Professional Documents
Culture Documents
BİLDİRİLER PROCEEDINGS
Editörler / Editors
Kayhan DÖRTLÜK
Oğuz TEKİN
Remziye BOYRAZ SEYHAN
Birinci Uluslararası
Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi - Bildiriler
Editörler / Editors
Kayhan DÖRTLÜK
Oğuz TEKİN
Remziye BOYRAZ SEYHAN
ISBN 978-605-4018-21-5
Bu kitapta yayınlanan bildirilerin yayım hakkı saklıdır. AKMED ve yazarlarının yazılı izni olmaksızın
hiçbir yolla çoğaltılamaz, basılamaz, yayınlanamaz.
All rights reserved. No part of this book may be used or reproduced in any manner without written
permission from the AKMED and the authors.
Yap›m / Production
Zero Prodüksiyon Ltd.
Baskı / Printed by
Oksijen Basım ve Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.
100. Yıl Mah. Matbaacılar Sit. 2. Cad. No: 202/A Bağcılar - İstanbul
Tel: +90 (212) 325 71 25 Fax: +90 (212) 325 61 99
Sertifika / Certificate No: 29487
Bu makalede Türkiye Selçuklularının bastırdıkları sikkeler üzerinde yer alan ve numismatik ilmi-
nin yanı sıra, siyasi ve sosyal tarih için de büyük önem taşıyan metinleri, bastıran kişinin kendini
ifade edişi ve vermek istediği mesajları tahlil edilmeye çalışılacaktır. Bu araştırmada Numismat
Y. İzmirlier’in 2009 yılında yayınladığı katalog1 kullanılmıştır.
Bilindiği üzere sikkeler öncelikle iktisadi bir araç olmakla birlikte, bastıranın adıyla birlikte
onun siyasi konumunu, dini tercihlerini ifade eden bazı ibarelerden oluşan yazıları, tasvirleri ve
ya figürleri taşıması dolayısıyla sembolik bir anlam da ifade ederler ve bu yönüyle kamuoyuna
mesaj verirler. Bu durum genellikle bütün sikkelerde, İslam dünyasında ve diğer Selçuklu devlet-
lerinde basılan sikkelerde uygulandığı gibi Türkiye Selçukluları’nın bastırdığı sikkelerde de gö-
rülür (Tab. 1). En geniş kullanımıyla bastıranın adı, babasının adı, resmi unvanı, lâkabı, künyesi,
diğer sıfatları, tâbi ise metbû hükümdarın adı ve unvanı ile tanıdığı halifenin adı ve unvanına yer
verilebilir. Bunlarla birlikte besmele, kelime-i tevhid, belirli bir ayet veya hükümdarın gücünün
üzerinde, asıl mülkün, ululuğun, nimetin Allah’a mahsus olduğunu ifade eden cümlecikler yer
alabilir. Ayrıca yazılarla verilmek istenen mesaj, muhtelif tasvirlerle de pekiştirilebilir. Fakat bü-
tün bu sayılanların kullanımında bir standart yoktur.
Ayrıca bu unsurların sikkeler üzerinde gelişigüzel veya fantezi olsun diye yer almadığı da
aşikârdır. Zira incelendiğinde bunların büyük kısmının siyasi veya sosyal gelişmelerle bağlantılı
olduğu görülür. Adeta sikkeler bu yönüyle yazılı kaynaklara alternatif bir siyasi tarih kaynağıdır
ve bunlar üzerinden de bir siyasi tarih yazmak veya mevcut siyasi tarihin boşluklarını tamamla-
mak mümkündür. Burada bastırılan sikkeler üzerindeki yazılı unsurlar kronolojiyi takip ederek
tespit ve tahlil edilmeye çalışılacaktır.
Türkiye Selçuklu Devleti, Büyük Selçuklu Devleti’nin Kirman, Suriye ve Irak gibi bölgesel
uzantılarından biri olarak Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’da kuruldu. Diğerlerinden fark-
lı olarak merkezi devletle nüfuz mücadelesine girişip kısa sürede bağımsızlığına kavuştu. İlk üç
sultanın günümüze ulaşan sikkeleri mevcut değilse de Süleymanşah’tan itibaren sultan unvanını
aldıklarını biliyoruz. I. Mesud’a ait ilk bakır fels sikkede görülen unvan es-sultânü’l-muazzam (yüce
sultan)dır. Bu unvanı Büyük Selçukluların ilk sultanı Tuğrul Bey ilk defa kullanmaya başlamış ve
daha sonraki Selçuklu hükümdarlarının da resmi unvanı olmuştur2.
* Yrd. Doç. Dr. Sadi S. Kucur, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, İstanbul.
E-posta: skucur@marmara.edu.tr
1 İzmirlier 2009.
2 Büyük Selçuklu sultanları es-sultân unvanını genellikle el-muazzam, bazen de el-a’zam sıfatıyla birlikte kullanmışlardır, Alptekin
1971, 435-591; Hocaniyazov 1979; Jafar 2011.
362 Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi / Congress of the Anatolian Monetary History and Numismatics
3 Katalogda melâd okunan kelime melâz olmalıdır, İzmirlier 2009, nr. 1256-1259.
4 Bu unvanı bazı Abbasi halifeleri kullanmaya başlamış, daha sonra Büyük Selçuklulara da intikal etmiştir, Hasan el-Bâşâ, 384-
386; Kurpalidis 2007, 70-74.
Türkiye Selçukluları Sikkelerinde Unvan, Lâkab ve Künyeler 363
bir isim veya sıfat kullanmadıkları gibi unvanlarını da kaldırmışlardır. Böylece Türkiye Selçuklu
sultanlarının Bağdat’taki Abbasi halifesinin katledilişini bir süre kabullenemedikleri, tepki ver-
dikleri ve Kahire’deki Abbasi halifelerini de tanımadıkları ortaya çıkmaktadır.
Ancak bu tepkiyle paralel olarak gelişen başka bir uygulamanın başladığını da izlemekteyiz.
İlkine I. Keyhusrev’in ikinci saltanat döneminde rastladığımız ve II. Keykâvus’un üçüncü salta-
natından itibaren de bütün sultanların kullandığı el-minnetü li’llâh, el-ızzetü li’llâh, el-mülkü li’llâh
ve ya el-azametü li’llâh cümleleri halifenin adının yerini almıştır. Sultanların böylece aynı zaman-
da nimetin, ululuğun ve mülkün kendilerine değil, Allah’a ait olduğuna vurgu yaparak halkın
katında manevi bir itibar kazanmayı hedefledikleri anlaşılmaktadır. Bu formüller muhtemelen
Orta Çağ İslam devletlerinde görülen ve daha sonra Osmanlılarda da devam eden tevkî’ uygula-
masının bir uzantısı olmalıdır.
Yine bu dönemin sonlarında, II. Mesud’un birinci saltanatında ve III. Keykubad’ın bastır-
dıkları sikkelerde daha önce rastlamadığımız bir diğer uygulama da sultanların kendileriyle il-
gili bazı dua cümlelerini kullanmaya başlamalarıdır. Bunlar halleda’llâhu mülkehû (Allah onun
mülkünü daim kılsın.) / hullide mülkühû (Onun mülkü daim kılınsın.) ile eyyeda’llahu devletehû
(Allah onun devletini güçlendirsin.) / eyyede devletehû (Onun devleti güçlendirilsin.) dur. Bu dua
formüllerinin tahakkümü altında oldukları İlhanlıların bastırdığı çağdaş sikkelerden alındığı
apaçık ortadadır.
641 (1243) yılında II. Keyhusrev’in Moğollar karşısında Kösedağ’da bozguna uğramasının sik-
kelere yansıyan diğer bir sonucu da ilginçtir. 638-641 yılları arasında bastırdığı sikkelerdeki şîr ü
hurşîd (arslan ve güneş) tasviri bu tarihten sonra ortadan kalkar. Onun yerini besmele ve kelime-i
tevhid veya sadece kelime-i tevhid almaya başlar. Bu uygulama II. Keyhusrev’den sonra kalıcı hale
gelerek sonraki sultanların bütün sikkelerinde de devam eder.
Kösedağ yenilgisinden sonra Türkiye Selçuklularının Moğolların boyunduruğu altına girdiği-
ni ve çok ağır yaptırımlara maruz bırakıldığını biliyoruz. Ancak buna rağmen bağlılık belirtileri,
yani bastırdıkları sikkelere ilhanların isim ve unvanları uzun zaman ve genellikle yansımamıştır.
Sadece III. Keykubad’ın bastırdığı 697-698/9 (1297-1299) tarihli bazı sikkelerde Gazan Han’ın
adına yer verilmiştir. Bu sikkelerde ilhanın adı Ğazan İlhânü’l-a’zam Sultân Mahmud ve benzeri, ya
da Ğazan Padişah-i Cihan Mahmud şeklinde geçmektedir.
Orta Çağ İslam dünyasında yaygın olarak kullanılan lâkab ve künye uygulaması Türkiye
Selçukluları’nda da görülür. Lâkab övmek veya yermek maksadıyla birisine başkaları tarafından
takılan isim, sıfat veya sıfat tamlamasından oluşur. Kalem ve kılıç ehlinin övgü maksadıyla aldığı
lâkablarda anlam bakımından isme ve mesleğe uygunluk aranır5. Selçuklu sultanlarının lâkabları
ise ed-dünya ve ed-dîn isimlerinin uygun bir sıfat almasıyla yapılmıştır. Sikkelerde karşılaştığımız
ilk lâkab I. Keykubad’ın meliklik dönemine ait ve tek örnek olan alâü’d-devle ve’d-dîndir. Bu lâkab
sultanlık döneminde alâü’d-dünya ve’d-dîne dönüşmüştür. Diğer bir tek örnek ise Elbistan meliki
Tuğrul (şah)’un lâkabı muğîsü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin koruyucusu) dir.
Bilindiği gibi Türkiye Selçuklu sultanlarından aynı adı taşıyan birçok sultan vardır. Bunların
lâkabları da aynıdır:
I., II. ve III. Keykubad, Siyavuş: Alâü’dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin ulusu).
I., II. ve III. Keyhusrev, II. Mesud: Ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin koruyucusu).
I. ve II. Keykâvus: Izzü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin izzeti).
III., IV. ve V. Kılıç Arslan, Melik Cihan: Rüknü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin direği).
Künye ise babanın ve ya annenin doğan ilk çocuğunun adıyla anılması esasına dayanan eski
bir Arap adetine dayanır. Ancak zamanla verilen kişinin öne çıkan bir vasfını ifade eden soyut
isimler de kullanılmaya başlamıştır6. İslâmın kabulünden sonra bütün İslam dünyasına yayılmış
ve Selçuklular da uygulamışlardır. Genellikle ebû (babası) + (isim) formülü kullanılır. Erken
dönem sikkelerinde görülmez. Sultan veya meliklerin hepsi ebu’l-feth (fetih babası) künyesini kul-
lanmışlardır. Tek istisna ise I. Keykubad’ın meliklik döneminde görülen ebu’l-muzaffer künyesidir.
Görüldüğü üzere Türkiye Selçukluları hanedan üyelerinin taşıdıkları unvan, lâkab ve künye-
ler, Orta Çağ Sünnî İslâm Dünyası atmosferinin Büyük Selçuklular üzerinden bir devamı mahiye-
tindedir. Bununla birlikte Moğol işgali ve Bağdat’taki Abbasi hilâfetinin sona ermesi gibi önemli
siyasi olaylar, bu unsurları da etkilemiş ve bazı değişikliklerin yapılmasına sebep olmuşlardır.
el-imam,
II. Kılıç Arslan 551-588 (1155-1192) es-sultânü’l-muazzam - -
emîrü’l-mü’minîn
el-imam,
I. Keyhusrev (1.s.) 588-595 (1192-1198) es-sultânü’l-muazzam - -
emîrü’l-mü’minîn
el-abdü’z-zaîf,
*Mesud 585 ?-592 (1189 ?-1196) - - - -
el-muhtâc ilâ rahmeti’llâh
el-imam,
I. Keyhusrev (2.s.) 601-607 (1205-1211) es-sultânü’l-muazzam ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth el-minnetü li’llah
emîrü’l-mü’minîn
Türkiye Selçukluları Sikkelerinde Unvan, Lâkab ve Künyeler
*I. Keykubad 607-608 (1211-1212) el-melikü’l-mansûr alâü’d-devle ve’d-dîn ebu’l-muzafer emîrü’l-mü’minîn nasîru emîri’l-mü’minîn
el-imam,
*Tuğrul 608-616 (1211-1219) - muğîsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth
emîrü’l-mü’minîn
Tab. 1
365
366
es-sultânü’l-ğalib,
608-616 el-imam,
I. Keykavus es-sultânü bi-rızâyi’llah ızzü’d-dünya ve’d-dîn -
(1211-1219) emîrü’l-mü’minîn
el-ğâlibü bi-emri’llah
es-sultânü’l-muazzam,
616-634 el-imam,
I. Keykubad es-sultânü a’zam, alâü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth
(1219-1236) emîrü’l-mü’minîn
es-sultânü’l-a’zam
zıllu’llâhi i’l-âlem
(644-647: Konya, 644, 646: Sivas)
ebu’l-feth
kasîmu emîri’l-mü’minîn,
644-648 (645: Konya, el-imam,
II. Keykavus (1.s.) es-sultânü’l-a’zam ızzü’d-dünya ve’d-dîn besmele + kel. tevhîd (644-645: Konya)
(1246-1250) 644-645: emîrü’l-mü’minîn
kel. tevhîd
Sivas)
(645-647: Konya, 644-646: Sivas)
- (644-645: Sivas)
el-imam,
IV. Kılıç Arslan (1.s.) 646 (1248) es-sultânü’l-a’zam rüknü’d-dünya ve’d-dîn - kasîmu emîri’l-mü’minîn
emîrü’l-mü’minîn
IV. Kılıç Arslan 650-652 es-selâtînü’l-eâzım rüknü’d-dünya ve’d-dîn el-imam, berâhînü em’iri’l-mü’minîn
-
II. Keykubad (1252-1254) / es-sultânü’l-a’zam alâü’d-dünya ve’d-dîn emîrü’l-mü’minîn kel. tevhîd
Tab. 1 (devam)
İsim Tarih Unvan Lâkab Künye Halife Diğer
el-imam,
emîrü’l-mü’minîn
burhânu emîri’l-mü’minîn
IV. Kılıç Arslan 655-664 (657’den sonra adı:
es-sultânü’l-a’zam rüknü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth el-minnetü li’llâh
(3.s.) (1257-1265) el-Musta’sım /
kel. tevhîd
el-Muazzam /
el-Ma’sum!)
el-imam, zıllu’llâhi i’l-âlem (668)
664-682 emîrü’l-mü’minîn burhânu emîri’l-mü’minîn
III. Keyhusrev es-sultânü’l-a’zam ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth
(1265-1283) el-Ma’sum (663, 665-666 besmele+kel. tevhîd / kel. tevhîd
Erzincan’da) el-mülkü li’llâh
675-676
Siyavuş es-sultânü’l-a’zam alâü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth - el-minnetü li’llâh
(1276-1277)
kel. tevhîd
el-azametü li’llâh / el-mülkü li’llâh
680-697
II. Mesud (1.s.) es-sultânü’l-a’zam ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth - halleda’llâhu mülkehû / hullide mülkühû
(1281-1298)
melâzü’l-mü’minîn
eyyede devletehû / eyyeda’llahu devletehû
şîr ü hurşîd (700 Bai)
halleda’llâhu mülkehû / hullide mülkühû
el-minnetü li’llah / el-azametü li’llâh
kel. tevhîd
kasîmu emirî’l-mü’minîn (698 Bai)
696/7-702
III. Keykubad es-sultânü’l-a’zam alâü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth Ğazan İlhânü’l-a’zam sultân Mahmud
(1296/7-1302)
(697 Erzincan, 698/9 Samsun, 698 Sivas)
İlhânü’l-a’zam sultân Mahmud Ğazan
zîdet azametehû (697 Madenşehir, Samasur)
Türkiye Selçukluları Sikkelerinde Unvan, Lâkab ve Künyeler
Tab. 1 (devam)
367
368 Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi / Congress of the Anatolian Monetary History and Numismatics
Kısaltmalar ve Kaynakça
Alptekin 1971 C. Alptekin, “Selçuklu Paraları”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi 3, 1971, 435-591.
Bozkurt 2002 N. Bozkurt, “Künye”, TDV İslâm Ansiklopedisi, XXVI, (2002) 558-559.
Bozkurt 2003 N. Bozkurt, “Lakap”, TDV İslâm Ansiklopedisi, XXVII (2003) 65-67.
Hasan el-Bâşâ Hasan el-Bâşâ, el-Elkābu’l-İslâmiyyeti fî Târîh ve’l-Vesâik ve’l-Âsâr, İskenderiyye (1978).
Hocaniyazov 1979 T. Hocaniyazov, Katalog Monet Gosudarstva Velikikh Sel’dzhukov (1979).
İzmirlier 2009 Y. İzmirlier, Anadolu Selçuklu Paraları (2009).
Jafar 2011 Y. Jafar, The Seljuq Period in Baghdad 447 – 552 h: A Numismatic and Historical Study (2011).
Kurpalidis 2007 G. M. Kurpalidis, Büyük Selçuklu Devletinin İdarî, Sosyal ve Ekonomik Tarihi. İ. Kamalov (çev.)
(2007).
Nizâmü’l-Mülk Nizâmü’l-Mülk, Siyâset-nâme. M. A. Köymen (haz.) (1982).