You are on page 1of 152

ANADOLU SELÇUKLU

KERVANSARAYLARI VE
YOL ŞEBEKELERİ
Anadolu’da Kervansarayların Ortaya
Çıkmasını Sağlayan Şartlar

Anadolu V-VII. yüzyıllar arasında Bizans-Sasani, VII.


yüzyıldan itibaren Bizans ile Müslüman dünyasının
çarpışma alanıydı. Anadolu’daki bu karışık ortam ticaretin
gelişmesine engel oluyordu. Kuzey ülkeleri ile İslam
ülkeleri arasındaki ticari ilişki bu ülkeler arasındaki en kısa
kara yolu olan Anadolu üzerinden değil Harezm ve İran
üzerinden sağlanıyordu.
Akdeniz’in doğu, batı ve güney kıyılarını Müslümanlar ele
geçirmişti. Bu yüzden Akdeniz ticareti Orta Asya’dan
Bağdat’a ve oradan Suriye limanları aracılığı ile Afrika ve
Endülüs limanlarına yöneldi. Avrupa ekonomik olarak
zayıfladı ve bu durum Avrupa’da feodalizmin doğmasına
sebep oldu.
Selçukluların Anadolu’yu fethetmesinden sonra ticaret için
Anadolu’daki siyasi engeller ortadan kalktı. Ancak ticari
faaliyetler Bizans ve Haçlı saldırılarının kırıldığı ve milli
birliğin sağlandığı XII. yüzyılın sonlarına doğru başladı.
XI. yüzyılda Akdeniz ticareti Hristiyanların eline geçti. Batı
dünyası ekonomik güç kazandı ve doğudaki ülkelerle ticari
faaliyetleri arttı.
Böylece kuzey- güney ve doğu-batı istikametindeki ticaret
Anadolu üzerinden sağlanmaya başladı.
Anadolu’da ekonomik ve ticari faaliyetleri arttırmak için
Anadolu Selçuklu Devleti’nin sultanları çeşitli koruyucu ve
teşvik edici tedbirler almışlardır.

• Sinop ve Antalya’yı fethederek, ticari faaliyetleri


kolaylaştırmak ve geliştirmek için bu şehirlere büyük
sermayeli tüccarlar yerleştirdiler ve onlara her türlü
yardımda bulundular.

• Türkiye’ye gelen yabancı tüccarlara imtiyazlar verdiler.


Bazı mallardan daha düşük vergi aldılar, bazı mallardan da
hiç vergi almadılar.

• Yollarda herhangi bir şekilde zarar gören, soyguna uğrayan,


malları denizde batan tüccarların malları devlet
hazinesinden zararı ödenecekti. Bu bir devlet sigortasıdır.
 Ticaret kervanları tenha yerler ve geçitler gibi tehlikeli
alanlarda askeri müfrezeler eşliğinde yol alacaktı.

Alınan bu tedbirlerle Anadolu’da ticaret gelişmiş ve Anadolu


kuzey-güney, doğu-batı istikametindeki ticaretin odak
noktası olmuştur.
Anadolu’daki Kervan Yolları
Anadolu Selçuklu Dönemi’nden önce Anadolu’da Hitit-Asur
ticaret kolonilerinin yolları, Pers Kral Yolu, Roma ve Bizans
dönemi yol ağları bulunmaktaydı. Anadolu Selçuklu
Dönemi’nde kullanılan kervan yollarının her zaman
nereden geçtiği tam olarak bilinmemekle birlikte daha
önceki yolların kullanılmaya devam ettiği bilinmektedir.
Ayrıca kervansarayların bulunduğu noktalar birleştirilerek
kervanların kullandığı yol ağları ortaya çıkarılmıştır. Yeni
bulunan kervansaraylarla bu yol ağı daha da belirgin hale
gelmeye devam etmektedir.
Doğu-Batı istikametindeki yol Antalya ve Alaiye’den
başlayarak Konya, Aksaray, Kayseri, Sivas, Erzincan ve
Erzurum gibi büyük merkezlerden geçerek İran ve
Türkistan’a ulaşırdı.
Konya-Akşehir istikametinde giden ikinci derece bir yol
İstanbul ve batı Anadolu’ya giderdi.
Kuzey-güney istikametindeki yol Mısır, Suriye veya Avrupa
ülkelerinden deniz aracılığıyla gelerek Türkiye’de Antalya,
Yumurtalık ve Alaiye’den başlar Kayseri’den Sivas’a kadar
birinci yolla birleşir veya Suriye-Irak karayolu Elbistan-
Kayseri istikametinde devam ederek Sivas’tan Tokat
yoluyla Sinop, Samsun limanlarına oradan da deniz yoluyla
Kırım’ın Suğdak limanına giderdi. Bu yoldan Elbistan’da
Malatya, Diyarbakır yoluyla Doğu Anadolu ve Irak’a doğru
ikinci bir yol giderdi.
Dağ Sıralarına Göre Şekillenen Doğal Yollar

Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999, s.38.
Kral Yolu

Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999, s.40.
Roma Dönemi Yolları

Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999, s.41.
Doğu Roma (Bizans) Dönemi Yolları

Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999, s.42.
Selçuklu Kervansarayları ve Kervan Yolları

Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999, s.43.
XIII. Yüzyılda Anadolu’nun Başlıca
Ticaret Yolları

Kaynak: Tuncer, Orhan Cezmi, Anadolu Kervan Yolları, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları,
Ankara 2007, s.28.
XIII.–XIV. Yüzyılda Anadolu Selçuklu
Kervansarayları

Kaynak: Acun, Hakkı, “Giriş”, Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları, T.C. Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007, s.15.
Kervan yollarında kervansaraylar belli aralıklarla
konumlanmışlardır. Menzil mesafesi yüklü bir hayvanın ve
yanında yürüyen yayanın şafak vaktinden seher vaktine
kadar yürüyebileceği mesafedir. Bu da, yolun durumuna ve
iklime göre değişiklik gösterse de, ortalama olarak 30
km.’dir.
Ancak bütün kervansaraylar eşit aralıklarla
konumlanmamışlardır. Bazı kervansaraylar birbirine çok
yakınken, bazıları birbirinden çok uzaktır. Aynı zamanda
aynı kervan yolu üzerinde yer alan kervansaraylar farklı
büyüklükte olabilmektedirler.
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Kaynak: Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Ayşıl Tükel Yavuz bu mesafe ve ebat farklılığını bazı
hanların posta-menzil-derbent teşkilatı için kullanılmış
olabileceği ihtimali ile açıklamaktadır. Bu yapıların posta
teşkilatının at değiştirme ve atlara yem-su temin etme
yerleri olarak ve yolun emniyetini sağlamak amacıyla
kullanılabileceğini öne sürmüştür.
İki yerleşim merkezi arasında birbirine yakın ama ayrı
kervan yolları bulunmaktadır. Bu yollar iklim sebebiyle
ortaya çıkabilecek olumsuzluklar, yolun emniyeti gibi
nedenlerle güzergah değiştirmek için kullanılabileceği gibi,
yolun birisi yüklü kervanlar tarafından kullanılırken, diğeri
hızlı olması gereken atlılar tarafından kullanılmış olabileceği
düşünülmektedir.
Anadolu Selçuklu Kervansarayları
Anadolu Selçuklu mimarisinde en çok örneği bulunan ve en
büyük ölçekli yapı grubu kervansaraylardır. Yaklaşık olarak
250 tane kervansarayın bulunduğu bilinmektedir. Büyük bir
kısmı yıkılmış olan veya sadece kaynaklardan bildiğimiz
kervansaraylardan 70 kadarı yayınlanmıştır. Yayınlanan bu
kervansarayların bazıları kısmen yıkılmıştır.
Kervansaraylar kervanlara hizmet veren yol üstü
kuruluşlarıdır. Selçuklu dönemi kaynaklarının bazılarında
“kervansaray” kelimesine rastlanmasıyla birlikte, yapım ve
onarım kitabelerinde yapılar çoğunlukla “han”, bazen de
“ribat” olarak adlandırılmaktadır.
Kervansaraylar hareket halindeki kervanlara emniyetli
konak yeri sağlayan ve yolcuların her türlü ihtiyacını temin
eden kuruluşlardır. Ayrıca kervansaraylar ordulara kışla,
Anadolu’yu ziyaret eden yabancı hükümdarlara
misafirhane, hapishane, sığınak, ikinci derecede bir yol
üzerinde bulunduğu zaman veya yol önemini kaybettiği
zaman zaviye veya başka dini amaçlar için de
kullanılmaktadır.
Kervansaraylar koruma ve savunma amacıyla kullanıldıkları
için bütün kervansaraylar çok sağlam ve kalın duvarlar
içindedir. Kesme taş olan duvarların kalınlığı 1.20-2.40 m.
arasında değişmektedir. Duvarlarda iç zeminde 1.80 m.
yükseklikte, küçük, dıştan içe şevli pencereler yer
almaktadır. Yalnız barınak kısmı olan, küçük boyutlu, avlulu
hanlarda pencere yoktur. Bu hanlarda dışarıyla içerinin
bağlantısını sağlayan tek açıklık olan kapı geceleri
sürgülenmektedir.
Kervansarayların çoğunda köşeler ve dış duvarlar
payandalarla desteklenmiştir. Payandaların sayısı hanların
büyüklüklerine göre artmaktadır.
Üst örtüsü günümüze ulaşan örneklerde kervansarayların
üst örtüleri düz dam şeklindedir. Kervansarayların
çatılarının savunma amaçlı kullanımının yaygın olduğu
düşünülmektedir. Bazı kervansaraylarda dendanlar
görülmektedir. Ağzıkara Han, Alara Han ve Denizli Akhan’da
kervan yolunu gören, gözetleme ve nöbetçi odası olarak
kullanıldığı düşünülen birer mekan yer almaktadır. Kızılören
ve Obruk hanlarında ön cephede yer alan ve şevli olmayan
pencerelerin de gözetleme için kullanıldığı düşünülmektedir.
Şarafsa Han’ın on metre kuzey-batısında gözetleme kulesi
olduğu düşünülen bir kule bulunmaktadır.
Kervansarayların tümünde barınak kısmı bulunmaktadır.
Barınakta hayvanların çözülmesi, yüklerin indirilmesi,
hayvanların beslenmesi ve bağlanması ile yolcuların
yatması sağlanmalıdır. Barınak kısmında insanlar için seki,
hayvanlar için ahır bölümü bulunmaktadır. Seki ve ahırlar
bazen aynı tonoz altında, bazen birbirine paralel iki tonoz
altında bulunmaktadırlar. Hayvanlar ve insanlar aynı
mekanda bulunmakla birlikte, aynı düzlemde
bulunmamaktadırlar. Sekiler zeminden 0.80-1.20 m.
yükseklikte yer alırlar. Üst örtülerin bölümlenmeleri veya
yönlenmeleri de sekinin konumuna ve boyutuna uygun
olarak şekillenmiştir. Sekilere ahşap veya taş merdivenlerle
çıkılmaktadır. Sekilerin ahır bölümü tarafında yemliksuluk
görevi gören taş çanak dizisi yer almaktadır.
Sekilerin bir kısmının yük için ayrılmasının yanı sıra, bazı
kervansaraylarda ahır şeridi içinde yer alan ve yük sekisi
olarak kullanıldığı düşünülen bölümler vardır.
Kervansaraylar şehir içindeki yapıların çoğundan farklı
olarak anıtsal bir biçimde inşa edilmişlerdir. Devletin sürekli
denetimi altında bulunan şehirlerde Selçuklu sultanları
kendi otoritelerini ve güçlerini ayrıca vurgulayacak anıtsal
yapılar yapmaya gerek duymamışlardır.
Şehir dışında yer alan kervansaraylar ise oldukça anıtsal ve
gösterişli yapılardır. Yaklaşık 8-9 saatlik yorucu ve her çeşit
tehlikeyle yüz yüze gelinmiş uzun bir yolculuktan sonra,
insanlar malları ve hayvanları ile birlikte huzur ve güven
içinde kalabilecekleri yapıya daha yaklaşırken yapının
anıtsallığı ve görkemi karşısında sultanın gücünü ve
büyüklüğünü hissetmiş olmalılardır.
Kervansarayların Kökeni

Kervansarayların kökeni hakkında çeşitli görüşler vardır.

Emel Esin’e göre kervansarayların kökeni İslamiyet öncesi


dönemdeki Orta Asya geleneğine dayanmaktadır.

Budizm inanışına sahip proto-Türk Chou’lar Mandala


(Türkçe’de mandal) denilen yeryüzünün ve yeryüzüne
hakim olan hükümdarın ve mabudun sarayının ve şehrinin
planına göre yapılar ve şehirler inşa ediyorlardı. Yapılarda
ve şehirlerde kullanılan elemanların ve bulundukları
konumların Budist kozmik inanç sistemine göre anlamları
vardı.
Hendekler yeryüzünü çevrelediği sanılan denizlere, kuleler
dağ silsilelerine ve köşe kuleleri dört taraftaki en yüksek
dağları simgeliyordu. Hükümdarın otağının veya köşkünün
bulunduğu orduğ bölümü, dünyanın merkezinde olduğu
düşünülen ve göklere kadar yükselen altın dağı temsil
ediyordu. Hükümdar orduğsu, Uygur Türkçesi’nde Altın
Kazkuk denilen ve yeri hiç değişmeyen kutup yıldızı ile Altın
Kazkuk’un etrafında dönen Yitiken denilen Büyük Ayı yıldız
takımının tam altında yer almaktaydı.
Moyuncur Kağan’ın Kem (Tuva, Sibirya) Kıyılarında Yaptırdığı
Ordu Olduğu Sanılan Şagonar III Külliyesinin Rekonsrüksiyonu

Kaynak:Esin, Emel. “ ‘Muyanlık’ Uygur ‘Buyan’ Yapısından (Vıhāra)


Hakanlı Muyanlığına (Rıbāṭ) ve Selçuklu Han İle Medresesine Gelişme”, Malazgirt
Armağanı, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1993.
Emel Esin’e göre bu inanışların yansıması olan yapı planı ve
yapılarda kullanılan ögeler Türklerin Müslüman olduktan
sonra yaptıkları yapılarda da devam etmiştir.

Ona göre ilk Orta Asya İslami külliyeleri İslamiyet’ten


öncekiler gibi müstahkem duvarlar içinde yapılmaya devam
etmiş, iç duvarlar boyunca hücreler dizilmiştir. Orduğnun
merkezindeki hükümdar köşküne veya buyanın baş
mabedine karşılık İslami külliyelerde hükümdar köşkü veya
kapalı mescit yer almıştır.
Ayrıca Orta Asya’da Türkçe buyan ya da vihar denilen ve
M.Ö. III. yüzyıldan itibaren hayrat olarak inşa edilen
külliyeler olan Budist rahipler için (toyın) ikametgah,
yolcular için barınak olan, din ve hekimlik eğitimi veren
yapılar bulunuyordu. Barthold, Litvinskiy gibi bazı bilim
adamları ribatların kökeninin buyanlar olduğunu ileri
sürmektedir.

Bundan başka Çin geleneğinde ticaret yollarında askeri


kaleler ve hisarlar bulunduğu bilinmektedir. Bu yapılar
yolların emniyetini sağlıyor, tüccarların getirdiği malların
kontrolünün yapılmasını sağlıyordu. M. 629’da Uygurlarla
Çinliler arasında ittifak yapılınca Çin’in başkentinden Uygur
iline 68 tane askeri han yapılmıştı. Bu hanlarda et ve kımız
dağıtılıyordu.
Karl Müller ise İran kervansaraylarının ve Roma
kastrumlarının iç avlu ve köşe kuleleri gibi unsurlarının
benzeşmesine dayanarak kervansarayların kökenini Roma
kastrumuna dayandırmaktadır. Ona göre kervansarayın
gereklerine uygun olarak Roma kastrumu değiştirilerek
kullanılmıştır.
Kurt Erdmann kervansarayların kökenini Kasr-el-Hair-el-
garb’da bulunan 8 yy. tarihli kervansarayı örnek göstererek
Sasani yapılarına dayandırmaktadır.
Ayrıca kervansaraylarının kökeninin sadece adı kalmış
Bizans kseneidonunu olduğunu düşünenler olduğu gibi,
kervansarayların Anadolu Selçukluları’nın buluşu olduğunu
düşünenler de vardır.
Kervansarayların kökeninin ribatlar olduğunu savunan bilim
adamları da vardır. Ribatın kervansarayların kökeni
olduğunu düşünen Fuad Köprülü’nün fikrini Osman Turan,
Selami Sönmez gibi başka bilim adamları devam
ettirmişler.
Ribat Arapça bir kelimedir. Bağ bağlama, iyileştirme,
nizam, düzen, irtibat, yöneltme, sıralama, düzenleme,
kontrol etme, sağlam yürekli olma, önemli yerde nöbet
tutma, vazifeye sarılma anlamına gelen RBT kökünden
gelmektedir.
Ribat cihada hazır kuvvetlerin bulunduğu yer, ulakların
hayvan değiştirme konağı anlamlarında kullanılmıştır.
İslam aleminde tasavvuf tarikatlarının yayıldığı XI. yüzyılda
ribat tekke, zaviye, hankah manasına da gelmiştir.
Büyük yollar üzerinde, tehlikeli bölgelerde yolcuları ve
kervanları barındıran ve koruyan ribatlar, sonradan
kervansaray, han, menzil gibi isimlerle anılmışlardır. XII.
yüzyılda ribat kelimesi kervansaray manasında kullanılıyordu.
Ribatlar genellikle sınırlarda, stratejik önemi olan müstahkem
mevkilerdir. Tahkim edilmiş bir çevre duvar ile çevrilen ribatlar
ahırlar, hamam, mutfak, mescit, bir gözetleme ve işaret
kulesinden oluşan yapılardır. Stratejik önemlerine göre ribatlar
çeşitli büyüklükte olabilmektedirler.
Büyük ribatlar hükümdarlar, hükümdar çocukları, büyük devlet
adamları ve tacirler tarafından yaptırılıyordu. Ribatların geliri
vakıflarla sağlanıyordu. Sınırlar genişleyince ribatlar askeri
amaçlarını kaybederek ticari amaçlara hizmet ediyorlardı.
Selçuklular kervansaray geleneğini Orta Asya’dan getirmişler
ve bu geleneğin bir devlet politikası olarak gelişmesini
sağlamışlardır.
Kervansarayların Tipolojisi

Kervansarayları türlerine göre ayıran ilk defa Friedrich


Sarre olmuştur. Aksaray Sultanhan’ı kapalı kısmı ve
avlusu olan, Horozlu Han’ı sadece kapalı kısmı olan han
olarak tanımlamıştır. Bu tanımlama Halil Ethem
tarafından tipoloji olarak kullanılmaya başlanmış,
M.Ferit Uğur, M.Mesud Koman, Suut Kemal Yetkin,
Doğan Kuban ve Haluk Karamağaralı bu tipolojiyi
devam ettirmiştir. 1955 yılında Kurt Erdmann
kervansarayların tipolojisini yapmış ve bu tipoloji
Tahsin Özgüç, Mahmut Akok ve Rahmi Hüseyin Ünal
başta olmak üzere birçok araştırmacı tarafından
kullanılmıştır.
Kurt Erdmann kervansarayların tipolojisini şöyle yapmıştır:

1.KAPALI KISMI VE AVLUSU OLAN YAPILAR


1.1. Kapalı Kısmı ve Avlusu Aynı Genişlikte Olanlar
1.1.1. Kapalı Kısmı Arka Duvara Paralel
Tonozlu Olanlar
1.1.2. Kapalı Kısmı Orta ve Çapraz Nefli Olanlar

1.2. Kapalı Kısmı Avluya Göre Daha Dar Olan Hanlar


1.2.1. Kapalı Kısmı Arka Duvara Paralel
Tonozlu Olanlar
1.2.2. Kapalı Kısmı Orta ve Çapraz Nefli Olanlar

2. AVLUSU OLMAYAN HANLAR


2.1. Kapalı Kısmı Arka Duvara Paralel Tonozlu Olanlar
2.2. Kapalı Kısmı Orta ve Çapraz Nefli Olanlar
2.3. Kapalı Kısmı Enine Yapılı (Uzun Dikdörtgen) Olanlar

3. KAPALI KISMI OLMAYAN HANLAR (AVLU HANLAR)


Ayşıl Tükel Yavuz ise işlev ağırlıklı tipolojiye göre kervansarayları
(hanları) ikiye ayırmaktadır:

1. Yalnız Barınak Kısmı Olan Hanlar


2. Barınak ve Servisleri Olan Hanlar

Aynı zamanda ister yalnız barınak kısmı olsun ister barınak ve


servis kısmı olsun hanları tasarım yaklaşımlarına göre ikiye
ayırmaktadır:

1. Mekanların Yanyana Veya Dizilerek Eklemlendiği Tasarım


Yaklaşımı Olan Eklemli Plan
2. Mekanların İçiçe Halkalar Halinde Şekillendiği Eşodaklı Tasarım
Yaklaşımı Olan Eşodaklı Plan
Eklemli Hanlar
Eklemli hanlarda bir işlev veya işlev grubunun mekanları
birbirini takip edecek biçimde dizilmektedir. Barınak kısmı
ayrıdır ve yan yana dizilen çoğunlukla dikey, bazen yatay,
bazen de kesişen tonozlu sahınlardan oluşmaktadır.
Servisler çoğunlukla ön cepheye bitişik veya bir avlu
etrafında yer almaktadır.
Alay Han

Alay Han Aksaray-Nevşehir yolu üzerinde Han Yaylası


mevkiinde yer almaktadır.
Yapının kapalı kısmının taç kapısında kitabe bulunmaktadır,
ancak iyi okunamamaktadır. Yapının 12. yy’da, II.
Kılıçarslan (1155-1192) döneminde yapıldığı
düşünülmektedir. Bu tarihlendirmeye göre Alay Han
Anadolu Selçuklu Dönemi’nde yapılmış ilk handır.
Han Selçuklu dönemi çağdaş kaynaklarında Pervane Ribatı
(Kervansarayı ) olarak adlandırılmıştır. Yapıya Alay Han ismi
muhtemelen sonradan verilmiştir.
Alay Han

Kaynak: Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray Des 13 Jahrhunderts, Verlag Gebr.
Mann. Berlin 1961.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Günümüzde büyük oranda yıkık durumda olan yapı kapalı
kısım ve avlu bölümlerinden oluşmaktadır. Yapının kapalı
kısmı kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır.
Girişe paralel yedi sahın ile girişe dik üç sahından
oluşmaktadır. Orta sahnın orta bölümü kubbe ile örtülüdür.
Avlu doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır ve
26 x 38 m. boyutlarındadır.
Yapıda görülen çift gövdeli arslan figürü Anadolu Selçuklu
sanatında tek örnektir.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Tuzhisar Sultan Hanı

Tuzhisar Sultan Hanı Kayseri-Sivas yolunun 46.


kilometresinde bulunan Tuzhisar kasabasında yer
almaktadır.
Yapının günümüze ulaşmış kitabesi yoktur. Hanın Alaeddin
Keykubat’ın Kayseri ve çevresinde imar faaliyetlerini
yoğunlaştırdığı 1230-1234 yılları arasında inşa edilmiş
olduğu düşünülmektedir.
Tuzhisar Sultan Hanı

Kaynak: Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray Des 13 Jahrhunderts, Verlag Gebr.
Mann. Berlin 1961.
Yapı barınak ve servis mekanlarını kapsayan iki kütle halinde
tasarlanmıştır. Kuzeyde bulunan bölüm avlu kısmı, güneyde
bulunan kapı barınak bölümünden daha büyüktür.
Yapıya kuzey cephesinde bulunan taç kapıdan girilmektedir.
Taç kapıdan avluya geçişi sağlayan dikdörtgen planlı holün
üzeri yıldız çapraz tonozla örtülmüştür. Avlunun doğu ve batı
bölümü ile giriş eyvanının iki yanındaki mekanlar asimetrik
olarak düzenlenmişlerdir. Avlunun doğu bölümünde sivri
tonozlarla örtülmüş yedi gözlü çifte revak düzenlemesi vardır.
Bu bölüm yolcu ve hayvanların barınabileceği kısmen kapalı
bir bölümdür. Avlunu batı bölümü yedi bölümlü bir revak ve
bu revağın arkasında yer alan kapalı mekanlardan
oluşmaktadır. Bu mekanlardan birisi hamamdır. Hama
soyunma, soğuklu, sıcaklık, su deposu ve külhan
bölümlerinden oluşmaktadır. Üst örtüsü ısı yalıtımı sağlacağı
sebebiyle hanın genel üst örtüsünden daha aşağıda
tasarlanmıştır.
Hamamdan başka birbirinden ayrı üç mekan görülmektedir.
Güneyde yer alan mekana doğu cephedeki tek kapıdan
girilmektedir.
Burada ikisi doğu-batı, biri kuzey-güney doğrultusunda
tasarlanmış dikdörtgen şeklinde, birbirine geçilebilen üç
mekan bulunmaktadır. Bu mekanların hana kalabalık
maiyetleriyle birlikte gelen Sultan veya bey gibi devlet
adamlarına ya da zengin tüccarlara tahsis edildiği
düşünülmektedir.
Avlunun kuzey bölümünün batı tarafında hamamın külhanı
bulunmaktadır. Kuzey bölümde ayrıca beşik tonoz örtülü üç
oda ve bir eyvan bulunmaktadır. Avlunun kuzey bölümünün
batı duvarına bitişik merdivenle hanın damına çıkılmaktadır.
Avlunun ortasında L biçiminde dört yığma ayağa atılmış
dört sivri kemerle fevkani olarak düzenlenen mescit yer
almaktadır. Mescidin alt katının üst örtüsü çapraz tonozdur.
Bitkisel ve geometrik bezemelerle süslenmiş mescidin
güney cephesinin kemeri boyunca gövdesi düz ve ters S
şeklinde kıvrımlar yapan iki ejder kilit taşında profilden
birbirine bakmaktadırlar. Ejderler kulaklı, badem gözlü,
çenesi açık, dişleri belirgin olarak betimlenmişlerdir.
Kervansarayın kapalı barınak kısmına kuzeydeki taç
kapıdan geçilerek girilmektedir. Girişe paralel yedi sahın ile
girişe dik üç sahnı bulunmaktadır. Orta sahnın orta bölüm
pandantif geçişli kubbe ile örtülmüştür. Kapalı bölümde orta
kısmın iki yanında koridorlarda zeminden 50-60 cm.
yükseltilmiş sekiler bulunmaktadır.
Yapının duvarları farklı biçimde payanda ve kulelerle
desteklenmiştir.
Süslemeler taç kapılarda, iki köşe kulesinde ve Köşk
mescitte toplanmıştır.
Tuzhisar Sultan Hanı figürlü bezemenin yer aldığı ilk
kervansaraydır.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Karatay Hanı

Karatay Hanı İç Anadolu’yu Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya


bağlayan Kayseri-Kahramanmaraş yolu üzerinde,
Kayseri’ye 40 m. uzaklıktaki Karatay (Karadayı) Köyü’nde
yer almaktadır. Han 13. yüzyılda uluslararası bir fuar olan
Yabanlu Pazarı’na çok yakındır.
Yapının iki kitabesi bulunmaktadır. Kapalı kısmın
kapısındaki kitabede Alaeddin Keykubat’ın (1219-1236)
ismi geçmektedir. Avlu kapısında bulunan 1240-1241 (H.
638) tarihli kitabede ise II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in ismi
geçmektedir. Kapalı kısmın Alaeddin Keybukat tarafından
yaptırıldığı, onun ölümünden sonra avlu kısmının oğlu II.
Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yaptırıldığı
düşünülmektedir.
Karatay Hanı

Kaynak: Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray Des 13 Jahrhunderts, Verlag Gebr.
Mann. Berlin 1961.
Yapı kapalı kısım ve avlu bölümünden oluşmaktadır. Avluya
güney cephesindeki taç kapıdan geçilerek girilir. Giriş
eyvanının batısında çeşme eyvanı, yönetici odaları, L
mekanlı bir bölüm ve günümüzde türbeye dönüştürülmüş
eyvan yer almaktadır. Türbenin olduğu eyvanın iki bölümlü
üst örtüsü doğuda beşik tonoz, batıda yıldız tonoz
şeklindedir. Giriş eyvanının batısındaki diğer mekanların üst
örtüsü sivri beşik tonozdur.
Sultan Rükneddin Kılıçarslan, Pervane Muineddin, Ermeni
Kralı Hetum ve İlhanlı kadısı Karatay Hanı’nda bir araya
gelerek anlaşma imzalamışlardır. Ayşıl Tükel Yavuz bu
anlaşmayı örnek göstererek hanın girişindeki bu mekanlar
ile revaklı avlunun doğusundaki mekanların yabancı devlet
başkanlarının misafir edilmesi ve anlaşmalar yapılması için
devlet dairesi görevini üstlendiğini ve hanların devlethane
olarak kullanılmış olabileceğini öne sürmektedir.
Giriş eyvanının doğu bölümünde hamam, mescit ve
mescidin güneyinde görevli odası olduğu düşünülen bir
mekan bulunmaktadır.
Kapalı kısma güney cephesinde bulunan taç kapıdan
girilmektedir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan kapalı
bölümün girişe paralel yedi sahın ile girişe dik üç sahnı
bulunmaktadır. Orta sahnın orta bölümü kubbe ile
örtülüdür. Kubbe dıştan pramidal külahla örtülüdür. Kapalı
kısmın diğer bölümleri sivri tonoz örtülüdür.
Kapalı kısımda yer alan sekiler yerden ortalama 0.55-0.60
m. yüksektedirler. Bu sekilerin bazılarına bitişik taş hayvan
yemlikleri bulunmaktadır.
Doğu cephede dört adet, batı cephede üç adet pencere yer
almaktadır. Ayrıca kubbe kasnağında da dört adet pencere
bulunmaktadır.
Yapıda bezemeler taç kapılarda, çeşme, eyvan kemeri ve
mescit kapısında toplanmıştır. Yapıda geometrik, bitkisel
ve figürlü süslemeler görülmektedir.
Giriş eyvanının avluya bakan cephesinin kemer
köşeliklerine vücutları cepheden yarım, üç tam daire
şeklinde birbirine dolanmış iki ejder figürü birbirine
simetrik olarak işlenmiştir. Bu ejderler Anadolu Selçuklu
sanatındaki en büyük ejder figürleridir.
Yapının çörtenlerinde heykel formuna yaklaşan aslan, boğa
başı, insan ve boğa figürleri yer almaktadır.
Yapıda kesme taş ve mermer kullanılmıştır.
Yapının 1247 tarihli vakfiyesi bulunmaktadır. Anadolu
dönemine ait üç han vakfiyesinden biri olan bu vakfiye
hem Karatay Hanı’nın hem de bütün Selçuklu hanlarının
işleyişi hakkında önemli bilgiler vermektedir.
Vakfiyede hana gelen Müslim-gayrimüslim, hür-köle her
yolcuya günlük bir kilo ekmek, 250 gr. pişmiş et ve bir
tabakta yemek verilmesini, ayrıca her Cuma akşamı bal
helvası yapılarak yolculara dağıtılmasını şart koşmuştur.
Vakfiyede mutfakta kullanılması için satın alınması istenen 50
büyük kase çanak, elli tahta tabak, bakırdan on büyük, beş
orta, beş küçük tencere, iki büyük kazan ve iki büyük leğen
alınmasının şart koşulmuş olması handa kalan kişi sayısı
hakkında bizlere fikir vermektedir. Vakfiyeye göre handa
çalışan görevliler ve aldıkları maaş ise şöyledir:
ÇALIŞAN GÖREVİ MAAŞI
(Yıllık)
Müşrif Hanın işleyişini 500 dirhem para, 500 mudd buğday
idare ve kontrol
etmek
Nazır Hanın işleyişini 360 dirhem para, 24 mudd buğday
idare ve kontrol
etmek
İmam Yolculara namaz 200 dirhem para, 24 mudd buğday
kıldırmak
Müezzin Yolculara namaz 150 dirhem para, 24 mudd buğday
kıldırmak
Muzif Gelen yolcuları 200 dirhem para, 24 mudd buğday
kabul etmek,
yolcuların yeme,
yatma ve diğer
işlerini idare etmek
Hancı (Hani) Hayvanların 150 dirhem para, 24 mudd buğday
hizmetine, ahır
işlerine bakmak (Hancının maaşı vakfiyenin arkasındaki
H.646 tarihli zeylinde 200 dirheme
çıkarılmıştır.)
ÇALIŞAN GÖREVİ MAAŞI
(Yıllık)

Havayiç Memuru (Emir Hanın erzak ve levazım 200 dirhem para, 24


Havayici) (ambar) işlerine bakmak mudd buğday

Baytar Hana gelen hayvanların 100 dirhem para, 24


hastalıklarına bakmak mudd buğday

Atlı kimse(Emir) Hanın ve vakıflarının 100 dirhem para, 24


işlerine bakmak mudd buğday

Aşçı Yemek pişirmek 200 dirhem para, 24


mudd buğday

Hamamcı Köyde vakfedilmiş olan 120 dirhem para, 24


hamamı işletmek mudd buğday

Ayakkabıcı Hana gelen yolculuların 100 dirhem para, 24


ayakkabılarını tamir mudd buğday
etmek veya ayakkabısı
olmayan fakirlere yeni
ayakkabılar hazırlamak

1 mudd= 100-120 kg.


Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Aksaray Sultan Hanı

Aksaray Sultan Hanı Konya-Aksaray yolunda Aksaray’a 40


km. uzaklıktadır.
Kitabesine göre yapı Mayıs 1229’da (H. Recep 626) Sultan
I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır. Avlu taç
kapısında sanatçının ismi olarak Şamlı Muhammed
yazmaktadır. Kapalı bölümün taç kapısı üzerinde yapının
1268-1269 (H. 667) yılında Sultan III. Gıyaseddin
Keyhüsrev zamanında Hüseyin oğlu Sıraceddin Ahmet eliyle
yenilenmiştir, yani onarımın yöneticiliğini Emir Sıraceddin
yapmıştır.
Yapı kapalı kısım ve avludan oluşmaktadır.
Yapıya kuzey cephesindeki taç kapıdan girilmektedir. Doğu-
batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı avlunun
kuzeyinden giriş eyvanı ve üç oda ile, batısından 11 gözlü
çift sıra revak ile, doğusundan hamam ve sekiz mekanla
çevrilmiştir. Bütün birimler sivri tonozla örtülüdür.
Avlunu kuzeydoğusundaki mekan tuvalettir.
Avlunun ortasında L kesitli payelere atılmış kademeli sivri
kemerli ve haç tonozla örtülü, baldeken kuruluş üzerinde
yükselen bir köşk mescit bulunmaktadır.
Mescidin üst örtüsü yıkılmıştır. Mescidin kuzeydoğu ve
kuzeybatı köşelerindeki tromplardan mescidin kubbeyle
örtülü olduğu anlaşılmaktadır.
Yapının kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen
planlı kapalı kısmına kuzey cephesindeki taç kapıdan
girilmektedir. Yapının girişe paralel dokuz sahnı ve girişe dik
üç sahnı bulunmaktadır. Orta sahnın orta bölümü kubbe ile
örtülmüştür. Sahınlar sivri tonozla örtülüdür. Yapının doğu
cephesinde şevli pencereler bulunmaktadır.
Yapıda geometrik ve bitkisel süsleme görülmektedir.
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Obruk Hanı

Obruk Hanı , Konya’nın yaklaşık 75 km. doğusunda Konya-


Aksaray yolu üzerinde yer almaktadır.
Yapının kitabesi yoktur. Yapı 13. yy’ın ortalarına
tarihlendirilmektedir.
Obruk Hanı

Kaynak: Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray Des 13 Jahrhunderts, Verlag Gebr.
Mann. Berlin 1961.
Obruk Hanın kapalı kısmı ve avlusu bulunmaktadır.
Yaklaşık kare olan avlu bölümü 36.9 x 39.5 m.
boyutlarında, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı
olan kapalı kısım ise 38.4 x 26.8 m. boyutlarındadır.
Yapıya batısından, oldukça derin bir giriş eyvanından
geçilerek girilmektedir. Giriş eyvanının kuzey ve güneyinde
ikişer oda bulunmaktadır. Giriş eyvanının güneyinde bir
merdiven yer almaktadır. Bu merdiven avlunun batı
bölümünün ikinci katına çıkmaktadır. İkinci katta dört oda
vardır. Bu odalardan güneydeki odanın duvarında bulunan
mihrap nişi sebebiyle mescit olarak kullanıldığı
anlaşılmaktadır. İkici kattaki odaların batı duvarlarına şevli
pencereler açılmıştır. Köşe kulelerinden kuzeydekinin içi boş
tutulmuş ve yanındaki mekana bir kapıyla bağlanmıştır.
Avlunun kuzey ve güney bölümlerinde beşik tonoz örtülü
beşer revak vardır.
Kapalı kısım girişe paralel sekiz sahınla girişe dik üç
sahından oluşmaktadır. Orta sahnın örtüsü tamamen
çökmüştür. Günümüze kadar gelebilen iki kemer arasında
tromp kalıntılarına rastlanması sebebiyle bu bölümün
kubbe ile örtülü olduğu düşünülmektedir. Kapalı kısmın
diğer bölümleri beşik tonozla örtülüdür.
Yapıda sekilerin orta sahnın kuzey ve güneyindeki
bölümlerde olduğu tahmin edilmektedir.
Yapıda Anadolu Selçuklu Dönemi’ne ait süsleme yoktur.,
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Kaynak: Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansarayları,
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2007.
Şarapsa (Şarafsa, Serapsu) Han
Antalya’nın Alanya İlçesi’ne bağlı Konaklı Beldesi’nde
bulunan Şarapsa Hanı Antalya- Alanya karayolu üzerinde
yer almaktadır.

Yapının inşa bulunmaktadır. İnşa kitabesine göre yapı


II.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yapılmıştır.Kitabenin
son satırı okunamadığı için yapının banisi ve inşa tarihi
bilinmemektedir. Yapının banisinin Selçuklu sultanının
hizmetinde olan ve Selçuklu ailesine yönelik bir tertip
yüzünden 1238 yılında öldürülen Şarab-salar Emir
Esededddin Ayaz olduğu iddia edilmektedir. Yapı Selçuklu
Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in tahta çıkış tarihi olan
1237 yılı ile Şarab-salar Emir Esededddin Ayaz’ın
öldürüldüğü yıl olan 1238 yılı arasında inşa edilmiş
olmalıdır.
Şarapsa Han

Kaynak: Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray Des 13 Jahrhunderts, Verlag Gebr.
Mann. Berlin 1961.
Doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı yapı
yaklaşık 11.5 x 71. 0 m. boyutlarındadır.
Tek mekan halinde tasarlanmış barınak bölümünün doğu
kenarında kuzey-güney yönünde uzanan mescit
bulunmaktadır. Barınak kısmı kuzey-güney doğrultusunda
sivri beşik tonozla, mescit ise doğu-batı doğrultusunda sivri
beşik tonozla örtülmüştür.
Hanın batısında, yapıdan birkaç metre uzakta bir yapı daha
bulunmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan,
dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonoz örtülü tek mekandan
oluşan yapının işlevi tartışmalıdır. Yapının gözetleme kulesi
ya da hanın çalışanları için bir kule konut olabileceği
düşünülmektedir.
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Evdir Han

Evdir Han Antalya’nın 18 km. kuzeybatısında Antalya-


Burdur üzerinde bulunmaktadır. Han antik bir kentin
üzerine kurulmuştur. Hanın inşası sırasında antik kentin
yapı malzemeleri devşirme olarak kullanılmıştır.

Kitabesine göre yapı 1215-1216 yılları arasında I. İzzeddin


Keykavus tarafından yaptırılmıştır.
Evdir Han

Kaynak: Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray Des 13 Jahrhunderts, Verlag Gebr.
Mann. Berlin 1961.
Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı bir
yapıdır.
Yapıya güney cephedeki taç kapıdan girilmektedir. Yapının
merkezinde bulunan avlu dört taraftan iki sıra revakla
çevrelenmiştir. Revaklar sivri beşik tonozlarla avluya doğru
yönlendirilmiştir. Revaklardan avluya bakan kısmı sekilidir.
Yapının doğu kanadında yer alan payandanın içinde küçük
bir hol yer almaktadır. Burası tuvalet olarak kullanılmıştır.
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Eşodaklı Hanlar
Eşodaklı hanlarda mekanlar iç içe halkalar halinde
şekillenmektedir. Bu mekanlar en içteki halkadan
başlayarak

1. Avlu
2. Odalar ve eyvanlar
3. Servis odaları ve ahırlar

düzeninde sıralanmışlardır. Ortadaki mekan iki, üç veya


dört yanından oda ve eyvanlarla çevrelenmektedir.
Ahırlar orta kısmı bir buçuk, iki ya da üç yandan
sarmaktadır. Servis mekanları ise girişin önünde yer
alarak ahırlarla birlikte dış halkayı oluşturmaktadır.
Eşodaklı hanlarda mekanlar işlevlerine göre diğer Selçuklu
hanlarındaki mekanlardan daha fazla farklılaşmışlardır.
Galerilerin iç içe planlanması sebebiyle insanların kaldığı
kısımla hayvanların kaldığı kısım birbirinden ayrılmıştır. Oda
sayısı diğer Selçuklu hanlarından daha fazladır. Eyvan gündüz
yaşama mekanı, oda ise yatma mekanı olarak belirlenmiştir.
Daha kapalı ve korunmuş yapılar olan eşodaklı kervansaray
tipindeki yapılar çeşitli coğrafi ve iklim bölgelerde görüldüğü
için bu plan tipinin gelişmesi iklim koşullarına değil, yolcular
için sağlanmak istenen konfor koşullarına ve mahremiyete
bağlıdır.

Anadolu’da bulunan eşodaklı hanlar şunlardır:

• Alara Han
• Eshab-ı Kehf Han
• Mama Hatun Kervansarayı
• Yerhan
• Sevserek Han
• Mirçinge Han
Alara Han

Alara Han kuzey-güney istikametindeki kervan yolunun


üzerinde yer almaktadır. Alanya’dan başlayan yolun
Şarafsa Han’dan sonraki ikinci durağıdır. Alara Çayı’nın
kenarında yer alan yapı denizden 10 km. içerdedir.
Alaha Han kitabesine göre 1231-1232 (H.629) yılında
Alaeddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. Bir Sultan Hanı
olan yapı, sultanın başkent Konya ile kışlak Alanya
arasındaki yolculuklarında sultana hizmet vermiştir.
Alara Han Planı

Kaynak: Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray Des 13 Jahrhunderts, Verlag Gebr.
Mann. Berlin 1961.
Doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı yapı
dıştan dışa 37.8 x 49.8 m. boyutlarındadır.
Yapıya kuzeyindeki taç kapıdan girilmektedir.
Yapının merkezinde bir koridor, koridorun doğusunda ve
batısında dörder oda ve üçer eyvandan oluşan barınma
birimleri bulunmaktadır. Barınma birimleri bir oda-bir
eyvan şeklinde sıralanmıştır. Eyvan gündüz yaşama
mekanı, oda ise yatma mekanıdır. Koridorun üst örtüsünün
beşik tonoz olduğu düşünülmektedir. Diğer mekanlar ise iki
merkezli sivri tonoz örtülmüştür.
Girişteki avlunun doğusunda yıldız tonoz örtülü çeşme
eyvanı, batısında mescit yer almaktadır. Avlunun kuzeyinde
ana giriş aksında orta bölümün girişi vardır.
Çeşme eyvanının doğusunda , mescidin batısında yer alan
odalar, odaların güneyinde yer alan koridorla avluya
bağlanmaktadırlar. Bu koridorun iki ucu galerilere
açılmaktadır.
Planın dış halkalarını oluşturan iç içe iki galeri merkezi bölümü
doğu, güney ve batı yönlerinden çevrelemektedir. İçteki galeri
dıştaki galeriye sivri kemerli açıklıklarla bağlanmaktadır. Doğu
ve batı galerinin kuzey açıklıkları kuzey koridoruna, güney
açıklıkları ise güney ahırına açılmaktadır.

İçteki galeri kervan yüklerinin indirilmesi, konaklayanlar ile


hizmetkarların dinlenmesi, dıştaki galeriler ise ahır olarak
kullanılıyordu. Galeriler iki merkezli, sivri tonozla örtülmüştür.

Orta kısmın doğusunda yer alan oda ve eyvanların doğu


duvarında, batısında yer alan oda ve eyvanların batı duvarında
açılmış küçük, dikdörtgen pencereler ile ahır bölümünün
görsel bağlantısı sağlanmaktaydı. Bu pencere sayesinde orta
kısımda geceleyen mal sahipleri mallarını, hizmetkarlarını ve
hayvanlarını denetleyebiliyordu.
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Kaynak: Tükel Yavuz, Ayşıl. “Anadolu Selçuklu Kervansaraylarında Mekan-İşlev İlişkisi İçinde
Savunma ve Barınma”, IX. Vakıf Haftası Kitabı, Ankara 1992, s. 253-284.
Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999
Han gündüzleri dış duvarlardaki dar, uzun, şevli
pencerelerden ve tonozlardaki ışıklıklardan gelen doğal
ışıkla, geceleri ise kemer ayaklarında bulunan stilize aslan
başı biçimindeki kandilliklerde yakılan kandillerle
aydınlatılmaktaydı.
Kaynak: Tükel Yavuz, Ayşıl. “Alara Han’ın Tanıtılması ve Değerlendirilmesi”, Belleten, Cilt 33,
Sayı 132, Ekim 1969.
Eshab-ı Kehf Han

Kahramanmaraş’ın Elbistan İlçesi yakınında Eshab-ı Kehf


mağarası çevresinde bir han, bir cami ve bir ribattan oluşan
yapılar grubu bulunmaktadır. Bu yapı grubu içinde bulunan
Eshab-ı Kehf hanının kitabesi bulunmamaktadır. Ribatın
kitabesinde 1215 (H. 612) tarihinin bulunması, camideki
tadilatın 1232 (H.630) yılında yapılmış olması ve 1234
yılında öldürülen Maraş valisi Emir Nusrat-al-din Hasan bin
İbrahim’in bir han yaptırdığının bilinmesi sebebiyle Eshab-ı
Kehf Han’ın 1232-1234 yılları arasında Emir Nusrat-al-din
Hasan bin İbrahim tarafından yaptırıldığı düşünülmektedir.
Han cami ve ribatla birlikte 1960 yılında tamir görmüştür.
Han bir kervan yolu üzerinde değildir. Bu han Eshab-ı Kehf
mağarasını ve ribatta kalan din adamlarını ziyaret eden
kişilerin konaklaması için yapılmıştır.
Eshab-ı Kehf Han Planı

Kaynak: Tükel Yavuz, Ayşıl. “Anadolu’da Eşodaklı Selçuklu Hanları”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi
Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, 1976, s.192.
Eshab-ı Kehf Han’ın Kesitleri

Kaynak: Özgüç, Tahsin ve Mahmut Akok, “Afşin Yakınındaki Eshab-ı Kehf Külliyesi”,
Yıllık Araştırmalar Dergisi, Cilt 2, 1957, s. 87.
Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı yapı
yaklaşık olarak 20 x 28 m. boyutlarındadır.
Yapıya kuzeyden girilir. Giriş eyvanı doğuda bir odaya
(hancı odası), batıda ahırlara açılmaktadır. Giriş eyvanından
üç basamakla hanın merkezinde yer alan kuzey-güney
doğrultusundaki dikdörtgen avluya inilmektedir. Avlunun
doğusunda ve batısında odalar ve eyvanlardan oluşan
barınak birimleri sıralanmıştır. Bu birimler bir eyvan-bir
oda-bir eyvan-iki oda şeklinde düzenlenmiştir.
Avlunun güneyinde ana eyvan yer almaktadır. Ana eyvanın
doğusunda ve batısında bulunan odalar bu mekana
açılmaktadır.
Ana eyvan yarım bir sivri manastır tonozu ile, diğer oda ve
eyvanlar ise sivri beşik tonozla örtülüdür.
Eşodaklı planının dış halkasını L şeklinde ahır bölümü
oluşturmaktadır. Ahır bölümü giriş eyvanının batısına
açılmaktadır. Yapının orta bölümünde yer alan avlunun
kuzeydoğu köşesindeki odanın arka duvarında yer alan
kapıyla avlu ile ahır bölümünün bağlantısı sağlanmaktadır.
Bu kapının sonradan açılmış olma ihtimali vardır. Ahır böl-
mü takviye kemerleri ile güçlendirilmiş tonozla örtülüdür.

Yapı batıda tepeye yaslanmaktadır. Masif bir kütle


görünümündeki yapının kuzey cephesinde yer alan dışa
çıkıntılı taç kapısı ve doğu cephesinde yer alan dört
payanda ile cephe hareketliliği sağlanmıştır. Duvarların
üstü profilli bir silme ile bitirilmiştir.
Eshab-ı Kehf Han

Kaynak: Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları, Kullanımları Üzerine Bir Öneri,
Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul 1999, s.128.
Odalarda pencere yoktur. Ana eyvanın iki yanında bulunan
odaların tonoz sırtlarında birer ışıklık bulunmaktadır. Ahırın
güney duvarında şevli bir pencere ve tonoz sırtında iki
ışıklık bulunmaktadır.

Yapının malzemesi kesme taştır. Tepeye yaslanan batı


duvarında moloz taş ve kireç harcı kullanılmıştır. Odaların
ve ahırın tonozu moloz taştır.
Mama Hatun Kervansarayı
Mama Hatun Kervansarayı Erzincan’ın Tercan İlçesi’nde
doğu-batı kervan yolu üzerinde yer almaktadır.
Kervansaray Mama Hatun’un türbesi,hamam ve camiden
oluşan bir yapı grubu içinde yer almaktadır.
Yapının inşa tarihi kesin olarak belli değildir. Rahmi Hüseyin
Ünal Mama Hatun Kervansarayı’nı Eshab-ı Kehf Han ile
benzerliğinden dolayı 13. yy’ın ilk yarısına
tarihlendirmektedir.
Ayşil Tükel Yavuz ise Suut Kemal Yetkin’in Mama Hatun
türbesini 12. yy sonu veya 13. yy başına tarihlendirmesini
esas alarak kervansarayı, Mama Hatun türbesinden daha
geç bir tarihe, 13. yy sonuna tarihlendirmiştir.
Yapı Osmanlı döneminde onarım görmüştür.
Mama Hatun Kervansarayı Sekili Restitüsyon Planı

Kaynak: Tükel Yavuz, Ayşıl. “Anadolu Selçuklu Dönemi Kervansaraylarının Tipolojisi”, IV. Milli
Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Seminerleri Bildirileri, Selçuk Üniversitesi Basımevi, Konya 1995,
s. 193.
Yapı 51 x 51 m. boyutlarında, kare planlıdır.
Yapıya doğu duvarı üzerinde bulunan taç kapıdan girilir. Giriş
eyvanı doğu-batı doğrultusunda bir koridora açılmaktadır.
Koridor nişe benzeyen basık kemerli, derin girintilerle üçer
parçaya ayrılmıştır. Koridorun kuzeyinde ve güneyinde
bulunan birer oda bu koridora açılmaktadır. Ayrıca koridorun
kuzeyinde çatıya çıkan bir merdiven bulunmaktadır.
Koridorun batı ucu bu koridoru dik olarak kesen başka bir
koridora açılmaktadır. Bu koridorun doğusunda üç oda
bulunmakta, koridorun batısı beş sivri kemerle avluya
açılmaktadır. Koridorun kuzey ve güney ucu ise ahırlara
açılmaktadır.
Ahırlar hanın kuzey ve güney kenarı boyunca uzanmaktadır.
Ahırlar takviye kemerleri ile desteklenmiş sivri beşik tonozla
örtülmüştür. Kuzeydeki ahırın batı ucunda iki oda
bulunmaktadır. Dikdörtgen planlı, küçük oda sivri beşik
tonozla; kare planlı, büyük oda ise manastır tonozu ile
örtülmüştür.
Kervansarayın merkezindeki avlunun doğusunda odalar,
batısında eyvanlar bulunmaktadır. Avlunun batısında ortada
büyük bir eyvan, büyük eyvanın iki yanında birer küçük eyvan,
köşelerde ise birer tane büyük oda vardır. Avlunun kuzeyine
ve güneyinde beşer oda ve birer eyvan sıralanmıştır. Ana
eyvanın güneyinde bulunan eyvanın arka kısmı doğu-batı
doğrultusunda, ön kısmı kuzey-güney doğrultusunda ve daha
yüksek bir beşik tonozla örtülmüştür. Avlu etrafında bulunan
diğer mekanların tümü sivri beşik tonozla örtülmüştür.
Yapının kuzey ve güneyinde bulunan ahırların tonozları, avluya
bakan odaların tonozlarından yüksektir. Bu seviye farkı
sebebiyle avluya bakan odaların tonozlarının üzerinde boşluk
kalmaktadır. Bu mekanlar değerlendirilmiş doğu-batı
doğrultusunda uzanan, iki metre yüksekliğinde, beşik tonoz
örtülü iki galeri elde edilmiştir. Galerilere çatıdan merdivenle
inilerek girilmektedir. Ayşıl Tükel Yavuz’a göre bu galeriler
savunma amaçlı kullanılıyordu. Bu mekanların giriş kapıları
dışında dışarıyla bağlantısı olmadığı için gözetleme amacı
ile değil, saklama ya da depolama için kullanıldığını
düşünmektedir. Ticareti yapılan esirlerin bu mekanlarda
barınabileceği gibi, buraların silah deposu olarak da
kullanılmış olabileceği görüşündedir.
Avluya bakan odalarda revak izleri bulunmaktadır. Avlunun
kuzeyindeki eyvanın tonoz örtüsünün daha geride olması,
var olan kemer ve revak izleri sebebiyle, Osmanlı
döneminde eklenmiş olma olasılığı da düşünmekle birlikte,
Rahmi Hüseyin Önal özgün bir revakın olabileceğini öne
sürmekte, Ayşıl Tükel Yavuz bu fikre katılmaktadır.
Mama Hatun Külliyesi

Kaynak: http://www.gezi-yorum.net/erzincan-tercan/
Mama Hatun Kervansarayıi

Kaynak: http://picasaweb.google.com/lh/photo/m_YGd5ywx8LvNIYWVmD52A
Yapı köşelerindeki daire planlı payandalar ve bu
payandalar arasındaki yarım daire ve dikdörtgen planlı
payandalar ile hareketlendirilmiştir. Silindir şeklindeki
payandaların üst kısmında konik külahlar bulunmaktadır.
Yapının doğu cephesinde yer alan taç kapı cepheden dışarı
doğru taşmıştır.
Yapının batı cephesinde iki şevli pencere ve sonradan
açılmış bir kapı bulunmaktadır. Avlu etrafında yer alan
bütün odaların avluya bakan duvarlarında, yüksekte birer
şevli pencere vardır. Güneydeki odaların pencereleri
sonradan örülerek kapatılmıştır. Ahır tonozlarının sırtlarında
ve kuzey ahırının batı ucunda yer alan büyük odanın
tonozunda ışıklıklar vardır.
Yapının tamamı kesme taştan yapılmıştır.
Yerhan

Yerhan Erzincan'ın 20km batısında, doğu-batı kervan yolu


üzerinde bulunmaktadır.
Hanın kitabesi yoktur. Rahmi Hüseyin Ünal tarafından XIII.
yüzyılın ilk yarısına tarihlenmiştir.
Yerhan

Kaynak: Tükel Yavuz, Ayşıl. “Mirçinge Han ve Anadolu Selçuklu Dönemin Eşodaklı Kervansarayları
Arasındaki Yeri”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 1-2, 1991, s.51.
Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı yapı
18 x 20m. boyutlarındadır.
Yapının orta kısmı kuzey-güney doğrultusunda, dikdörtgen
planlıdır. İki kemer ve bir ayakla birbirine açılan beşik
tonozla örtülü iki bölümden oluşmaktadır. Orta kısmın doğu
ve batı duvarlarında karşılıklı olarak konumlanmış birer
ocak bulunmaktadır. Özgün olan bu ocaklar Osmanlı öncesi
hanlarda görülen ilk ocak örnekleridir. Ocaklar orta kısmın
yolcu ve yük için kullanıldığını göstermektedir.
Orta kısmı dört yönden galeriler çevrelemiştir. Galeriler
köşelerde verev olarak şekillendirilen beşik tonozla
örtülüdür.
Hanın servis mekanları yoktur.
Sevserek Han

Sevserek Han, Malatya-Diyarbakır yolunda, Malatya'ya 20


km. mesafede yer almaktadır. Hanın büyük kısmı
yıkılmıştır.
Yapının kitabesi yoktur. Yapı, Rahmi Hüseyin Ünal
tarafından XIII. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmiştir.
Sevserek Han Restitüsyon Planı

Kaynak: Tükel Yavuz, Ayşıl. “Mirçinge Han ve Anadolu Selçuklu Dönemin Eşodaklı Kervansarayları
Arasındaki Yeri”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 1-2, 1991, s.50.
Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı
yapı 46 x 27 m. boyutlarındadır.
Yapıya kuzeyde yer alan girişten girilmektedir. Giriş
eyvanının doğusunda ve batısında, giriş eyvanına
açılan birer oda yer almaktadır. Giriş eyvanının
batısında yer alan odanın batısında doğrudan dışarıya
açılan bir oda daha yer almaktadır.
Yapının orta kısmında kuzey-güney doğrultusunda,
dikdörtgen planlı bir avlu bulunmaktadır. Avlunun
doğusunda ve batısında odalar yer almaktadır. Bu
mekanları dört yönden ahır galerileri
çevrelemektedir.
Orta kısımda yer alan avlunun kapalı olabileceği
düşünülmektedir. Tonozla örtülü ahır bölümünde
tonozlar köşelerde verev olarak şekillendirilmiştir.
Mirçinge Han

Mirçinge Han Sivas’ın Divriği İlçesi’nin yaklaşık 25 km.


güneydoğusunda Mirçinge Deresi’nin (Handere)
kenarındadır.
Yapının kitabesi yoktur. Ayşıl Tükel Yavuz yapının
tarihlemesini Divriği Ulu Cami’nin vakfiyesini esas alarak
yapmıştır. 1243 yılı, Haziran ayı (H. 641 yılı, Muharrem ayı)
tarihli Divriği Ulu Cami’nin vakfiyesinde Ulu Cami’ye
vakfedilen araziler arasında ‘ve nısfı Karyet Han Mirçinge’
kaydı bulunmaktadır. Vakfiyedeki köye adını Mirçinge Han
vermiştir. Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası’nın bitişi ile
vakfiyenin düzenlenmesi arasında 14 yıllık bir zaman farkı
olması sebebiyle yapıyı en geç 1230’lara tarihlemiştir.
Mirçinge Han Plan Şeması

Kaynak: Tükel Yavuz, Ayşıl. “Mirçinge Han ve Anadolu Selçuklu Dönemin Eşodaklı Kervansarayları
Arasındaki Yeri”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 1-2, 1991, s.43.
Mirçinge Han Sekili Restitüsyon Planı

Kaynak: Tükel Yavuz, Ayşıl. “Mirçinge Han ve Anadolu Selçuklu Dönemin Eşodaklı Kervansarayları
Arasındaki Yeri”, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 1-2, 1991, s.47.
Kuzey-güney doğrultusunda uzanan dikdörtgen planlı yapı
18.52 x 15.16 m. boyutlarındadır.
Hana kuzey duvarındaki girişten girilmektedir. Hanın orta
kısmında kuzey-güney doğrultusunda uzanan bir mekan
bulunmaktadır. Bu mekanı dört kenarından galeriler
çevrelemektedir. Orta kısımla galeriler arasındaki geçiş sivri
kemerli açıklıklarla sağlanmaktadır. Girişin tam karşısında
yer alan açıklık diğerlerine göre daha dardır. Daire kemerli
bu açıklık bir kapıdır.
Galerilerin genişliği 2.84 m.’dir. Bu genişlik hem seki hem
ahır için yeterli değildir. Ayşıl Tükel Yavuz’a göre orta kısım
yolcu ve yük bölümü, orta kısmı çevreleyen galeriler ise
ahır bölümüdür. Yapıda servis mekanları bulunmamaktadır.
Orta kısım ve galeriler iki merkezli sivri beşik tonozla
örtülmüştür, orta kısmın tonozunun üst bölümü yıkılmıştır.
Orta kısmın tonozu, galeri tonozlarından daha yüksektir.
Dış duvarlarda pencere yoktur. Galeri tonozlarında ışıklıklar
bulunmaktadır.
Yapıda kesme taş, kabayonu taş ve moloz taş kullanılmıştır.
KAYNAKÇA
Acun, Hakkı (Editör), Anadolu Selçuklu Dönemi
Kervansarayları, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,
Ankara 2007.

Aslanapa, Oktay, Türk Sanatı, Remzi Kitabevi, İstanbul


2007.

Aydoğdu, Mehmet, Anadolu Selçuklu Kervansarayları


Üzerine Bir İnceleme, Fırat Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Elazığ 2003 (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi).

Aytaç, İsmail, “Selçuklu Kervansarayları”, Türkler


Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt 7, Ankara 2002,
s. 854-864.
Baykara, Tuncer. “Bazı Selçuklu Kervansarayları Üzerine
Notlar”, Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi,
Cilt XIII, İzmir 1998, s.1-4.

Bektaş, Cengiz, Selçuklu Kervansarayları Korunmaları,


Kullanımları Üzerine Bir Öneri, Yapı Endüstri Merkezi
Yayınları, İstanbul 1999.

Cahen, Claude. “13. Yüzyılın Başında Anadolu’da Ticaret”,


Cogito, Sayı 29, 2001, s.132-143.

Çantay, Gönül, “Türk Mimarisinde Kervansaraylar”, Türkler


Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Cilt 6, Ankara 2002,
s.76-86.

Denknalbant, Ayşe, Anadolu Selçuklu Kervansaray


Mescitleri, İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul 2004 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi).
Dönmez, E. Emine Naza, Anadolu Selçuklu
Kervansaraylarındaki Figürlü Süslemenin
Değerlendirilmesi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İstanbul 1995 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi).

Durukan, Aynur. “Niçin Kervansaray”, Vakıf ve Kültür


Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 1998, s. 29-35.

Erdmann, Kurt, Das Anatolische Karavansaray Des 13


Jahrhunderts, Verlag Gebr. Mann., Berlin 1961.

Esin, Emel. “ ‘Muyanlık’ Uygur ‘Buyan’ Yapısından (Vıhāra)


Hakanlı Muyanlığına (Rıbāṭ) ve Selçuklu Han İle
Medresesine Gelişme”, Malazgirt Armağanı, Türk Tarih
Kurumu Basımevi, Ankara 1993, s.75-102.
İlter, İsmet, Tarihi Türk Hanları, Karayolları Genel
Müdürlüğü, Ankara 1969.

Kayaoğlu, İsmet. “Anadolu Selçukluları Devrinde Ticari


Hayat”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi,
Cilt 24, Sayı 1, 1981, s. 359-373.

Köprülü, Fuad. “ Ribat”, Vakıflar Dergisi, Cilt 2, Ankara


1974, s.267-278.

Önge, Mustafa. “Caravanserais as Symbols of Power in


Seljuk Anatolia”, Power and Culture : İdentity,
İdeology, Representation, Pisa University Press, 2007,
p. 49-69.
Özergin, Kemal. “Anadolu’da Selçuklu
Kervansarayları”,İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Tarih Dergisi, Cilt 15, Sayı 20, 1965, s. 141-
170.

Özgüç, Tahsin ve Mahmut Akok, “Ağzıkara Han”, Yıllık


Araştırmalar Dergisi, Cilt 1, 1956, s. 93-104.

Özgüç, Tahsin ve Mahmut Akok, “Afşin Yakınındaki Eshab-ı


Kehf Külliyesi”, Yıllık Araştırmalar Dergisi, Cilt 2, 1957,
s. 77-91.

Sönmez Selami. “Ortaçağ Türk ve İslam Dünyasında


Kervansaraylar (Hanlar-Ribatlar)”, Atatürk Üniversitesi
Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 15,
2007, s. 270-296.
Telci, Ahmet, Türkiye’deki Ticaret Yolları Üzerinde
Bulunan Han ve Kervansarayların Fotogrametrik
Belgelenmesi ve Coğrafi Bilgi Sistemine Entegre
Edilmesi, Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Konya 2011 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

Tuncer, Orhan Cezmi, Anadolu Kervan Yolları, Vakıflar


Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara 2007.

Turan, Osman. “ Selçuk Devri Vakfiyeleri III Celaleddin


Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri”, Belleten, Cilt 12, Sayı 45,
Ocak 1948, s. 17-173.

Turan, Osman. “Selçuk Kervansarayları”, Belleten, Cilt 10,


Sayı 39, Temmuz 1946, s. 471-496.
Turan, Osman. “Selçuk Devri Vakfiyeleri I Şemseddin Altun-
Aba, Vakfiyyesi ve Hayatı”, Belleten, Cilt 11, Sayı 42,
Nisan 1947, s. 197-235.

Tükel Yavuz, Ayşıl. “Alara Han’ın Tanıtılması ve


Değerlendirilmesi”, Belleten, Cilt 33, Sayı 132, Ekim 1969,
s.429-491.

Tükel Yavuz, Ayşıl. “Anadolu’da Eşodaklı Selçuklu Hanları”,


ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, 1976,
s.187-201.

Tükel Yavuz, Ayşıl. “Anadolu Selçuklu Dönemi Hanları ve


Posta-Menzil-Derbent Teşkilatları”, Prof. Doğan Kuban’a
Armağan, Eren Yayıncılık, İstanbul 1996, s. 25-38.
Tükel Yavuz, Ayşıl. “Anadolu Selçuklu Dönemi
Kervansaraylarının Tipolojisi”, IV. Milli Selçuklu Kültür ve
Medeniyeti Seminerleri Bildirileri, Selçuk Üniversitesi
Basımevi, Konya 1995, s. 183-198.

Tükel Yavuz, Ayşıl. “Anadolu Selçuklu Kervansaraylarında


Mekan-İşlev İlişkisi İçinde Savunma ve Barınma”, IX.
Vakıf Haftası Kitabı, Ankara 1992, s. 253-284.

Tükel Yavuz, Ayşıl, “Kervansaraylar”, Anadolu


Selçukluları ve Beylikler Dönemi Uygarlığı, Cilt 2, T.C.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara 2006, s.435-447.
Tükel Yavuz, Ayşıl. “Mirçinge Han ve Anadolu Selçuklu
Dönemi Eşodaklı Kervansarayları Arasındaki Yeri”, ODTÜ
Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 11, Sayı 1-2, 1991,
s.41-55.

Uysal Mehmet, Dicle Aydın, Kerim Çınar ve Yavuz Arat,


“Afyon Sultandağı Sahip Ata Kervansarayı”, Türk-İslam
Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, Mart 2006,
s. 77- 112.

Yiğit, Hülya, “Sosyal Hizmetler Açısından Selçuklu


Kervansarayları”, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye
Yayınları, Cilt 7, Ankara 2002, s.301-307.

You might also like