You are on page 1of 27

TEFSİR ÇEŞİTLERİ

İslam tarihi boyunca tefsirler, içerdikleri malumat ve takip


ettikleri tefsir yöntemlerinden dolayı birçok farklı isimlerle tasnif
edilmişlerdir. Biz de bu sunumumuzda geçmişten günümüze tefsir
çeşitlerinin belli başlı olanlarından ve onların takip ettiği tefsir
yöntemlerinden bahsedeceğiz.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Rivayet Tefsiri
 1-Rivayet Tefsiri: Kur’ân’ın, Resûlüllah'ın sünneti, Sahabe ve Tâbiûn sözlerine dayanan
tefsirdir. Bu tefsire "rivayet tefsiri" denildiği gibi, "naklî tefsir" veya "me'sûr tefsir" de denilir.
Rivayet tefsirleri, ayetlerin manalarını, kıraat vecihlerini, muhkem veya müteşâbih olduklarını,
nüzul sebeplerini, nâsih ve mensûhunu, geçmiş ümmetler ve onlarla ilgili ayetler hakkında bilgi
verir. Bu tür bilgiler, daha ziyade hâdis, siyer, megâzi ve tarih kitaplarında yer alır. Bu çeşit tefsir,
başlangıçta rivayetle başlamış, Hz. Peygamber'den Sahabeye, onlardan da Tabiîlere intikal
etmiştir.
 Rivayet Tefsirinin Genel Özellikleri
 1. Tefsirde aslolan rivayettir. Çünkü rivayetin bulunmadığı bazı alanlarda aklın bir fonksiyon
icra ettiği ileri sürülemez. O halde rivayet olmadan dirayetin olamayacağı ortadadır.
 2. Rivayet tefsirinin kaynakları, Kur'ân, sünnet ve merfû haber hükmündeki sahabe kavilleridir.
 3. Rivayet tefsirinde zayıf ve uydurma haberlere de rastlamak mümkündür.
 Rivayet Tefsirindeki Zayıflık Nedenleri
 1. Uydurma Rivayetlerin Tefsire Sokulması
 2. Rivayetlerin Tahkiksiz ve Senedsiz Olarak Nakledilmesi
 3. İsrâiliyât
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Rivayet Tefsiri
Meşhur Rivayet Tefsirleri:
1- İbn Cerîr et-Taberî (ö.310/922): Câmiu'l-Beyân an Te'vîli Âyi'l-Kur'ân
2. İbn Ebî Hâtim (ö. 327/939): Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm
3. Vâhidî (ö.468/1076): el-Veciz fi Tefsîri'l-Kitâbi'l-Aziz
4. el-Bagavî (ö.516/1122): Me'âlimu't-Tenzîl
5. İbn Atiyye el-Endülüsî (ö.546/1151): el-Muharreru'l-Vecîz fi Tefsiri'l-Kitâbi'l-Azîz
6. İbnu’l-Cevzi (ö.597/1201): Zadu’l-Mesir
7. İbn Kesîr (ö.774/1372): Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm
8. es-Se'âlibî (ö.875/1470): el-Cevâhiru'l-Hisân fî Tefsîri'l-Kur'ân
9. es-Suyûtî (ö.911/1505): ed-Dürrü'l-Mensûr fi't-Tefsîr bi'l-Me'sûr
10. el-Kâsımî (ö.1332/1914): Mehâsinu't-Te'vîl
11. Ebû İshâk es-Sa'lebî (ö.427/1036): el-Keşf ve'l-Beyân an Tefsîri'l-Kur'ân
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Dirayet Tefsiri
2-Dirayet Tefsiri: Dirayet tefsiri, rivayetlere münhasır kalmayıp Arap
dili ve edebiyatı, dinî ve felsefî ilimler ile çeşitli müspet ilimlere
dayanılarak yapılan tefsirdir. Bu kaynaklarla yapılan tefsire de “dirayet
tefsiri” veya “rey ile tefsir” ya da “ma’kûl tefsir” denir. Bu tür tefsir
Kur’ân’ı içtihat ile tefsir etmek demektir. Yani dirayet tefsirinde asıl olan
husus, şahsî hamuleye ve kabiliyete dayalı olarak görüş ve içtihattır. Bir
ayet hakkında onu açıklayan bir ayet veya bir hâdis bulunmadığında, tabiî
olarak re’y ve içtihatla tefsir edilir. Bu durumdaki müfessirin, tefsir usulüne
göre kendisi için şart olan ilimleri (sebe-i nüzul, nasih-mensuh, Arapça lafız
ve manalarını vb.) öğrenmiş olması gereklidir. Aksi takdirde, sadece re’y ile
yapacağı tefsir, Kur’ân’a ters düşeceğinden makbul değildir.
Dirayet Tefsirinin Caiz Olup Olmaması Meselesi: Dirayet tefsiri temel
olarak dil, edebiyat, dinî bilgiler ve çeşitli ilimlere dayanmaktadır. Bütün
bunlar da sonuç itibariyle bir tercih ve tenkit işidir. Dolaysıyla bu tefsirin
kendisi farklı değerlendirmelere maruz kalmıştır.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Dirayet Tefsiri
A. Caiz Görmeyenlerin Delilleri
1. Tefsirde yapılan içtihat zan ifade eder. Zan ise kesin bilgi değildir. Dolayısıyla dirayet
tefsiri, kesin bilgi olmadan Allah adına konuşmak demektir ki bu da haramdır.
2. Dirayet tefsirini yasaklayan ayetler yanında hadisler de vardır. Hz. Muhammed (sav)
şöyle buyurmuştur: “Kim bilmeden Kur’ân hakkında bir şey söylerse, cehennemdeki yerine
hazırlansın”, “Kim kendi içtihadıyla Kur’ân hakkında bir şey söylerse, isabet etse bile hata
etmiş olur”.
3. “Birçok sahâbînin Kur’ân’ı kendi içtihatlarıyla tefsirden sakınmış olmaları da dirayet
tefsirinin caiz olmadığını gösteren bir başka delildir. Nitekim bu hususa işaretle Hz. Ebû
Bekr (ra): “Kur’ân hakkında kendi re’yimle veya bilgisizce bir şey söylersem hangi yer beni
üzerinde taşır, hangi gök beni gölgesinde barındırır?” demiştir.
4. Kaynakların bildirdiğine göre tâbiundan birçokları da Kur’ân’ı re’y ile tefsirden uzak
durmuşlardır. Meselâ, Muhammed b. Sîrin diyor ki: “Ubeyde es-Selmâni’ye Kur’ân’dan bir
ayetin anlamını sordum. O dedi ki: “Kur’ân’ın hangi konuda indiğini bilenler gitti. Allah’tan
kork ve dosdoğru ol”. Mesrûk’tan gelen bir rivayette de o şöyle demiştir: “Kur’ân’ı
tefsirden sakının çünkü o, Allah’tan bir nakildir”.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Dirayet Tefsiri
 B. Caiz Görenlerin Delilleri
 1. Dirayet tefsirini menettiği iddia edilen ayetler, hadisler ve bu anlamda seleften nakledilen rivayetler,
Kur’ân ayetleri hakkında bilgisizce söz söyleyenlerle ilgilidir. Yoksa bir kimsenin lügat ve dinî bilgilerine
dayanarak yapmış olduğu yorumlarda bir sakınca söz konusu değildir.
 2. Eğer dirayet tefsiri caiz olmasaydı, sahâbiler Kur’ân tefsirinde içtihada kalkışmazlardı. Hâlbuki başta
Râşid halifeler olmak üzere İbn Abbâs gibi bazı sahâbîler tefsirde içtihada yer vermişler, İbn Mes’ûd da
Irak’ta tesis ettiği tefsir medresesini re’y/içtihat temeli üzerine oturtmuştur.
 3. Hz. Peygamber, Muaz b. Cebel’i Yemen’e vali olarak gönderirken ona, Allah’ın kitabı ve Resûlüllah’ın
(sav) sünnetinde bulamadığı bir konuyu kendi içtihadıyla hükme bağlama izni vermiştir. Bu da dirayet tefsiri
için bir delil niteliği taşımaktadır.
 4. Herhangi bir konuda şer’i bir nas veya kesinliğe delâlet eden aklî bir bilgi bulunduğu zaman zan ile
amel etmek caiz değildir. Ancak bunlar olmadığı durumda zan ile amel edilebilir. Çünkü zan da içtihat yoluyla
kendisine ulaşılan bir tür bilgidir.
 5. Tâbiûndan bazılarının Kur’ân’ı tefsirden sakındıkları doğru olmakla birlikte çoğunluk, onu kendi re’yi
ile tefsir etmiştir. Hatta içtihat ve re’y ile tefsir tâbiûn döneminde bir ekol haline gelmiştir. Nitekim Mücâhid,
İkrime ve benzeri müfessirlerin çokça içtihat ettikleri bilinen bir gerçektir.
 Her iki grubun delillerini serdettikten sonra sonuç olarak şunu ifade edelim ki, re’y ve içtihat ile yapılan
tefsir hem Allah’ın kitabına ve Resûlullah’ın (sav) sünnetine hem de Arap dilinin üslup ve hususiyetlerine
uygun olursa o takdirde caiz ve makbuldür. Değilse caiz olmadığı gibi, böyle bir tefsirin ilim ve din açısından
hiçbir değeri de söz konusu değildir.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Dirayet Tefsiri
Dirayet Tefsirindeki Hata Nedenleri
1. Aklî birtakım istidlallerle tefsir yapmak isteyenlerin başta Lügat, Sarf, Nahiv ve
İştikak olmak üzere Beyân, Bedii, Me’ânî, Kıraat, Usûlü'd-dîn (kelâm), Usûl-i fıkıh, Esbâb-ı
nüzul, Nâsih-mensûh gibi ilimleri de bilmeleri gerekmektedir. Aksi halde hata yapmaları her
zaman mümkündür.
2. Müfessirin, herhangi bir ayetin tefsiri esnasında ön yargılı hareket etmesi de dirayet
tefsirinde bir hata nedeni sayılabilir. Çünkü bir müfessirin ön yargılı hareketinin temelinde
hem geçmişten gelen kendi öz kültürünün hem de daha sonra ortaya çıkan birtakım ithal
düşünce ve fikirlerin etkisi vardır
3. Dirayet tefsirinde görülen bir diğer hata nedeni de müfessirin Kur’ân’ı tefsir ederken
onun, ilk muhatapların dili üzere indirildiğini hesaba katmadan mevcut Arapça bilgisiyle
tefsir etmeye kalkışmasıdır.
4. Sağlam senedlerle gelen rivayetleri bir tarafa bırakıp yahut kendi görüşüne aykırı
düştüğü için görmezlikten gelip şahsî arzu ve isteklere uygun açıklamalar getirmek.
5. Kıyametin vakti, ruh, sûr, dâbbetü’1-arz gibi mahiyeti hakkında naslarda ayrıntılı bilgi
bulunmayan konularda Allah’ın muradını belirlemeye çalışmak.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Dirayet Tefsiri
Meşhur Bazı Dirayet Tefsirleri
1. ez-Zemahşerî (ö. 538/1144): el-Keşşâf
2. er-Râzî (ö.604/1208): Mefâtihu’l-Ğayb
3. el-Beydâvî (ö.685/1286): Envâru't-Tenzîl
4. en-Nesefî (ö.710/1310): Medârik
5. Ebû Hayyân (ö.745/1344): el-Bahru’l-Muhît
6. Hatib eş-Şirbînî (ö.977/1570): es-Siracu’l-Munîr
7. Ebu’s-Suûd (ö.982/1574): İrşâdu'l-Akli's-Selîm
8. el-Âlûsî (ö.1854): Rûhu’l-Me’âni
9. Elmalılı (ö.1942): Hak Dini Kur’ân Dili
10. el-Merâğî (ö.1952): Tefsîru’l-Merâğî
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
1. Mevziî Tefsir

Kur’ân ayetlerinin, mushaf tertibine göre ayet ayet ve sure sure tefsir edilmesine
Tefsîru'l-Mevziî denir. Bazıları buna teczîî ve taklidî de demişlerdir. Bu çeşit tefsirde,
ayetlerin mushaftaki tertibine riayet edilir. Her ayetin belli bir mevzii, yani yeri ve mekânı
olduğu için bu çeşit tefsire "mevziî tefsir" denmiştir. Bazıları da bu çeşit tefsire "müselsel"
"atomik tefsir, geleneksel metod" isimlerini vermişlerdir.
Bu çeşit tefsirde müfessir, baştan sona mushafla birlikte ilerler. Onun bölümlerini,
kısımlarını, parçalarını daha önceden tesbit ettiği metoda göre açıklamaya çalışır. Bu tefsir
çeşidi üçe ayrılır.
A- İcmâlî Tefsîr: Kur’ân ayetlerinin icmâlî olarak (kısaca) tefsir edilmesidir. Tefsirî
tercümeye benzer. Bu çeşit tefsirde de mushaf tertibine göre sûre sûre ve ayet ayet tefsir
yapılır. Öncelikle garib kelimelerin ve cümlelerin manaları verilir, birazcık ilim sahibi
olanların anlayabileceği şekilde ayetlerin hedefi zikredilir ve ayetler arası irtibat belirtilir.
Bu tarzda iki farklı yaklaşım ortaya çıkmıştır.
1. Lafız Eksenli Tefsir: Sadece lafızla yetinen tefsir tarzıdır ki buna bu özelliğinden dolayı
caff (kabuk) tefsirde denilmiştir. Buna göre bu tefsir türü lafızların tahlili, cümlelerin irabı
ve Kur’an nazmının içerdiği edebi nükteler ve sanatsal işaretlerin beyanından öteye
geçmeyen bir tefsirdir. Allah’ın muradını beyan etmekten uzak olan böyle bir tefsire
“Arapça tatbikat örneği” demek daha uygundur.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
1. Mevziî Tefsir

2. Mana Eksenli Tefsir: Kur’an’ın metinsel bağlamındaki maksadını anlayarak


ilahi mesajı tespite çalışma yönündeki tefsir tarzıdır. Bu tefsir tarzı Kur’an’ı
literal okuma yerine onun mesajına yönelik bir gaye peşindedir. Muhammed
Esed’in “Kur’an mesajı” adlı tefsiri bunun güzel örneklerindendir.
 B-Tafsili (Tahlîlî) Tefsîr: Kur'ân ayetlerinin mushafın tertibine göre sûre
sûre ve ayet ayet tefsir edilmesidir ki, müfessir, ayetleri bütün yönleriyle
araştırıp hedeflerini ortaya çıkarır. Tahlîlî tefsir de ikiye ayrılır: 1. Rivâyet
tefsiri. 2. Dirâyet tefsiri.
 C-Mukâren Tefsîr: Türkçe olarak "karşılaştırmalı tefsir" diyebileceğimiz
bu çeşit tefsir metodu şöyledir: Müfessir tefsirini yapacağı ayetin tefsiri için
daha önce yazılan tefsirlere müracaat eder. Onların ayet hakkındaki
görüşlerini araştırır. Müfessirlerin değişik tefsir metotları ile yaptıkları
tefsirlerini karşılaştırır. Bu görüşler içinde itimat ettiği görüşü alır,
beğenmediği görüşleri terk eder.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
2. Mevzûî Tefsir

 Türkçeye, "Konulu Tefsir" veya "Kavramsal Tefsir" olarak tercüme edilen "et-Tefsîru'l-Mevdû’î" tabiri: " Herhangi bir
konuyu, Kur’ân'ın bütünlüğü içerisinde ele alıp, ister aynı, isterse değişik sûrelerde olsun konuyu uzaktan ve yakından
ilgilendiren Mekkî ve Medenî tüm ayetleri toplayarak, mümkün mertebe nüzûl sırasını göz önünde bulundurmak şartıyla ve
Kur’ân'ın genel üslûbu çerçevesinde çeşitli mükayeseler yapmak suretiyle, istenileni ortaya çıkarmaktır ."
 Konulu Tefsirin Çeşitleri: Genel kabul gören Konulu Tefsir çeşitlerini kısaca zikredeceğiz:
 1. Kur’an'ın Bütünlüğünü Esas Alan Konulu Tefsir: Bu tür Konulu Tefsir; herhangi bir konuyu Kur’an'ın bütünlüğü
içerisinde belli esaslar dâhilinde araştırma ve incelemekten ibarettir.
 2. Sûre Bütünlüğüne Münhasır Konulu Tefsir: Bu tür, birinci tür konulu tefsire benzemesine rağmen çerçevesi ondan
daha dardır. Şöyle ki; birinci tür konulu tefsirde, ele alınan konu tüm Kur’an çerçevesinde incelenirken, bu türde, sadece bir
tek sûredeki temel hedef araştırılır ve bu hedef konulu tefsirin eksenini teşkil eder. Yani, herhangi bir sûreyi en ince noktasına
varıncaya kadar araştırmak gayesi ile sûrenin özel ve genel hedefler, maksadı ve ihtiva ettiği konuların birbirleri ile olan
irtibatları üzerinde durularak, sûre bir bütün olarak değerlendirilir. Fakat netice olarak, ikisi arasında fark bulunmaktadır.
 3. Kelime ve Türevlerine Göre Konulu Tefsir: Araştırmacı, önce Kur’an kelimelerinin birini ele alır, sonra o kelimenin
veya müştaklarının geçtiği ayetleri toplar. Ayetler toplanıp tefsirleri iyice öğrenildikten sonra araştırmacı, Kur’ân'ın o
kelimeyi kullanımı vasıtasıyla kelimenin anlamlarını tespit etmeye çalışır.
 Konulu Tefsirin Önemi
 1. Konuların incelenmesine bilimsel bir özellik katmaktadır.
 2. Herhangi bir konuyla ilgili etraflı bir araştırma niteliğindedir.
 3. Kur’an’ın mesajını bir bütün olarak anlamada etkili bir yöntemdir.
 4. Konular toplu olarak bir yerde işlenmektedir.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

1. Mezhebi Tefsir Ekolu


 İslam'da tefsir hareketine hız veren amillerden biri de İslâm'ın birinci
asrından itibaren gerek dinî ve gerekse siyasî bir anlayışla zuhur etmeye
başlayan fırkalar olmuştur. Müslüman olduklarını unutmayan bu fırkalar,
yaptıkları işlerin doğruluğunu ispat için Kur’an'a başvuruyorlardı.
Mutezile, Şia ve Haricî fırkaları gibi ortaya çıkan ilk mezheplerin hepsinin
Kur’an'a sarıldığını görmekteyiz. Onlar, Kur’an'ı, kendi fırkalarının dar
görüşü içine sığdırmaya uğraşmışlar, hattâ İslâm bünyesi içinde, aslı İslâmî
olmayan fırkalar bile, bekalarını sağlayabilmek için Kur’an'a dayanmak
mecburiyetinde kalmışlardır. Ehl-i Sünnet ise inanç ve düşünce sistemlerini
önceleri İmam Hanefî, Abdullah b. Kullâb, Haris el-Muhâsibî gibi alimlerin,
daha sonra da Eş’arî ve Maturîdî'nin görüşlerinde buldular.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

 Meşhur Ehl-i Sünnet Tefsirleri


 1. İbn Cerîr et-Taberî (ö.310/922): Câmiu'l-Beyân an Te'vîli Âyi'l-Kur'ân
 2. el-Mâtûrîdî (ö.333/944): Te’vîlâtu’l-Kurân
 3. er-Râzî (ö.604/1208): Mefâtihu’l-Ğayb
 Meşhur Mutezile Tefsirleri
 1. Ebû Müslim el-İsfahânî (ö.322/934): Câmiu't-Te'vîl li-Muhkemi’t-Tenzîl
 2. Kâdî Abdulcebbâr (ö.415/1024): Tenzîhu'l-Kur’ân ani’l-Metâîn
 4. ez-Zemahşerî (ö.538/1144): el-Keşşâf
 Meşhur Şia Tefsirleri
 1. el-Kummî (ö.290/903): Tefsîru'l-Kummî
 2. et-Tûsî (ö. 460/1039): et-Tibyân fî Tefsiri'l-Kur'ân
 3. et-Tabersî (ö.548/1153): Mecmeu'l-Beyân
 4. et-Tabatabâî (ö.1981): el-Mîzân fî Tefsîri'l-Kur'ân
 Haricî Tefsirleri
 1. el- Huvvârî (ö. 280/893): Tefsîru Kitâbillâhi’l-Azîz
 2. Muhammed b. Yûsuf Ettafeyyiş (ö.1332/1914): Himyânu'z-Zâd ilâ Dâri'l-Meâd
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

2. Tasavvufî (İşârî) Tefsîr Ekolu


 “Yalnız tasavvuf erbabına açılan ve zahir mana ile bağdaştırılması mümkün olan birtakım gizli
anlamlara ve işaretlere göre Kur'ân’ı tefsir etmek" demektir. Bu tefsir, sûfinin kendi fikirlerine değil,
bulunduğu makam itibariyle kalbine doğan ilham ve işaretlere dayanır.
 İşârî Tefsirin Makbul Olmasının Şartları
 1. Bâtınî mananın, lafzın zahirî anlamına aykırı olmaması.
 2. Bâtını anlamın doğru olduğunu gösterecek bir başka nassın veya açık bir delilin bulunması.
 3. İleri sürülen bâtıni manaya muhalif şer'î veya aklî bir karinenin olmaması.
 4. Bâtınî mananın tek mana olduğunun ileri sürülmemesi
 Tasavvufî Tefsir Örnekleri
 1. Tüsterî (ö.283/896): Tefsîrü'l-Kur'ân'i'l-Azim
 2. Sülemî (ö.412/1021): Hakâiku't-Tefsîr
 3. Kuşeyrî (ö.465/1072): Letâifu'l-İşârât
 4. es-Sühreverdî (ö.632/1234): Nuğbetu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân
 5. Necmuddin ed-Dâye (ö.654/1256): et-Te’vîlâtu’n-Necmiyye
 6. İsmail Hakkı Bursevi (ö.1137/1724): Rûhu’l-Beyân
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

3. Ahkâm Tefsir Ekolu


 İbâdât, muamelât ve ukûbâtla ilgili ayetlerin izahlarıyla meşgul olup, söz konusu alana ait
ayetlerden hükümler çıkarmaya çalışan bir tefsir çeşididir. Konusu, tabii ki ahkâm ayetleridir. Ancak
İslâm âlimleri, Kur'ân'daki ahkâm ayetlerinin sayısı hususunda ittifak sağlayamamışlardır. el-Gazzâlî
ve er-Râzî bu nevi ayetlerin sayısını 500 olarak tesbit ederken, bir kısım âlimler bu sayıyı 800'ün
üzerine çıkarmış, bir kısmı da aksine 200'e kadar indirmiştir. Bu nedenle ahkâm ayetleri ikiye
ayrılmaktadır:
 1. İçinde ahkâmın bulunduğu açıkça ifade edilen ayetler, (el-Bakara, en-Nisâ, el-Mâide, el-En'âm
sûrelerinde bu nevi ayetler oldukça fazladır).
 2. Doğrudan doğruya bir hüküm ifade etmeyip, istinbat yoluyla hüküm çıkarılabilen ayetler.
 Ahkâm Tefsir Örnekleri
 1. eş-Şâfii (ö.204/819): Ahkâmu'l-Kur'ân
 2. et-Tahâvî (ö.321/933): Ahkâmu'l-Kur'ân
 3. el-Cessâs (ö.370/980): Ahkâmu'l-Kur'ân
 4. İbnu’l-Arabî (ö.543/1148): Ahkâmu'l-Kur'ân
 5. el-Kurtubî (ö..671/1272): el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'ân
 6. Sabuni: Ahkâmu'l-Kur’ân
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

4. İlmî / Bilimsel Tefsir Ekolu


 Kur'ân metnindeki bilimsel ıstılahları açıklamaya, onlardan çeşitli ilimleri ve
felsefî görüşleri çıkarmaya çalışan bir tefsir şeklidir.
 İlmî Tefsir Örnekleri
 1. Gazzâlî (ö.505/1111): Cevâhiru'l-Kur’ân
 2. er-Râzî (ö.604/1208): Mefâtihu’l-Ğayb
 3. Ahmed el-İskenderânî (ö.1306/1888): Keşfu'l-Esrâri'n-Nûrâniyyeti'l-Kur'âniyye
 4. Seyyid Abdurrahman el-Kevâkibî (ö.1320/1902): Tebâiu'l-İstibdâd ve Mesâriu'l-
İsti'bâd
 5. Tantavî Cevherî (ö.1359/1940): el-Cevâhir fî Tefsiri'l-Kur’ân
Batının pozitif bilimlerde ilerlemesi ve İslam alemine bu noktada üstün gelmesiyle
beraber bu ekole gösterilen ilgi artmıştır. Gazi Ahmed Muhtar, Abdurrahman el-
Kevakibi, Said Nursî, Abdurrezzak Nevfel ve daha birçok kişi bu ekolun
savunucuları arasında yer alır.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

5. İçtimâî Tefsir Ekolu


 Kur’an’ın içtimâî sahaya bakan yanlarını öne çıkararak, hidayet gayeli tefsire konu
edilmesidir. Kur’an, toplum için inmiştir. Bu yüzden tefsir edilirken, çağın içtimaî
problemleri Kur’an ayetlerinin ışığında çözüme bağlanmalıdır. Yani tefsirin konusu
insan, insanın hidayeti, içtimaî meseleler olmalıdır. Bu eğilime "İçtimâî Tefsir Ekolü"
denilmesinin nedeni budur. Bu eğilime mensup olanlara göre önceki tefsirler, fantezi
türünden bazı konuları öne çıkarmış hayattan uzak tefsirlerdir. Kimi israiliyata dalarken,
kimi dil kuralları üzerinde durmuştur. Hâlbuki tefsir, Müslüman'ın günlük hayatını
ilgilendiren meseleleri ele almalıdır. Tasvip edilen ve edilmeyen yönleriyle ilim
çevrelerinde tahlile tâbi tutulan bu tefsir hareketinin mümessili Muhammed Abduh’tur.
Daha sonra Reşid Rıza, Mustafa el-Meraği, Seyyid Kutub, Said Havva ve Mevdudî
gelmektedir.
 İçtimâî Tefsirler
 1. Muhammed Abduh (ö. 1323/1905) ve Reşid Rızâ (ö.1354/1935): Tefsiru'l-Menâr
 2. el-Merâğî (ö.1364/1945): Tefsîru'l-Merâğî
 3. Seyyid Kutub (ö.1906/1966): Fîzilâli'l-Kur'ân
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

6. Lügavi / Filolojik / Dilbilimsel Tefsir Ekolu


 Ağırlıklı olarak Arap dili ve edebiyatının inceliklerinin tahliline dayanan, ayetlerin
tefsirinde sarf, nahiv, meânî, bedi, beyan gibi bilimlere dayanan ve hicri ikinci asrın sonlarında
ortaya çıkıp güzümüze kadar devam eden bir dirayet tefsir çeşididir.
 Lügavi Tefsir Örnekleri
 1. el-Kisâî (ö. 189/804): Meâni'l-Kur'ân
 2. el-Ferrâ (ö.207/822): Meâni'l-Kur'ân
 3. Ebû Ubeyde (ö.210/825): Mecâzu'l-Kur'ân
 4. el-Ahfeş el-Evsat (ö. 215/830): Meâni'l-Kur'ân
 5. en-Nehhâs (ö.338/950): Meâni'l-Kur'ân
 6. ez-Zemahşerî (ö.538/1144): el-Keşşâf
 7. el-Beydâvî (ö.685/1286): Envâru't-Tenzîl ve Esrâru't-Te'vîl
 8. Ebu's-Suûd (ö.982/1574): İrşâdu'l-Akli's-Selîm
 9. Ebû Hayyân (ö.745/1344): el-Bahru'l-Muhît
 10. İbn Aşûr (ö.1973): et-Tahrîr ve’t-Tenvîr
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

7. Edebî Tefsir Ekolu


Bu ekolun kurucusu Mısırlı Emin el-Hûlî’dir (1890-1966). Ekolun takipçileri Aişe
Abdurrahman, Muhammed Ahmed Halefullah, Abdulkadir el-Mağribi, Muhammed el-
Mübarek, Şevki Dayf, Tahir. b. Aşur gibi şahıslardır.
Bu ekolün temel iddia ve önerileri
1. Her peygamber kendi toplumunun zirvede olduğu alandaki bir mucize ile gelir. Kur’an
nazil olduğunda Araplar edebiyatta zirvedeydi. Dolayısıyla Hz. Muhammed’in mucizesi de
edebiyatta zirvede olan Kur’an olmuştur.
2. Arap olmayanların Müslüman olup Araplara karışmasıyla beraber Arapça saflığını ve
dolayısıyla fesahatini kaybetmiştir. Bundan dolayı Kur’an tefsiri yapılırken müfessir nüzul
ortamındaki dil kullanımını ve kelimelerin o dönemdeki anlamlarını tespit etmeye çalışması
gerekir. Nahiv ilminin erken dönemde gelişmesi, ilk dönemlerde Meani’l-Kur’an, Vucuh ve
Nezair, Kur’an’ın İcâzı gibi alanlarda eserlerin yazılması da Kur’an’ın edebî yönünün ön
planda tutulduğunu göstermektedir. Ayrıca bu konuların amacı değişen Arap dili neticesinde
Kur’an’ın yanlış anlaşılmasının önüne geçmekti.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

7. Edebî Tefsir Ekolu


3. Müfessirin nüzul sebeplerini, nüzul ortamını, o dönemde yaşayan Arapların tarih ve
kültürlerinin bilmesi gerekir.
4. Müfessirin nüzul sebepleri, nasih-mensuh gibi ulumu’l-Kur’an konularını bilmesi gerekir.
5. Edebî ekol mensuplarına göre önceki müfessirler mevziî tefsir yaptıklarından ilgili tefsirler
Kur’an’ın mesajını sağlıklı bir şekilde ortaya koyamamıştır. Zira Kur’an tematik bir eser
değildir. Bundan dolayı yapılması gereken Mevzuî / Konulu tefsirdir ki bu tefsirde
Kur’an’da yer alan herhangi bir konu Kur’an’ın tamamında incelenerek ortaya konur.
Burada ilk önce ilgili ayetlerin tamamı tespit edilir, nüzul sırasına göre dizilir ve bu ayetler
Kur’an bütünlüğünde, nüzul sebepleri ve ortamı araştırılarak tefsir edilir.
6. Müfessir ayetleri tefsir ederken nahiv ve belagat gibi ilimlere başvurur, fakat bunu sırf
i’rab tahlilleri için değil Kur’an’ın temel mesajını ortaya koymak için yapar. Zira Kur’an’ın
dilbilimcilerin kurallarına mahkum edilmesi doğru değildir.
7. Kur’an’ın ifadelerindeki maksadın yakalanması için siyak çok önemlidir. Burada önceki
müfessirlerin görüşlerine de başvurulur.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

8. Felsefi Tefsir Ekolu


 Felsefi bakış açısına sahip bilginlerin ve daha çok felsefecilerin ortaya koydukları tefsir
çeşididir. Nasları aklın ve felsefenin verileri çerçevesinde yorumlamayı tercih ederler. Ayetlerin
zahir-batın, hakikat-mecaz ikilemini kabul ederler. Ayetlerin ifadelerinin çoğunun mecazi ve
sembolik bir dil kullandıklarını ve bunu da avama hitap etmek için yaptıklarını iddia ederler. Bu
bağlamda cennet, cehennem, melek, şeytan, cin, miraç, mucize gibi birçok dini kavramı mecazi
manalarla yorumlamayı tercih ederler. Aklı merkeze alan bir tefsir anlayışına sahiptirler.
 Kur’an’ın baştan sona bir felsefi tefsiri yoktur.
 Felsefi tefsir, genel itibariyle İhvân-ı Safâ (X. Yy.), Kindî (ö. 259/873), Farabî (ö. 339/950),
İbn Sinâ (ö. 428/1037), İbn Bâcce (ö. 533/1138) ve İbn Rüşd (ö. 595/1198) gibi felsefî eser ve
felsefecilerin bazı ayet ve surelerle ilgili yaptıkları yorumlardan ibarettir.
 Felsefi tefsirde özellikle İbn Sinâ ve İbn Rüşd önemli bir yere sahiptir. Bilhassa İbn Rüşd
çok önemli bir yere sahiptir. Zira o, dini-felsefi düşüncesinin temellerine dayalı güçlü bir tevil
sistemi geliştirmiştir.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

9. Aksiyon ve Dâvâ Ekolu


 Bu ekole «Edebî-İçtimâî Ekol, Devrimci Ekol, Hareket ve Aksiyon Ekolu, Çağdaş Harici Ekol» gibi isimler
de verilmiştir. Müsteşrikler ise Fundamentalist, Radikal gibi isimler verirler. Kurucusu Seyyid Kutup’tur (1906-
1966). Kur’an’ın bu ekol çerçevesinde baştan sona yapılmış tek tefsiri Fî Zilâli’l-Kur’an adlı tefsirdir.
1. Ekolun temel vurgusu: Kur’an’ın sağlıklı bir birey ve sağlıklı bir toplum oluşturmak için nazil olduğu,
dolayısıyla Müslümanları toplumsal açıdan şekillendirmesi gereken hayat rehberi bir kaynak olduğu
konusundadır. Ekol bu vurgusuyla içtimâî tefsir ekoluyla ortak bir yöne sahiptir.
2. Kur’an, sadece bilgi, sanat vb. şeyleri elde edecek bir kaynak değil, insanların kendilerini ona göre
şekillendireceği bir eğitim kaynağıdır. Bu noktada Kur’an’ı sağlıklı anlayan ve yaşayan sahâbî neslinin model
alınması önem arz eder.
3. Müslüman toplum ile cahiliye toplumu arasında net bir ayrım yapılmalıdır. Kur’an’a dayanmayan tüm anlayış
ve sistemler cahiliye sistemleridir.
4. Seyyid Kutup yaşadığı hayat serüvenine bağlı olarak tefsirinin muhtevasını şekillendirmiştir.
5. Bu ekolun üzerinde durduğu konular, itikadi konular, hayatın sosyal ve ekonomik meseleleri, sosyolojik
meseleler, diğer sistem ve dinler karşısında İslam’ın getirdiği çözümler.
Bu ekol, Müslümanların Batı uygarlığı karşısında hezimete uğradığı, sömürgeleştiği, Kur’an’dan uzaklaştığı ve
dolayısıyla Müslüman kimliğiyle varoluş sorunu yaşadığı bir dönemde, tekrar Kur’an’a dönüşü sağlamak amacıyla
harekete geçen, ilimle beraber aksiyonu, toplumsal anlamda Müslüman olmayı önemseyen kişi ve grupların Kur’an
algısını ortaya koymaktadır. Bu anlamda özellikle 19. yüzyılın sonlarından itibaren ortaya çıkan dâvâ hareketleri bu
ekol çerçevesinde ve kısmen de içtimâî tefsir ekolu çerçevesinde değerlendirilebilir.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

10. Modernist Tefsir Ekolu


 Dinde yenilik taraftarı olan, dini anlayışı çağın ilerlemelerini göz önüne alarak
yeniden şekillendirme eğilimi taşıyan akımdır. Böylece modernist tefsir,
«vahyedilmiş bir inanç ve ameller pratiği olan Kur’an’ı, yaşanılan çağın
ihtiyaçlarını dikkate alarak uygun yöntemlerle açıklamak» demektir. Modernist
tefsirin hedefi durağan hale gelen İslami ilimlere canlılık getirmek ve dolayısıyla
Müslümanları içinde bulundukları geri kalmışlıktan, zayıflıktan kurtarmaktır. Fakat
modernist tefsir akımı pozitivizmin etkisinde kalarak Kur’an naslarını akıl ve bilim
merkezli tefsire yeltendiğinden mucizeler vb. şeyleri inkar veya tevil yoluna
gitmiştir.
 Bu tefsir ekolünün çıkış yeri olarak Hindistan ve Mısır kabul edilir. Hindistan’da
ilk temsilcisi Seyyid Ahmed Han’dır (ö. 1898). Daha sonra Seyyid Emir Ali (ö.
1928) gelir.
 Mısır’da ise Cemaleddin Afgânî (ö. 1897) ile başlamış, Muhammed Abdûh (ö.
1905) ve Nasr Hâmid Ebu Zeyd (ö. 2010) ile devam etmiştir.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

11. ÇAĞDAŞ MODERNİST (TARİHSELCİ / NEO-MODERNİST) TEFSİR EKOLU


 Tarihsellik ve tarihselcilik terimleri, Batı’da 17. ve 18. yy.da tabiat ilimleri ile beşerî ilimler arasındaki
zıtlık, epistemolojik bir çatışmaya dönüştüğünde ortaya çıkmış kavramlardır. Batı kaynaklı olan bu kavram
daha sonraları Kur’an üzerinde uygulanmaya çalışılmıştır.
 Tarihsellik; geçmişte olup biten her şeyin geçmişte kalmasına rağmen etkisini devam ettirmesi hâlidir.
 Kur’an’ın tarihselliğini savunan ve Kur’an ayetlerini tarihsel olarak yorumlayanlara göre; Kur’an nazil
olduğu zaman ve şartlara göre en güzel hükümleri indirdi. Fakat bu hükümler evrensel değil tarihseldir. O
zamanın şartları içerisinde en uygun olan buydu. Bizler ise bunları olduğu gibi alıp uygulamak yerine
içerisinde yaşadığımız zamana göre tekrar yorumlamalıyız. Ayetler, nazil oldukları zamana göre hukuki ilkeler
ortaya koymuştur. Daha sonraki zamanlar için bunlar ancak kaynak görevi görmektedirler. Bu durumda hukuki
bir kanun çıkarılırken zaman ve şartların göz önünde tutulması gerekir. Cezalar, kadının durumu, miras, kölelik
gibi kanunlardan bahseden ayetler tarihsel içerikli ayetlerdir. Bütün bunlar Kur’an’ın inmiş olduğu zaman ve
coğrafyanın tarihsel durumuyla alakalı yerel unsurlardır. Evrensel olan ise bütüncül bir yaklaşım sonucu bu
naslardan ortaya çıkarılan “temel ilke”dir.
 Esbab-ı Nüzul, nasih-mensuh, yerel-evrensel, miras ve ceza hukuku ilgi duydukları kavramlardır.
 Kur’an’ın tarihselliği denince ilk akla gelen ve Kur’an’ın tarihselci bir gözle okunmasını savunan ilk isim
Fazlur Rahman’dır (1919-1988). Garaudy (1913-2012), Muhammed Arkoun, Hasan Hanefi gibi şahıslar da
tarihselci söylemi savunan kimseler arasında önemli bir yere sahiptir.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

Modernist Kur’an Okumalarının Temel Paradigmaları


1. Kur’an merkezlidir. Zira onlara göre diğer İslami ilimlerle fazla iştigalden dolayı Kur’an’a
sıra gelmemiştir.
2. Hadislere karşı şüphecidirler.
3. Mezhepleri ve icmayı reddeden, bid’at ve taklit karşıtı olan ve içtihadı önemseyen bir
anlayışa sahiptirler.
4. Kur’an ilimlerinin yersizliğini ileri sürerler.
5. Kur’an’da neshin varlığını genelde kabul etmezler.
6. Sebeb-i nüzul rivayetleri olmazsa olmaz kabul edilmemekle beraber tarihselci yaklaşımın
önemsediği bir unsurdur.
7. Münasebâtu’l-Kur’an konusunu önemserler.
8. İsrailiyâta karşıdırlar.
9. Kur’an’ın icâzı lafzında değil sunduğu hidayettedir. Kur’an’ın nüzulü dönemindeki fasih bir
Arap ile Kur’an Arapçası arasında fark yoktur.
10. Kur’an tefsiri akla ve modern bilime dayandırılır. Kur’an ile pozitif bilimler çelişemez. Aklı
merkeze alan bu yaklaşımın sonucu cinler, şeytan ve mucize gibi soyut birçok İslami terim
tevil edilir. Çok sayıdaki ayet metaforik ve sembolik bir yaklaşımla açıklanır.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
Tarihten Günümüze Tefsir Akımları

Modernist Kur’an Okumalarının Temel Paradigmaları


11. Kur’an kıssalarının tarihi gerçekliği tartışılır. Muhammed Ahmed Halefullah (‫ا لف ن ا لقص صي ف ي‬
‫ )ا لقرآن‬bu yaklaşımın en önemli temsilcisidir. Ona göre geçmiş peygamberlere dair olaylar Hz.
Peygamber’in kalbinde yankı bulan ve ona rahatlatıcı görevi gören bir hikaye dizisidir.
12. Kur’an’ı tarihselci okuma yöntemi seslendirilmeye başlanır.
13. Sosyal, siyasal ve aktüel alanlara klasik tefsirin aksine fazlasıyla yer verilmektedir
(Boşanma, aile planlaması, çok evlilik, miras hakkı, eşitlik, demokrasi, faiz, cihad, psikolojik
yorumlar).
14. Tasavvufî yaklaşımlar ciddi bir şekilde eleştirilir.
15. Modern tefsir her ayeti tefsir etmek yerine seçici davranır. Sosyal adaletin temini, eşitlik,
kardeşlik, birlik, beraberlik, sa’y gibi konuları işleyen ayetler üzerinde çok fazla durulur.
16. Modern Kur’an okumaları insanı merkeze alan, kaderci yaklaşım yerine insanın akıl ve hür
iradesine önem veren cezalandırıcı olmaktan ziyade hümanist yaklaşımı tercih eden bir
karaktere sahiptir. Bu kabullerin sonucunda cihadın savunma amacıyla yapıldığını; Allah’ın
rahmetinin gazabından hatta adaletinden de önce geldiğini iddia edip dinlerarası mesafenin
daraltılıp ahlaki ilkelerin evrenselliğini savunan bir yaklaşım ortaya çıkmaktadır.
TEFSİR ÇEŞİTLERİ
SONUÇ

Tefsir Çeşitlerinin Farklı Sınıflandırılması Sorunu


Yukarıda belli başlı bazı sınıflandırmaları aktardık. Fakat tefsir
akımlarının / yaklaşımlarının sınıflandırılması konusunda sabit ve herkesçe
aynı derecede kabul gören bir tasnif yoktur. Aslında böyle bir şey pek de
mümkün gözükmemektedir. Zira tefsir çeşitleri her geçen gün artıyor ve
farklı eğilimli tefsirler ortaya çıkıyor. Bir başka sorun, bir tefsirin aynı
anda birkaç tefsir çeşidine dahil olabilmesidir. Rivayet tefsiri, dirayet
tefsiri, mezhebi tefsir, lugavi tefsir veya başka hangi tefsiri ele alırsak
alalım, mutlaka aynı tefsirin içerdiği rivayetler, yaptığı dilbilimsel tahliller
veya savunduğu fıkhi veya itikadi mezhebe bağlı çözümlemeleri
dolayısıyla birçok kategoriye farklı yönleri sebebiyle dahil
edilebilmektedir. Bundan dolayı tefsirleri tasnif ederken, “rivayet
ağırlıklı”, “dirayet ağırlıklı”, “mezhebi beyanlar ağırlıklı” gibi
nitelemelerle tanımlamak daha isabetli gözükmektedir.

You might also like