You are on page 1of 144

See discussions, stats, and author profiles for this publication at: https://www.researchgate.

net/publication/280599382

Arıtılmış Atıksuların yeniden Kullanımı ve Yağmur Suyu Hasadı Sistemleri (El


Kitabı)

Book · May 2015

CITATIONS READS

8 10,630

3 authors:

Izzet Ozturk Aysegul Tanik


Istanbul Technical University Istanbul Technical University
264 PUBLICATIONS 3,937 CITATIONS 192 PUBLICATIONS 1,921 CITATIONS

SEE PROFILE SEE PROFILE

Gokhan Cuceloglu
Gebze Technical University
29 PUBLICATIONS 183 CITATIONS

SEE PROFILE

All content following this page was uploaded by Gokhan Cuceloglu on 15 April 2016.

The user has requested enhancement of the downloaded file.


TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ

ARITILMIŞ ATIKSULARIN YENİDEN


KULLANIMI VE YAĞMUR SUYU
HASADI SİSTEMLERİ
(EL KİTABI)

(2. Baskı)

ANKARA, Nisan 2016

Bu kitabın bütün yayın hakları Türkiye Belediyeler Birliği’ne aittir. Kitap, Türkiye Belediyeler Birliği’nin yazılı
izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ
Tunus Caddesi No: 12, 06680
Kavaklıdere / Ankara
Tel: (0 312) 419 21 00
Faks: (0 312) 419 21 30
www.tbb.gov.tr
tbb@tbb.gov.tr

ISBN: 978-605-9186-14-8

TASARIM:
Gizem GÖZ
Bilal BERBER

BASKI:
Yorum Basın Yayın Sanayi Ltd. Şti.
İvedik Organize Sanayi Bölgesi Matbaacılar Sitesi
1341. Cadde (Eski 35. Cad.) No: 36
Yenimahalle / ANKARA
Tel: 0 312 395 21 12
Fax: 0312 394 11 09
info@yorummatbaa.com
www.yorummatbaa.com
TÜRKİYE BELEDİYELER BİRLİĞİ

ARITILMIŞ ATIKSULARIN YENİDEN


KULLANIMI VE YAĞMUR SUYU
HASADI SİSTEMLERİ
(EL KİTABI)

Prof. Dr. Ayşegül TANIK


Prof. Dr. İzzet ÖZTÜRK
Y. Müh. Gökhan CÜCELOĞLU

ANKARA, Nisan 2016


SUNUŞ

Türkiye Belediyeler Birliği ülkemizdeki bütün belediyelerin doğal üye olduğu, kamu
tüzel kişiliğine haiz, ulusal düzeyde kurulan tek yerel yönetim birliğidir.
Belediyelerimizi ulusal ve uluslararası platformlarda temsil eden, onları ilgilendiren yasa
hazırlıklarını takip ederek görüş bildiren ve her kademesinden personeline eğitim hizmeti
sunan, iş birlikleri ile bilgi paylaşımını teşvik eden, belediyecilik alanında dünyada ve
ülkemizdeki iyi uygulama örneklerinin yaygınlaşmasına yardımcı olan Birliğimiz; asli
görevlerinin yanı sıra ülkemizin yerel kalkınma politikalarına katkı sağlamak için
özveriyle çalışmalarını yürütmektedir.
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile
nüfusun %93’ü belediye sınırları içerisinde yaşar hale gelmiş ve belediyelerin hizmet
götürme alanları genişlemiştir.
Özellikle son yıllarda milli gelirimizde yaşanan artışın da etkisiyle, çevre koruma
yatırımlarına merkezi ve yerel yönetim bütçelerinden ayrılan yüksek paylar neticesinde
ülke genelindeki temel çevresel altyapı yatırımlarında kayda değer gelişmeler
sağlanmıştır.
Çevre koruma ve geliştirme ile ilgili altyapı yatırımlarının yüksek maliyetli yatırımlar
olması, bu yatırımların sürdürülebilirliğinin sağlanmasını önemli kılmaktadır. Bu durum,
başta su ve atıksu arıtma tesisleri olmak üzere çevre alt yapı yatırımlarının planlanma,
projelendirme ve işletim aşamalarında görev alacak kalifiye teknik personele olan ihtiyacı
artırmıştır. Bu çerçevede, belediyelerimizin teknik personelinin çevre konularında teorik
ve uygulama alanlarındaki bilgi birikimlerine katkı sağlaması amacıyla Birliğimiz
tarafından teknik kitaplar hazırlatılmıştır.
Bu kapsamda kaleme alınan eserlerden biri olan Arıtılmış Atıksuların Yeniden Kullanımı
ve Yağmur Suyu Hasadı Sistemleri El Kitabında, arıtılmış atıksular ile yağmur sularının
yeniden kullanımı alanındaki güncel, bilimsel ve teknolojik esaslar ile uygulamalara yer
verilmiştir.
Bütün belediyeleri tek çatı altında toplayan Birliğimiz, “Birlikte Belediyecilik”
anlayışıyla çıktığı yolda; tarafsız, birleştirici, insan odaklı ve yenilikçi ilkeleriyle
belediyelerimizi her yönüyle daha da güçlendirmek için onlara rehberlik etme
çalışmalarına devam etmektedir.
Bu bilinçle hazırlatılan bu kıymetli eseri sizlere sunarken, çalışmalarınıza katkı
sağlamasını temenni eder, emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım.

Dr. Kadir TOPBAŞ


Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı
(İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı)

V
VI
ÖNSÖZ

Bu el kitabı, Arıtılmış Atıksuların Yeniden Kullanımı ve Yağmursuyu Hasadı ile ilgili


kapsamlı güncel temel bilgi ve uygulamaları, Belediyelerin atık konusunda çalışan
mühendis, operatör ve teknikerlerin kullanımına sunmak üzere hazırlanmıştır. Toplam 8
Bölüm’den oluşan bu eserde arıtılmış atıksuların yeniden kullanımı sorununun anlamı,
önemi ve boyutları ile yağmursuyu hasadı uygulamaları sürecinde uyulması gereken
temel bilimsel ve teknolojik esaslar verilmektedir. Kitapta başlıca, giriş, arıtılmış
atıksuların potansiyel faydaları ve karşılaşılabilecek sorunlar, yeniden kullanımına dair
ulusal mevzuat, tarımsal amaçlı kullanımının yönetimi, tarımsal amaçlı kullanım için
mevcut sistemlerin iyileştirilmesi ve yeni sistemlerin geliştirilmesi, gri su geri kazanımı
ve değerlendirilmesi, arıtılmış atıksuyun yeniden kullanımının yönetimi, yağmursuyu
toplama, biriktirme ve geri kullanımı konuları incelenmiştir.
Bir tür mesleki ve sosyal sorumluluk hizmeti olduğu düşüncesiyle hazırlanan bu kitapta
özellikle Arceivala ve Asolekar (2007), Arceivala (2002), Asano vd. (2007),
Tchobanoglous (2003)’den geniş ölçüde yararlanılmıştır. Bu yüzden söz konusu eserlerin
yazarlarına şükranlarımı sunarım. Kitapta özetle değinilen konular hakkında daha detaylı
bilgi ve uygulama örnekleri için mutlaka ilgili kaynaklara başvurulması gerekecektir.
İlgili Bölümlerin yazımındaki katkılarından dolayı Prof. Dr. Ayşe Gül Baysal Tanık ve
Y. Müh. Gökhan Cüceloğlu’na şükranlarımı sunarım. Kitabın derlenmesi, bilgisayarda
itina ile yazımı ve düzenlenmesinde yoğun emeği olan Y. Müh. Zehra Aynur’a en içten
teşekkürlerimi sunarım.
Kitabın üniversite dışında basılabilmesi için bizlere izin veren İTÜ Rektörü Prof. Dr.
Mehmet Karaca’ya, İnşaat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gaye Onursal Denli’ye ve Bölüm
Başkanımız Prof. Dr. İsmail Toröz’e şükranlarımı arz ederim.
Eserin basımını sağlayan Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Sayın Dr. Kadir Topbaş’a,
Genel Sekreter Sayın Hayrettin Güngör ve Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Recep Şahin
ile değerli çalışanlarına teşekkürü borç bilirim.

Prof. Dr. İzzet ÖZTÜRK

VII
VIII
İÇİNDEKİLER

SUNUŞ ............................................................................................................................. V
ÖNSÖZ .........................................................................................................................VII
KISALTMALAR .......................................................................................................... XI
1. GİRİŞ ...........................................................................................................................1
1.1. Alternatif Su Kaynakları Olarak Atıksular ve Yağmur Sularının Ülkemiz
Açısından Önemi ...................................................................................................1
1.2. Atıksular ve Yağmur Sularının Yeniden Kullanım Potansiyeli ............................2
2. ARITILMIŞ ATIKSULARIN POTANSİYEL FAYDALARI VE
KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLAR .................................................................4
2.1. Yeniden Kullanım Seçenekleri ..............................................................................4
2.1.1. Yeşil Alan Sulaması ve Diğer Kentsel Kullanımlar ........................................ 4
2.1.2. Endüstriyel Kullanım ...................................................................................... 6
2.1.3. Arazide Arıtma ve Arıtılmış Atıksuyun Tarımsal Amaçlı Kullanımı ............... 7
2.1.4. Rekreasyonel Kullanım ve Çevresel Koşulların İyileştirilmesi .................... 10
2.1.5. Yeraltı Suyu Besleme .................................................................................... 11
2.1.6. İçme Suyu Olarak Kullanım .......................................................................... 18
2.2. Arıtılmış Suların Kullanım Riskleri.....................................................................19
3. ARITILMIŞ ATIKSULARIN YENİDEN KULLANIMINA DAİR ULUSAL
MEVZUAT ................................................................................................................22
3.1. Arıtılmış Atıksuların Tarımsal Sulama Amaçlı Kullanımı Konusundaki Ulusal
Mevzuat ...............................................................................................................22
3.2. Arıtılmış Atıksuların Akifer Restorasyonu Amaçlı Kullanımı Konusundaki
Ulusal Mevzuat ....................................................................................................24
4. ARITILMIŞ ATIKSULARIN TARIMSAL AMAÇLI KULLANIMININ
YÖNETİMİ ...............................................................................................................26
4.1. Sulama Sistemi Planlama Kontrolü .....................................................................26
4.1.1. Genel Planlama Esasları .............................................................................. 26
4.1.2. Sistem Yerleşimi ............................................................................................ 27
4.1.3. Toprak-Bitki-Su Sistemi ve Sürdürülebilirlik ................................................ 28
4.1.4. İşletme Esasları............................................................................................. 29
4.2. Bazı Sistem Bileşenlerinin Projelendirme Esasları .............................................30
4.2.1. Atıksuyun Ön Arıtımı .................................................................................... 30
4.2.2. Atıksuyun İletimi ........................................................................................... 32
4.2.3. Dengeleme ve Biriktirme Lagünü ................................................................. 32
4.2.4. Sulama Tipleri............................................................................................... 34
4.2.5. Fazla Suyun Toplanması ve Bertarafı .......................................................... 37
4.3. Ürün Seçimi ve Ürün Dağılımı ............................................................................37
4.4. Ürünlerin Su İhtiyacı ...........................................................................................38
4.5. Sulama Sıklığı, Terleme (Evapotranspirasyon) ve Toprak Nemi ........................39
4.5.1. Yağıştan Sonra Net Sulama İhtiyacı ............................................................. 41
4.5.2. İletimdeki Kayıplardan Sonra Brüt Sulama İhtiyacı .................................... 42
4.6. Bir Sulama Sisteminin Sürdürülebilirliği ............................................................42
4.6.1. Toprakta Zamanla Tuz Birikmesi ................................................................. 43

IX
4.6.2. Bitkilerin Tuza Karşı Toleransları ve Sürdürülebilirlik ............................... 45
4.6.3. Geleneksel Sulama Suyu Kriterleri ............................................................... 45
4.6.4. Ağır Metaller ve Dayanıklı (Kalıcı) Maddeler ............................................. 48
4.6.5. Sulama ile Nütrient (N ve P) Giderimi ......................................................... 49
4.6.6. Zemine Organik Madde Yüklemesi ............................................................... 51
4.6.7. Patojen Taşınımı ........................................................................................... 52
4.6.8. Arazide Arıtma Verimi .................................................................................. 52
4.6.9. Arıtılmış Atıksularla Sulama Uygulamaları ................................................. 53
5. TARIMSAL AMAÇLI KULLANIM İÇİN MEVCUT SİSTEMLERİN
İYİLEŞTİRİLMESİ VE YENİ SİSTEMLERİN GELİŞTİRİLMESİ ................67
5.1. Membran Teknolojileri ........................................................................................70
5.1.1. Filtrasyon Prosesleri (Mikrofiltrasyon (MF), Ultrafiltrasyon (UF),
Nanofiltrasyon (NF) ve Ters Osmoz (RO)) ................................................... 70
5.1.2. Membranla Ayırma Prosesleri...................................................................... 73
5.1.3. Membran Biyoreaktör (MBR) Teknolojisi .................................................... 74
5.2. Dezenfeksiyon Sistemleri ....................................................................................80
5.3. Arıtılmış Atıksuların Tarımsal Sulamada Kullanımı Üzerine Ülkemizdeki
Güncel Uygulama ve İyileştirme Çalışmaları ......................................................81
6. GRİ SU GERİ KAZANIMI VE DEĞERLENDİRİLMESİ .................................83
6.1. Gri Su Miktarı ve Kalitesi....................................................................................84
6.2. Gri Su Arıtma Sistemi ve Teknolojisi .................................................................85
6.3. Gri Su Arıtım Maliyetleri ....................................................................................87
7. ARITILMIŞ ATIKSUYUNUN YENİDEN KULLANIMININ YÖNETİMİ ......88
7.1. Yeniden Kullanım Amaçlı Atıksu Arıtımının Genel İlkeleri ve Risk
Değerlendirmesinde Kullanılan Araçlar ..............................................................88
7.2. Geçerli Olan Uluslararası Standartlar, Yönetmelikler ve Rehberler ...................91
7.3. Atıksu Geri Kullanım Potansiyeli, Politikası ve Kamuoyu Davranışları ............97
7.4. Çeşitli Ülkelerden Uygulama Örnekleri ..............................................................99
8. YAĞMUR SUYU TOPLAMA, BİRİKTİRME VE GERİ KULLANIMI.........104
8.1. Yağmur Suları ve Potansiyel Kullanım Alanları ...............................................104
8.1.1. Yeşil Alanları Sulama ................................................................................. 105
8.1.2. Tuvalette Su Kullanımı................................................................................ 106
8.1.3. Çamaşır Yıkama .......................................................................................... 106
8.2. Yağmur Hasadının Üstün ve Zayıf Yönleri .......................................................106
8.3. Yağmur Suyunun Toplanması- Sarnıç Sistemi..................................................107
8.4. Gelişmiş Yağmur Suyu Toplama ve Dağıtım Sistemleri ..................................109
8.4.1. Sızdırma ...................................................................................................... 109
8.4.2. Yağmur Suyu Toplama Sistemleri ............................................................... 110
8.4.3. Yağmur Suyu Sisteminin Bina içinde Döşenmesi ....................................... 113
8.4.4. Depo Tesisatı .............................................................................................. 116
8.5. Binalarda Yağmur Suyunun Kullanılmasına İlişkin Dünyadaki ve Türkiye’deki
Mevzuat ve Teşvikler ........................................................................................117
8.6. Maliyetler ve Verimlilik ....................................................................................121
8.7. Yağmur Suyu Toplama ve Kullanma Sistemleri- Uygulama Örnekleri ............121
KAYNAKLAR .............................................................................................................126
DİZİN............................................................................................................................130

X
KISALTMALAR

AAT : Atıksu Arıtma Tesisi


AATTUT : Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği
AB : Avrupa Birliği
ABD : Amerika Birleşik Devletleri
ABS : Alkil Benzen Sülfonat
ADNKS : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
AKM : Askıda Katı Madde
Ar-Ge : Araştırma ve Geliştirme
BNR : Biyolojik Nütrient Giderimi
BOİ5 : Biyokimyasal Oksijen İhtiyacı
ÇOB : Çevre ve Orman Bakanlığı
DSİ : Devlet Su İşleri
ED : Elektrodiyaliz
EDI : Elektrodeiyonizasyon
USEPA : Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı
FAO : Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu
GAP : Güneydoğu Anadolu Projesi
GASKİ : Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi
HRT : Hidrolik Bekletme Süresi
İSKİ : İstanbul Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi
İZSU : İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
KOİ : Kimyasal Oksijen İhtiyacı
MBR : Membran Biyoreaktör
MF : Mikrofiltrasyon
MLSS : Sıvı İçerisindeki Askıda Katı Madde
NF : Nanofiltrasyon
OSİB : Orman ve Su İşleri Bakanlığı
PVC : Polivinil Klorür
RO : Ters Osmoz
RSC : Kalıntı Sodyum Karbonat
SAR : Sodyum Adsorbsiyon Oranı
SAT : Toprak-Akifer Arıtma Sistemleri
SKKYTUT : Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Teknik Usuller Tebliği
SRT : Çamur Yaşı
SYGM : Su Yönetimi Genel Müdürlüğü
TA : Teknoloji Alanı
TÇK : Toplam Çözünmüş Katılar
TÇM : Toplam Çözünmüş Madde
TDS : Toplam Çözünmüş Katılar
TFK : Teknolojik Faaliyet Konusu
TRAKYAKA : Trakya Kalkınma Ajansı
TSE : Türk Standartları Enstitüsü
TSO : Ticaret ve Sanayi Odası
TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu
YAS : Yeraltı Suyu
WHO : Dünya Sağlık Teşkilatı

XI
XII
1. GİRİŞ

Su sıkıntısı çeken ülkeler, jeolojik konumları veya iklim şartlarından dolayı yıllardır
yeterli miktarda temiz ve sağlıklı suya erişimde zorluklar yaşamaktadır. Kayıtlara göre
dünyada 29 ülkede yaşayan 436 milyon insan yeterli suya erişimden yoksundur; hatta bu
sayının 2050 yılında 3–5 kat artacağı beklenmektedir. Dünyadaki su kaynaklarının sınırlı
oluşuna karşın nüfusun sürekli artışı, suyun önemini daha da arttırmaktadır. Birleşmiş
Milletlerin Bin Yıl Kalkınma Hedeflerinden biri de, “2015 yılına kadar yeterli miktarda
sağlıklı suya erişemeyen insan sayısını %50 oranında azaltmak” tır. Bu hedefe
ulaşabilmek için mevcut erişilebilir su kaynaklarının kirlenmesi önlenmelidir. Bu durum,
atıksu arıtma teknolojilerinin kullanımını yaygınlaştırmak ve oluşan atıksuların gerektiği
gibi arıtılmasını zorunlu kılmaktadır. Mevcut su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi
yanında, alternatif su kaynakları da değerlendirilmelidir. Gelişen dünyada ileri arıtma
teknolojilerinin uygulanması ile atıksuların çeşitli amaçlarla yeniden kullanımı mümkün
olabilmektedir. Böylece atıksuların, hem alıcı ortamları kirletmesi önlenmekte hem de
alternatif bir su kaynağı olarak değerlendirilmesi sağlanmaktadır.

Bu yeni su kaynağına ilave olarak yağmur suyunun biriktirilerek çeşitli amaçlarla


kullanımı da mümkündür. Yağmur suyunun sarnıçlarda toplanarak çeşitli amaçlarla
kullanımı çok eski yıllardan beri bilinen bir uygulamadır. Su kaynaklarının azaldığı
günümüzde, bu yöntem tekrar önem kazanmış, özellikle az yağış alan yörelerde tercih
edilmeye başlanmıştır.

Bu kitapta, alternatif su kaynakları arasında başı çeken atıksuların geri kazanımı ve


yağmur sularının toplanarak kullanıma sunulması konusunda güncel bilgiler verilecektir.
Her iki alternatifin gerek Türkiye’de, gerekse diğer ülkelerdeki kullanımları ve çalışma
prensipleri, uygulamada uyulması gereken yasal mevzuat ve güncel uygulama
örneklerine yer verilecektir. Ayrıca her iki alternatif kaynağın ülkemiz açısından anlam
önemleri de vurgulanacaktır.

1.1. Alternatif Su Kaynakları Olarak Atıksular ve Yağmur Sularının Ülkemiz


Açısından Önemi

Türkiye tatlı su kaynakları yönünden zengin gözükmesine rağmen, sanıldığı gibi su


zengini ülkeler arasında değildir. Kişi başına düşen yıllık 1.652 m3 su miktarı ile ülkemiz
su azlığı yaşayan bir ülke konumundadır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2030 yılı
için nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörmektedir. Su kaynaklarımızın aynı şekilde
korunacağını varsayarsak, kişi başına düşen yıllık su miktarı, DSİ’ye göre 1.120 m 3
civarında (DSİ, 2009a) olacaktır. Bu miktarlar ülkemizin 2030 yılında su fakiri ülkeler
arasına gireceğini göstermektedir. Dolayısıyla gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli su
bırakabilmek için mevcut su kaynaklarımızı verimli kullanmanın yanı sıra, kullandığımız
suyun da geri dönüşümünü sağlamamız gerekmektedir. Ülkemizdeki toplam su
tüketiminin yıllara ve sektörlere göre dağılımına bakıldığında, toplam su kullanımının
2004-2030 döneminde yaklaşık 3 kat artacağı öngörülmektedir (ÇOB, 2008). Sulama, su
tüketiminde en büyük paya sahip sektör olarak dikkat çekmektedir (Tablo 1.1).

1
Tablo 1.1. Türkiye’de su kullanımı (ÇOB, 2008)
Yılar Toplam Su Kullanımı Sektörler
Sulama Kentsel Endüstriyel
Milyon m3 % % % %
1990 30.600 28 72 17 11
2005 40.100 36 74 15 11
2012 44.000 39,2 72,4 15,9 11,4
2030 112.000 100 65 23 12

Türkiye, yıllık ortalama 501 km3 suya karşılık gelen miktarda yağış almaktadır; ancak
ülkemizin toplam yenilenebilir su potansiyeli bürüt 234 km3 (193 km3 yüzeysel, 41 km3
yeraltı suyu olmak üzere) olarak hesaplanmıştır. Günümüzdeki ekonomik ve teknik
koşullar sebebiyle ülkemizin kullanılabilir yüzeysel ve yeraltı su potansiyeli, yılda
ortalama 112 km3 (98 km3 yüzeysel, 14 km3 yeraltı suyu) olmaktadır (DSİ, 2009b).

2010 yılında su kaynaklarından 11,7 milyar m3 su çekilmiş ve alıcı ortamlara 9,1 milyar
m3 atıksu deşarj edilmiştir (TÜİK, 2012a). Yine 2010 yılındaki verilere göre, atıksuların
büyük çoğunluğu denizlere (%45) ve akarsulara (%43) deşarj edilmektedir. Kanalizasyon
şebekelerinden deşarj edilen atıksuların da %76’sı arıtılmaktadır. Belediye kanalizasyon
şebekeleri ile Türkiye nüfusunun %73’üne hizmet verilmektedir. Ancak, atıksu arıtma
tesisleri ile hizmet verilen belediye nüfusunun oranı Türkiye nüfusu içinde %52, toplam
belediye nüfusu içinde %62 olarak hesaplanmıştır. Arıtılan atıksuyun %37,9’una ileri,
%34,3’üne biyolojik, %27,6’sına fiziksel ve %0,2’sine doğal arıtma uygulanmıştır
(TÜİK, 2012b). Verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere, ülkemizin hâlihazırdaki su
kaynaklarına alternatif kaynaklar eklenmesi zorunludur. Bu bağlamda, dünyada çeşitli
örneklerine de rastlanan arıtılmış atıksuların yeniden kullanımı ile önemli bir alternatif
kaynak sağlanabilecektir. Mevcut yapıda henüz ülkenin atıksularının tamamı
arıtılamamaktadır; ancak özellikle ileri ve biyolojik arıtmadan geçirilen suların halen bir
tarım ülkesi konumundaki ülkemizde, tarımsal sulamaya kayda değer bir katkısı olacağı
bilinmektedir. Dolayısıyla bu konudaki çalışmalar da ivme kazanarak sürmektedir.

1.2. Atıksular ve Yağmur Sularının Yeniden Kullanım Potansiyeli

Bu kitapta ilgili bilgilerin özetlenerek verilmesi ile ülkemizde bu konudaki bilincin ve


farkındalığın artmasına yardımcı olunması hedeflenmektedir.

2007–2013 yılları arasında uygulanan Dokuzuncu Kalkınma Planı’nda Çevrenin


Korunması ve Kentsel Altyapının Geliştirilmesi başlığı altında, su alanına yapılan atıflar
arasında “atıksuların arıtıldıktan sonra tarım ve sanayide kullanılmasının teşvik edilmesi”
ifadesi yer almaktadır. Ayrıca 2014–2018 yılları arasında uygulanacak olan Onuncu
Kalkınma Planı’nda da Kentsel Altyapı başlığı altındaki politikalar arasında “arıtılan atık
suların yeniden kullanımı özendirilecektir” ifadesi yer almaktadır. TÜBİTAK Vizyon
2023’ün hazırlanması sürecinde de, Delfi anketi sonuçlarının değerlendirilmesinden
sorumlu 10 sosyo-ekonomik panelden biri olan Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Paneli
hedeflerine ulaşılabilmesi için 9 teknolojik faaliyet konusu (TFK) belirlemiştir. Bu
TFK’ların gerçekleştirilebilmesi için öngörülen teknolojik aşama ve gelişmeler, Delfi
ifadeleri ile detaylandırılmış ve ülke olarak hangi Ar-Ge ve teknoloji alanlarına (TA)
odaklanılması gerektiği belirtilmiştir. Panelde, su alanı ile ilgili öncelikli teknolojik

2
faaliyet konusu “Su Kirliliği ve Kontrolü” olarak kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda, suyun
geri kazanımının ve yeniden kullanımının gerçekleştirilebilmesine yönelik olarak
biyolojik yöntemlerin ve ileri arıtma teknolojilerinin kullanımının yaygınlaştırılması ve
bu yaklaşımın mümkün olduğu kadar yüksek miktarda su harcayan çeşitli sektörlerde
(tekstil, kimya vb.) uygulanması hedeflenmiştir (TÜBİTAK, 2010). Ayrıca, 5. Dünya Su
Forumu Yerel ve Bölgesel Yönetimler için İstanbul Su Mutabakatı, Yerel ve Bölgesel bir
Eylem Planı için Rehber İlkeler Raporu’nda yer alan önlemler kapsamında, ekonomik ve
verimli su yönetiminde yağmur suyu biriktirilmesi ve atıksuyun geri kullanımına da yer
verilmiştir (WWF, 2009). Dolayısıyla, söz konusu her iki alternatif su kaynağının
değerlendirilmesi, diğer bir deyişle verimli su kullanımı ve yönetimi, artık bir devlet
politikası haline gelmiş bulunmaktadır.

Arıtılmış atıksuların tarımsal sulama, sanayi, akifer besleme ve tuvalet sifon suyu, yeşil
alan sulaması vb. amaçlı yeniden kullanımı, dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Bazı
ülkelerde arıtılmış atıksuların yeniden kullanım oranı %80’lere ulaşmıştır. Bu itibarla
konu ülkemiz açısından da büyük önem taşımaktadır.

TÜİK Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) verilerine göre Türkiye’nin 2013
yılı sonu itibarıyla nüfus dağılımı aşağıdaki gibidir;

Belde, köy nüfusu (kırsal nüfus) = 6.633.451 (%8,7)


İl/İlçe nüfusu (kentsel nüfus) = 70.034.413(%91,3)
Toplam = 76.667.864 (% 100)

Sızma dahil olmak üzere kişi başına atıksu oluşumu ~200 L/N-gün ve atıksu arıtma
tesislerinde (AAT) ~ %5’lik su kaybı esas alınmak suretiyle, kentsel AAT’lerden geri
kazanılabilecek atıksu potansiyeli, 2013 yılı itibarı ile;

QGKAS ≈ 76.667.864 x 0,2 x 365 x 0,95 ≈ 5,32 x 109 m3/yıl

mertebesindedir. Bu miktardaki suyun ancak 2/3’lük kısmının teknik ve ekonomik olarak


yeniden kullanımının mümkün olduğu kabulü ile, pratikte geri kazanılabilecek arıtılmış
atıksu miktarı ~3,54x109m3/yıl olarak kabul edilmektedir. Bu değer, ülkemizin tatlı su
potansiyelinin % 2,4’üne ve sulamaya tahsis edilen su miktarının ise ~ %3,6’sına tekabül
etmektedir. Dolayısıyla arıtılmış atıksuların öncelikli olarak sulamada kullanımı sonucu,
2013 yılı itibarıyla ~3,54x109 m3/yıl miktarında sulama suyunun evsel ve endüstriyel
kullanıma tahsisi mümkün olabilecektir. Arıtılmış atıksuların yeniden kullanımında,
kullanım amacının gerektirdiği su kalitesi kriterlerinin (Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik
Usuller Tebliği) sağlanması da ayrıca önemlidir.

Atıksuların geri kazanımının yanı sıra, gri su olarak tabir edilen ve evsel atıksuların bir
kısmını oluşturan atıksuların (banyo, duş ve lavabo suları) kaynağında ayrı
toplanabilmesi ve uygun arıtma teknolojisi ile arıtılması durumu için de, gerek dünyada
gerekse ülkemizdeki uygulama örnekleri tanıtılacaktır.

Bir diğer alternatif su kaynağı olan yağmur sularının özellikle uygun miktarda yağış alan
yörelerde biriktirilerek, çeşitli kullanım amaçlarına hizmet etmesi ile yeni bir su kaynağı
oluşturulması da, gerek kalite gerek miktar bakımından önem arz etmektedir ve ileriki
bölümlerde bu konuya değinilecektir.

3
2. ARITILMIŞ ATIKSULARIN POTANSİYEL FAYDALARI VE
KARŞILAŞILABİLECEK SORUNLAR

Arıtılmış atıksuların kullanımı ile sağlanacak faydalar ve buna karşılık karşılaşılabilecek


sorunlara değinmeden önce, bu alternatif su kaynağının hangi faydalı kullanım
amaçlarına hizmet verebileceğine bakmak gerekir.

2.1. Yeniden Kullanım Seçenekleri

Tablo 2.1 yeniden kullanım seçeneklerinin çeşitliliğini göstermektedir. Tablodan da


anlaşılacağı üzere, arıtılmış atıksular yoğun olarak arazi sulama ve yeraltı suyunu
beslemede kullanılmaktadır. Atıksuların araziye verilmesi, sadece sıcak ve kuru iklimlere
mahsus bir uygulama olmayıp belirli şartların sağlanması durumunda yaygın biçimde
tercih edilmektedir. Arıtılmış atıksuların araziye verilmesi işlemleri; tarımsal ürünlerin
sulanması, planlanmış/inşa edilmiş besleme sistemlerinde infiltrasyon (sığ havuzlardan
yeraltı suyu beslemesi vb.) ve buharlaştırma havuzları kullanımı olmak üzere üç ana
grupta incelenebilir (Arceivala, 2002).

Atıksuların yeniden kullanım seçenekleri kabaca kentsel, endüstriyel, tarımsal,


rekreasyon, yeraltı suyunu besleme ve içme suyu kaynağı olmak üzere 6 ana başlık altında
incelenebilir.

2.1.1. Yeşil Alan Sulaması ve Diğer Kentsel Kullanımlar

Geri kazanılan atıksuyun, parklar ve golf sahalarının sulanmasında, iş merkezlerinin


tuvalet sifonlarında, yangınla mücadelede ve bunlara benzer amaçlarla kullanılması pek
çok ülkede yaygın bir uygulamadır (Şekil 2.1).

Kentsel kullanım uygulaması aşağıdaki maksatlarla yapılabilmektedir;

 Park ve eğlence (rekreasyon) alanlarının, spor alanlarının, okul bahçelerinin, oyun


alanlarının, otoyol meydanları ve halka ait binaların ve tesislerin çevrelerindeki
peyzaj ve yeşil alanların sulanması,
 İşyeri, dükkân, ofis ve endüstri kuruluşlarının çevrelerindeki peyzaj ve yeşil
alanların sulanması,
 Golf sahalarının sulanması,
 Araç yıkama tesisleri, çamaşırhane ve tarım ilaçları (pestisitler) ve sıvı gübreler
için çözelti hazırlama suyu gibi ticari kullanımlar,
 Çeşmeler, havuzlar, şelaleler gibi manzara amaçlı mimari kullanımlar,
 Toz kontrolü ve inşaatlarda beton yapımı için kullanım,
 Yangından korunmak üzere yangın söndürme suyu temini,
 Ticari ve endüstriyel binalarda tuvalet suyu olarak kullanımı.

4
Tablo 2.1. Arıtılmış atıksuların kullanım alanları (Karakaya ve Göneç, 2005)
Kullanım Dikkat Edilmesi Gereken
Uygulama/Amaç
Yeri Hususlar
Parkların, peyzaj sahalarının ve diğer
yeşil alanların sulanması
Parkların, peyzaj sahalarının ve diğer
yeşil alanların sulanması, golf sahalarının
sulanması
Ticari amaçlı kullanım (araç yıkama, vb.) Halk sağlığı, gerekli arıtma
Dekoratif amaçlı kullanım (kent içindeki yapılmaması durumunda yüzeysel
Şehir
havuzlar, fıskiyeler, şelaleler, vb.) ve yeraltı sularının kirlenme riski
Toz kontrolü
Beton üretimi
Yangınla mücadele ve yangından
korunma
İş merkezlerinin ve iş yerlerinin
tuvaletlerinde
Soğutma suyu
Korozyon, biyofilm oluşumu,
Kazan besleme suyu
kireçtaşı oluşumu, köpük oluşumu,
Endüstri Proses suyu
tıkanma
Endüstriyel tesislerin bahçelerinin
sulanması
Gerekli arıtma yapılmaması
durumunda yeraltı sularının
Tarım Sulama kirlenme riski, halk sağlığı, ürün
kalitesi, toprak kirlenmesi, kabul
edilebilirlik
Sulak alanların
iyileştirilmesi/geliştirilmesi
Halk sağlığı, ötrofikasyon, koku,
Restorasyon/ Rekreasyon amaçlı kullanım (su sporları,
estetik bozulma
Rekreasyon balık tutmak, vb.)
Akarsuların beslenmesi
Diğer (Balık üretimi, yapay kar, vb.)
Kıyı şeridinde bulunan kuyulara tuzlu su
girişini önlemek için bariyer teşkilinde
Yeraltı
İleri arıtmanın sağlanması Yeraltı su kalitesinin bozulma
Suyuna
Akiferlerin su kapasitesinin artırılması riski
Besleme
Geri kazanılmış suyu depolamak
Zemin çökmelerinin kontrolü veya
engellenmesi
İçmesuyu Doğrudan içmesuyu kaynağı olarak Halk sağlığı, kabul edilebilirlik,
Kaynağı Dolaylı içmesuyu kaynağı olarak mikrokirleticiler ve olası etkileri

5
Şekil 2.1 (a) Arıtılmış su ile parkların sulandığını gösterir uyarıcı levha, (b) arıtılmış su
ile sulanan bir golf sahası

2.1.2. Endüstriyel Kullanım

Geri kazanılmış suyun özellikle içme suyu kalitesinde suya ihtiyaç duyulmayan
endüstriyel faaliyetlerde kullanılması mümkündür.

Geri kazanılmış su endüstrilerde;

 soğutma suyu,
 kazan besleme suyu,
 proses suyu

olarak kullanılabilmektedir.

Bunlar arasında geri kazanılmış suyun soğutma suyu olarak kullanılması en yaygın
uygulamalardan biridir. Geri kazanılmış suyun endüstrilerde proses suyu olarak
kullanılabilirliği kullanım yerine göre değişmektedir. Örneğin elektronik sanayinde saf
suya yakın kalitede su istenirken, tekstil, kağıt ve metal endüstrilerinde daha düşük
kaliteli su kullanılabilmektedir (Crook vd., 1992).

ABD’de Kaliforniya, Arizona, Teksas, Florida ve Nevada geri kazanılan suyu soğutma
suyu ve proses/kazan besleme suyu olarak kullanan başlıca eyaletlerdir. Enerji santralleri;
soğutma suyu, kül sulama ve baca gazı yıkama gibi gereksinimler için fazla su
ihtiyacından dolayı suların yeniden kullanımları için ideal tesislerdir. Petrol rafinerileri,
kimyasal madde tesisleri ve metal işleme tesisleri de geri kazanılmış sudan faydalanan
endüstriler arasındadır (USEPA, 2004).

Atıksuyun geri kazanılması, endüstriyel atıksuyun tesis içinde geri devri ile ve/veya evsel
AAT’lerde arıtılan suyun girdisi ile mümkün olabilmektedir. Bir endüstriyel tesis içinde
su çevrimi çoğunlukla endüstriyel prosesin tamamlayıcı bir parçasıdır; geri kazanılan ve
yeniden kullanılan sular, suyun korunması ve deşarj standartlarının sağlanması
amaçlarına hizmet eder. Soğutma suyu, birçok endüstri için geri kazanılmış suların en
yaygın kullanım şeklidir ve tek başına en büyük endüstriyel su ihtiyacını oluşturur.
Ancak, soğutma suyu olarak arıtılmış atıksuların kullanılması durumunda, korozyon,
çökelek oluşması, mikrobiyal büyüme gibi konulara dikkat edilmesi gerekir. Arıtılmış

6
atıksuların kazan besleme suyu olarak kullanımı, kazanın işletme basıncına bağlıdır.
Genellikle yüksek basınçlı kazanlar, kalitesi yüksek sulara ihtiyaç duyarlar. Genel olarak,
ister içme suyu ile ister arıtılmış su ile beslensinler, tüm kazanlarda sertliğin sıfıra yakın
olması istenir. Kazanlarda çökelti (kabuk) oluşumuna neden oldukları için kalsiyum,
magnezyum, silisyum ve alüminyumun arıtılması istenir. Arıtılmış suların proses suyu
olarak kullanımı durumunda her bir endüstri için ayrı inceleme yapmak gerekir. Örneğin,
elektrik endüstrisi devre kartları ve diğer elektronik parçaların yıkanması için hemen
hemen damıtılmış su kalitesi gerekirken, deri endüstrisi düşük kaliteli su kullanabilir
(Büyükkamacı, 2009).

Bir çalışmada, tekstil sanayinde denim endüstrisi kaynaklı indigo boyama atıksuyunun
yeniden kullanımı hedefi ile membran esaslı bir arıtma süreci geliştirilmiştir. Bu amaçla
öncelikle ön arıtım alternatifi olarak mikrofiltrasyon (MF), koagülasyon ve ultrafiltrasyon
(UF) proseslerinin performansları değerlendirilmiş ve en iyi ön arıtım alternatifi olarak
yüksek atıksu akıları ve renk giderim değerleri nedeniyle tek aşamalı 5 µm kesikli MF ve
ardışık olarak 5 µm kesikli MF ardından 100 kDa UF görülmüştür. Bu iki ön arıtım
alternatifi, NF 270 membranı ile nanofiltrasyon (NF) performansı açısından
karşılaştırılmış ve en iyi ön arıtım prosesi, %87–92 renk ve %10 kimyasal oksijen ihtiyacı
(KOİ) sağlayan 5 µm MF olarak değerlendirilmiştir. Ön arıtım deneylerinin ardından, üç
farklı NF ve iki farklı ters osmoz (RO) membranları yeniden kullanılabilecek su elde etme
hedefi ile değerlendirilmiştir. Test edilen NF ve RO membranların kalıcı KOİ ve renk
performansları birbirlerine benzer olduğundan ilgili yeniden kullanılabilirlik kriterlerinin
sağlandığı görülmüştür (Uzal, 2007).

2.1.3. Arazide Arıtma ve Arıtılmış Atıksuyun Tarımsal Amaçlı Kullanımı

Kentsel atıksuların arıtıldıktan sonra sulama amacıyla kullanımı kurak ve yarı kurak
ülkelerde yaygın bir uygulamadır. Bu ülkelerde su talebi arttıkça geri kazanılmış su ile
tarım alanlarının sulaması, su kaynaklarının planlanması ve yönetiminde önemli bir
bileşen haline gelmektedir.

Atıksuların uygun bir strateji ile kontrollü olarak tarımda kullanılması, bu suların
uzaklaştırılması için etkin bir yöntemdir. Bu yöntem, atıksuların azot (N) ve fosfor (P)
içeriği dolayısıyla, tarımsal gübre gereksinimini azaltmakta; hatta tamamen ortadan
kaldırmaktadır. Atıksuların sulamada kullanılması ile bitki yetiştiriciliği için yararlı olan
toprak mikroorganizmalarının metabolik faaliyetleri artmaktadır (Kukul vd., 2007).
Tartışmalı bir konu olmasına rağmen atıksular ile tarımsal sulamanın dünyanın birçok
bölgesinde uygulandığı bilinmektedir. Dünyada sulanan tarım arazilerinin 20 milyon
ha’ının ham, arıtılmış ve/veya kısmen seyreltilmiş atıksularla sulandığı ifade
edilmektedir. ABD ve Porto Riko'da yaklaşık 174 milyon ha tarım alanının yaklaşık 22
milyon ha’ı arıtılmış sularla sulanmaktadır. Florida'da arıtılan suyun toplam hacminin
yaklaşık %19’u, Kaliforniya' da ise yaklaşık %48’i tarımsal sulama amacıyla
kullanılmaktadır (USEPA, 2004). Bitki ve ürün sulaması için arıtılan atıksu uygulaması
dünya çapında giderek artan bir uygulama olmaktadır. Tarımsal sulama için arıtılan
atıksuların kullanılması ile

 Su kıtlığı çözülebilir,
 Bütün bir yıl boyunca atıksuların büyük bir miktarı bertaraf edilebilir,

7
 Kalitesi yüksek olan kaynaklar içme suyu olarak kullanılabilir,
 Ekonomik faydalar sağlanabilir,
 Atıksuyun nütrient (N, K, P) içeriği tarımsal ürünler için katkı sağlayabilir (Polat,
2013).

Tarımsal yönden, arıtılmış atıksu ve çamurun kullanılması için bazı kalite kriterlerinin
karşılanması gerekmektedir. Arıtılmış atıksuyun kullanılması,

 Arıtılmış atıksuyun içinde gübre özelliği taşıyan maddeler varsa ve/veya


 Arıtılmış atıksuyun toprağı iyileştirme özelliği bulunuyorsa

temiz suyun kullanılmasına göre daha avantajlı olmaktadır.

Atıksuların tarımda kullanımı, hem olumlu hem de olumsuz çevresel etkilere sahiptir.
Tarımsal yeniden kullanım için uygulanan su kalite kriterleri genellikle sağlık
problemlerine neden olabilen patojenlerin varlığına odaklanan mikrobiyolojik maddeler,
toplam çözünmüş katılar (TDS) ve tuzluluktur. Atıksuların tuzluluk seviyesi genellikle
daha yüksektir ve göreceli olarak maliyetli tuz giderme prosesleri uygulanmazsa tuzluluk
giderilemez ve su temin maliyeti artar. Bununla birlikte kentsel arıtılmış atıksular hümik
maddeler, ağır metaller, pestisitler, dezenfeksiyon yan ürünleri, endüstriyel kirleticiler,
mikroorganizmalar, organik ve inorganik maddeler de içerir. Bu kirleticilerin bir kısmı
klasik atıksu arıtımı yöntemleriyle tamamen giderilemedikleri için, arıtılmış suda da
bulunabilir. Arıtılan atıksuların sulamada kullanımı, sulama ve bitki gelişimi sürecinde
birincil ve ikincil arıtma prosesleri ile giderilemeyen nütrientlerin çoğu giderebildiği için
iyi bir seçenektir. Böylelikle, yüksek maliyetli üçüncül arıtma ihtiyacı azaltılabilir ve
sınırlı temiz su kaynakları kentsel amaçlar için kullanılır. Nütrientler, özellikle N ve P,
gübre tasarrufunda önemli bir faktör olabilir. Suyun sulama yönünden elverişliliğinin
belirlenmesi için en önemli özellikler aşağıda sıralanmaktadır (Polat, 2013);

 Çözünebilir tuzların toplam konsantrasyonu (TÇM),


 Sodyum ve diğer katyonların nispi adsorpsiyon oranı (SAR),
 Bor ve buna benzer toksik elementlerin konsantrasyonu,
 Kalsiyum ve magnezyum,
 Anyonlar (klor, sülfat, nitrat),
 Toplam katı madde, organik madde yükü, yağ ve gres gibi yüzen maddelerin
miktarı,
 Patojen mikroorganizmaların miktarı.

Birçok kurak ve yarı kurak ülkede su giderek daha kıt bir kaynak haline gelmektedir.
Dolayısıyla, sulama için iyi kalitede suların kullanımı birçok yerde temiz su kaynaklarının
azalmasına yol açmaktadır. Sulu tarım, artan nüfusa gıda sağlayan toprakları sulamak için
az ve daha düşük kaliteli su kullanımı sorunuyla karşı karşıyadır. Ancak bu uygulamaya,
patojen mikroorganizmalar ile besinlerin kirlenmesinden dolayı insan sağlığı için riskler
taşıdığı düşüncesiyle endişe ile yaklaşılmaktadır. Aynı zamanda, atıksuyun yeniden
kullanımında risk faktörlerinin bir kısmı halen tespit edilememiştir; bir kısım göstergeler
(mikrobiyal patojenler gibi) kısa sürede sonuç verirken diğer bir kısmı (topraktaki
tuzluluğun etkisi gibi) ancak uzun vadede anlaşılabilmektedir. Genellikle tarımda atıksu

8
kullanımına tarımsal ve ekonomik nedenlerden dolayı gerek duyulur; ancak olumsuz
sağlık ve çevre etkileri de mutlaka minimize edilmelidir.

Arazi sulamasında, birincil, ikincil ve ileri arıtma uygulanmış atıksular kullanılabilir su


elde etmekte başarılı bir yöntem olabilmektedir. Arazi sulamasının başlıca mahzurları ise;

 Tarım alanında çalışanların ve elde elden ürünleri tüketenlerin kirlilikten


etkilenme ihtimali,
 Atıksu veya çamurun zemin ve yeraltı suyuna kimyasal etkisi,
 Genellikle, geniş arazi ihtiyacı,
 Sulama ihtiyacının mevsimlere göre değişmesi

olarak sıralanabilir.

Atıksuyun sulamada kullanılması, atıksu ve çamurun uzaklaştırılması için ilkel ve basit


bir yöntem olarak algılanmamalıdır. İyi bir projelendirme ve işletme ile arazi sulaması
oldukça uygun ve düşük maliyetli bir arıtma metodu olabilir. Gerek maliyet, gerekse
uygun çevre şartlarını sağlamak açısından, diğer yöntemlerle karşılaştırma yapılabilir.
Ayrıca, atıksu bertarafı için yapılacak masrafın bir kısmı, üretilen mahsullerden
karşılanır. Tüm bu sebeplerle arazi sulaması yöntemi, özellikle sıcak ve kurak iklimlerde
bugüne kadar geniş çapta uygulanmıştır. Daha ılıman iklimlerde de ileri arıtma olarak
kullanılmasına olan ilgi artmaktadır.

Bu metodun ılıman iklimlerde uygulanmasına örnek olarak ABD’de Michigan eyaletinde


Muskegon Country’deki sistem gösterilebilir. Bu sistem, Amerikan Profesyonel
Mühendisler Birliği’nden başarı ödülü almıştır. Projede 200.000 m3/gün debili atıksu
bertaraf edilmektedir. Atıksu, önce bekletme süresi 3 gün olan bir havalandırmalı lagüne
verilmektedir. Kış aylarında sulama yapılmadığından, havalandırmalı lagünden çıkan su,
5 ay süreyle bir mevsimlik biriktirme (dengeleme) havuzunda depolanmaktadır. Daha
sonra, özel olarak projelendirilmiş yağmurlama sistemiyle 48.000 ha’lık alan
sulanmaktadır. Zeminin altına süzülen sular, tuzlanmayı önlemek üzere bir drenaj
sistemiyle toplanmakta ve nehre taşınmaktadır. Böylece doğal yollarla yüksek oranlarda
BOİ5, N, P ve koliform giderimi sağlanmaktadır (Arceivala, 2002).

Almanya’da 1880 yılından beri atıksular, tarımsal sulama maksatlı kullanılmaktadır.


1962’de yapılan bir sistem sayesinde, yaklaşık 70 fabrikanın atıksuları ile 6.000 ha’lık bir
arazi sulanmaktaydı. 1996 yılı itibariyle de atıksuyun arazide arıtımı izni, küçük tesisler
ve kırsal bölgelerdeki çiftliklerle sınırlandırılmıştır (Arceivala, 2002).

Hindistan’da ilk arazide arıtma uygulaması, 1895 yılında yapılmıştır ve bugün hala
ülkedeki en yaygın atıksu bertaraf şeklidir. İklim şartları, yaz aylarında alıcı ortamlara
yeterli su taşınamaması ve yetiştirilen ürünlere karşı artan talep, bu metodu cazip hale
getirmektedir. 50’den fazla uygulamada 12.000 ha’nın üzerinde arazi, yıllık
5x108 m3’ten fazla miktarda atıksu ile sulanmaktadır (Arceivala, 2002).

Dünyanın çeşitli yerlerinde çok sayıda endüstriden gelen atıksular, arıtılmamış ve


arıtılmış olarak bu metotla bertaraf edilmektedir. Gıda ve tarıma dayalı endüstrilerin

9
atıkları, arazide arıtma için daha uygundur. Bu tip endüstrilere örnek olarak aşağıdakiler
sayılabilir:

 Konserve imalathaneleri
 Süt mandıraları
 Şeker fabrikaları
 Bira ve içki imalathaneleri
 Meşrubat fabrikaları

Arazide arıtma metodunun kullanıldığı gıda endüstrisi hariç diğer endüstriler ise gübre
sanayi ve kağıt imalat endüstrisidir.

Bazı endüstrilerin atıksularında, yağ, katran, petrol ürünleri, solventler, ağır metaller ve
diğer toksik maddeler bulunmaktadır. Bunlar, zeminde ve tarım ürünlerinde birikebilir.
Ayrıca, yeraltı sularının kirlenmesine de sebep olabilir.

ABD’de 1980’li yıllarda, 300 civarında konserve fabrikası da dahil olmak üzere toplam
1.300 civarında fabrika, arazi sulaması yöntemini uygulamışlardır. Ayrıca, ABD’nin
kurak iklimli batı sahilinde 1.000’den fazla belediye, evsel atıksularını arıtıp bertaraf
etmek için, sızdırma veya sulama metotlarını kullanmışlardır (Arceivala, 2002).

Şehir plancıları, şehirdeki gelişmeleri planlarken estetik, topoğrafya, zemin ve diğer


şartları göz önünde bulundurarak, kent yakınında atıksu ile sulamadan yararlanabilecek
alanları belirlemelidir. Bu amaç doğrultusunda, erozyona uğramış veya tarıma elverişli
olmayan araziler, atıksu ile sulanarak kademeli olarak geliştirilebilir. Bu alanlar, sulama
sayesinde çim sahalara, tahıl arazilerine ve orman alanlarına dönüşebilir. Böylece, arazi
özellikleri ve su kaynakları da iyileştirilebilir.

Arazi sulamasındaki tek zorluk, sulama alanları civarında oluşacak kötü koku ve
sivrisinek üremesidir. Bu problemler, kötü işletilen bütün AAT’lerde (Atıksu Arıtma
Tesisi) de görülmektedir. Gerekli hallerde koku giderici sistemler kullanılabilir.

Atıksuyla arazi sulanması yöntemi, fayda sağlayan sürdürülebilir bir yöntem olarak
değerlendirildiğinden, devlet ve diğer kredi kuruluşları teşvik edici uygulamalara
yönelmelidirler.

2.1.4. Rekreasyonel Kullanım ve Çevresel Koşulların İyileştirilmesi

Arıtılmış atıksular; göl ve bataklık iyileştirme ile akarsu akımlarını arttırma gibi amaçlarla
da kullanılır. Bu tür atıksular ayrıca habitat oluşturma, restorasyon ve iyileştirme, bir su
kütlesine deşarjdan önce arıtılmış suya ek bir arıtma sağlama gibi çeşitli sebeplerle de
sulak alanlara uygulanabilir (USEPA, 2004). Havuzların, su kütlelerinin ve akarsuların
rekreasyonu için kullanılan arıtılmış suların en önemli sorunları sucul çevre ve bu sular
ile temasta bulunması muhtemel insanların (itfaiyeciler ve çeşmelerde oynayan çocuklar
gibi) korunmasıdır. Bu nedenle, bazı süs havuzları için Yüzme Suyu Yönetmelikleri
geçerlidir. Su kalitesi, sucul organizmalar ve ekosistemler üzerinde olumsuz etkiler
göstermemelidir. Dolayısıyla, balıklara toksik etki yapan bileşikler (endokrin bozucu
bileşikler vb.) dikkatli bir şekilde kontrol edilmeli ve izlenmelidir. Yüzme suyu amaçlı

10
kullanılan arıtılmış atıksuların, özel olarak dezenfekte edilmesi ve dermatolojik olarak
test edilmesi gerekmektedir. Kalite gereksinimleri Avrupa Yüzme Suyu Kalite Direktifi
76/160/EEC ile belirlenmiştir. Bu kriterler arasında en önemli iki parametre E. koli ve
bağırsak enterokoklarıdır (Huertas vd., 2008).

ABD Kaliforniya'da arıtılan su miktarının yaklaşık %10’u, Florida'da ise yaklaşık %6’sı
rekreasyon, çevre geliştirme ve restorasyon amaçlı kullanılmaktadır (USEPA, 2004).
Genellikle ekonomik nedenlerden dolayı bu kullanımlar tercih edilir ve uygulamalar
AAT’nin kullanım noktasına olan yakınlığına bağlı olarak değişir.

2.1.5. Yeraltı Suyu Besleme

Yeraltı sularının doğal beslenimi çok yavaştır; uzun vadede azalan yeraltı suyu
seviyesinin sebebi yeraltı sularının aşırı tüketimi ve su çekiminin doğal beslenme
oranından daha büyük oluşudur. Bu uygulamalar zamanla yeraltı suyu kaynaklarının
tükenmesine neden olur. Bu nedenle yeraltı suyu havzalarının suni beslenimi giderek
önem kazanmaktadır (Asano ve Cotruvo, 2004). Arıtılmış suyun yeraltı suyu beslenim
amaçları ise şu şekilde sıralanabilir (USEPA, 2004);

 Sahil akiferlerine tuzlu su girişimini engellemek için hidrolik bariyer oluşturmak,


 Gelecekteki yeniden kullanımlar için ilave arıtım sağlamak,
 İçme suyu veya içme suyu harici maksatlarla kullanılabilecek akiferleri artırmak,
 Daha sonra kullanmak üzere arıtılmış suyun depolanmasını sağlamak.

Yeraltı suyu beslemesi ile su depolanmasının bazı faydaları vardır (Asano ve Cotruvo,
2004; Polat 2013).

 Suni beslemenin maliyeti yüzeysel su rezervuarlarının maliyetinden daha azdır.


 Akifer nihai bir doğal arıtma sistemi olarak hizmet verir ve yüzeysel sular için
gerekli olan boru hattı ve kanal ihtiyacını azaltabilir.
 Yüzeysel su rezervuarlarında (hazneler) depolanan sular buharlaşmaya, yosun ve
sudaki diğer canlılardan dolayı tat ve koku problemlerine ve kirliliklere maruz
kalırken, suni beslemede toprak-akifer arıtma sistemleri (SAT) ve yeraltı
depolaması ile bu problemler önlenebilir.
 Yüzeysel su rezervuarları için uygun alanlar mevcut olmayabilir ya da çevresel
açıdan kabul edilmeyebilir.
 Bir atıksu yeniden kullanım projesine yeraltı suyu beslemesinin dahil edilmesi,
geri kazanılmış kentsel atıksular ve yeraltı suyu arasındaki ilişkinin bir sonucu
olarak psikolojik ve estetik faydalar sağlayabilir.

Ayrıca geri kazanılmış suların doğal ortama verilmesi ile geri dönüşüm süresi artar ve
böylece çok yavaş parçalanan kirleticilerin biyolojik parçalanması için gerekli olan ek
süre de kazanılmış olur.

Geri kazanılmış suların yeraltı suyu beslemesinde en yaygın kullanılan iki yöntem
yüzeysel sızma ve doğrudan akifere enjeksiyondur (Asano ve Cotruvo, 2004; Polat 2013).
Şekil 2.2’de USEPA tarafından şematik olarak verilen (a) sızdırma, (b) doğrudan
enjeksiyon yöntemleri gösterilmektedir.

11
Şekil 2.2. Akifer beslemede kullanılan yöntemlerin şematik gösterimi (a) sızdırma, (b)
doğrudan enjeksiyon (EPA, 2005)

Yüzeyden sızdırma en basit, en eski ve en yaygın kullanılan suni besleme yöntemidir.


Yüzeyden sızdırma da besleme suları doygun olmayan yeraltı suyu (YAS) bölgesinde
oluşturulan sızdırma havuzlarından sızdırılır. Sızdırma havzaları alanın verimli bir
şekilde kullanımına izin verdiği ve basit bir bakım gerektirdiği için suni beslemenin en
çok tercih edilen yöntemidir. Filtrasyon oranı genellikle toprak yapısı ve bitki örtüsü
bozulmamış yerlerde en yüksek olmaktadır.

Doğrudan yeraltı suyu besleme ise, su akiferin içine doğrudan enjekte edildiğinde
gerçekleştirilir. Doğrudan enjeksiyonda genellikle oldukça iyi arıtılan geri kazanılmış su
doygun yeraltı suyu bölgesine, özellikle de yüksek su tutma kapasitesine sahip bir akifere
doğrudan enjekte edilir. Doğrudan enjeksiyon ile yeraltı suyu besleme aşağıdaki
biçimlerde uygulanabilir:

12
 Derin yeraltı sularında ya da yüzeysel sızdırmanın pratik olmadığı veya çok pahalı
olduğu topografya ve araziler,
 Özellikle denizden tuzlu su girişimine karşı sahil akiferlerinde tatlı su
bariyerlerinin oluşturulması (Tchobanoglous vd., 2003).

Hem yüzeyden sızdırma, hem de doğrudan enjeksiyonda, beslenen suyun akış yolu
uzunluğu ve temas süresinin artması amacıyla yerleştirilen çekme kuyuları sızdırma
havuzlarından ya da enjeksiyon kuyularından mümkün olduğunca uzak bir mesafede
olmalıdır. Söz konusu mesafeler beslenen su ve diğer akifer bileşenlerinin karışmasına
katkı sağlar (Brissaud, 2003), uygun biyolojik ve kimyasal dönüşümler için bir imkan
oluşur ve beslemede kullanılan kentsel atıksu kökenli suyun kimliği yeraltısuyu kütlesi
içinde kaybolur (Asano ve Cotruvo, 2004).

Akifer beslemesi avantajlı gibi görünmekle birlikte uygulaması detaylı çalışma ve


değerlendirme gerektirmekte ve sonuçları arasında içme suyu olarak kullanılan
akiferlerin kirlenme olasılığı olduğu için ihtiyatla uygulanması gerekir. Akifer beslemede
temel problemler aşağıda sıralanan hususlardan kaynaklanabilmektedir (Asano vd.,
2007).

 Arıtmanın yeterince yapılmaması (besleme suyunun yeterli arıtılmamasından


dolayı akiferi kirletme riski),
 Akifer su kalitesinin düzenli olarak izlenememesi ve verilerin kayıt altına
alınamaması,
 Enjeksiyon ve/veya filtrasyon sistemlerinin işletme maliyetlerinin
karşılanamamasıdır.

SAT sistemlerinde arıtılmış atıksuyun topraktan süzülüp akifere ulaşması için yeterli süre
birçok faktöre bağlı olmasına rağmen (arıtılmış su kalitesi, vadoz zondaki ve akiferdeki
toprak tipi ve sınıfı, YAS derinliği, vs.) basit bir yaklaşımla her 100 m’lik sızma
(infiltrasyon) mesafesine karşı 1 aylık bir akiferde bekletme süresi önerilir (FAO, 1992).
Genelde SAT sistemlerinde sızma (infiltrasyon) boyunca gerçekleşen ilave arıtma ilk 1
m’de olur. Ancak bu mesafenin yeterince uzun olmasının istenmesi mikroorganizma
giderimi için önemlidir.

Şekil 2.3 (a) Sadece ön arıtmadan geçirilmiş bir atıksuyun akifere plansız ve kontrolsüz
bir şekilde sızdırılmasını gösterirken, Şekil 2.3. (b) ileri arıtmadan geçirilmiş bir
atıksuyun, yeraltı sularının kirlenmesini önleyecek düzende ve kontrollü bir biçimde
sızdırılmasını göstermektedir.

13
Şekil 2.3. (a) Plansız ve kontrolsüz gerçekleştirilen ve sadece ön arıtmadan geçirilmiş
atıksu ile akiferin beslenme, (b) Yeraltı suyunun kirlenmesini önleyecek düzende,
kontrollü yapılan ve ileri arıtmadan geçirilmiş bir atıksu ile beslenmesi (Url-1)

AB 6. Çerçeve Programı “Küresel Değişim ve Ekosistemler” ana teması kapsamında


2005-2008 yılları arasında yürütülen “Water Reclamation Technologies for Safe
Artificial Groundwater Recharge - Güvenli Yeraltı suyu Besleme için Su Islah
(İyileştirme) Teknolojileri ” isimli RECLAIMWATER Projesi kapsamında 6 ülkedeki
pilot akiferler üzerinde çalışılmıştır (Kaznera vd., 2009). Arıtılmış atıksu ile beslenen
akiferler çeşitli kullanım amaçları doğrultusunda yeniden değerlendirilmiştir. Tablo 2.2
ile bu projedeki pilot akiferlerin arıtılmış atıksu ile beslenmeleri ve kullanım alanları
özetlenmektedir.

14
Tablo 2.2. RECLAIMWATER Projesi kapsamındaki pilot akiferlerin arıtılmış atıksu ile
beslenmeleri ve kullanım alanları (Kaznera vd., 2009).
Akiferlerin Konumu ve Kapasiteleri Atıksu Özellikleri ve Geri Kazanım
Sabadell (İspanya) Biyolojik (ikincil) arıtmadan geçirilmiş atıksular
bir nehir yatağına verilerek sızdırma sağlanır.
Barselona’dan 30 km uzaklıkta Nehrin altındaki bir madene ulaşan sular
bulunmaktadır. 25.000 m3/gün çekildikten sonra UV dezenfeksiyonundan geçirilir
kapasitelidir. ve park alanlarının sulanmasında kullanılır.
Nardo (İtalya) Biyolojik (ikincil) arıtmadan geçirilmiş atıksular
bir açık kanal ile taşınarak akifere enjekte edilir.
Bari’nin güneyinde bulunmaktadır. Tuzlu su bariyeri oluşturmak amacı ile besleme
12,000 m3/gün kapasitelidir. yapılmaktadır. Aynı zamanda içme suyu kaynağı
olarak da kullanılmaktadır.
Shafdan (İsrail) Tel-Aviv Belediyesi alanından kaynaklanan
atıksular biyolojik (ikincil) arıtmadan geçirildikten
Negev yöresindedir. 342 Km3/gün sonra toprak-akifer arıtması (SAT) sonrası akifere
kapasitelidir. ulaşır. Akiferde bekletme süresi 6-12 aydır.
Buradan çekilen su tarımsal sulamada
kullanılmaktadır.
Gaobeidian (Çin) İleri (üçüncül) arıtmadan geçirilen atıksular
akifer beslemede kullanılır. İlk olarak sular 500
Pekin, 650 m3/gün kapasitelidir. m3/gün kapasiteli bir yavaş kum filtresinden
geçirilir. Daha sonra sızdırma (infiltrasyon)
kuyularına pompalanır. Ayrıca, besleme 100-150
m3/günlük bir debi ile sızdırma yolu ile de
gerçekleştirilebilmektedir.
Adelaide (Güney Avustralya) Sulak alanda arıtılan kentsel yağmur suları bir
acısu akiferini beslemede kullanılmaktadır. İşletme
Salisbury, 1100 m3/gün kapasitelidir. halinde 6 kuyu bulunmaktadır. Klorlama işlemi
yoktur. Çekilen suların içme suyu standartlarında
olması hedeflenmektedir. Mevcut uygulamada
şehir yeşil alan sulamasında
değerlendirilmektedir.
Torrele (Wulpen) (Belçika) İleri (üçüncül) arıtmadan geçirilen atıksular 285
m3/saat ortalama debi ile bir sızdırma havuzuna
8640 m3/gün kapasitelidir. Yıllık alınır. Bu beslemede amaç kıyı şeridinde tuzlu su
gerçekleşen sızma debisi ise 2,5 milyon girişimine karşı bir hidrolik bariyer oluşturmak ve
m3’tür. gerektiğinde de yeraltısuyunun içme suyu olarak
kullanımıdır. Sızdırma havuzunun yüzey alanı
18.200 m2’dir. Akiferin bekletme süresi 40 gündür.
İçme suyu amaçlı kullanımda çekilen su
havalandırıldıktan sonra hızlı kum filtresinden
geçirilmektedir.

Kıyı Kesimlerinde Tuzlu Su Girişimine Karşı Akifer Besleme

Küresel iklim değişikliği ile ilintili olarak deniz suyu seviyelerindeki yükselme nedeniyle
kıyı akiferlerinde tuzlu su girişimi bu akiferlerdeki su kalitesini olumsuz etkilemektedir
(Barlow, 2003). Normal şartlarda, akiferlerdeki tatlı suyun denize doğru hareketi
neticesinde kıyı akiferlerine tuzlu su girişimi beklenmez. Tatlı su ile tuzlu su arayüzü
kıyıya yakın veya uzak bir mesafede kara yüzeyinin altında bulunur. Bu arayüz aslında

15
tatlı su ve tuzlu su karışımı içinde bir geçiş bölgesi olarak ifade edilir. Şekil 2.4’te tipik
bir kıyı akifer sistemi şematik olarak gösterilmektedir. Tuzlu su girişimi akiferlerde tatlı
su depolanmasını azaltır. Yükselen deniz suyu seviyeleri bu geçiş bölgesini zorlar ve tatlı
suya girişim başlar. Dünyada başta ABD’nin kıyı bölgeleri olmak üzere birçok kıyı
bölgelerinde bu sorun bulunmaktadır ve bu kıyı akiferlerinin arıtılmış su ile beslenmesi
son 50 yıldır başarı ile gerçekleştirilen bir uygulamadır (Johnson, 2008).

Şekil 2.4.Tipik bir kıyı akifer sisteminin şematik gösterimi (Barlow, 2003)

Bu konudaki güncel uygulamalardan biri de İspanya’da sürdürülmektedir. Barselona


yakınlarındaki Llobregat Deltası’ndaki bir ana kıyı akiferi 1960’lı yıllardan beri tuzlu su
girişiminden etkilenmektedir. Katalonya Su Ajansı bu akiferde tuzlu su girişimine karşı
bir hidrolik engel (bariyer) teşkil edebilmek için akiferin arıtılmış su ile beslenmesine
karar vermiştir. Bu amaçla 14 kuyu açmıştır. Bu proje İspanya’daki ilk ve Avrupa
genelinde de öncü çalışmalardan biridir. Akifer arıtılmış su ile beslenerek tuzlu suyun
karasal alana girişine karşı bir bariyer/tampon oluşturmaktadır. Açılan kuyulara enjekte
edilen sular Baix Llobregat Kentsel AAT’den çıkan arıtılmış sulardır. AAT’de ileri arıtma
(ultrafiltrasyon, ters ozmos ve dezenfeksiyon) uygulanmaktadır. Proje 2 aşamadan
oluşmaktadır. İlk aşama (Faz 1) 2007 yılında devreye girmiş ve açılan ilk 4 kuyuya 2.400
m3/gün arıtılmış su enjekte edilmektedir. İkinci aşamada Nisan 2010 yılında devreye
alınmış olup, toplam 11 kuyuya 15.000 m3/gün arıtılmış atıksu enjekte edilmektedir. Proje
alanında su sıcaklığı, su basıncı ve elektriksel iletkenlik ölçebilen ve uzaktan kumanda
teknolojisi ile veri kayıt sistemine sahip toplam 17 izleme piyezometresi (kuyu)
bulunmaktadır. Ayrıca, akiferin izlenmesi ve oluşturulan hidrolik bariyerlerin faydasını
gözleyebilmek üzere 30 km2’den daha fazla alana sahip proje alanında mevcut bulunan
13 kuyu ve 7 piyezometre ile bir gözlem/izleme ağı oluşturulmuştur. Şekil 2.5’te proje
alanı ile mevcut ve yeni açılan kuyular ile piyezometre noktaları gösterilmektedir (Ortuno
vd., 2010).

16
Şekil 2.5. Llobregat Deltası (İspanya) akiferini besleme alanı (Ortuno vd., 2010)

Llobregat proje alanındaki hidrolik bariyerlerin teşkili işinin toplam yatırım maliyeti
(15.000 m3/gün kapasiteli AAT, 7 km’den fazla iletim hattı, delme ve kuyu açma işlemleri
de dahil olmak üzere 15 enjeksiyon kuyusu ile uzaktan kumandalı veri sistemi ile
donatılmış 17 yeni piyezometre) 23 milyon Euro olup, bu kaynak Katalonya Su Ajansı,
İspanya Çevre, Kırsal Alan ve Deniz İşleri Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu tarafından
sağlanmıştır. Projenin sabit ve değişken işletme masrafları, enjekte edilen su debisine
bağlı olarak 0,14-0,18 Euro/m3 olarak değişmektedir. Değişken masraflar 0,04 Euro/m3
kimyasal madde ve 0,05 Euro/m3 enerji maliyeti olmak üzere toplam 0,09 Euro/m3’tür.
Yıllık sabit giderler ise (yaklaşık 190.000 Euro) 0,05 ila 0,09 Euro/m3 arasındadır. Bu
giderlere personel giderleri ve AAT bakım masrafları da dahildir (Ortuno vd., 2012).

Bu çalışmanın ilk aşamasından itibaren izleme noktalarından alınan örneklerdeki analiz


sonuçları, hidrolik bariyer teşkilin olumlu sonuç verdiğini göstermektedir. 2007 yılından
itibaren 8 izleme noktasında klorür, sodyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve amonyum
konsantrasyonlarında belirgin düşüşler görülmüş sadece bikarbonat konsantrasyonu sabit
kalmıştır. Sadece nitrat konsantrasyonunu da bir miktar artış gözlenmiştir. Akiferde nitrat
bulunmamakta, ancak enjekte edilen arıtılmış atıksuda ortalama 9,4 mg/L NO3-
gözlenmektedir. Akifer beslemesinden etkilenen alan, açılan her bir enjeksiyon
kuyusunun 1-2 km civarlarıdır. Dolayısıyla etki alanı oldukça geniş ve büyüktür. Zaten
bu beslemede temel hedef kıyı şeridi boyunca akiferi arıtılmış su ile besleyip tuzlu su
girişini engellemek olduğundan etki alanının yeterince geniş ve büyük olması tercih
edilmektedir. Proje bu anlamda hedefine ulaşmıştır. Genelde arıtılmış atıksu ile akifer
beslemelerinde sıkça yaşanan ve fiziksel, kimyasal veya biyolojik proseslerin bir sonucu
olan kuyularının enjeksiyon verimlerinin azalması (kuyuların tıkanması) olayına 2007
yılından beri işletilen bu sistemde rastlanmamıştır. Bunun nedeninin de 2 faktöre bağlı
olduğu vurgulanmaktadır. Birincisi enjeksiyonda ileri arıtmadan geçirilen dolayısıyla
yüksek kalitede arıtılmış su kullanılması, diğeri ise çok sıkı ve ciddi olarak uyulan kuyu
temizleme programıdır. Özellikle ultrafiltrasyon ve ters osmoz sistemlerinden geçirilen
arıtılmış sularda bulanıklılık değerleri 0,1 NTU’un altında kalmaktadır. Dolayısıyla
kuyuların kısa sürede tıkanması söz konusu olmamaktadır. Kuyu temizleme programında

17
ise geri yıkamanın önemine değinilmekte olup, her 15 günde bir yaklaşık 15 dakika süre
ile enjeksiyona ara verilip geri yıkama yapılmakla biriken maddelerin kuyulardan
uzaklaştırılması sağlanmaktadır Enjeksiyon öncesi mevcut 8 kuyuda yapılan su
analizlerinde klorür seviyesi 2.634 mg/L iken enjeksiyon başladıktan sonra 3 yıl içinde
bu değer 1.018 mg/L’ye düşmüştür. Sahada bulunan endüstrilere ait kuyulardaki
değerlere bakıldığında, klorür konsantrasyonu 2.575 mg/L’den 634 mg/L’ye, 1.269
mg/L’den 705 mg/L’ye ve 6.565 mg/L’den de 679 mg/L’ye düşmüştür (Ortuno vd.,
2012).

Türkiye’de de deniz ile kıyısı olan sahil akiferlerinde tatlı su ile tuzlu su arasında doğal
bir denge söz konusudur. Bu tip akiferlerde tatlı su besleniminin çok üzerinde, kontrolsüz
yeraltı suyu çekimi yapılması durumunda, tuzlu su kaması bu aşırı çekime bağlı olarak
zaman içerisinde kara kesimi içlerine kadar ilerleyebilmekte, dolayısıyla mevcut tatlı su
akiferleri tamamen tuzlanabilmektedir. Havza yönetim planları hazırlanırken özellikle
kıyı kesimindeki yeraltı suyu kullanımı son derece dikkatli biçimde izlenmeli ve tuzlanma
sorunu ortaya çıkmadan gerekli önlemler alınmalıdır. Bu önlemlerden biri de özellikle
ülkemizin sahil kesimlerinde tuzlanmanın önlenmesine karşı bir engel (bariyer) teşkil
edebilecek şekilde arıtılmış atıksuyu zemine sızdırma yöntemi (dolaylı besleme) ile akifer
restorasyonu gerçekleştirmektir. Su potansiyeli ve ihtiyaçları dikkate alınarak arıtılmış
atıksuyun akifer restorasyonu amacıyla yeniden kullanımının değerlendirilmesi konusu
ülkemiz için üzerinde önemle durulması gereken bir konu haline gelmektedir.

Önerilen Uygulama Prosedürleri

Su potansiyeli ve ihtiyaçları dikkate alınarak arıtılmış atıksuyun özellikle akifer


restorasyonu amacıyla yürürlükteki yönetmelik hükümleri çerçevesinde yeniden
kullanımının değerlendirilmesi ve raporlanması havza eylem planları ve bir sonraki adım
olan havza yönetim planlarının önemli konuları arasındadır. İyileştirilmesi uygun bulunan
bir akiferin arıtılmış atıksu ile restorasyonu yapılmadan evvel restorasyon stratejisinin
adımlarını içeren bir raporun hazırlanması gerekir. Bu raporda ilk tasarım debisi,
planlanan besleme zamanı ve süresi, detaylı tasarım bilgileri yer almalıdır. Örneğin, ABD
Çevre Koruma Ajansı (USEPA) benzer restorasyon çalışmalarında sözü edilen bilgilerin
yer aldığı bir ön raporun hazırlanmasını ön koşul olarak koymuştur. EPA bu ön raporları
incelemekle yükümlüdür ve İyileştirme Tasarım Çalışması İş Planını işin başlamasından
evvel onaylamak durumundadır. Bu onay verildikten sonra devletin konu ile ilgili
kurumlarından nihai deşarj izinleri alındıktan sonra uygulamaya geçilir. Bu aşamada da
sıkı denetim ve kontroller söz konusudur. Benzer bir yaklaşım ülkemizde de “Yeraltı
Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya karşı Korunması Hakkında Yönetmelik” ile ifade
edilmiş ve bir mühendislik çalışmasının hazırlanması ve onaylanması süreçlerinden sonra
arıtılmış atıksuların akifer beslemede kullanılabileceği belirtilmiştir. Ancak, bu tip akifer
besleme uygulamalarında gerekli denetim ve kontrollerin yapılarak elde edilen bulguların
sistemli biçimde raporlanması son derece önemlidir.

2.1.6. İçme Suyu Olarak Kullanım

Su kısıtının ciddi boyutlarda olduğu bölgelerde, ileri arıtmadan geçirilen atıksular belli
şartlarla doğrudan içme suyu olarak kullanılabilir. Bu kullanım seçeneğine son derece
dikkat edilmesi gerekir. Günümüz teknolojisi her ne kadar mümkün olabildiğine işaret

18
etse de ileri derecede arıtılmış atıksuların içme suyu olarak doğrudan kullanımını halkın
kabul etmesi oldukça zordur. Dikkatli izleme ve denetim gerekir. Arıtılmış atıksuların
dolaylı olarak kullanımında da benzer şekilde sistematik ve sürekli izleme şarttır. Çevre
kalitesi ve halk sağlığı açısından dolaylı kullanım daha çok tercih edilir. Bu tip
kullanımlarda, arıtılmış atıksuların diğer su kaynakları ile belli oranlarda karıştırılmasının
ardından halk sağlığı açısından tehdit oluşturan bir madde içermediği belirlendikten sonra
kullanıma izin verilir.

2.2. Arıtılmış Suların Kullanım Riskleri

Atıksuların yeniden kullanılması ile ilişkilendirilen birçok risk etmeni bulunmaktadır.


Bazı risk etmenleri kısa sürede etkili olurlar ve ortaya çıkan etkinin şiddeti insanların,
hayvanların çevresel etkenlere temas potansiyeline bağlı olarak değişir (patojenler gibi).
Diğer risk etmenleri ise daha uzun sürelerde ve arıtılmış suyun sürekli kullanılmasıyla
artan (toprak tuzluluğu, toksik kimyasalların etkileri gibi) etkilere sahiptir (Kukul ve
Anaç, 2008). Atıksuların içerdiği ve sağlık riski oluşturan patojenler ve kimyasallar ile
bulaşma yolları Tablo 2.3’te sunulmuştur. Tablo 2.4’te ise su ve/veya arıtılmış atıksularla
ilişkili olarak görülen hastalıklar sıralanmıştır.

Tablo 2.5’te özellikle atıksuların tarımsal sulamada kullanılmasından kaynaklanan salgın


hastalıkların incelenmesi sonucunda görülebilecek sağlık riskleri özetlenmektedir. Tablo
2.6’da ise atıksularda ve arıtılmış atıksularda bulunan ve toksisiteye neden olabilen
kimyasallara yer verilmektedir. Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere, birçok yeniden
faydalı kullanım alanı olan arıtılmış atıksuların özellikle tarımsal sulamadaki
uygulamalarda halk sağlığına özen gösterilmesi ve dikkatle uygulanması gerekmektedir.

19
Tablo 2.3. Atıksularda patojenler ve kimyasallar ile ilişkili risk kaynakları (Kukul ve
Anaç, 2008)
Patojenler Kimyasallar
Bakteriler
Ağır metaller
Virüsler
Risk Kaynakları Nitratlar ve Nitritler
Helmintler (bağırsak solucanları)
Organik mikro kirleticiler
Protozoa (tek hücreliler)
Bir defalık veya tekrarlanan
Riskin Oluşma Nedeni Tekrarlanan tüketim
“tüketim” veya temas
Sebzelerin, midye ve kabuklu deniz
hayvanlarının yenmesiyle vb.
Suyun içilmesiyle
Çeşitli yiyeceklerin
Aerosoller nedeniyle
Riskin Oluşma Yolları yenmesiyle
Doğrudan veya dolaylı yollardan
Suyun içilmesiyle
suyla temas edilmesiyle
Vektörler aracılığıyla (su civarında
yaşayan böcekler gibi)
Risk Kaynaklarına
Genellikle uzun süre sonra
Maruz Kalınmışsa Genellikle çabuk görülür.
görülür.
etkilerin ortaya çıkışı

Tablo 2.4. Su ve/veya arıtılmış atıksularla ilişkili olarak görülen hastalıklar (Kukul ve
Anaç, 2008)
Sınıflar Tanımlar, gözlemler, örnekler
Suyun sağlandığı sistemler aracılığı ile yayılabilen
Su yoluyla taşınan
enfeksiyonlardır. Su patojenler için taşıyıcı görevi görür.
hastalıklar
Tifo, kolera, giardiyazis (ishal), dizanteri, hepatit.
Kişisel temizlik için suyun yetersiz olmasından kaynaklanan
Su ile yıkanarak hastalıklar. Vücudun dış yüzeylerini etkiler.
giderilebilen hastalıklar Konjuktivit, trahom, cüzzam, tinea, askariyaz, yavs hastalığı,
giardiyazis, kriptosporidiyozis.
Enfeksiyonlar sucul omurgasız konukçu, genellikle bir hayvan
vasıtasıyla taşınır. Enfeksiyona neden olan organizmanın yaşam
Su kaynaklı hastalıklar döngüsünün önemli bir bölümü bu sucul hayvanların içinde
gerçekleşir.
Şistozomiyazis, gine kurdu, filariazis.
Yerüstü su kaynakları yakınında bulunan veya yaşayan böcekler
Su ile bağlantılı böcek
vasıtasıyla yayılan enfeksiyonlardır.
vektörlerden kaynaklanan
Tripanozomiyazis, sarıhumma, deng hastalığı, onkoserkiyazis
hastalıklar
(nehir körlüğü), sıtma
Kötü sağlık koruma Genellikle uygun sağlık koruma uygulamalarının olmayışı
önlemleri nedeniyle nedeniyle toplum içinde yayılırlar. Kancalı kurt, yuvarlak
oluşan enfeksiyonlar solucan, askariyazis.

20
Tablo 2.5. Sulamada atıksuların kullanılmasından kaynaklanan salgın hastalıkların incelenmesi
sonucu özetlenen sağlık riskleri (Kukul ve Anaç, 2008; Şahin vd., 2011)
Etkilenen Sağlık Riskleri
Grup Nematod Enfeksiyonu Bakteriler/Virüsler Protozoa
Tüketiciler Arıtılmamış atıksular Arıtılmamış atıksular Atıksularla yüzeyleri
nedeniyle çocuklar ve nedeniyle Kolera, tifo ve ıslanarak sulanan
yetişkinler için ciddi Ascaris basili dizanteri salgınları, sebzelerde parazit
enfeksiyonu riski Helikobacter phylori için protozoa kanıtları
yumurtaların hayatta pozitif sonuçlar bulunmuştur; ancak
kalmasına uygun koşullar bildirilmiştir. 104/100ml hastalık yayılmasına
olmadığı durumda, 1< değerini aşan arıtılmış sular ilişkin doğrudan kanıt
nematod yumurta/L olacak kullanıldığında ishal yoktur.
şekilde arıtılan atıksular ile vakaları tespit edilmiştir.
aşırı risk yoktur.
Çiftçiler ve Arıtılmamış atıksular Fekal koliform 104/100ml Arıtılmış ve
aileleri nedeniyle çocuklar ve değerini aşan atıksularla arıtılmamış atıksulara
yetişkinler için özellikle temas eden çocuklarda ishal bağlı Giardiyazis riski
çocukları için 1< nematod riski artar; arıtılmamış önemsizdir.
yumurta/L’ye kadar arıtılan atıksulara temas eden Arıtılmamış atıksularla
atıksular ciddi Ascaris çocuklarda Salmonella temas nedeniyle amipli
enfeksiyonu riski oluşturur; enfeksiyonu riski yükselir; dizanteri riski artış
çalışanlarda kanca kurdu kısmen arıtılmış atıksulara göstermektedir.
enfeksiyonu riski artar. maruz kalan yetişkinlerin
kan değerlerinde. Norovirüs
etkileri artar.
Yakın Yağmurlama sulama için Enfeksiyon görülme Atıksularla yapılan
çevrede Ascaris taşınımı sıklığının artması toplam yağmurlama sulama
yaşayan halk çalışılmamış ancak yoğun koliform 106-8/100ml olan süresince protozoa
temas olması halinde karık kötü kaliteli sularla iletimine-taşınmasına
veya salma sulama için yağmurlama sulama dair veri
yukarıda verilen gibi, yapılması ve aerosol etkisi bulunmamaktadır.
yüksektir. ile bağlantılıdır. Fekal
koliform 104-5/100ml olan
kısmen arıtılmış suların
yağmurlama sulama ile
kullanılması ise enfeksiyon
artışı ile ilişkili değildir.

Tablo 2.6. Atıksularda ve arıtılmış atıksularda bulunan ve toksisiteye neden olabilen kimyasallar
(Kukul ve Anaç, 2008)
Grup Kimyasal Etkileri
İnorganik Ağır metaller Metalin özelliğine ve canlılarda birikimine bağlı
olarak: kanser, sinir sistemine etkiler
Bor Bitkilerde toksisite
Serbest klor kalıntısı Sucul yaşamda toksisite
Nitratlar Methemoglobinemi (Mavi bebek sendromu),
kanser
Organik Organik halojenler Kanser
Pestisitler (zirai mücadele ilaçları) Kanser, teratojenik, sinir sistemine etkiler
Polinükleer aromatik hidrokarbonlar Kanser

21
3. ARITILMIŞ ATIKSULARIN YENİDEN KULLANIMINA DAİR ULUSAL
MEVZUAT

3.1. Arıtılmış Atıksuların Tarımsal Sulama Amaçlı Kullanımı Konusundaki Ulusal


Mevzuat

Ülkemizde atıksuların yeniden kullanımına dair ulusal mevzuat ilk kez 7 Ocak 1991
tarihinde 20748 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği
Teknik Usuller Tebliği” Bölüm 7’de yer almıştır. Birçok ülkeden çok önceleri atıksuların
yeterli arıtma işlemine tabi tutulduktan sonra özellikle tarımsal sulamada kontrollü
kullanımı için yürürlüğe girmiş olan bu tebliğin varlığından bile yakın zamana kadar
habersiz olan çiftçilerde bulunmaktaydı. Halen bir tarım ülkesi olarak bilinen ülkemizde
arıtma tesisi çıkış sularından faydalanmak yerine, yaygın uygulama atıksuların arıtılıp
ve/veya arıtılmadan bir alıcı ortama deşarj edilmesidir. Kitabın Giriş bölümünde verilen
güncel verilere bakıldığında ülkemizde oluşan atıksuların kısmen arıtılıp ve/veya
arıtılmadan akarsulara, göl, gölet, baraj ve/veya toprağa verildiği anlaşılmaktadır. Kıyı
bölgelerinde ise en uygun alıcı ortam deniz olmaktadır. Kıtaiçi su kaynaklarına yapılan
deşarjlar elbette su kaynaklarının kirlenmesine yol açmaktadır. Diğer taraftan çiftçimiz
de tarım arazilerini sulamak için zaten bir hayli kirlenmiş durumda olan kıtaiçi su
kaynaklarını kullanmaktadır. Yeraltı sularının kontrolsüz ve aşırı kullanımı ile su
seviyeleri ciddi şekilde düşmektedir. Ayrıca, kontrolsüz sulama ve deşarjlar ile birlikte
kıtaiçi su kaynakları da hızla kirlenmektedir. Şu halde, günümüzde, atıksuyun tarımsal
sulama amaçlı olarak doğrudan olmasa da dolaylı olarak kullanıldığını söylemek
mümkündür. Hatta alınan tüm önlemlere rağmen bazı yörelerde atıksuların halen
arıtılmadan, doğrudan tarımsal sulamada kullanıldığı da bilinmektedir.

Bu bilinçten hareketle sulamanın en önemli su tüketim alanı olduğu ülkemizde, 1991


yılında, atıksuların kontrollü olarak arıtılıp sulamada kullanılmasının kural ve şartları
detaylı olarak ilgili mevzuatta yer almaktadır. Ancak aradan geçen yıllar boyunca
yeterince AAT yapılamaması ve mevcut tesislerin de gerektiği şekilde işletilememesi
nedeniyle AAT çıkış suları sulamaya elverişli hale getirilememiştir. Bu durum atıksuların
önemli bir alternatif su kaynağı olarak görülmesini ertelemiştir. Ülkemizde halen tarımsal
sulama konusunda, sulama sistemlerinin işletimi ve su kalitesine yönelik organizasyonel
birçok sorunla karşılaşılmaktadır.

Avrupa Birliği (AB) uyum süreci kapsamında Çevre faslının da Aralık 2009 tarihinde
açılmasıyla AB müktesebatının kademeli uyumlaştırılmasına, uygulamasına ve yürürlüğe
konmasına yönelik bir seri çalışma başlatılmıştır. Bu bağlamda, Ulusal Çevre
Mevzuatımızda hızla AB Çevre Mevzuatı ile uyumlaştırılmaktadır. 20 Mart 2010
tarihinde yayımlanan “Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği” ‘nin (Resmi
Gazete sayı no: 27527) yayımlanması ile 1991 yılından itibaren yürürlükte olan “Su
Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Teknik Usuller Tebliği” yürürlükten kaldırılmıştır. Bu
yeni Tebliğ, yerleşim birimlerinden kaynaklanan atıksuların arıtılması ile ilgili AAT’lerin
teknoloji seçimi, tasarım kriterleri, arıtılmış atıksuların dezenfeksiyonu, yeniden
kullanımı ve derin deniz deşarjı ile arıtma faaliyetleri esnasında ortaya çıkan çamurun
bertarafı için kullanılacak temel teknik usul ve uygulamaları düzenlemek amacı ile
hazırlanmıştır. Diğer bir ifade ile atıksu arıtmanın tüm kademelerinden açığa çıkan sıvı

22
ve katı son ürünlerini (arıtılmış su ve arıtma çamuru) yeniden değerlendirilmeleri ve geri
kazanımları ile ilgili esaslar bütünleşik bir Tebliğ ile uygulamaya konulmuştur.

Tebliğin 7. Bölümü Arıtılmış Atıksuların Geri Kazanımı ve Yeniden Kullanımına


ayrılmıştır. Arıtılmış atıksuların kullanım alanları, atıksu geri kazanım tesisinin yeri,
arıtılmış atıksuların depolanması, atıksu geri kazanımı için teknoloji seçimi ve arıtılmış
atıksuların sulama suyu kullanım kriterleri ilgili maddelerde ve eklerde verilmektedir.
Sulamada geri kullanılacak arıtılmış atıksularda aranan özelliklerle başlayan bu bölümde
atıksuların araziye verilmeye veya sulamaya uygun olup olmadığını belirlemek için
incelenmesi gereken en önemli parametrelere yer verilmiştir (AATTUT, 2010):

 Su içindeki çözünmüş maddelerin toplam konsantrasyonu ve elektriksel iletkenlik


 Sodyum iyonu konsantrasyonu ve sodyum iyonu konsantrasyonunun diğer
katyonlara oranı
 Bor, ağır metal ve toksik olabilecek diğer maddelerin konsantrasyonu
 Bazı şartlarda Ca2+ ve Mg2+ iyonlarının toplam konsantrasyonu
 Toplam katı madde, organik madde yükü ve yağ gres gibi yüzen maddelerin
miktarı
 Patojen organizmaların miktarı

Atıksudaki çözünmüş tuzlar, bor, ağır metal ve benzeri toksik maddeler yörenin iklim
şartlarına, toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine bağlı olarak ortamda
birikebilmekte, bitkiler tarafından alınabilmekte veya suda kalabilmektedir. Bu nedenle,
arıtılmış atıksuların arazide kullanımı ve bertarafı söz konusu ise suyun fiziksel, kimyasal
ve biyolojik parametreler açısından öngörülen sınır değerlere uygunluğunun yanı sıra,
bölgenin toprak özellikleri iklim, bitki türü ve sulama metodu gibi etkenler de dikkate
alınmalıdır.

Ek 7’nin eklerinde ise çeşitli tablolar yer almaktadır. Bunlar genel itibariyle geri
kazanılmış atıksudaki kalite parametrelerinin daha detaylı olarak açıklanmalarından
ibarettir. Öncelikle sulamada geri kullanılacak arıtılmış atıksuların sınıflandırılmasına
(Sınıf A ve Sınıf B) yer verilmektedir. Sulama suyunun kimyasal kalitesinin
değerlendirilmesi için geliştirilmiş tabloda ilgili parametre değerleri kullanımdaki zarar
derecesine göre (I. Sınıf su, II. Sınıf su ve III. Sınıf su) verilmiştir. Böylece çiftçi elindeki
suyu, kalitesi ve ürün deseni sınıflandırılmasına göre kullanıyor olabilecektir. Bir sonraki
tabloda bitkilerin tuzluluğa olan hassasiyetlerine değinilmektedir. Bilindiği gibi sulama
suyunda önemli parametrelerden biri tuzluluktur. Diğer önemli parametrelerden biri de
sulama suyunda SAR oranı (Sodyum Adsorpsiyon Oranı) ve Bor’dur. Değişik bitkilerin
sulama suyunda bulunan sodyuma toleransı ve bitkilerin bora karşı dayanıklılık dereceleri
ayrı ayrı detaylandırılmıştır. Sulama sularında izin verilebilen maksimum ağır metal ve
toksik elementlerin konsantrasyonları ile geri kazanılmış evsel atıksulardaki tahmini eser
madde konsantrasyonları da arıtma aşamalarına göre ve EPA’nın (ABD Çevre Koruma
Ajansı) tavsiye edilen değerleri ile karşılaştırılarak yer almaktadır. Yine geri kazanılmış
atıksuda olabilecek nütrient seviyeleri ham sudan başlayarak çeşitli arıtma kademeleri
için verilmektedir. Atıksu geri kazanımı için teknoloji seçimi ile atıksu geri kazanımında
uygulanan arıtma teknolojileri ve giderdikleri kirleticiler arıtma birimleri bazında detaylı
olarak verilmektedir. Ayrıca, değişik arıtma sistemlerinin mikroorganizma giderme
verimleri, atıksu geri kazanım amacı ve uygulanabilecek arıtma sistemleri, arıtılmış atıksu

23
ile sulanabilecek bitkiler, arıtılmış evsel atıksuların dezenfekte edilmeden sulamada
kullanılıp kullanılamayacağını gösteren tablolar da bulunmaktadır. Daha sonraki Ek
tablolar ve bilgiler sulama sisteminin seçimi ile ilgilidir. Buraya kadarki bilgiler E7.1-
E7.14 tablolarında sunulmaktadır.

Atıksuların tarımda kullanılmasında birçok etken parametrenin bulunduğu ve bunların


gerek bitkilerin hassasiyetine göre sınıflandırılması gerekse çeşitli arıtma aşamalarında
hangi parametrelerin hangi değerlere inebileceği konuları yanında önemli bir diğer konu
da sulama yöntemleridir. E7.15- E7.18 tablolarında sırasıyla sulama metotları ve temel
özellikleri, sulama yöntemlerinin arıtılmış atıksu için değerlendirilmesi, damlatmalı
sulamada tıkanmayı etkileyen su kaliteleri ve sulama türü ile sınıfının seçimine aittir.

Sonuç olarak, Mart 2010 yılından itibaren yürürlükte olan bu Tebliğin özellikle kullanıcı
konumundaki çiftçiye engin, detaylı, pratik ve kolaylıkla kullanılabilir bilgiler
vermektedir. Ancak sorun bu tebliğin mülga Çevre ve Orman Bakanlığı tebliği
olmasından ve özellikle Atıksu Arıtma Tesisleri ile ilgili bir tebliğin içinde yer
verilmesinden kaynaklanmaktadır. Böylesine detaylandırılmış bir tebliğ ve eklerinin
atıksu arıtma tesisleri tebliğinin içinde yer alması ile birçok ziraat mühendisi, tarımsal
faaliyetlerle ilgili kişi, kurum ve kullanıcı durumundaki çiftçinin haberi
bulunmamaktadır. Bu konuda farkındalığın ve bilincin arttırılması için Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve
Sağlık Bakanlığının işbirliği ile daha etkin bir kurumsal koordinasyonun sağlanması
gerekmektedir.

3.2. Arıtılmış Atıksuların Akifer Restorasyonu Amaçlı Kullanımı Konusundaki


Ulusal Mevzuat

Ülkemizdeki konu ile ilgili mevzuat 07.04.2012 tarih ve 28257 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren “Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve Bozulmaya karşı
Korunması Hakkında Yönetmelik” te yer almaktadır. Bu yönetmeliğin Madde 4(b)’de
arıtılmış atıksu tanımı yapılarak, İkinci Bölüm Madde 5’de hangi şartlarda, hangi
özelliklerdeki arıtılmış atıksu ile hangi tip yeraltı sularına (YAS) besleme yapılıp
yapılamayacağı belirtilmektedir. Yönetmeliğe göre, YAS’a kalitesi ne olursa olsun
atıksuların doğrudan akifere verilmesine izin verilmemektedir. İçme suyu temini amacı
ile kullanılan veya kullanılması planlanan bir YAS kütlesine, risk altında olduğu
belirlenen veya risk altında olma ihtimali bulunan YAS kütlelerine dolaylı olarak dahi
arıtılmış atıksu deşarjı yasaklanmaktadır. Ayrıca, 26.11.2005 tarih ve 26005 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan “Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin
Kontrolü Yönetmeliği” nin Ek–1 ve Ek–2 listelerinde yer alan maddeleri içeren arıtılmış
atıksuların da dolaylı olsa dahi deşarjları yasaktır.

Arıtılmış atıksuların yukarıda sözü edilen durumların dışında kalan yerlerde ve şartlarda
yeraltı suyuna beslemesinin yapılması için geçerli hususlara ilgili yönetmeliğin Madde
5(5)’de yer verilmiştir. Bu madde ile YAS kütlelerine dolaylı olarak arıtılmış su beslemesi
yapılacağı düşünülen durumlarda, YAS kullanım maksadı, kalitesi ve verilecek olan
arıtılmış suların YAS’a karışması halinde YAS’ın taşıma kapasitesi de dikkate alınarak
bir mühendislik çalışmasının yapılması zorunlu hale getirilmiştir. Bu çalışmaların
sonucunda suni besleme yapılması uygun bulunursa, 24.04.2009 tarih ve 27214 sayılı

24
Resmi Gazete’de yayımlanan “Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar
Hakkında Yönetmelik” hükümleri gereğince Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından
gerekli besleme izni verilir. Verilen izinlerin envanterinin yılda bir kez Orman ve Su İşleri
Bakanlığı (OSİB), Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’ne (SYGM) bildirilmek zorunluluğu
bulunmaktadır. Böylece, ülkemizde YAS’larla ilgili bir kayıt/raporlama sistemi de
oluşmuş olacaktır ki, hâlihazırda bu konuda bir boşluk bulunmaktadır.

YAS ile ilgili ülkemizdeki en önemli sorunlardan biri de kontrolsüz YAS çekimleridir.
Bu yönetmelik hükümleri ile YAS’ların düzenlenmesi ve gerek çekim (miktar) gerekse
de kalite konusunda yeni düzenlemeler getirilmiştir. Örneğin, Madde 8(4)’te YAS
çekimlerinin düzenlemesinin “167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanunun” 10. Geçici 2.
ve Geçici 3. Maddeleri ile 07.06.2011 tarih ve 27957 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe giren “DSİ Yeraltısuyu Ölçüm Sistemleri Yönetmeliği” uyarınca
yapılacağı bildirilmektedir. Bu yönetmelikle de YAS kalite ölçümleri yapılarak
kayıt/raporlama sistemine veri girilmiş olacaktır.

Sahil bölgelerin YAS kalitesinin korunması maksadıyla, tuzlu su girişimini önleyecek


emniyetli çekim tespitlerinin yapılmasının önemi ise “Yeraltı Sularının Kirlenmeye ve
Bozulmaya karşı Korunması Hakkında Yönetmelik” 3. Bölüm Madde 12(3)’de
vurgulanmaktadır. Bu maddede emniyetli çekim değerinin aşılmasına yol açan kuyuların,
izinsiz açılmış iseler, derhal DSİ tarafından kapatılacağı, ruhsatlı iseler de duruma göre
kapatılabilecekleri veya çekimin azaltılabileceği bildirilmektedir. Bu yönetmelik
maddelerinden de anlaşılacağı üzere YAS’larla ilgili mevzuattaki boşluklar
doldurulmuştur. Ancak mevzuat hükümlerinin gerektiği gibi uygulanması düzenli ve
sürekli izleme ve ölçümleme çalışmaları ile mümkün olabilecektir ki, bu durum aynı
yönetmeliğin 4. Bölüm Madde 14(2)’de açıkça belirtilmiştir. Bu maddede oluşturulacak
denetim ekipleri, YAS kirliliğinin önlenmesi için atıksuların YAS’a doğrudan ve dolaylı
deşarj edilmesini, arıtılmış atıksuların yeraltı sularına doğrudan deşarj edilmesinin
önlenmesini, arıtılmış atıksuların YAS’a dolaylı olarak deşarj edilmesini kontrol etmek
için periyodik denetimlerini gerçekleştirir denmektedir.

25
4. ARITILMIŞ ATIKSULARIN TARIMSAL AMAÇLI KULLANIMININ
YÖNETİMİ

Atıksuların arıtıldıktan sonra özellikle sulama amaçlı geri kazanımları söz konusu
olduğunda arıtma ihtiyacı ile ilgili bilgiler, Bölüm III’te bahsedildiği üzere detaylı olarak
ulusal mevzuatımızda yer almaktadır. İlgili Teknik Usuller Tebliğinin hükümlerine
bakıldığında, mevcut ve işletilir durumdaki AAT’lerden sulama suyu amaçlı yararlanmak
oldukça güçtür. Ancak bu konuda bazı önemli çalışmaların başlatıldığı bilinmektedir. Bu
uygulamalara ileriki bölümlerde yer verilecektir.

4.1. Sulama Sistemi Planlama Kontrolü

Bir sulama sisteminin planlanması, pek çok konuda dikkat gerektirir. Bu hususlar;

 Genel planlama esasları,


 Sistem yerleşimi,
 Toprak-bitki-su sistemi ve bu sistemin sürdürülebilirliği ve
 İşletme esasları

gibi bir kontrol listesi şeklinde ele alınabilir (Arceivala, 2002).

4.1.1. Genel Planlama Esasları

Arazi İhtiyacı

Planlama çalışmalarında esnasında tespit edilen olası araziler, mümkün olduğunca arıtma
tesisine yakın olmalı ve arazilerin sulamaya uygunluğu düşünülerek belirlenmelidir.
Genel bir uygulama olarak, Hindistan’da bir hektar arazi başına 100–200 m3/gün atıksu
kullanılmaktadır. Bir tahılın (ya da bitkinin) büyüme evresinde kabul edeceği en uygun
su miktarı bilinirse, daha gerçekçi projelendirmeler yapılabilir. Koku ve sivrisinek
problemleri düşünüldüğünde, sulanacak arazinin civardaki yerleşim birimlerinin mansap
tarafında kalması daha uygun olur (Arceivala, 2002).

Atıksu Miktarı

Sulamada kullanılacak olan atıksu miktarı ve bunun mevsimlik/günlük değişimleri


bilinmelidir. Atıksuyun havuzlarda/haznelerde bekletilmesi, arıtıldıktan sonra sulanacak
araziye kadar taşınması ve arazide dağıtılması esnasında oluşacak kayıplar dikkate
alınmalı; sulamaya verilecek suyun miktarı iyi belirlenmelidir.

Ürün Seçimi

Sulanacak arazideki ürünlerin seçimi, bölgeye, iklime, zemin ve toprak özellikler ile
atıksu karakterine bağlıdır. Bu ürünlerin seçimi, tarım ve pazarlama bilgisi gerektirir. Bu
sebeple, tarım uzmanlarından yararlanılmalıdır. Bölgedeki iklim ve zemin şartları
doğrultusunda, seçilen ürün cinsiyle mevcut atıksu miktarı, birbirleriyle uyumlu
olmalıdır.

26
Nihai Deşarj Kalitesi

Nihai deşarj suyu kalitesi sulamada kullanılacak arıtılmış atıksu ve sulamadan arta kalan
kuyruk suyu (sulama geri dönüş suları) açılarından ele alınır. Arıtmadan sonra atıksu
doğrudan çiftçilerin kullanımına verilecekse, sulama suyu standartları uygulanır.
Arıtılmış atıksu önce bir su yatağına deşarj edilip sonrasında çiftçiler sulama sularını
bizzat bu havzadan karşılayacaklarsa, alıcı ortama deşarj standartları uygulanır. Alıcı
ortama deşarj standartları daha sıkı olduğundan, arıtılmış atıksuyu doğrudan çiftçilerin
kullanımına vermek daha uygun olur (Arceivala, 2002).

Sulamadan arta kalan geri dönüş sularının yüzeyden veya yüzey altından drenajla gelmesi
kalitesini de etkiler. Drenajla gelen akımın su kalitesi daha yüksektir. Zemin geçirgense,
sulanan araziden drenaj suyu gelmeyebilir.

4.1.2. Sistem Yerleşimi

Sulama sistemi planlanırken, ön arıtmanın yanında ilave 4 başka husus da göz önünde
tutulmalıdır.

Suyun İletimi

Arıtılmış atıksu, atıksu kaynağından (AAT veya pompa istasyonu) sulama sahasına
iletilmelidir. Bu işlem, genellikle kanallarla yapılır. Kanallar, arazinin geçirimliliğine
bağlı olarak, gerektiğinde suni bir maddeyle (polietilen, kil vb.) kaplanır. Buna rağmen,
kanallarda ve dağıtma yapılarında su kayıp-kaçaklarına rastlamak mümkündür.

Dengeleme veya Depolama Lagünü

Bazı durumlarda bir dengeleme veya depolama lagünü gerekebilir. Amaca uygunluk
açısından, lagünün hacmi ve rejimi iyi belirlenmelidir. Dengeleme ve depolama lagünü,
özellikle sulanacak alan sabitse, mühendislik açısından iyi projelendirilmiş sistemlerde
muhakkak dikkate alınır.

Sulama Sistemi Tipi

Çeşitli tipte sulama sistemleri uygulanabilir. Bunlar, yüzey sulaması, taşkın sulaması,
yağmurlama sulama ve kök dibi (damla) sulamasıdır. Sulama tiplerinden hangisinin
seçileceği yerel özelliklere ve yetiştirilecek ürüne bağlıdır. Damla sulaması, kurak
bölgelerde su kaybını önlemek için uygulanan özel bir sulama tipidir.

Sulama Fazlası Suyun Toplanması ve Bertarafı

Sulama sonunda, sulama geri dönüş suları uygun şekilde toplanmalı ve bertaraf
edilmelidir. Toplanan fazla suyu bir balık yetiştirme havuzuna vermek de mümkündür.

27
4.1.3. Toprak-Bitki-Su Sistemi ve Sürdürülebilirlik

Sulama Sıklığı

Sulama sıklığı, toprağın drenaj ve su tutma kapasitesine bağlı olduğu kadar, bitkinin
terleme (evapotranspirasyon) hızına da bağlıdır. Sulama sıklığı, duruma bağlı olarak
günlük ya da günaşırı olabilir. Sistem, uygun sıklığa göre planlanmalıdır.

Toprakta Tuzlanma

Devamlı olarak sulanan topraklarda tuz birikimi olur. Terleme (evapotranspirasyon)


yoluyla buharlaşan su, içeriğindeki tuzları geride bırakır. Toprağın tuzluluk durumu,
seçilecek ürün çeşidini ve kullanılabilecek atıksu kalitesini etkiler.

Atıksu Kalitesi

Bir atıksuyun sulamada kullanıma uygun olup olmadığı, sulama suyu kriterlerine göre
belirlenir. Sudaki sodyum, kalsiyum, TÇM (Toplam çözünmüş madde) ve bitkilerin ağır
metal alma, nütrient (N, P) kaybetme, patojen taşıma gibi özellikleri dikkate alınır. Söz
konusu ulusal standartlar Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği Ek-7’de
verilmektedir.

Ön Arıtma

Ön arıtma, toprak-bitki-su sisteminin sürdürülebilirlik esasına göre yapılmalıdır. Ön


arıtma esnasında pH ayarlaması veya karbonlu organik madde giderimi yapılabileceği
gibi, bazı durumlarda daha karmaşık kimyasal ayarlamalar da yapılabilir. Evsel atıksular
ve yüksek BOİ’li tarımsal-endüstriyel atıksular için, doğal yöntemler uygulanarak basit
ön arıtma yapılabilir. Böylece, deşarj standartları ve kaynak korunması sağlanmış olur.
Ön arıtma,

 Oksidasyon havuzları
 Havalandırmalı lagünler
 Anaerobik reaktörler ve bunları takip eden alg, su sümbülü ve su mercimeği
havuzları

ile gerçekleştirilebilir. Bu yöntemler çok az enerji gerektirir, hatta hiç gerektirmeyebilir.


Ancak bu sistemlerin yer (arazi) ihtiyaçları oldukça fazladır. Arıtmanın yapılacağı yerde
her zaman yeterli alana sahip arazi bulmak mümkün olmayabilir. Böyle durumlarda daha
çok mekanik aksam gerektiren kompleks tesisler tercih edilir. Bu tür tesislerde ise daha
az arazi, daha çok enerji ihtiyacı söz konusudur. Ayrıca işletilmeleri de daha zordur.
Dolayısıyla, mümkün olduğu kadar doğal yöntemler tercih edilmelidir (Arceivala, 2002).

28
4.1.4. İşletme Esasları

Ürün

Özellikle endüstriyel atıksularla sulanan ürünlerin gelişme hızları, uzun süreli etkilerin
araştırılması için gözlemlenmelidir. Endüstriyel atıksuların içindeki bazı maddeler,
toprakta birikerek ürün veriminin düşmesine ve toprak kalitesinin bozulmasına sebep
olabilir. Bu durum, kısa süreli sulamalarda çok önemli değildir. Olumsuz etkiler daha çok
uzun süreli uygulamalardan sonra kendilerini gösterirler.

Nütrientler

Yeraltı suyunu kirletme potansiyellerini tayin etmek amacıyla, nütrientlerin (N ve P)


zemin içinde dikey yönde hareket hızları ve bitkilerin nütrientleri alma hızları
bilinmelidir. Yeraltı suyunda nitrat (NO3-) kirlenmesi ciddi bir problemdir. Toprak
genellikle fosforu giderir; fakat nitratın vadoz bölgeden aşağılara geçerek yeraltı suyunu
kirletmesini engelleyemez.

Ağır Metaller

Endüstriyel atıksulardaki ağır metallerin bitkilere geçmesi, metalin çeşidine, toprağın


kimyasal içeriğine ve bitki çeşidine bağlıdır. Ağır metaller, besin zinciri yoluyla başka
canlılara da geçeceğinden, bitkilere geçişi baştan önlenmelidir. Bu metaller, bitkilerden
doğrudan hayvanlara/insanlara geçebilir.

Patojenler

Atıksuyla arazi sulaması yönteminde patojenler, özellikle de kancalı kurtlar önemli bir
husustur. Arıtılıp dezenfekte edilmemiş atıksular, bol miktarda bu organizmaları
içermektedir. Bu tip atıksularla sulanan arazilerdeki ürünleri kullanan canlılar, sağlık
yönünden olumsuz etkilerle karşılaşırlar. Örneğin Hindistan’da uygulanan deşarj
standartları, patojen kontrolüne olanak tanımamaktadır. Suyun doğrudan teması
durumunda bakteriyolojik kalite kritik önem kazanır.

İş Yeri ve İşçi Sağlığı

Atıksuyun tarımda kullanıldığı bölgelerde çalışan işçiler, patojenler ve kurtlar açışından


zengin bir ortamda bulunmaktadırlar. Bu kişilerin sağlıkları, iyi projelendirilmiş
sistemlerle korunmalıdır. Ayrıca, çalışanlar uygun şekilde giydirilmeli ve periyodik
sağlık kontrollerinden geçirilmelidirler.

Verim Kontrolü

Yukarıda belirtilen bütün hususlar için verim kontrolü gerekmektedir. Modern sulama
sistemleri ile ilkel sulamayı birbirinden ayıran iki önemli nokta, iyi projelendirme ve
verim kontrolüdür.

29
Suyun Tarifelendirilmesi

Arıtılmış atıksuyun gübre değeri ve toprağı iyileştirme özelliği de dikkate alınırsa,


belirlenen tarifelerin düşük kaldığı görülecektir.

4.2. Bazı Sistem Bileşenlerinin Projelendirme Esasları

Tipik atıksuyla arazi sulama sistemleri ile ilgili projelendirme esasları aşağıda
verilmektedir.

 Standartların karşılanması amacıyla, atıksuyun ön arıtımı


 Atıksuyun sulama alanına iletimi?
 Depolama veya depolama lagünü (isteğe bağlı)
 Sulama sistemi tipi
 Sulamadan dönen geri dönüş sularının toplanması ve bertarafı

4.2.1. Atıksuyun Ön Arıtımı

Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) tarafından, epidemiyolojik olaylar dikkate alarak,


sulamada kullanılacak atıksularda bağırsak kurtları ve koliformlar için standartlar
geliştirilmiştir. Bu standartlar, Tablo 4.1’de özetlenmektedir.

Hindistan’da atıksuyun yüzey sularına deşarj standartları, sulama standartlarından daha


sıkıdır. Bu nedenle, atıksuyun mümkün olduğunca sulama yoluyla bertarafı tercih edilir.
Sulama standartları için istenen BOİ değeri (100 mg/L’ye kadar izin verilmektedir).
Sulama öncesi ön arıtma ünitesi, havalandırmalı lagün veya stabilizasyon havuzu
sistemleri kullanılarak (ayrı ayrı ve bunların kombinasyonlarıyla) sağlanabilir. Bugün
Hindistan’da bağırsak kurtları ve koliformlar için belli standartlar yoktur.

Endüstriyel atıksulardaki toksik maddeler, öncelikli kirleticiler, ağır metaller, deterjanlar,


vb. maddeler kaynakta önlenmelidir. Çünkü bu maddelerin arıtılması hem zor, hem de
pahalıdır.

Tablo 4.1. Sulama suyu kalitesi konusunda Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tavsiyeleri
(1989)
Madde Sulama Amacı Etkilenen Grup Fekal Koliform (adet/ Bağırsak
100 ml) Kurtları
(adet/1 L)
1 Spor Sahaları, parklar, Halk <200 <1
otellerin çim sahaları
2 Çiğ tüketilen bitkiler Çiftlik çalışanları <1000 <1
ve tüketiciler
3 Tahıl, hayvan yemi, Çiftlik çalışanları Koliform standardı <1
endüstriyel bitkiler ve tavsiye edilmiyor
ağaçlar
4 3. maddedeki sulamanın Yok Sulama Teknolojisinin
bölgesel yapılması gerektirdiği ön arıtma.
(işçiler ve halk suya Minimum ön çökeltme
maruz kalmıyor)

30
Özellikle bağırsak kurtlarının giderimi için arıtma teknolojisi seçimi önem arz etmektedir.
Konvansiyonel arıtma ve klorlama ile helmintler giderilmemektedir. Sadece kum filtreleri
ve 5–7 günlük bekletme sürelerine sahip oksidasyon havuzları (seri halde), helmintlere
karşı etkili olmaktadır.

Atıksuyun sulamada kullanılabilmesi için bazı ülkelerde istenen şartlar, Tablo 4.2’de
verilmektedir. İyi projelendirilmemiş bir sulama sisteminde, bütün bu şartlar
karşılanmamaktadır.

Tablo 4.2. Suyun tarımsal sulamada kullanımını kontrol için bazı ülkelerdeki
gereksinimler (Arceivala, 2002)
Bitki ABD, Kaliforniya İsrail Güney Afrika Federal
Almanya
Meyve Birinci derece arıtma. Yere İkinci derece Birinci derece Çevrede
bahçesi ve düşen meyveler arıtma arıtma. Yüksek serpmeli
üzüm bağı kullanılmamalı. derecede sulama
klorlama. yapılamaz.
Serpmeli sulama
olmayacak
Lifli hayvan Birinci derece arıtma. İkinci derece İleri arıtma Izgaralar ve
yemi ve Yüzey veya püskürtmeli arıtma. Fakat çökeltmeli ön
tohumlu sulama. yenilen bitkilerin arıtma.
bitkiler sulanmasına izin Püskürtmeli
verilmemektedir. sulamada
biyolojik
arıtma ve
klorlama
gerekmektedir.
İnsanlar Yüzey sulaması için birinci Yenilen sebzeler İleri arıtma Ürün
tarafından derece arıtma. Serpmeli dezenfeksiyon hasatından
tüketilen sulama için ikinci derece yapılmamış, geri sadece 4 hafta
bitkiler. arıtma ve dezenfeksiyon kazanılmış öncesine
(Patojenleri (<23 koliform / 100ml) atıksularla kadar sulama.
öldürebilme sulanmamalıdır. Patates ve
k için (numunelerin tahıllar, çiçek
işleme tabi %80’inde <1000 açana kadar
tutulmuş) koliform / 100ml) sulanabilir.
İnsanlar Yüzey sulamasında Üretilen meyveler Patates ve
tarafından koliform sayısı 2,2 adet / tüketilmeden önce tahıllar, çiçek
çiğ 100ml’den az olmalı. soyulmuyorsa, açana kadar
tüketilen Serpmeli sulamada geri kazanılmış sulanabilir.
bitkiler filtrelenmiş ve dezenfekte atıksu ile
edilmiş olmalı. Bulanıklık sulanmamalıdır.
10 birimin altında olmalı;
gerekirse koagülasyon
yapılmalı

31
4.2.2. Atıksuyun İletimi

Atıksu, açık veya kapalı bir kanal vasıtasıyla AAT’lerden veya pompa istasyonundan
sulama arazisine iletilir. Kanalların kapasiteleri, beklenen maksimum akımı taşıyacak
düzeyde olmalıdır.

Kanallardaki su kayıpları büyük değişiklikler gösterir. Bu değişiklikler, zemin özelliğine


veya kanalın hangi maddeyle kaplandığına bağlıdır. Ancak ortalama kayıp miktarı 0,1–
0,7 m3/m2-gün olarak alınabilir. Dengeleme ve depolama amacıyla bir lagün kullanılırsa,
buradaki buharlaşma ve tabana sızma durumları da dikkate alınmalıdır. Lagünün tabanı
ve şevleri, aşırı sızmaya karşı gerekirse kaplanmalıdır (Arceivala, 2002).

4.2.3. Dengeleme ve Biriktirme Lagünü

Sulanacak arazi sistemin kalbidir. Belki hacimde bir atıksu ile sulanacak olan arazi
miktarı belirlenirken, soğuk ve yağışlı havalarda sıcak mevsimlerdekinden daha çok arazi
sulanabileceği dikkate alınmalıdır. Yeterli miktarda arazi varsa, soğuk ve yağışlı
havalarda daha büyük bir arazi devreye sokulabilir. Bu arazinin bir kısmı, yaz aylarından
boş bırakılır. Böylece, esnek bir çiftlik arazisi oluşturulabilir. Sabit bir alan sulanacaksa
sulamaya daha az ihtiyaç duyulan zamanlarda atıksu bir dengeleme havuzunda biriktirilir.
İhtiyacın arttığı zamanlarda ise biriktirilen su kullanılır (Şekil 4.1). Sulama arazisi ve
dengeleme-depolama lagünü, sistemin birer parçaları olup, birlikte dikkate alınmalıdır.

32
Şekil 4.1. Tipik atıksuyla sulama çiftliği yerleşimi (Arceivala, 2002)

Dengeleme lagünleri, atıksu için her zaman aynı bekletme süresini sağlamaz. Atıksu,
lagünde bazen uzun süre kalır; bazen de kısa bir sürede kullanılır. Lagün, bazı
mevsimlerde tamamen boş kalabilir. Bu husus, lagünden beklenen ilave arıtma (bakteri
giderimi, daha fazla BOİ giderimi, denitrifikasyon, vs.) açısından değerlendirilmelidir.
Bu lagün bir balık yetiştirme havuzu olarak, yani ilave bir arıtma ünitesi olarak da
kullanılacaksa, istenen lagün hacmini yıl boyu sağlayabilecek şekilde yapılmalı ve
işletilmelidir. Lagünlerin havalandırması, yüzey havalandırıcılarıyla sağlanabilir.

Atıksu ile sulama sistemlerinin projelendirilmesi ile ilgili bir uygulama Bölüm 4.6.9’da
verilmiştir (Arceivala, 2002).

33
4.2.4. Sulama Tipleri

Arazi sulamasında kullanılan birçok yöntem bulunmaktadır (Şekil 4.2). Bunların seçimini
etkileyen bazı faktörler aşağıda tartışılmaktadır. Seçilen yöntem, sulamada kullanılacak
atıksu kalitesine, sulanacak arazide yetiştirilen veya yetiştirilmesi düşünülen ürünlere,
arazinin konumuna ve eğimine, toprağın yapısına, su tutma kapasitesine ve geçirgenliğine
uygun olmalıdır. Genellikle iki tip sistem kullanılır:

1. Cazibeli sistem
2. Basınçlı sistem

Sulama sisteminin başarısı, kötü bir yüzey drenajı veya alt-drenaj ile tehlikeye atılır.
Atıksu uygulaması, zeminin geçirgenliği dikkate alınarak yapılmalıdır.

Şekil 4.2. Uygulanan bazı sulama tipleri

34
Şerit veya münhani sulaması

Eğimli bir arazi, üst tarafından geçen bir kanal vasıtası ile sulanabilir. Buradan akan su,
daha alttaki bir münhaniden geçen kanala kadar olan alanı sular. Kanallar, suyu mümkün
olduğunca üniform dağıtmaları için uygun aralıklarla yerleştirilmelidirler. Bu yöntem,
eğimli ve dalgalı arazideki çimen (çayır) ve bazı ağaç türlerini sulamak için uygundur.

Şerit yöntemiyle sulamada (Şekil 4.2) arazi, genellikle her biri 5-15 m genişliğinde ve
100-300 m boyunda şeritlere bölünür. Şeritler, başka bir su kanalı veya sınır çizgileriyle
birbirlerinden ayrılırlar. Birçok toprak çeşidi için uygun olan bu yöntem, su alma
kapasitesi az ve ince taneli zeminler için genellikle uygun değildir. Göreceli olarak büyük
debilerle otların, çayırların ve tahıl bitkilerinin sulamasında kullanılır. Arazi eğimi %3’e
kadar çıkabilir. Atıksu ile sulamada bu sistem, özellikle işletme açısından kolaylık sağlar.
Sulama sistemi üzerindeki vana ve kapaklar, atıksu veya ıslak zeminle temas etmeksizin
kolayca açılıp kapanabilirler.

Tava veya taşkın sulaması

Bu sulama tipi (Şekil 4.2), dünyanın birçok bölgesinde farklı bitki ve toprak türleri için
kullanılmaktadır. İnce taneli ve az geçirimli zeminlerde de uygulanabilir. Taşkın sulaması
ile suyun tabana ulaşması ve içindeki tuzların süzülmesi kolaylaştırılır. Tavalar
(havuzlar), her türlü geometride olabilir. Bazıları, çeltik yetiştirilmesi amacıyla 10 hektara
kadar varan alanlara sahiptir. Ancak, genellikle tava alanları 4–5 m2 civarındadır. Bunlar
istenen derinliğe kadar periyodik olarak doldurulabilir. Böylece, zemin nemi ayarlaması
yapılır. Çok yağış yağan bölgelerde yeterli yüzey drenajı sağlanmalıdır. Bu yöntemle
otlar, çayırlar, tahıl ürünleri ve daha birçok bitki çeşidi sulanabilir.

Karık sulaması

Karık sulaması (Şekil 4.2), birçok toprak çeşidi, değişik arazi eğimleri ve hem büyük,
hem de küçük debiler için uygulanabilir. Halihazırda bu sistem, çiftçiler arasında geniş
çapta uygulanmaktadır. Karık hazırlanırken kazıdan çıkan topraklarla kenarlara seddeler
yapılır. Bu metotla tahıl çeşitleri, patates, mısır, pamuk, meyve ağaçları ve üzüm bağları
sulanabilir. Karıkların arasındaki mesafe, yetiştirilen bitki türlerine bağlıdır.

Yağmurlama sulaması

Yağmurlama sulamasında (Şekil 4.2) zemin, basınçlı boru ve fıskiye sistemiyle yağmur
yağıyormuş gibi ıslatılır ve böylece üniform bir dağılım elde edilir. Bu yöntemle, kökleri
fazla derine inmeyen bitkiler için sığ sulama sağlanır. Yıllık su ihtiyacı az ise, bu metot
tercih edilir. Kum gibi geçirgen zeminlerde, hızlı sızma dolayısıyla ve diğer sulama
yöntemleri aşırı su kaybına yol açmaktadır.

Yağmurlama sulamasında yönteminin ilk yatırım ve işletme maliyetleri, diğer metotlara


göre daha fazladır. Yağmurlama sistemi, sulanacak araziye portatif üniteler şeklinde
yerleştirilebilir. Böylece, arazinin yapısı, karıklar ve seddelerle bozulmaz; traktörler ve
diğer mekanik araçlar, arazi üzerinde rahatça kullanılabilir. Bu metot, ağır topraklar ve
iyi arıtılmamış atıksu için tercih edilemeyebilir. Son zamanlarda ABD’de 200–400 m

35
boyunda su dağıtım kolları kullanılmaktadır (Şekil 4.2). Bu kollardaki delikler, aerosol
etkisini azaltmak amacıyla aşağıya doğru açılmıştır. Konvansiyonel sistemlerde
uygulanan basınç 2–4 kg/cm2’dir. Bazı durumlarda 10 kg/cm2’ye kadar ulaşan yüksek
basınçlar da kullanılmaktadır. Güneş ışığına maruz kalan plastik borular, 1–5 yıl
içerisinde bozulabilirler. Sistemin diğer parçaları ise ortalama olarak 7–15 yıl dayanabilir.

Yağmurlama sistemlerinde sadece bitkiye değil, yüzeyin tümüne su verildiğinden yüksek


buharlaşma ve düşük sızıntı kaybı olur. Zeminde buharlaşma, üstten 20 cm’lik kısımda
gerçekleşir. Hafif su ihtiyacı durumlarında daha uygun olan püskürtmeli sulama, dalgalı
(engebeli) arazilerde kullanılabilir.

Yağmurlama sulaması, sistemdeki mekanik tıkanmaların önüne geçmek ve patojenleri


doğrudan ürünlere bulaştırmamak için ancak çok iyi arıtılmış atıksularla yapılmalıdır.
Sadece patojenler değil; klor, sodyum ve bazı ağır metaller de bitkiler tarafından absorbe
edilebilirler. Bu sebeple, sulamada tür özel bu husus da dikkate alınmalıdır.

Damla sulaması

Damla sulaması (Şekil 4.2), ilk kez 1969 yılında İsrail ve ABD’de kullanılmaya
başlanmış sonra dünyada hızla yayılmıştır. Bu sistemin en önemli üstünlüğü, suyun
doğrudan bitkinin köküne verilmesidir. Böylece, su çok etkin bir biçimde kullanılmış olur
ve özellikle kurak bölgeler için kritik bir fayda sağlanır. Bitki köklerine verilen su,
bitkilerin su ihtiyaçlarını karşılar ve alt drenaj kaybına imkan verilmez. Hatırlanacağı
üzere, tava ve münhani sulamalarında bitki/araziye verilen suyun bazen %50’si alt
drenaja gitmektedir.

Damla sulaması, tıkanmalara karşı çok hassastır. Tıkanmaları önlemek için, atıksu
sistemlerinde çok iyi bir ön arıtma yapılmalıdır (gerekirse, filtrasyon dahi
uygulanmalıdır). Sistemin projelendirilmesi ve işletilmesi beceri ister. Bu sistemin çeşitli
bileşenleri şunlardır:

 Ön arıtma (gerekli ise)


 Sistem girişine yerleştirilen filtre
 Akım ölçer, akım kontrol edici, vs.
 Yükleme tankını doldurmak için pompa
 PVC veya diğer cins borularla oluşturulmuş ana hat, dağıtım hatları ve yan hatlar
 Yan hatlardaki borularda istenen aralıklarla yerleştirilmiş su çıkış delikleri

Su çıkış delikleri, sistemin girişinde suyu alıp, çıkışında atmosfer basıncıyla damla
halinde bitki köküne bırakacak şekilde özel olarak projelendirirler. Sulanacak bitki veya
ağacın cinsine bağlı olarak, uygun aralıklarla yerleştirirler. Bir hektarlık alan için, birkaç
yüz çıkış deliği gerekebilir. Akımın eşit olarak dağıtılabilmesi için, boruların ve çıkış
deliklerinin hidrolik tasarımı dikkatle yapılmalıdır. Her bir çıkış deliğinden çıkan suyun
debisi 2–12 L/saat, hatta bitkinin ihtiyacına göre daha da fazla olabilir. Bu sistemle, atıksu
içindeki nütrientlerin yeterli olmadığı durumda, borular vasıtasıyla bitkiye sıvı gübre de
verilebilir.

36
4.2.5. Fazla Suyun Toplanması ve Bertarafı

Arazi sulamasında bertaraf edilmesi gereken fazla su, iki türlüdür:

1. Sulamada kullanılamayan ihtiyaç fazlası su,


2. Kullanıldıktan sonra yüzeyden akan veya yeraltına sızarak alt drenaj
sistemleriyle toplanmış olan sulama suyu.

Drenajla toplanan suyun kalitesi, yüzeyden akan suyun kalitesine göre daha yüksektir.
İhtiyaçtan fazla olduğu için sulamada kullanılmayan su iyi arıtılmamışsa, bertarafına daha
fazla dikkat edilmelidir. Sulamada kullanıldıktan sonra yüzeyden akan veya drenajla
toplanan sular, zaten belli ölçüde zemin/bitki sisteminin oluşturduğu doğal arıtmadan
geçmektedir. İlkel sulama sistemleri ile modern sistemler arasındaki en önemli fark, bu
tür hususlara dikkat edilmesidir. Uygun projelendirilmiş sistemlerde, sulamada
kullanılmış sular depolanır ve çevreye zarar vermeyecek şekilde uygun bir yere deşarj
edilir. Bu konuda yapılabileceklerden bazıları aşağıda belirtilmektedir:

1. Sulama yapılamayan mevsimlerde suyu depolamak için lagünler,


2. İlave arazi (tarım ve orman),
3. Akarsulara deşarj (ilave arıtma yapılarak veya yapılmayarak),
4. Denize deşarj (ilave arıtma yapılarak veya yapılmayarak),
5. Yeraltı suyunun beslenmesi (yüzeyden veya kuyularla).

Drenaj suyu deşarjının akarsu debilerinin yüksek olduğu veya deniz kıyılarında yüzme
faaliyetlerinin olmadığı mevsimlerde yapılması, arıtma maliyetlerini azaltır. YAS
beslemesi uygulamalarında yeraltı suyunun mevcut ve gelecekteki kullanım potansiyeli
dikkate alınmalıdır. Yeraltı suyunun kirlenmesi söz konusu ise, toplama lagünlerinden ve
kanallardan sızan sular, toplama kuyularına yönlendirilmeli; buradan da tekrar sulamaya
veya toplama lagünlerine geri çevrilmelidir.

Arazide arıtılmış atıksuyun veya sulamadan dönen suyun izlenmesi için önlemler
alınmalıdır. Bu amaçla drenaj sistemleri ve toplama kuyuları yapılır; böylece suyun
kendine uygun bir yol bulması sağlanmış olur. Yeraltı suyu kirlenmesi açısından
bakıldığında özellikle nitrat konsantrasyonunun izlenmesi kritik önem taşır.

4.3. Ürün Seçimi ve Ürün Dağılımı

Bir arazide normalde yetişebilecek ürünler arasından hangisinin veya hangilerinin


seçileceği, sulama suyu olarak kullanılacak olan atıksuyun kalitesi dikkate alınarak
kararlaştırılır. Atıksular ile yetiştirilebilecek ürünler aşağıda verilmektedir:

Yem bitkileri : Ot ve çim çeşitleri, yonca ve benzeri yem bitkileri


Arazi bitkileri : Mısır, darı, buğday, arpa, çavdar, pirinç, baklagiller, akdarı,
şeker pancarı, pamuk, keten, yağ bitkileri (ayçiçeği, kolza,
kanola), tütün
Sebzeler : Domates, patates, salatalık, enginar, brokoli, ıspanak,
soya fasulyesi, fasulye, kabak, karnabahar, bamya
Meyveler : Turunçgiller, elma, çilek, üzüm, muz

37
Diğerleri : Çeşitli ağaçlar, ormanlar, süs bitkileri ve çiçekler

Şehirlerin yakınlarında bulunan atıksu ile sulama sahalarında yetiştirilen ürünlerin


pazarları hazırdır. Çiftçiler, sebze ve meyve gibi peşin parayla satılan ürünleri tercih
etmektedirler. Bu bölümün ilerleyen kısımlarında verildiği üzere, sulamada kullanılacak
atıksu kalitesi, sağlık yönünden doğabilecek problemlerin önüne geçmek için, ciddiyetle
kontrol edilmelidir.

Sulamada arıtılmamış veya az arıtılmış atıksu kullanılacaksa, yem bitkileri veya çiğ
yenmeyecek arazi bitkileri tercih edilmelidir. Bu durumda maddi kazanç ve sağlık
arasında bir çelişki doğmaktadır. Bazı ülkelerde bu konuda standartlar ve talimatnameler
bulunur. Ayrıca, atıksu ile toprağın kimyasal içerikleri ve bunların muhtemel etkileşimleri
de, seçilen ürün çeşidini etkiler. Örneğin, meyveler, kimyasal kalite, tuzlar vb. karşı çok
hassastırlar. Çok gübre isteyen bitkiler, atıksu sulamasına daha elverişlidir. Bu bitkilere
örnek olarak bazı yem bitkileri (alfalfa), mısır, yonca ve soya fasulyesi sayılabilir.

Yerel tarım tecrübeleri, ürünlerin pazarlanma durumu, iklim, zemin cinsi ve atıksu
kalitesi, yetiştirilecek ürünün seçiminde göz ardı edilemeyecek faktörlerdir. Ayrıca,
ürünün mekanize tarıma uygunluğu, çevrede gübre ve tarım ilaçları temin imkanları da
dikkate alınmalıdır. Atıksu ile hangi mevsimde hangi ürünün arazinin hangi kısmında
yetiştirileceği de önemlidir. Her bitki türünün su ve gübre ihtiyacı, yetişme süresi gibi
özellikleri farklı olduğundan, en uygun bitki türleri seçilirken bu hususlara dikkat
edilmelidir.

4.4. Ürünlerin Su İhtiyacı

Bitkilerin su ihtiyaçları, bölgeden bölgeye değişiklikler gösterir. Bu nedenle, yerel


tecrübelerden faydalanılmalıdır. Sulama pratiğinde bitkilerin su ihtiyaçları, verilen belli
bir zaman süresi içinde mm (1.000 mm=1 m3 / 1 m2 alan) cinsinden belirlenir.

Örneğin, Hindistan’da Haydarabad civarında yetişen bazı bitkilerin büyüme mevsiminde


su ihtiyaçları, Tablo 4.3’te verilmektedir.

Tablo 4.3. Haydarabad civarında yetişen bazı bitkilerin büyüme mevsiminde su


ihtiyaçları
Bitki Toplam su ihtiyacı (mm) Yaklaşık büyüme periyodu (gün)
Buğday 375 90
Arpa 360 90
Pamuk 1070 200
Şekerkamışı 2400 365
Pirinç 1060 105
Ayçiçeği 875 120

Hindistan’ın bazı bölgelerinde büyüme mevsimlerinde her 10 günde bir defa taşkın
tavalarında belli bir miktar (örneğin 200 mm) su verilerek sulama yapılır. Bu,
20 mm/gün veya 0,02 m x 10.000 m2 = 200 m3/ha-gün yükleme miktarı demektir.

38
ABD’de bitkilerin büyüme mevsiminde uygulanan atıksu miktarının haftada
12,7-101,6 mm arasında değiştiği belirtilmektedir (Arceivala, 2002). Bitkinin büyüme
periyodu 10 hafta ve sulama miktarı 100 mm/hafta ise, bitkinin bu süre içerisinde ihtiyaç
duyduğu su miktarı 100 mm/hafta x 10 hafta =1000 mm’dir. Bu da 10.000 m3/ha
demektir. 100 mm/hafta’lık sulama miktarı, yaklaşık olarak 15 mm/gün’e ya da
150 m3/ha-gün’e eşittir.

Atıksu, hasat ve ekim önlemlerinde ya başka bir yere deşarj edilir, ya da dengeleme-
depolama lagününe verilir.

4.5. Sulama Sıklığı, Terleme (Evapotranspirasyon) ve Toprak Nemi

Sulama suyu ihtiyacı ve sulama sıklığı, yerel tecrübelerden ayrı olarak, toprağın cinsi,
iklim ve bitkinin terleme (evapotranspirasyon) hızı da dikkate alınarak tahmin edilebilir;

Evapotranspirasyon hızı

Evapotranspirasyon hızı, atmosfere açık bir tavadaki suyun buharlaşma hızına bir α
faktörü uygulanarak bulunur. Açık suyun buharlaşma hızı, aynı yüzey alanı için
evapotranspirasyondan daha fazladır. Başka bir ifade ile evapotranspirasyon (Et), tava
buharlaşmasından (Ep) daha azdır;

Et =α Ep

Çim, yonca, buğday, arpa gibi bitkilerin α değeri, bu bitkiler henüz gençken 0,2,
olgunlaştıktan sonra ise 0,8–0,9’dur.

Toprağın su tutma kapasitesi

Araziye su verildiğinde, suyun infiltrasyonu veya zeminin su emmesi, zemin özelliklerine


ve nemine (su içeriğine) bağlıdır. Kuru zeminlerde infiltrasyon daha fazladır. Toprak suya
doyunca, infiltrasyon durur. Bu nedenle uzun dönem şartlarını belirlemek amacıyla
arazide doygunluk deneyleri yapılır. Tablo 4.4’te farklı zemin türlerinin bazı tipik
özellikleri ve infiltrasyon değerleri verilmektedir. Bu değerler killi zeminlerde en
düşüktür.

Uygun drenajın sağlanması durumunda, zemini terk eden sulama suyuna cazibeli su adı
verilir. Zeminin gözeneklerinde kalan ve cazibe kuvvetine (yer çekimine) karşı kapiler
etki sayesinde karşı duran sulama suyuna kapiler su adı verilir. Zeminin taneciklerinin
yüzeyinde bulunan ve ne cazibeli, ne de kapiler etki altında hareket eden suya ise
hidroskopik su adı verilir.

Cazibeli su drenajla uzaklaştırılınca, toprakta kalan nem miktarına arazi kapasitesi denir.
Arazi kapasitesi, zemindeki kapiler suyun ve hidroskopik suyun toplamıdır.
Toprağın nem içeriği

Bitkiler, topraktan yeterli derecede nem alamazlarsa solarlar. Bitkinin alamamaya


başladığı toprak nemliliğine karşı gelen su içeriğine devamlı solma noktası veya solma

39
katsayısı denir. Bir zeminin arazi kapasitesi ile solma katsayısı(noktası) arasındaki nem
içeriği farkına mevcut nem denir; bu genellikle kapiler sudur ve ~%75’i bitki tarafından
kullanılabilir.

İnce taneli zeminler, kaba taneli zeminlere oranla daha fazla nem tutarlar. Örneğin arazi
kapasitesinde 1 m3 killi zemin 400 litre, aynı hacimde siltli zemin 270 litre ve yine aynı
hacimde kumlu zemin 135 litre nem tutar. Zemine gübre eklenmesi, sadece nütrient
sağlanması değil, aynı zamanda su tutma kapasitesinin de artması anlamına gelmektedir.

Tablo 4.4. Bazı zeminlerin tipik fiziksel özellikleri


Yaklaşık Yaklaşık nem içeriği (%)
Yaklaşık
İnfiltrasyon toplam
Zemin yığın Devamlı Toplam
hızıa (tipik) gözenek Arazi
Yapısı yoğunluğu solma mevcutb (kuru
(cm/gün) boşluğu kapasitesinde
3 (g/cm3) noktasında ağırlığa göre)
(g/cm )
Siltli 120
38 1,65 6–12 2–6 4–6
Kum (60–600)
Kumlu 60
43 1,50 10–18 4–8 6–10
löm (30–180)
30
Löm 47 1,40 18–26 8–12 10–14
(18–50)
Killi 18
49 1,35 23–31 11–15 12–16
löm (6–36)
Siltli 6
51 1,30 27–35 13–17 14–18
kil (0,6–12)
<0,6
Kil 53 1,25 31–39 15–19 16–20
(0,3–2,5)
a Bunlar genellikle sabit veya uzun süreli filtrasyon değerleridir. Bu değerler, zemin yapısı ve diğer faktörlere göre
büyük değişiklikler gösterirler. Bazen parantezlerle gösterilenlerin bile dışında olabilirler. 1 cm/gün infiltrasyon değeri,
100m3/ha.gün değerine eşittir.
b Halihazırda mevcut oran, belirtilen değerlerin %70-80’i olabilir.

Ağırlıkça %35’den fazla kil içeren bir zemin, pratikte kil gibi davranır. Aynı oran
%10’dan az ise, zeminin pratikte davranış biçimi kum gibidir. Lömlü kum, %10–15 kil
içerir. Ortalama bir lömde %15–23, killi lömde %23–35 kil vardır.

Yağmur veya sulamadan sonra arazi kapasitesine ulaşmak için gerekli zaman, cazibeli
suyun drene olma hızına bağlıdır. Bu değer, kil ve lömlerde 1–2 gündür. Tekrar yağmur
yağmaz ve sulama yapılmazsa, zemin nemi miktarı gittikçe azalır ve sonunda devamlı
solma noktasına (solma katsayısı) ulaşılır. Sulamanın zemin nemi üzerindeki etkisi,
aşağıda bağıntı ile bulunur.

 P  Pi 
Ie   f  Ss Dr (1)
 100 

Burada,

Ie: Etkili infiltre olmuş sulama suyu, mm (=arazi kapasitesi)


Pf: Zeminin nihai nem içeriği, sulamadan sonra % olarak ağırlık

40
Pi: Zeminin başlangıçtaki nem içeriği, sulamadan önce % olarak ağırlık
Ss: Zeminin görünen özgül ağırlığı, g/cm3
Dr: Zeminin kök seviyesine kadar ıslanacak kısmı, mm

Periyodik sulamanın amacı, toprağın arazi kapasitesini iyileştirmektir. Tam arazi


kapasitesi sağlanması için, genellikle her sulamada fazla miktarda su kullanılır. Sulama
sıklığı, iklime ve bitkilerin terlemesine (evapotranspirasyon) bağlıdır. Arazi kapasitesinde
farklı tipteki zeminlerin nem içerikleri ve devamlı solma noktaları (solma katsayıları),
Tablo 4.5’te verilmektedir.

Örnek: Sulamanın Zemin Nemi Üzerindeki Etkisi

Killi-lömlü bir toprak periyodik olarak sulanmaktadır. Sulamadan önce topraktaki nem içeriği,
ağırlıkça %10’dur. Etkili infiltre olmuş su 1000 m3/ha ise, sulama sonrası topraktaki nem
miktarını bulunuz. Toprağın görünen özgül ağırlığı 1,35 ve ıslanacak toprak derinliği 90 cm
olarak kabul edilecektir. Ayrıca evapotranspirasyon hızı 250 mm/ay için sulama sıklığını bulunuz.

İnfiltre olan su = Ie = 1000/10.000=100 mm


 Pf  10 
İlgili bağıntı kullanılarak, 100    x1,35x900
 100 
Pf  %27,3

bulunur.

Gerekli sulama sıklığı da  100mm


 12gün
250mm / ay
olur.

4.5.1. Yağıştan Sonra Net Sulama İhtiyacı

Büyüme mevsiminde yağışın miktarına bağlı olarak, sulama ihtiyacı değişir. Yağış
miktarı değerlendirilirken, tarımsal açıdan etkili olup olmadığına dikkat edilmelidir.
Aylık 10 mm’den düşük yağışlar tarımsal açıdan etkili değildir ve ihmal edilebilir.
Şiddetli yağışlar da, her zaman etkili olmayabilir. Bu tür yağışların büyük kısmı taşkın
olarak akışa geçer. Ayrıca, evapotranspirasyondan fazla bir etkili yağış, kök tabakasının
altına sızar ve sonraki ayların ihtiyacını karşılamaz. Aydan aya net sulama ihtiyacı (I),
aşağıdaki bağıntı kullanılarak bulunabilir:

I = Et-P (2)

Aşağıda ABD Arazi Islah Bürosu (US Bureau of Reclamation) tarafından basitleştirilmiş
bir tahmin prosedürü verilmektedir:

41
Tablo 4.5. ABD Arazi Islah Bürosu’nun basitleştirilmiş tahmin prosedürü
Yağış aralıkları (mm/ay) Belirtilen aralıkta etkili yağış yüzdesia
0–20 95
20–50 90
50–100 20
100–150 30
>150 0
a Örneğin, aylık yağış miktarı 150 mm ise, etkili yağış 20(0,95) + 30(0,9) + 50(0,7) + 70(0,3)

4.5.2. İletimdeki Kayıplardan Sonra Brüt Sulama İhtiyacı

Sulama suyunun çok önemli bir miktarı, araziye iletim ve arazide dağıtım aşamalarında
kaybolur. Fazla sulama yüzünden de bazı kayıplar gerçekleşir. Kullanılan dağıtım
sistemleri, verimlerine göre aşağıdaki şekilde sıralanabilirler (Arceivala, 2002);

Sistem Su kullanma verimi(%)


Damla sulaması 85–95
Serpmeli sulaması 65–75
Cazibeli sulama (tavalar ve kanallar) 42–65

Sistemin başındaki brüt su miktarı, bitkilere ulaşan (sulamada kullanılan) suyun 2~3 misli
olabilir.

4.6. Bir Sulama Sisteminin Sürdürülebilirliği

Sıradan bir sulama sisteminde tipik bir toprak sistemi ve çeşitli girdiler-çıktılar, Şekil
4.3’te gösterilmektedir.

Şekil 4.3. Tipik zemin sistemi ve alışılmış sulamada çeşitli girdiler-çıktılar (Arceivala,
2002)

42
Sulamanın, sistemin sürdürülebilirliği üzerindeki başlıca etkileri aşağıdaki gibi
sıralanabilir;

1. Toprakta tuz birikimi


2. Bitkilerin tuza karşı toleransı
3. Geleneksel sulama suyu standartları
4. Dayanaklı maddelerin akıbeti
5. Nütrient (N ve P) giderimi
6. Zemindeki organik yükleme
7. Patojen taşınması
8. Arıtma verimi

4.6.1. Toprakta Zamanla Tuz Birikmesi

Toprak-bitki sistemi, sulama suyundaki tuzun (çözünmüş katıların) toprakta birikmesine


sebep olan bir mekanizma gibi çalışır (Şekil 4.5). Toprağın tuza doyma konsantrasyonu
(Cs), sulama suyunun tuza doyma konsantrasyonundan (Ci) daha büyüktür. Bu nedenle,
toprak ve bitkiler üzerindeki etkiler açısından Cs değerinin bilinmesi gerekir. Cs/Ci,
oranına tuz birikme oranı denir.

Şekil 4.4. Sulama suyunda tuz bulunması durumunda toprak-bitki sistemi (Arceivala,
2002)

Topraktaki nem miktarının değişmediği kabul edilerek, birim alanda bir kütle dengesi
kurulabilir. Şekil 4.4’ten yararlanılarak, söz konusu kütle dengesi

I + P = Et + L (3)

şeklinde yazılabilir.

Burada,
I = Kullanılan sulama suyu, mm/yıl
P = Yağış, mm/yıl
Et = Evapotranspirasyon, mm/yıl
L = Tabana sızan su hacmi, mm/yıl
dır.

43
Benzer şekilde, tabana sızan suyun tuz konsantrasyonunun topraktaki ile aynı olduğu
kabul edilerek, tuz (korunan madde) için kütle dengesi yazılabilir;

(I.Ci) + (P.Cp )= (L.Cs) + (Et.Co) + (bitkinin aldığı) (4)

Bitkinin aldığı da ihmal edilirse, daha emniyetli bir Cs değeri bulunur;

I.Ci + P.Cp = L.Cs (5)

Gelen ortalama tuz konsantrasyonu Cort ise,

(I.C i )  (P.C p )
Cort  (6)
IP

Buradan,

( I  P).Cort  L.C s (7)

veya

C s (I  P)
 (8)
Cort L

olur.

Görüldüğü gibi, tuz birikim oranı, tabana sızan kısımla ters orantılıdır: L/(1+P)

Bağıntı 8’deki “L” değeri yok edilir ve Bağıntı 7 ile birleştirilirse,

Cs (I  P)

Cort I  P - E t 
(9)

elde edilir.

Bağıntı 8 ve 9’dan görüleceği gibi, sulamadan dönen su miktarı ne kadar fazlaysa,


topraktaki tuz birikimi de o kadar azdır.

Dönen su miktarının araziye verilen toplam su miktarına oranı, sert (kıraç) ve killi
topraklarda 0,1–0,2, iyi drenajlı kumlu topraklarda 0,3–0,4 civarındadır. Buna karşılık,
killi topraklarda tuz birikimi oranları 2–10, kumlu topraklarda ise daha azdır.

Sulak alanlarda tuz birikimi azdır (L ve P değerleri yüksektir). Sıcak iklimlerde Et


yüksektir ve dolayısıyla tuz birikimi de yüksektir. Burada sunulan basit matematiksel
model geliştirilerek aşırı tuz birikimine karşı suni olarak arttırılması gereken dönen su
(drenaj suyu) miktarı hesaplanabilir.

44
4.6.2. Bitkilerin Tuza Karşı Toleransları ve Sürdürülebilirlik

Bitki büyümesi, sulama suyundaki tuz konsantrasyonundan ziyade, toprağın kök


seviyesindeki tuz konsantrasyonundan etkilenir. Bu nedenle, sulamada kullanılacak
arıtılmış atıksu kalitesinin yanında yerel toprak özellikleri, iklim şartları ve sulanacak
bitki cinsleri de dikkate alınmalıdır. Bir bölge için uygun olan atıksu özellikleri, başka bir
bölge için uygun olmayabilir. Örneğin, elektriksel iletkenliği 1.000 µmhos/cm olan
atıksu, uzun süreli sulama sonucunda toprağın iletkenliğini 2000–10000 µmhos/cm
değerine kadar çıkarabilir.

Bu husus, akla bitkilerin tuza karşı toleranslarının ne düzeyde olduğu sorusunu getirir.
Bazı bitkiler, tuza dayanıklı oldukları halde, bazıları değildir. Tablo 4.6’da bu konuda
bazı örnekler verilmektedir. Bu tablodan görüleceği gibi, çimler çok dayanıklı,
turunçgiller ise dayanıksızdır. Bu husus, uzun yıllar sulama amacıyla kullanılması
düşünülen endüstriyel atıksular için, planlama ve projelendirme aşamasında özellikle göz
önünde bulundurulmalıdır.

Tablo 4.6. Bazı bitkilerin tuz tolerans seviyeleri


Doymuş zemindeki numunede maksimum tolere
Ürün
edilebilecek elektriksel iletkenli* (µmhos/cm)
Bermuda tipi veya diğer tür çimler 18.000
Buğday ve pamuk 12.000–14.000
Yonca 8.000
Mısır, keten 6.000
Turunçgiller 4.000
* Toplam katı madde (TDS) ~ 0,64 x Elektriksel iletkenlik

ABD Tuzluluk Laboratuvarı (US Salinity Laboratory) tarafından tavsiye edilen hususlar
Tablo 4.7’de verilmektedir. Bu tavsiyelerde su kalitesi, toprak özelliği ve bitkilerin tuza
karşı toleransları bir arada dikkate alınmıştır.

Tablo 4.7. ABD Tuzluluk Laboratuvarı (US Salinity Laboratory) tarafından tavsiye
edilen hususlar
Elektriksel Tuzluluk Kullanım
iletkenlik
(µmhos/cm*)
<250 Düşük Birçok toprak ve bitki çeşidi için uygundur
250–750 Orta Hafif drenajlı birçok durum için uygundur
750–2.250 Yüksek Yeterli derecede drenajlı olan çiftliklerde, tuza
dayanaklı bitkiler için uygundur
2.250–5.000 Çok yüksek Yüksek tahliyeli sulamalarda, tuza karşı çok toleranslı
bitkiler için uygundur
* TDS = 0,64 x Elektriksel iletkenlik

4.6.3. Geleneksel Sulama Suyu Kriterleri

Doğal sularla sulama yapılırken sulama sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak için


geleneksel su kalite kriterleri kullanılır. Bu kriterler, atıksu sulaması yapılıp
yapılamayacağının değerlendirilmesi aşamasında da kullanılabilmekte olup aşağıdaki
hususları içerir.

45
 Toplam çözünmüş katı madde (TDS) veya elektriksel iletkenlik değerleri
 Sodyum içeriği
 Bikarbonat ve artık (bakiye) sodyum karbonat
 Bor, klor, pH, vs. gibi diğer parametreler

Toplam Çözünmüş Katı Madde/Elektriksel İletkenlik

Örneğin, Türkiye Atıksu Arıtımı Teknik Usuller Tebliği Sulama suyunun kimyasal
kalitesinin değerlendirilmesi için geliştirilmiş değerler tablosunda (Tablo E7.2) atıksuyun
kullanımında zarar derecesi TDS konsantrasyonu 500 mg/L’den az sularda yok, 500-2000
mg/L olan sularda az-orta ve 2000 mg/L’den büyük olan sularda tehlikeli olarak
verilmiştir

Sodyum İçeriği

Zeminin yapısı, uzun süre sulamada kullanılan sudaki sodyum içeriğinden kayda değer
derecede etkilenir. Sodyum, topraktaki kil partikülleriyle katyon değişimine girer ve kil
partiküllerinin parçalanmasına sebep olur. Bu durum, toprak geçirgenliğini azaltır; hava
ve su hareketini etkiler. Geçirgenlikte (porozitede) %5–10 civarında bir azalma, bitkinin
büyümesini engeller. Bu nedenle, sulama suyundaki sodyum içeriği, birinci derece önem
arz eder. Sodyum içeriği, diğer katyonlarla (Ca++, Mg++, K+) karşılaştırma yapılarak
değerlendirilir ve sodyum absorpsiyon oranı (SAR)1 veya sodyum yüzdesi2 değerleri
bulunur.

Toprak verilerinin değerlendirilmesi, sulama sistemlerinde vazgeçilmez bir prensiptir. Bu


nedenle, çevre mühendislerinin bu tip projelerde inşaat ve ziraat mühendisleri ile
işbirliğine gitmeleri tavsiye edilir.

Şehir şebeke suyundaki tuz miktarı çok yüksek değilse, evsel atıksular sulama yönünden
fazla sorun çıkarmaz. Orijinal su kalitesi bilindiğinde, kullanım anındaki muhtemel
değişiklikler dikkate alınarak, atıksu kalitesi tahmin edilebilir. Ancak, farklı endüstriyel
atıksuların etkilerinin tahkiki için mutlaka analizler yapılmalıdır.

( Na  )
SAR  (bütün değerler meq/L cinsinden ifade edilir).
1
 
Ca  Mg
2
SAR değerleri (meq/L) Sodyumun toprağa verdiği zarar
0-10 Az
10-18 Orta
18-26 Yüksek
>26 Çok yüksek

 100( Na  ) 
2
SodyumYüzdesi       
 Na  K  Ca  Mg 
(bütün değerler meq/L cinsinden ifade edilir)
Arzulanan sodyum yüzdesi, %40-60 civarındadır.

46
Sodyum içeriği, kalsiyum ve magnezyuma göre yüksekse, bunu ayarlamak için suya
kalsiyum karbonat (CaCO3) değil, kalsiyum oksit (CaO) veya kalsiyum sülfat (CaSO4)
ilavesi yapılır.

Bu durumda çiftçiler tarafından alkali bir toprak tercih edilebilir. Sodyum değeri yüksek
olan arıtılmış atıksuların, sodyum değerini istenen seviyeye düşürmek amacıyla, bazen
nehir suyuyla veya yeraltı suyuyla karıştırılması gerekebilir.

Bikarbonat veya bakiye sodyum karbonat

Su ve topraktaki büyük miktarda bikarbonat, kalsiyum karbonat olarak çökelir.


Magnezyum, toprakta iyon değişim mekanizmasına girer ve çökelen kalsiyumla yer
değiştirir. Magnezyum, normal olarak çökelmemiş kalsiyumla büyük çapta reaksiyona
girmez. Kalsiyum çökelince, reaksiyon süreci başlar. Topraktaki suda kalsiyum ve
magnezyum yok olunca, sodyumun oranı göreceli olarak artar.
Bu şartlarda, daha önce anlatıldığı gibi, sodyum tehlikesine dikkat edilmelidir. Bu tehlike,
genellikle bakiye sodyum karbonat (RSC) biçimde ifade edilir.

RSC = (CO3-2 + HCO3-) - (Ca+2 + Mg+2) (bütün iyon konsantrasyonları meq/L cinsinden
ifade edilir.)

Atıksu kullanımı arttıkça, çökelen bikarbonat yüzdesi düşer. Bu sulara alçı(jips) katılarak
düzeltme yapılabilir.

Sulama suları için tavsiye edilen bazı tipik değerler, Tablo 4.8’de verilmektedir.

Tablo 4.8. Sulama suları için tavsiye edilen tipik değerler


Su Kalitesi RSC (meq/L)
Emniyetli (iyi) <1,25
Orta 1,35–2,5
Uygun değil (kötü) >2,5

Bor

Az miktar bor, bitkilerin büyümesi için gereklidir; ancak belli bir miktarın üzerinde toksik
etki yapmaktadır. Çok az sayıda madde, sulama suyunda toksik olduğundan, sulama
sularının bor yönünden uygun olup olmadığının kontrolü esastır. Bazı durumlarda
(örneğin bor madeni veya borla ilgili sanayilerde), atıksuda bol miktarda bor bulunabilir.

Bitkilerin bora karşı göreceli tolerans değerleri,


Tablo 4.9’deki gibidir. Toprakta 0,7 mg/L değerinin altındaki bor konsantrasyonu, bütün
bitkiler için emniyetlidir.

Tablo 4.9. Bitkilerin bora karşı göreceli tolerans değerleri


Bitki Atıksuyla sulamada bor limiti
(mg/L) (Arceivala, 2002)
Meyveler 0,3–1,0
Sebzeler, buğday, arpa, mısır, pamuk, patates 1,0–2,0
Şeker pancarı, soğan, havuç, salatalık, yonca, palmiye 2,0–4,0

47
Klorür

Aslında klorürün zeminin fiziksel özellikleri üzerinde hiç bir etkisi yoktur. Ancak bazı
bitkiler klorür iyonlarına karşı hassasiyet göstermektedir. İsrail’de turunçgiller için killi
topraklarda 7,5 meq/L ve kumlu topraklarda 15 meq/L değerlerinin altındaki klorid
içeriği, düşük riskli kabul edilmektedir. Hindistan’daki bazı sulama standartlarında bu
miktarın 600 mg/L’ye (16,92 meq/L) kadar çıkmasına izin verilmektedir; ancak zemin
şartları belirtilmemektedir.

Türkiye Atıksu Arıtımı Teknik Usuller Tebliği Sulama suyunun kimyasal kalitesinin
değerlendirilmesi için geliştirilmiş değerler tablosunda (Tablo E7.2) atıksuyun
kullanımında zarar derecesi, yüzey sulamaları için Klorür konsantrasyonu 140 mg/L’den
az sularda yok, 140-350 mg/L olan sularda az-orta ve 350 mg/L’den büyük olan sularda
tehlikeli olarak verilmiştir. Damlatmalı sulamalarda ise 100 mg/L’den az sularda yok ve
100 mg/L’den büyük olan sularda az-orta olarak verilmiştir.

Sülfatlar

Su için “potansiyel tuzluluk” terimi geliştirilmiştir. Potansiyel tuzluluk [Cl-+0,5 SO4-2]


(meq/L) biçiminde ifade edilebilir. Sürdürülebilir bir sulama için, aşağıdaki değerler
tavsiye edilmektedir (Arceivala, 2002).

Tablo 4.10. Sürdürülebilir bir sulama için zemin geçirgenliği


Potansiyel tuzluluk (meq/L) İstenilen zemin geçirgenliği
5–20 İyi
3–15 Orta
3–7 Düşük

Asidite/Alkalinite

pH değerleri, muhtemel zararlara karşı 6,5–9,0 arasında tutulmalıdır.

4.6.4. Ağır Metaller ve Dayanıklı (Kalıcı) Maddeler

Sulama suyundaki bazı dayanıklı maddeler (örneğin, zirai ilaçlar, haşere ilaçları, ağır
metaller, vs.), önce zeminde birikir ve ardından bitkiler tarafından alınarak besin zincirine
karışırlar. Son zamanlarda kadmiyum, bakır ve çinkonun besin zincirine girmesi, ciddi
bir mesele olarak ele alınmaktadır. Diğer metallerin bitkilerin yenilen kısımlarında
birikmedikleri görülmüştür. Her ne kadar arıtılmış atıksular ile uzun zamandan beri
sulama yapılıyorsa da, dayanıklı maddelerin birikimlerinin uzun süreli etkileri henüz
bilinmemektedir. Birçok sulama suyu standartlarında bu maddeler için belli limitler
konulmamıştır.

Çok miktarda endüstriyel atık içeren evsel atıksularda 0,5–4,0 mg/L civarında kadmiyum,
gümüş, çinko ve bakır bulunmaktadır. Bu metallerin çürütülmüş çamurdaki
konsantrasyonları, atıksudaki konsantrasyonlarından birkaç kat daha fazladır. Bu
maddeleri içeren çamurların toprağı bozma potansiyeli, sıvılardan çok daha yüksektir.

48
Bitkilerin dayanıklı maddeleri almaları, bitki türüne ve zemin kimyasına bağlıdır. Ağır
metaller, genellikle alkali zeminlerde çökeldiklerinden, fazla zarar sayılmazlar. Metaller,
demir ve manganezin hidroksitleri tarafından emilir. Zemindeki organik maddeler de, ağır
metalleri bünyelerine alırlar. Killi zeminlerin katyon değişim kapasiteleri yüksektir ve
metalleri daha iyi bağlarlar. Ayrıca, çeşitli sinerjistik (birlikte) ve antagonistik (karşıt)
aktiviteler de görülür. Örneğin, ortamda fosfat varsa, metallerin bitkiler tarafından
kullanılma durumları azalır.

Toksik maddelerin sulama suyuna girişi, kaynakta önlenmelidir. Böylece sulama


sistemlerinde sürdürülebilirlik sağlanabilir. Arıtılmış atıksularla araziye uygulanacak
toksik madde miktarı hesabı aşağıda verilmiştir.

Örnek: Arıtılmış Atıksuda Toksik Madde Miktarı Hesabı

Arıtılmış atıksuda ve sıvı çamurda sırasıyla 0,05 mg/L ve 8 mg/L kadmiyum varsa, 1 ha araziye
1 cm (10 mm) derinlikte uygulanacak sulama suyunda kadmiyum miktarı nedir?

1 ha arazide 1 cm yükseklik = 0,01 x 10.000 = 100 m3


= sulama için gereken arıtılmış atıksu miktarı

100 m3 arıtılmış atıksuda kadmiyum miktarı = 0,05 x 100 x 103/106 = 5 g/ha


100 m3 sıvı çamurdaki kadmiyum miktarı = 800 g/ha

Görüldüğü gibi buradaki arıtma tesisi çamuru, tehlikeli atıklar sınıfına girmekte ve ayrı olarak
bertaraf edilmesi gerekmektedir.

4.6.5. Sulama ile Nütrient (N ve P) Giderimi

ABD’de Pensilvanya Eyalet Üniversitesi’nde yapılan araştırmalarda, sulama


sistemindeki P giderimin büyük bölümünün toprak tarafından, N gideriminin ise bitkiler
tarafından sağlandığı görülmüştür. Bu husus aşağıda açıklanmaktadır (Arceivala, 2002).

Tablo 4.11. Nütrient giderimigiderimi?


% giderilen
Nütrient giderim şekli
N P
Bitkiler tarafından 83 27
Dönen suda 23 1
Toprak tarafından tutulma -6 72
Toplam 100 100

Bütün zeminler, içlerinden sızan sulardaki fosfor, potasyum, kalsiyum ve magnezyumu


giderebilme kabiliyetine sahiptir. Bu maddelerin etkili olarak giderilmesi, zemin yapısına
bağlıdır. P ve Ca gideriminde iyi olan kaba taneli zeminler, aynı başarıyı K ve Mg
giderimi için sağlayamazlar. Hiçbir zemin, N gideriminde çok iyi değildir. N, sadece
bitkiler tarafından giderilebilir. Bitkilerin olmadığı topraklarda N’un nitrat şeklinde sızma
tehlikesi vardır. Bu da, özellikle yeraltı suyu kirlenmesi açısından tehlikelidir. N giderimi
için uygun bir bitki örtüsü seçilmelidir.

49
Yüzey akışı ile ve zeminden sızarak biriken sulardaki P konsantrasyonu, N
konsantrasyonuna göre tamamen zıt özellik gösterir. Hem organik, hem de inorganik
P’ler, suda çok az çözünürler. Bu nedenle, P zeminin üst tabakalarında çökelir. Zeminden
süzülen sudaki P konsantrasyonu düşüktür. Yüzey akışında henüz çökelmemiş P ve
çökeldiği halde ince taneli zemin partikülleriyle sürüklenen P bulunduğundan P
konsantrasyonu daha yüksektir. Dolayısıyla, tarım alanlarındaki N ve P, alıcı ortamlara
(örn. atıksular) farklı yollar izleyerek taşınır. N, yeraltı sularıyla taşınırken; P, yüzeysel
akışla taşınır. Taşınan N miktarı, P miktarına oranla göreceli olarak daha fazladır.
Erozyon, zeminde P kaybına neden olur. Ancak, iyi seçilmiş bitki örtüsüne sahip sulama
alanları, erozyondan fazla etkilenmez. Şekil 4.5’te zemin derinliği boyunca iyon
konsantrasyonu profilleri verilmektedir.

Şekil 4.5. Zemin derinliği boyunca tipik iyon konsantrasyonu profilleri

Zemindeki mevcut N’nin bir kısmı, bitkiler tarafından absorbe edilir; bir kısmı,
denitrifikasyonla kaybolur ve diğer bir kısmı da tahliye suyuyla nitrat şeklinde taşınır.
Her yıl organik azotun yaklaşık %1’i nitrat halinde mineralize olur. Bu oranın artması
veya azalması çeşitli faktörlere bağlıdır. Nitratlar, yağmur suyuyla yeraltı suyuna
karışırlar. Zeminin üst tabakasında 4.000 kg N/ha varsa ve yukarıdan aşağı sızıntı 800
mm/yıl ise, yılda %1 doğal mineralizasyon değeri kabul edilerek, sızan sudaki N
konsantrasyonu aşağıdaki şekilde bulunur:

(4000 kg/ha x 0,01 x 106) / (800 L/m2 x 1.000 m2/ha) = 5,0 mg/L

Yeraltı suyundaki N konsantrasyonu, zeminin N muhteviyatına, mineralizasyon oranına


ve yukarıdan sızan su miktarına bağlıdır İçmesuyu standartlarında sudaki amonyak
azotunun 10 mg/L’den az olması istenir.
Çimler, diğer bitkilerden daha fazla nütrient (gübre) ister. Nütrient giderimi gerekli
olduğu durumlarda, çim bitkileri tercih edilmelidir. Bir bitkide bulunan N’nin kg/ha
cinsiden değeri, atıksudaki değerinden yaklaşık %25–75 daha fazladır. Atıksudaki N’nin
miktarı arttıkça, bu oran daha düşük olmaktadır.

50
Zemine atıksuyla veya çamurla aşırı N verilmesi durumunda kayıplar artar ve yeraltı suyu
nitratla kirlenir. Amaç nütrient giderimi ve atıksu bertarafı ise, ekosistemin diğer
bileşenlerine zarar vermeden bunun gerçekleştirmek için, atık seyreltilerek veya daha
geniş bir alana yayılarak N ve P giderimi sağlanmalıdır.

4.6.6. Zemine Organik Madde Yüklemesi

Zemine verilen atıksuyun içindeki katı maddelerin çoğu, toprağın 5 cm’lik üst
tabakasında tutulur. Çözünmüş katı maddeler ise, suyla birlikte aşağılara doğru sızar.
Suyun zemin tabakasında kalma süresi, gözenek hacmine ve suyun infiltrasyon hızına
bağlıdır. Bu süre içerisinde organik maddeler giderilir. Zaman zaman havalandırılan
zeminlerde, organik maddelerin bozunması aerobiktir. Oysa devamlı su dolu
gözeneklerde ve lagün tabakalarında organik bozunma anaerobiktir. Zeminlerde derinlik
boyunca BOİ giderimi, birinci derece kinetik ve piston akım modeliyle ifade edilir.
Derinlik az ise, giderim yüksektir.

50 cm derinliğinde zemin lizimetreleri kullanılarak, zemin deneyleri yapılabilir. Bu


deneyler sonucunda farklı BOİ yüklemelerinde sızan suyun kalitesi belirlenir. Düzenli
sulamada bitki örtüsü ve zemin geçirgenliği araştırılabilir. Kağıt endüstrisinden
kaynaklanan atıksular ile yapılan uzun vadeli deneylerde kullanılan zeminlerde, 225 kg
BOİ5/ha/gün değerinde bir yükleme oranı tatmin edici bulunmuştur (Arceivala, 2002).

Kumlu zeminlerde killi zeminlere oranla daha fazla organik madde yüklemesi yapılabilir.
Zemin ne kadar geçirgense, organik maddeler o kadar derine nüfuz edebilirler. Bu
durumda topraktaki bakteriler daha geniş (yaygın) bir zemin tabakasında faaliyet
gösterirler ve daha uzun süreli organik yükleme sayesinde bakteriyel bozunma dengesi
sağlanır. Aşırı yükleme sonucunda anaerobik ortam, tıkanmalara ve bitki örtüsündeki
tahribat oluşabilir. Bu tip durumlar için “atıksu açısından sorunlu zemin” tabiri kullanılır.

Bir araziye uygulanabilecek BOİ yükleme oranı, önceden hesaplanabilir. Örneğin,


büyüme mevsiminde her 10 günde bir 20 cm sulama suyu verilen her arazinin her
hektarına günlük olarak uygulanan su miktarı:

0,2 m x 10.000 m2 x 1/106 = 200 m2/ha-gün

olur.

Atıksu arıtılmamışsa (veya endüstriyel atıklar içeriyorsa) ve BOİ değeri 500 mg/L ise,
araziye uygulanan BOİ yükü,

200 x 103 x 500 x 1/106 = 100 kg/ha-gün


olur.

Bazı durumlarda uygulanan BOİ yükleme değerleri,

Tablo 4.12’de verilmektedir. Tabloya göre söz konusu yükleme değerlerinin çok
değişken olduğu görülmektedir.

51
Tablo 4.12. Arazide organik yükleme (Arceivala, 2002)
Atık Organik Yükleme
(kg BOİ5/ha-gün)
Üzüm şekeri 1026
Kağıt hamuru ve kağıt 225
At gübresi 160
Ham evsel ve endüstriyel atıksular (Hindistan) 25–150
İkinci kademe arıtma suları çıkışı 2–5
Süt sanayi atıkları 12–125
Konserve sanayi atıkları 100–2.000
Çeşitli atıklar (ABD) 0,8–97,5

Uygun iklim ve zemin koşullarında oldukça yüksek yükleme değerleri tolere


edilebilmektedir. Ancak aşırı yüklemeler, bitki örtüsünü ve zemin geçirgenliğini tahrip
etmektedir.

4.6.7. Patojen Taşınımı

Daha önce de belirtildiği gibi, atıksu ile sulama halinde yenilmeyen (ya da çiğ olarak
yenilmeyen) bitkilerin yetiştirilmesi genellikle tercih edilmektedir. Pazar değerleri olan
bazı önemli yağ bitkileri, patojen taşınması korkusu olmadan yetiştirilebilir. Bitkiler ve
bu bitkilere uygun atıksu arıtımıyla ilgili bazı tavsiyeler, daha önce Tablo 4.2’de
verilmiştir. Ürünlerin hasadından asgari 2 hafta önce atıksu sulamasının durdurulması
tavsiye edilmektedir.

Bu alanlarda çalışan işçiler, tehlikelerden korunmak için, koruyucu elbiseler giymeli;


böcekler gibi bulaşıcılardan korunmak için hijyen kaidelerine uyulmalıdır. Kancalı
bağırsak kurtları ve diğer bağırsak enfeksiyonlarına karşı koruyucu önlemler alınmalıdır.
Hindistan’da bu tür çiftliklerde çalışan, hatta civarında yaşayan insanlar arasında bağırsak
enfeksiyonlarına sıkça rastlanmaktadır. Atıksularla sulanan arazilerde çıplak ayakla
yürümek, bağırsak kurtları ve larvalarının vücuda girmesine sebep olmaktadır. Bu
nedenle ayakkabı ile eldiven kullanılması ve gerekli hijyen şartlarına özenle uyulması
tavsiye edilmektedir.

4.6.8. Arazide Arıtma Verimi

Atıksuyla sulamada yeraltı suyunun kirlenme ihtimali mevcuttur. Kirlenme, zemine ve


atıksuya bağlı olarak biyolojik, kimyasal veya her iki türlü olabilir. Yeraltına sızan atıksu,
zeminden süzülürken kısmen arıtılır ve cazibeyle akifere ulaşarak doğal yeraltı suyuna
karışır.

Amerikan Ordu Mühendisleri (US Corps of Engineers) tarafından çeşitli tip arazilerde
arıtma tekniklerinin etkinlikleri araştırılmıştır. Bu araştırmanın sonuçları, Tablo 4.13’te
özetlenmiştir.

Arazide arıtma yöntemleri uygun şekilde projelendirilir ve işletilirse, yüksek miktarda su


geri kazanılabilir. Arazide arıtma, arıtma stratejisiyle birlikte değerlendirilmelidir. Hiç
değilse, arıtma masrafları karşılanmalıdır. Tamamen suni metotlar yerine, arıtma

52
sisteminin bir parçası olarak doğal arazide arıtma uygulanırsa, kazanılan suyun içmesuyu
olarak veya başka amaçlarla yeniden kullanımı daha emniyetli olur. Arazide arıtma
uygulanırsa, geri kazanılan suyun halk tarafından kabulü de daha kolay olmaktadır.

Arazide arıtma, sadece civarda arıtılmış atıksuyun deşarj edileceği yüzeysel su olmaması
durumunda seçilecek bir metot gibi görülmemelidir. Arıtılmış atıksuyu daha kaliteli
yapacak, hatta bu suyu yeniden kazanacak bir yöntem olarak da düşünülmelidir. Arazide
arıtma, fizibil ise ekolojik yönden suni arıtmadan daha tutarlı bir çözümdür. Atıksuyu
civardaki arazilere dağıttıktan sonra, devamına karışmamak doğru bir yaklaşım
olmamaktadır. Sürdürülebilir bir işletme sağlanması için, bu konu uygun bir mühendislik
projesi kapsamında ele alınmalıdır.

Tablo 4.13. Arazi arıtmasında kullanılan tekniklerin verimleri


Yaklaşık giderim verimi a (%)
Konu Yağmurlama Taşınma sulamasıb Hızlı filtrasyon
sulaması havuzları
BOİ 99 80 99
Askıda katı madde +99 80 99
N 80–90 80 80
P 99 80 90
Ağır metaller 99 10–30 95
Organik bileşikler 99 50 90
Virüsler +90 90 +99
Bakteriler 99 90 +99
Toplam katyonlar 0–75 0–50 0–75
Toplam anyonlar 0–50 0–10 0–50
a Bu üç metodun randımanları birbirleriyle karşılaştırılmamalıdır. Çünkü her bir metot, bir takım yerel şartlardan,
uygulama oranlarından ve zemin cinslerinden etkilenmektedir.
b Yüzdeler, eldeki mevcut sınırlı bilgilere göre bulunmuştur.

4.6.9. Arıtılmış Atıksularla Sulama Uygulamaları

I. Evsel Atıksularla Sulama Sistemi Tasarımı

Nüfusu 100.000 kişi olan bir şehrin atıksuyunu arıtan fakültatif havalandırmalı lagün
tipindeki bir AAT’den çıkan klorlanmış çıkış suyu için bir sulama sistemi projelendiriniz.
Arıtmada BOİ5 giderim verimi %90’dır. Şehirde kişi başına günlük atıksu üretimi (sızma
dahil) 200 L’dir. Su, zemin ve iklim verileri aşağıda verilmektedir.

(a) Su kalitesi verileri:

Toplam çözünmüş katı madde (TDS) = 350 mg/L


Elektriksel iletkenlik = 550 μmhos/cm
Toplam alkalinite = 170 mg/L (bikarbonat)
pH = 7,80
Toplam sertlik = 100 mg/L (kalsiyum karbonat cinsinden)

Na+ = 80 mg/L, K+ = 10 Mg/L, Ca2+ = 50 Mg/L, Mg2+ = 20 Mg/L, SO42- = 40 Mg/L, Cl-
= 35 Mg/L, Bor = 0,2 Mg/L

53
Farklı atıksu arıtma sistemlerinin tipik giderim verimleri ve çıkış suyu kalite değerleri ilk
yaklaşımda Tablo 4.15’ten alınabilir (Arceivala, 2002).
(b) İklim verileri:

35° kuzey enlemi aylara göre sıcaklık, yağış ve buharlaşma verileri Tablo 4.14’te
verilmiştir.

Tablo 4.14 Aylara göre sıcaklık, yağış ve buharlaşma verileri


İlgili Veriler Aylar
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12
Sıcaklık (C°) 5 8 12 15 20 25 30 27 21 21 11 6
Yağış (mm/ay) 29 23 27 23 12 2 - 2 11 11 22 25
Tava Buharlaşması 27 44 74 104 152 278 412 298 157 157 55 28
(mm/ay)

(c) Zemin verileri:

Önerilen arazideki en önemli zemin karakteristikleri aşağıda verilmektedir:

CEC* = 30 meq/L** (Ca+2 = 24, Mg+2 = 4,5; K+ = 0,5; Na+ = 1,5)


ECe** = 400 μmhos/cm
pH = 7,8
%C = 1,17; C/N = 13,0
Bulk (yığın) yoğunluğu = 1,3 g/cm3
Zemin yapısı: Kum (> 50 μ) = %7,5
Silt (2,5 μ) = %34,8
Kil (< 2μ) = %43
CaCO3 = %13,9
Taş = %4,8

İnfiltrasyon hızı (arazi deneylerinden) = 5,0 cm/gün (doymuş şartlarda)


Ağırlık olarak nem içeriği = Arazi kapasitesinde %30, solma noktasında %15
*
Katyon değişim kapasitesi
**
Suyun elektriksel iletkenliği

Kentlerde kanalizasyon sistemi olmaması durumunda arıtılmış atıksuyun olası kalitesi,


uygun kabullerle tahmin edilebilir.

54
Tablo 4.15. Farklı atıksu arıtma sistemlerinin % giderim verimleri (Arceivala, 2002)
Konu Uzun Klasik Aktif Çamur Damlatmalı Fakültatif AAÇB Stabilizasyon Arazide Arıtma/
Havalandırmalı Filtre Havalandırmalı Havuzu Sulama
Lagün
Verim (tipik) BOİ 95 – 98 85 – 92 80 – 90 75 – 85 75 – 85 75 – 85 80 – 90
giderimi, %
N giderimi, %N 15 – 30 (b) 30 – 40 (b) 15 – 20 - - 40 – 50 80 – 90
P giderimi %P 10 – 20 (b) 30 – 45 (b) 10 – 20 - - 20 – 60 90 – 99
Koliform giderimi, 60 – 90 60 – 90 60 – 90 60 – 90 - 60 – 99,9 90 – 99
%
Helmint giderimi, % - - - - Evet Evet -
Arazi ihtiyacı 0,15 – 0,20 0,2 – 0,25 0,2 – 0,3 0,3 – 0,4 0,15 – 0,20 1,0 – 2,8 10 – 20
(m2/kişi) (c)
Enerji gereksinimi 16 – 19 12 – 15 7 – 11 12 – 15 Yok Yok Yok
(kWsaat/kişi-yıl) (d)
Çamur işleme Çürütmeye gerek Önce çürütülür, Önce çürütülür, Çamur 5 – 10 Direkt olarak Çamur 5 – 10 Çamur problemi
yok. Çamur kum sonra kurutma sonra kurutma yılda bir kez kum yılda bir kez yok
yataklarında yataklarında veya yataklarında manuel olarak yataklarında manuel olarak
kurutulur veya mekanik cihazlarla veya mekanik temizlenir. kurutulur veya temizlenir.
susuzlaştırma suyu giderilir. cihazlarla suyu mekanik
yapılır. giderilir. olarak suyu
giderilir.
Ekipman ihtiyacı Havalandırıcılar, Havalandırıcılar, Damlatmalı Sadece Yok (eğer gaz Yok Serpme cihazları
(ızgaralar ve kum geri devir geri devir filtre kolları, havalandırıcılar toplanıp enerji veya damlatma
tutucular hariç) pompaları, çamur pompaları, geri devir elde edilmesi sistemleri (isteğe
sıyırıcılar (büyük sıyırıcılar, pompaları, durumunda bağlı)
çökelticiler) çürütücüler, sıyırıcılar, gaz
kurutucular, gaz yoğunlaştırıcı, toplayıcılar)
ekipmanları gaz ekipmanları
İşletme özellikleri Aktif çamurdan Tecrübeli işletme Tecrübeli Basit Aktif En basiti -
daha basit gerekir işletme gerekir çamurdan
daha basit

55
Tablo 4.15. Farklı atıksu arıtma sistemlerinin % giderim verimleri (Arceivala, 2002), devamı
Konu Uzun Klasik Aktif Çamur Damlatmalı Fakültatif AAÇB Stabilizasyon Arazide Arıtma/
Havalandırmalı Filtre Havalandırmalı Havuzu Sulama
Lagün

Nüfusun birim Göreceli olarak Oldukça fazla Oldukça fazla Az Göreceli Çok az Çok az
maliyete etkisi küçük olarak az
Ayırıcı özellik En yüksek BOİ Oldukça fazla Oldukça fazla Enerji ihtiyacı Minimum veya En basit arıtma Sulama yapılacak
giderimi, yüksek ekipman, tecrübeli ekipman, yönünden aktif ihmal metodudur, hiç bitki ve dağıtım
nitrifikasyon, işletme ihtiyacı tecrübeli çamura benzer edilebilir enerji ihtiyacı sistemine bağlı
göreceli olarak çok (özellikle gaz işletme ihtiyacı ama inşaatı ve enerji yoktur, çok alan olarak ön arıtma
enerji, küçük ve toplanması ve (özellikle gaz işletilmesi daha kullanılır, gerektirir gerektirir, elde
orta ölçekli kullanımı toplanması ve kolaydır, ekonomiktir dolayısıyla edilecek tahıl ve
işletmeler için en konusunda), kullanımı genişletme veya (gaz kullanımı küçük yerlerde diğer mahsul
mantıklısı özellikle büyük konusunda), yer değiştirme olmasa bile), ve arazilerin masrafları
işletmeler için aktif çamura kolaydır arazi pahalı olduğu fazlasıyla karşılar
uygundur. göre daha az gereksinimi yerlerde uygun
enerji ihtiyacı göreceli olmayabilir.
olarak azdır
(ileri
arıtmanın
tipine
bağlıdır)
a Sisteme giren atıksu önce AAÇB’de arıtılır, ardından belli standartları saplaması açısından ileri arıtmaya alınır. Ayrıca çamur kurutma yatakları, gaz toplama ve yakma tertibatı vardır.
b Özel tedbirlerle ilave besin (azot + fosfor) giderimi sağlanabilir.
c BOİ = 54 g/kişi-gün’dür. Lagünlerde su derinliği 3m;sev yatayda 2 m ve düşeyde 1 m olur.
d Standart şartlarda (20 C° de ve normal kullanma suyunda sıfır ÇO için), havalandırıcı kapasitesi = 2 kg oksijen/kW-saat.

Arazi şartlarında, standart değerlerin 0,75’i gerçekleşmektedir. Ham atıksu pompajı hiçbir durumda enerji ihtiyacına dahil edilmemiştir.

56
Bu örnekte arıtılmış atıksu kalitesi aşağıdaki şekilde tahmin edilecektir:

Toplam atıksu debisi = 100.000 x 150 / 1.000 = 20.000 m3/gün


Arıtılmış atıksuda BOİ5 = (1,0 – 0,85) x 54 = 8,1 gr/kişi-gün (= 53 mg/L)

Kişi başına atıksu miktarı yüksek olmadığından, evsel atıksu karakteristiği aralıklarından
en yüksek değerleri kullanabiliriz.

Toplam çözünmüş katı madde (TDS) = 350 + 300 (örneğin) = 650 mg/L
Yaklaşık elektriksel iletkenlik = 1050 μmhos/cm
Toplam alkalinite = 170 + 150 = 320 mg/L (HCO3- olarak) = 6,27 meq/L

Na+ = 80 + 70 = 159,8 mg/L (= 6,42 meq/L)


K+ = 10 + 15 = 24,5 mg/L (= 0,62 meq/L)
Ca+2 = 50 + 40 x (40/100) = 58,6 mg/L (= 3,23 meq/L)
Mg+2 = 20 + 40 x (24/100) = 32,8 mg/L (= 2,42 meq/L)

pH değeri, orijinal değeri olan 7,8’den biraz daha düşük olacaktır.

Sulama suyu olarak atıksuyun kalitesi:

1. Elektriksel iletkenlik değeri, biraz yüksek tuzluluğu işaret etmektedir.


2. pH değeri, kabul edilebilir
6,42
3. 𝑆𝐴𝑅 = 3,23+2,42 = 3,81 meq/l kabul edilebilir (1)

2
100(𝑁𝑎+ )
4. Sodyum yüzdesi = 𝑁𝑎++𝐶𝑎2++𝑀𝑔2++𝐾+ (2)

100(6,42)
= 6,42+3,23+2,42+0,62 = 50,6 (kabul edilebilir)

SAR değeri yönünden değerlendirildiğinde Na düşük olduğundan, atıksu bütün zemin


cinslerinde kullanılabilir.

5. RSC = (CO3-2 + HCO3-) – (Ca+2 + Mg+2)


= (0 + 6,27) – (3,23 + 2,42) = 0,62meq/L (emniyetli taraf)

6. Sulama suyundaki 0,3 mg/L bor konsantrasyonu, birçok bitki için tolere edilebilir
değerlerdedir. Diğer çözülebilir tuzlar gibi, borun da zamanla zeminde birikeceği
kabul edilirse, sabit konsantrasyon sulama suyundaki orijinal konsantrasyonun
yaklaşık 5 katı olacaktır.

7. Atıksu evsel karakterli olduğundan, içindeki eser metal ve diğer madde


konsantrasyonlarının tehlikeli boyutlarda olmayacağı kabul edilecektir. Alkil
benzen sülfonat (ABS) konsantrasyonunun da itiraz edilemeyecek seviyede
olduğu kabul edilecektir. (İstenirse, bakteriyolojik kalite klorlamayla tespit
edilebilir.)

57
Toprak ve zemin özellikleri:

Toprak özelliklerini yansıtan veriler, itiraz edilecek bir durum olmadığını açıkça
göstermektedir. Toprak, siltli-kil sınıfına girmektedir. pH değeri ise çok az alkali olup,
elektriksel iletkenlik değeri hafif tuzluluğu yansıtmaktadır. Sulama sürdükçe pH ve ECe
değerleri biraz yükselecektir. pH değerindeki yükselme önceden belirlenemez; ancak ECe
değerindeki artış aşağıda açıklandığı gibi önceden tahmin edilebilir. Zeminin kil içeriği
oldukça yüksektir. Bu durum, zeminin CEC değerini ve geçirgenliğini etkiler. Bu tip
durumlarda zeminde kalsiyum karbonat bulunması faydalıdır. Zeminin daha detaylı
değerlendirilmesi, zemin ve tarım uzmanlarının yardımıyla yapılabilir.

Ürün deseni:

Seçilecek ürün cinsleri, yerel tarım tecrübeleri ile zemin ve atıksu kalitesi dikkate alınarak
belirlenir. Burada söz konusu arıtmadan çıkan klorlanmış çıkış suyu ile sadece hayvan
yemi olacak bitkiler yetiştirilebilir. Bu hususlar göz önüne alındığında gerekli sulama
ihtiyacı Tablo 4.16’da verilmektedir.

Sulama metodu:

Açık dağıtım kanallı karık sulaması uygulanabilir. (İstenirse, yağmurlama sulama da


uygulanabilir.)

58
Tablo 4.16. Verilere göre hesaplanan su ihtiyaçları
Ay Yağış Etkili yağış, Tava Yem bitkileri Evapotranspirasyon, Net aylık sulama %50 verimde 100 ha alan
(mm/ay) P (mm/ay) Buharlaşması için kabul Et (α, Ep) (mm/ay) suyu ihtiyacı brüt sulama için brüt
Ep (mm/ay) edilen I=Et-P suyu ihtiyacı ihtiyaç
faktör, α (m3/ha-ay) (kümülatif m3)
(1) (2) (3) (4) (5) (6) (7)) (8) (9) (10)
Ocak 29 27 27 0,6 16 - - - -
Şubat 23 22 44 0,6 26 4 40 80 8.000
Mart 27 25 74 0,7 52 27 270 540 62.000
Nisan 23 22 104 0,7 73 51 510 1.020 164.000
Mayıs 12 11 152 0,7 106 95 950 1.900 354.000
Haziran 2 2 278 0,7 222 220 2.200 4.400 794.000
Temmuz - - 424 0,9 382 382 3.820 7.640 1.558.000
Ağustos - - 412 0,9 371 371 3.710 7.420 2.300.000
Eylül 2 2 298 0,8 238 236 2.360 4.720 2.772.000
Ekim 11 10 157 0,7 110 100 1.000 2.000 2.972.000
Kasım 22 21 55 0,6 33 12 120 240 2.996.000
Aralık 25 23,5 28 0,6 17 - - - -
Toplam 176 166 1.646 (mm/yıl) 1.498 14.980 29.960 2.996.000
(mm/yıl) (mm/yıl) (mm/yıl) (mm/yıl) (m3/ha-yıl) (m3/yıl)

59
Sulama sıklığı ve infiltrasyon oranı:

Zeminin nem içeriği, ağırlıkça arazi kapasitesinde %30, solma kapasitesinde %15’dir.
Nem oranının %22 olması istenirse, Bağıntı 3 kullanılarak etkili infiltre olması gereken
su miktarı şöyle bulunur:

𝑃𝑓 −𝑃𝑖 30−22
𝐼𝑒 = ( ) ∙ 𝑆𝑠 ∙ 𝐷𝑟 = =∙ (1,3) ∙ (900) ≅ 100𝑚𝑚 (3)
100 100

Temmuz ayında maksimum aylık terleme (evapotranspirasyon) değeri 382 mm’dir


(Tablo 4.16). Yukarıda bulunan 100 mm sulama, (100 / 382) x 30=7,8 günde yapılacaktır.
Bu nedenle, Temmuz ayında 7-8 günde bir 100 mm sulama yapılmalıdır. Esasında bu tip
sulamada verim %50 olduğundan, atıksu ihtiyacı her 7-8 günde bir 200 mm olarak tahmin
edilmelidir. Bu miktarın 70 mm’lik kısmı sistemde kaybolur; sadece 130 mm’lik kısmı
karıklara uygulanır. Uygulanan 130 mm suyun 30 mm’si de sızıntı suyu haline gelir.

Arazide yapılan deneyler, infiltrasyonun doyma şartlarında 5,0 cm/gün olduğunu


göstermektedir. Bu nedenle, yukarıda belirtilen 130 mm değerinin zemine sızması 3
günde olmalıdır. Gerçekte ise başlangıçtaki infiltrasyon hızı doymuş durumdan daha
fazladır; dolayısıyla gereken zaman 3 günden azdır.

Yılın diğer aylarında evapotranspirasyon değeri daha düşük olduğundan, sulama sıklığı
da daha düşük olacaktır (Haziran’da evapotranspirasyon oranı 222 mm/ay olduğundan,
sulama 13,5 günde bir yapılacaktır). Bu durumda, verilen miktardaki atıksuyla daha çok
alanın sulanması gerekecektir veya aşağıda anlatıldığı gibi, atıksu bir lagünde
toplanacaktır.

Depolama lagünü ve arazi ihtiyacı:

Bir sulama sisteminin projelendirilmesi aşamasında çeşitli seçenekler


değerlendirilmelidir. İstenen nitelikte bir arazinin bulunup bulunmayacağı, bulunursa
alanı, civardaki alıcı ortam (örn. akarsular) potansiyeli ve fayda-maliyet analizini
etkilemeyecek diğer faktörler de dikkatle incelenmelidir.

Sulanacak arazi planlanırken en basit alternatif, en sıcak aylar olan Haziran ve Temmuz
temel alınarak alan miktarını belirlemektir. Bu aylarda sulama suyu ihtiyacı 7.640 m3/ha-
ay ve 255 m3/ha-gün’dür. Q =10.500 m3/ha-gün’lük debi, maks. 10.500/255=41 ha’lık
net alan sulamasına karşılık gelir. Mayıs ve Ağustos aylarında bile bu debi fazla
gelecektir. Bu durumda gelen debinin yaklaşık %40’ı, yakındaki bir alıcı ortama deşarj
edilmelidir. Diğer aylarda daha fazla debinin; hatta Aralık, Ocak ve Şubat aylarında belki
de debinin tamamının deşarj edilmesi gerekebilecektir. Uygun bir alıcı ortam mevcut ise,
sulama ihtiyacı gerektirmeyen aylar için atıksuyun alıcı ortama deşarjı en pratik
çözümdür. Mümkünse, bitkilerin daha az su gereksinimi olan mevsimlerde daha çok alan
sulamaya açılabilir. Bütün atıksuyun sınırlı ve belli bir alanda sulamada kullanılması
isteniyorsa, bazı aylarda ihtiyaç fazlası suyun geçici depolaması için bir lagün yapılır.
Deneme amaçlı olarak, 100 ha alanın sulanacağı kabul edilirse, aydan aya eklenik sulama
suyu ihtiyacı Tablo 4.16 Sütun 10’daki gibi olacaktır. Görüleceği üzere, eklenik sulama
suyu ihtiyacı ~3 x 106 m3/yıl, atıksu debisi ise günlük, aylık ve yıllık olarak sırasıyla,
10.500 m3, 315.000 m3 ve 3.780.000 m3 olmaktadır. Bu durumda, ihtiyaç duyulan sulama

60
suyu mevcut suyun %80’i kadardır. Depolama lagününde buharlaşma ve benzeri
nedenlerle su kaybı olacağından, bu rakamlar oldukça gerçekçidir. Lagün kayıpları ise,
öncelikle deneme boyutlandırması çalışması yapılarak belirlenir.

Lagün kapasitesi, Şekil 4.6’da gösterildiği gibi, giren ve çıkan akımların eklenik grafiği
hazırlanarak bulunabilir. Bu durumda, 1,2 x 106 m3’lük lagün hacmi gereklidir. Lagün
yeri seçilirken, öncelikle doğal hacim sağlayan topografik yapılar tercih edilir. Böyle bir
yer mevcut değilse lagün derinliği, zemin cinsine ve yeraltı suyu derinliğine göre
belirlenir.

Bu örnekte lagündeki ortalama derinlik 5 m alınırsa, gerekli yüzey alanı 24 ha olur.


Lagün, yağışları doğrudan aldığı gibi, buharlaşma kayıplarına maruz kalır. Lagündeki net
kayıp 2.053 – 176 =1.877 mm/yıl’dır. Bu 24 ha’lık bir alanda 450.500 m3/yıl’a karşılık
gelmektedir. Bu durum yukarıda bahsedilen %20’den daha fazla bir debiye karşı
gelmektedir. Bu kapasitedeki bir lagün teorik olarak 114 günlük (3,8 aylık) debiyi
tutabilir.

Toprakta tuz birikimi:

Bir sulama sahasına net ihtiyaçtan yıllık bazda %30 fazla su verildiği ve fazla suyun
topraktan süzüldüğü kabul edilirse,

Iuygulanan = 1.498 x 1,3 = 1.947 mm/yıl


Filtrelenen su, L = 1.498 x 0,3 = 450 mm/yıl
Yağış miktarı, P = 166 mm/yıl
𝐶 1 1
Birikme oranı = 𝐶𝑠 = 𝐿/(𝐼 +𝑃) = 450/(1947+166) = 4,8 (4)
𝑖 𝑢𝑦𝑔

Elektriksel geçirgenlik, kararlı halde yaklaşık 4,8 x 1.050 ≈ 5.040 μmhos/cm değerine
ulaşacaktır (͞Ci≈ Ci). Bu değer, çim yetiştirmek için uygundur; ancak kaba yaklaşımlara
dayandığından, kesin bir değer olmadığı dikkate alınmalıdır.

Şekil 4.6. Depolama lagünü hacminin eklenik akım grafikleri ile tayini

61
Araziye uygulanan BOİ yükü:

Temmuz ayında uygulanan maksimum brüt sulama suyu miktarı 7.640 m3/ha-ay (≈ 250
m3/ha-gün)’dür.

Bu durumda, nihai BOİ yükü

BOİn = 53/0,7 (örneğin) x 250 x (103/106) = 19,0 kg/ha-gün

olur. Bu değer, olası maksimum yüke tekabül etmekte olup, kabul edilebilir seviyededir.
Yılın diğer zamanlarında ise BOİ yükü daha düşük olacaktır.

Arıtılmış atıksuyun nütrient miktarı:

Ham atıksudaki N, P ve K’nın kişi başına tipik değerleri ve bunların arıtımındaki olası
giderimler dikkate alınarak, araziye uygulanan temel besi maddesi miktarları için
aşağıdaki miktarlar bulunur:

N = 1.460 kg / 1.000 kişi x 70 = 102,2 ton/yıl


P2O5 = 1825 x 70 = 127,7 ton/yıl
K2O = 912 x 70 = 63,8 ton/yıl

Arazi ihtiyacı:

100 ha’lık arazide her 1.000 m3/gün debiye 9,52 ha (=105 m3/ha-gün) alan karşılık
gelmektedir. Buradan,

Gerekli toplam arazi ihtiyacı = lagün alanı + sulama alanı = 24 + 100 = 124 ≈ 140 ha
(brüt)

Kişi başına gerekli arazi ihtiyacı = 140 ha / 100.000 kişi = 14 m2/kişi


olarak bulunur.

II. Endüstriyel Atıksularla Sulama Sistemi Tasarımı

Bir gıda işleme endüstrisi AAT’inde çıkan atıksuyun analizi aşağıdaki gibidir. Geleneksel
sulama suyu kalite standartlarına göre, lömlü-killi bir arazide yem bitkisi yetiştirilmesi ve
sulama potansiyelini değerlendiriniz. Tahliye edilen su oranının %30’dan fazla olduğu
tahmin edilmektedir. Zeminin infiltrasyon değeri 10 cm/gün’dür. Zeminin yığın
yoğunluğu 1,35 gr/cm3’tür. Arazi kapasitesinde zeminin ağırlıkça mevcut nem içeriği
%10’dur. Ortalama evapotranspirasyon oranı %80, tava buharlaşması 250 mm/ay’dır.

Atıksu Özellikleri:
Debi = 1000 m3/gün
BOİ5 = 600 mg/L
Na+ = 200 mg/L, K+ = 35 mg/L, Ca+2 = 30 mg/L, Mg+2 = 20 mg/L, Cl- = 150 mg/L,
SO4-2 = 100 mg/L
CaCO3 cinsinden toplam alkalinite = 500 mg/L

62
Toplam çözünmüş katı madde = 1.100 mg/L (elektriksel iletkenlik = 1529 μmhos/cm)
Bor = 0,3 mg/L
pH = 8

Su kalitesi:

Arıtılmış atıksu kalitesi, Tablo 4.17’da verilen standartlara göre pH, toplam çözünmüş
katı madde miktarı, klor, sülfat ve bor yönünden itiraz edilebilir görülmemektedir. Na
yönünden değerlendirmek için, aşağıdaki hesaplamalar yapılmalıdır:

Tablo 4.17. ABD’de ve Hindistan'da sulamada kullanılan sular için kalite standartları
Konu Kaliforniya Hindistan
Tarımda Parklarda
Toplam çözünmüş katı madde, mg/L 2100 1500 2100
Elektrik iletkenliği, µmhos/cm - - 20 C°’de 3000
Klorid, mg/L 355 250 600
Sülfat, mg/L - 250 1000
Bor, mg/L 2,0 2,0 2,0
Sodyum, % - - 60
Sodyum absorpsiyon oranı, meq/l 10 8 -
Kalıntı sodyum karbonat, meq/l 2,5 - -

(𝑁𝑎+ ) (8,61)
1. SAR = ++ ++
= 1,5+1,64
= 6,87 meq/l (kabul edilebilir) (1)
√𝐶𝑎 +𝑀𝑔 √
2 2
100(8,61)
2. Na yüzdesi = = %68 (kabul edilebilir) (2)
8,61+0,87+1.5+1,64
3. RSC = (CO3- + HCO3-) – (Mg+2 + Ca+2)
= 10 – 3,14 = 6.86 meq/L

RSC değeri, izin verilenin çok üzerindedir. Bu değer, aşağıdaki metotlardan biriyle izin
verilen değer olan 2,5 meq/L’ye çekilebilir. Hangi yöntemin seçileceği, ekonomik
kriterlere bağlıdır:

 Alkalinite (CO3- + HCO3-) düşürülür. Bu amaçla fabrikanın prosesi gözden


geçirilerek, alkalinitenin düşürülmesinin mümkün olup olmadığı araştırılır.
 Suya alçı eklenerek Ca+2 miktarı azaltılır veya zemine periyodik olarak kireç
eklenir.
 Atıksuya ilave arıtma uygulanır.
 Atıksu alkalinitesi göreceli düşük olan temiz su ile seyreltilir.

Tuz birikimi:

Teorik olarak zemindeki tuz konsantrasyonu oranı (Cs / ͞Ci) tahliye edilen suyun zemine
bıraktığı tuz konsantrasyonuna karşılık gelir. Bu miktar 0,3 olarak verildiği durumda,

(Cs / ͞Ci) = 1 / 0,3 = 3,3

olur. Buna göre maksimum birikim, gelen iyonun ortalama konsantrasyonunun (͞ C) 3,3
misli olacaktır. Ortalama değer, atıksuyun ve yağmursuyunun konsantrasyonuna bağlıdır.

63
Yağmur yok ise, maksimum gelen konsantrasyon emniyetli tarafta kalınarak atıksudaki
konsantrasyona eşit kabul edilir. Atıksuyun elektriksel iletkenliği dikkate alınarak,
doymuş zeminden alınacak sudaki elektriksel iletkenlik için 3,3 x 1.750 =5.775
μmhos/cm değerine ulaşılır. Burada yetiştirilecek bitki, bu konsantrasyona karşı dayanıklı
olmalıdır. Yem bitkileri, yaklaşık 18.000 μmhos/cm değerine kadar toleranslı
olduklarından, bu açıdan sorun beklenmemektedir.

Sulama ihtiyacı:

Arazi kapasitesinde mevcut nem,

Ie = [ (Pf – Pi) / 100 ] x Ss x D


= (9 / 10) x 1,35 x 900 mm (tahmini) = 109 mm
olur.

Kurak mevsimlerde,

Et = 0,8 Ep = 0,8 x 250 = 20 mm/ay


olur.

Buradan, sulama aralığı 109 / 200 = 15 gün olarak kabul edilir.

Bu süre, uygulanabilecek maksimum aralığa tekabül eder. Sulama sistemi, bölgedeki


uygulamaya göre yağmurlama olarak yapılacaktır (günlük yağmurlama). Tahliye
edilecek su oranı 0,3 olduğundan,

Uygulanacak atıksu miktarı = 1,3 x 109 = 141,7 (15 günde 1)

olur.

Yağmurlama sistemde sulaması verimi 0,7 olarak alınırsa,

Brüt ihtiyaç, Ibrüt = 141,7 / 0,7 = 200 (15 günde 1)

Bitkinin ihtiyacını karşılamak için, büyüme mevsiminde her hafta 10 cm veya 145
m3/gün-ha su verilmelidir. Zeminin çok daha fazla suyu kabul edecek infiltrasyon
kapasitesi bulunmaktadır (100 cm/gün’e kadar). Zemin geçirgenliğinde bir sorun yoktur.

Daha önce açıklandığı üzere, sulama olmayan zamanlarda atıksuyun başka yolla bertarafı
da göz önünde bulundurulmalıdır.

Arazi ihtiyacı:

Kurak mevsimlerde 1000 m3/gün debiyi 145 m3/gün-ha değeriyle bertaraf etmek için
gerek arazi, 1000 / 145 = 6,89 ha ≈ 7 ha alınır.

Zemine Uygulanan BOİ yükü:

64
BOİ yükü = 145 x 1000 x (103 / 106) = 87 kg/gün-ha

olur.

III. Yeraltı Suyu Besleme Sistemlerinin Tasarımı

Yeraltı suyu besleme sistemleri iyi projelendirilir ve işletilirse, emniyetli, ekonomik ve


estetik açıdan uygun kalitede su elde edilebilir. Her ne kadar bitkiler zemin geçirgenliğini
iyileştirip N giderimine katkıda bulunsa da, bu sistemde bitki sulamasına gerek
olmayabilir.

Bu tip bir projenin başarılı olabilmesi için, infiltrasyon özellikleri iyi (geçirgen) olan
kumlu ve çakıllı bir sahanın bulunması gerekmektedir. Bunun için, bir seri sığ sızdırma
havuzu oluşturulur. Bu havuzlar birkaç 100 m boyunda olabilir ve içlerine 20-30 cm
derinlikte arıtılmış atıksu doldurulur. Havuzlar, aşağıda açıklanacak nedenlerle
dönüşümlü olarak çalıştırılır. Diğer bir deyişle, birkaç gün dolu (ıslak), birkaç gün boş
tutulurlar. Başka besleme şekilleri de uygulanabilir.

Atıksuyun fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik kalitesi, verileceği zeminin ve akiferin


yapısına uygun olmalıdır. Askıdaki katı maddeler, organik ve inorganik maddeler, algler,
çökelen depozitler vb. infiltrasyon (sızma) oranını ve geri kazanılacak su kalitesini
etkiler. Geri kazanılacak su kalitesi, akifer içinde dolaşım mesafesinden de etkilenir.
Genellikle geri beslemeden önce belli seviyede ön arıtma gerekebilir.

ABD Arizona’da geri besleme sistemleri üzerine yapılan deneysel çalışmalarda, ikinci
kademe arıtma uygulanmış atıksuyun kullanılması durumunda dönüşümlü işletme ile
yeraltı suyunun nitratlarla kirlenmesinin önüne geçilebildiği gösterilmiştir (Arceivala,
2002).

Havuzların dönüşümlü işletimi esnasında su havuzlarda uzun süre (14 gün ıslak, 7 gün
kuru) kalırsa, atıksu içindeki N %90 mertebesinde giderilir ve geri kazanılan sudaki tüm
N nitrata dönüşür. Uzun ıslak dönem, anaerobik olarak denitrifikasyona sebep olur. Kuru
dönemde ise zemin havalanır, organik maddeler ve denitrifikasyon ürünleri bozunmaya
uğrar.

İkinci kademe arıtma görmüş sudaki askıda katı madde miktarı 6,6 cm/gün uygulama
hızına kadar zeminde tıkanmalara sebep olmaz. Uygulama oranı 32,8 cm/gün gibi yüksek
değerlere ulaşınca tıkanma başlar. Dönüşümlü uygulama, bunun da kontrolünü
sağlayacaktır. Zeminin P ve mikroorganizma giderme özelliği daha önce açıklanmıştır.
Hızlı infiltrasyon havuzlarının verimi de Tablo 4.16’te verilmiştir.

Bir yeraltı suyu besleme sisteminin uygun projelendirilmesi için, zeminin hidrolik
özelliklerinin bilinmesi gerekir. Zemin tabakalardan oluşuyorsa, hidrolik geçirgenlik (K),
yatay ve düşey yönde farklı olabilir. Örneğin, eşit derinlikte ardışık kumlu ve çakıllı
yataklarda, tabakaların K değerleri sırasıyla 4 m/gün ve 150 m/gün ise, yatay yöndeki
hidrolik geçirgenlik (Kh) bu iki K değerinin aritmetik ortalaması olur (77 m/gün). Düşey
yöndeki geçirgenlik (Kv), iki K değerinin harmonik ortalamasıdır (13,2 m/gün). Bu

65
durumda yatay ve düşey yöndeki geçirgenliklerin oranı Kh/Kv = 5,83 olur. Ayrıca her
tabaka kendi içinde anizotropiktir.

Kh ve Kv değerlerinin belirlenmesi için elektrik iletkenliği benzeşiminden nasıl


faydalandığı Arizona’da yapılan araştırmalarda açıklanmıştır (Kh/Kv = ~16,0
bulunmuştur). Ayrıca ortalama geri besleme oranları için, eş basınç potansiyelleri ve akım
çizgilerini gösteren grafikler çizilmiştir. Geri besleme (sızdırma) havzası altındaki yeraltı
suyundaki birikme, düşey eksende abartılara Şekil 4.7’de gösterilmiştir (Arceivala,
2002).

Şekil 4.7. Bir besleme havzası altındaki yeraltı suyu hareketi

Bu sistem projelendirilirken, akiferdeki birikimin çok fazla olup tekrar yeryüzüne


çıkmasına imkan verilmemelidir. Yüksek kabarma, aynı zamanda yeterli bir aerobik
süzülme tabakası oluşmasını da engeller. Zemin cinsine bağlı olarak değişmesine rağmen,
kabaran YAS’ın üstünden itibaren 0,3-1,0 m derinliğinde bir kapiler tabaka kalmalıdır.

Bu sistemde de suyun yeraltından çekilmesi, kuyularla yapılabilir veya uygun boyda dren
ve galerilerden de yararlanılabilir. Her zaman arzulanan kalitede geri kazanılmış su elde
etmek için, beslenen su yeraltında pratikte mümkün olabilecek en uzun süre
bekletilmelidir.

Arıtılmış atıksu ile beslenen akiferden geri çekilen su, çeşitli maksatlarla (örn.
rekreasyon, endüstri ve tarım) kullanılabilir. Hatta uygun bir arıtmadan sonra içmesuyu
olarak dahi kullanılabilir. Avrupa’da, İsrail’de ve dünyanın başka bölgelerinde bu tip
sistemler çalışmaktadır. Avrupa’da akifer yapay besleme sistemleri, özellikle Rhine ve
Ruhr nehirlerinin çok kirlenmiş sularından içmesuyu üretmek amacıyla yıllardan beri
kullanılmaktadır.

Gelişmekte olan birçok ülkede, atıksularla bitki sulaması esnasına kaçınılmaz şekilde
yeraltı suyu beslemesi de yapılmaktadır. Bunlar, çok alan gerektiren ve düşük hızlı
sistemler olmakla beraber, insanlara yeni iş ve gıda üretim olanakları sağlarlar. Geçirgen
zeminlerdeki doğrudan akifer besleme sistemleri, yüksek hız, daha az alan (0,3 – 1,0 ha /
1.000 m3-gün) ve daha az işçilik gerektirirler.

66
5. TARIMSAL AMAÇLI KULLANIM İÇİN MEVCUT SİSTEMLERİN
İYİLEŞTİRİLMESİ VE YENİ SİSTEMLERİN GELİŞTİRİLMESİ

Atıksuların arıtıldıktan sonra özellikle ülkemizde en uygun yeniden kullanım alanları


sulama suyu ve endüstriyel soğutma/proses olarak değerlendirilmesidir. Halen
işletilmekte olan AAT’lerde yapılacak bir takım yenileme ve iyileştirmelerle arıtılmış
sulardan yararlanmak mümkün olabilecektir. Bu bağlamda Şekil 5.1’in uygulayıcılara yol
göstereceği düşünülmektedir. Söz konusu şekilde, arıtma türüne göre arıtılmış suyun
hangi amaçla kullanılabileceğini gösterilmektedir. AATTUT (2010) Tablo E7.12’de
atıksu geri kazanım maksadı ve uygulanabilecek arıtma sistemleri sunulmuştur. Mevcut
ve/veya yapımı planlanan AAT’lerin tasarımı, çıkış suyunun faydalı kullanım amacına
göre yapılmalıdır. Tablo 5.1’de, alternatif arıtma sistemlerinin uygulanması sonucu elde
edilecek çıkış suyu kalitesi aralık değerleri, çeşitli parametreler itibarıyla sunmaktadır.
Bu tip tablolardan yararlanarak tasarımı planlanan AAT’lerin, beklenen çıkış suyu kalite
değerleri hakkında ön bilgi edinilebilir.

Birincil, ikincil ve üçüncül (ileri) arıtma sistemleri arasında yaygın kullanımları gün
geçtikçe artan membran teknolojileri ve atıksu dezenfeksiyon sistemleri dikkat
çekmektedir. Özellikle atıksuların alternatif su kaynağı olarak geri kazanımı
düşünüldüğünde, bu teknolojilerden yararlanıldığı görülmektedir. Bu sistemler mevcut
sistemlerin iyileştirilmesinin yanı sıra yeni sistemler geliştirilirken de kullanılmaktadır.
Bu bölümde söz konusu yeni teknolojiler tanıtılacaktır.

67
Giriş atıksu Ham atıksu

Kaba ızgara
Ön arıtma

Kum tutucu

Birincil arıtma
(fiziksel) Ön çöktürme İnce ızgara

İkincil arıtma
Membran Aktif Damlatmalı Döner
(nitrifikasyonlu
biyoreaktör çamur filtre biyolojik
veya
kontaktörler
nitrifikasyonsuz)

Azot giderimli Biyolojik azot Biyolojik azot


ikincil arıtma giderimli membran giderimli aktif
(nitrifikasyon/ biyoreaktör çamur
denitrifikasyon)
Klorlama

Fosfor Fosfor
Biyolojik
giderimi giderimli fosfor (a)
kimyasal Gıda ürünü
giderimi
çöktürme olmayan bitki
sulama

Artık askıda katı


Dikey Yatay Çözülmüş hava
madde giderimi Mikrofiltrasyon
filtrasyon filtrasyon flotasyonu

Klorlama

Artık koloidal katı


madde giderimi Mikrofiltrasyon Ultrafiltrasyon (b)
Yeşil alan
sulaması
Artık çözünmüş katı
madde giderimi Nanofiltrasyon Ters osmoz Elektrodiyaliz
(kartuş filtrasyonla
ön arıtma)

İleri Karbon Iyon


oksidasyon adsorpsiyonu değiştirici
Artık ve spesifik iz
madde giderimi Karbon
adsorpsiyonu
İleri Iyon
Ion Oksidasyon değiştirici
değiştirici

Ultraviyole
radrasyonu

Dezenfeksiyon Ultraviyole
Klorlama Ozon
radyasyonu
(c)
Endüstriyel
proses suyu
Arıtılmış suyun yeniden kullanım uygulaması
Çıkış suyu
(dağıtım sisteminde biyofilm büyümesini kontrol
etmek için kalıcı klor gerekebilir)

Şekil 5.1. Çeşitli amaçlarla geri kazanımı planlanan arıtılmış atıksular için arıtma
prosesleri akım şeması (a) gıda ürünü olmayan bitki sulaması, (b) yeşil alan sulaması, ve
(c) endüstriyel proses suyu (Asano vd., 2007)

68
Tablo 5.1. Alternatif arıtma sistemlerinin uygulanması ile elde edilecek çıkış suyu kalitesi aralık değerleri (Asano vd., 2007)
Filtrasyon BNR ve Mikrofiltrasyon
BNR ilaveli
Ham Konvansiyonel ilaveli filtrasyon Membran ve ters osmoz
Parametre Birim aktif
atıksu aktif çamur* konvansiyonel ilaveli aktif biyoreaktör ilaveli aktif
çamur**
aktif çamur * çamur *** çamur
AKM mg/L 120–400 5–25 2–8 5–20 5–20 ≤2 ≤1
Koloidal katı madde mg/L 5–25 5–20 5–10 5–10 ≤1 ≤1
BOİ mg/L 110–350 5–25 <5–20 5–15 5–15 <1–5 ≤1
KOİ mg/L 250–800 40–80 30–70 20–40 20–40 <10–30 ≤2–10
TOK mg/L 80–260 10–40 8–30 8–20 8–20 0,5–5 0,1–1
Amonyak azotu mg N/L 12–45 1–10 1–6 1–3 1–2 <1–5 ≤0,1
Nitrat azotu mg N/L 0-eser 10–30 10–30 2–8 2–8 <10*** ≤1
Nitrit azotu mg N/L 0-eser 0-eser 0-eser 0-eser 0-eser 0-eser 0-eser
Toplam N mg N/L 20–70 15–35 15–35 3–8 2–5 <10*** ≤1
Toplam P mg N/L 4–12 4–10 4–8 1–2 ≤2 <0,3****-5 ≤0,5
Bulanıklılık mg/L 2–15 0.5–4 2–8 0,3–2 ≤1 0,01–1
<100-
UOB mg/L 10–40 10–40 10–20 10–20 10–20 ≤1
>400
Metaller mg/L 1,5–2,5 1–1,5 1–1,4 1–1,5 1–1,5 eser ≤?
Yüzey aktif maddeler
mg/L 4–10 0,5–2 0,5–1,5 0,1–1 0,1–1 0,1–0,5 ≤1?
(surfaktan)
TÇK mg/L 270–860 500–700 500–700 500–700 500–700 500–700 ≤5–40
Eser (İz) Maddeler µg/L 10–50 5–40 5–30 5–30 5–30 0,5–20 ≤0,1
Toplam koliform No./100mL 10⁶-10⁹ 10⁴-10⁵ 10³-10⁵ 10⁴-10⁵ 10⁴-10⁵ <100 ~0
Protozoa kistleri ve
No./100mL 10¹-10⁴ 10¹-10² 0–10 0–10 0–1 0–1 ~0
ookistleri
PFU/100mL
Virüsler ***** 10¹-10⁴ 10¹-10³ 10¹-10³ 10¹-10³ 10¹-10³ 10¹-10³ ~0
* Konvansiyonel ikincil arıtma nitrifikasyon yapan aktif çamur sistemi olarak tanımlanmaktadır.
** BNR azot ve fosfor giderimi yapan biyolojik nütrient giderimi olarak tanımlanmaktadır.
*** Anoksik aşaması dahil
**** Koagülan ilavesi ile
***** Plak oluşturucu birim

69
5.1. Membran Teknolojileri

Membran prosesleri, ayırma ve saflaştırma işlemleri için kullanılır ve son yıllarda


maliyetlerindeki düşüş ve etkin rekabetten dolayı su ve atıksu arıtımının yanı sıra, geri
kazanımda da hızla artan oranlarda uygulanmaktadır. Büyük ölçekli tesislerde kullanılan
membran prosesleri, konvansiyonel arıtma teknolojileriyle kıyaslandığında, daha
ekonomik ve verimli olabilmektedir. Ayrıca günümüzde hızla gelişmekte olan polimer
endüstrisi, membran teknolojilerini çok daha rekabetçi hale getirmektedir. Dolayısıyla,
membran proseslerinin önemi kavranmaya başlanmış ve her geçen gün yeni uygulama
alanları bulunmuştur. Evsel ve endüstriyel atıksuların arıtımı ve proses suyu amaçlı geri
kazanımı ile evsel atıksuların arıtımı ve tarımsal sulama, akifer besleme, rekreasyon
alanlarının sulaması, yangın suyu, yıkama suyu vb. amaçlı geri kullanımı çeşitli uygulama
örnekleridir (Kitiş vd., 2008). Yapısı ve fonksiyonları farklı olan pek çok membran çeşidi
bulunmaktadır. Şekil 5.2’de, membran ayırma işlemi ve süzülen maddelerin büyüklüğü
arasındaki ilişkilerin mukayesesi görülmektedir.

Şekil 5.2. Membran sistemlerinde süzülen partiküllerin moleküler büyüklükleri

5.1.1. Filtrasyon Prosesleri (Mikrofiltrasyon (MF), Ultrafiltrasyon (UF),


Nanofiltrasyon (NF) ve Ters Osmoz (RO))

Mikrofiltrasyon (MF) ve ultrafiltrasyon (UF), genellikle partiküller ve mikrobiyal


içeriklerin giderilmesinde kullanılır. Bunlar düşük basınçla çalışan membranlardır.
Ayrıca bu proseslerde negatif veya pozitif basınçlar kullanılabilir. Membran prosesinde
MF ile UF arasındaki esas fark tuttukları bileşiklerin molekül ağırlıkları veya membran
gözenekleri boyutlarında ortaya çıkar. Nanofiltrasyon (NF) ve ters osmoz (RO) ise içinde
organik ve inorganik çözünmüş bileşenler olan sularda kullanılır. Buradaki çalışma
basıncı MF ve UF’ ye göre daha yüksektir.

En çok bilinen çeşitleri RO ve NF olan basınç tahriki ile çalışan membran proseslerinin
şematik gösterimi Şekil 5.3’tde verilmektedir.

70
Şekil 5.3. Basınç tahriki ile çalışan membran prosesinin gösterimi (Kitiş vd., 2009)

Mevcut membran filtrasyon teknolojileri, akıma bağlı olarak 2 sınıfa ayrılır. Bunlardan
ilki besleme çözeltisi akışının membran yüzeyine dik olarak gerçekleştiği “çıkışsız”
(dead-end) filtrasyon türü olup sadece besleme ve ürün akımları içerir. İkinci filtrasyon
tipi ise besleme çözeltisi akışının membran yüzeyine paralel gerçekleştiği “çapraz akış”
filtrasyon türüdür. Dead-end filtrasyondan farklı olarak çapraz-akış filtrasyon türünde
besleme ve ürün akımlarının yanında, membran yüzeyinden filtre edilmeden sistem dışına
çıkan bir akım bulunmaktadır. Membran tarafından bloke edilen türler/maddeler
neticesinde, besleme çözeltisinden daha yüksek konsantrasyonlu olan bu akıma
“konsantre” adı verilir. Tübular, gözenekli fiber, plaka modül ve spiral sarım olmak üzere
farklı konfigürasyonlarda membran modülleri mevcuttur (Şekil 5.4). Her modül
konfigürasyonunun kendine göre avantajları ve dezavantajları bulunur. Modül
konfigürasyonunun seçimi, ayırım prosesinin özellikleri göz önünde bulundurularak
yapılmalıdır. Belli prosesler için bazı konfigürasyonlar neredeyse standart hale gelmişken
(örn. deniz suyu desalinasyonu için spiral sarım modüllerin kullanımı), bazı proseslerde
ise farklı üreticilerin sunduğu farklı konfigürasyonlar (örn. atıksu arıtımında plaka modül,
gözenekli fiber ve tübular konfigürasyonların kullanımı) arasında çok ciddi bir rekabet
bulunmaktadır (Kitiş vd., 2008).

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Organize Sanayi Bölgesi (OSB) bünyesinde 2007
yılında yapılan AAT, 50.000 m³/gün besleme ve 38.610 m³/gün üretim kapasitesi ile geri
kazanım yapan Türkiye’deki en büyük kapasiteli Ultrafiltrasyon (UF) ve Ters Osmoz
(RO) tesisi olma özelliğini taşımaktadır. Ultrafiltrasyon ve Ters Osmoz sistemi ile OSB
sanayici için işletmelerinde kullanılmak üzere yeraltı suyuna ve şehir şebeke suyuna
alternatif su üretilmektedir. İleri Arıtma Sistemi; mekanik filtrasyon, ultrafiltrasyon ve
ters osmoz membran sistemlerinden oluşmaktadır. Şekil 5.5’te bu tesisin üniteleri
gösterilmektedir. Şekil 5.6’da ise MF ve NF sistemlerinin görünüşleri sunulmaktadır.

71
Şekil 5.4. Farklı membran modül konfigürasyonları: A: Plaka modül, B: gözenekli fiber,
C: Tübular, D: Spiral sarım (Kitiş vd., 2008).

(a) (b)

Şekil 5.5. Bursa TSO AAT (a) UF Tesisi, (b) RO Tesisi’nden görünüş (Url-2)

(a) (b)

Şekil 5.6. (a) NF sistemi, (b) MF sistemi görünüşleri

72
5.1.2. Membranla Ayırma Prosesleri

Elektrodiyaliz (ED), elektrodeiyonizasyon (EDI) ve iyon değiştiriciler membranla ayırma


teknolojisinin kullanıldığı sistemlerdir.

ED, elektrik potansiyelinin etkisiyle sudan inorganik iyonları gideren bir prosestir. Bu
proseste iyonları seçici olarak geçiren bir seri membran kullanılmaktadır. Bir membran
katyonları geçirip anyonları tutarken, diğer membran anyonları geçirip katyonları tutar.
İçerisinden elektrik akımının geçtiği birbiri ardına sıralanan membranlarla paralel
bölmeler oluşturularak elektrodiyaliz hücreleri oluşturulur. Katyonlar katyon seçici
membrandan geçerek katoda yönelirken, anyon seçici membranlar katyonların geçişini
engeller. Karşıt etki anyonlar içinde gözlenir. İyonlar bir hücrede giderilirken, diğer
hücrede konsantre olurlar.

EDI, iyon değiştirme reçinelerini kullanarak, proses suyunda bulunan iyonları giderir.
EDI teknolojisinin klasik karışık yataklı reçineli sistemlerden ayıran en önemli fark,
reçine yatağı içinden geçen elektrik akımı sayesinde, iyonların aralıksız olarak besleme
suyundan konsantre hattına doğru hareket etmeleridir. Bu sayede su saflaştırılır ve klasik
reçineli saflaştırma proseslerinin neden olduğu zaman, para, su ve kimyasal rejenerant
kayıpları önlenir. EDI sistemleri yüksek saflıkta su ihtiyacı duyulan proseslerde
uygulanan ileri saflaştırma teknolojisidir. EDI prosesinin rejenerasyon ihtiyacı olmadığı
gibi; zararlı atık da oluşturmamaktadır. Kesintisiz çalışma ile istenen saf su kalitesi elde
edilebilmektedir. Bu sayede, işletme giderlerinde belirgin ölçüde azalma görülmektedir.

İyon değiştiriciler ise, atıksu bünyesinde istenmeyen anyon ve katyonların uygun bir iyon
değiştirici kolonda tutulması işlemidir. Genellikle aşağı akışlı kolon tipindedirler. Atıksu
basınç altında kolona yukarıdan girer, reçine boyunca ilerleyerek aşağıdan uzaklaştırılır.
Reçine kapasitesi düşünce kolonun rejenerasyonu gereklidir. Katyonik iyon değiştirme
reçinelerinde genellikle sodyum hidroksit rejenerant olarak kullanılır. İyon değiştirme su
ve atıksu arıtımında geniş uygulamaya sahiptir. Öncelikle su kaynaklarından sertlik veren
iyonları (Ca+2 ve Mg+2) ve yeraltı kaynaklarından demir ile manganı uzaklaştırmak
amacıyla kullanılır. İyon değiştirme endüstriyel atıksularda altın, gümüş ve uranyum gibi
iyonik halde bulunan değerli metallerin geri kazanılmasında kullanıldığı gibi, nükleer
reaktör, hastane ve laboratuvar atıksularındaki radyoaktif ve zararlı maddelerin
uzaklaştırılması amacıyla da kullanılmaktadır. Şekil 5.7’de tipik bir elektrodiyaliz ile
elektrodeiyonizasyon sisteminin görünüşleri yer almaktadır.

73
Şekil 5.7. (a) Bir elektrodiyaliz sistemi, (b) Bir elektrodeiyonizasyon sistemi

5.1.3. Membran Biyoreaktör (MBR) Teknolojisi

MBR, arıtılmış su ve biyokütlenin filtrasyon ile fiziksel olarak ayrıldığı, askıda büyüme
modundaki biyokimyasal oksidasyon, aktif çamur benzeri bir prosestir (Kitiş vd., 2009).
Ancak konvansiyonel aktif çamur prosesinde iki ayrı tankta gerçekleşen biyokimyasal
oksidasyon (havalandırma tankında) ve su/biyokütle ayrımı (çökeltim tankında)
MBR’larda tek tankta gerçekleşmektedir. Bu tankta havalandırma suretiyle aktif çamur
oluşturulmakta, tankın içinde suda gömülü batık membran kasetlerindeki fiberlerin ya da
düz plaka membranların çok küçük gözeneklerinden vakum uygulanarak arıtılmış su
çekilmekte ve biyooksidasyon ile karbon giderimini yapan biyokütle tank içerisinde
kalmaktadır.

Şekil 5.8’de membran fiberlerini içeren bir kaset gösterilmiştir. Genellikle


mikrofiltrasyon (yaklaşık 0,2 μm gözenek büyüklüğü ile) ya da ultrafiltrasyon (yaklaşık
0,01 μm gözenek büyüklüğü ile) membran üniteleri MBR’larda kullanılmaktadır. Arıtma
sırasında zamanla fiberler üzerinde oluşan kek/kirlenme tabakası, bu gözenekleri daha da
küçültmekte ve su/biyokütle ayrımı ile askıda katı madde ve mikroorganizma giderme
verimini artırmaktadır.

Şekil 5.8. Tipik bir membran kaseti (Kitiş vd., 2009)

74
Tipik bir MBR ünitesi akım şeması Şekil 5.9’da gösterilmiştir. Atıksudaki membranları
tıkayabilecek büyük çaplı materyalleri (bez, plastik, kağıt parçaları, vb.) ayırmak için
mekanik kaba ve ince ızgaradan (1–2 mm çaplı) geçen atıksu ön çökeltim gerekmeksizin
MBR tankına girmektedir. Ancak giriş askıda katı madde içeriği nispeten yüksek olan
atıksularda, MBR ünitesinden önce ön çökeltim de kullanılabilmektedir. Genellikle daha
küçük çaplı (≈ 0,1–1 mm) ve daha yüksek tutma kapasiteli döner tambur ızgaralar, MBR
sistemlerinde konvansiyonel ızgaralara nazaran tercih edilmektedir. MBR tankının giriş
bölümü kapalı ve havalandırmasız yapılarak anoksik şartlar sağlanıp denitrifikasyon
uygulanabilir. Bunun için havalandırma tankında nitrifikasyon ile oluşan nitrat, biyokütle
(MLSS) geri devri ile anoksik tanka pompalanır. Böylece isteğe bağlı olarak organik
karbon gideriminin yanı sıra amonyak-N giderimi de sağlanır. P giderimi de amaçlanmış
ise, tankın giriş kısmına bir anaerobik bölüm eklenmek suretiyle, biyolojik olarak giderim
sağlanabilir. Dolayısıyla MBR prosesi, biyolojik nütrient giderimi için de uygundur. Bazı
sentetik toksik organik maddelerin, P’nin veya ağır metallerin giderimi istenirse,
koagülasyon/flokülasyon işlemi için suya bazı metalik koagülanlar eklenebilir. Tüm bu
özellikler MBR’ları çok esnek bir arıtma prosesi haline getirir. Vakum ile membran fiber
gözeneklerinden çekilen arıtılmış su, konvansiyonel sistemlere göre çok daha yüksek
kalitededir (Kitiş vd., 2009).

Şekil 5.9. Tipik bir MBR sistemi akış diyagramı (Kitiş vd., 2009)

Tasarım ve işletme parametreleri

MBR sistemlerinin tasarım ve işletimi parametreleri şunlardır (Kitiş vd., 2009);


 Besleme suyu: MBR sistemine gelen giriş suyu
 Süzüntü suyu: MBR sisteminden elde edilen temiz çıkış suyu
 Süzüntü suyu akısı: Membran toplam yüzey alanına bölünmüş süzüntü suyu debisi

75
𝑄
𝐽𝑡 = 𝐴𝑃
Jt = t zamanındaki anlık süzüntü suyu akısı (L/m2-saat; LMH)
QP = t zamanındaki süzüntü suyu debisi (L/saat)
A = toplam membran yüzey alanı (m2)

Spesifik (özgül) akı (permeabilite, K) : Transmembran basıncına göre normalize edilmiş


süzüntü suyu akısı:
𝐽
𝐽𝑡𝑚 =
𝑇𝑀𝑃
Jtm = t zamanındaki spesifik akı (LMH/psi; psi=libre/inç2)
Jt = t zamanındaki süzüntü suyu akısı (LMH)
TMP = transmembran basıncı (psi)

Ortalama transmembran basıncı aşağıdaki bağıntı ile hesaplanır


(𝑃 +𝑃 )
𝑇𝑀𝑃 = 𝑖 2 0 − 𝑃𝑃

Pi = membran modülü girişindeki basınç (psi)


P0 = membran modülü çıkışındaki basınç (psi)
PP = süzüntü suyu basıncı (psi)

Sıcaklığa göre normalize edilmiş akı hesaplaması: sıcaklığa bağlı su viskozitesindeki


varyasyonları dikkate almak için 20 °C’deki süzüntü suyu akısı şöyle hesaplanabilir.
𝑄𝑝 ∙𝑒 −0,0239∙(𝑇−20)
𝐽𝑡𝑚 (20°𝐶) = 𝐴

Jtm = t zamanındaki spesifik akı (L/m2-saat)


QP = t zamanındaki süzüntü suyu debisi (L/saat)
T = sıcaklık (°C)
A = toplam membran yüzey alanı (m2)

Sistem su geri kazanımı: giriş suyu debisine göre kazanılan temiz su (süzüntü suyu)
debisinin yüzdesi sistem su geri kazanımı olarak ifade edilir.

Qp = süzüntü suyu debisi (L/saat)


Qf = Giriş suyu debisi (L/saat)

MBR Konfigürasyonları

Uygulanmakta olan MBR sistemleri, sıvı/biyokütle ayrımının pozitif basınçlı çapraz akım
membran filtrasyonu ile ayrı bir ünitede gerçekleştiği “harici” ve sıvı/biyokütle ayrımının
biyoreaktör içinde vakumlu olarak batık membranlar ile gerçekleştiği “dahili” olmak
üzere 2 ana konfigürasyondadır (Şekil 5.10).

76
Şekil 5.10. MBR konfigürasyonları (Kitiş vd., 2009)

Dahili MBR’larda farklı amaçlar için genellikle iki tür havalandırma uygulanır. Reaktör
tabanındaki difüzörlerden verilen kaba hava kabarcıklı havalandırma ile biyokütlenin
oksijen ihtiyacı hedeflenir. Öte yandan membran yüzeyine uygulanan ince hava
kabarcıklı havalandırma ile membran yüzeyinde maddelerin birikip akıyı azaltması
engellenmeye çalışılır. Yükselen hava kabarcıkları membran yüzeyinde türbülanslı karşı
akım oluşturarak (yaklaşık 1 m/s), membran yüzeyinde materyallerin birikmesini azaltır
ve böylece sistem daha etkin çalışır. Reaktördeki türbülanslı karışım ve reaktör
hidroliğinden dolayı iki havalandırma türü de pratikte, hem temizleme hem de oksijen
ihtiyacı taleplerini karşılayabilir. Diğer bir deyimle uygulamada iki havalandırmanın
sonuçlarını ayırt etmesi zordur. Konfigürasyon seçeneği uygulamaya göre değişkenlik arz
etse de, genellikle dahili MBR’lar daha sık uygulanmaktadır. İki konfigürasyonun
karşılaştırılması Tablo 5.2’de sunulmuştur (Kitiş vd., 2009).

Tablo 5.2. Dahili ve harici MBR’ların karşılaştırılması (Kitiş vd., 2009)


Dahili MBR Harici MBR
Yüksek havalandırma masrafı Düşük havalandırma masrafı
Düşük pompaj masrafı Yüksek pompaj masrafı
Düşük akı (büyük alan gereksinimi) Yüksek akı (küçük alan gereksinimi)
Daha nadir temizleme ihtiyacı Daha sık temizleme ihtiyacı
Düşük işletme maliyeti Yüksek işletme maliyeti
Yüksek ilk yatırım maliyeti Düşük ilk yatırım maliyeti

MBR’ların Üstün ve Zayıf Yönleri

MBR’larda biyolojik askıda katı madde (MLSS) konsantrasyonları 12.000–15.000 mg/L


değerlerine kadar ulaştırılabildiği için (konvansiyonel aktif çamurda MLSS yaklaşık
2.000–4.000 mg/L aralığından kalmaktadır), arıtma için gerekli hidrolik bekleme süresi
(HRT) konvansiyonel sistemlere göre kısadır. Havalandırma havuzlarının hacim
tasarımında HRT ana parametre olduğu için düşük HRT gereksinimi, gerekli havuz

77
hacmini ve alan gereksinimi düşürüp ilk yatırım maliyetini azaltarak işletme kolaylığı da
sağlar. MBR’larda yüksek MLSS konsantrasyonlarından dolayı fazla çamur yaşı (SRT)
ile işletim yapılabilir. 20 günden fazla SRT ile çalışıldığında ortaya çıkan avantajlardan
ilki, artırılmış iç solunum dolayısıyla oluşan yeni biyokütle miktarının azalması,
neticesinde bertaraf edilmesi gereken atık miktarının ve bertaraf maliyetinin düşmesidir.
İkinci olarak, yüksek SRT değerlerinde nitrifikasyon daha verimli gerçekleşir ve
nitrifikasyonun çeşitli ortam şartlarından olumsuz şekilde etkilenme ihtimali azalır.
Üçüncü üstünlük ise, sentetik toksik organik maddelerin biyolojik ayrışmasını sağlayan
özel mikroorganizmaların yüksek SRT değerlerinde daha etkin çalışmalarıdır. Yine
yüksek MLSS konsantrasyonlarında çalışıldığında sisteme fazla organik yükleme de
yapılabilir. Bu yüksek biyokütle konsantrasyonu aynı zamanda şok toksik yüklemelere
karşı da daha dayanıklıdır (Kitiş vd., 2009).

MBR’larda filtrasyon sonucu bulanıklık da düşük değerlerdedir (<0,5 NTU) ve çıkış suyu
çok berrak bir görünüm alır. Kaliteli su üretiminden dolayı özellikle ABD’de bu proses
ile arıtılan atıksular geri kazanılmakta, olup sulamada (tarım, rekreasyon, inşaat vb.
alanlarında) ve diğer amaçlarla (proses suyu, yangın söndürme, tuvalet pisuarları vs.)
kullanılmaktadır. Böylece hem mevcut su kaynakları korunmuş, hem de arıtılmış
atıksular değerlendirilmiş olur. MBR’larda işletim sırasında SRT konvansiyonel
sistemlere göre çok daha rahat kontrol edilir. Çünkü son çökeltim tanklarında
biyokütlenin bazı durumlarda iyi çökelememesinden dolayı, savaklardan askıda katı
madde (AKM) kaçma durumu MBR’da mevcut değildir. MBR’da biyokütlenin sistemden
tek çıkış noktası nihai bertaraf için atılan atık çamurdur. MBR’larda fiziksel biyokütle
ayrımı yanında, aynı zamanda çok kaliteli bir fiziksel dezenfeksiyon da sağlanmış olur.
ABD’de gerek pilot, gerekse de gerçek tesislerde MBR’ların yaklaşık tüm protozoaları
giderdiği, 5–6 log (logaritmik, ya da %99,999- %99,9999) bakteri ve 1–2 log virüs
giderimi sağladığı gözlenmiştir. Klorla dezenfeksiyona dayanıklı olan patojenik
protozoalardan Cryptosporidium ve Giardia, MBR’da rahatlıkla tutulur. Bu rakamlar
yaklaşık membrandaki 0,1 μm gözenek büyüklüğü dikkate alındığında beklenen
rakamlardır. Bu bağlamda düşük bulanıklık yanında çok düşük patojen içerikli arıtılmış
su, rahatlıkla tarımsal sulama amaçlı kullanılabilir. Konvansiyonel sistemlere göre MBR
ile arıtılmış atıksu çevre sağlığı ve mikrobiyal içerik yönünden çok daha güvenlidir.
ABD’deki standartlara göre MBR ile arıtılmış atıksular son bir dezenfeksiyon yapmak
koşuluyla (geri kalan virüsleri bertaraf etmek ve sonradan oluşabilecek mikrobiyal
büyümeyi engellemek için) doğrudan tarımsal sulamada kullanılabilir. Bu standartlar
değişik tarım ürünleri ve kullanım alanları için farklı olarak hazırlanmıştır (USEPA,
1992).

MBR’ların zayıflıklarına gelindiğinde ise, arıtma işlemi tek bir havuzda gerçekleştiği için
sistem mekanik açıdan ve kontrol açısından konvansiyonel sistemlere göre daha
karmaşıktır. Ancak otomasyon sayesinde işletim kolaylaşır. İşletim sırasında zamanla
membran gözenekleri tıkanır ve arıtılmış su çekimi (akı) azalır, bunu engellemek için
belirli aralıklarda basınçlı hava/su (backpulse) ve kimyasallarla (sitrik asit, sodyum
hipoklorit gibi) gözenekler temizlenir. Tüm bu temizlik işlemi otomatik yapılır. Ancak
bu kimyasallar için az hacimlerde de olsa biriktirme amacıyla depolama tankları gerekir.

MBR’larda işletim sırasında membranların tıkanması, membran geçirgenliğini


sınırlandırdığından, sistemin dezavantajlarından biri olarak sayılabilir. Membran
tıkanmaları mekanik anlamda ikiye ayrılır; yüzeyde oluşan jel ve kek tabakasının

78
havalandırma veya fiziksel geri yıkama ile giderildiği “geri dönüşümlü” ile çözünmüş
veya kolloidal maddelerin adsorbsiyon sonucu gözenek içinde birikim ve tıkanmanın
kimyasal temizleme ile kısmen giderildiği “geri dönüşümsüz”. MBR’lardaki membran
tıkanmaları fiziksel, inorganik, organik veya biyolojik kökenli olabilir. Tıkanma üzerine
etkili olan dört ana faktör vardır (Kitiş vd., 2009);

 proses konfigürasyonu,
 membran materyali ve konfigürasyonu (geometrisi),
 proses işletimi (sistem hidrodinamiği),
 biyokütle konsantrasyonu ve kompozisyonu.

Membran tıkanmalarına doğrudan etki eden 3 ana faktör ise; biyokütle özellikleri, işletim
şartları ve membran fiziko-kimyasal karakterleridir. Şekil 5.11’de MBR’larda tıkanmayı
etkileyen faktörler şematik olarak gösterilmiştir. Genel olarak proses performansı ana
kirleticilerin giderimi ve enerji talebi ile belirlenir. Tıkanma, membranın hidrolik
performansını (permeabilite) düşürerek enerji masraflarını doğrudan etkiler. Ana
kirleticilerin gideriminde ise fazla etkisi yoktur.

Şekil 5.11. MBR’larda tıkanmayı etkileyen faktörler (Kitiş vd., 2009)

Membranların Temizliği

Her üretici firmanın kendine özgü geri yıkama ve kimyasal temizlik yöntemleri olsa da,
ana hatlarıyla metotlar birbirine benzerdir. Batık MBR’larda tıkanmayı önleyici birçok

79
yöntem bulunmaktadır. Bazı sistemlerde membranlar otomatik düzende, oluşan süzüntü
suyu kullanılarak her 10–15 dakikada bir düzenli olarak geri yıkanırlar. Bu işlemle
tıkanan membran gözenekleri temizlenmeye çalışılır. Esas amaç, membran yüzeylerine
gevşek olarak tutunmuş materyallerin uzaklaştırılmasıdır. Geri yıkama prosesinde önce
yıkanacak modüldeki arıtım durdurulur, ardından bu sefer dıştan içe doğru saniyeler
mertebesinde (yaklaşık 10–20 sn) kademeli olarak membranlara su basılır. Burada
kullanılan su, ayrı tanklarda bu amaç için biriktirilen sistem süzüntü suyudur. Birinci
temizleme metodunun yanı sıra, tıkanma derecesinin artıp sabit akı üretimi için gereken
membran basıncının yükseldiği durumlarda, ikinci temizleme yöntemi olarak (genellikle
yaklaşık 15 günde bir) kimyasalların eklendiği süzüntü suyu ile geri yıkama yapılır. Sitrik
asit (pH düşürüp tortuları çözmek için) ve sodyum hipoklorit (organik veya
mikrobiyolojik filmleri parçalamak için) bu amaç için kullanılmaktadır. İkinci temizleme
metodu da yetersiz kalıp sabit akı süzüntü suyu üretimi için gerekli basınç artmaya devam
ederse, üçüncü temizleme yöntemi uygulanır. Bu uygulamada öncelikle membran tankı
servis dışına alınıp tank boşaltılır. Daha sonra membranlar ikinci temizlemede uygulanan
kimyasal dozlardan daha yüksek dozlar içeren sitrik asitli ve sodyum hipokloritli basınçlı
süzüntü suyu ile yıkanır, bilahare tank bu yüksek dozlu kimyasalları içeren süzüntü suyu
ile doldurulup membranlar batık halde 5 saat civarı bekletilir (Kitiş vd., 2009).

Şekil 5.12’de Antalya Gazipaşa Belediyesi’nin Temmuz 2012’de işletmeye açılan


membran biyoreaktör AAT’nin bir görünüşüne yer verilmektedir.

Şekil 5.12. Antalya Gazipaşa Belediyesi’nin Temmuz 2012’de işletmeye açılan membran
biyoreaktör AAT’nin bir görünüşü

5.2. Dezenfeksiyon Sistemleri

Bu sistemler arasında en yaygın kullanılanları klorlama, UV radyasyonu ve ozonlamadır.


Dezenfeksiyon atıksudaki patojen mikroorganizmaları yok etmek için uygulanır.
Uygulamanın etkinliği, dezenfeksiyondan sonra kalan koliform bakteri belirleyici grubu
ile ölçülebilir. Çoğu atıksuda arıtma işlemleriyle gerçekleştirilen virüs uzaklaştırılması
tam değildir ve insan kullanımına sunulacak arıtılmış atıksuların dezenfeksiyonu bir
gerekliliktir. Özellikle arıtılmış atıksu tarımsal sulamada kullanılacaksa, bu husus daha

80
da önem kazanmaktadır. Kullanılacak dezenfektanın, alıcı ortamdaki canlılara ve (akış
yönünde) suyu kullanan insanlara toksik etki oluşturmayacak şekilde seçilmesi
gerekmektedir. Genelde kullanılan kimyasallar sıvı-gaz klor, hipokloritler, klordioksit ve
ozon’dur.

UV teknolojisi ise özellikle son 20 yıldır Avrupa, ABD ve Güney-doğu Asya ülkelerinde
kullanılmaktadır. Bunun nedeni de etkili, düşük maliyetli ve çevre dostu bir teknoloji
olmasından kaynaklanmaktadır. UV dezenfeksiyonu atıksuların arıtıldıktan sonra
tarımsal sulamada kullanılması durumunda son derece uygun olan bir son işlemdir
(Tanık, 2010).

AATTUT (2010)’da Bölüm 4 Madde 13 Dezenfeksiyona ayrılmıştır. Bu bölümde


Türkiye’de uygulanan dezenfeksiyon tipleri anlatılmaktadır. Özellikle Madde 13 (c)
“Atıksuların sulama amaçlı olarak geri kazanılmasının planlandığı durumlarda, UV
sistemleri kullanılır. UV dezenfeksiyonuna etki eden en önemli husus, atıksu içerisindeki
askıda katı madde konsantrasyonudur. UV, organizmaların temel yapısını bozduğu için
patojen mikroorganizmaların zarar vermesini önler” demektedir. Ayrıca, Türk
Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından yayımlanmış olan TS EN 12255–14 no’lu
standartta dezenfeksiyon yöntemlerini vermektedir. AATUT (2010) Ek 4 tamamen
dezenfeksiyon üzerinedir. Burada 2 tablo yer almaktadır. Birinci tabloda (Tablo 4.1)
klorlama, ozonlama ve UV ile dezenfeksiyonun, bakteri, protozoa ve virüslere olan etkisi,
diğer tabloda (
Tablo 4.2.) ise klorlama, ozonlama ve UV’nin atıksu dezenfeksiyonundaki üstün ve zayıf
yönleri detaylı olarak açıklanmaktadır.

5.3. Arıtılmış Atıksuların Tarımsal Sulamada Kullanımı Üzerine Ülkemizdeki


Güncel Uygulama ve İyileştirme Çalışmaları

Ülkemizde atıksu arıtma tesisinden (AAT) çıkan arıtılmış suyun yeni teknolojilerle
dezenfekte edilerek tarımsal sulamada tekrar kullanılmasını sağlayacak büyük ölçekte bir
projeyi hayata geçirmek üzere, TC Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından çalışmalar
başlatmıştır. Bakanlığın Hollanda Hükümeti ile birlikte yürüttüğü, toplam 750.000
Euro’luk hibe tahsis edilen, “Arıtılmış Evsel Atıksuların Tarımda Kullanımı Projesi”,
Eylül 2012 tarihinde başlamıştır. Projenin pilot uygulaması Akarçay Havzası’nda
yürütülmektedir. Bu kapsamda Afyonkarahisar Belediyesi AAT’sinden çıkan atıksular
tarımsal sulamada kullanılacaktır. Su kaynaklarının daha etkin kullanımını sağlayacak
olan proje, pilot uygulamanın ardından ülke genelinde kullanılmak üzere
genişletilecektir. İlklerden olma niteliğini taşıyacak proje ile, hem çevre ve su kaynakları
korunacak, hem de tarımsal sulamada verimlilik ile ekonomik getiri artışı sağlanacaktır.

Ocak 2012’de açıklanan Ergene Havzası Koruma Eylem Planı kapsamındaki çalışmalar,
ilgili kurumların eşgüdümünde devam ederken, Trakya Kalkınma Ajansı
(TRAKYAKA)’nın mali destek programlarıyla da desteklenmektedir. Ajans, Küçük
Ölçekli Altyapı başlığı altında AAT’lerin kurulmasına destek sağlayarak, evsel
atıksuların arıtılmadan deşarjının önüne geçilmesine katkı sağlayacaktır. Edirne’nin Enez
İlçesi’ne bağlı Sultaniçe, Gülçavuş, Büyükevren ve Küçükevren köylerinin evsel
atıksularının arıtılması amacıyla kurulacak üç adet AAT için Edirne İl Özel İdaresi ve
Enez Köylere Hizmet Götürme Birliği’nce hazırlanan projelerin %75’lik bölümü,

81
TRAKYAKA tarafından finanse edilmektedir. Bu projeler sayesinde adı geçen köylerin
ürettiği evsel atıksuların arıtılmaksızın Saroz Körfezi’ne dökülen derelere deşarj edilmesi
önlenecektir. Deniz turizmi açısından büyük önem taşıyan bölgede, kurulacak olan
AAT’ler ile körfezdeki ve derelerdeki doğal yaşamın gördüğü zararın en aza inmesi
hedeflenmektedir. AAT’lerin tamamlanmasının ardından bir sonraki aşama olan arıtılmış
suların yeniden kullanımına geçilmesi de, uzun dönem hedefleri arasındadır. Bu amaca
yönelik projelerin hayata geçirilmesiyle, arıtılan suların deşarjı yerine ilave üniteler
sayesinde bahçe ve mera sulamasında kullanılması mümkün olabilecektir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ)’nin faaliyet alanları


arasında arıtılmış atıksuların yeniden kullanımı da yer almaktadır. Yaklaşık 10.700 ha’lık
Paşaköy Havzası’nda oluşan atıksuları arıtan 200.000 m3/gün arıtma kapasiteli Paşaköy
İleri Biyolojik AAT’de inşaa edilen kum filtreleri ve UV (ultraviyole) dezenfeksiyon
sistemi ile günlük 100.000 m3 arıtılmış atıksu geri kazanılmaktadır. Geri kazanılan söz
konusu su, mülga “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Teknik Usuller Tebliği” Tablo
4’deki (SKKYTUT, 1991) kalite parametrelerine göre 1. Sınıf arıtma suyu sınıfına
girmekte idi. Geri dönüşümü sağlanan sular; çevre belediyelerin yeşil alan sulamalarında,
kanal açma ve temizleme çalışmalarında, Paşaköy AAT proseslerinde ve yeşil alan
sulamalarında kullanılmaktadır. Aynı zamanda, Paşaköy İleri Biyolojik AAT’de yer alan
100.000 m3/gün kapasiteli terfi merkezi ve 20 km uzunluğundaki iletim hattı sayesinde,
Tuzla İlçesi'nde yer alan Organize Deri Sanayi Bölgesi'nin de arıtılmış ve dezenfekte
edilmiş su ile beslenmesi ve bölgedeki yeşil alanların sulanması da mümkün
olabilmektedir.

İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırlarında, mevcut ve yapılacak olan AAT’lerden çıkan


arıtılmış suların, çeşitli alanlarda (tarımsal sulama, endüstriyel soğutma suyu, peyzaj
alanlarının sulanması vb.) değerlendirilmesi planlanmaktadır. Uygulamaya geçilmeden
önce çevre ve toplum sağlığı açısından konunun bilimsel düzeyde uzmanlarınca
irdelenmesi gerektiği düşünülerek “Arıtılmış Suların Yeniden Kullanımı ve Stratejik
Araştırmalar Projesi”, 2008 Ocak ayında başlatılmıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi
ÇEVMER-Çevre Araştırma ve Uygulama Merkezi ile imzalanan sözleşme gereği;
projenin önemine ve hedefine uygun olarak yapılacak ortak akıl çalışmaları ile yöredeki
arıtılmış suların çeşitli şekillerde kullanımı için kalıcı ve uygulanabilir stratejilerin
geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik olarak İzmir ve yakın çevresinde arıtılmış
atıksuların yeniden kullanımına bir yaklaşım getirilirken, daha önce bu amaçla yapılmış
ulusal ve uluslararası çalışmalar ve araştırmalar proje kapsamında değerlendirilmiştir.
Arıtılmış atıksuların özellikle sulama amaçlı kullanımında ortaya çıkabilecek
tanımlanabilir ve yönetilebilir risklerin azaltımı da incelenerek, mevcut durum ortaya
konmuştur. Çalışmalar, İZSU Genel Müdürlüğü, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü, DSİ II.
Bölge Müdürlüğü, İl Tarım Müdürlüğü, Menemen Toprak ve Su Kaynakları Araştırma
Enstitüsü Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Dairesi Başkanlığı’nın
katılımı ile kurulmuş olan bir komisyon tarafından yürütülmekte olup komisyonun
sekretaryasını İZSU Genel Müdürlüğü üstlenilmiştir. Çalışmaları Havza Yönetim Birimi
sürdürmektedir; ayrıca arıtılmış atıksuların tarımda kullanılmasına ilişkin olarak Valilik
İl Mahalli İdareler Müdürlüğü’nce oluşturulan Araştırma Komisyonu’na İZSU Genel
Müdürlüğü adına Havza Yönetim Birimin de katılım sağlanmaktadır.

82
6. GRİ SU GERİ KAZANIMI VE DEĞERLENDİRİLMESİ

Evsel atıksuların, lavabo, duş ve küvetten kaynaklanarak dışkı içermeyen kısmına “gri
su” adı verilir. Söz konusu gri su, evsel atıksuyun en az kirli olan kısmıdır ve tekrar
kullanılmak üzere rahatlıkla arıtılabilmektedir. Atıksuyun tuvalet kaynaklı kısmına ise
“siyah su” adı verilir. Evsel kullanımlardan oluşan atıksuyun yaklaşık %80’i gri su, geri
kalan %20’si siyah sudan oluşmaktadır. Mevcut araştırmalara göre, bu suların tuvalet
rezervuarları, yangın tesisatı, çamaşır yıkama, bahçe sulama, araba yıkama ile süs
havuzlarında kullanımının, hatta yüzeysel sulara doğrudan deşarjının uygun olduğu
kanıtlanmıştır. Bu alanlarda geri kazanılmış su kullanılmasıyla %50’ye varan oranlarda
tasarruf sağlayarak su faturaları azaltılmış ve doğal su kaynakları korunmuş olur. Bazı
durumlarda çamaşır makinesi ve mutfaktan atılan su da gri suyla birleştirilerek de geri
kazanım sağlanabilir.

Ülkemizde de gri su geri kazanım sistemleri, son yıllarda önem kazanmakta ve çeşitli
yeni projelerde uygulanmaktadır. Bu projelere örnek olarak İstanbul’daki Zincirlikuyu
Zorlu Center, Varyap Meridian, Levent Özdilek Projeleri verilebilir. Ülkemizde ilk 5
yıldızlı otel gri sularının yüzeyaltı membran sistemi ile geri kazanım projesi İstanbul
Hilton Oteli’ne aittir. Geri kazanılan gri su bahçe sulama ve tuvalet rezervuarlarında
kullanılmaktadır. Proje Mayıs 2011 tarihinde işletmeye alınmıştır. Şekil 6.1’de Hilton
Oteli gri su geri kazanım sistemine ait fotoğraflar yer almaktadır.

Şekil 6.1. İstanbul Hilton Oteli gri su geri kazanım sistemi

Gri suyun arıtılması diğer evsel nitelikli sularla karşılaştırıldığında daha hızlı ve kısa
sürede ve daha az maliyetle yapılmaktadır. Arıtılmış gri suyun tekrar kullanılabilir olması,
su kaynaklarının korunmasına katkı sağladığı gibi, doğadaki su dengesi üzerinde de
olumlu etkiye yol açar. Gri su geri kazanımının faydaları aşağıda özetlenmektedir:

 %50’ye varan su tasarrufu,


 Kullanım suyu olarak (şebeke) içme suyunun kullanımını azaltmak,
 Doğal su kaynaklarımızın daha verimli kullanılması,
 Şebeke suyu dağıtım hatlarındaki talep yoğunluğunun azalması,
 Özellikle kurak bölgelerde bahçe sulama ve bitki yetiştirmek için kaynak olması,
 Siyah suya göre çok daha hızlı ve kolay arıtma,
 Elde edilen suyun hijyenik şartları sağlayacak nitelikte olması.

83
6.1. Gri Su Miktarı ve Kalitesi

Gri su, evlerde kullanılan şebeke suyunun çeşitli kimyasallarla (sabun, şampuan vb.)
kirlenmesiyle oluşur. Temel olarak gri suyun kirlilik derecesini, tüketicilerin
alışkanlıkları belirler. Oluşan kirlilik, kullanılan kişisel hijyen ürünlerinin ve vücut kirinin
bir sonucudur. Söz konusu kirletenler kısaca biyolojik indirgenler olarak tanımlanır. Gri
su, mevsimsel koşullardan etkilenmekle birlikte, kişisel temizlik ihtiyaçlarından dolayı
daimi olarak oluşur.

Konutlarda kullanılan suyun miktarı, tüketim alışkanlıklarına ve yaşanan çevreye bağlı


olarak değişkenlik gösterir. Şehirlerde su tüketim oranı, kırsal kesimlerdeki su tüketim
oranlarından çok daha fazladır. Benzer şekilde müstakil evlerde su tüketim oranı ile
apartman dairesindeki oranlar da farklıdır. Otel ve benzeri ticari amaçlı işletmelere
kurulacak olan sistemdeki gri su miktarı, evsel sistemlere oranlara daha fazla olacaktır.
Sistem tasarımında, tüm bu hususlar dikkate alınmalıdır. Türkiye’de genel olarak
konutlarda ihtiyaç duyulan su miktarı ortalama 120 l/kişi gün olup su tüketim oranlarının
dağılımı Şekil 6.2’de görülmektedir.

Gri su arıtımından elde edilen suyun, kullanım amacına uygun kalitede olması
gerekmektedir. Temel olarak uygun arıtmadan geçen atıksu, hijyenik, mikrobiyolojik
olarak güvenilir, renksiz ve katı atıklardan bütünüyle arındırılmış olmalıdır. Arıtılan gri
su saklanmaya başladıktan birkaç gün sonra koku oluşmamalıdır. Bu koşullarda, çok
yüksek kalitede katı-sıvı ayrışmasını sağlayabilen, bakteri ve virüsleri %99,99 oranında
giderebilen membran filtreler kullanılması uygun düşmektedir. Henüz gri su kullanımı
konusunda yasal düzenlemeler yeterli olmadığından, gri su geri kazanım sistemi imalatını
gerçekleştiren firmalardan, çıkış suyu kalitesine dair garanti belgesi talep edilmesi
önerilmektedir.

Seri 1;
Seri 1;
Seri 1; Temizlik; 5;
Çamaşır
Yıkama; 13; Bahçe; 5; 5% 5%

Seri 1; 13%
Mutfak; 12;
12%
Seri 1; WC
Rezervuar;
25; 25%

Seri 1; Duş-
Banyo-
Lavabo; 40;
40%

Şekil 6.2. Günlük evsel su tüketim oranları

84
Almanya’da gri suların arıtıldıktan sonra tuvalet rezervuarlarında ve çamaşırhanelerde
kullanılmasında geçerli olan su kalite kriterleri, Berlin Senato Ofisi tarafından açıklanmış
olup Tablo 6.1’de gösterilmektedir. Mikrobiyolojik parametreler olan toplam koliform ve
e-koli değerleri AB standartlarında yer alan Yüzme Suyu Kalite Değerleri (76/160/EEC)
olarak kabul edilmiştir.

Tablo 6.1. Tuvalet rezervuarları ve çamaşırhaneler için su kalite şartları (Karahan, 2011)
Parametre Değer
BOİ7 < 5 mg/L
Oksijen doygunluğu > %50
Toplam koliform bakterisia < 100/ml
Dışkısal koliform bakterisia < 10/ml
Pseudomonas aeruginosab < 1/ml
a AB 76/160/EEC yönetmeliğine uygun
b Alman içme suyu standartlarına uygun

Bu sınır değerlere uygun kalitede su elde edildiğinde, temas hatta yutma durumunda dahi
herhangi bir sağlık riski bulunmayacaktır. Çamaşırhanelerde de Tablo 6-1’deki sınır
değerlere sadık kalındığında, arıtılmış gri su veya şebeke suyu ile yıkanmış çamaşırlarda,
kurutma sonrası risk teşkil eden bir duruma rastlanmamıştır (Karahan, 2011). Arıtılmış
gri suyun bahçe sulamasında kullanılabilmesi içinde sulama suyu kriterlerine uygunluk
aranmaktadır. Bu konuda ülkelerin kendilerine özgü standartları bulunmaktadır. Örneğin
Almanya’da bahçe sulamasındaki su kalite değerleri DIN 19650 ile düzenlenmiştir. Bu
değerler tuvalet rezervuarlarında sağlanması gereken değerlerden daha da sıkıdır.

6.2. Gri Su Arıtma Sistemi ve Teknolojisi

Gri su geri kazanım sisteminin uygulanacağı binalarda lavabo ve duşlardan gelen,


idrar/dışkı içermeyen pis su boruları ayrı bir şekilde tasarlanarak, gri su geri kazanım
sisteminde toplanır. Şebeke ve kullanım suyu hatlarının hiçbir şekilde birbiri ile bağlantısı
bulunmamalıdır. Hatta tesisatta düzenleme yapılacağı zaman, karışıklığın önüne
geçilebilmesi için kullanım suyunun geçtiği borunun farklı renkte olması önerilmektedir.
Bahçe sulama ve temizlik işleri için bırakılan musluklara “içilemez” etiketi yapıştırarak,
yanlış amaçlı kullanımlar da engellenmelidir. Mümkün ise, gri su geri kazanım sisteminde
kullanılan depolar için ayrı bir hava hattı çekilmesinde fayda vardır, ancak lavaboların
çatıya uzanan hava hatları da yeterli olmaktadır. Sistem, kurulacağı mekâna bağlı olarak
ve taşma çıkışı ile geri su akış seviyesi göz önünde bulundurularak tasarlanmalı,
kanalizasyon suyunun karışması engellenmelidir. Evlerden gri su toplama ve geri
kazanma sistemi Şekil 6.3’te, standart gri su geri kazanım sisteminin bir apartmanda
kurulum şeması ise Şekil 6.4’te gösterilmektedir.

85
Şekil 6.3. Evlerden gri su toplama ve geri kazanma sistemi (ÇOB, 2011)

Şekil 6.4. Standart gri su geri kazanım sisteminin apartmanlarda kurulum şeması (Url-3)

Ham gri su ile temas eden boru ve tesisatlarda, özellikle gri su içerisinde bulunabilecek
saç kıllarından kaynaklı tıkanma problemlerine karşı, keskin köşelerden kaçınılacak
şekilde tasarım yapılmalıdır. Benzer şekilde herhangi bir arıza durumunda, sistemin tüm
parçalarına erişimi sağlayabilecek bağlantılar düzenlenmelidir. Gri su toplama deposunda
ön arıtmaya başlanması, sistemde koku problemi yaşanmasına engel olabilir. Dolayısıyla
bu deponun tasarımında ön arıtma için gerekli olan arıtma süresi de düşünülerek
boyutlandırma yapılmalıdır. Gerek ham gri su, gerekse arıtılmış su depoları,
yosunlanmayı önleyecek malzemeden yapılmalı ve güneş ışığına maruz kalmayacak
alanlara yerleştirilmelidir. Arıtılmış su deposunun boyutları da, arıtma süresi göz önüne

86
alınarak, yeterli miktarda kullanım suyunun sistemde bulundurulmasını sağlayacak
hacimde olmalıdır.

Gri su arıtımında genelde kimyasal madde ilavesi gerektirmeyen, az enerji ve bakım


ihtiyacı olan sistemler tercih edilmelidir. Bunlar;

 Biyolojik sistemler,
 Döner biyolojik reaktör
 MBR’dır.

Özellikle Almanya’da ispatlanmış teknolojisi ile MicroClear® filtreler, gri su geri


kazanım sistemlerinde ön plana çıkmaktadır. Şekil 6.5’te gri su arıtımında kullanılan tipik
bir MBR sistemi çalışma prensibi ve görünüşü yer almaktadır.

Şekil 6.5. Gri su arıtımında kullanılan MBR çalışma düzeni ve tipik bir sistemin görünüşü

Bu sistemlerin işletme güvenlikleri son derece önemlidir. Yılda en az bir kere genel bakım
ve kontrolü, yetkili teknisyenler tarafından talimatlara uygun şekilde yapılmalıdır. Belirli
aralıklara çıkış suyu analizleri yapılarak kayıt altında tutulmalıdır.

6.3. Gri Su Arıtım Maliyetleri

Yeni yapılacak bina ve apartmanlarda, gri su toplama ve arıtma sistemleri önceden


değerlendirilmelidir. Mevcut yapılarda bu düzenin sonradan kurulması zor ve
maliyetlidir. Yatırım maliyetleri işletme büyüklüğüne göre değişir. Sistem büyüdükçe
daire başına düşen maliyetler azalır ve amortisman süresi düşer. 15–20 dairelik
apartmanlarda, bu sistemin daire başına düşen yatırım maliyeti 600 Euro civarındadır. Bu
rakam 500 dairelik sitelerde 200 Euro’ya kadar inebilmektedir (Karahan, 2011).
Yatırımın amortisman süresi 200 dairelik bir site için 2 yılın altındadır. İşletme maliyeti
olarak en önemli parametreler, enerji ile onarım, bakım ve rutin kontrollerdir. Tamir ve
bakım, seçilen arıtma teknolojisine göre yürütülür. Basit bir işletmede yatırım maliyetinin
her yıl için %1’i işletme, %4’ü de bakım ve onarım maliyeti olarak hesap edilebilir
(Karahan, 2011). Enerji gideri ise 1 m3 kullanım suyu için 1,5–3 kW mertebesindedir.

87
7. ARITILMIŞ ATIKSUYUNUN YENİDEN KULLANIMININ YÖNETİMİ

7.1. Yeniden Kullanım Amaçlı Atıksu Arıtımının Genel İlkeleri ve Risk


Değerlendirmesinde Kullanılan Araçlar

Atıksuların arıtıldıktan sonra yeniden kullanımının mümkün olabilmesi için bazı yerel
şartların sağlanması gerekir. Bu şartlar şu şekilde özetlenebilir (Url-3);

• Saha değerlendirme kriteri – arazinin çeşitli su arıtma yöntemlerine, sistem


koşullarına ve ilgili ulusal standartlara uygunluğu
• Sistem tasarım standartları – ulusal standartlar, lisanslar, uygunluk
• Sistem kurulumunun denetimi – yetkili kurulum mühendislerine ruhsat verilmesi
• İşletim ve bakım standartları – kullanılacak teknolojilere bağlıdır.
• Sistem denetimi – sistemin işleyişini elverişli hale getirecek şekilde risklerin
azaltılması için gerekli denetim süreleri ve koşulları
• Finans – çeşitli yerlerden kaynak sağlama arayışı
• Planlama- yönetim planı oluşturmak
• Program koordinasyonu- denetleme ve bakım, ruhsatlandırma
• Su kalitesi izleme çalışmaları
• Halkın eğitimi

Atıksuların yeniden kullanımı hususunda, halk ve toplum sağlığı ön plana çıktığından,


hassasiyetle değerlendirilmesi gereken bir konu da risk yönetimidir. Şekil 7.1’de risk
değerlendirmelerine ilişkin genel prosedür gösterilmektedir.

Şekil 7.1. Atıksuların yeniden kullanımında risk değerlendirmelerine ilişkin prosedür


(Url-3)

Tehlike Tanımlaması

• Tehlikeli maddelerin özelliklerini tanımlar.


• Gerek akut, gerekse kronik olan zararlı etkileri belirler.
• Potansiyel faydaları tanımlar. İstatistikler, epidemiyolojik çalışmalar ve hayvanlar
üzerinde yapılan testleri içerir. Biyolojik veya kimyasal olarak sınıflandırılan
hastalık müessirleri ile pek çok nedenden ötürü sağlığa zararlı olabilir.

88
Risk Tahmini

• Hastalık istatistiklerine göre temel tahminler


• Epidemiyolojik çalışmalara ilişkin temel tahminler
• Hastalık geçiş modellerine yönelik temel tahminler

Risklerin Azaltılması

• Uygun arıtma teknolojilerinin kullanımı


• Maruziyet kontrolü (alan kontrolleri, kullanım yasakları, sulama yöntemleri,
püskürtme kontrolleri, işaretler ve uyarılar, çalışanlara yönelik koruma tedbirleri,
uygulama ve cezalar)

Sulamada risk yönetimi için kullanılan yöntemlerden biri “çok aşamalı engel”
yaklaşımıdır. Patojenlerin çevreden (atıksu, bitkiler, toprak vb.) insanlara doğru olan
geçiş sürecinde, her kademede önlem alarak halk sağlığını bütünleşik ölçüde korumayı
hedefler. Söz konusu strateji ve önlemler, diğer bir deyişle patojenlere karşı oluşturulan
engeller, beş grup altında toplanmaktadır. Bunlar;

Arıtma

Tarımda kullanılacak evsel atıksuların arıtılmasında temel amaç, dışkı kaynaklı


patojenlerin uzaklaştırılması veya pasifleştirilmesidir.

Ürün sınırlaması

Standartları sağlamayan arıtılmış sular kullanılarak yetiştirilecek ürünlere kısıtlama


getirilir. Örneğin pamuk gibi yenmeyen veya mısır gibi pişirilerek yenen ve meyvesi
zeminle temas etmeyen bitkiler yetiştirilir. Ancak bu durumda çiftlik çalışanları için risk
devam etmektedir. Koruma; atıksuyun arıtılması, suyun kontrollü uygulanması ve
atıksuyla temasın engellenmesi ile sağlanabilir. Bu konudaki en iyi bilinen örnek Meksika
şehri yakınlarındaki 85.000 ha’lık alanda takriben 100 yıla yakın bir süredir
uygulanmakta olan, ham atıksularla 1. ürün mısır sonra 2. ürün olarak alfalfa
yetiştiriciliğidir.

Sulama yöntemleri

Suyu tarlaya uygulama yöntemi çiftçilerin, tüketicilerin ve yakın çevrede yaşayan halkın
sağlığı üzerine olumsuz etkileri azaltabilir veya arttırabilir. Örneğin, yağmurlama tekniği
ile sulama yapıldığında, yetiştirilen bitkilerin ve yakın çevrede yaşayanların aerosol etkisi
nedeni ile atıksulara teması fazladır. Yağmurlama sulamada, çevredeki evler ve yollardan
50–100 m uzaklıkta bir tampon bölge oluşturulmalıdır. Atıksu uygulamalarına bağlı
sağlık risklerini azaltmak için, damla ve çok düşük basınçlı fıskiye sulaması sistemleri
uygulanabilir.

89
İnsanların patojenlere maruz kalmalarının kontrolü

Atıksuların tarımsal kullanımı ile potansiyel risk altında olan kişiler dört grupta
toplanmaktadır. Bunlar; çiftlik çalışanları, ürünleri toplayan işçiler, tüketiciler (bitkisel
ürünler, et ve süt gibi yiyecekleri tüketenler) ve tarım arazisi yakınlarında yaşayanlardır
(Üstün ve Solmaz, 2008). Bu gruplar içinde en çok çiftlik çalışanları, ardından tüketiciler
risk altındadır. Çiftlik çalışanları için alınabilecek önlemler, düşük basınçlı fıskiye ve
damla sulama gibi suyla teması azaltan sulama yöntemlerinin kullanılması, çizme ve
eldiven gibi koruyucu kıyafet giyilmesi olarak önceliklendirilebilir. Ayrıca kişisel
temizlik için çiftliklere yeterli temiz su sağlanarak, atıksuyla temas en aza indirilmelidir.
Çiftlik çalışanları, işçiler, tüketiciler ve satıcıları hedefleyen kişisel ve evle ilgili sıhhi
şartları arttırma konusunda, sağlık eğitimi kampanyaları düzenlenebilir. Ellerin sık sık
sabunla yıkanması vurgulanmalı, sebze ve eti pişirerek, açık sütleri kaynatarak
tüketmeye, şahsi ve ev temizliği ile ilgili önlemlere dikkat etmek suretiyle, patojenlere
bağlı bulaşma riskinden korunulabileceği aktarılmalıdır.

İlaç tedavisi ve aşılama

Bu tip sağlık koruma önlemleri, özellikle çiftlik çalışanları ve yaşayanlarını hedefler.


Ancak aşı ve ilaç tedavisi ile eksiksiz koruma beklenmemelidir. Atıksuların kullanıldığı,
kamu veya özel şirketlere ait çiftliklerde çalışan veya yaşayan kişilere, su kalitesi
iyileştirilinceye ve diğer koruyucu önlemler getirilinceye kadar süre kazandırmak için söz
konusu tedaviler uygulanabilir. Helmint enfeksiyonları ve ishale neden olan hastalıklar
için bağışıklık geliştirmek mümkün değildir. Bununla birlikte, atıksuyla yoğun teması
olan kişilere Hepatit A ve tifo aşıları mutlaka yapılmalıdır. İshal hastalıklarının tedavisi
için sağlık hizmetleri verilebilir, düzenli ilaç sağlanabilir. İlaçlar ile çocuklarda görülen
nematod hastalıkları, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülen kansızlık kontrol
edilebilir. Çoğunlukla bu önlemlerin birçoğunun beraber kullanılması önerilmektedir.
Ürün sınırlaması tüketicileri korumak için yeterli olabilmekte iken, tarım işçilerini
korumak için ek önlemlerle destekleme gerekli olacaktır. Herhangi bir strateji-önlem
kombinasyonunun uygulanabilirliği ve etkinliği birçok etmene bağlıdır. Bunlar,
kaynakların varlığı (iş gücü, para kaynağı, arazi), mevcut sosyal ve tarımsal uygulamalar,
atıksuyla sulanan ürünlere pazardaki talep, dışkı kökenli hastalıkların seyri olarak
sıralanabilir.

Atıksuların arıtılması için yeterli parasal kaynak ve/veya arazi yoksa, diğer 3 tip sağlık
koruma önlemlerini uygulamak gerekecektir. Risk yönetimi amacıyla önerilen diğer
yöntemlerden biri de, gıda endüstrisinde sağlık risklerini engellemek için geliştirilmiş ve
dünyada etkili olarak kullanılan “tehlike analizi ve kritik kontrol noktaları-HACCP”
yönteminin, arıtılmış atıksuların kullanımına uyarlanmasıdır. Diğer bir yöntem ise, “iyi
yeniden kullanım uygulamaları”dır (Kukul ve Anaç, 2008). Tüm yöntemlerin ortak amacı
riski tanımlamak, değerlendirmek, öncelik belirleyerek azaltmak, alınan önlemleri takip
etmek ve böylece riski ortadan kaldırmak veya etkisizleştirmektir.

90
7.2. Geçerli Olan Uluslararası Standartlar, Yönetmelikler ve Rehberler

Atıksuyun yeniden kullanımına ilişkin uluslararası düzeyde çok sayıda rehber vardır.
Bunlardan en önemli ikisi, atıksuyun tarımda ve su ürünlerinde kullanımına ilişkin atıksu
yeniden kullanım rehberi (Tablo 7.1) ve sağlık rehberidir (Tablo 7.2).

Tablo 7.1. Atıksuyun yeniden kullanım rehberi (USEPA, 1992; Şahin vd., 2011)
Yeniden kullanım Gerekli arıtım Arıtılmış su Önerilen Diğer
alanları kalitesi gözlem kaynaklara
aralığı mesafeler
Ticari olarak işlenen İkinci derece pH = 6–9 pH haftalık İçme suyu
gıda maddelerinin arıtım BOİ < 30 mg/L BOİ haftalık kaynaklarından
sulanmasında SS = 30 mg/L SS günlük 90m
Meyve bahçeleri ve Dezenfeksiyon FC < 200/100ml FC günlük Yerleşim
bağların Cl2 kalıntı = Cl2 kalıntı alanlarından
sulanmasında 1mg/L-dak sürekli 30m
Mera ve Otlaklarda İkinci derece pH = 6–9 pH haftalık İçme suyu
Süt Hayvanı arıtım BOİ < 30 mg/L BOİ haftalık kaynaklarından
otlaklarında SS = 30 mg/L SS günlük 90m
Meyve bahçeleri ve Dezenfeksiyon FC < 200/100ml FC günlük Yerleşim
bağların Cl2 kalıntı = Cl2 kalıntı alanlarından
sulanmasında 1mg/L-dak sürekli 30m
Ticari olarak İkinci derece pH = 6-9 pH haftalık İçme ve
işlenmeyen gıda arıtım BOİ < 30 mg/L BOİ haftalık kullanma suyu
maddelerinin SS = 30 mg/L SS günlük kaynaklarından
sulanmasında Filtrasyon FC < 200/100ml FC günlük 15m
Dezenfeksiyon Cl2 kalıntı = Cl2 kalıntı Halka açık
1mg/L-dak sürekli alanlardan 30m

Avrupa’da az sayıda ülke atıksuyun yeniden kullanımına ilişkin yönerge ve kurallara


ihtiyaç duymaktadır. Bunun birinci nedeni, genellikle suyun yeniden kullanılmaması ve
nehirlerin yeterli seyreltme faktörüne sahip olmasıdır. Gelişmekte olan birçok ülkede ise
çoğunlukla, çiğ olarak tüketilen sebzelerin veya genel olarak yenebilen bitkilerin
sulanmasında atıksuyun kullanımı yasaklanmakta, sulama ve ürün hasadı arasında
minimum bir zaman aralığı talep edilmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) atıksu kullanım potansiyelini ve risklerini fark ederek bu
amaçla atıksuyun güvenli şekilde kullanımına ilişkin yönergeler geliştirmiştir. 1989’da
hazırlanan yönergelerde WHO, daha önceleri bu konuyla ilgili belirlenen standartların,
halkın sağlığını koruma anlamında gereğinden fazla yüksek olduğunu belirtmiş ve
atıksuyun topraktaki kullanımına pek değinmemiştir (WHO, 1989).

91
Tablo 7.2. Atıksuyun tarımda ve su ürünleri üretiminde kullanımına ilişkin sağlık rehberi
(WHO, 1989)
Bağırsak
Fekal Koliform
Madde Sulama Amacı Etkilenen Grup Kurtları (1
(100 ml’de adet)
litrede adet)
Spor sahaları,
1 parklar, otellerin çim Halk <200 <1
sahaları
Çiftlik
2 Çiğ tüketilen bitkiler çalışanları ve <1000 <1
tüketiciler
Tahıl, hayvan yemi, Çiftlik
Koliform standardı
3 endüstriyel bitkiler ve çalışanları ve <1
tavsiye edilmiyor
ağaçlar tüketiciler
3.maddedeki Sulama
sulamanın bölgesel teknolojisinin
4 yapılması (işçiler ve Yok gerektirdiği ön -
halk suya maruz arıtma. Minimum
kalmıyor) ön çökeltme

Ancak WHO (2006), atıksuyun yeniden kullanım yönergelerine yeni düzenlemeler


eklemiştir. Genellikle insan ve halk sağlığı üzerinde odaklanan WHO yönergelerine zıt
olarak, FAO suyun sulama için elverişliliğini değerlendirecek yeni bir alan geliştirmiştir.

Verilen yönerge değerleri suyun kullanımıyla ilgili kısıtlamalardaki potansiyel


problemlere değinmiştir:

 Tuz miktarı,
 Topraktaki suyun filtreleme oranı,
 Spesifik (özgül) iyon toksisitesi,
 Diğer bazı etkiler.

Yönerge, çiftlik ve proje yöneticilerine, danışmanlara ve mühendislere suyun kalitesiyle


ilgili problemlerde rehberlik etmek amacıyla hazırlanmıştır (Yurtseven vd., 2010). Tablo
7.3’te atıksuların geri kazanılarak tarımsal sulama amaçlı kullanımlarında uluslararası
geçerli olan mikrobiyolojik standartlar ve rehberlerin yanı sıra bazı ülkelerin kendileri
için geliştirdikleri standartlar özetlenmektedir.

92
Tablo 7.3. Tarımsal sulamada kullanılacak arıtılmış atıksularda geçerli olan mikrobiyolojik standartlar ve (Gurel vd., 2007; Tanık, 2010)
Kurum Kategori ve Yeniden Kullanım Koşulları Bakteriyolojik Parametreler Parazitolojik Parametreler
Bağırsak Nematodları  1
A) Sınırsız Sulama: Pişirilmeden yenen bitkiler, Fekal koliform 1000/100ml (yumurta/L cinsinden aritmetik ortalama sayısı)
spor sahaları, kamu parklarının sulanması (Her 100 ml’de geometrik ortalama sayısı) 15 yaşından küçük çocuklar maruz kaldığında,
<0.1yumurta/L’ye kadar arıtma)
Bağırsak Nematodları  1
B) Kısıtlı Sulama: Tahılların, endüstriyel
WHO (2006) (yumurta/L cinsinden aritmetik ortalama sayısı)
bitkilerin, yem bitkilerinin, çayırların ve Fekal koliform ≤105/100 ml
15 yaşından küçük çocuklar maruz kaldığında,
ağaçların sulanması
<0.1yumurta/L’ye kadar arıtma)
C) Çalışanların ve halkın maruziyeti söz konusu
değilse B Kategorisinde yer alan bitkilerle Uygulanamaz Uygulanamaz
sınırlandırılmış sulama
Toplam Koliform
2.2/100 ml (7-günlük medyan değer)
Tarımsal Geri Kullanım- Gıda Bitkileri 23/100 ml (30 günde bir numuneden fazla
olmaması kaydı ile)
Kaliforniya-ABD (USEPA,
240/100ml (maks. bir numune)
2004)
Toplam Koliform
23/100 ml (7-günlük medyan değer)
Tarımsal Geri Kullanım- Yenmeyen Bitkiler
240/100ml (30 günde bir numuneden fazla
olmaması kaydı ile)
A) Pişirildikten sonra yenen ürünler, parklar,
E. koli Helmint Yumurtası/L
oyun sahaları ve şehir içerilerinde yolların
100/100 ml < veya = 1
kenarlarının sulanmasında
Ürdün
B) Meyve ağaçları, şehirlerin dışındaki yolların E. koli
(Malkawi, 2005) < veya = 1
kenarlarının ve yeşil alan sulanmasında 1000/100 ml
C) Tarla bitkileri, endüstriyel bitkiler ve orman
< veya = 1
ağaçlarının sulanmasında

93
Tablo 7.3. Tarımsal sulamada kullanılacak arıtılmış atıksularda geçerli olan mikrobiyolojik standartlar ve (Gurel vd., 2007; Tanık, 2010),
devamı
Kurum Kategori ve Yeniden Kullanım Koşulları Bakteriyolojik Parametreler Parazitolojik Parametreler
a)Yüzeysel ve yağmurlama sulama ile sulanan ve
ham olarak direkt olarak yenilebilen her tür gıda Bazı durumlarda, spesifik virüs, protozoa ve
Fekal koliform
ürünü helmint analizi istenebilir.
0 /100 ml
b)Her türlü yeşil alan sulaması (Parklar, golf
Türkiye sahaları vb.)
(AATTUT, 2010) a)Meyve bahçeleri ve üzüm bağları gibi ürünlerin
salma sulama ile sulanması
Fekal koliform Bazı durumlarda, spesifik virüs, protozoa ve
b)Çim üretimi ve kültür tarımı gibi halkın
< 200 /100 mL helmint analizi istenebilir.
girişinin kısıtlı olduğu yerler
c)Otlak hayvanları için mera sulaması
- Fekal koliform (1000/100 ml) Patojen parazitler, yumurtalar, parazit kistleri,
Fas
Çiğ yenen ürünlerin sulamasında - Salmonella (hiç bulunmayacak) Ankylostomidlerin larvaları ve Fluococercaires
(MEDAWARE, 2003)
- Vibrio kolera (450 ml’de hiç bulunmayacak) Schistosoma haemotobium bulunmamalı
Filistin Toplam Koliform
Sınırlı veya sınırsız sulamada
(MEDAWARE, 2003) 1000/100 ml
Fekal koliform
i) Tüm bitkiler –pişirilmeden yenen yapraklı 5/100 ml (Her ay alınan numunelerin %80’inde
0
sebzeler, soğanların sulanmasına izin verilmez. bu değerler aşılmamalıdır.)
15/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
Fekal koliform
ii) Tesis alanlarına sınırsız ulaşım pişirildikten
50/100 ml (Her ay alınan numunelerin %80’inde
sonra yenen sebzelerin sulanmasında- patates, 0
bu değerler aşılmamalıdır.)
pancar, Colocasia türleri
100/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
Fekal koliform
Kıbrıs iii) İnsan tüketimi için kullanılan bitkiler. Tesis 200/100 ml (Her ay alınan numunelerin
0
(MEDAWARE, 2003) alanlarına sınırlı ulaşım. %80’inde bu değerler aşılmamalıdır.)
1000/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
Fekal koliform
1000/100 ml (Her ay alınan numunelerin
iv) Yem bitkileri 0
%80’inde bu değerler aşılmamalıdır.)
5000/100 ml (Maksimum izin verilen değer)
Fekal koliform
3000/100 ml (Her ay alınan numunelerin
v) Endüstriyel bitkiler 0
%80’inde bu değerler aşılmamalıdır.)
10000/100 ml (Maksimum izin verilen değer)

94
Tablo 7.3. Tarımsal sulamada kullanılacak arıtılmış atıksularda geçerli olan mikrobiyolojik standartlar ve (Gurel vd., 2007; Tanık, 2010),
devamı
Kurum Kategori ve Yeniden Kullanım Koşulları Bakteriyolojik Parametreler Parazitolojik Parametreler
Fekal koliform
Su ile direk temas eden gıda bitkileri, örneğin <10/100ml medyan değer
fıskiye ile sulama. Her 5 numunenin 4’ünde 40/100 ml’den az
Avustralya bulunmalı
(ACT, 1997) Toplam Koliform
Su ile direk teması olmayan gıda bitkilerinde
<1000/100ml medyan değer
(örneğin sel veya karık) veya tüketiciye pişmiş
Her 5 numunenin 4’ünde 10000/100 ml’den az
veya işlenmiş satılan ürünlerin sulamasında
bulunmalı
E. koli
Atıksuların geri kazanımı amaçlı 10/100 ml (numunelerin %80’inde maks. değer
İtalya 10)
(Lopez vd, 2006) Toplam Koliform
Sınırlı sulama 20/100 ml (7 ardı ardına gelen örneklemelerde
ortalama değer)
C) Yaprağını döken meyvelerin, korunmuş, Koliform
pişmiş ve soyulmuş sebzelerin, yeşil alan 250/100ml
bantlarında, futbol sahalarında ve golf
İsrail
alanlarının sulanmasında
(Angelakis vd, 1999)
D) Ham (çiğ) yenen sebzelerde dahil olmak Koliform
üzere sınırsız bitkilerde, parkların ve çimlerin 12/100 ml (%80)
sulanmasında
Tunus
<1 yumurta/l
(Angelakis vd., 1999)

95
Japonya’da ise atıksuların arıtıldıktan sonra çeşitli amaçlarla kullanımı konusunda
yürürlükteki standartlar, kanalizasyonla ilgili kanunun içinde yer almaktadır. Bu kanun
ilk kez 1958 yılında yürürlüğe girmiş ve aradan geçen sürelerde revizyona uğramıştır. En
son değişiklik ise arıtılmış suların yeniden kullanımı ile ilgili standart değişikliklerini
içermektedir. Japonya, arıtılmış suların yeniden kullanımı konusunda yıllardır ön planı
çıkmış ve bu konuda önemli deneyimleri olan bir ülkedir. 2002 yılında mevcut AAT’lerde
ve çıkış sularının kullanıcılarına çeşitli anketler yapmış, geri bildirimlere göre yaşanan
sorun ve şikayetleri gidermek adına atıksuların yeniden kullanım standartlarında
revizyona gidilmiştir. 2005 yılında ortaya çıkan taslak 2006 yılında yürürlüğe girmiştir.
Tablo 7.4’te Japonya’da uygulanan arıtılmış suyun yeniden kullanım standartları yer
almaktadır (Tajima vd. 2007).

Tablo 7.4. Japonya’da 2006 yılında yürürlüğe giren arıtılmış suların yeniden kullanım
standartları (Tajima vd. 2007)
Tuvalet Yağmurlama Arazide Rekreasyonel
Parametreler
Rezervuarı Sulaması kullanım kullanım
≤1000
CFU/100ml
E.coli T.E/100ml T.E./100ml T.E/100ml
koliform grubu
olarak
Görünüş Rahatsız Etmeyen(Uygun)
Bulanıklık ≤2 (hedef değer)2 ≤22
Renk ≤40 birim ≤10 birim
Koku Rahatsız Etmeyen(Uygun)
pH 5,8 – 8,6
≥ serbest: ≥ serbest: ≥ serbest:
Bakiye klor 0,1mg/L veya 0,1mg/L veya 0,1mg/L veya
(hedef değer) birleşik: birleşik: birleşik:
0,4mg/L 0,4mg/L3 0,4mg/L3
Kimyasal
çöktürme +
Arıtma Kum filtre veya eşdeğeri
Kum filtre veya
eşdeğeri
1
Geçici değer
2
Birim: mg-kaolin eşdeğeri/L
3
Uzun süreli dezenfeksiyonun gerekli olmadığı durumlarda uygulanmaz

Bu standartlara geçilme sırasında 3 önemli nokta bulunmaktadır. Bunlar; hijyenik şartları


iyileştirme gereği, arıtılmış suyun görüntüsü ve dolayısıyla halk tarafından kabul
edilebilirliği ile arıtılmış suyun dağıtım yapısı ve borularının korunmasıdır. Hijyenik
şartları iyileştirme adına özellikle arıtılmış suların fıskiye ile sulamada, tuvalet
rezervuarlarındaki uygulamalarında ve rekreasyonel kullanımında, aynen içme sularında
olduğu gibi, E. Koli değerinin hiç bulunmaması şartı getirilmiştir. Arıtılmış suyun
görüntüsü için bulanıklılık değeri yeniden düzenlenmiştir. Su dağıtım sistemini korumak
içinde kalıcı klor düzeyleri içme suyundaki değerlere çıkarılmıştır.

96
7.3. Atıksu Geri Kullanım Potansiyeli, Politikası ve Kamuoyu Davranışları

TÜBİTAK Su Alanı Ulusal Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi Hazırlanmasına İlişkin Bilgi Notu
ekinde çeşitli ülkelerdeki su yönetim stratejileri de kısaca anlatılmaktadır (TÜBİTAK,
2010).

Bu çalışmada Almanya’nın su konusunda politikasının daha çok küresel pazarda söz


sahibi olmak amacıyla oluşturulduğu vurgulanmaktadır. “Sürdürülebilirlik için
Araştırma” adlı raporda atıksu yönetimi ve yeniden kullanım ile geleneksel olmayan su
tedariki başlığı altında yağmur sularının kullanımı da yer almaktadır.

Gelişmiş bir ülke olması sebebiyle yerleşik bir “Su Kaynakları Yönetimi” stratejisi ve su
piyasası bulunan İngiltere’de üst düzey Bilim ve Teknoloji Konseyi’nin yayımlamış
olduğu “Su Endüstrisindeki Yenilikçiliğin Arttırılması” adlı raporda atıksuların geri
dönüşümüne yer verilmektedir.

Su kaynakları bakımından fakir olan İsrail ise bu konudaki eksikliğini Ar-Ge ve yenilik
yoluyla yeni teknolojiler geliştirerek kapatmaya çalışmaktadır. Değişik teknikler ile su
temin eden İsrail, su teknolojileri konusunda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline
gelmiştir. İsrail ulusal su ajansı “Mekorot” ülkenin çevresel ve güvenlik kaygılarına karşı
yenilikçilik yolu ile tuzdan arındırma, suyun temini, su koruma mühendisliği, suyun
güvenliği ve kalitesi konularında lider bir kurum haline gelmiştir. Mekorot su kaynakları
yönetimi ve su tedariki için membran teknikleri uygulayarak atıksuların yeniden
kullanımı ile yağmur suyu biriktirilmesinin önemini vurgulamaktadır.

Su kaynakları bol olsa da Hindistan’da yönetim sorunları ve kirlenmeye bağlı riskler


nedeniyle ülkede su konusu önem taşımaktadır. Çok sayıda göl, nehir ve yeraltı su
kaynağına sahip olan Hindistan’da su yönetimi konusunda sorunlar yaşanmaktadır.
Özellikle sulardaki kirlenme içme suyu için risk oluşturmakta ve ülkedeki en büyük
sorunlardan birini teşkil etmektedir. Artan şehirleşmeye bağlı su yönetimi ihtiyacı, gıda
güvenliği, kuraklık ve seller su konusuna bağlı öncelik gerektiren sorunlar olarak
görülmektedir. Bilim ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan “Su ile Savaş“ adlı
raporda yağmur sularının toplanması ve atıksuyun yönetilmesi için araştırma yapmak ve
öneriler getirmek hedeflenmektedir.

Son yıllarda hızlı büyüme ve dış dünyaya açılma süreci yaşayan bu esnada da kaçınılmaz
olarak çevresel konularda sorunlarla boğuşmaya başlayan Güney Kore, “Sürdürülebilir
Büyüme” eğiliminin tamamlayıcısı konumundaki “Yeşil Büyüme” anlayışından
etkilenmiş ve yeni büyüme motoru olan Yeşil Yeni Düzen (Green New Deal) stratejisini
bu anlayış çerçevesinde şekillendirmiştir. Çevreye saygılı bir şekilde büyümek şeklinde
özetlenebilecek bu strateji, özellikle temiz ve yenilenebilir enerji ve su kaynaklarının
sürdürülebilirliği noktalarında önemli açılımlar getirmektedir.

Nüfusunun fazlalığı ve sanayi atıkları sebebiyle özellikle su kirliliğini önlemek için çaba
gösteren Çin, strateji belgelerinde yer alan somut hedeflerle dikkat çekmektedir. 11.
Kalkınma Planında (2006–2010) ülke çapında su tüketiminin azaltılması ve eş zamanlı
olarak su tasarruf teknolojilerinin geliştirilip kullanılmasının hedeflenmesi göze
çarpmaktadır. Bu çerçevede hazırlanan Çevre Koruma Planında ise odak noktası su

97
kirliğinin önlenmesidir. Bu alanda arıtma teknolojilerinde yetkinlik kazanma isteği öne
çıkmaktadır. Arıtılmış suyun yeniden kullanım oranı su kıtlığı çeken kuzey bölgelerde
toplam atıksu miktarının %20’si, benzer özellikteki güney bölgelerde %5-10’u düzeyinde
olması planlamıştır (TÜBİTAK, 2010).

Ülkelerin su mevcudiyeti, su ihtiyacı ve arıtılmış deşarj verileri temel alınarak


hazırlanmış model çalışmasına göre, Türkiye’nin atıksu geri kazanım potansiyelinin
gelecek 2025 yılı tahminine göre 234 Mm3/yıl ile Avrupa ülkeleri arasında 4. sırada
olacağı tahmin edilmektedir (Hochstrat vd., 2005).

Arıtılmış atıksuların sulamada kullanımı Türk Çevre Mevzuatında 1991 yılından beri yer
almasına karşın uygulamaları atıksuyun orman, park ve bahçe alanlarının sulamasında
kullanıldığı bir kaç örnekten ibarettir. 2000’li yıllardaki az sayıdaki uygulamalara
bakıldığında ise Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) İdaresinin çevreye yönelik yürüttüğü
çalışmalar arasında “Küçük Yerleşimlerde Kentsel Atıksuların Yeniden Kullanımı” küçük
ölçekli çalışmalara örnek olarak verilebilir. Konya Türkiye’nin “tarım ambarı” olarak
bilinmektedir. Konya AAT çıkış suyunun sulama suyu olarak tarım bitkilerine
uygulanması ile ilgili bazı pilot ölçekte uygulamalar göze çarpmaktadır (Alaton vd.,
2005).

Üstün ve Solmaz (2007) çalışmasına göre, 48000 m3/gün atıksuyun kimyasal arıtma ve
uzun havalandırmalı aktif çamur sistemi ile arıtıldığı bir Organize Sanayi Bölgesi
AAT’den çıkan atıksuların tarımsal sulama suyu olarak yeniden incelenmiş ve ilave
kimyasal çöktürme ve iyon değiştirme yöntemleri ile 1. Sınıf tarımsal amaçlı sulama suyu
kalitesine ulaştığı ve tekrar kullanılabilirliğinin mümkün olduğu tespit edilmiştir.

Çapar vd. (2004) çalışmasında, bir halı fabrikasına ait baskı ve asit boyama atıksularının
arıtımı ve geri kazanımına yönelik yaptığı araştırmada, baskı boyama atıksuyunun
kalitesi, British Textile Technology Group tarafından sentetik iplik boyama işlemi için
belirlenmiş olan geri kazanım kriterleri ile karşılaştırılmış ve bunun sonucu baskı boyama
atıksularından alum ile kimyasal çöktürme sonrası nanofiltrasyon (NF) ve ultrafiltrasyon
(UF) prosesleri ile elde edilen süzüntü sularının boyama işleminde yeniden
kullanılabilecek kalitede olduğu belirlenmiştir. Asit boyama atıksuları için ise
mikrofiltrasyon (MF) ön işleminin ardından uygulamalı üç kademeli NF işlemi ile geri
kazanım kriterlerinin sağlandığı görülmüştür.

Atıksuların yeniden kullanımına yönelik Alaton vd. (2007)’nin yaptığı bir diğer
çalışmada 1350 m3/gün kapasiteli Silivri, 100,000 m3/gün kapasiteli Paşaköy, 110,000
m3/gün kapasiteli Kayseri ve 227,000 m3/gün kapasiteli Adana AAT’leri incelenmiştir.
Bu dört tesisin deşarjları mevcut sulama suyu kalite kriterlerine göre incelenmiş ve
dördününde özellikle önemli bir su kalite parametresi olan fekal koliform açısından
tarımsal amaçlı sulama suyu olarak kullanımına elverişli olmadığı görülmüştür. Bunun
nedeninin de bazı tesislerde dezenfeksiyon ünitesinin olmaması, olanlarda ise gerek
yüksek enerji maliyeti gerekse de dezenfeksiyon kimyasal ihtiyaçları nedeniyle yeterince
verimli olamamasından kaynaklandığı belirtilmiştir. Dolayısıyla mevcut bu tesislerin bazı
ilave iyileştirmelerle atıksularının yeniden kullanımına uygun hale getirilmesi mümkün
olacaktır.

98
5. Dünya Su Forumu hazırlık sürecinde yapılan bölgesel etkinliklerden biri de 3–5 Eylül
2008 yılında İznik-Bursa’da gerçekleştirilen Su Tüketimi, Arıtma ve Yeniden Kullanım
Sempozyumu’dur. Bu sempozyumda sunulan bildiriler son yıllardaki uygulamalara yer
vermektedir (Url-4) ve atıksuların arıtıldıktan sonra yeniden kullanımlarının önemini bir
kez daha vurgulamaktadır.

Bu çalışmalardan biri de Gaziantep ilinde çiftçilerle yapılmış bir anket çalışmasının


sonuçlarına yer vermektedir (Yıldırım ve Gül, 2008). Araştırma sonucunda, araştırma
alanındaki iki köyde yer alan 256 adet tarım işletmesinin sahibi olan çok sayıdaki çiftçi
ailesinin geçimlerini atıksu ile sulama yaparak yetiştirilen ürünlerden elde edilen gelirden
sağladıkları, büyük çoğunluğunun tarımdan başka bir gelir kaynağı olmadığı, atıksuyun
zararlarını bildikleri halde, mecburiyetten ve kesintisiz bir su kaynağı olduğundan dolayı
tarımsal sulamada atıksu kullandıkları tespit edilmiştir. Ancak, sulayıcıların büyük
kısmının atıksu kullanımı sırasında koruyucu önlemler almadıkları, suya doğrudan temas
ettikleri, atıksu ile yetiştirilen ve pişirilmeden yenen sebzeleri özel bir yıkama işleminden
geçirmedikleri, küçük çocukların da sulama sırasında arazide oldukları ve atıksu
kullanımı konusunda yeterli bilince sahip olmadıkları görülmüştür. Ayrıca, çiftçilerin,
Gaziantep Su ve Kanalizasyon İdaresi (GASKİ) AAT’sinden çıkan suyun yeterince
arıtılmadığına inandıkları, büyük çoğunluğunun su kalitesinden memnun olmadıkları
belirlenmiştir.

7.4. Çeşitli Ülkelerden Uygulama Örnekleri

Küresel ölçekte geri kazanılan atıksuların kapasitesi 2005 yılında 19,4 milyon m3, 2010
yılında 33,7 milyon m3 olduğu tahmin edilmiş, ayrıca bu değerin önümüzdeki 10 yılda
%181 artacağı beklenmektedir. Bu konuda dikkat çeken büyük pazarların Çin, ABD,
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, Batı Avrupa ülkeleri ve Güney Asya ülkeleri olacağı
şimdiden bellidir. Arıtılmış atıksu gerikazanımı ABD' de gün geçtikçe rağbet gören bir
uygulama olup, 40 yıldır teknolojinin de gelişmesine paralel olarak kullanım hızı
artmaktadır. Günlük 6,4 milyar m3 su yeniden kullanılmaktadır ve toplam su hacmi
üzerinden arıtılan su kullanımının yıllık %15 arttığı tahmin edilmektedir. 2002 yılında
Florida'da günlük 2,2 milyon m3, Kaliforniya' da ise 2 milyon m3 arıtılmış su
kullanılmıştır (USEPA, 2004).

Avrupa’da 200’den fazla su geri kazanım projesi mevcuttur ve bu geri kazanım


uygulamaları 4 kategoride ele alınmaktadır. Bunlar tarımsal, endüstriyel, kentsel,
rekreasyon alanları, akiferlere geri besleme gibi çevresel kullanımlar ve bunların
kombinasyonları şeklindedir. Bu projeler büyüklüklerine göre anılmaktadırlar. Arıtılmış
atıksuların kullanım alanları Güney ve Kuzey Avrupa’da farklıdır. Güney Avrupa’da
projelerin %44’ü tarımsal sulamada, %37’si ise kentsel ve çevresel uygulamalarda
kullanılırken, Kuzey Avrupa’da %51 kentsel ve çevresel uygulamalarda, %33’ü ise
endüstrilerde kullanılmaktadır. Ayrıca Avrupa’da kıyı akiferlerinin tuzlanmasını önlemek
için, arıtılmış atıksuların yeraltı sularına geri devri yükselen bir ilgi görmektedir. Bu
konuyla ilgili Barcelona ve Londra’nın kuzeyinde iki büyük proje gerçekleştirilmiştir.
Atıksuların yeniden kullanımıyla ilgili yapılan proje çalışmaları ülkelerin sektörel su
kullanımlarını da yansıtmaktadır.

99
Avrupa’da kentsel atıksuların yeniden kullanımı ve atıksuların geri kazanımı önemli bir
konu olup, Avrupa Birliği komisyonu tarafından bu konuyla ilgili araştırma projeleri
desteklenmektedir. Tablo 7-5’de araştırma, teknoloji geliştirme ve uygulama alanlarında
dördüncü (1994–1998) ve beşinci (1999–2002) çalışma programlarında desteklenmiş
Avrupa Birliği (AB) projeleri özetlenerek verilmiştir. AB’nin yeni üyelerinden Kıbrıs’ta
6 Mm3/yıl su, 20 AAT tarafından üçüncül arıtma ile arıtılarak sulama amaçlı
kullanılmıştır. 12 adet ikincil arıtma ile arıtılan atıksular ise sulama dışındaki diğer
amaçlar için kullanılmıştır. Ayrıca güney sahilindeki Limassol ve kuzey sahilindeki
Larnaca ve Ayia Naa-Paralimni turistik bölgelerinde atıksuların arıtımı ve yeniden
kullanımına yönelik çalışmaları da mevcuttur. 2012 yılına kadar köylerde ve şehirlerdeki
merkezi toplama sistemleri ve arıtma tesisleri tamamlanarak arıtılmış atıksu hacminin 30
Mm3’e çıkması beklenmektedir. Bu atıksuların yeniden kullanılması ile tarımsal sulama
da %10 genişlemiş olacaktır (Özbay ve Kavaklı, 2008).

Ortadoğu ve Arap ülkelerine göz atıldığında, özellikle kanalizasyon deşarjlarının tarımda


kullanılması çok eskilere dayanmaktadır. Arıtılmış atıksuların yeniden kullanımına olan
ilgi de son yıllarda artmaktadır. Teknolojik olarak arıtılmış atıksuların kullanımı ise ilk
olarak 1950’lerde Kuveyt’de başlamıştır. Daha sonra 60-70’li yıllarda diğer ülkelere de
yayılmıştır. Bunda bölgedeki üye ülkeleri destekleyen FAO önemli bir rol oynamıştır.
Bölgedeki gelişmekte olan ülkelerde arıtım Avrupa’daki gibi ileri düzeyde bir arıtma ile
olmayıp, maliyeti düşük stabilizasyon havuzları gibi yöntemler tercih edilmektedir
(Özbay ve Kavaklı, 2008).

Dünyadaki 130,000 m3/gün akış kapasiteli en büyük stabilizasyon havuz sistemi


Ürdün’ün Amman şehrinde bulunmaktadır. Bunun dışında 80,000 m3/gün akış kapasiteli
Mısır’daki İsmailia stabilizasyon havuz sistemiyle arıtılmış atıksular da sulama amaçlı
kullanılmaktadır. Ürdün, Fas, Cezayir gibi ülkelerde ise mekanik arıtmalar
kullanılmaktadır. Ancak ileri arıtma kullanılmamaktadır (Bazza, 2003). Bölgenin
arıtılmış atıksu hacmi yaklaşık 2,6–6 milyar m3/yıl olup yarısından çoğu tarımsal amaçlı
kullanılmaktadır. Arıtılmamış atıksu hacminin ise 25 milyar m3/yıl olup, bu suların
tarımda kullanımı hakkında bir bilgi olmasa da, yüksek olduğuna inanılmaktadır. 2015
yılına kadar da kentsel atıksu hacminin 40 milyar m3/yıl’ın üzerinde olacağı tahmin
edilmektedir. Mısır’da 1999 yılında biyolojik AAT’lerden 4.078 ve birincil AAT’lerden
1.150 olmak üzere günlük deşarj miktarı yaklaşık 5.228 Mm3 olmuştur. Tunus’ta yılda
3000 hektar alan 20 milyon m3 arıtılmış atıksu ile sulanmaktadır. Ürdün’de 1998 yılında
71 milyon m3 arıtılmış atıksu deşarjı yapılmıştır. Bu arıtılmış atıksular, sulamada
kullanılan suyun %12’ini oluşturmuştur. 15700 dönüm 15,7 Mm3 arıtılmış deşarjla sınırlı
şekilde kullanırken, 91100 dönüm ise yüzeysel sularla karıştırılmış bir halde sınırsız bir
şekilde Orta ve Güney Ürdün vadilerinde kullanılmıştır.

Arap ülkelerinde toplam arıtılmış atıksuların yeniden kullanım miktarı yılda 1200 Mm 3
olarak belirlenmiştir. Suriye, Suudi Arabistan ve Mısır arıtılmış atıksularını en çok
kullanan ülkeler olup, bölgedeki tüm atıksu yeniden kullanımın gelişigüzel yapılması ve
arıtılmamış atıksuların sulamada kullanılması sonucu önemli sağlık riskleri de
görülmektedir (Özbay ve Kavaklı, 2008).

100
Tablo 7.5. 1994-2002 yılları arası Avrupa Birliği Destekli kentsel atıksu yeniden
kullanımı içerikli araştırma, teknoloji geliştirme ve uygulama projeleri (Bixio vd., 2006)
Kısaltma Başlık Proje URL
Kurak ve yarı kurak iklim koşullarında, evsel
FP (1992–2002) atıksular ve tarımda kullanılabilecek
CORETECH arıtılmış sular için maliyet etkin
teknolojilerin iyileştirilmesi
Atıksu ve içme suyu arıtma tesislerinden,
dolaylı olarak içilebilen su geri kazanımı için
POSEIDON www.eu-poseidon.com
ilaçların ve kişisel bakım ürünlerinin giderim
teknolojilerinin değerlendirilmesi
Membran biyoreaktörler ile su geri dönüşüm
MBR-RECYLING ve geri kazanım uygulaması: Tekstil ve Evsel
atıksu örneği
Kuraklık durumlarında su kaynakları
yönetimi: Akdeniz bölgesinde konvansiyonel
WAM-ME
ve marjinal su kaynaklarının birlikte
kullanımı için kriter ve araçlar.
İyileştirilmiş atıksu arıtma tesislerinde
AQUAREC www.aquarec.org
bütünleşik geri kazanım yaklaşımları
İyileştirilmiş atıksu arıtma tesislerinin
P-THREE çıkışındaki kalıcı polar kirleticilerin www.pthree.de
giderilmesi
MEDWATER Akdeniz’de turizm ve tarım sektörlerinde su
www.medwater.de
POLICY rekabetini önleyici açılım politikası
Akdeniz kıyı akiferlerinde sürdürülebilir su
www.crs4.it/EIS/SWIM
SWIMED yönetimi: Geri besleme değerlendirilmesi ve
ED/
Modellemesi
Kıtasal iklim ekstremleri için, stabilizasyon
havuzları adaptasyonu ile kentsel atıksuların
FP4 (1994–1998)
ve drenaj sularının arıtımı ve geri
COLD WSPS
kazanımında düşük maliyetli metotların
geliştirilmesi
Havza ölçeğinde su geri kazanımı ile
bütünleşik su yönetimi stratejilerinin
iyileştirilmesi
CATCHWATER Mevsimsel olarak stres altında olan
bölgelerde su temini amaçlı yeraltı sularının
desalinizasyonu ve atıksuların yeniden
kullanımı yöntemlerinden yararlanılması.
Akdeniz kıyılarının korunması için biyolojik
BIOWATSYST
atıksu arıtım sistemi yaklaşımı

Arıtılmış atıksuların önemli ölçüde uygulandığı bir ülke olan Japonya’da arıtılmış sular
gerek evlerde ve endüstrilerde, gerekse sulamada kullanılmaktadır. Bu durumda arıtılmış
atıksuların dağıtım hatları ayrı renklerle ayırt edilebilir bir uygulamaya gidilmiştir. Şekil
7.2’de bu uygulamanın tipik bir görünüşü verilmektedir. Bir diğer şekilde ise hem temiz
su hem de geri kazanılmış su hatlarının enine bağlandığı bir mekan içi dağıtım şeması
gösterilmektedir. Bu şekle bakıldığında her iki hattın üzerindeki vanalara kumanda
edilerek tuvaletlerde istendiğinde temiz su istendiğinde ise geri kazanılmış su
kullanılabilecektir ve renk ayırımları ile hangi suyun kullanıldığı bilinecektir (Şekil 7.3).

101
Şekil 7.2. Japonya’da çoklu dağıtım hatlarının ayırt edilmesi için renklerin kullanımı;
burada mavi hat içme suyu sarı hat ise arıtılmış atıksu hattıdır (Tajima vd. 2007)

Şekil 7.3. Japonya’da çoklu dağıtım hatlarının ayırt edilmesi için renklerin kullanımı ve
bağlantılar (Tajima vd. 2007)

“The Singapore Water Reclamation Study (NEWater Study)” ilk olarak 1998’de Singapur
Halk Hizmetleri Komitesi ve Çevre Bakanlığı tarafından kavramsal olarak ortaya atıldı.
Bu projenin genel amacı NEWater projesi ile Singapur içme suyu temini sisteminde
arıtılmış atıksuların bir kaynak olarak sağlanması olarak tanımlanmıştır. NEWater,
kullanılmış suların gelişmiş ikili-membran (mikrofiltrasyon ve ters ozmos) ve
ultraviyole’den oluşan bir sistem ile sıkı bir saflaştırma işleminden geçirilmesi prensibine
dayanır. NEWater rezervuar suları ile karıştırılabilir ve sonrasında geleneksel evsel arıtma
tesislerine gönderilerek içme suyu üretiminde kullanılabilmektedir (PUB, 2002).

102
Şekil 7.4. NEWater arıtma prosesi akış diyagramı (PUB, 2002)

NEWater projesi ile yapılan ilk tesiste, günde 10.000 m3/gün atıksu ikili membran
ünitesinden geçirildikten sonra UV dezenfeksiyon sistemi ile arıtılmaktadır. Singapur’un
Changi şehrinde 2010 yılında açılan en büyük NEWater tesisi ise bugün yaklaşık 190.000
m3/gün atıksuyu arıtabilmektedir. Tesise ait akım şeması Şekil 7.4 ile gösterilmiştir. Şekil
7.5. ile de NEWater arıtma prosesi dizaynında kullanılan çoklu bariyer yaklaşımı
resmedilmiştir (PUB, 2002).

Şekil 7.5. Çoklu bariyer yaklaşımı ile mikrobiyal ve kimyasal kirleticilerin giderimi
(PUB, 2002)

103
8. YAĞMUR SUYU TOPLAMA, BİRİKTİRME VE GERİ KULLANIMI

Yağmur suyu toplama sistemleri, günümüzde dünyanın birçok ülkesinde uygulanıyor


olmasına rağmen su sıkıntısı çeken ülkeler kategorisinde yer alan ülkemizde, bu konu ile
ilgili gelişmelerin henüz yeterli olduğu söylenemez. Oysa geleneksel yapılarımızda yağış
sularının uygun mevsimlerde toplanıp, gereksinim duyulduğu zamanlarda kullanılması
gibi çözümlerin yaygın olarak uygulanmış olduğu bilinmektedir. Tarihi yapıların
çevresinde mutlaka su kuyuları bulunmaktadır. Geleneksel konutlarda da su kuyularının
yanında yağmur suyunu toplama amaçlı sarnıç kullanımı oldukça yaygındır. Ancak
ülkemiz toprakları içerisinde yüzyıllardır sürdürülen yağmur suyunun toplaması
uygulaması, gelişen teknoloji ve yaşam koşullarına paralel olarak günümüz yapılarında
varlığını yitirmiştir. Dünyanın ve ülkemizin son yıllarda sıkça karşılaştığı susuzluk
sorunu yapılarımızdaki bu geleneksel uygulamaların yeniden gündeme getirilmesini
kaçınılmaz kılmaktadır.

Türkiye’deki yağmur rejimi bu sistemler için de uygundur. Özellikle dağlık olan kıyı
bölgelerinde yağış boldur (1,000–2,500 mm/yıl), kıyılardan iç bölgelere gidildikçe yağış
azalır. Marmara ve Ege bölgelerinde, Doğu Anadolu’nun yaylalarında ve dağlarında
yağış 500–1,000 mm/yıl’dır. İç Anadolu’nun birçok yerinde ve Güneydoğu Anadolu'da
yağış 350- 500 mm/yıl’dır. Tuz Gölü çevresi Türkiye’nin en az yağış alan yerlerinden
biridir (250–300 mm/yıl) (Url-5). Konya ili, Meram ilçesinde yapılan teorik bir
çalışmada, 4 kişilik bir ailenin kullandığı, 200 m2 su tutma alanı ve 100 m2 suyu az
kullanan bitkilerin ekildiği bahçesi olan bir konutun su ihtiyacı hesaplanmıştır. Sonuçta,
yaklaşık 20–25 tonluk depolama tankı kullanılarak Eylül ve Ekim ayları haricindeki diğer
10 ayda tamamen yağmur suları ile ailenin su ihtiyacı karşılanabilmektedir (Doğangönül
ve Doğangönül, 2006).

Çağdaş araç–gereç ve makineler ile yapılara yapılacak küçük ilaveler, şebeke suyu
kullanımını azaltacak, bunun için yapılacak tesisatı küçültecek ve istenildiği anda su
ihtiyacının karşılanması sağlanacaktır. Yağmur suyu toplama sistemlerinin ülkemizde de
yeniden yaygınlaştırılması ilk önce yapı sektöründe çalışanların bu konuda
bilinçlendirilmeleri ve bu uygulamaların önemi ve faydaları yeterince tanıtılmaları
gerektirmektedir. Günümüzde özellikle, önemli miktarlara ulaşan sulama suyu ihtiyacı
için genellikle içilebilir şebeke sularının kullanılması, hem çevresel hem de ekonomik
açıdan önemli bir kayıptır. Bunun için bazı toplu konut alanlarında, atıksuların
dönüştürülerek yeniden kullanılma çabaları olsa da, bunlar henüz çok yetersizdir. Oysa
diğer su etkin uygulamalarla birlikte, yağış bakımından uygun bölgelerde yağmur suyu
toplama sistemlerinin kullanılmasıyla çok yönlü yararlar sağlanacağı açıktır.

8.1. Yağmur Suları ve Potansiyel Kullanım Alanları

Evlerde kullanılan suyun miktarı azımsanmayacak bir orana sahiptir. Bu nedenle


binalarda su tüketiminin azaltılması bir gereklilik haline gelmektedir. Günümüzde tatlı su
kaynaklarının hızlı biçimde tüketilmesi ve kirlenmesi gibi sebeplerden ötürü alternatif bir
kaynak olan yağmur suyunun kullanılması gündeme gelmiştir. Özellikle hava
limanlarında, askeri bölgelerde, stadyumlarda, turistik tesislerde ve çatı alanı yeterince
büyük olan binalarda yağmur sularının toplanarak, basit arıtma işlemlerinden geçirilip

104
kullanıma sunulması binalarda su korunumu için alınabilecek önemli bir önlemdir
(Alpaslan vd., 2008).

Genelde dünya üzerine düşen yağışın (yağmur suyu) yarısı buharlaşırken diğer yarısı ya
yeraltı sularına ya da ırmaklara ulaşır. Yağışlar neticesinde meydana gelen sel ve
taşkınların aynı zamanda su kirliliği risklerini de artırdığı bilinmektedir. Bu konuda
yapılan araştırmalara göre, yerleşimlerde yağmur suyunu evsel kullanımlarla
değerlendirmek, yağmur suyu hacminin ve dolayısıyla taşıyacağı risk ve hasarın yaklaşık
%30 dolaylarında azaltılmasını mümkün kılmaktadır. Bu suların Avrupa ülkelerinde
kullanımı, Avrupa Birliğinin 76/160/EEC sayılı Yüzme Suyu Yönetmeliği’nin
hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmektedir. Yağmur suyu içme suyu olarak
kullanılmayacaksa sadece bu yönetmeliğe uymak yeterli olmaktadır. Bu sular yeşil
alanların sulanmasında, tuvaletlerde, araba yıkanması gibi birçok amaç için kullanılabilir.
Birçok araştırma, yağmur suyunun toplandığı ve depolandığı tanklarda ölçülen kirlilik
miktarının ilgili AB Yönetmeliğinde öngörülenden daha az olduğunu hatta gıda işlemeye
ilişkin AB Yönetmeliğinde öngörülen limitlere göre daha da az olduğunu göstermektedir.

Tanklarda toplanan yağmur sularının kalitesinin iyi olması için sağlanması gereken ön
şart, teknik standartlara uymaktır. Tankların tasarımı ve yapısındaki hatalar, yağmur
sularının kendine has bir koku ile anlaşılabilen düşük kalitede olmasına neden olmaktadır.
Bir diğer önemli konuda yağmur suyu dağıtım hatlarının
Şekil 8.1’de görüldüğü gibi ayrıca etiketlenmeleri ve dolayısıyla halkın bilgilendirilmesi
çok önemlidir.

Şekil 8.1. Yağmur suyu dağıtım hatları ve vanaların etiketlenmesi

8.1.1. Yeşil Alanları Sulama

Genellikle yağmur suyunun filtrelenmesi ve tanklara doldurulması daha sonra da yeşil


alanlar ya da bitkilere doğru pompalanması yeterlidir. Öğle saatlerinde yapılan çiçek-çim
sulama işlemi suyun fazlasıyla buharlaşarak bitkilerin zarar görmesine sebep olduğundan

105
bu sürecin sabah ve akşam saatlerinde yapılması bitkilerin korunması açısından önemli
ve yararlı olmaktadır.

8.1.2. Tuvalette Su Kullanımı

Yağmur sularının başka bir uygulaması da dışkı naklidir. Örneğin Almanya Bad
Berka’daki bir hastane yağmur suyunu kullanarak su tüketim maliyetlerini %20 oranında
azaltmayı başarmıştır. Bu miktar 2000 yılında yaklaşık 36.144 m3 olmuştur. 2006 yılına
kadar elde edilen tasarruf ise yaklaşık 1,5 Milyon Euro’dur.

8.1.3. Çamaşır Yıkama

Çamaşırların yağmur suyuyla yıkanmasına (örneğin Almanya’da) izin verilmektedir;


ancak 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren TVO yönetmeliğinde “yıkama amaçlı olarak
yağmur suyunun kullanılıp kullanılmamasına tüketici tarafından karar verebilir”
denmektedir.

Dermatolojik araştırmalar, yağmur sularının ev ve işleri için de kullanılabileceğini


göstermiştir. Yağmur sularının tetiklediği alerjiler sadece söylentilerden ibarettir. Bu
alerjilerin nedenleri, bazı özel tekstiller ya da bazı kimyasal maddeler olabilir. Titiz bir
şekilde yapılan araştırmalar, yağmur suyunda yıkanmış çamaşırlar ile içme suyunda
yıkanmış çamaşırlar arasında bakteriyolojik açıdan hiçbir farklılık olmadığını
göstermiştir. Çok sayıda vejetatif mikrobun nemli ortamda bulunup kurutma yapıldığında
yok olmasına rağmen kurutulmuş çamaşırların enfeksiyona yol açma olasılığı az da olsa
vardır. Sağlık uzmanları bu çamaşırlarda bulunan mikropların sayısının önemsiz olduğu
kanısındadırlar.

8.2. Yağmur Hasadının Üstün ve Zayıf Yönleri

Yağmur suyu hasadının üstün ve zayıf yönleri aşağıda özetlenmektedir (Karakaya ve


Gönenç, 2005).

Üstünlükler:

 Projenin büyüklüğüne bağlı olmakla birlikte yatırım ve işletme maliyeti genelde


düşüktür.
 İnşaatı ve işletilmesi kolaydır.
 Sorumluluk bireysel/tekil sistemlerde mal sahibine aittir.
 Mevcut su temin sistemi ile bütünleştirilebilir.
 Sisteme adaptasyon kolaydır.
 Diğer su temin projeleri ile karşılaştırıldığında olumsuz çevresel etkileri daha
azdır.
 Elde edilen su bedelsizdir.
 Elde edilen su kullanım yerine yakındır.
 Elde edilen su diğer su teminlerine kıyasla çok daha kalitelidir, arıtmaya gerek
duymaksızın yeniden kullanılabilir.
 Mevcut su kaynaklarının korunmasına yardımcı olur.
 Acil durumlarda (deprem, ani susuzluk, vb.) durumlarda rahatlıkla kullanılabilir.

106
 Sel riskini azaltarak alıcı ortamlara taşınacak kirlilik yükünü azaltır.

Zayıflıklar:

 Yağışlardaki belirsizlikler sistemin güvenirliğini azaltmaktadır.


 Bencil bir çözümdür, yardımlaşma duygusu ve paylaşma duygusunu öldürür.
 Sorumluluk tekil sistemlerde sistemin sahibine aittir; bu nedenle cazip
olmayabilir.
 Tekil toplama sistemlerinin yaygınlaşması yerleşim yerine su sağlayan belediye
veya özel şirketlerin gelirinde düşüşe neden olabilir.
 Hükümetler alternatif su kaynağı olarak yağmur suyunun değerlendirilmesi
konusunda politika geliştirmemektedirler. Halkın da genelde bu konuda talebi
olmayabilir.
 Tanklar ve depolar çocuklar için tehlike oluşturabilir.
 Tanklar ve depolar çok yer kaplayabilir.

8.3. Yağmur Suyunun Toplanması- Sarnıç Sistemi

Eski dönemlerde özellikle su sıkıntısının hissedildiği bölgelerde yaygın olarak görülen


sarnıç sistemleri ile yağmur suyu toplanılarak kullanılmaktaydı. Günümüzde de, su
sorunu olan kurak bölgelerde toplam su tüketiminde büyük bir orana sahip olan bahçe
sulamasında, yağmur suyu kullanımı su tüketimini büyük oranda düşürmektedir. Bu tip
kullanımlar için sarnıç uygulaması oldukça etkin bir yöntem olmaktadır. Sarnıç
uygulamaları özellikle yeraltı ve yüzeysel su kaynaklarının kısıtlı olduğu, buna karşın
yeterli yağışın bulunduğu yerler ve merkezi su temini altyapısı bulunmayan yerleşimler
için ideal çözüm olarak sunulmaktadır. Sarnıçların kullanılabileceği yerler arasında kırsal
alanlar, kıyı bölgeleri, kurak, yarı kurak alanlar, adalar ve dağınık yerleşimler yer
almaktadır.

Tipik bir sarnıç sistemi dört bileşenden oluşmaktadır. Bunlar;

• Yağmur suyunun binaların çatılarından veya zeminden toplanması,


• Oluk sistemi ile iletiminin sağlanması,
• Yağmur suyu deposunda biriktirilmesi,
• Arıtılarak bina içine iletilmesidir (Alpaslan vd., 2008).

Şehir, kasaba ve köylerin su ihtiyacı yağış, yüzeysel ve yeraltı sularından temin


edilmektedir. Yağmur suları sarnıç adı verilen depolarda toplanmaktadırlar. Sarnıçlar
genellikle yere gömülü olarak ve su sızdırmayacak biçimde yapılırlar. Çatı, teras ve temiz
beton avlulardan toplanan sular sarnıca verilmektedirler. Sarnıca verilen yağmur suyunun
kumdan (filtre) süzülmesi gerekmekte olup bu amaçla silis kumu kullanılmaktadır. Alt
1/3’lük kısmı çakıl üst tarafı ince kumla meydana getirilmiş yaklaşık olarak 1m
yüksekliğinde bir kum filtresi iyi sonuç vermektedir. Şekil 8.2’de sarnıcın düşey kesit ve
planı yer almaktadır.

107
Şekil 8.2. Tipik bir sarnıcın düşey kesiti ve planı (Şahin ve Manioğlu, 2011)

Ancak kum filtresinin sarnıç içine yapılması halinde, kum tabakasının %40’ı kadar boşluk
olduğundan sarnıç hacmi gerekenden çok büyük çıkabilmektedir. Bu sakıncayı gidermek
için süzme kumunu geliş borusu veya su alma borusu etrafına koymak, zamanla kirlenen
kumları değiştirmek ya da en azından kirlenen kumları yıkamak gerekmektedir. Daha
geliştirilmiş sarnıçlarda yağmur suyu, bir dinlendirme ve süzme işleminden geçmektedir.
Çakıl ve ince kumdan yapılan 1,40 m yükseklikteki kum süzgeci suda bulunan asılı
kirlerle yüzücü maddeleri süzmekte ve su alma kuyusuna temizlenmiş suyun geçmesini
sağlamaktadır. Suyun temiz kalması bakımından sarnıçtan suyun kovalarla değil tulumba
ile alınması doğru olmaktadır (Şahin ve Manioğlu, 2011). (Şekil 8.3).

Şekil 8.3. Yağmur sularının filtreden geçirilerek sarnıçta toplanması (Şahin ve Manioğlu,
2011)

Su sıkıntısının sıkça görüldüğü ve artan nüfus ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli


suyolları ile beslenen İstanbul’da geleneksel sarnıçlara ait pek çok örnek bulunmaktadır.
Sarnıçların en bilinen örnekleri 336 sütunlu İmparator Sarnıcı (Yerebatan Sarayı), 224
sütunlu Pileksenus Sarnıcı (Binbirdirek) ve Acımusluk Sarnıcı’dır (Avcı, 2001). Bunun
yanı sıra, eski dönemlerde sınırlı su kaynaklarının nüfusa yetersiz gelmesi nedeniyle
özellikle Tarihi Yarımada’da konutların ya da sarayların bodrum katları sarnıç olarak
kullanılmıştır. Günümüzde sarnıç sistemlerinin teknolojik açıdan geliştirilmesi ile
yağmur suyunun binalarda kullanılması ve böylece su tüketiminin azaltılması yeniden
eski durumuna kavuşmaktadır.

108
8.4. Gelişmiş Yağmur Suyu Toplama ve Dağıtım Sistemleri

Yağmur suyu toplama tanklarının kullanılması birçok fayda sağlamaktadır. Bu sayede,


yağmur sularının kullanma verimi artar, yeraltı su kaynakları korunur, yağmur sularının
kanalizasyon sistemine girmesi engellenerek kirlenmesi engellenir, sel ve taşkın riski
azaltılır, yüzeysel suların kirlenmesi önlenir. Yağmur suyu toplama ve dağıtım sistemleri
konusunda değişik teknolojiler ve sistemler hakkında güncel bilgiler aşağı yer almaktadır.

8.4.1. Sızdırma

Sızdırma yağmur suyunun en kolay kullanım şeklidir. Yeraltına sızdırılan su, yeraltı
sularının rejenerasyonu (besleme) ve korunmasında kullanılan yöntemlerden biridir. Aynı
zamanda, yeraltı suyunu başlangıçtaki seviyesine yeniden ulaştırmanın en kolay yoludur.
Yeraltı suyunun doğal yollarla kendini yeniden oluşturması %20–50 oranında yağmur
suyuna dayanmaktadır. Öncelikle toprağın doğal olarak sızdırmaya uygun olduğu tespit
edilmelidir. Uygun koşullar, örneğin Alman mevzuatı ATV standardı A138’de
öngörülmüştür. Tanklarda toplanan yağmur sularının kullanılması için sağlanması
gereken temel şart, suyun saflığını bozan maddelerin bulunmamasıdır.

Sızdırma oranını artırmak için bir diğer olanak da park alanlarında ya da kamusal
alanlarda bazı özel taşların kullanılmasıdır. Bu taşlar yüksek geçirgenliğe sahiptir ve
sağanak yağmurlarda bile yağmur suyunun süzülüp yeraltı suyuna karışması için uygun
ortam oluştururlar. Taşların geçirgenliğinin sağlanması sırasında önemli bir önkoşul da
“temiz” üretim tekniklerinin kullanılıyor olmasıdır. Günümüzde inşaat ruhsatları
verilirken dikkate alınması gereken en önemli husus bina-ev-fabrika-işyeri, vb. yapıların
bahçe, otopark ve bina çevresindeki alanların yeşillendirilip, yağmur suyunun yeraltı
suyuna sızmasını sağlamak için Şekil 8.4’te gösterilen benzer taşlardan döşenmesi
gereklidir. Kesinlikle zemin beton ile kapatılmamalıdır. Yağmur suyunun toprağa sızması
sağlanmalıdır. Sızdırmanın avantajları olarak yağmur suyu kanalizasyon sisteminin
taşıyacağı yükü azaltmaktadır. Dolayısıyla, şebeke ve kanalizasyon sisteminin maliyetleri
aşağıya çekilmektedir. Kanalizasyon şebekesine rastgele sızan sulara karşı daha fazla
taşkın güvenlik önlemleri almaya gerek kalmamaktadır.

Yağmur sularının ve sızdırma sistemlerinin kullanımının avantajları ise; atıksu arıtım


maliyetlerinin azaltılması, yağmur suyu biriktirme tankı yapmanın kolay oluşu, sel ve
taşkınların verdiği zararın azaltılmasıdır. Örneğin: Almanya Recklinghausen’deki
Elisabeth Hastanesi bu yöntemi kullanarak yıllık su arıtma maliyetlerini 35.000 Euro
tutarında azaltmıştır.

109
Şekil 8.4. Zemine yeraltı suyu geçirgenliği sağlayan taş döşenmesi örnekleri

8.4.2. Yağmur Suyu Toplama Sistemleri

Yağmur suyu biriktirme yapıları, toplama, filtreleme ve depolama ünitelerini içerir.


Tankın kontrol edilemez derecede taşmasını önlemek için bir sızdırma sistemi de
bulunmalıdır.

Yüzeyden Su Toplama

Yağmur suyunun yüzeyden toplanmasına ilişkin teknik konular ve yapım türleri (ziftli
çatı-asbest beton çatı-metal platform çatı) bulunmaktadır. Aşırı derecede kirli çatıları
bulunan yapılardan toplanan yağmur suları, yağmur suyu toplama tankında
toplanmamalıdır. Bir ziftli çatıdan toplanan sular genellikle sarı renkli olup, tuvalette ve
bahçe sulamada kullanılmasının önerilmesini gerektirecek şekilde özel bir kokuya
sahiptir. Ancak, bu suların bakteriyolojik bakımından zararsız olduğu kanıtlanmıştır.

Çökeltim yöntemiyle arıtılan su, tüketim için pompayla transfer edilir. Su seviyesi
otomatik olarak kontrol edilir. Asbest-beton çatı çözülmeye eğilimlidir. Bu durumda
toplanan sular, asbest yüzdesine bağlı olarak sadece tuvaletler için kullanılabilir. Metal
platform çatı, özellikle de karışık metalle kaplanmış çatılardan toplanan sular çamaşır
yıkama ya da bahçe sulaması için kullanılmaya elverişli değildir. Bu sular yalnızca
tuvaletlerde kullanılabilir. Yağmur suyu toplama tankı su tedarikini sağlamak yanında
çökeltim işlemi yoluyla yağmur suyunun arıtılmasını da sağlar. Şekil 8.5’te yüzeyden su
toplama sisteminin iki tipik gösterimi yer almaktadır.

110
(a)

(b)

Şekil 8.5. Yüzeyden su toplama sistemi tipik şemaları, (a) (Url-6); (b) (Url- 7)

Filtre Sistemleri

Son zamanlarda yapılan çalışmalar ile yeni filtreleme olanakları ortaya konmuştur. Çakıl
taşı filtreleri hiç bir bakım masrafı gerektirmemektedir. Bu durum yeni filtre
sistemlerindeki gelişmeyi göstermektedir (yılda bir ya da iki kez temizleme gerektirir).
Mekanik filtrelerden geçirilen yağmur suyu ise, tuvalet temizliği, çamaşır makinesi ve
bahçe sulaması için kullanılabilir. Filtreleme, yağmur suyunun kullanımı için önemli bir

111
koşul olan büyük miktarlarda kirleticinin sudan ayrılmasını sağlayan teknolojik bir
işlemdir. Filtre sisteminin kurulumunun erişilebilir bir yere yapılması çok önemlidir, bu
şekilde periyodik muayene ve temizliğin yapılması garanti altına alınmış olur. Kolayca
temizlenebilen ama böylece yaprak, kum gibi kirleticilerin su tankına girmesini önleyen
filtrelerin kullanılması önerilmektedir. Vorteks filtresiyle gerçekleştirilen yeni tip
filtrenin resmi ve çalışma şekli şematik olarak Şekil 8.6’da gösterilmektedir. Akış borusu
ve zemin borusu için vorteks filtre görünüşleri ise Şekil 8.7’de yer almaktadır.

(a) (b)
Şekil 8.6. (a) Vorteks filtreyle gerçekleştirilen yeni tip filtrenin resmi ve (b) çalışma şekli
(Url-8)

Şekil 8.7. Akış borusu ve zemin borusu için vorteks filtre görünüşleri (Url-8)

112
Modüler Yapı

Yağmur suyunun kullanılmasıyla ilgili olarak modüler yapı fikri günümüzde her
zamankinden daha kabul edilir olmuştur. Yıllar önce tek tek parçalar karmaşık bir yolla
birleştirilirken, şimdi önceden monte edilmiş yalnızca iki parçanın birleştirilmesi
yeterlidir. Modüler sistemler sayesinde kolay montaj ve düşük maliyetler, sistemin
bakımında bina bakımı için gereken diğer bilinen hizmetlere göre (örneğin ısı
mühendisliği) daha kolay ve güvenilir hale gelmiştir. Birinci modül filtre, tank ve toplama
borularını içerir. İkinci modül basınç kontrolü ve toplama borularını içerir.

8.4.3. Yağmur Suyu Sisteminin Bina içinde Döşenmesi

Konut içerisinde yağmur suyu tesisatının kullanıldığı sistemler çeşitlidir.

• Yağmur suyu tesisatının kullanıldığı sistemler (tekli sistem),


• Şebekenin yağmur suyu tesisatını beslediği sistemler,
• Yağmur suyu tesisatı ile şebekenin birbirinden bağımsız olarak kullanıldığı
sistemler (çiftli sistem)

şeklinde farklı uygulama seçenekleri bulunmaktadır (Şahin, 2010).

Konut içerisinde basit bir yağmur suyu toplama sisteminde (tekli sistem), çatıdan
toplanan yağmur suyu, büyük parçaları tutan filtreden geçirildikten sonra yağmur suyu
deposuna gelmektedir. Su, yağmur suyu deposundan çamaşır makinesi ya da tuvalet
rezervuarı gibi konut içerisinde ihtiyaç duyulan alanlara pompalanmaktadır (Şekil 8.8).
Bu sistemde sistemin ilk kurulum maliyeti dışında, toplanılan yağmur suyuna ücret
ödenmemektedir. Ancak yağmur suyunun az olduğu dönemlerde ya da yağmur suyu
toplama sisteminde herhangi bir sorun çıktığında binada oluşacak su kesintisi bu sistemin
zayıflığıdır.

Şekil 8.8. Yağmur suyu tesisatının kullanıldığı sistemler (Şahin, 2010)

Şebekenin yağmur suyu tesisatını beslediği sistemler, yağmur suyu tesisatının şebeke ile
beslendiği sistemlerdir. Bu sistemler sadece yağmur suyu tesisatının kullanıldığı
sistemlere göre daha maliyetlidir. Bu tip sistemlerde çatıdan gelen yağmur suyu

113
oluklardan ve filtrelerden geçtikten sonra depoda toplanarak bina içerisinde çamaşır
makinesi ya da tuvalet rezervuarları gibi kullanım yerlerine pompalanmaktadır.

Bina içerisinde yağmur suyunun dağıtılması iki farklı şekilde yapılabilmektedir.

Şebekenin yağmur suyu sistemi ile doğrudan beslenmesi

Bu tip sistemlerde şebeke ile yağmur suyu tesisatı birbirine bağlı durumdadır. Yağmur
suyunun az olduğu dönemlerde yağmur suyu tesisatı şebeke ile beslenerek, bina içerisinde
çamaşır makineleri ve tuvalet rezervuarlarında kullanılmaktadır (Şekil 8.9). Bina
içerisinde ek bir alana ihtiyaç olmaması bu sistemin üstünlükleri olmakla birlikte yağmur
suyu kullanılamadığı zaman, ana şebekedeki suyun pompalanması için pompanın
harcadığı enerji maliyeti, pompa bakım masrafları, kontrol mekanizmasının daha pahalı
ve karışık olması, bina içerisinde su kullanımının olduğu her zaman pompa çalışması
sistemin zayıflıklarıdır (Şahin ve Manioğlu, 2011).

Şekil 8.9. Şebekenin yağmur suyu sistemi ile doğrudan beslemesi (Şahin, 2010)

Şebeke suyu ile yağmur suyu tesisatının bina içerisinde (çatı arasında) bir depoda
birleştirilmesi (Yerçekimi sistemi ya da çatı deposu sistemi ile dağıtım)

Bu sistemde çatı arasında bulunan depoya hem yağmur suyu tesisatı hem de şebeke suyu
gelmektedir. Sistem, yağmur suyunun depoya dolması ve sonrasında bina içerisinde
pompaya ihtiyaç duyulmadan çamaşır makinesi ve tuvalet rezervuarlarına yerçekimi ile
iletilmesi şeklindedir (Şekil 8.10).

114
Şekil 8.10. Şebeke suyu ile yağmur suyu tesisinin bina içerisinde (çatı arasında) bir
depoda birleştirilmesi (yer çekimi sistemi ya da çatı deposu sistemi ile dağıtım) (Şahin,
2010)

Bina içerisinde herhangi bir elektrik kesintisi durumunda ya da yağmur suyu deposunda
su olmadığı durumda çatı deposuna şebekeden su ilave edilebilmesi, daha basit bir kontrol
mekanizmasına sahip olması ve bina içerisindeki dağıtımın yerçekimi ile sağlanması
sebebiyle enerji tasarrufu sağlanması sistemin üstünlükleridir (Şahin ve Manioğlu, 2011).

Pompa kullanılmadığı için, şebeke basıncının modern çamaşır makinesi ve bahçe


sulaması için çok düşük olabilmesi ve tuvalet rezervuarının yavaş dolabilmesi, çatı
arasında depo için alana ihtiyaç duyulması sistemin zayıflıkları olarak kabul edilmektedir.
Ülkemizde “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin 7.10.7.
Betonarme Sistemin Kütlesinin Azaltılması” maddesinde belirtilen çatıda bulunan su
deposu vb. tesisat ağırlıklarının zemine indirilmesi gerekliliği de sistemin bir diğer önemli
zayıflığıdır. Ticari ve endüstriyel binalarda genellikle yağmur suyu kullanım suyu olarak
tuvalet rezervuarlarında, yangın söndürme ve yeşil alan sulamasında kullanılmaktadır
(Şekil 8.11).

Sistem olarak küçük ölçekli binalarda kullanılan sistemlerle aynı olmakla birlikte,
kapasitedeki artış maliyetin de artmasına neden olmaktadır. Ancak yağmur suyunun
toplandığı çatı alanının daha büyük olması ve potansiyel kullanım suyu ihtiyacının daha
fazla olması gibi sebeplerden dolayı yağmur suyu toplama sisteminin büyük ölçekli
binalarda kullanılması daha çok tercih edilmektedir (Şahin ve Manioğlu, 2011).

115
Şekil 8.11. Ticari binalarda yağmur suyu toplama sistemleri (Şahin, 2010)

Yağmur suyu tesisatı ile şebekenin birbirinden bağımsız olarak kullanıldığı sistemler
(çiftli sistem)

Bu tip sistemlerde yağmur suyu tesisatı ana şebeke ile beslenmemekte, bunun yerine her
iki sistemde de (yağmur suyu tesisatı ve şebeke) bağımsız olarak konut içerisinde tuvalet
rezervuarı ya da çamaşır makinesinde kullanılmaktadır. Her iki sistem tuvalet rezervuarı
ya da çamaşır makinesine kadar uzatıldığı için ek bir maliyet oluşmamaktadır.

8.4.4. Depo Tesisatı

Depo tesisatı ile ilgili şematik gösterimler Şekil 8.12 (a) ve (b)’de yer almaktadır.

116
(a)

(b)

Şekil 8.12. (a), (b) Depo tesisatı ile ilgili şematik gösterimler (Url-9)

8.5. Binalarda Yağmur Suyunun Kullanılmasına İlişkin Dünyadaki ve Türkiye’deki


Mevzuat ve Teşvikler

Türkiye’den önce Avrupa ülkelerinde binalarda suyun verimli kullanılması amacı ile
çeşitli önlemler alınmakta ve teknolojiler geliştirilmektedir. “Yeşil Bina Sertifikasyon
Sistemleri” bu konudaki gelişmelere ve verilen öneme örnek teşkil etmektedir. Su
tüketiminin azaltılması konusunda gelişen teknolojiler ile birlikte her ülke, yönetmelik,
standart ya da bilimsel nitelikteki kılavuzlar ile bu teknolojilerin kullanım şeklini
belirlemiş ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Çeşitli ülkelerdeki yağmur suyu kullanımına
ilişkin yasa ve yönetmelikler Tablo 8.1’de özetlenmektedir. Ülkelerin belirlediği finansal
teşviklere “Yeşil Bina Sertifikasyon Sistemleri” de eklenmiştir. Bu sistemlerde elde edilen
sertifikanın derecesine göre yapının maddi değeri artmakta olup yapı ve ayrıca teknolojik
binalar arasında da prestij sahibi olmaktadır. Yeşil bina değerlendirme sistemlerinin
temeli sürdürülebilir tasarımlara dayanmaktadır. Binalarda sürdürülebilir kaynakların
sürekli tüketilmesi yerine tüm kaynakların mümkün olduğunca az tüketilmesi, tekrar

117
kullanılması ya da geri dönüştürülmesini kapsayan değerlendirme sistemleri farklı
ülkelerde farklı isimlere sahiptir.

1990 yılında İngiltere’de kullanılmaya başlanılan BREEAM ile 1998 yılında ABD’de
yürürlüğe giren LEED değerlendirme sisteminin öngördüğü kriterlere göre
sertifikalandırılmış binalar bulunmaktadır. Bu sertifika programlarında binalarda su
korunumuna ilişkin kriterler de yer almaktadır (Somalı ve Ilıcalı, 2009). Bu kriterler, gri
suyun arıtılarak tekrar kullanılması, yağmur suyu kullanımı gibi teknolojiler ile
binalardaki su tüketiminin azaltılmasına ilişkindir. Sertifika programında belirlenen
şartların yerine getirilmesi ile daha yüksek puan alınabilmektedir. 2008 yılından itibaren
Breeam’in, Breeam Avrupa ve Breeam Körfez Ülkeleri şeklinde uluslararası sürümleri
çıkartılmıştır. Su kriterine ilişkin puan ağırlığı su sıkıntısının daha yoğun hissedildiği
Breeam’in Körfez Ülkeleri için olan sürümünde %30 iken Breeam Avrupa’da bu oran
%6’dır. Leed ve Breeam gibi yeşil bina değerlendirme sistemlerinin her geçen gün daha
da artmasından dolayı binalarda yağmur suyunun korunumuna ilişkin teknolojiler her
geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır (Şahin ve Manioğlu, 2011).

118
Tablo 8.1. Yağmur Suyu Kullanımına İlişkin Yasa ve Yönetmelikler (Şahin ve Manioğlu, 2011)
Ülke Yasa ve Yönetmelik Teşvik
DIN 1989: Su fiyatlarının yüksek olması nedeni ile konutlarda ve çalışma
Bu standart yağmur suyuna ilişkin planlama, tesisat, alanlarında 1,5 milyondan fazla yağmur suyu toplama sistemi
Almanya
uygulama ve bakım, filtreleme, yağmur suyu rezervuarları kurulmuştur. Sistemin kurulduğu bölgeye göre 1200 Euro’ya varan
konularını ele almaktadır. indirimler yapılmaktadır.
BS 8515: 2009 Yağmur Suyu Toplama Sistemleri, Uygulama
Standardı.
İngiltere Sistemin uygulandığı ilk yıl %100 vergi indirimi sağlanmaktadır.
Bu standart yağmur suyunun kullanma suyuna eklenmesine
ilişkin tasarım, tesisat ve bakımı hakkında bilgi vermektedir.
30,000 m2’den büyük binalarda gri su arıtma sistemleri ve
yağmur suyu toplama sistemlerinin Kullanılması Japonya
Japonya
Bayındırlık Bakanlığı tarafından yasa ile zorunlu hale
getirilmiştir.
Yeni Delhi’de 100 m2’den büyük çatı alanına sahip tüm yeni
binalarda ve 1000 m2’den büyük inşaat alanına sahip yeni
binalarda,
Gujarat’da tüm resmi binalarda,
Indore’da 250 m2 inşaat alanına sahip tüm yeni binalarda,
Hyderebad’da 300 m2 inşaat alanına sahip tüm yeni
Hindistan binalarda,
Chennai’de 3 katlı tüm yeni binalarda,
Mubai’de 1000 m2 parsel alanına sahip tüm binalarda,
Rajasthan’da 500 m2’den daha büyük parsel alanına sahip
altyapısı bulunan kentsel alanlarda yağmur suyu kullanımı
zorunlu hale gelmiştir.

119
Tablo 8.1. Yağmur Suyu Kullanımına İlişkin Yasa ve Yönetmelikler (Şahin ve Manioğlu, 2011), devamı
Ülke Yasa ve Yönetmelik Teşvik
“National Rainwater and Grey Water Initiative” programı
kapsamında Ocak 2009’dan itibaren her aileye, evlerinde
kullanacağı yağmur suyu deposu veya gri su arıtması için 500 $’a
Sydney ve New South Wales’de BASIX (Building and
varan devlet teşviki sağlanmaktadır. Teşvikler; 2000-3999 litrelik
Sustainability Index) bina yönetmeliğine göre yağmur suyu
Avustralya yağmur tankları için 400 $, 4000 litre veya daha büyük tanklar için
deposunun konut dışında ya da konut içerisinde kullanılarak
500 $, kalıcı olarak kurulan gri su arıtma sistemleri için 500 $’dır.
su tüketiminin azaltılması gerekmektedir.
Queens Land’de konutlarda yağmur suyu sisteminin kurulumuna
hükümet tarafından 1500 $’a kadar indirim yapılmaktadır.
1970’lerden itibaren kullanılmaya başlanan bu sistemler için
geliştirilen teşvikler henüz kısıtlı olmakla beraber, her eyaletin
belirlediği farklı finansal destekler bulunmaktadır.

Illinois: Illinois Plumbing License Law tarafından 1 Ocak Teksas: 1993’den itibaren yağmur suyu sistemi kullanılan binalarda
2010 tarihinden itibaren yağmur suyu toplama ve dağıtım endüstriyel ve ticari tesislerde emlak kredisi yardımı yapılmakta
sistemine ilişkin minimum standartlar yasa ile (SB 2549) olup, 2001 yılında yağmur suyu kullanılan binalarda vergi
zorunlu hale gelmiştir. indirimleri yapılmıştır.
ABD
Yağmur suyunun toplanması ve kullanılması konusunda Austin: 2008 yılında konutlarda yağmur suyu sistemlerinin
belirlenmiş olan henüz çok fazla yasa ya da yönetmelik kurulması için 500 $, kamu binalarında ya da kar amacı gütmeyen
bulunmamakla birlikte farklı eyaletlerin belirlemiş oldukları kuruluşlarda kurulum için 5000 $’lık bir bölümünü karşılamaktadır.
farklı yasalar bulunmaktadır. Austin Ticari Teşvik Programı ticari uygulamalar için 40,000 $’a
kadar indirim yapabilmektedir.

Virginia eyaletinde sistem maliyetinin yarısını geçmemek kaydı ile


2000 $’a kadar vergi indirimi yapılabilmektedir.

120
Ülkemizde henüz mevcut bir Yeşil Bina Değerlendirme Sistemi bulunmamakta olup, su
korunumuna ilişkin teknolojilerden binalarda yağmur suyunun kullanılması da henüz
yaygın şekilde gerçekleşmemektedir.

8.6. Maliyetler ve Verimlilik

Müstakil bir eve uygun ve son teknoloji ile kalite standartlarına göre yapılmış bir
ekipmanın maliyeti yaklaşık 4000–5000 Euro’dur. İki ailenin yaşadığı evlerde ekipmanın
amortisman süresi 15–20 yıl olacaktır. Daha iyi bir yağmur suyu kullanımı için bir
istasyon sadece bir ekonomik yatırım olarak değil, aynı zamanda geleceğe dair bir yatırım
olarak da görülmüştür.

Endüstride yağmur suyu kullanımında azami 5 yıllık bir amortisman süresi öngörülebilir;
daha geniş bir alandan yağmur suyu toplama olanağı vardır ve tüketim de çok daha yüksek
miktarlardadır. Ancak, sadece yağmur suyu kullanımı, su kaynaklarının azalmasına
ilişkin problemleri çözmeyecektir. Yağmur suyunun kullanımı şebeke suyu hacmini %20
azaltır. Yatırım değeri evler için 4.000, şirketler için ise 50.000 Euro’dur. Amortisman
süresi ise evler için 3–4 yıl, şirketler için 7–8 yıldır (Url-9).

İçme suyu kaynaklarının günümüzde daha da sınırlı hale gelmesi ile yağmur suyu tedarik
koşulları da artmaktadır. Son yıllarda içme suyu ve atıksu fiyatları iki katına yükselmiştir.
Tüketicilerin tutumları yakından gözlemlenmeli ve mümkünse değiştirilmelidir. Yağmur
suyunu değerlendirmek için yerel yönetimlere de önemli görevler düşmektedir. Şehrin
atıksu kanalizasyon sistemine yağmur suyunun karışması önlenmelidir. Şehrin alt yapı
çalışmalarında yağmursuyu ve atıksuyunun ayrık sistemle toplanması sağlanmalıdır.
Böylece atıksu arıtma tesislerinin aşırı yüklenmesi önlemiş olur.

Yağmur suyu kullanmanın ekonomik değerine bakıldığında; İzmir üzerine bir örnek
verildiği görülmektedir. İzmir’de; 1 m3 depo hacmi ile yıllık 20 m3 yağmur suyu hasadı
sayesinde bir konutta kişi başına yıllık 44 TL ederinde bir kazanç sağlamak mümkündür.

 Bir kişinin günlük ortalama su tüketimi: 100 lt /kişi (konutlarda)


 İzmir için yıllık ortalama yağış miktarı: 700 kg/m2
 En fazla yağış alan aylardaki ortalama yağış miktarı: 150 kg/m2
 İZSU’nun su satış fiyatı (şebeke suyu ücreti): 2,20 TL/m3

Yağmursuyu sisteminin kurulumunu (işçilik+malzeme) rezervuarın birim hacmi (m3)


başına 100 TL'ye mal olduğunu kabul edilirse, toplam kurulum maliyeti bir kişi için 7
senede sağlanacak su faturası karına denk gelmektedir.

8.7. Yağmur Suyu Toplama ve Kullanma Sistemleri- Uygulama Örnekleri

Arkeolojik kanıtlar yağmur suyu toplanmasının 4000 yıl öncesine dayandığını


göstermektedir. Çin'de yağmur suyu toplanması düşüncesinin 6000 yıl öncesine
tarihlendiği belirtilmektedir. Bu uygulamalar Anadolu’nun farklı bölgelerindeki
geleneksel konutlarda da görülmektedir. Örneğin; Antalya’daki Misistireli evinde çatı
suları çinko ve bez oluklarla toplanarak önce bina içindeki depolara daha sonra bahçedeki
kuyu ve sarnıca doldurulmaktadır. Benzer çözüm geleneksel İstanbul evlerinde de

121
görülmektedir. Son parçası hareketli olan yağmur iniş borusu, yağmur yağdığı zaman
önce bodrumdaki sarnıcın giriş borusuna, sarnıç dolduktan sonra dışa çevrilmektedir.
Eski Bodrum evlerinin çatılarında da yağmur sularını toplayan sistemler bulunmaktadır.
Bodrum evlerinde yağmur suyu duvarda yapılmış bir kanalla önce bir sarnıca inmekte
daha sonra da bahçeye yönlenmektedir.

Günümüzde gündemde olan “sürdürülebilir yeşil binalarda” su verimi önemli bir yer
tutmaktadır. Çift kaynaklı su hatları tasarlanmakta ve bunlardan biri tuvalet temizliği ve
rezervuar suyu diğeri ise içme suyu olarak kullanılmaktadır. Bu hatlardan ilki geri
dönüşümlü su kaynaklarından elde edilir. Yağmur suyu veya gri su bu amaçla kullanılarak
evsel su kullanımlarında tasarrufa gidilir.

Dünyanın çeşitli ülkelerinde yağmur suyu toplama sistemlerinin başarılı örnekleri


mevcuttur. Bu tip kullanımların uygulanmakta olduğu uluslararası bazı örneklere aşağıda
yer verilmektedir.

 New York’taki Dünya Ticaret Merkezi. Bu gökdelende yağmur suları çatıda


toplanarak etraftaki parkın sulanmasında ve bu binanın soğutulması için
saklanmaktadır ki bu işlem bina soğutmasında kullanılan enerjide %25 oranında
tasarruf sağlamaktadır.
 Frankfurt Havaalanı B Terminali’nde yağmur suyu, sulama ve tuvalet yıkama
amaçlı kullanılmaktadır.
 Almanya’da Marburg Tenis Kortu ise dışarıdan temin edilen yağmur suyu ile
sulanmaktadır.
 Überlingen’deki Bommer Otomobil Yıkama Tesisi’nde, yağmursuyu araç
yıkanmasında kullanılmaktadır.
 Berlin’deki Sony-Center’da ise 25 katın 14’ünde tuvalet rezervuarlarında yağmur
suyu kullanılmaktadır.
 Amerika Birleşik Devletleri’nde ise, 100.000’lerce evde yağmur suyu depolama
sisteminin olduğu bilinmektedir. Bunların çoğunun bahçe sulama ve bitki
yetiştirme amaçlı, %20’lik bir kesiminin ise içme suyu amaçlı olduğu
bilinmektedir.
 Teksas eyaletinin merkezinde tüm ihtiyacını yağmur suyundan karşılayan
400’den fazla sistem vardır. Sadece Austin şehrinde 6000 depolama varili
yerleştirilmiştir.

Ülkemize bakıldığında ise bazı güncel örnekler göze çarpmaktadır;

 Siemens fabrikasının Türkiye’de yeşil bina derecelendirme sertifikası LEED’i


alan ilk fabrika olma özelliğine sahip olduğu görülmektedir. Siemens’in bu
uygulamaya geçen yeni fabrikasında yağmur suları çatıya kurulan sistem ile
toplanmakta ve sulama suyu olarak değerlendirilmektedir.
 Ankara’daki Eser Holding Genel Müdürlüğü Binası ise ilk LEED Platin sertifikalı
proje özelliğini taşımaktadır. Bu bina uluslararası sıralamada da ilk 10’a girmiştir.
 Unilever Ümraniye Ofisi ise Türkiye’nin ilk LEED Gümüş sertifikasına sahip
projesidir. Bu binada da %40 su tasarrufu sağlanmaktadır.

122
 LEED Gold sertifikasına ise, Sabiha Gökçen Havalimanı sınırları içerisinde
kurulu THY- Pratt Whitney Uçak Motoru Bakım Merkezi Binası sahiptir. Tüm bu
belgeli binalarda yağmur suyu toplama ve arıtma sistemleri mevcuttur.
 Türkiye’nin nanoteknoloji konusunda önemli bir merkezi olan Sabancı Nanodam
Teknoloji Merkezi de LEED Gold ve BREEAM Very Good sertifikasına sahiptir.
Bu merkezde yağmur suyu depolanmasının yanı sıra su tasarruflu armatürler de
kullanılmıştır.

Genel itibariyle, binalarda su tüketimini azaltmak amacıyla su tasarrufu stratejilerinden


olan yağmur suyu kullanılmasına ilişkin Türkiye’deki örneklerin oldukça kısıtlı kaldığı
görülmektedir.

Oluşturulacak yeşil bina değerlendirme sisteminde; Türkiye’de su potansiyeli ile yağış ve


nüfus dağılımlarının incelenmesinin öncelikle yapılması gerekir. Bilimsel
değerlendirmeden sonra su sıkıntısı derecesine göre bölgelendirme yapılmalıdır. Su
sıkıntısının yaşandığı bölgelere göre su tasarrufuna ilişkin olarak belirlenen parametreler
farklı ağırlıkta puanlanmaktadır. Örneğin,

 Su sıkıntısının daha hissedilir boyutta olduğu bir bölgede (sıcak iklim bölgeleri
ya da nüfus yoğunluğunun çok fazla olduğu bölgeler) su tüketiminin azaltılması
ve yağmur suyunun kullanılmasına ilişkin kredilerin daha yüksek olması,
 Binalarda su korunumu için yeni binalarda yağmur suyu kullanımının zorunlu
hale getirilmesi,
 Mevcut binalarda ise belli bir süre içerisinde bu teknolojiye geçilmesi yönünde
yasal adımların atılması,
 Binalarda yağmur suyunun kullanılması ve yaygınlaştırılmasının vergi
indirimleri ve devlet destekleriyle teşvik edilmesi gibi konuların ele alınması
önerilebilir.

Su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve su tasarrufunun sağlanması açısından


binalarda yağmur suyu kullanımı teknolojisinin yaygınlaştırılması önem taşımaktadır.
Binalarda yağmur suyunun toplanarak kullanılmasına ilişkin teknolojilerin geliştirilmesi
ve desteklenmesi, ekolojik dengenin korunması, insan topluluklarının sürdürülebilir
gelişiminin sağlanması ve su kaynaklarının daha verimli kullanılması bakımlarından
öncelikli bir alan olarak görülmelidir. Tablo 8.2’de ülkemizde yağmur suyu kullanım
teknolojilerine ilişkin önemli örnekler topluca verilmektedir.

123
Tablo 8.2. Ülkemizde yağmur kullanım teknolojilerine ilişkin örnekler (Şahin ve Manioğlu, 2011)
Projenin Açılış
Projenin Adı Projenin Konumu Projenin Niteliği Projenin Temel Özellikleri
Tarihi
Meydan Alışveriş Jeotermal enerji sistemi, yeşil çatı, aydınlatma ve
İstanbul Alışveriş Merkezi 2007
Merkezi havalandırma sistemi.
Ada Alışveriş Merkezi Sakarya Alışveriş Merkezi 2007 BREAM sertifikası almıştır.
Çatılardan toplanan su deposuna gelen yağmur suyu ile
evsel atıksular arıtılarak en son karbon filtreden de
Güneş Evi Projesi Diyarbakır Konut Projesi 2008
geçirilerek bahçe sulamasında ve tuvalet
rezervuarlarında kullanılmaktadır.
LEED sertifikası almıştır. Çatıdan toplanan yağmur
suyunun yangın sulama tertibatında ve yumuşatılarak
tüm alan içerisinde kullanım suyu olarak ta
Ofis ve Üretim
Siemens Binası İstanbul 2009 değerlendirilmekte olup bina dışında ise peyzaj
Binası
sulamasında kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra bina için
geliştirilen pek çok farklı su stratejileri de %50’ye varan
su tasarrufu sağlamaktadır.
Redevco Alışveriş Alışveriş
Erzurum ve Ankara 2009 BREAM sertifikası almıştır.
Merkezleri Merkezleri
Unilever İstanbul Ofis Binası 2009 LEED sertifikası almıştır.
İstanbul - Sabiha
Türk Motor Merkezi - 2010 LEED sertifikası almıştır.
Gökçen Havalimanı
Tablo 8.2. Ülkemizde yağmur kullanım teknolojilerine ilişkin örnekler (Şahin ve Manioğlu, 2011), devamı
Projenin Açılış
Projenin Adı Projenin Konumu Projenin Niteliği Projenin Temel Özellikleri
Tarihi
Eser Holding Binası Ankara Ofis Binası 2010 LEED sertifikası almıştır.
Toyota Onatça Adana Ofis Binası 2010 BREAM sertifikası almıştır.
Tekfen Kağıthane
Kağıthane Ofis Binası 2011 LEED sertifikası almıştır.
Projesi
Tekfen Levent Projesi Levent Ofis Binası 2011 LEED sertifikası almıştır.
Çatılardan toplanan yağmur suları, ayrı depolarda
toplanıp, arıtılarak tuvalet rezervuarı, ıslak hacım, araç
yıkama ile bahçe sulamada ve yangın deposunda
Ofis ve Üretim kullanılmaktadır.
Binası
Borusan Oto İstinye
İstinye 2001 Araç yıkamada kullanılan suda bulunan yağlar ise,
Tesisleri
(40.000 m2 biyolojik arıtma ile tekrar kullanıma kazandırılmaktadır.
kullanım alanı) Binanın çatısından toplam yağmur suları biriktirilip,
araç yıkama ile temizlik amaçlı kullanılmakta olup, daha
sonra biyolojik işlemle arıtılıp %95 oranında geri
kazanılarak geri kazandırılmaktadır.

125
KAYNAKLAR

 AATTUT (2010). Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği, 20 Mart 2010, R.G.
No: 27527.
 Arceivala, J. S. (2002). Çevre Kirliliği Kontrolünde Atıksu Arıtımı, McGraw-Hill
Publishing Company Limited, New Delhi. 473 sayfa.
 ACT (1997). ACT Environment and Health. Wastewater Reuse Guidelines, April 1997
http://www.actpla.act.gov.au/ plandev/ planning_register/register_docs/reusegui.pdf.
 Alaton, İ., Gürel, M., Eremektar, G., Övez, S., Tanık, A., Orhon, D. (2005). Türkiye’de
Sürdürülebilir Atıksu Yönetimi: Mevcut Durum, Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm
Önerileri, Arıtılmış Atıksuların Tarımda Sulamada Kullanılması Çalıştayı,
MEDAWARE Projesi, 9–10 Haziran 2005, Ankara.
 Alaton, İ., Tanık, A., Övez, S., İskender, G., Gürel, M., Orhon, D. (2007). Reuse Potential
of Urban Wastewater Treatment Plant Effluents in Turkey: A Case Study on Selected
Plants, Desalination, 215, 159–165.
 Alpaslan, N., Tanık, A., Dölgen, D. (2008). Türkiye’de Su Yönetimi- Sorunlar ve
Öneriler, TÜSİAD Yayın no: T/2008–09/469.
 Angelakis, A.N., Marecos Do Monte, M.H.F., Bontoux, L., Asano, T. (1999). The Status
of Wastewater Reuse Practice in Mediterranean Basin: Need for Guidelines, Water
Research, 33(10), 2201–2217.
 Asano, T. ve Cotruvo, J. A. (2004). Groundwater Recharge with Reclaimed Municipal
Wastewater: Health and Regulatory Considerations, Water Research, 38(8), 1941–1951.
 Asano, T., Burton, F.L., Leverenz, H.L., Tsuchihasti, R., Tchobanoglous, G. (2007).
Water Reuse: Issues, Technologies, and Application, Metcalf&Eddy/AECOM, McGraw
Hill, USA. 1503 sayfa.
 Avcı, İ. (2001). İstanbul’un Tarihsel Gelişim Süreci İçinde Öne Çıkan bir Öğe: Su,
Kentleşme ve İstanbul, Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı: 413–2001/3.
 Barlow P.M, (2003) Freshwater-Saltwater Interactions along the Atlantic Coast, U.S.
Geological Survey, Reston, Virginia
 Bazza, M. (2003). Wastewater Recyling and Reuse in the Near East Region: Experience
and Issues, Water Science and Technology: Water Supply, 3(4), 37–50.
 Bixio, D., Thoeye, C. ,Koning, J.D., Joksimovic, D., Savic, D., Wintgens, T., Melin, T.
(2006). Wastewater Reuse in Europe, Desalination, 187, 89–101.
 Brissaud F (2003) Groundwater recharge with recycled municipal wastewater: criteria for
health related guidelines. In: Aertgeerts R, Angelakis A (eds) State of the art report health
risks in aquifer recharge using reclaimed water. Water, Sanitation and Health Protection
and the Human Environment World Health Organization Geneva and WHO Regional
Office for Europe Copenhagen, Denmark 2:10–15
 Büyükkamacı, N. (2009). Su Yönetiminin Etkin Bileşeni: Yeniden Kullanım, İzmir Kent
Sorunları Sempozyumu, 8–10 Ocak 2009, Bildiriler Kitabı, 363–377.
 Crook, J., Ammerman, D., K., Okun, D.A., Matthews, R.L. (1992). Guideline for Water
Reuse, Camp Dresser and McKee Inc., Cambridge, Massachusetts, USA.
 Çapar, G., Yetiş, Ü., Yılmaz, L. (2004). Halı Boyama Atıksularının Membran Prosesleri
ile Arıtımı, Su Kirlenmesi Kontrolü Dergisi, 14(2), 9–15.
 ÇOB (2008). Atıksu Arıtımı Eylem Planı (2008–2012) Raporu, TC Çevre ve Orman
Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, Ankara.
 ÇOB (2011). Sürdürülebilir su ve Atıksu Yönetimi İçin Su Tasarrufu Modellerinin
Geliştirilmesi Projesi, 4. Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı, TC.
Çevre ve Orman Bakanlığı, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, 9–13 Mayıs 2011.
 Doğangönül, Ö., Doğangönül, C. (2006). Küçük ve Orta Ölçekli Yağmur Suyu
Kullanımı, Teknik Yayınevi, Ankara.
 DSİ (2009a). Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, 2009 yılı Faaliyet Raporu.

126
 DSİ (2009b). Su ve DSİ, 5. Dünya Su Forumu Raporu.
 Durham, B. (1999). Endüstride Atıksuyun Yeniden Kullanımının Uzun Dönem İşletme
Deneyimi, IV. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi ve Sergisi, 4–7 Kasım 1999, İzmir,
Bildiriler Kitabı, 283–293.
 EPA (2005), Strategic Advice on Managed Aquifer Recharge using Treated Wastewater
on the Swan Coastal Plain, Environmental Protection Authority Perth, Western Australia
Bulletin 1199 October 2005
 FAO (1992) Wastewater treatment and use in agriculture - FAO irrigation and drainage
paper 47, Food And Agrıculture Organızatıon Of The Unıted Natıons Rome, 1992.
 Gurel, M., Iskender, G., Ovez, S., Arslan-Alaton, I., Tanik, A., Orhon, D. (2007). A
Global Overview of Treated Wastewater Guidelines and Standards for Agricultural
Reuse, Fresenius Environmental Bulletin, 16(6), 590–595.
 Hochstrat, R., Witgens, R., Melin, T., Jeffrey, P. (2005). Wastewater Reclamation and
Reuse in Europe: A Model-Based Potential Estimation, Water Science and Technology:
Water Supply, 15(1), 67–75.
 Huertas, E., Salgot, M., Hollender, J., Weber, S., Dott, W., Khan, S., Schafer, A.,
Messalem, M., Bis, B., Aharoni, A. ve Chikurel, H. (2008). Key Objectives For Water
Reuse Concepts, Desalination, 218, 120–131.
 Johnson T., (2008) Using Recycled Water for Groundwater Recharge in the Central and
West Coast Basins - A Successful History. WRD Technical Bulletin Volume 16, Spring
2008.
 Karahan A. (2011). Gri Suyun Değerlendirilmesi. Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı 125 Eylül/Ekim
 Karakaya N., Gönenç E., (2005). Alternatif Su Kaynaklar, II. Ulusal Su Mühendisliği
Sempozyumu, 21-24 Eylül 2005 Gümüldür/İzmir
 Kaznera C., Ernstb M., Heinb A., Jekelb M., Jossc A., Kraussc M., Hollenderc J., Asminc
J., McArdellc C., Tandoid V., . Le Corree K, Jeffreye P., Ternesf T., Bennerf J., Finkf G.,
Salgotg M., Kloppmannh W., Amyi G., Sharmai S., Wintgensj T., Melina T. (2009).
RECLAIM WATER – Water reclamation technologies for managed aquifer recharge:
removal of contaminants and risk reduction. The IWA World Congress on Water
Reclamation and Reuse, 20-25 Eylül 2009, Avusturalya
 Kitiş, M., Yiğit, M.Ö., Köseoğlu, H., Harman, İ. B. (2008). Kentsel ve Endüstriyel
Atıksuların Membran Prosesleriyle Arıtımı ve Geri Kazanımı- Ülkemizdeki Mevcut
Durum, Su Tüketim, Arıtma, Yeniden Kullanım Sempozyumu, 3–5 Eylül 2008, İznik-
Bursa, Bildiriler Kitabı, 269–276.
 Kitiş, M., Yiğit, N.Ö., Köseoğlu, H., Bekaroğlu, Ş.Ş. (2009). Su ve Atıksu Arıtımında
İleri Arıtma Teknolojileri-Arıtılmış Atıksuların Geri Kullanımı, TC. Çevre ve Orman
Bakanlığı, Çevre Görevlisi Eğitimi Ders Notları, Aralık 2009, Ankara.
 Kukul, Y. S., Anaç, S. (2008). Tarımsal Sulamada Atıksuların Kullanımı, 5. Dünya Su
Forumu Bölgesel Hazırlık Süreci, Türkiye Bölgesel Su Toplantıları, Bildiriler Kitabı, s.
81–87, Havza Kirliliği Konferansı, 26–27 Haziran 2008, İzmir.
 Kukul, Y.S., Ünal Çalışkan, A. D. ve Anaç, S. (2007). Arıtılmış Atıksuların Tarımda
Kullanılması ve İnsan Sağlığı Yönünden Riskler. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Dergisi, 44(3), 101–116.
 Lopez, A., Pollice, A., Lonigro, A., Masi, S., Palese, A.M., Cirelli, G.L., Toscano, A.,
Passino, R. (2006). Agricultural Wastewater Reuse in Southern Italy, Desalination, 187,
323–334.
 Malkawi, S. (2005). Current Technologies and Standards for Wastewater Treatment &
Reuse in Jordan, Urban Wastewater Treatment Technologies and Reuse Workshop, June
29–30/2005, The Hashemite Kingdom of Jordan.
 MEDAWARE (2003). Development of Tools and Guidelines for the Promotion of the
Sustainable Urban Wastewater Treatment and Reuse in the Agricultural Production in the
Mediterranean Countries, Euro-Mediterranean Partnership Project, Task 1, Report:
Determination of the Countries Profile, Part F: Water Policy and Institutional

127
 Environment, http:// www.uest.gr/medaware/reports_task1.htm
 Ortuno, F., Molinero, J., Custodio, E., Juarez, I., Garrido, T., Fraile, J. (2010). Seawater
Intrusion Barrier in the Deltaic Llobregat Aquifer (Barselona, Spain): Performance and
Pilot Phase Results, Proceedings of SWIM21 21st Salt Water Intrusion Meeting, 21-26
June 2010, Azores, Portugal, pp. 135-138.
 Ortuno, F., Molinero, J., Garrido, T., Custodio, E. (2012). Seawater Injection Barrier
Recharge with Advanced Reclaimed Water at Llobregat Delta Aquifer (Spain), Water
Science and Technology, 66(10), 2083-2089.
 Özbay, İ ve Kavaklı, M. (2008). Türkiye’de ve Diğer Ülkelerde Arıtılmış Atıksuların Geri
Kazanım Uygulamalarının İncelenmesi, Çevre Sorunları Sempozyumu Kocaeli 2008,
14–17 Mayıs 2008, Bildiriler Kitabı, 1052–1065.
 Polat, A. (2013). Su Kaynaklarının Sürdürülebilirliği için Arıtılan Suların Yeniden
Kullanımı, Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 6(1), 58–62.
 Public Utilities Board (2002 ). Singapore Water Reclamation Study, Reports on Expert
Panel Review and Findings
 SKKYTUT (1991). Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği, Teknik Usuller Tebliği, 7 Ocak
1991, R.G. No: 20748.
 Somalı, B., Ilıcalı, E. (2009). Leed ve Breeam Uluslararası Yeşil Bina Değerlendirme
Sistemlerinin Değerlendirilmesi, IX. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, İzmir.
 Şahin, İ., Manioğlu, G. (2011). Binalarda Yağmur Suyunun Kullanılması, Tesisat
Mühendisliği Dergisi, 125, Eylül/Ekim 2011, 21–32.
 Şahin, N.İ. (2010). Binalarda Su Korunumu, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek
Lisans Tezi, Haziran 2010.
 Şahin, Ü., Tunç, T., Örs, S. (2011). Yeraltı Suyu Kirliliği açısından Atıksu Kullanımı,
TABAD, Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi, 4(1), 33–39.
 Tah,jima A., M. Yoshizawa, K. Sakurai, and M. Minamiyama (2007) Establishment Of
Guıdelines For The Reuse Of Treated Wastewater. 4th Japan-U.S. Governmental
Conference on Drinking Water Quality Management and Wastewater Control Jan. 22,
2007. Okinawa.
 Tanik, A. (2010). Wastewater as a Resource (Chapter 2), In: Advances in Water
QualityControl, Eds: Krantzberg, G., Tanik, A., Antunes do Carmo, J. S., Indarto, A.,
Ekdal, A., Scientific Resarch Publishing,USA.
 Tchobanoglous, G., Burton, F.L., Stensel, D.H. (2003). Wastewater Engineering,
Treatment and Reuse, 4th Edition, Metcalf & Eddy, Inc. McGraw Hill New York. 1819
sayfa.
 TÜBİTAK (2010). Su Alanı Ulusal Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi Hazırlanmasına İlişkin
Bilgi Notu, Ek 6, Tübitak Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Daire Başkanlığı, 2010.
 TÜİK (2012a). Sektörel Su ve Atıksu İstatistikleri- 2010, TÜİK Haber Bülteni, Sayı:
10824, 25/05/2012.
 TÜİK (2012b). Belediye Atıksu İstatistikleri- 2010, TÜİK Haber Bülteni, Sayı: 10752,
23/02/2012.
 USEPA (1992). Guidelines for water reuse. EPA 625/R–92/004. Office of Water,
Washington, DC, Office of Resources and Development, Cincinnati, OH.
 USEPA (2004). Guidelines for Water Reuse, EPA/625/R–04/108, September, U.S.
Agency for International Development, Washington, DC, 450.
 Uzal, N. (2007). Recovery and Reuse of Indigo Dyeing Wastewater Using Membrane
Technology, Ph.D. Thesis, Graduate School of Natural and Applied Sciences, Middle
East Technical University, Ankara, November 2007, 173 s.
 Üstün, G.E., Solmaz, S. K.A. (2008). Arıtılmış Atıksuların Geri Kazanımı ve Tarımsal
Sulama için Tekrar Kullanımın Değerlendirilmesi, Su Tüketim, Arıtma, Yeniden
Kullanım Sempozyumu, 3–5 Eylül 2008, İznik-Bursa, Bildiriler Kitabı, 339–346.

128
 Üstün, G.E., Solmaz, S.K.A. (2007). Bir Organize Sanayi Bölgesi Atıksu Arıtma
Tesisinden Çıkan Atıksuların Tarımsal Amaçlı Sulama Suyu Olarak Yeniden
Kullanılabilirliğinin Araştırılması, Ekoloji Dergisi, 62, 55–72.
 Voudouris, K. (2011). Artificial Recharge via Boreholes Using Treated Wastewater:
Possibilities and Prospects, Water, 3, 964-975.
 WHO (1989). Health Guidelines for the Use of Wastewater in Agriculture and
Aquaculture, Technical Report No. 778, World Health Organization, Geneva,
Switzerland.
 WHO (2006). Guidelines for the Safe Use of Wastewater, Excreta and Grey Water,
Volume 2: Wastewater use in agriculture, World Heath Organization, Geneva,
Switzerland.
 Yıldırım, M. U., Gül, A. (2008). Arıtılmış Atıksu ile Sulama Yapılmasına Çiftçi
Yaklaşımı: Gaziantep İli Örneği, Su Tüketim, Arıtma, Yeniden Kullanım Sempozyumu,
3–5 Eylül 2008, İznik-Bursa, Bildiriler Kitabı, 347–354.
 Yurtseven, E., Çakmak, B., Kesmez, D., Polat, E. H. (2010). Tarımsal Atıksuların
Sulamada Yeniden Kullanılması, Türkiye Ziraat Mühendisleri VII. Teknik Kongresi, 11–
15 Ocak 2010, Ankara, Bildiriler Kitabı, 135–154.
 WWF (2009). 5. Dünya Su Forumu Final Raporu, Dünya Su Forumu, 16-22 Mart 2009,
İstanbul
 (Url-1) www.water.worldbank.org/urban-wastewater-groundwater-recharge-eva
 (Url-2) http://www.bosb.org.tr/?sayfa=ayrinti.asp&hid=29
 (Url-3) www.mam.gov.tr/ce/zero/Zer0-M-egitim_bilgi.pdf
 (Url-4) www.dsi.gov.tr/docs/su-tüketimi---arıtma---yeniden-kullanım.pdf
 (Url-5) www.aktifcevre.com.tr/uploads/asy_ktlg.pdf
 (Url-6)www.muhendislikegitimi.com/elektrik-elektronik-muhendisligi/item/535-akilli-
binalar-ve-yenilenebilir-enerji.html
 (Url-7)
http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/0/0b/Simple_Diagram_to_show_Rain
water_Harvesti
 (Url-8) www.zer0-m.org/.../index.php?
 (Url-9) www.marmara.gov.tr/document/dergi/cevre_yonetimi/sayi_9.pdf

129
DİZİN

A F
Ağır metal, 21, 23, 31, 52, 57 Fekal koliform, 22, 100, 101
Akarsulara deşarj, 40 Filtreleme sistemi, 120
Akifer besleme, 13, 14, 18
Akiferlerin su kapasitesi, 6 G
Alıcı ortam, 29
Alkalinite, 52, 68 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 26
Alternatif arıtma sistemleri, 74 Golf sahası, 5
Arazi sulaması, 10, 11, 40 Gri su, 89, 90, 91, 92, 93
Arazide arıtma, 11, 56, 57 Gri su geri kazanımı, 89, 91
Arıtılmış atıksu, 3, 5, 6, 8, 9, 11, 15, 24, 25, 26, 29,
32, 53, 57, 61, 87, 105, 106, 107, 109 H
Arıtılmış atıksuların kullanım alanları, 6, 25, 106
Arıtma, 6, 34 Halk sağlığı, 6
Asidite, 52 Ham atıksu, 60, 66, 67, 74
Atıksu, VII, 3, 10, 11, 15, 16, 24, 25, 26, 28, 30, 35, Helmintler, 97
36, 37, 38, 41, 42, 51, 55, 61, 68, 78, 86, 95, 96,
104, 108, 134, 135, 136 I
Atıksu Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği, 3, 24,
30, 134 İçme suyu, 12, 16, 26, 98, 129
Atıksu deşarjı, 40 İklim verileri, 58
Atıksu geri kazanımı, 25 İnfiltrasyon, 43, 58
Atıksuların araziye verilmesi, 5 İnfiltrasyon hızı, 43, 58
Atıksuların yeniden kullanımı, 5, 20, 95, 105, 106 İşletme esasları, 28
Atıksuyun iletimi, 32
Avrupa Birliği, VII, 24, 107, 108, 113 K
Kanalizasyon şebekesi, 2, 117
B
Karık sulaması, 38
Balık üretimi, 6 Kazan besleme suyu, 6
Basınçlı sistem, 37 Kentsel atıksular, 8
Bikarbonat, 18, 49, 50 Klorür, VII
BOİ5, VII, 10, 55, 56, 61, 67 KOİ, VII, 8, 74
Bor, 9, 23, 25, 49, 51, 58, 67 Koliform standardı, 33, 99
Bream sertifika, 132 Kuyu, 19

C L
Cazibeli sistem, 37 LEED sertifikası, 132
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 26, 27
Çiftçi, 136 M
Magnezyum, 50
D
Membran biyoreaktör, 74, 108
Damla sulama, 29, 39, 45 Mikrofiltrasyon, VII, 74, 75
Dekoratif amaçlı kullanım, 6
Depo tesisatı, 124, 125 N
Deşarj, 40
Dezenfeksiyon, 86, 98 Nanofiltrasyon, VII, 75
Doğrudan enjeksiyon, 14 Nütrient, VII, 46, 53, 54
Doğrudan yeraltı suyu besleme, 14 Nütrient giderimi, 53, 54
Döner biyolojik reaktör, 93
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 33, 98 O
Ön arıtım, 8
E
Organize sanayi bölgesi, 76, 105, 136
Ekonomik fayda, 9 Orman ve Su İşleri Bakanlığı, VII, 26, 27, 86
Elektriksel iletkenlik, 57, 61
Enfeksiyon, 22

130
P T
Patojen mikroorganizmalar, 9 Tarımsal sulama, 8, 100
Patojen taşınması, 46 Tava veya taşkın sulaması, 38
Pestisitler, 23 Tehlikeli maddeler, 95
Proses suyu, 6 Terleme (evapotranspirasyon), 30
Protozoa, 21, 22, 74 Ticari amaçlı kullanım, 6
Püskürtmeli sulama, 34 Toksik maddeler, 53
Toplam çözünmüş katı, 49, 57, 61, 67
R TUİK, 1
Tuzlu su girişimi, 17
Rekreasyon amaçlı kullanım, 6 Tuzluluk, 49
Renk, 103
U
S
Ultrafiltrasyon, 75, 76
Sağlık Bakanlığı, 26 Ürün, 28, 31, 34, 40, 49, 62, 96, 97
Sahil akiferleri, 12 Ürün sınırlaması, 96, 97
SAR, VII, 9, 25, 50, 61, 67
Sarnıç, 115 Y
Sektörler, 2
Şerit veya münhani sulaması, 38 Yağış, 44, 45, 47, 58, 63, 65
Sıcak iklim, 48 Yağmur suyu, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 118, 121,
Sızdırma havzaları, 13 122, 124, 128, 129, 130
Sızma, 3 Yağmur suyu dağıtım hattı, 113
Sodyum, VII, 9, 25, 49, 50, 61, 67 Yağmur suyu toplama sistemi, 112
Soğutma suları, 6, 7 Yeniden kullanım, 98
Su kalitesi, 12, 57, 67, 95 Yeraltı suyu, 12, 15, 31, 40, 54, 117
Su kaynakları, 1, 86, 104, 131 Yeraltı suyu besleme, 12
Su kaynaklı hastalıklar, 21 Yeşil bina, 125
Su tüketimi, 125 Yönetmelik, 97, 127
Sulak alanların iyileştirilmesi, 6 Yüzeyden su toplama, 119
Sulama, 1, 2, 6, 10, 25, 28, 29, 30, 32, 33, 35, 37, 40, Yüzeysel sızma, 13
41, 42, 44, 45, 47, 49, 51, 52, 59, 60, 61, 62, 64, Yüzeysel su, 12
68, 69, 96, 99, 100, 113, 136 Yüzeysel su rezervuarları, 12
Sulama sistemi, 29, 37, 69
Sulama teknolojisi, 99 Z
Sulama tipleri, 29
Sulu tarım, 9 Zemin derinliği, 54
Suni besleme, 12 Zemin verileri, 58
Sürdürülebilirlik, 30, 48, 104 Zemin yapısı, 58

131

View publication stats

You might also like