Professional Documents
Culture Documents
Fatih Yahya Ayaz - Memlükler (1250-1517)
Fatih Yahya Ayaz - Memlükler (1250-1517)
(1250-1517)
MEMLÜJCLER (1250-1517)
Fatih Yahy.a Ayaz.
Bu kitap
Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti'nin
28.12.2004 gün ve 1163 sayılı kararıyla. basılmıştır.
Önsöz • ıı
Kısaltmalar • 15
Giriş • 17
1. Kelime ve Kavram Olarak Memlük
ve Memlük Sistemi • 19
A. Kelime ve Kavram Olarak Memlük • 19
B. Memlük Sistemi • 20
il. Memlük Devleti'nin Kuruluşu • 25
Birinci Bölüm
TÜRK (BAHRİ) MEMLÜKLERİ DÖNEMİ
(648-78411250-1382) • 29
1. Kuruluş Dönemi • 31
A. el-Melikü'l-Muiz İzzeddin Aybek et-Türkmani
(648-65sf1250-1257) • 31
B. el-Melikü'l-Muzaffer Seyfeddin Kutuz
(657-658/1259-1260) • 32
il. Gelişme ve Teşkilatlanma Dönemi • 34
A. el-Melikü'z-Zahir Baybars el-Bundukdari
(658-676/1260-1277) • 34
B. el-Melikü'l-Mansur Seyfeddin Kalavun
(678-689/1279-1290) • 36
C. el-Melikü'l-Eşref Halil (689-69J/1290-1293) • 37
5
III. el-Melikü'n-Nasır Muhammed b. Kalavun'un Üçüncü
Saltanatına Kadar Geçiş Dönemi • 38
A. Muhammed b. Kalavun'un Birinci Saltanatı
(693-694/1293-1295) • 38
B. el-Melikü'l-Aclil Zeynüddin Ketboğa
(694-696/1294-1296) • 38
C. el-Melikü'l-Mansılr Hüsameddin Laçin
(696-698/1296-1299) • 39
D. Muhammed b. Kalavun'un İkinci Saltanatı
(698-708/1299-1309) • 39
E. el-Melikü'l-Muzaffer Baybars el-Çaşnigir
(708-709/1309) • 41
rv. Yükselme Dönemi: Muhammed b. Kalavun'un Üçüncü
Saltanatı (709-74ı/1309-1341) • 41
V. İstikrarsızlık ve Duraklama Dönemi • 43
A. el-Melikü'l-Mansılı Seyfeddin Ebıl Bekir (741-742/1341)
ve el-Melikü'l-Eşref Alaeddin Küçük (742/ı341) • 43
B. el-Melikü'n-Nasır Şehabeddin Ahmed
(742-743/1342) • 44
C. el-Melikü's-Silih İmadüddin İsmail
(743-746/1342-1345) • 44
D. el-Melikü'l-Kamil Seyfeddin Şaban 1
(746-747/1345-1346) • 45
E. el-Melikü'l-Muzaffer Zeynüddin Hacı 1
(747-748/1346-1347) • 45
F. el-Melikü'n-Nasır Nasırüddin Hasan
6
K. el-Melikü'l-Mansılr Alaeddin Ali
(778-783/1376-1381) • 48
L. el-Melikü's-Salih Zeynüddin Hacı il
(birinci saltanatı: 783-784/1381-1382;
ikinci saltanatı: 791-792/1389-1390) • 48
İkinci Bölüm
ÇERKEZ (BURCİ) MEMLÜKLERİ DÖNEMİ
(784-923/ı382-1517) • 51
1. Çerkez Mernlükleri'nin Teşekkülü • 53
il. Kuruluş Dönemi • 55
A. el-Melikü'z-Zahir Berku.k
(birinci saltanatı: 784-79ı/1382-1389;
ikinci saltanatı: 792-8oı/1390-1399) • 55
8. el-Melikü'n-Nasır Ferec (801-815/1399-1412) • 56
C. el-Melikü'l-Müeyyed Şeyh el-Mahmıldi
(815-824/1412-1421) • 57
III. İstikrar Dönemi • 59
A. el-Melikü'l-Eşref Barsbay (825-8 4ı/1422-1438) • 59
8. el-Melikü'z-Zahir Çakmak (842-857/1438-1453) • 60
C. el-Melikü'l-Eşref İnal (Aynal) (857-865/1453-1461) • 60
D. el-Melikü'z-Zahir Hoşkadem (865-872/1461-1467) • 61
E. el-Melikü'l-Eşref Kayıtbay (872-9oı/1468-1496) • 62
IV. İstikrarsızlık Dönemi • 64
V. Gerileme ve Yıkılış Dönemi • 65
A. el-Melikü'l-Eşref Kansu Gavri (906-922/1501-1516) • 65
8. el-Melikü'l-Eşref Tomanbay (922-92311516-1517) • 70
Üçüncü Bölüm
MEMLÜKLER'İN DIŞ İLİŞKİLERİ • 73
1. Memlük-Osmanlı İlişkileri • 75
il. Memlük-İlhanlı İlişkileri • 77
III. Memlük-Anadolu Selçuklu (468-707/1075-1308)
Münasebetleri • 77
7
rv. Memlük-Altın Orda (1241-1502) İlişkileri • 79
V. Memlük-Timurlu (1370-1507) İlişkileri • 80
VI. Memlük Devleti'nin Komşu Müslüman
Beyliklerle İlişkileri • 81
VII. Memlükler'in Hıristiyan Devletlerle İlişkileri • 84
Dördüncü Bölüm
MEMLÜK DEVLETİ'NDE İDARİ ve MEDENİ YAPI • 87
I. İdari Yapı • 89
A. Sultan • 89
B. Halife • 90
C. Merkez Teşkilatı ve Divanlar • 91
1. Askeri Görevler • 91
2. Sivil Bürokratlann Üstlendiği Divani Görevler • 95
3. Adli/Hukuki ve Dini Görevler • 96
4. Divanlar • 98
D. Taşra Teşkilatı • 101
1. Suriye (Şam) • 101
2. Mısır • 102
il. Askeri Yapı • 103
A. Ordu Teşkilatı • 103
B. Deniz Kuvvetleri • 105
C. Savaş Nizamı ve Silahlar • 107
III. Ekonomik Yapı • 109
A. Ziraat • 109
B. Sanayi ve Ticaret • 110
C. Devletin Gelirleri ve Para • 114
rv. Sosyal Yapı • 115
A. Sosyal Sınıflar • 115
1. Askeri Aristokrasi • 117
2. Halk • 120
3. Azınlıklar • 122
4. Memlük Toplumunda Kadın • 123
8
B. Tasavvuf • 125
C. Dini Bayramlar, Merasim ve Kutlamalar • 128
ı. Dini Bayramlar • 128
2. Diğer Merasim ve Kutlamalar • 130
V. Kültürel Yapı • 133
A. Eğitim Öğretim • 134
ı. Mektep ve Medreseler • 134
2. Cami, Hankah, Ribat, Zaviye ve Hastaneler • 136
B. Dini, Beşeri İlimler ve Önemli Temsilcileri • 137
C. Sanat ve Mimari • 140
Sonuç · 143
Notlar • 147
Sözlük • 163
Kronoloji • 171
Kaynakça • 177
Dizin • 193
Resimler ve Harita • 199
9
Önsöz
11
İstanbul'un fethine kadarki süreçte Memlükler'i bir
anlamda "üst otorite" olarak görmüştür. Diplomatik
yazışmalarda bu durumun izlerini görmek mümkün
dür. Aynca belirtmek gerekir ki, İstanbul'un fethi gibi
Osmanlı ve Türk tarihi için büyük öneme sahip bir ha
disenin tam tarihinin tespitinde de muasır Memlük
tarihçilerinin rivayetleri etkili olmuştur.
Memlük Devleti, bahsedilen özelliklerine rağmen
hak ettiği ilgiyi ülkemizde bugüne kadar görmemiştir.
Bunun çeşitli sebepleri bulunmakla birlikte bu devletin
tarihiyle ilgili kaynaklann Arapça olması başlıca etken
lerden biridir. Ülkemizde Türk tarihiyle ilgili çalışma
lar yapan araştırmacılar, dil sorunu sebebiyle Memlük
Devleti'ne yeterince alaka göstermemiştir. Bununla
birlikte İsmail Hakkı Uzunçarşılı başta olmak üzere
Şehabeddin Tekindağ, İsmail Yiğit, Kazım Yaşar Kop
raman, Samira Kortantamer, Cüneyt Kanat, Süleyman
Kızıltoprak, Altan Çetin ve Cengiz Tomar gibi az sayıda
tarihçinin ilgi ve himmetleriyle bu devletle alakalı bir
takım çalışmalar yapılmıştır. İstifade ettiğimiz bu çalış
malann yazarlanna şükran borçluyuz. Son zamanlarda
genç araştırmacıların alana yönelik yaptıkları lisans
üstü tezleriyle bu konudaki çalışmalann hız kazandığı
nı memnuniyetle müşahede etmekteyiz. Bunlar saye
sinde söz konusu alanın daha çok ilgi çekeceği ümidini
taşımaktayız. Bu çalışmanın temel hedefi de, Memlük
Devleti'nin ülkemizdeki tanınırlığını arttırmak ve alan
üzerine çalışma yapan araştırmacılan teşvik etmektir.
Çalışma, memlük sisteminin mahiyeti ve Memlük
Devleti'nin kuruluşundan bahsedilen bir giriş kısmıy
la dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Türk
(Bahri) Memlükleri, ikinci bölümde de Çerkez (Burci)
Memlükleri dönemlerinin siyasi olaylan ele alınmıştır.
12
Üçüncü bölümde Memlük Devleti'nin dış ilişkileri ince
lenmiştir. Dördüncü ve son bölümde ise Memlükler'in
idari, medeni, sosyal ve kültürel hayatlanyla alakalı
bilgiler sunulmuştur.
Memlük Devleti'ni bütün yönleriyle ve eksiksiz bir
şekilde ele aldığı iddiasında olmayan bu çalışma, iyi
niyetli çabalanmıza rağmen eksi.klikler ve hatalar içe
riyor olabilir. Bu eksiklik ve hataların giderilebilmesi
için başta tarihçi meslektaşlanmız olmak üzere her
sahadan araştırmacı ve okuyucunun katkı ve eleştiri
lerini büyük bir memnuniyetle karşılayacağımızı ifade
etmek isteriz.
Araştırmamız sırasında birçok kişi ve kuruluştan
önemli yardım ve destek gördüğümüzü de aynca be
lirtmeliyiz. Bu kişilerin başında, yüksek lisans ve dok
tora aşamalannda sadece danışmanlığımı yapmakla
yetinmeyerek akademik kariyerim boyunca ilmi ve
manevi desteğini esirgemeyen hocam Prof. Dr. İsma
il Yiğit gelmektedir. Kendisine şükranlanmı sunmayı
öncelikli bir görev addetmekteyim. Yine İslam tari
hi sahasında yetişmemiz için emek veren Marmara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim
Dalı'nın emekli öğretim üyeleri, hocalanm Prof. Dr.
Mustafa Fayda, Prof. Dr. Ziya Kazıcı, Prof. Dr. Cahit
Baltacı ve Prof. Dr. Hulusi Yavuz'a da teşekkürlerimi
ifade etmek isterim. Çalışmamın her aşamasında gö
rüşleri ile katkıda bulunan ve özellikle son tashihlerin
yapılmasında emek sarfeden mesai arkadaşlanm Prof.
Dr. Asım Yapıcı ve Doç. Dr. Hayri Kaplan ile Araştırma
Görevlisi Aygül Düzenli'ye şükranlanmı belirtmeliyim.
Önemli yardımlannı gördüğüm Türkiye Diyanet Vakfı
İslam Araştınnalan Merkezi (İSAM) Kütüphanesi'nin
kurucularına, katkıda bulunanlarına ve mevcut
13
yöneticilerine, yine usanmadan ve şikayet etmeden
bana kitap temin etmek için gayret gösteren başta Ab
durrahman Hacıismailoğlu olmak üzere bütün kütüp
hane personeline de teşekkürlerimi belirtmek isterim.
Son olarak, kitabın basımını üstlenen İSAM'a hem bu
açıdan hem de ülkemizdeki ilmi araştırmalara yönelik
kıymetli katkılanndan dolayı şükran borçlu olduğumu
ifade etmeliyim.
Gayret bizden, başarı Allah'tandır.
14
Kısaltmalar
ıs
krş. Karşılaştınnız
ktp. Kütüphanesi
MÜ Marmara Üniversitesi
nşr. Neşreden ( tahkik eden)
ö. Ölümü
RE! Revue des Etudes Islamiques
s. Sayfa
SBE Sosyal Bilimler Enstitüsü
sy. Sayı
TD İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Tarih Dergisi
trc. Tercüme eden
ts. Tarihsiz
TTK Türk Tarih Kurumu
tür. yer. Türlü yerler
vb. Ve benzeri
vd. Ve devamı
v.dğr. Ve diğerleri
yk. Yaklaşık
GİRİŞ
1. Kelime ve Kavram Olarak Memlük
ve Memlük Sistemi
19
esaret, satın alınma veya toplanma yoluyla elde edi
len beyaz köle"yi ifade eden bir anlamda kullanılma
ya başlanmış,2 daha sonra da "halife, hükümdar veya
emirlerin köle olarak alıp özel bir eğitimle yetiştire
rek kendi muhafız birliklerini oluşturdukları, özel bir
hukuki ve toplumsal statüye sahip olan ücretli askerler"
için kullanılan bir kavram haline gelmiştir.
Memlüklerin sahip oldukları kendilerine has
hukuki ve toplumsal statü, onları diğer kölelerden
belirgin bir şekilde ayırmaktadır. Zira bu kişiler köle
olarak satın alınmalarına rağmen askeri eğitimlerini
tamamladıktan sonra özgürlüklerini kazanmaktaydı
lar. Toplumsal statü bakımından diğer kölelerle muka
yese bile edilmeyecek şekilde üst seviyede kabul edilen
Memlükler, hor ve hakir görülmemiş, ağır ve kötü işler
de çalıştırılmamıştır. Hukuki statü açısından da farklı
olan Memlükler, kendi iradeleriyle ve tercihlerine göre
evlenebilmekte, çocuklan (evladü'n-ntis) hür kabul edil
mekteydi. Aynca kendi adlanna mal mülk edinme hak
kına da sahiptiler.3
B. Meınlük Sistemi
Memlük sistemi, hükümet hesabına satın alınan özel
likle beyaz kölelerin çeşitli kışla ve mekteplerde askeri
gayelerle yetiştirilmeleri ve bunları satın alan halife,
sultan veya emirin amaçlarını gerçekleştirmek üzere
ordularda birlikler halinde istihdam edilmeleri olarak
ifade edilebilir. İslam dünyasında III. (IX.) yüzyılın ilk
yansından başlayarak XIII. (XIX.) yüzyılın başlanna ka
dar çeşitli gelişmeler gösteren bu sistem, temel amaç
lan değişmeden varlığını devam ettirmiştir. Özellikle
Mısır'da önemli yeri olan memlük sistemi, Memlükler
zamanında zirve noktasına ulaşmıştır. Bu sistemin
20
daha değişik bir tarzda (devşirme) Osmanhlar (1300-
1922) tarafından da uygulandığı bilinmektedir.
İslam tarihinde sistemli bir şekilde askeri amaçlı
memlük satın alıp bunları ordularda istihdam etme
usulü Abbasiler'le (132-656/750-1258) başlamıştır.4
Ülke yönetimindeki İranlı nüfuzunu dengelemek is
teyen Abbasi halifeleri, özellikle de Me'miin (198-
218/813-833), devletin sınırları dışından Türkler'i
getirterek bunlardan askeri birlikler kurmuştur.
Me'miin'un Semerkant ve civarından 3000 köle-asker
satın aldırdığı, kardeşi Mu'tasım-Billah'ın da (218-
227/833-842) halife olduktan sonra bu faaliyeti sür
dürdüğü rivayet edilmektedir. Mu'tasım-Billah'ın ken
di döneminde sayıları çok artan Türk Memlüklerin
Bağdat'ta çeşitli sıkıntılara sebep olması üzerine onları
yerleştirmek için Samerra şehrini kurdurduğu nakle
dilmektedir. Halifenin, Türk kumandarılarca idare edi
len bu Memlüklere iktalar tahsis ettiği, başkalarıyla
hısımlık kurmalarını yasakladığı ve onları evlendir
mek için Türk cariyeler satın aldığı, hatta bu cariyelere
maaş bağlattığı nakledilmektedir.5 Türk Memlüklerin
Abbasi halifeleri tarafından tercih edilme sebepleri ise;
askeri kabiliyetleri, kuvvet ve cesaretleri ile reislerine
olan itaat ve bağhlıklandır.
Abbasi Devleti'nde zamarıla ordu kumandanlığı gibi
önemli konumlara yükselen Türk Memlükler savaşlar
da büyük yararhlıklar göstermişler, valiler de onların
bu özelliklerinden istifade etmek amacıyla kendi bir
likleri için çok sayıda memlük satın almıştır. Böylece
Memlükler ülkenin her tarafına yayılmaya başlamış
tır. Bu durum Abbasiler'in aleyhine olmuş, valilik vb.
önemli mevkileri elde eden Türkler, Mısır gibi mer
kezden uzak bölgelerde bağımsız devletler kurmuştur.
21
Buralarda kurduklan devletlerin askeri teşkilatlanması
konusunda Abbasi örneğini takip eden Türk asıllı va
liler, çok sayıda memlük satın almak suretiyle bu sis
temin gelişmesine katkı sağlamıştır. Söz konusu siste
min en bariz örnekleri Mısır'da ortaya çıkmış, Halife
Me'mıln'un Memlüklerinden Türk asıllı Ahmed b. To
lun (254-270/868-884) burada Türk Memlüklerinin
desteğiyle Tolunoğlu Devleti'ni (254-292/868-905)
kurmaya muvaffak olmuştur. Onun Türk Memlük
lerinin sayısının 24.000'i aştığı rivayet edilmektedir.6
Tolunoğulları'nın yıkılmasından sonra Mısır'da
bir başka Türk asıllı vali Muhammed b. Tuğc (323-
334/935-946) tarafından kurulmuş olan İhşidi Dev
leti de (323-358/935-969) askeri yapı bakımından
Türk memlük satın alma sistemine dayanmaktadır.
Bu devlet de Memlükler sayesinde varlığını sürdür
müştür. İhşidiler'i ortadan kaldırarak Mısır'a hakim
olan Fatımiler de (297-567/909-1171), düşmanlarıyla
mücadele edebilmek için askeri açıdan güçlü olma ih
tiyacı hissettiklerinden, memlük sistemini uygulamak
zorunda kalmıştır. Önceleri Berberi ve Zenciler'den
oluşan ordularına Müstansır-Billah (427-487/1036-
1094) zamanından itibaren sadece Türkler'den oluşan
memlük birliklerini de ilave etmişlerdir. Ancak Türk
Memlüklerin hem kendi aralanndaki çekişmeleri hem
de ordunun diğer unsurları olan Berberi ve Zenciler'le
giriştikleri iktidar mücadeleleri devletin çökmesine se
bep olmuştur. 7
Bu durumdan istifade ederek Mısır'a hakim olan
Selahaddin-i Eyyılbi de (567-589/1171-1193) kurucu
su olduğu Eyyılbi Devleti'nin (567-866/1171-1462) or
dusunu ağırlıklı olarak Türk Memlüklerden oluşturmuş
ve bu sistemin Mısır'da iyice yerleşmesini sağlamıştır.
22
Haleflerinin birbirleriyle olan mücadelelerinde ve
dış düşmanlarına karşı gerçekleştirdikleri savaşlarda
yegane dayanak olarak Memlükleri görmeleri ve bu
sebeple çok sayıda memlük satın alarak onları iyi bir
eğitimden geçirmeleri memlük sistemini daha da geliş
tirmiş, bu da Memlüklerin siyasi nüfuzlarını arttırarak
kendi devletlerini kurmalarına zemin hazırlamıştır.8
Memlük sistemi en mükemmel şekline bizzat bu
köle-askerlerin kurdukları Memlük Devleti'nde ulaş
mıştır. Bu dönemdeki sisteme göre, ağırlıklı olarak
Orta Asya ve Kafkasya'dan getirilen ve genellikle Türk
kökenli müslüman olmayan (ağırlığı putperest) Mem
lükler, halkın geri kalanına nispetle ayrıcalıklı bir grup
olan "hoca" lakaplı köle tacirleri tarafından belirli mer
kezlerden alınarak Mısır ve Suriye'ye ulaştınlıyorlardı.
Buralardaki köle pazarlarında kabiliyet, güç, uzun boy
vb. özelliklere sahip olan ve genellikle küçük yaşta
ki Memlükler yüksek bedellerle satın alınıp Memlük
Devleti'nde sultanların sarayı olan Kal'atülcebel'deki
kışlalarda (tabaka, çoğulu: tıbiık), dini ve askeri eğitim
den geçiriliyorlardı. Eğitime alınan Memlüklere köken
lerine bakılmaksızın Türk ismi veriliyordu. Zira Türkçe
isim almak ve Türkçe konuşmak Memlükler arasında
kaynaştırıcı ve birleştirici bir rol oynuyordu. Çerkez
Memlükleri döneminde (784-923/1382-1517) dahi
bu uygulama devam ettirilmiştir. Dini eğitim olarak
temel İslami bilgiler, askeri eğitim olarak ise teorik ve
pratik askerlik bilgileri verilerek talimler yaptırılıyor
du. Askeri eğitimde en çok üzerinde durulan, fü:ni.siyye
adı verilen atlı savaşma sanatı idi. Meydô.n (çoğulu:
meyô.din) olarak anılan hipodromlarda yapılan bu eği
timlerde çevgan, kabak vb. oyunların yanı sıra mızrak,
kılıç, gürz kullanma, okçuluk, güreş, avcılık, at yarışı
23
ve "sevku'l-mahmil" idmanları gibi faaliyetler icra edi
liyordu.
Satın alınan Memlüklerin eğitim süreçleri, gelecek
leri açısından çok önemliydi. Aldıkları dini ve askeri
eğitimin yanında, ailelerinden koparılmış oldukların
dan bu boşluğu kısmen de olsa doldurabilecek, dola
yısıyla duygusal yönden tatmin edilip terbiye edilme
lerini sağlayacak bir programa ihtiyaç vardı. İşte bu
ihtiyacı karşılayan da hem efendileriyle hem de kendi
aralarında oluşan güçlü bağ ve bu bağın yazılı olmayan
ancak mutlaka uyulan kuralları idi. Memlükler arasın
daki ilişkiler, kendilerini satın alıp yetiştiren ve baba
gibi kabul edilen efendilerini ifade eden üsttiziyye ve
aynı üstadın Memlükleri olmaları bakımından kar
deşlik olarak nitelendirdikleri hoşdtişiyye kavramları
çerçevesinde şekilleniyordu. Hoşdaş kelimesi hazan
kendilerini satın alan tacirlere verilen "hoca" unvanına
nispetle hocdaş/hocadaş olarak ifade edilirken hazan
da aynı efendinin hizmetindeki arkadaş anlamında
kullanılmaktaydı. Hoşdaşlar kendi aralarında ağabey
anlamına gelen ağa (çoğulu: ağavtit) ve küçük kardeş
anlamına gelen ini (çoğulu: iniyytit) şeklinde hiyerar
şilc bir sınıflama da yapıyorlardı. Son derece kuvvetli
bir bağ olan hoşdaşlık, sultanların tahta çıkarılma
sından indirilmesine kadar birçok hadisede önemli
rol oynuyordu. Mesela aynı dönemde eğitim gören
bir hoşdaş grubu kendi içinden çıkan güçlü bir emiri
taht mücadelesinde sonuna kadar destekliyor, önemli
görevlere tayin hususunda birbirlerine öncelik tanıyor,
yüksek mevkilere gelenler kardeşleri kabul ettikleri
hoşdaşlarını unutmuyorlardı. 9
Eğitimlerini tamamlayan Memlükler yetişkinlik
çağına gelince azat ediliyor ve aldıkları ittika denilen
24
diplomalarıyla hem bu durumlarım belgeliyor hem
de askeri sınıfa girmiş oluyorlardı. Ardından, kabili
yetli Memlükler emirlik s ınıfına geçiyor, sonrasında
ise en üst askeri rütbe olan yüzler emirliğine (imretü
mie/takdimetü elf) kadar ulaşabiliyorlardı, hatta şart
lar uygun olursa tahta dahi çıkabiliyorlardı. Memlük
Devleti'nde söz konusu rütbelere çıkabilmenin ön
celikli şartı memlük sisteminin içinde yer almaktı;
yani memlük olmak bir ayrıcalık kabul ediliyordu. Bu
şekilde memlük sisteminin oluşturduğu bir askeri
aristokrasi vücuda getirilmişti. Ancak bu aristokrasi
babadan oğula geçen bir paye değildi. Sultanlarınki
ler de dahil olmak üzere bu sistem içinde yetişenlerin
çocukları memlük kabul edilmiyor ve "evladü'n-nas"
adıyla Memlüklerden daha aşağı ve -istisnalar dışında
kırklar emirliği (imretü tabzlhane) rütbesini aşamayan
bir askeri sınıf meydana getiriyorlardı. Bu sebeple sis
temin devam etmesi için sürekli olarak yeni memlük
alımına gidiliyordu. Memlük Devleti'nin yıkılmasın
dan sonra da işlerliğini sürdüren bu sistem, Mısır Va
lisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın (1220-1265/1805-
1849) 1811 senesinde Memlük beylerini ortadan kal
dırmasıyla sona ermiştir. 10
25
sebebi, büyük çoğunluğu Orta Asya'dan getirilen bu
köle askerlerin Türk olarak kabul edilmeleridir.
26
uğraşıyordu. İşte bu kritik devrede Bahri Memlükleri,
bahsi geçen iki büyük tehdidin ortadan kaldırılmasın
da başrolü oynamış ve böylece kendilerini İslam dün
yasına tanıtıp kabul ettiren büyük şöhretlerini elde
etmiştir. Bahri Memlükleri'nin ön plana çıktığı en
önemli hadise, Fransa Kralı IX. Louis'nin kumanda et
tiği VII. Haçlı Seferi sırasında meydana gelen Mansure
ve Faraskur civarındaki savaşlardır (647 /1250). Bu
savaşlarda, Necmeddin Eyyılb'un vefat etmesi sebe
biyle sıkıntıya düşen Eyyı1bi ordusunu toparlayarak
Haçlılar'ı ağır bir yenilgiye uğratan Bahri Memlükleri
ve onların liderlerinden Baybars el-Bundukd.iri büyük
yararhlıklar göstermiş, özellikle Faraskur yakınlarında
meydana gelen çarpışmada IX. Louis dahil birçok Haç
lı kumandanı ve askerinin esir alınmasında da önemli
rol oynamışlardır. Ancak Necmeddin Eyyılb'un ardın
dan tahta çıkarılan el-Melikü'l-Muazzam Turan Şah'ı
(647-648/1250), kendilerine ve tahta geçmesinde
önemli rolü olan Türk asıllı üvey annesi Şecerüddürr'e
(ö. 655/1257) karşı takındığı olumsuz tavn sebebiyle
ortadan kaldırmışlar, bu da Mısır'daki Eyyılbi saltana
tının fiilen sona ermesi anlamına gelmiştir.14
27
kadını sultan seçmeleri sebebiyle Memlük ümerasına
(emirler) yolladığı aşağılayıcı mektup ve Şam bölge
sindeki Eyyılbi meliklerinin Memlük Devleti'ne yöne
lik faaliyetleri sebebiyle tahtı Aybek et-Türkmani'ye
terketmek zorunda kalmıştır (29 Rebiülahir 648/31
Temmuz 1250).16 Şam bölgesindeki Eyyılbi melikleri
nin Memlük Devleti aleyhine gerçekleştirdikleri faali
yetlerin yoğunlaşması üzerine bu hanedana mensup
çocuk yaştaki Muzafferüddin Musa, el-Melikü'l-Eşref
lakabıyla Aybek et-Türkmani'ye ortak olarak tahta çı
karılmıştır (3 Cemaziyelevvel 648/3 Ağustos 1250).
Bir süre sonra Bahri Memlükleri'nin liderlerini orta
dan kaldırarak içerideki konumunu güçlendiren ve
yaklaşan Moğol tehlikesini gerekçe gösteren Aybek
et-Türkmani, Muzafferüddin Mı1sa'yı devreden çıka
rarak tek başına sultan olmuştur (27 Şaban 652/12
Ekim 1254).17 Böylece Türk Memlükler, fiilen hiçbir
etkinliği bulunmayan Mısır'daki Eyyılbi hanedanına
mensup son hükümdarı tahttan indirmek suretiyle
istiklallerini resmen ilan etmiştir.
28
Birinci Bölüm
31
olan veiktidara ortakmış gibi hareket eden Bahri Mem
lük grubunu, liderleri Aktay'ı ( ö. 652/1254) ortadan
kaldırtarak ve bir kısmını da cezalandırarak devreden
çıkardı (Şaban 652/Ekim1254). Bu grubu etkisiz hale
getirdikten sonra el-Melikü'l-Eşref Muzafferüddin
Mıisa'yı tahttan indirip tek başına sultan oldu, 2 daha
sonra da Sai d (Yukan Mısır) bölgesinde çıkan bedevi
Arap isyanlannı bastırdı. ArdındanSuriye'deki Eyyıibi
melikleriyle ikinci bir anlaşma imzalayarak iç istikran
sağladı. Ne var ki siyasi amaçlarla Musul Eyyıibi meli
kinin kızıyla nişanlanması sonunu hazırladı ve hanımı
Şecerüddürr'ün tertiplediği bir suikast neticesinde öl
dürüldü (24 Rebi ülevvel655/11Nisan1257 ).3
32
Suriye'deki bazı Eyyö.bi melikleriyle birleşmek ve or
duyu teçhiz etmek için çeşitli vergiler koymak gibi
siyasi ve mali önlemlere başvurdu. Moğol Hükümdarı
Hülagu'nun (1256 -1265 ) teslim olma teklifini redde
den Kutuz, büyük bir orduyla Filistin'dekiNablus ve
Beysan şehirleri arasında bulunan Aynicalut'a geldi.
Burada yaşanan ve tarihin akışını değiştirecek ölçüde
önemli sonuçlara yol açan, Moğollar'ın tarihte kay
bettikleri ilk meydan muharebesi olması bakımından
da önem taşıyan Aynicalut Savaşı'nda (25 Ramazan
658/3 Eylül 1260)6 büyük bir zafer elde etti. Bu dö
nemi bizzat müşahede ettiği anlaşılan devlet adamı ve
tarihçi Baybars el-Mansuri 'nin ( ö. 725/1325 ) Moğol
istilası ve Aynicalu.t Savaşı'nın mahiyetiyle ilgili sözle
ri burada zikredilmelidir. Tarihçi, Suriye bölgesindeki
anlı şanlı meliklerin Moğollar karşısında diz çöktük
lerini, Türk Memlül<leri'nin milli ve dini duygularının
etkisiyle Moğollara karşı durduklarını, Allah'ın İslam
ve müslümanları muhafaza için Türkler'i görevlendir
diğini ve onların da builk büyük imtihandan yüz akıyla
çıktıklarını ifade etmektedir.7
Sultan Kutuz, Bahri Memlül<leri'nin lideri Baybars
el-Bundukdari veTürk Memlül<lerin büyük kahraman
lıklar gösterdikleriAynicalut Savaşı'nın önemli netice
leri olmuştur. Bu savaştan sonra Moğollar'ın ilerleyişi
durdurulmuş, İslam dünyasının batısı büyük bir istila
ve yıkımdan kurtulmuş, Moğollar'ın yenilmez oldu
ğu inancı sona ermiştir. Yeni kurulmuş olan Memlük
Devleti rüşdünü ispatlamış, Memlül<ler kendilerinden
farklı kökene sahip Mısır halkı ve müslümanlar nez
dinde siyasi meşruiyetlerini kazanmış ve Suriye'nin
önemli bir kısmını da topraklarına katmıştır. Mem
lük Devleti bölgede, Osmanlılar'ın yükselme devrine
33
kadarki dönemin en güçlü devleti haline gelmiştir. Ay
rıca, önceleri Hıristiyanlığa yakınlık duyan Moğollar'ın
İslamiyet'e ilgi duymalarına ve bir süre sonra da bu
dine girmelerine vesile olmuştur.
Sultan Kutuz, Aynicalılt Savaşı'ndan sonra, dönüş
yolunda, başta Baybars el-Bundukdari olmak üzere
Bahri Memlükleri'nin liderleri tarafından düzenle
nen bir suikast sonucu öldürüldü (15 Zilkade 658/22
Ekim 1260). Onun Baybars el-Bundukdari'nin Halep
naibliğine tayin talebini reddettiği için öldürüldüğü ri
vayet edilmektedir. 8 Bir başka rivayete göre ise, daha
önce ifade edildiği gibi el-Melikü'l-Muiz Aybek, Bahri
Memlük grubunun lideri Aktay'ı bir suikastla öldürt
müştü. Kutuz da Aktay'ı öldürenlerin başında geliyor
du, dolayısıyla Kutuz, Aktay'ın intikamının alınması
amacıyla katledilmişti.9
34
yeniden tesis etti (659/1261).10 Böylece halle ve İslam
dünyası nezdinde Memlük hakimiyetinin dini meşrui
yetini de sağlamış oldu.
Sultan Baybars'ın önünde ülke dahilinde ortaya çı
kan bazı isyanlar ve Suriye'deki muhalif Eyyt1bi unsur
larla hariçte Moğollar ve Haçlılar'ın devam eden teh
ditleri gibi önemli sorunlar bulunuyordu. Bu isyanları
çeşitli şekillerde bastıran Baybars, Ürdün'deki tarihi şe
hirlerden Kerek'teki Eyyt1biler'i de devreden çıkardı. 11
İçeride otoritesini kurmakla uğraşan Sultan Bay
bars, bir yandan da Moğollar ve Haçlılar'a karşı faali
yete girişti. Aynicalut Savaşı'ndaki mağlubiyetten çok
etkilenmiş olan Moğollar Memlükler için en yalcın ve
büyük tehlikeydi. Sultan Baybars komşu devletlerle
yaptığı iş birliğiyle Moğollar'ı yalnız bırakma siyaseti
gütmeye başladı. 12 Daha sonra gerek onların saldırıla
rına karşı mukavemette gerekse kendisinin gerçekleş
tirdiği seferlerde genelde başarılı olan Baybars, özel
likle Elbistan'daki savaşta (Zilkade 675/Nisan 1277)
Moğollar'ı çok ağır bir hezimete uğrattı. 13 Moğollar'la
mücadelesine paralel olarak Suriye sahillerindeki Haçlı
devletçikleriyle de uğraşan Baybars, bölgedeki birçok
şehri ele geçirdiği gibi Antakya Haçlı Prensliği'ni de or
tadan kaldırdı. 14
Bu büyük sultan, Moğollar'ı bozguna uğrattığı Ana
dolu seferi dönüşünde rahatsızlanarak Dımaşk'ta ve
fat etmiştir (28 Muharrem 676/1 Temmuz 1277). Ta
rihçi ve katip İbn Abdüzzahir'in (ö. 692/1293) "Türk
Devleti'ni kuran sultan"15 olarak nitelendirdiği Baybars,
bütün bu siyasi ve askeri başarılarının ötesinde, silah
sanayisini geliştirmesi, berid (posta ve istihbarat) siste
mini yerleştirmesi, dört mezhep için birer başkadı tayin
etmesi gibi Memlük Devleti'ni yeniden teşkilatlandırma
35
faaliyetleriyle de öne çıkmış bir hükümdardır. Ülkenin
her tarafında gerçekleştirdiği imar faaliyetleri kaynak
larda ayrıntılı bir şekilde nakledilmektedir. 16
36
Memlükler döneminin büyük sultanları arasın
da yer alan Kalavun, Memlük Devleti'nin temellerini
güçlendirmiş, aradaki kısa bazı süreçler hariç Türk
Memlükleri döneminin sonuna kadar iktidarda kalan
bir hanedan kurmayı başarmıştır. Kal'atülcebel'deki
burçlara yerleştirilmeleri sebebiyle "Burci Memlük
leri" olarak isimlendirilen 3700 civarında, çoğunluğu
nu Çerkezler'in oluşturduğu bir memlük grubu teşkil
etmiş, 20 bunlar daha sonra hakimiyeti Türkler'den
alacak Çerkez Memlükleri'nin esasını oluşturmuştur.
Kalavun, devletin teşkilatlanması ve ülkenin iman için
de büyük gayret göstermiş, bir kadastro çalışması yap
tırmış, birçok hayır eseri vücuda getirmiştir. 21
37
siyasi ve ticari anlaşmalar yapmış hem de savaşlarda
başarılı olmuştur, ancak iç politikada görevlendirme
lerdeki tercihleri ve uygun görülmeyen yaşayışı sebe
biyle aynı başarıyı gösterememiştir.23
el-Melikü'l-Eşref Halil'in öldürülmesinin hemen ar
dından onu öldürenlerin lideri konumundaki saltanat
naibi Bedreddin Baydara, el-Melikü'l-Kahir, bazı nakil
lere göre de el-Melikü'l-Evhad lakabıyla sultan ilan edil
di. Ancak bu grubun karşısında yer alan ümera ve el
Melikü'l-Eşref Halil'in memlükleri, Baydara'yı öldürüp
Seyfeddin Kalavun'un küçük yaştaki oğlu Nasırüddin
Muhammed'i, el-Melikü'n-Nasır unvanıyla tahta çıkar
dı ( 14 Muharrem 693/15 Aralık 1293).24
38
Moğol İlhanlı Devleti'ndeki ( 1256-1353) iç çekişme
ler sebebiyle ülkesine iltica eden bir kısmı gayrimüs
lim ırkdaşını kayırması, kendisine yakın emirlere aşı
rı düşkünlüğü ve Mısır'da baş gösteren büyük kıtlık
Ketboğa'nın tahtı kaybetmesinde etkili oldu. Sonun
da en yakın dostlarından saltanat naibi Hüsameddin
Laçin'in başını çektiği bir grubun kendisine suikast ha
zırladığı haberini alınca Dımaşk'a kaçan Ketboğa'nın
ardından, isyancı grubun lideri Hüsameddin Laçin, el
Melikü'l-Mansı1r unvanıyla sultan ilan edildi ( 28 Mu
harrem 696/26 Kasım 1296).2 6
39
Çerkezler'in (Burci Memlükleri) iktidarı ele geçirmesi
de önlenmiş oldu.
Çok genç ve tecrübesiz olması sebebiyle ikinci sal
tanat döneminde de kendisini tahta çıkaran ümeradan
özellikleBaybars el-Çaşnigir ve Sellar'ın ( ö. 710/1310)
baskısı altında kalan Muhammed b. Kalavun döne
mine özellikle İlhanlılar'la yapılan mücadeleler dam
gasını vurmuştur. Hama-Humus arasındaki Hazindar
vadisinde meydana gelen ilk savaşta ( 28 Rebiülevvel
699/23 Aralık 1299) ağır bir mağlubiyet alınmış, Dı
maşk ve civarındaki bazı şehirler Moğollar tarafından
istila edilerek buralara saf değiştiren bazı Memlük
emirleri İlhanlı naibi olarak tayin edilmişti. Ancak kısa
bir süre sonra tekrar sefere çıkan Memlük ordusu, Dı
maşk'taki naibin itaatini arzetmesinin de yardımıyla
Suriye'de asayişi sağlamayı başardı.28 İki devlet ara
sında bu dönemde meydana gelen ikinci savaş ise hem
kısa hem de uzun vadedeki sonuçları bakımından çok
önemlidir. Memlük Devleti'nin büyük zaferiyle netice
lenen Şekhab Savaşı ( 2-4 Ramazan 702/20- 22 Nisan
1302), Suriye'deki Memlük hakimiyetini kesinleştirmiş
ve iki devlet arasında -düşmanlığı olmasa da- savaşları
sona erdirmiştir. 2 9
Sultan Muhammed b. Kalavun yaklaşık on sene sü
ren ikinci saltanatının sonlarında, muhtemelen olgun
laşmaya başlamasının da etkisiyle,Baybars ve Sellar'ın
baskısına karşı çıkmaya başlamış, ancak durumun de
ğişmeyeceğini anlayınca hacca gideceği bahanesiyle
Kahire'den ayrılıp Kerek'e gelmişti. Ardından tahttan
ayrıldığını bildiren Kalavun, buraya yerleşti. Duru
mu müzakere eden emirler, Baybars el-Çaşnigir'i el
Melikü'l-Muzaffer lakabıyla sultan ilan etti ( 23 Şevval
708/5 Nisan 1 309).
40
E. el-Melikü'l-Muzaffer Baybars el-Çaşnigir
(708- 709/1309)
Türk Mernlükler dönemindeki ilk Çerkez (Burci) sultan
olan Baybars el-Çaşnigir, tahtı Çerkez ümeranın deste
ğiyle ele geçirmişti.30 Baybars el-Çaşnigir'in yaklaşık
on bir ay süren hükümdarlığı, önceki sultan Muham
med b. Kalavun'un saltanatı tekrar ele geçirmek için
harekete geçmesi ve Çerkezler dışındaki birçok emirin
Kalavun'u desteklemesi sebebiyle endişe ve sıkıntılar
la geçti. Desteğini arttıran Muhammed b. Kalavun'un
hem Suriye bölgesindeki birçok naibi yanına çekmesi
hem de Dımaşk'a hakim olması üzerine Baybars el
Çaşnigir, çevresindekilerin de tavsiyesiyle tahtı Mu
hammed b. Kalavun'a bıraktı ( 16 Ramazan 709/17 Şu
bat 1310), ancak çok geçmeden yeni sultan tarafından
hapsedilip daha sonra da öldürüldü.31
41
tutumu sadece kendisine eziyet veya düşmanlık eden
lerle sınırlı kalmamış, bunların dışında saltanatı süre
since 200 civannda emiri de tutuklatmıştır.
İçeride otoritesini kabul ettiren Muhammed b. Ka
lavun, dışanda da başanlı bir siyaset takip etti. İlk za
manlarında Ermeniler'in elinden Malatya'yı aldı ( Mu
harrem 715/Nisan 1315), daha sonra yine Ermeniler
üzerine birçok sefer gerçekleştirip bazı anlaşmalar
yaptı. 735 ( 1335) yılında düzenlenen seferde ise Halep
naibi kumandasında yola çıkardığı Memlük birlikleri
Misis, Adana, Tarsus ve Ayas şehirlerine girerek bu
radan aldıkları birçok esir ve ganimetle Halep'e dön
dü.33 Ebu Said Bahadır'ın ( 717-736/1317-1335) İran
Moğolları'nın sultanı olmasıyla İlhanlılar'la ilişkiler
düzeldi ve iki devlet arasında uzun süreli bir barış an
laşması imzalandı.34 Diğer devletlerle de elçi teatileri
ve bazı anlaşmalar vasıtasıyla iyi ilişkiler kuran ve
Memlük Devleti'nin hakimiyetini daha da sağlamlaştı
ran Muhammed b. Kalavun, 21 Zilhicce 741 ( 7 Haziran
1341) tarihinde vefat etti.
Arkasında güçlü ve mamur bir ülke bırakan Mu
hammed b. Kalavun, teşkilatlanma faaliyetlerine önem
vermiş, saltanat nfilbliği ve vezirlik gibi bazı görevleri
ortadan kaldırmış, has nazırlığı gibi yeni birtakım va
zifeler ihdas etmiştir.35 Ülkenin imarı için de büyük
gayret göstermiş, geride bir kısmı günümüze kadar gel
miş olan cami, medrese, tekke, han, hamam ve saraylar
gibi pek çok eser bırakmıştır. Ziraata önem vermiş, su
kanallarını ıslah ettirmiş, arazi tahriri yaptırarak ge
lirleri düzene koymuştur. Ayrıca haksız birçok vergiyi
ortadan kaldırarak halkın sevgisini kazanmıştır.36 Ve
fatının ardından Türk Memlükleri döneminin sonuna
kadar tahta çıkan sultanlar onun soyundan gelmiştir.
42
V. İstikrarsızlık ve Duraklama Dönemi
43
uzaklaştırıldı. İsyancılar Kavsfı.n'u tutukladılar, ardın
dan 1 Şaban 742 ( 10 Ocak 1342) tarihinde de sultanı
tahttan indirdiler.38
44
D. el-Melikü'l-Kamil Seyfeddin Şaban 1
(746-747/1345- 1346)
Kardeşi İsmail'in vefat ettiği gün, büyük emirler ta
rafından sultan ilan edildi. Saltanata ehil olmaması,
eğlenceye düşkünlüğü, müsrifliği, haksız vergi uy
gulamaları ve şüphelendiği bazı emirleri haksız yere
tutuklatması gibi sebeplerle çıkan isyan neticesinde
tahttan indirilip öldürüldü ( 3 Cemaziyelahir 747/21
Eylül 1 346).41
45
ve yerine kardeşi Selahaddin sultan ilan edildi ( 18
Cemaziyelevvel 752/13 Ağustos 1351).44
46
Tarsus ve Misis şehirlerinin yanı sıra bazı kaleleri fet
hetmiştir. Halep naibi sultanın iradesiyle Tarsus ve
Adana'ya birer vali tayin etmiş, yanlarına da bir milc
tar asker bırakmıştır.47 Hasan'ın tahttan indirilmesiyle
Muhammed b. Kalavun'un oğulları dönemi sona ermiş,
bundan sonra torunlarının devri başlamıştır.
47
hem yanındaki Yelboğa'ya mensup memlüklerin hıya
neti hem de geride bıraktığı bazı emirlerin kumpasıyla
tahttan indirilerek yerine küçük yaştaki oğlu Alaeddin
Ali, el-Melikü'l-MansO.r lakabıyla sultan ilan edil
di ( 3 Zilkade 778/14 Mart 1376) . Zeynüddin Şaban,
Kahire'de gizlendiği bir evde yakalanarak öldürüldü.50
48
emirlerin iktidar kavgalarıyla geçen Zeynüddin Hacı,
birinci döneminde yaklaşık bir yıl kadar tahtta kalmış,
1 9 Ramazan 784 ( 26 Kasım 1382) tarihinde Berkuk
tarafından tahttan indirilmişti. Ardından Berkuk tah
ta oturmuş ve yaklaşık yedi sene sonra Türk emirlerin
isyanıyla tahttan indirilerek yerine yine Zeynüddin
Hacı, bu defa el-Melikü'l-Mansı1r lakabıyla sultan ilan
edilmişti ( 6 Cemaziyelahir 791/2 Haziran 1389) . Bu
ikinci saltanatında yaklaşık sekiz ay kadar tahtta kalan
Zeynüddin Hacı ve iktidardaki emirleri, Şakhab mev
kiindeki savaştaBerkuk'a mağlup olmuş ve Zeynüddin
Hacı tahtı bırakmıştı ( 1 Safer 792/19 Ocak 1390).53
Zeynüddin Hacı'nın tahttan ayrılmasıylaBerkuk'un ilk
sultanlığında fiilen bitmiş olan Türk Memlükleri döne
mi artık resmen sona ermiştir.
49
İkinci Bölüm
53
dönemde Türk ümeranın nüfuz mücadelesine girişe
rek devleti istikrarsızlığa sürüklemesi, Çerkezler'in
hakimiyetine giden sürecin başlangıcını oluşturur.
Nitekim Memlükler devrinin en meşhur tarihçisi
kabul edilen Makrizi, özellikle el-Melikü'l-MansO.r
Alaeddin Ali döneminde meydana gelen çekişme ve
isyan gibi olayların, Berkuk'un devleti ele geçirmesine
ve Çerkez hakimiyetine hizmet ettiğini açıkça ifade
eder.2
Muhammed b. Kalavun sonrasında Çerkez gru
bunun güçlenmesi, el-Melikü'n-Nasır Hasan'ın ikinci
saltanatının sonlarına doğru idareye hakim olmaya
başlayan Yelboğa el-Ömeri dönemine dayanmaktadır.
O, ekseriyetini Çerkezler'in teşkil ettiği anlaşılan ve
aralarında Berkuk'un da bulunduğu güçlü bir memlük
grubu oluşturmuştur. Yelboğa'nın öldürülmesinin ar
dından ona nispet edilen "Yelboğaviyye Memlükleri"
devlet içinde bir istikrarsızlık unsuru haline gelmiş
tir. 769 ( 1367) senesinde el-Melikü'l-Eşref Zeynüd
din Şaban'ı öldürmeye kalkıştıklarında bunların ileri
gelenlerinden 100 kadarı çeşitli şekillerde cezalandırı
larak katledilmiş, aralarında Berkuk'un da bulunduğu
diğerleri ise çeşitli bölgelere sürülmüştür. Sultan Zey
nüddin Şaban'ın daha sonra kendilerini affetmesiyle
Berkuk ve Yelboğa'nın diğer Çerkez ümerası yeniden
Kahire'ye dönme imkanı bulmuştu.3 Bundan sonraki
süreçte askeri rütbelerde hızla ilerleyenBerkuk, yakın
arkadaşı ve Türk Memlükleri'nin lideri Berke'yi devre
den çıkararak kendisini saltanata götüren yolu açmış
oldu. Berkuk'un tahta çıkmasıyla Memlük Devleti tari
hinde Türk Memlükleri dönemi sona ermiş, genellikle
Çerkez asıllı sultanların saltanat sürdüğü yeni bir dö
nem başlamıştır.4
54
il. Kuruluş Dönemi
55
bulunup askeri faaliyetlere girişen Berkuk, Timur'un
başka hedeflere yönelmesi üzerine rahatladı. Bundan
sonra da bu ilci sultan arasında bir savaş gerçekleşmedi.
Çerkez Memlüklerin sayılannın artmasını ve idare
ye hakim olmasını sağlayan, onlann bu dönemdeki ilk
sultanı olan Berkuk, oğullarını peşpeşe veliaht tayin
ettikten sonra 1 5 Şevval 801 ( 20 Haziran 1 399) tari
hinde vefat etti. 8
56
4 Cemaziyelahir 808'de ( 27 Kasım 1405) Ferec'i tekrar
tahta çıkardı. Ancak kısa bir süre sonra iç çekişmeler
yeniden başladı, Suriye'de isyanlar çıktı, hatta burada
kendisini sultan ilan eden emirler dahi oldu. Bunlara
karşı defalarca sefere çıkan sultan, isyanlan bastırma
ya muvaffak olduysa da çekişmeler devam etti. Niha
yet son Suriye seferinde isyancılara mağlup olan Ferec,
Dımaşk Kalesi'nde muhasara altına alındı. Ümera da
bu sırada onu tahttan indirerek Halife Müstain-Billah'ı
sultan ilan etti ( 25 Muharrem 815/7 Mayıs 1412). Tes
lim olmak zorunda kalan Ferec, kısa süre sonra da öl
dürüldü ( 16 Safer/28 Mayıs).1 0
Halife Müstain-Billah'ın sultan ilan edilmesi ise,
isyancı iki emirin iktidarı birbirlerine bırakmamak
için uzlaştıkları bir ara çözümdü. Nitekim altı ay
sonra şartların uygun olduğunu gören söz konusu
emirlerden Şeyh el-Mahmıldi, baskısı altında tuttuğu
halifeyi indirerek el-Melikü'l-Müeyyed lakabıyla tahta
çıktı ( 1 Şaban 815/6 Kasım 1412).11
57
Dışarıda ise Türkmen beyliklerini kontrol altında
tutmaya çalıştı, Osmanlılar'la ittifak kurmasından
çekindiği Dulkadıroğulları'ndan ( 133 7-1522) Antep
ve Darende'yi geri aldı. Düşmanlık yapan Karamano
ğulları ( 1256-1474) ve onların himayesine giren Ra
mazanoğulları ( 1352-1608) üzerine ordular göndere
rek Adana, Tarsus, Kayseri ve Niğde'yi bunlardan aldı.
Osmanlılar'la dostane ilişkiler kuran Sultan Şeyh el
Mahmudi, Kıbrıs kralı ile de korsanlara mani olması
hususunda bir anlaşma imzaladı ( 1 Ramazan 817/14
Kasım 1414) .13
Memlük Devleti'nin büyük sultanları arasında sayı
lan Şeyh el-Mahmudi, uzun bir rahatsızlığın ardından
8 Muharrem 824 ( 13 Ocak 1421) tarihinde vefat etti.
Şeyh el-Mahmudi, zamanındaki büyük ekonomik sı
kıntılara rağmen bir kısmı günümüzde de ayakta olan
birçok hayır eseri yaptırmıştır.14
Şeyh el-Mahmudi'nin vefatının hemen ardından
daha önce veliaht tayin ettiği, bebeklik çağındaki oğlu
Ahmed, el-Melikü'l-Muzaffer lakabıyla tahta çıkarıldı.
Tabiatıyla devletin idaresi vasisi olan Emir Tatar'ın
elindeydi. Ancak Tatar, bir süre sonra Ahmed'i taht
tan indirerek el-Melikü'z-Zahir unvanıyla kendisini
sultan ilan ettirdi ( 29 Şaban 824/29 Ağustos 1421).
Ne var ki üç ay sonra vefat eden ( 4 Zilhicce/30 Kasım)
Tatar'ın saltanatı çok kısa sürdü. Tatar'ın vefatının
ardından çocuk yaştaki oğlu Muhammed, el-Melikü's
Salih lakabıyla sultan ilan edildi. Yönetime hakim olan
emirlerdenBarsbay, kısa bir süre sonra şartların uygun
olduğunu görünce Muhammed'i tahttan indirerek el
Melikü'l-Eşref unvanıyla yeni sultan oldu ( 8 Rebiülahir
825/1 Nisan 1422).15
58
III. İstikrar Dönemi
59
B. el-Melikü'z-Zahir Çakmak (842-857/ı438-1453)
Barsbay'dan sonra tahta çıkan genç oğlu el-Melikü'l
Aziz Yusuf, sadece ismen sultandı. Yaklaşık üç ay süren
saltanatı sırasında yönetim fiilen Atabek Çakmak'ın
elindeydi. Daha sonra bu hakimiyetini resmileştirmek
isteyen Çakmak, Yusuf'u indirerek el-Melikü'z-Zahir
lakabıyla tahta oturdu (19 Rebiülevvel 842/9 Eylül
1438) . İlk zamanlarda Mısır'daki bazı memlük grup
ları ile Suriye bölgesindeki bir kısım naiblerin isyan
larıyla uğraşan Çakmak, bunları kolayca bastırmayı
bildi. 2 1 Komşu devletlerle iyi münasebetler kurdu.
Barsbay zamanında sorun oluşturan ve Kıbrıs'a sefer
ler düzenlenmesine sebep olan Akdeniz'deki korsan
larla mücadeleye devam etti. Bu amaçla Rodos'a 844
(1440), 847 (1443) ve 848 (1444) yıllarında seferler
düzenledi. Bu seferlerden tam anlamıyla bir netice alı
namadıysa da son seferin ardından buradakilerle bir
anlaşma imzalandı. 22
Tarihçilerin iyi ve dindar bir sultan olarak nitelen
dirdiği Çakmak, ülkede istikrar ve sükuneti sağlamış
tı. Uzun süren hastalığı sırasında tahtı el-Melikü'l
Mansur lakabı verilen oğlu Osman'a bıraktı (21 Mu
harrem 857/1 Şubat 1453), kısa bir süre sonra da vefat
etti (3 Safer/13 Şubat) . 23
60
kendi memlüklerinin sık sık çıkardıkları isyanlar
damgasını vurmuştur. 2 4 Dönemin tarihçileri onun
dış siyasette önceleri Osmanlılar'la iyi münasebetler
kurduğunu, ancak Hicaz su yollan meselesi sebebiyle
ilişkilerin bozulduğunu aktarmaktadır. 2 5 Bu dönemde
Anadolu'daki Türkmen beylikleri ile genelde iyi ilişkiler
sürdürülürken, Karamanoğullan ile sorunlar yaşanmış,
ancak onların da itaatlerini bildirmeleri üzerine iliş
kiler düzelmiştir. Yine bu dönemde Memlükler'e tabi
olan Kıbrıs'ın yönetimiyle ilgili birtakım faaliyetler ve
seferler gerçekleştirildiği de anlaşılmaktadır. 2 6
Yaşı ilerlemiş olan Sultan İnal, 14 Cemaziyelevvel
865 (25 Şubat 1461) tarihinde ölüm döşeğinde iken
saltanatı el-Melikü'l-Müeyyed unvanı verilen oğlu
Ahmed'e bıraktı ve bir gün sonra da vefat etti. 2 7
61
Sultan Hoşkadem'in vefatından sonra istikrarsız bir
döneme giren ülkede peşpeşe sultanlar tahta çıkmaya
başlamıştı. Dört ay içerisinde Hayırbek (ö. 879/1474)
istisna edilecek olursa tahta çıkan sultan sayısı üçü
buldu. Bu sultanların ilki Hoşkadem'in vefat ettiği
gün el-Melikü'z-Zahir lakabıyla tahta çıkan Yelbay'dır.
Yaklaşık iki ay sonra tahttan indirilen Yelbay'ın ardın
dan aynı lakapla Temürboğa (Timurboğa/Demirbo
ğa) sultan ilan edildi (7 Cemaziyelevvel/4 Aralık). Az
sayıda taraftarı olan Temürboğa, kudretli emirlerden
Hayırbek tarafından receb (ocak) ayı başlarında çıka
rılan isyan yüzünden zor durumda kaldı. Ancak sa
dece bir gece saraya hakim olabilen Hayırbek, Atabek
Kayıtbay'ın müdahalesiyle devreden çıkarıldı. Kayıtbay,
emirlerin ısrarıyla Temürboğa'dan tahtı teslim aldı ve
el-Melikü'l-Eşref lakabıyla sultan ilan edildi (6 Receb
872/31 Ocak 1468).31
62
(1485) senesinde Osmanlılar, Memlük Devleti'nin
hakimiyetindeki Gülek, Tarsus ve Adana'yı işgal etmiş,
ancak ertesi yıl Memlükler, bu şehirleri OsmanWar'ın
elinden geri almaya muvaffak olmuştu.33 Daha son
ra iki devlet arasında Çukurova'da hakimiyet kurma
amaçlı savaşlann sürdüğü ve buradaki bazı şehirlerin
Osmanlılar'la Memlükler arasında el değiştirdiği anla
şılmaktadır. Nihayet 896 (1491) senesinde, iki devlet
arasındaki elçi teatileri neticesinde bir barış anlaşması
imzalanmıştır. 34
Dış ilişkilerde yaşanan bir başka sorun da,
Osmanlılar'la münasebetlerin bozulma sebepleri ara
sında bulunan Dulkaclıroğulları'na bey tayini mesele
siydi. Bu meselede ilk safha, Memlükler'e isyan eden
Dulkaclıroğlu Şahsuvar Bey' in uzun süren bir mücadele
sonucunda yakalanarak Kahire'de idam edilmesi ve ye
rine kardeşi Şahbudak'ın tayin edilmesiyle neticelen
di. 35 Daha sonraki aşamada ise, Osmanlılar'ın mesele
ye tekrar müdahil olmasıyla, Dulkadıroğulları Beyliği
sorun olmayı sürdürdü. Bazan OsmanWar'la hazan da
Memlükler'le anlaşma yolunu tercih eden Dulkadıro
ğulları, özellikle Memlük-Osmanlı barışından sonra
iki tarafla da dostane ilişkileri sürdürmeye çalışarak
beyliklerinin devamını sağladılar.
Kayıtbay döneminde Akkoyunlular'la da (1340-
15 14) ciddi sorunlar yaşayan Memlükler, Ramazan 885
(Kasım 1480) tarihinde Urfa civannda Akkoyunlular'a
karşı büyüle bir yenilgiye uğramıştı. Sultan Kayıtbay bu
yenilginin intikamını almak istemişse de devam eden
Osmanlı tehdidi sebebiyle yeni bir cephe açmamak için
barış yapma yolunu tercih etmişti.36
Kayıtbay uzun saltanatı süresince ülkeyi maha
retle yönetmiş, düzenlediği seferler ve kazandığı
63
savaşlarla devletin itibarını yükseltmiş, ayrıca birçok
büyük mimari eser vücuda getirmişti. Ancak gerek bu
seferler gerekse yaptırdığı mimari eserler için büyük
harcamalar yapan ve bunun için ağır vergiler koyan
Kayıtbay, bu uğurda pek çok müsadere gerçekleştir
mişti. Memlük tarihçileri tarafından Çerkez Mem
lükleri'nin en büyük ve kudretli sultanları arasında
sayılan Kayıtbay,37 27 Zilkade 901 (7 Ağustos 1496)
tarihinde vefat etti. Ölümünden bir gün önce topla
nan ümera, halife ve kadıları çağırarak onun yerine
oğlu Nasırüddin Muhammed'in (el-Melikü'n-Nasır)
sultan ilan edilmesini sağladı. 38
64
memlükleri tarafından feci şekilde öldürüldü (15
Rebiülevvel 904/31 Ekim 1498). Yerine dayısı Kansu
el-Eşrefi, el-Melikü'z-Zahir lakabıyla tahta çıkarıldı
(17 Rebiülevvel/2 Kasım). Güçlü emirlerin gölgesinde
iki seneye yakın tahtta oturan Kansu el-Eşrefi, çıkan
bir isyan neticesinde tahtı bırakıp kaçtı (29 Zilkade
905/26 Haziran 1500). İsyan çıkaran ümera uzun
tartışmalardan sonra Atabek Canbolat min Yeşbek
el-Eşrefi'yi, el-Melikü'l-Eşref lakabıyla sultan ilan etti
(2 Zilhicce/29 Haziran) . Zalimliğiyle tanınan Canbo
lat, yaklaşık altı ay süren saltanatı sırasında, Dımaşk'a
giderek isyan eden Tomanbay'ın gölgesinde kaldı. To
manbay, fiilen idare ettiği devleti, Dımaşk'ta kendisi
ni el-Melikü'l-Adil unvanıyla sultan ilan ettirerek (19
Cemaziyelahir 906/10 Ocak 1501) başlattığı isyan ne
ticesinde resmen ele geçirdi. Mısır'a gelerek Canbolat'ı
yendi ve usulen saltanatını onaylattırdı (18 Receb/7
Şubat). İskenderiye'ye sürülen Canbolat, birkaç ay
sonra burada boğularak öldürüldü. Karışıklıklarla ge
çen yaklaşık üç aylık saltanatının sonunda ümeranın
büyük kısmının çıkardığı bir isyanla tahttan indirilen
Tomanbay (30 Ramazan/19 Nisan), kaçarak gizlendiy
se de daha sonra yakalanıp öldürüldü.40
65
isteyen Kansu Gavri, büyük gayretler sonucunda ikna
edilerek el-Melikü'l-Eşref lakabıyla tahta çıkarıldı (1
Şevval 906/20 Nisan 1501). Tahta çıkmadan önce de,
işler umdukları gibi gitmez de hal'edilmesi gerekirse
kendisini öldürmemeleri hususunda ümeradan söz
aldı. Esasen istişare meclisindeki emirler onu hem
yaşlı ve güç bakımından kendilerinden zayıf gördük
leri için hem de istedikleri zaman devreden çıkarabi
lecekleri düşüncesiyle seçmişti, ancak zaman bunun
böyle olmadığını gösterdi. Tahta çıktıktan sonra kendi
adamlarını önemli görevlere tayin eden Kansu Gavri,
önceki sultan Tomanbay'ı da öldürtmek suretiyle içe
ride asayişi sağladı. İsyan ederek kendisini tahttan
indirmek isteyen Trablus ve Halep naibleriyle onlarla
birlikte hareket eden Mısır'daki güçlü emirleri de dev
reden çıkarmayı başardı. Kendi memlüklerinin sayısını
arttıran Kayıtbay, bunlar arasından 400 tanesini ayır
dı. Özel kıyafetler ve binekler tahsis ettirdiği bu hu
susi bölük, "Memalikü'l-Eşrefiyye el-Gavriyye" adıyla
anılmaya başladı.41 Sultan Kansu Gavri'nin ülkede
hakimiyetini tam anlamıyla yerleştirdiğini nakleden
Memlük tarihçileri, onun ümera ve askerler üzerinde
de katı bir otorite kurduğunu vurgularlar.42
İçeride sükunet sağlanmış olmakla birlikte, dış ilişki
lerde öne çıkan iki önemli sorun vardı: Bunların başın
da Portekiz ve İspanya'nın özellikle de Portekizllier'in
Kızıldeniz, Basra ve Hint denizinde Memlük Devleti
aleyhine yürüttükleri faaliyetler geliyordu. Bunlar hem
ticari açıdan hem Haremeyn'in (Mekke ve Medine) teh
like altına girmesi sebebiyle dini hassasiyetler bakımın
dan Memlükler'i harekete geçmeye zorluyordu. Önce
papalık nezdinde diplomatik girişimlerde bulunan
Sultan Kansu Gavri bundan bir sonuç alamayınca 9 1 1
66
(1505) senesinde Hindistan'a bir ordu yolladı. Cidde'de
savunma amaçlı tahkimat yapan bu ordu, ardından
H indistan'a yöneldi. Burada başlarda Portekizliler'i
ağır bir yenilgiye uğrattıysa da (914/1508), ertesi yıl
neredeyse bütün askerlerin katledildiği ve mühimmat
vb. teçhizatın kaybedildiği büyük bir yenilgi yaşan
dı. Bu habere çok üzülen sultan, Hindistan'daki hü
kümdarlardan gelen talepler üzerine Osmanlılar'dan
da yardım alarak büyük bir donanma teşkil etti ve bu
donanmayı Cidde'ye yolladı (921/1515). Cidde'den
Hindistan'a giden, Osmanlı denizcilerinin de aralann
da bulunduğu Memlük ordusu, burada çeşitli bölgele
re savunma amaçlı surlar inşa ettikten sonra Yemen'e
geçti. Yemen'in bir kısmı da bu ordu sayesinde Memlük
topraklarına katıldı (922/1516).43
67
iç istikrarı sağlanmış görünen Memlük Devleti'nin
ekonomik anlamda gerilemesine yol açmıştır.
İkinci ve esas önemli sorun ise Osmanlılar'la iliş
kilerde baş gösterdi. Önceleri elçi teatileri ile dostluk
üzerine seyreden münasebetler, Yavuz Sultan Selim
döneminde bozuldu. Osmanlı şehzadelerinin hima
ye edilmesinin yanı sıra Yavuz'un Safeviler'e (907-
1 148/1501-1736) karşı ittifak çağrısının, bu iki gücün
mücadelesinin sonucunu bekleme siyaseti dolayısıyla
cevapsız bırakılması, bu durumun önemli sebepleri ara
sında zikredilmelidir. 45 Esasen Memlükler bu mücade
leden galip çıkan Osmanlılar'ın güçlenerek kendilerine
yöneleceği endişesiyle çok tedirgin olmuştu. Osman
lılar daha sonra Dulkadıroğulları beyi Alaüddevle'ye
karşı yeğenini desteklemiş ve bu hususta müsamaha
göstermeleri için Memlükler'e elçi yollamıştı. Sultan
Kansu Gavri'nin bu isteğe karşı çıkması, ilişkilerin iyice
gerilmesine sebep oldu. Yavuz Sultan Selim'in Memlük
sultanına yolladığı mektuplardaki üslup da bu itirazda
etkiliydi. Yavuz Sultan Selim, bir birliğine büyük za
rar veren Alaüddevle üzerine ordu göndererek onu ve
oğlunu öldürtüp Dulkadıroğullan'na ait bazı yerlere el
koymuş ve Alaüddevle ile oğlunun başlarını bir elçiyle
Kahire'ye yollamıştı. Bu gelişmeler iki devlet arasın
daki ilişkileri düşmanlığa çevirdi.46 Memlükler, alışı
lagelmiş usulün aksine, Osmanlı elçisi geri dönerken
onunla birlikte bir Memlük elçisi göndermedi. Başka
bir devlete yollanan bir Memlük elçisinin Osmanlı top
raklarından geçerken alıkonulması ve kötü muameleye
maruz bırakılmasının yanı sıra Orta Asya'dan getiri
len köle-asker istihdamıyla ordu teşkil eden Memlük
ler'in bu ticaretine mani olunması, iki ülke ilişkilerini
iyice çıkmaza soktu. Memlük emirleri Osmanlılar'ın
68
muhatap bile alınmasını istemiyordu. Memlük kamu
oyunda Osmanlılar artık bir düşman olarak algılanma
ya başlamıştı. Alıkonulan Memlük elçisinin aktardığı
bilgilerden sonra her an bir Osmanlı saldırısı beklenir
olmuştu. Memlükler, Osmanlılar'ın bu tavır ve tu
tumlarının arkasında Sultan Kansu Gavri ile yaşadı
ğı bir sorun sebebiyle Osmanlı Devleti'ne iltica eden
Hoşkadem adlı bir emirin tahriklerinin yattığını dü
şünüyorlardı. 922 (1516) senesi başlarından itibaren
Osmanlılar'a karşı bir sefere çıkılacağı dillendirilmeye
başladı.47
Nihayet 15 Rebiülahir 922 (18 Mayıs 1516) tari
hinde halifeyi de yanına alan sultan, Mısır'dan Halep'e
doğru yola çıktı ve Ridaniye'de karargah kurdu. Sul
tan bundan önce Suriye bölgesinden gelen haberler
üzerine yapılan istişare toplantısında bizzat Halep'e
gideceğini ve Çaldıran'daki yenilgiden sonra toparlan
maya başlayan Safeviler'le Osmanlılar arasındaki nihai
mücadelenin sonucunu bekleyeceğini, zira galip gelen
tarafın kendi memleketine yöneleceğini söylemişti.
Ancak bu arada Safevi hükümdarıyla gizli yazışmalar
da yapmıştı. Sultan Ridaniye'de iken Osmanlılar'dan
gelen ve arada düşmanlığa sebep olan meselelerin gö
ründüğü gibi olmadığına dair güzel ifadelerle süslü
bir mektup ile, ardından gelen bir elçinin düşmanlı
ğı kaldırmaya yönelik çabalan, Yavuz Sultan Selim'in
yolladığı hediyeler ve sultanın sulh akdine yönelik bir
elçiyle mukabelesi ilci devlet arasında olumlu bir hava
estirdi. Ancak çok geçmeden Osmanhlar'ın bu tür fa
aliyetlerinin şaşırtma amaçlı olduğu anlaşıldı. Zira
Yavuz Sultan Selim, kendisine gönderilen elçiyi tutuk
lamış, kötü muamelede bulunmuş ve Memlükler'e ait
Malatya ile civarını istila etmişti. Perişan bir vaziyette
69
ülkesine dönen elçi, Osmanlı padişahının Sultan Kan
su Gavri'yi Mercidabık'ta beklediği mesajını getirmişti.
Bunun üzerine Halep'te bulunan Sultan Kansu Gavri
ordusuna Osmanlılar'la savaşmak üzere hareket em
rini verdi (20 Receb 922/19 Ağustos 1516).48 Böylece
Memlük Devleti'ni yıkılışa sürükleyecek savaşın ilk
adımları atılmış oldu.
25 Receb'de (24 Ağustos) ilci ordu arasındaki savaş
başladı. Önceleri Memlük ordusu Osmanlı ordusunu
bozduysa da, Memlük kaynaklarına göre Halep naibi
Hayır Bey, Canbirdi Gazali ve bazı memlük gruplarının
ihaneti sebebiyle Memlük ordusu büyük bir hezime
te uğradı, sultan ve birçok önde gelen emir öldürüldü.
Sultanın cesedi dahi bulunamadı. Muzaffer olan Os
manlılar, bundan sonra bütün Suriye'yi ele geçirdi.49
Bu savaş neticesinde sultanını, ordusunu, Suriye'yi,
bütün hazine ve teçhizatını kaybeden Memlük Devleti
fiilen yıkılmıştır. Mısır'da bulunan Naib Tomanbay ve
bazı emirler direnmeye devam etmiş, ancak sonuç de
ğişmemiştir.
70
Ramazan 922/1 1 Ekim ısı6). Önce gerekli bazı ta
yinleri yapan Tomanbay, ardından Gazze'ye yürüyen
Osmanlılar'a karşı bir birlik gönderdi, ancak bu birlik
mağlup oldu. Bu sırada bir elçi Yavuz Sultan Selim'in
Tomanbay'a, kendisine itaat etmesini, buna karşılık
olarak onu Gazze'den başlayarak bütün Mısır'a naib
tayin edeceğini, aksi halde Mısır üzerine yürüyeceğini
belirten mektubunu getirdi fakat bu elçi öldürüldü.50
Bazı tarihçilere göre Tomanbay anlaşma taraftarıydı,
ancak yanındaki ümera bunu kabul etmeyip elçiyi öl
dürmüştü. 51 Artık nihai savaş kaçınılmaz hale gelmişti.
Osmanlı ordusunun Mısır'a yaklaştığı haberi gelin
ce Sultan Tomanbay bir istişare toplantısı düzenledi.
Toplantı sonucunda emirlerin baskısıyla Kahire ya
kınlarındaki Ridaniye'de karargah kurularak Osmanlı
ordusunun beklenmesine karar verildi. Gerekli hazır
lıkların yapılmasından sonra 20 Zilhicce 922 (ı4 Ocak
ısı 7) tarihinde Memlük ordusu Ridaniye'de toplandı.
Burada da savunma amaçlı hendek kazılması, büyük
toplar yerleştirilmesi gibi bazı önlemler alındı. Niha
yet iki ordu karşılaştı. Memlük ordusu ilk Osmanlı
ordusunun öncü birliklerini dağıtarak başlarındaki
Veziriazam Sinan Paşa'yı öldürmeyi başardı. Ancak ar
kadan dolaşan diğer ordu, Memlükler'i büyük bir hezi
mete uğrattı (29 Zilhicce 922/23 Ocak ısı 7). Sultan
Tomanbay kaçmak zorunda kaldı. Bir gün sonra da Os
manlı ordusu Kahire'ye girdi. Tomanbay beş-altı gün
sonra topladığı güçlerle Kahire'ye bir baskın düzenle
yip üç gün boyunca sokak sokak direniş gösterdiyse de
yine muvaffak olamayarak kaçtı. 52
Direnmekten vazgeçmeyen Tomanbay, Osmanlı
sultanıyla gerçekleştirilen elçi teatilerinin sonuçsuz
kalması üzerine 6 Rebiüevvel 923'te (29 Mart ısı 7)
71
Nil nehrinin batısındaki Cize'de yeniden savaş mey
danına çıktı. Bu defa da mağlup olan Tomanbay yine
gizlenmek zorunda kaldı, ancak yanlarında saklandı
ğı Araplar'ın ihaneti sonucu yakalandı. Yavuz Sultan
Selim önce onu affederek Mekke'ye göndermeye niyet
ettiyse de, Mısır halkının ona ilgisini görünce bundan
vazgeçti. Halkın görmesi için onu zincire vurulmuş bir
şekilde Kahire'de dolaştırdı, sonra da şehrin kapıla
rından Babüzüveyle'de astırdı (22 Rebiülevvel/14 Ni
san).53 Son Memlük sultanı Tomanbay'ın asılmasıyla
birlikte Osmanlılar'a karşı direnecek başka güç kalma
mış ve böylece Memlük Devleti tarihe karışmış oldu.54
72
Üçüncü Bölüm
75
tamiri meseleleri sebebiyle iki devletin arası yeniden
gerginleşmiştir. Hoşkadem zamanında Fatih Sultan
Mehmed'in gönderdiği bir elçinin huzurda yer öpmeme
si ve getirdiği mektuptaki alışılageldik adetin dışındaki
hitap şekli, Mernlük tarihçilerinin tabiriyle iki ülke ara
sındaki düşmanlığın başlama sebebi olmuştur. 1 Fatih'in
daha önce Mernlük sultanlarına gönderilen mektuplar
da kullanılan "Haremeyn sultanı, babam" ifadesini ter
kederek, "Haremeyn'in hizmetkan ve karındaşım Mısır
sultanı" şeklinde bir hitabı tercih etmesi ve Mernlük
ler'in mektubu getiren elçiye yönelik aşağılayıcı tutum
lan ilişkileri iyice bozmuştur. 2 Kayıtbay zamanındaki
diplomatik çabalar sonuç vermemiş, ancak Fatih'in ve
fatı sıcak bir çatışmayı bir süreliğine de olsa ertelemiştir.
Ne var ki yine Dulkadıroğullan Beyliği üzerinde nüfuz
kurma mücadelesi, Cem Sultan'ın Mernlükler tarafın
dan himaye edilmesi ve daha önemlisi yükselme döne
mindeki Osmanlılar'ın daha güneye inmek için fırsat
kollarnalan gibi sebeplerle IX. (XY.) asnn sonlannda iki
ülke defalarca savaşmıştır. Mernlükler genelde bu savaş
larda üstünlük sağlamışsa da maddi sıkıntılar sebebiyle
Osmanlılar'la barış yapmak zorunda kalmışlardır.
Kansu Gavri zamanında Safeviler sebebiyle ger
ginleşmeye başlayan ilişkiler, iki tarafın birbirine gü
venmemesi, Mernlükler'in Safeviler'le mücadele eden
Osmanlılar'ın ittifak isteklerini cevapsız bırakması,
devletin askeri ve iktisadi açılardan güçsüz olma
sından dolayı Haremeyn'in savunulmasında acziyet
göstermesi ve nihayet Yavuz Sultan Selim'in rakibi
olabilecek şehzadelerin ülkeye kabulü gibi sebeplerle
tamamen bozularak düşmanlığa dönüşmüştür. Sonuç
ta Memlük Devleti, Yavuz'un eliyle yıkılmış, toprakları
Osmanlılar'a geçmiştir.3
76
il. Memlük-İlhanlı İlişkileri
İki devlet arasındaki ilişkiler, Memlükler'in İslam
dünyası ve kendi halklarının gözünde siyasi meşrui
yetlerini sağlamlaştıran Aynicalüt Savaşı ile başlamış
ve uzunca bir süre düşmanlık üzere devam etmiştir.
Esasen, Suriye'ye hakim olarak denize ulaşma, bura
dan da Mısır'a geçme hedefi bulunan İlhanlılar'la bu
bölgelerin hakimi olan ve kendilerini İslam dünyasının
koruyucusu sayan Memlükler arasında çatışma çıkma
sı kaçınılmazdı. Siyasi tarih kısmında aktarılan bu düş
manca ilişkileri burada tekrarlamadan şunu ifade et
mek gerekir ki, Ebu Said Bahadır'ın İran Moğollan'nın
sultanı olduğu dönemde, VIII. (Xfv:) asnn ortalarına
doğru İlhanlılar'la ilişkiler düzelmeye başlamış, iki
devlet arasında barış yapılmıştır. Bu süreçte eski güç
lerini yitiren İlhanlılar, bir süre sonra da yıkılmıştır.
Bu devletin yıkılması, onların hakim olduğu İran ve
çevresinde başka güçlü devletlerin tarih sahnesine çık
masına zemin hazırlamıştır. Yine onların hakimiyeti
altında veya nüfuz alanı içinde bulunan Doğu ve Gü
neydoğu Anadolu'daki beylikler bundan böyle serbest
hareket etme imkanı bulmuşlar, bunun sonucunda da
söz konusu beylikler üzerinde nüfuz mücadelesi veren
Memlük Devleti için başka sorunlar ortaya çıkmıştır.4
77
örnek alınmıştır. Bu tarihi bağların dışındaki münase
betlere gelince doğrudan sınırdaş olmamalarına rağ
men bu iki devleti birbirleriyle ilişki kurmaya götüren
temel etkenin Moğol İlhanlılar olduğu anlaşılmak
tadır. Memlükler tarafından bakıldığında bu durum
müslümanların hamisi olduğu iddiasını desteklemek
bakımından önemli bir fırsattı. Ayrıca en büyük düş
manına karşı bir daha kendisini ispatlama imkanı
sunmaktaydı. Selçuklular açısından ise kendilerini ta
hakküm altına alan Moğollar'dan kurtulmak için bun
ları defalarca yenilgiye uğratan İslam dünyasının yeni
gücü Memlükler'den yardım istemek yegane seçenek
gibi görünmekteydi. İki devlet arasındaki münasebet
lere kaynaklardaki malumat çerçevesinde bakıldığında
iki hususun öne çıktığı tespit edilmektedir. Bunların
birincisi karşılıklı mektuplaşma ve elçi teatileridir.
İkincisi el-Melikü'z-Zahir Baybars'ın meşhur Anadolu
seferidir (675/1277).
İki devlet arasındaki diplomatik ilişkilerin ne za
man ve ne surette başladığını tam olarak tespit etmek
zor olmakla birlikte, kaynaklardaki bazı bilgilerden ha
reketle bu münasebetlerin, el-Melikü'l-Muiz İzzeddin
Aybek et-Türkmani zamanında takibata uğrayan Bahri
Memlükleri grubundan bazılannın bu devlete sığınma
sıyla başladığı söylenebilir. Sultan Aybek et-Türkrnani,
Anadolu Selçuklu sultanına mektup göndermiş ve bu
grubu kötüleyerek onlardan gelecek tehlikeler hu
susunda Selçuklu hükümdarına ikazlarda bulunmuş
ancak netice alamamıştır.5 Sultan Baybars zamanın
da ise kardeşiyle ihtilafa düşen il. İzzeddin Keykavus
(643-660/1246-1262) başşehri Konya'dan ayrıldık
tan sonra Memlük sultanından yardım talebinde bu
lunmuş, Sultan Baybars da, Mısır'a gelirse kendisine
78
destek olacağını vaat etmiştir. Olayların farklı gelişme
si sebebiyle il. İzzeddin Keykavus ülkesinden kaçarak
Bizans'a sığınmıştır.6
il. İzzeddin Keykavus sonrası dönemde Memlük
ler'in Anadolu Selçukluları ile münasebetleri bu döne
min Selçuklu sultanlarını tahakkümü altına alan kud
retli devlet adamı Muinüddin Süleyman Pervane'nin (ö.
676/1277) faaliyetleri etrafında şekillenmiştir. Pervane
bir yandan İlhanlılar'a hoş görünmek için uğraşan bir
yandan da Memlükler'in desteğini kazanarak Ana
dolu'daki hakimiyetini sürdürmek isteyen bir siyaset
gütmüştür. Onun ve bazı Selçuklu devlet adamlarının
ısrarlı talepleri neticesinde Memlük Sultanı Baybars,
Anadolu'ya yönelik meşhur seferine çıkmış, Moğollar'ı
Elbistan'da mağlup ettikten sonra Kayseri'de Selçuklu
tahtına oturmuştur. Pervane, yeni durumu kendi amaç
larına uygun bulmadığından Baybars'ın ısrarlı davetine
rağmen Tokat'a kaçmış, Baybars da ülkesine dönmüş
tür.7 Bunun üzerine Moğollar Anadolu'da büyük bir
katliam gerçekleştirmiş, birçok devlet adamının yanı
sıra Pervane de öldürülmüştür. Pervane döneminden
sonra artan Moğol baskısı ve zulmüyle birlikte Anado
lu Selçuklu Devleti kukla sultanlarla kısa bir süre daha
varlığını devam ettirmiştir. Ancak Memlük-Anadolu
Selçuklu ilişkileri neredeyse bütünüyle Memlük-İlhanlı
münasebetlerine dönüşmüştür. 8
79
en büyük düşmanı olan İlhanlılar'la hasım olmasıdır.
Memlükler, müslüman olan bu devletle kurdukları iyi
ilişkiler sayesinde İlhanlılar'ın gücünü sınırlamaktaydı.
İki devlet, daha sonra ortaya çıkan Timur tehlikesine
karşı da ittifakın ötesinde bir iş birliğine girmiştir.
Bu iyi münasebetlerin bir başka önemli sebebi, bu
devletin memlük sisteminin devamını sağlayan köle
askerlerin kaynak yurdu olmasıdır. el-Melikü'z-Zahir
Baybars zamanında başlayan dostça münasebetler
kesintisiz elçi teatileri ve siyasi amaçlı evliliklerle sür
dürülmüş, Altın Orda Devleti'nin yıkılışına kadar da
böyle kalmıştır. 9
80
VI. Memlük Devleti'nin Komşu Müslüman
Beyliklerle İlişkileri
İlhanlı Devleti'nin yıkılmasına doğru ortaya çıkan ve
daha sonra bağımsız hareket etmeye başlayan Ana
dolu'daki beylikler, çevrelerindeki Safeviler, Osman
lılar ve Memlükler gibi büyük devletlerin kendileri
üzerindeki nüfuz mücadelesinin esiri olmuşlardır.
Memlükler, özellikle Sultan Baybars zamanında, Mo
ğol istilası sebebiyle Anadolu ve Suriye'nin kuzeyine
göç eden ve daha sonra bahsi geçen beylikleri kuracak
Türkrnenler'e kucak açmış, onları Gazze'den başlayarak
Sis (Kozan) hududuna kadar olan bölgeye yerleştirmiş
lerdi. Böylece Suriye sınırında Türkrnenler'in oluştur
duğu bir tampon bölge meydana getirmişlerdi.11 Do
layısıyla Memlük Devleti, bu Türkrnenler'i, en azından
kendi sınırında bulunan bir kısmını ve sonradan onla
rın kurdukları beylikleri kendisine tabi unsurlar ola
rak kabul ediyordu. Bu beyliklerin İlhanlılar'dan sonra
bağımsız hareket etme çabasına girişmeleri, bunların
bir kısmı üzerinde hak sahibi olduğunu düşünen Mem
lükler'in menfaatleri ile çelişiyordu. Buna Safeviler ve
Osmanlılar'ın söz konusu beyliklere müdahalesinin
yanı sıra Timurlular'ın yayılma düşüncesiyle bölgeye
gelmeleri de eklenmişti. Bu durum hem bu devletlerin
birbirleriyle hem de bu beyliklerle diplomatik ilişkiler
kurmalarına, hazan da çatışmalarına sebep olmuştur.
Bu bağlamda Memlük Devleti'nin himayesindeki
Türkmenler tarafından kurulan ve Çukurova bölgesine
hakim olan Ramazanoğullan Beyliği ile ilişkiler öncelikle
ele alınmalıdır. Bu beylik başından itibaren Memlükler'e
tabi olmuş, kurucusu Ramazan Bey Memlükler tarafın
dan bey tayin edilmiştir. Zaman zaman bağımsız dav
ranmak veya başka devletlere tabi olmak ya da diğer
81
beyliklerle birlikte hareket etmek istemişler, ancak
bu tür girişimler Memlükler tarafından her defasın
da ordu gönderilerek veya yeni bir bey tayin edilerek
cezalandırılmıştır. Nihayet Osmanlılar'ın Memlük
Devleti'ni ortadan kaldırmasıyla Osmanlılar'a bağlan
mıştır.12
Memlükler'in yakın ilişki içinde bulunduğu bir baş
ka beylik Dulkadıroğulları'dır. Memlük Devleti'nin bü
yük önem verdiği Elbistan, Maraş ve civarına hakim
olan ve Zeynüddin Karaca Bey tarafından temelleri
atılan Dulkadıroğulları Beyliği, Ramazanoğulları gibi
ilci asra yaklaşan siyasi ömründe, genelde Memlükler'e
bağlı kalmıştır. Ancak ilişkiler her zaman iyi olmamış,
Memlükler'in politikasının aksine hareket eden Dul
kadıroğulları beyleri, daha önce bahsedilen Şahsuvar
örneğinde görüldüğü gibi ağır bir şekilde cezalandı
rılmıştır. Fatih zamanındaki çekişmelerin yanı sıra IX.
(XV.) asrın sonlarına doğru meydana gelen Memlük
Osmanlı savaşlarının en önemli sebepleri arasında bu
beylik üzerindeki nüfuz mücadelesi bulunmaktadır. 13
Kuruluşlarından kısa bir süre sonra Memlükler'e
tabi olan Niğde, Konya, Karaman ve civarında hü
küm süren Karamanoğulları da sıkı münasebetlerin
bulunduğu beyliklerdendir. Daha Baybars zamanında
Memlükler, çıktıkları Anadolu seferi sırasında taleple
ri üzerine Karamanoğulları beylerine sancak vermişti.
Memlük Sultanı el-Melikü'l-Eşref Halil zamanında ise
hutbe Memlük sultanı adına okunuyordu. Bu ilişkileri
Osmanlılar'a karşı bir denge unsuru olarak kullanan
Karamanoğulları, zaman zaman Memlük tabiyetini
reddettikleri gibi Çukurova'daki bazı toprakları istila
etmekten de çekinmemişti. Memlükler, IX. (XV.) as
rın ortalarında bu tür faaliyetleri sebebiyle bir ordu
82
göndererek Karamanoğulları bölgesini tahrip etti. Faz
la geçmeden de Osmanhlar, Karamanoğullan Beyliği'ni
kontrolleri altına aldı. 14
Anadolu'daki beylikler arasında Çerkez Memlükleri
döneminden itibaren ilişki kurulan beylikler de bulun
maktadır. Bunlardan Sivas ve çevresinde hüküm süren
Kadı Burhaneddin Devleti ile (1381-1398) münasebet
ler, onun Berkuk'a isyan eden Türk emirleri destekle
mesi ve bu sırada Memlükler'le çekişme halinde olan
Dulkadıroğulları ile ittifak tesis etmesi sebebiyle düş
manlık üzerine kuruldu. Hatta Memlük ordusu Sivas'ı
kuşattı. Ancak Timur tehlikesinin ortaya çıkması üze
rine ilişkiler düzeldi ve bu yeni düşmana karşı iş birli
ği dahi yapıldı. Devletin kurucusu Kadı Burhaneddin
Ahmed'in vefatı üzerine söz konusu ittifak sonuç ver
mediği gibi, bu devlet de yıkıldı. 15
Yine Berkuk zamanında ilişki kurulan beylikler
arasında Doğu Anadolu, Azerbaycan ve Irak'ta hüküm
süren Akkoyunlular ve Karakoyunlular da (1351-1469)
anılmalıdır. Akkoyunlular ile münasebetler ilk zaman
larda iyi yönde gelişmiş, bunların tekrar Timur'a bağ
lılık arzetmeleriyle yeniden bozulmuştu. Ancak Uzun
Hasan zamanında Memlükler'e bağlı kalan beyliğin
güçlendikçe bir tehdit haline gelmesi ilişkileri tekrar
gerginleştirmiş, Fatih Sultan Mehmed'in onları ağır
bir yenilgiye uğratması Memlükler'in işini kolaylaştır
mış ve bu beylik artık bir tehdit olmaktan çıkmıştır. 16
Karakoyunlular'la ilişkiler Akkoyunlular'la olan ilişki
lerden doğrudan etkilenmiştir. Önceleri Timur'a karşı
Berkuk'a sığınan bu beylik, Memlükler tarafından des
tekleniyordu, ancak daha sonra Akkoyunlular'la yap
tıkları mücadelede Memlükler'in Akkoyunlular'ı des
teklemesi üzerine, Memlük topraklarına saldırmaya
83
başladılar. Savaşın eşiğine gelen iki ülkenin sıcak bir
çatışmaya girmesi ihtimali, bunların meşhur sultanı
Kara Yusuf un Timurlular'la savaşa giderken ölmesi
üzerine ortadan kalktı. Bundan sonraki süreçte bu
iki beyliğin birbirleriyle ve Timurlular'la mücadeleleri,
Karakoyunlular'ın Memlükler için bir tehdit oluştur
masına engel oldu. 1 7
84
döneminin sonlarına doğru da başşehirlerini fethede
rek bu krallığı ortadan kaldırmıştır. 1 9
Son olarak Memlük Devleti'nin buraya kadar sa
yılan devlet veya beylikler dışında, Afrika'nın kuzey
batısı ve güneyinde bulunan müslüman ve hıristiyan
pek çok devletle de hazan düşmanlık hazan da dostluk
üzere seyreden münasebetler kurduğuna işaret edil
melidir. 20
85
Dördüncü Bölüm
MEMLÜK DEVLETİ'NDE
İDARİ VE MEDENİ YAPI
1. İdari Yapı
A. Sultan
Memlükler, müesseselerini oluştururken büyük oran
da kendilerinden önceki müslüman devletlerden, özel
likle de bu konuda köprü vazifesi gören Eyyılbiler'den
istifade etmiştir. Bununla birlikte yaptıkları bazı
değişikliklerle daha gelişmiş bir teşkilat kurarak bu
teşkilata kendi damgalarını vurmuşlardır. Memlük
ler'in kendine has özellikler gösteren müesseselerinin
başında sultanlık gelmektedir. Zira Memlük sultanları,
bu yöndeki gayretlerine rağmen hanedan usulü bir sal
tanat kuramamıştır. Büyük emirler yeterli askeri güce
ulaştığında ve şartlar oluştuğunda saltanatı ellerine
geçirebiliyordu. Dolayısıyla saltanat irsi bir prensibe
dayanmıyordu. 1 Ancak bunun bazı istisnaları da var
dı. Nitekim el-Melikü'l-Mansfır Seyfeddin Kalavun'un
oğulları ve torunları bir hanedan kurmayı başarmış,
fakat bunlar arasında küçük yaşta tahta çıkanlar sa
dece ismen sultanlık yapmış, yönetim fiilen nüfuzlu
bir veya birkaç emirin elinde kalmıştı. 2 Çerkez Mem
lükleri dönemindeki uygulama da pek farklı olmamış,
Berkuk ve bazı sultanların hanedan kurma girişimleri
89
sonuç vermemişti. Önceki bölümlerde ifade edildiği
gibi, Çerkez Memlükleri döneminin sonlarına doğru
çok kısa süre tahtta kalan sultanların yanı sıra tahta
çıkmamak için direnen, hatta yalvaran emirlere dahi
rastlanmıştır.
B. Halife
Resmiyette devletin hiyerarşik yapısında ilk sırada
yer alan hilafet makamı, kuruluş amacına uygun bir
yaptırım gücüne sahip değildi. Bilindiği gibi Memlük
Sultanı el-Melikü'z-Zahir Baybars, Abbasi Devleti'nin
Moğol istilası neticesinde yıkılmasından yaklaşık üç
yıl sonra Mısır'daki ilk Abbasi halifesi olan Müstansır'ı
(659-660/1261) Kahire'ye çağırmış, devlet erkanı ve
alimlerin katıldıkları bir toplantıda Müstansır'ın so
yunun şahitlerce tespit edilmesini sağlayarak onu ha
life ilan edip biat ettirmiştir. Halife de Baybars'a hil'at
giydirmek ve saltanat menşün.ı (görevlendirme yazısı)
vermek suretiyle onun sultanlığını onaylamış ve böy
lece Mısır'daki Memlük sultanlarının İslam dünyası
nın gözündeki dini meşruiyetleri sağlanmıştır. Ancak
halifelerin bu meşruiyet onayı bir usul olmaktan ileri
gidememiş, otoriteleri manevi sahayla sınırlı kalmış
tır. Halifelerin devlet yönetiminki yegane tasarrufları,
cülus törenlerinde yönetimle ilgili yetkilerini sultanla
ra devretmek olmuştur.3 Memlükler döneminde top
lam on yedi halife görev yapmıştır. Bunlardan 1. Mü
tevekkil (763- 779/1362-1377, 779-785/1377-1385,
791-808/1389-1406) üç, 1. Müsta'sım (779/1377, 788-
791/1386-1389) iki, Müstemsik de (903-914/1497-
1508, 922/1516) yine iki defa halifelik görevini yürüt
müştür. Müstemsik'in ikinci dönemi devletin fiilen yı
kıldığı Mercidabık Savaşı'ndan sonra gerçekleştiğinden
90
bu çalışmada dikkate alınmamıştır. Yukarıda ifade
edildiği gibi, Mısır'daki Abbasi halifelerinden Müstain
altı ay kadar sultanlık da yaptığından Memlükler döne
minde hilafet ve saltanat görevlerini bir arada yürüten
ilk ve tek kişi olarak dikkat çekmektedir.
1. Askeri Görevler
92
hazırlıkları yapmak, protokolü düzenlemek, günde
mi tespit etmek gibi vazifeleri üstlenirdi. 8 Bir başka
önemli görev "silah emirliği" (imretü silah) olup, ba
şındaki "emirü silah"ın asıl görevi sultanın silahlarını
taşımaktı. Yüzler emirlerinden seçilen silah emiri, sul
tana ait daire ve depolardan (el-büyütıitü's-sultıiniyye)
silahhanenin baş sorumlusu ve sultan memlüklerinden
"es-silahdariyye" diye anılan grubun kumandanıydı. 9
"Ahır emirliği" (imretü ahüriyye) görevi de önemli askeri
vazifelerdendi. Başındaki "emirü ahur", kendisinin
ikametgahı olan ve "el-ıstablü's-sultani" denilen sultan
ahırından ve buradaki hayvanlardan sorumluydu. 10
Memlükler dönemindeki bir başka önemli askeri
vazife "devadarlık" idi. Bu görevi yürüten "devadar"
önemi zamanla artan bir görevli olup, sultanın yazdığı
mektup ve fermanları göndermek, ona gelen yazıları
başka bazı görevliler eşliğinde sultana arzetmek, sul
tanla görüşmek isteyenlere gerekli izni almak ve pro
tokolü öğretmek gibi vazifeleri üstlenirdi. Devadarlar
sultana ait vakıflara nezaret etme görevini de yürü
türdü. Özellikle Türk Memlükleri döneminin sonla
rında ve Çerkez Memlükleri döneminde önemi artan
devadarlık, ilk zamanlardaki saltanat naibliği gibi işlev
görmeye başlamıştı. 11
Memlükler dönemindeki önemli askeri vazifeler
den bir diğeri de "haciblik" idi (el-hucübiyye). Bu görevi
yürüten "hacib", sultanla görüşmek isteyenleri huzu
ra çıkarmak, ümera ve askerler arasındaki ihtilafları
çözmek gibi vazifeleri üstlenir, saltanat naibinin bu
lunmadığı zamanlarda ona vekalet ederdi. 1 2 Saraydaki
muhafız kuvvetlerinin kumandanlığını (imretü candıir)
yürütmek "candar emiri"nin (emirü candıir) önemli gö
revlerindendi. Candar emiri, maiyetindeki görevlilerle
93
birlikte seferde veya başşehirde iken sultanların ko
runmasının yanı sıra mevki sahibi kişilerin ve siyasi
suçlulann cezalandırılması, gelen postayı devadar ve
diğer görevlilerle birlikte sultana arzetmek gibi vazife
leri üstlenirdi. 13
"Üstadüddarlık" da (saray ağalığı) Memlükler'deki
önemli vazifeler arasında sayılmalıdır. Üstadüddar sa
raydaki mutfak ve her türlü içecek, ilaç vbşarabhane
gibi sultana ait daireler, buralardaki görevliler ve sa
ray hizmetçilerini idare etmekle yükümlü olan görev
li idi. Sayılan zamanla artan üstadüddarlann "büyük
üstadüddar" denilen bir başkanları bulunurdu. el
Melikü'z-Zahir Berkuk zamanında sultan Memlük
lerinin giderlerinin karşılanması ve has emlakin ida
resini üstlenen "ed-Divanü'l-müfred" isimli dairenin
kurularak başına üstadüddann getirilmesi üzerine bu
görevin önemi daha da artmıştır. 14 Üstadüddarlığa bağ
lı olmakla birlikte kritik öneme sahip bulunması bakı
mından üst düzey görevlerden sayılan "çaşnigirlik" de
burada zikredilmesi gereken vazifelerden biridir. Baş
lannda yüzler emiri rütbesini taşıyan bir emir bulunan
ve sayılan birden fazla olan çaşnigirler, "sımat" deni
len sultan yemekleri konusunda üstadüddara yardım
cı olurlardı. Bu yemekler sırasında yiyecekleri kontrol
ederler, "huzur üstadüddan" ile birlikte yemek süresin
ce sultanın yanında bekler ve hizmet görürlerdi. 1 5
Memlükler dönemindeki askeri görevlerden biri
de "el-hazindariyye" vazifesiydi. Bu görevi üstlenen
hazindar sultana ait her türlü eşya ve değerli malların
muhafaza edildiği hazine dairelerinden sorumluydu. 16
Askeri sınıfa mahsus başka vazifeler de bulunmakla
birlikte bunlar daha önce sayılanlara oranla ikinci de
recede kalmaktadır. 1 7
94
2. Sivil Bürokratların Üstlendiği Divani Görevler
Sivil bürokrasinin yürüttüğü görevlerin başında "ve
zirlik" gelmektedir. Memlükler döneminde vezirlik,
saltanat niibliği görevinin varlığı sebebiyle daha önce
hükümran olan müslüman devletlerdeki konumu
na ulaşamamış, önceleri nispeten önemini korurken,
daha sonraları genellikle mali görevleri üstlenen sıra
dan bir divan dairesi haline gelmiştir. Memlükler dö
neminde bu göreve hem askeri sınıftan hem de sivil
bürokrasiden tayinler yapılmış, çoğunluğu oluşturan
sivil kesimden vezirlere "es-sahih" lakabı verilmiştir.
Vezirlik, Memlükler döneminde birbirinden farklı üç
dönem geçirmiş ve her dönemde önemini biraz daha
yitirmiştir. Vezirlerin idari ve mali görevlerini şu şe
kilde özetlemek mümkündür: Divanü'l-inşa'yı idare et
mek -ki bu görev daha sonra sır katibine verilmiştir-;
Divan-ı Vezaret'e ait gelirleri tahsil ederek beytülmale
nakletmek; sultan, ümera, devlet görevlileri ve sultan
Memlüklerinin günlük et ve yemek ihtiyaçlarını kar
şılamak; sultana ait ahırlardaki bütün hayvanların ve
sultan Memlüklerinin bineklerinin yemlerini temin
etmek; beytülmale yüklenen maaş, ihsan ve ulUfeleri
ödemek; sultana ait imar faaliyetlerinin giderlerini
karşılamak; komşu ülkelerden gelen elçilerin yiyecek
lerini temin etmek; sultanların çeşitli amaçlarla çıktık
ları seferler için hazırlık yapmak ve gerektiğinde mali
müsadereler gerçekleştirmek.18
95
vezirin emri altında bulunan Divanü'l-inşa aynlarak sır
katibinin idaresindeki müstakil bir daire haline getiril
mişti. Sır katibinin başlıca görevleri sultana gelen her
türlü yazıyı ona okumak ve onun iradesine göre verilen
cevapları yazıp sultanın alametini de koyarak gerekli
yerlere göndermek, Divanü'l-mezalim'e arzedilen dava
dilekçelerini okuyup gerekli hükümleri yazdırmaktı. 19
Divani görevler arasında üçüncü sırada sultana ait
arazi ve mallarla ilgilenen "has nazırlığı" (neztiretü'l
htis) yer almaktaydı. Başındaki görevliye "has nazırı"
(ntizırü'l-htis), idare ettiği divana da "Divanü'l-has" adı
verilirdi. Bütün devlet görevhlerine verilen hil'atler ve
civar memleketlerin sultanlarına gönderilen hediye
lerden has nazın sorumluydu. Vezirlik ortadan kaldı
rıldığında vezire ait işlerin büyük kısmı has nazırına
verilmiştir. 20
Önemli divani görevlerden biri de "ordu nazırlığı"
(neztiretü'l-ceyş) idi. Bu görevi yürüten ordu nazırı
(ntizırü'l-ceyş) Mısır ve Suriye'deki ümera ve askerlere
ait bütün ikta işlerinin görüldüğü, Mısır ve Şam'da ol
mak üzere iki şubeye ayrılan ordu divanının başkanlı
ğını yapıyordu. Askerlerin künye defterleri, maaşları,
ikta menşurlan, ikta arazilerinin ölçümleri ve ortalama
gelirlerine dair cetveller ordu nazırının sorumluluğun
daydı ve bunlarla ilgili evrak da söz konusu divanda
muhafaza ediliyordu. 2 1 Sivil bürokrasinin üstlendiği
divani görevler arasında yukarıda sayılanlardan başka
birçok vazife daha bulunmaktaydı. 22
96
şeklinde iki kısma ayrılmaktaydı. Mezalim oturum
larının gerçekleştirildiği "adliye binasında" (diirüladn
yeri olan ve diğerlerine göre daha önemli kabul edilen
vazifelerin başında "başkadılık" (kadiiü'l-kudiit) geli
yordu. Başkadılık adli/hukuki ve dini işleri yürütme
görevi olup, Sünni dört mezhebin her biri için ayrı
ayrı tayin edilen birer başkadı (kii.dılkudiit) tarafın
dan yerine getiriliyordu. el-Melikü'z-Zahir Baybars
dönemine kadar Mısır'daki hukuki ve şer'i meseleler
Şafii kadıları tarafından çözülmeye çalışılırken, söz
konusu sultanın 663 (1264) senesinde Kahire'de
dört Sünni mezhebin her birinden birer tane olmak
üzere dört başkadı tayin etmesiyle bu mezheplerin
mensupları davalarını kendi başkadılanna arzetmeye
başladılar. Aynı uygulama Dımaşk'ta da gerçekleştiri
lirken, diğer vilayetlerde davalara bu dört başkadının
naibleri olan kadılar bakıyordu. Halkın çoğunluğu
Şafii olduğundan bu mezhebin başkadısı hem Divan-ı
Mezilim'deki duruşmalarda hem de genel protokolde
önceliğe sahipti. 23
Ulemanın üstlendiği adli ve dini vazifelerden bir
diğeri de "asker kadılığı" (kadiiü'l-asker) idi. Askeri
sınıfın şer'i ve hukuki davalarına bakan ve darüladle
bağlı olarak çalışan bu müessesenin başında Hanbeliler
dışındaki üç Sünni mezhebin kazaskerleri bulunurdu.
Sultanlarla birlikte sefere çıkan kazaskerler, diğer za
manlarda mezalim divanlarına katılır, protokole göre
başkadıların altında yer alırlardı.24 Bir başka adli-dini
vazife "darüladl müftülüğü" idi. Her mezhebe ait birer
müftü bulunur ve bunlar darüladldeki mezalim duruş
malarında kazaskerin altında otururlar, şer'i meseleler
de fetva verirlerdi. 25 "Beytülmal vekilliği" de (vekiiletü
beytilman önemli adli-dini vazifelerdendi. Önde
97
gelen alimler arasından seçilen beytülmal vekilleri,
beytülmalin alım satım işleriyle ilgilenir, darüladldeki
mezalim oturumlarına katılırlardı. Bu oturumlarda,
durumlarına göre muhtesiplerin üstünde veya altında
yer alırlardı. 26 Adli-dini vazifelerden darüladlde görevi
bulunanların sonuncusu "hisbe nazırlığı" (nezaretü'l
hisbe) idi. Bu görevi yürüten hisbe nazırı veya muh
tesip, umumi ahlakın korunmasının yanı sıra genel
asayişle de ilgilenir, çarşı, pazar, mağaza, dükkan ve
imalathaneleri denetleyerek haksızlıkları önlemek
gibi vazifeleri yerine getirirdi. Merkezde, İskenderiye
hariç el-Vechülbahri (kuzey) bölgesinin tamamından
sorumlu ve rütbece diğerinden üstte kabul edilen Ka
hire muhtesibi ile el-Vechülkıbli (güney) bölgesinden
sorumlu Mısır (Fustat) muhtesibi olmak üzere iki his
be nazırı bulunurdu. 27
Memlük Devleti idari yapısını meydana getiren
bu üç kategoride, yukarıda sayılan görevlerin dışında
daha az öneme sahip vazifeler de bulunuyordu. Bura
da ele alınan görevlerin çoğunluğu devletin merkezi
Kahire'de bulunanlardır. Diğer vilayetlerde de bu gö
revlerden bir kısmının muadilleri mevcuttur.28
4. Divanlar
Memlük Devleti'ndeki divan teşkilatı bazı açılardan
dönemsel farklılıklar içermekteyse de özü itibariy
le Eyyıibiler'in devamı mahiyetindeydi. Memlükler
döneminde Eyyıibiler'de olduğu gibi "Divanü'l-inşa",
"Divanü'l-ceyş" ve "Divanü'l-mal" olarak isimlendirile
bilecek üç büyük ana divan bulunuyordu. Divanü'l-inşa
Memlük Devleti'ndeki en önemli divanlardan biri idi.
Yabancı devletlerle, tabi hükümdarlarla ve eyaletlerde
ki devlet görevlileriyle yapılan yazışmalar, bütün tayin
98
yazılan ve mezalim divanındaki halkın şikayetleriyle il
gili kararlar burada hazırlanırdı. Posta ve istihbarat işle
ri ise Divanü'l-berid'e bağlı idi. Divanü'l-inşa'nın büyük
eyaletlerde birer şubesi bulunurdu. Önceleri vezir tara
fından idare edilen bu divan, el-Melikü'l-Mansılr Sey
feddin Kalavun döneminde ille defa "kitibü's-sır" un
vanı verilen Fethuddin b. Abdüzzahir'in (ö. 691/1292)
burada görevlendirilmesiyle sır katibinin yönetimin
deki ayrı bir daire haline getirildi. Sır katipleri son
derece güvenilir ve inşa sanatında mahir kimselerden
seçilirdi. Divanü'l-inşa gibi büyük bir divanı idare eden
sır katiplerinin maiyetinde çeşitli kademelere ayrılan
birçok yardımcı katip görev yapıyordu.
Divanü'l-ceyş, askeri bir yapıya sahip olan Memlük
ler'de en önemli divanlar arasındaydı. "Nazırü'l-ceyş"
unvanı verilen bir bürokrat tarafından idare edilen
Divanü'l-ceyş, Mısır ve Suriye'deki ümera ve askerle
re ait bütün ikta işlerinin görüldüğü Divanü'l-ceyşi'l
Mısri ve Divanü'l-ceyşi'ş-Şami olmak üzere iki şubeye
ayrılıyordu. Askerlerin künye defterleri, maaşları, ikta
menşurları, ikta arazilerinin ölçümleri ve ortalama
gelirlerine dair cetveller bu divanın sorumluluğu al
tındaydı ve bunlarla ilgili evrak, söz konusu divanda
muhafaza edilirdi. Nazırü'l-ceyş, maiyetindeki birçok
görevliyle birlikte Kal'atülcebel'de kendisine ayrılan
bölümde faaliyet gösteriyordu.
Mısır'da daha önce kurulan devletlerde genelde
"Divanü'l-mal" olarak isimlendirilen ve devletin mali
yönetiminin merkezi olan divan, Memlükler döne
minde yerini çeşitli alt dairelerden oluşan Divanü'l
vizare'ye bıralanıştır. Bu divana "Divanü'd-devle" veya
"Divanü'd-devleti'ş-şerife" isimleri de verilmekteydi.
D ivanın isimlendirilmesinden de anlaşılacağı gibi
99
mali sistemin başında, birçok yardımcısıyla birlikte
vezir bulunuyordu. Vezir, daha önce işaret edilen va
zifelerini bu divan ve alt birimleri vasıtasıyla yerine
getiriyordu. Söz konusu divanın gelir ve giderlerinin
düzenli bir şekilde kaydedilmesi, hesapların tutulması
ve divana ait arazilerin tahriri (yazımı) gibi görevleri
yürüten "Divanü istifai'd-devle", bütün mali divanla
rın son noktası ve mali yazışmaların tamamının yü
rütüldüğü "Divanü istifai's-sohbe", "Divanü beytilmal"
ve varis bırakmadan ölen müslim ve gayrimüslimlerin
veya varisleri mirasın tamamında hak sahibi olmayan
ların bıraktığı malları tespit ederek bunlara nezaret
etmekle vazifeli "Divanü mevarisi'l-haşriyye" adı veri
len alt birimleri bulunmaktaydı. Vezirin başyardımcısı
olan nazırü'd-devlenin idare ettiği divan ise söz konu
su görevlinin isminden de anlaşılacağı üzere "ed-devle"
yani Divanü'l-vezaret idi.
Memlük mali sisteminin ana divanı olan Divanü'l
vizare veya "ed-devle", el-Melikü'n-Nasır Muhammed
b. Kalavun'un üçüncü saltanat döneminde, esas itiba
riyle sultana ait arazi ve mallarla ilgilenen Divanü'l
hass'ın ihdas edilmesiyle hem önemli bir görev sa
hasını bu divana bırakmış hem de başındaki vezir,
maliyenin tek yöneticisi olma özelliğini yitirmiştir.
Çerkez Memlükleri döneminde sultan memlüklerinin
her türlü ihtiyacını karşılamak ve sultanın satın aldığı
emlakin idaresini üstlenmek üzere kurulan Divanü'l
müfred, Divanü'l-vizare'yi tamamen ikinci plana it
miş, mali sistemin kontrolü de Divanü'l-müfred'in
başkanı olan üstadüddara geçmiştir. Memlükler dö
neminde bahsi geçen üç ana divan ve alt birimlerinin
dışında birçok başka divanın da bulunduğuna işaret
edilmelidir. 29
100
D. Taşra Teşkilatı
1. Suriye (Şam)
Memlükler döneminde taşra teşkilatı içerisinde kabul
edilen en önemli bölge "memleketü'ş-Şamn olarak isim
lendirilen Suriye idi. Bu bölgede, merkezde olduğu gibi
"naibü's-saltanan unvanını taşıyan ve "mukaddemü elfn
(binler emiri) rütbesinde olan altı saltanat naibi bu
lunurdu. Bunlar önem sırasıyla Dımaşk (Şam), Halep,
Trablusşam, Hama, Safed ve Kerek naiblikleriydi.
Dımaşk, Suriye bölgesindeki en önemli saltanat
naibliği idi. Dımaşk saltanat naibi Kahire'deki salta
nat naibiyle denk kabul edilirdi. Maiyetinde daha önce
zikredilen merkezdekiler gibi hacib, emirü meclis,
emirü silah vb. askeri erkanın yanı sıra vezir, sır katibi
gibi divani görevliler de bulunurdu. Bir başka ifadey
le merkez teşkilatının aynısı Dımaşk'ta da mevcuttu.
Bu şehirde doğrudan sultana bağlı ve Dımaşk saltanat
naibinin isyan etmesi ihtimaline karşı bir emniyet ted
biri olarak tayin edilen "Dımaşk Kalesi naibr unvanı
nı taşıyan bir emir de görev yapardı. Dımaşk, saltanat
naibine bağlı olmak kaydıyla idari olarak dört ana böl
geye ayrılmıştı. Her bir bölgeye bağlı naiblikler ve vali
likler bulunuyordu. 30 Bu noktada, naibliklerin rütbece
valilikten önde olduklarına işaret etmek gerekir.
Dımaşk'ın ardından Halep saltanat naibliği geliyor
du. Buradaki teşkilat Dımaşk'takinin bir benzeri idi.
Halep naibliğine bağlı olarak içlerinde Birecik, Adana,
Tarsus, Darende gibi birçok yerin de bulunduğu çok sa
yıda alt naiblik ve valilik mevcuttu.3 1 Dımaşk ve Halep,
Suriye bölgesindeki en önemli şehirler kabul ediliyor
lardı. Dolayısıyla bunlardaki teşkilat merkezdekiyle
aynı idi.
101
Dımaşk ve Halep dışında kalan dört saltanat naibliği
derece olarak bu ikisinden daha altta kabul edilmekle
birlikte, teşkilat yapısı itibariyle onların benzeriydi.
Ancak bu dört şehirdeki askeri erkan ve sivil görevlile
rin rütbeleri daha düşük olabiliyordu. Yine bazı divani
vazifelerin isimleri de değişebiliyordu. Mesela Dımaşk
ve Halep'te vezir unvanlı görevliler bulunurken, diğer
lerinde aynı vazifeyi yürütenlere "nazır" deniliyordu.
Bu dört naibliğe bağlı birçok alt naiblik ve valilik bu
lunduğuna da aynca işaret edilmelidir. 32
Suriye'deki bedevi Araplar ve ayrı bir statüye tabi
olduğu anlaşılan Hicaz bölgesi, Memlük sultanları ta
rafından bölge sakinleri arasından tayin edilen emir
unvanlı görevlilerce idare edilmekteydi. 33
2. Mısır
Mısır bölgesi, merkez Kahire'nin dışında İskenderiye,
el-Vechülkıbli (Yukarı/Güney Mısır) ve el-Vechülbahri
(Aşağı Mısır) şeklinde üç saltanat naibliğine ayrılmıştı.
Bunlar devletin kuruluşundan yaklaşık bir buçuk asır
sonra oluşturulan naibliklerdi.
İskenderiye, 767 (1365) senesinde Haçlılar'ın ger
çekleştirdiği meşhur katliam sonrasında idari bölün
mede valilikten saltanat naibliğine çevrilmişti. "Mu
kaddemü elf" rütbesinde bir emirin tayin edildiği İs
kenderiye saltanat naibliği, taşrada konum bakımından
Trablusşam, Safed ve Hama naibliklerine denk kabul
ediliyordu. Maiyeti de bu şehirlerdeki naiblerinkiyle
benzerdi. 34
el-Vechülkıbli ve el-Vechülbahri naiblikleri ise
Sultan Berkuk tarafından oluşturulmuştu. Önceleri
bu bölgelerin yönetimi "vali'l-vülat" unvanı verilen
102
"kişif"lere aitti. Berkuk döneminden itibaren yine bi
rer kaşif görevlendirilmekle birlikte bunlar naiblere
bağlı hale getirilmişti. Söz konusu iki bölgenin sal
tanat naibleri, "mukaddemü elf" rütbesini taşımak
taydı. Kendilerine bağlı çeşitli rütbelerde birçok vali
bulunuyor, bu valiler şehir merkezlerinden uzaktaki
bölgeleri idare ediyordu. el-Vechülkıbli saltanat naibi
mevkice el-Vechülbahri naibinin üstünde yer alıyordu.
el-Vechülkıbli'nin merkezi AsyG.t, el-Vechülbahri'ninki
ise Demenhur şehri idi.35
A. Ordu Teşkilab
Yapısı itibariyle askeri bir karaktere sahip olan Memlük
Devleti, kurduğu mükemmel ordu sistemi sayesinde
döneminin en büyük ve güçlü devletlerinden biri ol
muştur. Yukarıda detaylan anlatılan memlük sistemi
ve askeri ikta üzerine oturan bu teşkilatlanma içinde,
güçlü sayılabilecek bir donanma da bulunmakla birlik
te esas olan kara ordusu idi.
Memlük kara ordusu temelde "sultan memlük
leri" (el-memalikü's-sultaniyye), "ümera memlükleri"
(memalikü'l-ümera) ve "iktalı askerler" (ecnadü'l-halka)"
şeklinde üç sınıf askerden oluşmaktaydı. Memlük
ler'in esas gücü "sultan memlüklerin idi. Tahta geçen
sultanlar satın alma yoluyla kendilerine ait bir mem
lük grubu oluşturuyor, bu gruplar da "Zahiriyye", "Eş
refiyye", "Hoşkademiyye" gibi efendilerinin adı veya
lakabıyla anılıyordu. Bunlar efendilerine son derece
bağlı, hoşdaşiyye anlayışıyla da birbirlerine tutkun
gruplar teşkil ediyorlardı. Sultan Memlükleri, taht
taki sultanın bizzat satın aldığı "müşterevat" ile
103
eski sultanların memlükleri (karô.nis/karô.nisa) veya
ümeradan sultana intikal edenlerden (seyfi.yye) müte
şekkil "müstahdemun" adı verilen birlikler şeklinde iki
temel gruba ayrılıyordu. Şüphesiz birinci grup, mem
lük sisteminin üzerinde durduğu, efendiye bağlılık
prensibinden dolayı daha fazla önemseniyordu. Temel
tasnifteki ikinci sınıfı teşkil eden "memalikü'l-ümera"
tabiri, emirlerin kendilerine verilen ikta karşılığında
beslemek zorunda oldukları askerler için kullanılıyor
du. Üçüncü sınıfı oluşturan "ecnadü'l-halka" ise bizzat
kendilerine ikta verilen askerleri ifade ediyordu ve
bunlar da kendi aralarında çeşitli gruplara ayrılıyordu.
Bu üç temel sınıfın yanı sıra Arap, Türkmen ve
Kürtler'in oluşturduğu "ecnadü'l-'Arab", "ecnadü't
Türkman", "ecnadü'l-Ekrad" birlikleri yardımcı kuvvet
olarak ikta karşılığı orduda istihdam ediliyordu. Bun
lar bizzat kendilerine değil, başlarındaki beyler veya
emirlere ikta verilmesi bakımından ecnadü'l-halkadan
ayrılmaktaydı. Ayrıca "evladü'n-nas" denilen, sultan
ve ümera çocuklarının oluşturduğu, belli bir rütbeyi
aşamayan ihtiyat kuvveti de söz konusuydu. Yine bu
kuvvetlere sevap kazanma arzusu ile orduya katılan
gönüllüleri de eklemek gerekir. Memlük ordusundaki
bu sınıfların kendilerine mahsus kumandanları bu
lunmakla birlikte başkumandan sultan idi. Sultandan
sonra kumanda görevi, "erbabüs-süyCıf"tan "ümeraü'l
mfin" veya "mukaddemü'l-ülUf" olarak isimlendirilen
"yüzler emiri/binbaşı" rütbeli üst düzey emirlerin en
kıdemlisi sayılan atabek (veya emir kebir) tarafından
yürütülüyordu. 36
Memlük ordusundaki rütbe hiyerarşisi, en üst rüt
beyi ifade eden "ümeraü'l-mün" veya "mukaddemü'l
ülUf"tan başlıyordu. Bunların emirleri altında normal
104
zamanda en az 100 süvari bulunur, savaş sırasında ise
"ecnadü'l-halka" denilen timarlı askerlerden 1000 kişi
ye kumanda ederlerdi ve bu sebeple onlara "emirü mie"
veya "mukaddemü elf" rütbesi verilirdi. Bu rütbenin
karşılığı günümüzde general olmalıdır. Rütbece on
ların altında bulunanlara "ümeraü tablhane" (kırklar
emirleri) denilir ve kumandaları altında, bazılarının
ki yetmişe ulaşmakla birlikte genellikle kırk memlük
bulunurdu. Rütbece bunların ardından, emirleri altın
da on-yirmi arası memlük bulunan "ümeraü işrinatn
veya "'aşerat" (yirmiler emirleri), on memlük bulunan
"ümeraü aşere" (onlar emirleri) ve beş memlük idare
eden "ümeraü harnsevat" (beşler emirleri) geliyordu.37
Memlük ordusunun mevcudu ile ilgili kesin bir ra
kam vermek güçtür. Bununla birlikte meşhur devlet
adamı ve tarihçilerden Halil b. Şahin'in (ö. 873/1468)
kayıtlarına göre, Memlük Devleti'nin güçlü dönem
lerindeki nizami ordusunun yaklaşık 80.000 olduğu,
diğer Türkmen, aşiret güçleri gibi yardımcı unsurların
ise 400.000'e yaklaştığı anlaşılmaktadır.38 Uzunçarşılı,
nizami ordunun sayısını makul bulmakla birlikte diğer
unsurların abartılı olduğunu ileri sürer.39 Ancak bu ra
kamların dönemlere göre değiştiğini, bazı tarihçilerin
daha farklı sayılar verdiğini de eklemek gerekir. 40
B. Deniz Kuvvetleri
Akdeniz sahillerinin önemli bir kısmının yanı sıra Kı
zıldeniz kıyılarına da sahip olan Memlükler, buralar
dan gelebilecek tehditlere karşı bir donanma gücü bu
lundurmak zorundaydı. Ancak bir donanma kurulması
Memlükler gibi kara ordusu ağırlıklı bir askeri yapıya
sahip olan ve bunu önceleyen devletlerde pek de ko
lay değildi, buna rağmen Memlükler'in bir donanması
105
vardı. Bu noktada Osmanlılar dönemine kadarki İslam
tarihinde müslüman devletlerin deniz savaşları ve
donanma hususundaki çekingenliğine işaret etmek
gerekir. Nitekim müslümanların Suriye ve Mısır sa
hillerini fethettikleri ve deniz gücüne sahip olmanın
jeostratejik bir zorunluluk olduğunun farkına vardık
ları Hz. Ömer (13-33/634-644) zamanında, halifenin
bu husustaki çekingen tavrı ve donanma teşkiline izin
vermeyişi meşhurdur.
Müslümanların bu konudaki çekingenliklerinde
çeşitli faktörlerin etkili olduğu söylenebilir. Bunların
başında, Osmanlılar dönemine kadar hüküm süren
müslüman devletlerin bir deniz gücü oluşturmak için
gerekli olan yeterli kereste ve çeşitli madenlere sahip
olmayışı gelmektedir. Buna bazı talihsiz tecrübeler gibi
başka sebepleri eklemek mümkünse de, bu konudaki
çekingenlikte Memlükler için karadaki savaşçılığın
denizcilikten çok daha üstün sayılması ve belirsizlik
ler sebebiyle deniz savaşlarından kaçınılması özellikle
etkili olmuştur. Nitekim el-Melikü'z-Zahir Baybars el
Bundukdari zamanındaki başarısız ilk Kıbrıs seferine
katılanların hiçbirinin memlük kökenli olmayışı ve
Baybars'ın bu başarısızlıkla alay eden Kıbrıs kralına
gönderdiği cevabi mektupta denizciliği küçümseyen
ifadeleri bu durumu teyit eder.4 1 Yine Kıbrıs'ı fethe
den Mernlük Sultanı el-Melikü'l-Eşref Barsbay'ın adaya
yönelik seferlerden önce meydana gelen aksilikler kar
şısında çabucak ümitsizliğe düşmesi, hatta seferi iptal
etmeye karar vermesi de bu yaklaşımın örnekleri ara
sında zikredilebilir.42 Memlükler'in denizciliğe ve de
niz savaşlarına yönelik söz konusu yaklaşımı, daimi bir
deniz kuvveti ve güçlü bir donanma bulundurmaları
na nispeten engel olmuştur. Bu dönem incelendiğinde
106
Memlükler'in denizden gelen bir Haçlı saldırısı netice
sinde gemi yapımına başladıklan ve donanma kurduk
lan, aceleyle ve tepki olarak hazırlanan bu donanma
nın da fazla uzun ömürlü olmadığı görülür. Ancak bu
bilgilerden Memlükler'in denizcilikte başarısız olduk
ları ve donanma gücüne sahip olmadıklan sonucuna
da vanlmamalıdır. Nitekim Kıbrıs'ın fethi hadisesinde
görüldüğü gibi Memlükler döneminde çok başarılı de
niz seferleri de bulunmaktadır.43
107
"başü'l-asker" tabiri de kullanılırdı. Sefere çıkıldığında
öncelikle "çalişü'l-asker" denilen bir öncü birlik yolla
nırdı. Daha sonra diğer birlikler hareket ederdi. Mem
lükler döneminde birliklere "tulb, çoğulu: atlab" adı
verilirdi ve her birlik başındaki emire göre isim alırdı.
Ordu klasik beşli sisteme göre saf tutardı. Buna göre
ordu mukaddeme (ön), meymene (sağ), meysere (sol),
sultanın bulunduğu kalp (merkez) ve saka (artçı) deni
len beş bölüme ayrılırdı. Ordunun teşviki ve düzeninin
sağlanması amacıyla sultana ait bir bando takımı da
kösleri (küstit) ve davullarıyla (tubül) seferde yer alırdı.
Orduda sultana ait san bayrak (el-isabeles-sancaku's
sultani), halifeyi simgeleyen siyah bayrak ve ümeraya
ait "renk (çoğulu: rünük) denilen, görevlerine dair sim
gelerin/armaların nakşedilmiş olduğu flamalar bu
lunurdu. Bu noktada Memlük Devleti'ne ait muhtelif
"bayrak"lardan bahsedildiğini belirtmek gerekir. Te-
melde sultana ait ve devleti simgeleyen san renkte üç
bayrak bulunduğu, bunlardan birincisi ve büyük olanın
"el-isabe" adını taşıdığı, san ipekten ve altın işlemeli ol-
duğu, üzerinde sultanın adı ve lakaplarının yer aldığı
nakledilir. Diğer büyük bayrak, seferlerde de kullanılan
tuğlu "çaliş" idi. Bunların dışında yine san renkte, "san
cak (çoğulu: santiak) adı verilen küçük bayraklar mev
cuttu.44 Sultana ait söz konusu küçük san bayrağın
üzerinde genelde altın işlemeli hilal (tal'a) yer alırdı.45
Memlük ordusunun savaşlarda kullandığı silahların
başında mancınık gelmekteydi. Mancınık vasıtasıyla
büyük taşlar atılabildiği gibi neft vb. yanıcı maddeler
de fırlatılabiliyordu. Yine "mekhale" denilen ve barut,
neft gibi patlayıcı ve yanıcı madde atan silahlar mevcut
tu. Bu tür maddeleri kullanan birliklere "neffatin" veya
"zerrakin" adı veriliyordu. "Bunduk" denilen, yay veya
108
bir tüp vasıtasıyla fırlatılan fındığa benzer bir malzeme
de bu dönemde kullanılan silahlar arasındaydı. Tüfek
kullanımı Memlükler'in sonuna doğru, Kayıtbay zama
nında yaygınlaşmaya başlasa da Memlük ordusu daima
süvari olarak kılıçla savaşmayı tercih ettiğinden tüfek
kullanmaya sıcak bakmamıştır. Memlükler'in savaşlar
da kullandıklan silahlardan biri de genelde "debbaben
adı verilen, tekerleklerle hareket ettirilen kulelerdi.
Bunların dışındaki silahlar ise tarih boyunca kullanılan
kılıç, ok, mızrak vb. klasik savaş teçhizatı idi.46
A. Ziraat
Memlük Devleti'nde ekonomik yapı ağırlıklı olarak
ziraata dayanmaktaydı. Bu sebeple, uygulanan top
rak rejimi önem taşıyordu. Bu dönemde toprağın asıl
sahibi devlet olup verimli araziler sultan ve ümera ile
iktalı askerlerin elindeydi. Dolayısıyla devletin ekono
misi toprağa bağlıydı, toprağın mülkiyeti ikta sahibi
askerlerin elindeydi, bu arazilerin işlenmesi ise "fellahn
denilen yerel çiftçiler tarafından yapılıyordu. Bu işleyiş
ikta sisteminin düzenli yürütülmesine bağlıydı. Mem
lükler dönemindeki ikta sistemine göre işlenebilir ara
zi yirmi dört parçaya ayrılmış, bunun dördü sultana,
onu ümeraya, kalan onu da askerlere tahsis edilmişti.
Zamanla bu sistem askerlerin aleyhine bozulmuş, da
ğıtımın eski haline getirilmesi için aralıklarla "revkn
denilen tahrir/kadastro çalışmaları47 yapılarak adalet
sağlanmaya çalışılmıştı. İkta sahiplerinin arazilerini
satmaya başlamaları, alınan önlemlere rağmen özel
likle Memlükler döneminin sonlarına doğru çiftçi ve
diğer yerel grupların toprak sahibi olmalarının önünü
açmıştı.
109
Ekonomi toprağa bağımlı olduğu gibi, toprağın veri
mi de önemli ölçüde Nil nehrinin taşkınlarına bağlıydı.
Suların azalması sonucu ortaya çıkan kuraklık iktisadi
bunalımların temel sebebiydi. Bundan dolayı tedbir
olarak suyun debisi düzenli aralıklarla ölçülüyor, bu
amaçla "mikyasü'n-Nil" denilen Nilometreler inşa edi
liyordu. Sudan azami faydalanmak için devlet tarafın
dan kanallar ve köprüler yaptırılıyordu. Memlükler'de
sadece bu işlerle ilgilenen kurumlar mevcuttu. Suyun
ulaştırıldığı alanlarda yeni köyler kuruluyor, bataklık
lar kurutularak yeni tarım arazileri oluşturuluyordu.
Bütün bunlar tarımdaki verimi ve çeşitliliği arttırarak
Mısır ekonomisine büyük katkı sağlıyordu.
Memlükler döneminde Mısır'daki zirai mahsulle
rin başında buğday geliyordu. Genel ihtiyacın üstünde
üretilen buğday Hicaz ve Suriye'ye gönderiliyordu. Çok
üretilen ürünler arasında keten, pamuk ve şeker kamışı
da bulunmaktaydı. Bunların yanı sıra birçok sebze ve
meyvenin de tanını yapılmaktaydı.48 Suriye bölgesi ise
daha ziyade narenciye, zeytin ve zeytinyağı üretimiyle
meşhurdu. Memlük sultanlarının ilgisi sayesinde seb
ze ve meyvelerin yanı sıra bunların ıslahı, aşılanması,
çeşitli çiçeklerin üretimi gibi faaliyetlerin yürütüldüğü
büyük bahçeler kurulmuş ve halkın istifadesine sunul
muştu. 49 Çerkez Memlükleri dönemiyle birlikte ikta
sisteminde görülmeye başlayan arızalar, ziraata da
yansımaya başlamış, sultanların tamamen ticarete yö
nelen ilgileri tarımın ihmal edilmesine yol açmıştır.50
B. Sanayi ve Ticaret
Memlük Devleti, kuruluşunu takip eden yıllarda elde
ettiği başarılarla zenginleşmeye başlamış, bunun ne
ticesinde oluşan sermaye, sanayinin çeşitli kollarının
110
gelişmesini de beraberinde getirmiştir. Bunların başın
da, askeri karaktere sahip bir devlet olan ve bu saha
daki başanlanyla öne çıkan Memlükler'in silah sanayii
gelmektedir. Nitekim Kahire'deki pek çok çarşının içe
risinde yer alan silah çarşısı (süku's-siliih) ve bunduk
pazan (süku'l-bündukiiniyyin), askeri sanayinin örnek
lerindendir. Şartlann gereği olarak ortaya çıkan savaş
gemisi yapımı için de Mısır'ın sahil şehirleri olan İs
kenderiye ve Dimyat gibi yerlerde tersaneler kurulmuş
ve buralarda askeri ve sivil amaçlı çeşitli özelliklerde
gemiler inşa edilmiştir.51
111
Akdeniz ve Kızıldeniz sahilleri üzerinden geçen isti
kamete kayması sebebiyle çok canlı hale gelmişti. Ül
kede hem iç hem de dış ticaret, büyük talebin yanı sıra
geçiş güzergahında bulunmanın getirdiği avantajlarla
gümrük vergileri bakımından da büyük gelişme gös
termişti.
İç ticarette hakim unsur sultanlar ve önde gelen
emirlerdi. Diğer tüccarlar bunlann himayesinde faali
yet gösteriyorlardı. Özellikle Mısır ve Kahire her çeşit
malın satıldığı, bir kısmı gece-gündüz çalışan demir
ciler, boyacılar, urgancılar, hasırcılar, taşçılar çarşısı
vb. isimlerle anılan pazarlarla doluydu. 53 Dış ticarette
ön plana çıkan şehirler doğuda Kızıldeniz sahilindeki
Ayzab Limanı ile Yukan Mısır'daki Küs şehri, batıda ise
Akdeniz kıyısındaki İskenderiye ve Dimyat şehirleri idi.
Ülkenin her yerinde iç ve dış ticaret yapan yerli ve
yabancı tüccarlar için büyük hanlar (fündük) inşa edil
mişti. Özellikle yabancı tüccarlar için inşa edilen özel
hanlar, onların rahat alışveriş yapabilmesi için her
türlü imkanın sağlandığı, bir anlamda serbest ticaret
bölgeleriydi. Çin, Hindistan, Yemen gibi doğu ülkele
rinden gelenlerin yanında Venedik ve Cenevizliler'in
başını çektiği Avrupalı tüccarlar da aradaki husumete
rağmen kendilerine tanınan imtiyaz ve kolaylıklar sa
yesinde burada rahatlıkla ticaret yapabilmekte, ülke
deki konsoloslan sayesinde Memlük Devleti ile yakın
ilişkiler kurabilmekteydi. Hatta Avrupalılar'la pek çok
ticari anlaşma imzalanmıştı. Doğudan baharat vb. mal
lar gelirken, Avrupa'dan ise kereste, demir, gümüş vb.
malzemeler getiriliyordu. Yine beyaz köle ticareti de
devamlı memlük ihtiyacı içinde olan devletin büyük
miktarlarda yaptığı alım sebebiyle önemli ticaret alan
larından birini oluşturuyordu.
112
Doğudan gelen ve büyük kısmı baharat ticareti ya
pan tüccarlar getirdikleri mallan Mısır'da sattıkları
gibi buradan Avrupa'ya da ulaştırıyorlardı. Getirdikleri
baharattan dolayı "Karimi/Karimiyye" adını alan doğu
lu tüccarlar Mısır'da ciddi nüfuz sahibi olmuştu, hatta
büyük servetleri sayesinde Memlük sultanlarına borç
dahi veriyorlardı. Aralarından bazıları has nazırlığı gibi
mühim vazifelere tayin ediliyordu.
Memlük sultanları ve kudretli emirler bazı tahılla
rın yanında şap ve tuz gibi madenlerin ticaretini kendi
tekellerine aldıklarından iç ticaret zaman içerisinde
özellikle Çerkez Memlükleri döneminde gerilemeye
başlamış, dış ticaret üzerine koydukları ağır gümrük
vergileri yabancı tüccarları farklı arayışlara itmişti.
Çerkez Memlükleri döneminde devletin ekonomik
hayata yönelik olumsuz müdahaleleri o dereceye ulaş
mıştır ki dönemin tarihçileri ve modem araştırmacılar,
Memlük Devleti'nin ilci dönemi arasındaki en önemli
farkı ekonomik istikrar üzerinden yaptıkları değerlen
dirmelerle ifade etmişlerdir.
Ekonomiye yapılan olumsuz müdahaleler neticesin
de iç ticaret çok gerilemiş, Memlük tüccarları önceden
ihraç ettikleri kumaş vb. eşyayı ithal eder hale gelmişti.
Yabancı tüccarlar ise farklı güzergah arayışına girmiş,
Portekizliler'in Ümitburnu'nu keşfi ile Memlük Devleti
belki de en büyük gelir kalemi olan gümrük vergile
rini kaybetmişti. Ticaretteki bu büyük gelir kayıpları
sonuçta Memlük Devleti'nin çöküşünü de beraberin
de getirmiştir. Bu çöküşte, özellikle XIV. asnn ilcinci
yansında başlayarak devletin yıkılışına kadar devam
eden büyük çaplı salgın hastalıkların da önemli rolü
bulunmaktadır. 54
113
C. Devletin Gelirleri ve Para
Memlükler dönemi devlet gelirleri, diğer müslüman
devletlerin varidatından farklı değildir. Bu bakımdan
devletin gelirlerini esas itibariyle ilci kısımda incelemek
gerekir. Bunlar şer'i ve "meks" (çoğulu: mükus) denilen
gayri şer'i vergilerdir. Şer'i vergiler haraç adı altındaki
"arazi gelirleri", "cevalı"" denilen "cizye, zekat", yabancı
tüccarlardan alınan yüzde ondan otuz beşe kadar de
ğişen miktarlardaki "gümrük vergileri, madenlerden
tahsil edilen vergiler, mirasçı bırakmadan ölenlerin
terekeleri ve darphanelerden alınan vergiler" şeklinde
özetlenebilir.
"Meks" denilen gayri şer'i vergiler ise bir kısmı daha
önceki devletlerde de görülen birçok kalemden oluş
maktaydı. Devletin hububat alım satımından gayri
menkul ticaretine, şeker kamışı imalinden kayık ve ge
milere kadar alınan ve miktarları devamlı değişen geniş
bir gayri şer'i vergi geliri bulunmaktaydı. Bu vergiler o
kadar geniş bir alana yayılmıştı ki, ölülerin arkasından
para karşılığı ağlayan kadınlardan (nevfcyih) dahi vergi
alınmaktaydı. Hatta bazı sultanların bu vergilerin bir
kısmını kaldırması veya azaltması gibi uygulamaları
onların adil ve sevilen hükümdar şeklinde nitelendi
rilmesi için yeterli olabiliyordu.
Bahsi geçen gelirlerin önemli bir kısmı, emirler ve
Memlüklerin ihtiyaç ve nafakalarıyla devlet görevlileri
nin maaşları için harcanmaktaydı. Kalanların bir kısmı
taşradaki ihtiyaçlar için, bir kısmı da yol, köprü, kanal
vb. inşa ve imar faaliyetleri için sarf ediliyordu.
Memlükler döneminde esas itibariyle üç çeşit para
tedavüldeydi. Bunlar dinar, dirhem ve bakırdan mamul
"fels" (çoğulu: fülü.s) adlı paralardı. Bu paralar genelde
114
onları bastıran sultanların adıyla anılmaktaydı. Mem
lük sultanlarının paranın ayarıyla devamlı oynamaları
ticari hayatı çok etkilemiş ve ekonomik istikrarsızlığa
sebep olmuştu. Hatta bundan dolayı Veneclikliler'in
"ifrenti" veya "duka" olarak adlandırılan altın parala
rı, Memlük dinar ve gümüşlerinden daha fazla rağbet
görmeye başlamış, ülkede bunlarla alışveriş yaygınlaş
mıştı.55
A. Sosyal Sınıflar
Memlük toplumu, esas itibariyle devlet idaresindeki
önemli mevkileri elinde tutan ve Türk Memlükleri dö
neminde ağırlığını Türkler'in, Çerkez döneminde ise
Çerkezler'in oluşturduğu hakim askeri sınıfla, bunlar
dan etnik köken bakımından farklı olan ve çeşitli sosyal
tabakalara ayrılan halk kesiminden oluşmaktaydı. İbn
Haldun (ö. 808/1406), Memlük toplumu için yaptığı
sınıflandırmada bu tarz bir genellemede bulunmakta
ve Memlük Devleti'nde idare ile halkın etnik bakımdan
birbirinden farklı olduğuna işaret etmektedir.56 Diğer
taraftan bu ikili yapıdan halk kesiminin oluşturduğu
grup için daha ayrıntılı sınıflandırmalar da söz konusu
dur. Mesela Makrizi, Mısır toplumunu yedi sınıfa ayır
makta ve bunları "devlet yöneticileri" (askeri aristokra
si), "zengin tüccarlar, çarşı-pazar esnafı ve ücretlilerin
dahil olduğu orta halli ticaret sınıfı, çiftçiler, fukaha ve
öğrenciler, sanatkarlar ve meslek sahipleri, ihtiyaç sa
hipleri ve miskinler" olarak sıralamaktadır.57 Memlük
tarihi araştırmacılarından Said A. Aşur, Makrizi'nin
yaptığı bu tasnifin kapsamlı olmakla birlikte ekono
miyi merkeze aldığı için bazı eksikleri bulunduğunu
ifade etmektedir. Araştırmacı, keneli yaptığı tasnifte
115
Mısır toplumunu "Memlükler, ulema, tüccarlar, şehirli
sanatkarlar ve meslek sahipleri, ehl-i zimme (dini azın
lıklar), çiftçiler, Arap kabileleri ve yabancı azınlıklar"
şeklinde sekiz sınıf olarak sıralamaktadır. 58
116
Ayalan, genel nüfus konusunda araştırma yapanları
değerlendirdiği bir çalışmasında, verilen rakamların
teyit edilemeyeceğini ve bunlardan sağlıklı bir sonuca
ulaşılamayacağını ileri sürmektedir.62 Bununla birlikte
daha önce askeri yapıdan bahsedilen bölümdeki asker
sayısına bakıldığında söz konusu yaklaşık 4 milyonluk
nüfusun dörtte birini Türkler'in oluşturduğu söyle
nebilir. Zira divana kayıtlı nizami Memlük askerinin
sayısı 80.000 civarındadır. Aileleri ile birlikte düşü
nüldüğünde (ortalama beş kişilik aile) Türkler'in sayısı
400.000 civarında olmalıdır.
1. Askeri Aristokrasi
Memlük Devleti, askeri karakterde bir devlet olduğun
dan memlük sınıfında yer alanlar toplumun elit kesimi
ni oluşturmaktaydı. Askeri aristokrasi yönetimin bütün
önemli noktalarını elinde tutuyor, bu ayrıcalığını kesin
likle halkla paylaşmıyordu. Askeri aristokrasinin içinde
yer almanın yegane şartı ise memlük kökenli olmaktı.
Dolayısıyla bu dönemde bütün fırsatlar memlük köken
li olanlara sunuluyordu. Bir memlük, şartların uygun
olması halinde sonunda sultanlığın bulunduğu parlak
bir kariyer imkanına sahipti. Önemli olan, azatlık bel
gesi ittikayı aldıktan sonra "cündi" olarak isimlendiri
len düz askerlikten emirlik payesine ulaşmaktı. Bundan
sonraki hedef, daha önce zikredilen emirlik rütbelerini
sırasıyla elde ederek en üst rütbe olan yüzler emirliğine
ulaşmak ve mümkün olduğu kadar çok sayıda ve ken
dine sadık memlük edinmekti. Bu sayede bir memlük,
büyük emirleri bertaraf ederek tahta çıkabilirdi. İşte
bu yükselme imkanı, tahta çıkma usulü bakımından
Memlükler'i diğer devletlerden ayıran bir özellikti. Bu
noktada şunu tekrar vurgulamak gerekir ki, bütün bu
117
imkanlar sadece askeri aristokrasiye hastı ve bu askeri
aristokrasi tek nesilliydi. Bir memlükün oğlu, babası
gibi ilerleme imkanına sahip değildi. Zira üst rütbeli
ümera sınıfı, çocuklarının kendi geldikleri çetin şartlar
daki coğrafyada doğup büyümemesi ve aynı koşullarda
bir köle asker olarak eğitim almaması sebebiyle en üst
rütbe olan yüzler emirliğine layık olmadığı düşüncesin
deydi. Bundan dolayı, "evladü'n-nas" olarak adlandırı
lan ümera çocukları belirli bir rütbenin üstüne çıkamaz
dı. Buna sultanların çocukları da dahildi.
Askeri aristokrasi kendi içerisinde hiyerarşik bir ya
pıya sahip olsa da temel birtakım özellikleri ve hüküm
ranlıklarını halkla paylaşmama hususundaki tavırları
bakımından ortaktı. Mesela yerli halkla karışmamak
için evlenecekleri kadınlan tüccarların getirdikleri ken
di etnik gruplarından olan esir kızlardan seçiyorlardı.
Yine, satın alınan yeni Mernlüklere, ırki menşeleri ne
olursa olsun Türk ismi verilmekteydi. Farklı bir etnik
menşeden gelmelerine ve Türk kökenli olanlara karşı
düşmanca davranmalarına rağmen Çerkez Memlük
leri de kendi hakimiyetleri döneminde bu uygulama
yı değiştirmemişti. Zira bu, Memlüklerin toplumun
geri kalanından ayrılmasını temin etmekte ve özgün
kimliklerini muhafaza etmelerini sağlamaktaydı. Bu
uygulamaya paralel olarak Memlüklerin kullandıkları
dil de Türkçe idi. 63 Makrizi, halk arasına karışma hu
susunda yumuşak davrandığını söylediği el-Melikü'z
Zahir Berkuk'un ikinci saltanatından itibaren mernlük
sisteminin bozulmaya başladığını ifade eder. 64 Askeri
aristokrasi, aynı zamanda kendilerinin halkla olan
ilişkilerini de sınırlamış, mensubu bulundukları mem
lük grubunun yerel halkla temasına engel olmuştu.
Bu dönemde askeri sınıf kendine has özel toplantılar
118
tertip ediyor ve halkın arasına karışmıyordu. Giyim
kuşarnları da sivil idareciler ve halktan farklıydı. Hatta
ümeranın giysileri bile diğer askerlerin kıyafetlerinden
ayrılmaktaydı. 65
Askeri elitin sosyal açıdan halkla arasına koyduğu
bu mesafe, yönetim açısından hükümranlıklarını pay
laşmama hususundaki katı tavırda da kendini göster
mekteydi. Daha önce zikredildiği gibi, üç kategoride
tasnif edilen Memlük idari yapısı içerisinde, askeri
sınıfın "yüzler emiri" denilen önde gelenlerinin oluş
turduğu büyük ümera, yönetimdeki önemli mevkilerin
kontrolünü elinde tutuyordu. Bu grup, yerel halktan
seçilen sivil bürokratların yürüttüğü divani, adli ve
dini görevlerde de nüfuz sahibi idi. Dolayısıyla idari
sistemin önemli mevkileri yerel halktan kimselere ka
palıydı. Özellikle idarenin kilit noktaları hususunda
iki kesim arasında bir geçişlilik söz konusu bile değildi.
Sultanlar ve büyük emirler ekonominin birçok alanın
da da kontrolü ellerinde tutuyorlardı. Bundan dolayı
büyük servetlere sahiplerdi. Halktan ticaretle uğraşan
lar ise askeri aristokrasiyle iyi geçinmek zorundaydı.
Rekabet, yönetici elitle halk arasında değil, bu yönetici
asker sınıfın kendi arasındaydı. Memlükler'in yaşadığı
siyasi ve iktisadi krizlerde bu durumun büyük etkisi
vardır. Nitekim Mernlük Devleti'nin yıkılmasında, Çer
kez Mernlükleri dönemi askeri aristokrasisinin kendi
aralarındaki çekişmeler önemli rol oynamıştır. 66
119
mezhebini benimsiyordu. Hatta bazı emirlerin satın
aldıkları memlükleri Hanefiliği benimsemeye mec
bur tutup bu mezhebin ön plana çıkması için gayret
gösterdikleri bazılarının da Şafii mezhebine mensup
bazı kimselere çeşitli imkanlar sunarak onları Hanefi
olmaları için teşvik ettikleri kaynaklardan anlaşılmak
tadır.67 Dolayısıyla Memlükler'de askeri elit bu açıdan
da halktan ayrılmaktaydı.
2. Halle
Memlük toplumu için yapılan ikili tasnifin ikinci kıs
mını dil, ırk, konum vb. birçok açıdan askeri elitten
farklı olan yerel halk oluşturmaktadır. Nüfusun büyük
kısmını (yaklaşık dörtte üçünü) oluşturan yerel halk,
yukarıda da ifade edildiği gibi meslekleri ve hayat şart
lan bakımından çeşitli gruplara ayrılıyordu. Ancak ya
şadıkları yerler bakımından bir tasnif yapılırsa, halkın
şehirde yaşayanlar, köy sakinleri ve bedeviler şeklinde
üç kısımdan müteşekkil olduğu görülmektedir.
Memlükler döneminde, önceki bölümlerde de işaret
edildiği gibi, ticaretin gelişmesi ve Mısır ile Suriye'nin
bu dönemde dünya ticaretinin kavşak noktası haline
gelmesi sebebiyle özellikle liman şehirleri büyük ge
lişme kaydederek birer cazibe merkezine dönüşmüştü.
Bilhassa Kahire, İskenderiye, Dimyat, Dımaşk ve Bey
rut gibi şehirler çok gelişmişti. Bundan dolayı toplu
mun önemli bir kısmı şehirlerde yaşıyordu. Buralardaki
nüfusun ekseriyetini işçi, tüccar, esnaf ve zanaatkarlar
oluşturmaktaydı. Şehirler çok kalabalıktı. Evler birbiri
ne çok yakın, sokak ve caddeler ise dardı. Bunwtla bir
likte söz konusu şehirler cami, han, hamam, medrese
vb. mimari eserlerle donatılmıştı. Halk ekonomik gücü
ne göre belirli semtlerde ve evlerde yaşarken, sultan ve
120
önde gelen ümera Memlük sarayı olan Kal'atülcebel'de
ve civannda, müreffeh köşklerde ikamet ediyordu. Do
layısıyla şehirde yaşayan halk kesimi yaşam şartlan ba
kımından askeri elitin gerisindeydi.
Köylerde yaşayanlar ise toprağa bağlı olan çiftçi
ler ve özellikle hububat tarımında faaliyet gösteren
imalathane sahipleriydi. Toprağın sahibi olan askerle
rin kontrolünde ve fakir bir hayat süren çiftçiler, devlet
tarafından kendilerine yüklenen ağır vergileri de öde
mek zorundaydı. Aynca bedevilerin saldırılan ve bas
kılan sebebiyle büyük zorluklarla karşılaşıyorlardı. Bu
ağır şartlar sebebiyle köyler boşalmaya başlamış, ikta
sistemi bozulmuş ve ekonomik hayat gerilemişti.
Bedeviler ise Şarkıye, Buhayre, Menı1fiye, Feyyıim,
Mina ve Asyıit gibi kırsal bölgelerde yaşamaktaydı.
Memlükler dönemi boyunca Mısır ve Suriye'de yaşadık
lan bütün bölgelerde kervan yağmalamak, köyleri bas
mak, yönetime karşı gerçekleştirilen isyanlara katılmak
gibi asayışi bozmaya yönelik faaliyetlerin içerisinde yer
alan bedevilere karşı Memlükler, askeri harekatın yanı
sıra göçe zorlama ve liderlerine ikta vererek yanlarına
çekme gibi birçok tedbire başvurmuştur. 68
Memlükler döneminde toplumun büyük kısmını
oluşturan ve ağırlığı Arap olan halkın önemli bir kısmı
Sünni olup, Ehl-i sünnet'in yaygın dört mezhebinden
birine müntesipti. Zira Şü Fatımi Devleti'ne son veren
Selahaddin-i Eyyıibi, Mısır'da Sünniliğin yayılması için
büyük gayret göstermiş, onun kurduğu Sünni mezhep
lere ait medreseler zamanla semeresini vermişti. Mem
lükler arasında önceleri Şafii ve Maliki mezhepleri yay
gınlaşmış, daha sonra Hanefilik ve Hanbelilik yayılmaya
başlamıştı. Bununla birlikte amelde Şafii, itikatta Eş'ari
mezhebine mensup olanlar toplum içinde çoğunluktaydı.
121
Halk bu açıdan da askeri aristokrasiden ayrılmaktaydı.
Diğer taraftan varlıklarını sürdürmek için önceleri ken
dilerini gizleyen İsmailiyye ve İmarniyye Şiileri, sonra
dan Mısır'da görülmez oldular. Aşın veya sapkın olarak
nitelendirilen az sayıdaki Şü gruba mensup olanlar ise
genelde Suriye bölgesinde yaşamaktaydı. 69
3. Azınlıklar
Memlük toplwnunun küçük bir kısmını oluşturduğu an
laşılan ve ülkenin değişik bölgelerinde dağınık bir şekilde
yaşayan gayrimüslimler, esas itibariyle Kıpti hıristiyanlar
ve yahudilerden oluşmaktaydı. Said A. Aşiir, bu dönemde
Mısır'a gelen yabana seyyahların sadece Kahire'de bulu
nan gayrimüslimlerin sayısını yirmi bin olarak tespit et
tiklerini, bunların yarısının hıristiyan, yarısının da yahu
di olduğunu belirtmektedir. 70 Bununla birlikte Memlük
toplumundaki gayrimüslim azınlıkların büyük kısmını
hıristiyanların oluşturduğu bilinmektedir.
Kıpti hıristiyanlann büyük bölümü Yukan Mısır'da
yaşıyordu. Bunlar Melkit ve Yakübi mezheplerine
mensuptu. Çok sayıda ibadethaneleri bulunan bu iki
mezhebin kendilerine has birer patriği (el-bıtrik) vardı.
Patrikler hem kendi toplumlarının dini ve hukuki iş
lemleriyle kilise idarelerini yürütüyorlar hem de devle
te karşı kendi cemaatlerini temsil ederek aracı vazifesi
görüyorlardı. Hıristiyanlar çiftçilikten zanaatkarlığa,
katiplikten tüccarlığa kadar toplumsal hayatın birçok
alanında yer almaktaydı.
Yahudiler ise Rabbaniyyı1n, Karrain (Karaim) ve
Samira adı verilen üç mezhebe mensuptu, ancak top
luluğun ekseriyetini Rabbaniyyı1n mezhebi mensupları
oluşturmaktaydı. Her mezhebin bir reisi bulunmakla
birlikte bütün yahudileri temsil eden "reisü'l-yehud"
122
unvanlı bir yöneticileri vardı. Bu yöneticiler, hıristi
yan patrikleri gibi kendi toplumlarının dini ve hukuki
işlemleriyle havraların yönetimini yürütmelerinin ya
nında, devlete karşı kendi cemaatlerini temsil ederek
aracı vazifesi de görürlerdi. Yahudiler özellikle maliye
alanında ve ticarette maharetli idiler.
Memlük Devleti'ni yönetenler, tebaaları olan gay
rimüslimlere diğer müslüman devletlerde olduğu gibi
zimmi hukukunu uygulamaktaydı. Buna göre onlardan
"cevili" adı verilen cizyelerini toplar, dini ve hukuki fa
aliyetleriyle ibadethanelerine genellikle karışmazlardı.
Devlet, gayrimüslim cemaatlerin kendi liderlerini seç
mesine imkan tanır, ancak onayından geçmesini ister
di. 71 Memlük yöneticilerinin gayrimüslimlere karşı ta
vırları şartlara göre değişse de genelde yumuşak bir tu
tum sergilediklerini söylemek mümkündür. Gayrimüs
limlerden devlet yönetiminde özellikle maliye alanında
istifade edilir, önemli nazırlık ve katiplik görevlerine
tayin edilirlerdi. Bununla birlikte Haçlı saldınlannın yo
ğunlaştığı dönemlerde sultanların tavrı değişmiş, fatura
gayrimüslimlere çıkanlınıştı. Nitekim Haçlı saldınlann
dan en büyük zararı görenler Kıpti hıristiyanlardı. Yine
ekonomik sıkıntı dönemlerinde mallarına el konulması,
müslürnanlara yönelik birtakım saldırılarda -bu kesim
den geldiği şüphesi varsa- gayrimüslimlere karşı sert
tedbirler uygulanması söz konusuydu. Bazı dönemlerde
çıkarılan fermanlarla devlet dairelerinde çalıştırılmaları
yasaklanmakta, giyimlerinden bineklerine kadar müslü
manlardan farklı olmaya zorlanmaktaydılar. 72
123
konumlarında ortaya çıkmaktadır. Nitekim daha önce
de ifade edildiği gibi bazı tarihçiler tarafından Mem
lükler'in ilk sultanı olarak gösterilen Türk asıllı cariye
Şecerüddürr, kocasının vefatının ardından devlet yö
netimini fiilen üstlenmişti. Tahtı ikinci kocası Aybek'e
devrettikten sonra da bu konumunu muhafaza etmiş,
yönetimde hatırı sayılır bir nüfuz sahibi olmuştu. An
cak daha sonraki Memlük sultanlarının hanımları siya
setin içine girmemiştir. Kaynaklarda onlardan evlen
dikleri, boşandıkları, hacca gittikleri veya vefat ettik
leri zaman kısaca bahsedilmektedir. Yine sultanların
kızlan çok az konu edilmekte, daha ziyade oğullarının
doğumu, sünnet merasimleri gibi konular ön plana
çıkarılmaktadır. Sultan hanımlarına genellikle "hond",
(çoğulu: hondô.t) unvanı verilmektedir.
Siyasi hayatta çok fazla görülmeyen sultan hanım
ları ve kızları, daha çok yaptıkları hayırlarla ve inşa
ettirdikleri hayır maksatlı müesseselerle ön plana çık
maktadır. Nitekim el-Melikü'z-Zahir Baybars'ın kızı
Tizkar Bay Hatun ile Sultan İnal'ın hanımının yaptır
dığı ribatlar bunların örnekleri arasındadır.73 Aynca
yine askeri aristokrasinin hanımları ve kızlarının yap
tırdıkları birçok medrese, han, hamam gibi eserlerden
de bahsedilmektedir.
Memlük toplumunun ikinci ve büyük kısmını oluş
turan yerel halktan kadınların da sosyal hayatın çeşitli
kademelerinde rol aldıkları tespit edilmektedir. Özel
likle ulema sınıfının kızlan eğitim almaları sebebiyle
hadis hocalığından şairliğe, eğitimcilikten ribat ve
zaviye şeyhliğine kadar birçok alanda hizmet vermiştir.
Hatta pek çok erkek hadis aliminin icazetnamelerinde
kadın hocaların isimlerinin zikredildiği göz önüne
alındığında, bunların erkeklere de ders verdikleri
124
anlaşılmaktadır. 74 Dolayısıyla Memlük toplumunda
özellikle üst ve orta sınıfa mensup kadınların doğuda
ve batıdaki çağdaşlarına oranla daha iyi bir konumda
oldukları söylenebilir.
Memlük toplumunda cariyeler, eğlence hayatında
musıki alanındaki kabiliyetleri ile ön plana çıkan ka
dınlardı. Güzel sesli olan cariyeler özel eğitime tabi
tutulurdu. Bunlar arasında ud gibi enstrümanları
güzel çalabilenler de bulunmaktaydı. Bu kabiliyetli
cariyelerden bazıları sultanlardan çocuk sahibi olarak
şöhret ve servet sahibi olmuştur.
Bunların dışında yer alan avamdan kadınlar da sos
yal hayata katılırdı. Hatta hazan savaşlarda hazan da
bir kuyunun kazılmasında kadınların çalıştığı tespit
edilmektedir. Aynca ölü yıkamadan (gasile) ebelik ve
dadılığa, hamamcılıktan vergi memurluğuna kadar bir
çok meslekte daha kadınların istihdam edildiği görül
mektedir. Yine, Nil nehrinin yükselmesi, sünnet, evli
lik, Nevruz vb. kutlamalara toplumun her kesiminden
kadın, izleyici olarak katılabiliyordu. Ne var ki eğlence
de aşırıya kaçıldığı veya salgın hastalıkların arttığı dö
nemlerde bu olumsuzluklara sebep olarak kadınların
devamlı sokakta olması, aşın süslenmesi vb. gösteril
mekte ve kadınların sokağa çıkmasına sınırlama veya
yasak getirilmekteydi. Bazı dönemlerde kadınların kı
yafetleriyle ilgili sınırlamalar da söz konusuydu. 75
B. Tasavvuf
İslam dünyasının VII . (XIII.) asırda maruz kaldığı bü
yük felaketler bu dönemde kurulan güçlü Memlük
Devleti'ni ve onların hakim olduğu coğrafyayı müslü
manlar için güvenilir bir liman haline getirmişti. Do
ğuda ve kuzeyde Moğol istilasından kaçan, Endülüs'te
125
ise Haçlı baskısı ve işkencelerinden kurtulmaya çalı
şan müslümanlar, büyük sıkıntılar içerisinde Memlük
ülkesine sığınmıştı. Bu fakir ve sıkıntı içerisindeki in
sanların manevi arayışları, bu sırada Mernlük sınırla
rı içerisinde yaşayan Ahmed el-Bedevi (ö. 675/1276)
ve Burhaneddin İbrahim b. Abdülaziz ed-Desüki (ö.
676/1277) gibi mutasavvıfların tasavvufa çağrısı ile
birleşmişti. Mısır toplumunun büyük kısmını oluştu
ran yerel halkın askeri aristokrasinin müreffeh haya
tının aksine sıkıntılar içerisinde bir yaşam sürmesi de
bu tasavvufi davetin karşılık bulmasında etkili oluyor
du. Böylece Memlük Devleti'nin hakim olduğu zaman
diliminde Mısır'da Bedeviyye, Desükıyye, Şazeliyye ve
Rifaiyye'nin başını çektiği tasavvufi hareketler yayıl
mıştı. Hatta bazı araştırmacılar Memlükler dönemi
dini ve sosyal hayatının en belirgin niteliği olarak ta
savvufun yaygınlaşmasını göstermektedir.76
Tasavvufun böylesine yaygınlaşmasında sultanlar
ve ümeranın büyük desteği de önemli rol oynamış
tır. Nitekim el-Melikü'z-Zahir Baybars gibi bazı sul
tanlar birer tarikat müntesibi olup şeyhlerine büyük
hürmet gösteriyor, onlar adına zaviyeler inşa ettiri
yorlardı. Diğer taraftan askeri aristokrasi sufilerin
barınması ve zikirlerini icra etmeleri için hankah,
zaviye ve ribat inşa ettirme hususunda adeta birbir
leriyle yarışıyordu. Dönemin tarihçilerinin nakilleri
ne göre Kahire'de bu türden yapıların sayısı altmışa,
Dımaşk'ta ise bir kısmı daha önceki dönemlere ait
olmakla birlikte seksene ulaşmıştı. 77 Bu müessese
ler ayinlerin icra edildiği mekanlar olmanın yanı sıra
dini ilimlerin okutulduğu okul, herkese açık misafir
hane ve ihtiyaç sahipleri için de barınak vazifesi gör
mekteydi. Dolayısıyla bunlarda ibadet mahallerinin
126
yanında derslik, kütüphane, mutfak, hamam gibi
kısımlar da yer alıyordu. Buralarda kalan sı1filer ve
misafirlerin her türlü ihtiyacı bağışlar ve zengin va
kıflar aracılığıyla karşılanıyordu.
Bu müesseselerin bazıları sadece kadınlara ayrıl
mıştı. Mesela Bağdadiyye ribatı bunlardan biriydi. el
Melikü'z-Zahir Baybars'ın kızı tarafından inşa ettirilen
bu ribatta zikir ve ayinlerin yanında fıkıh dersleri de
yapılmaktaydı. Bu ribatın sakinleri arasında boşanmış
veya kocası tarafından kovulmuş muhtaç kadınlar da
bulunmaktaydı. 78
Sufilere tahsis edilen bu müesseselerin başına
resmi yazıyla uşeyhü'ş-şüyı1h" unvanı verilen bir şeyh
tayin edilirdi. Bu göreve tayin edilen şeyhler sı1filere
tahsis edilen hankah, zaviye ve ribatların genel yöne
timi ve vakıflarının işleriyle ilgilenirdi. Diğer hankah
ve zaviye şeyhleri, şeyhü'ş-şüyı1hun maiyeti olarak ka
bul edilirdi. "Meşihatü'ş-şüyı1h" adı verilen bu vazifeye
önceleri Kahire'deki Silihiyye Hankahı'nın şeyhi tayin
edilirken daha sonra el-Melikü'n-Nasır Muhammed b.
Kalavun'un Kahire dışındaki Siryakı1s'ta inşa ettirdiği
Nasıriyye Hankahı şeyhi tayin edilmeye başlandı. 79
Bedeviyye, Desı1kıyye, Şazeliyye ve Rifaiyye'nin en
yaygın tasavvuf tarikatları olarak öne çıktığı Mem
lükler döneminde gerek bu tarikatlar gerekse diğerle
rinin müntesipleri arasında Muhyiddin İbnü'l-Arabi
(ö. 638/1240) gibi meşhur mutasavvıfların fikirleri
yaygındı. Ulemanın büyük kısmı bu tarikatları destek
lemekle birlikte İbn Teymiyye (ö. 728/1328) gibi bazı
alimler, özellikle adı geçen sı1finin fikirleri sebebiyle,
tasavvuf müntesiplerinin kimi inançlarına şiddetle
karşı çıkıyorlardı. Ümera, ulema ve toplumun önem
li bir kısmının desteğini arkalarına alan sı1filer, İbn
127
Teymiyye'nin şiddetli muhalefetine karşı çıkabilmiş,
hatta onun cezalandırılmasını sağlamışlardı .80
128
Bu bayramların üçüncüsü Hz. Peygamber'in doğum
günü kabul edilen 1 2 Rebiülevvel'deki mevlid kandili
idi. Rebiülevvel ayının ilk gününden itibaren başlayan
ve büyüle kalabalıkların katıldığı kutlamalar on ikinci
gecede yoğunlaşarak sabaha kadar devam ederdi. Sul
tanlar bu kutlamalara çok önem verirdi. Büyüle mera
sim 1 1 Rebiülevvel öğleden sonra başlar, gece yansına
kadar sürerdi. Merasimin yapıldığı salonun başında
sultan oturur, başkadılar, önde gelen ulema ve ümera
huzurda yerini alırdı. Kur'an-ı Kerim tilaveti ve dini
sohbetin ardından sultan, merasime katılanlara ih
sanlarda bulunur, akşam namazını müteakip mükellef
ziyafet verir, ardından da mevlit ve kasideler okunur
du. Sabah olunca sultanın emriyle tekke ve zaviyelere
buğday dağıtılırdı. Mevlid kandilinden başka "leyali'l
vüküd" (kandil yakma geceleri) denilen diğer kandille
rin de özellikle halk arasında canlı bir şekilde kutlan
maya devam ettiğine işaret edilmelidir.
Dini mahiyetteki dördüncü bayram "deveranü'l
mahmili'ş-şerif" idi. Bu merasim, hükümranlık gös
tergesi olarak içi boş ve süslü bir mahfe ile Kabe'ye
gönderilecek örtünün (kisve) içinde bulunduğu mah
feyi taşıyan bir devenin Kahire sokaklarında gezdiril
mesi şeklinde icra edilirdi. Sultan el-Melikü'z-Zahir
Baybars'ın başlattığı bu merasim ilki receb, ikincisi
şevval ayında olmak üzere senede iki defa gerçekleştiri
lirdi. Mahmil törenleri esnasında geçiş güzergahındaki
yollar ve evler süslenir, halk yol kenarlarına dizilirdi.
Şenlik geceden başlar, halk meşalelerle aydınlatılan so
kaklarda sabahlardı. Belirli bir noktadan hareket eden
alayın önünde vezir, kadılar ve görevli askerler yer alır,
kortej Kal'atülcebel'e varınca talimli askerler burada
harp oyunları sergilerdi. Receb ayındaki ilk merasimin
129
amacı güvenliğin sağlandığını ve hacca gitmek iste
yenlerin hazırlıklara başlaması gerektiğini duyurmak
tı. Şevvaldeki ikinci merasim ise mahmil ve kisvenin
gönderilmesiyle ilgiliydi. Her iki törenden sonra da bir
grup hacı yola çıkardı, ancak asıl grup şevvaldeki me
rasimin ardından hac yolculuğuna başlardı.
Dini bayramların şüphesiz en önemlileri ramazan
ve kurban bayramlarıydı. Hazırlıklarına önceden baş
lanan ramazan ayı, yönetici veya halk farketmeksizin
herkesin hayır yarışına girdiği, ikram ve ihsanın bolca
olduğu bir dönem olurdu. Sultanlar gelenek olduğu
üzere ramazan boyunca Ezher Camü'nde Sahih-i Buhtiri
okuturlardı. Ramazan bayramı ile ilgili resmi kutlama
lar arefe gecesi başlardı. Ümera, sultanın bayramını
gece tebrik ederdi. Sabah olunca halife, kadılar ve bü
yük ümeranın katıldığı görkemli bir alayla bayram na
mazına giden sultan, dönüşünde sarayındaki bayram
laşma salonuna oturur, tebrikleri kabul eder, tebrike
gelenlere çeşitli ihsanlarda bulunurdu. Aynı kutlama
ve merasim kurban bayramı için de geçerliydi. Kurban
bayramı öncesinde sultan birçok görevli ve ümeraya
kurbanlık yollardı. Resmi merasimlerin dışında halkın
yaptığı kutlamalar ise karşılıklı tebrikleşme, ev ve ka
bir ziyaretleri gibi günümüzdekinden farklı olmayan
uygulamalardı. 82
130
yükselmesi ve kanallara su verilmesi büyük önem ta
şıyordu. Su yükselince de bu durum Mısır tarihi bo
yunca gelenek olduğu üzere, toplumun her kesimi
nin katıldığı şenliklerle kutlanıyordu. Nil nehrindeki
Ravza adasında "mikyasü'n-Nil" adı verilen ve özel
görevlileri bulunan ölçüm istasyonlarında düzenli ola
rak Nil'in su seviyesi ölçülür, sular yeterli yüksekliğe
ulaştığında (Kıpti takvimine göre genellikle mesore
ayının ilk on günü) bu durum yetkililere bildirilirdi.
Mikyasü'n-Nil'in dışında bulunan parmaklıklara sarı
bir bez (flama) konularak vefaü'n-Nil kutlamalarının
başlaması için halka işaret verilirdi. Bu bezin asıldığı
günün gecesinde büyük şenlikler yapılır, halk ellerinde
meşaleler ve kandillerle kiraladıkları sandallara binip
Nil üzerinde seyrüsefer yapardı. Resmi erkandan bü
yük üstadüddarın başında bulunduğu bazı görevliler
ve ümera da bu şenliklere süslü gemileriyle katılırdı.
Resmi merasim mikyasü'n-Nil'in içerisindeki bir sa
londa Kur'an okunarak gerçekleştirilmekteydi. Bunun
ardından şarkıcıların şenlendirdiği sabaha kadar süren
eğlenceler yapılıyordu.
131
veya başka amaçlarla Kahire'den aynlışı ve şehre dönüşü,
hastalıklarından sonra iyileşmeleri, at yarışları, kabak
vb. savaş oyunları gibi olaylar için yapılan kutlamalar
dı. Özellikle sultanların cülus törenleri görkemli olurdu.
Tahta çıkan sultan, sarayın büyük salonunda önce yer
öpüp bağhlık yemini eden ümeradan biat alır, böylece
siyasi meşruiyet sağlanmış olurdu. Daha sonra ikinci bir
merasimle halife, teorik olarak üzerinde olan yetkileri
sultana devrederek hil'at giydirir ve kılıç kuşatırdı. Bu
törende başkadılar, ümera ve önde gelen devlet erkanı
yer alırdı. Halifenin hazırladığı saltanat ahidnamesinin
okunmasından sonra mecliste bulunanlar konumlanna
göre sırasıyla sultana biat ederler, böylece saltanatın
dini meşruiyeti temin edilmiş olurdu. Veliaht tayini için
yapılan merasimde ise ümera ve ileri gelenlerin katıldığı
bir mecliste daha önce hazırlanan "taklid" adı verilen
tayin yazısı okunur ve veliahda biat edilirdi.
Sultanların seferleri öncesi ve sonrasında yapılan
merasimlerde sultan ve emirlerle askerlerini görmek
için halk yollara dökülürdü. Hükümdarların hastalık
tan şifa bulması münasebetiyle de merasimler düzen
lenir, Kal'atülcebel'de müjde için davul çalınıp kös vu
rulurdu. Sultan hanımları birçok görevliye ihsanlarda
bulunurdu. Bu kutlamalar günlerce sürerdi.
Bu türden merasime sahne olan olaylar arasında at
yarışları ve savaş oyunları da yer almaktaydı. Askeri
aristokrasinin hakimiyetinde olan ve sultanları da sa
vaşçı kimlikleriyle tanınan Memlük Devleti'nde söz
konusu yanş ve oyunlara büyük önem verilir, bunlar
için özel hipodromlar inşa ettirilirdi. Bu oyunlara bazı
sultanların bizzat katıldıkları bilinmektedir.
Yabancı ülkelerden gelen elçilik heyetlerinin karşı
lanması için yapılan merasimler, devletin gücünü ve
132
zenginliklerini gösterme amacına yönelik olduğundan
çok görkemli ve debdebeli olurdu. Elçilerin hizmetini
görmek üzere özel görevliler bulunur, onların rahat
ettirilmesi için hiçbir masraftan kaçınılmazdı. Kabul
töreninde sultanın yanında büyük ümera da yer alır,
mükellef ziyafetler düzenlenirdi.
V. Kültürel Yapı
Memlükler'in tarih sahnesine çıktığı zaman dilimin
de (VI I ./XIII. asır), İslam dünyasında gerçekleşen
Moğollar'ın Bağdat'ı istilası ve hıristiyan devletlerin
Endülüs'te müslümanlara yönelik kıyımları gibi büyük
hadiseler, bu bölgelerdeki alimlerin en güvenli liman
olarak gördükleri Memlük Devleti'ne göç etmesi so
nucunu doğurmuştur. Bu beyin göçü, Memlük Devle
ti'ndeki ilmi hayata büyük bir canlılık getirmiş, özel
likle dini ilimlerde İslam tarihinin belki de en zengin
133
bilimsel mahsullerinin ortaya çıkmasına vesile olmuş
tur. 85 Memlük sultanları ve ümerasının bu alimlere ve
ilim heveslilerine karşı gösterdikleri iltifat ve cömertlik,
ilmi faaliyetlere bizzat katılmaları ve ilim tahsili için
inşa ettirdikleri pek çok cami, medrese ve hankah gibi
eğitim öğretim müessesesi, Kahire ve Dımaşk şehirle
rinin büyük birer ilim ve kültür merkezine dönüşmesi
ni sağlamıştır. IX. (Xv.) asırda sadece bu iki şehirde po
zitif bilimler de dahil çeşitli sahalarda faaliyet gösteren
iki yüz elliye yalan medresenin varlığı, Memlükler'deki
ilmi ve kültürel hayatın canlılığını ortaya koymak için
yeterlidir.86 Bunların yanı sıra Kudüs, İskenderiye,
Halep, Meleke ve Medine gibi Memlük şehirlerinde de
birçok medresenin mevcut olduğu bilinmektedir. İslam
dünyasının en büyük hekimlerinden, küçük kan dolaşı
mını keşfiyle meşhur olan İbnü'n-Nefis (ö. 687/1288)
de Dımaşk'taki tıp medreselerinde yetişmiştir.87 Yine
Osmanhlar'ın ilk döneminin önde gelen alimlerinden
Daviid-i Kayseri (ö. 751/1350) ve Molla Şemseddin
Fenari (ö. 834/1431) gibi şahsiyetler de Kahire'deki
medreselerde tahsil görmüştür. 88
A. Eğitim Öğretim
1. Mektep ve Medreseler
Memlükler döneminde biri bu işten para kazanan kim
seler tarafından, diğeri sultan ve diğer hayır sahipleri
tarafından açılan özel ve genel nitelikli iki tip mektep
(ilkokul) bulunuyordu. Genel nitelikli olan ve valaflarla
desteklenen mektepler umumiyetle medrese, cami ve
hastanelerin bünyesinde yer alıyordu. Buralarda ço
cuklara temel dini bilgiler ve Kur'an öğretiminin yanı
sıra bir miktar matematik ve yazışma usulleri üzerine
dersler veriliyordu. 89
134
Memlükler dönemindeki ilmi-kültürel yapının te
mel taşlarını medreseler, camiler, hankah, ribat ve
zaviyelerle hastane ve kütüphaneler oluşturuyordu.
Bunların bir kısmı Eyyılbiler'den kalmış olsa da Mem
lükler'in inşa ettirdiği yapılar bunlardan çok daha
fazlaydı. Memlük sultanları ve büyüle emirler bu tür
yapıları inşa ettirmek için neredeyse birbirleriyle yan
şıyorlardı. Bunlara zengin vakıflar tahsis ettikleri gibi,
hoca ve talebelere dolgun ücretler ödeyerek bütün ih
tiyaçlarını da karşılıyorlardı.
135
ve alime verilen önemi ortaya koyar niteliktedir. 91 Bazı
sultanlar meşhur alimlerin verdikleri derslere katılı
yordu, aralarından el-Melikü'n-Nasır Hasan gibi eser
istinsah edenler dahi çıkıyordu. 92
136
eğitim gören tabip adayları gerekli imtihanları başarıy
la geçtikten sonra hekimlik icazetlerini alarak topluma
hizmet vermeye başlıyorlardı. 94
137
Beşeri ilimler alanında da çok sayıda büyük alim
yetişmiş, alimler tarafından özellikle lugat, tarih ve ta
bakat sahalarında fevkalade hacimli ve değerli eserler
yazılmıştır. Mesela lugat sahasında yetişmiş alimlerden
İbn Manzur (ö. 71 1/1311) meşhur Listinü'l-Arab adlı
büyük eseri kaleme almıştır. Aynı zamanda meşhur bir
müfessir olan Ebu Hayyan el-Endelüsi de (ö. 745/1344)
burada zikredilmelidir. Türk dilinin en eski gramer ki
taplarından olan ve günümüze ulaşan Kittibü'l-İdrtik
li-listini'l-Etrtik da onun eseridir.97 Tarih ve tabakat
sahasında yetişen alimler ve eserler açısından Mem
lükler dönemi İslam tarihinin en verimli devresidir. Bu
dönemde birçok büyük tarihçi yetişmiş, onların siyasi,
idari, kurumsal, mahalli tarih eserleri, şehir tarihleri,
siyer ve biyografi kitapları daha sonra kendi sahala
rında vazgeçilmez kaynaklar haline gelmiştir. Biyog
rafi türünün en güzel ve hacimli ürünleri bu dönemde
ortaya çıkmış, Vefeytitü'l-a'ytin müellifi İbn Hallikan (ö.
681/1282), Zehebi, Kütübi (ö. 764/1363), Safedi (ö.
764/1363), İbn Hacer, İbn Tağriberdi (ö. 874/1369),
Sehavi (ö. 902/1497) gibi büyük biyograflar yine bu
dönemde yaşamış ve eserler vermiştir. Mahalli tarih
çilik sahasında Mısır tarihçiliği ekolünün kurucusu
Makrizi, onun takipçileri İbn Tağriberdi, Sehavi ve İbn
İyas (ö. 93011524) da burada anılmalıdır. Nüveyri (ö.
733/1333), İbn Fazlullah el-Ömeri (ö. 749/1349) ve
Kalkaşendi (ö. 821/1418) gibi İslam tarihinin en bü
yük ansiklopedistleri arasında zikredilen tarihçiler de
bu dönemde eser vermiştir. Yine Makrizi, Halil Şahin
gibi tarihçiler müesseseleri anlatan fevkalade kıymetli
kitaplar kaleme almıştır. Sosyoloji ilminin kurucusu sa
yılan büyük tarihçi İbn Haldun, tarih usulüne dair kıy
metli eserleriyle tanınan Kafiyeci (ö. 879/1474), Sehavi
138
ve Sü}"Uti bu sahalarda otorite olarak kabul edilen ve
önde gelen Memlük tarihçileridir. İzzeddin İbn Şeddad
(ö. 684/1285), İbn Abdüzzahir, Baybars el-Mansuri,
Yunini (ö. 726/1326), siyer alimi İbn Seyyidünnas (ö.
734/1334), İbn Kesir, İbnü'l-Furat (ö. 807/1405), İbn
Dokmak (ö. 809/1407) ve Ayni Memlükler döneminin
diğer önemli tarihçileri arasında zikredilmelidir.98
Memlükler dönemi, edebiyat alanında da önemli
eserlerin verildiği ve büyük alimlerin yetiştiği bir dev
redir. Bu dönemdeki Divanü'l-inşa, sultanlann desteği
ile meşhur edebiyatçı ve münşilerin yetiştiği bir med
rese gibiydi. İslam tarihinin en büyük ansiklopedist
leri arasında sayılan Nüveyri, İbn Fazlullah el-Ömeri
ve Kalkaşendi bu divanda görev yapan münşilerdi.
Onlann kaleme aldığı ve bu çalışmada da faydalanılan
hacimli eserler edebiyat alanında ve inşa sanatında
yetişmek isteyenlerin ihtiyaç duyduğu bütün bilgileri
içeren kaynaklar olarak kabul edilir. Daha önce ifade
edildiği üzere, Ebu Hayyan el-Endelüsi gibi Kitabü'l
İdrak li-lisani'l-Etrak isimli eseriyle Türk diline önemli
katkılan bulunan alimler bu devirde yaşamıştır. Bunla
nn yanı sıra Binbir Gece Masallan'na da konu olan Bay
bars hikayeleri gibi bazı halk hikaye kitaplan ile Mu
hammed b. Danyal el-Huzfil'nin (ö. 710/1310 civan)
gölge oyunu üzerine yazılmış Tayfü'l-hayal adlı eseri de
bu döneme aittir. Memlükler dönemi şiir sahasında da
önemli eserlerin verildiği bir zaman dilimidir. Memlük
sultanlanndan Kansu Gavri, edebiyat ve şiir alanlann
daki bilgisi ve eserleriyle tanınmaktadır. Onun men
sur (düz yazı) eserleri Mecalisü's-Sultan el-Gavri adıyla
yayımlanmış, -Türkçe şiirleri de bulunmakla birlikte
Arapça şiirleri Kasaidü'r-Rabbaniyye ve'l-müveşşahati's
Sultaniyye el-Gavriyye isimli eserde toplanmıştır. 99 Yine
139
bu dönemin büyük şairleri arasında Kaside-i Bürde mü
ellifi İmam Busiri de (ö. 696/1297) zikredilmelidir.100
Memlükler döneminde tıp, matematik, astrono
mi, fizik gibi pozitif bilimler alanında çok sayıda ilim
adamının yetiştiği ve kıymetli eserler verdiği tespit
edilmektedir. Nitekim İbn Ebu Usaybia (ö. 668/1270)
ve İbnü'n-Nefis gibi meşhur hekimler, İbnü'l-Münzir
el-Baytar (ö. 741/1340) ve Haytitü'l-hayevtin müellifi
Muhammed ed-Demiri (ö. 808/1405) gibi ünlü bay
tar ve zooloji uzmanları da bu dönemin alimleridir.
Muhammed el-Huveyyi (ö. 693/1294), Şemseddin
el-Mizzi (ö. 750/1349), İbnü'l-Haim (ö. 815/1412),
İbnü'l-Mecdi diye bilinen Ebü'l-Abbas Şehabeddin Ah
med b. Receb b. Tayboğa (ö. 850/1447), Sıbtü'l-Mardini
(ö. 907/1501) gibi meşhur matematikçi, astronom ve
fizikçiler de bu dönemin kendi sahalarındaki önde ge
len ilim adamlarıdır. Aynca "barut" kelimesini ilk defa
kullananlardan ve yapılışını anlatanlardan Hasan er
Remmah'ın (VIIl./XIII. asır) Memlükler döneminin
Mısırlı alimlerinden olduğu da belirtilmelidir. 101
C. Sanat ve Mimari
Mısır tarihinin İslam asırlarında vücuda getirilen en
önemli ve güzel sanat eserleri ile mimari yapılan Mem
lükler döneminde inşa edilmiştir. Yukarıda da ifade
edildiği üzere Memlük askeri aristokrasisi ve devlet
adamları ülkenin değişik şehirlerinde cami, medrese,
han, hamam, hankah vb. 15o'yi aşkın eser inşa ettir
miştir. Bu eserlerin bir kısmı günümüzde de mevcudi
yetini sürdürmektedir.
Bu eserlerin yüksek sanat zevkini yansıtan süsle
meleri ve buralarda kullanılan eşyaların bir kısmı gü
nümüze ulaşmıştır. Bunlardan anlaşıldığı kadarıyla
140
Memlükler dönemi sanatında Orta Asya Türk sanat
üslubunun etkisi bulunmaktadır. Süslemelerde eski
Türk motifleri kullanılmıştır. Memlük sanatı eski Türk
sanatı ile Abbasi-Fatımi geleneğinden gelen İslam sa
natını, Kuzey Afrika üslubunu da katarak birleştiren
özgün bir niteliğe sahiptir. Memlükler'in İslam sanatı
na katkılan camilerde cepheye verilen önem, minber
lerin mermerden yapılmaya başlanması, duvarların taş
mozaik ve mermerlerle kaplanması, minber ve kapılar
daki sedef işlemeciliği gibi hususlarda kendisini gös
termektedir. Bu dönem yapılarında özellikle minare
şerefelerinin alt kısmında kullanılan mukarnas süsle
meler de ön plana çıkan özellikler arasındadır. Meşhur
hattatların yetiştiği "sülüs" türünde yazılar, hendese
ve bitki motifleri öne çıkan tezyinat unsurlarıdır. 102
Dini ve sivil şeklinde iki tarzda gelişen Memlük
mimarisi, özellikle dini sahada yapılan cami, medrese,
hankah ve türbelerde kendini göstermektedir. Mem
lük camileri genelde kare planlı olup, dört eyvanın
çevirdiği bir avluya sahiptir. Camilerde medrese ve
türbelerin ilavesiyle bina alarılan genişlemiş, medrese
yönü daha ağır basan cami modeli gelişmiştir. Baybars,
Kal'atülcebel'deki Nasır ve Şeyh Müeyyed camileri bu
planın örneklerini sergiler. Baybars Camii, günümüze
ulaşan türünün en eski örneğidir. Camilerin kubbele
rinde Şark tarzı hakim olmuş, cephelere önem verilmiş,
minberler mermerden yapılmış, ağaç kaplamalar sedef
işlemelerle bezenmiştir. Minareler de ekseriyetle dört
ve sekiz köşeli tipte ve kesme taştan inşa edilmiştir.
Memlükler dönemindeki medreseler ise genellikle
dört bölümlü ve dikdörtgen biçimindedir. Kalavun ve
Sultan Hasan medreseleri bunun tipik örnekleridir.
Türbeler ise Batı Türkistan kökenli bir tarza sahiptir.
141
Bunlar dairevi veya köşeli bir kaide üzerine oturtul
muş miğfer biçimindeki kubbeden müteşekkil yapılar
olup, genellikle cami ve medrese ile birlikte külliyenin
bir parçasını oluşturmuştur. Hankah, ribat ve zaviyeler
ise hazan cami hazan da medrese tipinde inşa edilen ve
buralarda kalanlara ayrılmış sıra sıra odalardan oluşan
yapılardır. Bu tür eserlerden Memlük sultanları Bay
bars el-Çaşnigir, Ferec ve İnal'ın hankahları günümü
ze ulaşmıştır. Özellikle Kahire'deki Baybars el-Çaşnigir
Hankahı, türünün en eski örneği olarak dikkati çeker.
142
Sonuç
143
Memlükler'in gerek Moğollar'a gerekse Haçlılar'a
karşı elde ettiği başarılar onlara İslam tarihindeki
haklı itibar ve şöhretlerini sağlamış, siyasi meşruiyet
kazandırmıştır. el-Melikü'z-Zahir Baybars'ın Abbasi
hilafetini Mısır'da yeniden tesis etmesiyle de dini meş
ruiyet elde edilmiştir.
144
kabul edilen Memlükler, yeni ve yükselen güç Osmanlı
lar karşısında mağlup olmaktan kurtulamamış ve tarih
sahnesinden çekilmek zorunda kalmışlardır.
Memlük Devleti'nin yıkılışı esnasında yaşananlar,
Memlükler'in kendi kurdukları ayırımcı yapının bir
sonucu olarak değerlendirilebilir. Yönetim ve zen
ginliklerin paylaşımında halkı önemli ölçüde dışanda
tutan Memlük askeri aristokrasisi, devletin var olma
mücadelesi olarak nitelendirilebilecek Mercidabık
ve Ridaniye savaşlannda tabiatıyla halle desteğinden
yoksun kalmıştır. Nitekim ülkesini savunmak için mü
cadele eden Tomanbay'ın Osmanlı güçleri tarafından
yakalanması da bedevilerin ihbarı sonucunda gerçek
leşmiştir.
Memlük Devleti'nin yıkılması, önceden hakim ol
duğu coğrafyadaki Memlük izlerini ortadan kaldırma
mıştır. Memlük beyleri Osmanlılar'ın hakim olduğu
süreçte de, özellikle Mısır'da varlığını ve siyasi, sos
yal alanlardaki etkinliğini devam ettirmiştir. Kavalalı
Mehmed Ali Paşa'nın 1811 senesinde Memlük beyle
rini ortadan kaldırmasına kadar Mısır'da, bir anlamda
Memlük idaresi söz konusu olmuştur. Günümüzde de
Mısır'ın siyasi, sosyal ve ekonomik hayatında büyük
etkinliği olduğu gözlenen askeri yapı, Memlükler'den
miras kalmıştır denilebilir. Memlükler'in Mısır tari
hinde bıraktığı önemli izler arasında mimari eserler de
zikredilmelidir. Firavunlar dönemi eserleri istisna edi
lecek olursa Mısır'da bulunan abidevi yapılann büyük
çoğunluğu Memlükler döneminden kalmıştır.
Memlük Devleti'nin İslam tarihinde bıraktığı önem
li izlerden biri de son derece canlı bir ilmi hayatın oluş
masına yaptıklan katkılardır. Böylece Moğol istilasının
ilmi alanda meydana getirdiği büyük yıkımın telafisi
145
mümkün olmuştur. Memlük sultanları ve ümerasının
ilme ve ilim adamlarına gösterdikleri yakın ilgi ve des
tekler, söz konusu istila ve batıda Endülüs'teki kültürel
kıyım sebebiyle kesintiye uğrayan dini ilimlere yönelik
faaliyetlerin devamını sağlamıştır. Bu himaye ve des
tekler, müslümanların İslam tarihi boyunca oluştur
dul<ları kültürel mirasın sonraki nesillere aktarılması
na yardımcı olmuştur.
146
Notlar
Giriş
147
13 İbn Vasıl, Müferricü'l-kürüb, V. 275, 277; ayrıca bk. Tomar,
Memluk Devleti'nin Kuruluşu, s. 23 vd.
14 Bk. Ma.krizi, es-Sülük, 1/2, s. 349-361; Tomar, Memluk Devle
ti'nin Kuruluşu, s. 55 vd.; Şeşen, Salahaddin'den Baybars'a, s. 227-
229, 230.
15 es-Sülük, 1/2, s. 361.
16 Ma.krizi, es-Sülük, 1/2, s. 368-369.
17 İbn Vasıl, Müferricü'l-kürüb (Tedmüri), s. 179; Nüveyri,
Nihıiyetü'l-ereb, XXIX, 432; Abbacli, Kıyıimü devleti'l-Memıiliki'l
ülıi, s. 133.
Birinci Bölüm
Türk (Bahri) Memlükleri Dönemi (648-784/1250-1382)
148
12 Thorau, The Lion of Egypt Sultan Baybars 1, s. 120 vd.; Özbek,
el-Melikü'z-Zahir, s. 83 vd.
13 Bk. İbn Şedd.id, Tarihu'l-Meliki'z-Zahir, s. 1 71 vd.; Kanat, "Bay
bars Zamanında MemlUk-İlhanlı Münasebetleri", s. 33-44.
14 Bk. İbn Şeddad, Tarihu'l-Meliki'z-Zahir, s. 321-322; Özbek,
el-Melikü'z-Zahir, s. 41-59.
15 İbn Abdüzzah.ir, er-Ravzü'z-zahir, s. 474.
16 Baybars'ın şahsiyeti, teşkilatçılığı ve imar faaliyetleri hakkında
bk. İbn Şeddad, Tarihu'l-Meliki'z-Zahir, s. 277 vd.; İbn Hallikan,
Vefeyat, rv, 155-156; Elbendary, "The Sultan, The Tyrant, and
Hero", s. 141-157.
17 Bk. İbn Hallikıin, Vefeyat, IV, 156-158; Makrizi, el-Hıtat, II, 238;
Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 57-58.
18 Baybars, Zübdetü'l-fikre, s. 178, 179 vd., 181 vd., 191-192, 193,
194, 231, 254-255, 258 vd.
19 Bk. Baybars, Zübdetü'l-fikre, s. 196-201; Şafi b. Ali, el-Fazlü'l
me'sür, s. 71 vd.; Aktan, "Bahri MemlUklerden Sultan Kalavun
ve Hanedanı", s. 613.
20 İbn Dolanak, el-Cevheru's-semin, s. 308.
21 Kalavun'un şahsiyeti, teşkilatçılığı ve imar faaliyetleri için bk.
Şafi' b. Ali, el-Fazlü'l-me'sür, s. 166-173; Safedi, el-Vafi, XXIV,
267; Yiğit, "Kalavun", s. 228.
22 Baybars, Zübdetü'l-fikre, s. 278 vd., 282-283; Cezeri, Havadisü'z
zaman, I, 45, 46, 53, 54, 55.
23 Sultan Halil hakkında bk. Nüveyri, Nihıiyetü'l-ereb, XXXI 262-
,
149
30 Nüveyri, Nihıiyetü'l-ereb, XXXI I , 139; Makrizi, es-Sülük, II/1, s.
43, 45, 46.
31 Ebü'l-Fidi, el-Muhtasar, iV, 70-72, 73; Kopraman, "Baybars II",
s. 224.
32 Makrizi, es-Sülük, II/2, s . 524.
33 Ebü'l-Fida, el-Muhtasar, iV, 89-91, 103-104, 106, 107; İbnü'd
Devad.irl, Kenzü'd-dürer, lX, 308, 309, 397-399; Cezeri, Hava
disü'z-zaman, III, 769-772; aynca bk. Sümer, "Çukurova Tarihi
ne Dair Araştırmalar", s. 14.
34 Bk. İbnü'd-Devadari, Kenzü'd-dürer, lX, 312-313; Makrizi, es
Sülük, II/l,s. 209-210. Ebii Said Bahadır döneminde Mem
150
46 Bk. İbn Kesir, el-Bidıiye, xıv, 291-292; Makrizi, el-Hıtat, il, 240;
Özaydın, "Hasan b. Muhammed b. Kalavun", s. 332.
47 İbn Habib el-Halebi, Tezkiretü'n-nebih, III, 230-231; Makrlzi, es
Süluk, III/1, s. 50.
48 İbn Dokmak, el-Cevherü's-semin, s. 409; Makrizi, es-Süluk, III/l,
s. 82.
49 Bk. İbn Kesir, el-Bidıiye XIV, 316, 319, 328, 329, 338-339;
Makrlzi, el-Hıtat, il, 240.
50 İbn Dokmak, el-Cevherü's-semin, s. 431-435; Makrizi, es-Süluk,
llI/l, s. 279-282, 284; Yiğit, "el-Melikü'l-Eşref, Şa'ban", s. 66-67.
51 Bk. İbn Haldun, el-İber, V. 529-532, 533-534; Tekindağ, Berkuk
Devrinde Memluk Sultanlığı, s. 48-53.
52 İbn Haldun, el-İber, V, 535-536; İbn Dokmak, el-Cevherü's
semin, s. 455.
53 Bk. İbn Dokmak, el-Cevherü's-semin, s. 455-4 78; Makrizi, el
Hıtat, il, 240, 241; Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 94.
İ k i n c i B öl ü m
Çerkez (Burd) Memlükleri Dönemi (784-923/1382-1517)
151
9 Bk. Makrizi, es-Sülülc; III/3, s. 959, 964, 965, 971, 973 vd., 979.
10 Bk. İbn Tağriberdi, el-Menhel, VIII , 379-400; Sehavi, ed-Dav'ü'l
lıimi', VI, 168; Çubukçu, "Ferec", s. 370-371.
11 Bk. Makrizi, es-Süluk; IV/l, s. 214-215, 243-244; Ayni, es-Sey
fü'l-mühenned, s. 305-306; Kopraman, Mısır Memlükleri Tarihi,
s. 112-114.
12 Ayni, es-Seyfü'l-mühenned, s. 315, 31 7, 318, 321, 323-326, 333-
334, 335-339; Kopraman, Mısır Memlükleri Tarihi, s. 115-119,
126 vd., 145-147, 149-151.
13 Bk. Kopraman, Mısır Memlükleri Tarihi, s. 151-161, 163-178,
182-191, 201.
14 Bk. Makrizi, es-Süluk; IV/1, s. 549, 550; İbn Hacer, lnbıiü'l-gumr,
III, 237; Kopraman, Mısır Memlükleri Tarihi, s. 211-212, 217-222.
15 Makrizi, es-Süluk; iV/2, s. 563, 582, 588-589, 590, 607; Ayni,
İkdü'l-cümıin (Karmut), s. 117, 146, 155, 158-159, 180.
16 Bk. Makrizi, es-Sülülc; IV/2, s. 608-609, 610, 614-615, 621-622,
639, 657-658; Ayni, İkdü'l-cümıin (Karmut), s. 181, 184-185,
203, 220-224.
17 Bk. Ayaz, Memlük-Kıbns İlişkileri, s. 83-113.
18 Makrizi, es-Süluk, IV/2, s. 1043 vd., 1051; IV/3, s. 1053; Ayni,
İkdü'l-cüman (Karmut), s. 500-501.
19 İbn Tağriberdi, el-Menhel, lll, 276.
20 Makrizi, es-Süluk, IV/3, s. 1066; Sehavi, ed-Dav'ü'l-lami', III, 9;
krş. İbn Tağriberdi, en-Nücıimü'z-zıihire, XV, 108, 109-111.
21 İbn Tağriberdi, el-Menhel, iV, 283, 285-293.
22 Bk. İbn Hacer, İnbıiü'l-gumr, iV, 158, 208, 208-216, 224, 226-
227; Çubukçu, "Çakmak, el-Melikü'z-Zahir", s. 192-193.
23 İbn Tağriberdi, en-Nücıimü'z-zıihire, XV, 452-453.
24 Bk. İbn Tağriberdi, en-Nücıimü'z-zahire, XVI 158, 159, 160;
,
152
29 Tekindağ, "Fatih Devrinde Osmanlı-Memhiklu Münasebetle
ri", s. 76 vd.
30 İbn Tağriberdi, en-Nücümü'z-zdhire, XVI 306, 308; Sehavi, ed
,
153
47 İbn İyas, Beddiu'z-zühür, ıv, 467, 470-472, 476, 483; V, 13-14,
ıs. 19, 45.
48 İbn İy!s, Beddiu'z-zühür, V, 22, 35, 38 vd., 45, 60-61, 63-64, 67-
68.
49 İbn İyas, Beddiu'z-zühür, V. 67-74, 75-79, 86-87; İbnü'l-Hımsi,
Havddisü'z-zamdn, II, 286, 287-291; İbn Tolun, Müfdkehetü'l
hilldn, s. 334-336, 339 vd.; Emecen, "Merddabık Muharebesi",
s. 1 76; aynca bk. İbn Zünbül, Ahiretü'l-Memdlik, s. 97 vd.
50 İbn İyas, Beddiu'z-zühür, V, 103-105, 108-110, 116, 118, 119-
120, 124-125, 128-129, 133.
51 İbn Zünbül, Ahiretü'l-Memdlik, s. 119-121.
52 İbn İyas, Beddiu'z-zühür, V, 136, 137-138, 140, 145-147, 153-
155; aynca bk. İbn Zünbül, Ahiretü'l-Memdlfk, s. 122 vd.; İbn
Tolun, Müfdkehetü'l-hilliın, s. 350-353.
53 İbn İyas, Bediıiu'z-zühür, V, 166, 171, 173, 174-176; Yiğit, lsliım
Tarihi: Memlükler, s. 132-133; Kopraman, "Mısır Memlllkleri",
s. 538-540; aynca bk. İbn Tolun, Müfiıkehetü'l-hilliın, s. 362-363.
54 Memlük Devleti'nin yıkılışıyla aLikalı aynca şu değerli çalışma
lara da bakılabilir: Ayalon, "The End of the Mamlük Sultanate",
s. 125-148; Hess, "The Ottoman Conquest of Egypt", s. 55-76.
Üçüncü Bölüm
Memlükler'in Dış İlişkileri
154
5 Bk. Ma.krizi, es-Sülük, 1/2, s. 389-390, 392, 393, 394.
6 Bk. Yünini, Zeylü Mirati'z-zaman (Haydari.had), il, 160.
7 Baybars'ın Anadolu seferi baklanda ayrıntılı bilgi için bk. Güneş,
"Memlılk Sultanı I. Baybars'ın 1277 Yılındaki Anadolu Seferi",
s. 346-358; Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 560-566.
8 Memlük-Anadolu Selçukluları arasındaki ilişkiler için bk. Tu
ran, Selçuklular Zamanında Türkiye, s. 514 vd.; Şeşen, Sultan
Baybars ve Devri, s. 165-198; Güneş, "Memlılk Sultanı I. Bay
bars'ın 1277 Yılındaki Anadolu Seferi", s. 343-360; Özbek, el
Melikü'z-Zahir, s. 93-1 11; a.mlf., "Türkiye Selçukluları-Memluk
Münasebetleri", s. 43-61.
9 Memlük-Altın Orda münasebetleri için bk. Yiğit, İslam Tarihi:
Memlükler, s. 142-144; Devlet, "İlhanlılar" , s. 106-107, 108 vd.,
124 vd.; Saray, "Altın Orda Harılığı", s. 539 vd.; Ayaz, "Şakhab
Savaşı", s. 4, 5.
10 Memlük-Timurlu ilişkileri için bk. Kanat, Memlük-Timurlu Mü
nasebetleri, s. 38-236; Yiğit, İslam Tarihi: Memlükler, s. 151; Aka,
Timur ve Devleti, s. 23 vd., 72.
11 Sümer, "Çukurova Tarihine Dair Araştırmalar", s. 8; Kanat,
"Memlükler'in Baybars Zamanındaki (1360-1377) Suriye-Çu
kurova Siyaseti", s. 432.
12 Bk. Sümer, "Çukurova Tarihine Dair Araştırmalar", s. 35 vd.;
Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 176-179; Yiğit, İslam Tarihi:
Memlükler, s. 153-154.
13 Bk. Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 169-175; Yinanç, Dulkadir
Beyliği, s. 3-4, 8 vd.; Yiğit, !silim Tarihi: Memlükler, s. 155-157.
14 Bk. Sümer, "Karamanoğullan", s. 455-456, 457, 458; Uzun
çarşılı, Anadolu Beylikleri, s. 4 vd.; Yiğit, İslam Tarihi: Memlükler,
s. 154-155.
15 Bk. Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar, il, 126-139;
Özaydın, "Kadı Burhaneddin", s. 76, 77; Tekindağ, Berkuk Dev
rinde Memlük Sultanlığı, s. 100-101.
16 Bk. Akkuş, Ak Koyunlu-Memlük Münasebetleri, s. 31-134, 159-
163; Sümer, "Akkoyunlular", s. 271, 272; Uzunçarşılı, Anadolu
Beylikleri, s. 189, 193.
17 Bk. Sümer, "Karakoyunlular", s. 435, 436, 437; Uzunçarşılı,
Anadolu Beylikleri, s. 181, 186.
155
18 Bk. Said Abdülfettah Aşür, el-Asrü'l-Memlüki, s. 52-76; 275-
282; Aktan, "Memlük-Haçlı Münasebetleri", s. 416-451; Yiğit,
İslı'Jm Tarihi: Memlükler, s. 145-146; Runciman, Haçlı Seferleri
Tarihi, III, 268-296, 329-358; Holt, Early Mamluk Diplomacy,
s. 32-151.
19 Bk. Takküş, Tdrihu'l-Memdlik, s. 129-136, 197-199, 222-225,
281-286, 319-321; Yiğit, İslam Tarihi: Memlükler, s. 146.
20 Bk. Aşür, el-Asrü'l-Memliliki, s. 243-260; Takküş, Tlirihu'l
Memdlik, s. 109-110, 113-116, 177-180, 268-270, 279-281,
401-404, 406; Yiğit, İslam Tarihi: Memlükler, s. 146, 158.
Dördüncü Bölüm
Memlük Devleti'nde İ dari ve Medeni Yapı
156
11 İbn Fazlullah el-Ömeri, Mesdlik, s. 58; İbn Tağriberdi, en-Nücu
mü'z-zıihire, VII, 185.
12 İbn Fazlullah el-Ömeri, Mesıilik, s. 56-57; İbn Tağriberdi, en
Nücumü'z-zıihire, VII, 185-186.
13 Bk. İbn Fazlullah el-Ömeri, Mesdlik, s. 57; Uzunçarşılı, Medhal,
s. 358-359.
14 Bk. Ayaz, Saray Ağalığı, s. 49 vd.
15 İbn Fazlullah el-Ömeri, Mesıilik, s. 57-58, 73; Taneri, "Çaşnigir",
s. 232.
16 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şıi, rv, 21; Halil b. Şahin, Zübde, s. 114,
116.
17 Söz konusu görevlerle ilgili olarak geniş bilgi için bk. Kalkaşendi,
Subhu'l-a'şıi, rv, 21-23; V. 456, 459, 461-462; Uzunçarşılı, Med
hal, s. 342-344, 359-360; Popper, Egypt and Syria, s. 93, 94, 95.
18 Bk. Ayaz, Memlükler Döneminde Vezirlik, s. 33 vd.
19 Bk. İbn Tağriberdi, en-Nücı2mü'z-zıihire, VII, 332-343; Ayaz, "Sır
Katibi", s. 116-117.
20 Bk. İbn Fazlullah el-Ömeri, Mesıilik, s. 54-55, 60; Makrizi, el
Hıtat, II, 223, 227; Uzunçarşılı, Medhal, s. 371; Little, "Notes
on the Early Nazar al-Khass", s. 240-242.
21 Bk. İbn Fazlullah el-Ömeri, Mesıilik, s. 36, 47, 56; Uzunçarşılı,
Medhal, s. 369-370.
22 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şıi, IV, 31-34, 38; Popper, Egypt and
Syria, s. 98-99.
23 Bk. Nüveyri, Nihıiyetü'l-ereb, XXX, 11 7 vd.; Özen, "Kadılkudat",
s. 79.
24 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şıi, rv, 36, 44, 45; İpşirli, "Kazasker",
s. 140-141.
25 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şıi, rv, 36, 45; Nielsen, Secular Justi
ce, s. 91-92.
26 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şıi, IV, 36-37, 45; Uzunçarşılı, Med
hal, s. 387-388.
27 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şıi, rv, 37, 45; Kallek, "Hisbe", s. 138.
28 Söz konusu vilayetlerdeki idari teşkilatla ilgili geniş bilgi için bk.
Uzunçarşılı, Medhal, s. 390-404; Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler,
s. 193-195; Popper, Egypt and Syria, s. 104-110.
29 Bk. Ayaz, "Divan Teşkilatı", s. 113-114.
157
30 Bk. Kalkaşendi, Subhıll-a'şd, iV, 184 vd.; Yiğit, İsldm Tarihi:
Memlukler, s. 193-194.
31 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şd, iV, 215 vd.; Yiğit, İsldm Tarihi:
Memlukler, s. 194.
32 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şd, iV, 233 vd.; Popper, Egypt and
Syria, s. 103 vd.
33 Bk. Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s . 195.
34 Kalkaşendi, Subhu'l-a'şd, ıv, 24.
35 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şd, iV, 24-28; Popper, Egypt and Syria,
s. 102-103; Yiğit, İsldm Tarihi: Memlukler, s. 195.
36 Askeri teşkilat ile ilgili geniş bilgi için bk. Ayalon, "Studies on
the Structure of the Mamluk Army", XV/2, s. 202-228; XV/3,
s. 448-476; XVI/l, s. 57-90; Çetin, Memluk Devletinde Askeri
Teşkilat, s. 79-204.
37 Daha geniş bilgi için bk. İbn Fazlullah el-Ömeri, Mesdlik, s. 27,
28; Çetin, Memluk Devletinde Askeri Teşkilat, s. 146-150.
38 Halil Şahin, Zübde, s. 104, 105.
39 Uzunçarşılı, Medhal, s. 431.
40 Bk. Çetin, Memluk Devletinde Askeri Teşkilat, s. 198-204.
41 Bk. Ayalon, "Memlılkler ve Deniz Kuvvetleri", s. 39-40, 43 vd.
42 Bu konuyla ilgili değerlendirmeler için bk. Ayalon, "Memlılkler
ve Deniz Kuvvetleri", s. 44 vd.; Fuess, "Rotting Ships", s. 60.
43 Memlük deniz gücü, donanmada bulunan gemilerin çeşitleri
ve özellikleri için bk. Abdülmün'im Macid, Nüzum, 1, 188 vd.;
Ubade, Süfün.
44 Bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şlJ, ıv, 8.
45 Bk. Malcıizi, es-Sülük, 11/1, s. 211; bayraklar ve armalarla ilgili
aynca bk. Çetin, Memluk Devletinde Askeri Teşkildt, s. 283-289.
46 Memlükler dönemi harp düzeni ve silahlan hakkında geniş bil-
gi için bk. Çetin, Memluk Devletinde Askeri Teşkildt, s. 157 vd.
47 Arazi tahrirleri için bk. Makrizi, el-Hıtat, l, 87-88; il, 387-388.
48 Bk. Malcıizi, el-Hıtat, l, 100-103.
49 Sürür, Devletü Beni Kalıivün, s. 285.
50 Memlükler döneminde ziraat ile ilgili daha geniş bilgi için
bk. Said Abdülfettah Aşur, el-Asrü'l-Memlükf, s. 284-288; Yi
ğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 223-226; Sürur, Devletü Beni
Kaldvün, s. 281-294.
51 Bk. Malcıizi, el-Hıtat, il, 97, 104-105, 194 vd.
158
52 Memlükler dönemi sanayisi için bk. Said AhdülfetUh İ.şllr, el
Asrü'l-Memlukf, s. 288-296; Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s.
227-229; Kopraman, "Memlllkler Döneminde Mısır'da Sosyal
Hayat", s. 32-34.
53 Bk. Makrizi, el-Hıtat, il, 99 vd.
54 Memlük Devleti'nde ticari hayatla alakalı daha geniş bil
gi için bk. Said AbdülfetUh Aşllr, el-Asrü'l-Memlukf, s. 296-
310; Ashtor, A Social and Economic History, s. 288 vd.; Ke
leş, "Memlllklerde Ticaret", s. 431-445; Yiğit, İslam Tarihi:
Memlukler, s. 230-234.
55 Daha geniş bilgi için bk. Said Abdülfettah İ.şllr, el-Asrü'l-Mem
lukf, s. 310-319; Ashtor, A Sodal and Economic History, s. 305
vd.; Rabie, The Finandal System ofEgypt, s. 184 vd.; Yiğit, lslam
Tarihi: Memlukler, s. 235-241.
56 Bk. İbn Haldun, el-lber, 1, 207.
57 Makrizi, lgasetü'l-ümme, s. 72-73.
58 Said AbdülfetUh Aşur, el-Müctemaı.ı'l-Mısri, s. 16.
59 Yiğit, İslam Tarihi: Memlükler, s. 382; Kasım Ahduh Kasım,
Dirıisat, s. 24; Keleş, "Memlllkler Döneminde Sosyal Yapı", s. 396.
60 Said AbdülfetUh Aşıir, el-Müctemaı.ı'l-Mısri, s. 37.
61 Bk. Ashtor, A Sodal and Economic History, s. 290-29 1 ; aynca bk.
Kasım Ahduh Kasım, Dirasıit, s. 30.
62 Ayalon, "Regarding Population Estimates", s. 1-19.
63 Ayalon, "Names, Titles and 'nisbas' of the Mamlıiks", s. 194 vd.;
Kızıltoprak, "Memlılk Sistemi", s. 329, 330.
64 Makrizi, el-Hıtat, il, 214.
65 Memlükler dönemi kıyafetleriyle ilgili geniş bilgi için bk. Leo
Aryeh Mayer, el-Melıibisü'l-Memlulciyye, trc. Salih Şitti, Kahire:
el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'Hmme li'l-kit.ib, 1972.
66 Bk. Keleş, "Memlllkler Döneminde Sosyal Yapı", s. 394-395; Yi
ğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 379-381.
67 Bk. Ayaz, "Yelboğa el-Ômen-, s. 99, dipnot 126.
68 Bk. Keleş, "Memlıikler Döneminde Sosyal Yapı", s. 395-397;
Said AbdülfetUh Aşıir, el-Müctemau'l-Mısri, s. 41-47, 56-63;
Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 382.
69 Bk. Makrizi, el-Hıtat, il, 343-344 vd.; Yiğit, İslam Tarihi: Mem
lukler, s. 383.
70 Said Abdülfettah Aşıir, el-Müctemau'l-Mısri, s. 47.
159
71 Gayrimüslim azınlıklann yöneticileri için yazılan bazı resmi gö
revlenclirme yazılannın birer nüshası Memlük tarihçileri tarafın
dan nakledilmektedir; bk. Kalkaşendi, Subhu'l-a'şti, XI, 385-405.
72 Bk. Kasım Abduh Kasım, Dirıisat, s. 63-92; Said Abdülfettah .Aşılr,
el-Müctemau'l-Mısri, s. 47-56; Keleş, "Memlükler Döneminde Sos
yal Yapı", s. 396.
73 Bk. Makıizi, el-Hıtat, il, 427-428; Kortantamer, "Memlük Top
lumunda Kadın", s. 407.
74 Bu hususta Muhammet Yılmaz'ın kaleme aldığı İbn Hacer'in Ho
calan Bağlamında Kadın Hadisçiler (Ankara: Araşbrma Yayınlan,
2008) adlı çalışma oldukça geniş malümat sunmaktadır.
75 Memlükler döneminde kadın konusunda geniş bilgi için bk.
Kortantamer, "Memlük Toplumunda Kadın", s. 406-412; Said
Abdülfettah Aşür, el-Müctemau'l-Mısri, s. 141-155.
76 Said Abdülfettah Aşür, el-Müctemau'l-Mısri, s. 1 79.
77 Bk. Makrizi, el-Hıtat, il, 414-416 vd.; Nuaymi, ed-Daris, il, 109
vd.; Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 386-387.
78 Makrizi, el-Hıtat, il, 427-428.
79 Kalkaşendi, Subhu'l-a'şa, Xl, 370.
80 Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 389.
81 Memlükler döneminde tasavvufi hayatla ilgili daha geniş bilgi
için bk. Said Abdülfettah Aşür, el-Müctemau'l-Mısri, s. 179-194;
Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 386-390; Homerin, "Memlüklar
Dönemi Mısır'ında Süfiler", s. 243-264.
82 Bk. Said Abdülfettah Aşür, el-Müctemau'l-Mısri, s. 195-212; Yi
ğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 390-393.
83 Bk. Said Abdülfettah .Aşür, el-Müctemau'l-Mısri, s. 212-221; Yi
ğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 393-395; Kasım Ahduh Kasım,
Dirasat, s. 100-101, 106-109.
84 Memlükler dönemi dini azınlıklarının bayram ve önemli günle
ri ile bunların kutlamalan için bk. Kasım Ahduh Kasım, Dirasat,
s. 101 vd.; Said Abdülfettah .Aşür, el-Müctemau'l-Mısri, s. 221-
226.
85 Yiğit, "Memlükler Dönemi İlmi Hareketine Genel Bir Bakış",
s. 748; Said Abdülfettah Aşür, el-Müctemau'l-Mısri, s. 157;
Zeytün, Tarihu'l-Memalik, s. 1 74.
86 Bk. Yiğit, "Memlükler Dönemi İlmi Hareketine Genel Bir Ba
kış", s. 750.
160
87 Kahya, "İbnü'n-Nefis·, s. 173; Yiğit, "MemlUkler Dönemi İlmi
Hareketine Genel Bir Bakış•, s. 752.
88 Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı, s. 227 vd.; Yiğit, İslam Tarihi:
Memlukler, s. 254 vd.
89 Bk. Yiğit, "MemlUkler Dönemi İlmi Hareketine Genel Bir Ba
kış•, s. 749; İzzeddin, el-Hareketü'l-ilmiyye fi Mısr, s. 29 vd.
90 Makrizi, el-Hıtat, il, 362-405.
91 Bazı örnekler için bk. İbnü'l-Furat, Tarih, VIII, 27-28;
Kalkaşendi, Subhu'l-a'şa, XI, 227 vd.
92 Medreseler ve eğitim öğretimle ilgili bk. Yiğit, "MemlUkler Dö
nemi İlmi Hareketine Genel Bir Bakı{, s. 749-751; İzzeddin,
el-Hareketü'l-ilmiyye fi Mısr, s. 29 vd.; Said Abdülfettah Aşur, el
Müctemau'l-Mısri, s. 160 vd., 167 vd.
93 Kahya, "İbnü'n-Nefis·, s. 173.
94 Bk. Yiğit, "MemlW<ler Dönemi İlmi Hareketine Genel Bir Ba
kı{, s. 751-752; İzzeddin, el-Hareketü'l-ilmiyye fi Mısr, s. 65-74;
Said Abdülfettah Aşur, el-Müctemau'l-Mısri, s. 177-194.
95 Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 252, 253.
96 Bk. Yiğit, İslam Tarihi: Memlükler, s. 257-314; a.mlf., "MemlUkler
Dönemi İlmi Hareketine Genel Bir Bakı{, s. 752-753.
97 Bk. Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 310-3 1 1 ; Kılıç, ·İbn
Manzur·, s. 171; Kafes, "Ebu. Hayyan el-Endelüsi •• s. 152, 153.
98 Bk. Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 326 vd.; Şeşen, Müslüman
larda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, s. 1 76 vd.
99 Seyyid Muhammed es-Seyyid, "Kansu Gavri·, s. 316.
100 Bk. Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 360-366 vd.; a.mlf., "Mem
lUkler Dönemi İlmi Hareketine Genel Bir Bakış", s. 754.
101 Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 315 vd.; a.mlf., "MemlUkler
Dönemi İlmi Hareketine Genel Bir Bakış", s. 755; aynca bk.
Kaçar, Bahri Memluk Devleti'nin Eğitim Sistemi, s. 122-125,
131.
102 Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 367-368; aynca bk. Kopra
man, "MemlW<ler Döneminde Mısır'da Sosyal Hayat•, s. 45-
48; Zeytü.n, Tarihu'l-Memalik, s. 211.
103 Bk. Yiğit, İslam Tarihi: Memlukler, s. 367-368; Eruz, "Memlük
ler (Sanatr, s. 97-100; aynca DİA'nın "Sultan Hasan Külliye
st, "Berkuk Külliyesi·, "Kayıtbay Külliyest gibi maddelerine
de bakılabilir.
161
Sözlük
163
oluşmaktadır (bk. Nüveyri, Nihıiyetü'l-ereb, VIII, 221-228;
Abdülmün'im Macid, Nüzum, il, 15-41).
164
binicilikten at üzerinde silah kullanmaya, atlı sporlardan
atların bütün özelliklerini bilmeye kadar birçok m.ilılmatı
içeren bir eğitim programıdır. Bu programdaki haşan düzey
leri Memlüklerin ilerlemelerinde önemli bir ölçü kabul edil
mekteydi (geniş bilgi için bk. Süleyman Kızıltoprak, Memlıik
Sistemi ve Memlıik Devleti'nin Kuruluşu, yüksek lisans tezi,
1997, Mimar Sinan Üniversitesi SBE, s. 108-110, 116-119).
165
el-ıstablü's-sultini: Memlükler döneminde sultana ait bi
neklerin bulunduğu "has ahırnlara verilen isimdir. Bunlar
"Kal'atülcebeın denilen Memlük sarayının içerisinde bulun
maktadır (bk. Abdülkadir Özcan, "Istabln, DİA, 1999, XIX,
203-206).
166
bilgi için bk. Rabbat, The Citadel of Cairo, s. 1-17, 50-282;
Eymen Fuad Seyyid, "Kahire", DİA, 2001, xxrv, s. 174).
167
ve ilahlık unsurlarının denk olduğunu kabul eden diyofizit
gruba mensuptur. İskenderiye, Kudüs ve Antakya patrik
liklerine ait bölgelerde yaşayan ve İsa'da ilahlık unsurunu
ön plana çıkaran monofizitler, Kadıköy Konsili'nde Bizans
imparatorunun görüşü olan diyofizitliğe destek olmalan se
bebiyle bölgelerindeki diyofizit gruba "imparatoru (melik)
destekleyenn anlamında "Melkai/Melkitn adını vermiştir.
Melkitler'in aslen Mısırlı olmadığı ve Mısır'daki Kıpti hı
ristiyanlar arasında azınlıkta kaldığı da belirtilmelidir (bk.
Kasım Abduh Kasım, Dirıisıit, s. 63-65; Mustafa Sinanoğlu,
"Melkaiyyen, DİA, 2004, XXIX, 84-85).
mukarnas: İslam mimarisinde uygulanan bir geçiş unsu
ru olup, kademeli çı.kıntılan olan basamaklı çatma tavan,
rengarenk alacalı işleme vb. anlamlar verilen bir süsleme çe
şididir (bk. Selçuk Mülayim, "Mukarnas·, DİA, 2006, XXXI ,
126-128).
168
teşkilatlanan ilk tarikat olarak kabul edilmektedir (bk. Mus
tafa Tahralı, "Rifaiyye", DİA, 2008, XXXV, 99-103).
169
Ya'kübi: Mısır'daki Kıpti hıristiyanlar arasında çoğunluğu
oluşturan ve monofizit gruba bağlı olan mezhebin adıdır.
Bu ismin onlara ilk patriklerinin adına nispetle verildiği
kaydedilmektedir. Kıpti hıristiyanlar arasında aslen Mısır
lı olanlar Ya'kübiler'dir (bk. Kasım Abduh Kasım, Dirasıit,
s. 65-66)
170
Kronoloji
171
il. Memlükler Dönemi Sultanlan
172
el-Melikü'n-Nasır Muhammed b. Kalavun
(üçüncü saltanatı) (709/1310)
el-Melikü'l-Mansılr Seyfeddin Ebıl Bekir
(741/1341)
el-Melikü'l-Eşref Al.aeddin Küçük
(742/1341)
el-Melikü'n-Nasır Ahmed
(742/1342)
el-Melikü's-Salih İsmail
(743/1342)
el-Melikü'l-Kaınil Seyfeddin Şaban 1
(746/1345)
el-Melikü'l-Muzaffer Zeynüddin Hacı 1
(747/1346)
el-Melikü'n-Nasır Hasan
(birinci saltanatı) (748/1347)
el-Melikü's-Salih Selahaddin
(752/1351)
el-Melikü'n-Nasır Hasan
(ikinci saltanatı) (755/1354)
el-Melikü'l-Mansılr Selahaddin Muhammed
(762/1361)
el-Melikü'l-Eşref Zeynüddin Şaban il
(764/1363)
el-Melikü'l-Mansılr Al.aeddin Ali
(778/1376)
el-Melikü's-Salih Zeynüddin Hacı il
(birinci saltanatı) (783-784/1381-1382)
173
B. Çerkez (Burô) Memlükleri Dönemi
(784-923/1382-1517)
el-Melikü'z-Zah.ir Berkuk
{birinci saltanatı) (784-791/1382-1389)
el-Melikü'z-Zahir Berkuk
(ikinci saltanatı) (792-801/1390-1399)
el-Melikü'n-Nasır Ferec
(birinci saltanatı) (801-808/1399-1405)
el-Melikü'l-Mansur Abdülaziz
(808/1405)
el-Melikü'n-Nasır Ferec
(ikinci saltanatı) (808-815/1405-1412)
el-Melikü'z-Zah.ir Tatar
(824/1421)
el-Melikü'l-Eşref Barsbay
(825-841/1422-1438)
el-Melikü'z-Zahir Çakmak
(842-857/1438-1453)
174
el-Melikü'l-Mansılr Osman b. Çakmak
(857/1453)
el-Melikü'z-Za.hir Hoşkadem
(865-872/1461-1467)
el-Melikü'l-Eşref Kayıtbay
(872-901/1468-1496)
el-Melikü'l-Eşref Canbolat
(905-906/1500-1501)
el-Melikü'l-Adil Tomanbay
(906/1501)
el-Melikü'l-EşrefTomanbay
(922-923/1516-1517)
175
Kaynakça*
177
...... , "Bahri MemlUklerden Sultan Kalavun ve Hanedanı", ITK Bel
leten, LIX/226 (1995), s. 605-620 .
...... , "Memlük-Haçlı Münasebetleri", Türk Dünyası Araştırma/an,
sy. 106 (1997), s. 416-451.
Aktaş, Kudret, Fatih ve 11. Bayezid Devrinde Osmanlı-Memlüklü
Münasebetleri (yüksek lisans tezi), Erciyes Üniversitesi SBE,
Kayseri, 1993.
Allouche, Adel, "Teguder's Ultimatum to Qalawun", Intemational
Joumal of Middle East Studies, XXIl/4 (1990), s. 437-446.
Amitai-Preiss, Reuven, Mongols and Mamluks The Mamluk-llkhanid
War, 1260-1281, Cambridge: Cambridge University, 1996 .
. . .... , "The Remaking of the Military Elite of Mamlük Egypt by al
Nasir Muhammad b. QalavO.n", Studia Islamica, LXXII (1990),
s. 145-163.
Ashtor, Eliyahu, A Soda/ and Economic History ofthe Near East in the
Middle Ages, London: Collins, 1976.
Asrar, N. Ahmet, "Hilafetin Osmanlılara Geçişi ile İlgili Rivayet
ler", trc. Süleyman Tülücü, Türk Dünyası Araştırma/an, sy. 22
(1983), s. 91-100.
Aşur, Fayid Hammad, el-Alıikıitü's-siyıisiyye beyne'l-Memtilik ve'l
Mugül fi'd-Devleti'l-Memlukiyyeti'l-ulti, Kahire: Darü'l-ma.irif,
1976.
Aşur, Said Abdülfettah, Edvıi' cedide ale'l-hurübi's-Salibiyye, Kahire:
ed-Darü'l-Mısriyye li't-te'lif ve't-terceme, 1964 .
...... , el-Asrü'l-Memluki fi Mısr ve'ş-Şıim, Kahire: Daru'n-nehdati'l
Mısriyye, 1396/1976 .
...... , el-Müctemau'l-Mısri fi asri Selıitini'l-Memıilik, Kahire: Darü'n
nehdati'l-Arabiyye, 1992 .
...... , Kubrus ve'l-hurubü's-Salibiyye, Kahire: el-Hey'etü'l
Mısriyyetü'l-amme, 2002.
Ayalon, David, "The Circassians in the Mamluk Kingdom", JAOS,
LXIX/3 (1949), s. 135-147 .
...... , "Studies on the Structure of the Mamluk Army: 1-III", BSO
AS, XV/2 (1953), s. 202-228; XV/3 (1953), s. 448-476; XVI/1
(1954), s. 57-90 .
..... , "The System of Payment in Mamluk Military Society", JES
HO, 1/1 (1958), s. 37-65; 1/3, s. 257-295.
178
...... , "MemlW<ler ve Deniz Kuvvetleri: İslam Alemi ile Hı.ristiyan
Avrupa Arasındaki Mücadelenin Bir Safhası", trc. Salih Öz
baran, TD, sy. 25 (1971), s. 39-50 .
. . .... , "Names, Titles and 'nisbas' of the Mamlılks", The Mamlük Mi-
litary Sodety, London: Variourum Reprints, 1979, s. 189-232 .
...... , "MamlUkiyyat", JSAI, II (1980), s. 321-349 .
....... , "From Ayyubids to Mamluks", REI, XLIX (1981), s. 43-57 .
...... , "Regarding Population Estimates in the Countries of Medieval
Islarn", JESHO, XXVIII (1985), s. 1-19 .
...... , "The End of the Mamlllk Sultanate", Studia Islamica, LXV
(1987), s. 125-148 .
....... , "Memlılk Devletinde Kölelik Sistemi", trc. Samira Kortantamer,
Tarih İncelemeleri Dergisi, IV (1989), s. 21 1-247 .
...... , "MemlUklü Ordusunda Bahriye Alayı", trc. Ali Aktan, Türk
Kültürü, XXVIII/326 (1990), s. 350-356 .
...... , "Bahri Mamlılks, Burji Marnlılks-Inadequate Narnes for the
Two Reigns of the Marnlılk Sultanate", Tarih, 1 (1990), s. 3-53 .
...... , "al-Bahriyya", El' (İng.), 1954, 1, 944-945.
Ayaz, Fatih Yahya, Bahri Memlulcler Döneminde Harameyn Hizmetle
ri (yüksek lisans tezi), MÜ SBE, İstanbul, 1998 .
...... , Türk Memlülcler Döneminde Saray Ağalığı Üstadarlık (1250-
1382), İstanbul: MÜ İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınlan, 2008 .
...... , Memlülcler Döneminde Vezirlik (1250-151 7), İstanbul: Türkiye
Diyanet Vakfı İsi.im Araştırmalan Merkezi Yayınlan, 2009 .
...... , "Divan Teşkilatı ve Osmanlı Divan-ı Hümayun'u", İslam Ku
n.ımlan Tarihi El Kitabı, ed. Eyüp Baş, Ankara: Grafiker Yayın
lan, 2013, s. 101-120 .
...... , Memlük-Kıbns İlişkileri Kıbns'ta İlk Türk Hakimiyeti, Adana:
Mehmet Giriş Basımevi, 2014 .
...... , "Memlül<ler Döneminde Vezirlerin Görevleri", Çukurova Üni
versitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, VI/1 (2006), s. 143-183 .
...... , "Türk Memlül<ler Döneminin Büyük Emirlerinden Yelboğa el
Ömeri (ö. 768/1366) ve İdaredeki Nüfuzu", Çukurova Üniver
sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, XVI/1 (2007), s. 81-100 .
...... , "Memlük-İlhanlı İlişkilerinde Bir Dönüm Noktası: Şakhab Sa
vaşı (702/1303)", Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergi
si, XV(2007), s. 1-32.
179
...... , "Memlük Sultanlanndan Seyfeddin Ebubekir ve Alaeddin Kü
çük Dönemlerinde (741-742/1341) Büyük Emirler Arasında
ki Mücadeleler", Dini Araştırmalar Dergisi, IX/27 (2007), s.
247-273 .
...... , "Memlük Tarihçilerine Göre Dulkadıroğlu Şahsuvar Bey İsya
nı", TTK Belleten, LXXVI l/279 (2013), s. 403-443.
. . .... , "Sır Katibi", DİA, 2009, XXXVI I , 116-117.
Aykurt, Çetin, Yavuz Sultan Selim'in Mısır Politikası (yüksek lisans
tezi), AÜ SBE, Ankara, 1992.
Ayni, Bedreddin, İkdü'l-cümdn fi tarihi ehli'z-zamdn, Beyazıt Dev
let Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2395; a.e., nşr. Muhammed
Muhammed Emin, 1-IV. Kahire: el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l
amme, 1407-1412/1987-92; a.e., nşr. Abdürrazık et-Tantavi
el-Karrnıit, Kahire: ez-Zehra li'l-i'Limi'l-Arabi, 1409/1989 .
...... , es-Seyfü'l-mühenned fi sfreti'l-Meliki'l-Müeyyed, nşr. Fehim M .
Şeltıit, Kahire: Daru'l-kütübi'l-Mısriyye, 1998.
Bauden, Frederic, "The Sons of al-Nasir Muhammad and the Po
litics of Puppets: Where Did it Ali Start?", Mamluk Studies
Review, XIIl/1 (2009), s. 53-81.
Baybars, Rükneddin ed-Devadar el-Mansıiri, et-Tuhfetü'l-mülukiyye
fi'd-Devleti't-Türkiyye, nşr. Abdülhamid Salih Hamdan, Kahi
re: ed-Daru'l-Mısriyyetü'l-Lübnaniyye, 1987 .
...... , Zübdetü'l-fikre fi tdrihi'l-hicre, nşr. Donald S. Richards, Beyrut:
Das Arabische Buch Bertin, 1419/1998.
Berkey, Jonathan, The Transmission ofKnuwledge in Medieval Cairo,
Princeton: Princeton University, 1992.
Buharalı, Eşref, "Kıbrıs'ta ilk Türkler veya Kıbns'ın Memlük
Hakimiyetine Girişi", Türk Dünyası Araştırma/an, sy. 95
(1995), s. 82-120.
Cevheri, İsm.iil b. Hammad, es-Sıhah, nşr. Ahmed Abcl.ülgafıir Attar,
1-VI, Beyrut: y.y., 1404/1984.
Cezerl, Muhammed b. İbrahim, Havddisü'z-zamdn ve enbaüh ve
vefeydtü'l-ekabir ve'l-a'yan min ebniiih, nşr. Ömer Abdüsselam
Tedmüri, 1-III, Beyrut: el-Mektebetü'l-asriyye, 1419/1998.
Çetin, Altan, Memluk Devletinde Askeri Teşkilat (doktora tezi), Gazi
Üniversitesi SBE, Ankara, 2002 .
...... , Memluk Devleti'nin Kuzey Sının, Ankara: TTK, 2009.
180
...... , "MemlOk Ka.ynaklanna Göre Mısır'ın Hududlan", Manas Üni
versitesi Sosyal Bilimler Dergisi, X (2004), s. 1-7 .
...... , ·selçuklu Teşkilatı'nın MemlOklere Tesiri", TTK Belleten,
LXVIII/251 (2004), s. 105-130.
Çubukçu, Asri, ·çalanak, el-Melikü'z-Zahi.r", DİA, 1993, VIII, 192-
193.
...... , "Ferec", DİA, 1995, XII, 370-371.
...... , "Laçin", DİA, 2003, XXVII, 39-40.
Devlet, Nadir, "İlhanlılar", Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi,
İstanbul: Çağ Yayınlan, 1987, IX, 63-102.
Ebu Şame el-Makdisi, Teracimü ricali'l-kameyni's-sadis ve's-sabi':
ez-Zeyl ale'r-Ravzateyn, nşr. Seyyid İzzet el-Attar el-Hüseyni,
Beyrut: Daru'l-cil, 1974.
Ebü'l-Fida, el-Muhtasar fi ahbari'l-beşer, nşr. M. Zeynühüm M. Azeb
v.dğr., I-IV, Kahire: Daru'l-maaru, 1998-99.
Elbendary, Amina A., "The Sultan, The Tyrant and the Hero: Chan
ging Medieval Perceptions of al-Zahir Baybars", Mamluk Stu
dies Review, V (2001), s. 141-157.
Emecen, Feridun, "Mercidabık Muharebesi", DİA,2004, XXIX, 174-
176.
...... , "Ridan.iye Savaşı", DİA, 2008, XXXV, 87-88.
Erdem, Ayşe Dudu, İlhanlı-Memlük Münasebetleri (yüksek lisans
tezi), Gazi Üniversitesi SBE, Ankara, 1998.
Ergun, Nuray, Ayni Calut Savaşı ve Neticeleri (65811260) (yüksek
lisans tezi), MÜ Türkiyat Araştırmalan Enstitüsü, İstanbul,
1999.
Enız, A. Fulya, "Memlükler (Sanat)", DİA, 2004, XXIX, 97-100.
Eymen Fuad Seyyid, "Kahire", DİA, 2001, xxıv, 173-175.
Fuess, Albrecht, "Rotting Ships and Razed Harbors: The Naval Po
licy of The Mamluks", Mamluk Studies Review, V (2001), s.
45-71.
Güneş, İbrahim, "MemlOk Sultanı I. Baybars'ın 1277 Yılındaki Ana
dolu Seferi", Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Temmuz,
2010, XX/2, s. 343-360.
Haarmann, Ulrich, "Rather the Injustice of the Turks Than the
Righteousness of the Arabs-Changing 'Ulama' Attitudes To
wards Mamluk Rule in the Late Fifteenth Century", Studia
Islamica, LXVIII (1988), s. 61-77.
181
Hacci, Hayat Nasır, Suver mine'l-haddrati'l-Arabiyyeti'l-İsldmiyye fi
saltanati'l-Memıilfk, Küveyt: Dlirü'l-kalem, 14121 1 992.
Halil b. Şah.in, Zübdetü Keşfi'l-memıilik ve beylini't-turuk ve'l-meslilik,
nşr. Paul Ravaisse, Paris: el-Matbaatü'l-cumhuriyye, 1894.
Hasan el-Başa, el-Fününü'l-fsllimiyye ve'l-vezliifale'l-lisliri'l-Arabiyye,
I-III, Kahire: Darü'n-nehdati'l-Arabiyye, ts.
Hatib el-Cevheri, İnbaü'l-hesr bi-ebnlii'l-asr, nşr. Hasan Habeşi, Ka
hire: Daru'l-fikri'l-Arabi, 1970 .
...... , Nüzhetü'n-nüfıi.s ve'l-ebdlin fi tevlirihi'z-zamiin, nşr. Hasan
Habeşi, I-IY. Kahire: Darü'l-kütüb - el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l
amme li'l-kit:ab, 1970-94.
Hess, Andrew C., "The Ottoman Conquest of Egypt (1517) and the
Beginning of the Si.xteenth-Century World War", IJMES, IV/1
(1973), s. 55-76.
Holt, P. M., EarlyMamluk Diplomacy (1260-1290),Leiden: E . J. Brill,
1995 .
...... , "The Sultanate of al-Mansur Lachin (696-8/1296-9}", BSOAS,
XXXVI/3 (1973), s. 521-532 .
...... , "The Position and Power of the Mamluk Sultan", BSOAS,
XXXVIII/2 (1975), s. 237-249 .
...... , "The İlhan Ahmad's Embassies to Qalavün: Two Contempo
rary Accounts", BSOAS, XLIX/1 (1986), s. 128-132 .
...... , "Memlil.k Sultanlığında Devlet Yapısı", trc. Samira Kortanta
mer, TTK Belleten, LII/202 (1988), s. 227-246.
Homerin, Th. Emil, "Memlılklar Dönemi Mısır'ında Sufiler ve
Tasavvuf Aleyhtarlan", trc. Salih Çift, Uludağ Üniversitesi
nahiyat Fakültesi Dergisi, XI/1 (2002), s. 243-264.
Humphreys, R. Stephen, "The Emergence of the Mamluk Army",
Studia Islamica, XLVI (1977), s. 147-179 .
....... , "Ayyubids, Mamluks and the Latin East in the Thirteenth Cen
tury", Mamlülr. Studies Review, II (1998), s. 1-17.
Irwin, Robert, The Middle East in the Middle Ages The Early Mamluk
Sultanate (1250-1382), Carbondale: Southem Illinois Univer
sity, 1986.
İbn Abdüzzahir, Teşrifü'l-eyyiim ve'l-usür fi sireti'l-Meliki'l-Mansür,
nşr. Murad Kamil, Kahire: Vizaretü's-sekafe ve'l-irşadi'l
kavmi, 1961.
182
...... , er-Ravzü'z-zahir fi sireti'/-Me/iki'z-Zahir, nşr. Abdülaziz el
Huveytır, Riyad: Müessesetü'l-fuad, 1396/1976.
İbn Dokmak, el-Cevherü's-semin fi siyeri'l-hulefa' ve'l-mülıik ve's
selatin, nşr. Said Abdülfettah Aşür, Mekke: Camiatü Ümmi'l
kura, 1403/1982 .
...... , el-İntisar li-vasıtati ikdi'l-emsar, nşr. Cari Vollers, IV-V, Frank
furt: Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wis
senschaften, 1413/1992.
İbn Eca, Muhammed b. Mahmud el-Halebi, el-Irak beyne'/-Memalik
ve'l-Osmaniyyine'/-Etrak maa rihleti'/-Emir Yeşbek ed-Devadar
li-Muhammed b. Mahmüd el-Ha/ehi el-mülakkab bi'bn Eca, nşr.
M. Ahmed Dehman, Dımaşk: Daru'l-fikr, 1406/1986.
İbn Fazlullah el-Ömeri, Mesalikü'l-ebsar fi memaliki'/-emsar,
Memalikü Mısr ve'ş-Şam ve'/-Hicaz ve'l-Yemen, nşr. Eymen
Fuad Seyyid, Kahire: Institut Français d'archeologie orienta
le, 1985 .
...... , et-Ta'rifbi'l-mustalahi'ş-şerif. nşr. M. Hüseyin Şemseddin, Bey
rut: Daru'l-kütübi'l-ilmiyye, 1408/1988.
İbn Habib el-Halebi, Tezkiretü'n-nebih fi eyyami'l-Mansür ve benih,
nşr. Muhammed Muhammed Emin, I-III, Kahire: Darü'l
kütüb - el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-amme li'l-kitab, 1976-86.
İbn Hacer el-Askalani, ed-Dürerü'l-kıimine fi a'yani'/-mieti's-samine,
nşr. Abdülvaris M. Ali, I-Iv, Beyrut: Daru'l-kütübi'l-ilmiyye,
1997.
...... , İnbaü'l-gumr bi-ebnai'l-umr, nşr. Hasan Habeşi, I-IV, Kahire:
el-Meclisü'l-a'Ia li'ş-şulın.i'l-İslamiyye, 1998.
İbn Haldun, el-İber ve divanü'l-mübtede' ve'l-haber, nşr. Halil
Şehh.ide, I-VIII, Beyrut: Daru'l-fikr, 1421/2001.
İbn Hal.likan, Vefeyatü'l-a'yan ve enbıiü ebnai'z-zaman, nşr. İhsan
Abbas, I-VIII, Beyrut: Daru Sadır, 1398/1978.
İbn Hicô, et-Tarih, nşr. Ebu Yahya Abdullah el-Kentleri, I-II, Beyrut:
Daru İbn Hazın, 1424/2003.
İbn İyas, Bedaiu'z-zühıir fi vekıiii'd-dühür, nşr. Muhammed Mustafa,
I-V, Kahire: el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-amme li'l-kitab, 1982-
84.
İbn Kadi Şühbe, et-Tarih, nşr. Adnan Derviş, I-Iv, Dımaşk: Institut
Français de Darnas, 1977-97.
183
İbn Kesir, Ebü'l-Fida, el-Biddye ve'n-nihdye, nşr. Ahmed Ebii Mülhim
v.dğr., 1-XIV, Beyrut: Dirü'l-kütübi'l-ilmiyye, ts.
İbn Manzılr, Lisı'Jnü'l-Arab, nşr. Yasir Süleyman Ebii Şadi - Mecdi
Fethi es-Seyyid, 1-XV. Kahire: el-Mektebetü't-tevfikıyye, ts.
İbn Sebat, Hamza b. Ahmed, Sıdku'l-ahbı'Jr: Tı'Jrih, nşr. Ömer
Abdüsselam Tedmüri, 1-11, Trablus: Jarrous Press, 1413/1993.
İbn Şedda.d, İzzeddin, Tı'Jrihu'l-Meliki'z-Zı'Jhir, nşr. Ahmed Hutayt,
Beyrut: Merkezü't-tıbaati'l-hadise, 1403/1983.
İbn Tağriberdi, en-Nüciımü'z-zı'Jhire fi mülüki Mısr ve'l-Kahire, 1 -XII ,
Kahire: Vizaretü's-sekafe ve'l-irşad, 1956; XIII, nşr. Fehim M.
Şeltüt, Kahire: el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-amme li't-te'lif ve'n
neşr, 1970; XIV nşr. Cemal M. Muhriz - Fehim M. Şeltüt, Ka
,
184
İbnü'l-Furat, Tıirihu'd-düvel ve'l-mülıik: Tdrihu İbni'l-Furdt, IX/1,
nşr. Kostantin Züreyk, Beyrut: el-Matbaatü'l-Emrik!niyye,
1936; IX/2, nşr. Kostantin Züreyk-Necla İzzeddin, Beyrut:
el-Matbaatü'l-Emrik!niyye, 1938.
İbnü'l-Hımsi, Şehabeddin Ahmed b. Muhammed, Havddisü'z
zamıin ve vefeyıitü'ş-şüyıih ve'l-akrdn, nşr. Ömer Abdüsselam
Tedmüri, I-III, Beyrut: el-Mektebetü'l-asriyye, 1419/1999.
İbnü'l-İmad, Şezerıitü'z-zeheb fi ahbıiri men zeheb, nşr. Abdülkadir
el-Arnaud - Mahmud el-Arnaud, I-X, Dımaşk: Daru İbn Kesir,
1406-14 /1986-93.
İbnü's-Suka.i, Tali Kitabi Vefeyıiti'l-a'yıin, nşr. ve trc. Jacqueline
Sublet, Dımaşk: el-Ma'hedü'l-Fransi li'd-dirasati'l-Arabiyye
bi-Dımaşk, 1974.
İbnü'ş-Şıhne, el-Bedrü'z-zıihir fi nusreti'l-Meliki'n-Nıisır, nşr.
Ömer Abdüsselam Tedmüri, Beyrut: Darü'l-kitabi'l-Arabi,
1403/1983.
İpşirli, Mehmet, "Kazasker", DİA, 2002, XXV. 140-143.
İzzeddin, M. Kemaleddin, el-Hareketü'l-ilmiyye fi Mısr fi devleti'l
Memıiliki'l-Çerıikise, Beyrut: Alemü'l-kütüb, 1410/1990.
Kaçar, Yasemin, Bahri Memluk Devleti'nin Eğitim Sistemi ve Medre
seler (yüksek lisans tezi), Gaziosmanpaşa Üniversitesi SBE,
Tokat, 2006.
Kafes, Mahmut, "Ebu Hayyan el-Endelüsi", DİA, 1994, X, 152-153.
Kahya, Esin, "İbnü'n-Nefis", DİA, 2000, XXI, 173-176.
Kalkaşendi, Subhu 'l-a'şıi fi sınıiati'l-inşıi, l-XV, Kahire: el-
Müessesetü'l-Mısriyyetü'l-amme, 1963 .
...... , Meıisirü'l-inıife fi meıilimi'l-hilıife, nşr. Abdüssettar Ahmed
Ferrac, I-III, Beyrut: Alemü'l-kütüb, 1980.
Kallek, Cengiz, "Hisbe", DİA, 1998, XVIII, 133-142.
Kanat, Cüneyt, Memlıik-Timurlu Münasebetleri (1382-1447) (dok
tora tezi), Ege Üniversitesi SBE, İzmir, 1996 .
...... , "Memlükler'in Baybars Zamanındaki (1360-1377) Suriye-Çu
kurova Siyaseti ve Bu Siyasetin Çukurova'run Türkleşmesin
deki Rolü", 111. Çukurova Halk Kültürü Bilgi Şöleni Sempozyumu:
Bildiriler, Adana: Adana Valiliği, 1999, s. 423-434 .
.. .... , "Gazan Han Zamanında MemlUk Devletine İltica Eden Uyrat
lar", Tarih İncelemeleri Dergisi, XV (2000), s. 106-120.
185
...... , "Baybars Zamanında Memlılk-İlhanlı Münasebetleri", Tarih
İncelemeleri Dergisi, XVI (2001), s. 31-45.
Kasım Abduh Kasım, Diriisiit f1 tarihi Mısri'l-ictimai, Kahire: Daru'l
maarif, 1983 .
...... , "Muhammed b. Kala.vun", DİA, 2005, XXX, 547-548.
Keleş, Bahattin, "Memlükler Döneminde Sosyal Yapı", Türkler,
nşr. Hasan Celal Güzel v.dğr., Ankara: Yeni Türkiye Yayınlan,
2002, V, 394-398.
...... , "Memlüklerde Ticaret", Türkler, nşr. Hasan Celal Güzel v.dğr.,
Ankara: Yeni Türkiye Yayınlan, 2002, V, 431-445.
Kılıç, Hulusi, "İbn Manzür", DİA, 1999, XX, 171-172.
Kızıltoprak, Süleyman, "Memlılk Sistemi", Türkler, nşr. Hasan Ce
lal Güzel v.dğr., Ankara: Yeni Türkiye Yayınlan, 2002, V, 320-
336.
...... , Memlük", DİA, 2004, XXIX, 87-90.
King, David A., "The Astronomy of the Mamluks", ISIS: An lntema
tional Review Devoted to the History ofScience and its Cultural
lnfluences, LXXIV/4 (1983), s. 531-555.
Kopraman, Kazım Yaşar, Mısır Memlükleri Tarihi: Sultan al-Malik al
Mu'ayyad Şeyh al-Mahmüdi Devri (1412-1421), Ankara: Kültür
Bakanlığı, 1989.
...... , "Mısır Memlükleri (1250-1517)", Doğuştan Günümüze Büyük
İslam Tarihi, İstanbul: Çağ Yayınlan, 1992, VI, 433-543 .
...... , "Memlükler Döneminde Mısır'da Sosyal Hayat", Doğuştan Gü
nümüze Büyük İslam Tarihi, İstanbul: Çağ Yayınlan, 1992, VII,
17-48 .
...... , "Bahriyye", DİA, 1991, ıv, 512 .
...... , "Barsbay", DİA, 1992, V, 84-85 .
...... , "Baybars il", DİA, 1992, V, 224.
...... , "Divan (Memlükler)", DİA, 1994, IX, 383.
Kortantamer, Samira, Bahri Memlüklar'da Üst Yönetim Mensuplan
ve Aralanndaki İlişkiler, İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fa
kültesi, 1993 .
...... , "Memlllk Toplumunda Kadın", Türkler, nşr. Hasan Celal Güzel
v.dğr., Ankara: Yeni Türkiye Yayınlan, 2002, V, 406-412 .
...... , "Memlüklarda Devlet Yönetimi ve Bürokrasi", Tarih İnceleme
leri Dergisi, il (1984), s. 27-45.
Köprülü, M. Fuad, "Baybars I", İA, 1997, il, 360-363.
186
Kütübi, Fevlitü'l-Vefeyıit ve'z-zeyl aleyhti, nşr. İhsan Abbas, 1-V. Bey
rut: Daru Sadır, 1973-74.
Lane-Poole, Stanley, A History ofEgypt in the Middle Ages, London:
Methuen Co.Ltd., 1901.
Lapidus, Ira, Müdün İslıimiyye fi ahdi'l-Memıilik, trc. Ali Mazi, Bey
rut: el-Ehliyye li'n-neşr ve't-tevzi', 1987.
Levanoni, Amalia, "The Marnluk Conception of the Sultanate•, IJ
MES, XXVI/3 (1994), s. 373-392 .
...... , "Usta.dar", EI2 (İng.), 2000, X, 925.
Little, Donald P. , "Notes on the Early Nazar al-Khass", The Mamluks
in Egyptian Politics and Sodety, ed. Thornas Philips-Ulrich Ha
armann, Carnbridge: Cambridge University, 1998, s. 235-253.
Makrizi, İgıisetü'l-ümme bi-keş(i'l-gumme, nşr. M. Mustafa Ziyade -
Cemaleddin eş-Şeyyal, Kahire: Lecnetü't-te'lif ve't-terceme,
1957 .
...... , es-Sülük li-ma'rifeti düveli'l-mülük, nşr. M. Mustafa Ziyade
- Said Abdülfettah Aşür, 1-Xll, Kahire: Lecnetü't-te'lif ve't
terceme, 1957-73 .
...... , el-Mukaffe'l-kebir, nşr. Muhammed el-Ya'Iavi, I-VIII, Beyrut:
Daru'l-Garbi'l-İsl.imi,l411/1991 .
...... , el-Hıtat: el-Mevıiiz ve'l-i'tibıir bi-zikri'l-hıtat ve'l-ıislir, 1-II, Bey
rut: Daru Sadır, ts.
Manjikian, Sevak Joseph, Education and Training Under the Mamlüks
(yüksek lisans tezi), McGill University Institute of Islamic
Studies, Montreal, 1998.
Mayer, Leo Aryeh, el-Melıibisü'l-Memlıikiyye, trc. Salih Şitti, Kahire:
el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-amme li'l-kitab, 1972.
Mekin, Ahbıirü'l-Eyyübiyyin, nşr. Claude Cahen, Bulletin d'Etudes
Orientales içinde, XV (1955-57), s. 127-184.
Mufaddal b. Ebü'l-Fezail, en-Nehcü's-sedid ve'd-dürrü'l-ferid: Histoire
des sultans mamlouks, nşr. ve trc. E. Blochet, Patrologie Orien
tale serisi içinde: XIl/l, Paris: Firrnin-Didot, 1919, s. 345-350;
XIV/2 (1920), s. 375-672; XX/3 (1929), s. 1-270; a.e.: Agypten
und Syrien zwischen 1317 und 1341 in der Chronik des Mufaddal
b. Ahi l-Fada'il, nşr. ve trc. Samira Kortantamer, Freiburg: K.
Schwarz, 1973.
Muir, William, The Mameluke or Slave Dynasty ofEgypt, Amsterdam:
Oriental Press,1968.
187
Muslu, Emire Cihan, Ottoman-Mamluk Relations: Diplomacy and
Perceptions (doktora tezi), Harward University History and
Middle Eastern Studies, Cambridge/Massachusetts, 2007.
Necmeddin el-Gazzi, el-Kevıikibü's-sıiire bi-a'yıini'l-mieti'l-ıişire,
nşr. Halil el-Mansür, 1-III, Beyrut: Darü'l-kütübi'l-ilmiyye,
1418/1997.
Nielsen, Jorgen S., Secular Justice in an Islamic State: Mazıilim
under the Bahri Mamlüks 66211264-78911387, Leiden-Ne
derland: Nederlands Historisch-Archaeologisch lnstituut te
lstanbul, 1985.
Nuaymi, ed-Dıiris fi tıirihi'l-medıiris, 1-11, Beyrut: Darü'l-kütübi'l
ilmiyye, 1410/1990.
Nüveyri, Ahmed b. Abdülvehhab, Nihayetü'l-ereb fi fününi'l-edeb,
1-XVIII, Kahire: Vizaretü's-sekafe ve'l-irşad, ts.; XIX-XXVII,
nşr. M. Ebü'l-Fazl v.dğr., Kahire: en-Nehdatü'l-Mısriyyetü' l
amme, 1975-85; XXIX, nşr. M. Ziyaeddin er-Reyyis- M .
Mustafa Ziyade, Kahire: el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-am me
li'l-kitab, 1992; XXX, nşr. Muhammed A. Şaire-M. Mustafa
Ziyade, Kahire: el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-amme li'l-kitab,
1990; XXXI, nşr. Baz el-Arini-Abdülaziz el-Ehvani, Kahire:
el-Hey'etü'l-Mısriyyetü'l-amme li'l-kitab, 1412/1992; XXXl l,
nşr. Fehim M. Şeltüt v.dğr., Kahire: Daru'l-kütübi'l-Mısriyye,
1998; XXXIII, nşr. Mustafa Hicizi-M. Mustafa Ziyade, Kahire:
Daru'l-kütübi'l-Mısriyye,1997.
Özaydın, Abdülkerim, "Aynicalüt Savaşı", DİA, 1991, iV, 275-2 76.
...... , "Halil b. Kalavun", DİA, 1997, XV, 319-320 .
...... , "Hasan b. Muhammed b. Kalavun", DİA, 1997, XVI, 332-3 33.
...... , "Kadı Burhaneddin", DİA, 2001, xxıv, 76-77.
Özbek, Süleyman, el-Melikü'z-Zıihir Rükne'd-din Baybars El
Bundukdıiri (?-1277) Hayatı ve Faaliyetleri (yüksek lisans tezi),
AÜ SBE, Ankara, 1988 .
...... , "Yakın Doğu Türk-İslam Tarihinin Akışını Değiştiren Bir Mey
dan Savaşı: Ayn Calud", Türkler, nşr. Hasan Celal Güzel v.dğr.,
Ankara: Yeni Türkiye Yayınlan, 2002, V. 127-133 .
...... , "Türkiye Selçukluları-Memluk Münasebetleri (1250-12 77)",
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 1/2 (1999),
s. 43-61.
Özcan, Abdülkadir, "Hoşkadem", DİA, 1998, XVIII, 249-250.
188
Özcan, Arzu, Memluk Devletinde Merkez Teşkilatı (yüksek lisans
tezi), Gaziosmanpaşa Üniversitesi SBE, Tokat, 2006.
Özen, Şükrü, •Kadılkudat", DİA, 2001, xxıv, 77-82.
Pedani, Maria Pia, "Bahri Memlılklerle Venedikliler Arasındaki
Ticari Antlaşmalar", trc. Mahmut Yavaşi, Türkler, nşr. Hasan
Celal Güzel v.dğr., Ankara: Yeni Türkiye Yayınlan, 2002, V.
423-430.
Petry, Cari F., The Civilian Elite of Cairo in the Later Middle Ages,
Princeton: Princeton University, 1981 .
...... , ·scholastic Stasis in Medieval lslam Reconsidered: Mamluk
Patronage in Cairo", Poetics Today, XIV/2 (1993), s. 323-348.
Popper, William, Egypt and Syria Under the Circassian Sultans 1382-
1468 A.D., Berkeley: University of Califomia, 1955.
Rabbat, Nasser O., The Citadel ofCairo, Leiden: Brill, 1995 .
...... , "The ldeological Significance of the Dıiru'ladl in the Medieval
lslamic Orient", IJMES, XXVIl/1 (1995), s. 3-28.
Rabie, Hassanein, The Financial System of Egypt, London: Oxford
University, 1972.
Rapoport, Yossef, "Legal Diversity in the Age of Taqlid: The Four
Chief Qadi under the Mamluks", Islamic Law and Society, X/2
(2003), s. 210-228.
Rundman, S., Haçlı Seferleri Tarihi, trc. Fikret lşıltan, 1-III, Ankara:
TIK, 1986-87.
Safedi, el-Vafi bi'l-vefeyıit, nşr. Helmut Ritter v.dğr., 1-, Wiesbaden:
Franz Steiner Verlag, 1381/1962-.
...... , A'yanü'l-asr ve a'vanü'n-nasr, nşr. Ali Ebü Zeyd v.dğr., 1-VI, Bey
rut-Dımaşk: Daru'l-fikr, 1418/1998.
Saray, Mehmet, "Altın Orda Hanlığı", DİA, 1989, il, 538-540.
Seh.avi, Şemseddin, ed-Daılü'l-lami' li-ehli'l-kami't-tasi', 1-XII, Kahi
re: Darü'l-kitabi'l-İslimi, ts.
...... , et-Tibrü'l-mesbi.ik fi zeyli's-Süli.ik, Kahire: Mektebetü'l
külliyyati'l-Ezheriyye, ts.
...... , Vecizü'l-kelam fi'z-zeyl ala Düveli'l-İslam, nşr. Beşşar Avvad
Ma'rüf v.dğr., 1-IV, Beyrut: Müessesetü'r-risale, 1416/1995.
Seyyid Muhammed es-Seyyid, "Kansu Gavri", DİA, 2001, XXIV,
314-316.
Shoshan, Boaz, Popular Culture in Medieval Cairo, Cambridge:
Cambridge University, 1993.
189
Smith, John M. Jr., · 'Ayn Jahlt: Mamlılk Success or Mongol Failu
re?", HJAS, ILIV/2 (1984), s. 307-328.
Steenbergen, Jo Van, "The Amir Qawsıln, Statesman or Courtier?
(720-741 AH/1320-1341 AD)", Egypt and Syria in the Fatimid,
Ayyubid and Mamluk Eras, III, ed. U. Vermeulen-Jo van Steen
bergen, Leuven: Uitgeverij Peeters, 2001, s. 449-466.
Sübki, Taceddin, Muidü'n-niam ve mübidü'n-nikam, Beyrut:
Müessesetü'l-kütübi's-sekafiyye, 1407/1986.
Sümer, Faruk, "Çukurova Tarihine Dair Araştırmalar (Fetihten XVI .
Yüzyılın İkinci Yansına Kadar)", Tarih Araştırma/an Dergisi,
1/1 (1963), s. 1-113 .
...... , "Yavuz Selim Halifeliği Devraldı mı?", TTK Belleten, LVI/217
(1992), sy. 675-701.
...... . "Akkoyunlular", DİA, 1989, il, 270-274 .
...... , "Karakoyunlular", DİA, 2001, xxıv, 434-438.
...... , "Karamanoğullan", DİA, 2001, xxıv, 454-460 .
...... , "Ramazanoğullan", DİA, 2007, XXXIV, 442-445.
Sürur, M. Cem.ileddin, Devletü Beni Kalavun fi Mısr, Kahire: Darü'l
fikri'l-Arabi, 1947.
Süyılti, Hüsnü'l-muhadara fi ahbdri Mısr ve'l-Kahire, Kahire:
Matbaatü'l-mevsılat, ts.
...... , el-Müstazraf min ahbari'l-cevari, nşr. Selahaddin el-Müneccid,
Beyrut: D.irü'l-kit.ibi'l-cedid, 1976.
Şafi' b. Ali el-Askalani, el-Fazlü'l-me'sur min sireti's-Sultan el
Meliki'l-Mansur, nşr. Ömer Ahdüssel.im Tedmüri, Beyrut: el
Mektebetü'l-asriyye, 1418/1998.
Şeşen, Ramazan, Müslümanlarda Tarih-Coğrafya Yazıcılığı, İstanbul:
İSAR Vakfı, 1998.
...... , Salahaddin Eyyubi ve Devri, İstanbul: İSAR Vakfı, 2000 .
...... , İslam Coğrafyacılanna Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara:
TTK, 2001.
...... , Salahaddin'den Baybars'a Eyyubiler-Memluklar (1 1 93-1260),
İstanbul: İSAR Vakfı, 2007.
Takküş, M. Süheyl, Tarihu'l-Memalik fi Mısr ve Biladi'ş-Şıim (648-
92311250-151 7), Beyrut: Darü'n-nef.i.is, 1999.
Taneri, Aydın, "Çaşnigir", DİA, 1993, VIII, 232.
Tansel, Selahattin, Osmanlı Kaynaklanna Göre Fatih Sultan
Mehmed'in Siyasi ve Askeri Faaliyeti, Ankara: TTK, 1999.
190
Tekindağ, M. C. Şehabeddin, Berkuk Devrinde Memlük Sultanlığı,
İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 1961 .
...... , "il. Bayezid Devrinde Çukur-ova'da Nüfuz Mücadelesi, İlk
Osmanlı-MemlW<lu Savaşlan (1485-1491)", TTK Belleten,
XXXI/123 (1967), s. 345-373 .
...... , "MemlUk Sultanlığı Tarihine Toplu Bir Bakış", TD, sy. 25
(1971), s. 1-38.
...... , "Fatih Devrinde Osmanlı-MemlW<lu Münasebetleri", TD, sy.
30 (1976), s. 73-98.
...... , "Berkuk", DİA, 1992, V. 511.
Thorau, Peter, The Lion ofEgypt Sultan Baybars I and the Near East
in the Thirteenth Century, trc. P. M. Holt, London: Longman,
1992.
Tomar, Cengiz, Memluk Devleti'nin Kuruluşu (1240-1260) (yüksek
lisans tezi), MÜ Türkiyat Araştırrnalan Enstitüsü, İstanbul,
1996.
...... , "el-Meli.kü'l-Eşref, İnal", DİA, 2004, XXIX, 63-64.
Ubade, Abdülfettah, Sü(ünü'l-üstüli'l-İslami ve envauha, Kahire:
Matbaatü'l-hilal, 1913.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Aklcoyunlu, Karako-
yunlu Devletleri, Ankara: TTK, 1988 .
...... , Osmanlı Devletinin nmiye Teşkilatı, Ankara: TTK, 1988 .
...... , Osmanlı Devleti Teşkilatına Medhal, Ankara: TTK, 1988 .
...... , Osmanlı Tarihi, Ankara 2006, il.
Wansbrough, John, "A Mamluk Letter of 877/1473", BSOAS,
XXIV/2 (1961), s. 200-213 .
...... , "A Mamluk Ambassador to Venice in 913/1507", BSOAS,
XXVI/3 (1963), s. 503-530.
Ya'kübi, Kitabü'l-Büldan, nşr. M. J. de Goeje, Leiden: E. J. Brill ,
1892.
Ya.küt el-Hamevi, Mu'cemü'l-büldan, I-VII, Beyrut: Daru Sadır,
1995-96.
Yıldız, Hakkı Dursun, İslamiyet ve Türkler, İstanbul: İstanbul Üni
versitesi Edebiyat Fakültesi, 1976.
Yılmaz, Muhammet, İbn Hacer'in Hocalan Bağlamında Kadın Hadis
çiler, Ankara: Araştırma Yayınlan, 2008.
Yiğit, İsmail, Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal İslam Tarihi: Memlükler, VII,
İstanbul: Kayıhan Yayınevi, 1991.
191
...... , "MemlUkler Dönemi (1250-1517) İlmi Hareketine Genel Bir
Bakış", Türkler, nşr. Hasan CeW Güzel v.dğr., Ankara: Yeni
Türkiye Yayınlan, 2002, V. 748-756 .
...... , "Ayniyi Yetiştiren Memlukler İlmi Hareketine Genel Bir Ba-
kış", MÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. 11-12 (1997), s. 27-45 .
...... , "Kalavun", DİA, 2001, XXIV, 227-228 .
...... , "Kayıtbay", DİA, 2002, XXV, 80-81 .
...... , "el-Melikü'l-Kimil, Şa'ban", DİA, 2004, XXIX 70 .
,
192
Dizin
193
Berkuk, el-Melikü'z-Zahir • 48, Demenhur • 103
49, 54-56, 59, 80, 83, 89, 94, Desılk.ıyye • 126, 127, 164
102, 118, 174 devadar • 93, 94; -Iık • 93
beylerbeyi • 92 ed-Devletü't-Türkiyye • 25
Beysan • 33 devşirme • 21
Birecik • 101 Dımaşk • 35, 39-41, 55-57, 61, 65,
Buhari • 130, 146 92, 97, 101, 102, 120, 126,
Buhayre • 121 134-136, 142
Bunduk • 108 Dimyat • 67, 84, 111, 112, 120
Burci Memlükleri • 25, 37, 40 Divanü istiffil'd-devle • 100
aynca bk. Çerkez Memlükleri Divanü istiffil's-sohbe • 100
el-büyiitatü's-sultaniyye 93, 163
ed-Divanü'l-müfred
•
• 94
büyük üstadüddar • 94, 131
Doğu Anadolu • 83
Dulkadıroğullan • 58, 59, 61-63,
Canbolat min Yeşbek el-Eşrefi,
68, 75, 82, 83
el-Melikü'l-Eşref • 65, 175
candar emiri • 93
Ebu Hayyan el-Endelüsi • 138,
Celaleddin el-Mahalli 137
139
Cem Sultan • 62, 76
Ebu Said Bahadır • 42, 77
Ceneviz • 84
Elbistan • 35, 56, 79, 82
cevali • 114, 123, 164
el-emirü'l-kebir • 92
cevamik • 107
Endülüs • 125, 133, 146
Cidde • 67
Ermeniler • 37, 42, 84
Cize • 72
Eşrefiyye • 6 1 , 66, 103; -
cizye • 114, 164
Memlükleri • 61
cündi • 117
Eyyiibi Devleti • 22
Ezher • 130, 136
Çakmak, el-Melikü'z-Zahir • 60,
80, 174, 175
Faraskur • 27
Çaldıran • 69
Fatımiler • 22, 59
çaliş • 107, 108
fels 114
Çerkez (Burci) Memlükleri
•
• 9, 12,
23, 37, 48, 53, 59, 62, 64, Ferec, el-Melikü'n-Nasır • 56, 75,
80, 83, 89, 93, 100, 110, 113, 80, 142, 174
194
Haçlılar • 11, 26, 27, 35-37, 47, İbn İy.is • 138
75, 84, 102, 107, 123, 126, İbn Kayyim el-Cevziyye • 137
143, 144, 165, 171 İbn Kesir • 137, 139, 146
Halep • 34, 42, 46, 56, 66, 69, 70, İbn Manzür • 138
92, 101, 102, 134 İbn Tağriberdi • 138
Halil, el-Melikü'l-Eşref • 37, 38, İbn Teymiyye • 127, 137, 146
53, 82, 84, 172 lm.idüddin lsm.1.il, el-Melikü's-
Hama • 40, 101, 102 Salih • 44
Haremeyn • 66, 76 imam Busiri • 140
H.irizmliler • 26 imretü; - ahüriyye • 93; -
Hasan er-Remmah 140 candar • 93; - meclis • 92;
Hayır Bey • 70 - mie • 25; - silah • 93
hazindar • 94 inal, el-Melikü'l-Eşref • 60, 169,
el-hazind.iriyye • 94 175
hıristiyan • 85, 122, 123, 133, 167 ini/iniyy.it • 24
Hicaz • 11, 61, 75, 102, 110, 144 İran • 42, 77
hil'at • 90, 96, 107, 132, 165 İskenderiye • 47, 65, 67, 84, 98,
Hindistan • 67, 84, 112 102, 111, 112, 120, 134, 168,
Hint denizi • 66 169, 171
hisbe nazırlığı • 98 ispanya • 66
hoca • 23, 24, 135 İstanbul • 12, 16, 164
hond • 124 itaka • 24, 117
hoşdiş • 24, 27 lzzeddin Aybek et-Türkm.ini,
hoşdişiyye • 24, 103 el-Melikü'l-Muiz • 27, 31,
Hoşkadem, el-Melikü'z- 78, 172
Z.ihir • 61, 62, 69, 76, 175 lzzeddin b. Abdüsselam • 137
Hoşkademiyye • 103
el-hucübiyye • 93 Kadı Burh.ineddin Ahmed 83
Humus • 36, 40 Kadı Burh.ineddin Devleti 83
huzur üst.idüdd.irı • 94 K.ifiyeci • 138
Hüligü • 33 Kafkasya • 23, 53
Hüs.imeddin Uçin, el-Melikü'l Kahire • 40, 44, 48, 54-56, 63, 68,
Mansür • 39, 53, 172 70-72, 90, 97, 98, 101, 102,
111, 112, 120, 122, 126, 127,
Irak • 83, 111, 167 129, 132, 134, 135, 142, 166
el-ıstablü's-sulUni • 93, 166 Kal'atülcebel • 23, 37, 99, 121,
128, 129, 132, 141, 166, 169,
İbn Abdüzzahir • 35, 139, 182 199, 200
İbn Dokmak • 139, 183-185 Kal'atülmüslimin • 37
İbn Ebü Usaybia • 140 Kal'atürrüm • 37
İbn Fazlullah el-Ömeri • 138, KalaVlln • 36, 37, 40-43, 53, 141,
139, 146 172; - Medresesi • 141
İbn Hacer el-Askalani • 137 Kalkaşendi • 138, 139, 146, 164
İbn Haldün • 115, 138, 146 Kansu el-Eşrefi, el-Melikü'z
İbn Halli.k.in • 138, 146 Zahir • 169, 175
195
Kansu Gavri, el-Melikü'l-Eşref mekhale • 108
64-68, 70, 76, 139, 175 Mekke • 66, 72, 134, 169
Kansu Hamsemie, el-Melikü'l- meks • 114
Eşref • 64, 175 Melkit • 122, 167
Kara Yusuf • 84 Memlük Devleti • 12, 13, 19, 23,
Karaim • 122 25-27, 31, 33-35, 37, 40, 42,
Karakoyunlular • 83 46, 53, 54, 58, 59, 63, 66, 67,
Karamanoğulları • 58, 61, 62, 82 70, 72, 75-77, 81, 82, 85, 91,
karanis • 104 98, 103, 105, 108-110, 112,
Karimi • 113 113, 115, 117, 119, 123, 125,
Karraıın • 167 132, 133, 144, 145, 171, 202
Kaside-i Bürde • 140 Mercidabık • 70, 90, 144, 145, 171
Kasta!Lini • 137 Mısır • 11, 20-23, 25, 27, 28,
kaşif • 103, 167 31-34, 39, 43-45, 55-57, 60,
Kavalalı Mehmed Ali Paşa • 25, 65, 66, 69-72, 75-78, 90-92,
145 96-99, 102, 106, 110-113,
Kavsun • 43 115, 116, 119-122, 126, 131,
Kayıtbay, el-Melikü'l-Eşref • 62- 138, 140, 144, 145, 163, 164,
64, 66, 76, 109, 142, 175; 167, 168, 170, 171
Sarayı • 142 Mina • 121
Kerek • 35, 36, 39, 40, 44, 55, 101 Misis • 42, 47
Kıbrıs • 47, 58-61, 84, 106, 143, Moğollar • 11, 26, 28, 31-33, 35-
171 38, 40, 75, 78, 79, 81, 84, 90,
Kıpçak • 26 111, 125, 133, 143-145, 171
Kıpti • 122, 123, 131, 133, 167, Moğoltay b. Kılıç • 137
168, 170 Molla Şemseddin Fenari • 134
Kızıldeniz • 66, 105, 112 Mu'tasım-Billah • 21
Kilikya Ermeni Krallığı • 47 Muhammed b. Danyal el-
Konya • 78, 82 Huzfil • 139
Kozan • 47, 81 Muhammed ed-Demiri • 140
Kudüs • 31, 134, 165, 168 Muhammed el-Huveyyi • 140
Kurtubi • 137 Muhammed b. Kalavun,
Kutuz • 32-34 el-Melikü'n-Nasır • 38-43,
Kuzey Afrika • 141 46, 47, 53, 54, 100, 127, 164,
Kütübi • 138 172, 173
Muhammed b. Kayıtbay,
IX. Louis • 27 el-Melikü'n-Nasır • 175
Muhammed b. Tatar, el-Melikü's-
maaşlar • 107 Salih • 174
Makrizi • 27, 54, 115, 118, 135, Muhyiddin en-Nevevi • 137
138, 146, 164 Muhyiddin İbnü'l-Arabi • 127
Malatya • 42, 56, 70, 75 Mukaddime • 146
Mansolre • 27 Musul • 32
Maraş • 82 Muzafferüddin MOs.1, el-Melikü'l
Medine • 66, 134 Eşref • 31, 32
196
mülcüs • 114 Ridaniye • 69, 71, 145, 171
Müsta'sım-Billah • 27 Rif.iiyye • 126, 127, 168
müstahdemün • 104 Rodos • 60, 84
Müstain-Billah, el-Melikü'l-
Aclil • 57, 91, 174 Safed • 101, 102
Müstansır-Billah • 22 Safeviler • 68, 69, 76, 81
1. Müsta'sım • 90 Said • 32, 115, 116, 122
Müstemsik • 90 Silihiyye Hankalu • 127
müşterevat • 103 saltanat n.iibliği • 42, 91, 93, 95,
1. Mütevekkil • 90 101, 102
Samerra • 21
Nablus • 33 Samira • 122, 169
en-n.iibü'l-kafil • 92 saray ağalığı • 94
Nasırüddin Hasan, el-Melikü'n- sefer nafakalan • 107
Nasır • 45, 46 Sehavi • 138, 146
Necrneddin Eyyüb, el-Melikü's- Selahaddin Muhammed,
Silih • 26 el-Melikü'l-Mansür • 47,
neffatin • 108 173
Niğde • 58, 82 Selahaddin, el-Melikü's-
Nil • 26, 72, 110, 125, 130, 131 Salih • 46, 167, 173
Nüreddin Ali b. Aybek, el-Melikü'l- Selahaddin-i Eyyübi • 22, 26, 121,
Mansür • 32, 166, 172 143, 166
Nüveyri • 138, 139, 146, 164 Semerkant • 21
Seyfeddin Ebü Bekir, el-Melikü'l
ordu nazırlığı • 96 Mansür • 43, 173
Orta Asya • 23, 26, 68, 80, 140, Seyfeddin Kalavun, el-Melikü'l
143 Mansür • 36, 38, 39, 53,
Osman, el-Melikü'l-Mansür • 60, 89, 95, 99, 172
175 Seyfeddin Kutuz, el-Melikü'l-
Osmanlı • 11, 62, 63, 67, 68, 70, Muzaffer • 32, 172
71, 75, 80, 82, 91, 145, 171 sımat • 94
sır katibi • 95, 96, 99, 101
Hz. Ömer • 106 Sibirya • 79
Siyeru a'/ami'n-nübela • 146
papalık • 66 Sultan Hasan medresesi • 141
Portekiz • 66, 84 sultan memlükleri/el-memalikü's-
Portekizliler • 66, 67, 113 sultaniyye • 92-95, 100,
103, 169
Rabbaniyyün • 122, 168 Suriye • 23, 31-33, 35, 37, 40, 41,
Rahbe • 37 43, 44, 55, 57, 60, 69, 70, 75,
rakik • 19 77, 80, 81, 84, 96, 99, 101,
Ramazan Bey • 81 102, 106, 110, 116, 119-122,
Ramazanoğullan Beyliği • 81 143, 171
Ravza adası • 26, 131 Sülemiş • 36
ribat • 124, 126, 135, 136, 142 Süyüti • 137, 138, 146
197
Şahbudak • 63 ümera memlükleri • 103
Şahsuvar • 63, 82 Ümitburnu • 67, 113
Urfa • 63
Uzun Hasan • 83
198
Resimler ve Harita
I'
.l~JAIJIUll~Jll