You are on page 1of 28

TÜRK HUKUK TARİHİ

İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK HUKUKU


• Eski Türklere ait örf-âdetler de hukukun kaynakları arasındadır.
Örf-âdetlerden hukukla ilgili olanlarına yusun adı verilmektedir.
• Bu örf-âdetlerin derlenmesi ile oluşturulan kanunnameler de
önemli hukuk kaynaklarındandır.
• Cengiz Han’ın Büyük Yasa’sı, Timur’un Tüzükât-ı Timur’u
kanunnamelerin en önemlileridir
• İslamiyet sonrası dönemde yazılsa da bir kısım edebî-tarihî-ilmî
eserler eski Türk hukuku hakkında bilgiler vermektedir.
• Yusuf Has Hacib’in 1069-1070 yıllarında yazdığı Kutadgu Bilig’i,
Kaşgarlı Mahmud’un 1072’de tamamladığı Divan-ı Lügatü’t-
Türk isimli Türkçe Arapça sözlüğü bunlardandır.
• Oğuznâme ve Manas gibi Türk destanları da İslamiyet
öncesi Türk hukukunun kaynakları arasındadır.
• Türk diline ait kelimeler önemli hukuki bilgiler vermektedir.
• Mesela, gelin kelimesi gelen anlamındadır ve ataerkil aile
yapısının varlığını göstermektedir.
• Benzer şekilde katmaktan gelen kadın kelimesi de
babaerkil aileyi anlatmaktadır.
• Çin, İran, Arap ve Yunan kaynaklarında da İslamiyet öncesi
Türk hukukuna ait bilgiler yer almaktadır.
• İran, Arap ve Yunan kaynaklarında da Türkler hakkında bilgi
verilmekte, örf-âdetleri ve hukuki yapıları anlatılmaktadır.
DEVLETİN YAPISI VE İŞLEYİŞİ
• Eski Türkler devlete il demektedir.
• Fertler aileyi, aileler boyu, boylar bir araya
gelerek budunu oluşturmaktadır.
• Boyun başında boybeyi, budunun başında han
bulunur.
• Budunlar bir araya geldiklerinde ise il yani
devlet kurulmaktadır.
• Devletin başında ise hakan bulunmaktadır.
• Devletin başında bulunan şahsa hakan, han, kağan,
ilteber, yabgu gibi isimler verilmiştir.
• İmparatorluğun başındaki hükümdara han, orta
büyüklükteki bir devletin hükümdarına kağan, küçük
bir devletin hükümdarına ise yabgu denirdi.
• Hakan’ın, Tanrı tarafından kendisine kut verilen yani
seçilmiş bir aileden olması gerekir.
• Bu hanedan ailesi genellikle açinaoğulları olarak bilinir.
Oğuz Han, Selçuklular ve Osmanlılar bu hanedandan
gelmektedir.
• Hâkimiyet, hanedan ailesinin ortak malı kabul edilirdi.
Buna üleş sistemi denir.
• Üleş sistemine göre hanedandan olan herhangi bir
prens tahtta hak iddia edebilirdi.
• Bu sebeple prensler arasında taht kavgaları yaşanır ve
galip gelen hakan olurdu.
• Tahta geçmek için belirli bir veraset usûlü yoktu.
• Genellikle hakanın oğullarından birisi tahta geçer, oğlu
yoksa kardeşi, kardeşi oğlu, amcası gibi akrabaları
hakan olurdu
• Eski Türk devletleri monarşik bir yönetime
sahipti.
• Hakan, devlet başkanı olarak ülkeyi yönetir,
ordu kumandanlığı yapar ve davalara bakmak
üzere hâkimler tayin ederdi.
• Hakanın bu yetkileri kurultay ve töre
tarafından düzenlenir ve sınırlanırdı
Kurultay

• Toy, kengeş meclisi de denilen kurultaya


hakan, beyler, devlet adamları ve halkın önde
gelenleri katılırdı.
• Kurultay, siyasi, askeri, sosyal ve dini konuların
görüşüldüğü, çok maksatlı istişari toplantılardı.
• Bu toplantıların birincisi, senenin ilk ayında, hakanın
sarayında yapılırdı.
• İkincisi, senenin beşinci ayında yapılırdı. İlkbahar
kurultayı denilebilecek olan bu toplantıda dini törenler
yapılır, kurbanlar kesilir, devlet işleri görüşülür, töre
hazırlanır ve hakana bağlılık bildirilirdi.
• Dokuzuncu ayda yapılan üçüncü toplantıda askeri
konular görüşülürdü. Sonbahar kurultayında baharda
yapılacak seferler için askeri hazırlıklar yapılırdı.
Töre
• Halk arasında varlığını sürdüren sosyal ve
hukuki kurallara töre denilmekteydi.
• Osmanlılarda töre kelimesinden ziyade örf ve
kanun kelimeleri kullanılmıştır.
• Devletler yıkılsa da töre varlığını sürdürürdü.
Bunu ifade etmek için “İl (devlet) gider, töre
kalır” atasözü kullanılırdı.
• Töre, halk arasında uzun süre uygulanan örf-
âdetlerden, hakanın koyduğu kanunlardan ve
kurultaylarda alınan kararlardan oluşurdu.
• Hakanın törede yapacağı düzenlemeler ve
yenilikler, törelere aykırı olamazdı.
• Orhun Kitabeleri’nde, Bumin ve İstemi
Kağan’ın töreyi tanzim ettiklerinden
bahsedilmektedir.
CEZALAR
• Önceki Türk devlet lerinde halkın ihkak-ı hak
yani bizzat kendilerinin ceza verme hakları
kaldırılmış, cezalandırma yetkisi devlete
verilmişti.
• Suçlara ağır cezalar verilirdi.
• Cezalar şahsa uygulanır, suçlunun yakınlarına
ceza verilmezdi
• Adam öldürme, savaştan kaçma, devlete isyan, evli
kadınla zina, bağlı atı çalmak ve ikinci defa hırsızlık
idam cezası ile cezalandırılırdı.
• Hafif suçlar için mali cezaların yanında döğmek gibi
bedeni cezalar da verilmekteydi.
• Birisinin gözünü çıkararan, ceza olarak ona kızını
verirdi.
• Kız çocukları için göz bebeği anlamına gelen kerime
sözünün kullanılması bu gelenekle ilgili olabilir.
• Cezaları yargucı denen hâkimler verir ve
yargan denilen görevliler uygulardı.
• İdam cezası halka açık yerde boynun vurulması
şeklinde uygulanır
• Suçun delilleri otuz yıl süre ile saklanırdı.
AİLE HUKUKU

• Evlenme
• Eski Türklerde kabile dışından evlenme
(exogamy) söz konusudur. Bazı kabilelerde
baba tarafından yedi göbek akrabalarla
evlenilmezdi
• Bununla birlikte dayı ve teyze kızları ile
evlenilebilirdi.
• Evlenen erkek, hanımı ile birlikte ayrı bir ev
kurardı. Baba evi, en küçük erkek evlada
kalırdı.
• Çok kadınla evlilik görülebilirdi, ancak
kadınlardan birisi baş olurdu
• Evde babanın sözü geçerdi. Bu sebeple eski
Türk ailesi ataerkil idi
• Ancak Roma’da olduğu gibi babanın hâkimiyeti
çok katı değildi. Evde kadının sözü de geçerdi.
• Baba öldüğü zaman evde annenin sözü
dinlenirdi
Kalın

• Kalın, evlenen erkeğin kızın ailesine verdiği bir


miktar maldır.
• Kalın, kızı yetiştiren aileye, emeklerine karşılık
olarak verilir.
• Kalın miktarı taraflar sosyal ve ekonomik
durumlarına göre belirlenir
• Kalın birkaç kısımdan oluşmaktadır:
• 1-Karamal: Söz kesme sırasında babaya verilir.
• 2-Yelü: Nişandan sonra erkek tarafından kıza
verilen hediyedir.
• 3-Tüy mal: Düğün masraflarına katkıda
bulunmak için verilir.
• 4-Süt hakkı: Kızın annesine süt hakkı olarak
verilir
• Erkek tarafı nişanı bozmuşsa ve kızın ağır
kusuru yoksa, kalın iade edilmezdi.
• Nişanı kız tarafı bozmuşsa, kalın iade edilirdi
• İslam hukukunda kalına benzeyen mehir
uygulaması vardır.
• Ancak kalın ile mehir arasında önemli farklar
vardır.
• Kalın, kızın ailesine; mehir ise kızın kendisine
verilmektedir.
• Ayrıca kalın ödenmedikçe evlilik gerçekleşmez,
buna karşılık evliliğin gerçekleşmesi için mehirin
ödenmesi şart değildir
Levirat

• Levirat, kardeş öldüğünde yenge ile, baba


öldüğünde üvey anne ile evlenmedir.
• Bu şekilde evlendiğinde kadının ölen kocasının
ruhuna hizmet ettiğine inanılırdı.
• Savaşların çok olduğu o dönemde erkekler
öldüğünde, karısı ve çocuklarının perişan
olmaması için böyle bir yola başvurulurdu.
• Ayrıca kadına düşen miras yabancıya gitmemiş
olurdu
Boşanma
• Erkeğin zinası, iktidarsızlığı ve kadına kötü
muamelesi kadın açısından boşanma
sebebidir.
• Kadının zinası da erkek için boşanma sebebidir.
• Boşanmada erkek kusurlu ise kadın kalını iade
etmez, çeyizi de geri götürürdü.
• Kadın kusurlu ise erkek tarafı kalını geri
alabilirdi
Evlat Edinme

• Türklerde evlat edinme yoluyla çocuk sahibi


olunmaktaydı.
• Bunun için evlat edinen ile çocuğun velisinin
anlaşması gerekiyordu. Bu anlaşma kimi
zaman karşılıksız olmakta, kimi zaman da bir
ücret karşılığında yapılmaktaydı.
• Evlatlık için verilen bu ücrete süt sevinci
denilmekteydi.
• Genellikle çocuğu olmayan aileler evlat
edinmekteydi.
• Fakir olup da çocuğunu evlatlık verenler de
bulunurdu.
• Bunun yanında çocukları yaşamayan aileler, kötü
ruhları yanıltmak için, yeni doğan çocuklarını
başka aileye evlatlık verirlerdi.
• Borca karşılık çocukların alacaklıya, evlatlığa
benzer bir durumda verildiği görülmekteydi
MİRAS HUKUKU

• Eski Türklerde babanın mirası evde kalan en


küçük erkek çocuğa ait idi.
• Evlenip kendi evini kuran erkek çocukların ve
çeyizini alıp evlendirilmiş kızların miras hakkı
yoktu.
• Mirası alan en küçük erkek evlat, anne ve
babası ile evlenmemiş ya da dul
kızkardeşlerine bakmak zorundaydı.
• En küçük erkek evlat yoksa diğer erkek
kardeşler mirasçı olur, erkek evlat yoksa
evlenmiş de olsa kızlar mirasçı olurdu.
• Ölenin eşi de mirastan pay alırdı.
• Eski Türklerde vasiyet müessesesi
bilinmekteydi. Uygurlarda vasiyete tutrug,
vasiyeti tenfiz memuruna ketkara denirdi
BORÇLAR HUKUKU

• Uygurlar gelişmiş bir ticaret hayatına sahiptiler. Alım


satım, trampa, kira, ödünç, rehin gibi akidleri
kullanırlardı.
• Akidler yazılı olarak yapılırdı. Bu belgelerde akdin
tarafları, konusu, tarihi, vadesi ve tarafların imzası
yer alırdı.
• Satım akdinde mülkiyet, akdin kurulması ile geçerdi.
• İstihkak iddialarına karşı satıcının tekeffül borcu vardı

You might also like