You are on page 1of 139

Aldığım Sertifikalı

Son Eğitimler
• Kuantum ve Kuantum Yaşam Felsefesi= Doç. Dr Şevki Işıklı
• Farkındalık ve Beyin: Mindfulness ve Sinir Bilim=Timur
Yılmaz(Nöroloji Uzmanı)
• Eft Duygusal Özgürlük Teknikleri=Mustafa Çay(Klinik
Psikolog-Bilim Uzmanı)
• Eft Parasal Blokajların Çözümlenmesi=Mustafa Çay(Klinik
Psikolog-Bilim Uzmanı)
• Nlp Teknikleri İleri Seviye=Mustafa Çay(Klinik Psikolog-
Bilim Uzmanı)
• Bilinçaltı Analizi ve Bilinçaltı Programlama=Serkan Dal
• Kendi Kendine Koçluk Yap, Hedef Zaman Özgüven
Motivasyon=Umut Esen(Yazar ,Konuşmacı,Nlp Master Egt.
Pcc)
• Empati ve İletişim Eğitimi
• Motivasyon 3 Eğitimi
EĞİTİMİN AMACI
• Neredeyse herkes tarafından bilinen ve oldukça ilgi gören ve yaşamımız
üzerinde büyük bir öneme sahip olan kuantum dünyasının kapılarını
aralayarak, evrenin dilini anlamak ve hayatımıza etkisini açıklayabilmek.
• Kendimizin yaşamımızın üzerinde %100 farkındalık oluşturacak bu yeni
düşünce modelini hayatımızın içine dahil ederek, uygulanabilir 
yöntemlerini de deneyimleyerek , yaşam standartlarımızı en üst noktaya
taşımak
• Zihinsel ve bilinçsel yeni düşünce modeli yaratmak
• Kuantum ve yaşam arasında bir ilişki kurmaya çalışmak
• Kuantum fiziğini modern çağa göre yorumlamak
• Kuantumun hayatımıza sağlayacağı katkıları anlaşılır bir dil ile sunmaya
çalışmak
• Yaşamımızın her alanına kuantumu dahil edebilmek
• Yaşam formu dediğimiz alemlerin tümünün birlik ilkesine bağlı olarak
devamlılığını sürdürdüğünü bilimsel olarak aktarabilmek
• Sizi duygusal ve fiziksel esaretten, özgürlüğe, mutluluğa ve huzura uzanan o
yola taşımak
• Sonsuz olasılıkların olduğu bir hayata adım atacaksınız.
Bu Eğitim Size Nasıl Fayda
Sağlayacak ?
• Yaşamınızın üzerinde doğru bir tutum geliştirerek; 'bu benim başıma neden
geliyor' diye sorguladığınız tüm kısır döngüleri barış ve sevgi yoluyla kolaylıkla
dönüştürebileceksiniz
• Daha sağlıklı bir bakış açısı ve iletişim yolu ile olayları ve koşulları
yönetebileceksiniz
• Kuantumdan öğrendiğiniz tüm teknikleri yaşamınızın her alanında
karşılaştığınız her durum ve olayda kullanabilirsiniz
• Kuantumu tam manasıyla anlayabilir, algılayabilirsek ve kendi gücümüzü de
açığa çıkarabilirsek hastalıkları iyileştirebilir etkisini azaltabilir, arzularınıza
hedeflerinize ulaşabilir hatta hayal ettiğiniz hayatı yaratabilirsiniz.
• Sizi kafa karışıklığından mutsuzluktan başarısızlıktan kurtaracak mucizevi bir
güç elde edeceksiniz bu güç sizden başkası değil.
• Tüm evrenle barış ve uyum içerisinde yaşayabilirsiniz.
• Bu eğitime kuantuma ilgi duyan , kendini ve yaşamı keşfetmek isteyen,
dünyadaki varlığına dair cevap arayan herkes katılabilir.
Eğitim İçeriği
• Kuantum Düşünce Tekniği Nedir ?
• Zihinsel Yasalar
• Kuantum Düşünce Tekniği Ne Değildir ?
• Evrensel Yasalar
• Kuantum Fiziği Nedir ?
• Evrensel Yasalardan Faydalanmak
• Atom Nedir ?
• Yaratım Bilinci
• Big Bang Teorisi Nedir ?

• Kuantum Fiziği ve Öncü Bilim İnsanlarının Deneyleri Nelerdir ?Dr joe Dispenzanın Kuantum Sıçraması
• Kuantum Yaşam Felsefesi Nedir ? • Beynin Önemli Bir Sırrı

• Kuantum Kütle Çekim Nedir ? • Yaratımın 5 Çekim Enerjisi


• Kuantum Alan Teorisi Nedir ? • Kuantum Sıçraması 21 Adım
• Kuantum ve Biyoloji İlişkisinin İnsan Yaşamına Etkisi Nelerdir
• ?Ho’oponopono – Hadim Hawaii Bilgelik Öğretisi
• Hücreler ve Kuantum Alanı • Paranormal Doğa Üstü Yetiler   * Sizlere
• Bilinç Haritası Ve Frekans • Tibet Budizmi: Mutluluk Halini Artıran 6 Mükemmellik yaşamınızın farkındalılığını
• Doğru Frekansta Kalmanın Önemi • Bireysel Öğretiler  arttırarak, doğru bir bakış
• Kuantum Algılama Nedir ? • açısı ile kuantum
Kuantum ve Yaratım Teknikleri (Bireysel Çalışmalarım)
• Kuantumu Yaşamın İçine Nasıl Dahil Edebiliriz ? alanından nasıl
• Kuantum Yaratım Sistemi Aktivasyonu 12 Adım
• 3 Ana Çekim İstasyonu (Düşünceler,Kelimeler,Duygular) faydalanabileceğinizi anlat
• Nihalden size mesajlar
• Kuantum ve Beyin İlişkisi maya niyet ediyorum
• Beyin Dalgaları ve Kuantum hazırsanız başlayalım. (:
Kuantum Düşünce Tekniği Nedir ?
Giriş... 
Evrenin sırlarını bulmak istiyorsanız; enerji, frekans ve titreşim cinsinden
düşünmelisiniz.  Nikola Tesla 

Dünyada olabilecek her olay için misal aleminde sayısız ihtimal uyur. Siz ağzınızdan
çıkardığınız sözlerle o ihtimalleri uyandırırsınız. Güzel kelimeler söyleyin ki güzel
ihtimaller uyansın. İnsanın kaderine müdahalesi buradadır. Rumi 

Kuantum Düşünce üst nitelikli bir düşünme biçimidir. Sıradan düşünce biçimleri
kendisini tekrar eden, etkisiz ve sınırlı enerjilerdir. Değiştirme ve oluşturma güçleri
yoktur. Daha çok kaygı, kuruntu, birbirini çağrıştıran zincirleme hayaller biçiminde
akar. Oysa Kuantum Düşünce; derin düzeyde, atom altı alanda etkili olabilecek
tarzda bir yaratıcı düşünme biçimidir. Özel bir bilinç düzeyine girerek, özel olarak
kurgulanmış sözel ve imgesel oluşumları içerir. Bu düzeyde insan, kendi hayatının
kurucusu durumuna geçer. Kişi, varlığını sürdürmesini sağlayan ortak enerjiyle
işbirliğine girdiğinde, tek bir "kişi" olmanın sınırlı olanaklarını aşar, "bütün"ün
gücüne ulaşır. Bu durumda da gücünüz tabii ki bütünün gücüne eşit olacaktır.
İşte biz bugün burada kuantum fiziğini, bunu oluşturan yapı taşlarını, evrenin
işleyişini ve kendine has yasalarını, kuantum dediğimiz alanın, canlı dediğimiz yaşam
formları (insan, hayvan, bitki) ile ilişkisini konuşuyor olacağız. 
Sizlere yaşamınızın farkındalığını arttırarak, doğru bir bakış açısı ile kuantum
alanından nasıl faydalanabileceğinizi anlatmaya niyet ediyorum, hazırsanız
başlayalım.
Kuantum Düşünce Tekniği Ne Değildir?

• Kuantum tekniği, düşünceler üzerinde


farkındalık geliştirerek evrenin dilini ve zihnin
gücünü birleştirme yöntemi ile yaşamın
üzerinde doğru bir tutum geliştirerek olayları
anlatma ve yönetme kavramıdır. Tanı ve tedavi
amaçlı kullanılmaz. Zihinsel, bedensel, ruhsal
ve yaşamsal her alanda değişmeyi mümkün
kılan destekleyici bilimsel bir alandır. 
Klasik mekanik veya
"Newton Mekaniği" nedir ?
•Günlük hayattaki nesnelerin ve onlara etki eden kuvvetlerin
matematiksel olarak çalışılmasına klasik mekanik denir. Klasik
mekanik sıklıkla "Newton Mekaniği" olarak da isimlendirilir, çünkü
çalışmaların tamamına yakını Isaac Newton'un çalışmaları ile mümkün
olmuş ve geri kalanı da bu çalışmalar üzerine inşa edilmiştir. 
• Klasik mekaniğin çekirdeğini oluşturan bazı temel yasalar ve
prensipleri şu şekilde sıralamak mümkündür:
• Newton'un Birinci Hareket Yasası: Dış bir kuvvet uygulanmadıkça,
durmakta olan cisim durmaya, hareket etmekte olan cisim hareket
etmeye devam eder.
• Newton'un İkinci Hareket Yasası: Bir cismin üzerine uygulanan net
kuvvet, o cismin kütlesi ile ivmesinin çarpımına eşittir.
•   Newton'un Üçüncü Hareket Yasası: Her hareket için, harekete zıt
yönlü ve eşit büyüklükte bir tepki vardır.
• Newton'un Evrensel Çekim Yasası: İki obje arasındaki çekim kuvveti;
objelerin kütleleri ile doğru, kütle merkezleri arasındaki mesafenin
karesi ile ters orantılı olacaktır.
• Enerjinin Korunumu Yasası: Enerji yoktan var edilemez, vardan yok
edilemez. Enerji, bir türden diğerine dönüşebilir. Örneğin: Mekanik
enerjinin ısı enerjisine dönüşmesi.
• Momentum Korunumu Yasası: Sürtünme gibi dış kuvvetlerin
yokluğunda, iki cisim çarpıştığında cisimlerin çarpışmasından önceki
toplam momentum çarpışmadan sonraki toplam momentum ile aynı
olacaktır.
• Bernoulli Prensibi: Akışkanlar dinamiğinde Bernoullim prensibi,
sürtünmesiz bir akış boyunca, hızda gerçekleşen bir artışın aynı anda
ya basınçta ya da akışkanın potansiyel enerjisinde azalmaya neden
olduğunu ifade eder. Bernoulli prensibi, adını Hollanda-İsviçre
 kökenli matematikçi Daniel Bernoulli'den almıştır.
Kuantumun Doğumu
•Bilim insanlarının yorumlarına göre Kuantum Mekaniği olasılıkların fiziği
anlamını taşımaktadır. 1800’lü yıllarda Newton’un geliştirmiş olduğu
geleneksel fiziğin yeterli olmadığı kanıtlanmıştır. 1900’lü yıllarda ise
Albert Einstein, Heisenberg ve Bohr gibi alanında öncü bilim insanları
tarafından Kuantum Fiziğinin temelleri atılmıştır.
•1900: Max Planck, kara cisim ışımasını kuantumlanmış enerji yayımı ile
açıkladı, kuantum kuramı böylece doğmuş oldu. 1905: Albert Einstein
dalga özellikleri olan ışığın aynı zamanda, daha sonra foton diye
adlandırılacak olan, belirli büyüklükte enerji paketlerinden oluştuğu
düşüncesini ortaya attı.
• Kuantum mekaniğinin temelleri 20. yüzyılın ilk yarısında Max Planck, 
Albert Einstein, Niels Bohr, Werner Heisenberg, Erwin Schrödinger, 
Max Born, John von Neumann, Paul Dirac, Wolfgang Pauli gibi bilim
insanlarınca atılmıştır. Belirsizlik ilkesi, anti madde, Planck sabiti, 
kara cisim ışınımı, dalga kuramı, Kuantum alan kuramı gibi kavram ve
kuramlar bu alanda geliştirilmiş ve klasik fiziğin sarsılmasına ve
değiştirilmesine sebep olmuştur.
Kuantum Gelişmeler

•   1897: Pieter Zeeman, ışığın bir atom içindeki yüklü parçacıkların


hareketi sonucu yayımlandığını buldu; J.J. Thomson da, elektronu
keşfetti.
• 1900: Max Planck, kara cisim ışımasını kuantumlanmış enerji
yayımı ile açıkladı, kuantum kuramı böylece doğmuş oldu.
• 1905: Albert Einstein dalga özellikleri olan ışığın aynı zamanda,
daha sonra foton diye adlandırılacak olan, belirli büyüklükte
enerji paketlerinden oluştuğu düşüncesini ortaya attı.
• 1911-1913: Ernest Rutherford, atomun çekirdek modelini
oluşturdu. Bohr ise atomu bir gezegen sistemi gibi betimledi.
• 1923: Arthur Compton, X - ışınlarının elektronlarla
etkileşimlerinde minyatür bilardo topları gibi davrandıklarını
gözlemledi. Böylece ışığın parçacık davranışı hakkında yeni
kanıtlar ortaya koydu.
• 1923: Louis de Broglie, dalga-parçacık ikiliğini genelleştirdi.
• 1924: Satyendra Nath Bose-Albert Einstein, kuantum
parçacıklarını saymak için, Bose-Einstein istatistiği diye
adlandırılan yeni bir yöntem buldular
Kuantum Fiziği Nedir ?
• Kuantum mekaniği evrenin işleyişini yakından inceleyen bilim dalıdır. Evren
galaksi kümelerinden oluşuyor, bu kümeler ayrı ayrı galaksilerden, her galaksi;
gezegenler yıldızlar, kara deliklerden oluşuyor, devasa uçsuz bucaksız yapılar,
zihnimizi zorlayacak büyüklükler, cisimler. Daha da küçültelim odağımızı; Sen ben
o gördüğümüz her şey, bir galaksi kümesindeki, bir galakside bulunan, bir yıldızın
etrafında dönen nispeten küçücük bir gezegenin üzerinde gezinen minik yaşam
formları olan, canlı dediğimiz insan bitki hayvan alemi ve insan yapımı her şey,
etrafımızda gördüğümüz dokunabildiğimiz her şey, az önce saydığım ve saymaya
zamanın yetemeyeceği her şey atomdan oluşuyor. Küçücük bir parça tüm evrenin
temelinde yatıyor ve atom her şeyin yapı taşı. Şimdi;
• Newton, Albert Einstein gibi birçok bilim insani bir noktada evreni bize tanıtmaya
çalıştı. Galaksilerin, yıldızların, tüm gök cisimlerinin, dünyadaki her şeyin nasıl
hareket ettiğini, ne tür kurallara bağlı olarak çalıştığını anlatmaya çalıştı, fakat çok
az şeyi anlayabildik ve çok az şeyi bugüne kadar aktarabildiler. Kuantum fiziği ya
da düşünce sistemi; Madde ve ışığın atom altı parçacıklarının davranış biçimlerini
inceleyen bilim dalıdır. 
• Bilim insanları atomu incelediklerinde %99 ,9999 diye giden bir rakamda
boşluktan ibaret olduğunu bulmuşlar, atomu parçalamışlar, atomun da alt
yapısında, kuarklar, bozonlar , kuantlar denilen ışık parçaları bulmuşlar. Bu ışık
partikülleri gözlemlendiğinde anda madde, partikül şeklinde gözlemlenmediği
anda ise dalga şeklinde ortaya çıkıyor. Kuantum mekaniği moleküllerin, atomların
ve bunları meydana getiren elektron, proton, notron, kuark, gluon gibi
parçacıkların özelliklerini açıklamaya çalışır. Çalışma alanı parçacıkların birbiri ile
ışık ve ışın gibi elektromanyetik radyosyonlarla etkileşimlerini de kapsar.
Kuantum Fiziği
1900’lü yıllarda Max Plank tarafından keşfedilen kuantum fiziği, ışığın
eskiden olduğu gibi doğrusal değil kesikli paketçikler halinde gittiğini
gözlemlemiştir. Fizikçilerin bu madde altını ve ışığı incelemeleri sonuçta
kuantum felsefecileriyle aynı noktada buluşmuştur.
Kuantum mekaniği veya Kuantum madde ve ışığın atom ve atom altı
seviyelerinde meydana gelen davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır

"Nicem mekaniği" veya "dalga mekaniği" adlarıyla da anılır.

Kuantum mekaniği, moleküllerin, atomların ve bunları meydana getiren 


elektron, proton, nötron, kuark, gluon gibi parçacıkların özelliklerini
açıklamaya çalışır.

Çalışma alanı, parçacıkların birbirleriyle ve ışık, x ışını, gama ışını gibi 


elektromanyetik radyasyonlarla olan etkileşimlerini de kapsar.

Herkes tarafından bilinen Albert Einstein’ın; oldukça büyük bir öneme sahip
olan e=mc2 formülü evrende var olan her şeyin bir enerji olduğunu
açıkladı. Formül yakından incelenecek olursak e=enerji, m=madde kütlesi
ve c2=ışık hızının karesi anlamına gelmektedir. Yani evrende var olan her
şey aslında bir enerji olup kütlesi ile ışık hızının karesinin çarpımı bu enerjiyi
vermektedir. 
Atom Nedir ?
• Atom, bilinen evrendeki tüm maddenin kimyasal ve
fiziksel niteliklerini taşıyan en küçük yapı taşıdır. 
• Gözle görülen her şey ise maddedir.
• Atomlar, maddenin temel birimleri ve elementlerin
tanımlayıcı yapılarıdır. 
• Atomun kendisi atom altı parçacıklar adı verilen üç
küçük parçacıktan oluşur: protonlar, nötronlar ve
elektronlar.
• Protonlar ve nötronlar çekirdek denilen atomun
merkezini oluşturur ve elektronlar çekirdeğin
üzerinde elektrik yüklerini taşırlar.
• Elektronlar negatif bir yük taşır, protonlar pozitif bir
yük taşır dengeleyicidir.
• Elektrik yükü taşımayan nötr parçacık nötrondur.
Big Bang (Büyük Patlama) Teorisi
Nedir? 
• Big Bang (Büyük Patlama) teorisi 1920'li yıllarda iki bilim adamı tarafından
ortaya atılmıştır. Rus fizikçi ve matematikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı
Matematikçi aynı zamanda astronom olan Georges Lemaitre tarafından
yapılan çalışmalar sonucunda ilk ismi "İlk Atom Hipotezi" olarak ortaya
atılan Big Bang teorisi dünyanın varoluşu ile ilgili olarak en çok araştırılan
teori olma özelliğini de taşımaktadır. 
•  Big Bang (Büyük patlama) teorisi bugün evrenin nasıl oluştuğuna dair             
    en çok kabul  edilen teorilerden bir tanesidir. Teoriye göre;                               
    başlangıçta  çok küçük olan evren  zamanla genişlemeye başladı. Bir fındık   
     dahi olmayan evrenin başlangıcında, yaşanan genişleme   ile birlikte gaz       
     sıkışmaları da meydana gelmeye başladı.
• Bu sıkışmaların temelinde uzay boşluğunda bulunan atomların bir araya
gelmesi bulunmaktaydı. Evrenin genişlemesinden yaklaşık 380 bin yıl
geçtikten sonra sıkışan gazlar büyük bir patlamaya neden oldu ve bu
patlama neticesinde gezegenler ve yıldızlar yani kısacası evren oluştu. 
Big Bang ve Teorileri
• Büyük Patlama, evrenin en eski 13,8 milyar yıl önce tekillik
noktası denilen bir noktadan itibaren genişlediği
varsayılan evrenin oluşumu ve  başlangıcı şeklinde kabul gören
açıklamadır.

• İlk andan itibaren evren bu tekil yoğunluktan genişlemeye


başlamış, hızla devam eden genişme sürecinde zamanla atom
çekirdeklerinin (hidrojen, helyum ve çok az lityum) oluşabileceği
kadar düşük yoğunluk ve sıcaklığa ulaşmış, yeterince genişledikten
sonra ise bu hidrojen ve helyum gazlarının kütleçekimsel etkilerle
kendi üzerlerine çökmeye başlaması sonucu ilk yıldızlar ve
galaksiler oluşmuştur.

• Bu teori sadece evrenin başlangıcıyla ilgili değildir, evrenin


başlangıcından sonra oluşan zaman kavramıyla birlikte evrenin
nasıl büyüdüğü, nasıl genişlediği ve neye benzediğini de açıklar.

• Bilim insanları; bu patlamanın Kuantum Fiziğinin en büyük ispatı


olduğunu savunmuştur.

• Büyük patlama sürecinde sadece madde ve atom değil aynı


zamanda enerji, boyut ve zaman da oluşmuştur.

• Büyük patlama ile birlikte birçok bilim insanı Yaratıcının varlığını ve


tekilliği kabul etmiştir.
Kuantum Fiziği • Yukarıda gördüğünüz fotoğraf 1927 yılında tarihteki en parlak bilimsel zekaların
buluştuğu beşinci Solvay Konferansı'nda çekildi. Albert Einstein, Niels Bohr, Marie
ve Öncü Bilim Curie, Erwin Schrödinger, Werner Heisenberg, Wolfgang Pauli, Paul Dirac ve Louis
de Broglie bu buluşmadaki önemli isimlerden sadece birkaçıydı. Bu bilim
İnsanları insanlarının yarıdan fazlası çoğunluğu fizik ve kimya alanlarında olmak üzere Nobel
Ödülleri'ne layık görüldü.
Kuantum Fiziği Ve Öncü Bilim İnsanları
Isaac Newton (4 Ocak 1643 [– 31 Mart 1727 , İngiliz 
14 Mart 1879 - 18 Nisan 1955), Almanya doğumlu teorik fizikçidir fizikçi, matematikçi, astronom, mucit, filozof ve teolog.
. Fizik ve matematik alanında yaptığı çalışmalar sayesinde 1921 1687’de yayınlanan kitabı 
yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı. Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica, 
Albert e=mc^2’yi bulduğunda 26 yaşındaydı. Einstein maddenin klasik mekaniğin temelini atmıştır ve tarihin en önemli
çok yoğunlaşmış enerjiden başka birşey olmadığını bulmuştur. bilimsel kitaplarından biri olmuştur. Bu çalışmasında
Einstein’a göre evrende hiçbirşey ışıktan daha hızlı olamaz. 1916 Newton evrensel kütleçekimini ve hareketin üç kanununu
yılında yayınladığı genel görelelik kuramıyla Newton’un evrensel ortaya koymuş ve sonraki üç yüzyıl boyunca bu bakış
kütle çekimi yasasını genelleştirerek uzay ve zamanın ayrı açısı bilim dünyasına egemen olmuştur. Newton
düşünülemeyeceğini belirtmiş ve uzay-zaman kavramını ortaya dünyadaki nesnelerin hareketleri ile gökyüzündeki
atmıştır. nesnelerin aynı doğal yasalar ile yönetildiklerini kendi
Albert e=mc^2 yi yani maddenin aşırı yoğunlaşmış enerji kütleçekim kanunu ile Kepler’in gezegen hareketleri
Albert Einstein (1879 – 1955) olduğunu bulmasının ardından kimyasal reaksiyonlardan elde kanunu arasındaki tutarlılıklar ile göstermiştir. Newton ilk
edilen enerjinin (kömürün yanması gibi) haricinde ondan çok yansıtmalı teleskobu geliştirmiş, beyaz ışığın bir prizmaya
daha büyük olan atom enerjisinin üretilmesinin temellerini
atmıştır.
Isaac Newton (1642 – 1727)  tutulduğunda farklı renklerden bir tayf yapması gözlemi
sonucu bir renk kuramı oluşturmuştur.

10 Temmuz 1856 - 7 Ocak 1943), Sırp kökenli Amerikalı mucit,  Michael Faraday (22 Eylül 1791, Newington - 25


elektrik mühendisi, makine mühendisi ve fütürist.Günümüzde  Ağustos 1867, Londra), İngiliz kimya ve fizik bilgini.
alternatif akım (AC) elektrik kaynağı sistemine verdiği katkılarla Elektromanyetik indüklemeyi, manyetik alanın ışığın
tanınmaktadır. kutuplanma düzlemini döndürdüğünü buldu. 
Sırp fizikçi ve çok büyük buluşlara imza atmış bilim insanıdır.
Elektrolizin temel ilkelerini belirledi. Klor gazını
Önceleri edisonun yanında çalışan Tesla daha sonra ayrılmıştır.
Edisonun bulduğu doğru akım (dc) den sonra daha kullanılabilir sıvılaştırmayı başaran ilk kişidir ve 
olan alternatif akımı bulmuştur. elektrik motorunu icat etmiştir.
Bugün kullandığımız floresan, radar, MR Nikola Tesla’nın teorileri Deneysel olarak, bir maddeden geçen belli miktarda
kaynaklık edinilerek yaratılmış projelerdir. Tesla ilk insan yapımı elektrik akımının, o maddenin bileşenlerinde belli
şimşeği oluşturmuştur. miktarda bir çözülüme yol açtığını gösterdi. Bu
Bir direğin tepesindeki 1 metre çaplı bakır küreden, 30 metre sonuç ilk elektrik sayaçlarının üretimine olanak
uzunluğunda, kulakları sağır eden şimşekler çaktı. 40 km verir. Faraday'ın önemli katkıları arasında "amper"
uzaklıktaki kasabalarda bile bu gök gürültüsünün işitildiği denilen akım biriminin kesin tanımını yapmış olması
kaydedilmiştir. 100 milyon Volt değerinde gerilim kullanılıyordu.
ve elektrolizde geçen "elektrot", "anot", "katot",
Ayrıca elektriğin kablosuz aktarımını başarmıştır fakat bu teknoloji
"elektrolit", "iyon" vb. terimlerini bulması vardır.
Nikola Tesla (1856 – 1943) günümüzde çok kısa mesafeden yapılabilmektedir.
Michael Faraday (1971 – 1867)
Kuantum Fiziği ve Öncü Bilim İnsanları
•Max Karl Ernst Ludwig Planck, (d. 23 Louis-Victor Pierre Raymond de
Nisan 1858, Kiel - ö. 4 Ekim 1947,  Broglie (15 Ağustos 1892 - 19 Mart 1987), 
Göttingen), Alman fizikçi ve 1918  Nobel Ödülü sahibi Fransız fizikçi. 
Nobel Fizik Ödülü sahibi[1].Planck, 
Kuantum Kuramı'nı geliştirdi ve  Louis de Broglie'nin teorisi, hareket
Termodinamik yasaları üzerine eden her parçacık veya nesnenin aynı
çalıştı. Kendi adıyla bilinen  zamanda bir dalga ile ilişkilendirileceğini
Planck sabitini ve  ortaya atmaktadır. ... bu radikal teorinin
Planck ışınım yasasını buldu. Ortaya deneysel olarak kanıtlanması 1927
attığı kuantum kuramı, o güne değin yılında gerçekleşmiştir. Bu keşfi
bilinen fizik yasaları içinde devrimsel dolayısıyla, Louis de Broglie 1929
ve çığır açıcı nitelikteydi. yılında Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı.

James Clerk Maxwell (13 Haziran 1831 – 5 Kasım 1879), 


Richard Phillips Feynman (11 Mayıs 1918 – İskoç teorik fizikçi ve matematikçi. En önemli başarısı 
15 Şubat 1988),[4] kuantum mekaniğinin  klasik elektromanyetik teorisinde daha önceden birbirleriyle
ayrılmaz formülasyonu,  ilişkisiz olarak gözüken elektrik ve manyetizmanın aynı şey
kuantum elektrodinamiği teorisi, aşırı olduğunu kendisine ait olan Maxwell Denklemleri'yle (4
soğutulmuş sıvı helyumun süper-akışkan fiziği denklem) ispatlamıştır. Bu denklemler elektrik, manyetik ve 
 ve partonu önerdiği parçacık fiziğindeki optik alanlarında kullanılır. Maxwell Denklemleri sayesinde
 çalışmaları ile 1965'te, Julian Schwinger ve  bu alandaki klasik denklemler ve yasalar basitleştirilmiş
Sin-Itiro Tomonaga ile birlikte  oldu. Maxwell'in elektromanyetik alandaki çalışmaları,
Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüş Yahudi[1][2] birincisi Isaac Newton tarafından gerçekleştirilmiş, "fizikteki
[3]
 kökenli Amerikalı teorik fizikçidir. ikinci büyük birleşme" olarak isimlendirilir.
Her Şey Bir Deney İle Başladı

• 200 yıl kadar önce 1803’deThomas Young , adında genç ve hep ‘genç’ kalmış bir fizikçi
ışık ile dahiyane bir deney gerçekleştirdi; adı ‘Çift Yarık Deneyi’ ydi. Deney ışık süzmesi
ile yapılmış, ışığın dalga gibi hareket ettiği ispatlanmıştı. Fakat daha sonra Einstein geldi
ve fotoelektrik adını verdiği ve 1921’de Nobel Fizik Ödülü aldığı teorisiyle “Işık hem
dalgadır hem parçacıktır,” dedi. Bu kuantum devriminin ta kendisiydi!
• Bilim adamları ışığın oldukça garip, bilinen klasik mekaniğin kurallarına aykırı davranış
gösterdiğini gördüler. Bir tüpün içine konulmuş ve  ısıtılmış  gazın yaydığı ışığın önüne
bir prizma konulduğunda beklenildiği gibi gökkuşağı renklerinden birbirine geçişli bir
spektrum değil, birbirinden apayrı ve keskin, net renklerde çizgilerin oluşturduğu bir
dizim çıkmıştı. Bohr , bu oluşumu anlamak için, maddenin atom yapısını inceledi.
Elektronlar çekirdeğin etrafında aynı gezegenlerin güneşin etrafında döndüğü gibi
dönüyordu, yani yörüngeler boyunca. Ama güneş sisteminden bir farkla. Elektronların
bulunabileceği fiks yörüngeler vardı, bunlara sadık kalmak zorundaydılar. Yörüngeler
1,2,3,4.. gibi tam sayılarda bulunabilirdi, 3,5’de bir yörünge olamazdı.Bohr bir atomu
ısıttı ve atomun etrafında dönen elektronların heyecanlanarak tepki gösterdiğini
gözlemledi. Bu elektronların enerji seviyeleri değiştikçe bir sabit yörüngeden diğer
sabit yörüngeye sıçrayıveriyorlardı. Aradaki boşluğa hiç uğramadan. Yani Mars’ın
Jüpiter yörüngesinde dönmeye karar verirken aradaki yola hiç uğramaması gibi bir
durum; bir anda beliriveriyorlardı. Elektronlar bir yörüngeye zıpladıklarında belirli
dalga boylarında ışık şeklinde enerji yayıyorlardı. Belirli dalga boyu belirli renk demek.
Yani her bir sıçrayış bir renk oluşturuyordu. Kuantum sıçraması sayesinde aşırı net,
spesifik renkler ortaya çıkıyordu. Birbirine girişmiş bir gökkuşağı değil. Çünkü sıçrayışlar
keskindi; bir yörüngeden diğerine hiçbir yere uğramadan. Kuantum sıçraması diye
duymuş olabileceğiniz olgu bu işte.
Çift Yarık Deneyi
• Çift Yarık Deneyi olarak da bilinen ve ilk kez Thomas
Young tarafından gerçekleştirilen bu deney, ışığın dalga 
• karakterini kesin olarak ortaya koymuş ilk deney olduğu için 
bilim dünyası için oldukça önemli bir yere sahip.

• Young deneyi olarak da bilinen çift-yarık deneyi, ışığın dalga
 özelliği sergilediğini gösterir.

• Fotoelektrik etkisi ışığın dalga özelliğinin yanı sıra parçacık
 özelliği de 
• sergilediğini gösterir.

• Parçacık olarak fırlattığımız elektron, yarıktan geçmeden önc
e dalgaya dönüşüyor, sonra iki dalga olup kendisiyle girişiyor, 
duvarda dalgaların bıraktığı girişme modelini bırakıyor.
Bir saat boyunca tek tek fırlatılan elektronlar en fazla izi ise ik
i yarığın ortasının arkasında oluşturuyor.  Yarıkların tam arkas
ında ( normalde en çok görmeyi beklerdik) ise elektronlardan
 eser yok! Elektronun duvara hiç iz yapmadığı yerler dalgaları
n birbirini götürdüğü durumlar. Elektron bir dalga gibi
davranıyor.
Çift Yarık Deneyi
•Deneyin sonuçları
• İki yarığın; büyük ve birbirinden uzak olması halinde ekranda üst üste iki ışık
lekesinin oluşturduğu; birbirine yakın delikler küçük olduğunda ise girişim
saçakları adı verilen renk şeritlerinin oluştuğunu gördü. Bu renkli şeritler
yalnızca dalgaların ürettiğini ortaya koydu.
• Yarıkların biri kapatılırsa girişim deseni kaybolur ve yarığın arkasında sadece bir
çizgi oluşur.
• Herhangi bir yöntemle, ışık ya da parçacığın hangi yarıktan geçtiği tespit
edilmeye çalışılırsa o anda girişim deseni kaybolur ve yarığın arkasında iki ayrı
çizgi oluşur.
• Işık ya da parçacığın, çift yarıklı levha arkasında, bilinen fizik kurallarına göre iki
çizgi oluşturması gerekirken neden girişim deseni oluştuğunun tespitine
çalışılması, deneyin sonucunu anlaşılmaz bir şekilde değiştirir, bu sonuç bilim
tarihinin belki de en büyük açmazını oluşturur. Çünkü herhangi bir ölçüm
girişimi, deneyin sonucunu değiştirerek gözlem yapılmasını engeller.
• Kararlı girişim deseni oluşturabilmek için her bir dalga birbirlerine olan sabit
fazı korumalıdırlar
Çift Yarık Deneyi- Gözleyen
bilinç yoksa madde yok !
Parçacık dalgaymış gibi iki yarıktan da geçti. Çünkü deney sonunda duvarda bı
raktığı iz buna işaret ediyor. Parçacığın aynı anda iki yerde oluşu fikrini yadırga
yan deneyci, hepimizin aklından geçeni yapsa, yani parçacığın yarıktan geçiş a
nında onu gözlemlemek isterse ne görür? Parçacık hangi yarıktan geçti sahide
n?
Deneyde yarığın hemen yanına bir detektör konulduğunda işler değişiyor; şok
 edici bir durumla karşılaşıyoruz; duvarda iki bantlı iz çıkıyor.

Detektör yokken bir dalga gibi davranan elektron artık bilye gibi davranıyor.
Yani tek bir yarığı seçip, tek bir yarıktan geçip, onun arkasında iz bırakıyor. 
Gözlemci elektronun süper pozisyon halini çökertti!
Elektron sanki izlendiğinin farkındaydı. Gözlemci maddenin nasıl davranacağı
na, dahası dalga halini terk edip yalnızca parçacık gibi hareket etmesine nede
n oldu, onu ihtimaller demetinden çıkarıp bir konum almaya zorladı. Maddeni
n gerçek doğasının ne olduğunun gözlemci ile ilgisi ne? Tabi
ki madde düşünen bir varlık falan değil. Bunun bilimsel en ufak bir kanıtı yok.

Sonuç=Kuantum tahmin edilemez olasılıklarla dolu bir dünyadır.
Düşünce Deneyi- Schrödinger' in Kedisi
• Erwin Schrödinger tarafından 1935'te ortaya atılan bu düşünce deneyi bir kuantum
süper pozisyon paradoksudur.
• Süper pozisyon foton, fonon , elektron vs. gibi parçacıklar için geçerli olan bir duruma
verilen isim. Bir parçacığın kuantum durumunun aynı anda farklı durumlarda
olabilmesi anlamına geliyor.
• Bir kedi ölü ya da diri olabileceği rastgele bir duruma bırakılıyor ve karar vermek için
gözlemlemeye ihtiyaç duyuluyor. 
• Schrödinger’ in kedisi deneyinde; bir kedi, küçük bir şişe zehir ve radyoaktif bir
kaynakla kapalı bir kutuya bırakılır. Radyoaktif kaynağın bir saat içinde ışıma ihtimali
ışımama ihtimaline eşittir. Eğer içerideki sensör radyo aktiflik algılarsa küçük şişeyi
kıran mekanizma çalışır, zehir kediyi öldürür.  Kopenhag yorumuna göre bir saatin
sonunda kedinin canlılık ve ölülük halleri eşdeğerdir. Ancak kutu açılıp
gözlemlendiğinde bu durumlardan biri gerçek olur.
• İlişkisel yorumlama gözlemciler arasında hiçbir temel ayrım yapmaz: İnsan, kedi ve
aparatlar, canlı ya da cansız aynı statüye sahiptir. Bütün kuantum sistemleri dalga
fonksiyonu evrimine dayalı kurallar tarafından yönetilir ve hepsi gözlemciyle
ilişkilendirilir. Ama ilişkisel yorumlama aynı serinin etkinliklerini takip eden farklı
gözlemcilerin sahip oldukları sistem hakkındaki bilgilere bağlıdır. Aynı zamanda kedi
kutunun içindeki sistemin gözlemcisi olarak düşünülebilir. Kutu açılmadan önce doğası
gereği canlı ya da ölü olması gereken kedi deney aletleri hakkında gerekli bilgiye
sahiptir ama deneyci kutunun durumu hakkında bilgi sahibi değildir. Bu şekilde iki
gözlemci de anlık olarak durumu farklı hesaplar.
•İşte Schrödinger' in beklediği yanıt da tam olarak budur; "hem canlı, hem ölü".
• Kedinin aynı anda hem canlı, hem de ölü olduğu bu durum, bizim klasik
gerçekliğimiz için ciddi bir çelişki, ancak kuantum dünyası için değil.
• Biliyoruz ki, kuantum dünyasında her parçacığa bir dalga eşlik eder. Buna göre
kedinin ölü durumu ile canlı durumu, farklı dalga fonksiyonları ile temsil edilir.
• Ancak, kutuyu açmadığımız sürece ölü kedinin dalga fonksiyonu ile canlı kedinin
dalga fonksiyonu üst üste biner, yani kedi "ne ölü, ne de diri" dir.
• Bu durum, kedinin kuantum durumu olarak da tanımlanır. Yani olasılık
durumlarının üst üste binmesi, bir başka deyişle "süperpozisyon" .
• Peki, kutuyu açarsak ne olur?
• Kutuyu açtığımızda kedinin canlı ya da ölü olma olasılığı artık tek bir olasılığa,
yani gerçekliğe dönüşür. Ve diğer olasılıklar ortadan kalkar.
• Kuantum dilinde buna "dalga fonksiyonunun çökmesi" deniyor.
• Felsefeye de esin kaynağı olan bu sonuca göre "gerçeklik", biz onu
gözlemlediğimiz sürece vardır. Oysa bizim klasik gerçekliğimizde herşey ,
gözlemden bağımsız olarak bulunur ve onu gözleseniz de gözlemeseniz de belli
ve basit kurallara bağlı olarak varlığını sürdürür.
• Sonuç=Klasik mekanikte bir nesle varsa bakmanıza ölçmenize gerek duymadan
ordadır varlığını sürdürür. Kuantum mekanikte ise bakmadığınız sürece orda
değildir.
Düşünce Deneyi- Schrödinger'in Kedisi

• Özetle Kuantum Dünyasına Hoş geldiniz (:


• Şimdi;
• Bu biz bakmadığımızda aslında hiçbir şey yok bakış açısı elbette 'makro' evrende , yani nötron, elektron ve
protonlardan oluşan büyük maddeler için geçerli değil. Burda hala klasik fizik geçerliliğini sürdürüyor. Ama kuantum
evrenine indiğimizde daha önce de bahsettiğimiz bu işin en önemli isimlerinden biri Niels Bohr olayı şu şekilde
özetliyor.
“Gözlem yapmadığınızda evrende gerçeklikten bahsetmenin hiçbir anlamı yoktur ve ölçüm yapmadığınız zamanlarda
‘kuantum sistemleri’(elektron, foton gibi parçacıklar) olası tüm özelliklere aynı anda sahiptir.”
   Niels Bohr
Kuantum Süper pozisyon Teorisi
Yani özetle = Bir parçacığın gözlenmediği zaman sahip olabileceği tüm özelliklere aynı anda sahip olması.
Nerden çıktı bu teori işte bu deneyden. Ve hiçbir kedi zarar görmedi. (:
Masaru Emoto Su
Deneyi
Masaru Emoto insan bilincinin suyun moleküler yapısı üzerinde
etkisi olduğunu savunan 22 Temmuz 1943 doğumlu Japon milli
yazardır. Uluslarası ilişkiler ağırlıklı olarak aldığı üniversite
eğitiminden sonra ikinci bir üniversite eğitimi daha alarak Alternatif
Tıp Doktoru olmuştur.
Japon bilim insanı Masaru Emoto, su kristalleri üzerine yıllar önce
bir deney yapmış. Bu deneyde mikroskobik ortamda ve çok soğuk
bir odada su kristallerini incelemiş. Tabi öncesinde bir kısım suya iyi
ve güzel sözler söylerken bir kısmına da çok çirkin sözler sarf etmiş
bunun yanı sıra değişik türden müzikler ve değişik duyguları suya
yansıtmış. Sonuç yukarıda gördüğünüz gibi… Güzel sözler sarf
edilen su kristalleri tıpkı kar taneleri gibi düzenli ve muazzam bir
şekil oluştururken kötü sözler söylenen kristaller oldukça dağınık ve
birbirinden kopuk bir şekilde gözlemlenmiş. Buradan çıkan sonuç
aslında sözlerin sadece durağan su değil insan üzerinde de etkili
olduğunu açığa çıkarıyor çünkü bildiğiniz üzere insan vücudunun
dörtte üçü sudan oluşur.
Masaru Emoto Pirinç Deneyi
•  Masaru Emoto su kristalleri deneyini pirinçler üzerinde de
gerçekleştirmiştir. Pirinç deneyinde üç kavanoza eşit miktarda
pirinç konup üzeri su ile doldurulup ilk kavanoza “seni
seviyorum, çok güzelsin,” yazılı ikinci kavanoza “senden nefret
ediyorum, iğrençsin,” yazılı birer etiket yapıştırılır ve
üçüncüsüne de etiket yapıştırılmaz. İlk iki kavanoza bir ay
boyunca her gün sabah akşam etiketlerinde yazılı olan
sözcükler söylenir. Üçüncü kavanoz ise ilgisiz bırakılır. Bir ay
sonra; ilk kavanozdaki pirinçler söylenen sevgi sözcüklerinin
etkisiyle bembeyaz ve sağlıklı bir biçimde büyür. İkinci
kavanozdaki pirinçler nefret söyleminin etkisiyle küçülür ve
simsiyah olur. Son kavanozdaki pirinçler beyazlıklarını
kaybetmezler ama yer yer küflü, yer yer yosun tutmuş bir hal
alırlar. Pirincin etkilendiğini gördüğümüz deney bir ay kadar
beklemeyi gerektiriyor. Oysa su anında etkilenir ve etkiler.
Bu çalışmaları sonucunda Dr. Masaru Emoto  insanlara ” Tüm
dünyadaki ve vücudunuzda taşıdığınız su pozitif duygularla şekil
alıyorsa bu demektir ki sağlığınız da, mutluluğunuz da, barış da
düşüncelerinize ve ağzınızdan çıkan kelimelere bağlıdır. Hayat
sizi zorlayacak sınavlarla dolu. Bu sınavdan geçmenin tek yolu,
sadece ve sadece negatif düşünceye olan direncinizle mümkün
olacaktır.” mesajını vermiştir.
Kuantum Yaşam Felsefesi Nedir ?
• Newton’un klasik fiziği modern yaşam tarzını doğurdu. Newton’un fiziği
yasalarıyla açıklanamayan atomun içindeki parçacıkların var oluş, hareket ve
etkileşimlerini inceleyen kuantum fiziği ise post modern yaşam tarzını
yaratmıştır. 120 yıl önce Planck’ın kuantum hipoteziyle başlamış olan
kuantum mekaniği; Einstein, Heisenberg , Schrödinger , Bohr , Bohm ve
Aspect’ in katkıları ile devrimsel bir dünya görüşüne yol açtı.
• Kuantum Yaşam Felsefesi eğitiminde; kuantum mekaniğinin hem deneysel
temellerini kuran bu büyük bilim insanlarının fiziğe katkıları hem de bu
dehaların kurduğu kuantum mekaniğinin gündelik hayatımıza yansımaları ele
alınmaktadır. Kuantum paradigması; kuantum ahlak, kuantum epistemoloji,
kuantum ilişki yönetimi, kuantum teoloji ve din, kuantum iletişim, kuantum
parapisikoloji, kuantum varoluş gibi post modern olguları içerir.
• Kuantum Yaşam Felsefesi' nin temelinde ise Kuantuma göre evren belli
olasılıklar üzerine inşa edilmiş ve bu olasılıklar içerisinde dünya en önemli
olasılık olarak karşımıza çıkıveriyor. Çünkü bizler dünyayı temsil sistemlerimiz
ile rahatlıkla algılayabiliyor ve hissedebiliyoruz. Buna göre dünya bir iletişim
ağı gibi her şeyin ve herkesin birbiri ile bağlantılı olduğu sistemdir. Ve
evreni enerjisel bir mekanizma yönetiyor. Kuantuma göre bir kelebeğin kanat
çırpışı başka bir yerde kasırgalara sebep olabilmektedir. Yani evren dengeler
üzerine kurulu bir sistemdir.
PLURALİZM MERKEZSİZLİK KARAR VERİLEMEZLİK TÖZÜN YOKSUNLUĞU

Kuantum Yaşam
Felsefesi HAKİKATIN GEÇİCİ BİR
UZMAŞMAYLA KURULUŞU
BAĞLAMSALLIK DUALİTE İZSÜRÜLEMEZLİK

Prensipleri

BÜTÜNCÜLLÜK;
ÇÖKME POSTÜLATI; YEREL OLMAMA ; ÇÖZÜMLEYİCİ YAKLAŞIMA
TERSİNMEZLİK
GÖZLEMCİ ETKİSİ UZAKTAN ETKİ KARŞI KUANTUM
BÜTÜNCÜLLÜĞÜ
4 Temel Fizik Kuvveti Nedir ?
Kuantum Kütle Çekim Nedir ?
• Kütle çekimi kuvveti, gezegenlerin veya diğer kütlelerin, cisimleri
merkezine doğru çekmesidir. Kütle çekim kuvveti bütün
gezegenleri Güneş etrafında yörüngede tutar.
• Newton kütle çekimini keşfettiğinde, bunu iki cismi birbirini
“anında uzaktan etkileyen bir kuvvet” olarak tarif etti ve
kaynağının ne olduğunu bilmediğini söyledi.
• Kuvvetler, bir nesneyi diğerine çeken veya başka bir nesneden iten
şeylerdir. Bugün bilim insanları, dört temel kuvvet bilmektedir:
Güçlü kuvvet ve zayıf kuvvet sadece atomların merkezinde etki
gösteriyor. Elektromanyetik kuvvet, aşırı yüklü nesneleri yönetir
(elektronlar, protonlar ve bir halı üzerinde hareket eden çoraplar
gibi) ve kütle çekimi, kütleli olan cisimleri yönetir.
• Kuantum kütle çekim, genel görelilik kuramı ile kuantum fiziğinin
birleştirileme çabasıdır. Bu nedenle “Her Şeyin Teorisi” adını da
alır, çünkü evrendeki dört temel kuvvetten sadece kütle çekimi bir
kuantum kuramı olarak ortaya konamadı. Fiziğin en önemli
uğraşlarından biri de budur. Einstein genel görelilik kuramını
tamamladığı 1917’den neredeyse öldüğü güne kadar bununla
uğraştı ama başaramadı.
Kuantum Kütle Çekim
Özellikleri ;
• 1. Kütleçekim , en zayıf doğa kuvvetidir.
• 2. Kütleçekim ile ağırlık farklı şeylerdir.
• 3. Kütleçekim ışık hızında ilerleyen dalgalar yaratır.
• 4. Kütleçekimin küçük ölçekteki davranışını
açıklama çalışmaları başarıya ulaşamamıştır.
• 5. Kütleçekim , graviton adı verilen parçacıklar
tarafından taşınıyor olabilir.
• 6. Kuantum kütleçekim , olası en küçük ölçekte
belirir.
• 7. Gücünü evrenselliğinden; yük taşıyan taşımayan
tüm maddelere etki edebilmesinden alan temel
kuvvettir.
Sicim Teorisi
• Sicim kuramına göre madde, titreşen sicim benzeri nesnelerden ve
uzay da ekstra gizli boyutlardan oluşur; bilinen her parçacık aslında
salınan küçük bir sicimdir ve sicimler farklı şekillerde salınarak farklı
parçacıkları meydana getirirler. Ufak sicimlerin yanı sıra kozmik
sicimlere benzeyen çok büyük sicimlerin de olması olasıdır. Bu
kuram doğada gözlenen sayısız temel parçacığı tek bir nicelikle,
sicimle açıklayabildiği için güzel bir kuramdır. Sicimler kesin, 
kuantize olmuş hareketlere sahip olarak titreşir ve dönerler; böylece
her yeni kuantize durum kütle, yük ve spin gibi bir dizi fiziksel özellik
ortaya çıkartır. Fotonları ya da kütleçekimin kuvvet taşıyıcıları olan
gravitonları tanımlayan sicimlerin ufak parçaları yaklaşık olarak bir
protonun çapının bir trilyonda birinden daha küçüktür ve o nedenle
de günümüz teknolojileriyle saptanamazlar. Sicim kuramı
kütleçekimi de açıklayabildiği için çok başarılı bir kuramdır ama
henüz kanıtlanamamıştır. Yine de sicim kuramı, sonsuzlukları
barındırmayan bir kuantum kütleçekim kuramını otomatik olarak
kapsar. Sicimin iki parçası çarpıştığında, birleştiğinde ve parçalara
ayrıldığında meydana gelen olayların hesapları sonlu değerler verir.
Hiçbir tekillik ya da sonsuzluk yoktur.
Kuantum Teoriler

• Kuantum Alan Teorisi


• Kuantum Alan Teorisi, hareketli parçacık sistemlerinin kuantizasyonuyla
ilgilenen parçacık mekaniğiyle benzer olarak, alanların hareketli sistemlerine
parçacık mekaniğinin uygulamasıdır. Kuantum Alan Teorisi; fizikteki quarklar ,
fotonlar, elektronlar, bozonlar gibi temel parçacıkların tanımlanıp analiz
edilebilmesi için oluşturulmuş, teorik fizikteki matematiksel bir çalışma alanı.
• Kuantum Sicim Teorisi
• Sicim teorisi, parçacık fiziğinde, kuantum mekaniği ile Einstein' in genel
görelilik kuramını birleştiren bir teori. "Sicim" adı, klasik yaklaşımda "sıfır
boyutlu noktalar" şeklinde tarif edilen atomaltı parçacıkların, aslında "bir
boyutlu ve ipliksi varlıklar" olabileceği varsayımına dayanır.
• Genel Görelilik Kuramı
• Genel görelilik teorisi, 1915'te Albert Einstein tarafından yayımlanan,
kütleçekimin geometrik teorisidir ve modern fizikte kütle çekiminin güncel
açıklamasıdır.
• Özel Görelilik Kuramı
• Fizikte, özel görelilik teorisi veya izafiyet teorisi, uzay ve zaman arasındaki
ilişkiyi açıklayan bir bilimsel teoridir. Albert Einstein'ın orijinal çalışmalarında
teori, iki varsayıma dayanmaktadır:
Heisenberg Belirsizlik İlkesindeki
‘Belirsizlik’
• Kuantum fiziğinin temel ilkelerinden biri olan ‘belirsizlik ilkesi’ Alman
fizikçi Werner Heisenberg tarafından, 1927 tarihinde ortaya atılmıştır. 
• Belirsizlik ilkesi, fiziksel anlamda elektron gibi bir atom altı taneciğinin bazı özelliklerinin aynı
anda sonsuz hassaslıkla ölçülemeyeceğini belirtir.
• Işık hem dalga hem parçacık gibi davranıyor.
• Kesin olmanın yerini alan olasılıklar eşzamanlılıklar ve belirsizlikler dünyası diye yeni bir bakış
açısı getirmiştir. 
•  Aralarında belirsizlik ilişkisi olduğu bilinen çiftlerden biri momentum –konumdur. İlkeye göre
atom altı bir parçacığın konumu ne kadar az belirsiz ise momentumu o kadar fazla belirsiz
olacaktır. Bu ilişkinin tam tersi de geçerlidir. Ölçümün yapıldığı sıra, sonucu değiştirmektedir. 
• Heisenberg belirsizlik ilkesinin matematiksel yapısının ortaya koyduğu bu sonuca göre, evren
ile ilgili bilebileceklerimizin bir sınırı vardır. 
• Bize evrendeki her türlü cismin özelliklerini hesaplayabilecek bir bilgisayarımız olsa bile bu
özelliklerin asla tam bir kesinlik getirmeyeceğini belirtir.
• Belirsizliklerin temel nedeninin dalga-parçacık ikiliği olduğu görüşünü kabul eden Heisenberg,
durumun evrenin fizik yapısının bir özelliği olarak ortaya çıktığını ve sadece ölçümden
kaynaklanmadığını ileri sürmüştür. 
• Böyle bir sonucun şüphesiz felsefi yansımaları olmuştur. Günümüzde da belirsizlik ilkesinin
ortaya çıkardığı evren tablosu, fizikçiler ve filozoflar tarafından hala tartışılan bir konudur. Bu
çalışma, söz konusu felsefi yansımaları, ontolojik ve epistemolojik olarak değerlendirmeyi
amaçlamaktadır. 
Kuantum Dolanıklık
• 1930'larda, Albert Einstein’ın kuantum mekaniği konusunda çekinceleri vardı.
Bunun üzerine geliştirdiği teoriye göre gelişi güzel bir uzaklıkta da olsa evrende bir
noktada olan bir olay bir başkasını anında etkiliyordu. Buna “uzaktan hayalet etki”
ya da "uzaktan etkileyen korkutucu eylem" dedi.

• Kuantum fiziğine göre iki benzer parçacık birbiri ile eşzamanlılığa sahiptir. Bu


parçacıklar ayrı yerlerde birbirlerinden çok uzak mesafelerde olsalar bile birinde
olan bir durum diğerini de aynı şekilde etkiler. Daha basit bir anlatımla ikiz
kardeşlerin ayrı ülkelerde olduğu varsayıldığında, bir kardeşin sağ elini kaldırması
diğer ülkedeki kardeşinde sağ elini kaldırması anlamına gelir.

• Elektron veya foton bu iki parçacık arasında iletişim oluşur. Çünkü aralarında enerji
bağı oluşuyor. Zıt yönde özellik gösterip birbirinin ters yönüne dönüyor. Işık hızında
gerçekleşiyor. Buna kuantum dolanıklığı denir.

• Mesafe ne kadar uzak olursa olsun birbirinin tersine dönüyorlar. Ve gerçek zamanlı
mesaj alışverişleri var.

• Etkisi kanıtlanmıştır. Gözlemlenebilir.


Kuantum ve Biyoloji İlişkisinin
İnsan Yaşamına Etkisi
Nelerdir ?
• Kuantum biyolojisi genel olarak, fotosentez, enzim katalizi, kuş
navigasyonu veya koku alma gibi biyolojik olayların yalnızca klasik fiziğin
sınırları içerisinde işlenemeyebileceğini ve ancak kuantum fiziğinin
tünelleme , girişim gibi olgularını kullanarak izah edilebileceğini
belirten, güncel çalışmalardan vuku bulan yeni bir bilim dalı olarak
kabul edilir. En belirgin araştırmalar son yirmi yılda çıkmasına rağmen,
yirminci yüzyıl başlarında kuantum fiziğinin kurucularına kadar
inilebilir. 

• 2. KUANTUM BİYOLOJİSİNİN KÖKLERİ ; Kuantum biyolojisinin tarihsel


gelişimi canlı hücrelerin içinde bulunan bazı spesifik mekanizmaların
uzun ömürlü kuantum bağdaşımı, süper pozisyon, kuantum tüneli açma
ve hatta kuantum dolanması daha önce çoğunlukla izole moleküler,
atomik ve atom altı sistemler veya mutlak sıfıra yakın sıcaklıklar
seviyesinde söz konusu olduğu düşünülen ve dolayısıyla da yaşamdan
sorumlu mekanizmalarla ilişkili olduğu düşünülmemiş bu tür olaylardan
faydalandığına dair giderek büyüyen bir kanıtsal süreçtir.
Kuantum ve Biyoloji İlişkisinin İnsan
Yaşamına Etkisi Nelerdir ?
• Kuantumun İnsan Yaşamına Etkisi
• Burada hayat algınızı tamamen değiştirecek bilgilere geçmeden önce;
Tüm bilgilerin insanlığa bilimsel olarak ispatını gerçekleştiren bir
doktordan bahsederek devam etmek istiyorum.
Dr Bruce Lipton , Dr Lipton bir hücre biyoloğu ama bundan çok daha
ötesine uzanan bazı çalışmalara imza atmış bir bilim insanı. Bunlardan
en önemlisi Dr. Ed Shultz ile birlikte geliştirdikleri hücre transplantasyon
tekniği. Bu teknik ile insan genetik mühendisliğinde çığır açan
buluşlarını kuantum fiziği prensiplerine uyarlayan Dr.
Bruce Lipton bugün yapılmış en önemli çalışma alanlarından biri kabul
edilen epigenetik bilimini ortaya çıkardı. Çalışmalarının özünde zihnin
bedensel işlevleri nasıl kontrol ettiğinin mekanizmasını ortaya
çıkardı. Epigenetik ile ilgili daha fazla bilgi edinmek isterseniz inancın
biyolojisi kitabını okumanızı tavsiye ederim. 
• Gelelim bu doktorun hayat algınızı yerinden oynatacak bilgilerine, Hazır
mısınız?
• İnançlarımızın ve düşüncelerimizin genetik kodlarımızı ve hücrelerimizi
nasıl da etkileyip dönüştürdüğünü şimdi daha iyi algılayacaksınız.
Hücreler ve Kuantum Alanı
• Siz 50 trilyon hücreden oluşuyorsunuz ve hücreler canlı varlıklardır. Bu şu
demek; siz bir tek insan olarak görünebilirsin ama trilyonlarca hücrenin
oluşturduğu bir topluluksunuz. Her hücre içinde ve dışında artı elektrik yükü
taşır, her bir canlı hücre aslında bir pildir. Her hücre 1.4 voltluk bir enerjiye
sahiptir. 50 trilyon hücremiz olduğuna göre bedenimizde şu anda 700 trilyon
voltluk bir elektrik gücü vardır. Bu enerjiye hayat enerjisi deniyor ve CHİ
olarak da adlandırılıyor. Doğru zihinsel bir tutumla bu enerjiyi kendi
kendimizi şifalandırmak, hayatımızı dönüştürmek için kullanabiliriz. Biz
kendimizi fiziksel bir varlık gibi görebiliriz ama yeni kuantum bilimsel bulgular
aslında bizim enerji dalgalarından başka bir şey olmadığımızı söylüyor. İşte
tüm hayvan bitki ve canlı alemi bu titreşimsel alan sayesinde iletişim kuruyor.
Buna örnek olarak hayvan aleminde bir ceylan bir aslanın enerji alanını
hissederek onun kendisi için tehlike arz ettiğini anlıyor ve titreşim alanına
girdiği anda oradan uzaklaşıyor. Eğer bize bu titreşim alanını hissetme
konusunda eğitim verilseydi, bilinç yapımız gelişmeye başladığında
yaşamımızı şekillendirme konusunda daha verimli olabilirdik. 
• Bugün fiziğin konusu madde değil partiküllerdir. Kuantum fiziğinde ise artık
partiküllerde değil dalgalar çalışılmaktadır. Bu dalgaların birbiriyle
etkileşimine ise kuantum alanı adı veriliyor. Siz atomlardan oluşuyorsunuz
ama aynı zamanda bu dalgalardan oluşan kuantum alanısınız. Her şeyle
birsiniz çünkü dalgalar birbirinden ayrı düşünülemez. 
Schumann Rezonansı
•Schumann rezonansı, 1952'de fizikçi Winfried Otto Schumann
 tarafından açıklanan, yeryüzü ile iyonosfer tabakası arasında
meydana gelen doğal titreşime verilen isimdir. Küresel elektro
manyetik bir alanın oluşması ve bu alan bünyesindeki titreşimsel
veriye ilişkindir.
• Bu kanuna göre evren dev bir elektrik devresi gibi davranmaktadır.
•Güneşten gelen ışınlar, yıldırım ve buna benzer elektrik akımları ile
yeryüzüne aktarılan, atmosfer içerisinde bulunan elektiriksel güç ile
tetiklenen enerjiye bağlı titreşim. 
•"Dünya'nın Kalp Atışı" olarak bilinen şey, Schumann rezonans
değerleridir.
•Schumann rezonans alanının frekansı 7.83, 14.3, 20.8, 27.3, 33.8
hertz aralıklarına sahiptir. Yani yeryüzü ile iyonosfer tabakası
arasındaki boşluk, 7.8, 14.3, 20.8, 27.3 ve 33.8 Hz aralıklarında
titreşen elektro manyetik alanlar halindedir.
Doğru Frekansta Kalmanın Önemi

• Beyninizle çevrenize sürekli pozitif ve negatif frekans gönderiyorsunuz.


Gönderdiğiniz bu frekanslarla uyumlanan diğer enerji dalgalarını böylece
etkilemeye başlıyorsunuz. Gönderdiğiniz frekansa göre onun alıcısı olan diğer
enerji dalgası harekete geçiyor ve tepki veriyor. Eğer korku içinde yaşıyorsanız
korkuya, güven içinde yaşıyorsanız güvene uyumlanan bir frekansı harekete
geçirirsiniz. Ya da hayatınıza o harmonik rözanansta birini çekersiniz. O enerji
alanına uygun ortamlara gidersiniz. Soygun yapmak isteyen bir kişi caddede
yürürken kime saldırır.? Oradan o anda birçok insan geçmektedir ama bir kişiyi
gözüne kestirir ve tahmin edin kimi seçer? En çok korkana gider, en çok korku
enerjisi yayanı, en çok korkuyu verebileceği alıcıyı seçer. Bu yüzden olumlu ve
olumsuz duyguların hem alıcısı hem de vericisi olmayı bırakmalıyız. Bu sistemi
ancak o zaman yönetebiliriz.
• Eğer zihnin hücrelerin ve enerji dalgalarının işleyişini fark ederseniz tam o anda
büyük bir sıçrama yapmış oluyorsunuz. Algınız değiştiğinde ise tüm gerçekliğiniz
değişmiş oluyor. Kuantum da sıçrama denilen alana doğru genişlemeye
başlıyorsunuz. Yani idealinizdeki sizi yaratabilecek güce, beyninizin ve
yaşamınızın her alanındaki müthiş büyüklükte olasılıklar dünyasının içine
girerek yaşamda gözle görülen enerjilere uyumlanmanın yöntemleri keşfetmiş
oluyorsunuz.
• Kuantum sıçrama da asıl amaç, kuantum dünyasının bize getirilerinin günlük
yaşam anlayışımızı nasıl aydınlatabileceği ve kendimizle kısaca tüm dünya ile
olan ilişkilerimizi daha iyi anlamamıza nasıl yardımcı olacağıdır.
Doğru Frekansta Kalmanın Önemi
•  Bir dalganın belli bir zaman birimi (genellikle saniye) içerisinde
tekrarlanma sıklığına, yani bir saniye içindeki döngü sayısına “frekans”
denir.  “Hertz” birimiyle ölçülür. Her şey titreşmektedir. Bu nedenle her
şeyin frekansı vardır. İnsan bedenindeki her hücrenin kendine göre bir
doğal frekansı vardır. Aynı şekilde, her hastalığın, her bakterinin, her
virüsün de doğal frekansı vardır. Her hücreyi kendi doğal frekansına
döndürmek, bedeni sağlığa kavuşturur. Bedenin frekansıyla çatışan, onu
bloke eden dalga boyları ise hastalığa hatta ölüme  neden olabilir. Yalnız
maddi/fiziksel şeylerin değil, duyguların, düşüncelerin, isteklerin, ilişkilerin,
filmlerin, kitapların, dokümanların, toplumsal konuların ve bireysel
bilincimizin de frekansı vardır.
• Amerikalı Bilim Adamı Dr. David Hawkins, ( 1927-2012) frekanslar ,
frekansların bilinç düzeylerinde etkisi , ilişkisi üzerine binlerce araştırma
yapmış ve ortaya Hawkins bilinç haritası denen Tabloyu çıkarmıştır.
Yaptığı deneylerde , yüksek frekanslı duygu ve düşüncelerin ; düşük
frekanslı olanlardan daha güçlü ve etkili olduğunu . En yüksek frekansa
ulaşmış bir bilincin düşük frekanslı 70 milyon bilinci dengelediğini klinik
olarak kanıtlamıştır.
• Power vs Force – An Anatomy ofConsciousness ( Güç Kuvvete Karşı –
Bilincin Anatomisi ) Kitabında detaylı olarak anlatmıştır.
Enerji Frekans Tablosu
Bilinç Tablosu Denge
• Yapılan araştırmalardan kritik seviyenin 200-cesaret olduğu, ölçümü   
  200 un altında çıkan duyguların düşüncelerin, durumların kişiyi ve       
  çevresini zayıflattığı , yorduğunu, aşağıya çektiğini ortaya çıkartmış.
• Bir başka ilginç bulguysa, yüksek bilinç frekanslarının şaşırtıcı sayıda
düşük frekansı dengelediği yönünde. Bireylerden herhangi birinin
bilinç frekansı yükseldiğinde, çok sayıda düşük frekanslı bilinci
etkileyip dengeleme imkanı olması.
• Tablo şöyle :
• 300 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 90.000 kişiyi,
• 400 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 400.000 kişiyi,
• 500 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 750.000kişiyi,
• 600 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 10 milyon kişiyi,
• 700 seviyesindeki bir kişi ise 200’ün altındaki 70 milyon kişiyi
dengelediği görülmüş.
• Yapılan araştırmalar ve sonuç teyitleri yıllar sürmüş ve yüzbinlerce
denek üzerinde çalışılmış.
Kuantum Algılama Nedir? 

• Düşüncelerinizin sorumluluğunu alın. Onlarla istediğiniz her şeyi yaratabilirsiniz.


Platon
• Evrende her şey enerjidir, evrendeki her şey enerjinin farklı şekillerde yoğunlaşması
ile meydana gelmektedir. Düşüncelerde yoğun enerjilerdir. Düşüncelerimize ve
inançlarımıza uygun enerji olasılığı ile örtüşür ve onları yaratırız. Bu nedenle kuantum
düşünme sistemini algılamak ve yaşamımızı dilediğimiz yönde geliştirebilmek için,
kuantum yasalarını ve çalışma prensiplerini doğru kullanmamız burada çok önemlidir.
Çünkü bu yaşamımız üzerinde sorumluluğu almayı ve kişisel gerçekliğimizi bilinçli
olarak nasıl yaratabileceğimizin bize çözümlerini sunar. 
• Kuantumu Yaşamın İçine Nasıl Dahil Edebiliriz?
• Bu bölümde artık yaşamın içindeki kuantum alanını kullanma ve anlama aşamasına
geçelim,
• Öncelikle evrenin temel işlevi olan 4 özelliğini çok iyi bilmenizi istiyorum, bunlar;
• *Her şey enerjidir ve daima kaynağına geri döner.
• *Evren daima her söylediğimize evet der.      
• *Tekrarlanan her şey zihinde inanca dönüşür.   
• *Düşünceler ve duygular mıknatıstır. 
• 👤   💭evet
DÜŞÜNCELER+KELİMELER+DUYGU
=ENERJİ
• Şimdi; Şöyle ki bedenimizi bir radyo istasyonuna benzetirsek etrafımıza
sürekli bir yayın yapıyoruz ve frekans dalgaları yayıyoruz. 
• Bilim insanları her maddenin en küçük yapı taşı atom
dedikleri için, bizim bedenimizde bir madde dolayısıyla bedenimizde bir
frekanstan titreşimden enerjiden oluşmaktadır. Ve yaptığımız bu yayınlar
bizden evrene doğru salınım şeklinde yayılmaktadır. 
• Bilim insanları bize şunu söylüyor var olan enerji sistem de yok olmuyor
sadece bu enerjiyi dönüştürebiliyoruz. 
• Aklınıza eminim şu anda bu enerji yok olmuyorsa nereye gidiyor diye bir
soru işareti geliyor, 
• Şöyle ki bizden yayılan her düşünce kelime ve his bizden çıkıp enerji
olarak evrene gidiyor ve evet yanıtını alarak bize geri dönüyor. 
• Burada evrensel sistem bize şunu söylüyor, yaşantımız farkında olmadan
yaydığımız enerjinin bize geri dönüşen halidir. Fakat biz buraya bilinçli bir
şekilde müdahale edersek ve burada ki sistemi çok iyi algılayabilir idrak
edebilirsek, hayatımızı da arzu ettiğimiz yönde dönüştürebiliriz.
ÖNCELİKLE YAŞAMIMIZA EN ÇOK ETKİSİ OLAN BEYNİN 3 ANA
YAPISINI VE BURADA Kİ RADYO İSTASYONUNU İNCELEYELİM; 
Yine bilim insanları bize şunu söylüyor; Bedenimizde 3 tane sürekli yayın yapan radyo istasyonu var. Bunlar;
Düşünceler, Kelimeler ve Duygular.
Şimdi ben size bu 3 güçlü radyo istasyonunu, biraz daha detaylı anlatmak istiyorum.
ÖNCELİKLE YAŞAMIMIZA EN ÇOK ETKİSİ OLAN BEYNİN 3 ANA YAPISINI VE BURADA Kİ RADYO İSTASYONUNU
İNCELEYELİM; 
1.BİLİNÇALTI
GÖREVLERİ 
*%95 oranında insan yaşamını yönetir.
1.Sürüngen beyindir, beyin sapından oluşmaktadır.
2.İşlevleri; Dolaşım, sinir, boşaltım, hareket sistemi, sindirim, solunum sistemi gibi hayati fonksiyonların tümünü
yöneten bölümdür.
3. Stres durumlarında savaş kaç tepkisinin verildiği alandır. 
4. Görevi; Kişinin fiziksel olarak yaşamını devam ettirmek ve kişinin bütünlüğünü korumak üzeredir. 
5. Güvenli alan ilkesi ile hareket eder.
6. Tepkiseldir. Bencildir. Tekrarcıdır. Duygusaldır. Dürtü vermeyi sever.
7. Geçmiş ve gelecekte yaşar.
8.Tüm negatif duyguların saklandığı alandır.
Ve buradaki en önemli kavram ise bilinçaltının çalışma prensibidir. Bilinçaltımız anne karnından itibaren kod ve
programları almaya başlar ve onunda kendine has seviyeleri vardır. Bunlar;
Genetik DNA aktarımları
0-6 yaş kayıtları (öz seviye) 
Ruhsal seviye (6 yaş sonrası, kalp çakrası ve enerji alanımız)
Geçmiş seviye (kolektif bilinç ve birlik seviyesi)
• Düşünce, duygu, his ve inançlarımızın yaşamımız üzerinde
doğrudan etkisi vardır. Yaşam kalitemizi ve gerçekliğimizi bu
bireysel sistemlerimiz ve evrenden aldığımız olumlu olumsuz
düşünceler belirliyor diyebiliriz. 
• Günde zihnimizden 60 bin düşünce geçiyor, bu düşüncelerin %70 ise
geçmiş düşüncelerdir hatta neredeyse bir gün önceki
düşüncelerimiz diyebiliriz. Bu yüzden bilinçaltına aldığımız kodlar ve
bu kodlara uygun evrene yaydığımız frekanslar ve titreşimler çok
önemlidir. 
• Pişmanlıklar, kızgınlık, korkular, kaygılar, endişeler beyinde sürekli
yoğun enerji üretimine ve kaybına sebep olur, bu beyin için oldukça
yorucudur ve aynı zamanda zihinsel, ruhsal ve bedensel sağlıklı
olamama halidir. Zihin beden ve ruh bir bütünlüktür. Birindeki
bozulma tüm sistemin zarar görmesine sebep olur. 
• Üstelik zihnin %25 kısmı da sürekli gelecek ile kaygılar ve endişeler
üretiyor, %70’lik kısım ise geçmişte yaşıyor ve geriye ise sadece
%5’lik kısım kalıyor. Burada bilinçli kaldığımızı var sayarsak oldukça
az bir oran.
• İşte şimdi bizim burada ki görevimiz zihnimizin ve düşüncelerimiz
çalışma şeklini anlayarak, bunu kuantum alanına bilinçli bir şekilde
uyarlayarak daha farkındalıklı deneyimleri yaratmak olacak. 
• Örn; evren her dediğimizi bize ayna gibi yansıtıyor ve evet diyorsa, öncelikle burada temel
duygularımızı olan bakış açımızı bir kontrol etmeliyiz. Başlıca düşünce ve duygularımız;
• Yalnızlık, Parasızlık, Güvensizlik, Kaybetme, Değersizlik, Sevilmeme, Yetersizlik, Başarısızlık,
• Terk edilme, Değişim, Reddedilme, Hastalık, Saygı görmeme, beğenilmeme, aldatılma, incinme,
dışlanma korkusu vb. 
• 1 adım: Bunlar ve başkaları. Ne tür korkularınız varsa üzerinde düşünün bulun ve yazın, bunları
ortadan kaldırmanın ve bu tür deneyimleri kendinize çekmemenin tek yolu önce onları keşfetme ve
kabulden geçiyor.
• Aksi taktirde bilinç altınızdaki yanlış kodlanmış inançlar siz bilinçli bir şekilde müdahale etmeyinceye
kadar, yaşamınızın her alanında sizi sabote etmeye devam ederek kendi sistemini işletmeye,
olumsuz deneyimleri size doğru çekmeye devam edecektir. 
• Siz her zaman, sağlığı canlılığı bolluğu güzelliği seçiyorum demelisiniz, Pozitif hislerde kalmayı
deneyimlemeye çalışın. 
• Bilinçaltı sadece telkin ve afirmasyonlarla çalışır. Yani düzenli yapılan olumlamalara bir süre sonra
pozitif yönde cevap verir. Bu yüzden telkin ve olumlamalarda disiplin gösterip devamlılık sağlarsanız
yaşamınızı dönüştürmeye karar verdiğinizde, yaptığınız olumlamalar sizi bu güzel yolda güçlü şekilde
destekleyecektir.

• 2. Adım: bunları tek tek afirmasyonlar ile dönüştürme 3 ay düzenli yazın ve meditasyonları yapın.
•  Benim …………………. korkum var
•  Ben ……………………. korkumu kabul ediyorum Ben …………………… korkumu şu anda sevgiye
dönüştürmeye niyet ediyorum.
•  Ben ………………….. korkumu fark ettiğim için kendimi takdir ediyorum
•  Ben ………………….. korkumu seviyorum Ben ………………….. korkumu dönüştürdüğümü biliyor ve
inanıyorum 
• Ben ………………….. korkumu dönüştürdüğüm için şükrediyorum.
2. BİLİNÇ ÜSTÜ 
%5 oranında yaşam üzerinde etkisi vardır.
GÖREVLERİ
1.Anda kalmayı sever.
2.Fayda kazanma yapısını benimser.
3.Gerçekci yani rasyoneldir. 
4.Yenilik yapmayı sever. 
5.Ani tepki vermez değerlendirme yapar.
6.Kuantum alanı buraya uyumlanmalıdır.
 7.Farkındalık hali burada başlar ve gelişir.
8.Düzenli meditasyon yaptığınız taktirde bilinçli zihni daha çok kullanmanız gelişir. 
Ve buranın üzerinde durmak istiyorum, birçok yaratıcılık, birçok farkındalık hali bilinç
üstünüzde gerçekleşiyor. Yaşamınızı hangi alanda değiştirmek isterseniz isteyin bunu
sadece kontrolü bilinçaltınızdan alıp, yönetim gücünü bilinç üstünüzü verdiğinizde
yapabilirsiniz.  Çünkü bilinç üstü tam manasıyla farkında ve anda olma halidir. Yapılan
her eylemin, seçilen her kelimenin, hissedilen her duygunun değerlendirildiği, kişi
tarafından durumların gözlemlenildiği ve o farkındalık ile oluşan boşluğun, beyne
yaratıcılık yapması için sunulduğu bütünlük halidir. Bu yüzden gün içerisinde
olabildiğinde bilinç üstü seviyenizde kalmanız çok önemlidir. Burası tam olarak
kuantumun gücünden faydalanabileceğiniz kritik noktadır. Bunu bir tek bu alanda
gerçekleştirebilirsiniz.
 3. NEO KORTEKS
• Bizi diğer canlılardan ayıran insana özel kısımdır.
Bilinçli düşüncelerle hayatımızın yaratımını
geliştiren üst beynimizdir. 
• Birde beyin hücreleri yani düşüncenin yapı taşı
nöronlar, 
• Nöronlar, beyinin içerisinde düşüncelerin
kodların ve yeni davranış modellerinin
oluşturulduğu bağlantılardır. Başlıca görevi bilgi
transferini gerçekleştirmektir. Beyinin içindeki
dalga ve enerji boyutunu burası üretir. 
Beyin Dalgaları

•Beyin dalgaları ilk olarak Alman psikiyatrist Hans Berger


tarafından fark edildi. 1929 da bir makale yayımladı ve
insanların kafataslarına elektrotlar yerleştirerek gözlemlediği,
tekrarlayan akım dalgalarını tanımladı. Bu, dünyanın ilk
elektroenselogram (EEG) kaydı idi. Ama hiç kimse bunu
önemsemedi. Berger, kariyerinin çoğunu, ruhsal olayların
fizyolojik temellerini tanımlamaya çalışan tartışmalı bir
kişilikti. Berger’in keşfi arkadaşları tarafından çok yıllar sonra,
beyin aktivitelerine açılan bir pencere olarak kabul
edildi. Nöronlar, hücre içine ve dışına doğru olan iyon akışının
oluşturduğu elektriksel uyarımları kullanarak birbirleriyle
iletişim kurarlar. Ateşlenen tek bir nöron EEG elektrotları
tarafından fark edilemese de, bir grup nöron senkronize
şekilde tekrar tekrar ateşlendiğinde, beynin içinde yayılan
titreşimli elektriksel dalgalanmalar gözlemlenebilmektedir.
Beyin Dalgaları ve Kuantum
Ve 5 Temel Beyin Dalgası vardır;
Beta Dalgası, zihnin açık uyanık ve bilincin en yüksek çalıştığı halde devrededir. Hızlı seri ve
inişli çıkışlı dalgalardır. Dış faktörlerle fazlaca uyarıldığımızda beta dalgaları yayınlamaya
başlarız. Konuşma, duygu geçişleri, öğrenme sırasında burada oluruz. Gözlerimiz açıkken,
dinlerken, düşünürken, analiz ederken, problem çözerken, karar ve yargı verme durumun
etrafımızda olan biten bilgiyi işleme sırasında aktiftir. 
Alfa Dalgası; Rahatlayınca ve sakinleşince devreye girer. Frekansı düşüktür.
Burada denge, iç farkındalık, zihin beden ruh bağlantısı hakimdir. Gevşemiş zihin yapısında
görülen başlıca ritimdir. Alfa kişinin tamamen uykuya yakın bir halinde ortaya çıkar. Ruh
haline iyi gelir. Gözlerini kapatarak derin nefesler eşliğinde bu dalga boyutunu aktif
edebilirsiniz.
Theta Dalgası; Zihnimizde bilincin azaldığı hallerde ortaya çıkmaktadır. Frekansı çok
düşüktür. Uyanık olma ve uyku arasındaki durumu yansıtır. Bilinç yarı açık zihin yarı
uykuludur. Hipnozun yapıldığı seviyedir. Yarı trans halidir. Theta dalgaları, meditasyon, dua
ve ruhani farkındalık sırasında kuvvetlidir. Tüm iyileşmeler burada gerçekleşir ve bilinçaltına
doğrudan açılan kapıdır. 
Delta Dalgası; Zihnin uykuda ve derin meditasyonda olduğu haldir. Yaratıcık ve ilham için
en yararlı alandır. En düşük frekansa ve dalga boyutuna sahiptir. 
Ve Gama Dalgası; En yüksek hıza sahip dalgalardır. Günlük yaşamımızda kontrolsüz
enerjinin dışa vurduğu öfke, hız, saldırganlık, cinsellik ve cinnet geçirme anları ile ilgili
yüksek beyin aktivasyon fonksiyonlarını temsil eder. 
*Her şey de olduğu gibi sağlıklı yaşam için, beyin frekanslarının denge içinde olması
gerekiyor. 
Esasında burada da anlattığım gibi dalga ve enerji boyutundan başka bir şey değiliz. İşte
tam bu nokta da dalga boyutlarımızın kuantum alanı ile doğrudan bağlantısı vardır. 
Kelimelerin Gücü
Albert Einsteinın çok sevdiğim bir sözü vardır. 
Ağzınızdan çıkan cümleler ve beyninizden çıkan düşünceler tüm evreni gezip tekrar size
geri dönüyor. Bu yüzden konuşmalarınızı ve düşüncelerinizi iyi seçin ki; iyi şeyler sizi
bulsun.
Evrensel sistemde iyi veya kötü kavramı yoktur sadece bizim bakış açımıza göre,
kodladığımız, isimlendirdiğimiz olaylar kişiler ve durumlar vardır. Ve evrensel sistem de her
şey bizim bakış açımıza göre şekillenip yanıt buluyor. 
Örn; Allah seni kötü insanlardan korusun ifadesine bakalım; burada hem korunma hem de
kötü insanlarla karşılaşma isteği enerjisinin aynı anda olmasına ihtiyacımız var. Bunun yerine
cümleyi iyi ve güzel olasılıklarla karşılaşmaya niyet ediyorum diyerek dönüştürmemiz gerekir.
İşte kuantum bu olasılıklar dediğimiz dünyanın bütünüdür.
Yine Örn; Başka bir ifadeyi inceleyelim. Herhangi bir konuda, Bunu
başarmam imkansız dediğimizde, o başarmamız gereken şey bize oldukça ulaşılması zor ve
zahmetli olarak görünürken, Bunu yapmak zor olabilir, fakat en azından deneyebilirim.
Dediğimizde ise çok daha olumlu bir hava yaratmış ve kendimizi pozitif bir enerji frekansı
içine sokmuş oluyoruz. Yeni bir bakış açısı kazanıyor kendimizi çok daha rahat ve olumlu
hissediyoruz. 
Yaşamımızı %95 oranında bilinçaltı yönetiyor. Bilinçaltının bir diğer önemli özelliği ise; uzun
cümle kalıpları yerine kelimelere odaklanıyor olmasıdır ve yine bilinçaltı sadece şimdi ki
zamana odaklanıyor. Bunu bilmemiz kelimeleri seçerken önemli olacaktır.
Kullandığımız cümleleri , seçiyorum, izin veriyorum, serbest bırakıyorum, iptal ediyorum, hak
ediyorum, layığım gibi daha sağlıklı ifadeler kullanmaya özen göstererek dönüştürmenizi
öneriyorum, çünkü yüksek frekanslı enerjileri evrene yaymanız konusunda bu tutumunuz
size olumlu yönde destekleyecek ve o tür ihtimal olasılıkları harekete geçirmek için evren de
size karşılık verecektir.
Kullandığımız Dilin Bilinçaltına
Etkisi 
Kullandığımız dil derdimizi anlatmanın çok daha ötesinde bir öneme sahiptir. Kedinizle ilgili
bilinçaltınıza sağlam mesajlar verdiğiniz, kendinize güvendiğiniz ya da güvenmediğiniz eylem
adımları atabildiğiniz ya da hareket edemediğiniz, başarabildiğiniz ya da başaramadığınız ya da
içinde bulunduğunuz şartlar ve gelecek olasılıklar arasındaki farkı belirler. Sandığımızdan çok
daha önemlidir. 
Bilinçaltı bir kavramı isim olarak kaydettiğinde onu sabit değiştirilemez ve kalıcı olarak
sıfatlandırır. O kavrama ait farklı veriler girmeye çalışsanız dahi bunu dikkate almaz. 

Örn; Ben beceriksiz biriyim dediğiniz de bunu değişime kapalı ve sabit bir hale getiriyorsunuz.
Fakat sadece bu konuda beceriksiz davranmış olabilirim dediğinizde, beceriksizlik sizinle ilgili
değil o olayla o süreçle ilgilidir ve değişime açık hale gelir. Bu örnekleri daha iyi anlamanız için
biraz çoğaltmak istiyorum.
Örn, Ben aptalım, demek yerine sadece bu konuda aptallık yaptım.
Nasılsın dediklerinde, kötüyüm demek yerine sadece bu ara kötü şeyler yaşıyorum.
Ya da çok kötü yerine işlerim bir süredir kötü gidiyor.
Sorunlu bir ilişkim var yerine ilişkimde bir süredir sorunlar var. 
Annem çok hasta yerine annem bir süredir hastalığı geçiriyor ifadelerini seçmek gibi.
Buradaki amacımız konuyu isimleştirip değiştirilemez kabul görmüş bir halden çıkarıp, bunun
geçici bir süreç olduğunun bilgisini bilinçaltına kullandığımız kelime kalıpları ile anlatmaktır.
Bakın aslında aynı şeyleri ifade ediyor gibi gözüküyoruz, fakat süreci değiştirebilmenin mümkün
olduğu esasını kullanıp olaylara bakış açımızı daha kolay bir yoldan değiştiriyoruz.
Kalbin Gücü
• Duygular da çok güçlü enerji yayıyor, şöyle ki kalbin beyinden beş
bin kat daha fazla manyetik alanı var, bedenimizden etrafa yayılan
o manyetik enerji 8 metreye kadar yayılabiliyor, yine burada da
duygularımızı çok güçlü bir şekilde kullanmamız yönlendirmemiz
lazım. 
• Bu noktada bedendeki incelediğimiz bu 3 güçlü ana radyo
istasyonu dediğimiz alandan, çıkaracağımız sonuç ile;
• Aslında biz, ilişki, iş, sağlık ve evlilik olumlu olumsuz tüm
yaşadığımız olayların gerçekliğini bu 3 enerjisel alanda belirliyoruz,
düşünce kelime ve duygu formlarında; enerjisel frekans gönderip
ona uyumlanan cevaplar alıyoruz. Şimdi burada bir sıçrama
gerçekleştirerek kendine kendine işleyen bu biliçsiz sistemi, bilinçli
ve kontrollü bir hale çevirerek, müthiş olasılıkları kendimize
çekebileceğimizin farkına varmanızı istiyorum, ne kadar muhteşem
şeyler yaratabileceğinizi lütfen hayal edin. Öyleyse birlikte devamlı
işleyen bu bilinçsiz döngüyü bilince dönüştürme vaktidir.
Peki Bunu Nasıl Yapacağız,
• Şimdi bir şeyleri değiştirebilmek için öncelikle
kendimizi tanımamız gerekiyor. Korkularınız, davranış
biçimleriniz, endişeleriniz, durumlar ve olaylar
karşısında nasıl bir tepki veriyorsunuz bunun ne kadar
bilincindesiniz, işte bunu kavradığınızda, kendinizi
tanımaya başladığınızda hayatınızda değiştirilmesi
gereken olguları da fark etmiş olursunuz. 
• Öncelikle şunu bilmenizi isterim ki yaşamda birçok
deneyim ile karşılaşacaksınız, belki de bu eğitimden
sonra birçok güzel ihtimali yaşamınızda gerçek
kılacaksınız. Tüm bu güzel olasılıkların temeline
ulaşmak için bilinçaltınızın gizemli dünyasını keşfedip,
evrenle de aynı dili konuşmanız gerekiyor, sizin yaşam
dediğiniz bu yolculukta edinmeniz gereken en iyi iki
yol arkadaşınız bilinçaltınızın gücü ve evrenin desteği
olacaktır. Burada size önerim her zaman keşfetmeye,
öğrenmeye açık, istekli ve heyecanlı olmanızdır. Bu
bakış açısı sizin korkuyla başladığınız yolculukları,
cesaret ile bitirmenize sebep olacaktır.
Evrensel Yasalar 
• Kendiniz için yapabileceğiniz en güzel şey, mutluluğa,
berekete, huzura ve özgürlüğe giden yolda yürümeyi
seçmektir. Evrensel yasaları bildiğinizde kendinizi
enerjinin akışına bırakırsınız. Bunu yapabileceğiniz en
güzel alan kendinizi evrenin akışına bırakmaktır, aksi
taktirde akışın tersine doğru attığınız her adım size zorluk
çıkaracaktır. Gerçek şu ki zaten evrenin akışının dışına
çıkamayız. Bu akışın tersine hareket ettiğimiz her
defasında bulunduğumuz yere geri döneriz. Evrensel
yasalar onları bilenler için kolaylıklar sunar. Gemiler
denizin içinde akıntıya rağmen nasıl ilerliyorsa, evrensel
yasalarda kullanmayı bilene istediklerini verir. Birçok
evrensel yasalar bulunmaktadır. Bu yasalar evrenin
ihtiyacı olan sisteminin devam etmesini sağlar. Evrenin
temelinde yer çekimi ve manyetizma gibi fiziksel, üreme
ve ölüm gibi biyolojik yaşama ait, düşüncenin işleyiş
biçimi ile ilgili mental yasalar bulunmaktadır. Bilenen
evrensel yasalar ise çekim yasası, titreşim yasası, neden
sonuç yasası, şükran yasası, sevgi yasası, bütünsellik
yasası, hak yasası, evrim yasasından oluşur.
Zihinsel ve Evrensel Yasalar
ZİHİNSEL YASALAR
1- Sebep sonuç ilişkisi 
2- Bedensellik yasası 
 3- Beklenti yasası  
4- Bilişsel uyumsuzluk yasası 
5- Tersine dönme yasası 
6- Eylemsizlik yasası 
7- Israr yasası
1- Sebep Sonuç Yasası; Şu andaki bir sonucun oluşmasını sen
etkiledin. Şu anı geçmişte verdiğin bir karar, inançların ve
seçimlerin ve eylemlerin etkilemiştir. Gelecekte oluşabilecek
olasılıklardan birini de, şu an verdiğin kararlar ve inançların ile
oluşturuyorsun. Yani geleceğini sen şekillendiriyorsun. Özellikle
sorumluluğu üzerinden atmak isteyen insanlarda aksini
göstermek için uygulanır
ZİHİNSEL YASALAR

• 2- Bedensellik Yasası; Bir düşünce duyguyu beraberinde getirir. Ve duygular bedende


ifade bulur. Böylece bedenimiz düşüncelerimize göre duruş sergiler. Bunun tersi de
söz konusudur; beden duruşu da duygularımızı değiştirir. Bunun ışığında duygusal
olarak enerjimizin düştüğü zamanlarda, beden duruşumuzu değiştirerek
duygularımızı da değiştirebiliriz.. Omuzlarımızı kaldırdığımızda, dik durduğumuzda,
gözlerimizi yerden veya aşağıdan kaldırıp karşıya ve yukarıya baktığımızda enerjimiz
ve duygularımız da değişecektir. Deneyin… ;) 
• 3- Beklenti Yasası; Kişi algılarını hangi yönde açıyorsa, o yönde yanıt alır. Buna algıda
seçicilik diyoruz. İlgi alanınızla ilgili algınız artar, yani neyi görmek isterseniz onu
görürsünüz. Algılarımızı bakış açımızı olumlu tarafa döndürürsek, daha çok olumlu
bakış açısına geçmekle birlikte olumlu olayları hayatımıza çektiğimize de şahit
oluruz.. 
• ‘’Gözünün cevherini nerede eskittin. Beş duyunu nerelerde kullandın. ‘’ Mevlana
• 4- Bilişsel Uyumsuzluk Yasası; Fiziğin önemli bir kuralı üzerine kuruludur. Her hangi
bir cismi düşünelim; bir anda bir cismin kapladığı alanda / mekanda, aynı anda başka
bir cisim bulunamaz der.  Zihninizde de olumsuz bir düşünce varsa aynı anda olumlu
bir düşünce zihninizde yer edinemez. Tersi olarak da olumlu bir düşünceye sahipseniz
aynı anda zihninizde olumsuz bir düşünce yer alamaz. Olaylara olumlu açıdan
bakarsak olumsuz düşünceler barınamaz, bunu bir alışkanlığa dönüştürdüğümüzde
ise bir süre sonra bilinçsiz yeterli seviyeye taşınacağımızdan, olumlu düşünmek
zihninizin otomatik yaptığı bir işleme dönüşür. 
• "Dışarıdan güçlü görünüyor olabilirsin, ama savaşlar içeride kazanılır.“ Diyojen
ZİHİNSEL YASALAR
• 5-Tersine Dönme Yasası; Değiştirmek istediğiniz bir eylem ya da düşünce varsa
bunu gerçekleştirmek için yapılacak olan bir telkin mutlaka vardır.  Eylemler
düşünceler sonucunda oluşuyor, düşünceler yani tepkilerimiz de bilinçaltındaki
inancın sonucu oluşan duygudan beslenerek oluşur. Öyleyse değiştirmek
istediğimiz alışkanlık ya da eylem için, düşüncenin değişmesi için ona neden olan
bilinçaltı inancın değiştirilmesi gerekiyor.  Ancak sizler bilinçli ve sistematik olarak
yapacağınız afirmasyonlar ya da telkinler ile de benzer sonucu alabilir istediğiniz
değişimi sağlayabilirsiniz.  Aksi halde bilinçaltı ile anlaşma yapmadan yani
bilinçaltını ile işbirliğine varılmadan (bilinçaltı ile bilinçli zihni bir etmeden)
yapılacak değişim çabaları yetersiz kalacaktır.  Yani işbirliği yoksa asıl neden hala
var kalacağından eski alışkanlık ya da eyleme geri dönüş olacaktır. 
• 6- Eylemsizlik Yasası;  Bu da yine fiziğin bir kuralından temellenir. Duran bir cisim
durmak ister, hareket eden bir cisim de yine hareket etmeye devam etmek ister.
Dolayısıyla bir düşünceyi ya da bir eylemi değiştirmek için ona dışarıdan bilinçli bir
müdahale gerekir. Değişim kendi kendine olmaz.  Bununla birlikte değişime kapalı
olan birisi de değişmeyecektir. Ona dışarıdan bir müdahale gerekir; ya hayat ona
müdahale eder yani yaşadığı olaylar onda bu değişime doğru bir itilim sağlar, ya da
kişinin bilinç seviyesi üst düzey ise değişimi kendisi ister ve yeni bilgiye, gelişime ve
değişime açıktır. 
• 7- Israr Yasası; Eğer bir düşünceyi ve alışkanlığı değiştirmek istiyorsak ısrar gerekli,
hemen pes etmemeliyiz. Nöronlar arasındaki bağlantının güçlenmesi için tekrar
şart Ve uygulamalara ısrarla devam etmek zihinsel programlama için gereklidir. 
EVRENSEL YASALAR
• Bu yasalar güçlü enerjilerdir. Bizi kendilerine uydururlar. Bilsek de bilmesek
de, kabul etsek de etmesek de hayatımızı ve işleyişi etkileyen yasalardır. Bu
yasalar herkes için eşit ve herkes için geçerlidir, her zaman yürürlüktedir ve
her yerde geçerlidir. Evrenin kendi düzeni vardır ve bu yasalarla işleyiş
kazanır. Değiştirilemez, yok edilemezler. Tıpkı yerçekimi yasası gibi.
Kuantum Algılama Sistemi; düşün, iste, al şeklinde özetlenemez, gerçekten
işlerlik kazanması için isteklerimizin evrensel ilkeler ile uyumlu olması
şarttır. Bu yasaları 7 madede toplayabiliriz;
• 1- ÇEKİM YASASI 
• 2- NEDEN & SONUÇ YASASI 
• 3- ŞÜKRAN YASASI
•  4- SEVGİ YASASI 
• 5- BÜTÜNSELLİK YASASI 
• 6- HAK YASASI 
• 7- EVRİM YASASI 
E VR EN SE L Y A SA LA R

1- ÇEKİM YASASI : Benzer Benzeri Çeker. Çekim yasası, farkında olduğunuz ya da


olmadığınız bilinçli ya da bilinçaltı inançlarınızla paralel, düşüncelerinizle uyumlu bir
hayatı yarattığınızı söyler.  Algıda ve düşüncede neye odaklanırsanız onu kendinize
çekersiniz ve hayatınızda o durumu çoğaltırsınız. Ne düşündüğümüzü farkında olmak
düşüncelerimizi bilinçli olarak yöneteceğimiz farkındalığını da beraberinde getirir.
Sözlerimiz önce kendi bilinçaltı inançlarımızı kodluyor, sonra da kuantum alanını
kodlayarak dünyada inançlarımızla paralel gerçekliğimizi yaratıyor. Bu yüzden
hayatınızda olan her şey, içsel gerçekliğinizin yansımasıdır. 
Einstein, ‘’Eğer beynimizden çıkan düşünceleri takip edebilseydik, onların dünyayı
dolaşıp tekrar beynimize girdiklerini görebilirdik.’’ 
2- NEDEN & SONUÇ YASASI (Etki – Tepki Yasası):Dış dünyadan gelen bir uyaran,
algılardan geçerek beyne ulaşır.  Beyinden Bilinçaltına gönderilen sinyaller oradaki bir
duygu ile yorumlanır ve beyinde de bu duyguya uygun yanıt oluşturularak dışarıya tepki
verilir.Normalde etki dış dünyadan geliyor -tepki içsel olarak oluşturuluyor görünse de,
temelde bu döngünün diğer yüzü hayatımızı yönetir.  Yani her gün binlerce uyaran ile
duyar, görür, işitiriz ve hissederiz. Ancak dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi
görürüz.  Ancak beyin neye odaklanmışsa ya da inanmışsa, onu algıda seçicilikle daha
çok görür, seçer ve algılar. Ve beyinde verilen kararlar aslında bilinçaltındaki duyguların
etkisiyle oluşturulur.Siz evrene ne verirseniz evren de size onu verir. Siz hayattan ne
alırsanız hayatta sizden onu alır. ‘’İnsan ne ekerse onu biçer’’.  Bazen hayatın tepkisi
bizim hemen gözleyebileceğimiz zamandan daha uzun sürdüğünden, biz bunu
gözleyemeyiz. Bu yüzden aksini düşünebiliriz.  Ancak evrende her enerji başladığı
noktaya geri döner. 
EVRENSEL YASALAR

3- ŞÜKRAN YASASI: Var olan her durumda şükretmek, gerçekten inanmak, güvenmek demektir.
Şikayet, yakınma ve hayıflanma şükran duygusunun eksikliğinde oluşur.  Bu şekilde yaklaşım,
sahip olduğumuz şeylere şükretmekten dikkatimizi çeker ve sahip olmadığımız şeylere daha çok
odaklanmamızı sağlar. Ve Şikayet ettiğimiz her durum da ona odaklanıldığı için evrene verilmiş
bir emirdir ve EVET !  Her olumsuz deneyimin içinde gelişimimiz için dersler vardır. Ve biz
yakındıkça dersi göremeyiz ve benzer durumları çoğaltırız. Ders alınmadıkça dersler daha da zor
mesajlarla hayatımızda dikkatimizi çekmeye devam edecektir, ta ki biz dersi görene, öğrenene ve
şükredene kadar. Zorluklar, engeller sıçrama yapabilmemiz için basamaklardır aslında.
Düşünmemize, çözüm bulmamıza ve gelişmemize neden olur, bizi geliştirirler. Şükran
duyduğunuz şeylerin bir listesini yapın. Bu, sahip olduklarınızın değerini bildiğiniz anlamını taşır
ve daha fazlasını size çeker. Aynı zamanda bu uygulama enerjinizi yükseltecek, iyi
hissedeceksiniz. 
4- SEVGİ YASASI :Her şeyin ana maddesi sevgidir.  Her şey sevgiden yaratılmıştır. Sevgi evrendeki
en yüksek frekanslı enerjidir.  Sevgi dönüştürücüdür. Korku Sevginin yokluğudur. Korku savaşır.
Bir şeyi ittiğimizde, kabul etmediğimizde, onunla savaştığımızda onu yok edemeyiz, daha da
çoğaltırız.  Sevgi kabul ediştir, sevgi kucaklayıştır ve iyileştirici güçtür. Bir konuda değişim
istiyorsak onunla savaşmamalı, onu kabul etmeli ve kucaklamalıyız. Sevgi birlik bilincidir.
5- BÜTÜNSELLİK YASASI:Bütünlük ve Birlik İlkesi. Evrende her şey ayrı gibi görünse de bir Özden
kaynaklanmaktadır. Her şey BİR ve BÜTÜN dür. Havadaki bir partikülün havanın bir parçası
olduğu gibi insan da evrenin bir parçasıdır. Birbirinden etkilenir. Tek bir insanda bütün evrenin
bilgisi mevcuttur, ve bütün insanlık bir ailedir.  Bir insana verilen bir zarar bütün evrene
verilmiştir, yine bir insana yapılan bir fayda da bütüne yapılmış bir iyiliktir. Parçalar bütünü
oluşturur ve her biri birbiriyle iletişimde ve haberdardır. Okyanus evren, her bir damla onun
parçalarıysa, her bir parça okyanusun bilgisine sahiptir ve onun gücünü içinde taşır.  Evrensel ya
da ruhsal yasalara uymamak, onu inkar etmek, uzun vadede sorunlara ve acılara yol açar; başka
deyişle Hak ettiğimiz şeylere geç kavuşmamıza ya da asla kavuşamamamıza sebep olur. Bir
bütünün parçasısın, sen değişirsen bütün de değişir. 
EVRENSEL YASALAR
6- HAK İLKESİ:Hak ilkesi, denge unsurunun eylemle yanıt bulmasıdır. Bu yasayı bilmek
aynı zamanda bize evrenin sistemine güvenmeyi de sağlarken, olan her şeyi kabul
etmeyi, direnmemeyi sağlayacaktır. Daha önemlisi Affetmek için bize güç verecektir.
Bunun yanı sıra yaptıklarımız gibi, düşüncelerimizle hayatımıza çekmek istediklerimizi
planlarken de bu hak ilkesini hatırlamalıyız. İsteklerimiz kendimiz için iyiyken başkaları
için kötü amaç taşımamalıdır. Huzur içinde isterken, evrenin hak ilkesine uygunluğunu
da göz ününde bulundurmalıyız. Her enerji başladığı noktaya geri döner. Bunu
hatırlamalıyız. Kibir ve bencillik olumsuz enerjilerdir, evren bunu cezalandır / dengeler.
Bir başkası için kötü, kendimiz için iyi dileklerde bulunmak hak ilkesine aykırıdır. Biri
olumlu biri olumsuz düşünce, ikisi de bizim zihnimizden çıktığı için birbirini
nötürleştirecektir. Ve Olduğumuz yerde debelenir dururuz. 
‘’Evrensel amaçlar doğrultusunda olan bir amaç ahlakidir. Özel bir amaç için eylemde
bulunma gayriahlakidir.’’ Ralph Waldo Emerson
  Kendiniz için ne istiyor ve düşünüyorsanız, başkaları için de benzer olumlu
düşüncelere sahip olmanın hak ilkesiyle ilgisi vardır. 
‘’Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi, sen de başkalarına yapma.’’ Konfüçyüs 
7- EVRİM İLKESİ :Her şey kendi öz potansiyeline doğru gelişmek için bir itilime sahiptir.
Evrensel enerji ve evrensel yasalar da parçasının gelişip büyümesi yönünde onu
gelişime doğru sürükler. Evren değişim içindedir ve bu süreklidir. Değişime direnmek
akışta olmamak, evrenle uyumlu olmamak anlamına gelir. Her tohumun kendi öz
potansiyeline doğru gelişip büyümesi gibi, insan da kendi öz potansiyeline uygun
gelişme eğilimine sahiptir. Bu itki engellenemez ve/veya durdurulamaz. Her bireyin bir
yaşam amacı vardır. Tüm yaşam deneyimlerimiz de bu amaca uygun hizmet eder. 
Evrensel Yasalardan Faydalanmak
Gerçekten yaşamın içinde başarılı olan kişiler bu akışın bilincine sahip ve bu bilgiyi
hayatlarına yansıtan kişilerdir. Birçok başarılı insanların başarısı bize mucize gibi
görünmektedir onlar sadece, karanlıkta yolu bulmak için yıldızları izleyen, akıntının
yönünü bilen, rüzgarları takip eden denizciler gibi hedeflerini ulaşmak için gereken bilgi ve
işleyişi bir araya getiren kişilerdir. Günümüzde kişisel gelişim birçok kişi tarafından ilgi ile
takip edilmekte, birçok inzivalar, eğitimler, seminerler düzenlenmektedir. Birçok kitaplar
yazılıp okunmaktadır fakat buna rağmen sadece çok az az kişi yaşamında uzun vadeli bir
başarı ve dönüşüm gerçekleştirebilmiştir. Bu sayının aslında az olmasının ruhsal fiziksel ve
zihinsel birçok sebebi var, fakat en önemlisi herkesin kendi tekamül süresi ve algısı
dahilinde hayatı yaşıyor ve anlıyor olmasıdır. Esasında yaşamın üzerindeki tüm öğretilerin
temelinde yatan gerçek amaç sizi düşünsel esaretten kurtarıp, yaşamınızın farkındalığını
arttırmaktır. Yine aynı zaman da evrenle bir ahenk ve uyum içerisine girmenizi sağlamaktır.
Karşılaştığınız birçok öğreti ve bilgilerden zihniniz bulanmış olabilir burada izlemeniz
gereken en sağlıklı yol iç sesinizin bilgeliği olacaktır. İstediğiniz gelişimi ve idealinizdeki
hayatı yaratabilmek için dünyaya daha geniş bir açıdan bakmalısınız. Evrenin işleyişi
sonsuzluk ilkesine dayanır yani evrende herkese yetecek kadar sevgi, barış, bilgi, bolluk,
servet, başarı ve ihtiyacınız olan şey her ne ise onu karşılayacak güç vardır, burayı çok iyi
kavramanızı istiyorum. Dönüşümüzü gerçekleştirme yolunda eğitim boyunca sizi
aydınlatabilecek bilgiler vermeye özen gösterdim. Fakat bunların gerçekleşebilmesi için
öncelikle sizin hayat algınızın yeniden şekillenmesi gerekiyor çünkü gerçekliğimizi
algılarımız yaratır. Başarılı olabilmek ve istediklerinize ulaşabilmek için çok mücadele
etmeniz gerekir inancını yok etmelisiniz. 
Akışa ve onun getirdiği olasılıkları fark etme noktasına zihinsel olarak ulaşmalısınız. Hayat
böyle bir yer deyip geçmeyin. Evrende her şey sürekli bir değişim ve dönüşüm
içerisindedir. Sınırların dışındaki düşünce kalıplarına geçin, kendiniz için en iyi ihtimalleri
düşünün. Gelecekte değil şu an da yaratabilirim bilincini seçin. Dönüşümü mümkün kılan
en büyük öğreti budur. İşte bu yaratım bilinci sizin realitenizi yaratıp programı o yönde
çalıştıracaktır.
Yaratım Bilinci 
Bu bilgilerden sonra bilincimizi değiştirecek tohumların yaşamımızda kök saldığını artık
görebilmemiz mümkün, büyük değişimlerin büyük çabalar gerektirmediğini artık biliyorsunuz.
Kuantum düşünce tekniklerini uyguladığınızda değişim sadece mümkün değil, aslında kolay
da olacaktır. Burada sizi zorlayan her şey ağırlığını kaybeder. Burası tam olarak dünyanın
hemen her yerinde tıbbın açıklayamadığı, ölümcül hastalığı olan insanların mucizevi
iyileşmelerine şahit olduğumuz, hayalimizdeki her şeye adım adım
ulaştığımız, imkansız denilen o lüks evi aldığımız, asla yapmam değil dediğimiz başarıyı
mümkün kıldığımız bilincin oluşturduğu kuantum alanıdır. Bir diğer ismi ise sonsuz olasılıklar
kapısına açan anahtarın adıdır. Bu anahtarın ismi “Yaratım Bilinci”. 
Evren yaratım bilinci anlayışına ulaşılınca, bizim hayrımıza çalışan sistemi bilinç üstümüz ile
doğrudan bağlantıya geçirerek o enerjiyi ateşler, bu güç istediğimiz arzu ettiğimiz durumu
harekete geçirmek için çalışmayan başlar. Bu başlangıç evrende her şeyin mümkün olduğu
anlayışıdır. Basit bir dille anlatmak gerekirse mıknatıs gibi düşüncenize uygun benzer
durumları olayları ve kişileri kendimize çekmektir. Burada istediğiniz durum her ne ise ona
uygun bir tutum içine girmeniz çok önemlidir. Örn; çok başarılı biri olmak istiyorsanız. Başarılı
bir insan sizce nasıl davranır, nasıl kelimeler seçer, nasıl duygular hisseder, sabah nasıl uyanır,
gece nasıl uyur, enerjisini en çok hangi yönde kullanmaya odaklar bunları düşünmelisiniz.
Zaten o başarıya ulaşmış başarının kendisi sizmişsiniz gibi hareket etmelisiniz. Buradaki
amacımız başarı titreşimini evrene doğru enerjisel olarak yaymaktır. Böylece yasa gereği bu
titreşim size olumlu ve yüksek deneyimler getirecektir. Bu yasaya titreşim ve çekim yasası
denir. Bu noktada sadece bir uyarı yapmak istiyorum, bilinçaltınızın her ne kadar değişiminize
engel olan, yeni deneyimler için sizi zorlayan bir yapısı olsa da , yine aynı bilinçaltından yardım
talep ettiğinizde size ihtiyacınız olan iş birliği konusunda destek verecektir. Yani burada
olmadığınız biri gibi davranıp bilinçaltınızı kandırmayı amaçlamayacaksınız tam tersine
farkında olup bilinçaltımın, evrenin gücü ve desteği ile her şeyi başarabilirim inancını
benimseyeceksiniz. 
Yaratım İlkeleri
• İSTEMEK 
• KENDİNİ KABUL VE SEVMEK 
• EVRENSEL ZEKA İLE İŞBİRLİĞİ 
• HİZMET KİŞİSEL GERÇEKLİĞİNİZİ YARATMAK 
• MUTLULUK
• DUYGU KATILMIŞ OLUMLU DÜŞÜNCELER 
• İNANMAK 
• İMAJİNASYON 
• SÖZLER İLE KODLAMALR
• GÜVENLE BEKLEMEK (FIRSATLARI FARK EDİP)
• HAREKETE GEÇMEK = SONUÇ, GERÇEKLEŞECEKLERDİR! 
Yaratım İlkesi Öze Dönüş
Özsevgi; kendini olduğu gibi kabul edebilme, kendinle barışık olma halidir.  Her durumda
kişinin kendisini sevmesi ve hayatından memnun olmasıdır.  Kendini beğenmekten farklıdır.
Kendini beğenmiş kişi bencil olur, potansiyel olarak diğer insanlardan üstün olduğunu
düşünür.  Oysa kendini seven insan bencidir. Herkesle eşit ve bir olduğunu bilir, saygı duyar ve
kendisinin de değerli olduğunu bilir.  Hiçbir kişi, hiçbir güç insana, kendine duyduğu değer ve iç
onayı kadar güç veremez. Kendini küçümseyici düşünceler yerine kendinle ilgili yeni
düşünceler seç.  Bu kişi hata yapsa da değerli olduğunu bilir, hatalarından ders alıp düzeltme
çabasına girer. Dürüst ve onurlu bir yaşam seçer. Kendi gücüne güvenir. Kendini olduğu gibi
kabul eder ve sever; ve gelişmeye açıktır. 
Özdeğer; kendini sevilmeye ve değerli bulunmaya layık görmek, sevilmeyi hak ettiğini
yürekten hissetmektir. Birşeyler yaptığın için değil, sadece kendin olarak sevilmeye layık
olduğunu bilmektir. 
Özsaygı; kendine duyduğun saygı değerlilik ve yeterlilik duygusunun bileşimidir. Özsaygı için:
*Olumlu özelliklerine odaklan, olumsuz özelliklerini değişim çabası içinde ol. 
*Değerli olduğunu bil ve öyle davran. *Kendine ve başkalarına verdiğin sözleri tut. *Sözlerin
ve davranışların tutarlı olsun. *Disiplin geliştir(esneklikle, katı olmak anlamında değil).
*Geçmişi tamamla. *Temiz ol, kendine özen göster. *Kendini sev, takdir et. Başkalarını da
takdir et ve mutlu et
Öz Güven : Her şartta ve koşulda yapabileceğine sadece inanmak.
‘’Evrendeki her şey senin içindedir, her şeyi kendine sor.’’ Mevlana
 Esas öğretmen kalbiniz ve esas öğreti sizsiniz. Gerçeğinizi yaratın! Yapabileceğine inanmak,
kendi kendini gerçekleştiren bir kehanettir !
Ne İstediğinizi Belirleyin 
• Ne istediğinizi net bir şekilde belirleyin 
• Ne istediğinizden net olarak emin değilseniz, ne istemediğinizi bir kağıda yazın.
İstemediklerinizin zıttı, ne istediklerinizdir. Hayatınızda neyin eksikliğini yaşıyorsunuz? 
•  İsteklerinizi içinizden geldiğince, olur-olmaz düşüncesinde hapsolmadan ve kendinize sınır
koymadan yazın, belirleyin. 
• Bunları mümkün olduğunca net ve detaylı olarak açın. Temiz niyetle isteyin. 
• 1.Adım: Ne istediğini belirlemek
• 2.Adım: Eyleme geçmek 
• 3.Adım: Sonuçları gözlemlemek; Neden-sonuç ilişkisini hassasiyetle tartmak olumsuzluk
varsa 
• 4.Adım: Esneklik, o halde davranış değiştirmek. Ne istiyorsun, kişisel özelliklerin, 1 yıl sonra
nerde nasıl olmak istiyorsun, 5 yıl sonra, 10 yıl sonra. 
• Bunları yazın. Yazmak resmetmek, fotoğraflar bulup bir hayal defterine ya da panosuna
yapıştırmak işe yarayacaktır. 
•  İsteklerinizin pratiği için isterseniz önce kolay, küçük hedeflerden başlayın.
Gerçekleştiklerini görmek, sistemin işlediğine inancınızı teyit edecektir. 
• Ancak unutmayın, istediklerimize büyük, zor, kolay, mümkün. Diyen, zaman kıstası koyan
bizleriz. 
• Evren isteklerinizde küçük, büyük ayrımı yapmaz. 
•  Önemli olan bunları isterken ki istek gücünüz, ısrarınız ve enerjinizdir.
KİŞİSEL GERÇEKLİĞİNİZİ
YARATIN
•  1- Ne istediğinizi ve gerçek ihtiyaçlarınızı tespit
edin 
• 2- Titreşimi yükseltin 
• 3- İzin verin; inanın & güvenin 
• 4- Harekete geçin
• Bu hayata bir anlam katmak için buradasınız, bir
yaşam amacınız var. Kendinize inanın. 
• İhtiyaç duyduğunuz güce ve bilgiye zaten
sahipsiniz! ‘’Yasa insanların kalplerinde yazılıdır.’’
St. Augustine 
Kendi Gücüne İnan 
Kuantum alanı, uzay ve zamanın ötesinde görünmez bir bilgi ve
enerji alanıdır. Fiziksel ya da maddesel hiçbir şey orada mevcut
olmaz. Algılarınızla, algılayabileceğiniz herhangi bir şeyin
ötesindedir. Doğanın tüm kanunlarını bu birleşik enerji ve bilgi
alanı yönetiyor. 

DR JOE DİSPENZA
Yaşama bakış açışına önem verdiğim bu doktordan sevgiyle
bahsederek eğitimi tamamlamak istiyorum. 

Dr joe Dispenza Kimdir? 
Dr. Joe epigenetik , kuantum fiziği ve sinirbilim
araştırmacısıdır. Kayropaktik sinir sistemini düzenlemek amacıyla
omurga, kemik ve kaslara müdahale etme yöntemidir. Lisansüstü
eğitimi nöroloji, nörobilim , beyin işlevleri, hafıza oluşumu,
yaşlanma ve uzun yaşam konularını kapsamıştır. Aynı zamanda
JOE DİSPENZANIN KUANTUM SIÇRAMAS
DR. JOE 1986 yılında triatlon yarışı sırasında bisikletine bir arabanın çarpması sonucunda ağır bir
trafik kazası geçiriyor. Kaza sonucunda göğüs bölgesindeki 6 omurunda ve bel bölgesinde çok
ciddi denebilecek bir alanda kırıkları oluyor. Birbirinden farklı doktorlarla yapılan görüşmeler
sonucu hepsi Joe’ nin ameliyat olmazsa asla yürüyemeyeceğini söylüyor. Joe ise kendi yaptığı
değerlendirmeler sonucu ameliyat olmayı reddediyor ve bunu kendi zihninde çözmeye karar
veriyor. Bunun için günde tekrar tekrar omurgasının anotomik yapısına göre tamamen iyileştiğini,
zihninde tekrar yürüdüğünü ve özlediği tüm aktiviteleri yaptığını canlandırmaya başlıyor ve
kazadan 10 hafta sonra bedenine hiçbir cerrahi müdahale yapılmadan tekrar yürümeye başlıyor. 
Bu hikayeyi size anlatmamım nedeni, olasılıkların ve zihnin gücüne tanık olmanızdır. Eğer biz
bedenimize sadece düşünerek ve hayal ederek etki edebiliyorsak bu gücü hayatımızı değiştirmek
için de kullanabilir miyiz.?
İşte Joe bu sorunun cevabını kesinlikle evet olarak veriyor ve ekliyor bunu yapmanın en etkili
yolunun net bir niyetle odaklanarak meditasyon yapmak olduğunu söylüyor. Bunun sebebinin
bilinçaltının sadece tekrar yaparak programlanabilen yapısı nedeniyle yapılması gerektiğini ifade
ediyor. Net bir niyetin ve odaklı meditasyonun çok daha önemli olduğunu söylüyor. Kişinin niyeti
veya ulaşmak istediği hedefi neyse ona odaklanması ve bunu belirli bir disiplin içinde yapabilmesi
için günün belirli zamanlarında bunu deneyimlemeniz gerektiğini belirtiyor. En uygun zaman
dilimi uykudan hemen önce ve uyandıktan hemen sonradan, bunu sebebi ise beyin dalgalarını
işlerken bahsettiğim theta beyin dalgasının, en çok bu zaman dilimi içinde aktif olmasıdır. Burada
içsel bir disiplinin çok önemli olduğunu da yine vurgulamak isterim.
İyi çalışan bir beyin, iyi çalışan bir beden demektir. Beyin hayal edilen bu şeyleri gerçek olarak
algılayarak buna uygun sinirsel uyarımlar yapar.  Tüm beden   henüz gerçekleşmemiş bu güzel
geleceği o anda yaşamaya başlar. Yaşamaya başlamak tüm canlılığıyla zihindeki bu geleceği şu
anda deneyimlemek demektir. Yeni bir deneyim yaşadığında ona uygun koşulları kendine
çekeceğin kesindir. 
BEYNİN ÖNEMLİ BİR SIRRI

• Beynimiz 3 şeye çok duyarlıdır.


İMGELEME
(HAYAL)

TELKİN
HİSSETME
(OLUMLAMA)
(DUYGU)
BEYNİN ÖNEMLİ BİR

SIRRI
Bu bilimsel bir gerçektir. Beyin yaşanmış deneyim ve hayal edilen
arasındaki ayrımı yapamadığı için, o şeyi gerçekten etkili ve detaylı bir
şekilde hayal ettiğiniz zaman o şeyi yaşanmış kabul eder ve o şeyi
gerçekleştirmeniz için nörol ağlar arasında ateşleme yapar ve
size maxsimum katkıda bulunur. İsteğinizi hayal etmek arzu ettiğiniz
şeye ulaşmanızı güçlendirecektir.  
• Yani kısaca hedefe gitmeden önce zaten gitmiş gibi davranmalısınız. O
yüzden mutlaka hedeflerimizi ve hayallerimizi zihnimizde
canlandırmalıyız. Çekim yasasının olumlu gücünden de böylelikle
faydalanmış olup doğru frekans ve titreşime giden yolu keşfetmiş
oluruz. 
• Fakat buradaki en kritik nokta beynimizi bu arzunun olduğuna
olabileceğine inandırmaktır. Gerekli uyumu ve ahengi sağlamalısınız.
Terfi almak, araba almak, o kupayı kaldırmak, o evi almak, o sınavı
kazanmak her ne ise, bunu gerçekten yaşadığınızda kendinizi nasıl
hissedersiniz bunu hayal edin.
• Ve ayrıntıları ile tüm süreci belirleyin. Ve zihninizde yaşayın. İnanın
isteyin ve enerjiyi serbest bırakın.
• Ve bırakın beyniniz bunu gerçekleştirmek için tüm desteği size
sunsun.
Yaratımın 5 Çekim Enerjisi
1.Güven Enerjisi: Başarmanın ilk ve en önemli çekim enerjisi kendine
güvendir. İnsanlar başaramadıkları için değil. Kendine ve yeteneklerine
inanmadıkları için başarısız olurlar. 
2.Minnettarlık ve İyimserlik Enerjisi: Evrendeki herşeyin sizin için var
edildiğine dair güven duymak ve herşeye minnettarlık hissi ile
yaklaşmak. İnsanın titreşimini yükselten en yüce güç minnettarlıktır. Ve
bunu duygunun en yakın arkadaşı iyimserliktir. Herşeyin iyi ve güzel
sonuçalanacağına dair olumlu tahminlerde bulunmak bu duyguya
girmektir. Bu sizi dinamik ve heyecanlı tutar. Canlı bir enerjisi vardır.
3.Amaç Enerjisi: Dünyadaki varlık nedeniniz sorgulamak ile başlayan
bir süreçtir. Kim olmak istiyorsun, hayallerin ne, kendini nerede ve nasıl
görmek istiyorsun. Bunu belirlemek size her gün daha anlamlı
uyanmak için sebepler sunacaktır.
4.Şimdinin Gücü: Şimdiki anın enerjisi mükemmel bir manyetik
enerjiye sahiptir. Güç her zaman şimdiki anın içindedir. Kuantumda
sıçrama yaratabileceğiniz tek andır. Çekim gücü çok yüksektir.
5.Hak Ettiğine İnanmak: Durun düşünün ve fark edin. Herşeyin sizin
için var edildiğini bilmek . Mutluluğu, huzuru, sağlığı, aşkı, saygıyı,
görülmeyi, sevilmeyi tüm duyguları yaşamak ve varlık içinde bir hayat
sürmek aklınıza ne geliyorsa sadece hakediyorum ve layığım deyin.
Kuantum Sıçraması 21 Adım
Kuantum sıçraması kavramı, 1913'te Danimarkalı fizikçi Niels Bohr'un elektronların atom
çekirdeği etrafında sadece enerji düzeyi denen bölgelerde daireler çizerek döndüğünü ileri
sürmesiyle ortaya çıktı. Bir elektronun bulunduğu orbitalden, yörüngeden, enerji verilerek bir
üst enerji orbitale yörüngeye geçmesine Kuantum Sıçraması denir. Elektronlar, kuantum adı
verilen bir enerji paketini emerek veya yayarak, bir seviyeden diğerine atlarlar veya inerler.
Parçacıklar herhangi bir seviyede bulunabilir, ancak asla iki seviyenin arasında olamazlar. Bu
düşünceye göre, kuantum sıçramaları anlık ve rastgele gerçekleşir.  Kuantum sıçramalarda atom
enerji alır veya enerji salınımı yapar.

1. İstemek/ Niyet Etmek 11.Olumsuz kök 12.Hedefe odaklı


14.Alternatifler
inançalrı pasifize eylemler ve planlar 13.Disiplinli Olmak
2.Karar Vermek belirlemek
etmek yapmak
3.Detaylandırmak
4.Olucağına İnanmak
5.Hak ettiğine İnanmak 18.Frekansını
6.Eyleme Geçmek 15.Kendini taktir 16.Bilinçaltı ile iş 17.Sezgisel yükselticek kişiler ve
etmek birliği yapmak gücünüzü keşfetmek ortamlarda
7.Motive Olmak bulunmak
8.Fırsatları araştırmak
9.İmgelemek
10.Olmuş gibi davranmak 19.Nasıl olucağını 20.Güven 21.Teşekkür edip
sorgulamamak enerjisinde kalmak sonuca güvenmek
KUANTUM YARATIM SİSTEMİ AKTİVASYONU 
VE ARZU ETTİĞİNİZ İDEALİNİZE ULAŞMAK İÇİN GEREKLİ ADIMALAR;
1.GERÇEKÇİ VE DOĞRU HEDEFLER BELİRLEYİN (tek bir hayale odaklanın enerjiniz bölünmesin)
2.HAYALİNİZİ NET BİR ŞEKİLDE CANLANDIR (zihninizde günde en az 3 kez 5 dakika canlandırın)
3.ZAMAN BELİRLE (…. Şu tarihe kadar o arabayı almaya niyet ediyorum)
4.ŞÜKRAN DEFTERİ (gün sonunda en az 10 tane teşekkür edecek bir şeyler bul minnet hali içinde
kal)
5.HAYAL PANOSU BELİRLE (gelecekte olmak istediğin halini her gün göreceğin şekilde bir yere as)
6.GELECEKTEN KENDİNE BİR MEKTUP YAZ (hayallerini gerçekleştirmiş biri olarak her şeyi başardığın
keyifli olduğun bir hissin içine gir ve gelecekten şu an ki haline vazgeçmemesi konusunda destek
ver)
7.KENDİNE BİR ÇEK YAZ CÜZDANINA KOY (yaşam da ne kadar paraya ve bolluğa ihtiyacın varsa bunu
miktar olarak belirle ve cüzdanına koy)
8.DÜZENLİ MEDİTASYON YAP (uyumadan hemen önce ve uyandıktan hemen sonra en az 10 dakika)
8.BAŞARI ANINI TEKRAR TEKRAR YAŞAYIN (başarı kelimesine odaklanın gün içerisinde bu kelimeyi
sık sık tekrarlayın)
9.NEGATİF OLAY VE İNSANLARDAN KAÇININ (size pozitif hisler uyandıran kişiler ve olaylar ile iletişim
kurup zaman geçirin titreşimsel alanınızı yükseltecektir)
10.POTANSİYALİNİZİ ORTAYA ÇIKARIN (performans ve eylem odaklı olun)
11.ÖZ SEVGİ GELİŞTİRİN (öz sevgi, öz saygı, öz değer, öz güven geliştirin layığım ve hak ediyorum
düşüncelerini benimseyin)
12.KENDİNİZE İNANIN (hayatın tek bir yasası vardır oda inanç yasasıdır, kendinize %100 güvenin ve
yaşamınızın sorumluluğunu alın)
DOĞA ÜSTÜ YETİLER
Tarihten günümüze metafizik hep kapalı kapılar ardında kalmıştır. Belli bir elit kısım dışında bu bilgiler gün
ışığına çıkmamış, çıkarılmamıştır. Ama ne kadar saklanmaya çalışsa da, günümüze kadar bu kadim ve ezoterik
bilgelik taşınmış hatta modern bilimin inceleme alanı dahi olmuştur.
Mısır, Yunanistan, Anadolu ve bazı kadim uygarlıklarda bulunan inisiyasyon merkezleri, kişinin kendini
bilmesini ve içindeki tüm tanrısal potansiyeli çıkarması üzerine eğitimler vermekteydi. Mısır’da bu süreç iki
şekilde sağlanıyordu; İsis inisiyasyonu (küçük sırlar, arcana minor) ve Osiris inisiyasyonu (Büyük
sırlar, arcana major).
Köken olarak Mısır’dan sonra diğer kültürlerde de bu inisiyasyon süreçleri devam etmiş, yüzyıllarca bilgelerin
yetişmesine vesile olmuştur. Ancak materyalist çağlara giriş ve bu merkezlerin tek tek yok olmasıyla bu
bilgiler gizlenmiş, bilimden uzaklaşmış hatta felsefeden bile çekilip alınmıştır.
Aynı şekilde birçok kültürde bunlara dair örnekler ve deneyimler mevcuttur. Hint aiçvaryaları bize kendi
ruhsal güçlerimiz hakkında bilgi vermektedir. ‘Aiçvarya’, bir insanın sahip olduğu halde kullanmasını
bilemediği yeteneklerini öğretme bilimidir.
Hint Aiçvaryalar’ı 7 bölüm halindedir.
1. Amma: Düşünce gücüyle maddeleri ufaltıp büyütebilmek. Maddeler üzerinde çeşitli etkilerde bulunmak.
(Telekinezi)
2. Lghima: Cisimleri hafifletmek ve havada durdurabilmek.(Levitasyon)
3. Prapte: Zaman sınırlarını aşarak, çeşitli yerlere ulaşmak ve düşünce nakli.(Astral seyahat ve telepati)
4. Prakamya: İrade yolu ile gaz, sıvı ve katı cisimler arasından geçmek.
5. İçitritva: Maddelerin özelliklerini değiştirme.(simya)
6. Sohtart: Kendi bedenine ikinci bir ruh sokabilmek.(Medyomluk)
7. Atartvaç: Görünmez olabilmek.(Demateryalizasyon)
Parapsikoloji
• Kuantum fiziğinin bu olguları tekrar gündeme getirmesinden önce,
hızla yükselişe geçmiş bir bilimdalı (Bazı bilim adamları tarafından
hala bilim dalı olarak kabul edilmez) bu yetileri ve ruhumuzun
sınırlarını araştırmaya başlamıştır. Bu bilim dalı Parapsikoloji’dir.
• Parapsikoloji terimi, para ve psikoloji olmak üzere iki kısımdan
oluşmuştur. Bu terimin anlamı “psikoloji ötesi”dir. Yani psikolojinin
alanına girmeyen olağan üstü psikolojik deneyimleri kapsar. Bu isim
ilk kez 1920’de Dr. J. B. Rhine tarafından, Fransız psikolog
Emil Boirac’ın tabirinden uyarlanmıştır.
• Psişik yetileri konu alan kuruluşlar 1882’lerden başlamıştır. 1934 de
Dr. Rhine tarafından hızlandırılmıştır. Parapsikoloji, kişilerin ruhsal
yetilerini konu alan, düşünce enerjisinin gücünü araştıran bir bilim
dalıdır.
• Parapsikoloji araştırma merkezleri bulunan ülkeler: Başta Rusya,
ABD olmak üzere Japonya, İngiltere, Çin, Hollanda, Almanya, Fransa,
Portekiz, İsviçre
• Parapsikoloji araştırma laboratuarları bulunan ülkeler: ABD,
Almanya, Japonya, İskoçya, Fransa, İtalya
Parapsikoloji kuruşlarının incelediği bazı dallar
şunlardır:
Duyu Dışı Algılama (ESP):Telepati,  • Beden enerji merkez
Durugörü (klervoyans) ve alanları;Çakralar ve auralar Enerji
Önsezi
bedenleri 
Rüyada ESP • Kirlian fotoğrafçılığı 
Hipnoz ve hipnoz altında ESP, • Biyokozmik enerji ve psikotronik bilim 
Hayvanlarda ESP
• Geller etkisi Şuurlu beden kontrolleri
Duruişiti
Psikometri • Değişik şuur halleri (ASC)
Psikokinezi (PK);Telekinezi • Tekinsiz ev fenomeni
Bitkilerde Parapsikoloji
• Kendiliğinden psikokinezi
Levitasyon
Işınlanma (teleportasyon) • Düşünce fotoğrafçılığı
Paranormal şifacılık ve cerrahi • Gözsüz görüş
Paranormal teşhis ve otoskopi
• Radyestezi ve radyonik bilim
Alteraskopi, telemnezi
Gezici durugörü
• Telkinbilim
Astral seyahat • Psişik arkeoloji
• Geçmişin bilinmesi
Doğa Üstü Yetiler
• Telekinezi, parapsikoloji bilim dalının incelediği önemli bir psişik güçtür.
Telekinezi, düşünce gücünü yoğunlaştırarak canlı veya cansız maddeler
üzerinde etkiler yapabilme gücüne denir. Kelime anlamı olarak, tele;
“uzak, uzaktan” anlamına gelen Yunanca bir sözcüktür. Kinezi ise
“hareket” demektir. Yani kelime anlamı olarak “uzaktan hareket”
anlamını gelir.
• Hz.İsa , Mevlana, Hallacı Mansur bu yetiye sahip kişilerdi.

• İlginç bir deney:


• 7 Nisan 1968 tarihli Moscow Komsomolets gazetesinin Psi Fenomeni
başlıklı yazısında, Sovyetlerin ünlü psikokinezi medyumu
Bayan Mikhailova’ nın ve belki de tüm psikokinezi medyumlarının
gerçekleştirdikleri en enteresan deney anlatılmaktadır, bu deney, bilim
adamları tarafından filme alınmıştır.
• Bilim adamları Bn. Mikhailova’ nın iki metre kadar ötesinde duran bir
cam akvaryumun içerisindeki tuzlu eriyiğin içerisine çiğ bir yumurta
kırmışlardı ve Bn. Mikhailova, kameraların ve tanıkların önünde bu
yumurtanın beyazını sarısından ayırmış, daha sonra da tekrar bir araya
getirmişti. Bu deney literatürlere, o zamana dek yapılmış en enteresan
deney olarak geçti.
Levitasyon
• Levitasyon yine düşünce gücüyle fiziki bir etki olmaksızın nesneleri
hafifletip havaya uçurma ve havada durdurma gücüne verilen
isimdir. Telekinezi özelliğinizi geliştirdikten
sonra levitasyon yeteneğinizi de alıştırmalarla
güçlendirebilirsiniz. Levitasyon çalışmaları tek kişiyle de yapılabilir
ama telekinezide olduğu gibi grupla daha çok başarı elde edilebilir.
• İsa Peygamber: Hz.İsa’nın gösterdiği levitasyon örneklerinden en
ünlüsü su üstünde yürmesidir. 
• Mevlana: Mevlana levitasyon konusunda da karşımıza çıkmaktadır.
• Rabia ve Basralı Hasan “Allah dostu” olarak da tabir edilen
ünlü sufi ve evliyalardır.Levitasyon yetileri vardır.
• Joseph of Cupertino: 17. yyda yaşamış bu aziz keşişin
de levite olabildiğine dair güçlü bir inanç vardır. Bİr mistik olan Aziz
Joseph’in ruhsal başka yetenekleri de olduğu söylenmektedir.
• Duyular dışı algılama (ESP)
• Duyular dışı algılama, parapsikolojinin konusuna ilk dahil olan yetile
rdir. Bunlara kısaca “altıncı hisler”
de denir. Beş duyumuzun dışında kullandığımız diğer algılama yetile
rimizdir.
• Telepati
• Telepati, kelime kullanmadan düşünce iletişimidir. Telepati iki etkile
şimle açıklanır; Verici ve alıcı. Alıcılar, düşünceleri rahatlıkla alabilm
ekte yani düşünceleri okuyabilmektedir, Vericiler ise düşünceleri na
kledebilmektedir.
• Bazı ilkel kabilelerinde telepatiyle anlaştığı bilinmektedir.
Buna en bilinen örnek Aborjin Kabilesidir. Avustralya yerlisi olan Ab
orjinler, düşünce yoluyla irtibata girmektedirler.
Bunun iyi tarafı yaşanan duyguların, algılanan resimlerin, işitilen ses
lerin yani sözcüklerle aktarmaya gücümüzün olmadığı tüm algıları a
ktarabilmemizdir.
Bu yüzden Aborjin felsefesinde iletişim düşünsel olarak yani telepa
tiyle olur. Ses ise şifa vermek ve ayin yapmak içindir. Yine bazı felsef
eler telepatinin evrensel bir iletişim dili olduğunda ısrarcıdır.
Durugörü
• Gelecek, şimdi veya geçmişte bir olayı oradaymış gibi görebilme
yetisidir. Halk arasında, üçüncü göz diye bilinir. Aynı zamanda görsel
olarak imgeler almak, rüyaların netliği de buna
bağlıdır. Durugörü yetimiz geliştiğinde vizyonlar (görüler) almaya
başlarız. Vizyonların anlamı gözümüzü kapadığımız gördüğümüz
semboller, şekiller veya olaylardır.
• Durugörünün ilk kademelerinde gözlerimizi kapadığımızda renk ve
enerji tayfları görmeye başlarız. Daha sonra bu yetimiz geliştikçe yerini
sembolik ifadelere (mesela bir kelebek, bir şömine veya bir yarasa gibi)
bırakmakta, daha da ilerledikçe artık olaylar, yerler net olarak
görülebilmektedir.
• Durugörü yetimiz geliştiğinde vizyon almanın dışında, enerji alanları
(auralar) görülebilmekte, rüyalar netleşmekte ve haberci rüya sayısı
artmaktadır. Öte yandan normal gözün göremediği frekanstaki
varlıkları durugörüyle görmek mümkündür. Alın çakrasıyla doğrudan
bağlantısı vardır.
• Uzaktan görme ve gezici durugörü tanımları da yine durugörü içerisinde
yer alır. Mesafe olmaksızın, uzakta ki bir yeri oradaymış gibi görme yetisi
olarak tanımlanır. Özellikle ABD istihbaratının bunun üzerinde ciddi
çalışmalar yapmakta olduğu bilinmektedir.
Duruişiti
Durugörüde alınan bilgi ve semboller nasıl görselse, duruişitie de alınan
ruhsal bilgi işitseldir. Bu yeti gelişmeye başladığında önce kulakta
çınlamalar olmakta sonra uğuldamalar artmakta ve ardından sesler
duyulmaktadır. Bu yetinin gelişmesiyle uzaktan sesler alınabilmekte,
rehber varlıklar duyulabilmektedir. Pek yaygın olmayan bu yeti özellikle
işitsel yönü kuvvetli insanlarda mevcuttur. Ayrıca normal kulakların
duyamadığı frekanstaki bazı varlıkların seslerini bu yolla duymak
mümkündür. Kulak çakralarıyla bağlantısı vardır.
Durubiliş
Durubiliş, ani alınan bilgilerdir. Durugörü ve duruişiti de görsel ve işitsel
olarak alınan bilgiler, durubilişte aniden bilgi şeklinde alınmaktadır.
Bunu yapan kişilerin genel tabirleri şudur “Nasıl bilmiyorum ama
sadece biliyorum.” Bu da duruişiti gibi pek yaygın olmamakla beraber
özellikle zihinsel kişilerde sık olmaktadır. Bazı yazılan önemli ve değerli
eserlerin bu yolla yazıldığı öne sürülmektedir. Taç çakrayla bağlantısı
vardır.
Durusezi
Halk arasında kalp gözü diye bilinen olguludur. Olacak bir olayı ya da
olmuş olanı hissetmektir. Kişi nedenini bilmediği şeyleri hissetmeye
başlar. Bazen bu hisler aniden beliren duygular şeklindedir. Bu seziler
diğerlerine göre daha yaygındır. Kalp çakrasıyla bağlantısı vardır.
Önsezi
• Olacak bir olayı önceden sezmek anlamına gelmektedir. Günlük
hayatta en çok kullandığımız yetilerimizdendir. Bazı noktalarda
telepatiyle karıştırılabilmektedir. Mesela telefon kulübesinin
yanından geçerken telefonun çalacağını hissettik ve telefon çaldı.
Bu önsezidir. Eğer telefon kulübesinin yanından geçerken “Şu kişi
bizi arayabilir.” Diye içimizden geçirseydik bu telepati sınıfına
girecektir.
     Rüyada ESP
• Rüyalar, yüzyıllardır büyük bir gizemi barındırıyor. Geleceği
görenler, geçmişten bilgi alanlar, başka alemlerden bahsedenler,
derin rüyalar yada bilinçaltının bize verdiği mesajlar. Eski alimler
rüyaların başka bir aleme ait olduğunu ve gayba dair bilgi
içerdiklerinden bahsedeler.
      Hipnoz ve hipnoz altında ESP
• Yüksek düzeyde telkin aracılığı ile ASC’ nin yani bilinçli uyku
halinin oluşması. Bu durumda hipnoz yapan kişi, sujeye
telepatik olarak mesaj göndermekte ve suje bu mesajları
alabilmektedir. Hipnoz altında duyular dışı algılamaların
açılımında büyük bir artış gözlemlenmiştir. Bu da
parapsikolojinin merak uyandıran dallarından biridir.
Psikometri

• Psikometri özellikle psişik arkeoloji de kullanılan


bir yetidir. Bir cisme dokunarak o cismin geçmişi
ve cisimle ilgili bilgileri (kullanan kişi, kullanan
kişinin hayatı ve anıları ya da cismin başına
gelenleri) alma yetisidir. Bu vizyonsal olduğu gibi
hissetme olarak da alınabilir. Psikometriyi deneyen
bir kişinin kendi ağzından deneyimini aktarmak
istiyorum:
Hayvanlarda ESP 
Parapsikoloji sadece insanların değil, hayvanlarında parapskilojik yetilerini araştırmaktadır. Bazı
hayvanların doğa içerisinde tuhaf yetileri vardır. Mesela kedi ve kedigillerin auraları gördükleri
bilinmektedir. Aynı zamanda kediler birçok alemde yolculuk edebilen hayvanlardır. Bunlar dışında
köpeklerin olacakları hissetmesi yada sahiplerine gelecek bir musibeti kendi üstlerine çekebilme
yetileri vardır.
Öte yandan yunusların aşırı güçlü iletişim şekli ve terapi özelliği taşıyan sesleri hala incelenmektedir.
Bazı yapılan deneylerde yılanların bulunduğu kafeslere, astral seyahatle geziler yapılmış ve yılanların
aşırı derecede huysuzlaşarak astral seyahat yapanları hissettiği tespit edilmiştir. Bunların dışında
düşünce okuyabildiği söylenen bazı hayvanların yetileri de inceleme alanı içerisinde ki bazı özelliklere
ör
Bu konuyla ilgili Hürriyet gazetesinin 29.07.2000 tarihli gazetesinden bir haberi aktarmak istiyorum;
“Kedi ve köpeklerde psikolojik güç var!” – Kasım CİNDEMİR /WASHINGTON
Harvard Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Rupert Sheldrake, kedi ve köpeklerin inanılmaz
derecede, olağanüstü psikolojik güçlere sahip olduğunu ileri sürdü. Prof. Sheldrake, bu güçlerin
”sevginin ötesinde bir güç” olduğunu belirtti.

Prof. Sheldrake, kaleme aldığı ”Dogs That Know When Their Owners Ave Comming Home” adlı kitapta,


kedi ve köpekler ile sahipleri arasında sevginin de ötesinde bir güç, bir tür telepati bulunuyor.
Prof. Sheldrake, sahibi ile hayvan arasında ”morfik frekanslar” bulunduğunu belirtiyor.
Prof. Sheldrake’e göre, tamamen psikolojik bir bağ olan bu durum, sonsuz uzaklıkları da
kapsıyor. Rupert Sheldrake, kitabında tam 200 ayrı örnekle tezini kanıtlamaya çalışıyor. Bu örneklerden
bazıları şunlar:
Altı Ay sonra Bulundu
Güney Carolina’dan Arizona’ya taşınmakta olan Matt Dixon, Teksas’ta mola için durduğunda köpeği
Harry’yi kaybetti. Dixon ve ailesi, Arizona’ya yerleştikten 6 ay sonra, bir Alman çoban köpeği olan
Harry’yi yeni evlerinin kapısında beklerken buldular.
Geleceği gören kedi
Nashville’de yaşayan Melinda Willis, kedisi Ruthie’nin bir sabah işe gitmesini
engellemek için elinden gelen her şeyi denediğini anlattı. Melinda, her sabah
işine otobüsle gidiyordu.
Melinda Willis, o gün kedisi Ruthie’nin engellemesi nedeniyle otobüsü kaçırdı.
Bayan Willis, kısa süre sonra kaçırdığı otobüsün korkunç bir kaza yaptığını
dehşetle öğrendi. Bayan Willis, otobüsü kaçırmasa ya ölecek ya da ağır
yaralanacaktı.
Yangını Haber Verdi
Pittsburgh’da yaşayan Mary Watson, bir sabah saat 03.00’te kedisi Limbo
tarafından uyandırıldı. Limbo, Bayan Watson’ın uyumasına izin vermiyordu.
Bayan Watson, kedisine kızıp azarlarken bitişikteki apartman dairesinde yangın
çıktığını fark etti. Limbo, sayesinde bir facia önlendi.
Huzursuz Kedi Walter
Tulsa yakınlarında yaşayan Jennifer Barton, kedisi Walter’ın kapalı olan
televizyon setinin önünde sinirli bir şekilde dönüp durduğunu gördü. Walter,
garip sesler de çıkarıyordu. Jennifer Barton, meraklanarak televizyonu açtı.
Televizyondan hortum alarmı veriliyordu. Barton, kedisi Walter’ı kucağına
alarak hemen evin bodrumuna indi. 20 dakika sonra çok büyük bir hortum, evi
yerle bir etti. Jennifer Barton ve kedisi Walter’a hiçbir şey olmadı.
Bitkilerde parapsikoloji

• Bitkilerin telepati yapabildiği gibi teorilerin


dışında halusinojen ve şamanik amaçlarla
kullanılan bitkileri de incelemektedir. Bazı
bitkilerin astral seyahat yapmayı yada duyular dışı
algılamaları güçlendirdiği bilinmektedir.
Genelde şamanik amaçla kullanılan bu bitkilerin
inceleme alanı da yine parapsikolojinin içerisine
dahil edilmiştir.
Işınlanma (Teleportasyon , Apor )
• Bu alan parapsikoloji de en az incelenen alanlardan biridir. Çünkü bu alanla ilgili bilgi
oldukça sınırlıdır. Eski Osmanlıda “tayyi mekan” ismi verilen bir yetidir. Tayyi mekan üç
sınıfa ayrılır. Birincisi astral düzlemde yapılan ruh tayyi mekanı, ikincisi ise mekanlar
arasında yapılan fizik tayyi mekanı, üçüncüsü ise rüyalar aleminde yapıldığı
söylenen nefs tayyi mekanı.​
• Birçok ermişin tayyi mekan yaptığı bilinmektedir. Bu yetinin üst düzey yeti olduğu,
ermişlerin madde ötesine geçebildiği bilinmektedir. Bu yüzden tayyi mekan yapan kişi
sayısı oldukça azdır.​
• Fiziksel tayyi mekanın var olduğu söylenegelse de bilim hala buna tam açıklık
getirememiştir. Akla en uygun olanı boyutsal yolculuktur. Tasavvufta bahsedilen
kerametlerden olan fiziksel tayyi mekanda mesafeler dürülür ve zaman kısalır.​
• Üç boyutlu realitede yaşayan bizler dördüncü boyutlu sisteme bedensel olarak geçiş
yaptığımızda daha süptil bir ortama geçmiş olacağız. Daha süptil ortamın anlamı ise bu
ortamda zaman ve mesafe ile yani madde ile daha rahat oynayabilme anlamına
gelmektedir.​
• Tayyi mekan dışında apor olayı da buna dahildir. Apor fenomeni bir nesnenin bir anda
belirmesi ya da bir anda yok olmasıdır. Bazı bedensiz varlık fenomenlerinde sıkça
rastlanan bu olgu insanlar tarafından hep merak edilmiştir. Bazı
kişiler apor yapabildiklerini iddia etse de tam olarak kanıtlanmamıştır. Eski kadim bilgeler
ve şamanlar tarafından çok yapılmış aynı zamanda ermişlerin kerametleri ve
peygamberlerin mucizeleri arasında apor olayı çok geçmektedir.​
• Bu keramet ve mucizeler hep insanın tanrısallığını göstermek için yapılagelmiş yetilerdir.
O’na ulaşma yani kendimizi bilme yolunda bir adım daha atmamızı, insanlığın sınırlarını
göstermek üzerine bir kılavuz olmuştur.
Paranormal (Psişik)
şifacılık ve cerrahi 
Normalin ötesinde ki şifa teknikleri ve cerrahi yöntemleri de
parapsikolojinin ilgi alanı içerisine girmektedir. Bazı vakalarda normal
ötesi cerrahi operasyonlar gerçekleştirilmiştir. Bunlar hiç yara izi
olmadan düşünce enerjisi ile ya da rehber varlıklar yardımıyla yapılan
cerrahilerdir.
Onun yanı sıra reiki ya da kişinin kendi enerjisiyle yaptığı şifa süreci de
bu ilgili alanına girmektedir. Parapsikolojide, şifa enerjisini ölçen
aletler yapılmıştır, böylelikle gerçek şifacılar ile sahte şifacıları ayırt
edebilmektedir.
Paranormal teşhis ve otoskopi , alteraskopi , telemnezi
Paranormal teşhis, bazı insanların hastalara baktığı anda hastalıklarını
görmesi, sorunun neden kaynaklandığını hissetmesi ve ona göre
teşhis koymasıdır. Buna dair bazı vakalar meydana gelmiş, bazı
kişilerin hastalıkları görebildikleri iddia edilmiştir.
Otoskopi,
astral bedeni görmek veya birinin bedenine bakarak, bedenin
 dışında farklı bir görüntü görebilmek, Alteraskopide ise sujen
in (bu psişik güce sahip kişinin) diğer bir kimsenin bedeninde 
olup biten şeyleri görmesi ve anlamasını ifade eder.
Süje bu esnada o kişinin vücutundaki bozuklukları, hasarları t
esbit ederek bunları açıklar.
Yani kişi kendi vücudunun işleyişini (organlarını, hastalıklarını)
 görebiliyorsa bu otoskopi, eğer başkalarının da bedenlerinin 
işleyişlerini, organlarını görebiliyorsa buna alteraskopi ismi ve
rilir.

Telemnezi ise şifacının, hastanın yerine kendini koyması ve bi
r nevi telepatik bilgi olarak hastalığı teşhis etmesidir. Alman şi
facısı Dr. Kurt Trampler bu teşhis metodunu şöyle açıklıyor:
“Hastayı düşünüyor ve kendimi onun içindeymiş gibi hissetm
eye çalışıyorum.
Bu zihni tavrı takındıktan sonra hastanın rahatsızlıklarını kend
i organizmamda hissetmeye başlıyorum. Ağrısını, hastalıkları
nı hissediyorum ve hastalığın merkezini tespit ediyorum.”
Reiki şifa terapileri sırasında (özellikle uzaktan gönderimde) b
azen bu tarz bir yetinin ortaya çıktığını görebiliyoruz,
Reiki uygulayan, kişinin hastalığını kendi vücunda daha az bir 
ağrı veya acı ile hissedebilmektedir.
Astral seyahat
• Astral seyahat, ruhun bedenden ayrılıp astral
düzelemde yolculuk etmesidir. Yapılan astral
seyahat denemelerinde ruh ile beden arasında
gümüş renginde veya ışık şeklinde kordon
gözlemlenmiştir. Bu şekilde bedene bağla bağlı
olan ruhun astral düzlemde yolculuk etmesini
konu edinen bir fenomendir. Kimisinin iddiasına
göre yolculuk eden ruh değil, o sırada
oluşturduğumuz enerji bedene bilincimizin
yerleşmesidir. Haliyle bu bir tür bilinç
yolculuğudur diyenler de vardır.
Enerji bedenleri

• Fizik bedenimiz dışında aurayı da oluşan yedi kat


bedenlerimizdir. Bunlar Esiri beden (alt esiri unsur),
duygu bedeni (alt duygusal unsur), mantal beden
(alt zihinsel unsur), astral beden, esiri kalıp (fiziksel
unsur), göksel beden (duygusal unsur)
ve Ketherik bedendir (zihinsel unsur). Esiri, duygu
ve mantal bedenler fizik
düzlemiyle , astral beden astral düzlemle (köprü),
göksel ve kehterik bedenler ise ruhsal düzleme
aittir.
Enerji bedenleri
Esiri katman enerji ve madde arasında ki bir katmandır. Açık mavi renkten griye doğru
gözlemlenebilir. Bedenin hemen üzerini kapsayan bedendir. Fiziksel dokularla bağlantı
içerisindedir.
Duygu bedeni hislerle bağlantılı olarak çalışır ve esiri bedenden sonra gelir. Kabaca, fizik
bedenin dış çizgilerini izler. Esiri bedenden daha sıvımsı (daha süptil) bir yapısı vardır ve
birebir fizik beden gibi değildir. Daha çok, akıcı hareketleri olan ince malzemeden oluşmuş
bulutlar gibidir.
Üçüncü katman mantal bedendir. Bu, duygu bedenin ötesine uzanır ve daha ince
maddeden oluşur, bu katman düşünce ve zihinsel işlemlerle ilişkilidir. Düşünce formlarımız
bu katmandadır.
Astral düzey (dördüncü katman) ise şekilsizdir. Aşk olayının etki ettiği
katmandır. Astral düzey insanların birbirleriyle etkileşimlerinin ve bağlarının gerçekleştiği
düzeydir.
Esiri Kalıp bedeni ise beşinci katmandır. Bu katman fiziksel düzlemde mevcut olan tüm
formları, bir şablon ya da kalıp halinde içerir.
Göksel beden altıncı katmandır. Burası ruhsal coşkuyu ve etkiyi hissettiğimiz alandır. Ruhsal
sevginin alındığı beden burasıdır. Tüm evren ile bağlantımızı anladığımız “varlık” noktasına
vardığımızda, var olan her şeyin bünyesinde ki sevgiyi, tanrısallığı gördüğümüzde, ışığın
farkına varıp, ışıkla bir olduğumuzda ve birlik bilincine ulaştığımızda
şuurumuz auranın altıncı düzeyine ulaşmıştır demektir.
Ketherik kalıp (kozal beden) yedinci ve son bedendir. Şuur
düzeyimizi auranın yedinci katmananıa kadar genişlettiğimiz zaman, tanrısal nitelikler ile
bir olduğumuzu anlarız. Kişinin o anki enkarnasyonu ile ilişkili tüm aurik bedenleri
içermektedir. Bütün auraları bir arada tutan kalıp katmandır.
Kirlian fotoğrafçılığı
Kirlian fotoğrafçılığı, yüksek voltajlı, yüksek frekanslı, düşük
amperli elektrik alanına dayalı aygıtlarla canlı nesnelerden
yayılan birtakım biyolojik ışınımları fotoğrafik olarak
saptamayı amaçlayan elektrografik fotoğrafçılık tekniğine
verilen addır. Kirlian fotoğrafcılığı ile auralar ve enerji
alanları üzerine daha detaylı araştırmalar yapılabilmiştir. İlk
olarak Rus mühendis Semyon Davidovich Kirlian (1898-
1980) ve eşi Valentina Khrisanova Kirlian tarafından
geliştirilmiştir.
Biyokozmik enerji ve psikotronik bilim
Psikotronik, çek araştırmacılarının “parapsikoloji” terimi
yerine kullandıkları, uzaktan güç aktarıma dayalı bir
terimdir. İnsan psişesinin gösterdiği normal dışı
(paranormal) olaylarda ortaya çıkan psişik, biyolojik ve
fiziksel bilgilerin aracılığı ile canlı ve cansızlar dünyasını
yöneten yasaların bilimin ışığında ortaya
çıkartılmasıdır. Vril adı verilen enerjinin çeşitli
aletlerle nakedilmesi ve aktif naklini inceleyen daldır.
• Şuurlu beden kontrolleri
• Vücuttaki herhangi bir bölgedeki ısıyı artırma,azaltma, kalp atışlarını kont
rol etme vb gibi bedendeki normal
de kontrol edilemeyen işlevleri kontrol etme yeteneği. Özellikle Tibetli us
taların kendi vücutları üzerinde ki hakimiyetleri bilinmektedir. Meditatif 
haller ile acıyı yok edebilmekte, kontrol edemeyen işlevleri kontrol edebi
lmektedirler.
• Değişik şuur halleri(ASC)
• Bilincin uyku sırasında yada uyanıkken normal ortamda ki farklılığını tanı
mlar. Hipnoz,
trans, ekstazi, saykodelik meditatif durumlarda meydana çıkar. Özellikle 
uyku ile uyanıklık arasında ki şuur, en rahat parapsikolojik fenomenlerin 
yaşandığı aralıktır.
Astral seyahat, durugörü, duruişiti ve benzeri duyular dışı algılamar en ç
ok bu aralıkta meydana gelmektedir.
Bu değişik şuur hallerini inceleyen daldır.
• Tekinsiz ev fenomeni
• Bazı evlerde tuhaf olayların olduğunu hepimiz işitmişizdir. Kendiliğinden 
oluşan telekinetik etkiler bulunan evlere, tekinsiz ev fenomeni denmektir
. Spiritüalistlere göre bu fenomenin ana kaynağı, evde bulunan bedensiz 
varlıklardır.
Daha önce orada yaşamış bir kişinin, travmatik ölümüyle, kapana sıkışmı
ş ruh kendini telekinetik etkiler meydana getirerek göstermeye çalışır.
Düşünce fotoğrafçılığı
• Bu yeti insanın sınırlarını zorlayan psişik
güçlerden biri. Şu ana kadar
sadece Ted Serios tarafından başarılabilmiş ve
tarihe geçmiştir. (Aşağıda resmi mevcut) Fotoğraf
filmleri üzerinde, paranormal yetilerin
kullanılmasıyla, görüntüler oluşturmak veya
zihinsel imaj tekniğidir. İnsan beyni, yoğun
konsantrasyonla çeşitli şiddetler imajlar ve fikirler
yayınlayabilir. Bu konsantrasyonun film şeritleri
üzerine odaklanarak, imajinasyon enerjisinin şerit
üzerinde çeşitli fiziksel ve kimyasal değişimler
yaratması mümkündür.
Gözsüz görüş (Dermo-
optik)
• Son yapılarn araştırmalar, sadece gözle değil aynı zamanda derimizle de
görebileceğimizi göstermiştir. Japonya’da bu tür yetilere sahip olduğu belirlenen
çocuklar özel eğitime alınmaktadır. Özellikle derimizle, dokunarak görme işlemidir.
• Dokunarak yazı, renk ve şekillerin algılanabilmesi üzerinde uzun zaman
araştırmalarda bulunmuş ve çalışmalarını 1920’de yayımladığı yapıtında duyurmuş
olan Fransız fizyolog ve yazar Jules Romains bu yeteneğin çalışmayla
geliştirilebildiğini ve yalnızca el parmaklarla değil, yüz, göğüs ve ense kısmındaki
deriyle de uygulanabildiğini açıklamıştır.
• Rus bilimcileri 1960’larda, dermo-optik duyarlığın gözün algılama kapasitesini
aştığını, kızıl-ötesi (enfraruj) ışınları algılamada (karanlıkta ve ışık geçirmez
plakaların arka tarafını algılamada) da geçerli olduğunu saptadıklarını
açıklamışlardır.
• Günümüzde bu paranormal algılamayı açıklamak üzere başlıca iki parapsikolojik
varsayım bulunmaktadır:
• Birinci açıklama; bu paranormal fenomende, sonar aygıtlarının işleme sistemini
andırır tarzda, bedenden yayılan ve nesnelerde yansıyıp geri dönen partiküller ya
da kızıl-ötesi ışınlar yoluyla algılama söz konusudur. İkincisi ise; bu paranormal
fenomende, elektromanyetik enerjilerin bedende ki akapunktur meridyenlerinin
enerji noktalarıyla etkileşimi yoluyla algılama sözkonusudur .
Radyestezi ve radyonik
bilim
• Radyeztezi hiçbir mekanik alet kullanılmadan bir ortamda ki
enerjiyi algılama ve buna bağlı olarak su kaynağı, hazine veya yer
altı madenlerini bulabilme yetisidir. Bunda tek bir sopa veya
sarkaç yetmektedir. Özellikle ucuna kuvars bağlanmış sarkaçlar bu
konuda daha çok tercih edilmektedir. Radyonik ise yaşayan
organizmalardaki radyasyonun, ışımanın algılanmasıdır.
• Radyonik ve radyestezi birçok alanda kullanılabilmekte ve herkese
farklı çağrışımlar yapmaktadır. Sarçakla su, petrol veya altın
aramak, bir damla kan veya saç örneğinden hastalıkları teşhis
etmek ve nesnelerin yaydığı süptil ışınımları tespit etmek bunların
arasındadır. Yani radyonik, eşyalardan yayılan gerçek ya
da hissedilebilri ışınlmları tespit edebilen çeşitli aletler ve araçlar
kullanmak suretiyle eşyaların yapısını ve niteliğini inceleme bili
olarak ele alınabilir.
Telkin bilim
• Telkinde amaç bilinçaltına bir takım emirler vermektir. Bilinçaltına iletilen hemen hemen
her emir çok kısa sürede fiziğe yansır ve verilen emir bilinçaltı tarafından derhal yerine
getirilir. Her insan telkin alır ve telkin verir. Çünkü hepimizin bilinçaltı aynı şekilde çalışır.
Bir telkini almaya en müsait durum gevşeme halidir. Çünkü bu durumdayken telkinlerin
bilinçaltına ulaşması daha kolaydır.
• Günlük yaşamımızda bilinçaltına sürekli telkinler yollandığı gibi bizde farkına varmadan
sürekli telkinde bulunuruz. Ama bu emirler direk bilinçaltına gitmediği için %100 etki
etmez. Bu emirler önce bilince gidip belli bir oranda süzüldükten sonra bilinçaltına
gittikleri için direk etkide bulunmaz. Hatta bu etki hiç meydana da gelmeyebilir.
• Dışarıdan ve kendi kendimize yaptığımız telkinlerin bilinçaltına gitmesini sağlayan en
önemli etken, o emrin birçok kez tekrar edilmesidir. Uyanıkken bilinçaltına telkin
yollamanın başka yolları da vardır. Bunların bir kısmını bazı reklamcılar kullanmışlardır.
• Bu amaçla yurtdışında yapılan bir Cola reklamını birçoğumuz duymuşuzdur.
Sinemalarda gösterilen reklam filminde gözün göremeyeceği kadar kısa bir sürede
“Coca Cola İçiniz.” Telkini görüntülü olarak verilmiştir. Ancak filmin beş dakika arasında,
seyircilerin coca cola tüketiminde büyük bir artış gösterdikleri tespit edilmiştir. Daha
sonra bu tekniğin reklamlarda kullanımı yasaklanmıştır.
• Bilinçaltı hepimiz için çok önemlidir. Haliyle bilinçaltını tekrar programlamanın sırrı
telkindedir.
Psişik Arkeoloji
• Psikometri, duru görü ve önsezi gibi psişik yetileri kullanarak
yapılan arkeoloji çalışmaları. Duyular dışı algılamalar ve
radyestezi- radyonik bilim ile kazı yapılacak alanların tespit
edilmesi, elde edilen tarihi eserlerin psikometri ile net
geçmişlerinin keşfedilmesi, arkeolojik kazı yapılacak alanın psişik
olarak taranması gibi konuları içeren inceleme alanıdır.
• Bu bahsettiğimiz yetilerimiz hepimizin tanrısal yetileridir. Bunlar
kendimizi bilme yolunda bir adım daha atmamızı sağlayan
araçlardır. Ruhsal yeteneklerin tamamını kullanmak temel amaç
değil ama en önemli araçlardır. Bunlar sayesinde yolumuzu
kestirebilir, görüşümüzü ve farkındalığımızı arttırarak, ruhumuzu
yükseltebiliriz. En önemli yeti, tekamül etmektir. Bunlar tekamül
sırasında kullanacağımız araçlardır. Mutlaka bunla sınırlı değildir
ruhumuzu. Bahsedilen ve araştırılan nice parapsikolojik
fenomenin ötesini barındırdığı kesindir. Kuran’ ın dediği gibi; ne
gökler ne yerler ne de dağlar bu emaneti kabul etmemiştir. Bunu
ancak insan kabul etmiştir. Bu da bize bir kere daha ne
denli sınırsız olduğumuzu düşünme fırsatı vermektedir.
Ho’ oponopono – Hadim Hawaii Bilgelik Öğretisi

• Günümüzde bireysel bir meditasyon çalışması olarak dünya


çapında bir üne sahip olan Ho’ oponopono, esasında Huna adı
verilen kadim Hawaii öğretisinin bir parçasıdır ve kökleri binlerce
yıl öncesine hatta yaygın bir görüşe göre Atlantis ve Lemuria’ya
kadar uzanan bir ritüeldir. “Hu” bilgi demektir, “na” ise bilgelik
demektir ve bu kadim öğretinin koruyucuları “Kahuna” adı verilen
şamanlardır, yani Huna bilgeleri/uzmanları.
• Dünya üzerinde adeta bir cennet tasviri olan Hawaii, kendi halkı
tarafından “Aloha diyarı” yani “Sevgi diyarı” olarak
adlandırılmaktadır. “Aloha” kelimesi Huna öğretisinin ve Ho’ 
oponopono ritüellerinin temelini oluşturur. Karşımızdaki insana
“Aloha” dediğimizde “Senin içindeki ve benim içimdeki ilahiyi
görüyorum.” demiş oluyoruz, tıpkı “Namaste” kelimesi gibi.
Herkesin ve her şeyin bir olduğunu anlatan bir başka öz ifade
daha!
Ho’ oponopono –
Hadim Hawaii Bilgelik Öğretisi
•Ho’ oponopono ise “Doğru olanı yapmak/doğru hâle getirmek” şeklinde tercüme
edilebilir.
Amacı ikilikleri aşıp birliğe varmak, Yaradanla olan bağları onarmak ve güçlendirmek,
kişinin iç ve dış dünyalarının uyumunu sağlamak, böylelikle hem kişiye hem de ait
olduğu topluluğa huzur ve şifa getirmektir. Ho’ oponopono zihni, duyguları, ruhu,
bedeni ve karmayı her türlü korkudan, kuşkudan, yıkıcı ilişki kalıplarından, baskılayıcı
dogmalardan arındırarak baştan aşağı bir dönüşüm yaşamamıza yardımcı olur.
•Hew Len ve Joe Vitale tarafından bireysel bir meditasyon çalışması hâline getirilerek
dünyaya tanıtılmıştır. Bu şifa ve arınma öğretisi dört basit cümle üzerine kurulur: Özür
dilemek, Af dilemek, Sevgiyi dile getirmek, Teşekkür etmek. Bu dört eylemi yapmak
kimilerine göre oldukça zor görünür, ama aslında öyle değildir. Bu teknik ile kendimizle
ve evrendeki her varlıkla uyum içerisinde yaşamanın anahtarı olan bazı temel nitelikleri
bir alışkanlık haline getirebiliriz. Dahası, zihnimizi ve karmamızı negatif olaylardan-
kişilerden-düşüncelerden arındırarak daha olumlu ve daha güzel şeylere hayatımızda
yer açabiliriz. Ho’ oponopono hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz Joe Vitale
ve Dr. Ihaleakala Hew Len’in “Zero Limit” kitabını okuyabilirsiniz.
“Yaşamın amacı her an Sevmeyi yeniden sağlamaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için,
kişinin yaşamının şu anki halinden %100 kendisinin sorumlu olduğunu bilmesi gerekir.
Yaşamını an be an yaratanın kendi düşünceleri olduğunu görmesi gerekir. Sorun
insanlar, yerler ve durumlar değildir, daha ziyade onlar hakkındaki düşüncelerdir.
“Dışarıda bir yerde” diye bir şeyin olmadığını anlaması gerekir.”  ~Dr. İhaleakala Hew
Len
Ho’ oponopono – Hadim
Hawaii Bilgelik Öğretisi
•Değişime hayatımızda yer açmak için öncelikle
sorumluluk almayı öğrenmemiz gerekir:
• Fiziki evren düşüncelerimin bir ürünüdür.
• Eğer düşüncelerim olumsuza odaklıysa sevgisiz ve
negatif bir fiziksel gerçeklik yaratırım.
• Eğer düşüncelerim olumluya odaklıysa sevgi dolu
ve pozitif bir fiziksel gerçeklik yaratırım.
• Şu anda ne yaşıyorsam %100 ben sorumluyum.
• Ho’ oponopono öğretisine göre gerçekliğimizi,
ânımızı şifalandırmak için düşüncelerimize hayat
veren anılarımızı şifalandırmalıyız. Bu anılar kimi
zaman çocukluğumuzdan gelir, kimi zaman da
önceki nesillerden bize miras kalır. Her iki durumda
da onları şifalandırarak olumsuz etkilerini silmek
mümkündür, böylece düşüncelere yer açabilir ve
yeni bir gerçeklik yaratabiliriz.
Ho’oponopono – Hadim
Hawaii Bilgelik Öğretisi
Joe Vitale’nin  Dr.Ihaleakala Hew Len’den öğrenerek Zero Limit
kitabında anlattığı şekliyle aktarıyorum.
Bildiğin en güçlü şifadır ve en güçlü temizleme aracıdır. 
seni seviyorum
özür dilerim
lütfen beni affet
teşekkür ederim
cümlelerinden oluşur. Uygulamada çok kolay ve kısa sürede de
sonuç veriyor.
Hayatındaki herhangi bir şeyi değiştirmek istediğinde bakacağın tek
bir yer var: kendi için. 2 yıl önce, Hawaii’de, bir koğuş dolusu akıl
JOE VİTALE hastası suçluyu onları hiç görmeden tedavi eden bir terapist
29 Aralık 1953 (67 yaşında) olduğunu duymuştum. Terapist, hastaların dosyalarını incelemiş ve
Nil, Ohio , ABD sonrasında kendisinin bu kişilerin hastalıklarını nasıl yarattığını
RUHSAL ÖĞRETMEN VE YAZAR görmek için kendi içine bakmış. Kendisi geliştikçe, hastalar da
THE SECRET FİLMİNDE YER ALMIŞTIR gelişme göstermiş. 
HO’OPONOPONO TEKNİĞİ
Birçok akıl hastasını iyileştiren Hawaiili terapist bana sorumluluğun ne demek olduğu konusunda
yeni bir bakış açısı kazandırdı. Adı Dr. Ihaleakala Hew Len. İlk telefon görüşmemiz yaklaşık bir
saat sürdü. Ona hikayenin tamamını bana anlatıp anlatamayacağını sordum. Bunun üzerine Len
Hawaii Eyalet Hastanesi’nde dört sene boyunca çalıştığını söyledi. Ve hikayesini anlattı.
Akıl hastası suçluların bulunduğu koğuş oldukça tehlikeliymiş. Terapistler bir ay içinde istifa
ediyorlarmış. Hastane personeli sıkça hastalık izni alıyormuş ya da istifa ediyormuş. Hastalar
tarafından saldırıya uğrama korkusundan dolayı, koğuşta sırtlarını duvara çevirerek
yürüyorlarmış. Kısacası burası yaşamak, çalışmak ya da ziyaret etmek için hoş bir yer değilmiş.
Dr. Len bana hastaları hiç görmediğini anlattı. Ofisinde oturup hastaların dosyalarını incelemiş.
Hastaların dosyalarına bakarken kendi üzerinde çalışmış. Ve kendi üzerinde çalıştıkça hastalar
iyileşmeye başlamış.
“Birkaç ay sonra, daha önceden ellerli kelepçeli dolaşan hastalara serbestçe dolaşmaları için izin
verilmeye başlandı,” dedi bana. “Ağır ilaç tedavilerine maruz kalan hastalar ilaç tedavilerini
bıraktılar. Serbest bırakılmaları konusunda hiç ihtimal olmayanlar serbest kaldı.” Şaşkınlık
içindeydim…
“Sadece bu kadar değil,” diye devam etti. “Ve personel işe gelmekten hoşlanmaya başladı. İşe
gelmeme ve sıkça olan işten ayrılmalar bitti. Personel ihtiyaçtan daha fazla sayıda olmaya
başladı, çünkü hastalar serbest bırakılıyordu. Personelin yapacak bir işi kalmamıştı. Bugün, bu
koğuş kapalı.”
Ve işte en önemli soru: “Bu insanların değişimine sebep olacak ne yaptın?” dedim
Dr. Ihaleakala Hew Len
UZMAN KLİNİK PSİKOLOG “Onları yaratan kendi parçamı iyileştirdim sadece,” dedi. Anlamadım…
Dr. Len hayatından sorumlu olmanın, hayatındaki her şeyden sorumlu olmak olduğunu söyledi -
aslında basit, çünkü her şey senin hayatında oluyor. Tam manasıyla, tüm dünya senin yaratımın.
HO’OPONOPONO
TEKNİĞİ
• Ve öyleyse bu sizin için nasıl işe yarayabilir ?
• Hayatınızda olduğunu bildiğiniz bir sorunu ve sınırlamayı,
değiştirmek istediğiniz bir şeyi düşünün. Hatta değiştirmek
istediğiniz başka birini veya silmek istediğiniz bir sorun olabilir.
• Bunlardan birini hemen seçin ve başlayın.
• Özür dilerim bu etkiyi oluşturduğumu bilmiyordum, bu süreci fark
etmemiştim.
• Lütfen beni bağışlayın, ne yaptığımı bilmediğim için üzgünüm, bu
sorunu oluşturduğumun farkında olmadığım için lütfen beni affet.
• Sorunun çözümü için teşekkür ederim. Teşekkür ederim Yaratıcım
yüksek akla teşekkür ederim. Bu sorunu çözmem de yardım ettiği
için evrene teşekkür ederim.
• Ve son olarak ilahi kaynakla bağlantı kurmak için seni seviyorum
deyin.
• Bu ifadeler ilahi enerjinin kaynağı ile bağlantı kurmaya yöneliktir.
• Ho’oponopono öğretisinin kökenine dair bilgilerin, öze dönüş
yolculuklarınıza ilham olmasını bütün kalbimle diliyorum. Aloha!
Atalardan Aktarılan Negatif Karmalardan Arınma Çalışma 1

• Meditasyon duruşuna geçip 11 defa nefes alıp verdikten sonra aşağıdaki


duayı okuyun.

Sevgiyle ve şifayla Niyet ediyorum.


Yaşamımın yüzde yüz sorumluluğunu alıyorum. Varoluşumdan şu ana
kadar Atalarım dahil  DNA'm ve Genetik alanımdan gelen;  bildiğim,
bilmediğim, yaşadığım, yaşamadığım, bilinçli yada bilinçsiz kişi veya
kişilerle, olay yada olaylarla ilgili Bilinçaltıma depolanan olumsuz ve
negatif olan ne varsa hayatımı etkileyen, Sevgi ve Saygıyla
yaklaşamadığım, beni sınırlayan, kısıtlayan inançlarımdan her şeyi
Yaradanıma teslim ediyorum. "0" noktasına varana kadar duyduğum,
gördüğüm, şahit olduğum, olmadığım her şeyin temizlenmesi için  bana
vermiş olduğunuz bu arınma fırsatına "Çok çok Teşekkür ediyorum. Özür
dilerim. Lütfen beni Affedin, Sizi Seviyorum. " şimdi ve her zaman.

Şifa olsun 
Atalardan Aktarılan Negatif Karmalardan
Arınma
• Gözlerinizi kapatın, derin nefesler alın ve niyet edin. Çalışma 2
🗝 Tüm zaman, mekan, boyut, frekans, evren, yaşamlarımda, ezelimdeki, ebedimdeki Ve tüm nesillerimdeki
Adem ve Havva’ya kadar olan tüm atalarımla ya da tüm varyasyonlarımın tüm atalarıyla
aramdaki ;yükselmemi engelleyen tüm bağlılıklarımı, tüm özdeşleşmelerimi, dolanıklıklarımı, düğümlerimi, 
köklenmelerimi, çıkmazlarımı, onlardan bana aktarılan; tüm ruh parçalarını, empatik algılamaları, imajları,
kimlikleri, duygu, düşünce ve davranışları, travmaları, şokları, endişe, kaygı, huzursuzluk ve korkuları, kıtlık
ve kurban bilinçlerini, yargıları, kök inançları, karmaları, her birinin her hangi bir seviyede yapmış
oldukları tüm söz-sözleşme- yemin- ant ve anlaşmaları, ah-lanet-beddua-göz-nazar- büyü-
stress ve tüm negatif enerjileri, onların yarım kalmış deneyimlerine olan sadakatimi, onlara ihanet
etmemek için kendimi sabote etme ve deneyimlerini devam ettirme zorunluluklarımı, onlara yardım
ederken kendi özümü yaşamama zorunluluğumu, ölüme doğru ve aynı
son için takip ettiğim kopyaladığım tükenmeleri, din-dil-kültür-miras bağlılıklarımı, yaşamış oldukları
haksızlık, suçluluk, affedememenin bende oluşturduğu blokajları, düğüm ve dirençleri, onlardan
gelen tüm yıkıcı davranış modellerini, anne karnında olduğum süre boyunca hepsinden bana gelen bende
kayıtlanarak benim karakterim sandığım tüm aydınlık olmayan kopyalamaları,
yıkıcı hücresel anıları, dışlanmışlıkları kabul ediyorum.
🗝Sorumluluğu %100 alıyorum.
🗝Hepinizin varlıklarınızı onurlandırıyorum.
🗝Burada açığa çıkan ve çıkmayan atalarımla ilgili tüm blokaj düğüm, direnç ve negatif kayıtlar;
hepsi açığa çıkarılsın.
🗝Atalarımdan bana aktarılan tüm negatif etki varlığımın, DNA’mın, seviyelerimin tamamından sonsuza dek
kaldırılsın.
🗝Şimdi ve burada bütün planlarda tüm zaman, mekan, boyut, frekans, evren ve yaşamlarda sonsuzluk
boyunca ezelimde, ebedimde ve tüm nesillerimde sizleri serbest bırakıyorum. Şimdi ve her zaman.

Sifa olsun....
Çocuk Ben Şifalandırma

Çalışma 3
• Şimdi bu çocuğa bağırmaya başla " Ne kadar aptal bir çocuksun, hiç birşeyi
beceremiyorsun, o öyle yapılmaz böyle yapılır, yapma diyorum sana, Her yeri
dağıttın, ortalığı rezil ettin." Hatta 2 tokatta atalım.

Bu çocuk büyüdüğünde sinen sessiz herşeyden korkan bir çocuğa dönüşecek


yada illallah dedirten cinsten herşeyi kırıp döken zarar veren çok yaramaz bir
çocuğa
. Öyle ya da her koşulda içindeki asıl potansiyeli keşfedilemeyecek.

Hepimizin içindeki o 5 yaşındaki o çocuk var. Ve zamanımızın büyük çocuğunu


içimizdeki o çocuğa bağırarak geçiriyoruz. Sonra da hayatımız neden bir türlü
istediğimiz gibi gitmiyor diye üzülüyoruz.

Belki size çocukken böyle davranıldı. Öyleyse çok acıklı. Asıl acıklı olan, hala
kendinize o şekilde davranmayı seçmeniz.

Yaşam senaryomuzu bu inançlara göre hazırlıyoruz. Hepimiz iyi, yetenekli


çocuklarız.

Şimdi bütün bunları değiştirme farketme ve iyileştirme zamanı.


Çocuk Ben Şifalandırma
• Aynı çocuğa şöyle davrandığımızı düşünelim.

"Seni çok seviyorum, sen çok değerli bir çocuksun.


Ne kadar güzel zeki ve yetenekli bir çocuksun. Ne
güzel şeyler yaratıyorsun, aferim çok güzel
yapmışsın. Üzulme herkes hata yapabilir. Bak bu
hatandan ne öğrendin? Ne olursa olsun yanında
olacağım. Seçimlerinde daima seni
destekleyeceğim. Bu çocuğun yani sizin ortaya
çıkan potansiyelinize hayret edeceksiniz.

Geçmiş değiştirilemez. Gelecek şimdiki


düşüncelerimizle biçimlenir. Özgürlüğümüze
kavuşmak için şart olan anne babamızın kendi
anlayış bilgi ve farkındalık çerçevesinde
yaptıklarının en iyisi olduğuna inanmaktır.

Şimdi ve her zaman yapmanız gereken tek şey


kendimize buyuk saygı ve şefkat duymak.

Ruhuna sevgimle.
Negatif Bağ Kesme Çalışma 4
• Unutmayın yeni deneyimlere yer açmak için geçmişi temizlemek ve
affetmek gerekir.

Meditasyon duruşuna geçin vucudunuzu gevşetin mümkünse tütsü yakın


ve mum yakın. Derin derin nefesler alıp niyet edin.

UYGULAMA
▪Niyet ediyorum ( kişinin ismi) aramdaki tüm negatif duygusal bağları
kesmeye ve şifalanmaya deyiniz.

1. Şimdi kendi göbek deliğinizden onun göbek deliğine siyah bir kordon
bağı olduğunu imgeleyin. Siyah olmasının sebebi arada oluşan negatif
duygu ve düşünceler.

2.Şimdi yukarıdan altın renkli şifalı bir ışığın yağmaya başladığını hayal
edin. Elinize altın bir makas alın. Birbirinize olumsuz anlamda bağlı
kalmanıza sebep olan duygu ve düşünceleri kesin. Bu kordonun yere
düşüp kuruduğunu ve toprağa karıştığını hayal edin. Toprak ananın herşeyi
yok etme gücü vardır.

3.O kişinin gözlerine bakarak yaşam yolculuğunda öğrenmem gerekenlere


aracı olduğun ve almam gereken derslere hizmet ettiğin için sana teşekkür
ederim. Seni affediyorum. Artık ikimizide serbest bırakıyorum. Özgür
bırakıyorum. 3 kez. O kişinin uzaklaştığını imgele.

Şimdi üzerine yeşil bir ışığın kalbine doğru aktığını hayal et. Üzerine sevgi
ve şifa yağıyor. Artık şifalandım arındım. Serbest kaldım şükürler olsun 3
kez.

Hazır olduğunda gözlerinizi açabilirsiniz.♡


Pratik Meditasyon Tekniği
Çalışma 5
• Tek yapmamız gereken her gün kendi zihnimizi yoklamak.

Bir-çok meditasyon tekniği ve türü var.

Bugün 1 tanesinden bahsedeceğim

☆Konsantrasyon meditasyonu

Zihnin dikkatinin bir yönde tutulmaya çalışılır. Dikkat dağıldığında tekrar geri
dönülür.

Örn; Nefes konu alınır


1. Nefes alıp verirken karnın alçalıp yükselmesi
2.Nefes alırken burun deliklerinde oluşan hisler
3.Nefesin tüm bedendeki yolculuğunu takıp etmek
4.Zihni duyguların düşüncelerin gelip geçişini izlemek,
5.Düşündeki boşluğu yakalamak farkinda ve uyanık kalmak.
6.Kalp atışlarını duymak ve hissetmek.

Her nefes alıp verişimizde düşünceler durur bu yüzden meditasyonu alışkanlık


haline getirmemiz sağlıklı bir yaşam yaratacaktir. Çünkü zihin meditasyonu her
deneyimleyisinde farkındalık kazanacaktir.
Niyet Defteri Çalışma 6
• NİYET odaklanmış enerjidir. İçimizdeki gücü harekete geçiren sihirdir.

Örnek; Önümüzde ki 6 ay içinde o çok istediğim evi, arabayı almaya niyet


ediyorum ya da 3 ay içinde tamamen sağlığıma kavuşmaya niyet ediyorum
2021 Şubat ayına kadar bedenen , zihnen ve ruhen uyumlu olduğum güzel
bir ilişkiye başlamaya niyet ediyorum vs.

Niyetinizi defterinize büyük harflerle yazdıktan sonra hemen altına sembolik


olarak bu niyetinizi ifade eden bir şeyler çizin örneğin evlenmeye niyet
ediyorsanız bir gelinlik ya da niyetinize bağlı olarak bir ev yada araba çizin
sonra yüksek ve kararlı bir sesle bu niyetinizi 1 kez okuyun.
Gerçekten o istediğinizi hakettiğinize inanarak okumanız önemlidir çünkü
haketme enerjiniz harekete geçmelidir bundan dolayı sembolü çizdikten
sonra büyük harflerle HAKEDİYORUM yazın.
Niyetlerinizi en az 21 gün boyunca sabah ve akşam 1 kez okuyun...

💜Niyetinizi .......niyet ediyorum yada seçiyorum diye yazın ve mutlaka


zaman bildirin
💜Birbirine benzer niyetler yazabilirsiniz
💜Niyetlerinizi yazdıktan sonra niyetinize uygun bir sembol çizebilirsiniz.
💜Yüksek sesle ve hakettiğinize inanarak okuyun
💜Sonuna büyük harflerle HAKEDİYORUM yazın...

Sevgiyle 💜
5. YÖNTEMLE ÇOK
ETKİLİ NİYET
ÇALIŞMASI:
1- HİKAYE YAZ: Hayalindeki hayatı bir hikaye gibi anlat ama birinci ağızdan
şimdi oluyormuş gibi yaz. (Örn: Yeni evimde çok mutluyum)

2- KÜÇÜK BİR NİYETİ HAYAT GEÇİR:


Beyaz bir arabaya sahip olmak istiyorsan detaylandır, net bir şekilde gözünde
canlandır. Olmuş gibi hayal et.

3- VİZYON PANOSU YAP:   Bir mantar pano veya beyaz tahta al ve üzerine
niyetlerini temsil eden görseller yapıştır. Olumlama cümleleri ve güzel sözler
de ekleyebilirsin.

4- 55 * 5: Bu basit niyet çalışmasında gerçekleşmesini istediğin niyetini olumlu


bir cümleye dönüştür ve 5 gün boyunca 55 kere yaz.

5- UYUMADAN ÖNCE GÖZÜNÜN ÖNÜNDE CANLANDIR: Yatağa gittiğinde 5


dakika boyunca niyetini olmuş halde gözünün önünde canlandır. Mümkün
olduğunca ayrıntılı bir şekilde görmeye çalış.

Şimdiden oluşmaya başladı bile 💕


Hayal Panosu Kuantum Yaratım Çalışma 7
Hayal panosu diğer bir adı ile vizyon panosu, zihninizde hayallerinizi canlandırmaya yardımcı
olduğu için etkili bir yöntemdir. Hayalinizi canlandırmak, yapabileceğiniz en güçlü zihin
egzersizlerinden birisidir. Günde 15 dakika güzel bir müzik eşliğinde hiç bir şey yapmadan,
hayattan nasıl bir “siz” istediğinizi, neleri başarmak istediğinizi ve neler hissetmek istediğinizi
düşünün.

Hayallerinizi süsleyen ne varsa, bu hayal panosunda yer verebilirsiniz. Mutlaka herkesin


gerçekleştirmek istediği bir hayali vardır. Bir yere gitmek, bir şeyleri başarmak veya lezzetli bir
şeyler denemek gibi..

Hayal panosu dediğimiz şey istediğimiz, düşlediğimiz herşeyin somuta dönüşmüş halidir.
Hayal Panonuzu hazırlama aşamasında;
1. Neler hissediyorsunuz?
2. Neye ihtiyacınız var?
3. Hayatta neyi başarmak istiyorsunuz?bu sorulara cevap verdikten sonra düş panonuzu
yapmaya başlayabilirsiniz.
Hak ettiğimizi düşündüğümüz mutluluk bizim elimizde, bizim zihnimizdedir. Başarmak çok
kolay yada çok zor demiyorum. Sadece bizim elimizde ve seçimlerimizde diyorum.

Zihninize neyi yerleştirirseniz, o düşünceyle alakalı deneyimi, hayatınıza çeker ve yaşarsınız.


Daha öncede belirttiğimi gibi bu konuda hayal panosu önemli bir yere sahiptir. Çünkü
zihininize hayalleriniz ile ilgili görüntüyü işlemenin en kolay ve eğlenceli yolu hayal panosudur.
Hayalimizi temsil eden bir görsele baktığımızda, kendimizi o hayale sahipmiş gibi hissederiz.
Yani o hayale ait oluruz. Ait olduğumuz her an da hayalimizle aynı frekansta yayın yapmaya
başlarız. Hayal panomuzdaki görüntülere sürekli baktığımızda, o görüntülerin bilinçaltımıza
işlediğini görürüz.
Hedefimize doğru ilerlerken en çok ihtiyacımız olan şey motivasyondur. Motivasyonumuzu
kaybedersek, zaman içerisinde hedeflerimizden vazgeçmeye başlarız. Hayal panosu bu
anlamda da sizin motivasyonunuzu sağlayacağı için, hedeflerinize doğru ilerlerken size
oldukça yardımcı olacaktır.
Enerji Kalkanı Çalışma
8
• Enerjisini Nasıl Korursun ?
• Hergün gece yatmadan önce etrafınızın mor
bir ışık ile sarıldığını hayal edin. 
• Dünya benim evim ve ben evimde
güvendeyim diyerek kalkanı kapatın.
• Sabah kalkınca kalkanı beyaz ışık ile
çevreleyin.
• Dünya beni seviyor ve destekliyor diye
kapatın.
Eve Pozitif Enerji Getirmenin 7 Yolu Çalışma 9
• 1. Doğal Güneş Işığına Odaklanın

Doğal güneş ışığı, ruh halini yükselten ve insanları neredeyse anında daha mutlu hissettiren D vitamini üretimini uyarır. Güneş ışığının olumlu güçlerinden
yararlanmak için, panjurları açın ve odaya doğal ışığın girmesini sağlamak için perdeleri geri çekin.

2. Dağınıklığı Giderin

Dağınıklık strese neden olur ve hiçbir şey pozitif enerjiyi stres gibi ezemez. Bir alanın dağınıklığını ortadan kaldırmak, alanın daha sakin ve daha açık
hissetmesine yardımcı olur ve ayrıca artık ihtiyaç duyulmayan şeylerden kurtulmanın faydası amacına hizmet eder.

3. Ev Bitkilerini ve Çiçeklerini Bulundurun

Bitkileri bir eve dahil etmek düzinelerce fayda sağlar. Daha fazla güzellik katmak için, zambaklar veya orkideler gibi çiçek açan bitkileri tercih edin.

4. Pencereleri Açın

Mümkün olduğunca sık, eve biraz temiz hava girmesi için pencereleri açın. kuş cıvıltıları, yağmur fırtınaları, uzak gök gürültüleri ve sokakta gülen çocuklar gibi
dış mekan sesleri iyi gelecektir.

5. Biraz Renk Katın

Bir odaya bir renk patlaması eklemek, alanı hemen daha parlak ve canlı hissettirebilir. Mesela kanepeye birkaç parlak yastık yerleştirin veya yatağın üzerine
güzel bir yorgan örün. Rengin ruh halini etkilediği klinik olarak kanıtlanmıştır ve yeşiller, sarılar ve kırmızılar gibi canlı renkler, mutluluk ve enerjiyi anında
olumlu yönde etkileyebilir.

6. Aydınlatmaya Dikkat Edin

Karanlık ve yetersiz aydınlatılmış bir odanın iç karartıcı ve yakın hissetmesi neredeyse garantidir. Bir oda çok fazla doğal güneş ışığına sahip olmasa bile, aynı
şekilde iyi aydınlatıldığından emin olmak önemlidir.

7. EN ÖNEMLİSİ BU MADDE. Üstünüzde veya evde mutlaka ametist taş bulundurun. Ametist taşın doğal olması lazım. Her ametist taş gerçek değildir. Hem eve
hem size pozitif enerji verecektir.
• 8.Düzenli Mekan Temizliği Yapın tütsü yakın.

Ametist Taşı faydaları: Özellikle öfke kontrolü sorunu yaşamakta olan her yetişkinin bu yöndeki şikayetleri ametist taşı sayesinde azalarak bitme noktasına
geliyor. Kaygı ve stresi kişilerden uzak tutan bu taşlar yaydıkları enerji sayesinde bireylerin çok daha mutlu, pozitif ve zinde olmalarını sağlıyor.
Bilinçaltını Yeniden Programlayabilirsiniz Çalışma 10
Beynimiz, kendini en çok geliştiren ve gelişime en açık organımızdır. Beynimizin üzerinde diğer
organlardan daha söz sahibiyiz. Beynimize nasıl düşünmesi gerektiğini öğretme gereği duymuyoruz.
Beynimiz bu işi plansız olarak gerçekleştiriyor.

Bu 5 yöntem ile beynimize egzersizlere başlayabiliriz Bu egzersizlere toplamda günlük 1 saat


ayırmalısınız. Her gün uygulamaya gayret göstermelisiniz.

Bir yere uzanın veya rahat bir konumda oturun.

10 dakika sessizlik
Bir zihni susturmak gerçekten zordur. İlk defa deniyorsanız daha zordur. Şimdi sessiz bir yer bulun
ve nefesinize odaklanın 10 dakika boyunca hiç bir şey düşünmeden, sadece nefes alışverişinizi
izleyin.

10 dakika pozitif cümle


Yapmanız gereken pozitif cümleleri, 10 dakika boyunca tekrar etmek ve bolca sesli olarak söylemek.

10 dakika pozitif anılara odaklanmak


Yaşadığınız ve sizi mutlu eden anılara odaklanın ve 10 dakika boyunca gözünüzde canlandırın.

10 dakika boyunca farkındalık


Farkındalık meditasyonu diyebiliriz, bu alıştırmaya ve çevremizdeki tüm sesleri ve objeleri dinliyor
ve detaylı şekilde inceliyoruz. Başka hiç bir şey düşünmeden sadece bunu yapıyoruz.

20 dakika boyunca imajinasyon


Evet 20 dakika boyunca hayalinizi kurduğunuz şeyleri düşünün. Bir ev veya araba olabilir veya
zenginlik. Hayalgücünüzde özgürsünüz. Önemli olan pozitif hayaller olsun. Bunu yaparken
zihninizdeki değişimleri farkındalık ile hissedin.

Beyin, bir kere pozitif düşünce üzerine eğitilirse negatif düşünmeyi seçmez.... Sevgimle ❤️
Soru Sormak Çalışma 11
• Benim yolculuğum bu soruyu keşfettiğim ve kendime sorduğum gün oldu.

Yaşamın en büyük keşfi kendine sorulan sorularla açığa çıkar ve size tüm olasılıkların kapısını
aralar, her yeni soru başka bir mucizeyi barındırır.

Nasıl yaratabilirsin ?
Yolu biliyorum .   
• Soru ilmin yarısıdır.Hz. Muhammed sav
• Her sabah uyandığınız ilk an size yeni bir gün daha verildiği için teşekkür edin ve daha sonra tüm
kapıların anahtarı olan o soruyu sorun.
• Kendimin ve yaşamımın en mükemmel halini nasıl yaratabilirm ?
• Ve diğer sorularla devam edin (:
• Sadece soru sor kendine cevaplara hayret edeceksin.

Yaşamımda beni sınırlayan bütün duygu ve düşüncelerimin çözülüp yerinin sevgiyle dolması için
neler mümkün?

Kendimi fark etmem ve kendimi seçmem için neler mümkün?

İlişkilerimde çaba göstermeden kolaylıkla mükkemmel bir uyum yakalayabilmem için neler
mümkün?

İşim de istediğim konuma gelmek için neler mümkün ?

Daha sakin huzurlu ve anda olabilmem için bundan başka hangi olasılıklar mümkün?

Ruh eşimi hayatıma dahil edebilmek için neler mümkün?


SUYA OKUNACAK OLUMLAMALAR
• Her hafta pazartesi bir şişeye su doldurup sadece o sudan içerek suya o olumlamaları sesli okuyun. Ve başlayın ;
• Niyet ediyorum suyun şifa gücü ile yenileniyor, canlanıyor ve şifalanıyorum .
• Kendimi seviyorum ve onaylıyorum şimdi.
• Kendime , nefesime, organlarıma, bedenime duygu ve düşüncelerime, aklıma, zekama, suyun şifasına , enerji akışına , yaşamın kendine , yaşam
sevincime , sağlığıma, hücrelerime teşekkür ederim.
• Sağlıklı ve dengeli bir bedenim var.
• Bedenimdeki tüm hücrelerin sağlıklı ve uyumla çalışmasını seçiyorum.
• Sağlıklı ve dengeli olmanın mümkün olduğu düşüncesini seçiyorum.
• Hayatla evrenle barış ve uyum içerisindeyim.
• Yaratıcı ve kendimle birlik içerisindeyim.
• Kendime inanmayı ve potansiyalimi kullanmayı seçiyorum.
• Tüm güzellikleri sevgiyle hayatıma kabul ediyorum. 
• Sağlıklı bütün ve tamım. 
• Bedenimin verdiği mesajları sevgiyle dinliyorum ve şifalandırmayı seçiyorum.
• Olumlu konuşmayı ve düşünmeyi seçiyorum. 
• Titreşimimi yükseltmeyi seçiyorum.
• Şifalanmayı ve bedenimin sağlık içinde tam ve bütün olarak dengede çalışmasını seçiyorum.
• Sağlıklı olmayı seçiyorum şimdi.
• Yaratıcıya, kendime , bedenime , suya , evrene yardımı ve desteği için teşekkür ederim.
YARATICIDAN
MESAJIN VAR.
OL DE OLSUN.
Bakış Açını Değiştirecek Zen
Hikayeleri
Bir Zen ustası nehir kenarında meditasyon yaparken yanına genç
birisi gelir ve ona der ki : “Senin öğrencin olmak istiyorum”
“Neden ?” diye sorar Usta.
“Çünkü Tanrı’yı bulmak istiyorum” diye cevap verir genç adam.
Usta aniden ayağa fırlar ve bu genç adamı ensesinden sertçe tutarak
kafasını suyun içine sokar. Genç adam ne kadar çırpınsada suyun
altındayken kafası kurtulamaz ve böylece 2-3 dakika suyun altında
kalır . Sonra usta genç adamın kafasını sudan çıkarır.
Genç adam yutmuş olduğu suyu öksürerek çıkartır ve son anda
boğulmaktan kurtulan biri olarak, nefes alabilmek için bir süre çaba
gösterdikten sonra kendine gelebilir.
Usta sorar : “Başın suyun altındayken en çok neyi istedin ?”
“Hava” diye yanıt verir genç adam.
Usta : “Peki, öyleyse git evine ve Tanrı’yı da “hava” kadar istediğin
zaman gel bana” der.
“Gerçekten de cennet ve
cehennem var mıdır?”
• Bir Samuray, Zen üstadı Hakuin ’ in karşısına dikilip şu soruyu
sordu:
“Gerçekten de cennet ve cehennem var mıdır?”
Üstad : “Kimsiniz?”
“Bir samurayım.”
“Sen mi?” diye dudak büktü Hakuin, “Kendine baksana bir… Hangi
efendi senden doğru dürüst hizmet umabilir? Daha ziyade dilenciyi
andırıyorsun!”
Sinirden kıpkırmızı kesilen samuray kılıcını çekti.
Hakuin susmak bilmiyordu: “Vay! Kılıcı da varmış! Ama o kadar
beceriksize benziyorsun ki nasıl olsa kafamı kesemezsin!”
Kanı beynine sıçrayan samuray kılıcını kaldırdı.
Ustaya vurmaya hazırdı. O anda Hakuin sakince, “işte cehennemin
kapıları böyle açılır” dedi.
Üstadın serinkanlı tavrına şaşıran samuray kılıcını kınına soktu ve
saygıyla eğildi.
Üstad sözünü şöyle bitirdi: “Cennetin kapıları da böyle açılır.”
Hüküm Verme
“Ne kötü şans” demiş bir komşusu.
Bir zamanlar, vaktinin çoğunu tarlasıyla ilgilenerek geçiren yaşlı
bir çiftçi varmış. Bir gün, bu çiftçinin atı kaçmış. Durumuna
üzülen komşuları, çiftçiyi teselli etmeye gelmişler. “Ne kötü
şans” demiş bir komşusu.
“Belki” diye cevap vermiş yaşlı çiftçi.
Ertesi sabah çiftçinin atı, peşine taktığı üç vahşi at ile geri
dönmüş. Bu durumu hayretle karşılayan komşular “Ne kadar
da harika!” demiş.
“Belki” diye yanıtlamış yaşlı adam.
Bir sonraki gün, çiftçinin oğlu yabani atlardan birine binmeye
çalışırken düşmüş ve ayağını kırmış. Komşular, bu talihsizliğe
ne kadar üzüldüklerini dile getirmek için yaşlı adamın evine
gelmişler.
“Belki” demiş çiftçi.
Ertesi gün, köyün erkeklerini orduya almak üzere askerler
gelmiş. Çiftçinin oğlunu ise ayağı kırık olduğu gerekçesiyle es
geçmişler. Komşular her şeyin nasıl da güzel bir sonuca
bağlandığını söylerken,
“Belki” demiş yaşlı çiftçi.
Olduğu Gibi Bırak
Bir gün bir Budist ve bir Zen keşişi bir yere gidiyorlarmış hava da
yağmurluymuş.
Daha sonra kimonolu güzel bir kadının bir yerde mahsur kaldığını
görmüşler, kadın çamurdan geçemiyormuş. Budist o yöne hiç
bakmadan yürüyecekmiş çünkü bir kadına yaklaşmak yasak ve
kurallara aykırı imiş. Derken Zen keşişi, “gel kızım!” deyip kadını
kucağına alarak karşıya geçirmiş. Sonra ikisi de yola devam etmişler.
Olay budist rahip’ e dert olmuş yol boyunca bunu nasıl yapar, nasıl
yasalara karşı gelir diye düşünmüş durmuş. Bir müddet sonra
dayanamamış sormuş:
“Bize yasak olduğu halde nasıl bir kadına dokundun ve onu
taşıdın?”
Zen keşişi demiş ki..
“Ben onu orada bırakmıştım, sen hala taşıyor musun!”
Zihnini Boşalt
• Bir üniversite profesörü bir gün Japon Zen ustası Nan- İn'i
ziyarete gider; amacı Zen hakkında bilgi edinmektir. Nan -İn
profesöre çay ikram eder ve fincanını iyice doldurur; fincan
dolduğu halde çayı koymaya devam eder. Profesör fincanın
taştığını görünce dayanamaz ve sorar: "Fincan doldu,
taşıyor! İçine daha fazla bir şey alamaz! Usta Nan -İn
yanıtlar: "Bu fincan gibi siz de kendi fikirlerinizle dolusunuz.
Fincanınızı boşaltmadan size nasıl Zen'i gösterebilirim ki?"
İLHAM
MOTİVASYON
MOTİVASYON
NOTLAR
KİTAP ÖNERİLERİ
FİLM ÖNERİLERİ
   SON SÖZ
• KENDİNİZE İNANMAK BAŞARACAĞIM DEMEKTİR. HER
BİRİNİZİ YÜREKTEN TEBRİK EDİYORUM.

• JOSEPH CAMPBELL BİR KEREDE GİRMEKTEN KORKTUĞUNUZ


HER MAĞARADA ARADĞINIZ ŞEYİN SAKLI OLDUĞUNU
SÖYLEMİŞTİ.

• FİKİRLERİN BÜYÜK GÜÇLERİ VARDIR. BU DÜNYAYI


DEĞİŞTİREBİLİRLER. ONLAR ZATEN DÜNYANIZI HER YÖNDEN
DEĞİŞTİRİYORLAR. BU GEZEGENDEKİ EN YÜKSEK YARATILIŞ
BİÇİMİ OLDUĞUNUZU UNUTMAYIN. ALLAH SİZİ EŞŞİZ
YARATTI. SİZDE HAYAL GÜCÜNÜN ÖTESİNE GEÇEN BİRŞEY
VAR. HAYAL GÜCÜNÜZÜ ÇALIŞTIRIN

• BENİ DİNLEDİĞİNİZ VE KENDİNİZE İNANDIĞINIZ İÇİN


TEŞEKKÜR EDERİM. SEVGİLERİMLE.
• Nisa Nihal AKBAY
KAYNAKLAR
• NİSA NİHAL AKBAY: BİREYSEL ÇALIŞMALAR
• Doç Dr. Şevki Işıklı Kuantum Felsefesi Eğitim ve Makaleler
• Evrim Balıkçı: Kuantum Kitabı
• Google: Vikipedi
• Yotube: Bebar bilim
• Metapsişik terimler sözlüğü, Ergün Arıkdal, Ruh ve Madde Yayınları
• Olağanüstü Enerjiler, Serge K. King, Ege Meta Yayınları
• Ruhsal Güçleri Geliştirme teknikleri, Ergun Candan, Sınır Ötesi Yayınları
• Türklerin Kültür kökenleri, ERgun Candan, Sınır Ötesi Yayınları
• Son üç peygamber, Ergun Candan, Sınır Ötesi Yayınları
• Gizemden Bilime X-Files, Emrullah Tekin, IQ Kültür Sanat Yayınclık
• Sufizm Gizli Öğretisi, John Baldock, Sınır Ötesi Yayınları
• İlahi Rehberlik, Doreen Virtue, Akaşa Yayınları
• Işığın Elleri, Barbara Ann Brennan, Meta Basım Yayın

You might also like