Professional Documents
Culture Documents
1T!
IV
9.5. PUSULA ÖLÇtlMLERİ SIRASINDA SAKINILACAK MANYETİK ENGELLER 87
9.6. BRUNTÔN PUSULASININ BAKIMI VE DÜZELT!UJESİ 88
9.7. 13. 3. 2. 1 . 2. 3. FAYLI ,ıEOLOJİK HARİ'fA VE KESİTLER 150
PUSULA TRAVERS1 88
13. 3. 2. 1 . 2. !I. KIVRHILI YAPILA-1<.IN BULIJNDUGU HARİTA VE KESİTLER 156
13. 3. 2.1 . 2. 5. MAGMATİK KAYAÇLARIN BULU!mUGU JEOLOJİK HARİTA VE KESİTLER 163
11. Haritalar 94
11. 1. 94 204
GİRİŞ 1 ı.ı. Jeolojide Saha Çalışmalaı-ı
11.2. TOPOGRAFİK HARİTALAR 95 204
ııı. 1. G!R!Ş
205
11.2.1. GENEL AÇIKLAMA 95 1 ıı.2. SAH!IDA YAPILAN ÇALIŞMALAl<
205
11.2.2. TÜRKİYE 'NİN DEĞİŞİK ÖLÇEKL! TOPOGRAF!K HARİTALARI VE
BUNLAR ARASINDAKİ İLİŞKİLER 97
ııı .2 .1. GENEL AÇIKLAMA
JEOLOJİK VERİLERİN HARİTAYA GEÇİRİLMESİ vn DEGİŞ!K KAYAÇ
1ıı.2.2.
11.2.3. TOPOGRAFİK HARİTALAR ÜZERİNDE YER TAYİNİ 101 TÜRLERİNDE YAPIL.'ili SAHA ÇALIŞMALARI 206
11. 3. JEOLOJİK HARİTALAR 102 ıı.ı.3. STRA1'1GRAFİK KESİTLERİN ÜLÇÜt!O 209
11.3.1. GENEL AÇIKLAMA 102 1 ı.ı. 3. 1 . GİRİŞ 209
11. 3. 2. JEOLOJİK HARİTALARIN SINIFLANDIRILMASI 105 1 ıı. 3.2. STRATİGRAFİK KESİT ÖLÇÜMÜ İÇİN YER SEÇİMİ 209
11. 3. 3. TOPOGRAFİK EŞYÜKSEKLİK EĞRİLERİNİN BULUNMADIĞI VE ltı.3.3. STRATİGRAF!K KESİT OLÇüMÜNDE KULLANIL/iN YÖNTEM VE ALETLER 210
BULUNDUĞU JEOLOJİK HARİTALAR 107 DOGRUDAN ŞERİT METRE VEn. BENZERİ GEREÇLER!:.B YAPILAN
14.3.3.1.
11. 3. ıı. EĞİMLİ VE YATAY KONUMLU BİRİMLERİN BULUNDUĞU JEOLOJİK
HARİTALAR 111
ÖLÇilMLER
211
VI
1. GİRİŞ VE TANIMLAMA
(--
Yayılma. rVavılma
/yonU -'- y8nU
- - Tti?
l
Titreşirn
yönler/
(a)
(b)
şunlar dır:
a) Yoğunluk (d).
b) H&,cim modülü (hacim değişikliğine dayanma gücü) (K).
c) Sertlik modülü (şekil değişikliğine dayanma gücü) (N).
-- s '\\
Hesaplamalar P dalgalarının hızının (vp) aşağıdaki gibi formüle edile 0
"""-.·, \10s
- ··_ .
- /> -.....•s ı '
bileceğini (Read ve Watson, 1974) göstermiştir: ..
'
',
K+ !±_ N \ i ·, \\
\
\
=
\\ i \' •,, ;
V 3_
P d
Çek'ırdek
olur.
4
5
!\..._, -
Burada, 1os0-ı42°11er arasında kalan ve ne P, ne de S dalgalarının görülebileceği gibi kabukla birlikte mantonun en üst kesimini oluşturan
gö rülmediği kesime "gölge zonu" adı verilir (bakınız; Şekil 2.3). kısım "litosfer", onun hemen altı.ndaki manto dilimi de "astenosfer"
142° ve daha sonraki bölgelerde görülen P dalgaları 0°-105° olarak bilinmekt.edir. Astenosfer litosfere kıyasla daha plastik ve
arasındakilere kıyasla daha düşük hızla yayılırlar. Bu, P dalgalarının akışkan özellikte, litosfer ise katı, rijit karakterdedir. Litosfer tek
yerküresi için den geçerken yavaşladıklarına işaret eder. Şekil 2.41te bir kütle halinde olmayıp sayıları onbeş dolayında olan (bakınız, şekil
P ve S dalgala rının yayılma hızlarının, yerkürenin derinliğine göre 2.9) ve her biri "levha" veya "plaka" adını alan dilimlerden ibarettir.
nasıl değiştiği Litosfer dilimleri (levhalar) astenosfer üzerinde ve birbirlerine kı
yasla sürekli hareket halindedL:ler. Levhaların özellikleri, hareketle
grafik olarak gösterilmiştir.
ri ve bunlara ilişkin jeolojik ve jeofiziksel veriler "Levha Tektoniği"
adı verilen özel bir bölüm halinde yapısal jeolojinin kapsamı içerisin
de ele alınır (bakınız; Ketin ve Canıtez, 1972; Dennis, 1972;
Ketin, 1977; Davis, 1984; Gedik, 1985).
\l j
Iız
;,oJ 2. 3. Çekirdek, Manto ve Kabuğun Bileşimi ve Fiziksel Özellikleri
I
i 6·. Çekirdek, S dalgalarına karşı bir sıvı ortam gibi davranan, nikel
lL----,----.-----.,-- ve demir (NIFE) bileşimli bir kısım olarak' düşünülmektedir. Yoğunluğu
0 2000 l000 6000
Derinlik Ckml
yak laşık 12, sıcaklığı ise birkaç bin derece dolayındadır.
Çekirdek, Weichert-Gutenberg süreksizliği ile sınırlanır ve mantodan
gelerek çe kirdekte yayılan P dalgalarının hızı ani düşüş gösterir.
Şekil 2.4. P ve S dalgalarının yerküresi içinde yayılması
sırasında hız ve derinliğin birbirleriyle· Manto çekirdekten Weichert-Gutenberg süreksizliği ile ayrılır, dışta
kıyaslanması (Jeffreys, 1959'dan alınmıştır.). ise kabukla arasındaki sınırı Mohorovicic süreksizliği belirler. Manto
nun üst kısımlarda peridotit bileşimli yani silisyum ve magnezyum
(SIMA) bakımından zengin olduğu ve derinlere doğru inildikçe nikel ve
Oldham (1900) P dalgalarının hızının azalma nedenini yüzeye yakın demir (NIFE) oranının arttığı belirlenmiştir (Read ve Watson, 1974).
kı sımlardaki malzeme ile derinlerdeki malzemenin farkb bileşim ve
fizik sel özellikte oluşuna bağlamıştır. Mademki derinlere inildikçe P Kabuk, tabanda Moho ile sınırlanır. Kıtalarda veya karalarda kabuğun
dalga larının hızı azalmakta,o halde yerkürenin merkezinde sıvı granitik bileşimli yani silisyum ve alüminyum (SIAL) bakımından zengin,
özellikli bir bölgenin bulunması gerekir. Bu dı,rum S dalgalarının okyanus altlarında ise bazaltik bileşimli yani silisyum ve magnezyumun
105°'ye kadar yayı lıp sonra yayılamamaları ile de desteklenmektedir. (SIMA) egemen olduğu bilinmektedir. Buradan anlaşılacağı gibi kabuk kı
Bu düşünce ve veri lerden hareketle Oldham (1900) yerkürenin katı bir tasal ve okyanusa! nitelikli yani S1MA ve SIAL bileşimli olmak
dış kısım tarafından çevrilen sıvı bir çekirdeği içerdiğini üzere iki değişik türde incelenir (Şekil 2 .7). Kabuğun kalınlığı
vurgulamış,daha sonraki çalışma lar (Gutenberg ve Richter, 1954; dağlı.k böl gelerde ve hareketli orojenik zanlarda kalın, okyanus
Howell, 1959) da bunu desteklemiştir. Çekirdekle onu çevreleyen katı tabanlarında ve tektonik bakımdan dengeli alanlarda daha incedir, öyle
kısım arasındaki sınır Wiechert-Gutenberg ki dağlık alan larda 100 km'ye kadar çıkan bu kalınlık okyanus
altlarında 5 km'ye d şer.
süreksizliği cilatak bilinir.
öte yandan Yugos:l y,jeofizikçi Jvlohorovitic tarafından 1909 yılında ger
çekleştirilen çalışmala.r sonucu çekirdek etrafındaki katı kısmın, DENİZ
"manto" Ve "kabuk!I. olmak üzere iki farklı bölgeden oluştuğu
anlaşılmış tır, Mohoroviçir.;:bazı· istasyonlarda P ve S dalgalarının 35
SIAL
iki takım ha linde kaydedildiğini ve bunların geliş zamanları arasında
SIMA
farklılıklar olduğunu ortaya koymuştur. Mohorovicic.'in belirttiğine
göre P ve S dal galarının b\r k,ıs111ı depremin dış odağından MANTO
(episantırdan) çıktıktan sonra doğrudarı:kayıtistasyonuna gelmekte, 100
' ,'-,.
diğer bir kısmı ise kayıt istasyonuna· gelirken direkt bir. yol
izlememektedü (Şekil 2.5). Şekil den. degöi:Ulebileceğı gibi_P ve S
dalgaları odak noktasından yayılırken bir kısmı Şekil 2:?. Yerkabuğunun birbirine
doğrudarykayıt.istasyonuna gelmekte bir kısmı ise önce derin deki olan kıtasal (SIAL) ve
katmana 'doğru :ırol almakta :ve bu katmanın üst sınırına ulaştığında
kırılarak yön değfştirıne tedir. Bu kırılma noktasından itibaren alt
ve üst katmanların ortak :5ınırı (süreksizlik :ırüzeyi) boyunca
ilerleyen P 8
Kayıt Kıtasal ve okyanusal kabuk üzerinde çoğunlukla, kalınlığı ve bileşimi
istasyonu değişebilen ancak genelde ince ve süreksiz bir tortul örtü
Pg-ı-Sg_,,. - bulunur. Bu ince tortul örtü diğer kayaçların sürekli aşınma ve
Odak -'- - depolanmasın dan kaynaklanır.
noktası'\)< Kabuk
y / Mohoroviçic;
sUreksizllgi
' '
P+S
(Moho)
2.4. Ana (Major) ve İz (Trace) Elementler
Manto
Şekil 2.5. P ve S dalgalarının kabuk ve manto arasında Değişik yörelerden alınan örneklerin kimyasal analizleri yerkabuğu ka
izlediği yol (Mohorovilic süreksizliği) yaçlarında aşağıdaki elementlerin yaygın olarak bulunduğunu ortaya
(Read ve Watson, 1974'ten alınmıştır.). koymuştur (Mason, 1958; Read ve Watson, 1974):
7
9
dış kesimi çoğunlukla, oksijen atomlarıyla birlikte buluna diğer
yedi ana elementin oksitlerinden oluşur; yani kabuk kayaçları içinde
bulunan en yaygın mineral bileeenleri oksijenin diğer yedi elementle Kıta sahanlığından sonra "KITA YAMACI" gelir. Burada yamaç eğimi kıta
oluşturduğu silikat ve/veya oksitlerdir. sahanlığına kıyasla daha fazla olup suyun derinliği 200-2000 metre
arasında değişmektedir. Kıta yamacının bittiği yerde "derin deniz plat
formu" başlar.
2.5. Yeryüzü {Karalar ve Denizler)
Deniz suyu derinliğinin 0-200 metre derinliğe kadar olan kesimine
"NERİTİK ZON", 200-2000 metre arasındaki kesime "BATIYAL ZON", daha
·Kapladığı alan yaklaşık 500 milyon km2 olan yeryüzünün dörtte üçü derin alanlara ise· "ABİSAL ZON" adı verilir (bakınız; Şekil 2.8).
su ile örtülüdür. Deniz yüzeyi dikkate alındığında su üstü
yükseltiler ve çukurluklar olmak üzere iki değişik bölgeden söz
edilir. Su üstü yük seltiler 8000 metreyi aşarken çukur derinlikleri Okyanusların tabanları eskiden sanıldığı gibi ·düz değildir ve sırtlar
okyanuslarda 11 km'ye ulaşır. Bu sınır seviyeler arasında değişik la çukurluklardan oluşur. Bu sırt ve çukurlar çoğu kez değişken özel
yükseklik ve derinlikte kara ve deniz alanları bulunur. Yeryüzünün likli (transforrn) faylarla kırılmış ve "rift" denilen yarıklarla zede
kara ve denizlerinden geçen lenmiştir, Okyanus sırtları, çukurlar ve onlarla bulunan bu fay ve ya
enine bir kesit şekil 2.8'de verilmiştir. rıklar yeryüzünün belli yörelerinde bulunurlar ve bölüm 2.2'de sözü
edilen litosfer dilimlerinin (levha1'.arın) sınırlarını oluştururlar
(Şekil 2.9).
yukseklik (m)
8000
- ''-. t'i
'\ lı ı f
' !f"H
o (m)
Z O
Z O
N
N
E :ff?
+i ); . 1 1 1 ! 1 . . I• •--•-'--••-•-• '
. . . , .j'""°
,. - • , j •
•
D
-
1' fl o /
: · ; ;; :i
0i
c u l <u r u
' '10000 FİK "·- " {,
--
1 • "'- 11035 • - : L "- 1 , A ' •
//i
(ı D r;, D O : : G CI O ı;ı '-,.
LEVHASI
m-
tirilmiş topogr fik kesit (hipsografik eğri), YA'- ;;•ef '
L
--- : : : :\.\:::7
..'..\_,
, t7'"'
11
'"'''".'''-"·""''"·" '
.1..'
kıt '. plaiformu.ile, derinliği 4000 metre dolayında olan derin deniz
ı i ı,l,;,', ı ' • •
plaÜcirmu'.' çok geniş alanlar kaplamaktadır. Yine şekilden görülebilece-
... ,.H . - J_c_J'l'JJ-i - •• ' 1 1
ği" gibi ··deririliği·.200 metreden az olan, kıtalarla okyanuslar arasında bolg•l•rl m •kHnl ( Rıft)
'"'.'tlorıv• Trandocm ' l'ı!•• 1J !! 11 • ! ·' 1
.ı ' :
L ev ha ' ha 1rı ı'-k t' tl
•
• c"--
'. •
yataya yakın konumlu "KITA SAHANLIĞI" veya F oy. do§ruttusı.ı
"ŞELF" özellikle petrol bakımından önemli bölgeler
olarak amaçla Ege Denizi'ndeki kıta sahanlığında
araştır
Körfezi'nde ise halen yapılmaktadır.
Bazı mineraller tek bir, hazılaı:ı ise birden fazla elementten oluşur.
Örneğin altın (An) ve bakır (Cu} bir, kuvars (SiO2), kalkoprit
(CuFeS2) ve kaya.tuzu {NaCl} da birden fazla elementli minerallerden
bazılarıdır.
12 13
3.2. Kristal Sistemleri
3.l. Minerallerin Fiziksel Özellikleri
"Simetri ekseni" kristalin içinden g'eçen ,hayali b'ir 'ekserıdlr ,ve 'Bunlar aşağıda ayrı ayrı ele alınacak ve kısaca açıklanacaktır.
krista lin bu eksen etrafında 360° döndürülmesi halinde, kı:istaleait
aynı de ğer veya özeHikteH,ap, ayrıt ve yüzler en az iki sefer
tekrarlanır. Kristali iki 'simetrik parçaya,ayıran hayali' bir düzleme 3. 3. 1. SERTLİK
de' "simetri düzlemi" adı verilir, Kristallerde birdE!n·fazla simetri
ek.seni ve si metri düzlemi bulunabilir. Simetri eksenlerinin kristal
içinde kesişti Bir mineralin çizilmeye karşı gösterdiği dirence "sertlik", darbelere
ği nokta "simetri merkez{" olarak bilinir ve her krisfal'de tek bil' karşı gösterdiği dirence de "sağlamlık" adı verilir. Mineraller içinde
si metri ırierkeZi' vardır (Şekil 3.1}; en sert olanı elmastır ve tüm diğer mineralleri çizer, ancak bu minera
lin sağlamlığı fazla değildir, zira çekiç darbesiyle kolayca kırılabi
lir. F.n yumuşak mineral talktır ve sertliği 1 olarak kabul edilir; en
sert mineral olan elmasın sertliği ise 101dur. Bu iki mineral
...ı:ı,··, arasına diğer bazı minerallerin de eklenmesiyle aşağıda verilen ve
"Mohs sert lik cetveli" diye adlandırılan liste elde edilmiştir:
,.-,.+.,.,-;,•,
1) Talk
2) Jips } Tırnakla çizilebilir.
3) Kalsit
4) Florit}
5) Apatit Toplu iğne ve çakı ile çizilir.
6) Feldspat
} Camı çizer, toplu iğne ve çakı ile çok zor çizilir.
7) Kuvç1,rs
8) Topaz } Toplu iğne ve çakı ile çizilmez.
9) Korund
10) Elmas } Her şeyi çizer.
15
3.3.7. PARLAKLIK
3.3.2. YOĞUNLUK
Her mineralin renginden başka, ışığın yansımasından kaynaklanan bir
parlaklığı vardır. Minerallerde genelde iki tür parlaklık ayırt edilir:
Bir minerale ait kristalin, hacmine eşit damıtık sudan kaç defa daha
ağır olduğunu gösteren sayıya o mineralin yoğunluğu veya özgül ağırlığı 1) Madeni parlaklık
ad verilir. Yoğunluğu fazla olan mineraller yoğunluğu az olanlara 2) Madeni olmayan parlaklık
kı yasla daha ağırdır.
Madeni parlaklık çoğunlukla saydam olmayan ağır minerallerde (örneğin
galenit "PbS" ve çinkoblend "ZnS "), madeni olmayan parlaklık ise diğer
bazı minerallerde (örneğin talk ve jips) görülür.
3.3.3. DİLİNİM
Minerallerin levha levha veya yaprak yaprak ayrılabilme özelliğine 3.3.8. MANYETİK ÖZELLİK
"dilinim" adı verilir. Bazı mineraller bu özellikleri ile tipikken ba
zılarında dilinim görülmez. Örneğin mikalar dilinimleri ile belirgin
olan bir grup oluştururken, kuvarsta böyle bir yapının gelişme.si söz Bazı mineraller, örneğin manyetit, manyetik özelliğe sahiptir; yani bu
konusu değildir. mineral toplu iğne veya hafif metalleri çeker. Bu özelliğe sahip mine
raller kolayca tanınırlar.
3.3.5. RENK Suda eriyebilen bazı minerallerin kendilerine özgü tadları vardır. Ör
neğin kayatuzu (halit)(NaCl) tipik tadıyla kolayca tanınır.
16
3._4. Minerallerin Sınıflandırılması
Metamorfik kayaçlarda görülen mineraller, metamorfizmaya özgü basınç,
ısı ve ortamın kimyasal koşullarına uygun olarak gelişir. Metamorfit
Bileşimleri göz önüne alınarak mineraller değişik gruplarda toplanır: lerde de magmatik kayaçlarda olduğu gibi kuvars ve feldspatlar yaygın
olan minerallerdir; ayrıca piroksen ve amfiboller de metamorfik kayaç
larda sık görülen minerallerdir. Yaprak veya levha levha ayrılan mine
1) Element mineraller : Grafit (C), bakır. (Cu) gibi element
rallerle (örneğin mika ve kloritler) serpantin, talk, olivin, granat
haldeki minerallerdir. lar, epidot, andaluzit, sillimanit ve karbonatlar da metamorfik kayaç
2) Oksitler: Pek çok mineral bu gruba girer. Hematit (Fe203), ilmenit ların olağan minerallerindendir.
(FeTiO ), rutil (TiO2), manyetit (FeaO4), kromit (Fe,Mg)(Cr,Al,Fe)20"
3
bunlardan bazılarıdır. Kayaç yapan mineraller aşağıda ele alınacak ve özellikleri kıBaca açık
3) Sülfürler: Sfalerit (Zn,Fe)S, pirit (FeS2) ve kalkopirit lanacaktır.
2
(CuFeS ) bunların tipik örnekleridir.
4) Sülfatlar: Barit (BaSO4), anhidrit (CaSO4), jips (CaS0,.2H20) bu 3.5.1. KUVARS (Si02)
grubun bazı örnekleridir.
5) Tuzlar (halitler): Tipik örnekleri kayatuzu (NaCl) ve florit (CaF2)'
tir. Her tür kayaçta ve mineral damarlarında bulunan yaygın bir mineraldir
ve hekzagonal sistemde kristallenir. Değişik renkli türleri değişik
6) Karbonatlar: "Kalsit grubu" ve aragonit grubu" olmak üzere 2 yan
adlarla anılır. Bu değişik türler ve renkler aşağıda verilmiştir:
grupta incelenir. Kalsit (CaCOa), dolomit Ca(MgFe)(C03)2, magnezit
(MgCOa) ve siderit (FeCO3) kalsit grubu, aragonit ise aragonit grubu Menekşe-mor Ametist
Kahverengi Dumanlı kuvars
içindeki karakteristik minerallerdir.
Sarı S'itrin
7) Fosfatlar: Apatit l3Ca3(PO,)z.CaF2I.ve monazit l(Ca,La,Nd,Pr)P04I Pembe Gül kuvars
bunlardan bazılarıdır. • Beyaz Süt kuvars
8) Silikatlar: Minerallerin pek çoğu bu·grup içinde toplanır. Örneğin Saydam Kayaç kristali
kuvars, feldspatlar, feldspatoidler, skapolit ve zeolit grubu,
piroksenler, amfiboller, epidot grubu, granat grubu, silliınanit aile Kuvarsın tipik özelliklerinden birisi dilinim yapısı göstermemesi ve
si, turmalin grubu, mikalar, kil mineralleri ve serpantin grubu konkoidal kırılma yüzeyi göstermesidir. Mohs sertlik cetvelinin stan
tüm mineraller silikat_ bileşimlidir. Taşlarda (kayaçlarda) bulunan dart minerallerinden birisi olup sertliği 7'dir.
mine
Yukarıda anlatılan özellikler kuvarsın " a kuvars" veya "düşük
rallerin çoğunluğu bu gruba aittir. kuvars" (low quartz) diye adlandırılan ve 573°C'nin altında
dengede (stable) olan türüdür. 573°C'de a-kuvars J3-kuvars veya
yüksek ku1ars (high quartz) türüne dönüşür. S-kuvars genelde asitlik
özellikfi volkanik ka- yaçlarda (riyolit, riy_odasit, dasit)
3.-5. Kayaç Yapan Mineraller bulunur. •
3. 5. 3, FELDSPATOİDLER
4
), lösit (KA1Si 0
4
2 ve analsit (NaA1Si 0
6)
2 6
HiO)'tir.
Şekil 3.2. Bir amfibol mineralinin dilinim yönleri arasındaki
2) Karmaşık feldspatoidler: Bunlar içinde en çok b.ilinenler açılar,
sodalit, nosean, haüynve konkrinittir.
Dilinimlerinin yanısıra koyu (genellikle koyu yeşil) renkleri de amfi
Feldspatoidler magmatik kayaçlarda sık görülen minerallerdir. Bazan
feldspatlarla birlikte bulunur, bazan da onların yerini alırlar. bollerin kolayca tanınmasını sağlar.
3. 5. 6. PİROKSENLER
3.5.4. MİKALAR
Diliniıiıleri ve yaprak yaprak ayrılabilme özellikleri ile tipik olan Özellikleri itibariyle amfibollere benzerler, ancak 87°'lik dilinimleri
ile amfibol'lerden ayrılırlar. Piroksenler de amfiboller gibi kristal
mikalar genelde iki gruba ayrılır: sistemlerine göre iki ana grupta incelenirler:
1) Muskovit (beyaz mika) grubu: Pek çok kayaç türünde
bulunurlar. Krom içeren muskovit "ftizit'' (fuchsite)(Whitten ve
Brooks, 1976); sod yum içeren muskovit ise parag6nit diye
adlandırılır. 21
20
1) Monoklinal piroksenler: Diyopsit, diyallaj, ojit ve ejirin bun
ların en çok rastlananlarıdır.
3. 5. 9, KARBONAT GRUBU MİNERALLER
2) Rombusal piroksenler: Enstatit, hipersten ve bronzit en çok bi
linenleridir.
Daha önce de değinildiği gibi (bakınız; bölüm 3.3) kalsit ve aragonit
Piroksenler de koyu renkli olup bazik magmatik, ultrabazik kayaçlarla grı.:bu olmak üzere iki kısma ayrılırlar. Karbonat mineralleri özellikle
ileri derecede metamorfizma geçiren metamorfitlerde yaygın olarak göz torrnl kayaçlarda yaygın olup, çatlakları dolduran dolgu maddesi şek
linde de sık sık görülürler,
lenirler.
Olivin grubu mineraller rombusal sistemde kristallenir, ancak genelde İnce taneli olmalarının yanısıra suyu çeker ve kuruyunca bu suyun uç
iyi gelişmiş kristallerine seyrek olarak rastlanır. Klivaj yapısı gös masıyla çatlaklı bir yapı kazanırlar, Kil mineralleri genelde beş
termezler, ancak konkoidal kırılma yüzeyleri ile tipiktirler. Genelde grupta incelenir:
olivin yeşil veya kahverengi.yeşil renklidir ve bileşimi forsterit 1) Kaolinit grubu
(Mg2Si04) ve fayalit (Fe2 Si05) arasında değişen mineraller, aşağıda 2) Montmorillonit grubu
gösterildiği gibi bu grubu oluşturur: 3) Vermikülit grubu
4) Paligorskit grubu
Forsterit % o- 10 fayalit 5) İllit grubu
içerir. Krizolit %10- 30 fayalit
içerir. Kil mineralleri tortul kayaçlarda çok yaygın olup, ayrıca damarlarda,
Hyalosiderit %30- 50 fayalit içerir. çatlaklarda dolgu maddesi, magmatik ve metamorfik kayaçlarda da ayrış
Hortonolit %50- 70 fayalit içerir. ma ürünü olarak görülürler.
Ferrohortonolit %70- 90 fayalit içerir.
Fayalit %90-100 fayalit içerir.
3.5.11. GRANATLAR
Sadece "olivin" diye adlandırılan mineralde genellikle krizolit kaste
dilir. Olivin grubu minerallerin su alarak ayrışmaları sonucu serpan
tin mineralleri oluşur. Bu gruptaki minerallerin en önemlileri pirop, almandin, spesartit,
grossularit ve andradit olup hepsi kübik sistemde kristallenirler.
Olivin minerallerinin çoğunluğu ultrabazik ve bazik kayaçlarda bulunur, Granatların bulunabileceği kayaçlar çoğunlukla metamorfitlerdir. Ayrı
bunun yanısıra demir bakımından zengin olivin mineralleri asitik magma ca bazı magmatik kayaçlarda ve kırıntı şeklinde, tortul birimler içinde
tik kayaçlarda: da görülebilir. görülmeleri de olağandır.,
Olivin gı-,:;b ,;inerallerle rombusal piroksenlerin ayrışma ürünü olarak Yukarıda verilen minerallerden başka değişik kayaç türleri içinde bir
meydana geiıirt minerallerdir. Bu işlem aşağıdaki formülde gösterildiği takım başka minerallere de rastlamak mümkündür. Sfen, zirkon, andalu
gibi'si:ı\veikarbondioksitin etkisiyle olur: zit, sillimanit, kyanit, topaz ve turmalin bunlardan bazılarıdır.
23
orijinal magmanın bileşimini yansıtmaz, çünkü bir magma ilk oluşumun
dan sonra "magmatik farklılaşma" (magmatic differentiation) diye ad
landırılan bir olay nedeniyle bileşimi birbirinden farklı kısımlara
ayrılabilmektedir.
., ;.'-
24 25
4.2.3. MAGMATİK KAYAÇLARA ÖZGÜ KÜTLE ŞEKİLLERİ
İgnimbiritler, kalın dayanıklı olan ve geniş sahalar kaplayan lav ör
tüleridir. Bunlar yarı eriyik veya yapışkan, akkor haldeki volkanik
cam bulutlarının çatlaklar boyunca yüzeye çıkması ve soğuması sonucu Genel anlamıyla, yeryüzeyinden derinlerde magmanın soğuyup katılasmas.
oluşan kayaçlardır. ile oluşan bir derinlik kayacı kütlesine "plüton" adı verilir.
Plüton·· lar değişik şekil ve büyüklükte olurlar ve şekillerine
Bu kayaçların yanısıra bazı yörelerde volkandan çıkan küller etrafa göre de çeşitL adlarla anılırlar. Doğada yaygın olarak rastlanan
yayılır ve "kül platosu" denilen alanları oluştururlar. magmatik kayaç kütL şekilleri şunlardır:
Mineral DERİNLİK YA
D ERİNLİK y
o· I
ZEY 1 '\. / /
-
bileşimleri KAYACLARI KAYACLARI KAYACLARI
.,
L
t:J::::
Daha çok
orfoxlaslı
Gran"ıt Granit
porfir
1 Riyolit
o.. t:J
<il L
"'O.,
a:; ,:: Ortoklaslı ve daha Granodiyorit . ..
- E çok albitce zengin G ranodiyorlt. porfir I Rıyodasıt
plajıokla,;lı
;....><o :'.'.: -------:+------:-----'-iı: :;;:;; ;--t-- - -7
En çok albitce zengini.Kuvarslı Kuvarslı
1 Dasit
:,
:,,: + plajioklcısh diyorit diyorit Sekil 4.1. Lopolit şekilli bir magmatik kayaç kütlesinin
.C
En çok ortoklas.lı Siyenit
porfir
Siyenit
porfir 1 Trakit
şematik gösterilişi.
,
"f
:, . ,,, 0r1ok !aslı ve
-
albilce zengin plajioklaslı Monzonil
Monzonit
porfirit
1 Trakiandezit
2) Batolit: Genelde granit ve granodiyorit türünden kayaçların,
derinlere doğru genişleyen ve üst kısımları az çok kubbe şekilli olan
-"';---------,-------+ hacimli kütlelerine "batolit" adı verilir ·(şekil 4.2). Batolit
I
+-"'
Eri. ok albitce zengin Diyorit Diyorit çoğunlukla sıradağların eksenlerine paralel olarak uzanırlar ve
1 Andez·,ı
0 +ı plaııoklaslı Porfirit onların kök ve çekirdeklerini oluştururlar. Çevredeki kayaçlarla uyum
i
o.:.•. 'h----------+--------------------t--
Eilçok anortitce
-
Gabro
lu veya uyumsuz olabilirler.
.·.::_•'E zengin plajioklaslı Gabro porfirit 8 azalt
Batolitleri oluşturan magma yavaş yavaş yukarıya doğru yükselirken
I t ğ- , Daha c;ok olivinli Peridotit - - üzerindeki kayaçları da yükseltir, kubbeleştirir ve yer yer içine
- ·aı_ır. Magmanın yükselmesi sırasında içine aldığı yabancı kayaç
ı:
!'!
·• ..·. ·.
Dahcı· c;ok piroksenli
•
Proksenil - - parçalarına "anklav" adı verilir (bakınız;- Sekil 4.2).
·r--
,:.::,···>
+ı ,-.,...-'c-c-c-
D<ıhci çok homblendli
•
t--"---'- --
Hornblendi!
-
-
----+------
- 3) Stok: Şekli genellikle daire ve elipsi andırır. Yan
-
>, :,
t •·-:;; Olivinden ibaret Dünit - kayaçlarla olan dokanakları sarp veya hafif engebeli bir rölyef
oluşturur. Stok lar küçük ölçekil batolitler olarak bilinir
(bakınız; Şekil 4.2).
27
, ,..
Anklavlar
Lakolil
/ / /
/ / /
/. /
)(
/
"
/
28
29
,.,,,--;,·,-n ,, '' ,,..'T": ..,--,· , ,·,,..:· ;--,,~•,-, . ,: :"C"S '"'7'7'<' ',;f;l,'T7r;w:•; T 0;;1 °'.< ;7:Tr,: T' 'T'• ; ~•ı;,; :1;,""7'ı·; 'T'.7 fi". T;i • v,•:;ıı,G
su altındaki volkanlardan çıkan lavlar genellikle basık küre veya elip-
, \ ) soid şeklinde kütleler meydana getirirler. Bu tür denizaltı lavları
"yastık lav" (pillo1:-1 lava) diye adlandırılır (Şekil 4.10),
--::---/ /
1 (b)
l!,3. Magmanın Kökeni ve Oluşumu
(a)
Hangi nedenle olursa olsun kabuğun alt kesiminde magmanın oluşumu için
gerekli koşullara ulaşıldığında kabuğun üstte bulunan kesiminin magma
(pillow lavas). oluşumunda etkili rolü olur. Gerilmeler nedeniyle kabukta çatlaklar
oluşabilir. Bu çatlaklar sadece magmanın yükselmesini (göçünü) değil,
aynı zamanda daha derin kısımlar üzerindeki basıncın azalması nedeniyle
sıvı bir ortamın (ergimenin) meydana gelmesini kolaylaştırır.
31
;:.;&L2§@¼tKWZJt
Yerkabuğunda bulunan,eriyik haldeki magma, sıcak gazlar ve diğer sıvı a) Birkaç kraterin birleşmesi sonucu.
ların yeryüzüne çıkmasını sağlayan ağız veya çatlaklara "volkan", bu
olaya da "volkanizma" adı verilir. Volkanların üst kısımlarında, lavın b) Tekrarlanan volkan patlamaları sonucu.
yeryüzüne çıktığı, az çok daire şekilli çöküntüler de "krater" c) Çökmeler nedeniyle.
olarak adlandırılır (Şekil 4.11). Şekilden görüldüğü gibi volkanların
ağız kısımları genellikle koni şekilli olmakta ve bunlar "volkan d) Yükselmekte olan magmanın yeryüzüne çıkmak için kolay bir
konisi" diye adlandırılmaktadır. Bir volkanda "ana koni" ve yol bulamadığı durumlarda çevresindeki kayaçları uzun süre
"parazitik koni" olmak üzere iki tür volkan konisi ayırt edilir. ve fa kat yavaş yavaş aşındırarak içine alması ve bunun sonucu
Bunlardan başka, bir volkanda lavı yeryüzüne ulaştıran yolun geniş çukurların oluşması ile.
büyüklüğü göz önüne alınarak "merkezi ağız" ve "tali ağız" olmak
üzere iki yoldan söz edilir (bakı nız; Şekil 4.11). volkandan yeryüzüne çıkma durumuna göre iki tip volkan ayırt
-
,,.
\ X X X Paraziti\<
. \' '/. . 4.5.1. GİRİŞ
, "'
X
• •• //1·./·• ·ı'/ .._-X /1 X
/·_ /. /',/--..
\_' . . / ' / / /
Hava ve suyun mekanik ve kimyasal etkisiyle oluşan parçacıkların (tor
'\. J ...,. ' X X X /:/·\
ı,
' / ' f
....
' / ' '/ '- ', ' ..I 'I X
,,. . 'ı ''
:/
tuların) su, rüzgar, dalga ve buzullarla taşınıp deniz, göl, akarsu
·veya karalarda üst-üste birikmes·i olayına "tortulaşma", "çökelme" veya
,,ı,,.// X "sedimantasyon"; bu'yolla oluşan kayaçlara da "tortul" veya "sediman
'----... I 17··.
• I.
X
1 ..... ter" kayaç:,18ır adı verilir. Tortul kayaçlar magmatitlerin aksine genelde
'' . X I" ..._/ ' 1 - .• --:, katmanlı olup, her katman "tabaka" diye adlandırılır (Şekil 4.12). Tor
'ı--... '- I \ tul kayaçların pek·çoğu eski devirlerde yaşamış canlıların kalıntıları
kezi . '/, , \Yan
iZ
1 olan fosilleri içerirler. Fo·sillerin daha çok sularda yaşayan canlıla
fol! oğıı -- kayaçlar rın artıkları olduğu düşünülürse, tortul kayaçların çoğunlukla su orta
mında depolanacağı kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
33
32
4.5.2.1. Kırıntılı (Klastik, Detritik) Tortul Kayaçlar
Ayrışma ve aşınma ile, daha önceden var olan kayaçlardan kopan parça ların taşınarak
belli bir yerde depolanması sonucu meydana gelen kayaç lardır. KJ.rıntılı kayaçlar
kırıntıların (tanelerin) büyüklüklerine göre sınıflandırılır (Çizelge 4.2).
...... Kaba
-s0 :f!;}f;)2]3 f/J?J;i/#J};i 200<._
200 -20
Blok
İri
Konglomera ,.,,··
taneli
çakıl
Şekil 4.12. İngiltere'de Aberystwyth yöresinde gözlenen 20 - 2 Çakıl ve/veya breş
tortul kayaçlarda tabakalı yapı. (psefitler)
Kumtaşı Ince
taneli
2 - 0.2 Kaba kunı \./
İnce kum V 1/
0.2 - 0.02 (psammitle\:-)
taneli
0.002> Kil Kiltaşı (pelitler)
0.02 - 0.002 Silt Silttaşı Çok ince
OOOOD
Çizelge 4.2. Kırıntılı (klastik, detritik) kayaçların sınıf
landırılması.
Cok köııeli Köşeli Kısmen Kısmen Yuvarlak İyice Tane boyları 2 ınm'den daha büyük olan kırıntılı kayaçlar olup çizelge
' k-Öşeli yuvarlak yuvarlak 4.2'de görülebileceği gibi iki ana grupta incelenirler:
O
A) Konglomeralar
Şekil 4.13. Tortul kayaçları oluşturan tanelerin şekillerine B) Breşler
göre sınıflandırılması.
A) Konglomeralar:
Çok yuvarlak, yuvarlak veya yarı yuvarlak çakıl ve blokların doğal
4. 5. 2 .. TORTUL KAYAÇLARIN SINIFLANDIRILMASI bir çimento ile birleştirilmesi sonucu oluşan kırıntılı kayaçlardır.
Burada çakıl ve blokların yuvarlak olması söz konusu olduğundan bunların
belli bir mesafe boyunca taşındıktan sonra çimentolanmış olmaları
Tortııikayaçla:rinmineral bileşimi nıagmatitlerinkine kıyasla çok gerekir.
karı şıktıri Öyle ki.1:,ir tortul kayaç içinde değişik minerallerin Çakılların bileşimi dikkate alındığında konglomeraların iki türü ayırt
yanısıra çeşitli kayaç parçaları bulunabilir. Oluşum ortamları ve edilir:
kökenleri göz önüne a1ııiarak:,tottulkayaçlar üç ana grupta
a) Oligomiktik konglomeralar: Tek bir türden (bileşimden)
toplanabilir: olan tanelerin (örneğin kuvars veya kireçtaşı çakilları) oluşturduğu
konglo meralardır.
1) Kırint:ilı (klastik, detritik) tortul kayaçlar.
b) Polimiktik konglomeralar: Bileşim itibariyle, birden fazla ça-
2) " Kimyasal t:orl.:ul kayaçlar. kılın bulunduğu konglomeralardır. •
3) Orğaniktfrtul k?açl r·
Konglomeralara değişik yörelerde rastlanır ve
Bu kayaç grupları.: aşağıda.ayrı.ayrı ve kısaca gözden geçirilecektir. yerden diğerine değişebilir.
35
l&iiiJi,Z:.@L. \ .& ""''"'- · ..,.•., "------ ---
36
37
t A •:2u...::<>J:c. 2.::•=-"·,,
Karbondioksitl.:L.}ular kiınyc1saliişJ.evleri ile kireçtaşı tabakaları ara içeren iskelet kırıntılarının taşınarak bir yere gelmesi ve
sında büyüklü küçüklü bir takım boşluk ve mağaraların oluşmasına neden bu yerli (tc1şınmamı9) kırıntılarla birlikte çökelmesi ile
meydana. kireçtaşlarıdır. Bu kireçtaşları "rif (reef)'--
Jdreçtaşları" olarak
bilinir-
38
39
B) Biostromal kireçtaşları:
mürüne benzer, ancak çizgısının koyu kahve renkli olmasıyla ondan ayırt
Genelde levha şeklinde kütleler halinde olan ve canlı iskeletlerinin edilir (maden kömürünün çizgi rengi siyahtır). Verdiği kalori 4000-7000
kırıntılarının depolanmasından kaynaklanan kireçtaşlarıdır. Biostromal dolayındadır.
kireçtaşlarının şu türleri ayırt edilir:
kömürü (Huy veya _bitumlu _kömür):
a) Kavkılı kireçtaşları
b) Mercanlı kireçtaşları renkli ve elmas parlaklığında bir kömürdür. Bileşimindeki
c) Alglı kireçtaşları miktarı %75-95 kadardır ve bu nedenle de verdiği kalori miktarı
d) Crinoidli kireçtaşları fazladır (7000-9000 kalori).
e) Foraminiferli kireçtaşları
4.5.2.3.2. RADİOLARİTLER görünüm itibariyle maden kömürüne benzer ve midye kabuğu şekil
kırılışı olan bir kömürdür, Az alevle yanar, yüksek ısı
Açıklama için bölüm 4.5.2.2.3'e bakınız.
FOSFAT DEPOLANMALARI
4.5.2.3.3. DİATOMİTLER
Diatome adı verilen mikroskobik bitkilerin iskelet kırıntılarından olu İçerdikleri mineraller dikkate alındığında fosfat depolanmaların n kar
şan silisli (Si02) tortulardır. Son derece ince taneli olan bu maşık bileşimli olduğu anlaşılır. Öyle ki bunlar genelde değişik bile
kayaçlar yumuşak, hafif, delikli ve genellikle sarımsı gri şimli kalsiyum fosfatların bir karışımı şeklindedir. Fosfat depolanma
renklidirler. Görünüm üç değişik türü ayırt edilir:
olarak tebeşire benzerler ve HCl ile köpürmemeleriyle tebeşirden ayırt
edilirler. Diatomitler emici, boşluk doldurucu ve süzücü özelliklerin A) Primer (birincil) deniz fosfatları:
den ötürü boya, plastik, dinamit yapımında ve kimya sanayiinde çok kul
lanılır. Ayrıca hafif tuğla yapımında da yararlanılan bir kayaçtır. Bütün deniz tortulları ve özellikle kireçtaşları bir miktar fosfat içe
rir. Bazı koşullar altında bu fosfatın 'miktarı artar ve böylece "fosfa
••tik kireçtaşları"ndan söz edilir. Çoğu kez bu tür kireçtaşlarında kal
4.5.2.3,4. KÖMÜRLER sitin ayrılmasıyla geriye kalan fosfat kesimi gübre sanayiinde kullan1-·
lır.
Bitkilerden kaynaklanan karbonlu malzemenin katmanlı birikintilerine Primer deniz fosfatları içinde çoğunlukla hidrokarbonların ve glokonit
genel anlamda "kömür" adı verilir. Deniz veya göllerin kıyılarında, denen mika türünün bulunuşu, olasılı olarak bunla ın denizlerin oksi
adalai:in etrafında veya bataklıklarda'yaşayan bitkiler zaman zaman mey jensiz derin kısımlarında oluşabileceğine işaret eder (Whitten ve
dana gelen olaylarla killi, siltli ve kumlu malzeme ile örtülür, Brooks, 1976).
hava sız kalır; basınç, ısı ve bakterilerin etkisiyle kömürleşirler.
Bu es nada C02, CH" ve H20 uçar, hacimleri küçülür ve bünyelerindeki B) Kemik tabakaları:
karbon miktarı artar.
Pek çok yörede yersel olarak.kemik, diş, pul ve fosilleşmiş hayvan ar
Kömürleşmenin derecesi ve verdikleri ısı değerine göre şu kömür türleri tıklarının birikmesi sonucu oluşurlar. Genellikle kalınlıkları fazla
ayırt edilir: değildir.
A) Turba: C) Guano:
Kömürleşmenin başlangıç aşamasında meydanş. gelen ilk kömür türüdür. Bi Genellikle okyanus adaları üzerinde deniz kuşlarının ve mağaralarda da
leşiminde. %45-60 kadar karbon bulunur. Görünüşü lifi, tütün gibi yarasaların biriken dışkılarına "guano" adı verilir. Guanolar doğrudan
ve gübre olarak kullanılabileceği gibi asitik özellikleri nedeniyle de
üzerinde biriktikleri tortul kayaçların fosfat bakımından zenginleşme-
rengi kahverengi esmerdir. Verdiği kalori 3000-3500 dolayındadır.
lı
B) Linyit:
Turbaya kıyasla kömürleşmeriindaha iyi geliştiği·bir kömür türüdür. Bi
leşiminde '%60-:-7.5 karbon·vardır. Rengi esmer, siyah, kırılma yüzeyi odun
su olup hazan fosilleşmiş odun görünümündedir. Görünüşü hazan maden
kö-
41
40
il. 5.2.3.6. PETROL 4.5.3. TRANSGRESİF DİZİ, REGRESİF DİZİ, TAM DİZİ VEYA KAT
-- --
ouo
kapanlar dır. - ı:ıoO
- - · -- -
-:--
petrolü yuka rıya pompalamaya gerek kalmaz. EJ Şeyi Marn Ei3Kir• 1a,ı
C• o
oo
42 43
larla başlayarak yukarıya doğru kumtaşı, şeyl, marn, kireçtaşı şeklin
de devam ettiği, dana sonra ise tanelerin yeniden kabalaşarak marn,
şeyl, kumtaşı ve konglomeralara geçiş gösterdiği gözlenir. Böyle
bir kayaç dizisi "tam dizi" veya "kat" olarak adlandırılır (Sekil 4.14-
c).
7777777u_yunı<uzlu
'////// yuzeyı
4.5.4. UYUMLU (KONKORDAN) VE UYUMSUZ (DİSKORDAN) TABAKALAR (a) (b)
(a)
U:ıumsuzluk
Şekil 4.15. Uyumlu (konkordan) tabakalanma.
a) Yatay konumlu uyumlu tabakalar. :.:.:.:.:.:.:.:.:.-: yuzeyı
b) Eğik konumlu uyumlu tabakalar.
44
ıı.6. Metamorfizma ve Metamorfik Kayaçlar (Metamorfitler)
5) Kendi kendine metamorfizma (autometamorphism): Magmatik bir küt
4.6.1. GİRİŞ leni soğuması .sırasında kütle içinde bulunan sıvı maddelerin tkisiyle
meydana gelen kısmı değişiklikleri kapsayan metamorfizmadır.
4j Ret o ;;cL(gerileyici) metamorfizma (retrograde metamorphism): düşük dereceli metamorfizma: Mavişist fasiyesine karşılık ge
metamorfizmadır.
Önceleri/ da ,;; yük'sek d receH metamorfizma geçiren bir kayacın sonra
bunakıyasla,geçireceği d şükdereceli metamorfizmaya "retrograd (geri
leyici) metamorfi,,;mal' adı verilir. Böyle bir durumda kayaçlarda geniş Düşük dereceli metamorfizma: Yeşilşist fasiyesine karşılık gelir.
ölçüde bir bozuşma< yanLmin.,rallerin yüksek dereceden daha düşük dere
celere dönüşümüyayginolarak görülür. Orta derecede şiddetli metamorfizma: Amfibolit fasiyesini karşı-
46
4) Yüksek derecede şiddetli metamorfizma: Granülit fasiyesine
gelen metamorfizma derecesidir.
47
b) Sleyt: İnce taneli bir kayai olup genelde düşük dereceli metamor
tı,6.5. METAMORFİK KAYAÇLAR gelişir. Ancak mikroskobik plarak·gözlenebilen, ç.ok iyi
gelişmiş bir klivaj yapısı sergiler. Mika, kuvars ve feldspat ardalan
ması şeklinde görülen bu klivaj "sleyt klivajı" diye bilinir. Sleytler
Metamorfik kayaçlar genelde yapısal özellikleri ile tipiktir öyle levha levha ayrılma özelliğine sahiptirler ve çoğu kez ortü malzemesi
ki pek çoğunda daha önce de değinildiği gibi (bakınız; bölüm 4.6.2) olarak kullanılırlar.
belir gin bir klivaj yapısı ve zaman zaman gelişen mineral dizilimle.ri
(ç.iz gisellikler) görülür (Şekil 4.l.9-·a,b). Ancak bunların yanısıra, c) Fillit: Sleytlere kıyasla daha kaba taneli olan metamorfik
özel:.. likle kontakt metamorfizma sonucu oluşan kayaçlarda klivaj kayaç. lardır ve onlara kıyasla biraz daha şiddetli olan bir
yapısı iyi metamorfizma so nucu oluşurlar. Belirgin bir klivaj yapısı gösterir ve
gelişmemiş olabilir. yüzeyleri parlak
cilalıdır.
Metamm::fik·kayaçların ç.ok değişik türleri vardır ve magmatik kök nli
olanlar adlar:ı:nın başına "orto", tortul 1<ökenli olanlar da "para" eki d) Şist: Sleyt ve fillitlerden daha kaba taneli olan şist, mika
getirilerek ifade edilir. Örneğin "orto-amfibolit" bazik magmatitler ve kuvarsla feldspat ardalanması şeklinde gelişen tipik bir klivaj
-0en, "para-.amfibolit" -de tortul bir kökenden türeyen amfibolitlere yapısı sergiler. Şistlerde görülen bu tipik klivaj yapısı "şistozite"
işa ret eder. Metamorfik kayaçların en ç.ok sözü edilenleri şunlardır! diye ta nımlanır. Şistler fillitlere göre daha fazla metamorfizmaya
uğramış ka-
a) Hornfels: Bir kontakt metamorfizma ürünü olup klivaj veya
çizgi sellik yapısı göstermez. Az ç.ok eşit tanelerin oluşturduğu
mozayik bir doku sergiler; ancak bazı hornfels türleri iç.inde Gnays: Orta ve yüksek dereceli metamorfizma geçiren, kmiii:s·ve "·
çevresindeki tanelere kıyasla daha büyük olan mika veya andaluzit bakımından zengin kayaç.lardır.• Klivaj yapıları şistlerinki ka
kristalleri bulunabilir. ve tipik değildir;' İçlerinde bazan kuvars·· ve_/veya feldspat
"düğüm" veya "göz" şeklinde olur. Bu türden kristalleri
gnayslara "gözlü gnays" adı verilir.
İ; ;
kullanılır.
tb)
48
r --••-•• -r• ~ ",_;_, - ------
"',;;'kı,r\"--1ii.7iı Wa- ===c---=-=--
!
daki-açiklık- bir· sauti.ıııetreden daha küçükse kırılma "çatlak" -olarak ni
telendiı:ilmekte., açıklığın bir. sanı:i.mecre veya daha fazla.olması duru Basını:
kuvveti
munda isekırılma "yarık" diye adiandırılmakt_adı .• • Çatlak ve yarık
%/
-
larda bir1?irinden uzaklaşan yüzeyler boyunca ya herhangi bir kaymamey
dana11;eimemekte:veya bu gözle farkedilemeyecek kadar küçük olmaktadır.
Kınkyüzefteririin birbirlerine kıyasla gözle görülebilir .bir şekilde
\j/ Çe m•
kuvveti
kaym al•a ı'}oııtcurıda ise "fay" denilen kırıkh yapılar oluşmaktadır.•
0
A\ j A
Ça lakJ.ar! f faylar aşağıda kısaca gözden geçirilecek, çatlakların
bir şekli/d rumunda olan· yarıklar ise ayrıca ele alınmayacaktır.
f
,.,.iit !lt :•
Makaslama (kesme l
allakları Tansiyon
•tla. ı
51
eksenine paralel olarak gelişen ve "boyuna (longitudinal)" çatlaklar
olarak bilinen çatlaklar da vardır. Ayrıca kıvrım kanatlarında 1 ınsal
olarak gelişen çatlaklar ise ışınsal veya radyal çatlaklar diye tanım
lanır (Şekil 5.2).
53
52
5.3. Faylar
,n-rteıenaır:.1..1..ı..c. Şekil 5,5'te görü ebil ceği g bi eğim atımı
"yatay "düşey atım" olmak uzere ıki bıleşenden ibarettir.
Bunlardan
5. 3. 1. TANIMLAMALAR atım tavan ve taban bloklarının birbirlerine kıyasla yatay, düşey
bunların düşey yöndeki hareketlerini ifade eder. Diğer taraftan
ve eğim atımlarının bileşkesi durumunda olan "net atım'' ise
Yukarıda da değinildiği gibi (bakınız; bölüm 5.1) faylar, kırıklar taban bloklarının birbirlerine kıyasla, ne sadece fay düzlemi
bo yunca gözlenebilir bir hareket meydana gelmesi sonucu oluşan ve ne de eğimi yönünde olduğunu gösterir. Bu durumda kayma
düzlem sel bir süreksizliği belirleyen yapılardır.. Faylarda fay düzleminin doğrultusu ve eğim yönüyle belli açılar yapacak
birbirlerine kı yasla kayan blok çiftleri söz konusudur.. Kaymalar fayı g·elişir. Net atım bazan "yanal", "verev" veya "oblik" atım ola
belirleyen sü reksizlik düzlemi (fay düzlemi) boyunca oluşmaktadır. bilinir,
Fay düzlemi dü şey veya eğik konumlu olur ve konumu doğrultu ve
eğiminin ölçülmesiyle verilir. Fay düzleminin eğik olması durumunda
birbirine kıyasla kayan bloklardan birisi fay düzleminin üzerinde,
diğeri de altındadır. Budu rumda, fay düzleminin •üzerinde bulunan bloka DEĞİŞİK TÜRLERİ
"tavarı>,bloku", altındakine ise "taban bloku" adı verflir. Fay
düzlemi çoğunlukla sürtünme nedeni ile cilalı, parlak bir görünüm
alır ve hareketin yönünü belirlemede ya rarlanılan kayma çizikleri ve
göz önünde tutularak fayların şu türleri ayırt edilir:
kayma kertiklerini içerir (Şekil 5.5).
Doğrultu atımlı faylar
Eğim atımlı faylar
Yanal (verev veya oblik) atımlı faylar
K,yma kertiklcri
TAVAN
BLOKU
F,y düzl•minirr
do§ruıtusu
Koyma
55
54
atımlı bir fayın sol yönlü mü yoksa sağ yönlü mü olduğunu anlamak için.
birbirine kıyasla kayan bloklardan birinin üzerine çıkan bir kişi,
yüzü karşı bloka gelecek şekilde ayakta durur. Bu pozisyonda, eğer
karşı blok kişinin soluna doğru kaymışsa fay sol yönlü, sağına
doğru kaymışsa fay sağ yönlüdür. Şekil 5.6'da verilen doğrultu
atımlı fay sol yönlüdür.
Horst Harsı
Doğrultu atımlı fayların özel bir türü olan "değişken" veya "transform"
faylar litosfer dilimlerinin hareketlerinde önemli olup, bunlar Yapısal Graben
Jeoloji'de ele alınacaktır.
1) Normal faylar
2) Ters faylar Normal faylanma sonucu oluşan graben ve horst
yapıları. Oklar blokların kayma yönlerini gösterir.
Bazı durumlarda aynı bir blok iki normal fay arasında bulunur ve
iki faya ait düşen bloku oluşturur; böylece iki tarafı tümsek ve
taban blokuna göre ve fay düzleminin eğiminin tersi yön
oluşan faylardır (Şekil 5.9).
rı:"!a,
5 lı.un
\')\oku
i
l
lab.an ,- ,- .. lzlklerl
bloku .
_
.:u;! ın.in
T.ıı.b.ı.n bloku
56 57
5.3.2.3. Yanal (Verev veya Oblik) Atımlı Faylar çakıl ve/vaya blokların doğal bir çimento maddesi ile çi
sonı.ıcu oluşan breşlerin (fay breşi) ve ezilme
zanlarının
··:
A
59
58
düz duran bir semeri andıran, yani tümsek tarafı yukarıvoı
ve merkezinde en eski kayaç birimini bulunduranlarına "a ,
ters veya yan yatan bir semere benzeyen ve merkezinde
en
kayacı içerenlerine de "senklinal" adı verilir (Şekil 6.2.). Baz.cırı
yapının merkezindeki birimin en yaşlı mı yoksa en genç mi o2.··
belirlemek mümkün olmaz. Örneğin metamorfik bir sahada çalışıl:t
kayaçlarda görülen katmanlı yapının tabakalanma mı yoksa klivaj
mi olduğu belirlenend.yorsa buradaki kıvrımlı yapıları
antik~· senklinal diye adlandırmak doğru olmaz, Böyle bir
durumda an"
tiklina.L yerine "antiform", senklinal yerine de "senform" ifadeleri
kullanılır. Eğer yapı görünüm olarak bir antiklinaJ.e benziyor ve
fakat
j
6. KIVRIMLAR VE KIVRlMLANMA
I Aot/kl<ool Seokliooi
6.1. Giriş ve Tanımlamalar
-
ancak merkezinde en yaşlı kayacı bulunduran kıvrım da "senformal
[ ı-
olarak adlandırılır (Şeki,l 6.3). Bu kıvrımlar normal duruş
yani ters dönmüş birimlerin kıvrımlanması sonucu gelişir.
@ı
-
(<1)
!::::;:::::
1 23}
C ••
•
•
• •• (<)
- -•
(dl •
--
-[O !•J
•0
U_((\\\
Antiformal
senklinal
\
]-
1 23
kütlesinde kıvrımlı
yapının gelişmesi.
Şekil 6.1. Basınç kuvvetlerinin etkisinde kalan bir kayaç
Antiformal senklinal ve senformal ant klinal
6d yapıları. 1 numaralı birim en yaşlı,
3 numaralı birim ise en gençtir.
.. •'•
vrım • • • .
a. n adı ' - .
Kıvrım/;:};:/' ·· • · .=<• :• •.
kanadı ·'. \.·· •:, ,• ;• •o
Eksen
düzlemi
Şekil 6.4. Kıvrım kanatları, kıvrım ekseni ve eksen düzle Şekil 6.7. İzoklinal kıvrım. ED: Eksen düzlemi.
minin şematik gösterilişi.
kıvrımlar: Eksen düzlemleri yataya çok yakın veya yatay olan
(Şekil 6,8).
6.3. Kıvrımların Değişik Türleri
--
Doğada, kıvrımların çok değişik türleri vardır. Bunlardan eri çok
bili nenleri şunlardır: ED
===========
Şekil 6.8. Yatık kıvrımlar. ED: Eksen düzlemi.
f ,
62 63
özellikli olan çeşitli kıvrım türleri vardır. Bunlar arasın
önemlileri konsantrik (veya paralel) kıvrımlarla benzer kıvrım-
. Paralel kıvrımlarda tabakalar ortak bir merkezden etrafa doğru
çok dairesel halkalar oluşturacak şekilde kıvrımlanır (Şekil 6.12-a).
kıvrımlarda ise katmanlar, büyüklükleri ve şekilleri yaklaşık
olarak birbirinin aynı olan bükülmeleri içerir (Şekil 6.12-b). Benzer
kıvrılan katmanların oluşturdukları yuvarlakların merkezle-
kıvrım ekseni boyunca yer değiştirmektedir.
\-
;: 1
Kink
bandları
r
r \
{ \
J
l l
-- -
/
' ,
/
( b)
Kink kıvrımlar. Bu kıvrımlarda eksen düzlemi
(ED), kink düzlemi (KD) olarak adlandırılmaktadır,
65
64
n JEOLOJiK ZAMANLAR
l_l_ günümüze kadar geçen zaman süreci jeolojik olarak bir takım
ayrılır. Bu dilimler en küçüğünden en büyüğüne doğru "yaş,
, devir, zaman" olarak adlandırılmaktadır. Bunlardan üzerinde daha
durulan zaman olup, jeoloji tarihi boyunca belirlenen zamanlarla
Şekil 6.14. Loca veya bavul kıvrım. ait bazı devre ve devirler Çi elge 7.l'de gösterilmiştir.
• o il
K U VATERNER
'•ı' O,
Pi ei
6.11. Antiklinoryurn ve Senklinoryum - .f"
.- ;::- ı:ı:: 2
stosen
.
() Pliyosen
w 7
Bazı kıvrımlar büyük ölçekli olup geniş bir bölgede izlenebilir > Miyosen
s
nite likli olurlar. Bu kıvrımlar çoğunlukla üzerlerinde daha küçük 26 Oligosen
ın
ölçekli ve sistematik dağılımları olan antiklinal ve senklinalleri ıı:: 38
içerirler, Bu tür sistematik antiklinal ve senklinalleri içeren 0 w Eosen
,- 54
bölgesel ölçekli kıvrım antiklinal özellikli ise yapı tümüyle Paleosen
"antiklinoryum", senklinal
Kretase
özellikli ise "senklinoryun!rdiye adlandırılır (Şekil 6.15).
135
-,;
KG<;.ffi< ô\ • li antiklinal Jura )
.vı: .5en-klina\\cr 195
<:;,,sa-ıa-.ıS
1 ' Triyas
l --.,L.,_ _) - 1ı
Permiyen
ı .
l
l
l v- ,-
ın
2iıö'
Karbonifer
ı----------------------------------------------------------------------------1 22
Aniiklinoryum Senklinoryum Af\tiklinor\lum
;::, 345
Devoniyen
Şekil 6.15, Antiklinoryum ve senklinoryum. -395
Silüriyen
- 435
; :: ı-
. . ., 0rdovi sı·yen
- <C 500
Kambriyen
N IKAMBR EN ÖNCE )
.. .,
- - - - - - -- -
Q".v:
ı-------------600
PREKAMBRİYE
- - - - - 4500
JeoJojik geçmişe ilişkin zaman göstergesi. Sayılar milyon
yıl biriminden olup ait olduğu zaman, devir veya
devrin. kaç yıl sürdüğüne işaret eder ('Whitten ve
Brooks, 1976'dan alınmıştır).
67
66