You are on page 1of 3

4.

ÜNİTE-TÜRKLERDE EKONOMİ
A) İLK TÜRKLERDE EKONOMİ
Her toplumda olduğu gibi Türklerde de ekonomik anlayışın oluşumunda en önemli etken yaşanılan coğrafya ve iklim
koşullarıdır. Türkler yaşadıkları Orta Asya coğrafyasının şartlarına uygun olarak hayatlarını düzenlemişlerdir. Bölge
genel olarak bozkırlarla kaplı olduğundan dolayı Türklerin temel geçim kaynağı hayvancılık olmuştur. Halk, sürülerini
otlatmak ve güvenli bir şekilde yaşamak amacıyla belirli bölgelere göç edince, Orta Asya’da konargöçer hayat tarzı
ortaya çıkmıştır.
→ Hayvancılıkla uğraşanlar koyun, keçi, at, deve ve sığır sürülerinden oluşan hayvanlar beslemiş, bu hayvanların
etinden, sütünden, derisinden, yününden ve gücünden faydalanmışlardır.
→ Hayvancılığa bağlı olarak halıcılık, kilimcilik, keçecilik, debbağlık (deri işlemeciliği) ve dokumacılık da gelişmiştir.
NOT: Tarıgçı, tarımla uğraşanlar kişilere denilir.

Yapılan arkeolojik kazılar sonucu kurganlarda bulunan tarım aletlerinden yola çıkarak Hun ve Göktürk Devletlerinde
tarımın yapıldığı da anlaşılmıştır.
KURGAN: Kurgan veya Korgan Türk ve Altay kültüründe kutsal mezar, türbe. İçinde ulu ve kutlu kişilerin yattığı dikkat
çekici gömüt. Eski Türk geleneklerinde genellikle yığma tepeler ve höyükler şeklindedir. Genelde devlet yöneticisi
olanlar için yapılmışlardır.

Uygurlar bilindiği üzere yerleşik yaşama geçen il Türk topluluğu özelliğini taşımaktadır. Değişen bu yeni hayat tarzıyla
birlikte özellikle tarım alanında büyük gelişmeler yaşanmasını sağlamıştır. Uygurlar tarımı geliştirmek amacıyla sulama
kanalları meydana getirmiş ve bu sayede bahçelerini sulamışlardır. Üzüm, kavun, karpuz gibi ürünleri yetiştirmiş ve
bunları başka ülkelere ihraç etmişlerdir.

İlk Türk Devletlerinde Madencilik


• İlk Türk devletlerinin ekonomisinde madencilik önemli bir yere sahipti.
• Türklerin yaşadığı coğrafî bölgelerde demir, altın, gümüş ve kükürt gibi madenler bulunuyordu.

İlk Türk Devletlerinde Ticaret Yolları


İlk Türk devletlerinin gelir kaynaklarından biri de önemli ticaret yollarının geçtiği güzergâhlar olmuştur.
İpek Yolu
Çin’den başlayıp Orta Asya’da birden çok güzergâhı izleyerek Anadolu’ya, oradan da Avrupa’ya kadar uzanan ticaret
yoluna İpek Yolu denilmiştir.
➢ Bu yol, insan yapımı bir yol değil, doğal vadi yatakları ile kervanların konaklayacağı vahalardan oluşmuş ve bu
vahaların etrafına zamanla şehirler kurulmuş doğal bir yoldur.

Not: Yada Taşı: Türk ve Altay mitolojilerinde Simya Taşı. Cada (Cata, Sata, Caya, Zaya) Taşı da denir. Türk
mitolojisinde yağmur yağdıran sihirli taş. Büyü Taşı olarak ifade edilebilir.

Kürk Yolu
Don Nehrinden başlayıp Ural dağları üzerinden Güney Sibirya’ya oradan da Avrupa ve İslam ülkelerine ulaşan yol İpek
Yoluna paralel uzanmaktadır.
Üzerinde tilki, gelincik sincap, sansar, samur, kunduz, vaşak ve geyik gibi hayvanların deri ve postları taşınmıştır.

İlk Türk Devletlerinde Para ve Vergi Toplama


✓ Türkler ticarette genellikle değiş tokuş (takas) usulüne başvurmuştur.
✓ Hunlardan itibaren madenî para kullanılmaya başlanmıştır.
Yarmak: Kök Türklerde madenî paraya yarmak deniyordu.
Türklerdeki en belirgin özellikteki paraları Türgişler basmıştır.
Uygurlar ticarette ödeme aracı olarak genellikle kumaş cinsinden olan böz ve kuanpu ile kâğıt para cinsinden olan
Çav’ı kullanırlarken madenî para olarak da altın, gümüş ve bakırı yaygın olarak kullanmışlardır.
B) İLK TÜRK İSLAM DEVLETLERİNDE EKONOMİ
İslamiyet ile ekonomide yeni anlayış olarak;
✓ İsraftan kaçınma, ✓ Devletin üretimden çok denetimle ilgilenmesi,
✓ Servet ve mülkiyetin yaygınlaştırılması ✓ Adil gelir dağılımının sağlanması benimsenmiştir.
Türk İslam devletlerinde ekonomik faaliyetler;
✓ Tarım ✓ Hayvancılık ✓ İmalat (zanaatsal üretim) ✓ Ticarettir.

İkta Sistemi
İlk kez Hz. Ömer döneminde uygulanmaya başlanan İkta Sistemi, Emevi ve Abbasilerde de kullanılmıştır. Bu sistem
daha sonra Selçuklular tarafından geliştirilmiştir.
Selçuklular İkta Sistemini Neden Uyguladı?
• Selçuklular Orta Asya’dan gelen Oğuz Türklerine yer bulmak,
• Oğuz Türklerinden askeri kuvvetler oluşturmak,
• Memleketi ve çiftçileri korumak,
• Devlet hazinesini rahatlatmak,
• Asker maaşlarının ödemesini daha kolay yapabilmek gibi nedenlerle IX. yüzyılda ikta sistemine geçilmiştir.

İkta Sistemi Nedir?


Devlete ait arazilerden elde edilen vergi ve diğer gelirlerin devlet görevlilerine yaptıkları hizmet karşılığında
verilmesidir. Emirler, valiler, komutanlar, askerler, memurlar kendilerine ayrılan bu ikta arazilerden elde ettikleri
gelirlerin bir kısmı ile geçinirlerdi. Çünkü bu ikta sahipleri devletten maaş almazdı. Elde ettikleri gelirlerin kalan kısmı
ile de devlet için atlı asker beslerlerdi.

İkta Sisteminin Faydaları nelerdir?


→ Hazineden para harcamadan güçlü ve daimî bir ordu oluşturulmuştur. (İkta Askerleri-Tımar Askerleri gibi)
→ Tarımsal üretimde süreklilik ve denetim sağlanmıştır.
→ Topraktan elde edilen gelirler ile memur maaşları karşılanmıştır.
→ Savaşa her an hazır askerler yetiştirilmiştir.
→ Taşrada güvenliği sağlamışlar ve devlet otoritesinin güçlü tutulmasını sağlamışlardır.

NOT:
✓ Osmanlı devleti İkta Sistemi’ni Selçuklulardan devralarak geliştirmiş ve “Tımar Sistemi”ni oluşturmuştur.

Türkiye Selçuklu Devleti’nin Ticareti Geliştirmek Amacıyla Aldıkları Tedbirler


✓ Venediklilerle ticaret anlaşmalarının yapılması.
✓ %1 gibi düşük oranlarda gümrük vergisi alınması.
✓ Yabancı tüccarların her türlü zararlarının karşılanması. (Devlet sigortası uygulaması)
✓ Yeni ticaret yollarının açılması ve yolların güvenliğinin sağlanması.
✓ Ticaret kervanlarının dinlenmesi, kervanların güvenliklerinin sağlanması için kervansaraylar yaptırılması.
✓ Anadolu’da siyasi birliğin sağlanmaya çalışılması.

Kullanılan Bazı Ticari Mekanlar


Ribâtlar
→ İlk yıllarında cihat amaçlı sınır karakolları olarak kullanılan ribâtlar, zamanla değişik amaçlara hizmet etmişlerdir.
→ Sınır boyları ve stratejik mevkilerde önceleri askerî amaçlı müstahkem alanlardır.
→ Sınırlar genişledikçe sayıları artan ribatların zamanla işlevleri de değişmeye başladı.
Kervansaray
Kervansaray, kervanların ticaret yolları üzerinde kurulan konak yeridir. Ribatların devamı niteliğindedir.
➢ Kervansaraylar, ekonomik açıdan olduğu kadar sosyal açıdan da büyük öneme sahip yapılardır.
➢ Kervansaraylarda hastalar tedavi olabiliyor hatta fakir yolculara ayakkabı bile veriliyordu.
➢ Kervanların her türlü ihtiyaçları gözetilerek oluşturulan bu yapılarda, yolcular ücret ödemeden üç gün
kalabiliyordu.
➢ Kervansaraylarda tüccarlar yük taşımada kullandıkları hayvanlarını dinlendiriyordu.
➢ Kervansaraylar, kale gibi korunaklı duvarları ve demir kapıları ile zengin ticaret kervanlarının korunakları
durumundaydı.
Hanlar
Türk İslam devletleri zamanında, kervansaraylarla birlikte han adı verilen yapılar da vardı.
Yolcular ve tüccarlar için yapılmış olan hanlar, ticari amaçla yapılan ve ücretli olan işletmelerdi. Bu özelliklerinden
dolayı hanlar, ribat ve kervansaraylardan ayrılmaktaydı.

Ticaretin Durması ve İkinci Beylikler Dönemi


Moğolların Kösedağ Savaşı’ndan (1243) sonra Anadolu topraklarına gelmesi Selçukluların yaşattıkları ekonomik
canlılığa darbe vurmuş ve ticaretin yavaşlamasına neden olmuştur.
Moğolların ağır vergi talepleri yaptıkları yağma ve talanlar ile halka yaptıkları baskı Anadolu’daki siyasi ve ekonomik
istikrarı bozmuştur. Böyle bir ortamda bağımsızlıklarını birer birer ilân eden Anadolu Beylikleri, İkinci Beylikler
Dönemi’ni başlatmış, bu beylikler Anadolu’yu tekrar siyasi, ekonomik ve sosyal yönden canlandırmıştır.
Anadolu’ya ait ticaret merkezlerine Anadolu dışından da tüccarlar gelmiş ve kurulmuş olan “Ahilik Teşkilatı”
üyelerinin de katkısı ile Anadolu’da bozulmuş olan ticari hayat tekrardan canlanmıştır.
Ahilik Teşkilatı
Ahilik, Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesi ile kurulan esnaf dayanışması teşkilatıdır.
Ahilik, XIII. yüzyılda temeli yardımlaşma üzerine kurulan esnaf ve sanatkâr örgütlenmesine verilen isimdir.
“Ahi” unvanı Anadolu’da evlenmiş, sanat ve meslek sahibi gençlerden seçilmiş, kendisine reislik payesi verilmiş önder
kişilere verilmiştir. Ahilerin toplandıkları yere “Zaviye” denilmiştir. Abbasilerdeki “Fütüvvet Teşkilatı”nın
geliştirilmesiyle ortaya çıkmıştır.

FÜTÜVVET TEŞKİLATI: Bir fikir ve ahlâk hareketi olarak İslam’ın ilk dönemlerinde ortaya çıkan yiğitlik ve
kahramanlık ülküsünün adı olmuştur. Fütüvvet Teşkilatı’nın ilke ve kurallarına Fütüvvetnâme adı verilmiştir.
Fütüvvet Teşkilatlarında usta çırak ilişkisi büyük önem arz etmektedir.

Ahi Teşkilatının Temel Görevleri Nelerdir?


➢ Halkın sanat ve meslek alanında yetişmesini sağlamak,
➢ Üyelerini ahlaki yönden geliştirmek,
➢ İyi insan olarak nitelendirilebilecek sıfata uygun insan yetiştirmek,
➢ Çırak, kalfa ve usta yetiştirmek,
➢ Moğol İstilası sonrası Anadolu’da huzur ve güveni sağlamak,
➢ Üretim ve dağıtımın düzen içerisinde gerçekleşmesini sağlamak.
Not: Mesleki yeterliliği benimseyen, kaliteli, bol ve ucuz üretimi gerçekleştiren ahi birlikleri üretim ve dağıtımın düzen
içinde gerçekleşmesini sağlayarak halkı refaha kavuşturmuş ve Osmanlılar zamanında da faaliyetlerini sürmüşlerdir.
Not: Ahi Evran’ın eşi Fatma Bacı liderliğinde kurulan “Bacıyan-ı Rum” ya da “Anadolu Bacıları” denilen esnaf örgütü,
kadınları örgütleyerek ekonominin içine dahil etmiştir.

Vergi Gelirleri

Zekât: Müslüman halktan; belli bir sayıda hayvanı, değerli maden, topraktan elde edilen ürünler ve ticari
eşyası olan kişilerden 1/40 oranında alınan vergidir.
Öşür: Müslüman halkın yetiştirdiği ürün üzerinden alınan vergidir.
Haraç: Gayrimüslim halkın yetiştirdiği ürün üzerinden alınan vergidir.
Cizye: Devletin koruması karşılığında askerlik çağındaki gayrimüslim halkın erkeklerinden alınan vergidir.

You might also like