Past perfect simple

Past perfect simple

had + V3

I
You seen that film before.
We broken the vase.
They lived in this city for a long time.
He had
She (= ’d) played two games by 17:00.
eaten breakfast.
It
 negative

I
You seen that film before.
We broken the vase.
They had not lived in this city for a long time.
He (=hadn’t)
She played two games by 17:00.
eaten breakfast.
It
 question

I seen that film before?

you broken the vase?
we lived in this city for a long time?
had they
he played two games by 17:00?
eaten breakfast yet?
she
it

ingilizcebankasi.com
• Past perfect simple’da tüm öznelerle had
yardımcı fiili kullanılır.

• Fiil V3 (üçüncü halde) kullanılır.

• Yani düzenli fiiller –d/-ed takısı alır; düzensiz
fiiller ise düzensiz fiiller tablosundaki üçüncü
konumundadır (past participle).

ingilizcebankasi.com
 Past perfect simple
had + V3
• I had seen that film before.
• (Daha önce o filmi görmüştüm)

ingilizcebankasi.com
• Everybody had gone out by 12.
• (12’ye kadar herkes dışarı çıkmıştı)

ingilizcebankasi.com
 Negative
had + not + V3
• They hadn’t been to the zoo before, so they
were surprised.
• (Daha önce hayvanat bahçesinde
bulunmamışlardı bu yüzden şaşkındılar)

ingilizcebankasi.com
• Jane hadn’t eaten anything yet. She was
hungry.
• (Jane henüz bir şey yememişti. O açtı)

ingilizcebankasi.com
 question
• A: Had you written the report by 8?
• (8‘e kadar raporu yazmış mıydın?)
• B: Yes, I had.
• B: No, I hadn’t.

ingilizcebankasi.com
• What had you done by the time David arrived
home?
• (David eve gelene kadar ne yapmıştın?
• I had cleaned the kitchen.
• (Mutfağı temizlemiştim)

ingilizcebankasi.com
 Past perfect, geçmişteki bir zamandan veya
eylemden önce olan eylemleri ifade eder:

• When I came to the party, the dance had

started.
• (Partiye gittiğimde dans başlamıştı)

ingilizcebankasi.com
• The baby started to cry because he had lost
his balloon.
• (Bebek ağlamaya başladı çünkü balonunu
kaybetmişti)

ingilizcebankasi.com
• John wasn’t at home yesterday. He had
already gone out.
• (John dün evde değildi. Çoktan dışarı çıkmıştı)

ingilizcebankasi.com
• He had been a cook for thirty years when he
got retired.
• (Emekli olduğunda 30 yıldır aşçıydı)

ingilizcebankasi.com
 Time words
• by, by the time, after, before, before, until;
for, since; just, yet, already; no sooner … than

ingilizcebankasi.com
• When I woke up this morning, the sun had
already risen. I was very late.
• (Bu sabah uyandığımda güneş çoktan
doğmuştu. Çok geç kaldım)

• I had done my homework by 11.

• (11’e kadar ödevimi yapmıştım)

ingilizcebankasi.com
 After + past perfect, past simple
• After the rain had stopped, we went out to
play.
• (Yağmur durduktan sonra oynamaya dışarı
çıktık)

• John left the office after he had written the

report.
• (Raporu yazdıktan sonra John ofisten ayrıldı)

ingilizcebankasi.com
 Before + past simple, past perfect
• I’d left the bank before the police arrived.
• (Polis gelmeden önce bankadan ayrılmıştım)

• Before I started the engine, I had checked the

tyres.
• (Motoru çalıştırmadan önce, lastikleri kontrol
etmiştim.)
ingilizcebankasi.com
 By the time + past simple, past perfect

• By the time we arrived at the airport, the

plane had taken off.
• (Havaalanına vardığımızda uçak kalkmıştı)
•

ingilizcebankasi.com
• Jane had answered only six questions by the
time the bell rang.
• (Zil çaldığında Jane sadece 6 soruyu
cevaplandırmıştı)

ingilizcebankasi.com
• By the time they phoned me, I hadn’t eaten
my meal yet.
• (Bana telefon ettiklerinde henüz yemeğimi
yememiştim)

ingilizcebankasi.com