Professional Documents
Culture Documents
https://t.me/+hg2IxSFMQWNmNDk0
https://quizlet.com/class/21631952/
https://youtube.com/channel/UCHbgi96Q5Xa
5ip1Y5fREEfQ
Ders # Sayfa # Konu
Les 1 1 Giriş/Isınma
Les 2 3 Hebben
Les 3 5 Kunnen I
Les 4 7 Kunnen II
Les 5 9 Willen
Les 6 11 Gaan
Les 7 13 Tekrar 1
Les 8 16 Zijn/1
Les 9 18 Zijn/2
Les 10 20 Tekrar 2
Les 13 26 Tekrar 3
Les 15 29 Om+te/I
Les 16 31 Om+te/II
Les 27 49 Moeten/hoeven/mogen I
Les 28 50 Moeten/hoeven/mogen II
Les 42 67 Geçmiş zaman 2/4 [Imperfectum] Ik kwam, ik ging, ik had, ik gaf (...)
Les 50 79 Simdiki zaman [Ik ben aan het lezen]+emir kipi ile gundelik cumleler
Les 57 89 Relatief pronomen 3 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]
Les 58 90 Relatief pronomen 4 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]
Les 59 91 Relatief pronomen 5 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]
Les 67 103 Edilgen/pasif cumleler nasil kurulur? [Hoe worden passieve zinnen
gemaakt?]
Les 68 104 Edilgen/pasif cumleler nasil kurulur? II [Hoe worden passieve zinnen
gemaakt?]
Les 79 Wel
1
Les 1 - Introductie/Giris
Görüyorum. Ik zie.
Görmüyorum. Ik zie niet.
Onu görüyorum. Ik zie het.
Onu görmüyorum. Ik zie het niet.
Görüyor musun? Zie je?
Onu görüyor musun? Zie je het?
Arabayı görüyorum. Ik zie de auto
Bir araba görüyorum. Ik zie een auto
Bu arabayı görüyor musun? Zie je deze auto?
Şu arabayı görüyor musun? Zie je die auto?
Bir ev görüyor musun? Zie je een huis?
Evi görüyor musun? Zie je het huis?
Bu evi görüyor musun? Zie je dit huis?
Şu evi görüyor musun? Zie je dat huis?
Görmek istiyor musun? Wil je zien?
Görmek istiyor musunuz? Willen jullie zien?
Kahve içiyorum. Ik drink koffie.
Kahve içiyor musun? Drink je koffie
Ne içiyorsun? Wat drink je?
Şunu istiyorum. Ik wil dat
Bir kitap istiyorum. Ik wil een boek
Ne istiyorsun? Wat wil je?
Şu anda ne istiyorsun? Wat wil je nu?
Yarın ne istiyorsun? Wat wil je morgen?
Ben su istiyorum. Ik wil water
Lütfen su istiyorum. Ik wil graag water
Su istiyor musun? Wil je water?
2
Les 2 - Hebben
Les 3 - Kunnen I
Les 4 - Kunnen II
Les 5 - Willen
Les 6 - Gaan
Les 7 - Herhalen/Tekrar
Waar gaat het boek over? Kitap ne hakkında? Kitap neyle ilgili?
Waar gaat de film over? Film neyle ilgili?
We gaan eerst naar huis. Önce eve gidiyoruz.
Hoe gaat het met jullie? Nasılsınız?
Het gaat goed met mij. İyi gidiyor. / Ben iyiyim
Alles gaat goed. Herşey iyi gidiyor.
Alles is goed. Herşey iyi.
Gaat het? Bir şeyin yok ya? Iyi misin?
Hoe gaat het met je vader? Baban nasıl?
Hoe gaat het met jullie moeder? Anneniz (sizlerin) nasıl?
Hoe gaat het met zijn dochter? Onun kızı nasıl?
Hoe gaat het met je schoonmoeder? Kayınvaliden nasıl?
Hoe gaat het met jou collega? İş arkadaşın nasıl?
Ik ga naar HEMA. Ga je mee? Ben HEMA’ya gidiyorum. Sen de gelir misin?
Fijn weekend, Tot maandag. Iyi haftasonlari, pazartesi gorusmek uzere.
Les 8 - Zijn/1
Les 9 - Zijn/2
Les 10 - Herhalen/Tekrar
Les 13 - Oefeningen/Alistirmalar
Önümüzdeki hafta bizimle çalışmaya Hij gaat volgende week bij ons
başlayacak/çalışacak. starten/beginnen/werken.
Bir parca yürüyeceğim. Ik ga een stukje lopen.
Yürüyüşe çıkacağız çocuklar. We gaan een wandeling maken, kinderen.
Tamam, hadi yapalım (şunu) gençler. Oké, we gaan het doen jongens!
Oturup beklemeyeceğim. Ik ga niet zitten wachten.
Burada uyumayacağım. (yatıya kalmayacsğım. ) Ik ga niet blijven slapen.
Çocuklara ne söyleyeceksin? Wat ga je tegen de kinderen zeggen?
Bu akşam bizimle yemek yer misin? Ga je vanavond bij ons eten?
Bu gece bizimle kalacak mısınız? Gaan jullie vanavond bij ons logeren?
Les 15 Om+te/I
Seninle konuşmaktan gerçekten zevk aldım. Het was/Ik vond het superleuk om met je te praten.
Daha iyi uyumak için ne yapabilirim? Wat kan ik doen om beter te slapen?
Daha iyi öğrenmek için ne yapabiliriz? Wat kunnen we doen om beter te leren?
Neyi pişirmekten hoşlanırsın? Wat vind je leuk om te koken?
Ne yemekten hoşlanırsın? Wat vind je lekker om te eten?
Ne yapmaktan hoşlanırsın? Wat vind je leuk om te doen?
Bunu öğrenmeyi cok seviyorum. Ik vind het super leuk om dit te leren.
Yeni insanlarla tanışmaktan
hoşlanırım/tanismayi severim. Ik vind het leuk om nieuwe mensen te ontmoeten.
Yeni seyler öğrenmeyi seviyorum. Ik vind het leuk om nieuwe dingen te leren.
Bu şekilde öğrenmeyi öğretici buluyorum. Ik vind het leerzaam om zo te leren.
Yeni kelimeler öğrenmekten hoşlandım. Ik vond het leuk om nieuwe woorden te leren.
Durmak için güzel bir zaman. (mola vermek Het is een goede tijd om te stoppen (om een pauze te
için) nemen)
Devam edecek. Yarın görüşürüz! Wordt vervolgd. Tot morgen!
Les 16 Om+te/II
Ben her zaman pozitif düşünmeye çalışıyorum. Ik probeer om altijd positief te denken.
Onunla konuşmayı başarabildim. Het is me gelukt om met haar te praten.
Benim beklemeye vaktim yok. Ik heb geen tijd om te wachten.
Benim konuşmak için birine ihtiyacım var. Ik heb iemand nodig om mee te praten.
Onu yapmak için vaktim yok. Ik heb geen tijd om het te doen.
Ben yola çıkmaya hazırım. Ik ben klaar om te vertrekken.
Şimdi gitme zamanı. Het is tijd om te gaan.
Hollandaca öğrenmek için sıkı çalışacağım. Ik ga hard werken om Nederlands te leren.
Hollandaca öğrenmek için çok çalıştım. Ik heb hard gewerkt om Nederlands te leren.
Şu an ev almak için iyi bir zaman mı? Is dit een goed moment om een huis te kopen?
Hızlıca Hollandaca öğrenmek için ne
yapmalıyım? Wat moet ik doen om snel Nederlands te leren?
Yeni bir dil öğrenmek için en iyi yöntem nedir? Wat is de beste manier om een nieuwe taal te leren?
Duş almak için eve gittim. Ik ben naar huis gegaan om te douchen.
Bilgisayara giriş yapmayı başardım. Het is me gelukt om in te loggen.
Yolumuzu bulmayı başardık. Het is ons gelukt om onze weg te vinden.
Sahile gitmek için güzel bir gün. Het is een mooie dag om naar het strand te gaan.
Meyve almak için pazara gidiyorum. Ik ga naar de markt om wat fruit te kopen.
Ailesini görmek için Yunanistan'a gidecek. Hij gaat naar Griekenland om zijn familie/gezin zien.
Avukatını görmek için Denhaag'a gidiyor. Ze gaat naar Den Haag om haar advocaat te zien.
Bunu yabana atmak günah. Het is zonde om dit weg te gooien.
Başlamaya hazır mıyız? Zijn we klaar om te beginnen?
Ayşe güzel bir iş bulmak istiyor. Ayse wil een leuke baan vinden.
Biz kavga istemiyoruz. Wij willen geen ruzie.
Şimdi uyumak istemiyoruz. Wij willen nu niet slapen.
Tuba beklemek/durmak istemiyor. Tuba wil niet wachten/stoppen.
Hüseyin bizimle gelmek istemiyor. Hüseyin wil niet met ons komen.
Lale yarın çalışmak istemiyor. Lale wil morgen niet werken.
Lale iş istemiyor. Lale wil geen werk.
Kahve ister misin? Wil je koffie?
Kahve içmek ister misin? Wil je koffie drinken?
Kahve içmek istemiyor musun? Wil je geen koffie drinken?
İçmek istemiyor musun? Wil je niet drinken?
Yardım ister misin? Wil je hulp?
Yarın Rotterdam'a gitmek ister misin? Wil je morgen naar Rotterdam?
Sen de yarın çalışmak istiyor musun? Wil je morgen ook werken?
Yarın tekrar çalışmak ister misin? Wil je morgen weer werken?
Önümüzdeki ay başlamak ister misin? Wil je volgende maand beginnen?
Gelecek yıl Türkiye'ye gitmek istiyor musun? Wil je volgend jaar naar Turkije?
Ne yapmak istiyorsun? Wat wil je doen?
Ne okumak istiyorsun? Wat wil je lezen?
Ne izlemek istiyorsun? Wat wil je kijken?
Ne yemek istiyoruz? Wat willen we eten?
Ne ogrenmek istiyorsunuz? Wat willen jullie leren?
Ne yazmak istiyorsun? Wat wil je schrijven?
Ne bilmek istiyorsun? Wat wil je weten?
Nerede çalışmak istiyorsunuz? Waar willen jullie werken?
Nerede yasamak istiyorsunuz? Waar willen jullie wonen?
Nerede yemek istiyorsunuz? Waar willen jullie eten?
Nerede oturmak istiyorsunuz? Waar willen jullie zitten?
Nerede beklemek istiyorsunuz? Waar willen jullie wachten?
Nereye gitmek istersiniz? Waar willen jullie naartoe (gaan)?
38
Ben iyiyim. Sen nasılsın? Met mij gaat het goed. En, hoe is het met jou?
Ise ne zaman gideceksiniz? Wanneer gaan jullie naar werk?
Saat kacta gidiyorlar? Hoe laat gaan ze?
Her şey iyi gidiyor. Her sey iyi. Alles gaat goed/is goed.
Her şey iyi gidiyor mu? Gaat alles goed?
Her şey iyi mi? Is alles goed?
Sen de geliyor musun? Ga je mee?
Kütüphaneye gidiyorum. Geliyor musun? Ik ga naar de bieb. Ga je mee?
O ne hakkinda? Konusu ne? Waar gaat het over?
O bekar. Hij is single.
(O) sorun değil. (Het is) geen probleem.
Farketmez. (Het) maakt niet uit.
Saat kaç? Hoe laat is het?
Saat kaçta evdesin Hoe laat ben je thuis?
Formula 1 saat kacta? Hoe laat is F1?
Mac saat kacta? Hoe laat is de wedstrijd?
Basin toplantisi saat kacta? Hoe laat is de persconferentie?
Bahar tatili ne zaman? Wanneer is de Voorjaarsvakantie?
Ramazan ne zaman? Wanneer is Ramadan?
Paskalya ne zaman? Wanneer is Pasen?
Onun doğum günü ne zaman? Wanneer is ze jarig?
Doğum günün ne zaman? Wanneer ben je jarig?
Annen nasil? Hoe is het met je moeder?
Yarın hava nasıl? Hoe is het weer morgen?
Bu iyi bir soru. Dit is een goede vraag.
Bu iyi bir fikir. Het is een goed idee.
O lezzetli mi? Is het lekker?
Oyle mi? Is dat zo?
Bu iyi bir fikir mi? Is dit een goed idee?
41
Sıradan bir günde neler yapıyorsun? Wat doe je in een gewone dag?
Fit kalmak için ne yapıyorsun? Wat doe je om fit te blijven?
Rahatlamak için ne yapıyorsun? Wat is je favoriete manier om te ontspannen?
Türkiye Turkije
Türkiye’ye hiç gittin mi? Ben jij ooit in Turkije geweest? (bu daha iyi)
Türkiye’ye hiç gittin mi? Ben jij ooit naar Turkije gegaan?
(Yanıt evet ise) nasıl buldun? Zo ja;
Güzel buldun mu? Wat vond je ervan?
Nasıldı? Güzel miydi? Vond je het leuk?
Güzel miydi? Hoe was het? Was het leuk?
Ne zamandı? (Ne zaman gitmiştin anlamında) Wanneer was dat?
Hangi şehirleri gördün? Welke steden heb je gezien?
Hangi şehirlere gittin? Naar welke steden ben je gegaan?
Les 27 - Moeten/hoeven/mogen I
Les 28 - Moeten/hoeven/mogen II
Onun bugün gelip gelmeyeceğini bilmiyorum Ik weet niet of hij vandaag komt.
Onun ne zaman geleceğini bilmiyorum. Ik weet niet wanneer hij komt.
55
Onun bugün gelmeyeceğini düşünüyorum Ik denk dat hij vandaag niet komt.
Onun bugün geleceğini düşünmüyorum. Ik denk niet dat hij vandaag komt.
Dersin ne zaman başlayacağını biliyor musun? Weet jij hoe laat de les begint?
Dersin başlayıp başlamadığını biliyor musun? Weet je of de les begint?
Bir sonraki dersin ne zaman olduğunu biliyor
muyuz? Weten we wanneer de volgende les is?
O bugün burada çalışmak isteyip istemediğimi
soruyor. Ze vraagt of ik vandaag/hier wil werken.
Yarın ne yapacağımı biliyor musun? Weet je wat ik morgen ga/zal doen?
Dün ne yaptığımı biliyor musun? Weet je wat ik gisteren heb gedaan?
Dün ne yaptığımı biliyor musun? Weet je wat ik gisteren deed?
Onun ismini bilmiyorum. Ik weet haar naam niet.
Onun isminin ne olduğunu bilmiyorum. Ik weet niet wat haar naam is.
Onun ismini bilmiyorum. Ik weet niet hoe ze heet. (Ze heet Ayse)
Şu insanların kim olduğunu bilmiyorum. Ik weet niet wie die mensen zijn
Ne kastettiğimi anlıyor musun? Begrijp je wat ik bedoel?
Onun ne anlama geldiğini biliyor musun? Weet je wat het betekent?
Ne okumak (universite anlaminda) istediğime
dair en ufak bir fikrim yok Ik heb geen idee wat ik wil studeren?
Onu kimin yaptığını bilmiyorum. Ik weet niet wie dat gedaan heeft (heeft gedaan)
Ne istediklerini söylemiyorlar. Ze vertellen niet wat ze willen.
Benim niye burada olduğunu anlamıyorlar. Ze begrijpen niet waarom ik hier ben.
Saat kaçta burada olmamız gerektiğini biliyor
musun? Weet je hoe laat wij hier moeten zijn?
Burada hangi aktiviteleri yapabilecegimi Kun je mij vertellen welke activiteiten ik hier kan
anlatabilir misin? doen?
Söylemek istediğim şeyi söyleyemedim. Ik kon niet zeggen wat ik wilde zeggen.
Bugün ne pişireceğimi bilmiyorum. Ik weet niet wat ik vandaag ga koken.
Benim kim olduğumu bilmiyorlar. Ze weten niet wie ik ben.
O sadece senin niye burada olduğunu bilmek
istiyor. Ze wil alleen weten waarom je hier bent.
56
Ne kadar süreceğine dair en ufak bir fikrim yok. Ik heb geen idee hoe lang het gaat duren.
Kim olduğun önemli değil/fark etmez. Het maakt niet uit waar je bent.
Nerede yaşadığın önemli değil/fark etmez. Het maakt niet uit waar je woont.
Arabanın nerede olduğunu görüyorum. Ik zie waar de auto is.
Onun gelip gelmeyeceği henüz net değil. Het is niet duidelijk of hij komt.
Onun niye bıraktığını (neyi yapiyor idiyse) hala
anlamıyorum. Ik begrijp nog steeds niet waarom hij gestopt is.
İyi bir gelecek inşa etmek için ne yapmak Ik denk dat ik weet wat ik wil doen om een goede
istediğimi biliyorum sanırım. toekomst te bouwen.
Ben bir şey almayayım, yine de teşekkürler Ik hoef niets, maar bedankt.
Gelmiş olduğunuz için teşekkürler Bedankt dat je gekomen bent.
Her şey için teşekkürler Bedankt voor alles.
O benim için çok şey ifade ediyor. Het betekent veel voor mij.
(Yaptığınız şeyi) çok takdir ediyorum. (benim
icin kiymetli anlaminda) Ik waardeer het.
Yardımınız için teşekkürler Ik ben je dankbaar voor je hulp.
Bunu söylemeniz/sormanız çok hoş. Lief dat je het vraagt/zegt.
Misafirperverliğiniz için teşekkürler Bedankt voor de gastvrijheid.
Her şeyin yolunda gittiğini duymak güzel. Fijn om te horen dat het goed gaat.
Hızlı cevabınız için teşekkürler Bedankt voor je snelle reactie/antwoord.
Her şeyin ayarlanmış (halledilmis) olması ne
güzel. Fijn dat alles geregeld is.
Her şeyin yolunda gittiğini duymak güzel. Fijn om te horen dat alles goed is.
Mevcudiyetiniz/gelmiş olduğunuz için
teşekkürler Bedankt voor je aanwezigheid.
O gelmiyor çünkü zamanı yok. (want) Hij komt niet want hij heeft geen tijd.
O zamanı olmadığı için gelmiyor. (omdat) Hij komt niet omdat hij geen tijd heeft.
Hollandaca öğreniyorum çünkü Hollanda'da
yaşıyorum. (omdat) Ik leer Nederlands omdat ik in Nederlands woon.
Hollandaca öğreniyorum çünkü Hollanda'da
yaşıyorum. (want) Ik leer Nederlands want ik woon in Nederland.
Şimdi gitmem lazım çünkü bir randevum var.
(omdat) Ik moet nu weg omdat ik een afspraak heb.
Şimdi gitmem lazım çünkü bir randevum var.
(want) Ik moet nu weg want ik heb een afspraak.
O üzgün çünkü babası vefat etti. (omdat) Hij is verdrietig omdat zijn vader overleden is.
O üzgün çünkü babası vefat etti. (want) Hij is verdrietig want zijn vader is overleden.
Bu konuyu sectim çünkü bu çok aktüel bir konu. Ik heb dit onderwerp gekozen omdat het erg actueel
(omdat) is.
Bu konuyu sectim çünkü bu çok aktüel bir konu.
(want) Ik heb dit onderwerp gekozen want het is erg actueel.
Hij is opgepakt omdat hij tegenstander van het
O rejim karşıtı olduğu için tutuklandı. (omdat) regime was.
Burasi çok sakin olmadığı için iyi konsantre Ik kan me niet goed concentreren want het is hier
olamıyorum. (want) onrustig.
Burasi çok sakin olmadığı için iyi konsantre Ik kan me niet goed concentreren omdat het hier
olamıyorum. (omdat) onrustig is.
60
Çabucak bir iş bulmak istediğim için Hollandaca Ik wil graag Nederlands leren want ik wil snel een
öğrenmek istiyorum. (want) baan vinden.
Çabucak bir iş bulmak istediğim için Hollandaca Ik wil graag Nederlands leren omdat ik snel een baan
öğrenmek istiyorum. (omdat) wil vinden.
Ben gelemiyorum çünkü çalışmam lazım.
(omdat) Ik kan niet mee omdat ik moet werken.
Ben gelemiyorum çünkü çalışmam lazım. (want) Ik kan niet mee want ik moet werken.
Üzgünüm bana uymuyor çünkü başka bir
randevum var. (want) Sorry ik kan niet, want ik heb een andere afspraak.
Üzgünüm bana uymuyor çünkü başka bir
randevum var. (omdat) Sorry ik kan niet omdat ik een andere afspraak heb.
Hallo Sait. We willen jullie voor koffie en wat lekkers uitnodigen bij ons, volgend weekend: zaterdag 2
nov. vanaf 15:30 of zondag 3 nov. vanaf 15:30. We weten niet of het jullie zo uitkomt, anders moeten
we een ander weekend gaan kiezen.
62
Memnuniyetle geliriz.
Ja, we komen graag. Gezellig! Laat maar weten wanneer het beste voor jullie is.
Wat fijn jullie weer te kunnen zien! We vinden het super leuk! Komende tijden zijn we nogal flexibel,
zeg dus maar wanneer het beste voor jullie is. :)
Hartstikke leuk! Ja, wij hebben er ook veel zin in om zaterdag bij jullie te komen eten.
Bedankt voor de uitnodiging.
Zullen we afspreken? (...) We spreken graag met jullie af. Ik check even mijn agenda en kom terug met
een voorstel. Groetjes
63
En we kunnen inderdaad op zaterdag 9 februari bij jullie komen eten. We zullen nog wel even laten
weten wie er allemaal meekomen.
Gun ve saat tespiti
Sait wij kunnen zaterdag 11 juli vanaf uur of half vier. Woensdag 15 juli vanaf uur of vier. Woensdag
29 juli idem. Of een keer op een zondag. Groetjes X
Bijv a.s zaterdag in de namiddag met avondeten. Of zondag ochtend of namiddag kan ook. Of zaterdag
24 okt. Ik hoor het wel of het uitkomt.
(uitkomen: uyman/munasip olmak)
Sait: Bedankt voor de uitnodiging, M! A.s zondag namiddag is voor ons prima! Gezellig! 😊 Hoe laat
is goed voor jullie? Voor ons maakt het niet uit. Tot zondag! [(uitmaken) Het maakt niet uit.]
Wat is een goede tijd voor jullie? (ne zaman
uygunsunuz)
Leuk! Uurtje of half vier uur doen? Met
avondeten dan.
Wat zeg je van woensdag 21 juli?
Is 28 Juli voor jullie een optie?
18 uur is wel handig voor ons. We kijken ernaar
uit
Hoi Sait, is half zeven voor jullie een goede tijd? En zal ik jullie ophalen of komen jullie zelf?
Les 42 - Geçmiş zaman 2/4 [Imperfectum] Ik kwam, ik ging, ik had, ik gaf (...)
Dışarı çıkmamıza izin verilmiyordu. Wij mochten niet naar buiten gaan.
Birbirimizi görmemize izin verilmiyordu. Wij mochten elkaar niet zien.
Birbirimizle konuşmamıza izin verilmiyordu. Wij mochten niet met elkaar praten.
Hiçbir yerde çalışmasına izin verilmedi. Ze mocht nergens werken.
Hiçbir yerde çalışama(z)dı. Ze kon nergens werken.
Dün Ali'yle konuştum. Ik sprak Ali gisteren.
Dün Esma ile konuştum. Ik sprak Esma gister.
Bugün onunla konuşmadım. Ik sprak hem vandaag niet.
Seninle yarın konuşurum. Ik spreek je morgen.
Az önce onunla konuştum. Ik sprak hem net.
Az önce onu gördüm. Ik zag hem net.
Az önce okudum. Ik las het net.
Az önce duydum. Ik hoorde het net.
Seninle sonra konuşuruz. Ik spreek je nog.
Zamanı gelmişti. Het werd tijd.
Güzel bir iş bulmanın zamanı geldi. Het is tijd voor een leuke baan.
İyi/hos bir kadın bulmanın zamanı geldi. Het wordt tijd om een aardige vrouw te vinden.
Değişim zamanı geldi. Het werd tijd voor een verandering.
Ben de bir rol oynadım. (perfectum) Ik heb ook een rol gespeeld.
Ben bir şey söylemedim. Ik zei niks.
Ben söylemedim. (onu) Ik zei het niet.
Karıma söyledim ki... Ik zei tegen mijn vrouw dat …
........................., dedi. ……………………., zei ze.
Goed bezig 45 Ayrilabilen fiiller 1/5 (scheidbare werkwoorden) meedoen, oplossen, meenemen,
ophalen
Goed bezig 46 Ayrilabilen fiiller 2/5 (scheidbare werkwoorden) Uitleggen, overslaan, doorgaan
Zor bir dönemdi. Neyse ki her şey yolunda Dat was een moeilijke periode. Gelukkig is alles
gitti.(Perfectum) goed gekomen.
Sorun çözüldü ve her şey iyi sonuçlandı.
(Perfectum) Het is opgelost en alles kwam goed.
Tanrı'ya şükür (sonunda) iyi sonuçlandı.
(Perfectum) Godzijdank is het (uit)eindelijk goed gekomen.
Her şey yeniden yoluna girecek. Alles komt weer goed.
Her şey yeniden yoluna girecek. Alles gaat weer goed komen.
Umarım her şey yeniden yoluna girer. Ik hoop dat alles weer goed komt.
Komşularımla tanıştım. Ik maakte kennis met mijn buren.
Komşularımla tanıştım. (Perfectum) Ik heb met mijn buren kennis gemaakt
Meslektaşlarımla tanışacağım. Ik ga met mijn collega's kennis maken.
Yeni insanlarla tanışmayı sever misiniz? Vind je het leuk om nieuwe mensen kennis te maken?
Önemli değil. Het maakt niet uit.
Fark eder mi? Maakt het uit?
Bunun bir farkı/anlami olmayacak. Het gaat niet uitmaken
Bunun pek bir farkı olmayacak. Het gaat niet veel uitmaken.
Çok az şey fark edecek. Het gaat weinig uitmaken
Bu belgeyi kaydetmek istiyor musunuz? Wil je dit document opslaan?
Değişiklikleri kaydetmek istiyor musunuz? Wil je de wijzigingen opslaan?
Verileri kaydediyorum. Ik sla de gegevens op.
Mobilyalarımı depoladim. (Perfectum) Ik heb mijn meubels opgeslagen.
Evi daha yenilememiz gerekiyor Wij moeten het huis nog opknappen.
Evi yeniliyoruz. Wij knappen het huis op.
Evi yenilemekteyiz. Wij zijn het huis aan het opknappen.
Evi elden geçirdik. (Perfectum) We hebben het huis opgeknapt.
Daha onu temizlememiz lazim. Wij moeten het nog schoonmaken.
Evi temizledik. (Perfectum) Wij hebben het huis schoongemaakt
Evi temizledik. Wij maakten het huis schoon.
Çocuk parası için başvuruyorum Ik vraag kinderbijslag aan
Çocuk parası için başvuru yapmaliyiz. Wij moeten kinderbijslag aanvragen
76
Goed bezig 48 Ayrilabilen fiiller 4/5 (scheidbare werkwoorden) Super fiillere devam
Goed bezig 50 Simdiki zaman [Ik ben aan het lezen] + emir kipi (gundelik kisa ve hos cumleler)
Dayan! Volhouden!
Tadına baksana! Proef eens!
Bir baksana! Kijk eens!
Dinlesene! Luister eens
Otursana. Ga (maar) zitten.
Bir yardım ediver. Help me eens.
Yap hadi! Doe maar
Dikkat et! Dikkatinizi verin! Dikkatinizi iyi
verin! Let op! Let eens op! Let eens goed op!
Aman bosver! Laat maar!
Unut gitsin/birak gitsin! Loslaten!
Yanitinizi dört gözle bekliyorum. Ik kijk er naar uit je reactie
Dikkat et! Kijk uit!
Bil bakalım kimi gördüm? Raad eens wie ik heb gezien?
Kapıyı kapat. Doe de deur dicht.
Sakın bir şey söyleme! Niets/niks zeggen!
Kimseye söyleme! Tegen niemand vertellen!
Git başımdan! Ga weg!
Lütfen gitme! Ga alsjeblieft niet!
Normal davran, zaten (normal halinle bile)
yeterince delisin! Doe maar gewoon, dan doe je al gek genoeg!
Goed bezig 52 - Zouden 1/3 [Dat zou ik niet weten] Kritik konu!!!
Goed bezig 53 - Zouden 2/3 [Ik zou het heel leuk vinden]
Goed bezig 54 - Zouden 3/3 [Semih zou wat minder moeten gamen]
Biraz daha spor yapmalısın/yapabilirsin. Je zou eens wat meer sport moeten/kunnen doen.
Bu kitabı okumalısın. Je zou dit boek eens moeten lezen.
Bu filmi izlemelisiniz. Jullie zouden deze film eens moeten kijken.
Ellerinizi daha sık yıkamalısınız. Je zou je handen vaker moeten wassen.
Semih biraz daha erken uyumalı. Semih zou wat eerder moeten slapen.
Semih daha erken yatmalı. Semih zou wat eerder naar bed moeten gaan.
Semih biraz daha erken uyumalı. Semih moet wat eerder slapen.
Semih daha az oyun oynamalı. Semih zou wat minder moeten gamen.
(Onu) öğretmene sorabilirsin. Je zou het aan de docent kunnen/willen vragen.
(Onu) öğretmene sorabilirsin. Je kan het aan de docent vragen.
Neden burada çalışmak istiyorsunuz? Waarom zou je hier willen werken?
Benim için ne zaman vaktin olur? Wanneer zou je tijd voor mij hebben?
Kendinizi bir cümle ile nasıl tanımlarsınız
(tanımlayabilirsin)? Hoe zou je jezelf in een zin (kunnen) omschrijven?
Ne zaman yapabilirsin? Wanneer zou je kunnen?
Ne zaman yapabilirsin? Wanneer zou je het kunnen doen?
Wat zou je het eerste doen als je de loterij zou
Piyangoyu kazansanız ilk ne yapardınız? winnen?
Eğer piyangoyu kazansaydım dünya turuna Als ik de loterij zou winnen zou ik een wereldreis
çıkardım. maken.
Ünlü olmak ister misin? Zou je beroemd willen zijn?
Bizi biraz yalnız bırakabilir misiniz? Zou je ons even alleen kunnen/willen laten?
Bunu nasıl bilebilirsin? Hoe zou je dat kunnen/moeten weten?
Tereyağını uzatır mısın? Zou je de boter kunnen doorgeven?
Bana yardım edebilir misin? Zou je me even kunnen helpen?
87
Goed bezig 56 Relatief pronomen 2 [wat ile isim hakkinda bilgi verme]
Yaptığınız her şey için minnettarım. Ik waardeer alles wat jullie doen.
Elimden gelen her şeyi yapıyorum. Ik doe alles wat ik kan.
Ben sadece istediğimi yaparım/yapiyorum. Ik doe alleen wat ik wil.
Ben sadece gördüklerimi anlatıyorum. Ik vertel je alleen wat ik zag.
Bu sadece benim yaptığım bir şey değil. Het is niet alleen wat ik deed.
Ben sadece ne gördüğümü biliyorum. Ik weet alleen wat ik heb gezien.
İsteyebileceğin her şeye sahipti. Ze had alles wat je kon wensen.
Tek bildiğimiz bu. Dat is alles wat we weten.
Yaptığınız her şey için teşekkür ederim. Bedankt voor alles wat je hebt gedaan.
Sadece ne hissettiğimi biliyorum Ik weet alleen wat ik voel
Ben sadece doğru olduğunu düşündüğüm şeyi
yaptım. Ik deed alleen wat ik juist vond.
Ben sadece doğru olduğunu düşündüğüm şeyi
yaparım. Ik doe alleen wat ik juist vind.
Şurada oturan kızın adı Ayse. Dat meisje dat daar zit, heet Ayse.
O araba satılık. Die auto is te koop.
Bu/bu/bu çok güzel. Die/deze/dit/dat is mooi.
Şuradaki araba satılık. De auto die daar staat is te koop.
O ev kiralık. Dat huis is te huur.
Bu/bu/bu kiralık. Dat/dit/deze/die is te huur.
Goed bezig 57 Relatief pronomen 3 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]
Okuduğunuz kitabın adı nedir? Hoe heet het boek dat je leest?
Şurada yürüyen adam benim komşum. De man die daar loopt is mijn buurman.
Orada oturan kız benim kızım. Het meisje dat daar zit, is mijn dochter.
Şuradaki kızlar benim sınıf arkadaşlarım. De meisjes die daar staan, zijn mijn klasgenoten.
Ben farklı düşünen insanlar arıyorum. Ik zoek mensen die anders denken.
Ezber bozan (tarzda) düşünen iş arkadaşlarına
ihtiyacım var. Ik heb collega’s die out-of-the-box denken.
90
Goed bezig 58 Relatief pronomen 4 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]
Ali senin istediğin diğer bilgiye sahip. Ali heeft de andere informatie die je wil.
Burada (yanımda)seninle konuşmak isteyen
birisi var. Ik heb hier iemand die je wil spreken.
burada seni görmek isteyen genç bir hanım var. Er is hier een jongedame die je wil zien.
Bu senin istediğin son okul. Dit is de laatste school die je wil.
Güvenebileceğim yalnızca bir kişi var. Er is maar een persoon die je kan vertrouwen.
91
Burada evlenebileceğin birkaç erkek var. (Evlilik Er zijn hier een paar/aantal mannen die je kan
programından bir cümle olarak :)) trouwen.
Senin aradığın şeyler mevcut değil. De dingen die je zoekt, bestaan niet.
Sizin aradığınız şey mevcut değil. Het ding dat jullie zoeken, bestaat niet.
De treinen die rijden tussen 0:00 en 4:00 uur, rijden
Saat 12:00 ile dört arasında çalışan trenler… in de nacht volgend op de genoemde dag.
Sana rehberlik edecek birisini gönderiyorum Ik stuur iemand die je zal begeleiden.
Senin göremediğin düşmanlar var. Er zijn vijanden die je niet kan zien.
Senin bilmediğin düşmanların var. Je hebt vijanden die je niet weet.
Senin bilmediğin düşmanların yok olacaklar.
(Çok anlamlı bir cümle olmasa da) Jouw vijanden die je niet weet zullen verdwijnen.
Her yalanın göremediniz sonuçları vardır Elke leugen heeft gevolgen die je niet kan zien.
Sizin göremediğiniz daha büyük bir resim var. Er is een grotere foto die jullie niet kunnen zien.
Er zijn veel meer dingen die wij niet kunnen
Açıklayamadığımız daha pek çok şey var. uitleggen.
İhtiyacınız olmayan ürünleri satın almayın. Koop geen producten die je niet nodig hebt.
Düşüncesiz (durtusel) davranmayın ve Wees niet impulsief en koop geen dingen die je niet
ihtiyacınız olmayan şeyleri satın almayın. nodig hebt.
İhtiyacınız olmayan şeyleri alarak paranızı boşa Verspil je geld niet door dingen te kopen die je niet
harcamayın. nodig hebt.
Pişman olacağınız çılgınca şeyler yaparak Wees niet impulsief door gekke dingen te doen die
düşüncesiz davranmayın. dingen waar je spijt van krijgt.
Birsey paylaşmak isteyen var mı? Is er iemand die iets wil delen?
Goed bezig 59 Relatief pronomen 5 [die, dat, wat ile yan cumle kurma]
Yardım edebilecek birileri olmalı. Er moet iemand zijn die kan helpen.
Yardım edebilecek birini tanıyorum. Ik ken iemand die kan helpen.
Yardım edebilecek insanlar tanıyoruz. Wij kennen mensen die kunnen helpen.
Yardım edebilecek bir kisiye sahipsin. Je hebt iemand die je kan helpen.
Müsait olan herkese kapımız açık. Iedereen die beschikbaar is welkom.
92
Vakti olan herkes katılabilir. Iedereen die tijd heeft kan meedoen.
Size yardımcı olabilecek profesyoneller var. Er zijn professionals die je kunnen helpen.
Bu benim birakmak istedigim ilk izlenim değil. Dit is niet de eerste indruk die ik wil maken.
Bu benim istediğim bir iş değil. Het is niet een baan die ik wil.
Söylemek istediğim üç şey var. Er zijn drie dingen die ik wil zeggen.
Paylaşmak istediğim bir sorunum var. Ik heb een probleem die ik wil delen.
Hayatta değiştiremeyeceğiniz şeyler vardır. Er zijn dingen in het leven die je niet kan veranderen.
Görmek istediğim biri var. Er is iemand die ik graag wil zien.
Sormak istediğim bir sürü soru var. Er zijn heel veel vragen die ik wil stellen.
Hasta olduğunu söyledi. Hij zei dat hij ziek is.
Mutlu olduğunuzu görüyorum. Ik zie dat jij blij bent.
Değişim ve umut getirebilecek herkes potansiyel Iedereen die verandering en hoop kan brengen is een
bir hedef(tir) potentieel doelwit.
Çünkü o sizin yapamayacağınız şeyleri yapmaya Omdat ze bereid is om dingen te doen die je niet kan
hazır. doen.
Evlerine erken gitmelerine izin verilen De leerlingen die eerder naar huis mochten, waren
öğrenciler çok mutluydular. dolgelukkig.
Öğrencilerin evlerine daha erken gitmelerine
izin verildi. De leerlingen mochten eerder naar huis.
Biden bu kadınları korumak için her şeyi Biden zei dat hij alles zal doen om die vrouwen te
yapacağını söyledi. beschermen.
Öğretmenler için büyük bir ihtiyaç var Er is grote vraag naar leraren
Sağlık personeline büyük ihtiyaç var. Er is grote behoefte aan zorgmedewerkers.
Plüton'da yaşam var mı? Is er leven op pluto?
Suriye'de hala savaş var mı? Is er nog oorlog in Syrië?
Almanya'da hala korona önlemleri var mı? Zijn er nog corona maatregelen in Duitsland?
Yememeyi tercih ettiğiniz şeyler var mı? Zijn er dingen die jullie liever niet eten?
Yememeyi tercih ettiğiniz bir şey var mı? Is er iets wat je liever niet eet?
Konuşmak istediğiniz özel/spesifik konular var Zijn er bepaalde/specifieke dingen die jullie willen
mı? bespreken?
KPN'de bir arıza var Er is een storing bij KPN
Türkiye'de hala korona var mı? Is er nog corona in Turkije?
Anlamadığım bir şey var. Er is iets wat ik niet begrijp
Anlayamadığım şeyler var. Er zijn dingen die ik niet kan begrijpen.
Ancak küçük bir sorun var. Maar er is een klein probleempje.
Ancak her şeyin bir yeri ve zamanı vardır. Maar er is een tijd en plaats voor alles.
NL'de yasaklanmış isimler var mı? Zijn er namen verboden in NL?
Çocuğunuza vermenize izin verilmeyen isimler
var mı? Zijn er namen die je je kind niet mag geven?
Schiphol Havalimanı'nda hala uzun bekleme
süreleri var mı? Zijn er nog lange wachttijden in Schiphol?
Ordusu olmayan ülkeler var mı? Zijn er landen zonder leger?
Dünya çapında kaç ülke vardır? Hoeveel landen zijn er wereldwijd?
Ehliyete ihtiyaç duymadığınız ülkeler var mı? Zijn er landen waar je geen rijbewijs nodig hebt.
Ölümden sonra hayat var mı? Is er leven na de dood?
Her zaman unuttuğum üç şey vardır: isimler, Er zijn drie dingen die ik altijd vergeet: namen,
yüzler ve başka bir şey (daha vardi). gezichten en nog iets.
Etrafınızda melekler var Er zijn engelen om je heen
Etrafımda iyi insanlar var. Er zijn leuke mensen om me heen.
Bütün yollar Roma'ya çıkar. Alle wegen leiden naar Rome.
Roma'ya giden birden fazla yol vardır. Er zijn meerdere wegen die naar Rome leiden.
94
Welke (grote) steden heb je gezien/bezocht? Hangi (büyük) şehirleri gördünüz/ziyaret ettiniz?
Jij ziet er ontspannen uit! Vertel, hoe was het? Rahatlamış görünüyorsun! Söyle bana, nasıldı?
Wat heb je daar bezocht? Orada nereleri ziyaret ettiniz?
Is de reis goed verlopen? Yolculuk iyi geçti mi?
Ben je al lang terug? Döneli çok oldu mu?
Hoe lang ben je al terug? Ne zaman döndün?
Hoe lang ben je met/op vakantie geweest? Ne kadarligina tatildeydiniz?
Hoe lang ben je in Italië/daar geweest? Orada ne kadar kaldiniz?
Hoe lang zijn jullie weg? Ne kadarlığına gidiyorsun?
Waar gaan jullie op vakantie? Tatilde nereye gidiyorsun?
Wanneer gaan jullie dan? Ne zaman gidiyorsun?
Waar gaan jullie naartoe/heen? Nereye gidiyorsun?
Wanneer/welke dag vertrekken jullie? Ne zaman/hangi gün ayrılıyorsunuz?
Hoe ga je op vakantie? Tatile nasıl gidiyorsun?
Reizen jullie met de auto of met het vliegtuig? Araba ile mi yoksa uçakla mı seyahat ediyorsunuz?
Hoe ga je daar naartoe? Oraya nasıl gideceksiniz?
Hoe ga je daarheen? Oraya nasıl gideceksiniz?
Waar verblijven jullie? Nerede kalacaksın?
Wat voor verblijf hebben jullie geregeld? Ne tür bir konaklama ayarladınız?
Waar gaan jullie verblijven? Nerede kalacaksın?
Gaan jullie kamperen? Kamp mı yapacaksınız?
Daar ben ik nog nooit geweest. Ben oraya hiç gitmedim.
Ga je vaak naar Italië? İtalya'ya sık gider misiniz?
Ik ben vorig jaar voor het eerst naar Italië
geweest. İtalya'ya ilk kez geçen yıl gittim.
Hoe vond je het daar? Orayı nasıl buldunuz?
Ik ga wat vrienden bezoeken in Duitsland. Almanya'daki bazı arkadaşlarımı ziyaret edeceğim.
Bazı arkadaşlarımı ziyaret etmek için Belçika'ya
Ik ga naar Belgie om wat vrienden te bezoeken. gidiyorum.
Ik ga op bezoek bij vrienden op vakantie. Tatilde arkadaşlarımı ziyaret edeceğim.
97
Goed bezig 63 - Onemli bir "er'' kullanimi [Ik begrijp er niets van]
Het wordt gebruikt door duizenden organisaties Bu, dünya çapında binlerce kurum/kuruluş tarafından
wereldwijd. kullanıliyor
Ik wil weten wanneer haar telefoon voor het Onun telefonunun en son ne zaman kullanıldığını
laatst is/werd gebruikt bilmek istiyorum.
Ja hoor Evet.
Kun je dat even herhalen? Bunu tekrarlayabilir misiniz?
Kun je dat nog een keer zeggen? Bunu tekrar söyleyebilir misin?
Sorry, nog een keertje Üzgünüm, bir kez daha
Wat bedoel je hiermee/daarmee? Bununla ne demek istiyorsunuz?
Wat bedoel je (precies)? Ne demek istiyorsunuz (tam olarak)?
Wat betekent dat woord? Bu kelime ne anlama geliyor?
Dat zegt me niks. Bana tanidik gelmedi. Bilmiyorum.
Die naam zegt me niks. O isim bana tanidik gelmedi. Bilmiyorum.
Kan je een beetje langzamer praten? Biraz daha yavaş konuşabilir misin?
(Het) Maakt niet uit. Farketmez.
(het) geeft niet. Önemli değil.***
Is goed Problem/ sorun yok.
Ik kom ook! Ben de geliyorum!
Ik ben er graag bij! Ben de geliyorum!
Bir şeye ihtiyacın olursa, beni nerede bulacağını
Als je iets nodig hebt, weet je me te vinden. biliyorsun.
Bir şeye ihtiyacım olursa, seni nerede bulacağımı
Als ik iets nodig heb, weet ik je te vinden. biliyorum.
Laat maar weten. Bana haber ver/bildir.
Ik hou je op de hoogte. Seni gelismelerden haberdar edeceğim.
Houd me op de hoogte! Beni gelismelerden haberdar et.
Op dit moment niet Şu anda yok.
Ik weet voor nu voldoende. Şimdilik yeterince şey biliyorum. (Sorum yok)
Az Weinig
Yarın az zamanım var. Ik heb morgen weinig tijd.
Az şey değişti. Er is weinig veranderd.
Az çoktur. Weinig is veel.
Az zamanım var, bu yüzden uzun bir mektup
yazıyorum. Ik heb weinig tijd dus ik schrijf een lange brief.
Daha az Minder
Daha az et yemek daha sağlıklıdır. Minder vlees eten is gezonder.
Daha az, daha çoktur. Minder is meer.
Düşündüğünüzden daha az zaman alır. Het kost minder tijd dan je denkt.
Daha az saat çalışmak istiyorum. Buna hakkım
var mı? Ik wil minder uren werken. Heb ik daar recht op?
Toplamak, aramaktan daha az zaman alır. Opruimen kost minder tijd dan zoeken.
Çok fazla Teveel
Çok fazla konuşuyor. Ze praat teveel.
Bence çok fazla kahve içiyorsun. Ik denk dat je teveel koffie drinkt.
Kaybedecek çok şeyim yoktu. Ik had niet teveel te verliezen.
Bazen çok şey mi istiyorum/soruyorum? Vraag ik soms teveel?
Her şey Alles
Her şey daha pahalı hale geliyor. Alles wordt duurder.
Her şey yolunda mı? Is alles in orde?
Her şey iyi mi? Is alles goed?
Her şeyi unuttum. Ik ben alles vergeten.
117
Daha iyi bir şey bulmaya uğraşıyorum. Ik probeer iets beters te vinden.
Yeni bir şey var mı? Heb je iets nieuws?
Komik bir şey anlatayim mi? Zal ik iets grappigs vertellen?
Yanımda lezzetli bir şeyler getirdim. Ik heb iets lekkers meegenomen.
Senin için lezzetli bir şeyim var. Ik heb iets lekkers voor je.
Daha iyi bir şeyin yok mu? Heb je niets beter?
Sana önemli bir şey anlatmak istiyorum. Ik wil je iets belangrijks vertellen.
Hafta sonun nasıldı? Güzel bir şeyler yaptın mı? Hoe was je weekend? Iets leuks gedaan?
Hic ozel bir şey değildi. Dat was niets bijzonders.
B2 seviyesinde olmanız gerekmiyor. Je hoeft niet op B2 niveau te zijn.
İlla ki B2 seviyesinde olmanız gerekmiyor. Je hoeft niet per se op B2 niveau te zijn.
İlla ki tek bir defada olması gerekmiyor. Dat hoeft niet per se in een keer.
İlla ki bu akşam olması gerekmiyor. Dat hoeft niet per se vanavond.
Geçmişte In het verleden
O geçmişte yaşıyor. Ze leeft in het verleden.
O artık geçmişte kaldı. Het is nu verleden tijd.
Geçmişte yaşamak istemiyorum. Ik wil niet in het verleden leven.
Geçmişe takılıp kalmak yerine ileriye We moeten vooruitkijken in plaats van in het
bakmalıyız. verleden blijven hangen.
Hollandacam hızla gelişiyor. Mijn Nederlands gaat snel vooruit.
İngilizcem geriye gitti. Mijn Engels is achteruit gegaan.
Eskiden her şey daha iyiydi. Vroeger was alles beter.
Buraya daha önce geldim. Ik kwam hier vroeger.
Bunu daha önce hiç görmemiştim. Ik heb het nooit eerder gezien.
Bunu daha önce hiç yapmamıştım. Dat heb ik nooit eerder gedaan.
Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. Ik heb zoeits nooit eerder gezien.
Size daha önce de ulaşmaya/aramaya çalıştım. Ik heb eerder al geprobeerd om je te bereiken/bellen.
Erken Vroeg
Yarın erken başlamak zorundayız. We moeten morgen vroeg beginnen.
Yarın erken bir randevum var. Ik heb morgen vroeg een afsprak.
121
Ne yazık ki yarın erken kalkmak zorundayım. Helaas moet ik morgen vroeg op.
Çok erken Te vroeg
Düğün planları için çok erken. Het is te vroeg voor trouwplannen.
Düğün planları yapmak için çok erken Het is te vroeg om trouwplannen te maken
Karar almak için henüz çok erken. Het is te vroeg om een beslissing te nemen.
Başlamak için çok mu erken? Is het te vroeg om te beginnen?
Kesinlikle çok erken değil. Het is zeker niet te vroeg.
Kahve için asla çok erken değildir. Het is nooit te vroeg voor koffie.
İki haftada bir/ayda bir Om de week/maand