You are on page 1of 417

�\K4(

� �
Q iÇiNDE �
••

ATATURK
VE DUttVASI
••

- ASKERİ. SİYASİ -

VE - r
� iT�
-
- ��
. 11!!'

..._ ÖZEL HAYATI


�.. Oft�,.
Sadece İncelemek İçindir
Ücreti Yoktur
İnceledikten Sonra Siliniz ve Bulursanız Satın Alınız.

Levent Şahverdi Arşivi


Dakikalar içinde
ATATÜRK VE DÜNYASI
Askeri, Siyasi ve Özel Hayatı

ILBER ORTAYLI

KRONiK KiTAP: 368 KRONiK KiTAP


Dakikalar içinde: 15 Şakayıklı Sl<. N'8, Levent
lstanbul - 34330 - Türt<iye
YAYIN YÖNETMENi Telefon: !02121 243 13 23
Adem Koçal Faks: !02121 243 13 28
kronik@kronikkitep.com
EDiTÖR
Can Uyar Kültür BakanhQı Yayıncılık
Erhan Çifci Sertifika No: 49639

KAPAK TASARIMI www.kronikkitap.com

OO•
Kutan Ural
kronikkitap

MiZANPAJ
Kronik Kitap BASKI VE CIL T
Optimum Basım
KAPAK FOTO�RAFI Tevfikbey Mah. Dr. Ali Demir Cad. No: 51/1
RENKLENDiRME 34295 K. Çekmece i lstanbul
Yli'.llT ALP KiRiK Telefon: !02121 463 71 25
Matbaa Sertifika No: 41707
1. Baskı, Şubat 2023, lstanbul

ISBN
978-625-6989-17-7

Levent Şahverdi Arşivi


"-\K4(
,. .,
Q iÇiNDE �
••

ATATURK
VE DUttYASI
••

- ASKERİ. SİYASİ -
VE -

� ÖZEL HAYATI
�., ott"t,.

K.ftik

Levent Şahverdi Arşivi


.

içindekiler

Giriş 10 Erkan-ı Harbiye Mektebi


(Harb Akademisi) 38
BÖLÜM 1: Kurmay Sınıfı 40
AİLESİ VE BÜYÜDÜGÜ ORTAM Osmanlı Askeriye ve
Doğum Tarihi 14 Hariciyesinde Yabancı
Lisanın Yeri 42
Soyağacı 16
Altın Nesil 44
Ailesi 18
Ali Rıza Bey 20
BÖLÜM 3: DÜSÜNCE
Zübeyde Hanım 22
YAPISINI SEKİLLENDİREN
Kardeşleri 24
ETKENLER VE OLAYLAR
Selanik 26
Osmanlı lmparatorluğu'nda
Şemsi Efendi Mektebi 28 Milliyetçilikler Dönemi 46
Makedonya Bölgesi 30 Osmanlı lmparatorluğu'nda
T ürkçülük 48
BÖLÜM 2: Ziya Gökalp 50
ASKERİ EGİTİMİ ittihat ve Terakki Cemiyeti 52
Selanik Askeri Aüşdiyesi 32 Mustafa Kemal'in ittihatçılığı 54
Manastır Askeri idadisi 34 il. Abdülhamid 56
Harbiye Mektebi 36 Hareket Ordusu 58

4 i Ç i N DE K i LE R

Levent Şahverdi Arşivi


BÖLÜM 4: BİRİNCİ DÜNYA KOtü'I Amare Zaferi 90
SAVASI ÖNCESİ GELİŞMELER Hicaz Cephesi ve Medine
Trablusgarb Savaşı 60 Müdafaası 92
Balkan Savaşları 62 Suriye-Filistin Cephesi 94
Sofya Ataşemiliterliği 64 Liman von Sanders ve
Büyük Harb Oncesi Yıldırım Ordular Grubu 96
Genel Vaziyet 66
BÖLÜM 6: MÜTAREKE
BÖLÜM 5: DÖNEMİ
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI Mondros Mütarekesi 98
Büyük Harb 70 Mütareke Dönemi İstanbul'u 100
itilaf Devletleri 72 Geldikleri Gibi Giderler! 102
Büyük Harb'te Osmanlı Zabiti 74 Birinci Dünya Savaşı
Sarıkamış Felaketi 76 Sonrasında İstanbul
Ermeni Tehciri 78 Görüşmeleri ve Şişli'deki Evi 104
Çöldeki Hezimet: Kanal Harekatı 80 Lloyd George ve T ürk Nefreti 106
Tarihin Seyrini Değiştiren Wilson ilkeleri 108
Cephe: Çanakkale 82 Mazlum Milletler 110
Çanakkale Cephesi ve Manda ve Himaye Nedir? 112
Mustafa Kemal 84 Osmanlı'nın Yıkılışı
ANZAC 86 Kaçınılmazdı 114
Mustafa Kemal Bey Doğu Sevr Antlaşması 116
Anadolu' da 88 Sultan Vahideddin 118

İ Ç i N D E KiLER 5

Levent Şahverdi Arşivi


İstanbul'un işgali 152
BÖLÜM 7:
MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ Meclis-i Mebusan'ın Son
Milli Mücadele Öncesinde Toplantısı 154
Genel Göı·ünüm 122 Malta Sürgünleri 156
Kuva-yı Milliye 124 Milli Mücadele Dönemi
ilk Kuı·şun: Ankara'sı 158
Güney'de Direniş Başlıyor 126 Büyük Millet Meclisi 160
izmir'in işgali 128 İlk Meclis'in iç Yapısı 162
Helenizm 130 Meclis'te Muhalifler 164
9'uncu Ordu Müfettişi 132 Hıyanet-i Vataniye Kanunu 166

,j
Samsun'a Çıkış 134 1921 Anayasası: Teşkilat-ı
Bandırma Vapuru 136 Esasiye 170

1 BÖLÜM 8: TAMİMLER, BÖLÜM 1 O: MİLLİ


KONGRELER, MÜCADELE - SİYASİ SAFHA
GÖRÜŞMELER Londra Konferansı 172
Havza Genelgesi 138 Fransa ile Ankara Antlaşması 174
Amasya Tamimi 140 Sovyetler ile Moskova
Erzurum Kongresi 142 Antlaşması 176
Temsil Heyeti 144
Sivas Kongresi 146 BÖLÜM 1 1: MİLLİ
ittihatçılık İthamı 148 MÜCADELE - ASKERİ SAFHA
Düzenli Ordu 180
BÖLÜM 9: BÜYÜK MİLLET Milli Mücadele'de
MECLİSİ ACILIYOR iç Ayaklanmalar 182
Misak-ı Milli 150 Çerkes Ethem 184

6 i Ç i N D E K i LE R

Levent Şahverdi Arşivi


istiklal Mahkemeleri 186 'Türkiye" Adının Seçilmesi 218
Doğu Cephesi ve Kazım Nasıl Bir T ürkiye Tablosu
Karabekir 188 Vardı? 220
Saltanatın Kaldırılması 222
BÖLÜM 1 2: KURTULUŞA Hilafetin ilgası 224
DOGRU: BATI CEPHESİ Laikliğin Benimsenmesi 226
Birinci İnönü Muharebesi 190 Atatürk ilkeleri 228
ikinci lnönü Muharebesi 192 Harf Devrimi 230
Kütahya-Eskişehir Kılık Kıyafet Devrimi 232
Muharebeleri 194 Sağlık İnkılapları 234
Başkumandanlık Kanunu 196 Kadın Hakları 236
Tekalif-i Milliye Emirleri 198 Soyadı Kanunu 238
Sakarya Meydan Muharebesi 200 Takvim. Saat ve Ölçülerdeki
Mareşal ve Gazi Unvanlarının Değişiklikler 240
Verilmesi 202 Ulaşım CDemir Yolul
Büyük Taarruz ve Başkuman- Seferberliği 242
dan Meydan Muharebesi 204 T ürk Havacılık Çatışmaları 244
T ürk Ordusunun lzmir'e Girişi 206
lstanbul'un Kurtuluşu 208 BÖLÜM 14: SİYASET,
Diğer Komutanlardan Farkı 210 HUKUK VE EKONOMİ
Nutuk 246
BÖLÜM 1 3: CUMHURİYETİN 1924 Anayasası 248
KURULMASI VE DEVRİMLER Tek Parti 250
Lozan Barış Antlaşması 212 Cumhuriyet Halk Fırkası /
Cumhuriyet'in Kurulması 216 Partisi 252

i Ç İ N D E K İ LE R 7

Levent Şahverdi Arşivi


ÇokPartili Siyaset Montreux Boğazlar
Denemeleri 254. Sözleşmesi 294
Terakkiperver Cumhuriyet Hatay'ın Anavatana Katılması 296
Fırkası 256 Yurtta Sulh, Cihanda Sulh 298
Şeyh Said isyanı 258
lzmir Suikastı 260 BÖLÜM 16:

1
Menemen Hadisesi 262 BİLİM, DİN, KÜLTÜR VE
Serbest Fırka 264 SANAT
Hukuk inkılabı 266 Cumhuriyet, Osmanlı'dan
Medeni Kanun'un Kabulü 268 Neler Aldı? 300
Ekonomik Hayat 270 Atatürk ve Batılılaşma 302
lzmir iktisat Kongresi 272 Yeniliklere Genel Bakış 304
Atatürk Orman Çiftliği 274 Dil, Tarih ve Coğrafya 306
T ürk Dil Kurumu 308
BÖLÜM 15: DIŞ POLİTİKA T ürk Tarih Kurumu 310
Osmanlı'dan Kalan Borçlar 276 Atatürk ve Münewerler 312
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi 278 Milli Eğitim Politikası 31 4
1
Onikiada'nın Durumu 280 Üniversite Reformu 31 6
i
Musul Meselesi 282 Mekteb-i Mülkiye
1 929 iktisadi Buhranı 284 (Siyasal Bilgiler Fakültesi) 31 8

il
Sovyet Rusya ile Yakınlaşma 286 Almanya'dan Gelen
Balkan Antantı 288 Profesörler 320
lngiltere ile Bağların Yurt Dışına Gönderdiği
Geliştirilmesi 290 Öğrenciler 322
Sadabad Paktı 292 Din Algısı 324

8 İ Ç i N DEK İ LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Halkevleri 326 BÖLÜM 18: ATATÜRK'ÜN
Arkeoloji ve Müzecilik 328 DÜNYASINDAKİ İSİMLER
Kadro Hareketi 330 ismet lnönü 360
Opera 332 Fevzi Çakmak 362
Ali Fuat Cebesoy 366
BÖLÜM 1 7: Rauf Orbay 368
ÖZEL HAYATI, ÖLÜMÜ VE Ali Fethi Okyar 370
SAHSİYETİ Enver Paşa 372
Latife Hanım ile Evliliği ve Refet Bele 374
Ayrılmaları 334 Fahrettin Altay 376
Yıllar Sonra lstanbul'a Dönüş 336 Salih Bozok 378
Çankaya Sofraları ve Refik Saydam 380
Sağlık Sorunları 338 Halide Edip Adıvar 382
Atatürk'ün Ölümü 340 Ayşe Afet inan 386
Anıtkabir 342 Adnan Menderes 388
Kişisel Özellikleri 344 Celal Bayar 390
Atatürk ve Çocuklar 346 Giresunlu Topal Osman Ağa 394
Atatürk ve Kitap Sevgisi 348 Börekçizade Rifat Hoca 396
Atatürk'ün Hayalindeki T ürkiye 350 Elmalılı Hamdi Yazır 398
20. Yüzyılda Atatürk ve Mehmed Akif 400
Kemalizm 352 Goltz Paşa
Tek Adam 354 (Colmar von der Goltzl 402
Dünyada Atatürk 356 Bruno Taut 404

indeks 406

i Ç i N DE K İ L E R 9

Levent Şahverdi Arşivi


Giriş

M
ustafa Kemal' in doğduğu günl erde Osmanlı
lmparatorluğu'nun sınırl arı Adriyatik Denizi'nden
başlıyord u . İmparatorluk, Avusturya-Macaristan'la komşuyd u ;
yeni kurulan Romanya , Sırbistan v e Karadağ , Berl in Antlaşması
sayesinde imparatorluktan kopmuştu . İmparatorluğun doğudaki
sın ırları ise Berl in Konferansı sonra s ı , bugünkü Kars ve Doğu
Beyaz ıt'ın el imizden ç ı kmasıyla ç izildi . Ama henüz günümüzdeki
I rak, Suriye, Lübna n , Ürd ü n , Filistin ve İsrail'in bulunduğu geniş
bölge ve Suudi Arabista n , Türk İmparatorluğu'ndaydı . Mısır,
l n g i l iz işgal indeki mümtaz bir prenslikti ve gerç ekten l stan bul
i l e bağları devam ediyord u . Bugünkü Libya ise Trablusgarp
vilayetiyd i . Akdeniz adaları batıdaki Kiklad Adaları (Kykladesl
hariç Türkiye iç i ndeyd i . Söz konusu bölgel erdeki ç eşitl i dinlere ,
d i l lere mensup renkli toplul uklar bu devletin tebaasındayd ı .

Küç ü k Mustafa , Balkanlar' ı n merkezi konumundaki Selanik'te


doğup o muhitte büyüdü . İ stanbul'a gelene kadar orada okudu,
orada yetişti . Burası taşra değil di . Bazı yönleriyle İstanbul' dan

10 GiRiS

Levent Şahverdi Arşivi


daha renkl i ve dünyaya aç ık bir bölgeyd i . Bu bölgede
yetişen insanlar, i ster mül kiye m em uru olsunlar ister asker,
im paratorluğun her bir köşesinde hizm et görebil irdi . Mustafa
Kemal'in hayatı da Selani k'te , Balkan dağlarında , Sofya'da,
Şam'da , Fil istin'de geçti ; Trablusgarb'ta Osm anlı Afrika'sının son
zamanlarında ltalya'ya karşı çarpıştı .

Dünyada ç atışma havası es iyordu. Avusturya , Almanya bir


tarafta ; lngi ltere , Fransa ve Rusya d i ğer taraftaydı . Türkiye
büyük devletlerdend i . Tüm barış arayış larına rağm en bu
dünyanın kavgasına girmek durum undaydı; d ı ş ı nda ka lam ıyordu .
Dolayısıyla devletin genç askerleri iyi birer kom utan olm anın
yanında, iyi diplomatlar da olm ak zorundalardı; gelişm e leri taki p
edeceklerd i .

N itekim böyle renkli b i r hayatın iç inden sadece Mustafa Kem a l


deği l , daha birçok olgun genç komutan ç ıktı . Genç Mustafa
Kemal Bey'in farkı , dehasıdır. Dehanın ne olduğunu tarif etmek
mümkün değ i l , sadece yansım asından ve akışından dolayı
onu hissedebilir ve gözleyebil iriz . Atatürk demek; dünyadaki
bu önem l i topluluğun 1 9 . yüzyı lını ve 20. yüzyı lını taki p edip
sindirm ek demektir.

GİRiŞ 1 1

Levent Şahverdi Arşivi


1 00 . yılı dolayıs ıyla Cumhuriyet tarihimizin en önemli
safhasını , Kurucu Önderimiz ve askeri ç evrelerde Türkiye'nin
E bedi Başkomutanı olarak kabul edilen Mareşal Mustafa
Kemal Atatürk'ü n hayatını ve dünyasını anlatan bu kitabı
neşretmeyi uygun gördük. E l in izdeki kitap hiç şüphesiz bu
konuda yazdıklarımın bir özeti gibi görülebilir ama özet
olmaktan ç ok, Osmanlı'nın son döneminin ve Cumhuriyet'in ilk
yarı s ı n ı n önemli konu ve başlıklarının seç i l i p bel irti lmesi olarak
adlandırmak daha uygundur.

Atatürk'ün hayatı ndaki safhal ar, etrafında� i kadro , yakın


dostları burada ele alınıyor. Şüphesiz ki konular arasında
Atatürk'ün özel hayatı da yer a lmakta . Tab i i buna özel
hayat demek mümkünse . . . Çünkü Türkiye tarihinde, hatta
coğrafyas ında alış ılmamış bir döneme geç i l iyord u . Yakın
ç evresinde, hükümette ve dönemin politik atmosferinde
yer alan önemli üyeler var, hatta Türk edebiyat ve sanat
ç evrelerinin insanları . Günlük çal ışma dışında neredeyse yirmi
dört saate yakın süren toplantı lar, yemekler, etki leşimler söz
konusu. Dolayısıyla bunlara da temas etmekte , bunları da
öğrenmekte fayda var.

12 GİRiŞ

Levent Şahverdi Arşivi


E l in izdeki kitapta üzerinde durduğum bir konu var: Selanik'te
orta sınıfın m ütevazı şartlarında doğan bir ç ocuğun Türk
devletinirı zor zam an larda yeniden şekillenm esinde ve bir
cum huriyetin kuru luşunda esas rolü oynayacak hayatı ve onun
etrafındaki toplum . Tarih i n sayfaları arasında son derecede
ilginç bir dönem ve kuşak . . . Bugünkü bilgi lerim izle ulaşılm ası
hem zor hem kolay . . .

Tabii bir konu ç ok aç ık: etrafta Kenıalizm 'e m uhalif ç evrelerin


uydurduğu hikayeler. dedikodular var: hatta şunu ifade edeyim ,
bazı m itomanların kaleme aldığı hatırat bile bu kategoriye girer.
Bu nedenle Cum huriyet tarihinin belirli noktaları üzerinde m e rakı
olanların ç apraz okum a yapm aları , bir konu üzerinde birkaç kitaba
m üracaat etm eleri gerekir.

Unutm ayın ; kuru belgeciliğin ve tarihç i liğin - ötesinde bakış aç ınız


fevkalade önem lidir. Bizler de bu nehrin akışını, m erhaleleri
belirtm ek iç in hassasiyet gösterdik. Söz konusu m uhteşem
değişm eyi sadece genç lerin hissetm esi bile bu projenin karşılık
bulm asını sağlayacaktır.

İlber Ortaylı

GİRiŞ 13

Levent Şahverdi Arşivi


Doğu m Tarihi

M
ustaf a Kemal'in doğ um tarihi konusunda verilen bilgiler
ihtilaf lı dır. Bunda doğ um tarihlerinin eski kütüklerimizde yakın
zamanlara kadar teferruatlı ve dikkatli biçimde işlenmemesinin
etkisi vardır. Devletin nüf us hareketl iliğ ini ancak 1 950'1erden
sonra ciddi olarak takip ettiğ i bilinir. Yangınlara kurban giden nüf us
idareleri de tarihi araştırmaları güçleştirir. Böyle olmakla beraber
ortaya atı lan 1 87 7 , 1 880 gibi tarihler arasında doğ um tarihi
olarak 1 881 'i kabul etmek durumundayız. Zira yakın zamanda dahi
nüf us idareleri beyanı dikkate almaz, kimliğ e sadece yılı yazar, günü
kaydetmezdi . Bu nedenle Atatürk doğ u m gününü kendisi seçmiştir
( 1 9 Mayısı . Bu kararla Samsun'a çıkış tarihini de ihsas etmiştir.
Doğ um yılı mezuniyet arkadaşlarına yakın tarih olduğ u için 1 88 1
'
doğ umlu olduğ unu kabul ediyoruz.

Bununla birlikte Mustaf a Kemal'in doğ umdaki adı "Mustafa"dır.


"Olgun" anlamına gelen "Kemal" adı ise rüşdiye yıl larında hocası
tarafından verilmiştir. Bu uygulama Osmanlı bürokrasisinde ve
askeriyesinde sıkça kullanılan isimleri birbirinden ayırmak için
11, , başvurulan bir adettir.

1 1 4 A i L E S i VE B UYU DUı'.iU OFlTAM

Levent Şahverdi Arşivi


T. c.
Allt loml, yeni
Jil�

*3
llkap ve ı6hrıti

Adı
..AJ�.

Bab111nın adı

Anasının ı�
@�
Xd7�
°*'m yeri
Uj;,,;,,1
O�um ltrlhl
/J'N

Levent Şahverdi Arşivi


Soyağacı
ı'
!

A
slen Konyalı (Karaman eyaleti) diyen ler olduğ u gibi
dedelerin in Aydın yöresin den göç etmiş olduğunu
söyleyen ler de vardı r. Ne var ki biz Rumeli'ye kimin n e zaman
ve n ereden gön derildiğ in i bilemiyoruz. Bugünkü mü badil ,
muhac ir aileler için de ayn ı durum geçerlidir. N itekim bizde
kilise gibi , · vaftiz yapıp kayı t tutac ak bir kurum yoktur. Evl i l ik de
ölü m de kaydedi lmez.

Buna karşı lık mesela Mac aristan 'da seçkin bir ailen in asalet beratın ın
n erede olduğu veya han gi kalede saklandığ ı bilinir; çün kü noter yal bir
s·en et gibi bazı haklar veren belgelerin korunması gerekir. Bizde ise
bir kim se bir paşan ın kızıyla evlen ir, kız bu evlilikte çocu k doğu rm adan
· ölür. Ölünce adam da bütün sü lalen in şec eresin i alır, gider başka
1 1 yerde başka biriyle evlen ir ve on dan son ra mesela eski kayınpederi
1 1 olan merhum paşan ın soyun dan geldiğin i iddia eder. ilm iyede baba
soyunun değil, an a soyunu ku llanan lar vardır. Ancak Atatü rk'ün hem
baba hem de ann e tarafından dedeleri birkaç ku şak öncesine kadar
ıl bellidir. Aslen bir Tü rk köyü olan bu günkü Makedonya'nın Kocac ık
köyündendir.

16 A i L E S İ VE B Ü Y Ü O Ü � Ü O RTAM

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ailesi

K
atolik ve Protestan Avrupa' da herhangi bir köyün
kil isesinde bulunabi lecek va� iz , nikah ve cenaze
kayıtlarına lslam dünyasında rastlanmaz. Aynı keyf iyet
Doğ u Hri stiyan toplumları için de söz konusudur.
Dolayısıyla Türkler soyunu, sopunu ve unvanını yaşadığ ı
muhit halkının haf ızasına ve ö n planda d a sülalelerine
emanet ederler. Ayrıca Balkan Savaşları , Rusya'nın
işgalleri gibi olaylarla vilayetler elden çıkıp insanlar
dağ ıldıkça toplumsal kayıtlar zayıf lamıştır. Hemen her
ai lenin ve Rumeli'nin her evladının başına gelen bu
f elaketten istif ade etmek ise son 50 yıldaki bazı mil itan,
kasabalı siyasilerin ve amatör tarihçi yoldaşlarının
· marif etidir. Dolayısıyla Atatürk'ün ailesi hakkinda bilgi
k irliliğ inin yaşanmasının en mühim sebebi budur. Ancak
yakın zamanda Mehmet Ali Öz, titiz bir arşiv çalışması
sonrasında Atatürk'ün aile şeceresini yedi nes i l öncesine
kadar belgelere dayanarak ortaya çıkarmıştır.

1 8 AİLESİ VE BÜYÜDül>ü ORTAM

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1 1
1
Ali Rıza Bey

A
l i R ıza Bey, Anadolu'dan Rumeli'ne iskan etmiş olan bir
Türk ailesine mensuptu . Makedonya'da bulunan Kocacık
köyündend i . Ailesinin bir bölümü Selanik'e göç etmişti ve o da
Selanik'te doğ muştu . 1 839 doğ umlu olduğ u ve 1 893'te vef at
ettiğ i sanıl ıyor. Aydın f ikirli bir adamdı ve oğ lu Mustaf a'nın
iyi bir eğ itim almasını isti yordu. "Büyük adam olabilmek için
okumak, öğ renmek lazımdır, " diyor, bir an önce okuma yazma
ve hesap öğ renmesini istiyordu. Gümrük memurluğ u ve
ticaret yapmıştır. Varlıklı bir insand ı . Hatta , zenginliği nden
dolayı Yunan eşkıya taraf ından kaçırılmış ve fidye karşı l ığ ında
kurtulmuştur. Tıpkı Mustaf a Kemal gibi aileni!") yaşayan tek
erkek çocuğ u olmuştur. Ti caret hayatında yaşamaya başladığ ı
1
sıkıntılar zamanla Ali R ıza Bey'in sağ l ığ ını d a olumsuz
etkilemiş ve vef atına neden olan bağ ırsak rahatsızlığ ını
tetiklemiştir. Erken sayılabi l ecek bir yaşta ölmesi ise Mustaf a
Kemal'in hayatını önemli derecede etkilemiş, küÇ ük yaşta
'1
1
olgunlaşmasının sebeblerinden bi ri olmuştur..

20 AiLESi VE B Ü Y Ü Oü(jü O RTAM

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Zübeyde Hanım

Z
übeyde Hanım 1 857 yıl ında doğ muştur. Babası Sofuzade
Feyzullah (Sadullah) Ağ a , annesi Molla Ayşe Hanım'dır.
Tam bir Balkan Türküdür. Renkli göz l ü , sarışın ve açık tenl i . . .
Konyarlar (Konyalı) denilen bir Türk a i lesine mensuptur. Onun
zamanında kızların okula gitmesi y aygın değ i ldi ama o , okur
yazar olduğu için kendisine Zübeyde Molla denilird i . iyi bir
eğ itim alamamasına rağ men çocuklarının eğ itimine önem
vermiştir. Oldukça dindar, Kur'an kültürü, yüksek birisidir.
Çocuklarına, b i l hassa Mustafa'ya çok düşkün bir annedi r.
Hayatı boyunca savaş şartlarında dahi oğ lu i l e irti batı nı yakın
tutmuştur. Mustafa Kemal'in hasta landığ ını duyduğ unda
onu görebilmek için Haleb'e kadar g itmesi oğ luna olan
düşkünlüğ ünün güzel bir kanıtıdır. Genç yaşta dul kaldığ ından ,
yine o dönemin şartları gereğ i ikirıci evli l iğ ini yapmı ştır.
Selanik'in düşmesiyle birlikte l stanbul'a, oğ l unun yanına
gelmiştir. Yard ımseverliğ i herkesçe bilinmektedir. Kişilere
ve Darüşşafaka gibi kurumlara elinden geldiğ ince yard ım
etmiş ve bağ ış yapmıştır. 1 4 Ocak 1 923 günü lzmir' d e vefat
etmi ştir.

22 Aİ LESİ VE B UYüOüC'.;ü O R TAM

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Kardeşleri

M
ustaf a Kemal' in, Fatma (1 872- 1 8751 , Ahmet (1 87 4-
1 883 1 , Ömer ( 1 875-1 883 1 , Makbule ( 1 885-1 9561
ve Naciye (1 889-1 901 1 ad l ı , çoğ u küçük yaşta vefat eden
beş tane kardeşi olmuştur. Bunlardan, önce Fatma adlı
ablas ı , ardından ise Çayağ zı'nda yaşadıkları yıllarda Ömer ve
Ahmet adlı ağ abeyleri muhtelif hastalıklardan dolayı ölmüştür.
Mustaf a (Kemall 1 881 'de dördüncü çocuk olarak doğ muştur.
Kendisinden sonra dünyaya gelen Makbule ve Naciye'ye derin
bir sevgi ve şef kat beslemiştir. Bilhassa Naciye'ye olan sevgisi
ayrıyd ı . Ancak Naciye 1 2 yaşındayken hayatını kaybetti . Genç
Mustafa Kemal için bu vef at çok büyük bir acıya dönüşmüştür.
Böylece geriye iki kardeş kalmışlardır. Makbule Hanım, annesi
Zübeyde Hanım ile beraber yaşamıştır. Ankara'da kalan
Makbule Hanım , ağ abeyinin i steğ i' ile bir dönem politikaya
da girmiş ve Serbest Fırka'da görev almıştır. Mustaf a Mecdi
(Boysan) Bey ile evlenen Makti ule Hanım eşinden ayrıldığ ı
1 946 yılına kadar "Boysan" soyadını kul lanmıştır. Bu tarihten
sonra ise "Atadan" soyadını kul landığ ı görülmektedir. 1 956
yılında hayata veda etmiştir.

24 A İ L E S İ VE B Ü Y Ü Oü('.;LJ O RTAM

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Selanik

S
elanik, Mustafa Kemal' in doğ duğ u 1 BBO'lerde dahi
kozmopolit bir şehirdir. O dönemde şehrin bir diğer
öze l l iğ i ise l iman ve demir yolu bağ lantısı ile Avrupa'nın ticari
ve fi kri tesirine de oldukça açık olmasıd ı r. Dolayısıyla Gazi'nin
dünya görüşü, mese lelere bakışı , hatta karakteri üzerinde
Selanik gibi bir şehirde doğ u p büyümüş olması etki l i d i r. Uzak
bir Anadolu köyünde doğ up büyüse belki bu imkanlara sahip
olamayacağ ı için köyde kalabilir veya ta, mamen farklı bir
meslek edine b i l i rd i .

Diğ er taraftan Selanik' in bir dönem için bütün Doğ u Akdeniz'in


Yahudi metropolü olac ak kadar kalabalık miktarda Yahudi'nin
ve 1 660' 1ardaki Sat:i etay Sevi olayından sonra da yanlış
ol arak "Avdeti" denilen grubun yaşadığı bir yer haline gelmesi
zamanla Mustaf a Kemal için de bu yönde bazı iddiaların ortaya
atılmasına sebebiyet olmuştur. Fakat gerek anne ve babasının
kırsal kökenli ai lelere mensup olmaları gerekse annesi Zübeyde
Hanım'ın muhafazakar yapısı ve Mustafa Kemal' i gönderdiğ i okul
bu yöndeki iddiaları bertaraf edecek niteliktedir.

26 AiLESi VE BUYODOGU ORTAM

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Şemsi Efendi Mektebi

S
emsi Ef endi Mekt ebi'nin Mustaf a Kemal'in hayatında önemli bir
, yeri vardır. Zira Mustaf a Kemal gençlik yıllarına ait hatırlayabildiğ i
"ilk olay" diye bahsettiğ i bu meseleyi 1 922'de şu şekilde anlatmıştır:
"Çocukluğuma dair ilk hatırladığ ım şey, mektebe girmek meselı:ı sine
aittir. Bundan dolayı annemle babam arasında şiddetli bir mücadele
vardı. Annem, ilahilerle mektebe başlamamı ve mahalle mektebine
gitmemi istiyordu (Fatma Molla Mektebil. Memur olan babam, o
zaman yeni açılan Şemsi Ef endi'nin mektebine devam etmeme ve

I, yeni usul üzerine okumama taraft ardı. Nihayet babam işi mahirane
bir surette halletti: Ewela mutad merasim ile mahalle mektebine

1
başladım. Bu suretle annemin gönlü yapılmış oldu. Birkaç gün sonra da
Mahalle Mektebi'nden çıktım. Şemsi Ef endi'nin mekt ebine kaydedildim."

/)
Şemsi Efendi Okulu, o yıllarda modern eğ itim veren, matematiğ i ve
okumayı herkesten önce ve çok sağ lam bir şekilde öğ reten bir okuldur.
Selanik'te Sebataist grup modern eğ itime; matematik, coğ raf ya ve
yabancı dile önem veriyordu. Şemsi Ef endi bu zümrenin aydın ve
becerikli eğ itimcisiydi. Balkanlar'ın kaybedilmesinden sonra birçok
Sebateist gibi Yunanistan'ı terk edenler arasında olduğu biliniyor.
Üsküdar'daki Bülbül Deresi Mezarlığ ı'nda medf undur.

28 A İ L E Si VE B Ü Y Ü O ÜG Ü ORTAM

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1

Makedonya Bölgesi
1
1
G
eçtiğ imiz yüzyılın başında "Mak edonya" olarak tanımlanan
1 yer Yunanistan'ın k uzey k ısımları ile bugünkü Kuzey
Mak edonya ülk esi n i içine alan coğ raf i bölgeye verilen addır.
Tarihi süreç i çi nde tıpk ı Kuzey ve Güney Azerbaycan ya da
Doğ u ve Batı Trak ya gibi , yek pare bir coğ raf i bölgeyk en ik i
f ark lı devletin sınırları arasında kalmıştır. Bir siyasi birimden
çok , coğ raf i bölge olan tari hi Mak edonya ise Üsk ü p ile Selanik
arasındak i alanı k apsamaktadır. Mustaf a Kemal'in doğ duğ u
k ent olan Selanik ve hatta babasının k öyü olan Kocacık da,
o dönemde Makedonya bölgesinin s ınırları içindeyd i . Bu
nedenle Mustaf a Kemal Paşa, hem bir Balk an l ı hem de bir
Mak edonyalı Türk 'tür. Kişiliğ ini şek i l lendiren unsurlardan bi ri
bu coğ rafyadır. Atatürk 'ün Balkan k ök enleri , k ültürel k ök enleri ,
bu minvalde oldukça mühimdir. . . b dünyanın politik acısı ve o
dünyanın ask eridir. Zira Mak edonya , büyük devlet adamlarının
ve ask erlerin ülkesidir. Büyük l sk ender, Justi nyen, hep
Mak edonyalıdır. Ve tabii Atatürk de . . .

30 A i L E S i VE B U YüOüGü ORTAM

Levent Şahverdi Arşivi


11
'
E S !!1 ll E

ı ı-

Levent Şahverdi Arşivi


Selanik Askeri R üşdiyesi

M
ustafa Kemal'in çocukluğ unda komşularının askeri
rüşdiyeye giden oğ luna ve çevresinde gördüğ ü subayların
üniformalarına çok imrendiğ i bilinmektedir. Zamanla subayları
kendisine örnek almaya başlayan Mustafa Kemal bu nedenle çok
kısa bir süre Mülkiye Rüşdiyesi' ne gittiyse de girdiğ i imtihanları
kazanarak Selanik Askeri Rüşdiyesi'ne geçiş yapmıştır. Selanik
Askeri Rüşdiyesi' nde çalışkan bir talebe olarak tanınan Mustafa
Kemal'e "Kemal" adını burada çok sevdiğ i bir hocası olan ve
matematik derslerine giren Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey
vermiştir.

Askeriyedeki eğ itim fevka ladedir ve her şeyden ewel düzenlidir.


Ayrıca matematiğe ve coğ rafyaya çok önem verilmektedir. Dikkat
edilirse tarih değ i l , matematik ve. coğ rafya öne çıkarılmaktaydı .
Aynı zamanda l i san eğ itimi d e önde gelmektedir. Atatürk, özel likle
coğ rafyanın faydasını Çanakkale' de görmüştür. Hatta sadece
Çanakkale' de değ i l . gittiğ i diğer yerlerde de bu durum geçerl idir.
Zira matematik ve coğ rafya askeri eğ itiminin vazgeçilmez
safhasıdır. Sonuç olarak Selanik Askeri Rüşdiyesi'nin onun
hayatındaki rol ü ziyadesiyle öneml idir.

32 A S K E Rİ El> I T I M I

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Manastır Askeri idadisi
.

M
anastır şehri , 1 9 . yüzyılda Selanik'le birlikte
Makedonya'nın en ö nemli kentlerinden biriyd i . Bugün
Makedonların Bitola dedikleri şehirde askeri idadi binası
halen durmakta ve üst katı Atatürk Müzesi olarak da
kul lanılmaktadır. Bununla beraber günümüzde bu şehirde
az da olsa Türk nüfus bulunmakta ve Slavlar ve Müslüman
Ar.n avutlar ile bir arada yaşamaktadır.

1 896' nın Mart ayında Manastır'daki eğ itimine başlayan


Mustafa Kemal' in fikir hayatı burada temellenmi ştir.
Arkadaşlarından Ömer Naci - ki sonradan çok meşhur
bir ittihatçı hatip olacaktır- ona edebiyat ve şiir merakı
aşılamıştır. Ayrıca hocaları arası� da yer alan Kolağ ası
Mehmed Tevfik Bey, tarih sevgisi ve muasır mill iyetçilik gibi
f ikirleri ile onu etki lemiştir. Namık Kemal , Mehmed Emin
·

Yurdakul gibi vatanperver ve milliyetçi şairlerin ve Fransız


l htilali' nin etki siyle hürriyetçi fikirlerin de bu dö nemde
zihi nlerde yer ettiğ i anlaşılmaktadır.

34 ASKERİ EGiTİMi

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Harbiye Mektebi

M
ustaf a Kem.a l'in okuduğu dönemde İstanbul' daki Harbiye
Mektebi hem saray mensuplarının, hem memur çocuklarının
hem de daha mütevazı halk çocuklarının devam etti kleri bi r okuldu.
1 899 yıl ında, 1 8 yaşında istanbul'a gelen Mustaf a Kemal payi tahtı
i l k def a görmüştü. Bununla beraber Selani k ve Manastır'dan sonra
başkent hayatına kolay i nti bak etmişti .

Harbi ye Mektebi , Mustaf a Kemal'i n hayat ında çok önemli bi r yere


· sahi pti . Bu okulda askeri eğiti mini n yanı sıra dünyaya açılacak bi r
li san eğiti mi ne ve bi lgi si ne sahip olmasını sağ layacak altyapı da
verilmi şti .

Atatürk'ün Batı f ikrine yakınlığ ının istanbul'da teşekkül ettiğ i


görüşü tekrarlanırsa da pek doğ ru değ ild ir. O zaman Rumeli
vi layetlerinden olan, doğ up ömrünün i lk zamanlarını geçi rdiği
Selanik imparatorluğ un en Avrupai li manıydı; deği şik di ni ve etnik
gruplar burada yaşıyordu. Üsteli k i dadiyi de Manastır'da okudu;
Makedonya'nın Bitola kısmı . Burası limana ve Selani k' e oldukça
yakı n , hoş bi r şehirdi .

36 ASKERi EGiTiMI

Levent Şahverdi Arşivi


Gerek Harbiye gerek Erkan-ı
Harb sınıfları şehzadeleri n ,
,ö nemli askeri otoritelerin
çocukları kadar doğ rudan
doğ ruya taşrada , halktan gelen
çocukların da bulunduğ u bir
yerd i . Genellikle İstanbullu
olmayan talebeler, İstanbul l u
talebeler tarafından haf ta
sonlarında ai lelerin yanında
misafir edilird i . Bu l stanbul'un
her sınıf halkı arasında yaygın bir
gelenekti ve bu gibi ananeler hiç
şüphesiz ki orada okuyan bütün
subayların hem İstanbul hayatını
ve adetini tanımaları hem de
kendi dünyalarını genişletmeleri
ve şefkatli bir ortamda
yeni insanlar tanımalarıyla
neticelenmiştir.

Levent Şahverdi Arşivi


Erkan-ı Harbiye Mektebi
(Harb Aka demisi)
1 826'da merkezi ordu sayılan Yeniçerilerin i l gasından
sonraki uzun askeri modernleşme çabasının sonucunda
kurulmuştur. 1 840'1ı yıllarda sadece Osmanlı lmparatorluğ u'nda
değ i l bütün dünyada kurmay akademileri (Harb Akademileri)
yeni bir kuruluştu . Bu bakımdan Türk askeri sistemi bu girişimi
gerçekleştirmekte geri kalmış sayılmaz. Nitekim Erkan-ı Harbiye
Mektebi'nden, daha doğ rusu ilk başta Erkan-ı Harb Sınıfı'na
ayrı lan zabitlerden çok kıymetli komutanlar çıktı. Bi lhassa
1 870'1i ve 1 BBO'li tarihlerde doğan genç Osmanlı subayları bu
mektepten fevkalade donanımlı olarak mezun oldular. Yabancı
d i l , matematik ve coğ rafya bil iyorlard ı . Üstelik cemiyet hayatı
içinde de Avrupa kültürüne en yakın davranaiı lardandılar.
Bazıları çevrelerinde temayüz etmişti . Enver Paşa çok iyi
resim yapard ı , dört yabancı dil bilirdi . Mustafa Kemal Bey'in
Fransızcası yanında Almancası literatürü takip edecek
, durumdaydı . Bazı Balkan dil lerini bil iyordu , coğ rafya ve

38 ASKERi E�IT I M I

Levent Şahverdi Arşivi


matematikte kuwetl iyd i , cemiyet hayatına intibak edecek kadar
alaturka musiki yanında garp musikisini de bilir ve dinlerd i . Kazım
Karabekir aynı şeki lde çok lisan bilird i . Fevzi Paşa, Esat Paşa
gibi kalabalık bir kadronun iyi yetiştiğ i malumdur. Hatta Topçu
Mektebi'nden mezun olan ki bunlara "mühendis" denird i , ismet
Paşa ve lşkodra -Müdafii Hasan R ıza Paşa gibileri vardır. Bunların
içinden beynelmilel çapta matematik bilgisi olan ve makaleler
yazarak tanınanlar çıkmıştır.

Mezun olduğu döneme kadar bu şahsiyetlerin yanında Osmanlı


kurmay sınıfının diğer büyük Avrupa ülkelerinden farkı çok
erkenden tecrübe kazanmış olmalarıdır. Balkan komitalarıyla
müsademeler, Arabistan'daki ayaklanmalar bilhassa Yemen ve hiç
şüphesiz ki 1 9 1 1 Trablusgarb (Libya) ardından Balkan Savaşları
onların ol gunlaşmasına yardım etmiştir. Y. ine Bir inci Dünya
Savaşı'ndan önceki askeri reformlar da yetişmelerinde faydalı
oldu. Erkan-ı Harbiye Mektebi ; yani Harb Akademimiz orduhun
modernleşme tarihinde mümtaz yerini almıştır. Yetiştirdiğ i
insanlar i se Türk ordusunun modernleşmesinin sonucunda
ortaya çıkan beynelmilel sahada da kend ilerini ispat etmiş genç
komutanlar olarak Birinci Dünya Savaş ı'nda hizmet gördüler,
savunmayı iyi yaptılar ve i stiklal Savaşı1 nı başarıyla tamamladılar.

ASKERİ EGI T I M I 39

Levent Şahverdi Arşivi


Kurmay Sınıfı
1 9 . yüzyılda kurmay eğ itimi orduları n teknik v e beşeri
il imlerle iç içe geçerek sevk edilmesi için teşekkül eden,
hem muharib hem de entelektüel ve bilgin bir sı nıf yetiştirmeyi
amaçlayan bir yapıya sahiptir. Bu, 1 9 . yüzyı lı n büyük bir olayı dı r.

Osmanlı kurmayları ise pek çok konuda bilgi sahibi olurlard ı .


B u tarz b i r mektep bütün kara Avrupası 'nda , yani Prusya,
Avusturya , Rusya ve Fransa gibi kara orduları kuwetli
memleketlerde bile 3 - 5 sene f a rkla kurulmuştu. Bu okul
kurulunca elit (seçkin) bir asker sınıf ortaya çıkmı ştı . Burada
yetişen subaylar Harbiye'den mezun olunca eğ itimine devam
ediyor ve komutan adayı olarak başka bilgi ve beceriler elde
ediyorlardı . Bununla beraber kurmay subaylar hangi sı nıf a
mensup olursa olsunlar, öbür dal ları öğ renip benimsemek
zorundadı rlar. Ayrıca çok l isan bil irlerd i . Bu durum ise
kendi lerinde i ster istemez dı ş dünyaya karşı bir rekabet
hissiyatı oluşturmaktaydı . Erkan-ı Harbiye Mektebi'ni 1 905'te
bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle göreve başlayan Mustaf a
·

Kemal d e böyle bir subaydı .

40 AS K E R i EGITIMI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Osmanh Askeriye ve
Hariciyesinde Yabancı
Lisanın Yeri

A
skeriyedeki eğ itim fevkaladeydi ve her şeyden ewel düzenliyd i . Son
dönem Osmanlı subayları yabancı lisan, coğ rafya , matematik ve fizik
bilgisiyle dü nyaya çıktığ ı zaman ecnebi muarızlarıyla doğ rudan doğruya
konuşabilecek tipte askerlerdi . Kurmay subaylar ise , hangi sınıfa mensup
olursa olsun, birkaç yabancı lisanı konuşabilen ya da bu lisanlarda
yazılanları okuyabilen, askeri ve genel kü ltü rü ü st düzeydeki insanlardı. Sivil
memurlar (mü lki erkanı arasında hariciyecilerde lisan bilen az değ ildir.
Kaldı ki hariciyeci lisan bildiğ i için Hariciye Nezareti'ne giren kişidir.
Öyle- herhangi bir yerden yetişmiş değ ildir. Mü lkiye'de lSBFJ bile kimse .
diplomasi bölü mü nde lisan bakımından yetişemez, öyle bir hazırlığ ı mektep
pek veremezdi . Lisan bakımından ewelce hazırlanmış genç o bölü mde
okuyabilirdi , imtihanla alınırd ı . Ancak dü z gelip de dü nyaya açılacak bir
lisan eğ itimine, lisan bilgisine sahip olan insan Harbiye ve Erkan- ı Harbiye
mekteplerinden yetişirdi. Dolayısıyla bu okul larda verilen lisan eğ itiminin
Mustafa Kemal'in askeri ve sivil hayatındaki rolü çok önemlidir.

42 ASKERİ EGITIMİ

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1

Altın Nesil

E
nver Paşa mütevazı bir ailenin çocuğ udur. Bugünkü Romanya'da
kalan Kili şehrinden gelmedir. Annesi ve babası son derece
fakirdi ancak altı kardeşin hepsi de askerlik başta olmak üzere
iyi eğ itim gö rmüştür. i lginç olan Enver Paşa' nın lisan ve sanat
konusundaki kabiliyetidir. Üstelik ileride büyük komuta mevki inde aynı
derecede parlak neticeler alamamakla birlikte Balkan Savaşı'nda
Edirne'nin istirdadı (geri alınışı) ve Trablusgarb'ta ö nemli rol oynadı
ve isim yaptı . Mareşal Fevzi Çakmak bir komutan ailesinden
gel iyor. Lisan bilgisi çoktur, kurmaylığ ı ile şö hret yapmıştır. i smet
Paşa Harbiye'de değ i l , 'Topçu Harbiyesi" olarak bilinen mühendis
mektebinde (genie mil itairel okumuştur. Aynı şekilde lisanlarda
ve coğ raf yada bilgilidir. Çal ışkanlığ ı ve düzenli rapor yazmasıyla
tanınmıştır. Enver Paşa'nın da son derece itimadı ve takdirini
kazandığ ı için Birinci Dünya Savaşı'nda Genelkurmay'da ö nemli bir
mevkii vard ı . Kazım Karabekir Paşa da bir paşanın oğ ludur. Lisanlar
bakımından çok iyidir. Saka l l ı Nureddin Paşa kurmay sınıf ında
değ ildir f akat aynı şeki lde çok lisan bilir ve Kutü'I Amare'nin gerçek
harekatını tayin eden albayd ı . Rauf Orbay donanmada ve hatta
Balkan Savaşı'nda tek başına çok ö nemli başarılar kazanan biriyd i .

44 ASKERİ Ei'.;I T I M I

Levent Şahverdi Arşivi


Ali Fuat Cebesoy, 1 848 Polonya Macaristan ayakl anmasını n
kahramanlarından Konstantin Borj enski'nin (Mustafa Celaleddin
Paşal torunlarındandır. Seçkin ve bilgili bir subaydır. Bunların
Osmanlı ordusu içinde istisna teşkil etmediğ i , Birinci Dünya
Savaşı ve daha ewelinde dünyadaki askeri ataşeler içinde göze
çarptıkları ve Birinci Dünya Savaşı'nda da komuta gö revlerini
çok iyi yaptıkları , bulundukları bö lgenin coğ rafyası nı iyi tanıdıkları
gö rülmüştür. Bu neslin hem Milll Mücadel e'yi yürüten hem de
sonra siyasi hayatımız ve Cumhuriyet'in kuruluşunu şekil lendiren
kadrolar olması tesadüf değ ildir.

Levent Şahverdi Arşivi


.

Osmanh lmparatorluğu'nda
M i l l iyetçilikler Dönemi
1 8 . yüzyıldan itibaren Osmanlı lmparatorluğ u'nun
parçalanmasını Fransız Devrimi'nin getirdiğ i mill iyetçilik
fikrine bağ layarak açıklamak oldukça yetersizdir. Çünkü
imparatorluğun parçalanmasında etkin olan milliyetçilik, 1 5 .
yüzyı ldan beri Balkan mil letlerinin bir ürünüdür. Fransız Devri m i ,
kraliyetle birlikte kili seye karşı yapılmıştır. Balkan mil liyetçiliğ inin
ise temel mihrakı kilisedir. Tıpkı bütün Doğ u Avrupa milliyetçi
hareketleri gibi Balkanlar'da da özgürlük bağ ımsızlık demektir.
Bu bakımdan Avusturya lmparatorluğ u'ndaki mill iyetçiliklerin
bazı larından , hele Rusya lmparatorluğ u'ndaki Yahudi ve Türk
milliyetçiliğ inin bünyesinden farklıdır. Keza Doğ u Avrupa'daki
milliyetçi lik sürekli olarak yabancı hakimiyetine karşı gelişmiştir.
Marksist düşünce buraya geldikten sonra da buradaki
milliyetçi lik yok olmamıştır. Osmanlı imparatorluğ u içindeki
mill iyetçilik hareketlerini .b ugünkülerden ayıran en önemli vasıf,
bu u lusların belli tarihlerinin bulunmasıdır. Bunlar tarih içinde

46 DÜŞÜNCE YAPISINI ŞE K i L LENDİREN ETKENLER VE OLAYLAR

Levent Şahverdi Arşivi


k urumlaşıp siyasal topluluk oluşturabilmişlerdir. Tarihte bir Sırp
Devleti , bir Bulgar Çarlığı vardır ve bir geçmişe ve siyasal k ültüre
sahiplerdir. Bugünkü Afrik a , hatta bazı Asya ülk elerindek i halk lar
gibi değildirler.

Aynı durum Arap milliyetçiliği için de söz k onusudur. Arap


mill iyetçi liği; federatif bünyelidir, bağımsızl ık programı yok tur.
1 9 . yüzyılın sonunda ortaya çıkan ve daha çok imparatorluk
merk ezileştik çe güçlenen bir ak ımdır. Batı tesirinin büyük lüğü,
i lk Arap mill iyetçilerinin Hristiyan olmaları veya Hristiyan Batı
tesirinde k alan k imseler arasından çık masıyla anlaşıl ıyor. Ne var
k i Arap milliyetçiliği hiçbir zaman Balkanlar'dak i k adar güçlü ve '
yaygın olmamıştır. Ermeniler ise içlerindek i mezhep fark lı lık larına
rağmen bir grubun arasındak i k ilise k arşıtlığı dışında k uwetli bir
milliyetçi anlayış oluşturabilmişlerdir. Bund9 eğitimlerinin rolü
vardır ve Bulgar milliyetçi liğine benzer şek ilde eğitim sistemi ve
örgütlenmiş bir çete harek etinin ortaya çık ı şıyla ffaşnak ve Hı nçak
gibi) anlayış oluşturabilmişlerdir. Osmanlı imparatorluğu ile Rusya
arasında yapıl an 93 Harbi ( 1 877-1 8781 ve hemen ardından
imzalanan Berlin Antlaşması'ndan sonra "Ermeni Sorunu"
uluslararası bir nitel ik k azanmış ve Ermeni ler üzerinde mill iyetçi
bir şuurun oluşmasını hızlandırmıştır.

Levent Şahverdi Arşivi


. .

Osmanh lmparatorluğu'nda
Türkçü l ü k

P
antürkizm başlangıçta siyasi birleşmeyi hedef l eyen bir milliyetçilik
değ ildi. Fakat bu durum Balkan Savaşı'na kadar geçerli olacaktır.
Balkan Savaşı'ndan sonra imparatorluk toprakları elden çıkınca, buna
ihtiyaç duyulacak ve Turancılık siyasi program haline getirilecektir.
Bu olaya kadar bir siyasal programdan değ i l , daha çok kültürel bir
Türkçülükten sö-z edilebilir. lsmail Gaspıralı'nın Osmanlı imlasını ıslah ve
Osmanlı Türkçesini bir ölçüde öz Türkçe ile ayıklama yoluna giderek bir
gazete çıkarması ve Rusya'da Müslüman Türk topluluklarında Türkçe
okuma-yazma hareketinin hızlanması buna önemli bir örnektir.

Diğer taraf tan Osmanlı lmparatorluğu'nda Türkçüler işe edebiyatçılıkla


başlamışlardır. Mesela, ilk Türk milliyetçi eserini [Les Turcs Anciens et
Modernesl yazan Polonya asıllı Mustat a Celaleddin Paşa Türkçülüğ ü
ırk meselesi olarak d a ele almakta v e bir anlamda modern Türk
milliyetçiliğ inin babası sayılmaktadır. Aslen Arnavut olan Şemseddin
Sami de ilk Türkçe ansiklopedi olan KamOs-ü/ .4 '/am'ı çıkarmıştır. Yine
Ahmed Vef ik Paşa'nın dil konusundaki mill iyetçiliğ inde sınır yoktur.
Fakat tartışmalı olarak, Türkçülük Ali Suavi'ye mal edilmektedir.

48 D U Ş Ü N CE YAP I S I N I S E K I L L E N D I R E N E T K E N L E R VE OLAYLAR

Levent Şahverdi Arşivi


LH.

TlrRCS
A�CIENS ET MODERNES

XOUSTAPHA DJEL.A.I.m>DIN

PAHIS

LACROIX , Vt:l'l80Ec;;;-YE't ET c•, toıTEUllS



A.
•li,_,.,.,ıi�ılfrlll.-.1'>1(

Levent Şahverdi Arşivi


1

Ziya Göka l p

S
üphesiz ki Ziya Gökalp f ikirleriyle sonradan Cumhuriyet'i
.. kuracak olan kadroları derinden etkilemiş bir kişiyd i . Ziya
Bey, bilhassa i l . Meşrutiyet'te çok tutulan bir mütef ekkirdi .
Tavırları ve kullandığ ı terminoloj i alaturka münewerler
taraf ından çok benimsenird i ve etkil iydi ; yani siyasetin içindeydi .
Zira Merkez-i Umumi'deyd i . Dolayısıyla Atatürk d e kendisini
benimsemi ş , sempati ile karşılamıştır. Bununla beraber
Ziya Gökalp hakkındaki en önemli noktalardan biri de erken
ölmesi ve dolayısıyla cumhuriyet rej imini yaşayamamasıdır.
Onun için zannediyorum ki bu inkılaplarımızda Ziya Bey'in
rolünü büyütmek doğ ru değ ildir. Ziya Gökalp'in Türkiye'deki
seküler düşüncede ne kadar etki li olduğ u da tartışılabil ir.
Çünkü Türkiye'de seküler zihniyet Ziya Bey ile başlamadı,
daha eskiye gider ve kendisinden sonr a da devam eder.
Ancak ezanın Türkçeleştirilmesi gib i kararlarda "Bir ülke ki
camiinde Türkçe ezan okunur. Köylü anlar manasını namazdaki
duanın . . . " dizelerindeki gibi keskin ifadeler kullanan , ibadetlerin
anlaşılarak yapılması gerektiğ ini savunan Ziya Gökalp'in etkisi
de yadsınamaz bir gerçektir.

50 O Ü S Ü N CE YAP I S I N I Ş E KiL L E N D i R E N E T K E N L E R VE O LAYLAR

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

ittihat ve Terakki Cemiyeti


1

ttihatçıların kendilerine göre vatan sevgileri vardı, kendilerine
göre cesurdurlar. Orgütlenmeyi çok iyi bilen adamlard ı ,
komitacıydı lar. Cemiyette i s e çok hür bir ortam vardı, her şey
tartışıl ırd ı . Konuşulan şeyler dışar ı çıkmazdı. Cemiyet gizli
toplantıları kadar, ittihatçıların hakim olduğ u Mason localarında
da sır saklanırdı. içerisinde padişahın hafiyelerini bile barındırır,
onlar dahi laf çıkarmazlard ı . Kararlara ve tertiplere kimse
ihanet edemezd i . Ancak herkes aynı derecede i lkeli değ ildi.
Mesela, Cemal Paşa saltanatı ve gösterişi çok severdi . Enver
Paşa daha gözü pek ve f edakardı, sultanla evli olmasından ötürü
lüksten çok uzak olamazdı . Talat Paşa ise ayrıdır. Sadrazamken,
Almanya'dan karısına hediye diye süpürge getirdiğ i söylenir.
Masraf çok olur diye N işantaşı'ndaki s adrazam konağ ına
gidemezdi ve Babıali'ye yakın bir yerde kirada otururdu.

ittihatçılar teşkilatçıydılar, orduyu modernleştirdiler, Türkiye


modernleşmesini yürüttüler. Fakat müthiş hatalar yaptı lar;
inanç ve stratej i dengeleri zannedildiğ i kadar kuwetl i değ i ldi .

52 DÜŞÜNCE YAPISINI Ş E K İ LLEN D i R EN ETKENLER VE OLAYLAR

Levent Şahverdi Arşivi


Bu özelliklerinin yanında ittihatçılık, Türkiye tarihinde bir atılımdır,
Doğ u dünyasında olmayan bir gruptur.

Bunun la birlikte ittihat ve Terakki ile beraber partizanlık da


Türk idare hayatına kaçınılmaz bir hastalık olarak girmiştir.
Ondan ewel partizanl ık yoktur, yoldaşlık vardır. Yoldaşlık zayıf
. bir bağ dır. Türk hayatında partizanlık, "ne olursa olsun , bizden
olsun" anlayışını hakim kıl mıştır . Bunun aşılması son derece
zordur. Çünkü Türk cemiyetinin terbiyesi maalesef bir ölçüde
bu ittihatçı modeline dayanır. Partizanlığ ın f a rklı bir tezahürü de
her zamanda ve her şartta bir dayanışma kültürünü beraberinde
getirmesidir. insanlar yeminler ediyorlar, ittihat ve Terakki'ye
üye oluyor ancak h içbir şey söylemiyorlar ve daha da garibi ,
kendilerine ihanet ettiğ i söylenen i nsanlarla bile il işkilerini
devam ettiriyorlardı . Mesela, Dahil iye Nazırı Ali l<emal bidayette
cemiyet üyesiyken cemiyetten ayrı lmasına ve güya ittihatçı larla
kapışmasına rağ men yine de cemiyet mensupları ndan destek
görmüştür. Linç edildiğ i zaman perişan durumda çocuğ uyla kalan
eşi -ki Müşir Zeki Paşa'nın kızı d ı r- Hüseyin Cahit Yalçın'ın kapısını
çalmı ştır. Çünkü bu başka türlü bir dayanışmadır ve anlaşılması
zordur. Bir şiar vardır, o onların misyonudur. Bu misyon etraf ında
bir yemin beraberliğ i vardır.

DÜSÜNCE YAPISINI Ş E Kİ L LENDİREN ETKENLER VE O LAYLAR 53

Levent Şahverdi Arşivi


.

Mustafa Kemal'in lttihatçıhğı

M
ustaf a Kemal d e döneminin genç subaylarının çoğ u gibi
ittihatçıydı . Ama çok erkenden bu zü mreden soğ umuş
ve erkenden fırka yönetimine karşı tenkitçi bir bakış edinmiştir.
Enver Paşa'yla yıldızları barışmamıştır. Enver Paşa Mustaf a
Kemal'den hazzetmiyordu . Onu konumu itibariyle muhteris ,
gayr-ı memnun biri olarak görüyordu. Mustaf a Kemal için
ise Enver, sevip sevmemenin ötesinde maceraperest ve
megaloman bir karakterd i . ittihatçılık iddiası ise ileride
Mütareke döneminde menfi bir kavram olarak bilhassa Damat
Ferid çevresi taraf ından Mustaf a Kemal taraftarlarına karşı
da propagandası yapılan suçlamadır ve esas amacı Mustaf a
Kemal' i n "milli hareketini" halk nezdinde itibarsızlaştırmaktı.
Sonrasında bu propaganda Mustafa Sabri ve Dürrizade gibilerin
eliyle f etva şekl inde ortaya kondu.

Atatü rk, ittihatçıların menf i taraf larından nef ret ederd i . Kendisi
de gençken yeminli ittihatçı olmasına rağ men, aşağ ı yukarı
Hareket Ordusu macerasından sonra , binbaşı l ığ ından itibaren
bu tavır ve hizi pçi likten nef ret edip çatışarak kenara çeki lmiştir.

54 O U S U N CE YAP I S I N I Ş E K i L L E N D i R E N E T K E N L E R VE OLAYLAR

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
i l . Abdü l ha mid
1 881 'de doğan Atatürk'ün ö mrünün ilk 28 yıl ı , Sultan i l .
Abdülhamid'in idaresine denk gelmiştir. Atatürk'ün Abdülhamid
hakkındaki if ad�lerinde, sanıldığ ının aksine, çok şiddetli bir üslubu
yoktur. Atatürk de dah,i l koca bir neslin kaderini etkileyen Sultan
Abdülhamid 1 876'da , 34 yaşında çıktığ ı tahtta 33 yıl boyunca
imparatorluğ u en dağ dağ alı zamanında , üstelik de Tanzimat'ın
büyükleri gibi devlet adamları ve kadrolar etraf ında olmadan
yürütmek zorunda kalmıştı . idare tamamen onun elindeyd i . Babıali'nin
hükümranlığ ı hükumetin elinden Yıldız'a kaymıştı . Dış merkezlerdeki
büyükelçiliklerden gelen raporlar, vilayetlerden gelen yazışmalar,
hepsi oradan geçerd i . Saltanatı dö neminde Anadolu toprakları demir
yolu, oku l , hastane gö rdü; tarım gelişti . Tabii sansür ve siyasi baskı
da bunlarla birlikteydi . Diplomasiyi seviyor ve siyasi manevraları dış
dünyada takdir gö rüyordu. Gençliğ inden beri borsa ve bankacılık
manevralarını iyi öğrenmişti . Düyun-ı Umumiye onun da hayatını
karartan bir kurum olarak ortaya çıktı . Rusya ile iyi geçind i , Batı
Avrupa ülkelı::ri de onun diplomatik oyunları sayesinde idare edildi .

Ancak Abdülhamid 1 905'ten sonra yorgun bir hükümdar olarak


saltanatını sürdürdü. Muhtemelen 1 908'de anayasayı yeniden yürürlüğe

56 DÜŞÜNCE YAPISINI Ş E K i LLENDi REN E T KENLE R VE O LAYLAR

Levent Şahverdi Arşivi


koymas ı , 3 1 Mart Vakası'na ( 1 3
Nisan 1 9091 aktif müdahalesinin
olmaması bununla açıklanabilir.
Hayranları yurt içindekilerden çok,
Avrupa'daki muhafazakar çevrelerdir.
Şaşılacak bir durum olmamakla
beraber, dengesi bozulan dünyada
statükoyu sağ lamaya gayret eden
ve bir ölçüde de başarılı olan
Abdülhamid'i ve politikasını 1 9.
yüzyılın şan çeyreğ inde takdir eden
çoktur. Hem Anadolu halkıyla hem
de ne ilginçtir ki, Orta Doğ u' nun
Araplarıyla arası iyidir. Arap ülkelerinin
halkı kendisini sever. Bütün bunların
yanında i l . Abdülhamid döneminin bir
modernleşme ve hızlı bir bürokratik
ihtisas yapılanması dönemi olduğ unu
söylemek zorundayız. Fakat aynı
zamanda da tatsız bir otoriter rejim
kurulması, polis rejiminin gelmesi
ve daha kötüsü, bu polis rejiminde
halkın inisiyatif ine güvenilmemesi söz
konusudur.

Levent Şahverdi Arşivi


Hareket Ordusu
' ı,

3 1 Mart Vakası hiç şüphesiz ki aydın sınıf lar arasında büyük


reaksiyonlar yarattı . Padişah i l . Abdülhamid'in bu hareketi
doğ rudan kışkırttığ ına dair deliller hala tartışılmaktadır; kesinlik
kazanmış değ ildir. Bundan başka lstanbul'daki Birinci Ordu'nun,
gelen Hareket Ordusu'na karşı olduğ u da biliniyor ama bu da
kullanılmamıştır. 31 Mart Vakası , doğ rudan doğruya çavuş ,
onbaşı v e erlerin katıldığ ı b i r harekettir. Okümuş sınıf ı n , okumuş
subayların; yani alaylı olmayanların karşısında olduğ u bir gerçektir.
Ne var ki bu tip anlayışa o zamanki Said Nursi gibi bazı lslami
cemaat başlarının da karşı olduğ u biliniyor. Çünkü onlarca lslami
ordunun muasır fenne sahip olması gerekirdi . Hareket Ordusu' nda
düzenli taburlar çok azdır. Hareket Ordusu'nu oluşturan iki
mürettep fırkadan (tümenden) Birinci Mürettep Fırka'nın komutanı
Hüseyin Hüsnü Paşa . yanındaki kurmay başkanı ise Mustaf a Kemal
Bey' dir. Hatta "Hareket Ordusu" adını Mustaf a Kemal Bey'in verdiğ i
söylenebilir. Diğ er mürettep, (ikincil Mürettep Fırka'nın başında
Şevket Turgut Paşa bulunurken fırkanın kurmay başkanı Kazım
(Karabekirl Bey'dir. Hareket Ordusu bünyesinde önemli bir ölçüde
de Arnavut, Makedon gibi Balkan halklarından oluşan çeteler vardı.

58 O Ü S Ü N CE YAPISINI Ş E K i L L E N D i R E N E T K E N LE R VE OLAYLAR

Levent Şahverdi Arşivi


Bu ordunun lstanbul'a gelişiyle Yeşilk öy'de ayrı bir M eclis-i Umumi;
yani Ayan ve M ebusan'ın bir arada olduğu bir Cumumll meclis
toplanmış ve i l . Abdülhamid'in hal'ine k arar verilmiştir. Atatürk 'ün
Harbiye ve Erk an-ı Harbiye M ektebi'nden sonra Şam ve Balk anlar'da
hizmetinin ardından ilk qefa lstanbul'a geldiği ve ardından gene
belirli görevlere tayin edildiği görülmektedir. M ustaf a Kemal
Bey, daha Balk an Savaşı'nda ask erin bütün gücü elde tutmasının
her zaman iyi işleyemeyeceğini gör,dü. Bu dönemde k urmay
sınıfı arasında siyasi münaf eret başlayınca Balk an ricatını buna
bağlayarak izah etti ; k i doğrudur. ileride ask eri , siyaset dışında
tutma gayretini buna bağlayabiliriz.

Levent Şahverdi Arşivi


Trablusgarb Savaşı
l

ta lya 1 9 1 1 'de bugünkü Libya toprakları sayı lan Trablusgarb'a


saldırmış ve bir ay içerisinde bütün kıyı kesimini işgal etmi şti .
işgalin hemen öncesinde Osmanlı Devleti bölgedeki tek tümenini
bir başka kriz alanı olan Yemen'e gönderdiğ i için doğ an boşluğ u
Enver, Fethi (OkyarJ , Mustaf a Kemal (Atatürk) , Nuri (Conker J
Bey gibi subaylar "gönüllü" olarak doldurdular. Mesela Mustaf a
Kemal Trablusgarb' a Mısır üzerinden "Gazeteci Şerif" sahte
kimliğ iyle gitmi şti .

Savaşa gönüllü biçimde katı lan Osmanlı subayları hilaf eti candan
destekleyen yerel halkı kısa zamanda eğ ittiler ve lta lyanları
durdurdular. ltalya az sayıdaki başarılı genç kumandana ve
direnen halka karşı etkil i olamayınca Beyrut'u denizden bombaladı
ve Güney Ege adalarına (Oodecanesel çıktı. Bu arada Balkan
Savaşı başladı ve ltalya ile Uşi Antlaşması yapıldı. Böylece 360
yıllık Kuzey Af rika hakimiyeti bitti ve bölgedeki son Osmanlı
toprağ ı kaybedildi. Ote yandan ltalya bu savaşta dünyada ilk
def a kanatlı uçak kul lanırken bu uçağ ı Osmanlı savunma güçleri
düşürmüş ve hatta karşı keşif amaçlı kul lanmıştı .

60 B I R I N C1 DÜNYA SAVAŞI O N CESİ G E L i Ş M E LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Balka n Savaşları
1 9 1 2-1 9 1 3 yıl ları arasında cereyan eden Balkan Savaşları
tarihimizin en acı sayfalarındandır. Orada imparatorluk hazin
ve hatta utanç verici bir ricat yaşamış ve esasında bir vatan
yitirilmiştir. Atatürk o sırada Trablusgarb Cephesi'ndedir ve
memleketini kaybetmiştir. Derne'den lstanbul'a gelince gözleri
yaşla dolu olduğ u halde Selanikli bazı asker arkadaşlarına,
"Selanik' i , o güzel yurdumuzu düşmana nasıl teslim ettiniz de
buraya geldiniz?" diye sitem etmiştir. Hatta. Atatürk'ün kitapları
arasındaki notlarında, Balkanlar ve bazı yerler için, "tekrar bize
dönecektir" mealinde yazılar vardır.
.
Ote yandan Kuzey Yu nanistan , Batı Trakya , Güney Bulgaristan ve
Makedonya Türklüğ ün hazmedemeyeceğ i kayıplardı ve imparatorluk
toprakları değ i l Rumel i'deki ana vatan şeklinde görülüyorlardı .
Buna mukabil hiçbir şekilde bir hatıra yaratamadılar. Dolayısıyla
yeni nesil maalesef Balkanlar'ı tanımıyor ve oradan göç edenlerin
torunları bile bilmiyor. Bu durumu, "geçmişe mazi" diye
tanımlamanın ötesinde , tarih örgüsüne ve şuuruna karşı mutlak bir
kayıtsızlık ve bi lgisizlik olarak nitelemek gerekir.

62 B İ R i N C i D Ü N Y A SAVASI O N CESI G E L İ Ş M E L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sofya Ataşemiliterliği

M
ustaf a Kemal Sof ya'ya Ekim 1 9 1 3'te gelmişti . Buraya tayinine
ittihat ve Terakki yönetiminin l iderleriyle arasındaki soğ ukluk
neden olmuştu . Mustaf a Kemal çok kısa bir zaman sonra Bulgar
başkentinin siya s i , kültürel hayatının vazgeçilmez simalarından biri
haline geldi . Bulgaristan , Mustaf a Kemal'in hareketli hayatında
ileriye dönük birçok proj esini biçi mlendirdiğ i , toplumsal , siyasal ,
kültürel modernleşme olayını yakın örnekleriyle izlediğ i bir
laboratuvar oldu.

Bulgarlarda modernleşme ve kültürel f arkl ılaşma ol gusunu


gören Mustaf a Kemal , Batı uygarlığ ına karşı Osmanlı aydınının
beslediğ i ürkekl ik ve yabancı lık duygusunun yersizliğ ini bir kez daha
anlamıştır. Bulgaristan'ın 1 9 1 O'lardaki iktisadi ve siyasi durumu
ilerideki halkçı politikasını biçimlendirmekte etkin olan örneklerden
biridir. Yine yurdunu modernleştirmek ve halkçı bir rej im kurmak
konusundaki azmi ve f ikirleri bu yıllarda olgunlaşmıştır. Mustaf a
Kemal Bulgaristan'da yaptığ ı konuşmalarda Türk mil letinin f evkalade
meziyetleri olduğ unu ancak karanlık ve cehalet içinde bırakı ldığ ını
belirterek Türk halkının gerçeğ i görüp kavrayabilmesi için pek çok
büyük ref ormlar gerektiğ ini öne sürmüştü .

64 B i R i N C i D Ü N YA SAVAŞI O N C E S I G E L i Ş M E L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Büyük Harb Oncesi
Genel Vaziyet

B
ir f aciaya dönüşen Balkan Savaşı'ndan sonra orduda bir
tensikat başladı . Subaylar gençleştirildi. Bu konuda isabet
kadar, kayırma ve garez de yaşandı . Rütbeleri düşürülen
generallerden (paşa , mirliva vs . l sonra tekrar bu rütbelere
çıkarılan vardır. lşkodra'nın müdaf i i şehit Rıza Paşa gibi . Birinci
Dünya Savaşı'nın bütün kuwetli genç kumandanları bu dönemden
gelmedir. Teçhizata kuwet verildi. Askerin talimine önem
verildi . Balkan Savaşı'ndan sonraki iki yılda Türkiye ordusu hayli
güçlenmiştir. Bununla birlikte hükumet diplomasi sanatını yeterince
kullanamıyordu ve savaştan en çok çekinen devlet olmasına rağ men
Rusya ve lngiltere ittif akı bazı Türkleri, dehşete düşürdü.

Osmanlı devlet ricali önce lngiltere-Fransa ve Rusya ile ittif ak


yapmayı istedi ancak talepleri kabul görmeyince yüzlerini
Almanya'ya döndüler. Ne var ki başta Büyükelçi Wangenheim
ve bazı Alman askerler Balkan Savaşı' ndaki hezimet nedeniyle
Osmanl ı lmparatorluğ u'nun merkezi ittif aka dahil edilme�ine

66 B i R iN C i DÜNYA SAVAŞI ÖNCESi G E L i Ş M E L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
karşıydılar. Ancak Osmanlı ordusunu çok iyi tanıyan ve subayın ve
askerin kalitesini bilen bazı Alman ve Avusturyalı askeri gruplar
ittifaka taraftard ı . Bu gruplar Kaiser'i ikna ettiler.

Osmanlı taraf ında işe aklıselim hareket eden bir grup komutan
-ki bunların arasında Mustaf a Kemal Bey, ismet Bey, Kazım
Karabekir Bey, Fevzi Paşa, Esad Paşa gibi askerler de vardı­
tarafsız kalmanın en uygun yol olduğunu düşünüyorlard ı . Öbürleri
ise Rusya'nın bir günde l stanbul'a gireceğ i zannıyla en kısa
sürede savaşa girmek gerektiğ ini hissediyorlardı . Özellikle
Enver. ve Tal at Paşa böyle düşünüyorlar. acele ediyorlard ı . Enver
Paşa iyi bir asker olsa da büyük bir strateji, uzmanı , büyük bir
kumandan , imparatorluk ordularını yönetecek bir mareşal değ il d i .
Trablusgarb'ta savaşm ı ş , başarı lı olmuş, Edirne'yi geri almış.
Makedonya'da komitacı kovalamıştı . Tercüme-i hali başarı ile
doluydu , f akat bu, bir imparatorluk ordusunu , Osmanlı tarihinin
gördüğ ü en kalabalık orduyu başarıyla yönetebileceğ i anlamına
gelmiyordu. N itekim ordunun iaşesi ' sağ lanamadı . konaklamayı
düzenlemek konusunda beceriksiz olundu . Bir mi lyon askere uygun
organizasyon, kış l a , sevk edecek demir yolu yoktu ve bu orduyla
harbe girildi . Ordunun direniş başarıları yer yer dört yıl boyu
sürdü. Ama yanlış yönde savaşa katılmak ve genel yönü itibariyle
sevk-i idaredeki zaaflar mil letin kaderini örüyordu.

68 B i R i N C i DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ G E L i Ş M E L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Büyük Harb

B
irinci Dünya Savaşı esasında bir Avrupa savaşıdır. Ama ilk
def adır ki cephe gerisindeki halk bu kadar büyük sıkıntılara
uğramış, çektikleri bu sıkıntılar ve kıtlık dolayısı ile dünyayı
değiştirecek olaylara katılmışlardır. Harbin sonunda Avrupa ve
dünya çok değişecekt i ; çünkü "Büyük Harb" imparatorlukların
yıkımını beraberinde getirmişti . Tahtlar ve taçlar yerinden oldu.
Sadece Osmanlı imparatorluğu deği l , Habsburgların Avusturya­
Macaristan imparatorluğu , Rusya'nın Romanov hanedanı ve asl ında
ananesi zayıf da olsa Alman imparatorluğu tarihe karıştı .

Savaş bittikten sonra dahi yıkıcı rüzgarları , ülkeleri ve halkları


yerinden etmeye devam etmişti , galipler bile yorgundu. Ancak yorgun
olan galipler başka yollara tevessül etmişler, yenilenlerden madcfı ve
manevi kayıplarının acısını çıkarmaya kalkışarak çok insafsız bir dizi
antlaşma ortaya koymuşlardı. Bunların hepsi Paris'te tezgahlandı ve
bugünkü Paris'in o zamanki banliyölerinden Versailles'da, Neuilly'de ,
Sevres'de ayrı ayrı antlaşmalar yapıldı . Ancak gelecekte benzer bir
büyük harbin yaşanmaması için yapılan bu antlaşmalar kısa zaman
sonra daha büyük bir harbin müsebbibi olacaktı .

70 B i R i N C i D UNYA SAVAŞI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1
1
.

itil af Devletleri
1

ti laf Devletleri ya da "Anlaşma Devletleri"; Britanya


i mparatorluğ u , Fransa ve Rusya'dan oluşan ittifaktır. Sonradan
ltalya, ABD ve Yunanistan gibi başka devletler de bu ittif aka
katıldılar. Rusya , Bolşevik l htilali'nden sonra ayrı ldı ve savaştan
çeki ld i . Birinci Dünya Savaşı bittiğ inde iti laf Devletleri orduları
tarihte görülmeyecek kadar topyekun modern si lahlara dayanan
uzun süreli bir savaşın galipleri ama bir bakıma da mağ luplarıydılar.
Zira kazanı lan zaf er Roma askeri edebiyatınçlan kalma "Pirus
.
Zaf eri' . tanımına uyuyordu . Yani savaş kazanılsa da bu kazanım
telafisi zor bazı kayı plara neden olmuştu . Büyük devletlerin yorgun
orduları , mağ lupları kontrolden acizdi ve iti laf Devletleri kendi
aralarında güvenilmez bir i lişkinin içine girmekteydiler. Buna
rağ men Türkiye'yi işgal etmeye kalktılar. Savaş sonrası Avrupa'nın
acınacak hali ise galiplerin durumunun da çok f eci olduğ unu
gösteriyordu . Altına dayalı para sistemi ama asıl önemlisi eski
cemiyetin değ erleri ve hiyerarşi sistemi dağ ı lmıştı . Oluşan bu
istikrarsız yapı ikinci bir büyük savaşa giden yolu da açmıştı .
• Makedonya kralı Pyrrhus Roma'ya karşı zafer kazandı ama aşırı yıpranan bir 'ordunun başıydı
ve zaferin nimetlerinden yararlanamadı.

72 B İ R i N C i D U N Y A SAVAŞI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Büyük Harb'te Osmanh Zabiti

A
lmanya ile ittif ak yapan Osmanlı imparatorluğu üç ay bile
geçmeden savaşa girdi . Bu acele, Avrupa' yla ittif aklar
konusunda Türk politikacısının düştüğ ü yanılgı ların ilkidir ama
sonuncusu değ i ldir. Tanzimat ruhu ve becerisi Türkiye idaresinde
artık mevcut değ i l d i . Ancak ordumuz itilaf Devletleri için kolay
hasım olmad ı . Bu savaşta özellikle kurmay sınıf ı üstün komuta
niteliğ ini gösterd i . Türk askeri dayanıklılığ ını ve savaş direncini
ispat etti . Osmanlı zabiti savaşın öncesinqe Makedonya
dağ larında , Yemen'de ayaklananlarla veya çetelerle mücadele
etmiş, Trablusgarb'ta ltalyanlarla, Balkan Savaşı'nda ise dört
Balkan ülkesiyle savaşmıştı . Bütün bunlar Osmanlı zabitini erken
olgunlaştırmış, büyük devletlerin ordularındaki meslektaşlarının
aksine , daha harb başlamadan önemli bir tecrübe sahibi
olmalarını sağ lamıştı . Bu sayede Mustaf a Kemal Bey, Enver
Bey, Halil (Kut) Bey, ismet Bey, Kazım Bey ve onlarla aynı nesle
mensup çok sayıda genç zabit yaş ve rütbelerinin gerektirdiğ inden
daha büyük mesuliyetler yüklenebilmi şlerd i . Dolayısıyla Osmanlı
imparatorluğ u adına Biri nci Dünya Savaşı'nı "genç-ihtiyar" bir
kumanda sınıf ı nın yönettiğ ini söylemek mümkündür.

74 B iR i N Ci D U N Y A SAVASI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sarıka mış Felaketi

S
arıkamış yakın tarihimizde Balkan Savaşı'ndan sonra acemi
kumandanlık ve yanlış pol itikanın yarattığ ı bir f aciadır. 1 9 1 5 Kışı'nın
ortasında , Osmanlı İmparatorluğ u'nun kuzey ucunda , en mutena
kolordumuz karlara gömüld ü . Karşısındaki Rus ordusu özel kazılmış kış
siperlerinde , alışık olduğ u iklimin giyim ve donanımı içindeyd i . Osmanlı
askeri ise neredeyse yaz donanımıyla Ruslarla çarpışacaklard ı ; f akat
. tabiri caizse, General Kış'ın harekatı , Sarıkamış Cephesi'ndeki Rus
ordusundan daha da hızlıydı . Lakin ordunun General Kış'a yenildiğ i
sözü mesnetsiz, toptancı b i r değ erlendirmedir. Ordu savaştı ve Rusya
ordusu 1 9 . 000 kadar nef er ve subayını kaybetti . Doğ u Anadolu ve
Doğ u Karadeniz' i işgal etmeleri böylece mümkün oldu. Baharda karlar
eriyince donan şehitlerimizin naaşı ortaya çıkmıştı .

Sarıkamış Harekatı' nda bilgisizlik ve macerayla aynileşen Enver


Paşa'nın kendine özgü yetenekleri vard ı . Ancak yanlış stratejisini
yönetecek yeterli kadro yoktu. Sarıkamış'ta Enver Paşa'nın yanlış kararı
sonucunda ortaya çıkan f acia gelecekte i stiklal Savaşı'nın kumanda
kademesini oluşturacak kadrolar ile (ki bunların çoğ unluğ u aynı
zamanda Alman aleyhtarıydı) Enver Paşa arasındaki gerilimi de günden
güne arttırdı . Fakat hepsi de savaştaki görevlerini yerine getirdiler.

76 B i RİNCi DÜNYA SAVASI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ermeni Tehciri

E
rmeniler bir Kafkas toplumu . . . Akdeniz dünyasının
içinde yaşaya n , bu bakımından Türkler ve l ranlı lar
yani Azerbaycan ve Anadolu halklarıyla büyük benzerlikler
gösteren bir halk'. Aile içi i l i şkiler, sosyal hayata dair unsurlar
vesaire : . . Hep benzeşme içind e . Arada yalnızca din f arkı var.
O kadar birbirlerine benzerler. Osmanlı bürokrasisinde de
varlard ı . Yunan isyanı ve onun başarıya ulaşması Hristiyan
mi lletler üzerinde çok kamçılayıcı bir etki yarattı . Zira
bunlar eski m i l letler; ki l i seleri var, bir tarihleri var, kültürel
kalıpları var, yani öyle şuursuz m i l letler değ i l . Tabii Ermeni
ne kadar uyumlu yaşasa da imparatorluğ umuzun içinde,
Ermeni olduğ unu b i liyor ve geniş kitlenin içi nde değ i lse b i l e ,
bir grubun içinde Ermenista n , Erryıenilik g i b i bir ş u u r var.
"Yunanlar kurdu ben de kurayı m" diyor. Bunun için de her
türlü çareye başvuruyorlar. Abdülhamid devrinde "Ermeni
Patırtıs ı " denilen hadise oluyor. Hatta sultana suikast bile
düzenl iyorlar.

78 B i R İNCi DUNYA SAVAŞ\

Levent Şahverdi Arşivi


Bununla beraber Ermeni m i l l iyetçiliğ i bu topraklar üzerinde
bağ ımsız ol maya dayanıyor. Ama bu topraklar üzerinde
çoğ unluk değ i ller. Mesela nüf u s açısından en iddialı oldukları
yerlerden biri Kars'tı . Hal buki Ruslar Kars'ı işgal ettikl erind e ,
Kaf kaslardan Ermeni geti rip yerleştirdi kleri h a l d e , Ermeni
nüf usu %20 civarında kal ıyor. Çoğ unluk Müslüman lardan
oluşuyor. Bir iki yerde geçebilir belki , her yerde Ermeni var ama
azınlık durumundal ar. Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeniler Rus
ordularıyla birlikte Osman l ılara karşı savaşan ve onlara hizmet
eden durumdalar. Katliam da yapıyorlar. Tab i i bu bizde i nf ial
yaratıyor. Karş ı l ı klı çatışmalar oluyor. N ihayetinde hükumetin
" 1 9 1 5 Tehcir Kanunu" ile Ermeni halk daha güv!'m l i bir yer
-

olan Suriye'ye naklediliyor. Bu şartlar altın d a tehcirin ihtimal


dahi'li ndeki bir isyana karşı düşünülmüş bir tedbir olmadığ ını
söylemek mümkündür. Zira b u , f i i len ortaya çıkan isyan
sonucunda düşman orduyla iş birliğ ine karşı a l ı nan ve günün
şartları içinde kaçı nı lmaz olan bir karardır.

B İ R i N C i DÜNYA SAVAŞ! 79

Levent Şahverdi Arşivi


Çöl deki Hezimet:
Kan a l Harekatı

S
arıkamış' ın hemen ardından gelen (Ocak 1 9 1 5) ikinci
f acia. Almanların isteğ iyle açılan bir taarruz cephesi.
Burada Cemal Paşa'nı n kişiliğ i ve rolü üzerinde durulabi lir.
Harekatın asli amacı , İngilizleri Mısır'da tutup Batı'ya asker
göndermelerini engellemek. Bu başarılırsa bir sonraki
aşama Mısır'ı ele geçirmek. Çünkü Mısır o dönemde
İngilizlerin Orta Ooğ u'daki ikmal üssü gibi . Avustralya'dan
gelen askerler bile Mısır üzerinden dağ ıtılıyorlar. Kanal
Harekatı' nda Cemal Paşa kadar Alman Miralayı Kress von
Kressenstein' ın da rolü var. Osmanlı askerini boş yere heba
etmekle suçlanıyor. Nisan 1 9 1 6'da i kinci Kanal Harekatı
yapılacak. Nihayetinde Türk birl ikleri , ilkinden de ikincisinden
de yenilgiyle ayrılacak . . .

80 BiRiNCi O U N Y A SAVASI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Tarihin Seyrini Değiştiren
Ceph e : Çan a kkale

C
anakkale bir . milletin hafızasında ve hatta ruhunda yer alan
· .. abide hadiselerden biridir ve aslında dünya tarihinin akışını
değ iştirmiştir. Ortaya yeni bir Rusya ve yeni bir Türkiye çıkmıştır.
Ooğ u'da ve Batı' da böylesi büyük abideye nadir rastlanır. Almanya ve
Avusturya'da yoktur. Fransa'da Marne, Verdun, Rusya'da Smolensk,
Minsk gibi anıt mevkiler bunun gibidir. Çanakkale'yi kaybetseydik
lngiltere Malta'yı, Kıbrıs'ı , Mısır'ı nasıl aldıysa buraya da yerleşir ve
süratle kendi imparatorluk sistemine benzetir ve emerdi. Akabinde
tepeden belki Rusya da gelirdi ve bir daha oraları alamazdık.
Konstantinopolis'i seyahat kitaplarında seyretmek durumunda kalırdık.

Çanakkale Muharebeleri bütün Şark'ta ,son yüzyı lın en çarpıcı


kahramanlık örneğ idir. Türk ulusal kimliğ inin ve vatan duygusunun
berkitildiğ i bir olaydır. Sonraki muharebeler için itici bir rol
oynamıştır. Çanakkale'deki (esas Gelibolu Yarımadası) zafer çok
kolay organize olan, direnebi len, tahammül edebilen ve belirli bir
hedef etrafında ısrar eden bir ordu, kumanda heyeti ve toplum
olduğ umuzu gösterir. Cumhuriyet'i kuran da bu mayadır.

82 B i R i N Ci D Ü NYA SAVAŞ!

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ç a nakkale Cephesi ve
M u stafa Kem a l ·

C
anakkale'nin "geçilmezliğ i" sadece 1 8 Mart Deniz Zaf eri'yle
değ i l , sonraki kara muharebeleriyle tescil edi lmiştir ve kara
muharebelerinin tartışılmaz yıldızı Mustafa Kemal Bey'dir. Buna
rağ men bir kesim ısrarla , "Çanakkale'de Mustaf a Kemal' in adı yoktu ,
deniz savaşında yoktu , başında yoktu, sonunda vardı" diyor. Herhalde
f undamentalist duygularla Türkiye'iıin laik önderi haf ızalardan
silinmek isteniyor diye de düşünülebilir. Oysa ·onun kişiliğ inde hiç
unutulmayacak husus askerliktir.

Osmanlı ordusu bir taraf tan deniz muharebeleri yaparken diğ er


taraftan da ziyadesiyle önem verdiğ i karada yapılacak bir muharebe
için hazırlıklarını sürdürmüştü. Bu savaşta Türk ordusunun genç ama
tecrübeli ve bilgili kurmay grubunun Çanakkale'de toplandığ ı görülür.
Onlardan biri de Mustafa Kemal Bey'di. Kendisi burada tarih sahnesine
çıktı ve kurtuluş mücadelesinin başına geçmesi sürecinde bu cephedeki
başarılarının önemi büyüktür. Zira "Anafartalar Kahramanı" olarak
tanınıyordu . N ihayetinde Britanya imparatorluğ u kuwetleri 9 Ocak
1 91 G'da Çanakkale'den tahliye edildi . Aynı günlerde Mustaf a Kemal
Bey üstün başarıları dolayısıyla Altın Liyakat Madalyası ile taltif edild i .

84 B i R i N C i D U NYA SAVASI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
ANZAC

A
" NZAC" kelime anlamı olarak "Avustralya ve Yeni Zelanda
Kolordusu" (Australian and New Zealand Army Corpsl
demektir. Çanakkale'de dokuz ay süren savaşın son iki ayında
lngi ltere savaşın bu yolla kazanılamayacağ ını anlamıştı ve
sessizce geri çekildi . Ortada sadece ANZAC askerleri kal d ı .
Peki onların Gelibolu'da n e işleri vardı? B ir kere B ritanya bir
imparatorluktu ve oralarda nüfusun çoğ u lngiltere'den giden
insanlardan oluşuyordu. Askerlik yapmaları doğ a l d ı . Onlara ilk
başta Almanlarla savaşacakları söylenmişti. Bu yalan değ ildi
ama son anda karar değ i ştirdiler ve Mısır'daki dört aylık bir
hazırlıktan so nra haritada yerini bile bi lmedikleri Çanakkale'ye
.
getirildiler. Hiç tanımadıkları ve ön yargılı baktıkları Türkler
hakkındaki f i kirleri savaş sırasında ve sonrasında çok değ işmiştir.
Savaştıkları Türk askerlere zamanla büyük bir saygı ve sevgi
beslemeye başlamışlard ı . Çanakkale'deki yenilgileri onlar üzerinde
bir milll duygu yaratmıştır. B unun neticesini bugün görüyoruz. Öte
yandan Mustaf a Kemal'in ANZAC annelere hitabı tam bir barış ve
centilmenlik vesikasıdır.

86 B i R i N C i D Ü NYA SAVAŞ!

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
M u stafa Kem a l Bey
· D�ğu Anadolu'da

M ustaf a Kemal Bey lngilizlerin Çanakkale'yi tahliye etmeleri


sonrasında karargahı Edirne'de bulunan 1 6'ncı Kolordu
Kumandanlığ ına atandı . Edirne'ye ulaştığ ında muhteşem bir tezahüratla
karşılanmıştı. Ancak mart ayı başlarında kolordu karargahının
Diyarbakır' a nakledilme kararı dolayısıyla Mustaf a Kemal Bey birdenbire
kendisini Şark Cephesi' nde bulmuştur. lstanbul'dan geçerek mart ayı
ortalarında Diyarbakır'a hareket etmişti ki onun askerlik tarihindeki en
önemli ikinci tayindir. O vakte kadar Suriye'yi , Makedonya'yı , Trablusgarb'ı
tanıyan ve Balkan Savaşı ile Çanakkale Muharebelerini yaşayan Mustaf a
Kemal Bey ilk defa Doğu Anadolu'da kumandanlık yapmıştır.

Doğ u Anadolu'daki tecrübeleri onun askerlik hayatının asl ında parlak


saf halarından birini teşkil etmektedi r. Çünkü ewela bölgeye geldiğ i
günlerde rütbesi paşalığ a (mirliva) terf i ettirilmişti . Ayrı ca harbin
zor zamanlarında bu bölgede öneml i başarılar kazanmış ve yerli halk
taraf ından tanınmıştı . Kısa zamanda Rusların elinden Muş'u ve Bitl is'i
alması (istirdat) Çanakkale'de kazandığ ı haklı şöhreti perçinlemişti .
Zira onun kazandığ ı başarı Doğ u Cephesi'nde çok uzun zamandır
beklenen ilk zaferd i .

88 B i R iNCi OUNYA SAVAŞ/

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1

Kütü'I Ama re Zaferi


1 rak Cephesi'nde kazanılan KOtü'I Amare zaf eri Çanakkale
Muharebeleri'nden sonra Britanya lmparatorluğ u'nu zora
sokan, pol itikalarını altüst eden , imparatorluğ un yenilmezliğ i
inancını sarsan ve hatta kaosa sürükleyen büyük bir hadisedir.
Bu zaf erin en mühim özel l iğ i , çok iyi yetişmiş Türk kurmay sınıf ı
ile büyük imkansızlıklara rağ men i natla direnen, direnmenin de
ötesinde hücum etmesini bilen küçük rütbeli zabitler ve bölgenin
sıcağ ı ve coğ rafyasına son derece yabancı olmalarına rağ men
büyük bir özveri ile savaşan Anadolu ve Rumeli kökenli askerlerce
kazanılmış olmasıdır. Osmanlı askeri tarihinde önemli bir yeri olan
Alman Mareşali Colmar von der Goltz Aralık 1 9 1 5-Nisan 1 9 1 6
arasında Irak Ordusu kumandanlığ ını ele a lsa da, muharebeler
esnasında iyi bir l iderl ik gösterememi$tir. Bu nedenle Miralay
Sakallı Nurettin Bey, Miralay Halil CKutl Bey, Mira lay Kazım
CKarabekirl Bey ve Miralay Ali Ihsan CSabisl Bey gibi Türk
subaylar sabırlı f akat gereken yer ve zamanda f evkalade cesur
bir komuta anlayışı göstererek KOt'ta kazanılan zaf erin mimarı
olmuşlardır.

90 B i R iN C i D Ü NYA SAVAŞI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Hicaz Cephesi ve
Medine M üdafaası

H icaz, Birinci Dünya Savaşı'nın gözden uzak fak at destansı


k ahramanlık gösterilen bir cephesidir. Buradak i muharebelerde
bilhassa Medine savunması öne çıkmaktadır. lngilizlerin Medine'ye
girip Hz. Muhammed'in k abrine ve k utsal emanetlere zarar
verebileceğ i düşüncesi Osmanlı ask erini fazlasıyla rahatsız etmişti .
Bu nedenle Fahreddin Paşa, ''Ben burayı savaşın Orta Ooğ u'da
aleyhte sanıldığ ı zamanda dahi terk etmem. lngilizlere verip gitmem"
demiştir. Mütarek enin imzalandığ ı bir ortamda dışarıdan da yardım
alınamayacağ ı bilinmesine rağ men Fahreddin Paşa ve askerleri gönüllü
olarak şehri savunmaya devam etmişlerdir. Savunma çok müşk ül
şartlarda yapılmış, gerek cephane gerek se yiyecek k ıtlığı had safhada
yaşanmıştır. Öyle ki Fahreddin Paşa'nın yayımladığ ı bir tebliğ ile Hz.
Peygamber döneminde sahabenin de çek irge yediğ ini belirtilmiş ve
ask erlerin çek irge ile beslenmeleri sağ lanmıştır. Böylece direniş
mütarek e imzalandık tan sonra dahi ik i aydan fazla devam etmiştir.
Ne var k i Fahreddin Paşa bunun için divan-ı harbe verilecektir. Ancak
sonrasında beraat etmiştir. Ayrıca Medine Müdafaası sayesinde
muk addes emanetler Anadolu'ya k açırılmış ve Niğde'de sak lanmıştır.

92 B i R i N C i D ÜNYA SAVAŞI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Suriye-Fi listin Cephesi

M
ustafa Kemal Paşa. Aralık 1 9 1 6'da vekaleten. Mart
1 9 1 Tde de asaleten 2'nci Ordu Kumandanı oldu . Karargahı
Diyarbakır'da bulunan 2'nci Ordu'nun kurmay başkanı Miralay i smet
llnönül Bey'di . Mustafa Kemal Paşa ilerleyen yıl larda kader birliği
yapacağı ismet Bey'i ilk kez burada yakından tanıd ı . Ne var ki bu
ordunun başında fazla kal amamış ve Suriye-Filistin Cephesi'nde
işlerin kötü gitmesi üzerine Temmuz 1 9 1 7 itibarıyla Haleb'teki 7'nci
Ordu Kumandanlığına tayin edilmişti . Ancak cephe kumandanı olan
Alman General Falkenhayn ile yaşadığı anlaşmazlık yüzünden Ekim
1 9 1 Tde istifa etti.

Falkenhayn'ın cephedeki kötü gidi şatı durduramaması ve yerine


Liman von Sanders'in atanması üzerine Mustafa Kemal Paşa
Ağustos 1 9 1 B'de bir kez daha 7'nci Ordu Kumandanı oldu.
Ardından güçlü lngiliz kuwetlerine karşı başarılı muharebeler yaptı .
Ordunun imha edilmesini önledi ve ağır bir tahri battan kurtarmak
için Şeria Nehri'nin doğusuna geçirmeyi başardı . Yaptığı işin önemi
herkesçe takdir edildiğinden 22 Eylül 1 9 1 B'de kendisine "Fahri
Yaverlik" unvanı verilmişti .

94 B i RiNCi D ÜNYA SAVAS I

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Lim a n von Sanders ve
Yıldı rı m Ord ul a r Gru b u

L
iman von Sanders şüphesiz Alman Genelkurmayı'nın adamıdır.
Balkan Savaşı'nda hezimete uğramış Osmanlı ordusunu ıslah
etmek maksadıyla . 1 9 1 3 yı lı sonunda lstanbul'a gelmiştir. Sert ve
haşin mizacı nedeniyle Alman subayların bile yakındığı bir kişidir.
Prusya ordusunda öne çıkmış bir isim olmamakla beraber, geçen
zaman içinde düzgün bir kurmay olduğu ve Türk kumandanların
görüşlerine itibar etmekle makul davrandığı görülmüştür. Ayrıca Türk
askerine saygısı büyük olan bir kumandandır. Enver Paşa kendisini
Çanakkale Cephesi'ne umum kumandan olarak tayin ederek buradaki
savunmanın başına geçirmi ştir. ,

Burada ilk olarak Liman von Sanders'in makul bir kumandan ve yanlışından
dinleyerek dönmesini bilen biri olarak si�rildiğini söyleyebiliriz. Bazı
konularda Mustafa Kemal Paşa ile gerilim yaşasa da sonunda işi tatlıya
bağlamayı bilen biriydi. Falkenhayn'ın başarısızlığı sebebiyle Yıldırım
Ordular Grubu Kumandanlığına getirilecek ve burada yolu Mustafa
Kemal Paşa ile bir kez daha kesişecekti . Ancak Mondros Mütarekesi'nin
imzalanması ile beraber görevini Mustafa Kemal'e devredecektir.

96 B I R I NC i D Ü N Y A SAVASI

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Mondros M ütarekesi

S
avaş çöküntüyü beraberinde getird i . Türkiye'ye dayatı lan ölüm
fermanının ilk adı Mondros i d i . 30 Ekim 1 9 1 B'de Osmanlı
imparatorluğu Haleb ve Musul sınırına çekilmişken barış talep etti.
Avrupa'daki müttefiklerinden Avusturya-Macaristan'ın gücü çoktan
tükenmişti . Türk cephelerinin Avusturya-Alman bloku ile bağlantısı
da Bulgaristan'ın savaştan çekil mesiyle kesi lmişti . Türk toplumu bu
çöküntüden kurtulmak için milll mücadeleyi tercih edecekti . Mustafa
Kemal ve Kazım Karabekir gibi milll bir mücadele başlatılması
gerektiğini düşünen bazı komutanlar, siyasi ve idari direnişin
örgütlenme ağını oluşturdular.

Mondros sonrasında henüz lstanbul'a yeni ulaşmışlarken Mustafa


Kemal'e yaveri itilaf devletlerinin donanmalarını göstererek "Paşam,
gelmişler" demişti . lstanbul limanı yabpncı gemilerle doluydu. işte
o gün Mustafa Kemal "Geldikleri gibi giderler" dedi. Asl ında akıllı
bir strateji ve plan ile inançlı bir örgütlenme bu işgali defedebilird i .
Memleket her n e surette olursa olsun. işgalden kurtarılmalıydı . Bunun
için lstanbul günlerinde başta asker arkadaşları olmak üzere pek
çok kesimle irtibat kurdu ve kurtuluş çareleri aradı . Yaklaşık altı aylık
çalışmaları onu kurtuluşun Anadolu'dan başlayacağı görüşüne getirdi .

98 M Ü TARE K E D O N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


1'!mN.U=PI:V_B.

Shıdl ccase � Jloozı1 ı.oeal tJ,ıııe: t cm Thur:ode.y, 31st

Octob&�. ;J.9l8.

fimed in cbıplica1iı: oa �oard Bls


Britanni c �eaey'1 n Sb ip ''Af1.AlıDllHO N11
" e,. Lecmoa, the a'Ctlı
at P'ort 1ııftıcl.lo
Oç'Woer1 l.918.

Levent Şahverdi Arşivi


.

Mütareke Dönemi lstanbul'u

M
ondros Mütarekesi sonucunda itilaf devletleri aralarına
Yunanistan'ı da aldılar ve lstanbul'u işgal ettiler. Sur içindeki
eski lstanbul , Fransız işgal böl gesiyd i . Beyoğlu ve Boğazlar mıntıkası
Britanya'ya bırakıldı. Kad ı köy ve Üsküdar bölümünde ltalya kontrolü
ele geçird i . Bununla beraber şehrin yüksek komutası ve genel
denetim Britanya Yüksek Komiserindeyd i . Saltanat makamının
hakimiyeti ise Haliç kıyısı ile Bebek arasını kapsıyordu. Şehirde
dört kuwetin asker ve polisleri hakimiyeti elpe tutuyordu. Osmanlı
Dahil iye Nazırı şehir üzerinde üstün merci olmadığı gibi zabıta işgal
kuwetlerine bağlıydı .

Ancak lstanbul direndi. imparatorluğu Birinci Dünya Savaşı'na


sokarak felaketi getirenler bitmeyen enerji leriyle direnişe de yardım
ettiler. Bilinen lider kadrolarını dışladıkları için bu sefer başarıya
yardımcı oldular. N ihayetinde 6 Ekim 1 923 günü lstanbul sahiplerini
karşıladı ve kurtuluşunu kutladı. Bir hafta sonra Ankara'nın Türkiye
Devleti'nin başkenti olduğu ilan edild i . Böylel ikle l stanbul , Mudanya
Mütarekesi'nden beri yaşadığı kurtuluş havasından sonra Türk
tarihinin yeni bir safhasına geçişi gözlüyordu.

1 00 MÜTAREKE DÖNEMi

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Geldikleri Gibi Giderler!

M
ondros Mütarekesi sonrasında l stanbul'a dönünce ,
söylediği meşhur bir sözdür: "Geldikl eri gibi
giderler!" Yaveri Cevat Abbas Gürer, Marmara Denizi'ne
demir atmış bulunan itilaf Devletleri gemilerini gösterip,
"Paşam gelmişler" deyince bu etkileyici sözü söylemiştir.
Tabii bunun öylesine söylenmiş bir söz olmad ı ğ ı , yakında
baş latacağı Milli Mücade le'deki savaş stratejisinin teme lini
atan bir görüş, bir taktik adım olduğu görülüyor. Yine
bu sözün sadece bir temenni deği l , belirli bir plan ve
değerlend irme ve stratejik öngörüyle söyl enmiş olduğu da
açıktır. Diğer bir deyişle hayal kurmanın çok ötesindedir.
Zira kurmay kafası gideceklerini anlar; "Bunlar yorgun.
Biraz uğraş ırsan , aklını başına toplarsan, teslim ol mazsan
giderler. " Ka ldı ki bu düşünce itilaf Devletleri'ne karşı
Çanakkale'de gösterilen azim ve kararl ı l ıkla bir bakıma test
edilmiştir. Çanakkale Cephesi'ni aşıp l stanbul'a girseler
belki gitmezlerd i . Ancak yorgundular, bu çok açık bir duru m .
Atatürk de bunun farkı ndayd ı . . .

1 02 M Ü TAREKE DONE M i
·,

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Birinci Düny� Savaşı
Sonrasında lstanbul
Görüşmeleri ve Şişli'deki Evi
13 Kasım 1 91 B'de lstanbul'a gelen Mustafa Kemal , aylar boyunca
lstanbul'da kurtuluş için çareler aramış ve içlerinde saray ahalisi ,
gazeteciler. asker arkadaşları gibi farklı cenahlara mensup pek çok
kişiyle görüşmüştür. Bütün bu istişareler kurtuluşun Anadolu'da
olduğu fikrini pekiştirecektir. Anadolu'ya gidebilmek için karşısına
çıkan fırsat ise Samsun civarlarındaki Türk-Rum çatışmalarıyla
ilgili bir müfettişlik görevi olacaktır. Mustafa Kemal Paşa bu tarihi
yolculuk öncesinde sivil-asker çok sayıda kişiyle görüşmüş ve Padişah
Mehmed Vahideddin ile de bir araya gelmiştir.

Mustafa Kemal , l stanbul'a geldikten bir müddet sonra Şişli'de


üç katlı bir ev kiralamış ve annesi Zübeyde Hanım i.le kız kardeşi
Makbule'yi de yanına almıştı . Samsun'a hareket ettiği 1 6 Mayıs
1 9 1 9 tarihine kadar bu evde oturdu. Yola çıkacağını kardeşi
Makbule'ye ve annesine bir gece öncesinde söylemişti . 1 6 Mayıs
1 9 1 9 sabahı annesi ve kız kardeşiyle vedalaştı ve evinden çıktı. Bu
ev, günümüzde Şişli Atatürk Müzesi olan binadır.

'[ 04 M Ü TAREKE D ÖN E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ll oyd George ve
Türk Nefreti

D
avid Lloyd George 1 9 1 6 ile 1 922 tarihleri arasında lngiltere
başbakanlığını yapmıştı . Yani tam da Birinci Dünya Savaşı
ama özell ikle Milli Mücadele yıllarımıza denk gelir. Önce Osmanlı'ya
karş ı , ardından da Milli Mücadele'ye ve kurulmaya çalışılan
yeni Türk devletine karşı tavizsiz, sert ve küçümser pol itikalar
gütmüştü . Hatıraları Türkçeye çevri l d i . KitaRtaki hatıralarının,
özellikle Türkiye ile ilgili kısımlarında kendisinin Türk düşmanlığını
açık bir şekilde görebiliyoruz. Bu anlamda Yunanistan'ın Megali
idea fikrini ve Anadolu işgalini çok net bir şeki lde desteklemiştir.
Dolayısıyla Yunanistan'da "Küçük Asya Seferi" ya da "Bozgunu"
denen o fiyaskonun fikir babalarından ve en büyük destekçilerinden
'
biri hiç şüphe yok ki , David Lloyd Geo rge idi. Ancak Yunanlara
verdiği tavizsiz destek, bir bakıma onun sonunu da getirecekti .
Çünkü Başkumandan Meydan Muharebesi sonrasında Türk
ordusunun Çanakkale üzerine yürümek istemesi ve Lloyd George'un
savaşı devam ettirmeye çalışması ülkesinde itirazlarla karş ı laşmış
ve oluşan siyasi bunalım sonucunda başbakanlıktan ayrılmıştı .

1 06 M Ü T A R E K E D ÖN E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

Wilson i l keleri

W
oodrow Wi l son , 1 9 1 3-2 1 yıl ları arasında görev
yapmış olan Amerika Birleşik Devletleri başkanıdır.
Bizim tarihimizde "Wi lson llkeleri"nden dolayı bilinir. Bu
ilkeler 1 9 1 8 yılında Amerikan Parlamentosu'nda Wilson
tarafı ndan açıklanmıştır. Ona göre , savaşı tamamen bitirip
barışı getirecek ilkelerdir bunlar. Ancak galip devletlerin pek
hoşuna gittiği söylenemez. On dört maddelik bu deklarasyonun
Türkiye'yi de i l gilendiren tarafları vard ı . Orneğin, Brest-
Litovsk (Ocak 1 9 1 81 hükümlerine göre Kars'ta , bir plebisit ile
halkın seçimi söz konusu oldu. Kars Sancağı'nın halkı büyük
çoğunlukla Türkiye'yi seçti ; fakat mütareke şartları içinde
lngilizler bölgeyi Ermenilere bırakmak istiyord u . lngiltere başta
bu projeye tam sahip çıkmamışken zamanla o da Wil son'ın
projesine yakınlaştı . Ne var ki Amerikan temsilcisi General
Harbord , Kars'ın siyasi ve etnik coğrafyası hakkında hiç de
Başkan Wilson gibi düşünmüyordu . Görünüş oydu ki Ankara'da
teşki l edilen Türkiye Büyük Meclisi Hükumeti , Ermenilerle savaş
vererek Kars'ı yeniden kazanmak istiyordu ve Kazım Karabekir
Paşa bunu sağlad ı .

1 08 M Ü TA R E KE D ON E M i

Levent Şahverdi Arşivi


THE TEXT OF THE FOURTEEN POINTS

pRESIDENT fl'ILSO!V'S Fourtuıt Polnu, a, #d /orıA in ·.,. addre,. made W/ore tlae }ol.nl
...don ol Coıeıreu, o• ]ttnaary 8, 1918.
dııiı he.linı ad tM whole ttrudure
n :nı::�:�...�
and validitJ or inıtr­
1 = ::c:-..:ıtı:e::ı n1donııl lıw b loreYer inıp.lttd.
Mandlnp of .tnf ldn� b•t ctiplen11ey ..tıaJI pn>«� alwa)'t
franklJ ıand in tbe püll vlew.e 8 All Frendi territO:,. aboold be frecd md tbe invaıded
portionı ratered. and ıhe wronı done to 1-'nnu by
2 AIMolllte rreeıt.. ., navipti.a .....
the
alde territ:orial waten alik6 in PHC• and io war. n;.
ou.. ...
.. Lo e,
Prv11la in 1171 io the ma.Utt ol Aluee- rnin which
b mldtlecl the peffC of the wcwld lor nt:tırlJ &rıy yeııra,
«Pl .. the k*I m117 be clMCd in wbole w in pwt bJ
inıernıtiMtal adi.. � the enforttınent fil inıemaıional be JMde iltt.Ul'e in the lnıeretıı or
a ali.
thould be riflııed, in orckr ıh ı JH!ıttt. m•1 once more

COV"1tın.t..

3
The reDMTtl, .. P"llWe. .C .U ..
rlttt .. the � abl thmen ol
r., •
ı i
ec omlc bu­ 9 A readjwtmmt el lbe IA!tllttt ol IWJ .Mald be
t"lected alonı dcarly rttepiaable lineıı of nıılon·
ality.
d t equalit1 or tude
eorıditiom a:nıenı all the rıaıionı �li.nı to the pnee
an

aııd auodatinı dırnmh•H lor it• n�lııtmııntt.


}0 The peoplct ol Allllrl•llunguy. wbottı p)ace
4 �d eq aıe pnnıeea pven
u ..-d tahn dıat natlonal •nıtını th• nıtionı we W'İl!b ıo ıee ureıuardf'd •nd
lh l
•uurttl, ou d be •<:� ıhe :ırc:c:tı opporuınlıy of
anuameou wlll be reduted to thı lownı polnı ron­
Iİttttıl whh domntic ..reıJ. auıcmomou dCYdopmc:nt.

5 A free. � ..d .ı..latd.J inapmi.al Mju.._


meni et ali ee
lonlal daimı bNed upon ı ttritt obeeırv·
M!Ce ol thıı: principle ıbıt ln dderrolninl ıll tueh quet­
11 ::.ı�::i;;1or�e:"=.�;";9rb�a�:�
frr.e and lecutf' •C«M ıo the se11 ; and the re.lations of ıht
donı ol tovudpny tbt lnıueaı ar ıhe popıdaıionı «tft. ie"'ttıı.1 Balkan Statet ıo one another ddenninW by
rcmed nnıtt "*"'" e<'IU.I wf'ichı wilh the eqoııable tlahnı friendly tcHmWl alcmı bbı:orir:ılly n.ıahlialıed lin ofn
of the ıovern�t "IM:lık tide lı ıo be detennined. allegiwme ınd aıtionıı.llty: ıı.nd inıemalioaal 1uatM1tee1 .

Cl'f"� ., all ....... ıerriı.,., -· ınııdı .


ol the politiW ınd eıconunüc indrpenclC"nCe. .,d tttri·
6 torlal integrily ol the �ff•I DaUr.•n Statee tb uld be o
..
'Ih
ıe
ıdc nunt Ol a
: U quettlOAı ettinı ltıtff:ia H will
attar• ıhe Mit arwf frfftt eoopa-.ıi- of the other nalloru
mtcred upoa.
. '
or rluı w...W ba Htainiaı ı- � ..
Ullha� and
12 .�!':ı�·.:::=,..-':ı::::::.:::. 'i::;
whidt are now Turklıh rı.Je
•nembarn.ecl opperturıity fet the indt'pell:dent detfl'Mi­
nıdon of ba oıım political deTd•ptnmt and n•ll-•I thcı othtcT nıtiooalitiıes undtt
.t..Wd be ae.ured an undoubıed ueurh, ef life arıd an
aluoluıdy unnt0lıe1ı(d opponunltr of ntonomouı dt­
pollcy, and uture btt ol a ıı.in«r• weleome inıo ıhe

dıooılnı; hld. ..,.


�ld1 o( (ree n•IİOl\I undtt in,KJtutioıuı of her own
tban a wdcome, udılWKe •lt6 of "d•pınm� and tho D•rdaoclln ahould be pennınently
Op(Ged u a free peua
ı
ıe ıo the tblps aod eomm� ol
�·ery klnd th• .be ınıı1 n«tl and ınaJ heradf delire.
The tretmf'llıt acc:erded Rami• b1 latt ai1te:r n•tlonı ia ali tina hl
-der iıltcnuıtional pannleet..
tbe mendu I• eome wlll be the Kid ıeg ol their ıood·
wlll. ol thdr �hm.lion of her neoech u dhthtl'liJhed
from thrir o- internu. and ol their inıelllımı and 13 !: !a=.�����il�
i ��e�; � n�ab::� dl
w:ı.Hl&.th ıympetbJ. lndbp•tably PoUth poput.tions. whlch ahould be ataared
ı lree and 1ea.re H.tCM lO tbıe IH.
ud whete politiul

7 �!r:': !:.:':.•mjeyı
;;;;.int•.�,·:,:•: 1;m�•::
and tt9non1İc lndtpendmce and tcrritorial h11cfrity
ahoWd be swıranıttd by intt:mati••I t:OTeoanı.
eommon with ali eıher
free nltlont. No othı:r linısle ad will 1erve H thlı wiU
10Verdpty whieb .tıe

ffl'Ye to ttttore eonidnıce amoaı the nationı in ıhe lawt


whkh thıe'1 hın: themklves ıd and detn'mined '°" thr
14 !,;:��;ı.:,::ı::=·:r'::: :��

ei
fOTentment ef th r rcbri•tH wlth one anot.her. Whhouı
ltıg ınuıual paanıtt
ıt t ol polltlaıl bıdepmdente erıd
twritorial intefrilJ to
IP'Hf enci tmall Sutf!ıl .ııu.

Levent Şahverdi Arşivi


Mazl u m M i l l etler

M
i l lT Mücadelemiz ve onun önderi Gazi Mustafa Kemal
Paşa, i stiklal Savaşı'nın ardından kurulan bağımsız
Türkiye Cumhuriyeti . . . Bu kavram ve ardındaki gelişmelerin
dünya siyasetinde büyük karşıl ıkları vardır. O dönemde dünyanın
çok büyük bir kısmı ve tüm lslam coğrafyası Batılı devletlerin
işgal ve sömürüsü a ltındaydı . Batı lı devletler yenilmez olarak
görünüyordu. Doğulu olan bu toplumlara "Mazlum Milletler"
deniliyord u . Ancak yeni Türk devletinin hem imparatorluğun
dağılmasından sonra ortaya çıkan Balkanlar ve Orta Doğu
dünyasında hem de bütün lslam aleminde gerçekten etkileri
olmuştur. Bugün hala Kuzey Afrika'da , Cezayir, Tunus halk
kültüründe pazarda satı lan camaltı resimlerde bile istiklal
Savaşı komutanlarının portrelerini görürsünüz. Dönemin
dünyasında özellikle Hindistan Müslümanları arasındaki
değerlendirmelerin heyecanı halen devam etmektedir. Mustafa
Kemal Paş a , l slam dünyasında da bir kahraman olarak kabul
edilmiştir. Hatta Pakistan'ın m i l lT şairi Muhammed i kbal de
dahil olmak üzere, pek çok şair ve yazar tarafından onunla ilgili
eserler ortaya konmuştur.

1 10 M Ü T A R E K E DONEMi

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Manda ve Himaye N edir?

S
iyasal anlamdaki "manda", Fransızca bir kel ime olup,
Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra az gelişmiş bazı ülkelerin
kendilerini yönetebilecek kadar ileri bir seviyeye ulaşabi lmeleri
için Cemiyet-i Akvam adına bazı büyük devletlere verilen
yetkidir. Mandada , geleneksel sömürgecilikten uzaklaşmak
_
düşüncesi varsa da aslında pratikte pek öyle olmamıştır.
Himaye ise zaten kullandığımız bir kelime olup, orada da
uluslararası ilişkilerde bir devletin d iğerini tek taraflı koruma
altına alması anlamına gelebiliyor. Tarihimizde manda ve
himaye Birinci Dünya Savaşı'nın bitiminde Osmanlı Türkiye'si
için düşünülmüştü. Özellikle Amerikan mandası ve l ngiliz
himayesine taraftar olanlar vard ı . Oluşan korku ikliminde
mandacılık taraftarları avuçta kalan küçük bir toprak parçasına
razı geldiler. Ama Atatürk korkmadı ve şartlar ne olursa olsun
orduya ve millete güvendi . Kendisi gibi düşünen arkadaşlarıyla
birlikte kongrelerde mandacılık ve himayecilik reddedildi.
Ardından da vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı için büyük
bir mücadele verilmeye başlandı.

1 1 2 MÜTAREKE DONEMi

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Osmanh'nın Yıkıhşı
Kaçındmazd ı

B
· u böyledir; imparatorluklar yıkı lır. Doğru dürüst yıkı lan bir
imparatorluk, tasfiye edilen bir imparatorluk anavatanı
kurtarır. Anavatanın kültürel uzantıları yaşamaya devam eder.
Bugün Balkanlar ve Orta Doğu'da derece derece her halkın
bünyesinde bu izler görülür. Önemli Balkan dil lerinde ve Arapçada
Türkçe splisizmler (ödünç kel ime, deyiml. folklorda ve mutfaktaki
izler yanında, hukuki mevzuatta da bugün ve hepsinde Türk dilli
kültürel azınlık "emperia" memleketlerde hayatına devam eder.
O. dönemin şartlarında Osmanlı'nın parçalanması kaçınılmaz
gibiyd i . Bunda başlıca etken. imparatorluğun çok şiddetli ve
kanlı iç çatışmalara girmesidir. Ne var ki Osmanlı imparatorluğu
yıkılırken maalesef içindeki ana unsurun, Türk unsurun Rumeli'deki
vatanını da kaybetmiştir. Açıkçası bu çok önemli bir kayıptır. Bizim
olmayan bir savaşa girmişiz. O savaşın sonunda kaybettiklerimiz
elbette var. Bir kere bu kaybettiklerimizin içinde en mühimi
saban tutan, demir döven nüfus var. Ve bu savaşın sonunda
asıl öneml isi Türkiye 50 yılda telafi edemeyeceği bir münewer

1 14 M Ü T A R E KE DON E M i

Levent Şahverdi Arşivi


zümreyi kaybediyor. Bunların yükünü hala taşıyoruz. Zira bir
medeniyeti , bir rengi temsil eden münewer sınıf ortadan
gidiyor. Yani bugünkü Türkiye eğer maziyle kopuk bir
gençlik sahibiyse bunun nedenlerini imparatorluğun içindeki
kopmalarda aramak lazım.

Levent Şahverdi Arşivi


Sevr Antlaşması

S
evr, Türkiye için bir kabustu . Ancak nihai tasdik gelmedi ve
Ankara Hükumeti kesinlikle reddetti . Zira Türklere karş ı ,
"Avrupa'da yeriniz yok ve Anadolu'da d a kim isterse sizden
istediğini alır. Kurak Anadolu yaylasının bir tarafına sokulsanız
ve lstanbul'da da yaşama hakkı elde etseniz ne nimet" havası
hakimdi . Sevr sarsıcı etki ler yarattı . Tepki sert oldu. En
önemli tepki lerden biri , Hint Müslümanlarının protestosuydu.
Sonrasında Lloyd George bile i leri gittiğini anlamıştı .
·
sevr, Türkiye üzerindeki emellerin unutulamadığını ve unutulmaz
olduğunu gösterir ama bu emellerin ortak bir güçle ve
tatbikatla gerçekleştirilmesi konusunda Batı dünyası artık
eski gücüne sahip değildi. Trakya ve Anadolu topraklarının
Türkiye oluşu, bilhassa 1 930'1ardaki eğitim reformu ve sağlık
tedbirleri sonucu artmaya başlayan nüfus, 1 940'1arın sonunda
başlayan tarımsal hası lasının artmasını sağlayan zirai reformlar
ve 1 960'1ardaki sanayileşmenin büyüdüğü yeni bir cemiyet
yapısıyla Sevr gibi bir kabusun gerçek olması büyük ölçüde
önlenmi ştir.

1 16 M Ü T A R E KE D Ö N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sulta n Vahideddin ( 1 ı
I
V
Mehmed Vahideddin fazlaca günah keçisi ilan edilen,
• hataları abartılmak bir yana bazen yapmadığı işler bile
kendisine atfedilen bir padişahtır. Zira Birinci Dünya Savaşı'nın
hemen tamamında saltanat makamında V. Mehmed Reşad vard ı .
Vahideddin'e harbte saltanat süresi olarak hemen hiçbir şey
kalmadı. Tabii hataları vard ı . Belki de en önemli hatası Damat
Ferid'e aşırı güvenmesi ve liyakatsizl iğini görememesi oldu .
"Mustafa Kemal Paşa'yı Harbiye Nazırı yapabilirdi" denilmektedir.
Paşanın böyle bir teklifi yaptığına dair rivayetler de var. Ama
padişahın bu atamaya cesareti yoktu .

Bunun yanında iflah olmaz bir i tti hatçı düşmanıyd ı . Anadolu


mücadelesini bazı ki şiler ve gösteri ler.le ittihat Terakki ile
aynileştird i . Bu hata , onun ittihat Terakki'yi de Anadolu
hareketini de anlamayacak kadar zayıf görüşlü olmasından ve
sağlıklı bir mütalaa yapamamasından i leri gelir. Taraftarları nın
ne kadar olayların d ışında kalan, zayıf mütalaalarda bulunan
adamlar olduğunu kavrayamamı ştır. l stanbul basın ındaki

1 18 M Ü TA R E K E D O N E M i
l
Levent Şahverdi Arşivi
Levent Şahverdi Arşivi
Sultan Vahideddin c21
Anadolu muhal iflerine fazla taviz verip güvenmesi d e bir diğer
kusurudur.

Mustafa Kemal, kendi anılarında ve Nutu/(ta Sultan Vahideddin'i


uyuşuk, iradesiz olduğu kadar . daima yarı kapalı gözleri ile hilekar
entrikalar çevirmeyi seven bir kişi olarak tasvir eder. Belli ki
savaşın sonunda pekala dostane ilişkiler içinde olan ikilinin
arası artık iyi değildir. Vahideddin , şehzade v�liahtken uzun bir
Avusturya-Almanya yolculuğu yapmıştı ve yaveri Mustafa Kemal
Paşa'yd ı . Mütarekede de Anadolu müfettişliğiyle görevlendirecek
kadar bu ilişkilerini sürdüren sultan ile Mustafa Kemal Paşa
artık tamamıyla zıtlaşmış bir pol itika içine girmi şlerd i . Maalesef
VI. Mehmed bu tutumundan Sakarya zaferinden sonra dahi
vazgeçmed i ; Anadolu'.daki TBMM HükOmeti'ne Tevfik Paşa
kadar güvenme ve yanaşma basiretini de gösteremed i . Damadı
_
Ferit Paşa'nın tesiri altında kalıyordu. Yeterl i iradeyi ortaya
koyduğunu söyleyemeyiz. Dolayısıyla Milll Mücadele dönemindeki
basiretsizliği Vahideddin'in 1 7 Kasım 1 922 günü lngil izlerin HMS
Malaya zırhlısına binerek lstanbul'dan ayrı lmasına yol açtı .

1 20 MÜTAREKE DÖNEMi

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
M i l li M ücadele Oncesinde
Genel Görün ü m

B
irinci Dünya Savaşı'nı Osmanlı imparatorluğu açısından bitiren
30 Ekim 1 91 8 Mondros Mütarekesi ile Atatürk'ün TBMM'yi
kuracağı Ankara'ya ulaştığı 27 Aralık 1 9 1 9 arasındaki yaklaşık 1 4
aylık zaman Türkiye tarihi açısından çok önemli bir dönemeçtir. 23
Nisan 1 920'de TBMM'nin kurulmasına giden yolda bu sürecin iyi
izlenmesi gerekir. Zira Birinci Dünya Savaşı galip ülkelerin "Pirus
Zaferi" ile bitmişti. Savaştan yorgun çıkan itilaf Devletleri kendi iç
meseleleriyle boğulmuşlard ı .

Mısır, I rak ve Hindistan'da meydana gelen olaylar v e diğer


sebeplerden dolayı Britanya , Yakın ve Orta Doğu'daki isti la alanını
daraltmak zorunda kalacaktı. ltalya yor�unluğunun bilincindeyd i ; iç
problemleri vard ı , üstelik müttefikleri tarafından da aldatılmıştı.
O yüzden Türkiye'ye karşı daha hayırhah davranmaktaydı . Fransa ,
Britanya karşısında baskın durumda değildi. Beklentilerini tam
olarak karşı layamıyordu. Bütün bunlar Müttefikler arasında gerilim
ve parçalanma başlatacaktı . Kısacası , işgal altındaki Anadolu'da
Milli Mücadele'nin başlatılması için uygun bir zemin oluşuyordu.

1 22 M i L Lİ M Ü C A D E L E D O N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Kuva-yı M i l l iye

K
uva-yı Milliye , "Milti Güçler" anlamına gelmektedir.
Onlara kısaca "Kuwacılar" da denird i . Anadolu'nun
işgali ile birlikte Mondros Mütarekesi'nin .ölüm fermanına
benzer dayatmalarına karşı Türk mi lletinin bir nevi kendini
müdafaasıdır. Fakat yekpare ve tek merkezden organize
edilen bir yapı değildi; her biri kendi bölgesinde, yöresinde
oluşturulan birl iklerden müteşekkil d i . Yani nerede bir i şgal
varsa. orada bir direniş vard ı . Kuva-yı Mil liye sayesinde
Milti Mücadele'nin ilk silahlı direnişi 1 9 Aralık 1 9 1 B'de
Dörtyol'da , Fransızlara karşı ortaya konmuştur. Bu ilk kurşun ,
1 9 Mayıs'tan öncedir. Ardından da lzmir'in işgali ile birl ikte
Batı Anadolu'daki Kuva-yı Milliye birlikleri harekete geçtiler
ve yerel örgütlenmeler olarak zuhur etti ler. Düzenl i ordunun
kurul uşuna kadar eşgüdümlü olarak çalışılmıştır. Ancak bu
süreçte birtakım ayrılıklar da yaşanmıştır. Yöresel direnişe
liderlik eden çete reisleri düzenli bir ordu içerisinde yer
almak istememişlerd i . Fakat zamanla bu mukavemet kırılmış
ve Mustafa Kemal Paşa tarafından düzenli orduya dahil
edilmişlerdir.

1 24 M i L Lİ M ÜC A D E L E D O N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

ilk Kurşun :
Güney'de Direniş Başhyor
------

F
ransızların kendi işgal bölgelerinde yerli Hristiyanları ve Ermeni
lejyonerleri kullanma isteği Fransız işgal birl iklerine karşı direnişin
başlamasına neden oldu. Maraş, Anteb ve Urfa'dan önce Dörtyol
mıntıkasında direniş başlamıştır. Dolayısıyla Batı Anadolu'da redd-i ilhak
cemiyetlerinde ve kongrelerde hukuku savunmak üzerine konuşulurken ,
güney bölgesinde direniş hareketlerinin ve işgale karşı birleşmelerin
1 9 1 9'u bile beklemeden başladığı söylenebilir. Bu direniş hareketleri
ciddi derecede etkili olmuştur. Mesela, 21 Ocak 1 91 9 tarihinde
Maraş'ta , "Fransız bayrağı kalede dalgalandıkça Cuma namazı farz
değildir" denil iyor. 1 1 -1 2 Şubat tarihlerinde bir ay bile sürmeyen
mücadele sonunda Maraş bölgesi boşaltıl ıyor. Yine 1 9 1 9'un son
aylarında bu savunma ve örgütlenme Ç� kurôva'da 1 909 olaylarından
beri görülmeyen çatışmalara neden olmuştu. Aynı esnada Karadeniz'de
Pontus hareketine karşı bir huzursuzluk yaşanıyordu. Batı'da ise Yunan
işgali bardağı taşıran son damla olacak ve direniş başlayacaktır. Bir
merkezden yönetilmeyen bu mahalti' direnişler, Anadolu'daki Milli
Mücadele hareketine ilham vermiştir.

1 26 M iLLİ M ÜCADELE D Ö N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
. .

lzmir'in işg a l i

Y
unan birl ikleri 1 4- 1 5 Mayıs 1 9 1 9'da , Amiral Calthorpe'un
kumandasında, körfezde demirleyen Britanya donanmasının
himayesinde lzmir'e çıktılar. lngiltere . Yunanistan'ı hem manen
hem maddeten desteklemiştir. Doğrusu Fransa dahi Yunanistan'ı
desteklemekte tereddüt etmemişti . Buna rağmen maalesef şehir,
dönemin askeri geleneğine uygun , güçlü ve düzenli ordularınki
gibi bir işgal yaşamadı. Ağır Mondros şartlarının daha da
ağırlaştırıldığı ve işgal hukuku şartları içinde hareket etmeleri
beklenemeyecek Yunan işgal kuwetlerinin tavrının herkesi tedirgin
ettiği ve tepki yarattığı açıktır.

Karaya çıkan Yunan kıtalarının karşısında, o gün , o an i l k şehitler


de adlarını tarihe yazdırd ı . Bunların bazıları mevcut kolordunun
subayları ve gazeteci Hasan Tahsin gibi görevlerinin sorumluluğu
ve onuruyla hareket etmiş olan kimselerdi . Bazıları ise karaya
çıkan Yunan kıtaatın efradının askeri teamül ve disiplinden
yoksunluğu dolayısıyla katledilen asker ve sivil lerdi . 1 5 Mayıs ve
sonrasında, Türk halkı direniş için lzmir'in bu durumundan ibret ve
direniş gücü ald ı .

1 28 M i LLİ M Ü CADELE DONE M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Helenizm
1 9 . yüzyı la gelindiği zaman beşeriyetin ve Avrupa'nın
kafasında şu fikir vard ı : "Biz ancak ve ancak eski Yunanla
var olmuşuz . " Hatta 1 8 . yüzyı lda bu daha da abartıl ıyordu : "Ne
ki Yunanistan' da vardır ondan sonra hepsi boştur (pseudol ,
tekrarlamadır. Biz yalnızca Helenizm'le var olan modern
insanlığız." B u , bir Helenizm cereyanıdır ve çok kuvvetli bir
akımdır. Bu yüzden Yunan ayaklanması sırasında, Lord Byron
başta olmak üzere , seçkin münevverler gidip Türk cephesine
karşı savaşırken ya hastaland ı l ar ya da muharebede öldüler.
Bunlar, Yunani stan için ölmüşle�d ir. Mesela Lord Byron
Türkleri de seviyor, takdir ediyord u , fakat bu onun için mühim
deği l d i ; ona göre , hürriyet idealinin yaşaması için Helenlerin
Türklerden kurtulması lazı mdı . Kendisi bu yolda hayatını ortaya
koymuş, hem de Londra'daki parlak hayatı bırakıp genç yaşta
Yunanistan'ın batakl ıklarında hastalanarak ölmüştür. Avrupa'ı:ıın
önemli bir kısmı üzerinde etki l i olan Helenizm hiç şüphe yok ki
M i l li Mücadele dönemi medhalinde Yunanların işini fazlasıyla
kolaylaştırmı ştı .

1 30 M İ LLİ M ÜCADELE D Ö N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
9'uncu Ord u M üfettişi

M
ustafa Kemal'in Anadolu'ya geçişinde resmi görev olarak
bu unvan ona verilmiştir. Resmi vazifesi 9'uncu Ordu
Müfettişliğiyd i . Bu ordu 7 Haziran 1 9 1 8 tarihinde kurulmuştu.
Özellikle Kafkas Tümenleri bu orduya bağlıyd ı . Mustafa Kemal
Paşa müfettiş sıfatıyla Canik yöresindeki Türk-Rum çatışmalarını
inceleyecek ve asayişin sağlanması için gerekli önlemleri alacaktı .
Tabii vazifesi sadece kağıt üzerinde kalacaktı . Bununla beraber,
lstanbul'dan çok geniş yetkiler almıştı , sadece kumandanlara
deği l , val i ve kaymakamlara da emir verme yetkisine sahipti .

1 6 Mayıs 1 9 1 9 günü Band1rma Vapuru ile lstanbul'dan hareket


eden Mustafa Kemal Paşa yanına güvendiği insanları ald ı .
Müfettişlik heyetinde 2 2 kişi bulunuyordu. Vapurda çeşitli
işlerden sorumlu 25 kişilik bir erbaş-er grubu da bulunuyordu.
48 kişiyi taşıyan Bandırma Vapuru 1 9 Mayıs 1 9 1 9 Pazartesi
günü sabah saat B'e doğru Samsun'a vardı . Heyet burada
askeri ve mülki erkan tarafından karşı landı . Ardından da vakit
geçirmeden MillT Mücadele hareketinin alt yapısını oluşturmak
için çalışmalara başladı .

1 32 M i LLİ M Ü CADELE D O N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Samsun 'a Cıkış
1 5 Mayıs'ta Yunanların lzmir'e çıkışı üzerine, 9'uncu Ordu
Müfettişi Mustafa Kemal ivedi biçimde Samsun'a hareket etti
ve 1 9 Mayı s günü Samsun'a geldi. Resmi görevli olması sebebiyle
bir heyet tarafından karşı land ı . Bir müddet burada mesai yaptıktan
sonra Havza'ya geçt i . Tabii kısa sürede bu görevinden azledildi
ama yine de Anadolu'da direnişi örgütleyen Erzurum ve Sivas
kongrelerini tertip ederek Ankara'nın ve yeni mecl isin yolunu açtı .

Samsun, kurtuluş mücadelesinin fiti linin ateşlendiği şehir


oldu . N itekim seneler sonra o günü anlatırken, "Samsun'u ve
Samsun halkını gördüğüm zaman memlekete ve millete ait bütün
tasawurlarımın, kararlarımın yerine getiri lebilir olduğuna bir defa
daha kuwetle inanmıştım . Samsunluların hal ve durumlarında
gördüğüm, gözlerinden okuduğum vatanseverlik, fedakarlık, ümit
ve tasawurlarımı müspet bir inanca götürmeye yeterli olmuştu"
diyecekti . Bu olay tarihimizin en önemli dönüm noktalarından
biridir. Atatürk de zaten Nutuf(u bu tarihten başlatır. Hatta
ileride doğum gününün tarihi olarak 1 9 Mayıs'ı seçmesi de böyle
açıklanabilir.

1 34 M i L Lİ M Ü CADELE D O N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Bandırma Vapuru

B
and1rma Vapuru , lskoçya'da imal edilmiş bir yük ve yolcu
vapuruydu. Britanya'dan sonra Yunanistan'ın kul landığı
vapur 1 894'te Osmanlı'ya , ldare-i Mahsusa'ya geçmiş
ve ismi Panderma yapılmıştır. Mustafa Kemal , Karadeniz
kıyısındaki Pontusçulara karşı savunmada olan Türklerin
diğeriyle çatışmasını önlemek gerekçesiyle, 1 6 Mayıs'ta Galata
rıhtımından bir motorla hareket ederek, milli mücadeleni Kız
Kulesi açıklarında bekleyen Band1rma Vapuru'na bind i . Vapurun
kaptan ı tecrübeli bir isim olan lsmail Hakkı murusul Bey i d i .
Mustafa Kemal Paşa, yolculuktan birkaç gün önce , kaptanla
görüşmüş ve güzergah ve yolculuk hakkında epeyce konuşmuştu .
Böylece, adeta tarihi değiştirecek olan Bandırma Vapuru saat
1 6 sularında hareket etti . Vapur dalgpların etkisiyle sallantısını
artırınca güvertede oturanlar birer ikişer içeriye girdi ler, dev
dalgalar arasından yola devam edildi . 1 9 Mayıs sabahı, lngiliz
denetimindeki Samsun'a geldiklerinde neredeyse hastalanmayan
kalmamıştı. Mustafa Kemal Paşa da kulak ağrı's ı çekiyordu . O
gün taşıdığı yolculardan dolayı Türk tarihine geçen Bandırma
Vapuru , 1 924 yıl ında maalesef hurdaya alınıp sökülmüştür.

1 36 M i LLİ M Ü CA D E LE D Ö N E M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Havza Genelgesi

M ustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler ilk anda Samsun'da


etkin olamadılar, olmak mümkün değildi . Karadeniz'i kontrol
eden Britanya askeri kuwetleri ve General Milne , paşanın
gelişinden huzwrsuzdu ve burada bulunmasını istemiyordu.
Mustafa Kemal Paşa ve karargahı teşkilatlanma hareketi bir yana,
açıkça konuşmanın bile pek akı ll ıca olmayacağı bir noktadaydılar.
Ama Havza'ya çıkıldığı zaman faal iyet başlayacaktı . 25 Mayıs
günü Havza'ya ulaştılar. Burada çok kalınmamıştır, zira şehri
örgütlenmeye çok uygun bulmadılar veya burası yeterince güçlü
bir strateji k merkez olarak görünmüyordu. Ancak bir tamim
(genelge) yayımland ı . 28 Mayıs 1 9 1 9'da yayımlanan bu tamim
Milli Mücadele döneminin i l k genelgesi oldu. Genelge kapsamında
Mustafa Kemal Paşa, Mondros'un hilafına, askeri birliklerin
terhis edilmemesini istiyordu. Ayrıca halktan direniş teşkilatları
kurmaları ve protesto eylemleri yapn;ıaları da isteniyordu.

Ote yandan lngil izler, lstanbul'u sıkıştırmaya başlamışlardı . Zira


Mustafa Kemal'in Samsun civarına gel işinin kağıt üstündeki
sebebi, bu yörede Türklerle Rumlar arasında çıkan çatışmaları
araştırı p , rapor hazırlamaktı . O ise lstanbul'dan gelen telgrafları
geçiştiriyordu . Bunun üzerine lstanbul'a geri çağrı l d ı . Fakat bu
çağrıyı yok sayacak ve Amasya'ya hareket edecekti .

1 38 T A M i M LE R , KONGR E L E R , G 0 R Ü $ M E L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ama sya Tam i m i

M
i l li Mücadele'nin başlangıç tarihi Mustafa Kemal'in
Samsun'a çıktığı gün olan 1 9 Mayıs 1 9 1 9'dur, bu
böyledir. Fakat "Şartların değerlendirilmesi açısından nedir?"
diye sorulursa bu , Amasya Tamimi'dir. Amasya Tamimi bütün
cihanda işgalci devletler arasında , komünist ihtilali kavgasını
veren Rusya'da, Uzak Asya'da, Hindistan alt kıtasında, bir
kavganın ve yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Onun için bu tarih üzerinde ısrarla durulması .gerekir.
1 Amasya'ya geldikten sonra çalışmalarına devam eden Mustafa
Kemal Paşa, Rauf Bey (Orbay) , Refet Bey (Bele) ve Ali Fuat
Paşa (CebesoyJ ile birlikte bu tamimi yayımlamıştır. Amasya
Tamimi'ne izleyen dönemde pek çok kumandan daha imza
koymuştur. Bu tamim ile memleketin içinde bulunduğu durum
resmedilmiş, kurtuluş için yöntemler ortaya konmuş ve milli
bir kongre toplanması istenmiştir. Aynı tamimde "Mi lletin
iradesi bu mücadeleyi yürütecek ve kararı alacaktır" ifadesi de
yer almıştır. Böylelikle Milli Mücadele yolunda çok önemli bir
adım atılmıştır.

1 40 TAM i ML E R , K O N G R E L E R , G Ö R U S M E LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Erzuru m Kongresi

E
rzurum'daki kongre, toplanma amacı bakımından bölgeseld i ,
ancak, alınan kararlarla milli b i r kongreye dönüşecekti .
Erzurum Kongresi teşkilatlanma ve katılım yönünden doğuş
halindeydi . Mustafa Kemal Paşa'nın lstanbul'da verilen yetki leri
kongre öncesinde elinden alınmış, o da askerlikten istifa ederek
mil letin bir ferdi olacağını söylemişti . Ancak bu statünün bu
mücadeleyi götüremeyeceği de barizd i .

Kazım Karabekir ve A l i Fuat Paşaların Mustafa Kemal'i yine


kumandanları olarak tanıyacaklarını bildi rmeleri ve bir nevi
biat etmeleri mücade lenin yolunu berkitti ve kongre başkanı
seçi l d i . Osmanlı tarihinde ilk defa merkezin karar ve kesin
emirlerinin aksine hareket eden bir zümreleşme vard ı ve bunu
.
devletin asker ve sivi l memurları yapıyordu. Mustafa Kemal
Paşa ve örgütünün yeni unvanı , "Temsil Heyeti Başkanlığı" i d i .
"Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz" ve "Her
türlü yabancı işgal ine ve müdahalesine karş ı , m i llet hep birlikte
direni ş ve savunmaya geçecektir" gibi önemli maddeler i lan
edild i .

1 42 TAMİMLE R . K O N G R ELE R , G O R U ŞM EL E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Temsil Heyeti
Te msil Heyeti ya da Heyet-i Temsil iye Erzurum Kon_gresi'nde
1 oluşturulmuştu ve alınan kararlarla milli bir yapıya
dönüşecekt i . Mustafa Kemal Paşa'nın lstanbul'da verilen
yetkileri kongre öncesinde el inden alınmış, o da askerlikten
. istifa ederek mil letin bir ferdi durumuna gelmişti . Fakat orada
kongrenin başkanı seçildi ve artık "Temsil Heyeti Başkanlığı"
görevindeyd i . Erzurum'dan sonra , toplanması Amasya
Tamimi'nde i lan edilen milli kongre için Sivas'a geçildi . Aynı
dönemde l s.t anbul Hükumeti kongrenin basılması ve Mustafa
Kemal'in tutuklanması emri verd i . Mevcut şartlar altında
kongre topland ı . Yeni bir heyet teşekkül ederken başkanı yine
Mustafa Kemal'di. Erzurum Kongresi kararları aynıyla kabul
edildi. Manda ve himaye kati suretle. reddedil d i . Bu arada
Mustafa Kemal Paşa yıl ı n son günlerinde Ankara'ya geldi ve
Ankara'yı Milli Mücadele'nin idare merkezi seçti . Mebusan
Mecl isi'nin dağıtılmasının ardından da Ankara'da Büyük Millet
Meclisi açılınca, Temsil Heyeti lağvedi lerek ülke yönetimi bu
meclise devredi l d i .

1 44 T A M i M LE R , K O N G R E LE R , G O R Ü Ş M E L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sivas Kongresi

E
rzurum'dan sonra toplanacağı Amasya Tamimi'nde ilan edi len
milli kongre için Eylül ayında Sivas'a geçild i . l stanbul Hükumeti
ise kongrenin basılması ve Mustafa Kemal'in tutuklanması emrini
vermişti . Yeni bir heyet teşekkül ederken başkan yine Mustafa
Kemal Paşa'yd ı . Erzurum Kongresi kararları aynıyla kabul edildi
1 ve manda ve himaye kati suretle reddedildi. Anadolu mücadelesi
burada düzenlendi ; malzemenin nitel iği, etraftaki asker ve sivillerle
!, olan ilişki savaşı tayin edecekti .

Sivas Kongresi kararları içindeki en önemli ifade yeminde vard ı :


Buna göre "Vatanın b u hale gelmesindeki rolleri nedeniyle
ittihat Terakki ricalini tedib edeceğim. Ben ittihatçılığın
ihyasına çalışmayacağıma, ittihatçı yollarla ve siyasetle il işki
kurulamayacağı ve vallahi ve billahi . . ."' l stanbul Hükumeti ve onun
Anadolu Hükumeti'ni maceracı ittihatçıl ıkla suçlaması reddedil iyor
ve bu hareketle ilgileri olanlar artık Berl in ve Sovyet topraklarında
olan veya Azerbaycan'da bulunan ittihatçı liderlerle alaka larını
kestiklerini böylece ilan ediyorlard ı . Bu konuda değişim yoktu ve
taviz verilemezdi .

1 46 TAM i M LE R , K O N G R E L E R , G Ö R Ü Ş M E L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
. .

lttihatçıhk ithamı
1

stanbul'daki Damat Ferid grubu Mustafa Kemal'i ve
çevresindekileri devamlı olarak ittihatçılıkla suçluyorlardı .
Halbuki ittihatçılıkla bağları çoktan kopmuştu . itti.hat ve Terakki
l iderlerinin onları pek sevmediği ve onların da ittihatçılardan pek
hazzetmediği herkesçe malumdur. Ama bu gibi suçlamaların
haklı bir tarafı da vardır. Ankara'daki ilk mecl is binası bile bir
ittihat Terakki kulübü olarak yapı lmıştı . Nihayet milletin en
dinamik unsurları bu partinin saflarındaki genç unsurlard ı .
Bunların bir kısmı eski ittihatçı liderleri tutuyorlard ı . Hatta
Enver'i i ltica ettiği Almanya'dan getirip Milli Mücadele'nin
başına geçirmek i steyenler de vardı. Ama ittihatçıların önemli
bir kısmı artık bunun yürümeyeceğini ve bu sevdayı terk etmek
gerektiğin i , Anadolu Müdafaa-i Hukuk• grupları etrafında,
Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında toplanıp Mustafa Kemal
Paşa'ya kesin olarak katılmak gerektiğini anlamışlard ı . Esasen
istiklal Savaşı kadrolarında etkin ve önde gelen ittihatçılar yer
alamamıştı . Sivas Kongresi üyelerinin yemin metni ise zaten
ittihatçı siyaseti men etmekteydi .

1 48 TA M i M L E R , K O N G RE L E R , G Ö R ÜŞMELER

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Misak-ı M i l li

Y
eniden çal ışmaya başlayan Osmanlı Mebusan Meclisi
1 2 Ocak 1 920'de lstanbul'da toplanmıştı . Meclis baskı
altındaydı ancak yine de M i sak-ı M i l lT kararları kabul edild i .
Kabul edilen altı maddelik beyannamede devletin bağımsızl ığına
ve Türk vatanının bir bütün olup parçalçınamayacağına dikkat
çeki l mişti . Dolayısıyla milletin yaşayacağı milli sınırların
kapsamına da vurgu yapılmıştı . Mustafa Kemal Paşa daha
sonra açılacak Türkiye Büyük Mi llet Meclisi'ıide yapacağı
konuşmada "Efendiler bu hudud , sırf askeri mülahazat ile
çizi lmiş bir hudud değildir, hudud-u millTdir. Hudud-u millT
olmak üzere tespit edilmiştir" diyerek bel irlenen sınırlara
atfedilen önemi bir kez daha ortaya koyacaktı . Bununla birlikte
Misak-ı MillT sınırları içine dahil edilen yerlerden Hatay, Musul
bölges i , Batum l ivası ve Batı Trakya Lozan Barış Antlaşması
imzalandığında Türkiye toprakları haricinde kal d ı . Ancak Hatay
takip edilen pol itikalar ve denge oyunlarından iyi istifade
edi lmesi suretiyle 1 939'da anavatana yeniden katılabi ldi.

1 50 B Ü Y Ü K M i LLET M E C L İ S İ A Ç I L I Y O R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
. .

lsta n bu l ' u n işgali

M
isak-ı Millinin Ocak 1 920'de Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı
tarafından kabulü ve yarattığı heyecan Britanya'nın hiç hoşuna
gitmedi . 1 6 Mart 1 920'de lngilizler toplantı halindeki mebuslardan
bazılarını tutuklayarak götürdüler. Böylelikle lstanbul fiilen ve resmen
işgale uğradı . Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı kapatıld ı . Görünüşte
Osmanlı imparatorluğu ortadan kaldırılmış değild i . lstanbul'da sefirler
vardı ve Saltanat Hükumeti'nin dış ülkelerde sefirleri bulunuyordu.
Ordu elbette ki kontrol altındaydı ama dağıtılmış değildi . Bir Osmanlı
hükumeti vard ı , fakat bu hükumetin kendi başkentindeki asayiş gücü
Unkapanı Köprüsü ile Bebek Karakolu arasındaydı .

lstanbul'da müttefiklerin kontrolünü bile Britanya üstlenmişti.


ltalya'nın Anadolu yakasındaki işgal faaliyeti fevkalade sınırlıydı ve
Kadıköy'de anlayışlı bir işgal yönetimi kurulmuştu . Suriçi lstanbul'u
ise Fransa'nın denetimine bırakı lmıştı . Burada Anadolu'ya silah
kaçıranlar başta olmak üzere bütün milll teşekküllerin Fransa
tarafından çok ciddi bir şekilde kontrol edilip önlenmediği
bilinmektedir. Bu durum karşısında lngiltere , payitahtın denetimini
tek başına eline alma durumundayd ı .

1 52 B Ü Y Ü K M i LLET M E C L i S i AÇILIYOR

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Meclis-i Mebusan'ın
Son Topla ntısı

O smanlı Meclisi de diyebileceğimiz Meclis-i Mebusan , ilk olarak


1 876'daki 1. Meşrutiyet döneminde açılmıştı . Ancak sonrasında
Sultan Hamid tarafından kapatı lmış ve 1 908'deki i l . Meşrutiyet'e
kadar kapalı kalmıştı . Amasya görüşmelerinin de etkisiyle Osmanlı
Mebusan Meclisi çalışmaya başlad ı . Mecl is, 1 2 Ocak 1 920'de
lstanbul'da topland ı . Elbette baskı altındaydılar ancak yine de Misak-ı
Milliyi kabul ettiler. Misak-ı M i l linin Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı
tarafından kabulü ve yarattığı heyecan Britanya'nın hiç hoşuna gitmedi
ve 1 6 Mart 1 920'de lngi l izler Meclis'i bastılar, toplantı halindeki
mebuslardan bazı larını tutuklayarak götürdüler. Böylel ikle lstanbul
fi ilen ve resmen işgale uğradı . Son toplantılarından birinde Misak-ı
Milliyi kabul eden Osmanlı Meclis-i Mebusan'ı kapatı ldı . Ancak bu
hareket Mi lli Mücadele konusundaki kararl ığını sona erdirmediği gibi ,
bilakis daha da arttırdı . Mebusların bir kısmı Ankara'ya geldiler ve
Büyük Millet Meclisi çatısı altında hem mebusluklarını sürdürdüler
hem de M i l li Mücadele'ye katkı vermiş oldular. Meclis Başkan Veki li
Celaleddin Arif Bey de bu mebus gurubunu temsilen lstanbul-Anadolu
birleşmesini temsil ediyordu.

1 54 B Ü Y U K M i L LET M E C L i S i AÇILIYOR

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ma lta Sürg ü nleri

M
alta Sürgünleri 1 9 1 9-20 yıllarında işgal kuwetleri tarafından
tutuklanan ve o dönemde lngiltere sömürgelerinden birisi olan
Malta Adası'na sürülen 1 45 Türk devlet adamı, asker, yönetici ya da
münewer için kullanılan bir tabirdir. Birinci Dünya Savaşı'nın hemen
bitiminde Ali Ihsan Sabis Paşa ile başlamış ve Ekim 1 920'ye kadar
devam etmiştir. Malta'ya sürgün edilenler genellikle milli karakterli
kişi lerdir. Tamamen hukuk dışı bir durum olduğu için sonrasında
lngilizler tarafından yavaş yavaş bırakılmışlar. l stanbul'daki son
Osmanlı meclisinin üyeleri Ankara'daki meclisin tabii üyeleriyd i .
Bunların çoğu Malta sürgününden döndükçe v e Anadolu'ya ulaştıkça
Türkiye Büyük Mil let Mecl isi'ne ve MillT Mücadele hareketine
katıldılar. Bazılarında gıyabi sürgün kararı olmakla birlikte bu
sürgünlerin meşhurları şunlard ı : Rauf Orbay, Ali Ihsan Paşa (Sabisl ,
Velid Ebüzziya , Hüseyin Cahit (Yalçını , Salah Cimcoz, Ağaoğlu
Ahmet, Kara Kemal , Said Halim Paşa , Ziya Göka l p , Mersinli Cemal
Paşa, Kara Vasıf, Ali Çetinkaya , Süleyman Nazif, Eşref Sencer
Kuşçuba ş ı , Yunus Nadi . . . Said Halim Paşa memlekete dönmeden
Roma'da Ermeni komitelerinin suikastına uğradı. Sadrazam ve Mısır
prensi Said Halim Paşa ilginç bir kişil iktir ve H idiv ailesinin Türk
idaresi içindeki sürekl iliğini ve bağını ifade eder.

1 56 BÜYÜK MiLLET MECLiSi AÇILIYOR

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Milli M ücadele Dönemi
Ankara'sı
27 Aralık 1 9 1 9 günü Mustafa Kemal Paşa Ankara'ya geldiğinde
çok varlıklı olmasa da belirli bir servet birikimine sahip,
muhafazakar görünümlü ancak dünya ile teması bulunan ve gayet
örgütlü bir şehir ile karşılaşmıştı . Asıl önemlisi , stratejik önemi haiz
demir yolu Ankara'ya kadar uzanmıştı . Ankara halkının Mustafa Kemal
Paşa'ya ve teşebbüslerine desteği de açıktı . Bu yüzden Ankara Milli
0
Mücadele'nin merkezi haline geldi . Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşuyla
da lstanbul hareketi Ankara'ya ve dolayısıyla Anadolu'ya entegre oldu.

Ayrıca lstanbul'daki meclisin Ankara'ya taşınması bir meşruiyet


esası olarak kullanıldı . istanbul'daki hükumetin artık işlevlerini
yerine getirememesi sebebiyle mil let açlına bütün karar organlarının
Ankara'da toplandığı vurguland ı . Ankara'nın M i li Mücadele'nin
kazanılmasındaki rolü ise unutulmad ı . Cumhuriyetin kurulmasından
günler önce ismet Paşa bir kanun teklifi vererek Ankara'nın yeni
Türkiye Devleti'nin başkenti olmasını önerecektir. Bu teklif büyük
bir destekle kabul edildi ve Ankara 1 3 Ekim 1 923 tarihi itibarıyla
resmen başkent oldu.

1 58 B Ü Y Ü K M i L LET M E C L i S i A Ç I L I Y O R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Büyük M i l let Meclisi
2 3 Nisan 1 920'de açılan ve 8 Şubat 1 921 'de başına
"Türkiye" ifadesi eklenecek olan Büyük Mi llet Mecl isi'nin
(8MMJ bazı çarpıcı özell ikleri vardır. Yabancı dillerde devlet
"Türk imparatorluğu", coğrafi olarak ve vatanımız da 'Türkiye"
diye anılmasına rağmen , devletimizin ismi ilk defa , "Türkiye"
olarak zikredi lmiştir ki bu çok önemlidir. BMM'nin kuruluşu,
1 400 yıl sonra devlet hayatında ilk defa "Türk" isminin
kullanılması anlamına da gelir. BMM'yle beraber, bir lslam
devletinde ilk defa bir meclis, "şOra" görevini yerine getiriyor ve
bütün iktidarı ele al ıyordu. Dolayısıyla 23 Nisan 1 920'nin hem
imparatorluğun dağılmasından sonra ortaya çıkan Balkanlar ve
Orta Doğu dünyasında hem de l slam aleminde önemli etkileri
olmuştur. Bununla birlikte 1 877'de açı lan Meclis-i Umumi ilk
olmasına rağmen bütün iktidara sahip değildi ve yürütmeyi
denetleyemiyord u . Ancak B M M , olağanüstü savaş yetkilerini
bile denetleyecek durumdaydı . Bu meclis kendisinden sonra
görülmeyecek biçimde orduyu denetlemiş ve dış politikaya da
denetleyici bir gözle bakmıştır.

1 60 BÜYUK MiLLET MECLİSİ AÇILIYOR

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
. .

i l k Meclis'i n iç Yapısı

T
BMM'nin i stiklal mücadelesi tarihinde asıl önemi anayasa hukuku
açısındandır. ihtilallerde olağanüstü yetkili idareye ve yargıya
da kanun yapma yetkisiyle sahip olan meclisler vardır. Fransız
lhtilali'nde Konvansiyonel dönem ve Bolşevik dönemde Sovyet
idaresi , köy sovyetinden hatta şehirlerde apartman sovyetinden
Yüce Sovyet'e kadar uzanan idare bu mirası taşımaktadır. Hiç
şüphesiz ki bu dediğimiz yerlerden Sovyetler veya konvansiyonel
mecliste yetkiyi tek kişi ele geçirmiştir; Robespierre. Bolşevik
Partisi liderlerinin hakimiyeti gibi . 1 920'de açılan TBMM'nin reisi
hiç şüphesiz hükumet reisi ve başkomutan yetkisine sahiptir.

Meclisin teşekkül tarzı daha ilginçtir. Konvansiyonel meclisler


tarihinde özel konuma sahip bu meclisin yapısı 1 6 Mart'ta , ikinci
işgal diyebileceğimiz İngilizlerin l stanbul'u tekrar işgal etmeleri ve
Mebusan Meclisi'ni kapatıp üyeleri sürmesiyle doğan krize cevap
veriyor. Bir ay içinde eski Mebusan Meclisi üyeleri olduğu gibi
Ankara'nın tabii üyesi sayılıyorlar. Bundan başka , vilayetlerden
gelen seçilmiş delegeler Müdafaa-i Milli Hukuk Cemiyeti delegeleri
bir araya gelmektedirler.

1 62 B Ü Y Ü K M İ L L E T M E C L İ S İ AÇILI YOR

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
M eclis'te M u ha l ifler

A
nkara'daki Mecl is'in üyeleri içerisinde muhalif gruplar mevcuttu .
"ikinci Grup" denen muhalif yapının içinde en muhafazakar
Müslümanlardan, sosyalizm, hatta Bolşevizm sempatizanlığına
kadar uzanan üyeleri ve cumhuriyetçi eğilimlere karşı olanları bulmak
mümkündür. Aynı zamanda Enver Paşa'yı tutan ittihatçı militan hizip
vard ı . Mustafa Kemal Paşa'nın asıl uğraştığı takım da bunlardı.
Bunların amacı Türkiye sınırlarının biraz ötesinde olduğu bilinen
Enver Paşa'nın Türkiye'ye girmesi ve etrafındaki grubu toplamasıydı.
Sakarya Meydan Muharebesi kazanılana kadar bu karaltı devam etti .

Ote yandan, MillT Mücadele'yi yürüten grupların içerisinde bir insicam


olmasa da muhalefetin zaman zaman savaşın idaresini ve alınması
gereken zecri kararları bile güçlüğe soktuğu bilinmektedir. Muhalifler
kendilerinden beklenmeyecek şekilde ortluyu denetlemiş ve dış
politikaya da denetleyici bir gözle bakmışlardır. Tartışmaların canlılığı
da bunu göstermektedir. Dolayısıyla istiklal Savaşı dönemindeki
meclis tarihte umulmayacak kadar erken demokrasi deneyimi vermiş
sayılmalıdır. Çünkü imparatorluğun son zamanlarında meclislerde
siyaset alanında bu olgunluk görülemedi.

1 64 B Ü Y Ü K M i LLET M E C L İ S i A Ç I L IY O R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Hıyanet-i Vataniye' Kanunu

M
i l l i Mücade le dönemi ve TBMM'nin ilk zamanl ardaki
faal iyetleri açı sından önemli bir konu savaşacak
düzenli ordunun teşki li ve halkın savaşa hazı rlıkta istek ve
dayanakl ı l ı ğıyd ı . 1 9 1 2'den beri savaş içinde olan ülkelerde
genç nüfus cephelerde erid i . Zanaatkarlar, iyi çiftçiler,
heki m , mühend i s , hukukçular dahil eğitimli gençlerin birçoğu
nüfustan eks i l d i . Bezgin halk ne kadar hazırlıklıyıdı? 1 92 1 'de
Fransızların Ankara Hükümeti'ne yol ladığı Henry Franklin­
Bouil lon'un dediği gibi "kağnı kamyona karşı ne yapab i l irdi?"
Askere çağrılan ve teçhiz edilen askerin si lahıyla kaçanı hiç
de az değild i . Birinci Dünya Savaş ı'ndan yorulan halk l stanbul
HükOmeti'nin de etki siyle (yani M i l lT Mücadele hareketinin
gayrimeşru sayılmas ı , halkın bu harekete katı lmamas ının
istenmes i , askerliğin kaldırıldığının bild iril mes i gibi) M i l lT
Mücadele hareketinin çağrı sına kulak asmıyor, hatta askerler
birl iklerinden kaçmaya başl ıyorlar ve bu kaçakların bazıları iç
isyan lara katıl ıyorlard ı . Oluşan olumsuz ortamda daha fazla
bozgunculuğa müsaade etmek istemeyen Ankara Hükumeti

1 66 B Ü Y Ü K M i LLET M E C L i S i A Ç I LIYOR

Levent Şahverdi Arşivi


TBMM'nin açılışından bi rkaç gün sonra (29 Nisan 1 920'del
Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nu çıkardı . Vatan hainliği kapsamına
girecek hareketler belirlendi ve bunu yapanların derhal idam
edi lecekleri vurgu land ı . Bu kanun 1 991 'e kadar yürürlükte
ka lacaktı .

Şunu belirtmekte fayda var; H ıyanet-i Vataniye Kanunu daha


çok Türkiye Cumhuriyeti 'nin yakı n zamanlarında muhafazakar
sağ muhalefet tarafından fazlasıyla istismar edi len bir
konudur. Burada adeta bazı sol grupların da desteğiyle bir
yarı resmi ideoloji ortaya çıkmıştır. Bazı isyanların maiyetleri
solcu yorumlarla işlenerek TBMM Hükumeti neredeyse bir
burjuva faşizmi gibi ele alınmaktadır. Oysa açıkça söyleneceği
üzere i stiklal Savaşı'nın konjonktüründe çok ciddi zama!lları
içermektedir. Balkan ve B i rinci Dünya Savaşj'nın yorgunu
.
halk artık savaşacak güçte değildir. Nüfustaki eksilme
hissedi lmektedir. Bu nedenle TBMM HükOmeti'nin asker
. toplama ve müdafaa tedbirleri için koyduğu vergi lere bazı
yön lerde sabırsızl ı kla direnilmekte , bazı taraflarda da lstanbul
HükOmeti'nin askerl ik müke l lefiyetini ka ldırması , Ankara'ya karşı
yaptı ğı çağrı gibi nedenlerle halk mücadeleye katılmamaya
çalışmaktaydı ve askerden kaçmalar başlamıştı . Komutanların

B ÜYÜK M i L LET MEC L i S i AÇIL IYOR 1 67

Levent Şahverdi Arşivi


hatıratl arında bunlar yazılıdır. Bin bir zorlukla donanımı
sağlanan askerin öneml i bir kı smının birliklerin içinde
bulunmad ığı görülmektedir.

Bu ortamda bazıları dağda eşkıya hareketlerine katı l d ı ğ ı


g i b i birçoğu da Ankara HükOmeti 'ne karşı i syanlara gönüllü
katılmıştır. Bu bozgunculuğa müsaade etmek i stemeyen
Ankara Hükumeti , TBMM'nin açılışından birkaç gün sonra ,
29 Ni san 1 920'de H ıyanet-i Vataniye Kanunu'nu çıkarmı ştı r.
Bu yolla vatan hainliği kabul edilen suçların kapsamı ve bu
kavramın sın ırları çizi l m i ş , yapı lacak hareketler ve yaptırımlar
belirlenmiş ve idam cezaları uygulanmaya başlanmıştır. Ayrıca
belirttiğimiz gibi kanun 1 99 1 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.
Tab i i aynen ·ve büyük ölçüde tatb ik edildiğini söylemek de
mümkün değildir. Ote yandan modern zamanlarda bunu .
Birinci Dünya Savaşı'nda yoğun bir vatan müdafaası ve
kahramanl ı k gösteren Fransa'da b i l e g,ö rmek mümkündür.
Biri nci Dünya Savaş ı'ndan fazlasıyla yorgun çıkan Fransızlar
ikinci Dünya Sayaşı'nda Alman Nazi ordularına karşı
dayanamamışlardır. Bundan ötürü Fransa lüzumundan erken
ve taviz verir şekilde tes l i m olmuştur.

1 68 B Ü Y Ü K M i LLET M E C L İ S i A Ç I L I Y O R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1 92 1 Anayasası :,
Teşkilat-ı Esasiye
2 O Ocak 1 921 tarihinde modern Türkiye'nin ilk anayasası kabul
edildi ve Ankara'daki TBMM tarafından yürürlüğe sokuldu. Nadir
ve o derecede garip bir uzlaşı ile 1 293 (M. 1 876) tarihli imparatorluk
anayasası ile bir arada yürürlükte olacaktı . Uygulamaya bakıldığında,
meşruti monarşinin temel kanunu olan 1 876 Kanun-ı Esasisi'ne riayet
artık mümkün değildi. Zira Ankara'daki sistem, J<onvansiyonel denen
meclis sistemiydi. Bakanları meclis, yani milletveki llerinin oyu belirliyor,
hükumetin reisi de TBMM reisi (yani Mustafa Kemal Paşal oluyordu.
Ordu gene TBMM HükOmeti'nin ordusuydu.

Her şeye rağmen Türkiye'yi yöneten kadro , Milli Mücadele'yi kanuna


ve meşru ol maya d i kkat ederek yürütüyordu ve tarihin şartları içinde
bu mücadele zafere ulaştıktan sonra da 1 876 Kanun-ı Esasisi
hukuken 1 922 Kas ım'ında saltanatın lağvıyla ortadan kalkacak, 1 92 1
Anayasası da yerini 1 924 Teşki lat-ı Esasiye kanununa bırakacaktı.
Şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin en uzun ömürlü anayasası da
. bu 1 924 tarih l i metin olmuştur.
.
1 70 B Ü Y Ü K M İ L LE T M E C L I S I A Ç I L I Y O R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Lon d ra Konferansı

T
BMM'nin i l keli işleyişi dış dünyada etkisini göstermiştir. Sevr'in
Ankara tarafından kabul edilmeyeceğini. hesaba katan itilaf
Devletleri bir konferans toplayarak konuyu tekrar müzakere etmek
istemişlerd i . Fakat toplanacak Londra Konferansı'nın bir ciddi tashih
değ i l , oyalama olduğu anlaşılıyordu. Mustafa Kemal Paşa da bunu
bil iyord u . Başkumandana göre iti laf Devletleri Sevr projesinden
sonra aralarında imzaladıkları ve Anadolu'yu nüfuz bölgelerine
ayıran bir anlaşmayı hükumete başka adlar altında benimsetmek
niyetindeyd i . Bu ise hiçbir şekilde kabul edilemezd i . Üstelik·

konferansa l stanbul'u da çağırarak iki l ik yaratmayı planlıyorlardı .

Buna rağmen konferansa katılmanın Ankara için fiilen tanınmak


anlamına geleceği düşünüldü. Ayrıca bu durum itilaf Devletleri'nin
'Türkler barış istemiyorlar" yalanının reddedilmesi anlamına gelecekti .
Konferansın en müspet gelişmesi ise lstanbul heyeti adına orada
bulunan Tevfik Paşa'nın, "Türk milletinin gerçek temsilcisi Ankara
Hükumeti'dir" diyerek sözü Ankara Hükumeti temsilcisi Sami Bey'e
vermesiydi . Bu ifade bir bakıma Ankara HükOmeti'nin Türk milletini
temsil ettiğinin resmi kabulü anlamına geliyordu.

1 72 M i L Lİ M Ü C A D E L E - S i Y A S I S A F H A

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi

-Fransa ile
Ankara Antlaşması
ransa , itilaf Devletleri içinde ilginç bir unsurdu. Daha Çanakkale
F Muharebeleri döneminden başlayarak lngi ltere ile aralarında
münaferet çıkmıştı . Savaş boyunca Fransa kamuoyu İngi ltere
tarafından kullanıldıklarını ve Sevr Antlaşması'nın işlemeyeceğini
düşünmekteyd i . Ayrıca savaş sonunda Türk lmparatorluğu'nun
elinden aldıkları işgal bölgelerinde masrafın ağırlaşması karşısında
yeni bütçenin reddedilmesi söz konusuydu. Zira Fransa, Lübnan ,
Suriye, bugünkü Hatay gibi bölgelerde idari yatırımlara askeri amaçlı
olsa da lngiltere'den daha fazla kaynak harcamıştı .

Bu şartlar altında Fransa Milli Mücadele döneminde Anadolu


HükOmeti'nin yanında deği lse bile, tarafsız olmayı seçmiş ve
nihayetinde de Ankara ile anlaşmayı tercih etmiştir. 20 Ekim 1 921
tarihinde, Fransız HükOmeti'nin Ozel Temsilcisi Henry Franklin­
Bouillon ve TBMM HükOmeti'nin Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal
Bey (Tengirşenk) arasında imzalanan Ankara Antlaşması iki ülke
arasındaki düşmanl ıklara son vererek diplomatik ilişki kurulmasının
önünü açmıştı . Frankl in-Bouillon'un savaşın sonunda "kağnı kamyonu
yendi" sözü; umumi direnişin inatla yapıldığını ve kazandığını ifade
eden sözüdür. Ayrıca Türk milli davası ilk kez Batı devletlerinden biri
(Fransa) tarafından tasdik ve deklare edilmiş oldu.

1 74 M i LLİ M Ü CADELE - S i YA S i SAFHA ·

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sovyetler i l e
M oskova Antlaşması

M
ustafa Kemal Paşa'nın emperya l i st Batı'ya karşı
Sovyetler Birliği'nin desteğini elde etmek i stemesi ,
Türkiye'nin Sovyetl er Birliği açısından önem i , Sovyetlerin
Türkiye aracı lığı ile lslam dünyası üzerinde siyasal ve ideolojik
prestijlerini arttırabi lecekle rini düşünmeleri , Sovyet işgali
altı ndaki bölgelerde yaşayan Türk nüfusun mukavemetinin
kontrol altına alınmas ı , Türkiye'nin emperyal i st Batı ile
Sovyetl er arasında tampon oluşturma ihti mali vard ı . Kazım
Karabekir Paşa'nın doğudaki başarı l ı savaş ve müdahalesi
Sovyetler'de yeni Türkiye'nin gerekli bir müttefik olacağı
inancını yarattı. V. 1 . Lenin'in de ifadesiyle "Kemal Paşa
sosyal i st değildi ama Batılı emperya list devletlere karşı
yararlı bir bağlaşıktı ve pol itikasında tutarlıyd ı . " Moskova
Antlaşması'nın 1 6 Mart 1 92 1 'de imzal anması ve içeri ğ i ,
imzalanan antlaşma ile Doğu Cephesi'nin güvenceye alınması
ve bu sayede bütün konsantrasyonun Batı cephes ine verilmesi

1 76 M i LLi M Ü CADELE - S LY A S İ SAFHA

Levent Şahverdi Arşivi


ise TBBM hükümeti için b i r güvenceyd i . Bu antlaşmadan sonra
Sovyet yardımı da gerçekleşti ve beklenen nihai savaş için
yararlı bir devlet olarak görüldü.

Yeni kurulan Rusya Federatif Sovyet Cumhuriyeti ile Ankara'daki


kurucu hükumetin bir araya gelmes i , birbirini desteklemesi Yakın
Çağ'ın ve Yakın Ooğu'nun kaçınılmaz olayı olmuştur. Zira her
ikisi de itilaf Devletleri'nin meydana getirdiği bir dünya ile karşı
karşıyadır. Üstelik yeni Macaristan da Rusya'nın fiilen karşısında
savaşamasa da böyle bir konumdayd ı . Çekler, ki Rusya'ya sempati
duyan bir memlekettir, Bolşeviklere karşı Beyaz askerlerin yanında
yer almışlardır. Yine tabii olarak Sovyetlerden de Kızıl Ordu'ya
katı lanlar olmuştur.

Mustafa Kemal Paşa'nın kurduğu resmi korpünist ,parti si ve


sosyal izme karşı toleranslı tutumundan çok emperyal i st Batı 'ya
karşı olması Sovyetler Birliği'nin desteğini elde etmiştir. Nitekim
bu yaklaşım Sakarya Meydan Muharebes i'nden sonra fi i l iyata
döndü, Türkiye'ye daha fazla i l g i gösteri l d i , yardım yap ı l d ı .
Muhtemelen Sovyet topraklarından Muslüman m i l l etlerin
topladıkl arı iane de bu nedenle fazla bekl etilmeden yardımlara ek
olarak veri lmi ştir.

M İ LLİ M U CAOE LE - S i Y A S i SAFHA 1 77

Levent Şahverdi Arşivi


Sovyetleri n , İslam dünyası üzerinde siyasal ve ideolojik prestijlerini
arttırabileceğini düşünmesi bu ilgiyi kuwetlendirmektedir. Yeni
Türkiye ve yeni Rusya'nın karşıl ıklı ilgisinin aşağı yukarı ikinci
Dünya Savaşı'na kadar devam ettiği görülür. Ancak ikinci Dünya
Savaşı'nda Stal in'in Tarafsızlık ve Saldırmazlık Paktı'nı imzalamakta
gecikmesi ve Molotov-Ribbentrop Paktı'nın ortaya çıkması
dolayısıyla Rusya ile il işkiler kopmuştur. Savaşın sonunda ise
Soğuk Savaş dönemine geçil ince Türkiye de Batı Avrupa Bloku
içinde yerini almıştır.

Gümrü ve ardından Moskova Antlaşması'nın 1 6 Mart 1 921 'de


imzalanmas ı , Doğu Cephesi'nin güvenceye al ınması, bu sayede
Batı Cephesi'ne yoğunlaşılması gibi hususlar üzerinde önemle
durmalıyız. 1 6 Mart 1 92 1 'den sonraki gelişmeler; yan i
Sakarya Meydan Muharebesi'nin kazanı lması b u paktı daha
da kuwetlendirmiştir. Moskova ile anlaşmaya giden heyetimiz
orada aynı amaç için bulunan Afganlar,la benzer bir diplomatik
antlaşma yaptığı için Afganistan ile Türkiye birbirlerini tanıyan ilk
antiemperyalist devletler olmuşlardır.

1 78 M i L Lİ M U CADELE - S i YASi SAFHA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Düzenli Ord u

D
üzenli ordunun kuruluşu tamamlanana kadar geçen
süre Mustafa Kemal Paşa için en zorlu dönemdir. Zira
düzenli ordu kurulmadan önce milis kuwetler bir nitelik birliği
göstermezler. Mesela Ege'de Demirci Efe'ninkiler daha çok klasik
efe, seğmen �akımına yakış ı r görünümdedir. Milis kuwetler
elbette ki Ankara'nın emirlerini dinlerler, bulundukları bölgede
düşman i stilasına karşı cesurca savaşırlar ancak düzenli ordunun
aksine istenen etkiyi sağlamaktan uzaktırlar. Fakat yine de bu
kuwetlerin icraatı olumlu değerlendirilmek zorundadır.

Öte yandan milli ordunun düzenlenmesi öncesinde gerilla


kuwetlerinin yöneti lmesi ve ordu kurulunca da bunların saf
dışı edilmesi sancı l ı bir süreçle mümkün olmuştur. Dönemi
içinde düzenli ordunun gösterdiği varllk, diplomatik uğraşlarla
paralel gitmiştir. Yakın Türkiye tarihinin, i stiklal Savaşı'nın büyük
kumandanlarından Kazım Karabekir Paşa'nın zaferleri , Bolşevik
Rusya'nın TBMM tarafından kazanılması , lngiliz tarafından
gayrimemnun Fransa'nın Sakarya Meydan Muharebesi'nden önce
tarafsız kalması ve bilhassa ltalya'nın konumu önemlidir.

1 80 M İ LLi M Ü CADELE - A S K E Ri S A F H A

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Milli Mücadele' de
.

iç Ayakl a n m a lar

K
urtuluş Savaşı'nın ilk zamanlarında bölgesel i syanlar ortaya
çıkmıştır. Düzenli ordunun kuruluşu tamamlanana kadar ,
Mustafa Kemal Paşa için bu en zorlu dönemdir. i syanlar Marmara
Bölgesi'nden Düzce ve Hendek'e, oradan da Konya ve Yozgat'ı da
kapsayacak bir genişliğe u laşmıştır. Balkan Savaşı'nın ve uzun bir
dünya savaşının Anadolu halkını askerlik ve hcırbten bezdirmiş olması
sebebiyle bu tepki normal görülebilir. Hiç şüphesiz ki Saray'a ve
Babıali'ye sadakat kisvesi altında geçinen ve menfaatini karşl tarafla
çatışmakta görenler, bu bezgin halkı kışkırtmaktan geri kalmamıştır.
Yine işgal kuwetlerine yanaşan ve bunu kullanarak Milli Mücadele'ye
daha baştan direnenler de vardır. Ancak Anadolu halkının Birinci
Dünya Savaşı'nı tamamlayan milletlerin içinde her şeye rağmen
vatan savunmasına katı lmakta daha istekli olduğu söylenebilir.
Bununla beraber i stiklal Savaşı bir iç savaş, kardeş savaşı olarak
gelişme göstermek eğilimindeyken Millet Meclisi HükOmeti'nin
nizami orduyu teşki l i ve l stanbul'dan gelen subayların katılmasıyla
bu safha sona ermiştir.

1 82 M I LLf M ÜCADELE - A S K ERi SAFHA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Cerkes Ethem

A
nkara düzenli orduya geçince , otoriteye bağlanmak istemeyen
milis çete liderlerinden Çerkes Ethem isyan etmiştir.
Astsubayl ıktan yetişme olan Çerkes Ethem Teşkilat-ı Mahsusa
bünyesinde çalışmış, imparatorluğun Asya coğrafyasının
muhtelif kısımlarını görmüş , insanları tanımış zeki bir kişilikti .
insan tanımakta ve ikna etmekte mahirdi . Bu özel liğiyle adeta
bir kumandan vasfına sahi pti . Harbiye'de okumuş ve üzerinde
mütehakkim olan iki kardeşi vardır. Kardeşleri. özellikl e ismet
Paşa'ya çok karşıdır ve Ethem'i ona karşı menfi surette
etki lemişlerdir. Bu durum Ethem'i Ankara'daki' kumandanlarla
karşı karşıya getirmiş ve sonunda onu nizami orduya katılmakta
tereddüde ve bir nevi başkaldırmaya itmiştir. Dolayısıyla
Ethem siyasi mücadele hayatında önemli işler başardığı halde, _-

bilhassa ağabeylerinin bil inçsiz teşvikleriyle "ihanet" diyeceğimiz


hareketlerin içine girmiştir. Sonuçta MillT Ordu ile girdiği
mücadeleyi kaybederek Yunan ordusuna sığınmıştır. Bu hiç
şüphesiz ki cezasız kalmayacak bir hareketti. Dolayısıyla bunun
getireceği sonuçlara maruz kalmamak için uzunca bir mülteci
hayatı yaşamış ve yurt dışında ölmüştür.

1 84 M İ LLİ M Ü CADELE - ASKERi SAFHA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

istikla l M a h kemeleri
1

stiklal Mahkemeleri MillT Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerinde


faaliyet gösteren devrim mahkemeleridir. Genel anlamda
ülkenin bağımsızlığına ve bütünlüğüne yönelmiş tehditleri ortadan
kaldırmak amacıyla k1Jrulan bu mahkemelerde TBMM tarafından
görevlendirilmiş kişilere olağanüstü yargılama yetkileri vermiştir.
MillT Mücadele döneminde mahkemelerin ana çalışma konusu asker
kaçakları , bozguncular ve iş birlikçilerken , Cumhuriyet yıllarında
isyanlar ve devrim karşıtl ığıdır. Bilhassa 1 926 lzmir suikastı
davasında mahkeme heyeti tarafından mahkemeye çıkarılan kişilere
çok sert davranılmış, yargılamalarda sert hükümler verilmiştir. Öyle ki
Cumhuriyet devri istiklal Mahkemeleri'nde MillT Mücadele döneminin
önde gelen isimleri bile yargı lanabilmiştir. Mesela, Kazım Karabekir
Paşa bunlar arası ndadır. Kendisini i smet Paşa kurtarmıştır. Başka bir
örnek ise Mal iye Nazırı Cavit Bey'dir. Malumatı parlak, dünyaya açık
ve her düşündüğünü söylemekten çekinmeyen bir kişi olan Cavit Bey
Mustafa Kemal Paşa'ya suikast davasında yargı lanmıştır. Cavit Bey,
geçmişteki devlet hizmetlerine ve suikast hazırlıklarının içerisinde
olmamasına rağmen suçlu bulunarak idam edilebilmiştir. Bu yönüyle
i stiklal Mahkemeleri'nin usul vs . bakımından vahim kararlar verdiği
söylenebil ir. istiklal Mahkemeleri'nin faaliyetlerini savaş sırasında ve
sonunda olmak üzere iki ayrı safhayla ele almak gerekir.

1 86 M i L Lİ M U CADE LE - A S K E R İ S A F H A

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Doğu Cephesi ve
Kazım Karabekir
1 91 7 Ekim Devrimi'nden sonra Rusya'nın savaştan çekilmesi MillT
Mücadele açısından da ziyadesiyle önemli bir gelişme olacaktır. Bu
sayede Doğu Anadolu'da tehdit olarak sadece Ermeni çeteleri kalmıştır.
Kısa zaman sonra Doğu Cephesi'nde art arda askeri başarılar
kazanılmıştı . Bunu siyasi başarılar izledi ve 1 6 Mart 1 921 'de Moskova ,
1 3 Ekim 1 92 1 'de Kars Antlaşması'yla Doğu Cep.hesi teminat altına
alındı . Bahsi geçen başarılar bize büyük bir moral verecek ve daha da
önemlisi Batı Cephesi'ne odaklanmamızı sağlayacaktı .

Doğu Cephesi'ndeki karışıklıkları yatıştıran ve sınırlarımızı berkiten


antlaşmalar h iç şüphesiz ki Kazım Karabekir Paşa ve onun başında
bulunduğu 1 5'inci Kolordu sayesinde kazanılmıştı . Yine Karabekir Paşa
bu dönemde Kurtuluş Savaşımızı başlatan Mustafa Kemal Paşa'nın
baş destekçisi olmuştur. Erzurum Kongresi öncesi tutuklanması emri
gelen ve artık müstafi bir asker olan Mustafa Kemal Paşa'ya bizzat
giderek, "Paşam, ben ve kolordum emrinizdeyiz" demesi Türk direniş
tarihinin dönüm noktasıdır, denebilir.

1 88 M i LLİ M U CADELE - A S K E Rİ S A F H A

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

Birinci l nönü Muharebesi


1

nönü Muharebeleri düzenli ordu ve Millet Meclisi Hükümeti'ne
bağlı kuwetlerin bir hareketidir, bir gösteridir. N ihai zafer
değildir, nihai bir muharebe de değildir. Ancak Ocak ve Mart
aylarının zor iklim şartlarında yapılan lnönü Muharebeleri'nin
moral ve motivasyon açısından çok ciddi katkıları vardır. Savaşın
olabi leceğini ve devam edeceğini göstermesi bakımından önemli
olup başarıl ı savunma savaşlarıdır. Nitekim diplomasiye yansıyan
öneml i sonuçları da olmuştur.

Bu anlamda Yunan ordularının üçüncü toplu askeri hareketi


olan Birinci lnönü Muharebesi Ocak 1 921 'de yaşanmış ve Türk
kuwetlerinin galebesiyle sonuçlanmıştır. Muharebe sonunda
düşman saldırıya başladığı hatta ricat etmiştir. Aynı zamanda
güneyde Çerkes Ethem kuwetlerinin de bu şekilde sahneden
çekildiği anlaşılmaktadır. Çünkü yeni katıldıkları Yunan ordusu içinde
fazla savaşma imkanları kalmamıştı-: Bununla beraber Birinci lnönü
· Muharebesi'ndeki başarı memleketteki maneviyatı yükseltti ve milli
savunma meselemizin oturduğu anlaşıldı . Meclis Hükümeti'nin ve
bizatihi meclisin de morali yine aynı şekilde yükseldi.

1 90 K U R T U L UŞA O O !'.; R U : B A T I CEPHESİ

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
. .

i kinci lnönü Muharebesi


1

nönü Muharebeleri'nin stratejik olarak düşmanı ne derecede
durdurduğu tartışması sonradan çıktı. Fakat Birinci İnönü' de
ilk defa nizami ordunun direnişi söz konusudur. Orada ne kadar
muvaffak oldu , olmadı halen tartışı lmaktadır. Oysa bu ilerlemeyi
durdurma çabasının sonunda bil iyoruz ki yine gerileme düzenli
bir şekilde devam etti . Bu Türk tarihinde ilktir, tektir. Zira 1 920
Anadolusu'nda ilk defa düzgün bir çekilme söz konusudur. Bu
tam Roma imparatorluk lejyonlarının recedere'sidir (geri çekilme
düzeni) . Balkan Savaşı'nda yapamadığımız taktiği daha sonra
uyguladık.

23 Nisan 1 Mart 1 92 1 tarihleri arasında vuku bulan ikinci


-

İnönü Muharebesi'nde ise düşman saldırısının kırı lmasını


müteakiben yapılan karşı taarruzda Yunan orduları çok sayıda
askerini de kaybetmiştir. Bunun sonucunda Mustafa Kemal Paşa
ismet Paşa'ya hitaben "Siz orada yalnız düşmanı değil milletin
makus talihini de yendiniz. istila altındaki topraklarımızla beraber
bütün vatan, bugün en ücra köşelerine kadar zaferinizi kutluyor"
şeklindeki ünlü mesaj ını yazmıştır.

1 92 K U R T U L U Ş A OO{jRLJ : B ATI C E P H E S i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Kütahya-Es kişehir
M u ha rebeleri
· s akarya Meydan Muharebesi öncesindeki çatışmalar TBMM
ordularının Kütahya-Eskişehir hattında yeni lgisiyle sonuçland ı .
Burada ilginç bir strateji uygulandı . ilk defadır ki "mevzii"
yenilgi , bozguna dönüşmeden. düzenli bir ricata dönüştürüldü.
Türk ordularının bu dönemdeki yeni bir stratejisidir. Her
birl ik. yanındakiyle hareket etse de kendi mevziini savunmakla
mükelleftir. Bu taktik sonuna kadar izlenecektir. Yanındaki
birlik çekilse de ona uyulmayacak, direnişe devam edilecek
ve dolayısıyla bütün askeri teknik kuralların üstünde bir vatan
müdafaas ı , "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vard ır; o satıh,
bütün vatandır" anlayışıyla savaşa devam edilecektir.

Ote yandan Ankara'nın yakınlarına kadar çekilen ordu. TBMM'de


bir muhalefetle karşılaştı. Mustafa Kemal Paşa'nın kumandan ve
siyasi kişiliği bu noktada galip geldi ve Meclis'ten . tam yetkiyi aldı .
Tek81if-i Milliye emirleri yayınlandı ve tatbik edildi. Bir ara o kadar
karamsar bir hava oluşmuştu ki , Meclis'in Kayseri'ye taşınması
ihtima l i dahi dile getirilmişti .

1 94 K U RT U L UŞA o o [j R LJ : BATI C E P H E S

/ Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Başkumandanhk Kan u n u

M
illi Mücadele sırasında, Kütahya-Eskişehir
Muharebeleri'nde, ordumuz geri çekilmek zorunda kaldı.
Sakarya lrmağı'nın doğusuna kadar çekildi. Başkent Ankara tehdit
altındaydı ve E skişehir başta olmak üzere pek çok yer Yunanlar
tarafından işgal edild i . Büyük bir moral bozukluğu oluşmuştu. i şte
o süreçte Meclis'te sert tartışmalar yaşanıyor. Özellikl e muhalif
milletvekil leri Mustafa Kemal Paşa'nın ordunun başına geçmesini
istiyorlar. Bir sorumlu arıyorlar. Bunun üzerine Mustafa Kemal
Paşa başkumandanlık teklifini kabul etmiştir. Ancak bazı şartları
olduğunu da söylemiştir. Bunun üzerine Başkumandanlık Kanunu
çıkarılmış ve 5 Ağustos 1 92 1 'de Mustafa Kemal Paşa'ya
başkumandan yetkisi veri lmiştir. Bunlar olağanüstü yetkilerdir.
Bu kanun daha sonra üçer ay süreyle ,uzatılacaktır. Ancak
başkumandan yetkisini a lan Mustafa Kemal Paşa önce Sakarya
Meydan Muharebesi'nde düşmanı mağlup etmiş, ardından da
Başkumandan Meydan Muharebesi ile birlikte Yunan birlikleri
ülkemizden atılmıştır. Bu sayede kurtuluş gerçekleşiyor. Şu bir
gerçek ki , eğer Mustafa Kemal Paşa vaziyete kanunun verdiği
iktidarla hakim olamasaydı 30 Ağustos Zaferi de olmazd ı .

1 96 K U RT U L USA DO�R U : B A T I C E P H E S i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Tekalif-i Milliye Emirleri

T
ekalif-i Milliye , "Milli Yükümlülükler" manasındadır. Milli
Mücadele'nin kritik duraklarından birisidir. Zira Kütahya­
Eskişehir Muharebeleri'nde kaybetmiş ve geri çekilmiştik.
Belki de son kurşunumuzu atacağımız Sakarya Meydan
Muharebesi öncesinde ordunun i htiyaçlarını karşı lamak
ve muharebeye hazırlanmak için Başkomutan Mustafa Kemal

7
Paşa'nın, Başkumandanlık Kanunu ile kendisine verilen yetkisini
kullanarak Ağustos 1 92 1 'de yayımladığı on maddelik emirlerdir.
Tekal if-i Mill iye Komisyonları kurulmuş ve halktan b irtakım
isteklerde bulunulmuştur. Böylelikle cephede savaşan ordunun
iaşesi (beslenmesi) , giydirilmesi , bir yerden bir yere nakl i , savaş
için gerekli silah ve teçhizatın temin ve tamiri gibi hususların
en kısa sürede yerine getiri lmesi amaçlanmıştır. Bununla
beraber, el konan malzemenin parasını ıl' daha sonra ödeneceği
de duyurulmuştur. Halk ise kendisinden beklenen fedakarlıkları
fazlasıyla yerine· getirmiştir. Sonuçta savaşın sürdürülmesi için
gereken kaynak sağlanmış ve önce Sakarya Meydan Muharebes i ,
ardından da Başkumandan Meydan Muharebesi kazanılarak Milli
Mücadele'nin zaferle sonuçlanması mümkün olmuştur.

1 98 K U R T U L USA DOciR U : BATI C E P H ESİ

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sakarya
M eydan M uharebesi
V ütahya- E skişehir yenilgisinden sonra , bütün birlikler yeni
"-r icat düzeniyle Sakarya Nehri'nin doğusuna çekilmişti . Yunan
i lerlemesinin burada karşılanması uygun görüldü. Sakarya Meydan
Muharebesi'ndeki stratej i , daha gevşek olan Yunan güney hattına
gizl ice yönelmekten ve kuwetleri süratle yığmaktan geçiyordu.
23 Ağustos ile 1 3 Eylül arası, yani 22 gün 22 gece süren savaş
900 yı llık Türkiye tarihi açısından en kanlı ve en inatçı direnişti .
1 00 kilometre genişliğindeki cephede atı lan topların sedası yer
yer Ankara'dan bile duyuluyordu. Ancak TBMM ordusunun sayıca
tek üstünlüğü olan süvari kuwetlerinin süratli ve ani hareketi çok
kısa sürede Yunanların gerilemelerine neden oldu. 1 1 . ve 1 2 .
yüzyıl lardaki fatihlerin torunları ana yurdu savunmayı da bi lmişti .
Mühimmat ve teçhizat sıkıntıs ı i çindeki Meclis Hükumeti bu
zaferle kendine geld i . lstanbul HükOmeti'nin azletmeye çal ıştığı ve
hakkında idam fetvası verdiği Mustafa Kemal Paşa , muzaffer ve
güçlü kumandan olarak Türkiye Büyük Mil let Meclisi'nden "Gazi"
unvanını ve "Müşir" CMareşall rütbesini aldı.

200 K U R T U L U SA DOÔR U : B A T I C E P H E S İ

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Mareşa l ve Gazi
U nva nlarının Verilmesi
ok kritik bir dönüm noktası olan Sakarya Meydan
C Muharebesi'ndeki stratej i , daha gevşek olan Yunan güney
hattına gizlice yönelmekten ve kuvvetleri süratle yığmaktan
geçiyord u . Türk ordusunun sayıca yegane üstünlüğü olan süvari
kuvvetlerinin süratli ve ani hareketiyle, iki tarafın i natçı savaşı
çok kısa sürede Yunanların geri lemelerine neden oldu, ama
bu geri lemenin Eskişehir'in ötesinde Afyon hattında durduğu
da bir gerçektir. Ordunun donatı mı başlamıştı . Sakarya
Muharebesi'nde ve öncesinde önemli s ıkıntılar yaşayan Meclis
Hükumeti için bu zafer çok değerliyd i . Bu zaferin ardından
hakkında l stanbul Hükumeti tarafından idam fetvası veri len
Mustafa Kemal Paşa'ya Mecl is tarafından "Gazi" unvanı
ve "Müşir" (Mareşal l rütbesi veri l d i . Mustafa Kemal Paşa
kendisine verilen bu unvanları "askerl ik hayatının en büyük gurur
kaynağı olarak taşıyacağını" belirtmiştir ve öyle de olmuştur.
Bilhassa kendisinden "Gazi" d iye bahsedi lmesinden büyük bir
onur ve mutluluk duymuştur.

202 K U R T U L U SA D M R U : BATI C E P H E S i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Bü y ü k Taa rruz ve
Başkumandan
Meydan M u harebesi

B
üyük Taarruz öncesinde uzun bir hazırlı k devresi vardır.
Ankara Hükumeti büyük bir sabır ve sert kanunlarla
savunma tedbirleri almış ve yeni bir bütçe uygulamıştır.
Yapılan taarruz gerçekten iyi hazırlanmış bir pl�nın ürünüdür.
Karşıdaki ordunun ne yapacağı tahmin edildiğinden savaş
tam anlamıyla bir kurmaylar muharebesi şeklinde gelişmiştir.
O planı yapanların içinde sadece bir kumandan, bir görüş
yoktur, bir sürü görüş vard ı . Onların muhassalası söz
konusudur. O muhassalayı yapan adam i se büyük mareşal
ve başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa'dır. Büyük Taarruz
başlamadan ewel kurmaylar planlamayı yaparken , Gazi
Mustafa Kemal'in planına hemen herkesin itiraz ettiği, "Bu
çok iddialı, bunu gerçekleştiremeyiz" dediği, Gazi'nin ise "Ya
bunu gerçekleştiririz ya da gerçekleştiremezsek zaten bittik"
dediği malumdur. Taarruz öncesinde dış dünyada Türklerin

204 K U R TU L U ŞA O O � R U : BATI CEPHÇSI

Levent Şahverdi Arşivi


müstahkem mevkileri bertaraf edeceğine inanılmıyordu fakat
düşman tarafın ve itilaf Devletleri otoritelerinin beklemedikleri
aniden gerçekleştiril d i .

26 Ağustos günü erken saatte başlayan t o p atışını arkadan bir


hücum ve i l k aşamada güneyd e , Çal köyünde Yunan tümenlerinin
önemli kısmının çembere alınması ve kuzeyde Eskişehir
mıntıkasındaki Yunan işgal kuvvetlerine hücum izledi . Savaş
ani saldırıyla başlamı ştı ve öyle devam etti . Aslında başarılı
bir asker olarak tanınan Yunan Ordusu Başkumandanı General
Trikopis 2 Eylül'de esir alındı ve öncü kıt'alar lzmir'e dayandılar.
9 Eylül'de i se Gazi Mustafa Kemal Paşa ve diğer kıt'alar lzmir'e
törenle gird i .

1 526'nın 2 9 Ağustosu'ndaki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin


değiştiği bir olay, Türklerin imparatorluğunun·zirve noktası olarak
kabul edilebilir. Yaklaşık 400 yıl sonra, 30 Ağustos 1 922'deki
Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde kazanılan
zaferse, Türklerin Küçük Asya'daki anavatanlarını savunmalarının
zaferidir ve beklenen bir zaferdir. Hatta şunu da ifade edebiliriz;
26 Ağustos 1 07 1 Türklerin Anadolu'ya giriş tarihidir; 26 Ağustos
1 922 ise Anadolu'dan asla çıkmayacağımızın belgesidir. Zaten
çıkamayacak durumda olduğumuz da açıktır.

K U RT U L U Ş A OO�R U : BATI C E P H E S İ 205

Levent Şahverdi Arşivi


Türk Ord usunun
.

lzmir'e Girişi
30 Ağustos bozgunundan beri Batı Anadolu, Yunan ordusundan
ve yerli Rumlardan boşal ıyordu . Şehirde kıtl ık vardı . Güvenlik
hiç kalmamıştı , üç yıl üç aylık işgalin sona ereceği belliyd i . Sonuç
hazindi . lzmir'in istirdadında yerl i Rum nüfus büyük zarar gördü,
yerlerini terk etmek zorunda kaldı lar. Şehrin uğradığı büyük
yangının nedenleri hala tartışı lmaktadır. i şgal boyunca Helen nüfus
ve Yunan işgal ordusuyla il işkisi olan Ermeni cemaati büyük bir
kayba uğradı lar. Yerli Türkler ve Türk idareci lerle hareket eden
Yahudi cemaati ise lzmir'in yerli Müslüman nüfusuyla eskisi gibi iyi
geçind i . Bu uyum sonra da devam etti .

1 922'nin Türkiye'si gerçekçi bir kumanda heyetiyle ulaşması


gereken noktaya gelmişti. Başkumandan Meydan Muharebesi'ndeki
süratli hareket emri , aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin doğal
sınırlarının Akdeniz olması üzerinde yoğunlaşıyord u . Ordulara
yönelik "ilk hedefiniz Akdeniz'dir" emri , işte bu konuyla i lgili kesin
bir emirdir ve meydan savaşının kazanılmasından dokuz gün sonra
ordular lzmir'e bu emirle girmişlerdir.

206 K U R T U L USA D O C R U B A T I C E P H E S i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

lsta n b u l ' u n Kurtul uşu


l

zmir ve Batı Anadolu Yunan işgal inden kurtarılmıştı ; lakin


lstanbul'daki işgal sürüyord u . Yine şu bir gerçek ki , l star\bul
Batı lı i stilacılar tarafından i kinci kez işgal edilmişti . ilki 1 204-
1 26 1 tarihleri arasında Bizans'taki Latin Haçlı işgalidir. ikincisi
i se Mütareke dönemiydi ve deyim yerindeyse Fatih Sultan
Mehmed'ten sonra , bu defa Mustafa Kemal Paşa'nın Türk ordusu
şehri yeniden fethedecekti .

Bu şartlar a ltında Mudanya'da itilaf Devletleri'yle yapılan


görüşmeler sonunda mütareke imzalandı . Mudanya
Mütarekesi'nden sonra lstanbul'a ilk birlikler 1 9 Ekim 1 922'de
Refet Paşa'nın, ardından da 6 Ekim 1 923'te Şükrü Naili
Paşa'nın kumandasında girdiler. Aynı gün Mütareke döneminin
meşum politikacısı Damat Ferid sığındığı Fransa'da öldü . Belki
de Anadolu'ya katılamayanların dahi zaman zaman çatışmaya
düştükleri insan, asıl mülteciler muhitinde uğrayacağı aşağılanma
ve suçlamadan bu şekilde kurtulmuştu. Bir hafta sorira
Ankara'nın başkent olduğu ilan edild i . Böylelikle lstanbul , Mudanya
Mütarekesi'nden beri yaşadığı kurtuluş havasından sonra Türk
tarihinin yeni bir safhasına geçişi gözlüyordu.

208 K U RT U L U Ş A OOGRU : B A T I CEPHESi

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Diğer Kom utanlardan
Farkı

M
illi Mücadele dönemi öncesinde vatansever, yetenekli
ve mücadele taraltarı tek kumandan elbette ki Mustafa
Kemal Paşa değildi. Bu mücadelede ona yardımcı olan
kumandanlar vard ı . Ancak onu diğerlerinden ayıran en önemli
farklılığı tabii ki dehasıdır. Askeri alanda olduğu kadar siyasi
alanda da gerçek bir deha sahibiyd i . En akıllı , önde gelen
askerlerimiz bile "Bursa'yı , Antalya'yı , lzmir'i ' kurtarmakla
uğraşmayın , olacak şey deği l , tükeniriz, elimizdekini de
kaçırırız" diyorlardı . Şimdi lik Cbu ne kadar sürecek belirsizdi)
"Anadolu ve Doğu Anadolu" ile yetinelim düşüncesindeydiler.
Ancak Atatürk'ün kafasındaki geleceğe ait savaş hedefi çok
daha farklı ve doğru olanıyd ı . Misak-ı Milll sınırlarını gerçekçi
kriterlere dayandırmış ve nerede ileri gidip nerede duracağını
çok iyi bilmiştir. Atatürk olmasaydı ne olurdu sorusunun cevabı
da işte burada saklıdır. Belki yine bir Türkiye olurdu ama
sınırları dar bir Türkiye ve asıl önemlisi Marmara ve Ege'nin
olmadığı bir Türkiye . . .

21Ü K U R T U LUŞA DOGR U : BATI CEPHESf

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Lozan Barış Antlaşması c 1 J
\.

L
ozan Barış Antlaşmas ı . Türkiye Devleti'nin hem sınırları ,
hem müesseseleri . hem de hayatı bakımından kuruluşunu
tayin eden çok önemli bir antlaşmadır. Bu çok i lginç bir noktadır;
bundan dolayı Lozan için bütün bir Cumhuriyet dönemi bürokrasisi
ve politikacıları "Cumhuriyet'in temel antlaşma s ı , hatta temelidir"
derler. Zira bu antlaşmayla yeni Türkiye hukukunu kabul
ettirmiştir.

Birinci Dünya Savaşı'nın yenik devletleri arasında kendine dikte


edi len Sevr'i kabul etmeyen -aslında bunu Osmanlı Hükumeti
de kabul etmemiştir, çünkü meclis yoktu- Anadolu Hükumeti
kendi şartlarını dikte ederek kabul ettirmiş ve büyük bir uzlaşma
sağlamıştır. Mecl is Hükumeti 1 923'te ilk Lozan oturumunu
'
reddetmiştir. Curzon ve i smet Paşa arasındaki münakaşa da
ilginçtir. Bu dönemde ikisinin arasındaki en önemli atışma.
Curzon'un bazen Mondros Mütarekesi'ne atıfta bulunmasından
i leri gelmiştir. i smet Paşa da "Ben buraya Mudanya'dan geldim"
d.iyerek cevap verir.

212 C U M H U R iYETiN K U R U LMASI VE DEVR İ M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Lozan Barış Antlaşması (2J

H
iç şüphesiz Lozan Konferansı'nın b u ilk döneminde en
mühim mese l e , sanıldığının aksine, sınırların tespiti
keyfiyeti değildir. Çünkü burada Türkiye i l e Yunanistan
arası ndaki sınır sorunları çözümlenm i ş , hatta esas .
itibariyle kabul edilmişti . Lozan'da asıl kavga Türkiye'nin
imparatorl uktan miras aldığı çetin bir problemdi :
kapitülasyonlar, yani ad l i , mali müesseselerde yabancı l arın
hukukunu ve mahkemelerini tanımak zorunda ol maya son
vermekti . i l . Meşrutiyet'ten beri yeni Türk kuşaklarının
kabul edemed iği bir durumdu. Bu mevzulara gelindi ğinde
sorun bir türlü çözülemedi ve büyük bir çatı şma ile
i smet Paşa başkanlığındaki delegasyonumuz Lozan'ı terk
etti . 23 Nisan 1 923'te ise yen iden konferans masasına
oturuldu. Görüşmeler neticesinde 24 Temmuz 1 923'te bir
antlaşma imzaland ı . Türk delegasyonu "olmazsa olmaz"
olarak i leri sürdüğü konularda istediklerini ald ı . Hatay,
Musul , Boğazlar gibi konuların çözümleri ise daha sonraya
bırakılacaktı .

21 4 C U M H U R i YET i N K U R U LMASI VE DE V R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Cumhuriyet'in Kurul ması

C
umhuriyet devamlılıktır. Osmanlı, Türklerin imparatorluğuydu,
bu da Türklerin cumhuriyetidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir
yerde örneği yoktur. Türkiye Cumhuriyeti kuruluş itibariyle, belirli
bir otoriter yapıyla belirli kabiliyetteki dar grubun teşkilatlandırdığı
bir tarz-ı idaredir. Birinci Dünya Savaşı'ndaki mağlubiyetten sonra
Cumhuriyet'i ku '.an hareket bir direniş gösterdi ve konumunu
hak etti . Oysa mağlub olan devletlerden hiçbiri !;>öyle bir direniş
gösterememişti. O ülkeler galiplerin dayattığı antlaşmaları kabul
ettiler ama Türkiye direndi . Bu memleket kendi isteklerinde diretti ve
o direnişi örgütleyip kumandayı elinde tutanlar Cumhuriyet rejimine
geçti . Mustafa Kemal ve arkadaşları , "Türkiye Oevleti'nin şekl-i
hükumeti cumhuriyettir. Cumhur reisi devletin reisidir ve TBMM
azaları arasından seçilir" diyerek yönetim şeklini ifade etmişlerdir.

Cumhuriyet bugün oturmuş bir rej imdir ama bugün itibariyle


mahiyetine karşı olanlar var. Üstelik içeride birtakım gruplar ve
dışarıda da herkes Türkiye'nin dostu değildi ve Türkiye'nin huzurunu
bozmaktaydılar. Türkiye Büyük Millet Meclisi artık halef bir devlet
olarak bunun üstesinden gelecektir.

21 6 C U M H U R iYET i N K U R U LMASI VE ,DEVR i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
"Türkiye" Adının Seçil mesi

A
dımıza "Ottoman" denmesi çok resmi platformdadır ve
1 9 . yüzyıla has bir kullanımdır. Kimliğe her zaman "Türk"
denmiştir. "Ottoman" eski devirlerde genişçe kullanılmaz. "Turc"
her dönem geçerli bir kimlikti . Devletin , Selçuklu Türkiyesi'nin
adını, hep tekrarlarız ; 1 2 . - 1 3 . yüzyıllarda ltalyanlar koydu
ffurchia veya Turcmenia gibi l . Fakat Türk ismi sürer gider.

Gelibolu Cephesi'n i , Kafkas Cephesi'ni , Süveyş:i . KOtü'I


Amare'yi ve Galiçya'yı yaşayan nesle kimse Türklükten başka
bir kimliği kabul ettiremez. Ottoman diye bir kimlik kabul
etmezler. Bu kumandanlar Harb Okulu eğitimi almış, yabancı dil
biliyorlar, dış dünyayı tanıyorlar, ataşemi literler, her devletten
meslektaşları i le görüşüyorlar. Herkesin ne kadar milliyetçi
olduğunu görüyorlar. Zaten milliyetçilik'dışarıda öğrenil ir,
içeride öğrenilmez. Türkiye'de çeşitli etnik gruplar, bilhassa
Müslümanlığın şemsiyesi a ltında kendini Türk diye ortaya koyar.
Türkiye'nin Türklüğü budur, 1 924 Anayasası'nın Türklüğü budur.
Anlaşı lan "Türkiye" tabiri , 1 920 Meclisi'ndeki Türklüğün anlamı
da odur.

21 8 C U M H U R iYETİN K U R U L M A S I VE D E V R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Nasıl Bir Türkiye
Tablosu Vardı?

B
üyük zafer sonrasında, "asıl savaş şimdi başlıyor" denirken
hakl ı lard ı çünkü 1 933'te, 1 9 1 2-22 arasındaki savaşların
faturası olarak, 1 5 milyonu bulan Türkiye nüfusunun yaklaşık 1
milyonu doğuştan veya savaş dolayısıyla malOI veya sakattı. Yine
1 91 l'de ordu sağlık bürosunun yaptığı bir araştırmaya göre ,
halkın %1 4'ü sıtma l ı , %9'u frengiıiydi . Köylülerin %72'si bitl i
olup, her an tifüse yakalanabilecek durumdaydı . Büyük Önder ve
arkadaşları bunların savaşını da vermişlerdir.

Atatürk ülkeyi muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak adımları


atarken Cumhuriyet'ten ewel fi lizlenen yenilikçi modernleşme
hareketlerini de yönlendirmeyi, kanunlaştırmayı , sistemleştirmeyi
başard ı . Bu sayede Doğu' da ilk defa Müslüman bir Qlke kendini ,
ordusunu ve teknolojisini değiştirdi . Mesela, kadının toplum
hayatındaki yerini, üstelik birçok Batı toplumundan önce
kadınlara seçme-seçilme hakkı vererek sağlamlaştırmış olması,
Cumhuriyet'in en önemli kazanımlarından biridir. Tıpkı maarifte ,
sağl ıkta ve hukukta elde edilen diğer önemli kazanımlar gibi . . .

2 20 C U M H U R İ YETi N K U R U L M A S I VE D E V R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sa lta natın Ka ldırı l ması

Z
aferler yeni yapılanmaları getirir. lzmir'e girildi, Padişah VI .
Mehmed Vahideddin saltanatın sonunun geldiğini anlamıştı .
30 Ekim 1 922 tarihli meclis kararı , "Osmanlı saltanatının
inkırazı ve Türkiye Büyük Mi llet Meclisi HükOmeti'nin teşekkül
ettiğine dair Heyet-i Umumiye kararı" başlığı ile geçti . 1 Kasım
1 922'de ise TBMM saltanatı resmen ilga etti. Saltanat ilga
edildikten sonra VI . Mehmed Vah i deddin kendisinin hal ife
seçilmesini beklemedi! Son padişah hakikaten . hazineden hiçbir
şey almadan -ki Avrupa bankalarında da parası yoktu ve buna
rağmen yapacağı bir şey de yoktu- lngi lizlerin Malaya zırhlısıyla
Avrupa'ya sığınmak zorunda kaldı . Sıkıntılı kısa bir dönem sonra
da vefat etti.

Saltanatın kaldırılmasına karşı olanlar vardı kuşkusuz.


Osmanoğulları hanedanı altı asırlık bir monarşiyi yaşadı. Türkler
monarşist değildir; ki gerçekten monarşist partimiz olmadı
ve bugün de yoktur, ama Türkler monarklarını severler. Eğer
saltanat kaldırılmasayd ı ; muhtemelen bir süre devam eder ve
bütün kurumlar gibi söner giderd i .

222 C U M HU RiYETiN K U R U LM A S I V E DEV R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

Hilafetin i lg ası

S iyasi iktidara sahip olmayan ve iktidar araçlarını kullanamayan bir


halifenin durumu, 1 924 yılından çok önce tartışılmaya başlanmıştı.
Öyle ki 23 Nisan 1 920'de TBMM Ankara'da toplandığı anda hilafetin ve
saltanatın mahiyet değiştireceği hissediliyordu. Ancak hilafet kurumu
birçok mebusun zihinlerinde ve gönüllerinde saltanatla aynı şekilde
mütalaa edilmiyordu. Adliye Vekili Seyit Bey ilk önce hilafet makamının
ve devletin ayrı var olabileceğine dair bir mütalaa verdi ve bu basıldı.
iki yıl içinde aynı başlıkla kaleme aldığı ikinci eserde ise hilafetle
saltanatın ayrı ayrı var olamayacağını, ayrılamayacağını ileri sürüyordu.
Bu hilafet makamının lağvına hazırlıktı. iç ve dış dünyada ise hilafet
üzerindeki görüş ve çıkışlar farklıydı . Zamanla onlar da değişti. Şehzade
Abdülmecid Efendi TBMM HükOmeti'ne ve Anadolu Hareketi'ne karşı
sempatisi olan bir üyeydi ve halife seçilmişti. Maalesef bu konumunu
muhafaza edemedi. Anadolu ile olan ilişkilerindeki hassas dengeleri
koruyamadı. Sonunda 24 Mart 1 924'te hilafet ilga edilerek hanedanın
üyeleri yurt dışına çıkarıldı . Hilafetin kaldırılmasıyla biten bu dönem, Milll
Mücadele'yi yürüten kadrolar arasında bile görüş ayrılıklarına, gerilime
ve hatta yurt dışına ilticalara neden oldu . Ne var ki hilafet kurumu
zaten 20. yüzyılla birlikte işlevini ve etkisini yitirdiği için kaldırılması
Cumhuriyet'in iç ve dış politikasını önemli bir şekilde etkilemedi . Türkiye
kısa sürede bir yurttaş toplumuna dönüşmekte mesafe aldı.

224 C U M H U R i YE T i N K U R U LM A S I V E DEVR i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Lai kliğin Benimsenm esi
1 924 yılı Mart ayında hilafet ilga edildi ve hanedan üyeleri yurt
dışına çıkarıldı. Halifelik bugün olsa . sadece iki l i siyasi bir
konumun parçasına dönüşme oluşumundan ötürü . o müessese
yürümezdi . Bu nedenle yeni Türkiye, Tevhid-i Tedrisat ve Hukuk
devrimiyle laik kurumların temelini radikal bir biçimde attı . Bu,
son Osmanlı asrının yarattığı ikiliği ortadan kaldırd ı . 1 928'de
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na laikliğin ilke olarak girmesi bu
gelişmelerin bir sonucudur. Laik düzene geçişle, son Osmanlı
asrındaki modernleşmenin yarattığı ihtiyaçlardan doğan yeni
kurumların eski leriyle çatışmasının yarattığı kargaşanın ortadan
kaldırılması hızlandırılmıştır. Laik dünya görüşü ve devlet düzeniyle
modern toplumlara özgü siyasal yapıya, yönetim sistemine ve
hukuki düzenin mükemmelleşmesine geçiş mümkün olmuştur.
Aynı dili konuşan ve aynı kültürel mirasa sahip bir halkın
mezhep ayrılıkları ve çatışması içinde yaşamasına son verilmek
istenmiştir. Yine laikliğin kabul edilmesiyle birlikte artık Türkiye
hukuku ve yaşayışıyla Batı dünyasınır.ı müesseselerini kabul etme
durumuna gelmiştir.

226 C U M H U R İYETi N K U R U LMASI V E DEVR i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Dünyada dini yorum ve görüş ile üniversal birey özgürlükleri ve
laik yaşam dengesini kuran toplum yok denecek azdır. Her yerde
bir gerilim vardır. Dinlere ve toplumsal örgüye göre bu gerilimin
rengi ve derecesi farklıdır ve sorunlar da devam ediyor. Mesela
komünist safhadan geçen Müslüman ülkelerde dahi karşı görüş
keskin hatlarla muhalefete geçebilmektedir.

Diğer taraftan toplumumuzda laiklik bilime, anlayışa, yeni


gelişmelere, cemiyetin içtimai gereklerine göre ayarlanır.
Bunun örneği ne Batı'da ne de Doğu'da vardır. Bu Türkiye
Cumhuriyeti'nin kendi götürdüğü, kendisinin öncü olduğu bir
harekettir. Bu anlamda yaptığımız hukuk dev,rimi bir ihtiyaçtır.
Din ve devlet konusunda benzer bir toplum yapısına sahip olan
l srail'de de iki dünya arasında bu gerilim sürüyor. Sorun hukuki ve
tarihi yazımın anlaşılması ve benimsenmesi , tutarsız taleplerin
reddedi lmesiyle çözül ür.

C U M H U R i YETiN K U R U L MASI VE D E V R İ M L E R 227

Levent Şahverdi Arşivi


.

Atatü rk i l keleri

A
tatürk ilkeleri , yeni Türk Devleti'nin temel prensiplerini
ifade eden altı ilkedir. Bunlara "Altı Ok" da denir. 1 3
Mayıs 1 935'te Cumhuriyet Halk Partisi'nin program ilkeleri
olarak kabul edilmiştir. Nihayetinde 1 937'de çıkarılan bir
kanunla 1 924 Anayasası'na ilave edilerek, Türkiye'nin milli
ideoloj isi haline getirilmiştir. Bu altı i lke , Cumhuriyetçilik,
M i l l iyetçilik, Laiklik, Halkçı lık, Devletçilik ve lnkılapçılıktır.
Atatürk konuşmalarında "yeni devlet, yeni sosyete" diyor. Bu
sosyete bizim bugün kullandığımız anlamda değil ; cemiyettir
ve bir sosyolojik tabirdir. Hatta bir kutuplaşmayı ifade
eder. Sosyolojide Ferdinand Tönnies ve Emile Durkheim
kul lanır. Yani cemaatten , bir nevi kabileden , kabile üstü bir
yerleşmeden bir modern toplum yaşamına geçiş gibidir. işte
yeni bir toplum; zihniyeti değişik, tavrı , nareketi değişik,
örgütlenme biçimi ve özlemleri değişik olan yeni bir devlet . . .
Kendi bakışıyla , kendi ilkeleriyle , kendi planlarıyla, kendi
tavrıyla , kendi anlayışıyla yeni bir devlet şeklidir. Yoksa devlet
ortadan kalkmış değildir. Devlet bütün kurumlarıyla birlikte
devam ediyor.

228 C U M H U R iY E T i N K U R U L M A S I V E DEVR i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Harf Devrimi

E
ski Arap harflerinin kaldırı lması 1 928 yılının Kasım ayındaki
kanunla . oldu . 1 928'de, üç ay gibi kısa bir sürede, iki li
kullanıma kesinlikl'e izin verilmeksizin Latin harflerine geçilmesi
fikrinin Atatürk'e ait olduğu açıktır. Atatürk bu konuda tek başına
cesurane bir karar almıştır. O kadar ki , o vakte kadar Latin
harflerinin kabulünü öneren ve savunanlar bile, onun bu radikal
girişimini desteklemeye çekinmişlerdir. Mesela, i smet Paşa
değişime karşı değildi ama "Buna çabucak geçemezsin" demişti .
Bu tereddüdüne rağmen Harf Devrimi sonrasında kararlı bir
şekilde başka harf kullanmadı.

Harf Devrimi yapılırken iki gerekçe vardı ; matbaanın ucuz ve


seri kullanımı ve Türkçe imlanın bir düz.ene konması. Bu iki acil
ihtiyaç yeni bir alfabenin kul lanımını zorunlu hale getird i . Ne var
ki insanlar eski harflerle yazma huyundan vazgeçmediler. Okumuş
kesim uzun süre Arap harfleriyle not tuttu. Yeni harflerle kitaplar
hemen ve bolca basılamad ı . Değişimin tamamen benimsenmesi
zaman ald ı .

230 C U M H U R iYETiN K U R U LMASI VE DEVR i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Kıhk Kıyafet Devrim i

S
apka devrimi özell ikle öteden beri üstyapı devrimi olarak
, düşünülür. Ancak bu olayda modern toplum yapısına bir
yaklaşım yatmaktadır. Zira Osmanlı toplumunda dış görünüş,
hayat tarzı, vs. itibariyle yönetici zümre diğerlerinden ayrı lmak
istenmiştir. Osmanlı toplumunda en rahatsız edici şeylerden
biri budur; sınıflara , tarikatlara, mezheplere bölünmüş olarak
yaşamak . . . Bu durumun Cumhuriyet idaresi için de söz
konusu olması tehlikeli görülmüştür. Nitekim ·Cumhuriyet, yeni
tip devlete sadık bir toplum istiyordu. Böylece sadece esnaf
loncaları , tarikatlar kaldırı lmadı ; bunun göstergesi olan kisve
ve serpuş çeşitleri de yok edild i .

Öte yandan Atatürk sokakta milletin ayrı lmasın ı , kafa yapısının


anlaşılmasını istemiyordu. Dolayısıyla '"Şapka Devrimi" bir
şekil devrimi değildi . Ancak bu ani değişim taşrada sessiz
bir tepkiyle karşı landı . Şapkaya karşı bir direniş vard ı . Bizzat
Kastamonu'da Şapka Devrimi'nin i lanı bu tepkiyi değiştirmedi .
Ama bunun ilanı b i r cesaretti , b u e k olarak tepkinin hızını
azaltmadı veya artırmadı .

232 C U M HURiYETiN KURU LMASI V E DEVRiMLER

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

Sağ h k i n kılapları

T
ürkiye sefil bir ülke değ i l d i , fakirdi . i ki s i farklı şeylerdir.
Refik Saydam'ın emri ve arzusuyla Türkiye'ye kabul edilen
mülteci Prof. Dr. Eckman'ın ciddi tıbbi taramaları yayımland ı .
B u çok önemli tarama sonuçlarında açık şekilde görü lüyor ki ,
Türkiye'de şaşı lacak gelişmeler var: Birleşmiş M i l letler gibi
beynelmilel kuvvetli sağlık örgütleri ortaya çıkmadan önceki ,
yani i mparatorluktan kalan , cephede hizmet gören yeni
Cumhuriyet'in sağlık kadroları birtakım sorunları çözmeye
başlam ı ş . Mesela veremde tam bir azalma var. Sıtmada da
öyl e . Türkiye sefil b fr ülke değildi , faki rd i . i kisi farkl ı şeylerdir.
Refi k Saydam'ın emri ve arzusuyla Türkiye'ye kabul edilen
mülteci Prof. Dr. Eckman'ın ciddi tıbbi taramaları yayımland ı .
Bu çok önemli tarama sonuçlarında açık şekilde görülüyor ki ,
Türkiye'de şaşılacak gel işmeler var: Birleşmiş M i l letler gibi
beynelmilel kuvvetli sağlık örgütleri ortaya çıkmadan önceki ,
yani imparatorluktan kalan, cephede h izmet gören yeni
Cumhuriyet'in sağlık kadroları birtakım sorunları çözmeye
başlamış. Mesela veremde tam bir azalma var. Sıtmada da
öyle.

234 C U M H U R iYETiN K U R U LMASI V E D EV R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Kadın H a kl a rı

Y
eni bir devlet ve yeni bir rej imde, kadın hakları konusu kaçınılmaz
olarak karşımıza çıkacaktı . Tanzimat dönemi ile beraber kız
öğretmen okulları (darülmual l i matl açılmış ve hayatımıza kadın
öğretmenler girmişti . Ancak kadınların şartlarının düzeltilmesi
konusundaki tartışmalar fası lasız biçimde devam etti. Modern
tiyatromuzun 1 9 . yüzyıldaki başlayışından ilk romanımıza kadar daimi
surette bir kadın problemi vardır ve asıl erkekler bunu dert edinir.
Fakat aynı anda kadın aydınlar da bu konuya eğilmeye başlamıştır.

Gelişmemiş ve kapitalizme ulaşmamış Türkiye'd e , biraz da radikal


bir eğilimle, kadınlar haklar elde etmişlerdir. Bu haklar kadınlara
erkeklerce veri lmiştir. doğrudur; çünkü kadınların kendi hakl arını
alacak örgütlenmeleri ve kanuni güvenceleri yoktu . Cumhuriyet'ten
ewe l , Türkiye'de kadın hareketlerinde, kadının aydınlanmçsında bir
atı lım söz konusu olsa da Cumhuriyet bu hareketleri yönlendirmeyi,
kanunlaştırmayı, sistemleştirmeyi başard ı . Dolayısıyla kadının toplum
hayatındaki yerini , üstelik birçok Batı toplumundan önce kadınlara
seçme-seçilme hakkı vererek sağlamlaştırmış olmas ı , Cumhuriyet'in
en önemli kazanımlarından biridir.

236 C U M H U R i YETiN K U R U L M ASI VE D E V R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1
Soyadı Kan u n u

V
" atandaş" oluşturmaya yönelik inkı lapçılığın içinde
"Soyadı Kanunu" vardır. Türkiye, aristokratik normların
bulunmadığı bir toplumdur. Ayrıca en az titulature (elkabJ
kullanı lan bir ülkedir. Bu nedenle Soyadı Kanunu en az itirazla
kabul edi len reformdur. Atatürk bazı arkadaşlarına bizzat
soyadı vermiştir. Bunlar askerlerin çoğu zaman yaptıkları
muharebeler ve kazandıkları başarıyla ilgiliydi . "Atatürk"
soyadının üzerinde de onun için anlaşmışlardır. Bu soyad
sadece Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın kendisine mahsustur.
Hiçbir akrabasına , kız kardeşine dahi verilmemiştir. TBMM'nin
Sakarya Zaferi'nden sonra kendisini taltif ettiği "Gazi"
unvanı ve müşirlikle birlikte "Gazi Mustafa Kemal Paşa"
olmuş ve soyadı kanununa kadar böyle anılmıştır. "Atatürk"
ise soyadından sonra verd iğimiz sivil adıdır. Evet, "paşa"
geleneksel bir unvandır. Kendisi "general" hitabını istemiş,
fakat "paşam" dedikleri durumda hiç itiraz etmemiştir. Bir
bakıma anane de budur.

238 C U M H U R iYETiN K U R U L M A.S i V E D E V R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


ıı
1
l
1

31lilliy�t
SolMp .. �ri ' Siirl M.I>...... MAJ.IM\Tr

9 acu ..,.. No. 3162 SALI 27 T. SANI 1934 Tel.

Mecliste Büyük Bir Gün


Sınıf farkım gösteren ünvanlar yıkıldı
Lakap ve ünvanların kaldınlmasına dair kanun dün
Meclisten çıktı. Müşüre Mareşa�Paşaya General
denilecektir. Ağa, Hacı. Hoca, Ef. Bey, Hanım yok
Adın önüne gelmek ıartigle er lci.,ige "Bag,. kadına da "Bagan,. denecek
"lnönüoün çıplak dağlarında bin bir güçlük içerisinde bu deiiıiıı enio, bu
büyük ulusun temel tatını atan Çankayanıo yalçın kayaları üstünde taş
ıribi. demir ızibi Örsle bir millet döten ATA T Ü R K'e sonsuz savcnlar�.,,

Levent Şahverdi Arşivi


Takvim , Saat ve
Olçülerdeki Değişi kli kler

T
akvim , saat ve ölçülerde yapılan değişiklikler, toplumsal
alandaki düzenlemelere dahil edilmelidir. 1 925 ve 1 931 'de
gerçekleştirilen kanuni düzenlem·e ıerdir. Bugünkü modern 24
saatlik uygulamaya geçiliyor. Eskiden alaturka saat denilen ,
güneşin battığı anı saat 1 2 olarak kabul eden bir sistem geçerl iyd i .
Ancak bu, çok sağlıklı bir saat sistemi değildi. Osmanlı'nın belli
dönemlerinde de saat sisteminde değişiklikler düşünülmüştür.
Takvimde ise hicri ve rumi takvimler birlikte kul lanı lıyordu .
inkılaplarla birlikte ikisi birden kaldırılıyor ve yerine bugünkü r:niladi
takvim kabul ediliyor. Bilimsel olan, bir yılın 365 gün 6 saat olduğu
bir sistem miladi takvim ve 1 Ocak 1 926'dan itibaren kullanı lmaya
başlanıyor. Bazı ay isimlerinde de değişiklikler yapılıyor. Ardından
uluslararası rakamlar kabul edil iyor. Ağırlık ve uzunluk ölçüleri
de değiştiriliyor: Bunların hepsi yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde
batılılaşma ama daha özelde muasırlaşma adına yapılan
çalışmalard ı . Açıkçası bunların da doğru ve gerekli değişiklikler
olduğu ortadadır.

240 C U M H U R iYETiN K U R U LMASI VE D E V R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi



um ·­
........ "• 1'-'•
. . ..... ..
Metre · Sistemi Kabul· Edildi
Şehit Kanatlar ihtifali
çok güzel oldu
" Vataniçin can- verenl'uın makberi
yerler defil göklerdir.

Levent Şahverdi Arşivi


1

U laşı m (Demir Yol u )


Seferberl iğ i
U o emir yolu ile istiklal Savaşı arasında nasıl bir bağlantı
vardır?" diye sorulabi lir, pekala vardır. Zira 27 Aralık
1 9 1 9'da Ankara'ya ulaşan Mustafa Kemal Paşa'nın burayı merkez
seçmesinin tek nedeni kendisini ekseriyetle ve sıcak bir destekle
karşılayan Ankara halkı ve eşrafı deği ldir. Demir yolunun bu noktaya
kadar ulaşması, bu noktadan direnişin de savunmanın da ve ileriki
taarruzun da daha kolay yapılması ihtimalidir. Böylece şehir bir
bakıma demir yolu savaşı sayesinde kazanılan kurtul uş hareketinin
merkezi noktası olmuştur.

Cumhuriyet rejimi Anadolu demir yol larını Karadeniz'e,


güneydoğuya uzattı . Demir yolları doğuda Ankara'dan Erzurum'a ,
Kurtalan'a (Siirt) , kuzeyde Samsun'a, güneyde Burdur-lsparta'ya
ve güneydoğuda Urfa'ya kadar gitmişti. Ama dayandığı teknik ve
teknoloji modası geçmiş olan bir sistemd i . Bu nedenle kara yolları
1 950'1erden beri devamlı gelişti . 1 970'1erde ise gidilmeyen kasaba
kalmad ı . Köy yolları büyük sorun olmaktan çıktı .

242 C U M H U R i YETi N K U R U LMASI V E D E V R i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Türk Havacıhk Cahşmal a rı

M
ustafa Kemal Paşa, Eylül 1 91 O'da Picardie
Manevraları'na katıldığı zaman savaş uçaklarını da
görmüştü . 1 9 1 1 'de ise Trablusgarb'ta ltalyanların bize
karşı uçak kullanmalarına şahit oldu . Bunlar Atatürk'ün hava
kuwetlerine bakışını etki lemiştir. TBMM açılınca da Harbiye
Dairesi'ne bağlı olarak Kuva-yı Havaiye (Hava Kuwetleril
Şubesi teşkil edildi. Cumhuriyet döneminde ise yıllar süren
savaşların sonunda ekonomisi zayıf bir ülke ola'rak uçak satın
alma imkanımız kısıtlıyd ı . Bu nedenle Türkiye'de havacılık
çalışması yapılması ve nitel ikli eleman yetiştirilmesi için 1 6
Şubat 1 925'te Atatürk tarafından Türk Tayyare Cemiyet; yani
Türk Hava Kurumu kuruldu. 6 Ekim 1 926'da Kayseri'deki uçak
fabrikası törenle açıldı . 23 Nisan 1 926'da personel eğitimi için
"Tayyare Makinist Mektebi" açıldı. Uçak mühendisliği eğitimi
için Avrupa'ya talebeler gönderil d i . 3 Mayıs 1 935'te Türk Kuşu
kuruldu ve aralarında Atatürk'ün manevi kızlarından ve dünyanın
ilk kadın savaş pilotu olan Sabiha Gökçen'in de bulunduğu
·

havacılar yetişti .

244 C U M H U R iYETiN K U R U L M ASI V E DEVR i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
N utuk

R
eisicumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa 1 5-20 Ekim 1 927
tarihleri arasında TBMM önünde kesintisiz olarak büyük
Nutuk'u okudu . Nutuk'un okunuş tarih i ; Cumhuriyet'in ilanı , hi lafetin
i lgası , Türk Medeni Kanunu'nun kabulü, Takrir-i Sükun Kanunu ve
lzmir suikastını izleyen davalardan sonraya rastlar ki bu bir tesadüf
değildir. Çok parti li düzen konusundaki tasawurlarına ara veren
Gazi Paşa 1 9 1 9'dan o güne kadarki yedi senenin muhasebesini
yapmakta, yorumlamakta ve ortaya koymaktadı,r.

Nutuk hiç şüphesiz 20. asrın siyasi liderlerinin icraatını anlattıkları


eserler arasında müstesna bir yer tutar. Bir imparatorluğun Birinci
Dünya Savaşı'ndan sonra yaşadığı çöküşü ve Anadolu'da işgalcilere
karşı direnişi, bu direnişin başladığı TBMM'de, Cumhuriyet'e geçiş
dönemi liderinin kendi ifadesiyle mil letveki llerine nakledi lmesidir. Bu
nedenle okunduğu ve basıldığı günden itibaren Türkiye'de önemli
bir yer edindiği gibi, çağdaş Türkiye'yi tanımak i steyen dünyadaki
çevrelerde de okunmuştur. Bazı halde yabancı di ldeki tercümelerin
sadeleştirme çabasıyla ortaya çıkan metinlerden daha düzgün
olduğu da bir gerçektir.

246 S iYASET, H U K U K V E E KO N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1 924 Anayasası
1 924 Anayasası bizde yüzyılın ikinci yarısında alışılmış usulün aksine
referandumla değil, doğrudan TBMM tarafından kabul edilen bir
anayasadır. Kurtuluş Savaşı boyunca benimsenen 1 921 Anayasası'nı
yürürlükten kaldırmıştır. Bununla beraber 1 924 Anayasası pekala ulusal ,
sosyal, hukuki niteliğiyle çok partili bir demokrasinin yaşamasına ve
devamına müsait olan bir metindir. Üstelik dönemine göre açık, düzgün
ifadeli bir metne de sahiptir. Ancak en önemli özelliği , laikliğin bir ilke
olarak metinde yer almamasıdır. Bu ilke 1 928'deki değişiklikle ilave edilmiş
ve cumhuriyetin bugüne kadar değiştirilmeyen ilkeleri de bu anayasada yer
almıştır. Bu anayasada bulunmayan Cumhuriyet Senatosu gibi bir kurum
ise 1 96 1 Anayasası ile getirilmiş ve 1 2 Eylül Anayasası i le lağvedilmiştir.
Teşkilat-ı Esasiye veya 1 924 Kanun-ı Esasisi'nin yarattığı ortam , 26
yıllık tek parti , 1 4 yıllık çok partili uygulama ve 27 Mayıs hareketinden
sonra yeni bir anayasayı doğurmuştur. :z;amanında toplum ve siyaset
hayatında yenilikler yaratan bu anayasa; bilindiği gibi 20 yıla ulaşamayan
bir uygulamanın ardından ortadan kaldırılmıştır. 1 982 Anayasası'nı
hazırlayanlar, anarşiden 1 961 düzenini sorumlu tuttular ve acele bir
anayasa taslağı ortaya çıkardılar. Bu anayasa toplumun, referandumda
%92'sinin reyiyle yürürlüğe gird i . Askeri yönetimin sivilleşmesi için kitlenin
üzerinde durmadığı fakat zamana uyamayan bir metindi .

248 S iYASE T , H U K U K VE E K O N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Tek Parti
1 930'1u yıl larda Avrupa dünyasının özelliği, tek parti
rejimlerinin hakim olmasıdır. Çok parti l i hayat bir yozlaşma ,
milletin çalışan ve namuslu zümresinin aldatı ldığı bir sistem
olarak empoze edilmektedir. Burada tek particilik; "tek şef,
tek parti , tek halk" sloganıyla sunuluyordu . Türkiye'de bu tür
bir tek particilik söz konusu değildi . Tanzimat ile başlayan ve
1 908'den itibaren kuwetlenen merkeziyetçilik Cumhuriyet
ile de devam etmiştir. Jakoben bir özellik olarak devlet ister
istemez merkeziyetçi bir yapıya gitmektedir. Kemalist rejim
demokrasiyi istiyordu. Ne var ki demokrasi deyince daima
Fransa tipi demokrasi anlaşılmal ıdır. O yüzden merkeziyetçilik
gelişti . Mesela, 1 930'daki Belediyeler Kanunu ile belediyelerin
otonomisi tamamen kalkmıştır. Gerçekten Türkiye'de bu
nedenle mahalli demokrasi lafta kalmıştır. Kemalist rejimin
merkeziyetçiliği Türkiye tarihinde yadırganmamalıdır. Çünkü
Avrupa'nın bütün mill iyetçi devrimleri Fransız lhtilali'nin getirdiği
devlet ve toplum sisteminden esinlenmiştir. Velhas ı l , dönem
öyleydi ve o dönemde kalması isabet olur.

250 S iYAS E T , H U K U K VE E KO N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Cumhuriyet Halk Fırkası / ·

Partisi
tatürk daha Aralık 1 922'de bir siyasi partinin kuruluşuna
Adair açıklamasını yaptı ve "Halk Fırkası" tabirini kul landı .
Şüphesiz ki Cumhuriyet'in i lanından sonra bu fırkanın başına
Cumhuriyet gelecek ve fırka kel imesi de partiye çevrilecektir.
Parti tüzüğü 9 Eylül 1 923 tarihlidir. Onun kabulüyle Türkiye
Cumhuriyeti'ne hakim bir kurucu parti çıkmıştır. Kurucu partilerin
en bilinen örneği Hindistan bağımsızlık mücadelesini yürüten
Kongre Partisi'dir. CHF de bu kategorindendir. CHF'nin karşısında
1 924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası gibi parti denemeleri
vard ı . 1 .930'da Serbest Cumhuriyetçi Fırkası da bunlardan biridir.
Bu denemelerin akamete uğraması ve bilhassa "mürtecilerin"
burada yer etmesi nedeniyle çok partili hayata ara verilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHPl içinqen çıkan Demokrat Parti
(0Pl ve diğer partiler, doğrudan doğruya muhalefetten çıkan sol
partiler rej imine kadar bu yapı devam etmektedir. Öbür partiler
yavaş yavaş tasfiyeye uğramaktadır. Sonunda platformda üç parti
kalmıştır; CHP, DP ve Millet Partisi .

CHP, istiklal Savaşı'nın temel unsurudur, Müdafaa-i Hukuk


Örgütlerinin ve hareketinin bir ürünüdür. Gerçekten de direniş

252 S i YASET, H U K U K VE E KO N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


1

. 1

1
ve kurtuluş hareketi etrafında toplanan her sınıf halkın ve hatta
farklı dünya görüşlerindeki grupların millT irade ile ulusal direnişe
katılmasının bir ifadesidir. Bu ortamda TBMM idare. yasama ve
yargının başındaki (tek yetkili) meclistir. Halk Fırkası kurucu parti ve
· örgüttür ve ileride Türk siyasetinin diğer partileri de kadro ve temel
fikir olarak bu ana kanattan çıkıp beslenecektir. 1 946 ve sonrasında
çok partili hayata geçişi de bu partinin kadroları hazırladı .

CHP. Türkiye'nin kurucu partisi olarak bugünlere kadar devam


etmiştir. Gerek ideolojisi gerek kadroları itibariyle bir değişim
geçirdiği çok açıktır. Mühim olan bu partide çok uzun zaman tek
parti liderliğinin hakim olması yanında (aşağı yukarı 20 yıldır)
yavaş yavaş diğer grupların da yerleşmeye başladığı ve özellikle
1 970'1erden itibaren ortanın solu görüşüyle bu yapılaşmanın
çeşitlendiği ve yayıldığı görülmektedir. CHP nihayet baştaki
kadronun onu terk edip DSP'nin teşkiliyle yeni bir mecraya
geçmiştir. Atatürk 1 922'de bu partiyi kurarken siyasal mücadeleyi ,
yani Kurtuluş Savaşı'nı kendisini destek olan Müdafaa-i Hukuk
gruplarının Lızerinde kurmuştur. Müdafaa-i Hukuk gruplarının hepsi
Cumhuriyetçi partiyi meydana getirecektir. Bu partinin içinde o
zamana kadar siyasette görülmeyen unsular. hatta muhafazakar
çevrelerden gelen bazı kimseler gibi kuwetli bir ittihatçı temel de
vardır. Enver Paşa'ya katıln:ıayan ve sonuna kadar desteklemeyen .
dolayısıyla Mustafa Kemal Paşa'ya (Atatürk) cephe almayan
kadroların buraya girdiği de bir gerçektir.

S İ YAS E T . H U K U K VE E KO N O M i 253

Levent Şahverdi Arşivi


Cok Partili Siyaset
Denemeleri

C
umhuriyet devrinde hiç şüphesiz ki tek parti idaresi vard ı ;
ama çift parti dönemi de görüldü. Esas olarak Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası 1 924'ün ve Serbest Cumhuriyet Fırkası da
1 930'un muhalefetidir. Başkanları Kazım Karabekir ve Fethi
Okyar Atatürk'ün yakın arkadaşlarıydı . Mustafa Kemal Paşa'yla
anlaşmazlığa düşmüş, daha muhafazakar yapılı bir Jön Türklüğü
benimsemiş ve çok büyük taraftar toplamışlardır. Amaçlarının
dışında kalan ama partiye gelen grupları reddetmeyerek yanlarına
almışlardır. ikincisi doğrudan doğruya tayin ve ricayla gelen bir
başkandır ki daha fazla taraftar toplamıştır. Partinin içinde hem
fundamentalist diyebileceğimiz takım h�m de solcular vard ı .
Terakkiperver Fırka seçim yaşamadı ama muhalif olarak boy gösterd i .
Serbest Fırka i s e milletveki l i değilse de belediye seçimlerine girdi
ve hayli rey kazand ı . Ancak muhalefetin bu karmaşık yapıyla ve
kontrolsüz reaksiyonla devamı olmayacağı belliyd i . Ankara zamanla
iki partiyi de tehdit görmüştür. Bunun sonucunda i l ki açı ldıktan üç,
ikincisi ise yedi ay kadar sonra kapatılmıştır.

254 SiYAS E T , H U K U K VE E KO N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Terakkiperver
C u m h uriyet Fırkası

T
erakkiperver Fırka seçime katı lmadı fakat muhalif olarak
kitlelerin karşısına çıktı. 1 925 yılı Haziran ayında kapatılan
bir partidir. Terakkiperver Fırka bünyesinde Milli Mücadele'de
Atatürk'ün yakın arkadaşları olan komutanlar ile birlikte
ittihatçılar da toplanmıştı . O zaman pek fazla solcu yoktu.
Solcular daha sonra Serbest Fırka'ya dahil oldular. Serbest
Fırka'da da ittihatçılar bulunmakla beraber, Terakkiperver
Fırka'da ittihatçılar daha fazladır ve benzeri başka gruplar
da vardır. Cumhuriyet sırf padişahı değil ittihatçıları da kendi
için tehdit olarak görmüştür. 1 926 yılındaki lzmir Suikastı
davasının arkasından gelen tevkiflere , kpvuşturmalara
bakı ldığında trajik unsurların olduğu görülür. Fakat
Cumhuriyet'in ilk yılları gerek çıkan ayaklanmalar gerekse
başarısız demokrasi denemeteri -Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası, Serbest Cumhuriyet Fırkası- yolu ile laik bir rejiminin
oturması için daha çok zaman geçeceğini göstermiştir.

256 S İYASET , H U K U K VE E K O N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

Şeyh Said isyanı



eyh Said i syanı a da o zaman lar kullanı lan adıyla Genç
S A - Şubat ve N .ısan ayları arasında
Hadıses _ı , 1 925 ın
cereyan etmişti . Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde , Cumhuriyet
idaresine , yani Ankara yönetimine karşı başlatılan bir isyand ı .
Şeyh Said lsyanı'nın bastırılması yeni devletin Doğu ve
Güneydoğu'da kontrolü sağlaması adına oldukça önemliyd i .
Zira isyanın kısa süre içerisinde düşünülenden çok daha
büyük bir etkiye ulaştığının anlaşılması üzerine ·Başveki l Fethi
Okyar istifa etmek zorunda kalmıştı . isyanın bastırılması için
al ınan olağanüstü yetkilere muhalefet eden Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası ise bir hükumet kararnamesiyle
kapatılmıştı . Musul'un kaybında da bu isyanın olumsuz bir
etkisi oldu . Şeyh Said Ayaklanması'nda bir milliyetçi unsur
var. Söylendiği gibi bir lngiliz oyunu ya da Nakşilik meselesi
değildir. Tabii Nakşilik ile ilgili bir bağlantı Şeyh Said'in
kişi liğinden ileri gelir. Bu yüzden Dersim isyanı ile Şeyh Said
isyanını aynı kefeye koymak da mümkün değildir.

258 SİYASET , H U K U K VE E KONO M İ

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

lzmir Suikastı
1

zmir Suikastı için ana hatlarıyla, " 1 4 Haziran 1 926'da
Mustafa Kemal Paşa'ya lzmir'de yapılması planlanan suikast
girişimidir. " diyebiliriz. Aralarında eski bakanlar, vali ve
milletveki llerinin de bulunduğu bir ekip tarafından planlanmıştır.
Fakat teşebbüs aşamasında kalmış, engellenmiştir. Suikast
girişiminin ardından gelen tevkiflere, kovuşturmalara
bakı ldığında trajik unsurların olduğu görülür. i stiklal
Mahkemeleri'nde yargılanan toplam 57 kişiden dördüne idam ,
altısına sürgün ve i kisine hapis cezası verilmiştir. Suikastı
kimlerin planladığı bel l i , biliniyor. Bazı ları i se haberdar ya
da i lgisiz, tepkisiz kalıyor. Kimin planladığı belli ama mesela
içlerinde Cavit Bey yoktur. lzmir Suikastı'na fikren yakın olduğu,
sözle desteklediği gibi söylentiler varqır ama suikastın içinde
değildir. Nitekim "Üç Aliler Divanı'nın" yargı laması usul vs .
bakımından vahimdi. Üç Aliler; Kılıç Ali , Necip Ali , Kel Ali (Al i
Çetinkayal . Cavit Bey'i idama mahkum eden mahkeme reisi Kı lıç
Ali aynı zamanda çok da usule uymayan bir yargılama yöntemi
takip etti.

260 SiYASET , H U K U K VE E K O N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Menemen Hadisesi
2 3 Aralık 1 930 günü cereyan eden Menemen Hadisesi,
adeta muhalefetin susturulmasına taraftar olanları "Biz
demedik mi?" havasına soktu . Menemen'de Nakşi oldukları
söylense de mahiyetleri hala tartışmalı olan, Giritli Derviş
Mehmed isimli bir kişinin etrafında toplananlar ayaklanma
çıkardılar. Bu ayaklanma bir "çarşı meydanı" gösterisidir. Olayı
durdurmaya çalışan asteğmen rütbeli yedek subay Mustafa
Fehmi Kubilay'ı ve iki bekçiyi vahşice şehit ettiler. Yaşananlara
çok öfkelenen Gazi Paşa, rivayete göre. kasabayı toptan
sürmekten dahi söz etmiş, sonra zecri tedbirler, muhakeme
ve idamların ardından yatışmış. Menemen Hadisesi cehaletin
şartları değerlendirmekte ne kadar kolay yanı labi leceğini ve
eyleminin sonsuz bir şiddete uzanacağı nı gösterir. Ancak
,
bu olay Türkiye için yaygın bir dini ayaklanmanın başlangıcı
olarak nitelendirilemez. Bunun yanında yaşananlar bizzat
Serbest Fırka mensuplarının dahi parti defterini kapatmalarına
neden olmuştur. Bu olay etraftaki dünyanın şartlarına da
bakarak Türkiye için çok parti li demokratik rejimin kurulmasını
bilinmeyen bir tarihe tehir etti.

262 SiYASET . H U K U K V E E K O N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Serbest Fırka

S
erbest Fırka deneyimi i l ginçtir; çünkü kurulduğu dönemde
dünyada büyük bir iktisadi buhran vardır. Bu dönemde
Türkiye zirai bir ülkeydi ve nüfusun %85'i köylüyd ü . Birtakım
köyler daha pazara açılmamıştı yani otantik ve otarşik bir yapı
içinde yaşıyorlard ı . Eğitim sorununu, nüfus problemlerini , salgın
hastalıklarını hal ledememiş Türkiye'de rej im değişikliği ve bir
medeniyet değiştirme süreci söz konusuyd u ; dahası , bu durgun
iptidai iktisadi sistemi değiştirecek kadrolar yoktu . Solcusu
da, sağcısı da memnun değildi. Serbest Fırka her kesimden
vatandaşı toplayan bir hareket oldu. M i l letveki li seçimlerine
değilse bile belediye seçimlerine g irdi ve hayl i rey kazand ı . Tabii
şunu unutmamak lazım ki , Serbest Fırka bizzat Atatürk'ün isteği
ile teşekkül ett i . Hatta dostu Fethi Okyar'ı parti kurması için
teşvik eden ve yine kız kardeşi Makbule Atadan'ı da o partiye
üye yapan Mustafa Kemal Atatürk'tü . Bu teşebbüs 1 2 Ağustos
1 930 ile 1 7 Kasım 1 930 tarihleri arasında faal kalabilmişti ve
asıl çekinilen kitle lerin irticai harekete, l i beral geçinen aslında
ortodoks muhafazakar kadrolar ve kanaat önderlerinin peşine
katı lması oldu.

264 S i YASET . H U K U K VE E K O N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

H u ku k i n kılabı

O
smanlı Devleti dini toleransa sahipti . Bu anlamda devlet
kamu hayatında geniş ölçüde, özel hukuk alanında kısmen
din dışı hukuk uygulamalarına da başvurmuştur. Ama şeriatla
bir arada yaşamaya devam etmiştir. Yeni Türkiye Cumhuriyeti
ise modernleşme hamlesinin bir gereği olarak, 1 925'te
Tevhid-i Tedrisat ve 1 926'da hukuk devrimiyle laik kurumların
temel ini radikal bir biçimde attı . Bu durum son Osmanlı asrının
yarattığı ikiliği ortadan kaldırd ı . 1 928'de Türkiye Cumhuriyeti
Anayasası'na laikliğin ilke olarak girmesi bu gelişmelerin
bir sonucudur. Laik düzene Qeçişle son Osmanlı asrındaki
modernleşmenin yarattığı i htiyaçlardan doğan yeni kurumların
eskileriyle olan çatışmasının sebep olduğu kargaşanın
ortadan kaldırılması hızlandırılmıştır. L:aik dünya görüşü ve
devlet düzeniyle modern toplamlara özgü siyasal yapıya,
yönetim sistemine ve hukuki düzenin mükemmelleşmesine
geçiş mümkün olmuştur. Aynı d i l i konuşan ve aynı kültürel
mirasa sahip bir halkın mezhep ayrılıkları ve çatışması içinde
yaşamasına son verilmek istenmiştir.

266 S i YAS E T , H U K U K VE E K O N O M İ

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Medeni Kan u n' u n Kabulü
1 926'da Medeni Kanun'un getirilişi bir zorunluluktan
kaynaklanmıştır. Osmanlı imparatorluk sisteminde şeri ve
nizami hukuk bir aradayd ı . Tanzimat'tan sonra zaman zaman aile
hukuku konusunda bazı uygulamalar getiri lmiş, fakat ikili bir yapı
ortaya çıkmıştır. Şeri veya nizami mahkemeye başvurmak rızaya
bağlı olmuştur. Bu tür karışıklıklar modern bir toplumda hoş
, görülmez. Bunun ötesinde, mesela şirket kurmak, doğum, ölüm
gibi konular da merkeziyetçi , modern bir devlette standart bir
yapıya kavuşturulmalıdır. Bu standartizasyon ve Batı hukukunun
kabulü 1 926 Medeni Kanunu'yla mümkün olmuştur. -Türkiye o
dönemde Adliye Vekili olan Mahmud Esad (Bozkurt) başkanlığında
bir komisyonda, lsviçreli Eugen Huber'in elinden çıkmış metn i ,
lsviçre Medeni Kanunu'nu adapte etmiştir.

Bir görüşe göre, Cumhuriyet döneminde yapılan inkılapların en


önemlisi hukuk inkı labıdır; Medeni Kanun'un kabulüdür. Hukuk
devrimiyle Türkiye asl ında dönülmez bir şekilde yeni bir yola
girmiştir. Ancak kanun-ı medeninin miras bahsinde ananeyi bir
ölçüde muhafaza ettiğini de belirtmek gerekir.

268 SiYASET, H U K U K VE E K O N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ekonomik Hayat

B
irinci Dünya Savaşı'na katılan büyük ü lkelerin aksine
Türkiye'de ana sektörü teşkil eden zirai hasılada bir artış
gözlend i . Sanayi bakımından imparatorluğun 1 9 1 2'ye göre zaten
bir çöküş içinde olduğu açıktı . Rumeli elden çıktığı gibi, Suriye
ve Lübnan'daki sanayi tesisi sayı labilecek fabrikalar da artık elde
deği ldi . 1 920'1erde Türkiye işçi sınıfı diyebileceğimiz zümrenin
yarıya yakını küçük atölyelerde çalışmaktaydı ve hiç kuşkusuz ki
Türkiye işçi sınıfının hayat şartları zord u . Ancak sendikalaşma,
partileşme bil inci ve yaşama bakışları açısından Batı'dan farklıyd ı .

1 925 yılına gelindiğinde , tarım ürünlerinin harb öncesine göre


% 51 artış gösterdiği görülmekted ir. Burada önemli olan
husus şudur; Türkiye ağır sanayiye geçmekte çok erken bir
aşamadadır, fakat tarım hasılası birikmektedir. Diğer yandan
ülkenin fakir kesimi sayılan Doğu Anadolu'dan büyük ölçüde
vergi alınamadığı açıkça görülmektedir. Buralarda yapılan
düşük miktardaki yatırımlar ki ön planda sadece demir yoluna
münhasırdır, kara yolu bile çok az yapılabilmektedir. karşılığını
alınan verg i de bulamamaktadır.

270 S i YASET, H U K U K VE E K O N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


1 929 iktisadi buhranı sadece Wall Street'teki patlamayla
kalmadı, herkesi ve bizi de etki led i . 1 930'a gelindiği zaman ,
Türkiye'de bizim "devletçilik" diye adını koyduğumuz , kesinlikle bez,
şeker, un vs. gibi acil tüketim ihtiyaçlarına yönelik sanayileşmenin
devlet tekeli altında götürülmesi söz konusudur. izlenen
korumacı pol itikalarla Türkiye'de birtakım sanayi dallarının, atölye
zanaatlarının geliştiği görülüyor. Şüphesiz bunun yanı başında
atıl yaşamaya alışan bir müteşebbis sınıf da doğdu. Kalitesiz
mal üretimini korumacı politikalar ve kanunlar sayesinde ve
ithal rejimiyle palazlanarak sürdürdüler ve iç pazar bu kalitesiz
mallarla doldu . Çünkü öbürlerine göre kendi çaplarında kal itel i
olsalar da üretim bakımından daha pahalıya m a l oluyorlard ı , daha
çok emek ihtiyaçları vard ı , piyasaya ulaşamıyorlard ı . Bu nedenle
Atatürk aşırı korumacı iktisadi politikalara ihtiyatla bakıyordu ve
özel sektörün gel iştirilmesi taraftarıydı . Başbakan ismet Paşa
ise devletçi siyasetin devamını istiyordu. Bu görüş ayrılığı 1 937
yılında Celal Bayar'ın başbakanlığa getirilmesini sağlayacak
etkenlerden biri olmuştu. Şüphesiz 1 935 Trakya olaylarının
ve bürokrasideki hakim gruplar arasındaki çekişmelerin de bu
gel işmede rolünün olduğu açıktır.

SiYASET, H U K U K VE E K O N O M i 271

Levent Şahverdi Arşivi


. .

lzmir i ktisat Kongresi


1 923'te toplanan lzmir i kti sat Kongresi çiftçi ve tüccar
grupların i stekleri doğru ltusunda kararlarla dağıldı .
Kongreyi Türkiye için amir kararlar alan bir organ ol maktan
çok, d ı ş dünyaya yeni Türkiye'nin ekonomik ve toplumsal
sistemini ilan eden bir kongre olarak değerl end i rmek
doğru olur. Kongre bürokratik bir i stişare mahiyetindedir.
iktisadi hayatın her sektörünün, hatta işletme ve bürokratik
mekanizmanın a ltyapısının bile tartı şıldığı bir yer oldu ve
iktisadi hayatın gel i ştirilmesi için bir dizi kararla kapatıldı .
ilk günden b e l l iydi ki yeni devlet i ktisadi hayatı düzenleme
cihetine gidecekti . Demir yollarına el atılacak, mevcut
şirketler devletleştirilecekti . Avrupa'da bile bir müddet
· sonra başlayacak olan ulaştırma , pos.ta ve şehrin altyapı
h izmetlerini millileştirme sürecine daha başta el atı ldı . Yine
büyük bir kitlenin alıcısı olduğu şeker, tütün gibi en mübrem
maddeler üzerinde tamamen devlet teke l i kuruldu. Ağır
sanayi atı lımına da bu dönemde giri l d i .

272 SİYASET, H U K U K V E E KO N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Atatürk Orm a n Çiftliği

O
rman Çiftl iği Atatürk'ün en önemli projelerinden biriyd i .
Bozkırın ortasında örnek b i r çiftlik oluşturmuştu . Bu
arazi büyük oranda batakl ık ve sazlı ktı . Ancak burada. bağcı lık,
bahçeci lik, hayvancılık, yeşillendirme gibi çalışmalar yapıldı.
Tabii bunda Ankara halkına bir yeşil alan ve rekreasyon imkanı
oluşturmak düşüncesi .d e etkil iydi . Atatürk'ün bizzat ilgilendiği
çalışmalar gerçekleştirildi . Mesela süt ürünleri, üretimi
yapıldı. Ankara'nın en geniş yeşil alanı oluşturuldu. Bu çiftlik
arazisi içinde çok büyük bir hayvanat bahçesi , tarihi Karadeniz
Havuzu, Devlet Mezarlığı gibi ziyaret alanları bulunur.
Çok sonraları Selanik'teki Atatürk Evi'nin bir benzeri de
yapılmıştır. Burası Türkiye'de tarıma öncülük eden bir çiftlik
olmuştur. Yoğun yapılaşmaya rağmen. Ankara, yeşil alan ve
parklar bakımından da görülmeye değer bir zenginlik taşırd ı .
_
Çevresindeki Atatürk Orman Ç iftliği , Çubuk Barajı gibi çok
geniş yeş i l alanlar yanında, başta Gençlik Parkı olmak üzere,
birçok park ve bahçe şehri süslerd i .

274 S iYASET. H U K U K VE E K O N O M i

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Osmanh'dan Kalan Borçlar

D
üyun-ı Umumiye'nin tasfiyesi Lozan'daki en büyük tartışma
konusudur. Bu komisyon aslında bırakılmış, fakat Türkiye
devleti artık bir kere buna muhatap olmuştur. Bir başka ifade
ile bu bir haciz kurumu olmaktan çıkmış ve Türkiye ile alacaklı­
borçlu ilişkisine girilmiştir. Türkiye Paris'teki Borçlar Komisyonu'na
Maliye Vekaleti memurlarından ve müfettiş statüsünde bir
temsilci göndermişti . Yapılan taksitlendirmelerde bu borç düzenli
ödemelerle bitiri lmiştir. En mühim mevzu ise Düyun-ı Umumiye'nin
artık vergi tarhı ve vergi cibayeti konusundaki yetkilerinin
kaldırı lması olmuştur. Artık haciz işlemi yapan bir kurum olmaktan
çıkmıştır. iktisadi hükümler ise bu çerçeve içerisinde düşünülecekti .
Kapitülasyon mahkemeleri ve her türlü kapitülasyon kaldırılmıştı .

Dikkate almadığımız durum kapitülasyonların karşıl ıklı olduğudur


ama mazide kapitülasyonlar maalesef karşılıklı olarak bizim için
de aynı şekilde geçerli olamadı. Bu ulusalcı ekonomiye dayanan
devletlerin en öneml i sorunudur. Liberal bir ticari mübadele ve
faal iyet esaslarından çok kuwetlerin daha etkin ve haklı olduğu bir
rej im söz konusudur.

276 D I Ş P O L İ T i KA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Türk-Yu nan
N üfus M übadelesi
1 924 yı lındaki Türk-Yunan nüfus mübadelesi Venizelos'un
talebiyle yapılmıştır. Venizelos, elindeki mevcut Yunanistan'ı
kalabalıklaştırmak için Anadolu'daki Helen nüfusu istedi . Büyük
devletleri de buna ikna etti ve Türkiye bunu kabul etmek zorunda
kaldı . Mübadele i le birlikte Anadolu'dan 1 ,5 milyon kadar insan
karşı tarafa göç etmişti . Bize ise o topraklardan 500 bin kadar
insan gel d i .

Mübadelede esas, Müslüman ite Ortodoks nüfusun mübadelesi


idi. Bu sebeple iyi Türkçe bilmeyen Yunanistan tebaasından
bir Pomak Türkiye'ye gelirken, Yunanca bilmeyen Karamanlı
Ortodoks bir Türk Yunanistan'a gitti . Karamanlı Türkler
Hristiyanlard ı , Ortodokslardı ancak Türklerd i . Yunan alfabesiyle
Türkçe yazarlard ı . Yunancayı ise bilmezlerdi . Bu topluluğun
gitmesiyle birlikte, Türkiye önemli bir Hristiyan grubunu kaybetti .
Buna karşılık Türkiye'ye Selanik'ten, Yanya'dan., Batı Trakya'dan,
Adalar'dan ve özellikle de Girit'ten Müslümanlar gel d i . Anadolu
Helenlerinin Yunanistan'da çok mutlu yaşamadıklarını da

278 DIŞ P O L İ T İ K A

Levent Şahverdi Arşivi


söylemek gerekir. Buraya gelenler ise, zorluklara kısmen intibak
edemedilerse de Türkiye'nin değişim ve gelişiminde çok büyük
faydalar sağladılar.

Türkiye'de yerleşen mübadi ller anavatana intikal etti ; siyasi ,


sosya l , kültürel ve iktisadi hayata tatbik etti ler. Yunani stan'da
ise Anadolu göçmenleri uzun zaman sıkıntı çekti ve hatta siyasi
hayatta sol hareketleri desteklemeye başladı lar.

Levent Şahverdi Arşivi


Onikiada'nın Duru m u

T
rablusgarb'ta ltalya ile savaşan Osmanlı Devleti Balkan
Savaşı'nın başlaması ile beraber bu devletle imzaladığı Uşi
Antlaşması ( 1 8 Ekim 1 9 1 21 kapsamında "Onikiada" olarak
anılan Güney Ege'deki adaları ltalya'ya geçici olarak bırakmak
zorunda kalmıştı . 1 9 1 5 yılında Londra'da imzalanan ve ltalya'nın
itilaf Devletleri'ne katılmasını sağlayan pakt çerçevesinde konu
tekrar gündeme getirilerek bu adaların tama�ı daimi biçimde
ltalya'ya bırakı lmı ştı . ltalya Onikiada'yı i kinci Dünya Savaşı'nın
sonuna kadar elinde tuttu . Bu dönemde Nazi Almanyası adaları
Türkiye'ye vermeyi teklif etse de bunu kabul etmek Müttefikler
ve Sovyetlerle karşı karşıya gel mek olacağından teklif ismet
Paşa tarafı ndan reddedildi . Dolayısıyla Al man hediyesini
reddeden i smet Paşa'nın dış pol itikasinı tenkit etmek doğru
değildir. Yine ismet Paşa'nın Uşi Antlaşması'nın imzalanmasında
payı olduğu iddiası da tamamıyla mesnetsizdir. Zira i smet Paşa
o dönemde henüz kurmay binbaşı rütbesindedir. Yemen'deki
i syanı bastırmakla görevli olan Ahmet izzet Paşa kuwetlerinin
kurmay başkanıdır.

280 DIŞ POLiTİKA

Levent Şahverdi Arşivi


Rodos ve 12 ada da Türktür v� ı r . ı . ırn
Ga.spedilen adalarımız Anadolu'nun bağrına dönmeli ve Yunanlıların

ı
tarass u tu ndan kurtulma l ı y ı z
..
....,..,. ,. , fttfull. ı.IM n _,,.
Wr � .ıııa k.U.. H ......_
l ıu, pıt, •br�• ....l•lamt . dlH
111,ttti. ,U• •t-•.ım 'nirk � Jıli•
_.. Nfll.naff• Hllaıu � ti< ,..... ttlrlerf u, ffhı liıll.
�.ı,�t•l• Wı�llıııN � .. F.ıı.ıı llıltu .,..._. a.... ....
...w
ı..ı.tı t Wr k•n.uı ,..,.,, lıtljae sııt- ez ı..ın ....... rme hrw� ""-'••
llitü. AUuİIİll -nbMtt Mr lılitl• .... ......._ M:ı'u """d:
- tkwtt ll'lliıM 1alı:ıı&.• rn .c.:ı- - -...... � .ıı.tı oN •
""'"'* Garp ..� ....,...'- . ıttt;.,
ılıll � ...-rilff .. .S.. altlt-- (lk.-u. löıt'. 1 • T M\

Levent Şahverdi Arşivi


M usul M eselesi

L
ozan Konferansı sürecinde Musul Türk tarafı açısından önemli
bir mesele olmuştur. Ancak sorun maalesef halledilememiştir.
Musul vilayeti -ki bugün nüfusu neredeyse 2-3 milyon arasıdır­
Erbil ve Kerkük'ü de kapsamaktadır. Ayrıca bölgede önemli bir Türk
azınlık bulunmaktadır. Fakat bölge tek başına hiçbir etnik grubun
elinde değildir. Bu durum Musul'un Türklerin daha etkin olduğu
Hatay kadar ilgi çekmemesine neden olmuştur. Hatay konusunda
Türkiye daha ısrarcı davranmış ve Fransa'yla anlaşmıştır.
.
Musul'u önemli kılan ikinci etken i se petroldür. Bi lhassa Britanya
Donanması Birinci Dünya Savaşı'nda kömür yerine petrole
geçtikten sonra lngilizler açısından petrol ve önemli petrol
kaynaklarına sahip olan Musul bölgesi çok değerli hale gelmiştir.
Buna karşılık Cumhuriyet'in i lanı ile beraber önceliğini sağlık,
eğitim , bayındırlık gibi farklı alanlara veren Türkiye'nin Musul için
lngiltere ile silahlı mücadeleye girişecek durumu yoktur. Dolayısıyla
Musul'un petrol gelirleri üzerinde cüzi oran sağlayan bir anlaşma
yapmakla yeti nilmiştir. Daha sonra ise bu bölge elimizden kayıp
gitmiştir.

282 DIŞ POLiTİKA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

1 92 9 i ktisadi B uhra n ı

B
U üyük Buhran" da denilen bu küresel ekonomi krizi .
şüphe yok ki atılım içindeki genç Türkiye'yi olumsuz
etki lemiştir. Çünkü dünya büyük bir iktisadi buhranın içine
giriyor ve daha yeni kurulmuş, ekonomisini oturtmaya çalışan
bir devlet olarak bu kriz ortamı ve şartları bizi de .o lumsuz
anlamda etkil iyor. Etkilememesi de düşünülemezdi . Yine de
1 923 ile 1 929 arasında gerçekleştirilen muazzam işler vard ı .
Ancak 1 930'1ara gelindiği zaman , Türkiye'de bizim "devletç!lik"
diye adını koyduğumuz. kesinlikle acil tüketim ihtiyaçlarına
yönelik sanayi leşmenin devlet tekeli altında yapılması söz
konusudur. Bu şartlar altında devletin liberal ekonomiye ya da
özel sektöre geçişi mümkün değildir. Esasen dünyada hiçbir
ülke artık müdahaleden ari bir iktisadi ı:ıolitika uygulayamıyordu.
Dolayısıyla 1 929-30'1arda Türkiye'de de gerek Türk Parasını
Koruma Kanunu'nun yürürlüğe girmesi, gerekse Merkez
Bankası'nın teşekkülü; ithalat ve ihracat üzerinde kota tesbiti
ve ihraç malları üzerinde kalite kontrolü gibi tedbirlerle devletin
iktisadi hükümranlığı artmıştır.

284 OIS POLiTiKA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sovyet Rusya ile Yakınlaşma
2 3 Nisan 1 920'de Ankara'da yeni bir dönem başladı. Yeni kurulan
Meclis HükOmeti'ni Afganistan ve Sovyet Rusya tanıd ı . Bi lhassa
Rusya ile yapılan Moskova Antlaşması ile Doğu Cephesi'ndeki
problem bitmişti . Bununla beraber Milll Mücadele döneminde
Sovyetler Birliği'nin yardımı meselesi , hazineden ayrılan paradan
çok, oradaki Müslüman toplumun topladığı ianeyi içermekteydi .
Ruslardan alınan kıl ık-kıyafet vardır, hatta b i r fotoğrafta ismet
Paşa'nın giydiği kaput lşnelll besbelli ki Kızıl Ordu generallerinin,
al baylarının giydiği kaputtur. Fakat Türk ordusunda Sovyet Kızıl
Ordusu'nun bir kurmay desteği yoktur. General Frunze gibi gelenlerin
istisnai ziyaretçi olduğu belirtilmelidir.

Cumhuriyet döneminde ise temkinli ve dengeli dış politika anlayışı


kapsamında Türkiye'nin Sovyetler ile dostane ilişkileri devam etmiştir.
Bilhassa Cumhuriyet'in kuruluşunun onuncu yıldönümü etkinliklerine
Sovyetler Birliği'nden Voroşilov ve Budyonni gibi üst düzey yetkililerin
katılması Türk-Sovyet ilişkilerinin zirvesi sayılabilir. Ankara Hükumeti
bu ziyarete büyük önem vermiştir. Ama bu, Türkiye'nin rejim
bakımından Sovyetler Birliği'ne yakınlık gösterdiği anlamına gelmez.
Zira örgütlü bir solun bu dönemde faaliyet göstermesi düşünülemezd i .

286 D I Ş P O L i T i KA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Balka n Antantı

B
irinci Dünya Savaşı sonrasında ltalya'nın Balkanlar üzerindeki
emelleri başta' Yugoslavya ve Türkiye olmak üzere, bölge
ülkelerini rahatsız etmekteydi . Bu kapsamda Türkiye , Yunanistan,
Romanya ve Yugoslavya Balkan Antantı'nı imzaladılar. Grubun
başını çeken Türkiye, Bulgaristan'ı Romanya ile Dobruca çekişmesi,
Sırbistan'ı da yine Bul garistan'la Makedonya konusunda yaşadığı
anlaşmazl ıklar yüzünden ittifaka sokamamıştı . Arnavutluk ise Balkan
komşularına karşı şüphe içerisinde olduğundan antantı imzalamaya
yanaşmamıştı . Sonuçta Arnavutluk ve Bulgaristan'da Faşist ltalya ile
Nazi Almanyası'nın etkisi gittikçe kuwetlend i .

Öte yandan antant Sovyet Rusya'ya karşı deği ldi, Almanya'yı rahatsız
etmesi de istenmemişti . Ama lngi ltere ve Fransa ile yakınl<1şma
devam edecektir. Tek hedef Yugoslavya'nın ve Türkiye'nin ortak
biçimde nefret ettiği Mussolini ltalyası'dır. Öte yandan Venizelos'un
ltalya ile yakınlaşmasına dahi ses çıkarı lmamıştır. Bu ikinci Dünya
Savaşı'ndan ewel sanayii zayıf, ordusunu silahlandırmakta gereken
yolu alamayan bir memleket için yapı lacak en başarıl ı diplomatik
çözümdü. Yeni Türkiye ittihatçı dönemin aksine diplomasiye çok
önem vermekte ve başarıl ı olarak kullanmaktayd ı .

,288 DIŞ POLiTiKA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

lngiltere ile Bağl�rın


Geliştirilmesi
l


ngi ltere kabaca C mhuriyet'in ilk on yıl ı nda Türkiye'nin en
öneml ı düşmanı gıbı görünürken, 1 930'1arın ortalarından
itibaren ltalya ve Almanya gibi Akdeniz ve Güney Avrupa'da
yayılmacı siyaset izleyen ülke ler karşısında Türkiye'nin ittifak
yaptığı bir ülke haline gelmiştir, bu bakımdan öneml idir. Birinci
Dünya Sayaşı'nda ve ardından mütarekede karşı karşıya
kalınan, uzun harbin mesuli ve kayı pların sebebi olarak görülen;
sınırlarımızda , cephedeki baş düşman Britanya ile barışçı ve
yapıcı bir döneme girmek bu yıllardaki Türk dış politikasının
başarısıdır. lngi ltere'nin Türkiye üzerindeki siyaseti , Atatürk'ün
bilhassa ltalya'ya karşı lngi ltere'ye dayanması , karşılıkl ı ittifak
arayışları , faşizm-Nazizm ve demokrasi olgusu, Kral Edward'ın
ziyareti ve nihayetinde 1 939'da imzalanan ittifak anlaşması
bunun neticesidir. Oysa Sovyet Rusya ile harbin arifesinde
gerekli görünen ve beklenen saldırmazlık antlaşması yapı lamadı .
Stalinist Rusya'nın Ribbentrop-Molotov paktından önce ve sonra
Almanyacılık yaptığı ve Türkiye'yi oyaladığı açıktı .

2 90 D I Ş P O L i T i KA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1

Sadabad Paktı

T
ürkiye Balkan Antantı'nın yanında Orta Doğu ülkeleriyle de
Sadabad Paktı'nı imzalayarak geniş bir bölgesel ittifaka
gitmiştir. Büyük devletlere karşı bölgesel ittifak sistemine gitmek
bu dönemde Kemalist Türkiye'nin dış politikadaki başarı sıdır.
Paktın hazırl ık çalışmaları lran'ın reformatör şahı R ıza Pehlevi'nin
Haziran 1 934'te Türkiye'yi ziyaretiyle başlamıştı ve 8 Temmuz
1 937 tarihinde Türkiye , lran, I rak, Afganistan hariciye veki lleri
Tahran'da bir araya gelerek bir anlaşma metn,i imzaladılar. Tören
Şah Rıza Pehlevi'nin "Sadabad" denen, Kuzey Tahran'daki yazlık
sarayında yapılmıştır. imzalanan antlaşma 25 Haziran 1 938'de
yürürlüğe girmişti ve beş yıllıktı. Ancak taraflardan biri vaktinde
çekilme isteği belirtmedikçe beş yıl daha uzayacaktı .

Sadabad Paktı Türk dış pol itikasının Lozan'dan sonraki i çe dönme


devrine de son vermiştir. Yine Türkiye'nin Orta Ooğu'da etkin bir
siyaset uygulamaya başladığının işaretidir. 1 930'1arda Balkan
ülkeleriyle yapılan Balkan Antantı, ard ından Hatay konusunda
izlenen etkin dış pol itika Sadabad Paktı'nı da bu gel işmelerin bir
parçası haline getirmiştir.

292 D I Ş P O L i T i KA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Montreux Boğazla r
Sözleşmesi
ürkiye , Lozan Antlaşması ile imzalanan Boğazlar Sözleşmesi'nin
Tgetirdiği kısıtlamalardan dolayı kaygı içindeyd i . Zira 24 Temmuz
1 923'te imzalanan Lozan Barış Antlaşması'na göre Boğazlar'da
asker bulundurmak mümkün değ i l d i . i htilafın çözümü ve Boğazlar
lehine uygulanması Türkiye'nin başkan olduğu bir komisyona aitti ve
o yıl larda hatırat yazan asker, sivil birçok memurun da belirttiği gibi
Boğazlar'ı korumak; köylü , çoban, işçi görünümlü,' tebdil-i kıyafetle
gezen askeri birl iklerin göreviydi .

Dolayısıyla Boğazlar'ın statüsünde değişiklik yapılması teklifi imzacı


devletlere duyuruldu. Başta lngiltere ve paralel inde Balkan Antantı
Daimi Konseyi'nin de Türkiye'nin teklifini destekleme kararı ile
Boğazlar'ın rejimini değiştirecek konferans, 22 Haziran 1 936'da
lsviçre'nin Montreux k(mtinde toplandı . Yapılan bir dizi görüşmenin
ard ından 20 Temmuz 1 936'da imzalanan yeni Boğazlar Sözleşmesi
ile Türkiye'nin kısıtlanmış hakları iade edildi ve Boğazlar, milletler
arası suyolunun tabi olduğu hükümler hariç, Türkiye'nin tam askeri
ve idari kontrolüne gird i . Karadeniz'e sahili olan memleketlerin
gemilerinin Boğazlar'.d an geçişi ise serbest bırakı l d ı . (Bahriye
gemileri belirli müddet önce bildirerek geçebil iyordu . )

2 94 DIS POLiTiKA

Levent Şahverdi Arşivi


�� UL U S
• 'W-=:I YL -. -

Atatlrk TlrldJu'•la 1'8111 lal

Levent Şahverdi Arşivi


,
1
Hatay'ın Ana Vatana
Katıl ması
1 920 yılında Fransa ile yapılan Ankara Müsalahası'na göre
Hatay'ın kaderi ileride yapı lacak bir referandumla belirlenmek
.üzere Fransız işgal yönetiminin uhde.s ine bırakı lmıştı . O tarihte
" lskenderun Sancağı" olarak anı lan Hatay'da halk bölgelerinden
"sancak", sakinlerinden de "sancak sakinleri" ve "sancak halkı" diye
söz ederd i . Sancağın nüfusu kozmopolitti; Türkiye Cumhuriyeti'nin
ilhakından ewel beklenmedik sorunlar da çıktı ; "Ne geleceği
belirsiz Suriye ne de Türkiye ; Fransa" diyenler de vard ı . Oysa
Fransa bu problemli bölgeyi elde tutmak için o kadar istekli
değildi , daha doğrusu yaklaşan savaşta Türkiye Cumhuriyeti'nin
ittifakını tercih etti . 1 937'de Paris'te karar veri len bağımsızlık
projes i , 5 Temmuz 1 938'de Hatay-Tür.k Cumhuriyeti olarak
gerçekleşti , 1 939'da da Hatay Türkiye'ye katı ldı . ·

Atatürk 1 930'11 yıllar boyunca Hatay meselesinin ısrarl ı bir


takipçisi old u . Hatay sorunu ısrarla takip edilmeseydi ve denge
oyunlarından iyi istifade etmek suretiyle 1 939'da ana vatana dahil
edilmeseydi bugün Akdeniz'e bir unsur daha çıkmış olurd u .

296 DIŞ POLiTİKA

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Yurtta Sul h , Cihanda Sulh

B
ir asker olmasına rağmen Atatürk'ün barıştan yana olması
bizim için büyük bir şanstır. Dünyada böyle insanlar azdır.
Onu evrenselleştiren durumlardan biri budur. Başkumandan
Meydan Muharebesi sonrasında muharebe meydanında kalan
Yunan ölülerine de üzülmüştür. Zaten "Mecburiyet olmadıktan
sonra her savaş bir cinayettir" derken bunu kastetmiştir.
Hamaset, devlet yönetirken büyük felaketlere yol açabilir.
Atatürk, gerçekçi bir adamdı ama cesurdu da. Sınırları
biliyordu . Her şeyin bir zamanı olduğunu da . . . "Yurtta sulh.
cihanda sulh" sözü makul ve mantıklı bir ilkeyd i . Türkler harb
etmesini bildiği gibi sulhu yaşatmasını da bilird i . Atatürk
bunu uyguladı . Bugünkü dış politikamız bile bu işlerin öyle
oturduğun yerden "asarız. keseriz" demekle olmadığının bariz
bir göstergesidir. Atatürk dönemi Türk dış pol itikasında itidalli
bir anlayış benimsenmiş ve önemli uluslararası kazanımlar
sağlanmıştır. Ne var ki o dönem maalesef Musul meselesi
halledilememiştir. Zira Hatay kadar ilgi çektiği ve üzerine
düşüldüğü söylenemez.

298 OIS P O L i T İ K A

Levent Şahverdi Arşivi


' ı
> ı ·
� ' '·
;/ • W
.t

.M
• • "P
" .·. .. .... ,

I 1r �
,
� _ , _ ı.. r . f�ı
· ·
t

Levent Şahverdi Arşivi


Cumhuriyet,
Osmanh'dan Neler Aldı?

Y
eni Türkiye iddia edildiği gibi bir enkaz üzerinde kurulmadı. Yani
sıkıntı çoktu ama bir devlet geleneği vardı, köksüzlükten söz
edemeyiz. imparatorluk genç Cumhuriyet'e parlamentarizm, siyasi
parti , basın gibi siyasal kurumları miras olarak bıraktı . Cumhuriyet ilk
anda eğitim sistemini, üniversiteyi , yönetim örgütünü, mali sistemini
imparatorluktan miras aldı. Tabipleri , fen insarıları , hukukçuları, tarihçi
ve filologları son · devrin Osmanlı aydın kadrolarından çıktı . Cumhuriyet'in
devrimcileri bir Orta Çağ toplumuyla deği l ; son asrını modernleşme
sancıları ile geçiren imparatorluğun kalıntısı bir toplumla yola çıktılar.
Bugünkü Türkiye'nin siyasal-sosyal kurumlarındaki sağlamlık ve zaafın
bilinmesi , son devir Osmanlı modernleşme tarihini iyi anlamakla
mümkündür. Zira Osmanlı'nın son yılları'rıdaki modernleşme çalışmaları
Cumhuriyet'i kuran kadroların fikir dünyalarını etkileyecek altyapıyı
sağlamıştı . Vakıa, Cumhuriyet'in köklerinde Osmanlı var. Bu açıdan
bakıldığında Osmanlı'nın halefi Türkiye'dir ve bir "redd-i miras" hakkına
sahip değildir. Zira mirasın sorunları yeni Türkiye'nin önüne koyuluyor.
Güzelliklerle de yeni Türkiye'ye sadakat ve hayranlık ifade ediliyor.

300 B İ L i M , D i N , K Ü LT Ü R V E SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Atatürk ve Batıhlaşma
1 930'1arın Türkiyesi'nde Batı mefhumu, Hristiyan Batı
Avrupa'yla aynT1eştirilen bir mefhum değildir. Ayrıca aynı
dönemde .Türk tarih ve kültürünü Şark ve Garb gibi dar kavram
ve coğrafyalara hapsetmemek eğilimi görülmektedir. Herhangi
birine deği l , zamanlara ve mekanlara yayı lmış bir Türk medeniyeti
görüşü vardır. Türkiye'de Batı lılaşma Hristiyan dinine de bigane
ve onu dışlayan bir tavır içi'ndedir. Kültürel değişmenin başını
çekenler, Batı kültürünü Batı'daki dinden bağımsız olarak ele
al ıyorlardı ve yorumlarında da kısmen haklıydılar.

1 923 sonrasında Cumhuriyet, Medeni Kanun'u getird i ,


hukukun Romanizasyon sürecini tamamlad ı . O dönemde iktisadi
sistemin ıslahına geçildi ve köyden aşar kaldırı ldı. Eğitim ve
sağl ıkta da ciddi reformlar yapı ldı. İki asırdır Batı orduları
karşısında savaşabilmek ve direnebilmek i çin yeni ilimleri ,
teknikleri öğrenmek zorundaydık. N itekim öğrendik ve gel iştirdik.
Batı l ı laşmak için Batı lı laşmadık, ayakta kalmak için Batı'nın
kurumlarını aldık ve devam ediyoruz. Bugün de bu kurala uymak,
Batı-Doğu kavgasından kaçınmak zorundayız.

302 B i L i M , D i N . K Ü L T Ü R V E SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Yeniliklere Genel Bakış
1 923 yılında gelen yenilik Meclis'ten ibaret değildir, rejim
değişti . Saltanat bitti , Cumhuriyet geldi. Devlet ortadan
· kalkmad ı , bir devaml ılık içinde sadece rejim değişti . Başkaları
bize "Türkiye" diyord u ; ilk defa biz de kendimize "Türkiye" dedik.
Ama 1 923 sonrası yaşanan lar 1 923 kadar önemlidir. Mustafa
Kemal Paşa, Medeni Kanun'u getirdi , hukukun Romanizasyon
sürecini tamamladı . O dönemde iktisadi sistemin ı slahına
geçildi ve köyden aşar vergisi kaldırı l d ı . Eğitim ve sağlıkta da
ciddi reformlar yapı ldı. Her toplumun yeni lenmesi gerekir.
Yeni lenme olmadan hiçbir kurumu yaşatamazsınız. Türkiye ,
Cumhuriyet i l e değişti . ikinci Dünya Savaşı'na girmedik, birikim
yaptık. O birikimle yeni endüstriye girdik. iki asırdır Batı orduları
karşısında savaşabilmek ve direnebilmek için yeni ilimleri ,
teknikleri öğrenmek zorundaydık. Öğrendik, onları geliştirdik.
Batı lılaşmak için Batılılaşmadık, ayakta kalmak için Batı'nın
kurumlarını aldık ve devam ediyoruz. Bugün de bu kurala uymak,
Batı-Doğu kavgasından kaçınmak zorundayız.

304 B i L i M , D i N , K Ü L T O R V E SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Dil , Tarih ve Coğrafya

A
tatürk dahi bir kurmay ve kurucu önder sezgi leriyle ,
lstanbul ve Ankara Üniversitesi'ni teşki latlandırmış v e ilgili
fakültelerinin adını da "Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi" koymuştur.
Çünkü dilsiz ve coğrafyasız tarih yapmanın imkanı olmadığını
çok açık bir şekilde görmüştür. Bu teşebbüs 1 930'1arda
başlamıştır. ilk mezunlar Halil i nalcık, Muazzez İ lmiye (Çığl gibi
kimselerdir. Henüz ortada Ankara Üniversitesi yoktur, Siyasal
Bilgiler Okulu (Mekteb-i Mülkiye) nakledilmiştir, Ziraat Enstitüsü
ve hukuk devrimi yapılsın diye kurulan Hukuk Mektebi vardır.
Ama asıl parlak unsur Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'dir. Bu
kurumun kütüphanesine müthiş paralar harcanmış, d i l , tarih
ve coğrafyayla ilgili pre-hi storia, jeoloj i , arkeoloji gibi bütün
şubeler teşekkül ettiri lmiştir. Bunları yaptığınız zaman, düşünce
ve bilgi bakımından birinci kulvarda , gelişmiş memleketlerle
yarışırsınız. Belki sizin endüstriniz yok, tahılla, incir, üzüm ve tütün
ihracatıyla geçiniyorsunuz ama esas olan zamanları ve mekanları
öğrenmektir. Dolayısıyla buralardan yeni entelektüeller çıkarılarak
zamanların ve mekanların öğrenilmesi amaçlanmıştır.

306 B i L i M . DiN. K Ü L T U R V E SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Türk Dil Kuru m u

T
ürk Dil Kurumu ya da ilk adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti ,
lisanımızı incelemek ve gel işmesi için çalışmak maksadıyla
1 2 Temmuz 1 932'de kurulmuştur. Atatürk'ün dil devrimi
gibi bir kavramı bolca kul landığ ı , hatta benimseyip üzerinde
durduğu söylenemez. Bu konuda bir deneme yapılmış, bir
.
moda yaratı lmıştır; ancak amir hükümler içeren kanunlarla
ve kanunun öngördüğü sözlüklerle yeni bir kelime hazinesinin
kullanımı emredilmiş değildir. Dilde evrimleşme 1 930'1arda
Türkiye'de kabul edilen bir gerçek olarak görünüyor.
Bürokrasinin dilini sadeleştirmek ve halka indirmek, kısmen
de şive farklıl ıklarını ortadan kaldırarak milli standart bir aydın
Türkçe (eğitim Türkçesi) yaratmak isteyen dilcilik hareketi,
maalesef aşırılığa ve yeni bir Osmanlıca yaratmaya kadar
varmıştır. Bu akımın karşı sındakiler de eski Osmanlıcayı
savunanlardır. Gramer, tarihi filoloji ve fonetik tetkikleri
yapılmayan ülkemizde bu a landa bir kör dövüşü yaşanmaktadır.
Tabii gramer ve dil eğitimi ve bi lgisinin gelişmediği bir ortamda
bu, olumsuz bir sonuçtur.

308 B i L i M . D i N , K U LT O R VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Türk Tarih Kurum u
'

K
emalist dönemde Türk tarihçiliğinin Türkiye tarihçiliği
ol maktan çok, romantik bir yaklaşımla Asya bozkırlarına
uzandı ğ ı , efsanevi açıklamalara başvurulduğu veya cumhuriyetçi
bir refleksle yakın geçmişin haksızca karalandığı öne sürülmüştür.
Dönem böyunca mill iyetçi bir iklimin Türk tarih yazıcılığını etkisi
altına aldığı , bunun bazen aşırı ölçülere varan bir moda olduğu
gerçektir. Zira dış dünya şartlarının zorlaması Avrupa uluslarının
aşırı mill iyetçi tarih tezlerini benimsemesine yol açmıştı .
1 930'1ar Türkiye'sinin bu hava dışında kalması kolay deği ldi. 1 93 1
yılında kurulan Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti (sonraki Türk Tarih
Kurumu) ise sınırlı üyesi olan , kendi içinde yayın ve araştırmaları
destekleyen bir kuruluştu . Bu noktada Cumhuriyet tarihinin
sorunları ve yorumu üzerindeki tartışmasız tezlerin dışında,
umumi bir tarih tezinin tutunamadığı ve desteklenmediği açıktır.
Bizzat Atatürk'ün etrafındaki tarihçiler ve tarih merakl ısı devlet
adamları daima birbirine ters ye değişik yorumlar getirmişlerdir.
Öyle ki , öne sürülen tarih tezleri bu çevrenin dışındaki kimselerce
de tenkit edilebilmiştir.

310 B i L i M . D i N K Ü L T Ü R VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Atatürk ve M ü n ewerler

K
emalizm'in eğitim konusunda Türklere fakir veya zengin, göçmen
veya yerli halk olsun büyük imkanlar sunduğu bellidir. Aydınlarla
(münewerlerlel olan mücadelesi ise bilhassa sol çevrelerde ve
mutaassıb Müslüman çevrelerde tekrarlanagelmiştir. Rejimin
bilhassa Müslüman örgütler karşısında çok hassas davrandığı açıktır.
Uyuşamadığı çevrelerin başında hilafetçi ideolojiyi benimseyenler
vardır. Bu bir iktidar kavgasıdır. Hatta Kurtuluş Savaşı'nın generalleri
arasında bile sürtüşmelere sebep olmuştur.

Aynı hassasiyeti yapısal olarak zaten ciddi bir örgütlenmeye


ulaşamayan Komünistler karşısında gösterdiği ise söylenemez.
TKP'liler tavırlarında ısrar etmedikleri veya rejimle uyuştukları
takdirde kabul görmüşlerdir. Bu alanda bilhassa Kemal ist dönemin
okumuş kesimine karşı tavrı babayani�ir. Okumuşların felaketi
asıl 1 938'den sonra başlar. Daha ewel kabul görmüş düşünceleri
savunanlar, yazanlar bu dönemden sonra suçlanmaya başlamıştır.
1 938 sonrası gerilimdir ki bu grupları birbirleriyle daha çok
'
çatışmaya itmiştir. Nitekim 1 947'den sonra Tan Gazetesi olayıyla
birlikte üniversiteler- çok ağır sarsıntılar geçirmiştir. Kurumlaşmış
sağ-sol çatışması bu noktada başlar.

31 2 B i LiM. D i N K U L T UR VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
M i l li Eğitim Politikası

C
umhuriyetin i lanı ile beraber çok önemle ele al ınan konulardan
biri ülkenin eğitim düzeyinin yükseltilmesiydi . Bunun için
bütün sıkıntılarına rağmen Türkiye Cumhuriyeti okumak isteyen
yetenekl i gençlere muasır dünyanın ölçüleri dışında imkan verdi .
Türkiye Cumhuriyeti'nin bu konuda yakaladığı ivme ancak Sovyetler
Birliği'ndeki hızlı okullaşma, sosyal eşitlik (hatta proleter kökenliler
için pozitif; yani ayrımcı) ile mukayese edilebilird i . Burada tarih
ve coğrafya alanlarında önem verilen eğitimin bir amacı vardır:
Yerkürenin coğrafyasını ve tarihini benimsemek. Bir ulusun söz
sahibi olması buna bağlıdır. Açık konuşalım: Atatürk'ün ölümüne
kadar önemli başarılar gösteren bu çaba sonra tavsadı ama
Türkiye o vakte kadar var olan eğitim kurumlarını n , kültürel
faaliyetin derlenip toplanmaya ve kurumlaşmaya başladığı bir
aland ı . Üstelik bu , devrin savunma masraflarının aleyhine yapı ldı.
Kararı verenler Birinci Dünya Savaşı'nın general ve mareşalleridir.
Asıl olanın toplumun eğitimi ve uzun süren On Yı llık Harb (1 91 2-
1 922) döneminde kaybettiğimiz aydın gençl iğin telafi edilmesi
olduğu çok açıktır.

314 B i L i M . D i N , K Ü L T Ü R VE SANAT
Levent Şahverdi Arşivi
Levent Şahverdi Arşivi
. .

U niversite Reformu

T
ürkiye 1 8. yüzyı ldan beri Batı tipi eğitime ve bilime kapılarını
açmıştır. Bunda askeri modernleşmenin öngördüğü alanların
(mühendislik, tıp, veterinerlik, kimya , eczacılık) önde gelmesine
rağmen yavaş yavaş 1 9. asırda hukuk, maliye gibi dallara da önem
verilmiştir. Ama eksiklik de vardı. Bu süreçte yer yer mutedil yer yer
radikal dönüşümler gerçekleştirilmiştir. 1 933 yılı o radikal dönüşüm
noktalarından biridir. Zira 1 933'ten sonra Türk üniversiteleri , lstanbul
Üniversitesi model olmak üzere, ayrı bir ortamda doğup gelişmiştir.
Ancak bir olay var ki üniversite reformu açısından çok mühimdir. Zira
Nasyonal Sosyalistlerin baskılarından kaçan Yahudi ve solcu Alman
profesörlerden, yani ülkelerinde bir anda kapının önüne konulan bu
seçkin zevattan Atatürk istifade etmeyi bilmiştir. Hirsch, Schwarz,
Neumark, Landsberger, Nissen , Schwartz gibi fevkalade derin bilginler
bilhassa Hukuk Fakültesi'nde hukuk reformunun gelişmesine yol
gösteren seçkin Alman hukukçuları . Tıp Fakültesi'nde eskiler ve onların
temsil ettiği Fransız sistemiyle rekabet yaratan hekim hocalar Türk
üniversitesine fevkalade büyük katkılarda bulundular. Ne var ki 1 947
yılı talebe hareketleri özellikle de dil, tarih ve hukuk alanında bu Alman
hocalar grubunun büyük ölçüde Türkiye'yi terk etmelerine neden oldu.

3 16 B i L i M . D i N , K Ü L T Ü R VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Esasında Türkiye'den ayrılmaya niyeti olmadığı halde bu nedenle
ABD'ye göçenlerin (Benna Landsberger gibil , Doğu Almanya'ya
gidenlerin, Walter Ruben gibi artık eve dönebiliriz diyerek
Almanya'ya dönenlerin yanında, DTFC'den önemli Türk bilimciler de
yurt dışına çıktı (Muzaffer Şerif, Pertev Naili Boratav, Niyazi Berkes
gibi l . inatla burada kalan Behice Boran gibi Türk hocalar ve Robert
Anhegger gibi Alman ve lsviçre pasaportlu mülteciler de vard ı .

Levent Şahverdi Arşivi


Mekteb-i M ü l kiye
(Siyasal Bilgiler Fakültesi)

M
ekteb-i Mülkiye-i Şahane (Siyasal Bi lgiler Fakültesi) 1 859
yılında kuruldu . İdareci; yani mülki amir, mal iye müfettişi ve
diplomat yetiştirmek için düşünülmüştü .

1 878 Aralık'ında Sultan i l . Abdülhamid'in fermanıyla sultani bir


mektep derecesinden (seçkin lise) yüksek tahsil veren bir okula
çevril d i . i l . Abdülhamid, Mülkiye mezunlarına'önem veriyordu.
Yıldız Sarayı'ndaki kadrolara her zaman mektebin derece ile
mezun olanlarını almıştır.

Mülkiye 1 936'da Harbiye ile birlikte Ankara'ya nakledi l d i . Cebeci


Çayırı'nda sonradan kurulan Devlet Konservatuvarı . eski Adliye
'
Bakanlığı'nın içinde ver alan eski Huku k Mektebi'nin nakliyle · birl ikte
Cebeci semti başkentin irfan muhiti olarak teşekkül etti . Mülkiye
talebesinin opera ve temsillere gitmesi. konser dinlemes i .
mektebte adab-ı muaşeret kural larına uygun olarak yapılan
servisle öğlen ve akşam yemeklerini yemesi usuldend i .

318 B i Li M , D i N K U LTUR VE S A N AT

Levent Şahverdi Arşivi


Ozet olarak, Mekteb-i Mülkiye-i Şahane iyi bir okuldu. Kendine
göre eğitimi ve modern bir havası vard ı . Devlet hayatımızda
bi lhassa milletveki l l iği ve bakanlıkları dolduran değişik görüşten
Mülkiyeli lerin hukuki ve idari konularda aklıselim etrafında
birleştiğini gördük.

Levent Şahverdi Arşivi


Almanya'dan Gelen
Profesörler

H
itler faşizmi sırasında Almanya'nın sosyalist, Yahudi ve diğer
kategorideki l i beral münewerlerinin maalesef sığınacakları
ülke yoktu . Birçok Avrupa ülkesi ve en başta Amerika Birleşik
Devletleri antisemitizmin ve infiratçılığın içinde bugünkü nutukların
ve havanın aksine mağdur insanları kabul etmiyordu . Bunu
hatta vize kuyruklarında bekleyen sıradan insanlara deği l , seçkin
münewerlere bile gaddarca uyguluyord u . Atatürk Türkiye'si
bu insanlara kucak açmıştır. Mesela. Bruno Taut . . . Hitler'in
zulmüne uğrayan asrın büyük mimarlarından biridir Bu köşeye
sığınmıştır, Türkiye'ye. Çünkü başka sığınacak yeri yoktur.
Efendim , "kul lanmış . ihtiyacı varmış" . . . Evet, başka larının da
ihtiyacı vard ı , paraları da vardı fakat almadılar. Biz aldık. Bu
kadar açıktır. Ve 1 930'1u yı lların üniversite reformu kapsamında
Almanya'dan gelen bu akademisyenler çok değerli işler yaptı lar.
Ancak yükseköğretimde yapılan her türlü iyi leştirmeyi üniversite
reformuna bağlamak da doğru değildir. Bu bir abartma olur.

320 B i L i M , D i N , . K U L T Ü R VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1

Yurt Dışına Gönderdiği


Oğrenciler

A
tatürk eğitime çok önem veren, cehaletin yok edilmeden hiçbir yol
alınamayacağına inanan; eğitimi, değişimin başat unsuru olarak
düşünen bir liqerdi . Milli Mücadele yılları dahil, her şartta eğitim
toplantıları düzenleyebilecek kadar eğitimi önemsiyordu. On yıllık savaş
döneminden çıkmış, eğitimli nüfusunun çoğunu bu savaşlarda kaybetmiş
ve yeni kurulmuş bir ülkenin zayıf kaynaklarına rağmen yurt dışına
öğrenci yollamıştır. Bu dönemde sadece teknik dallar değil arkeoloji,
filoloji ve hatta Bizans tetkikleri için de öğrenciler gönderildi. Jale inan,
Şahap Kocatopçu, Sadi Irmak, Akdes Nimet Kurat, Enver Ziya Karal,
Sabahattin Ali, Sebahattin Eyüboğlu . . . Arkeoloji için gidenlerden Ekrem
Akurgal ve Hititoloji'nin babalarından s�yılan Sedat Alp önemli bilginler
oldular. Bizantinistik için gönderilen dört gencin bu dalda kalmadığı,
dolayısıyla bu dalı geliştiremediği açık. Yabancı lisana ise ayrı bir önem
vermiştir. Kendisi çok iyi derecede Fransızca ve yeterli derecede
Almanca bilirken, Cumhuriyet'in genç kuşaklarının da yabancı lisana
aşina olmasını istiyordu. Dolayısıyla yurt dışına gönderilen öğrencilerle
kısa vadede bu eksikliğin bir nebze olsun giderilmesini düşünmüştü.

322 B i Li M , D i N , K Ü L T Ü R VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Din Algısı

O
smanlı Devleti d ini toleransa sahipti ve kamu hayatında
geniş ölçüde, özel hukuk alanındaysa kısmen din dışı
hukuk uygulamalarına başvurmuştur. Ama şeriatla yönetilen
bir devletti . Çünkü toplumlar dini ayırıma göre kompartıman
usulüyle . mi llet esası i çinde yöneti lird i . Devlet topraklarını
kaybettikçe Osmanlı padişahları hilafet kurumuna ve unvanına
dört elle sarıldı lar. Panislamizm 1 9 . yüzyılda resmi ideoloji
halindeyd i . Devlet, Batı dünyasına karşı gerekli reformlara
giri ştiğinde , laik sistem de ister istermez devreye girmeye
başlad ı .

1 924 yılı Mart ayında hilafet i lga edildi v e hanedan üyeleri yurt
dışına çıkarıldı . Halifelik bugün olsa, sjyasi bir konuma çevrilmiş
olmasından ötürü zaten yürümezdi . Bu nedenle yeni Türkiye,
Tevhid-i Tedrisat ve Hukuk devrimiyle laik kurumların temelini
radikal bir biçimde attı . Bu, son Osmanlı asrının yarattığı ikiliği
ortadan kaldırdı . 1 928'de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na
laikliğin ilke olarak girmesi bu gelişmelerin bir sonucudur.

324 B i L i M . D i N . K Ü LT Ü R V E S A N A T

Levent Şahverdi Arşivi


Laik düzene geçi ş l e , son Osmanlı asrındaki modernleşmenin
yarattığı i htiyaçlardan doğan yeni kurumların eskileriyle
çatışmasının yarattığ ı kargaşanın ortadan kal d ı rılması
hızland ırılmıştır. Laik dünya görüşü ve devlet düzeniyle modern
toplumlara özgü siyasal yapıya , yönetim sistemine ve hukuki
düzenin mükemme l l eşmesine geçiş mümkün olmuştur. Aynı
d i l i konuşan ve aynı kültürel mirasa sahip bir halkın mezhep
ayrı l ıkları ve çatışması içinde yaşamasına son verilmek
istenmiştir.

Ezanı Türkçeleştirme konusu ise biraz farklıdır. Bu dönemde halkın


inandığı dinin emir ve yasaklarını hakkıyla idrak edebilmesi için
Türkçeyi merkeze alan bir anlayışın yerleşmesi amaçlanmıştır.
Bu Ziya Gökalp'ten gelen bir düşüncedir. Ezanın Türkçe okunması
da aynı paraleldeki bir uygulamadır. Kaldı ki taşrada ezanı Türkçe
okuduktan sonra minare merdivenlerinden inince , aşağıda
Arapçasının tekrar okunması çok yaygın bir tavırdı . Daha sonra
Türkçe ezanın kaldırılması teklifi de ilk Halk Partisi'nden gelmiştir.
Sonra da CHP eskiye dönüşü desteklemiştir. Ayrıca Türkçe
ezan kaldırı lmamış . Arapça ezan cezai takibattan kurtulmuştur.
Fakat bu seçim hakkı Türkçenin yerine Arapça ezanın tamamen
alınmasıyla kaçınılmaz sonuca dönüşmüştür.

B i L i M . D i N . K Ü LT Ü R VE SANAT 325

Levent Şahverdi Arşivi


Halkevleri
1 930'1arda Serbest Fırka denemesinden sonra , çok
partiye geçişin uzun bir zaman için tehir edi leceği artık
anlaşılmıştır. Tek parti rej imi oturacaktır. CHP artık rej imin
sahibi ve kesinlikle devlet partisidir. Şu halde CHP umdelerini
(6 Ok'ul yerleştirmek için artık örgütlenmesini de ona göre
tamamlayacaktır. ittihat ve Terakki'den beri süregelen ve o
tarzı koruyan Türk Ocakları'nın lağved i l i p , partinin kontrolünde
halkevlerinin kurulması bu anlamda önemli bir ·adımdır. Halkevi
başkanları , mahalli mülki amirlerd i . Bunlar aynı zamanda
da o yerin parti başkanıydılar. "İkincil Gruplar" denen oku l ,
kulüp, STK, dernek, v s . 1 930'1ar Türkiye'sinde yoktu . Sadece
halkevleri vard ı . Halkevleri ile inkılabın ideoloj isi empoze
edilecekti; bunda da muvaffak olunmuştur. Halkevleri nin
bir fonksiyonu daha vardır; mahalli tarihçilik, mahalli folklor
araştırmaları geliştirilmiştir. Bununla beraber 1 951 yılında,
Dı;ımokrat Parti iktidarında çıkarılan kanun ile tüm halkevleri
kapatı lmıştır. Demokrasi döneminde , ikincil grupların olmaması
ilk etapta bir boşluk doğurmuştur. Bunu parti gençlik kol ları
doldurmay a çalışmıştır.

326 B i L i M . D i N , K Ü LT U R VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Arkeoloji ve M üzecilik ·

A
rkeologyayı üniversiter bir bilim haline getiren doğrudan
doğruya Cumhuriyet'ti r ve Atatürk' ün .talimatıyla
olmuştur. Arkeolojinin en önemli dalı olan fi loloji bu dönemde
tamamlanmıştır. Çünkü Osmanlı arkeolojisinde fi loloji unsuru son
derece zayıftı ve bu eksiklik Cumhuriyet'te tamamlanmak zorunda
kal ınmıştır. Yine Ankara'daki Hitit Müzesi dediğimiz arkeoloji
müzesi, bundan bir müddet sonra Etnografya Müzesi ve ilk defa
önemli bir tarikat müzesi olarak Konya Müzesi teşkilatlanmıştır.

Ote yandan asıl önemli arkeolojik buluntular da 1 924'ten itibaren


görülür. Bu kazılar başlar başlamaz bilim dünyasında sarsıntılar
meydana gelmiştir. Anadolu'nun her tarafında kazılar birbirini
izlemeye başlad ı . Bunlar Türkiye için yeni bir görünümdür. Demek
ki üç safhayı attattık: birincisi filoloj i , ikincisi müzelerin teşkili
ve üçüncüsü hafriyatı doğrudan doğruya bizlerin yapması . Bu
arada yabancı bilim heyetlerine de izin verilmekte ancak bunların
kontrol ve i ş birliği rejimi değişmektedir. Bu bakımdan 1 920'1erin
ve 1 930'1arın arkeolojisi çok önemlidir.

328 B i L i M , D i N , K Ü L T Ü R VE SANAT
Levent Şahverdi Arşivi
Levent Şahverdi Arşivi
Kad ro Hareketi
.,.... T $ ......

K
U adrocular" ya da "Kadro Hareketi" ; Yakup Kadri
Karaosmanoğlu, Burhan Asaf Belge, lsmail Hüsrev Tökin ,
Şevket Süreyya Aydemir ve Vedat Nedim Tör'ün başını çektiği
ekipçe neşredilen Kadro Dergisi etrafında toplanmış harekettir.
Esasında Kadro Dergisi'nin kurulup çıkarılmasını bizzat Mustafa
Kemal Paşa istemiştir. Derginin Kemal izm'in ideologluğunu
yapması düşünülmüştür. Ancak tarihi ve şartları itibariyle
Türkiye'nin bilinen Marksist sosyalizmi kuramayacağı, aynı şekilde
kapitalist ülkelerle sadece kapitalist sınıfın sömürüsü ve o devletin
kapitalizm hizmetindeki emperyalist politikasıyla çatışmaktan
da öte, azgelişmiş ülkelerin mazlum halklarının gelişmiş sanayi
ülkelerinin proletaryası ile bir birlik kuramayacağını ileri süren
yazarlar da Kadro Dergisi etrafında toplandılar. Bu katılımın da
etkisiyle dergide yayımlanan yazılar zamanla rej im aleyhtarlığı
ile eleştirilir ve büyük tepki alır. Recep Peker'in başını çektiği bir
grup derginin ivedi şekilde kapatılmasını talep eder. Mustafa
Kemal Paşa'nın da onayıyla dergi 1 935 yılında , henüz 36 sayısı
yayımlanmışken kapatılır.

330 B i L i M , D i N , K U L T U R VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Yazarları
cezalandırılmaz,
gönül alıcı işlerde 1
s.,. 1
9 3 2

bırakılırlar: Yakup
Kadri Bey elçiliklere
ve büyükelçiliğe,
Burhan Asaf
ataşeliklerden birine ,
Şevket Süreyya Bey
iktisat Bakanlığı'nda
genel müdürlüğe,

KADRO
Vedat Nedim ise
propagandaya başarılı
(La Turquie Kemaliste)
şekilde devam eder. 1932 - CİlJ: ı
(tıpkıtiasm)
Rejimin ihtisas sahibi
ve yaratıcı insanlara
ihtiyacı vardır; o günkü
solun bu şartlara
ANKARA iKTiSADi VE TiCARi ILlMLER AKADEMiSi

sahip mensupları
önemli yerlerde
istihdam edilir.

B i L i M , D i N , K U L T U R VE SANAT 33 1
Levent Şahverdi Arşivi
Opera

A
tatürk askeri ataşe olarak görevlendirildiği Sofya'daki ilk
günlerinde operaya gitmişti . Bulgar operasının ulaştığı
düzey onu hayran bırakmıştı . Yakın arkadaşı Zümrezade Şakir
Bey'e bir temsilden sonra , "Bu adamların ulaştığı düzeye
ulaşmamız gerekir" demişti. l ran Şahı R ıza Pehlevi 1 934
yılında Türkiye'ye geldi ğinde Reisicumhur Atatürk'ün "Ozsoy"
operasını temsil ettirmesinde bu olayın payı aranmalıdır.
Aslında opera mevzuu Abdülmecid'ten başlayan bir meraktır.
Türkiye'de zaten vard ı . Sarayda da var, Beyoğlu'nda da,
lzmir'de de, Selanik'te de var. Atatürk Türk musikisini
bilen bir insan. Fakat bu çok iyi bildiği musikiye rağmen
Garp musikisinin bilhassa çok ses l i , çok örgütlü opera ,
senfoni gibi renklerinin önemi üzerinde fazlaca duruyor ve
bunu kurumlaştırıp, yaymak istiyor. Nihayetinde operayı
kuracak atı lımları yapıyor ve 1 934 yılında "Ozsoy" operası
sahneleniyor. Tek perdelik bir şey olmasına rağmen Atatürk
tarafından gerçekleştirilen müzik devriminin örnek eseridir.
lran Şahı gördüklerinden çok etki lenmiştir.

332 B i L i M , D i N , K U L T U R VE SANAT

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Latife Hanım i le Evl i l iğ i
ve Ayrılmala rı
atife Hanım'la Gazi'nin kısa süren evliliği hakkında çok şey yazılıp
Lçizi lmiştir. lzmir'in kurtuluşundan itibaren lsviçre'de okumuş olan
Latife Hanım, Gazi Paşa ile tanışmış , bilhassa medeni cesareti ,
yabancı dil bilgisi (üç dili okuma ve yazmayı biliyordu) ve Avrupa'yı
izlemesi ile Başkumandan'ı etki lemişti . Bu özellikleri Gazi Paşa'ya
"model devlet reisi eşi böyle olmalıdır" diye düşündürmüştü.

Ancak Latife Hanım'ın bir Türkiye reis-i cumhurunun eşi olmanın ne


olduğunu pek de iyi anlamadığı açıktır. ikincisi , Türkiye'de bir mareşalin
ne olduğunu da bilmiyordu. Böyle lider bir kumandanın eşinin, fazla
otoriter tavrını bazı hallerde yakın çevresi ve hatta kamusal alanda
sergilemesi aslında 1 920'1erde hiçbir yerin protokolüne uymazdı . Reis-i
cumhur eşi, first lady olduğu zaman, sorumlulukları olmayan ve yetkileri
sınırlı bir devletlinin eşi gibi davranamaz& Maalesef Latife Hanım öyle
görülüyor ki Türkiye şartlarında bir kurucu cumhurbaşkanının ve bir
mareşalin eşi olmayı bilemedi. Evlilik bu nedenle bitti , daha doğrusu
bir Garb anlayışı i le başladı ve tek taraflı olarak Şark adetlerine uygun
biçimde bitirildi . Gazi'nin çocuk istemediği anlaşılıyor. O devirde diğer
milletlerin ihtilalcileri arasında görülen bir adet bizde de bazı aydın ve
siyasilerin arasında "inkılapçının çocuğu olmaz" ifadesiyle vardı.

334 ÖZEL HAYATI V E O L U M U

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Yll l a r Sonra
.

lsta n b ul'a Dönüş


1

stanbul'a ilk gelişi askeri öğrenci olduğu dönemdeyd i . Sonra
görev için çok defa geldi. Selanik'in kaybından sonra bir
dönem annesi ve kız kardeşiyle birl ikte orada yaşadı. lstanbul
kuşkusuz onun için de çok önemli bir şehird i . 1 6 Mayıs 1 9 1 9
günü l stanbul'dan ayrıldı. Samsun üzerinden Anadolu'ya
geçti . Uzun bir süre boyunca lstanbul'a uğr,amad ı . Hatta yurt
gezisi yaparken Boğaz'dan gece vaktinde geçti. Tabiri caizse
biraz kırgınd ı . Evet, l stanbul'u çok seviyordu ancak yine de
kırgınd ı . Mesela Terakkiperver Fırka burada çok çabuk taraftar
toplamıştı . lstanbul Hükumetleri ve l stanbul basınının bir kısmı
da Milli Mücadele döneminde iyi sınav vermiş denemezdi. Lakin
1 927'de lstanbul'a geldi ve Dolmabahçe Sarayı'na yerleşti .
Nihayetinde burada vefat etti . Şu bir gerçek ki , lstanbul
onun da gözbebeği idi . . . Hatta diyebi lirim ki , Fatih Sultan
Mehmed'ten sonra , bu defa Mustafa Kemal Paşa'nın mecli s
ordusu şehri yeniden fethetti . Cumhuriyet hemen sonra ilan
edildi .

336 Ö Z E L HAYATI VE Ö L Ü M Ü

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Çan kaya Sofraları ve
Sağhk Sorun la rı
Ç ankaya sofraları üzerinde durulması gereken bir husustur.
Çünkü Atatürk'ün 1 5 sene lik cumhurbaşkanlığı boyunca kim
bilir kaç kere toplanıl ıyor, yeniliyor, içil iyor, konuşuluyor. Önemli
devlet meselelerinin de tartışıldığı bu sofralarda Atatürk'ün yediği
yemek miktarı ve çeşidi mütevazı , hatta fakird i . Bir yemek listes i ,
b i r menü var, ama o menüye n e kadar uyduğu, o yemeklerden
ne kadar yediği su götürür. Hatta belki de en büyük sorun şu:
Mustafa Kemal gençl iğinden beri doktor muayenesini sevmiyordu.
Maiyetindekiler arasında çok güvendiği Refik Saydam askeri
doktoruydu , aynı zamanda karargahının da üyesiydi . Birinci Dünya
Savaşı'ndan ewel mevcut orduların devamlı karargahta vakit
geçirmeyenleri dışında, çoğunluğu kronik dertlerden muzdaripti .
Öte yandan doğru dürüst hastaneler yoktu , çünkü askeri doktor
olanlar daha çok pratisyen hekim tipindeyd i . Karlsbad'da daha genç
zabitken kaplıcaya gitme i htiyacı duya n birinin ileri yaşlarda çok
sı hhatli olduğunu söylemek mümkün değildir. Gazi'nin olumsuz bir
al ışkanlığı sigara tiryakil i ğiyd i . Bunun zararları mutlaka derind i .

338 ÖZEL HAYATI V E Ö L Ü M U

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Atatürk'ün Olümü

G
azi Mustafa Kemal Atatürk, son yılı ağırlıklı olmak
üzere uzun zamandır hastayd ı ; onulmaz, geri dönülmez
hastalıklarla malul idi. Siroz veya kanser diyenler olsa da tevsik
edilmiş hali yoktur. Hastanın uzun muayenelerden hoşlanmadığı
söyleniyor. Türk veya Avrupalı olsun hekim muayenelerinden
hoşlanmıyordu. Kötü gidişat engellenemedi . Hatay meselesinin
takipçisiydi ve güney i lleri seyahati sağlığını daha da bozmuştu.
29 Ekim'de Ankara'da bulunmayı çok arzu etmişti , fakat bu
mümkün olmadı . Vefat ettiğinde henüz 57 yaşındayd ı . Selanik'te
"Ali Rıza oğlu Mustafa" olarak başlayan hayatı , Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu , "Gazi Mustafa Kemal Atatürk"
olarak nihayete erd i . Türklerin Atası 1 O Kasım'da Dolmabahçe
Sarayı'nda ebediyete göçtü. Arkasından gerçekten de bir
milli matem doğd u , resmi programı aşan bir şok ve hüzün!
Naaşı , cenaze töreni programı gereği Ankara'ya intikal edecek
ve Etnografya Müzesi'nin önündeki bir katafalka konacaktı.
Buradaki misafirl iği naaşının 1 O Kasım 1 953 tarihinde
Anıtkabir'e taşınmasına kadar devam etti .

340 Ö Z E L HAYATI VE Ö L Ü M Ü

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1

Anıtkabir

A
nkara denince akla gelen en önemli sembollerden biri de
Anıtkabir'dir. Atatürk'ün bu anıtsal dinlenme yeri Maltepe'nin
arkasındaki Rasattepe'dedir. Emin Onat ve Orhan Arda eseridir.
Sütunlu Roma yapı ları gibi olması düşünülmüş fakat binanın
etrafına Frig, Hitit ve eski Anadolu mimarisinden unsurlar ilave
edilmiştir. 1 950'1erin "ikinci Yeni" denilen ekolüne ait seçkin bir
binadır ve etrafında küçük bir koru teşkil edilmiştir. Anıtkabir'in
giriş kısmına 26 basamaklı geniş bir merdivenden çıkıl ı r.
Merdivenler Kayseri'nin beyaza yakın renkteki göl traverteni
taşından yapılmıştır. Merdivenin solunda Hürriyet ve sağında
istiklal kuleleri bulunmaktadır. Bu kulelerin içerisinde Atatürk'ün
Hürriyet ve i stiklal ile ilgili sözleri altın yaldızlarla yazılıdır.

Ankara'nın sembolü hal ine gelen bu yapı Atatürk'ün ölümünden


on beş yıl sonra bitiri l d i . 1 O Kasım 1 953'te naaşı Etnografya
Müzesi'nden alınarak muhteşem bir törenle buraya nakledildi.
Arkadaşları eski üniformalarını giyerek top arabası üzerinde bu
nakli yaptı lar. Tören esnasında on binlerce insan yollara döküldü
ve Ata'yı son defa selamladı lar.

342 O Z E L HAYATI V E O L U M U

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Kişisel Ozellikleri

A
tatürk l iderl ik vasfıyla doğmuş , ileri görüşlü ve b u sebeplerle de
"karizmatik" diye tavsif edilebilecek bir şahs iyettir. Başarısındaki
en önemli faktör fevkalade bir i rade sahibi olmasıdır. Bir entelektüel
olduğu hakikattir. Akı l ve bilimden yanadır. Tabii ki bir devrimcidir,
reformisttir. Çünkü ülkesinin reforma ihtiyacı vard ır. Bir Türk
milliyetçisidir ama bunun yanında evrensel bir adamdır. Barışçıdır,
"Mecbur kalmadıkça savaş bir cinayettir" demiştir.

Bununla beraber zarif, görgülü ve yerine göre sert, yerine göre


müşfik, nazik bir insandır. Müsrif ye aşırı tüketici olmadığı, hesaplı
davrandığı açık. i ltifat dağıtan, cömert birisiyd i ; çünkü i ltifat da bir
atıfettir. Tabii ki yerine göre sert hiciv yapabil iyordu ki iğneleme
ile ilgili sayı sız anekdotu vardır. Çok iyi bir hatip olduğu da bir
gerçektir. Mesela iyi dans ediyor, buna folklor da dah i l . Resimlerden
de görülebi leceği gibi Balkanlar'dan gelen heyetlerle horon tepiyor.
Bu herkesi cezbediyor. Askerler sivil kıyafete o kadar kolay intibak
edemezler ama kıyafetleri de çok iyiyd i .

Alkolle olan ilişkisi uç derecede değildir. Kamu önünde sarhoş


olup kendinden geçtiği vaki değildir. Tam bir Sigara tiryakisi ve

344 ÖZEL HAYATI V E O L U M U

Levent Şahverdi Arşivi


kahve müptelasıdır fakat iştahlı birisi
değildi . Hiç küfür etmezmi ş . Birine
kızdığ ında söylediği laf "inatçı katır"
olurmuş. ibadetine bağlı biri değildi,
ancak ibadet edenlere hürmeti vard ı .
Ramazan ayı ya d a kandil geceleri
gibi özel zamanlarda çok i htimamlı
olurmuş. Annesi için Kur'an-ı Kerim
okuturmuş . Çanakkale şehitlerinin
ruhuna mutlaka her yıl dönümünde
Kur'an-ı Kerim okuturmuş . Kendisi de
Kur'an okur, iyi okunmasını istermiş.
Eğitime çok önem veren cehalete
düşman birisiyd i . Yabancı dile ise
ayrı önem vermiştir. iyi derecede
Fransızca ve yeterli derecede Almanca
öğrenmişti . Tabii bütün Makedonya
gençleri gibi Rumca (Yunanca) ve
Bulgarcaya aşina olduğu kayıtlıdır.
Konuşuyor, mektuplar yazıyor, çeviriler
yapabiliyordu. Cephede bile kitap
okuyacak kadar gerçek bir kitap
tutkunudur. Binlerce kitap okumuştur.
Biraz da bu yönüyle büyük bir adamdı.

Levent Şahverdi Arşivi


Atatürk ve Çocuklar

A
tatürk'te çocukların ve çocuk sevgisinin karşılığı bir
başkadır. Kendisi de yetim büyüdüğü için olsa gerek,
bilhassa kimsesiz çocuklara sahip çıkar, eğitimlerine ayrıca
önem verird i . Manevi çocukları vard ı ; I hsan, Abdürrahim,
Omer, Afife ve Zehra Cumhuriyet'ten önce ; Afet, Rukiye,
Nebile, Sabiha, Ülkü ve Mustafa ise Cumhuriyet'ten sonra
manevi evlatları olmuştu .

Gelelim 23 Nisan'ın milli egemenliğin kutlanması yanında


çocuklar için de bir bayram halini almasına . . . Harbin sonunda
bir sürü çocuk yetim kalmıştı . Onlara daha iyi şartlar
sağlamak için pek fazla imkan da yoktu . Halbuki onlar ülkenin
geleceğiyd i . Yeni ülke onların omuzlarında yükselecekti . Bu
yüzden Milli Egemenlik Bayramı'nı Atatürk çocuklara armağan
etti . Dünya tarihi ve kültürü içinde enteresan bir unsurdur,
bize özgüdür ve yer etmiştir. Atatürk, TBMM'nin açılışından
bir yıl sonra 23 Nisan 1 921 'de bugünün bayram olarak
kutlanmasına karar verd i . 23 Nisan 1 927'de ise ilk kez "Çocuk
Bayramı" olarak da kutlanmaya başladı.

346 DZEL HAYATI V E O L U M U

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Atatürk ve Kitap Sevgisi

A
tatürk hayatı boyunca eğitime büyük bir önem atfetmişti . Milli
Mücadele'nin en kırıl gan dönemlerinde bile eğitim kongresi
toplayacak ve bunu iptal etmeyecek kadar eğitimi önemsiyor.
Cumhuriyet kurulunca, tarım ürünlerinin ihracıyla geçinen bir
ülkenin kıt imkanlarına rağmen yurt dışına talebe gönderiyor.
Yabancı dile ayrı değer veriyor. iyi derecede Fransızca ve yeterli
düzeyde Almanca bil iyor, bütün Makedonya gençleri gibi Rumca
ve Bulgarcaya da aşina olduğu biliniyor.

Ote yandan gerçek bir kitap tutkunudur. Cephede bile kitap


okuyacak kadar kitapseverd ir. Çocukluğundan beri güçlü
bir okuma tutkusu var. Biraz da onun için büyük bir insan .
Okuduklarının başında Reşat Nuri geliyor. Şiir de seviyor.
Çankaya Köşkü kitaplığının taranmasıyl·a bu bilgiler artabilir.
Ruşen Eşref, yazıhanesinin üzerinde, bir Çerkes kamasının
yanında sıralanmış romanları görüyor mesela: "Şüphesiz Paşa ,
sükunetl i dakikalarının boşluğunu edebiyatla dolduruyordu" d iye
anlatır. Bununla beraber sadece okumakla kalmam ı ş , birkaç
kitap da yazm ıştır.

348 Ö Z E L HAYATI V E Ö L Ü M Ü

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Atatürk'ün H aya l i nd eki
Türkiye

H
ayal ettiği Türkiye gerçekleşiyor. Kadın-erkeğin eşit,
fevkalade üretken , okuma-yazma meselesinin halledildiği,
eğitimin gittikçe arttığı, köylünün vatandaş olduğu bir Türkiye .
Hayalleri çok açıktı . Bulgaristan köylüsünün kafa tutan haline
bakıp , "Ben de böyle istiyorum" demiş. Atatürk'ün istediği
Türkiye beynelmilel kültürü benimseyen bir ülke. Müzik
bileceksin, opera bi leceksin, yapacaksın. "Bunu yapan adam
her şeyi iyi yapar" diyor. Kafasındaki projeler çok açık. Tarzını
değiştiren bir adam. Elli sene önceki Türk subayından çok
farkl ı , bütün arkadaşları gibi . Dans da ediyor, Fransızca da
konuşuyor, opera da besteletiyor. Bu büyük bir değişimdir. Bu
1
asrın en büyük sosyologlarından biri , belki de birinci si Raif
Oahrendorf, böyle bir değişim karşısında aşka gelmişti . Bu
toplumun çalışma kalıpları değişiyor, hala da oturmadı yerine
ama değişiyor ve Cumhuriyet'in bize kazandırdığı temel şey
i l erlemedir.

350 OZEL H AYATI VE O L U M U

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
20. Yüzyılda
Atatürk ve Kemalizm
2 O. yüzyılın bütün liderleri fonksiyonları ortadan kalkan tarihi
portreler haline dönüşmüşlerdir. Fonksiyonlarını yitirmeyen,
halen bir sosyal protestonun, adalet talebinin sembolü olarak
yaşayanların içinde romantik bir portre , devleti yönetmeyen
ihtilalci Che Guevara ile bir devlet adamı vardır ki , o Mustafa
Kemal Atatürk'tür. Kemalizm hiç şüphesiz ki 1 940'1ardan itibaren
savaş ekonomisine giren, bürokrasinin hiçbir yatırım yapamadığı
ve yönetemediği ülkede zecri ve uyuşuk tedbirlerle idame-i hayat
etmeye çalışan Türkiye'de, kendi içinde erimeye başlamıştır.
Kemalizm'in kurduğu üniversiteler 1 947'de CHP yönetiminden
büyük darbe yemiştir. Kemalizm'in getirdiği laik müesseseler veya
yıkılan müesseseler çok yanlış ve oyalayıcı bir mürailik içinde yön
değiştirmiştir. Fakat şurası bir gerçek ki , Türkiye'de her buhranda
Kemalizm tekrar bir umut ışığı olarak her yaştaki insan , her sınıftaki
kitleler tarafından benimsenmektedir. Türkiye gençl iği, rengini
kaybeden bir tarih anlayışı içinde, bir ara Kemalist inancı terk etse
de şimdi Kemalist politika ve özlemle dünyaya bakabilmektedir.
.
352 Ö Z E L HAYATI VE Ö L U M Ü

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
1

Tek Ada m

A
tatürk tek parti idaresinin başındaki liderd i . Doğal olarak buna
demokrasi denmez. 1 924 ve 1 930'da çok partili sisteme geçiş
denense de o dönemin Türkiye'sinde iki taraf böyle bir çizgide uzlaşmayı
becerememiştir. Bunun için muhalif parti kapatılmış, çok parti deneyimi
sona ermişti . Atatürk'ün istediği, muhalefetle asgari düzeyde, belirli
noktalarda uzlaşı olmasaydı . Bunu Türkiye'deki muhalefet ancak 1 946
demokrasisinde bir müddet yapabi lmişti . Sonunda bir gerginlik ve darbe
yaşandı . Demokratik hayatımız ve Cumhuriyet darbe dönemleri de
geçirerek bugüne kadar geldi .

Diğer yandan Atatürk özellikle Çankaya sofralarında 1 929'dan sonraki


uygulamalardan rahatsız olduğunu söylemiş, görüntünün diktatörlüğe
dönmesinden hoşlanmadığını belirtmiştir. Hatta ismet lnönü'nün Recep
Peker'e hazırlattığı bir raporu görünce, "Bu düpedüz ltalya faşizmidir"
diyerek sert tepki göstermiştir. Ne var ki Atatürk'ün kendi döneminde
uyguladığı sistem kuwetler birliğidir. Kendisi karizmatik bir şahsiyet
olduğu için, cumhurbaşkanı sıfatıyla uygun gördüğü konulara müdahale
edebilmiştir. Ancak ismet Paşa'nın başbakan olduğu bir yerde bu tip
müdahalelerin kolay olmayacağı, mukavemet göreceği de açıktır. Ki bu
yüzden aralarında önemli fikir ayrılıkları oluşmuştur.

354 O Z E L HAYATI VE O L U M U

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Dünyada Atatürk

B
u konunun ve başlığın çok iyi araştırıldığı kanaatinde
deği l i m . Mesela başta Lloyd George'a, daha sonra
ise Churchil l'e atfedilen "1 00 yı lda bir. bir dahi gelir;
Küçük Asya'dan çıkacağını ben nereden bilirdim?" sözü
hala belgelendirilmemiştir. Bu i simlerin ikisi de başbakan
olduklarından konuşmaları toplanmıştır. Bunu araştırmak o
kadar da zor değildir. Bunun dışında Church i l l dünyada saygın
bir siyasetçiyd i , dünya lideriyd i . vefatından sdnra hakkında
söylenenler ortadadır ve başardıkları nedeniyle uluslararası
alanda büyük bir saygınlığı vard ı . Halen de var . . . Açıkçası
büyük bir sağduyu da var, bugün Atatürk'ü seven. anlayan
insanlar daha eğiti m l i . Ondan sonraki kuşaklar ve bu toplum
Gazi'ye sahip çıkıyor ve daha iyi değerlendiriyor. Atatürk,
Türk tarihinin çok önemli lideridir. Sadece Türkiye açısından
değ i l . Mesel a , Türkl cumhuriyetlerin tarihi için de bu böyledir.
O dönemin Sovyetler Birliği'nde yerel komünist partilerde de
Atatürk, i smi saygıyla anılan bir l iderd i .

356 OZE L HAYATI VE O L U M U

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Levent Şahverdi Arşivi
Levent Şahverdi Arşivi
. .

ismet l nönü
1

smet Paşa'nın Atatürk ile hukuku eskiye uzanır. Harb
Akademisi'nden birbirlerini tanımakla beraber kariyerlerine farklı
yerlerde devam etmişlerdir. Nihayet Mustafa Kemal Paşa Birinci
Dünya Savaşı'nda Doğu Anadolu'daki 2'nci Ordu kumandanıyken yolları
kesişmiştir. O dönem miralay (albay) rütbesinde olan ismet Bey
Mustafa Kemal Paşa'nın kolordularından birine kumanda etmektedir.
MillT Mücadele döneminde de önemli bir yakınlık söz konusudur.

Cumhuriyet döneminde ise i smet Paşa tercih e�ilen bir hükumet


başkanıdır. Aralarında zaman zaman gerilim olduğu da biliniyor.
Mesela 1 935'teki Trakya olayları iki dava arkadaşını epey karşı
karşıya getirmişti. Fakat ismet Paşa'nın kanuna bağ l ı l ı ğını,
bürokratik örgütlenmeyi ciddiyetle ele alışını, yeni Cumhuriyet'in
hangi yolda ilerlemesi gerektiği konusundaki ikazlarını Atatürk
kaçınılmaz biçimde kabul etmiştir. i kilinin devlet adamı olarak
çekişmeleri ise 1 937'de doruk noktasına ulaşmıştır. TBMM
üzerinde bir denetim konseyi teşki l i fikri , Atatürk ve ismet Paşa'nın
çekişme nedenidir. ismet Paşa bu tarihte başbakanlıktan alınmış ve
yerine Celal Bayar tayin edilmiştir.

360 ATAT Ü R K ' Ü N D U N Y A S I N D A K I i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Fevzi Çakma k c 1 J

F
evzi Paşa sıradan bir kumandan değildir, çok bilgilidir,
belirgin i l keleri vard ır ve oraya gel ene kadar ismi
duyulmuş başarı l ı bir askerdir. Maalesef Anadolu direnişinin
başında bu hareketi mantıki görmemiş, hatta yer yer
karşı b i le çıkmı ştır. Bu tavrından dolayı kendisine karşı bir
soğukluk olmuştur ama geç de olsa artık lstanbul'da bir iş
yapılamayacağı nı anlamı ştır. Kend isi Mustafa Kemal Paşa'dan
önce doğrudan Ali Fuat Paşa'nın karargahıha gelmiş ve
Mustafa Kemal Paşa'nın kısa bir tereddüdüne rağmen Ali
Fuat Paşa'nın ı srarlı ta lepleri ·sonucunda nazikane bir telgrafla
M i l li Mücadele kadrosuna dahil edilmiştir. Fevzi Paşa'nın bu
şeki lde Ankara'ya getiri lmesi ve karş ılanması fevkalade önemli
ve tari hi bir hadised i r. M i l li Mücade le'de görevi yine aynı
şekilde Ankara'da M i l li Müdafaa Vekaleti 'dir ve icra Heyeti
Başkanı , Başbakan olmuştur. Doğrusu büyük bir sadakat ve
gayret i l e görevine devam etm iştir. En kıdemli kumandandır
ve komuta heyetine dahli askeri açıdan M i l li Mücadel e'yi
zenginleştirmiştir.

362 ATAT Ü R K ' U N D Ü N Y A S I N D A K İ İ S İ M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Fevzi Çakm a k (21
Bunların yanında Fevzi Paşa hakkında birçok efsane vardır. Çok
dindar olduğu söylenir ve doğru olmayan bir sürü vakalar anlatıl ır.
Fevzi Paşa, hükumetin hiçbir bakanı . hiçbir memuru hakkında -tasvib
etmese bile- zorbaca muamelede bulunan biri değildir. imparatorluk
terbiyesinden geçmiş ağırbaşlı bir devlet adamıdır. Bir problemi
varsa Mustafa Kemal Paşa'yla tartışır konuşur. fazla da uzatmazdı .
Bu fazla tartışmama ismet Paşa'da da vardır. Çünkü bitmeyen
münakaşalarla işlerin yürümeyeceği malumdur. Mareşal Fevzi
Çakmak'ın çok saygın kişiliğine rağmen politikada şansı olmadığı
belliydi ve hiçbir zaman da Millet Meclis'ini tercih etmemişti . Onun
için üniformasını da çıkarmadı . Hatta Atatürk yakın arkadaşlarına
"Hepiniz Meclis'e!" dediğinde; Fevzi Çakmak Paşa'yı yerinde bıraktığı
açıktır. 1 938 Kasımı'nda cumhurbaşkahlığı için ismet Paşa'nın
ardında durduğu destek ve müzakerat gösterdiği bellidir. Emeklilik
döneminde ise ismet Paşa'ya karşı kırgınlığı söz konusudur. 1 944
yılı başlarında ismet Paşa tarafından biraz da rızası dışında yaş
haddinden emekli edilecektir. Bu kırgınlığı 1 950 yılında ölene kadar
sürecektir.

364 ATA TURK U N O U N Y AS I N O AK iS iMLER

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ali Fuat Cebesoy

A
l i Fuat Cebesoy, 1 882 Üsküdar doğumludur. O büyük
nesilden : yani Mustafa Kemal Atatürk ile Harb Okulu'ndan
sınıf arkadaşıyd ı . Pek çok cephede savaştı . Ona "MillT Mücadele'yi
fiilen başlatan kumandan" da denebilir; çünkü işgaller sırasında
lzmit'ten Eskişehir üzerine gitmek isteyen lngi liz birliklerine ateş
açma emrini vermiştir. Şimdiki adı Ali Fuat Paşa Tren i stasyonu
olan yerde de bu işgalci birliği durdurmuştur. Savaş boyunca
önemli görevler yerine getirdi. Amasya Genelgesi'nde imzası
olan komutanlardand ı . Yine Kurtuluş Savaşı yıl larında Moskova
Büyükelçiliği görevini üstlend i ; Moskova Antlaşması'nı imzalad ı .
ilk Meclis'te milletvekilliği yaptı . Türkiye'nin ilk muhalefet partisi
olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurucularından biri
oldu . lzmir Suikastı sanığı olarak i stiklal Mahkemeleri tarafından
yargıland ı . Ancak yine Atatürk devrinde, 1 93 1 'de TBMM
Başkanlığı, Ulaştırma ve Bayındırlık bakanlıkları yaptı. 1 948'den
sonra siyasete Demokrat Parti'de devam etti . 27 Mayıs
Darbesi'nden sonra hakkında dava açılmadı . 1 968'de vefat etti .
Hiç evlenmemiştir.

366 ATAT Ü R K ' U N O U N Y AS I N O A K i İ S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
R a uf Orbay

B
abası Amiral Mehmet Muzaffer Paşa i d i . 1 899'da Deniz
Kuvvetl erine katıldı . 1 9 1 8 yılına kadar değişik savaş
gemilerinde görev yaptı. Balkan Savaşları döneminde "Hamidiye
Kahramanı" olarak nam saldı. Hiç şüphe yok ki şöhretli ve
başarı lı bir askerd i . Milli Mücadele'de başlangıçtan itibaren
Mustafa Kemal Paşa'nın yanında yer aldı. Kongrelerden
sonra , Heyet-i Temsiliye adına Son Osmanlı Mebusan Meclisi
toplantısına katıldı. Bu sırada lngilizler tarafından tutuklanarak
Malta'ya sürüldü. Malta'dan kaçıp ülkeye dönünce bakanlık,
başbakanlık ve TBMM başkan vekilliği yaptı. Terakkiperver
Cumhuriyet Partisi'nin kurucularından biri oldu ve Atatürk'e
karşı terti plenen lzmir Suikastı davasında ceza aldı . Bu
sırada yurt dışındayd ı . Türkiye'ye 1 935 yılında döndü. 1 942
yıl ında Londra Büyükelçisi yap ı l d ı . 1 964'te vefat edene kadar
üniversitelerde hocalık yaptı . Vatanseverli ğinden şüphe
edilmeyecek bir adamdı. Ancak şunu unutmayal ı m ideal ist
ve idealleri için can vermeye hazır insanların arasında fikir
ayrıl ı kları her zaman olur. Bizlere düşen, tarih çizgisinin bu
büyük adamlarını ihtiramla anmaktır.

368 ATAT Ü R K UN D ÜNYASINDA K I i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Ali Fethi Okyar

F
ethi (Okyar) Bey'in Mustafa Kemal ile dostluğu
Manastır Askeri idadisi yı l larına kadar uzanır. Picardie
Manevraları'nda birliktedirler. Trablus'a gönüllü giden
subaylardan biriyd i . 27 Ekim 1 91 3'te Binbaşı Mustafa Kemal
Bey Sofya askeri ataşeliğine atandığında Osmanlı'nın Sofya
sefiri yakın arkadaşı Fethi Bey idi. Zaten Fethi Bey Mustafa
Kemal'i .özel likle yanına istemişti . Onceleri bir lttihatçı'yd ı .
Onemli vazifeler üstlenmişti . Ancak ılımlı v e akil kişiliğiyle
hiçbir zaman sert bir ittihatçı görüşe, daha doğrusu
tavra sahip olmad ı . Bu sayede yıllar boyunca saygınlığını
korudu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Malta'ya sürüldü.
Sürgünün ardından ilk meclisin mebuslarından biri olarak
Milli Mücadele'ye katıldı . 22 Kasım 1 924'te başbakan oldu .
Şeyh Sait lsyanı'nın başlamasının ardından istifa etti (3 Mart
1 9251. Bir süre Paris'te büyükelçilik yaptı. Kendisine inanan
ve güvenen Atatürk'ün isteğiyle 1 930 yıl ında Serbest Fırka'yı
kurdu. Fakat bu tecrübe başarısız oldu . 1 943'te vefat edene
kadar büyükelçilik ve bakanlık yaptı . "Okyar" soyadını da
kendisine bizzat Atatürk vermişti .

370 ATAT Ü R K ' Ü N O U NY AS I N D A K I i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Enver Paşa

E
nver Paşa yetenekli bir kurmaydı . Fransızca , Almanca ,
Rusça ve Farsça b i l i rd i . Berlin'de ataşemiliter olarak görev
yapması Alman askeri kuwetine olan güvenini arttırmıştı .
Balkanlar'daki komitacılık faal iyetlerine karşı verd iği mücadele
ve ikinci Meşrutiyet'i n ilanındaki rolü ile tanınd ı . Trablusgarb'ta
Mustafa Kemal'in de ara larında bulunduğu (ancak Mustafa
Kemal i l e b irbirlerini sevdikleri söylenemezdi) genç subaylarla
beraber ltalyanl ara karşı bölge halkını örgütleyerek savaştı
ve zor şartlarda başarı sağladı . Balkan Savaşı bozgunundan
sonra Babıali Baskını'nı gerçekl eştird i . Bulgarların eline geçen
Edirne'yi Temmuz 1 9 1 3'te kurtarması ününü büsbütün arttırdı .
Kısa zaman sonra Sultan Abdül mecid'in torunu Naciye Sultan
ile evlenerek saraya damat oldu. Birinci Dünya Savaşı'nda
Osmanlı ordularının başındaki kişiyd i . Bu ani yükselme sonucu
o vakte kadar en kalabalık askere alınmayla kurulan düzenin
başına geçen genç komutanın, bununla başa çıkması zord u .
Kal d ı k i endüstri dünyasında ordunun teçhizi v e mali müzayaka
en büyük problemdi ve Alman Genelkurmayı'nın müdahale ve
denetimini arttırdı . Ancak a l ı nan yenilgi sonrasında ittihat ve

372 ATAT Ü R K " Ü N O U N YAS I N D A K I i S i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Terakki'nin diğer i leri
gelenleri gibi ülkeyi
terk etti. Türkistan'da
Basmacı Hareketi'nin
başına geçerek Bolşevi k
Ruslarla savaştı . Sakarya
Muharebesi'nden
sonra Türkiye'ye girip
M i l li Mücade le'nin
başına geçmek isted i .
Kuşkusuz b u darbeni n
gerçekleşmesi mümkün
olmazdı ve Türkiye'ye
giremed i . Meclis
Hükümeti ve komutanlar
bu isteği ve planı
haklı olarak önled i . 4
Ağustos 1 922 günü bir
Rus baskını esnasında
makineli tüfek ateşine
karşı kılıcını çekip atının
üzerinde taarruz ederken
hayatı nı kaybett i .

Levent Şahverdi Arşivi


1

Refet Bele

R
efet Bele , MillT Mücadele'nin en önemli komutanlarındandır.
Hatta Mustafa Kemal Paşa 1 9 Mayıs 1 9 1 9'da Samsun'a
geldiğinde , Bandırma Vapuru'nda bulunan isimlerden biri de Refet
Bele'dir. MillT Mücadele döneminde hakikaten büyük yararl ı l ıkları
görülmüştür. Batı Cephesi'nde farklı yerlerde komutan olarak
başarıyla görev yapmıştır. 4 Kasım 1 922'de lstanbul'un idaresine
TBMM namına el koyan kişi yine Refet Bele'dir. Cumhuriyet
kurulduktan sonra Mustafa Kemal Paşa ile bazı fikir ayrı lıkları
yaşadığı için Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kuranlar
arasındadır. lzmir Suikastı davasında Bele de yargılanmıştır.
Gelgelelim hem beraat etmiş hem de Atatürk'ün sağlı ğında
yeniden mil letvekil i olmayı başarmı ştır. iyi bir askeri eğitim aldığı
açıktır. Gençl iğinde lttihatçı'dır. Mustafa Kemal , Rauf Bey ile
'
Erzurum'a gittiğinde o, Sivas Kongresi hazırl ıkları nı yapmak için
Sivas'ta kalmış ve lngilizlerin Samsun bölgesine asker çıkarmaları
üzerine Kavak civarına topçu birl ikleri yerleştirip, bu çıkarmayı
durdurmuştur. 1 963'te vefat etmiştir. Vasiyeti ve ailesinin
de isteğinden dolayı devlet mezarl ığına defnedilmiyqr. Kabri
Zincirl ikuyu'dadır.

374 ATAT Ü R K ' Ü N O Ü N YA S I N D A K İ i S i M LER

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Fah rettin Altay Paşa

F
ahrettin Paşa piyade sınıfına mensup olsa d a çok iyi bir
süvari komutanıydı . Ewela bunu söylemek lazı m . lşkodra
doğumludur. ikinci Balkan Harbi'nde Bulgar kuwetlerini
püskürten komutanlardan biriyd i . Çanakkale Cephesi'nde
bulundu ve Mustafa Kemal Paşa ile orada tanıştılar. MillT
Mücadele başladığında kesinlikle Anadolu direnişine karşı
olanlar vardı ve bunlar olduğu gibi, tereddütlü bir dönem
geçiren ve beklemede kalanlar da vard ı . Bekleme yapanların
içinde Fahrettin (Altay) Bey, i smet Onönül Bey ve 1 9 1 4'te
artık tuğgenera l , 1 920 yı lında da Harbiye Nazırı olan Fevzi
(Çakmak) Paşa da vardır. M i l lT orduda Süvari Kolordusu
kumandanı olan ve bu görevde yararlıl ıkları görülen Fahrettin
Altay Paşa, Oumlupınar'dan sonra Yunan ordusunun
ricatini sağlayarak 9 Eylül'de lzmir'e giren 5'inci Süvari
Kolordusu'nun kumandanıyd ı . Cumhuriyet'in ilanı sonrasında
mil letveki ll iği yaptıysa da Mustafa Kemal Paşa'nın isteğiyle
milletvekilliğinden ayrı ldı ve asker olarak kaldı. Emekl i l iğinden
sonra kısa süre milletvekilliği yaptı . 1 974 yılında , 94
yaşındayken hayata veda etti .

376 ATATU R K Ü N O Ü NYAS ı N O A K I İ S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Sa lih Bozok

A
tatürk'ün yaveri ve kadim dostudur. Salih Bozok ile
Mustafa Kemal Paşa , aynı yıl Selanik'te doğmuşlardır.
Çocukluk arkadaşıdırlar. ikisi de asker olmuş. Mustafa
Kemal kurmaylıkta ilerlerken Salih Bozok jandarma sınıfında
devam etmişti . O, Atatürk'ün başyaveriydi . Büyük Harb'te,
Suriye Cephesi'nde bulunan Mustafa Kemal Paşa. Bozok'u
başyaverliğe atayarak yanına çağırd ı . Beş dönem milletveki lliği
de yapan Bozok, kendi neslinin hemen her askeri gibi
Balkan Savaşları , B irinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'de
bulunmuştur. Atatürk ona ve yine çocukluk arkadaşı olan Nuri
Conker'e ayrı bir sevgi beslerd i . Mektuplarında "Kara gözlü
Salih'im, kuzum, kardeşim. burma bıyıkl ı Salih'im" gibi hitapları
vardır. Salih Bozok da Mustafa Kemal'e büyük bir dostluk
bağıyla bağlıyd ı . Öyle ki , 1 O Kasım günü Paşa vefat edince,
Salih Bozok da. "Mareşal bir yere giçliyorsa . yaveri yanında
olur" d iyerek intihara teşebbüs etmiş ancak ölmemiştir.
Nitekim birkaç yıl sonra , 1 94 1 yıl ında vefat edecektir.

378 ATA T Ü R K ' Ü N O Ü N Y A S I N D A K I i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Refik Sayd a m

T
ürkiye Büyük Millet Meclisi Hükumeti , imparatorluk
yıkıldığı ve Mudanya Mütarekesi ile savaşı bitirdiği an,
inanılmaz sağlık sorunları ile karşı karşıyayd ı . Bunu Afrika ve
Güneydoğu Asya'daki herhangi bir toplumun yapısı açısından
değerlendiremeyiz. Savaştan önceki toplumun adeta
demografik yapısı büyük bir sarsıntıya uğramıştı . Sağlıklı ve
üretken erkek nüfus cephelerde erimişti . Balkan Savaşları'ndan
M i l li Mücadele'nin sonuna değin süren "On Yıllık Harb"
dönemi Türkiye'deki sağlıklı genç nüfusu okullu veya okulsuz
olsun bitirmişti . Sadece verem ve sıtma değ i l , bütün Doğu
Avrupa ve Rusya steplerindeki toplumlar gibi müzminleşmiş
bulaşıcı hastalıklar da vardı . Aydınlar şok içindeydi : Şurası
bir gerçektir. komutanların önderlik ettiği Cumhuriyet
askeri masrafları kısmış ve bütçesini eğitim ve sağlığa
yönlendirmişti . Bir askerl tıbbiyeli olarak Dr. Refik Saydam
genç Cumhuriyet'in devrim niteliğindeki sağlık seferberliğinin
en önemli figürlerindendi. Bu dönemde sağlık alanında yapılan
her hamlede doğrudan ya da dolayl ı biçimde etkisi vardır.

380 ATAT Ü R K ' Ü N O Ü N YA S I N D A K I iSi M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Refik Saydam askeri l i seden sonra Askeri Tıbbiye'de okudu.
Alman tıbbı i l e Berl in ve O anzig'teki askeri akademi l erde
tanıştı . Balkan Savaşı'na katıldı . Örgütçü bir askeri hekimdi .
Bakterioloji Enstitüsü'nü örgütle d i . Tifüs aşısını Birinci Dünya
Savaş ı sırasında hazırl a m ı ş ve l iteratüre geçmiştir. Yi ne
orduların başl ıca derdi olan tetanos ve d izanteriye karşı
serumların üret i l mesini sağ lamıştı . Mustafa Kemal Paşa
ile birlikte Samsun'a çıktı . 1 920'den itibaren TBMM üyesi
ve Türkiye'nin ilk sağlık bakanıydı . Büyük i l l erdeki devlet
hastaneleri . doğumevle ri ve Ankara'daki "Hıfzıssı hha Enstitüsü".
verem savaş d ispanserleri onun eseri dir. i smet Paşa'ya sadık
bir pol itikacıyd ı . Atatürk, i smet Paşa'yı azledince Celal ' Bayar'ın
kab inesine girmedi . 1 939-1 942 yıl ları arasnıda başbakand ı .
O zaman sarf ettiği ; "Devlet idaresi A'dan Z'ye bozuktur" sözü
sadece bazı larının gururunu incitmekle kal m a d ı ; başbakan
olarak bazı ciddi çatışmalar içine g i rd i ğ i b i le söylend i . 8
Temmuz. 1 942 tarihinde, Pera Palas Ote l i'ndeki mütevazı
odasında hayatını kaybetti .

A TAT Ü R K ' Ü N O Ü N Y A S I N O A K I i S İ M L E R 38 1

Levent Şahverdi Arşivi


H a l ide Edip Adıvar c 1 J

E
şi Doktor Adnan Adıvar'la beraber Kurtuluş Savaşı'nı
destekledikleri ve Anadolu'ya geçtikleri Birinci Türkiye Büyük
Millet Mecl isi döneminde Mustafa Kemal Paşa'nın etrafında yer
alarak vazife gördükleri halde cumhuriyetin ilanından hemen sonra ,
bazı i stiklal Savaşı komutanları , bürokratlar ve aydınlar gibi Gazi
Paşa ile ters düşmüşlerd i . Bu görüşleri toptancı bir biçimde
"hilafetçi-meşrutiyetçi" diye betimlemek yanlı ştır. Hal ide Hanım çok
partili rej ime inanıyordu ve ittihatçılarla olan bunal ımını bu sefer
de "Kemal izm"l e yaşamıştı . 1 4 yıl yurt dı şında kalan Halide Hanım
bunun bir kısmını lngi ltere'de, bir kı smını Paris Sorbonne'da geçirdi .
Pek değini lmez ama bir müddet de Hindistan'da kaldı . Aligarh
lslam Koleji'ndeki hocalığı sırasında bugünün ünlü Camia-yı M i l l iye
Ün iversitesi'ni �urmak için hayli uğraş verenler arasındaydı . Hind
liderleriyle saygın i l i şki içi ndeyd i . Nehru ve Gandi'ye Müslüman
Hindistan fikrini etkiyle işledi . ilk baskısı 1 937 yı lında Londra'da
Unwin tarafından yapılan prestij li eseri inside lndia bu davayı
lüzumlu ve yerine getirilecek bir gerçek olarak savundu ve yayd ı .
Hindistan'da hala klasik o l a n b u eser Türkçeye kazandırılamadı. Af
çıkıp döndükten sonra Adnan Bey " lnönü Ansiklopedisi"nin başına

382 A TA T Ü R K Ü N O Ü N Y A S I N D A K I i S i M L E R
Levent Şahverdi Arşivi
Levent Şahverdi Arşivi
H a l ide Edip Adıvar c21
geçti, Hal ide Hanım ise lstanbul Edebiyat Fakültesi lngiliz
Edebiyatı Bölümü'nün kurucusu oldu.

Gençliğinde Turancılık ve Türk Ocakçılığı ; ittihat ve Terakki içindeyken


partinin diktatör tasarruflarına karşı çıkmak yanında mütarekenin
çaresiz günlerinde Amerikan mandasını düşünmek onun kusurları
değildi, arayıştı. Mütareke zamanında çok az Türk aydını onun kadar
kararlı ve ısrarlı davranmıştır. Halide Hanım eğitimi , ilk evliliği,
edebi faaliyetleri ve siyasete henüz imparatorluk döneminde girişiyle
dikkate şayandır. Robert Kolej'in ürünüdür. Fransızcası gibi Türkçeyi
ve Türk edebiyatını evin ve çevrenin eğitimiyle a lmıştır. Türkçesinde
duruluk, saflık hakimdir. Halide Hanım istiklal Savaşı sırasında
"onbaşı" rütbesi taşırdı . Muzaffer ordular lzmir'e ulaştığı zaman
"başçavuş" rütbesi taşıyordu. Savaşın •basın yoluyla propagandasını
yapmakta çok etkili oldu. Denebilir ki Ankara HükOmeti'nin dış
dünyayla temasını kurmakta onun kadar aktif olan bir üyeye az
rastlanır. istiklal Madalyası sahibiydi . Kim ne derse desin, uzak
Hindistan kıtasında Halide Edip Adıvar'dan bahsediliyor ve bu bizde
bir gurur uyandırıyor ise "sloganlar ve hazır tasvirlerle Halide Edip'i
tanımaktan vazgeçelim" demek gerekir.

384 ATAT Ü R K ' Ü N O Ü N YA S I N O A K I i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
.

Ayşe Afet inan


1 908'de Selanik Doyran'da dünyaya gelmişti . Cumhuriyet'in
kadınlara sağladığı imkanları kullanan, iyi bir eğitim alan
ve iyi bir tarihçi olan bir muallimeden söz ediyoruz. Atatürk'ün
manevi çocuklarından biri olarak yakınında bulunmuştu .
Öğretmenlik yapmıştı . Atatürk'ün isteğiyle Fransa'ya giderek
Fransızca öğrendi. Aynı şeki lde lsviçre'ye giderek Cenevre
Üniversitesi'nde doktorasını tamamlad ı . Burada dünyaca ünlü
antropolog Prof. Dr. Eu�ene Pittard ile çal ıştı . Türk Tarih
Kurumu'nun kurucuları arasında yer aldı. Türk tarih tezinin
önemli ideologlarından biriyd i . Türk tarihinin eski çağlardan
Cumhuriyet dönemine kadar gelen süreçteki yerini ve önemini
dünya tarihi açısından ele a lmaya çalıştı . 1 985'te aramızdan
ayrılan Afet inan benim de hocamdı . �ördüğüm en soğukkanl ı ,
e n mutedil, hiçbir şeki lde k i n tutmayan hatta müşfik b i r
karaktere sahipti . B u eski Türkiye'nin yetiştirme tarzıyla da
ilgil idir. Devrinin güzel kadınıydı , bununla birlikte yaşlanmayı
bilmiştir. Anne ve büyükanne olmuştur. Bu hayatın şüphesiz
etrafa örnek olması gerekird i .

386 ATAT Ü R K ' Ü N O Ü N Y A S I N OAKI i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Adn a n Menderes

A
tatürk, ittihatçıların menfi taraflarından nefret ederd i .
. Kendisi d e gençken yeminli ittihatçı olmasına rağmen ,
aşağı yukarı Hareket Ordusu macerasından sonra bu tavır ve
hizipçilikten nefret etmiş, çatışarak kenara çekilmiştir. Bazı
arkadaşları da öyleyd i . Halk Partisi'nin içinde de bu tarzı takip
etmiştir. Mesela Serbest Fırka'nın kapatı lmasından sonra Aydın'a
geldiği zaman kendisine "Burada muhalif bir genç var. Serbest
Fırka reisi ve hayli etki li" diye şikayet edenler vard ı . Kastettikleri
o zaman daha "Menderes" olmayan, Adnan Bey i d i . Anlatılanlar
üzerine çok sinirlenerek Adnan Bey'i çağırmıştır. �unun üzerine
Adnan Bey arza başlamıştır ki boş bir insan değildir. Zira
askerliğini yedek subay olarak yapmış, i stiklal Madalyası almış
ve Amerikan Koleji'nde okumuştu . M�mleketin halin i , çiftçinin
durumunu , ihma l i , bürokrasinin tutumunu anlatmaya başlayınca
Atatürk'ün tavrı ve yüzü deği şmeye başl ıyor. "Sen bunları bana
bir layiha hal inde ver" diyor ve sonraki dönemde Adnan Bey'i
Aydın'dan mebus listesine koyduruyor. Bu toleranslı bir tavır ve
iş bilir insan arayan bir zihniyettir. Ancak Türk cemiyetinde bu tip
lider tavırları çok azdır.

388 ATAT U R K ' U N O Ü N YA S I N D AKI i S i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Celal Bayar c 1 J

C
elal Bayar iktisadi konularda mahir ve bilgili bir
politikacıdır. ittihat ve Terakki zamanından , yani Türkiye'de
bankacılık sisteminin çok zayıf olduğu zamanlardan beri
bankacılık, sigortacılık gibi sektörlerde çalışmıştı. ittihat
ve Terakki'nin lzmir mesul katibi (yani bölge sekreteri) iken
böyle konularda tecrübeler edinmişti . Bankacı lığı bu şekilde
uygulamalı olarak tanıması çok önemliyd i . Fakat mesele ,
kapital ist ruhlu olmak falan değil, i ş i bilmektir. Zira o
dönemdeki bir sürü kapitalist ruhlu kişi işi bilmez; bütçeden ,
para hareketlerinden haberi yoktur ki bir bankacının bunları
bilmesi lazım. Celal Bey sakin bir adamdır ve hırçın değildir.
Kin tuttuğu da görülmemiştir. Sadece işine bakar, yani işine
yarayanı yanı başında tutar, işine yaramayanı da uzaklaştırırd ı .
Mesela kabineyi kurarken bir kişi hariç ismet Paşa kabinesini
aynen almıştır. O tek kişi de Refik Saydam'dır. Refik Saydam
sadece ismet Paşa ile çalışabileceğini söyleyerek kabineye
girmeyi reddetmiştir.

390 ATAT Ü R K ' Ü N O U N Y A S I N D A K I i S i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Celal Bayar c21
Atatürk, Celal Bayar'a güvenirdi . ittihatçı diye ona düşman değil,
hatta onu tanıyor. işleri doğru şeki lde yürütüyor ki kendisine
"idare-i maslahatçı" deniyor. Bu kötü bir anlamda söylenmiyor,
maslahata uygun hareket ettiği ifade edi liyor. Zaten iktidar olduğu
dönemde bu hep böyledir. Çevresine , dostlarına ve asıl partisi
ittihat ve Terakki'ye vefalı biridir; ittihatçı liderlerine ve üyeliğine
sadakati vardır. Yine de Atatürk her konuda , hem sırdaş olarak
hem de başarı noktasında Celal Bayar'a itimat ediyor. Evet, i smet
Paşa Atatürk'ü sever, sonuçta hem si lah hem dava arkadaşıdır
ama Celal Bayar'da da müthiş bir Atatürk sevgisi olduğuna
inanıyorum. Nitekim muhafazakar reyleri alan bir devlet adamının,
Türkiye'nin o dönemdeki şartlarında Atatürk için "Seni sevmek
bir i badettir!" demesi. kolay bir iş değl l . Bunu söylerken amacı
Atatürk'ü i lahlaştırmak değil herhalde, onu sevmenin önemli ve
değerli bir şey olduğunu belli etmeye çalışıyor.

392 ATATÜ R K ' lJ N O Ü N Y AS I N D A K I i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Giresun l u
Topal Osma n Ağa

M
ilti Mücadele'de iç i syanlar da çıkmıştı . Keza Rum
çetelerinin ve Yunan kuwetlerinin saldırıları da . . . Hiç
şüphesiz ki onları bastıran insanların yapı ları üzerinde durmak
lazımdır. Bunlar arasında Ethem ve Giresunlu Osman Ağa
(Topal Osman) çok kuwetliydiler. Çetelerindeki mil itanların
da halka karşı tutumları farklıdır. Mesela, Osman Ağa daha
püriten ve düzenli bir i l işki taraftarıdır. Ordu kurulunca bu
zümreler tasfiye edild i . Ama Osman Ağa'nın kuwetleri Millet
Meclisi'nin o günden sonraki ilk muhafız birl iği oldu . Osman Ağa
Giresunludur, Balkan Harbi'ne gönüllü gitmiş ve orada dizinden
yaralanıp "Topal'.' lakabını almıştır. Bi�inci Dünya Savaşı'nda,
Doğu Anadolu'da Ruslara karşı savaştı . Enteresan bir kişilik
olduğu açıktır. Giresun'u merkez tutarak, Rumların "Pontus"
dedikleri Karadeniz havalisinde Trabzon'dan Samsun'a kadar
olan sahada direnişi örgütlemiştir. Kendisini belediye başkanı
i lan ettiği de olmuştur. Birinci Dünya Savaşı sonrasında

394 ATAT Ü R K ' Ü N O Ü N Y AS I N D A K I i S i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


eşkıyalık yaptığı ve kanunları hiçe saydığı iddiasıyla hakkında
yakalama kararı çıkarılmıştı .

Bunlarla beraber hiç şüphe yok ki, Mustafa Kemal Paşa'ya ve


M i l ll Mücadele'ye büyük katkı sı vard ır. Bir ara Kazım Paşa'nın
emrine dahi girmiştir. Topal Osman Ağa m i l ll muhafız kıt'a larının ,
saray meclis kıt'alarının başıdır; ilk komutan odur. idaresi ndeki
Giresunluları ve Karadenizli leri ile savaşın içinde her yerdedir.
Ayrıca çok enteresan savaş teknikleri vardır. Mesela askerlerin
katiyen zorla gıda almaları , mahal ll halkı rahatsız etmeleri veya
açıktan açığa meyhane ve çevrenin eğlence yerlerine gitmeleri
yasaktır. Topal Osman'ın böyle de bir öze l l i ğ i vard ı ; di siplin ve
asayiş bakımından fevkalade dikkatl iyd i . Yani yerli halkı rahatsız
etmiyor, gayrimüslim bile varsa oralard a , ki var, dikkat ediyor.
Ama onun dı şında kendisi Pontusçularla harb s ı rasında neler

yapt ı , o ayrı bir fas ı l . Yunanistan'da adı nefretle n ı l ı r, d izil erde ,
timlerde , halk şarkı larında kend isinden kötü bahsed i l i r. Ali
Şükrü Bey cinayetinin sorumlusu olarak görülmüş ve daha
sonra adı Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı i l e özdeş leşecek olan
lsmail Hakkı Tekçe tarafından öldürülmüştür. Mezarı Giresun
Kalesi'ndedir.

ATATURK'ÜN O Ü NYASINOAKI iSiMLER 395

Levent Şahverdi Arşivi


......_�_ - - -- -- -- - -
Börekçizad e Rifat H oca

M
i l lT Mücadele'de din adamlarının rolü zaman zaman
konuşulan, tartı şılan bir konudur. lstanbul merkezli
dini makamların Atatürk ve M i l lT Mücade le aleyhinde pek
çok şı;ıy yaptıkları , düşman uçaklarıyla fetva dağıttıkları vs .
bil inen şeyler. N itekim lstanbul Hükumeti'nin bünyesi ndeki
şeyhülislamlık makamının meşhur bir fetvas ı vard ı . Dönemin
şeyhülislamı Dürrizade bu fetvasında M i l lT Mücadele'nin din
karşıtl ığı olduğunu ima etmi şti . Bunun üzerine bir "Ankara
Fetvası" yayımlanmıştı . Fetvada Anadolu'da görev yapan 1 53
müftünün imzası vard ı . 24 Nisan 1 920 tarihinde yayımlanan
Ankara Fetvası'nın başını çeken isim; Ankara'nın yerli lerinden
olan şehrin müftüsü Mehmet R ifat Börekçizade Hoca. l stanbul
Hükumeti tarafından görevden alınmış, ardından da idama
mahkum edilmişti . Doğrusu R ifat Börekçizade hem Kurtu luş
Savaş ı'na hem de Mustafa Kemal Paşa'ya önemli desteklerde
bulunan bir kişiyd i . Paşa tarafından hürmet edilen bir din
adamıyd ı . Çok kısa bir dönem mil letveki l l i ğ i de yapmış,
ardından 1 924'te Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Diyanet i şleri
Başkanı ol muştu .

396 ATATÜ R K ' Ü N D U NYASI N D A K I i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Elm a h h Hamdi Yazır

E
lmalılı Hamdi hem Osmanlı'nın son döneminde hem de Türkiye
Cumhuriyeti'nin ilk döneminde yaşamış önemli ve unutulmaz
bir din alimidir. Çok iyi bir eğitim aldığını söylemeliyiz . Arapça ve
Farsçaya oldukça hakimdir. bunun yanında Fransızca da bilmektedir.
lslami ilimlerde ileri seviyede, felsefe okumuş . kadılık yapmış. Elmalılı
Hoca "dirayet tefsiri" denen usulü ve niteliğiyle tanınır. Gerçekten bu,
klasik tefsirin dışında, muasır bilimler, felsefi akımlar ve sosyolojik
gözlemlere yakınlıkla edinilmiş bir öğreti ve tefs[r usulüdür. Devrin
özell iklerinden dolayı siyasetten de pek uzak duramamıştır. i l .
Meşrutiyet döneminde ittihatçılığa yakınlığı olan çevrelerdendir.
Mesela bir ittihatçılık geçmişi var ama Hürriyet ve itilafta da
bulunmuş. Hatta Damat Ferit kabinelerinden birinde Evkaf Nazırı
olarak görev yapmış ki , bu nedenle Cumhuriyet döneminde istiklal
Mahkemeleri'nde yargılanıyor. 1 942 yılırida kalp yetmezl iğinden vefat
eden Hamdi Yazır'ın Türk tarihi için önemi ise meşhur eseri Hak
Dini Kur'an Dili yani Kur'an-ı Kerim'in Türkçe tefsiri kitabıdır. Kitap,
bizzat Atatürk'ün isteğiyle çalışılmış ve uzun bir süreçte hazır hale
getirilebilmiştir. Günümüzde de en güvenilir Kur'an tefsiri olarak kabul
edilmektedir. Tıpkı diğer bir önemli çalışması olan Kur'an meali gibi . . .

398 ATAT U R K ' Ü N D Ü NYASI N D A K I i S İ M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Mehmed Akif

K
H orkma sönmez b u şafaklarda" diye başlayan kıtaları
Mehmed Akif Bey, milll marş diye yazmad ı . Bir
yarışma açıldı. Yarışmaya gelen şi irlerin çoğu beğenilmed i .
Orada Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey "Efendi m b u şi irleri
bırakın. Buna layık olan Mehmed Akif Bey" ded i . Sonra ona
sormadan çıktı . kürsüde okudu. Alkı ş . gürültü koptu . 500
lira mükafat koymuşlar. ki o zaman için gayet yüksek bir
para . Mehmed Akif parayı , reddetmeye kalktı . "Edemezsin"
dediler. istiklal Marşı çok büyük edebi bir metindir. Çok
derin bir felsefesi, derinliği vardır. Keza yine Akif'in yazdığı
Çanakkale şiiri nde. yani şehitlerin ardından yazdığı mersiye
için dönemin en önemli insanlarından Süleyman Nazif "Al lah'ın
şehitleri olduğu gibi , şairleri de vardır·: demiştir. Mehmed Akif
dindarl ığın, dürüstlüğün ve milll h issiyatın kendisinde vücut
bulduğu, çok büyük bir adamd ı . Bu ifadeyi Nazım Hikmet; "Akif
inanmış adam, büyük adam" diye özetlemiştir. M i l li Mücadele
dönemindeki katkıları da unutulmazdı .

400 ATAT Ü R K ' Ü N O Ü NY A S I N D A K I i S i M L E R

Levent Şahverdi Arşivi


Levent Şahverdi Arşivi
Goltz Paşa
(Colmar von der Goltz)

C
olmar von der Goltz. Osmanlı ordusunda uzun yıllar
danışman olarak hizmet verd i , dil öğrendi; bilgisi çok
takdir edilird i . Almanya ile silah ticaretinde önemli rol oynad ı .
dahili politikaya da karışmaktan geri kalmadı. 1 883 yılında
lstanbul'a gelen von der Goltz Paşa Harbiye ve bi lhassa
Erkan-ı Harb sınıflarındaki talebeleri umulmadık derecede
b i l g i l i bul muştu: "Topçu sı nıfı adeta yarı mühendisti .
Coğrafya ve strateji b i l gileri , mekanik üzerindeki teori leri
adamakı l l ı gelişkindi . Lakin uygulama l ı eğitim ve tatbikat
için aynı şey söylenemez" d iyordu. Oysaki Goltz'ün yetiştiği
Alman askeri sisteminde günlük talim ve tatbikatın yapılması
elzemdi . Bu nedenle Osmanlı ordusunda uygulamalı eğitime
ve manevralara çok önem verd i . Bu yönüyle b i l hassa Türk
kurmaylarını çok etkiledi . Ne var ki Esat Paşa , ismet. Bey,
Ali Fuat Bey, Kazım Karabekir Bey, Mustafa Kemal Bey
gibi subaylar Alman askerl ik bilgisini açıkça takdir etmekle

402 ATAT Ü R K " Ü N O Ü NY A S I N D A K I i S i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


birl ikte Alman taraftarı değil lerdi ve Alman askeri sistemine
sempati lerini fazla abartmadıkları açıktı.

Birinci Dünya Savaşı başladığında Osman l ı ordusunda bir


kez daha görev yapmaya başlayan Goltz Paşa 1 9 1 5 yı lı
sonları nda Irak mıntıkası ndaki ordunun komutanlığına atanmıştı .
Ancak başta Miralay (Al bay) Nureddin Bey (Saka l l ı Nuredd in
Paşa) olmak üzere , emrindeki Türk subay ve komutanlarla
geçinememi şti . Hatta Batı literatüründe kend isinin KOtü'l­
Amare'deki muharebeler sırasında tifüsten ölmed i ğ i , subaylar
tarafından zehirlendiği bile iddia edilir. Irak Cephesi'nde yaklaşık
otuz yıl önce ıslah çal ışmalarına başladığı Osmanlı askeri
sisteminin seçkin si malarından erkan-ı harb mirayları yani
kurmay al baylar Kazım Karabekir Bey, Ali Ihsan Bey (Sabisl ve
H a l i l Bey (Kut) ile yakın bir mesai yaptı . Halil Bey Enver Paşa'nın
küçük amcasıyd ı . Şu kadarını söylemek gerekir; Goltz Paşa i l e
i y i geçinird i . Goltz Paş a , H a l i l ' i Nureddin'e karşı kışkırtmakla
beraber kendisine sanıldığı kadar kulak asılmamıştır. 1 9
· Nisan 1 9 1 6 tarihinde 73 yaşında olduğu halde vefat etmişti .
Vasiyeti üzerine Tarabya'daki Alman yazl ık elçiliğinin bahçesine
defnedilmiştir.

ATATU R K ' Ü N D Ü N Y A S I N DA K I İ S i M L E R 403

Levent Şahverdi Arşivi


Bru no Taut

B
runo Taut 4 Mayıs 1 BBO'd e , Königsberg'de doğmuştu . Yahudi
bir ailenin çocuğu olarak tah s i l i pratiğe yönelikti . Teknik lisede
okudu. Almanya M i mar Akademisi'nde kariyer değil ama hocalık
yaptı ; çünkü başarı l ı bir tasarımcıyd ı . Berl in onun eserleriyle
doludur.

Savaştan sonra barı şı savunan görüşleri ve Sovyet Rusya'daki yeni


yapılanmayı mesleği açısından önemli gördüğünden oraya gidip bir
süre yaşadı . Bu ilk ziyaret onun ileride Naziler' tarafından "Kültür
Bolşeviği" olarak anılmasına ve imha listesine konulmasına neden
olacaktır. Türkiye'ye gelmeden önce Almanya'dan kaçıp Japonya'ya
sığındı . Bu dönemin onun mimarisinde sade nitel ikli Japon
eserlerinin güçlü etkisini yarattığı açıktır.

Bununla beraber ikamet etmekten çok memnun olduğum üç


yerin üçünde de Taut'un imzası vardır. Birincis i , liseyi okuduğum
Ankara Atatürk Lises i . Bu bina, Bruno Taut'un mimarisindeki
sadelik ve fonksiyon zenginliğinin ne kadar güçlü ortaya konduğunu
gösteriyordu. Daha da önemlisi, binanın girişindeki salonun , insanın
sıradan bir dünyaya girmediğini her zaman için anlatmasıdır.

404 ATAT Ü R K ' Ü N D U N Y AS I N D A K I i S i M LE R

Levent Şahverdi Arşivi


ikincis i , yine okuduğum ve hatta çocukluğumdan beri yakından
bildiğim Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'dir. Her köşesi ,
koridorların ışığına ve hatta iç galeri lerde bazı heykellerin
teşhirine kadar hesaplanmıştır. Merdivenleri ise bir akademik
azametin , adeta Valhalla'ya girip çıkan tanrıların havasını verird i .
Ortaköy Emin Vafi Korusu'ndaysa yine Taut'un Japon pagodası
tarzındaki evinin komşusu oldum.

Bruno Taut Türkiye'deyken çalışmalarını bazı politikacıların


desteğiyle gerçekleştirebildi ama Sovyetler Birliği'ne de dönmek
istiyordu . Bazı tenkitlerini insanlar tutmamış olabi lir. Hocalık yaptığı
güzel sanatlar atölyesindeki eğitimi de aynı şekilde beğenmiyordu.
Bununla birlikte Türkiye'ye önemli bir mimari ders kitabı bıraktı.

Büyük Onder'in naaşı Ankara'ya nakledilirken Taut, Etnografya


Müzesi'ndeki katafalkı yapmakla görevlendirildi . KasıtT) ayında
katafalkı hazırlarken koşuştu, terledi ve üşüttü'. Zatürre olup
24 Aralık 1 938'de lstanbul'da vefat etti. Edirnekapı Şehitliği'ne
defnedildi: Kendine bağlılık gösteren bir mülteci mimara aynı
derecede yakınlıkla cevap vermek şüphesiz ki alicenaplıktır. Berlin
gibi Ankara ve lstanbul'da da eserleri vardı. Ölümünden sonra
bitirilen Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gibi Atatürk'ün emriyle
kurulan ve onun tasarımı ile başlayıp ilerleyen Türk tarihinin bu
eserine fakülte 1 940'ta taşınd ı .

ATAT U R K ' U N D U NYAS I N DA K I i S i M LE R 405

Levent Şahverdi Arşivi


.

i n deks
1 2 Eylül Anayasası 24B Afyon 202

1 6'ncı Kolordu BB Ahmed Vefik Paşa 4B

23 Nisan 1 920 1 22 , 1 60 , 224, 2B6 Akdeniz 1 0 , 2 6 , 7B, 206, 290, 296

27 Mayıs 24B, 366 Ali Çetinkaya 1 56 , 260

30 A�ustos Zaferi 1 96 Ali Fethi Bey COkyarl 370

47 Üniversite Olayları 31 2 , 3 1 6 , 352 Ali Fuat Paşa CCebesoyl 1 40, 362, 366

1 B76 Anayasası 56, 1 54 , 1 70 Ali Kemal 53

1 B77-7B Osmanlı-Rus Harbi 47 Ali Rıza Bey 20

1 90B Meşrutiyeti 56, 1 54 , 250 Almanya 1 1 , 52, 66, 74, B2, 1 20 , 1 4B,

1 924 Anayasası 7, 2 1 B, 22B, 24B 2BB, 290, 3 1 7 , 320 , 402 , 404

1 926 Medeni Kanunu 26B Amasya 1 3B, 1 40, 1 44 , 1 46, 1 54, 366

1 96 1 Anayasası 24B Amasya Tamimi 1 40, 1 44 , 1 46

Amerika Birleşik Devletleri 1 OB, 320

A Anadolu Grubu 1 46

i l . Abdülhamid 4, 56, 57 , 5B, 59, 31 B Anadolu Hükumeti 1 46 , 1 74 , 2 1 2

Abdülmecid Efendi 224 Anafartalar B4

Adnan Bey CMenderesl 3B2 , 3BB Ankara Müftüsü BörekçizMe Rıfat

Afet inan 9 , 386 Efendi 396

406 i NDEKS

Levent Şahverdi Arşivi


Ankara Müsalahası 296 Batı Trakya 30, 62, 1 50, 27B

Ankara Üniversitesi 306 Batı Trakya Türkleri 30, 62, 1 50, 27B

Anteb 1 26 Berlin 1 0. 47, 1 46 , 372, 3B1 , 404,

ANZAC B6 405

Arnavutluk 2BB Birinci Dünya Savaşı 39, 44, 45, 66,

Avustralya BO, B6 70, 72, 74, 79, 92, 1 00, 1 06 , 1 1 2 ,

Avusturya 1 O, 1 1 , 40, 46, 70, B2. 9B, 1 1 B, 1 22 , 1 56, 1 66, 1 67, 1 6B .

1 20 1 B 2 , 2 1 2 , 2 1 6 , 246, 270, 2B2,

Avusturya-Macaristan 1 O, 70, 9B 2BB, 290, 3 1 4, 33B, 360, 370,

Aydın 1 6 , 20, 3BB 372, 37B, 3B1 , 394, 403

Aydınlanma 236 Birleşik Devletler 1 OB, 320

Azerbaycan 30, 7B, 1 46 Birleşmiş Milletler 234

Bitlis BB

B Bitola 34, 36

Babıali 52, 56, 1 B2 , 372 Bo�azlar 1 OD, 2 1 4, 294

Balkanlar 62, 1 1 O, 1 1 4 , 1 60, 2BB Bolşevik R u sya 1 BD

Balkan Paktı 2BB, 292, 294 Britanya 72, B4, B6, 90, 1 00 , 1 22 ,

Balkan Savaşları 1 B, 39, 62, 36B, 37B, 1 2B , 1 36 , 1 3B, 1 52 , 1 54, 2B2 ,

3BO 290

Bandırma Vapuru 1 32 , 1 36 , 374 Bruno Taut 9, 320, 404, 405

Baron von Wangenheim 66 Bulgaristan 6 2 , 64, 9B, 2BB, 350

Başkumandan Meydan Muharebesi 1 06, Bursa 2 1 0

1 96 , 1 9B, 206, 29B Büyük Taarruz 204

i N DE K S 407

Levent Şahverdi Arşivi


C-C DP (Demokrat Parti) 252 , 326

Celal Bayar 9, 271 , 360, 3B1 , 390, 392 Dumlupınar 205, 376

Cemal Paşa 52, BO, 1 56 Dürrizade 54, 396

Cevat Abbas Bey (Gürer) 1 02 Düyun-ı Umumiye 56, 276

CHP (Cumhuriyet Halk Partisi) 2 5 2 , Düzce 1 B2

3 2 5 , 3 2 6 , 352

Churchill (Winstonl 356 E


Çocuk Bayramı 346 Edirne 44, 6B, BB, 372

Çukurova 1 26 Edirnekapı Şehitli1ji 405

Ege Adaları 60

o tmile Durkheim 228

Damat Ferid Paşa 54, 1 4B, 20B Enver Paşa 9, 38, 44, 52, 54, 68, 76,

Dil ve Tarih-Co1jrafya Fakültesi 306, 96, 1 64 , 253, 37 2 , 403

405 Erkan-ı Harbiye 38, 39, 40, 42 , 59

Diyanet işleri Başkanlı1jı 396 Erzurum 1 34, 1 42 , 1 44, 1 46, 1 88 ,

Diyarbakır BB, 94 242 , 374

Do1ju Anadolu 76, B8, 1 88 , 21 O, 270, Erzurum Kongresi 1 42 , 1 44, 1 46 , 1 88

360, 394 Esad Paşa 68

Do1ju Avrupa 46, 380 Eskişehir 1 94 , 1 96, 1 98 , 200, 202,

Do1ju Trakya 30 205, 366

Dolmabahçe Sarayı 336, 340 Ethem (Çerkez) 1 84 , 1 90, 394

Dörtyol 1 24 , 1 26 Etnografya Folklor Müzesi 342, 405

408 iNDEKS

Levent Şahverdi Arşivi


F Harb Okulu 2 1 8 , 366

Fahrettin CAltayl Paşa 9, 376 Hareket Ordusu 54, 58, 388

Falkenhayn CErich vonl 94, 96 Hatay 1 50 , 1 74, 2 1 4 , 282. 292. 296,

Fatih Sultan Mehmed 208 , 336 298, 340

Ferdinand Tönnies 228 Havza 1 34 , 1 38

Fevzi Paşa (Çakmak) 39, 68, 362 , 364 Hendek 1 82

Filistin 1 O, 1 1 , 94 Henry Franklin-Bouillon 1 66 , 1 74

Fransız Aydınlanması 31 6 Hindistan 1 1 O, 1 22 , 1 40 , 252, 382,

Fransız Devrimi 46 384

Fransız ihtilali 1 62 , 250 Hindistan Müslümanları 1 1 O

Frunze CMihail Vasilyeviçl 286 Hitler [Adolfl 320

Hürriyet ve itilaf Partisi 398

G Hüseyin Rauf Orbay 44, 1 56 , 368

Gelibolu 82, 86, 2 1 8

Goltz Paşa CColmar von derl 9, 402, 403 ı-i

Irak 1 O, 90, 1 22 , 292, 403

H lngi ltere 8, 11, 66, 82, 86, 1 06 ,

Haleb 22, 98 1 08 , 1 28 , 1 52 , 1 56 , 1 74 , 282,

Halide Edip CAdıvarl 9, 382 , 384 288, 290, 294, 382

Halil [Kutl Bey [Paşal 74, 90, 306, 403 lnönü Muharebeleri 1 90

Halkevi [Türk Dca�ıl binası 326 lran 292, 332

Harb Akademisi 38, 360 lsmail Hakkı ( Durusu) 1 36 , 395

i N DEKS 408

Levent Şahverdi Arşivi


ismet Clnönül Paşa 9, 39, 44, 68, 74, Kocacık köyü 1 6 , 20, 3 0

94, 1 58 , 1 84 , 1 86, 1 92 , 2 1 2 , 2 1 4, Konstantin, 8orzecki 45

230, 27 1 , 280, 286 , 354, 360, Konstantinopolis 82


364, 376, 381 , 390, 392, 402 Kont Borzecki [Mustafa Celaleddin Paşa)
'
lstanbul Hükumeti 1 44, 1 46 , 1 66 , 45, 48

1 67 , 200, 202, 396 Konya 1 82 , 328

lstanbul Üniversitesi 3 1 6 Kossuth Lajos

istiklal Mahkemeleri 1 86, 260, 366, 398 Kudi% 4 1 6

ltalya 1 1 , 60, 72, 1 OD, 1 22 , 1 52 , Kurtuluş Savaşı 1 82 , 248, 253, 31 2 ,

1 80 , 280, 288, 290 , 354 366, 382 , 396

itilaf Devletleri 72, 74, 1 02 , 1 22 , 1 72 , Kütü'! Amare 44, 90, 2 1 8 , 403


1 74 , 1 77 , 205, 208, 280 Kuva-yı Milliye 1 24
.
ittihat ve Terakki 53, 64, 1 48 , 326, Kuzey Afrika 60, 1 1 O

372 , 384, 390, 392 Küçük Asya 1 06 , 205, 356

ittihat ve Terakki Partisi 53, 64, 1 48 , Kütahya 1 94 , 1 96 , 1 98 , 200


326 , 372, 384, 390, 392

lzmir iktisat Kongresi 8, 272 L


Latife Hanım 9, 334

K Liman von Sanders 94, 96


Kaiser Wilhelm 68 Lloyd George 1 06 , 1 1 6 , 356
Karlsbad 338 Londra 1 30, 1 72 , 280, 368 , 382
Kıbrıs 82 Londra Konferansı 6, 1 72
Kılıç Ali 260 Lord Byron 1 30

410 i N DEKS

Levent Şahverdi Arşivi


Lord Curzon 21 2 Merkez-i Umumi 50

Lozan 1 50 , 2 1 2 , 2 1 4 , 276 , 282, 292, Meşrutiyet (11.l 50, 2 1 4 , 398

294 Milli Mücadele 45, 1 02 , 1 06 , 1 1 O,

1 20 , 1 24, 1 26 , 1 30 , 1 32 , 1 38 ,

M 1 40 , 1 44 , 1 48 , 1 54 , 1 56 , 1 58 ,

Macaristan 1 D, 1 6 , 45 , 70, 98, 1 77 1 64 , 1 66 , 1 70 , 1 74, 1 82 , 1 86 ,

Makbule Hanım 24 1 88 , 1 96 , 1 98 , 2 1 0, 224, 256,

Makedonya 1 6 , 20, 3D, 34, 36, 62, 286, 322, 336, 348, 36D, 362,

68, 72, 74, 88, 288, 345, 348 366 , 368, 37D, 373, 374, 376,

Malta 82, 1 56 , 368, 37D 378, 38D, 394, 395, 396, 4DO

Manastır 34, 36, 370 Misak-ı MillT 1 5D , 1 52 , 1 54, 2 1 O

Maraş 1 26 Mohaç zaferi 2D5

Marne 8 2 Mondros Mütarekesi 96, 98, 1 OD, 1 02,

Meclis-i Umumi 5 9 , 1 60 1 22 , 1 24, 2 1 2

Megali idea 1 D6 Montreux 8, 294


V. Mehmed Reşad 1 1 8 Moskova 1 76 , 1 78 , 1 88 , 286, 366
V I . Mehmed Vahideddin 222 Mudanya 1 OD, 208, 2 1 2 , 38D
Mehmed Emin Ali Paşa Mustafa Celaleddin Paşa 45, 48
Mehmed Emin Yurdakul 34 Mustafa Sabri [Atatürk'ün matematik
Mehmed Tevfik Bey 34 hocası) 32, 54

Mekteb-i Mülkiye 8, 306, 3 1 8 , 3 1 9 Musul 98, 1 5D , 2 1 4, 258 , 282, 298

Menderes 9 , 388 Muş 88

i N OEKS 41 1

Levent Şahverdi Arşivi


Müdafaa-i Mi lli Hukuk Cemiyeti 1 62 R
Mülkiye B, 32, 42, 306, 31 B, 31 9 Ralph Oahrendorf 350
Mülkiye Rüşdiyesi 32 Rauf Bey 1 40 , 374

Rauf Bey [Orbayl 1 40


N Recep Peker 330, 354
Namık Kemal 34 Refet Paşa [8elel 20B
Nazi 1 6B , 2BO, 2BB Refik Saydam 9, 234, 33B, 3BO, 3B1 ,
Nureddin Paşa 44, 403 390
Nuri Bey [Conkerl 60, 37B Reşat Nuri [Güntekinl 34B

Nutuk 1 20 , 1 34 , 246 Rıza Pehlevi 292, 332

Roma 72, 1 56 , 1 92 , 342

0-Ö Romanya 1 0 , 44, 2BB

Orta Oo�u 57, BO, 92. 1 1 0, 1 1 4 , 1 22 , Rumeli 1 6 , 1 B, 20, 36, 62, 90 , 1 1 4 ,

1 60 , 292 270

"Ôzsoy" operası 332 Rusya B. 1 1 , 1 B , 40, 46 , 47 , 4B, 56,

66, 6B, 70, 72, 76, B2. 1 40 , 1 77 ,

p 1 7B , 1 BO , 1 BB, 2B6, 2BB, 290,

Paris 70, 276 , 296. 370, 3B2 3B0, 404

Pera 3B1 Rusya lmparatorlu�u 46

Pera Palas 3B1

Pontus hareketi 1 26 , 1 36, 394, 395 5-5


Sabetay Sevi 26

41 2 fNOEKS

Levent Şahverdi Arşivi


Sabiha Sultan 346 Siyasal Bilgiler Okulu [Mekteb-i Mülkiye)

Sadabat Paktı 292 306

Sait Molla 370 Sofya 1 1 , 64, 332, 370

Sakarya 1 20 , 1 64 , 1 77 , 1 7B , 1 BO, Sovyetler Birliği 1 76, 1 77 , 2B6, 3 1 4 ;

1 94, 1 96, 1 9B, 200, 202, 23B, 373 356, 405

Sakarya ırmağı 1 96 Stalin [Josefl 1 7B

Sakarya Meydan Muharebesi 1 64 , Suriye 5, 1 O, 79, BB, 94, 1 74, 270,

1 77 , 1 7B , 1 BO , 1 94 , 1 96 , 1 9B , 296 , 37B

2 0 0 , 202 Süleyman Nazif 1 56 , 400

Sakarya Zaferi 23B Süveyş 21 B

Samsun 1 4, 1 04, 1 32 , 1 34, 1 36, 1 3B, Süveyş Kanalı 21 B

1 40 , 242, 336, 374, 3B1 , 394 Şapka Devrimi 232

Sarıkamış 76 , BO Şemsi Efendi Okulu 2B

Selanik 1 O, 1 1 , 1 3 , 20, 22, 26, 2B, Şevket Süreyya 330, 331

30, 32, 34, 36, 62, 274. 27B, 332, Şükrü Naili 20B

336, 340, 37B, 3B6

Selanik Askeri Rüşdiyesi 32 T


Serbest Cumhuriyet Fırkası 254, 256 Tahsin Paşa 1 2B

Sevr 1 1 6, 1 72 , 1 74 , 2 1 2 Takrir-i Sükun 246

Sırbistan 1 O, 2BB Talat Paşa 52, 6B

Sivas 1 34 , 1 44 , 1 46 , 1 4B , 374 TBMM [Türkiye Büyük Millet Meclisi)

Sivas Kongresi 6, 1 46 , 1 4B , 374 1 20, 1 22 , 1 62 , 1 66, 1 67 , 1 6B ,

İ N DEKS 41 3

Levent Şahverdi Arşivi


1 70 , 1 72 , 1 74, 1 80 , 1 86 , 1 94 , Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükumeti

200, 2 1 6 , 222, 224. 238, 244, 222

246. 248, 253, 346, 360, 366, Türkiye Cumhuriyeti 1 1 O, 1 67 . 1 7 0 ,

368, 374, 381 2 0 6 , 2 1 6 , 226, 227 . 2 4 0 , 2 5 2 .

Tekalif-i Milliye 1 94, 1 98 266, 296 , 3 1 4 , 324. 340. 396,

Temsil Heyeti 1 42 , 1 44 398

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 252 , Türk Tarih Kurumu B, 31 O, 386

254, 256, 258, 366, 374

Terakkiperver Fırka 254, 256, 336 U


Teşkilat-ı Mahsusa 1 84 Urfa 1 26 , 242

Tevhid-i Tedrisat 226 , 266 , 324 Uşi Antlaşması 60, 280

Tıbbiye 3B1

Topal Osman 9, 394, 395 V


Topkapı Sarayı , 4 1 6 Vahideddin Efendi 1 04 , 1 1 B , 1 20, 222

Trablusgarb 39, 44, 60, 62, 6B, 74, Vasıf Bey CÇınarl 1 56

88, 244, 280, 372 Venizelos CElefteriosl 278, 288

Trabzon 394 Verdun 82

Trakya 30, 62, 1 1 6 , 1 50 . 27 1 , 278, Versailles 70

360 Viyana 4 1 6

Trikopis 205

Trikopis CNikolaosl 205 y


Tunus 1 1 0 Yanya 278

Türk Dil Kurumu 8, 308 Yemen 39, 60, 74, 280

414 i N D E KS

Levent Şahverdi Arşivi


Yeni Zelanda 86 z
Yıldırım Ordular Grubu Kumandanlı�ı 96 Ziraat Enstitüsü 306
Yıldız Sarayı 3 1 8 Ziya Gökalp 50, 1 56, 325
Yugoslavya 288 Zübeyde Hanım 22, 24, 26, 1 04
Yunanistan 28, 30, 62, 72, 1 00 , 1 06 ,

1 28 , 1 30 , 1 36 , 2 1 4 , 2 7 8 , 279,

288, 395

i N DE K S 41 5

Levent Şahverdi Arşivi


I L B E R O R TAY L I
1 947 yılında doğdu. ilk ve orta öğrenimini lstanbul ve Ankara'da
tamamladı . 1 965'te Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun oldu. Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi ( 1 9691 ile Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. Viyana
Üniversitesi'nde Slavistik ve Orientalistik okudu. Chicago Üniversitesi'nde
yüksek lisans çalışmasını Prof. Dr. Halil inalcık ile yaptı. "Tanzimat
Sonrası Mahalli idareler" ile doktora derecesi, 1 979'da "Osmanlı
lmparatorluğu'nda Alman Nüfuzu" çalışmasıyla da doçent unvanı a l d ı .
1 9B3'te istifa etti . Viyana, Cambridge, Kudüs, Oxford , Berlin ve
Moskova üniversitelerinde misafir öğretim üyeliğiyle birlikte seminerler
ve konferanslar verdi. Yerli ve yabancı bilimsel dergi lerde Osmanlı
tarihinin 1 6 . - 1 9. yüzyılı ve Rusya tarihiyle ilgili makaleler yayımladı.
1 9B9'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi idare Tarihi bilim
dalı başkanı olarak göreve başladı. Ortayl ı , 2005-201 2 arasında Topkapı
Sarayı Müzesi Başkanlığı görevini sürdürmüştür. 2002-20 1 4 arasında
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde Hukuk Tarihi dersleri
veren Ortaylı, halen bu üniversitede misafir öğretim üyesi olarak ders
vermeye devam etmektedir. Almanca, lngilizce, Fransızca, Rusça ve Fars
dil lerinde yazışma yapabilir. Ortaylı, Uluslararası Osmanlı Etüdleri ve
Avrupa lranoloji Cemiyeti üye s i , Rusya Federasyonu Bilimler Akademisi
Şarkiyat Şubesi onursal profesörü ve Bosna Hersek, Makedonya ve
Karadağ Bilim ve Sanat akademileri üyesidir.

Levent Şahverdi Arşivi


TÜM YÖ NLER İYLE ATATÜ R K'ÜN HAYATI

"100. yılı dolayısıyla Cumhuriyet tarihimizin en Önemli safhasını, Kurucu


Önderimiz ve askeri çevrelerde Türkiye'nin Ebedi Başkomutanı olarak
kabul edilen Mare�al Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatını ve dünyasını
anlatan bu kitabı neşretmeyi uygun gördük."

İ l ber Ortaylı

Dakikalar İçinde Atatürk ve Dünyası, Cumhuriyet'in kurucusu Gazi


Mustafa Kemal Atatürk'ün doğumundan yetiştiği Selanik kentine, ailesine,
askerli k yaF'mına, Özel hayatına, Milll Mücadele'ye; İnönü Muharebelerine,
Büyük Taarruz'a, Cumhuriyet'in kurulu�una, Lozan ve Montreux'ye, ı;ok
partili hayata geı;iş dönemine, devrimlere, Atatürk'ün kitap sevgisine,
ı;ocuklarla ili�kisine ve ölümüne kadar ya�amının her yönüyle İnceliyor.
Bunların yanında İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Rauf
Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Halide Edip Adıvar, Ay�e Afet İnan, Celal Bayar,
Börekı;izade Rifat Hoca gibi s iyasetten sanata, edebiyata, askerliğe,
musikiye kadar etrafındaki isimlerle ili�kilerini ele alıyor.

Dakikalar İçinde Atatürk ve Dünyası, Osmanlı'nın son dönem i n i ve


Cu mhuriyet'in ilk yarısını merkeze Kurucu Önder Gazi Mustafa Kemal
.. rk'ü a larak konulara göre Özel seçil mi� görseller eşliğinde sun uyor.

91\ll llll ll�\ IJl �ll JIJ\I


ISBN : 97lı-b25-69.!19- :L7-7
K ronı
�� .ıi.
kronikkitap.com O O 8 kronikkirap

Levent Şahverdi Arşivi

You might also like