You are on page 1of 32

BAKARA SURESİ 177.

AYET

MEHMET EFE DEMİR


9/F – 3174
‫‪Bakara: 177‬‬

‫‪‬‬ ‫َس اْلِبَّر َاْن ُتَو ُّلوا ُو ُجوَهُك ْم ِقَبَل اْلَم ْش ِرِق َو اْلَم ْغ ِرِب َو ٰل ِكَّن اْلِبَّر َم ْن ٰا َم َن ِباِهّٰلل َو اْلَيْو ِم اٰاْل ِخ ِر َو اْلَم ٰٓلِئَك ِة َو اْلِكَتاِب َو الَّنِبّ۪ي َۚن َو ٰا َتى‬
‫اْل اَل َع ٰل ى ُحِّب۪ه َذ ي اْلُقْر ٰب ى َو اْلَيَتاٰم ى َو اْل َس ا۪ك يَن َو اْبَن الَّس ۪ب يِل َو الَّٓس اِئ۪ل يَن َو ِفي الِّر َقاِۚب َو َاَقا الَّص ٰل وَة َو ٰا َتى الَّز ٰك وَۚة‬
‫َم‬ ‫َم‬ ‫ِو‬ ‫َم‬
‫ْل‬ ‫ٰٓل‬ ‫ُا‬ ‫ۜا‬ ‫َّل‬ ‫ٰٓل‬ ‫ُا‬ ‫ْأ‬ ‫ْل‬ ‫َّٓر‬ ‫ْأ‬ ‫ْل‬ ‫ۚا‬
‫َو اْلُم وُفوَن ِبَع ْهِدِهْم ِاَذ ا َع اَهُد و َو الَّصاِب۪ر يَن ِفي ا َب َٓس اِء َو الَّض اِء َو ۪ح يَن ا َب ِۜس ۬و ِئَك ا ۪ذ يَن َص َد ُقو َو ۬و ِئَك ُهُم ا ُم َّتُقوَن‬
BAKARA 177

 Birre ermek demek, yüzünüzü doğuya, batıya çevirmek demek değildir. Birr, o
kimsenin hayra erişidir ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve
peygamberlere inanmış; yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara,
ihtiyacından dolayı isteyene, esaret altındakilere malından seve seve vermiş;
namazı dosdoğru kılmış, zekâtı vermiştir. Onlar, sözleştikleri zaman sözlerinde
duran kimselerdir. Onlar, darlıkta, sıkıntıda ve çetin şartlar altında
sabredenlerdir. Onlar sadıkların tâ kendisi, onlar takvâ sahiplerinin tâ
kendisidir.
Bakara: 177 | birr

 Birr
 bk bölüm / Bakara, 44
 her türlü hayra şamil / geniş hayır / ihsanın en ileri derecesi
 Birr güzel ahlâktır. İsm ‫ ) )إثم‬ise içini tırmalayan ve insanların muttali olmasını
istemediğin şeydir.
 Müslim, Birr: 14-15
Bakara: 177 | birr

 Sizden beklenen iyilik, yüzünüzü şu veya bu yöne çevirmek değil


 şuraya veya buraya dönmekle birr mertebesine ermiş olmazsınız
 aksi takdirde, ya önceki kıbleye, ya da sonrakine yönelerek yapılan ibadetler
bâtıl olurdu
 İnsanı insan yapan en üstün özellikleri toplayan âyet
 İman
 İbadet
 sosyal ahlâk
 ferdî kemalât
Bakara: 177 | Âmentü Âmentü

 … Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanmış...


 Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği kitaba ve
daha önce indirdiği kitaplara iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını,
peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse, pek derin bir sapıklığa
düşmüş olur.
 Nisâ, 4:136
 Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti; mü’minler de iman
ettiler. Onlardan herbiri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine
iman etti. Allah’ın elçilerini birbirinden ayırt etmeyiz. Onlar “İşittik ve itaat
ettik,” dediler. “Senden bizi bağışlamanı dileriz, ey Rabbimiz; dönüşümüz
Sanadır.”
 Bakara, 2:285
Bakara: 177 | Âmentü

 Onlar Allah’a ve âhiret gününe inanır, iyiliği teşvik eder, kötülükten sakındırır,
hayırda yarışırlar. İşte onlar iyi ve hayırlı kullardandır.
 Âl-i İmrân, 3:114
 Onlardan ilimde derinlik sahibi olanlar ile sana indirilene ve senden önce
indirilene iman eden mü’minlere, namazlarını dosdoğru kılanlara, zekâtlarını
verenlere, Allah’a ve âhiret gününe iman edenlere gelince, Biz onlara pek
büyük bir ödül vereceğiz.
 Nisâ, 4:1652
Bakara: 177 | Âmentü

 Aslında, İblis’in onlar üzerinde hiçbir gücü yoktur; âhirete iman edenlerle
ondan şüphe edenleri Biz böylece ayırt ediyoruz. Rabbin ise herşeyi gözetip
koruyucudur.
 Sebe’, 34:212
 Kader için bk. İman İlmihali, bölümler
 [Cibril hadisi]: İman, Allah’a, meleklerine, Allah’a kavuşmaya,
peygamberlerine ve yeniden diriltilmeye (ba’s) iman etmendir.
 Buharî, İman: 37
Bakara: 177 | Kadere iman

 Abdullah ibni Ömer’e soruldu:


 Yâ Ebâ Abdirrahmân, aramızda Kur’ân okuyup ilimle uğraşan ve “Kader
yoktur” diye iddia eden insanlar zuhur etti. Bunlar “Herşey, öncesinde bir
kader olmadan cereyan eder; Allah da ancak vuku bulduktan sonra bunları
bilir” diyorlar.
 Abdullah ibni Ömer:
 Onlarla karşılaşacak olursan kendilerine şunu haber ver: Ben onlardan uzağım,
onlar da benden uzaktır. Allah’a yemin olsun ki, onlardan birinin Uhud dağı
kadar altını olsa da hepsini infak etse, kadere iman etmedikçe Allah ondan
bunu kabul etmez.
Bakara: 177 | Kadere iman

 ./..
 Abdullah ibni Ömer, bundan sonra, babası Hz. Ömer’den Cibril hadisini rivayet
etti. Bu hadisin konumuzla ilgili kısmı:
 [Cebrail] “Bana imandan haber ver” dedi. Resulullah buyurdu ki:
 İman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kıyamet gününe
inanman ve hayrı ve şerri ile kadere iman etmendir.
 Cebrail “Doğru söyledin” dedi.
 Müslim, İman: 1; Tirmizî, İman: 4; Nesâî, İman: 4; İbni Mâce, Mukaddime: 9
Bakara: 177 | Kadere iman

 Biz herşeyi bir kaderle yarattık.


 Kamer, 54:49
 O Rabbin ki yarattı, düzene koydu.
 O Rabbin ki kaderini çizdi, yol gösterdi.
 A’lâ, 87:2-3
 De ki: Allah ne yazdıysa başımıza ancak o gelir. Bizim mevlâmız Odur.
Mü’minler de ancak Allah’a tevekkül etsinler.
 Tevbe, 9:51
Bakara: 177 | Kadere iman

 İster yeryüzünde olsun, ister kendi canlarınızda, sizin başınıza gelen ne varsa,
daha Biz yaratmadan önce o bir kitapta yazılıdır. Bu ise Allah için pek
kolaydır.
 Tâ ki kaybettiğinize üzülmeyin, size verdiklerimizle de şımarmayın. Çünkü
Allah büyüklük taslayan ve böbürlenenlerin hiçbirini sevmez.
 Hadîd, 57:22-23
 İbni Abbas’a (r.a.):
 Delikanlı, sana bazı sözler öğreteceğim:
 Allah’ı gözet ki Allah da seni gözetsin.
 Allah’ı gözet ki Onu yanında bulasın.
 Birşey isteyeceğin zaman Allah’tan iste../..
Bakara: 177 | Kadere iman

 ./..
 Yardıma ihtiyacın olduğunda Allah’tan yardım iste.
 Şunu da bil ki, sana fayda vermek için bütün insanlar toplanacak olsa, senin
için Allah’ın yazmış olduğudan başka sana bir faydaları dokunmaz.
 Sana bir zarar vermek için toplanacak olsalar, senin için Allah’ın yazmış
olduğundan başka sana bir zararları dokunmaz.
 Artık kalemler kaldırılmış, sayfalar kurumuştur.
 Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme: 59; Müsned, 1:293
Bakara: 177 | Sadakalar

 … yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolculara, ihtiyacından dolayı isteyene,


esaret altındakilere malından seve seve vermiş
 …Malda zekâttan başka bir hak daha vardır.
 (Resulullah [s.a.v.] daha sonra bu âyet-i kerimeyi okudu.)
 Tirmizî, Zekât: 27; Dârimî, Zekât: 13
Bakara: 177 | Sadakalar
Bakara: 177 | Sadakalar

 Yoksula verilen sadaka bir sadakadır; akrabaya verilen ise iki sayılır: hem
sadaka, hem de sıla-i rahim.
 Tirmizî, Zekât: 26; Nesâî, Zekât: 82
 Sadakanın en faziletlisi hangisidir?
 Düşmanlık güden akrabaya verilen sadaka.
 Müsned, 3:402
Bakara: 177 | Sadakalar

 Dünyada da, âhirette de. Sana yetimlerden soruyorlar. De ki: Onların


durumlarını düzeltmek, en hayırlısıdır. Onlarla bir arada yaşayacak olursanız,
zaten onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah ise bozguncuyu ıslah için çalışandan
ayırır. Eğer Allah dileseydi, sizi zora koşmasını da bilirdi. Gerçekten Azîzdir,
Hakîmdir.
 Bakara, 2:220
 Kendi yetimini veya başkasının yetimini himaye eden kimse ile ben, Cennette
– işaret parmağı ile orta parmağını göstererek – şöylece beraberiz.
 Müslim, Zühd: 2
Bakara: 177 | Sadakalar

 yolda kalmışlar
 yolculuk = seferîlik / bazı farklı hükümlerin illeti (namazın kısaltılması,
orucun kazâya bırakılması, ilh.)
 yolda kalan, yolculuğa devam yahut dönüş için imkânı bulunmayan kimseler
 memleketlerinde zengin de olsalar
 yolculuğa devam yahut dönüşe imkân verecek kadar zekât verilebilir
Bakara: 177 | Sadakalar

 İsteyen:
 Onların mallarında, isteyen ve istemeyen yoksullar için bir pay vardır.
 Zâriyât, 51:19;
 Meâric, 70:25İsteyeni (soranı) azarlama.
 Duhâ, 93:10
Bakara: 177 | Sadakalar

 Sadakalar kendilerini Allah yoluna vermiş yoksullar içindir ki, onlar


yeryüzünde dolaşıp da geçimlerini sağlamaya imkân bulamazlar. Onların halini
bilmeyenler, tokgözlülükleri yüzünden, onları zengin sanır. Sen ise onları
yüzlerinden tanırsın. Yoksa onlar halktan yüzsüzlükle birşey istemezler. Sizin
hayır olarak harcadığınız şeyi ise muhakkak ki Allah bilir.
 Bakara, 2:273
 Miskin, kapı kapı dolaşıp da bir iki lokma veya bir iki hurmayla savuşturulan
kimse değildir. Miskin o kimsedir ki, ihtiyacını giderecek birşey bulamadığı
halde, ne bu durumu bilinir ki ona sadaka verilsin, ne de kalkıp kendisi
insanlardan birşey ister.
 Buharî, Zekât: 25; Müslim, Zekât: 101, 102
Bakara: 177 | Sadakalar

 Avf ibni Mâlik el-Eşcaî (r.a.), Resulullah’ın (s.a.v.) yedi-sekiz kişilik bir gruptan
(1) hiçbir şeyi ortak koşmadan Allah’a ibadet etmek, (2) beş vakit namazı
kılmak, (3) Allah’a itaat etmek ve (4) kimseden birşey istememek şartıyla biat
aldığını anlattıktan sonra dedi ki:
 “Yemin ederim, bu gruptan bazılarını görürdüm, kamçısı yere düşerdi de
kimseden onu vermesini istemezdi.”
 Müslim, Zekât: 108; Ebu Dâvud, Zekât: 27
Bakara: 177 | Sadakalar

 Ebû Bişr Kabîsa ibni’l-Muhârık (r.a.) anlatıyor:


 Yüklendiğim bir kefalet sebebiyle Resulullah’a (s.a.v.) müracaat ettim.
 “Bekle, sadaka gelsin, ondan sana verdiririm” dedi. Sonra şöyle buyurdu:
 “Kabîsa, dilenmek sadece üç kişi için helâldir:
 Kefalet üstlenen kişiye borcunu ödeyinceye kadar helâl olur, sonra bırakır.
 . / ..
Bakara: 177 | Sadakalar

 . / ..
 Bütün varlığını yok eden bir felâkete uğramış kişiye, geçimini yoluna
koyuncaya kadar helâl olur.
 Hakkında kendisini tanıyanlardan (kavminden) aklı başında üç kişinin “Filân
fakir düştü” diyecekleri kadar yoksulluğa duçar olmuş kimseye, geçimini
temin edecek kadar helâl olur.
 Kabîsa, bunların dışındakiler için dilenmek yoktur; dilenen haram yemiş olur.
 Müslim, Zekât: 109
Bakara: 177 | Sadakalar

 … seve seve verirler… / sevdiği şeyden verirler


 Sevdiğiniz şeylerden bağışta bulunmadıkça birr’e ermiş olmazsınız. Sizin hayır
için harcadığınız herşeyi ise Allah bilir.
 Âl-i İmrân, 3:92
 Canlarının çektiği yemeği yoksula, yetime ve esire seve seve yedirirler.
 İnsan, 76:8
Bakara: 177 | Sadakalar

 Daha önce kendilerine bir yurt edinmiş ve imanı benliklerine sindirmiş olanlar,
kendilerine hicret edenlere muhabbet beslerler; onlara verilenlerden dolayı
gönüllerinde bir sıkıntı duymazlar; hattâ kendileri ihtiyaç içinde olsalar bile
onları kendi nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin tutkularından korunmuşsa,
işte onlar kurtuluşa ermiş olanlardır.
 Haşir, 59:9
Bakara: 177 | Sadakalar

 “Hangi sadaka daha faziletli?” sorusuna Resulullah’ın (s.a.v.) cevabı:


 - Gücün kuvvetin ve sağlığın yerindeyken,
 - cimriliğin üzerinde olup fakir düşmekten endişe ediyorken,
 - daha fazla zengin olmayı umarken verdiğin sadakanın sevabı daha büyüktür.
 Buharî, Zekât: 11; Müslim, Zekât: 92
Bakara: 177 | Namaz-zekât

 … namazı dosdoğru kılmış, zekâtı vermiştir …


 bk. 5. bölüm (Bakara, 3) / 19. bölüm (Bakara, 43)
 Sana vahyolunan kitabı oku; namazı dosdoğru kıl. Hiç şüphe yok ki namaz
fuhşiyattan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak ise en büyük iştir. Ve Allah
bütün işlediklerinizi bilir.
 Ankebut, 29:45
Bakara: 177 | Namaz-zekât.

 Ailene namazı emret;


 sen de onda sebat et
 Biz senden rızık istemiyoruz;
 seni rızıklandıran Biziz.
 Hayırlı son ise takvâdadır.
 Tâhâ, 20:132
Bakara: 177 | Namaz-zekât Namaz ile
zekâtın beraberce geçtiği âyetler
 Hac, 22:41
 Nur, 24:37, 56
 Neml, 27:3
 Bakara, 2:43, 83, 110, 177, 277
 Lokman, 31:4
 Ahzâb, 33:33
 Nisâ, 4:77,162
 Fussılet, 41:7
 Mâide, 5:12, 55
 Mücadele, 58:13
 Tevbe, 9:5, 11, 18, 71
 Müzzemmil, 73:20
 Meryem, 19:31, 55
 Beyyine, 98:5
 Enbiyâ, 21:73
Bakara: 177 | Ahid

 Onlar, sözleştikleri zaman sözlerinde duran kimselerdir


 Ahid13. bölüm (Bakara, 27) / 18. bölüm (Bakara, 40)
 Ruhlar âleminde alınan söz
 Nimetlerin karşılığında kullara düşen yükümlülükler
 Özel olarak alınan ahidler
 Allah adına verilen sözler
 Genel mânâda her türlü ahid
Bakara: 177 | Sabredenler

 Onlar, darlıkta, sıkıntıda ve çetin şartlar altında sabredenlerdir


 be’sâ’ = açlık / ihtiyaç, fakirlik
 darrâ’ = hastalık / bedene ârız olan zararlar
 çetin şartlar = savaş, v.s.
Bakara: 177 | Sadık-Müttekî

 Onlar sadıkların tâ kendisidir


 İmanlarını amelleriyle doğrulamışlardır
 Onlar takvâ sahiplerinin tâ kendisidir
 Takvâ: 4. bölüm (Bakara, 2)
 Sana hilâlleri soruyorlar. De ki: O, insanlar ve hac için zaman ölçüleridir. Birr’e
ermek, evlere arkadan girmekle olmaz. Asıl hayır, takvâ sahibi olanın hayra
erişidir. Evlere kapılarından girin ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki
kurtuluşa eresiniz.
 Bakara, 2:189

You might also like