You are on page 1of 110

ZEMİN VE KAYA YAMAÇLARDA

GÜVENLİĞİN SAĞLANMASI
1. İYİLEŞTİRME KAVRAMINA YAKLAŞIM
Terzaghi’ ye göre, eğer bir yamaç veya
şev harekete geçmişse bunu durdurmak ya
da kontrol etmek için olayı kışkırtan neden
ve süreci doğru tanımak, önlemin de buna
benzer yöntemleri içermesini sağlamaktır..
Örneğin, duraysızlık boşluk suyu basınçlarından
kaynaklanıyorsa öncelikle drenaj yöntemleri
düşünülmelidir. Bu yoldan heyelanların işlem
ve maliyet açısından daha verimli olarak
kontrolü sağlanabilir.
Oluşturulacak veya mevcut bir yamaçta duraysızlık
başlıca gerçekte birbiri ile bağlantılı olan beş
etkenle belirebilir:

 Yamacın mevcut/planlanan yüksekliğini veya


eğimini karşılayamayacak ortamda bulunması
 Yamacı oluşturan zemin veya kaya ortamın dengeyi
sağlayamaması
 Boşluk veya çatlak suyu basınçlarının ortamda
efektif gerilmeleri aşırı düşürmesi
 Ortamda zayıflık bölge veya düzlemlerin bulunması
 Yamaç veya şeve hesap dışı yükler, deprem gibi
aşırı dış etkilerin gelmesi
2. YAMAÇ VE ŞEVLERDE ALINAN ÖNLEMLERİN
GENEL DEĞERLENDİRMESİ
Kitle hareketlerinin deprem, volkanik etkinlikler
gibi doğal afet olaylarının değerlendirildiği
hatırlanacak olursa bunların önlenmesinin de her
zaman mümkün olmadığı veya önlenmesinin
gerekli olmadığı görüşü söz konusu olmaktadır.
Heyelanlardan etkilenen yerleşim birimlerini başka
yere taşımak ta yine ağır mâli yüklerden kurtulmanın
kolay bir yoludur. Türkiye’de birçok köy heyelan
alanı içinde kaldıklarından bakanlar kurulu kararı ile
başka yerlere taşınmıştır.
Birçok durumda kitle hareketi bölgesinden sakınmak
mümkün olamadığından buralarda gerekli
mühendislik önlemleri alınma durumu doğar. Bu
önlemleri dengeyi bozmağa yönelik tüm etkenlerin
kontrolü ve azaltılması ve/veya duraylılığı
sağlamaya yönelik olarak direnen kuvvetlerin
yükseltilmesi biçiminde özetlemek mümkündür.
Uygulanacak tüm yöntemlerde etkinlik yanında
maliyetin ön planda olduğunu hatırda tutmak
gerekmektedir.
3. YAMAÇ VE ŞEVLERDE DURAYLILIĞI KORUMA
VE SAĞLAMA YÖNTEMLERİ
. Bir yamaçta uygulanacak iyileştirme tekniklerinin
 Yamaç/şevin geometrik özellikleri
 Yüzey ve yeraltı suyu hidrolojisi
 Düşük dirençli bölgelerin yamaç içinde dağılımı
 Stabilizasyonu gerekli kılan nedenlerin niteliği
 Yerel olarak kullanılabilir teknoloji ve uzmanlık
 Yörede öngörülen yerleşim
gibi etkenlerce ciddi kısıtlama görebileceği bilinir.
Günümüzde elde bulunan bilgi ve deneyimler
yamaç ve şevlerde koşulların iyileştirilmesi işlemlerinin
başlıca dört gurupta ele alınabileceğini
göstermektedir:
 Yamaç geometrisinin değiştirilmesi
 Yamaç/şev içi, ve dışı suların kontrolü
 Yapısal önlemler
 Ortam özelliklerinin iyileştirilmesi
Dünyanın son yıllarda görmekte olduğu küresel
ısınmanın gerek yağışların artması gerekse
deniz seviyelerinde önemli yükselmeler sonucu
kitle hareketlerindeki etkinliğin daha da
artması beklenmelidir.
Bunun ötesinde, mühendislik konularına çevreci
bakış açısının giderek egemen olması
nedeniyle arazi kullanımında ve de
duraysızlıklarda uygulanacak iyileştirme
yöntemlerine ciddi kısıtlamaların gelebileceği
bilinmelidir, örneğin, aşırı kazı yapıldığında
kazıdan çıkanların nereye taşınıp döküleceği,
yamacın çok dik olması durumunda
çalışmanın ciddi kısıtlamalar altında sürmesi,
iyileştirmede kullanılacak gereçlere izin
verilmemesi söz konusu olabilmektedir.
4. YAMAÇ/ŞEV GEOMETRİSİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ

Yamaç geometrisini değiştirme işlemleri kazı,dolgu


veya her ikisini de uygulayarak, yamaç veya şevin
eğimini düşürme yoluyla, bazı özel durumlarda da
yamaç yüksekliğini azaltarak yapılır.
İşlemin temel amacı sürücü kuvvetleri istenen düzeye
indirmektir. Dolgunun özağırlığı duraysızlığa katkıda
bulunursa birim hacim ağırlığını düşük tutarak da
azaltmak mümkündür.
kayma dairesi sığ tip ya da yamaç dairesi tipi ise eğimi azaltmanın yararlı
olması mümkündür. Kayma dairesi topak veya taban tipi ise bu durumda
eğimi azaltmak olumlu sonuç vermeyeceğinden topuğa dolgu yapma
(berm) yolu önerilmektedir
Bu uygulamada dolgunun kitlesi direnen kuvvetlere katkıda bulunduğundan
kaya dolgu gibi ağır gereçlerin kullanımı uygun görülebilirse de bu bölgede
aşırı yükleme sonucu taşıma gücünün aşılmaması da gözetilmelidir.

Geometride Değişiklik Yaparak Duraylılığın Kontrolü ve Yansız Nokta Kavramı


KİTLE HAREKETLERİNİN KONTROLÜ İÇİN YÖNTEMLER

1. YAMAÇ/ŞEV GEOMETRİSİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ


1.1) Olası veya mevcut hareket bölgesinden kazı veya
patlatmayla malzeme alınması
1.2 ) Malzeme alınan yere hafif gereç yerleştirilmesi
1.3 ) Topuğa dolgu yapılması, gereç yüklenmesi
1.4 ) Yamaç eğiminin tümüyle veya bölümler halinde
azaltılması
2. SUYUN KONTROLÜ ( DRENAJ )
2.1 ) Alana gelen yüzey sularının uzaklaştırılması
2.2 ) İçi geçirimli gereç dolu sığ ve derin hendeklerin yapımı
2.3) Ortam içine geçirimli kama/payanda yerleştirilmesi
2.4) Küçük çaplı pompajlı ve pompajsız sondaj kuyuları
2.5) Yer çekimiyle çalışan büyük çaplı drenaj kuyuları
2.6)Düşeyden sapmış drenaj delikleri
2.7) Drenaj tünel veya galerileri
2.8 ) Vakumla su alma yöntemleri
2.9 ) Sifonla drenaj
2.10) Elektro-osmotik yoldan su alma
2.11) Ağaç ve bitkilerle yüzey koruma ve sulama
3. YAPISAL ÖNLEMLER
3.1) Geleneksel dayanma duvarları
3.2) Sandık duvarlar
3.3) Kafes duvarlar
3.4) Pasif kazık ve kesonlar
3.5) Donatılı zemin sistemleri
3.6) Betonarme perde veya iri daneli payandalar
3.7) Düşme kontrolü için yamaç yüzünde ağ
3.8) Blok düşmeleri/yuvarlanmalarına karşı hendek, çit
ve duvarlar
3.9) Aşınmayı önlemek için kaplama elemanları
ORTAMIN İYİLEŞTİRİLMESİ (İÇTEN GÜÇLENDİRME)
4. 1) Kaya saplamaları
4.2) Mikrokazık sistemleri
4.3) Zemin çivilemesi
4.4) Ankrajlar (gergili veya gergisiz)
4.5) İçitim (enjeksiyon)
4.6) Taş, kireç veya çimento kolonları
4.7) Derin karıştırma yöntemleri
4.8) Dondurma
4.9) Isıtma/yakma
4.10) Elektro-osmotik ankraj
4. 11) Güçlü kökleri olan ağaç dikme
Şev yüksekliğini azaltma cazip bir yol olarak
görülebilirse de bu her zaman uygun bir seçim
olmayabilir
Örneğin bir köprü yaklaşım dolgusunun yüksekliğini
azaltma ya da üzerinde yapılar bulunan bir alanda
kazı yapma olanağı bulunamayabilir.
Ayrıca, geçmişte yapılan incelemeler yüksekliği
azaltmanın olası sığ kaymalara hiçbir katkısı
olmayacağını, sadece taban dairelerinin bundan
yararlanabileceğini göstermiştir.
YANSIZ NOKTA KAVRAMI
Başlamış veya başlamak üzere olan bir
kaymadan kesit verilmektedir.
Dairesel kayma yüzeyli kesit olağan biçimde
dilimlere ayrılsa ve bu dilimlerden
herhangi birinin üzerine dış yük uygulansa
iki farklı sonuç belirecektir.
Yük sürücü kuvvetler tarafında ise, devirici
moment ya da sürücü kuvvetleri artırma
etkisi yapacaktır. Yüzeyi yüklemenin diğer
etkisi ise kayma yüzeyinde etkiyen
gerilmeleri yükselterek kayma direncini
artırmak, dolayısı ile direnen momentleri
artırmak olacaktır.
Yük bu anlayışla dilimden dilime dolaştırılarak
durum araştırılacak olursa önceleri bu
etki olumlu olacaktır. Belirli bir aşamaya
gelindiğinde belirgin bir etkisi
görülmeyecek, yük yamaç başına daha
da yaklaştığında bu aşamada dengeyi
bozucu etki yapacaktır.
Ancak her konumda kayma yüzeyindeki efektif gerilmeler yükün
uygulaması nedeniyle yükselecektir.
Bir yamaçta yansız nokta (neutral point), yükü hareket ettirmenin sisteme
olumlu veya olumsuz etki yapmadığı konum olarak tanımlanmıştır.
Bu işlem yamaç uzunluğu boyunca da farklı kesitler için yinelenirse
bulunacak tarafsız noktaların birleşimi yansız çizgi yi (neutral line) verir.
Yansız nokta ve etkileri…
kazı ve dolgu işlemlerinin yansız noktaya etkilerini
Basit şevlerde dolgu ve kazı yerlerinin saptanmasında
kolaylık sağlayan yansız nokta kavramı tacı ve topuğu
belirlenemeyen sonsuz yamaç hareketlerinde, yüzeyin
üniform profilde olmaması sonucu bir yerde yapılacak
kazının komşu kesitte olumsuz etki yaratması riskinin
bulunması durumunda kolayca uygulanamamaktadır.
Yansız nokta kavramının
önemi : Bir tünelin bulunduğu
arazide kayma hareketleri
fark edilince hareketi kontrol
altına almak için nerede kazı
yapmanın yararlı olacağı
araştırılmış ve A bölgesinden
malzeme alındığında güvenlik
sayısı sadece 1.01 e
yükselirken B bölgesinden eşit
hacimde kazı yapıldığında
güvenlik sayısının 1.30 a
çıkacağı bulunmuştur.
yansız nokta kavramının
bilinmesi durumunda
problemin çok daha hızlı
çözümlenebileceği
söylenebilmektedir.
4.2 ŞEVLERİN KADEMELENDİRİLMESİ
Yamaçlarda güvenliği sağlamanın bir yolu da
kademelendirmedir. Yüksek yamacın tümünün
eğimini değiştirme yerine bunu birkaç küçük şeve
dönüştürme, böylece güvenlik sayısını artırma
yanında erozyon etkisini azaltma ve ağaçlandırma
için ortam hazırlama hedeflerine de ulaşılabilir.
Türkiye otoyollarında 10m lik kademeler ile 3 ya da
5m genişliğinde platformlar standart uygulama
haline gelmiştir.
Şekil 4.4 Yarmada Tipik Kademelendirme
4.3 TOPUK YÜKLEME
Yüksek dolgular yapmak gerektiğinde temel zemininin yeterli
kayma direncine sahip olmaması yamaç duraysızlığı ya da
yumuşak tabakanın taşıma gücünün aşılmasına neden olabilir.
Bu durumda topuk bölgesine dolgu yapılması uygun veya
zorunlu hale gelebilir.
Bu çalışmada öncelikle dikkat edilmesi gereken husus, yapılan
topuk dolgusunun kaymayı önleyip önleyemeyeceğidir. sığ
kayma yüzeyleri yapılacak topuk dolgusundan etkilenmez.
Topuk dolgusu kayma yüzeyinin derinde geliştiği durumlarda
ise en etkin hale gelir. Ancak çok derine sarkmış kayma
yüzeylerinde de bu kez güvenlik sayısında beklenen artış
belirmeyebilir Bu nedenle topuk yükleme seçeneği dikkatle
değerlendirilmelidir.
(a)

(b)

Topuk Dolgusunun Sığ ve Derin Yüzeylerde Etkinliği


Zayıf zeminler üzerine dolgu yapılması zorunlu
olduğunda topuk yüklemesi yarar sağlamayıp,
tersine taşıma gücü problemini daha vahim hale
getireceğinden bu yoldan kaçınılmaktadır.
Bunun yerine dolguyu uçucu kül, cüruf gibi hafif
gereçlerle oluşturmanın daha akılcı olacağı, hatta
son yıllarda dolguyu genleştirilmiş polistiren (EPS:
expanded polystyrene) gibi süper hafif
malzemelerle yükseltmenin en uygun seçim
olduğunu savunanlar çıkmaktadır.
KAYA YAMAÇLARDA GEOMETRİ KONTROLÜ

Kaya yamaçlarda duraylılık


kaybı kayma olayı kadar
düşme ve devrilme ile de
oluştuğundan bu ikinci gurubu
kontrol şevin geometrisinin,
değiştirilmesi ile başarılabilir.
bir kaya yamaçta güvenliği
artırmak için yapılan yüzey
çalışmaları
Türkiye’de doğal yamaç ve
şevlerde önemli sorunlar
anakayadan değil bunun
üzerinde bulunan veya
bırakılan ayrışma zonundaki
hareketlerden belirmektedir.
Bu kütlenin
Yüzeyden ya da yamaç başından
yapılacak kazı ile duraylı hale
getirilmesi gerekir . Yamaç yüzünden
negatif β açıları ile taşmış blokların ince
patlatma (presplitting/trimming) veya
traşlama / yıkma (scaling/blasting)
yoluyla önceden temizlenmesi önem
taşır. Kökleri kaya çatlaklarına girip
buraları gevşeten ağaçlar ve gevşemiş
blokların da elle alınması ileride
belirebilecek düşmeleri önler {scaling).
Tüm bu önlemlere karşın dik yamaçlarda
atmosferik etkilerle yıpranarak
gevşeyen ve düşme olasılığı bulunan
blokları kapmak üzere ayrıca hendek
sağlanması gerekmektedir.
Şekil 4.6.a'da tek süreksizlik sistemi içeren
bir kaya şevde duraylılığı artırmak için
eğimin azaltılmasına bir örnek
verilmektedir. Bu çalışma yapıldığında
kalan blokların günyüzü görmesi
önlenerek güvenlik sayısı
yükseltilmektedir. Yine teorik çalışmalar
kaya yamaçlarda yamaç yüzünün
dışbükey olması durumunda dengenin
içbükey yüze göre daha kolay
kaybolabileceğini göstermektedir. Bu
nedenle yüzeyin içbükey kazılmasında
yarar olacaktır.
HENDEK VE ENGELLİ YÖNTEMLER

Kaya düşmelerine karşı hendek yapımı pasif bir


önlemdir. Ancak özellikle ulaşım yollarında ucuzluğu
nedeniyle sıkça başvurulur ve yararlı olur. Hendek
kazma yanında hareket eden kitlenin enerjisini
düşürmek için de Şekil 4.7'de gösterilen önlemler
alındığında sistem daha güvenle hizmet
vermektedir.
Kaya Düşmelerinin Kontrolü İçin Alınacak Pasif Önlemler
(a) Hendek (b) Çit ve Hendek (c) Hendek ve Sandık Duvar
YAPISAL ÖNLEMLER
Kayan bir cismi durdurmak veya hareketini yavaşlatmak için
önüne bir başka ağır cisim koymak insannın içgüdüsel
yaklaşımıdır.Yapısal önlemler direnen kuvvetleri artırarak
duraylılığa katkıda bulunur.Ancak rijit destek sistemlerinin
ötelenme ve şekil değiştirme yeteneği en alt düzeyde
olduğundan çok pahalı veya uzun vadede heyelanı
kontrolde başarısız olabilmektedir.Buna karşın,esnek destek
sistemleri sağlandığında duvarın daha dayanıklı olduğu
görülmektedir.
Yapısal önlemler ikiye ayrılır;
 1)DIŞ ÖNLEMLER
a) Rijit olanlar
Ağırlık,yarı ağırlık,konsol,payandalı dayanma
duvarları,yanal yük olan kazıklar

b) Esnek olanlar
Sandık ve kafes duvarlar,özel uygulamalarda
palplanş
 2) İÇ ÖNLEMLER
Donatılandırılmış zemin sistemleri
RİJİT DUVARLAR
Günümüzde zeminde oluşan veya oluşabilecek
yüzeysel nitelikte nitelikte kitle hareketleri
betonarme ve çoğun komsol hatta ağırlık tipi
duvarlarla önlemeğe çalışılmaktadır.Ancak yanal
direnci birçok boyutta makul boyutlarla yeterli
olmadığından bunların temele uygulanmış kazık
sistemleri veya ankrajla desteklenmesi
gerekmektedir.Bu durumda da çözüm genellikle
yüksek maliyet getirdiğinden özel durumlar dışında
duvar uygulamasına gidilmemektedir.
KAMA /PAYANDA UYGULAMASI
Özellikle karayollarında uzun yıllar
uygulanan bir yöntem rijit
duvar/drenaj işlevlerini birlikte
yerine getirdiğinden rağbet
görmüştür.Kaya payanda olarak
da adlandırılan bu sistem kitlesi ile
zemine karşı koyarken yeraltı
suyunu da kolaylıkla
geçirmektedir. Türkiyede çokça
uygulanan bu yöntem taşın kolay
sağlandığı yörelerde uygulanır.Bu
tip duvarlarda da kayma,devrilme
ve taşıma gücü kontrolleri
yapılmalıdır.Türkiye de farklı
uygulaması yapılan kaya
payanda oluşmış yüzeysel
kaymaları önlemek için aynanın
taşla doldurulması hatta serilen
taşların harçla tutturulması
biçiminde görülmektedir.
Heyelanların yanal dirençli
kazıklarla durdurulması
1961 lı yıllara gelindiğinde duvarlı sistemlerin büyük kitle
hareketlerini durduramadığı anlaşılmıştır.Özellikle gereken desteği
zeminde herhangi bir biçimde kazı yapılmadan sağlama
zorunluluğu pasif kazık olarak da adlandırılan yanal kazıkların
heyelan uygulamalarında kullanılması gündeme gelmiştir.Önceleri
çakma kazıkla yapılan uygulama günümüzde yerinde yapılan
delme kazıklarla gerçekleştirilmektedir.

Yanal kazıklar tercihen çapı 1 m den az olmayan kazıklardan


,6*4m ye büyüyebilen kesolara kadar büyüyen betonarme yapı
elemanlarıdır. Genelde bir başlık ile birleştirilmiş ve özellikle killerde
uygulanan ayrık gerektiğinde teğet tam ankastre kazıklardan
oluşturulur.
Anadolu otoyolunun yeniçağ yakınlarında etkin
olmayan bir heyelanın yol yapımı nedeniyle
kışkırtılmaması ve mevcut enerji taşıma kulesinin
güvenliği için uygulanmış bir pasif kazıklı duvar
görülmektedir.
Pasif kazığın amacı;yamaçta herhangi bir kazı yapmaksızın
kayan veya kayması olası kitleyi rijit bir cisimle geçirip sağlam
tabakaya yeterince derinlikte girerek direnen kuvvetlere hızlı
katkı sağlamaktadır.Bunun sonucunda zemin hareketleri
durdurulacak veya yavaşlayacak,limit denge yöntemlerinin
deyimi ile güvenlik katsayısı yükselecektir.
Bir amaca tek sıra halinde ayrık olarak uygulanmış rijit yanal
kazıkların zeminde alacağı kuvvet en basit biçimde
• Zeminin türü ve kayma direnci
• Kazıkların çapı
• Kazıkların boyu
• Kazıkların aralıkları
• Kazıkların yamaç içindeki konumu
• Kazık sıra sayısı
gibi faktörlere bağlıdır.
Kütle hareketi kontrolunda yarı
esnek ve esnek duvarlarının
kullanımı
Yamaç duraylılığı geotekniğin diğer problemlerinden
farklı olarak çoğunlukla büyük şekil değiştirme ve
ötelenmelerin belirdiği problemlerdir.Kitlenin düşey bir
düzleme uyguladığı itkinin erişim uzaklığına yöneldikçe
azaldığı gerçeği karşısında tam rijit duvar
uygulamasının çok etkin yada akılcı bir önlem
olamayacağı söylenebilir.
Zemin yamaçlarda edinilen deneyim,yarı esnek ve
esnek duvar uygulamasının bazı özel durumlar da
güvenliği ekonomik olarak sağlayabileceği
yönündedir.Bu duvarlar
sandık(gabion),kafes(crib),metal,plastik veya jeotekstil
donatılı zemin(reinforced earth)ve perde(tieback)
olarak özetlenebilir.
Sandık duvarlar

Sandık (gabion) duvar tipi taş gerecenin kolaylıkla


bulunabileceği yerlerde şev ve düşey yarmalarının
duraylılığını korumada en ekonomik çözümü getirir.Tipi
olarak 1*1 m kesitli ve 2-4 m uzunlıkta tel sepetlerin içi
250-100 mm boyutlu kaya parçaları ile doldurulur.Bu
boyutlarada sandıkta 0.45 dolayında bir boşluk oranı
sağlanmaktadır.Duvarın bazı bölümleri bu sıkışabilirlik
sonucu aşağı doğruhareket edeceğinden rijit
duvarların tersine,dolgu ile duvar arasında aşağı değil,
yukarıya doğru bir kesme kuvveti gündeme gelir.
Kafes duvarlar

Kafes duvarlar yanal ve düşey hareketlere karşı çok


esnek olmaları nedeniyle yamaç ve şevlerin dengede
tutulmasında önemli işlev yapma yeteneğine
sahiptir.Başka ülkelerde beton,galvaniz saç/çelik ve
bazen de mimari amaçlarla haşap elemanlardan
oluşturulanbu duvarlar Türkiyede yaygın uygulama
bulmamıştır.
Donatılı zemin duvarlar

Ulaştırma yapılarında uygulama bula donatılı zemin iri


daneli dolgunun içine yerleştirilen çelik veya plastik
şeritler,jeogrid veya jeomembranların ortama
kendisinde olmayan çekme dayanımını sağlama
amacına yöneliktir.Bu tür duvarların avantajı büyük
kütleli olmaları ve gerekiyorsa kazı yapmadan yamaç
yada yarmanın önüne hızla yükseltilebilmesidir.
Perde uygulaması

 Yarma ve yamaçların hareketini kontrol için


alınabilecek ivedi yöntemlerden biri de zemini fazla
kazmadan içine yerleştirilen palplanş veya betonarme
perde uygulamasıdır.
Yamaç/şev yüzünde
yüzeysel önlemler
 Birçok yamaç ve şevde gelisen olaylarkitle hareketinin
derin olmadığı ve bu nedenle tehdit oluşturmadığı
gösterir.Günümüzde gelişen teknolojisi bu tür
önlemlerin hızla ve ekonomik olarak alınabilmesine
olanak tanımaktadır.
Beton püskürtme

Püskürtme beton daha sonra altına döşenen hasır


çelik,günümüzde de karışıma eklenen çelik hatta fiber
firketelerle yük taşıyıcı özellik kazanmıştır.Görüntüsü
estetik görünmesede yüzeyde duraylılığı
sağlamaktadır.
Yüzeyin örtülmesi

Kaya yamaç ve şevlerde yüzeyde duraylılığın kaybı her


boyuttan her boyuttan parçaların düşmesi ile
belinir.Bunu önlemek için geomembrane,çelik ağ gibi
kaplamalarla yüzeyde meydana gelebilecek
faaliyetleri durduruz.
YAMAÇ VE ŞEVLERDE
SUYUN KONTROLÜ
Yamaçlarda duraylılığı etkileyen en önemli etken
sudur.
Bu nedenle su bulunan her tür yamaç ve şevde
drenaj yapılmalıdır. Çünkü su sadece boşluk
suyu basınçlarını etkilemekle kalmayıp, aynı
zamanda yüzdürme ile kitlenin ağırlığını
düşürerek direnen kuvvetleri azaltır.
Yüzeysel ve yer altı suyunu kontrol çalışmaları;
a) Yüzeysel Önlemler (maliyeti en düşük)
b) Derinde Alınan Önlemler
c) Özel Uygulamalar (maliyeti en yüksek)
olarak gruplandırılabilir.
Bu yöntemler belirlenirken önemli olan;
suyun yerinin, türünün veya zaman
içerisindeki etkinliğinin doğru olarak
saptanmasıdır. Bunları doğru
yaptığımızda maliyet de olabilecek
minimum değerine iner.
zemin yamaçların kayadakilerden önemli
farkı ortam geçirimlilik katsayısının
genellikle daha düşük olmasıdır. Bu
nedenle kayada hızla yükselen boşluk
suyu basınçları aynı zamanda hızla
düşebilmektedir.
1. Yüzeysel Önlemler

Yapımı kolay ve maliyeti düşük olan bu yaklaşım,


gerçekte oldukça etkili olabilmektedir. Çünkü
uygulamada görülen kitle hareketlerinin önemli
bölümü derinlik-uzunluk oranı (d/L) çok düşük
olan yüzeysel hareketleridir. Bu nedenle
öncelikle zemin, yamaç ve şevlerde yüzey
sularının zemine nüfuz etmesini önleyecek
önlemler göz önüne alınmalıdır.
Bir alanda zemin hareketleri başlamışsa, yüzey sularının
kitleye gelmesini önlemek için;
yamaç başı ve çevresinin kum torbaları ile çevrilerek
suyu dışarıda tutmak,
açılmış çekme çatlaklarını püskürtme beton,
akıcı beton,
hatta asfaltla tıkamak veya yüzeyi jeomembranla
yağıştan korumak
yüzey sularını kontrol için alınabilecek ilk önlemlerdir.
Korunması gerekli
bulunan olası heyelan
alanları veya yarmalarda
yüzey suları örneğin
Şekil 7.15'te gösterilen
hendeklerle toplanır ve
yamaç dışına alınır.
Hendek boyutları
hidrolojik verilerle de
hesaplanabilse de
burada verilen boyutlar
genelde yeterli
olmaktadır.
2. Hendek ve Şilteler
Olası bir kayma yüzeyi yeraltı su seviyesi içinde
kalıyorsa, bu bölgedeki güvenlik yeraltı drenajı ile
sağlanabilir. 1-10 m derinlikte drenaj şilteleri, drenaj
hendekleri, yatay drenler ve drenaj kuyuları etkili
olabilir. Bu aşamada alınan önlemlerin etkinliğini
denetlemek için yamaca piyezometreler yerleştirilir.
Çünkü bazı drenlerde debiler yüksek iken bazılarında
düşük olabilir. Özellikle siltli-killi ortamlarda dren düzgün
çalıştığı halde ortamın özelliği nedeniyle akışın debisi
damla düzeyinde olur ve sağlıklı durum
değerlendirmesi yapılamaz.
Boşluk suyu
basınçlarının
gerçek
konumunu
anlamanın yolu,
debi kontrolünün
yanı sıra alana
yerleştirilecek
piyezometrelerin
zaman kontrollü
olarak
okunmasıdır.
2.1 Drenaj Şiltesi
Sağlam zemin üzerinde
3-4 m kalınlığında zayıf
zemin tabakası varsa
bu zemin kaldırılarak
yandaki Şekilde
görüldüğü gibi içinde
jeotekstille sarılmış 150-
300 mm çaplı, drenaj
borusu bulunan
geçirimli şilte konulur ve
daha sonra üzeri
doldurulur. Böylelikle
dolgu alanının altında
drenaj sağlanmış olur.
2.2 Hendeklere Drenaj
Kurutma hendekleri (cut-off draIn) kazı ve
destekleme güçlükleri nedeniyle 3-4 m’den
daha derin yapılamaz. Geleneksel yöntemde
suyun yamaca geliş yönüne dik olarak kazılan
hendeklerin dibine drenaj borusu yerleştirildikten
sonra bunun çevresine ve üzerine geçirimli
malzeme yüzeye 1 m kalana kadar doldurulur.
Daha sonra üzeri geçirimsiz kille tamamlanarak
sıkıştırılır. (Şekil 7.18)
.
Son yıllarda
kullanılabilirliği hızla
artan jeotekstillerin
kullanımında dibe boru
yerleştirilmesi
gerekmemekte,
jeotekstille bir bohça
oluşturulduktan sonra
içi üniform geçirimli
malzeme ile
doldurulmakta ve üzeri
kille kaplanmaktadır.
(Foto VII-2)
Hendekler (trench drain) su basıncı kontrol edilecek
zeminin içinde kalarak işlev yapmaktadır. Zayıf zemini
geçip alttaki sağlam tabakaya girerek suyu almasının
yanında, içerdiği iri danelerle dengeye de katkıda
bulunanlara payandalı dren (counterfort drain) denilir.
Her iki türde drenajın etkin biçimde kullanılması için
gözle görülebilir bir debi olması gerekmez. Örneğin; bu
tür sığ drenler kile de yerleştirilebilir, böylelikle suyun
dışarı çıkması değil, boşluk suyu basıncının belirli bir
oranda düşmesi amaçlanır. Bu nedenle zeminin
geçirimsiz olması drenajı önlemez ve geçirimlilik
katsayısından bağımsızdır.
3. Yatay Sondajla Drenaj
Yatay sondajla drenajın malî açıdan uygulanabilir
olması, hendek açmanın derinlik ve güvenlik
açısından riskli olmasına bağlıdır. Bu dreni açmak için
önce %±5-10 eğimde 70-120 mm’lik delgi yapılır. Bu
deliğe 2-2,5 parmaklık delikli PVC boru salınır. Boruyu
jeotekstile sararak çabuk tıkanması önlenir. Yatay
drenler 100 m uzunluğa kadar çalışabilir. Bu yöntemin
kullanımı ile ilk su düzeyinin 5 m’ye kadar düşürülmesi
mümkündür. Kayada uygulamalarda açılan sondaj
deliğine genellikle boru salınması gerekmez.
Yatayda dreneajın başarılı olduğu yerlerden biri de
ortamda bulunan akifer katmanının yamaca etkisinin
kısıtlanmasıdır. Bunu yapmak için dren eğiminin Şekil 7.22
de gösterildiği gibi akiferin eğiminden fazla tutularak
onu tamamen kesmesini sağlamak gerekir.
Bu tür drenleri göçme yeteneği olan kumlu
ve siltli zeminlerde, iri çakıl ve blok içeren
ortamlarda uygulamak sorunlu olmaktadır.
Kalifornia’da 1890 yılından itibaren yapılan
araştırmalarda heyelana neden olan
etkenin ayrışmış şeyllerdeki boşluk suyu
basınçları olduğu saptanmış ve 1988 yılında
32 adet yatay dren sistemi ile heyelanlar
büyük ölçüde engellenmiştir. (Şekil 7.23)
.
.
4. Derin Sistemlerle Drenaj
Yeraltı suyunun derinde olması durumunda derin
kurutma yöntemleri denenir.
4.1 Drenaj Kuyuları
Bu kuyular yüzeyden yamaç içindeki geçirimsiz
tabakaya kadar inen düşey yapılardır. Çapları
150-500 mm arasında değişir. Suyun çekme
derinliğine ve kuyu tipine bağlı olarak pompalı
veya serbest akımlı olarak çalışır.
Günümüzde genelde Şekil 7.25’deki gibi
kesite sahip dalgıç pompalı kuyular
kullanılır. Kuyunun başına bir güç kaynağı
koymamız gerektiğinden uzak yerlerde
kullanmamız zordur. Ayrıca kuyuyu
çalıştırma maliyeti yüksek ve arıza
olduğunda uyarı sistemi kullanmamız
gerektiğinden mecbur kalmadıkça pek
kullanamayız. Bu kuyularda su seviyesi
yükseldiğinde devreye giren sistemler
kullanılabilir.
.
Elektrikli pompaların kullanılamadığı yerlerde ve
ekonomik nedenlerle kuyudan su çekme
işleminin sifon yöntemi ile kolayca yapılabileceği
gösterilmiştir. Bu sistemde su çekme derinliği 9 m
ile sınırlıdır ve sisteme hava girdiğinde akımın
devam etmesi için sistemin havadan
arındırılması gerekir.
Rodren Sistemi
Drenaj uygulanacak alanın geniş olması ve
kullanılacak pompa sayısının çok olması
durumunda kullanılan sistemdir. Bu kuyuların çapı
1,5-2 m, kuyu açıklığı 5-7 m kadar olmaktadır.
Kuyuya yanlardan giren su dipteki diğer kuyularla
bağlantılı PVC toplama borusu ile dışarı
alınmaktadır. Sistemin çalıştığını kontrol etmek ve
de gerekirse yeni kuyuların bağlanması için de
aynı çapta ancak çelik kaplamalı denetim
kuyuları yapılmaktadır. (Şekil 7.26)
.
Tipik kuyu derinlikleri kayma yüzeyinin altında
olmak koşulu ile 20-30 m maksimumdur. Çelik
kaplamalı kontrol kuyularının uzun vadede
katodik koruma gereksinimi vardır. Şekil 7.27’de
Bu sistemin İtalya’da bir otoyol üzerinde
uygulaması görünmektedir.
4.2 Basınç Düşürme Kuyuları
(Relief Well)
Doğal heyelanların önemli bir
bölümü yamaçta oluşan
artezyen basınçlarından
kaynaklanmaktadır. Su taşır
katmanın varlığı
belirlendikten sonra açılan
kuyu ile bu katman kesilir.
(Şekil 7.28) Bu kuyularda
pompalama gerekmemesine
rağmen kuyu su basıncını
ancak kuyu ağzının
piyezometrik düzeyine kadar
düşürecektir
4.3 Drenaj Galerileri
Barajlar gibi büyük projelerde, veya yamacın
önemli olduğu durumlarda yüksek debiler söz
konusu ise yatay akaçlama veya drenaj kuyularının
sayısı çok fazla olacağından; ayrıca yeraltı suyu
diğer yöntemlerle erişilemeyecek düzeyde ise, su
galeri veya tünellerle alınır. Bu çalışma sırasında
zemin hakkında geniş bilgi sahibi olabiliriz. Genelde
2x2,5 m boyutlarında olan drenaj galerisinde verimi
artırmak için tünelden zemin veya kaya kitlesi içine
radyal yönde yatay/düşey drenler uzatılabilir.
Optimum koşullarda 3 lt/s debiye ulaşılabilir.
Sonuçta kitle hareketinin hızla yavaşladığı ve
durduğu görülecektir. Galerilerin duraylılığa etkisi
diğer yöntemlere göre daha verimlidir.
5. Özel Drenaj İşlemleri
Elektro-osmoz Yöntemi
Bu yöntem ilk olarak 1920 yıllarında
Almanya’da demiryolu dolgusu yapımında
ortaya çıkmıştır. Silt ve killerde uygulanabilen
bu yöntemde su yer çekimi ile değil elektro-
motif kuvvetlerin etkisi ile alınır. Zemine
yerleştirilen kotod ve anoda doğru akım (DC)
uygulanarak suyun anottan delikli bir kuyu
biçiminde yapılmış katoda sürülmesi ve
buradan pompajla alınması gözetilir. Bu
sayada yeraltı su seviyesi düşer ve zemin
konsolide olarak kayma direnci artar. (Şekil
.
ABD’de bir baraj dolgusu yapımında krete 5 m
kala önemli hareketler belirmiş ve bu
yöntemle alınan önlemler sonucu durum hızla
kontrol altına alınmıştır. Baraj alanında 8 sıralı
ve 7 m aralıklı olarak dizilen kuyulara 150 V DC
ile 11000 Amper akım verilmiştir.
Son yıllarda anotta bakır elektrod kullanarak
akımın hızlandırılması ve pompa
kullanılmaması ile ilgili çalışmalar yapılmıştır.
Bazı başarılı uygulamalara karşın elektrodların
hızla çürümesi, beliren hava kabarcıklarının
suyun sistemden etkin olarak alınmasını
engellemesi ve gerekli DC akımın aşırı yüksek
olması gibi tekniğin çözümlenmemiş sorunları
vardır.
Norveç’te yapılan bir uygulamada her m3 kili
kurutmak için 17 kWs akım gerektiği ve
katottan 2,5 kg demirin kaybolduğu
ölçülmüştür. Bu yöntemin yerine zemine
yerleştirilen elektrokinetik jeosentetiklerin
kullanımının daha verimli olduğu
bildirilmektedir.
Siltlerde vakum yöntemi ile zeminlerin
konsolide edilmesi sağlanır. Bu yöntem önce
Hollanda’da daha sonraları da Rusya ve
Kanada’da yamaç ve şevlerde
uygulanmıştır.
ÖZEL ORTAMLARDA
YAMAÇ VE ŞEVLER
Kalıntı(Rezidüel) Ortamlarda
Yamaçlar ve Şevler

Kalıntı Zeminler:Kimyasal, fiziksel/mekanik ve biyolojik kökenli bozunma


ile derinliğe bağlı olarak giderek azalan zemin/kaya oranı ile temsil
edilen zeminlerdir.

Kalıntı zeminlerde yamaçların oluşabilmesi için öncelikle aşınma-taşınma


hızının ayrışma hızından daha düşük olması gerekir.
Ayrışma Hızı Nelere Bağlıdır?

 Ortamdaki tektonik kuvvetler


 Eğim
 Rutubet
 Sıcaklık
 Asidite
 Drenaj koşulları
 Anakayanın karakteri
Türkiye’nin en çok yağış alan ve sıcaklığın nadiren donma derecesi
altına düştüğü Doğu Karadeniz Bölgesinde bulunan volkanik kökenli
kayalar ayrışmaya aşırı yetenekli olduğundan özellikle bu kıyı
şeridinde ayrışma hızının yüksek olduğu görülmektedir. Tüm bu
özelliklere yüksek arazi eğimleri de eklenince Doğu Karadeniz
Bölgesi Türkiye’nin heyelan bölgesi ününü almıştır.
Ayrışma Mekanizmaları

Ayrışma mekanizmaları Selby tarafından kısa ancak özgün biçimde


özetlenmiştir. Sürecin son ürünü kil, bazen de kum/silt olarak görülürse
sağlam kayadan toprağa Şekil 8.1’de gösterilen evrelerden geçilerek
gelinmektedir.
Ayrışmanın Tanınması ve
Kalıntı Zeminlerde Profil
Yamaç duraylılığı açısından ayrışma mekanizmaları;
 Profil kalıntı zemin(I)
 Ayrışmış kaya(II)
 Taze kaya(III) olarak ayrılmaktadır.
 En üstte bulunan zemin tabakası Türkiye’de genelde1-10m
kalınlığında CL veya CI kil karakterinde bulunmaktadır.
 Bu bölge(kalıntı zemin) yamaç veya şevde duraysızlığın en sık
görüldüğü bölgedir.
 Bu tabakanın altında anakayanın karakterini taşıyan tamamen
ayrışmış kaya ya da saprolit bulunur.
 %10 kadar blok içeren siltli kumlu bu tabakalar da kitle
hareketlerine elverişli ortam olarak kabul edilir.

Kalıntı zeminlerde mekanik özelliklerin kıvam limitleri ile değil, boşluk


oranı ile bağıntısı olduğunu belirtmek gerekir. Bunun nedeni, boşluk
oranının zeminin yerindeki koşullarını daha gerçekçi yansıtmasıdır.
Ancak birçok ortamda örselenmemiş numune alımı zor olduğundan
alınan numunelerin temsili olacağını söylemekte zordur. Numune alma
sırasında IC ve II bölgelerinden gelenlerde çimentolanma etkileri
kaybolduğundan zemin kayma direnci ve rijitliğinde önemli düşüşler
ölçülebilir. Alınan numunelerin boyutları küçük olduğundan zeminin
geçirimlilik katsayıları ve kayma direnci parametreleri de düşük elde
edilmektedir.
Çizelge VIII-1’de kalıntı profillerde rastlanan özellikler toplanmıştır.

Bu çizelgeden yukarıda da belirtildiği gibi IA ve IB horizonlarında


zemin, IIB ve III bölgelerinde kaya varsayımı ile analiz yapılması
uygun görülmüştür. Saprolit ve geçiş malzemesini gösteren IC ve
IIA bölgeleri ise ara bölgeye düştüğünden çözümde sorunlar
oluşmaktadır.
Çizelge VIII-2’de ayrışma-yıpranma anlatımında günümüzde kabul görmüş
altı gruplu sınıflamadır.
Ayrışma Ortamlarında Özellikler
 Kalıntı zemin çoğunlukla CL, CI nadiren CH gibi killi,
bazen de SC, GM gibi iri daneli karakter gösterir.
 Rezidüel zeminin kayma direncini etkileyen bir başka
etken doygunluk durumudur.
 Görünür kohezyon değeri son yıllarda geliştirilen,

ifadesinden daha doğru olarak tahmin


edilebilmektedir.
Yumuşak kaya niteliğinde olan saprolitin yenilme gerilmesi oldukça
düşük olduğundan onu bu değerin üstünde basınçlarda konsolide
etmekle yenilme belirmekte, bunun sonucunda da gerçekçi olmayan
parametreler ölçülebilmektedir.
Hong Kong, ABD gibi farklı yerlerden gelen bilgiler saprolitte
efektif parametrelerin =30 ~10 kPa dolayında elde
edilebileceğini göstermektedir. Doğu Karadeniz bölgesinden gelen
veriler ise =20-36, =5-25 kPa aralıklarını göstermiştir.
Rezidüel Zeminlerde Yamaç
Hareketi
Deere ve Patton bu tür zeminlerde dört tip duraysızlık
belirebileceğini göstermiştir.
Şekil 8.4’te A tipi kaymalar sığ hareketler olup IA ve IB bölgelerinde
belirmektedir. Burada eski yamaç hareketlerinden kalan koluviyum
örtüsü bulunmaz.
Ağır yağışlarda zeminin doygun hale gelmesi ile çamur akması biçiminde
de beliren bu hareketler sığ olmalarına karşın önemli mal, hatta can
kaybına neden olabilmektedir.
Bu grupta bir başka duraysızlık IC veya IIA bölgesinde bulunan
kohezyonsuz malzemenin borulanıp yıkanarak alttan kaybolması ile
üstteki IA ve IB bölgelerinin göçmesi ve çamur akması biçimine
dönüşmesidir.
B-Tipinde hareketlenme IC saprolit tabakasından kaynaklanacağından
sistemdeki eklemler etkin olabilmektedir. Her ortamda olduğu gibi bu
tipte de boşluk suyu basınçları yağıştan etkilenirse de birçok yamaçta
duraylılığın ağır yağışlardan belirli bir süre sonra belirdiği hakkında
bilgiler vardır.
Şekilde tropik ve yarı ortamdaki kalıntı yamaçta bu tür
gelişmeler daha ayrıntılı olarak gösterilmektedir. Yamaçta
hızlı hareketler sonucu üst katmanlardaki sistematik bir
istifin oluşması gerçekleşmektedir. Bu nedenle kesitin arazi
çalışmaları ile de çıkartılması önem taşır.
Kalıntı Zemin ortamlarında Boşluk Suyu
Basınçları ve Yeraltı Suyunun Etkisi

Birçok ortamda olduğu gibi rezidüel ortamlarda da


yağışın yamaç duraylılığında birinci derece etkisi
vardır. Ayrışma ortamının üst bölümlerinde
geçirimliliğin düşük olmasına karşın ortamda bulunan
geçirimli boruların etkisi ile yer altı suyu ve tüneksu
sehpalarında oldukça hızlı yükselmeler görülmektedir.
Şekilde yağışın su düzeylerine etkisi gösterilmiştir.
Şekilde yağışlı havada piyezometrik yükte görülen
hızlı yükselmeler gösterilmektedir.
Şekil 8.8a’daki akım çizgilerinin yöneliminden A noktası
çevresinde akım sisteminin oluştuğu ve akımın yatağa yakın
eğimde geliştiği görülebilir. Burada aşırı boşluk suyu
bulunmamasına karşın gösterildiği gibi ayrışmış kaya bölgesinde
su kolaylıkla hareket edebildiğinden yamaçta kritik koşullara
ulaşılabilir. Şekil 8.8b’de gösterilen ayrıntıda ABD bölgesinde
piyezometrik düzeylerin böylece zemin yüzeyi üstüne çıkabileceği
ve duraysızlığın belireceği gösterilmektedir.
Doğu Karadeniz Bölgesinde
Yamaçlar

Doğu Karadeniz Bölgesi jeolojisi, yüksek eğimlerle


beliren yüzey topografyası, bitki örtüsü, yağış ve
sıcaklık rejimi ile yarı tropik olarak
nitelendirilebilecek bir yöredir. Özellikle Ordu-
Gürcistan hududu arasında kalan bölgeler.

Bu bölgeler uzun yıllardır Türkiye’nin heyelan bölgesi


olarak tanıtılmış olup, gerçekten her yıl onlarca kitle
hareketi oluşmaktadır.
Şekil 8.9 da bu yörede karşılaşılan kitle hareketlerine
tipik bir örnek verilmektedir. Yapılan araştırmalarda bazı
önemli bulgulara ulaşılmıştır:

 Yamaçların büyük çoğunluğunda yeraltı suyu seviyesi


tespit edilmiştir.
 kitle hareketleri yarma topuğunda yapılacak kazıyı
izleyerek değişken zamanlarda oluşmaktadır.
 Birçok yamaçta rezidüel profillerde bulunması beklenen
kil-saprolit-bloklu ortam-anakaya dizimi ile
karşılaşılmamaktadır. IB’deki rezidüel killerden doğruca
IIB ye geçildiği birçok kesitte gözlemlenmiştir.

You might also like