You are on page 1of 44

CANLILARIN TEMEL

BİLEŞENLERİ
CANLILARIN TEMEL BİLEŞENLERİ
 Doğadaki canlı ve cansız varlıklar elementlerden
oluşur.
 Canlıların yapısında inorganik ve organik
bileşikler vardır.
 Canlı hücreler doğadan aldıkları bu maddeleri
doğrudan kullanabildiği gibi bu maddelerin
yapısını değiştirerek kendine özgü bileşikler
sentezlerler.
A) İNORGANİK BİLEŞİKLER
 Canlıların hücrelerinde sentezlenemeyen ve
dış ortamdan hazır almak zorunda kaldıkları
bileşiklere İNORGANİK BİLEŞİK denir.
İNORGANİK BİLEŞİKLERİN ÖZELLİKLERİ

1. Genellikle C atomu içermezler.


2. Küçük yapılı oldukları için hücre zarından
doğrudan geçerler.
3. Sindirime uğramazlar.
4. Enerji vermezler.
5. Yapıcı onarıcı ve düzenleyici olarak görev
yaparlar.
6. Eksikliğinde hastalıklar ortaya çıkar.
1) SU(H₂O)
 Su canlılar için vazgeçilmez bir bileşiktir.
 Yeryüzünün ¾’ ü sular ile kaplıdır.
 Canlılardaki su miktarı türlere farklılık
gösterir.
 Canlılardaki su miktarı %70-90 arasında
değişir.
 Örnek: Fasulye tohumu %10
Kaktüs gövde hücresi %90
Deniz anası%95
Embriyo %97
 İnsan vücudunun
yaklaşık olarak %70’i
sudur.
 Bu oran dokudan
dokuya farklılık gösterir.
Su ihtiyacımızı nasıl karşılarız?
1. Su içerek
2. Besinlerden (meyve
sebze ve
diğerlerinden)
3. Metabolizmadan
(yapım olaylarından
ve solunum ile)
SU MOLEKÜNÜN YAPISI
 Su molekülünde eksi (-)
yüklü O₂ ile artı (+) H₂
atomları vardır.
 Bu farklı yüke sahip
atomlar birbirini çeker.
 Farklı su moleküllerinin
yapılarındaki O₂ ve H₂
atomları arasında bir
çekim vardır.
 Bu şekilde oluşan bağlara
HİDROJEN BAĞLARI denir.
,

Suyun Özellikleri Ve Canlılar İçin Önemi

1) KOHEZYON –ADHEZYON:
 Su molekülleri H bağları
sayesinde birbirlerine
bağlanarak bir arada kalır.
 Bu duruma KOHEZYON
denir.
 Suyun farklı bir moleküle
tutunmasına ADHEZYON
denir
 Bitkiler suyu, adhezyon
ve kohezyon kuvvetleri
sayesinde topraktan alır
ve yerçekimine zıt yönde
taşıyarak yapraklara
kadar ulaştırır.
2) YÜZEY GERİLİMİ:
 Suyun yüzeydeki
hücreleri arasında
oluşan kuvvete YÜZEY
GERİLİMİ denir.
 Yüzey gerilimini
kullanarak bazı
böcekler su üzerinde
yürürler.
3) SUYUN ÖZGÜL ISISI:
 Suyun özgül ısısı
yüksektir.
 Su sıcak havadaki ısıyı
soğurur ve kendi içinde
depolanmış ısıyı daha
soğuk olan havaya verir.
 İnsan vücudunun
sıcaklığının belli sınırlar
içinde kalması suyun bu
özelliğinin etkisi vardır.
4) SUYUN BUHARLAŞMASI:
 Suyun buharlaşabilmesi
için belirli miktarda ısıyı
soğurması gerekir.
 Bu nedenle terlediğimizde
vücuttan su ile birlikte bir
miktar ısı da uzaklaşmış
olur.
 Böylece vücut ısısının
yükselmesi engellenir.
5) SUYUN ÇÖZÜCÜ ÖZELLİĞİ:
 Su bir çok tepkimede çözücü olarak görev
yapar.
 Bu özelliğinden dolayı:
a) Besinlerin taşınmasında,
b) Metabolik artıkların taşınmasında,
c) Sindirim ve diğer metabolizma olaylarında,
d) Bitkilerin topraktan mineral almasında
e) Fotosentezde su kullanılır.
6) SUYUN DONMA ÖZELLİĞİ:
 Soğuk havalarda göl,deniz
ve akarsu gibi suların
yüzeyleri donar.
 Buzun yoğunluğu suya göre
az olduğundan buz dibe
batmaz ve suyun
yüzeyinde kalır.
 Yüzen su buz kütleleri suyu
yalıtır ve donmasını önler.
 Böylece buz kütlelerin
altında yaşam devam eder.
Canlılarda Suyun Görevleri:
1. Çözme görevi (Besinleri ve artıkları çözmek)
2. Taşıma görevi (Kan ile besin artık taşınması)
3. Düzenleme görevi (Terleme ile vücut ısısının
düşmesi)
4. Metabolik görevi (reaksiyonlar sulu ortamda
gerçekleşir)
5. Yapı maddesi olarak (Fotosentezde)
2. ASİT-BAZ-TUZ ve pH
ASİT: Suda çözündüğünde H+ iyonu veren
maddelere asit denir.
 Örnek: HCl, H2SO4 (inorganik asit)
Asetik asit (sirke),Laktik asit,Malik asit(organik asit)
 Asitlerin özellikleri:
a. Ekşidir
b. Mavi turnusol kağıdını kırmızı yapar
c. HCl H+ + Cl-
BAZ: Suda çözündüğünde OH- veren maddelere
denir.
 Örnek: NaOH, KOH, NH3, Metilamin, Anilin,
Kireç (Ca(OH)2)
 Bazların özellikleri:
a. Acıdır
b. Kırmızı turnusol kağıdını mavi yapar
c. NaOH Na+ + OH-
Tuzlar: Asitler bazlar ile birleşerek tuzları
oluşturur.
HCl + NaOH NaCl + H₂O
 Hücrelerde ve hücreler arası sıvılarda çeşitli
mineral tuzları bulunur.
 Tuzlar sıvı ortamda anyon ve katyonlarına
ayrılır.
Cl ve HCO₃( bikarbonat): anyonlara
Na ve Ca: katyonlara örnek verilebilir.
pH
pH (Asit- Baz dengesi): Sıvılardaki H+ ve OH-
iyonu yoğunluğuna denir.
 Canlıların hayatlarını sürdürebilmeleri için pH
değeri çok önemlidir.
 Örnek insan kanı: pH=7,4 olmalıdır
pH cetveli
pH neden önemlidir?

1)Enzim aktiviteleri için önemlidir. Enzimler


belli pH değerlerinde çalışabilir.
(Midede besinler Asidik ortamda,
bağırsaklarda ise bazik ortamda sindirilir.)
2)Bazı hastalıkların teşhisinde veri olarak
kullanılır.
3) Bitkilerin gelişmesinde önemlidir.
Çam asitli toprağı, sedir bazik toprağı sever.

ÇAM AĞACI SEDİR AĞACI


Toprak pH’ sı ortancaların
çiçek rengini belirler.

Ortancalar bazik ortamda pembe


çiçek açar.

Asidik ortamda ise mor çiçek açar


Tampon Bileşikler
 Canlılardaki biyokimyasal tepkimeler belirli
pH değerinde gerçekleşir.
 pH değerindeki küçük değişiklikler bile
canlının yaşamının tehlikeye sokar.
 Örneğin insan kanının pH değeri 7,4’tür.Bu
değer 7’ye düşer yada 7,8’e çıkarsa birkaç
dakikada yaşamını yitirir.
 Canlılardaki Ph değerinin sabit kalmasını
sağlayan bileşiklere TAMPON BİLEŞİKLER
denir.
 Bu bileşikler ortamda H⁺miktarı arttığı zaman
onu tutabilecek ya da H⁺ miktarı azaldığı
zaman onu salabilecek özelliği sahiptir.
 Bu şekilde canlılardaki pH değişimi en aza
indirilir.
 Kan dolaşımı sırasında kanın pH değerini
sabit tutan H₂CO₃(KARBONİK ASİT)
tamponudur.

Ph artarsa
H₂CO₃ HCO⁻₃ + H⁺
Karbonik asit Ph düşerse Bikarbonat Hidrojen iyonu
H⁺ vericisi H⁺ alıcısı
3) MİNERALLER
 Besinlerle birlikte alınan tuzlara MİNERAL
denir.
Minerallerin genel görevleri:

1)Yapı maddesidirler: Kemik, diş gibi dokuların


ve enzimlerin yapısına katılırlar.
2)Düzenleyicidirler: Homeostazinin
sağlanmasında görev alırlar. (Hücrenin su alış-
verişi, enzimlerin çalışması, kas kasılması,
sinirsel iletim gibi.)
Minerallerin bir kısmı ter ve idrarla atıldığı için
beslenmede düzenli olarak alınmalıdır. Canlılarda
minerallere olan ihtiyaç farklılık gösterir.
Fazla alınması gereken mineraller: Na, K, Ca, P,
Cl, Mg
Az alınması gereken mineraller: Fe, I, Zn, Se,
Mn, Cu gibi.
NaCl (Sodyum klorür)
 Vücut sıvısının basıncını düzenler.
 Eksikliğinde hücre arası sıvının ve kanın suyu
çekilir,kan koyulaşır ve kramplar ile birlikte
dolaşım sistemi durarak canlıyı ölüme
götürür.
Na(Sodyum)
Hücre içi ve hücre dışı sıvıların asit-baz
dengesini oluşturur.
Sinirlerin çalışmasında görevlidir.
Azlığında deride,gözün bağ dokusunda ve
üremede bozukluklar ortaya çıkar.
Cl(Klor)
 Özellikle mide salgısında bulunur.
 Azlığında sindirim ve büyüme bozuklukları
ortaya çıkar.
K(Potasyum)
Hücre içi ve hücre dışı sıvıların asit-baz
dengesini oluşturur.
Sinirlerin çalışmasında görevlidir.
 Vücutta Na:K oranının sabit tutulması
gereklidir.
 Potasyumu bitkisel besinlerden alırız.Yetişkin
insanlarda günlük potasyum gereksinimi 2 g
kadardır.
Mg(Magnezyum)
Kemiklerin yapısına katılır.
Enzimlerin yapısında kofaktör olarak bulunur.
Kasların çalışmasında görevlidir.
Azlığında damar genişlemesi, kan miktarında
artma, aşırı duyarlılık,böbrek bozuklukları ortaya
çıkar.
Ca(Kalsiyum)
 İnsan vücudunda en bol bulunan mineraldir.
 Kemik ve dişlerin yapısına katılır.
 İyon halinde hücre zarını geçirgenliği ve kanın
pıhtılaşması için önemlidir.
 Kas ve sinir hücrelerinin çalışması için
gereklidir.
 Eksikliğinde kaslarda kramplara neden olur.
 Çocukluk çağında yeterince Ca vücuda
alınmazsa RAŞİTİZM ortaya çıkar.
F(Flor)
 Diş ve kemiklerin yapısına katılır.
 Eksikliğinde diş çürümesine ,fazlalığı ise diş
sararmasına neden olur.
P(Fosfor)
 DNA, RNA, ATP yapısına katılır.
 Kemik ve dişlerin yapısına katılır.
 Fosfat proteinler ile birlikte embriyonun
beslenmesini sağlar.
 Kandaki P miktarı her zaman Ca miktarına
oranlanarak sabit tutulur.
Fe (Demir)
 Alyuvarlarda bulunan Hemoglobinin yapısına
katılır.
 Bazı enzimlerin yapısına katılır.
 Eksikliğinde KANSIZLIK (ANEMİ) ortaya çıkar.

ALYUVARLAR HEMOGLOBİN
Cu(Bakır)
 Bazı enzimlerin yapısına katılır.
 Cu olmazsa demir hemoglobine bağlanamaz.
I (İyot)
 Tiroit hormonları için gereklidir.
 Embriyonik ve çocukluk döneminde yeterince
alınmaz ise cüceliğe ve zeka geriliğine neden
olur.
 Ayrıca GUATR hastalığına neden olur.

You might also like