You are on page 1of 10

HÜSEYİN AVNİ LİFİJ (1886-1927)

HAZIRLAYAN

Aykut KARAGÖZ

1
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER ........................................................................................................2
RESİMLER DİZİNİ .................................................................................................3
HÜSEYİN AVNİ LİFİJ (1886-1927) ......................................................................4
KAYNAKÇA .........................................................................................................10

2
RESİMLER DİZİNİ
Resim 1, H. Avni Lifij, Kadehli/Pipolu Otoportre, 1906........................................4
Resim 2, H. Avni Lifij, Kalkınma/Belediye Faaliyeti, 1913 ...................................6
Resim 3, H. Avni Lifij, Kurukafalı Ölü Doğa, 1905 ....................................................7
Resim 4, H. Avni Lifij’in kendi çektiği bir fotoğraf ..............................................9
Resim 5, H. Avni Lifij, Alegori, 1917 .....................................................................9

3
HÜSEYİN AVNİ LİFİJ (1886-1927)

Batılı anlamda Türk resim sanatının


oluşmasında Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmed
Paşa, Süleyman Seyyid, Hoca Ali Rıza ve Halil
Paşa gibi önemli sanatçılardan sonra “1914
Kuşağı (Çallı Kuşağı)” sanatçıları bayrağı
devralmış ve başarılı bir şekilde ilerilere
taşımışlardır.

Bu kuşağa dahil olan dönemin önemli


sanatçılarından Hüseyin Avni Lifij, 1886 yılında
Samsun’un Ladik ilçesine bağlı Karaabdal Sultan
köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Abdullah
Resim 1: H. Avni Lifij,
Efendi, Galata Köprüsü tahsildarlığından ve baş
Kadehli/Pipolu Otoportre,
memurluktan emekli olmuş ve henüz sanatçı daha
1906, 65 x 46 cm, , tuval
20 günlükken ailesi İstanbul’a göç etmiştir. Lifij
üzerine yağlı boya, İstanbul
soyadını, öğretmenlik yaptığı okulda Hüseyin
Resim ve Heykel Müzesi
Avni adında başka bir öğretmen olmasından
(İ.R.H.M.)
dolayı almıştır. “Lifij”, sanatçının ait olduğu
Çerkez soyunun bir kolunun adıdır ve “beyaz tenli” anlamına gelmektedir.

Sanatçı ilk ve ortaöğrenimini zamanlarında resim ve müzik dersleriyle


ilgilenmeye başlamıştır. Ortaöğreniminin ardından yaklaşık iki yıl süren hastalığı
sebebiyle okula gidememiş, sonrasında ise daha 15 yaşındayken Nafia Nezareti’ne
bağlı (Bayındırlık Bakanlığı) Demiryolları Müdürlüğü’nde işe başlamıştır. Bu arada
kendini geliştirmeyi hiç ihmal etmemiş ve bir yandan Fransızca dersleri alırken diğer
yandan resme olan ilgisinin artmasıyla anatomi öğrenmek için Mülkiye Tıbbiyesi’ne;
boya tekniği öğrenmek için de Eczacı Mektebi’nin Fizik ve Kimya derslerine
dinleyici olarak katılmıştır.

4
1906 yılında, Fransızca dersleri aldığı İskender Ferit1 ve yeni tanıştığı Henri
Post2, resimlerini müze müdürü Osman Hamdi Bey’e götürmesini önermişlerdir.
Lifij bu öneriye uyarak henüz hiçbir resim eğitimi almadan kendi doğal yeteneğiyle
yaptığı ünlü “Kadehli-Pipolu Otoportre”sini Osman Hamdi Bey’e sunmuştur. Bunu
yaparken de yaşı küçük olduğu için resmin gerçek yapılış tarihi 1906 olmasına karşın
bunu 1908 olarak değiştirmiştir. Osman Hamdi Bey resmi hayli beğenmiş, bundan
sonra yapacağı resimleri de kendisine göndermesini istemiştir ve Lifij’i Sultan
Abdulaziz’in oğlu şehzade Abdülmecid Efendi’ye Paris’e gönderilmesini istediği
öğrenci olarak tavsiye etmiştir. Resmi çok beğenen Abdülmecid Efendi onu Paris’e
resim eğitimi için yollamıştır. Ayrıca Lifij, bundan önce Paris’teki okula referans
olması açısından bir müddet Sanayi-i Nefise Mektebi’nde ders görmüştür. Böylece
Abdülmecid Efendi ve Hüseyin Avni Lifij arasında uzun yıllar sürecek bir dostluk da
başlamış olur.

Lifij, 1914 Kuşağı içerisinde Paris’e giden ilk sanatçı olmuştur. 1909 tarihinde
gittiği Paris’te Ecole des Beaux-Arts’da Cormon atölyesinde resim çalışmalarına
başlamıştır. Sanatçı Paris’te kaldığı üç yıl süresince Cormon atölyesi haricinde, Jean
Baptiste Antoine Guillemet (1843-1918) ve Jules Jean Antoine Le Comte de Noüy
(1842-1923) adlı ressamlarla da dostluk kurarak onların atölyelerine de gitmiştir.

3 yıllık Paris eğitim hayatının ardından Lifij yurda çağırılır ve 1912-1914


yılları arasında İstanbul Sultanisi’nde (İstanbul Erkek Lisesi) resim öğretmenliği
yapmaya başlar. 1915 yılında da Kandilli İnas Sultanisi’nde (Kandilli Kız Lisesi)
Fransızca öğretmenliği yapmıştır.

Sanatçının 1916 yılında 1. Galatasaraylılar Yurdu Resim Sergisi’nde, o


döneme kadar muhtemelen Türk resim tarihinde sergilenmiş en geniş boyutlu
“Belediye Faaliyeti/Kalkınma” (173,5 x 505 cm.) adlı resmi sergilenmiştir. Aynı yıl
Hilal Gazetesi’nde sergiye dair bir yazısı yayınlanmıştır. Bir sene sonra (1917) ise
aynı yerde açılan “Savaş Resimleri ve Diğerleri” adlı sergiye içinde çeşitli eskizler,
poşadlar3, peyzajlar ve yağlı boya tablolarının bulunduğu yirmi eseriyle katılmıştır.

1
İskender Ferit dönemin aydınlarından olmakla birlikte, hakkında ayrıntılı bir bilgi bulunmamaktadır.
2
Fransız mimar ve şehir planlamacısıdır. 1904 yılında İstanbul’da Ayasofya hakkında çalışmalar
yapmıştır.
3
Açık havada gerçekleştirilen küçük boyutlu yağlı boya taslaklar/eskizler.

5
Lifij ilk kişisel sergisini 1918 yılında Orient littéraire4 gazetesinin yönetim
bölümünde açmıştır. Yine aynı yıl Viyana’da düzenlenen Savaş Resimleri ve
Diğerleri Sergisi’ne onsekiz eseriyle katılmıştır. Yılın ilerleyen zamanlarında da
Davutpaşa Orta Mektebi’nde Fransızca öğretmeliği yapmaya başlamıştır.

Resim 2: H. Avni Lifij, Kalkınma/Belediye Faaliyeti, 1913, 173,5 x 505 cm, tuval
üzerine yağlı boya, İ.R.H.M.

Lifij, 1919 yılında nikahlandığı Harika Şazi ile salgın bir hastalık sebebiyle
1922 yılında evlenebilmiştir. 1921 yılında, sanatçının beş eseri hükümete ait 56 tablo
ile birlikte “Elvah-ı Nakşiye Koleksiyonu”na (Resim Eserleri Koleksiyonu) katılmış
ve bu koleksiyon Halil Edhem tarafından kitaplaştırılarak 1924 yılında Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından basılmıştır. 1922 yılında ise 4. Galatasaraylılar Resim Sergisi’ne
ve Serbest Resim Atölyesi’ndeki sergiye toplam yaklaşık on eseriyle katılmıştır.
Aynı yıl Bursa’ya Mustafa Kemal Atatürk’ü karşılamaya giden öğretmen heyetinde
yer almış ve eşi Harika Hanım ile onun kardeşi heykeltıraş Nijad ona eşlik
etmişlerdir. Mustafa Kemal onu Ankara’ya götürmüş ve sanatçı Erkan-ı Harbiye’de
(Genel Kurmaylık) yaklaşık dört ay boyunca misafir olarak kalmıştır. Lifij burada,
Mareşal Fevzi Çakmak’ın bir portresini yapmıştır. Sanatçı, Güzel Sanatlar
Akademisi’nde kurulması için büyük çaba harcadığı Dekoratif Sanatlar (Süsleme
Sanatları) Bölümü’ne 1923 yılında hoca olarak atanmış ve geri kalan hayatında bu
görevini sürdürmüştür. Lifij’in yaşamında katıldığı son sergisi “4.Ankara Resim
Sergisi” olmuş ve bu sergiye iki resmini yollamıştır.

Henüz çok genç yaşta (41) bir kalp rahatsızlığından dolayı hayatını yitiren
sanatçının gerçek mezarı kayıptır. Bunun yerine yapılan “makam mezarı” Pierre Loti

4
Bir Fransız gazetesi.

6
yakınlarında bulunmakla birlikte, içerisinde eşi Harika Hanım’ın naaşı yer
almaktadır.

Lifij, 1914 Kuşağı (Çallı Kuşağı) sanatçıları arasında Paris’e ilk giden sanatçı
olmuştur (1909). Bunun yanında Sami Yetik ile birlikte yurda ilk dönen
sanatçılardan biridir (1912). Diğer sanatçıların çoğu 1914 yılında yurda dönüş
yapmışlardır. Birçok sanat tarihçi ve eleştirmene göre 1914 Kuşağı ressamları
arasında duruşu ve sanatıyla diğer sanatçılardan ayrılır. Bu kuşağın sanatçıları için
empresyonist (izlenimci) denmektedir fakat bu tanımlamaya gitmek pek sağlıklı bir
sonuç doğurmaz. Nitekim Lifij de izlenimci tarzda resimler üretmiştir fakat bunu
akımdan yararlanarak ve üzerine kendinden çok şeyler katarak gerçekleştirmiştir.
Sanatçının bulunduğu dönem içerisinde Paris’te hakim olan akımlar arasında
empresyonizm (izlenimcilik), sembolizm, romantizm gibi akımlar yer almaktadır.
Bunun sonucunda sanatçı da bu akımlardan etkilenmiş ve bu akımlardan referanslar
alarak eserler üretmiştir. Özellikle sembolik anlamda birçok resim yapmıştır.
Poşadlarında da izlenimci etkileri görebiliriz, fakat sanatçı ürettiği eserlerinde bilinçli
bir akıma dahil olma düşüncesi sergilemeden üretim yapmıştır. Böylelikle ortaya
çıkardığı eserler belirli bir akıma dahil edilmeden incelenebilir. Çalışmalarında
izlenimcilikten dışavurumculuğa, romantizmden sembolizme kadar çok farklı
akımların izleri görülür. Özellikle otoportrelerinde olmak üzere natürmortlarında da
sembollere fazlaca yer vermiştir.

Resim 3: H. Avni Lifij, Kurukafalı Ölü Doğa, 1905, 44.5 x 53.5 cm, tuval üzerine yağlı
boya, Belkıs Aksoy koleksiyonu

7
Avni Lifij’in eserlerinin odak noktasında ekseriyetle “insan” yer almaktadır.
Özellikle oto-portreleri, portreleri ve figürlü kompozisyonları hem niteliksel hem de
niceliksel anlamda önemlidir. Ayrıca az sayıda da olsa natürmortları mevcuttur.
Figürlü kompozisyonlarında mitolojik ve fantastik çalışmalar da dikkat çekmektedir.
Manzara çalışmalarını oldukça fazla sayıda üretmiştir. Bu çalışmalarında doğayı bire
bir taklit edip tuvale aktarmak yerine, kendi duygularını ön planda tutarak daha
serbest şekilde eserler ürettiğini görebiliriz. Bu serbestliğe rağmen oluşturduğu
resimlerinde yer alan öğelerin sağlam birer desen ve kompozisyon anlayışıyla
yapılmış olması dikkatleri çekmektedir. Sanatçının ayrıca karakalem ve füzen ile de
oluşturduğu birçok çalışması vardır. Bunları, yağlı boya tabloları için yapmış olduğu
birer ön hazırlık çalışmaları olmalarından ziyade, gayet bitmiş ve olgun çalışmalar
olarak nitelendirebiliriz. Sanatçı, serbest bir anlayışla ve hızlı bir biçimde ürettiği
resimlerini çok etkileyici bir şekilde betimlemeyi başarmıştır. Özellikle poşadlarında
bu ustalık yoğun bir şekilde görülebilir; ayrıntılardan arınmış, desen gücünden çok
renge önem vermiş ve serbest fırça darbeleriyle doğayı yorumlamıştır. Ayrıca Lifij’e,
kendi dönemi içerisinde “ruhsal durumu” yapıtına en çok aktaran sanatçı diyebiliriz.
Eserlerine melankolik ve mistik bir hava da hakimdir.

Daha önce de bahsedildiği gibi Lifij ve dönemin diğer temsilcilerinin Türk


resim sanatına getirdikleri en önemli yenilikler; batılı anlamda insan figürüne yer
vermeleri, çok figürlü ve büyük boyutlu kompozisyonları kullanmalarıdır. Bu
sanatçıların izlenimcilikten teknik anlamda yararlanmış fakat hepsi kendilerine özgü
üsluplarını geliştirmişlerdir. Lifij de sanat tarihimizde bu bakımdan kendisine çok
sağlam bir yer edinmiştir. Ayrıca fotoğraf sanatıyla da yakından ilgilenmiş; farklı
bölgelerde çekilmiş fotoğrafları vardır ve İstanbul’un tarihi yapılarını, sokaklarını,
evlerini görüntülediği sayısız cam negatiflere sahip olmuştur.

Lifij ayrıca Türk resim tarihine resim ve fotoğraflarının dışında birçok yorum ve
eleştiri yazısıyla da büyük katkılar sağlamıştır.

8
Resim 4: H. Avni Lifij’in kendi çektiği bir fotoğraf.

Resim 5: H. Avni Lifij, Alegori, 1917, 160 x 200 cm, tuval


üzerine yağlı boya, İ.R.H.M.

9
KAYNAKÇA
BAYER, Zehra Canan (2009). Cumhuriyet Dönemi (1923-1950) Türk
Ressamlarının Türk Resim Sanatının Gelişimine Yazıları ile Katkıları. Doktora
tezi, T.C. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İstanbul.
DEMİRBULAK, Ayşegül (2007), Çağdaş Türk Resminde Otoportreler, İstanbul:
Beta Basım A.Ş.
GÖREN, Ahmet Kamil (1997), Hüseyin Avni Lifij, İSTANBUL: Yapı Kredi
Yayınları.
GÖREN, Ahmet Kamil (1990). Hüseyin Avni Lifij Türk Resim Sanatı İçindeki
Yeri ve Önemi. Yüksek lisans tezi, T.C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul.
OCAK, Eda (2011). Hüseyin Avni Lifij’in Yapıtlarında Paris ve İstanbul Sanat
Çevrelerinin Etkisi. Yüksek lisans tezi, T.C. Mimar Sinan Güzel Sanatlar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

10

You might also like