You are on page 1of 44

Yeme Bozukluğu Olan Annelerin

Yenidoğan Besleme Davranışları ve


Tutumları: Boylamsal Çalışma

Martini, M.G., Taborelli, E., Schmidt, U., Treasure, J. ve Micali N.


(2018) Infant feeding behaviours and attitudes to feeding amongst
mothers with eating disorders: A longitudinal study. Eur Eat
Disorders Rev. (1)10.
https://doi. org/10.1002/erv.2626
Literatür Araştırması
O Daha önce yapılan çalışmalarda anne yeme
bozukluğunun, bebeğin olması gerekenden yüksek ya
da düşük ağırlıklı dünyaya gelmesi ile ilişkili olduğunu
ve sağlıklı kontrollerle kıyaslandığında bu çocukların
ileriki yaşlarda yeme bozukluğu geliştirme risklerinin
daha fazla olduğu bulunmuştur.(Treasure, 2009; Solmi,
Sallis, Stahl, Treasure ve Micali, 2014 ; Micali ve
arkadaşları,2015;).
O Araştırmalar ayrıca, ED'li annelerin çocuklarının aşırı
yemeleri ya da aşırı kilolu olmaları konusunda kaygı
duyduklarını da göstermiştir (Lacey ve Smith, 1987).
• Geniş bir popülasyonda yapılan çalışmada, ED'li
kadınların emzirme olasılığı daha yüksek ve ilk yıl
içinde emzirmeyi durdurma olasılıkları daha düşük
olduğu bulunmuştur.(Micali ve ark., 2009).

• Benzer bir çalışma, ED'li kadınların bebeklerini kontrol


grubundakilerle aynı şekilde emzirmeye başladıklarını
fakat onlardan daha erken sonlandırdıklarını bulmuştur
(Torgersen ve ark, 2010).

• Buna karşın, Larsson ve Andersson ‐ Ellström (2003),


ED öyküsü olan kadınların doğumdan sonraki 3 ay
içinde emzirme olasılığının daha düşük olduğunu
bulmuştur.

Fakat bu çalışmada yazarlar daha düşük şiddette yeme


bozukluğu olan kişileri içeren klinik olmayan bir
örneklem kullanmışlardır.
Russell ve Treasure, 1998 Nguyen ve ark,2017

O ED'li annelerin, çocuklarının O Bunun aksine, yakın zamanda


kalori alımını sınırlamak için yapılan bu çalışma, ED
kısıtlayıcı davranışlar öyküsü olan kadınların ve
sergileyebileceklerini, (örneğin, bebeklerinin kontrol grubu ile
biberonla beslemeyi karşılaştırıldığında daha
seyrelttikleri, evdeki mevcut yüksek bir diyet kalitesine
yiyecek miktarını azalttıklarını, sahip olduklarını göstermiştir
yiyecekleri yemek zamanlarıyla
sınırlı tuttuklarını ve şeker
tüketimini yasakladıklarını ortaya
koymuştur.
Anne yeme modellemesi, çocukların yiyecek seçimi ve davranışlarının
geliştirilmesinde önemli bir rol oynar (Palfreyman, Haycraft ve Meyer,
2013).

Ebeveyn modellemesi, ebeveynlerin alışkanlık haline gelen


davranışların sonucu olarak çocuklrın bu davranışları taklit ettiği bir
gözlemsel öğrenme süreci olarak tanımlanmaktadır (Palfreyman,
Haycraft ve Meyer, 2014).

• Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, annenin ED patolojisinin


daha yüksek seviyeleri ile ED davranışlarının kasıtsız olarak
modellenmesi konusundaki farkındalık düzeylerinin, yani annelerin
kasıtlı yapmadıkları davranışları, çocukların taklit ettiği yeme
davranışları arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur (Palfreyman ve
ark., 2013).

• *Bugüne kadar hiçbir çalışma ED'li kadınlarda yeme


davranışlarının maternal modellenmesini araştırmamıştır.
• ED’li annelere ait çocukların yeme alışkanlıklarındaki
büyük kanıtlara rağmen, bebek beslenmesi konusunda
kayda değer bir araştırma eksikliği vardır ve
annelerdeki aktif ED (C-ED) 'in olumsuz tutum ve
endişe yaratıp yaratmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca
maternal ED geçmişi de (P-ED) besleme davranışlarını
ve tutumlarını etkileyebilir.
ARAŞTIRMA SORUSU VE
HİPOTEZLER
Bu araştırmanın amacı, P-ED ve C-ED’li anneleri sağlıklı
kontrol grupları ile;
Doğum sonrası 8 hafta ve aylık
dönemlerdeki emzirme davranışları

8 hafta ve 6 aylık dönemde annenin


besleme tutum ve davranışları

1 ve 2 yaş dönemindeki maternal


yeme modelleri açısından
karşılaştırmaktır.

Ayrıca bu çalışma, beslenme pratikleri ve modelleri ile yeme


bozukluğu ilişkisini açıklamayı da hedeflemektedir.
• DSM-IV-TR’ye göre yapılandırılmış klinik görüşmelerden elde edilen sonuçlara göre yeme
bozukluğu tanısı alan annelerin 8 haftalık ve 6 aylık dönemlerdeki emzirme davranışları yeme
bozukluğu tanısı almamış annelerden farklıdır.

• DSM-IV-TR’ye göre bir yeme bozukluğu tanısı almış, fakat en az 1 yıldır yeme bozukluğu
kriterlerini karşılamayan annelerin 8 haftalık ve 6 aylık dönemlerdeki emzirme davranışları yeme
bozukluğu tanısı almamış annelerden farklıdır.

• DSM-IV-TR’ye göre yapılandırılmış klinik görüşmelerden elde edilen sonuçlara göre yeme
bozukluğu tanısı alan annelerin 8 haftalık ve 6 aylık dönemlerde IFQ ölçeğinden aldıkları puanlar
yeme bozukluğu tanısı almamış annelerden farklıdır.

• DSM-IV-TR’ye göre bir yeme bozukluğu tanısı almış, fakat en az 1 yıldır yeme bozukluğu
kriterlerini karşılamayan annelerin 8 haftalık ve 6 aylık dönemlerde IFQ ölçeğinden aldıkları puanlar
yeme bozukluğu tanısı almamış annelerden farklıdır.

• DSM-IV-TR’ye göre yapılandırılmış klinik görüşmelerden elde edilen sonuçlara göre yeme
bozukluğu tanısı alan annelerin 1 ve 2 yıllık dönemlerde yeme bozukluğu ebeveyn modellemesi
ölçeğinden aldıkları puanlar yeme bozukluğu tanısı almamış annelerden farklıdır.

• DSM-IV-TR’ye göre bir yeme bozukluğu tanısı almış, fakat en az 1 yıldır yeme bozukluğu
kriterlerini karşılamayan annelerin 1 ve 2 yıllık dönemlerde yeme bozukluğu ebeveyn modellemesi
ölçeğinden aldıkları puanlar yeme bozukluğu tanısı almamış annelerden farklıdır.
• DSM-IV-TR’ye göre yapılandırılmış klinik görüşmelerden elde
edilen sonuçlara göre yeme bozukluğu tanısı alan veya daha
önce tanıya sahip ama 1 yıldır kriterleri karşılamayan annelerin
yeme bozukluğu şiddetleri ile IFQ ölçeğinden alınan puanlar
arasında bir ilişki vardır.

• DSM-IV-TR’ye göre yapılandırılmış klinik görüşmelerden elde


edilen sonuçlara göre yeme bozukluğu tanısı alan veya daha
önce tanıya sahip ama 1 yıldır kriterleri karşılamayan annelerin
bebeklerinin 8 hafta, 6 ay, 1 yıl ve 2 yıllık süreçlerde
bebeklerinin ağırlıkları yeme bozukluğu tanısı almayan
annelerin bebeklerinden farklıdır.
DEĞİŞKENLER
Yordayıcı Değişkenler

• Annenin P-ED’li , C-ED’li ya da sağlıklı olması

• Zaman (8 Hafta, 6 Ay, 1 yıl, 2 yıl)

Yordanan Değişkenler

• Emzirme Davranışı

• Besleme tutum ve davranışı

• Maternal yeme modeli

• Bebeğin ağırlığı
YÖNTEM
1. ARAŞTIRMA DESENİ VE ÖRNEKLEM
Gebelikte Beslenme ve Stres (NEST-p) çalışması, gebe kadınlara ve
onların bebeklerine yönelik gözlemsel prospektif bir çalışmadır. Amacı;
ED'li annelerin çocuklarındaki olumsuz sonuçların ilişkili olduğu rahim
içi mekanizmaları tespit etmektir. (Easter ve ark., 2013,2015)

Başlangıçtaki NEST-p örneklemi, 37'si C-ED, 39'u P-ED ve 61'i HC


(Kontrol) olan 137 anneden oluşmaktadır. Katılımcılar doğum öncesi
bakım merkezi ve yeme bozukluğu kliniğinden bulunmuştur.

P-ED katılımcıları DSM-IV-TR’ye göre bir yeme bozukluğu tanısı


almış, fakat en az 1 yıldır yeme bozukluğu kriterlerini karşılamayan
kişilerden oluşmuştur.
*Bu çalışmanın amacı doğrultusunda 8 Hafta, 6 Ay, 1 ve 2 Yıllık zaman
aralıklarında değerlendirmeler yapılmıştır.
Bu çalışmaya 8 haftalık ve 6 aylık değerlendirmelerde
emzirme ve besleme pratikleri ile ilgili tüm verilere sahip olan
kadınlar dahil edilmiştir.

C-ED P-ED HC TOPLAM


(Aktif) (Geçmiş) (Kontrol)
8 Hafta 25 28 46 99
6 Ay 21 23 45 89

C-ED P-ED

Anoreksiya 13 Anoreksiya 15

Bulimiya 9 Bulimiya 10

Tıkınırcasına Yeme 3 Tıkınırcasına Yeme 3


Yeme davranışlarının maternal modellemesi için tüm verilere
sahip olan kadınlar dahil edilmiştir ;

C-ED P-ED HC TOPLAM


(Aktif) (Geçmiş) (Kontrol)
1 Yıl 13 18 30 61
2 Yıl 11 21 37 69

*Yeterli bir örneklem büyüklüğü sağlamak için, her zaman noktasında


yalnızca tam verileri olan kadınlar dahil edilmiştir. Sonuç olarak, örneklem
büyüklüğü analizler arasında değişmiştir.
2. ÖLÇEKLER
Yeme Bozukluğu Tanılama:

• ED tanıları başlangıçta belirlenmiş ve eğitilmiş araştırmacılar


tarafından uygulanan DSM-IV-TR Eksen I Bozuklukları için
Yapılandırılmış Klinik Görüşme (SCID-I; Amerikan Psikiyatri Birliği,
2000) kullanılarak elde edilmiştir.

• Görüşmeciler SCID eğitim paketi kullanılarak eğitilmiştir.

• Araştırmacılar, kıdemli yazar Dr. Nadia Micali (UCL) tarafından


düzenlenen, semptomatik bireyler ile yapılan görüşmelerin tartışıldığı
aylık bir toplantılara katılmıştır.

• Tüm tanılar Micali tarafından gözden geçirilmiş ve onaylanmıştır.

• Görüşmeciler, SCID'de mükemmel gözlemci güvenilirliği


göstermiştir.
Yeme Bozukluğu Psikopatolojisi:

• Doğum sonrası 8 hafta, 6 ay, 1 yıl ve 2 yıllık dönemler için ED


psikopatolojisi, EDE (Eating Disorder Examination)’nin 36
maddelik öz rapor versiyonu olan EDE-Q ile değerlendirilmiştir
(Cooper ve Fairburn, 1987).

• Toplam skorun yanı sıra EDE-Q, ED semptomatolojisinin dört


yönünü ölçer: diyet kısıtlaması, yeme endişesi ve vücut ağırlığı
ve vücut şekli ile ilgili endişeler.
Phi coefficent Binge Eating .62 Induced Vomiting . 66

Cronbach’s Alpha Restraint .84 Shape Concern .93


Weight Concern .89 (Luceve Crowther,
1999)

Global Score: .93 ( Mond, Hay ve ark.,2004)

*Test-Tekrar Test Yöntemi


Emzirme:

Doğumdan 8 hafta ve 6 ay sonra annelerden bebeklerini birincil besleme


yöntemlerini rapor etmeleri istenmiştir: “Anne sütü” , “Bebek Sütü” veya
“Her İkisi” olarak.

8 Hafta İçin  Yalnız Anne sütü / Yalnız Anne Sütü Olmayan

6 Ay İçin  Tam Emzirme /Kısmi Emzirme


Maternal besleme tutumu ve uygulamaları:

Doğumdan 8 hafta ve 6 ay sonra annelerin bebek besleme ile ilgili tutum ve


davranışlarını değerlendiren 28 maddeli Infant Feeding Questionnarie (IFQ;
Baugchum ve ark., 2001) ölçeğini doldurmaları istenmiştir.

Faktör analizi, yedi alt boyutun IFQ'dan türetilebileceğini göstermiştir:


• Bebeğin yetersiz beslenmesi veya zayıflaması
• Bebeğin açlığı hakkında duyulan endişe
• Bebeğin açlık ve tokluk ipuçlarının farkındalığı
• Bebeğin aşırı beslenmesi veya aşırı kilolu olması ile ilgili endişeler
• Bebeği bir programlı bir şekilde beslemek
• Bebeğin huzursuzluğunu azaltmak için yiyecek kullanmak
• Beslenme sırasında bebekle sosyal etkileşim (Baughcum ve ark., 2001).

IFQ Güvenirlik : Phi Coefficient  3 Alt boyut hariç .80 üstünde,


diğerleri .75 üstüde (Hancock ve Mueller, 2001)
Infant Feeding Questionnarie
Infant Feeding Questionnarie
Yeme Davranışlarının Ebeveyn Modellemesi:

Parental modelling of eating behaviours scale: PARM (Palfreyman ve


ark., 2012)

*15 Madde ve 3 Alt Boyuttan oluşmaktadır.

 Sözel Modelleme: (6 madde) Ebeveynlerin yeme davranışlarını sözel


iletişim yoluyla nasıl modellediğini araştırır.

Örnek madde:“Çocuğumun yemek yemesi için yiyecekler hakkında daha


sık konuşurum” ve “Çocuğumun yemek tercihini etkileyebilmek için
kendimle ilgili örnekler veririm.”(örn, “Havucu çok severim, benim
favorimdir”)

  Davranışsal Modelleme(6 madde) Annenin kendi davranışlarının çocuk


üzerinde nasıl bir etkisi olduğuna dair algısını ölçer.

Örnek Madde: “Çocuğum beni yerken gördüğünde yeni şeyler


denemeye daha açık olur”
 Kasıtsız Modelleme(3 madde) annenin kasıtlı olarak
yapmadığı davranışlarını çocuğun taklit ettiğinin farkında olma
seviyesini ölçer.

Örnek Madde: “Çocuğum ona özellikle öğretmememe rağmen


benden bazı yeme davranışlarını almış ” ve “Çocuğum benden
benim bile daha önce farketmediğim yeme davranışımı almış.”
(örneğin, belli bir yemeği ilk önce yeme)

Geçerlik Katsayıları: Comprehensive Feeding Practices


Questionnaire ile kıyaslanmıştır.

Sözel Modelleme  r=.81


Davranışsal Modelleme  r=.88
Kasıtsız Modelleme  r=.78
EŞ DEĞİŞKENLER
SOSYODEMOGRAFİK VERİLER

O Anne yaşı
O Bebek cinsiyeti
O Anne eğitimi (Ortaokul Altı /Ortaokul ve
Üstü)
O Etnik köken
O Medeni durum
O Parite (İlk Çocuk /Birden Fazla Çocuk)
BEBEK AĞIRLIĞI:

• Annelerden, Bebek Çocuk Sağlığı Kayıtlarından (Kırmızı Kitap)


bebeklerinin 8 hafta ve 6 ay sonraki ağırlıklarını bildirmeleri
istenmiştir.

“Kırmızı kitap” Birleşik Krallık'taki yeni anne-babalara


çocuklarının ilerlemesini takip etmenin bir yolu olarak verilir ve
çocuğun sağlık hizmetleri ortamında her göründüğünde sağlık
profesyonelleri tarafından güncellenir.

• Bebeklerin 8 haftalık kilosu, bebeklerin büyüme yüzdesini


tahmin etmek için kullanılmıştır. (Düşük Ağırlık / Normal Ağırlık
/ Yüksek Ağırlık)
İSTATİSTİKSEL ANALİZ
O Maternal C-ED veya P-ED’in emzirme, bebek besleme pratikleri ve maternal
modelleme ile ilişkili olup olmadığını test etmek için ham ve düzeltilmiş veriler
kullanılarak lineer ve lojistik regresyon analizleri yapılmıştır.

O Lojistik regresyon, bağımlı değişkenin tahmini değerlerini olasılık olarak


hesaplayarak, olasılık kurallarına uygun sınıflama yapma imkanı veren bir
istatistik yöntemidir. Normal dağılım ve süreklilik ön koşulu yoktur.

O Lojistik Regresyon Analizi, bağımlı değişkenin kategorik olduğu durumlarda


değişkenler arasındaki ilişkinin açıklanmasında kullanılan diğer yöntemlere
tercih edilmektedir. Bunun en önemli sebebi bağımsız değişkenlerin çok
değişkenli normal dağılıma uygun olması ve sahip olduğu bilinen grupların
varyans kovaryanslarının homojen (eşit) olması gibi önemli varsayımlara
ihtiyaç duymadan kullanılabilmesi olmaktadır.
O Lojistik regresyonda modellere eş değişken katmak mümkündür.
• Bazı değişkenler sonuca etki edebieceği için ( örneğin; anne
yaşı, emzirme, cocugun cinsiyeti, ilk çocuk olma durumu gibi)
bunlar analiz sonucuna etki etmeyecek sekilde kontrol
edilmiştir.

• Aynı zamanda annenin yeme bozukluğu patolojisinin ortaya


cıkısı ile her semptomun ayrı ayrı korelasyon analizi
yapılmıstır. ( yani x semptomu daha yuksek annelerde bozukluk
daha gec cıkmıstır gibi)

• Aynı zamanda post hoc analizi yapılmış cocukların vücut


ağırlıkları ile annenin cocugunun vücut ağırlığı ile ilgili
endiselerinin bağlantısı olup olmadığı ölçülmüştür.

*Araştırmadaki kayıp veriler, arastırmanın sonuç ya da


genellenebilirliğine etki etmeyecek bi biçimde cozumlenmistir.
ETİK ONAY
Bu çalışma Birleşik Güney Londra ve Psikiyatri
Enstitüsü NHS Araştırma Etik Kurulu tarafından
onaylanmıştır (Ref. 09 / H0807 / 12).
BULGULAR
1.ÖRNEKLEM ÖZELLİKLERİ

O Örneklemdeki kadınların çoğunluğu


Kafkasyalı etnik kökendendir (%84.5)
O C-ED grubundaki kadınlar, P-ED ve HC
gruplarındaki kadınlardan anlamlı derecede
daha gençtir.
1. 8 HAFTA VE 6 AYLIK DÖNEMLERDE
EMZİRME
Genel olarak, kadınların% 60.6'sı 8 haftalık dönemde
yalnızca emzirmektedir.
HC'nin% 64.4'ü,
P-ED’in% 66.7'si ve
C-ED’in% 52'si

Genel olarak kadınların % 64'ü 6 aylık dönemde kısmi


ya da tam emzirme davranışı sergilemektedir.
HC’nin 66.7'si
P-ED’in % 73’ü
C-ED %57.1

*C-ED veya P-ED'li kadınlar, 8 haftalık dönemde emzirme


ile ilgili kontrol gruplarından farklı değildirler.
2. BEBEK BESLEME PRATİKLERİ

• P-ED'li kadınlar 8. haftada hem ham hem de düzeltilmiş verilerde


kontrol grubu ile karşılaştırıldığında bebek açlık ve tokluk
belirtileri hakkında daha az farkındalık bildirmişlerdir.

• P-ED'li kadınlar, 8. haftada kontrol grubuna göre bebeğin aşırı


kilolu olması veya aşırı yemesi konusunda yüksek endişe duyma
oranlarına sahiptirler.

• C-ED'li kadınlar, 6. ayda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında,


bebeğin aşırı kilolu olması veya aşırı yemek yemesi konusunda
endişe duyma oranlarını artırmışlardır.

Yüksek oranda kaygı bildiren annelerde kaygı duymayan annelere


göre, çocuklarının ağırlığında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (p
= 0.46)
3. YEME DAVRANIŞLARININ
EBEVEYN MODELLEMESİ

*C-ED ve P-ED grupları,


istatistiksel gücü artırmak için
yeme bozukluğu başlığı altında
birleştirilmiştir.

• Bir ED'ye sahip olma ile


kasıtsız modelleme arasında
anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
3. ED BELİRTİLERİ ve BEBEK BESLEME
UYGULAMALARI ARASINDAKİ KORELASYON

*Spearman Korelasyon Katsayısı (Parametrik Olmadığı


İçin )

• EDE-Q dan alınan yüksek skor, yüksek yeme kaygısı, vücut


ağırlığı ve şeklinden duyulan yüksek kaygı ile bebeğin aşırı
kilolu olması ya da aşırı yemesi konusunda duyulan yüksek
kaygı arasında ilişki bulunmuştur. ( = .37) p=0.001

• EDE-Q kısıtlama alt ölçeğinden alınan puan ile bebeğin


aşırı yemesi ya da aşırı kilolu olmasından duyulan kaygı
arasında da pozitif yönlü bir korelasyon gözlenmiştir.
(= .24) p=0.03
TARTIŞMA
*Bu çalışma , C-ED ve P-ED'li annelerde bebek beslenme
davranışlarını ve yeme davranışlarının maternal modellemesini
inceleyen ve kontrol grubu (HC) ile karşılaştıran ilk çalışmadır.

EMZİRME:

• Ulaşılan sonuçlara bakıldığında kadınların emzirme oranı (%60.6 ve


%64) Birleşik Krallık’ta yapılan önceki çalışmaları destekler
niteliktedir.

• Bu çalışmada ED’li kadınlar ve kontrol grubundakiler arasında 6


aylık dönemde herhangi bir fark bulunmamıştır. (Örneklem
büyüklüğünden, mevcut vakaların çocuğunluğunun AN olması
olabilir)
ANNE BESLEME PRATİKLERİ:

• P-ED'li kadınlar, kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, 8 hafta ve 6


aylık dönemlerde, çocuklarının aşırı kilolu olmaları ya da aşırı
yemeleri konusunda daha fazla endişe duymaktadır. Bu durum, 6
aylık dönemdeki C-ED'li kadınlar için de geçerlidir. (Bulgular önceki
çalışmalarla tutarlıdır.)

• Bu endişeleri bildiren kadınların çocuklarıdan toplanan verileri


kullanarak fazla kilolu/ düşük kilolu aralığında olup olmadığı
incelendiğinde gruplar arasında hiçbir farklılık bulunmamıştır. Bu
nedenle, çocuk ağırlığı sonuçları yönlendirmiyor görünmektedir.

• Bir ED’ye sahip olan (aktiv veya geçmiş) annelerin, çocuk tarafından
kasıtsız olarak modellenen davranışları konusunda farkındalıklarının
daha düşük olduğu bulunmuştur. (Literatürden farklı, klinik örneklem,
düşük yaş)
• Bir ED'ye sahip olmanın, sözel modelleme ya da kasıtlı
modelleme ile ilişkili olmadığı bulunmuştur.

İlişki eksikliği, ED'li annelerin,daha önce literatürde de


belgelendiği gibi, çocuklarıyla yiyecek ve yeme ile ilgili
olarak daha düşük düzeyde etkileşime girmesinden
kaynaklanıyor olabilir(Patel, Wheatcroft, Park, ve Stein,
2002). Ayrıca, bu anneler yeme davranışlarının çocuğu
etkileyebileceğinin farkındadır ve bu nedenle onları
göstermekten kaçınabilirler.
ARAŞTIRMANIN GÜCÜ VE
SINIRLILIKLARI
• Çok az sayıda çalışma, ED’li kadınların doğumdan sonraki
döneminde besleme tutumlarını, pratiklerini ve modellemelerini
araştırmıştır.
• Bu sonuçlar ileriye dönük olarak değerlendirilmiştir ve geriye
dönük araştırmaların neden olduğu hatırlama yanlılığı önlenmiştir.
• ED tanısının özbildirim yerine tanıya dayalı görüşmelere
dayanması da araştırmayı daha güçlü yapmaktadır. Örneklem
oluşturma stratejisi göz önüne alındığında, örneklemdeki kadınlar
hem klinik hem de toplum vakalarını içermektedir. Bu nedenle,
sonuçların genellenebilirliği, yalnızca uzmanlık hizmetlerinden ve
yalnızca topluluk vakalarından örnekler kullanan çalışmalardan
daha yüksek olabilir ve farklı düzeylerde ED şiddeti olan kadınları
içerebilir.
Çalışmanın bazı kısıtlılıklar bağlamında yorumlanması gerekmektedir.

• İki tam yıl boyunca çalışmaya katılan kadınlar, Kafkas etnik


kökeninden ve daha iyi eğitimli kişilerdir. Bu da sonuçların
genellenebilirliğini kısıtlayan bir durumdur.

• Araştırma, örneklemin küçüklüğünden dolayı spesifik tanıların


etkisini incelemede yetersiz kalmaktadır (AN, BN, BED)

• Bir başka kısıtlılık, IFQ ve PARM'nin öz rapor niteliğinde


olmasıdır. Anne beslenme davranışlarını, tutumlarını ve
modellemelerini değerlendirmek için onaylanmış ölçütler olsa da,
bazı alt ölçeklerin (yani, bebeğin açlık ve tokluk belirtileri
konusunda farkındalık) güvenilirliği sorgulanabilir ve diğer
bakıcılardan veya gözlem yöntemlerinden destek alınarak
geliştirilebilir.
• Son olarak, çalışma boyunca ED için tedaviye giren kadınlar
hakkında veri toplanmamıştır.
KLİNİK ÇIKARIMLAR VE
SONUÇLAR
Sonuç olarak, hamilelikte bir ED bulunması, anne besleme
uygulamaları ve çocuğun yediği yemek ile ilgili kaygılarla
ilişkilidir. ED psikopatolojisi anne beslenme pratiklerini ve
endişelerini etkilermektedir.

Bulgular, anneleri doğum öncesi ve sonrası dönemde


desteklemenin gerekliliğini vurgulamaktadır.

• Örneğin, potansiyel psikolojik müdahaleler, ED'li annelerin


çocuklarının açlık ve tokluk ipuçlarını daha kolay
anlamasına yardımcı olmayı amaçlayabilir.
• Ayrıca, doğum sonrası dönemde ED belirtilerine, örneğin
bozulmuş beden algısı yönetimine yönelik destek, çocukluk
döneminde beslenme sorunlarının önlenmesinde yararlı
olabilir.
ÖNERİLER
• Önceki araştırmalar, çocukların vücut ağırlığı,şekli ve kilo
vermeye yönelik cesaretlendirme ile ilgili ebeveynlerin
davranışlarının, çocuklarda vücut memnuniyetsizliği ve daha
sonraki ED'nin gelişimi ile ilişkili olduğunu göstermiştir
(Fairburn ve Harrison, 2003).
• Bu anneden çocuğa ED geçişinin potansiyel bir yolu olabilir.

• Gelecekteki araştırmalar, annenin çocuğun aşırı kilolu olması


veya aşırı yemesi konusundaki kaygısının, çocuklarının ileri
yaştaki ED'nin bir öngörücüsü olup olmadığını ve
çocukluk /ergenlik döneminde çocuk yeme davranışını ve
kilosunu nasıl etkilediğini ele almalıdır.
TEŞEKKÜRLER
Ü. Deniz TELLİOĞLU

You might also like