Professional Documents
Culture Documents
ISSN: 1309-145X
ÞAKASIYLA ÖKESÝYLE
FalanjÝt Eko Yaptý Þu Kampüs
günde beþ kez ve en çok üç Serkeþ keþ’e serpuþ geçir, toy sekiþli taytay sansýn
kurumuþ memeler lola
aklý pembeli süredevam Safalansýn, sür çiftini, utsuz güle dem ulansýn
kentin tozlarýna yürümek yeryer terlikle Elenenler kalburkambur! aykûlar kalsýn elekte
tek kale maç yapýyorduk Lekesiz bir ökelikte baht tepip bahir geçenler
kale benim kalemdi japondu Otlaklara ayak vurup ayyuka göçenler yerden
Denge ESENTÜRK
Necmi Zekâ Þiirine Yaklaþým
Saba KIRER
Devamlý Devamsýz, Sürpriz Tanýk, Cevabýn Nedir? önüne geçmektedir ya da olasý bir yýldýz þiirin
Cevap! Kafiyeler ve Haftalar sergileriyle de tanýmaktayýz mevcudiyetinin, diðerlerinin kullanýmýna açýk hale gelme
Zekâ'yý. Kiþisel sergilerinin adlarý ve 20 Þ, Roma'ya Varýþ, tehlikesini bertaraf etmektedir. Her þiir gücünü yine
Yavru Aslandan Konu Komþuya, ben ona o bana ne oldu kendinden, tikelliðinden almaktadýr. Zekâ þiirinin
sana dedik, kitaba adýný veren þiir kitaplarýnýn adlarýyla münhasýrlýðý böylece mevcudiyetinin bütün organlarý
yarattýðý, aksettirdiði humor, Zekâ þiirini, þiirini olduðu gibi tarafýndan tek tek onaylanmakta, taçlandýrýlmaktadýr. En
resimlerini de bize uzak tutan, uzak tuttuðu anda da nihayetinde yekpare bir bütünlüðe ulaþmakta,
þiirlerine, resimlerine yaklaþmamýzý saðlayan bir eda. kompaktlaþmaktadýr. Kompaktlýðý, bunda tavize açýk
Resimleriyle þiirleri arasýnda kurduðu baðýn ne olmayýþý, þiirindeki edayý güçlü kýlmaktadýr.
olduðunu onun deyimiyle ifade etmeye çalýþýrsam Onun kitap adlarý, bir þiirin diðer þiirlerin önüne
“jestlerin birlikteliði”dir. Zekâ þiirinin yarattýðý zihinsel geçmesini engellediði gibi, hepsine eþitlikçi bir yaklaþýmý
sarsýntý, “Pisti yakalayamayan uçaðýn/ þaka yapmadýðýný da öngörmektedir. Birinin diðerleri üzerine kuracaðý
anladýk” yazarý/okuru ansýzýn yakalayan kesinlikten iktidarý, iktidarýn oluþturabileceði dayatmalarý, tahakküm
kaynaklanýr kanýmca. Üstelik þiirini bununla da býrakmaz - alanlarýný, kolayca yüceltilebilecek bir hâkimiyetin
yetinmez- Zekâ, dizelerin ardýndan gelen yeni bir dizeyle oluþumunu bozup daðýtmaktadýr.
yazarý/okuru baþka bir gerçekliðe sürükler: “kötü bir hava Yavru Aslan'dan Konu Komþu'ya 1981-2001'i
yaratýyordu kardeþliðimiz” iþte jestin bir süre için askýya kapsayan bir süreç ardýndan ben ona o bana ne oldu sana
alýnýþý. dedik 2005'i göstermekte. En sonsa kitaba adýný veren þiir,
Mayýs 2009.
Kitap adýnýn yazýmýnda bile bir farklýlýk var. Küçük
“dank dank dank ediþli” harfler kullanmaya baþlýyor. 1981'den 2009'a þairin
uðraklarýnda nelerin deðiþtiði ayrý bir incelemenin konusu
olsa da “bir bakýma nüans ýþýyan, yaþayan, sürükleyen
Görselde ya da þiir kitaplarýnýn adýnda, özellikle son (gökteki güzel bulutlar gibi) þeydir. Oysa ýþýma ile boþluk
çýkan kitapta daha da belirginleþtirdiði kariyerizme bir arasýnda bir baðýntý vardýr. Nüansta boþluðun takýntýsý gibi
karþý çýkýþ, Zekâ þiirindeki edayý esas kýlmakta. Bir þeyi bir þey bulunur” diyen Roland Barthes'ýn sözlerini özellikle
parodileþtirirken onu þova dönüþtürecek tuzaklarý kitaba adýný veren þiir'de hatýrlatmadan geçemeyeceðim.
rahatlýkla baþýndan savan, “yapýþkan avuntu
satýcýsýnýn/cebindeki bir cümle/ hayat kaynýyor aslýnda ben ona o bana ne oldu sana dedik'de ve daha
tahliye þart/ dank dank dank ediþli” neredeyse þiirde sonrasýnda kitaba adýný veren þiir'de de bende büyük bir
anahtar sayýlacak kaynayan hayat, tahliye, dank dank ilgi uyandýran her biri ayrý bir tonlamaya, ayrý bir anlama
dank- alýþageldiðimiz kelimeleri, kalýplarý bozup daðýtan insaný sevk eden noktalamalarýn kullanýmý/kulla-
bir þairin humoru bu. “Avuntu satýcýsý” ve “dank dank dank nýlmamasý þairin tasavvurunda daha da derinleþen anlam
ediþli”lide olduðu gibi kelimelerde sapmalarsa Zekâ aralýklarýnýn oluþmasýna destek vermekte, dizeler
þiirinin bir baþka tasarýmý olarak çýkar karþýmýza. arasýnda kurulan baðýntý, baðlaþýklýk gerilim yaratmak-
“burnumuzdan getirmeci”, “bezdik demez can bulan” ve tadýr.
“bükülesi kulaðýmýz”da da deyim kalýplarýnýn bozularak Kitaba adýný veren þiir 'de daha da netleþen
baþka deðerlere ulaþýldýðý görülmektedir. “þarký söyleyen yüklemlerden arýndýrýlmýþ bir þiir ayný zamanda
kemik” “þarký söyleyen köpek” dizelerinde olduðu gibi noktalardan da arýndýrýlmýþ bir biçimde karþýmýza çýkar.
deyim aktarmalarýysa Zekâ þiirinin belirleyeni olarak Bir iki þiir dýþýnda virgüllerden de sýyrýlan bir þiirdir
görülmekte. “Þahsen ben”, “ful dolu” gibi ayný anlamý karþýlaþtýðýmýz. Aslýnda Zekâ daha ilk þiirlerinde bunu
taþýyan ya da anlatým bozukluðuna yol açan kelimelerin bize göstermiþtir. Son kitabýnda -daha önceki kitabýnda
birlikte kullanýlmasý yoluyla sýklýkla yapýlan yanlýþlar görüldüðü kadar sýklýkla olmasa da- ayraca yer vermiþtir.
deðerlendirilmiþ, þiirde dikkat çekici bir yapýya ulaþýlmýþtýr. Soru iþareti, konuþma çizgisi, üst üste iki nokta þiirde pek
Bu yöntemle Zekâ'nýn kaçtýðý, kaçýndýðý ya da kaçýnýlmasý alýþkýn olmadýðýmýz teknikle karþýmýza çýkmaktadýr.
gereken þeylerin üzerine giderek þiirini kurduðunu da Ayraç, soru iþareti, konuþma çizgisi bir þiir için ne denli
ifade edebiliriz. “Tir tir”, “zýrt pýrt” “hatýr hutur” ve “výcýk býçak sýrtýnda olmaksa, Zekâ þiirinde bambaþka bir
výcýk” gibi yansýmalarsa þiirde sýklýkla karþýmýza tasarým olarak görülmektedir. Barthes'ýn “boþluðun
çýkmaktadýr. takýntýsý” dediði þey Zekâ'da noktalamalar yoluyla bizi
Þair kitabýn adýyla yarattýðý zihinsel boþluðu, harekete geçirmekte, uyarmaktadýr. Aslýnda Zekâ þiirinin
konvansiyoneli, tekniði, temayý ve deyiþlerin kullanýmýný dinamizmini büyük ölçüde saðlayan da þiirin, yüklemlerin,
yerinden oynatarak farklý enerji alanlarý açtýðý þiirleriyle noktalarýn aðýrlýðýndan uzaklaþmasýdýr. Þiir bu yolla daha
yeniden kurup bambaþka duygu deðerleri ve tasarýmlara geniþ bir hareket alanýna kavuþmuþtur.
ulaþmaktadýr. Onun ad seçimlerinin belli bir özneyi iþaret Þiirinin arkasýnda, bir yandan bütün bunlarý hiç
etmeyiþi, þiirlerin tikelliðini koruduðu gibi olasý bir yýldýz söylememiþ gibi bir yerde durup gülümseyen, bütün bu
þiirin de varlýðýný destekleyecek unsurlarýn oluþumunun yazýlanlara son derece sükûnetle bakan bir yüz, bu yüzün
karþýsýndaysa, bu olmadý diyen ve olup bitenlere
olumsuzlayarak bakan bir çift göz görülmekte. Ben hep bu
im
ikilemi yaþamýþýmdýr þiirlerini okurken. Ýçkinliði, derinliði,
aðzým sahibine açýlýyor
kararlýlýðý ya da tedirginliði böylesine duyuran þiirler için aðzý aðzýma býrakýlmýþ
yalnýzca esin demek ne kadar mümkünse yalnýzca zanaat yerini kaþýyor her yeri
demek de o kadar mümkündür kanýmca. bulunmaz bir özsuyu akýyor
“Benim bir dönüþtürüm, baþkaldýrý ya da red aðzýna bir teselli.
programým yok. Biçim olarak, yaþantý olarak, kendimi
zorunlu hissettiðim þiiri yazýyorum sadece” demekte, bir aðýz saçýlýnca þekilsiler týksýrýyor
söyleþisinde: “Pýtýr pýtýr bu yerde çocuklar doðuyor sonra boðuldu sýkýntýsý
gördüm/ burada çok tuhaf çocuklar doðuyor gördüm” eþyanýn içindeki damar
dizelerindeyse bir biçimde itiraz görülmekte. Bir okur þeyle birleþince
olarak Zekâ þiirinde gördüðüm itiraz, itiraz olmaktan öte bunla gibi aðýz kýþkýrýyor
bir baþkaldýrýnýn þiirdeki yansýmalarýdýr da aslýnda. onla tutuþuyor
ellerim iþlemekten ýþýl
söz aðzýmda sakýzý:
“Açacaksýn distorsiyonu” “ben bulunca bitecek derdi!”
bu,
Bildiðim kadarýyla þaire yöneltilen tek eleþtiri Türk aðzýma bir teselli...
þiirinin dýþýnda bir þiir yazdýðý. Bense: “(…kebapçýlarla
aðzým yok
çýkan Rus kýzlarý için)”den tutun da “yatmaya giderken de/
bir bu teselli
çalýþmaya giderkenki kadar sýkýntýlý/ sürekli kendi suratýna
tüküren adam…” ya da “onaltýncý avluda darphaneden
yeni çýkmýþ dilenci ordusu”ndan tutun da “birinin ardýna Enes ÖZEL
düþmekti/rüþtünü ispat” dizelerine varýncaya kadar
Türklerde görülebilecek özelliklerin, zengin bir doku
oluþturduðunu düþünmekteyim þiirinde. DEVRÝM HAVASI
“…fikirler üretsek etkili fakat basit” dizeleriyle
karþýlaþmaktayýz, “göçeri” baþlýklý þiirinde. Bu dizeler de Þehir simitlerden bayaðý gideriz
ister istemez okuru çarpmakta. Son zamanlarda dünya Ýzinden olsun ahali aziz
edebiyatýnda þiirin öldüðü, Türkiye'deyse hâlâ güçlü Tilmizleri kanýnda þafak otuz
þiirlerin yazýldýðý konuþulmakta. Türk ve dünya þiirini Kalbine indiði olur o kancýk
birbiriyle çarpýþtýrmayý doðru bulmasam da dünya þiiriyle, Sürüyle soloyla hýzla güzelim
þiirimizin uðraklarý, yönleri ve yarattýklarý etik-estetik Onlarý Doðu'ya sürecek türkü
enerji, zaman içerisindeki dirençleri, etkileri baðlamýnda Sen söylemediðinde
nasýl bir bað kurabiliriz? Ýnsan bunu kendine sormadan
edemiyor, Zekâ'nýn yukarýdaki dizelerini okuyunca. Çarþýdan mezarlýða doðru tuzak
Aþk trafiði sarsar sapsarý beniz
“bu ses”le baþlangýç yaptýðý “o varsa olayým mý ben de”
Ofisten týrmanan bu devlet uyuz
adlý þiirinde olduðu gibi “ses çukurlarý” adýný verdiði þiir ya Daha derin olmak için kepli erlerin
da “iç içe avlular” sesle doðrudan hemhal olan bir þairle Sürttüðü doðrudur aferin
bizi karþý karþýya getirmekte. “açacaksýn distorsiyonu”
þiirinde de okurun ilgisi sese yönelmektedir. Ses Hadi bak beþ sokak ötede
enstalasyonu Zekâ þiirinin belirleyicisi olarak dikkat Kahraman ruhumuzu askýdan þefler ve tiner
çekmektedir. Eylemden sürmenaja tutulu gençler
Farklý ülkelerde de örnekleri görülen, ülkemizde de Dümenden ölürler ödünç
edebiyat dergilerinde veya internet ortamlarýnda, kimi Kýzýl elbiseler cýrtlak ve gülünç
þiirler veya þairler için anket-soruþturma düzenlendiðini
hatta þairlerin bunu oyladýðýný da okumuþtum. Kitabýn son Yaz uzar nazlým uzat baþýný vursun
þiiri olan “anket þiir” anket-soruþturmalar, bu Havlayan köpekler ve sol laaa sol
soruþturmalarýn sonuçlarý ve buna karþý oluþan tepkileri Bakýnca doyamadýk sevince Frenk
çaðrýþtýrdý bana. “hayýr… toplaþýp göz doldurma deðil/ Müzik kesti aralarda ve bir düdük
burnumuzdan getirmeci olma yeter/ durup durup halden Coplar polisler apoletler
anlar bir hale/ atývermek kendini” dizelerinden sonra þiiri Söylersem þimdi kýs kýs gülerler
“baþka sorunuz?..” dizesiyle bitirmekte Zekâ.
Patlak verdi bir kere umalým
Þiiri anketlerde arayan anlayýþlarla nasýl bir þiire Dönen dolaplar idare lambasý
varacaðýmýzsa bir þiir okuru olarak bende de merak Ýçine ay sarýsý güneþ kurusu bu karanlýk
uyandýrmakta açýkçasý. “doymam ben doyacaðým yok Bir kere baþladý mý bitmeyen bu
diyordu/sýcak bir ses tonu konuþmayý böldü:/siz onun Ertesi sene Güney'e yürür
adýna üzmeyin kendinizi/artýk ne hali varsa”
Evren KUÇLU
ÇINGAR Destur, helaya girerken ve elmanýn
Kabuðunu soyarken uygunluk göstermek sünnete
Modern diyorlar Algýlamaya yetmiyor fakat etrafý ne çare
Ýnsana
Yoðun olunca Ýki dirhem bir çekirdekleri atla
Tiril tiril adamlarý iþ yerlerinden
Say kaç kadýn kaç erkek sabahtan akþama Solaryumlara kadar atla
Say yüksünme kaç kadýn mesela Taaccüple fena hal'in fillah ile
Kaçý köpekli Doluþu uzaya
Say ve erkekleri çýk aradan Salsalar boþluða dolmaz yine de
Erkekleri ve bazý þeyleri ArgoSuzLukZorBeAdamým
Ekle-çýkar modernden insana
Say kaçýnýn içi burulmuþ
Kaçý adam Vay canýna halkým seni
Hadým kaçý Say bu vay canýnalarý
Kaçýn kurasý bunlar
Say bu olmadý Bir olup çýngarýma dadandýlar
Sayarak yenileceðiz Sýrf iyilik olsun diye
Yenil dur daha say dur Yani bakýn þöyle
Çýngar çýkart bi güzel Ýsmini öldürüp baþ harflerinden
Üst üste yan yana çýngar Post çýkarttýklarým, goygoycular,
Hayýr bu olmadý boþa koy Borazanlar, iktidarlar
Doluya
Sayýn efendiler hatunlar
Çýngarcý mýyým cumhuriyetim mi var KatIþýkSýzLanMayýnPatlar
Benim çýngardan hani
Eski bir türkü yakýyoruz þimdi Düþünsenize bir kere
Türler ve þeyler türküsü Þunlar yazýyordu bir gettomarkette:
Önü ilikli ceketler çaðýmýza hoþ geldiniz Bütün hainler ayný hizada
Yani diyorum ki sayýn boþluk Kurþuna dizilmeli
Sayýn yankýmýz ecdadýmýz Bir olup çýngarýma dadandýlar
Giderek aynýlaþtý hafýzamýz Hem kokmaz bal azmaz asýl meseli de var
Lütfen ardýllar öncüller aþkýna Hem bu böyle daha iyi
KatIþýkSýzLanMayýnPatlar Kullanýþlý halkým
Basýldýkça gýrtlaðýna
Kaç þarký kollarýnda sevdim Daha bi idareli
Kollarýnda öleceðim çaðrýþýmlý
Ama nisanda vuruldum bu doðru Sayma dur
Tabiat yeþerirken öldüm bunu da say Zehir zýkkým þeyler bu
Üç kuruþa halkým üç deðil Saydýkça
Üç kör kuruþa seni Hazirandý yine böyle
Caný yandý alnýmýn alným yetmedi daha Výcýk výcýk insan
Geberttiler Výcýk výcýk o yaz Ankara
Þeyleri ve türleri üç kör kuruþa Haziran ölür Temmuz olur
Uðursuz bir sevmek dadandý Yine gel sayma dur
Kâbe'de McDonald's Küba'da Ama siz say ya da
Sayýn
Çýngarcý mýyým cumhuriyetim mi var Efendiler hatunlar falan
Benim çýngardan Modern diyorlar insana
-Kýsaltalým lütfen Ç.C.- Yoðun olunca
Hepinize birden destur yani
Hepinize birden ama kanaatimin öncüleri
Vural KAYA
ÝKÝ ÞÝÝR Mitat ÇELÝK
olmamýþ diþizleri
Ayþegül TÖZEREN
5. yok, öyle deðil. uçurumsa dünyadan aþaðýsý, pamuk biçiminde yanýlýþ. bakýldý,
asýl uçurum, gözlerindeki. þaþkýnlýk! yanaklarýn, þahit. taþýyor;
nehir olmuþ, kýyýsýnda, sularýn emzirdiði ceylan yavrusu. an ne'siz? artýk!
baþarabilirse, bir karaaðaç gövdesinden güne beyaz büyüyecek.
-baþarsýn hadi!.. temenni! avcýlarýn vurduðusun, zemheri bize ilkyaz, sus.
2. dil, yýrtýl! ses, kan ak! mevsim, þaþ kal baðrýndaki hoyrata:
bu, kar-boran deðil; ilik yakan, avare soðuk; aþk; içimizdeki deli kama!
1. bir ferhad direnmesi mi? yo. o, ezel duvarda küskün fotoðraf; aðlamak
Ýlhan KEMAL
Osman ERKAN:
“Anlam katmanlarýný tersine soyup soðana çevirmeli” SÖYLEÞÝ
Osman Erkan, günümüzde az rastlanabilecek ufku; kapalý düþünsel piramidin gevrek manzarasýndan
þairlerden biri. Þiirin imge dünyasýnda cesaretle yankýlanmalý. Ama farklý pekiþtirmelere dayanýklý ama
gezinen ve imgelerle konuþmayý becerebilen þair, uçuk derinlikleri yoracak histe, hem de dönüþü
ayný zamanda, modern þiirin bize sunduðu tekniklerle kanatlandýracak esenlikte; bir manzaraya taþ atmalý…
de boðuþmasýný bilecek bir ustalýkla çýkýyor
karþýmýza. Kýr ve kent arasý gidiþ geliþleri þiirlerine M.Ü. - Dilin gösterge düzeneðini ve söylemi bozarak
yansýtan Osman Erkan ile son kitabýný konuþtuk. bir dil politiði yaratmak yerine þiirinizde politik
(M.Ü.) göndermeler dil kýrýmlarýyla metaforlaþtýrýlýyor. Yani
dilin kendinden politikliði yerine Ece Ayhan'ýn da
baþvurduðu politik derdini sözdizimini bozarak
Murat Üstübal - 'diltozu' 3. þiir kitabýnýz. Önceki iki metaforlarla anlatma þeklinde bir yaklaþým
kitabýnýzdaki sade ve imgeli söyleyiþin yerini son sergiliyorsunuz sanki.. Bu yöneliþin güncel hayata ve
kitabýnýzda imgeli ama sözdizimini bozan bir þiir siyasete bakýþýnýzda nasýl bir karþýlýðý var? Nasýl bir
yapýsý almýþ. Böyle bir dönüþümü siz nasýl ihtiyaçtan doðuyor þiiriniz?
anlamlandýrýyorsunuz? Bu dönüþüm bir deneyin O.E. - Sorunuza sondan baþa gelinecek þekilde
sonucu olan bir kopuþ mu yoksa þiir deneyiminizin yanýtlamaya baþlamadan önce söylemek istediðim:
neticesinde þekillenen bir eklemlenme mi? edebiyat sanat cephesine karþý, doðrudan ya da dolaylý,
Osman Erkan - Þayet bir dönüþümde baðýntý mevcutsa: geçmiþten bugüne gelene dek; devletler, dinler ve
ortaya sürülenin tarz-çevrimi estetik anlamakla içsesli, ideolojiler bireysel özgürlüðü sakatladýðý kadar, çoklu tekli
sezgisel temele özgünlük hazlandýrmasý gerekiyor. tanrýcýlýk aracýlýðýyla, toplumsalcýlýðýn ve sýnýflar
Kendini deþen eþsesli hedef; düþünsel eþik, arkaik arasýndaki çeliþkilerin edebiyat sanata bulaþtýrýlmasýný
söylemi gövdesinden kovmalý. Her üründen bir sonrakine men etmiþlerdir. Özgür düþünebilmeyi, yaratýcýlýðý salt
kayýp zamanlarý oynamaksýzýn, öyküleme bileylenmemiþ, düzenin içinde ve onun çýkarlarý için düzenlemiþler. Bireyi
þiire kulaç atan, algý cephesi damarlý-damarsýz kabýndaki aciz kýlma, gücü egemenlerin tapýnaklarýndan saydýrtma
gösterene sorgulayýcý, gösterilene ise anlamýn giydirilmiþ diktatörlüðünden baþka uðraþýlarý olmamýþtýr. Bu
halini kýrk kat soyarak katý gelenek baðlantýsýndan yeniye gerekçenin esasý, dilin politik dayatmasýdýr. Yine bu ve
açýk sýyrýlmalý, anlam katmanlarýný tersine soyup soðana benzeri niyet paralelinde geliþtirilen teknoloji varýmý,
çevirmeli dayatýlmýþ anlama inat. Melez çomaklar sokarak benzer bir cihedle toplumculuk ayarýný þekilcilik,
iç okuma tek düzeliðine karþý, varsýl dolandýrma kirlenmiþlik potasýnda yürütüyor. Ne yazýk ki günümüzde
farkýndalýðýnda. Dertlerimin üvey anadili olmasýn de; 'iyi ki yaþýyoruz' diyen, aydýn/ þair/ yazar/ sanatçý
kültürden kültüre sözcüklerin evreni þiir dili kalacaksa… geçinenler, sistem içi kilitlenmeye razý. Düzenin sofra
Ýfadenin kanýna resmedilmiþ yeni algý çizgileri, deðiþen soytarýlýðýna soyunan onlarcasýný da saymak mümkün.
anlamla birlikte bir dönüþüme uyak olacak pratiklikte de Ama, bilginin, yaratýmý barýþa sadaka niyetine
ima eklenmesini çeþitlendirecektir. Duyular dikey verilemeyeceðini haykýracak, tarihsel sorumluluk
kabaracak, algýdaki boþluklara daha çok lirizmi dolgu taþýyabilecek kiþilere büyük iþler düþüyor bu acýlý
malzemesi yapacaktýr sezgilerimiz… Sorunuzdaki; imge, süreçte… Þiir adýna; birey adýna, özgür izdüþümsel
söz dizimini bozan þiir yapýsý, buna dayalý dönüþümü nasýl yollarýn keþfi, buna iliþkin hissedilirliði imletmek…
anlamlandýrmalý þeklindeki kýsma gelince: deneyimin, Sorunuzdaki saptamalarýnýza gelince, düþündüklerime
dönüþümü tetiklemesi lazým. Tabi ki bilginin tutarlýlýðý ve yakýn. Dildeki beyan, tercih ve gösterge alaborasý,
deneyimin, ürün üzerindeki özerk açýlýmý hayata tarihsel söylemle bozuntuya uðratýlmýþ evrimsel düzenek
ýþýltý verecek þekilde söz dizimlerini estetikle buluþturup, serüveni, bir kopuþa ait deðildir. Tercihim, dili politiðin
söylemsel açýsý farklý düzeneklerle konumlandýrmasý emrivakiliðine ve safdilliðine teslim etmeksizin, fakat bunu
gerek. Terli sözcükleri buz dengesinde eritmeden insani politik göndermelerle, dili artlamayla dizeyi biçimleyip,
sýcaklýkta tutabilmeyi kotarmanýz þart. Bunu nasýl soyutluk formunda sözleri bayat bir þekilde
gerçeklikle örtüþebilir kýlmalý? Soyutlama bütünlüðünde sýralamaksýzýn, eðretileme süzgecinden geçirerek, yeni
zihinsel yatkýnlýðý deneyimleyerek, dilsel bilinci dilaltý bir yaklaþýma iliþkilendirmek. Yine verdiðiniz Ece Ayhan
bilinçle harmanlayarak korkusuzca imge yoðuna teslim örneði ve benim buna ekleyeceðim Turgut Uyar
edebilmeli. Sözdizimini alabildiðine bozmaktan þiþinen önemsediðim þairlerimiz. Bu iki þairimizin þiirlerinden yeni
kurguyu bir sýðýntý olarak sabýrsýzlýkla bekleyen bilinçdýþý bir damarýn yolçatýsý çýkabileceðini de söylemek isterim.
korolarý da þiire buyur edebilmeli. Alegorik ritmin deneme Yeter ki tekrarlýlýk aidiyetiyle þiir derslerine çalýþýlmasýn.
Þairin derdi de yenilikçi ise yeni derdimiz olan farklýlýk M.Ü. - Þiirinizde doðal imgeler ( bütün kuþlara küs
þiirini yazmaya soyunmalýyýz… Þiirlerimdeki sözdizimsel aðaç, tartýcý can yaprak, çimler saðolsun v.b.) ve
tablo belki de biçemimin zorladýðý bir durum. Bilgiyi yapay imgeler ( metal tohum oynar, imlenik bozgun
kuþkuda sýnayan çevik skala. Söz dizimine lokal kuruntu foto etnik hipnoz camý gibi) arasýnda gerilimli bir að
kümesi. Simgeleri öyküleme sayrýlýðýndan kurtarmak oluþmuþ; elbette sözcük türetimlerini de unutmamak
isteyiþim ( simgelerin çoðu insaniliði temsil edemiyor da lazým.. Bu doðallýk ve yapaylýk ya da kurgusallýk
ondan ) tabi ki benim tercihim. Kendime ýsmarladýðým arasýndaki iliþkiyi kýrsal hayat ile kent hayatý
sistem dýþý kaybetmeler manzumesi belki. Ama ideolojik arasýndaki gidiþ geliþlerle anlamlandýrmamýz
takýntýlýk vs. týkanýklýktan arýnýk bir söylem, düþe kalka var mümkün mü? (Þiiriniz kýrsalýn yumuþaklýðý ile kentin
olmaya soyunan imge adacýklarý, kurguda fenomenlere sertliði ve karmaþýklýðý arasýnda salýnýyor diyebilir
hevesle sürüklenmiþ sahicilik esintisinde. Bilinçaltý miyiz?)
bilinçdýþý arasýnda kalan acemi sezgileri avlama isteði. O.E. - Bahse konu dizgelem biçimi; boylu boyuna
Dýþ dünyanýn algýsal kaymalarýndan aðarmýþ rüyanýn adlandýrýlan salýným, doludan boþa, boþluktan doluya
aygýtýndaki boþluk çizgilerini yakalayarak; saðlam deþarj olma imlemine dönük. Þartlý algýsallýkla örselenmiþ
duvarlara saðlam çivileri deðil, soyut çivileri göðe çakmak. özge varoluþuyla külfetli yanýlsamayý terk etmiþ kaderine
Böylece geleneði de somutluðu da paslanmadan ve sadece uykusunu çimdikleyerek, kurallý-kuralsýz
koruyarak kalýcý þiirler ortaya koymak. Haliyle gösterilen sezgileri hantallýklarla boyamýþ kentsel alan kýrsal alan;
dilin gösterene geleneði dayatmasýndan dolayý her bir nesnel mahcubiyetini, günahýný gizleyerek duruþ
özgünlüðün ben'lik körlüðüne kurban gitmemesi sergilemesi, bir tarafýn nesneyi yavaþ diðer tarafýn
amaçlanýr. Çünkü insani þiir ihtiyacý, güncel hayat ve nesneyi kapitalist hediye olarak inanýlmaz derecede
siyasete sýnýrsýz aracýsýz yönelmemizi beklemekte, özgün sorumsuzlukla tüketmesi. Gerçek olanla sanal olanýn,
söz dizimleri ve de dizelerle… kendini bilememe halleri içinde, sýradanlaþmýþ duygular
modernliðin sýð aymazlýðýnda; düþünceden düþerek;
M.Ü. - 'Sözcük sayacý' adlý þiirinizde önce: “þiirle ben donuk. Týknefes. Simgelere taparak avunuyor. Birbirlerini
kelime tellalýyýz” sonra da: “kurguyla ben; bir rüya bir benzetme formu olarak anlamlandýrýrken, yönelimlerini
karþýlýðýnda ödeþiriz” demiþsiniz. Kelime oyunlarýnýz zihne bayat baðdaþ kuracak þekilde biçimleniyorlar.
ve imgeleriniz harfin sýðasýna girmeden kurgu ve/ya Yapay damardan verilen kimi moraller gibi, geçici
rüya arasýndaki gerilim alanýnda ne þekilde ortaya muhaliflik, geçici falan filan çift-belleklilik gibi az görülen
çýkýyor? kiþiliksellikler.. Güncelin böylesine donuklaþmýþ haline
O.E. - Burada dize kaydýna tüneyecek moda sözcüklerin verilecek yanýt; yumuþaksa yumuþak, sertse sert imgeler
bir geleceði, gevrek, ciddi gövdeli, keskin akýntýlý sanýrým, buna aforizmalar kafi gelecek. Gerilim aðýný
mecralardan seçmesi gerek; uçlu-uçsuz ( köklü-köksüz yalnýzlýðýn ve yabancýlaþtýrmanýn, yüzlerin suç kitabýný
sözcükler ) gerçeði yanlýþtan, doðruya eðimserleyecek ancak özgün imge tasarýmlarý bize okutabilir…
kadar olgun olgularý tonlamalý. Tuhaf zaman ve Duyarsýzlýk suçtur demeyen patikalarý, yangýnlarýn olduðu
mekanlýðýndan seçilmiþ olanlar, varoluþun kozluðu, yerde külü sevemem diyebilecek çimleri konuþmak…
huysuz kabuklu ýsrarýn ta kendisidir. Ýmgelerde. Dizelerde, þiirlerde saygýlý bir volta(j) adýna;
sözcüklerle transa geçerek, iç- dýþ dilin yalýnlýðýnda.
Keskin imgeler an'ý an'la kesmeye uysallýk gösterir. Ve
Bütün kuþlarý süsleyen gölgeler gibi yazýncý. Ve son söz,
sesleri cilalayarak, içselin gizeminde rüyasýna tanýklýk
yasaklýnýn gülü imgedir diyorum.
eder. Binlerce moda sözcükle þiir evrenindeyken…
Gözünden kaçýrmaz ve iki harfin arasýndaki gerilim ateþini
bile imgeler. Yenik düþleri lirik adreslerde arayarak, Sevgili Murat Üstübal, hoþ sorularýnýzdan dolayý size
kendine sade ve sert soluyan çizgilerde; boþ susmayla teþekkür ederim.
dolu susmayý bir gerilim karþýlýðýnda, yanýk ödeþme
þeklinde ve tutum suretlerinin soluduðu yerde var olur.
Ýronik tuzaklama dirimliðinde düþsel olaný sinip sinip,
þaþýrýp þaþýrýp uzlaþýmlýlýk yangýnýna teslim ederken diltozu
kendine has renklenmelerini imgeler. Bundandýr,
kaçamaz kurgusu, doða ruhundan özne ruhundan, þiirin
sözcüklere sayaç görevliliði… Bir nevi yaþ kýrýlmayý
Osman Erkan
tadarak, nesnelerden, hecelerden, dizelerden acemice
bütünleþik, dýþýn içe iç'in dýþa nüansý, dik çýkar ortaya. Karahan Yayýnlarý - 2009
Dizelerimle ben, bir seyirname çerçevesiyiz rüya gemimiz 72 sayfa
imge tasarýmlarýný yürüdükçe…
ýýý ( yeterince açýk bölümü)
YAZ GEÇÝLMÝÞ DÝVAN
geniþ kalplerin bir bahanesi de kalmadýðýndan
ý aynasý anlatýlmaz
baðýþlanmasý gerek bir ülke kendinden nasýl vazgeçmez sarýþýnlardan olanýn yansýtýcý bir hali var mýdýr
baðýþlamaya söylenir bu açýða býrakýlanlara inat insanýn hali var mýdýr bu aynada
bu kardeþlik gibi bir baðýþ deðilse bu doðal deðilse ne olur birinin sýradan bir hali vardýr
katý doz tarihinin savuþulan yerlerinde bulmak ecinnileri birinin hali vardýr yansýtýcýlardan sanýlýr
bu bir hastalýktýr sonrasýnda cinliðin ilacýnýn bulunuþu akýllar sarýþýndýr sarýþýnlar hakik (bu sýr deðil ki)
bana bu sararýp sorulsa tedavi kötürümü bir kin kalýnca
ýv
bana bu sorulsa bunlar bir tahlil sonunda kýrým olsa
bu tahlili okurken bir doktor kýsacasý dr çare dilinden düþse yanýlýþlarla dolu bir yazý yazdým yaz geçecek dediler yazdým
geçsin deye bekliyorum
yüzünü asmayan bir doktor kýsaca dr olsa da tahlil tarihinde
nötr tarih bir sonraya normalleþir yazý altýnda açýða düþmeler kalýr eylüle varýr mýydým ey lüle bu psiþik yansýtýþla
ahir ömrümde gayet sýcak bir yanýlýþ
bir sonraki buluþma hem doktor hem ben bir sonraki yazýþma neyse
tarihen açýðýmýzý yakaladýk ya hata diyesim gelmiyor hata bu mudur
ben aþýk olduðumu okuduðumda da yanýlýþ okudum
ýý
yanlýþý olan adama yaz geçmezmiþ yazsa da geçmezmiþ
sustum bir tekrara düþermiþ teþhisi dökülürmüþ kaðýda
güneþe bakma durgunluðunda
(turgutuyar okumalarý tüketilsin diye) bir tekrar olsa iyi bir tekrarla kalsa iyi baþtan sona yanlýþ
yanlýþ deðil de yalnýþ bulasým geliyor literatürden
sokakta kalýrým sarýða geçmeden de olur iyi okumalar
arsasýnda deðilim arasýndayým halkýmýn hatalý bir günümdü yazdým geçti yazdým geçti
bina yapmasam daha iyi olur bir yazýn hasýlatý da yapýlabilir nerelerde karaladým
ben yapmadýðýma inandým
sevindirici bir yýkým durgunluðuydu harf dediðimi resmiyete dökebilirim buna görüntü mü denir
gayet durgundu bendeki yýkým harf kýrmak ayna kýrmak gibi deðil ama buna da þükür gördüm
siyahi ve ince bir yanýydý yýkýlmasý gereken bina (gayet kapalý)
sonsuz bir yazdaþ istedi yanýna yazýlarýmý görüyorum yazýlarým dökülüyor hatalar kalmýyor
seriden akýþ yapýlarý (anlamasanýz da olur) baþtan sona yalnýþ yalnýþ yalnýþ yalnýþ yalnýþ yalnýþ yalnýþ
maili bir nakkaþ kurgusuydu
ayýklanýr öteki yazýlarýný okuyunca ama yanlýþ ve sýcak olsun bu günler çünkü yaz geçecek
aslýný ister karalanmayý bekleyen ha yanlý ha yalný
sokaklardaysa sokaklara kalacak olan
gözleri dört dönecek ona buna þeffaf sýçratan çünkü yaz dediðimiz görülmeyen yaný kamunun
sözleri sayým suyuma dönecek hep çünkü yaz dediðimiz girilmeyen yaný kamunun
bir eksiðim vardý kalbimin geniþlediðini anladýðýmda çünkü yaz dediðimiz verilmeyen yaný kamunun
bir aynasý da yoktu kalbimin yaz geçecek çünkü yaz vazgeçecek
ikizimsiz (yeterince kapalý bölümü bitti)
ey lüle diye baðlayasý geliyor þairin ey lüle
Bülent KEÇELÝ
ÞÝÝRLE FARK METAFÝZÝÐÝNE GÝRÝÞ: FARK'IN TEKAMÜLÜ
Murat ÜSTÜBAL
Dilin tüketimi, bireyin dili istediði selleþmesi ise ontolojik döngü sabitlenmesine yol açar.
gibi kullanabilme yanýlgýsýyla, “dilin Ýçkin olan ile aþkýn olan arasýndaki sýnýrda dolaþacak olan,
bilinçaltý disiplini”yle sýnýrlarý
belirlenmiþ alanlarda aylak aylak bu iki dilsel gönderge düzlemlerini açýp oradan yeni
g e z m e s i d i r. B ö y l e l i k l e d i l göstergeler için zemin hazýrlayacak bir örüntüselliðin
düzlemindeki toplumsal þiddet, içinden bakan mistik ve hermeneutik arayýþýn hüküm
yerini uyguculuða býrakýr.
Liman Mehmetcihat sürmesi anlamýna gelir. Artýk dinsel olan ile ontolojik olan
arasýndaki pore'larda geçirgenliðin artýþýyla birlikte mistik
arayýþ, þiirin dizge kýrýcý yüküyle hareket edecektir.
Dilin yaþam alanlarýný çözümleme gayreti aslýnda
yaþayanýn indirgenme niyetiyle beraber okunmalý. Dil Aslýnda Saussure tartýþýlýrken yapýlan hatalardan biri de
varlýðýn evi olmadan önce bir kurgudur. Ýletiþimin Saussure'ün gündeme getirdiði langue(dil) 'nin ulusal
asimetrikliðinin zorladýðý bir dizgeler bütünü olarak dil dillerle ayný düzlemde yer aldýðýdýr. Tam tersine
varsayýmsallýk deðil belki ama önkoþulluk prensibiyle Saussure'ün langue'si dilin ideolojik bir araç haline
beraber iþler, niyet amacý baskýlar. Dilin psikolojik gelmesini engellemek maksadýyla ortaya atýlmýþtýr.
baþlangýçlý olmasý iki tür açýlýmý kýþkýrtýr; dil ya kendi Dilbilimcilerin önerdiði parole(söz) ise sanki langue'nin bir
ontolojisini sorgular bir özgönderim perspektifi yaratma karþýtý gibi sunulmuþtur. Fakat langue'nin en büyük
telaþýyla ya da o ontolojiyi tartýþýlýr kýlan bir fark üzerinden açmazý fark'ý mutlaklaþtýrmasý, daha doðrusu fark
deneyimler kendini. Dilin kendine döndüðü, kendini üzerinden bir sistem arayýþýna gitmesiydi ki bu da bir tür
seyretmeye döndüðü her hamle bir içkinleþme deneyimi iktidar aygýtýný gündeme getiriyordu; idealist ve soyutlayýcý
ise kendi dýþýndan kendi sýnýrlarýný algýladýðý her yordam bir iktidar alaný ortaya konuyordu bu sefer de. Kendini
da bir aþkýnlaþma çabasýdýr. Burada dili özneden merkez belleyen bir anlayýþýn ( bireyselliðin doruða çýktýðý
baðýmsýz bir varlýk olarak algýlarken bile dilin özneden kök sanat anlayýþlarý buna örnektir) ürünü olan dil hem kendi
salan bir kurgu olduðunu görmezden gelemeyiz. Bu özne yetkinliðini kendinden alacak özgönderimsel disiplinini
ya bireyseldir ya da ötekidir. Ötekine ait olduðu yerde öne sürerek hem de týpký Derrida'da da olduðu gibi metnin
benmerkezcil bakýþla aþkýnlaþýr; kimi kez bu aþkýnlýk bir dýþýnda bir þey yoktur diyerek dilin dýþarýsýnýn da aslýnda
muðlaklaþma deneyimidir kimi zaman da özgürleþme özgönderimsel kendisi olduðunu varsayacaktýr. Bu
eyleminin metasý. anlayýþlarýn þiirde bir üst-dil'e neden olduklarýný,
elitistleþtiklerini söylemeye gerek var mý bilmiyorum.
Aslýnda dil, fark üzerinden Heidegger'in dediði þekilde Elbette her sistem kendi özgönderimselliði üzerinden
tartýþýlýr: varlýklarla Varlýk arasýndaki tartýþma. Dilsel yapýlacak bir deðerlendirmede kendini onaylayacaktýr.
eylem hem farký ortaya çýkaran hem de ayný anda o fark Fakat kendisini sýnamaya ve bu sýnanma üzerinden yeni
üzerinden aynýlýklar yaratan bir hareketlenmenin adýdýr. bir farkýndalýk ve tam da bu farkýndalýk üzerinden yeni bir
Dil öznel farkýn aynýlýklarýný da ayný anda gündemde tutar. fark metafiziði yaratmaya ihtiyacý yok mudur?
Aynýlýklarýn yarattýðý anlamsal alan kendisini ortaya
çýkaran fark'ýn yeðinlikler alanýndan beslenmeyi býraktýðý O halde, burada söylenilmesi gereken fark'ýn kendi
anda kavramsal'ýn ve aþkýn'ýn buyurganlýðýnýn tek özgöndergesel döngüsünü kurarken baþka döngülerden
tipleþtirici alanýna girer. Aynýlýklar bizzat özgöndergesel yani gösterge sistemlerinden yararlandýðýydý; yani
olduðu anda yeðinliklerin de özgöndergesel döngüye kendinden bir gösterge sistemi kurulmuyor öznenin kendi
girmesi kaçýnýlmazdýr. Aynýlýklar ile yeðinlikler arasýndaki fark'ýný oluþturmasý sýrasýnda. Fark metafiziði öteki ya da
zar kalýnlaþýr. Bu zar kalýnlaþmasýný çözecek olan bir zar aþkýn diye tanýmlanan ben'in özgönderimsel dilinin
atýmýdýr! Aynýlýk göstergeleri ile yeðinlik göstergeleri dýþýnda kalan yapýlardan onlarýn gösterge sistemlerinin
arasýndaki sabitlenmeyi çözecek olan þiirin yine meþruluðunu yok ederek ve tartýþýlýr hale getirerek þiirsel
kendisidir. baþka-dil tarafýndan oluþturuluyor.
Öyleyse, varlýklarla Varlýk arasýndaki tartýþmada Elbette Ýlhan Berk'in þiirin anlamsýz olduðu ifadesi bu
özgöndergesel döngüye giren dili açacak olan þiirdir. anlamda perspektifsel olarak doðrudur. Yani, ideolojik dil
Fakat bunu biçimin göndergesel etkisinde yapmayý veya idealize olup kavramsallaþmýþ üst-dil tarafýndan
deneyecektir önce. Varlýk'ýn, aþkýn olan'ýn kendi bakýldýðýnda þiirin dilsel deneyiminin içeriði anlamsýzmýþ
özgöndergeselliðinde dönmeye baþlamasý dinsel gibi deðerlendirilecektir. Çünkü, meþru dilsel kodlarla ve
sabitlenmeye neden olurken içkin dilin özgönderge- göstergelerle uyum içinde deðildir, onlarýn dýþýnda kalýr.
Ama þiirin dilsel harekatý tam da bu deðil midir? baðýntýlarýndan oluþturan nitel farklýlýklar ekseninde görür.
Bahsettiðimiz üst-dil kavramý iktidarýn tahakküm dilini ve Her farklýlýk sonsuz sayýdaki karþýtlýðýn özgün
onun hizmetindeki edebi dil'i temsil ediyorken burada, baðýntýlarýndan oluþur. Þiir burada gestellung'u
þiirin müdahalesi tam da iktidarýn dilsel araçlarýnýn dýþýnda (çerçevelemeyi) bozandýr. Her poiesis hareketi,
içkinliðin iktidarýna da yeltenmeden Ýlhan Berk'i de gestellung kýrýcý mistik bir yordamdýr. Þiir asimetrik iliþkiyi
onaylýyor bir yandan. Çünkü kod dýþý her þiir dýþarýdan doðallayan olarak ortaya çýktýðýnda fark'ýn gizil evreni de
bakan için anlamsýz, içeriden o fark metafiziðini ortaya çýkacaktýr. Her kapalýlýk bir açýklýðýn her açýklýk da
algýlamaya çalýþan ve empati kuran için anlaþýlýr olacaktýr. bir kapalýlýðýn tetikleyicisi ve doðurucusudur dediðimizde
polilektik güdülü þiirdeki ben ve ötekinin de dahil olduðu
Her fark olgusu niteliðini karþýtlýðýndan alýr; daha doðrusu karþýtlýklar arasýndaki olay-oluþ'la ilgileniriz. Böylesi bir
ikili karþýtlýklardaki her taraf karþýtýný da içinde barýndýrýr. olay-oluþ'da fark kendini yineledikçe farklýlýk radikalleþir.
Öteki dediðimiz zaman o ötekine karþýt olanýn da Fark'ýn tekamülü tam da olay-oluþ'la anlamlandýrý-
belirleyiciliði sözkonusudur. Ýçkin yapý, iliþkiye geçtiði labilecek þekilde diyalojik iliþkinin çift taraflý olarak
aþkýn yapýyý da gereksinir. Jacobson'un önerdiði bu ikili karþýtýný bir ayna-ben olarak algýladýðý kývrýlýp içe dönen
karþýtlýklarýn sistematize edilerek kümelenmesi ve bir oto-diyalojik söylemselleþmenin ifadesi olacaktýr.
çerçevelenmesi iþlemiydi. Bu anlamýyla Jacobson Çünkü her fark karþýndaki fark'ý ( ben ve öteki þeklinde de
sesbirimlerini sistematize etmenin kümelenmesi iþleminin baksak farklý olmayacaktýr) hem kendinden görerek iletiþir
sadece soyut özellikleriyle ilgilenmiþtir bir biçimci olarak. hem de karþýtý görerek kendini sýnar. Her fark bir diðerinin
Týpký, Bakhtin'in diyalojik baðýntýlarý dýþarýdan kavramasý aynasýdýr ki kendini sýnamasý bu ayna-ben üzerinden olur
gibi. Oysa, ben ve öteki arasýndaki asimetrik olaysallýk bir yani kendine kendini gösteren fark üzerinden dýþarýsýnýn
iliþki biçimidir ayný zamanda. Polilektik, Jacobson ve içeride deneyimlenmesi. Bu bir olay-oluþ'tur ve doðasý
Bakhtin'in çerçevelediði sistemin içsel baðýntýlarýnýn gereði yinelenendir. Þiir bu yinelemeyi fark'ýn tekamülü
arasýndaki asimetriyi yalnýzca karþýtlarýn kendisinde deðil üzerinden yaptýðýnda oto-diyalojikleþen söylemselliði
ayný zamanda o karþýtlarý birbirlerinden ve diðer karþýtlýk sonsuz biçimde mutlaklaþtýrmýþ olacaktýr.
adý deðiþecek
Ayþegül TÖZEREN
10
EÞEYLÝLÝK KUYUSU tendürek
Emre ÖZTÜRK
Nazmi Cihan BEKEN
Ücra 31’de Hayriye Ünal’ýn ‘Þairin Dille Sýnavý: Kestiði dala binmek” adlý yazýsýnda kaynaklar
Düzelti
kýsmýnda geçen ‘end notes’ ibaresi bir yanlýþlýk sonucu yer almýþtýr.
Ücra 32’de Derya Vural’ýn ‘düþünce özgürlüðü’ adlý görsel þiirinin daha önce Monokl Dergisi’nin
ikinci sayýsýnda yayýnlandýðý belirtilmemiþtir.
Oluþan hatalardan dolayý adý geçen yazar, dergi ve özellikle okurlarýmýzdan özür dileriz.
OKU OKU OKU
Bülent KEÇELÝ
Rehabilitasyon
5
Yemin olsun o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z
g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k
ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i
o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e
þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a
t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý
n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z
g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k
ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i
o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e
þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a
t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý
n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z
g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k
ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i
o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e
þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a
t e þ i k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n
a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g
ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý
z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o
k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ
i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t
e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n
a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g
ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý
z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o
k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ
i o k ý z g ý n a t e þ i k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e
þ i o o ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a
t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý
n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z
g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k
ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i
o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e
þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a
t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý
n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z
g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k
ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i k ý z g ý n a t e þ i o
k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ
i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t
e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n
a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g
ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý
z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o
k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ
i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t
e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i o k ý z g ý n
a t e þ i o k ý z g ý n a t e þ i çaresiz göreceksiniz!
buradan geliyor. Folklor þiire düþman meselesinin temeline
indiðimizde o dönem için anlaþýlamayan þuydu, dilin tüm
toplumsal ve sosyal yapýlanma ve örgütlenmeleri
Bülent KEÇELÝ yönettiðiydi. Bunun farkýna varýlsaydý ve bunun üzerinden bir
Murat ÜSTÜBAL anlayýþ sergilenseydi Ýkinci Yeni seksenler ve doksanlarda
çok daha farklý görülebilirdi. Burada Ýkinci Yeni þairlerinin de
M.Ü.: Bizim daha çok üzerinde durduðumuz konular teorik çok bilinçli olmadýklarýný görmek lazým. Ýkinci Yeni þairleri
konularmýþ gibi görünse de, aslýnda Türk þiiri'nin kendi þiirin ve þairaneliðin üzerinden giderek dilin öneminin farkýna
geleneðinden bugünlere gelen olgunlaþma ve evrim vardýlar. Þu andaki konsept ise çok farklý. Bizim yaptýðýmýz
süreçlerini de görerek somut bir zeminden de gitmemiz þey aslýnda dilin her þeyi yöneten bir unsur olduðu, insanýn
lazým. Biz ilk Ücra'dan itibaren geleneðin somut zeminini nesnesi ve aracý haline gelerek bütün toplumsal, sosyal ve
Ýkinci Yeni ile kurduk. Bir anlamda ilk Ücra dönemi Ýkinci hatta þiirsel süreçleri de yönetenin dil olduðu ve þiirle
Yeni'yi de aþma dönemiydi; Ýkinci Yeni'yi belirginleþtirme ve yapýlmasý gerekenin de dile yönelik bir saldýrý olmasý
anlama yoluyla baþka bir þiire kayma dönemiydi. Tabii biz gerektiðiydi. Biz böyle bir bilinç sergiledik bu konuda.
burada geleneði yok sayma adýna deðil de tartýþýlýr hale Seksenler ve doksanlar böyle bir bilinci sergileyemediler.
getirme niyetiyle geleneðin üzerine gitmemizin ana amacý Onlar daha çok Ýkinci Yeni'nin þairane tarafýyla ilgilendiler.
somut zemindeki iþe yarar doneleri almaktý. Yoksa geleneðin Dolayýsýyla, kendi içinde ivmelen, kendi içinde dönen bir þiirle
putlaþtýrýlmasýyla karþý karþýya kalacaktýk. Bizden önceki þiir dönemin sinik halini de emerken yapmalarý gereken asýl
anlayýþlarýnýn Ýkinci Yeni'ye fazlaca baðýmlý olduðunu çýkýþý yapamadýlar.
gördüðümüzde rahatsýz olmuþtuk aslýnda. Ýkinci Yeni'yi
tartýþýrken ister istemez Ýkinci Yeni þairlerinin þiirlerini
oluþturma süreçlerini incelediðimizde bunun hala Önemli olan o kapalý gibi görünen dilsel
tamamlanmamýþ bir süreç olduðunu gördük. Ýkinci Yeni bize yapýya saldýrarak, içine dilsel
tamamlanmamýþ süreçler üzerinden bir þiir sundu. Biz bu
tamamlanmamýþ süreçlerin ardýlý olma iþini üstlendik. Ama müdahaleler yaparak ve onunla
tabii Ýkinci Ücra dönemi biraz daha bu süreçlerin olgunlaþýp didiþerek açýmlamaya çalýþmak.
sona erdiði, oradan yeni bir biçimle yeni bir yapým sürecinin
yani bir yapbozyap'ýn son yap sürecinin oluþtuðu bir þiiri de B.K.: Söylediðin dilsel süreç çok önemli. Altmýþlar bilinçli
bize sunmaya baþladý. olmasa da bir dilsel aþama kaydettirdi toplumun dilsel
jargonuna. Toplumun diyorum çünkü burada toplumu da es
B.K.: Ýkinci Yeni'nin bu varoluþ sürecinin bu kadar uzun geçmeden bu okumayý görmemiz lazým. O dilsel süreç kendi
sürmesinin sebeplerini de araþtýrmamýz gerekiyor ki bunu içinde dramatik bir þekilde kendi içinde geliþti ve bugüne
ben þöyle düþünüyorum, Ýkinci Yeni ilk çýkýþýnda sürekli politik geldi. Günümüzde konsept gerçekten farklý. Neden farklý?
tepkiselliklerle karþýlaþtý. Politik tepkiselliklerin nedeni Artýk teknoloji daha yoðun bir þekilde kendini gösteriyor,
ideolojikti; bu ideolojiyi aþmalarý gerekiyordu. Aslýnda, yaþantýmýzýn her alanýna müdahale edecek þekilde hatta. Þiir
yapýlan þey dil üzerinden bir manifestoydu, bir bildiri deðil burada ortaya çýkýp teknolojiye olan karþý çýkýþýný yapýyor.
elbette ama dil üzerinden geliþen bu süreç zamanla kendisini Dilin kendi iktidar janrý da, düþüncesi de buna izin vermiyor.
gerçekleþtirdi ve varoluþunu tamamladý diyebiliriz. Yani son Bu düþünceden yola çýkarak aslýnda Ýki binlerdeki bu
dönemine girdi Ýkinci Yeni. Bu son döneminde Ýkinci Yeni'nin aþýrýlaþtýrmaya veya aþýp aþmadýðýna bakabiliriz. Dilsel
gerçek olgusal çözümlemesinin meydana çýktýðýný sürecin buraya gelip gelmediðine bakabiliriz. Burada görsel
görüyoruz. Aslýnda Ýkinci Yeni'den çýkýþýn bir modern þiir ya da bazý þiir yazma teknikleri ortaya konulabilir; fakat
eleþtiriyle olabileceðini de göstermeye çalýþtýk. Ýkinci Yeni bir kendi tezim bu iþin bir okumaya dayandýðý. Görsel de olsa,
modern algý tanýmlamasýdýr. Bu tanýmlamayý çözümlemeye teknolojik de olsa veya deðiþik þiirsel yazma tekniklerini biz
giriþtik. Bu tanýmýn aslýnda boþa çýktýðýný da göstermeye kullansak bile bu iþ eninde sonunda okumaya dayanacak, biz
çalýþtýk. Ýkinci Yeni gerçekte tanýmsal anlamýyla yok. Dil bu iþin üzerinden gidebiliriz. Þöyle bir þey hatýrlýyorum
içindeki bir aþama kaydediþ veya merhaleydi Ýkinci Yeni, bir Yorumlarýn Çatýþmasý'ný okurken. Aristo'dan bir söz: Her þey
süreçti yani. Bu süreci iki binlere geldiðimizde daha iyi Hermenia! Her þey aslýnda kapalý. Biz bu kodlarý çözmek
yaþýyoruz dilsel sürece baktýðýmýzda. Tek tek isimleri sermek zorundayýz. Bu rüya da olsa kapalý somut da olsa kapalý. Þiir
istemiyorum ama Sezai Karakoç'un mistik absürde varan sonuçta kapalý bir þey. Neden kapalý olduðunu tartýþabiliriz.
þiirsel zihinselliði bugün bizi farklý bir mistik yapýya getirdi. Bu Hem dilsel, hem politik hem de poetik. Tartýþma bunlarýn
bir dilsel süreçti. O günün þartlarýnda politik tepkisellikle üzerinden gitmesi gerekirken buralardan gitmedi yetmiþler,
karþýlanýþý dilsel geliþimin görülmesini engelledi bir bakýma. seksenler ve doksanlarda. Ýsimlerin üzerinden ve bu isimlerin
Bu yapýyý bizim ortaya çýkarmamýz gerekiyordu. Ýlk Ücra'da kendine dönüklüðü ve bireyselliði üzerinden gitti. Buradan da
yapýlan buydu. Ýkinci Ücra'da aslýnda Ýkinci Yeni'nin aþýlmasý çýkýþ bulamadý. Doksanlarý da bu çerçevede anlatabiliriz ama
gerekliliðini, senin deyiminle aþýrýlaþtýrarak aþýlmasý doksanlarda önemli bazý þairleri de görebiliriz.
gerekliliðini bir þiirsel olgunlaþma üzerinden gösterilmesidir.
Buna da yön verecek Ücra'da yayýnlamayý düþündüðümüz M.Ü.: Hermenia meselesinde dilin her daim hermetik olduðu
þiirler olacaktýr. Ellili ve altmýþlý yýllara bakarak yetmiþli, önemli. Günümüzde bu þöyle yorumlanabilir, dil bir
seksenli ve doksanlý yýllarýn boþa geçtiðini düþünüyor akýþkanlýðýn içinde. Dil bu akýþkanlýktan koptuðu zaman kendi
olabiliriz. Ýþte iki binler bunu da ortaya çýkarýyor aslýnda. kapalýlýðýný ve iktidarýný da üretmeye baþlýyor. Yani, bir dönem
ve bir an için ortaya konan bir dil yapýsý o dönemin, sürecin
Her þey aslýnda kapalý. Biz bu kodlarý koþullarý geçer geçmez, geride kalan dil yapýsýyla
çözmek zorundayýz. Bu rüya da olsa kapalý karþýlaþtýrýldýðýnda hermetik olarak algýlanabiliyor. Önemli
olan o kapalý gibi görünen dilsel yapýya saldýrarak, içine dilsel
somut da olsa kapalý. Þiir sonuçta kapalý bir müdahaleler yaparak ve onunla didiþerek açýmlamaya
þey. Neden kapalý olduðunu tartýþabiliriz. çalýþmak. Bu anlamda kapalý þiir diye bir þeye inanmýyoruz
Hem dilsel, hem politik hem de poetik. derken bunu kast ediyordum. Kapalý þiir diye bir þey yok,
kapalý býrakýlmýþ þiir var. Seksenlerin þiiri örneðin bu kapalýlýðý
yaþadý. Mistik þiir üzerinden bakýlýrsa böyle yorumlanabilir.
M.Ü.: Ýkinci Yeni'nin dille yapmaya çalýþtýðý þiiri dönüþtürme Daha çok yorumsal anlamda kapalý olarak algýlandý. Kapalýlýðý
çabasý, aslýnda bilinçsizce yapýlan bir þeydi de. Baþarýsý da daha dinamik bir karýþtýrma aracý olarak kullanabiliriz.
B.K.: Ýmgeyi aþamadýlar belki. Ýmgeyi aþamadýklarý için ellilerin ortasýndaki ve altmýþlardaki o serbestiyet Ýkinci
kliþeleþen veya kalýplarý belli olan bir imge yapýsý vardý. Mistik Yeni'nin ortaya çýkýþýna sebepse, seksenlerdeki bu kapalýlýk
derken þunu anlatmaya çalýþýyorum. Mistik hermenia'nýn, bastýrýlmýþ ve kýstýrýlmýþ þiire sebep deðil mi yani? Tam tersini
hermeneutiðin de bir anlatýmý benim için. Hayat da kodlar mi düþüneceðiz. Ben böyle düþüncelere ihtimal vermeyen
üzerinde aslýnda. Þimdi biz bu kodlarý aþmaya çalýþtýkça yine biri olarak bunu soruyorum.
kodlar çýkacak önümüze. Aslýnda kodlarý kendimiz
yaratacaðýz. Bu kodlarý deðiþtiremezsin; sen buna somut da M.Ü.: Tabii ellilerdeki, altmýþlardaki serbestiyeti düþünerek
desen, biçim de desen, rüya da desen , kapalý þiir de desen söylersek, her düþünce nüvesi kendini özgür ve baðýmsýz bir
bu kodlarý aþamazsýn. Kodlarý aþtýðýný söyleyen biri varsa zeminde ifade etmek ister. Bana göre, Ýkinci Yeni'deki varoluþ
gelsin anlatsýn bana. Bunun bilimsel bir açýklamasý yok, düzlemi þairanelikle beraber gelen bir kayýtsýzlýkla oluþtu.
doðasý gereði böyle. Mistik derken bunu anlatmaya Fakat seksenler ve doksanlar Ýkinci Yeni baskýsý altýnda var
çalýþýyorum. Bu kodlarý sen þiirle daha naifleþtirmeye olmaya çalýþtýlar. Seksenlerin çaresizliði ideoloji üzerinden
çalýþýyorsun ama görünen þey onun naif olmadýðý. Kelimeleri teori üretememeleri. Ýdeoloji insan faktörünün ortaya çýkýþýyla
katýyorsun olayýn içine, içeriðine. Kelimelerin yetmediði anda bocalamaya baþlayýnca, þairler de sahip olduklarý ideolojilerin
yeni kelimeleri devreye sokmak kapalýlýðý çaðrýþtýrýyor. ekseninde bunu betimleyemeyeceklerini anladýlar. Artýk daha
Kelimelerin anlamýný bilmiyorsun, gramatik yapýnýn anlamýný bireysel ve onun gerektirdiði kendilerine ait bir poetika ile þiir
bilmiyorsun. Bunlarý çözmek için þiire ihtiyaç duyuyorsun. üretmeleri gereken bir dönemde ellerindeki veriler ve
malzemeler buna yeterli deðildi. Þu anda bize teknolojinin
Mistik hermenia'nýn, hermeneutiðin de bir sunduðu olanaklarýn yanýnda o kadar çok kitap çevrildi ki
anlatýmý benim için. Hayat da kodlar moderne ait! Modern ötesi ve modern eleþtirisi olarak. Bizim
üzerinde aslýnda. Þimdi biz bu kodlarý þansýmýz Ücra dergisi'nin oluþturduðu teorik zemin üzerinden
konuþabilmek! Seksenlerin ve doksanlarýn ilk dönem
aþmaya çalýþtýkça yine kodlar çýkacak þairlerinin þiire ait böyle bir teorik zeminleri yoktu.
önümüze.
M.Ü.: Kelimelerin yetmemesi iþlevlerinin yetersiz oluþundan. Kelimelerin yetmemesi iþlevlerinin yetersiz
Kelimeye iþlevsellik katan yaþamýn kendisi. Biz yaþamýn oluþundan. Kelimeye iþlevsellik katan
akýþkanlýðý içinde bir anlamda hermeneutiðin içindeyken o yaþamýn kendisi. Biz yaþamýn akýþkanlýðý
hermeneutiðe karþýlýk gelecek dilsel yapýlarýn yetersizliðiyle
bu iþe giriþiyoruz. Kesinlikle tamamen anlamsýz kapalý içinde bir anlamda hermeneutiðin
kelimeler yaratmak deðil yani. Sahip olduðumuz içindeyken o hermeneutiðe karþýlýk gelecek
anlamsallýða karþýlýk gelecek kelime ve yapýlarý ortaya dilsel yapýlarýn yetersizliðiyle bu iþe
çýkarmaya çalýþýyoruz. Bu anlamda kelime fetiþ bir olgu
olarak deðil de, daha çok eðilip bükülebilen, kullanýlabilir giriþiyoruz. Kesinlikle tamamen anlamsýz
plastik bir malzeme olarak çýkýyor karþýmýza. kapalý kelimeler yaratmak deðil yani.
B.K.: Kelimeyi açýlýmýn unsuru olarak görebiliriz ama B.K.: Ellili ve altmýþlý yýllarda bahsettiðin þekilde bir teorik
seksenlere giriþte benim söylemek istediðim þu. Ýsimler zemin vardý aslýnda. Cemal Süreya'nýn veya karþýt görüþte
bazýnda da gidilebilir elbette. O dönemde Üç çiçek çevresi Asým Bezirci'nin, belirli bir dönemden sonra Hüseyin
önemli þairler üretmiþtir. Ama dayanaklarý yine Ýkinci Yeni idi. Cöntürk'ün… Seksenlerin þanssýzlýðý bence de bu. Teorik alt
Ýkinci Yeni'den ileriye geçmenin þeklini þemalini aramaya zemin o depolitikleþmeden dolayý oluþamadý. Seksenlerin
giriþtiler. Üç Çiçek boþuna Üç Yeni diye adlandýrýlmadý. Fakat sonunda o kýstýrýlmýþlýk daðýlýnca bu zemin kurulmaya
bu þairlerin bu iþi tam kotaramadýklarýný görüyorum. Kendi baþlandý. Doksanlar bu yüzden kendini oluþturamadý. Çünkü
bireyselliklerine dönmek zorunda kaldýklarýný görüyorum. bir baþlangýçtý, aslýnda oluþturmaya baþladýðýný
Çünkü o dönemin politik yapýsý buna zemin hazýrlayacak, söyleyebiliriz. Fakat bir akýntý oluþturamadý. Çok fazla
bunu geliþtirecek bir yapý deðildi. Kiþiyi politiklikten uzak tutan sulanan bir aðaç düþün, su verildikçe dallar fýþkýrdý; fakat bu
bir yapý vardý. Az çok o dönemi takip eden biri olarak çeþitlenme bütünlüðü elden kaçýrdý. Bütünlüðü kaçýrdýkça
söylüyorum. Ama seksenlerin sonuna geldiðimizde o politik aslýnda iki binlere geldik. Ama kendimi þanslý addediyorum, o
duvar aþýldý; yavaþ yavaþ insanlar þiirin poetikasýna ermeye bütünü gördüðümü düþünüyorum. Orada kimleri okumam
baþladýlar. Oradaki poetik eksiklik seksenlerin sonunda gerektiðini görerek iki binlere vardýðýmý düþünüyorum.
tamamýna varmaya çalýþtý. O dönemin dergileri Gergedan'ý, Seksenleri de bu yüzden daha iyi çözümlediðimi
Argos'u, Þizofrengi'si bunun üzerinden gitmeye çalýþtýlar. söyleyebilirim. Buradan o dilsel sürecin nasýl sekteye
Avangard bir yolla da olsa. Bunu da aþma aracý haline uðradýðýný, seksenlerde nasýl içe döndüðünü, gerçekten
gelebildiklerini görebiliyorum þahsen. Ama baþlangýçtaki o yetenekli þairlerin olduðunu ama bunun bir türlü Ýkinci Yeni
sinik yapý neden oluþtu? Politik bir nedendi bu. Þiir içi sonrasý bir aþamaya geçemediðini görüyoruz. Doksanlarda
nedenlerden senin de bahsettiðin içe dönüklük bunun nedeni bu ayyuka çýkmýþtý ama bu dallanmadan dolayý çok fazla
olabilir; ama daha geniþ anlamýyla baktýðýmýzda acaba görülememiþ olabilir.
Sayý: 33 Ocak-Þubat 2010