You are on page 1of 10

BİRİNCİ ULUSLARARASI FIRST INTERNATIONAL CONGRESS

ANADOLU PARA TARİHİ VE OF THE ANATOLIAN MONETARY


NUMİSMATİK KONGRESİ HISTORY AND NUMISMATICS
25-28 ŞUBAT 2013 25-28 FEBRUARY 2013
ANTALYA

BİLDİRİLER PROCEEDINGS

Editörler / Editors
Kayhan DÖRTLÜK
Oğuz TEKİN
Remziye BOYRAZ SEYHAN

Suna – İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü


Suna & İnan Kıraç Research Institute on Mediterranean Civilizations
SUNA – İNAN KIRAÇ AKDENİZ MEDENİYETLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
SUNA & İNAN KIRAÇ RESEARCH INSTITUTE ON MEDITERRANEAN CIVILIZATIONS

Kongre, Sempozyum, Seminer Dizisi: 4 / Congress, Symposium, Seminar Series: 4

Birinci Uluslararası
Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi - Bildiriler

First International Congress


of the Anatolian Monetary History and Numismatics - Proceedings

Editörler / Editors
Kayhan DÖRTLÜK
Oğuz TEKİN
Remziye BOYRAZ SEYHAN

İngilizce Editörü / English Editor


Mark WILSON

ISBN 978-605-4018-21-5

© Suna – ‹nan K›raç Akdeniz Medeniyetleri Araşt›rma Enstitüsü, 2014

Bu kitapta yayınlanan bildirilerin yayım hakkı saklıdır. AKMED ve yazarlarının yazılı izni olmaksızın
hiçbir yolla çoğaltılamaz, basılamaz, yayınlanamaz.

All rights reserved. No part of this book may be used or reproduced in any manner without written
permission from the AKMED and the authors.

Yaz›ma Adresi / Mailing Address


Barbaros Mah. Kocatepe Sok. No. 25
Kaleiçi 07100 ANTALYA – TÜRKİYE
Tel: 0 (242) 243 42 74 • Fax: 0 (242) 243 80 13
akmed@akmed.org.tr
www.akmed.org.tr

Yap›m / Production
Zero Prodüksiyon Ltd.

Baskı / Printed by
Oksijen Basım ve Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.
100. Yıl Mah. Matbaacılar Sit. 2. Cad. No: 202/A Bağcılar - İstanbul
Tel: +90 (212) 325 71 25 Fax: +90 (212) 325 61 99
Sertifika / Certificate No: 29487

Kapak fotoğrafı / Cover photo


A. H. Baldwin & Sons Ltd., London.
The New York sale XXVII, 581.
Türkiye Selçukluları Sikkelerinde
Unvan, Lâkab ve Künyeler
Sadi S. KUCUR *

Bu makalede Türkiye Selçuklularının bastırdıkları sikkeler üzerinde yer alan ve numismatik ilmi-
nin yanı sıra, siyasi ve sosyal tarih için de büyük önem taşıyan metinleri, bastıran kişinin kendini
ifade edişi ve vermek istediği mesajları tahlil edilmeye çalışılacaktır. Bu araştırmada Numismat
Y. İzmirlier’in 2009 yılında yayınladığı katalog1 kullanılmıştır.
Bilindiği üzere sikkeler öncelikle iktisadi bir araç olmakla birlikte, bastıranın adıyla birlikte
onun siyasi konumunu, dini tercihlerini ifade eden bazı ibarelerden oluşan yazıları, tasvirleri ve
ya figürleri taşıması dolayısıyla sembolik bir anlam da ifade ederler ve bu yönüyle kamuoyuna
mesaj verirler. Bu durum genellikle bütün sikkelerde, İslam dünyasında ve diğer Selçuklu devlet-
lerinde basılan sikkelerde uygulandığı gibi Türkiye Selçukluları’nın bastırdığı sikkelerde de gö-
rülür (Tab. 1). En geniş kullanımıyla bastıranın adı, babasının adı, resmi unvanı, lâkabı, künyesi,
diğer sıfatları, tâbi ise metbû hükümdarın adı ve unvanı ile tanıdığı halifenin adı ve unvanına yer
verilebilir. Bunlarla birlikte besmele, kelime-i tevhid, belirli bir ayet veya hükümdarın gücünün
üzerinde, asıl mülkün, ululuğun, nimetin Allah’a mahsus olduğunu ifade eden cümlecikler yer
alabilir. Ayrıca yazılarla verilmek istenen mesaj, muhtelif tasvirlerle de pekiştirilebilir. Fakat bü-
tün bu sayılanların kullanımında bir standart yoktur.
Ayrıca bu unsurların sikkeler üzerinde gelişigüzel veya fantezi olsun diye yer almadığı da
aşikârdır. Zira incelendiğinde bunların büyük kısmının siyasi veya sosyal gelişmelerle bağlantılı
olduğu görülür. Adeta sikkeler bu yönüyle yazılı kaynaklara alternatif bir siyasi tarih kaynağıdır
ve bunlar üzerinden de bir siyasi tarih yazmak veya mevcut siyasi tarihin boşluklarını tamamla-
mak mümkündür. Burada bastırılan sikkeler üzerindeki yazılı unsurlar kronolojiyi takip ederek
tespit ve tahlil edilmeye çalışılacaktır.
Türkiye Selçuklu Devleti, Büyük Selçuklu Devleti’nin Kirman, Suriye ve Irak gibi bölgesel
uzantılarından biri olarak Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’da kuruldu. Diğerlerinden fark-
lı olarak merkezi devletle nüfuz mücadelesine girişip kısa sürede bağımsızlığına kavuştu. İlk üç
sultanın günümüze ulaşan sikkeleri mevcut değilse de Süleymanşah’tan itibaren sultan unvanını
aldıklarını biliyoruz. I. Mesud’a ait ilk bakır fels sikkede görülen unvan es-sultânü’l-muazzam (yüce
sultan)dır. Bu unvanı Büyük Selçukluların ilk sultanı Tuğrul Bey ilk defa kullanmaya başlamış ve
daha sonraki Selçuklu hükümdarlarının da resmi unvanı olmuştur2.

* Yrd. Doç. Dr. Sadi S. Kucur, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, İstanbul.
E-posta: skucur@marmara.edu.tr
1 İzmirlier 2009.
2 Büyük Selçuklu sultanları es-sultân unvanını genellikle el-muazzam, bazen de el-a’zam sıfatıyla birlikte kullanmışlardır, Alptekin
1971, 435-591; Hocaniyazov 1979; Jafar 2011.
362 Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi / Congress of the Anatolian Monetary History and Numismatics

Ancak Sultan I. Keykubad, Celâleddin Harezmşah’ı Yassıçimen Savaşı’nda (627/1230) yen-


dikten sonra bastırdığı bazı sikkelerde es-sultânü’l-a’zam (en yüce sultan) unvanını kullanmaya
başlamış ve ondan sonraki bütün sultanlar da bu unvanı benimsemişlerdir. Keza II. Keykâvus,
IV. Kılıç Arslan ve II. Keykubad kardeşlerin üçlü ve IV. Kılıç Arslan ile II. Keykubad’ın ikili ortak
sultanlık dönemlerinde basılan sikkelerde de bu unvanın çoğulu olan es-selâtînü’l-eâzım kullanıl-
mıştır. Ülkede Moğol işgalinin ve tahakkümünün hüküm sürdüğü, devletin kan kaybettiği bir
dönemde es-sultânü’l-muazzamdan daha güçlü bir unvan olan es-sultânü’l-a’zam tercih edilmiştir.
Öyle anlaşılıyor ki sultanlar kaybettikleri otoritelerini bu abartılı unvanla telafi etmeye, kapatma-
ya çalışmaktadırlar.
Bunlardan başka istisna teşkil eden birkaç unvan daha görülür. Tokat meliki iken el-melikü’l-
kāhir unvanını kullanan II. Süleymanşah, sultan olduğunda da es-sultânü’l-kāhir unvanını almıştır.
Diğeri zaferden zafere koşan I. Keykâvus’un hak ederek kullandığı es-sultânü’l-ğâlib dir. Aynı sul-
tanın tek başarısız olduğu Halep Seferi dolayısıyla 614-615 (1217-1219) yıllarında Sivas’ta bastır-
dığı altın dinarlarda es-sultânü bi-rızâyi’llâh el-ğâlibü bi-emri’llâh (Allah’ın rızasıyla sultan, Allah’ın
emriyle galip) unvanına yer vermesi de dikkat çekicidir.
II. Kılıç Arslan’ın bozkır geleneğinin bir devamı olarak ülkeyi 11 oğlu arasında taksim et-
mesi üzerine bölgelerine giden şehzadelerden Kayserşah el-melikü’l-müeyyed (II.) Süleymanşah,
el-melikü’l-kāhir unvanlarıyla sikkeler bastırmışlardır. Bunlardan Ankara meliki Mesud’un ise res-
mi unvanı yerine sufiyane bir tercihle, hatta el-muhtâc ilâ rahmeti’llah cümlesini de ekleyerek el-
abdü’z-zaîf unvanını kullanmıştır. Ancak II. Kılıç Arslan, âhir ömründe bu uygulamasının olumsuz
sonuçlarını bizzat yaşamış ve bir daha da taksimat işine girişilmemiştir. Bu nedenle daha sonra
el-melikü’l-mansûr unvanının kullanıldığı I. Keykubad’ınkilerden başka melik unvanıyla basılmış
bir sikkeye de rastlanmaz.
Sultanlar Bağdat’ın Moğollar tarafından işgal edilip buradaki son halifenin katledilişine ka-
dar Abbasi halifelerinin adlarına ve unvanlarına düzenli olarak yer vermişlerdir. Ayrıca halife ile
olan bağlarını pekiştiren bazı sıfatlar eklemişler, hatta bu sıfatları daha sonra da düzensiz olarak
kullanmışlardır. Bu sıfatlarda kendilerinin emîrü’l-mü’minînin nasîri, nâsırı (yardımcısı), kasîmi
(ortağı) veya burhânı (delili) olduklarını ifade etmektedirler. Bir istisna sıfat da II. Mesud’un
birinci saltanat döneminde Gümüşbazar’da bastırdığı sikkelerde görülen ve mü’minlerin koru-
yucusu anlamına gelen melâzü’l-mü’minîn3dir.
Moğol işgali döneminde bazı sultanların resmî unvanlara ilave olarak kullandıkları zıllu’llâhi
fi’l-âlem4 (Allah’ın yeryüzündeki gölgesi) unvanı ile de halkın nazarında artık mevcut olmayan
kudretlerini ilâhi bir kaynağa dayandırmaya teşebbüs ettikleri görülür. İslâm tarihinde Moğol-
ların sebep olduğu diğer önemli bir gelişmenin derin etkilerini sikkelerden takip edebiliyoruz.
Bu olay Moğol hanı Hülâgu’nun 656 (1258)’da Bağdat’ı işgal edip buradaki son Abbasi halifesi
el-Musta’sım’ı katletmesidir. Bu olay üzerine Abbasi hilafeti Kahire’ye intikal edip Memlûklerin
himayesine girmişse de eski manevi nüfuzunu devam ettirememiştir. Nitekim bu sırada Türkiye
Selçuklu sultanı olan II. Keykâvus halifenin el-imam ve emîrü’l-mü’minîn unvanlarını zikretmeye
devam ettiği halde adını koymamıştır. Asıl ilginç olanı ise sonraki sultan IV. Kılıç Arslan öldürü-
len Bağdat’taki son Abbasi halifesinin adını veya yine onu kastederek el-Muazzam ya da el-Ma’sum
sıfatlarını kullanmıştır. Keza III. Keyhusrev de bu tepkiyi kısmen devam ettirmiş ve o da bastırdığı
bazı sikkelerde halifeyi el-Ma’sum olarak zikretmiştir. Sonraki sultanlar ise halife ile ilgili herhangi

3 Katalogda melâd okunan kelime melâz olmalıdır, İzmirlier 2009, nr. 1256-1259.
4 Bu unvanı bazı Abbasi halifeleri kullanmaya başlamış, daha sonra Büyük Selçuklulara da intikal etmiştir, Hasan el-Bâşâ, 384-
386; Kurpalidis 2007, 70-74.
Türkiye Selçukluları Sikkelerinde Unvan, Lâkab ve Künyeler 363

bir isim veya sıfat kullanmadıkları gibi unvanlarını da kaldırmışlardır. Böylece Türkiye Selçuklu
sultanlarının Bağdat’taki Abbasi halifesinin katledilişini bir süre kabullenemedikleri, tepki ver-
dikleri ve Kahire’deki Abbasi halifelerini de tanımadıkları ortaya çıkmaktadır.
Ancak bu tepkiyle paralel olarak gelişen başka bir uygulamanın başladığını da izlemekteyiz.
İlkine I. Keyhusrev’in ikinci saltanat döneminde rastladığımız ve II. Keykâvus’un üçüncü salta-
natından itibaren de bütün sultanların kullandığı el-minnetü li’llâh, el-ızzetü li’llâh, el-mülkü li’llâh
ve ya el-azametü li’llâh cümleleri halifenin adının yerini almıştır. Sultanların böylece aynı zaman-
da nimetin, ululuğun ve mülkün kendilerine değil, Allah’a ait olduğuna vurgu yaparak halkın
katında manevi bir itibar kazanmayı hedefledikleri anlaşılmaktadır. Bu formüller muhtemelen
Orta Çağ İslam devletlerinde görülen ve daha sonra Osmanlılarda da devam eden tevkî’ uygula-
masının bir uzantısı olmalıdır.
Yine bu dönemin sonlarında, II. Mesud’un birinci saltanatında ve III. Keykubad’ın bastır-
dıkları sikkelerde daha önce rastlamadığımız bir diğer uygulama da sultanların kendileriyle il-
gili bazı dua cümlelerini kullanmaya başlamalarıdır. Bunlar halleda’llâhu mülkehû (Allah onun
mülkünü daim kılsın.) / hullide mülkühû (Onun mülkü daim kılınsın.) ile eyyeda’llahu devletehû
(Allah onun devletini güçlendirsin.) / eyyede devletehû (Onun devleti güçlendirilsin.) dur. Bu dua
formüllerinin tahakkümü altında oldukları İlhanlıların bastırdığı çağdaş sikkelerden alındığı
apaçık ortadadır.
641 (1243) yılında II. Keyhusrev’in Moğollar karşısında Kösedağ’da bozguna uğramasının sik-
kelere yansıyan diğer bir sonucu da ilginçtir. 638-641 yılları arasında bastırdığı sikkelerdeki şîr ü
hurşîd (arslan ve güneş) tasviri bu tarihten sonra ortadan kalkar. Onun yerini besmele ve kelime-i
tevhid veya sadece kelime-i tevhid almaya başlar. Bu uygulama II. Keyhusrev’den sonra kalıcı hale
gelerek sonraki sultanların bütün sikkelerinde de devam eder.
Kösedağ yenilgisinden sonra Türkiye Selçuklularının Moğolların boyunduruğu altına girdiği-
ni ve çok ağır yaptırımlara maruz bırakıldığını biliyoruz. Ancak buna rağmen bağlılık belirtileri,
yani bastırdıkları sikkelere ilhanların isim ve unvanları uzun zaman ve genellikle yansımamıştır.
Sadece III. Keykubad’ın bastırdığı 697-698/9 (1297-1299) tarihli bazı sikkelerde Gazan Han’ın
adına yer verilmiştir. Bu sikkelerde ilhanın adı Ğazan İlhânü’l-a’zam Sultân Mahmud ve benzeri, ya
da Ğazan Padişah-i Cihan Mahmud şeklinde geçmektedir.
Orta Çağ İslam dünyasında yaygın olarak kullanılan lâkab ve künye uygulaması Türkiye
Selçukluları’nda da görülür. Lâkab övmek veya yermek maksadıyla birisine başkaları tarafından
takılan isim, sıfat veya sıfat tamlamasından oluşur. Kalem ve kılıç ehlinin övgü maksadıyla aldığı
lâkablarda anlam bakımından isme ve mesleğe uygunluk aranır5. Selçuklu sultanlarının lâkabları
ise ed-dünya ve ed-dîn isimlerinin uygun bir sıfat almasıyla yapılmıştır. Sikkelerde karşılaştığımız
ilk lâkab I. Keykubad’ın meliklik dönemine ait ve tek örnek olan alâü’d-devle ve’d-dîndir. Bu lâkab
sultanlık döneminde alâü’d-dünya ve’d-dîne dönüşmüştür. Diğer bir tek örnek ise Elbistan meliki
Tuğrul (şah)’un lâkabı muğîsü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin koruyucusu) dir.
Bilindiği gibi Türkiye Selçuklu sultanlarından aynı adı taşıyan birçok sultan vardır. Bunların
lâkabları da aynıdır:
I., II. ve III. Keykubad, Siyavuş: Alâü’dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin ulusu).
I., II. ve III. Keyhusrev, II. Mesud: Ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin koruyucusu).
I. ve II. Keykâvus: Izzü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin izzeti).

5 Nizâmü’l-Mülk, 192-204; Bozkurt 2003, 65-67.


364 Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi / Congress of the Anatolian Monetary History and Numismatics

III., IV. ve V. Kılıç Arslan, Melik Cihan: Rüknü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin direği).
Künye ise babanın ve ya annenin doğan ilk çocuğunun adıyla anılması esasına dayanan eski
bir Arap adetine dayanır. Ancak zamanla verilen kişinin öne çıkan bir vasfını ifade eden soyut
isimler de kullanılmaya başlamıştır6. İslâmın kabulünden sonra bütün İslam dünyasına yayılmış
ve Selçuklular da uygulamışlardır. Genellikle ebû (babası) + (isim) formülü kullanılır. Erken
dönem sikkelerinde görülmez. Sultan veya meliklerin hepsi ebu’l-feth (fetih babası) künyesini kul-
lanmışlardır. Tek istisna ise I. Keykubad’ın meliklik döneminde görülen ebu’l-muzaffer künyesidir.
Görüldüğü üzere Türkiye Selçukluları hanedan üyelerinin taşıdıkları unvan, lâkab ve künye-
ler, Orta Çağ Sünnî İslâm Dünyası atmosferinin Büyük Selçuklular üzerinden bir devamı mahiye-
tindedir. Bununla birlikte Moğol işgali ve Bağdat’taki Abbasi hilâfetinin sona ermesi gibi önemli
siyasi olaylar, bu unsurları da etkilemiş ve bazı değişikliklerin yapılmasına sebep olmuşlardır.

6 Bozkurt 2002, 558-559.


İsim Tarih Unvan Lâkab Künye Halife Diğer

I. Süleymanşah 467-479 (1075-1086)          

I. Kılıç Arslan 485-500 (1092-1107)          

Şâhinşah 503-510 (1110-1116)

I. Mesud 510-551 (1116-1155) es-sultânü’l-muazzam - - -  

el-imam,
II. Kılıç Arslan 551-588 (1155-1192) es-sultânü’l-muazzam - -  
emîrü’l-mü’minîn

el-imam,
I. Keyhusrev (1.s.) 588-595 (1192-1198) es-sultânü’l-muazzam - -  
emîrü’l-mü’minîn

*Melikşah 593-594 (1197-1198) - - ebu’l-feth emîrü’l-mü’minîn  

*Kayserşah 588 (1192) civ. el-melikü’l-müeyyed - - -  

*(II.) Süleymanşah 582 (1186)? - ? el-melikü’l-kāhir - - -  

el-abdü’z-zaîf,
*Mesud 585 ?-592 (1189 ?-1196) - - - -
el-muhtâc ilâ rahmeti’llâh

nâsıru / burhânu emîri’l-


II. Süleyman(şah) 595-600 (1198-1204) es-sultânü’l-kāhir - ebu’l-feth emîrü’l-mü’minîn
mü’minîn

III. Kılıç Arslan 600-601 (1204-1205)

el-imam,
I. Keyhusrev (2.s.) 601-607 (1205-1211) es-sultânü’l-muazzam ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth el-minnetü li’llah
emîrü’l-mü’minîn
Türkiye Selçukluları Sikkelerinde Unvan, Lâkab ve Künyeler

*I. Keykubad 607-608 (1211-1212) el-melikü’l-mansûr alâü’d-devle ve’d-dîn ebu’l-muzafer emîrü’l-mü’minîn nasîru emîri’l-mü’minîn

el-imam,
*Tuğrul 608-616 (1211-1219) - muğîsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth  
emîrü’l-mü’minîn

*Cihan(şah) b. Tuğrul 622-626 (1225-1229) ? - rüknü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth    

Tab. 1
365
366

İsim Tarih Unvan Lakab Künye Halife Diğer

es-sultânü’l-ğalib,
608-616 el-imam,
I. Keykavus es-sultânü bi-rızâyi’llah ızzü’d-dünya ve’d-dîn -  
(1211-1219) emîrü’l-mü’minîn
el-ğâlibü bi-emri’llah

es-sultânü’l-muazzam,
616-634 el-imam,
I. Keykubad es-sultânü a’zam, alâü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth  
(1219-1236) emîrü’l-mü’minîn
es-sultânü’l-a’zam

şîr ü hurşîd (638-641: Konya, Sivas)


634-644 el-imam, zıllu’llîhi i’l-âlem +
II. Keyhusrev es-sultânü’l-a’zam ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth
(1236-1246) emîrü’l-mü’minîn kasîmu emîri’l-mü’minin + besmele + kel. tevhîd
(642-644: Konya, 642-643: Sivas)

zıllu’llâhi i’l-âlem
(644-647: Konya, 644, 646: Sivas)
ebu’l-feth
kasîmu emîri’l-mü’minîn,
644-648 (645: Konya, el-imam,
II. Keykavus (1.s.) es-sultânü’l-a’zam ızzü’d-dünya ve’d-dîn besmele + kel. tevhîd (644-645: Konya)
(1246-1250) 644-645: emîrü’l-mü’minîn
kel. tevhîd
Sivas)
(645-647: Konya, 644-646: Sivas)
- (644-645: Sivas)

el-imam,
IV. Kılıç Arslan (1.s.) 646 (1248) es-sultânü’l-a’zam rüknü’d-dünya ve’d-dîn - kasîmu emîri’l-mü’minîn
emîrü’l-mü’minîn

II. Keykavus (2.s.) ızzü’d-dünya ve’d-dîn


647-657 el-imam, berâhînü emîri’l-mü’minîn
IV. Kılıç Arslan (2.s.) es-selâtînü’l-eâzım rüknü’d-dünya ve’d-dîn -
(1249-1258) emîrü’l-mü’minîn kel. tevhîd (656, Lü’lüe’de yok.)
II. Keykubad alâü’d-dünya ve’d-dîn

IV. Kılıç Arslan 650-652 es-selâtînü’l-eâzım rüknü’d-dünya ve’d-dîn el-imam, berâhînü em’iri’l-mü’minîn
-
II. Keykubad (1252-1254) / es-sultânü’l-a’zam alâü’d-dünya ve’d-dîn emîrü’l-mü’minîn kel. tevhîd

zıllu’llâhi i’l-âlem (655, 657)


burhânu emîri’l-mü’minîn
655-661 el-imam,
II. Keykavus (3.s.) es-sultânü’l-a’zam ızzü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth besmele + kel. tevhîd / kel. tevhîd
(1257-1262) emîrü’l-mü’minîn
el-ızzetü li’llah (658, 660, 661)
657’den itibaren halifenin adı yok!
Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi / Congress of the Anatolian Monetary History and Numismatics

Tab. 1 (devam)
İsim Tarih Unvan Lâkab Künye Halife Diğer
el-imam,
emîrü’l-mü’minîn
burhânu emîri’l-mü’minîn
IV. Kılıç Arslan 655-664 (657’den sonra adı:
es-sultânü’l-a’zam rüknü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth el-minnetü li’llâh
(3.s.) (1257-1265) el-Musta’sım /
kel. tevhîd
el-Muazzam /
el-Ma’sum!)
el-imam, zıllu’llâhi i’l-âlem (668)
664-682 emîrü’l-mü’minîn burhânu emîri’l-mü’minîn
III. Keyhusrev es-sultânü’l-a’zam ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth
(1265-1283) el-Ma’sum (663, 665-666 besmele+kel. tevhîd / kel. tevhîd
Erzincan’da) el-mülkü li’llâh
675-676
Siyavuş es-sultânü’l-a’zam alâü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth - el-minnetü li’llâh
(1276-1277)
kel. tevhîd
el-azametü li’llâh / el-mülkü li’llâh
680-697
II. Mesud (1.s.) es-sultânü’l-a’zam ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth - halleda’llâhu mülkehû / hullide mülkühû
(1281-1298)
melâzü’l-mü’minîn
eyyede devletehû / eyyeda’llahu devletehû
şîr ü hurşîd (700 Bai)
halleda’llâhu mülkehû / hullide mülkühû
el-minnetü li’llah / el-azametü li’llâh
kel. tevhîd
kasîmu emirî’l-mü’minîn (698 Bai)
696/7-702
III. Keykubad es-sultânü’l-a’zam alâü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth Ğazan İlhânü’l-a’zam sultân Mahmud
(1296/7-1302)
(697 Erzincan, 698/9 Samsun, 698 Sivas)
İlhânü’l-a’zam sultân Mahmud Ğazan
zîdet azametehû (697 Madenşehir, Samasur)
Türkiye Selçukluları Sikkelerinde Unvan, Lâkab ve Künyeler

Ğazan İlhânü’l-Muazzam (698 Konya)


Ğazan Padişah-i Cihan Mahmud (698 Erzurum)
el-minnetü li’llâh
? [V. Kılıç Arslan] 69(9) (1299) es-sultânü’l-a’zam rüknü’d-dünya ve[‘d-dîn] ebu’l-feth
kel. tevhîd
702-708? el-mülkü li’llâh / el-ızzetü li’llâh
II. Mesud (2.s.) es-sultânü’l-a’zam ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn ebu’l-feth
(1302-1308?) kel. tevhîd

Tab. 1 (devam)
367
368 Anadolu Para Tarihi ve Numismatik Kongresi / Congress of the Anatolian Monetary History and Numismatics

Lâkablar Kullanan hanedan üyeleri


I., II. ve III. Keykubad,
Alâü’dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin ulusu)
Siyavuş
I., II. ve III. Keyhusrev,
Ğıyâsü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin koruyucusu)
II. Mesud
Izzü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin izzeti) I. ve II. Keykâvus
III., IV. ve V. Kılıç Arslan,
Rüknü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin direği)
Melik Cihan
Alâü’d-devle ve’d-dîn (devletin ve dünyanın ulusu) Melik (I.) Keykubad
Muğîsü’d-dünya ve’d-dîn (dünyanın ve dinin koruyucusu) Melik Tuğrul(şah)

Kısaltmalar ve Kaynakça
Alptekin 1971 C. Alptekin, “Selçuklu Paraları”, Selçuklu Araştırmaları Dergisi 3, 1971, 435-591.
Bozkurt 2002 N. Bozkurt, “Künye”, TDV İslâm Ansiklopedisi, XXVI, (2002) 558-559.
Bozkurt 2003 N. Bozkurt, “Lakap”, TDV İslâm Ansiklopedisi, XXVII (2003) 65-67.
Hasan el-Bâşâ Hasan el-Bâşâ, el-Elkābu’l-İslâmiyyeti fî Târîh ve’l-Vesâik ve’l-Âsâr, İskenderiyye (1978).
Hocaniyazov 1979 T. Hocaniyazov, Katalog Monet Gosudarstva Velikikh Sel’dzhukov (1979).
İzmirlier 2009 Y. İzmirlier, Anadolu Selçuklu Paraları (2009).
Jafar 2011 Y. Jafar, The Seljuq Period in Baghdad 447 – 552 h: A Numismatic and Historical Study (2011).
Kurpalidis 2007 G. M. Kurpalidis, Büyük Selçuklu Devletinin İdarî, Sosyal ve Ekonomik Tarihi. İ. Kamalov (çev.)
(2007).
Nizâmü’l-Mülk Nizâmü’l-Mülk, Siyâset-nâme. M. A. Köymen (haz.) (1982).

You might also like