Professional Documents
Culture Documents
Çocuklarda Çalışma Belleği, Akademik Öğrenme Ve Öğrenme Yetersizlikleri
Çocuklarda Çalışma Belleği, Akademik Öğrenme Ve Öğrenme Yetersizlikleri
Özet
Çalışma belleği, bilginin işlenmesini ve geçici olarak depolanmasını sağlayan ve bilgi işleme akışının merkezinde
yer alan bir bilişsel süreçtir. Son yıllardaki gelişmelere paralel olarak ele alınan bu derlemenin amacı, çalışma
belleğinin çocuklardaki akademik öğrenme ve öğrenme yetersizlikleri ile ilişkisini gözden geçirmektir. Çalışma
belleğinin akademik öğrenme ile etkileşim düzeyi çocuğun yaşına göre farklılaşmaktadır. Alanyazındaki genel eğilim,
ÇB’nin temel akademik öğrenme alanlarından dil, okuma, yazma ve matematik becerileri ile bunların yetersizlik
boyutu olan özgül dil bozukluğu, okuma güçlüğü, yazılı anlatım güçlüğü ve matematik öğrenme güçlüğünün önemli
bir yordayıcısı olduğu yönündedir. Bu gerçeği arkasına alan yazıda ayrıca, çalışma belleği sınırlılığı olan çocukların
değerlendirilmesine ve eğitim ortamlarındaki uygulamalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Çalışma belleği, çocuklar, çok-bileşenli çalışma belleği modeli, öğrenme, akademik öğrenme,
öğrenme yetersizlikleri, öğrenme güçlükleri
Abstract
As a central element of information flow, working memory was considered as the cognitive ability of an individual to
store and process information over limited periods of time. The purpose of this review is to establish the links between
working memory and academic learning both in children with typical development and with learning disabilities.
The level of the interaction between working memory and academic learning is sensitive to chronological age of the
children. The literature tended to indicate that working memory is a strong predictor of basic academic skills such
as language, reading and writing skills, and mathematics as well as learning disabilities including specific language
impairment and difficulties in reading, writing, and mathematics. In the light of the previous studies, following brief
information on clinical and educational assessment of working memory, some suggestions were made for improving
the learning outcomes of children with poor working memory.
Key words: Working memory, children, multi-component model of working memory, learning, academic learning,
learning disabilities, learning difficulties
Yazışma Adresi: Murat Doğan, Anadolu Üniversitesi, Yunus Emre Kampusu, İÇEM, 26470, Eskişehir, Türkiye
E-posta: mudogan@anadolu.edu.tr
Çalışma Belleği, Öğrenme ve Öğrenme Yetersizlikleri 49
Bu yazı üç aşamayı içermektedir: (1) Çalışma bel- te, Miyake ve Shah (1999b), modellerin varsayımlarını
leği (ÇB) kavramının ve çocuklardaki gelişiminin açık- sentezleyerek ÇB’yi, “karmaşık bilişi destekleyen görev
lanması, (2) ÇB’nin akademik öğrenmedeki rolünün öğ- bağlantılı bilginin denetlenmesi, düzenlenmesi ve aktif
renme yetersizliklerini de kapsayacak biçimde ele alın- olarak korunmasında yer alan düzenek ya da süreçler”
ması, (3) ÇB’nin eğitimsel ve klinik değerlendirmedeki (s. 450) olarak tanımlamışlardır.
önemi ile ÇB sorunları için eğitim ortamlarında yapıla- Günümüzde bir model ya da kuramdan öte bir para-
bileceklerin özetlenmesi. digma haline dönüşen bilgi işleme sürecine bakıldığında
ÇB’nin, bu sürecin tam merkezinde yer aldığı görülmek-
ÇB Kavramı ve Çocuklarda ÇB’nin Gelişimi tedir (Andrade, 2001). Bilgi işlemenin bütünleşik mode-
line (Karakaş, 2008; Turgut, Erden ve Karakaş, 2010)
ÇB Nedir? göre, bilgi işleme akışı dört aşamada ele alınabilir: (1)
Bilişsel psikolojinin son 35 yılına damga vurmuş uyarıcının sıklık, şiddet, süre ve karmaşıklık gibi fizik-
(Dehn, 2008) ve alanda oldukça iyi bilinen bir bilişsel sel özelliklerinin kodlanması, (2) girdinin duyusal kayıt
süreç olarak ÇB’nin tüm yönlerini içeren bir tanımını sürecine alınması, (3) bilginin KSB ve ÇB sistemlerin-
yapmak güçtür (Baddeley, 2007). Temel bir bilişsel süreç de tutulması ve işlenmesi ve (4) bilginin USB’ye kay-
olarak ÇB’nin ne olduğunu anlamanın iyi yollarından dedilmesi. Bilişsel açıdan öğrenme bilgilerin kalıcı
biri öyküsünü kısaca gözden geçirmektir. 1890’da Wil- hale gelmesi olarak düşünülürse, bu sürecin hemen ön-
liam James, birincil bellek ve ikincil bellek ayrımını yap- cesinde yer alan ÇB’nin önemi kendiliğinden ortaya çı-
mıştır. 1949’da Donald Hebb, beynin geçici elektriksel kacaktır. ÇB’nin önemini Goldman-Rakic (1992) şöyle
aktivitesine dayalı bir kısa süreli bellek (KSB) ile nöro- vurgulamıştır: “ÇB, belki de insan zihinsel evriminin en
kimyasal süreçlere dayalı bir uzun süreli bellek (USB) önemli başarısıdır.” (s.111).
tanımlamıştır. 1968’de ise Atkinson ve Shiffrin, geçerli- ÇB’nin diğer bilişsel süreçlerle ilişkisi önemli
ğini günümüzde de koruyan duyusal kayıt, KSB ve USB bir noktadır. Tüm bilişsel süreçler doğal olarak çeşitli
sistemlerini açıklamışlardır (Baddeley, 2007). Bellek sü- derecelerde birbiriyle ilişkilidir. ÇB’nin en fazla ilişki
reçlerinin ortasında yer alan KSB ile ilgili keşiflerin de gösterdiği bilişsel yapıların ise KSB, zeka, yönetici
aynı dönemlere rastladığı söylenebilir. 1956’da George işlevler ve dikkat olduğu görülmektedir (Ackerman,
Miller’in bilişsel devrimin öncülerinden sayılan klasik Beier ve Boyle, 2005; Alp ve Özdemir, 2007; Unsworth
makalesinde, geçici belleğin kapasitesinin 7±2 birim ile ve Engle, 2007). Ne var ki, iki bilişsel süreç arasında
sınırlı olduğunu bildirmesi, kapasitenin sınırlı olduğu ilişkinin yüksek olması o süreçlerin aynı yapılar olduğu
görüşünün 1958’de J. Brown’un, 1959’da Llyod Peterson anlamına gelmemektedir (Oberauer, Schulze, Wilhelm
ve Magaret Peterson’un çalışmalarınca da desteklenmesi ve Süβ, 2005). ÇB’nin KSB ve zeka ile ilişkisi konusun-
KSB ile ilgili dönüm noktaları olarak kendini göster- daki tartışmalar sürmektedir. Yukarıda ayrıntılarına de-
mektedir (Solso, Maclin ve Maclin, 2007). Yıllarca geçi- ğinilmese de ortak özellikleri verilen modellerin en faz-
ci bir depolama sistemi olarak düşünülen KSB’nin iş- la ilgi göreni ve en çok çalışılanı, Baddeley ve Hitch ta-
levsel yönlerine vurgu yapmak isteyen Alan Baddeley rafından önerildikten sonra Baddeley (1986) tarafından
ve Graham Hitch 1974’te daha dinamik olduğu ileri geliştirilen çok-bileşenli ÇB modeli olmuştur (ayrıntılar
sürülen çok-bileşenli ÇB modelini önermişlerdir (Bad- için bkz. Baddeley, 2007). ÇB’nin çocuklardaki akade-
deley, 1986). 1974’ten günümüze dek geliştirilen ÇB mik öğrenme ve öğrenme yetersizlikleri ile ilişkisine
modeli sayısının 10’u aşması, ÇB kavramının ne denli odaklanan bu çalışmada verilerine başvurulan araştırma-
benimsendiğinin önemli göstergelerinden biri olarak de- lara büyük oranda dayanak oluşturması nedeni ile model-
ğerlendirilebilir. ÇB modelleri arasında bazı farklılıklar le ilgili temel noktalara değinmek gerekir (bkz.Şekil 1).
olmasına karşın, uzlaşma alanları farklılıklardan daha Modele göre, kuramsal bir kavram olarak ÇB,
fazladır (Baddeley, 2007). Uzlaşma noktaları aynı za- “bilgiyi geçici olarak saklayan ve depolayan, USB ve
manda ÇB’nin temel özellikleri olarak da düşünülebilen eylem (davranış) arasında bir arayüz sağlayarak insan
modellerin, ÇB’nin özelliklerine ilişkin ortak görüşleri düşünce süreçlerini destekleyen sınırlı kapasiteye sahip
şöyledir: (a) Yapısal olarak ÇB zihinde ya da beyindeki bir bilişsel sistemdir.” (Baddeley, 2003a, s. 829). Diğer
bağımsız bir bölüm değildir. (b) ÇB, üst düzey bilişsel bir anlatımla ÇB, bilişsel işlevleri gerçekleştirmek için
süreçler ile ilişkilidir. (c) Yönetici kontrol ÇB işlevlerinin gerekli bilgileri kısa süreliğine depolayan, bu bilgilere
bütünleyicisidir. (d) ÇB sınırlı bir kapasiteye sahiptir. (e) hızlı bir şekilde ulaşan, bilgiyi işleyen ve değişimleyen,
Tek birimlik ve tümüyle göreve özgü (domain-specific) gerektiğinde depolama ve işleme etkinliklerini kendi
bir ÇB yoktur. (f) USB’deki bilgi ÇB performansında içinde değiş-tokuş eden bir bilişsel işlemcidir (Badde-
yaşamsal bir role sahiptir (Cowan, 1995; Kane ve Engle, ley, 2002). Şekil 1’den de izlenebileceği üzere, Badde-
2000; Miyake ve Shah, 1999a). ÇB’nin tüm yönlerini ley modeline göre ÇB, birbiriyle ilişkili dört bileşenden
içeren bir tanımını yapmak oldukça güç olmakla birlik- ya da alt sistemden oluşmaktadır: Merkezi yönetici, fo-
50 Türk Psikoloji Yazıları
Merkezi yönetici
Not. Birikimli sistemler, akıcı sistemlere göre bireyin deneyimlerine daha fazla dayanan
süreçlerdir.
uzamı ya da sahte sözcük (nonword) tekrarlama görev- lebilmektedir (Alloway ve ark., 2006; Gathercole ve
leri kullanılarak fonolojik döngü belirlenebilse de 7 Alloway, 2008; Gathercole ve ark., 2004a).
yaşından önce tam olarak ölçülebilen süreç fonolojik Gözden kaçırılmaması gereken bir nokta, ÇB geli-
KSB’dir (Alloway, Gathercole ve Pickering, 2006; şiminin bireysel farklılıklara fazlaca açık olduğudur. ÇB
Towse, Hitch ve Hotton, 1998). Genel ÇB kapasitesine kapasitesinin ve bileşenlerinin kullanım ağırlığı birey
bağlı olarak fonolojik döngünün kullanılma oranı da bel- içi ve bireyler arası özelliklere göre farklılaşabilmekte-
li bir yaşa kadar artmaktadır (Towse ve ark., 1998). dir (Just ve Carpenter, 1992; Kane, Conway, Hambrick
Çalışmalar, çocuklarda görsel-mekansal bileşenin ve Engle, 2008). Bireyin kalıtımsal özellikleri, yaşı, ze-
fonolojik döngüden daha erken geliştiğine işaret etmek- ka, KSB, USB ve dikkat gibi bilişsel özellikleri ile
tedir. Okul öncesi çocukları, uyarıcı işitsel olarak sunul- bu özelliklere bağlı olarak gelişen günlük yaşam ve
duğunda sözcük uzunluğu ve fonolojik benzerlik etkisi- akademik becerileri, ÇB gelişiminde farklılaşma yara-
ne maruz kalmış; resim ya da resim adları görsel olarak tan bireysel faktörler olarak ele alınabilmektedir (Con-
sunulduğunda çocuklarda bu etkilere rastlanmamıştır. way ve ark., 2008; Engel, Santos ve Gathercole, 2008).
Ancak hedef resmin ardından bir başka resim geldiğinde ÇB gelişimindeki farklılaşma, bireysel özelliklere oldu-
ya da resimlerin adları birbirine benzediğinde hatırlama ğu kadar, bireyin üyesi olduğu grubun özelliklerine de
oranı düşmüştür (Baddeley ve Hitch, 2007). Bir tür gör- bağlı olabilmektedir. Örneğin, yazının izleyen kısmında
sel benzerlik etkisi olarak yorumlanan bu durumun ço- ayrıntıları ile ele alındığı üzere, normal gelişim göste-
cuklarda görsel-mekansal bileşenin kullanımını destek- ren çocuk grubunda olmak ile öğrenme yetersizliği gös-
lediği öne sürülmüştür (Hutton ve Towse, 2001). Görü- teren grupta olmak ÇB gelişimindeki farklılaşmanın
nen o ki, 7 yaş öncesi çocuklar görsel malzemeyi fono- göstergelerinden biri haline gelebilmektedir (Jarrold ve
lojik forma dönüştürmek için iç tekrar stratejisinden çok Bayliss, 2008). Elbette, burada öğrenme yetersizliği ile
görsel-mekansal süreçleri kullanmaktadırlar (Gathercole ÇB gelişimi arasındaki ilişki nedensel olmaktan çok et-
ve ark., 2004a). kileşimseldir (Towse ve Hitch, 2008).
Baddeley (2007) merkezi yöneticinin, modelin en Bu noktada, çocuklarda ÇB kapasitesini etkileyen
önemli ancak en az anlaşılan bileşeni olduğunu bildir- bazı etmenlerden söz etmek yerinde olacaktır. Bunlar ka-
miştir. Bu açıklama çocuklar için de geçerli görünmek- lıtımsal etmenler -ÇB kapasitesinin büyük oranda kalı-
tedir. 4-11 yaş arasındaki çocuklarda ÇB gelişiminin tımsal olduğu düşünülmektedir- (Engel ve ark., 2008);
Çocuklar için Çalışma Belleği Bataryası (Working Mem- yaş -yaş ilerledikçe kapasite genişlemektedir- (Gather-
ory Test Battery for Children [WMTB-C]) kullanılarak cole ve ark., 2004a); diğer bilişsel süreçler -ÇB diğer
incelendiği bir çalışmada (Alloway ve ark., 2006), küçük bilişsel süreçlerdeki, özellikle de yönetici işlevlerdeki
çocukların görsel-mekansal alanı fonolojik döngüden gelişimden etkilenmektedir- (Öztürk ve ark., 2009) ve
daha etkin kullandıkları ve bunun için merkezi yöneti- erken eğitimdir -kesin olmamakla birlikte erken eğiti-
ciden yararlandıkları bildirilmiştir. Dolayısıyla merkezi min ÇB kapasitesini artırabileceği düşünülmektedir-
yönetici en azından görsel-mekansal bileşenin gelişimi (Alloway ve Alloway, 2010). Farklı yaş gruplarıyla ger-
ile paralellik göstermelidir. 6 yaşındaki çocuklarda .73 çekleştirilen bir çalışmada, yalnızca 13-15 yaş grubun-
olan merkezi yönetici-sözel KSB korelasyonu, 10-15 daki erkek ergenlerin görsel-mekansal alanı ölçen üç
yaş aralığında .90’a çıkmaktadır . Bu da merkezi yöne- testten ikisinde kızlardan daha yüksek performans gös-
ticinin zaman içinde köle sistemleri daha etkin kontrol terdikleri bildirilmiştir (Gathercole ve ark., 2004a). An-
ettiğini düşündürmektedir (Gathercole ve ark., 2004a). cak cinsiyetin ÇB’yi etkileyen bir faktör olup olmadığı-
Öte yandan, merkezi yöneticinin, doğal olarak bir bütün nın netleşmesi için daha fazla çalışmaya gereksinim
halinde ÇB’nin, gelişimini tamamlaması diğer beyin vardır. Başka bir çalışmada ise (N = 40) sosyoekono-
bölgelerine oranla daha geç gelişen prefrontal kortek- mik düzeyi (SED) düşük ve yüksek olan ailelerin 6-7
sin olgunlaşması ile olanaklıdır. Diğer bir deyişle, ÇB yaşlarındaki çocukları karşılaştırılmış ve ailelerin eği-
kapasitesi ergenliğe kadar genişlemeye devam edecektir timleri, mesleki konumları ve gelir düzeylerinin çocuk-
(Gathercole ve Alloway, 2008). ların alıcı ve ifade edici dil becerilerinde etkili olduğu,
Özetle, fonolojik döngü hariç ÇB kapasitesi 4 ya- ancak ÇB kapasitesi açısından farka yol açmadığı gös-
şından itibaren ölçülebilmekte ve 6-7 yaşlarında bile- terilmiştir (Engel ve ark., 2008).
şenler birbirinden ayrıştırılabilmektedir. Diğer bileşen-
ler göreli olarak daha erken gelişmeye başlarken, ger- ÇB’nin Öğrenmedeki Rolü: Olağan Akademik
çek anlamda fonolojik döngüden 7 yaş sonrasında söz Öğrenme ve Öğrenme Yetersizlikleri
edilebilmektedir. Genişlemeyi sürdüren çocuğun ÇB
kapasitesi, yetişkin düzeyine 15 yaş dolayında erişmek- Bir kuramın ya da kavramın gücünün önemli öl-
tedir. Prefrontal korteksin olgunlaşmasıyla, köle sistem- çütlerinden biri, uygulamaya aktarılabilmesi ve yaşam-
ler merkezi yönetici tarafından daha etkin kontrol edi- daki sorunların çözümüne katkı sağlamasıdır. 1974’te
52 Türk Psikoloji Yazıları
ilk model önerildikten sonra ÇB çalışmaları, sağlıklı bi- me yetersizliklerinin nedenleri tam olarak bilinme-
reylerden nöroloji ve psikiyatri hastalarına, bilişsel psi- mekle birlikte, çalışmaların giderek bellek süreçlerine
kolojiden sosyal psikolojiye, günlük yaşam becerile- (Schuchadt ve ark., 2008), özellikle de ÇB’nin olası
rinden eğitim ortamlarına uzanan geniş bir yelpazeye rolüne odaklandığı görülmektedir (örn., Gathercole ve
yayılmıştır (Baddeley, 2007; Baddeley ve Hitch, 2007). ark., 2008). Diğer bir anlatımla, ÇB’nin olağan akade-
Günümüze kadar gelen çalışmalar, ÇB’nin akıl yürütme/ mik öğrenme ile ilişkili olması, doğal olarak öğrenme
akıcı zeka, yönetici işlevler, problem çözme, karmaşık yetersizlikleri ile de bağlantılı olabileceğini akla getir-
becerilerin öğrenilmesi, dil edinimi, dili anlama, sözcük mektedir. Bu çerçevede, yazının bu bölümünde ÇB’nin
dağarcığı gelişimi, sözel akıcılık, çeviri yeteneği, oku- temel akademik beceriler olan dil, okuma, yazma ve
mayı çözümleme, okuma-anlama, heceleme, yazılı anla- matematik ile ilişkisi, her bir akademik becerinin ye-
tım, yönerge izleme, not alma, matematik ve fen bilgisi tersizlik boyutunu da içerecek biçimde ele alınmıştır.
gibi bir dizi akademik beceri ya da bu becerileri destek- Akademik öğrenme ve öğrenme yetersizlikleri ile en
leyen bilişsel süreçlerle ilişkili olduğunu göstermiştir ilişkili ÇB bileşenleri Tablo 1’de özetlenmiştir.
(Baddeley, 2003b; Conway ve ark., 2005; Daneman,
1991; Daneman ve Merikle, 1996; Padilla, Bajo ve Ma- Dil / Özgül Dil Bozukluğu
cizo, 2005). Dil. Erken yaşlarda bir akademik öğrenme biçimi
Son 10 yılda, başta Susan E. Gathercole ve Tracy olmayan dil -ki bu kısımda sözlü dil konu edilmiştir-
P. Alloway ve ekipleri olmak üzere, bir dizi araştırma- okul yıllarında hem bir akademik beceri olarak değer-
cı, eğitim ortamlarındaki olağan akademik öğrenme ve lendirilmekte hem de diğer akademik öğrenmelerin te-
öğrenme yetersizlikleri ile ÇB ilişkisine odaklanmıştır. melinde yer almaktadır. Dilin temel yapıları fonoloji,
Eğitim ortamlarında ya da kliniklerde öğrenme yeter- morfoloji, sözdizimi, anlam ve kullanımdır (Owens,
sizlikleri ile çalışan uzmanların temel sorusu şudur: 2008). Dil edinimi kuramlarınca geliştirilen açıklama-
Koşulları denk olduğu halde neden bazı çocuklar ya- lar diğer bileşenlerin nasıl edinildiğiyle ilgili olarak do-
şıtları kadar öğrenemiyorlar? Soruda ‘koşulların denk yurucu iken, fonolojik özelliklerin (dilin ses özellikle-
olması’ndan kasıt zihinsel, duyusal, motor bir sorunun, rinin) gelişimine ilişkin bilgiler yeterli değildir (Badde-
belirgin bir fiziksel ya da nörolojik bir bozukluğun ya ley, 2003a; Baddeley, Gathercole ve Papagno, 1998).
da sağlanan eğitim olanaklarında bir eşitsizliğin olma- Dil ve ÇB gibi son derece karmaşık iki bilişsel sürecin
masıdır. DSM-IV ve ICD-10 gibi genel sınıflama sis- birbiriyle ilişkisi ele alınırken, her ikisini de etkileyebi-
temlerinde farklı terim ve başlıklar altında yer alması- lecek çok sayıda farklı değişken olabileceği akılda tu-
na karşın, birçok uzman yukarıdaki koşullar sağlandığı tulmak kaydıyla, aslında üzerinde durulan doğal olarak
halde öğrenme sorununun yaşandığı durumları öğren- ÇB’nin fonolojik döngü bileşeninin dil ile bağlantısıdır.
me yetersizlikleri terimi ile anlatma eğilimindedir (Da- Çocuklarda fonolojik döngü ölçümlerinde genel-
vison ve Neale, 2004). Öğrenme yetersizlikleri kendini likle sayı, sözcük, harf gibi dizi görevleri ya da sahte
dil, okuma, yazma ve matematiksel alanlarda belirgin sözcük görevleri kullanılmaktadır. Sahte sözcük görev-
akademik sorunlarla gösterir. Bu sorunlar tümden ya da lerinde, kullanılan dilde gerçekte olmayan, bir ile beş
kısmen bir arada veya ayrı ayrı görülebilir (Schuchardt, hece arasında değişen anlamsız sözcükler üretilir. Her-
Maehler ve Hasselhorn, 2008). hangi bir dil yanlılığı (aşinalık gibi) içermediği için fo-
Kuşkusuz yazının öğrenme yetersizliklerinin ne- nolojik döngü işlevlerini ölçmek için uygun kabul edi-
denlerini açıklamaya girişmek gibi en azından şu an lir. Görevin temel mantığı şudur: Görevdeki performans
için olanak sınırlarını zorlayan bir amacı yoktur. Öğren- dil düzeyini değil, dille ilgili işleme yeteneğini yansıt-
Not. ÖDB: Özgül Dil Bozukluğu, OG: Okuma Güçlüğü, YAG: Yazılı Anlatım Güçlüğü, MÖG: Matematik
Öğrenme Güçlüğü
Çalışma Belleği, Öğrenme ve Öğrenme Yetersizlikleri 53
ır; bu da dilin işlenmesi ve öğrenilmesi için önemlidir gelişim ve dil edinim çevresinin normal olmasına karşın,
(Montgomery, 2003). Zeka ile ÇB’nin dil gelişimindeki alıcı ve ifade edici dil becerilerinin yetersiz olması du-
rolünün karşılaştırıldığı ilk çalışmalardan birinde, sözel rumudur (Dollagan, 2008). Zihinsel yetenekler ve çev-
olmayan zeka ile sözcük dağarcığı korelasyonu dört resel koşullarda bir sorun olmaması, doğal olarak ÖDB
yaşındaki çocuklar için .38, beş yaşındakiler için .16; oluşumunda etkili olabilecek başka süreçler üzerinde du-
ancak sözcük dağarcığının sahte sözcük görevi ile ko- rulmasına yol açmaktadır. Son yıllarda ÖDB ile yakın
relasyonu dört yaşındaki çocuklar için .52, beş yaşın- ilişki gösteren bilişsel süreçlerden birinin de ÇB ola-
dakiler için .49 bulunmuştur (Gathercole ve Baddeley, bileceği ileri sürülmektedir (Archibald ve Gathercole,
1990). Diğer çalışmalarca da (örn., Adams ve Willis, 2006; Masoura, 2006). Normal gelişim gösteren ço-
2001; Gathercole ve Baddeley, 1993) desteklenen bu cuklarda fonolojik döngü ve merkezi yöneticinin dil
bulguya göre, anadilde yeni sözcüklerin edinimini açık- gelişimini yordadığı bilinmektedir (Baddeley, 2003b).
lamada ÇB zekadan daha etkili görünmektedir. İzleyen ÖDB’yi ÇB çerçevesinde açıklamayı hedefleyen çalış-
çalışmalarda yaş aralığı genişletilerek, 4 yaşından 13 malarda yineleyen bulgu, bu çocuklarda dizi görevleri
yaşa kadar olan çocuklarda sahte sözcük görevleri ile ile ölçülen KSB’de ve sahte sözcük görevleri ile öl-
ölçülen fonolojik döngünün (erken yaşlarda sözel KSB) çülen fonolojik döngüde belirgin bir sorun olduğudur
dil gelişimi, özellikle de sözcük dağarcığı ile yüksek (Archibald ve Gathercole, 2006; Montgomery, 2003).
derecede bağlantılı olduğu belirlenmiştir (Baddeley, 7-11 yaş arasındaki ÖDB olan çocuklarla (N = 20) sayı
2003b). Dizi görevleri kullanıldığında da sözel KSB hatırlama, sözcük hatırlama ve ters sayı dizisi görevle-
ile dil arasında belli düzeyde bir ilişki saptanmış, ancak ri kullanılarak gerçekleştirilen betimsel bir çalışmada,
bunun sahte sözcükler kadar güçlü olmadığı bildiril- bu çocuklarda en yoğun sorun gözlenen ÇB bileşeni-
miştir (Baddeley ve ark., 1998). Ancak Baddeley (2003b; nin fonolojik döngü ve merkezi yönetici olduğu, bunu
2007), erken yaşlar için bazı kanıtlar olmasına karşın, görsel-mekansal alanın izlediği bildirilmiştir (Archi-
orta çocukluk ve ergenlikte ÇB kapasitesi ile sözcük bald ve Gathercole, 2006). Daha kapsamlı bir diğer ça-
dağarcığı ya da fonolojik gelişim arasındaki ilişkinin lışmada (N = 734), genel öğrenme yetersizlikleri içinde
nedensellik içermeyebileceğini anımsatmıştır. Bunun bir değerlendirilen ÖDB olan çocukların sayı dizisi, harf
nedeni, dil gelişiminin 12 yaş dolayında büyük oranda dizisi ve sahte sözcükler ile belirlenen fonolojik dön-
tamamlanmasına karşın (Owens, 2008), ÇB gelişiminin gü ve ters sayı dizisi ile belirlenen merkezi yönetici gö-
15 yaşına kadar sürmesi olabilir (Gathercole ve ark., revlerinde yaşıtlarından düşük performans gösterdik-
2004a). Dolayısıyla, belli bir yaştan sonra ÇB’nin dil leri saptanmıştır (Pickering ve Gathercole, 2004). Ko-
üzerindeki etkisi azalma eğilimi gösteriyor olabilir. Bir nuyla ilgili ilginç bir çalışmada Montgomery (2000)
diğer olasılık, çocukların yaş ilerledikçe dili kullanmada ÖDB olan ve normal gelişim gösteren çocukları işle-
soyutlama gibi farklı stratejilere yönelmeleridir (Dehn, me yükü giderek artan üç farklı görev kullanarak karşı-
2008). laştırmıştır. Sonuçta her iki grupta yer alan çocuklarda
ÇB kullanımına önemli bir yük bindirdiğinden, işleme yükü arttıkça performans azalmış; ancak ÖDB
ÇB’nin ikinci dil ediniminde de etkili olabileceği dü- olan çocuklarda özellikle çifte sınırlamalı görev koşu-
şünülmüştür. Bu çerçevede Finlandiya’da yapılan bir lunda (fiziksel görüntü + anlamsal kategori) performans
araştırmaya göre, 9-10 yaşlarında ikinci dil olarak İn- ciddi biçimde yaşıtlarından farklılaşmıştır.
gilizce öğrenmeye başlayan çocuklara eğitim sürecinin Görünen o ki, günümüzde ÖDB’de ÇB sorunları
hemen başında bir dizi bilişsel test ile İngilizce sahte olduğu bulgusu tartışılmamakta, ancak ÇB sorunları
sözcük görevi uygulanmıştır. Çocukların iki yıl son- ile ÖDB arasında nasıl bir ilişki olduğu anlaşılmaya
raki İngilizce başarısının en iyi göstergesi sahte sözcük çalışılmaktadır. Bu konudaki farklı görüşlerden birine
görevlerindeki performans olmuştur (Service, 1992). göre, ÖDB’deki temel sorun doğrudan ÇB ile ilgili ol-
Ayrıca, birden fazla dil bilen üniversite öğrencileri ile mayabilir (Alloway, Gathercole, Kirkwood ve Elliot,
tek dil konuşan öğrenciler sahte sözcük tekrarlama be- 2009b). Bu görüşe katılan Jarrold (2001), ÖDB’de hem
cerisi açısından karşılaştırıldıklarında, çok dilli öğren- sözel KSB hem fonolojik döngü sorununun gözlendi-
cilerin daha iyi bir performans gösterdikleri bulunmuş- ğini, bu iki sorunun birlikte görülmesinin her ikisini de
tur (Baddeley ve ark., 1998). ÇB ile hem anadil gelişimi kapsayan bir bilişsel yapının yansıması olabileceğini,
hem ikinci dil edinimi arasında doğrusal bir ilişkinin bu yapının da olasılıkla yönetici işlevler olduğunu
gösterilmesi, zaman içinde dille ilgili sorunların da ÇB ileri sürmüştür. Bozukluğun genel bir bilgi işleme ye-
ile bağlantısının olabileceğini düşündürmüştür (Archi- tersizliğinin sonucu olabileceğine inanan Montgomery
bald ve Gathercole, 2006). (2003) ise, ÇB görevlerindeki düşük performansın
Özgül Dil Bozukluğu (ÖDB). Çocuklarda görülme ÖDB’nin klinik göstergelerinden biri sayılması gerek-
sıklığı yaklaşık % 7 olan (Gathercole ve Alloway, 2006) tiğini vurgulamamıştır. Jarrold (2001), ÖDB’nin mi
ÖDB işitme, zeka düzeyi, oral-motor beceriler, duyusal ÇB sorunlarından yoksa düşük ÇB kapasitesinin mi
54 Türk Psikoloji Yazıları
ÖDB’den kaynaklandığının bilinmediğini eklemekte- gileri de kullanarak yeni çıkarımlarda bulunma, okuma-
dir. ÖDB olan çocuklarda çoğu zaman diğer öğrenme nın gelişimini izleme, metnin farklı bölümlerindeki bil-
yetersizliklerinin de bulunması ve fonolojik duyarlık gileri bütünleştirme ve bilgiyi USB’deki temsilleriyle
ve sesletim hızında sorun olması gibi etmenlerin dü- ilişkilendirme. Bu işlevler büyük oranda merkezi yöne-
şük ÇB kapasitesine yol açabileceği öne sürülmüştür tici tarafından kontrol edilmektedir (Dehn, 2008).
(Dehn, 2008). Bu uyarı doğru olmakla birlikte, zaman Sayı, sözcük ve harf dizisi gibi geleneksel KSB
içinde dile ilişkin bozukluklar giderilse de ÇB sorunla- ölçümlerinin okuma ile düşük korelasyon göstermesi
rının büyük oranda kalıcı olduğu, dolayısıyla bir ne- ve bu görevlerin ÇB’nin mantığına uygun bulunmama-
densellik ilişkisi zorlanacaksa burada ÇB’nin neden sı nedeniyle, bu alandaki araştırmalarda ÇB kapasitesi-
konumuna daha yakın durduğu anımsatılmıştır (Archi- nin belirlenmesinde okuma, dinleme, sayma ve işlem
bald ve Gathercole, 2006). Buna paralel olarak ÖDB uzamı görevleri ya da sahte sözcük görevleri kullanıl-
olan çocukların depolama ve işleme boyutlarının eşgü- maktadır. Örneğin, farklı biçimleri olmasına karşın, oku-
dümünde sorun yaşayabilecekleri vurgulanmıştır (Mont- ma uzamı görevinde ardışık cümleler verilir ve bireyden
gomery, 2000; 2003). cümlelerin son sözcüğünü hatırlaması istenir. Böylece
Dil ile ÇB arasındaki bağlantı özetlenirse, fonolojik görevin bir yandan depolamayı bir yandan da işlemeyi
döngü ile yeni sözcüklerin edinimi ve fonolojik gelişim ölçtüğü varsayılır (Daneman ve Carpenter, 1980; Dane-
arasındaki ilişkinin çok güçlü olduğu, bunun küçük yaş- man ve Hannon, 2007).
larda daha belirgin iken ilerleyen yaşlarda kısmen azal- Çocuklarda ÇB ile okuma ilişkisine odaklanan
dığı ve kesin bir neden-sonuç bağı içermediği (Badde- araştırmacıların bir kısmı, ÇB’nin okuma yeteneğinin
ley, 2003a), ÇB ile ikinci dil edinimi arasında bir bağ temel yordayıcılarından biri olduğunu savunmaktadır.
bulunduğu (Service, 1992) ve dil gelişiminde fonolojik Daneman ve Carpenter’in (1980) araştırmasında okuma
farkındalık gibi ÇB dışında da önemli süreçlerin oldu- ve dinleme uzamı görevleri ile okuma-anlama arasın-
ğu (Montgomery, 2000) görülmektedir. Yetersizlik boyu- daki korelasyon .72-.90 arasında çıkmıştır. Cain, Oakh-
tundan bakıldığında, birçok çalışma ÖDB ile fonolojik ill ve Bryant (2004) ise, 8-11 yaş arasındaki çocuklar-
döngü arasında bir bağ olduğunu doğrulamaktadır; an- la yürüttükleri boylamsal çalışmada, cümle uzamı gö-
cak ilişkinin yönü henüz tam olarak belli değildir. Bu- revi ve sayı dizisi görevi kullanarak ÇB kapasitesinin
rada belki de en önemli nokta, ÖDB’nin değerlendirilme- okuma-anlama performansını açıklamada sözel yete-
sinde fonolojik döngü sorunlarının klinik göstergelerden nek, sözcük dağarcığı ve sözcük okuma becerisinden
biri olarak kabul edilmesidir (Montgomery, 2003). daha etkili olduğunu bildirmişlerdir. Okuma-anlamanın
en iyi yordayıcıları olarak sırasıyla; okumayı çözümle-
Okuma / Okuma Güçlüğü me becerisi, sözcük dağarcığı düzeyi ve ÇB’yi gösteren
Okuma. Dil becerilerinden biri olan okuma, met- Dehn’e göre (2008), okuma-anlama performansının bü-
indeki olayın veya bilginin kişinin kendi deneyimleri yük oranda ÇB’ye dayalı olduğu konusunda bir kuşku
ile birleştirilerek anlamlandırılmasıdır (Gunning, 2003). yoktur. Sorun hangi ÇB bileşeninin bu süreçte daha et-
Tanımdan da anlaşılacağı üzere, okuma yalnızca bir çö- kin rol oynadığının yeterince belirlenmemiş olmasın-
zümleme (decoding) değil, aynı zamanda USB ile bağ- dadır. Son dönem çalışmalar okuma-anlama açısından en
lantı kurmak yolu ile çözümlenmiş birimlere anlam ver- önemli ÇB bileşeninin merkezi yönetici, ardından fono-
me eylemidir. Dolayısıyla okumadan gerçekte kastedi- lojik döngü olduğuna işaret etmektedir (Berninger ve
len okuma-anlamadır (reading comprehension; Dane- ark, 2010; Swanson, 2006; Swanson, Zheng ve Jerman,
man ve Merikle, 1996). Okuma-anlama eyleminin üç 2009). Örneğin, Swanson ve arkadaşlarının metaanali-
temel süreç içerdiği söylenebilir (Cain, 2006): Okuyucu- tik çalışmasında ÇB ve KSB’nin okuma ile ilişkisine
nun (a) sözcüğü çözümlemesi, (b) cümlenin sözdizimsel odaklanan araştırmalar incelenmiştir. Çalışmada, sayı
yapısını anlaması, (c) sözcükler ve cümlelerdeki düşün- ve sözcük dizisi gibi KSB görevlerinin okuma ile dü-
celer arasında bağlantı kurarak bir anlama ulaşması. şük korelasyon (.30 dolayında) gösterdiği, öte yandan
Okuma ile ilgili bu bilgi; metin, USB ve eylem arasın- cümle uzamı gibi ÇB görevlerinin okuma ile korelas-
da bir arayüze gereksinim olduğunu akla getirir: ÇB. yonunun belirgin biçimde daha yüksek (.72 dolayında)
Okuma-anlamada ÇB kullanımını zorunlu kılan bece- olduğu bildirilmiştir.
riler şöyle sıralanmıştır (Swanson, 2006): tek tek söz- Bir grup araştırmacı (örn., Cain, 2006; de Jong,
cükleri çözümleme ve anlamlarına ulaşma, tek sözcük 2006) ise okuma-anlamada ÇB’nin rolüyle ilgili bildi-
anlamlarından anlam birimlerine ulaşma, cümlelerin zi- rimlerin abartılı olduğunu ve gerçeği tam olarak yan-
hinsel temsillerini yapılandırma, cümlelerdeki bilgiler sıtmayabileceğini öne sürmüştür. Bunlardan de Jong’a
arasındaki tutarsızlıkları saptama, ana düşüncelere o- (2006) göre, ÇB’nin okumaya ayrı bir katkısı vardır,
daklanma, sözcüklerin ya da cümlelerin görsel imgeleri- ancak bireyin konuşma dilindeki ses birimlerini tanıma,
ni oluşturma, yeni bilgi temsilleri oluşturma, önceki bil- fark etme ve değişimleme yeteneği olarak bilinen fono-
Çalışma Belleği, Öğrenme ve Öğrenme Yetersizlikleri 55
lojik farkındalıkla ele alındığında ortak katkıları yalnız- görevlerinin kullanıldığı 28 çalışmayı yeniden analiz
ca ÇB’nin katkısından çok daha fazladır. Öneriler ara- etmişlerdir. Çalışmada, OG olan çocukların en çok so-
sında okuma ile ÇB ilişkisi ele alınırken, ketleme gibi run yaşadıkları alanların merkezi yönetici ve fonolojik
diğer yönetici işlevlerin de göz önünde bulundurulması döngü olduğu saptanmıştır. Benzer sonuçlar diğer araş-
vardır (Cain, 2006). tırmalarca yinelenmiştir (Berninger ve ark., 2010; Cain,
Okuma Güçlüğü (OG). Son 30 yılda OG’yi an- 2006; Gathercole, Alloway, Willis ve Adams, 2006). Bu
lama yolunda en çok çalışılan bilişsel süreç ÇB olmuş- konudaki önemli bir bulgu da WISC-IV’ün ABD’deki
tur (Swanson ve ark., 2009). Okul çağı çocuklarında sık standardizasyon çalışmalarından gelmiştir. Bu çalışma-
karşılaşılan öğrenme yetersizliklerinden biri olan OG’de da OG olan çocukların en düşük puanı (Ort. = 87) ÇB
sözcükleri tek tek ya da metin içinde okuyamama, doğru alt testinden aldıkları ve bu alt test açısından kont-
ve akıcı isimlendirememe, sözcüklerin seslendirilmesi, rol grubuyla karşılaştırıldıklarında ortaya çıkan farka
sesleri doğru çözümleme ve sınıflandırmada güçlük, ya- ilişkin etki büyüklüğünün diğer alt testlerden fazla ol-
vaş okuma ya da hızlı okuyup çok yanlış yapma, sözcük duğu saptanmıştır (Dehn, 2008). Bu bulgulara karşın,
ve heceleri atlama, eklemeler yapma, metinde olmayan okuma yaşı açısından eşleştirilmiş 100 öğrenciyle (n
sözcükleri okuma, olan sözcükleri okumama, sınırlı söz- = 50 OG olan, n = 50 normal gelişin gösteren çocuk)
cük dağarcığı, okuduklarını anımsayamama ve anlaya- yapılan bir çalışmada iki grup arasında genel ÇB ka-
mama tarzında sorunlar yaşanmaktadır (Girgin, 2006; pasitesi açısından bir fark bulunmamıştır. Ancak OG
Kesikçi ve Amado, 2005). Ulusal Okuma Paneli’ne (Na- grubu, normal gelişim gösteren yaşıtlarına oranla işleme
tional Reading Panel [NRP], 2000) göre, anılan sorunların hızı açısından yüksek, kısa süreli depolama açısından
yaşandığı OG’nin temel nedeni, konuşma sözcükleri ve düşük performans sergilemiştir. Ayrıca, karmaşık uzam
bu sözcüklere ait öğelerin işlenmesi anlamına gelen fo- görevleri normal gelişim gösteren çocuklarda bir bütün
nolojik işlemedeki bozukluklardır. Ne var ki, bu bildirim olarak performansın belirleyicisi olmuşken, OG olan
fonolojik işleme bozukluğu olmaksızın OG yaşayan bi- çocuklarda merkezi yönetici daha belirleyici bir rol oy-
reylerin durumunu açıklamada yeterli değildir. Bu du- namıştır. Bu bulgulara dayanarak yazarlar, OG grubu-
rumun açıklanmasında başvurulabilecek kaynaklardan nun, karmaşık bilişsel görevleri yerine getirmede nor-
biri olan ÇB, aynı zamanda fonolojik işlemede yaşanan mal gelişim gösteren yaşıtlarından niteliksel olarak fark-
sorunların da nedenini anlamada kullanılabilir. Örneğin, lı bir yol kullanıyor olabileceklerini ileri sürmüşlerdir
fonolojik işleme için gerekli sözcük tanıma becerisinin (Bayliss, Jarrold, Baddeley ve Leigh, 2005).
edinilmesinde ÇB rol oynamaktadır. Dolayısıyla ÇB, Ülkemizde gerçekleştirilen bir çalışmada (Kesikçi
hem fonolojik işleme bozukluğu ile hem de fonolojik ve Amado, 2005) yaş, cinsiyet ve SED yönünden eşleş-
işleme olmaksızın görülen okuma bozukluklarını anla- tirilmiş 7-11 yaş OG olan çocukların fonolojik bellek,
mada önemlidir (Dehn, 2008). KSB ve WISC-R özellikleri incelenmiştir. Batıdaki ça-
Swanson ve arkadaşları (2009), 88 araştırmayı göz- lışmaların çoğunun aksine sesçil (fonetik) bir dil olan
den geçirdikleri metaanalitik çalışmalarında, OG ile ÇB Türkçe ile gerçekleştirilen çalışmada, OG grubundaki
ilişkisini açıklamada iki temel görüşü özetlemişlerdir çocukların sahte sözcük görevleri ile ölçülen fonolo-
(1) OG olan çocuklar diğerlerinden bellek süreçlerinin jik bellek sorunlarının kontrol grubundaki yaşıtlarından
gelişim hızı açısından farklılaşmaktadırlar. Beynin ol- daha fazla olduğu saptanmıştır. Bu bulguya dayanarak,
gunlaşmasıyla bu çocuklar ÇB performansı açısından OG’deki ÇB sorunlarının dilin özelliklerinden çok bel-
er geç yaşıtları ile eşit düzeye gelecektir. (2) OG olan lek kapasitesindeki bir sınırlılığı yansıtıyor olabileceği
çocukların ÇB’sinde temel bir bozulma söz konusu ol- düşünülebilir.
duğundan bu çocukların bellek sorunları bütün yaşlarda
görülür. Bu çocukların zihinsel organizasyonu, en azın- Yazma / Yazılı Anlatım Güçlüğü
dan sözel boyutta yeterli olmadığından hiçbir zaman Yazma. Okuma ile yakın ilişkisine rağmen, dili
yaşıtları ile aynı performansı sergileyememektedirler. ifade etme biçimlerinden biri olan yazmanın ÇB ile
Çalışma, ikinci görüşü destekleyen bulgularla sonuç- ilişkisi, ilginç bir biçimde, sözlü dil ve okuma kadar
lanmıştır. Aynı çalışmada yazarlar, OG olan çocuklar- incelenmemiştir. Dolayısıyla, yazma eylemine ÇB’nin
da sözel olmayan zeka bölümü (ZB), yaş ve okuma olası katkısı ile ilgili görüşler yeterli görgül bulguya
düzeyinin ÇB performansında aracılık işlevi görmedi- dayanmamaktadır. Yazma eyleminin gerçekleşebilmesi
ği ve OG’nin altında yatan temel nedenlerden biri- için birey (a) yazıya geçirmeyi hedeflediği iletiyi tasar-
nin merkezi yönetici ve fonolojik döngüdeki sorunlar lar, (b) iletiyi zihinsel düzeyde dilin anlamsal, sözdizim-
olabileceğini bildirmişlerdir. Bu bulguyla tutarlı olarak sel ve morfolojik özelliklerini yansıtacak biçimde dil-
Jerman ve Swanson (2005), ilköğretim birinci kademe bilgisi kurallarına uygun hale dönüştürür, (c) amaçla-
çocuklarıyla gerçekleştirilen ve işleme + depolama ge- nan iletiyi motor beceriler yoluyla metne aktarır ve
rektiren cümle uzamı, sayma uzamı ve işlem uzamı (d) aktarılmak istenen ileti ile metin arasında bir uyum-
56 Türk Psikoloji Yazıları
suzluk olup olmadığı gözden geçirir (Berninger ve ark., (sayı bilgisi ve sayma becerisini gerektirir) ve matema-
2010). Aynı yazarlar, bu süreçlerin tümünün ÇB kullanı- tik problemleri (aritmetik yetenekleri gerekli kılar) ola-
mını zorunlu kıldığını vurgulamaktadır. rak iki gruba ayrılabilir. ÇB ile matematik ilişkisinin da-
Yazma beceri düzeyi arttıkça ÇB ile yazılı dil iliş- ha önemli görülen yanı, ÇB’nin matematik problemle-
kisinin de arttığını bildiren Berninger ve arkadaşlarına rinin çözümündeki rolünün anlaşılmaya çalışılmasıdır.
(2010) göre, okumada merkezi yönetici ve fonolojik Matematiksel bir problemin başlangıcından sonuna bir
döngü önemli iken, yazmada yazılmak istenen iletinin dizi zihinsel etkinlik gerçekleşir. Bunlar (a) problemi
görsel temsillerinin oluşturulması bakımından bunlara içeren bilginin kodlanması, (b) bilginin bütünleştirilmesi,
ek olarak görsel-mekansal alanın kullanımı da önem (c) USB’den problemin çözümünde kullanılacak mate-
kazanmaktadır. Bu düşünceden yola çıkarak ilköğretim matik bilgilerinin çağrılması, (d) çağrılan bilgilerden el-
ikinci, dördüncü ve altıncı sınıf öğrencileri ile yapılan, deki problem için uygun olanının seçilmesi, (d) çevrim-
sözcük uzamı ve cümle uzamı görevlerinin kullanıldığı içi olarak çözümün gerçekleştirilmesi, (e) işlem süreci-
geniş örneklemli (N = 449) bir çalışmada (Berninger ve nin izlenmesi ve sonucun değerlendirilmesidir (Swanson
ark., 2010), ÇB’nin hem okuma hem yazma düzeyi ile ve Beebe-Frankanberger, 2004). Temelde sayı bilgisi ve
ilişkisi incelenmiştir. Çalışma sonucunda, okuma ile en işlem bilgisinin eşgüdümünü gerektiren bu sürecin ger-
ilişkili bileşenlerin fonolojik döngü ve merkezi yöneti- çekleşebilmesi için bilginin işlenmesi sürecinde etkin
ci olduğu, ancak yazma eyleminde tüm bileşenlerin yer yer alan ÇB’nin en önemli bileşeni olan merkezi yöne-
aldığı saptanmıştır. Buna dayanarak yazarlar, ÇB kapa- ticinin bilgi işlemede dikkati ve ketlemeyi kontrol ede-
sitesinin okuma ve yazma gelişimini desteklediğini, an- bilmesi gerekir (Geary, 2004). Dolayısıyla matematik
cak ÇB’nin yazma ile ilişkisinin daha belirgin olduğu- problemlerinin çözülmesinde depolama ve işleme bo-
nu vurgulamışlardır. yutları yer almalıdır (Bull ve Epsy, 2006).
Yazılı Anlatım Güçlüğü (YAG). Berninger ve ar- Genel olarak çocuklarda matematik becerileri ile
kadaşlarına (2010) göre, ÇB’nin YAG’ı anlamak açı- ÇB’nin ilişkili olduğu saptanmıştır. Örneğin, Swanson
sından katkısı eşsizdir. Diğer yetersizlikler ile ÇB’nin ve Beebe-Frankanberger (2004), ilköğretim birinci ka-
bir ya da iki bileşeni ilişkiliyken, YAG’da bileşenlerin deme öğrencilerinde matematik becerileri ile okuma,
üçü de etkilidir. Örneğin, YAG olan bir çocuk yazmayı sayma ve işlem uzamlarından oluşan ÇB ölçümleri ara-
hedeflediği metni planlayamıyorsa merkezi yöneticide, sındaki korelasyonun .54 olduğunu saptamışlardır. Ben-
metni zihinsel bir imgeleme dönüştüremiyorsa görsel- zer biçimde 7-8 yaşlarındaki çocuklarda matematik ye-
mekansal alanda, yazacağı metni unutmamak için iç teneği ile standart ÇB testleri (sözü geçen çalışmada
tekrar yapamıyorsa fonolojik döngüde sorun olabileceği Wisconsin Kart Eşleme Testi [WKET]) arasındaki ko-
akla getirilmelidir. relasyonun da yüksek olduğu bildirilmiştir (Bull ve
Bir çalışmada yaşları 7-8 arasında değişen, sözel Scerif, 2001). Aynı yazarlar, matematiksel yetenekleri
olmayan ZB puanı açısından eşleştirilmiş, yazma düze- açıklamada ÇB kadar diğer yönetici işlevlerin de önem-
yi normal ve YAG olarak nitelendirilebilecek düzeyde. li rollerinin olabileceğini vurgulamışlardır.
düşük olan ilköğretim ikinci sınıf öğrencileri ÇB, dik- Bu alandaki önemli soru, hangi matematik yete-
kat, yönetici işlevler ve fonolojik duyarlık puanları açı- neğiyle ÇB’nin hangi bileşeninin hangi yaşlarda daha
sından karşılaştırılmıştır. Bulgular, YAG grubunun tüm ilişkili olduğudur. Gelişimsel doğaları gereği 7 yaş ön-
puanlarda normal gruba oranla daha düşük performans cesi çocuklarda basit matematiksel hesaplamalar gör-
sergilediğini ortaya koymuştur (Barbosa, Miranda, San- sel olarak sunulan somut malzeme aracılığıyla gerçek-
tos ve Bueno, 2009). Ne var ki, bu araştırmada sözü edi- leşebildiğinden, bu yaştaki çocuklar büyük oranda gör-
len değişkenlerden hangisinin YAG’a daha fazla katkı sel-mekansal alan bileşenine başvurmaktadırlar (Bull
yaptığı bildirilmemiştir. ve Scerif, 2001). Daha büyük yaşlardaki çocuklarda bu
Kısaca, diğer öğrenme yetersizlikleri kadar çalı- bileşenin kullanımı kendini geometri problemlerinin
şılmamış olmasına karşın, yazma becerisi ve YAG ile çözümünde gösterebilmektedir (Dehn, 2008). İlköğre-
ÇB’nin tüm bileşenleri arasında güçlü bir ilişki olabile- timle birlikte ÇB ile matematik ilişkisinde merkezi yö-
ceği ileri sürülmektedir (Berninger ve ark., 2010). netici daha fazla devreye giriyor görünmektedir. Bunun
nedenleri, bu yaşlardan sonra problemlerin sözel olarak
Matematik / Matematik Öğrenme Güçlüğü verilmeye başlanması ve diğer bileşenlerin merkezi yö-
Matematik. Herhangi bir matematiksel işlemin ya- netici tarafından daha fazla denetlenmesi olabilir. 7 ya-
pılabilmesi geçici depolama ve işleme eylemlerinin eş- şında ÇB ölçümleri ile matematik becerileri arasında
zamanlı kullanımı ile olanaklıdır. Matematiksel işlemler gözlenen yüksek korelasyon, 14 yaşında azalma eğilimi
sayı bilgisi, sayma becerisi ve aritmetik yetenekleri ge- göstermektedir (Alloway ve Gathercole, 2006). Çocuk-
rekli kılar (Geary, 2004). Buna bağlı olarak matematik- ların bilgi işleme hızının giderek artması, problem çö-
sel beceriler, temelde basit matematiksel hesaplamalar zümlerinin USB’deki bilgilere daha bağımlı hale gel-
Çalışma Belleği, Öğrenme ve Öğrenme Yetersizlikleri 57
mesi ve otomatikleşmesi (Dehn, 2008) ile farklı prob- yaşında ÇB ölçümleri ile matematik becerileri arasın-
lem çözme stratejilerin keşfedilmesi (Bull ve Epsy, da gözlenen ilişki, 14 yaşındaki çocuklarda azalma eğili-
2006) ÇB ile matematik yeteneği arasındaki ilişkinin mi göstermiştir. Bu durumun nedenleri olarak çocukla-
yaşa bağlı olarak azalmasındaki olası nedenlerdir. rın bilgi işleme hızının giderek artması ve otomatikleş-
Matematik Öğrenme Güçlüğü (MÖG). Çocuklar- mesi (Dehn, 2008) ile farklı problem çözme stratejileri-
da MÖG görülme oranı % 3-8 arasında değişmektedir ne başvurulması (Bull ve Epsy, 2006) gösterilmiştir.
(Masoura, 2006; Passolunghi, 2006). Daha önce de be- Bull ve Scerif (2001) ise, MÖG’ün nedenlerinin açık-
lirtildiği üzere, matematiksel işlemler sayı bilgisi, say- lanmasında yönetici işlevlerin bir bütün olarak ele alın-
ma becerisi ve aritmetik yetenekleri gerekli kılar. Arit- masının daha yararlı olacağını vurgulamışlardır.
metik yetenekler problem çözme için gerekli işlemlerin Özetle, ÇB matematik öğrenmeyi açıklamada ö-
yapılmasını içerir. MÖG yaşayan çocukların çoğunda nemli bir etmendir. Yaşa göre değişmekle birlikte, hem
sayı bilgisi ve sayma becerisi yönünden önemli bir sorun matematik yeteneği hem MÖG ile ilişkili ÇB bileşen-
yokken, aritmetik becerilerde önemli zorlanmalar göz- leri, önem sırasına göre merkezi yönetici ve görsel-
lenmektedir (Geary, 2004; Passolunghi, 2006). mekansal alandır (Geary, 2004). ÇB-matematik yeteneği
MÖG yaşayan çocuklarda gözlenen temel sorun- arasında erken yaşlarda belirgin olan ilişki yaş ilerle-
lar şöyle sıralanabilir: gelişimsel olarak yeterince olgun- dikçe azalma eğilimi göstermekte (Alloway ve Gather-
laşmamış işlemlerin kullanılması, parmakla sayma, yaş cole, 2006) ve matematik öğrenmede yönetici işlevler
ve zeka düzeyinin altında sayılan işlemlerde güçlük, gibi diğer bilişsel süreçler de etkili olmaktadır (Bull ve
işlemin yürütülmesinde hata yapma, işlemin altında ya- Scerif, 2001).
tan mantığı ve kavramları anlamama, işlem sırasını izle- Şu ana kadar ÇB’nin öğrenme yetersizlikleri ile
mede güçlük, görsel olarak sunulan matematiksel ifade ilişkisi ayrı ayrı değerlendirildi. Oysa öğrenme yetersiz-
ve ilişkileri anlayamama, mekansal ifadeleri yanlış yo- liklerinin bir arada görülme olasılığının yüksek olduğu
rumlama, doğru sonuca ulaşmak için gereğinden fazla bilinmektedir (Dikmeer ve Gençöz, 2009; Turgut ve ark.,
zaman kullanma (Geary, 2004). Sözü edilen güçlüklerin 2010). Önemli bir soru şudur: “Sözü geçen öğrenme
ortaya çıkması, bilgi işleme sürecinde etkin yer alan ve yetersizliklerinin bir arada görülmesi halinde çocukların
ÇB’nin en önemli bileşeni sayılan merkezi yöneticinin ÇB performansında bir farklılık gözlenir mi?” Mahler
dikkati ve ketlemeyi denetleme ve USB ile bağlantı ve Schuchardt’ın (2009) OG, MÖG ve OG+MÖG olan
kurma görevlerinde sorun yaşandığına işaret etmekte- 7-10 yaş çocuklarını (N = 97) ÇB bileşenleri yönün-
dir. Dolayısıyla merkezi yönetici MÖG ile yakından den karşılaştırdıkları çalışmada, OG+MÖG grubunda-
ilişkilidir. Öte yandan, matematiksel işlemlerin zihin- ki çocukların tüm bileşenlerde diğer gruplardan da-
sel düzeyde yapılabilmesi ve görsel sunumlu matema- ha düşük performans sergiledikleri saptanmıştır. Benzer
tiksel ifade ve ilişkilerin anlaşılabilmesi için sayı ya da bir sonucu önceki çalışmalarında (Schuchardt ve ark.,
şekillerin zihinde canlandırılabilmesi gerekir. Bu nok- 2008) da bulan yazarlar, ÇB performansının öğrenme
tada görsel-mekansal bileşen devreye girmektedir. Do- yetersizliklerinin birlikte görülmesi koşulunda en dü-
layısıyla MÖG olan çocuklar ÇB’nin merkezi yönetici şük düzeyde gözlendiğini ve bunun tüm bileşenlerle
ve görsel-mekansal bileşenlerinde sorun yaşamaktadır- ilişkili olduğunu belirtmişlerdir.
lar (Dehn, 2008; Geary, 2004). Çalışmalar bu açıklamayı Son olarak, ayrıntıları bir başka yazıya bırakıl-
destekler niteliktedir. Örneğin, Schuchardt ve arkadaş- mak kaydıyla, ÇB’nin, öğrenme yetersizlikleri tanı gru-
ları (2008), 7-10 yaş arasındaki 97 OG ve MÖG olan bunda yer almadığı halde öğrenme güçlükleri ile so-
ilköğretim öğrencisini ÇB bileşenleri yönünden ince- nuçlanan gelişimsel bozukluklarla da ilişkili olduğu
lemişlerdir. Bu çalışmada, MÖG yaşayan öğrencilerin vurgulanmalıdır. Bunlardan bazıları dikkat eksikliği hi-
merkezi yönetici ve görsel-mekansal alan ölçümlerin- peraktivite bozukluğu (DEHB), otizm spektrum bo-
de düşük performans sergiledikleri, ancak fonolojik zukluğu, Tourette sendromu, Down sendromu, William
döngü yönünden herhangi bir sorun yaşamadıkları bil- sendromu, zihinsel yetersizlik, işitme kaybı, görme
dirilmiştir. Buna karşın Passolunghi (2006), MÖG ya- kaybı ve gelişimsel koordinasyon bozukluğudur (Gath-
şayan çocukları üç gruba (işlem sorunu olanlar, anlama ercole ve Alloway, 2006; Ozonoff ve Jensen, 1999).
sorunu olanlar ve görsel-mekansal temsil sorunu olan-
lar) ayırarak gerçekleştirdiği çalışmada, merkezi yöne- Değerlendirmede ÇB ve ÇB
tici bileşenin tüm MÖG gruplarıyla ilişkili olduğunu Sorunlarına Yönelik Öneriler
göstererek önceki çalışmaları doğrulamıştır. Diğer yan-
dan bazı çalışmalar ÇB’nin hem normal gelişim göste- ÇB’nin Belirlenmesi
ren hem MÖG olan çocuklarda matematiksel becerilerle Yukarıda ayrıntıları ile anlatıldığı üzere ÇB, öğ-
olan ilişkisinin yaşa bağlı olarak azaldığını ileri sürmek- renme yetersizliklerini açıklamada önemli bir rol üst-
tedir. Alloway ve Gathercole’un (2006) çalışmasında, 7 lenmektedir. Bu çerçevede öncelikle çocuklarda ÇB öl-
58 Türk Psikoloji Yazıları
dir. Kuşkusuz ortalamayı belirlemek için normal geli- lir. ÇB kapasitesinin yaşa bağlı olarak arttığı kesinleş-
şim gösteren çocuklarla çalışmaların yapılması gerek- miş bir bulgudur (örn., Gathercole ve ark., 2004a). Do-
mektedir. layısıyla kullanılan görevin çocuğun yaşına uygun olma-
Çoklu Ölçüm Kullanımı. İster araştırma ister sına özellikle dikkat edilmelidir. Diğer bir nokta, öğren-
uygulama amaçlı olsun, ÇB’nin değerlendirilmesinde me yetersizliği olan bireylerde okuma, yazma ve mate-
çoklu ölçüm kullanılması önerilmektedir. Çoklu ölçüm, matiksel alanda güçlük yaşanması ile ilgilidir. Dolayı-
birden fazla ölçme türünün kullanılması (örn., standart sıyla ÇB kapasitesi belirlenirken kullanılan görevin
test-ler ve uzam görevleri) olabileceği gibi, bir ölçme gerçekten çocuğun ÇB performansını mı yoksa akade-
türünde birden fazla biçimin yer alması (örn., uzam gö- mik becerisini mi yansıttığı iyi belirlenmelidir. Hem
revlerinde okuma ve dinleme uzamı) da olabilir (Con- öğrenme yetersizliği hem ÇB performansı duyusal sü-
way ve ark., 2005). Daha önce de belirtildiği üzere, çift reçlerdeki yoksunluktan ciddi biçimde etkilenebilir.
görev paradigmasına dayandığından uzam görevleri Dolayısıyla psikolojik değerlendirme öncesinde işit-
ÇB’nin mantığına diğer ölçümlerden daha uygundur me ve görme değerlendirmelerinin yapılması sağlan-
ve bu görevlerle ölçülen ÇB akademik becerileri diğer malıdır (Gathercole ve Alloway, 2006). Örneğin işitme
ölçümlerden daha iyi yordamaktadır (Daneman ve Car- kaybında ÇB gelişimi gecikebileceğinden (Marschark
penter, 1980). Dolayısıyla değerlendirmede uzam gö- ve Mayer,1998), ÇB sorunlarının öğrenme yetersizli-
revlerine yönelmek ve çeşitli uzam görevlerini birlikte ğiyle bağlantısı kurulurken daha dikkatli olunmalıdır.
kullanmak, uygulamacıya hem kapasiteye ilişkin daha Kontrol Listeleri ve Ölçeklerin Kullanımı. Ço-
sağlıklı veri oluşturmada hem de ÇB bileşenlerinin bi- cukların ÇB özelliklerine ilişkin fikir veren kontrol
reydeki görünümünü anlamada yardımcı olabilir. Cüm- listeleri ya da derecelendirme ölçekleri yoluyla öğret-
le, sözcük uzamı ya da harf, sayı dizisi görevleri fono- menlerden bilgi almak, uzmanın tanıya yönelik değer-
lojik döngü bileşenini, ters sayı dizisi ise merkezi yöne- lendirmesini güçlendirecektir (Alloway, 2006; Alloway
tici bileşenini belirleme potansiyeli taşımaktadır (Gath- ve ark., 2009a). Ulaşılabilen alanyazına bakıldığında
ercole ve ark., 2004a). ülkemizde şu an için çocuğun ÇB özelliklerine ilişkin
ÇB ile İlişkili Bilişsel Süreçlerin Değerlendiril- yakınlarından bilgi sağlamaya dönük bir ölçeğin bu-
mesi. ÇB’nin akıcı zeka, KSB, yönetici işlevler ve dik- lunmadığı görülmektedir. Ancak uygulamacı ÇB soru-
kat ile ilişkileri yazının giriş kısmında ele alınmıştır. nunun göstergesi sayılabilecek davranışların bir liste-
ÇB’ye ilişkin doğrudan bir ölçüm yapılamadığı durum- sini oluşturup çocuğun öğretmeninden bilgi alma yo-
larda, adı geçen bilişsel süreçleri ölçen görev ve test- luna gidebilir. Bu tarz bir kontrol listesinde şu cümle-
lerden alınan puanları analiz etmek çocuğun ÇB ka- ler yer alabilir: “Derslerde sık sık dikkati dağılır.” “Bir
pasitesine ilişkin fikir verme olasılığı taşımaktadır. Uy- cümleyi yazarken bazı sözcükleri atlar.” “Verilen yöner-
gulamacı, örneğin Raven Progresif Matrisler Testi ile geyi sık sık unutur.” ve benzeri.
çocuğun akıcı zeka düzeyini, WISC-R’ın sayı dizisi Oyun Gözlemi. Çocuk gözlemi ya da oyun terapi-
alt testi ile KSB’sini, Wisconsin Kart Eşleme Testi si sırasında basit ÇB görevlerini içeren oyunlar oyna-
(WKET) ile yönetici işlevlerini ve Stroop Testi ile dik- nabilir. Örneğin iki, dört, üç, beş top resmi bulunan
katini belirleyebilir (Karakaş, 2008). Böylece çocuğun oyun kartları çocukla sayıldıktan sonra kartlarda top-
ÇB kapasitesi doğrudan belirlenemese de, ÇB’nin ya- lam kaç top olduğu sorularak bir tür sayma uzamı gö-
kından ilişkili olduğu bilişsel süreçlere ilişkin test so- revi oluşturulabilir. Böylece çocuğun ÇB kapasitesine
nuçlarından yola çıkılarak yordamada bulunulabilir. ilişkin fikir sahibi olunabilir.
Ancak gözden kaçırılmaması gereken nokta, diğer bi- Sorunun Değişime Direncinin İzlenmesi. ÇB ve
lişsel süreçlerde sorun olmamasının mutlaka ÇB’de de öğrenme yetersizliği zaman içinde ciddi bir değişim
sorun olmadığına ya da tersinden, diğer bilişsel süreç- göstermemektedir. Dolayısıyla çocuğun girişimlere za-
lerde sorun olmasının ÇB’de de sorun olduğuna işaret man içinde tepki vermemesi hem öğrenme yetersizliği
etmediğidir (Gathercole ve ark., 2008). hem ÇB sorunu için bir ipucu oluşturmalıdır (Geary,
Görevlerin Çocuğa Uygunluğnun Belirlenmesi. 2004). Çocukta bu tarz bir direnci saptamanın yolların-
ÇB’nin öğrenme yetersizliğine katkısı belirlenmeye dan biri, ÇB’yi ve öğrenme yetersizlikerini belirlem-
çalışılırken kullanılan ölçümler çocuğun yaşına ve eye yönelik test ve görevlerin belli zaman aralıklarıyla
eğitim düzeyine uygun olmalıdır. Okuma-yazma bece- çocuğa uygulanması ve uygulama sonuçlarının önceki
risinin henüz edinilmediği okulöncesi dönemde, dinle- sonuçlarla karşılaştırılmasıdır.
me uzamı ve sahte sözcükler, sonrasında bunlara ek
olarak uzam görevleri ve standart testler kullanılabilir ÇB Sorunu Olan Çocuklar için Eğitim Ortamlarında
(Gathercole ve Alloway, 2006). Örneğin, ilköğretim Neler Yapılabilir?
düzeyinde cümle uzamı görevi geliştirilirken fişlerden Genel Öneriler. ÇB’nin akademik seyri kestirme-
ve ders kitaplarında geçen cümlelerden yararlanılabi- de etkili bir değişken olduğu bildirilmektedir. İngilte-
60 Türk Psikoloji Yazıları
re’de gerçekleştirilen bir çalışmada, matematik ve İn- dan ÇB kapasitesine yönelik çalışmalar, (2) öğrenme
gilizce başarısının ana yordayıcılarının uzun yıllar harf- becerilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar. Son yıllar-
leri tanıma, heceleme, okuma ve sayma becerisi olduğu- da birinci grupta yer alan çalışmalarda bir artış gözlen-
na inanıldığı anımsatılarak, bu becerilerin çevresel etki- mektedir. Ön test-son test modeliyle gerçekleştirilen
lere çok açık olduğu vurgulanmıştır (Gathercole, Picker- deneysel bir çalışmada ÇB sınırlılığı olan çocuklara iç
ing, Knight ve Stegman, 2004b). Buna dayanarak Gath- tekrar, imgeleme ve anlamsal çağrışım stratejileri eği-
ercole ve arkadaşları, çevresel etmenlerden göreli olarak timi verilerek, bu eğitimin çocukların ÇB kapasitele-
daha az etkilenen ÇB görevlerini kullanarak 7 (n = 40) rini ve akademik performanslarını artırıp artırmadığı
ve 14 (n = 43) yaş grubundaki çocukları değerlendirmiş incelenmiştir. Sonuçta, yalnızca iç tekrara yönelik stra-
ve bu ölçümleri Ulusal Müfredat Değerlendirme Sınavı teji eğitiminin sözel ÇB kapasitesinde ve okuma be-
(National Curriculum Assessment; Türkiyede’ki Seviye cerilerinde bir artışa yol açtığı, diğer stratejilerin her-
Tespit Sınavı’nı andırmaktadır) sonuçları ile karşılaştır- hangi bir fark yaratmadığı bildirilmiştir (Turley-Ames
mışlardır. Sonuçlar, 7 yaşındaki çocuklarda ÇB ölçüm- ve Whitfield, 2003). Bir başka çalışmada ise, 7 yaşında-
leri ile İngilizce, matematik ve fen dersleri arasında çok ki çocuklara (N = 234) Bellek Güçlendirici adlı bir bil-
yüksek bir ilişki bulunduğunu; 14 yaşındaki çocuklar- gisayar programı kullanılarak 6-8 hafta bellek geliştir-
da ise ÇB’nin yalnızca İngilizce puanları ile ilişki gös- me stratejileri öğretilmiştir. Bu öğretimin ÇB kapasite-
termediğini ortaya koymuştur. Ancak bu çalışma boy- sinde, yönerge izleme ve zihinsel aritmetik becerilerinde
lamsal olmadığından sonuçların gerçek bir kestirime artışa neden olduğu, ancak beş ay sonra yapılan izleme
olanak vermeyebileceği akılda tutulmalıdır. Bireyin öğ- değerlendirmesinde standart testlerle ölçülen okuma ve
renmeye daha açık olduğu erken dönemde ÇB ile öğ- aritmetik becerilerinde bir değişime yol açmadığı sap-
renme ilişkisi daha yüksekken, ilerleyen yıllarda öğ- tanmıştır (Clair-Thompson, Stevens, Hunt ve Bolder,
renmenin deneyimlerle, dolayısıyla birikimli zeka ile 2010). Kısmen başarılı kabul edilse bile, bu çalışmala-
daha ilişkili hale geleceği denencesini test etmek iste- rın kalıcılığı sağlamakta sorunları olduğu söylenebilir.
yen Alloway ve Alloway (2010), ilk ölçümün 5, ikin- Dolayısıyla bu tür strateji eğitimi çalışmalarında, doğası
ci ölçümün 11 yaşında alındığı altı yıllık bir izleme gereği öğrenmenin kalıcılığı üzerine yoğunlaşılmalıdır.
çalışmasında (N = 98) zeka ve ÇB’nin akademik seyir- İkinci grupta yer alan araştırmacılar (örn., Gath-
deki rolünü incelemişlerdir. Araştırma sonunda denen- ercole ve Alloway, 2008), ÇB sınırlılıklarının çevresel
cenin desteklenmediği; çocukların hem 5 hem 11 ya- müdahalelere fazla açık olmadığını, dolayısıyla verile-
şındaki okuma-yazma ve sayısal becerilerinin en iyi cek eğitimin de doğrudan ÇB kapasitesine değil, öğren-
yordayıcısının ÇB ölçümleri olduğu; zekanın ise aka- me becerilerini geliştirmeye dönük olması gerektiğini
demik becerilerle ilişkisinin daha düşük bulunduğu vurgulamaktadırlar. Nasıl ki zihinsel yetersizliği olan
belirlenmiştir. Kyllonen ve Christal (1990) ise, ÇB öl- çocukların eğitiminde amaç zeka düzeyini artırmak de-
çümlerinin zeka testlerinden daha güçlü yordayıcılar ğilse, ÇB sınırlılığı olan çocukların da ÇB kapasitesini
olduğunu iddia ederek, ÇB’nin merkezi yönetici bile- artırmaya çalışmak amaç olmamalıdır. Ancak çok erken
şeninin üniversiteye giriş sınavları ve mesleki başarı tanı ve erken eğitimle ÇB sınırlılıkları kısmen gideri-
ile ilişki gösterdiğini bildirmişlerdir. Kısaca bulgular, lebilir (Alloway ve Gathercole, 2006; 2008; Gathercole
ÇB’nin akademik öğrenmeyi yordamada güçlü bir bi- ve Alloway, 2006). Bu öneriye karşın, yazarlar ÇB so-
lişsel süreç olduğunu göstermektedir. runu olan çocuklarda erken tanı ve erken müdahalenin
Özetle, araştırmalar ÇB ölçümlerinin öğrenme be- nasıl yapılabileceği konusunda bir açıklama yapmamış-
cerilerini geleneksel zeka testlerinden daha iyi yordadı- lardır. Görsel-mekansal alan ve merkezi yöneticinin 4
ğını ortaya koymuştur (örn., Alloway ve Alloway, 2010). yaş dolayında (Alloway ve Alloway, 2010), fonolojik
Araştırma sonuçlarına dayanarak bu konudaki ilk adım, döngünün ise 7 yaşından sonra tam olarak ölçülebildi-
okulöncesi ve ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinde ÇB ği (Towse ve ark., 1998) bilinmektedir. Dolayısıyla, as-
sorunu olup olmadığının belirlenmesi olmalıdır. Kuşku- lında çocukta bir bütün olarak ÇB kapasitesinde ya da
suz bu kolay bir iş değildir. Ancak uygulaması ve de- ÇB’nin hangi bileşeninde sorun olduğunu çok erken
ğerlendirmesi uzmanlık gerektirmeyen testler geliştiri- yaşlarda saptamak olanaklı görünmemektedir. Bu du-
lerek (örn., WMTB-C; Pickering, 2006) ya da en azın- rumda, ÇB sorunlarında kalıtımsal geçişin olabileceği
dan öğretmen değerlendirmesine dayalı ölçekler (örn., gerçeğinden hareketle, risk altındaki çocukları belirle-
WMRS; Alloway ve ark., 2009a) kullanılarak bazı geliş- menin bir yolu çocukla ilgili ayrıntılı aile öyküsü ala-
meler sağlanabilir. Bu tarz bir değerlendirme, öğrenme rak olası bir ÇB sorununun olup olmadığını belirlemek
açısından risk altında olan çocukların daha dikkatli iz- olabilir. İkinci yol, ÇB ile zeka ve dikkat ilişkisinden
lenmesine katkı sağlayabilir. yola çıkmak olabilir. ÇB’nin özellikle akıcı zeka ve
ÇB kapasitesinde sınırlılık gözlenen öğrencilere dikkat ile yakından ilişkisi olduğu ileri sürülmektedir
iki tür destek verilebileceği bildirilmektedir: (1) Doğru- (örn., Unsworth ve Engle, 2007). Dolayısıyla, erken yaş-
Çalışma Belleği, Öğrenme ve Öğrenme Yetersizlikleri 61
larda uygulanan zeka testi sonuçlarının normal sınırla- Ericsson, Rikers ve Paas, 2005). Planlanmış alıştırma
rın altında olması ya da çocuk gözlemi sonucunda be- yöntemi ile sayı dizisi görevi kullanılarak sağlıklı ye-
lirgin bir dikkat sorunu saptanması halinde ÇB kapasi- tişkinlerle gerçekleştirilen bir çalışmada, 50 saatlik bir
tesi ya da işlevinde de bir sorun olabileceği akla geti- alıştırma sonucunda katılımcıların tümü en az 20 sayı-
rilmelidir. Diğer bir yol çocuğun yaşına uygun bilişsel yı akılda tutabilmişlerdir. Ayrıca katılımcıların iksi ek
ve davranışsal gereklilikleri yerine getirip getirmediği- bazı alıştırmalarla sayı dizisi kapasitelerini 80’e çıkar-
nin belirlenmesi olabilir. Örneğin, 3 yaşına gelmiş bir tabilmişlerdir. Başlangıçta basit tekrarlama ve grupla-
çocuk işitme sorunu, otizm ya da nörolojik bir bozuk- ma stratejileri kullanan katılımcılar, zaman içinde USB
luğu olmadığı halde konuşamıyorsa bu durum bir ko- kaynaklarını kullanmaya başlamışlardır. Örneğin, 214
nuşma bozukluğu olarak değerlendirilecektir. Bu tarz sayısını kodlamada “21 yaşındayım ve 4. sınıftayım.”
bir konuşma sorununun ÇB ile bir bağlantısının olması tarzında tümüyle USB kullanımını gerektiren kodlama
muhtemeldir. Henüz tam olarak bilinmeyen nokta, ÇB stratejilerine yönelinmiştir (Ericsson ve Delaney, 1999).
sorunu yönünden erken tanılanan çocuğa nasıl bir mü- Ericsson’a (2008) göre, planlanmış alıştırma yalnızca
dahalede bulunulacağıdır. Bu konu şu an için araştırma- ÇB kapasite ve işlevini artırmada değil, bireyin her-
ya açık görünmektedir. hangi bir konudaki becerisinin uzmanlık derecesine
Sınıf Ortamı için Öneriler. ÇB sınırlılığı olan ço- (expert performance) çıkartılmasında da oldukça et-
cukların sınıf ortamında sık yaşadığı sorunlar söyle sı- kili bir yöntemdir. Planlanmış alıştırma yöntemini ÇB
ralanabilir: Dikkat dağınıklığı, sınırlı dikkat kapasite- sınırlılığı ve öğrenme yetersizliği olan çocuklar alanına
si, kendi yaptığı işleri izleme ve değerlendirmede so- aktarmayı, bu çocukların hem ÇB kapasite ve işlevleri-
run, sorunlara yeni çözümler üretme güçlüğü, yönerge- nin hem de ÇB sorunlarına bağlı akademik becerileri-
leri unutma, karmaşık görevlerde etkinliğin sırasını ka- nin geliştirilmesinde denenebilir bir yol olarak düşün-
rıştırma ve unutma, eşzamanlı depolama ve işleme ge- mek olanaklıdır.
rektiren görevlerde başarısızlık. Bu sorunların tümü ÇB
sınırlılığı ile ilişkilidir ve akademik öğrenmeyi olumsuz Sonuç
etkilemektedir (Alloway ve Gathercole, 2006, 2008; Al-
loway ve ark., 2009b; Aronen, Vuontela, Steenari, Salmi Görünen o ki, ÇB ile akademik öğrenme arasında
ve Carlson, 2005; Gathercole ve ark., 2008). Anılan so- güçlü bir ilişki olduğu gerçeği artık tartışılmamaktadır.
runların azaltılması için sınıf içinde etkili olabilecek ÇB hem normal gelişim gösteren hem öğrenme ye-
bazı uygulamalar şöyle sıralanabilir (Alloway ve Gath- tersizliği olan çocuklarda akademik seyrin önemli bir
ercole, 2006; 2008): (1) Kısa ve açık yönergeler kul- yordayıcısıdır. Şu an için önemli belirsizlik, ÇB sınırlı-
lanmak, yönergeyi çocuğun düzeyine uygun basamak- lıklarının mı öğrenme yetersizliklerine, öğrenme yeter-
lara bölmek, sık sık tekrar etmek ve çocuktan tekrar et- sizliklerinin mi ÇB sınırlılığına yol açtığının tam ola-
mesini istemek, (2) cümleleri basitleştirmek, kısaltmak, rak bilinmemesidir. Her ne kadar Gathercole ve Allo-
yaygın ve bilindik sözcükleri cümlede kullanmak ve way (2008), öğrenme yetersizliklerinin zaman içinde
kurallı cümlelere yönelmek yoluyla işleme yükünün giderilebileceği, ÇB sınırlılıklarının ise daha kalıcı so-
azaltılmasını sağlamak, (3) abaküs, duvar sayıları gibi runlar olduğunu bildirerek neden konumuna ÇB sınır-
bellek destekleyicileri kullanmak ve çocuğun da kul- lılıklarını yerleştirmeye çalışsalar da bu ilişkinin yönü-
lanmasını sağlamak, (4) çocukları unuttuklarını sorma- nün netleşmesi daha fazla zaman ve araştırma gerek-
ları yönünde cesaretlendirmek, bellek yardımcılarını tirmektedir.
kullanmaları konusunda eğitmek, yanlış olsa bile yö- Daha önce de vurgulandığı üzere, bir kuramın
nergenin tüm adımlarını tamamlamalarını desteklemek, güçlü ya da zayıf olmasının önemli ölçütlerinden biri,
(5) konuyu yeteri kadar tekrar etmek ve ettirmek. uygulamaya aktarılabilirliği ve sorunların çözümüne
Henüz ÇB sorunu ya da öğrenme yetersizliği olan katkı sağlama derecesidir. Bu çerçevede Baddeley’in
çocuklarla sınanmamış olmakla birlikte, çocuklarda ÇB (1986) ÇB modeli giderek gücünü artırmaktadır. Yaza-
sorunlarını azaltmanın yollarından biri de Anders Erics- rın umudu, ÇB ile ilgili bilgilerin ülkemizdeki psiki-
son’un ileri sürdüğü planlanmış alıştırma (deliberate yatri ve eğitim uygulamalarında etkin kullanılmasıdır.
practice) kavramının (Ericsson, 2008) yaşama geçiril- Batı ülkelerinde, örneğin Almanya’da bir tanı
mesi olabilir. ÇB ile USB arasında bağ kurmak yoluyla grubu olarak öğrenme yetersizliği olan çocuklara öz-
ÇB kapasitesini ve işlevini arttırmanın yolu ise bireyin gü özel eğitim programları kullanılmaktadır. Ülkemiz-
planlanmış alıştırma yapmasıdır. Planlanmış alıştırma de ise özel eğitim programlarının daha çok duyusal
dört koşulun karşılanmasını gerektirir: (1) Amacı iyi ta- ve zihinsel sorunlardan kaynaklanan öğrenme sorun-
nımlanmış bir görevin belirlenmesi, (2) gelişim için gü- larına yönelik düzenlendiği görülmektedir. Alloway ve
dülenme, (3) geribildirim alma, (4) performansın bi- Gathercole’un (2006; 2008) ‘verilecek eğitimin doğru-
rey tarafından izlenmesi ve değerlendirilmesi (van Gog, dan ÇB kapasitesine değil, öğrenme becerilerini geliş-
62 Türk Psikoloji Yazıları
tirmeye yönelik olması gerektiği’ görüşünün ve Anders and working memory in specific language impairment.
Ericsson’un planlanmış alıştırma yaklaşımının uygula- International Journal of Language and Communication
maya geçirilerek, özel eğitim programlarının geliştiril- Disorders, 41(6), 675-693.
Aronen, E. T., Vuontela, V., Steenari, M. R., Salmi, J. ve Carl-
mesi daha kalıcı değişim sağlayabilecek bir girişim ola- son, S. (2005). Working memory, psychiatric symptoms,
bilir. Ülkemizde uygulama alanındaki psikologların and academic performance at school. Neurobiology of
önemli bir kısmının özel eğitim ve rehabilitasyon ala- Learning and Memory, 83, 33-42.
nında ya da okullarda çalıştığı bilinmektedir. Yukarı- Baddeley, A. D. (1986). Working memory. Oxford: Oxford Uni-
daki açıklamalar doğrultusunda bu alanlarda çalışan versity Press.
Baddeley, A. D. (2002). Is working memory still working? Eu-
psikologların ÇB ölçme araçları geliştirme, geliştirilmiş ropean Psychologist, 7(2), 85-97.
olanları uygulama ve yorumlama becerisi edinmesi, bu Baddeley, A. D. (2003a). Working memory: Looking back and
konudaki bilgilerini eğitimcilere aktarması, ÇB sınırlı- looking forward. Nature Reviews/Neuroscience, 4, 829-
lığı olan çocukların saptanmasına ve eğitimine önemli 839.
katkılar sağlayabilir. Baddeley, A. D. (2003b). Working memory and language: An
overview. Journal of Communication Disorders, 36, 189-
Henüz ülkemizde çocuklar için geliştirilmiş stan- 2008.
dart bir ÇB testi olmadığı düşünülürse, yukarıda adı ge- Baddeley, A. D. (2007). Working memory, thought, and action.
çen testlerin ya da benzerlerinin uyarlanması veya ülke Oxford: Oxford University Press.
kültürüne özgü testlerin geliştirilmesi ÇB sınırlılığı o- Baddeley, A. ve Hitch, G. (2007). Working memory: Past, pres-
lan, dolayısıyla öğrenme yetersizliği açısından risk gru- ent… and future. N. Osaka, R. H. Logie ve M. D’esposito,
(Ed.), The cognitive neuroscience of working memory
bunda yer alan çocukların saptanmasına hizmet edebilir. içinde (1-20). Oxford: Oxford University Press.
Baddeley, A., Gathercole, S. E. ve Papagno, C. (1998). Phono-
Kaynaklar logical loop as a language learning device. Psychological
Review, 105(1), 158-173.
Ackerman, P. C., Beier, M. E. ve Boyle, M. O. (2005). Working Barbosa, T., Miranda, M. C., Santos, R. F. ve Bueno, O. F. A.
memory and intelligence: Same or different constructs? (2009). Phonological working memory, phonological aw-
Psychological Bulletin, 131, 30-60. ereness, and language in literacy difficulties in Brazilian
Adams, A. M. ve Willis, C. (2001). Language processing and children. Reading and Writing, 22, 201-218.
working memory: A developmental perspective. J. An- Bayliss, D. M., Jarrold, C., Baddeley, A. D. ve Leigh, E. (2005).
drade, (Ed.), Working memory in perspective içinde (79- Differential constraints on the working memory and read-
100). Sussex: Psychology Press. ing abilities of individuals with learning difficulties and
Alloway, T. P. ve Alloway, R. G. (2010). Investigating the pre- typically developing children. Journal of Experimental
dictive roles of working memory and IQ in academic Child Psycholgy, 92, 76-99.
attainment. Journal of Experimental Child Psychology, Berninger, V. W., Abbot, R. D., Swanson, H. L., Lovitt, D.,
106, 20-29. Trivedi, P., Lin, S., Gould, L., Youngstrom, M., Shimada,
Alloway, T. P. ve Gathercole, S. E. (2006). How does working S. ve Amtmann, D. (2010). Relationship of word- and
memory work in the classroom? Educational Research sentence-level working memory to reading and writing in
and Reviews, 1(4), 134-139. second, fourth, and sixth grade. Language, Speech, and
Alloway, T. P., Gathercole, S. E. ve Pickering, S. (2006). Ver- Hearing Sciences in Schools, 41, 179-193.
bal and visuo-spatial short-term and working memory in Bull, R. ve Epsy, K. A. (2006). Working memory, executive
children: Are they separable? Child Development, 77(6), functioning, and children’s mathematics. S. J. Pickering,
1698-1716. (Ed.), Woking memory and education içinde (93-123).
Alloway, T. P., Gathercole, S. E., Kirkwood, H. J. ve Elliot, London: Academic Press.
J. (2009a). Working memory rating scale: A classroom- Bull, R. ve Scerif, G. (2001). Executive functioning as a predic-
based behavioral assessment of working memory. Learn- tor of children’s mathematics ability: Inhibition, switch-
ing and Individual Differences, 19, 242-245. ing, and working memory. Developmental Neuropsychol-
Alloway, T. P., Gathercole, S. E., Kirkwood, H. ve Elliot, J. ogy, 19(3), 273-293.
(2009b). The cognitive and behavioral characteristics of Cain, K. (2006). Children’s reading comprehension: The role of
children with low working memory. Child Development, working memory in normal and impaired development.
80(2), 606-621. S. J. Pickering, (Ed.), Woking memory and education
Alloway, T. P., Gathercole, S. E., Willis, C. ve Adams, A. M. içinde (61-91). London: Academic Press.
(2004). A structural analysis of working memory and re- Clair-Thompson, H. L. ve Gathercole, S. E. (2006). Executive
lated cognitive skills in young children. Journal of Ex- functions and achievements in school: shifting, updating,
perimental Child Psychology, 87, 85-106. inhibition, and working memory. The Quarterly Journal
Alp, İ. E. ve Özdemir, B. Ö. (2007). Çocuklarda akıcı zekanın of Experimental Psychology, 59(4), 745-759.
(Gf) bilgi işleme hızı, kısa süreli bellek ve çalışma bel- Clair-Thompson, H. S., Stevens, R., Hunt, A. ve Bolder, E.
leği kapasitesi ile ilişkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 22(60), (2010). Improving children’s working memory and class-
1-15. room performance. Educational Psychology, 30(2), 203-
Andrade, J. (2001). The working memory model: Consensus, 219.
conroversy, and future directions. J. Andrade, (Ed.), Conway, A. R. A., Kane, M. J., Bunting, M. F., Hambrick, D.
Working memory in perspective içinde (281-310). Sus- Z., Wilhelm, O. ve Engle, R. W. (2005). Working memory
sex: Psychology Press. span tasks: A methodological review and user’s guide.
Archibald, L. M. D. ve Gathercole, S. E. (2006). Short-term Psychonomic Bulletin and Review, 12(5), 769-786.
Çalışma Belleği, Öğrenme ve Öğrenme Yetersizlikleri 63
Cowan, N. (2005). Working memory capacity. New York: Psy- port. Journal of Child Psychology and Psychiatry, 47(1),
chology Press. 4-15.
Daneman, M. (1991). Working memory as a predictor of ver- Gathercole, S. E. ve Baddeley, A. D. (1990). Phonological
bal fluency. Journal of Psycholinguistic Research, 20(6), memory deficits in language disordered children: Is there
445-464. a causal connection? Journal of Memory and Language,
Daneman, M. ve Carpenter, P. A. (1980). Individual differ- 29, 336-360.
ences in working memory and reading. Journal of Verbal Gathercole, S. E. ve Baddeley, A. D. (1993). Working memory
Learning and Verbal Behavior, 19(4), 450-466. and language. Hove: Psychology Press.
Daneman, M. ve Merikle, P. M. (1996). Working memory and Gathercole, S. E., Alloway, T. P., Kirkwood, H. J., Elliot, J. G.,
language comprehension: A meta-analysis. Psychonomic Holmes, J. ve Hilton, K. A. (2008). Attentional and ex-
Bulletin & Review, 3(4), 422-433. ecutive function behaviours in children with poor work-
Daneman, N. ve Hannon, B. (2007). What do working memory ing memory. Learning and Individual Differences, 18,
span tasks like reading span really measure? N. Osaka, R. 214-223.
H. Logie ve M. D’esposito, (Ed.), The cognitive neurosci- Gathercole, S. E., Alloway, T. P., Willis, C. ve Adams, A. M.
ence of working memory içinde (21-42). Oxford: Oxford (2006). Working memory in children with reading dis-
University Press. abilities. Journal of Experimental Child Psychology, 93,
Davison, G. C. ve Neale, J. M. (2004). Anormal psikolojisi (7. 265-281.
baskı). (Çev. Ed. İ. Dağ). Ankara: Türk Psikologlar Der- Gathercole, S. E., Pickering, S, J., Ambridge, B. ve Wearing,
neği Yayınları. H. (2004a). The structure of working memory from 4 to
de Jong, P. F. (2006). Understanding normal and impaired read- 15 years of age. Developmental Psychology, 40(2), 177-
ing development: A working memory perspective. S. J. 190.
Pickering, (Ed.), Woking memory and education içinde Gathercole, S. E., Pickering, S. J., Knight, C. ve Stegman, Z.
(33-60). London: Academic Press. (2004b). Working memory skills and educational attain-
Dehn, M. J. (2008). Working memory and academic learning: ment: Evidence from national curriculum assessments at
Assessment and intervention. New Jersey: John Wiley & 7 and 14 years of age. Applied Cognitive Psychology, 18,
Sons. 1-16.
Dikmeer, İ. A. ve Gençöz, T. (2009). Özgül öğrenme güçlüğü Geary, D. C. (2004). Mathematics and learning disabilities.
belirtileri olan çocukların Wisconsin Kart Eşleme Testi Journal of Learning Disabilities, 37(1), 4-15.
ve Wechsler Çocuklar İçin Zeka Ölçeği puanlarının in- Girgin, Ü. (2006). Evaluation of Turkish hearing –impaired stu-
celenmesi. Çocuk ve Gençlik Ruh sağlığı Dergisi, 16(1), dents’ reading comprehension with the miscue analysis
3-12. inventory. International Journal of Special Education,
Dollagan, C. (2008). Diagnosis of specific language impair- 21(3), 68-84.
ment. Canada: Canadian Language & Literacy Research Goldman-Rakic, P. S. (1992). Working memory and the mind.
Network. Scientific American, 267, 110-117.
Engel, M. J. E., Santos, F. H. ve Gathercole, S. E. (2008). Are Gunning, T. G. (2003). Creating literacy instruction for all chil-
working memory measures free of socioeconomic influ- dren (4. baskı). Boston: Allyn & Bacon.
ence? Journal of Speech, Language, and Hearing Re- Hutton, U. M. Z. ve Towse, J. N. (2001). Short-term memory
search, 51, 1580-1587. and working memory as indices of children’s cognitive
Engle, R. W. (2002). Working memory capacity as executive skills. Memory, 9(4/5/6/), 383-394.
attention. Current Directions in Psychological Science, Jarrold, C. (2001). Applying working memory model to the
11(1), 19-23. study of atypical develeopment. J. Andrade, (Ed.), Work-
Er, N. (1996). Çalışma belleğinin yapısal ve işlemsel kapasitesi- ing memory in perspective içinde (126-150). Sussex: Psy-
nin faktör analitik ve deneysel çalışmalarla belirlenmesi. chology Press.
Yayınlanmamış doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi So- Jarrold, C. ve Bayliss, D. M. (2008). Variation in working
syal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı, Ankara. memory due to typical and atypical development. A. R.
Er, N. (1997). Çalışma belleğinin yapısal ve işlemsel kapasitesi- A. Conway, C. Jarrold, M. J. Kane, A. Miyake ve J. N.
nin incelenmesi. Türk Psikoloji Dergisi, 12(39), 1-23. Towse, (Ed.), Variation in working memory içinde (134-
Er, N. (1999). Çalışma belleğinde görsel-mekansal kopyalama 161). Oxford: Oxford University Press.
ve fonolojik döngü bileşenleri açısından kaynak dağılımı. Jerman, O. ve Swanson, H. L. (2005). Working memory and
Türk Psikoloji Dergisi, 14(43), 35-58. reading disabilities: A selective metaanalysis of the lit-
Ericsson, K. A. (2008). Deliberate practice and acquisition erature. T. Struggs ve M. Mastroperi, (Ed.), Advances in
of expert performance: A general overview. Academic learning and behavior disabilities içinde (11-31). New
Emergency Medicine, 15(11), 988-994. York: Elsevier.
Ericsson, K. A. ve Delaney, P. F. (1999). Long-term working Just, M. A. ve Carpenter, P. A. (1992). A capacity theory of com-
memory as an alternative to capacity models of working prehension: Individual differences in working memory.
memory in everyday skilled performance. A. Miyake ve Psychological Review, 99(1), 122-149.
P. Shah, (Ed.), Models of working memory: Mechanisms Kane, M. J. ve Engle, R. W. (2000). Working memory capac-
of active maintenance and executive control içinde (257- ity, proactive inference, and divided attention: Limits on
297). Cambridge: Cambridge University Press. long term memory retrieval. Journal of Experimental
Gathercole, S. E. ve Alloway, T. P. (2008). Working memory and Psychology: Learning, Memory, and Cognition, 26, 336-
learning: A practical guide for teachers. London: Sage 358.
Publications. Kane, M. J. ve Engle, R. W. (2000). Working-memory capacity
Gathercole, S. E. ve Alloway, T. P. (2006). Practitioner review: and the control of attention: The contributions of goal ne-
short term and working memory impairments in neu- glect, response competition, and task set to stroop inter-
rodevelopmental disorders: Daignosis and remedial sup- ference. Journal of Experimental Psychology: General,
64 Türk Psikoloji Yazıları
and complex span and their relation to higher order abili- tablishing the connections between the theoretical frame-
ties. Psychological Bulletin, 133(6), 1038-1066. works for cognitive load and deliberate practice. Edu-
van Gog, T., Ericsson, K. A., Rikers, R. M. J. P. ve Paas, F. cational Technology Research & Development, 53(3),
(2005). Instructional design for advanced learners: Es- 73-81.
Turkish Psychological Articles, June 2011, 14 (27), 66-68
Summary
Working Memory, Academic Learning,
and Learning Disabilities in Children
Murat Doğan
Anadolu University
The purpose of this review is to establish the links tion that can be presented in terms of visual and spatial
between working memory (WM) and academic learn- structures, such as images, pictures, and locations. Pho-
ing both in children with typical development and with nological loop provides temporary storage for linguistic
learning disabilities. material. Storing a linguistic input is possible via sub-
vocal rehearsal which is an active processing situation
WM and Its Development in Children (Baddeley, 2003a; 2007; Logie, 1995).
Address for Correspondence: Murat Doğan, Anadolu Üniversitesi, Yunus Emre Kampusu, İÇEM, 26470, Eskişehir, Türkiye
E-mail: mudogan@anadolu.edu.tr
Working Memory, Learning, and Learning Disabilities 67
verbal WM span and written language increases as writ- WM is a strong predictor of learning disability, adding
ten language skills increase (Berninger et al., 2010). In a WM measures to standard IQ and achievement tests
recent study comparing nonverbal IQ matched 7-8 years might be helpful in diagnosing learning disability.
of age children with and without WD, found that chil- 2. WM measures were found to predict scholastic
dren with WD exhibited poorer performance on WM, achievement better than IQ tests in children from pri-
attention, executive function, and phonological aware- mary education beginners to preadolescence (Alloway
ness tasks (Barbosa, Miranda, Santos, & Bueno, 2009). & Alloway, 2010; Gathercole et al., 2004b). Therefore,
Despite the limited research, there can be little doubt that WM measures might be helpful for detecting, following
written language depends heavily on WM consisting all and evaluating the academic progress of children at risk
components (Berninger et al., 2010). for learning disability.
3. Use of multiple measures of WM is effective in
Mathematics / Mathematics Difficulties (MD) any case (Conway et al., 2005).
The storage and processing functions of WM have 4. Resistance to intervention should be taken into
to be in process during any kind of mathematical problem account during WM and learning disability assessment
solving. Because children need to focus on the problem (Geary, 2004).
and to retrieve the mathematical facts from long term 5. Because children of very young age are not liter-
memory (LTM), central executive component of WM ate, WM measures such as listening span and nonword
has to control attention and inhibition of irrelevant in- repetition should be used in addition to traditional simple
formation for successful problem solving (Geary, 2004). span measures in early childhood. By the time literacy
The correlation between measures of WM span and is acquired, other forms of measurements are available.
mathematical skills at 7-8 years of age children in pri- Note that, span tasks (reading, listening, counting, and
mary school found to be .54 (Swanson & Beebe-Frank- operation) and nonword repetition tasks are more sensi-
anberger, 2004). But this correlation seems to decrease tive to the logic of WM than the others (Conway et al.,
by age. This might be because of children’s discovery 2005).
of new problem solving strategies (Bull & Epsy, 2006). 6. Checklists or rating scales such as Working
In the early years of development, children tend to use Memory Rating Scale (WMRS; Alloway, Gathercole,
visuo-spatial component. But in middle childhood and Kirkwood, & Elliot, 2009a) are less effortful ways of
adolescence central executive becomes more effective in providing comprehensive information about WM ca-
mathematical skills (Bull & Scerif, 2001). pacity of children.
Most of the school-age children with MD suffer
from mathematical problem solving, which requires si- Improving Academic Achievement of Children with
multaneous use of processing and storage demands of Low WM Capacity
WM (Geary, 2004). Confirming this, Schuchardt, Mae- There are two major approaches for supporting
hler & Hasselhorn (2008) compared 7 years of age chil- children with WM impairments: (a) Directly enhancing
dren with and without MD, and found that children in the WM capacity (e.g., Turley-Ames & Whitfield, 2003),
MD group performed poorer than controls in measures and (b) improving academic skills by reducing the WM
of both central executive and visuo-spatial sketchpad. capacity loads (Gathercole & Alloway, 2006). Although
Compulsory to the strong relationship between WM and there are some positive findings related to the first ap-
MD, Geary cautioned that other cognitive factors such as proach, WM problems are thought to be core deficits
executive functions and strategy use also play a signifi- of memory, so that direct intervention will not be effi-
cant role in explaining mathematical skills and MD. cient in enhancing the capacity. Therefore, it is better to
use the second approach. The best way of applying the
WM Assessment and Improving Educational second method is educating the teachers about WM and
Achievement in Children with WM Impairments: load reduction of WM capacity. Reducing the processing
Some Suggestions loads of children with low WM capacity is possible via
an efficient classroom management (Gathercole & Al-
Assessment of WM in Children loway, 2006).
1. According to the discrepancy approach, there To conclude, there seems no doubt that WM is
must be a significant difference between IQ and expected closely related to academic progress both in children
academic achievement levels of children for diagnosis of with typical development and with learning disabilities.
learning disability. But there is no consensus on the mag- This relationship is crucial for the assessment of WM
nitude of this discrepancy (Bull & Epsy, 2006). Because and learning disability in children.