You are on page 1of 51

DR.

ÖĞRETİM ÜYESİ SITKI SELİM DOLANAY


(EKONOMİ BÖLÜMÜ)

BUS 108 İŞLETME EKONOMİSİ 9. VE 10. HAFTA


DERS NOTU

1
Birim Maliyetler
Birim Maliyet Çeşitleri
Birim maliyet kavramı birim ürüne veya genel olarak birim çıktıya düşen maliyet
büyüklüğü olarak tanımlanır. Bu tanıma uygun olarak belirli bir üretim seviyesine ilişkin
birim maliyet, o üretim seviyesindeki maliyetin üretim miktarına bölünmesi suretiyle
hesaplanır. Bu hesaplanma tekniğiyle birim maliyet ortalama bir büyüklüktür. Ortalama
büyüklük olma özelliğinin dışında kalan tek birim maliyet çeşidi marjinal maliyettir. Marjinal
maliyet, her ilave üretimin gerektirdiği maliyet artışı olarak tanımlanır. (Müftüoğlu, 2013: 179)
Marjinal maliyet dışında kalan diğer tüm birim maliyetler ise ortalama bir büyüklüktür.
Bu birim maliyetlerin,
Belirli Bir Üretim Seviyesindeki Maliyet
Birim Maliyet = ------------------------------------------------------------------------------
Üretim Miktarı
şeklinde hesaplanmasında, payda yer alan maliyet çeşidine göre farklı birim maliyet çeşitleri
elde edilir: ortalama birim sabit maliyet (veya sadece ortalama sabit maliyet), ortalama birim
değişken maliyet (veya sadece ortalama değişken maliyet) ve ortalama birim toplam maliyet
(veya sadece ortalama maliyet). (Müftüoğlu, 2013: 180)
Ortalama Birim Sabit Maliyet
Ortalama birim sabit maliyet (veya sadece ortalama sabit maliyet) yukarıdaki birim
maliyet eşitliğine uygun olarak,
ms = Ms/x = Sabit Maliyet/Üretim Miktarı
şeklinde hesaplanır. Burada, hesaplamaya esas alınan oranın payında yer alan sabit maliyet
yüksekliği, üretim seviyesine göre değişmeyen sabit bir büyüklük olduğundan,
ms = Ms/x
eşitliği uyarınca, ortalama sabit maliyet üretim miktarı artırıldıkça azalan bir büyüklük olarak
belirlenir. Bu azalma başlangıç üretim seviyelerinde oldukça önemli olmasına karşılık, üretim
miktarı artırıldıkça önemini kaybetmekte ve kapasite sınırına yaklaşıldığında ihmal edilebilir
düzeylere inmektedir (Şekil 70). (Müftüoğlu, 2013: 180)
Şekil 16 (70): (Müftüoğlu, 2013: 180)

2
Ortalama Değişken Maliyet
Ortalama Değişken Maliyetin Hesaplanması
Ortalama değişken maliyet yukarıda genel olarak ifade edilen ortalama maliyet
eşitliğine uygun olarak,
md = Md/ x = Belirli Bir Üretim Seviyesindeki Değişken Maliyet/ Üretim Miktarı
şeklinde hesaplanır. Burada ortalama değişken maliyetin hesaplanmasına esas alman oranın
payında yer alan değişken maliyetin (Md) yüksekliği, üretim seviyesine bağlı olarak
değişmektedir. Bu nedenle ortalama değişken maliyet eşitliği
Md(x)
md= ----------------------
x
şeklinde ifade edilmelidir. (Müftüoğlu, 2013: 181)
(Burada eşitliğin payında yer alan Md(x) sembolü, değişken maliyetin üretim seviyesinin bir
fonksiyonu olduğunu ifade etmektedir.) (Müftüoğlu, 2013: 181)
Değişken maliyetlerin üretim miktarına bağlı olarak değişmesine göre, ortalama
değişken maliyet farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Aşağıda doğrusal, azalarak artan
(degresif), artarak artan (progresif) ve önce azalarak sonra artalar artan değişken maliyetlere
ilişkin ortalama değişken maliyetler kısaca açıklanmaktadır. (Müftüoğlu, 2013: 181)
Şekil 17 a ve b (71 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 181)

3
17a 17b
Doğrusal Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Ortalama Değişken Maliyet
Şekil 71’a da OA doğrusu değişken maliyet fonksiyonunu göstermektedir. Değişken
maliyet fonksiyonunun belirli bir noktasındaki (veya belirli bir üretim seviyesine ilişkin)
ortalama değişken maliyet, o noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açının
tanjant değeri olarak hesaplanır. Örneğin Şekil 71’a da B noktasındaki ortalama değişken
maliyet, B noktasını orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açının tanjant değeri
olarak
md = tag α = BB2/OB2
oranına eşittir Burada BB2 = OB| büyüklüğü B noktasındaki (veya OB2 üretim seviyesindeki)
değişken maliyeti, OB2 ise yeni B noktasına ilişkin üretim miktarım göstermektedir. C, D ve A
noktalarındaki ortalama değişken maliyetler de yine aynı şekilde, bu noktaları orijinle
birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açının tanjant değeri olan,
CC2 DD2 AA2

md = tag α = ----------------------- = ---------- = ---------


OC2 OD2 OA2
değerleri olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 182)
Buna göre, Şekil 71 a’da OA değişken maliyeti üzerinde hangi noktayı alırsak alalım, ortalama
değişken maliyet değişmemekte, sabit kalmaktadır (Şekil 71b).
Yukarıdaki açıklamalarımızı kısaca aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz: Doğrusal değişken
maliyet fonksiyonuna ilişkin ortalama birim değişken maliyet, üretim miktarına göre
değişmeyen sabit bir büyüklüktür. Ortalama değişken maliyet, değişken maliyetin yatay
eksenle yaptığı açımn tanjant değerine (veya eğimine) eşittir. Buna göre doğrusal değişken
maliyet fonksiyonunun birinci türevi alınmak suretiyle ortalama değişken maliyet
hesaplanabilir. Doğrusal bir fonksiyonun türevi sabit bir sayı olduğundan, ortalama değişken

4
maliyetin her üretim seviyesi için eşit sabit bir büyüklük olduğu sonucuna varılır. Ortalama
değişken maliyetin maliyet fonksiyonunun eğimine (veya türevine) eşit olması, sadece maliyet
fonksiyonunun doğrusallık durumu için geçerlidir. (Müftüoğlu, 2013: 182)
Sonuç: Değişken maliyet fonksiyonunun doğrusallığı durumunda ortalama değişken
maliyet fonksiyonu yatay eksene paralel bir doğrudur (Şekil 71b). (Müftüoğlu, 2013: 182)
Azalarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Ortalama Değişken Maliyet
Aşağıda Şekil 72 a ve 72 b de azalarak artan (degresif) değişken maliyet fonksiyonu ve
buna ilişkin ortalama değişken maliyet fonksiyonu gösterilmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 182)
Şekil 18 a ve b (72 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 183)

18a 18b
Burada da OA değişken maliyet fonksiyonunun belirli bir noktasındaki (veya belirli bir
üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, o noktayı orijinle birleştiren doğrunun
yatay eksenle yaptığı açının tanjant değeri olarak belirlenir. Örneğin B noktasındaki (veya OBı
üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, BOB1 açısının tanjant değeri olan
tag αı = BBı/ OBı;
C noktasındaki (veya OCı üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, COCı
açısının (α2) tanjant değeri olan
tag α2 = CCı/ OCı;
D noktasındaki (veya OD1 üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, DODı
açısının (α3) tanjant değeri olan
tag α3 = DDı/ ODı;
A noktasındaki (veya OAı üretim seviyesine ilişkin ortalama değişken maliyet, AOAı
açısının (α4) tanjant değeri olan
AAı tag α4 =AA1/ OAı;

5
oranı olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 183)
Şekil 72 a’da görüldüğü gibi, üretim miktarı arttıkça veya OA değişken maliyet fonksiyonu
üzerinde B noktasından C, D ve A noktalarına doğru ilerledikçe, söz konusu noktayı orijinle
birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açı gittikçe daralmaktadır. Bunun anlamı, üretim
miktarı arttıkça ortalama değişken maliyetin azalmasıdır. (Müftüoğlu, 2013: 184)
Sonuç: Değişken maliyet fonksiyonunun azalarak artması (veya degressif olması)
durumunda, ortalama değişken maliyet üretim miktarı arttıkça azalır. Bu durumda ortalama
değişken maliyet fonksiyonu, üretim miktarına bağlı olarak azalan bir fonksiyondur (Şekil
72b). (Müftüoğlu, 2013: 184)
Artarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Ortalama Değişken Maliyet
Aşağıda Şekil 73 a ve 73 b’de artarak artan (progresif) değişken maliyet fonksiyonu ve buna
ilişkin ortalama değişken maliyet fonksiyonu gösterilmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 184)
Şekil 19 a ve b (Şekil 73 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 184)

19a

6
19b
Burada da OA değişken maliyet fonksiyonunun belirli bir noktasındaki (veya belirli bir
üretim seviyesine ilişkin) değişken maliyet, o noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay
eksenle yaptığı açının tanjant değeridir. Buna göre Şekil 73 a’da OA eğrisi ile ifade edilen
değişken maliyet fonksiyonunun B noktasındaki (veya OB üretim seviyesine ilişkin) ortalama
değişken maliyet, BOB1 açısının (αı) tanjant değeri olan
tag α1 = BBı/ OBı;
C noktasındaki (veya OCı üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, COC1
açısının (α2) tanjant değeri olan
tag α2 = CCı/ OC1;
(Müftüoğlu, 2013: 184)
D noktasındaki (veya ODı üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, DODı
açısının (a3) tanjant değeri olan
DD,
tag α3 = ----------------------- ;
ODı
ve A noktasındaki (veya OAı üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet,
AOAıaçısının (a4) tanjant değeri olan
AA1
tag α4 = ----------------------- ;
OAı
olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 185)

7
Şekil 73a’da görüldüğü gibi, üretim miktarı arttıkça veya OA değişken maliyet
fonksiyonu üzerinde B noktasından C, D ve A noktalarına doğru ilerledikçe, söz konusu
noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açı büyümektedir. Bunun anlamı,
üretim miktarı arttıkça ortalama değişken maliyetin yükselmesidir. Ortalama değişken
maliyet, x = 0 üretim seviyesinde md = 0 değerini almakta, üretim miktarı artırıldıkça daha
yüksek değerler alarak kapasite sınırında en yüksek değerine ulaşmaktadır. (Müftüoğlu, 2013:
185)
Sonuç: Değişken maliyet fonksiyonunun [Md(x)] artarak artması (veya progresif olması)
durumunda, ortalama değişken maliyet üretim miktarı arttıkça artar. Bu durumda ortalama
değişken maliyet fonksiyonu, üretim miktarına bağlı olarak artan bir fonksiyondur. Bu artış,
aynen toplam değişken maliyet fonksiyonunda [Md(x)] olduğu gibi, progresif bir şekilde
gerçekleşmektedir (Şekil 73b). (Müftüoğlu, 2013: 185)
Önce Azalarak Sonra Artarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Ortalama Değişken
Maliyet
Aşağıda, Şekil 74a ve 74b’de önce azalarak sonra artarak artan değişken maliyet
fonksiyonu ve buna ilişkin ortalama değişken maliyet fonksiyonu gösterilmiştir. (Müftüoğlu,
2013: 185)
Şekil 20 a ve b (74 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 185)

20a 20b
Şekil 74 a’da OA eğrisi önce azalarak sonra artarak artan değişken maliyet fonksiyonunu
göstermektedir. Bu fonksiyonunun belirli bir noktasındaki (ve belirli bir üretim seviyesine
ilişkin) ortalama değişken maliyet, o noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle
yaptığı açının tanjant değerine eşittir. Buna göre Şekil 74a’da OA eğrisi ile ifade edilen
değişken maliyet fonksiyonunun B noktasındaki (veya OBı üretim seviyesine ilişkin) ortalama
değişken maliyet, BOBıaçısmm (αı) tanjant değeri olan

8
tag αı = BBı/ OBı;
C noktasındaki (veya OCı üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, COCı
açısının (α2) tanjant değeri olan
tag α2 = CCı/ OCı;
D noktasındaki (veya ODı üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, DODı
açısının (α3) tanjant değeri olan

tag α3 = DDı/ ODı;


E noktasındaki (veya OEı üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet, EOEı
açısının (α4) tanjant değeri olan
tag α4 = EE1/ OEı;
ve nihayet A noktasındaki (veya OAı üretim seviyesine ilişkin) ortalama değişken maliyet,
AOAı açısının (α5) tanjant değeri olan
tag α5 = AAı/ OAı;
olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 186)
Şekil 74a’da görüldüğü gibi, üretim miktarı arttıkça veya OA değişken maliyet
fonksiyonu üzerinde B noktasından C, D, E ve A noktalarına doğru ilerledikçe; söz konusu
noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açı önce küçülmekte, belirli bir
üretim seviyesinden itibaren ise büyümeye başlamaktadır. Bu durum, üretim miktarı arttıkça
ortalama değişken maliyetin önce azaldığının, belirli bir üretim seviyesinde minimum değere
ulaştıktan sonra artmaya başladığının ifadesidir. (Müftüoğlu, 2013: 186)
Şekil 74a’da açık bir şekilde görüldüğü gibi, değişken maliyetin minimum olduğu D
noktasının önemli bir özelliği vardır. D noktasını orijinle birleştiren doğru, aym zamanda OA
değişken maliyet fonksiyonuna teğettir (Çalışmamızın müteakip kısmında görüleceği üzere,
bu özellikten dolayı D noktasında veya ODı üretim seviyesinde ortalama değişken maliyetle
marjinal maliyet birbirlerine eşittir). (Müftüoğlu, 2013: 186)
Sonuç: Değişken maliyet fonksiyonunun [Md (x)] önce azalarak sonra artarak artması
durumunda, x = 0 üretim seviyesindeki kapasite sınırına doğru üretim miktarı artırıldıkça,
ortalama değişken maliyet önce azalmaktadır; belirli bir üretim seviyesinde minimum değere
ulaştıktan sonra, bu üretim seviyesinden itibaren artmaya başlamaktadır. Bu durumda
ortalama değişken maliyet fonksiyonu U şeklinde bir eğri ile ifade edilmektedir (Şekil 74b).
Ortalama değişken maliyetin minimum olduğu OA değişken maliyet fonksiyonunun [Ma (x)]
D noktasını orijinle birleştiren doğru, aynı zamanda değişken maliyet fonksiyonuna teğettir
(Şekil 74a ve 74b. Dolayısıyla bu noktada ortalama değişken maliyet aynı zamanda marjinal

9
maliyete eşittir). (Müftüoğlu, 2013: 187)
3.2.3.4. Ortalama Maliyet
3.2.3.4.I. Ortalama Maliyetin Hesaplanması
Ortalama maliyet de diğer birim maliyetlerde olduğu gibi, belirli bir üretim seviyesine
ilişkin olarak tanımlanır. Buna göre belirli bir üretim seviyesine ilişkin ortalama maliyet, o
üretim seviyesinde ortaya çıkan toplam maliyetin üretim miktarına oram olarak,
m =Ms + Md/ x = Belirli Bir Üretim Seviyesindeki Toplam Maliyet/ Üretim Miktarı
formülüyle hesaplanır. Sabit ve değişken maliyetlerin toplamından oluşan toplam maliyetin
bu değeri yerine konursa, ortalama maliyet
m = (Ms + Md)/x
veya
m = Ms/ x Md/ x
şeklinde yazılabilir. Bu son eşitlikte sağ tarafta yer alan birinci terimin ortalama birim sabit
maliyet, ikinci terimin ortalama değişken maliyet olduğu göz önüne alınırsa, ortalama maliyet
aşağıdaki şekilde de ifade edilebilir: Ortalama maliyet, ortalama birim sabit maliyetin ve
ortalama değişken maliyetin toplamına eşittir. Buna göre ortalama maliyet
m = ms + md
eşitliği ile ifade edilebilir. (Müftüoğlu, 2013: 187)
Aşağıdaki doğrusal, azalarak artan (degresif), artarak artan (progresif) ve önce azalarak
sonra artarak artan toplam maliyetlere ilişkin ortalama maliyetler kısaca açıklanmaktadır.
(Müftüoğlu, 2013: 188)
Doğrusal Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Ortalama Maliyet
Aşağıda, Şekil 75a ve 75b’de doğrusal toplam maliyet fonksiyonu ve buna ilişkin
ortalama maliyet fonksiyonu gösterilmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 188)
Şekil 21 a ve b (75 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 188)
21a 21b

10
OAB toplam maliyet fonksiyonunun belirli bir noktasındaki (veya belirli bir üretim
seviyesine ilişkin) ortalama maliyet, bu noktayı orijinle birleştiren açının tanjant değerine
eşittir. Zira şekil 75a’da görülen bu açıların karşısındaki dik kenar, belirli bir üretim seviye-
sindeki toplam maliyeti, yandaki dik kenar ise üretim miktarım göstermektedir. Bir açının
tanjant değeri karşıdaki dile kenarın yandaki dik kenara oram olarak tarif edildiğine göre,
yukarıdaki ortalama maliyet tamım matematiksel olarak doğrudur. (Müftüoğlu, 2013: 188)
Örneğin Şekil 75 a’da OAB toplam maliyet fonksiyonunun C noktasındaki (veya OCı
üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet, COCı açısmın (αı) tanjant değeri olan
tag αf =CC1/ OCı;
olarak belirlenmektedir. Burada CCı = OC2 büyüklüğü C noktasına ilişkin toplam maliyeti,
OCı ise yine aym noktaya ilişkin üretim miktarını göstermektedir. Buna göre
CCı OC2 M
tag αı = ---------------------- =-----= --
OCı OCı x
yazılabilir. Bu oran ortalama maliyet eşitliğinden başka bir şey değildir. (Müftüoğlu, 2013:
188)
Aynı şekilde OAB toplam maliyet fonksiyonunun D noktasındaki (veya ODı liretim
seviyesine ilişkin) ortalama maliyeti, DODı açısının (α2) tanjant değeri olan,
tag α2 = DD1/ OD1;
B noktasındaki (veya OBı üretim seviyesine ilişkin ortalama maliyet, BOBı açısının (α3) tanjant
değeri olan
tag α3 = BB1/ OB1;
olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 189)
Şekil 75a’da görüldüğü gibi, OAB toplam maliyet fonksiyonu üzerinde C noktasından
D ve B noktalarına doğru ilerledikçe (veya üretim miktarı arttıkça), ilgili noktayı orijinle
birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açı küçülmekte, dolayısıyla ortalama maliyet
azalmaktadır. Bu azalma kapasite sınırına kadar devanı etmekte, ortalama birim toplam
maliyet (ortalama maliyet) kapasite sınırında en küçük değerine ulaşmaktadır (Şekil 75 b).
(Müftüoğlu, 2013: 189)
Ortalama maliyetin belirlenmesinin bir diğer yolu
M = M/X = Ms/X + Md/ X
eşitliğine uygun olarak, ortalama sabit maliyet ile ortalama değişken maliyetin toplanmasıdır.
Ortalama birim sabit maliyet, maliyet fonksiyonunun şekline bağlı olmadan, üretim miktarı
arttıkça sürekli olarak azalmaktadır (Şekil 70). Ortalama değişken maliyet ise, yatay eksene

11
paralel doğrusal bir fonksiyon olup, sabit kalmaktadır (Şekil 71b). Bu durumda her iki birim
maliyetin toplamı olarak ortalama maliyet üretim miktarı arttıkça azalır. (Müftüoğlu, 2013:
189)
Sonuç-. Doğrusal maliyet fonksiyonu durumunda ortalama maliyet üretim miktarı
arttıkça azalır. Bu azalma ortalama maliyet içinde yer alan birim ürüne düşen sabit maliyet
payının, yani
Ms= Ms/X
oranının üretim miktarı arttıkça azalmasından kaynaklanmaktadır. Buna göre ortalama
maliyet, üretim miktarına bağlı olarak azalan bir fonksiyonla ifade edilir. (Müftüoğlu, 2013:
189)
Azalarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Ortalama Maliyet
Aşağıda, Şekil 76a ve 76b’de azalarak artan (degresif) maliyet fonksiyonu ve buna ilişkin
ortalama maliyet fonksiyonu gösterilmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 190)
Şekil 22 a ve b (76 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 190)

22a 22b
Burada da, OAB toplam maliyet fonksiyonunun belirli bir noktasındaki (veya belirli bir
üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet, bu noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay
eksenle yaptığı açının tanjant değeri olarak belirlenir. Buna göre C noktasındaki (veya OCı
üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet, COCı açısının (αı) tanjant değeri olan
tag α1 = CC1/ OCı;
D noktasındaki (veya ODı üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet DODı açısının (α2)
tanjant değeri olan
tag α2 = DDı/ OD1;
ve B noktasındaki (veya OBı üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet, BOBı açısının (α3)
tanjant değeri olan

12
tag α3 = BBı/ OBı;
olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 190)
Şekil 76a’da görüldüğü gibi, OAB toplam maliyet fonksiyonu üzerinde C noktasından
D ve B noktalama doğru ilerledikçe (veya üretim seviyesi yükseldikçe), ilgili noktayı orijinle
birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açı küçülmektedir. Bunan anlamı, üretim miktarı
arttıkça ortalama maliyetin azalmasıdır. Doğrusal maliyet fonksiyonu durumunda olduğu
gibi, azalarak artan (degresif) maliyet fonksiyonu durumunda da ortalama maliyet üretim
miktarı arttıkça azalmaktadır. Bu azalma kapasite sınırına kadar devam etmekte ve burada en
düşük değerine ulaşmaktadır (Şekil 76b). Degresiflik durumunun doğrusallık durumundan
tek farkı, ortalama maliyetteki azalmanın birincisinde daha fazla olmasıdır. Bu özellik
ortalama maliyetin
Ms Md
m = ----------------------- +--------
x x
eşitliğine göre belirlenmesinde daha açık bir şekilde görülmektedir. Azalarak artan (degresif)
maliyet fonksiyonu durumunda sadece ortalama sabit maliyet (Şekil 70) değil, ortalama
değişken maliyet de üretim miktarı arttıkça azalır (Şekil 72 b). Halbuki doğrusal maliyet
fonksiyonu durumunda ortalama değişken maliyet üretim miktarı arttıkça değişmez, sabit
kalır. Sadece ortalama sabit maliyet azalır. Bu nedenle, ortalama sabit maliyet ile ortalama
değişken maliyetin toplamı olan ortalama maliyetin üretim miktarı arttıkça azalması, degresif
maliyet fonksiyonu durumunda daha fazladır. (Müftüoğlu, 2013: 191)
Sonuç: Azalarak artan (degresif) maliyet fonksiyonu durumunda, ortalama maliyet
üretim miktarı arttıkça azalır (Şekil 76 b). (Müftüoğlu, 2013: 191)
Ayrıca, yukarıda açıklanan nedenle, buradaki azalma doğrusal maliyet fonksiyonu
durumuna göre daha fazladır. (Müftüoğlu, 2013: 191)
Artarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Ortalama Maliyet
Aşağıda Şekil 77 a ve 77 b’de artarak artan (progresif) maliyet fonksiyonuna ilişkin toplam
maliyet fonksiyonu ve ortalama maliyet fonksiyonu gösterilmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 191)
Şekil 23 a ve b (77 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 191)

13
23a

23b
Burada da aynı şekilde, OAB toplam maliyet fonksiyonunun belirli bir noktasındaki
(veya belirli bir üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet, bu noktayı orijinle birleştiren
doğrunun yatay eksenle yaptığı açının tanjant değerine eşittir. Buna göre C noktasındaki
ortalama maliyet, COCı açısının (αı) tanjant değeri olan
tag αt = CCı/ OC1;
D noktasındaki ortalama maliyet DODı açısının (a2) tanjant değeri olan

14
tag α2 = DDı/ ODı;
E noktasındaki ortalama maliyet, EOE] açısının (a3) tanjant değeri olan
tag α3 = EEı/ OE1;
ve B noktasındaki ortalama maliyet, BOB] açısının (a4) tanjant değeri olan
tag α4 = BBı/ OBı;
değeri olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 192)
Şekil 77 a’da OAB toplam maliyet fonksiyonu üzerindeki E noktasını orijinle birleştiren
doğrunun önemli bir özelliği vardır. Bu doğru aynı zamanda OAB toplam maliyet
fonksiyonuna teğettir. OAB toplam maliyet fonksiyonu üzerinde noktaları orijinle birleştiren
doğruların yatay eksenle yaptıkları açılar, üretim miktarı x = 0 seviyesinden kapasite sınırına
doğru artırıldıkça, önce küçülmektedir. Bu durum E noktasına kadar devam etmektedir. E
noktasını orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açı en küçük açı olma özelliğini
taşımaktadır. E noktasından itibaren B noktasına doğru ilerledikçe, OAB toplam maliyet
fonksiyonu üzerindeki noktaları orijinle birleştiren doğruların yatay eksenle yaptığı açılar
üretim miktarı arttıkça büyümektedir. (Müftüoğlu, 2013: 192)
OAB toplam maliyet fonksiyonu üzerindeki noktaların C noktasından D, E ve B
noktalarında doğru ilerledikçe, ilgili noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle
yaptığı açının değişmesine ilişkin olarak yukarıda belirlenen özellik, ortalama maliyet için
aşağıdaki şekilde genelleştirilebilir: Artarak artan (progresif) toplam maliyet fonksiyonu
durumunda ortalama maliyet üretim miktarı arttıkça önce azalır, belirli bir üretim seviyesinde
minimum değerine ulaşır ve buradan itibaren kapasite sınırına kadar artar (Şekil 77 b).
Ortalama maliyetin minimum olduğu üretim seviyesi aşağıdaki özelliği taşır: OAB toplam
maliyet fonksiyonunun bu üretim seviyesine tekabül eden noktasını orijinle birleştiren doğru,
aynı zamanda toplam maliyet fonksiyonuna teğet durumundadır. (Müftüoğlu, 2013: 192-193)
Ortalama maliyetin bu özelliği,
m = Ms / x + Md / x -
eşitliği vasıtasıyla da açıklanabilir. Ortalama maliyeti oluşturan bu iki unsurdan ilki (ortalama
birim sabit maliyet) üretim miktarı arttıkça azalırken (Şekil 70), İkincisi (ortalama birim
değişken maliyet) üretim miktarı arttıkça artmaktadır. Her ikisinin toplamı olan ortalama
maliyet ise, ortalama birim sabit maliyetteki azalmanın ortalama değişken maliyetteki artışa
göre daha fazla olduğu üretim aralığında azalmakta (Şekil 77 b’de O<x<OEı üretim aralığı);
ortalama değişken maliyetteki artışın ortalama birim sabit maliyette meydana gelen azalıştan
daha fazla olduğu üretim aralığında ise artmaktadır (Şekil 77 b’de OEj<x<OBı üretim aralığı).
(Müftüoğlu, 2013: 193)

15
Sonuç: Artarak artan toplam maliyet fonksiyonu durumunda, ortalama maliyet, üretim
miktarındaki artışa bağlı olarak, önce azalır; belirli bir üretim seviyesinde minimum değerine
ulaştıktan sonra kapasite sınırına kadar artar (Şekil 77b). (Müftüoğlu, 2013: 193)
3.2.3.4.4. Önce Azalarak Sonra Artarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Ortalama Maliyet

Aşağıda, Şekil 78 a ve 78 b’de önce azalarak sonra artarak artan maliyet fonksiyonuna
ilişkin toplam maliyet fonksiyonu ve ortalama maliyet fonksiyonu gösterilmektedir.
(Müftüoğlu, 2013: 193)
Şekil 24 a ve b (78 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 193)

24a

24b
Burada da ortalama maliyeti aynı yoldan belirliyoruz: OAB toplam maliyet
fonksiyonunun belirli bir noktasındaki (veya belirli bir üretim seviyesine ilişkin) ortalama

16
maliyet, bu noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açının tanjant değerine
eşittir. Buna göre C noktasındaki (veya OCı üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet COCı
açısının (aı) tanjant değeri olan
tag αı = CCı/ OC1;
D noktasındaki (veya OD] üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet DODı açısının (a2)
tanjant değeri olan
tag α2 = DD1/ OD1;
E noktasındaki (veya OEı üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet, EOEı açısının (a3) tanjant
değeri olan
tag α3 = EEı/ OE1;
ve son olarak B noktasındaki (veya OBı üretim seviyesine ilişkin) ortalama maliyet, BOB1
açısının (α4) tanjant değeri olan
tag α4 = BBı/ OBı;
olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 193-194)
Şekil 78 a’da OAB toplam maliyet fonksiyonu üzerindeki E noktasını orijinle birleştiren doğru,
aynen Şekil 77 a’da olduğu gibi, aynı zamanda toplam maliyet fonksiyonuna teğettir. Yine
aynen Şekil 77 a’da olduğu gibi burada da, toplam maliyet fonksiyonu üzerindeki noktaları
orijinle birleştiren doğruların yatay eksenle yaptığı açılar E noktasına kadar sürekli olarak
küçülmekte; buradan itibaren kapasite sınırına kadar genişlemektedir. Bu durumda ortalama
maliyet, üretim miktarı artırıldıkça önce azalmakta, E noktasında (veya OE, üretim
seviyesinde) minimum değerine ulaştıktan sonra kapasite sınırına kadar artmaktadır (Şekil 78
b). (Müftüoğlu, 2013: 194)

Bu özellik, ortalama maliyetin eşitliğine göre belirlenmesi için de açıklanabilir. (Müftüoğlu,


2013: 194)
m = M/X = Ms/X + Md/X
Ortalama maliyeti oluşturan birinci unsur (ortalama birim sabit maliyet) üretim miktarı
artıkça azalmakta (Şekil 70); ikinci unsur (ortalama değişken maliyet) ise önce azalmakta,
belirli bir üretim seviyesinde minimum değerine ulaştıktan sonra kapasite sınırına kadar
artmaktadır (Şekil 74b). Her iki unsurun toplamı olan ortalama maliyet ise, ortalama birim
değişken maliyetteki azalmaya ilâve olarak ortalama birim sabit maliyetteki azalmadan da
etkilenmektedir. Bu nedenle ortalama maliyet, ortalama birim değişken maliyete göre daha
ileri bir üretim seviyesinde minimum değerine ulaşır. (Müftüoğlu, 2013: 194)
Sonuç: Önce azalarak sonra artarak artan toplam maliyet fonksiyonu durumunda,

17
ortalama maliyet, üretim miktarındaki artışa bağlı olarak önce azalır, belirli bir üretim
seviyesinde minimum değerine ulaştıktan sonra kapasite sınırına kadar artar (Şekil 78b). Bu
durumda yine aynı şekilde bir seyir izleyen ortalama değişken maliyet fonksiyonunun
minimumu, ortalama maliyet fonksiyonunun minimumundan daha önce gerçekleşir. Bunun
nedeni ortalama maliyetin, ortalama değişken maliyet yanında, üretim miktarı arttıkça azalan
ortalama sabit maliyetten de etkilenmesidir. (Müftüoğlu, 2013: 194-195)
Marjinal Maliyet
Marjinal Maliyetin Tanımı ve Belirlenmesi
Marjinal maliyet, her ilâve ürünün (veya genel olarak her ilâve çıktının) toplam maliyette
meydana getirdiği artış olarak tanımlanır. Üretim miktarının bir birimlik artışı sonucunda
sabit maliyetler değişmeyeceğinden, toplam maliyette meydana gelen artış tamamen değişken
maliyetteki artıştan kaynaklanır.
Toplam maliyetin (veya değişken maliyetin) belirli bir noktasındaki marjinal maliyet,
maliyet fonksiyonunun bu noktasından fonksiyona çizilen teğetin yatay eksenle yaptığı açının
tanjant değerine eşittir. Bilindiği üzere bu değer, maliyet fonksiyonunun bu noktadaki eğimi
veya fonksiyonunun bu noktaya tekabül eden üretim seviyesine ilişkin birinci türevi olarak
tarif edilir. (Müftüoğlu, 2013: 195)
Aşağıda doğrusal, azalarak artan, artarak artan ve önce azalarak sonra artarak artan
maliyet fonksiyonlarına ilişkin marjinal maliyetler belirlenmiştir. (Müftüoğlu, 2013: 195)
Doğrusal Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Marjinal Maliyet
Doğrusal maliyet fonksiyonunun eğimi, x = 0 üretim seviyesinden kapasite sınırına
kadar değişmediği için, bu durumda marjinal maliyet her üretim seviyesi için aynı olan sabit
bir büyüklüktür. Ayrıca bu durumda ortalama değişken maliyetle marjinal maliyet birbirine
eşittir (Şekil 71 b). (Müftüoğlu, 2013: 195)
Azalarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Marjinal Maliyet
Aşağıda, Şekil 79 a ve 79 b’de, azalarak artan maliyet durumuna ilişkin toplam maliyet
fonksiyonu ve marjinal maliyet fonksiyonu gösterilmiştir. (Müftüoğlu, 2013: 195)
Şekil 25 a ve b (79 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 195)

18
25a 25b
Azalarak artan maliyet fonksiyonu durumunda, üretim miktarı arttıkça veya OAB
maliyet fonksiyonu üzerinde ilerledikçe, fonksiyona çizilen teğetlerin yatay eksenle yaptığı
açılar küçülmektedir. Şekil 79 a’da OAB maliyet fonksiyonu üzerinde bulunan C noktasındaki
(veya OCı üretim seviyesine ilişkin) marjinal maliyet, bu noktadan fonksiyona çizilen teğetin
yatay eksenle yaptığı açının (otı) tanjant değeri olan
tag αı = CCı/ECı
olarak belirlenir. Aynı şekilde D ve B noktalarındaki (veya ODı veya OBı üretim seviyelerine
ilişkin) marjinal maliyetler a2 ve a-, açılarının tanjant değerlerine eşittir. Üretim miktarı arttıkça
açılar daralmaktadır. Bu durumun ifade ettiği açık sonuç, azalarak artan maliyet fonksiyonu
durumunda marjinal maliyetin üretim miktarı arttıkça azalmasıdır. Marjinal maliyetin
azalması, x = 0 üretim seviyesinden kapasite sınırına kadar işletmenin tüm üretim aralığını
kapsamaktadır. Bu sonuç üretim miktarı arttıkça maliyet fonksiyonunun eğiminin
azalmasından da açık bir şekilde görülmektedir. Buna göre azalarak artan (degresif) maliyet
fonksiyonlarında marjinal maliyet fonksiyonu üretim miktarı arttıkça azalan bir fonksiyondur
(Şekil 79 b). (Müftüoğlu, 2013: 196)
Artarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Marjinal Maliyet
Aşağıda, Şekil 80 a ve 80 b’de artarak artan maliyet durumuna ilişkin toplam maliyet
fonksiyonu ve marjinal maliyet fonksiyonu gösterilmiştir. (Müftüoğlu, 2013: 196)
Şekil 26 a ve b (80 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 196)

19
26a

26b

Artarak artan maliyet fonksiyonu durumunda, üretim seviyesi yükseldikçe veya OAB
maliyet fonksiyonu üzerinde ilerledikçe, fonksiyona çizilen teğetlerin yatay eksenle yaptığı
açılar genişlemektedir. OAB maliyet fonksiyonunun C noktasındaki (veya OCı üretim
seviyesine ilişkin) marjinal maliyet CC3Cı açısının (αı); D noktasındaki (veya ODı üretim
seviyesine ilişkin) marjinal maliyet DD3Dı açısının (α2); ve B noktasındaki (veya OBı üretim
seviyesine ilişkin) marjinal maliyet BB3 Bı açısının (α3); tanjant değerine eşittir. Şekil 80 a’da
görüldüğü gibi; üretim seviyesi yükseldikçe a açıları genişlemekte (α3 > α2 > αı), başka bir
ifadeyle marjinal maliyet üretim miktarıyla birlikte artmaktadır: (Müftüoğlu, 2013: 196-197)
C noktasındaki marjinal maliyet: tag α1 = CCı/C3Cı
D noktasındaki marjinal maliyet: tag α2 = DDı/D3D,
B noktasındaki marjinal maliyet: tag α3 = BB1/B3B1

20
Marjinal maliyetin üretim miktarıyla birlikte artması, x = 0 üretim seviyesinden kapasite
sınırına kadar işletmenin tüm üretim aralığını kapsamaktadır. Artarak artan maliyet
fonksiyonuna ilişkin marjinal maliyetin bu özelliği, OAB maliyet fonksiyonunun eğiminin
(veya türevinin) üretim seviyesi yükseldikçe artmasında da ifadesini bulmaktadır (Bilindiği
gibi, maliyet fonksiyonunun belirli bir noktasındaki marjinal maliyet, aynı zamanda
fonksiyonunun bu noktadaki eğimi veya birinci türevi olarak da tarif edilir). Buna göre artarak
artan maliyet fonksiyonuna ilişkin marjinal maliyet, üretim seviyesi yükseldikçe artan bir
fonksiyonla gösterilmelidir (Şekil 80b). (Müftüoğlu, 2013: 197)
Önce Azalarak Sonra Artarak Artan Maliyet Fonksiyonuna İlişkin Marjinal Maliyet
Aşağıda, Şekil 81 a ve 81 b’de önce azalarak sonra artarak artan maliyet durumuna
ilişkin toplam maliyet fonksiyonu ve marjinal maliyet fonksiyonu gösterilmektedir.
(Müftüoğlu, 2013: 197)
Şekil 27 a ve b (81 a ve b): (Müftüoğlu, 2013: 197)

27a

21
27b
Bu durumda, üretim seviyesi yükseldikçe veya OAB maliyet fonksiyonu üzerinde
ilerledikçe, fonksiyona çizilen teğetlerin yatay eksenle yaptığı açılar önce daralmakta (ct| a2
ve <x3 açıları); belirli bir üretim seviyesinden itibaren ise genişlemektedir (a3 a4 ve a5 açıları).
Bu açıların tanjant değerleri, maliyet fonksiyonunun belirli bir noktasındaki (veya belirli bir
üretim seviyesine ilişkin) marjinal maliyetleri gösterdiğine göre, aşağıdaki genellemeyi
yapabiliriz: Önce azalarak sonra artarak artan maliyet fonksiyonuna ilişkin marjinal maliyet,
üretim miktarı arttıkça önce azalır, belirli bir üretim seviyesinde minimum değerine ulaştıktan
sonra kapasite sınırına kadar artar (Şekil 81b). (Müftüoğlu, 2013: 198)
Marjinal maliyetin minimum değerine ulaştığı üretim seviyesi (Şekil 81 a ve 81 b’de OEı
üretim seviyesi), OAB maliyet fonksiyonunun azalarak artma durumundan (veya
degressiflikten) artarak artma durumuna (progressifliğe) geçtiği noktadır (Şekil 81 a’da E
noktası). Bu nokta OAB maliyet fonksiyonunun dönüm noktasıdır ve matematiksel olarak
fonksiyonun ikinci türevini sıfır kılan üretim miktarı olarak tarif edilir. (Müftüoğlu, 2013: 198)
Şekil 81 a’da OAB maliyet fonksiyonunun C noktasındaki (veya OCı üretim seviyesine
ilişkin) marjinal maliyet, C noktasından maliyet fonksiyonuna çizilen teğetin yatay eksenle
yaptığı açının (OC3 Cı veya aı açısının) tanjant değeri olan
tag αı = CCı/C3C1
olarak belirlenir. Aynı şekilde D noktasındaki (veya ODı üretim seviyesine ilişkin) marjinal
maliyet a2 açısının, E noktasındaki (veya OEt üretim seviyesine ilişkin) marjinal maliyet ise α3
açısının tanjant değerleri olarak belirlenir, αı >α2 > α3 olduğundan, OAB maliyet fonksiyonu
üzerinde A noktasından E noktasına doğru ilerledikçe (veya O<x<OEı üretim aralığında)
marjinal maliyet azalır. E noktasında (veya OEı üretim seviyesinde) minimum değerine ulaşır.

22
Üretim Miktarı artırılmaya devam edilirse, OAB maliyet fonksiyonunun F noktasındaki (veya
OFı üretim seviyesine ilişkin) marjinal maliyet, F noktasından maliyet fonksiyonuna çizilen
teğetin yatay eksenle yaptığı açının
tag α4 = FF1/F3F1
(FF3F1 veya α4 açısının) tanjant değeri olan olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 198)
Aynı şekilde B noktasındaki (veya kapasite sınırını ifade eden OBı üretim seviyesine ilişkin)
marjinal maliyet,
tag α5 = BBı/B3B1
değeri olarak, B B3B1 açısının tanjant değerine eşittir. (Müftüoğlu, 2013: 198)
Şekil 81 a’da α3 >α4 > α5 olduğundan, OAB maliyet fonksiyonu üzerinde, marjinal maliyetin
minimum olduğu E noktasından F ve B noktalarına doğru ilerledikçe marjinal maliyet artar.
Buna göre, önce azalarak sonra artarak artan maliyet fonksiyonu durumundaki marjinal
maliyet fonksiyonu, x = 0 üretim seviyesinden toplam maliyet fonksiyonunun dönüm
noktasına (veya OEı üretim seviyesine) kadar azalan ve buradan kapasite sınırına kadar artan
U şeklinde bir eğridir (Şekil 81 b). (Müftüoğlu, 2013: 198-199)
Birim Maliyetlerin Karşılaştırılması
Maliyet Fonksiyonları Üzerinde Birim Maliyetlerin Karşılaştırılması
Doğrusal Maliyet Fonksiyonu Üzerinde Karşılaştırma
Aşağıda Şekil 28 (82)’de görülen doğrusal maliyet fonksiyonu üzerinde ortalama de-
ğişken maliyet, ortalama maliyet ve marjinal maliyet birbirleriyle karşılaştırılmaktadır.
(Müftüoğlu, 2013: 199)
Şekil 28 (82): (Müftüoğlu, 2013: 199)

Şekil 82’de OAB maliyet fonksiyonunun her noktasında ortalama değişken maliyet

23
marjinal maliyete eşit olup, BAAı = AA2O = a açısının tanjant değeri olan

BAı AO BBı
tag a = ------- = --------- = --------
A A । A2O A2B J

olarak belirlenir. Zira bu durumda, OAB toplam maliyet fonksiyonunun herhangi bir
noktasındaki ortalama değişken maliyet, bu noktayı A noktası ile birleştiren doğrunun AAı
doğrusu ile yaptığı açının (BAAı açısının); veya doğrunun uzatılması halinde yatay eksenle
yaptığı açının (BA2Bı açısının) tanjant değeri olarak ifade edilir. Diğer yandan, bu açının
tanjant değeri, OAB maliyet fonksiyonunun eğimini veya üretim miktarına göre birinci
türevini verir. Bu son değerin marjinal maliyet olduğu dikkate alınırsa, doğrusal maliyet
fonksiyonu durumunda, x = 0 üretim seviyesinden kapasite sınırına kadar, (Müftüoğlu, 2013:
199)
ortalama değişken maliyet = marjinal maliyet eşitliğinin geçerli olduğu; ayrıca
bu eşitliğin üretim seviyesinden bağımsız sabit bir büyüklük olduğu sonucuna varılır.
(Müftüoğlu, 2013: 200)
Şekil 28 (82)’de OAB toplam maliyet fonksiyonunun herhangi bir noktasındaki ortalama
maliyet, bu noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açının tanjant değeri
olarak tanımlanmıştı. Buna göre C noktasındaki ortalama maliyet tag Pı D noktasındaki tag p2
ve B noktasındaki tag p3 olarak belirlenir. Ayrıca Şekil 28 (82)’de gösterilen OAB toplam
maliyet fonksiyonunun her noktasında ortalama maliyetin ortalama değişken maliyet ve
marjinal maliyetten daha büyüle olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Zira ortalama
maliyetin göstergesi olan Pı, p2 ve p3 açılarından her biri, ortalama değişken maliyet ve
marjinal maliyetin göstergesi olan a açısından daha büyüktür. Bu durum CA2O, DA2O ve
BA2O üçgenlerinde açık bir şekilde görülmektedir. Bu üçgenlerde bir dış açı durumunda olan
p açıları, dış açının bir özelliği olarak, kendisine komşu olmayan iki iç açının toplamına eşittir.
(Müftüoğlu, 2013: 200)
βı = α + A2CO
β2 = α + A2DO
β3 = α + A2BO
eşitlikleri yazılabilir. Bu eşitliklerin bir gereği olarak, A2CO, A2DO ve A2BO açıları sıfırdan
büyük olduğu sürece, p açıları a açısından daha büyüktür. Bu nedenle, x = 0 üretim
seviyesinden kapasite sınırına kadar, ortalama maliyet ortalama birim değişken maliyetten ve
marjinal maliyetten daha büyüktür. Üretim seviyesi ilerledikçe p açılarının daralması ise (Pı >

24
p2 >p3), ortalama maliyet ile ortalama birim değişken maliyet (=marjinal maliyet) arasındaki
farkın gittikçe azaldığım göstermektedir. Aradaki fark, üretim miktarı artırıldıkça azalan,
birim ürüne düşen sabit maliyetten (veya ortalama birim sabit maliyetten) başka bir şey
değildir (Şekil 83’de taralı alan). (Müftüoğlu, 2013: 200)
Şekil 29 (83): Doğrusal Maliyet Fonksiyonunda Birim Maliyetlerin Karşılaştırılması
(Müftüoğlu, 2013: 200)

Azalarak Artan Maliyet Fonksiyonu Üzerinde Karşılaştırma


Aşağıda, Şekil 29 (84)’da görülen azalarak artan (degresif) maliyet fonksiyonu üzerinde,
ortalama maliyet, ortalama değişken maliyet ve marjinal maliyet birbirleriyle
karşılaştırılmaktadır. (Müftüoğlu, 2013: 201)
Şekil 29 (84): (Müftüoğlu, 2013: 201)

25
Şekil 84’de OAB maliyet fonksiyonu üzerinde bulunan C noktasındaki marjinal maliyet,
C noktasından maliyet fonksiyonuna çizilen teğetin yatay eksenle yaptığı CC2Cı açısının (y)
tanjant değeri olan
tagγ = CC1/ C2C1
oranı olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 201)
Yine aynı noktada ortalama değişken maliyet, C noktasını A noktası ile birleştiren doğrunun
uzatılıp yatay eksenle yaptığı CC3C1 açısının (a) tanjant değeri olan
tag α = CCı/C3C1
oranı; ve yine C noktasındaki ortalama maliyet, bu noktayı orijinle birleştiren doğrunun yatay
eksenle yaptığı COCı(P) açısının tanjant değeri olan
tag β = CCı/OCı
(Müftüoğlu, 2013: 201)
olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 202)
Şekil 29 (84)’daki bu açıların birbirleriyle mukayesesinde
β> α>γ
yazılabilir. (Müftüoğlu, 2013: 202)
Zira β açısı CC3O üçgenindeki bir dış açı olarak, kendisine komşu olmayan iki içi açının (α ve
C3CO açılarının) toplamına eşittir, α açısı ise, CC2C3 üçgenindeki bir dış açı olarak, yine
kendisine komşu olmayan iki iç açının (γ ve C2CC3 açılarının) toplamına eşittir. (Müftüoğlu,
2013: 202)
β, α ve γ açıları arasındaki β> α > γ şeklinde belirlenen bu ilişki, x = 0 üretim
seviyesinden kapasite sınırına kadar geçerliliğini korumaktadır. Bu ilişkiye dayanarak

26
azalarak artan maliyet fonksiyonu durumunda aşağıdaki genellemeyi yapabiliriz: marjinal
maliyet ortalama değişken maliyetin altmda, ortalama değişken maliyet ise ortalama
maliyetin altmda kalmaktadır. Birim maliyetler arasındaki bu ilişki, x=0 üretim seviyesinden
kapasite sınırına kadar geçerlidir. Ayrıca, ortalama maliyet ile ortalama değişken maliyet
arasındaki fark, üretim miktarı arttıkça azalmaktadır. Şekil 85’de taralı alanla gösterilmiş olan
bu fark, ortalama birim sabit maliyete eşittir. Buna karşılık ortalama değişken maliyetle
marjinal maliyet orasındaki fark, üretim miktarı yükseldikçe artmaktadır (Şekil 30 (85)).
(Müftüoğlu, 2013: 202)
Şekil 30 (85): Azalarak Artan Maliyet Fonksiyonunda Birim Maliyetlerin Karşılaştırılması
(Müftüoğlu, 2013: 202)

Artarak Artan Maliyet Fonksiyonu Üzerinde Karşılaştırma

Aşağıda, Şekil 31 (86)’de görülen artarak artan (progressif) maliyet fonksiyonu üzerinde,
ortalama maliyet, ortalama değişken maliyet ve marjinal maliyet birbirleriyle
karşılaştırılmaktadır. (Müftüoğlu, 2013: 202)
Şekil 31 (86): Artarak Artan Maliyet Fonksiyonunda Birim Maliyetlerin Belirlenmesi
(Müftüoğlu, 2013: 203)

27
OAB toplam maliyet fonksiyonu üzerinde bulunan C noktasındaki ortalama değişken
maliyet, bu noktayı A noktası ile birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açının tanjant
değeri (tag otı); ortalama maliyet C noktasını orijinle birleştiren doğrunun yatay eksenle
yaptığı açıtım tanjant değeri (tag Pı) ve yine aynı noktadaki marjinal maliyet, bu noktadan
fonksiyona çizilen teğetin yatay eksenle yaptığı açının tanjant değeri (tg yı); olarak belirlenir.
OAB toplam maliyet fonksiyonunun C noktası için
βı> γı > αı
ilişkisi geçerli olduğu için, bu noktada ortalama maliyet marjinal maliyetten, marjinal maliyet
ise ortalama değişken maliyetten daha büyüktür. Şekil 86’da OAB maliyet fonksiyonuna
orijinden çizilen teğet, fonksiyona D noktasında değmektedir. Bu durumda D noktasını
orijinle birleştiren doğru aynı zamanda maliyet fonksiyonuna teğet olmaktadır: p2= y2. Başka
bir ifadeyle D noktasında ortalama maliyet marjinal maliyete eşittir. D noktasına kadar azalan
ortalama maliyet burada minimum değerine ulaşmakta ve marjinal maliyete eşit olmaktadır.
D noktasından itibaren ortalama birim toplam maliyet artmaya başlamakta, fakat marjinal
maliyetin altında kalmaktadır. Bu durum kapasite sınırına kadar devam etmektedir. Ortalama
değişken maliyet ise x = 0 üretim seviyesinden kapasite sınırına kadar artmakta, fakat sürekli
olarak marjinal maliyetin ve ortalama maliyetin altında kalmaktadır. Sürekli olarak azalan
ortalama maliyet ile ortalama değişken maliyet arasındaki fark (taralı kısım), burada da
ortalama birim sabit maliyete eşittir (Şekil 32 (87)). (Müftüoğlu, 2013: 203)
Şekil 32 (87): Artarak Artan Maliyet Fonksiyonunda Birim Maliyetlerin Karşılaştırılması
(Müftüoğlu, 2013: 204)

28
Önce Azalarak Sonra Artarak Artan Maliyet Fonksiyonu Üzerinde Karşılaştırma
Aşağıda Şekil 33 (88)’de görülen önce artarak sonra azalarak artan maliyet fonksiyonu
üzerinde, ortalama maliyet, ortalama değişken maliyet ve marjinal maliyet, değişken üretim
seviyelerindeki değerleri esas alınarak birbirleriyle karşılaştırılmıştır. (Müftüoğlu, 2013: 204)
Şekil 33 (88): Önce Azalarak Sonra Artarak Artan Maliyet Fonksiyonunda Birim Maliyetlerin
Belirlenmesi (Müftüoğlu, 2013: 205)

OAB toplam maliyet fonksiyonu üzerinde bulunan C noktasındaki ortalama değişken


maliyet, bu noktayı A noktası ile birleştiren doğrunun yatay eksenle yaptığı açının (CC3C1
veya otı açısı) tanjant değeri; ortalama maliyet C noktasını orijinle birleştiren doğrunun yatay
eksenle yaptığı açının (COCı veya Pı açısı) tanjant değeri ve yine C noktasındaki marjinal

29
maliyet, bu noktadan fonksiyona çizilen teğetin yatay eksenle yaptığı açının (CC2C1 veya yi
açısı) tanjant değeri olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 205)
Şekil 88’de <xı açısı, CC2C3 üçgeninin bir dış açısı olarak, kendisine komşu olmayan iki
içi açının (yi ve C2CC3 açıları) toplamına eşittir. Bu durumda C2CC3 açısı pozitif bir değere
sahip olduğundan, C noktasında ciı > y, veya bu açıların tanjant değerleri olarak
ortalama değişkin maliyet > marjinal maliyet
yazılabilir. Aynı şekilde Pıaçısı da CC3O üçgeninin bir dış açısı olarak, kendisine komşu
olmayan iki iç açının (ot-ı ve C3CO açıları) toplamına eşittir. Bu durumda da C3CO açısı pozitif
bir değere sahip olduğundan, C noktasında pı > 04 veya bu açıların tanjant değerleri olarak
ortalama maliyet > ortalama değişken maliyet
yazılabilir. Her üç birim maliyet C noktasında birbiriyle karşılaştırıldığında ise, bu nokta için
geçerli olan Pı > eti > yı ilişkisinden aşağıdaki sonuç çıkarılır: C noktasında ortalama maliyet
ortalama değişken maliyetten; ortalama değişken maliyet de marjinal maliyetten daha
büyüktür. (Müftüoğlu, 2013: 205)
Şekil 33 (88)’de OAB maliyet fonksiyonu üzerinde, X = 0 üretim seviyesinden kapasite
sınırına doğru ilerledikçe, fonksiyona çizilen teğetlerin yatay eksenle yaptığı açılar önce
gittikçe küçülmektedir. Bu durum OAB maliyet fonksiyonunun dönem noktası olan D
noktasına (veya OD1 üretim seviyesine) kadar devam etmektedir. D noktasından itibaren
fonksiyona çizilen teğetlerin yatay eksenle yaptığı açılar gittikçe genişlemekte ve bu durum
kapasite sınırına (veya B noktasına) kadar sürmektedir. Bu özellik fonksiyonun eğiminin (veya
türevinin) D noktasına kadar azaldığı, bu noktadan kapasite sınırına (veya B noktasına) kadar
arttığı şeklinde de ifade edilebilir, y açıları esas alındığında fonksiyonun türev ve eğimine
ilişkin bu sonuç, marjinal maliyet kavramı kullanılarak aşağıdaki şekilde ifade edilir: önce
azalarak sonra artarak artan maliyet fonksiyonuna ilişkin marjinal maliyet, üretim seviyesi
artırıldıkça fonksiyonun dönüm noktasına kadar azalır, burada minimum değerine ulaşır ve
bu noktadan itibaren kapasite sınırına kadar artar. (Müftüoğlu, 2013: 206)
Marjinal maliyetin azaldığı 0<x<ODı üretim aralığında, marjinal maliyet daima or-
talama değişken maliyetten ve ortalama maliyetten daha düşük değerler alır. Bu durum
marjinal maliyetin yükselmeye başladığı ODı<x<OEı üretim aralığı için de geçerlidir.
(Müftüoğlu, 2013: 206)
OAB maliyet fonksiyonu üzerindeki E noktasının önemli bir özelliği vardır: Şekil 88’de
E noktasından fonksiyona çizilen teğet aynı zamanda A noktasından geçmektedir. Başka bir
ifadeyle, E noktasından maliyet fonksiyonuna çizilen teğetle E noktasını A noktasıyla
birleştiren doğru ile çakışmaktadır. Dolayısıyla bu doğruların yatay eksenle yaptığı (α2 ve γ2

30
açıları da çakışmaktadır (α2 = γ2). Bu açıların tanjant değerlerinin ortalama değişken maliyet
(tag α2) ve marjinal maliyet (tag γ2) olduğu dikkate alınırsa, OAB maliyet fonksiyonu
üzerindeki E noktasında bu iki birim maliyetin birbirlerine eşit oldukları sonucuna varılır.
(Müftüoğlu, 2013: 206)
Şekil 33 (88)’de E noktasının bir başka özelliği, bu noktada ortalama değişken maliyetin
minimum değerine ulaşmasıdır. OAB maliyet fonksiyonunu A noktası ile birleştiren doğrular
arasında, EA doğrusu altında başka bir doğru kalmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, yatay
eksenle yapılan en küçük açı (α2) EA doğrusu tarafından gerçekleştirilebilmekte, dolayısıyla E
noktasında marjinal maliyet en küçük değerini almaktadır. Marjinal maliyet E noktasından
itibaren artmaya başlamakta ve bu durum kapasite sınırına (veya B noktasına) kadar
sürmektedir. Hem marjinal maliyetin ve hem de ortalama değişken maliyetin arttığı OEı<
x<OB! üretim aralığında, marjinal maliyet ortalama değişken maliyetten daha yüksek değerler
almaktadır. Sonuç olarak marjinal maliyet eğrisi ODı üretim miktarından itibaren yükselirken,
marjinal maliyet eğrisini minimum olduğu OEı üretim seviyesinde kesmektedir. (Müftüoğlu,
2013: 206)
Şekil 33 (88)’de OAB maliyet fonksiyonu üzerindeki F noktasının da önemli bir özelliği
vardır: bu noktadan fonksiyona çizilen teğet orijinden geçmektedir. Dolayısıyla OAB maliyet
fonksiyonu üzerindeki F noktasında (veya OFı üretim seviyesinde) marjinal maliyet ve
ortalama maliyet birbirlerine eşittir. Burada ortalama maliyet aynı zamanda minimum
değerine ulaşmaktadır. F noktasına (veya OF, üretim seviyesine) kadar azalan ortalama
maliyet, burada minimum değerine ulaştıktan sonra, bu noktadan itibaren artmaya
başlamaktadır. Bu artış kapasite sınırına kadar sürmektedir. Ortalama maliyetin artış
gösterdiği OF1< x < OBı üretim aralığında, ortalama birim maliyet eğrisi marjinal maliyetin
altında kalmaktadır (Şekil 34 (89)). (Müftüoğlu, 2013: 206)
Şekil 34 (89): Önce Azalarak Sonra Artarak Artan Maliyet Fonksiyonunda Birim Maliyetlerin
Karşılaştırılması (Müftüoğlu, 2013: 207)

31
Yukarıda belirlenen özellikler şekil 89’da açık bir şekilde görülmektedir. Şekil 89’daki
taralı kısım, ortalama maliyet ile ortalama değişken maliyet arasındaki farkı göstermektedir.
Bu fark (veya ortalama birim sabit maliyet) üretim miktarı artıkça azalmaktadır. (Müftüoğlu,
2013: 207)
Maliyet Esnekliğini Esas Alarak Birim Maliyetlerin Karşılaştırılması
Maliyet esnekliği, üretim miktarındaki değişikliğin maliyet üzerindeki etkisini ölçmeye
yarayan bir araçtır. Üretim miktarındaki değişiklik sonucunda sabit maliyetler
değişmediğinden, ortaya çıkan maliyet değişikliğinin tamamı değişken maliyetlerdeki
değişmeden kaynaklanır. Üretim miktarında gerçekleştirilen değişikliğin maliyet üzerindeki
etkisi üretim seviyesine bağlı olarak değiştiğinden, maliyet esnekliğinin her üretim seviyesi
için ayrı ayrı belirlenmesi gerekir. (Müftüoğlu, 2013: 206)
Aynen fiyat esnekliğinde olduğu gibi, maliyet esnekliği de yüzde esnekliği olarak
%M
ME = M/%x = %M/ M : %x/ x = %M/M. x/%x
(Müftüoğlu, 2013: 207)
şeklinde; veya aralık esnekliği olarak
ΔM
ME = (ΔM/M)/(Δx/x)= (ΔM/M): (Δx/x) = (ΔM/M). (x/Δx)
şeklinde; ve nihayet üretim miktarındaki marjinal bir değişikliğin maliyet üzerindeki etkisini
belirlemek üzere, nokta esneklik olarak,
dM
ME = (dM/M)/(dx/x) =(dM/M):--------- (dx/x) = (dM/M). (x/dx)
şeklinde belirlenebilir. (Müftüoğlu, 2013: 208)
Burada, x maliyete esnekliğinin ölçüleceği üretim seviyesini, M bu üretim seviyesinde ortaya
çıkan toplam maliyeti ifade etmektedir. %x, gerçekleştirilen üretim miktarı artışım yüzde

32
olarak göstermektedir. dx bu üretim miktarı artışım belirli bir üretim aralığı olarak
gösterirken, dx yine x üretimi seviyesindeki marjinal (bir birimlik) artışı ifade etmektedir. %M,
ΔM ve dM sembolleri ise, üretim miktarında gerçekleştirilen % x, Ax ve dx değişikliğinin
maliyette meydana getirdiği değişikliği yine belirli bir yüzde değişimi (%M), aralık değişimi
(ΔM) ve marjinal değişim (dM) olarak göstermektedir. Uygulamada yüzde esnekliği ve aralık
esnekliği en çok kullanılan maliyet esnekliğini ölçme şekilleridir. Teorik açıdan ise, maliyet
esnekliği’nin matematiksel açıdan doğru olan -fakat uygulamada genellikle fazla anlamlı
olmayan- ve daha hassas bir ölçme şekli olan nokta esneklik tercih edilir.
Maliyet esnekliğinin, belirli bir üretim seviyesindeki marjinal değişikliğin maliyet
üzerindeki etkisini gösteren
ME =(dM/dx) . (x/M)
oranının,
ME =(dM/dx) : (M/x)
şeklinde gösterilmesi halinde, (Müftüoğlu, 2013: 208) maliyet esnekliği formülünün birinci
terimi olan
dM/dx = M'
oranı, x üretim seviyesine ilişkin marjinal maliyeti; ikinci terimi olan
M/x = m
oranı ise, yine x üretim seviyesine ilişkin ortalama maliyeti ifade etmektedir. Buna göre belirli
bir üretim seviyesine ilişkin maliyet esnekliği, bu üretim seviyesindeki marjinal maliyetin
ortalama maliyete oram olarak,
Marjinal Maliyet
ME = -----------------------------------------
Ortalama Maliyet
şeklinde yazılabilir. (Müftüoğlu, 2013: 208-209)
Yukarıdaki maliyet esnekliği formülünü esas olarak aşağıdaki sonuçları çıkarabiliriz:
Maliyet esnekliğinin birim esnekliğe eşit olduğu (ME = 1) üretim seviyesinde, marjinal maliyet
ortalama maliyete eşittir. Doğrusal maliyet fonksiyonunda, x = 0 üretim seviyesinden kapasite
sınırına kadar tüm üretim aralığı için geçerli olmak üzere, ortalama maliyet marjinal maliyetin
üzerinde kaldığına göre, bu iki büyüklük hiçbir üretim seviyesinde eşit değildir. Dolayısıyla
doğrusal maliyet fonksiyonunda maliyet esnekliği daima birim esneklikten küçüktür (ME <
1). Aynı durum azalarak artan (degresif) maliyet fonksiyonları için de geçerlidir. Artarak artan
(progressif) maliyet fonksiyonlarında maliyet esnekliği önce birim esneklikten daha küçük
(ME <1) değerler almakta, fakat üretim seviyesi arttıkça birim esnekliğe yaklaşmaktadır.

33
Ortalama maliyetin minimum olduğu üretim seviyesinde maliyet esnekliği birim esnekliğe
(ME = 1) ulaşmaktadır (Bilindiği üzere bu durumda marjinal maliyet ortalama maliyete
eşittir). Bu üretim seviyesinden itibaren, marjinal maliyetin ortalama maliyetten daha büyük
değerler almasının bir sonucu olarak, maliyet esnekliği birim esneklikten daha büyüktür (ME
> 1). Bu açıklamalara göre, sonuç olarak aşağıdaki genellemeler yapılabilir: (Müftüoğlu, 2013:
209)
— Maliyet esnekliğinin birim esneklikten küçük olduğu (ME<1) üretim seviyelerinde,
ortalama maliyet marjinal maliyetten büyüktür. (Müftüoğlu, 2013: 209)
— Maliyet esnekliğinin birim esneklikten büyük olduğu (ME>1) üretim seviyelerinde,
ortalama maliyet marjinal maliyetten küçüktür. (Müftüoğlu, 2013: 209)
— Maliyet esnekliğinin birim esnekliğe eşit olduğu (ME =1) üretim seviyesinde,
ortalama maliyet marjinal maliyete eşittir. (Müftüoğlu, 2013: 209)
Maliyet esnekliğinin birim esneklikten daha küçük olması, üretim miktarında
gerçekleştirilen artışa göre maliyetlerde meydana gelen artışın nispeten düşük olduğunun bir
ifadesidir. Bu nedenle maliyet esnekliğinin birim esnekliğin altında kaldığı üretim aralıkları,
işletme açısından olumlu üretim şartlarının mevcut olduğunun bir göstergesidir. Maliyet
esnekliğinin değeri birim esnekliğin altına doğru çekildikçe üretim şartlarındaki olumluluk
artmakta, aksi durumda azalmaktadır. (Müftüoğlu, 2013: 209-210)
Gerçek Maliyet ve Alternatif Maliyet (veya Fırsat Maliyeti)
Alternatif maliyet, fırsat maliyeti, vazgeçme maliyeti veya doğrudan orijinal sözcüğünü
kullanarak oportunite maliyeti (opportunity cost, Opportunitâtskosten) gibi çeşitli
kavramlarla ifade edilen bu maliyet çeşidi, iktisadilik prensibinin külfet (maliyet) boyutuna
yepyeni bir anlam kazandırmıştır. Burada maliyet kavramı, genel olarak kullandığımız
şekilde, belirli bir nimet elde etmek için katlanılması gereken külfet olarak anlaşılmamaktadır.
Alternatif maliyet, belirli seviyede bir nimet elde edebilmek için vazgeçilmesi gereken başkaca
nimetleri, fiilen gerçekleştiren nimetin külfeti (maliyeti) olarak kabul etmektedir. (Müftüoğlu,
2013: 210)
Burada ele alman iki maliyet çeşidinden birincisi olan gerçek maliyet genel olarak
maliyet kavramının ifade ettiği anlamda kullanılmaktadır: Belirli bir üretim miktarının
üretiminde kullanılan üretim faktörlerinin değeri (veya belirli bir nimet elde edebilmek için
katlanılması gereken külfet). Bu sınıflandırmada yeni olan maliyet çeşidi alternatif maliyet
kavramıdır. (Müftüoğlu, 2013: 210)
Yukarıda kısaca değinildiği üzere, alternatif maliyet yaklaşımı ile klasik maliyet anlayışı
(veya gerçek maliyet kavramı) genişletilmektedir. Burada, maliyetin (külfetin) ve bunun

34
getirdiği gelirin (nimetin) ortaya çıkmasına neden olan kararm, alternatifler arasından yapılan
bir seçim olduğu gerçeğinden hareket edilmektedir. Belirli bir kararm verilmesiyle belirli bir
alternatif seçilmekte, diğer alternatifler dışlanmaktadır. Başka bir ifadeyle, belirli bir
alternatifin işletmeye sağlayacağı kazancın kabul edilmesiyle, diğer alternatiflerin
kazancından vazgeçilmektedir. İşte alternatif maliyet yaklaşımında, seçilen alternatifin
maliyeti vazgeçilen alternatifin kazancı olarak kabul edilmektedir. Vazgeçilen alternatif sayısı
birden çok ise, alternatif maliyet vazgeçilen alternatifler arasından kazancı en yüksek olanla
ölçülür. Böylece bir alternatifin kabul edilmesi halinde, terkedilen seçeneğin (veya terkedilen
en iyi seçeneğin) kaybedilen (veya vazgeçilen) kazancı, maliyet kavramı içine sokulmaktadır.
(Müftüoğlu, 2013: 210)
Alternatif maliyet kavramım aşağıdaki örneklerle somutlaştırmaya çalışalım:
(Müftüoğlu, 2013: 210)
a) Doktor Z, Pazartesi günü İstanbul’dan telefon eden arkadaşı Y’den, arkadaşının

Perşembe sabahı uçakla İstanbul’dan Ankara’ya geleceğini, öğleye kadar işlerini tamamlayıp
akşam uçağı ile tekrar İstanbul’a döneceğini öğrenir. İki yıldır görüşmeyen iki arkadaş
Perşembe günü öğleden sonra birlikte tenis oynamaya karar verirler. (Müftüoğlu, 2013: 210)
Bunun için Doktor Z Perşembe günü öğleden sonra muayene edeceği sekiz hastasının
randevularım iptal eder ve kendilerine başka bir gün verilmesi için sekreterine talimat verir.
(Müftüoğlu, 2013: 210)
İki arkadaş Perşembe günü önce birlikte öğle yemeği yerler. Daha soma taksiyle tenis
kulübüne giderler. Oyundan soma küçük bir aperetif alırlar. Akşamüzeri Doktor Z arkadaşım
hava limamna bırakıp muayenehanesine döner. Bu arada Doktor Z aşağıdaki ödemelerde
bulunur; (Müftüoğlu, 2013: 210)
—Öğle Yemeği (iki kişi) : 100,-TL.
—Lokantadan Tenis Kulübüne Taksi : 50,- TL.
—Tenis Kulübüne Ödenen Ücret : 15,-TL.
Ücreti
—Tenis Kulübünde Alınan Aperatif : 5,- TL.
—Tenis Kulübünden Hava Limanına
Taksi Ücreti : 10,- TL.
—Hava Limanından Muayenehaneye
Taksi Ücreti : 10,-TL.
Toplam : 190,-TL.
Buna göre Doktor Z için arkadaşı ile bir Perşembe gününü öğleden sonrasında birlikte
olmanın maliyeti 190,- TL’dır. (Müftüoğlu, 2013: 211)
Doktor Z için bu beraberliğin alternatif maliyeti ise, bu beraberliği seçtiği için vazgeçmek
zorunda kaldığı alternatifin kazancıdır. Doktor Z bu beraberliği seçmekle, Perşembe günü

35
öğleden sonra sekiz hastasını muayene etmekten vazgeçmiştir. Muayene ücretinin 100,- TL.
olduğunu kabul edersek, Doktor Z’nin arkadaşı ile beraber olmak için vazgeçmek zorunda
kaldığı kazancı
100,- TL x 8 = 800,- TL
olmaktadır. Buna göre Doktor Z’nin arkadaşı Y ile bir Perşembe günü öğleden sonra birlikte
olmasının alternatif maliyeti 800,- TL’dır. (Müftüoğlu, 2013: 211)
b) Olimpiyatlarda iki defa altın madalya almış eski bir güreşçimiz vefat etmiştir. Buna
ilişkin haberi televizyonda verebilmek için 3 kişilik bir ekip Ankara’dan Babaeski’ye gidip
cenaze merasimini görüntülemişler ve akşam tekrar Ankara’ya dönmüşlerdir. Ekibin
gerçekleştirdiği çekim akşam haberlerinde 2 dakika süreyle gösterilmiştir. O gün haberlerin
nisbeten çok olması nedeniyle haber programı 2 dakika uzatılmıştır. Bunun için reklam
programından 2 dakikalık bir kısıtlamaya gidilmiştir. (Müftüoğlu, 2013: 211)
Güreşçimizin cenaze merasiminin televizyon haberlerinde 2 dakika süreyle gös-
terilmesinin gerçek maliyeti aşağıdaki şekilde hesaplanmıştır. (Müftüoğlu, 2013: 211)
— Üç Kişilik Ekibin Şehir Merkezi Hava Limanı Taksi Ücreti
(Gidiş-Geliş) ................................ ……….. 2xl0,- TL=20,- TL
— Üç Kişilik Ekibin Ankara-Istanbul
Uçak Ücreti (Gidiş-Geliş) ........................2 x 20,- TL=40,- TL.
— Üç Kişilik Ekibin İstanbul-Babaeski
Taksi Ücreti (Gidiş-Geliş) ........................2 x 50,- TL=100,- TL
— Babaeski’de Yemek vs. için yapılan
Harcamalar ..................................................................... 40,- TL.
— Ekibin kullandığı film ve diğer benzeri
çekim giderleri ............................................................... 50,- TL.

Toplam. .250,- TL.


(Müftüoğlu, 2013: 211)
Televizyon haberlerindeki bu olaya 2 dakika süreyle yer vermenin alternatif maliyeti ise,
bunun için reklamlarda 2 dakikalık kısıtlamaya gitmek suretiyle vazgeçilen reklam geliridir.
Belirli bir zaman için televizyon reklam ücreti birim ücret (1 saniyelik reklam için) olarak,
haber programından önce yayınlanan reklamlar için 12 dolar; haber programından sonra
yayınlanın reklamlar için 20 dolar olarak kabul edelim. Yukarıdaki bilgilere göre, güreşçimizin
ölüm haberinin televizyon haber programında 2 dakika süreyle görüntülenmesinin alternatif
maliyeti, TV reklam ücretinin saniyesi 50 dolar alınırsa, 50.120=6.000 dolar olarak belirlenir.
(Müftüoğlu, 2013: 212)
Dolar kuru 1 dolar = 1.50 TL olarak alınırsa, bu durumda sözkonusu güreşçimizin 2
dakika süreyle TV’de ölüm haberinin verilmesinin alternatif maliyeti 6.000 dolar veya 6.000 .
1.50 TL = 9000,- TL. olarak belirlenir. (Müftüoğlu, 2013: 212)
c) Denizli’de faaliyette bulunan orta ölçekli bir işletme A, B ve C siparişlerini almıştır.

36
Fakat işletmedeki mevcut kapasite durumu nedeniyle, bu siparişlerden sadece bir tanesini
seçilebilecek, diğer iki sipariş reddedilecektir. Bu siparişlere ilişkin olarak yapılan
değerlendirme aşağıdaki şekildedir (değerler olarak ele alınmıştır): (Müftüoğlu, 2013: 212)
A Siparişi B Siparişi C Siparişi
—Teklif Edilen
Fiyat : 50.000,— 50.000,— 50.000,
—Siparişin : 32.000,— 31.000,— 27.000,
—Siparişten —
Maliyeti —
Beklenen Kâr : 18.000,— 19.000,— 23.000,

Gerçek maliyetlerin esas alındığı yukarıdaki değerlendirme sonuçlarına göre, iş-
letmemiz C siparişini kabul edecek ve 23 bin TL kâr sağlayacaktır. (Müftüoğlu, 2013: 212)
Değerlendirmeye alternatif maliyetin esas alınması halinde ise aşağıdaki tablo ortaya
çıkar: C siparişini kabul ederek 23 bin TL’lık kâr sağlanması, A ve B siparişlerinden
vazgeçilmesi suretiyle mümkün olmaktadır. İşletme A siparişinden vazgeçmek suretiyle 18
bin TL’hk, B siparişinden vazgeçmekle ise 19 bin TL’hk kâr kaybına uğramaktadır. C siparişini
kabul etmenin alternatif maliyeti, kaybedilen en büyük kazanç olan 19 bin TL’dır. Buna göre
değerlendirmeye alternatif maliyet esas alındığında C siparişinin kârı, sadece 23 bin TL —19
bin TL=4 bin TL. olarak belirlenmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 212)
Bu son örnekte işletmenin A siparişini seçtiğini kabul edelim. İşletme bu seçimi
yapmakla, gerçek maliyetle değerlendirme halinde 18 bin TL Tık kâr elde etmektedir.
Alternatif maliyetle değerlendirme halinde ise, aşağıdaki tablo elde edilir: A siparişini
seçmenin alternatif maliyeti olan 23 bin TL (yani seçilmeyen en iyi alternatif olan C siparişinin
kârı), seçilen A siparişinin kazancı olan 18 bin TL’dan çıkarıldığında,
18 bin TL— 23 bin TL= -5 bin TL.
sonucu elde edilir Buna göre A siparişinin seçimi gerçek maliyetle değerlendirmede 18 milyar
TL kâr sağlarken, alternatif maliyetle değerlendirmenin sonucu 5 milyar TL lık zarar ortaya
çıkmaktadır. (Müftüoğlu, 2013: 212)
Görüldüğü gibi alternatif maliyetle yapılan değerlendirme işletmeyi en kârlı alternatifin
seçimine zorlamaktadır. İşletme bunu yapmadığı takdirde, alternatif maliyetle
değerlendirmede daima zarar edecektir. (Müftüoğlu, 2013: 213)
Alternatif maliyetle değerlendirmede tam tersi durumlar da söz konusu olabilir. İşletme
gerçek maliyetle yapılan değerlendirmede zarar ederken, alternatif maliyetle yapılan
değerlendirmede kârlı gözükebilir. Böylesi bir durum için aşağıdaki örneği vermek istiyoruz:
(Müftüoğlu, 2013: 213)

37
d) Çorum’da faaliyetle bulunan orta ölçekli bir işletme A ve B siparişlerini almıştır.

İşletmenin kapasite durumu her iki siparişi de almaya uygundur. Hatta işletmemiz, her iki
siparişi almasına rağmen, yine de atıl kapasite ile çalışmak zorundadır. İşletmemiz, mümkün
olsa daha çok sayıda siparişi tamamlayabilecek bir kapasiteye sahiptir. (Müftüoğlu, 2013: 213)
İşletme A ve B siparişlerini almak suretiyle ortaya çıkacak sonucu, gerçek maliyetlere
dayanarak aşağıdaki şekilde hesaplamıştır (değerler TL olarak ele alınmıştır): (Müftüoğlu,
2013: 213)

A Siparişi B Siparişi Toplam


—Teklif Edilen
Fiyat : 20.000,— 15.000,— 35.000,—
—Siparişe İlişkin
Değişken Maliyet : 10.000,— 7.000,— 17.000,—
—İşletmenin Sabit
Maliyeti 28.000,—
—İşletmenin Toplam
Maliyeti 45.000,—
—İşletme Zararı 10.000,—

Yukarıda gerçek maliyetler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre, işletme A ve B


siparişlerinin tamamlanması sonucunda 10 bin TL zarar etmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 213)
Alternatif maliyet esas alınarak yapılacak bir değerlendirme ise, tamamen farklı bir
sonucu vermektedir. İşletmenin sabit maliyeti olarak gösterilen 28 bin TL, A ve B siparişleri
alınsa da alınmasa da ortaya çıkacaktır. A ve B siparişlerinin alınması sonucunda ortaya çıkan
maliyetler sadece siparişe ilişkin değişken maliyetlerdir. İşletme A ve B siparişlerinden
vazgeçmek suretiyle sadece siparişe ilişkin değişken maliyetlerden kurtulabilir. İşletmenin
sabit maliyeti, A ve B siparişleri almsa da alınmasa da devam edecek, varlığım sürdürecektir.
Dolayısıyla alternatif maliyetlerin esas alındığı bir değerlendirmede, siparişin alınıp
alınmamasından bağımsız olarak ortaya çıkan bu sabit maliyetler dikkate alınmamalıdır. Buna
göre, alternatif maliyetler esas alınarak yapılacak bir değerlendirme aşağıdaki sonucu
verecektir: (Müftüoğlu, 2013: 213)
A Siparişi B Siparişi Toplam
—Teklif Edilen
Fiyat : 20.000,— 15.000,— 35.000,—
—Siparişe İlişkin
Değişken : 10.000,— 7.000,— 17.000,—
—Brüt İşletme
Maliyet
Kârı veya Katkı
Payı : 10.000,— 8.000,— 18.000,—

38
Bu örnekte görüldüğü gibi, alternatif maliyetler esas alınarak yapılan değerlendirmede
işletmemiz A ve B siparişlerini almak suretiyle kâr etmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 214)
Son örneğimizde görüldüğü gibi, alternatif maliyetlere dayanarak yapılan bir
değerlendirmede işletmenin atıl kapasite ile çalışıp çalışmaması, sonucu önemli ölçüde
değiştirmektedir. Alternatif maliyetle yapılan değerlendirmede, şayet işletme atıl kapasite ile
çalışıyorsa sabit maliyetler dikkate alınmamakta, sıfır olarak kabul edilmektedir. Bu durumda
alternatif maliyet gerçek maliyetin altında kalmaktadır. Buna karşılık işletme tam kapasite ile
çalışıyorsa, yeni siparişlerin hepsi kabul edilmemektedir. Yeni siparişler, kıt kapasite
imkânları içinde kabul edilebilmek için, birbirleriyle rekabet haline girmektedirler. Bu
rekabetle işletme kârma en çok katkıda bulunabilecek sipariş (veya siparişler) seçilmektedir.
Seçilen siparişlerin maliyetini, seçilemeyen siparişler arasındaki en iyisinin (veya en iyilerinin)
kazancı belirleyecektir. Bu durumda alternatif maliyet gerçek maliyetin üzerine çıkmaktadır.
Nitekim ilk örneğimizde de, Doktor X’in randevu defterinde söz konusu Perşembe gününün
öğleden sonrasında hiç müşteri olmasaydı ve gelmesi de beklenmeseydi, Doktor X in alternatif
maliyeti sıfır olacaktı. Bu sonuç alternatif maliyet yaklaşımında oldukça önemlidir: Belirli bir
nimetin (kazancın) elde edilebilmesi için katlanılması gereken gerçek maliyet (külfet)
muhakkak pozitif bir büyüklüktür. Bu bakımdan gerçek maliyet hiçbir zaman sıfır olamaz.
Zira her nimet bir külfet karşılığıdır kuralı, gerçek dünyamızda mutlak bir geçerliliğe sahiptir.
Buna karşılık alternatif maliyet sıfır olabilir. Burada atıl kapasite ile çalışma durumunda sabit
maliyetler dikkate alınmamaktadır. Zira sabit maliyetler sipariş alınsa da alınmasa da ortaya
çıkacaktır. Sabit maliyetlerden siparişten vazgeçmek suretiyle kurtulmak mümkün değildir.
Bu bakımdan, şayet işletme atıl kapasite ile çalışıyorsa, alternatif maliyet esas alınarak yapılan
değerlendirmede sabit maliyetler dikkate alınmaz. Fakat bu durum sadece işletmenin atıl
kapasite ile çalışması durumunda geçerlidir. (Müftüoğlu, 2013: 214)
Tam kapasite ile çalışma durumunda ise, tam tersi durum geçerli olmaktadır: Bu
durumda alternatif maliyet genellikle gerçek maliyetin üzerinde bir değerle, vazgeçilen en iyi
alternatifin işletmeye sağlayacağı gelirle değerlendirmeye dahil edilir. (Müftüoğlu, 2013: 214)
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, alternatif maliyet (veya fırsat maliyeti) kavramı,
işletme iktisadına yepyeni bir değerlendirme boyutu getirmektedir. Bu yeni değerlendirme
şeklinin, işletmelerde ekonomik etkinliğin artırılması açısından çok yararlı olduğu
görüşündeyiz. Bu konudaki açıklamalarımızı, bir bilim adamımızın kendisine tamamen
katıldığımız aşağıdaki görüşü ile noktalamak istiyoruz (Tuncer BULUTAY: İktisat Alanında Bazı
Düşünceler, Mülkiyeliler Birliği Dergisi Sayfa 13- 14). (Müftüoğlu, 2013: 214)
“Bütün bunlardan sonra bizce iktisat biliminin diğer bilimlere, genel olarak düşünce

39
yaşamına en büyük katkısını seçenek (alternatif) masraf kavramıyla sağladığı görüşünde
olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Bu kavramın anlamı yapılan her şeyin bir masrafı olması
(örneğin bir marangoz aynı zamanda bir masa ya da iki iskemle yapabiliyorsa, masa yapmanın
masrafı iki iskemledir), her yapılan şeyle birlikte bir şeylerin yapılamamasının
kaçınılmazlığıdır. Böylece tüm dünyaların tüm güzelliklerine birlikte sahip olunamamakta,
çoğunlukla bir şey kazanırken diğer bir şeyin yitirilmesi gerekmektedir.” (Müftüoğlu, 2013:
215)
Bu açıklamalarımızın ve örneklerin de ortaya koyduğu gibi alternatif maliyet kavramı
işletmeciyi farklı bir değerlendirmeye götürmektedir. Yaptığımız bir iş, seçtiğimiz bir
alternatif kârlı olsa bile alternatif maliyet bizim bu sonuçla tatmin olmamızı engellemeye
yönelik bir değerlendirmedir. İyinin de iyisinin, kârlının daha kârlısının olup olmadığı
yönünde bizi bir değerlendirmeye zorlamaktadır. Hep daha iyiye, iyinin de iyisine ulaşma
yönünde işletmeciyi harekete geçirmektedir. Özellikle zamanın, insanoğlunun kontrolü
dışında gelip geçen zamanın, alternatif maliyetini hep dikkate almalıyız. Bu açıdan
bakıldığında alternatif maliyetin hiçbir zaman sıfir olamayacağı sonucuna varırırız. Alternatif
maliyetin sıfır olabilmesi için insanın değer yaratacak hiçbir alternatifinin olmaması gerekir:
Halbuki çok nadir durumlar dışında insan her zaman değer yaratabilecek niteliklere sahiptir.
Sadece alternatif maliyetinin düşük veya yüksek olması kişinin sahip olduğu niteliklerin
düşük veya yüksek olmasının bir göstergesidir. Kişinin potansiyeli düşünüldüğünde
niteliklerini artırmak suretiyle alternatif maliyetim yükseltme imkanına her zaman sahip
olduğu sonucuna varırız. Öğrencilik hayatımız da esasen niteliklerimizi artırmak ve
geliştirmek suretiyle alternatif maliyetimizi yükseltme çabasıdır. Yine yaşam boyunca sürekli
öğrenmek suretiyle eksikliklerimizi gidererek alternatif maliyet seviyemizi yükseltebiliriz. Bu
da muhakkak ki hem kişinin bireysel becerilerim artıran ve hem de onun toplumdaki
statüsünü yükselten bir gelişme olacakta-. Yukarıda ortaya koyduğumuz bu düşünceler ve
değerlendirmeler aşağıdaki özdeyişlerle çarpıcı bir şekilde dile getirilmektedir: (Müftüoğlu,
2013: 215)
• Alimin bir saatlik düşüncesi cahilin bir saatlik ibadetinden efdaldir.

• Bir şeye ihtiyaç duyulduğu halde çalışıp onu elde etmemek tembelliktir.

• İki günü eşit olan insan zarardadır.

• Her seçiş bir kaybediştir. Ve hayat seçimlerle doludur. Fakat hiçbir şey seçmezseniz herşeyi (hayatı)

kaybedersiniz. Bu durumda bir şey seçip başka bir şeyi kaybetmek mi, yoksa hiçbir şey seçmeyip hayatı
kaybetmek mi daha doğrudur?
• (Müftüoğlu, 2013: 215)

40
Dolaylı (Endirekt) Maliyet ve Dolaysız (Direkt) Maliyet
Belirli bir maliyet konusu ile, herhangi bir dağıtım işlemi gerektirmeden, doğrudan
doğruya ilişkilendirilebilen maliyetler dolaysız (direkt) maliyet grubuna girer. Buna karşılık
belirli bir maliyet konusu ile ancak bir dağıtım işlemi vasıtasıyla ilişkilendirilebilen maliyetler
dolaylı (endirekt) maliyetlerdir. Örneğin işletme genel müdürünün aldığı ücret tüm işletme
açısından dolaysız bir maliyettir. Aynı maliyet kalemine işletmenin sadece bir bölümü veya
işletmede üretilen ürün çeşitlerinden sadece biri için bakıldığında, dolaylı maliyete dönüşür.
Görüldüğü gibi bir maliyet unsurunun dolaylı veya dolaysız maliyet grubuna girmesi,
sınıflandırmaya esas alman maliyet konusuna göre değişmektedir. Aynı maliyet unsuru belirli
bir maliyet konusuna ilişkin olarak dolaylı maliyet grubuna girerken, başka bir maliyet
konusu sınıflandırmaya esas alındığında dolaysız maliyet grubuna girebilmektedir.
Sınıflandırmaya esas alman maliyet konusu ise çok değişik ölçütler olabilir: üretilen ürün (mal
veya hizmet), belirli bir üretim faktörü (makine, insan, tesis gibi kapasite faktörleri), belirli bir
işletme bölümü, belirli bir işletmecilik fonksiyonu, fabrika veya tüm işletme. (Müftüoğlu, 2013:
215-216)
Dolaylı maliyetlerin sınıflandırmaya esas alman maliyet konusuna dağıtım işlemi belirli
dağıtım anahtarları vasıtasıyla gerçekleştirilir. Bu dağıtım anahtarlarının dolaylı maliyetlerin
dağıtımını ne dereceye kadar doğru (veya gerçeklere uygun) bir şekilde yansıttığı hep
tartışılagelmiştir. Örneğin bir demir çelik işletmesinin genel müdürü ücretinin ne kadarı
yüksek fırınlara, ne kadarı çelikhaneye ve ne kadarı haddehaneye dağıtılacaktır. Veya yine
yüksek fırınların amortisman maliyetinin ne kadarı yuvarlak demire, ne kadarı köşebentine,
ne kadarı saça ve ne kadarı pik demire dağıtılacaktır. (Müftüoğlu, 2013: 216)
Şayet başkaca bir maliyet konusu açık bir şekilde ifade edilmemişse, genel olarak dolaylı
ve dolaysız maliyetler (veya daha yaygın olarak kullanılan terimlerle endi- rekt ve direkt
maliyetler) denildiğinde, belirli bir maliyet konusu anlaşılır: üretilen ürün çeşitleri. Maliyet
muhasebesi de genel olarak direkt ve endirekt maliyet sınıflandırmasına aynı şekilde üretilen
ürün çeşitlerini esas alır. Bu sınıflandırmaya göre, işletmede üretilen belirli bir ürün çeşidi ile
doğrudan ilişkilendirilebilen maliyetlere direkt maliyetler denir. Ancak bir dağıtım anahtarı
vasıtasıyla ilişkilendirilebilen maliyetler ise, endirekt maliyet kavramıyla ifade edilir. Bu
özelliğine uygun olarak, birim maliyetin hesaplanmasında direkt maliyetler doğrudan
doğruya belirli bir ürün çeşidine yüklenebilir. Endirekt maliyetler (veya genel giderler) ise,
ancak belirli bir dağıtım anahtarı kullanılarak ürün çeşitlerine yüklenir. Endirekt maliyetlerin
farklı ürün çeşitlerine dağıtılmasında hangi dağıtım anahtarının kullanılması gerektiği, hatta
böyle bir dağıtım işleminin ne dereceye kadar anlamlı olduğu gibi konular işletme iktisadının

41
bir alt dalı olan maliyet muhasebesi çerçevesinde ötedenberi tartışılagelmiştir. Örneğin, genel
müdürün veya telefon santrallarında görev yapan personelin ücreti, işletmenin kullandığı
kredilere ödediği faiz giderleri veya ısıtma ve aydınlatma giderlerinin çeşitli ürünlere
dağıtımında hangi dağıtım anahtarı (veya anahtarları) kullanılmalıdır? Burada her ürün
çeşidinin üretim süresi, ağırlığı, uzunluğu veya hacmi gibi fiziksel dağıtım anahtarları
kullanılabileceği gibi, her ürün çeşidine ilişkin dolaysız maliyet veya satış fiyatı gibi nominal
(parasal) dağıtım anahtarları da kullanılabilir. (Müftüoğlu, 2013: 216)
Bu dağıtım işleminde bir genellemeye gidilmemeli, işletmenin içinde bulunduğu şartlar
çerçevesinde belirli bir endirekt maliyet unsuru ile üretilen farklı ürün çeşitleri arasındaki
ilişkiyi en iyi şekilde temsil edebilen dağıtım anahtarı kullanılmalıdır. Belirli bir endirekt
maliyetle belirli bir ürün çeşidinin hiçbir dağıtım anahtarı vasıtasıyla anlamlı bir şekilde
ilişkilendirilememesi halinde ise, dağıtım işleminden vazgeçilmelidir. (Müftüoğlu, 2013: 216)
Bu sorunlar, yine işletme iktisadının maliyet muhasebesi dalında, tam maliyet ve direkt
maliyet sistemleri çerçevesinde ötedenberi tartışılmaktadır. Tam maliyet sisteminde tüm
maliyetlerin üretilen ürünlere dağıtımı yapılmaktadır. Direkt maliyet sisteminde ise sadece
üretilen ürünlerle doğrudan ilişki içinde olan direkt maliyetlerin dağıtımı yapılmakta,
endirekt maliyetler bir blok halinde toplanmaktadır. (Müftüoğlu, 2013: 216-217)
Maliyet muhasebesinde direkt maliyetlerin başlıcalarını,
— direkt malzeme giderleri

— direkt işçilik giderleri ve

— diğer direkt giderler

oluşturur. (Müftüoğlu, 2013: 217)


Direkt malzeme ve direkt işçilik giderleri, belirli bir ürün çeşidi ile doğrudan
ilişkilendirilebilen malzeme ve işçilik giderlerinin maliyetlerinden oluşur. Bu maliyetler esas
itibariyle değişken maliyetler grubuna girer ve bu özelliğiyle üretim seviyesi yükseldikçe
artar, düştükçe azalır. Diğer direkt giderler ise, sadece belirli bir ürün çeşidinin üretiminde
kullanılan makine, araç ve gereçlere ilişkin amortismanlar, belirli bir ürün çeşidi için ortaya
çıkan model, plan, konstrüksiyon, piyasa araştırması, reklam, lisans, patent giderleri gibi çok
farklı maliyet unsurlarından oluşabilir. Görüldüğü gibi diğer direkt giderler grubuna giren
birçok maliyet unsuru, sabit maliyet karakteri taşımaktadır. Bu nedenle tüm direkt
maliyetlerin değişken maliyetlerden oluştuğu şeklinde bir genellemeye gidilmesi hatalıdır.
Endirekt maliyetler ise farklı ürün çeşitlerinin üretiminde kullanılan girdilerden (üretim
faktörlerinden) kaynaklanır. Bu nedenle bu maliyetlerin, üretimine katkıda bulundukları
farklı ürün çeşitlerine dağıtılması zarureti ortaya çıkmaktadır. Bunların başlıcaları aşağıdaki

42
şekilde belirlenebilir: (Müftüoğlu, 2013: 217)
— Farklı ürün çeşitlerinin üretiminde kullanılan makine, tesis bina gibi sabit sermaye
yatırımlarına ilişkin amortismanlar;
— Sermaye maliyeti (faiz maliyeti); (Müftüoğlu, 2013: 217)
— Farklı ürün çeşitlerinin üretiminde kullanılan enerji girdileri, tutkal, çivi, boya, iplik
v.b. İşletme malzemeleri ve yardımcı malzemeler. (Müftüoğlu, 2013: 217)
—Belirli bir ürün çeşidi ile doğrudan ilişkilendirilemeyen genel müdür, genel müdür
yardımcıları, fabrika müdürleri gibi üst düzey yönetici personel ile kapıcı, büro elemanları,
santral memuru, şoför gibi personel ücretleri. (Müftüoğlu, 2013: 217)
—Birçok ürün çeşitlerini kapsayan çeşitli pazarlama ve yönetim giderleri. (Müftüoğlu,
2013: 217)
—Yine özel olarak belirli bir ürün çeşidine yönelik olmayan vergi, resim ve harçlar.
(Müftüoğlu, 2013: 217)
Görüldüğü gibi endirekt maliyet grubunda yer alan birçok maliyet unsuru sabit maliyet
niteliğindedir. Fakat buradan da tüm endirekt maliyetlerin sabit maliyet olduğu şeklinde bir
genelleme yapılması hatalı olur. Bu gruba giren maliyet unsurlarından bazıları üretim
miktarına bağlı olarak değişmekte, yani değişken maliyet karakteri taşımaktadır (İşletme
malzemesi ve yardımcı malzeme giderleri gibi). Ayrıca yukarıda endirekt maliyetler
gurubunda sayılan bazı maliyet unsurlarının esasında direkt maliyet karakteri taşıdığı dikkati
çekmektedir. Bu tür maliyet unsurlarının direkt maliyet olarak belirlenmesinin ekonomik
faturası nisbeten yüksek olduğundan (bu iş için istihdam edilecek personelin ücreti, donanım
giderleri gibi) bu yola başvurulmamakta, bu maliyet unsurlarının endirekt maliyetler gurubu
içinde mütalaa edilmesi tercih edilmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 217)
Denetlenebilir Maliyet ve Denetlenemez Maliyet
Bu maliyet sınıflandırmasına, belirli bir maliyet unsurunun işletmenin belirli bir
yönetim kademesi açısından denetlenip denetlenemediği esas alınır. Sınıflandırmaya esas
alman yönetim kademesine göre, belirli bir maliyet unsuru denetlenebilir veya denetlenemez
maliyet grubuna girer. Örneğin işletmenin araştırma ve geliştirme (Ar- Ge) departmanı
müdürünün maaşı bu bölüm müdürlüğü için denetlenemez bir maliyet unsuru iken, genel
müdür için denetlenebilir bir maliyet unsurudur. İşletme genel müdürün maaşı ise, genel
müdür açısmdan denetlenemez, yönetim kurulu açısından denetlenebilir bir maliyet
unsurudur. Kısaca, herhangi bir yönetim kademesinin yetkisine bağlı olarak oluşan maliyetler
o yönetim kademesi açısmdan denetlenebilir bir maliyettir. Buna karşılık belirli bir maliyet
unsurunun oluşumunda işletmenin herhangi bir yönetim kademesi yetkili değilse o maliyet

43
unsuru söz konusu yönetim kademesi açısından denetlenemez bir maliyettir. (Müftüoğlu,
2013: 218)
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, her maliyet unsuru işletmenin şu veya bu
düzeyinde denetlenebilir maliyet niteliği kazanır, işletmenin yönetim hiyerarşisinde alt
yönetim kademelerinden üst yönetim kademelerine doğru tırmandıkça, daha önce
denetlenemez maliyet grubuna giren maliyet unsurları denetlenebilir maliyet grubuna
girerler. (Müftüoğlu, 2013: 218)
Dolaysız maliyetlerle denetlenebilir maliyetler ve dolaylı maliyetlerle de denetlenemez
maliyetler ilk bakışta birbirlerine benzemelerine rağmen birbirlerinden tamamen farklı
maliyet çeşitleridir. Bir maliyet unsurunun dolaylı ve dolaysız maliyet grubuna girmesi, onun
belirli bir maliyet konusu ile doğrudan ilişkilendirilip ilişkilendiril- memesine bağlıdır. Buna
karşılık belirli bir maliyet unsurunun belirli bir yönetim kademesi açısmdan denetlenebilir
veya denetlenemez maliyet olması, o yönetim kademesine verilen yetkiye bağlıdır. Belirli bir
yönetim kademesi ne kadar çok yetki ile donatılırsa, denetleyebildiği maliyet unsurları o
oranda artar. Dolayısıyla merkezi bir örgüt yapısına sahip olan işletmede denetlenebilir
maliyetler tepe yönetimde toplanır. Bu durumda orta ve alt yönetim kademeleri açısından
maliyetlerin büyük kısmı denetlenemez maliyetlerdir. Buna karşılık aynı maliyet unsurları
ademi merkeziyetçi bir örgüt yapısındaki orta ve alt yönetim kademeleri için denetlenebilir
maliyete dönüşür. (Müftüoğlu, 2013: 218)
Maliyetlerin denetlenebilirliği üzerinde zaman unsuru da etkili olur. Bu durum özellikle
sabit maliyetler için önem taşır. Kısa dönemde denetlenemez maliyet niteliği taşıyan bir
maliyet unsuru, uzun dönemde denetlenebilir maliyet niteliği kazanabilir. Zira belirli
anlaşmalar sonucu ortaya çıkan maliyetler anlaşma süresince denetlenemez maliyet
niteliğinde iken, anlaşma süresi sona erince denetlenebilir maliyet durumuna geçer. Buna göre
sınıflandırmaya esas alman takvim zamam uzatıldıkça, daha önce denetlenemez maliyetler
grubuna giren bazı maliyet unsurları denetlenebilir maliyet niteliği kazanabilir. (Müftüoğlu,
2013: 218)
Maliyetlerin denetlenebilir maliyetler ve denetlenemez maliyetler şeklinde sınıf-
landırılması, işletme yöneticilerinin performanslarının değerlendirilmesinde büyük önem
taşır. Her yönetici sadece kendi denetimi altında bulunan maliyetlerden sorumlu tutulmalı,
denetimi dışında kalan maliyetlerden kesinlikle sorumlu tutulmamalıdır. Bir bölüm
yöneticisinin başarısının değerlendirilmesinde, bölümde yer alan, fakat tedarikinde kendisine
hiçbir söz hakla tanımayan sabit kıymetlerin (makine, tesis, bina v.d.) amortisman maliyetleri
dikkate alınmamalıdır. Buna karşılık aynı bölüm yöneticisi kendi yetkisi dahilinde tedarik

44
edilen malzeme giderlerinden sorumlu tutulmalıdır. (Müftüoğlu, 2013: 218-219)
Farklılaşan Maliyet ve Batık Maliyet
İşletme yönetimi belirli bir konuda karar verirken, çeşitli alternatifleri mukayese ederek
işletme amacına en uygun olan optimum alternatifi belirler. Birçok işletme a- macı için
optimum alternatifin belirlenmesinde çeşitli alternatiflerin maliyetlerini mukayese edilmesi
gerekir. Bu mukayesede bazı maliyet unsurları alternatiften alternatife az veya çok farklılıklar
gösterirken, diğer bazı maliyet unsurları hangi alternatif seçilirse seçilsin değişmez. Hiçbir
alternatifte değişmeyen maliyet unsurlarına batık maliyet {sunk cost) denir. Seçilen alternatife
bağlı olarak değişen maliyet unsurları ise farklılaşan maliyetleri oluşturur. (Müftüoğlu, 2013:
219)
Bu maliyet sınıflandırması, işletmenin çeşitli konularda alacağı kararlarda söz konusu
olabilecek alternatiflerin mukayesesinde önemli rol oynar. Bu mukayesede alternatiflere
ilişkin batık maliyetler dikkate alınmamalı, değerlendirme dışı bırakılmalıdır. Mukayese
sadece farklılaşan maliyetler esas alınarak yapılmalıdır. Zira batık maliyetler yönetimin
alacağı karar ne olursa olsun değişmez. Bu niteliğiyle batık maliyetler söz konusu karar
açısından üzerinde durulması gerekmeyen veya değerlendirmelerde dikkate alındığında
yönetimi yanlış sonuçlara götürebilecek maliyetlerdir. Dolayısıyla batık maliyetler
alternatiflerin mukayesesinde hesaplama dışında bırakılır. (Müftüoğlu, 2013: 219)
Birçok durumlarda batık maliyet o ana kadar zaten yapılmış olan bir maliyeti temsil
eder. Kısaca, batık maliyetlerde işletme için zaten olan olmuştur. Alınacak yeni kararlarla
olanların değiştirilmesi söz konusu değildir. Yönetimin alacağı kararlar sonucunda batık
maliyetler değiştirilemeyecektir. Bu gerçek karşısında işletme yönetimi alacağı kararlarda
sadece farklılaşan maliyetleri dikkate almalı, alternatifleri bu çerçeve içinde
değerlendirmelidir. (Müftüoğlu, 2013: 219)
Bu maliyet sınıflandırmasının işaret ettiği husus ilk bakışta çok doğal görünmesine
rağmen gerek işletme hayatında ve gerekse hepimizin günlük hayatında sık sık ihmal edilir.
İnsan yaptığı bir satın alma nedeniyle üzülebilir. Fakat satm alma gerçekleştikten sonra
atılacak adımlar durumu değiştirmez. Zira satm alma olayı gerçekleştikten sonra, satm alma
olayına neden olan maliyet batık maliyete dönüşmüştür. Halbuki satm alma işlemi
gerçekleşmeden önce, satm almaya konu olan alternatiflerin maliyetleri batık maliyet değil,
farklılaşın maliyet niteliği taşımaktaydı. Örneğin bir elbiseyi satm aldıktan sonra mağaza
mağaza dolaşarak bu alışveriş işlemini değerlendirmenin bir anlamı yoktur. Alışverişin
gerçekleşmesi ile elbise satm alma işleminin maliyeti bir batık maliyete dönüşmüştür. Fakat
elbiseyi henüz satm almadan mağaza mağaza dolaşarak bir fiyat mukayesesi yapılması

45
anlamlıdır. Zira elbiseyi satm alma işi gerçekleşmeden, bu satm almanın doğuracağı maliyet
henüz batık maliyet niteliği kazanmamıştır. Satın alma işinin şu veya bu mağazadan
gerçekleşmesi maliyeti etkileyebilecektir. Dolayısıyla dikkat ve uğraşların satın alma
işleminden önceye kaydırılması gerekir. (Müftüoğlu, 2013: 219)
Genellikle gerçekleşmiş olan sabit maliyetler batık maliyet niteliği kazanır. Bu nedenle
sabit maliyetlerin ortaya çıkmasına neden olacak yatırım harcamaları yatırım öncesinde titiz
bir araştırmaya dayandırılmalıdır. Burada da çalışmamızda sık sık vurguladığımız bir nokta
tekrar gündeme gelmektedir. Yatırım öncesi yapılması gereken fizibilite çalışmaları veya diğer
adıyla proje hazırlama ve değerlendirme çalışmaları çok önemli işletmecilik konularından
birini oluşturmaktadır. Bu konu yurdumuzdaki işletmecilik uygulamasında büyük bir önem
taşımaktadır. (Müftüoğlu, 2013: 219-220)
Tarihi Maliyet ve Tahmini Maliyet
Tarihi maliyet fiilen gerçekleşmiş olan, geçmişe ait maliyetleri ifade eder. Tahmini
maliyet ise henüz gerçekleşmemiş, fakat gelecekte gerçekleşmesi beklenen maliyetlerdir.
Tahmini maliyet normal şartlar altmda ortaya çıkması beklenen maliyet olarak anlaşılabileceği
gibi, planlanan veya hedeflenen maliyeti de ifade edebilir. Tahmini maliyetin ikinci
anlamında, işletme yönetiminin maliyetleri belirli bir hedefe (veya standarda) ulaştırma çabası
dikkati çekmektedir. Bu anlamdaki tahmini maliyetler Standard maliyet kavramıyla ifade
edilir. (Müftüoğlu, 2013: 220)
Her konuda olduğu gibi maliyetler konusunda hedef alman standartlar da normal
şartlarda gerçekleştirilebilir standartlar olmalıdır. Bunu sağlayabilmek için standartlara esas
alman temel ölçülerin belirlenmesinde yöneticiler yanında işçilerin katılımı da sağlanmalıdır.
Ayrıca standartlar mümkün olduğunca nesnel (objektif) olmalı, bilimsel bir tabana
oturtulmalıdır. (Müftüoğlu, 2013: 220)
Standart maliyetler genellikle birim başına standart maliyet olarak ifade edilir. Üretimde
kullanılan malzemelerin birim standart maliyeti, bir birim ürün üretimi için gerekli standart
malzeme miktarı ve malzemenin standart fiyatı tarafından belirlenir. Malzemenin birim
standart maliyeti ile tarihi (veya fiilen gerçekleşen) maliyeti arasındaki fark (sapma), ya miktar
sapması ya da fiyat (daha açık bir deyimle tedarik fiyatı) sapması veya her iki unsurda
meydana gelen bir sapma olarak ortaya çıkabilir. Aynı şekilde üretimde kullanılan işçiliğin
birim standart maliyeti, bir birim ürün üretmek için gereken standart işçilik süresi ve saat
başma standart işçilik ücreti tarafından belirlenir. Burada da standart işçilik maliyeti ile fiilen
gerçekleşen işçilik maliyeti arasındaki sapma, fiyat (işçi ücreti) veya miktar (işçilik süresi)
sapması olarak ortaya çıkar. Sabit sermaye yatırımlarına ilişkin standart maliyetlerle tarihi

46
maliyetler arasındaki fark ise, genellikle standart üretim süresi ile fiilen gerçekleştirilen üretim
süresi arasındaki farkın veya hedeflenen ile gerçekleştirilen kapasite kullanım derecesinin
farklı olmasının bir neticesidir. (Müftüoğlu, 2013: 220)
Maliyet muhasebesinde standart maliyetler çeşitli faaliyetlerin değerlendirilmesinde bir
baz olarak kullanılabilir. Bir standart maliyet sisteminde çeşitli denetleme noktaları
oluşturulur. Böylece standartlardan sapmalar (veya standart maliyetlerle fiilen gerçekleşen
maliyetler arasında ortaya çıkan farklar) gözlenebilir ve denetim altına alınabilir. Faaliyetler
sürerken fiili sonuçların standartlarla karşılaştırması yapılabilir. Bu karşılaştırma sonucunda
ortaya çıkabilecek aleyhte sonuçlar (veya olumsuz sapmalar) üzerinde durulabilir. Böylece
zararlar büyümeden düzeltici önlemlerin alınması mümkün olur. (Müftüoğlu, 2013: 220)
Standart maliyetlere ilişkin olarak, standart kavramının kullanıldığı her yerde dikkate
alınması gereken aşağıdaki hususa da işaret edilmelidir: Hangi tür standart kullanıldığı
bilimnediği takdirde, yalnızca standart sözcüğü fazla bir anlam taşımaz. Bir standart çok
yüksek tutulmuş ve dolayısıyla bu standarda ulaşılması normal şartlarda imkânsız olabileceği
gibi, rahatlıkla ulaşabilecek bir düzeyde saptanmış da olabilir. Standartlar bu açıdan üç grupta
toplanabilir: (Müftüoğlu, 2013: 220-221)
—Yüksek (veya sıkı) standartlar,
—Ulaşılabilir standartlar ve
—Düşük (veya gevşek) standartlar.
Standart kavramına ilişkin bu farklılaşma standart maliyetler için de geçerlidir.
Maliyetlere esas alınan standartların sıkı, ulaşabilir veya gevşek olmasına göre, standart
maliyetlerle fiilen gerçekleşen tarihi maliyetler arasındaki sapmaların değerlendirilmesi farklı
farklı olmalıdır. (Müftüoğlu, 2013: 221)
Üretim Faktörlerine İlişkin Maliyet Çeşitleri
Personel Maliyeti
Üretim faktörleri esas alınarak yapılan maliyet sınıflandırmasında aşağıdaki maliyet
çeşitleri elde edilir: Personel maliyeti, sabit sermaye unsurlarına ilişkin maliyetler ve döner
sermaye unsurlarına ilişkin maliyetler. (Müftüoğlu, 2013: 221)
Personel maliyeti ücret, maaş ve çeşitli yan ödemelerle personele ilişkin tüm giderlerden
oluşur. Ücret çalışma süresine veya personel tarafından gerçekleştirilen üretim miktarına
(personelin verimine) bağlı olarak belirlenebilir. Birinci durumda zaman ücretinden, ikinci
durumda akord ücretinden (veya parça başına ücretten) söz edilir. Zaman ve akord ücret
sistemlerinin sentezi olarak kabul edebileceğimiz üçüncü ücretlendirme şekli ise primli ücret
sistemleridir. (Müftüoğlu, 2013: 221)

47
Zaman ücreti saat, gün, hafta, ay veya yıl gibi belirli bir takvim zamanı aralığı esas
ahnarak belirlenir. Bu takvim zamanı aralığında personelin çalışma verimine bakılmaksızın
belirli bir ücret ödenir. Personel belirli bir zaman süresinde ne kadar üretirse üretsin, aynı
ücreti alır. Bu özelliğiyle zaman ücreti sabit maliyet olarak kabul edilir. Sabit maliyetlerin
genel özelliğine uygun olarak, personelin verimi arttıkça (veya birim üretim için harcanan süre
azaltıldıkça) birim ürüne düşün zaman ücreti payı azalır (Şekil 35 (90)). (Müftüoğlu, 2013: 221)

Şekil 35 (90): Personel Maliyet (Zaman Ücreti) (Müftüoğlu, 2013: 221)

Şekil 35 (90)’de 18,- TL olarak gösterilen saat ücreti (AO) işçinin verimi ne olursa olsun
değişmemektedir (sabit maliyet).Buna karşılık işçinin çalışma verimi arttıkça, birim üretim
başına düşen işçilik ücreti payı azalmaktadır. Birim üretim için harcanan süre 60 dakika iken
bu pay 18,- TL’dir. Süre 30 dakikaya indiğinde birim üretime düşen ücret payı 9,- TL’ye
düşmektedir. (Müftüoğlu, 2013: 222)
Akord ücreti ise zaman ücretinin tersine, değişken maliyet niteliği taşır. Akord ücreti
personelin belirli bir takvim zamanı aralığında ürettiği miktar arttıkça artar, azaldıkça azalır.
Burada personelin verimi alacağı ücreti belirlemektedir. Akord ücreti geçen takvim zamanına
göre değil, bu süre zarfında fiilen gerçekleştirilen üretim miktarına göre belirlenir. Burada
personel maliyeti Şekil 91’de gösterilen şekli alır. (Müftüoğlu, 2013: 222)
Şekil 36 (91): (Müftüoğlu, 2013: 222)

48
Şayet işçi bir birimlik üretimi 60 dakikada gerçekleştiriyorsa, burada da işçinin saat
ücreti 18,- TL. olmaktadır. Buna karşılık işçi verimini artırarak bir birimlik üretim için gereken
süreyi 30 dakikaya indirebilirse, saat ücreti 36,- TL’ye çıkmaktadır. Tersi durumda, düşük
verimli bir işçi aynı iş için 120 dakikaya ihtiyaç duyarsa, saat ücreti 9,- TL’ye düşmektedir.
(Müftüoğlu, 2013: 222)
Akord ücreti parça akordu ve zaman akordu olmak üzere iki şekilde uygulanır. Parça
akordunda işçinin belirli bir takvim zamanında alacağı ücret (örneğin günlük ücret) aşağıdaki
formüle göre hesaplanır: (Müftüoğlu, 2013: 222)
Günlük Ücret = Birim Başına Akord Tutarı . Günlük Üretim Miktarı
(Müftüoğlu, 2013: 222)
Zaman akordunda ise, belirli bir ürünü üretmek veya belirli bir operasyon (işi) yapmak
için gerekli olan akord zamanı (veya akord süresi) başına bir akord tutarı tespit edilir. Zaman
akordunun uygulanabilmesi için önce akord zamanı ve akord tutarının belirlenmesi gerekir.
Genellikle dakika olarak ifade edilen akord zamanı çeşitli operasyonlar için zaman ve hareket
etüdleri yapılmak suretiyle ve normal bir çalışma randımanı esas alınarak saptanır. Bir
dakikalık akord süresi için işçiye ödenecek tutara akord faktörü veya dakika faktörü denir.
Buna göre zaman akordunda işçinin günlük ücreti aşağıdaki formüle göre hesaplanır:
(Müftüoğlu, 2013: 223)
Günlük Ücret=Bir Birim Üretim (veya Operasyon) İçin Akord Zamanı . Üretim Miktarı .
Akord Faktörü
Akord sistemine ilişkin bir başka sınıflandırma bireysel akord ve grup akordu şeklinde
yapılır. Bireysel akorda sadece tek bir kişinin verimi esas alınırken, grup a- kordu iki veya

49
daha çok sayıda İçişinin verimi esas alınarak belirlenir. Grup akordunda en önemli sorun,
kazancın grup üyeleri arasında nasıl bölüneceği konusunda ortaya çıkar. Grubun elde ettiği
kazancın grup üyeleri arasındaki dağıtımında en çok kullanılan anahtar, grubu oluşturan
işçilerin normal saat ücretleridir.
Zamana ve akorda dayanan ücret sistemlerinin bir sentezi niteliğinde olan primli ücret
sistemlerinde ise, her iki sistemin sakıncaları hafifletilmeye çalışılır. Teşvik edici primli ücret
sistemleri de denen bu sistemde, personelin verimini artırabilmek için çeşitli teşviklerden
yararlanmaya çalışılır. Burada işçinin normal kabul edilen üretim miktarım aşan üretimi veya
tasarruf ettiği zamanın karşılığı, işçi ile işveren arasında bölüşülür. Bu bölüşme primli ücret
sistemlerinin akord sisteminden başlıca farkım oluşturur. Normal akord sisteminde ücret
üretimle doğru orantılı olarak arttığından, birim üretime düşen işçilik ücreti payı sabit kalır.
Primli ücret sisteminde ise, işçi artan üretim miktarından veya tasarruf edilen zamandan
sadece belirli bir pay almakta, geriye kalan kısım işverende kalmaktadır. Bu nedenle primli
ücret sisteminde birim üretime düşen işçilik ücreti üretim arttıkça azalır. (Müftüoğlu, 2013:
223)
Primli ücret sistemi genellikle üretim miktarı artışı veya üretim için gereken zamanda
sağlanan zaman tasarrufu esas alınarak ödenmekle beraber kalite, malzemeden tasarruf veya
makinaların iyi kullanılması ve bakımına dikkat edilmesi gibi özel amaçlar için de
uygulanabilir. Çok değişik şekillerde uygulanabilen primli ücret sistemlerinin başlıcaları
HALSEY Sistemi, ROWAN Sistemi, TAYLOR Sistemi ve BEDAUX Sistemidir. (Müftüoğlu,
2013: 223)
Çeşitli ücret sistemlerine ilişkin yukarıdaki açıklamalarımızdan sonra, personel
maliyetinin başlıca özelliklerini aşağıdaki noktalarda toplamak istiyoruz: (Müftüoğlu, 2013:
223)
a) İşçilik stok yapılması mümkün olmayan bir maliyet türüdür. Bir işçi veya memur

geçerli iş sözleşmesi uyarınca işletmede bulunduğu sürece ve bazen fiilen işletmede


bulunmadığı sürelerde (hastalık, tatil v.b.) işgücü maliyeti devam eder. (Müftüoğlu, 2013: 223)
b) Personel için yapılan harcamalar doğrudan doğruya yapılan işle orantılı olmaktan
ziyade, değişik şartlara göre üzerine ilaveler yapılabilen birleşik bir masraf türüdür, işgücü
masraflarında çıplak işçilik giderlerinin üzerine, bazı ülkedeki sosyal mevzuata bir gereği
olarak (çocuk zammı, ücretli izin, sosyal sigorta işveren payı gibi), bazen de çalışma şartları
dolayısıyla (fazla mesai primi, gece ve tatil günleri çalışma, ağır işler v.d) çeşitli ilaveler
yapılabilir. (Müftüoğlu, 2013: 223-224)
c) İşgücü, işletmenin toplam maliyetini doğrudan etkileyen önemli bir üretim faktörü,

50
aynı zamanda aktif bir maliyet unsurudur. Malzeme ve makinaları kullanan işçi, bunların
alımma ve nasıl kullanılacağına karar veren yönetici ne kadar iyi çalışırsa diğer üretim
faktörlerinin verimliliği o oranda yükselir. Dolayısıyla üretimin verimliliğini artırmak ve bu
sayede maliyetleri düşürmek, belirli sınırlar içinde de olsa, işletmede çalışan personelin imkan
ve isteğine bağlıdır. Bu nedenle işletmede çalışan insanların işlerinden memnun olması
işletmenin toplam maliyetini olumlu yönde etkiler. Diğer yandan bu insanların işlerinden
memnun olma derecesini belirleyen faktörlerden birinin, hatta en önemlisinin, aldıkları ücret
olduğu dikkate alınırsa, yukarıda ortaya konan gerçek daha büyük bir önem kazanmaktadır.
Zira işletmenin maliyet unsurlarından biri olan personel ücreti ve maaşı aynı zamanda bu
insanların geliri olarak işgücü verimliliğini belirleyen temel faktörlerden biridir. (Müftüoğlu,
2013: 224)
d) İşletme açısından bir maliyet unsuru olan personel harcamalarının işletmede çalı-

şanların gelirini oluşturması, ayrıca bu gelirin hesaplanması ve belirli zamanlarda ödenmesi


zorunluluğu, işletme için çeşitli hesap ve kayıtları gerektirir. Bunun yanında ücretlerle ilgili
mali ve sosyal mevzuat işletmelere çeşitli mali ve idari sorumluluklar yükler. (Müftüoğlu,
2013: 224)
e) Kendilerine doğrudan bir ücret ödenmeyen, fakat işletmede fiilen çalışan personelin

de bir maliyeti olduğu unutulmamalıdır. Bu personel esas itibariyle işletme sahibi ve sahipleri
ile aile bireylerinden oluşur. Bu insanlar da işletmede elde edilen ekonomik değerlerin
yaratılmasına katkıda bulunduklarına göre, bunların da bir maliyeti vardır. Zira burada da bir
üretim faktörü olan emek kullanılmaktadır. Dolayısıyla işletme açısından ücret şeklinde bir
harcama gerektirmeyen bu emek maliyetinin ekonomik değerlendirmelere dahil edilmesi
gerekir. Hemen anlaşılacağı üzere bu tür personelin ücretine alternatif maliyet esas alınabilir.
(Müftüoğlu, 2013: 224)
Kaynak: Müftüoğlu Tamer (2013), İşletme İktisadı, Turhan Kitabevi, Yeniden gözden
geçirilmiş 8. Baskı, Ankara,

51

You might also like