Professional Documents
Culture Documents
Arıtılmış Atıksuların Yeniden Kullanımı Ve Yağmur Suyu Hasadı Sistemleri El Kitabı
Arıtılmış Atıksuların Yeniden Kullanımı Ve Yağmur Suyu Hasadı Sistemleri El Kitabı
net/publication/280599382
CITATIONS READS
8 10,630
3 authors:
Gokhan Cuceloglu
Gebze Technical University
29 PUBLICATIONS 183 CITATIONS
SEE PROFILE
All content following this page was uploaded by Gokhan Cuceloglu on 15 April 2016.
(2. Baskı)
Bu kitabın bütün yayın hakları Türkiye Belediyeler Birliği’ne aittir. Kitap, Türkiye Belediyeler Birliği’nin yazılı
izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ
Tunus Caddesi No: 12, 06680
Kavaklıdere / Ankara
Tel: (0 312) 419 21 00
Faks: (0 312) 419 21 30
www.tbb.gov.tr
tbb@tbb.gov.tr
ISBN: 978-605-9186-14-8
TASARIM:
Gizem GÖZ
Bilal BERBER
BASKI:
Yorum Basın Yayın Sanayi Ltd. Şti.
İvedik Organize Sanayi Bölgesi Matbaacılar Sitesi
1341. Cadde (Eski 35. Cad.) No: 36
Yenimahalle / ANKARA
Tel: 0 312 395 21 12
Fax: 0312 394 11 09
info@yorummatbaa.com
www.yorummatbaa.com
TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ
Türkiye Belediyeler Birliği ülkemizdeki bütün belediyelerin doğal üye olduğu, kamu
tüzel kişiliğine haiz, ulusal düzeyde kurulan tek yerel yönetim birliğidir.
Belediyelerimizi ulusal ve uluslararası platformlarda temsil eden, onları ilgilendiren yasa
hazırlıklarını takip ederek görüş bildiren ve her kademesinden personeline eğitim hizmeti
sunan, iş birlikleri ile bilgi paylaşımını teşvik eden, belediyecilik alanında dünyada ve
ülkemizdeki iyi uygulama örneklerinin yaygınlaşmasına yardımcı olan Birliğimiz; asli
görevlerinin yanı sıra ülkemizin yerel kalkınma politikalarına katkı sağlamak için
özveriyle çalışmalarını yürütmektedir.
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile
nüfusun %93’ü belediye sınırları içerisinde yaşar hale gelmiş ve belediyelerin hizmet
götürme alanları genişlemiştir.
Özellikle son yıllarda milli gelirimizde yaşanan artışın da etkisiyle, çevre koruma
yatırımlarına merkezi ve yerel yönetim bütçelerinden ayrılan yüksek paylar neticesinde
ülke genelindeki temel çevresel altyapı yatırımlarında kayda değer gelişmeler
sağlanmıştır.
Çevre koruma ve geliştirme ile ilgili altyapı yatırımlarının yüksek maliyetli yatırımlar
olması, bu yatırımların sürdürülebilirliğinin sağlanmasını önemli kılmaktadır. Bu durum,
başta su ve atıksu arıtma tesisleri olmak üzere çevre alt yapı yatırımlarının planlanma,
projelendirme ve işletim aşamalarında görev alacak kalifiye teknik personele olan ihtiyacı
artırmıştır. Bu çerçevede, belediyelerimizin teknik personelinin çevre konularında teorik
ve uygulama alanlarındaki bilgi birikimlerine katkı sağlaması amacıyla Birliğimiz
tarafından teknik kitaplar hazırlatılmıştır.
Bu kapsamda kaleme alınan eserlerden biri olan Arıtılmış Atıksuların Yeniden Kullanımı
ve Yağmur Suyu Hasadı Sistemleri El Kitabında, arıtılmış atıksular ile yağmur sularının
yeniden kullanımı alanındaki güncel, bilimsel ve teknolojik esaslar ile uygulamalara yer
verilmiştir.
Bütün belediyeleri tek çatı altında toplayan Birliğimiz, “Birlikte Belediyecilik”
anlayışıyla çıktığı yolda; tarafsız, birleştirici, insan odaklı ve yenilikçi ilkeleriyle
belediyelerimizi her yönüyle daha da güçlendirmek için onlara rehberlik etme
çalışmalarına devam etmektedir.
Bu bilinçle hazırlatılan bu kıymetli eseri sizlere sunarken, çalışmalarınıza katkı
sağlamasını temenni eder, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım.
V
VI
ÖNSÖZ
VII
VIII
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ ............................................................................................................................. V
ÖNSÖZ .........................................................................................................................VII
KISALTMALAR .......................................................................................................... XI
1. GİRİŞ ...........................................................................................................................1
1.1. Alternatif Su Kaynakları Olarak Atıksular ve Yağmur Sularının Ülkemiz
Açısından Önemi ...................................................................................................1
1.2. Atıksular ve Yağmur Sularının Yeniden Kullanım Potansiyeli ............................2
2. ARITILMIŞ ATIKSULARIN POTANSİYEL FAYDALARI VE
KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLAR .................................................................4
2.1. Yeniden Kullanım Seçenekleri ..............................................................................4
2.1.1. Yeşil Alan Sulaması ve Diğer Kentsel Kullanımlar ........................................ 4
2.1.2. Endüstriyel Kullanım ...................................................................................... 6
2.1.3. Arazide Arıtma ve Arıtılmış Atıksuyun Tarımsal Amaçlı Kullanımı ............... 7
2.1.4. Rekreasyonel Kullanım ve Çevresel Koşulların İyileştirilmesi .................... 10
2.1.5. Yeraltı Suyu Besleme .................................................................................... 11
2.1.6. İçme Suyu Olarak Kullanım .......................................................................... 18
2.2. Arıtılmış Suların Kullanım Riskleri.....................................................................19
3. ARITILMIŞ ATIKSULARIN YENİDEN KULLANIMINA DAİR ULUSAL
MEVZUAT ................................................................................................................22
3.1. Arıtılmış Atıksuların Tarımsal Sulama Amaçlı Kullanımı Konusundaki Ulusal
Mevzuat ...............................................................................................................22
3.2. Arıtılmış Atıksuların Akifer Restorasyonu Amaçlı Kullanımı Konusundaki
Ulusal Mevzuat ....................................................................................................24
4. ARITILMIŞ ATIKSULARIN TARIMSAL AMAÇLI KULLANIMININ
YÖNETİMİ ...............................................................................................................26
4.1. Sulama Sistemi Planlama Kontrolü .....................................................................26
4.1.1. Genel Planlama Esasları .............................................................................. 26
4.1.2. Sistem Yerleşimi ............................................................................................ 27
4.1.3. Toprak-Bitki-Su Sistemi ve Sürdürülebilirlik ................................................ 28
4.1.4. İşletme Esasları............................................................................................. 29
4.2. Bazı Sistem Bileşenlerinin Projelendirme Esasları .............................................30
4.2.1. Atıksuyun Ön Arıtımı .................................................................................... 30
4.2.2. Atıksuyun İletimi ........................................................................................... 32
4.2.3. Dengeleme ve Biriktirme Lagünü ................................................................. 32
4.2.4. Sulama Tipleri............................................................................................... 34
4.2.5. Fazla Suyun Toplanması ve Bertarafı .......................................................... 37
4.3. Ürün Seçimi ve Ürün Dağılımı ............................................................................37
4.4. Ürünlerin Su İhtiyacı ...........................................................................................38
4.5. Sulama Sıklığı, Terleme (Evapotranspirasyon) ve Toprak Nemi ........................39
4.5.1. Yağıştan Sonra Net Sulama İhtiyacı ............................................................. 41
4.5.2. İletimdeki Kayıplardan Sonra Brüt Sulama İhtiyacı .................................... 42
4.6. Bir Sulama Sisteminin Sürdürülebilirliği ............................................................42
4.6.1. Toprakta Zamanla Tuz Birikmesi ................................................................. 43
IX
4.6.2. Bitkilerin Tuza Karşı Toleransları ve Sürdürülebilirlik ............................... 45
4.6.3. Geleneksel Sulama Suyu Kriterleri ............................................................... 45
4.6.4. Ağır Metaller ve Dayanıklı (Kalıcı) Maddeler ............................................. 48
4.6.5. Sulama ile Nütrient (N ve P) Giderimi ......................................................... 49
4.6.6. Zemine Organik Madde Yüklemesi ............................................................... 51
4.6.7. Patojen Taşınımı ........................................................................................... 52
4.6.8. Arazide Arıtma Verimi .................................................................................. 52
4.6.9. Arıtılmış Atıksularla Sulama Uygulamaları ................................................. 53
5. TARIMSAL AMAÇLI KULLANIM İÇİN MEVCUT SİSTEMLERİN
İYİLEŞTİRİLMESİ VE YENİ SİSTEMLERİN GELİŞTİRİLMESİ ................67
5.1. Membran Teknolojileri ........................................................................................70
5.1.1. Filtrasyon Prosesleri (Mikrofiltrasyon (MF), Ultrafiltrasyon (UF),
Nanofiltrasyon (NF) ve Ters Osmoz (RO)) ................................................... 70
5.1.2. Membranla Ayırma Prosesleri...................................................................... 73
5.1.3. Membran Biyoreaktör (MBR) Teknolojisi .................................................... 74
5.2. Dezenfeksiyon Sistemleri ....................................................................................80
5.3. Arıtılmış Atıksuların Tarımsal Sulamada Kullanımı Üzerine Ülkemizdeki
Güncel Uygulama ve İyileştirme Çalışmaları ......................................................81
6. GRİ SU GERİ KAZANIMI VE DEĞERLENDİRİLMESİ .................................83
6.1. Gri Su Miktarı ve Kalitesi....................................................................................84
6.2. Gri Su Arıtma Sistemi ve Teknolojisi .................................................................85
6.3. Gri Su Arıtım Maliyetleri ....................................................................................87
7. ARITILMIŞ ATIKSUYUNUN YENİDEN KULLANIMININ YÖNETİMİ ......88
7.1. Yeniden Kullanım Amaçlı Atıksu Arıtımının Genel İlkeleri ve Risk
Değerlendirmesinde Kullanılan Araçlar ..............................................................88
7.2. Geçerli Olan Uluslararası Standartlar, Yönetmelikler ve Rehberler ...................91
7.3. Atıksu Geri Kullanım Potansiyeli, Politikası ve Kamuoyu Davranışları ............97
7.4. Çeşitli Ülkelerden Uygulama Örnekleri ..............................................................99
8. YAĞMUR SUYU TOPLAMA, BİRİKTİRME VE GERİ KULLANIMI.........104
8.1. Yağmur Suları ve Potansiyel Kullanım Alanları ...............................................104
8.1.1. Yeşil Alanları Sulama ................................................................................. 105
8.1.2. Tuvalette Su Kullanımı................................................................................ 106
8.1.3. Çamaşır Yıkama .......................................................................................... 106
8.2. Yağmur Hasadının Üstün ve Zayıf Yönleri .......................................................106
8.3. Yağmur Suyunun Toplanması- Sarnıç Sistemi..................................................107
8.4. Gelişmiş Yağmur Suyu Toplama ve Dağıtım Sistemleri ..................................109
8.4.1. Sızdırma ...................................................................................................... 109
8.4.2. Yağmur Suyu Toplama Sistemleri ............................................................... 110
8.4.3. Yağmur Suyu Sisteminin Bina içinde Döşenmesi ....................................... 113
8.4.4. Depo Tesisatı .............................................................................................. 116
8.5. Binalarda Yağmur Suyunun Kullanılmasına İlişkin Dünyadaki ve Türkiye’deki
Mevzuat ve Teşvikler ........................................................................................117
8.6. Maliyetler ve Verimlilik ....................................................................................121
8.7. Yağmur Suyu Toplama ve Kullanma Sistemleri- Uygulama Örnekleri ............121
KAYNAKLAR .............................................................................................................126
DİZİN............................................................................................................................130
X
KISALTMALAR
XI
XII
1. GİRİŞ
Su sıkıntısı çeken ülkeler, jeolojik konumları veya iklim şartlarından dolayı yıllardır
yeterli miktarda temiz ve sağlıklı suya erişimde zorluklar yaşamaktadır. Kayıtlara göre
dünyada 29 ülkede yaşayan 436 milyon insan yeterli suya erişimden yoksundur; hatta bu
sayının 2050 yılında 3–5 kat artacağı beklenmektedir. Dünyadaki su kaynaklarının sınırlı
oluşuna karşın nüfusun sürekli artışı, suyun önemini daha da arttırmaktadır. Birleşmiş
Milletlerin Bin Yıl Kalkınma Hedeflerinden biri de, “2015 yılına kadar yeterli miktarda
sağlıklı suya erişemeyen insan sayısını %50 oranında azaltmak” tır. Bu hedefe
ulaşabilmek için mevcut erişilebilir su kaynaklarının kirlenmesi önlenmelidir. Bu durum,
atıksu arıtma teknolojilerinin kullanımını yaygınlaştırmak ve oluşan atıksuların gerektiği
gibi arıtılmasını zorunlu kılmaktadır. Mevcut su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi
yanında, alternatif su kaynakları da değerlendirilmelidir. Gelişen dünyada ileri arıtma
teknolojilerinin uygulanması ile atıksuların çeşitli amaçlarla yeniden kullanımı mümkün
olabilmektedir. Böylece atıksuların, hem alıcı ortamları kirletmesi önlenmekte hem de
alternatif bir su kaynağı olarak değerlendirilmesi sağlanmaktadır.
1
Tablo 1.1. Türkiye’de su kullanımı (ÇOB, 2008)
Yılar Toplam Su Kullanımı Sektörler
Sulama Kentsel Endüstriyel
Milyon m3 % % % %
1990 30.600 28 72 17 11
2005 40.100 36 74 15 11
2012 44.000 39,2 72,4 15,9 11,4
2030 112.000 100 65 23 12
Türkiye, yıllık ortalama 501 km3 suya karşılık gelen miktarda yağış almaktadır; ancak
ülkemizin toplam yenilenebilir su potansiyeli bürüt 234 km3 (193 km3 yüzeysel, 41 km3
yeraltı suyu olmak üzere) olarak hesaplanmıştır. Günümüzdeki ekonomik ve teknik
koşullar sebebiyle ülkemizin kullanılabilir yüzeysel ve yeraltı su potansiyeli, yılda
ortalama 112 km3 (98 km3 yüzeysel, 14 km3 yeraltı suyu) olmaktadır (DSİ, 2009b).
2010 yılında su kaynaklarından 11,7 milyar m3 su çekilmiş ve alıcı ortamlara 9,1 milyar
m3 atıksu deşarj edilmiştir (TÜİK, 2012a). Yine 2010 yılındaki verilere göre, atıksuların
büyük çoğunluğu denizlere (%45) ve akarsulara (%43) deşarj edilmektedir. Kanalizasyon
şebekelerinden deşarj edilen atıksuların da %76’sı arıtılmaktadır. Belediye kanalizasyon
şebekeleri ile Türkiye nüfusunun %73’üne hizmet verilmektedir. Ancak, atıksu arıtma
tesisleri ile hizmet verilen belediye nüfusunun oranı Türkiye nüfusu içinde %52, toplam
belediye nüfusu içinde %62 olarak hesaplanmıştır. Arıtılan atıksuyun %37,9’una ileri,
%34,3’üne biyolojik, %27,6’sına fiziksel ve %0,2’sine doğal arıtma uygulanmıştır
(TÜİK, 2012b). Verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere, ülkemizin hâlihazırdaki su
kaynaklarına alternatif kaynaklar eklenmesi zorunludur. Bu bağlamda, dünyada çeşitli
örneklerine de rastlanan arıtılmış atıksuların yeniden kullanımı ile önemli bir alternatif
kaynak sağlanabilecektir. Mevcut yapıda henüz ülkenin atıksularının tamamı
arıtılamamaktadır; ancak özellikle ileri ve biyolojik arıtmadan geçirilen suların halen bir
tarım ülkesi konumundaki ülkemizde, tarımsal sulamaya kayda değer bir katkısı olacağı
bilinmektedir. Dolayısıyla bu konudaki çalışmalar da ivme kazanarak sürmektedir.
2
faaliyet konusu “Su Kirliliği ve Kontrolü” olarak kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda, suyun
geri kazanımının ve yeniden kullanımının gerçekleştirilebilmesine yönelik olarak
biyolojik yöntemlerin ve ileri arıtma teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması ve
bu yaklaşımın mümkün olduğu kadar yüksek miktarda su harcayan çeşitli sektörlerde
(tekstil, kimya vb.) uygulanması hedeflenmiştir (TÜBİTAK, 2010). Ayrıca, 5. Dünya Su
Forumu Yerel ve Bölgesel Yönetimler için İstanbul Su Mutabakatı, Yerel ve Bölgesel bir
Eylem Planı için Rehber İlkeler Raporu’nda yer alan önlemler kapsamında, ekonomik ve
verimli su yönetiminde yağmur suyu biriktirilmesi ve atıksuyun geri kullanımına da yer
verilmiştir (WWF, 2009). Dolayısıyla, söz konusu her iki alternatif su kaynağının
değerlendirilmesi, diğer bir deyişle verimli su kullanımı ve yönetimi, artık bir devlet
politikası haline gelmiş bulunmaktadır.
Arıtılmış atıksuların tarımsal sulama, sanayi, akifer besleme ve tuvalet sifon suyu, yeşil
alan sulaması vb. amaçlı yeniden kullanımı, dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Bazı
ülkelerde arıtılmış atıksuların yeniden kullanım oranı %80’lere ulaşmıştır. Bu itibarla
konu ülkemiz açısından da büyük önem taşımaktadır.
TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre Türkiye’nin 2013
yılı sonu itibarıyla nüfus dağılımı aşağıdaki gibidir;
Sızma dahil olmak üzere kişi başına atıksu oluşumu ~200 L/N-gün ve atıksu arıtma
tesislerinde (AAT) ~ %5’lik su kaybı esas alınmak suretiyle, kentsel AAT’lerden geri
kazanılabilecek atıksu potansiyeli, 2013 yılı itibarı ile;
Atıksuların geri kazanımının yanı sıra, gri su olarak tabir edilen ve evsel atıksuların bir
kısmını oluşturan atıksuların (banyo, duş ve lavabo suları) kaynağında ayrı
toplanabilmesi ve uygun arıtma teknolojisi ile arıtılması durumu için de, gerek dünyada
gerekse ülkemizdeki uygulama örnekleri tanıtılacaktır.
Bir diğer alternatif su kaynağı olan yağmur sularının özellikle uygun miktarda yağış alan
yörelerde biriktirilerek, çeşitli kullanım amaçlarına hizmet etmesi ile yeni bir su kaynağı
oluşturulması da, gerek kalite gerek miktar bakımından önem arz etmektedir ve ileriki
bölümlerde bu konuya değinilecektir.
3
2. ARITILMIŞ ATIKSULARIN POTANSİYEL FAYDALARI VE
KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLAR
4
Tablo 2.1. Arıtılmış atıksuların kullanım alanları (Karakaya ve Göneç, 2005)
Kullanım Dikkat Edilmesi Gereken
Uygulama/Amaç
Yeri Hususlar
Parkların, peyzaj sahalarının ve diğer
yeşil alanların sulanması
Parkların, peyzaj sahalarının ve diğer
yeşil alanların sulanması, golf sahalarının
sulanması
Ticari amaçlı kullanım (araç yıkama, vb.) Halk sağlığı, gerekli arıtma
Dekoratif amaçlı kullanım (kent içindeki yapılmaması durumunda yüzeysel
Şehir
havuzlar, fıskiyeler, şelaleler, vb.) ve yeraltı sularının kirlenme riski
Toz kontrolü
Beton üretimi
Yangınla mücadele ve yangından
korunma
İş merkezlerinin ve iş yerlerinin
tuvaletlerinde
Soğutma suyu
Korozyon, biyofilm oluşumu,
Kazan besleme suyu
kireçtaşı oluşumu, köpük oluşumu,
Endüstri Proses suyu
tıkanma
Endüstriyel tesislerin bahçelerinin
sulanması
Gerekli arıtma yapılmaması
durumunda yeraltı sularının
Tarım Sulama kirlenme riski, halk sağlığı, ürün
kalitesi, toprak kirlenmesi, kabul
edilebilirlik
Sulak alanların
iyileştirilmesi/geliştirilmesi
Halk sağlığı, ötrofikasyon, koku,
Restorasyon/ Rekreasyon amaçlı kullanım (su sporları,
estetik bozulma
Rekreasyon balık tutmak, vb.)
Akarsuların beslenmesi
Diğer (Balık üretimi, yapay kar, vb.)
Kıyı şeridinde bulunan kuyulara tuzlu su
girişini önlemek için bariyer teşkilinde
Yeraltı
İleri arıtmanın sağlanması Yeraltı su kalitesinin bozulma
Suyuna
Akiferlerin su kapasitesinin artırılması riski
Besleme
Geri kazanılmış suyu depolamak
Zemin çökmelerinin kontrolü veya
engellenmesi
İçmesuyu Doğrudan içmesuyu kaynağı olarak Halk sağlığı, kabul edilebilirlik,
Kaynağı Dolaylı içmesuyu kaynağı olarak mikrokirleticiler ve olası etkileri
5
Şekil 2.1 (a) Arıtılmış su ile parkların sulandığını gösterir uyarıcı levha, (b) arıtılmış su
ile sulanan bir golf sahası
Geri kazanılmış suyun özellikle içme suyu kalitesinde suya ihtiyaç duyulmayan
endüstriyel faaliyetlerde kullanılması mümkündür.
soğutma suyu,
kazan besleme suyu,
proses suyu
olarak kullanılabilmektedir.
Bunlar arasında geri kazanılmış suyun soğutma suyu olarak kullanılması en yaygın
uygulamalardan biridir. Geri kazanılmış suyun endüstrilerde proses suyu olarak
kullanılabilirliği kullanım yerine göre değişmektedir. Örneğin elektronik sanayinde saf
suya yakın kalitede su istenirken, tekstil, kağıt ve metal endüstrilerinde daha düşük
kaliteli su kullanılabilmektedir (Crook vd., 1992).
ABD’de Kaliforniya, Arizona, Teksas, Florida ve Nevada geri kazanılan suyu soğutma
suyu ve proses/kazan besleme suyu olarak kullanan başlıca eyaletlerdir. Enerji santralleri;
soğutma suyu, kül sulama ve baca gazı yıkama gibi gereksinimler için fazla su
ihtiyacından dolayı suların yeniden kullanımları için ideal tesislerdir. Petrol rafinerileri,
kimyasal madde tesisleri ve metal işleme tesisleri de geri kazanılmış sudan faydalanan
endüstriler arasındadır (USEPA, 2004).
Atıksuyun geri kazanılması, endüstriyel atıksuyun tesis içinde geri devri ile ve/veya evsel
AAT’lerde arıtılan suyun girdisi ile mümkün olabilmektedir. Bir endüstriyel tesis içinde
su çevrimi çoğunlukla endüstriyel prosesin tamamlayıcı bir parçasıdır; geri kazanılan ve
yeniden kullanılan sular, suyun korunması ve deşarj standartlarının sağlanması
amaçlarına hizmet eder. Soğutma suyu, birçok endüstri için geri kazanılmış suların en
yaygın kullanım şeklidir ve tek başına en büyük endüstriyel su ihtiyacını oluşturur.
Ancak, soğutma suyu olarak arıtılmış atıksuların kullanılması durumunda, korozyon,
çökelek oluşması, mikrobiyal büyüme gibi konulara dikkat edilmesi gerekir. Arıtılmış
6
atıksuların kazan besleme suyu olarak kullanımı, kazanın işletme basıncına bağlıdır.
Genellikle yüksek basınçlı kazanlar, kalitesi yüksek sulara ihtiyaç duyarlar. Genel olarak,
ister içme suyu ile ister arıtılmış su ile beslensinler, tüm kazanlarda sertliğin sıfıra yakın
olması istenir. Kazanlarda çökelti (kabuk) oluşumuna neden oldukları için kalsiyum,
magnezyum, silisyum ve alüminyumun arıtılması istenir. Arıtılmış suların proses suyu
olarak kullanımı durumunda her bir endüstri için ayrı inceleme yapmak gerekir. Örneğin,
elektrik endüstrisi devre kartları ve diğer elektronik parçaların yıkanması için hemen
hemen damıtılmış su kalitesi gerekirken, deri endüstrisi düşük kaliteli su kullanabilir
(Büyükkamacı, 2009).
Bir çalışmada, tekstil sanayinde denim endüstrisi kaynaklı indigo boyama atıksuyunun
yeniden kullanımı hedefi ile membran esaslı bir arıtma süreci geliştirilmiştir. Bu amaçla
öncelikle ön arıtım alternatifi olarak mikrofiltrasyon (MF), koagülasyon ve ultrafiltrasyon
(UF) proseslerinin performansları değerlendirilmiş ve en iyi ön arıtım alternatifi olarak
yüksek atıksu akıları ve renk giderim değerleri nedeniyle tek aşamalı 5 µm kesikli MF ve
ardışık olarak 5 µm kesikli MF ardından 100 kDa UF görülmüştür. Bu iki ön arıtım
alternatifi, NF 270 membranı ile nanofiltrasyon (NF) performansı açısından
karşılaştırılmış ve en iyi ön arıtım prosesi, %87–92 renk ve %10 kimyasal oksijen ihtiyacı
(KOİ) sağlayan 5 µm MF olarak değerlendirilmiştir. Ön arıtım deneylerinin ardından, üç
farklı NF ve iki farklı ters osmoz (RO) membranları yeniden kullanılabilecek su elde etme
hedefi ile değerlendirilmiştir. Test edilen NF ve RO membranların kalıcı KOİ ve renk
performansları birbirlerine benzer olduğundan ilgili yeniden kullanılabilirlik kriterlerinin
sağlandığı görülmüştür (Uzal, 2007).
Kentsel atıksuların arıtıldıktan sonra sulama amacıyla kullanımı kurak ve yarı kurak
ülkelerde yaygın bir uygulamadır. Bu ülkelerde su talebi arttıkça geri kazanılmış su ile
tarım alanlarının sulaması, su kaynaklarının planlanması ve yönetiminde önemli bir
bileşen haline gelmektedir.
Atıksuların uygun bir strateji ile kontrollü olarak tarımda kullanılması, bu suların
uzaklaştırılması için etkin bir yöntemdir. Bu yöntem, atıksuların azot (N) ve fosfor (P)
içeriği dolayısıyla, tarımsal gübre gereksinimini azaltmakta; hatta tamamen ortadan
kaldırmaktadır. Atıksuların sulamada kullanılması ile bitki yetiştiriciliği için yararlı olan
toprak mikroorganizmalarının metabolik faaliyetleri artmaktadır (Kukul vd., 2007).
Tartışmalı bir konu olmasına rağmen atıksular ile tarımsal sulamanın dünyanın birçok
bölgesinde uygulandığı bilinmektedir. Dünyada sulanan tarım arazilerinin 20 milyon
ha’ının ham, arıtılmış ve/veya kısmen seyreltilmiş atıksularla sulandığı ifade
edilmektedir. ABD ve Porto Riko'da yaklaşık 174 milyon ha tarım alanının yaklaşık 22
milyon ha’ı arıtılmış sularla sulanmaktadır. Florida'da arıtılan suyun toplam hacminin
yaklaşık %19’u, Kaliforniya' da ise yaklaşık %48’i tarımsal sulama amacıyla
kullanılmaktadır (USEPA, 2004). Bitki ve ürün sulaması için arıtılan atıksu uygulaması
dünya çapında giderek artan bir uygulama olmaktadır. Tarımsal sulama için arıtılan
atıksuların kullanılması ile
Su kıtlığı çözülebilir,
Bütün bir yıl boyunca atıksuların büyük bir miktarı bertaraf edilebilir,
7
Kalitesi yüksek olan kaynaklar içme suyu olarak kullanılabilir,
Ekonomik faydalar sağlanabilir,
Atıksuyun nütrient (N, K, P) içeriği tarımsal ürünler için katkı sağlayabilir (Polat,
2013).
Tarımsal yönden, arıtılmış atıksu ve çamurun kullanılması için bazı kalite kriterlerinin
karşılanması gerekmektedir. Arıtılmış atıksuyun kullanılması,
Atıksuların tarımda kullanımı, hem olumlu hem de olumsuz çevresel etkilere sahiptir.
Tarımsal yeniden kullanım için uygulanan su kalite kriterleri genellikle sağlık
problemlerine neden olabilen patojenlerin varlığına odaklanan mikrobiyolojik maddeler,
toplam çözünmüş katılar (TDS) ve tuzluluktur. Atıksuların tuzluluk seviyesi genellikle
daha yüksektir ve göreceli olarak maliyetli tuz giderme prosesleri uygulanmazsa tuzluluk
giderilemez ve su temin maliyeti artar. Bununla birlikte kentsel arıtılmış atıksular hümik
maddeler, ağır metaller, pestisitler, dezenfeksiyon yan ürünleri, endüstriyel kirleticiler,
mikroorganizmalar, organik ve inorganik maddeler de içerir. Bu kirleticilerin bir kısmı
klasik atıksu arıtımı yöntemleriyle tamamen giderilemedikleri için, arıtılmış suda da
bulunabilir. Arıtılan atıksuların sulamada kullanımı, sulama ve bitki gelişimi sürecinde
birincil ve ikincil arıtma prosesleri ile giderilemeyen nütrientlerin çoğu giderebildiği için
iyi bir seçenektir. Böylelikle, yüksek maliyetli üçüncül arıtma ihtiyacı azaltılabilir ve
sınırlı temiz su kaynakları kentsel amaçlar için kullanılır. Nütrientler, özellikle N ve P,
gübre tasarrufunda önemli bir faktör olabilir. Suyun sulama yönünden elverişliliğinin
belirlenmesi için en önemli özellikler aşağıda sıralanmaktadır (Polat, 2013);
Birçok kurak ve yarı kurak ülkede su giderek daha kıt bir kaynak haline gelmektedir.
Dolayısıyla, sulama için iyi kalitede suların kullanımı birçok yerde temiz su kaynaklarının
azalmasına yol açmaktadır. Sulu tarım, artan nüfusa gıda sağlayan toprakları sulamak için
az ve daha düşük kaliteli su kullanımı sorunuyla karşı karşıyadır. Ancak bu uygulamaya,
patojen mikroorganizmalar ile besinlerin kirlenmesinden dolayı insan sağlığı için riskler
taşıdığı düşüncesiyle endişe ile yaklaşılmaktadır. Aynı zamanda, atıksuyun yeniden
kullanımında risk faktörlerinin bir kısmı halen tespit edilememiştir; bir kısım göstergeler
(mikrobiyal patojenler gibi) kısa sürede sonuç verirken diğer bir kısmı (topraktaki
tuzluluğun etkisi gibi) ancak uzun vadede anlaşılabilmektedir. Genellikle tarımda atıksu
8
kullanımına tarımsal ve ekonomik nedenlerden dolayı gerek duyulur; ancak olumsuz
sağlık ve çevre etkileri de mutlaka minimize edilmelidir.
olarak sıralanabilir.
Hindistan’da ilk arazide arıtma uygulaması, 1895 yılında yapılmıştır ve bugün hala
ülkedeki en yaygın atıksu bertaraf şeklidir. İklim şartları, yaz aylarında alıcı ortamlara
yeterli su taşınamaması ve yetiştirilen ürünlere karşı artan talep, bu metodu cazip hale
getirmektedir. 50’den fazla uygulamada 12.000 ha’nın üzerinde arazi, yıllık
5x108 m3’ten fazla miktarda atıksu ile sulanmaktadır (Arceivala, 2002).
9
atıkları, arazide arıtma için daha uygundur. Bu tip endüstrilere örnek olarak aşağıdakiler
sayılabilir:
Konserve imalathaneleri
Süt mandıraları
Şeker fabrikaları
Bira ve içki imalathaneleri
Meşrubat fabrikaları
Arazide arıtma metodunun kullanıldığı gıda endüstrisi hariç diğer endüstriler ise gübre
sanayi ve kağıt imalat endüstrisidir.
Bazı endüstrilerin atıksularında, yağ, katran, petrol ürünleri, solventler, ağır metaller ve
diğer toksik maddeler bulunmaktadır. Bunlar, zeminde ve tarım ürünlerinde birikebilir.
Ayrıca, yeraltı sularının kirlenmesine de sebep olabilir.
ABD’de 1980’li yıllarda, 300 civarında konserve fabrikası da dahil olmak üzere toplam
1.300 civarında fabrika, arazi sulaması yöntemini uygulamışlardır. Ayrıca, ABD’nin
kurak iklimli batı sahilinde 1.000’den fazla belediye, evsel atıksularını arıtıp bertaraf
etmek için, sızdırma veya sulama metotlarını kullanmışlardır (Arceivala, 2002).
Arazi sulamasındaki tek zorluk, sulama alanları civarında oluşacak kötü koku ve
sivrisinek üremesidir. Bu problemler, kötü işletilen bütün AAT’lerde (Atıksu Arıtma
Tesisi) de görülmektedir. Gerekli hallerde koku giderici sistemler kullanılabilir.
Atıksuyla arazi sulanması yöntemi, fayda sağlayan sürdürülebilir bir yöntem olarak
değerlendirildiğinden, devlet ve diğer kredi kuruluşları teşvik edici uygulamalara
yönelmelidirler.
Arıtılmış atıksular; göl ve bataklık iyileştirme ile akarsu akımlarını arttırma gibi amaçlarla
da kullanılır. Bu tür atıksular ayrıca habitat oluşturma, restorasyon ve iyileştirme, bir su
kütlesine deşarjdan önce arıtılmış suya ek bir arıtma sağlama gibi çeşitli sebeplerle de
sulak alanlara uygulanabilir (USEPA, 2004). Havuzların, su kütlelerinin ve akarsuların
rekreasyonu için kullanılan arıtılmış suların en önemli sorunları sucul çevre ve bu sular
ile temasta bulunması muhtemel insanların (itfaiyeciler ve çeşmelerde oynayan çocuklar
gibi) korunmasıdır. Bu nedenle, bazı süs havuzları için Yüzme Suyu Yönetmelikleri
geçerlidir. Su kalitesi, sucul organizmalar ve ekosistemler üzerinde olumsuz etkiler
göstermemelidir. Dolayısıyla, balıklara toksik etki yapan bileşikler (endokrin bozucu
bileşikler vb.) dikkatli bir şekilde kontrol edilmeli ve izlenmelidir. Yüzme suyu amaçlı
10
kullanılan arıtılmış atıksuların, özel olarak dezenfekte edilmesi ve dermatolojik olarak
test edilmesi gerekmektedir. Kalite gereksinimleri Avrupa Yüzme Suyu Kalite Direktifi
76/160/EEC ile belirlenmiştir. Bu kriterler arasında en önemli iki parametre E. koli ve
bağırsak enterokoklarıdır (Huertas vd., 2008).
ABD Kaliforniya'da arıtılan su miktarının yaklaşık %10’u, Florida'da ise yaklaşık %6’sı
rekreasyon, çevre geliştirme ve restorasyon amaçlı kullanılmaktadır (USEPA, 2004).
Genellikle ekonomik nedenlerden dolayı bu kullanımlar tercih edilir ve uygulamalar
AAT’nin kullanım noktasına olan yakınlığına bağlı olarak değişir.
Yeraltı sularının doğal beslenimi çok yavaştır; uzun vadede azalan yeraltı suyu
seviyesinin sebebi yeraltı sularının aşırı tüketimi ve su çekiminin doğal beslenme
oranından daha büyük oluşudur. Bu uygulamalar zamanla yeraltı suyu kaynaklarının
tükenmesine neden olur. Bu nedenle yeraltı suyu havzalarının suni beslenimi giderek
önem kazanmaktadır (Asano ve Cotruvo, 2004). Arıtılmış suyun yeraltı suyu beslenim
amaçları ise şu şekilde sıralanabilir (USEPA, 2004);
Yeraltı suyu beslemesi ile su depolanmasının bazı faydaları vardır (Asano ve Cotruvo,
2004; Polat 2013).
Ayrıca geri kazanılmış suların doğal ortama verilmesi ile geri dönüşüm süresi artar ve
böylece çok yavaş parçalanan kirleticilerin biyolojik parçalanması için gerekli olan ek
süre de kazanılmış olur.
Geri kazanılmış suların yeraltı suyu beslemesinde en yaygın kullanılan iki yöntem
yüzeysel sızma ve doğrudan akifere enjeksiyondur (Asano ve Cotruvo, 2004; Polat 2013).
Şekil 2.2’de USEPA tarafından şematik olarak verilen (a) sızdırma, (b) doğrudan
enjeksiyon yöntemleri gösterilmektedir.
11
Şekil 2.2. Akifer beslemede kullanılan yöntemlerin şematik gösterimi (a) sızdırma, (b)
doğrudan enjeksiyon (EPA, 2005)
Doğrudan yeraltı suyu besleme ise, su akiferin içine doğrudan enjekte edildiğinde
gerçekleştirilir. Doğrudan enjeksiyonda genellikle oldukça iyi arıtılan geri kazanılmış su
doygun yeraltı suyu bölgesine, özellikle de yüksek su tutma kapasitesine sahip bir akifere
doğrudan enjekte edilir. Doğrudan enjeksiyon ile yeraltı suyu besleme aşağıdaki
biçimlerde uygulanabilir:
12
Derin yeraltı sularında ya da yüzeysel sızdırmanın pratik olmadığı veya çok pahalı
olduğu topografya ve araziler,
Özellikle denizden tuzlu su girişimine karşı sahil akiferlerinde tatlı su
bariyerlerinin oluşturulması (Tchobanoglous vd., 2003).
Hem yüzeyden sızdırma, hem de doğrudan enjeksiyonda, beslenen suyun akış yolu
uzunluğu ve temas süresinin artması amacıyla yerleştirilen çekme kuyuları sızdırma
havuzlarından ya da enjeksiyon kuyularından mümkün olduğunca uzak bir mesafede
olmalıdır. Söz konusu mesafeler beslenen su ve diğer akifer bileşenlerinin karışmasına
katkı sağlar (Brissaud, 2003), uygun biyolojik ve kimyasal dönüşümler için bir imkan
oluşur ve beslemede kullanılan kentsel atıksu kökenli suyun kimliği yeraltısuyu kütlesi
içinde kaybolur (Asano ve Cotruvo, 2004).
SAT sistemlerinde arıtılmış atıksuyun topraktan süzülüp akifere ulaşması için yeterli süre
birçok faktöre bağlı olmasına rağmen (arıtılmış su kalitesi, vadoz zondaki ve akiferdeki
toprak tipi ve sınıfı, YAS derinliği, vs.) basit bir yaklaşımla her 100 m’lik sızma
(infiltrasyon) mesafesine karşı 1 aylık bir akiferde bekletme süresi önerilir (FAO, 1992).
Genelde SAT sistemlerinde sızma (infiltrasyon) boyunca gerçekleşen ilave arıtma ilk 1
m’de olur. Ancak bu mesafenin yeterince uzun olmasının istenmesi mikroorganizma
giderimi için önemlidir.
Şekil 2.3 (a) Sadece ön arıtmadan geçirilmiş bir atıksuyun akifere plansız ve kontrolsüz
bir şekilde sızdırılmasını gösterirken, Şekil 2.3. (b) ileri arıtmadan geçirilmiş bir
atıksuyun, yeraltı sularının kirlenmesini önleyecek düzende ve kontrollü bir biçimde
sızdırılmasını göstermektedir.
13
Şekil 2.3. (a) Plansız ve kontrolsüz gerçekleştirilen ve sadece ön arıtmadan geçirilmiş
atıksu ile akiferin beslenme, (b) Yeraltı suyunun kirlenmesini önleyecek düzende,
kontrollü yapılan ve ileri arıtmadan geçirilmiş bir atıksu ile beslenmesi (Url-1)
14
Tablo 2.2. RECLAIMWATER Projesi kapsamındaki pilot akiferlerin arıtılmış atıksu ile
beslenmeleri ve kullanım alanları (Kaznera vd., 2009).
Akiferlerin Konumu ve Kapasiteleri Atıksu Özellikleri ve Geri Kazanım
Sabadell (İspanya) Biyolojik (ikincil) arıtmadan geçirilmiş atıksular
bir nehir yatağına verilerek sızdırma sağlanır.
Barselona’dan 30 km uzaklıkta Nehrin altındaki bir madene ulaşan sular
bulunmaktadır. 25.000 m3/gün çekildikten sonra UV dezenfeksiyonundan geçirilir
kapasitelidir. ve park alanlarının sulanmasında kullanılır.
Nardo (İtalya) Biyolojik (ikincil) arıtmadan geçirilmiş atıksular
bir açık kanal ile taşınarak akifere enjekte edilir.
Bari’nin güneyinde bulunmaktadır. Tuzlu su bariyeri oluşturmak amacı ile besleme
12,000 m3/gün kapasitelidir. yapılmaktadır. Aynı zamanda içme suyu kaynağı
olarak da kullanılmaktadır.
Shafdan (İsrail) Tel-Aviv Belediyesi alanından kaynaklanan
atıksular biyolojik (ikincil) arıtmadan geçirildikten
Negev yöresindedir. 342 Km3/gün sonra toprak-akifer arıtması (SAT) sonrası akifere
kapasitelidir. ulaşır. Akiferde bekletme süresi 6-12 aydır.
Buradan çekilen su tarımsal sulamada
kullanılmaktadır.
Gaobeidian (Çin) İleri (üçüncül) arıtmadan geçirilen atıksular
akifer beslemede kullanılır. İlk olarak sular 500
Pekin, 650 m3/gün kapasitelidir. m3/gün kapasiteli bir yavaş kum filtresinden
geçirilir. Daha sonra sızdırma (infiltrasyon)
kuyularına pompalanır. Ayrıca, besleme 100-150
m3/günlük bir debi ile sızdırma yolu ile de
gerçekleştirilebilmektedir.
Adelaide (Güney Avustralya) Sulak alanda arıtılan kentsel yağmur suları bir
acısu akiferini beslemede kullanılmaktadır. İşletme
Salisbury, 1100 m3/gün kapasitelidir. halinde 6 kuyu bulunmaktadır. Klorlama işlemi
yoktur. Çekilen suların içme suyu standartlarında
olması hedeflenmektedir. Mevcut uygulamada
şehir yeşil alan sulamasında
değerlendirilmektedir.
Torrele (Wulpen) (Belçika) İleri (üçüncül) arıtmadan geçirilen atıksular 285
m3/saat ortalama debi ile bir sızdırma havuzuna
8640 m3/gün kapasitelidir. Yıllık alınır. Bu beslemede amaç kıyı şeridinde tuzlu su
gerçekleşen sızma debisi ise 2,5 milyon girişimine karşı bir hidrolik bariyer oluşturmak ve
m3’tür. gerektiğinde de yeraltısuyunun içme suyu olarak
kullanımıdır. Sızdırma havuzunun yüzey alanı
18.200 m2’dir. Akiferin bekletme süresi 40 gündür.
İçme suyu amaçlı kullanımda çekilen su
havalandırıldıktan sonra hızlı kum filtresinden
geçirilmektedir.
Küresel iklim değişikliği ile ilintili olarak deniz suyu seviyelerindeki yükselme nedeniyle
kıyı akiferlerinde tuzlu su girişimi bu akiferlerdeki su kalitesini olumsuz etkilemektedir
(Barlow, 2003). Normal şartlarda, akiferlerdeki tatlı suyun denize doğru hareketi
neticesinde kıyı akiferlerine tuzlu su girişimi beklenmez. Tatlı su ile tuzlu su arayüzü
kıyıya yakın veya uzak bir mesafede kara yüzeyinin altında bulunur. Bu arayüz aslında
15
tatlı su ve tuzlu su karışımı içinde bir geçiş bölgesi olarak ifade edilir. Şekil 2.4’te tipik
bir kıyı akifer sistemi şematik olarak gösterilmektedir. Tuzlu su girişimi akiferlerde tatlı
su depolanmasını azaltır. Yükselen deniz suyu seviyeleri bu geçiş bölgesini zorlar ve tatlı
suya girişim başlar. Dünyada başta ABD’nin kıyı bölgeleri olmak üzere birçok kıyı
bölgelerinde bu sorun bulunmaktadır ve bu kıyı akiferlerinin arıtılmış su ile beslenmesi
son 50 yıldır başarı ile gerçekleştirilen bir uygulamadır (Johnson, 2008).
Şekil 2.4.Tipik bir kıyı akifer sisteminin şematik gösterimi (Barlow, 2003)
16
Şekil 2.5. Llobregat Deltası (İspanya) akiferini besleme alanı (Ortuno vd., 2010)
Llobregat proje alanındaki hidrolik bariyerlerin teşkili işinin toplam yatırım maliyeti
(15.000 m3/gün kapasiteli AAT, 7 km’den fazla iletim hattı, delme ve kuyu açma işlemleri
de dahil olmak üzere 15 enjeksiyon kuyusu ile uzaktan kumandalı veri sistemi ile
donatılmış 17 yeni piyezometre) 23 milyon Euro olup, bu kaynak Katalonya Su Ajansı,
İspanya Çevre, Kırsal Alan ve Deniz İşleri Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu tarafından
sağlanmıştır. Projenin sabit ve değişken işletme masrafları, enjekte edilen su debisine
bağlı olarak 0,14-0,18 Euro/m3 olarak değişmektedir. Değişken masraflar 0,04 Euro/m3
kimyasal madde ve 0,05 Euro/m3 enerji maliyeti olmak üzere toplam 0,09 Euro/m3’tür.
Yıllık sabit giderler ise (yaklaşık 190.000 Euro) 0,05 ila 0,09 Euro/m3 arasındadır. Bu
giderlere personel giderleri ve AAT bakım masrafları da dahildir (Ortuno vd., 2012).
17
ise geri yıkamanın önemine değinilmekte olup, her 15 günde bir yaklaşık 15 dakika süre
ile enjeksiyona ara verilip geri yıkama yapılmakla biriken maddelerin kuyulardan
uzaklaştırılması sağlanmaktadır Enjeksiyon öncesi mevcut 8 kuyuda yapılan su
analizlerinde klorür seviyesi 2.634 mg/L iken enjeksiyon başladıktan sonra 3 yıl içinde
bu değer 1.018 mg/L’ye düşmüştür. Sahada bulunan endüstrilere ait kuyulardaki
değerlere bakıldığında, klorür konsantrasyonu 2.575 mg/L’den 634 mg/L’ye, 1.269
mg/L’den 705 mg/L’ye ve 6.565 mg/L’den de 679 mg/L’ye düşmüştür (Ortuno vd.,
2012).
Türkiye’de de deniz ile kıyısı olan sahil akiferlerinde tatlı su ile tuzlu su arasında doğal
bir denge söz konusudur. Bu tip akiferlerde tatlı su besleniminin çok üzerinde, kontrolsüz
yeraltı suyu çekimi yapılması durumunda, tuzlu su kaması bu aşırı çekime bağlı olarak
zaman içerisinde kara kesimi içlerine kadar ilerleyebilmekte, dolayısıyla mevcut tatlı su
akiferleri tamamen tuzlanabilmektedir. Havza yönetim planları hazırlanırken özellikle
kıyı kesimindeki yeraltı suyu kullanımı son derece dikkatli biçimde izlenmeli ve tuzlanma
sorunu ortaya çıkmadan gerekli önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerden biri de özellikle
ülkemizin sahil kesimlerinde tuzlanmanın önlenmesine karşı bir engel (bariyer) teşkil
edebilecek şekilde arıtılmış atıksuyu zemine sızdırma yöntemi (dolaylı besleme) ile akifer
restorasyonu gerçekleştirmektir. Su potansiyeli ve ihtiyaçları dikkate alınarak arıtılmış
atıksuyun akifer restorasyonu amacıyla yeniden kullanımının değerlendirilmesi konusu
ülkemiz için üzerinde önemle durulması gereken bir konu haline gelmektedir.
Su kısıtının ciddi boyutlarda olduğu bölgelerde, ileri arıtmadan geçirilen atıksular belli
şartlarla doğrudan içme suyu olarak kullanılabilir. Bu kullanım seçeneğine son derece
dikkat edilmesi gerekir. Günümüz teknolojisi her ne kadar mümkün olabildiğine işaret
18
etse de ileri derecede arıtılmış atıksuların içme suyu olarak doğrudan kullanımını halkın
kabul etmesi oldukça zordur. Dikkatli izleme ve denetim gerekir. Arıtılmış atıksuların
dolaylı olarak kullanımında da benzer şekilde sistematik ve sürekli izleme şarttır. Çevre
kalitesi ve halk sağlığı açısından dolaylı kullanım daha çok tercih edilir. Bu tip
kullanımlarda, arıtılmış atıksuların diğer su kaynakları ile belli oranlarda karıştırılmasının
ardından halk sağlığı açısından tehdit oluşturan bir madde içermediği belirlendikten sonra
kullanıma izin verilir.
19
Tablo 2.3. Atıksularda patojenler ve kimyasallar ile ilişkili risk kaynakları (Kukul ve
Anaç, 2008)
Patojenler Kimyasallar
Bakteriler
Ağır metaller
Virüsler
Risk Kaynakları Nitratlar ve Nitritler
Helmintler (bağırsak solucanları)
Organik mikro kirleticiler
Protozoa (tek hücreliler)
Bir defalık veya tekrarlanan
Riskin Oluşma Nedeni Tekrarlanan tüketim
“tüketim” veya temas
Sebzelerin, midye ve kabuklu deniz
hayvanlarının yenmesiyle vb.
Suyun içilmesiyle
Çeşitli yiyeceklerin
Aerosoller nedeniyle
Riskin Oluşma Yolları yenmesiyle
Doğrudan veya dolaylı yollardan
Suyun içilmesiyle
suyla temas edilmesiyle
Vektörler aracılığıyla (su civarında
yaşayan böcekler gibi)
Risk Kaynaklarına
Genellikle uzun süre sonra
Maruz Kalınmışsa Genellikle çabuk görülür.
görülür.
etkilerin ortaya çıkışı
Tablo 2.4. Su ve/veya arıtılmış atıksularla ilişkili olarak görülen hastalıklar (Kukul ve
Anaç, 2008)
Sınıflar Tanımlar, gözlemler, örnekler
Suyun sağlandığı sistemler aracılığı ile yayılabilen
Su yoluyla taşınan
enfeksiyonlardır. Su patojenler için taşıyıcı görevi görür.
hastalıklar
Tifo, kolera, giardiyazis (ishal), dizanteri, hepatit.
Kişisel temizlik için suyun yetersiz olmasından kaynaklanan
Su ile yıkanarak hastalıklar. Vücudun dış yüzeylerini etkiler.
giderilebilen hastalıklar Konjuktivit, trahom, cüzzam, tinea, askariyaz, yavs hastalığı,
giardiyazis, kriptosporidiyozis.
Enfeksiyonlar sucul omurgasız konukçu, genellikle bir hayvan
vasıtasıyla taşınır. Enfeksiyona neden olan organizmanın yaşam
Su kaynaklı hastalıklar döngüsünün önemli bir bölümü bu sucul hayvanların içinde
gerçekleşir.
Şistozomiyazis, gine kurdu, filariazis.
Yerüstü su kaynakları yakınında bulunan veya yaşayan böcekler
Su ile bağlantılı böcek
vasıtasıyla yayılan enfeksiyonlardır.
vektörlerden kaynaklanan
Tripanozomiyazis, sarıhumma, deng hastalığı, onkoserkiyazis
hastalıklar
(nehir körlüğü), sıtma
Kötü sağlık koruma Genellikle uygun sağlık koruma uygulamalarının olmayışı
önlemleri nedeniyle nedeniyle toplum içinde yayılırlar. Kancalı kurt, yuvarlak
oluşan enfeksiyonlar solucan, askariyazis.
20
Tablo 2.5. Sulamada atıksuların kullanılmasından kaynaklanan salgın hastalıkların incelenmesi
sonucu özetlenen sağlık riskleri (Kukul ve Anaç, 2008; Şahin vd., 2011)
Etkilenen Sağlık Riskleri
Grup Nematod Enfeksiyonu Bakteriler/Virüsler Protozoa
Tüketiciler Arıtılmamış atıksular Arıtılmamış atıksular Atıksularla yüzeyleri
nedeniyle çocuklar ve nedeniyle Kolera, tifo ve ıslanarak sulanan
yetişkinler için ciddi Ascaris basili dizanteri salgınları, sebzelerde parazit
enfeksiyonu riski Helikobacter phylori için protozoa kanıtları
yumurtaların hayatta pozitif sonuçlar bulunmuştur; ancak
kalmasına uygun koşullar bildirilmiştir. 104/100ml hastalık yayılmasına
olmadığı durumda, 1< değerini aşan arıtılmış sular ilişkin doğrudan kanıt
nematod yumurta/L olacak kullanıldığında ishal yoktur.
şekilde arıtılan atıksular ile vakaları tespit edilmiştir.
aşırı risk yoktur.
Çiftçiler ve Arıtılmamış atıksular Fekal koliform 104/100ml Arıtılmış ve
aileleri nedeniyle çocuklar ve değerini aşan atıksularla arıtılmamış atıksulara
yetişkinler için özellikle temas eden çocuklarda ishal bağlı Giardiyazis riski
çocukları için 1< nematod riski artar; arıtılmamış önemsizdir.
yumurta/L’ye kadar arıtılan atıksulara temas eden Arıtılmamış atıksularla
atıksular ciddi Ascaris çocuklarda Salmonella temas nedeniyle amipli
enfeksiyonu riski oluşturur; enfeksiyonu riski yükselir; dizanteri riski artış
çalışanlarda kanca kurdu kısmen arıtılmış atıksulara göstermektedir.
enfeksiyonu riski artar. maruz kalan yetişkinlerin
kan değerlerinde. Norovirüs
etkileri artar.
Yakın Yağmurlama sulama için Enfeksiyon görülme Atıksularla yapılan
çevrede Ascaris taşınımı sıklığının artması toplam yağmurlama sulama
yaşayan halk çalışılmamış ancak yoğun koliform 106-8/100ml olan süresince protozoa
temas olması halinde karık kötü kaliteli sularla iletimine-taşınmasına
veya salma sulama için yağmurlama sulama dair veri
yukarıda verilen gibi, yapılması ve aerosol etkisi bulunmamaktadır.
yüksektir. ile bağlantılıdır. Fekal
koliform 104-5/100ml olan
kısmen arıtılmış suların
yağmurlama sulama ile
kullanılması ise enfeksiyon
artışı ile ilişkili değildir.
Tablo 2.6. Atıksularda ve arıtılmış atıksularda bulunan ve toksisiteye neden olabilen kimyasallar
(Kukul ve Anaç, 2008)
Grup Kimyasal Etkileri
İnorganik Ağır metaller Metalin özelliğine ve canlılarda birikimine bağlı
olarak: kanser, sinir sistemine etkiler
Bor Bitkilerde toksisite
Serbest klor kalıntısı Sucul yaşamda toksisite
Nitratlar Methemoglobinemi (Mavi bebek sendromu),
kanser
Organik Organik halojenler Kanser
Pestisitler (zirai mücadele ilaçları) Kanser, teratojenik, sinir sistemine etkiler
Polinükleer aromatik hidrokarbonlar Kanser
21
3. ARITILMIŞ ATIKSULARIN YENİDEN KULLANIMINA DAİR ULUSAL
MEVZUAT
Ülkemizde atıksuların yeniden kullanımına dair ulusal mevzuat ilk kez 7 Ocak 1991
tarihinde 20748 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
Teknik Usuller Tebliği” Bölüm 7’de yer almıştır. Birçok ülkeden çok önceleri atıksuların
yeterli arıtma işlemine tabi tutulduktan sonra özellikle tarımsal sulamada kontrollü
kullanımı için yürürlüğe girmiş olan bu tebliğin varlığından bile yakın zamana kadar
habersiz olan çiftçilerde bulunmaktaydı. Halen bir tarım ülkesi olarak bilinen ülkemizde
arıtma tesisi çıkış sularından faydalanmak yerine, yaygın uygulama atıksuların arıtılıp
ve/veya arıtılmadan bir alıcı ortama deşarj edilmesidir. Kitabın Giriş bölümünde verilen
güncel verilere bakıldığında ülkemizde oluşan atıksuların kısmen arıtılıp ve/veya
arıtılmadan akarsulara, göl, gölet, baraj ve/veya toprağa verildiği anlaşılmaktadır. Kıyı
bölgelerinde ise en uygun alıcı ortam deniz olmaktadır. Kıtaiçi su kaynaklarına yapılan
deşarjlar elbette su kaynaklarının kirlenmesine yol açmaktadır. Diğer taraftan çiftçimiz
de tarım arazilerini sulamak için zaten bir hayli kirlenmiş durumda olan kıtaiçi su
kaynaklarını kullanmaktadır. Yeraltı sularının kontrolsüz ve aşırı kullanımı ile su
seviyeleri ciddi şekilde düşmektedir. Ayrıca, kontrolsüz sulama ve deşarjlar ile birlikte
kıtaiçi su kaynakları da hızla kirlenmektedir. Şu halde, günümüzde, atıksuyun tarımsal
sulama amaçlı olarak doğrudan olmasa da dolaylı olarak kullanıldığını söylemek
mümkündür. Hatta alınan tüm önlemlere rağmen bazı yörelerde atıksuların halen
arıtılmadan, doğrudan tarımsal sulamada kullanıldığı da bilinmektedir.
Avrupa Birliği (AB) uyum süreci kapsamında Çevre faslının da Aralık 2009 tarihinde
açılmasıyla AB müktesebatının kademeli uyumlaştırılmasına, uygulamasına ve yürürlüğe
konmasına yönelik bir seri çalışma başlatılmıştır. Bu bağlamda, Ulusal Çevre
Mevzuatımızda hızla AB Çevre Mevzuatı ile uyumlaştırılmaktadır. 20 Mart 2010
tarihinde yayımlanan “Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği” ‘nin (Resmi
Gazete sayı no: 27527) yayımlanması ile 1991 yılından itibaren yürürlükte olan “Su
Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Teknik Usuller Tebliği” yürürlükten kaldırılmıştır. Bu
yeni Tebliğ, yerleşim birimlerinden kaynaklanan atıksuların arıtılması ile ilgili AAT’lerin
teknoloji seçimi, tasarım kriterleri, arıtılmış atıksuların dezenfeksiyonu, yeniden
kullanımı ve derin deniz deşarjı ile arıtma faaliyetleri esnasında ortaya çıkan çamurun
bertarafı için kullanılacak temel teknik usul ve uygulamaları düzenlemek amacı ile
hazırlanmıştır. Diğer bir ifade ile atıksu arıtmanın tüm kademelerinden açığa çıkan sıvı
22
ve katı son ürünlerini (arıtılmış su ve arıtma çamuru) yeniden değerlendirilmeleri ve geri
kazanımları ile ilgili esaslar bütünleşik bir Tebliğ ile uygulamaya konulmuştur.
Atıksudaki çözünmüş tuzlar, bor, ağır metal ve benzeri toksik maddeler yörenin iklim
şartlarına, toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine bağlı olarak ortamda
birikebilmekte, bitkiler tarafından alınabilmekte veya suda kalabilmektedir. Bu nedenle,
arıtılmış atıksuların arazide kullanımı ve bertarafı söz konusu ise suyun fiziksel, kimyasal
ve biyolojik parametreler açısından öngörülen sınır değerlere uygunluğunun yanı sıra,
bölgenin toprak özellikleri iklim, bitki türü ve sulama metodu gibi etkenler de dikkate
alınmalıdır.
Ek 7’nin eklerinde ise çeşitli tablolar yer almaktadır. Bunlar genel itibariyle geri
kazanılmış atıksudaki kalite parametrelerinin daha detaylı olarak açıklanmalarından
ibarettir. Öncelikle sulamada geri kullanılacak arıtılmış atıksuların sınıflandırılmasına
(Sınıf A ve Sınıf B) yer verilmektedir. Sulama suyunun kimyasal kalitesinin
değerlendirilmesi için geliştirilmiş tabloda ilgili parametre değerleri kullanımdaki zarar
derecesine göre (I. Sınıf su, II. Sınıf su ve III. Sınıf su) verilmiştir. Böylece çiftçi elindeki
suyu, kalitesi ve ürün deseni sınıflandırılmasına göre kullanıyor olabilecektir. Bir sonraki
tabloda bitkilerin tuzluluğa olan hassasiyetlerine değinilmektedir. Bilindiği gibi sulama
suyunda önemli parametrelerden biri tuzluluktur. Diğer önemli parametrelerden biri de
sulama suyunda SAR oranı (Sodyum Adsorpsiyon Oranı) ve Bor’dur. Değişik bitkilerin
sulama suyunda bulunan sodyuma toleransı ve bitkilerin bora karşı dayanıklılık dereceleri
ayrı ayrı detaylandırılmıştır. Sulama sularında izin verilebilen maksimum ağır metal ve
toksik elementlerin konsantrasyonları ile geri kazanılmış evsel atıksulardaki tahmini eser
madde konsantrasyonları da arıtma aşamalarına göre ve EPA’nın (ABD Çevre Koruma
Ajansı) tavsiye edilen değerleri ile karşılaştırılarak yer almaktadır. Yine geri kazanılmış
atıksuda olabilecek nütrient seviyeleri ham sudan başlayarak çeşitli arıtma kademeleri
için verilmektedir. Atıksu geri kazanımı için teknoloji seçimi ile atıksu geri kazanımında
uygulanan arıtma teknolojileri ve giderdikleri kirleticiler arıtma birimleri bazında detaylı
olarak verilmektedir. Ayrıca, değişik arıtma sistemlerinin mikroorganizma giderme
verimleri, atıksu geri kazanım amacı ve uygulanabilecek arıtma sistemleri, arıtılmış atıksu
23
ile sulanabilecek bitkiler, arıtılmış evsel atıksuların dezenfekte edilmeden sulamada
kullanılıp kullanılamayacağını gösteren tablolar da bulunmaktadır. Daha sonraki Ek
tablolar ve bilgiler sulama sisteminin seçimi ile ilgilidir. Buraya kadarki bilgiler E7.1-
E7.14 tablolarında sunulmaktadır.
Sonuç olarak, Mart 2010 yılından itibaren yürürlükte olan bu Tebliğin özellikle kullanıcı
konumundaki çiftçiye engin, detaylı, pratik ve kolaylıkla kullanılabilir bilgiler
vermektedir. Ancak sorun bu tebliğin mülga Çevre ve Orman Bakanlığı tebliği
olmasından ve özellikle Atıksu Arıtma Tesisleri ile ilgili bir tebliğin içinde yer
verilmesinden kaynaklanmaktadır. Böylesine detaylandırılmış bir tebliğ ve eklerinin
atıksu arıtma tesisleri tebliğinin içinde yer alması ile birçok ziraat mühendisi, tarımsal
faaliyetlerle ilgili kişi, kurum ve kullanıcı durumundaki çiftçinin haberi
bulunmamaktadır. Bu konuda farkındalığın ve bilincin arttırılması için Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığının işbirliği ile daha etkin bir kurumsal koordinasyonun sağlanması
gerekmektedir.
Ülkemizdeki konu ile ilgili mevzuat 07.04.2012 tarih ve 28257 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren “Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya karşı
Korunması Hakkında Yönetmelik” te yer almaktadır. Bu yönetmeliğin Madde 4(b)’de
arıtılmış atıksu tanımı yapılarak, İkinci Bölüm Madde 5’de hangi şartlarda, hangi
özelliklerdeki arıtılmış atıksu ile hangi tip yeraltı sularına (YAS) besleme yapılıp
yapılamayacağı belirtilmektedir. Yönetmeliğe göre, YAS’a kalitesi ne olursa olsun
atıksuların doğrudan akifere verilmesine izin verilmemektedir. İçme suyu temini amacı
ile kullanılan veya kullanılması planlanan bir YAS kütlesine, risk altında olduğu
belirlenen veya risk altında olma ihtimali bulunan YAS kütlelerine dolaylı olarak dahi
arıtılmış atıksu deşarjı yasaklanmaktadır. Ayrıca, 26.11.2005 tarih ve 26005 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin
Kontrolü Yönetmeliği” nin Ek–1 ve Ek–2 listelerinde yer alan maddeleri içeren arıtılmış
atıksuların da dolaylı olsa dahi deşarjları yasaktır.
Arıtılmış atıksuların yukarıda sözü edilen durumların dışında kalan yerlerde ve şartlarda
yeraltı suyuna beslemesinin yapılması için geçerli hususlara ilgili yönetmeliğin Madde
5(5)’de yer verilmiştir. Bu madde ile YAS kütlelerine dolaylı olarak arıtılmış su beslemesi
yapılacağı düşünülen durumlarda, YAS kullanım maksadı, kalitesi ve verilecek olan
arıtılmış suların YAS’a karışması halinde YAS’ın taşıma kapasitesi de dikkate alınarak
bir mühendislik çalışmasının yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Bu çalışmaların
sonucunda suni besleme yapılması uygun bulunursa, 24.04.2009 tarih ve 27214 sayılı
24
Resmi Gazete’de yayımlanan “Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar
Hakkında Yönetmelik” hükümleri gereğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
gerekli besleme izni verilir. Verilen izinlerin envanterinin yılda bir kez Orman ve Su İşleri
Bakanlığı (OSİB), Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’ne (SYGM) bildirilmek zorunluluğu
bulunmaktadır. Böylece, ülkemizde YAS’larla ilgili bir kayıt/raporlama sistemi de
oluşmuş olacaktır ki, hâlihazırda bu konuda bir boşluk bulunmaktadır.
YAS ile ilgili ülkemizdeki en önemli sorunlardan biri de kontrolsüz YAS çekimleridir.
Bu yönetmelik hükümleri ile YAS’ların düzenlenmesi ve gerek çekim (miktar) gerekse
de kalite konusunda yeni düzenlemeler getirilmiştir. Örneğin, Madde 8(4)’te YAS
çekimlerinin düzenlemesinin “167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanunun” 10. Geçici 2.
ve Geçici 3. Maddeleri ile 07.06.2011 tarih ve 27957 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren “DSİ Yeraltısuyu Ölçüm Sistemleri Yönetmeliği” uyarınca
yapılacağı bildirilmektedir. Bu yönetmelikle de YAS kalite ölçümleri yapılarak
kayıt/raporlama sistemine veri girilmiş olacaktır.
25
4. ARITILMIŞ ATIKSULARIN TARIMSAL AMAÇLI KULLANIMININ
YÖNETİMİ
Atıksuların arıtıldıktan sonra özellikle sulama amaçlı geri kazanımları söz konusu
olduğunda arıtma ihtiyacı ile ilgili bilgiler, Bölüm III’te bahsedildiği üzere detaylı olarak
ulusal mevzuatımızda yer almaktadır. İlgili Teknik Usuller Tebliğinin hükümlerine
bakıldığında, mevcut ve işletilir durumdaki AAT’lerden sulama suyu amaçlı yararlanmak
oldukça güçtür. Ancak bu konuda bazı önemli çalışmaların başlatıldığı bilinmektedir. Bu
uygulamalara ileriki bölümlerde yer verilecektir.
Bir sulama sisteminin planlanması, pek çok konuda dikkat gerektirir. Bu hususlar;
Arazi İhtiyacı
Planlama çalışmalarında esnasında tespit edilen olası araziler, mümkün olduğunca arıtma
tesisine yakın olmalı ve arazilerin sulamaya uygunluğu düşünülerek belirlenmelidir.
Genel bir uygulama olarak, Hindistan’da bir hektar arazi başına 100–200 m3/gün atıksu
kullanılmaktadır. Bir tahılın (ya da bitkinin) büyüme evresinde kabul edeceği en uygun
su miktarı bilinirse, daha gerçekçi projelendirmeler yapılabilir. Koku ve sivrisinek
problemleri düşünüldüğünde, sulanacak arazinin civardaki yerleşim birimlerinin mansap
tarafında kalması daha uygun olur (Arceivala, 2002).
Atıksu Miktarı
Ürün Seçimi
Sulanacak arazideki ürünlerin seçimi, bölgeye, iklime, zemin ve toprak özellikler ile
atıksu karakterine bağlıdır. Bu ürünlerin seçimi, tarım ve pazarlama bilgisi gerektirir. Bu
sebeple, tarım uzmanlarından yararlanılmalıdır. Bölgedeki iklim ve zemin şartları
doğrultusunda, seçilen ürün cinsiyle mevcut atıksu miktarı, birbirleriyle uyumlu
olmalıdır.
26
Nihai Deşarj Kalitesi
Nihai deşarj suyu kalitesi sulamada kullanılacak arıtılmış atıksu ve sulamadan arta kalan
kuyruk suyu (sulama geri dönüş suları) açılarından ele alınır. Arıtmadan sonra atıksu
doğrudan çiftçilerin kullanımına verilecekse, sulama suyu standartları uygulanır.
Arıtılmış atıksu önce bir su yatağına deşarj edilip sonrasında çiftçiler sulama sularını
bizzat bu havzadan karşılayacaklarsa, alıcı ortama deşarj standartları uygulanır. Alıcı
ortama deşarj standartları daha sıkı olduğundan, arıtılmış atıksuyu doğrudan çiftçilerin
kullanımına vermek daha uygun olur (Arceivala, 2002).
Sulamadan arta kalan geri dönüş sularının yüzeyden veya yüzey altından drenajla gelmesi
kalitesini de etkiler. Drenajla gelen akımın su kalitesi daha yüksektir. Zemin geçirgense,
sulanan araziden drenaj suyu gelmeyebilir.
Sulama sistemi planlanırken, ön arıtmanın yanında ilave 4 başka husus da göz önünde
tutulmalıdır.
Suyun İletimi
Arıtılmış atıksu, atıksu kaynağından (AAT veya pompa istasyonu) sulama sahasına
iletilmelidir. Bu işlem, genellikle kanallarla yapılır. Kanallar, arazinin geçirimliliğine
bağlı olarak, gerektiğinde suni bir maddeyle (polietilen, kil vb.) kaplanır. Buna rağmen,
kanallarda ve dağıtma yapılarında su kayıp-kaçaklarına rastlamak mümkündür.
Bazı durumlarda bir dengeleme veya depolama lagünü gerekebilir. Amaca uygunluk
açısından, lagünün hacmi ve rejimi iyi belirlenmelidir. Dengeleme ve depolama lagünü,
özellikle sulanacak alan sabitse, mühendislik açısından iyi projelendirilmiş sistemlerde
muhakkak dikkate alınır.
Çeşitli tipte sulama sistemleri uygulanabilir. Bunlar, yüzey sulaması, taşkın sulaması,
yağmurlama sulama ve kök dibi (damla) sulamasıdır. Sulama tiplerinden hangisinin
seçileceği yerel özelliklere ve yetiştirilecek ürüne bağlıdır. Damla sulaması, kurak
bölgelerde su kaybını önlemek için uygulanan özel bir sulama tipidir.
Sulama sonunda, sulama geri dönüş suları uygun şekilde toplanmalı ve bertaraf
edilmelidir. Toplanan fazla suyu bir balık yetiştirme havuzuna vermek de mümkündür.
27
4.1.3. Toprak-Bitki-Su Sistemi ve Sürdürülebilirlik
Sulama Sıklığı
Sulama sıklığı, toprağın drenaj ve su tutma kapasitesine bağlı olduğu kadar, bitkinin
terleme (evapotranspirasyon) hızına da bağlıdır. Sulama sıklığı, duruma bağlı olarak
günlük ya da günaşırı olabilir. Sistem, uygun sıklığa göre planlanmalıdır.
Toprakta Tuzlanma
Atıksu Kalitesi
Bir atıksuyun sulamada kullanıma uygun olup olmadığı, sulama suyu kriterlerine göre
belirlenir. Sudaki sodyum, kalsiyum, TÇM (Toplam çözünmüş madde) ve bitkilerin ağır
metal alma, nütrient (N, P) kaybetme, patojen taşıma gibi özellikleri dikkate alınır. Söz
konusu ulusal standartlar Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği Ek-7’de
verilmektedir.
Ön Arıtma
Oksidasyon havuzları
Havalandırmalı lagünler
Anaerobik reaktörler ve bunları takip eden alg, su sümbülü ve su mercimeği
havuzları
28
4.1.4. İşletme Esasları
Ürün
Özellikle endüstriyel atıksularla sulanan ürünlerin gelişme hızları, uzun süreli etkilerin
araştırılması için gözlemlenmelidir. Endüstriyel atıksuların içindeki bazı maddeler,
toprakta birikerek ürün veriminin düşmesine ve toprak kalitesinin bozulmasına sebep
olabilir. Bu durum, kısa süreli sulamalarda çok önemli değildir. Olumsuz etkiler daha çok
uzun süreli uygulamalardan sonra kendilerini gösterirler.
Nütrientler
Ağır Metaller
Patojenler
Atıksuyla arazi sulaması yönteminde patojenler, özellikle de kancalı kurtlar önemli bir
husustur. Arıtılıp dezenfekte edilmemiş atıksular, bol miktarda bu organizmaları
içermektedir. Bu tip atıksularla sulanan arazilerdeki ürünleri kullanan canlılar, sağlık
yönünden olumsuz etkilerle karşılaşırlar. Örneğin Hindistan’da uygulanan deşarj
standartları, patojen kontrolüne olanak tanımamaktadır. Suyun doğrudan teması
durumunda bakteriyolojik kalite kritik önem kazanır.
Verim Kontrolü
Yukarıda belirtilen bütün hususlar için verim kontrolü gerekmektedir. Modern sulama
sistemleri ile ilkel sulamayı birbirinden ayıran iki önemli nokta, iyi projelendirme ve
verim kontrolüdür.
29
Suyun Tarifelendirilmesi
Tipik atıksuyla arazi sulama sistemleri ile ilgili projelendirme esasları aşağıda
verilmektedir.
Tablo 4.1. Sulama suyu kalitesi konusunda Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tavsiyeleri
(1989)
Madde Sulama Amacı Etkilenen Grup Fekal Koliform (adet/ Bağırsak
100 ml) Kurtları
(adet/1 L)
1 Spor Sahaları, parklar, Halk <200 <1
otellerin çim sahaları
2 Çiğ tüketilen bitkiler Çiftlik çalışanları <1000 <1
ve tüketiciler
3 Tahıl, hayvan yemi, Çiftlik çalışanları Koliform standardı <1
endüstriyel bitkiler ve tavsiye edilmiyor
ağaçlar
4 3. maddedeki sulamanın Yok Sulama Teknolojisinin
bölgesel yapılması gerektirdiği ön arıtma.
(işçiler ve halk suya Minimum ön çökeltme
maruz kalmıyor)
30
Özellikle bağırsak kurtlarının giderimi için arıtma teknolojisi seçimi önem arz etmektedir.
Konvansiyonel arıtma ve klorlama ile helmintler giderilmemektedir. Sadece kum filtreleri
ve 5–7 günlük bekletme sürelerine sahip oksidasyon havuzları (seri halde), helmintlere
karşı etkili olmaktadır.
Atıksuyun sulamada kullanılabilmesi için bazı ülkelerde istenen şartlar, Tablo 4.2’de
verilmektedir. İyi projelendirilmemiş bir sulama sisteminde, bütün bu şartlar
karşılanmamaktadır.
Tablo 4.2. Suyun tarımsal sulamada kullanımını kontrol için bazı ülkelerdeki
gereksinimler (Arceivala, 2002)
Bitki ABD, Kaliforniya İsrail Güney Afrika Federal
Almanya
Meyve Birinci derece arıtma. Yere İkinci derece Birinci derece Çevrede
bahçesi ve düşen meyveler arıtma arıtma. Yüksek serpmeli
üzüm bağı kullanılmamalı. derecede sulama
klorlama. yapılamaz.
Serpmeli sulama
olmayacak
Lifli hayvan Birinci derece arıtma. İkinci derece İleri arıtma Izgaralar ve
yemi ve Yüzey veya püskürtmeli arıtma. Fakat çökeltmeli ön
tohumlu sulama. yenilen bitkilerin arıtma.
bitkiler sulanmasına izin Püskürtmeli
verilmemektedir. sulamada
biyolojik
arıtma ve
klorlama
gerekmektedir.
İnsanlar Yüzey sulaması için birinci Yenilen sebzeler İleri arıtma Ürün
tarafından derece arıtma. Serpmeli dezenfeksiyon hasatından
tüketilen sulama için ikinci derece yapılmamış, geri sadece 4 hafta
bitkiler. arıtma ve dezenfeksiyon kazanılmış öncesine
(Patojenleri (<23 koliform / 100ml) atıksularla kadar sulama.
öldürebilme sulanmamalıdır. Patates ve
k için (numunelerin tahıllar, çiçek
işleme tabi %80’inde <1000 açana kadar
tutulmuş) koliform / 100ml) sulanabilir.
İnsanlar Yüzey sulamasında Üretilen meyveler Patates ve
tarafından koliform sayısı 2,2 adet / tüketilmeden önce tahıllar, çiçek
çiğ 100ml’den az olmalı. soyulmuyorsa, açana kadar
tüketilen Serpmeli sulamada geri kazanılmış sulanabilir.
bitkiler filtrelenmiş ve dezenfekte atıksu ile
edilmiş olmalı. Bulanıklık sulanmamalıdır.
10 birimin altında olmalı;
gerekirse koagülasyon
yapılmalı
31
4.2.2. Atıksuyun İletimi
Atıksu, açık veya kapalı bir kanal vasıtasıyla AAT’lerden veya pompa istasyonundan
sulama arazisine iletilir. Kanalların kapasiteleri, beklenen maksimum akımı taşıyacak
düzeyde olmalıdır.
Sulanacak arazi sistemin kalbidir. Belki hacimde bir atıksu ile sulanacak olan arazi
miktarı belirlenirken, soğuk ve yağışlı havalarda sıcak mevsimlerdekinden daha çok arazi
sulanabileceği dikkate alınmalıdır. Yeterli miktarda arazi varsa, soğuk ve yağışlı
havalarda daha büyük bir arazi devreye sokulabilir. Bu arazinin bir kısmı, yaz aylarından
boş bırakılır. Böylece, esnek bir çiftlik arazisi oluşturulabilir. Sabit bir alan sulanacaksa
sulamaya daha az ihtiyaç duyulan zamanlarda atıksu bir dengeleme havuzunda biriktirilir.
İhtiyacın arttığı zamanlarda ise biriktirilen su kullanılır (Şekil 4.1). Sulama arazisi ve
dengeleme-depolama lagünü, sistemin birer parçaları olup, birlikte dikkate alınmalıdır.
32
Şekil 4.1. Tipik atıksuyla sulama çiftliği yerleşimi (Arceivala, 2002)
Dengeleme lagünleri, atıksu için her zaman aynı bekletme süresini sağlamaz. Atıksu,
lagünde bazen uzun süre kalır; bazen de kısa bir sürede kullanılır. Lagün, bazı
mevsimlerde tamamen boş kalabilir. Bu husus, lagünden beklenen ilave arıtma (bakteri
giderimi, daha fazla BOİ giderimi, denitrifikasyon, vs.) açısından değerlendirilmelidir.
Bu lagün bir balık yetiştirme havuzu olarak, yani ilave bir arıtma ünitesi olarak da
kullanılacaksa, istenen lagün hacmini yıl boyu sağlayabilecek şekilde yapılmalı ve
işletilmelidir. Lagünlerin havalandırması, yüzey havalandırıcılarıyla sağlanabilir.
Atıksu ile sulama sistemlerinin projelendirilmesi ile ilgili bir uygulama Bölüm 4.6.9’da
verilmiştir (Arceivala, 2002).
33
4.2.4. Sulama Tipleri
Arazi sulamasında kullanılan birçok yöntem bulunmaktadır (Şekil 4.2). Bunların seçimini
etkileyen bazı faktörler aşağıda tartışılmaktadır. Seçilen yöntem, sulamada kullanılacak
atıksu kalitesine, sulanacak arazide yetiştirilen veya yetiştirilmesi düşünülen ürünlere,
arazinin konumuna ve eğimine, toprağın yapısına, su tutma kapasitesine ve geçirgenliğine
uygun olmalıdır. Genellikle iki tip sistem kullanılır:
1. Cazibeli sistem
2. Basınçlı sistem
Sulama sisteminin başarısı, kötü bir yüzey drenajı veya alt-drenaj ile tehlikeye atılır.
Atıksu uygulaması, zeminin geçirgenliği dikkate alınarak yapılmalıdır.
34
Şerit veya münhani sulaması
Eğimli bir arazi, üst tarafından geçen bir kanal vasıtası ile sulanabilir. Buradan akan su,
daha alttaki bir münhaniden geçen kanala kadar olan alanı sular. Kanallar, suyu mümkün
olduğunca üniform dağıtmaları için uygun aralıklarla yerleştirilmelidirler. Bu yöntem,
eğimli ve dalgalı arazideki çimen (çayır) ve bazı ağaç türlerini sulamak için uygundur.
Şerit yöntemiyle sulamada (Şekil 4.2) arazi, genellikle her biri 5-15 m genişliğinde ve
100-300 m boyunda şeritlere bölünür. Şeritler, başka bir su kanalı veya sınır çizgileriyle
birbirlerinden ayrılırlar. Birçok toprak çeşidi için uygun olan bu yöntem, su alma
kapasitesi az ve ince taneli zeminler için genellikle uygun değildir. Göreceli olarak büyük
debilerle otların, çayırların ve tahıl bitkilerinin sulamasında kullanılır. Arazi eğimi %3’e
kadar çıkabilir. Atıksu ile sulamada bu sistem, özellikle işletme açısından kolaylık sağlar.
Sulama sistemi üzerindeki vana ve kapaklar, atıksu veya ıslak zeminle temas etmeksizin
kolayca açılıp kapanabilirler.
Bu sulama tipi (Şekil 4.2), dünyanın birçok bölgesinde farklı bitki ve toprak türleri için
kullanılmaktadır. İnce taneli ve az geçirimli zeminlerde de uygulanabilir. Taşkın sulaması
ile suyun tabana ulaşması ve içindeki tuzların süzülmesi kolaylaştırılır. Tavalar
(havuzlar), her türlü geometride olabilir. Bazıları, çeltik yetiştirilmesi amacıyla 10 hektara
kadar varan alanlara sahiptir. Ancak, genellikle tava alanları 4–5 m2 civarındadır. Bunlar
istenen derinliğe kadar periyodik olarak doldurulabilir. Böylece, zemin nemi ayarlaması
yapılır. Çok yağış yağan bölgelerde yeterli yüzey drenajı sağlanmalıdır. Bu yöntemle
otlar, çayırlar, tahıl ürünleri ve daha birçok bitki çeşidi sulanabilir.
Karık sulaması
Karık sulaması (Şekil 4.2), birçok toprak çeşidi, değişik arazi eğimleri ve hem büyük,
hem de küçük debiler için uygulanabilir. Halihazırda bu sistem, çiftçiler arasında geniş
çapta uygulanmaktadır. Karık hazırlanırken kazıdan çıkan topraklarla kenarlara seddeler
yapılır. Bu metotla tahıl çeşitleri, patates, mısır, pamuk, meyve ağaçları ve üzüm bağları
sulanabilir. Karıkların arasındaki mesafe, yetiştirilen bitki türlerine bağlıdır.
Yağmurlama sulaması
Yağmurlama sulamasında (Şekil 4.2) zemin, basınçlı boru ve fıskiye sistemiyle yağmur
yağıyormuş gibi ıslatılır ve böylece üniform bir dağılım elde edilir. Bu yöntemle, kökleri
fazla derine inmeyen bitkiler için sığ sulama sağlanır. Yıllık su ihtiyacı az ise, bu metot
tercih edilir. Kum gibi geçirgen zeminlerde, hızlı sızma dolayısıyla ve diğer sulama
yöntemleri aşırı su kaybına yol açmaktadır.
35
boyunda su dağıtım kolları kullanılmaktadır (Şekil 4.2). Bu kollardaki delikler, aerosol
etkisini azaltmak amacıyla aşağıya doğru açılmıştır. Konvansiyonel sistemlerde
uygulanan basınç 2–4 kg/cm2’dir. Bazı durumlarda 10 kg/cm2’ye kadar ulaşan yüksek
basınçlar da kullanılmaktadır. Güneş ışığına maruz kalan plastik borular, 1–5 yıl
içerisinde bozulabilirler. Sistemin diğer parçaları ise ortalama olarak 7–15 yıl dayanabilir.
Damla sulaması
Damla sulaması (Şekil 4.2), ilk kez 1969 yılında İsrail ve ABD’de kullanılmaya
başlanmış sonra dünyada hızla yayılmıştır. Bu sistemin en önemli üstünlüğü, suyun
doğrudan bitkinin köküne verilmesidir. Böylece, su çok etkin bir biçimde kullanılmış olur
ve özellikle kurak bölgeler için kritik bir fayda sağlanır. Bitki köklerine verilen su,
bitkilerin su ihtiyaçlarını karşılar ve alt drenaj kaybına imkan verilmez. Hatırlanacağı
üzere, tava ve münhani sulamalarında bitki/araziye verilen suyun bazen %50’si alt
drenaja gitmektedir.
Damla sulaması, tıkanmalara karşı çok hassastır. Tıkanmaları önlemek için, atıksu
sistemlerinde çok iyi bir ön arıtma yapılmalıdır (gerekirse, filtrasyon dahi
uygulanmalıdır). Sistemin projelendirilmesi ve işletilmesi beceri ister. Bu sistemin çeşitli
bileşenleri şunlardır:
Su çıkış delikleri, sistemin girişinde suyu alıp, çıkışında atmosfer basıncıyla damla
halinde bitki köküne bırakacak şekilde özel olarak projelendirirler. Sulanacak bitki veya
ağacın cinsine bağlı olarak, uygun aralıklarla yerleştirirler. Bir hektarlık alan için, birkaç
yüz çıkış deliği gerekebilir. Akımın eşit olarak dağıtılabilmesi için, boruların ve çıkış
deliklerinin hidrolik tasarımı dikkatle yapılmalıdır. Her bir çıkış deliğinden çıkan suyun
debisi 2–12 L/saat, hatta bitkinin ihtiyacına göre daha da fazla olabilir. Bu sistemle, atıksu
içindeki nütrientlerin yeterli olmadığı durumda, borular vasıtasıyla bitkiye sıvı gübre de
verilebilir.
36
4.2.5. Fazla Suyun Toplanması ve Bertarafı
Drenajla toplanan suyun kalitesi, yüzeyden akan suyun kalitesine göre daha yüksektir.
İhtiyaçtan fazla olduğu için sulamada kullanılmayan su iyi arıtılmamışsa, bertarafına daha
fazla dikkat edilmelidir. Sulamada kullanıldıktan sonra yüzeyden akan veya drenajla
toplanan sular, zaten belli ölçüde zemin/bitki sisteminin oluşturduğu doğal arıtmadan
geçmektedir. İlkel sulama sistemleri ile modern sistemler arasındaki en önemli fark, bu
tür hususlara dikkat edilmesidir. Uygun projelendirilmiş sistemlerde, sulamada
kullanılmış sular depolanır ve çevreye zarar vermeyecek şekilde uygun bir yere deşarj
edilir. Bu konuda yapılabileceklerden bazıları aşağıda belirtilmektedir:
Drenaj suyu deşarjının akarsu debilerinin yüksek olduğu veya deniz kıyılarında yüzme
faaliyetlerinin olmadığı mevsimlerde yapılması, arıtma maliyetlerini azaltır. YAS
beslemesi uygulamalarında yeraltı suyunun mevcut ve gelecekteki kullanım potansiyeli
dikkate alınmalıdır. Yeraltı suyunun kirlenmesi söz konusu ise, toplama lagünlerinden ve
kanallardan sızan sular, toplama kuyularına yönlendirilmeli; buradan da tekrar sulamaya
veya toplama lagünlerine geri çevrilmelidir.
Arazide arıtılmış atıksuyun veya sulamadan dönen suyun izlenmesi için önlemler
alınmalıdır. Bu amaçla drenaj sistemleri ve toplama kuyuları yapılır; böylece suyun
kendine uygun bir yol bulması sağlanmış olur. Yeraltı suyu kirlenmesi açısından
bakıldığında özellikle nitrat konsantrasyonunun izlenmesi kritik önem taşır.
37
Diğerleri : Çeşitli ağaçlar, ormanlar, süs bitkileri ve çiçekler
Sulamada arıtılmamış veya az arıtılmış atıksu kullanılacaksa, yem bitkileri veya çiğ
yenmeyecek arazi bitkileri tercih edilmelidir. Bu durumda maddi kazanç ve sağlık
arasında bir çelişki doğmaktadır. Bazı ülkelerde bu konuda standartlar ve talimatnameler
bulunur. Ayrıca, atıksu ile toprağın kimyasal içerikleri ve bunların muhtemel etkileşimleri
de, seçilen ürün çeşidini etkiler. Örneğin, meyveler, kimyasal kalite, tuzlar vb. karşı çok
hassastırlar. Çok gübre isteyen bitkiler, atıksu sulamasına daha elverişlidir. Bu bitkilere
örnek olarak bazı yem bitkileri (alfalfa), mısır, yonca ve soya fasulyesi sayılabilir.
Yerel tarım tecrübeleri, ürünlerin pazarlanma durumu, iklim, zemin cinsi ve atıksu
kalitesi, yetiştirilecek ürünün seçiminde göz ardı edilemeyecek faktörlerdir. Ayrıca,
ürünün mekanize tarıma uygunluğu, çevrede gübre ve tarım ilaçları temin imkanları da
dikkate alınmalıdır. Atıksu ile hangi mevsimde hangi ürünün arazinin hangi kısmında
yetiştirileceği de önemlidir. Her bitki türünün su ve gübre ihtiyacı, yetişme süresi gibi
özellikleri farklı olduğundan, en uygun bitki türleri seçilirken bu hususlara dikkat
edilmelidir.
Hindistan’ın bazı bölgelerinde büyüme mevsimlerinde her 10 günde bir defa taşkın
tavalarında belli bir miktar (örneğin 200 mm) su verilerek sulama yapılır. Bu,
20 mm/gün veya 0,02 m x 10.000 m2 = 200 m3/ha-gün yükleme miktarı demektir.
38
ABD’de bitkilerin büyüme mevsiminde uygulanan atıksu miktarının haftada
12,7-101,6 mm arasında değiştiği belirtilmektedir (Arceivala, 2002). Bitkinin büyüme
periyodu 10 hafta ve sulama miktarı 100 mm/hafta ise, bitkinin bu süre içerisinde ihtiyaç
duyduğu su miktarı 100 mm/hafta x 10 hafta =1000 mm’dir. Bu da 10.000 m3/ha
demektir. 100 mm/hafta’lık sulama miktarı, yaklaşık olarak 15 mm/gün’e ya da
150 m3/ha-gün’e eşittir.
Atıksu, hasat ve ekim önlemlerinde ya başka bir yere deşarj edilir, ya da dengeleme-
depolama lagününe verilir.
Sulama suyu ihtiyacı ve sulama sıklığı, yerel tecrübelerden ayrı olarak, toprağın cinsi,
iklim ve bitkinin terleme (evapotranspirasyon) hızı da dikkate alınarak tahmin edilebilir;
Evapotranspirasyon hızı
Evapotranspirasyon hızı, atmosfere açık bir tavadaki suyun buharlaşma hızına bir α
faktörü uygulanarak bulunur. Açık suyun buharlaşma hızı, aynı yüzey alanı için
evapotranspirasyondan daha fazladır. Başka bir ifade ile evapotranspirasyon (Et), tava
buharlaşmasından (Ep) daha azdır;
Et =α Ep
Çim, yonca, buğday, arpa gibi bitkilerin α değeri, bu bitkiler henüz gençken 0,2,
olgunlaştıktan sonra ise 0,8–0,9’dur.
Uygun drenajın sağlanması durumunda, zemini terk eden sulama suyuna cazibeli su adı
verilir. Zeminin gözeneklerinde kalan ve cazibe kuvvetine (yer çekimine) karşı kapiler
etki sayesinde karşı duran sulama suyuna kapiler su adı verilir. Zeminin taneciklerinin
yüzeyinde bulunan ve ne cazibeli, ne de kapiler etki altında hareket eden suya ise
hidroskopik su adı verilir.
Cazibeli su drenajla uzaklaştırılınca, toprakta kalan nem miktarına arazi kapasitesi denir.
Arazi kapasitesi, zemindeki kapiler suyun ve hidroskopik suyun toplamıdır.
Toprağın nem içeriği
39
katsayısı denir. Bir zeminin arazi kapasitesi ile solma katsayısı(noktası) arasındaki nem
içeriği farkına mevcut nem denir; bu genellikle kapiler sudur ve ~%75’i bitki tarafından
kullanılabilir.
İnce taneli zeminler, kaba taneli zeminlere oranla daha fazla nem tutarlar. Örneğin arazi
kapasitesinde 1 m3 killi zemin 400 litre, aynı hacimde siltli zemin 270 litre ve yine aynı
hacimde kumlu zemin 135 litre nem tutar. Zemine gübre eklenmesi, sadece nütrient
sağlanması değil, aynı zamanda su tutma kapasitesinin de artması anlamına gelmektedir.
Ağırlıkça %35’den fazla kil içeren bir zemin, pratikte kil gibi davranır. Aynı oran
%10’dan az ise, zeminin pratikte davranış biçimi kum gibidir. Lömlü kum, %10–15 kil
içerir. Ortalama bir lömde %15–23, killi lömde %23–35 kil vardır.
Yağmur veya sulamadan sonra arazi kapasitesine ulaşmak için gerekli zaman, cazibeli
suyun drene olma hızına bağlıdır. Bu değer, kil ve lömlerde 1–2 gündür. Tekrar yağmur
yağmaz ve sulama yapılmazsa, zemin nemi miktarı gittikçe azalır ve sonunda devamlı
solma noktasına (solma katsayısı) ulaşılır. Sulamanın zemin nemi üzerindeki etkisi,
aşağıda bağıntı ile bulunur.
P Pi
Ie f Ss Dr (1)
100
Burada,
40
Pi: Zeminin başlangıçtaki nem içeriği, sulamadan önce % olarak ağırlık
Ss: Zeminin görünen özgül ağırlığı, g/cm3
Dr: Zeminin kök seviyesine kadar ıslanacak kısmı, mm
Killi-lömlü bir toprak periyodik olarak sulanmaktadır. Sulamadan önce topraktaki nem içeriği,
ağırlıkça %10’dur. Etkili infiltre olmuş su 1000 m3/ha ise, sulama sonrası topraktaki nem
miktarını bulunuz. Toprağın görünen özgül ağırlığı 1,35 ve ıslanacak toprak derinliği 90 cm
olarak kabul edilecektir. Ayrıca evapotranspirasyon hızı 250 mm/ay için sulama sıklığını bulunuz.
bulunur.
Büyüme mevsiminde yağışın miktarına bağlı olarak, sulama ihtiyacı değişir. Yağış
miktarı değerlendirilirken, tarımsal açıdan etkili olup olmadığına dikkat edilmelidir.
Aylık 10 mm’den düşük yağışlar tarımsal açıdan etkili değildir ve ihmal edilebilir.
Şiddetli yağışlar da, her zaman etkili olmayabilir. Bu tür yağışların büyük kısmı taşkın
olarak akışa geçer. Ayrıca, evapotranspirasyondan fazla bir etkili yağış, kök tabakasının
altına sızar ve sonraki ayların ihtiyacını karşılamaz. Aydan aya net sulama ihtiyacı (I),
aşağıdaki bağıntı kullanılarak bulunabilir:
I = Et-P (2)
Aşağıda ABD Arazi Islah Bürosu (US Bureau of Reclamation) tarafından basitleştirilmiş
bir tahmin prosedürü verilmektedir:
41
Tablo 4.5. ABD Arazi Islah Bürosu’nun basitleştirilmiş tahmin prosedürü
Yağış aralıkları (mm/ay) Belirtilen aralıkta etkili yağış yüzdesia
0–20 95
20–50 90
50–100 20
100–150 30
>150 0
a Örneğin, aylık yağış miktarı 150 mm ise, etkili yağış 20(0,95) + 30(0,9) + 50(0,7) + 70(0,3)
Sulama suyunun çok önemli bir miktarı, araziye iletim ve arazide dağıtım aşamalarında
kaybolur. Fazla sulama yüzünden de bazı kayıplar gerçekleşir. Kullanılan dağıtım
sistemleri, verimlerine göre aşağıdaki şekilde sıralanabilirler (Arceivala, 2002);
Sistemin başındaki brüt su miktarı, bitkilere ulaşan (sulamada kullanılan) suyun 2~3 misli
olabilir.
Sıradan bir sulama sisteminde tipik bir toprak sistemi ve çeşitli girdiler-çıktılar, Şekil
4.3’te gösterilmektedir.
Şekil 4.3. Tipik zemin sistemi ve alışılmış sulamada çeşitli girdiler-çıktılar (Arceivala,
2002)
42
Sulamanın, sistemin sürdürülebilirliği üzerindeki başlıca etkileri aşağıdaki gibi
sıralanabilir;
Şekil 4.4. Sulama suyunda tuz bulunması durumunda toprak-bitki sistemi (Arceivala,
2002)
Topraktaki nem miktarının değişmediği kabul edilerek, birim alanda bir kütle dengesi
kurulabilir. Şekil 4.4’ten yararlanılarak, söz konusu kütle dengesi
I + P = Et + L (3)
şeklinde yazılabilir.
Burada,
I = Kullanılan sulama suyu, mm/yıl
P = Yağış, mm/yıl
Et = Evapotranspirasyon, mm/yıl
L = Tabana sızan su hacmi, mm/yıl
dır.
43
Benzer şekilde, tabana sızan suyun tuz konsantrasyonunun topraktaki ile aynı olduğu
kabul edilerek, tuz (korunan madde) için kütle dengesi yazılabilir;
(I.C i ) (P.C p )
Cort (6)
IP
Buradan,
veya
C s (I P)
(8)
Cort L
olur.
Görüldüğü gibi, tuz birikim oranı, tabana sızan kısımla ters orantılıdır: L/(1+P)
Cs (I P)
Cort I P - E t
(9)
elde edilir.
Dönen su miktarının araziye verilen toplam su miktarına oranı, sert (kıraç) ve killi
topraklarda 0,1–0,2, iyi drenajlı kumlu topraklarda 0,3–0,4 civarındadır. Buna karşılık,
killi topraklarda tuz birikimi oranları 2–10, kumlu topraklarda ise daha azdır.
44
4.6.2. Bitkilerin Tuza Karşı Toleransları ve Sürdürülebilirlik
Bu husus, akla bitkilerin tuza karşı toleranslarının ne düzeyde olduğu sorusunu getirir.
Bazı bitkiler, tuza dayanıklı oldukları halde, bazıları değildir. Tablo 4.6’da bu konuda
bazı örnekler verilmektedir. Bu tablodan görüleceği gibi, çimler çok dayanıklı,
turunçgiller ise dayanıksızdır. Bu husus, uzun yıllar sulama amacıyla kullanılması
düşünülen endüstriyel atıksular için, planlama ve projelendirme aşamasında özellikle göz
önünde bulundurulmalıdır.
ABD Tuzluluk Laboratuvarı (US Salinity Laboratory) tarafından tavsiye edilen hususlar
Tablo 4.7’de verilmektedir. Bu tavsiyelerde su kalitesi, toprak özelliği ve bitkilerin tuza
karşı toleransları bir arada dikkate alınmıştır.
Tablo 4.7. ABD Tuzluluk Laboratuvarı (US Salinity Laboratory) tarafından tavsiye
edilen hususlar
Elektriksel Tuzluluk Kullanım
iletkenlik
(µmhos/cm*)
<250 Düşük Birçok toprak ve bitki çeşidi için uygundur
250–750 Orta Hafif drenajlı birçok durum için uygundur
750–2.250 Yüksek Yeterli derecede drenajlı olan çiftliklerde, tuza
dayanaklı bitkiler için uygundur
2.250–5.000 Çok yüksek Yüksek tahliyeli sulamalarda, tuza karşı çok toleranslı
bitkiler için uygundur
* TDS = 0,64 x Elektriksel iletkenlik
45
Toplam çözünmüş katı madde (TDS) veya elektriksel iletkenlik değerleri
Sodyum içeriği
Bikarbonat ve artık (bakiye) sodyum karbonat
Bor, klor, pH, vs. gibi diğer parametreler
Örneğin, Türkiye Atıksu Arıtımı Teknik Usuller Tebliği Sulama suyunun kimyasal
kalitesinin değerlendirilmesi için geliştirilmiş değerler tablosunda (Tablo E7.2) atıksuyun
kullanımında zarar derecesi TDS konsantrasyonu 500 mg/L’den az sularda yok, 500-2000
mg/L olan sularda az-orta ve 2000 mg/L’den büyük olan sularda tehlikeli olarak
verilmiştir
Sodyum İçeriği
Zeminin yapısı, uzun süre sulamada kullanılan sudaki sodyum içeriğinden kayda değer
derecede etkilenir. Sodyum, topraktaki kil partikülleriyle katyon değişimine girer ve kil
partiküllerinin parçalanmasına sebep olur. Bu durum, toprak geçirgenliğini azaltır; hava
ve su hareketini etkiler. Geçirgenlikte (porozitede) %5–10 civarında bir azalma, bitkinin
büyümesini engeller. Bu nedenle, sulama suyundaki sodyum içeriği, birinci derece önem
arz eder. Sodyum içeriği, diğer katyonlarla (Ca++, Mg++, K+) karşılaştırma yapılarak
değerlendirilir ve sodyum absorpsiyon oranı (SAR)1 veya sodyum yüzdesi2 değerleri
bulunur.
Şehir şebeke suyundaki tuz miktarı çok yüksek değilse, evsel atıksular sulama yönünden
fazla sorun çıkarmaz. Orijinal su kalitesi bilindiğinde, kullanım anındaki muhtemel
değişiklikler dikkate alınarak, atıksu kalitesi tahmin edilebilir. Ancak, farklı endüstriyel
atıksuların etkilerinin tahkiki için mutlaka analizler yapılmalıdır.
( Na )
SAR (bütün değerler meq/L cinsinden ifade edilir).
1
Ca Mg
2
SAR değerleri (meq/L) Sodyumun toprağa verdiği zarar
0-10 Az
10-18 Orta
18-26 Yüksek
>26 Çok yüksek
100( Na )
2
SodyumYüzdesi
Na K Ca Mg
(bütün değerler meq/L cinsinden ifade edilir)
Arzulanan sodyum yüzdesi, %40-60 civarındadır.
46
Sodyum içeriği, kalsiyum ve magnezyuma göre yüksekse, bunu ayarlamak için suya
kalsiyum karbonat (CaCO3) değil, kalsiyum oksit (CaO) veya kalsiyum sülfat (CaSO4)
ilavesi yapılır.
Bu durumda çiftçiler tarafından alkali bir toprak tercih edilebilir. Sodyum değeri yüksek
olan arıtılmış atıksuların, sodyum değerini istenen seviyeye düşürmek amacıyla, bazen
nehir suyuyla veya yeraltı suyuyla karıştırılması gerekebilir.
RSC = (CO3-2 + HCO3-) - (Ca+2 + Mg+2) (bütün iyon konsantrasyonları meq/L cinsinden
ifade edilir.)
Atıksu kullanımı arttıkça, çökelen bikarbonat yüzdesi düşer. Bu sulara alçı(jips) katılarak
düzeltme yapılabilir.
Sulama suları için tavsiye edilen bazı tipik değerler, Tablo 4.8’de verilmektedir.
Bor
Az miktar bor, bitkilerin büyümesi için gereklidir; ancak belli bir miktarın üzerinde toksik
etki yapmaktadır. Çok az sayıda madde, sulama suyunda toksik olduğundan, sulama
sularının bor yönünden uygun olup olmadığının kontrolü esastır. Bazı durumlarda
(örneğin bor madeni veya borla ilgili sanayilerde), atıksuda bol miktarda bor bulunabilir.
47
Klorür
Aslında klorürün zeminin fiziksel özellikleri üzerinde hiç bir etkisi yoktur. Ancak bazı
bitkiler klorür iyonlarına karşı hassasiyet göstermektedir. İsrail’de turunçgiller için killi
topraklarda 7,5 meq/L ve kumlu topraklarda 15 meq/L değerlerinin altındaki klorid
içeriği, düşük riskli kabul edilmektedir. Hindistan’daki bazı sulama standartlarında bu
miktarın 600 mg/L’ye (16,92 meq/L) kadar çıkmasına izin verilmektedir; ancak zemin
şartları belirtilmemektedir.
Türkiye Atıksu Arıtımı Teknik Usuller Tebliği Sulama suyunun kimyasal kalitesinin
değerlendirilmesi için geliştirilmiş değerler tablosunda (Tablo E7.2) atıksuyun
kullanımında zarar derecesi, yüzey sulamaları için Klorür konsantrasyonu 140 mg/L’den
az sularda yok, 140-350 mg/L olan sularda az-orta ve 350 mg/L’den büyük olan sularda
tehlikeli olarak verilmiştir. Damlatmalı sulamalarda ise 100 mg/L’den az sularda yok ve
100 mg/L’den büyük olan sularda az-orta olarak verilmiştir.
Sülfatlar
Asidite/Alkalinite
Sulama suyundaki bazı dayanıklı maddeler (örneğin, zirai ilaçlar, haşere ilaçları, ağır
metaller, vs.), önce zeminde birikir ve ardından bitkiler tarafından alınarak besin zincirine
karışırlar. Son zamanlarda kadmiyum, bakır ve çinkonun besin zincirine girmesi, ciddi
bir mesele olarak ele alınmaktadır. Diğer metallerin bitkilerin yenilen kısımlarında
birikmedikleri görülmüştür. Her ne kadar arıtılmış atıksular ile uzun zamandan beri
sulama yapılıyorsa da, dayanıklı maddelerin birikimlerinin uzun süreli etkileri henüz
bilinmemektedir. Birçok sulama suyu standartlarında bu maddeler için belli limitler
konulmamıştır.
Çok miktarda endüstriyel atık içeren evsel atıksularda 0,5–4,0 mg/L civarında kadmiyum,
gümüş, çinko ve bakır bulunmaktadır. Bu metallerin çürütülmüş çamurdaki
konsantrasyonları, atıksudaki konsantrasyonlarından birkaç kat daha fazladır. Bu
maddeleri içeren çamurların toprağı bozma potansiyeli, sıvılardan çok daha yüksektir.
48
Bitkilerin dayanıklı maddeleri almaları, bitki türüne ve zemin kimyasına bağlıdır. Ağır
metaller, genellikle alkali zeminlerde çökeldiklerinden, fazla zarar sayılmazlar. Metaller,
demir ve manganezin hidroksitleri tarafından emilir. Zemindeki organik maddeler de, ağır
metalleri bünyelerine alırlar. Killi zeminlerin katyon değişim kapasiteleri yüksektir ve
metalleri daha iyi bağlarlar. Ayrıca, çeşitli sinerjistik (birlikte) ve antagonistik (karşıt)
aktiviteler de görülür. Örneğin, ortamda fosfat varsa, metallerin bitkiler tarafından
kullanılma durumları azalır.
Arıtılmış atıksuda ve sıvı çamurda sırasıyla 0,05 mg/L ve 8 mg/L kadmiyum varsa, 1 ha araziye
1 cm (10 mm) derinlikte uygulanacak sulama suyunda kadmiyum miktarı nedir?
Görüldüğü gibi buradaki arıtma tesisi çamuru, tehlikeli atıklar sınıfına girmekte ve ayrı olarak
bertaraf edilmesi gerekmektedir.
49
Yüzey akışı ile ve zeminden sızarak biriken sulardaki P konsantrasyonu, N
konsantrasyonuna göre tamamen zıt özellik gösterir. Hem organik, hem de inorganik
P’ler, suda çok az çözünürler. Bu nedenle, P zeminin üst tabakalarında çökelir. Zeminden
süzülen sudaki P konsantrasyonu düşüktür. Yüzey akışında henüz çökelmemiş P ve
çökeldiği halde ince taneli zemin partikülleriyle sürüklenen P bulunduğundan P
konsantrasyonu daha yüksektir. Dolayısıyla, tarım alanlarındaki N ve P, alıcı ortamlara
(örn. atıksular) farklı yollar izleyerek taşınır. N, yeraltı sularıyla taşınırken; P, yüzeysel
akışla taşınır. Taşınan N miktarı, P miktarına oranla göreceli olarak daha fazladır.
Erozyon, zeminde P kaybına neden olur. Ancak, iyi seçilmiş bitki örtüsüne sahip sulama
alanları, erozyondan fazla etkilenmez. Şekil 4.5’te zemin derinliği boyunca iyon
konsantrasyonu profilleri verilmektedir.
Zemindeki mevcut N’nin bir kısmı, bitkiler tarafından absorbe edilir; bir kısmı,
denitrifikasyonla kaybolur ve diğer bir kısmı da tahliye suyuyla nitrat şeklinde taşınır.
Her yıl organik azotun yaklaşık %1’i nitrat halinde mineralize olur. Bu oranın artması
veya azalması çeşitli faktörlere bağlıdır. Nitratlar, yağmur suyuyla yeraltı suyuna
karışırlar. Zeminin üst tabakasında 4.000 kg N/ha varsa ve yukarıdan aşağı sızıntı 800
mm/yıl ise, yılda %1 doğal mineralizasyon değeri kabul edilerek, sızan sudaki N
konsantrasyonu aşağıdaki şekilde bulunur:
(4000 kg/ha x 0,01 x 106) / (800 L/m2 x 1.000 m2/ha) = 5,0 mg/L
50
Zemine atıksuyla veya çamurla aşırı N verilmesi durumunda kayıplar artar ve yeraltı suyu
nitratla kirlenir. Amaç nütrient giderimi ve atıksu bertarafı ise, ekosistemin diğer
bileşenlerine zarar vermeden bunun gerçekleştirmek için, atık seyreltilerek veya daha
geniş bir alana yayılarak N ve P giderimi sağlanmalıdır.
Zemine verilen atıksuyun içindeki katı maddelerin çoğu, toprağın 5 cm’lik üst
tabakasında tutulur. Çözünmüş katı maddeler ise, suyla birlikte aşağılara doğru sızar.
Suyun zemin tabakasında kalma süresi, gözenek hacmine ve suyun infiltrasyon hızına
bağlıdır. Bu süre içerisinde organik maddeler giderilir. Zaman zaman havalandırılan
zeminlerde, organik maddelerin bozunması aerobiktir. Oysa devamlı su dolu
gözeneklerde ve lagün tabakalarında organik bozunma anaerobiktir. Zeminlerde derinlik
boyunca BOİ giderimi, birinci derece kinetik ve piston akım modeliyle ifade edilir.
Derinlik az ise, giderim yüksektir.
Kumlu zeminlerde killi zeminlere oranla daha fazla organik madde yüklemesi yapılabilir.
Zemin ne kadar geçirgense, organik maddeler o kadar derine nüfuz edebilirler. Bu
durumda topraktaki bakteriler daha geniş (yaygın) bir zemin tabakasında faaliyet
gösterirler ve daha uzun süreli organik yükleme sayesinde bakteriyel bozunma dengesi
sağlanır. Aşırı yükleme sonucunda anaerobik ortam, tıkanmalara ve bitki örtüsündeki
tahribat oluşabilir. Bu tip durumlar için “atıksu açısından sorunlu zemin” tabiri kullanılır.
olur.
Atıksu arıtılmamışsa (veya endüstriyel atıklar içeriyorsa) ve BOİ değeri 500 mg/L ise,
araziye uygulanan BOİ yükü,
Tablo 4.12’de verilmektedir. Tabloya göre söz konusu yükleme değerlerinin çok
değişken olduğu görülmektedir.
51
Tablo 4.12. Arazide organik yükleme (Arceivala, 2002)
Atık Organik Yükleme
(kg BOİ5/ha-gün)
Üzüm şekeri 1026
Kağıt hamuru ve kağıt 225
At gübresi 160
Ham evsel ve endüstriyel atıksular (Hindistan) 25–150
İkinci kademe arıtma suları çıkışı 2–5
Süt sanayi atıkları 12–125
Konserve sanayi atıkları 100–2.000
Çeşitli atıklar (ABD) 0,8–97,5
Daha önce de belirtildiği gibi, atıksu ile sulama halinde yenilmeyen (ya da çiğ olarak
yenilmeyen) bitkilerin yetiştirilmesi genellikle tercih edilmektedir. Pazar değerleri olan
bazı önemli yağ bitkileri, patojen taşınması korkusu olmadan yetiştirilebilir. Bitkiler ve
bu bitkilere uygun atıksu arıtımıyla ilgili bazı tavsiyeler, daha önce Tablo 4.2’de
verilmiştir. Ürünlerin hasadından asgari 2 hafta önce atıksu sulamasının durdurulması
tavsiye edilmektedir.
Amerikan Ordu Mühendisleri (US Corps of Engineers) tarafından çeşitli tip arazilerde
arıtma tekniklerinin etkinlikleri araştırılmıştır. Bu araştırmanın sonuçları, Tablo 4.13’te
özetlenmiştir.
52
sisteminin bir parçası olarak doğal arazide arıtma uygulanırsa, kazanılan suyun içmesuyu
olarak veya başka amaçlarla yeniden kullanımı daha emniyetli olur. Arazide arıtma
uygulanırsa, geri kazanılan suyun halk tarafından kabulü de daha kolay olmaktadır.
Arazide arıtma, sadece civarda arıtılmış atıksuyun deşarj edileceği yüzeysel su olmaması
durumunda seçilecek bir metot gibi görülmemelidir. Arıtılmış atıksuyu daha kaliteli
yapacak, hatta bu suyu yeniden kazanacak bir yöntem olarak da düşünülmelidir. Arazide
arıtma, fizibil ise ekolojik yönden suni arıtmadan daha tutarlı bir çözümdür. Atıksuyu
civardaki arazilere dağıttıktan sonra, devamına karışmamak doğru bir yaklaşım
olmamaktadır. Sürdürülebilir bir işletme sağlanması için, bu konu uygun bir mühendislik
projesi kapsamında ele alınmalıdır.
Nüfusu 100.000 kişi olan bir şehrin atıksuyunu arıtan fakültatif havalandırmalı lagün
tipindeki bir AAT’den çıkan klorlanmış çıkış suyu için bir sulama sistemi projelendiriniz.
Arıtmada BOİ5 giderim verimi %90’dır. Şehirde kişi başına günlük atıksu üretimi (sızma
dahil) 200 L’dir. Su, zemin ve iklim verileri aşağıda verilmektedir.
Na+ = 80 mg/L, K+ = 10 Mg/L, Ca2+ = 50 Mg/L, Mg2+ = 20 Mg/L, SO42- = 40 Mg/L, Cl-
= 35 Mg/L, Bor = 0,2 Mg/L
53
Farklı atıksu arıtma sistemlerinin tipik giderim verimleri ve çıkış suyu kalite değerleri ilk
yaklaşımda Tablo 4.15’ten alınabilir (Arceivala, 2002).
(b) İklim verileri:
35° kuzey enlemi aylara göre sıcaklık, yağış ve buharlaşma verileri Tablo 4.14’te
verilmiştir.
54
Tablo 4.15. Farklı atıksu arıtma sistemlerinin % giderim verimleri (Arceivala, 2002)
Konu Uzun Klasik Aktif Çamur Damlatmalı Fakültatif AAÇB Stabilizasyon Arazide Arıtma/
Havalandırmalı Filtre Havalandırmalı Havuzu Sulama
Lagün
Verim (tipik) BOİ 95 – 98 85 – 92 80 – 90 75 – 85 75 – 85 75 – 85 80 – 90
giderimi, %
N giderimi, %N 15 – 30 (b) 30 – 40 (b) 15 – 20 - - 40 – 50 80 – 90
P giderimi %P 10 – 20 (b) 30 – 45 (b) 10 – 20 - - 20 – 60 90 – 99
Koliform giderimi, 60 – 90 60 – 90 60 – 90 60 – 90 - 60 – 99,9 90 – 99
%
Helmint giderimi, % - - - - Evet Evet -
Arazi ihtiyacı 0,15 – 0,20 0,2 – 0,25 0,2 – 0,3 0,3 – 0,4 0,15 – 0,20 1,0 – 2,8 10 – 20
(m2/kişi) (c)
Enerji gereksinimi 16 – 19 12 – 15 7 – 11 12 – 15 Yok Yok Yok
(kWsaat/kişi-yıl) (d)
Çamur işleme Çürütmeye gerek Önce çürütülür, Önce çürütülür, Çamur 5 – 10 Direkt olarak Çamur 5 – 10 Çamur problemi
yok. Çamur kum sonra kurutma sonra kurutma yılda bir kez kum yılda bir kez yok
yataklarında yataklarında veya yataklarında manuel olarak yataklarında manuel olarak
kurutulur veya mekanik cihazlarla veya mekanik temizlenir. kurutulur veya temizlenir.
susuzlaştırma suyu giderilir. cihazlarla suyu mekanik
yapılır. giderilir. olarak suyu
giderilir.
Ekipman ihtiyacı Havalandırıcılar, Havalandırıcılar, Damlatmalı Sadece Yok (eğer gaz Yok Serpme cihazları
(ızgaralar ve kum geri devir geri devir filtre kolları, havalandırıcılar toplanıp enerji veya damlatma
tutucular hariç) pompaları, çamur pompaları, geri devir elde edilmesi sistemleri (isteğe
sıyırıcılar (büyük sıyırıcılar, pompaları, durumunda bağlı)
çökelticiler) çürütücüler, sıyırıcılar, gaz
kurutucular, gaz yoğunlaştırıcı, toplayıcılar)
ekipmanları gaz ekipmanları
İşletme özellikleri Aktif çamurdan Tecrübeli işletme Tecrübeli Basit Aktif En basiti -
daha basit gerekir işletme gerekir çamurdan
daha basit
55
Tablo 4.15. Farklı atıksu arıtma sistemlerinin % giderim verimleri (Arceivala, 2002), devamı
Konu Uzun Klasik Aktif Çamur Damlatmalı Fakültatif AAÇB Stabilizasyon Arazide Arıtma/
Havalandırmalı Filtre Havalandırmalı Havuzu Sulama
Lagün
Nüfusun birim Göreceli olarak Oldukça fazla Oldukça fazla Az Göreceli Çok az Çok az
maliyete etkisi küçük olarak az
Ayırıcı özellik En yüksek BOİ Oldukça fazla Oldukça fazla Enerji ihtiyacı Minimum veya En basit arıtma Sulama yapılacak
giderimi, yüksek ekipman, tecrübeli ekipman, yönünden aktif ihmal metodudur, hiç bitki ve dağıtım
nitrifikasyon, işletme ihtiyacı tecrübeli çamura benzer edilebilir enerji ihtiyacı sistemine bağlı
göreceli olarak çok (özellikle gaz işletme ihtiyacı ama inşaatı ve enerji yoktur, çok alan olarak ön arıtma
enerji, küçük ve toplanması ve (özellikle gaz işletilmesi daha kullanılır, gerektirir gerektirir, elde
orta ölçekli kullanımı toplanması ve kolaydır, ekonomiktir dolayısıyla edilecek tahıl ve
işletmeler için en konusunda), kullanımı genişletme veya (gaz kullanımı küçük yerlerde diğer mahsul
mantıklısı özellikle büyük konusunda), yer değiştirme olmasa bile), ve arazilerin masrafları
işletmeler için aktif çamura kolaydır arazi pahalı olduğu fazlasıyla karşılar
uygundur. göre daha az gereksinimi yerlerde uygun
enerji ihtiyacı göreceli olmayabilir.
olarak azdır
(ileri
arıtmanın
tipine
bağlıdır)
a Sisteme giren atıksu önce AAÇB’de arıtılır, ardından belli standartları saplaması açısından ileri arıtmaya alınır. Ayrıca çamur kurutma yatakları, gaz toplama ve yakma tertibatı vardır.
b Özel tedbirlerle ilave besin (azot + fosfor) giderimi sağlanabilir.
c BOİ = 54 g/kişi-gün’dür. Lagünlerde su derinliği 3m;sev yatayda 2 m ve düşeyde 1 m olur.
d Standart şartlarda (20 C° de ve normal kullanma suyunda sıfır ÇO için), havalandırıcı kapasitesi = 2 kg oksijen/kW-saat.
Arazi şartlarında, standart değerlerin 0,75’i gerçekleşmektedir. Ham atıksu pompajı hiçbir durumda enerji ihtiyacına dahil edilmemiştir.
56
Bu örnekte arıtılmış atıksu kalitesi aşağıdaki şekilde tahmin edilecektir:
Kişi başına atıksu miktarı yüksek olmadığından, evsel atıksu karakteristiği aralıklarından
en yüksek değerleri kullanabiliriz.
Toplam çözünmüş katı madde (TDS) = 350 + 300 (örneğin) = 650 mg/L
Yaklaşık elektriksel iletkenlik = 1050 μmhos/cm
Toplam alkalinite = 170 + 150 = 320 mg/L (HCO3- olarak) = 6,27 meq/L
100(6,42)
= 6,42+3,23+2,42+0,62 = 50,6 (kabul edilebilir)
6. Sulama suyundaki 0,3 mg/L bor konsantrasyonu, birçok bitki için tolere edilebilir
değerlerdedir. Diğer çözülebilir tuzlar gibi, borun da zamanla zeminde birikeceği
kabul edilirse, sabit konsantrasyon sulama suyundaki orijinal konsantrasyonun
yaklaşık 5 katı olacaktır.
57
Toprak ve zemin özellikleri:
Toprak özelliklerini yansıtan veriler, itiraz edilecek bir durum olmadığını açıkça
göstermektedir. Toprak, siltli-kil sınıfına girmektedir. pH değeri ise çok az alkali olup,
elektriksel iletkenlik değeri hafif tuzluluğu yansıtmaktadır. Sulama sürdükçe pH ve ECe
değerleri biraz yükselecektir. pH değerindeki yükselme önceden belirlenemez; ancak ECe
değerindeki artış aşağıda açıklandığı gibi önceden tahmin edilebilir. Zeminin kil içeriği
oldukça yüksektir. Bu durum, zeminin CEC değerini ve geçirgenliğini etkiler. Bu tip
durumlarda zeminde kalsiyum karbonat bulunması faydalıdır. Zeminin daha detaylı
değerlendirilmesi, zemin ve tarım uzmanlarının yardımıyla yapılabilir.
Ürün deseni:
Seçilecek ürün cinsleri, yerel tarım tecrübeleri ile zemin ve atıksu kalitesi dikkate alınarak
belirlenir. Burada söz konusu arıtmadan çıkan klorlanmış çıkış suyu ile sadece hayvan
yemi olacak bitkiler yetiştirilebilir. Bu hususlar göz önüne alındığında gerekli sulama
ihtiyacı Tablo 4.16’da verilmektedir.
Sulama metodu:
58
Tablo 4.16. Verilere göre hesaplanan su ihtiyaçları
Ay Yağış Etkili yağış, Tava Yem bitkileri Evapotranspirasyon, Net aylık sulama %50 verimde 100 ha alan
(mm/ay) P (mm/ay) Buharlaşması için kabul Et (α, Ep) (mm/ay) suyu ihtiyacı brüt sulama için brüt
Ep (mm/ay) edilen I=Et-P suyu ihtiyacı ihtiyaç
faktör, α (m3/ha-ay) (kümülatif m3)
(1) (2) (3) (4) (5) (6) (7)) (8) (9) (10)
Ocak 29 27 27 0,6 16 - - - -
Şubat 23 22 44 0,6 26 4 40 80 8.000
Mart 27 25 74 0,7 52 27 270 540 62.000
Nisan 23 22 104 0,7 73 51 510 1.020 164.000
Mayıs 12 11 152 0,7 106 95 950 1.900 354.000
Haziran 2 2 278 0,7 222 220 2.200 4.400 794.000
Temmuz - - 424 0,9 382 382 3.820 7.640 1.558.000
Ağustos - - 412 0,9 371 371 3.710 7.420 2.300.000
Eylül 2 2 298 0,8 238 236 2.360 4.720 2.772.000
Ekim 11 10 157 0,7 110 100 1.000 2.000 2.972.000
Kasım 22 21 55 0,6 33 12 120 240 2.996.000
Aralık 25 23,5 28 0,6 17 - - - -
Toplam 176 166 1.646 (mm/yıl) 1.498 14.980 29.960 2.996.000
(mm/yıl) (mm/yıl) (mm/yıl) (mm/yıl) (m3/ha-yıl) (m3/yıl)
59
Sulama sıklığı ve infiltrasyon oranı:
Zeminin nem içeriği, ağırlıkça arazi kapasitesinde %30, solma kapasitesinde %15’dir.
Nem oranının %22 olması istenirse, Bağıntı 3 kullanılarak etkili infiltre olması gereken
su miktarı şöyle bulunur:
𝑃𝑓 −𝑃𝑖 30−22
𝐼𝑒 = ( ) ∙ 𝑆𝑠 ∙ 𝐷𝑟 = =∙ (1,3) ∙ (900) ≅ 100𝑚𝑚 (3)
100 100
Yılın diğer aylarında evapotranspirasyon değeri daha düşük olduğundan, sulama sıklığı
da daha düşük olacaktır (Haziran’da evapotranspirasyon oranı 222 mm/ay olduğundan,
sulama 13,5 günde bir yapılacaktır). Bu durumda, verilen miktardaki atıksuyla daha çok
alanın sulanması gerekecektir veya aşağıda anlatıldığı gibi, atıksu bir lagünde
toplanacaktır.
Sulanacak arazi planlanırken en basit alternatif, en sıcak aylar olan Haziran ve Temmuz
temel alınarak alan miktarını belirlemektir. Bu aylarda sulama suyu ihtiyacı 7.640 m3/ha-
ay ve 255 m3/ha-gün’dür. Q =10.500 m3/ha-gün’lük debi, maks. 10.500/255=41 ha’lık
net alan sulamasına karşılık gelir. Mayıs ve Ağustos aylarında bile bu debi fazla
gelecektir. Bu durumda gelen debinin yaklaşık %40’ı, yakındaki bir alıcı ortama deşarj
edilmelidir. Diğer aylarda daha fazla debinin; hatta Aralık, Ocak ve Şubat aylarında belki
de debinin tamamının deşarj edilmesi gerekebilecektir. Uygun bir alıcı ortam mevcut ise,
sulama ihtiyacı gerektirmeyen aylar için atıksuyun alıcı ortama deşarjı en pratik
çözümdür. Mümkünse, bitkilerin daha az su gereksinimi olan mevsimlerde daha çok alan
sulamaya açılabilir. Bütün atıksuyun sınırlı ve belli bir alanda sulamada kullanılması
isteniyorsa, bazı aylarda ihtiyaç fazlası suyun geçici depolaması için bir lagün yapılır.
Deneme amaçlı olarak, 100 ha alanın sulanacağı kabul edilirse, aydan aya eklenik sulama
suyu ihtiyacı Tablo 4.16 Sütun 10’daki gibi olacaktır. Görüleceği üzere, eklenik sulama
suyu ihtiyacı ~3 x 106 m3/yıl, atıksu debisi ise günlük, aylık ve yıllık olarak sırasıyla,
10.500 m3, 315.000 m3 ve 3.780.000 m3 olmaktadır. Bu durumda, ihtiyaç duyulan sulama
60
suyu mevcut suyun %80’i kadardır. Depolama lagününde buharlaşma ve benzeri
nedenlerle su kaybı olacağından, bu rakamlar oldukça gerçekçidir. Lagün kayıpları ise,
öncelikle deneme boyutlandırması çalışması yapılarak belirlenir.
Lagün kapasitesi, Şekil 4.6’da gösterildiği gibi, giren ve çıkan akımların eklenik grafiği
hazırlanarak bulunabilir. Bu durumda, 1,2 x 106 m3’lük lagün hacmi gereklidir. Lagün
yeri seçilirken, öncelikle doğal hacim sağlayan topografik yapılar tercih edilir. Böyle bir
yer mevcut değilse lagün derinliği, zemin cinsine ve yeraltı suyu derinliğine göre
belirlenir.
Bir sulama sahasına net ihtiyaçtan yıllık bazda %30 fazla su verildiği ve fazla suyun
topraktan süzüldüğü kabul edilirse,
Elektriksel geçirgenlik, kararlı halde yaklaşık 4,8 x 1.050 ≈ 5.040 μmhos/cm değerine
ulaşacaktır (͞Ci≈ Ci). Bu değer, çim yetiştirmek için uygundur; ancak kaba yaklaşımlara
dayandığından, kesin bir değer olmadığı dikkate alınmalıdır.
Şekil 4.6. Depolama lagünü hacminin eklenik akım grafikleri ile tayini
61
Araziye uygulanan BOİ yükü:
Temmuz ayında uygulanan maksimum brüt sulama suyu miktarı 7.640 m3/ha-ay (≈ 250
m3/ha-gün)’dür.
olur. Bu değer, olası maksimum yüke tekabül etmekte olup, kabul edilebilir seviyededir.
Yılın diğer zamanlarında ise BOİ yükü daha düşük olacaktır.
Ham atıksudaki N, P ve K’nın kişi başına tipik değerleri ve bunların arıtımındaki olası
giderimler dikkate alınarak, araziye uygulanan temel besi maddesi miktarları için
aşağıdaki miktarlar bulunur:
Arazi ihtiyacı:
100 ha’lık arazide her 1.000 m3/gün debiye 9,52 ha (=105 m3/ha-gün) alan karşılık
gelmektedir. Buradan,
Gerekli toplam arazi ihtiyacı = lagün alanı + sulama alanı = 24 + 100 = 124 ≈ 140 ha
(brüt)
Bir gıda işleme endüstrisi AAT’inde çıkan atıksuyun analizi aşağıdaki gibidir. Geleneksel
sulama suyu kalite standartlarına göre, lömlü-killi bir arazide yem bitkisi yetiştirilmesi ve
sulama potansiyelini değerlendiriniz. Tahliye edilen su oranının %30’dan fazla olduğu
tahmin edilmektedir. Zeminin infiltrasyon değeri 10 cm/gün’dür. Zeminin yığın
yoğunluğu 1,35 gr/cm3’tür. Arazi kapasitesinde zeminin ağırlıkça mevcut nem içeriği
%10’dur. Ortalama evapotranspirasyon oranı %80, tava buharlaşması 250 mm/ay’dır.
Atıksu Özellikleri:
Debi = 1000 m3/gün
BOİ5 = 600 mg/L
Na+ = 200 mg/L, K+ = 35 mg/L, Ca+2 = 30 mg/L, Mg+2 = 20 mg/L, Cl- = 150 mg/L,
SO4-2 = 100 mg/L
CaCO3 cinsinden toplam alkalinite = 500 mg/L
62
Toplam çözünmüş katı madde = 1.100 mg/L (elektriksel iletkenlik = 1529 μmhos/cm)
Bor = 0,3 mg/L
pH = 8
Su kalitesi:
Arıtılmış atıksu kalitesi, Tablo 4.17’da verilen standartlara göre pH, toplam çözünmüş
katı madde miktarı, klor, sülfat ve bor yönünden itiraz edilebilir görülmemektedir. Na
yönünden değerlendirmek için, aşağıdaki hesaplamalar yapılmalıdır:
Tablo 4.17. ABD’de ve Hindistan'da sulamada kullanılan sular için kalite standartları
Konu Kaliforniya Hindistan
Tarımda Parklarda
Toplam çözünmüş katı madde, mg/L 2100 1500 2100
Elektrik iletkenliği, µmhos/cm - - 20 C°’de 3000
Klorid, mg/L 355 250 600
Sülfat, mg/L - 250 1000
Bor, mg/L 2,0 2,0 2,0
Sodyum, % - - 60
Sodyum absorpsiyon oranı, meq/l 10 8 -
Kalıntı sodyum karbonat, meq/l 2,5 - -
(𝑁𝑎+ ) (8,61)
1. SAR = ++ ++
= 1,5+1,64
= 6,87 meq/l (kabul edilebilir) (1)
√𝐶𝑎 +𝑀𝑔 √
2 2
100(8,61)
2. Na yüzdesi = = %68 (kabul edilebilir) (2)
8,61+0,87+1.5+1,64
3. RSC = (CO3- + HCO3-) – (Mg+2 + Ca+2)
= 10 – 3,14 = 6.86 meq/L
RSC değeri, izin verilenin çok üzerindedir. Bu değer, aşağıdaki metotlardan biriyle izin
verilen değer olan 2,5 meq/L’ye çekilebilir. Hangi yöntemin seçileceği, ekonomik
kriterlere bağlıdır:
Tuz birikimi:
Teorik olarak zemindeki tuz konsantrasyonu oranı (Cs / ͞Ci) tahliye edilen suyun zemine
bıraktığı tuz konsantrasyonuna karşılık gelir. Bu miktar 0,3 olarak verildiği durumda,
olur. Buna göre maksimum birikim, gelen iyonun ortalama konsantrasyonunun (͞ C) 3,3
misli olacaktır. Ortalama değer, atıksuyun ve yağmursuyunun konsantrasyonuna bağlıdır.
63
Yağmur yok ise, maksimum gelen konsantrasyon emniyetli tarafta kalınarak atıksudaki
konsantrasyona eşit kabul edilir. Atıksuyun elektriksel iletkenliği dikkate alınarak,
doymuş zeminden alınacak sudaki elektriksel iletkenlik için 3,3 x 1.750 =5.775
μmhos/cm değerine ulaşılır. Burada yetiştirilecek bitki, bu konsantrasyona karşı dayanıklı
olmalıdır. Yem bitkileri, yaklaşık 18.000 μmhos/cm değerine kadar toleranslı
olduklarından, bu açıdan sorun beklenmemektedir.
Sulama ihtiyacı:
Kurak mevsimlerde,
olur.
Bitkinin ihtiyacını karşılamak için, büyüme mevsiminde her hafta 10 cm veya 145
m3/gün-ha su verilmelidir. Zeminin çok daha fazla suyu kabul edecek infiltrasyon
kapasitesi bulunmaktadır (100 cm/gün’e kadar). Zemin geçirgenliğinde bir sorun yoktur.
Daha önce açıklandığı üzere, sulama olmayan zamanlarda atıksuyun başka yolla bertarafı
da göz önünde bulundurulmalıdır.
Arazi ihtiyacı:
Kurak mevsimlerde 1000 m3/gün debiyi 145 m3/gün-ha değeriyle bertaraf etmek için
gerek arazi, 1000 / 145 = 6,89 ha ≈ 7 ha alınır.
64
BOİ yükü = 145 x 1000 x (103 / 106) = 87 kg/gün-ha
olur.
Bu tip bir projenin başarılı olabilmesi için, infiltrasyon özellikleri iyi (geçirgen) olan
kumlu ve çakıllı bir sahanın bulunması gerekmektedir. Bunun için, bir seri sığ sızdırma
havuzu oluşturulur. Bu havuzlar birkaç 100 m boyunda olabilir ve içlerine 20-30 cm
derinlikte arıtılmış atıksu doldurulur. Havuzlar, aşağıda açıklanacak nedenlerle
dönüşümlü olarak çalıştırılır. Diğer bir deyişle, birkaç gün dolu (ıslak), birkaç gün boş
tutulurlar. Başka besleme şekilleri de uygulanabilir.
ABD Arizona’da geri besleme sistemleri üzerine yapılan deneysel çalışmalarda, ikinci
kademe arıtma uygulanmış atıksuyun kullanılması durumunda dönüşümlü işletme ile
yeraltı suyunun nitratlarla kirlenmesinin önüne geçilebildiği gösterilmiştir (Arceivala,
2002).
Havuzların dönüşümlü işletimi esnasında su havuzlarda uzun süre (14 gün ıslak, 7 gün
kuru) kalırsa, atıksu içindeki N %90 mertebesinde giderilir ve geri kazanılan sudaki tüm
N nitrata dönüşür. Uzun ıslak dönem, anaerobik olarak denitrifikasyona sebep olur. Kuru
dönemde ise zemin havalanır, organik maddeler ve denitrifikasyon ürünleri bozunmaya
uğrar.
İkinci kademe arıtma görmüş sudaki askıda katı madde miktarı 6,6 cm/gün uygulama
hızına kadar zeminde tıkanmalara sebep olmaz. Uygulama oranı 32,8 cm/gün gibi yüksek
değerlere ulaşınca tıkanma başlar. Dönüşümlü uygulama, bunun da kontrolünü
sağlayacaktır. Zeminin P ve mikroorganizma giderme özelliği daha önce açıklanmıştır.
Hızlı infiltrasyon havuzlarının verimi de Tablo 4.16’te verilmiştir.
Bir yeraltı suyu besleme sisteminin uygun projelendirilmesi için, zeminin hidrolik
özelliklerinin bilinmesi gerekir. Zemin tabakalardan oluşuyorsa, hidrolik geçirgenlik (K),
yatay ve düşey yönde farklı olabilir. Örneğin, eşit derinlikte ardışık kumlu ve çakıllı
yataklarda, tabakaların K değerleri sırasıyla 4 m/gün ve 150 m/gün ise, yatay yöndeki
hidrolik geçirgenlik (Kh) bu iki K değerinin aritmetik ortalaması olur (77 m/gün). Düşey
yöndeki geçirgenlik (Kv), iki K değerinin harmonik ortalamasıdır (13,2 m/gün). Bu
65
durumda yatay ve düşey yöndeki geçirgenliklerin oranı Kh/Kv = 5,83 olur. Ayrıca her
tabaka kendi içinde anizotropiktir.
Bu sistemde de suyun yeraltından çekilmesi, kuyularla yapılabilir veya uygun boyda dren
ve galerilerden de yararlanılabilir. Her zaman arzulanan kalitede geri kazanılmış su elde
etmek için, beslenen su yeraltında pratikte mümkün olabilecek en uzun süre
bekletilmelidir.
Arıtılmış atıksu ile beslenen akiferden geri çekilen su, çeşitli maksatlarla (örn.
rekreasyon, endüstri ve tarım) kullanılabilir. Hatta uygun bir arıtmadan sonra içmesuyu
olarak dahi kullanılabilir. Avrupa’da, İsrail’de ve dünyanın başka bölgelerinde bu tip
sistemler çalışmaktadır. Avrupa’da akifer yapay besleme sistemleri, özellikle Rhine ve
Ruhr nehirlerinin çok kirlenmiş sularından içmesuyu üretmek amacıyla yıllardan beri
kullanılmaktadır.
Gelişmekte olan birçok ülkede, atıksularla bitki sulaması esnasına kaçınılmaz şekilde
yeraltı suyu beslemesi de yapılmaktadır. Bunlar, çok alan gerektiren ve düşük hızlı
sistemler olmakla beraber, insanlara yeni iş ve gıda üretim olanakları sağlarlar. Geçirgen
zeminlerdeki doğrudan akifer besleme sistemleri, yüksek hız, daha az alan (0,3 – 1,0 ha /
1.000 m3-gün) ve daha az işçilik gerektirirler.
66
5. TARIMSAL AMAÇLI KULLANIM İÇİN MEVCUT SİSTEMLERİN
İYİLEŞTİRİLMESİ VE YENİ SİSTEMLERİN GELİŞTİRİLMESİ
Birincil, ikincil ve üçüncül (ileri) arıtma sistemleri arasında yaygın kullanımları gün
geçtikçe artan membran teknolojileri ve atıksu dezenfeksiyon sistemleri dikkat
çekmektedir. Özellikle atıksuların alternatif su kaynağı olarak geri kazanımı
düşünüldüğünde, bu teknolojilerden yararlanıldığı görülmektedir. Bu sistemler mevcut
sistemlerin iyileştirilmesinin yanı sıra yeni sistemler geliştirilirken de kullanılmaktadır.
Bu bölümde söz konusu yeni teknolojiler tanıtılacaktır.
67
Giriş atıksu Ham atıksu
Kaba ızgara
Ön arıtma
Kum tutucu
Birincil arıtma
(fiziksel) Ön çöktürme İnce ızgara
İkincil arıtma
Membran Aktif Damlatmalı Döner
(nitrifikasyonlu
biyoreaktör çamur filtre biyolojik
veya
kontaktörler
nitrifikasyonsuz)
Fosfor Fosfor
Biyolojik
giderimi giderimli fosfor (a)
kimyasal Gıda ürünü
giderimi
çöktürme olmayan bitki
sulama
Klorlama
Ultraviyole
radrasyonu
Dezenfeksiyon Ultraviyole
Klorlama Ozon
radyasyonu
(c)
Endüstriyel
proses suyu
Arıtılmış suyun yeniden kullanım uygulaması
Çıkış suyu
(dağıtım sisteminde biyofilm büyümesini kontrol
etmek için kalıcı klor gerekebilir)
Şekil 5.1. Çeşitli amaçlarla geri kazanımı planlanan arıtılmış atıksular için arıtma
prosesleri akım şeması (a) gıda ürünü olmayan bitki sulaması, (b) yeşil alan sulaması, ve
(c) endüstriyel proses suyu (Asano vd., 2007)
68
Tablo 5.1. Alternatif arıtma sistemlerinin uygulanması ile elde edilecek çıkış suyu kalitesi aralık değerleri (Asano vd., 2007)
Filtrasyon BNR ve Mikrofiltrasyon
BNR ilaveli
Ham Konvansiyonel ilaveli filtrasyon Membran ve ters osmoz
Parametre Birim aktif
atıksu aktif çamur* konvansiyonel ilaveli aktif biyoreaktör ilaveli aktif
çamur**
aktif çamur * çamur *** çamur
AKM mg/L 120–400 5–25 2–8 5–20 5–20 ≤2 ≤1
Koloidal katı madde mg/L 5–25 5–20 5–10 5–10 ≤1 ≤1
BOİ mg/L 110–350 5–25 <5–20 5–15 5–15 <1–5 ≤1
KOİ mg/L 250–800 40–80 30–70 20–40 20–40 <10–30 ≤2–10
TOK mg/L 80–260 10–40 8–30 8–20 8–20 0,5–5 0,1–1
Amonyak azotu mg N/L 12–45 1–10 1–6 1–3 1–2 <1–5 ≤0,1
Nitrat azotu mg N/L 0-eser 10–30 10–30 2–8 2–8 <10*** ≤1
Nitrit azotu mg N/L 0-eser 0-eser 0-eser 0-eser 0-eser 0-eser 0-eser
Toplam N mg N/L 20–70 15–35 15–35 3–8 2–5 <10*** ≤1
Toplam P mg N/L 4–12 4–10 4–8 1–2 ≤2 <0,3****-5 ≤0,5
Bulanıklılık mg/L 2–15 0.5–4 2–8 0,3–2 ≤1 0,01–1
<100-
UOB mg/L 10–40 10–40 10–20 10–20 10–20 ≤1
>400
Metaller mg/L 1,5–2,5 1–1,5 1–1,4 1–1,5 1–1,5 eser ≤?
Yüzey aktif maddeler
mg/L 4–10 0,5–2 0,5–1,5 0,1–1 0,1–1 0,1–0,5 ≤1?
(surfaktan)
TÇK mg/L 270–860 500–700 500–700 500–700 500–700 500–700 ≤5–40
Eser (İz) Maddeler µg/L 10–50 5–40 5–30 5–30 5–30 0,5–20 ≤0,1
Toplam koliform No./100mL 10⁶-10⁹ 10⁴-10⁵ 10³-10⁵ 10⁴-10⁵ 10⁴-10⁵ <100 ~0
Protozoa kistleri ve
No./100mL 10¹-10⁴ 10¹-10² 0–10 0–10 0–1 0–1 ~0
ookistleri
PFU/100mL
Virüsler ***** 10¹-10⁴ 10¹-10³ 10¹-10³ 10¹-10³ 10¹-10³ 10¹-10³ ~0
* Konvansiyonel ikincil arıtma nitrifikasyon yapan aktif çamur sistemi olarak tanımlanmaktadır.
** BNR azot ve fosfor giderimi yapan biyolojik nütrient giderimi olarak tanımlanmaktadır.
*** Anoksik aşaması dahil
**** Koagülan ilavesi ile
***** Plak oluşturucu birim
69
5.1. Membran Teknolojileri
En çok bilinen çeşitleri RO ve NF olan basınç tahriki ile çalışan membran proseslerinin
şematik gösterimi Şekil 5.3’tde verilmektedir.
70
Şekil 5.3. Basınç tahriki ile çalışan membran prosesinin gösterimi (Kitiş vd., 2009)
Mevcut membran filtrasyon teknolojileri, akıma bağlı olarak 2 sınıfa ayrılır. Bunlardan
ilki besleme çözeltisi akışının membran yüzeyine dik olarak gerçekleştiği “çıkışsız”
(dead-end) filtrasyon türü olup sadece besleme ve ürün akımları içerir. İkinci filtrasyon
tipi ise besleme çözeltisi akışının membran yüzeyine paralel gerçekleştiği “çapraz akış”
filtrasyon türüdür. Dead-end filtrasyondan farklı olarak çapraz-akış filtrasyon türünde
besleme ve ürün akımlarının yanında, membran yüzeyinden filtre edilmeden sistem dışına
çıkan bir akım bulunmaktadır. Membran tarafından bloke edilen türler/maddeler
neticesinde, besleme çözeltisinden daha yüksek konsantrasyonlu olan bu akıma
“konsantre” adı verilir. Tübular, gözenekli fiber, plaka modül ve spiral sarım olmak üzere
farklı konfigürasyonlarda membran modülleri mevcuttur (Şekil 5.4). Her modül
konfigürasyonunun kendine göre avantajları ve dezavantajları bulunur. Modül
konfigürasyonunun seçimi, ayırım prosesinin özellikleri göz önünde bulundurularak
yapılmalıdır. Belli prosesler için bazı konfigürasyonlar neredeyse standart hale gelmişken
(örn. deniz suyu desalinasyonu için spiral sarım modüllerin kullanımı), bazı proseslerde
ise farklı üreticilerin sunduğu farklı konfigürasyonlar (örn. atıksu arıtımında plaka modül,
gözenekli fiber ve tübular konfigürasyonların kullanımı) arasında çok ciddi bir rekabet
bulunmaktadır (Kitiş vd., 2008).
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Organize Sanayi Bölgesi (OSB) bünyesinde 2007
yılında yapılan AAT, 50.000 m³/gün besleme ve 38.610 m³/gün üretim kapasitesi ile geri
kazanım yapan Türkiye’deki en büyük kapasiteli Ultrafiltrasyon (UF) ve Ters Osmoz
(RO) tesisi olma özelliğini taşımaktadır. Ultrafiltrasyon ve Ters Osmoz sistemi ile OSB
sanayici için işletmelerinde kullanılmak üzere yeraltı suyuna ve şehir şebeke suyuna
alternatif su üretilmektedir. İleri Arıtma Sistemi; mekanik filtrasyon, ultrafiltrasyon ve
ters osmoz membran sistemlerinden oluşmaktadır. Şekil 5.5’te bu tesisin üniteleri
gösterilmektedir. Şekil 5.6’da ise MF ve NF sistemlerinin görünüşleri sunulmaktadır.
71
Şekil 5.4. Farklı membran modül konfigürasyonları: A: Plaka modül, B: gözenekli fiber,
C: Tübular, D: Spiral sarım (Kitiş vd., 2008).
(a) (b)
Şekil 5.5. Bursa TSO AAT (a) UF Tesisi, (b) RO Tesisi’nden görünüş (Url-2)
(a) (b)
72
5.1.2. Membranla Ayırma Prosesleri
ED, elektrik potansiyelinin etkisiyle sudan inorganik iyonları gideren bir prosestir. Bu
proseste iyonları seçici olarak geçiren bir seri membran kullanılmaktadır. Bir membran
katyonları geçirip anyonları tutarken, diğer membran anyonları geçirip katyonları tutar.
İçerisinden elektrik akımının geçtiği birbiri ardına sıralanan membranlarla paralel
bölmeler oluşturularak elektrodiyaliz hücreleri oluşturulur. Katyonlar katyon seçici
membrandan geçerek katoda yönelirken, anyon seçici membranlar katyonların geçişini
engeller. Karşıt etki anyonlar içinde gözlenir. İyonlar bir hücrede giderilirken, diğer
hücrede konsantre olurlar.
EDI, iyon değiştirme reçinelerini kullanarak, proses suyunda bulunan iyonları giderir.
EDI teknolojisinin klasik karışık yataklı reçineli sistemlerden ayıran en önemli fark,
reçine yatağı içinden geçen elektrik akımı sayesinde, iyonların aralıksız olarak besleme
suyundan konsantre hattına doğru hareket etmeleridir. Bu sayede su saflaştırılır ve klasik
reçineli saflaştırma proseslerinin neden olduğu zaman, para, su ve kimyasal rejenerant
kayıpları önlenir. EDI sistemleri yüksek saflıkta su ihtiyacı duyulan proseslerde
uygulanan ileri saflaştırma teknolojisidir. EDI prosesinin rejenerasyon ihtiyacı olmadığı
gibi; zararlı atık da oluşturmamaktadır. Kesintisiz çalışma ile istenen saf su kalitesi elde
edilebilmektedir. Bu sayede, işletme giderlerinde belirgin ölçüde azalma görülmektedir.
İyon değiştiriciler ise, atıksu bünyesinde istenmeyen anyon ve katyonların uygun bir iyon
değiştirici kolonda tutulması işlemidir. Genellikle aşağı akışlı kolon tipindedirler. Atıksu
basınç altında kolona yukarıdan girer, reçine boyunca ilerleyerek aşağıdan uzaklaştırılır.
Reçine kapasitesi düşünce kolonun rejenerasyonu gereklidir. Katyonik iyon değiştirme
reçinelerinde genellikle sodyum hidroksit rejenerant olarak kullanılır. İyon değiştirme su
ve atıksu arıtımında geniş uygulamaya sahiptir. Öncelikle su kaynaklarından sertlik veren
iyonları (Ca+2 ve Mg+2) ve yeraltı kaynaklarından demir ile manganı uzaklaştırmak
amacıyla kullanılır. İyon değiştirme endüstriyel atıksularda altın, gümüş ve uranyum gibi
iyonik halde bulunan değerli metallerin geri kazanılmasında kullanıldığı gibi, nükleer
reaktör, hastane ve laboratuvar atıksularındaki radyoaktif ve zararlı maddelerin
uzaklaştırılması amacıyla da kullanılmaktadır. Şekil 5.7’de tipik bir elektrodiyaliz ile
elektrodeiyonizasyon sisteminin görünüşleri yer almaktadır.
73
Şekil 5.7. (a) Bir elektrodiyaliz sistemi, (b) Bir elektrodeiyonizasyon sistemi
MBR, arıtılmış su ve biyokütlenin filtrasyon ile fiziksel olarak ayrıldığı, askıda büyüme
modundaki biyokimyasal oksidasyon, aktif çamur benzeri bir prosestir (Kitiş vd., 2009).
Ancak konvansiyonel aktif çamur prosesinde iki ayrı tankta gerçekleşen biyokimyasal
oksidasyon (havalandırma tankında) ve su/biyokütle ayrımı (çökeltim tankında)
MBR’larda tek tankta gerçekleşmektedir. Bu tankta havalandırma suretiyle aktif çamur
oluşturulmakta, tankın içinde suda gömülü batık membran kasetlerindeki fiberlerin ya da
düz plaka membranların çok küçük gözeneklerinden vakum uygulanarak arıtılmış su
çekilmekte ve biyooksidasyon ile karbon giderimini yapan biyokütle tank içerisinde
kalmaktadır.
74
Tipik bir MBR ünitesi akım şeması Şekil 5.9’da gösterilmiştir. Atıksudaki membranları
tıkayabilecek büyük çaplı materyalleri (bez, plastik, kağıt parçaları, vb.) ayırmak için
mekanik kaba ve ince ızgaradan (1–2 mm çaplı) geçen atıksu ön çökeltim gerekmeksizin
MBR tankına girmektedir. Ancak giriş askıda katı madde içeriği nispeten yüksek olan
atıksularda, MBR ünitesinden önce ön çökeltim de kullanılabilmektedir. Genellikle daha
küçük çaplı (≈ 0,1–1 mm) ve daha yüksek tutma kapasiteli döner tambur ızgaralar, MBR
sistemlerinde konvansiyonel ızgaralara nazaran tercih edilmektedir. MBR tankının giriş
bölümü kapalı ve havalandırmasız yapılarak anoksik şartlar sağlanıp denitrifikasyon
uygulanabilir. Bunun için havalandırma tankında nitrifikasyon ile oluşan nitrat, biyokütle
(MLSS) geri devri ile anoksik tanka pompalanır. Böylece isteğe bağlı olarak organik
karbon gideriminin yanı sıra amonyak-N giderimi de sağlanır. P giderimi de amaçlanmış
ise, tankın giriş kısmına bir anaerobik bölüm eklenmek suretiyle, biyolojik olarak giderim
sağlanabilir. Dolayısıyla MBR prosesi, biyolojik nütrient giderimi için de uygundur. Bazı
sentetik toksik organik maddelerin, P’nin veya ağır metallerin giderimi istenirse,
koagülasyon/flokülasyon işlemi için suya bazı metalik koagülanlar eklenebilir. Tüm bu
özellikler MBR’ları çok esnek bir arıtma prosesi haline getirir. Vakum ile membran fiber
gözeneklerinden çekilen arıtılmış su, konvansiyonel sistemlere göre çok daha yüksek
kalitededir (Kitiş vd., 2009).
Şekil 5.9. Tipik bir MBR sistemi akış diyagramı (Kitiş vd., 2009)
75
𝑄
𝐽𝑡 = 𝐴𝑃
Jt = t zamanındaki anlık süzüntü suyu akısı (L/m2-saat; LMH)
QP = t zamanındaki süzüntü suyu debisi (L/saat)
A = toplam membran yüzey alanı (m2)
Sistem su geri kazanımı: giriş suyu debisine göre kazanılan temiz su (süzüntü suyu)
debisinin yüzdesi sistem su geri kazanımı olarak ifade edilir.
MBR Konfigürasyonları
Uygulanmakta olan MBR sistemleri, sıvı/biyokütle ayrımının pozitif basınçlı çapraz akım
membran filtrasyonu ile ayrı bir ünitede gerçekleştiği “harici” ve sıvı/biyokütle ayrımının
biyoreaktör içinde vakumlu olarak batık membranlar ile gerçekleştiği “dahili” olmak
üzere 2 ana konfigürasyondadır (Şekil 5.10).
76
Şekil 5.10. MBR konfigürasyonları (Kitiş vd., 2009)
Dahili MBR’larda farklı amaçlar için genellikle iki tür havalandırma uygulanır. Reaktör
tabanındaki difüzörlerden verilen kaba hava kabarcıklı havalandırma ile biyokütlenin
oksijen ihtiyacı hedeflenir. Öte yandan membran yüzeyine uygulanan ince hava
kabarcıklı havalandırma ile membran yüzeyinde maddelerin birikip akıyı azaltması
engellenmeye çalışılır. Yükselen hava kabarcıkları membran yüzeyinde türbülanslı karşı
akım oluşturarak (yaklaşık 1 m/s), membran yüzeyinde materyallerin birikmesini azaltır
ve böylece sistem daha etkin çalışır. Reaktördeki türbülanslı karışım ve reaktör
hidroliğinden dolayı iki havalandırma türü de pratikte, hem temizleme hem de oksijen
ihtiyacı taleplerini karşılayabilir. Diğer bir deyimle uygulamada iki havalandırmanın
sonuçlarını ayırt etmesi zordur. Konfigürasyon seçeneği uygulamaya göre değişkenlik arz
etse de, genellikle dahili MBR’lar daha sık uygulanmaktadır. İki konfigürasyonun
karşılaştırılması Tablo 5.2’de sunulmuştur (Kitiş vd., 2009).
77
hacmini ve alan gereksinimi düşürüp ilk yatırım maliyetini azaltarak işletme kolaylığı da
sağlar. MBR’larda yüksek MLSS konsantrasyonlarından dolayı fazla çamur yaşı (SRT)
ile işletim yapılabilir. 20 günden fazla SRT ile çalışıldığında ortaya çıkan avantajlardan
ilki, artırılmış iç solunum dolayısıyla oluşan yeni biyokütle miktarının azalması,
neticesinde bertaraf edilmesi gereken atık miktarının ve bertaraf maliyetinin düşmesidir.
İkinci olarak, yüksek SRT değerlerinde nitrifikasyon daha verimli gerçekleşir ve
nitrifikasyonun çeşitli ortam şartlarından olumsuz şekilde etkilenme ihtimali azalır.
Üçüncü üstünlük ise, sentetik toksik organik maddelerin biyolojik ayrışmasını sağlayan
özel mikroorganizmaların yüksek SRT değerlerinde daha etkin çalışmalarıdır. Yine
yüksek MLSS konsantrasyonlarında çalışıldığında sisteme fazla organik yükleme de
yapılabilir. Bu yüksek biyokütle konsantrasyonu aynı zamanda şok toksik yüklemelere
karşı da daha dayanıklıdır (Kitiş vd., 2009).
MBR’larda filtrasyon sonucu bulanıklık da düşük değerlerdedir (<0,5 NTU) ve çıkış suyu
çok berrak bir görünüm alır. Kaliteli su üretiminden dolayı özellikle ABD’de bu proses
ile arıtılan atıksular geri kazanılmakta, olup sulamada (tarım, rekreasyon, inşaat vb.
alanlarında) ve diğer amaçlarla (proses suyu, yangın söndürme, tuvalet pisuarları vs.)
kullanılmaktadır. Böylece hem mevcut su kaynakları korunmuş, hem de arıtılmış
atıksular değerlendirilmiş olur. MBR’larda işletim sırasında SRT konvansiyonel
sistemlere göre çok daha rahat kontrol edilir. Çünkü son çökeltim tanklarında
biyokütlenin bazı durumlarda iyi çökelememesinden dolayı, savaklardan askıda katı
madde (AKM) kaçma durumu MBR’da mevcut değildir. MBR’da biyokütlenin sistemden
tek çıkış noktası nihai bertaraf için atılan atık çamurdur. MBR’larda fiziksel biyokütle
ayrımı yanında, aynı zamanda çok kaliteli bir fiziksel dezenfeksiyon da sağlanmış olur.
ABD’de gerek pilot, gerekse de gerçek tesislerde MBR’ların yaklaşık tüm protozoaları
giderdiği, 5–6 log (logaritmik, ya da %99,999- %99,9999) bakteri ve 1–2 log virüs
giderimi sağladığı gözlenmiştir. Klorla dezenfeksiyona dayanıklı olan patojenik
protozoalardan Cryptosporidium ve Giardia, MBR’da rahatlıkla tutulur. Bu rakamlar
yaklaşık membrandaki 0,1 μm gözenek büyüklüğü dikkate alındığında beklenen
rakamlardır. Bu bağlamda düşük bulanıklık yanında çok düşük patojen içerikli arıtılmış
su, rahatlıkla tarımsal sulama amaçlı kullanılabilir. Konvansiyonel sistemlere göre MBR
ile arıtılmış atıksu çevre sağlığı ve mikrobiyal içerik yönünden çok daha güvenlidir.
ABD’deki standartlara göre MBR ile arıtılmış atıksular son bir dezenfeksiyon yapmak
koşuluyla (geri kalan virüsleri bertaraf etmek ve sonradan oluşabilecek mikrobiyal
büyümeyi engellemek için) doğrudan tarımsal sulamada kullanılabilir. Bu standartlar
değişik tarım ürünleri ve kullanım alanları için farklı olarak hazırlanmıştır (USEPA,
1992).
MBR’ların zayıflıklarına gelindiğinde ise, arıtma işlemi tek bir havuzda gerçekleştiği için
sistem mekanik açıdan ve kontrol açısından konvansiyonel sistemlere göre daha
karmaşıktır. Ancak otomasyon sayesinde işletim kolaylaşır. İşletim sırasında zamanla
membran gözenekleri tıkanır ve arıtılmış su çekimi (akı) azalır, bunu engellemek için
belirli aralıklarda basınçlı hava/su (backpulse) ve kimyasallarla (sitrik asit, sodyum
hipoklorit gibi) gözenekler temizlenir. Tüm bu temizlik işlemi otomatik yapılır. Ancak
bu kimyasallar için az hacimlerde de olsa biriktirme amacıyla depolama tankları gerekir.
78
havalandırma veya fiziksel geri yıkama ile giderildiği “geri dönüşümlü” ile çözünmüş
veya kolloidal maddelerin adsorbsiyon sonucu gözenek içinde birikim ve tıkanmanın
kimyasal temizleme ile kısmen giderildiği “geri dönüşümsüz”. MBR’lardaki membran
tıkanmaları fiziksel, inorganik, organik veya biyolojik kökenli olabilir. Tıkanma üzerine
etkili olan dört ana faktör vardır (Kitiş vd., 2009);
proses konfigürasyonu,
membran materyali ve konfigürasyonu (geometrisi),
proses işletimi (sistem hidrodinamiği),
biyokütle konsantrasyonu ve kompozisyonu.
Membran tıkanmalarına doğrudan etki eden 3 ana faktör ise; biyokütle özellikleri, işletim
şartları ve membran fiziko-kimyasal karakterleridir. Şekil 5.11’de MBR’larda tıkanmayı
etkileyen faktörler şematik olarak gösterilmiştir. Genel olarak proses performansı ana
kirleticilerin giderimi ve enerji talebi ile belirlenir. Tıkanma, membranın hidrolik
performansını (permeabilite) düşürerek enerji masraflarını doğrudan etkiler. Ana
kirleticilerin gideriminde ise fazla etkisi yoktur.
Membranların Temizliği
Her üretici firmanın kendine özgü geri yıkama ve kimyasal temizlik yöntemleri olsa da,
ana hatlarıyla metotlar birbirine benzerdir. Batık MBR’larda tıkanmayı önleyici birçok
79
yöntem bulunmaktadır. Bazı sistemlerde membranlar otomatik düzende, oluşan süzüntü
suyu kullanılarak her 10–15 dakikada bir düzenli olarak geri yıkanırlar. Bu işlemle
tıkanan membran gözenekleri temizlenmeye çalışılır. Esas amaç, membran yüzeylerine
gevşek olarak tutunmuş materyallerin uzaklaştırılmasıdır. Geri yıkama prosesinde önce
yıkanacak modüldeki arıtım durdurulur, ardından bu sefer dıştan içe doğru saniyeler
mertebesinde (yaklaşık 10–20 sn) kademeli olarak membranlara su basılır. Burada
kullanılan su, ayrı tanklarda bu amaç için biriktirilen sistem süzüntü suyudur. Birinci
temizleme metodunun yanı sıra, tıkanma derecesinin artıp sabit akı üretimi için gereken
membran basıncının yükseldiği durumlarda, ikinci temizleme yöntemi olarak (genellikle
yaklaşık 15 günde bir) kimyasalların eklendiği süzüntü suyu ile geri yıkama yapılır. Sitrik
asit (pH düşürüp tortuları çözmek için) ve sodyum hipoklorit (organik veya
mikrobiyolojik filmleri parçalamak için) bu amaç için kullanılmaktadır. İkinci temizleme
metodu da yetersiz kalıp sabit akı süzüntü suyu üretimi için gerekli basınç artmaya devam
ederse, üçüncü temizleme yöntemi uygulanır. Bu uygulamada öncelikle membran tankı
servis dışına alınıp tank boşaltılır. Daha sonra membranlar ikinci temizlemede uygulanan
kimyasal dozlardan daha yüksek dozlar içeren sitrik asitli ve sodyum hipokloritli basınçlı
süzüntü suyu ile yıkanır, bilahare tank bu yüksek dozlu kimyasalları içeren süzüntü suyu
ile doldurulup membranlar batık halde 5 saat civarı bekletilir (Kitiş vd., 2009).
Şekil 5.12. Antalya Gazipaşa Belediyesi’nin Temmuz 2012’de işletmeye açılan membran
biyoreaktör AAT’nin bir görünüşü
80
da önem kazanmaktadır. Kullanılacak dezenfektanın, alıcı ortamdaki canlılara ve (akış
yönünde) suyu kullanan insanlara toksik etki oluşturmayacak şekilde seçilmesi
gerekmektedir. Genelde kullanılan kimyasallar sıvı-gaz klor, hipokloritler, klordioksit ve
ozon’dur.
UV teknolojisi ise özellikle son 20 yıldır Avrupa, ABD ve Güney-doğu Asya ülkelerinde
kullanılmaktadır. Bunun nedeni de etkili, düşük maliyetli ve çevre dostu bir teknoloji
olmasından kaynaklanmaktadır. UV dezenfeksiyonu atıksuların arıtıldıktan sonra
tarımsal sulamada kullanılması durumunda son derece uygun olan bir son işlemdir
(Tanık, 2010).
Ülkemizde atıksu arıtma tesisinden (AAT) çıkan arıtılmış suyun yeni teknolojilerle
dezenfekte edilerek tarımsal sulamada tekrar kullanılmasını sağlayacak büyük ölçekte bir
projeyi hayata geçirmek üzere, TC Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından çalışmalar
başlatmıştır. Bakanlığın Hollanda Hükümeti ile birlikte yürüttüğü, toplam 750.000
Euro’luk hibe tahsis edilen, “Arıtılmış Evsel Atıksuların Tarımda Kullanımı Projesi”,
Eylül 2012 tarihinde başlamıştır. Projenin pilot uygulaması Akarçay Havzası’nda
yürütülmektedir. Bu kapsamda Afyonkarahisar Belediyesi AAT’sinden çıkan atıksular
tarımsal sulamada kullanılacaktır. Su kaynaklarının daha etkin kullanımını sağlayacak
olan proje, pilot uygulamanın ardından ülke genelinde kullanılmak üzere
genişletilecektir. İlklerden olma niteliğini taşıyacak proje ile, hem çevre ve su kaynakları
korunacak, hem de tarımsal sulamada verimlilik ile ekonomik getiri artışı sağlanacaktır.
Ocak 2012’de açıklanan Ergene Havzası Koruma Eylem Planı kapsamındaki çalışmalar,
ilgili kurumların eşgüdümünde devam ederken, Trakya Kalkınma Ajansı
(TRAKYAKA)’nın mali destek programlarıyla da desteklenmektedir. Ajans, Küçük
Ölçekli Altyapı başlığı altında AAT’lerin kurulmasına destek sağlayarak, evsel
atıksuların arıtılmadan deşarjının önüne geçilmesine katkı sağlayacaktır. Edirne’nin Enez
İlçesi’ne bağlı Sultaniçe, Gülçavuş, Büyükevren ve Küçükevren köylerinin evsel
atıksularının arıtılması amacıyla kurulacak üç adet AAT için Edirne İl Özel İdaresi ve
Enez Köylere Hizmet Götürme Birliği’nce hazırlanan projelerin %75’lik bölümü,
81
TRAKYAKA tarafından finanse edilmektedir. Bu projeler sayesinde adı geçen köylerin
ürettiği evsel atıksuların arıtılmaksızın Saroz Körfezi’ne dökülen derelere deşarj edilmesi
önlenecektir. Deniz turizmi açısından büyük önem taşıyan bölgede, kurulacak olan
AAT’ler ile körfezdeki ve derelerdeki doğal yaşamın gördüğü zararın en aza inmesi
hedeflenmektedir. AAT’lerin tamamlanmasının ardından bir sonraki aşama olan arıtılmış
suların yeniden kullanımına geçilmesi de, uzun dönem hedefleri arasındadır. Bu amaca
yönelik projelerin hayata geçirilmesiyle, arıtılan suların deşarjı yerine ilave üniteler
sayesinde bahçe ve mera sulamasında kullanılması mümkün olabilecektir.
82
6. GRİ SU GERİ KAZANIMI VE DEĞERLENDİRİLMESİ
Evsel atıksuların, lavabo, duş ve küvetten kaynaklanarak dışkı içermeyen kısmına “gri
su” adı verilir. Söz konusu gri su, evsel atıksuyun en az kirli olan kısmıdır ve tekrar
kullanılmak üzere rahatlıkla arıtılabilmektedir. Atıksuyun tuvalet kaynaklı kısmına ise
“siyah su” adı verilir. Evsel kullanımlardan oluşan atıksuyun yaklaşık %80’i gri su, geri
kalan %20’si siyah sudan oluşmaktadır. Mevcut araştırmalara göre, bu suların tuvalet
rezervuarları, yangın tesisatı, çamaşır yıkama, bahçe sulama, araba yıkama ile süs
havuzlarında kullanımının, hatta yüzeysel sulara doğrudan deşarjının uygun olduğu
kanıtlanmıştır. Bu alanlarda geri kazanılmış su kullanılmasıyla %50’ye varan oranlarda
tasarruf sağlayarak su faturaları azaltılmış ve doğal su kaynakları korunmuş olur. Bazı
durumlarda çamaşır makinesi ve mutfaktan atılan su da gri suyla birleştirilerek de geri
kazanım sağlanabilir.
Ülkemizde de gri su geri kazanım sistemleri, son yıllarda önem kazanmakta ve çeşitli
yeni projelerde uygulanmaktadır. Bu projelere örnek olarak İstanbul’daki Zincirlikuyu
Zorlu Center, Varyap Meridian, Levent Özdilek Projeleri verilebilir. Ülkemizde ilk 5
yıldızlı otel gri sularının yüzeyaltı membran sistemi ile geri kazanım projesi İstanbul
Hilton Oteli’ne aittir. Geri kazanılan gri su bahçe sulama ve tuvalet rezervuarlarında
kullanılmaktadır. Proje Mayıs 2011 tarihinde işletmeye alınmıştır. Şekil 6.1’de Hilton
Oteli gri su geri kazanım sistemine ait fotoğraflar yer almaktadır.
Gri suyun arıtılması diğer evsel nitelikli sularla karşılaştırıldığında daha hızlı ve kısa
sürede ve daha az maliyetle yapılmaktadır. Arıtılmış gri suyun tekrar kullanılabilir olması,
su kaynaklarının korunmasına katkı sağladığı gibi, doğadaki su dengesi üzerinde de
olumlu etkiye yol açar. Gri su geri kazanımının faydaları aşağıda özetlenmektedir:
83
6.1. Gri Su Miktarı ve Kalitesi
Gri su, evlerde kullanılan şebeke suyunun çeşitli kimyasallarla (sabun, şampuan vb.)
kirlenmesiyle oluşur. Temel olarak gri suyun kirlilik derecesini, tüketicilerin
alışkanlıkları belirler. Oluşan kirlilik, kullanılan kişisel hijyen ürünlerinin ve vücut kirinin
bir sonucudur. Söz konusu kirletenler kısaca biyolojik indirgenler olarak tanımlanır. Gri
su, mevsimsel koşullardan etkilenmekle birlikte, kişisel temizlik ihtiyaçlarından dolayı
daimi olarak oluşur.
Gri su arıtımından elde edilen suyun, kullanım amacına uygun kalitede olması
gerekmektedir. Temel olarak uygun arıtmadan geçen atıksu, hijyenik, mikrobiyolojik
olarak güvenilir, renksiz ve katı atıklardan bütünüyle arındırılmış olmalıdır. Arıtılan gri
su saklanmaya başladıktan birkaç gün sonra koku oluşmamalıdır. Bu koşullarda, çok
yüksek kalitede katı-sıvı ayrışmasını sağlayabilen, bakteri ve virüsleri %99,99 oranında
giderebilen membran filtreler kullanılması uygun düşmektedir. Henüz gri su kullanımı
konusunda yasal düzenlemeler yeterli olmadığından, gri su geri kazanım sistemi imalatını
gerçekleştiren firmalardan, çıkış suyu kalitesine dair garanti belgesi talep edilmesi
önerilmektedir.
Seri 1;
Seri 1;
Seri 1; Temizlik; 5;
Çamaşır
Yıkama; 13; Bahçe; 5; 5% 5%
Seri 1; 13%
Mutfak; 12;
12%
Seri 1; WC
Rezervuar;
25; 25%
Seri 1; Duş-
Banyo-
Lavabo; 40;
40%
84
Almanya’da gri suların arıtıldıktan sonra tuvalet rezervuarlarında ve çamaşırhanelerde
kullanılmasında geçerli olan su kalite kriterleri, Berlin Senato Ofisi tarafından açıklanmış
olup Tablo 6.1’de gösterilmektedir. Mikrobiyolojik parametreler olan toplam koliform ve
e-koli değerleri AB standartlarında yer alan Yüzme Suyu Kalite Değerleri (76/160/EEC)
olarak kabul edilmiştir.
Tablo 6.1. Tuvalet rezervuarları ve çamaşırhaneler için su kalite şartları (Karahan, 2011)
Parametre Değer
BOİ7 < 5 mg/L
Oksijen doygunluğu > %50
Toplam koliform bakterisia < 100/ml
Dışkısal koliform bakterisia < 10/ml
Pseudomonas aeruginosab < 1/ml
a AB 76/160/EEC yönetmeliğine uygun
b Alman içme suyu standartlarına uygun
Bu sınır değerlere uygun kalitede su elde edildiğinde, temas hatta yutma durumunda dahi
herhangi bir sağlık riski bulunmayacaktır. Çamaşırhanelerde de Tablo 6-1’deki sınır
değerlere sadık kalındığında, arıtılmış gri su veya şebeke suyu ile yıkanmış çamaşırlarda,
kurutma sonrası risk teşkil eden bir duruma rastlanmamıştır (Karahan, 2011). Arıtılmış
gri suyun bahçe sulamasında kullanılabilmesi içinde sulama suyu kriterlerine uygunluk
aranmaktadır. Bu konuda ülkelerin kendilerine özgü standartları bulunmaktadır. Örneğin
Almanya’da bahçe sulamasındaki su kalite değerleri DIN 19650 ile düzenlenmiştir. Bu
değerler tuvalet rezervuarlarında sağlanması gereken değerlerden daha da sıkıdır.
85
Şekil 6.3. Evlerden gri su toplama ve geri kazanma sistemi (ÇOB, 2011)
Şekil 6.4. Standart gri su geri kazanım sisteminin apartmanlarda kurulum şeması (Url-3)
Ham gri su ile temas eden boru ve tesisatlarda, özellikle gri su içerisinde bulunabilecek
saç kıllarından kaynaklı tıkanma problemlerine karşı, keskin köşelerden kaçınılacak
şekilde tasarım yapılmalıdır. Benzer şekilde herhangi bir arıza durumunda, sistemin tüm
parçalarına erişimi sağlayabilecek bağlantılar düzenlenmelidir. Gri su toplama deposunda
ön arıtmaya başlanması, sistemde koku problemi yaşanmasına engel olabilir. Dolayısıyla
bu deponun tasarımında ön arıtma için gerekli olan arıtma süresi de düşünülerek
boyutlandırma yapılmalıdır. Gerek ham gri su, gerekse arıtılmış su depoları,
yosunlanmayı önleyecek malzemeden yapılmalı ve güneş ışığına maruz kalmayacak
alanlara yerleştirilmelidir. Arıtılmış su deposunun boyutları da, arıtma süresi göz önüne
86
alınarak, yeterli miktarda kullanım suyunun sistemde bulundurulmasını sağlayacak
hacimde olmalıdır.
Biyolojik sistemler,
Döner biyolojik reaktör
MBR’dır.
Şekil 6.5. Gri su arıtımında kullanılan MBR çalışma düzeni ve tipik bir sistemin görünüşü
Bu sistemlerin işletme güvenlikleri son derece önemlidir. Yılda en az bir kere genel bakım
ve kontrolü, yetkili teknisyenler tarafından talimatlara uygun şekilde yapılmalıdır. Belirli
aralıklara çıkış suyu analizleri yapılarak kayıt altında tutulmalıdır.
87
7. ARITILMIŞ ATIKSUYUNUN YENİDEN KULLANIMININ YÖNETİMİ
Atıksuların arıtıldıktan sonra yeniden kullanımının mümkün olabilmesi için bazı yerel
şartların sağlanması gerekir. Bu şartlar şu şekilde özetlenebilir (Url-3);
Tehlike Tanımlaması
88
Risk Tahmini
Risklerin Azaltılması
Sulamada risk yönetimi için kullanılan yöntemlerden biri “çok aşamalı engel”
yaklaşımıdır. Patojenlerin çevreden (atıksu, bitkiler, toprak vb.) insanlara doğru olan
geçiş sürecinde, her kademede önlem alarak halk sağlığını bütünleşik ölçüde korumayı
hedefler. Söz konusu strateji ve önlemler, diğer bir deyişle patojenlere karşı oluşturulan
engeller, beş grup altında toplanmaktadır. Bunlar;
Arıtma
Ürün sınırlaması
Sulama yöntemleri
Suyu tarlaya uygulama yöntemi çiftçilerin, tüketicilerin ve yakın çevrede yaşayan halkın
sağlığı üzerine olumsuz etkileri azaltabilir veya arttırabilir. Örneğin, yağmurlama tekniği
ile sulama yapıldığında, yetiştirilen bitkilerin ve yakın çevrede yaşayanların aerosol etkisi
nedeni ile atıksulara teması fazladır. Yağmurlama sulamada, çevredeki evler ve yollardan
50–100 m uzaklıkta bir tampon bölge oluşturulmalıdır. Atıksu uygulamalarına bağlı
sağlık risklerini azaltmak için, damla ve çok düşük basınçlı fıskiye sulaması sistemleri
uygulanabilir.
89
İnsanların patojenlere maruz kalmalarının kontrolü
Atıksuların tarımsal kullanımı ile potansiyel risk altında olan kişiler dört grupta
toplanmaktadır. Bunlar; çiftlik çalışanları, ürünleri toplayan işçiler, tüketiciler (bitkisel
ürünler, et ve süt gibi yiyecekleri tüketenler) ve tarım arazisi yakınlarında yaşayanlardır
(Üstün ve Solmaz, 2008). Bu gruplar içinde en çok çiftlik çalışanları, ardından tüketiciler
risk altındadır. Çiftlik çalışanları için alınabilecek önlemler, düşük basınçlı fıskiye ve
damla sulama gibi suyla teması azaltan sulama yöntemlerinin kullanılması, çizme ve
eldiven gibi koruyucu kıyafet giyilmesi olarak önceliklendirilebilir. Ayrıca kişisel
temizlik için çiftliklere yeterli temiz su sağlanarak, atıksuyla temas en aza indirilmelidir.
Çiftlik çalışanları, işçiler, tüketiciler ve satıcıları hedefleyen kişisel ve evle ilgili sıhhi
şartları arttırma konusunda, sağlık eğitimi kampanyaları düzenlenebilir. Ellerin sık sık
sabunla yıkanması vurgulanmalı, sebze ve eti pişirerek, açık sütleri kaynatarak
tüketmeye, şahsi ve ev temizliği ile ilgili önlemlere dikkat etmek suretiyle, patojenlere
bağlı bulaşma riskinden korunulabileceği aktarılmalıdır.
Atıksuların arıtılması için yeterli parasal kaynak ve/veya arazi yoksa, diğer 3 tip sağlık
koruma önlemlerini uygulamak gerekecektir. Risk yönetimi amacıyla önerilen diğer
yöntemlerden biri de, gıda endüstrisinde sağlık risklerini engellemek için geliştirilmiş ve
dünyada etkili olarak kullanılan “tehlike analizi ve kritik kontrol noktaları-HACCP”
yönteminin, arıtılmış atıksuların kullanımına uyarlanmasıdır. Diğer bir yöntem ise, “iyi
yeniden kullanım uygulamaları”dır (Kukul ve Anaç, 2008). Tüm yöntemlerin ortak amacı
riski tanımlamak, değerlendirmek, öncelik belirleyerek azaltmak, alınan önlemleri takip
etmek ve böylece riski ortadan kaldırmak veya etkisizleştirmektir.
90
7.2. Geçerli Olan Uluslararası Standartlar, Yönetmelikler ve Rehberler
Atıksuyun yeniden kullanımına ilişkin uluslararası düzeyde çok sayıda rehber vardır.
Bunlardan en önemli ikisi, atıksuyun tarımda ve su ürünlerinde kullanımına ilişkin atıksu
yeniden kullanım rehberi (Tablo 7.1) ve sağlık rehberidir (Tablo 7.2).
Tablo 7.1. Atıksuyun yeniden kullanım rehberi (USEPA, 1992; Şahin vd., 2011)
Yeniden kullanım Gerekli arıtım Arıtılmış su Önerilen Diğer
alanları kalitesi gözlem kaynaklara
aralığı mesafeler
Ticari olarak işlenen İkinci derece pH = 6–9 pH haftalık İçme suyu
gıda maddelerinin arıtım BOİ < 30 mg/L BOİ haftalık kaynaklarından
sulanmasında SS = 30 mg/L SS günlük 90m
Meyve bahçeleri ve Dezenfeksiyon FC < 200/100ml FC günlük Yerleşim
bağların Cl2 kalıntı = Cl2 kalıntı alanlarından
sulanmasında 1mg/L-dak sürekli 30m
Mera ve Otlaklarda İkinci derece pH = 6–9 pH haftalık İçme suyu
Süt Hayvanı arıtım BOİ < 30 mg/L BOİ haftalık kaynaklarından
otlaklarında SS = 30 mg/L SS günlük 90m
Meyve bahçeleri ve Dezenfeksiyon FC < 200/100ml FC günlük Yerleşim
bağların Cl2 kalıntı = Cl2 kalıntı alanlarından
sulanmasında 1mg/L-dak sürekli 30m
Ticari olarak İkinci derece pH = 6-9 pH haftalık İçme ve
işlenmeyen gıda arıtım BOİ < 30 mg/L BOİ haftalık kullanma suyu
maddelerinin SS = 30 mg/L SS günlük kaynaklarından
sulanmasında Filtrasyon FC < 200/100ml FC günlük 15m
Dezenfeksiyon Cl2 kalıntı = Cl2 kalıntı Halka açık
1mg/L-dak sürekli alanlardan 30m
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) atıksu kullanım potansiyelini ve risklerini fark ederek bu
amaçla atıksuyun güvenli şekilde kullanımına ilişkin yönergeler geliştirmiştir. 1989’da
hazırlanan yönergelerde WHO, daha önceleri bu konuyla ilgili belirlenen standartların,
halkın sağlığını koruma anlamında gereğinden fazla yüksek olduğunu belirtmiş ve
atıksuyun topraktaki kullanımına pek değinmemiştir (WHO, 1989).
91
Tablo 7.2. Atıksuyun tarımda ve su ürünleri üretiminde kullanımına ilişkin sağlık rehberi
(WHO, 1989)
Bağırsak
Fekal Koliform
Madde Sulama Amacı Etkilenen Grup Kurtları (1
(100 ml’de adet)
litrede adet)
Spor sahaları,
1 parklar, otellerin çim Halk <200 <1
sahaları
Çiftlik
2 Çiğ tüketilen bitkiler çalışanları ve <1000 <1
tüketiciler
Tahıl, hayvan yemi, Çiftlik
Koliform standardı
3 endüstriyel bitkiler ve çalışanları ve <1
tavsiye edilmiyor
ağaçlar tüketiciler
3.maddedeki Sulama
sulamanın bölgesel teknolojisinin
4 yapılması (işçiler ve Yok gerektirdiği ön -
halk suya maruz arıtma. Minimum
kalmıyor) ön çökeltme
Tuz miktarı,
Topraktaki suyun filtreleme oranı,
Spesifik (özgül) iyon toksisitesi,
Diğer bazı etkiler.
92
Tablo 7.3. Tarımsal sulamada kullanılacak arıtılmış atıksularda geçerli olan mikrobiyolojik standartlar ve (Gurel vd., 2007; Tanık, 2010)
Kurum Kategori ve Yeniden Kullanım Koşulları Bakteriyolojik Parametreler Parazitolojik Parametreler
Bağırsak Nematodları 1
A) Sınırsız Sulama: Pişirilmeden yenen bitkiler, Fekal koliform 1000/100ml (yumurta/L cinsinden aritmetik ortalama sayısı)
spor sahaları, kamu parklarının sulanması (Her 100 ml’de geometrik ortalama sayısı) 15 yaşından küçük çocuklar maruz kaldığında,
<0.1yumurta/L’ye kadar arıtma)
Bağırsak Nematodları 1
B) Kısıtlı Sulama: Tahılların, endüstriyel
WHO (2006) (yumurta/L cinsinden aritmetik ortalama sayısı)
bitkilerin, yem bitkilerinin, çayırların ve Fekal koliform ≤105/100 ml
15 yaşından küçük çocuklar maruz kaldığında,
ağaçların sulanması
<0.1yumurta/L’ye kadar arıtma)
C) Çalışanların ve halkın maruziyeti söz konusu
değilse B Kategorisinde yer alan bitkilerle Uygulanamaz Uygulanamaz
sınırlandırılmış sulama
Toplam Koliform
2.2/100 ml (7-günlük medyan değer)
Tarımsal Geri Kullanım- Gıda Bitkileri 23/100 ml (30 günde bir numuneden fazla
olmaması kaydı ile)
Kaliforniya-ABD (USEPA,
240/100ml (maks. bir numune)
2004)
Toplam Koliform
23/100 ml (7-günlük medyan değer)
Tarımsal Geri Kullanım- Yenmeyen Bitkiler
240/100ml (30 günde bir numuneden fazla
olmaması kaydı ile)
A) Pişirildikten sonra yenen ürünler, parklar,
E. koli Helmint Yumurtası/L
oyun sahaları ve şehir içerilerinde yolların
100/100 ml < veya = 1
kenarlarının sulanmasında
Ürdün
B) Meyve ağaçları, şehirlerin dışındaki yolların E. koli
(Malkawi, 2005) < veya = 1
kenarlarının ve yeşil alan sulanmasında 1000/100 ml
C) Tarla bitkileri, endüstriyel bitkiler ve orman
< veya = 1
ağaçlarının sulanmasında
93
Tablo 7.3. Tarımsal sulamada kullanılacak arıtılmış atıksularda geçerli olan mikrobiyolojik standartlar ve (Gurel vd., 2007; Tanık, 2010),
devamı
Kurum Kategori ve Yeniden Kullanım Koşulları Bakteriyolojik Parametreler Parazitolojik Parametreler
a)Yüzeysel ve yağmurlama sulama ile sulanan ve
ham olarak direkt olarak yenilebilen her tür gıda Bazı durumlarda, spesifik virüs, protozoa ve
Fekal koliform
ürünü helmint analizi istenebilir.
0 /100 ml
b)Her türlü yeşil alan sulaması (Parklar, golf
Türkiye sahaları vb.)
(AATTUT, 2010) a)Meyve bahçeleri ve üzüm bağları gibi ürünlerin
salma sulama ile sulanması
Fekal koliform Bazı durumlarda, spesifik virüs, protozoa ve
b)Çim üretimi ve kültür tarımı gibi halkın
< 200 /100 mL helmint analizi istenebilir.
girişinin kısıtlı olduğu yerler
c)Otlak hayvanları için mera sulaması
- Fekal koliform (1000/100 ml) Patojen parazitler, yumurtalar, parazit kistleri,
Fas
Çiğ yenen ürünlerin sulamasında - Salmonella (hiç bulunmayacak) Ankylostomidlerin larvaları ve Fluococercaires
(MEDAWARE, 2003)
- Vibrio kolera (450 ml’de hiç bulunmayacak) Schistosoma haemotobium bulunmamalı
Filistin Toplam Koliform
Sınırlı veya sınırsız sulamada
(MEDAWARE, 2003) 1000/100 ml
Fekal koliform
i) Tüm bitkiler –pişirilmeden yenen yapraklı 5/100 ml (Her ay alınan numunelerin %80’inde
0
sebzeler, soğanların sulanmasına izin verilmez. bu değerler aşılmamalıdır.)
15/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
Fekal koliform
ii) Tesis alanlarına sınırsız ulaşım pişirildikten
50/100 ml (Her ay alınan numunelerin %80’inde
sonra yenen sebzelerin sulanmasında- patates, 0
bu değerler aşılmamalıdır.)
pancar, Colocasia türleri
100/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
Fekal koliform
Kıbrıs iii) İnsan tüketimi için kullanılan bitkiler. Tesis 200/100 ml (Her ay alınan numunelerin
0
(MEDAWARE, 2003) alanlarına sınırlı ulaşım. %80’inde bu değerler aşılmamalıdır.)
1000/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
Fekal koliform
1000/100 ml (Her ay alınan numunelerin
iv) Yem bitkileri 0
%80’inde bu değerler aşılmamalıdır.)
5000/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
Fekal koliform
3000/100 ml (Her ay alınan numunelerin
v) Endüstriyel bitkiler 0
%80’inde bu değerler aşılmamalıdır.)
10000/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
94
Tablo 7.3. Tarımsal sulamada kullanılacak arıtılmış atıksularda geçerli olan mikrobiyolojik standartlar ve (Gurel vd., 2007; Tanık, 2010),
devamı
Kurum Kategori ve Yeniden Kullanım Koşulları Bakteriyolojik Parametreler Parazitolojik Parametreler
Fekal koliform
Su ile direk temas eden gıda bitkileri, örneğin <10/100ml medyan değer
fıskiye ile sulama. Her 5 numunenin 4’ünde 40/100 ml’den az
Avustralya bulunmalı
(ACT, 1997) Toplam Koliform
Su ile direk teması olmayan gıda bitkilerinde
<1000/100ml medyan değer
(örneğin sel veya karık) veya tüketiciye pişmiş
Her 5 numunenin 4’ünde 10000/100 ml’den az
veya işlenmiş satılan ürünlerin sulamasında
bulunmalı
E. koli
Atıksuların geri kazanımı amaçlı 10/100 ml (numunelerin %80’inde maks. değer
İtalya 10)
(Lopez vd, 2006) Toplam Koliform
Sınırlı sulama 20/100 ml (7 ardı ardına gelen örneklemelerde
ortalama değer)
C) Yaprağını döken meyvelerin, korunmuş, Koliform
pişmiş ve soyulmuş sebzelerin, yeşil alan 250/100ml
bantlarında, futbol sahalarında ve golf
İsrail
alanlarının sulanmasında
(Angelakis vd, 1999)
D) Ham (çiğ) yenen sebzelerde dahil olmak Koliform
üzere sınırsız bitkilerde, parkların ve çimlerin 12/100 ml (%80)
sulanmasında
Tunus
<1 yumurta/l
(Angelakis vd., 1999)
95
Japonya’da ise atıksuların arıtıldıktan sonra çeşitli amaçlarla kullanımı konusunda
yürürlükteki standartlar, kanalizasyonla ilgili kanunun içinde yer almaktadır. Bu kanun
ilk kez 1958 yılında yürürlüğe girmiş ve aradan geçen sürelerde revizyona uğramıştır. En
son değişiklik ise arıtılmış suların yeniden kullanımı ile ilgili standart değişikliklerini
içermektedir. Japonya, arıtılmış suların yeniden kullanımı konusunda yıllardır ön planı
çıkmış ve bu konuda önemli deneyimleri olan bir ülkedir. 2002 yılında mevcut AAT’lerde
ve çıkış sularının kullanıcılarına çeşitli anketler yapmış, geri bildirimlere göre yaşanan
sorun ve şikayetleri gidermek adına atıksuların yeniden kullanım standartlarında
revizyona gidilmiştir. 2005 yılında ortaya çıkan taslak 2006 yılında yürürlüğe girmiştir.
Tablo 7.4’te Japonya’da uygulanan arıtılmış suyun yeniden kullanım standartları yer
almaktadır (Tajima vd. 2007).
Tablo 7.4. Japonya’da 2006 yılında yürürlüğe giren arıtılmış suların yeniden kullanım
standartları (Tajima vd. 2007)
Tuvalet Yağmurlama Arazide Rekreasyonel
Parametreler
Rezervuarı Sulaması kullanım kullanım
≤1000
CFU/100ml
E.coli T.E/100ml T.E./100ml T.E/100ml
koliform grubu
olarak
Görünüş Rahatsız Etmeyen(Uygun)
Bulanıklık ≤2 (hedef değer)2 ≤22
Renk ≤40 birim ≤10 birim
Koku Rahatsız Etmeyen(Uygun)
pH 5,8 – 8,6
≥ serbest: ≥ serbest: ≥ serbest:
Bakiye klor 0,1mg/L veya 0,1mg/L veya 0,1mg/L veya
(hedef değer) birleşik: birleşik: birleşik:
0,4mg/L 0,4mg/L3 0,4mg/L3
Kimyasal
çöktürme +
Arıtma Kum filtre veya eşdeğeri
Kum filtre veya
eşdeğeri
1
Geçici değer
2
Birim: mg-kaolin eşdeğeri/L
3
Uzun süreli dezenfeksiyonun gerekli olmadığı durumlarda uygulanmaz
96
7.3. Atıksu Geri Kullanım Potansiyeli, Politikası ve Kamuoyu Davranışları
TÜBİTAK Su Alanı Ulusal Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi Hazırlanmasına İlişkin Bilgi Notu
ekinde çeşitli ülkelerdeki su yönetim stratejileri de kısaca anlatılmaktadır (TÜBİTAK,
2010).
Gelişmiş bir ülke olması sebebiyle yerleşik bir “Su Kaynakları Yönetimi” stratejisi ve su
piyasası bulunan İngiltere’de üst düzey Bilim ve Teknoloji Konseyi’nin yayımlamış
olduğu “Su Endüstrisindeki Yenilikçiliğin Arttırılması” adlı raporda atıksuların geri
dönüşümüne yer verilmektedir.
Su kaynakları bakımından fakir olan İsrail ise bu konudaki eksikliğini Ar-Ge ve yenilik
yoluyla yeni teknolojiler geliştirerek kapatmaya çalışmaktadır. Değişik teknikler ile su
temin eden İsrail, su teknolojileri konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline
gelmiştir. İsrail ulusal su ajansı “Mekorot” ülkenin çevresel ve güvenlik kaygılarına karşı
yenilikçilik yolu ile tuzdan arındırma, suyun temini, su koruma mühendisliği, suyun
güvenliği ve kalitesi konularında lider bir kurum haline gelmiştir. Mekorot su kaynakları
yönetimi ve su tedariki için membran teknikleri uygulayarak atıksuların yeniden
kullanımı ile yağmur suyu biriktirilmesinin önemini vurgulamaktadır.
Son yıllarda hızlı büyüme ve dış dünyaya açılma süreci yaşayan bu esnada da kaçınılmaz
olarak çevresel konularda sorunlarla boğuşmaya başlayan Güney Kore, “Sürdürülebilir
Büyüme” eğiliminin tamamlayıcısı konumundaki “Yeşil Büyüme” anlayışından
etkilenmiş ve yeni büyüme motoru olan Yeşil Yeni Düzen (Green New Deal) stratejisini
bu anlayış çerçevesinde şekillendirmiştir. Çevreye saygılı bir şekilde büyümek şeklinde
özetlenebilecek bu strateji, özellikle temiz ve yenilenebilir enerji ve su kaynaklarının
sürdürülebilirliği noktalarında önemli açılımlar getirmektedir.
Nüfusunun fazlalığı ve sanayi atıkları sebebiyle özellikle su kirliliğini önlemek için çaba
gösteren Çin, strateji belgelerinde yer alan somut hedeflerle dikkat çekmektedir. 11.
Kalkınma Planında (2006–2010) ülke çapında su tüketiminin azaltılması ve eş zamanlı
olarak su tasarruf teknolojilerinin geliştirilip kullanılmasının hedeflenmesi göze
çarpmaktadır. Bu çerçevede hazırlanan Çevre Koruma Planında ise odak noktası su
97
kirliğinin önlenmesidir. Bu alanda arıtma teknolojilerinde yetkinlik kazanma isteği öne
çıkmaktadır. Arıtılmış suyun yeniden kullanım oranı su kıtlığı çeken kuzey bölgelerde
toplam atıksu miktarının %20’si, benzer özellikteki güney bölgelerde %5-10’u düzeyinde
olması planlamıştır (TÜBİTAK, 2010).
Arıtılmış atıksuların sulamada kullanımı Türk Çevre Mevzuatında 1991 yılından beri yer
almasına karşın uygulamaları atıksuyun orman, park ve bahçe alanlarının sulamasında
kullanıldığı bir kaç örnekten ibarettir. 2000’li yıllardaki az sayıdaki uygulamalara
bakıldığında ise Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) İdaresinin çevreye yönelik yürüttüğü
çalışmalar arasında “Küçük Yerleşimlerde Kentsel Atıksuların Yeniden Kullanımı” küçük
ölçekli çalışmalara örnek olarak verilebilir. Konya Türkiye’nin “tarım ambarı” olarak
bilinmektedir. Konya AAT çıkış suyunun sulama suyu olarak tarım bitkilerine
uygulanması ile ilgili bazı pilot ölçekte uygulamalar göze çarpmaktadır (Alaton vd.,
2005).
Üstün ve Solmaz (2007) çalışmasına göre, 48000 m3/gün atıksuyun kimyasal arıtma ve
uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi ile arıtıldığı bir Organize Sanayi Bölgesi
AAT’den çıkan atıksuların tarımsal sulama suyu olarak yeniden incelenmiş ve ilave
kimyasal çöktürme ve iyon değiştirme yöntemleri ile 1. Sınıf tarımsal amaçlı sulama suyu
kalitesine ulaştığı ve tekrar kullanılabilirliğinin mümkün olduğu tespit edilmiştir.
Çapar vd. (2004) çalışmasında, bir halı fabrikasına ait baskı ve asit boyama atıksularının
arıtımı ve geri kazanımına yönelik yaptığı araştırmada, baskı boyama atıksuyunun
kalitesi, British Textile Technology Group tarafından sentetik iplik boyama işlemi için
belirlenmiş olan geri kazanım kriterleri ile karşılaştırılmış ve bunun sonucu baskı boyama
atıksularından alum ile kimyasal çöktürme sonrası nanofiltrasyon (NF) ve ultrafiltrasyon
(UF) prosesleri ile elde edilen süzüntü sularının boyama işleminde yeniden
kullanılabilecek kalitede olduğu belirlenmiştir. Asit boyama atıksuları için ise
mikrofiltrasyon (MF) ön işleminin ardından uygulamalı üç kademeli NF işlemi ile geri
kazanım kriterlerinin sağlandığı görülmüştür.
Atıksuların yeniden kullanımına yönelik Alaton vd. (2007)’nin yaptığı bir diğer
çalışmada 1350 m3/gün kapasiteli Silivri, 100,000 m3/gün kapasiteli Paşaköy, 110,000
m3/gün kapasiteli Kayseri ve 227,000 m3/gün kapasiteli Adana AAT’leri incelenmiştir.
Bu dört tesisin deşarjları mevcut sulama suyu kalite kriterlerine göre incelenmiş ve
dördününde özellikle önemli bir su kalite parametresi olan fekal koliform açısından
tarımsal amaçlı sulama suyu olarak kullanımına elverişli olmadığı görülmüştür. Bunun
nedeninin de bazı tesislerde dezenfeksiyon ünitesinin olmaması, olanlarda ise gerek
yüksek enerji maliyeti gerekse de dezenfeksiyon kimyasal ihtiyaçları nedeniyle yeterince
verimli olamamasından kaynaklandığı belirtilmiştir. Dolayısıyla mevcut bu tesislerin bazı
ilave iyileştirmelerle atıksularının yeniden kullanımına uygun hale getirilmesi mümkün
olacaktır.
98
5. Dünya Su Forumu hazırlık sürecinde yapılan bölgesel etkinliklerden biri de 3–5 Eylül
2008 yılında İznik-Bursa’da gerçekleştirilen Su Tüketimi, Arıtma ve Yeniden Kullanım
Sempozyumu’dur. Bu sempozyumda sunulan bildiriler son yıllardaki uygulamalara yer
vermektedir (Url-4) ve atıksuların arıtıldıktan sonra yeniden kullanımlarının önemini bir
kez daha vurgulamaktadır.
Küresel ölçekte geri kazanılan atıksuların kapasitesi 2005 yılında 19,4 milyon m3, 2010
yılında 33,7 milyon m3 olduğu tahmin edilmiş, ayrıca bu değerin önümüzdeki 10 yılda
%181 artacağı beklenmektedir. Bu konuda dikkat çeken büyük pazarların Çin, ABD,
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, Batı Avrupa ülkeleri ve Güney Asya ülkeleri olacağı
şimdiden bellidir. Arıtılmış atıksu gerikazanımı ABD' de gün geçtikçe rağbet gören bir
uygulama olup, 40 yıldır teknolojinin de gelişmesine paralel olarak kullanım hızı
artmaktadır. Günlük 6,4 milyar m3 su yeniden kullanılmaktadır ve toplam su hacmi
üzerinden arıtılan su kullanımının yıllık %15 arttığı tahmin edilmektedir. 2002 yılında
Florida'da günlük 2,2 milyon m3, Kaliforniya' da ise 2 milyon m3 arıtılmış su
kullanılmıştır (USEPA, 2004).
99
Avrupa’da kentsel atıksuların yeniden kullanımı ve atıksuların geri kazanımı önemli bir
konu olup, Avrupa Birliği komisyonu tarafından bu konuyla ilgili araştırma projeleri
desteklenmektedir. Tablo 7-5’de araştırma, teknoloji geliştirme ve uygulama alanlarında
dördüncü (1994–1998) ve beşinci (1999–2002) çalışma programlarında desteklenmiş
Avrupa Birliği (AB) projeleri özetlenerek verilmiştir. AB’nin yeni üyelerinden Kıbrıs’ta
6 Mm3/yıl su, 20 AAT tarafından üçüncül arıtma ile arıtılarak sulama amaçlı
kullanılmıştır. 12 adet ikincil arıtma ile arıtılan atıksular ise sulama dışındaki diğer
amaçlar için kullanılmıştır. Ayrıca güney sahilindeki Limassol ve kuzey sahilindeki
Larnaca ve Ayia Naa-Paralimni turistik bölgelerinde atıksuların arıtımı ve yeniden
kullanımına yönelik çalışmaları da mevcuttur. 2012 yılına kadar köylerde ve şehirlerdeki
merkezi toplama sistemleri ve arıtma tesisleri tamamlanarak arıtılmış atıksu hacminin 30
Mm3’e çıkması beklenmektedir. Bu atıksuların yeniden kullanılması ile tarımsal sulama
da %10 genişlemiş olacaktır (Özbay ve Kavaklı, 2008).
Arap ülkelerinde toplam arıtılmış atıksuların yeniden kullanım miktarı yılda 1200 Mm 3
olarak belirlenmiştir. Suriye, Suudi Arabistan ve Mısır arıtılmış atıksularını en çok
kullanan ülkeler olup, bölgedeki tüm atıksu yeniden kullanımın gelişigüzel yapılması ve
arıtılmamış atıksuların sulamada kullanılması sonucu önemli sağlık riskleri de
görülmektedir (Özbay ve Kavaklı, 2008).
100
Tablo 7.5. 1994-2002 yılları arası Avrupa Birliği Destekli kentsel atıksu yeniden
kullanımı içerikli araştırma, teknoloji geliştirme ve uygulama projeleri (Bixio vd., 2006)
Kısaltma Başlık Proje URL
Kurak ve yarı kurak iklim koşullarında, evsel
FP (1992–2002) atıksular ve tarımda kullanılabilecek
CORETECH arıtılmış sular için maliyet etkin
teknolojilerin iyileştirilmesi
Atıksu ve içme suyu arıtma tesislerinden,
dolaylı olarak içilebilen su geri kazanımı için
POSEIDON www.eu-poseidon.com
ilaçların ve kişisel bakım ürünlerinin giderim
teknolojilerinin değerlendirilmesi
Membran biyoreaktörler ile su geri dönüşüm
MBR-RECYLING ve geri kazanım uygulaması: Tekstil ve Evsel
atıksu örneği
Kuraklık durumlarında su kaynakları
yönetimi: Akdeniz bölgesinde konvansiyonel
WAM-ME
ve marjinal su kaynaklarının birlikte
kullanımı için kriter ve araçlar.
İyileştirilmiş atıksu arıtma tesislerinde
AQUAREC www.aquarec.org
bütünleşik geri kazanım yaklaşımları
İyileştirilmiş atıksu arıtma tesislerinin
P-THREE çıkışındaki kalıcı polar kirleticilerin www.pthree.de
giderilmesi
MEDWATER Akdeniz’de turizm ve tarım sektörlerinde su
www.medwater.de
POLICY rekabetini önleyici açılım politikası
Akdeniz kıyı akiferlerinde sürdürülebilir su
www.crs4.it/EIS/SWIM
SWIMED yönetimi: Geri besleme değerlendirilmesi ve
ED/
Modellemesi
Kıtasal iklim ekstremleri için, stabilizasyon
havuzları adaptasyonu ile kentsel atıksuların
FP4 (1994–1998)
ve drenaj sularının arıtımı ve geri
COLD WSPS
kazanımında düşük maliyetli metotların
geliştirilmesi
Havza ölçeğinde su geri kazanımı ile
bütünleşik su yönetimi stratejilerinin
iyileştirilmesi
CATCHWATER Mevsimsel olarak stres altında olan
bölgelerde su temini amaçlı yeraltı sularının
desalinizasyonu ve atıksuların yeniden
kullanımı yöntemlerinden yararlanılması.
Akdeniz kıyılarının korunması için biyolojik
BIOWATSYST
atıksu arıtım sistemi yaklaşımı
Arıtılmış atıksuların önemli ölçüde uygulandığı bir ülke olan Japonya’da arıtılmış sular
gerek evlerde ve endüstrilerde, gerekse sulamada kullanılmaktadır. Bu durumda arıtılmış
atıksuların dağıtım hatları ayrı renklerle ayırt edilebilir bir uygulamaya gidilmiştir. Şekil
7.2’de bu uygulamanın tipik bir görünüşü verilmektedir. Bir diğer şekilde ise hem temiz
su hem de geri kazanılmış su hatlarının enine bağlandığı bir mekan içi dağıtım şeması
gösterilmektedir. Bu şekle bakıldığında her iki hattın üzerindeki vanalara kumanda
edilerek tuvaletlerde istendiğinde temiz su istendiğinde ise geri kazanılmış su
kullanılabilecektir ve renk ayırımları ile hangi suyun kullanıldığı bilinecektir (Şekil 7.3).
101
Şekil 7.2. Japonya’da çoklu dağıtım hatlarının ayırt edilmesi için renklerin kullanımı;
burada mavi hat içme suyu sarı hat ise arıtılmış atıksu hattıdır (Tajima vd. 2007)
Şekil 7.3. Japonya’da çoklu dağıtım hatlarının ayırt edilmesi için renklerin kullanımı ve
bağlantılar (Tajima vd. 2007)
“The Singapore Water Reclamation Study (NEWater Study)” ilk olarak 1998’de Singapur
Halk Hizmetleri Komitesi ve Çevre Bakanlığı tarafından kavramsal olarak ortaya atıldı.
Bu projenin genel amacı NEWater projesi ile Singapur içme suyu temini sisteminde
arıtılmış atıksuların bir kaynak olarak sağlanması olarak tanımlanmıştır. NEWater,
kullanılmış suların gelişmiş ikili-membran (mikrofiltrasyon ve ters ozmos) ve
ultraviyole’den oluşan bir sistem ile sıkı bir saflaştırma işleminden geçirilmesi prensibine
dayanır. NEWater rezervuar suları ile karıştırılabilir ve sonrasında geleneksel evsel arıtma
tesislerine gönderilerek içme suyu üretiminde kullanılabilmektedir (PUB, 2002).
102
Şekil 7.4. NEWater arıtma prosesi akış diyagramı (PUB, 2002)
NEWater projesi ile yapılan ilk tesiste, günde 10.000 m3/gün atıksu ikili membran
ünitesinden geçirildikten sonra UV dezenfeksiyon sistemi ile arıtılmaktadır. Singapur’un
Changi şehrinde 2010 yılında açılan en büyük NEWater tesisi ise bugün yaklaşık 190.000
m3/gün atıksuyu arıtabilmektedir. Tesise ait akım şeması Şekil 7.4 ile gösterilmiştir. Şekil
7.5. ile de NEWater arıtma prosesi dizaynında kullanılan çoklu bariyer yaklaşımı
resmedilmiştir (PUB, 2002).
Şekil 7.5. Çoklu bariyer yaklaşımı ile mikrobiyal ve kimyasal kirleticilerin giderimi
(PUB, 2002)
103
8. YAĞMUR SUYU TOPLAMA, BİRİKTİRME VE GERİ KULLANIMI
Türkiye’deki yağmur rejimi bu sistemler için de uygundur. Özellikle dağlık olan kıyı
bölgelerinde yağış boldur (1,000–2,500 mm/yıl), kıyılardan iç bölgelere gidildikçe yağış
azalır. Marmara ve Ege bölgelerinde, Doğu Anadolu’nun yaylalarında ve dağlarında
yağış 500–1,000 mm/yıl’dır. İç Anadolu’nun birçok yerinde ve Güneydoğu Anadolu'da
yağış 350- 500 mm/yıl’dır. Tuz Gölü çevresi Türkiye’nin en az yağış alan yerlerinden
biridir (250–300 mm/yıl) (Url-5). Konya ili, Meram ilçesinde yapılan teorik bir
çalışmada, 4 kişilik bir ailenin kullandığı, 200 m2 su tutma alanı ve 100 m2 suyu az
kullanan bitkilerin ekildiği bahçesi olan bir konutun su ihtiyacı hesaplanmıştır. Sonuçta,
yaklaşık 20–25 tonluk depolama tankı kullanılarak Eylül ve Ekim ayları haricindeki diğer
10 ayda tamamen yağmur suları ile ailenin su ihtiyacı karşılanabilmektedir (Doğangönül
ve Doğangönül, 2006).
Çağdaş araç–gereç ve makineler ile yapılara yapılacak küçük ilaveler, şebeke suyu
kullanımını azaltacak, bunun için yapılacak tesisatı küçültecek ve istenildiği anda su
ihtiyacının karşılanması sağlanacaktır. Yağmur suyu toplama sistemlerinin ülkemizde de
yeniden yaygınlaştırılması ilk önce yapı sektöründe çalışanların bu konuda
bilinçlendirilmeleri ve bu uygulamaların önemi ve faydaları yeterince tanıtılmaları
gerektirmektedir. Günümüzde özellikle, önemli miktarlara ulaşan sulama suyu ihtiyacı
için genellikle içilebilir şebeke sularının kullanılması, hem çevresel hem de ekonomik
açıdan önemli bir kayıptır. Bunun için bazı toplu konut alanlarında, atıksuların
dönüştürülerek yeniden kullanılma çabaları olsa da, bunlar henüz çok yetersizdir. Oysa
diğer su etkin uygulamalarla birlikte, yağış bakımından uygun bölgelerde yağmur suyu
toplama sistemlerinin kullanılmasıyla çok yönlü yararlar sağlanacağı açıktır.
104
kullanıma sunulması binalarda su korunumu için alınabilecek önemli bir önlemdir
(Alpaslan vd., 2008).
Genelde dünya üzerine düşen yağışın (yağmur suyu) yarısı buharlaşırken diğer yarısı ya
yeraltı sularına ya da ırmaklara ulaşır. Yağışlar neticesinde meydana gelen sel ve
taşkınların aynı zamanda su kirliliği risklerini de artırdığı bilinmektedir. Bu konuda
yapılan araştırmalara göre, yerleşimlerde yağmur suyunu evsel kullanımlarla
değerlendirmek, yağmur suyu hacminin ve dolayısıyla taşıyacağı risk ve hasarın yaklaşık
%30 dolaylarında azaltılmasını mümkün kılmaktadır. Bu suların Avrupa ülkelerinde
kullanımı, Avrupa Birliğinin 76/160/EEC sayılı Yüzme Suyu Yönetmeliği’nin
hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Yağmur suyu içme suyu olarak
kullanılmayacaksa sadece bu yönetmeliğe uymak yeterli olmaktadır. Bu sular yeşil
alanların sulanmasında, tuvaletlerde, araba yıkanması gibi birçok amaç için kullanılabilir.
Birçok araştırma, yağmur suyunun toplandığı ve depolandığı tanklarda ölçülen kirlilik
miktarının ilgili AB Yönetmeliğinde öngörülenden daha az olduğunu hatta gıda işlemeye
ilişkin AB Yönetmeliğinde öngörülen limitlere göre daha da az olduğunu göstermektedir.
Tanklarda toplanan yağmur sularının kalitesinin iyi olması için sağlanması gereken ön
şart, teknik standartlara uymaktır. Tankların tasarımı ve yapısındaki hatalar, yağmur
sularının kendine has bir koku ile anlaşılabilen düşük kalitede olmasına neden olmaktadır.
Bir diğer önemli konuda yağmur suyu dağıtım hatlarının
Şekil 8.1’de görüldüğü gibi ayrıca etiketlenmeleri ve dolayısıyla halkın bilgilendirilmesi
çok önemlidir.
105
bu sürecin sabah ve akşam saatlerinde yapılması bitkilerin korunması açısından önemli
ve yararlı olmaktadır.
Yağmur sularının başka bir uygulaması da dışkı naklidir. Örneğin Almanya Bad
Berka’daki bir hastane yağmur suyunu kullanarak su tüketim maliyetlerini %20 oranında
azaltmayı başarmıştır. Bu miktar 2000 yılında yaklaşık 36.144 m3 olmuştur. 2006 yılına
kadar elde edilen tasarruf ise yaklaşık 1,5 Milyon Euro’dur.
Üstünlükler:
106
Sel riskini azaltarak alıcı ortamlara taşınacak kirlilik yükünü azaltır.
Zayıflıklar:
107
Şekil 8.2. Tipik bir sarnıcın düşey kesiti ve planı (Şahin ve Manioğlu, 2011)
Ancak kum filtresinin sarnıç içine yapılması halinde, kum tabakasının %40’ı kadar boşluk
olduğundan sarnıç hacmi gerekenden çok büyük çıkabilmektedir. Bu sakıncayı gidermek
için süzme kumunu geliş borusu veya su alma borusu etrafına koymak, zamanla kirlenen
kumları değiştirmek ya da en azından kirlenen kumları yıkamak gerekmektedir. Daha
geliştirilmiş sarnıçlarda yağmur suyu, bir dinlendirme ve süzme işleminden geçmektedir.
Çakıl ve ince kumdan yapılan 1,40 m yükseklikteki kum süzgeci suda bulunan asılı
kirlerle yüzücü maddeleri süzmekte ve su alma kuyusuna temizlenmiş suyun geçmesini
sağlamaktadır. Suyun temiz kalması bakımından sarnıçtan suyun kovalarla değil tulumba
ile alınması doğru olmaktadır (Şahin ve Manioğlu, 2011). (Şekil 8.3).
Şekil 8.3. Yağmur sularının filtreden geçirilerek sarnıçta toplanması (Şahin ve Manioğlu,
2011)
108
8.4. Gelişmiş Yağmur Suyu Toplama ve Dağıtım Sistemleri
8.4.1. Sızdırma
Sızdırma yağmur suyunun en kolay kullanım şeklidir. Yeraltına sızdırılan su, yeraltı
sularının rejenerasyonu (besleme) ve korunmasında kullanılan yöntemlerden biridir. Aynı
zamanda, yeraltı suyunu başlangıçtaki seviyesine yeniden ulaştırmanın en kolay yoludur.
Yeraltı suyunun doğal yollarla kendini yeniden oluşturması %20–50 oranında yağmur
suyuna dayanmaktadır. Öncelikle toprağın doğal olarak sızdırmaya uygun olduğu tespit
edilmelidir. Uygun koşullar, örneğin Alman mevzuatı ATV standardı A138’de
öngörülmüştür. Tanklarda toplanan yağmur sularının kullanılması için sağlanması
gereken temel şart, suyun saflığını bozan maddelerin bulunmamasıdır.
Sızdırma oranını artırmak için bir diğer olanak da park alanlarında ya da kamusal
alanlarda bazı özel taşların kullanılmasıdır. Bu taşlar yüksek geçirgenliğe sahiptir ve
sağanak yağmurlarda bile yağmur suyunun süzülüp yeraltı suyuna karışması için uygun
ortam oluştururlar. Taşların geçirgenliğinin sağlanması sırasında önemli bir önkoşul da
“temiz” üretim tekniklerinin kullanılıyor olmasıdır. Günümüzde inşaat ruhsatları
verilirken dikkate alınması gereken en önemli husus bina-ev-fabrika-işyeri, vb. yapıların
bahçe, otopark ve bina çevresindeki alanların yeşillendirilip, yağmur suyunun yeraltı
suyuna sızmasını sağlamak için Şekil 8.4’te gösterilen benzer taşlardan döşenmesi
gereklidir. Kesinlikle zemin beton ile kapatılmamalıdır. Yağmur suyunun toprağa sızması
sağlanmalıdır. Sızdırmanın avantajları olarak yağmur suyu kanalizasyon sisteminin
taşıyacağı yükü azaltmaktadır. Dolayısıyla, şebeke ve kanalizasyon sisteminin maliyetleri
aşağıya çekilmektedir. Kanalizasyon şebekesine rastgele sızan sulara karşı daha fazla
taşkın güvenlik önlemleri almaya gerek kalmamaktadır.
109
Şekil 8.4. Zemine yeraltı suyu geçirgenliği sağlayan taş döşenmesi örnekleri
Yüzeyden Su Toplama
Yağmur suyunun yüzeyden toplanmasına ilişkin teknik konular ve yapım türleri (ziftli
çatı-asbest beton çatı-metal platform çatı) bulunmaktadır. Aşırı derecede kirli çatıları
bulunan yapılardan toplanan yağmur suları, yağmur suyu toplama tankında
toplanmamalıdır. Bir ziftli çatıdan toplanan sular genellikle sarı renkli olup, tuvalette ve
bahçe sulamada kullanılmasının önerilmesini gerektirecek şekilde özel bir kokuya
sahiptir. Ancak, bu suların bakteriyolojik bakımından zararsız olduğu kanıtlanmıştır.
Çökeltim yöntemiyle arıtılan su, tüketim için pompayla transfer edilir. Su seviyesi
otomatik olarak kontrol edilir. Asbest-beton çatı çözülmeye eğilimlidir. Bu durumda
toplanan sular, asbest yüzdesine bağlı olarak sadece tuvaletler için kullanılabilir. Metal
platform çatı, özellikle de karışık metalle kaplanmış çatılardan toplanan sular çamaşır
yıkama ya da bahçe sulaması için kullanılmaya elverişli değildir. Bu sular yalnızca
tuvaletlerde kullanılabilir. Yağmur suyu toplama tankı su tedarikini sağlamak yanında
çökeltim işlemi yoluyla yağmur suyunun arıtılmasını da sağlar. Şekil 8.5’te yüzeyden su
toplama sisteminin iki tipik gösterimi yer almaktadır.
110
(a)
(b)
Şekil 8.5. Yüzeyden su toplama sistemi tipik şemaları, (a) (Url-6); (b) (Url- 7)
Filtre Sistemleri
Son zamanlarda yapılan çalışmalar ile yeni filtreleme olanakları ortaya konmuştur. Çakıl
taşı filtreleri hiç bir bakım masrafı gerektirmemektedir. Bu durum yeni filtre
sistemlerindeki gelişmeyi göstermektedir (yılda bir ya da iki kez temizleme gerektirir).
Mekanik filtrelerden geçirilen yağmur suyu ise, tuvalet temizliği, çamaşır makinesi ve
bahçe sulaması için kullanılabilir. Filtreleme, yağmur suyunun kullanımı için önemli bir
111
koşul olan büyük miktarlarda kirleticinin sudan ayrılmasını sağlayan teknolojik bir
işlemdir. Filtre sisteminin kurulumunun erişilebilir bir yere yapılması çok önemlidir, bu
şekilde periyodik muayene ve temizliğin yapılması garanti altına alınmış olur. Kolayca
temizlenebilen ama böylece yaprak, kum gibi kirleticilerin su tankına girmesini önleyen
filtrelerin kullanılması önerilmektedir. Vorteks filtresiyle gerçekleştirilen yeni tip
filtrenin resmi ve çalışma şekli şematik olarak Şekil 8.6’da gösterilmektedir. Akış borusu
ve zemin borusu için vorteks filtre görünüşleri ise Şekil 8.7’de yer almaktadır.
(a) (b)
Şekil 8.6. (a) Vorteks filtreyle gerçekleştirilen yeni tip filtrenin resmi ve (b) çalışma şekli
(Url-8)
Şekil 8.7. Akış borusu ve zemin borusu için vorteks filtre görünüşleri (Url-8)
112
Modüler Yapı
Yağmur suyunun kullanılmasıyla ilgili olarak modüler yapı fikri günümüzde her
zamankinden daha kabul edilir olmuştur. Yıllar önce tek tek parçalar karmaşık bir yolla
birleştirilirken, şimdi önceden monte edilmiş yalnızca iki parçanın birleştirilmesi
yeterlidir. Modüler sistemler sayesinde kolay montaj ve düşük maliyetler, sistemin
bakımında bina bakımı için gereken diğer bilinen hizmetlere göre (örneğin ısı
mühendisliği) daha kolay ve güvenilir hale gelmiştir. Birinci modül filtre, tank ve toplama
borularını içerir. İkinci modül basınç kontrolü ve toplama borularını içerir.
Konut içerisinde basit bir yağmur suyu toplama sisteminde (tekli sistem), çatıdan
toplanan yağmur suyu, büyük parçaları tutan filtreden geçirildikten sonra yağmur suyu
deposuna gelmektedir. Su, yağmur suyu deposundan çamaşır makinesi ya da tuvalet
rezervuarı gibi konut içerisinde ihtiyaç duyulan alanlara pompalanmaktadır (Şekil 8.8).
Bu sistemde sistemin ilk kurulum maliyeti dışında, toplanılan yağmur suyuna ücret
ödenmemektedir. Ancak yağmur suyunun az olduğu dönemlerde ya da yağmur suyu
toplama sisteminde herhangi bir sorun çıktığında binada oluşacak su kesintisi bu sistemin
zayıflığıdır.
Şebekenin yağmur suyu tesisatını beslediği sistemler, yağmur suyu tesisatının şebeke ile
beslendiği sistemlerdir. Bu sistemler sadece yağmur suyu tesisatının kullanıldığı
sistemlere göre daha maliyetlidir. Bu tip sistemlerde çatıdan gelen yağmur suyu
113
oluklardan ve filtrelerden geçtikten sonra depoda toplanarak bina içerisinde çamaşır
makinesi ya da tuvalet rezervuarları gibi kullanım yerlerine pompalanmaktadır.
Bu tip sistemlerde şebeke ile yağmur suyu tesisatı birbirine bağlı durumdadır. Yağmur
suyunun az olduğu dönemlerde yağmur suyu tesisatı şebeke ile beslenerek, bina içerisinde
çamaşır makineleri ve tuvalet rezervuarlarında kullanılmaktadır (Şekil 8.9). Bina
içerisinde ek bir alana ihtiyaç olmaması bu sistemin üstünlükleri olmakla birlikte yağmur
suyu kullanılamadığı zaman, ana şebekedeki suyun pompalanması için pompanın
harcadığı enerji maliyeti, pompa bakım masrafları, kontrol mekanizmasının daha pahalı
ve karışık olması, bina içerisinde su kullanımının olduğu her zaman pompa çalışması
sistemin zayıflıklarıdır (Şahin ve Manioğlu, 2011).
Şekil 8.9. Şebekenin yağmur suyu sistemi ile doğrudan beslemesi (Şahin, 2010)
Şebeke suyu ile yağmur suyu tesisatının bina içerisinde (çatı arasında) bir depoda
birleştirilmesi (Yerçekimi sistemi ya da çatı deposu sistemi ile dağıtım)
Bu sistemde çatı arasında bulunan depoya hem yağmur suyu tesisatı hem de şebeke suyu
gelmektedir. Sistem, yağmur suyunun depoya dolması ve sonrasında bina içerisinde
pompaya ihtiyaç duyulmadan çamaşır makinesi ve tuvalet rezervuarlarına yerçekimi ile
iletilmesi şeklindedir (Şekil 8.10).
114
Şekil 8.10. Şebeke suyu ile yağmur suyu tesisinin bina içerisinde (çatı arasında) bir
depoda birleştirilmesi (yer çekimi sistemi ya da çatı deposu sistemi ile dağıtım) (Şahin,
2010)
Bina içerisinde herhangi bir elektrik kesintisi durumunda ya da yağmur suyu deposunda
su olmadığı durumda çatı deposuna şebekeden su ilave edilebilmesi, daha basit bir kontrol
mekanizmasına sahip olması ve bina içerisindeki dağıtımın yerçekimi ile sağlanması
sebebiyle enerji tasarrufu sağlanması sistemin üstünlükleridir (Şahin ve Manioğlu, 2011).
Sistem olarak küçük ölçekli binalarda kullanılan sistemlerle aynı olmakla birlikte,
kapasitedeki artış maliyetin de artmasına neden olmaktadır. Ancak yağmur suyunun
toplandığı çatı alanının daha büyük olması ve potansiyel kullanım suyu ihtiyacının daha
fazla olması gibi sebeplerden dolayı yağmur suyu toplama sisteminin büyük ölçekli
binalarda kullanılması daha çok tercih edilmektedir (Şahin ve Manioğlu, 2011).
115
Şekil 8.11. Ticari binalarda yağmur suyu toplama sistemleri (Şahin, 2010)
Yağmur suyu tesisatı ile şebekenin birbirinden bağımsız olarak kullanıldığı sistemler
(çiftli sistem)
Bu tip sistemlerde yağmur suyu tesisatı ana şebeke ile beslenmemekte, bunun yerine her
iki sistemde de (yağmur suyu tesisatı ve şebeke) bağımsız olarak konut içerisinde tuvalet
rezervuarı ya da çamaşır makinesinde kullanılmaktadır. Her iki sistem tuvalet rezervuarı
ya da çamaşır makinesine kadar uzatıldığı için ek bir maliyet oluşmamaktadır.
Depo tesisatı ile ilgili şematik gösterimler Şekil 8.12 (a) ve (b)’de yer almaktadır.
116
(a)
(b)
Şekil 8.12. (a), (b) Depo tesisatı ile ilgili şematik gösterimler (Url-9)
Türkiye’den önce Avrupa ülkelerinde binalarda suyun verimli kullanılması amacı ile
çeşitli önlemler alınmakta ve teknolojiler geliştirilmektedir. “Yeşil Bina Sertifikasyon
Sistemleri” bu konudaki gelişmelere ve verilen öneme örnek teşkil etmektedir. Su
tüketiminin azaltılması konusunda gelişen teknolojiler ile birlikte her ülke, yönetmelik,
standart ya da bilimsel nitelikteki kılavuzlar ile bu teknolojilerin kullanım şeklini
belirlemiş ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Çeşitli ülkelerdeki yağmur suyu kullanımına
ilişkin yasa ve yönetmelikler Tablo 8.1’de özetlenmektedir. Ülkelerin belirlediği finansal
teşviklere “Yeşil Bina Sertifikasyon Sistemleri” de eklenmiştir. Bu sistemlerde elde edilen
sertifikanın derecesine göre yapının maddi değeri artmakta olup yapı ve ayrıca teknolojik
binalar arasında da prestij sahibi olmaktadır. Yeşil bina değerlendirme sistemlerinin
temeli sürdürülebilir tasarımlara dayanmaktadır. Binalarda sürdürülebilir kaynakların
sürekli tüketilmesi yerine tüm kaynakların mümkün olduğunca az tüketilmesi, tekrar
117
kullanılması ya da geri dönüştürülmesini kapsayan değerlendirme sistemleri farklı
ülkelerde farklı isimlere sahiptir.
1990 yılında İngiltere’de kullanılmaya başlanılan BREEAM ile 1998 yılında ABD’de
yürürlüğe giren LEED değerlendirme sisteminin öngördüğü kriterlere göre
sertifikalandırılmış binalar bulunmaktadır. Bu sertifika programlarında binalarda su
korunumuna ilişkin kriterler de yer almaktadır (Somalı ve Ilıcalı, 2009). Bu kriterler, gri
suyun arıtılarak tekrar kullanılması, yağmur suyu kullanımı gibi teknolojiler ile
binalardaki su tüketiminin azaltılmasına ilişkindir. Sertifika programında belirlenen
şartların yerine getirilmesi ile daha yüksek puan alınabilmektedir. 2008 yılından itibaren
Breeam’in, Breeam Avrupa ve Breeam Körfez Ülkeleri şeklinde uluslararası sürümleri
çıkartılmıştır. Su kriterine ilişkin puan ağırlığı su sıkıntısının daha yoğun hissedildiği
Breeam’in Körfez Ülkeleri için olan sürümünde %30 iken Breeam Avrupa’da bu oran
%6’dır. Leed ve Breeam gibi yeşil bina değerlendirme sistemlerinin her geçen gün daha
da artmasından dolayı binalarda yağmur suyunun korunumuna ilişkin teknolojiler her
geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır (Şahin ve Manioğlu, 2011).
118
Tablo 8.1. Yağmur Suyu Kullanımına İlişkin Yasa ve Yönetmelikler (Şahin ve Manioğlu, 2011)
Ülke Yasa ve Yönetmelik Teşvik
DIN 1989: Su fiyatlarının yüksek olması nedeni ile konutlarda ve çalışma
Bu standart yağmur suyuna ilişkin planlama, tesisat, alanlarında 1,5 milyondan fazla yağmur suyu toplama sistemi
Almanya
uygulama ve bakım, filtreleme, yağmur suyu rezervuarları kurulmuştur. Sistemin kurulduğu bölgeye göre 1200 Euro’ya varan
konularını ele almaktadır. indirimler yapılmaktadır.
BS 8515: 2009 Yağmur Suyu Toplama Sistemleri, Uygulama
Standardı.
İngiltere Sistemin uygulandığı ilk yıl %100 vergi indirimi sağlanmaktadır.
Bu standart yağmur suyunun kullanma suyuna eklenmesine
ilişkin tasarım, tesisat ve bakımı hakkında bilgi vermektedir.
30,000 m2’den büyük binalarda gri su arıtma sistemleri ve
yağmur suyu toplama sistemlerinin Kullanılması Japonya
Japonya
Bayındırlık Bakanlığı tarafından yasa ile zorunlu hale
getirilmiştir.
Yeni Delhi’de 100 m2’den büyük çatı alanına sahip tüm yeni
binalarda ve 1000 m2’den büyük inşaat alanına sahip yeni
binalarda,
Gujarat’da tüm resmi binalarda,
Indore’da 250 m2 inşaat alanına sahip tüm yeni binalarda,
Hyderebad’da 300 m2 inşaat alanına sahip tüm yeni
Hindistan binalarda,
Chennai’de 3 katlı tüm yeni binalarda,
Mubai’de 1000 m2 parsel alanına sahip tüm binalarda,
Rajasthan’da 500 m2’den daha büyük parsel alanına sahip
altyapısı bulunan kentsel alanlarda yağmur suyu kullanımı
zorunlu hale gelmiştir.
119
Tablo 8.1. Yağmur Suyu Kullanımına İlişkin Yasa ve Yönetmelikler (Şahin ve Manioğlu, 2011), devamı
Ülke Yasa ve Yönetmelik Teşvik
“National Rainwater and Grey Water Initiative” programı
kapsamında Ocak 2009’dan itibaren her aileye, evlerinde
kullanacağı yağmur suyu deposu veya gri su arıtması için 500 $’a
Sydney ve New South Wales’de BASIX (Building and
varan devlet teşviki sağlanmaktadır. Teşvikler; 2000-3999 litrelik
Sustainability Index) bina yönetmeliğine göre yağmur suyu
Avustralya yağmur tankları için 400 $, 4000 litre veya daha büyük tanklar için
deposunun konut dışında ya da konut içerisinde kullanılarak
500 $, kalıcı olarak kurulan gri su arıtma sistemleri için 500 $’dır.
su tüketiminin azaltılması gerekmektedir.
Queens Land’de konutlarda yağmur suyu sisteminin kurulumuna
hükümet tarafından 1500 $’a kadar indirim yapılmaktadır.
1970’lerden itibaren kullanılmaya başlanan bu sistemler için
geliştirilen teşvikler henüz kısıtlı olmakla beraber, her eyaletin
belirlediği farklı finansal destekler bulunmaktadır.
Illinois: Illinois Plumbing License Law tarafından 1 Ocak Teksas: 1993’den itibaren yağmur suyu sistemi kullanılan binalarda
2010 tarihinden itibaren yağmur suyu toplama ve dağıtım endüstriyel ve ticari tesislerde emlak kredisi yardımı yapılmakta
sistemine ilişkin minimum standartlar yasa ile (SB 2549) olup, 2001 yılında yağmur suyu kullanılan binalarda vergi
zorunlu hale gelmiştir. indirimleri yapılmıştır.
ABD
Yağmur suyunun toplanması ve kullanılması konusunda Austin: 2008 yılında konutlarda yağmur suyu sistemlerinin
belirlenmiş olan henüz çok fazla yasa ya da yönetmelik kurulması için 500 $, kamu binalarında ya da kar amacı gütmeyen
bulunmamakla birlikte farklı eyaletlerin belirlemiş oldukları kuruluşlarda kurulum için 5000 $’lık bir bölümünü karşılamaktadır.
farklı yasalar bulunmaktadır. Austin Ticari Teşvik Programı ticari uygulamalar için 40,000 $’a
kadar indirim yapabilmektedir.
120
Ülkemizde henüz mevcut bir Yeşil Bina Değerlendirme Sistemi bulunmamakta olup, su
korunumuna ilişkin teknolojilerden binalarda yağmur suyunun kullanılması da henüz
yaygın şekilde gerçekleşmemektedir.
Müstakil bir eve uygun ve son teknoloji ile kalite standartlarına göre yapılmış bir
ekipmanın maliyeti yaklaşık 4000–5000 Euro’dur. İki ailenin yaşadığı evlerde ekipmanın
amortisman süresi 15–20 yıl olacaktır. Daha iyi bir yağmur suyu kullanımı için bir
istasyon sadece bir ekonomik yatırım olarak değil, aynı zamanda geleceğe dair bir yatırım
olarak da görülmüştür.
Endüstride yağmur suyu kullanımında azami 5 yıllık bir amortisman süresi öngörülebilir;
daha geniş bir alandan yağmur suyu toplama olanağı vardır ve tüketim de çok daha yüksek
miktarlardadır. Ancak, sadece yağmur suyu kullanımı, su kaynaklarının azalmasına
ilişkin problemleri çözmeyecektir. Yağmur suyunun kullanımı şebeke suyu hacmini %20
azaltır. Yatırım değeri evler için 4.000, şirketler için ise 50.000 Euro’dur. Amortisman
süresi ise evler için 3–4 yıl, şirketler için 7–8 yıldır (Url-9).
İçme suyu kaynaklarının günümüzde daha da sınırlı hale gelmesi ile yağmur suyu tedarik
koşulları da artmaktadır. Son yıllarda içme suyu ve atıksu fiyatları iki katına yükselmiştir.
Tüketicilerin tutumları yakından gözlemlenmeli ve mümkünse değiştirilmelidir. Yağmur
suyunu değerlendirmek için yerel yönetimlere de önemli görevler düşmektedir. Şehrin
atıksu kanalizasyon sistemine yağmur suyunun karışması önlenmelidir. Şehrin alt yapı
çalışmalarında yağmursuyu ve atıksuyunun ayrık sistemle toplanması sağlanmalıdır.
Böylece atıksu arıtma tesislerinin aşırı yüklenmesi önlemiş olur.
Yağmur suyu kullanmanın ekonomik değerine bakıldığında; İzmir üzerine bir örnek
verildiği görülmektedir. İzmir’de; 1 m3 depo hacmi ile yıllık 20 m3 yağmur suyu hasadı
sayesinde bir konutta kişi başına yıllık 44 TL ederinde bir kazanç sağlamak mümkündür.
121
görülmektedir. Son parçası hareketli olan yağmur iniş borusu, yağmur yağdığı zaman
önce bodrumdaki sarnıcın giriş borusuna, sarnıç dolduktan sonra dışa çevrilmektedir.
Eski Bodrum evlerinin çatılarında da yağmur sularını toplayan sistemler bulunmaktadır.
Bodrum evlerinde yağmur suyu duvarda yapılmış bir kanalla önce bir sarnıca inmekte
daha sonra da bahçeye yönlenmektedir.
Günümüzde gündemde olan “sürdürülebilir yeşil binalarda” su verimi önemli bir yer
tutmaktadır. Çift kaynaklı su hatları tasarlanmakta ve bunlardan biri tuvalet temizliği ve
rezervuar suyu diğeri ise içme suyu olarak kullanılmaktadır. Bu hatlardan ilki geri
dönüşümlü su kaynaklarından elde edilir. Yağmur suyu veya gri su bu amaçla kullanılarak
evsel su kullanımlarında tasarrufa gidilir.
122
LEED Gold sertifikasına ise, Sabiha Gökçen Havalimanı sınırları içerisinde
kurulu THY- Pratt Whitney Uçak Motoru Bakım Merkezi Binası sahiptir. Tüm bu
belgeli binalarda yağmur suyu toplama ve arıtma sistemleri mevcuttur.
Türkiye’nin nanoteknoloji konusunda önemli bir merkezi olan Sabancı Nanodam
Teknoloji Merkezi de LEED Gold ve BREEAM Very Good sertifikasına sahiptir.
Bu merkezde yağmur suyu depolanmasının yanı sıra su tasarruflu armatürler de
kullanılmıştır.
Su sıkıntısının daha hissedilir boyutta olduğu bir bölgede (sıcak iklim bölgeleri
ya da nüfus yoğunluğunun çok fazla olduğu bölgeler) su tüketiminin azaltılması
ve yağmur suyunun kullanılmasına ilişkin kredilerin daha yüksek olması,
Binalarda su korunumu için yeni binalarda yağmur suyu kullanımının zorunlu
hale getirilmesi,
Mevcut binalarda ise belli bir süre içerisinde bu teknolojiye geçilmesi yönünde
yasal adımların atılması,
Binalarda yağmur suyunun kullanılması ve yaygınlaştırılmasının vergi
indirimleri ve devlet destekleriyle teşvik edilmesi gibi konuların ele alınması
önerilebilir.
123
Tablo 8.2. Ülkemizde yağmur kullanım teknolojilerine ilişkin örnekler (Şahin ve Manioğlu, 2011)
Projenin Açılış
Projenin Adı Projenin Konumu Projenin Niteliği Projenin Temel Özellikleri
Tarihi
Meydan Alışveriş Jeotermal enerji sistemi, yeşil çatı, aydınlatma ve
İstanbul Alışveriş Merkezi 2007
Merkezi havalandırma sistemi.
Ada Alışveriş Merkezi Sakarya Alışveriş Merkezi 2007 BREAM sertifikası almıştır.
Çatılardan toplanan su deposuna gelen yağmur suyu ile
evsel atıksular arıtılarak en son karbon filtreden de
Güneş Evi Projesi Diyarbakır Konut Projesi 2008
geçirilerek bahçe sulamasında ve tuvalet
rezervuarlarında kullanılmaktadır.
LEED sertifikası almıştır. Çatıdan toplanan yağmur
suyunun yangın sulama tertibatında ve yumuşatılarak
tüm alan içerisinde kullanım suyu olarak ta
Ofis ve Üretim
Siemens Binası İstanbul 2009 değerlendirilmekte olup bina dışında ise peyzaj
Binası
sulamasında kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra bina için
geliştirilen pek çok farklı su stratejileri de %50’ye varan
su tasarrufu sağlamaktadır.
Redevco Alışveriş Alışveriş
Erzurum ve Ankara 2009 BREAM sertifikası almıştır.
Merkezleri Merkezleri
Unilever İstanbul Ofis Binası 2009 LEED sertifikası almıştır.
İstanbul - Sabiha
Türk Motor Merkezi - 2010 LEED sertifikası almıştır.
Gökçen Havalimanı
Tablo 8.2. Ülkemizde yağmur kullanım teknolojilerine ilişkin örnekler (Şahin ve Manioğlu, 2011), devamı
Projenin Açılış
Projenin Adı Projenin Konumu Projenin Niteliği Projenin Temel Özellikleri
Tarihi
Eser Holding Binası Ankara Ofis Binası 2010 LEED sertifikası almıştır.
Toyota Onatça Adana Ofis Binası 2010 BREAM sertifikası almıştır.
Tekfen Kağıthane
Kağıthane Ofis Binası 2011 LEED sertifikası almıştır.
Projesi
Tekfen Levent Projesi Levent Ofis Binası 2011 LEED sertifikası almıştır.
Çatılardan toplanan yağmur suları, ayrı depolarda
toplanıp, arıtılarak tuvalet rezervuarı, ıslak hacım, araç
yıkama ile bahçe sulamada ve yangın deposunda
Ofis ve Üretim kullanılmaktadır.
Binası
Borusan Oto İstinye
İstinye 2001 Araç yıkamada kullanılan suda bulunan yağlar ise,
Tesisleri
(40.000 m2 biyolojik arıtma ile tekrar kullanıma kazandırılmaktadır.
kullanım alanı) Binanın çatısından toplam yağmur suları biriktirilip,
araç yıkama ile temizlik amaçlı kullanılmakta olup, daha
sonra biyolojik işlemle arıtılıp %95 oranında geri
kazanılarak geri kazandırılmaktadır.
125
KAYNAKLAR
AATTUT (2010). Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği, 20 Mart 2010, R.G.
No: 27527.
Arceivala, J. S. (2002). Çevre Kirliliği Kontrolünde Atıksu Arıtımı, McGraw-Hill
Publishing Company Limited, New Delhi. 473 sayfa.
ACT (1997). ACT Environment and Health. Wastewater Reuse Guidelines, April 1997
http://www.actpla.act.gov.au/ plandev/ planning_register/register_docs/reusegui.pdf.
Alaton, İ., Gürel, M., Eremektar, G., Övez, S., Tanık, A., Orhon, D. (2005). Türkiye’de
Sürdürülebilir Atıksu Yönetimi: Mevcut Durum, Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm
Önerileri, Arıtılmış Atıksuların Tarımda Sulamada Kullanılması Çalıştayı,
MEDAWARE Projesi, 9–10 Haziran 2005, Ankara.
Alaton, İ., Tanık, A., Övez, S., İskender, G., Gürel, M., Orhon, D. (2007). Reuse Potential
of Urban Wastewater Treatment Plant Effluents in Turkey: A Case Study on Selected
Plants, Desalination, 215, 159–165.
Alpaslan, N., Tanık, A., Dölgen, D. (2008). Türkiye’de Su Yönetimi- Sorunlar ve
Öneriler, TÜSİAD Yayın no: T/2008–09/469.
Angelakis, A.N., Marecos Do Monte, M.H.F., Bontoux, L., Asano, T. (1999). The Status
of Wastewater Reuse Practice in Mediterranean Basin: Need for Guidelines, Water
Research, 33(10), 2201–2217.
Asano, T. ve Cotruvo, J. A. (2004). Groundwater Recharge with Reclaimed Municipal
Wastewater: Health and Regulatory Considerations, Water Research, 38(8), 1941–1951.
Asano, T., Burton, F.L., Leverenz, H.L., Tsuchihasti, R., Tchobanoglous, G. (2007).
Water Reuse: Issues, Technologies, and Application, Metcalf&Eddy/AECOM, McGraw
Hill, USA. 1503 sayfa.
Avcı, İ. (2001). İstanbul’un Tarihsel Gelişim Süreci İçinde Öne Çıkan bir Öğe: Su,
Kentleşme ve İstanbul, Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı: 413–2001/3.
Barlow P.M, (2003) Freshwater-Saltwater Interactions along the Atlantic Coast, U.S.
Geological Survey, Reston, Virginia
Bazza, M. (2003). Wastewater Recyling and Reuse in the Near East Region: Experience
and Issues, Water Science and Technology: Water Supply, 3(4), 37–50.
Bixio, D., Thoeye, C. ,Koning, J.D., Joksimovic, D., Savic, D., Wintgens, T., Melin, T.
(2006). Wastewater Reuse in Europe, Desalination, 187, 89–101.
Brissaud F (2003) Groundwater recharge with recycled municipal wastewater: criteria for
health related guidelines. In: Aertgeerts R, Angelakis A (eds) State of the art report health
risks in aquifer recharge using reclaimed water. Water, Sanitation and Health Protection
and the Human Environment World Health Organization Geneva and WHO Regional
Office for Europe Copenhagen, Denmark 2:10–15
Büyükkamacı, N. (2009). Su Yönetiminin Etkin Bileşeni: Yeniden Kullanım, İzmir Kent
Sorunları Sempozyumu, 8–10 Ocak 2009, Bildiriler Kitabı, 363–377.
Crook, J., Ammerman, D., K., Okun, D.A., Matthews, R.L. (1992). Guideline for Water
Reuse, Camp Dresser and McKee Inc., Cambridge, Massachusetts, USA.
Çapar, G., Yetiş, Ü., Yılmaz, L. (2004). Halı Boyama Atıksularının Membran Prosesleri
ile Arıtımı, Su Kirlenmesi Kontrolü Dergisi, 14(2), 9–15.
ÇOB (2008). Atıksu Arıtımı Eylem Planı (2008–2012) Raporu, TC Çevre ve Orman
Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Ankara.
ÇOB (2011). Sürdürülebilir su ve Atıksu Yönetimi İçin Su Tasarrufu Modellerinin
Geliştirilmesi Projesi, 4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı, TC.
Çevre ve Orman Bakanlığı, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 9–13 Mayıs 2011.
Doğangönül, Ö., Doğangönül, C. (2006). Küçük ve Orta Ölçekli Yağmur Suyu
Kullanımı, Teknik Yayınevi, Ankara.
DSİ (2009a). Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, 2009 yılı Faaliyet Raporu.
126
DSİ (2009b). Su ve DSİ, 5. Dünya Su Forumu Raporu.
Durham, B. (1999). Endüstride Atıksuyun Yeniden Kullanımının Uzun Dönem İşletme
Deneyimi, IV. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi ve Sergisi, 4–7 Kasım 1999, İzmir,
Bildiriler Kitabı, 283–293.
EPA (2005), Strategic Advice on Managed Aquifer Recharge using Treated Wastewater
on the Swan Coastal Plain, Environmental Protection Authority Perth, Western Australia
Bulletin 1199 October 2005
FAO (1992) Wastewater treatment and use in agriculture - FAO irrigation and drainage
paper 47, Food And Agrıculture Organızatıon Of The Unıted Natıons Rome, 1992.
Gurel, M., Iskender, G., Ovez, S., Arslan-Alaton, I., Tanik, A., Orhon, D. (2007). A
Global Overview of Treated Wastewater Guidelines and Standards for Agricultural
Reuse, Fresenius Environmental Bulletin, 16(6), 590–595.
Hochstrat, R., Witgens, R., Melin, T., Jeffrey, P. (2005). Wastewater Reclamation and
Reuse in Europe: A Model-Based Potential Estimation, Water Science and Technology:
Water Supply, 15(1), 67–75.
Huertas, E., Salgot, M., Hollender, J., Weber, S., Dott, W., Khan, S., Schafer, A.,
Messalem, M., Bis, B., Aharoni, A. ve Chikurel, H. (2008). Key Objectives For Water
Reuse Concepts, Desalination, 218, 120–131.
Johnson T., (2008) Using Recycled Water for Groundwater Recharge in the Central and
West Coast Basins - A Successful History. WRD Technical Bulletin Volume 16, Spring
2008.
Karahan A. (2011). Gri Suyun Değerlendirilmesi. Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı 125 Eylül/Ekim
Karakaya N., Gönenç E., (2005). Alternatif Su Kaynaklar, II. Ulusal Su Mühendisliği
Sempozyumu, 21-24 Eylül 2005 Gümüldür/İzmir
Kaznera C., Ernstb M., Heinb A., Jekelb M., Jossc A., Kraussc M., Hollenderc J., Asminc
J., McArdellc C., Tandoid V., . Le Corree K, Jeffreye P., Ternesf T., Bennerf J., Finkf G.,
Salgotg M., Kloppmannh W., Amyi G., Sharmai S., Wintgensj T., Melina T. (2009).
RECLAIM WATER – Water reclamation technologies for managed aquifer recharge:
removal of contaminants and risk reduction. The IWA World Congress on Water
Reclamation and Reuse, 20-25 Eylül 2009, Avusturalya
Kitiş, M., Yiğit, M.Ö., Köseoğlu, H., Harman, İ. B. (2008). Kentsel ve Endüstriyel
Atıksuların Membran Prosesleriyle Arıtımı ve Geri Kazanımı- Ülkemizdeki Mevcut
Durum, Su Tüketim, Arıtma, Yeniden Kullanım Sempozyumu, 3–5 Eylül 2008, İznik-
Bursa, Bildiriler Kitabı, 269–276.
Kitiş, M., Yiğit, N.Ö., Köseoğlu, H., Bekaroğlu, Ş.Ş. (2009). Su ve Atıksu Arıtımında
İleri Arıtma Teknolojileri-Arıtılmış Atıksuların Geri Kullanımı, TC. Çevre ve Orman
Bakanlığı, Çevre Görevlisi Eğitimi Ders Notları, Aralık 2009, Ankara.
Kukul, Y. S., Anaç, S. (2008). Tarımsal Sulamada Atıksuların Kullanımı, 5. Dünya Su
Forumu Bölgesel Hazırlık Süreci, Türkiye Bölgesel Su Toplantıları, Bildiriler Kitabı, s.
81–87, Havza Kirliliği Konferansı, 26–27 Haziran 2008, İzmir.
Kukul, Y.S., Ünal Çalışkan, A. D. ve Anaç, S. (2007). Arıtılmış Atıksuların Tarımda
Kullanılması ve İnsan Sağlığı Yönünden Riskler. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Dergisi, 44(3), 101–116.
Lopez, A., Pollice, A., Lonigro, A., Masi, S., Palese, A.M., Cirelli, G.L., Toscano, A.,
Passino, R. (2006). Agricultural Wastewater Reuse in Southern Italy, Desalination, 187,
323–334.
Malkawi, S. (2005). Current Technologies and Standards for Wastewater Treatment &
Reuse in Jordan, Urban Wastewater Treatment Technologies and Reuse Workshop, June
29–30/2005, The Hashemite Kingdom of Jordan.
MEDAWARE (2003). Development of Tools and Guidelines for the Promotion of the
Sustainable Urban Wastewater Treatment and Reuse in the Agricultural Production in the
Mediterranean Countries, Euro-Mediterranean Partnership Project, Task 1, Report:
Determination of the Countries Profile, Part F: Water Policy and Institutional
127
Environment, http:// www.uest.gr/medaware/reports_task1.htm
Ortuno, F., Molinero, J., Custodio, E., Juarez, I., Garrido, T., Fraile, J. (2010). Seawater
Intrusion Barrier in the Deltaic Llobregat Aquifer (Barselona, Spain): Performance and
Pilot Phase Results, Proceedings of SWIM21 21st Salt Water Intrusion Meeting, 21-26
June 2010, Azores, Portugal, pp. 135-138.
Ortuno, F., Molinero, J., Garrido, T., Custodio, E. (2012). Seawater Injection Barrier
Recharge with Advanced Reclaimed Water at Llobregat Delta Aquifer (Spain), Water
Science and Technology, 66(10), 2083-2089.
Özbay, İ ve Kavaklı, M. (2008). Türkiye’de ve Diğer Ülkelerde Arıtılmış Atıksuların Geri
Kazanım Uygulamalarının İncelenmesi, Çevre Sorunları Sempozyumu Kocaeli 2008,
14–17 Mayıs 2008, Bildiriler Kitabı, 1052–1065.
Polat, A. (2013). Su Kaynaklarının Sürdürülebilirliği için Arıtılan Suların Yeniden
Kullanımı, Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 6(1), 58–62.
Public Utilities Board (2002 ). Singapore Water Reclamation Study, Reports on Expert
Panel Review and Findings
SKKYTUT (1991). Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Teknik Usuller Tebliği, 7 Ocak
1991, R.G. No: 20748.
Somalı, B., Ilıcalı, E. (2009). Leed ve Breeam Uluslararası Yeşil Bina Değerlendirme
Sistemlerinin Değerlendirilmesi, IX. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, İzmir.
Şahin, İ., Manioğlu, G. (2011). Binalarda Yağmur Suyunun Kullanılması, Tesisat
Mühendisliği Dergisi, 125, Eylül/Ekim 2011, 21–32.
Şahin, N.İ. (2010). Binalarda Su Korunumu, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek
Lisans Tezi, Haziran 2010.
Şahin, Ü., Tunç, T., Örs, S. (2011). Yeraltı Suyu Kirliliği açısından Atıksu Kullanımı,
TABAD, Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi, 4(1), 33–39.
Tah,jima A., M. Yoshizawa, K. Sakurai, and M. Minamiyama (2007) Establishment Of
Guıdelines For The Reuse Of Treated Wastewater. 4th Japan-U.S. Governmental
Conference on Drinking Water Quality Management and Wastewater Control Jan. 22,
2007. Okinawa.
Tanik, A. (2010). Wastewater as a Resource (Chapter 2), In: Advances in Water
QualityControl, Eds: Krantzberg, G., Tanik, A., Antunes do Carmo, J. S., Indarto, A.,
Ekdal, A., Scientific Resarch Publishing,USA.
Tchobanoglous, G., Burton, F.L., Stensel, D.H. (2003). Wastewater Engineering,
Treatment and Reuse, 4th Edition, Metcalf & Eddy, Inc. McGraw Hill New York. 1819
sayfa.
TÜBİTAK (2010). Su Alanı Ulusal Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi Hazırlanmasına İlişkin
Bilgi Notu, Ek 6, Tübitak Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Daire Başkanlığı, 2010.
TÜİK (2012a). Sektörel Su ve Atıksu İstatistikleri- 2010, TÜİK Haber Bülteni, Sayı:
10824, 25/05/2012.
TÜİK (2012b). Belediye Atıksu İstatistikleri- 2010, TÜİK Haber Bülteni, Sayı: 10752,
23/02/2012.
USEPA (1992). Guidelines for water reuse. EPA 625/R–92/004. Office of Water,
Washington, DC, Office of Resources and Development, Cincinnati, OH.
USEPA (2004). Guidelines for Water Reuse, EPA/625/R–04/108, September, U.S.
Agency for International Development, Washington, DC, 450.
Uzal, N. (2007). Recovery and Reuse of Indigo Dyeing Wastewater Using Membrane
Technology, Ph.D. Thesis, Graduate School of Natural and Applied Sciences, Middle
East Technical University, Ankara, November 2007, 173 s.
Üstün, G.E., Solmaz, S. K.A. (2008). Arıtılmış Atıksuların Geri Kazanımı ve Tarımsal
Sulama için Tekrar Kullanımın Değerlendirilmesi, Su Tüketim, Arıtma, Yeniden
Kullanım Sempozyumu, 3–5 Eylül 2008, İznik-Bursa, Bildiriler Kitabı, 339–346.
128
Üstün, G.E., Solmaz, S.K.A. (2007). Bir Organize Sanayi Bölgesi Atıksu Arıtma
Tesisinden Çıkan Atıksuların Tarımsal Amaçlı Sulama Suyu Olarak Yeniden
Kullanılabilirliğinin Araştırılması, Ekoloji Dergisi, 62, 55–72.
Voudouris, K. (2011). Artificial Recharge via Boreholes Using Treated Wastewater:
Possibilities and Prospects, Water, 3, 964-975.
WHO (1989). Health Guidelines for the Use of Wastewater in Agriculture and
Aquaculture, Technical Report No. 778, World Health Organization, Geneva,
Switzerland.
WHO (2006). Guidelines for the Safe Use of Wastewater, Excreta and Grey Water,
Volume 2: Wastewater use in agriculture, World Heath Organization, Geneva,
Switzerland.
Yıldırım, M. U., Gül, A. (2008). Arıtılmış Atıksu ile Sulama Yapılmasına Çiftçi
Yaklaşımı: Gaziantep İli Örneği, Su Tüketim, Arıtma, Yeniden Kullanım Sempozyumu,
3–5 Eylül 2008, İznik-Bursa, Bildiriler Kitabı, 347–354.
Yurtseven, E., Çakmak, B., Kesmez, D., Polat, E. H. (2010). Tarımsal Atıksuların
Sulamada Yeniden Kullanılması, Türkiye Ziraat Mühendisleri VII. Teknik Kongresi, 11–
15 Ocak 2010, Ankara, Bildiriler Kitabı, 135–154.
WWF (2009). 5. Dünya Su Forumu Final Raporu, Dünya Su Forumu, 16-22 Mart 2009,
İstanbul
(Url-1) www.water.worldbank.org/urban-wastewater-groundwater-recharge-eva
(Url-2) http://www.bosb.org.tr/?sayfa=ayrinti.asp&hid=29
(Url-3) www.mam.gov.tr/ce/zero/Zer0-M-egitim_bilgi.pdf
(Url-4) www.dsi.gov.tr/docs/su-tüketimi---arıtma---yeniden-kullanım.pdf
(Url-5) www.aktifcevre.com.tr/uploads/asy_ktlg.pdf
(Url-6)www.muhendislikegitimi.com/elektrik-elektronik-muhendisligi/item/535-akilli-
binalar-ve-yenilenebilir-enerji.html
(Url-7)
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/0/0b/Simple_Diagram_to_show_Rain
water_Harvesti
(Url-8) www.zer0-m.org/.../index.php?
(Url-9) www.marmara.gov.tr/document/dergi/cevre_yonetimi/sayi_9.pdf
129
DİZİN
A F
Ağır metal, 21, 23, 31, 52, 57 Fekal koliform, 22, 100, 101
Akarsulara deşarj, 40 Filtreleme sistemi, 120
Akifer besleme, 13, 14, 18
Akiferlerin su kapasitesi, 6 G
Alıcı ortam, 29
Alkalinite, 52, 68 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 26
Alternatif arıtma sistemleri, 74 Golf sahası, 5
Arazi sulaması, 10, 11, 40 Gri su, 89, 90, 91, 92, 93
Arazide arıtma, 11, 56, 57 Gri su geri kazanımı, 89, 91
Arıtılmış atıksu, 3, 5, 6, 8, 9, 11, 15, 24, 25, 26, 29,
32, 53, 57, 61, 87, 105, 106, 107, 109 H
Arıtılmış atıksuların kullanım alanları, 6, 25, 106
Arıtma, 6, 34 Halk sağlığı, 6
Asidite, 52 Ham atıksu, 60, 66, 67, 74
Atıksu, VII, 3, 10, 11, 15, 16, 24, 25, 26, 28, 30, 35, Helmintler, 97
36, 37, 38, 41, 42, 51, 55, 61, 68, 78, 86, 95, 96,
104, 108, 134, 135, 136 I
Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği, 3, 24,
30, 134 İçme suyu, 12, 16, 26, 98, 129
Atıksu deşarjı, 40 İklim verileri, 58
Atıksu geri kazanımı, 25 İnfiltrasyon, 43, 58
Atıksuların araziye verilmesi, 5 İnfiltrasyon hızı, 43, 58
Atıksuların yeniden kullanımı, 5, 20, 95, 105, 106 İşletme esasları, 28
Atıksuyun iletimi, 32
Avrupa Birliği, VII, 24, 107, 108, 113 K
Kanalizasyon şebekesi, 2, 117
B
Karık sulaması, 38
Balık üretimi, 6 Kazan besleme suyu, 6
Basınçlı sistem, 37 Kentsel atıksular, 8
Bikarbonat, 18, 49, 50 Klorür, VII
BOİ5, VII, 10, 55, 56, 61, 67 KOİ, VII, 8, 74
Bor, 9, 23, 25, 49, 51, 58, 67 Koliform standardı, 33, 99
Bream sertifika, 132 Kuyu, 19
C L
Cazibeli sistem, 37 LEED sertifikası, 132
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 26, 27
Çiftçi, 136 M
Magnezyum, 50
D
Membran biyoreaktör, 74, 108
Damla sulama, 29, 39, 45 Mikrofiltrasyon, VII, 74, 75
Dekoratif amaçlı kullanım, 6
Depo tesisatı, 124, 125 N
Deşarj, 40
Dezenfeksiyon, 86, 98 Nanofiltrasyon, VII, 75
Doğrudan enjeksiyon, 14 Nütrient, VII, 46, 53, 54
Doğrudan yeraltı suyu besleme, 14 Nütrient giderimi, 53, 54
Döner biyolojik reaktör, 93
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 33, 98 O
Ön arıtım, 8
E
Organize sanayi bölgesi, 76, 105, 136
Ekonomik fayda, 9 Orman ve Su İşleri Bakanlığı, VII, 26, 27, 86
Elektriksel iletkenlik, 57, 61
Enfeksiyon, 22
130
P T
Patojen mikroorganizmalar, 9 Tarımsal sulama, 8, 100
Patojen taşınması, 46 Tava veya taşkın sulaması, 38
Pestisitler, 23 Tehlikeli maddeler, 95
Proses suyu, 6 Terleme (evapotranspirasyon), 30
Protozoa, 21, 22, 74 Ticari amaçlı kullanım, 6
Püskürtmeli sulama, 34 Toksik maddeler, 53
Toplam çözünmüş katı, 49, 57, 61, 67
R TUİK, 1
Tuzlu su girişimi, 17
Rekreasyon amaçlı kullanım, 6 Tuzluluk, 49
Renk, 103
U
S
Ultrafiltrasyon, 75, 76
Sağlık Bakanlığı, 26 Ürün, 28, 31, 34, 40, 49, 62, 96, 97
Sahil akiferleri, 12 Ürün sınırlaması, 96, 97
SAR, VII, 9, 25, 50, 61, 67
Sarnıç, 115 Y
Sektörler, 2
Şerit veya münhani sulaması, 38 Yağış, 44, 45, 47, 58, 63, 65
Sıcak iklim, 48 Yağmur suyu, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 121,
Sızdırma havzaları, 13 122, 124, 128, 129, 130
Sızma, 3 Yağmur suyu dağıtım hattı, 113
Sodyum, VII, 9, 25, 49, 50, 61, 67 Yağmur suyu toplama sistemi, 112
Soğutma suları, 6, 7 Yeniden kullanım, 98
Su kalitesi, 12, 57, 67, 95 Yeraltı suyu, 12, 15, 31, 40, 54, 117
Su kaynakları, 1, 86, 104, 131 Yeraltı suyu besleme, 12
Su kaynaklı hastalıklar, 21 Yeşil bina, 125
Su tüketimi, 125 Yönetmelik, 97, 127
Sulak alanların iyileştirilmesi, 6 Yüzeyden su toplama, 119
Sulama, 1, 2, 6, 10, 25, 28, 29, 30, 32, 33, 35, 37, 40, Yüzeysel sızma, 13
41, 42, 44, 45, 47, 49, 51, 52, 59, 60, 61, 62, 64, Yüzeysel su, 12
68, 69, 96, 99, 100, 113, 136 Yüzeysel su rezervuarları, 12
Sulama sistemi, 29, 37, 69
Sulama teknolojisi, 99 Z
Sulama tipleri, 29
Sulu tarım, 9 Zemin derinliği, 54
Suni besleme, 12 Zemin verileri, 58
Sürdürülebilirlik, 30, 48, 104 Zemin yapısı, 58
131