You are on page 1of 39

HAZIRLAYAN

İrfan ONAT
Park ve Bahçeler
Bitki Üretimi ve Seralar Şefi
Ziraat Mühendisi
AĞAÇ VE SÜS BİTKİLERİNİN ÜRETME TEKNİKLERİ

Bitkilerde üretme, bir yeni bitkinin elde edilmesi veya geliştirilmesi anlamına
gelir. Fidanlık ve seralarda üretme çalışmaları iki temel tekniğe dayanır:

 Generatif Üretme Tekniği

 Vegetatif Üretme Tekniği

Generatif üretme tohum ekimiyle yapılan üretmelerin tümünü kapsar. Genetik


açılmalar nedeniyle ana bitkinin özelliklerinde büyük sapmalar
gözlenebilir.

Buna karşılık kök, sürgün, yaprak, yumru ve rizom gibi bitkinin çeşitli
vegetatif organlarından alınan kısımlarla yapılan üretmede bütün yeni
oluşan bireyler, bu bitkisel materyalin alındığı ana bitkiye (anaca) tıpatıp
benzer
1-Generatif Üretim Tekniği

Bu üretme tekniğiyle kısa zamanda çok sayıda ve ucuz yeni fertler elde etmek
mümkündür. Üretme materyali tohum, yurt içi ve yurt dışı her yerden kolaylıkla
temin edilebilir. Süs bitkileri yetiştiriciliğinde önemli olan çiçeklenme olgusu
tohumdan yetiştirilen fidanlarda çok daha geç gerçekleşir. Fidanların başlangıç
gelişmeleri daha yavaş seyreder. Bu dezavantajlarına rağmen generatif üretme
gene de kitle halinde bitki yetiştiriciliğinde büyük bir yere sahiptir.

Aşağıdaki çizelgede bazı bitki türlerinin tohum verme yaşları ve tohum verme
aralıkları verilmiştir.
Çizelge 1. Bazı bitki türlerinin tohum verme yaşları ve tohum verme aralıkları

TOHUM TOHUM
TÜRLER VERME YAŞI YILLARI
ARALIKLA
RI
Acer campestre, Acer 10, 25-30, 25-30, 1, 1-3, 1-3, 1,
platanoides, Acer 4, 11, 30 1, 3-7
psudoplatanus, Acer rubrum,
Acer saccharinum, Acer
saccharum
Aesculus hippocastanum 20 1-2
Ailanthus altissima 15-20 -
Alnus glutinosa, Alnus rubra 15-20, 10 2-3, 4
Betula pubescens 15 1-3
Carpinus betulus 10-30 2-4
Carya codiformis 30 3-5
Castanea sativa 30-40 1-4
Crataegus monogyna, 10, 10 1-2, 1-2
Crataegus oxycantha
Çizelge 1. devam Bazı bitki türlerinin tohum verme yaşları ve tohum verme aralıkları

Cytisus scoparius 3 1-2


Elaegnus angustifolia 3-5 1
Euonymus europaeus 15 2-4
Fagus sylvatica 50-60 5-10
Fraxinus excelsior 25-30 3-5
İlex aquifolium 20 2-4
Quercus petraea, quercus 40-50, 30-40, 40- 2-4, 2-4, 3-5
rubra, quercus robur 50
Sophora japonica 30 Aralıklı
Sorbus aucuparia 10 2-3
Tilia 20-30 2-3
Ulmus glabra 30-40 1-2
Viburnum opulus 3-5 1
Tohum ve meyve; Dişi çiçeğin döllenmesiyle oluşan tohum, bazı fiziksel ve
kimyasal değişimler geçirerek olgunlaşır. Tohum olgunlaştığında meyve
kuruyarak ve yarılarak tohumlar ortaya çıkar. Meyve ve tohum kabuğunda
meydana gelen renk değişimi olgunlaşma belirtisidir.

Her bitki türü belirli bir olgunluğa ve yaşa ulaşmadan tohum vermez. Bu yaş ve
olgunluk devresi; türlere, coğrafik mevki ve bireyin güneş ve ışıklanma
durumuna göre değişir. Çiçek, tohum ve meyve verimi, bir çok bitkilerde her yıl
olmaz. Genellikle bol bir tohum yılını zayıf veya tohumsuz bir yıl izler. Tohum
yıllarının aralıkları genellikle büyük tohumlu bitkilerde daha uzar.

Don, özellikle ilkbahar donları da çiçekleri etkileyerek tohum verimini azaltabilir.


Dolu da aynı şekilde verimi düşürebilir. Kuşlar, böcekler gibi zararlılar özellikle
üzümsü ve etli meyvelerde büyük zararlılara neden olabilir. Bu itibarla böyle
durumlarda zararın en fazla olduğu tam olgunlaşma durumu uzatılmadan
tohumlar olgunlaşır olgunlaşmaz bekletilmeksizin hemen toplanmalıdır. Tohum
verimi belli bir süreye kadar bitki yaşı arttıkça çoğalır. Fakat ileri yaşlarda verim
düştüğü gibi tohumda boş dane nisbeti de artar.
Yeni süren bir fidan filizleri (temizlenmemiş).
Tohum Temini ve Hasat Tekniği
Tohum ya bu işin ticaretini yapan kuruluşlardan satın alınır veya bizzat toplanır.
Sertifikalı tohumlar orjin (yetiştiği yer), tohum saflığı ve çimlenme gücünü
belirten etiketler taşır. Ekseri süs bitkileri tohumları ülkemizde bizzat ihtiyaç
sahibinin kendisi veya ekibi tarafından toplanır. Süs bitkileri tohumlarının bizzat
toplanması, başarı şansını daha artırır.
Tohumların Toplanma Zamanı
Tohumlar embriyonun olgunlaştığı zaman ile tohumların dökülmesi arasındaki
zaman aralığında toplanmalıdır. Bu periyot bazı türlerin tohumlarında çok kısadır.
Örneğin söğüt ve kavaklarda olduğu gibi. Bazı tohumlarda da olgunlaşma ile
tohum dökümü arasında geçen süre aylarca devam eder.
Hangi tohumun ne zaman olgunlaşıp toplanacağı her yıl belirli, kesin bir zamana
bağlanamaz. Bununla beraber senelere göre az çok değişmesine rağmen yinede her
türün meyve ve tohumu belirli bir zaman aralığında olgunlaşır ve toplanmaya
hazır hale gelir. Kuvvetli fidan veren kaliteli tohumların elde edilmesi için bu
olgunlaşma beklenmelidir.
Erken toplanan tohumların çimlenme kabiliyeti zayıf olur. Bu itibarla tam
olgunlaşma zamanı tespit için yapılan gözlemler önemlidir. Bu konuda, meyve ve
tohumların rutubet içerdikleri, renk, sütlülük derecesi, şekil, koku, yumuşaklık v.s.
gibi türlere göre değişen bazı olgunlaşma işaretlerinden faydalanır.
Tohumlarda Toplama Sonrası İşlemler
Tohumun hasadı esnasında olduğu kadar bunu takiben yapılan işlemlerde tohum
hayatiyeti bakımından önem taşır. Çimlenme gücü en yüksek tohumlar bile hasat
sonrası yapılan hatalı işlemlerle çimlenme güçlerini kaybedebilir. Toplama
esnasında kullanılan plastik veya hafif metal kova veya kaplarda toplanan
tohumlar veya meyveler kendi cinsinden çuvallara aktarılır.

Ağaçlar, çalılar ve diğer süs bitkilerinin tohumlarını ekim mevsimine kadar veya
gelecek yılların ihtiyacı için kullanılmak üzere daha uzun süre sağlıklı bir şekilde
saklamak gerekir. Birçok ağaç ve çalı formundaki süs bitkileri ile çiçek tohumları,
uygun nem, sıcaklık ve oksijen koşulları altında ekilseler dahi, o yıl çimlenip yeni
bitkiler geliştiremezler. Bu tohumlar bazı çimlenme engellerine sahiptirler, kısa
sürede çimlenme için bu engellerin giderilmesi gerekir.

Tohumlarda bu çimlenmeyi engelleyen iç faktörler;

Kabuk kalınlığı veya sertliğinden kaynaklanan etkenler


Embriyonun gelişmemiş olmasından kaynaklanan engeller
Büyümeyi engelleyen bazı maddelerden kaynaklanan engeller
Toplanan meyve veya kozalakların tabi olacakları işlemler meyve tipine göre
değişir. Bazı etli meyvelerin tohumları meyvelerden çeşitli işlemlerle
ayrılır. Bu konuda küçük ihtiyaçlar ve küçük partiler için el ile ovalamak,
çeşmelerde çalkalamak, eleklere sürterek ezmek, odun bloklar arasında
meyve etini ezmek suretiyle ve eleklerden geçirerek tohumlar ayrılabilir.
Akasya, Gladiçya ve Katalpa gibi cinslerin tohumları da baklaları güneşte
kurutularak ve çatlamaları sağlanarak çıkartılır.
Ekim Tekniği
Tohumlar ya sıcak ve soğuk camekanlar, seralar gibi kapalı yerlerde veya açık
alanlarda ekilir. Açıkta tohum ekme için yer seçimi çok büyük önem arz
eder. Böyle bir yerde aranan özellikler;

1.Hafif eğimli iyi drenajlı, dondan korunmuş olmalı,


2. Güneye bakan, çimlenmeyi hızlandırıcı sıcak bir yer olmalı,
3. Rüzgardan korunmuş olmalı, böylece yastıkların su kaybı önlenmiş olur,
toprakta sıcaklı düşmeleri sağlanırken gelişme teşvik edilmiş olur. Oysa
bunun aksi halde fideler kavrulur. Acer palmatum (büyük yapraklı
Akçaağaç) ta olduğu gibi.
Ekimler sıcak veya soğuk camekan ve seralarda veya plastik tünellerde
hazırlanan yastıklara yapılabildiği gibi tahta veya plastik kasa veya kaplardada
yapılabilir.
Yastık ve kaplarda çimlendirme ortamı olarak, buhar veya kimyevi yoldan
strerilize edilmiş, zararlı böcek veya mantarlardan temizlenmiş toprak, ekilecek
türe uygun karışımlar hazırlanır. Çimlendirme ortamı olarak kum ve perlit
karışımları da kullanılabilir.
Ekim yöntemi, çok küçük tohumlarda, tohumun kum veya testere talaşı gibi
materyallerle karıştırılarak yeterli seyreklikte ortam alanına ekilmesi şeklinde
uygulanır. Tohumlar belli belirsiz hafif bir kapama materyali ile biraz örtülür
veya hiç örtülmez. Bunlarda sulama, kasa bir su havuzuna batırılarak alttan
rutubet almak suretiyle yapılması daha faydalı olur. Zira isten sulama bu küçük
ve hafif tohumları dağıtabilir.
Ekilen tohumların üzeri tohum çapının 2-4 katı kalınlıkta hafif bir örtü materyali
ile örtülür ve düz bir tahta ile hafifçe bastırılır. Bu örtü veya kapatma materyali
ince elenmiş toprak, gübre, humus veya torf karışımı olabilir, böylece tohumlar
rutubetli tutulmuş olur.
Tohum tavası.
Fidan parseli.
Ekimden sonra kasalar veya kaplar çok ince delikli süzgeçle veya ince su
püskürten pompalarla sulanır. Kök sistemi geliştikçe sulama yavaş yavaş
azaltılır. Çimlenen ve gelişen genç fidelerin kasaları yavaş yavaş daha serin
ve aydınlık yerlere götürülerek dış şartlara alıştırılmalıdır.

Fide ekim kasalarında elle tutulabilecek büyüklüğe yani 5-8 cm boya ulaştığı
veya 2-4 yaprak oluşturduğu zaman alınıp şaşırtma kasalarında daha geniş
aralıklarla (2,5-5 cm) dikilir. Kasalar birkaç gün serin ve gölge bir yerde
tutulur ve itina ile sulanır. Buralarda 7-10 gün ,açık alana çıkmak için intibak
devresi geçiren fidanlar mümkün olduğunca daha fazla miktarda kendi
topraklarıyla tarla veya parsele alınır veya doğrudan bahçeye dikilir.
Dikimden hemen sonra can suyu verilir.
Torbalarda dış mekan süs bitkisi üretimi
Tarlada yetiştirilmiş dış mekan süs bitkileri
 
Anaç damızlığı.
Vejetatif Üretme Tekniği

Süs bitkileri üretiminde temel üretim şekli vejetatif üretimdir. Vejetatif üretme,
çelik, kök sürgünü, yaprak, yumru ve rizom gibi vejetatif bitki kısımlarından
alınma parçalarla yapılan üretme şeklidir.

Bazı bitki türlerinde de çimlenme engeli yüzünden tohum çimlenmesi bir iki yıl
sürebilir. Bunlara bir süre çimlenme engelini giderici işlemler uygulamak gerekli
olabilir. Bu durumda bunlar, bir tür çelikle çok daha kolay üretilebilir.

Bu çeşit vejetatif yollarla üretilen yeni bitkiler, bu bitki kısmının alındığı ana
bitkiye kalıtsal nitelikleriyle tıpatıp benzer bitkilerdir.
Vejetatif Üretme 4 Temel Üretme Metodunu İçermektedir:

 Çelikle Üretme
 Aşı ile Üretme
 Daldırma ile Üretme
 Diğer Vejetatif Üretme Yolları

Çelikle Üretme Tekniği

Çelikle üretme tekniği, üretilecek bitkiden alınan ve çelik adı verilen bir gövde,
kök ve yaprak parçası ile yeni bir bitki oluşturma tekniğidir.

Özellikle daimi (herdem) yeşil ve yarı daimi yeşil yapraklı türlerin hemen
hemen hepsinde tohumla üretme zaman aldığı ve buna rağmen istenilen
nitelikler çoğunlukla sağlanamadığı için bu türler ekseriyetle çelikle
üretilirler.
Genel olarak çeliklerin köklendirilmesinde köklendirme ortamı da özellikle güç
köklenen türlerin çeliklerinde büyük önem taşır. Köklendirme ortamları olarak
toprak, kum, yosun, perlit, su kullanılmaktadır.

Toprak ortamları içinde balçıklı kum toprakları daha iyi ve kaliteli bir köklenme
sağlar. Kum ortamları da saf olarak çeliklerin köklendirilmesinde büyük ölçüde
başarıyla kullanılmaktadır. Özellikle porsuk, ardıç ve mazı gibi daimi yeşil
cinslerde kum en uygun köklenme ortamıdır. Ancak nemli tutulması için
devamlı sulama gerekir.

Yosun köklendirme ortamları ise kumun aksine ortamın su tutma kapasitesini


arttırır. Çeşitli oranlarda kumla karıştırarak en iyi bir köklenme ortamı
sağlanabilir.

Perlit gibi ortamlar da türlere göre çeşitli irilikte kullanılarak iyi rutubet
Çelikle üretme yöntemleri çok çeşitlidir. Genel olarak bunlar:

 Gövde Çelikleriyle Üretme

 Yumuşak çelikle üretme

 Yarı odunlaşmış çeliklerle üretme

 Odun çelikleriyle üretme

 Kök Çelikleriyle Üretme

 Yaprak Çelikleriyle Üretme

 Yaprak-Tomurcuk Çelikleriyle Üretme

şeklinde gruplandırılabilirler.
Gövde Çelikleriyle Üretme
Yumuşak (yeşil) Çelikle Üretme
Odunsu bitkilerin henüz odunlaşmış olan taze ilkbahar sürgünlerinden
hazırlanan yumuşak çelikler birçok süs bitkisinin üretiminde kullanılır. Uygun
çelik alma zamanı konusunda eğer sürgünlerin ucu henüz çok taze ise bunlardan
alınacak çeliğin kolayca çürüyeceği dikkate alınmalıdır. Bu itibarla özellikle
hızlı büyüyen yumuşak, gevrek sürgünler arzu edilmez.

Yumuşak veya yeşil çelikler daha çabuk ve daha kolay köklenir. Yumuşak
çelikler daima yapraklı olarak, türlere göre değişmekle beraber 5-12 cm
boyunda, genellikle 2-3 boğumlu olarak hazırlanır ve kesim son boğumun
hemen altından yapılır.

Çelik alımı ve kesimi sabah erken saatlerde yapılarak alınan çelikler hemen
nemlendirilmiş çuval veya yosun içine nemli ve serin bir yere alınmalıdır.
Çeliklerin birkaç dakika bile olsa güneş altında kalması çok zararlıdır. Onları
taze tutma amacıyla su içinde tutma veya suya batırma ise önerilmez. Kesilen
çeliklerin hemen dikilmesi gerekir. Dikim aralıkları türlere ve yaprak
büyüklüğüne göre değişmekle beraber yaprak kenarları birbirine hafifçe
değecek şekilde dikim aralıklarının ayarlanması en iyi yol olur.
Çizelge 2. Yumuşak (yeşil) gövde çeliği ile üretilebilen türlerin bazıları;

Ceptalanthus Genista Philadelphus


Açelya
Acer Cercidiphyllum Helesia Physocarpus
saccarum
Akebia Cercis (köklenme Hedera Populus (daha çok
zor) sert çelikle)
Amorpha Chamacyparis Hibiscus Potentilla
Ampelopsis Cionanthus Hydrangea Prunus (erik kiraz)
(ortanca)
Aralia Clematis Hypericum Robinia
Aronia Clethra İndigofera Rosa (serada her
zaman)
Baccharis Colutea Jasminum Salix
(serada)
Berberis Cornus Kerria Sorbaria
Budleia Corylopsis Kokwitzia Spiraea
Buxus Cotoneaster Laburnum Staphylea
Çizelge 2. devam Yumuşak (yeşil) gövde çeliği ile üretilebilen türlerin bazıları;

Callicarpa Crataegus Lespedeza Symphoricarpos


Calluna Deutzia Ligustrum Syringa
Calycanthus Diervilla Liquidambar Tamarix
(köklenme güç)
Campsis Diospyros Liriodendron Ulmus
Caragana Elaeagnus Lonicera Vaccinium
Caryopteris Eonymus (herdem Magnolia Viburnum
yeşil)
Ceanothus Exochorda Malus (çiçek Vitis
elemanları)
Cedrus Forsythia Morus Weigela
Celastrus Gaylussacia Phillodendron
Yarı Odunlaşmış (odunsu) Çeliklerle Üretme

Yarı odunlaşmış çeliklerle üretme yöntemine orman gülleri, camelia’lar, herdem


yeşil açelyalar örnek olarak verilebilir. İğne yapraklı türler olarak ta porsuk,
cryptomeria ve ardıçlarda da bu tip üretme söz konusu olmaktadır.

Bu tip çelikler, yumuşak çelikten bir ölçüde olgunlaşmış ve kısmen de sertleşerek


odunlaşmaya yönelmiş olmaları ile farklılık gösterir. Dolayısıyla bu çelikler, sert
çeliklerden de onlar gibi tamamen odunlaşmış olmamaları ile ayrılırlar.

Bu çelikler büyüme mevsiminin sonlarına doğru sürgünler kısmen odunlaştığında


alınır. Genellikle Ağustos ayı ve kısmen de Eylül başları bu konuda en uygun
zamandır.

Yarı odunlaşmış çelikler, tepe kısmındaki yapraklar bırakılmak ve dip


kısmındakiler koparılmak suretiyle, türlere ve diğer koşullara göre 7,5-15 cm
boylarda hazırlanır.
Çeliklerin diplerinin çakı veya jiletle odun ve kabuk kısmından çiziklenmesi veya
yaralanması da köklenmeyi teşvik etmektedir.

Sert Odun Çelikleriyle Üretme

Bir yaşında tamamen olgunlaşmış ve odunlaşmış sürgünlerden elde edilen


çeliklere denir. Sert çelikle üretim yöntemi daha çok kışın yaprağını döken
türlerle iğne yapraklılarda kullanılır. Bu çeliklerde köklenme süresi 1 aydan 1 yıla
kadar, hatta ikinci yıla da sarkarak zaman alır. Geç ilkbahar veya erken kış, çelik
alımları için uygun zamandır.

Çelikler 1 yaşındaki dal kısımlarından alınmalıdır. Çeliklerin uzunluğu gözlerin


sayısına göre 10-20 cm uzunluğunda olmalıdır. Çeliklerin eşit uzunlukta alınması
da önerilmektedir. Kuvvetli ve orta kalınlıkta dallar en uygundur. Çelikler
tabanda gözün hemen altından kesilirse köklenme daha fazla olur. Çeliğin üst
kısmı da fazla koltuk kısmı kalmaması için en üst gözün hemen üstünden düz
veya daha iyisi eğimli olarak kesilir.
Dikimlerde çeliğin en az iki gözü toprak altında kalmalıdır. Köklendirilmiş sert
çelikler için bir vejatasyon periyodu yeterli ise de ağır gelişen türlerde bu süre 2-3
yıllık bir zaman alabilir.
Kök Çelikleri İle Üretme
Köklerden alınan parçalarla yapılan üretme olan “kök çelikleriyle üretme” çok
kullanılan bir üretme yöntemi değildir. Eğer bir bitki türü doğal şartlar altında
kolayca kök sürgünü verebiliyorsa bu bitki kolaylıkla kök çelikleriyle üretilebilir.
Küçük gevrek köklü bitkilerde, kök çelikleri oldukça kısa (2,5-5 cm) alınabilir.
Hazırlanan çelikler üretim ortamına ekseri yatay olarak yerleştirilir ve üzerleri 1-
1,5 cm kalınlıkta ince toprak veya kumla kapatılır. İyice sulanır ve üretme
ortamının kurumaması veya rutubetini iyi muhafaza etmesi için üzeri camla
kapatılır.

Yaprak Çelikleri İle Üretme


“Yaprak çelikleri ile üretme” bir yapraktan yeni bir bitkinin üretilmesi
yöntemidir. Yaprak çeliklerinin başarılı bir köklenme yapabilmesi için 18-24 ºC
lik hava sıcaklığı ile, nemli bir hava, bol ışık ve nemli iyi havalanan süzek bir
köklendirme ortamı aranır. Yaprak çeliği ile üretmenin sera üretme
çalışmalarında geniş bir kullanım yeri vardır.

Yaprak çelikleriyle üretmenin karakteristik bir örneğini de Peygamber kılıcı


vermektedir. Bunlarda yapraklar 7,5-10 cm boylarında kesilerek çelikler alınır.
Çeliklerin uzunluklarının ¾ lük kısmı üretme ortamına (kuma) gömülür. Alt uçtan
kökler ve yeni bir bitkiyi oluşturan sürgün gelişir.
Yaprak-Göz Çelikleriyle Üretme

Bu tip çelikler bir yaprak ayası, yaprak sapı, koltuk altı gözü veya bir göz ile
küçük bir gövde parçasından oluşur. Bunu için yaprak, bir göz içeren bir miktar
gövde veya dal parçasıyla birlikte alınır ve köklendirilir. Çelik,

Çelikler genellikle temmuz-eylül arası alınabilir.


Çelikle üretmede köklenme süresi boyunca ihtimamlı bir bakım gerekir. Sulama
en başta gelen bakım tedbiridir. Sulama, çeliklerin diplerini oymayacak şekilde
ince süzgeçler veya sisleme ile yapılır.

Aşıyla Üretme Teknikleri

Aşıyla üretme, üretilmesi istenilen bitkinin bir parçasını, kökünden faydalanılmak


istenilen başka bir bitki ile kaynaştırarak tek bir bitki olarak geliştirme tekniğidir.
Bitkinin toprak üstü kısmını yani gövde ve dallarını oluşturmak üzere asıl
üretilmesini istediğimiz bitkiden alınan kısma “kalem” veya “göz” denir.
Bunlarda kalem, üzerinde birkaç uyur göz bulunan bitki parçasıdır. Bu parçanın
göz olarak alınması halinde bir tek gözden oluşan ve sürgünden alınan üretken bir
parça söz konusudur. Yeni bitkinin kök kısmını oluşturacak olan kısmına ise
“anaç” veya “altlık” denir. Böylece kalem veya göz anaçla birleştirilmek üzere
anaca aşılandığı zaman anaç kökü oluştururken, kalem veya göz de sürerek yeni
bitkinin gövde ve dallarını oluşturur. Böylece aşı canlı iki ayrı bitki dokusu
kaynaştırılarak tek bir bitki halinde geliştirilmesi tekniğidir.
Aşılama yöntemleri iki ana metottan oluşur. Birincisi “kalem aşısı” ikincisi ise
yalnız bir göz içeren sürgünün kullanıldığı “göz aşısı” dır.

Bir aşının tutmasını etkileyen faktörler


1. Uyuşma: Bitkiler botanik akrabalık ilişkileri bakımından birbirlerine ne kadar
yakın olurlarsa uyuşma şansı o kadar fazla olur.
2. Bitki türleri: Aşıda başarı türlere göre de değişmektedir. Bazı türlerde aşılama
başarısı düşüktür. Örneğin meşeler, kayınlar çok güç aşılanır.
3. Anaç kaliteli, kuvvetli ve genç fidan olmalıdır. Anacın tohumdan yetişmiş
olması ekseri diğer vejetatif yollardan üretilmiş fidanlardan olmasına nazaran
çoğu türlerde daha çok tercih edilir.
4. Kalemler uygun zamanda alınmalı ve aşı uygun zamanda yapılmalıdır.
Genelde kalem aşıları için yaz aşısı dışında en başarılı aşı zamanı ilkbaharda
anaçla kök faaliyeti başlarken fakat kalemde gözler henüz uyku durumundayken
yapılan aşıdır.
5. Kalemin kambiyumu ile anacın kambiyumu yani kabuk ile odun arasındaki
üretken ince doku mümkün olduğunca sık bir şekilde üst üste gelmelidir.
Böylece kaynaşma çabuk olur.
6. Aşı yeri süratle uygun bir macunla kapanmalıdır. Bu suretle aşı yerinde
kuruma ve çeşitli enfeksiyon tehlikeleri önlenmiş olur. Birçok durumda
macunlamadan önce her iki parçanın sık bir şekilde lastik, plastik veya rafyadan
oluşan bir bantla sarılması gerekir.
7. Aşıdan sonra anaçtan çıkan sürgünler tedricen azaltılmalıdır.
8. Üretilecek türe ve koşullara uygun aşılama yöntemi iyi seçilmelidir.
9. El becerisi ve tecrübesi yeterli olan bir kimse tarafından aşılama yapılmalıdır.
Kalem aşısı veya bindirme aşı
Taze kesilmiş anaçla, taze kesilmiş kalemin kambiyum bölgelerinin üst üste
gelecek şekilde sıkıca temas ettirilerek anaç ile kalem arasında bir bağlantı
kurulması ile yeni bir bitki meydana gelir. Bu aşılara kalem aşısı adı verilir.
Metot en basit ve yaygın yöntemlerden biridir. Esas olarak bu yöntemde anaç ve
kalemin aynı kalınlıkta olması aranır. Uygulamada anaç ve kalemde birbirine
denk uzunluk ve şekilde birer kesit oluşturulur. Kesitin keskin bir aşı bıçağı ile bir
kerede açılması düz ve pürüzsüz bir satıh sağlayarak başarı oranını artırır.
Sürgünler zayıf olsa da kesim satıhları en az 3 cm uzunlukta olmalıdır. Her iki
kesim yüzeyi birbirine intibak edecek şekilde kalem anacın üstüne oturtulur ve bir
lastik rafya ile bağlanır. Müteakiben de macunlanır.

Dipçikli aşı: 6 mm ile 1,2 cm çapında küçük anaçların aşılanmasında kullanılır.


Bu aşının yapılabilmesi için anacın ve kalemin aynı kalınlıkta olması gerekir. Bu
aşıda kalemde anaçta aksi yönlerde olmak üzere 2,5-6 cm uzunluğunda pürüzsüz
bir kesim yapılır. Bu kesitin üzerinden birer dilcik kesilir ve bundan sonra anaç
kalemin dilleri birbirinin içine sokulur.
Yanaştırma aşı: İki serbest bitkinin yine kendi köklerini muhafaza edecek şekilde
her birinin gövdesinde oluşturulan çeşitli tipte kesim satıhları meydana getirerek
bunları üst üste getirecek tarzda her iki bireyi birbirine yanaştırarak uygulanan bir
aşılama yöntemidir.
Yarma aşı: Bu aşı genellikle tepe seviyesinde yapılır. Bunun için anaçta kalem
kalınlığına denk yükseklikte tepe sürgünü kesilerek atılır. Bu kısımda ibre ve
yapraklar temizlenir. Bundan sonra kesitin ortasında kalemi oturtacak şekilde ve
uzunlukta tepe sürgünü boyunca uygun derinlikte bir yarık oluşturulur. Diğer
taraftan aynı kalınlıkta kalem de kama şeklinde iki yüzü kesilerek hazırlanır.
Müteakiben anaçta açılan yarığa kalem kama şeklinde oturtularak aşı
tamamlanır. Çeşit değiştirmelerinde bu metodun kullanılması, 2,5-10 cm
çapındaki dalların odunu oldukça düz yarılabilen düzgün odun dokulu türlere
uygulanmasıyla olur.

Kabuk Aşısı: Bu aşı çabuk yapılır ve basittir. Özel ekipmana gerek göstermez ve
çapları 25 cm dan 30 cm kadar kalın dallarda yapılabilir. Anaca su yürüyüp
kabuğun odundan kolaylıkla ayrılabildiği bir zamanda yapılır. Kabuk aşısı çeşitli
tiplerde olmaktadır. Bunlardan belli başlı bir tip, anaçta kabuk üzerinde
uzunluğuna bir kesim yapılarak çizginin her iki yanındaki kabuğun odundan
biraz ayrılması, hazırlanan kalemin bu araya sokulması şeklinde olur.
Yarma kalem aşısının yapılışı
Yarma kalem aşısının yapılışı
Diğer bir şekil de yine anaçta aynı çizginin açılması, fakat bu defa kabuk iki
taraflı değil bir taraflı kaldırılarak hazırlanan kalemin kabuğun altına sürülerek
çivilenmesi şeklidir.

Göz Aşısı Metotları


Üzerinde bir göz veya tomurcuk bulunan küçük bir kabuk parçasından alınan bir
kalem kullanılarak yapılan aşılama yöntemine göz aşısı denir. Bu suretle bir
bireyden çok sayıda aşı materyali alma olasılığı vardır. Nadide, kıymetli
bireylerin üretilmesinde ekonomik ve kolaylıkla uygulanabilecek bir yöntemdir.
Sürgün göz aşıları ve uyuyan gözde yapılan durgun göz aşıları olarak ikiye
ayrılır.

Sürgün Göz Aşıları : Sürgün göz aşılarında anaca yerleştirilen göz, aşının
yapıldığı yıl içinde sürgün verir. Bu aşılar “ erken sürgün göz aşıları” ve “geç
sürgün göz aşıları” olmak üzere iki zamanda gerçekleştirilir.
Erken sürgün göz aşılarında kalem yani göz, tomurcuklarda henüz bir kabarma
görülmeden haldeyken alınır. Bu aşılar ilkbaharda anaç gelişmeye ve özsu
yürümeye başlayıp kabuk kolaylıkla ayrıldığında açık alanda yapılır.
Geç sürgün aşıları ise genellikle daha geç yani Haziran ayının ilk yarısında
yapılır. Bu aşılarda yara hemen kapanır ve aşı iki hafta içinde tutar.
Uyuyan Gözde Yapılan Durgun Göz Aşıları : Bu yöntem Temmuz-Eylül
arası periyotta yapılır. Uyuyan göz aşısında gözler bitkinin dış tarafında
bulunan kısa ve yavaş büyüyen sürgünler dışında aynı yılın iyi oluşmuş ve
olgunlaşmış kuvvetli sürgünlerinden alınır.

Göz aşıları içinde basit ve etkin oluşu nedeniyle en çok bilinen ve en çok
kullanılan bir yöntemde “T” aşısı yöntemidir. Bu aşı özellikle güllerin ve bir
çok süs çalılarının üretilmesinde kullanılır. Önce anaç üzerinde tercihen anacın
alt tarafından iki nod arasında 2,5 cm kadar uzunlukta dikey bir kesim yapılır.
Bunu T şeklini verecek şekilde bir yatay kesim takip eder. İki kabuk dilimini
kaldırmak için aşı çakısı hafifçe çevrilir. Sonra alttaki göz, gözün sadece yaprak
sapı açıkta kalacak şekilde yukarıdan aşağı kabuk arasına sokulur ve lastik veya
rafya ile bağlanır. Aşı yaklaşık 2 hafta içinde tutar.Anaç yaz sonunda veya
sonbaharda aşının üstünden kesilerek uzaklaştırılır.
Daldırma ile Üretme Teknikleri
Bitkinin herhangi bir kısmının ana bitkiden ayırmadan köklendirilmesini
sağlayarak sonradan ayırmak suretiyle yapılan üretme metodudur. Çeklikle
köklendirilmesi zor olan türlerin süs bitkileri, çalılar ve ağaçların üretiminde
kullanılır.
İyi bir kök gelişimi olması için daldırma ortamı iyi gübrelenmeli ve nemli
tutulmalıdır.
Çelikle üretmeye nazaran daha başarılıdır.
Daldırma Tipleri
Uç Daldırması : Sürgünün 8-10 cm toprağa daldırılıp, uç kısmının dışarıda
kalacak şekilde toprakla örtülmesiyle yapılır.
Adi Daldırma : Daldırılacak dallar bir yıllık sürgünler olmalı ve mümkün
olduğu kadar anacın kolay bükülebilen alt dallarından alınmalıdır. Sürgünlerin
ucu 15-20 cm toprak yüzeyinde kalacak şekilde sürgünlerin kavis verilerek
toprağa daldırılmasıdır.ilkbaharda daldırılan sürgünün toprak altında kalan
kısmında yaz boyunca kökler meydana gelir. Kesim ve söküm sonbahar yada
ertesi yıl ilkbaharda yapılır.
Hava Daldırması : Dalın toprağa batırılması yerine toprak yada yosun dolu bir
örtü dala sarılıp köklenmesi beklenir. Bu iş ya ilkbaharda tamamen olgunlaşmış
bir yıllık dallar üzerinde yapılır veya bu iş için yaz sonunda tam olgunlaşmamış
dallar kullanılır.
Yöntem çeşitli şekillerde uygulanır. Hangi şekilde olursa olsun önce köklenmesi
istenen dallar veya sürgünler üzerinde dalın ucunun 15-20 cm altından halkalama
yarma veya yukarı doğru çizikleme suretiyle yaralar açılır. Sonra bu yara etrafına
hafif nemlendirilmiş yosun, turba vb. köklendirme ortamı sarılır, ince bir
polietilen plastik örtüyle tamamen kapanacak şekilde örtüldükten sonra örtünün
iki ucu sıkıca kapatılıp bağlanır.
Köklendirme ortamının nemli tutulması metodun başarısında önemli etkendir.
Yeterli bir köklenme meydana geldikten sonra bu köklenen sürgün veya dal
anaçtan ayrılarak bir saksıya alınır.

Tepe daldırması: Adi daldırma yapılamayan türlerde uygulanır. Bir yıl önce
dikilen bitkiler, kök boğazlarının 5-10 cm üstünden gövde kısmı kesilerek, bitki
mümkün olduğu kadar sürgün vermeye zorlanır. Sürgünler 8-10 cm boya gelince
(mayıs ayında), her sürgünün boğazı yüksekliğinin yarısı kadar toprak yığılarak
doldurulur.
Sürgünler 20-25 cm ye gelince ikinci bir boğaz doldurması yapılır. Bu işlem
sürgünler 45 cm ye ulaşınca yine üçüncü ve son defa tekrarlanır.
Anaçta boğazı doldurulan sürgünler köklendikten sonra mümkün olduğu
kadar dipten kesilerek ana bitkiden ayrılırlar ve parsellere dikilirler, yani
şaşırtılırlar.

Hendek daldırması: Kök yapma ve sürme yeteneği yüksek olan bazı


anaç bitkilerin dalları, bütün uzunluğu boyunca açılan hendeğe yatırılarak
üzeri toprakla örtülür ve sürgün vermesi teşvik edilir.
Sürgünler diplerinde meydana gelen köklerle birlikte kesilerek anaçtan
ayrılır ve ayrı birer bitki olarak şaşırtılırlar.

You might also like