You are on page 1of 39

ESPR109

SPOR BİLİMLERİNİN TEMELLERİ


HAFTA 6

Öğr. Gör. Sertaç TÜLEK


Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu
Hafta 6
Olimpizm Felsefesi, Fairplay ve Spor Etiği
OLİMPİZM FELSEFESİ

Olimpizm bir yaşam felsefesidir; bedene,


iradeye ve zihne özgün nitelikleri yücelterek, dengeli
bir biçimde bütünleştirir.

Olimpizm sporu kültür ve eğitim ile


kaynaştırarak, çaba göstermenin, iyi örneklerin
eğitsel değerinin ve evrensel temel ahlak ilkelerine
saygının verdiği mutluluğa dayalı bir yaşam biçimi
yaratmayı amaçlar.
OLİMPİZM FELSEFESİ

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK)’nin


tanımına göre ise Olimpizm; bir ruh halidir, hayat
tarzıdır, insanlık görüşüdür. Bir “çıkarsız ideal”
inancıdır”.

Olimpizmin amacı, sporun her yerde uyumlu


insan gelişmesine hizmet etmesini sağlamak, bu
yolla insan sağlığını titizlikle koruyan barışçıl bir
toplumun yaratılmasında özendirici bir rol
oynamaktır.
OLİMPİZM FELSEFESİ

Pierre de Coubertin’ e göre Olimpizm; çaba ve


bedensel uyum sayesinde yaratılmış bir düşünce
biçimidir. Ayrıca, “Olimpizm bir sistem değil bir
‘düşünce biçimidir” diyerek daha özel bir tanım
vermiştir.

Pek çok farklı duruma adapte edilebilen ve


hiçbir ırkın, kişinin ya da zamanın tekelinde olmayan
Olimpizm; çaba ve uyum kültürünün yarattığı bir
düşünce biçimidir.
OLİMPİZM FELSEFESİ

Coubertin’ in Olimpik düşünce hakkındaki


yazınlarına bakıldığında, Olimpizm şu şekilde yer
almaktadır:

“Olimpizm romantik değerler ile (şeref duygusu,


sorumluluk, üstün olma duygusu, fairplay, ahlak
mükemmelliği ve ait olma duygusu) aydıncılık
düşüncesinden gelen değerlerin (bireysellik,
evrensellik, eğitimin gücü inancı ve yarışma değeri)
uzlaşmasıdır.
OLİMPİZM FELSEFESİ

Olimpizm insanlardan yalnızca yüksek güç ve


beceri gerektiren sporların yapılmasını istemez.
Kuşkusuz sporun o düzeyinde de Olimpizm
gereklidir fakat Olimpizm’de; “Spor Yapan İnsan”
bağlamında hepimiz, herkes yer alır.

İşte Herkes İçin Spor’un yeri ve büyük önemi


de burada ortaya çıkmaktadır. Olimpizm sadece
profesyonel sporla alakalı olmayan, günlük yaşama
da taşınabilen pratik bir yaşam felsefesidir.
OLİMPİZM FELSEFESİ

Kişinin düzenli ve sistematik antrenmanla


vücut potansiyellerini sonuna kadar kullanması,
hayatını bu amaç üzerinde kurulu olan bir düzene
göre yaşaması anlamına gelir.

Özünde başkalarıyla ölçüşmek değil, kişinin


kendi vücudunun sınırlarını zorlaması vardır.
Kesinlikle dopinge ve kimyasal madde kullanımına
tolerans göstermeyen, bedenin yanı sıra ruh ve zekâ
gelişimine de önem veren bir felsefedir.
OLİMPİZM FELSEFESİ
Olimpizm spor yarışmalarından daha öte bir
kavramdır. Değerler ve idealler bütünüdür
(arkadaşlık, fairplay, spor eğitimi, mükemmel kişiliğe
ulaşma çabası, barış, dayanışma, eşitlik, anlayış,
kurallara ve insanlara saygı, dürüstlük).

Bu değer ve idealler kolaylıkla eğitim sistemi ile


şekillenebilir. Olimpizm kültürleri; ideolojileri, dinleri
ve politik inançları aşan; insanları tüm
geçmişlerinden ayrı, onları spor ve yarışma ruhu ile
birleştiren bir güçtür.
OLİMPİZM FELSEFESİ
Olimpik Hareketin sahip olduğu değerlerinin
sporda, okulda ve hayatın diğer yönlerinde
eğitimidir.

Bireylere kendini geliştirme ve yaşamlarında


ilerleme fırsatı verir. Bu sayede de topluma bir bütün
olarak pozitif gelişme sağlar. Bir başka deyişle;
ayrımcılık göstermeden spor ve fiziksel aktiviteler
yolu ile insani değerleri öğrenme yoludur.
OLİMPİZM FELSEFESİ

Cueva’ ya göre Olimpizm değerleri arasında en


önemlileri; küresel uyum, büyüklük, doğruluk, Kalos
Kagathos (güzellik, sağlık, denge), mükemmellik,
doğaüstü güçler, felsefe, yaşamın anlamı; aşk,
barış, uyum, sakinlik, basitlik, işbirliği; fairplay, saygı,
adalet, çabalamak ve arayış olarak sayılabilir.
FAİRPLAY
Sporun ahlaki ilkesi fairness’dir. Bilindiği gibi
fairness sözcüğü, İngilizce kökenli olup, dilimizdeki
karşılığı doğru, dürüst, hakça, tarafsız, hoş, latif v.b.
gibi birçok anlama gelen “fair” sözcüğünden
türetilmiştir.

Fairness ise; girişilen uğraşta dürüst


davranmak, hak gözeterek eylemek, şövalyece,
mertçe, insana yaraşır biçimde yaşamak anlamına
gelmektedir.
FAİRPLAY
Spor bağlamında “fair” oyunu düzenleyen
kuralların üstünde bulunan, fakat oyuna özgü ve
onun özelliklerinden kaynaklanan kurallar sistemi ve
bütünüdür.

“Fair” oyun kuralları içinde kavranamayan,


fakat bireyin spor yapanları göz önünde
bulundurarak, onları bir gereksinim, bir değer olarak
görüp kabul ettiği, sözcüklerle dile getirilemeyen,
fakat yarış ortamında ve bütün koşullarda eşit
görme isteğidir.
FAİRPLAY

Kısaca ahlaki norm sistemi fairplay; sporda


ahlak olarak doğruyu ve iyiyi geliştirmek için nasıl
davranmamız gerektiğini gösterir.

Bu anlamda sportif erdem, oyunun kurallarına


uyma, herhangi bir nedenle kurallardan
sapmamaktır.
FAİRPLAY
Sporda üst ahlak kavramı, fairplay anlayışı ile
ifade edilebilir. Bu anlamda fairplay, oyun ve spora
katılan oyuncu ve taraftarların, oyunun kurallarına
uymasının ötesinde, genel ve evrensel bir ahlakı
temsil eder.

Bu ilkenin açık anlamı şudur: Spor olayına


katılan oyuncuların, oyunun gerilimli ortamında,
avantaj ve çıkarlardan bilinçli bir şekilde vazgeçerek,
rakibinin kişiliğine, genel ahlaka saygı göstermesi ve
uyum içinde en iyisini yapmasıdır.
FAİRPLAY
Bu anlamda fairplay’in ölçeği, insanın içsel
yaşamında bulunan bir ses ve vicdandır. İnsanın
içsel yaşamında bulunan bu seste hak ve
sorumluluk duygusu birlikte oluşur.

Bu da yaptırımlarından kaynaklanan biçimsel


anlamda kurallara uymanın ötesinde, insanın salt
iyiye, doğruya ve güzele uygun hareket etmesi ile
söz konusudur.
FAİRPLAY

İnsanın bu eylemini dışardan sınırlayan ve


yönlendiren bir etmen yoktur, kişinin serbest
iradesine dayanan özgürlük vardır.

Özgürlük bilincinin içerisinde insanın onuruna,


onun maddi ve manevi varlığına saygı yatar.
FAİRPLAY

Fairplay, aslında İngilizce bir deyimdir. Ama


sporla ilgili olan herkesin artık yabancısı olmadığı bu
kavram, İspanya’dan Almanya’ya, Hindistan’dan
Kore’ye, Afrika ülkelerinde küçük Avustralya
şehirlerine kadar hemen her yerde sporcular
tarafından “centilmenlik” olarak bilinmektedir.

Bu kavram “Sporda erdemliliği” içeren her


kelime ile açıklanabilir.
FAİRPLAY

Ama en sağlam karşılıkları herhalde “hakça,


dürüstçe bir oyun”dur. Ya da “kurallara bağlılık,
rakibe saygı”dır.

İnsanlığın ilk yıllarında “savaş” ya da “avcılıkla”


başlayan bedensel faaliyetlerin, zamanla bunların
taklidi olarak spora dönüşmesi aşamasının bile artık
gerilerde kalmakta olduğunu gösteren yeni bir
kavramdır fairplay.
FAİRPLAY
“Rakibi yenmekten değil, rakiple bir arada
oynanmaktan zevk alın. Takımınızın attığı gol kadar,
takımınıza atılan golün güzelliğini de takdir edin.”

Evet Baron Pierre de Coubertin’in dediği gibi


önemli olan kazanmak değil, mücadele etmektir.

Fairplay, bu mücadelenin de çağdaş sportif


anlayışla çerçevesini çiziyor: “Kurallara ve rakibe
saygı ve anlayış gösterin. Rakibinizi düşman olarak
değil, arkadaş olarak görün!”.
SPOR ETİĞİ
Etik kelimesi Yunanca’da ‘ethos’dan gelir ve
anlamı ‘bir kişinin karakterinin özü’dür. Neyin iyi ve
kötü, doğru ve yanlış, zorunluluk ve seçenek olduğu
ve davranışların kuralları ile ilgilenir.

Günümüzdeki anlamı; insan tutum ve


davranışlarının iyi (doğru) ya da kötü (yanlış)
yönden değerlendirilmesidir. İnsanlar arasındaki
ilişkilerin temelinde yer alan değerlerin, ahlaki
bakımdan doğru ya da yanlış olanın niteliğini
araştıran bir felsefe dalıdır.
SPOR ETİĞİ

Kişilerin etik olarak nasıl düşünmeleri ve bu


düşüncelerini nasıl davranışa dönüştürmeleri
konusunda Laczniak ve Murphy 1985 yılında bazı
temel prensipler ve kurallar ortaya koymuştur.

Bunlardan en önemlisi ilk sırada olan “altın


kural”dır. “Kendinize nasıl davranılmasını
istiyorsanız karşınızdakine de o şekilde davranın”.
SPOR ETİĞİ

Spor etiğinin de temelinde bu kural vardır.


Sportif yarışmanın olduğu her alanda içinde bulunan
katılımcılar rakiplerine karşı olan davranışlarında;
kendilerine nasıl davranılmasını istiyorlarsa o
şekilde davranmalıdırlar.
SPOR ETİĞİ

Etik ve ahlak kavramları çoğu zaman birbirinin


yerine kullanılsa da, bu doğru olarak bilinen bir
yanlıştır.

Ahlâk insanlar arası ilişkilerde uyulması


gereken manevi ilke ve kuralları ifade eder. Ahlak
göreli olup toplumdan topluma, hatta aynı toplumda
farklı gruplara göre değişir.
SPOR ETİĞİ
Etik kavramı ise, evrensel değerlere atfen
kullanılır.
Dünyanın hemen her yerinde gerekli olan
dürüstlük, yardımseverlik, doğruluk, adaletli olmak,
sadakat, yalan söylememek, cana kıymamak gibi
değerleri ifade eder.
Her bireyin farklı ahlak anlayışı olabilir. İşte etik
bu farklı ahlak anlayışları arasından en iyi, en doğru
ve en evrensel olanın hangisi olduğunu tartışan bir
felsefe alanıdır.
SPOR ETİĞİ
Bu nedenle spor etiği denildiğinde; hemen
hemen dünyanın her yerinde spor denildiği zaman
akla gelecek olan sporun evrensel değerlerine atfen
kullanılır.

Sporun evrensel değerleri arasında spor etiği


olarak tanımlanabilecekler; saygı, adil olmak, haksız
avantajı reddetmek, oyunun kurallarına göre hareket
etmek, başarmada özgür olmak, zararı önlemek,
objektiflik, güvenilirlik, dürüstlük, önemseme olarak
sıralanabilir.
SPOR ETİĞİ
Bireysel ve örgütsel seviyede spor etiğinin
karşılaştığı bazı istenmeyen durumlar vardır. Sporun
içinde istenmeyen bu tür durumlar yaşandığı zaman
etik karar verme süreçlerimizin devreye girmesi
gerekmektedir.
Kişiler etik olarak nasıl karar vermeleri
gerektiğini bilemeyebilirler. Bu sebepten dolayı
kişilerin karar verme süreçlerini kolaylaştıracak yani
doğru olanı önlerine serebilecek bazı davranış
kodlarına ihtiyaç duyulmaktadır.
SPOR ETİĞİ
Birçok ülke spor örgütlerinin ve spor etkinliği
içinde bulunan tüm katılımcılar etik olarak nasıl
davranmaları gerektiği konusunda bazı davranış
standartları geliştirmişler ve bu davranış
standartlarına “etik kodlar” olarak adlandırmışlardır.

Bu kodlara spor örgütlerinin ya da bireylerin


uymasını istemişlerdir. Ülkemizde davranış kodlarını
oluşturmuş çok az sayıda spor örgütü
bulunmaktadır.
SPOR ETİĞİ
Bireysel ve örgütsel seviyede sporun
karşılaştığı bazı etik durumlardan bahsetmiştik,
bunlara bakacak olursak;
• Cinsel taciz, saldırgan davranışlar, ayrımcılık.
• Kötü alışkanlıklar, kumar, hile, teşvik primi.
• Etik olmayan yönetimler (babadan oğula,ayrımcılık
vb.).
• Oyuncu seçmelerinde şeffaf olmayan yönetimler.
• Sözlü ve fiziksel taciz – Saygısızlık (yöneticiler,
hakemler, antrenörler vb.).
SPOR ETİĞİ
• Açık sözlü olan ya da yanlış bir şeyi görüp açıkça
ifade etmeye çalışanlara karşı mağduriyet.
• Sporcuların hem sahada ki hem de dışarıda ki
davranışları ve beklentileri.
• Performans arttırıcı maddeler ve metotlar (doping).
• Cinsiyet ayrımcılığı.
• Kabadayılık.
• Seyirci şiddeti ve sözlü taciz.
• Çocuklara taciz.
• Velilerin uygun olmayan davranışları.
SPOR ETİĞİ

Yukarıdaki listede de belirtildiği üzere sporun


içinde var olan ve etik olmayan birçok durum
bulunmaktadır.

Spor etiği, bu durumların ne olduğunu ve


bunlara ile nasıl başa çıkmamız gerektiği konusunda
bize yol gösterebilecek olan bir rehberdir.
SPOR ETİĞİ
Sporda Etik İkilemler ve Etik Muhakeme:

Sporun içindeki insanlar rutin spor olaylarında bile


etik ikilemler ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Etik ikilem;
kişinin kendi doğrusu (ruh) ile evrensel doğru (mantık)
arasında kalması ve karar vermekte zorlanması halidir.

Peki, insanlar etik ikilem ile karşı karşıya olduğunu nasıl


anlayabilirler? Zinn etik bir ikilem ile karşı karşıya olup
olmadığımızı fark etmemiz için şu soruları sormamız
gerektiğini önermektedir.
SPOR ETİĞİ
1. Problem hakkında konuşurken, “iyi ve kötü”, “siyah ve
beyaz”, “alt sınır”, “çelişki”, ya da “değer” gibi kelimeleri
insanlar kullanıyor mu?
2. Hareketlerim/hareketsizliklerim ya da kararlarım
sonucunda insanlar zarar görecek mi?
3. Verdiğim karar adil mi?
4. Mesleki değerlerim ile kişisel değerlerim arasında bir
çelişki hissediyor muyum?
5. Kararım ile ilgili tartışmaya yol açacak bir sonuç söz
konusu mu?
6. Durum ile ilgili “tam olarak doğru olmayan” bir nokta var
mı?
SPOR ETİĞİ
Eğer bir kişi bu sorulardan bir tanesine bile “evet”
cevabını veriyor ise etik bir ikilem ile karşı karşıya olduğu
söylenebilir. Etik değerler kişisel düşünceler ve öncelikler ile
karıştırılmamalıdır.
Etik kararlar diğer insanları oldukça etkiler. Kararlar ilgi
alanları çelişkili olan farklı gruptan insanlara ( sporcu, taraftar,
toplum, iş, basın ) etki ettiği için karar vermek oldukça
karmaşık bir işlemdir.
Bireyler bir konu hakkındaki karar verirken tüm süreçleri
göz önünde bulundurmalı, “doğru olanı” yapmanın ne
olduğuna karar vermeye çalışmalıdırlar.
Burada belirtmiş olduğumuz doğru ve adil karar verme
sürecine etik muhakeme denir.
SPOR ETİĞİ
Etik ikilemlerin çözümünün bu kadar zor olmasının
nedeni insanların etik karar verme sürecini sistematik bir
biçimde uygulamamasından kaynaklanmaktadır.
Sportif konuların karmaşıklığı ve uyandırdığı ilgi ise
bir kişinin yargılarını kolayca bastırabilir ve yine etik
ikilemleri çözmesini oldukça zorlaştırır. Aslında spordaki
temel prensip tüm sporcuların yarışma sırasındaki dürüstçe
olan çabasıdır.
Eğer sporcular spor içindeki dürüst çabalarını
bırakırlarsa sporun esasları tehdit edilmiş olur. Ancak dürüst
olan çabanın dışında spor yarışmalarının amacı
kazanmaktır. Bu sportif yarışmanın doğasındadır ve
kazanmak için farklı taktikler, stratejiler geliştirilebilir.
SPOR ETİĞİ

Evrensel etik değerlere bakıldığında toplumsal


yaşamda aldatmak, kandırmak etik değildir. Ancak sportif
yarışmanın doğası gereği kazanmak için bazen farklı oyun
stratejileri, aldatmacalar kullanılabilir.

Sonuç olarak etik bir karar verme işlemi, neyin doğru


neyin yanlış olduğunu saptamak kişinin toplumdaki rolünün
kabul edilebilir davranışlarının parametrelerini ve anlayışını
içerir.
SPOR ETİĞİ
Sporculardan beklenenler takımına sadık olması,
antrenörü tarafından söz dinler ve itaatkâr olması ve hiçbir
zaman oyunun güvenliğini tehlikeye atmamasıdır.

Sporculardan hile yapmamaları ve isimlerini kötüye


kullanmamaları beklenir. Oyunun kuralları doğrultusunda
sporculardan ne şekilde olursa olsun kazanmaları beklenir.
Çoğu spor stratejisi aldatmacalara dayanır.

Rakibi bir davranış şekline inandırma ve oyun


sırasında farklı bir davranış uygulama temel spor
stratejilerinden bir tanesidir.

You might also like