You are on page 1of 43

Finansal Piyasalarda Gelişmişlik Göstergeleri

Onur Ergezer
İrem Özkan
1
İlter Bilge
Finansal Sistem
Finansal Sistem nedir?
Finansal sistem, fon fazlası ve fon açığı olan kişi veya kurumlar arasındaki fon alışverişinin, finansal kurumlar
aracılığı ile yatırım ve finansman araçları kullanılarak belirli bir hukuki ve idari düzen içinde gerçekleştirildiği
yapıdır.

Finansal Sistemin Unsurları nelerdir?


1. Fon fazlası olanlar (tasarruf sahipleri)

2. Fon açığı olanlar (yatırımcılar, tüketiciler)

3. Finansal kurumlar (Bankalar, Borsalar vb.)

4. Finansal araçlar (Kredi, Mevduat, Bono, Tahvil vb.)

5. Hukuki ve idari düzenlemeler

Finansal sistemin iki temel unsuru fon açığı olan ve fon fazlası olanlardır. Fon fazlası olanlar finansal kurumlar
sayesinde yatırım araçlarına fonlarını aktararak servetlerini artırma çabasındadırlar. Fon açığı olanlar ise bu
açıklarını çeşitli finansman araçları ile gidermek istemektedirler. Bu işlemlerin tamamı finansal piyasalarda kanuni
bir çerçevede gerçekleşir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar söz konusu kanuni çerçeveyi belirler.
Finansal Sistemin Temel İşlevleri

Malların, hizmetlerin ve varlıkların el değiştirmesine aracılık etmek


Yatırım fırsatları ile ilgili bilgi edinmeyi kolaylaştırmak ve kaynakların daha
etkin dağılımını sağlamak.
Asimetrik bilgi sorununun çözümünü kolaylaştırmak.
Tasarruf birikimi ve risk dağıtım sistemi oluşturarak mülkiyetin tabana
yayılmasını sağlamak.
Dağınık tasarrufların yatırım için organizasyonunu yapmak ve üretim
teknolojisini sağlamak.
Aracılık maliyetlerinin azalması
Finansal Sistem

Banka Temelli Piyasa Temelli

Banka Temelli Finansal Sistem


Bankaların finansal sistem içerisindeki payının yüksek olmasını ifade eder.
Piyasa Temelli Finansal Sistem
Sermaye Piyasası kurumlarının payının yüksek olmasını ifade eder.

Banka temelli sistemlerde (Almanya, Japonya ve Fransa gibi) mevduat ve kredi gibi araçlar
daha yaygın iken, piyasa temelli sistemlerde (ABD ve İngiltere gibi) ise çeşitli menkul kıymetler
ve türev ürünler daha yoğun kullanılmaktadır.
Finansal Piyasaların Tarihçesi ve Gelişimi

Finansal piyasaların oldukça eski bir geçmişi vardır. Kredilerde


uygulanacak faiz oranlarının milattan önce 1800 yıllarında Babil
Krallığında Hammurabi Yasalarıyla uygulandığı tahmin
edilmektedir.

Modern bankacılığın kökleri 15. yüzyıla uzanmaktadır. 1472 yılında


İtalya’da kurulan Monte Dei Paschi Di Siena dünyanın en eski
bankası olarak bilinmektedir.
Dünyadaki ilk merkez bankası ise İsveç Merkez Bankası (Riksbank)’dır. Bugün Nobel ekonomi

ödülünü bu banka vermektedir. Riksbank hükümete borç vermek ve ticari takas işlemlerine

aracılık etmek amacıyla A.Ş. olarak 1668 yılında kurulmuştur.

Bununla birlikte asıl merkez bankacılığın 1694 yılında kurulan Bank of England (BoE: İngiltere

Merkez Bankası) ile başladığını söyleyebiliriz. Başlangıçta ticari banka olarak kurulmuş olsa da

1708’de banknot çıkarma tekeli verilince merkez bankası konumuna dönüşmüştür. 1725

yılına gelindiğinde Londra piyasasında 24 banka vardı. 1793 yılına gelindiğinde sayı 400’e

çıkmıştı.

Konusu pirinç olan vadeli işlem piyasaları, 1650 yıllarında Japonya’da görülmüştür.

New York Stock Exchange (NYSE: New York Borsası) 1792 yılında bir grup borsa aracısının

belirlenmiş komisyonlar üzerinden, birbirleriyle hisse senedi alım satımı yapmaları için

kurulmuştur.

Finans kesiminde yaşanan bu hızlı gelişmenin sanayi devriminin yaygınlaşmasına katkısı oldu.

Artık yatırım yapmak, yeni makineler almak, üretim birimleri kurmak isteyenler girişimcilerin

kendi sermaye birikimleriyle sınırlı işler yapmasına gerek yoktu. Bankalar bu girişimcilere

gerekli krediyi sağlamaya başlamıştı.


ABD’nin Finans Piyasalarındaki Yükselişi
19. Yüzyılın ortalarında ABD ekonomisi yalnızca üretimde değil finans alanında hızla gelişerek dünya
liderliğine doğru yürümeye başladı.

1. Dünya Savaşı’ndan sonra paraya şiddetle ihtiyaç duyan Avrupa ülkeleri karşılıksız para basmaya
başladılar. Karşılıksız para başımı enflasyona neden oldu. Avrupa’da enflasyonun hızlanması yatırımcıların
paralarını ve altınlarını altın karşılığı para basmayı sürdüren ABD bankalarına yollamalarına neden oldu. Bu
da New York’un dünya finans merkezi unvanını Londra’nın elinden almasına yol açtı.
Finansal Piyasalarda Gelişmişlik Göstergeleri
Finansal Gelişme
Finansal kurumların, finansal piyasaların ve finansal araçların gelişmesi.

Finansal piyasaları gelişmiş olarak nitelendirebilmek için:

• Finansal piyasa aktörlerinin bilgiye daha kolay ulaşabilmesi,


• İşlem maliyetlerinin makul seviyede olması,
• Yatırımların kolayca değiştirilebilmesi (likidite),
• Denetleyici kurumların etkinliği,
• Portföy çeşitlendirmenin (yatırım seçenekleri) rahat yapılabilmesi gerekmektedir.

Bu finansal fonksiyonlar sonucunda yatırım ve tasarruf kararları daha kolay alınır ve finansal gelişme ekonomik gelişmeye
öncü olur.
8
Finansal Piyasalarda Gelişmişlik Göstergeleri

Para Arzı
Geniş tanımlı para arzının gayri safi yurtiçi hasılaya oranı
finansal gelişmişlik ölçütü olarak kullanılmaktadır.

M0: Dolaşımdaki para – Banka Kasalarındaki Para


M1: M0 + TL ve YP Vadesiz Mevduat
M2: M1 + TL ve YP Vadeli Mevduat
M3: M2 + Repo ve Para Piyasası Fonları + Bankalarca İhraç
Edilen Menkul Kıymetler şeklinde değerlendirilmektedir.

Para Arzında M2/GSİYH dikkate alınır.

9
Finansal Piyasalarda Gelişmişlik Göstergeleri

Faiz
Faiz oranı piyasadaki her yatırımcıyı etkilemektedir.
Yüksek faiz tasarrufu artırırken bankalar gibi finansal
kurumların da kaynağını artırması anlamına
gelmektedir.

McKinnon-Shaw (1973) hipotezine göre; reel faiz


oranlarındaki artış finansal tasarrufları artırır, dolayısıyla
yatırımların finansmanında kullanılabilecek fonlar ve
yatırımlar artacaktır. Bu hipotezin temelinde ödünç
verilebilir fonlar teorisi yatmaktadır.

10
Dünya Bankası - Finansal Piyasalarda Gelişmişlik Göstergeleri

11
World Economic Forum Gelişmişlik Endeksi

12
Finansal Piyasalarda Gelişmişlik Göstergeleri
1. Factors, Policies and and Instituions

Institutional Environment: Genel olarak düzenleyici ve denetleyici kuruluşların yatırımcıları koruması ve piyasaya
müdahale etmeden gözetmesi finansal piyasaları sağlam hale getirir. Merkez Bankasının şeffaflığı, finansal
sözleşmelerden doğan işlemlerin hukuki güvence altında olması gibi uygulamalar finansal sisteme olan güveni
artırmaktadır.

Business Environment
Kalifiye insan gücü
Fiziki sermaye (teknik altyapı)
Vergiler, finansal aracı kurumlar için iş yapmanın maaliyeti

Financial Stability
Finansal krizler (contingency – bankacılık sisteminde yayılma)
13
Kurdaki dalgalanma
Finansal Piyasalarda Gelişmişlik Göstergeleri
2. Financial Intermediation

Banking Financial Services


Güçlü bankacılık sistemi, kredilerin daha kolay sağlamasına yardımcı olarak özel sektörü destekler. Gelişmekte olan
ya da az gelişmiş ülkelerde banka dışı finansal kuruluşların sayısı daha azdır.

Non-Banking Financial Services


Varlık yönetimi, Broker- Dealer gibi aracılar
Sigorta

Financial Markets
Hisse senedi piyasasında likidite, hem kaynak sağlamak isteyen şirketler hem de banka dışı yatırım yapmak isteyen
yatırımcılar açısından önemlidir. Ekonomik büyüklük arttıkça hisse senedi piyasası da gelişmektedir.
Türev Piyasaları da riskten korunma sağlamakta, portföy riskinin çeşitlendirilmesinde yardımcı olmaktadır.
Gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkelerde türev piyasalardaki
14 işlem hacimleri düşüktür.
Finansal Piyasalarda Gelişmişlik Göstergeleri
3. Financial Access

Banka hesap sayısı, 100 bin kişiye düşen ATM, Banka şubesi sayısı gibi göstergeler finansal gelişmişliği ölçmekte
kullanılmaktadır. Finansal erişim özellikle Küçük ve Orta Ölçekli işletmelerin kaynak bulması açısından önemlidir.
Finansal hizmetlere ulaşım ve kullanım; hesaplamalarda farklı şekillerde dikkate alınır.

15
Finansal Gelişmişlik Göstergeleri ve
Grafikler
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (trilyon USD) (GDP)
Borsaya Kote Yurtiçi Şirketlerin Piyasa Değerleri (trilyon USD)
Şirketlerin Piyasa Değerlerinin Milli Gelire Oranı (%)
Borsaya Kote Şirket Sayısı
Para Arzının Milli Gelire Oranı (%)
Bankacılık Sektörünün Toplam Aktif Büyüklüğü (milyar USD)

40,000

35,000

30,000

25,000

20,000

15,000

10,000

5,000

-
Banka cıl ık Sektörü Aktif Topl a mı
(mi l ya r USD)

Chi na USA Ja pan Uni ted Ki ngdom Germa ny France Ital y Indi a
Özel Sektöre Verilen Kredilerin Milli Gelire Oranı (%)
100.000 Yetişkine Düşen Ticari Şube Sayısı
100.000 Yetişkine Düşen ATM Sayısı
Sermaye Yeterlilik Rasyoları (SYR)

Özkaynakların toplam Risk Ağırlıklı Varlıklara (RAV) bölünmesiyle hesaplanır.


RAV:
Kredi Riskine Esas Tutar (KRET)
Piyasa Riskine Esas Tutar (PRET)
Operasyonel Riske Esas Tutar (ORET) ‘ın toplamından meydana gelmektedir.
Tahsili Gecikmiş Alacakların Toplam Kredilere Oranı (NPL Ratio %)
Küresel Finans Merkezleri Endeksi (GFCI)

Düşünce kuruluşu Z/Yen tarafından hazırlanan Küresel Finans Merkezleri Endeksi, dünyadaki önemli
finans merkezlerinin rekabet etme gücünü değerlendirmekte ve sıralamasını yayımlamaktadır. Bu
değerlendirmeyi yaparken aşağıdaki hususlar dikkate alınmaktadır.
Küresel Finans Merkezleri Sıralaması
Türkiye Finansal Gelişim
70’li yıllarda sarsıcı sosyoekonomik ve politik krizlere maruz kalmış ve istikrarını yitirmiş bir ülke olarak aynı dönemde birçok ülkede olduğu gibi ‘yapısal uyum ve

istikrar programları’ rehberliğinde bunalım sürecini aşmayı denemiştir.

1980 yılından itibaren Türkiye yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Yeni bir sermaye birikim sürecinin inşası için İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünya ekonomisi

ile paralel biçimde ‘ithal ikameci’ yaklaşım temelinde kurgulanmış ‘ulusal kalkınmacı’ politikadan vazgeçilerek ‘dışa dönük büyüme’ politikası benimsenmiştir.

**İthal İkame: Yurt dışından ithal edilmek durumunda olan malların yurt içindeüretilmesini sağlayarak dışarıya bağımlılıktan kurtulmak

suretiylesanayileşmeyi öngören politika. 

1980 sonrası döneme damgasını vuran bu ‘dönüşüm’ iki aşamada hayata geçirilmiştir. ‘Ticari serbestleşme’ olarak bilinen ilk aşamada ‘mal ve hizmet piyasaları’ ile

‘ithalat’ serbestleştirilmiştir. Ana taşıyıcıları yüksek faiz, düşük kur ve ucuz emek olan ekonomi politikası uygulamaları dolaylı teşviklerle birleştirilerek sanayi

sektörünün ihracata yönlendirilmesine çalışılmıştır.  

1980 sonrasında finansal sistem üzerinde baskıların azaltılması ve piyasaların derinleştirilmesi amaçlanarak ‘serbest faiz politikası’ uygulamasına geçilmiştir. 1987

yılından itibaren bu modelin tıkanmaya başlaması ile birlikte ‘finansal serbestleşme’ olarak bilinen ikinci aşamaya geçilmiştir. 1989’da yapılan düzenlemeler

sonucunda sermaye hareketleri bütünüyle serbestleştirilmiştir.

Bu aşamada, ekonominin dünya finans piyasaları ile bütünleşmesi hedeflenmiştir. 1989 düzenlemesi ile birlikte hızla artan kamu açıkları “kısa vadeli” ve

“spekülatif” yabancı sermaye girişi ile finanse edilmeye çalışılmıştır. Bu süreç hem Kasım 2000 hem de 2001 Şubat krizlerinin en önemli belirleyicisi olmuştur. 2001

krizinin ardından gerçekleştirilen ‘kurumsal reformlar’ ile dönüşüm sürdürülmüştür.


Türkiye Finansal Gelişim
Ticarette Liberalleşme
İhracat Teşviklerinin ve Sübvansiyonlarının Genişletilmesi
İthalatta Liberalizasyon ve Dış Ticarette Korumacılık
AB ile Gümrük Birliği’ne Gidilmesi
Finansal Liberalleşme
Döviz Kuru Politikasının Değişmesi
Faiz Oranları Üzerindeki Devlet Denetiminin Kaldırılması
Sermaye Piyasası Kanunu ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun Kurulması
Devlet İç Borçlanma Senetleri İhalelerine Başlanması
Merkez Bankası Bünyesinde Piyasaların Kurulması
Sermaye Hareketlerinin Liberalleştirilmesi
Bankacılık Sektörüne İlişkin Reformlar ve Düzenlemeler
Türkiye ‘de Finansal Sistem

Türk finansal sistemi bankacılık temellidir.


Sermaye piyasaları ise işlem çeşitliliği, derinlik ve istikrar anlamında henüz gelişme
aşamasında bulunmaktadır.
Bankacılık sektöründeki gelişmenin Türkiye ‘nin ekonomik
gelişimine katkıları

Büyümeyi etkileyebilecek birçok ekonomik faktör vardır ve bu faktörlerden birisinin de bankacılık


sektörü olduğu söylenebilir. Bankalar para politikaları ve parasal kontrol için bir kanal olmakla
birlikte, ekonominin yeniden yapılanmasında ve uzun dönemli sürdürülebilir makroekonomik
istikrarın sağlanmasında etkili kurumlardır.
Geçtiğimiz dönemde Kredi Garanti Fonu sayesinde krediler, mevduatın çok üzerinde bir artışla karşılaşmış ve bu
artışda ekonomik büyümeye katkı sağlamıştı. Ama, artık büyüme ile kredi artış oranlarının benzerlik göstereceği
bir döneme giriliyor. Kredi/mevduat oranı da yakın gelecekte, aşağı yönlü bir eğilim gösterecek. Nominal kredi
büyümesi de geçmiş dönemlerden farklı olarak milli gelir artışının üzerinde olmayacak.
Türkiye, AB ülkelerinde ki kredi hacminin çok gerisinde bulunsa da AB gelişmekte olan ülkeler baz alındığında kredi hacmi olarak finansal
sistemin daha fazla desteklendiğini görmekteyiz.
Dar para arzı iki şekilde ölçülür: M0 ve M1.
M0, en dar anlamdaki para arzıdır. TCMB tarafından dolaşıma
çıkarılmış banknotlarla (emisyon hacmi), Darphane tarafından
dolaşıma çıkarılmış madeni paranın toplamından bankaların
kasalarında bulunan nakit paranın düşülmesiyle bulunan
toplamı gösterir. M0 = (Dolaşımdaki Banknotlar + Madeni
Paralar) – Banka kasalarındaki nakit.
M1, M0’a bankalarda bulunan vadesiz mevduatın da
eklenmesiyle ortaya çıkar. M1 = M0 + Vadesiz Mevduat
Geniş para arzı da iki şekilde ölçülür: M2 ve M3.
M2, M1’e vadeli mevduatların eklenmesiyle bulunur. M2 = M1
+ Vadeli mevduat
M3, en geniş para arzıdır, M2’ye repo ve para piyasası fonları
ve ihraç edilen menkul kıymetler eklenerek bulunur. M3 = M2
+ Repo + Para piyasası fonları + İhraç edilen menkul kıymetler
Türkiye‘de Sermaye Piyasaları

• Gelişmiş ülkelerin ekonomik büyümesinin


altında yatan nedenin finansal gelişme
olduğunu düşünen Türkiye gibi gelişmekte olan
ülkeler, sermaye piyasası kaynaklı yaşanan
finansal krizlere rağmen ekonomik
büyümelerinin sermaye piyasası gelişimi ile
sağlanacağını düşünmektedirler. Büyüme için
gerekli yatırımlara fon kaynağını sağlayacak
sermaye piyasalarının gelişmesi için çeşitlilik
oluşturulması gerekmektedir.
• Sermaye piyasalarının ekonomik büyümeyi
piyasada likidite artışı sağlama, tasarruflarda
artış meydana getirme, risk türlerinin
farklılaştırılması, bilgiye kolay erişim sağlama ve
firmaların denetimi gibi fonksiyonları vasıtasıyla
hızlandıracağı düşünülmektedir.
• Bunu daha iyi gösterebilmek adına borsanın
piyasa değeri ve işlem hacminin GYSH ‘ya oranı
ilgili tabloda incelenmiştir.
Borsa İstanbul ‘un piyasa değerinin çok düşük olması Türkiye ‘nin banka temelli finansal sisteme sahip olduğunun başka
bir göstergesidir. Sermaye piyasası ürünleri gelişmiş ülkelerde likidite yaratmak açısından daha çok tercih edilmektedir.
İşlem adetleri ve devir hızı olarak baktığımızda dünya sıralamasında 4. sırada bulunmaktayız. Borsa İstanbul ‘da yapılan
yatırımların kısa süreli ve spekülatif hareketler olduğunu göstermektedir.

You might also like