You are on page 1of 11

HARİCİLİK (3.

Hafta)

• Ümmetin Üzerinde İttifak Ettiği Halifeye Başkaldıranlar. Hariciler, Şurât, Harûriye ve Vehbiye
Gibi İsimlerle Anılmışlar
• Hz. Ali’ye karşı çıktıları için bu isimle anılmışlar. Her ne kadar hariciler ile Şia aynı dönemde ortaya
çıkmış olsalar da düşünce olarak Şia düşüncesi daha eskidir. M. Ebû Zehra.
• Hz Osman’ın şehadeti sonrasında Hz. Muaviye’ye karşı Hz. Ali’yi desteklediler. Ancak, tahkim
neticesinde Hz. Ali’den ayrıldılar.

Hariciliğin Doğuşu ve oluşumu:


➢ Devlet başkanının kim olacağı ve nasıl seçileceği.
➢ Sosyal değişim ve şehirleşme
➢ Kabile taassubu. Hariciliğin Rabia kabilesi arasında yayılıp Mudar kabilesi arasında
yayılmaması bunun en açık örneğidir.
✓ Özetle, Hz. Osman’ın öldürülmesi ile başlayan siyasi olaylar, Emevi-Haşimi
çekişmesi, hızlı sosyal değişim ve şehirleşme sorunu, İslam coğrafyasının genişlemesi ve
yeni toplumların Müslüman olması hariciliğin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Haricilerin Tarihi
• Haricilerin çıkışını Sıffin savaşında hakemlerin kabul edilişi veya Hz. Osman’ın
ikinci dönemindeki olaylara dayandıranlar olsa da Hz. Osman’ın öldürülmesi harici
düşüncenin ilk kanlı olayıdır. Ancak hiçbir sosyal veya siyasal yapının ortaya çıkışı tek
bir vakaya dayandırılamaz.
• Tahkim olayından sonra Hz. Ali’nin safından ayrılan hariciler Hz. Ali’nin tüm
çabalarına rağmen ikna edilemediler. En sonunda Hz. Ali onlarla savaşmak için Nehrevan
da üzerlerine yürüdü ve büyük bir kısmı kılıçtan geçirilerek öldürüldü. Geri kalanlar Hz.
Ali’yi savaşta yenemeyeceklerini anlayınca bir suikast sonucu şehit ettiler.

Haricilerin Emeviler Dönemindeki Faaliyetleri.


• Küçük çaplı da olsa birçok isyan hareketinde bulundular, fakat Emevilerin sert
politikaları karşısında başarıya ulaşamadılar. Ancak Emevilerin yıkılması sürecinde etkili
oldular.

Abbâsiler Dönemindeki Faaliyetleri


• Ufak çaplı bazı isyan girişimlerinden bahsedilse de bir sonuç alamamışlardır.

HARİCİLERİN BAZI ORTAK GÖRÜŞERİ


- Hüküm Allah’a cc aittir.
- K. Kerim tevile ve tefsire ihtiyaç olmaksızın yegâne kurulması gereken nizamdır.
- Halifelik adil, alim ve zahit olmak şartı ile hür veya köle tüm Müslümanların hakkıdır
1
- Halifenin Kureyşten olma zorunluluğu yoktur.
- Halife hür seçimle belirlenir.
- Halife doğru yoldan ayrılırsa azledilir veya öldürülür.
- Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in hilafetinin tamamını, Hz. Osman’ın hilafetinin ilk altı yılı
ve Hz. Ali’nin tahkime kadar olan halifelikleri meşrudur.
- Halifenin ilk öncelikli işi emri bil-maruf nehyi anil-münker prensibini uygulamaktır.
- Amel imandan bir cüzdür. Günah işleyen kafirdir.

HARİCİ FIRKALARI:

HARURİYE:
• Muhakkime veya muhakime-i ûlâ, tahkim sonucu Hz Ali’den ayrılıp Harura denilen
yerde toplanmaları sebebiyle Haruriye diye de isimlendirilmişler.
• Liderleri: Abdullah b. Kevvâ ve Abdullah b. Vehb er-Rasibi’dir. Bunlar aynı
zamanda ilk harici topluluktur.

EZÂRİKA:
• Liderleri: Nâfi b. Ezrâk (ö. 65/685) en radikal gruptur. Liderlerinin ölümü sonrası
dağıldılar.

▪ Görüşleri:
1. Cemel ve sıffin savaşına katılanlar, tahkimi kabul edenler ve kendileri gibi düşünse
dahi kendileriyle kıyam etmeyen hariciler kâfirdir.
2. Muhaliflerin kadın ve çocuklarını öldürmek caizdir.
3. Recm cezası yoktur, büyük günah işleyenler kâfirdir ve ebedi cehennemliktirler.
4. Peygamberler büyük günah işleyebilirler.

İBAZİYE:
• Liderleri: Abdullah b. İbâz’dır. Haricilerin en ılımlıları ve günümüze kadar ulaşan tek
harici fırkasıdır. Uman başta olmak üzere Hadramut, Zengibar, Libya, Tunus ve
Cezayir’in çeşitli bölgelerinde yaşamaktadırlar.
▪ Görüşleri:
1. İmam için soy sop önemli değildir. İmam vasiyet ve tayinle değil serbest seçimle iş
başına gelir.
2. Büyük günah işleyenler küfrü nimet manasında kâfirdirler.
3. Müslüman grupların yaşadığı topraklar İslam yurdudur. Onlarla evlenmek ve onlara
varis-muris olmak caizdir. Onların şahitliği makbuldür.
4. Ru’yetullah mümkün değildir. Şefaat yoktur.

2
5. Emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’l münker farzdır.
6. Kur’an mahlûktur.

MU’TEZİLE (4.Hafta)
• İslam toplumu bünyesinde 2/7. asırda ortaya çıkan akla öncelik veren, usûl-i Hamse prensiplerini
mezhebin temel esasları olarak kabul eden, itikadi ve siyasi nedenlerle zuhur etmiş kelami bir
mezheptir.

Kurucusu ve isimlendirilmesi
• Vasıl b. Ata (ö. 131/748) muhalifler tarafından; Mu’tezile, Kaderiye, Cehmiye,
Seneviyye, Vaidiye ve Muatıla gibi bazı isimlerle anılmışlardır.

• Kendileri ise; Mu’tezile, Ashabü’l-Adl ve’t-Tevhid, Adliyye, Ehli Hak ve fırkatü’n-


Naciye gibi isimlerle kendilerini tanıtmışlar.

Doğuşu ve Gelişimi
• Müslümanlar arasında tartışılan meselelerden birisi de mürtekibe-i kebîre'nin durumu
idi. Haricîler, mürtekibe-i kebîre'nin kâfir olduğunu iddia ederken, Mürciîler, mümin
olduğunu iddia ediyorlardı. Vâsil b. Ata ve taraftarları ise, meseleye “el-menzile
beyne'l-menzileteyn” prensibiyle yeni bir çözüm şekli teklif ediyordu. Yaygın olan
rivayete göre, bu çözüm önerisi ile Mu'tezile mezhebi ortaya çıkmış oldu.
• Çok geçmeden Müslümanlarla tartışmaya giren yabancı unsurlarla baş edebilmek için
güçlü bir diyalektik (cedel) yönteme ihtiyaç vardı. İste bunu hisseden ve bu doğrultuda
yöntem geliştirmeye çalışan ilk âlimler Mu'tezilîler olmuştur. Mu'tezile, yabancı
kültürlerden de istifade ederek İslâm düşüncesine Kelâm metodunu getirmiştir. Gayri
Müslimlere karşı İslam’ı savunma ve akideleri aklî bir platformda değerlendirme
yolundaki Mu’tezile, İslam düşüncesine yeni bir renk katmıştır.
• Mu’tezili düşüncenin temel esprisi; İslâm akaidini aklî tefekkür zeminine oturtmak ve
akılla çatıştığı anda nassı aklın prensipleri doğrultusunda tevil etmektir. Naklî
düşüncenin yanında, zaman içerisinde aklî düşüncenin de teşekkül etmesi; aklı rehber
kılan bir zümrenin ortaya çıkması tabii bir durumdur. İslam düşüncesinin bu
merhalesinde aktif rol oynayan ve dolayısıyla felsefi düşünceye ve yeni ilimlere rağbet
gösteren ilk kişiler Mu'tezilîler olmuştur.

• Mu'tezilî düşüncenin Basra'da ortaya çıkışından yaklaşık bir asır sonra Bisr b. el-
Mu'temir (öl. 210/825) önderliğinde Bağdat Mu'tezile ekolü de teşekkül etti. Temel
prensipler (usûl-i hamse) itibariyle ayni görüşleri paylaşan bu iki ekol mensupları
arasında teferruatla ilgili birçok görüş farklılığı da vardır. Vâsil b. Ata, Ebu'l-Huzeyl
el-Allâf, İbrahim en-Nazzâm, Ebu Ali el-Cübbâî, el-Câhiz , Kâdî Abdulcebbâr gibi
Mu'tezilîler Basra ekolüne; Bisr b. el-Mu'temir, Sümame b. el-Esras, el-Hayyat ve el-
K‘abî gibi Mu'tezilîler de Bağdat ekolüne mensuptur.

3
• Özellikle, Kuran-ı Kerim'in yaratıldığı görüşünün devlet eliyle zorla kabul ettirilmeye
çalışıldığı bu dönem, İslâm mezhepleri tarihinde "mihne" olarak bilinmektedir. Başta
Ahmed b. Hanbel (öl. 241/855) olmak üzere, resmi düşünceye karşı çıkan pek çok
İslâm âlimi, bu tutumlarından dolayı mahkûm edilip işkenceye maruz kaldılar.

• Başlangıçta hür düşüncenin savunucusu olarak ortaya çıkan Mu'tezile, bu halifeler


döneminde tam aksi bir pozisyonda bulunmuştur. Mu'tezile'nin parlak dönemi ve
dolayısıyla "mihne" hadisesi, el-Vâsık'in ölüp yerine el-Mütevekkil (247/861)'in
geçmesiyle son buldu. Mu‘tezile günümüzde kısmen Şiîlik içinde yoğun olarak da
Yemen’deki Zeydîlik içinde varlığını sürdürmektedir.

• İç faktörler:

➢ Sosyal ve kültürel faktörler

➢ Siyasi faktörler (imamet meselesi)

➢ Dini faktörler (büyük günah meselesi)

• Dış faktörler

➢ İslam’ı dış saldırılar karşısında korumak amaçlı kelam metodunu kullanmaları ve


aklı ön plana almaları

Tarihçesi
• Mutezile kelimesi başlangıçta, hiçbir surette zemmedilen bir fırkayı ifâde etmiyordu.
Bu olaylar sebebiyle onlara Mutezile denmesi daha ziyade siyasi durumları icabı idi.
Dini ve kelâmi mânada Mutezile, Vasıl b. Atâ al-Gazzal ( H.131 / M.748)' ın, al-
Hasan al-Basri (Ö. H.110 / M. 728)'nin 44, meclisinden ayrılması ile başlamıştır.

• Emevi yönetiminin bazı uygulamaları Vasıl ve taraftarlarınca eleştirilmiştir.

• Abbâsi döneminde ME’mun’un (218/833) iktidara gelmesiyle mezhebin görüşleri


sarayın resmi ideolojisi haline gelmiştir. Mu’tezilenin bu yükselişi Mu’tasım (ö.
227/842) ve Vasık (ö. 232/847) dönemlerinde de aynen devam etmiştir. Bu yükselme
dönemi Mütevekkil 8ö. 247/861) dönemi ile sona ermiştir.

Mezhebin çöküş sebepleri: Mu'tezile'nin çöküşünü hazırlayan sebepler arasında,


"mihne" hadisesi ve bu duruma halkın tepkisi, teoride ferdin hürriyetini
savunmalarına karşılık uygulamada baskıcılığa destek vermeleri, akla haddinden
fazla önem vermeleri ve bu arada el-Eş'arî ile el-Matüridî'nin öncülüğünde Ehli-i
Sünnet ilm-i kelâmının zuhur etmesini gösterebiliriz.

Mutezilenin temel görüşleri


➢ el-Menzile Beyn al-Menzileteyn. Yani iki menzile arasında orta bir menzile veya
makam. Büyük günah işleyenler ne kâfir, ne de mü'mindirler. Onlar kâfirle mü'min
4
arasında manevi bir dereceye sahiptirler. Onlar fasıktırlar. Allah onların günahlarını
affetmez. Tövbe etmeden ölürlerse Cehenneme giderler. Ölmeden önce tövbe
ederlerse mü'min sayılırlar.

➢ el-Va’d ve’l Vaid Mutezile kâmil imandan çıkmış, fakat tamamen küfre sapmamış
kimselerin yani fâsıkların cezalandırılmasını ve mü'min olup taat üzerinde
bulunanların mükâfatlandırılmasını Allah için vacip addeder.

➢ Emr bi'l-ma'ruf va'n-nehy ani'l münker.

➢ Mutezile'nin dördüncü prensibi tevhid'dir. Bu sebeple onlara Ehl-i Tevhid veya el-
Muvahhidde denir. Onlara göre kıdem Allah'a mahsus yegâne sıfattır. Onlar Allah' ın
zatı ile kaim olan diğer ezeli sıfatları nefyederler. İddialarına göre Allah' ın zatı ile
kaim veya zatına ilâveten sıfatlar kabul etmek, birçok kadimlerin var olduğuna
inanmak demektir. (Bu prensip mezhebin özünü ve inançlarının temelini
oluşturur)

➢ Adâlet meselesi: Mutezile'nin bir diğer adı da Ashabü’l-Adl veya Adliyedir. Bu isim
onların şu anlayışının neticesi olmuştur: İnsan kendi filinin hâlikıdır. Allah insana bir
işi yapıp yapmamak kudretini vermiştir. Eğer böyle olmasaydı, insan yaptığı işlerden
sorumlu olmazdı. İnsanın âhirette sorumlu tutulması, tam hareket hürriyetine sahip
olmasındandır. Bir kimseye ihtiyarı olmadan yaptığı bir işten dolayı ceza verilmesi,
Allah'ın adaletine aykırı düşer. Oysaki Allah kimseye zulmetmez ve kimsenin
hakkına tecâvüz etmez. Bu husus Kur'ân'daki birçok âyetle de tebliğ' edilmiştir.

Diğer bazı görüşleri


• Mutezile bu beş prensipten başka diğer, bazı hususlarda da ittifak etmiştir.

➢ Allah'ın kelâmı, emri ve nehyi, mahlûktur.

➢ Allah Ahirette gözle görülmez.

➢ Şefaat yoktur.

Mu’tezile’nin İslam Düşüncesine Katkıları


• İslamın tebliğ edilmesi, yayılması, muhatapların irşad ve ikna edilmesinde, ilhad ve
zındıklık gibi islama karşıt akımların önünün kesilmesinde mu’tezile’nin önemli
katkıları olmuştur.

• Mu’tezile kelam (Akli) metoduyla mücadele verip kelam ilminin kurucusu ve Ehl-i
Sünnet kelamının oluşumuna da katkı sağlamıştır.

EHL-İ SÜNNET VE’L CEMAAT

(5.Hafta)

İsimlendirme
5
• Ehl-i sünnet terkibinin kullanımının ilk örneği ibn Sirine (110) ait olduğu ve Hasan’ı Basri
de (110) bu kavramı kullanmıştır.
• Sünni teriminin ilk olarak tabiinden Said b. Cübeyr (95) tarafından bazı sahabenin
henüz hayatta olduğu sıralarda kullanıldığı bilinmektedir.
• Ehl-i sünnet kendilerini ifade etmek için “ Ashabu’l-Hadis, Ashabu’Sünne, Ehlul
hak, fırka-i Naciye, es-Sevadul azam, Ehlul-Hadis ve’s-Sünne gibi bazı övgü isimleri
kullanmıştır.
• Mu’tezile, her şey gibi kulların iradi fiillerinin de Allah’ın kader ve kazası ile
olacağını belirttiği için Ehl-i Sünnet’i Mücbire, Müşebbihe ile isimlendirmiştir,
Mürcie ekolüne mensup bazı âlimler, selefiyye ve Eş’ariyye mensuplarını “İnşallah
mü’minim” dediklerinden dolayı Şukkâkiyye (şüpheciler) diye anmıştır. Şia ise;
devlet başkanının seçim yoluyla belli olacağını benimsemeleri sebebi ile “Nasibe”
adını vermiştir. Allah’a atfedilen sıfatlar konusundaki tutumlarından dolayı da
“Sıfatiyye” denmiştir.

• Ehl-i Sünne, hakikatte bir fırka değil, Hz. Peygamber’in ve ashabının yolunu takip
eden büyük çoğunluktur.

Ehl-i Sünnet Düşüncesinin Oluşumu


• Ehl-i Sünnet, Bidat ehli olan Haricilik, Şia, Kaderiye ve Mu’tezile’den sonra ortaya
çıkmıştır.
• Hz. Ali döneminde cemel savaşı, sıffın ve hakem olayı ile ana gövdeden siyasi
ayrılmalar başladı. Hz. Ali ve ilk üç halifeyi kabul edenler ana cemaat olarak kaldı.
Siyasi ayrılıklar zamanla itikadi ayrılıklara dönüştü. Bir süre sonra da şia ana
çoğunluktan ayrıldı.
• Abdullah b. Ömer, Ebu said el Hudri, Sa’d b. Ebi vakkas, Usame b. Zeyd, Ka’b b.
Malik ve zeyd b. Sabit önde gelen isimlerdir. Onların cemel, sıffın ve hakem olayı
gibi olaylarda tarafsız kalmaları, karışan tarafların durumunu Allah’a havale
etmeleri, günahlarından dolayı bir mü’mini küfür ile itham etmemeleri Sünni
zihniyetin oluşmasında belirleyici olmuştur
• Ehl-i Sünnet, aykırı grupların ayrılması sonucu geride kalan ana gövdedir.
• Ehl-i Sünnet, itikadi açıdan oluşumu sahabe döneminde gerçekleşen olaylar (Hz.
Osman’ın öldürülmesi, Sıffin ve Cemel savaşları) ve bu olaylarla beraber ortaya
çıkan fikri ve itikadi sorunlar, Müslümanların bu isim altında bir birliktelik
oluşturmalarına zemin hazırlamıştır. Daha sonra gelen tabiinlerin ileri gelenlerinden
bazıları (Muhammed b. Hanefiyye, İbrahim en-Nahai, Ömer b. Abdüaziz,
Hasan el-Basri, Zeyd b. Ali, Cafer Sadık ve Ebû Hanife) siyasi tutum ve inançları
da ehl-i Sünnet zihniyetinin teşekkülünde belirleyici bir rol oynamıştır.
• Ehl-i Sünnet’in en önemli özelliği ifrat ve tefritten uzak orta yolu tutmalarıdır.

6
Ehl-i sünnet Ekolleri
1. Selef: Kur’an ve Sünnette varid olan itikadi esasları, teşbih ve ta’til gitmeden ele
alan ve buna göre o esasları alıp kabul eden topluluk.
• Hicri ilk asırda İslam dünyasında hakim olan akide selef akidesidir. Bu yüzden bu dönem
alimleri selefi olarak kabul edilmiştir. Şam’da imam evzaii, kufe’de süfyani es-sevri,
basra’da Hammad b. Seleme, medine’de malik b. Enes mısır’da leys b. Sa’d ve İmam’ı Şafii
ve horasanda ebu Hamza essukkeri ve Abdullah b. Mübarek önemli isimlerdendir.
• Fakat bunlar içinde Ahmed b. Hanbel’in mutezileye karşı mücadelesi, Halk el Kur’an
meselesindeki duruşu onun selef ekolün sembol haline getirmiştir.
• V-VI y.y da selefiyye kelam ekolünü benimseyen daha ılımlı bir ekol haline gelmiştir. Bu
oluşum El ferra ile başlamış öğrencisi ibn. Akil ile genişlemiş ve ibn el cevzii ile devam
etmiştir. Fakat bu alimler mezhep mensupları tarafından eleştiriye maruz kalmıştır.
• VI. y.y da ibn Kudame Şam’da kelamcılara savaş ilan etmiş ve eserlerinin okunmasını haram
olduğunu açıklamıştır. Onun bu katı tutumu Şam çevresinde Hanbeliliği yaymıştır. Bölgede
gelişen Selefiyye ile İbn Teymiyye gibi büyük alimler yetişmiştir.
• VII. y.y. da İbn Teymiyye ve öğrencisi ibn Kayyim el cevziyye kelam felsefe ve tasavvuf
gibi disiplinlere alternatif bir yaklaşımı dillendirmişler ve Kur-an akılcılığı denecek bir
yöntemi ön plana çıkarmaya çalışmışlardır. Bu iki isim ile selefiyye ekolü önemli bir dönüm
yaşamış ve mütahhirin selefiyye dönemi başlamıştır. Öncesi ise Mütakaddimin alimleri
şeklinde isimlendirilmiştir. Yine bu dönemde ehli hadis ekolü sistematik bir mezhebe
dönüşerek selefilik halini kazanmıştır. Bu iki alimden sonra Yemenli alim İbn el Vezir, Sah
veliyullah dihlevi önemli isimlerdir. Bu ekolün modern döneme intikal etmesinde Yemenli
alim Muhammed b. Ali eş-Şevkani’nin rolü büyüktür.
• İslam dünyasının son asırlarda islamın özüne dönülmesi gerektiğini savunan Sıddık
Hasan han, Muhammed abduh, Reşit rıza, Cemaleddin Kasimi, Mahmut Şükrü Alusi gibi
isimler selefilik ile ilişkilendirilmişlerdir.

2. Halef (Eş’ari ve Maturidi): Allah’ın sıfatlarını kabul etmekle beraber te’vil edip
yorumlayan topluluk.
• Birinci gruba Ehl-i Sünnet-i Hâssa; ikinci gruba ise Ehl-i Sünnet-i Amme de
denilmiştir.

Selefin İnanç Esasları


✓ Takdis: Allah’ı şanına uygun düşmeyen şeylerden ve cismiyyetten tenzih etmek.
✓ Tasdik: Allah’ın Kur’an ve sünnette geçen isim ve sıfatlarını olduğu gibi kabul
etmek.

7
✓ Sükût: Müteşabihler hakkında soru sormamak ve soranların sorularını
cevaplandırmamak.
✓ İmsak: Müteşabih ifadeleri te’vilden sakınmak.
✓ Keff: Müteşabih hususlarla zihnen ve kalben dahi meşgul olmamak.
✓ Marifet ehline teslim: Peygamber, (s.a.s.) sahabe ve Allah’ın bildirdiği kimselerin
bu bilgilere haiz olduğunu kabullenmek.

Matüridilik
• Kurucusu: Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmud el-Matüridi’dir. (
238-333/ 852-944)
• Matüridiyye Mezhebinin kuruluşunu Ebu Hanife dönemine kadar götürmek
mümkündür. Çünkü Matüridi geleneğin oluşmasında Ebu Hanife’nin önemli
katkılarının bulunduğunda şüphe yoktur. Temel kelami görüşlerde İmamı Azamın
Maturidiyye’ye de önderlik ettiği görülmektedir.
• Ebu’l-Muin en-Nesefî (ö. 508/1115) ile birlikte Matüridilik kelami bir akım olarak
tarihteki yerini almıştır.
• Mütekaddimün Dönemi: İmam Matüridi ile başlayıp Ebû’l Yüsr el-Pezdevî (ö.
478/1085) ile son bulan döneme denilmiş; Mütahhirin dönemi Ebu’l-Muin en-
Nesefî (ö. 508/1115) ile başlar.
• H. VIII. y.y dan itibaren Matüridiyye kelamcılığı gerileme sürecine girmiş ve
böylece şerh ve haşiye dönemi başlamıştır. Bu dönemin en belirgin özellikleri
matüridi kelamcıların Eşariyye kelamının etkisinde kalmış onların eserlerini bolca
alıntılar yaparak eserlerini oluşturmuşlardır. Bu dönemin en önemli simaları İbn el-
Hümam, Hızır bey, Kemaleddin el-beyazi gibi isimlerdir.
• Osmanlı döneminde de medreselerde genellikle eşari kelamı okutulmuştur. XIX. y.y
başlayan yeni ilmi kelam döneminde mezhepte eski konulardan ziyade Metaryalizim,
Ateizm ve Darvinizm gibi modern akımlara karşı mücadele verilmiştir. Dönemin
önemli isimleri Muhammed Zahid el-Kevseri, Harputlu İshak efendi, Abdullah el-
Harput’i, Ömer Nasuhi Bilmen, İsmail Hakkı gibi isimlerdir.

İmam Matüridi’nin bize ulaşan eserleri:


1. Kitabü’t-Tevhid: Kelam ilminin temel konularını ele alan eseridir.
2. Te’vilatü’l-Kur’an: Matüridi’ye şöhret kazandıran Kur’an tefsiridir.

Bu Ekolün İleri gelenleri:

8
1. Ebu’l-Muin en-Nesefî, Necmeddin en-Nessefî ve Osman el-Ûşi zikredilmesi gereken
önemli şahsiyetlerdir.

Matüridiliğin Genel Görüşleri

Bilgi Teorisi:
• Bilginin kaynağı: Duyular, akıl ve doğru haberdir.
• Allah’ın Varlığı ve Sıfatları: Evrenin, İlim, kudret ve irade sahibi yüce bir varlık
tarafından yaratıldığına hükmetmek aklen zorunludur.
• Allah diğer varlık ve yaratılmışlara benzemediği için, mahiyeti söz konusu edilemez
ve bu sebeple Allah’ın zatı hakkında düşünmek ve Allah nedir gibi bir soruya cevap
vermek mümkün değildir. Allah hakkında bilgi sahibi olmak ancak onun isim ve
sıfatlarını bilip öğrenmekle mümkündür.

Matüridiliğin Genel Görüşleri


• Allah’ın Görülmesi: Allah, cennette şanına layık bir şekilde müminler tarafından
görülecektir.
• Nübüvvet Meselesi: Nefsanî arzuların kötülüğünü öğretecek ve toplumun dirliğini
sağlayacak bilgileri getirip hayata geçirecek bir kılavuzun varlığı aklen gereklidir.
Peygamberler yalandan uzak, günah işlemeyen, güvenilir, akıllı, zeki ve erkek kişiler
arasından seçilmiştir.
• Kulların Fiilleri: Fiiller, kazanılmaları (kesb) ve icra edilmeleri yönünden insanın
tesiri; yaratılmaları yönünden ise Allah’ın yaratılmasıyla meydana gelir.
• Kader Kaza:
• Ahiret Ahvali: İnsanın iyilik yapana mükâfat, kötülük yapana ceza vermek
gerektiğini benimseyip bunu dünyada uygulaması ahiret hayatını fikren zorunlu
kılar. Ölenin kabirde sorguya çekilmesi, azaba uğratılması veya nimetle
mükâfatlandırılması hadislerle sabittir ve ayetlerde buna işaret edilmiştir.
• Ölümden sonra dirilme haktır. Bu dirilme beden ve ruhla olacak, bunun inkârı ise
küfürdür.
• Hesap, mizan ve diğer ahiret hallerine inanmak gerekir. Cennet ve cehennem
yaratılmıştır. Cennet yedi göğün üstünde Cehennem ise yedi yerin altındadır. Her
ikisi de ebedidir.
• Allah’ın kâfiri affedip ebediyen cennetle mükâfatlandırması, müminleri
cehenneme koyup ebediyen cezalandırması aklen mümkün değildir. Zira bu
durum zulme yol açar.

9
• İman Amel İlişkisi: İman, inanılması gereken şeyleri kalple tasdik etmektir. Dil ile
ikrar ise, kalpte bulunan imanın ifadesi, başkaları tarafından bilinebilmesi için bir
vasıtadır.
• İman ve amel farklı şeylerdir.
• İmanda artma ve eksilme olmaz. Ancak güçlenir ve zayıflar.
• Mukallidin imanı geçerli, ancak mukallit günahkârdır.
• Ye’s halinde iman makbul değildir.
• Allah akılla bilinir.
• Peygamber’in şefaati haktır.
• İmamet: İmam, adil ve liyakat sahibi biri olmalıdır.
• Matüridî mezhebi, Türkiye, Balkanlar, Kuzey Afrika, Orta Asya, Hindistan,
Pakistan, Malezya ve Endonezya başta olmak üzere geniş bir coğrafyaya yayılmış
bulunmaktadır.

Eş’arilik
• Kurucusu: Ebu’l-Hasan el-Eş’ari’dir ( 260-334/873-936).

Eserleri:
1. Makâlâtü’l-İslamiyyîn ve İhtilafü’l-Müslimin.
2. El-İbane an Usuli’d-Diyane.
3. El-Luma’ fi’r-Reddi ala Ehli’z-Zeyği ve’l-Bida’.
4. İstihsanu’l-Havd fi İlmi’l-Kelam.

• Kaynaklarda Eş’ariyye ‘nin ikinci kurucusu Ebu Bekir el-Bakillani gösterilmektedir. İnkias’ı
edilleyi benimsemiştir. Bakillani ve öğrencileri mezhepte derin izler bırakmıştır.

Bu Ekolün İleri gelenleri:


• Bakıllan’i, İbn Fûrek, Ebû İshak el-İsferayinî, Abdülkadir el-Bağdadî, Ebûbekir el-
Beyhakî, Cüveyni, Gazali vb.
• Mutekaddimun dönemi :Gazali’den önceki döneme denir. Gazalî ve sonrası için ise
müteahirrun dönemi denilmiş. Taftazanî ve Cürcanî ile şerh dönemi başlamıştır.
• Gazali Aristo mantığını İslami ilimler arasına katmıştır. Mantık bilmeyenin ilmine
güvenilmeyeceğine savunmuştur. Gazali ile klasik mantık ve felsefenin yanı sıra
tasavvufa da yer açılmıştır.
• Teftezani döneminde mezhep gerilemeye başlamış, şerh ve haşiye dönemi
başlamıştır.

10
Eş’arilerin Genel Görüşleri
• Bilgi ve varlık: Bilginin kaynağı; duyular, akıl ve doğru haberdir.
• Sadece duyuların bilgisi eksiktir. Âlem hadistir.
• Allah’ın Varlığı ve Sıfatları: Akıl yürütme yoluyla Allah’ın varlığına ulaşılabilir.
Ve her mükellef insan bununla yükümlüdür
• Allah’ın sıfatları, ne Allah’ın aynı ne de gayrıdır. Allah’ın zati, fiili ve haberi sıfatları
vardır. Kur’an Allah’ın kelamıdır. Lâfzen mahlûktur. Lafızların delalet ettiği manalar
ise kadimdir. Haberi sıfat olan vech, yed, istiva ve nüzul gibi sıfatlar mecazidir.
• Kader meselesi ve insanın fiilleri: Allah’ın daha önceden kulları için tayin ettiği
değişmez bir kaderi vardır.

11

You might also like