You are on page 1of 1

TÜRKÇE KONU SAYFA DİĞER AHLÂK - TASAVVUF MEKTÛBÂT-I ŞERÎFE 3.

CİLD

KONU FİHRİSTİ ÜÇÜNCÜ CİLD, 11. ci MEKTÛB 005 TR

ÜÇÜNCÜ CİLD FİHRİST ÜÇÜNCÜ CİLD, 11. ci MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 1. ci MEKTÛB Bu mektûb, seyyid mîr Şemsüddîn Alî Halhalîye yazılmışdır. Âlem-i emrden
ve âlem-i halkdan insanda bulunan on parçayı bildirmekde ve insan kalbinin
ÜÇÜNCÜ CİLD, 3. cü MEKTÛB
Arşdan dahâ üstün olduğunu açıklamakdadır:
ÜÇÜNCÜ CİLD, 7. ci MEKTÛB
Allahü teâlâya hamd olsun ve Onun seçdiği, sevdiği kullarına selâm olsun! İnsan, on
ÜÇÜNCÜ CİLD, 9. cu MEKTÛB parçadan meydâna gelmiş bir topluluk nümûnesidir. Bu on parça, (Anâsır-ı erbe’a)

ÜÇÜNCÜ CİLD, 11. ci MEKTÛB dedikleri, normal fizik şartları altında, sulb, mâyı’ ve gaz hâlinde bulunan maddeler ve
enerji ve insanın nefsi, kalbi, rûhu, sır ve hafî ve ahfâ denilen latîfeleridir.
ÜÇÜNCÜ CİLD, 13. cü MEKTÛB
[(Nebrâs)da ve bunun Muhammed Berhurdâr Mültânî “rahmetullahi teâlâ aleyh”
ÜÇÜNCÜ CİLD, 15. ci MEKTÛB
hâşiyesinde, yüzondördüncü sahîfesinde diyor ki: Abdüllah bin Ömerin “radıyallahü
ÜÇÜNCÜ CİLD, 17. ci MEKTÛB anhümâ” (Allahü teâlâ, mahlûkları, su, hava, nûr ve zulmetden yaratdı) dediği, Taberânîde
yazılıdır. Buradaki nûr, [Yunan felsefecilerinin ateş dedikleri] ısı enerjisidir [ki, başka
ÜÇÜNCÜ CİLD, 22. ci MEKTÛB
enerjilere dönebilir]. Zulmet dediği de, toprak maddeleridir. Bundan anlaşılıyor ki, bütün
ÜÇÜNCÜ CİLD, 24. ci MEKTÛB cismler, katı, sıvı ve gaz hâlindeki maddelerle enerjiden yapılmışdır. Ya’nî, her maddede
enerji vardır.]
ÜÇÜNCÜ CİLD, 27. ci MEKTÛB
İnsanda bulunan bütün organlar ve kuvvetler, hep bu on şeyden hâsıl olmakdadır.
ÜÇÜNCÜ CİLD, 31. ci MEKTÛB
Bu on parça birbirine benzemez. Birbirine zıddır. [Birbirlerini kendi şekline sokmak
ÜÇÜNCÜ CİLD, 34. cü MEKTÛB isterler.] Başdan beş parçası, (Âlem-i halk)dandır. Ya’nî maddedirler. Bunlar, birbirlerine

ÜÇÜNCÜ CİLD, 35. ci MEKTÛB zıd oldukları gibi, (Âlem-i emr)den olan diğer beş parça da birbirlerine zıd olup herbirinin
başka vazîfesi vardır. Bu on parçadan biri olan (Nefs-i nâtıka), ya’nî insanın nefsi, hep
ÜÇÜNCÜ CİLD, 36. cı MEKTÛB
kendi isteklerinin yapılmasını ister. Başka hiçbirşeye boyun bükmez.
ÜÇÜNCÜ CİLD, 38. ci MEKTÛB
Allahü teâlâ, birbirine zıd olan bu on parçayı bir araya toplamış, yeni bir özellik
ÜÇÜNCÜ CİLD, 39. cu MEKTÛB sâhibi, bir birlik meydâna getirmişdir. Buna insan şeklini vermişdir. İnsan bu on parçadan
hâsıl olmuş bir birlik olduğu için, Allahü teâlânın yeryüzünde halîfesi olmak şerefine mâlik
ÜÇÜNCÜ CİLD, 41. ci MEKTÛB
olmuşdur. İnsandan başka hiçbir mahlûk bu şerefe mâlik değildir. (Âlem-i kebîr) denilen,
ÜÇÜNCÜ CİLD, 44. cü MEKTÛB insandan başka bütün varlıklar, çok büyük oldukları hâlde, hiçbirinde bu on parça bir araya

ÜÇÜNCÜ CİLD, 45. ci MEKTÛB toplanmış değildir. Bütün insanlar, bu şerefde ortakdırlar. Âlem-i kebîrdeki mahlûkların en
şereflisi Arşdır. Ona olan tecellî, başka mahlûklara olan tecellîlerden üstündür. Çünki, Arşa
ÜÇÜNCÜ CİLD, 47. ci MEKTÛB
olan tecellî öteki tecellîlerin toplamıdır. Arşa olan tecellî, Allahü teâlânın bütün ismleri ile
ÜÇÜNCÜ CİLD, 50. ci MEKTÛB ve sıfatları iledir ve dâimî, kesiksiz tecellîdir. Kâmil bir insanın kalbi, birçok bakımdan Arş
gibidir. Bunun için, öyle kalbe (Arşullah) denir. Bunun için, Arşa olan tecellîye yakın bir
ÜÇÜNCÜ CİLD, 52. ci MEKTÛB
tecellîye kavuşur. Arşa olan tecellî, tamdır. Ârifin kalbine olan tecellî ise, bundan bir
ÜÇÜNCÜ CİLD, 54. cü MEKTÛB parçadır. Fekat, kalbde, Arşın mâlik olmadığı başka bir üstünlük vardır. Bu üstünlük, tecellî
edene şu’ûrdur. Onu tanımakdır. Kalb, tecellî edene, zâhir olana tutulur, onu sever. Arşda
ÜÇÜNCÜ CİLD, 57. ci MEKTÛB
böyle sevgi yokdur. Kalbde bu şu’ûr ve bu sevgi bulunduğu için, kalb ilerliyebilir,
ÜÇÜNCÜ CİLD, 59. cu MEKTÛB
yükselebilir. Hem de yükselmekdedir. (İnsan, sevdiği ile berâber olur) hadîs-i şerîfi
ÜÇÜNCÜ CİLD, 62. ci MEKTÛB bunu bildirmekdedir. Kalb, sevgilisi ile berâber olmakdadır. Allahü teâlânın ismlerini ve
sıfatlarını sevdi ise, onlarla berâber olur. Eğer zât-ı ilâhiyyeyi sevdi ise, ismleri ve sıfatları
ÜÇÜNCÜ CİLD, 63. cü MEKTÛB
aşarak ötelere ulaşır. Arş, ismlerin ve sıfatların ötesindeki tecellîlere kavuşamaz. Vesselâm.
ÜÇÜNCÜ CİLD, 67. ci MEKTÛB
Menba-ı feyzu meânî meclis-i Abdülhakîm,
ÜÇÜNCÜ CİLD, 68. ci MEKTÛB
menzil-i kurb-ı ilâhî, sohbet-i Abdülhakîm.
ÜÇÜNCÜ CİLD, 77. ci MEKTÛB
Melce-i bî-çâre-gândır, derde dermandır Hakîm.
ÜÇÜNCÜ CİLD, 84. cü MEKTÛB
ma’den-i irfân, nûr-ı Sübhân, sırr-ı Kur’ândır Hakîm!
ÜÇÜNCÜ CİLD, 86. cı MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 90. cı MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 92. ci MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 98. ci MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 101. ci MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 105. ci MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 116. cı MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 121. ci MEKTÛB

ÜÇÜNCÜ CİLD, 122. cü MEKTÛB

AHLÂK / TASAVVUF ÇİFT SAYFA MEKTÛBÂT-I RABBÂNÎ-3 (TÜRKÇE)

You might also like