Professional Documents
Culture Documents
EEG (Elektroensafalografi)
MRI ve fMRI
Son zamanlarda bu tekniğin olumsuz yanı MRI
teknolojisini kullanarak imgelerin oluşturulmasının oldukça
zaman alıcı olmasıydı. Bu uzun zaman aldığı için durağan
biyolojik yapıları görüntülemek için uygun bir teknikti.
Buna rağmen bilişle ilgili devamlı değişen işlevler için bu
teknik yararsız olarak göründü. Günümüzde hızlı bilişsel
işlevleri kayıt etmek için yeterli olan 30 milisaniyeden
daha kısa sürede imgeyi yakalama kabiliyetini mümkün
kılan yüksek performanslı veri kazanma teknikleri bulunur.
fMRI (İşlevsel manyetik rezonans görüntüleme) beyinde
aktif olmuş alanlara kan akışının artışını tespit eder,
böylece beynin işlev ve yapılarını gösterir.
MEG
MEG veya magnetoensefalografi, beyin faaliyetini
üreten manyetik alanlarının
donukluğunu/bulanıklığını tespit ederek kafanın
dışından beynin faaliyetlerini ölçmek için kullanılır.
MEG beynin bir “işlevsel imajını” veya “faaliyet
haritasını” sağlar. MEG taramalarla, beynin ürettiği
faaliyet nedir ve beynin neresinden gelmektedir,
farklı görevlerde beynin hangi kısmı görev
başındadır gibi sorulara cevap verilebilir. Bütün
beyin tarama yöntemleri arasında, MEG milisaniye
düzeyinde sinir hücre faaliyetinin en hassas
çözümlerini sağlar.
TMS
Yeni bir teknik olan Transkranial Manyetik
Stimülasyon algılama ve düşünme esnasında beynin
elektriksel faaliyetteki değişikliklerin etkisini
değerlendirmek için EEG veya MEG ile birlikte
kullanılır. Manyetik yük kafaya yerleştirilen bir çubuk
aracılığıyla yönlendirilir ve oldukça kısa bir zamanda
beyinde belirli bir alana yöneltilir. Bu yükleme/şarj,
MEG ya da EEG çıktılarında görülür; aynı zamanda o
anda katılımcının algısal ve bilişsel görevlerde verdiği
tepkilerde de bu etkiler görülebilir.
DİKKAT-UYARICI-ALGI
Dr. Temel KALAFAT
Algısal Uzam
yaşarsınız.
Seçici Dikkat Modelleri
Filtre Modeli (Donald Broadbent): Broadbent belirli bir sinir üzerinde
yolculuk eden mesajların, hangi sinir liflerini uyardıklarına ve oluşturdukları
sinir tepki sayısına göre farklılaşabileceklerini ifade etmiştir (Nöropsikolojik
çalışmalar yüksek ve alçak frekanslı sinyallerin farklı sinir lifleri tarafından
taşındığını göstermiştir). Yani aynı anda birkaç sinir lifi ateşlendiğinde beyne
aynı anda birkaç duyusal mesaj gelebilir. Broadent’e göre bunlar birkaç
duyusal kanal tarafından işlenir (Bu kanalların farklı nöral kodları olduğu ve
bu koda göre seçildikleri düşünülür. Örneğin, aynı anda sunulan yüksek ve
alçak sesli sinyaller beyne aynı anda girseler bile fiziksel özelliklerine göre
ayır edilebilirler). Eğer sinyal ile ilgilenilir ve seçici filtre aracılığıyla sınırlı
kapasiteye sahip kanaldan geçilirse bu sinyal daha ileri seviyede işlenebilir.
Broadbent sistemin fazla yüklenmesinden kaçınmak için bu seçici filtrenin
duyusal kanallardan birine odaklanabileceğini söylemektedir.
Broadbent (1954), teorisini test etmek için bir deneyinde, iki kulaktan aynı anda dinleme tekniğini
kullanmıştır. Katılımcıların bir kulağına üç rakam sırasıyla sunulurken aynı zamanda diğer kulağa da
farklı üç rakam sunulmuştur. Yani katılımcı rakamları aşağıdaki gibi duymuştur:
Koşullardan birinde katılımcılardan kulaklarına söylenen sayıları hatırlamaları istenmiştir. Başka bir
koşulda ise katılımcılardan rakamları sunum sırasına göre hatırlamaları istenmiştir. Bu ikinci
koşulda, aynı anda iki rakam birden sunulduğu için katılımcılar bu rakamlardan birisini veya diğerini
önce hatırlayabilirlerdi, fakat diğerlerini hatırlamaya geçmeden önce bu ikisini hatırlamak
zorundaydılar. Bu yüzden bu koşulda katılımcılar, rakamları şu sıra ile hatırlayabilirdi: 4-6-9-2-3-7.
Hatırlanması gereken rakam sayısını (altı) ve sunum hızını (saniyede iki rakam) göz önüne
alarak Broadbent %95 oranında bir doğru hatırlama beklemiştir. Her iki koşulda da hatırlama
beklenenin altında olmuştur. İlk koşulda katılımcılar %65, ikinci koşulda ise %20 oranında
doğru cevap vermişlerdir. Broadbent koşullar arasındaki farkı, ikinci koşulda dikkatin
kaynaklar arasında daha çok gidip gelmesine bağlamıştır. İlk koşulda katılımcıların önce bir
kulağa verilen rakamları ve sonrasında ise diğer kulağa verilen rakamları hatırlaması istenir.
Yani katılımcılar önce bir “kanaldan” gelen uyarana odaklanıp daha sonra diğerine
odaklanabilmişlerdir (Muhtemelen bu koşulun gerçekleşebilmesi için, bilginin bazı bellek
sisteminde kısa sürede tutulması gerekir). İkinci koşulda ise katılımcıların en az üç kere kanal
değiştirmesi gerekmiştir (örneğin sol kulaktan sağ kulağa ve tekrar sağ kulaktan sol kulağa ve
tekrar sol kulaktan sağ kulağa).
Zayıflatma Modeli: Treisman
• Uyarıcı-Uyaran:
Organizmayı etkileyen her
türlü iç ve dış faktör uyarıcı
ya da uyaran olarak
adlandırılır.
Uyarım
Uyarım: Uyarım, uyarıcıların duyu organlarını harekete geçirmesini açıklar.
Duyum
I. Ürünün fiyatının yüksekliği bireylerin ürüne ilgisini arttırır.
II. Roman okumaya meraklı öğrenciler kütüphanelerin yerlerini daha iyi bilir.
III. Yaramaz öğrenciler öğretmenin dikkatini daha fazla çeker.
IV. Hızlı koşan at izleyicilerin daha fazla hayran olmasını sağlar.
Verilen durumlardan hangisi algıya ilişkin diğerlerine göre farklılık gösterir?
A) II ve III
B) I ve IV
C) Yalnız II
D) Yalnız IV
E) II ve IV
Filmde Eifel Kulesini gören birey, televizyonda ne kadar küçük
boyutta olsa da onun her zaman gerçekte büyük olduğunu
bilir.
Verilen durum algıya ilişkin aşağıdakilerden hangisi ile
açıklanır?
A) Algıda değişmezlik
B) Algıda seçicilik
C) İllüzyon
D) Algıda örgütleme
E) Algı yanılması
Nermin Hanım markete alışverişe gider.
Markette genç ve bekar bir kadın olan alt
komşusu ile yanındaki yaşlı adamı görerek;
“babası herhalde daha önce hiç görmemiştim”
der. Fakat bir süre sonra yaşlı adam başka bir
reyona yönelir. Nermin Hanım yanıldığını anlar.
Verilen durum algıda örgütlemeye ilişkin
aşağıdakilerden hangisi ile açıklanır?
A) Algıda süreklilik
B) Algıda tamamlama
C) Algıda benzerlik
D) Algıda yakınlık
E) Şekil-zemin ilişkisi
Aşağıdakilerden hangisi bir fiziksel illüzyon
olarak sınıflanamaz?
A) Sıcakta asfalttan buhar çıkması
B) Yoldaki sopanın yılan sanılması
C) Yandaki arabanın hareketi ile duran arabanın
hareket eder şekilde algılanması
D) Tren yolunun ileride birleşiyor gibi
görünmesi
E) Sudaki kaşığın bükülmüş görülmesi
Dünyayı üç boyutlu algılayan göz değil, beyindir. Bu durum derinlik algısını
yansıtır.
Derinlik algısına ilişkin aşağıdaki örneklerden hangisi hareket paralaksı ile
ilişkilidir?
A) Bir resimde büyük çizilen resmin yakın görünmesi
B) Bir resimde yukarıda çizilen resmin uzak görünmesi
C) Araçla giderken yakın nesnelerin daha hızlı geçiyor gibi görünmesi
D) İleri baktığımızda nesnelerin olduğundan daha yakın görünmesi
E) Puslu olmayan nesnelerin daha yakın görünmesi
Nörotransmitterler
Asetilkolin