You are on page 1of 4

…AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

SANIK :…….

KONU : Savunmaya esas beyanlarım ve taleplerimin sunulması hakkındadır.

AÇIKLAMALAR :

Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, sendika üyesi olmam gerekçe


gösterilerek terör örgütü üyeliği ile suçlanmaktayım. Haksız ve açıkça hukuka aykırı bu
suçlamayı kabul etmiyorum. Şöyle ki;

AİHS'nin 11. maddesinde, “Herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek


kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve
sendikalara katılmak haklarına sahiptir.” denilmektedir. Aynı şekilde Türk Anayasası'nın
33. maddesine göre de, “Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye
olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.”.

AİHS'de dahil olmak üzere uluslararası birçok sözleşmeyle, Anayasayla,


Kanunlarla ve diğer düzenleyici işlemlerle güvence altına alınan sendikal haklar
kapsamında çalışanlar, çalışma yaşamlarına ilişkin sorunları çözmek, ortak hak ve
çıkarlarını korumak, geliştirmek için sendikalara üye olmaktadırlar. Temel insan hakları
arasında düzenlenmiş olan sendikaya üye olma hakkı, ekonomik hakların korunması için
sağlanan demokratik bir haktır. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya zorlanamayacağı
gibi, üye olduğu bir sendika nedeniyle sorgulanamaz ve ayrımcılığa tabi tutulamaz.

Bu genel açıklamalardan sonra, tarafıma yöneltilen Aktif Eğitim-Sen isimli sendikaya


üyelik suçlamasına gelince:

Bu sendikanın kurulduğu Milli Eğitim Bakanlığı İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü


tarafından kamuoyuna duyurulmuş, duyuru metninde Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca ilgili sendikanın dosyasının açıldığı belirtilerek, sendikanın banka hesap
numaralarına yer verilmiştir.

Sendika Tüzüğünde sendikanın amacı “Başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)


Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı olmak üzere,
evrensel hukukun öngördüğü kamu çalışanlarının haklarının korunması; Tüm eğitim
çalışanlarının ekonomik, sosyal, kültürel vc meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve
geliştirmek üzere yasal düzenlemelerin yapılması” olarak düzenlenmiştir.

1
Sendika kurulduktan sonra, medyada bu sendikayla ilgili birçok olumlu habere yer
verilmiştir.

Ben de bir eğitimci olarak, demokratik ve anayasal hakkımı kullanmak için mevcut
sendikaları gözönünde bulundurarak bir değerlendirme yaptım. O dönemde, Türk Eğitim-
Sen, Eğitim Bir-Sen, Eğitim-Sen ve Eğitim-İş gibi sendikalar vardı. Aktif Eğitim-Sen'de
eğitim alanında faaliyet izni olan sendikalardan biriydi. İsmini belirttiğim tüm bu
sendikalar Türkiye'de yasal olarak kurulmuş olan ve okullarda çok sayıda üyesi olan
sendikalardı. Bunlardan herhangi birini seçebilirdim ve sendikal hakkımı ekonomik,
sosyal, kültürel, mesleki hak ve menfaatlerimi daha iyi koruyabileceğini düşündüğüm
için Aktif Eğitim-Sen'i seçerek kullandım.

Ben sıradan bir eğitimciyim. O sıralar çevremdeki kişilerin olumlu referansları ve


medyada çıkan olumlu haberlerin etkisiyle, tamamen yasal çerçevede faaliyet
gösterdiğini düşündüğüm bu sendikaya üye oldum. Sendikanın yasal olmayan bir
faaliyetini ne sendikaya üye olmadan önce ne de üyeliğim sırasında duydum. Eğer
sendikada illegal bir faaliyet yürütüldüğünü duysaydım derhal ayrılırdım.

Bir ülkede faaliyet gösteren vakıf, dernek, sendika vs. tüm tüzel kişiliklerin denetimleri
Devlet tarafından yapılır. Devlet zaten bunun için vardır. Ben sıradan bir vatandaş olarak
yasal çerçevede kurulan bir tüzel kişiliği ne denetleme yetkisine ne de böyle bir yeteneğe
sahip değilim. Hiç bir vatandaş da olamaz. Devlet illegal bir faaliyet içerisinde olan bir
tüzel kişiliği tespit eder, ya legal hale gelmesi için gerekli tedbirleri alır ve yaptırımlar
uygular ya da kapatır. Böylece vatandaşını korumuş olur. Bu soruşturmada Devletin
yapması gereken bir denetim faaliyetinin benim tarafımdan yapılması gerektiği iddia
edilmektedir ki, bu hukuk mantığıyla bağdaşmaz.

Bugüne kadar sırasıyla okul müdürlüğü, ilçe milli eğitim müdürlüğü, kaymakamlık, il
milli eğitim müdürlüğü, valilik, Milli Eğitim Bakanlığı, Teftiş Kurulları veya
Başbakanlık tarafından bu derneğin illegal bir faaliyet yürüttüğüne dair tarafıma herhangi
bir bildirimde bulunulmamıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bir uyarıda
bulunmamıştır. Eğer bu sendika illegal faaliyet yürütüyorsa, saydığım tüm bu kurumlarda
görevli olan kişiler öncelikle soruşturmaya dahil edilmeli ve benden önce onlar
sorgulanmalıdır.

Cumhuriyet savcılıkları tarafından bu sendikayla ilgili 15 Temmuz Darbe


teşebbüsü öncesinde herhangi bir soruşturma yapıldığını duymadım. Ne olduysa 15
Temmuz'dan sonra oldu. Sendika bir anda suç örgütü gibi değerlendirildi ve üyeleri
hakkında soruşturma açıldı.

2
15 Temmuz öncesinde hakkında adli ve idari bir soruşturma yapılıp da ceza verilmeyen,
her türlü faaliyeti legal gözüken bir sendikaya üye olmanın suç olarak
değerlendirilebileceğini nasıl düşünebilirdim? Eğer bunu düşünmedim diye suçlanırsam,
bu ülkede hukuk güvenliği nasıl sağlanabilir?

Bu olayı bir örnekle açıklamak gerekirse: İstanbul'un Avrupa yakasından Anadolu


yakasına geçmek için üç adet köprü var. Bu köprülerin üçüne de yetkililer tarafından
gerekli trafik işaretleri konulmuş. Üçünde de herhangi bir geçiş kısıtlaması yok, isteyen
istediğinden geçebilir. Ben Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçerken, bir sürücü
olarak her üç köprüyü de özgürce kullanabileceğimi düşünüyorum ve yol/trafik
durumunu gözeterek 2 numaralı köprüyü seçiyorum. Köprüyü geçerken de herhangi bir
problemle karşılaşmıyorum. Köprü çıkışında polisler beni ve köprüden geçen diğer
sürücüleri durdurarak, bu köprüde sorun olduğunu, köprüyü kullanmamızın suç
oluşturduğunu ve bu nedenle bize cezai işlem uygulayacaklarını söylüyorlar. Biz,
köprüde bir sorun var ve buna rağmen trafiğe açık tutuluyorsa, burdan geçenlere değil;
köprüyü trafiğe açık tutan görevlilere soruşturma açılması gerektiğini söylesek de, polis
bizi dinlemiyor. Şimdi bu örnek olayda, sürücülerin kusuru nedir? Suçlu kimdir? İnanın
şu an hakkımdaki iddia bu örnek olaydan daha vahim bir hukuk ihlali mahiyetindedir.

Sonuç olarak, benim, uluslararası hukuk, Anayasa ve kanunlar tarafından güvence


altına alınmış olan sendikal haklar kapsamında, kanun, tüzük ve yönetmeliklere uygun
olarak kurulmuş, ilgili Devlet kurumları tarafından kuruluşu onaylanan ve denetlenen bir
sendikaya, ekonomik, sosyal, kültürel, mesleki hak ve menfaatlerimi daha iyi
koruyabilmek amacıyla üye olmam kesinlikle bir suç olarak değerlendirilemez. Üyeliğim
sırasında bu sendikada herhangi bir hukuka aykırı faaliyete rastlamamış olmamla birlikte,
eğer herhangi bir usulsüzlük ve kuruluş amacına aykırılık varsa ya da sendika aracı
kılınarak herhangi bir suç işlenmişse, bunu gözetim, denetim ve gerektiğinde soruşturma
yapmakla görevli olan yetkililerin tespit etmesi ve gereğini yapması gerekirdi. Bu
yetkililer bildikleri halde böyle bir soruşturma yapmamışlarsa, ya da denetim ve gözetim
görevlerini ihmal etmişlerse, benim değil bu yetkililerin yargılanması gerekir. Benim
böyle bir davada olsa olsa mağdur olarak beyanıma başvurulması gerekir. Yok eğer,
sendikaların gözetim ve denetimiyle görevli olan kişilerin dahi göremediği bir hukuka
aykırılık sözkonusu ise, onların dahi göremediği bir hukuksuzluğu sıradan bir vatandaşın
görmesi elbette beklenemez.

Bu kapsamda öncelikle;

1- Sendikanın kuruluşu ile ilgili bilgi ve belgenin Çalışma Bakanlığından istenmesi,


2- Sendikanın faaliyetleri konusunda İl Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderilen tüm
yazıların Milli Eğitim Bakanlığından istenmesi,

3
3- Sendika ile ilgili yapılmış soruşturma olup olmadığı varsa tüm belgelerin Çalışma
Bakanlığından istenmesine karar verilmesini talep ediyorum

Getirilecek belgeler ve dosya kapsamına göre; Suç işlemek kastı ile hareket etmedim, suç
işlemek için kurulmuş bir örgüt, yapı, faaliyet içerisinde olmadım. Sendika üyesi olmak
çin asla suç işleme iradesine sahip olmadım.

Tüm bu nedenlerle, herhangi bir suç unsuru taşımadığı açık olan Aktif Eğitim-Sen'e üye
olmam nedeniyle tarafıma yöneltilen suçlamalardan beraatimi talep ediyorum.

Sanık
……..

You might also like