You are on page 1of 76

İSLAM’DA BİLGİNİN KAYNAKLARI

-İnsan var olduğundan bu güne kendisi ve çevresini tanımaya


çalışır.
- BİLGİ: İnsanın kendisini ve çevresini tanıma faaliyeti sonucunda
elde ettiği üründür.

Bilgi edinme yolları:


1-Öğrenme
2-Araştırma
3-Gözlem
4-Deney
(Gözlem, deney, akla
(Günlük hayatta öğrendiğimiz
dayalı bilgilerdir.)
sistemsiz bilgiler)

Yetenek ve beceriye
(Sezgi, duydu, ilgiye dayalı
dayalı bilgilerdir
bilgiler)

NOT: Bilimin parçalı


yaklaşımına karşın felsefenin
bütüncül bir bakış açısı vardır

(Kaynağı vahye dayalı bilgilerdir) (İnsanın mevcut bilgileri kullanıp anlama ve


yorumla çabası ile elde edilen öznel bilgilerdir)
İslam’da genel olarak Bilgi:
1-Kadim Bilgi: Allah’a ait vahiy
kaynaklı bilgidir.
Bu bilgi; sınırsız, kusursuz, tüm
zamanları kapsayan, mutlak
doğru bir bilgidir.

2-Hâdis Bilgi: Sonradan insanın


çeşitli yollarla kazandığı bilgidir.
Bu bilgi; İnsana ait olduğu için
sınırlı, eksik ve değişkendir.
İslam’da Doğru Bilginin kaynakları

(Doğru haber)
1- SELİM AKIL (AKL-I SELİM)
-Akıl insana düşünme, anlama gücü veren özdür. Peygamberimiz hadislerinde;
- «Aklı olmayanın dini yoktur».
- «Üç kişiden sorumluluk kaldırılmıştır: Şifa buluncaya kadar akıl
hastasından, Buluğ çağına kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan.»
Buyurmuşlardır.

-Akl-ı selim: Sağlam, doğru, bozulmamış,


şartlanmamış akıldır.

-Kur’an’da bu özellikteki akıl; «ulu’l-Elbeb»


şeklinde ifade edilir.

-Allah aklımızı kullanmamızı, düşünmemizi


ister

-Kur’an’da Hz. İbrahim’in aklını kullanması


örnek verilir.
Yukarıdaki hadise göre bir meselenin çözümünde islam
dininin temel başvuru kaynaklarını tespit ediniz.
Duyularla kavranamayan, deneysel alanın dışında kalan soyut alan hakkındaki
bilgiler akıl vasıtasıy­la elde edilir.

Oluşum açısından

Akli
bilgiler

A)Zaruri Bilgi B)Kesbi Bilgi

Derinliğine bir akletme ve Akıl yürütme, düşünme,


düşünme olmaksızın ilk yönelişte derinliğine araştırma yoluyla elde
oluşan bilgidir. Daha çok edilen bilgidir.
doğuştan gelen bilgilerdir

ÖRNEK: ÖRNEK:
Kişinin açlık ve susuzluğunu ya Uzak bir mesafeden du­manın
da bir bütünün parçasından görülerek orada bir ateşin var
büyük oluşunu bilmesi bu bilgi olduğuna ilişkin bilgi bu türün
örneğidir
Akıl yanılır mı?

Hangi aklın bulgularının doğruluğunu


hangi akılla ölçeriz?
ETKİNLİK….....…………………………………………………….. ■DEĞERLENDİRELİM………..
2- Doğru haber (Haber-i sadıka)

-Kesin doğru olan bilgi veya habere denir.


-Bir bilginin değerinin olması için o bilginin
doğru olması gerekir.
-İslam’a göre bir bilginin doğru haber (haber-i
sadıka) olabilmesi için ;
a)Bilginin kaynağının yanılmaması, kesin doğru olması
gerekir. (Vahiy- Allah’ın kelamı)

b)Bilgi bize doğru şekilde aktarılmış (rivayet edilmiş)


olması gerekir.
Doğru haber;
1-Vahiy (Kur’an)
2-Mütevatir haber

Mütevâtir Haber: Yalan söylemesi mümkün olmayan bir


toplumun aynı özellikteki topluma aktardığı bilgilerdir.
İslam Dininde bir bilgi kaynağı olarak KUR’AN; doğru dini düşünceyi belirlemede
HAKEM, dini olanla olmayanı ayırmada FİLTRE özelliğine sahiptir.

İslam kültürü; asırlar boyu farklı


kültürlerden geçerek bize ulaşmıştır.
Bunu bir nehire benzetirsek
bu nehir bir çok toplumun kendi
zamanın görüşlerini, geleneklerini,
kültürlerini içine alarak biraz
bulanarak gelmiştir. Bu süreçte bir
çok gerçek dışı rivayet, gelenek,
hurafe ve yorum zamanla
dinselleştirilmiştir.
İşte bu noktada dini olan ile
olmayanı ayırmada Kur’an büyük bir
rol (Filtre rolü) üstlenmektedir.
-En büyük mütevâtir haber; KUR’AN’ dır.
-Hadislerin bazılar da mütevâtirdir. Bunlara Mütevâtir hadisler denir

Allah niçin vahiy göndermiştir?


Güvenilir , doğru olma özelliğine göre en güvenilirden başlayarak
bilgi kaynaklarını sıralayalım.

Selim Akıl Doğru haber Salim duyular

1-
2-
3-
3- Salim Duyular:
-Kendine ait olması gereken
özellikleri
kaybetmemiş (salim) 5
duyumuzdur.
-Bilgilerimizin bir kısmını
duyularımızla elde ederiz.
-Dinde de bu yol bilgi kaynağı
olarak kabul edilir
-Ancak duyularımız sağlıklı duyum
alma özelliğini kaybetmemiş
olmalıdır. Yoksa güvenilir bilgi
edinemeyiz.
ÖRN/: Körün şahitliği

Duyularımızın yanılması ile ilgili örnekler verelim?


İslam’da rüya, keşif, sezgi, ilham bilgi kaynağı
olarak kabul edilmez. Bunlar kişisel
durumlardır. Kimseyi bağlamaz

Çünkü bu yollarla elde edilen bilginin


kesinliği ve neye işaret ettiği belirsizdir. Kişisel ve subjektif
olan bu veriler, genel ve bağlayıcı kaynak olma özelliğine
sahip değildir.

NOT:
Rüya: Uyku sırasında zihinde beliren görüntülerin bütününü
(düş) ifade eder.
İlham: Gönle doğan şey, kalbe gelen mana, akıl yürütme ve
düşünmeye dayanmaksızın elde edilen bilgi.
Keşif: Aklın ötesinde olduğu için gaip olan bazı şeyleri bilme
İslam’da doğru bilginin (yakîn) aşamaları şunlardır:

1. İlme’l-yakîn: Bir şey hakkında habere dayalı olarak bize ulaşan kesin
bilgidir.
2. Ayne’l-yakîn: Bir şey hakkında duyularımızla bizzat elde ettiğimiz kesin
bilgidir.
3. Hakka’l-yakîn: Bir şeyi bizzat yaşayarak elde ettiğimiz kesin bilgidir.

Bilginin Kullanımı ve Muhafazası


Bilgi ahlakı, kullanımı ve muhafazası en az
bilgiyi elde etmek kadar önemlidir.
Bilgi, kötü niyetli insanların eline geçtiğinde
felakete dönüşebilmektedir. Özellikle son iki yüzyılda
insanlık bu sebepten büyük acılar çekmiştir.
Savaşların yaşanması, atom bombasının kullanılması,
tabii kaynakların hızla yok edilmesi ve çevre
felaketleri bilginin kötüye kullanılmasının
sonuçlarıdır.
İslam’a göre bilginin
kullanımı kul hakkı
temelinde değerlendirilir.

Bütün insanların mahremiyeti dokunulmazdır. Yüce Allah “Ey iman edenler!


Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını
ve mahremiyetlerini araştırmayın…” (Hucurat 12) buyurarak mahremiyetin
korunmasını emreder.
Hz. Peygamber de “…Müslümanlara eziyet etmeyin ve onların gizli tarafını
araştırmayın...” buyurarak insanların mahremiyetlerini ve kusurlarını araştırmayı
yasaklamıştır.
İslam Bilgi sahibi olmamızı ister

«Allah Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra İslam’a göre insan «el Alim» (her
bunları meleklere gösterip “Sözünüzde doğru şeyi en iyi bilen) olan Allah
iseniz şunların isimlerini bana söyleyin” dedi. tarafından bilme ve öğrenme
“Seni tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka özellikleri ile yaratılmıştır.
hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet
sahibi şüphesiz sensin” cevabını verdiler.»
(Bakara 31-32)

-İlk gelen ayetlerin «Oku !»


emri ile başlamasının anlamı
nedir?
-»Oku!» emrini nasıl
anlamlıyız?
Diğer AYETLER/
“...Rabbim benim ilmimi artır, de.»
“... Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.”
ayetleriyle bilgi edinmek, öğrenmek
teşvik edilir.

HADİSLER/
- “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sa­rılsın, hem
dünyayı hem de ahireti isteyen yine ilme sarılsın.”

- “Hikmet müminin yitik malı­dır. Onu nerede bulursa almalıdır.”

- «İlim öğrenmek kadın – erkek her Müslüman farzdır.»


İman da inkâr da
bilinçli olmalı
«Bir imanın ve inancın eski ve geçmişten beri
süre gelmesi onun doğru ve hakikat olduğu
anlamına gelmez… Atalarımızın iman ettikleri
gibi bizim de aynı şekilde iman etmemiz
gerektiğini düşünmek, büyüdüğü zaman bir
kişiye çocukluk elbisesinin tamamıyla uygun
olacağını düşünmekle eşdeğerdir.»
(Tolstoy, İman Vicdan ve Dua, s.27)

Yukarıdaki ayetlerde verilen mesajlar nelerdir? Arkadaşlarınızla


bilginin kaynakları açısından değerlendiriniz.
Vahiy, Akıl ve Bilim birbiri ile çatışır mı?

Çatışıyor ise bu durumu


nasıl açıklayabiliriz?
İslam İnancında İmanın Mahiyeti
İslam:
-Kelime olarak “itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak,
teslim olmak, emniyette olmak, barışta olmak” gibi anlamlara gelir.

- Terim olarak; Allah’ın gönderdiği dinin adıdır

Müslüman;
İslam’ın kelime anlamındaki özelliklere sahip olandır.
Terim olarak; İslam dinini kabul eden demektir.
Ayetten İslam ile ilgili
sonuçlar çıkaralım
Ayetten çıkarabileceğimiz bazı sonuçlar
1-Allah’ın gönderdiği bütün dinler aslında tektir ve o da İslam’dır.
2-Allah katında tek geçerli din (inanç ve hayat tarzı) İslam’dır.
3-Allah’ın gönderdiği bütün dinlerin adı da İslam’dır.
4-
İman (İtikad/İnanç) :
Kelime olarak; gönülden bağlanma, sağ­lam olarak
inanma, bir konuda kesin bir kanaate sahip olma ” “inanılması
zorunlu olan ilke” anlamına gelir.
Terim olarak, başta inanç esasları (İmanın
şartları) olmak üzere Allah’ın , inanılmasını istediği şeyleri kalp
ile tasdik etmek, dil ile ikrar etmek (söylemek)tir.

İnançsızlık bir inanç mıdır?

Niçin?
İslam inancının temeli tevhit inancına dayanır

-Bu söz Cennet ile Cehennemi, Mümin ile kafiri birbirinden ayırır
-Bu sözün ne anlama geldiği iyi bilinmeli ve bilinçli söylenmelidir
-Kelime-i Şehadet bunu bilinçli söylemenin ilanıdır
ŞAHİTLİK EDERİM Kİ…..

Ne gördün neye şahitsin?


«Allahtan başka hiçbir ilah (tanrı) yoktur» derken anahtar kavram
İLAH tır.

İlah; boyun eğilen, en


çok sevilen, değer verilen,
otorite (egemenlik) kabul
edilen, kendisine sığınılan,
daha mükemmeli
düşünülemeyen varlıktır
En çok değer verdiğiniz,
kendisinden
vazgeçemediğiniz ne ise
kutsalınız odur.
Kutsalınız ne ise tanrınız
da odur.
İnsanların Tanrıyı (Allah’ı) bilmemeleri
fena (kötü) bir durumdur. Fakat Tanrı
olmayanı Tanrı bilen ve ona kulluk eden
insanların durumu daha da fenadır.

(Tolstoy, İman Vicdan ve Dua, s.28)


Dikkat!

Kelime-i tevhidi kabul


etmek ;
Allah’ın dışında ilah
olma özelliği olan her
varlığı toplayıp çöpe
atmak, sadece ALLAH’ a
EVET diyerek,
kalbimizde bir tek
Allah’ı bırakmaktır.
Her imanda bir inkâr, her inkâr da bir
iman vardır.
Tarihte ve günümüzde insanlık birçok varlığı ilah kabul etmiştir.
Hayatta iken tanrı kabul edilenler
ÖRN/ Firavunlar
1-İnsan başka bir insanı
ilah kabul etmiştir. Öldükten sonra tanrı kabul edilenler.
Örn/ Buda

2-İnsan cansız varlıkları ilah kabul etmiştir.


ÖRN/ Güneş , Yıldızlar, Ateş, Doğadaki varlıklar
(paganizm)

3- Madde, para ilahlaştırılmıştır.


Hayatın bütün amacını, anlamını, hedefini, değerini para olarak
kabul edenler için söz konusudur.
ÖRN/ «Adamın dini, imanı para olmuş» sözü
4-Bilim kuralları ve doğa kanunları bazılarınca ilah kabul edilmiştir.
-Varlığın sebebi olarak tanrıyı değil bilim ile doğayı ve kanunları
görüp, tanrı yerine doğayı koyanlar için söz konusudur.
ÖRN/ «Doğa yaptı, doğa yarattı» anlayışı
-Yağmurun yağmasını sadece doğa olayına bağlama.
Bilimin kendi kanun koymaz sadece Allah’ın koyduğu kanunları
inceler, tespit eder ve kullanır.

«Dünyanın ve evrenin varoluşunda bilimsel kurallar rol oynamıştır. Ancak bu tanrının


olmayacağı anlamına gelmez.» (S. HAWKİNG)
5- İnsan kendi nefsini ilah edinebilmiştir.

-Hiçbir kural tanımadan canı ne isterse onu yapan, sadece


arzularının sesine kulak veren kişiler için geçerlidir.
Freud: Mutluluk iç güdüleri (id), arzuları tatmin etmekle olur.
Slogan: «Bütün zincirleri kır, istediğini yap, özgür ol»
Osmanlı döneminde halk Cuma Namazı çıkışlarında ve
törenlerde hep birlikte;
«MAĞRUR OLMA PADİŞAHIM SENDEN BÜYÜK ALLAH VAR»
derlerdi.
İMAN- TASDİK İLİŞKİSİ

İslam alimleri İmanı;


«Kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve uzuvlarla amel etmek” olarak
tanımlar.

-Buna göre iman kalbin fiili olup , özü kalben kabul etmektir.
-Tas­dik: Bir şeyi kalben kesin olarak kabul etmek demektir.
-Bu durumda İman ;
Kişinin inanması gereken esasları kalben kesin olarak kabul
etmesidir.

-Çünkü kalbin inkârının söz konusu olduğu durumlarda bunu dil ile
söylemek gerçek bir imanı oluşturmaz.
“Bedeviler ‘İnandık.’(İman ettik) dediler. De ki: Siz iman
etmediniz, ama ‘Boyun eğdik.’ (teslim /müslüman olduk) deyin.
Henüz iman kalplerinize yerleşmedi…» (Hucurat 14)
Bu ayetin in­mesine sebep olan olay şudur: Kıtlık yıllarından birinde, bir grup
Medine’ye gelerek Hz. Peygamber’e (s.a.v.) inandıklarını söylerler. Hz.
Peygamber de (s.a.v.) onlara yardımda bulunur. Ayette bu kabilenin kalben
iman etmediği, sadece dilleriyle böyle bir söz söy­ledikleri bildirilerek imanda
kalbin önemi vurgulanır.

HADiSLER: «Allah cennetlikleri cennete, cehennemlikleri


cehenneme koya­cak, sonra da bakın kalbinde hardal tanesi kadar
imanı olan birisini bulursanız onu cehennemden çıkarın
diyecektir.” (Buhari, Sahih-i Buhari, İman, 15)
Üsame b. Zeyd (r.a.)bir savaşta yakaladığı adamı kelime-i şehadet
getirdiği hâlde öldürmüş ve Hz. Peygamber (s.a.v.) bunu
duyduğunda Üsame’ye (r.a.): “Öldür­düğün adam doğru mu yoksa
yalan mı söylüyordu, kalbini yarıp baktın mı? buyurdu.

SONUÇ:
-İmanda asıl olan kalbin tasdikidir.
-Kalben iman edenin herhangi bir sebeple «inanmıyorum»
demesi imanına zarar vermez
-Kalben İnanmadığı halde dili ile «İnandım» demesi de onu
mümin yapmaz.

“Kalp kavramı, Kur’an’da pek çok ayette geçmekte


olup; aklı, akıl yürütmeyi, düşünme ve anlamayı
da kap­sayan bir kavramdır
İMAN- İKRAR İLİŞKİSİ
İmanı;
«Kalp ile tasdik, dil ile ikrar” olarak tanımlamıştık.
-Buradaki İkrar; imanın dil ile söylenmesidir.
-İkrar, Allah için imanın bir parçası, şartı değil, insanlar arası
ilişkiler için gerekli olan dünyevi şartıdır.
ÖRN/ *Cenazeye nasıl bir işlem uygulanacağı
*Zekat- sadaka alan veren ilişkilerinde
*Kestiği hayvanın etinin yenmesi
Tasdik ve İnkâr Bakımından İnsanlar
Mümin: Yüce Allah’a (c.c.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ve onun tebliğ
ettiklerine kalpten inanıp kabul eden kişiye mümin denir.
Kelime olarak «İman eden» anlamına gelir.
Kâfir: İslam’ın temel esaslarından birini, birkaçını veya tamamını
inkâr eden kişiye kâfir denir. (Kelime anlamı ; örtmektir.)

Münafık: Dili ile çevresine iman ettiğini söyleyip Müslüman gibi


yaşadığı hâlde kalpten, inanma­yan kişiye münafık denir.

Müşrik: Allah’ın (c.c.) varlığını inkâr etmeyen ancak onunla birlikte


başka tanrılar kabul eden, Allah’a mahsus özellikleri başka
varlıklarla paylaşan, Allah’a eş koşan kişidir.

Ehl-i kitap: Kur’an’dan önce kitap verilen bu günkü Yahudi ve


Hristiyanlardır.
Not Edelim!! -Münafıklar; İçi kafir dışı müslüman olduğu
için müminler için en tehlikeli gruptur.
-Cehennemin en alt tabakasında yer
alacaklardır. (Nisa 145)
-Medine döneminde Abdullah b. Ubey
liderliğinde ortaya çıkmışlardır.

İnsanı küfre götüren bazı durumlar:


1-Nasları (Kur’an ve sünnette kesin olarak belirtilen hükümleri)
reddetmek
2-Nasların açık olan anlamını bırakıp başka manalar vermek
3-Haramı helal, helali haram kabul etmek
4-Din (Allah’ın kanunları) ile alay etmek
5-Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, azabından emin olmak
6-Gaybden haber verenin haberini doğru kabul etmek
-ŞİRK; tevhidin zıddı olup bir anlamda Allah’tan rol çalmaktır.
-Kur’an’da şirk; affedilmeyen günah ve büyük bir zulüm olarak ifade
edilmiştir.

Allah şirki niçin büyük bir


zulüm olarak değerlendirmiş
olabilir?

Allah’ı bırakıp sana yararı da


zararı da olmayan varlıklara
tapma; bunu yaparsan,
kuşkusuz zalimlerden olursun.
(Yunus 106)
Ayetlerde hangi inanç çeşidinden
bahsedilmektedir? Haydi bulalım.
“İnsanlardan bazıları da vardır
ki inanma­dıkları hâlde ‘Allah’a
ve ahiret gününe inandık’
«Hayat ancak bu dünyadakinden
derler.” (Bakara 8)
ibarettir. Biz dirilecek değiliz
«Ayetlerimiz kendisine dediler» (En’am 6)
okunduğu zaman ‘Bunlar
öncekilerin masalları’ der» Onlara ‘Gökleri ve yeri yaratan
(Kalem 15) kimdir?’ diye sorsan elbette ‘Allah’
derler. Öyleyse onlara de ki Allah
«… öyle kimselerdir ki Allah bana bir zarar vermek istese
anıldığı zaman kalpleri ‘Allah’ın dışında taptıklarınız bunu
titrer…» (Enfal 2) önleyebilir mi?..(Zümer 38)
ETKİNLİK:

Sahabeden Ammar b. Yasir (r.a.), Mekke döneminde


Kureyşli müşriklerin ağır baskılarına, eziyetlerine, ölüm
tehditlerine dayanamayarak kalben inandığı hâlde diliyle
Müslüman olmadığını ve İslam’dan çıktığını söylemiştir. Bu olay
üzerine Nahl suresinin 106. ayeti inmiştir:
“Kim iman ettikten sonra Allah’ı inkâr ederse -kalbi
iman ile dolu olduğu hâlde (inkâra) zorlanan baş­ka- ve kim
kalbini kâfirliğe açarsa işte Allah’ın gazabı bunlaradır. Onlar
için büyük bir azap vardır.”

Yukarıdaki olayı iman ve inkâr kavramları açısından


değerlendiriniz.
Küfür - şirk ilişkisini
açıklaya bilir misiniz?

Her küfür bir şirk midir?

Her şirk bir küfür müdür?


Hangisi daha kapsayıcıdır?
Ayeti küfür- şirk ilişkisi
açısından inceleyiniz
İMAN- BİLGİ İLİŞKİSİ

•• Düşünelim

Size göre imanın oluşmasında bilginin


önemi var mıdır?

Arkadaşlarınızla tartışınız.
Bilgi mi önce gelir iman mı? NEDEN?

Önce Sonra
İMAN
BİLGİ BİLGİ

Önce Bilgi gelir. Çünkü neye iman


edeceğimizi bilmeden iman edemeyiz.

İmandan sonra da Bilgi gerekir. Çünkü


imandan sonra ne yapmamız gerektiğini
bilmek için de bilgi gerekir?

Sonuç: Bilgi olmadan iman olmaz


-İmanda asıl olan kalbin tasdikidir.
-Aklın bir şeyi kabul etmesi veya etmemesi kalbin tasdikinde
önemli bir rol oynar.
-Kalp aklın kabul ettiğini daha kolay onaylar.
-Bilgi de aklı ikna etmede önemli bir yere sahiptir.
-İnanç da bazen akıl ile kalp çatışabilir. Burada bilgi devreye
girerek aklı inancın makul, rasyonel olduğunu açıklar

KALP + AKIL = GÜÇLÜ İMAN

ÖRNEK: Allah’ın varlığına iman


da bilimsel ve felsefi delillerin
imana etkisi
Bilgi ve bilinçlilik(nitelik) açısından

İMAN

A)Taklid-i iman B)Tahkik-i iman

Sorgulama, inceleme, Sorgulama ve inceleme,


düşünme olmadan düşünme sonucu bizzat
başkasından duyarak, farkına vararak elde edilen
görerek kabul edilen bilinçli imandır.
imandır.

ÖRN: Balın tatlı ÖRN: Balın tatlı olduğunu


olduğunu başkasından inceleyerek öğrenmiştir
öğrenmiştir
Peygamberimiz bu ayeti okumuş ve
şöyle buyurmuştur:

SONUÇ: İslam’da taklit değil;


Aklı kullanma, düşünme ve anlama
esastır.
İmanda bilgi, bilinç yoksa akıl
ve kalp çatışması yaşanır.
Taassuba (körü körüne
inanma) sebep olur. inançta
Şekilciliğe götürür.

İmanda bilgi, bilinç ile akıl


ve kalp birleşir güçlü bir
iman oluşur

-Bazı dinlerde (Hristiyanlık) «saçma da olsa inanıyorum» anlayışı


varken İslam da «makul olduğu için inanıyorum» anlayışı vardır
İman –Amel İlişkisi Amel;
Kelime olarak; «iş, eylem, fiil» anlamında olup
Terim olarak iradeye dayalı insanın
organları ile yaptığı iş ve davranışlardır.

-İslam kültüründe amel daha çok imanın gereği olarak yapılan olumlu
davranışlar anlamında kullanımı yaygınlaşmıştır.

-Buna da « her türlü güzel doğru davranışlar»


anlamında Salih amel denmiştir.

Kur’an ve hadislerde iman ile amelin sıkı bir ilişkisi olduğu vurgulanmıştır.

-«Asra yemin olsun ki bütün insanlar hüsrandadır. Ancak iman edenler ve salih amel
işleyenler…hariç.» (Asr Suresi)

- «İman ettim de sonra da dosdoğru ol.» (Hadis)


İman –Amel İlişkisi -Normal olarak tutarlı bir insanın kesin kanaatleri (inançları) ile davranışları
arasında bir uyum olmalıdır.

Yağmurun yağacağına kesin olarak


inanıyorsak (İman) ona göre davranırız
(amel).
İman –Amel İlişkisi
İman –Amel İlişkisi

ÖRN/ Kafede karşılaştığımız saatli bir


bombaya karşı tavrımız ne olur?

“İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece


‘İman ettik.’ demele­riyle bırakıvereceklerini
mi sandılar? (Ankebut 2)

Akıl iman etmeyi iman da amel etmeyi


gerektirir
İman –Amel İlişkisi

Kelime-i Şehadet;
*imanın ilk ameli,
*ilk eylemi,
*ilk meyvesi,
*ilk ibadetidir.
İmandan Sonra Amelin Önemi

Doğru ve önemli olduğu kabul edilen inanç, ilke ve kurallar ancak uygulandığında anlam
kazanır

Ders çalışmanın önemini, gerekliliğini bilmek ve


kabul etmek (İman) önemlidir. Ders çalışma
eyleminin zihinsel alt yapısını oluşturur.
Ancak fiilen çalıştığımızda (amel ettiğimizde) anlam
kazanır.

Trafik kurallarının önemini bilmek ve kabul


etmek (İman) kadar onları uygulamak (amel) da
önemlidir

SONUÇ: Doğru ve güzel olan şeyleri


bilme, kabul etmek, inanmak (İman)
yetmez. Gereğini de yapmak (amel)
gerekir.
Bir kişide iman var ama amel
yoksa bu durumu nasıl
açıklayabiliriz?

NOT: Ehl-i sünnete göre amel imanın gereği, doğal bir meyvesidir.
Ancak amel imanın bir parçası, şartı değildir.
Günah işleyen mümin dinden çıkmaz, günahkar mümin olur.
Şimdi Sosyal medyada yer alan konumuzla
ilgili olan sorulara cevap arayalım
Önce İMAN-AMEL ilişkisini bir örnek üzerinden inceleyelim

İman; bir okula gitmeyi (MFL) kabul edip kayıt


olmak gibidir. Oradan (Cennetten) yararlanmak için
kayıt olmak gerekir.

Ne kadar bilgili ve çalışkan olsanız (iyi amel yapsanız da)


da (İman Okuluna) kayıt olmadan diploma alamazsınız.
Ne kadar tembel (amelsiz) olsanız da geçer
notu aldığınızda ortalama notunuz düşük dahi olsa
mezun olur (Cennete gitmek için) diploma alırsınız.

Ama doğru, ideal olan, öğrenciye yakışan (güzel


mümin davranışı); okula kayıt olduktan sonra
öğrenciliğin gereğini yapmak, güzel ders çalışmak
(salih amel yapmak) tır.
Hayatta bazı soruların/tercihlerin değeri/karşılığı/bedeli büyüktür.

iste
a ne t eden terör
ih i?
ti k a b u l etmeyip Cennet) verilir m
Devle (
Ş e re f M adalyası
Devlet
Bu sınavın baraj sorusu
İman dır.

İman etmek çok değerli ancak bunun


yanında kötülük yapanlar da cezasını
çekecektir.
«.. Kim Allah’a iman eder, salih amel yaparsa
Allah onun kötülüklerini örter ve içinde ebedî
olarak kalmak üzere altlarından ırmaklar akan
Kim zerre kadar bir iyilik yapmışsa cennetlere koyar. İşte büyük kurtuluş budur.
onun karşılığını görür. Kim zerre İnkâr edip âyetlerimizi yalan
sayanlara gelince, onlar cehennemliktir ve
kadar bir kötülük yapmışsa, o da orada ebedî olarak kalacaklardır. Ne kötü son!»
onun karşılığını görür." (Teğabün 9-10)
(Zilzal, 99/6-8)
İsra 36, Mülk 23

mesa
j
Bilgiyi doğru ve güvenilir
…….Öğrenelim…… kaynaklardan edinmeli, yalan
veya iftira olup olmadığını iyi
İsrâ suresi, Kur’an-ı Kerim’in on yedinci
suresidir. Mekke’de inmiştir. Yüz on bir araştırmalıyız.
ayettir. Adını birinci ayette geçen ve “gece
yolculuğu yapmak” anlamına gelen “esra”
kelimesinden alır.

İsrâ suresinde yer alan başlıca konular şunlardır:


İsrâ olayı, bazı toplumların kötülükleri sebebiyle uğradıkları son, Kur’an-ı Kerim’den önceki ilahi kitaplarda da
bulunan temel dinî ve ahlaki buyruklar, yeniden dirilmenin mümkün olduğu ve ahiret sorumluluğu, Allah’ın kuşatıcı
ilmi, ilk in­sanın yaratılışı, şeytanın isyanı, insanın seçkin bir varlık oluşu, ibadet ve namaz, Kur’an’ın önemi, i
müşriklerin inatçılığı, müminlerin itaatkârlığı.
Mülk 23. ayet

Allah bize doğru bilgi


edinmemiz için bir
çok organ vermiştir.
mesaj Bunları doğru
kullanmalı ve
şükretmeliyiz.

Mülk suresi, Kur’an-ı Kerim’in altmış yedinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Otuz ayettir.
Adını su­renin ilk ayetinde geçen sahip olma, hükümranlık anlamına gelen “mülk”
kelimesinden alır.

Mülk suresinde ele alınan başlıca konular şunlardır:


Yüce Allah’ın (c.c.) varlığı ve birliği, büyük­ lüğü, evrendeki hükümranlığı, tek ilah ve tek
yaratıcı olduğu, hayatın ve ölümün var ediliş amacı ve öldükten sonra dirilme, insanlığın
ilahi vahyin uyarıcılığına olan ihtiyacı.
Slaytımız burada bitti
Ayrıntıları kitabımızdan okumayı
ve Ünite Sonu Değerlendirme
Sorularını yapmayı unutmayın

Yusuf UÇAR
MFL DİKAB Öğret.

You might also like