Professional Documents
Culture Documents
SOLUNUM SİSTEMİ VE
İŞLEVİ
Bazı mikroorganizmalar dışındaki tüm canlılar metabolik süreçlerinde kullanmak
üzere moleküler oksijene (O2) ihtiyaç duyarlar. Solunum sistemi, kan ile atmosfer
havası arasında gaz değişimini oluşturabilecek şekilde özelleşmiş bir sistemdir.
2
S L 1
3 Karakteristik uzunluğu L olan bir canlının birim hacim başına
yüzey alanı
V L L
İnsanın dinlenim halinde oksijen gereksinimi 0,21litre/kg.saat’dir ve bunun ancak %2 gibi önemsiz bir miktarı
deri yolu ile sağlanabilmektedir.
Solunum kavramı genel olarak;
- Akciğerlerde havanın yenilenmesi
- Akciğer havası ile kan arasında gaz alış-verişi
- Gazların kan aracılığı ile taşınımı
- İç ortamla hücreler arasında gaz alış-verişi
- Oksijenin hücrede kullanılması süreçlerini içerir.
- Ayrıca kan pH’nın sabit tutulmasında, ısı aktarımında da rol almaktadır.
- Solunum sistemi konuşma, aksırma, öksürme, hıçkırma, gülme, koklama ve
esneme gibi davranışlarımız için gerekli olan kontrollü hava akışını sağlar.
- Kusma gibi eylemler sırasında hava yolları bloke edilerek iç basıncın
yükselmesini sağlar.
- Konuşma sırasında gerekli anlamlı sesleri solunum sistemi yardımı ile
çıkarabilmekteyiz.
Solunum sistemini biyofiziksel yaklaşımla açıklayabilmek için benzetmeler
yaparak bu sistemi hava akımının gerçekleştiği bir kanal (trake, bronş, bronşiyol,
terminal bronşiyol) basınç ve hacim değişikliklerine bağlı devinimin gerçekleştiği
bir kutu (akciğerler) ve difüzyon aracılığı ile gaz değişiminin gerçekleştiği bir yüzey
(alveoller) olarak düşünebiliriz.
Dış Solunum = Akciğerlerden kan ile atmosfer havası arasında yapılan O2 ve CO2
alışverişidir.
CO2 O2
Akciğer içi basıncın daha yüksek olduğu soluk verme (ekspirasyon) sürecinde
akciğerlerdeki havanın bir kısmı dışarı atılır.
Atmosfer havası akciğerlerde bulunan alveollere girer, çünkü alveollerdeki
hava basıncı atmosferik basınçtan daha küçüktür
Soluk borusu sol ve sağ akciğerlere doğru önce iki ana bronşa ayrılır. Daha sonra bu
dallanmalar alveollara ulaşıncaya kadar 20-30 kez yinelenir. Her bir dallanma
sonundaki toplam kesit alanı, bir önceki kesitin yaklaşık 6/5 oranında genişleyerek
sonunda 140-180 cm2 ye çıkar.
İnsanda toplam 250-300 milyon kadar alveol vardır ve çapları 100-300 um arasında
olan bu alveollerin toplam dış yüzey alanları 50-100m2 ye ulaşır. İnsanda toplam deri
yüzeyi ise 1,75m2 kadardır. Yani akciğer havası ile kan arasındaki gaz alış verişi deri
yüzeyinden 50 kat fazla bir yüzeyden gerçekleşmektedir. Bir alveol başına 1000, tüm
solunum sisteminde 280x10^9 dolayında kılcal damar bulunmaktadır.
Bir solunum çevrimi sırasında alınan veya verilen hava miktarına soluk hacmi ya da (tidal
volum) (Vs) denir. Yetişkinlerde soluk hacmi yaklaşık 500 cm³’tür.
Bir soluk almada bu kadar havanın hepsi alveollere kadar ulaşmaz. Hava yollarında kalan ve
ölü boşluk olarak adlandırılan bu hacim yaklaşık 150 cm³’tür.
Çevrimsel ve ritmik bir süreç olan solunumun frekansı (f) egzersizle, çevresel faktörlere
göre ve konuşma sırasında değişir. Yetişkinlerde ortalama frekans 15 dk^-1 kadardır.
Birim zamanda solunan hava miktarına ventilasyon veya solunumun dakika hacmi adı verilir
ve toplam ventilasyonu için; V=Vs f yazılabilir ve yetişkinlerde yaklaşık 7500 cm³ tür. Toplam
alveolar hacim (Va) ise 5250 cm³ tür.
Boyle-Mariotte Yasası: Sabit sıcaklıkta tutulan belirli bir miktar gazın, hacmi ile
basıncının çarpımı sabittir.
T=sabit için, P1V1=P2V2=sabit yazılabilir.
Gay-Lussac Yasası: Sabit basınç altında tutulan belirli bir miktar gazın, hacmi
sıcaklıkla doğru orantılı olarak artar. Sabit hacim altında tutulan bir gazın basıncı da,
sıcaklıkla doğru orantılı olarak artar.
İdeal Gaz Yasası: Belirli bir miktar gazın (n mol) basıncı, hacmi ve sıcaklığı arasında,
P V = n R T (genel gaz denklemi) ilişkisi vardır. R=kN0=8,314 J/K.mol (Rydberg
Sabiti=genel gaz sabiti)
Dalton yasası: Bir gaz karışımı içinde bulunan gazlardan her bir cinsi, kap içinde
yalnız başına bulunuyormuş gibi davranır ve kabın çeperine, diğer gazların
varlığından etkilenmeyen, bir kısmi (parsiyel) basınç uygular. Dalton yasasına göre
gaz karışımının basıncı kısmi basınçların toplamına eşittir.
Minimum enerji prensibine göre sıvı yüzeyi en küçük konuma (küresel) gelmeye
çalışır. Bu özelliğe yüzey gerilimi (γ) denir.
Öyleyse yüzey gerilimi için atom veya moleküller arasındaki çekme kuvvetinin
yüzeydeki geometrik dengesizliğinin ve asimetrisinin sonucudur diyebiliriz.
Kohezyon nelere bağlıdır?
• Maddenin türü: Cıvanın, suyun ve zeytinyağının kohezyon kuvvetleri
farklıdır.
• Sıcaklık: Sıcaklık arttıkça moleküller daha çok hareket eder, moleküller
arası kuvvetleri azalır.
• Başka madde karıştırılması: Suyun içine deterjan karıştırırsanız su
moleküllerinin arasına deterjan molekülleri girer ve birbirini tutma
bağlarını zayıflatır.
Yüzey Gerilimi:
Sıvı bir ortam içindeki bir moleküle diğer moleküllerin uyguladıkları kuvvetlerin
bileşkesi sıfırdır. Sıvı yüzeyinde bulunan moleküller sıvı yüzeyine dik, içeri yönelik
bir kuvvet etkisinde kalırlar. Sıvılar dış yüzey alanlarını minimuma indirecek bir
biçim almaya çalışırlar.
Yüzey gerilimi, sıvı yüzeyine teğet, yüzeyde düşünülen herhangi bir çizgiye dik,
birim uzunluk başına kuvvet boyutundadır.
F
[ N / m]
2b
Bir sıvının içinde yabancı maddelerin bulunması yüzey gerilimini değiştirebilir.
Örneğin suya NH4OH eklenmesi ile yüzey gerilimi artarken KOH eklenmesi ile
azalmaktadır.
Deterjanlar, suyun yüzey gerilimini küçülterek temizlenecek yüzeylerdeki
pürüzlere kolay girmesini sağlarlar.
Alveollerin kapanma (collapse) eğiliminde oluşları;
-Kısmen çeperlerinin esnekliğinden
-Kısmen de alveollerin içini sıvayan doku akışkanının yüzey gerilim kuvvetinden
kaynaklanır.
Sabun köpüğü gibi iki yüzü de gaz fazı ile temasta bulunan bir kabarcıkta, yüzey
gerilim kuvvetleri kabarcık hacmini küçültmeye çalışır. Kabarcık içi transmüral
basınç (Pt =Piç-Pdış) artarak denge kurulur.
Denge durumu için, r küresel kabarcığın yarıçapı olmak üzere;
Pt = 4 γ/ r olduğu gösterilmiştir.
Gaz ortam içindeki bir sıvı damlası veya sıvı ortam içinde bir gaz kabarcığı olduğunda sıvı veya
gaz kabarcığının temas ettiği bir yüzü bulunduğundan dolayı bir önceki bağıntı aşağıdaki
olmaktadır.
Pt = 2 γ / r
Eğer sabun köpüğü kabarcıkları paralel bağlanırsa; yüzey gerilimleri aynı olan bu iki
kabarcıktan yarıçapı küçük olanda dengeyi sağlamak için gerekli transmüral basınç daha
büyük olacaktır. Yüzey geriliminden ötürü küçük kabarcık büzülmeye başlayınca küçük
yarıçaplıdan büyük olana doğru bir gaz akışı gerçekleşir ve küçük yarıçaplı tamamen büzülür.
Soluk alma sırasında bir alveol çapının 50 μm den 100 μm ye çıktığını düşünelim.
Yüzey gerilimine rağmen bu alveolün genişleyebilmesi için, alveol çeperlerine ait
transmüral basıncın en az,
Elde edilen 0.1 kPa veya 1mmHg lik değer yüzey gerilim tartışmasına göre
gerekenin (2kPa) çok altındadır.
Alveollerin birbirilerine paralel bağlı, yarıçaplarının genellikle farklı ve alveollerin
içini sıvayan doku akışkanının yüzey geriliminin de aynı olduğu düşünülürse,
yukarıdaki tartışmaya göre küçük alveollerin tümünün kapanması gerekir.
Fakat gerçekte böyle bir durum, söz konusu değildir.
Alveoller surfactant adı verilen lipoprotein yapısında bir madde salgılar ve
soğurur. Bu madde tip 2 hücreleri tarafından oluşturulmaktadır.
Surfactant’ın etkisi, alveol yüzey genişliğine bağlıdır.
Surfactant, alveol yarıçapı küçük iken alveol yüzeyinde daha yoğun bulunur ve
bundan dolayı doku akışkanının yüzey gerilimi küçülür.
Alveol çapı büyüdüğünde, yüzeydeki surfactant konsantrasyonu azalır ve
surfactant’ın yüzey gerilimini küçültücü etkisi azalır.
Bütün bunların sonucu olarak, farklı yarıçaplı alveoller kararlı olarak
kalabilmektedirler.
Surfaktan: Yüzey Aktif Madde
Alveollerin iç yüzeylerindeki surfaktan hidrofobik özelliğe sahiptir.
Bu özelliğinden dolayı suyu içerisinde tutmaz hava ile beraber dışarı gönderir.
Alveolar Karşılıklı Bağımlılık (Alveolar Interdependence)
DIŞ SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİĞİ
Eylemsizlik, sürtünme ve esneklik gibi öğeler içeren bir sistem bir Fuy kuvveti
etkisinde kaldığında, sistemde bu kuvvete eşit tepki kuvvetleri doğar.
d 2x dx
Fuy Feyl Fsür Fesn m 2 kx
dt dt
Dış solunum sistemine karşılık yukarıdaki mekanik modelde yürütücü etki olarak
pompaların ortaya çıkardığı basınç farkını (Puy=Pağız - Pplevra), yanıt olarak da
alveollerin hacim değişimlerini alabiliriz.
2
dV dV 1
Puy Peyl Psür Pesn I 2 R V
dt dt C
I = Hareket eden kütlelere bağlı bir eylemsizlik parametresi.
R = Dokular arası sürtünmeler, dokuların iç sürtünmelerinden ve hava yollarındaki
sürtünmelerden kaynaklanan dirençlerin toplamı.
C =Akciğer - göğüs kompliyansı
AKCİĞER VE GÖĞÜS KOMPLİYANSI
Kompliyansı deneysel olarak belirlemek için, hacim istemli ve basamaklı olarak
arttırılır ve ölçülür.
Sırasıyla;
hava giriş yolları kapatılarak kaslar gevşetilir.
Bu durumda ölçülen Palv ve Ppl arasındaki fark (Pt), bu yeni hacme ulaşmak için
gerekli etkiye (Puy) karşılık gelir.
Kararlı durumlar arasındaki hacim farkları basınç farklarına oranlanarak,
C =ΔV / ΔP
bağıntısında akciğer-göğüs sisteminin kompliyansı belirlenir.
İki akciğer paralel bağlı olduklarından dolayı, akciğerlerin eşdeğer kompliyansı, iki
akciğerin kompliyansları toplamına eşittir. (Kondanstörlerin paralel bağlanması)
Göğüs (Cg) ve akciğer (Ca) kompliyansları seri bağlı olduklarından, tüm solunum
sisteminin eşdeğer kompliyansı;
1 1 1
C Ca C g
SOLUNUMDA DİRENÇ FAKTÖRÜ
Solunum sisteminde yürütücü etki (Puy) içinde ivme verici bileşenin (Peyl) payının
% 5 den küçük olduğu saptanmıştır.
Bu yüzden Puy bağıntısında Peyl ihmal edilebilir. Bu durumda;
dV 1
Puy Psür Pesn R V
dt C
Solunum sisteminde direncin % 20 si doku direncinden, % 80 i ise hava yolları
direncinden kaynaklanır.
Solunum yollarındaki silindirik bir akış yolu için, girdapsız ve düzgün akış
koşullarında Poiseuille yasası geçerlidir. Yani debi, basınç düşmesi ile orantılıdır.
Akış direncini belirleyen parametreler içinde yarıçap önemlidir. Soluk alma
sırasında bronş ve bronşiyol çaplarındaki küçük artmalar direnci oldukça düşürür.
dV 8 l dV
Pdirenç R 4
dt r dt
t / RC t / RC
Valv Puy .C (1 e ) V0 (1 e )
V0 Puy .C Akciğer hacim değişiminin kararlı durum değeridir.
Solunum yollarında akış direncini belirlemek için, akışı sürdürücü etki olan
Pağız-Palv basınçları farkı ölçülerek debiye oranlanmalıdır.
Hava akışı yüksek hızlarda olduğunda ,
özellikle hava akış borusunun duvarı
düzensiz olduğunda akış organize
değildir (kaotik). Buna girdaplı akış adı
verilir, genellikle büyük olan hava
yollarında görülür (trachea gibi).
. .
2
Puy (1/ C )V K1 V K 2 V
.
V a Sin 2 ft Debinin sinüsoidal değişimini ifade
etmektedir.
Hb O2 HbO2
Yukarıdaki reaksiyonun kurulabilmesi
Pco2, pH gibi birçok faktöre bağlı
olduğundan arteriyel kanın oksijen
içeriği oksijen kısmi basıncı ile doğrusal
olarak değişmez. Kanın oksijen içeriği
hemoglobin konsantrasyonunca
belirlenen bir doygunluk (saturasyon)
değerine ulaşınca, oksijen kısmi basıncı
artsa da kanın oksijen miktarı
değişmez.
Alveol havası ile alveol kılcal damarları arasında oksijen ve karbondioksit alış
verişi gaz moleküllerinin 0,1-0,4 um kalınlıklı bir tabaka (alveocapillary
membrane) aracılığı ile gerçekleşmektedir.
Homojen olmayan bu tabakada oksijenin ortalama difüzyon katsayısı D=10^-9
m2/s dolaylarındadır. Bir oksijen molekülünün 0,2um kalınlıklı böyle bir tabakayı
ortalama geçiş süresi; (x=tabaka kalınlığı) gerekli değerler yerlerine yazıldığında
2.10^-5 s=20 ms
2
x
t
2D
Bu değer difüzyon mekanizması için oldukça hızlı bir değerdir. Karbondioksit
molekülleri aynı tabakayı oksijen molekülünden daha hızlı geçmektedir.
Kılcal damarlarda ortalama uzunluk L=1mm, kanın akış hızı ise v=0,5-1mm/s,
dolayısıyla kanın kılcal damarlardaki ortalama geçiş süresi t=1-2 s kadardır.
Görüldüğü gibi bu süre kan/alveol (veya kan/doku) ara yüzlerinde gaz alış verişi
için gereken süreden oldukça uzundur. Bu olması istenen bir durumdur.
VK (vital kapasite): (VC, vital capacity), zorlu bir soluk almayı izleyerek zorlu bir
soluk verme ile akciğerlerden atılabilecek hava hacmi (VK=Vs+İYH+EYH)
FAK (fonksiyonel artık kapasite): (FRC, functional residual capacity), normal bir
soluk verme sonunda akciğerlerde kalan hava hacmi (FAK=EYH+AH)
Zorlu ekspirasyon hacmi (forced expiratory volume, FEV): Zorlu bir inspirasyonu
izleyen zorlu bir ekspirasyonun ilk 1 saniyesi içinde dışarı atılan hava hacmidir.
(ortalama 4 litre)
Ekspirasyon debisi tepe değeri (peak expiratory flow rate, PEFR): Zorlu soluk almayı
izleyen zorlu bir soluk verme sırasında maksimum akış debisidir. (ortalama 7 litre/s)
FAK=VN2.(100/78)
Pa1.FAK Pa 2 .( FAK V )
Pa 2 .V
FAK
Pa1 Pa 2
Birinci denklemdeki parametreler belirlendikten sonra normal bir soluk
vermeyi izleyerek yani akciğer hacmi FAK’a eşitken ağız yolu kapatılır. Gaz akışı
kesildiği için bu sırada ağızda ölçülecek Pa1 basıncı alveol basıncına eşittir. Aynı
anda gaz odasının basıncı P0 kaydedilir. Daha sonra hava yolları kapatılarak
birey zorlu soluk almaya çalışır. Bu sırada akciğer hacmi ΔV kadar artarken,
odacık hacmi ΔV kadar azalır. Bu işlem sonunda, ağıza bağlı manometreden
Pa2 basıncı ve diğer manometreden odacığın P0’ basıncı ölçülür ve ΔV
belirlenir.
Gaz Akışı Ölçümü:
Pneumotakograf olarak adlandırılan
cihaz ile gaz akışı debisi
belirlenebilmektedir.
Şekildeki ortadaki gözenekli yapı
hava akışına karşı bir direnç gösterir.
Bu dirence rağmen belirli bir debi ile
akış olması için, Poiseuille yasasına
göre ifadedeki kadar basınç farkı
olmalıdır. .
P R.V
Direncin iki tarafındaki basınç
çevireçleri (transducerler) ile ölçülen
basınç farkı hava akış debisi
(ventilasyon) ile orantılı olacaktır.
Empedans Pneumografisi:
Bir sistemin alternatif akımlara karşı empedansı, özdirenci, dielektrik sabiti ortam
nitelikleri yanında sistemin geometrisine de bağlıdır.
Göğüs çevresine yerleştirilen iki elektrot arasına alternatif bir gerilim
uygulanarak empedans ölçülür.
Ortalama 200 ohm olan bu empedans, soluk alıp verirken, göğüs geometrisinin
değişmeleri sonucu 1 ohm dolayında dalgalanmalar yapmaktadır.
Akciğer hacim değişmeleri bilgisi taşıyan bu dalgalanmalar elektriksel bir gözlem
aracı ile çizdirilebilir.
Mutlak ölçüm yapmaya uygun değildir.
Dokuların uyarılmaması için 25kHz den yüksek frekanslı 2mA den küçük akımlarla
çalışılır.
Cevap 1: vr
Q vxA Re
2s’de 500cm3 hava alınıyor ise 1s’de 250cm3 hava alınır yani Q=250cm3/s
250(cm3 / s)
V 2 2
98(cm / s) 0.98(m / s)
(0.9) (cm )
0.98( m / s ) x(0.009)(m) x(1.2)( kg / m3 )
Re 5 2
588
1.8 x10 ( N .s / m )
2s’de 2500cm3 hava alınıyor ise 1s’de 1250cm3 hava alınır yani Q=1250cm3/s
1250(cm3 / s )
V 2 2
491(cm / s ) 4.91(m / s )
(0.9) (cm )
FAK=V0(C0-C)/C
3 3 (10 6.6)%
FAK 5 x10 (cm ) x
6.6%
3
FAK 2500(cm )
Cevap 3:
Vi ( gaz _ hacmi )
S Pi
V0 ( sıvı _ hacmi )
Vi V0 x xPi
3 4 3 3
Vi 200(cm ) x 2.12 x10 (cm O2 / cm plazma.kPa) x 21.3(kPa)
3
Vi 0.9(cm )
Cevap 4:
ab
Alan ( )h
2
3 2
(5 10) x10 ( N / m ) 6 3
İş x (3000 2500) x10 (m ) 3.75( joule)
2
Cevap 5:
S 2 rl 2
2
V r l r
Standart koşullarda 1 cm3 deki molekül sayısı (Loschimidt sayısı), L = 2.687 x 10^19 molekül / cm3
KAYNAKLAR: