You are on page 1of 38

Bölüm 6

MAKROEKONOMİYE
GİRİŞ
(Tanım, Kapsam ve Gelişim)
Neler Öğreneceğiz?
 Makroekonominin Tanımı
 Toplulaştırma
ve Makroekonomi
 Makroekonominin Kapsamı
 Makroekonominin Tarihçesi
Büyük Buhran
 Makroekonomide Temel Varsayımlar
 Ekonomik Dalgalanmalar
 Ekonomik Dalgalanmaların Yumuşatılması:
Ekonomi Politikası
GİRİŞ
Makroekonomiyi incelemedeki amacımız;
ekonomik olayları açıklamak, makroekonomik
değişkenlerin aldıkları değerleri analiz ederek
yorumlamak, değişkenler arasında nasıl bir ilişki
olduğunu ortaya koymaktır.
İlişkilere bakarak; iki değişken aynı zaman
diliminde birlikte hareket ediyorsa, bu ikisi
arasında korelasyon (ilişki) olduğu söylenir.
Eğer iki değişkenin aynı yönde hareketleri söz
konusu ise burada pozitif ilişki, ters yönde
hareketler gözleniyorsa negatif ilişki vardır.
GİRİŞ
Makroekonomistler ekonominin bir bütün
olarak nasıl işlediğini açıklamaya çalışan
sosyal bilimcilerdir.

 Bunu yaparken münferit değil,


toplulaştırılmış büyüklükler ile çalışırlar.

Bu verilerden hareketle makroekonomik


değişkenlerin davranışları analiz edilerek,
makroekonomik dalgalanmalar ve ekonomiyi
açıklamaya yönelik genel teoriler oluşturulur.
TOPLULAŞTIRMA VE
MAKROEKONOMİ
Ekonominin bir bütün olarak nasıl işlediğini araştıran
makroekonomide münferit değil, toplulaştırılmış
büyüklükler ile çalışılır.
Ekonomik toplulaştırma, ekonomik yaşamın bazı
çarpıcı özelliklerini açıklamak için insanların
kullandığı bir tasvir olayından başka bir şey değildir.

 Fiyatlar genel düzeyi ile belirli bir malın fiyatı


değil, ekonomideki tüm malların fiyatlarının
ağırlıklı ortalaması ifade edilmekte ve yaşam
maliyeti hakkında bizlere bilgi vermektedirç
MAKROEKONOMİNİN KAPSAMI

Makroekonominin kapsam alanına giren beş


merkezi sorun vardır.

 Çıktı (Üretim) ve İstihdam Düzeyi


 Fiyat Düzeyinin İstikrarı
 Ekonomik Büyüme
 Bütçe Açıkları ve Kamu Borçları
 Dış Açıklardır.
MAKROEKONOMİNİN KAPSAMI
Çıktı (Üretim) ve İstihdam Düzeyi
Bir ekonomide, belli bir dönemde üretilen nihai mal ve
hizmetlerin değerine gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH)
denir.

 Üretilenhasıla, ekonomide bir dönemde oluşan gelire


eşit olduğundan hasıla ve gelir kavramları özdeş olarak
kullanılmaktadır.

Bir ekonominin üretken kaynaklarını ne ölçüde


değerlendirdiği, yani üretim faktörlarinin ne düzeyde
istihdam edildiği, ekonominin üretim yani gelir düzeyine
bağlıdır.
MAKROEKONOMİNİN KAPSAMI
Fiyat Düzeyinin İstikrarı
Fiyat düzeyindeki istikrarsızlık, hem fiyat düzeyinin
düşmesi (deflasyon), hem de yükselmesi (enflasyon)
şeklinde ortaya çıkabilir.

Ancak, uzunca bir süredir fiyat düzeyindeki


istikrarsızlık hemen her ülkede enflasyon şeklinde
ortaya çıkmaktadır.

 Yüksek bir enflasyon oranı fiyatların ortalama


olarak hızla artması, düşük oranlı enflasyon ise
fiyatların daha yavaş artması demektir.
MAKROEKONOMİNİN KAPSAMI
Ekonomik Büyüme
Kişi başına reel gelir veya üretim miktarı ne kadar
yüksekse ve ne kadar hızlı artıyorsa toplum üyeleri
için yüksek bir yaşam standardını sürdürmek ve unu
daha da geliştirmek mümkün olacaktır.

Kişi başına geliri arttırmanın yolu, ekonominin mal


ve hizmet üretim kapasitesini arttırmaktır.
MAKROEKONOMİNİN KAPSAMI
Bütçe Açıkları ve Kamu Borçları
Bütçe, devletin gelir ve giderlerinin bir arada gösterildiği bir
belgedir. Ancak makroekonomik çerçevede bütçe bu şekli
tanımı ile değil, bu tanımın içeriğiyle analizlere konu
olmaktadır.

 Bütçe, ekonomide pek çok değişkeni etkileyen bir ekonomi


politikası aracıdır ve maliye politikası bütçeler aracılığıyla
yürütülür.

Bir ekonomi politikası aracı olarak bütçr, bütçe büyüklüğü


yanında, bütçe gelir ve giderlerinin bileşimi, gelirlerle
giderlerin denk oluşu ya da bütçe açık ve fazlaları ile
fonksiyonlarını yerine getirir.
MAKROEKONOMİNİN KAPSAMI
Dış Açıklar
Ödemeler bilançosu, bir ülkenin diğer ülkelerle
yürüttüğü ekonomik ilişkilerinin göstergesi olup
bunun en önemli kalemleri dış ticaret ve sermaye
hareketleridir.

Ülke ekonomisi uzun dönemde sağlıklı biçimde


işleyebilmesi için bu ilişkilerin dengeli bir biçimde
yürütülmesi gerekir.

 Ödemeler bilançosuyla ilgili sorunlar uluslararası


ekonomi adı altında ayrı bir uzmanlık alanında
incelenir.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ
Makroekonominin gelişmesinde üç olay özellikle
önemlidir:
 Ekonomi istatistikçilerinin makroekonomik
araştırmaların bilimsel temelini oluşturan verileri
toplamaya ve sistematikleştirmeye başlamalarıdır.

 Ekonomik dalgalanmaların tekrarlanan ekonomik


olgular biçiminde tespit edilmiş olmasıdır.

 Modern makroekonominin gelişmesinde üçüncü


ve adeta katalizör işlevi gören olay Büyük Buhran
olmuştur.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ

Büyük buhran 1929 başlayarak bütün dünyayı


etkilemiş, üretim düşüşü ve işsizlikteki artış daha
önce hiç görülmemiş boyutlara ulaşmıştır.

1883-1946 yılları arasında yaşayan ünlü İngiliz


ekonomist J. Maynard Keynes Büyük Buhran’ı
açıklayan ve devletin temel politikalarla
ekonomik çöküntülerin üstesinden gelebileceğini
iddia eden yeni bir teorik çerçeve ortaya koyarak,
modern makroekonominin öncülüğünü yapmıştır.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ
Keynes’in temel tezi, piyasa ekonomilerinin
her zaman kendilerini düzeltecek bir
mekanizmaya sahip olmadığı, yani düşük
işsizlik ve yüksek üretim düzeylerini her
zaman garanti edemeyeceği biçimindedir.

Keynes’in devletin istikrar politikaları


uygulayarak ekonomik çöküşü önleyebileceği
argümanı o kadar yaygın kabul görmüştür ki,
görüşleri adeta kutsanmış ve «Keynesyen
Devrim» olarak adlandırılmıştır.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ

1970’lere gelindiğinde ekonomik görünüm kararmaya


ve Keynesyen ekonomi doktrinine güven zayıflamaya
başladı.

Dünyanın pek çok yerinde ekonomik durgunluk (düşük


ve negatif oranlı bir büyüme hızıyla yüksek bir işsizlik
oranı) ile yüksek bir enflasyonun birlikte görüldüğü
stagflasyon olarak tanımlanan olgu yaşanmıştır.

Fakat ekonomilerin bu yeni hastalığı Keynesyen


ekonomi politika önerileri ile ortadan
kaldırılamamıştır.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ
Ekonomistler istikrar politikalarının bizzat
kendisinin yeni istikrarsızlıkların ana
kaynaklarından biri olduğunu iddia etmektedir.

Adeta, stagflasyondan aktivist devlet politikalarını


sorumlu tutan bir karşı devrim başlamıştır. Bu karşı
devrimde başta Milton Friedman olmak üzere pek
çok ekonomistin katkısı olmuştur.

Bu karşı devrim monetarizm (parasalcılık) olarak


bilinen ve Keynesyenciliğin antitezi olan bir
doktrin ortaya koymuştur.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ
 Monetaristler ilk olarak, piyasa ekonomilerinin kendi
kendilerini düzelttiklerini, yani ekonomilerin kendi
haline bırakılırsa tam istihdama dönme eğiliminde
olduğunu iddia etmişlerdir.

 Monetaristlerin
ikinci iddiaları ise aktivist
makroekonomik politikaların çözümün değil,
sorunun bir parçası olduğu biçimindedir.

 Friedman ve takipçileri aktivist makroekonomik


politika doğrultusunda uygulanan değişken bir para
arzı yerine istikrarlı bir para arzının ekonominin
istikrarı için doğru anahtar olduğunu savunmuşlardır.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ
Keynesyen düşünceye karşı monetaristlerce
başlatılan karşı atak 1970’li yılların başlarında,
Robert Lucas, Thomas Sargent, Neil Wallace
ve Robert Barro gibi ekonomistlerin
öncülüğünde yeni klasik makroekonomi
tarafından sürdürülmüştür.

Bu teorinin taraftarları John F.Muth tarafından


ortaya atılan rasyonel beklentiler kavramını
makroekonomik analizlerde kullanarak,
geliştirmişlerdir.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ

Yine 1970’lerde gelişmiş ekonomilerde


gözlenen verimlilik artışındaki ve ekonomik
büyümedeki yavaşlama, bu sorunlara çözüm
bulmak amacına yönelen ve oldukça farklı
görüşleri olan, Robert L. Bartley ve Arthur
Laffer gibi ekonomistlerce geliştirilen arz
yönlü ekonomi yaklaşımını ön plana
çıkartmıştır.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ

Son dönemlerde yeni düşünce okulları da tartışmaya


dahil olmuştur.

Reel Ekonomik Dalgalanmalar Teorisinin taraftarları,


ekonomik dalgalanmaların açıklanmasında hem
Keynesyenlerin, hem Monetaristlerin hatalı olduklarını
iddia etmektedirler.

Bunlar, şokların talepten ya da politikadan değil


teknolojik değişmelerden kaynaklandığını ve
ekonomide gözlenen dalgalanmaların bunlarla
açıklanabileceği biçiminde bir görüş ortaya atmışlardır.
MAKROEKONOMİNİN TARİHÇESİ
Yeni Keynesyenler olarak adlandırılan bir grup ise
Keynes’in temel görüşlerini daha sağlam teorik
temellere oturtmaya çalışmaktadır.

Aktivist makroekonomik politikaları yeniden ön


plana çıkarmaya çalışan yeni keynesyenler özellikle
uzun dönemde monetarizmi ve rasyonel beklentiler
yaklaşımını kabul ederler.

Ancak asimetrik bilgi, fiyatların ve ücretlerin


yapışkanlıkları ve katılıkları gibi nedenlerle
piyasaların temizlenmediğini ileri sürerler.
BÜYÜK BUHRAN

Büyük Buhran'ın Nedenleri:

1. Keynes, büyük buhran'ın oluşmasında en


önemli faktör olarak yatırımcıların
güvenindeki istikrarsızlığı sorumlu
tutmuştur.

2. M.Friedman ile A.Schwartz Büyük


Buhran'ı 1929-1933 döneminde ABD'de
uygulanan daraltıcı para politikası ile
açıklamışlardır.
BÜYÜK BUHRAN
Büyük Buhran'ın Nedenleri:

3. Kindleberger’e göre, dünya ölçeğinde bir


ekonomik liderliğin olmaması yüzünden
1920'lerde başlayan ekonomik gerileme
önlenememiş ve bir buhranla sonuçlanmıştır.
4. Peter Temin, buhranın sebebini dünya
savaşının gecikmiş etkisi olarak sunmuş tur
ve ısrarla o dönemin para sistemini oluşturan
altın standardının ekonomik çöküntünün
yayılmasındaki ana kuvvet olduğunu iddia
etmektedir.
MAKROEKONMİDE TEMEL
VARSAYIMLAR
 Piyasaların Temizlenme Hızı Konusundaki Farklı
Varsayımlar

 Dengenin Tekliği Konusundaki Farklı Varsayımlar

 Beklentilerin
Biçimlendirilmesi Konusundaki
Farklı Varsayımlar

 Kısa
ve Uzun Dönemin Nispi Önemi
Konusundaki Farklı Varsayımlar
MAKROEKONMİDE TEMEL
VARSAYIMLAR
Piyasaların Temizlenme Hızı Konusundaki Farklı
Varsayımlar
Ekonomistler normal olarak bir mal veya hizmetin
fiyatının arz ve talebi dengeleyecek biçimde
ayarlandığını kabul ederler. Bu piyasaların
temizlenmesi varsayımı olarak adlandırılır, burada
piyasaların sürekli dengede olduğunu
vurgulanmaktadır.

 Tam esnek fiyatlar ve ücretler Klasik ve Yeni Klasik


ekonomin temel varsayımlarındadır.
 Keynesyen analizde is başta işgücü piyasası olmak
üzere piyasaların temizlendiği kabul edilmez.
MAKROEKONMİDE TEMEL
VARSAYIMLAR
Dengenin Tekliği Konusundaki Farklı Varsayımlar
Uzun dönem dengesindeki bir ekonomi, arz ve talep
yönünden gelen geçici bir şok ile kısa dönemde
farklı bir pozisyona itildikten sonra şok ortadan
kalkar.

Keynesyen görüşün farklı versiyonları, geçici


şokların kalıcı etkileri olabileceği varsayımını kabul
ederken, klasik yaklaşımdan kaynaklanan ekoller ilk
durumun gerçekleşeceğini ve ekonominin
başlangıçtaki dengesine geri döneceğini
varsaymaktadır.
MAKROEKONMİDE TEMEL
VARSAYIMLAR
Beklentilerin Biçimlendirilmesi Konusundaki Farklı
Varsayımlar
Ekonomistler genellikle gelecek hakkındaki
beklentilerin bugünkü davranışlar üzerinde belirleyici
bir etkisi olduğunu kabul ederler. Ancak beklentilerin
nasıl ortaya çıktığı konusunda ihtilaflar vardır.

Beklentiler ekonomik modellere tamamen dışsal bir


değişken olarak dahil edilebilir.

Bazı ekonomistler insanların beklentilerini son derece


basit bir yöntemle belirlediklerini varsayarlar. bu
varsayımı Statik beklentiler olarak adlandırabiliriz.
MAKROEKONMİDE TEMEL
VARSAYIMLAR
Beklentilerin Biçimlendirilmesi Konusundaki
Farklı Varsayımlar
İntibakçı (uyumlu) beklentiler varsayımı ise
beklentilerin geçmişteki tecrübelere dayanarak
oluşturulduğunu kabul eder.

Birçok ekonomist sistematik hatalar içeren


bekleyişlerin gerçekleri yansıtmadığını ve bireylerin
daha gelişmiş araçlarla beklentilerini oluşturduğunu
ileri sürmektedirler. Bu noktada beklentilere ilişkin
bir diğer varsayım olarak rasyonel beklentiler
hipotezi öne sürülmektedir.
MAKROEKONMİDE TEMEL
VARSAYIMLAR
Kısa ve Uzun Dönemin Nispi Önemi Konusundaki
Farklı Varsayımlar
Bazı ekonomik politikaların kısa dönemde
faydalarının, uzun dönemde sakıncalarının olacağı
ya da bunun tersinin olabileceği konusunda görüş
birliğine vardıkları durumda dahi farklı ekollere
mensup ekonomistler arasında bu fayda ve
sakıncaların derecesi konusundaki anlaşmazlıklar
sürmektedir. Bu anlaşmazlık, bu ekollerin kısa ve
uzun dönemde hangisinin ne kadar önemli olduğu
konusundaki farklı yargılarını yansıtmaktadır.
EKONOMİK DALGALANMALAR
Ekonomik dalgalanma ya da konjonktürel
dalgalanma, üretimin alışılagelen trendi
çerçevesinde ortaya çıkan genişleme ve
daralmalardır.

Trend eğrisi, reel GSMH’nin üretim


faktörlerinin tam kullanımı halinde beklenen
gelişimini sergiler.

Bir ekonomik dalgalanma devresinde reel


GSMH’nın ulaştığı en yüksek noktaya zirve, en
düşük noktaya ise dip denir.
EKONOMİK DALGALANMALAR
Zirveden dibe kadar geçen dönem daralma olarak
adlandırılırken, ekonominin dibe vurduğu noktadan bir
sonraki zirve noktasına kadar geçen dönem genişleme
olarak adlandırılır.

 Eğerbir daralma döneminde ekonominin reel hasıla


düzeyi çok aşağılara düşerse, bu durum depresyon olarak
adlandırılır.

Ekonominin (ya da reel GSYİH’nın) uzun dönemde


büyümesi az çok istikrarlı bir seyir gösterir ki bu burada
trend eğrisi dediğimiz tam istihdam reel GSYİH’sı veya
doğal GSYİH ya da potansiyel GSYİH ile temsil
edilmektedir.
EKONOMİK DALGALANMALAR
EKONOMİK DALGALANMALAR
İstihdam İşsizlik ve Ekonomik Dalgalanma
Ekonomik dalgalanmanın genişleme
döneminde istihdam düzeyi artarken, daralma
döneminde istihdam düzeyi düşer yada işsizlik
açısından bakıldığında; daralma döneminde
işsizlik artarken, genişleme döneminde azalır.

O halde ekonomik dalgalanmada, zirvede


işsizlik en düşük düzeyde iken dip olduğunda
işsizlik en yüksek seviyededir.
EKONOMİK DALGALANMALAR

İstihdam İşsizlik ve Ekonomik Dalgalanma

 Üretim açığı, ekonominin fiili hasılası ile mevcut


kaynakların tam istihdam edilmesiyle üretilebilecek
olan hasıla arasındaki fark olarak tanımlanır.
 Doğal işsizlik oranı, enflasyonu hızlandırmayan
işsizlik oranı olarak tanımlanmakta ve bu oranda bir
işsizliğin ekonominin doğal işleyişi açısından
normal karşılanması gerektiği belirtilmektedir.
EKONOMİK DALGALANMALAR
Menkul Kıymetler Piyasası ve Ekonomik Dalgalanmalar
Hisse senetleri, tahvil ve bono gibi menkul kıymetlerin
alınıp satıldığı örgütlü piyasaya menkul kıymetler piyasası
denir. Bu piyasalardaki dalgalanmalar aslında ekonomik
dalgalanmaların nedeni olmaktan çok bir sonucudur.

 Ekonomi durgunluğa girdiğinde ilk ve en hızlı


etkilenen piyasa, menkul kıymetler piyasasıdır.

Enflasyon ve Ekonomik Dalgalanma


Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artışlar biçiminde
tanımlanan enflasyonun genellikle ekonomik
dalgalanmalarla uyumlu hareket ettiği gözlenmektedir.
EKONOMİK DALGALANMALARIN
YUMUŞATILMASI: EKONOMİ POLİTİKASI
Ekonomi politikası, devletin bir takım araçları kullanarak
ekonomik değişkenlerin belli değerler almasını sağlamak
şeklindeki belli amaçları gerçekleştirmeye yönelik
çabalardır.

Ekonomi politikaları ile


 Kabul edilebilir bir büyüme hızı sağlamak,
 Fiyat düzeyinin istikrarını sağlamak,
 İstihdam düzeyini artırmak,
 Gelir ve servet dağılımında adaleti temin etmek,
 Bölgeler arası kalkınmışlık farklılıklarını gidermek,
 Ödemeler bilançosu dengesini sağlamak
gibi hedeflere ulaşılmaya çalışılır.
EKONOMİK DALGALANMALARIN
YUMUŞATILMASI: EKONOMİ POLİTİKASI

Ekonomi politikasının başlıca araçları ise


şunlardır:

 Para politikası,
 Maliye politikası,
 Dış ticaret politikası,
 Gelirler politikası.
EKONOMİK DALGALANMALARIN
YUMUŞATILMASI: EKONOMİ POLİTİKASI

Ekonomi politikasında bir diğer ayrımda amaca bağlı


olarak istikrar politikaları ve büyüme politikaları
şeklinde yapılmaktadır.

Ortodoks istikrar politikaları


İstikrar politikaları genellikle para ve maliye
politikalarının bir bileşimi olarak uygulanır.

Heterodoks istikrar politikaları


İstikrar politikaları para ve maliye politikalarının
yanında gelirler politikası ve yapısal reformların da
izlenmesi şeklindedir.

You might also like