You are on page 1of 19

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

ATATÜRK EĞİTİM FAKÜLTESİ


RESİM ÖĞRETMENLİĞİ BÖLÜMÜ

SEÇMELİ SANAT ATÖLYE


HEYKEL DERSİ
FİNAL ÖDEVİ
iCLAL DALGIÇ
101621067
Tarih: Haziran 16, 2023
İstanbul
Heykel Çalışması Aşamaları

İCLAL DALGIÇ
İCLAL DALGIÇ
İCLAL DALGIÇ
İCLAL DALGIÇ
Kuzgun Acar İCLAL DALGIÇ
101621067
Kuzgun Acar
KUZGUN ACAR KİMDİR ?
Asıl adı, Abdulâhet Kuzgun Çetin Acar, 28 Şubat 1928 tarihinde
İstanbul’da Habeşistan kökenli olduğu düşünülen Ayşe Zehra
Hanım ile Nazmi Acar’ın oğlu olarak dünyaya gelmiştir.
Sultanahmet’teki İstanbul 1. Ticaret Lisesi’ne kaydolur.
Mezuniyetiyle birlikte babası onun için ayakkabı bağı imalathanesi
açsa da, kısa sürede bu girişim iflasla son bulur. Daha sonraları ise
hiç aklında olmayan bir alanda kendini bulur .
1948 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Heykel bölümüne
girerek, Rudolf Belling’in öğrencisi olur. Daha sonra Ali Hadi Bara ve
Zühtü Müridoğlu’nun atölyesine geçerek öğrenimini onların
yanında tamamlar.

01
Öğrencilik yıllarında soyut çalışmalara yönelir ve soyut heykele tutku
derecesinde bağlanır. Maya Sanat Galerisi’nde 1952 yılında üçüncü
sınıf öğrencisiyken ilk sergisini açar. Bu sergide, yontma kadın
heykellerinin yanı sıra, tahtadan yaptığı figüratif ve dekoratif işlerini de
sergileme fırsatı bulur. Okulu sayesinde Sait Faik, Bilge Karasu, Abidin
Dino, Can Yücel gibi sanatçılarla ömür boyu sürecek dostluklar kurar.
1953 yılında Akademi’den Yüksek Heykeltıraş olarak mezun
olur.1961’de ise 6. Sao Paulo Bienali’ne üç demir heykeliyle katılır.
1962’de Venedik Bienali kapsamında düzenlenen Venedik Devlet Resim
ve Heykel Sergisi’nden mansiyon, İstanbul’da 23. Devlet Resim ve
Heykel Sergisi’nde ise birincilik ödülü alır.
Ahşap figür üzerine çivilerle oluşturulmuş taç kompozisyonu,

02
1950’lerden
1962 (Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde sergilenen yapıtı)

Fakat elbette en önemlisi 1962’deki Paris Genç Sanatçılar Bienali’ndeki birincilik ödülü olur.Demir çivilerden kaynak
yaparak oluşturduğu iki heykeliyle katıldığı bienalde birincilik ödülü kazanmıştır. Bu ödülünün yanı sıra, yabancılara
ayrılan bir burs ve Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde sergi düzenleme olanağı da kazanır. Modern Sanatlar Milli
Müzesi ve Paris Modern Sanatlar Müzesi birer heykelini satın alır, malesef ki Paris Modern Sanatlar Müzesi’ndeki
eseri 1969’da çıkan yangında yok olur.

03
Fransa’da Havre Müzesi’nde ve Lacloche Galerisi’nde 1962 ve
1963 yıllarında iki kişisel sergi düzenler. 1966 yılında Rodin
Müzesi’nde eserlerini sergiler.
Paris’ten dönünce ilk yaptığı işlerden biri mimar Ercüment
Tarcan’ın Karaköy’de yaptığı Tatlıcılar Binası’nın zemin
katındaki pastane için ışıklandırma sistemidir. Plastik malzeme
kullanarak yaptığı abajurların kablolarını kamufle etmek için
duvarları çevreleyen ahşap panolar yapar. Siyaha boyanmış ve
üzerlerine ağacın kırmızımsı rengini de ortaya çıkaracak şekilde
çivi yazılarına benzer motifler oyulmuş panolar, bir süre sonra Kuşlar, 1966-67 (İstanbul Manifaturacılar Çarşısı)
mekan sahipleri tarafından sökülüp depoya kaldırılır ve
sonrasında kaybolurlar. Soyut kompozisyon Kuşlar Heykeli,
1967’de İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın 1. blok dış cephesine
yerleştirilir. Kuşlar, 2016’da üç yıllık bir çalışmayla restore
edilerek aynı yere yerleştirilir. Cumhuriyet’in ellinci yılı
kapsamında 1973’te Gülhane Parkı’na yaptığı heykel bir süre
sonra kaldırılır. 1974’te Maden İş Sendikası’nın Gönen’deki
tesislerine hurda malzemeler ile 13 metrelik bir rölyef yapar.
Döneminin en büyük rölyefi olan Ankara Kızılay’daki sökülen
Türkiye heykeli daha sonra bir hurdacıya satılır.

04
Türkiye Rölyefi, 1966
1975’te Mehmet Ulusoy’un Paris’te kurduğu Özgürlük
Tiyatrosu’nda sahnelediği Brecht’in Kafkas Tebeşir
Dairesi oyununda kullanılan maskları orijinal
yorumlarla, savaş döneminden kalma eski çelik ve lastik
malzemeleri kullanarak hazırlamıştır. Kuzgun Acar’ın
malzeme seçimi, duyarlılığını gösterir. Kafkas Tebeşir
Dairesi için tencere, tava, kaşık ve çatallarla yaptığı
masklar onun için de bir dönüm noktası olur. Oyun için
üç ay boyunca Paris’te yaşar, sahilde gördüğü deniz
kaplumbağalarının kabukları, egemen güçlerin giysisine
dönüştürerek, bit pazarlarından savaş artığı araç
gereçlerle insanların taşıdığı heykeller yapmıştır.

05
06
Kuzgun Acar'ın Diğer Eserlerinden Bazıları
SON SÖZ
Kuzgur Acar'ın soyut heykellerine baktığım da bende oluşturduğu somutluk hissini seviyorum. Kütleyi kurmak yerine, tersine parçalayarak oluşturmasında ki zıtlık yaratıyor
olmalı bu duyguyu. Seçtiği malzemeler teller, çiviler, demir bıçaklar sanki yoğunluğu delmek istermiş gibi geliyor. Yontarak, eksilterek değil, ekleyerek, arttırarak kaynak
yaparak çalışıyor. Bu da bir zıtlık mesela. Belki de çalışmalarına o devrimci ruhunu bu şekilde yansıtmayı seçmiş olabilir. Heykelleri yer çekimine meydan okuyor gibi. Demir
heykelleri tüm ağırlıklarına rağmen boşlukta dans ediyormuş gibi .Kuzgun Acar’ın söylediğine göre, soyutlamalarının hareket noktası boşluklarında biçimlendirilebilmesi imiş.
Bunu duyduktan sonra çok daha farklı bir gözle bakıyorsunuz heykellere. Kamu için oluşturduğu çalışmalarının büyük bir çoğunun ölümünden sonra , dönemin siyasi
görüşlerine kurban edilmesi çok üzücü. Bir çok eseri ya çürümeye terkedilmiş yada hurdacılara satılmış. Büyük bir tutkuyla oluşturduğu bu heykellerin maruz bırakıldığı kötü
muamele insan da üzüntüye sebep olıyor.

07
KUZGUN ACAR'IN EL HEYKELİ
1975 yılında Antalya Belediyesi’nin organize ettiği Antalya
Sanat Şenliği kapsamında İstanbul ve Antalya eski
Belediye Başkanı Haşim İşcan’ın anısına, onun emeğini,
hizmetlerini simgeleyen El heykelini yapar.
Neden El?
Kuzgun Acar bunu şu şekilde açıklar:
“Haşim İşcan fizik olarak güzel bir adam değildi ama, çok
çalışkan bir insandı. Elinin başparmağı ile serçe parmağını
birbirine sürterek çalışkanlığı simgelerdi. İzin verin ben
Haşim İşcan’ın heykelini değil, elinin heykelini yapayım.”
demiştir. O yıllarda revaçta olan anıt heykelciliğinden,
ticari ve tektipleşmenin ürünü olduğunu düşündüğü için
uzak durur. Haşim İşcan heykelinde bu yüzden değişik bir
uygulama yapar, ortaya bir el heykeli çıkar.

08
Kuzgun Acar “sol el” yaptığı için eleştirilir. Tepkiler üzerine aynı
el “sağ el” şekline çevrilir. Heykel 1980’li yılların başında
Karaalioğlu Parkı’nın girişinde konumlandırılmıştır. 1984 yılına
kadar heykel burada kalır. Ancak Antalya halkına armağan
bırakılmış pek çok eser gibi bu heykel de, 25 Temmuz 1986 günü
dönemin belediye başkanı tarafından kaldırılır.
Haşim İşcan’ın eli heykelinin Heykeltıraş Kuzgun Acar ve eşi
Fersa hanım için ayrı bir önemi vardır. Çünkü her ikisi de
yaşadıkları büyük aşkı ölümsüzleştirmek için parmaklarından
çıkardıkları alyansları bu heykelin içine gömmüşlerdir.
Heykel bir çok kez bulunduğu Karaalioğlan parkında tahrip
edilmiştir.

09
10
Antalya'yı her ziyaret edişimde gördüğüm,fakat
hikayesini bilmeden fotoğraflarını çektiğim bu
heykeli çözümlemiş olmaktan mutluluk duyuyorum.
Karaalioğlan parkında tek başına öylece durarak
yanlızlığı çağrıştırırken, planlanlanma
aşamasından uygulanmasına kadar ki sancılı
süreçlerini, bazı ideolojik görüşlerin yıpratmasına
rağmen fedakarlığın, çalışkanlığın ve büyük bir
aşkın sembolü olduğunu bilmeden önünden geçip
gidiyormuşum. Aslında ne çok şey yüklüymüş.
Bunu bilmek güzel.

11
KAYNAKÇA
YAVUZ, Ömer Emre 2020, "KUZGUN ACAR'IN
HEYKELLERİNDE KONSTRÜKTİVİST YAKLAŞIMLAR ÜZERİNE
DÜŞÜNCELER ", Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi, Heykel Bölümü

Kuzgun Acar'ın Eserleri :https://www.leblebitozu.com/kuzgun-acarin-


eserleri-ve-hayati/ Erişim Tarihi : 05.06.2023

Karaalioğlu'nda bir el :http://www.fullantalya.com/bilmeden-gecme-


karaalioglunda-bir-el/ Erişim Tarihi : 05.06.2023

Not: 10- 11 nolu slaytlarda ki fotoğraflar bana aittir.

12

You might also like