisje? Ze is mijn dochter.
Ben eve gitmek istiyorum. Ik wil naar huis.
Ben eve gidiyorum. Ik ga naar huis.
Orada ne yapmak istiyorsun Wat wil je daar doen?
Bir şeye ihtiyacın var mı? Heb je iets nodig?
Neye ihtiyacın var? Wat heb je nodig?
Senin için ne yapabilirim? Wat kan ik voor jou doen?
Senin için bir şey yapabilir miyim? Kan ik iets voor jou doen?
Yardıma ihtiyacın var mı? Heb je hulp nodig?
Senin için bir şeyim var. Ik heb iets voor jou.
Ona bugün ihtiyacım yok. Ik heb het vandaag niet nodig.

Les 11 - Hebben [Perfectum/Gecmis zaman]

Bir kitabım var. Ik heb een boek.


Bir araba görüyorum. Ik zie een auto.
Biz kitap okuyoruz. We lezen een boek.
Bir kitabım vardı. Ik had een boek.
Bir kitap okudum. Ik heb een boek gelezen.
Bir araba gördüm. Ik heb een auto gezien.
23

Bir arabam var. Ik heb een auto.


Kitapları buldum. Ik heb de boeken gevonden.
Onu gördüm. Ik heb haar gezien.
Bu kitabı okumadım. Ik heb dit boek niet gelezen.
Güzel bir hafta sonu geçirdik. Wij hebben een leuk weekend gehad.
İyi uyudun mu? Hebben jullie lekker geslapen?
İyi uyuduk. Wij hebben goed geslapen.
İyi yedik. Wij hebben goed gegeten.
Gerçekten iyi yedik. Wij hebben echt goed gegeten.
Uzun zamandır görüşmüyoruz. Wij hebben elkaar al lang niet gezien.
Yeni evini henüz görmedim. Ik heb jouw nieuwe huis nog niet gezien.
Güzel bir yolculuk geçirdik We hebben een fijne reis gehad
Hoş bir yolculuk geçirdin mi? Hebben jullie een fijne reis gehad?
Çok iyi gidiyorsun Je doet het heel goed.
Çok iyi yaptın. Je hebt het heel goed gedaan.
Ben hukuk okudum. Ik heb rechten gestudeerd.
Dün balık yedik. Wij hebben gisteren vis gegeten.
Dün seni görmedim. Ik heb jou gisteren niet gezien.
Balık lezzetli miydi? Was de vis lekker?
Spagetti yaptım. Ik heb spaghetti gemaakt.
Spagetti pişirdim. Ik heb spaghetti gekookt.
Kahve yaptım. Ik heb koffie gezet.
Ödevimi yaptım. Ik heb mijn huiswerk gemaakt/gedaan.
Ödevimi yapmadım. Ik heb mijn huiswerk niet gemaakt.
Ben dersimi aldım (aklim basima geldi
anlaminda). Ik heb mijn lesje geleerd.
Dışarıda oynadılar. Ze hebben buiten gespeeld.
Çocuklar birlikte dışarıda guzelce oynadilar. De kinderen hebben lekker samen buiten gespeeld.
Anlamıyorum. Ik begrijp het niet.
Anlamadım. Ik heb het niet begrijpen.
24

Bizi nasıl buldun? Hoe heb je ons gevonden?


Bunu nasıl yaptın? Hoe heb je dat gedaan?
Bunu neden yaptın? Waarom heb je dit gedaan?
Bunu kim yaptı? Wie heeft dat gedaan?
Beni neden aramadın? Waarom heb je me niet gebeld?
Neden bu boş pozisyona (işe) başvurdunuz? Waarom heb je gesolliciteerd op deze vacature?
Neden hiçbir şey söylemedin? Waarom heb je niks gezegd?
Nasıl tanıştınız? Hoe hebben jullie elkaar ontmoet?
O işi alamadım/ise giremedim. Ik heb die baan niet gekregen.
E-postamı aldın mı? Heb je mijn e-mail ontvangen/gekregen?
Bisikletimi gördün mü? Heb je mijn fiets gezien?
(Onu) ben yapmadım Ik heb het niet gedaan
Guzel bisiklet surdunuz mu? Hebben jullie lekker gefietst?

Les 12 - Zijn [Perfectum/Gecmis zaman]

Amsterdam'a gittim. Ik ben naar Amsterdam gegaan.


Amsterdam'a gittin mi? Amsterdam'a mı gittin? Ben je naar Amsterdam gegaan?
Biz Amsterdam'a gitmedik. We zijn niet naar Amsterdam gegaan.
Konuşman nasıl gitti? Hoe is je gesprek gegaan?
Amsterdam'a nasıl gittin? Hoe ben je naar Amsterdam gegaan?
(O) cok iyi gitti. Het is heel goed gegaan.
Ne zaman Hollandaya geldin? Wanneer ben je naar Nederland gekomen?
Ben geçen sene Hollandaya geldim. Ik ben vorig jaar jaar naar Nederland gekomen.
O eve gitti. Ze is naar huis gegaan.
Ben okula gittim. Ik ben naar school gegaan
Hiç Türkiye'ye gittin mi/Türkiye'de bulundun
mu? Ben je ooit in Turkije geweest?
Türkiye'ye hiç gitmedim/Türkiye'de
bulunmadım. Ik ben nooit in Turkije geweest.
25

Türkiye'ye henüz hiç gitmedim. Ik ben nog nooit in Turkije geweest.


Onlar hiç Amerikaya gitmediler/Amerika'da
bulunmadılar. Ze zijn nooit in Amerika (VS) geweest.
Doktora gittim. Ik ben naar de doctor geweest.
Onun yeni evine gittim. Ik ben naar zijn nieuwe huis gegaan.
İngilizce öğretmeni olarak (çalışmaya) başladım. Ik ben gestart als docent Engels.
Sigara içmeyi bıraktım. Ik ben gestopt met roken.
İçmeyi ne zaman bıraktın? Wanneer ben je gestopt met drinken?
(O) iyi gitti. Het is goed gegaan.
(O) iyi gitti mi? Is het goed gegaan?
(O) nasıl gitti? Hoe is het gegaan?
İş mülakatı nasıl gitti? Hoe is het sollicitatiegesprek gegaan?
Çok iyi bir görüşme oldu. Het is een heel goed gesprek geweest.
Ankara'da doğdum. Ik ben in Ankara geboren.
1970 yılında doğdum. Ik ben in 1970 geboren.
Sen delirdin mi? Ben je gek geworden?
Çok güzel oldu. Het is heel mooi geworden.
Ne kadar büyümüşsün sen! (buyuk olmussun
gibi) Wat ben je groot geworden.
Sonu iyi oldu. İyi bitti. Het is goed gekomen.
(Onlar) zor yıllardı. Het zijn moeilijke jaren geweest.
Ama sonu iyi bitti değil mi? Maar het is goed gekomen, toch?
(O) uzun bir gece oldu. Het is een lange nacht geweest.
(O) uzun bir yolculuk oldu. Het is een lange reis geweest.
Hollanda'ya nasıl geldin? Hoe ben je naar Nederland gekomen?
Hollanda'ya niçin geldin? Waarom ben je naar Nederland gekomen?
Hollanda'ya ne zaman geldiniz? Wanneer zijn jullie naar Nederland gekomen?
Bu yıl iyi bir çocuk oldun mu? Ben je dit jaar braaf geweest?
Bu yıl iyi bir çocuk mu oldun yoksa yaramaz bir
çocuk mu? Ben jij braaf of stout geweest dit jaar?
Babam bayağı hastaydı. (oldu) Mijn vader is flink ziek geweest.
26

Berbere mi gittin? Ben je naar de kapper geweest?


Evet berbere gittim/saçımı kestirdim. Ja ik heb een kappertje gedaan.
Sınavımı geçtim. Ik ben geslaagd voor mijn examen.
Bisikletimden düştüm. Ik ben van mijn fiets gevallen.
İsmini unuttum. Ik ben je naam vergeten.
(Onu) başardım! (Onu) yaptım! Het is me gelukt!!

Les 13 - Oefeningen/Alistirmalar

Hoşgeldin Sait. Welkom Sait.


Ne iyi ettin de geldin. (Hosgeldin/iyi ki geldin) Leuk/Fijn dat je er bent.
Ne iyi ettiniz de geldiniz. (Hosgeldiniz/iyi ki
geldiniz) Leuk dat jullie er zijn.
Oturunuz. Ga maar zitten.
Nasılsın? (Nasil gidiyor) Hoe gaat het met jou?
Iyi gidiyor, iyiyim. Met mij gaat het goed.
Nasılsın? Hoe is het met jou?
Her şey yolunda, iyiyim. Met mij is alles/ het goed.
Haftan nasıldı? Hoe was je week?
Yoğun bir haftaydi. Het was een drukke week.
Yoğun bir hafta oldu. Het is een drukke week geweest. (ideal kullanim bu)
Görüşmeniz nasıldı? Hoe was je gesprek?
Güzel bir gorusme/konusma oldu. Het is een mooi gesprek geweest.
Dün ne yaptın? Wat heb je gisteren gedaan?
Onu gördün mü? Heb je haar gezien?
Onu görmedim. Ik heb haar niet gezien.
Çok güzel oldu. (Bir calisma/eser) Het is heel mooi geworden.
Yeni meslektaşımız olur musun? (Bizimle calisir
misin) Word jij onze nieuwe collega?
27

Çok iyi/çok sıkı çalıştık. We hebben heel goed/hard gewerkt.


Birseyler icmek ister misin? Wil je iets drinken?
Neyin var? Wat heb je?
Kahve yaptım. Ik heb koffie gezet.
Kahve güzel/iyi (olur) Koffie is lekker/prima!
Bu ne kadar lezzetli!! Wat is dit lekker!!
Ne kadar da güzelsin! Wat ben jij mooi!
Ne kadar da akıllısıniz! Wat zijn jullie slim/knap!
(Onu) basardik! (Yasasin!!) Het is ons gelukt!
(Onu) basardim (Yasasin!!) Het is me gelukt!

Les 14 - [Gaan-gelecek zaman]

Bu aksam ne yapacağız? Wat gaan we vanavond doen?


Ben bir şeyler yiyeceğim. Ik ga iets eten.
Bir şeyler yiyecek misin? Ga je iets eten?
Çok güleceksin. Je gaat veel lachen.
Birşeyler düşüneceğim. Ik ga iets bedenken.
Bugün birşeyler yapacak mısın? Ga je vandaag iets doen?
Bugün eğlenceli bir şeyler yapacak mısın? Ga je vandaag iets leuks doen?
Bugün ne pişireceksin? Wat ga jij vandaag koken?
Ne zaman başlayacaksın? Wanneer ga je beginnen?
Ne zaman çalışmaya başlayacaksınız? Wanneer gaan jullie beginnen met werken?
Biz ne yapacağız? Wat gaan we doen?
Tam olarak ne yapacağız? Wat gaan we precies doen?
Ne izleyeceksin? Wat ga je kijken?
Hangi filmi izleyeceksiniz? Welke film gaan jullie kijken?
Nasıl ödeyeceksin? Hoe ga je betalen?
Bizi nasıl durduracaksın? Hoe ga je ons stoppen?
28

Bunu nasıl çözeceksin? Hoe ga je dat oplossen?


Onu nasıl bulacaksın? Hoe ga je hem vinden?
Bugün saat kaçta işe gideceksin? Hoe laat ga je werken vandaag?
Saat kacta yemek yiyeceksiniz? Hoe laat gaan jullie eten?
Kiminle buluşacaksın? Met wie ga je afspreken?
Bunu birlikte yapacağız. We gaan dit samen doen.
Hayır, bunu yapmayacağız. Nee, we gaan dat niet doen.
Bunu farklı bir şekilde yapacağız. We gaan dat anders doen.
Bunu (onu) deneyeceğim. Ik ga het proberen.
Birazdan güzel bir film izleyeceğiz. We gaan straks een leuke film kijken.
Bir şey sipariş edeceğim. Ik ga iets bestellen.
Birkaç şey alacağım. Ik ga een paar dingen halen.
Bekle, çantamı alacağım. Wacht, ik ga mijn tas halen.
Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Ik ga mijn best doen.
Hiçbir şey kaybetmeyeceğim. Ik ga niets verliezen.
Hiçbir şeyi riske atmayacağım. Ik ga niets riskeren.
Sana bir şey vereceğim. Ik ga je iets geven.
Sana bir şey söyleyeceğim. Ik ga je iets zeggen.
Sana bir şey anlatacağım. Ik ga je iets vertellen
Yarın ne yapacaksın? Wat ga je morgen doen?
Bu akşam ne yiyeceksiniz? Wat gaan jullie vanavond eten?
Şimdi yemek yemeyeceğiz. We gaan nu niet eten.
O simdi uyumayacak. Ze gaat nu niet slapen.
Bunu yapmayacağım. Dat ga ik niet doen.
Yalan söylemeyeceğim. Ik ga niet liegen.
Birbirinizi ne zaman göreceksiniz? Wanneer gaan jullie elkaar zien?
Kiminle buluşacaksın/tanisacaksin? Wie ga je ontmoeten?
O harika bir şey yapacak. Ze gaat iets geweldigs doen.
O çok güzel birşey olacak. Het gaat iets leuks worden.
29

Önümüzdeki hafta bizimle çalışmaya Hij gaat volgende week bij ons
başlayacak/çalışacak. starten/beginnen/werken.
Bir parca yürüyeceğim. Ik ga een stukje lopen.
Yürüyüşe çıkacağız çocuklar. We gaan een wandeling maken, kinderen.
Tamam, hadi yapalım (şunu) gençler. Oké, we gaan het doen jongens!
Oturup beklemeyeceğim. Ik ga niet zitten wachten.
Burada uyumayacağım. (yatıya kalmayacsğım. ) Ik ga niet blijven slapen.
Çocuklara ne söyleyeceksin? Wat ga je tegen de kinderen zeggen?
Bu akşam bizimle yemek yer misin? Ga je vanavond bij ons eten?
Bu gece bizimle kalacak mısınız? Gaan jullie vanavond bij ons logeren?

Les 15 Om+te/I

O hos bir kitap. Het is een leuk boek.


(O) okumasi hos bir kitap. Het is een leuk boek om te lezen.
(O) izlemesi eğlenceli bir film. Het is een leuke film om te kijken.
Okumak eğlencelidir/güzeldir. Het is leuk om te lezen.
(Bunu) Bilmek güzel. Het is goed om te weten.
Bunu duymak güzel. Het is goed om te horen.
Bunu duymak güzel değil. Het is niet goed om te horen.
Bunu duymak can sıkıcı. Het is vervelend om te horen.
Sizi görmek güzel. Leuk (om) je te zien.
Tanıştığımıza memnun oldum. Leuk (om) je te ontmoeten.
Tanıştığımıza memnun oldum. Leuk om met je kennis te maken.
Patates kızartması yemesini seviyorum. Ik vind het lekker om frietjes te eten.
Onu yemekten hoşlanırım. Ik vind het lekker om dat te eten.
Ik vind het moeilijk om (hem/haar/jou/het) te
(Onu/seni) unutmak bana zor geliyor. vergeten.
(Onu) okumak icin ilginc buluyorum. Ik vind het interessant om te lezen.
30

Okuması ilginç bir kitap olduğunu


düşünüyorum. Ik vind het een interessant boek om te lezen.
Denemesi hos bir tarif olduğunu düşünüyorum. Ik vind het een leuk recept om te proberen.
Bunu duymak üzücü. Dat is verdrietig om te horen.
Bunu duymak talihsiz. Dat is jammer om te horen. (yazik)
Bunu duymak hoş değil. Dat is niet fijn/prettig om te horen.
(Onu) Görmek güzel. Het is mooi om te zien.
İçimden çalışmak geliyor. Çalışmaya istekliyim. Ik heb zin om te werken.
İçimden çalışmak gelmiyor/Çalışmaya isteğim
yok. Ik heb geen zin om te werken.
İçimden yemek pişirmek gelmiyor. Yemek
yapasım yok. Ik heb geen zin om te koken.
Konuşmak ister misin? Konuşmaya isteğin var
mı? Heb je zin om te praten?
Katılmak ister misiniz? Katılmaya isteğin var
mı? Heb je zin om mee te doen?
Birşeyler içmek ister misin? (İsteğin var mı) Heb je zin om iets te drinken?
Dilimi geliştirmek için bir dil koçuna/partnerine Ik heb een taalmaatje nodig om mijn taal te
ihtiyacım var. verbeteren.
Hollandaca öğrenmek için elimden gelenin en
iyisini yapacağım. Ik ga mijn best doen om (snel) Nederlands te leren.
İnsanlarla konuşmak için Hollandaca öğrenmek
istiyorum. Ik wil Nederlands leren om met mensen te praten.
Araba almak için yeterli param var. Ik heb genoeg geld om een auto te kopen.
Size yardım etmek için birşeyler yapabilir
miyim? Kan ik iets doen om jullie te helpen?
Pişirmek için kolay ne var? Wat is makkelijk om te koken?
Denemek için iyi bir tarifiniz var mı? Heb je een goed recept om te proberen?
İnsanlara yardım etmeyi seviyorum Ik vind het leuk om mensen te helpen.
Gönüllü is yapmayi seviyorum. Ik vind het leuk om vrijwilligerswerk te doen.
Gönüllü olarak çalışmayı seviyorum. Ik vind het leuk om als vrijwilliger te werken.
Bunu yapmaktan çok hoşlandım. Ik vond het super leuk om dat te doen.
31

Seninle konuşmaktan gerçekten zevk aldım. Het was/Ik vond het superleuk om met je te praten.
Daha iyi uyumak için ne yapabilirim? Wat kan ik doen om beter te slapen?
Daha iyi öğrenmek için ne yapabiliriz? Wat kunnen we doen om beter te leren?
Neyi pişirmekten hoşlanırsın? Wat vind je leuk om te koken?
Ne yemekten hoşlanırsın? Wat vind je lekker om te eten?
Ne yapmaktan hoşlanırsın? Wat vind je leuk om te doen?
Bunu öğrenmeyi cok seviyorum. Ik vind het super leuk om dit te leren.
Yeni insanlarla tanışmaktan
hoşlanırım/tanismayi severim. Ik vind het leuk om nieuwe mensen te ontmoeten.
Yeni seyler öğrenmeyi seviyorum. Ik vind het leuk om nieuwe dingen te leren.
Bu şekilde öğrenmeyi öğretici buluyorum. Ik vind het leerzaam om zo te leren.
Yeni kelimeler öğrenmekten hoşlandım. Ik vond het leuk om nieuwe woorden te leren.
Durmak için güzel bir zaman. (mola vermek Het is een goede tijd om te stoppen (om een pauze te
için) nemen)
Devam edecek. Yarın görüşürüz! Wordt vervolgd. Tot morgen!

Les 16 Om+te/II

Burada olmak güzeldi. Het was leuk om hier te zijn


Seninle konuşmak güzeldi. Het was leuk met je te praten
Netflix izlemeyi seviyorum. Ik vind het leuk om Netflix te kijken.
Bunu duymak güzel. (Het is) Fijn om dat te horen.
Bunu duymak ne güzel ! Wat leuk/mooi om te horen.
Bunu duymak ne kadar hos! Wat fijn om dit te horen.
Her gün yeni bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Ik probeer elke dag iets nieuws te leren.
Hollandaca öğrenmek için elimizden gelenin en
iyisini yapıyoruz. Wij doen ons best om snel Nederlands te leren.
Gençlere iyi örnek olmak için elinden gelenin en Ze doet haar best om een goed voorbeeld te zijn voor
iyisini yapıyor. jongeren.
Pozitif kalmak/kalmak için elimden gelenin en
iyisini yapıyorum. Ik doe mijn best om positief te blijven/zijn.
32

Ben her zaman pozitif düşünmeye çalışıyorum. Ik probeer om altijd positief te denken.
Onunla konuşmayı başarabildim. Het is me gelukt om met haar te praten.
Benim beklemeye vaktim yok. Ik heb geen tijd om te wachten.
Benim konuşmak için birine ihtiyacım var. Ik heb iemand nodig om mee te praten.
Onu yapmak için vaktim yok. Ik heb geen tijd om het te doen.
Ben yola çıkmaya hazırım. Ik ben klaar om te vertrekken.
Şimdi gitme zamanı. Het is tijd om te gaan.
Hollandaca öğrenmek için sıkı çalışacağım. Ik ga hard werken om Nederlands te leren.
Hollandaca öğrenmek için çok çalıştım. Ik heb hard gewerkt om Nederlands te leren.
Şu an ev almak için iyi bir zaman mı? Is dit een goed moment om een huis te kopen?
Hızlıca Hollandaca öğrenmek için ne
yapmalıyım? Wat moet ik doen om snel Nederlands te leren?
Yeni bir dil öğrenmek için en iyi yöntem nedir? Wat is de beste manier om een nieuwe taal te leren?
Duş almak için eve gittim. Ik ben naar huis gegaan om te douchen.
Bilgisayara giriş yapmayı başardım. Het is me gelukt om in te loggen.
Yolumuzu bulmayı başardık. Het is ons gelukt om onze weg te vinden.
Sahile gitmek için güzel bir gün. Het is een mooie dag om naar het strand te gaan.
Meyve almak için pazara gidiyorum. Ik ga naar de markt om wat fruit te kopen.
Ailesini görmek için Yunanistan'a gidecek. Hij gaat naar Griekenland om zijn familie/gezin zien.
Avukatını görmek için Denhaag'a gidiyor. Ze gaat naar Den Haag om haar advocaat te zien.
Bunu yabana atmak günah. Het is zonde om dit weg te gooien.
Başlamaya hazır mıyız? Zijn we klaar om te beginnen?

Les 17 [Hebben-Kunnen tekrar]

Bir arabamız var. We hebben een auto.


Yarın randevumuz var. We hebben morgen een afspraak.
Yarın görüşmemiz var. We hebben morgen een gesprek.
Arabamız yok. We hebben geen auto.
Henüz arabamız yok. We hebben nog geen auto.
33

Büyük bir evim var. Ik heb een groot huis.


Zamanim var. Ik heb tijd.
Bir sorum var. Ik heb een vraag.
Bir fikrim var. Ik heb een idee.
Bir misafirim var. Ik heb een gast.
Bas agrim var. Ik heb hoofdpijn.
Karin agrim var. Ik heb buikpijn.
Bir sorunum var. Ik heb een probleem.
Sorunlarim var. Ik heb problemen.
Sikayetlerim var. Ik heb klachten.
Acelem var. Ik heb haast.
Zamanın var mı? Heb je tijd?
Bir planın var mı? Heb je een plan?
Bana bir sorunuz var mı? Heb je een vraag voor mij?
Senin için bir şeyim var. Ik heb iets voor je.
Senin için güzel bir şeyim var. Ik heb iets leuks voor je.
Senin için bir sürprizim var. Ik heb een verrassing voor je.
Sizin için hiçbir şeyimiz yok. Wij hebben niks voor jullie.
Az param var. Ik heb weinig geld.
Çok param var. Ik heb veel geld.
Daha az zamanım var. Ik heb minder tijd.
Daha fazla enerjim var. Ik heb meer energie.
Acaba biraz zamanın var mı? Heb je misschien wat tijd?
Ne yazık ki zamanım yok. Ik heb helaas geen tijd.
O gerekli. Het is nodig.
Sana ihtiyacım var. Ik heb je nodig.
Paraya ihtiyacim var. Ik heb geld nodig.
Ilaca ihtiyacim var. Ik heb medicijnen nodig.
Tatile ihtiyacim var. Ik heb een vakantie nodig.
Zamana ihtiyacim var. Ik heb tijd nodig.
34

Motivasyona ihtiyacim var. Ik heb motivatie nodig.


Enerjiye ihtiyacim var. Ik heb energie nodig.
Bir eve ihtiyacim var. Ik heb een huis nodig.
Dinlenmeye/Sukunete ihtiyacim var. Ik heb rust nodig.
Birisine ihtiyacim var. Ik heb iemand nodig.
Senin suna/ona/buna/suna/yardima/birseye
ohtiyacin var mi? Heb je dat/het/dit/deze/die/hulp/iets nodig?
Suna ihtiyacin var mi? Heb je dat/die nodig?
Ona ihtiyacin var mi? Heb je het nodig?
Buna ihtiyacin var mi? Heb je dit/deze nodig?
Yardima ihtiyacin var mi? Heb je hulp nodig?
Birseye ihtiyacin var mi? Heb je iets nodig?
Hiçbir şeye ihtiyacım yok. Ik heb helemaal niks nodig.
Ona ihtiyacım yok. Ik heb het niet nodig.
Artık ona ihtiyacım yok. Ik heb het niet meer nodig.
(Artık) paraya ihtiyacım yok. Ik heb geen geld (meer) nodig.
Bir işe/dil kursuna/dil kocuna/arabaya/sürücü Ik heb een baan/taalcursus/taalmaatje/auto/rijbewijs
belgesine ihtiyacım var. nodig.
Bir işe ihtiyacım var. Ik heb een baan nodig.
Bir dil kursuna ihtiyacım var. Ik heb een taalcursus nodig.
Bir dil kocuna ihtiyacım var. Ik heb een taalmaatje nodig.
Bir arabaya ihtiyacım var. Ik heb een auto nodig.
Bir ehliyete ihtiyacım var. Ik heb een rijbewijs nodig.
Ben okuyabilirim/okuyabiliyorum. Ik kan lezen.
Şimdi okuyabilirim. Ik kan nu lezen.
Artık iyi/hızlı okuyabiliyorum. Ik kan nu goed/snel lezen.
Okuyamıyorum. Ik kan niet lezen.
İyi okuyamıyorum. Ik kan niet goed lezen.
Şu anda (iyi) okuyamıyorum. Ik kan nu niet (goed) lezen.
İyi uyuyabiliyor mu? Kan hij goed slapen?
35

Yarın gelebilir mi? Kan hij morgen komen?


Yarın gelemez mi? Kan hij morgen niet komen?
Ne yiyebilirsiniz? Wat kunnen jullie eten?
Ne okuyabilirsiniz? Wat kunnen jullie lezen?
Ne yapabilirsiniz? Wat kunnen jullie doen?
Sen kime yardım edebilirsin? Wie kan je helpen?
Sen kimi arayabilirsin? Wie kan je bellen?
Sen kime sorabilirsin? Wie kan je vragen?
O nerede uyuyabilir? Waar kan hij slapen?
O nerede yasayabilir? Waar kan hij wonen?
O nerede calisabilir? Waar kan hij werken?
O nerede bekleyebilir? Waar kan hij wachten?
Biz nerede yuzebiliriz? Waar kunnen we zwemmen?
Onlar nerede yuruyus yapabilirler? Waar kunnen ze wandelen?
Ne zaman arayabilirim? Wanneer kan ik bellen?
O ne zaman uyuyabilir? Wanneer kan ze slapen?
Biz ne zaman calisabiliriz? Wanneer kunnen we werken?
Sizler ne zaman tasinabilirsiniz? Wanneer kunnen jullie verhuizen?
Kaç çocuğun var? Hoeveel kinderen heb je.
Kaç çocuk/kişi getirebilirsin? Hoeveel kinderen/mensen kan jij brengen?
Kaç misafir davet edebilirsiniz? Hoeveel gasten kunnen jullie uitnodigen?
Neden gelemiyorsun? Waarom kan je niet komen?
Neden artık çalışamıyorsun? Waarom kan je niet meer werken?
Saat kacta gelebilirsin/orada/burada olabilirsin? Hoe laat kan je komen?
Saat kacta orada olabilirsin? Hoe laat kan je daar zijn?
Saat kacta burada olabilirsin? Hoe laat kan je hier zijn?
Saat kacta yola cikabilirsin? Hoe laar kan je vertrekken?
Hangi arabayı satın alabilirsin? Welke auto kan je kopen?
Hangi tarifi deneyebilirsin? Welke recept kan je proberen?
Hangi yemeği daha iyi pişirebilirsin? Welk eten kan je beter koken?
36

Neyi daha az yiyebilirsin? Wat kan je minder eten?


Sana nasıl yardım edebilirim? Hoe kan ik je helpen?
Nasıl iş bulabilirim? Hoe kan ik een baan vinden?
Sana nasıl ulaşabilirim? Hoe kan ik je bereiken?
Nasıl daha hızlı öğrenebilirim? Hoe kan ik sneller leren?
Nasıl daha iyi öğrenebilirim? Hoe kan ik beter leren?
Sensiz nasıl yaşayabilirim? Hoe kan ik zonder jou leven?
Senin için ne yapabilirim? Wat kan ik voor je doen?

Les 18 [Willen/kunnen tekrar]

Bir kedi istiyorum. Ik wil een kat.


Yeni bir is istiyorum. Ik wil een nieuwe baan.
Yeni bir telefon istiyorum. Ik wil een nieuwe telefoon.
Kahve istiyorum. Ik wil koffie.
Bir fincan cay istiyorum Ik wil kopje thee.
Kedi istemiyorum. Ik wil geen kat.
Sorun istemiyorum, Ik wil geen probleem
Kavga istemiyorum. Ik wil geen ruzie.
Tartisma istemiyorum. Ik wil geen discussie.
X'i yapmak istiyorum. Ik wil X doen.
Kahve içmek istiyorum. Ik wil koffie drinken.
Birşey sormak istiyorum Ik wil iets vragen
Ben bir soru sormak istiyorum. Ik wil een vraag stellen.
Bir kedi satın almak istiyor. Ze wil een kat kopen.
O test randevusu almak istiyor. Hij wil een testafspraak maken.
O aşı yaptırmak istiyor. Hij wil een vaccinatie krijgen.
Kitap yazmak istiyor. Hij wil een boek schrijven.
İlker bir iş kurmak istiyor. Ilker wil een bedrijf starten.
Lale eğitim almak/takip etmek istiyor. Lale wil een opleiding volgen.
37

Ayşe güzel bir iş bulmak istiyor. Ayse wil een leuke baan vinden.
Biz kavga istemiyoruz. Wij willen geen ruzie.
Şimdi uyumak istemiyoruz. Wij willen nu niet slapen.
Tuba beklemek/durmak istemiyor. Tuba wil niet wachten/stoppen.
Hüseyin bizimle gelmek istemiyor. Hüseyin wil niet met ons komen.
Lale yarın çalışmak istemiyor. Lale wil morgen niet werken.
Lale iş istemiyor. Lale wil geen werk.
Kahve ister misin? Wil je koffie?
Kahve içmek ister misin? Wil je koffie drinken?
Kahve içmek istemiyor musun? Wil je geen koffie drinken?
İçmek istemiyor musun? Wil je niet drinken?
Yardım ister misin? Wil je hulp?
Yarın Rotterdam'a gitmek ister misin? Wil je morgen naar Rotterdam?
Sen de yarın çalışmak istiyor musun? Wil je morgen ook werken?
Yarın tekrar çalışmak ister misin? Wil je morgen weer werken?
Önümüzdeki ay başlamak ister misin? Wil je volgende maand beginnen?
Gelecek yıl Türkiye'ye gitmek istiyor musun? Wil je volgend jaar naar Turkije?
Ne yapmak istiyorsun? Wat wil je doen?
Ne okumak istiyorsun? Wat wil je lezen?
Ne izlemek istiyorsun? Wat wil je kijken?
Ne yemek istiyoruz? Wat willen we eten?
Ne ogrenmek istiyorsunuz? Wat willen jullie leren?
Ne yazmak istiyorsun? Wat wil je schrijven?
Ne bilmek istiyorsun? Wat wil je weten?
Nerede çalışmak istiyorsunuz? Waar willen jullie werken?
Nerede yasamak istiyorsunuz? Waar willen jullie wonen?
Nerede yemek istiyorsunuz? Waar willen jullie eten?
Nerede oturmak istiyorsunuz? Waar willen jullie zitten?
Nerede beklemek istiyorsunuz? Waar willen jullie wachten?
Nereye gitmek istersiniz? Waar willen jullie naartoe (gaan)?
38

Kimi tanimak istiyorsun? Wie wil je leren kennen?


Kiminle tanismak istiyorsun? Wie wil je ontmoeten?
Kimi ziyaret etmek istiyorsun? Wie wil je bezoeken?
Kimi gormek istiyorsun? Wie wil je zien?
Hangi kitabı okumak istiyorsun? Welk boek wil je lezen?
Hangisini seçmek istiyorsun? Welke wil je kiezen?
Kaç kitap ödünç almak istiyorsun? Hoeveel boeken wil je lenen?
Saat kacta buluşmak istersiniz? Hoe laat willen jullie afspreken?
Bunu saat kacta yapmak istiyoruz/yapabiliriz? Hoe laat willen/kunnen we dat doen?
Bunu nasıl yapabilirim? Hoe kan ik dat/het doen?
Orada/burada nasıl çalışabilirim? Hoe kan ik daar/hier werken?
(Onu) nasıl daha iyi yapabilirim? Hoe kan ik het beter doen?
Nasil daha iyi uyuyabilirim? Hoe kan ik beter slapen?
Daha iyi nasil ogrenebiliriz? Hoe kunnen we beter leren?
Daha iyi nasil okuyabilirim? Hoe kan ik beter lezen?
Almanya'ya nasıl gidebilirim? Hoe kan ik naar Duitsland?
Kendimi nasıl geliştirebilirim? Hoe kan ik mezelf verbeteren?
Hollandacami nasil gelistirebilirim? Hoe kan ik mijn Nederlands verbeteren?
Telaffuzumu nasil gelistirebilirim? Hoe kan ik mijn uitspraak verbeteren?
Nasıl hızlı bir şekilde Hollandaca öğrenebilirim? Hoe kan ik snel Nederlands leren?
Evde nasıl pizza yapabilirim? Hoe kan ik thuis pizza bakken?
Nasil seyahat etmek istiyorsun? Hoe wil je reizen?
Sunu nasil yapmak istiyorsun? Hoe wil je dat doen?
Nasil ogrenmek istiyorsun? Hoe wil je leren?
Olamaz! Dat/Dit/Het kan niet!
Birşeyler yapabilir miyiz? Kunnen we iets doen?
Hiçbir şey yapamaz mıyız? Kunnen we niets doen?
Bu doğru olamaz. Het/dit kan niet waar zijn.
(Onu) Söz veremem. Ik kan het niet beloven.
Buna inanamıyorum. Ik kan het niet geloven.
39

Les 19 [Tekrar: gaan/zijn]

Okula gidiyorum. Ik ga naar school.


Eve gidiyor. Ze gaat naar huis.
Biz dışarıya gidiyoruz. (çıkıyoruz) We gaan naar buiten.
Biz içeriye gidiyoruz. (giriyoruz) We gaan naar binnen.
Ben aşağıya gidiyorum. (iniyorum) Ik ga naar beneden.
Ben yukarıya gidiyorum (çıkıyorum) Ik ga naar boven.
Ben Amsterdam'a gidiyorum. Ik ga naar Amsterdam.
O Almanya'ya gidiyor. Ze gaat naar Duitsland.
Türkiye'ye gidiyorlar. Ze gaan naar Turkije.
Üniversiteye gidiyorum. Ik ga naar universiteit.
O kütüphaneye gidiyor. Hij gaat naar de bibliotheek .
Eşim işe gidiyor. Mijn vrouw gaat naar werk.
Oğlum yatağa (uyumaya) gidiyor. Mijn zoontje gaat naar bed.
Ben doktora gidiyorum. Ik ga naar huisarts.
O şimdi gitmiyor. Ze gaat nu niet .
Biz bugün gitmiyoruz. Wij gaan vandaag niet.
Onlar henüz gitmiyorlar . Zij gaan nog niet.
Eve mi gidiyorsun? Eve gidiyor musun? Ga je naar huis? Ga je thuis?
Ben evdeyim. Ik ben thuis.
Tatile gidiyorum Ik ga op vakantie.
Belediyeye mi gidiyorsun? Ga je naar de gemeente?
Okula nasıl gidiyorsun? Hoe ga je naar school?
Nasıl gidiyor? Hoe gaat het?
Daha daha nasil gidiyor? Hoe gaat het verder (met jou)?
Endişelenme. İyiyim. Geen zorgen. Het gaat wel.
Herşey yolunda mı? Birseyin yok ya? Gaat het?
40

Ben iyiyim. Sen nasılsın? Met mij gaat het goed. En, hoe is het met jou?
Ise ne zaman gideceksiniz? Wanneer gaan jullie naar werk?
Saat kacta gidiyorlar? Hoe laat gaan ze?
Her şey iyi gidiyor. Her sey iyi. Alles gaat goed/is goed.
Her şey iyi gidiyor mu? Gaat alles goed?
Her şey iyi mi? Is alles goed?
Sen de geliyor musun? Ga je mee?
Kütüphaneye gidiyorum. Geliyor musun? Ik ga naar de bieb. Ga je mee?
O ne hakkinda? Konusu ne? Waar gaat het over?
O bekar. Hij is single.
(O) sorun değil. (Het is) geen probleem.
Farketmez. (Het) maakt niet uit.
Saat kaç? Hoe laat is het?
Saat kaçta evdesin Hoe laat ben je thuis?
Formula 1 saat kacta? Hoe laat is F1?
Mac saat kacta? Hoe laat is de wedstrijd?
Basin toplantisi saat kacta? Hoe laat is de persconferentie?
Bahar tatili ne zaman? Wanneer is de Voorjaarsvakantie?
Ramazan ne zaman? Wanneer is Ramadan?
Paskalya ne zaman? Wanneer is Pasen?
Onun doğum günü ne zaman? Wanneer is ze jarig?
Doğum günün ne zaman? Wanneer ben je jarig?
Annen nasil? Hoe is het met je moeder?
Yarın hava nasıl? Hoe is het weer morgen?
Bu iyi bir soru. Dit is een goede vraag.
Bu iyi bir fikir. Het is een goed idee.
O lezzetli mi? Is het lekker?
Oyle mi? Is dat zo?
Bu iyi bir fikir mi? Is dit een goed idee?
41

Les 20 [Tekrar: perfectum]

O güzel bir kitap. Het is een leuk boek.


Bu güzel bir kitap mı? Is dit een leuk boek?
Güzel bir kitap görüyorum. Ik zie een leuk boek.
Güzel bir kitabımız var. We hebben een leuk boek.
Güzel bir kitap istiyor. Ze wil een leuk boek.
Güzel bir kitap okuyoruz. We lezen een leuk boek.
Güzel bir kitap okuduk. We hebben een leuk boek gelezen.
Güzel bir kitap satın aldı. Hij heeft een leuk boek gekocht.
Güzel bir kitap gördüm. Ik heb een leuk boek gezien.
Güzel bir kitap bulmuşlar/buldular. Ze hebben een leuk boek gevonden.
Hüseyin güzel bir kitap okudu. Hüseyin heeft een leuk boek gelezen.
Güzel bir kitap okuyor musun? Lees je een leuk boek?
Güzel bir kitap görüyor musunuz? Zien jullie een leuk boek?
Güzel bir kitap satin alıyor mu? Koopt ze een leuk boek?
Güzel bir kitap ister misin? Wil je een leuk boek?
Güzel bir kitap okumak ister misin? Wil je een leuk boek lezen?
Güzel bir kitabınız var mı? Hebben jullie een leuk boek?
Güzel bir kitap okudunuz mu? Hebben jullie een leuk boek gelezen?
Güzel bir kitap satin alacagim. Ik ga een leuk boek kopen.
Güzel bir kitap odunc alacagim. Ik ga een leuk boek lenen.
Güzel bir kitap bulacagim. Ik ga een leuk boek vinden.
Bu okuması hos bir kitap. Dit is een leuk boek om te lezen.
O okumasi hos bir kitap mı? Is het een leuk boek om te lezen.
Onu okumasi hos bir kitap olarak buluyorum. Ik vind het een leuk boek om te lezen.
Biz burada daha once hic bulunmadık. (buraya
hic gelmedik) We zijn hier nog nooit geweest.
O durdu. Hij is gestopt.
Güzel olmuşsun. Jij bent mooi geworden.
42

Onu unuttum. Ik ben het vergeten.


Onu yaptım/Muvaffak oldum. Het is me gelukt.
Okumayı başardık. Het is ons gelukt om te lezen.
İlker iyi iş çıkarmış. (iyi yapti) Ilker heeft het goed gedaan.
İyi bir iş çıkardın. (iyi yaptin) (Je hebt het) goed gedaan.
Elma yedim. Ik heb een appel gegeten.
Onlar yediler. Ze hebben gegeten.
Onu kendim yaptım. Ik heb het zelf gemaakt.
O onu kendi yapmadı. Ze heeft het niet zelf gemaakt.
O onu satın aldı. Ze heeft het gekocht.
Bir arabam vardı. Ik had een auto/Ik heb een auto gehad.
Onu dün gördük. Wij hebben haar gisteren gezien.
Dün seni görmedim. Ik heb je gisteren niet gezien.

Les 21 [Tekrar:gaan/gelecek zaman]

Nasıl gidiyor? Hoe gaat het?


Eve gidiyorum. Ik ga naar huis.
Ödevimi yapacağım. Ik ga mijn huiswerk maken/doen.
Yemek yapacağım. Ik ga koken.
Ben ödevimi yapmak için eve gidiyorum. Ik ga naar huis om mijn huiswerk te maken.
Eve birseyler pişirmeye gidiyorum. Ik ga naar huis om iets te koken.
Eve yemek pişirmeye ve televizyon izlemeye
gidiyorum. Ik ga naar huis om te koken en televisie te kijken.
Ben uyuyacağım. Ik ga slapen.
Uyumak için eve gidiyorum. Ik ga naar huis om te slapen.
Onu birlikte yaptık. We hebben het samen gedaan.
Bir kitap satın alacağım. Ik ga een boek kopen.
Okumak için bir kitap satın alacağım. Ik ga een boek kopen om te lezen.
Onu daha sonra yapacağım. Ik ga het later doen.
Onu bu akşam yapacağım. Ik ga het vanavond doen.
43

Onu yapmayacağım. Ik ga het niet doen.


Onu şimdi yapmayacağım. Ik ga het nu niet doen.
Onu artık yapmayacağım. Ik ga het niet meer doen.
O onu yarın yapacak. Ze gaat het morgen doen.
Yarın Amstelveen'e gidiyor. Ze gaat morgen naar Amstelveen.
Bir şeyler yemek için eve gidiyoruz. We gaan naar huis om iets te eten.
Ev ödevi yapmak için eve gidiyorlar. Ze gaan naar huis om huiswerk te maken/doen.
Elimden gelenin en iyisini yapacağım. Ik ga mijn best doen.
İş bulmak için elimden gelenin en iyisini
yapacağım. Ik ga mijn best doen om een baan te vinden.
İş bulmak için elimden gelenin en iyisini yaptım. Ik heb mijn best gedaan om een baan te vinden.
Ne yapacaksın? Wat ga je doen?
İş bulmak için ne yapacaksın? Wat ga je doen om een baan te vinden?
Ne yapmaktan hoşlanırsın? Wat vind je leuk om te doen?
Ne zaman buluşacaksınız? Wanneer gaan jullie afspreken?
Onu yapıyor musun? Doe je het?
Onu yapıyorsun. Je doet het.
Onu yapıyorum. Ik doe het.
Onu yapacak mısın? Ga je het doen?
Ne yapacaksın? Wat ga je doen?
Onu nasıl yapacaksın? Hoe ga je het doen?
Bir kurs takip ediyorum. Ik volg een cursus.
Bir kursa gideceğim (kurs takip edeceğim) Ik ga een cursus volgen.
Bir kursa gideceğiz. (kurs takip edeceğiz) Wij gaan een cursus volgen.
Bir kitap okuyoruz. Wij lezen een boek.
Bir kitap okuyacağız. Wij gaan een boek lezen.
Bir kitap okuyorum. Ik lees een boek.
Bir kitap okuyacağım. Ik ga een boek lezen.
O bir kitap okuyacak. Ze gaat een boek lezen.
O kütüphaneye gidiyor. Ze gaat naar de bieb.
44

O bir kitap ödünç almak için kütüphaneye


gidiyor. Ze gaat naar de bieb om een boek te lenen.

Les 23 - Kendimizi Tanitma I

Okumayi seviyorum. Ik vind het leuk om te lezen


Onu okumayi seviyorum. Ik vind het leuk om het te lezen
Bilgisayar oyunlari oynamayi seviyorum. Ik vind het leuk om te gamen
Oyun oynamaktan hoslaniyorum. Ik vind het leuk om te spelen
Disarida olmaktan hoslaniyorum. Ik vind het leuk om buiten te zijn
Birlikte kahve icmek cok hosuma gidiyor.
(gezellig) Ik vind het gezellig om samen koffie te drinken
Burada olmak cok guzel. Erg leuk om hier te zijn.
Burada olmak harika. Geweldig om hier te zijn.
Hollandaca ogrenmek acayip hosuma gidiyor. Ik vind het ontzettend leuk om Nederlands te leren.
Bunu duymak cok hosuma gidiyor. Ik vind het hartstikke leuk om dat te horen.
Burada kalmak cok hosuma gitmiyor. Ik vind het niet zo leuk om hier te verblijven.
Bunu yapmak az hosuma gidiyor. (cok hosuma
gitmiyor gibi) Ik vind het minder leuk om dat te doen.
Burada kalmak bana cok kotu gelmiyor. Ik vind het niet zo erg om hier te verblijven
Zamaniniz icin tesekkurler. Bedankt voor je tijd.
Geldiginiz icin tesekkurler. (genelde ugurlarken) Bedankt voor het komen.
Geldiginiz icin tesekkurler. (genelde ugurlarken) Bedankt voor je komst.
Hosgeldiniz. Ne iyi ettiniz de geldiniz. (fijn) Welkom. Fijn dat je er bent.
Hosgeldiniz. Ne iyi ettiniz de geldiniz. (leuk) Welkom. Leuk dat je er bent.
Hosgeldiniz. Ne iyi ettiniz de geldiniz. (goed) Welkom. Goed dat je er bent.
Hosgeldiniz. (Birden fazla kisiye) Ne iyi ettiniz
de geldiniz. (leuk) Leuk dat jullie er zijn.
Davetiniz icin tesekkurler. Bedankt voor de uitnodiging.
Ismim Fikret. 30 yasindayim. Mijn naam is Fikret. Ik ben 30 jaar.
Benim ismim iste Fikret. (birsekilde biliyorlarsa) Mijn naam is dus Fikret.
45

Turkiye'liyim. Turkiyeden geliyorum. Ik kom uit Turkije.


Ik ben drie jaar geleden naar Nederland gekomen.
3 yil once Hollandaya geldim. Drie jaar geleden ben ik naar NL gekomen.
Ben evliyim. Ik ben getrouwd.
Ben bekarim. Ben evli degilim. Ik ben single. Ik ben niet getrouwd.
Iki cocugum var. 8 yasinda bir oglum, 2 yasinda Ik heb twee kinderen. Een zoontje van acht (jaar) en
da bir kizim var. een dochtertje van 2 (jaar).
Cocugum yok. Ik heb geen kinderen.
2 yildir Rotterdamda yasiyorum. Ik woon (sinds) twee jaar in Rotterdam.
6 aydan bu yana bir otelde kaliyorum. Ik verblijf 6 maanden in een hotel.
Yalnizca 6 aydan beri Hollandadayim. Ik ben pas zes maanden in Nederland.
Yalnizca 6 aydan beri Hollandadayim. Ik ben nog maar/pas 6 maanden in NL.
Turkiyede fizik okudum. Ik heb in Turkije natuurkunde gestudeerd.

Les 24 - Kendimizi Tanitma II

Turkiyede biyoloji okudum. Ik heb in Turkije biologie gestudeerd.


Turkiyede sinif ogretmenligi okudum. Ik heb in Turkije de PABO gedaan.
Turkiyede biyoloji ogretmenligi okudum. Ik heb in Turkije lerarenopleiding biologie gedaan.
Turkiyede hukuk okudum. Ik heb in Turkije rechten gestudeerd.
Turkiyede hukuk egitimi yaptim. In Turkije heb ik rechtenstudie gedaan.
Ayrica master da yaptim. Ik heb ook/verder een masters gedaan.
Ben ingilizce ogretmeniyim. Ik ben docent Engels.
Ben isletme okudum. Ik heb bedrijfskunde gestudeerd.
5 yil cografya ogretmeni olarak calistim. Ik heb 5 jaar als docent aardrijkskunde gewerkt.
5 yil cografya ogretmeni olarak calistim. Ik werkte 5 jaar als docent aardrijkskunde.
Ayrica 2 yil/ bir muddet emlakcilik yaptim. Ik heb ook een tijdje/2 jaar als makelaar gewerkt.
Ben Turkiyede avukattim. In Turkije was ik advocaat.
Ben Turkiyede 5 yil Egitim Bakanliginda Ik heb in Turkije 5 jaar bij het Ministerie van
calistim. Onderwijs gewerkt.
Birbirimize senli benli hitap edelim mi? Zullen we elkaar tutoyeren?
46

Size sen seklinde hitap edebilir miyim? Mag ik u tutoyeren?


Sen'' diyebilirsin. (Siz diye hitap edene
denilebilir) Zeg maar ''jij''

Les 25 - Kennismaking vragen/Tanisma


sorulari

Kimsin (anlatsana)? Wie ben jij?


Kimsin (anlatsana)? (daha samimi-tonlama
onemli) Wie ben jij eigenlijk?
Biraz kendinden bahsedebilir misin? Kun je iets over jezelf vertellen?
Biraz kendinden bahsetsene. Vertel eens iets over jezelf.
İsim Naam
İsmin ne? Wat is je naam?
İsmin ne? Hoe heet jij?
Yaş Leeftijd
Kaç yaşındasın? Hoe oud ben jij?
Sormamda mahsur yoksa, kaç yaşındasınız? Als ik vragen mag, hoe oud ben jij?
Doğum tarihiniz nedir? Wat is je geboortedatum? Görevli tarafından sorulur.
Aile Familie
Evli misiniz? Ben je getrouwd?
Çocuğunuz var mı? Heb je kinderen?
Evet ise; (Zo ja)
Kaç yaşındalar? Hoe oud is zij?
Çocuklarınız kaç yaşındalar? Hoe oud zijn je kinderen?
Çocuklarınız nerede yaşıyorlar? Waar wonen je kinderen?
Çocuklarınızın adları neler? Wat zijn de namen van je kinderen?
Hala sizin yanınızda mı yaşıyorlar? Wonen ze nog bij jullie?
Kardeşiniz var mı? Heb je broers en zussen?
47

Birbirinizi hangi sıklıkta görüyorsunuz? Hoe vaak zien jullie elkaar?


Hangi sıklıkta anne-babanın yanına gidiyorsun? Hoe vaak ga je naar je ouders toe?
Çocukların ne yapıyor? (İş olarak) Wat doen je kinderen?
Okuyorlar mı? (Üniversite çağındalar ise) Studeren je kinderen?
Ne okuyorlar? Wat studeren ze?
Ne okuyorlar? Wat voor studie doen ze?
Ne okuyor? Wat voor studie doet ze?
Hangi gruba/sınıfa gidiyor? (İlkokul çağında ise) In welke groep zit jij?
Çocuklarınız hangi gruba gidiyor? In welke groep zitten je kinderen?
Çocuklarınız hangi okula gidiyor? Naar welke school gaan je kinderen?
Kızınız hangi okula gidiyor? Naar welke school ga je dochter?
Eğitim Studie
Ne okuyorsun? (Üniversite çağı ise) Wat voor studie doe jij?
Ne okudun - üniversite olarak? (Üniversite
tahsilinin üzerinden zaman geçmiş olması
halinde) Wat voor studie heb je gedaan?
Ne okudun - üniversite olarak? (Üniversite
tahsilinin üzerinden zaman geçmiş olması
halinde) Wat heb je gestudeerd?
Ne okuyorsun? Wat studeer je?
Üniversiteni/tahsilini nasil buluyorsun? Wat vind je van je studie?
İlköğretim/ortaöğretim Basisschool/Middelbareschool
Kaçıncı gruba gidiyorsun? In welke groep zit jij?
Hangi okula gidiyorsun? Naar welke school ga je?
İş Werk
İş olarak ne yapıyorsun? Wat doe je voor werk?
İş olarak ne yapıyorsun? Wat voor werk doe je?
İş olarak ne yapıyorsun? Wat voor baan heb jij?
Anne babanın işleri neler? Wat doen je ouders?
Anne babanın işleri neler? Wat voor werk doen je ouders?
48

Nasıl geçiniyorsun, masraflarını nasıl


karşılıyorsun? Hoe betaal je je kosten?
Emekli oldun mu? Ben je al met pensioen?

Les 26 - Kennismaking vragen/tanisma


sorulari II

İşinden hoşnut musun? Vind je je baan leuk?


İşinin en çok neyini seviyorsun? Wat vind je het leukst aan je werk?
İş yerinde güzel ortam var mı? Is er een leuke sfeer op je werk?
Ne zamandır çalışıyorsun? Hoe lang werk je al?
O şirkette ne zamandır çalışıyorsun? Hoe lang werk je al bij dat bedrijf?
Devlette ne zamandan beri çalışıyorsun? Sinds wanneer werk je bij de overheid?
Bakanlıkta ne zamandır çalışıyorsun? Hoe lang werk je bij het ministerie?
Hoş mesai arkadaşların var mı? Heb je leuke collega’s?
Başka bir iş arıyor musun? Ben je nog op zoek naar een andere baan?
İşinden memnun musun? Ben je tevreden met je werk?
İşinden memnun musun? Ben je blij met je werk?
Kendini geliştirme/yükselme imkanları var mı? Zijn er groeimogelijkheden?
Hobilerin neler? Wat zijn je hobby’s?
Neler yapmaktan hoşlanıyorsun? Wat vind je leuk om te doen?
Boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırsın? Wat doe je graag in je vrije tijd?
Boş zamanlarında neler yapıyorsun? Wat doe je in je vrije tijd?
En sevdiğin spor ne? Wat is je favoriete sport?
Kimi tutuyorsun? (Bağlama göre parti de
olabilir) Voor wie ben jij?
Hangi futbol takımını tutuyorsun? Voor welke voetbalclub ben jij?
Hangi partiyi tutuyorsun? Voor welke politiekepartij ben jij?
Ben Ajax’ı tutuyorum. Ik ben voor Ajax.
Günlük rutinin ne? Wat is je dagelijkse routine?
49

Sıradan bir günde neler yapıyorsun? Wat doe je in een gewone dag?
Fit kalmak için ne yapıyorsun? Wat doe je om fit te blijven?
Rahatlamak için ne yapıyorsun? Wat is je favoriete manier om te ontspannen?
Türkiye Turkije
Türkiye’ye hiç gittin mi? Ben jij ooit in Turkije geweest? (bu daha iyi)
Türkiye’ye hiç gittin mi? Ben jij ooit naar Turkije gegaan?
(Yanıt evet ise) nasıl buldun? Zo ja;
Güzel buldun mu? Wat vond je ervan?
Nasıldı? Güzel miydi? Vond je het leuk?
Güzel miydi? Hoe was het? Was het leuk?
Ne zamandı? (Ne zaman gitmiştin anlamında) Wanneer was dat?
Hangi şehirleri gördün? Welke steden heb je gezien?
Hangi şehirlere gittin? Naar welke steden ben je gegaan?

Les 27 - Moeten/hoeven/mogen I

Çok çalışmam lazım. Ik moet hard werken.


Çok hızlı sürüyorsun. Je rijdt te snel.
Bir işe ihtiyacım var. Ik heb een baan nodig.
Bir şeyler içmek ister misin? Wil je iets drinken?
Gerek yok. (Bir şey almayayım) Ik hoef niks.
Bunu yapamazsın. Bunu yapmamalısın. Je mag dit niet doen.
Onlara yardım etmeliyiz. Wij moeten ze helpen.
Onlar orada kalamazlar. İmkanlar Ze kunnen daar niet blijven.
Onlar orada kalamazlar. Kurallar Ze mogen daar niet blijven.
O ülkesine geri dönemez. Kurallar Ze mag niet terug naar haar land.
O ülkesine geri dönemez. İmkanlar Ze kan niet terug haar land.
O geri dönmek istemiyor. Ze wil niet terug.
O geri dönmek zorunda değil. Ze hoeft niet terug.
50

Onlarin beklemesi gerekmiyor, Ze hoeven niet wachten.


Onlar Hollandaya gelebilirler. (İzin verildi) Ze mogen naar Nederland.
Size yardımcı olabilir miyim? Mag ik je helpen?
Bana yardımcı olabilir misiniz? Kun je mij helpen?
Bana yardımcı olabilmeniz mümkün mü? Zou je me kunnen helpen?
Şunu yapabilmeniz mümkün mü? Zou je dat kunnen doen?
Bu gerekli. Het is nodig.
Bu gerekli değil. Het is niet nodig.
Bu çok gerekli. Het is hard nodig.
Bu zorunlu. Het is verplicht.
Maske takmak zorunludur. Het is verplicht om een mondkapje te dragen.
Bunu kendin ayarlamalısın. Je moet het zelf regelen.
Kendin yapabilirsin ama zorunda değilsin. Je kan het zelf doen maar het hoeft niet.
Korkuyorum. Ik ben bang.
Korkmana gerek yok. Je hoeft niet bang te zijn.
Korkuyoruz. We zijn bang.
Korkmanıza gerek yok. Jullie hoeven niet bang te zijn.

Les 28 - Moeten/hoeven/mogen II

Oy verme hakkiniz var mı? Mag jij stemmen?


Hollanda'da kimler oy kullanabilir? Wie mag stemmen in Nederland?
Hollanda'da kimlerin oy kullanamaz Wie mag niet stemmen in Nederland?
Yanınızda bir kimlik kartı bulundurmalısınız. Je moet een identiteitsbewijs bij je hebben.
Kimlik kartımı kim (gormek) isteyebilir? Wie mag mijn ID kaart/identiteitskaart kaart?
Ofiste çalışmana izin var mı? Mag je op kantoor werken
Ofise gitmene izin var mı? Mag je naar kantoor?
Ofise gitmek zorunda mıyım? Moet ik naar kantoor?
Hesabı alabilir miyim, lütfen? Mag ik de rekening, aub?
51

Senden hoşlanıyorum. Ik mag je.


Senden hoşlanıyorum. Ik mag je graag.
Senden hoşlanıyorum. Ik vind je aardig.
Sana bir şey sorabilir miyim? Mag ik je iets vragen?
Tuvalete gidebilir miyim? Mag ik naar wc (gaan)
Bir dakikaniz var mi? Birsey sorabilir miyim? Mag ik even?
Tuvalete gidebilir miyim? Mag ik even naar wc?
İçeri gelebilir miyim? Mag ik binnenkomen?
Ülkeyi terk etmesi yasaktı. (cikis yasagi) Hij mag het land niet uit.
Ülkeyi terk etmem yasaklanmıştı. Ik mocht het land niet uit.
Pasaport almasına izin verilmiyor. (yasak) Ze mag geen paspoort krijgen.
Pasaport almama izin verilmedi. Ik mocht geen paspoort krijgen.
Türkiye'de kalmak zorunda. Ze moet in Turkije blijven.
Ukrayna'da kalmak zorundaydılar. Ze moesten in Ukraïne blijven.
Sorularınız varsa, her zaman arayabilirsiniz. Als je vragen hebt, kan je altijd bellen.
Eğer iş arıyorsanız, beni arayın. Mocht je werk zoeken, bel me.
Başka sorularınız varsa, bana haber verin. Mocht je nog vragen hebben, hoor ik het graag.
Bunu tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz. Je hoeft het niet alleen te doen.
Yalnız olmak zorunda değilsin. Je hoeft niet alleen te zijn.

Les 29 - Moeten/hoeven/mogen III

Domuz eti yiyor musun? Eet je varkensvlees?


Ben domuz eti yemem. Ik eet geen varkensvlees
Yememeyi tercih ettiğiniz bir şey var mı? Is er iets dat je liever niet eet
Alkol kullanıyor musunuz? Drink je alcohol?
Ben alkol kullanmam. Ik drink geen alcohol.
Alkol içmemem gerekiyor. Ik mag geen alcohol drinken.
Müslümanların alkol kullanmasına musaade
yoktur. Moslims mogen geen alcohol drinken
52

Alkolü sevmem. Ik vind alcohol niet lekker.


Artik alkol almamalıyım. Ik moet niet meer alcohol drinken.
Daha fazla alkol almamaya karar verdim. Ik heb besloten dat ik niet meer alcohol ga drinken.
Insaat islerine saat kacta başlayabilirim? Hoe laat mag ik beginnen met verbouwen/klussen?
Deneyebilir miyim? Mag ik het proberen?
Nakit ödeyebilir miyim? Kan ik contant betalen?
Bir mağaza nakit ödeme kabul etmeyi
reddedebilir mi? Mag een winkel contant betalen weigeren?
Bir şey söyleyebilir miyim? Mag ik iets zeggen
Şikayet etmem doğru olmaz. (Sukur babinda) Ik mag niet klagen.

Les 30 - Dat'li cumleler I

Onun önemli olduğunu biliyorum. Ik weet dat het belangrijk is.


Sana söz veriyorum ki her şey güzel olacak. Ik beloof je dat het goed komt.
Senin geleceğine inanmıyor. Ze gelooft dat je niet komt.
Sizlerin gelmeyeceğinizi düşünüyor. Ze denkt dat jullie niet komen.
Sizlerin gelemeyeceğinizi düşünüyor. Hij denkt dat jullie niet kunnen komen.
Geç kaldığım için özür dilerim. Sorry dat ik te laat ben.
Geç kaldığımız için özür dileriz. Sorry dat we te laat zijn.
Mutlu olduğunu görüyorum. Ik zie dat jij blij bent.
Onun güvenli olduğunu biliyorum. Ik weet dat het veilig is.
Onun güvenli olduğunu biliyor musun? Weet je dat het veilig is?
Onun güvenli olmadığını biliyorum. Ik weet dat het niet veilig is.
Onun bir sorun olmadığını biliyorum. Ik weet dat het geen probleem is.
Korkarım hastayım. Ik ben bang dat ik ziek ben.
Onun hasta olduğunu biliyor musun? Weet je dat hij ziek is?
Kızgın olduğunu anlıyorum. Ik begrijp dat je boos bent.
Mutlu olmadığını anlıyorum. Ik begrijp dat je niet blij bent.
Sana sahip olduğum için şanslıyım. Ik heb geluk dat ik jou heb.
53

Hollanda’da olduğum için mutluyum. Ik ben blij dat ik in Nederland ben.


Hollanda’da yaşadığımız için mutluyuz. We zijn blij dat we in Nederland wonen.
Zamanın için teşekkürler. Bedankt voor je tijd.
Zaman ayırdığın için teşekkürler. Bedankt dat je de tijd hebt genomen.
Yalnız olduğunu düşünüyorsun. Je denkt dat je alleen bent.
O senin hasta olduğunu söyledi. Ze zei dat je ziek bent.
Onun hasta olduğunu söyledin. Je zei dat ze ziek is.
Burada olman ne hoş. Leuk dat je hier bent.
Burada olman ne hoş. Fijn dat je er bent.
Burada olmanız ne hoş. Fijn dat jullie er zijn.
Onun şimdi gerekli olduğunu düşünmüyorum. Ik denk niet dat het nu nodig is.
Onun hazır olup olmadığını bilmiyorum. Ik weet niet of het klaar is.
Onun bu akşam gelip gelmeyeceğini
bilmiyorum. Ik weet niet of hij vanavond komt.
Hamile olduğumu düşünüyorum. Ik denk dat ik zwanger ben.
Korkarım koronayım. Ik ben bang dat ik corona heb.
Onun zor olduğunu biliyorum. Ik weet dat het moeilijk is.
Onun kolay olmadığını biliyorum. Ik weet dat het niet makkelijk is.
Nasıl öğrenebileceğimi biliyorum. Ik weet hoe ik kan leren.

Les 31 - Dat'li cumleler II

Umarım iyisindir. Ik hoop dat het goed met je gaat


Umarım her şey yolundadır. Ik hoop dat het/alles goed met je is.
Gelebilmen (gelebilmiş olman) ne hoş. Wat fijn dat je kon komen.
Gelmene çok sevindim (gibi birşey :) Wat fijn/leuk dat je komt.
Geldiğin için teşekkürler. Jij bent gekomen. Bedankt dat je gekomen bent.
Onun daha sıkı çalışması gerektiğini
düşünüyorum. Ik denk dat hij harder moet werken.
Ne yapmam gerektiğini
anlamıyorum/anlamadım. Ik begrijp niet wat ik moet doen.
54

Onu nasıl öğrenebileceğimi biliyorum. Ik weet hoe ik dat kan leren.


Onu nasıl yapabileceğim hakkında hiçbir fikrim
yok. Ik heb geen idee hoe ik dat kan doen.
Onun doğru olup olmadığını bilmiyorum. Ik weet niet of dat juist is.
Onun mümkün olup olmadığını bilmiyorum. Ik weet niet of het mogelijk is.
Onun mümkün olup olmadığını bilmiyorum. Ik weet niet of het kan.
Onun mümkün olmadığını düşünüyorum. Ik denk dat het niet mogelijk is.
Onun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Ik denk niet dat het mogelijk is.
Ik denk niet dat het (zo/te) lang duurt/gaat (zal)
Onun çok uzun süreceğini düşünmüyorum. duren.
Onun iyi bir fikir olup olmadığından emin
değilim. Ik ben niet zeker of het een goed idee is.
Onun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Ik denk niet dat het een goed idee is.
O neyle alakalı? Waar gaat het over?
(Bahsettiğin şeyin) ne ile alakalı olduğuna dair
hiçbir fikrim yok. Ik heb geen idee waar het over gaat.
Hiçbir şey yapmamak acayip zor. İşinin ne
zaman bittiğini asla bilemiyorsun. (Hiçbir şey Niks doen is ontzettend moeilijk. Je weet nooit
yapmadığın için) wanneer je klaar bent.
Baba hepimizin birlikte çalışmamız gerektiğini
söyledi. Godfather zei dat we allemaal moeten samenwerken.
Umarım sonu iyi olur. Ik hoop dat het goed komt.
Umarım bundan bir şey çıkar. Ik hoop dat het iets wordt.
Bir gün geri dönüp dönemeyeceğimi
bilmiyorum. Ik weet niet of ik ooit terug kan.
Hollandacanın zor bir dil olduğunu
düşünmüyorum. Ik denk niet dat Nederlands een moeilijke taal is.

Les 32 - Soru zarflariyla cumleleri birlestirme

Onun bugün gelip gelmeyeceğini bilmiyorum Ik weet niet of hij vandaag komt.
Onun ne zaman geleceğini bilmiyorum. Ik weet niet wanneer hij komt.
55

Onun bugün gelmeyeceğini düşünüyorum Ik denk dat hij vandaag niet komt.
Onun bugün geleceğini düşünmüyorum. Ik denk niet dat hij vandaag komt.
Dersin ne zaman başlayacağını biliyor musun? Weet jij hoe laat de les begint?
Dersin başlayıp başlamadığını biliyor musun? Weet je of de les begint?
Bir sonraki dersin ne zaman olduğunu biliyor
muyuz? Weten we wanneer de volgende les is?
O bugün burada çalışmak isteyip istemediğimi
soruyor. Ze vraagt of ik vandaag/hier wil werken.
Yarın ne yapacağımı biliyor musun? Weet je wat ik morgen ga/zal doen?
Dün ne yaptığımı biliyor musun? Weet je wat ik gisteren heb gedaan?
Dün ne yaptığımı biliyor musun? Weet je wat ik gisteren deed?
Onun ismini bilmiyorum. Ik weet haar naam niet.
Onun isminin ne olduğunu bilmiyorum. Ik weet niet wat haar naam is.
Onun ismini bilmiyorum. Ik weet niet hoe ze heet. (Ze heet Ayse)
Şu insanların kim olduğunu bilmiyorum. Ik weet niet wie die mensen zijn
Ne kastettiğimi anlıyor musun? Begrijp je wat ik bedoel?
Onun ne anlama geldiğini biliyor musun? Weet je wat het betekent?
Ne okumak (universite anlaminda) istediğime
dair en ufak bir fikrim yok Ik heb geen idee wat ik wil studeren?
Onu kimin yaptığını bilmiyorum. Ik weet niet wie dat gedaan heeft (heeft gedaan)
Ne istediklerini söylemiyorlar. Ze vertellen niet wat ze willen.
Benim niye burada olduğunu anlamıyorlar. Ze begrijpen niet waarom ik hier ben.
Saat kaçta burada olmamız gerektiğini biliyor
musun? Weet je hoe laat wij hier moeten zijn?
Burada hangi aktiviteleri yapabilecegimi Kun je mij vertellen welke activiteiten ik hier kan
anlatabilir misin? doen?
Söylemek istediğim şeyi söyleyemedim. Ik kon niet zeggen wat ik wilde zeggen.
Bugün ne pişireceğimi bilmiyorum. Ik weet niet wat ik vandaag ga koken.
Benim kim olduğumu bilmiyorlar. Ze weten niet wie ik ben.
O sadece senin niye burada olduğunu bilmek
istiyor. Ze wil alleen weten waarom je hier bent.
56

Ne kadar süreceğine dair en ufak bir fikrim yok. Ik heb geen idee hoe lang het gaat duren.
Kim olduğun önemli değil/fark etmez. Het maakt niet uit waar je bent.
Nerede yaşadığın önemli değil/fark etmez. Het maakt niet uit waar je woont.
Arabanın nerede olduğunu görüyorum. Ik zie waar de auto is.
Onun gelip gelmeyeceği henüz net değil. Het is niet duidelijk of hij komt.
Onun niye bıraktığını (neyi yapiyor idiyse) hala
anlamıyorum. Ik begrijp nog steeds niet waarom hij gestopt is.
İyi bir gelecek inşa etmek için ne yapmak Ik denk dat ik weet wat ik wil doen om een goede
istediğimi biliyorum sanırım. toekomst te bouwen.

Les 33 - Bedanken/Tesekkur etme senaryolari

E-postan için teşekkürler. Bedankt voor je e-mail.


Yanıtın için teşekkürler. Bedankt voor je reactie.
Mesajın için teşekkürler Bedankt voor je berichtje.
Zamanın için teşekkürler Dank je wel voor je tijd.
Davetin için teşekkürler Bedankt voor de uitnodiging. (Uitnodigen)
Gelişiniz/geldiğiniz için teşekkürler Bedankt voor het komen. Bedankt voor je komst.
Konuşma/gorusme için teşekkürler. Çok hoş
oldu. Bedankt voor het gesprek. Ik vond het heel leuk.
Ders için teşekkürler. Çok öğreticiydi. Bedankt voor de les. Ik vond het erg leerzaam.
Şimdiden teşekkürler. Alvast bedankt.
Tekrar teşekkürler Nogmaals bedankt
Zahmetiniz için teşekkürler Bedankt voor de/je moeite.
(Gruba) eklediğiniz için teşekkürler Bedankt voor het toevoegen.
Paylaşım için teşekkürler. Bedankt voor het delen. (Ik vond het) handig! Nuttig!
Güzel ipucu (bilgi) için teşekkürler Bedankt voor de tip!
Desteginiz için teşekkürler Ik ben je dankbaar voor je steun.
Yine de tesekkurler Maar/toch bedankt.
Teklifin icin cok tesekkurler Wat lief. Dankjewel voor de aanbod.
57

Ben bir şey almayayım, yine de teşekkürler Ik hoef niets, maar bedankt.
Gelmiş olduğunuz için teşekkürler Bedankt dat je gekomen bent.
Her şey için teşekkürler Bedankt voor alles.
O benim için çok şey ifade ediyor. Het betekent veel voor mij.
(Yaptığınız şeyi) çok takdir ediyorum. (benim
icin kiymetli anlaminda) Ik waardeer het.
Yardımınız için teşekkürler Ik ben je dankbaar voor je hulp.
Bunu söylemeniz/sormanız çok hoş. Lief dat je het vraagt/zegt.
Misafirperverliğiniz için teşekkürler Bedankt voor de gastvrijheid.
Her şeyin yolunda gittiğini duymak güzel. Fijn om te horen dat het goed gaat.
Hızlı cevabınız için teşekkürler Bedankt voor je snelle reactie/antwoord.
Her şeyin ayarlanmış (halledilmis) olması ne
güzel. Fijn dat alles geregeld is.
Her şeyin yolunda gittiğini duymak güzel. Fijn om te horen dat alles goed is.
Mevcudiyetiniz/gelmiş olduğunuz için
teşekkürler Bedankt voor je aanwezigheid.

Les 34 - Dat cumle basinda

Bilmiyorum. Ik weet het niet.


(Onu) biliyorum. Dat weet ik.
(Onu) ben de biliyorum. Dat weet ik ook.
(Onu) bilmiyorum. Dat weet ik niet.
(Onu) ben de bilmiyorum. Dat weet ik ook niet.
(Bu) güzel bir soru. Dat is een goede vraag.
Ben de öyle düşünüyorum. Dat denk ik ook.
Ben öyle düşünmüyorum. Dat denk ik niet.
Ben öyle düşünüyorum. Dat denk ik wel.
Bunu biraz can sıkıcı/üzücü buluyorum. Dat vind ik wel/een beetje jammer.
Göreceğiz bakalım. Dat zullen we wel zien.
Onu/bunu unutmayacağım. Dat zal ik niet vergeten.
58

Onu unutamam Dat kan ik niet vergeten.


Onu unutmak istemiyorum. Dat wil ik niet vergeten.
Onu unutmamalıyım. Dat mag ik niet vergeten.
Onu sana anlatacağım. Dat zal ik je vertellen.
Bence güzel bir alıştırma oldu. Dat vind ik een leuke oefening.
Bence güzel. Güzel olduğunu düşünüyorum. Dat vind ik mooi.
Bence de güzel oldu. Dat vind ik ook mooi.
Ben de aynı kanaatteyim. Vind ik ook.
Ben de öyle düşünüyorum. Denk ik ook.
Ben de biliyorum. Weet ik ook.
Yapalım/öyle yapalım. Dat doen we!
(Onu) yapacağım. (Dat) zal ik doen!
(Onu) ayarlıyorum/ Hallediyorum. Dat regel ik!
Onu halledeceğim. Dat zal ik regelen!
Onu yapacağım. Dat zal ik wel doen.
Anlıyorum. Dat begrijp ik.
Seni anlıyorum. Ik begrijp je.
(Onu) anlıyorum. Dat snap ik.
(Onu) anlıyorum. Dat snap ik wel.
Bence kolay değil. Dat vind ik niet makkelijk.
Bana iyi bir plan gibi gelmedi. Dat lijkt me geen goed plan.
Bence iyi bir plan. Dat lijkt me een goed plan.
Bana iyi bir fikir gibi gelmedi. Dat lijkt me geen goed idee.
İyi gözüküyor/ lezzetli gözüküyor Het ziet er goed/lekker uit!
(onu) yapmayacağım. Dat doe ik niet!
onu maalesef yapamayacağım. Dat kan ik helaas niet doen.
Açıklayacağım. (Onu) Dat zal ik uitleggen.
hoşuma gitmedi. (O) Dat vind/vond ik niet fijn
Hoşuma gitmedi (o) Dat vond ik niet prettig
Çok can sıkıcı/ üzücü Dat vind ik erg jammer!
59

Çok can sıkıcı/üzücü Dat vind ik vervelend.


Onu tahmin/tahayyül edebiliyorum Dat kan ik me voorstellen.
Tahmin edebiliyorum ki … Ik kan me voorstellen dat
Tahayyül edebiliyor musun Kan je je voorstellen.
Asla bilemezsin (kim bilir gibi) Dat weet je nooit
Asla kesin olarak bilemezsin Dat weet je nooit zeker
Asla tam olarak bilemezsin. Dat weet je nooit precies

Les 35 - Want en omdat

O gelmiyor çünkü zamanı yok. (want) Hij komt niet want hij heeft geen tijd.
O zamanı olmadığı için gelmiyor. (omdat) Hij komt niet omdat hij geen tijd heeft.
Hollandaca öğreniyorum çünkü Hollanda'da
yaşıyorum. (omdat) Ik leer Nederlands omdat ik in Nederlands woon.
Hollandaca öğreniyorum çünkü Hollanda'da
yaşıyorum. (want) Ik leer Nederlands want ik woon in Nederland.
Şimdi gitmem lazım çünkü bir randevum var.
(omdat) Ik moet nu weg omdat ik een afspraak heb.
Şimdi gitmem lazım çünkü bir randevum var.
(want) Ik moet nu weg want ik heb een afspraak.
O üzgün çünkü babası vefat etti. (omdat) Hij is verdrietig omdat zijn vader overleden is.
O üzgün çünkü babası vefat etti. (want) Hij is verdrietig want zijn vader is overleden.
Bu konuyu sectim çünkü bu çok aktüel bir konu. Ik heb dit onderwerp gekozen omdat het erg actueel
(omdat) is.
Bu konuyu sectim çünkü bu çok aktüel bir konu.
(want) Ik heb dit onderwerp gekozen want het is erg actueel.
Hij is opgepakt omdat hij tegenstander van het
O rejim karşıtı olduğu için tutuklandı. (omdat) regime was.
Burasi çok sakin olmadığı için iyi konsantre Ik kan me niet goed concentreren want het is hier
olamıyorum. (want) onrustig.
Burasi çok sakin olmadığı için iyi konsantre Ik kan me niet goed concentreren omdat het hier
olamıyorum. (omdat) onrustig is.
60

Çabucak bir iş bulmak istediğim için Hollandaca Ik wil graag Nederlands leren want ik wil snel een
öğrenmek istiyorum. (want) baan vinden.
Çabucak bir iş bulmak istediğim için Hollandaca Ik wil graag Nederlands leren omdat ik snel een baan
öğrenmek istiyorum. (omdat) wil vinden.
Ben gelemiyorum çünkü çalışmam lazım.
(omdat) Ik kan niet mee omdat ik moet werken.
Ben gelemiyorum çünkü çalışmam lazım. (want) Ik kan niet mee want ik moet werken.
Üzgünüm bana uymuyor çünkü başka bir
randevum var. (want) Sorry ik kan niet, want ik heb een andere afspraak.
Üzgünüm bana uymuyor çünkü başka bir
randevum var. (omdat) Sorry ik kan niet omdat ik een andere afspraak heb.

Les 36 [Als je vragen hebt, mag je altijd


bellen]

Herhangi bir sorunuz varsa, sormaktan


çekinmeyin. Als jullie vragen hebben, stel ze gerust.
Herhangi bir sorunuz varsa, aramaktan
çekinmeyin. Als je vragen hebt, mag je altijd bellen.
Eğer yapabilirsem, yardım ederim. Als ik kan, zal ik zeker helpen.
Eğer yapabilirsem, denemek istiyorum. Als het kan, wil ik proberen.
Ik ga een baan zoeken als mijn Nederlands beter
Hollandacam iyileştiğinde bir iş arayacağım. wordt.
Başka planlarınız varsa, gelmek zorunda
değilsiniz. Als je andere plannen hebt, hoef je niet te komen.
Başka planlarınız varsa gelmek zorunda
değilsiniz. Je hoeft niet te komen als je andere plannen hebt.
Herhangi bir sorunuz olursa her zaman
arayabilirsiniz. Je mag altijd bellen als je vragen hebt.
Bir şeye ihtiyacın olursa haberim olsun. Als je iets nodig hebt, laat maar weten.
Daha fazla bilgiye ihtiyacınız olursa, bana haber
verin. Als je meer informatie nodig hebt, laat het me weten.
Kahve içmezsem huysuz oluyorum. Als ik geen koffie krijg, word ik chagrijnig.
61

İnanmazsanız cehenneme mi gideceksiniz? Ga je naar de hel, als je niet gelooft?


Eğer cehennemdeyseniz, yine de cennete Als je in de hel bent, kun je dan nog terug naar de
dönebilir misiniz? Hemel?
Eğer tekrar güvenli hale gelirse. Als het weer veilig wordt/is.
Eğer şanslıysanız Als je geluk hebt
Eğer evlenmek istiyorsan Als je wil trouwen
Etrafınıza dikkatlice bakarsanız, her şeyin renkli Als je goed om je heen kijkt, zie je dat alles gekleurd
olduğunu göreceksiniz. is.
Eğer iyi cocuk olursan, kurabiye alırsın. Als je braaf bent krijg je een koekje.
Sizin için yapabileceğim bir şey varsa, lütfen Als ik iets voor jou/jullie kan betekenen, hoor ik het
bana bildirin. graag.
Hava güzelleştiğinde Als het mooi weer wordt
Hollandalılar ne vereceklerini bilemediklerinde Nederlanders geven een bon wanneer ze niet weten
bir hediye çeki verirler. wat ze moeten geven.
Sizin için yapabileceğimiz bir şey varsa bize
bildirin. Laat maar weten als we iets voor jullie kunnen doen.
Bir şeye ihtiyacınız olursa bize haber verin. Laat maar weten als je iets nodig hebt.
Eğer hava müsait olur ve durum düzelirse Als het weer kan en als de situatie weer beter wordt
birbirimizi tekrar görmek isterim. zal ik het leuk vinden om elkaar weer eens te zien.
Eğer tekrar mümkün olursa, gelip beni ziyaret
eder misin? Als het weer mag kom je dan gezellig langs?
Eve gittiğimde seni ararım. Ik bel je als ik naar huis ga.
Herhangi bir sorunuz varsa lütfen bizimle Als je vragen hebt kun je gerust contact met ons
iletişime geçmekten çekinmeyin. opnemen.

Les 37-39 [Randevulasma - Afspreken]

Kahve icelim mi/bulusalim mi?


Ha Sait. Komen jullie zaterdagmiddag thee drinken? Dan zorg ik dat er pepernoten zijn.

Hallo Sait. We willen jullie voor koffie en wat lekkers uitnodigen bij ons, volgend weekend: zaterdag 2
nov. vanaf 15:30 of zondag 3 nov. vanaf 15:30. We weten niet of het jullie zo uitkomt, anders moeten
we een ander weekend gaan kiezen.
62

We horen graag of jullie op 2 of 3 november


kunnen komen!
Hoi Sait, we hebben elkaar al lang niet gezien. En we hebben jullie nieuwe huis nog niet gezien.
Kunnen Jef en ik morgen bij jullie langskomen?
Hallo Sait. Zijn jullie dit weekend thuis? Ik wil bij jullie op visite komen als het kan: vanavond of
morgenmiddag. Misschien komt Jef ook mee. Groeten, Z

Yemege gelmek ister misiniz?


Hebben jullie misschien zin om aanstaande zondag te komen lunchen bij ons?
Leuk hoor. Wij zijn net terug van een hele fijne vakantieweek op XX. Volgend weekend gaat X nog een
weekje fietsen. Komen jullie daarna gezellig weer bij ons langs?
Ha Sait. Om gezellig bij te praten kunnen we misschien voor deze of volgende week wat afspreken.
Welke dagen komen voor jullie goed uit? Wil je in het weekend of liever een doordeweekse dag? Laat
maar weten wanneer je zou kunnen?
Komen jullie zaterdag 30 maart bij ons eten? Dat zouden wij heel gezellig vinden!
Komen jullie binnenkort weer gezellig bij ons
langs?
Hoi Sait hoe is het bij jullie? Vinden jullie het leuk om zaterdag bij ons te komen eten?
Hoi allemaal, hoe is het met jullie? Zullen we weer eens afspreken, het mag weer! Vinden jullie het
leuk bij ons te komen eten?
Kunnen jullie komende zaterdag bij ons komen eten? Dat zouden we heel gezellig vinden!
Beste familie Gulsen, hoe is het ermee? We zijn heel benieuwd hoe het met jullie allemaal gaat. Komen
jullie weer een keertje bij ons eten? Dat zouden we heel leuk vinden! Veel groetjes van familie X

Memnuniyetle geliriz.
Ja, we komen graag. Gezellig! Laat maar weten wanneer het beste voor jullie is.
Wat fijn jullie weer te kunnen zien! We vinden het super leuk! Komende tijden zijn we nogal flexibel,
zeg dus maar wanneer het beste voor jullie is. :)
Hartstikke leuk! Ja, wij hebben er ook veel zin in om zaterdag bij jullie te komen eten.
Bedankt voor de uitnodiging.
Zullen we afspreken? (...) We spreken graag met jullie af. Ik check even mijn agenda en kom terug met
een voorstel. Groetjes
63

En we kunnen inderdaad op zaterdag 9 februari bij jullie komen eten. We zullen nog wel even laten
weten wie er allemaal meekomen.
Gun ve saat tespiti
Sait wij kunnen zaterdag 11 juli vanaf uur of half vier. Woensdag 15 juli vanaf uur of vier. Woensdag
29 juli idem. Of een keer op een zondag. Groetjes X
Bijv a.s zaterdag in de namiddag met avondeten. Of zondag ochtend of namiddag kan ook. Of zaterdag
24 okt. Ik hoor het wel of het uitkomt.
(uitkomen: uyman/munasip olmak)
Sait: Bedankt voor de uitnodiging, M! A.s zondag namiddag is voor ons prima! Gezellig! 😊 Hoe laat
is goed voor jullie? Voor ons maakt het niet uit. Tot zondag! [(uitmaken) Het maakt niet uit.]
Wat is een goede tijd voor jullie? (ne zaman
uygunsunuz)
Leuk! Uurtje of half vier uur doen? Met
avondeten dan.
Wat zeg je van woensdag 21 juli?
Is 28 Juli voor jullie een optie?
18 uur is wel handig voor ons. We kijken ernaar
uit
Hoi Sait, is half zeven voor jullie een goede tijd? En zal ik jullie ophalen of komen jullie zelf?

Tanistigimiza memnun oldum.


Beste Sait, heel leuk dat wij jullie woensdag hebben ontmoet! Wij vonden het erg gezellig en hopen dat
wij jullie snel weer zien.
Heel leuk dat ik je gisteren heb ontmoet. Ik vond het (…) hoop dat wij elkaar snel weer (kunnen) zien.
Hoi Sait, dank je wel! Wij vonden het ook erg gezellig, en leuk om jullie kinderen te ontmoeten. Veel
succes met verhuizen! Hebben jullie nog hulp nodig? Wij kijken ernaar uit om jullie nieuwe huis te
bewonderen.
Was leuk om met je kennis te maken vanmiddag,
Kelly!!
Heey Just, was super fijn je te ontmoeten gisteren. Welkom terug en hopelijk maken we binnenkort
nader kennis onder het genot van een kopje koffie :) Fijn weekend en groetjes! Sait (paargenot. echt
genot)
64

Geldiginiz icin tesekkurler


Wij vonden het heel leuk. Nogmaals bedankt voor jullie komst en ook voor leuke cadeautjes/ mooie
bloemen
Lieve Sait en X, wij vonden het super gezellig dat jullie gisteren erbij waren. Heel veel dank voor het
heerlijke eten en jullie aanwezigheid. We zien elkaar gelukkig weer snel. Liefs, X
Hoi X. Leuk dat jullie bij ons waren. We vonden het weer heel mooi. Groetjes thuis en tot hopelijk snel
weer. Fijne zondag nog
Leuk dat jullie er gisteren waren en nog bedankt voor het boek en de kaarsenhouder.
Beste Sait en X. En ook Y en Z natuurlijk! Wij vonden het ook heel gezellig dat jullie bij ons waren.
Het was fijn om met jullie te praten en zouden het leuk vinden om met jullie in contact te blijven!
Komen jullie nog een keertje bij ons eten?
We moeten jullie bedanken! We vinden het allebei erg gezellig en we hebben heerlijk gegeten.

Davetiniz icin tesekkurler


Wij hebben er ook van genoten. (biz de cok
memnun kaldik)
Dank jullie wel voor de gezellige avond en het
lekkere eten!
Nog heel hartelijk bedankt voor de heerlijke brunch en warme ontvangst! Wij hebben echt genoten.
Lieve Sait en X, dank voor de gastvrijheid en voor de heerlijke en gezellige lunch. Jullie hebben een
heel leuk en gezellig huis.

Les 40 - Havadan sudan konusma ornekleri [praten over koetjes en kalfjes]

Hava güzel, degil mi? Mooi weer, he?


Hava güzel, he? Lekker weer, he?
Sen de civarda mı yaşıyorsun? Woon jij hier ook in de buurt?
Nasılsın? Hoe is het?
Nasilsin/naber? Hoe gaat het?
Bugün oldukça yoğun, değil mi? Het is behoorlijk druk vandaag, he?
Yogun musun? Heb he het druk?
Günün nasıl geçiyor? Hoe is je dag?
65

Günün nasıl geçti? Hoe was je dag?


Neler yaptın (bakalim)? Wat heb je allemaal gedaan?
Hafta sonun nasıldı? Hoe was je weekend?
Eğlenceli bir şeyler yaptın mı? Heb je iets leuks gedaan?
Özel bir şey mi yaptın? Hebben jullie wat bijzonders gedaan?
Bu hafta sonu eğlenceli bir şeyler yaptınız mı? Heb je nog wat leuks gedaan dit weekend?
Tekrar hoş geldiniz! Welkom terug!
Tatiliniz nasıl geçti? Hoe was je vakantie?
Tatil planınız var mı? Hebben jullie al vakantie plannen?
Tatilde nereye gidiyorsun? Waar ga je op vakantie?
Nereye gidiyorsun? Waar ga je naartoe?
(gorusmeyeli) uzun sure oldu degil mi? (We hebben elkaar) lang niet gezien
(X'i) duydun mu...? Heb je gehoord dat…?
Maçı izledin mi? Heb je de wedstrijd gezien?
Burayı (bu mahallede yaşamayı) nasıl buldun? Hoe bevalt het hier (wonen in de buurt)?
Çok beğendim. Het is me goed bevallen.
Bunu (çok) sevdim. Het bevalt me (heel erg) goed.
Bugünlerde nelerle meşgulsün? Wat houdt je bezig deze dagen?
İyi bir gün geçiriyor musun? Güzel şeyler Heb je een goede dag? Ben je met leuke dingen
yapıyor musun? bezig?
Güzel bir şeyler yedin mi? Heb je iets lekkers gegeten?
Şimdi oğlumu almaya gidiyorum. Zo, nu ga ik mijn zoon ophalen
Şimdi akşam yemeğini hazırlayacağım. Seninle Zo, nu ga ik lekker het eten opzetten. Leuk om je
konuşmak güzeldi. even gesproken te hebben.
Seninle konuşmak güzeldi. Was leuk om je te praten.
İyi akşamlar dilerim! Nog een fijne avond!
Yeni bir araban olduğunu gördüm. Güzel araba! Ik zag dat je een nieuwe auto heb. Mooie auto, hoor!

Les 41 - Geçmiş zaman 1/4 [imperfectum] Ik deed. Ik maakte…

Bir şeyler denemek istedim. (imperfectum) Ik wilde iets proberen.


66

Burada olduğunu söyledi. (imperfectum) Hij zei dat ze hier was.


Önemli olmadığını söyledi. (perfectum) Hij heeft gezegd dat het niet belangrijk was.
Önemli olmadığını söyledi. (imperfectum) Hij zei dat het niet belangrijk was.
Bir şey mi dedin? (imperfectum) Zei je iets?
Bir şey mi dedin? (perfectum) Heb je iets gezegd?
Bunu (senin) evinde bulduk. (imperfectum) Wij vonden deze in je huis.
Bence bu çok ilginç. Ik vind het heel interessant.
Biz de bunu çok ilginç bulduk. (imperfectum) Wij vonden het ook heel interessant.
Onu cok guzel buldum/begendim. (imperfectum) Ik vond het ontzettend mooi.
Onu begendim. (imperfectum) Ik vond het leuk.
Seni kendi arabamla takip ettim. (imperfectum) Ik volgde je met mijn eigen auto.
Seni kendi arabamla takip ettim. (perfectum) Ik heb je met mijn eigen auto gevolgd.
Seni kendi arabamla takip ettim. (perfectum) Ik heb je gevolgd met mijn eigen auto.
Ev ödevimi yapıyordum. (imperfectum) Ik maakte mijn huiswerk.
Ev ödevimi yaptım. (perfectum) Ik heb mijn huiswerk gemaakt.
Sadece şaka yapıyordum. (imperfectum) Ik maakte maar een grapje.
Bir hata yaptım. (imperfectum) Ik maakte een fout.
Bir hata yaptım. (perfectum) Ik heb een fout gemaakt.
Ben yapmadım. (imperfectum) Ik deed het niet.
Ben hiçbir şey yapmadım. (imperfectum) Ik deed niks.
Ben hiçbir şey yapmadım. (perfectum) Ik heb niks gedaan.
Ben yanlış bir şey yapmadım. (imperfectum) Ik deed niks verkeerd.
Ben yanlış bir şey yapmadım. (perfectum) Ik heb niks verkeerd gedaan.
Tek başıma yaptım. (imperfectum) Ik deed het alleen.
Kendi başıma yaptım. (perfectum) Ik heb het alleen gedaan.
Ailemin dediğini yapmadım. (imperfectum) Ik deed niet wat mijn ouders zeiden.
Tam olarak istediğin şeyi yaptım. (imperfectum) Ik deed precies wat je wilde.
Tam olarak istediğin şeyi yaptım. (imperfectum) Ik deed precies wat je vroeg.
Ne istediysen yaptım. (perfectum) Ik heb gedaan wat je hebt gevraagd.
Ailemin dediğini yapmadım. (perfectum) Ik heb niet gedaan wat mijn ouders hebben gezegd.
67

Sait, Vural'ı durdurmaya çalıştı. (imperfectum) Sait probeerde Vural te stoppen.


Onu durdurmaya çalıştım. (perfectum) Ik heb geprobeerd hem te stoppen.
Ağlamamaya/gülmemeye çalıştım.
(imperfectum) Ik probeerde niet te huilen/lachen.
Size ulaşmaya çalıştık. (imperfectum) Wij probeerden je te bereiken.

Les 42 - Geçmiş zaman 2/4 [Imperfectum] Ik kwam, ik ging, ik had, ik gaf (...)

Amsterdam'a gittim. (perfectum) Ik ben naar Amsterdam gegaan.


Amsterdam'a gittim. (imperfectum) Ik ging naar Amsterdam.
Amsterdam'a gidiyorum. Ik ga naar Amsterdam.
Amsterdam'a gideceğim. Ik zal naar Amsterdam gaan.
Amsterdam'a gidiyorum. Ik ga naar Amsterdam.
Nasıl gidiyor? Hoe gaat het?
Nasıl geçti/gitti? (imperfectum) Hoe ging het?
Konuşma nasıl geçti/gitti? (imperfectum) Hoe ging het gesprek?
İyi geçti mi/iyi gitti mi? (imperfectum) Ging het goed?
İyi gidiyor mu? Gaat het goed?
Her şey yolunda gitti mi? (imperfectum) Ging alles goed?
Nasıl geçti/gitti? (perfectum) Hoe is het gegaan?
Görüşmen nasıl geçti/gitti? (perfectum) Hoe is je gesprek gegaan?
İyi geçti/gitti mi? (perfectum) Is het goed gegaan?
Her şey yolunda gitti mi? (perfectum) Is alles goed gegaan?
Görüşmen iyi geçti mi? (perfectum) Is je gesprek goed gegaan?
Çok iyi geçti/gitti. (perfectum) Het is heel goed gegaan.
Çok iyi geçti/gitti. (imperfectum) Het ging heel goed.
Ders verdim. (perfectum) Ik heb les gegeven.
Kimya öğretmeniydim. (imperfectum) In gaf les in scheikunde.
Anneme doğum günü için bir kitap verdim.
(imperfectum) Ik gaf mijn moeder een boek in haar verjaardag.
68

Bunu Elisabeth'e hediye olarak verdim.


(imperfectum) Ik gaf Elisabeth dit als cadeau.
Geri verdik çünkü kimsenin bunu para için
yaptığımı düşünmesini istemedim. Wij gaven het terug omdat ik niet wilde dat iemand
(imperfectum) zou denken dat ik het voor geld doe.
Geri verdik. (perfectum) Wij hebben het teruggegeven.
Arabam yoktu. (imperfectum) Ik had geen auto.
Zamanım yoktu. (imperfectum) Ik had geen tijd.
Hiç problemim yoktu. (imperfectum) Ik had geen probleem.
Param yoktu. (imperfectum) Ik had geen geld.
Evlilikle ilgili çok güzel hayallerim var. Ik heb hele mooie dromen over het huwelijk.
Evliliğin ne olduğu hakkında hiçbir fikrim
yoktu. (imperfectum) Ik had geen idee wat huwelijk was.
Kardeşimle kötü bir tartışmamız oldu.
(imperfectum) Mijn broer en ik hadden een slechte ruzie.
Kardeşimle kötü bir tartışmamız oldu.
(perfectum) Mijn broer en ik hebben een slechte ruzie gehad.
Ben bir taraf seçtim. (imperfectum) Ik koos een kant.
Ben bir taraf seçtim. (perfectum) Ik heb een kant gekozen.
Bir taraf seçeceğim. Ik ga een kant kiezen.
Yanlış bir seçim yaptı. (perfectum) Ze heeft een verkeerde keuze gemaakt.
Hollanda'ya üç yıl önce geldim. (perfectum) Ik ben drie jaar geleden naar Nederland gekomen.
Hollanda'ya üç yıl önce geldim. (imperfectum) Ik kwam drie jaar geleden naar Nederland.
Polis onu tutuklamaya geldi. (imperfectum) De politie kwam hem arresteren.
Hollanda'ya ne zaman geldiniz? (imperfectum) Wanneer kwam je naar Nederland?
Buraya tam 6 ay önce geldim. (imperfectum) Ik kwam hier precies 6 maanden geleden.
Buraya biriyle konuşmaya geldim.
(imperfectum) Ik kwam hier om iemand te praten.
Buraya müdürün burada olup olmadığını Ik kwam hier om te vragen of de manager aanwezig
sormaya geldim. (imperfectum) is.
Buraya daha iyi bir hayat için geldim.
(imperfectum) Ik kwam hier voor een beter leven.
69

Buraya güvenli bir hayat için geldim.


(imperfectum) Ik kwam hier voor een veilig leven.
Buraya güvenlik nedeniyle geldiler.
(imperfectum) Ze kwamen hier om veiligheid redenen.
Buraya sağlık nedenleriyle geldiler.
(imperfectum) Ze kwamen hier om gezondheid redenen.

Goed bezig 43 - Geçmiş zaman 3/4 [imperfectum] Ik kon/mocht/moest/sprak ...

Uyuyamadım. Ik kon niet slapen


Onu bulamadık. Wij konden het niet vinden.
Hiçbir yerde bulamadık. Wij konden het nergens vinden.
Uyanamadım. Ik kon niet wakker worden.
Hiçbir şey yapamadım. Ik kon niks doen.
Hiçbir şey yapamadık. Wij konden niets doen.
Beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey
yoktu. Wij konden niks anders doen dan wachten.
Her şeyi göremiyordum. Ik kon niet alles zien.
Iyi takip edemedim. Ik kon niet goed volgen.
Her şeyi anlayamadım. Ik kon niet alles begrijpen.
Hasta olduğum için gelemedim. Ik kon niet komen want ik was ziek.
Hasta olduğum için gelemedim. Ik kon niet komen omdat ik ziek was.
Bir süre birbirimizi göremedik. Wij konden elkaar een tijdje niet zien.
Bir süre birbirimizi görmedik. Wij hebben elkaar een tijdje niet gezien.
Bir süre birbirimizi göremedik. Wij hebben elkaar een tijdje niet kunnen zien.
Çok tehlikeli olduğu için kaçmak zorunda
kaldılar. Ze moesten vluchten omdat het te gevaarlijk was.
Kaçmak zorunda kaldılar çünkü artık güvenli
değildi. Ze moesten vluchten omdat het niet meer veilig was.
Geçerli bir seyahat belgem olmadığı için sahte Ik moest vals ID kaart gebruiken omdat ik geen
bir kimlik kullanmak zorunda kaldım. geldig reisdocument had.
70

Dışarı çıkmamıza izin verilmiyordu. Wij mochten niet naar buiten gaan.
Birbirimizi görmemize izin verilmiyordu. Wij mochten elkaar niet zien.
Birbirimizle konuşmamıza izin verilmiyordu. Wij mochten niet met elkaar praten.
Hiçbir yerde çalışmasına izin verilmedi. Ze mocht nergens werken.
Hiçbir yerde çalışama(z)dı. Ze kon nergens werken.
Dün Ali'yle konuştum. Ik sprak Ali gisteren.
Dün Esma ile konuştum. Ik sprak Esma gister.
Bugün onunla konuşmadım. Ik sprak hem vandaag niet.
Seninle yarın konuşurum. Ik spreek je morgen.
Az önce onunla konuştum. Ik sprak hem net.
Az önce onu gördüm. Ik zag hem net.
Az önce okudum. Ik las het net.
Az önce duydum. Ik hoorde het net.
Seninle sonra konuşuruz. Ik spreek je nog.
Zamanı gelmişti. Het werd tijd.
Güzel bir iş bulmanın zamanı geldi. Het is tijd voor een leuke baan.
İyi/hos bir kadın bulmanın zamanı geldi. Het wordt tijd om een aardige vrouw te vinden.
Değişim zamanı geldi. Het werd tijd voor een verandering.

Goed bezig 44 - Geçmiş zaman 4/4 [imperfectum] Ik wist; ik wilde; ik studeerde

(onu/bunu) bilmiyordum. Ik wist het niet.


(onu/bunu) bilmiyordum. Dat wist ik niet.
Bunu bilmiyorduk. Dat wisten we niet.
Bilmiyorum. (onu) Dat weet ik niet.
Sanırım bilmiyordu. (onu) Ik denk dat ze het niet wist.
Neyi bilmediğimi bilmiyordum. Ik wist niet wat ik niet wist.
Ne yaptığını bilmiyordum. Ik wist niet wat je deed.
Kim olduğunu bilmiyordum. Ik wist wie hij was.
71

Geldigini bilmiyordum. Ik wist niet dat je kwam.


Burada olduğunu bilmiyordum. Ik wist niet dat je hier was.
Burada olduğunuzu sanıyordum. Ik dacht dat jullie hier waren.
Evli olduğunu (senin) bilmiyordum. Ik wist niet dat je getrouwd was.
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ik wist niet wat ik moest doen.
Çalabildiğini bilmiyordum. Ik wist niet dat je kon spelen.
Yemek yapabildiğinizi bilmiyorduk. Wij wisten niet dat jullie konden koken.
Geldim, gördüm, fethettim. Veni, vidi, vici Ik kwam, ik zag, ik overwon. Veni, vidi, vici
Söylemek istemedi. Ze wilde niet zeggen
O istemedi. (onu) Ze wilde het niet
O istemedi. (onu) Dat wilde ze niet.
Bir şey anlatmak istedim. Ik wilde iets vertellen
Bir şey sormak istedik. Wij wilden iets vragen
Güzel bir şey yapmak istediniz. Jullie wilden iets leuks doen
İki yıl Amerika'da yaşadı Ze woonde twee jaar in Amerika
İki yıl ABD'de yaşadı. (perfectum) Ze heeft twee jaar in VS gewoond.
Bir süre Rusya'da yaşadım. Ik woonde een tijdje in Rusland.
Hükümet için çalışıyordu. Hij werkte bij de overheid.
Devlet için çalışmak Werkenbijdeoverheid
Eğitim sektöründe çalıştı. Hij werkte in het onderwijs.
Onunla tanıştığımda Ankara'da okuyordum. Ik studeerde in Ankara toen ik haar/hem ontmoette
Seni fena halde özledim. Ik miste je zo erg (badly)
Dürüst olmak gerekirse, burayı özledim. Om eerlijk te zijn, ik miste deze plaats.
Sorunu çözdüm. Ik loste het probleem op.
Sorunu çözdüm. (perfectum) Ik heb het probleem opgelost
Bu sorunu çözebilir misiniz? Kan je dit probleem oplossen?
Bunu çözüyor musun? Los je dit op?
Birçok kapı açtı. Het opende veel deuren.
Birçok kapı açtı.(perfectum) Het heeft veel deuren geopend.
Ben de bir rol oynadım. Ik speelde ook een rol.
72

Ben de bir rol oynadım. (perfectum) Ik heb ook een rol gespeeld.
Ben bir şey söylemedim. Ik zei niks.
Ben söylemedim. (onu) Ik zei het niet.
Karıma söyledim ki... Ik zei tegen mijn vrouw dat …
........................., dedi. ……………………., zei ze.

Goed bezig 45 Ayrilabilen fiiller 1/5 (scheidbare werkwoorden) meedoen, oplossen, meenemen,
ophalen

Ben varim/katılıyorum. Ik doe mee.


Ben de varım/katiliyorum Ik doe ook mee.
Var mısın? Katiliyor musun? Doe je mee?
Sen de katiliyor musun? Doe je ook mee?
Programa ben de katiliyorum.. Ik doe mee aan het programma.
Ben de istirak ettim. Ik deed mee …
Ben de istirak ettim. ( Ik heb het meegedaan.
Ben de katilmak istiyorum. Ik wil ook meedoen.
Ben de katilabilirim. Ik kan ook meedoen.
Dahil olmak hosuma gidiyor/gider. Ik vind het leuk om mee te doen.
Sanirim ben de katilaacagim. Ik denk dat ik ook mee kan doen.
Ben onu cozuyorum. Ik los het op.
O bizim sorunlarımızı çözdü. Hij loste onze problemen op.
O bizim sorunlarımızı çözdü. [Perfectum] Hij heeft onze problemen opgelost.
Bu sorunu çözmekte zorlanıyorum. Ik vind het lastig om dit probleem op te lossen.
Bunu çözemeyiz. Wij kunnen het niet oplossen.
Bunu kendimiz çözmeliyiz. Wij moeten dit zelf oplossen.
Çöz(ün) şunu! Los het op!
Kendiniz çözün! Kendin çöz! Los het zelf op!
Çözdüm! Çözüldü! Opgelost!
Yarın sabah alırım. (onu) Ik haal het morgenochtend op.
Kendin mi alacaksın? (onu) Haal je het zelf op?
73

Ben almadım. (onu) Ik haalde het niet op.


Henüz almadım. (onu) [Perfectum] Ik heb het nog niet opgehaald.
Ik vind het lastig om het alleen/in mijn eentje op te
Tek başıma almakta zorlanıyorum. (onu) halen.
Sanırım yarın almam gerekecek. (onu) Ik denk dat ik het morgen moet ophalen.
Sanırım yarın alacağım. Ik denk dat ik het morgen ophaal.
Aldım! Alindi! opgehaald!
Bedavaya götürün! Almak bedava! Gratis mee te nemen!
Onu yanımda götürüyorum. Ik neem het mee.
Mobilyaları alacağım. Ik neem de meubels mee.
Beni alacak misin? Neem je mij mee?
Onu almak (ve yanımızda götürmek) istiyoruz. Wij willen het graag meenemen.
Bunu goturemeyiz. Wij kunnen het niet meenemen.
Ben aldım. (onu) Ik nam het mee.
Ben aldım. (onu) [Perfectum] Ik heb het meegenomen.
Ağır olduğu için onu götürmek zor. Het is moeilijk om mee te nemen omdat het zwaar is.
Sanırım yanımda götüreceğim. Ik denk dat ik het meeneem.
Sanırım yanımda götürebilirim. Ik denk dat ik het mee kan nemen (kan meenemen)
Sanırım yarın geleceğim. Ik denk dat ik morgen kom.

Goed bezig 46 Ayrilabilen fiiller 2/5 (scheidbare werkwoorden) Uitleggen, overslaan, doorgaan

Buna izin veremeyiz Wij kunnen het niet toestaan


Yemek yemek yasaktır Het is niet toegestaan om te eten.
Israf etmek/yabana atmak gunahtir. Weggooien is zonde. Albert Heijn
Hiçbir şeyi çöpe atmayız. Wij gooien niets weg. Plus
Açıklamak Uitleggen
Açıklıyorum. (onu) Ik leg het je uit.
Rotayı açıkladım. Ik legde de route uit.
Rotayı/yolu açıkladık. Wij hebben de weg uitgelegd.
Öğretmen konuyu açıkladı. De docent heeft het onderwerp uitgelegd.
74

Bunu size açıklayacağım. Ik ga je het uitleggen.


Bunu size açıklayacağım. Ik ga het je uitleggen.
Bunu açıklamakta zorlanıyorum/zor buluyorum. Ik vind het lastig om het uit te leggen.
Açıklasana! Leg het eens uit!
Bunu/bu seferlik pas geçeceğim Ik sla dit/deze keer over.
Bu konuyu atlıyoruz. We slaan dit onderwerp over.
Randevuyu bu defaligina pas geciyoruz. Wij hebben de afspraak overgeslagen.
Öğle yemeğimi atlamakta/pas gecmekte
zorlanıyorum. Ik vind het moeilijk om mijn lunch over te slaan.
Devam etmeliyiz. (Doorgaan) Wij moeten doorgaan.
Devam edeceğiz. (Doorgaan) Wij gaan door.
(aynen) devam edin! (Doorgaan) Ga vooral door!
Devam etmekte zorlanıyor. (Doorgaan) Ze vindt het lastig om door te gaan.
Randevumuz iptal oldu/olmayacak. (Doorgaan) Onze afspraak gaat niet door.
Randevumuz hala geçerli mi? (Doorgaan) Gaat onze afspraak nog door?
Bir şey çıktı/birseyler oldu. Randevumuz (ne Iets kwam ertussen. Onze afspraak kan (helaas) niet
yazık ki) iptal.. (Doorgaan) doorgaan.
Yeniden randevu ayarlayalım mı? Zullen we een nieuwe afspraak inplannen?
Görüşme olmadi. (Doorgaan) Het gesprek ging niet door.
Görüşme olmadi. (Perfectum) (Doorgaan) Het gesprek is niet doorgegaan.

Goed bezig 47 Ayrilabilen fiiller 3/5 (scheidbare werkwoorden) Super fiiller

Her şey yoluna girecek/iyi olacak. Het komt goed.


Her şey yoluna girecek/iyi olacak. Alles komt goed.
Her şey yoluna girecek/iyi olacak. Het komt allemaal goed.
Her şey yoluna girecek/iyi olacak. Het gaat goed komen.
Her şey yoluna girecek/iyi olacak. Het gaat allemaal goed komen.
Hersey iyi oldu. Het kwam allemaal goed.
O iyi oldu. Sonu iyi bitti. (Perfectum) Het is goed gekomen.
75

Zor bir dönemdi. Neyse ki her şey yolunda Dat was een moeilijke periode. Gelukkig is alles
gitti.(Perfectum) goed gekomen.
Sorun çözüldü ve her şey iyi sonuçlandı.
(Perfectum) Het is opgelost en alles kwam goed.
Tanrı'ya şükür (sonunda) iyi sonuçlandı.
(Perfectum) Godzijdank is het (uit)eindelijk goed gekomen.
Her şey yeniden yoluna girecek. Alles komt weer goed.
Her şey yeniden yoluna girecek. Alles gaat weer goed komen.
Umarım her şey yeniden yoluna girer. Ik hoop dat alles weer goed komt.
Komşularımla tanıştım. Ik maakte kennis met mijn buren.
Komşularımla tanıştım. (Perfectum) Ik heb met mijn buren kennis gemaakt
Meslektaşlarımla tanışacağım. Ik ga met mijn collega's kennis maken.
Yeni insanlarla tanışmayı sever misiniz? Vind je het leuk om nieuwe mensen kennis te maken?
Önemli değil. Het maakt niet uit.
Fark eder mi? Maakt het uit?
Bunun bir farkı/anlami olmayacak. Het gaat niet uitmaken
Bunun pek bir farkı olmayacak. Het gaat niet veel uitmaken.
Çok az şey fark edecek. Het gaat weinig uitmaken
Bu belgeyi kaydetmek istiyor musunuz? Wil je dit document opslaan?
Değişiklikleri kaydetmek istiyor musunuz? Wil je de wijzigingen opslaan?
Verileri kaydediyorum. Ik sla de gegevens op.
Mobilyalarımı depoladim. (Perfectum) Ik heb mijn meubels opgeslagen.
Evi daha yenilememiz gerekiyor Wij moeten het huis nog opknappen.
Evi yeniliyoruz. Wij knappen het huis op.
Evi yenilemekteyiz. Wij zijn het huis aan het opknappen.
Evi elden geçirdik. (Perfectum) We hebben het huis opgeknapt.
Daha onu temizlememiz lazim. Wij moeten het nog schoonmaken.
Evi temizledik. (Perfectum) Wij hebben het huis schoongemaakt
Evi temizledik. Wij maakten het huis schoon.
Çocuk parası için başvuruyorum Ik vraag kinderbijslag aan
Çocuk parası için başvuru yapmaliyiz. Wij moeten kinderbijslag aanvragen
76

İltica başvurusunda bulunuyor. Ze vraagt asiel aan.


İltica başvurusunda bulundu. (Perfectum) Ze heeft asiel aangevraagd.
Ben su anda okuyorum. Ik ben aan het lezen.
Su anda ne yapıyorsun? Wat ben je aan het doen?

Goed bezig 48 Ayrilabilen fiiller 4/5 (scheidbare werkwoorden) Super fiillere devam

Yüksek sesle birseyler okuyabilir misiniz? Kun je iets/wat voorlezen?


Bu hikayeyi sesli okumak ister misiniz? Wil je dit verhaaltje voorlezen?
Kitabı yüksek sesle okudum. (perfectum) Ik heb het boek voorgelezen.
Kitabı yüksek sesle okudum. Ik las het boek voor.
Yüksek sesle bir şeyler okuyorum. Ik lees iets voor
Bir şeyler hazırlıyorum. Ik bereid iets voor.
Bir şeyler hazırladım. (perfectum) Ik heb wat voorbereid.
Bir şeyler hazırladım. Ik bereidde iets voor.
İyi hazırlandım. (perfectum) Ik heb me goed voorbereid.
Nasıl iyi hazırlanabilirim? Hoe kan ik me goed voorbereiden?
Çok okuyarak iyi hazırlanabilirsin. Je kan je goed voorbereiden door veel te lezen.
Kendimi tanıtayım mı? Zal ik me voorstellen?
Kendimi tanıttım. Ik stelde me voor.
Kızıma kitap okumayı seviyorum. Ik vind het leuk om voor te lezen aan mijn dochter.
Kurs için kayıt yaptırıyorum. Ik meld me aan voor de cursus.
Kurs için kayıt yaptırdım. (perfectum) Ik heb me voor de cursus aangemeld.
Kurs için kayıt yaptırdım.(perfectum) Ik heb me aangemeld voor de cursus.
Bir dil kocu (edinmek icin) kaydolmak
istiyorum. Ik wil me aanmelden voor een taalmaatje.
Gönüllü çalışmak için kaydolmak istiyoruz. Wij willen ons aanmelden voor vrijwilligerswerk.
Bir dil kursuna mı kaydolmak istiyorsunuz? Wil je je aanmelden voor een taalcursus?
Bir şeyler okumayı (planlıyorum). Ik ben van plan (om) iets te lezen.
Yakında bir iş bulmayı (planlıyoruz). We zijn van plan (om) snel een baan te vinden.
77

Eğlenceli bir şeyler yapmayı (mı)


planlıyorsunuz? Ben je van plan (om) iets leuks te doen?
Kursa kayıt yaptırmayi planlıyorum. Ik ben van plan me aan te melden voor de cursus.
Ik ben van plan mijn kind aan te melden voor de
Çocuğumu kursa kaydettirmeyi planliyorum. cursus.
Yemek hazırlıyorum. Ik maak het eten klaar.
Yemeği ne zaman yapacaksın? Wanneer maak je het eten klaar?
Yemeği ne zaman yapacaksın? Wanneer ga je het eten klaarmaken?
Kendin hazırla! (yemegi) Maak het zelf klaar!
Yemeği kızım yapıyor. Mijn dochter maakt het eten klaar.
Yemeği kocam hazırladı. (perfectum) Mijn man heeft het eten klaargemaakt.
Yemeği oğlum hazırladı. Mijn zoon maakte het eten klaar.
Sanırım kendim pişirmem gerekiyor. Ik denk dat ik het alleen klaar moet maken.
Sanırım kendim pişirmem gerekiyor. Ik denk dat ik het alleen moet klaarmaken.
Bir şeyler hazırlamalıyız. (yemek icin) Wij moeten iets klaarmaken.
Yemekleri zamanında hazırlamak için daha fazla Wij hebben meer tijd nodig om het eten tijdig klaar te
zamana ihtiyacımız var. maken.
Aktif olarak katılmak önemlidir. Het is belangrijk om actief mee te doen.
Hiçbir şey getirmenize gerek yok. Het is niet nodig om iets mee te nemen.
Tüm bunları ailemle birlikte deneyimlemeyi Ik vond het bijzonder om het allemaal samen met
ayrıcalıklı/ozel buldum. mijn gezin mee te maken.

Goed bezig 49 Ayrilabilen fiiller 5/5 (scheidbare werkwoorden)

Sanırım yarın katılacağım. Ik denk dat ik morgen mee doe.


Sanırım yarın katılmam gerekecek. Ik denk dat ik morgen moet meedoen.
Sanırım yarın katılmalıyız. Ik denk dat wij morgen moeten meedoen.
Sanırım yarın katılabiliriz. Ik denk dat wij morgen kunnen meedoen.
Sanırım yarın katılacağız. Ik denk dat wij morgen zullen meedoen.
Sanırım yarın katılabileceğiz. (musaade var) Ik denk dat wij morgen mogen meedoen.
78

Yarın katiliyorum. Ik doe morgen mee.


Yarın katilacagim. Ik ga morgen meedoen.
Dün biz de katildik. Wij hebben gisteren ook meegedaan.
Katilmayi seviyorum. Ik vind het leuk om mee te doen.
Geliyor musun? (bizimle) Ga je mee?
Elbette (memnuniyetle) ! (gelirim) Vind ik leuk! (om mee te gaan)
Yapacağım! Ga ik doen!
Bunu ileteceğim! Ga ik doorgeven!
Göndereceğim! (forward etmek) Ga ik doorsturen!
(Bunu) Göndereceğim. (forward etmek) Ik stuur het door.
Pes etme! Geeft niet op!
Pes etme! Niet opgeven!
Sakın bakma! Niet kijken!
Eklediğiniz için teşekkürler! (gruba vs) Bedankt voor het toevoegen!
Seni gruba ekliyorum Ik voeg je aan de groep
Sizi gruba ekledim Ik heb je toegevoegd aan de groep
İki çay kaşığı şeker ekliyoruz Wij voegen twee theelepels suiker toe.
Eklendi! Toegevoegd!
Kabul ediyorum ki... Ik geef toe dat …
Ondan hoşlandığımı (onu sevdiğimi) kabul
ediyorum. Ik moet toegeven dat ik haar leuk vind (van haar hou)
Hayal bile edemiyorum. Ik kan me niet voorstellen
Düşünün ki (...) Stel je dat (...)
Ik kan me goed voorstellen hoe moeilijk het moet
Ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. zijn.
Benim için (çok) fark etmez. Het maakt me niet (veel) uit.
Benim için az fark ediyor! Het maakt me weinig uit!
Mültecilerin sayısı geçen yıldan bu yana Het aantal vluchtelingen is sinds vorig jaar
azalmıştır. afgenomen.
Turist sayısı geçen yıldan bu yana artış
göstermiştir. Het aantal touristen is sinds vorig jaar toegenomen.
79

Kursa katıldık. Wij hebben deelgenomen aan de cursus.


Programa katılmadım. Ik heb niet deelgenomen aan het programma.

Goed bezig 50 Simdiki zaman [Ik ben aan het lezen] + emir kipi (gundelik kisa ve hos cumleler)

Ne yapıyorsun? Wat doe je?


Ne yiyorsunuz? Wat eten jullie?
Okuyorum. (su anda) Ik ben aan het lezen.
Su anda güzel bir kitap okuyorum. Ik ben een mooi boek aan het lezen.
Ne okuyorsun? (su anda) Wat ben je aan het lezen?
Okuyor musun? (su anda) Ben je aan het lezen?
Taşınıyoruz. (su anda) We zijn aan het verhuizen.
Televizyonda ne izliyorsunuz? (su anda) Wat ben je op televisie aan het kijken?
Televizyon izliyorum. (su anda) Ik kijk naar TV.
Ne yapıyorsunuz? (su anda) Wat zijn jullie aan het doen?
Yürüyor. (su anda) Hij is aan het wandelen.
Büyük bir yolculuk yapıyoruz. (su anda) We zijn een grote reis aan het maken.
Çocuklar ne yapıyor? (su anda) Wat zijn de kinderen aan het doen?
Çocuklar futbol oynuyor. (su anda) De kinderen zijn aan het voetballen.
Durali garajı topluyor. (su anda) Durali is de garage aan het opruimen.
Kocam evi yeniden elden geciriyor. (su anda) Mijn man is het huis aan het opknappen.
Alışveriş yapıyorum. (su anda) Ik ben boodschappen aan het doen.
Bir iş başvurusu yapıyorum. (su anda) Ik ben aan het solliciteren.
EMIR KIPI/DOMINANT IMPERATIEF/GEBIEDENDE WIJS
Sadece yap! Gewoon doen!
Yapma! Niet doen!
Sabırlı ol. Wees geduldig
Akıllı ol! Wees slim!
Sessiz ol! Wees stil!
80

Dayan! Volhouden!
Tadına baksana! Proef eens!
Bir baksana! Kijk eens!
Dinlesene! Luister eens
Otursana. Ga (maar) zitten.
Bir yardım ediver. Help me eens.
Yap hadi! Doe maar
Dikkat et! Dikkatinizi verin! Dikkatinizi iyi
verin! Let op! Let eens op! Let eens goed op!
Aman bosver! Laat maar!
Unut gitsin/birak gitsin! Loslaten!
Yanitinizi dört gözle bekliyorum. Ik kijk er naar uit je reactie
Dikkat et! Kijk uit!
Bil bakalım kimi gördüm? Raad eens wie ik heb gezien?
Kapıyı kapat. Doe de deur dicht.
Sakın bir şey söyleme! Niets/niks zeggen!
Kimseye söyleme! Tegen niemand vertellen!
Git başımdan! Ga weg!
Lütfen gitme! Ga alsjeblieft niet!
Normal davran, zaten (normal halinle bile)
yeterince delisin! Doe maar gewoon, dan doe je al gek genoeg!

Goed bezig 51 - Fiillerin emir kipinde (yumusatilmis) kullanimlari/2

Uyan. Word (eens) wakker.


Sakin ol. Doe (even) rustig.
Aman bosver. Laat maar.
Baksana. Bakiver. Kijk maar.
Bir bak. Bak suna. Baksana. Kijk eens.
Kıpırdamadan otur! Kıpırdamadan otur Zit stil! Stilzitten
81

Bekle bir dakika. Wacht even.


Sigara içilmez. Sigara icme. Niet roken.
Rahatsız etmeyin. Niet storen.
Konuşmayiniz. Niet praten.
Dokunmayın. Niet aanraken.
İtiniz/cekiniz. Duwen/Trekken
Devam edin! Ga door!
Böyle devam et! Ga zo door!
Yarışa hazırlanın. Bereid je voor op de race.
Meydan Okuma Uitdaging
Kendine meydan oku Daag jezelf uit
Dışarıda bir gün (gecirmek) Dagje uit
Ellerinizi yıkayın Was je handen
İşe koyulun Ga aan de slag
Ben işe koyulayım. Ik ga aan de slag
is basina! Aan de slag
Unut gitsin. Vergeet het maar
Unutma (onu) Vergeet het niet
Unutmayın Niet vergeten
Başınızı serin tutun Houd je hoofd koel
Ara ve sipariş et Zoek en bestel
Tarzınızı seç Kies je stijl
israf etmek. Verspillen.
Zaman kaybı Tijd verspilling
Beni ziyan etme. (gida paketlerinde yazar) Verspil me niet
Ceketini çıkar. Doe je jas (even) uit/aan
İşini yap. (Rahat ol, yapman gerekeni yap.) Doe je ding.
Kendinizi evinizde hissedin. Voel je thuis.
82

Sen buyur. (devam et) (Konusmada sozu


kesilene veya biryerde istemeden yolu kesilene
denir, buyur sen devam et anlaminda) Ga je gang, hoor!
Dönün Draai je om
Önce ellerinizi yıkayın Was eerst je handen
İyi uykular Slaap lekker
Afiyet olsun Eet smakelijk
Geçmiş olsun! Beterschap!
Dinlenin Pak je rust
Burayı imzalayın Teken hier even
Kendinizi tanıtın Stel je (even) voor

Goed bezig 52 - Zouden 1/3 [Dat zou ik niet weten] Kritik konu!!!

Hoşuma gider. Cok iyi olur Ik zou het leuk vinden.


Hoşuma gider. Iyi olur. Elbette. Ik vind het leuk.
Bilmiyorum. (onu) Dat weet ik niet. Ik weet het niet.
Bilemem. (onu) Dat zou ik niet weten.
Onu söyleyemem. Dat zou ik niet zeggen.
Bu hoşuma gitti. Dat vind ik leuk.
Bu hoşuma gider. Dat zou ik leuk vinden.
Bu hoşumuza gider. Cok memnun oluruz. Dat zouden we fijn vinden.
Buna minnettar olurum. Dat zou ik waarderen.
Buna minnettarım! Dat waardeer ik!
Bu riski almazdım. Dat zou ik niet riskeren.
Olabilir. Mumkun. (Dat) zou kunnen.
Evet, mumkun. Olabilir. Yapilabilir vs.. Dat kan!
Bunu yapmam. Dat zou ik niet doen.
Bunu yapmak istemem. Dat zou ik niet willen doen.
83

Bunu yapamam. Dat zou ik niet kunnen doen.


Bunu değiştirmek istemem. Dat zou ik niet willen veranderen.
Bunu öğrenmek istemezsin. Je zou het niet willen leren.
Bunu yapmayı çok isterim. Super olur bence. Dat zou ik super leuk vinden.
Bu iyi bir seçenek olabilir. Dat zou een goede optie zijn.
Bu harika bir fikir olur. Dat zou een geweldig idee zijn.
Buna inanmazsın. Dat zou je niet geloven.
Buna inanamazsın. Dat zou je niet kunnen geloven.
Buna inanmayacaksın. Dat geloof je niet/nooit.
Bu hoşuna gider. Dat zou je leuk vinden.
Beni bilgilendirebilir misiniz? Kan je me informeren?
Beni bilgilendirebilmeniz mumkun mu? Zou je mij kunnen informeren?
Müziğin sesi biraz kisik olabilir mi? Kan de muziek wat zachter?
Müziğin sesini kısabilmeniz mumkun mu? Zou je de muziek wat zachter kunnen zetten?
Bir dahaki sefere zamanında gelebilir misin? Kunnen jullie de volgende keer op tijd komen?
Bir dahaki sefere zamanında gelebilmeniz Zouden jullie de volgende keer op tijd kunnen
mumkun mu? komen?
Yardım edebilmeniz mumkun olur mu acaba? Zouden jullie misschien kunnen helpen?
Yardım etmek ister misiniz acaba? Zouden jullie misschien willen helpen?
Yarın geliyor musunuz siz de? Komen jullie morgen ook?
Yarın siz de gelebiliyor musunuz? Zouden jullie morgen ook kunnen komen?
Nerede yaşamak istersin/isterdin Waar zou je willen wonen?
İstanbul'da yaşamak isterim/isterdim. Ik zou in Istanbul willen wonen.
Başka ne dileyebilirsiniz ki? (Insan baska ne
ister ki?) Wat zou je nog meer willen wensen?
Baska hicbirsey dilemek istemem. Ik zou niets meer willen wensen.
Bu soruyu tekrarlayabilir misiniz? Zou je die vraag willen/kunnen herhalen?
Buna bayılırım. Harika olur. Ik zou het geweldig vinden.
Ben alıyorum. Ik neem het. mee.
Onu yanımda götürdüm. Ik nam het mee.
84

Onu yanımda götürdüm. (Perfectum) Ik heb het meegenomen.


Onu yanımda götürmeyi seviyorum. Ik vind het fijn om het mee te nemen.
Onu yanımda götürmeliyim. Ik moet het meenemen.
Sanırım onu yanımda götüreceğim. Ik denk dat ik het meeneem.
Sanırım onu yanimda götüreceğim Ik denk dat ik het ga meenemen.
Onu yanına al! Neem het mee!
Sakın yanina alma! Niet meenemen!

Goed bezig 53 - Zouden 2/3 [Ik zou het heel leuk vinden]

Ben olsam yapmazdım. Ben yapmam. Ik zou het niet doen.


Ben olsam böyle yapmazdım/yapmam. Ik zou het niet zo doen.
Ben olsam şöyle yapar(d)ım. Ik zou het zo doen.
Bunu yapmak zorunda değilim. Ik hoef het niet doen.
Bunu yapamam. Ik kan het niet doen.
Bunu yapmama izin yok. Ik mag het niet doen.
Bunu yapmak istemiyorum. Ik wil het niet doen.
Bunu yapmayacağım/yapmayacağım. Ik zal/ga het niet doen.
Bunu yapmam/yapmazdım. Ik zou het niet doen.
Bunu yapmak istemezdim. Ik zou het niet willen doen.
Bunu yapamazdım. Ik zou het niet kunnen doen.
Bunu yapamam. Ik kan het niet doen.
Nasıl tarif edersin? Hoe zou je het beschrijven?
Nasil soyluyorsun/soyluyordun sunu? Hoe zeg je dat?
Onu nasil soylersin? (kibar) Hoe zou je het zeggen?
Bunu nasıl çözersiniz/cozerdiniz? Hoe zou je het oplossen?
Böyle bir durumda siz ne yapardınız? Wat zou je in zo’n situatie doen?
Bana ne yapmamı tavsiye edersiniz? Wat zou je mij adviseren?
Bu ürünü tavsiye ederim. Ik zou dit product aanraden.
85

Ne önerirsiniz? Wat zou je voorstellen?


Bunu tavsiye etmem. Ik zou het niet aanraden.
Bilemem. (onu) Ik zou het niet weten.
Kesin olarak bilemem. (onu) Ik zou het niet zeker/exact weten.
Buna cesaret edemem. Ik zou het niet durven.
Onu dener misiniz/miydiniz? Zouden jullie het proberen?
Öğrenmeye çalışıyorum. Ik probeer te leren.
Hoşuma giderdi. Ik zou het leuk vinden.
Hoşuma giderdi. Ik vind het leuk.
Bu hosuma gitmez. Ik zou het niet prettig/fijn vinden.
Kibarca sormak Beleefd vragen
Bunu nasıl yapmak istiyorsun? Hoe wil je dat doen?
Bunu nasıl yapmak istersin? Hoe zou je dat willen doen?
Bugün ne yemek istersiniz? Wat zouden jullie willen eten vandaag?
Bunu kaçırmak istemem. Ik zou het niet willen missen.
Lütfen sessiz olabilir misiniz? Zouden jullie even stil willen/kunnen zijn?
Lütfen biri linki paylaşabilir mi? Zou iemand de link willen/kunnen delen?
Yarın herkes burada olabilir mi? Zou iedereen morgen hier kunnen zijn?
Ne bilmek/duymak/izlemek/öğrenmek istersin? Wat zou je willen weten/horen/kijken/leren?
Arabanı ödünç alabilir miyim? Mag ik je auto lenen?
Arabanı ödünç alabilmem mumkun mu? Zou ik je auto kunnen lenen?
Arabamı ödünç almak ister misin? Zou je mijn auto willen lenen?
Randevumuzu erteleyebilir miyiz/yeniden Zouden we onze afspraak kunnen
planlayabilir miyiz? uitstellen/verplaatsen?
Bir şey itiraf edecek misin? Itiraf et/kabul et! Zou je iets willen toegeven? Geef ik toe!
Bir şey eklemek ister misin? Zou je iets willen toevoegen?
Eklemek istediği bir şey olan var mı? Zou iemand iets willen toevoegen?
Yarım saat erken olabilir mi? Zou het ook een half uur eerder kunnen (zijn)?
Yarım saat önce yapabilir misin/gelebilir misin?
(baglama gore) Zou je een half uur eerder ook kunnen?
86

Ayakkabılarınızı çıkarmaniz mumkun olabilir


mi? Oh, zou je je schoenen uit willen/kunnen doen?

Goed bezig 54 - Zouden 3/3 [Semih zou wat minder moeten gamen]

Biraz daha spor yapmalısın/yapabilirsin. Je zou eens wat meer sport moeten/kunnen doen.
Bu kitabı okumalısın. Je zou dit boek eens moeten lezen.
Bu filmi izlemelisiniz. Jullie zouden deze film eens moeten kijken.
Ellerinizi daha sık yıkamalısınız. Je zou je handen vaker moeten wassen.
Semih biraz daha erken uyumalı. Semih zou wat eerder moeten slapen.
Semih daha erken yatmalı. Semih zou wat eerder naar bed moeten gaan.
Semih biraz daha erken uyumalı. Semih moet wat eerder slapen.
Semih daha az oyun oynamalı. Semih zou wat minder moeten gamen.
(Onu) öğretmene sorabilirsin. Je zou het aan de docent kunnen/willen vragen.
(Onu) öğretmene sorabilirsin. Je kan het aan de docent vragen.
Neden burada çalışmak istiyorsunuz? Waarom zou je hier willen werken?
Benim için ne zaman vaktin olur? Wanneer zou je tijd voor mij hebben?
Kendinizi bir cümle ile nasıl tanımlarsınız
(tanımlayabilirsin)? Hoe zou je jezelf in een zin (kunnen) omschrijven?
Ne zaman yapabilirsin? Wanneer zou je kunnen?
Ne zaman yapabilirsin? Wanneer zou je het kunnen doen?
Wat zou je het eerste doen als je de loterij zou
Piyangoyu kazansanız ilk ne yapardınız? winnen?
Eğer piyangoyu kazansaydım dünya turuna Als ik de loterij zou winnen zou ik een wereldreis
çıkardım. maken.
Ünlü olmak ister misin? Zou je beroemd willen zijn?
Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz? Zou je ons even alleen kunnen/willen laten?
Bunu nasıl bilebilirsin? Hoe zou je dat kunnen/moeten weten?
Tereyağını uzatır mısın? Zou je de boter kunnen doorgeven?
Bana yardım edebilir misin? Zou je me even kunnen helpen?
87

Öğretmenle konuşabilir miyim? Zou ik de docent even kunnen spreken?


Seninle biraz konuşabilir miyim? Zou ik je even kunnen spreken?
Seni arayabilir miyim? Zou ik je even kunnen bellen?
Denemek ister misiniz? Zou je (het) willen proberen?
Bir şey eklemek ister misin? Zou je iets willen toevoegen?
Bir şey itiraf etmek ister misin? Zou je iets willen toegeven?
Kapıyı kapatır mısın? Zou je de deur dicht willen doen?
Kapıyı açabilir misin? Zou je de deur open willen doen?
Sormak istediğiniz herhangi bir soru (sorular)
var mı? Zijn er vragen die je zou willen stellen?
Semih, bacağıma masaj yapmak ister misin? Semih, zou je mijn been willen masseren?
Senden bir iyilik isteyebilir miyim? Zou ik je om een gunst willen vragen?
Bana bir iyilik yapar mısın? Zou je mij een gunst kunnen doen?

Goed bezig 55 Relatief pronomen 1 [die/dat ile yan cumle kurma]

Tanışmam gereken biri var. Er is iemand die ik moet ontmoeten.


Almak istediğim araba bu. Dit is de auto die ik wil kopen.
Satın almak istediğim ev bu. Dit is het huis dat ik wil kopen.
Beğendiğim araba bu. Dit is de auto die ik leuk vind.
Bu dün gelen adam. Dit/dat is de man die gisteren kwam/is gekomen.
Türkiye'de oturduğumuz/sahip olduğumuz ev Het huis dat we in Turkije hadden was in het centrum
şehir merkezindeydi. van de stad.
Bugün gelen (kiz) arkadaş bu. Dit is de vriendin die vandaag kwam.
Burada çalışan/çalışmış bir adam arıyorum. Ik zoek een man die hier werkt/werkte/heeft gewerkt.
Vural adında bir adamı arıyorum. Ik zoek een maan die Vural heet.
Kadınlar dinleyen bir erkek ister. Vrouwen willen een man die luistert.
Tenis oynayan bir kız tanıyorum. Ik ken een meisje dat tennis speelt.
Tenis oynayan kızı tanıyorum. Ik ken het meisje dat tennis speelt.
Tenis oynayan kızları tanıyoruz. We kennen de meisjes die tennis spelen.
88

Yardım edebileceğiniz insanlar var. Er zijn mensen die je kan helpen.


Arkadaşlarını unutmayan bir kadındır. Ze is een vrouw die haar vrienden niet vergeet.
Zamanında uyumak istemeyen bir oğlum var. Ik heb een zon die niet op tijd wil slapen.
Dit zijn de mensen die ik gisteren heb
Bunlar dün tanıştığım insanlar. ontmoet/kennis heb gemaakt.
Okuduğum kitap çok heyecan verici. Het boek dat ik lees, is erg spannend.
Pilot olmak isteyen kız yanımda oturuyor. Het meisje dat piloot wil worden, zit naast mij.
Staj yapan öğrenci bugün gelmedi. De student die stage loopt, is vandaag niet gekomen.
Sizi anlayan birini arıyorsunuz. Je zoekt iemand die je begrijpt.
Bana uygun bir iş arıyorum. Ik zoek een baan die bij me (goed) past.
Sevdiği bir işi var. Ze heeft een baan die ze leuk vindt.
Eski olmayan bir araba almak istiyorum. Ik wil een auto kopen die niet oud is.
(O) eski bir araba. Het is een oude auto.
Vural iyi huylu/nazik bir kadin ariyor. Vural zoekt een vrouw die aardig is.

Goed bezig 56 Relatief pronomen 2 [wat ile isim hakkinda bilgi verme]

Ödediğiniz bedel bu. Dat is de prijs die je betaalt.


Ödediğim bedel bu. Dat is de prijs die ik heb betaald.
Sahip olduğumuz ev bu. Dat is het huis dat wij hebben
İyi (huylu) birine ihtiyacım var. Ik heb iemand nodig die aardig is.
O yaptığın her şeyi görüyor. Hij ziet alles wat je doet.
Söylediğiniz her şeyi duyduk. Wij hoorden alles wat jullie zeiden.
Söyledikleri her şeye inanmayın. Geloof niet alles wat ze zeggen.
Tek istediğim bu. Dat is alles wat ik wil.
Bu ev güzel. Dat huis is mooi.
Çok geç olduğunu biliyorum. Ik weet dat het te laat is.
Dogru/oyle olmadığını biliyorum. Ik weet dat dat niet waar is.
Tüm söylemek istediğim buydu. Dat is alles wat ik wilde zeggen.
Tüm söylemek istediğin bu muydu? Is dat alles wat jij wilde zeggen?
89

Yaptığınız her şey için minnettarım. Ik waardeer alles wat jullie doen.
Elimden gelen her şeyi yapıyorum. Ik doe alles wat ik kan.
Ben sadece istediğimi yaparım/yapiyorum. Ik doe alleen wat ik wil.
Ben sadece gördüklerimi anlatıyorum. Ik vertel je alleen wat ik zag.
Bu sadece benim yaptığım bir şey değil. Het is niet alleen wat ik deed.
Ben sadece ne gördüğümü biliyorum. Ik weet alleen wat ik heb gezien.
İsteyebileceğin her şeye sahipti. Ze had alles wat je kon wensen.
Tek bildiğimiz bu. Dat is alles wat we weten.
Yaptığınız her şey için teşekkür ederim. Bedankt voor alles wat je hebt gedaan.
Sadece ne hissettiğimi biliyorum Ik weet alleen wat ik voel
Ben sadece doğru olduğunu düşündüğüm şeyi
yaptım. Ik deed alleen wat ik juist vond.
Ben sadece doğru olduğunu düşündüğüm şeyi
yaparım. Ik doe alleen wat ik juist vind.
Şurada oturan kızın adı Ayse. Dat meisje dat daar zit, heet Ayse.
O araba satılık. Die auto is te koop.
Bu/bu/bu çok güzel. Die/deze/dit/dat is mooi.
Şuradaki araba satılık. De auto die daar staat is te koop.
O ev kiralık. Dat huis is te huur.
Bu/bu/bu kiralık. Dat/dit/deze/die is te huur.

Goed bezig 57 Relatief pronomen 3 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]

Okuduğunuz kitabın adı nedir? Hoe heet het boek dat je leest?
Şurada yürüyen adam benim komşum. De man die daar loopt is mijn buurman.
Orada oturan kız benim kızım. Het meisje dat daar zit, is mijn dochter.
Şuradaki kızlar benim sınıf arkadaşlarım. De meisjes die daar staan, zijn mijn klasgenoten.
Ben farklı düşünen insanlar arıyorum. Ik zoek mensen die anders denken.
Ezber bozan (tarzda) düşünen iş arkadaşlarına
ihtiyacım var. Ik heb collega’s die out-of-the-box denken.
90

Kalbinin sesini dinleyen (kalbini takip eden)


birine ihtiyacım var. Ik heb iemand nodig die haar hart volgt.
De buurvrouw die om de hoek woont/woonde is
Köşede oturan (kadin) komşumuz öldü. overleden.
Herkesin tanışmak istediği kişiydi. Hij was degene die iedereen wilde ontmoeten.
Sporu seven birini arıyorum. Ik zoek iemand die van sport houdt.
Ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım. Ik ga hem een aanbod doen dat hij niet kan weigeren.
Okuyabileceğim bir kitabınız var mı? Heb je een boek dat ik kan lezen?
Daha önce arayan kız şimdi geldi. Het meisje dat eerder belde is nu gekomen.
İyi Rusça konuşan bir adam tanıyorum. Ik ken een man die goed Russisch spreekt.
Burada tanışmanız gereken biri var. Er is hier iemand die je moet ontmoeten.
Geçen hafta gelen kızı hatırlıyor musun? Herinner je je het meisje dat vorige week kwam?
Geçirdiğim en güzel zamandı. Dat is de beste tijd die ik ooit heb gehad.
Hatırladığım adam bu. Dat is de man die ik me herinner.
Zorlandığım kısım bu. Dat is het stukje dat ik moeilijk vind.
Tüm söylemek istediğin bu muydu? Is dat alles wat je wilde zeggen.
Tek istediğim bir haftalık tatil. Een weekje vakantie is alles wat ik wil.
Benim için yaptığın her şey için teşekkür
ederim. Bedankt voor alles wat je voor mij hebt gedaan.
Tek istediğim bir haftalık tatil. Wat ik alleen/gewoon wil is een weekje vakantie.
Tek bildiğimiz bu. Dat is alles wat we weten.

Goed bezig 58 Relatief pronomen 4 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]

Ali senin istediğin diğer bilgiye sahip. Ali heeft de andere informatie die je wil.
Burada (yanımda)seninle konuşmak isteyen
birisi var. Ik heb hier iemand die je wil spreken.
burada seni görmek isteyen genç bir hanım var. Er is hier een jongedame die je wil zien.
Bu senin istediğin son okul. Dit is de laatste school die je wil.
Güvenebileceğim yalnızca bir kişi var. Er is maar een persoon die je kan vertrouwen.
91

Burada evlenebileceğin birkaç erkek var. (Evlilik Er zijn hier een paar/aantal mannen die je kan
programından bir cümle olarak :)) trouwen.
Senin aradığın şeyler mevcut değil. De dingen die je zoekt, bestaan niet.
Sizin aradığınız şey mevcut değil. Het ding dat jullie zoeken, bestaat niet.
De treinen die rijden tussen 0:00 en 4:00 uur, rijden
Saat 12:00 ile dört arasında çalışan trenler… in de nacht volgend op de genoemde dag.
Sana rehberlik edecek birisini gönderiyorum Ik stuur iemand die je zal begeleiden.
Senin göremediğin düşmanlar var. Er zijn vijanden die je niet kan zien.
Senin bilmediğin düşmanların var. Je hebt vijanden die je niet weet.
Senin bilmediğin düşmanların yok olacaklar.
(Çok anlamlı bir cümle olmasa da) Jouw vijanden die je niet weet zullen verdwijnen.
Her yalanın göremediniz sonuçları vardır Elke leugen heeft gevolgen die je niet kan zien.
Sizin göremediğiniz daha büyük bir resim var. Er is een grotere foto die jullie niet kunnen zien.
Er zijn veel meer dingen die wij niet kunnen
Açıklayamadığımız daha pek çok şey var. uitleggen.
İhtiyacınız olmayan ürünleri satın almayın. Koop geen producten die je niet nodig hebt.
Düşüncesiz (durtusel) davranmayın ve Wees niet impulsief en koop geen dingen die je niet
ihtiyacınız olmayan şeyleri satın almayın. nodig hebt.
İhtiyacınız olmayan şeyleri alarak paranızı boşa Verspil je geld niet door dingen te kopen die je niet
harcamayın. nodig hebt.
Pişman olacağınız çılgınca şeyler yaparak Wees niet impulsief door gekke dingen te doen die
düşüncesiz davranmayın. dingen waar je spijt van krijgt.
Birsey paylaşmak isteyen var mı? Is er iemand die iets wil delen?

Goed bezig 59 Relatief pronomen 5 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]

Yardım edebilecek birileri olmalı. Er moet iemand zijn die kan helpen.
Yardım edebilecek birini tanıyorum. Ik ken iemand die kan helpen.
Yardım edebilecek insanlar tanıyoruz. Wij kennen mensen die kunnen helpen.
Yardım edebilecek bir kisiye sahipsin. Je hebt iemand die je kan helpen.
Müsait olan herkese kapımız açık. Iedereen die beschikbaar is welkom.
92

Vakti olan herkes katılabilir. Iedereen die tijd heeft kan meedoen.
Size yardımcı olabilecek profesyoneller var. Er zijn professionals die je kunnen helpen.
Bu benim birakmak istedigim ilk izlenim değil. Dit is niet de eerste indruk die ik wil maken.
Bu benim istediğim bir iş değil. Het is niet een baan die ik wil.
Söylemek istediğim üç şey var. Er zijn drie dingen die ik wil zeggen.
Paylaşmak istediğim bir sorunum var. Ik heb een probleem die ik wil delen.
Hayatta değiştiremeyeceğiniz şeyler vardır. Er zijn dingen in het leven die je niet kan veranderen.
Görmek istediğim biri var. Er is iemand die ik graag wil zien.
Sormak istediğim bir sürü soru var. Er zijn heel veel vragen die ik wil stellen.
Hasta olduğunu söyledi. Hij zei dat hij ziek is.
Mutlu olduğunuzu görüyorum. Ik zie dat jij blij bent.
Değişim ve umut getirebilecek herkes potansiyel Iedereen die verandering en hoop kan brengen is een
bir hedef(tir) potentieel doelwit.
Çünkü o sizin yapamayacağınız şeyleri yapmaya Omdat ze bereid is om dingen te doen die je niet kan
hazır. doen.
Evlerine erken gitmelerine izin verilen De leerlingen die eerder naar huis mochten, waren
öğrenciler çok mutluydular. dolgelukkig.
Öğrencilerin evlerine daha erken gitmelerine
izin verildi. De leerlingen mochten eerder naar huis.
Biden bu kadınları korumak için her şeyi Biden zei dat hij alles zal doen om die vrouwen te
yapacağını söyledi. beschermen.

Goed bezig 60 Er is/er zijn [Er is grote vraag naar leraren]

Belçika'da dağ var mı? Zijn er bergen in België?


Senin gibi kimse yok Er is niemand zoals jij
Senin gibi birini tanımıyorum. Ik ken niemand zoals jij
Hayatta daha kötü şeyler de var. Er zijn ergere dingen in het leven
Beni gören biri var mı? Is er iemand die mij ziet
Biri beni görüyor Iemand ziet mij
Mutfakta biri mi var? Is daar iemand in de keuken?
93

Öğretmenler için büyük bir ihtiyaç var Er is grote vraag naar leraren
Sağlık personeline büyük ihtiyaç var. Er is grote behoefte aan zorgmedewerkers.
Plüton'da yaşam var mı? Is er leven op pluto?
Suriye'de hala savaş var mı? Is er nog oorlog in Syrië?
Almanya'da hala korona önlemleri var mı? Zijn er nog corona maatregelen in Duitsland?
Yememeyi tercih ettiğiniz şeyler var mı? Zijn er dingen die jullie liever niet eten?
Yememeyi tercih ettiğiniz bir şey var mı? Is er iets wat je liever niet eet?
Konuşmak istediğiniz özel/spesifik konular var Zijn er bepaalde/specifieke dingen die jullie willen
mı? bespreken?
KPN'de bir arıza var Er is een storing bij KPN
Türkiye'de hala korona var mı? Is er nog corona in Turkije?
Anlamadığım bir şey var. Er is iets wat ik niet begrijp
Anlayamadığım şeyler var. Er zijn dingen die ik niet kan begrijpen.
Ancak küçük bir sorun var. Maar er is een klein probleempje.
Ancak her şeyin bir yeri ve zamanı vardır. Maar er is een tijd en plaats voor alles.
NL'de yasaklanmış isimler var mı? Zijn er namen verboden in NL?
Çocuğunuza vermenize izin verilmeyen isimler
var mı? Zijn er namen die je je kind niet mag geven?
Schiphol Havalimanı'nda hala uzun bekleme
süreleri var mı? Zijn er nog lange wachttijden in Schiphol?
Ordusu olmayan ülkeler var mı? Zijn er landen zonder leger?
Dünya çapında kaç ülke vardır? Hoeveel landen zijn er wereldwijd?
Ehliyete ihtiyaç duymadığınız ülkeler var mı? Zijn er landen waar je geen rijbewijs nodig hebt.
Ölümden sonra hayat var mı? Is er leven na de dood?
Her zaman unuttuğum üç şey vardır: isimler, Er zijn drie dingen die ik altijd vergeet: namen,
yüzler ve başka bir şey (daha vardi). gezichten en nog iets.
Etrafınızda melekler var Er zijn engelen om je heen
Etrafımda iyi insanlar var. Er zijn leuke mensen om me heen.
Bütün yollar Roma'ya çıkar. Alle wegen leiden naar Rome.
Roma'ya giden birden fazla yol vardır. Er zijn meerdere wegen die naar Rome leiden.
94

Goed bezig 61 Er is/er zijn [Zijn er nog


vragen?]

Zijn er nog andere dingen die we moeten


bespreken. Konuşmamız gereken başka şeyler var mı?
Is er iets wat/dat je wil vertellen/zeggen? Söylemek/anlatmak istediğin bir şey var mı?
Er is iets gebeurd. Bir şey oldu.
Er is iets met me/haar/hem gebeurd. Bana/ona bir şey oldu.
Er is iets met hem gebeurd in de gevangenis. Hapishanede ona bir şey oldu.
Gisteren is er iets met me gebeurd. Dün bana bir şey oldu.
Misschien is er iets met haar gebeurd. Belki ona bir şey olmuştur.
Wat is er gebeurd? Ne oldu?
Er is iets aan de hand. (Olumsuz) bir şeyler oluyor.
Er is niets aan de hand. Sorun yok. (Olan birsey yok)
Volgens mij is er iets aan de hand. Sanırım (olumsuz) bir şeyler oluyor.
Er is een nieuwe ontwikkeling. (neutral) Yeni bir gelişme var. (nötr)
Er is iets met die man. Bu adamda bir şeyler var. (tuhaf, degisik)
Er is iets veranderd. Bir şeyler değişti. (Degisen birseyler var)
Er is niets veranderd. Hiçbir şey değişmedi. (Degisen birseyler yok)
Niets is veranderd. Hiçbir şey değişmedi.
Zijn er nog (andere) vragen? Başka sorusu olan var mı? (Baska soru var mi)
Er is geen einde aan de mogelijkheden/de
vraag/de rij/het heelal Olasılıkların/talebin/sıranın/evrenin sonu yok.
Maar er is een goede kans dat ik corona ben. Ama korona olma ihtimalim yüksek.
Is er iets wat we misschien niet weten. Bilmediğimiz bir şey var mı?
Zijn er nog andere dingen die we moeten weten. Bilmemiz gereken başka şeyler de var mı?
Er zijn heel veel verschillende initiatieven. Çok sayıda farklı girişimler var.
Er zijn heel veel dingen die we kunnen
ontdekken. Keşfedebileceğimiz pek çok şey var.
Er is heel veel te ontdekken. Keşfedilecek çok şey var.
95

Er is heel veel te doen. Yapacak çok şey var.


Er is weinig te eten. Yiyecek pek bir şey yok.
Er is veel te vertellen. Anlatacak çok şey var.
Er is niks te zeggen. Söyleyecek bir şey yok.
Er is niks te doen. Yapacak bir şey yok.
Er is nergens om naartoe te gaan. Gidecek hiçbir yer yok.
Hoeveel vluchtelingen zijn er in
Nederland/wereldwijd? Hollanda'da/dünyada kaç mülteci var?
Er is niets nieuws onder de zon. Güneşin altında yeni bir şey yok.
Bir çocuğun gülümsemesinden daha güzel bir şey
Er is niets mooier dan de glimlach van een kind. yoktur.
Er is geen onderwijs zoals tegenspoed. Benjamin Güçlükler/sikintilar gibi bir eğitim yoktur. Benjamin
Disraeli Disraeli

Goed bezig 62 - Yaz tatilinden konusmak [Praten over vakantie]

Heb jij plannen voor de vakantie? Tatil planınız var mı?


Hebben jullie vakantieplannen? Tatil planınız var mı?
Hebben jullie al plannen voor de vakantie? Tatil planınız var mı?
Ga je op vakantie? Tatile mi gidiyorsun?
Waar ga je op vakantie? Tatilde nereye gideceksiniz?
Wat ga je doen op vakantie? Tatilde ne yapacaksınız?
Wat ga je op vakantie doen? Tatilde ne yapacaksın?
Wat zijn jullie plannen? Planlarınız nedir?
Wat is jouw plannen voor de vakantie? Tatil için planlarınız neler?
Welkom terug! Hoşgeldin!
Waar ben je op vakantie geweest? Tatilde nereye gittiniz?
Hoe was je vakantie? Tatiliniz nasıl geçti?
Was het lekker weer? Hava güzel miydi?
Heb je goed/lekker weer gehad? Hava iyi miydi?
96

Welke (grote) steden heb je gezien/bezocht? Hangi (büyük) şehirleri gördünüz/ziyaret ettiniz?
Jij ziet er ontspannen uit! Vertel, hoe was het? Rahatlamış görünüyorsun! Söyle bana, nasıldı?
Wat heb je daar bezocht? Orada nereleri ziyaret ettiniz?
Is de reis goed verlopen? Yolculuk iyi geçti mi?
Ben je al lang terug? Döneli çok oldu mu?
Hoe lang ben je al terug? Ne zaman döndün?
Hoe lang ben je met/op vakantie geweest? Ne kadarligina tatildeydiniz?
Hoe lang ben je in Italië/daar geweest? Orada ne kadar kaldiniz?
Hoe lang zijn jullie weg? Ne kadarlığına gidiyorsun?
Waar gaan jullie op vakantie? Tatilde nereye gidiyorsun?
Wanneer gaan jullie dan? Ne zaman gidiyorsun?
Waar gaan jullie naartoe/heen? Nereye gidiyorsun?
Wanneer/welke dag vertrekken jullie? Ne zaman/hangi gün ayrılıyorsunuz?
Hoe ga je op vakantie? Tatile nasıl gidiyorsun?
Reizen jullie met de auto of met het vliegtuig? Araba ile mi yoksa uçakla mı seyahat ediyorsunuz?
Hoe ga je daar naartoe? Oraya nasıl gideceksiniz?
Hoe ga je daarheen? Oraya nasıl gideceksiniz?
Waar verblijven jullie? Nerede kalacaksın?
Wat voor verblijf hebben jullie geregeld? Ne tür bir konaklama ayarladınız?
Waar gaan jullie verblijven? Nerede kalacaksın?
Gaan jullie kamperen? Kamp mı yapacaksınız?
Daar ben ik nog nooit geweest. Ben oraya hiç gitmedim.
Ga je vaak naar Italië? İtalya'ya sık gider misiniz?
Ik ben vorig jaar voor het eerst naar Italië
geweest. İtalya'ya ilk kez geçen yıl gittim.
Hoe vond je het daar? Orayı nasıl buldunuz?
Ik ga wat vrienden bezoeken in Duitsland. Almanya'daki bazı arkadaşlarımı ziyaret edeceğim.
Bazı arkadaşlarımı ziyaret etmek için Belçika'ya
Ik ga naar Belgie om wat vrienden te bezoeken. gidiyorum.
Ik ga op bezoek bij vrienden op vakantie. Tatilde arkadaşlarımı ziyaret edeceğim.
97

Ik blijf in Nederland. Hollanda'da kalacağım.


Ik ga misschien een weekendje weg. Hafta sonu için biryerlere gidebilirim.

Goed bezig 63 - Onemli bir "er'' kullanimi [Ik begrijp er niets van]

Geçen sene oradaydım. Ik ben er vorig jaar geweest.


Oraya hiç gitmedim. Ik ben er nog nooit geweest.
Geçen sene oraya gitmiştim. Daar ben ik vorig jaar geweest.
Bundan memnunum. Ik ben er blij mee.
Bundan memnunum. Daar ben ik blij mee.
Bu konuda mutlu değiliz. We zijn er niet blij mee.
Dört gözle bekliyorum. Ik heb er zin in.
Dört gözle bekliyorum. Daar heb ik zin in.
Canım istemiyor. Ik heb er geen zin in.
Hiçbir fikrim yok. Ik heb geen idee.
O konuda fikrim yok. Ik heb er geen idee van.
O konuda hiçbir fikrim yok. Ik heb er helemaal geen idee van.
O konuda fikrim yok. Daar heb ik geen idee van.
O konuda bir şey bilmiyorum/anladigim bir
konu degil. Ik heb er geen verstand van.
Bu beni mutlu ediyor. Ik word er blij van.
Bana enerji veriyor. Ik krijg er energie van.
Bu beni deli ediyor. Ik word er gek van.
Bu beni acayip deli ediyor. Daar word ik helemaal gek van.
Bu durum insani üzüyor. Daar word je verdrietig van.
Bu bizi yoruyor. Daar worden we moe van.
Bundan birsey anlamıyorum. Ik begrijp er niets van.
O konudan/isten hiçbir şey anlamıyorum. Daar snap ik niks van.
Dört gözle bekliyorum. Ik kijk er naar uit.
Dört gözle bekliyorum. Daar kijk ik naar uit.
98

Bunun için zamanım yok. Ik heb er geen tijd voor.


Bunun için hiç vaktimiz yok. Daar hebben we helemaal geen tijd voor.
Bunun için gerçekten zamanı yok. Daar heeft ze echt geen tijd voor.
O konuda pisman değilim. Ik heb er geen spijt van.
Bunun için pişman değiliz. Daar hebben we geen spijt van.
Bundan bıktım artık. Yeter artik. Ik heb er genoeg van.
Bundan bıktım artık. Yeter artik. Daar heb ik genoeg van.
Bu beni rahatsız ediyor. Bundan rahatsiz
oluyorum. Ik heb er last van.
Bu sizi rahatsız ediyor mu? Hebben jullie er last van?
Hayır, bu bizi hiç rahatsız etmiyor.
(Gurultu,insaat, koku vs.) Nee hoor, daar hebben we helemaal geen last van.
Hazır mısınız? Zijn jullie er klaar voor?
Ben hazırım. Ik ben er klaar voor.

Goed bezig 64 - Reflexieve werkwoorden (Ik maak me geen zorgen)

Endişeliyim. Ik maak me zorgen


Endişeli misin? Maak je je zorgen?
Aileniz için/aileniz hakkında endişeleniyor
musunuz? Maak je je zorgen om/over je familie?
Gelecek için endişeleniyor musunuz? Maken jullie je zorgen om de toekomst?
Endişelenmiyorum. Ik maak me geen zorgen.
Daar maak ik me geen zorgen over. Daarover maak
Bu konuda endişelenmiyorum. ik me geen zorgen.
Hatırlamıyorum. Ik herinner me niet.
Hatırlıyor musun? Herinner je je dat?
Çok iyi hatırlamıyorum. Ik kan het me niet goed herinneren.
Nasıl olduğunu hatırlıyor musun? Herinner je je nog hoe het was?
Ik kan het me niet voorstellen. Dat kan ik me niet
Hayal bile edemiyorum. voorstellen.
99

Ne kadar korktuğunu tahmin edebiliyorum Ik kan me voorstellen hoe bang je was.


Ne kadar acı verici olduğunu tahmin
edebiliyorum. Ik kan me voorstellen hoe pijnlijk het is/was.
Ne kadar acı verici olmalidir, tahmin
edebiliyorum. Ik kan me voorstellen hoe pijnlijk het moet zijn.
Konsantre olamıyorum. Ik kan me niet concentreren.
Iyi konsantre olamiyorum. Ik kan me niet goed concentreren.
Konsantre olmakta zorlanıyorum. Ik kan me moeilijk concentreren.
Oturum açamıyorum. Ik kan me niet aanmelden.
Hemen kaydoldum. Ik heb me gelijk aangemeld.
Bugün kendimi iyi hissetmiyorum. Bu vesileyle Ik voel me vandaag niet lekker. Bij deze meld ik me
hasta olduğumu bildiriyorum. ziek.
Hasta olduğumu bildirmek istiyorum. Ik wil me ziek melden.
Hasta mısın? O zaman doğru kişiye bildirin. Ben je ziek? Meld je dan ziek bij de juiste persoon.
Şimdi abone olun! Abonneer je nu!
Hemen abone oldum. Ik heb me gelijk geabonneerd.
Mülakat için hazırlanıyorum. Ik bereid me voor het gesprek.
Nasıl daha iyi hazırlanabilirim? Hoe kan ik me beter voorbereiden?
Çok utanıyorum/utandim. Ik schaam me diep.
Yaptıklarımdan utanıyorum. Ik schaam me voor wat ik heb gedaan.
Sıkılmıyorum. Ik verveel me niet.
Evde/işte/kursta sıkılıyorum. Ik verveel me thuis/snel/op werk/op cursus.
Çok iyi vakit geçiriyorum! Ik vermaak me prima!
Harika vakit geçiriyorum! Ik vermaak me uitstekend!
Çocuklar harika vakit geçiriyor! De kinderen vermaken zich prima!
Hazır olun! Bereid je voor!
Kayit yaptır Schrijf je in!
Kendini tanıt! Stel je voor!
Merak etmeyin! Maak je maar geen zorgen!
Kendinizi evinizde hissedin! Voel je thuis
Sıkı tutunun çocuklar! Hou je vast, jongens!
100

Merak ediyorum. Ik vraag me af (afvragen)


Kim olduğunu (onun) merak ediyorum. Ik vraag me af wie hij is.
Burada kimin yaşadığını merak ediyorum. Ik vraag me af wie hier woont.
Gerçekte kim olduğunu (onun) merak ediyorum. We vragen ons af wie hij echt is.
Seni bir daha ne zaman göreceğimi merak
ediyorum. Ik vraag me af wanneer ik je weer zie/ga zien.
O kızın kim olduğunu merak ediyorum. Ik vraag me af wie dat meisje is.
Emre'nin nereli olduğunu merak ediyorum. Ik vraag me af waar Emre vandaan komt.
Nerelisiniz? Waar kom je vandaan?
Evli olup olmadığını (onun) merak ediyorum. Ik vraag me af of zij getrouwd is.
Bunun doğru olup olmadığını ben de merak
ediyorum. Ik vraag me ook af of dat waar is.
Acaba bana yardım edebilir misiniz? (merak
ediyorum) Ik vraag me af of u mij kunt helpen.
Ne kadar derin olduğunu (onun) merak
ediyorum. Ik vraag me eigenlijk af hoe diep het is.
Yeterli olup olmadığını (onun) merak ediyorum. Ik vraag me af of het genoeg/voldoende is.
Kimin yaptığını (onu) merak ediyorum. Ik vraag me af wie het heeft gedaan.
Bunu neden yaptığını/yapmış olduğunu merak
ediyorum. Wij vragen ons af waarom hij het deed/heeft gedaan.
Acaba eve giden en kısa yol bu mu? (merak
ediyorum) Ik vraag me af of dit wel de kortste weg naar huis is.
Bunu ben de merak ediyorum. Dat vraag ik me ook af.
Ben de hatırlamıyorum. (bunu) Dat herinner ik me ook niet.
Ben de hatırlayamıyorum. Dat kan ik me ook niet herinneren.
Bunu hala hatırlayabiliyorum. Dat kan ik me nog herinneren.
Bunu çok iyi hatırlayabiliyoruz. Dat kunnen we ons nog heel goed herinneren.
Bunu çok iyi tahmin edebiliyorum. Dat kan ik me heel goed voorstellen.
101

Hayır, bunu hatırlamıyorum. Nee, dat herinner ik me niet.


Hayır, bunu bilmiyorum. Nee, dat weet ik niet.
Daar heb ik geen actieve herinnering aan. (Mark
Bunu aktif olarak hatırlamıyorum. (Mark Rutte) Rutte)
Evet, gercekten. Bunu hala iyi hatırlıyorum. Inderdaad ja, dat herinner ik me nog goed.
Bu konuda endişelenmiyorum. Daar maak ik me geen zorgen over/om.
Seni ilk gördüğüm zamanı hatırlıyor musun? Herinner je je de eerste keer dat ik je zag/heb gezien.
Birbirimizi ilk gördüğümüz günü hatırlıyor Herinner je je de eerste dag die we elkaar hebben
musun? gezien.
Sizi yeni iş arkadaşınızla tanıştırayım. Ik stel je voor aan je nieuwe collega.
Kendimi yeni öğretmenime tanıtıyorum. Ik stel me voor aan mijn nieuwe docent.
Seni arkadaşımla tanıştırıyorum. Ik wil je voorstellen aan mijn vriendin.

Goed bezig 66 - Alisverislerde hangi cumleleri


kullaniyoruz?

Wat kost dit? Bu ne kadar?


Hoeveel kost dit? Bu ne kadar?
Hoeveel (euro) kost dit? Bu kac euro?
Dat vind ik een beetje duur Biraz pahali buldum.
Dat vind ik te duur Bence bu çok pahalı
Ik ben geïnteresseerd in je fiets. Bisikletinizle ilgileniyorum.
Dit is niet precies wat ik zoek. Aradığım şey tam olarak bu değil.
Heeft u iets goedkoper? Daha ucuz bir şeyiniz var mı?
Heeft u iets kleins/groots? Daha küçük/büyük bir şeyiniz var mı?
Ik wil deze kopen. Bunu almak istiyorum.
Ik neem deze. Bunu alıyorum.
Ik zoek een paar schoenen in maat 46. 46 numara bir çift ayakkabı arıyorum.
Heeft u deze ook in een andere kleur/maat? Bunların başka bir rengi/boyutu/bedeni var mı?
Ik wil deze teruggeven. Bunu iade etmek istiyorum.
Het is niet de goede maat. Doğru beden/ebat değil(mis).
102

(Olmasi gerekenden/bana lazim olan seyden)


Het is te klein/groot. küçük/büyük.
Deze artikel is kapot. Bu eşya/urun/sey bozuk
Het is niet wat ik had verwacht. Beklediğim sey bu degildi, beklentimi karsilamadi.
Ik wil contant betalen. Nakit ödemek istiyorum.
Kan ik ook contant betalen? Nakit de ödeyebilir miyim?
Kan ik even pinnen? Banka kartı ile ödeme yapabilir miyim?
Wilt u de bon mee? Fisi istiyor musun?
Ja, graag! Evet, lütfen!
Ja hoor Evet, lütfen!
Doe maar! Evet, lutfen! (fisi almak istiyorum)
Alsjeblieft Lutfen.
Hoeft niet. Gerek yok
Kan ik dit ruilen? Bunu degistirebilir miyim?
Kan ik hem even passen? Bunu deneyebilir miyim?
Mag ik iets/wat vragen? Bir şey sorabilir miyim?
Waar kan ik de suiker vinden? Şekeri nerede bulabilirim?
Waar ligt de suiker? Şeker nerede?
Waar staat de suiker? Şeker nerede?
Ik zoek de suiker. Şekeri arıyorum.
De melk is op! Heeft u nog melk? Süt bitmis (rafta) Baska süt var mı?
Wie is er aan de beurt? Sırada kim var?
Ja, ik! Evet, ben (siradayim)
Hoe kan ik u helpen? Size nasıl yardımcı olabilirim?
Wat kan ik voor u doen? Sizin için ne yapabilirim?
Ik kijk alleen maar even rond. Sadece bakıyorum.
Ik kijk alleen wat rond. Sadece bakıyorum.
Verkoopt u ook X? X`i de satıyor musunuz?
Is er nog iets dat/wat ik moet weten? Bilmem gereken başka bir şey var mı?
103

Zijn er nog bijzonderheden die handig zijn om te


weten? Bilmem gereken özel şeyler var mı?
Zijn er nog bijzonderheden die voor ons van Bilmemizin faydali olacagi başka ozel bir şey var
belang kunnen zijn? mı?
Zijn er nog bijzonderheden waar wij rekening Dikkate almamız gereken başka hususi bir şey var
mee moeten houden? mı?
Başka bir şey var mı? (almak istediginiz) (satici
Anders nog iets? musteriye sorar)
Nee, dat was het. Hayır, hepsi bu.
Mag ik er even langs? Geçebilir miyim? Musaade eder misiniz?
Mag ik er even door? Geçebilir miyim? Musaade eder misiniz?
Kunt u misschien wat korting geven? Biraz indirim yapabilir misiniz?
Ik vraag me af of u wat korting kunt geven. Biraz indirim yapabilir misiniz acaba?
Wat heeft u zelf in gedachten? Sizin aklinizda ne var? (fiyat olarak)
Wat kunt u nog aan de prijs doen? Fiyat konusunda başka ne yapabilirsiniz?
Ik zal kijken of ik iets voor u kan doen. Sizin için bir şey yapıp yapamayacağıma bakacağım.

Goed bezig 67 - Edilgen/pasif cumleler nasil


kurulur? [Hoe worden passieve zinnen
gemaakt?]
Een goede vriend heeft me uitgenodigd voor de
bruiloft. İyi bir arkadaşım beni düğüne davet etti.
Ik ben uitgenodigd voor de bruiloft. Düğüne davet edildim.
We zijn uitgenodigd voor de bruiloft. Düğüne davet edildik.
Ik ben uitgenodigd voor/op een
sollicitatiegesprek. Bir iş görüşmesine davet edildim.
Mijn fiets is gestolen (door X). Bisikletim çalındı (X tarafından).
Iemand heeft mijn fiets gestolen. Biri bisikletimi çaldı.
In korte tijd zijn meer dan/ruim 150K Kısa süre içinde 150 binden fazla bürokrat işten
ambtenaren ontslagen. çıkarıldı.
De overheid heeft in korte tijd ruim 150K Hükümet kısa süre içinde 150 binden fazla bürokrati
ambtenaren ontslagen. işten cikardi.
104

Ik heb het heel erg gewaardeerd. Bunu çok takdir ettim.


Het is heel erg gewaardeerd. O (yaptigin sey) çok takdir edildi.
Dit boek is geschreven door een vluchteling. Bu kitap bir mülteci tarafından yazılmıştır.
Dit boek is vorig jaar geschreven. Bu kitap geçen yıl yazıldı.
Wij schrijven boeken. Kitap yazıyoruz.
Ik heb een boek geschreven. Bir kitap yazdım.
Ik heb het huiswerk al gemaakt. Ev ödevimi çoktan yaptım.
Het huiswerk is al gemaakt. Ev ödevi çoktan yapıldı.
Ik begrijp/snap niet waarom hij is
gearresteerd/gearresteerd is. Onun neden tutuklandığını anlamıyorum.
Ik heb niemand gearresteerd. Ben kimseyi tutuklamadım.
Ik ben niet gearresteerd. Ben tutuklanmadım.
Ik heb niks/niets gegeten. Hiçbir şey yemedim.
Wij hebben niks/niets gedaan. Biz hiçbir şey yapmadık.
Ik heb nooit een boete gekregen. Hiç ceza almadım. (para cezasi)

Ik word uitgenodigd voor een feest. Bir partiye davetliyim.


Ik word overplaatsen/overgeplaatst naar Delft. Delft'e transfer ediliyorum.
Ik ben overgeplaatst naar Delft. Delft'e transfer edildim.

Goed bezig 68 - Edilgen/pasif cumleler nasil


kurulur? [Hoe worden passieve zinnen
gemaakt?]

Ik heb mijn been gebroken. Bacağımı kırdım.


Mijn been is gebroken. Bacağım kırıldı.
Ik denk dat mijn been gebroken is. Bacağımın kırildigini dusunuyorum.

Dikkat et! Bu mahallede çalışmalar devam ediyor!


Let op! In deze wijk wordt gewerkt! (calisiliyor)
Hoe doe je dat? Bunu nasıl yaparsin/yapiyorsun?
105

Hoe wordt het gedaan? Bu nasıl yapılıyor/yapilir?


Hoe is het gedaan? Bu nasıl yapılıyor/yapilir?
Hoe heb je dat gedaan? Bunu nasıl yaptın?
Hoe is het gegaan? Nasıl geçti?
Het wordt goed geregeld. O iyi ayarlaniyor
Het is goed geregeld. O iyi ayarlaniyor
Het is heel goed georganiseerd. Çok iyi organize edildi.
Het is niet gezien. O görülmedi.
Wij hebben het niet gezien. Onu görmedik.
Ik wil niet dat het gezien wordt. Onun görülmesini istemiyorum.
Ik hoop dat je wordt beloond. Umarım ödüllendirilirsin.
Wij worden/zijn goed verzorgd. Bize iyi bakılıyor/ilgileniliyoruz.
Alles wordt goed/snel geregeld. Her şey iyi / hızlı ayarlaniyor.
Ik word/werd/ben gebeld door iemand van
uw/jouw kantoor Sizin/Senin ofisinizden biri tarafından arandım.
Umarım bu mesele hızlı bir şekilde çözüme
Ik hoop dat deze zaak snel wordt geregeld. kavuşturulur. (ayarlanir)
Umarım bu dava/mesele/is hızlı bir şekilde
Hopelijk wordt deze zaak snel geregeld. sonuçlanır. (ayarlanir)
Hopelijk wordt ze aangenomen. Umarım işe alınır.
Hopelijk wordt het snel opgelost. Umarım hızlı bir şekilde sonuclanir.
Mijn kind wordt niet uitgenodigd voor
kinderfeestjes. Çocuğum çocuk partilerine davet edilmiyor.
Nadia wordt gezien als staatsvijand. Nadia devlet düşmanı olarak görülüyor.
De jury wordt bedankt voor haar diensten in
deze zaak. Jüriye bu davadaki hizmetleri için teşekkür ediliyor.
Jij wordt bedankt. Sana teşekkür ediliyor. (Tesekkurler)
Hoeveel kandidaten worden uitgenodigd voor
sollicitatie? Mülakat için kaç aday davet edildi?
Dit programma wordt mede mogelijk gemaakt Bu program Albert Heijn tarafından (katkisiyla)
door Albert Heijn. mümkün kılınmıştır.
106

Het wordt gebruikt door duizenden organisaties Bu, dünya çapında binlerce kurum/kuruluş tarafından
wereldwijd. kullanıliyor
Ik wil weten wanneer haar telefoon voor het Onun telefonunun en son ne zaman kullanıldığını
laatst is/werd gebruikt bilmek istiyorum.

Goed bezig 70 - Lijdende vorm [Edilgen yapi] 4/4

Ik lees het boek. Kitabı okuyorum.


Het boek wordt gelezen. Kitap okunuyor.
Het boek is gelezen. Kitap okundu.
Ik lees een book. Bir kitap okuyorum.
Er wordt een boek gelezen. Bir kitap okunuyor.
Er wordt veel gelezen. Çok okunuyor.
Er is niets gezegd. Hiçbir şey söylenmedi.
Er is niets gezegd over mijn situatie. Benim durumum hakkında hiçbir şey söylenmedi.
Er is niets besloten. Hiçbir şeye karar verilmedi.
Er is al veel gedaan, maar er moet nog meer Çok şey yapıldı, ancak daha fazlasının yapılması
gebeuren. gerekiyor.
Er worden koffie en thee gezorgd. Kahve ve çay verilmektedir/veriliyor.
Er moet nog meer worden gedaan/gedaan
worden. Daha fazlasının yapılması gerekiyor.
Er moet snel beslissing worden genomen. Hızlı bir şekilde karar alınmalıdır.
Er wordt veel tijd verspilt. Çok fazla zaman israf ediliyor.
Hij verspilt veel tijd. Çok fazla zaman israf ediyor.
Hij heeft veel tijd verspilt Çok fazla zaman israf etti.
Er wordt gezegd dat ze arrogant is. Onun kibirli olduğu söyleniyor.
Er wordt gezegd dat ze paranoïde is geworden. Paranoyaklaştığı söyleniyor.
Er wordt hier streng gecontroleerd. Burada sıkı kontrol yapiliyor.
Wij verspillen geen voedsel hier. Biz burada yiyecek israf etmeyiz.
Er wordt hier geen voedsel verspild. Burada yiyecek israf edilmez.
107

Er moet iets worden gedaan. Bir şeyler yapılmalı.


Er moet iets gedaan worden. Bir şeyler yapılmalı.
Er kan niets gedaan worden. Hiçbir şey yapılamaz.
Er zal iets gedaan worden. Bir şeyler yapılacak.
Er wordt iets geregeld. Bir şeyler ayarlaniyor.
Er is nog niets geregeld. Henüz hiçbir şey ayarlanmadı.
Alles is geregeld. Her şey ayarlandı.
Alles gaat geregeld worden tot morgen. Yarına kadar her şey halledilmiş/ayarlanmis olacak.
Wij gaan tot morgen alles regelen. Yarına kadar her şeyi ayarlayacağız.
Er wordt vanavond regen verwacht. Bu aksam yağmur bekleniyor.
Afbeelding kan niet worden opgeslagen. Görüntü kaydedilemiyor.
De pagina kan niet worden weergegeven.
(Weergeven) Sayfa görüntülenemiyor. (Ekran)
Deze informatie mag niet worden gedeeld. Bu bilgi paylaşılamaz.
Video wordt afgespeeld na de advertenties. Video reklamlardan sonra oynatilacak.
De pagina die u wilt bekijken kan niet worden
weergegeven. Görüntülemek istediğiniz sayfa görüntülenemiyor.
Wij verwachten geen verrassingen. Sürpriz beklemiyoruz.
Er worden geen verrassingen verwacht. Sürpriz beklenmiyor.
Ik verwacht dat hij vanavond komt. Bu gece gelmesini bekliyorum.
Mijn account is gehackt en mijn gebruikersnaam
is gewijzigd. Hesabım hacklendi ve kullanıcı adım değiştirildi.
Product is toegevoegd aan je winkelmand. Ürün sepetinize eklendi.
De route wordt opnieuw berekend. Rota yeniden hesaplanıyor.
Gelezen/Gezien/Geregeld/Toegevoegd/Gedaan/G
ezien/Opgehaald/Gezocht/Gekocht. (Bu kelimeler
genelde tek baslarina edilgen anlamda kullanilir)

Goed bezig 71 - Handige zinnen 1 (Kullanisli cumleler)


108

Ja precies Evet, aynen öyle.


Klopt Doğru
Ik ben het er mee eens. Katılıyorum. (Ayni fikirdeyim)
Daar ben ik mee ens. Katılıyorum. (Ayni fikirdeyim)
Dat vind ik ook! Ben de katılıyorum! Bence de oyle.
Exact, exact. Aynen, aynen
Je hebt gelijk. Haklısın.
Dat vind ik niet. Buna katilmiyorum. Bence oyle degil.
Dat is ook waar. O da doğru. Orasi da oyle.
Oh juist. Doğru ya. Tabii ya.
(Ik) snap het. Anliyorum
Nee hoor! Yok canim.
Wat/oh jammer! Ne yazık!
Dat meen je niet! Ciddi olamazsın! (Bunu kastediyor olamazsin!)
Ik begrijp wat je bedoelt. Ne demek istediğini anlıyorum.
Echt waar? Gerçekten mi?
Hoe dan? Nasıl yani?
Wat leuk! Ne güzel!
Wat vond je? Nasil buldun?
Hoe was het/dat? Nasıldı?
Hoe ging het? Nasıl gitti?
(Dat) lijkt me goed! (Bu) bana iyi görünüyor!/ Bana uyar.
Lijkt me prima! Bana uyar. (Ustteki cumleden daha az hevesli)
Klinkt goed/leuk! Kulağa guzel geliyor!
Goed idee! İyi fikir!
Goed plan! İyi plan!
Volgens mij Bence, bana gore.
XYZ, denk ik/vind ik. XYZ, sanırım/buldum.
Bel ik je even gelegen? Musait misin/Seni dogru bir zamanda aradim mi?
Ben ik te verstaan? Beni duyabiliyor musun?/Sesim geliyor mu?
109

Ja hoor Evet.
Kun je dat even herhalen? Bunu tekrarlayabilir misiniz?
Kun je dat nog een keer zeggen? Bunu tekrar söyleyebilir misin?
Sorry, nog een keertje Üzgünüm, bir kez daha
Wat bedoel je hiermee/daarmee? Bununla ne demek istiyorsunuz?
Wat bedoel je (precies)? Ne demek istiyorsunuz (tam olarak)?
Wat betekent dat woord? Bu kelime ne anlama geliyor?
Dat zegt me niks. Bana tanidik gelmedi. Bilmiyorum.
Die naam zegt me niks. O isim bana tanidik gelmedi. Bilmiyorum.
Kan je een beetje langzamer praten? Biraz daha yavaş konuşabilir misin?
(Het) Maakt niet uit. Farketmez.
(het) geeft niet. Önemli değil.***
Is goed Problem/ sorun yok.
Ik kom ook! Ben de geliyorum!
Ik ben er graag bij! Ben de geliyorum!
Bir şeye ihtiyacın olursa, beni nerede bulacağını
Als je iets nodig hebt, weet je me te vinden. biliyorsun.
Bir şeye ihtiyacım olursa, seni nerede bulacağımı
Als ik iets nodig heb, weet ik je te vinden. biliyorum.
Laat maar weten. Bana haber ver/bildir.
Ik hou je op de hoogte. Seni gelismelerden haberdar edeceğim.
Houd me op de hoogte! Beni gelismelerden haberdar et.
Op dit moment niet Şu anda yok.
Ik weet voor nu voldoende. Şimdilik yeterince şey biliyorum. (Sorum yok)

Goed bezig 72 - ''Laten'' we beginnen (laten fiili ile ilgili hersey)

Laten we beginnen. Hadi başlayalım.


Laten we maar beginnen. Hadi başlayalım.
110

Laten we naar buiten gaan. Hadi dışarı çıkalım.


Jongens, laten we dit afmaken Gencler, hadi şunu bitirelim.
Laten we iets drinken. Hadi bir şeyler içelim.
Laten we wat drinken. Hadi bir şeyler içelim.
Laten we een keer koffie drinken en bijpraten. Bir ara kahve içip sohbet edelim.
Laten we nu een goed plan maken. Hadi simdi iyi bir plan yapalım.
Laten we niet vergeten Unutmayalım.
Laten we niet overdrijven. Fazla abartmayalım.
Laten we gaan Hadi gidelim.
Laten we hopen dat het snel voorbij is. Umalim ki cabuk bitsin.
Laten we proosten op het leven. Hayata kadeh kaldıralım.
Laat maar. Boş ver.
Laat maar zitten. Birak kalsin, bosver.
Ik laat je even met rust. Seni bir yalnız bırakayim.
Kan je me even alleen laten? Beni biraz yalnız bırakabilir misin?
Je laat me geen keuze. Bana seçenek bırakmadın.
Ik moet mijn diploma laten waarderen. Diplomamin denkligini yaptirmam lazim.
Ik heb mijn diploma laten waarderen. Diplomamin denkligini yaptirdim.
Sorry dat ik je heb laten wachten. Beklettiğim için üzgünüm.
De telefoon valt. Telefon düşuyor/duser.
Ze heeft de telefoon laten vallen. Telefonu düşürdü.
Laat het niet vallen. Onu düşürme.
Ik moet dat ding laten maken/repareren. O şeyi tamir ettirmem lazım.
Bij de zwarte markt kan je valse ID kaartjes
laten maken. Karaborsada sahte kimlik kartları yaptırabilirsiniz.
Ik laat mijn kies trekken. Azı dişimi çektiriyorum.
Ik moet mijn kies laten trekken. Azı dişimi çektirmem gerekiyor.
Ik heb hem laten huilen. Onu ağlattım.
Ik heb het ook even de Rutger laten lezen. Onu Rutger'a da okuttum/gosterdim.
111

Ik heb mijn meubels vanuit Turkije laten


brengen. Mobilyalarımı Türkiye'den getirttim.
Laat maar weten. Bana haber ver.
Laat het me weten. Bana haber ver.
Ik laat het je morgen laten weten. Yarın sana haber veririm.
Ik ga je het morgen laten weten. Yarın sana haber veririm.
Zou je mij kunnen laten weten? Bana haber verebilir misin?
Ik laat haar weten dat ik ga werken. Calisacagimi ona bildirecegim.
Ik laat het je morgen even weten, Saït. Yarın sana haber veririm, Sait.
Laat je het even weten als je iets van de Belediyeden bir haber alırsan bana bildiriver. (bildir
gemeente hoort? olur mu?)
Laat het zien. Göster.
Laat zien! Göster!
Laat me zien. Göster. (goreyim)
Laat maar zien. Göster.
Wil je laten zien waar je gaat werken? Nerede çalışacağını göstermek ister misin?
Zal ik dat even laten zien? Sana göstereyim mi?
Laat zien wat je kan doen. Neler yapabileceğini göster.
Laat je horen. Haber ver.
We gaan iets laten horen. Haber verecegiz, bizden duycaksiniz.
Laat ik je een tip geven Sana bir tuyo vereyim
Laat ik het je uitleggen Sana açıklamama izin ver, aciklayayim.
Laat ik het zo zeggen: Şöyle söyleyeyim:
Laat ik een klein beetje context geven. Biraz arkaplan bilgisi vereyim:
Laat ik je verzekeren dat ik nooit meer te laat Seni temin ederim ki bir daha asla geç
kom. kalmayacağım.
Laat ik mezelf voorstellen Kendimi tanıtayim.
Zullen we hier even laten? Burada bırakalım mi ?
We laten het hierbij. Burada bırakalım.
112

Goed bezig 73 - Dat had ik moeten weten (hadden fiiliyle yapabileceklerimiz)

Bunu bilebilirdim. Ik had het kunnen weten.


Bunu bilmem gerekirdi. Ik had het moeten weten.
Bubu bilmem gerekirdi. Dat had ik moeten weten.
Seni aramak istemistim... ama bir işim çıktı. Ik had je willen bellen… maar er kwam iets tussen.
Sana yardım etmek istemistim... ama bir şeyler
ters gitti. Ik had je willen helpen… maar er ging iets mis.
Onu sana anlatmaliydim. Ik had het je moeten vertellen.
Sana onu daha önce anlatmaliydim. Ik had het je eerder moeten vertellen.
Daha dikkatli olmalıydım. Ik had voorzichtiger moeten zijn.
Daha dikkatli olmalıydım. Ik moest voorzichtiger zijn.
Buraya hiç gelmemeliydim. Ik had hier nooit moeten komen.
Buraya daha önce gelmeliydim. Ik had hier eerder moeten komen.
Bu benim çocuğum olabilirdi. Dit had mijn kind kunnen zijn.
Sen benim babam/büyükbabam olabilirdin. Je had mijn vader/opa kunnen zijn.
Jennifer'ın arkadaşı babası olabilirdi. (babasi
yasinda) De vriend van jennifer had haar vader kunnen zijn.
Bunu ona anlatmaliydim. Ik had haar dat moeten vertellen.
Bunu daha önce fark etmeliydim. Ik had dat eerder moeten merken.
Gelmeliydim, orada olmalıydım, bunu Ik had moeten komen, ik had er moeten zijn, dat weet
biliyorum. ik.
Daha iyi bir patron dileyemezdim. Ik had geen betere baas kunnen wensen.
Bunu asla tahmin edemezdim. Dat had ik nooit kunnen raden.
Gelmene gerek yoktu. Je had niet hoeven komen.
Bunu yapmak zorunda değildin/ yapmana gerek
yoktu. Dat had je niet hoeven doen.
Size bunu/şunu dün gönderecektim/gondermek Dat/die had ik jullie gisteren al willen sturen, maar
istemistim ama (...) (...)
Bunu daha önce yapmalıydım. Dat had ik eerder moeten doen.
113

Bunun bu kadar zor olacağını/olabileceğini hiç


düşünmemiştim. Ik had nooit gedacht dat het zo zwaar zou/kon zijn.
Senin böyle bir şey yapacağını hiç
düşünmemiştim. Ik had nooit gedacht dat je zoiets zou doen.
Dürüst olacağım, başarılı olacağınızı Ik zal eerlijk zijn, ik had niet gedacht dat het je zou
düşünmemiştim. lukken.
Ik had niet gedacht dat jullie elkaar zouden
Birbirinizle karsilasacaginizi düşünmemiştim. tegenkomen.
Seni (burada) görmeyi beklemiyordum. Ik had niet verwacht je (hier) te zien.
Seni bu kadar çabuk tekrar görmeyi
beklemiyordum. Ik had niet verwacht je zo snel weer te zien.
Bu tür bir iş yapmayı (iste calismayi)
beklemiyordum. Ik had niet verwacht dit soort werk te doen.
Açıkçası daha kötüsünü bekliyordum. Ik had eerlijk gezegd erger verwacht.
Bunu elbette size daha önce haber vermeliydim. Dat had ik natuurlijk eerder moeten laten weten.
Elbette, bunu bilmem gerekirdi/bilebilirdim. Ach natuurlijk, ik had het kunnen/moeten weten.
Umduğum gibi gitmedi. Het ging niet zoals ik had gehoopt.
Umduğum kadar iyi değil. Het is niet zo goed als ik had gehoopt.
Dusundugumden daha az iyi. Het is minder goed dan ik had gehoopt.
Keşke bilseydim! Had ik maar geweten!
Keşke yapsaydım! Had ik maar gedaan!
Keşke kapıyı kilitlemiş olsaydım! O zaman içeri Had ik de deur maar op slot gedaan! Dan hadden ze
giremezlerdi. niet ingebroken.
Keşke zengin olsaydım ve bu kadar yakışıklı
olmasaydım! Was ik maar rijk en niet zo knap!
Keşke evde kalsaydım. Was ik maar thuis gebleven.
Keşke toprak olsaydım. Was ik maar aarde.

Goed bezig 74 - Kritik edat, baglac ve zarflar


I
114

Herkes özgürdür. Iedereen is vrij.


Her hafta. Her hafta. Elke week. Iedere week.
Her yıl Elk jaar
Gelecek haftasonu Volgend weekend
Gelecek hafta Volgende week
Güzel bir haftasonu. Iyi haftasonlari! Fijn weekend
Simdiden iyi hafta sonları! Alvast fijn weekend
İyi günler dilerim. Nog fijne dag
İyi günler dilerim. (Gunun sonunda
kullanilabilir.) Fijne dag verder
Geçen hafta Afgelopen week
Geçen hafta Vorige week
Geçen sene. Geçen yıl Vorig jaar. Afgelopen jaar
Bu sabah Vanmorgen/Vanochtend/Deze ochtend
Evvelsi gün Eergisteren
Yarından sonra Overmorgen
Gelecek hafta değil ama ondan sonraki hafta Niet volgende week maar de week daarna
Geçen hafta değil ama ondan önceki hafta Niet vorige week maar de week daarvoor
UAF'de çalışıyorum. Ondan önce de IenW'de Ik werk bij het UAF. Daarvoor/hiervoor werkte ik bij
çalıştım. het IenW.
Bir dahaki sefere Volgende keer
Bazı insanlar Sommige mensen
Belirli insanlar Bepaalde mensen
Birisi Iemand
Kimse var mı? Is er iemand?
Kimse yok mu? Is er niemand?
Biri yok mu? Is er niet iemand?
Bunu yapabilecek başka biri yok mu? Is er niet iemand anders die het kan doen?
Birisi bana dedi ki Iemand heeft me gezegd dat
İnsanlardan biri Een van de mensen
115

Birisi bana dedi ki Een iemand vertelde me dat


Bu en büyük sorunlardan biridir. Dit is een van de grootste problemen.
Arkadaşlarımdan biri Een van mijn vrienden
Bir arkadaşım Een vriend van mij
Bir arkadaşım dedi ki Een vriend zei dat
Her yer Overal
Her yerde çalışabilirim. Ik kan overal werken.
Onu her yerde bulabilirsin. Je kan het overal vinden.
Seni bir yer(ler)den tanıyor muyum? Ken ik je ergens van?
Birbirimizi bir yer(ler)den tanıyor muyuz? Kennen we elkaar ergens van?
Yakınlarda bir yer(ler)de buluşabiliriz. Wij kunnen ergens in de buurt afspreken.
Yarın olmaz/yapamam. Ama gelecek hafta bir Ik kan morgen niet. Maar ergens volgende week kan
ara yapabilirim. ik wel.
Yarın görüşürüz. O zaman sana her şeyi
anlatacağım. Morgen zien we elkaar. Ik zal je dan alles vertellen.
Görüşürüz o zaman! Tot dan!
Sık sık Vaak
Sıklikla giderim ... Heel vaak ga ik …
Daha sık Vaker
Genellikle: coklukla Meestal: coklukla
Düzenli olarak Regelmatig
Bazen Soms
Çok nadiren Heel soms
Ara sıra Af en toe
Çok nadiren Heel af en toe
Nadiren Zelden
Her zaman Altijd
Çok fazla Heel veel
Başka bir şey var mı? Nog anders?
Başka bir şey var mı? Nog iets?
116

Başka sorusu olan? Nog vragen?


Bu farklı bir şey. Het is anders.
Başka bir şey sormak ister misin? Wil je nog iets vragen?

Goed bezig 75 - Kritik edat, baglac ve zarflar II

Az Weinig
Yarın az zamanım var. Ik heb morgen weinig tijd.
Az şey değişti. Er is weinig veranderd.
Az çoktur. Weinig is veel.
Az zamanım var, bu yüzden uzun bir mektup
yazıyorum. Ik heb weinig tijd dus ik schrijf een lange brief.
Daha az Minder
Daha az et yemek daha sağlıklıdır. Minder vlees eten is gezonder.
Daha az, daha çoktur. Minder is meer.
Düşündüğünüzden daha az zaman alır. Het kost minder tijd dan je denkt.
Daha az saat çalışmak istiyorum. Buna hakkım
var mı? Ik wil minder uren werken. Heb ik daar recht op?
Toplamak, aramaktan daha az zaman alır. Opruimen kost minder tijd dan zoeken.
Çok fazla Teveel
Çok fazla konuşuyor. Ze praat teveel.
Bence çok fazla kahve içiyorsun. Ik denk dat je teveel koffie drinkt.
Kaybedecek çok şeyim yoktu. Ik had niet teveel te verliezen.
Bazen çok şey mi istiyorum/soruyorum? Vraag ik soms teveel?
Her şey Alles
Her şey daha pahalı hale geliyor. Alles wordt duurder.
Her şey yolunda mı? Is alles in orde?
Her şey iyi mi? Is alles goed?
Her şeyi unuttum. Ik ben alles vergeten.
117

Her şeyi denedim. Ik heb alles geprobeerd.


Her şey yolunda gidiyor. Alles loopt op rolletjes.
Her şey yolunda gidiyor. Alles gaat goed.
Her şey yoluna girecek. Alles komt goed.
Tüm Alle
Tüm insanlar eşittir Alle mensen zijn gelijk
Etrafımdaki tüm insanlar Alle mensen om me heen
Bütün yollar Roma'ya çıkar. Alle wegen leiden naar Rome.
Tüm ülkeler Alle landen
Herkes Iedereen
Etrafımdaki herkesin bir ilişkisi var. Iedereen om me heen heeft een relatie.
Her Ieder/Elk (het)
Her ülke Ieder land
Her ev/park Ieder huis/park
Başlangıç Het begin
Her/her hafta sonu Elk/ieder weekend
Her Iedere/elke (de)
Her yol (yontem) Iedere manier
Her akşam Iedere avond
Herkes onun kim olduğunu biliyor. Iedereen weet wie ze is.
Herkes onun kibirli olduğunu biliyor. Iedereen weet dat hij arrogant is.
Herkes bunu istemez. Niet iedereen wil dat.
Herkes asker olamaz. Niet iedereen kan soldaat worden.
Bu herkesin bildiği kimsenin ve söylemediği bir
şey. Dit is wat iedereen weet en niemand zegt.
Bu yüzden herkes gitti. Dit is waarom iedereen weg is.
Bazı insanlar Sommige mensen
Bazıları Sommigen
118

Goed bezig 76 - helemaal & allemaal

Dank jullie wel allemaal Hepinize teşekkür ederim.


Hoi allemaal Herkese merhabalar
We zijn allemaal hetzelfde Biz hepimiz aynıyız.
We zijn allemaal heel blij. Hepimiz çok mutluyuz.
Bunun hepsini kendin mi yaptın? (yapilan seyin
Heb je dat allemaal zelf gemaakt? hepsi)
Heb je dit helemaal zelf gemaakt? Bunu tamamen kendin mi yaptın? (yapilis sekli)
Heb je dit allemaal helemaal zelf gemaakt? Bunun hepsini tamamen kendin mi yaptın?
Theatershow allemaal! Bunlarin hepsi tiyatro!
Ze hebben allemaal een ander verhaal Hepsinin farklı bir hikayesi var
We weten allemaal wat dat betekent Bunun ne anlama geldiğini hepimiz biliyoruz.
Ik doe dit allemaal voor jou. Bütün bunları senin için yapıyorum.
Jullie hebben allemaal een onvoldoende Hepiniz zayif aldiniz. (not olarak)
Het komt allemaal goed. Her şey guzel olacak.
Het komt helemaal goed. Tamamiyle guzel olacak.
Het is allemaal de schuld van de chinezen. Bunlarin hepsi Çinlilerin suçu.
Het is niet allemaal slecht. O kadar da kötü değil.
Ik ben niet helemaal zeker. Tamamen emin değilim.
Dit is helemaal niets voor mij. Bu hic bana gore degil.
Hij heeft het helemaal alleen gedaan. Onu tamamen kendi başına yaptı.
Ik heb het helemaal gelezen Onu tamamen okudum.
Ik wil helemaal niet werken. Hiç çalışmak istemiyorum.
Ik heb dat helemaal niet nodig. Buna hiç ihtiyacım yok.
Helemaal geen probleem. Hiç sorun değil.
Eigenlijk ken ik haar helemaal niet. Aslında onu hiç tanımıyorum.
Het is helemaal niet slecht. Hiç de fena değil.
Ik snap/begrijp er helemaal niks/niets van. Bunu (bundan) hic birsey anlamıyorum
Ik moet helemaal niets Hiçbir şey yapmama gerek yok.
119

Ik voel me hier helemaal alleen. Burada kendimi tamamen yalnız hissediyorum.


Ik ben helemaal klaar Tamamen bitirdim/ hazirim.
Het is helemaal kapot Bu tamamen bozuk.
Het komt helemaal uit Amerika. Ta Amerika'dan geliyor.
Ik ben helemaal naar Rotterdam gewandeld. Ta Rotterdam'a kadar yürüdüm.
Ik ben helemaal in de war. Kafam tamamen karisti.
Ik ben helemaal beter Cok/tamamen daha iyiyim.
Helemaal eens! Tamamen katılıyorum!
Helemaal top! Kesinlikle harika!
Ik ben het helemaal met je eens. Sana tamamen katılıyorum.
Dat klopt Bu doğru.
Dat klopt niet Bu doğru değil.
Dat klopt niet helemaal. Bu tamamen doğru değil.
Dat klopt helemaal niet. Bu hiç doğru değil.
Ne kastettiginizi tamamen anlayamadım. (Bazi
Ik begrijp niet helemaal wat je bedoelt. yerleri anladim)
Ne kastettiginizi hic anlayamadım. (Anladigim yer
Ik begrijp helemaal niet wat je bedoelt. yok)
Ik begrijp niet helemaal wat het probleem is. Sorunun ne olduğunu tam olarak anlayamadım.
De keizer heeft helemaal geen kleren aan. İmparatorun üzerinde hiç kıyafet yok.
Ik heb hier helemaal geen tijd voor Bunun için hic zamanım yok.
Hier heb ik helemaal geen tijd voor Bunun için hiç zamanım yok. (devrik)
Oeps helemaal vergeten! Tamamen unutmuşum!
Ik ben niet helemaal zeker Tamamen emin değilim.
Ik ben daar niet helemaal zeker van Bundan tamamen emin değilim.
Ik ben daar helemaal niet zeker van Bundan hic emin değilim.

Goed bezig 77 - Vroeg, vroeger, te vroeg, eerder, in het verleden


120

Daha iyi bir şey bulmaya uğraşıyorum. Ik probeer iets beters te vinden.
Yeni bir şey var mı? Heb je iets nieuws?
Komik bir şey anlatayim mi? Zal ik iets grappigs vertellen?
Yanımda lezzetli bir şeyler getirdim. Ik heb iets lekkers meegenomen.
Senin için lezzetli bir şeyim var. Ik heb iets lekkers voor je.
Daha iyi bir şeyin yok mu? Heb je niets beter?
Sana önemli bir şey anlatmak istiyorum. Ik wil je iets belangrijks vertellen.
Hafta sonun nasıldı? Güzel bir şeyler yaptın mı? Hoe was je weekend? Iets leuks gedaan?
Hic ozel bir şey değildi. Dat was niets bijzonders.
B2 seviyesinde olmanız gerekmiyor. Je hoeft niet op B2 niveau te zijn.
İlla ki B2 seviyesinde olmanız gerekmiyor. Je hoeft niet per se op B2 niveau te zijn.
İlla ki tek bir defada olması gerekmiyor. Dat hoeft niet per se in een keer.
İlla ki bu akşam olması gerekmiyor. Dat hoeft niet per se vanavond.
Geçmişte In het verleden
O geçmişte yaşıyor. Ze leeft in het verleden.
O artık geçmişte kaldı. Het is nu verleden tijd.
Geçmişte yaşamak istemiyorum. Ik wil niet in het verleden leven.
Geçmişe takılıp kalmak yerine ileriye We moeten vooruitkijken in plaats van in het
bakmalıyız. verleden blijven hangen.
Hollandacam hızla gelişiyor. Mijn Nederlands gaat snel vooruit.
İngilizcem geriye gitti. Mijn Engels is achteruit gegaan.
Eskiden her şey daha iyiydi. Vroeger was alles beter.
Buraya daha önce geldim. Ik kwam hier vroeger.
Bunu daha önce hiç görmemiştim. Ik heb het nooit eerder gezien.
Bunu daha önce hiç yapmamıştım. Dat heb ik nooit eerder gedaan.
Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Ik heb zoeits nooit eerder gezien.
Size daha önce de ulaşmaya/aramaya çalıştım. Ik heb eerder al geprobeerd om je te bereiken/bellen.
Erken Vroeg
Yarın erken başlamak zorundayız. We moeten morgen vroeg beginnen.
Yarın erken bir randevum var. Ik heb morgen vroeg een afsprak.
121

Ne yazık ki yarın erken kalkmak zorundayım. Helaas moet ik morgen vroeg op.
Çok erken Te vroeg
Düğün planları için çok erken. Het is te vroeg voor trouwplannen.
Düğün planları yapmak için çok erken Het is te vroeg om trouwplannen te maken
Karar almak için henüz çok erken. Het is te vroeg om een beslissing te nemen.
Başlamak için çok mu erken? Is het te vroeg om te beginnen?
Kesinlikle çok erken değil. Het is zeker niet te vroeg.
Kahve için asla çok erken değildir. Het is nooit te vroeg voor koffie.
İki haftada bir/ayda bir Om de week/maand

Goed bezig 78 - Een paar/aantal/heleboel/hoop/beetje

Birazcık Een beetje


Biraz heyecanliyim. Ik vind het een beetje spannend.
Önce biraz gözlem yapmak istiyorum. Ik wil eerst een beetje observeren.
Bu biraz tuhaf/garip. Dit is een beetje raar/vreemd.
Kendimi biraz tuhaf hissettim. Ik voel(de) me een beetje vreemd.
Biraz abartmıyor musun? Overdrijf je niet een beetje?
Biraz tereddüt ediyorum. Ik twijfel een beetje.
Biraz dikkatim dağılmis. Ik ben een beetje afgeleid. (afleiden)
Konuşma biraz tuhaf idi. (tuhaf buldum) Ik vond het gesprek een beetje raar/vreemd.
Biraz iyi misin? Gaat het een beetje?
Biraz daha ister misin? Wil je nog een beetje?
Biraz başım ağrıyor. Ik heb een beetje hoofpijn.
Biraz daha yüksek/daha az/daha fazla Een beetje hoger/minder/meer
Muzigin sesi biraz kisik olabilir mi? Kan het(muziek) een beetje zachter?
Bir sürü Een heleboel
Bir sürü sorum var. Ik heb een heleboel vragen.
Bana bir suru paraya mal oldu. Het kostte me een heleboel geld.
122

Bir suru fazla seçenek var. Er zijn een heleboel mogelijkheden.


Son zamanlarda bir suru şeyle mesgulum. Ik ben bezig met een heleboel dingen de laatste tijd.
Sana söylemek istediğim bir suru şey var. Er zijn een heleboel dingen die ik je wil zeggen.
Burada hâlâ yapılacak bir suru şey var. Er zijn nog steeds een heleboel dingen te doen hier.
Bir cift / Birkac Een paar / Een aantal
Birkaç yorum yapmak istiyorum. (birseyler
soylemek istiyorum) Ik wil een paar opmerkingen doen.
Yapmak istediğim birkaç yorum var. (Belirtmek
istedigim kirkac sey var.) Ik heb een paar opmerkingen te doen.
Birkaç sorum var Ik heb een paar vragen
Bunun bir dizi/çift nedeni var. Er zijn een aantal/paar redenen.
Daha birkaç ayımız var. We hebben nog een aantal maanden.
Birkaç/birkaç saat önce Een paar/aantal uur geleden
Birkaç saate gidecegim. Ik ga over een paar uur/uurtjes weg.
Birkaç ay içinde taşınacağım. Binnen een paar maanden ga ik verhuizen.
Oyleyse birkaç saat sonra gorusmek uzere. Dus tot een paar uur/uurtjes.
Simdiden/Zaten bazı iyi örnekler var. Er zijn/bestaan al een aantal goede voorbeelden.
Çok (birsuru) Een hoop
Hala öğrenecek bir sürü seyim var. Ik heb nog een hoop te leren
Bir sürü insan gitti. Er zijn een hoop mensen weg.
Bu bir sürü bilgi. Dat is een hoop informatie.
Ona bir sürü bilgi verdim. Ik heb haar een hoop informatie gegeven.
Hâlâ yapacak bur suru işim var. Ik heb nog een hoop te doen.
Yapabileceğimiz bir suru sey var. Er is een hoop dat wij kunnen doen.
Bu bir sürü zaman ve para tasarrufu saglar. Dat scheelt (schelen) een hoop tijd en een hoop geld.
Kafamda (beni mesgul eden) bir sürü şey var. Ik heb een hoop dingen aan mijn hoofd.
Kendi kendine (Kendim) Zelf
Onu kendiniz mi yaptınız? Heb je dat zelf gedaan?
Bunu kendin yapmak zorunda değilsin. Je hoeft het niet zelf te doen.
Ne yapmak istediğine kendin karar verebilirsin. Je mag zelf weten wat je wil doen.
123

Buna kendin karar verebilirsin. Dat mag je zelf beslissen.


Buna kendin karar vermelisin. Dat moet je zelf beslissen.
Sen sahsen ne düşünüyorsun? Wat denk je zelf?
Ben sahsen ondan (o seyden) hoslanmiyorum. Ik vind het zelf niet leuk.
Ben sahsen ondan (o seyden) hoslanmiyorum. Zelf vind ik het niet leuk.

You might also like