You are on page 1of 38

ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

1. EKenya, a country famous for its safaris and 3. CIn exploring the seas for oil, geologists
coffee, is situated on the east coast of Africa. primarily search for the salt domes under
which vast oil fields are likely to lie.
A) Safarileri ve kahvesiyle bilinen ve bir Afrika ül-
kesi olan Kenya, kıtanın doğu kıyısında yer alır. A) Petrol bulmak için denizleri tarayan jeologlar,
B) Afrika’nın doğu kıyısında yer alan Kenya, hem her şeyden önce, altında çok geniş petrol
safarileri hem de kahvesiyle ünlü bir ülkedir. alanlarının uzayıp gittiği tuz tepeciklerini
incelerler.
C) Safarileri ve kahvesiyle ünlü bir ülke olan
Kenya, Afrika’nın doğu kıyısında yer alır. B) Denizlerde petrol arayan jeologlar, her şeyden
önce, altında geniş petrol yataklarının uzandığı
D) Kenya, safarileri ve kahvesiyle tanınan bir ülke sanılan tuz tepeciklerini araştırırlar.
olarak Afrika’nın doğu kıyısında bulunmaktadır.
C) Jeologlar, denizlerde yaptıkları petrol arama
E) Afrika’nın doğu kıyısında bulunan Kenya, çalışmalarında, öncelikle, altında çok geniş
safarileri ve kahvesiyle ünlü bir ülke olarak petrol yataklarının bulunduğu tuz tepeciklerine
bilinmektedir. yönelirler.
D) Altında çok geniş petrol yataklarının bulunduğu
2. AThe Suez Canal, which connects the tahmin edilen tuz tepecikleri, denizlerde petrol
Mediterranean and the Red Sea, was designed arayan jeologların öncelikle araştırdığı alanlardır.
and built by the French engineer De Lesseps. E) Jeologlar, petrol için denizleri araştırırken,
öncelikle, altında muhtemelen geniş petrol
A) Akdeniz ile Kızıl Deniz’i birleştiren Süveyş Kanalı, alanlarının uzandığı tuz tepeciklerini ararlar.
Fransız mühendis De Lesseps tarafından
tasarlanmış ve inşa edilmiştir.
B) Fransız mühendis De Lesseps’in tasarlamış ve 4. B In her short stories that are set in the
inşa etmiş olduğu Süveyş Kanalı, Akdeniz ile Kızıl Southern states at about the turn of the century,
Deniz’i birleştirir. Katherine Anne Porter describes a way of life
that is gone.
C) Süveyş Kanalı’nı tasarlayıp inşa eden Fransız
mühendis De Lesseps, Akdeniz ile Kızıl Deniz’i A) Katherine Anne Porter, Güney eyaletleri ile ilgili
birleştirmeyi amaçlamıştır. kısa öykülerinde, yüzyılın başlarında geçen bir
D) Süveyş Kanalı’nın Fransız mühendis De Lesseps yaşamdan söz eder.
tarafından tasarlanıp inşa edilmesiyle, B) Katherine Anne Porter, yüzyılın başlarında
Akdeniz’in Kızıl Deniz ile birleşmesi sağlanmıştır. Güney eyaletlerinde geçen kısa öykülerinde,
E) Akdeniz ile Kızıl Deniz’in birleşmesi, Fransız kaybolmuş bir yaşam biçimini anlatır.
mühendis De Lesseps’in Süveyş Kanalı’nı C) Katherine Anne Porter, Güney eyaletleri ile ilgili
tasarlayıp inşa etmesiyle olmuştur. kısa öykülerinde, yüzyılın başlarına dayanan bir
yaşam biçimini tasvir eder.
D) Katherine Anne Porter’ın kısa öykülerinde tasvir
edilen yaşam, yüzyılın başlarında Güney
eyaletlerinde geçer.
E) Yüzyılın başlarında Güney eyaletlerinde geçen
yaşam biçimi, Katherine Anne Porter’ın kısa
öykülerinde anlatılmaktadır.

Sayfa 1 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

5. ECancer of the throat is more likely to occur in 7. BIt is estimated that over half a billion people
heavy smokers than in non-smokers. consume insufficient calories to maintain normal
growth and health.
A) Gırtlak kanseri, sigara içenlerde, sigara
içmeyenlere göre daha çok ortaya çıkmaktadır. A) Yarım milyar kadar kişinin, sağlıklı gelişimini
B) Sigara içmeyenlerin, sigara içenler kadar gırtlak sürdürürken, yetersiz kalori kullandığı
kanserine yakalanma olasılığı her zaman vardır. belirlenmiştir.

C) Gırtlak kanserinin sigara tiryakilerinde ortaya B) Yarım milyara yakın insanın, normal gelişimini
çıkması, sigara içmeyenlere göre daha fazla devam ettirirken, yetersiz kalori harcadığı
muhtemeldir. varsayılmaktadır.

D) Sigara tiryakilerinin gırtlak kanserine yakalanma C) Yarım milyar kişinin, normal gelişimini ve
ihtimalinin, sigara içmeyenlere göre daha çok sağlığını sürdürürken, yetersiz kalori aldığı
olduğu bilinmektedir. bildirilmiştir.

E) Gırtlak kanserinin sigara tiryakilerinde görülme D) Yarım milyardan fazla insanın, normal gelişimini
oranı, sigara içmeyenlere göre çok daha ve sağlığını sürdürmek için yetersiz kalori
yüksektir. tükettiği tahmin edilmektedir.
E) Yaklaşık yarım milyar insanın, normal gelişimi ve
sağlığı için yetersiz kalori harcadığı belirlenmiştir
6. ADon Quixote, one of the greatest classics of
European literature, is still appreciated by the
present day reader due to its rich narrative style. 8. DUnder the burning sun of the Mediterranean
basin, the ancient Greeks, Romans and Egyptians
A) Avrupa edebiyatının en büyük klasiklerinden biri harvested salt through evaporation from the sea,
on a scale sufficient for their daily needs.
olan Don Kişot, zengin anlatım tarzı sayesinde
günümüz okuyucusu tarafından hâlâ takdir
edilmektedir. A) Akdeniz bölgesinin yakıcı güneşi altında, eski
Yunanlılar, Romalılar ve Mısırlılar, günlük
B) Klasik Avrupa edebiyatının en büyük gereksinimlerini karşılamak amacıyla buhar-
eserlerinden biri olan Don Kişot, zengin laştırma yöntemiyle denizden tuz üretiyorlardı.
anlatımıyla günümüz okurundan da takdir
görmektedir. B) Eski Yunanlılar, Romalılar ve Mısırlılar, Akdeniz
havzasının kızgın güneşi altında, denizden
C) Avrupa edebiyatının en büyük klasiklerinden buharlaştırma yoluyla, günlük gereksinimleri için
Don Kişot, zengin anlatım tarzıyla tüm yeterli ölçüde tuz elde ediyorlardı.
okuyucuların ilgisini çekmektedir.
C) Eski Yunanlılar, Romalılar ve Mısırlılar’ın, günlük
D) Zengin anlatım tarzıyla Avrupa edebiyatının en gereksinimlerini karşılamak için, Akdeniz
büyük klasiklerden biri olan Don Kişot, günü- bölgesinin yakıcı güneşi altında, buharlaştırma
müz okuyucusu tarafından hâlâ sevilerek yoluyla denizden tuz ürettikleri bilinmektedir.
okunmaktadır.
D) Günlük gereksinimlerini karşılamak için eski
E) Zengin anlatım tarzı okuyucular tarafından takdir Yunanlılar, Romalılar ve Mısırlılar, Akdeniz’in
edilen Don Kişot, Avrupa edebiyatının en büyük kızgın güneşi altında, buharlaştırma yöntemiyle,
klasiklerinden biridir. denizden yeterince tuz elde edebiliyorlardı.
E) Akdeniz havzasının yakıcı güneşi altında, günlük
tuz gereksinimlerini karşılamak için eski
Yunanlılar, Romalılar ve Mısırlılar buharlaştırma
yöntemini kullanmışlardır.

Sayfa 2 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

9. CPoetry, which is as universal as language, has 11. E To prevent traffic accidents, one of the
for centuries been written and read by all kinds precautions suggested in many countries is to
of people everywhere. increase the minimum age of driving to 21.

A) Şiir, yüzyıllar boyunca her yerde, her türlü insan A) Araba kullanma yaşının 21’e yükseltilmesi, trafik
tarafından yazıldığı ve okunduğu için dil kadar kazalarının azaltılması için birçok ülkede alınan
evrenseldir. önlemlerden biridir.
B) Dil gibi şiir de o kadar evrenseldir ki her türlü B) Trafik kazalarını engellemenin yollarından biri
insan tarafından, her yerde yazılmış ve her olan araba kullanma yaşının en az 21 olması,
zaman okunmuştur. birçok ülkede taraftar bulmaktadır.
C) Dil kadar evrensel olan şiir, yüzyıllardır her C) Birçok ülkede, trafik kazalarına karşı alınması
yerde, her türlü insan tarafından yazılmış ve gereken önlemlerden birinin, araba kullanma
okunmuştur. yaşının 21’e yükseltilmesi olduğu savunul-
D) Yüzyıllardır dünyanın her yerinde ve her maktadır.
toplumda yazılıp okunan şiir, dil gibi evrenseldir. D) Trafik kazalarını önlemek için pek çok ülkede
E) Şiir de dil gibi yüzyıllar boyunca evrensel kabul önerilen önlemlerden biri, araba kullanma
edilmiş, her yerde ve herkes tarafından yazılıp yaşının en az 21’e yükseltilmesidir.
okunmuştur. E) Birçok ülkede, araba kullanma yaşının 21’e
yükseltilmesinin, trafik kazalarını önleme
yollarından biri olduğu kabul ediliyor.
10. DThe parliaments of the member states of
the European Union agreed on the use of a
single currency to be known as ‘the Euro’. 12. BThe Amazon rainforest, which contains around
80 thousand different kinds of plants, is the
A) ‘Euro’, Avrupa Birliği’ne üye devletlerin, most biologically diverse place on Earth.
kullanımı üzerinde anlaştığı tek para birimi
olarak bilinmektedir. A) Yaklaşık 80 bin değişik tür bitkiyi içeren Amazon
B) ‘Euro’, Avrupa Birliği’ne üye devletlerin yağmur ormanları, biyolojik olarak Dünya’da en
parlamentolarının, kullanımı üzerinde fazla çeşitliliğe sahip olan yerdir.
anlaşabildiği tek para birimidir. B) Amazon yağmur ormanları, biyolojik çeşitlilik
C) Avrupa Birliği’ne üye devletlerin parlamentoları, açısından Dünya’nın en zengin bölgesi
kullanacakları tek para birimini ‘Euro’ olarak olduğundan, değişik 80 bin tür bitkiyi içerir.
adlandırma konusunda anlaşmışlardır. C) Biyolojik olarak Dünya’da en fazla çeşitliliğe
D) Avrupa Birliği’ne üye devletlerin parlamentoları, sahip bölge olan Amazon yağmur ormanlarında,
kullanımı üzerinde uzlaştıkları tek para birimini yaklaşık 80 bin değişik bitki çeşidi olduğu
‘Euro’ olarak adlandırmışlardır. bilinmektedir.

E) Avrupa Birliği’ne üye devletlerin parlamentoları, D) 80 bin değişik bitkinin bulunması nedeniyle
‘Euro’ olarak bilinen tek bir para biriminin Amazon yağmur ormanları Dünya’da biyolojik
kullanımı üzerinde anlaştılar. bakımdan en zengin yerdir.
E) Biyolojik bakımdan en fazla çeşitliliğe sahip bölge
olarak bilinen Amazon yağmur ormanları,
Dünya’daki 80 bin değişik türdeki bitkiyi
barındırmaktadır.

Sayfa 3 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

13. APsychologists tell us that, unless we take 15. C A great many inventions have been made
notes and review what we have learned, we through history, but the invention of the
forget over 80 per cent of what we have computer has probably been more influential on
learned. our way of life than any other.

A) Psikologlara göre, not tutar ve öğrendiklerimizi A) Tarih boyunca birçok buluş yapılmıştır; ancak,
tekrar gözden geçirirsek, bunların % 80’inden bilgisayarın icadı, yaşam biçimimiz üzerinde
fazlasını unutmayız. muhtemelen diğerlerinden daha fazla etkili
B) Psikologlar bize, not almadığımız ve olmuştur.
öğrendiklerimizi tekrar gözden geçirmediğimiz B) Tarihte birçok buluş yapılmıştır; ancak,
takdirde bunların % 80’inden fazlasını bilgisayarın icadı, yaşamımızda çok büyük bir
unuttuğumuzu söylüyorlar. etki yapmıştır.
C) Psikologlar, öğrendiklerimizin % 80’ini C) Tarih boyunca çok sayıda keşif vardır; ancak
unutmamamız için not almamız ve aslında, yaşam biçimimizi muhtemelen en fazla
öğrendiklerimizi gözden geçirmemiz gerektiğini etkileyen yenilik, bilgisayarın icadı olmuştur.
belirtiyorlar.
D) Tarihte yapılmış olan buluşların sayısı çoktur;
D) Psikologların söylediğine göre, biz ancak, hiçbiri yaşam biçimimiz üzerinde
öğrendiklerimizin % 80’ini not etmez ve tekrar bilgisayarın icadı kadar etkili olmamıştır.
gözden geçirmezsek unutuyoruz.
E) Tarihte çeşitli buluşlar yapılmıştır; ancak,
E) Psikologlar, bize öğrendiklerimizi not alsak ve bilgisayarın icadının yaşam biçimimizi
tekrar gözden geçirsek bile % 80’ini diğerlerinden çok daha fazla etkilediği
unutacağımızı söylüyorlar. görülmüştür.

14. E Marine life is being photographed using 16. A Young people need education in order to
special cameras made to withstand the acquire a good basis of knowledge on which
pressure of the water. they can build their future.

A) Özellikle deniz yaşamının fotoğraflarını çekmek A) Gençler iyi bir gelecek kurmak için ihtiyaç
için kullanılan kameralar, suyun basıncına duydukları temel bilgileri eğitim yoluyla elde
dayanıklıdır. ederler.
B) Deniz yaşamının fotoğraflarını çekebilen, suyun B) Gençlerin, geleceklerini üzerine kuracakları iyi
basıncına dayanıklı özel kameralar yapılmıştır. bir bilgi temelini elde etmek için eğitime
C) Deniz yaşamının fotoğrafları, suyun basıncına ihtiyaçları vardır.
dayanacak biçimde yapılmış olan özel kameralar C) Gençlerin geleceklerinin temeli, ihtiyaç
kullanılarak çekilmektedir. duydukları bilgileri kazandıran iyi bir eğitimle
D) Suyun basıncına dayanabilen kameraların atılır.
yapılması, deniz yaşamının fotoğraflarının D) İhtiyaç duydukları temel bilgilere sahip olmak
çekilmesini sağlamıştır. için eğitim alan gençler, geleceklerini bu temel
E) Deniz yaşamının fotoğrafları çekilirken, basınca üzerine kurabilirler.
dayanıklı özel kameralar kullanılmaktadır. E) Eğitim, gençlerin geleceklerini üzerine
kuracakları temel bilgileri elde edebilmeleri için
gereklidir.

Sayfa 4 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

17. B The Austrian composer Haydn’s 18. CThomas Gray, who was an eighteenth-
contributions to classical music, especially in century English poet, stressed that a certain
the domain of symphony, are of immense measure of learning and a long acquaintance
importance for the influence they exercised with the good writers of the past were essential
upon Mozart and other composers. for the writing of good poetry.

A) Avusturyalı besteci Haydn’ın klasik müziğe, özel- A) İyi şiir yazmak için çok bilgili olmanın ve geçmi-
likle senfoni alanına katkıları, Mozart ve diğer şin iyi yazarlarını tanımanın gerekli olduğunu
besteciler üzerine yaptığı etkilerden dolayı çok vurgulayan Thomas Gray, bir on sekizinci yüzyıl
büyük önem taşır. İngiliz şairiydi.
B) Mozart ve diğer besteciler üzerinde etkili olan
Avusturyalı besteci Haydn’ın klasik müziğe, özel- B) Bir on sekizinci yüzyıl İngiliz şairi olan Thomas
likle senfoni alanına yaptığı katkıları oldukça Gray, iyi şiir yazmak için, belli ölçüde bilginin ve
önemlidir. geçmişin iyi yazarlarıyla uzun bir tanışıklığın esas
olduğunu vurgulamıştır.
C) Klasik müziğe, özellikle senfoni türüne katkıları
çok önemli olan Avusturyalı besteci Haydn, C) Belli düzeyde bilginin ve geçmişin iyi şairlerini
Mozart ve diğer besteciler üzerinde etkili tanımanın, iyi şiir yazmanın temeli olduğunu
olmuştur. vurgulayanlardan biri de on sekizinci yüzyıl
İngiliz şairlerinden Thomas Gray’dir.
D) Özellikle senfoni türündeki klasik müziğe yaptığı
katkıları büyük önem taşıyan Avusturyalı besteci
D) On sekizinci yüzyıl İngiliz şairi Thomas Gray, şiir
Haydn’ın, Mozart ve diğer besteciler üzerindeki
yazmak için yeterli bilginin yanı sıra geçmişin iyi
etkisi büyüktür.
yazarlarını tanımanın da gerekli olduğunu vurgu-
E) Klasik müziğin özellikle senfoni dalına yaptığı lamıştır.
katkıları çok büyük önem taşıyan Avusturyalı
besteci Haydn’ın, Mozart ve diğer besteciler üze- E) On sekizinci yüzyıl İngiliz şairi Thomas Gray, iyi
rindeki etkisi kapsamlı olmuştur. şiir yazmanın temelinde, yeterli ölçüde bilgi ve
geçmişin iyi yazarlarını iyi tanımanın olduğunu
vurgulamıştır.

Sayfa 5 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

19. A The Hittites were an ancient Anatolian 21. D No certainty has yet been reached about the
people, who, during the second millennium B.C., meaning of the name “London”, but it was the
founded an empire and for a time ruled over a Romans who almost certainly founded the city.
large part of the Middle East.
A) “Londra” adının anlamına ilişkin bir kesinliğe
A) Belli bir süre tüm Ortadoğu’yu yöneten Hititler, henüz ulaşılamamıştır, ancak şehri kuranlar,
MÖ ikinci bin yıl içinde imparatorluk haline gel- hemen hemen kesinlikle Romalılardı.
miş eski bir Anadolu halkıydı.
B) “Londra” adının ne anlama geldiğine ilişkin hiçbir
B) Eski bir Anadolu halkı olan Hititler, MÖ ikinci bin kesinlik yoktur, ancak şehri Romalıların kurmuş
yılda kurdukları imparatorlukla Ortadoğu’nun olduğu kesindir.
büyük bir bölümünü çok uzun süre yönetmiştir. C) Londra’yı kuranların Romalılar olduğu hemen
hemen kesin ise de “Londra” adının anlamına
C) MÖ ikinci bin yıl içinde imparatorluk kurmuş ilişkin bilgiler kesin değildir.
olan Hititler, Ortadoğu’nun çok büyük bir
kesimini yönetmiş eski bir Anadolu halkıydı. D) Londra’yı Romalıların kurmuş olduğu kesindir,
fakat “Londra” adının ne anlama geldiği husu-
D) Eski bir Anadolu halkı olarak Hititler, MÖ ikinci sunda kesin bir kanıta ulaşılamamıştır.
bin yılda bir imparatorluk kurmuşlar ve E) “Londra” adının anlamı hakkında kesin kanıtlara
Ortadoğu’nun büyük bir bölümüne uzun süre ulaşılamamış olmasına rağmen, şehrin Roma-
hükmetmişlerdir. lılar tarafından kurulmuş olduğu kesindir.

E) Hititler, MÖ ikinci bin yıl içinde bir imparatorluk


kurmuş ve bir süre Ortadoğu’nun büyük bir 22. E The Old English language, also called Anglo-
bölümüne hükmetmiş eski bir Anadolu halkıydı. Saxon, can only be read today by those who have
made a special study of it.

20. B Pluto, which was discovered in 1930, has an A) Anglo-Sakson adı verilen eski İngiliz dili, bugün,
orbit which is much more elliptical than the other özel öğrenim görmüş kişiler tarafından kolayca
planetary orbits. okunabilmektedir.
B) Anglo-Sakson adı da verilen İngiliz dili, bugün
A) Yörüngesi, diğer gezegenlerin yörüngelerine sadece özel öğrenim görmüş çok az kişinin oku-
kıyasla oldukça oval olan Plüton, 1930’da keşfe- yabildiği bir dil durumuna gelmiştir.
dilmiştir.
C) Ancak özel öğrenim görenlerin anlayabildiği eski
B) Plüton 1930’da keşfedilmiş ve diğer gezegenlerin İngiliz diline, bugün Anglo-Sakson da denilmek-
yörüngelerinden biraz daha oval bir yörüngede tedir.
hareket ettiği anlaşılmıştır.
D) Bugün Anglo-Sakson adı verilen eski İngiliz dilini
C) 1930’da keşfedilen Plüton, diğer gezegen yörün- okuyabilmek için, bu dilde özel öğrenim görmüş
gelerinden çok daha oval olan bir yörüngeye olmak gerekmektedir.
sahiptir.
E) Anglo-Sakson adı da verilen eski İngiliz dili,
D) Plüton’un yörüngesinin diğer gezegenlerin bugün sadece, bu dilin özel öğrenimini görmüş
yörüngelerinden daha oval olduğu, 1930’da olanlar tarafından okunabilmektedir.
keşfedilmiştir.
E) Plüton 1930’da keşfedildiğinde, yörüngesinin
diğer gezegenlere göre daha oval olduğu görül-
müştür.

Sayfa 6 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

23. C From the 1960s onwards, there has been 25. C In the early years of the fourteenth century,
an increasing interest in the West in books there began to develop in Italy an increasing
written by and about women, and several interest in the manuscripts that had survived
publishing firms have been set up to meet from ancient Greece and Rome.
this interest.
A) Eski Yunan ve Roma elyazmalarına on dördüncü
A) 1960’lardan itibaren Batı’da, kadınlar tarafından yüzyılın ilk yıllarında İtalya’da duyulmaya
ve kadınlar hakkında yazılan kitaplara giderek başlayan ilgi giderek yoğunlaştı.
artan bir ilgi olmuş ve bu ilgiyi karşılamak için
birçok yayın şirketi kurulmuştur. B) Eski Yunan ve Roma’dan kalma elyazmalarına on
dördüncü yüzyıl başlarında oluşan ilgi, İtalya’da
B) 1960’lardan sonra, kadınlar tarafından ve giderek artmıştır.
kadınlar hakkında yazılan kitaplara aşırı bir ilgi
oluşunca, ihtiyacı karşılamak için Batı’da pek çok C) İtalya’da on dördüncü yüzyılın başlarında eski
yayın şirketi kurulmuştur. Yunan ve Roma elyazmalarına duyulan ilgi
giderek artmaya başlamıştır.
C) 1960’larda Batı’da kadınlar tarafından ve kadın-
lar hakkında yazılan kitaplara ilgi artınca, bunun D) On dördüncü yüzyılın ilk yıllarında, İtalya’da eski
sonucu çok sayıda yayın şirketi kurulmuştur. Yunan ve Roma’dan kalan elyazmalarına giderek
artan bir ilgi oluşmaya başladı.
D) 1960’lardan sonra Batı’da kurulan çeşitli yayın
şirketleri, kadınlar tarafından ve kadınlar hakkın- E) İtalya’da eski Yunan ve Roma’dan kalma
da yazılan kitaplara giderek artan bir ilgi göster- elyazmalarına yoğun ilginin ortaya çıkması, on
mişlerdir. dördüncü yüzyılın ilk yıllarına rastlar.

E) Kadınlar hakkında ve kadınlar tarafından yazılan


kitapların giderek artan bir ilgi görmesi üzerine, 26. B Although the legend of King Midas and his
1960’larda Batı’da çeşitli yayın şirketleri kurul- obsession with gold is well known throughout the
muştur. world, historical records tell us very little about
his life.

24. E In antiquity it was believed that the Amazons A) Kral Midas’a ve onun aşırı altın sevgisine ilişkin
had their right breast removed in order to hold a öykü tüm dünyada meşhur olsa da onun yaşamı
bow better. hakkındaki tarihi kaynakların bize söyledikleri
çok yetersizdir.
A) Eskiden de inanıldığı gibi, Amazonlar yayı çok B) Kral Midas’ın öyküsü ve onun altına düşkünlüğü
daha etkili kullanmak için sağ göğüslerini aldırı- dünyada çok iyi bilinmektedir, ancak onun
yorlardı. yaşamına ilişkin olarak tarihi belgelerin bize
B) Eski çağlarda, Amazonların, iyi yay kullanabil- söylediği yeterli değildir.
mek için sağ göğüslerini aldırdıkları sanılıyor. C) Kral Midas’ın öyküsü ve onun altına aşırı ilgisi,
C) Eskiçağda, Amazonların, yayı daha iyi tutmak için tüm dünyada ne kadar iyi bilinirse bilinsin, tarihi
sağ göğüslerini aldırdıklarına inanılıyordu. kaynaklar bize onun yaşamı hakkında hiçbir şey
söylemez.
D) Eski çağlarda herkes, Amazonların, yayı daha iyi
çekmek için sağ göğüslerini aldırdıklarına ina- D) Kral Midas ve onun altına düşkünlüğü tüm
nıyordu. dünyada bilinen bir efsanedir, ancak, onun
hakkında tarihi belgeler bize çok az şey söyler.
E) Eskiçağda, sağ göğüslerini aldıran Amazonların
yayı daha etkili kullandıklarına inanılıyordu. E) Kral Midas ve onun altın tutkusu efsanesi tüm
dünyada iyi bilinmesine rağmen, tarihi belgeler
bize onun yaşamı hakkında çok az şey
söylemektedir.

Sayfa 7 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

27. A At the time Darwin was developing his theory, 29. A We value all the arts because they enrich
no hard evidence for genes existed. and diversify our emotional life.

A) Darwin’in kendi kuramını geliştirdiği dönemde, A) Duygu yaşamımızın zengin olmasını ve çeşitlilik
genlere yönelik hiçbir kanıt ortaya çıkmamıştı. kazanmasını sağlayan tüm sanatlar bizim için
B) Darwin, kuramını geliştirmesine rağmen, değerlidir.
genlerle ilgili güvenilir herhangi bir kanıt yoktu. B) Tüm sanatlara değer vererek duygu yaşamımı-
C) Genlerle ilgili kabul edilebilir herhangi bir kanıt zın zengin ve çeşitli olmasını sağlarız.
elde edilememiş olmasına rağmen, Darwin, C) Duygu yaşamımızın zenginleşmesi ve farklı ol-
kuramını geliştirdi. ması için tüm sanatlara değer veririz.
D) Darwin, kuramını geliştirdiği sırada, genler için D) Tüm sanatlara değer veririz çünkü duygu yaşa-
sağlam hiçbir kanıt yoktu. mımızı zenginleştirir ve çeşitlendirirler.
E) Darwin’in kuramı, genler hakkında hiçbir kanıtın E) Bizim için değerli olan tüm sanatlar, duygu yaşa-
bulunmadığı bir dönemde geliştirilmişti. mımızı zenginleştirir ve çeşitlendirir.

28. C When animals are used for research purposes, 30. C Cutting down trees to build houses not only
it is not the taking of life that people object to, damages the environment, but also threatens
but the suffering that is caused. human health.

A) Hayvanlar araştırma amacıyla kullanıldığında A) Ev yapmak amacıyla ağaçların kesilmesi çevre-


insanların karşı çıktığı, can alınması değil, sebep ye zarar vermekle kalmaz, insan sağlığını da
olunan acıdır. tehdit eder.
B) İnsanlar, araştırmalarda kullanılan hayvanların B) Ev yaparken bazı ağaçların kesilmesi çevreye
çektiği acıdan çok, onların canının alınmasına zarar verir, aynı zamanda insan sağlığını tehdit
karşı çıkarlar. eder.
C) Araştırmalarda kullanılan hayvanların canlarının C) Ev yapmak amacıyla ağaçların kesilmesi insan
alınmasından çok, insanları onların acı çekmesi sağlığını tehdit etmese de çevreye zarar verir.
üzer.
D) Ağaçların ev yapmak için kesilmesi hem çevreyi
D) İnsanların araştırmalarda hayvanların hem de insan sağlığını kötü etkiler.
kullanılmasında karşı çıktıkları şey, onların
canının acı çektirilerek alınmasıdır. E) Çevreye zarar veren ve insan sağlığını tehdit e-
den nedenlerden biri ağaçların ev yapmak için
E) İnsanlar, araştırma amacıyla hayvanlar kesilmesidir.
kullanıldığında, hem onların canlarının
alınmasına hem de acı çekmelerine karşı çıkarlar.

Sayfa 8 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

31. B The development of computers has been 33. D The great Wall of China, which was
amazingly rapid, and the future could be different designed specifically as a defence against
from today’s forecasts. nomadic tribes, was built mainly of earth and
stone.
A) Bilgisayarlarda gelişimin şaşırtıcı derecede hızlı
olması, geleceğin öngörülenden farklı olabile- A) Göçebe kabilelere karşı bir önlem olarak
ceğini gösteriyor. tasarlanan Çin Seddi, büyük bir bölümü toprak
B) Bilgisayarlar şaşırtıcı derecede hızlı bir gelişim ve taştan inşa edilmiş bir savunma hattıdır.
gösterdiği için gelecek bugünden farklı olabilir. B) Göçebe kabilelere karşı özellikle bir savunma
C) Bilgisayarların gelişimi şaşırtıcı derecede hızlı olarak tasarlanmış olan Çin Seddi, esas olarak
olmuştur ve gelecek, bugünün tahminlerinden toprak ve taştan inşa edilmiştir.
farklı olabilir. C) Tamamen toprak ve taştan inşa edilmiş olan Çin
D) Şaşırtıcı derecede hızlı bir gelişim gösteren bilgi- Seddi, göçebe kabilelere karşı bir savunma hattı
sayarlar ile gelecek, bugünden farklı olabilir. olarak kullanılmıştır.

E) Bilgisayarlar şaşırtıcı derecede hızlı bir gelişim D) Öncelikle göçebe kabilelere karşı bir savunma
göstermiştir, fakat gelecek, bugün düşünülenler- hattı olarak tasarlanmış olan Çin Seddi’ni inşa
den farklı olabilir. edenler, çoğunlukla toprak ve taş
kullanmışlardır.
E) Çin Seddi, öncelikle göçebe kabilelere karşı bir
32. D So far, various theories have been put forward savunma olarak düşünülmüş ve çoğunlukla
to explain the origin of Saturn’s rings. toprak ve taştan yapılmıştır.

A) Satürn’ün halkaları farklı zamanlarda öne sürü-


len değişik kuramlara temel oluşturmuştur.
34. E Most of the old calendars were lunar
B) Satürn’ün halkalarının oluşumunu açıklamak için calendars, based on the time interval from one
sürekli olarak yeni kuramlar ortaya atılmaktadır. new moon to the next.
C) Bugüne kadar ortaya atılan çeşitli kuramlar, Sa-
türn’ün halkalarının kökenini açıklamaktadır. A) Eski takvimlerin bazılarının, bir yeni aydan bir
sonrakine kadar olan zaman aralığına dayanan
D) Satürn’ün halkalarının oluşumu, sürekli olarak ay takvimleri olduğu bilinmektedir.
çeşitli kuramlarla açıklanmaya çalışılmaktadır.
B) Bir yeni ay ile bir sonraki arasındaki zaman
E) Satürn’ün halkalarının kökenini açıklamak için aralığına göre düzenlenmiş ay takvimlerinin pek
bugüne kadar çeşitli kuramlar öne sürülmüştür. çoğu, oldukça eski takvimlerdir.
C) Bir yeni ay ile bir sonraki arasında geçen zamana
göre düzenlenmiş ay takvimleri, en eski
takvimler arasında yer almaktadır.
D) Eski takvimlerin pek çoğu, bir yeni aydan bir
sonrakine kadarki zaman aralığına dayalı ay
takvimleriydi.
E) Ay takvimlerinin pek çoğu oldukça eski
takvimlerdir ve bunlar, bir yeni aydan bir
sonrakine kadar olan zaman aralığına göre
düzenlenmiştir.

Sayfa 9 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

35. B C No matter how much our level of 37. C The European Union attributes much of its
technology develops, the human race will achievement to the respect for human rights and
always be at the mercy of the forces of democracy, which is reflected in its laws,
nature. policies, institutions, and actions.

A) İnsan ırkı, sürekli doğa güçlerinin insafına kaldığı A) Yasalarına, politikalarına, kurumlarına ve
için teknoloji düzeyini sürekli geliştirmeye eylemlerine insan hakları ve demokrasi saygısını
çalışmaktadır. yansıtan Avrupa Birliği, çok başarılı olmuştur.
B) Teknoloji düzeyimiz büyük ölçüde gelişse de, B) Avrupa Birliği, yasalarında, politikalarında,
insan ırkı çoğu zaman doğa güçlerinin insafına kurumlarında ve eylemlerinde, insan haklarına
kalacaktır. ve demokrasiye saygıyı yansıtmış ve bunda çok
C) Teknoloji düzeyimiz ne kadar gelişirse gelişsin, başarılı olmuştur.
insan ırkı daima doğa güçlerinin insafına C) Avrupa Birliği, başarısının çoğunu, yasalarına,
kalacaktır. politikalarına, kurumlarına ve eylemlerine
D) İnsan ırkı daima doğa güçlerinin insafına yansımış olan insan hakları ve demokrasi
kalacağından, teknoloji düzeyimizin sürekli saygısına bağlar.
gelişmekte olması bir anlam taşımaz. D) Avrupa Birliği’nin insan haklarına ve
E) Teknoloji düzeyimiz ne kadar gelişirse gelişsin, Demokrasiye duyduğu saygı, onun yasalarına,
doğa güçleri insan ırkına hiçbir zaman insaf politikalarına, kurumlarına ve eylemlerine
etmeyecektir. yansımış ve onu başarılı kılmıştır.
E) Avrupa Birliği’nin başarısının çoğu, insan
haklarına ve demokrasiye olan saygısı ile ilgilidir
36. C When gold was discovered in California in ve bu saygı, onun yasalarına, politikalarına,
1848, the population of San Francisco, one of the kurumlarına ve eylemlerine yansımıştır.
major cities in the area, jumped to 10,000.

A) 1848’de Kaliforniya’da altın keşfedilince,


bölgedeki önemli şehirlerden biri olan San
Francisco’nun nüfusu 10.000’e fırladı.
B) 1848’de Kaliforniya’da altının keşfedilmesi
üzerine, bölgenin en önemli şehri olan San
Francisco’nun nüfusu birden 10.000’e çıkmıştır.
C) 1848’de bölgedeki önemli şehirlerden biri olan
San Francisco’nun nüfusunun 10.000’e
fırlamasının nedeni Kaliforniya’da altının
keşfedilmesidir.
D) Kaliforniya’da altının keşfedilmesi sonucu,
bölgedeki önemli şehirlerden biri olan San
Francisco’nun nüfusu 1848’de yaklaşık 10.000’e
yükselmiştir.
E) 1848’de Kaliforniya yakınlarında altının
keşfedilmesi ile bölgenin en önemli şehri olan
San Francisco’nun nüfusu birden 10.000’e
fırlamıştır.

Sayfa 10 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

38. B Lasting for 600 years, the Ottoman Empire 39. E It will be vital, as never before, for university
was not only one of the most powerful empires graduates to have a grasp of foreign cultures and
in the history of the Mediterranean region, but global issues for the coming years.
it also generated great works of art,
architecture and literature. A) Üniversite mezunları için yabancı kültürleri ve
küresel meseleleri kavramak, önümüzdeki
A) Akdeniz bölgesinin tarihindeki güçlü yıllarda da daha önce olduğu gibi hayati
İmparatorluklardan biri olan Osmanlı olacaktır.
İmparatorluğu 600 yıl devam etmiş ve sanat,
B) Üniversite mezunları için önümüzdeki yıllarda
mimarlık ve edebiyatta büyük eserler üretmiştir.
yabancı kültürleri ve küreselleşmeyi anlamak
B) 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu, hem Akdeniz daha önce olduğundan daha hayati olacaktır.
bölgesinin tarihindeki imparatorlukların en
C) Üniversite mezunları için yabancı kültürleri ve
güçlüsü olmuştur hem de sanat, mimarlık ve
küresel meseleleri kavramak, önümüzdeki
edebiyat alanlarında büyük eserler üretmiştir.
yıllarda daha önce hiç olmadığı kadar hayati
C) 600 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu, Akdeniz olacaktır.
bölgesinin tarihinde en güçlü
D) Her üniversite mezunu için, daha önce de
imparatorluklardan biri olmasa da sanat,
olduğu gibi, önümüzdeki yıllarda da hayati olan
mimarlık ve edebiyatta büyük
yabancı kültürleri ve küresel meseleleri
eserler vermiştir.
kavramaktır.
D) Sanat, mimarlık ve edebiyat alanlarında büyük
E) Bütün üniversite mezunları için yabancı kültürleri
eserler vermiş olan Osmanlı İmparatorluğu, 600
ve küreselleşmeyi anlamak, daha önce olduğu
yıl devam etmiş olsa da Akdeniz bölgesinin
kadar önümüzdeki yıllarda da hayati olacaktır.
tarihindeki en güçlü imparatorluklardan biri
değildir.
E) 600 yıl devam eden Osmanlı İmparatorluğu, 40. C Plants living in very dry conditions
sadece, Akdeniz bölgesinin tarihinde en güçlü have developed a number of special
imparatorluklardan biri değildir, aynı zamanda anatomical mechanisms that enable
büyük sanat, mimarlık ve edebiyat eserleri de them to survive.
üretmiştir.
A) Çok kuru koşullarda hayatta kalmayı başaran
bitkiler, yaşamak için bir dizi özel anatomik
mekanizma geliştirmiştir.
B) Hayatta kalmak için bir dizi özel anatomik
mekanizma geliştirmiş olan bitkiler, çok kuru
koşullarda yaşayabilmektedir.
C) Çok kuru koşullarda yaşayabilmek için birçok
özel anatomik mekanizma geliştirmiş olan
bitkiler, hayatta kalmıştır.
D) Çok kuru koşullarda yaşayan bitkiler, hayatta
kalmalarını sağlayan birtakım özel anatomik
mekanizmalar geliştirmiştir.
E) Bitkiler, birtakım özel anatomik mekanizmalar
geliştirerek çok kuru koşullarda yaşar ve hayatta
kalmayı başarır.

Sayfa 11 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

41. A There are various methods that may be 43. C Air-breathing jets use less fuel than rockets
used when analysing a work of art. but do not work in space.

A) Bir sanat eserini çözümlerken kullanılabilecek A) Hava emişli jetler, roketlerden daha az yakıt
çeşitli yöntemler vardır. kullanır, ancak uzayda çalışmazlar.
B) Bir sanat eserini çözümlerken değişik yöntemleri B) Roketlerden çok daha az yakıt kullanan hava
bir arada kullanabiliriz. emişli jetler uzayda çalışmaz.
C) Her sanat eseri, çeşitli yöntemlerden biri C) Roketlerden daha az yakıt kullandıkları halde,
kullanılarak çözümlenebilir. hava emişli jetler uzayda çalışmaz.
D) Bir sanat eserini, birden çok yöntem kullanarak D) Hava emişli jetler, roketlere göre daha az yakıt
çözümleyebiliriz. kullansalar da uzayda çalışmaları mümkün
değildir.
E) Bir sanat eserini çözümlerken çeşitli
yöntemlerden uygun olanını kullanmalıyız. E) Uzayda hiç çalışmayan hava emişli jetler,
roketlere göre oldukça az yakıt kullanırlar.

42. B The Etruscans were a people who settled in


Italy about 900 B.C. and are believed to have 44. E The first thing that most people associate
come from Anatolia. with Cannes is its many festivals, especially
the International Film Festival held each
A) Anadolu’dan gelerek İtalya’ya yerleşmiş olan May.
Etrüskler, M.Ö. 900’lü yıllarda yaşadığına
inanılan bir halktır. A) Özellikle her mayıs düzenlenen Uluslararası Film
Festivali, insanların Cannes ile ilişkilendirdikleri
B) M.Ö. 900’lerde İtalya’ya yerleşmiş bir halk olan
şeylerden sadece biridir.
Etrüsklerin Anadolu’dan gelmiş oldukları
biliniyor. B) Birçok kişinin Cannes ile ilişkilendirdiği ilk şey,
onun çok sayıdaki festivali, özellikle de her mayıs
C) Anadolu’dan gelmiş oldukları tahmin edilen
düzenlenen Uluslararası Film Festivali’dir.
Etrüskler, M.Ö. 900’lü yıllardan sonra İtalya’ya
yerleşmişlerdir. C) Uluslararası Film Festivali, Cannes’ın ismiyle
ilişkilendirilen festivallerinden biridir ve bu
D) Etrüskler, M.Ö. 900 civarında İtalya’ya yerleşmiş
festival her yıl mayıs ayında düzenlenir.
olan ve Anadolu’dan gelmiş olduklarına inanılan
bir halktı. D) Cannes’ı ilk olarak festivalleriyle ilişkilendiren
insanlar, özellikle her mayıs ayında düzenlenen
E) Yaklaşık M.Ö. 900’de Anadolu’dan gelmiş
Uluslararası Film Festivali’ni iyi bilirler.
Oldukları varsayılan Etrüskler, İtalya’ya
yerleşmişlerdi. E) Özellikle her mayıs düzenlenen Uluslararası Film
Festivali ile diğer festivaller, insanların Cannes
ile ilişkilendirdikleri etkinliklerdir.

Sayfa 12 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

45. C Since comets appear in the sky without 46. D Not only has St. Petersburg enough canals to
any signal in advance, people in antiquity compete with Venice, Amsterdam and Stockholm,
and especially during the Middle Ages believed but also it is a city of culture, literature and poetry
that they had a special meaning. in particular.

A) Kuyruklu yıldızlar gökyüzünde önceden herhangi A) St. Petersburg her ne kadar Venedik,
bir işaret vermeden göründükleri için, eski çağda Amsterdam ve Stockholm ile yarışmasına
ve özellikle Ortaçağ boyunca, insanlar onların yetecek kadar kanala sahipse de, bir kültür,
özel bir anlamı olduğuna inanıyorlardı. edebiyat ve özellikle şiir kenti olarak bilinir.
B) Eski çağda ve özellikle Ortaçağ’da insanlar, B) Bir kültür, edebiyat ve özellikle şiir kenti olan St.
gökyüzünde önceden hiçbir işaret vermeden Petersburg, aynı zamanda Venedik, Amsterdam
beliren kuyruklu yıldızların olağandışı bir anlamı ve Stockholm’dekiler gibi kanallara sahiptir.
olduğuna inanmışlardır.
C) St. Petersburg hem sahip olduğu kanallarla,
C) Kuyruklu yıldızlar eski çağda ve özellikle hem de bir kültür, edebiyat ve özellikle şiir kenti
Ortaçağ’da gökyüzünde herhangi bir işaret olması bakımından Venedik, Amsterdam ve
vermeden ani olarak göründükleri için, insanlar Stockholm ile yarışır.
onların özel bir anlamı olduğuna inanmaktaydı.
D) St. Petersburg sadece Venedik, Amsterdam ve
D) Eski çağda ve özellikle Ortaçağ’da insanların, Stockholm ile yarışmak için yeterli kanallara
özel bir anlamı olduğuna inandıkları kuyruklu sahip değil, aynı zamanda özellikle bir kültür,
yıldızlar, gökyüzünde önceden herhangi bir edebiyat ve şiir kentidir.
işaret vermeden belirirlerdi.
E) Kültür, edebiyat ve özellikle şiir kenti olan St.
E) Kuyruklu yıldızların önceden bir işaret olmaksızın Petersburg, Venedik, Amsterdam ve Stockholm’
gökyüzünde görünmeleri, eski çağda ve deki kanallarla yarışacak kadar olmasa da, yine
özellikle Ortaçağ’da insanların onlarda özel bir de yeterli sayıda kanala sahiptir.
anlam olduğuna inanmalarına neden olmuştur.

Sayfa 13 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

47. A Although the French explorer Jacques 48. B Between the late 15th and 20th centuries,
Cartier, who reached the Gulf of St. Lawrence in many European languages were spread to many
1534, is generally regarded as Canada’s parts of the world through commerce and
founder, the Vikings are believed to have travel.
reached the Atlantic coast centuries before
him. A) Avrupa dilleri 15. yüzyıldan başlayarak 20.
yüzyıla kadar, dünyanın her bölgesine ticaret ve
A) Fransız kâşif Jacques Cartier 1534’te St. seyahat yoluyla yayılmıştır.
Lawrence Körfezi’ne ulaştığı için Kanada’nın
kurucusu olarak gösterilir, ancak, ondan yüzyıllar B) Birçok Avrupa dilinin 15. yüzyıl sonlarıyla 20.
önce Vikinglerin Atlantik kıyısına ulaştıkları yüzyıl arasında dünyanın değişik bölgelerine
sanılmaktadır. yayılmasının nedeni ticaret ve seyahattir.

B) Vikingler ondan yüzyıllar önce Atlantik kıyılarına C) 15. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyıl arasında yoğun
ulaşmış olsalar da, Kanada’nın kurucusunun olan ticaret ve seyahat, birçok Avrupa dilinin
1534’te St. Lawrence Körfezi’ne ulaşan Fransız dünyanın çeşitli bölgelerine yayılmasını
kâşif Jacques Cartier olduğu genellikle kabul sağlamıştır.
edilmektedir. D) Dünyanın pek çok değişik bölgesine Avrupa
C) 1534’te St. Lawrence Körfezi’ne ulaşan Fransız dilleri ticaret ve seyahat yoluyla 15. yüzyıl
kâşif Jacques Cartier genel olarak Kanada’nın sonlarından 20. yüzyıl başlarına kadar yayılmıştır.
kurucusu sayılıyorsa da, Vikinglerin ondan E) 15. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyıl arasında, birçok
yüzyıllar önce Atlantik kıyısına ulaştıklarına Avrupa dili, dünyanın birçok bölgesine ticaret
inanılmaktadır. ve seyahat yoluyla yayılmıştır.
D) 1534’te Fransız kâşif Jacques Cartier St.
Lawrence Körfezi’ne ulaştığında Kanada’nın
kurucusu olarak kabul edildi, ancak, Vikinglerin 49. B All fish have a great sense of smell, but there
Cartier’den yüzyıllar önce Atlantik sahiline are some types of fish that cannot see at all, and
ulaştığı bilinmektedir. among these there are species that do not even
have eyes.
E) 1534’te St. Lawrence Körfezi’ne ulaşan Fransız
kâşif Jacques Cartier, Kanada’nın kurucusu A) Tüm balıkların koku duyusu çok gelişmiştir, ama
olarak kabul edilse de aslında Vikinglerin ondan bazı balık türlerinin görme duyusu tam olarak
yüzyıllar önce Atlantik kıyılarına ulaştıkları gelişmemiştir ve bunların arasında bazılarının
bilinmektedir. gözleri bile yoktur.
B) Görme duyusu güçlü olan balıkların yanı sıra
koku duyusu çok gelişmiş olan balık türleri de
vardır; ancak bazı türlerin gözleri bile yoktur.
C) Çok iyi bir koku duyusuna sahip olan kimi balık
türlerinin görme duyusu gelişmemiştir; aslında,
gözleri bile olmayan bazı balık türleri de vardır.
D) Bütün balıkların çok iyi bir koku duyusu vardır;
ancak hiç göremeyen bazı balık türleri vardır ve
bunların arasında gözleri bile olmayan türler
bulunur.
E) Bütün balıkların koku duyuları oldukça
gelişmiştir; ama gözleri görmeyen ya da gözleri
bile olmayan bazı balık türleri de vardır.

Sayfa 14 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

50. C When we feel diffident, it is easy to imagine 52. B Strolling alone in the park, Onur watched
that other people are laughing at us, but those a pair of kites overhead, and remembered
negative thoughts are often distorted or his hildhood friend, Hasan.
magnified.
A) Parkta tek başına yürürken Onur’a çocukluk
A) Kendimize güvenmediğimiz zaman, başkalarının arkadaşı Hasan’ı hatırlatan, başının üstünde
bizimle alay ettiği gibi çarpık ve abartılı uçan bir çift uçurtma oldu.
düşüncelere sık sık kapılırız.
B) Parkta tek başına yürürken Onur’a, başının
B) Başkalarının bizimle alay ettiğini sandığımız üstünde uçan bir çift uçurtma çocukluk arkadaşı
zamanlar, kendimize güvenmediğimiz için bu Hasan’ı hatırlattı.
düşüncemizi çarpıttığımız veya abarttığımız
C) Tek başına parkta yürüyen Onur, başının
zamanlardır.
üstünde uçan bir çift uçurtmayı izleyince
C) Başkalarının bizimle alay ettiğini çocukluk arkadaşı Hasan’ı hatırladı.
düşündüğümüzde bu düşüncemizin çarpık ve
abartılı olduğunu fark edemez ve kendimize D) Parkta tek başına yürüyen Onur, başının üstünde
güvenimizi kaybederiz. uçan bir çift uçurtmayı seyrettikçe çocukluk
arkadaşı Hasan’ı hatırladı.
D) Çarpık ve abartılı olsa da, başkalarının bizimle
alay ettiğine inanmak çoğunlukla kendimize olan
E) Parkta tek başına yürürken Onur, başının
güvenimizi sarsar.
üstünde uçan bir çift uçurtmayı seyretti ve
E) Kendimize güvenmediğimiz zaman, başkalarının çocukluk arkadaşı Hasan’ı hatırladı.
bizimle alay ettiğini sanmak kolaydır, ancak bu
olumsuz düşünceler çoğu kez çarpıtılmış veya
abartılıdır.
53. E Investigators use indirect methods to
understand which brain regions help to
51. A In the 16th century, Turkish potters moved restructure problems and generate thoughts.
away from their Chinese inspirations towards a
Turkish ceramic art of their own. A) Araştırmacılar, beynin hangi bölgelerinin,
sorunları yeniden yapılandırdığını ve düşünce
A) Çin etkisinden uzaklaşmak isteyen Türk ürettiğini anlamak için dolaylı yöntemler
çömlekçiler 16. yüzyılda kendilerine özgü bir kullanıyorlar.
çömlekçiliğe yöneldiler.
B) Araştırmacılar, beyindeki hangi bölgelerin hangi
B) 16. yüzyılın Türk çömlekçileri, Çin etkilerinden sorunları yeniden yapılandırarak düşünce
uzaklaşıp daha Türklere özel bir seramik ürettiğini belirlemek için dolaylı yöntemler
sanatına yaklaştılar. kullanıyorlar.
C) 16. yüzyılda Çin etkisinden kopan Türk C) Araştırmacılar, dolaylı yöntemlerle beyindeki
çömlekçiler, çok daha Türklere özel olan bir sorunları yeniden yapılandırarak düşünce üreten
seramik sanatına yöneldiler. bölgeleri belirlemeye çalışıyorlar.
D) 16. yüzyılda Türk çömlekçiler, Çin etkilerinden D) Araştırmacılar, beynin sorunları yeniden
uzaklaşarak kendilerine özgü bir seramik yapılandırıp düşünce üreten bölgelerini dolaylı
sanatına yöneldiler. yöntemlere başvurarak belirlemişlerdir.
E) 16. yüzyılda Türk çömlekçilerini kendilerine özgü E) Araştırmacılar, beynin bazı bölgelerinin sorunları
bir seramik sanatı türüne yönelten, onların Çin yeniden yapılandırarak düşünce ürettiğini dolaylı
etkisinden uzaklaşması oldu. yöntemlerle ortaya koydular.

Sayfa 15 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

54. C Bird-lovers are celebrating the return of a 56. C If you want to understand the causes of
wetland bird that has eluded scientists ever since American and European prosperity, study the
its discovery in India years ago. policies of those who created it, not the advice
of their forgetful successors.
A) Hindistan’daki kuşseverler, yıllar önce
keşfettikleri ve bilim insanlarını atlatan bir sulak A) Amerika ve Avrupa’nın refahının sebeplerini
arazi kuşunun dönüşünü kutluyorlar. anlamak ve incelemek isterseniz, haleflerinin
B) Yıllar önce Hindistan’da keşfedilmesinden sonra tavsiyelerine değil refahı oluşturan politikalara
bilim insanlarını atlatan bir sulak arazi kuşunun bakmanız gerekir.
dönüşü kuşseverleri memnun etti. B) Amerika ve Avrupa’da refahı oluşturan sebepleri
C) Kuşseverler, yıllar önce bilim insanlarının anlamak için, unutkan haleflerinin tavsiyeleri
Hindistan’da keşfettiği ancak onları atlatan bir yanında bu refahı sağlayan politikaları da
sulak arazi kuşunun dönüşünü kutluyorlar. inceleyiniz

D) Kuşseverler, Hindistan’daki keşfinden beri bilim C) Amerika ve Avrupa’nın refahının sebeplerini


insanlarını atlatan bu güzel sulak arazi kuşunun anlamak isterseniz, unutkan haleflerinin
dönüşünü kutluyorlar. tavsiyelerini değil refahı yaratanların
politikalarını inceleyin.
E) Kuşseverler, yıllar önce Hindistan’da keşfinden
bu yana bilim insanlarını atlatan bir sulak arazi D) Amerika ve Avrupa’nın refahının sebeplerini
kuşunun dönüşünü kutluyorlar. anlamak istiyorsanız, sadece unutkan haleflerin
tavsiyelerini değil bu refahı oluşturan politikaları
da incelemenizi öneririz
E) Amerika ve Avrupa’nın refaha nasıl ulaştıklarını
55. E When it was time to leave, I was still in a state anlamak için unutkan haleflerin sözlerine değil
of disbelief, for I couldn’t have even imagined bu refahı yaratan politikaları uygulayanların
that such richness existed in Singapore. söylediklerine bakmak gerekir.

A) Singapur’da böyle bir zenginliğin


bulunabileceğini hiç düşünmemiştim, öyleki
ayrılma zamanı geldiğinde şaşkınlık içindeydim. 57. D Shortly before his death around 400 B.C.,
the Buddha is said to have advised his
B) Singapur’da böyle bir zenginliğin disciples to regularly visit the four holy
bulunacabileceği hayal bile edilemeyeceğinden, sites.
gitme zamanı geldiğinde, doğrusu şaşkınlık
içindeydim. A) M.Ö. yaklaşık 400’de ölen Buda, ölmeden önce
C) Gitme zamanı geldiğinde şaşkınlık içindeydim havarilerine, dört kutsal mekânı düzenli ziyaret
çünkü Singapur’un böylesi bir zenginliğe sahip etmeleri tavsiyesinde bulunmuştur.
olabileceğini hayal etmemiştim. B) M.Ö. yaklaşık 400’deki ölümünden kısa süre
D) Gitme zamanı geldiğinde hâlâ şaşkınlık önce, Buda’nın, havarilerine, dört kutsal mekânı
içindeydim çünkü Singapur’da böyle bir düzenli olarak ziyaret etmelerini tavsiye ettiği
zenginliğin bulunmasını hayal bile edemezdim. söylenir.

E) Singapur’a gitme zamanı geldiğinde, şaşkınlık C) M.Ö. yaklaşık 400’deki ölümünden hemen sonra,
içindeydim çünkü orada böyle bir zenginliğin Buda’nın havarileri, onun dört kutsal mekânı
bulunması doğrusu hayal bile edilemezdi. düzenli olarak ziyaret etmeleri tavsiyesine
uydular.
D) Buda, M.Ö. yaklaşık 400’deki ölümünden hemen
önce, havarilerine, dört kutsal mekânı sürekli
ziyaret etmeleri gerektiğini söylemiştir.
E) Buda, M.Ö. yaklaşık 400’deki ölümünden hemen
önce, havarilerine, ölümünden sonra dört kutsal
mekânı ziyaret etmelerini tavsiye etmiştir

Sayfa 16 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

58. A UK exports in goods and services to Malaysia 59. D By the 18th century, scientists in various
in 2005 were valued at £1,52 billion, and disciplines had used various approaches to
placed Malaysia as the UK’s second largest calculate the earth’s age and reached different
export market in Southeast Asia. conclusions.

A) Birleşik Krallık’ın Malezya’ya yaptığı ihracatın A) 18. yüzyıl itibarıyla, birçok farklı alanda çalışmış
değeri 2005 yılı sonunda 1,52 milyar sterline olan bilim adamları yeryüzünün yaşını bazı
ulaşınca Malezya, Birleşik Krallık’ın ikinci büyük yöntemlerle hesaplayarak farklı sonuçlara
ihracat pazarı hâline gelmiştir. ulaşmışlardı.
B) Birleşik Krallık’ın 2005’te Malezya’ya yaptığı mal B) 18. yüzyıldan sonra, farklı alanlarda çalışan bilim
ve hizmet ihracatının değeri 1,52 milyar sterline adamları yeryüzünün yaşını değişik bir şekilde
yükselmiş ve böylece Malezya, Birleşik Krallık’ın hesaplayabilmek için çeşitli yöntemler
ikinci büyük ihracat pazarı hâline gelmiştir. denemişler ve her biri önemli sonuçlara
C) 2005’te Birleşik Krallık’ın Malezya’ya yaptığı mal ulaşmışlardı.
ve hizmet ihracatının değeri 1,52 milyar sterlin C) Farklı alanlardaki bilim adamları, 18. yüzyıldan
olmuş ve bu, Malezya’yı Birleşik Krallık’ın ikinci sonra yeryüzünün yaşını hesaplamak için çeşitli
büyük ihracat pazarı hâline getirmiştir. yöntemler denemişler ve sonunda istedikleri
D) 2005’te Birleşik Krallık, Malezya’ya 1,52 milyar sonuçlara ulaşmışlardı.
sterlin değerinde mal ve hizmet ihracatı yapmış D) 18. yüzyılın hemen başında, bilim adamları
ve bu, Malezya’yı Birleşik Krallık’ın en büyük yeryüzünün yaşını hesaplamak için farklı
ihracat pazarlarından biri hâline getirmiştir alanlardaki çeşitli yöntemleri kullanmışlar ve
E) Birleşik Krallık’ın yıllardır Malezya’ya yaptığı mal böylelikle istedikleri sonuçlara ulaşmışlardı.
ve hizmet ihracatının toplamı 2005 yılında 1,52 E) 18. yüzyıl itibarıyla, çeşitli alanlardaki bilim
milyar sterline ulaşmış ve bu durum Malezya’yı adamları yeryüzünün yaşını hesaplamak için
Birleşik Krallık’ın ikinci büyük pazarı hâline çeşitli yöntemler kullanmışlar ve farklı sonuçlara
getirmiştir. ulaşmışlardı.

Sayfa 17 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

60. C Choosing one thing inevitably requires giving 62. A It won’t be new technology in itself that drives
up something else, which means that another us out of recession, this will also be connected to
opportunity has been missed. the changes we make in our work and our lives.

A) Bir şeyi seçmek, kaçınılmaz olarak başka bir A) İnsanların durgunluktan çıkması, teknoloji ile
şeyden vazgeçmeyi gerektirir ki bu, başka bir olmayacaktır; bu, işimizde ve yaşantımızda
fırsatın kaçırıldığı anlamına gelir. yaptığımız değişlikler yoluyla olacaktır.
B) Bir şeyin yerine başka bir şeyin seçilmesi, çoğu B) Bizi durgunluktan çıkaran, kendi başına yeni
zaman büyük fırsatların kaçırıldığı anlamına teknoloji olmayacaktır; bu, aynı zamanda
gelmektedir. işimizde ve yaşantımızda yaptığımız
değişikliklere de bağlı olacaktır.
C) Bir fırsatın kaçırılması, tercihlerimizle ilgili
yaptığımız değişikliklerden kaynaklanmaktadır C) Tek başına teknolojik yenilikler bizi durgunluktan
ve bu da kaçınılmaz olarak diğer tercihlerimizde çıkarmayacağı gibi, işimizde ve yaşantımızdaki
olmayı gerektirir. değişiklikler de bu konuda yetersiz kalacaktır.
D) İki şey arasında bir seçim yapmak, kaçınılmaz D) Teknolojik yenilikler kendi başına bizi
olarak başka fırsatların kaçırılmasına neden olur durgunluktan çıkaramayacaktır; bu, işlerimizin
ve bu da bizi fırsatları yeniden gözden geçirmeye ve yaşantılarımızın tamamen değiştirilmesiyle
zorlar. olacaktır.
E) Herhangi bir şeyi seçmek, kaçınılmaz olarak E) Bizi durgunluktan çıkaran yeni teknoloji, işimizde
başka şeylerden vazgeçmek anlamına gelir ki bu, ve yaşantımızda büyük değişiklikler yapmamızı
başka fırsatların kaçırılmasına neden olur. da gerekli kılacaktır.

61. B It is difficult to handle health issues without 63. E Studies that have been carried out in
knowing all the aspects of an individual’s lifestyle recent times, designed to discover whether
and genetics. there is a relationship between class size
and levels of achievement, have reached
A) Bir bireyin yaşam tarzı ve genetik özellikleri ile conflicting results.
ilgili genel bilgiye sahip değilseniz sağlık
sorunlarına çözüm üretmek kolay değildir. A) Yakın tarihte, sınıf büyüklüğü ile başarı oranları
arasındaki ilişkiyi keşfeden çalışmalar yapılmış
B) Bir bireyin yaşam tarzını ve bazı belirgin genetik
ve kesin sonuçlar elde edilmiştir.
özelliklerini bilmeden, onunla ilgili sağlık
sorunlarını ele almak zordur. B) Sınıf büyüklüğü ile başarı seviyesi arasında kayda
değer bir ilişki olup olmadığını keşfetmek üzere
C) Genetik özelliklerin yaşam tarzı üzerindeki
yakın tarihte bazı çalışmalar yapılmış, ancak
etkilerini bilmeden, bir kişinin sağlık sorunlarına
çelişkili sonuçlar elde edilmiştir.
çözüm üretmek zordur.
C) Sınıf büyüklüğü ile başarı seviyeleri arasında bir
D) Bir kişinin hem yaşam tarzı hem de genetik
ilişki olup olmadığını keşfetmek için yapılan
özellikleri tüm yönleriyle bilinse de o kişiyle ilgili
yakın tarihteki çalışmalar çelişkili sonuçlara
sağlık sorunlarını ele almak zordur.
ulaşmıştır.
E) Bir bireyin yaşam tarzı ve genetik özelliklerinin
D) Yakın tarihte sınıf büyüklüğü ile başarı oranı
tüm yönlerini bilmeden, sağlık sorunlarını ele
arasındaki ilişkiyi keşfetmek üzere yapılmış olan
almak zordur.
bazı önemli çalışmalar, çeşitli sonuçlara
ulaşmıştır.
E) Yeni çalışmalar, sınıf büyüklüğü ile başarı
oranları arasında bir ilişki olduğunu keşfetmekle
birlikte bazı önemli sonuçlar da ortaya çıkarmıştır

Sayfa 18 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

64. B Creating works of art for the local community 66. D About a third of the sounds we
can help children to appreciate the social and pronounce for speech do not use the lips or
political dimensions of aesthetic activities. the front of the mouth and therefore
they cannotbe distinguished by lip readers.
A) Yerel toplum, sanat eseri üreterek çocukların
estetik faaliyetlerin toplumsal ve siyasi A) Konuşmak için çıkardığımız seslerin yaklaşık üçte
boyutlarını anlamasını sağlayabilir. biri, dudaklarımızı veya ağzımızın ön kısmını
B) Çocukların, estetik faaliyetlerin toplumsal ve kullanmadığımızda dudak okuyucular tarafından
siyasi boyutlarını anlaması için yerel topluma ayırt edilemez.
yönelik sanat eserleri üretmeleri gerekir. B) Konuşmak için çıkardığımız seslerin yaklaşık üçte
C) Yerel toplumdaki çocukların, estetik faaliyetlerin biri, dudakları veya ağzın ön kısmını kullanmaz
toplumsal ve siyasi boyutlarını anlaması için ve bu yüzden de dudak okuyucular tarafından
sanat büyük ölçüde yardımcı olabilir. ayırt edilemez.

D) Yerel toplum için sanat eserleri üretmek, C) Konuşmak için çıkardığımız seslerin üçte
çocukların, estetik faaliyetlerin toplumsal ve birinden fazlası dudakları ve ağzın ön kısmını
siyasi boyutlarını anlamasına yardımcı olabilir. kullanmaz ve sırf bu nedenden dolayı dudak
okuyucular tarafından kolayca ayırt edilemez.
E) Çocuklar sanat eserleri üreterek yerel toplumun,
estetik faaliyetlerin toplumsal ve siyasi D) Dudak okuyucular, konuşmak için çıkardığımız
boyutlarını anlamasını sağlar. seslerin üçte birine yakınını ayırt edemezler
çünkü bu sesler dudakları veya ağzın ön kısmını
kullanmaz.
65. E The 19th century witnessed changes in E) Dudak okuyucular, konuşmak için çıkardığımız
the political map of Europe, of seslerin üçte birinden fazlası dudakları veya
comparable significance to the ağzın ön kısmını kullanmadığı takdirde bu sesleri
economic and social transformation ayırt etmede oldukça zorlanırlar.
brought by the Industrial Revolution.

A) 19. yüzyılda Avrupa’nın siyasi haritasında 67. B The total value of foreign and domestic
meydana gelen önemli değişimleri bir kenara tourist expenditures represents only a partial
bırakırsak Sanayi Devrimi’nin getirdiği ekonomik and sometimes a misleading economic
ve sosyal dönüşüme tanıklık edebiliriz. table.
B) Sanayi Devrimi’nin beraberinde getirdiği
ekonomik ve sosyal dönüşümü anlamak bile 19. A) Yabancı ve yerli turist harcamalarının toplam
yüzyılda Avrupa’nın siyasi haritasında meydana değeri büyük ölçüde taraflı ve bazen de yanıltıcı
gelen değişimlere tanıklık etmek kadar önemli bir ekonomik tablo olarak yansıtılmaktadır.
değildi. B) Yabancı ve yerli turiste yönelik yapılan
C) 19. yüzyılda Avrupa’nın siyasi haritasında önemli harcamaların tümü sadece kısmi ve bazen de
değişimler meydana gelmiştir ve bu değişimler yanıltıcı bir ekonomik tablo ortaya koymaktadır.
Sanayi Devrimi’nde birçoğunun tanık olduğu C) Yabancı ve yerli turist harcamalarının toplam
ekonomik ve sosyal dönüşümle kıyaslanabilir. değeri, sadece kısmi ve bazen de yanıltıcı bir
D) Sanayi Devrimi’nin zemin hazırladığı ekonomik ekonomik tabloyu yansıtmaktadır.
ve sosyal dönüşümün önemi ile ancak 19. D) Yabancı ve yerli turist harcamalarının toplu
Yüzyılda Avrupa’nın kendi siyasi haritasında olarak yansıtıldığı ekonomik tablo özellikle yanlı
tanık olduğu değişimlerin önemi kıyaslanabilir. ve bazen de yanıltıcı olmaktadır.
E) 19. yüzyıl, Avrupa’nın siyasi haritasında Sanayi E) Yabancı ve yerli turist harcamalarının toplam
Devrimi’nin beraberinde getirdiği ekonomik ve değeri sadece taraflı ve bütünüyle yanlış bir
sosyal dönüşümle kıyaslanabilecek kadar önemli ekonomik tabloyu yansıtmaktadır.
değişimlere tanıklık etmiştir.

Sayfa 19 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

68. A It is a common belief that children are


more successful foreign language learners than
adults, but the findings on the issue are
actually surprisingly suspicious.

A) Çocukların yabancı dil öğreniminde


yetişkinlerden daha başarılı oldukları yaygın bir
inanıştır ancak bu konudaki bulgular aslında
şaşırtıcı derecede şüphelidir.
B) Çocuklar, yabancı dil öğreniminde yetişkinlerden
daha başarılı olsalar bile bu konudaki bulguların
aslında son derece şüpheli olduğu inanışı
yaygındır.
C) Yaygın bir inanışa göre çocuklar, yabancı dil
öğreniminde aslında yetişkinlerden daha
başarılıdır ve bu konuda son derece şaşırtıcı
bulgulara rastlanılabilir.
D) Çocuklar, yabancı dil öğreniminde yetişkinlerden
daha başarılı olmalarına rağmen bu konudaki
bulguların şüpheli olduğuna dair gerçekte yaygın
bir inanış vardır.
E) Her ne kadar çocuklar yabancı dil öğrenmede
yetişkinlere göre daha başarılı olsalar da bu
konudaki bulgular esasında şaşırtıcı hâlde
şüphelidir.

69. C Most people believe that processed and


pasteurized cheeses are not only safe but they
are also a rich source of both protein and calcium.

A) Birçok insanın inandığı gibi, işlenmiş ve pastörize


edilmiş peynirler güvenilir olmalarının yanında
aynı zamanda protein ve kalsiyum bakımından
da zengin birer kaynaktır.
B) Birçok insan, işlenmiş ve pastörize edilmiş
peynirlerin güvenilir olmadığına ancak protein
ve kalsiyum açısından zengin birer kaynak
olduğuna inanmaktadır.
C) Pek çok insan, işlenip daha sonra pastörize
edilen peynirlerin güvenilir olmalarının yanı sıra
kalsiyum ve protein bakımından da zengin
kaynaklar olduklarına inanmaktadır.
D) Pek çok insan, işlenmiş ve pastörize edilmiş
peynirlerin sadece güvenilir değil, aynı zamanda
zengin birer protein ve kalsiyum kaynağı
olduğuna inanmaktadır.
E) İnsanların çoğu, işlenme ve pastörize edilme
süreçlerinden geçirilen peynirlerin zengin birer
protein ve kalsiyum kaynağı olduklarına
inanmaktadır.

Sayfa 20 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

70. B Some psychologists claim that people go


shopping being affected by advertisements,
but shopping addiction is, in fact, an indication
of low self-esteem.

A) Bazı psikologlar, insanların reklamlardan


etkilenip alışveriş yaptığını öne sürse de
aslında alışveriş bağımlılığı düşük öz güvenin
bir belirtisidir.
B) Bazı psikologlar, reklamların insanları
alışveriş yapma konusunda etkilediğini iddia
eder fakat alışveriş bağımlılığı aslında düşük
öz güvenin belirtilerinden biri olabilir.
C) İnsanlar reklamlardan etkilenerek
alışveriş yapabilir ancak bazı psikologlar,
alışveriş bağımlılığının aslında düşük öz
güvenin bir belirtisi olduğunu iddia
etmektedir.
D) Alışveriş bağımlılığı düşük öz güvenin bir
belirtisi olarak görülmesine rağmen bazı
psikologlar, aslında insanların reklamlardan
etkilenmeleri sonucunda alışveriş yaptıklarını
iddia etmektedir.
E) Bazı psikologlar, insanların reklamlardan
etkilenerek alışveriş yaptığını iddia eder ama
aslında alışveriş bağımlılığı düşük öz güvenin
bir belirtisidir.

Sayfa 21 / 22
ICON YABANCI DİL AKADEMİSİ

where the language is spoken

36. One of the main causes of heart disease is that 42. Sovyet birliği dağıldığında Rusya birçok toprak
many people are unaware of the dangers of kaybetti.
smoking. B) Russia lost a lot of land when the
Soviet Union broke up.
Cevap A) Kalp hastalığının temel nedenlerinden biri
birçok insanın sigara içmenin tehlikelerinden 43. Dışarıdaki ışıkları açık bırakalım çünkü onlar
haberdar olmamasıdır. geldiğinde karanlık olacak

37. Because of its strategic location at the D) Let's leave the outside lights on since it be dark
intersection of Asia and Europe, Anatolia has been when they arrive.
the center of several civilizations since prehistoric
times.
44. San Diego'daki ziyaretçiler bir günde birçok farklı
Cevap E) Anadolu, Asya ve Avrupa'nın kəsiştiği iklimi ve coğrafi özelliği tecrübe edebilir.
stratejik konumu yüzünden, tarih önce devirlerden
beri birçok medeniyetin merkezi olmuştur. C) In one day, visitors to San Diego can experience
many different climates and geographical features.
38. Whenever there is an international incident,
powerful nations try to use it to their advantage.

Cevap E) Ne zaman uluslararası bir olay olsa, güçlü


uluslar bunu kendi avantajlar için
kullanmaya çalışır.

39. It is quite clear from the evidence that he is the


only person who could have committed the crime.

Cevap D) Suçu işleyebilmiş olan tek kişinin o olması


kanıttan oldukça açıktır.

E) Suç işleyebilecek tek kişinin o olabilmesi


kanıtlardan anlaşılabilir.

40. Former Pakistani Prime Minister Benazir Bhutto


was killed in a suicide attack as she was leaving a
political rally.

C) Politik bir geziden ayrıldığı sırada, Pakistan in


eski başbakanı Benazir Bhutto bir intihar
saldırısında öldürülmüştür.

41. Yabancı bir dilde yetenekli hale gelmek için,


dilin konuşulduğu bir ülkede yaşamak gerçekten
gereklidir.

E)In order to become competent in a foreign


language, it is really necessary to live in a country
Sayfa 22 / 22
WEEK 9 & WEEK 10
TENSES

SIMPLE PRESENT & SIMPLE PAST

English-Turkish

1. Magellan sailed round the world in the 16th century. (Magellan 16. asırda gemiyle dünyayı
dolaştı.)
2. Who first walked on the moon? (Ayda ilk kez kim yürüdü?)
3. Potatoes are supposed to make people fat. (Patatesin insanları şişmanlattığı sanılıyor.)
4. If you do not smoke, you are less likely to die of a heart attack. ([Eğer] Sigara içmiyorsanız
kalp krizinden ölme olasılığınız daha azdır.)
5. Are we really happier than our ancestors were? (Bizler gerçekten atalarımızdan daha mı
mutluyuz?)
6. Fertilizers prevent the loss of minerals. (Gübre[ler] mineral kaybını önler.)
7. Scientific problems arise out of curiosity. (Bilimsel problemler meraktan doğar.)
8. Normally independent nations recognize one another and carry on relationships through
diplomatic channels. (Normal olarak bağımsız ülkeler birbirlerini tanımakta ve ilişkilerini
diplomatik kanallara sürdürmektedirler.)
9. It is alleged that train crash which occurred yesterday was due to sabotage. (Dün meydana
gelen tren kazasına sabotajın neden olduğu iddia edilmektedir.)
10. The heart is about the size of a fist. A man's heart weighs about 11 ounces and a woman's
around 9 ounces. The adult heart is approximately 5 inches long, 3-1/2 inches wide, and 2-
1/2 inches thick. A normal heart beats 70 times a minute and more than 100.000 times a
day. 10 pints of blood go through it every 60 seconds. (Kalp, vücudun her tarafına kan
pompalayan bir kastır. Duracak olursa, vücut kanın taşıdığı oksijeni alamaz. Kalp, yaklaşık
bir yumruk büyüklüğündedir. Erkek kalbi yaklaşık 11 ons (341 gr), kadınınki de aşağı
yukarı 9 ons (279 gr) ağırlığındadır. Yetişkinlerin kalbi yaklaşık 5 inç (12.7 cm)
uzunluğunda, 3,15 inç (8.8 cm.) genişliğinde ve 2.5 inç (6.3 cm.) kalınlığındadır. Normal
bir kalp dakikada 70 ve bir günde de 100.000'in üzerinde atış yapar. İçinde her altmış̧
saniyede 10 litre kan dolaşır.)
11. Indira Gandhi, one of the great woman leaders of the 20th century, was born in Uttar
Pradesh, India. Her father, Jawaharlal Nehru, was always interested in politics. When she
finished her studies in England, she returned to India and became involved in the fight for
India's independence from Great Britain. India became independent in 1948. She became
president of her father's party, the congress Party, in 1959, and five years later she became
Minister of Information and Broadcasting. After the death of Prime Minister Shastri in
1966, she became prime minister of India. Her husband's name was Ferez Gandhi. She lost
reelection in 1977 but became prime minister again in 1980. She was killed on October 31,
1984, in Dew Delhi. She had two sons. (20. yüzyılın büyük kadın liderlerinden biri olan
İndira Gandi, Hindistan'ın Uttar Pradesh şehrinde doğmuştur. Babası, Jawaharlal Nehru,
hep politikayla ilgilenirdi. İngiltere’deki öğrenimini tamamlayınca Hindistan'a döndü ve
Hindistan'ın Büyük Britanya'ya karşı yürüttüğü kurtuluş savaşına katıldı. Hindistan 1948’de
bağımsızlığına kavuştu. 1959'da babasının partisi olan Kongre Partisinin genel başkanı, beş
yıl sonra da Enformasyon ve Yayın Bakanı oldu. 1966'da Başbakan Shastri'nin ölümü
üzerine Hindistan başbakanı oldu. Kocasının adı Ferez Gandhi idi. 1977'de tekrar
seçilemedi ama 1980'de yeniden başbakan oldu. 31 Ekim 1984'te Yeni Delhi'de öldürüldü.
İki oğlu vardı.)

Turkish- English

1. Birinci Dünya Savaşı 1914’te başladı. (The First World War began in 1914.)
2. Çayın yetiştirilmesi ve işlenmesinde pek çok kadın çalıştırılmaktadır. (Many women are
employed in the growing and processing of tea.)
3. Trafik kazalarının çoğu insan hatasından doğmaktadır. (The majority of traffic accidents
are caused by human error.)
4. Bu ilacın bazı yan etkileri olduğuna inanılmaktadır. (This drug is believed to have some
side effects.)
5. 16 Ekim 1979’da Başbakan Bülent Ecevit hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı’na sundu.
(On October 16, 1979 the Prime Minister Bülent Ecevit submitted the government’s
resignation to the President.)
6. The heart is a muscle that pumps blood to all parts of the body. (Kalp, vücudun her tarafına
kan pompalayan bir kastır.)
English-Turkish

1. The aims of the government will soon be accomplished. (Hükümetin amaçları yakında
gerçekleşecek.)
2. The attempts of the government to accomplish their policy will immediately be confirmed.
(Hükümetin politikasını gerçekleştirmek için yapacağı girişimler derhal onaylanacak.)
3. I hope your cough will not develop into something more serious. (Umarım öksürüğünüz
daha ciddi bir şeye yol açmayacak [açmaz].)
4. Life is hard at present but everything will be different soon. (Şu anda yaşam zor, fakat her
şey yakında değişecek.)
5. The witnesses are to attend the court every day during the trial. (Tanıkların duruşma
süresince hergün mahkemeye gitmesi gerekir.)

Turkish- English

1. Gelecek doğum günü 36 yaşında olacağım. (Next birthday I will be 36.)


2. Peşin mi yoksa çekle mi ödeyeceksiniz? (Will you pay in cash or by cheque?)
3. Kırmızı ışıkta geçersen, kaza yaparsın. (If you go through red light, you will have an
accident.)
4. Başbakan, ikili anlaşmalarla ilgili hükümet kararını pek yakında açıklayacak. (The Prime
Minister will announce the government’s decision about bilateral agreement soon.)
5. Plan heyetçe onaylanacak. (The plan is going to be approved by the committee.)
6. Onun fikrini değiştirmek zor olacak. (It is going to be hard to change his/her mind.)
English-Turkish

1. The doctor is telling the patient to quit smoking. (Doktor hastaya sigarayı bırakmasını
söylüyor.)
2. The cease-fire is being violated by both countries. (Ateşkes her iki ülke tarafından ihlâl
ediliyor.)
3. Who were you speaking to on the telephone when I brought your coffee? (Kahvenizi
getirdiğim zaman telefonda kiminle konuşuyordunuz?)
4. He had been living in Iran for 5 years when the war broke out. (Savaş patlak verdiğinde o
5 yıldır İran’da oturmaktaydı.)
5. The condition of the company was being discussed all day yesterday. (Dün, bütün gün
şirketin durumu tartışılıyordu.)

Turkish- English

1. Yeni yol yapımına çok para harcıyorlar. (They are spending a lot of money on building new
roads.)
2. Yaşam standartları Avrupa ülkelerinin çoğunda önemli ölçüde yükselmektedir. (Living
standards are rising significantly in most European countries.)
3. Columbus Amerika’yı bulduğu zaman Hindistan’a gitmeye uğraşıyordu. (Columbus was
trying to reach India when he found America.)
4. Birçok ülke nükleer enerji kullanıp kullanmama sorusuyla karşı karşıya bulunuyor. ( Many
countries are facing the question of whether or not to use nuclear energy.)

English-Turkish

1. A lot of money had been deposited in foreign banks before the king fled the country. (Kral
ülkeden kaçmadan önce yabancı bankalara çok miktarda para yatırılmıştı.)
2. The proposal had been discussed in detail before they reached a decision. (Onlar bir karara
varmadan önce öneri ayrıntılı bir biçimde tartışılmıştı.)
3. Medical science has proved that animal fats, excessive sugar, carbon hydrate are harmful.
(Tıp bilimi, hayvansal yağlarla fazla şeker ve karbonhidratın zararlı olduğunu saptamıştır.)
4. Energy utilization has become the modern key to human progress. (Enerji kullanımı
insanlığın ilerlemesinde yeni bir anahyar durumuna gelmiştir.)

Turkish- English

1. AIDS’in olası nedenlerine ilişkin son zamanlarda epeyce araştırma yapılmıştır. (A grcat
deal of research has been done recently in the possible causes of AIDS.)
2. Öğrencilerimiz bu dönem şimdiye kadar iyi gelişme göstermişlerdir. (Our students have
progressed very well this term so far.)
3. O şarkı siz gelmeden önce söylenmişti. (That song had been sung before you arrived.)
4. Firma bu yıl iyi kâr etmiştir/etti. (The firm has made good profit this year.)
5. Misafirlerimiz daha önce karşılaşmış olduklarından bizim onları birbirleriyle
tanıştırmamıza gerek kalmadı. (Our guests had met before, so we did not need to introduce
them to one another.)
English-Turkish

1. When the director arrives in London he will have been travelling for more than five hours.
(Müdür, Londra’ya vardığında beş saatten fazla seyahat etmiş olacak.)
2. On the final examination day, I will have been studying English for about seven years.
(Bitirme/Final sınavı gününde yaklaşık yedi yıldır İngilizce çalışıyor [olmuş] olacağım.)
3. By nightfall we will have been working ten hours without a rest. (Karanlık bastığında
istirahat etmeksizin on saattir çalışıyor olacağız.)
4. At this time next month, we will be travelling in Europe. (Gelecek ay bu zaman Avrupa’da
seyahat ediyor olacağız.)
5. I will be waiting on the corner for you at the usual time tomorrow. (Yarın sabah her zamanki
vakitte sizi köşede bekliyor olacağım.)

Turkish- English

1. Bu yıl sonunda aynı işi on yıldır yapıyor olacağız. (At the end of this year we will have
been doing the same job for ten years.)
2. Teröristin yurt dışına çıkması kolay olmayacak, çünkü tüm çıkış kapıları polisçe gözetim
altında tutuluyor (It won’t be easy for the terrorist to get out of the country because the
police will be watching all the ports.)
3. Onun gelecek yıl bu zaman ne yapmakta olacağını merak ediyorum. (I wonder what s/he
will be doing this time next year.)
• DİLSEL TOPLULUK VE SİYASAL TOPLULUK
• Önce, dilsel topluluk kavramına açıklık getirmek gerekir: Kuşkusuz, eğer buna olanak
varsa. Günümüzde dünya, her biri kural olarak belli bir resmi dil kullanan siyasal
topluluklara ayrılmıştır. Bunun sonucu olarak da aynı topluluktan tüm bireylerin türdeş
ve kapalı bir dilsel topluluk oluşturduğuna inanma eğilimi vardır insanlarda. Birçok
Fransız, Amerika Birleşik Devletleri yurttaşlarının anadilinin İngilizce olduğunu
kavramakta güçlük çeker; kimi Fransızlar, Fransa'nın kuzey sınırının ötesinde
"Belçikaca" konuşulduğuna inanır kesinlikle. Resmi dillerin yazılı bir biçimi vardır ve
bu, çoğu kez, tüm ayrıntılarıyla saptanmıştır. Yabancıların ilk elde karşılaşacağı biçim
de budur. Birey, kendi ülkesi çerçevesinde, yazılı biçimin saygınlığına genellikle büyük
duyarlık gösterir. Bu biçimin değişmezliğiyle türdeşliğine bakarak dilin de böyle olduğu
sonucuna varır. Dilbilimciler de uzun süre dikkatlerini, betikbilimci olarak inceledikleri
büyük yazınsal dille üzerinde toplamışlar, bunlarla bir arada bulunan ağızlan
incelemenin araştırmaları için ne denli önemli olduğunu oldukça geç anlamışlardır. Bu
resmi ve yazınsal dillerle, genellikle davranışları en çok öykünülmeye değer görülen
kişilerin bile gündelik konuşma dilleri arasındaki, çoğu kez büyük boyutlara ulaşan
ayrılıkların önemi konusunda bilinçlenilmesi için aradan daha uzun bir süregeçmemesi
gerekmiştir.
• Dil sözcüğünün genellikle kısıtlı bir anlamda kullanılması, aynı özdeşleştirmeden
kaynaklanır. Bu anlam, Fransızca'da, "ikidilli" teriminin kullanılmasına da yansır.
Olağan kullanımda, iki ulusal dili aynı rahatlıkla konuştuğu varsayılan kişi "ikidilli"dir;
böyle bir durum yoksa, o kişi ikidilli sayılmaz.

• THE LINGUISTIC COMMUNITY AND THE BODY POLITIC


• We mııst first of all attempt to define the notion of a linguistic community such a thing
is possible. Today the world is divided into political units, each of which, as a general
rule, uses one special official language. There is a tendency therefore to believe that all
the members of one and the same nation form a linguistic community which is
homogeneous and closed. Many French people find it difficult to believe that citizens
of the United States are English-speaking, and some of them are convinced that once
their own northern frontier is passed, people speak ‘Belgian’ the official languages are
usually presented in a written form mostly fixed in every detail which is the form with
which the foreigner gets acquainted first. Within the frontier his own country the citizen
is generally very sensitive to the prestige of the written form. Because this written form,
fixed in all details, is the same for everyone he readily believes that this applies to the
official language itself. Linguists themselves have long concentrated their attention on
the great literary languages, which they study qua philologists, i.e. students of literary
texts. Only very recently have they come to realize the importance of the investigation
of the illiterate idioms which coexist with the official languages. It took even longer for
them to take note of the often-considerable differences which exist between the official
and literary languages, on the one hand, and the colloquial language even of those
prestige figures whose behavioıır generally appears most worthy of imitation.
• The general use of the word 'language' in a restricted sense is founded on the same
simple identification of the national body politic and the linguistic community. The
same restriction is mirrored in the use of the term bilingual in French, In ordinary usage,
to be bilingual means to be able to use with equal ease two national languages. If this
was not the case, that person is not bilingual in this sense.
ACTIVITIES
The French Revolution
In 1789, France went through a radical political and societal change, named the French Revolution.
With French Revolution, French citizens uprooted the centuries-old monarchy and feudal system.
This uprising was mainly the result of severe social and economic inequality between the ruling
elite and the common people. Ideas stemming from the Enlightenment and the American
Revolution contributed to the revolutionary thoughts. Individuals like Voltaire and Rousseau’s
notions such as liberty, equality, and constitutional government spread as printing became easier.
These notions were discussed by people, and as a result, they became convinced that a change was
necessary.
Fransız İhtilali
1789’da Fransa, Fransız Devrimi adı verilen radikal bir siyasi ve toplumsal değişim yaşadı.
Fransız Devrimi ile Fransız vatandaşlar, asırlardır süren monarşi ve feodal sistemi kökünden
söküp attılar. Bu ayaklanma, esas olarak yönetici elit kesim ile sıradan insanlar arasındaki
şiddetli sosyal ve ekonomik eşitsizliğin sonucuydu. Aydınlanma ve Amerikan Devrimi’nden ileri
gelen fikirler, devrimci düşüncelere katkıda bulundu. Voltaire ve Rousseau gibi bireylerin
özgürlük, eşitlik ve anayasal yönetim gibi kavramları matbaa kolaylaştıkça yayıldı. Bu kavramlar
insanlar tarafından tartışıldı ve sonuç olarak bir değişikliğin gerekli olduğuna kanaat getirdiler.

Neden Hollandalılar İngilizce’de bu kadar iyiler?


Hollandalılar İngilizce’de bu sene 1 numaradalar
Ezici bir üstünlükle uzunlar. Her yere bisikletle gidiyorlar (kask takmıyorlar). Deniz seviyesini
fethettiler. Ve şimdi de, İngilizcede #1. Sırada yer alıyorlar. En son EF English Proficiency
Index (EF EPI) (EF İngilizce Yeterliği İndeksi) sıralamasına göre, Hollanda İngilizce
becerilerinde 72 ülke arasından 1. geldi. Hollanda’da kendisine sorulan kişilerden %90’nı
İngilizce bildiğini iddia etmektedir. Bu sonuçlar şu soruyu gerektiriyor: Neden Hollandalılar
İngilizcede bu kadar iyiler?

Why the Dutch Are So Good At English?


The Netherlands ranks 1 this year in English
They’re overwhelmingly tall. They ride their bikes everywhere (without helmets). They’ve
conquered sea level. And now, they’re ranked #1 in English. In the most recent EF English
Proficiency Index (EF EPI) ranking, the Netherlands came in 1st out of 72 countries in English
skills. 90 per cent of respondents in the Netherlands claim to know English. These results beg the
question: Why are the Dutch so damn good at English?
Kırmızı Başlıklı Kız
Little Red Riding Hood lived in a wood with her mother. One day Little Red Riding Hood went to visit
her granny. She had a nice cake in her basket. On her way, Little Red Riding Hood met a wolf. “Hello!”
said the wolf. “Where are you going? “I’m going to see my grandmother. She lives in a house behind
those trees.” The wolf ran to Granny’s house and ate Granny up. He got into Granny’s bed. A little later,
Little Red Riding Hood reached the house. She looked at the wolf. “Granny, what big eyes you have!”
“All the better to see you with!” said the wolf. “Granny, what big ears you have!” “All the better to hear
you with!” said the wolf. “Granny, what a big nose you have!” “All the better to smell you with!” said
the wolf. “Granny, what big teeth you have!” “All the better to eat you with!” shouted the wolf. A
woodcutter was in the wood. He heard a loud scream and ran to the house. The woodcutter hit the wolf
over the head. The wolf opened his mouth wide and shouted and Granny jumped out. The wolf ran
away and Little Red Riding Hood never saw the wolf again.
Küçük Kırmızı Başlıklı Kız annesiyle birlikte bir ormanda yaşardı. Bir gün Küçük Kırmızı Başlıklı Kız
büyükannesini ziyarete gitti. Sepetinde güzel bir kek vardı. Yolda Küçük Kırmızı Başlıklı Kız bir kurtla
karşılaştı. “Merhaba!” dedi kurt. “Nereye gidiyorsun?” “Büyükannemi göreceğim. O ağaçların
arkasındaki bir evde yaşıyor.” Kurt, büyükannenin evine koştu ve büyükanneyi yedi. Büyükannenin
yatağına girdi. Biraz sonra, Küçük Kırmızı Başlıklı Kız eve ulaştı. Kurda baktı. “Büyükanne, ne büyük
gözlerin var!” “Seni daha iyi görmek için!” dedi kurt. “Büyükanne, ne büyük kulakların var!” “Seni
daha iyi duymak için!” dedi kurt. “Büyükanne, ne kadar büyük bir burnun var!” “Seni daha iyi
koklamak için!” dedi kurt. “Büyükanne, ne kadar büyük dişlerin var!” “Seni daha iyi yemek için!” diye
bağırdı kurt. Ormanda bir oduncu vardı. Yüksek sesle bir çığlık duydu ve eve koştu. Oduncu kurdu
başının üzerinden vurdu. Kurt ağzını geniş açtı ve bağırdı ve Büyükanne dışarı fırladı. Kurt kaçtı ve
Küçük Kırmızı Başlıklı Kız, bir daha kurdu görmedi.
Elephant and Friends
One day an elephant wandered into a forest in search of friends. He saw a monkey on a tree. “Will you
be my friend?” asked the elephant. Replied the monkey, “You are too big. You can not swing from trees
like me.” Next, the elephant met a rabbit. He asked him to be his friends.
But the rabbit said, “You are too big to play in my burrow!” Then the elephant met a frog. “Will you
be my friend? He asked.
“How can I?” asked the frog. “You are too big to leap about like me.” The elephant was upset.
He met a fox next. “Will you be my friend?” he asked the fox.
The fox said, “Sorry, sir, you are too big.” The next day, the elephant saw all the animals in the forest
running for their lives. The elephant asked them what the matter was. The bear replied, “There is a tiger
in the forest. He’s trying to gobble us all up!” The animals all ran away to hide. The elephant wondered
what he could do to save everyone in the forest.
Meanwhile, the tiger kept eating up whoever he could find. The elephant walked up to the tiger and
said, “Please, Mr. Tiger, do not eat up these poor animals.” “Mind your own business!” growled the
tiger. The elephant has a no choice but to give the tiger a hefty kick. The frightened tiger ran for his life.
The elephant ambled back into the forest to announce the good news to everyone.
All the animals thanked the elephant. They said, “You are just the right size to be our friend.
Bir gün bir fil arkadaş aramak için ormanda geziniyormuş. Ağaçta bir maymun görmüş. “Benim
arkadaşım olur musun?” diye sormuş fil.
Maymun da “Sen çok büyüksün. Benim gibi ağaçlardan sallanamazsın” demiş.

Daha sonra, fil bir tavşanla karşılaşmış. Ona da arkadaşım olur musun diye sormuş. Fakat tavşan “Sen
benim sen benim yuvamda oynamak için çok büyüksün” demiş. Sonra fil bir kurbağayla tanışmış. Ona
da “Benim arkadaşım olur musun?” diye sormuş. “Nasıl olurum?” diye sormuş kurbağa. “Sen benim
gibi sıçramak için çok büyüksün.” demiş. Fil çok üzgünmüş.

Sonrasında bir tilkiyle karşılaşmış. Tilkiye de “Benim arkadaşım olur musun?” diye sormuş. Tilki de
“Üzgünüm efendim, siz çok büyüksünüz” demiş. Bir sonraki gün, fil bütün hayvanların ormanda kendi
canları için koşuşturduklarını görmüş. Fil onlara sorunun ne olduğunu sormuş. Ayı da “Ormanda bir
kaplan var. Hepimizi yemeye çalışıyor.” demiş. Bütün hayvanlar saklanmak için kaçıyorlarmış.

Fil de ormandaki herkesi kurtarmak için ne yapabileceğini düşünmüş. Bu arada, kaplan ormanda kimi
bulduysa yiyormuş.

Fil kaplana doğru yürümüş ve demiş ki “Lütfen Bay Kaplan, bu zavallı hayvanları yemeyin.” “Kendi
işine bak!” diye hırlamış kaplan. Filin kaplana ağır bir tekme indirmekten başka çaresi yokmuş.
Korkmuş kaplan canını kurtarmak için kaçmış. Fil herkese iyi haberi vermek için ormana dönmüş.
Bütün hayvanlar file teşekkür etmişler. Hepsi “Sen bizim arkadaşımız olmak doğru boyuttasın”
demişler.
Günümüzde çeviride hem nicelik hem nitelik bakımından hızlı bir artış görülmektedir. 60 ülkeden
elde edilen bilgilere göre yalnızca 1978 yılında 57.158 kitap çevrilmiştir. Bu olgu bireylerin ve
halkların birbirlerini tanıma konusunda sürekli artan gereksinmelerini açıklar. Çağdaş iletişim
tekniklerindeki olağanüstü değişmeler, insanlara kendi kültürlerinden başka kültürleri tanımada
daha büyük kolaylıklar sağlar. Böylece, herbi-rimiz yeni değerleri keşfedebiliriz, daha önce
bilmediğimiz davranış biçimlerinin ayırdına varırız ve insanlığı bütün çeşitliliği içinde tanımaya
başlarız. Özellikle 2. Dünya savaşından bu yana gelişen bu olgu, çevirmen gereksinmesini büyük
ölçüde arttırmıştır.
hızlı: rapid bakımından: in respect to nicelik: quantity
nitelik: quality olgu: phenomenon sürekli: constantly
olağanüstü: extraordinary olanak, kolaylık: facility oldukça: considerably
bilmemek, tanımamak: to be unfamiliar davranış biçimi: form of behaviour
A rapid growth is taking place in translation at the present time, both in respect to quantity and to
quality. Information given by 60 countries indicates that during 1978 alone 57.158 books were
translated. This phenomenon is explained by the constantly growing need of individuals and
peoples to know something about one another.
The extraordinary changes in modern communication techniques give men greater facilities to
know the culture other than their own. In this way, each of us can discover new values, become
aware of forms of behaviour with which we were previously unfamiliar, and get to know mankind
in ali its diversity. This phenomenon which has developed particularly since the Second World
War has considerably increased the demand for translators.
Ulusçuluk
Dil elbette tek başına çağdaş ulusçuluğun doğuşunu açıklamaya yetmez. Dil, birbirine ait olma
duygusunun, aynı anıları, aynı tarihsel deneyimi, aynı kültür mirasını bölüşmenin kısa bir yoludur.
18. yüzyılda ulusçuluk çağdaş bir akım olarak biçimlenmeye başladığında, Avrupanın birçok
bölümünde bunun öncüleri askerler ve devlet adamları değil, eski söylence ve yarı unutulmuş halk
türkülerinde ulusun 'ruhunu' bulmaya çalışan düşünürler ve ozanlardı. Ancak anıları, ortak
deneyim ve tarih kayıtlarını içinde saklayan dildir.
ulusçuluk: nationalism birbirine ait olma duygusu: belonging together
kültür mirası: cultural heritage söylence: legend
içinde saklamak: to enshrine
NATIONALISM
Language alone is not, of course, enough to explain the rise of modern nationalism. Language is a
shorthand for the sense of belonging together, of sharing the same memories, the same historical
experience, the same cultural heritage. When in the eighteenth century, nationalism began to take
form as a modern movement, its forerunners in many parts of Europe were not soldiers and
statesmen but scholars and poets who sought to find in ancient legends and half-forgotten
folksongs the "soul" of the nation. However, it is the language that stores memories, records of
common experience and history.
Personnel Management

Personnel management refers to the management of human resources in the operation of an


enterprise. It is concerned with the relationship of an employer and his individual employs as
contrasted to labour relations which is concerned with an employer and groups of employees.
Personnel management deals particularly with the problems of obtaining employees and
developing relationships: so that the employees will contribute their maximum potential to the
goals of the organization.

Hiring well-qualified employees is an important function of personnel management. For this


function to be performed, it is necessary to determine applicants, qualifications and to hire those
whose qualifications match the jobs to be filled. New employees and transferred employees to
new jobs must he trained. Changes in jobs. in machines, in processes. and in policies require
additional training for workers. The employees also need training which will prepare them for
promotion. Promotion is the advancement of an employee to a position in which he has more
authority and responsibility. Usually a promotion also includes an increase in pay and results
in more prestige.

Personel yönetimi bir işyerinin işletilmesinde insan kaynağının yönetimini anlatır. Bir işverenle
işçi grubu arasındaki ilişkilerle ilgili iş ilişkilerine karşıt olarak (personel yönetimi) bir işverenle
tek tek işçiler arasındaki ilişkilerle ilgilidir. Personel yönetimi işçilerin işyerinin amaçlan
doğrultusunda bütün güçleriyle katkıda bulunmaları için özellikle işçi alma ve ilişkileri
geliştirme işiyle uğraşır.

Yetenekli işçi almak personel yönetiminin önemli işlevlerinden birisidir. Bu işlevin yerine
getirilebilmesi için başvuranların niteliklerini belirlemek ve nitelikleri doldurulacak işe uygun
kimseleri almak zorunludur. Yeni işçilerin ve yeni bir işte görevlendirilenlerin eğitilmeleri
gerekir. İş, makine, işlem ve politikadaki değişmeler işçiler için ek eğitim gerektirir. İşçilerin
terfiye hazırlanmak için de eğitime gereksinimleri vardır. Terfi, bir işçinin daha çok yetki ve
sorumluluk sahibi olduğu bir duruma çıkarılmasıdır. Terfide genellikle bir ücret artışı da vardır
ve bu daha çok saygınlık getirir.

Economic Growth

The term economic growth refers to any situation in which national output increases. The man
in the Street often uses this term in a narrower sense when he is referring to the increase in per
capita output.

The first condition for growth is that the economy's productive capacity has to increase. One
way in which the economy's productive resources may increase is through a rise in the supply
of national resources. Today, however, increases in natural resources are more often tied up
with advances in technology. Changing technology has made it possible to bring up oil from
under the sea.

From another point of view, it might be argued that growth of population creates the possibility
of economic growth in the sense that it provides more workers. It also provides us with more
consumers. If the increase in population is not accompanied by the increase in a nation's capital
stock, each additional worker who enters the labour force will have less and less plant and
equipment to work with.
Ekonomik büyüme terimi, milli hasılanın arttığı herhangi bir durumu anlatır. Sokaktaki adam,
kişi başına hasıla artışını anlattığında, bu terimi daha dar bir anlamda kullanır.

Büyümenin birinci koşulu ekonominin üretici yeteneğinin artmasıdır. Ekonominin üretici


kaynaklarının artmasının bir yolu doğal kaynak arzındaki yükselmedir. Ancak günümüzde
doğal kaynaklardaki artışlar çoğu zaman teknolojideki ilerlemeyle bağıntılıdır. Değişen
teknoloji deniz altından petrol çıkarılması olanağını sağlamıştır.

Bir başka açıdan, nüfus artışının, daha çok işçi sağlaması bakımından, ekonomik büyüme
olasılığı yarattığı öne sürülebilir. Ayrıca bize daha çok tüketici de sağlar. Nüfus artışı ulusun
sermaye birikimiyle birlikte gitmezse, işgücüne katılan her ek işçinin çalışması için daha az
sayıda fabrika ve araç olacaktır.
WEEK 11
PROVERBS
İngilizce- Türkçe
1. A drowning man will clutch a straw. (Denize düşen yılan sarılır.)
2. A rolling stone gathers no mass. (Yuvarlanan taş yosun tutmaz.)
3. A soft answer turneth away wrath. (Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.)
4. Nothing so bad but it might have been worse. (Beterin beteri var.)
5. Keep something for a rainy day. (Ak akçe kara gün içindir.)
6. May God defend me from my friends, I can defend myself from enemies. (Tanrı beni
dostlarımdan korusun, kendimi düşmanlardan koruyabilirim.)
7. Out of sight, out of mind. (Gözden ırak olan gönülden de ırak olur.)
8. Make hay while the sun shines. (Yağmur yağarken küpünü doldurmak. / Çeşme akarken
küpü doldurmak.)
9. What the eyes do not see the heart does not grieve. (Göz görmeyince gönül katlanır.)
10. Set a thief to catch a thief. (Bir hırsızı ancak bir başka hırsız yakalar. / Dinsizin hakkından
imansız gelir. / Çivi çiviyi söker.)
11. There are tricks in every trade. (Her işin bir püf noktası vardır.)
12. Two heads are better than one. (Akıl akıldan üstündür.)
13. Easy come, easy go. (Haydan gelen huya gider.)
14. Actions speak louder than words. (Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.)
15. Rome wasn’t built in a day. (Roma bir günde kurulmadı. / Sabreden derviş muradına
ermiş.)

Türkçe- İngilizce
1. Ateş düştüğü yeri yakar. (An ember burns where it falls.)
2. Dereyi görmeden paçaları sıvamak. (Take the ball before the bound.)
3. Sabah ola hayrola. (Tomorrow's another day.)
4. Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur. (Keep your shop and your shop will keep you.)
5. Merak kediyi öldürür. (Curiosity kills the cat.)
6. Korkulu rüya görmektense uyanık yatmak daha iyidir. (It’s better to be safe than sorry.)
7. Ne ekersen onu biçersin. (What goes around comes around.)
8. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. (Health is better than wealth.)
9. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. (Many hands make light work.)
10. Bu sadece buzdağının görünen kısmı. (It’s the tip of the iceberg.)
11. İlk gelen ilk alır. (First come, first served.)
12. Koşmadan önce yürümeyi öğren. (Learn to walk before you run.)
IDIOMS
İngilizce- Türkçe
1. Break a leg. (İyi şanslar.)
2. Not someone's day. (Gününde olmamak.)
3. See daylight. (Tünelin sonundaki ışığı görmek.)
4. Speak of the devil (and in he walks). (İti an çomağı hazırla. / İyi insan lafı üzerine gelirmiş.)
5. Damned if you do and damned if you don't. (Aşağı tükürsen bıyık yukarı tükürsen sakal.)
6. Fall on deaf ears. (Kulak ardı etmek.)
7. Out of your depth. (Boyunu aşmak.)
8. Between the devil and the deep blue sea. (İki arada bir derede kalmak.)
9. The devil’s in the detail. (Şeytan ayrıntıda gizlidir.)
10. Dig yourself into a hole (or dig a hole for yourself). (Kendi kuyusunu kazmak.)

Türkçe- İngilizce
1. Kirli çamaşırlarını ortaya dökmek. (Wash your dirty linen in public.)
2. Tükürdüğünü yalamak. (Eat dirt.)
3. Tadı tuzu olmamak. (Dull as dishwater.)
4. Felakete davetiye çıkarmak. (Be a recipe for disaster.)
5. Karadenizde gemileri batmak. (Down in the mouth.)
6. Açık kapı bırakmak. (Leave the door open for.)
7. Şeytanın bacağını kırmak. (Break your duck.)
8. Bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak. (In one ear and out the other.)
9. Yumurta kapıya dayanınca. (At the eleventh hour.)
10. (Birinin) gözünü açmak. (Be all eyes.)
11. Fırtına öncesi sakinlik/sessizlik. (The eye of the storm.)
§ Öğrenmeye yardımcı olduğu ya da (öğrenmeyi) engellediği bilinen etmenler üç ana kümeye
ayrılabilir. Birincisi öğrenenin kendisidir- ona öğrenmek için daha çok ya da daha az beceri
sağlayan etmenler. Bu kişisel etmenler içinde daha önceki öğreniminin süresi ve türü de vardır.
İkincisi öğrenme yöntemleridir- bunu nasıl yaptığıdır. Üçüncüsü de öğrenmek zorunda olduğu
gereçlerdir.

• etmen: factor
• yöntem: method
• gereç: material
• sağlamak: to endow with
• beceri: skill.
• içinde: included

§ The factors known to aıd or to hinder learning can be classified into three main groups. First is the
learncr himself-the factors that endow him with a greater or lesser ability to leaın. lncluded in
these personel factors are the amount and kind of his/her previous learning. Second is her/his
methods of learning how s/he goes about it. And third is the kind of material s/he has to learn.

§ Aşırı nüfus tehdidi


Nüfus sorunu ile ilgili temel olgu iyi bilinmektedir. Açıkça dünya nüfusu, yiyecek üretiminin
ayak uyduramayacağı oranda artmaktadır ve herhalde az gelişmiş ülkelerde önemli bir sorun
oluşturacaktır. Dünya nüfusu 1900'den beri bir milyar, açıkçası % 60'dan fazla artmıştır. 25 yıl
öncesi tahminlerinin çok ötesine geçen günümüzdeki artış hızı, yakın bir gelecekte şaşırtıcı
sayıları düşünmemizi olanaklı kılacak türdendir.

• tehdit: menace
• birden hızlanmak: to overtake
• aşmak, ötesine geçmek: to exceed
• şaşırtıcı, sarsıcı, afallatıcı: staggering
• ayak uydurmak: to keep pace
• hesaplanan toplam: the estimated total
• düşlemek, düşünmek: to conjure up
• yakın gelecekte: foreseeable future

§ The menace of overpopulation


§ The essential fact about the population problem is well known. It is simply that world population
is increasing at a rate with which is food production may not be able to keep pace and will certainly
be an important problem in the underdeveloped countries. World population is thought to have
increased by 1.000 million since 1900. The present rate of increase. which far exceeds the estimates
of 25 years ago, is such as to conjure up visions of staggering numbers in the foreseeable future.

You might also like