You are on page 1of 1

Biz Cemaat'in nasırına esas 2009 yılında bastık.

O yıl İlker Paşa, Harp


Akademilerinde bir değerlendirme konuşması yapmıştı. Oradaki konuşmasında şöyle
demişti: "Bugün de bazı din eksenli cemaatler, kendilerini demokratik alanın bir
oyuncusu olarak takdim etmekte ve çeşitli nedenlerle de görünürde kendilerinin
güçlü bir konuma geldiğine inanmaktadırlar. Ancak bu güç imajı ve algısı
yanıltıcıdır. İşte bu tip bazı cemaatler hedeflerine ulaşmada kendileri için en
büyük engel olarak Türk Silahlı Kuwetlerini görmektedir. Bunun için de her
fırsattan istifade ederek, destekleyicilerinin de yardımıyla Türk Silahlı Kuwetleri
aleyhine faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bu yapılanlara karşı, hukuk devleti
kapsamında Türk Silahlı Kuwetlerinin tepkisiz ve etkisiz kalacağını düşünmek ise
büyük yanılgıdır." İlker Paşa'nın bu konuşmasından sonra Türk Silahlı Kuwetlerine
karşı taarruzlar arttı. Bu konuşmadan sonra Albay Dursun Çiçek'i sanık durumuna
düşürdükleri "Cemaat'i ve AKP'yi Bitirme Planı" ve "İnternet Andıcı" gibi
suçlamalar çıkmaya başladı. O zaman İlker Paşa'yı uyardım; "Konuşmadan işlem
yapalım." dedim. Kimin nerede ne yaptığını bulup ortaya çıkarmamız gerekiyordu.
Konuşmakla adamı tehdit ediyorsunuz, adam daha fazla üzerinize geliyordu. Cemaat'in
MİT İçinde de Uzantıları Var mıdır? Cemaat'in MİT içinde uzantıları olabilir mi?
Mutlaka vardır. Ama Hakan Fidan göreve geldikten sonra Cemaat'in mensuplarını
bayağı temizledi. Bu tip insanların MİT'te olduğunu, görev yaptığım yerlerdeki
insanlardan biliyorum. Bu konuda bazı MİT mensuplarının da bana anlattığı olaylar
olmuştu. 2010 yılının Haziran veya Temmuz ayında bizden bir evrak basına
sızdırılmıştı. Konuyu görüşmek için Hakan Fidan'a gittiğimde bana, "Bizim
Cemaatçiler mi yapmış?" diye sormuştu. Onun büyük ihtimalle benim sorduğum konuyla
ilgili bilgisi vardı. Levent Şahverdi
MİT müsteşarlarının Genelkurmay başkanına istihbarat vermek gibi sorumlulukları
vardır. Bu nedenle Hakan Fidan her perşembe Genelkurmayda yapılan mutat toplantıya
gelirdi. Ben Genelkurmay başkanı ile Hakan Fidan'ın baş başa yaptığı toplantılara
girmezdim. O toplantıda Hakan Fidan özel dosyalarını verir ve bir saat onunla
konuştuktan sonra benim yanıma gelirdi. İki saat üç saat sohbet ederdik. İşimizin
kapsamına giren ne varsa konuşurduk. Hakan Fidan açık fikirli ve konuşkan bir
insandır. Ordu düşmanı bir insan da değildir. Bu onun asker kökenli oluşundan da
kaynaklanabilir. Gördüğüm kadarıyla ordu aleyhine bilerek isteyerek bir faaliyet
yapacak bir insan değildir. Türk Silahlı Kuwetleri Açılım Süreci'ne hiç
girmemiştir. Ama biz Hakan Fidan ile Açılım Süreci'ni dahi konuşurduk. Abdullah
Öcalan ile yaptıkları görüşmelerden istediğim evrakları el yazısıyla bana
gönderirdi. İstediğim evrakları göndermesi, kişisel güvenden kaynaklanıyordu.
Türkiye-İran İttifak Yaparsa Sinerji Doğar MOSSAD, Hakan Fidan'ın SAVAMA'ya
istihbarat verdiğini iddia etmişti. Öyle bir şey olacağını zannetmiyorum. Hakan
Fidan, TİKA başkanlığı ve başbakanlık müsteşar yardımcılığı görevlerinden dolayı
İran istihbaratıyla da görüşürdü. Zaman zaman onlardan rapor alırdı. lrak'taki PKK
yapılanmasıyla ilgili İran istihbaratından aldığı haritaları ve muhtemel hedefleri
bize getirdiğini biliyorum. MİT müsteşarı olmadan önce de askere istihbari destek
vermeye çalışırdı. Onun İran istihbaratı ile yakın ilişki kurması, MOSSAD ve ABD
tarafından farklı değerlendirilmiş olabilir. Bunu şöyle bir olayla örnekleyeyim:
Benim Bingöl'de görev yaptığım dönemde bir yarbayım vardı. Orada tabur komutanıydı.
Eşi ve kızı Ankara'da yolda karşıdan karşıya geçerken arabanın altında kalarak
vefat etmişlerdi. Bir tek oğlu kalmıştı. O yüzden onu Levent Şahverdi Arşivi

You might also like