You are on page 1of 159

1990, Isaac Asimov Kesim Telif Haklar Ajans aracl ile Trkiye'deki yayn hakk: 1998, nklp Kitabevi

Yayn Sanayi ve Tic. A.. Bu kitabn her trl yayn haklar Fikir ve Sanat Eserleri Yasas gereince nklp Kitabevi Yayn Sanayi ve Ticaret A..'ye aittir. Dizgi: Giriim Dzelti: Murat Varl Kapak: Cem Gnbek Bask: Teknografik Matbaaclar Sit. No.: 38 Baclar- stanbul ISBN 975-10-1391-7 98-34-Y-0051-0238 98 99 00 01 02 03 9 8 7 6 5 4 3 2 1

NKILP
Kitabevi Yayn San. ve Tic. A.. Ankara Cad. No.: 95 Sirkeci 34410 STANBUL Tel.: (0 212) 514 06 10 (Pbx) Fax:(0 212)514 06 12 Web sayfas : http://www.inkilap.com e-posta: posta@inkilap.com

ISAAC ASIMOV

KARADUL BULMACALARI
PUZZLES OF THE BLACK WIDOWERS

eviren: Suzan Mhladz

NKILP

Mario Gonzalo ve James Drake'e ilham kayna olan Linwood V. Carter (1930-88) ve John D. ("Doc") Clark'n (1907-88) ansna.

NDEKLER

GR ............................................................................................................................ 6 DRDNC SESTE................................................................................................. 8 ETSZLK GRECELDR.................................................................................... 20 ANS PARASI ........................................................................................................... 34 L EYTAN......................................................................................................... 48 SUYUN STNDE GNBATIMI ........................................................................... 61 ADAM NEREDE?...................................................................................................... 74 ESK ANTA............................................................................................................. 88 SESSZ YER............................................................................................................. 100 DRT YAPRAKLI YONCA ................................................................................... 112 ZARF ........................................................................................................................ 124 TANIK ...................................................................................................................... 136 YEMEK TARF ...................................................................................................... 148

GR

lk Karadul hikyem "Agzl Kkrdama" 1971 ylnda yazlm ve Ocak 1972'de Ellery Queen'in Gizemli Hikyeler Dergisi'nde yaynlanmt. Karadullar tek bir hikye olarak yazmtm, ancak Ellery Queen'in iki yazarndan biri olan Frederic Dannay bunun ok gzel bir seri olacan belirtince ben de yazmaya devam ettim. Yazdm altm civarndaki Karadul hikyelerini on ikier hikyelik kitaplar olarak beeninize sunduk. Karadul Bulmacalar ismindeki bu kitabm Karadul serisinin beinci kitab. Ancak ilk Karadul hikyem ile altmncs arasnda on yedi yllk bir zaman dilimi bulunduu iin, bu arada birok deiiklikler oldu. rnein geen on yedi yl zarfnda drt yl yalandm hissetmem iflah olmaz ktmserliimin bir yansmasyd. Daha byk bir deiimse Fred Dannay'n 1982 ylndaki vefatyd; bu, polisiye roman yazarl iin ok byk bir kayp oldu. Bu seriyi oluturan kulpte de baz deiiklikler oldu. Size serinin daha nceki kitaplarnda, Karadullara ok benzeyen ve varln krk yldan daha fazla bir sredir srdren Bodrum rmcekleri isminde gerek bir topluluktan sz etmitim. Aslnda en ufak bir utan duygusu hissetmeden Karadullar onlardan uyarlamtm. O rmceklerden alt tanesini rasgele seip kendilerinden izin aldktan sonra Karadul yeleri olarak kullandm. Onlar sadece karakterlerimin fiziksel grnmlerine ve Emmanuel Rubin'in dik kafal, Thomas Trumbull'un asabiyeti, Geoffrey Avalon'un detaylar zerindeki bilgilii gibi zelliklerine model olarak aldm. Karadullarn arkasnda bulunan gerek kiilerin listesi: Lester del Rey - Emmanuel Rubin L. Sprague de Camp - Geoffrey Avalon Don Bensen - Roger Halsted Lin Carter - Mario Gonzalo Gilbert Cant - Thomas Trumbull John D. Clark - James Drake Bodrum rmcekleri on yedi yl sonra bile varlklarn srdryor. Baz yeleri deimi olsa bile kulp hl gcnden pek bir ey kaybetmedi. Doal olarak birka yal ye vefat ederken, baz adaylar yeni ye olarak kulbe dahil edildi. ok sayg duyduum ve Karadullara model olarak kullandm kii ne yazk ki gkyzndeki o sonsuz ziyafete arldlar. 1982'de vefat eden Gilbert Cant ve 1988 ylnda aramzdan ayrlan Lin Carter ile John D. Clark' ok zlyoruz. En azndan bir paralar Karadullar iinde yaamaya devam ediyor ve ben yal bedenim iin bir megale peinde kotuum srece de yaamaya devam edecekler.

Hi biri yalanmayacak, hastalanmayacak, ya da yataa dmeyecek. Karadul hikyeleri iinde zaman varolmad iin bulmacalar sonsuza kadar varlklarn srdrecek. Henry iin hi kimseyi model olarak almadm bir kez daha yinelemek istiyorum. Onu ben yarattm (Geri birka kii onu RG. Wodehouse'n "jeeves"inden esinlenip esinlenmediimi merak edip bunu bana sordu. Kimbilir, belki bir PGW hayran olduum iin ondan esinlenmi olabilirim.) Henry de yalanmayacak ve iiniz rahat olsun, ben yaadm srece nne gelen her bulmacay baaryla zmeye devam edecek.

DRDNC SESTE

"Seste szckler" dedi, Nicholas Brant. Kendisi o ay Thomas Trumbull'un evsahipliini stlendii geleneksel Karadullar yemeinin konuuydu. Olduka uzun boylu ve gen grnen yana kyasla gzlerinin altndaki torbacklar olduka belirgindi. Uzun ince yznde hi kl yoktu ve kahverengi salarna da henz hi ak dmemiti. "Seste szckler" diye tekrar etti. "Ne?" Mario Gonzalo hibir ey anlamamt. "Ayn telaffuza sahip szcklerden sz ediyorum. Onlara dilbilgisinde seste denir." "yle mi?" dedi, Gonzalo. "Peki nasl yazlyor?" Brant, harf harf tekrarlad. Emmanuel Rubin kaln gzlklerinin ardndan, Brant'a bayku gibi bir bak att. "Mario'nun kusuruna bakmayn Bay Brant, elbet bir gn dilimizi renecek." Gonzalo, ceketinin kollarndaki toz zerreciklerini silkeledi. "Manny kskanlndan byle konuuyor. Bir kelime oyunu kefetmemi hl iine sindiremedi. Kelimeleri bilmesine ramen, beyninde hibir yaratclk kvlcm olumad iin kahroluyor." "Bay Rubin'in yaratclna herhangi bir sz syleyemezsiniz," dedi Brant. "Baz kitaplarn okudum." "O zaman ne sylesem bo," dedi Gonzalo. "Her neyse, oyunumun adna, ayn telaffuz yerine, seste demeyi kabul ediyorum. Oyunun amac bir durumu ayn telaffuza sahip iki kelimeyle aklayacak bir olay tarif etmek. Size bir rnek vereyim: Eer gkyz masmavi ise, kra gidip piknik yapmaya karar vermek kolay olur. Eer bardaktan boanrcasna yamur yayorsa, piknie gitmemeye karar vermek kolaydr. Peki, ama ya gkyz paral bulutlu ise, baz yerler havann gzelleecei intiban verirken, baz yerlerde yamur bulutlar grdnz iin piknie gidip gitmeme konusunda kararszsanz, buna ne dersiniz?" "Aptalca bir hikye," dedi Trumbull. Dalga getii her halinden belli oluyordu. "Oh, yapma. Oyuna bir ans tan," dedi Gonzalo. "Yant, seste iki kelime olacak." Uzun sren sessizlii yine Gonzalo bozdu. "Yant, belirsiz hava (Whether weather) olur. Hava belirsiz olduu iin, piknie gidip gitmeme konusunda kararsz kalrsnz. Belirsiz hava. Hl anlamadnz m?" James Drake sigarasn kl tablasna bastrd. "Anladk anlamasna da, nasl geitireceiz diye dnyoruz." Roger Halsted her zamanki ses tonuyla sze girdi. "Sen ona bakma Mario, aslnda gzel bir kelime oyunu, ancak pek fazla seenek kacan sanmyorum."

Geoffrey Avalon, bir doksanlk boyunun avantajn kullanarak herkesi tepeden szyordu. "Aslnda sandndan ok daha fazla var. Farz edelim gzel havalarda neeli ve kt havalarda mutsuz olan idi edilmi bir koa sahibiz. Hava belirsiz olunca bu koun nasl bir ruh halinde olduunu merak edebilirsiniz. O zaman bu hava, 'Belirsiz, idi edilmi ko havas' olur. (Whether wether weather) Herkes ayn anda konutu. "Ne?" Avalon her zamanki tavryla aklad. "lk szck, yle ya da byle veya belirsiz anlamna gelen, w-h-e-t-h-e-r, sonuncu kelime meterolojik hava anlamna gelen, w-ea-t-h-e-r, ortadaki kelime ise, idi edilmi ko anlamna gelen, w-e-t-h-e-r. Eer inanmyorsanz szle bakn." "Gerek yok," dedi Rubin. "Doru sylyor." "Tekrar ediyorum," diye homurdand, Trumbull. "Bu aptalca bir oyun." "Aslnda sadece oyun saylmaz," dedi Brant. "Avukatlar dilin yaratt bu tip ilgin durumlar sk sk yaarlar. Ve, seste szckler bazen sorun yaratabilir." Karadullar'n vazgeilmez garsonu Henry'nin nazik sesi duyulunca, herkes sustu. "Beyler" dedi. "Byle bir scak sohbeti blmek istemezdim, ancak yemek servise hazr." Ttslenmi alabalk servisi yaplrken, Gonzalo sze girdi. "Bir tane daha buldum. Birisi btn rakamlar kada yazm ve bir tanesi hari hepsinin zerine insan suratlar yerletirmi. Onu izleyen bir ocuk, bu insan suratlarm ok beenmi, ama yaplmam olan rakama da surat izmesini istemi. ocuk ne der?" Alabalnn zerine, Henry'nin zel turp sosundan sren, Halsted yantlad. "Bunu ikiye de yap, der. (Do that to two, too)" Gonzalo bu doru yant karsnda bozulmutu. "Yoksa daha nce duymu muydun?" "Hayr," dedi Halsted. "Ancak, bunun matematiksel bir soru olduunu unutma. Hi kimse, 'Two' zerinde tretilmi esprilere yant vermeden ortaokulda matematik hocal yapamaz." Gonzalo kalarn att. "Aklnca komiklik yapyorsun, yle deil mi Roger?" "Kim? Ben mi?" Trumbull araya girdi. "Ev sahibi olarak konuyu artk deitirmeyi neriyorum." Kimse onu dikkate almad. "Seste szckler genelde dil tarihinde meydana gelen baz kazalardan tremitir," dedi Avalon. "rnein, gece anlamna gelen, 'Night', Almanca 'Nacht' kelimesinden tremitir. Ancak, valye anlamnda kullanlan ve ayn ekilde telaffuz edilen, 'Knight', Almanca Knecht kelimesine dayanr. ngilizce'de sesli harfler deiip, 'kn' sylenirken, bataki 'K' harfi sylenmedii iin iki kelime farkl yazlyor olsa da ayn ekilde telaffuz ediliyor." "Aslnda kkeni olduu kelimede K harfi de telaffuza katlyor," dedi Rubin. "ngilizce tarafndan daha yeterince sindirilememi baz kelimeler de var. Yahudi bir arkadam, ok iyi huylu, Musevi olmayan bir gen bayanla evlenmiti. Gen gelin,

kocasn mutlu etmek iin alverie km ve onun yresine zg baz yiyecekler almt. Neler aldn anlatrken 'Bir de sana "nish" (argoda mnasip yer) aldm deyince arkadam kahkahalara boulmu ve kadn akn akn kocasna bakakalmt." "Bir ey anlamadm," dedi Drake. Rubin fkesini iine atarak ksaca aklad. "Knish" demek istemiti ancak bu szckte bataki K zellikle vurgulanr (Ke-ni), Yahudilerin geleneksel patatesli ya da kymal hamur iine denir. Bunu bilmeyen New Yorkluyum demesin." Trumbull derin bir i ekti, "Madem ki bu konuyu kapatmayacaksnz, bir soru da ben soraym. Bana birbirleriyle seste olan drt kelime syleyebilir misiniz? Hepsi farkl yazlp, farkl anlam tayacak ancak telaffuzlar ayn olacak. Size dnmek iin be dakika sre veriyorum, bu sre boyunca biraz enenizi kapatn da yemein keyfini kartalm." Be dakika boyunca krlan stakoz kabuu sesleri oday doldurdu ve nihayet Trumbull konutu, "Size kelimelerden birini syleyeceim. 'Right' solun ztt anlamna gelen 'sa' demektir. Dier ne?" Halsted stakozun kskalar ile cebelleiyordu. "Yazmak anlamna gelen 'write' ve dinsel ayin anlamnda 'rite' var ancak bir drdncs olduunu sanmyorum." "Evet var" dedi Avalon. "Bir de imal eden, reten anlamna gelen 'wright' var." "Ama o artk kullanlmayan bir szck" diye kar kt Gonzalo. "Hi olur mu? Tiyatro oyunu yazan, yani reten kiilere hl 'playwright' diyoruz." Brant sze girdi, "Arkadam Tom, 'right' kelimesini sa yn olarak kulland ancak ayn kelime hem doru, hem de dik anlamna da geliyor. Bunlar beinci ve altnc sesteler olarak grebilir miyiz?" "Hayr," dedi Gonzalo, "Kelimelerin seste olmas iin yazmlarnn farkl olmas gerekir, en azndan benim oyunumun kural bu." Avalon sze girdi, "Bu her zaman geerli deil, Mario. ki szck ayn ekilde yazlsa bile, eer farkl etimolojik kkenden geliyorsa seste saylr. rnein 'bear' hem ay, hem de tamak, dayanmak anlamna gelse de farkl kkenlerden geldikleri iin seste saylrlar, buna nc seste olarak plak anlamna gelen 'bare' szcn de ekleyebiliriz. Ancak 'right hand (sa el), right answer' (doru yant) ve 'right angle' (dik a) szcklerinde 'right' kelimesi farkl anlamlar tasa bile kkenleri tek bir kelimeye dayand iin seste saylmazlar." On be dakika kadar sonra Trumbull konumay kesme vaktinin geldiini dnerek, ka ile su kadehini tngrdatnca herkes sustu. "Hibir Karadul yemeinde sohbeti sona erdirmek iin bu kadar istekli olmamtm" dedi. "Eer yemein evsahibi olarak mutlak bir gce sahip olsaydm bunu balatt iin Mario'ya be dolar ceza verirdim." "Sen de bize katldn, Tom" dedi Gonzalo.

"Srf konuyu ksa kesmek iin birka yorumda bulundum... artk bu konuyu kapatalm." dedi Trumbull. "Konuum Nicholas Brant' artk tandnz saylr. Jeff, sen herkesten ok daha fazla sestelemi olmana ramen, konuu sktrma erefini sana veriyorum." Avalon'un gr kalar atld "Sestelemi kelimesinin pek dilimize uyduunu sanmyorum, Tom." Sonra konua dnd, "Bay Brant, varlnzn amacn nasl aklyorsunuz?" Brant muzr bir ifade ile glmsedi "Avukat olduum iin aslnda var olmay hak ettiimi syleyemem. Belki de avukatlar hakkndaki u fkray duymusunuzdur. Tanr bir gn eytana ok kzm ve seni dava edeceim demi. eytan da onu yantlam; 'Nasl yapacaksn? Btn avukatlar bende!' Geri ben dava kazanmak iin yarg ve jri nnde her trl aklabanl yapabilen avukatlardan deilim. Genelde ofisimde oturup, belgelere yazlmas gereken eylerin doru olarak yazlp yazlmadn kontrol ediyorum." Avalon sze girdi "Ben de bir avukat olduum iin ltfen bu soruyu kt niyetle sorduumu dnmeyin. Hi yazdnz belgede bilinli olarak anlam kaymas yaptrmaya altnz m? Szcklerle oynayarak kar taraf keye sktrmaya altnz oldu mu?" "Doal olarak, yazdm belgelerin mvekkillerime mmkn olduunca geni hareket sahas vermeye alrken, kar tarafn da elini kolunu balamak iin urarm. Ancak kar tarafn avukat da ayn eyi kendi mvekkili yararna yapmaya alt iin genelde ortaya olduka tarafsz ve iki taraf da balayan belgeler kyor." Avalon bir sre tereddt ettikten sonra, kafasna taklan soruyu sormaya karar verdi. "Yemekten nce sohbet ederken, seste kelimelerin bazen sorun yaratabildiim sylemitiniz. Yoksa profesyonel yaamnzda karlatnz bir seste, beklenmedik sorunlar yaamanza m neden oldu?" Brant iki kolunu da havaya kaldrd. "Yo yo, hayr. yle bir ey olmad. O szleri sylerken kafamdan geenlerin u andaki konumuzla hibir ilgisi yok." Avalon parman su kadehinin kenarnda dolatryordu. "Burada sorguya ekilmiyorsunuz, Bay Brant. Ortada tartlan herhangi belirli bir konu olmad gibi, hibir ey ilgisiz olarak nitelendirilemez. Sorumu tekrar ediyorum." Brant bir sre sessiz kaldktan sonra konutu, "Bu yirmi yl kadar nce olmu bir olayd ve o zamandan beri arada srada aklma gelir. Bay Gonzalo'nun seste szckler oyunu onu hatrlamama neden oldu, ama gerekten... nemli bir ey deil. Herhangi bir hukuki sorun ya da yanl anlalma yaratm deil. Sadece bir bulmaca... zlmesi imknsz olduu iin tartmaya bile demeyecek bir ey." "Acaba gizli kalmas gereken bir olay m?" dedi Gonzalo. "nk eer yleyse..." "Hibir gizli sakl yn yok," dedi Brant. "Ne gizli, ne de hassas bir konu. O yzden ilgin de deil." Gonzalo sze girdi, "zmsz her bulmaca ilgimizi eker, yle deil mi, Henry?"

Henry boalan brendi bardaklarn dolduruyordu, "En azndan zerinde tahmin yrtlebilecek bir bulmaca olduu srece ilgimi eker. Bay Gonzalo." "ey, bu durumda bence..." Avalon, Gonzalo'nun szn kesti, "Mario, devam etmeme izin verir misin ltfen... Bay Brant, acaba bize bu zmsz bulmacnzn detaylarn anlatabilir misiniz? Bu tip konular hepimizin ilgisini eker." "Hayal krklna urarsnz." "Bu riski gze alyoruz." "yleyse biraz o gnleri dnmeme izin verirseniz..." Elini akana dayayp, uzun uzun dnrken, Henry her zamanki yerini ald ve alt Karadul da ses karmadan bekledi. Brant sze girdi. "nce Alfred Hunzinger'i anlataym. O fakir bir gmen ailesinin oluydu ve kayda deer bir eitim almamt. Liseyi bile bitirmediinden eminim. On drt yalarnda almaya balamt. Birinci Dnya Sava'ndan nceki dnemde eitim bir hak olmad gibi ii snf iin ok gerekli bir ey olarak da grlmyordu. "Hunzinger sradan bir ii deildi. Olaanst zeki ve giriimci bir insand. Zek ve eitim her zaman birlikte olamyor" Rubin araya girdi. "Bu konuda haklsnz. Ben de birok niversite mezunu salak tandm." "Hunzinger bunlarn tersiydi," dedi Brant. "O hi eitim almam, dhi bir i adamyd. Dokunduu her eyi paraya eviren sihirli bir denei vard sanki. Elini att her ey verimli bir yatrma dnt iin ldnde arkasnda muhteem bir imparatorluk brakt." "Ancak bu onun iin yeterli deildi. Eitim alamam olmann ezikliini hep iinde hissettii iin evde almaya balad. Geri ii her zaman nce geldiinden dzenli vakit ayramyordu. Nadiren kitap okumaya frsat bulduu iin kendini eitme konusunda pek yol alamamt. Onunla sohbet ettiinizde kyllk ve saflm gizlemekte pek baarl olmadn grebiliyordunuz." "Anladm kadaryla onu ahsen tanyorsunuz," dedi Avalon. "Pek saylmaz. ok yakn deildik. Birka i iin onun avukatlm stlendim ve vasiyetini dzenledim. Eer bu iler hakkyla yapldnda birok karmak irketi paylatrmak gerekiyorsa ok fazla zaman alr ve ortaya uzun bir belge kar. Zaman zaman bu belge deitirilmeli ya da sahibinin arzusuna gre eitli eklemeler yaplmal, deien vergi yasalar yznden baz maddelerin yazmlar deitirilmelidir. nann bana, neredeyse btn vaktimi bu ie adamtm ve saatlerce onunla toplant yapmak zorunda kalyordum. Ancak, aramzdaki iliki bununla snrlyd. hayatn en ince detayna kadar renmi olmama ramen, insan olarak onu ancak yzeysel olarak tanyordum." "Hi ocuu var myd?" diye sordu, Halsted.

"Evet, vard," dedi Brant. "ok ge evlendi. Eer yanl hatrlamyorsam krk iki yandayd. Ei ondan ok daha genti ve ideal bir evlilikleri olmasa da baarl saylrd. Herhangi bir boanma giriiminde bulunmadlar. Ve, bayan Hunzinger be yl kadar nce vefat etti. Drt ocuklar olmutu. olan ve bir kz. Kz, iyi bir evlilik yapt ve hl hayatta. yi bir aile dzeni var ve herhangi bir sknt ekmiyorlar. Mirasta ismi ok az geiyordu. Hunzinger baz yatrmlarn daha hayatta iken onun zerine geirmiti. "leri eit paraya blnp, olu arasnda paylatrlmt. Onlarn isimleri ise Frank, Mark ve Luke idi." "Ya srasna gre mi sylediniz?" diye sordu, Drake. "Evet en byk olann kimliinde, B. Franklin Hunzinger yazyordu. Ortanca olann gerek ad, Mark David Hunzinger ve en kn ad da Luke Lynn Hunzinger idi. Doal olarak iini eit para olarak oullar arasnda pay etmesinin ilerde ok byk sorunlar douracan belirttim. Gelir eit olarak blnebilirdi, ancak ynetme gc ve karar verme yetkisi tek bir kiide olmalyd. "Bu konuda ok srarlyd. Oullarn Roma dneminin ahlki idealleri ile yetitirdiini ve oullarnn babalarnn sznden ldkten sonra bile dar kmayarak, bu birliktelii gtreceklerini iddia etti." "Haddimi ap, oullarnn kendisi hayatta iken ideal bir kiilik sergileyebileceklerini ve onun ynetimi altndayken herhangi bir sorun kmasa bile lmnden sonra aralarnda rekabetin ba gsterebileceini vurguladm. Asla byle bir ey olmaz, diye beni yantlad. Bir an iin acaba ok mu saf diye dnmtm. hayatnda bu kadar baarl olan ve dnyevi ilerde bu kadar gereki hareket eden biri, ailesi sz konusu olunca bu kadar hayalci olabilir miydi?" "Kznn ad neydi?" diye sordu Drake. "Claudia Jane," dedi Brant. hatrlamyorum. Niin sordunuz?" "Evlendikten sonraki soyadn u anda

"Sadece merak ettim. Onun da bu konuda ihtiraslar olabilirdi, yle deil mi?" "Hi sanmyorum. En azndan i konular ile pek ilgili deildi. irketlerden herhangi bir pay beklemediini ve istemediini aka ifade etmiti. Kocas kkl bir aileden gelen, konumu ve serveti olduka iyi dzeyde olan bir adamd. Hayatnda istedii en son eyin bir spermarket ynetmek olduunu sk sk dile getirmiti." "ey, bunu anlayabiliyorum,'' dedi Drake. "tiraf etmeliyim ki, aile olduka uyumlu bir birliktelik sergiledi," dedi Brant. "Oullar ile eitli zamanlarda grme frsat buldum. de, birbirlerini ok seven, uyumlu ve babalarnn sznden kmayan zeki ocuklard. Bir gn, yal adamn sekseninci yagnnn kutlanaca bir parti iin davetiye aldm. O partide Hunzinger, kalp krizi geirerek br dnyaya gt. Yllardr kalbi ile sorunlar olduu iin bu pek beklenmedik bir ey olmasa da, yagnne rastlamas byk bir talihsizlikti.

"Tabii partiye hemen son verildi. Onu bir kanepeye yatrp, doktor ardlar. O arada oluan sessiz kargaada onun yanna varabildim. Size ok ters gelebilir, ama bunun grevim olduuna inanyordum. Hl olundan birini bakan olarak atamamt. Yazl bir belge hazrlamak iin ok ge olsa da syleyecei bir ey aile iinde kabul grebilirdi. "Kafamdan neler getiini bilmeyen oullan doal olarak oradayd. Ufak bir ok geiren anneleri hemen yatak odasna gtrlmt. Kimse o anda ne yaptnn farknda deildi. Yal adamn kulana eildim ve 'Oullarnzdan hangisi bakan olarak atyorsunuz, Bay Hunzinger?' diye sordum. "ok ge kalmtm. Gzleri kapal, nefesi dzensizdi. Acaba beni duydu mu diye merak ederken, doktorun bize doru yaklatn grnce bunun son ansm olduunu dnerek ona tekrar sordum. Bu sefer adam gzlerini krptrd ve sanki bir eyler sylemeye alrm gibi dudaklar oynad. Ancak tek bir szck duyabildim. Bana sanki, 'To' diyormu gibi geldi. Baka hibir ey duyamadm. Bir saat kadar dayanmasna ramen, bir daha tek bir kelime bile etmedi ve o yatrld kanepenin zerinde vefat etti... Hepsi bu kadar." "Peki, ilerine ne oldu?" diye sordu Gonzalo. "Hibir ey," dedi Brant. "Yal adam hakl kt. olan uyum iinde ileri ynetiyor. Gerekten ei olmayan bir durum. Karar verilmesi gerektiinde hemen bir araya gelip tek bir kiiymi gibi davranyorlar. Gerekten inanlmaz bir ey. Eer bu durum bulac olsayd, avukatlar alktan lrd." "yleyse yal adamn ne dedii hibir nem arz etmiyor." dedi Gonzalo. "Hem de hi. Yalnz bir sre iin ilgimi ekmiti. Acaba ne sylemeye almt? Tabii, koullarn ok zor olduunu anlamsnzdr." "Elbette," dedi Drake. Bir taraftan da kk gri byklar ile oynuyordu. "Tek bir szckle pek bir ey anlatlamaz." "Bundan daha da kt," dedi Brant. "Hangi seste? 't-o' mu, t-o-o mu, yoksa t-w-o mu, demiti? ngilizce'de tane 'tu' diye okunan szck vardr. lk 'tu', to olarak yazlr ve '-a' eki olarak kullanlr. kinci 'tu', too olarak yazlp, '-a da' eki anlamna gelir. nc 'tu' ise, two olarak yazlr ve iki anlamna gelir. "Sonuta hangi 'tu'yu kullanm olduunu bilsem bile bir iime yaramazd." "Tek bir kelime bile olmayabilir, Nick," dedi Trumbull. "Daha uzun bir szcnn bir hecesini duymu olabilirsin." "Olabilir," dedi Brant. "yle olmadn ispat edemem, ancak o zamanlar bunun tek bir kelime olduuna inanyordum. Sanrm dudaklarn okumak iin ok byk bir aba harcyordum ve bana, 'Bakanl bilmem kime ver' (headship to so-and so) derken, sadece 'to'yu duyduumu sanyorum. Tabii sonuta hibir ey elde edememi oldum. Yani dediim gibi bu zaten nemli deil. Olanlar ok iyi anlayor, ama yine de..." Brant ban sallad. "Bir avukat olarak, her eyi en ince detayna kadar hazrlamken, byle bir belirsizliin olmas canm skmt. Hi kimseyi sememi

olsa bile, 'Hi kimseye brakmyorum' (Not to anyone) demi olsa bile, bu onun son arzusu olacakt ve belgeleri arzu ettii ekilde dzenleyebileceksin. O yzden bir sre bu olay zerinde dndm. imdi tekrar bunu kafama taktnza gre bir sre daha dnmeye devam edeceim... Sonuta varlacak bir nokta olmad iin dndmle kalacam." Masaya ken sessizlii Gonzalo bozdu. "En azndan seste szckler oyunu hakknda iyi bir hikye renmi olduk. Peki hangi sesteti?" "Ne fark eder ki?" dedi Trumbull. " szckten hangisi olursa olsun, adamn syledii eye herhangi bir anlam katmyor." "Size sylemitim," dedi Brant. "Bu zm olmayan bir bulmaca. Ortada zmek iin yeterli bilgi yok." "Onu zmek zorunda deiliz ki," dedi Halsted. Ortada bu bulmacann zlmesini zorunlu klan bir kriz yok. Tek yapmamz gereken, sizin dncelerinizi rahatlatmak iin mantkl bir olaslk nermek. rnein, farzedelim, 'Two' (iki) demiti." "Bu bize ne salyor?" diye sordu Avalon. "O zaman 'iki numaral oluma verin' demi olabilir." Brant ban sallad. "Duyduum, 'tu'nun, sylemeye alt eyin ortasnda yer aldn dnyorum. Dudaklar 'tu' szcnden nce ve sonra da oynamt." "Bunun bir ey ifade edeceini sanmyorum," dedi Rubin. "Dudaklarnn kontrol altnda olduunu sanmyorum. Siz konumaya altn dnrken, onun dudaklar sadece titriyor olabilirdi." "Bu da durumu daha da zora sokuyor." dedi Brant. "Bir saniye," dedi Halsted. "Benim dncem bu durumda bile bir ie yaryor. Kelime cmlenin ortasnda kullanlm olsa bile, 'Liderlik ikinci olumda' demi olabilir." Trumbull homurdand. "Charlie Chan byle konuabilir. Ancak, Hunzinger'in oullarna numara ile hitap ettiini hi sanmyorum." "Ben de yle konutuunu hi duymadm." dedi Brant. "yleyse lm deinde iken niin yle konumu olabilir ki?" diye sordu Trumbull. "Aklma bir ey geldi," dedi Rubin. "kinci olunun ad Mark, bu ayn zamanda kinci Gospel'in yazarnn ad. nc olunun ad ise, nc Gospel'in yazar olan Luke. Bahse girerim, eer drdnc bir olu olsayd, ona John adn verirdi." "Byle bir iddiaya girmenin ne anlam var ki?" dedi Gonzalo. "Bir sonuca ulamas imkansz." "yleyse ilk olunun ad niin Matthew deil?" diye sordu Avalon. "Belki yal adam bunu ilk ocuu doduktan ok soma akl etti. Belki de Matthew adndan holanmyordu. Her neyse, eer szck Two ise ift anlaml bir

szck olurdu. Hem ikinci olunu, hem de kinci Gospel'i iaret eder, ve her iki durumda da Mark' kastetmi olurdu." dedi Rubin. Trumbull sze girdi. "ki szcnn Mark' iaret ettiini ne srebileceimiz yzlerce neden olabilir. Ancak hepsi bir araya gelse bile sonuta Halsted'in varsaymamdan pek farkl bir sonu kmyor. Eer Mark' kastediyor ise niin sadece Mark demedi?" "Sonuta Mark'a (To Mark) demi olabilir. Ve ben de sadece 'to'yu duymu olabilirim," dedi Brant. Avalon sze girdi. "Bay Brant, acaba Bay Hunzinger'in herhangi bir zamanda oullarndan birine daha fazla deer verdiini, i hayatnda onun fikirlerine daha ok nem verdiini grdnz m?" Brant tekrar elini akana dayayp bir sre dndkten sonra yant verdi. "Ne yazk ki hayr. Byle bir olay olmu olsa bile ben hatrlamyorum. Tabii daha nce belirttiim gibi, ben yakn bir aile dostu deilim. likimiz sadece bir i ilikisinden ibaretti. Yal adam, ancak vasiyeti ile ilgili baz durumlarda bana ailesinden sz etti, hepsi bu." Gonzalo sze girdi. "Srekli oullarndan sz ediyoruz. Adamn kzna daha ok deer vermediini nereden biliyoruz? lerini oluna eit olarak paylatrm olsa bile kritik kararlar kznn vermesini istemi olabilir. Kz, irketlerle ilgilenmek istemese de, babas en iyi ticari zeknn onda olduunu farketmi olabilir." "Bu fikre nereden kapldn, Mario?" diye sordu, Avalon. "Farzedelim szck, 'too' idi, belki de 'kzm da iin iinde olmal' (My Daughter, too, should be involved) gibi bir ey dedi." "Hi sanmyorum," dedi Brant. "Bay Hunzinger ileri ile ilgili olarak kzndan hi sz etmedi. Hem deer yarglarnn kadnlarn oy bile kullanamad Birinci Dnya Sava ncesi dneme ait olduunu da unutmayn. Hibir ekilde kadn erkek eitliine inandn sanmyorum. Kars, kesinlikle bir ev kadnyd ve adam da yle olmasn tercih ediyordu. Kznn zengin bir adamla evlenmesine zen gsterdi ve onun iin baka bir ey yapma gerei duymad. En azndan vasiyet zerine yaptmz baz tartmalar sonucunda, onun byle dnce yapsna sahip olduuna inanyorum." Masaya tekrar bir sessizlik kt. Ve bu sessizlii derin bir i eken Avalon bozdu. "Ne kadar yaratc ve zeki bir tez ne srsek bile, bunun dier tezlerden daha mantkl olmas mmkn deil. Ne dersek diyelim boa krek ekmi olacaz. Korkarm bu sefer konuumuza hak verip bu bulmacann zmsz olduunu kabul edeceiz." "Henry'e sormadan olmaz," dedi Gonzalo. "Henry mi?" Brant ok armt. Fsldayarak konutu. "Yani, garsona m?" "Fsldamana gerek yok, Nick. O da kulbmzn bir yesi," dedi Trumbull. "yleyse soralm." dedi, Gonzalo. "Henry, sen bu konuda ne dnyorsun?"

Henry her zamanki nezaketi ile glmseyip sze girdi. "Ben en byk olann n adnn ne olduunu merak ettiimi itiraf etmeliyim, Bay Gonzalo." "Frank olduunu unuttun mu?" diye sordu Gonzalo. "zr dilerim, Bay Gonzalo, ama anmsadm kadar ile en byk olann ismi B. Franklin Hunzinger idi. Ben, B'nin neyin ba harfi olduunu merak ettim." Btn gzler Brant'a dnd. "Babasnn vasiyeti dahil btn yasal ilemlerde ad B. Franklin olarak geiyor. Geri ben onun hep Benjamin'i ifade ettiini dndm." "Bu ok normal, B. Franklin adndaki her Amerikal, Benjamin Franklin olarak varsaylr. Ama ailesinden birinin, ya da herhangi birinin ona Benjamin veya Ben diye hitap ettiini duydunuz mu?" Brant yavaa ban sallad. "Byle bir olay anmsamyorum, ama olay yirmi yl nceydi ve ben aile iinde pek bulunmadm." "Peki ya merhum Hunzinger'in vefatndan sonra?" "O zamandan beri onlarla hi grmedim saylr. Yasal ilemleri bile kendi avukatlarna havale etmilerdi." "Nereye varmaya alyorsun, Henry?" "Aslnda 'tu' szcnn drdnc bir sestei olduunu dndm de." Avalon akn bir ifade ile sordu. "Drt m? Yani 'bear' rneinde olduu gibi ayn ekilde yazlsa bile farkl kkenden gelen drdnc bir seste mi var?" "Hayr, Bay Avalon. Farkl bir ekilde yazlan drdnc bir sesteten sz ediyorum." Avalon bir sre dnd. "Bu mmkn deil Henry. Manny sen 'to', 'too' ve 'two' dnda drdnc bir seste biliyor musun?" "Hayr" dedi Rubin. "Drdnc bir seste yok." Henry yantlad. "Bir ihtimal olabilir. Hepsi B. Franklin'in isminin ne olduuna bal." "Henry, ok gizemli davranyorsun ve hepimizin kafasn kartrdn. imdi aklar msn, ltfen" dedi Drake. "Elbette, Doktor Drake. Bay Brant, merhum Hunzinger'in kendi kendini yetitirmi birisi olduunu ve Roma Tarihine ilgi duyduunu sylemiti. ocuklarn, Roma ideallerine gre yetitirmi ve onlara geleneksel Roma isimleri vermiti. Kznn ad Claudia; oullarndan biri Mark, yani Marcus; dieri ise Luke. Yani Lucius. "Hatta ocuklarnn asl isimlerinin, Marcus ve Lucius olma ihtimali byk. Genler, Mark ve Luke isimlerini amza daha uygun bulmu olabilirler. imdi, eer en byk olunun da bir Roma dnemi ismi olsa ve bu ismin ngilizce'de bir karl olmasa, gen adam onu hi kullanmadan Franklin adm benimsemi olabilir. Bu sonra genel kabul gren, Frank'e dnm olabilir.

"B ile balayan ve ngilizce'de bir benzeri bulunmayan Roma dnemi adlarndan bir tanesi Brutus'tur." "Aha!" dedi, Rubin. "Evet, Bay Rubin," dedi Henry. "Eer merhum Bay Hunzinger, biraz Latince kapm ise, Jl Sezar'n son szleri, dnyann en nl latince deyimi, ona hi yabanc olmazd. Bu deyim, 'Tu' kelimesini ieriyor ve bizim dilimizde, 'Sen' anlamna geliyor. (Sen de mi, Brutus? - Et tu Brute?) Bu szck eitim alm ngilizce konuan insanlar arasnda ok iyi bilindii iin, rahatlkla drdnc seste olarak grlebilir." "Siz ona hangi olunun baa gemesini istediini sorduunuzda, oluna verdii asl ismi dnm olabilir. Ve, 'Btn oullarm paylasn ve sen de Brutus lider ol' demi olabilir. Son blmn sylerken, o nl Latince deyimi 'Et tu Brute' (tam Trke karl: Ve sen, Brutus...) derken, sadece 'tu' duyulmu olabilir. "Aman Tanrm!" diye mrldand Brant. "Kimin aklna byle bir ey gelir ki?" "Ama dhice olduu kesin," dedi Avalon. "Umarm haklsndr, Henry. Byle bir mantn boa gitmesini istemem. Acaba Hunzinger'i arayp bize ilk adn sylemesini istesek mi?" Gonzalo heyecanla sze girdi. "Bir saniye, Ansiklopedisinde genelde i adamlarna da yer verilir." Jeff. nl Amerikallar

"smini sadece B. Franklin Hunzinger olarak gemi olabilirler," dedi Avalon. "Tabii bazen kullanlmayan ismi parantez iinde ekleyerek varolduunu ancak kullanlmadn belirtirler." "Bir bakalm," dedi Gonzalo. Raftan ansiklopedinin ilk cildini indirdi ve birka dakika sayfalar evirdi. Birden heyecanla bard. "Brutus Franklin Hunzinger B'den sonra ki 'rutus'u parantez iine almlar." Brant kafasn ellerinin arasna ald. "Yirmi yldr bu olay kafam kurcalad ve eer nl Amerikallar Ansiklopedisi'ne baksaymm bulacakmm... ama, durup dururken niin byle bir ey yapacaktm ki?" Ban sallad. "Onlara sylemeliyim. Bunu bilmeliler." Henry kar kt. "Bence bu hi de akllca olmaz, Bay Brant! u anda aralarnda herhangi bir sorun yok ve ok iyi anlayorlar. Eer babalarnn aralarndan birini lider olarak setiini renirlerse... ki, bu durumdan u anda bile hi kimse emin olamaz. ... kt duygular tohum verebilir. Hi kimse bozulmam bir eyi tamir etmeye kalkmamal."

AIKLAMA
Baz Karadul hikyelerim ngilizce dilinin garipliklerine dayanr. Bu dile byk bir ilgi ve hayranlk duyduum iin, bu elimde olan bir ey deil. tiraf etmeliyim ki, bir hikye bu kadar ok ngilizceye dayannca, evirmenlerin ok zor anlar yaayacan ve hatta hikyemin yabanc dillere evrilmesinin imknsz bile olacann farkndaym. Olay yabanc dildeki basklarn iyi para getirmesi deil. (Karakterimin paraya ilgi duymayacak kadar asil ve sekin olduunu herkes bilir.) Ancak, bu yabanc basklarn beni, aksi halde okuyamayacak kitlelere ulatrdn da yadsyamam. Sonuta yaygn olarak okunmak benim ilgi alanma giriyor. Ancak, dilin bu kadar u bir yn ilgimi ektii zaman, bunu bir hikyeye dntrmeden geemiyorum. Siz de az nce bunlardan birini okudunuz. Bu hikye ilk kez Ellery Queen'nin Gizemli Hikyeler Dergisi'nin Mart 1985 saysnda yaymland.

ETSZLK GRECELDR

Emmanuel Rubin yzndeki glmsemenin iten olduunu kabul etmektense lmeyi yelerdi. Ancak ne kadar abalarsa abalasn, ses tonuna yansyan gururu, ya da gzlerindeki lty saklayamyordu. "Sevgili Dullar, artk Tom Trumbull bile terif ettiine gre, size bu akamki konuumuzu tantraym," dedi. "Bu benim yeenim Horace Rubin. Kk kardeimin en byk olu ve yeni neslin l l parlayan yldzlarndan biri." Horace hafife glmsedi. Amcasndan biraz daha irice ve olduka uzun boyluydu. Koyu renkli kvrck salar, belirgin kemerli burnu ve geni bir az vard. Kesinlikle yakkl saylmazd ve Karadullarn ressam olan Mario Gonzalo karakalem iziminin hatlarn abartmamak iin byk bir sava veriyordu. Karikatrn yapmak yerine, olan yanstmak yeterli olacakt. Ancak gen adamn gzlerindeki zek prltsn farketmek iin ressam olmaya gerek yoktu. "Yeenim Columbia niversitesi'nde Kimya Doktoras yapyor! Ve bunu imdi yapyor Jim, senin gibi yzyln banda deil." dedi Rubin. James Drake, doktorasn resmi olarak tamamlam tek Karadul (geri kulp kurallarna gre hepsine doktor diye hitap edilebiliyordu) cevap verdi, "Onun adna sevindim... Ben doktoram savatan nce almtm; Tabii ikinci Dnya Sava." Bir baca gibi tten sigarasnn dumanlarnn ardndan glmsedi. Thomas Trumbull her zamanki gibi ge geldii iin iki bardan hzla tketiyordu.."Niin byle davranyorsun, Manny? Bu tip detaylar yemekten sonraki sktrma seansnda konumamz gerekmiyor mu? Niin bu kadar acelecisin?" Bu arada Drake'in sigarasndan rahatsz oldu ve eliyle dumanlar kovalayarak uzaklat. "Yemek sonras sohbet iin temel hazrlyorum," dedi Rubin gururla. "Horace'i yaknda girecei doktora snav hakknda sktrmanz bekliyorum. Karadullarn arada srada bir eyler renmesinde fayda var." "Yeeninin laboratuvarda ne yaptn anladn iddia edip bizi gldrmek mi istiyorsun, Manny?" dedi Gonzalo. Rubin'in yz fkeden al al oldu. "Ben kimya hakknda sandndan ok daha fazlasn bilirim." "Bundan hi kukum yok, nk bence hibir ey bilmiyorsun." Gonzalo, Roger Halsted'e dnd. "Manny'nin master'n ak retimde Babil mlekleri zerine yaptn biliyorsun deil mi?" "Bu doru deil," dedi Rubin. "Hem yle olsa bile senin master'ndan bin kat daha iyidir." Kapmay ilgisizce izleyen Geoffrey Avalon gen doktora rencisine dnd. "Ka yandasnz Bay Rubin?"

"Bana, Horace diye hitap ederseniz iyi olur," dedi gen adam, beklenmeyecek kadar gr kan sesiyle. "Yoksa, Manny Amca her sorduunuz soruya cevap verir ve ben de araya tek kelime bile sktramam." Avalon glmsedi. "Ona izin verdiimiz srece sohbeti tekelinde tutmaya her zaman meyilli olmutur. Ka yandasn, Horace?" "Yirmi iki efendim." "Bir doktor aday iin olduka gen deil misin? Yoksa daha yeni mi baladn?" "Hayr, yaknda tezime balayacam ve alt ay sonra snava gireceim. Evet, biraz gen saylabilirim, ancak Robert Woodward kimya doktorasn aldnda yirmi yandayd. Tabii on yedi yanda iken az kalsn okuldan atlyordu." "Yirmi iki de fena saylmaz." "Gelecek ay yirmi olacam. Eer bu yata doktoram alamazsam, bir daha asla alamam." Birden morali bozulmutu. Karadul yemeklerinin vazgeilmez garsonu Henry'nin yumuak sesi sohbeti yarda kesti. "Beyler, yemek servise hazr. Krili kuzu kapama yiyeceiz ve korkarm efimiz kriyi ok sevdii iin herkesin sevmesi gerektiini dnyor. O yzden, eer daha sade bir yemek tercih etmek isteyen varsa hemen aada bir eyler hazrlayabilirim." "Eer, krili kuzu yerine yumurta yemek isteyen bir zevksiz karsa, ltfen onun payna deni de bana getir, ziyan olmasn," dedi Halsted. "Sonra imanladn iin bizi sulayacaksn, yle deil mi Roger?" diye homurdand Trumbull. "Buna izin veremeyiz. Hepimiz kri yeriz, Henry. Yannda dier soslar getirmeyi de unutma. Bugn rejimime ara vereceim." "O zaman masaya karbonat da getirsen iyi olur, Henry," dedi Gonzalo. "Tom'un niyeti bozuk ama midesi oktan iflas etmi durumda." Henry, brendi servisi yaparken, Rubin kan su bardana vurarak sze girdi. "imize bakalm, beyler. Grdm kadaryla yeenim olduka itahl biriymi. imdi yediklerinin karln verme zaman geldi... Jim, sen de kimyager sayldn iin sktrmac olarak seni atamam gerekirdi. Ancak, istemiyorum. Roger sen bir matematiki olduuna gre bu i iin ok daha uygun saylrsn. Bu erefi kabul ediyor musun?" "Seve seve," dedi Halsted. ki bardandan bir yudum aldktan sonra sze girdi." Gen Rubin... ya da Horace... varlnn amacn nasl aklyorsun?" Horace sze girdi. "Doktoram alp iyi bir faklteye kabul edilirsem, varlma bir yol izmek iin elimden geleni yapacamdan eminim. Aksi halde ..." Ban ne edi. "Biraz kukulu gibisin delikanl. Yoksa i bulmakta zorlanacan m dnyorsun?"

"Bu konuda kimse kesin konuamaz efendim, ama ben birka mlakata katldm ve grne baklrsa her ey yolunda gittii srece arzu ettiim bir yere girebileceim." "Her ey yolunda gittii srece dedin, yoksa aratrmanda bir sorun mu var?" "Hayr, kesinlikle yok. Gvenli bir konu seecek kadar kafam alyor. Evet, hayr, ya da belki sonularndan herhangi biri doktoram iin yeterli olur. Neyse ki vardm sonu evet ve bu da gz boyamak iin en uygun sonu. O yzden bu konuda bir sorun kacan sanmyorum." Drake araya girdi. "Senin hocan kim, Horace?" "Doktor Kendall efendim." "Kinetiki mi?" "Evet, efendim. DNA kopyalamasnn kinetii zerinde tez hazrlayacam. Fiziksel kimya teknikleri daha nce bu konu ile birlikte pek kullanlmad. u anda ben, bu sreci bilgisayar grafikleri olarak gsterebilecek durumdaym." Halsted araya girdi. "O konuya sonra tekrar dneriz, Horace. Ben u anda senin cann skan eyin ne olduunu bulmaya alyorum. olanaklarn parlak grnyor, aratrmanda bir sorun yok, peki ya okuldaki durumun?" "Orada hi sorun yok. Yalnz..." Halsted gen adamn szn bitirmesini bekledi. Ancak cmle yarm kalnca steledi. "Yalnz ne?" "Laboratuvar derslerinde o kadar baarl deildim. zellikle de organik laboratuvarnda. Ben daha ok bir teorisyen saylrm." "Yoksa zayf m aldn?" "Hayr, tabii ki byle bir ey olmad. Sadece en yksek notu alamadm, hepsi bu." "yleyse seni rahatsz eden ey nedir? Yemekten nce Jeff'e doktoran ya yirmi yanda alacan, aksi halde asla alamayacan sylediini duydum. Niin asla alamayabilirsin? Bu olaslk nereden kaynaklanyor?" Gen adam duraksad. "Aslnda buras bu tip eyleri tartmann yeri deil..." fkelendii her halinden belli olan Rubin kalarn att. "Horace, bana hi sorunun olduundan sz etmemitin!" Horace, kaabilecei bir delik aryordu. "ey, Manny Amca, sen bir sorunun olduunda gelip benden yardm filan istemiyorsun. Ben de bu sava kendim vereceim." "Ne sava?" diye grledi Rubin, ses tonu giderek ykseliyordu. "Buras yeri deil," diye tekrar etti Horace. Rubin iyice fkelenmiti. "Bir, burada syleyecein her ey tamamen gizli kain. ki, sorulan her soruya geerli bir yant vermek zorunda olduunu sana daha nce

hatrlatmtm. , eer oyun oynamaya devam edersen, boyuna posuna bakmadan tokad patlatrm." Horace, derin bir i ekti. "Peki, Manny Amca... Bilginiz olsun diye sylyorum, amcam beni iki yamdan beri byle tehdit eder, ama imdiye kadar tek bir fiske bile vurmamtr. Hem zaten yle bir durumda annem onu paralar." "Her eyin bir ilki vardr ve annen beni korkutmuyor. Ben onu idare ederim," dedi Rubin. "Tabii, Manny Amca, ne demezsin... Neyse, benim sorunum Profesr Richard Youngerlea." "Eyvah!" dedi Drake. "Onu tanyor musunuz, Doktor Drake?" "Evet." "Sizin dostunuz mu?" "Hayr. yi bir kimyagerdir, ama dorusunu sylemek gerekirse ondan nefret ediyorum." Horace'in skntl yz birden ldad. "yleyse rahat konuabilir miyim?" "Zaten konuabilirdin," dedi, Drake. "yleyse anlataym," dedi Horace. "Youngerlea'nn tezimi sunacam kurulda yer alacandan eminim. Byle bir frsat asla karmaz ve kurul zerindeki arl kan karar etkileyecek dzeyde biri." Avalon sze girdi. "Anladm kadaryla ondan pek holanmyorsun, Horace." "Hem de hi holanmyorum." "Onun da senden holanmadn tahmin ediyorum." "Korkarm yle. Organik laboratuvar hocamd ve daha nce belirttiim gibi pek baarl olamadm." "Her rencinin son derece baarl olmas mmkn deil. Btn vasat rencilerinden nefret mi ediyor?" diye sordu Avalon. "ey, pek sevmiyor diyelim." "Anladm kadaryla onun kurula girip doktoran zora sokacan dnyorsun. Parlak bir laboratuvar rencisi olmayan herkese byle mi davranyor?" "ey, laboratuvarn kimyann anas olduunu savunuyor olsa da, srf parlak bir renci olmadm iin byle bir eye yeltenmez." Halsted tekrar sktrmac grevini zerine ald. "Anlalan sorununa yaklayoruz. Ben de bir ortaokul retmeniyim ve kibirli buldu... bu nereden kaynaklanyor?" Horace'in kalar atld. "Ben kibirli deilim. Asl, Youngerlea yle saylr. O tam bir kabaday. Baz retmenler bulunduklar konumdan g alarak rencilerine

ok kt davranr. Onlar szle dvp, herkesin iinde kk drrler. renciler kt not alma korkusu ile kendilerini savunamaz bile. Youngerlea eer C yerine F verirse, onunla kim tartabilir ki? Kurulda belirli bir rencinin iyi bir kimyager olacak nitelie sahip olmadm belirtince, niversitedeki arln gze alarak hibir kurul yesi ona kar kamaz." "Yoksa seni kk m drrd?" diye sordu Halsted. "O herkesi kk drrd. Bir tane ngiltere'den gelen renci vard ve Friedel Crafts reaksiyonunda katalizr olarak kullanlan alminyum kloritten sz ederken, Amerikallarn dedii gibi 'aluminum' demeyip, son heceyi, 'yum' olarak sylemiti. Sonuta ngilizler hep yle telaffuz eder. Ancak, Youngerlea onu i i yedi. Onun ifadesi ile sylemek gerekirse, bir kimyasal terimin gerektiinden daha uzun bir ekilde telaffuz edilmesi ve adna fazladan bir harf katlmas kadar iren bir ey olamazd. Bu, incir ekirdeini bile doldurmayacak kadar kk bir sorundu, ancak zavall ocuu herkesin nnde aalad. ocuk kendini savunmak iin azn bile aamad. Tabii snftaki btn psikopatlar da bu durumla elendi." "Peki seni dierlerinden farkl klan nedir?" Horace biraz utand, ancak yantlarken ses tonundaki gurur kendini belli ediyordu. "Ben karlk veriyorum. zerime geldii zaman bam ne eip olay kabullenmiyorum. Hatta bu alminyum-alminum olaynda da devreye girdim. Ve, yksek sesle, 'Bir maddenin ismi sadece insanlarn terimidir Profesr, doa yasas deil.' dedim. Bu sefer de beni hedef ald. 'Ah... Rubin, son zamanlarda ka tane test tp krdn?' dedi." "Ve, snf kahkahaya bouldu herhalde." dedi Halsted. "Elbette gldler. Geri zekllar. Btn yl boyunca sadece bir tane test tp krdm. Bir tanecik. Ve, o zaman da birisi koluma arpt iin elimden dmt. ... Ve sonra, bir keresinde Youngerlea'y kimya ktphanesinde Beilstein'da bir bileik ararken grdm..." "Beilstein nedir?" diye sordu, Gonzalo. "Yetmi be ciltlik bir referans kitabdr. Bu ciltlerde binlerce organik bileik, belirli bir mantk iersinde, ok karmak sistemle listelenmi ve her biri hakknda detayl bilgi sunulmutur. Youngerlea'nin masasnda birka tane cilt vard ve ilerinde bir bileik aryordu. Merak edip hangi bileii aradn sordum. Bana syleyince iimi bir heyecan kaplad, nk bileii yanl ciltlerde aryordu. Sessizce Beilstein ciltlerinin yer ald raflara yneldim, bir cildi elime alp, Youngerlea'nin bulmaya alt bileii otuz saniyede buldum ve masasna gidip elimdeki cildi doru sayfas ak olarak nne koydum." "Herhalde sana teekkr etmedi." dedi Drake. "Hayr, etmedi," dedi Horace. "Geri o anda pis pis srtyor olmasaydm, belki ederdi. Ancak o anda doktoramdan ok o keyfi yaamak istiyordum... ve sonunda herhalde o keyifle yetinmek zorunda kalacam." "Ben zaten seni hibir zaman dnyann en nazik insan olarak grmedim, Horace." dedi Rubin.

"Deilim, Manny Amca. Annem sana ektiimi sylyor. Geri bunu bile bana sadece ok kzd zamanlar syler." Bu yant karsnda Avalon bile katla katla glerken Rubin, aznn iinde bir eyler mrldand. Gonzalo tekrar konuya dnd. "Peki sana ne yapabilir ki? Eer notlarn iyi ise, tezinde bir sorun yoksa ve snavda iyi performans gsterirsen seni geirmek zorundalar." "O kadar kolay deil, efendim," dedi Horace. "ncelikle bu snav szl yaplaca iin zerimizde ok youn bir bask olacak. Youngerlea gibi bir adam bu basky artrma konusunda bir uzmandr. Beni orada paralara ayrabilir, ya da beni iyice kzdrp ii karlkl kfrlemeye kadar trmandrabilir. ki durumda da benim iyi bir kimyager olmak iin gerekli psikolojik olgunlua sahip olmadm iddia edebilir. Blmde sz geen bir hoca olduu iin de kuruldan istedii karar karma olanana sahip. Eer ona ramen snav seip doktoram alsam bile, kimya evrelerinde olan arl sayesinde arzu ettiim grevleri almam engelleyebilir." Masaya sessizlik kt. "Peki ne yapacaksn?" dedi Drake. "ey,... onunla bar yapmaya altm. Bunun zerinde uzun uzun dndkten sonra kendisi ile grebilmek iin bir randevu alp, aramzdaki srtmeyi noktalamak istedim. Ona yl boyunca srekli srtmemize ramen benim kt bir kimyager olacam dnmemesini umduumu syledim... Kimya gerekten benim hayatmn bir paras. Herhalde ne demek istediimi anladnz." Drake bayla onaylad. "Peki, o ne dedi?" "Bu durumun keyfini kard. Beni istedii kvama getirmiti ve srndrmek iin de elinden geleni yapt. Bana akll bir ocuk olmama ramen sinirlerime hkim olamadm ve bunun kariyerim iin bir eksi puan olduunu syledi. Sonra bunun gibi birka ey daha syleyerek beni sinirlendirmeye alt. Bu sefer kendime hkim oldum ve sakin bir ses tonuyla yantladm. 'Herkesin kendine zg kiilii olabileceini, ancak bunun onun kt bir kimyager olaca anlamn tamadn syledim. "Ve, o dedi ki, 'Bakalm gerekten sylediin kadar iyi bir kimyager misin? Ei olmayan bir kimyasal elementin adn dnyorum. Bana o elementin hangisi olduunu, niin esiz olduunu ve niin onu dndm sylersen iyi bir kimyager olacan kabul edeceim.' 'Bunun benim iyi bir kimyager olmamla ne ilgisi var?' diye sordum. 'Bunu anlamaman bile senin iin eksi bir puan. Bu soruyu mantnla zebilmelisin ve mantk, her kimyagerin en byk silahdr. Senin gibi teoriye nem veren, o yzden de laboratuvar derslerine burun kvran birisi byle bir eye kar kmamal. Mantn kullan ve hangi elementi dndm bul. Sana bir hafta sre tanyorum. Gelecek Pazartesi akam saat bee kadar sren var. kinci bir ansn olmayacak. Eer bana verdiin element ismi yanl karsa itiraz etme hakkn olmayacak.' dedi.

"Profesr Youngerlea yzden fazla element var, bana hi ipucu vermeyecek misiniz?" diye sordum. "Verdim bile," dedi. 'Sana esiz olduunu syledim. Bundan baka bir ipucu alamazsn.' Yznde tpk Beilstein olaynda benim yzmde beliren trde bir glmseme vard. "Peki, Pazartesi gn gelip atnca ne oldu? Problemi zdn m?" diye sordu Avalon. "Daha srem bitmedi, efendim. Gelecek Pazartesi doluyor, ama ben taklp kaldm. Yant bulmann hibir yolu yok. Yzde bir ansm var ve elimdeki tek ipucu da elementin esiz olduu." Trumbull sze girdi. "Peki, adam drst biri mi? rencilerini aalayan bir kabaday olarak eer dnd elementi sylesen bile bunu doru yant olarak kabul edeceine ihtimal veriyor musun? Ne cevap verirsen ver, yanldn syleyip bunu sana kar kullanmay dnm olamaz m?" Horace yzn buruturdu. "ey, aklndan geenleri bilemem, ama gerek bir bilim adam olduu kesin. Aslnda ok iyi bir kimyager ve bildiim kadaryla i ahlk konusunda ok duyarl. Ayrca, kada geirdii aratrmalar son derece ak, net ve konuya hkim. Asla argo kullanmaz ve eer daha ksa bir kelime varsa kesinlikle uzununu tercih etmez. Daha basit bir cmle varken, asla daha karmak bir cmle yazmaya yeltenmez. Bu konuda ona hayran olmamak elde deil. O yzden bilimsel bir soru sorduunda drst olacana eminim." "Hibir zm bulamyor musun?" diye sordu Halsted. "Hibir ey kmyor mu?" "Tam tersi, ok fazla ey buluyorum, ama ok seenek de hi bulmamak kadar kt. rnein, aklma gelen ilk element hidrojen oldu. O, en basit ve en hafif atomdur. Atomik numaras bir. ekirdeinde tek bir parack olan tek atom... Sadece bir proton var. ekirdeinde hi ntron olmayan tek atom olarak rahatlkla esiz olduunu syleyebiliriz." "Ama sen hidrojen-1'den sz ediyorsun," dedi Drake. "Haklsnz." dedi Horace. "Hidrojen doada ayr eitte ya da izotopta bulunur. Hidrojen 1, Hidrojen 2 ve Hidrojen 3. Hidrojen 1 'in ekirdei tek bir proton'dan oluur. Ancak hidrojen 2'nin ekirdeinde bir proton bir ntron ve hidrojen 3'linkinde ise, bir proton iki ntron bulunur. Tabii, hidrojen atomlarnn neredeyse tamam hidrojen 1 'dir. Fakat, Youngerlea bir izotop deil, element sordu. Ve eer ben bu esiz elementin hidrojen olduunu nk ekirdeinde hi ntron olmayan tek element olduunu sylersem yanlrm. Beni tefe koyar." "Hl en basit ve en hafif element olur," dedi Drake. "Evet, ama bu ok basit bir cevap. Ayrca, baka olaslklar da var. ki numaral element olan Helyum, en az reaksiyona giren elementtir. En dk kaynama noktasna sahiptir ve mmkn olan en dk s olan -273'te bile donmaz. ok dk slarda Helyum 2'ye dnr ve bu elementin zelliklerini kainattaki baka hibir elementte bulamazsnz."

"Peki, onun ayr eitleri var m?" diye sordu, Gonzalo. "Doada bulunan iki izotop'u var. Helyum 3 ve Helyum 4. Ancak bu ei olmayan zellikler ikisini de kapsyor." "Unutma," dedi Drake. "Helyum dnyadan nce uzayda kefedilen tek elementtir." "Biliyorum, efendim. Gnete kefedilmiti. Helyumda birok ynden ei olmayan bir element saylabilir. Fakat bu da ok basit bir yant olur. Youngerlea'nin bu kadar basit bir eyi dndn hi sanmyorum." Drake sigarasnn dumanndan halkalar yapt ve onlar keyifle izledi. "Herhalde insan eer yeterince dnrse her element hakknda ayr bir zellik bulabilir." "ok doru," dedi Horace. "Ve sanrm ben hepsini yaptm. rnein, 3 numaral element olan Lityum, younluu en az olan metaldir. 55 numaral element Sezyum ise en aktif olandr. 9 numaral Flor, en aktif non-metal'dir. 6 numaral element Karbon, yaayan dokular dahil olmak zere btn organik molekllerinin temelini oluturur. Byle bir rol stlenebilecek baka bir atom bulunamaz. O yzden yaamn ei olmayan elementi saylabilir." "Bana sorarsanz, yaam iin ei olmayan bir element yeterince esiz saylr," dedi Avalon. "Hayr," dedi Horace. "Bu doru olma ihtimali en dk olan yant Youngerlea'nin uzmanlk dal organik kimya olduu iin, sadece karbon bileikleri ile ilgilenir. Bu kadar bariz bir elementi seeceine ihtimal vermiyorum. Sonra 80 numaral element Civa var..." "Btn elementleri numaras ile biliyor musun?" dedi Gonzalo. "Geen Pazartesine kadar bilmiyordum. O gnden beri her anm element listesi ile geiriyorum. Bakn." Ceketinin i cebinden bir kat kard. "Bu elementlerin periyodik tablosu. Neredeyse hepsini ezberledim." "Anladm kadaryla bir iine yaramad," dedi Trumbull. "Ne yazk ki yle. Nerede kalmtm? 80 numaral element olan Civa, metaller arasnda en dk erime noktasna sahip olan elementtir. O yzden oda scaklnda sv bir metal olarak bir ei yoktur. "Olayn estetik ynne bakmak istiyorsanz, Altn en gzel ve en deerli elementtir," dedi Rubin. "Altn 79 numaral element," dedi Horace. "En gzel ya da en deerli madde olduu tartlabilir. Birok insan iyi kesilmi bir elmasn daha gzel olduunu dnebilir. Ve arlna oranla ok daha deerli olaca da kesin. Elmas ise sonuta saf Karbon'dur. "Younluu en yksek olan metal, 76 numaral Osmiyum ve 77 numaral ridyum ise en az aktif olan metal. Erime noktas en yksek olan metal olan Tungsten, 74 numaral element. Ve, en manyetik metal ise, 26 numaral Demir. 43 numaral Teknetyum, kararl bir izotop'u bulunmayan en hafif element; Btn izotoplar

radyoaktif ve laboratuvarda retilmi ilk element. 92 numaral element Uranyum, dnya yzeyinde bulunan en karmak yapl Atom. 53 numaral yot, insan hayat iin gerekli olan elementler arasnda en karmak olan. Bu arada Bizmut, 83 numaral element, kararl bir izotop'u bulunan en karmak element. Ve Doktor Drake'in dedii gibi listeyi istediiniz kadar uzatabilirsiniz. zerinde kafa patlattnz srece, her elemente esiz bir zellik katabilirsiniz. Ancak, Yourgerlea'nn hangi elementi dndn ortaya karacak hibir ey yok. Onun hangi esizlii dndn bulamyorum ve eer doru yant veremezsem, benim yeterli dnme kapasitesine sahip olmadm iddia edecektir." "Eer hepimiz kafa kafaya verirsek..." Trumbull, Drake'in szn kesti. "Bu doru olur mu? Eer delikanl yant bir bakasndan alrsa acaba bu..." "Oyunun kurallar nedir, Horace?" diye sordu Avalon. "Profesr Youngerlea sana bir bakasna danamazsn, dedi mi?" Horace ban sallad. "Bu konuda herhangi bir ey sylemedi. Bu periyodik tabloyu kullanyorum. Ansiklopedileri kartryorum. Bu durumda bakalarna danmamda da bir saknca olamaz. Sonuta kitaplar da insanlarn azndan kan szcklerin yazya dklmesinden oluuyor. Ayrca, siz ne nerir-seniz nerin, nerinin ne iyi ne de kt olduuna karar verecek olan kii benim. Sonuta o riski ben stleneceim... Peki ama bana yardm edebilecek misiniz?" "Edebiliriz," dedi Drake. "Eer, Youngerlea drst bir bilim adam ise, sana zme ulamann imkansz olaca bir soru sormu olamaz. Mantk yrterek bir zm yolu mutlaka bulunmal. Sonuta, eer sen zemezsen ondan doru yant talep edebilirsin. Eer sana bir yant veremezse, ya da sama sapan bir mantk yrtrse, bunu ikayet konusu yapma hakkna sahip olursun. Bu da onun itibarm sarsar." "yleyse ben denemeye hazrm. Acaba masada Doktor Drake dnda kimyager olan var m?" "Elementler hakknda biraz bilgi sahibi olmak iin doktora seviyesinde kimya okumaya gerek yok," dedi Rubin. "Pekl, Manny Amca, yleyse doru yant nedir?" "Ben ahsen Karbon'a taklm durumdaym. Sonuta hayatn varolmasn salayan element ve elmas formunda ise ok daha farkl zellikleri var. Bunun gibi birbirinden ok farkl zelliklere sahip baka element var m?" "Onlara alotrop denir amcacm." "Bana ukalalk taslama. Elmas gibi farkl alotropa sahip baka bir element var m?" "Yok. Ayrca, gzellii de deerini bir yana brakrsak, elmas doal artlar altnda en sert madde olarak bilinir." "yleyse sorun nedir?"

"Bir organik kimya hocasnn, Karbon elementini dnmesi ok bariz bir zm olur." "Elbette," dedi Rubin. "Bu nedenden tr onu semeyeceini bildii iin belki de onu semitir." "Bir polisiye roman yazarndan baka bir ey beklenemezdi," diye mrldand Trumbull. "Bir ey farketmez. Bu zm kabul etmiyorum." dedi, Horace. "Her biriniz bana neride bulunabilirsiniz, ancak sonuta karar ben vereceim. Baka fikri olan var m?" Masaya derin bir sessizlik kt. "Size baka bir dncemi syleyeyim. Youngerlea bana ei olmayan bir elementin adn dnyorum demiti. Elementi deil, elementin adn dndn sylemek istemi olabilir." "Doru hatrladndan emin misin?" dedi Avalon. "Herhalde o konumay banda kaydetmedin. nsan hafzas bazen oyun oynayabilir." "Hayr, hayr, ok iyi hatrlyorum. Bu konuda en ufak bir kukum yok. O yzden dn nemli olan eyin elementlerin fiziksel ya da kimyasal zellikleri olmadn dnmeye baladm. O sadece iin kandrmacasyd. Asl nemli olan elementin ad." "Peki, esiz bir isim buldun mu?" diye sordu, Halsted. "Ne yazk ki, isimler de tpk zellikler gibi insana pek ok seenek sunuyor. Eer elementleri alfabetik sraya dizerseniz, 89 numaral element Aktinyum listedeki ilk element olurken, 40 numaral Zirkonyum sonuncu oluyor 66 numaral Disprosyum D ile balayan tek element. 36 numaral Kripton K ile balayan tek isim. Ayn ekilde, Uranyum, Vanadyum ve Zenon(Xenon) U, V ya da X ile balayan tek elementler. Bu bei arasnda nasl bir seim yapacam? Aralarnda tek sesli harf, U. Ancak, bunun da doru sonu olduunu sanmyorum." "Peki, bir harfle balamayan herhangi bir element var m?" diye sordu Gonzalo. " tane var. J,Q, ya da W, ile balayan hi element yok... Ama bunun ne nemli var ki? Bir elementin varolmad iin esiz olduunu iddia edemezsiniz. Hatta, var olmayan sonsuz sayda element olduunu tartabiliriz." "Civa'nn baka bir ad daha var. 'Quicksilver' ve bu, Q ile balyor," dedi Drake. "Biliyorum, ama onun da doru yant olmas ok dk bir olaslk," dedi Horace. "Almanca'da I, ve J, baskda birbirine ok benzer. yot'un kimyasal sembol, I'dr. Ancak, baz Alman kitaplarnda sembol olarak J'nin kullanldn grdm. Ama, bunun doru yant olmas daha da dk bir olaslk." Sz sembollerden almken, 13 elementin tek harfli sembol olduunu syleyebilirim. Hemen hemen her zaman elementin ba harfi sembol olarak kullanlr. Bylece Karbon'un (carbon) sembol, C; Oksijeninki O, Nitrojen'inki, N, Fosfor'unki,

(phosphorus) P ve Kkrt'nk (slfr) S'dir. Ancak, Potasyum elementinin sembol ise, K'dr." "Neden?" diye sordu Gonzalo. "nk, Almancas olan Kalyum'un ilk harfini almtr. Eer bu durum tek olsayd zerinde ciddi olarak durabilirdim. Ancak Tungsten'in sembol ise W, Almancas olan Wolfram'dan geliyor. Sonuta ikisi de esiz deil. Strontiyum sessiz harfle balayan bir element. Ama, Klor (chlorine) ve Krom, (chromium) da ayn durumda. yot, (iodine) iki sesli harfle balyor, ama Ayntaynyum, (einsteinium) ve Evropiyum (europium) da yle. Hi durmadan duvara tosluyorum." Gonzalo sze girdi. "Peki, elementlerin ounda ayn olan bir harf grubu var m?" "Hemen hemen tm, num ile bitiyor." "Sahi mi?" dedi Gonzalo. "Peki, ngiltere'de farkl telaffuz edilen elementlere ne demeli? Onlar Alminyum derken, biz Alminyum diyoruz. Hatta profesrn bu yzden bir ocuu aaladndan sz etmitin. Belki de aluminum esizdir." "yi bir fikir," dedi Horace. "Ancak, Lantanyum, Molibdenyum ve Platin (platinium) da ayn kategoriye girer. Ayrca, n, En ve On ile biten elementler de var. Ancak hepsinden ok sayda var. Hi biri esiz deil. Hi biri!" "Fakat, yine de bir ey olmal," dedi Avalon. "yleyse ne olduunu syleyin. Renyum doada kefedilen en sonuncu kararl elementtir; Prometyum tek radyoaktif ar metaldir; Gadolinyum, bir insann ansna adlandrlm tek kararl elementtir. Hi biri ie yaramyor. Hi biri ikna edici deil " Horace aresizlik iinde ban sallad. "Yine de bu olay dnyann sonu saylmaz. Youngerlea'ye gidip en iyi tahminimi syleyeceim. Ve, eer doru deilse elinden geleni ardna koymasn. Eer ok baarl bir tez hazrlarsam Youngerlea'ye ramen snav geebilirim. Eer, Youngerlea, M.I.T'ye, ya da Cal Tech'e girmemi engellerse baka bir yerde ie balar ve kendimi ispat ede ede ykselirim. Onun hayatm mahvetmesine izin veremem. "te doru dnce tarz bu," dedi Drake. Henry seslendi. "Bay Rubin?" Rubin, Henry'ye dnd. "Efendim, Henry." "zr dilerim, efendim, ama ben yeeninize, gen bay Rubin'e seslenmitim." Horace ban kaldrd. "Ne var, garson? Yoksa hesab benden mi talep edeceksin?" "Hayr, efendim. Acaba bu esiz element hakknda bir de benim nerimi dinlemek ister misiniz diye merak etmitim." Horace'in kalar atld. "Yoksa sen kimyager misin?" Gonzalo araya girdi. "Bir kimyager deil, ama o Henry'dir. Ve, ona kulak vermeni neririm. O bu odadaki herkesten ok daha zekidir." "Bay Gonzalo!" derken Henry hafife kzarmt.

"Bu yalan deil, Henry," diye steledi Gonzalo. "Haydi konu, nerini bekliyoruz." "Yant olmayan bir soruyu dnrken, soruyu soran kiinin karakterini ele almak bize yardmc olabilir. Belki de Profesr Youngerlea'nin bir taknts, ona dierleri iin nemsiz gelebilecek bir ayrntnn, onun iin esiz bir zellik tamasnn nedeni olabilir." "Yani, esizlik greceli bir kavramdr m demek istiyorsun?" "Kesinlikle," dedi Henry. "Sonuta insann sz konusu olduu her yerde grecelik kavram vardr. Eer, Profesr Youngerlea'nin durumunu gz nne alrsak, ngilizceyi ok sade ve dikkatli kullandn syleyebiliriz. Daha basit bir cmle varken, asla karmak bir cmle kullanmyor ve daha ksa bir kelime kullanabilecekse uzun olann tercih etmezmi. Ayrca, bir rencisini srf Alminuma, tamamen doru bir telaffuz ekli olan, Alminyum diyerek fazladan bir harf ekledii iin herkesin nnde halamt. Buraya kadar bir hatam var m, Bay Rubin?" "Hayr. Bunlarn hepsini ben syledim," dedi Horace. "Ktphanedeki ansiklopedilerden birinde btn elementleri ieren bir liste buldum. Ve hepsinin yannda nasl telaffuz edildiklerini de not dmlerdi. Siz tartrken kafama taklan bir hususu kontrol etme frsat buldum." "Ee?" "Bana sorarsanz, 59 numaral element olan Praseodimiyum, Profesr Youngerlea'nin takntsna dokunacak kadar esiz bir element. Praseodimiyum, alt heceden oluan tek element ad. Dier btn isimler, be ya da daha az heceye sahip. Byle bir elementin, Profesr Youngerlea iin ne kadar ekilmez olduunu bir dnn. Ve bu adan bakldnda bir ei benzeri de yok. Eer, ii gerei o elementi kullanma zorunda kalsayd, bu durumu ikayet etmek iin mutlaka srekli gndeme getirirdi. Acaba byle bir ikayette bulunduuna hi ahit oldunuz mu?" Horace'in gzleri l l parlyordu. "Hayr, ama bir organik kimya hocas olarak o elementle hibir ilgisi olmazd. O yzden de bu konu hakknda imdiye kadar bir yorum getirmemi olmas ok doal fakat hakkn var Henry, o elementin varl bile onu srekli rahatsz ediyordur. Bu neriyi kabul ediyorum ve Pazartesi gn ona bu elementin adn vereceim. Eer yanlsa yanltr, ama... "Bir anda iyice heyecanlanmt."... ama, doru olduuna bahse girerim. Buna kellemi koyarm." "Eer yanl karsa yine de daha nce belirttiiniz gibi ok alarak arzu ettiiniz konuma gelebileceksiniz, yle deil mi?" dedi Henry. "Merak etme. Bu konuda bir kukun olmasn. Ancak, Praseodimiyum'un doru yant olduundan eminim... Keke onu kendim dnp bulmu olsaydm, Henry. Ama sen buldun." "Bu durumu ltfen abartmayn, efendim," dedi Henry. "Siz de doru yolda ilerleyip esizliin ismin kendisinde olduuna kanaat getirmitiniz. Praseodimiyum'un fark, mutlaka ksa bir sre iinde gznze arpacakt. Siz beni

doru yola sokup, dier ihtimalleri de elimine edince, bana sadece ortada kalan belirtmek kald."

AIKLAMA
"Esizlik Grecelidir", ve bir sonraki hikyem "ans Paras", talep zerine sadece bu tip hikyeler yaynlayacak olan bir dergi iin yazlmt. ki hikye iin bonkrce deme yaptlar ancak, bazen yaynclk dnyasnda olduu gibi, bir eyler ters gitti ve dergi hi yaynlanmad. Ben de bir sre sonra "Esizlik Grecelidir" hikyemi, hem bilimkurgu hikyelerimin hem de bilimsel yazlarmn bir arada yaynlanaca kitabma kattm. (Bylece okuyucularm, eer sadece bir tarzdaki yapmlarm okuyorsa, dierlerine aina olup lgnca onlar da satn almaya balayacaklard) "Esizlik Grecelidir", 1985 ylnda Tor yaynlar tarafndan yaymlanan, Yarnn Snr isimli kitabmda yer alan, daha nce yaymlanmam tek eserim oldu. Ska yaptm gibi bu hikyenin temelini olutururken kendi yaammdan kesitler kattm. Ben niversiteye devam ederken, Profesr Youngerlea'ye ok benzeyen bir hocam vard ve ben de tpk, Horace Rubin gibi tepki veriyordum. Hikyede tarif edilen Beilstein olay benim bamdan geti. Zamannda, geleceimi tehlikeye atarak o profesr kk drmek iin hibir frsat karmadm. O keyfi yaamak iin geleceimi feda etmeye oktan razydm.

ANS PARASI

"Bay Silverstein," aklyorsunuz?"

dedi

Thomas

Trumbull.

"Varlnzn

amacn

nasl

Albert Silverstein, o ayki Karadullar yemeine James Drake'nin konuu olarak katlmt. Olduka ince yapl, kafasndaki kele kadar esmer tenli ve yznden tebessm eksik olmayan bir insand. Soruya yant vermeden nce glmsemesi iyice yayld. "Birok insann kendisini gvende hissetmesini saladm syleyebilirim." "Sahi mi?" dedi, Trumbull. Ve esmer alnnda krklklar olutu. "Peki bunu nasl baaryorsunuz?" "ey," dedi Silverstein. "Hediyelik eya ve aka dkknlar zincirim var. Hepsi olduka masum akalardr. Ama tahmin edebileceiniz gibi bazlar her insann houna gitmeyebilir." Mario Gonzalo izgili ceketinin yakasn dzelttikten sonra hafif alayc bir ses tonuyla araya girdi. "Kpeinizle ziyaretine gittiiniz arkadanzn salonundaki en pahal halnn zerine braktnz kilden yaplma kpek dks akas gibi mi?" Silverstein gld. "Hayr. Byle bir paramz olmad. Ancak babamn dneminde ok popler olan eyalardan biri kauuktan yaplm mrekkep hokkas ile mrekkep lekesi izi idi. Bunu arkadanzn yemek masasndaki ipek rtye koyabiliyordunuz. Ancak, tkenmez kalem icat edilince hokkalar kullanmdan kalkt ve bu szn ettiim aka da anlamn yitirdi. Bu sektrde teknolojik gelimeleri srekli takip etmek zorundasnz-" "Peki bu gven duygusu nereden kaynaklanyor?" diye sordu Trumbull. "Dkknlarmzda en ok satan mallardan biri, ans getirdiine inanlan nesnelerdir... unun gibi." Elini ceketinin cebine atp kk bir plastik drt ke anahtarlk kard. Plastiin iinde drt yaprakl yonca bulunuyordu. "En iyi satan mallarmzdan biri" dedi. "Her yl bundan binlerce satyoruz." Silverstein'n yannda oturan Geoffrey Avalon anahtarl elinden alp aknlk ve kmseme karm bir ifadeyle onu yakndan inceledi. "Yani gerekten binlerce insan bir yonca mutasyonunun kainat kendilerinin kar dorultusunda deitireceini dnp bunun iin para m veriyor?" diye sordu. "Elbette," dedi Silverstein neeli bir ses tonuyla. "Her yl binlercesi gelip gidiyor. Tabii gnmzde insanlar batl inanlara sahip olduklarn itiraf etmekten ekiniyor, ocuklar iin ya da batl inanlar olan bir dostlarna onu hediye olarak aldklarn syleseler de, ya arabalarna takyor, ya da ceplerinde tayorlar. Bu nesnenin sat fiyat tam be dolar." "Bu iren bir kazanyorsunuz." ey," dedi Trumbull. "nsanlarn zaaflarndan para

Silverstein'n yzndeki tebessm bir anda kayboldu. "Kesinlikle hayr," dedi ciddi bir ifadeyle. "Bu para sattm eyann deil, onlara verdiim gven duygusunun karl. Ve dediim gibi, bu duygu olduka deerlidir. Aslnda ben onu ederinin ok altna satyorum. Drt yaprakl yoncaya sahip olan birisinin zerindeki korku duygusu biraz hafifler. Artk eskisi kadar ssz sokaklarda yrmekten ve kt haber almaktan korkmazlar. nlerinden bir kara kedi gese ya da dalgnlkla bir merdivenin altndan geseler, artk onu bu kadar dert etmezler." "Fakat bu sahte bir duygu." "Hayr deil, efendim. Yaadklar gven duygusu bir aldatmaca deil. Kayna tartlr olsa da, arzu edilen netice elde ediliyor. Ayrca, insanlarn yaadklar korkularn byk bir blmnn de aldatmaca olduunu syleyebiliriz. Sonuta, ssz bir sokaktan her geiinizde saldrya uramazsnz. Aldnz her mektup kt haber deildir. Ayanzn her kaynda bacanz krmazsnz. Aslnda bunlar ok nadir olan eylerdir. Uur getiren nesnelerim, insanlarn ilerindeki bu gereksiz korkularn kaybolmasna, ya da en azndan azalmasna neden olarak ruhumuzda tadmz ykn hafiflemesine yardmc oluyor. O yzden insanla hizmet ettiimi dnyorum. Sizi temin ederim ki, o drt yaprakl yoncaya vereceiniz para ile ancak be dakikalk bir psikolog seansna girebilecekken, ben size mr boyu gven duygusu vaad ediyorum." Roger Halsted anahtarl inceledikten sonra onu Emmanuel Rubin'e uzatt ve Silverstein'a dnd. "Her yl binlerce drt yaprakl yoncay nereden buluyorsunuz? Yoksa yzlerce insana yonca tarlalarn taramalar iin para m veriyorsunuz?" "Elbette hayr," dedi Silverstein. "Eer srf bu yzden yzlerce insan altryor olsaydm bu nesnenin birka bin dolara satlmas gerekirdi. Bir uur iin bu kadar para verecek kadar batl inanca sahip ok az insan vardr. Bunlar aslnda..." dedi ve duraksad. "Jim Drake bana bu toplantlardaki hereyin bu masada kaldn sylemiti." "Kesinlikle yle Al," dedi Drake, sigara imekten kslm sesiyle. Silverstein'n gzleri garsona taklnca, Halsted hemen araya girdi. "Garsonumuz Henry de Karadullarn bir yesidir baym. Ondan kukulanmanz iin bir neden yok." "yleyse aklayaym," dedi Silverstein. "Her yerde bol miktarda bulunan yaprakl yoncalardan drt tanesi ile tane drt yaprakl yonca elde edebiliyorsunuz. Elinizde tuttuunuz nesnedeki drt yaprakl yonca aslnda yaprakl yoncaya dikkatle yaptrlm bir yonca yapra ile elde edildi. Eer bytele bakarsanz ekleme noktasn grebilirsiniz. Ama imdiye kadar hi kimse bunu ikyet konusu yapmad." "Ya byle bir ikyet gelirse?" diye sordu, Gonzalo. "Bazen plastikle kaplanrken yapraklarn krlabildiini syler ve parasn iade ederiz." "Ama bu dolandrclk," diye kprd Trumbull. "Onlara sahte uur satyorsunuz."

"Syledikleriniz zerinde biraz dnn Bay Trumbull," dedi Silverstein. "Bir eyann uuru ancak sahibinin beyninde var olabilir. Drt yaprakl yonca, aslnda hibir uur getirmedii gibi bir yaprak eklenmi yaprakl yonca ile arasnda da hibir fark yoktur. Sahibi o nesnenin uur getirdiine inand srece o nesne uurludur." "Ayn tezi alminyum at nallar ve kedi krknden imal edilmi tavan aya iinde kullanabiliriz. Ak sonsuz kld sylenen birbirine gemi iki kalpli yzklerde sonuta birer teneke parasdr. Biz hibir ey garanti etmiyor ya da sattmz nesnenin bir ey yapacan sylemiyoruz. Ancak hibir ey byle bir inann olduunu sylememizi engelleyemez, nk bu yalan deil." "Bykbabamn dneminde ok popler olan nesnelerden biri uur parasym. Aslnda bir yznde iyi anslar yazan, dier yznde de gamal ha bulunan basit bir pirin sikkeden baka bir ey deildi. Bilirsiniz, gamal ha eski zamanlarda iyi ans sembolize edermi. Bykbabam 1938 ylnda onlar satmaktan vazgemi. Tabii bunun nedenini tahmin edebilirsiniz. Bu sektr ayn zamanda toplumsal deiimleri de gz nne almak zorunda. Herhalde gamal ha bir daha asla uur sembol olarak kullanlmayacaktr." Birden masaya bir sessizlik kt. Silverstein'n hatrlatt gnler hepsini biraz durgunlatrmt. Silverstein szne devam etti. "Bir daha byle bir ey olmamasn dilemekten baka yapabileceimiz bir ey yok. Bu arada bir uur parasnn gc hakknda ilgin bir rnek anmsadm. Tabii, parann uur getirme gcnden deil, ona olan inantan sz ediyorum. Ancak sonuta buraya yemek yiyip sohbet etmeye geldik. Ve byle uzun bir yk amacmza uygun olmayabilir." "Bir saniye," diye atld Gonzalo. "lgin dediimiz rnek, ne kadar ilginti?" "Bana sorarsanz ok ilginti." "Bu durumda ltfen bize de anlatr msnz?" "imdi bu da nereden kt?" dedi, Trumbull ve yzn buruturdu. "Hediyelik eya sektrnn dier ilgin ynlerini de renmek istiyordum." "Olmaz," dedi Gonzalo. Ve Trumbull kadar kalarn atmay becererek." Benim sorumda geerliydi. Yoksa beni bir Karadul olarak grmyor musunuz? ... Jim?" Drake sigarasnn dumanna dnceli dnceli baktktan sonra ev sahibi olarak kararn verdi. "Mario bir soru sordu ve doal olarak bir yant bekliyor. Ltfen anlat, Al. Ben de merak ettim." "Memnuniyetle," dedi Silverstein. "Sekiz dokuz yl kadar nce olmalyd. Eimle birlikte kk bir tatil beldesine gitmitik. Ve eim benim hi ilgi duymadm bir ak hava konserine gitmek istiyordu. Neyse ki yalnz gitmeyi kabul ettii iin o ikenceden kurtuldum. "Akamleyin kaldmz pansiyonun salonunda benim gibi srf oynuyor diye nc snf bir temsile gitmek istemeyen bir dzine kadar insanla birlikte oturuyordum. Yanmda bir adam, kars ve olu ile birlikte oturuyordu. ykmde bu ailenin de bir rol var. Adam gergin ve iine kapank bir insand. Kars da pasif ve

sessiz bir kadnd. Oullar on iki yalarnda akll uslu ve ok zeki olduu gzlerinden okunan bir ocuktu. Soyadlar Winters idi. "Sonra eimin zel sohbetlerimizde bana geveze diye szn ettii bir kadn vard. smi, eer yanl hatrlamyorsam, Bayan Freed olacakt. yi huylu ve zengin bir hayal gcne sahip bir kadn grnts iziyordu. En abuk farkedilen zellii ise hi durmadan konuuyor olmasyd. Araya laf sktrabilmi olan insanlarn ne sylediini duymak haricinde sanki hi susmuyor gibiydi. Aslnda insan rahatsz eden bir ses tonu ya da drdn yoktu. Biraz daha az konusa ne kadar gzel konuuyor bile diyebilirdim. "Kocasnn arpk duruu herhalde karsnn azndan gelen szck akntsnn onu yana emesinden kaynaklanyor olmalyd. Tabii onun nadiren konutuunu sylememe gerek yok. "Salonda alt kii daha vard. Yanl hatrlamyorsam iki ift ve iki yalnz adam. Bu adamlar belki bekrd belki de eleri benim eim gibi temsile gitmiti." "Geveze hi durmadan konuurken ayn ahenkle bir taraftan da rg ryordu. Bu ikisinin arasnda hipnotize olmu gibi dalp gitmitim. Ara ara rgsnn ipini ektike yumak yuvarlanp kendisinden uzaklayor ve her seferinde kalkp onu yaklatryordu. Bir seferinde yumak Winters'lerin ayaklarnn dibine yuvarlannca kk olan kalkp yuma ona uzatt. Kadn ona teekkr edip san okad ve glmsedi. O anda kadnn hi ocuu olmadn, o yzden bakalarnn ocuklarna gpta ile baktn dnmtm. "Sonra bir ara antasndan nane ekeri karmak istedi... Herhalde dilini slak tutmak iin hi durmadan nane ekeri emmesi gerekiyordu... Ve antasnn fermuar crt diye ald. Aslnda antann birok blmesi olduu iin birka tane crt sesi duyuldu. Sonuta nane ekerinin hangi blmede olduunu hatrlayamyordu. "Dier kadnlardan bir tanesi antasnn ne kadar deiik olduu hakknda bir yorumu araya sktrabildi. Gerekten de anta olduka bykt. Geveze, onu yantlarken antann ne kadar ilgin olduunu da belirtmeden geemedi. 'Gerekten de ok deiiktir. Onu New Orleans'ta kk bir dkkndan satn almtm. Artk o dkkn kapanm ve antay imal eden irket de iflas etmi. Gerekten de ne zaman bir ey houma gitse aynsndan bir daha bulmam mmkn olmuyor. Bu antann tam yedi blmesi ve yedi fermuar var. Fermuarlardan daha alt blmeleri ayrd iin her eyimi deiik blmelere yerletirebiliyorum. Makyaj malzemelerim, param, kimliklerim ve yazdm mektuplar ayr ayr blmelerde durabiliyor. Ayrca, antann ii tamamen kaygan bir kumala kaplanm olduu iin istediim blmeyi ya da antann tamamn ters evirip boalttmda antada en ufak bir ey kalmyor. Bylece antam deitirmem gerektii zamanlarda hibir eyi unutmam oluyorum. Ama, bu antay deitirmeyi asla dnemem. Bakn size gstereyim'... "te byle. Nefes bile almadan konuup duruyordu. Sonra antann zelliklerini gstermek iin fermuarlarn nlatmaya balad ve kendisi iin fazla sorun yaratmadan boaltabilecei bir blme aramaya koyuldu. "Kararm verip antay ters evirip sallaynca blmedeki btn bozuk paralar ve imitasyon mcevherler yerlere sald.

"Bir zafer edasyla, 'Bakn hibir ey kalmad.' dedi ve blmenin azn iyice aarak biraz nce antas hakknda yorum yapma hatasnda bulunan kadna gsterdi. Sonra salanlar tekrar blmeye yerletirdi ve fermuar crtlar tekrar balad. Herhalde boaltabilecei baka bir blme daha aryordu. Ancak daha sonra bundan vazgeip antasn yanna koydu ve tekrar konumaya balad. "Bu olay ok iyi anmsyorum. Bunu size aktaryorum, nk bizim sektrmzde insanlarn gzlerini ve kulaklarn drt amas gerektiini ok iyi anlatyor. Onu dinlerken antas bana alt delik anta yaratma konusunda ilham verdi. Bu antann stnde fermuar ve altnda da gizli bir fermuar olacakt. Yukardaki iki fermuar sradan fermuarlard ve antann iki blmn aacakt. Ancak bu fermuarlar gze arpmayacakt. Ortadaki fermuarn renkli ve byk ama kapama yeri, kurbanlarn ilk gzne arpan fermuar olacakt. "antann sahibi onu nemsiz nesnelerle doldurduktan sonra bir partide utanga bir adama ya da kadna ynelip, 'Bunu benim iin biraz tutar msnz?' dedikten sonra, rnein kendisine iki doldururken eline biraz dker ve 'Acaba antamn iinden mendilimi uzatabilir misiniz?' der. Kurban doal olarak ilk gzne arpan fermuar aarken ayn zamanda alttaki gizli fermuar da aar ve antann iindeki her ey kurbann dehet dolu baklar arasnda bir anda etrafa salr." Avalon sze girdi. "Ve bir dostluk daha sona erer." "Kesinlikle hayr," dedi Silverstein. "Olayn bir aka olduu ortaya ktktan sonra insanlarn arasndaki samimiyet daha bir artar. zellikle kurban seilen kii kendisine gsterilen ilgiden memnun kalr ve herkesten daha ok gler. Tabii bir de akay yapann yere eilip etrafa salan eyalarn toplamasn izlemek var. "Alt ay sonra onu piyasaya srdk ve iyi i yapt. Bize servet kazandrd diyemem ama hi de fena saylmazd. Sonuta bu bir bayan eyas, ama bayanlarn bu tip eylere ilgi duymadklarn sylemek yanl olur. Bizim iimizde..." "Szn ettiiniz ilgin olay bu mu? antann iindekilerin etrafa salmas m?" Silverstein bir an ardktan sonra kzard ve utanarak glmsedi. "ey hayr. Aslnda daha o blme gelemedim. Sonuta mesleimden sz ederken ben de biraz geveze oluyorum galiba. "Bu anta olayndan bir sre sonra Winterslerin olu dikkatimi ekti. Daha nce ilgiyle her eyi dinleyip izlerken birden ok endieli bir ruh haline brnmt. Ksa bir sre kararsz kaldktan sonra babasna dnd ve fsldayarak panik halde bir eyler anlatmaya balad. Babas onu dinlerken kasld ve yz bembeyaz oldu. Karsna bir eyler mrldandktan sonra kalkp yerlere ve sandalyelerin altna bakmaya baladlar. Hepsi, zellikle de baba ok endieli grnyordu. "Ben de her insann yapacan yaptm ve 'Bir ey mi kaybettiniz?' diye sordum. "Baba, dorulup bana bakt ve sanki ok zor bir soru sormuum gibi bir sre dndkten soma ayaa kalkp kendine zg tarzyla 'Korkarm olum ok deer verdii ans parasn kaybetmi. Belki ok pahal bir ey deil ama olum iin deeri ok byk. ki yznde de eitli uurlu iaretler bulunan bir sikke. Buralarda bir yere yuvarlanm olabilir.'Eer bir gren olursa..."

"Hepimiz sonuta kaybolan eyann bize ait olmadnn rahatl iinde ayaklanp aramalarna yardmc olmay nerdik. Sonuta oda batan aa arand. ki adam kanepeyi ekip altndaki toz katmann bile inceledi. Snm minedeki kller bile gzden geirildi. Ve halnn altna bakld. Uur paras hibir yerde yoktu. "Kendimi sulu hissetmitim. Tarif ettikleri uur paras bizim rnlerimizden biri deildi, ancak kendimi sorumlu hissettiim iin olana gidip yumuak bir ses tonuyla, 'Biliyor musun, evlat, bu uur paralar aslnda uur getirmez. Yani, srf onu kaybettin diye ansnn dneceini dnme.' dedim. "Olan zek fkran gzleriyle bana baktktan soma 'Onu biliyorum, ama sadece bir ey kaybetmek houma gitmiyor.' dedi. "Ancak zaman getike daha da huzursuzlayordu. Bu ite batl inanlar iddia edenlere biz pek inanmayz. Genelde inkr edenler de en az batl inanlar olanlar kadar inanrlar. "Paray bulamaynca herkes yine yerine oturdu. Birisi olana dnp, 'Belki de onu odaya girmeden nce drdn.' dedi. "Bay Winters oluna 'Bu mmkn m Maurice? diye sordu. "Maurice iyice korkmu grnyordu. Ama kararl bir ses tonuyla yantlad. 'Hayr Baba, buraya girerken uur param cebimdeydi. Bundan hi kukum yok.' "Bay Winters olunun verdii yantn bu ihtimali tartmasz bir ekilde bertaraf ettiini dnerek boazn temizledi ve ayaa kalkp btn utangalna ramen kararl bir ses tonuyla, 'Bayanlar ve baylar. Belki de aranzdan biri bu olay ortaya kmadan nce onu yerde buldu ve dnmeden cebine att. Ve imdi de utancndan bunu itiraf edemiyor. Bunun utanlacak bir yan yok. Bu herkes iin doal saylabilecek bir davran. O uur paras olum iin ok ey 'ifade ediyor. Ltfen bu konuda biraz anlayl olun.' "Kimse tek bir kelime bile etmedi. Herkes birbirine bakyor ve merak iinde kimin ayaa kalkp paray cebinden karacan bekliyordu. Bay Winters'n yz kpkrmz olmutu. Ve gzleri gevezenin antasna takld. Ben de o srada geveze bize antasn gsterirken baz bozuk paralarn etrafa salm olduunu anmsadm. "Geveze de aratrmamza katlmt ve o zamandan beri neredeyse hi konumamt. Baklar farkedince ne anlama geldiklerini hemen anlad. Biraz gerilemesine ramen bunu kendisine bir hakaret olarak alglamad ve, 'Herhalde onun antamda olmadn sylemem sizi ikna etmez. sterseniz onun antamda olmadn ispat etmek iin antam masann zerine boaltaym.'dedi. "Gerekten de ok etkileyici ve ikna edici gsteri oldu. antasn masann stne koyduktan sonra yavaa saymaya balad. 'Bir... ki... ... Drt... Be... Alt... Yedi.' Her rakamla birlikte alan fermuarn crt sesini duyuyorduk. Sonra antasn ters evirip iinde ne var ne yoksa masann zerine yaylmasna izin verdi. Bir kadnn antasnda bu kadar eitli eyann olabileceine gzlerimle grmesem inanmazdm. Baz eyler yere yuvarlansa da onlar yakalamaya almad. antasn sallayarak iinde hibir ey kalmadn vurguladktan sonra bir keye att.

"Hi sinirlenmeden sakin bir ses tonuyla ocua 'Sen uur parann neye benzediini biliyorsun. O yzden masada bulunan ve yere den hereyi aratrabilirsin. stersen czdanmn iine ya da mektuplarmn bulunduu zarflara da bakabilirsin. Sana ait olmayan bir eyi almayacan biliyorum.' "Bu szler zerine ocuk hereyi dikkatle aratrrken, babas da yannda onu dikkatle izliyordu. Sonunda olan babasna dnp, 'Burada yok,' dedi. "Bay Winters bayla onu onaylad ve geveze eyalarn tekrar antasna doldurdu. Her eyay antasnn hangi blmesine yerletireceine karar verirken bir taraftan da, niin hangi eyay hangi blmeye koyduu konusunda bizi aydnlatyordu. Yere dklen eyalarn da ocuk onun iin toplad. "Gevezeden sonra dier iki bayan da antalarn boaltmak zorunda kald. Ama onlar bu durumu geveze kadar iyi karlamadlar. Ceplerini boaltan ilk erkek ben oldum. Sonra dier erkekler ceplerini boaltt. "Uur paras hibir yerden kmad. Btn antalar ve cepler aratrlm olmasna ramen Bay Winters pes etmie benzemiyordu. Ancak imdi ne yapmas gerektii konusunda da kararszd. "Kendimi biraz sorumlu hissetmeme karn bu durum artk canm skmaya balamt. O yzden bir neride bulundum. 'Bay Winters, eer kendinizi daha iyi hissedecekseniz, birlikte yan odaya geip kaplar kapatr, perdeleri eker ve ben soyunup eyalarm aramanza izin veririm. Ayrca bu ekilde onu derime yaptrp yaptrmadm da grm olursunuz.' "Byle bir neriye olumlu bakacana ihtimal vermemitim, fakat hemen zerine atlad. Yan odada elbiselerimi arayp vcuduma yaptrm mym diye nm arkam ve yanlarm dikkatle szd o be dakika hayatnn en rahatsz ve utan verici be dakikas oldu. "Artk eitli mahrem blgelerimi de inceleyeceinden korkmaya balamtm. Fakat uur paras yle bir yerde saklanamayacak kadar byk olduu iin kendimi ansl hissettim. "Birer birer dier erkekler beni izledi. lerinden biri kar kmaya yeltense de btn pheli gzler onun zerine odaklannca aresiz kabullendi. Ancak srasn savar savmaz byk bir fkeyle oday terk etti. Belki de kirli bir i amar giyiyordu. "Erkekler arandktan sonra geveze ayaa kalkp, 'Eer Bayan Winters, bayanlar aramak istiyorsa imdi birlikte yan odaya geebiliriz. Sonuta onu sutyenime saklam olabilirim. Orada bol bol yer var ve zerimdeki bu elbiseyle hi belli olmaz.' "Yan odaya getiler ve geveze geri dnnce dier iki bayan da ayn ekilde aranmay kabul etmek zorunda kald." Silverstein ikisinden bir yudum almak iin hikyeye ara verince, Halsted konutu. "Anladm kadaryla uur paras bulunamad." "Evet yle," dedi Silverstein. "Bulunamad. Ancak Bay Winters da o kadar .abuk pes etmedi. Otel mdr ile konuup uur parasn ararken ona yardmc olmalar iin

iki alann grevlendirmesi konusunda onu ikna etti. Oday, o kattaki koridorlar, lobiyi ve hatta odann dndaki baheyi bile byk bir titizlikle aradlar. En azndan ben grmesem de ertesi gn herkes bundan sz ediyordu." "Peki onu buldular m?" diye sordu, Halsted. "Hayr," dedi Silverstein. "Winters ertesi gn ruh gibi dolayordu. Akamleyin otelden ayrlrken tatillerini yanda kestiklerini tahmin edebiliyordum mdrn ona uur parasn aramaya devam edeceklerini ve bulur bulmaz ona haber vereceklerini sylediini kendi kulaklarmla duydum." "Peki sonradan bulundu mu?" "Hayr bulunmad. En azndan bir hafta daha orada kaldmz iin bulunmu olsa mutlaka haberimiz olurdu... Ancak olayn ilginliini gryorsunuz deil mi?" "Elbette. Bir eya hibir iz brakmadan yok olmu" dedi Gonzalo. "Tabii ki hayr," diye sze girdi Avalon. "Uur parasnn en batan var olduunu nereden biliyoruz? Btn bu olay bir mizansen olabilir." "Niin byle bir ey yapsnlar ki?" diye sordu Drake ve yzn buruturdu. "Kaybolduunu duyurmak iin tabii ki," dedi Avalon. "Ama neden?" diye steledi Drake. "Eer gerekten ok deerli bir ey olsayd, Winters'n sigortadan para almak iin byle bir mizansen hazrladn dnebilirdik... Ama bir uur parasnn deeri nedir ki? Yetmi be sent mi?" "Niyetinin ne olduunu bilmiyorum," dedi Avalon umarszca. "Ancak Winters'n kendine gre bir nedeni olmas gerekir. Bir nesnenin buharlap yok olacana inanmaktansa Bay Winters'n bilmediimiz bir nedeni olduunu dnmeyi yelerim." Silverstein ban sallad. "Bunun bir mizansen olduunu sanmyorum, Bay Avalon. Eer Winterslar bir mizansen dzenledilerse ok iyi rol yapyorlard. Adam ve kadn iyi bir tiyatrocu olabilir, ancak kk olan Maurice'in rol yapmadndan eminim. ocuun korktuu her halinden belli oluyordu. "Hem ayrca bu bir mizansen olsayd Bay Winters niin bu kadar ileri gitme ihtiyac hissedecekti ki? ok daha basit bir arama, uur parasnn kaybolduunu vurgulamak iin yeterli olurdu. Tabii eer amac bu ise. Bana asl ilgin gelen ey, Winters'n araylarn bu kadar ileri gtrmesi ve kk Maurice'in sadece zlmesi gerekirken niin bu kadar korktuu idi. Nedenini anlamadnz m? Bence ok ak." Karadullar arasnda uzun sren bir sessizlik oldu. Birka dakika sonra Rubin sze girdi. "sterseniz nedeni siz bize aklayn, Bay Silverstein. Bunun doru olup olmadn sonra tartrz." Silverstein glmsedi. "Oh. bana hak vereceksiniz. Olay akladktan sonra baka trl olamayacan siz de greceksiniz... O ey ocuun deil babann uur paras idi. Bay Winters olunun bir sre onu cebinde tamasna izin vermi ve olan da onu kaybetmiti. Olan babasnn o uur parasna ne kadar deer verdiini bildii iin o kadar korkmu grnyordu. Bence o kadar korkmas ok doal. Ayrca, Winters'n

kendi uur parasn aradn kabullendiimiz zaman niin onu bulmak iin bu kadar ileri gittiine de aklk getirebiliriz." "Ama o uur parasnn oluna ait olduunu srarla vurgulamt," dedi Halsted. "Elbette. nsanlarn batl inanlar olduunu kabul etmekten ekindiklerini size daha nce sylemitim. zellikle de zeki ve eitimli insanlar, baka zeki ve eitimli insanlarn bulunduu bir ortam paylayorsa. Ve zellikle de eer batl inanlar kendilerini bile rahatsz edecek kadar gl ise. Bunun bir taknt olduunu bilecek kadar zeki olmalarna ramen ona bu kadar derinden inanmann verdii utan duygusu onlar bu yne sev-keder. Ben bu konularda uzman saylrm. O yzden szme gvenebilirsiniz. Tabii ki, uur paras sanki oluna aitmi gibi davranacakt. En bata ben de buna inandm ancak Bay Winters' izlerken sonsuza kadar ans dnm bir insann yaad deheti iin iin yaadn farkettim. Kaybolan gven duygusunu tekrar kazanmak iin bir uyuturucu mptelasnn eroin aramas gibi, uur parasnn peine dmt." "Ve siz bu uyuturucuya benzer nesneyi insanlara satmakta bir saknca grmyorsunuz," dedi Trumbull. Silverstein ban sallad. "ok ok nemsiz bir yzde bu kadar ar etkilenir. Baz insanlar penisiline kar duyarl diye o yararl ilacn retiminden vazgememiz mi gerekiyor?.. Ee, Bay Rubin hakl m, haksz mym?" Kendinden emin bir ekilde glmsedi. Rubin sze girdi. "Korkarm hakszsnz. Bay Winters'a birbirine zt iki davran yklyorsunuz. Eer uur parasna insanlar rlplak soyup stlerini arayacak kadar derinden balysa, o zaman onu bir oyuncak gibi ocuuna vermezdi. Hayr, ben bu aklamaya inanmakta glk ekiyorum. Bana hi mantkl gelmedi." Silverstein ok zekice olduunu dndn fikrin bu ekilde deerlendirilmesinden duyduu hayalkrkln gizlemeden sordu. "Daha mantkl bir aklamas olan varsa onu da dinleyelim." "Sorun deil," dedi Rubin. "Ben de uur parasnn aslnda ok deerli bir nesne olduunu iddia edebilirim. "Yani, onun altndan yapldn ya da zerinde gerek mcevher olduunu veya bir sanat eseri olduunu mu ima ediyorsunuz?" dedi Silverstein dudak bkerek." Bu durumda sizin itiraznz hl geerli olur. Niin onu oynamas iin ocua versinler ki? Hatta niin ona uur paras desinler? Eer Winters onun deerli olduunu aklam olsayd, hem biz aranmasna daha youn bir ekilde katlr, hem de bizleri ararken ona daha bir anlayl davranrdk." "Olabilir," dedi Rubin. "Peki ya nesnenin deerinin sr olarak kalmas gerekiyorsa? rnein, gizli bir kasann anahtar olabilir, ya da zerinde ifreli bir mesaj veya iinde minik bir mikrofilm olamaz m?" Silverstein'n kalar atld. "Yani, Winters bir casus muydu?" "Bunu da bir varsaym olarak kabul edebiliriz," dedi Rubin. "Winters peinde birilerinin olduundan pheleniyorsa nesnenin yerine ulamasn salamak iin

hedef saptrarak herkes kendisinden phelenirken olunun o nesneyi hi phe uyandrmadan zerinde tayabileceini dnm olabilir." Avalon buna iddetle kar kt. "Bir baba bu kadar acmasz olamaz." "yle bir ey sz konusu deil" dedi Rubin. "Eer ortada tehlikeli bir durum sz konusu ise, saldrya urayacak olan kii yine Winters olacakt. Onu arayp nesneyi zerinde bulamaynca, kk ocuktan phelenmeyecekleri iin ocuk fazladan bir tehlikeye maruz kalmayacakt. En azndan yle umut etmi olmal. Ve eer gerekten ocuunu tehlikeye atyorsa, belki de lkesini her eyin zerinde tutan bir vatansever olabilir." "Nesnenin kaybolduu ortaya knca, Bay Winters onun kazara yere dm olabileceini dnm olmal. Ama, onu hemen bulamaynca dmann onu alm olduu sonucuna varabilir. O zaman ok detayl bir aramaya geerek hem nesneyi geri almak hem de dmann aa karmak istemi olabilir. Doal olarak ok deersiz bir ey aryormu gibi davranmak zorunda kalr. Ama nesneyi yine bulamaynca, grevi yerine getirememi bir casus olarak, kimliinin dmanlar tarafndan deifre edildiini dnerek oteli apar topar terketmi olabilir. Ben ahsen onun yerinde olmak istemezdim. Ve eer ocuk da sz ettiimiz gibi zeki bir ocuk ise bu kadar korkmu olmasn normal karlamak lzm." Karadullar bu varsaym karsnda byk bir coku gstermediler. Drake ban sallad. Rubin dnceli bir ses tonuyla, "Sen ne dersin, Tom? Bu sana uygun bir bilmece," dedi. Trumbull burun kvrd. "Kesin bir ey sylemek iin elimizde yeterli bilgi yok. Bu olay dokuz yl nce oldu demitiniz deil mi, Bay Silverstein?" "Evet yle." "yleyse Gney Afrika'nn nkleer bomba yaratma abalar ile ilgili bir ey olabilir... Geri Amerikallar bu olayla hibir ekilde ilgilenmediler." "Kamuoyuna yansm bir ey olmas gerekmez," dedi Rubin. "Ama byle bir yorumun doru olma olasl var." "Evet, olabilir, ama bunu ispat etmek de hi kolay deil." Gonzalo sze girdi. "Bir noktay atlyorsunuz. Hepiniz niin ocuun korktuundan ve adamn niin delicesine aradndan sz ediyorsunuz. Ancak asl bilmece ile hi kimse ilgilenmiyor. O nesnenin bir uur paras ya da nkleer bir bombann tetii olmas neyi deitirir? O nereye gitti? Nasl kayboldu?" Avalon onu tersledi. "Orada bir bilmece filan yok. Bir nesnenin bu ekilde yok olabilmesi onun ancak odaya en batan beri sokulmamas ile izah edilebilir. Kk ocuk bunu inkr etse de onu daha odaya girmeden kaybetmi olmal. Tabii eer gerekten de byle bir nesne varsa. Sonuta ne kadar zeki olursa olsun o daha on iki yanda bir ocuk. Dayanamayp onunla oynarken belki geri almann mmkn olmad bir yere drmtr. Babas iin tad nemi bildii iin hibir ey sylememi olabilir. Soma odada babas o nesne yannda m diye sorunca olmadn

itiraf etmek zorunda kalmtr. Fakat bir sre nce kaybettii halde bunu itiraf etmeye ekindii iinde onu arada drdn sylemitir." "Hayr," dedi Silverstein. "O yle davranacak bir ocuk deildi. Kat bir aile disiplini iinde yetitirildii belli oluyordu. Babas ona hibir ey sormadan olan kalkp kendiliinden uur parasnn kaybolduunu syledi. Eer daha nce kaybetmi olsayd mutlaka bunu daha nce aklard. Bundan hi kukum yok." "Farzedelim kazara kaybetti ve kaybettiinin farkna varmad. Bir saat kadar nce burnunu silmek iin cebinden mendilini kartrken nesne cebinden imenlerin stne dm olabilir. Belki odaya girene kadar onun yokluunu farketmedi" dedi Drake. "Hayr," diye tekrarlad Silverstein. "Olan odaya girerken onun cebinde olduunu syledi ve babas bunu hi sorgulamadan kabul etti. Olunu ok iyi tanyordu." "Aa, Bay Silverstein eer nesnenin gerekten var olduunda srarlysanz ve eer gerekten odada kayboldu ise nereye dm olabilecei hakknda bir fikriniz var m?" diye sordu Avalon. Silverstein, "Bilmiyorum," dedi. "Belki bir atlaktan bodruma dm olabilir. Belki de ortalkta bir yerdeydi ama hi kimse onu gremedi. Birok kez ben de evimde bir eyamn sanki buharlap utuunu dndm, ama sonra onu bulunca aslnda hep gzmn nnde olduunu farkettim." "Evet, ama buldunuz," dedi Avalon. "Birisi kaybettii bir eyay biraz dikkatlice arad zaman mutlaka bulur. zellikle de Winters gibi youn olarak aram olan bir kii mutlaka bulurdu." Masaya ken sessizlii Trumbull bozdu. "Ksr dngye girmi saylrz. ok ilgin bir bulmaca olsa da herhangi bir zme ulaabileceimize ihtimal vermiyorum. Elimizde yeterince bilgi yok." Gonzalo araya girdi. "Dur bakalm. Daha Henry'nin bu konudaki yorumunu dinlemedik." "Henry'ye bu kadar bel balama," dedi Trumbull. "Eer bir bilmecenin zm yoksa Henry'nin bile ona bir zm getirmesi imknszdr." Gonzalo kararlyd. "Peki gerekten zm yok mu? Bunu Henry'nin azndan duymak isterim... Henry?" Servis masasnn yannda ayakta duran Henry, yznde ufak bir tebessmle sohbeti en batan beri dikkatle takip ediyordu. "Aslna bakarsanz Bay Gonzalo, nerebileceim bir zm olabilir. Nesnenin ortadan nasl kaybolduunu sanrm aklayabilirim." Trumbull kalarn kaldrd. "Gerekten mi Henry? nerin nedir?" "ey, Bay Silverstein'n o ok konuan kadnn antasndan ilham alarak hileli bir anta imal ettiini hatrlamanz isterim." Silverstein, dnp Henry'ye bakt. "Yani gevezenin antas hileli miydi?"

"Hayr efendim, ama yedi fermuarl ve yedi blmeli sradan bir anta ile de iyi bir numara yaplabileceini dnyorum." "Bize de aklasan iyi olur," dedi Drake. Henry anlatmaya balad. "Tabii bunlarn hepsi bir varsaymdan ibaret. Belki de Bayan Freed bilinli olarak hi durmadan konuuyordu. Geveze lakabn hak edecek kadar ok konuan birisi bakalar tarafndan kk grlmeye meyillidir... Bu da bir casus iin ok iyi bir avantajdr.. "Farzedelim nesnenin varlndan haberdard ve onun ocuun cebinde olduunu farketmiti. Yn yuma birka kez yere dm ve Bay Silverstein'n dediine gre en az bir kere Maurice'in olduu yne doru yuvarlanmt. ocuk hemen ayaa kalkm ve onu geri getirmi, geveze de onun ban okayarak yankesicilerin yapt gibi dikkatini baka yne ekmi. Artk nesne ocuun cebinde deil, Bayan Freed'in elindeydi." "Sonra nane ekeri karma bahanesiyle nesneyi bo ve fermuar ak olan bir blmeye att. Nane ekerlerini ararken fermuarlarla oynayarak ii bittiinde btn fermuarlarn ekilmi olmasn salad. Bylece nesne gvene alnmt." "Sonra antann ne kadar kesin ve kolay boaldn gstermek amacyla bir blmenin fermuarn atktan sonra antasn ters evirdi. Herkesi etkileyen bu gsteriden sonra tekrar fermuarlarla oynad. Bay Silverstein'e gre o srada gsteriyi tekrarlamak iin baka bir blme aryordu. Ama sonra bunu yapmamaya karar vermiti. Bayan Freed antasn tekrar yanna koyduunda iinde nesne olan blmenin fermuar ak ve dier blmelerin fermuarlarnn hepsi kapalyd. Ondan sonra tek yapmas gereken beklemekti. Eer nesnenin kaybolduu farkedilmezse sorun yoktu. Ancak farkedilse bile artk hazrlkldr. "Kayp farkedildi ve Bay Winters'n gz Bayan Freed'in antasna taklnca hemen onu boaltmay nererek birden yediye kadar sayarken tek tek fermuarlar ekti. Sonunda yedi fermuar sesi duyuldu, ancak alt blme alrken iinde aranan nesneden baka bir ey olmayan blme kapatld.". "Sonra antasn ters evirince nesne hari antann iindeki her ey masann stne sald. Ve, bo bir geveze kadn imaj izmek iin ok uratndan ayrca hrszl ok iyi planlayp arama almalarna katlmaya gnll olduundan hi kimse bo olduu varsaylan antay aramay dnmedi. Sonuta nesne sanki buharlap yok olmu gibi grnd." Henry'nin szlerini aknlktan az ak kalm bir ekilde dinleyen Bay Silverstein konumak iin kendini zorlad. "Bu anlattklarnz grdklerime tamamen uyuyor. Ve son dokuz yldr bu hikyeyi o kadar ok kere anlattm ki o gn grdklerimi unutmadmdan en ufak bir kukum yok. Yine de bundan kesinlikle emin olamayz." "Doru," dedi Trumbull. "Ama bahse girerim bundan sonra elinde garip anta tayan geveze kadnlara kar daha bir dikkatli olacaz."

"Sadece, eer anta fermuarl ise efendim," dedi Henry. "ttl antalar sessizce alr ancak grltl bir tk sesi ile kapanr. Fakat fermuarn alma ve kapanma sesi kesinlikle ayrt edilemez."

AIKLAMA
Bir nceki aklamamda belirttiim gibi, "ans Paras" hikyesi satn alnm ve paras denmesine ramen baslaca dergi bir trl yaynlanamad iin hikye ilk kez bu kitapta okuyucu ile buluuyor. Bu beni rahatsz etmedi. Her Karadul Kitabma daha nce hi yaynlanmam birka hikye koymay baardm. Bunu bu kitaplar alacak kadar bonkr olan okuyucularma gzel bir srpriz olsun diye yaptm. Arada srada hikyenin temelini oluturan insanlarn gemii hakknda baz detaylar aktarmak zorunda kalyorum. rnein, "Uur Paras" hikyesinde, hediyelik eya ve aka sektr hakknda eitli detaylara iniyorum. Bu konuda ok aratrma yapm olduuma kanaat getirip bunu hayranlkla karlayabilirsiniz. Ama ltfen yapmayn. Ben aratrmaya vakit ayramayacak kadar tembel (ve bir sr baka konu hakknda yaz yazan) birisiyim. Bu konu hakkndaki detaylar hayal gcm kullanarak uydurdum. Sonuta eer siz bu sektrde i yapyorsanz ve eer bir hatam yakaladysanz, ltfen mektup yazp beni aydnlatn.

L EYTAN

Karadullarn bu yemeindeki sohbet konusunun dnp dolap sfrdan bir yere gelen adamlara evrilmesi kimseyi artmamt. Sonuta bu akamki ziyafetin ev sahibi olan Mario Gonzalo konuk olarak byk bir kitap dkkn zinciri olan ve artk kendini emekliye ayrm Benjamin Manfred'i davet etmiti. Manfred'in elli yl kadar nce gazete datm yaptn ve ok fakir ama ayn zamanda ok drst bir aileden geldiini bilmeyen yoktu. Hem de... ok ok drst ve ok ok fakir bir aileden. Gnmzde bir Onassis ya da Rockerfeller olmasa da durumu olduka iyi saylrd. Drt ocuu ve btn torunlar zincirinin eitli blmlerini ynettii iin bir hanedan sahibi bile saylabilirdi. Manfred telefon ap zlerek biraz gecikeceini bildirdii iin yemekten nceki kokteyli karyordu ve onun yokluu bu konunun rahata tartlmasna olanak salamt. Bu konuda en gl itirazn Emmanuel Rubin'den gelmesi de hi artc deildi. "Sfrdan var olmu bir erkek ya da bir kadn diye bir ey olamaz," dedi Rubin. Cokulu konutuu zamanlar herkes dikkat kesilirdi. Bir altmlk boyuyla Karadullarn en ksa boylusu olsa da en gr sesli olanyd. Buna gri sakaln ve gzlerini olduundan byk gsteren gzlklerini eklediimiz de, es geilmesi ok zor bir insan olduunu kabul etmelisiniz. "Ben Manfred sfrdan bugnlere gelmi bir insandr," diye savundu Gonzalo. "Belki yledir," dedi Rubin. Ama, biraz nce savunduu genellemeye bir istisna getirmek de istemiyordu. "Ama o kendini 1920'lerde 1930'larda gelitirdi. Ben gnmzden, kinci Dnya Sava sonrasndaki Amerika'dan sz ediyorum. Artk insanlar sadece zenginlik ve para dnyor. Okul dneminde her zaman yardm bulabilir. Bir ekilde eitli burslar ya da yardmlar aracl ile belirli bir noktadan ie balayabilirsiniz. Ancak tek banza hi kimseden yardm almadan bunu asla baaramazsnz. Her zaman arkanzda size yardmc olacak eitli devlet olanaklar bulunur." "Belki de bu szlerinde bir gerek pay vardr, Manny," dedi Geoffrey Avalon. Bir doksanlk boyu ile en uzun Karadul olarak Rubin'e hafif yukardan alayc bir ifadeyle bakyordu. "Peki kendim" tek basma baarya ulam bir insan olarak grmyor musun? Sana miras kaldn ya da zengin bir kadnla evlendiini filan duymadm. Nedense seni devlet yardm alrken de hayal edemiyorum," dedi Rubin. "Ama belli bir seviyeye gelmeden ben bunlar tek bama elde ettim diyecek durumda olamazsnz. Babam zengin bir insan saylmazd. Karm da zengin saylmaz. Ben de kendimi zengin olarak grmyorum. Hayatn baz gzelliklerine para ayryor olabilsem de ben zengin deilim. Bizim nce szn ettiimiz tanmda anlamamz lzm. Benim

szn ettiim insanlar karnn doyurmay baarabilen insanlar deil. Be parasz ie balayp, dardan hi yardm almadan ok alarak ve akln kullanarak ya da olaanst bir yetenek sergileyerek milyoner olabilenler." "Peki ansa ne demeli?" diye sze girdi. Thomas Trumbull. "Farzedelim birisine piyangodan byk ikramiye kt, ya da at yarlarnda sk sk para kazand." "Bunun bu kategoriye girmediini biliyorsun," dedi Rubin. "O zaman sadece ans yaver gitmi bir adam olursun. Buna ayn zamanda son anda ezilmekten kurtardn yal bir zenginin sana minnettarln belirtmek iin btn mirasn brakmas da dahil. Ayrca yasad ilerle zengin olmu kiileri de katmyorum. Al Capone otuz yandan nce ylda altm milyon dolar kazanan bir i kurmutu. Ve o zamanlar bir dolar imdiki gibi yirmi iki sent etmiyordu. Ayrca hi vergi de demedi. Onun da sfrdan baladn syleyebiliriz. Ama benim tanmma uymaz." "Senin de sorunun bu Manny," dedi Roger Halsted. "Sen bu tanm kendi ahlk deerlerine uyan insanlar iin kullanmak istiyorsun. Andrew Carnegie de sfrdan milyoner oldu ve milyonlarn yaptktan sonra kendini hayr ilerine adad. Ve bildiim kadaryla hibir zaman hapse dmedi. Yine de para kazand dnemde baz yasad iler evirmi olduuna ve bazen fakirleri ezmek zorunda kaldna bahse girerim." "Yasalarn iinde kalsnlar yeter. Ben. kimsenin melek olmasn beklemiyorum," dedi Rubin. Gonzalo rol olduu iin belli olan masum bir tavrla sordu. "Peki arkadan Isaac Asimov'a ne demeli Manny?" Rubin hemen zokay yuttu. "Arkadam m? Srf kirasn desin diye ona verdiim birka dolar geri istemediim iin her tarafta benim arkadam olduunu iddia ediyor." "Yapma Manny. Hi kimse byle bir eye inanmaz. Onun banka czdan olduka kabark, ve biyografisine baklrsa o da sfrdan balam. Babasnn eker dkknnda alm ve sabahlar gazete datm. Sonuta sfrdan imdiki konumuna gelmi." "yle mi?" dedi Rubin. "Eer o sfrdan kendini yetitirmi birisi ise tek diyebileceim kendisini yaratan kiiye tapyor olmal." Rubin'in tezini savunmak iin ne kadar ileri gidecei belli deildi ama o srada Benjamin Manfred ieri girince bu konu kapand ve Gonzalo herkesi birbirine tantrd. Manfred orta boylu, ince yapl, gzel yzl bir insand. Salar seyrek ve beyaz olsa da giysileri eski moda ve tertemizdi. Ceketinin altna yelek giymiti, ama yeleinin cebinde zincire bal bir kstekli saat olmamas insan artyordu. Yine de kolundaki saat o kadar eski modeldi ki, kocaman bir kurma yeri vard. Tantrld kiileri nazike selamlyor ve glmsyordu. Rubin ile el skrken "Tantmza ok memnun oldum, Bay Rubin. Romanlarnz zevkle okuyorum," dedi.

'Teekkr ederim, efendim," dedi Rubin, mmkn olduunca alakgnll grnmeye alarak. "Dkknlarmda sizin kitaplarnz olduka iyi satyor. Neredeyse Asimov'a yetieceksiniz." Adam James Drake ile tanmak iin dnerken, Rubin'in yava yava kpkrmz kesildiini ve dier be Karadul'un glmemek iin olaanst bir aba sarfettiklerini fark edemedi. Karadullarn vazgeilmez garsonu Henry ge gelen konua sert bir Martini hazrladktan sonra yemeini servise hazr olduunu bildirdi. Drake sigarasn sndrdkten sonra tabanda havyar grnce iyice keyiflendi. Henry'nin tabaklara koyduu mezeleri byk bir zevkle izlerken, bir taraftan ona daha fazla koymas iin iaret ediyordu. Eilip Gonzalo'nun kulana fsldad. "Havyar alacak paray nereden buluyorsun, Mario?" Mario yantlad. "Manfred yaptm son portresi iin bana ok para dedi. Zaten bu sayede tantk. Ben de parasyla nasl keyifli bir yaam srebileceimi ona gstermek istedim." "nsanlarn hl yal boya resim yaptrdklarn duymak ok gzel." "Baz insanlar zevk sahibidir," dedi Gonzalo. Drake glmsedi. "Bunu Manny'nin duyaca bir sesle tekrar etmek ister misin?" "Hayr saol," dedi Gonzalo. "Ev sahibi olarak masada iyi bir ortam olmasn salamak zorundaym." Masada ok gzel bir ortam olumutu. Rubin iyice sessizlie brnm ve Manfred'e kitaplk sektrnde nelerin yanl yapldm ve birok deerli gen yazarn nasl srndn vurgulayabilecei en az on iki frsat pas geti. Rubin'in bu tavr yznden Karadullar biraz sessiz kalsa da hepsi olduka keyifliydi ve gelen her yeni yemekle keyifleri daha bir artyordu. Kaplumbaa orbas, frnda rdek, patates ve krmz lahanal soslar ve kzarm ekmek somasnda gelen inanlmaz derecede lezzetli pasta Gonzalo'nun bu yemek iin ne kadar hazrlk yaptn ok iyi anlatyordu. Gonzalo ortal neelendirmek ve Rubin'in damarna biraz daha basabilmek iin ka ile kadehine vurarak sze girdi. "Manny, aramzda kitaplardan en iyi anlayan sensin. Hatta bu konuda otorite olduunu dnerek Bay Manfred'i sktrma grevine balar msn ltfen?" Rubin homurdand ve her zamanki olumsuz tavrlar ile cevaplad. "yle olsun. Zaten kltr seviyelerinizin buna yetmeyeceini dnyorum. Manfred'e dnp sordu. "Bay Manfred, varlnzn amacn nasl aklyorsunuz?" Manfred bu soruya armam gibi grnd. "Eer varln aklamak iin hi sorun yaamayacak bir insan varsa o da ii kitap okumak olan insandr. Baylar, kitaplar insanln btn bilgeliini iinde barndrr. Dnyann btn filozoflarnn

dnceleri, muhteem yazarlarn heyecan ve nee ykl btn birikimleri kitaplar sayesinde paylalr. Kitaplarda espri, gzellik, zek, duygu, dnce, yani ksaca hayat vardr. Kitapsz bir hayatn anlam yoktur." Halsted mrldand. "Gnmzde sinema ve televizyon da var." Manfred onu duydu ve glmsedi. "Ben de televizyon seyrederim. Bazen sinemaya da giderim. Srf biraz nce yediimiz yemek gibi yemekleri beenmem arada srada sosisli sandvi yemeyeceim anlamn tamaz. Ama ikisini birbirine kartrmayalm. Televizyon ve sinema ne kadar harika grnrse grnsn, insann ruhunu doyurmaz. Cahillerin nee kayna olmak ve can baka bir ey yapmak istemeyenler iin geici bir katan baka bir ey salamaz." "Ne yazk ki para artk Hollywood'da," dedi Avalon hznl bir ses tonuyla. "Elbette," dedi Manfred. "Ama ne ifade eder ki? Bir hamburger dkknlar zinciri, drt yldzl restoranlardan ok daha fazla" para brakr. Ama bu bir hamburgerin pekin rdeinin yerini tuttuu anlamna gelmez." "Yine de," dedi Rubin. "Hazr konu paradan almken, size bir soru sormak isterim. Kendinizi sfrdan yetimi bir insan olarak gryor musunuz?" Manfred'in kalar atld. "Bu olduka eski bir deyim, yle deil mi?" "Evet yle," dedi Rubin. Nihayet keyfi yerine gelmi gibiydi. "Ben de siz gelmeden nce bunu iddia ediyordum. Benim fikrime gre gnmzde artk bir insann sfrdan balayp ok zengin olduunu iddia etmesi imknsz gibi bir ey. Ortada ok fazla devlet destei var." Manfred ses karmadan gld. "Savatan nce byle deildi. O zamanki devlet ahlki yn ar basan tarafsz bir hakemdi. Eer byk bir irket kk bir alan ile anlaamazsa, devletin grevi iki tarafnda btelerine uygun yardm almalarn salamakt. Bundan daha adil ne olabilir ki? Tabii her zaman zenginin kazanmas bir tesadf. Eer fakir adam bunu anlamak istemezse devlet orduyu arr ve bunu fakir adama nazik bir dille anlatmasn sylerdi. Ne gnlerdi onlar." "Sonuta kkken ok fakir bir aileden geliyordunuz yle deil mi?" "Hem de ok. Ailem 1907 ylnda, Almanya'dan Amerika'ya g ettiinde ben daha yandaymm. Babam bir terzinin yannda i bulmu ve haftada be dolar kazanmaya balam. O zamanlar ben tek ocuktum. Ama sonra pepee tane kardeim olunca ekonomik durumumuzun ne hale geldiini tahmin edersiniz. Babam bir sosyalisti ve fikirlerini aka ifade etmekten hi ekinmedi. Vatandala kabul edilince Eugene V. Debs iin oy kulland. Bu durum ifade zgrlnn sadece kendi fikirlerine ait olduunu dnen insanlar rahatsz etti ve onun iten atlmasn saladlar. "Annem yarm gn alarak babama yardmc olmaya alt. Dokuz yama bastktan sonra sabah okula gitmeden nce gazete datmaya ve okul knda eitli ilerde almaya baladm. Bir ekilde babam kendisine kk bir terzi dkkn aacak kadar paray bir araya getirdi ve ben de okuldan soma onun yannda almaya baladm. On alt yam bitirince artk okumak zorunda olmadm iin eitimimi yarda braktm ve tam gn almaya baladm. Sonuta lise mezunu bile deilim."

"Cahil bir insan gibi konumuyorsunuz," dedi Rubin. "Bu eitimi nasl tanmladnza bal. Eer kitap okuyarak rendiklerinizi eitimin bir paras sayyorsanz ben yal Bay Lineweaver sayesinde ok iyi bir eitim grdm." . "Bu Bay Lineweaver size bir sr kitap m verdi?" "Aslnda sadece bir tane. Ama kitaplara ilgi duymam salad. Sonuta neredeyse her eyimi ona borluyum. O olmadan u anda bulunduum konuma gelemezdim. O yzden belki sfrdan yetimi saylmam. Ama sonuta bana bir ey vermedi. Olay kendi bama zmem gerektii iin belki de hi yardm almadan tek bama bugnlere geldim. Drst olmak gerekirse bundan emin deilim." "Kafam kartrdnz, Bay Manfred," dedi Drake. "Tek banza zmeniz gereken ey neydi? Bilmece gibi bir ey mi?" "yle saylr." "Hayatnzn halka yansm olan bir blm m?" "O zamann gazetelerinde ufak bir haber olarak gemiti. Ama zerinden o kadar zaman geti ki oktan unutulup gitti. Bazen olayn ne kadar adil olduu kafama taklyor. Suiistimal etmi miydim? Bana bu ynde sulamalar yneltilmiti, ama sonuta ben kazandm." Rubin'in kafas karmt. "Korkarm sizden bu hikyeyi detay ile anlatmanz rica edeceim Bay Manfred. Syleyeceiniz her ey bu masada kalacaktr." Manfred, "Bay Gonzalo bana bundan sz etmiti ve ben de bunu kabul ettiim iin buradaym," dedi, ama gzleri bir an iin servis masasnn yannda her zamanki saygl tavrlar ile konuulanlar ilgiyle dinleyen Henry'ye takld. Trumbull bu bak karmad ve hemen atld. "Garsonumuz Henry de kulbmzn bir yesidir." "yleyse size ykm anlatacam," dedi Manfred. "Eer skc bulursanz ltfen suu bana atmayn." "Bir saniye," diye Gonzalo araya girdi. "Eer bir eit bilmece ya da bulmaca sz konusu ise bunu zm olmalsnz, deil mi?" "Oh, evet. Ortada havada kalm hibir soru yok." Sinek kovar gibi elini sallad. "Bilmece filan yok." "Bu durumda," dedi Gonzalo, "Bay Lineweaver hakkndaki bu hikyeyi anlatrken ltfen bilmecenin cevabn sylemeyin. Brakn biz tahmin etmeye alalm." Manfred kkrdad. "Asla tahmin edemezsiniz. Buna ihtimal vermiyorum." "ok iyi," dedi Rubin. "Ltfen hikyenizi anlatmaya balayn. Biz de elimizden geldiince sznz kesmemeye alacaz." Manfred anlatmaya balad. "Hikye savan bittii ylda balyor. Tabii Birinci Dnya Sava'ndan sz ediyorum. O zamanlar daha on be yama basmamtm.

Gnlerden Cumartesi olduu iin okul yoktu ama yine de sabahleyin gazete datmak zorundaydm. En son gazete braktm ev eski bir malikneydi. Her sabah gazeteyi kapnn yanndaki kk engele asardm ve haftada bir gn zili alnca bir uak kapy aar ve bana haftalk gazete paras ile eyrek dolar bahi verirdi. Genelde bahiler on sent olduu iin onlarn bu bonkrl ok houma giderdi. "Cumartesi tahsilat gn olduu iin zili aldm. Ve bu sefer ilk defa uak yerine yal Bay Lineweaver'in kendisi kapy at. Herhalde zili aldmda kapnn yanndan geiyor olmalyd. Yetmi yalarndayd ve ben onu baka bir uak sandm... Onu daha nce hi grmemitim. "1919'un Ocak aynda ok souk bir gnd... Ve ben... Olduka ince giyinmitim. zerimde sahip olduum tek paltom vard ve o da olduka inceydi. Yzm ve ellerim souktan mosmor olmutu ve ben tir tir titriyordum. Aslnda ben kendi durumuma zlyor filan deildim, nk birok souk k gn gazete datm ve durumu artk kanksamtm. Yapabileceim hibir ey yoktu." "Ancak Bay Lineweaver bu haline ok zlm olmalyd. 'eri gel evlat. Paran derken biraz snrsn.' dediinde ses tonu onun evin sahibi olduunu belli etmiti. Ve bu da beni korkuttu. . "Gazetelerin parasn dedikten sonra bana bahi olarak bir dolar verdi. Bir gn bir dolar bahi alacam krk yl dnsem aklma gelmezdi. Soma beni ktphanesine gtrd... Bu byk oda, yerden tavana kadar tka basa kitap doluydu. Drt duvar yetmedii iin bir ara kat yaplm ve oras da kitaplarla doldurulmutu. Hizmetkrna scak kakao getirmesini syledikten sonra bir saat kadar bana sorular sordu." "Btn sorularna nazike cevap vermeye altm. Ama sonunda ona ailemin beni merak etmeye balayacan sylemek zorunda kaldm. 1919'da her evde telefon olmad iin onlar arayp merak etmemelerini syleyemezdim." "Eve dndmde ailem bir dolarlk bahiten ok etkilendi. Babam onu hemen alp cebine att. Aslnda bu haince bir davran filan deildi. nk o zamanlar herkesin kazanc ayn kumbaraya atlyor ve o para da masraflarmz ancak karlyordu. Babamdan harlk filan aldm yoktu." "Bir hafta sonra kapy aldmda kapy tekrar Bay Lineweaver at. Geen haftaki kadar souk bir gn olmamasna ramen beni tekrar ieriye davet etti. Tekrar bir dolar bahi uzatnca babamn direktifleri dorultusunda ona bu parann ok fazla olduunu ve eyrek dolarn yeterli olacan syledim. Babam yaadklar sayesinde nedensiz bonkrle gvenmemeyi renmek zorunda kalmt. Bay Lineweaver gld ve daha kk paras olmad iin dolar almak zorunda olduumu syledi. "Herhalde kitaplara merakla baktm farketmi olmal ki bana hi kitabm olup olmadm sordu. Babamn birka tane kitab olduunu ama onlarn da Almanca olduklarn syledim. Okula gidip gitmediimi sordu. Ben tabii ki evet dedim ancak on alt yama basar basmaz brakmak zorunda kalacam da akladm. Halk ktphanesine hi gittin mi dedi. Ben de arada srada gittiimi ama sabahlan gazete datm, sonra okul ve sonra da terzi dkkn yznden pek sk gitme ansm olmadn belirttim."

'"Bu kitaplar incelemek ister misin?' diye sordu. Ve eliyle raflardaki kitaplar iaret etti." '"Onlar kirletirim, Bay Lineweaver' dedim. Ve ona gazete mrekkebi ile kapkara olmu ellerimi gsterdim." '"Bak ne diyeceim. Pazar gn okul yok, ve terzi de kapal. Gazete datmn bitirdikten sonra buraya gelir ve ellerini ykadktan sonra ktphanede istediin kadar kalp, istediin kitaplar okursun. Bu houna gider mi?' diye sordu." '"Oh elbette,' dedim." '"ok iyi,' dedi. syleyebilirsin.' 'yleyse ailene Pazar gnlerini burada geireceini

"Dediini yaptm ve on yl, her Pazar hasta olmadm srece evine gittim. Zamanla vakit bulduka Cumartesi, leden sonralar ve hatta baz hafta ii akamlar bile gitmeye baladm. "Arasndan seim yapabileceim ok zengin bir ktphanesi vard. En ok ngiliz basm kitaplar vard. Thackeray ve Trollope'u okudum ve Tristram Shandy zerine kafa yordum. Warren'in Ten Thousand a Year (Ylda On bin) kitab beni ok etkiledi. Gerici politika, mizahi dille kaleme alnmt. Kt kahraman Tittlebat Titmouse idi ve Oily Gammon isminde ok zeki bir haydut vard. O kitab okuduktan sonra 'Gammon'un argoda dolandrc anlamna geldii rendim. "Pope, Byron, Shelley, Keats, Tennyson, Coleridge okudum... Wordsworth ve Browning nedense pek houma gitmedi. Doal olarak bol bol Shakespeare vard. Bilimkurgu pek ilgimi ekmiyordu ama Darwin'in Trlerin Kkeni'ni okumaya alsam da bitirmem mmkn olmad. lgimi eken yeni bir kitap bulmutum. H.G. Wells'in Ksa Dnya Tarihi beni ok sarmt. Baz Amerikan yazarlarn da okudum. Mark Twain ve Hawthorne iyiydi ama Moby Dick'i bitiremedim. Biraz Walter Scott da okudum. Tabii bunlar yllar sren bir sre iinde okundu." Trumbull koltuuna iyice yerleti ve sze girdi. "Bay Manfred, Anladm kadaryla bu Lineweaver zengin bir adamm." "Durumu hi fena deildi. Evet." "Hi ocuu var myd?" "ki yetikin olu ve bir yetikin kz." "Ya torunu?" ", drt tane." "yleyse niin size evlatlk gibi davranyordu?" Manfred yant vermeden biraz dnd. "Bilmiyorum. Maliknede uaklar dnda hi kimse yoktu. Kars vefat etmiti, ocuklar ve torunlar ok nadir ziyaretine gelirdi. Herhalde ok yalnzd ve arada srada gen bir surat grp onunla sohbet etmek houna gidiyor olmalyd. Beni ok zeki buluyor ve kitaplara duyduum ilgiyi takdir ediyordu. Zaman zaman benimle oturur ve onlar

hakknda konuurdu. Bitirdiim kitaplar hakkndaki dncelerimi sorar ve okumam iin yeni kitaplar nerirdi." "Size hi para verdi mi?" diye sordu Trumbull. "Haftada bir dolar bahiten baka hi vermedi. Zamanla gazete datmay braktm, ama onun bundan haberi olmad. Her sabah gazetesini alr ve kapsna brakrdm." "Size ikramda bulunur muydu?" "Sadece scak kakao ikram ederdi. Yemek vaktine kadar kalmsam bir uak bana salaml sandvi ya da ona benzer bir ey getirirdi." "Size hi kitap verdi mi?" Manfred ban sallad. "Hayatta iken hi vermedi. Bir tane bile. Ne bir kitap hediye etti ne de dn verdi. Ktphanede okuduum srece her istediim kitab inceleyebiliyordum. Ktphaneye girmeden nce ellerimi ykamam ve aldm her kitab aldm yere geri koymam artyla ktphanede istediim kadar kalabiliyordum." "Bence Bay Lineweaver'in ocuklar sizden nefret etmi olmallar," dedi Avalon. "Sanrm ediyorlard," dedi Manfred. "Ama, adam hayatta iken onlar hi grmedim. Bir keresinde bana glerek 'Oullarmdan biri bana gzm drt amam yoksa senin baz kitaplar alabileceim syledi.' demiti. Aileme yaplan bu hakaret yznden ok fkelenmitim. Onlar byle bir evlat m yetitirecekti? Gld ve sam okadktan sonra, 'Ona sen neden sz ettiini bilmiyorsun dedim.' dedi." "Kitaplar deerli miydi?" diye sordu Rubin. "O zamanlar deerli olabilecekleri aklmn ucundan bile gemedi. Kitaplarn ka para ettii ve bazlarnn deerlerinden daha deerli olabilecei hakknda hibir fikrim yoktu. Geri bunu zamanla rendim. Onlarla gurur duyuyordu. Her bir tanesini kendi elleri ile aldn bana sylemiti. Ona, 'Baz kitaplarnz o kadar eski grnyor ki, onlar ok kkken alm olmalsnz.' dediimde, gld ve, 'Hayr, birounu ikinci el dkkanlarndan aldm. Onlar aldmda eskiydiler. Eer sahaflardan alveri edersen bazen ok deerli bir kitab neredeyse bedavaya elde edebilirsin. l eytan.' dedi. 'l eytan.' "Kendisinin o deerli kitaplar bulmak iin ne kadar akllca davrandn anlatmaya altn sanmtm. Tabii hangi kitaplarn deerli olduu hakknda hibir bilgim yoktu."' "Yllar getike iimde bir arzu belirdi. Bir kitap dkkn amak istiyordum. Etrafmn kitaplarla dolu olmasn istiyordum. Kendi ktphanemi kuracak kadar para kazanncaya kadar onlar alp satacaktm. Ancak kendi ktphanemi oluturduum zaman ruhumu doyuracak kadar okuyabilirdim." "Bir keresinde Bay Lineweaver'in sorusu zerine bunu ona atm. Ona terzilikte kazandm her kuruu biriktirip bir gn kitap dkkn satn alacam ya da bo bir dkkn alp, yava yava kitapla dolduracamdan sz ettim."

"Lineweaver ban sallad. 'Bu ok uzun zaman alr Bennie. Ne yazk ki ok bencil de olsalar benim dnmem gereken ocuklarm var. Yine de sana bir ekilde yardm etmeye alrm, ama bu yle bir yardm olur ki ocuklarm bu konuda hibir itirazda bulunamaz. Sakn unutma, ben de ok deerli bir kitap var." "Umarm iyi bir yere saklamsnzdr, Bay Lineweaver' dedim. '"Dnyann en gvenli yerine sakladm,' dedi. 'Chesterton'u hatrlyor musun? Bir akl tan en iyi nereye saklarsn?' "Glmsedim. The Father Brown ykleri o zamanlar ok yeniydi ve onlara baylyordum. 'Kumsalda.' dedim. 'Ve bir yaprak en iyi ormanda saklanr.' '"ok doru.' dedi, Bay Lineweaver. 'Benim kitabmda ktphanede gizli.' "Merakla etrafma baktm. 'Hangisi?' diye sorar sormaz sorduuma piman oldum. Belki onu gizlice almak isteyeceimi dnebilirdi. "Ban sallad. 'Sylemeyeceim. l eytan! l eytan.' Yine ne kadar kurnaz olduunu ifade etmeye altn sanmtm. "1929'un balarnda onunla tanmamn zerinden neredeyse on yl getiinde vefat etti. Ve, avukatlarndan mirasn okunaca gn hazr bulunmam gerektiine dair bir yaz aldm. Bu benim iin byk bir srpriz olmutu. Annem ise havalarda uuyordu. Bana ok byk bir servet kaldn dnyordu. Babam ise somurtup o parann adamn ailesine ait olduunu ne sryor ve paray kabul etmem halinde hrsz olacam sylyordu. Babam yle bir insand. "En iyi elbiselerimi giyip avukat brosuna gittiimde kendimi bir yabanc gibi hissettim. Daha nce hi grmemi olduum ocuklar ve torunlarla ayn oday paylayorduk ve bana olan baklar hi de sevgi ykl saylmazd. Sanrm onlar da ok para alacam dnmlerdi. "Ama miras okununca bouna endielendiklerini anladlar. Bana bir tane kitap brakmt... Ktphanesinden arzu ettiim herhangi bir kitab alabilecektim. Seim bana kalmt. O deerli kitab sememi istediini biliyordum. Ama onun hangisi olduundan hi sz etmemiti. "Bu talep bile ailenin houna gitmedi. On bin kitaptan bir taneciini bana verirler diye dnseniz bile anlalan vasiyette admn gemesi bile onlar ok rahatsz etmiti. Avukat bana vasiyet mahkeme tarafndan onaylanr onaylanmaz seim yapabileceimi syledi. "Ktphaneye gidip seim yapmadan nce kitaplar inceleyebilir miyim diye sordum. Avukat bunda bir saknca grmese de aile hemen kar kt ve vasiyette kitaplar inceleyebileceime dair hibir madde olmadn ne srd. '"Ktphanede vaktinde bol bol vakit harcadn.' dedi byk olan 'Seimini yap ve miras onaylannca onu al ve git.' "Bu yant avukat bile rahatsz ettii iin ktphaneyi mhrleyeceini ve vasiyet onaylanncaya kadar hi kimsenin ktphaneye girmesine izin vermeyeceini syledi. Bu durum biraz moralini dzeltti nk aile belki deerli kitabn hangisi olduunu biliyordu ve onu alp baka bir yere saklayabilirdi.

"Formaliteler uzun srd iin hemen bir seim yapmay kabul etmedim. Aile bu duruma kar ksa da avukat bu konuda benden yana tavr koydu. Hi durmadan dndm. Acaba merhum Bay Lineweaver bana ipucu bile saylabilecek en ufak bir imada bulunmu muydu? Tek aklma gelen ey ne kadar kurnaz olduunu ifade etmek iin kulland, 'l eytan' szc oldu. Bu deyimi sadece o deerli kitaptan sz ettiinde kullanmt. Acaba deyim kendisini deil de kitab m kastediyordu. "Yirmi drt yandaydm ve on yl ncesinin saf ve masum ocuu saylmazdm. Okuduum kitaplar sayesinde byk bir bilgi birikimine sahiptim ve seim yapma zaman geldiinde ktphaneye girmek zorunda bile kalmadm. stediim kitabn ismini verdim. Hangi rafn, hangi srasnda olabileceini tarif ettim. Sonuta deerini bilmeden de olsa o kitab nceden okumutum. "Avukat ahsen ktphaneye girip onu bana getirdi. Doru kitab semitim. Bir kitap uzman olarak onun niin bu kadar deerli olduunu artk biliyorum. Ama o ayr bir konu. yi bir insan olan avukatn yardmlaryla kitab elden geirdikten sonra ak arttrmaya sundum. Tam yetmi bin dolara alc buldu, ki bu para o zamanlar bir servet saylrd. Eer u anda o kitap sata sunulsa rahatlkla eyrek milyon dolar eder. Ama benim o zamanlar paraya ihtiyacm vard. "Aile bu duruma ok ierlese de yapabilecekleri hibir ey yoktu. Dava atlar ama benim ktphaneye girip kitaplar incelememe izin vermemi olduklar iin hkim beni hakl buldu. Her neyse mahkemeler bittikten sonra bir kitap maazas satn aldm. Byk buhran dnemini atlattktan sonra kitaplar ucuz bir elence yerine deerli bir bilgi kayna olarak grlmeye balannca bu gnlere gelebildim... Peki imdi ben sfrdan zengin olmu bir adam saylr mym?" Rubin dedi ki, "Bana sorarsanz bu ansla servet sahibi olma kategorisine girmiyor. ok kk bir ipucundan yola karak on bin kitap arasndan doru kitab semek zorundaydnz ve siz bunu baardnz. Zeknz ve bilgi birikiminizi kullandnza gre bence o paray hakettiniz. Merak ettiim' iin soruyorum, kitabn ad neydi?" "Hey," dedi Gonzalo, fkeli bir ses tonuyla. "Bay Gonzalo yant sylemememi rica etmiti. Bunu sizin tek banza bulmak isteyeceinizi sanmtm." Drake'in sigarasnn duman tavana doru ykseliyordu. Yumuak bir ses tonuyla sze girdi. "l eytan anahtarndan yola kararak on bin kitap arasndan seim yapacaz. Biz o ktphanede hi bulunmadk ve orada hangi kitabn olup olmadn bilmiyoruz. Bu pek adil bir durum saylmaz." "Bunu kabul syleyebilirin." ediyorum," dedi Manfred. "O yzden isterseniz yant

"Olmaz," diye atld Gonzalo. "Bu kadar abuk pes edemeyiz. Kitabn adnda eytan kelimesi olmal. rnein, 'eytan ve Daniel Webster' olabilir." "O Stephen Vincent Benet tarafndan yazlan bir yk kitab," dedi Manfred." 1937 ylnda yaynlanmt."

Halsted dedi ki, "eytann kuyruklu, boynuzlu ve toynakl grnts, aslnda Mitolojide doa tanrs olan Pan'dan gelmektedir. Acaba kitap Pan hakknda myd? Ya da isminde Pan szc m geiyordu?" "Aslnda aklma byle bir kitap gelmiyor," dedi Manfred. Avalon sze girdi. "Cad tanras Hecate hep l olarak anlr. E, ana ve hkmdar. Ayn zamanda ay tanras da olduu iin ilk eyrek, dolunay ve son eyrek olarak ayn halini temsil ediyordu. O yzden cad tanras olarak l eytan olarak grlebilir. Hecate Blgesinin Anlar doru kitap olamaz, nk ok ileri bir tarihte baslmt. Peki ama isminde Hecate olan daha eski bir kitap yok mu?" "Bildiim kadaryla yok," dedi Manfred. Masaya sessizlik kmt. Ve bunu Rubin bozdu. "Elimizde yeterince bilgi yok. Bence hikye zaten yeterince ilginti. Artk Bay Manfred bize zm de syleyebilir." Gonzalo atld. "Henry henz bu konuda bir fikir bildirmedi. Henry ... Senin bu konuda herhangi bir fikrin var m? Henry glmsedi. "Ufak bir varsaymm var." Manfred glmsedi. "Doru olduunu hi sanmyorum." "Olmayabilir. Yine de insanlar genelde eytan aracaklar korkusuyla ondan ismen sz etmez ve daha ok eitli lakaplar ya da benzetmeler kullanrlar. Sk sk erkeksi bir ismi dostane bir tavrla kullanarak eytan ima ettiklerini herkesin anlayaca bir dilde gndeme getirebilirler. rnein, 'Bizim Nick.' Bu konuya iyi bir rnek." Manfred koltuundan hafife doruldu. Henry buna aldrmad ve konumasn srdrd. "nsan bunu anmsaynca aklna ncelikle Nicholas Nickleby geliyor. Yani, iki kere bizim Nick. Yani, ifte eytan." "Ama bize l eytan gerekiyor Henry," dedi Gonzalo. "smi Richard olanlara yakn dostlar genelde 'Dickens' der. Ve bu ayn zamanda eytann takma isimlerinden biridir. Nicholas Nickleby'nin yazar da tabii bildiiniz gibi, Charles Dickens 'dir ve bu da nc eytan olarak l eytan oluturuyor. Haksz mym, Bay Manfred?" "Tamamen haklsn, Henry. Korkarm ben aslnda son elli be yldr dndm kadar zeki deilmiim. Sen zm ktphaneyi bile grmeden ok daha ksa srede buldun." "Hayr, Bay Manfred. Ben sizden ok daha avantajlydm. nk siz olaylar anlatrken zm de gsterdiniz." "Ne zaman?" diye somurttu Manfred. "En ufak bir ipucu bile vermemek iin elimden geldiince zenli davrandm." "Haklsnz, efendim. Yalnz ipucu vermemek iin o kadar ok yazardan sz etmenize ramen ondokuzuncu yzyln, belki de tm zamanlarn en byk

yazarlarndan biri olan kiiyi aznza bile almadnz. Siz ondan sz etmeyince Charles Dickens'in bu ykde nemli bir yer tutmu olabilecei fikrine kapldm ve o zaman l eytan'n gizemini zmek ok kolay oldu."

AIKLAMA
Bu ykde Isaac Asimov'dan, Emmanuel Rubin'in arkada olarak sz edildiini farketmi olmalsnz. Rubin zavall Asimov'u yerin dibine batrmak iin nne uzatlan bu pas hemen gole eviriyor. Bunu her on ykde bir yapyorum, nk kendimle alay etmek houma gidiyor. Ama tabii burada aslnda kendime deil, Rubin'e hakszlk ediyorum. Rubin'in gerek hayattaki karl olan, Lester del Rey benim elli yllk ok yakn bir arkadamdr. Kamuoyu nnde bol bol tartyor olsa da, (O yzden byle bir ey yapmaya karar verdiimde arac olarak Rubin'i kullandm.) Ancak aslnda gerektii zamanlarda birbirimize srtmzdaki gmlei bile verecek kadar yakn dostuz. Lester benim hayatta tandm en doru dzgn insanlardan biridir. Kesinlikle gvenilir ve drst bir insandr.... Geri ben bir eyi ok vurgularsam zt anlamn ima ettiim anlamna gelir. Yorum size kalm. Lester kendisi ile Rubin arasnda en ufak bir benzerlik olmadn iddia etmesine ramen sk sk hi tanmadm insanlar bana gelip, "Hey, yklerinde u Rubin denilen adam var ya, Lester del Rey'e ne kadar da benziyor." diyorlar. Bu yk ilk kez Ellery Queen'nin Gizemli Hikyeler Dergisinin Austos 1985 saysnda yaynlanmtr.

SUYUN STNDE GNBATIMI

Emmanuel Rubin'i kzdrmak iin fazla bir ey yapmanza gerek yoktu. En ufak bir olay bile onu fkeden kpkrmz eder ve gzleri kaln gzlklerinin arkasnda akmak akmak olurdu. fkeden kudurmu bir halde, Karadullarn aylk yemekli toplantsnn yapld yemek salonunda bara ara konuuyordu. "California'dan bir hayran mektubu aldm," dedi. "Ve, kitaplarmn ne kadar baarl olduu konusunda duymaya altm safsatalardan sonra..." "Safsata olduklar kesin," dedi Mario Gonzalo. Bir taraftan da o ayki konuun karakalem resmini izmekle meguld. Resim sanki iki katan ibaretti. Rubin asabi yapsna hi de uygun olmayan bir davran sergileyerek bu yorumu duymazdan geldi. "... Eer sahile gidersem ona uramam ve beni arlayacan sylyor." "Nezaketten sylediinden eminim," dedi Roger Halsted. Bir taraftan da Henry'nin her zamanki leziz aperatiflerinden biri olan sosisli brei midesine indiriyordu. "Hi kimse ayn anda hem nazik hem de aptal olamaz." dedi ve annda yeni bir kainat yasas yaratt. "Ona cevap yazp 'Ben zaten sahildeyim. Teekkrler.' dedim." "Aman Tanrm!" dedi Thomas Trumbull. Sanki lden gelmi gibi Henry'nin hazrlad viski ve soday dakika nce gelmi olmasna ramen bitirmi, ikincisini istiyordu. "O yzden mi fkelendin? Californiallar tek sahil eridinin kendi blgelerinde olduunu iddia etseler ne olur? Bu sadece bir konuma tarz." "Aslna bakarsanz Bat Kysndan olanlar, umarm bu ifademi mazur grrsnz. Tek sulu deiller. Dou kysndan gelen birisi bile California'da be dakika geirdikten sonra, 'Sahilde..." diye konumaya balar. Ayn ekilde hayat boyunca lkesine Birleik Devletler diyen Ohiolu bir ifti bile Avrupa'ya gidince be dakika soma Amerika'dan sz etmeye balar." Bu ayki yemein ev sahibi olan Geoffrey Avalon her zamanki gibi sorunun iki ynne de hitap eden bak as ile devreye girdi. "Blgecilik hi kimsenin tekelinde deildir. Bir hikyeye gre iki Bostonlu dilenci Ekim aynn balarnda kendilerini Los Angeles'te bulduklarnda scakln otuz sekiz derece olduunu hayretle grrler. Biri der ki, 'Aman Tanrm, buras ne kadar da scak Prudence," deyince dieri cevap verir. 'Ne bekliyordun Hepzibah? Denizden be bin kilometre uzaktayz.'" Avalon her zamanki sakin tavryla ikisinden bir yudum alp, Trumbull'a dnd. "Tom seni konuum ile tantrma frsatm olmad. Chester Dunhill. Chester, bu da

Tom Trumbull. Devletin hassas birimlerinden birinde grev yapyor. O konuda pek konumaz." Trumbull sze girdi. "Tantmza memnun oldum, Bay Dunhill. Eer masadaki konumalar sizi arttysa kusura bakmayn. Karadullarn ufak detaylar zerinde byk tartma yaratmalar artk bir gelenek olmutur." Dunhill uzun boylu bir adamd, salarna ak dm olmasna ramen dikkat ekecek kadar gr olan kalar simsiyaht. Pes bir ses tonuyla konutu. "Felaketlerden kurtulabiliriz. Asl bizi ldren ey detaylardr." Gonzalo bu szlere ard ve tam cevap vermek zereydi ki, Henry'nin szleri zerine vazgeti. "Baylar yemeiniz servise hazr." Rubin bezelye orbas ve dil baln sorun etmeden midesine indirirken, salatann biraz fazla yavan olduundan sz etti. Ancak tek tek brekler datlmaya balar balamaz artk dayanamad ve kprd. "Henry, bu hamur iinin altnda ne var olmakta?" diye sordu. Henry cevap verdi. "Korkarm Bay Avalon geleneksel ngiliz yemekleri istedi Bay Rubin. O yzden de biftek ve bbrekli brek hazrladm." "Bbrek mi? Bbrek mi?" Rubin fkeden patlayacak gibiydi. "Bu cierden de beter. Geoff, senin bu kadar zevksiz olduunu bilmiyordum." Avalon bu szlere biraz alnd. "Biftek ve bbrekli brek iyi yapldnda ok leziz bir yemek olur." "Kimler iin? Akbabalar iin mi?" "Bu masadaki herkes iin. Niin bir denemiyorsun, Manny?" "Bbreklerin tad ie benzer," diye homurdand Rubin. "Senin en sevdiin iki olan bira da yle, Manny. Ama onu hi sorun etmeden midene indiriyorsun," dedi Gonzalo. "Tam akna," dedi Trumbull. "Bu tip konumalar yemek masasna hi yakyor mu? Manny, eer tabana konulan yiyecekleri yemeyeceksen eminim Henry sana bir iki yumurta krabilir." Rubin yzn buruturdu ve, "Ben de sadece bifteklerini yerim," dedikten sonra yemein sonuna kadar hi konumadan ask bir suratla oturdu. Yemek bu sayede huzura kavuunca, tatllara geildiinde Gonzalo, Rubin'in tabandaki brei tamamen bitirdiini ve bbrekleri bile yemi olduunu vurgulamadan geemedi. Biraz sonra, Avalon ka ile su kadehine vurup sessizlii saladktan sonra konutu. "Baylar, yakn dostum ve eref konuumuz, Chester Dunhill'i sktrma grevini Mario'ya veriyorum. Kendisine oyunumuzun kurallarn akladm. O yzden her soruya drste yant vermesi gerektiini biliyor." "Bay Dunhill, varlnzn amacn nasl aklyorsunuz?"

Dunhill gzlerini krptrd. "Kamuoyu iin gemii canl tutmaya alyorum. Gemiten ders karmadmz srece gnmzn dzenine katkda bulunamayacamz dnlrse, dnyadaki yerimi hak ettiime inanyorum." "Peki gemii nasl canl tutuyorsunuz?" diye sordu Gonzalo. "Hakknda yaz adlandrabilirim." yazarak. Sanrm kendimi cahillerin tarihisi olarak

"Bu ekilde para kazanabiliyor musunuz?" diye sordu Gonzalo. Halsted bu tartmay ksa kesti. "Will Durant kazand ve Barbara Tuchman hl kazanyor." Dunhill mtevazi bir tavrla glmsemeye alt, ancak sahte olduu belli oluyordu. "Kendimi onlarn snfna sokmasam da, yine de ay sonunu getirebiliyorum." Avalon boazn temizledi. "Bir ey syleyebilir miyim? Arkadam Charles gereksiz yere mtevazi davranyor. Tarihsel aratrmalarnn yansra genler iin genelde Antik Yunan ya da Roma dneminde gemi tarihi romanlar yazyor." "Niin zellikle o dnemleri setiniz Bay Dunhill?" diye sordu Gonzalo. "ki dnemde de eit gte olan gler arasnda sregelen savalar yaand. lkinde Atina ile Isparta arasnda. Dierinde de Roma ile Kartaca arasnda yllar sren savalar oldu. ki sava hakknda bol belge var. Ve ikisinde de byk savalar, dramatik zaferler ve felaketler, kimisi ok zeki, kimisi ok aptal generaller ve politikaclar bulunuyordu. O yzden ksacas u anda iinde yaadmz dneme ok uyuyor. Vurgulamak istediim hatalar bu ekilde daha iyi, anlyor ve ders kartabiliyoruz. Ayrca kesin bir sonuca varmamz da mmkn olmuyor, nk birinde, Roma, Kartaca karsnda zafere ulanca hayran olduumuz medeniyet kazanrken, dierinde ayn trde bir medeniyet olan Atina, Isparta karsnda bozguna urad. Tabii Kartacal general Hannibal iin kalbimde her zaman farkl bir yer oldu. O, tarihte sava kaybetmesine ramen itibarndan hibir ey kaybetmeyen byk generalden biridir." "Napolyon bir dieri olmal. Peki ncs kim?" diye sordu Rubin. "Tabii ki Robert E. Lee," dedi Dunhill, arkasna yaslanarak. Rubin bu yanttan biraz rahatsz olsa da hemen kendini toplad. "sve kral Charles XII diyeceksiniz sanmtm. Ama bu yanl bir seim olurdu." "Haklsnz," dedi Dunhill. "ok yanl olurdu. Charles XII pek vizyon sahibi deildi." "Peki ya hi kaybetmemi olan komutanlara ne demeli?" diye sordu Drake. "Onlardan olduka ok miktarda var," dedi Dunhill. "Cengiz Han, Cromwell, Byk skender, Sezar, Marlborough Dk, vesaire, vesaire. Onlarn itibarlar, kazandklar savalar ve ordularnn kalitesi ile balantlyd. ok sava kaybetmelerine karn, sahip olduklar koullar altnda ok baarl olduklar

dnlen en az iki general aklma geliyor. Ayrca, George Washington ve Kuzey Vietnaml General Giap' saymadan geenleyiz." "Herhalde tarih kitap ve romanlarnzda insanlarn stesinden gelmeyi baard felaketleri dile getiriyorsunuz. Peki insan ldrebilen detaylar nelerdir?" dedi Gonzalo. Herkes dnp Gonzalo'ya baknca, Gonzalo kendini savunma ihtiyac hissetti. "Niin yle bakyorsunuz? Bay Dunhill insanlarn felaketleri atlatabildiim, asl detaylarn onlar ldrdn sylemiti." Dunhill'in kalar atld. "Syledim mi?" "Evet, sylediniz. Tom Trumbull'a.byle bir yorumda bulundunuz." Elindeki iki barda ile oynayan Trumbull'a dnd. "Tom, sana yle demedi mi?" Trumbull ba ile onaylad. "Dediniz Bay Dunhill." "yleyse hangi detaylar kastediyordunuz?" diye sordu Gonzalo. Avalon araya girdi. "Aslnda iyi bir komutann yaad her yenilgi kk bir detaya balanabilir. Tolstoy, Sava ve Bar kitabnda, generallerin savan sonucu hakknda en ufak bir kontrol olmadn ve sonucu kk detaylarn belirledii tezine dayanarak binlerce sayfa doldurmutu. "Yapma Geoff, konuunu kurtarmaya alyorsun. Bunu etik olarak yanl buluyorum. Bay Dunhill'in byk savalar kastederek bunu sylediini hi sanmyorum. Daha ahsi bir olaydan esinlenmi olmal, en azndan bana yle geldi. Ve o yzden steliyorum," dedi Gonzalo. Dunhill ban sallad. "Bu sadece bir yorumdu. Hepimiz arada srada yorum yaparz." "Yorumlar kendiliinden ortaya kmaz. O szleri sylerken bir eyler dnm olmalsnz." Dunhill tekrar ban sallad. Trumbull i ekip sze girdi. "Ben de siz o yorumda bulunurken iinizde kk bir frtna koparttn hissettim, Bay Dunhill. Geoff oyunumuzu size akladn belirtmiti. Her soruya itenlikle cevap vereceksiniz ve biz de karlnda bu masada dile getirilenleri baka hibir yerde tekrar etmeyeceiz. Eer o yorumu yaparken herhangi bir ahsi dnce olmadnz sylerseniz bizim bunu kabul etmemiz gerekecek. Ama bu doru deilse, ltfen sylemeyin." Avalon huzursuz bir ses tonuyla konutu. "Bu masada konuulanlarn sr olarak kalacan sana sylemitim, Chet." Dunhill bu duruma biraz bozulmu gibiydi. "Burada dnmek bile istemediim derin bir ahsi hayal krkln dile getirmemi istiyorsunuz. Ancak bu olayn sadece benim iin nemli olduunu ve bakalarnn buna glp geeceini belirtmeliyim. Olayda geen ok kk bir detay btn suu tamamen benim zerime ykyor. Beni asl ldren ey de bu. Eer bunu kadere, kainata, hkmete, ya da baka bir insana ykle-sem kendimi bu kadar..." Derin bir i ekti.

"Bize anlatabilir misiniz?" diye steledi Gonzalo. "Sizi uyaryorum," dedi Dunhill. "Hikye ok uzun ve benden baka kimsenin ilgi duyabilecei trden bir ey deil." "O bizim sorunumuz," dedi Gonzalo. "Pekl, yleyse gnah benden gitti... kinci Dnya Savanda donanmada kimyager olarak altm iin cephede savamadm. (En azndan savan youn olduu dnemde.) Grev yerim Philadelphia idi. O zamanlar fazla sosyal bir yaratk olmadm iin en byk elence kaynam halk ktphanesine gidip ilgimi eken her eyi okumakt. Ve, orada tandm ansiklopedilerden biri yirmi drt ciltlik, Tarihilerin Dnya Tarihi isminde 1902 ylnda baslm, ikinci basksn 1907'de yapm, Birinci Dnya Sava dnemini anlatan iki ek cilt ve bir de fihrist ekiyle toplam 27 ciltten oluan bir eserdi. Onu hi duydunuz mu?" Kimse yant vermeyince, Dunhill devam etti. "Buna hi armadm. ok az insan onunla karlaabilmitir. Onu okuduum krk yl nce bile son basks yllar ncesine dayanyordu. Ve imdi..." Bir an iin gemie daldktan sonra kendini toplayp hikyesine devam etti. "Ciltler, tarihilerin alntlarndan olumutu. Antik Yunan ve Roma tarihileri, on sekizinci, on dokuzuncu yzyl tarihilerinin eserleri, kronolojik sraya gre yer ald iin eitli dnemlere ait blmler mevcuttu. nc ve drdnc cilt, Yunan Medeniyeti, beinci ve altnc cilt Roma Medeniyetini anlatyordu. Doal olarak ayn dnemde yaanan medeniyetlerin tarihleri birbirleri ile ilintili olduu iin ayn olaylar birka blmde tekrarlansa da, her biri farkl bir ulustan, tarihilerin bak alarn yanstyordu. "Ansiklopedinin editr, Henry Smith Williams aradaki boluklar kendi yaptlaryla doldurmutu. ok liberal grl insancl bir kiiydi. Ve ne zaman ok houma gittiini dndm bir yaznn kime ait olduuna baksam yaznn ona ait olduunu gryordum. Eserin btn belirli bir sreklilik iersin diye zel olarak yayna hazrlanmt. Arada srada alta dlen bir dipnotu takip edip cildin sonuna baktnzda, hangi tarihinin eserlerinden faydalanldn renebiliyordunuz. "Ktphanede ansiklopediden iki takm vard ve ben de onlar cilt cilt alarak okumaya baladm. Beni o kadar sarmt ki her bo dakikam onu okumaya ayrmtm. Onlar yanmda laboratuvara gtrr ve yemek molasnda ya da yaptm deneylerde sonularn olumasn beklerken aar okurdum. O dneme ait anlarm sadece o ansiklopediyi ieriyor. "Ben hep tarihe ilgi duyan bir insan oldum, ama bu ansiklopedi bendeki ilgiyi bir tutkuya dntrd. Yirminci yzyldan nce yazld iin doal olarak ok demode olan ansiklopedide tarih neredeyse tamamen savalardan ve saray entrikalarndan olumutu. Yine de benim asl sevdiim konular bunlar olduu iin benim kitaplarm da o kadar demode saylabilir. Ekonomik ve toplumsal olaylar ok az irdelerim." Toplumsal ve ekonomik olaylar eserlerinizi daha deerli klabilirdi," dedi Rubin. "Ayn zamanda daha skc da olabilir." dedi, Dunhill. "Bu tip konulan tamamen pas gemiyorum, ancak kitaplarmn akademisyenlere deil, halka hitap ettiini hi

aklmdan karmyorum. Her neyse 1950'lerin sonlarnda o ansiklopediyi bitirmemin zerinden on yl kadar gemiti ve ben kimyay brakm btn zamanm tarihe ve tarihsel romanlara ayrmtm." Dunhill tekrar anlarna dalp gitti. Drake sigarasn sndrrken gld. "Eer sanat deeri olmayan bir hikye anlatyorsanz, ki bir yazarn byle bir ey yapmayacana inanyorum, tarihilerin tarihi bir yerde tekrar karmza kacak." Dunhill bayla onaylad. "ok haklsnz. Birka yl nce eimle birlikte yeni tanm olduum birisinin evine yemee gitmitik. Bizden baka , drt ift daha vard. Yemekten sonra eimi ok sinir eden eski alkanlmla ktphanesine getim ve ne kitaplar var diye bir baktm. "Ve orada btn bir raf Tarihilerin Tarihi tarafndan doldurulmutu. Yllardr bu ansiklopediyi ne aklma getirmi, ne de grmtm. Onu birden karmda grnce btn anlarm canland. O ciltleri modern tarihimizin en kt dneminde okumu olmamn anlar, aradan geen uzun yllar sayesinde daha bir tatl ve youn geldi. "Artk ben sava dneminin meteliksiz delikanls deildim. Durumum olduka iyi sayldndan tutkularm tatmin edecek harcamalara para ayrabiliyorum. O yzden hemen ev sahibine konuyu atm ve onu satn almak istediim syledim. O ansiklopediye benden baka deer verecek biri olacana ihtimal vermiyordum ve ona deerinin ok daha fazlasn demeye hazrdm. Ne yazk ki ev sahibi bilmediim bir nedenden tr bu teklifimi kabul etmedi ve kesin bir dille byle bir niyeti olmadn belirtti. "Sizi temin ederim ki eer u anda masada bir milyon dolar olsa ve ben onu alp gidecek durumda olsam bile tek dolarna yan gzle bakmam. Ancak, arkadamn bana satmad o ansiklopediyi almay bile dndm. Beni durduran tek ey eer yakalanrsam duyacam aalanma duygusu olmutu. Bu bask altnda ahlk anlaym bir anda kt ve kendimi bir daha o durumda bulmamak iin o arkadamla olan dostluumu sona erdirdim. "Civardaki btn sahaflar dolatm ve daha uzaktakilere telefonla ulaarak, ellerinde bu takmdan bulunup bulunmadn ve yoksa bile nereden elde edebileceimi soruturdum. Hatta New York Times kitap tantmlarna, Tarih kurtlarnn ilgisini ekebilecek olan btn dergi ve sreli yaynlara ilan verdim. Aradan geen sre uzadka ona daha fazla para demeye hazrdm... Ve bylece gnmze kadar geldik." "Umarm abalarnzn boa gittiini ve hikyenin burada noktalandn sylemeyeceksiniz," dedi Halsted. Dunhill kalarn att. "Keke hikyenin sonu yle bitseydi. Verdiim ilanlarda posta kutu numaram belirttim. Ve btn kitaplarda zaten ev adresim vard. Ama, hibir yant gelmedi. Hibir ey. Sfr. Koca bir hi. "Bir hafta nce yaymcmdan bana gelen bir mektup aldm. Haftada bir gn onlara urarm. Onlar da bana gnderilen mektuplar saklar ve ben uraynca verirler. O mektuplar hibir zaman nemli olmaz, ve genelde kitaplarmda yazm olduum bir

olaya atfta bulunan bir eletiriyi ierir. Ben de eletirilmekten hi holanmadm iin o tr mektuplar her zaman canm skar. "Yaymcmdan kp caddede yrrken mektubu elimde tutuyordum. Gayri ihtiyari olarak zarfn zerine gz attmda, dolmakalemle ve el yazsyla yazlm olduunu grdm. Bu bana gre kt bir iaretti. Yal bir adamn yazdm eserdeki bir yanl belirteceini ve yazlarm yazarken daha iyi aratrma yapmam konusunda beni uyaracan dndm. O sinirle mektubu ap iindeki dosya kadn kardm ve tam o srada her iyi vatanda gibi elimdeki zarf yanndan gemekte olduum p tenekesine attm. Sonra kardan karya gemek zorunda olduum iin mektubu cebime attm ve btn dikkatimi yanmdan hzla geip giden arabalara vermek zorunda kaldm. "Mektup ancak banliy trenine bindiim zaman aklma geldi. karp onu okurken iimi bir heyecan kaplad. ... te mektup burada. Size okuyaym." Dunhill cebinden kard mektubu at ve sanki ezberden okuyormu gibi kada bile bakmadan okudu. Sayn Bay Dunhill, Ben kitaplarnzn hayranym ve dergideki ilannz okuyunca size vermekten byk bir haz alacam bir takm Tarihilerin Dnya Tarihi Ansiklopedisine sahip olduumu size bildirmek istedim. Babam onu ben ocukken edinmiti. Ve ben de onu yllarca okuyup keyfini kardm. Hl ok iyi durumda. Ve eer bana mtevazi bir bedel ve postalama giderlerini derseniz size onu taahhtl postalayabilirim. O ansiklopediyi satmak aklma bile gelmezdi. Ama, artk ok yalandm ve kzmn yanna tanmak zorunda kalacam iin byle bir ansiklopediyi koyacak yerim olmayacak. Eim vefat etti ve ben de artk yalnz bama yaayamyorum. Sert geen klar beni ok zorluyor. O yzden byke bir ehir yerine artk kk bir kasabada yaamak zorunda kalacam ve kydaki apartman dairemden sk sk izlediim gnbatmn bir sre soma artk gremeyeceim. Gne suya batarken bana hep ts sesi kyormu gibi gelir. Yine de eer bu kitaplar birisine vermem gerekiyorsa sizden bakasna vermeyi aklma bile getirmem. Umarm ondan benim aldm kadar keyif alrsnz. Yantnz bekliyorum. Sayglarmla. Ludovic Broadbottom. "Tebrik ederim, Bay Dunhill. Ansiklopediniz geliyor mu, yoksa ufak detaylar burada m devreye girecek?" dedi Rubin. Dunhill ac ac glmsedi. "Ne yazk ki ufak detaylar devreye giriyor. Aln u mektuba bakn ve nereye yazmam gerektiini bana syleyin."

Rubin mektubu ald ve batan sona hzla gezdirdikten sonra bo olan arka yzn bile inceledi. "zerine adres yazlmam-" "Evet yok," dedi Dunhill. "Cevap bekleyen insanlar mektuplarna kendi adreslerini yazmay unutacak kadar aptal olabilirler mi?" Avalon sze girdi. "Dn adresini mektupta belirtmeyen insanlar onu genelde zarfn dier yzne yazarlar. ... Oh. "Zarfn pe atldn anmsamt. "Haklsnz," dedi Dunhill. "Kahrolas zarf pe atmtm. te ufak detaylar. Adamn biri okuyup anlad bir" ilana yant vermek iin orada belirtilen posta kutusuna yazmak yerine yaymcnn adresini tercih ediyor. Bylece hem birka gnlk gecikmeye neden olurken ayn zamanda mektubun nemini hemen kavramama engel oluyor. "Sonra normalde hi yapmayacam bir ey yapyor ve mektubu sokak ortasnda ayor, zarfn da hi incelemeden pe atyorum. Eer hangi ehirden postalanm olduuna bakm olsaydm, telefon rehberinden onu bulma ansna sahip olacaktm. Bir ehirde birden fazla Ludovic Broadbottom isminde insan olabileceini hi sanmyorum. Ve btn bunlar yetmezmi gibi adresini mektubun iinde de belirtmemi. Btn bu detaylar neye maloluyor? Tarihilerin Tarihini bana satmay kabul eden biri var, ama ben uzanp onu alamyorum." "Bu durum ok mu kt, Bay Dunhill? Yazdnz kitaplar iin belki baka referanslar bulabilirsiniz," dedi Gonzalo. Dunhill bir anda kendini kaybetti. "Baka kitaplar m? Bende dier btn kitaplar mevcut. Evimde iki koca oda tka basa tarihi referans malzemesi ile dolu. Buna New York Halk Ktphanesi ve Colombia niversitesi'nin kaynaklarn da dahil edebilirsiniz. Anlamyor musunuz, ben Tarihilerin Talihini kendim iin istiyorum. Benim iin ok byk bir manevi deer tayor. Onu buldum, ama bir trl sahip olamyorum." Kendisi de ekeri elinden alm bir ocuk gibi szlandnn faikna varnca sustu ve arkasna yaslanp derin bir i ek-, tikten sonra tekrar konutu. "zr dilerim baylar. Kendimi bir kader kurban gibi gstermek istemezdim." "Neden olmasn?" dedi Avalon. "Hepimiz bunu zaman zaman yaparz. imdi beni dinleyin. Genelde dndmzden ok daha fazlasn grrz. Zarfa baktnzda mektubun size yazldn ve yaznn yal bir elden ktn farketmisiniz " "Evet," dedi Dunhill bezgince. "Bir detay daha. El yazs bende mektubun nemsiz olduu kansn uyandrmt. Eer adresimi zarfa daktilo etmi olsayd, o zaman herhalde bu kadar zensiz davranmazdm." "Evet," dedi Avalon. "Varmak istediim nokta siz zarfa baktnzda dikkat etmemi olsanz da gnderici adresini yine de grm olmalsnz. Eer konsantre olursanz zarfta ne yazdna dair bir eyler hatrlayabilirsiniz." "e yaramad," dedi Dunhull umutsuzca. "Gnlerdir bunu yapmama ramen hibir ey anmsayamadm."

Trumbull sze girdi. "Niin mektupta yazlanlardan yola kmaya almyoruz? Deniz kysnda byk bir ehirde yayor ve okyanusta gnbatmn izliyor. Yani, Bat Ky eridinde ya da Manny'nin hayrannn deyimiyle, 'Sahilde' yayor olmal. Biz New York'ta suyun zerinde gnein douunu izleyebiliyoruz ama batn izleyemeyiz. Bu bir balang saylmaz m? " Dunhill tekrar kendini toplam gibiydi. Sessizce konutu. "Beyler ben kimyagerlik yaptm ve bir tarihiyim. Mantk yrtme konularnda olduka baarl saylrm. Ltfen mektubunda sert klara artk dayanamadn ve o yzden tanacan ifade etmi olduunu atlamayn. Ne. Los Angeles ne de San Francisco'da klarn sert getiini syleyemeyiz. Bat sahillerindeki hibir ehir sert bir k yaamyor." "Seattle'a ok yamur yaar. Bir ara orada kalmtm ve herkesi canndan bezdirdiini syleyebilirim," dedi Gonzalo. "Bu durumda yamurdan sz ederdi. Herkes sert k denince souk ve kar yan anlar. O yzden de Bat Ky eridi ve Hawaii gndemden kalkyor, ama..." "Bir saniye," dedi Rubin. "Amerika'dan gnderildiini nereden biliyoruz? Mektup ngilizce yazlm olabilir ancak belki de Kanada'dan, skoya'dan hatta Avustralya'dan bile postalanm olabilir. Sonuta gnmzde hemen hemen her lkede ngilizce okuyup yazabilen kltrl insanlar var." Dunhill kzard. "ey, zarf hakknda dikkat ettiim bir ey vard. zerindeki pul Amerikan puluydu. ok samimi bir arkadamn pul koleksiyonu olduu iin ben de her zaman yabanc pullara dikkat ederim. Eer zarftaki pul yabanc bir lkeye ait olsayd, hi dnmeden pullu ksmn koparp czdanma yerletirdikten sonra zarfn geri kalan ksmn pe atardm. Hatta yabanc bir damga bile insann dikkatini ekecek bir ayrntdr. ... Dediim gibi bu durumdan tr California, Oregon, Washington ve Hawaii eyaletlerini bertaraf edebiliriz. Bir tek Alaska kalyor." "Alaska benim aklma bile gelmezdi," diye mrldand Gonzalo. "Benim gelirdi." dedi Drake ve glmsedi. "Orada domuum." "Her neyse," dedi Dunhill. "Alaskallar iin bile Alaska'da byk saylabilecek tek yerleim yeri Anchorage'dir. O ehir sahilde ama ak denize bakmyor. nnde bir ky var ve koyun dier yakas Anchorage'nin batsnda kalyor. Ancak belki bir ihtimal gnein denize bat grlebilir diye iimi ansa brakmadm ve Anchorage telefon ve posta mdrln aradm. O ehirde Ludovic Broadbottom adnda yaayan kimse yokmu. Aslnda srf bir ihtimal diye Juneau ve Sitka'y da aradm. Bu kasabalarn ikisinde de nfus on binin altnda olmasna ramen, bir ihtimal deyip aradm ama bir ey kmad." Halsted biraz dndkten sonra dedi ki, "Eer yarmadann batsnda bulunan ehirleri de sayacaksak, Dou Ky eridindekilere ne demeli? Okyanus douda olmasna karn ehrin batsnda deniz bulunamaz m?

"Biliyorum," dedi Dunhill. "Florida'nn uzun bir Bat Ky eridi var. Ve, Tampa'da ya da Key West'de yaayan birisi gne Meksika Krfezi'nde batarken gn batmm izleyebilir. Peki ama sert klar ne zaman yaanacak? "Chesapeake Krfezi'nin dou sahilini oluturan bir yarmada var. O yarmadann bati sahilinde yer alan en byk ehir on bir, on iki bin nfuslu Cambridge'dir. Krfez olduka geni olduu iin gne sanki denizden batyormu gibi grnebilir. O yzden ben de kasabay aradm, ama orada da kaytl deil. "Ayrca dou ky eridinde sert klar ancak Philadelphia'nn kuzeyinde yaanr. zellikle de New England'da. Ancak Kuzeydou sahilindeki btn ehirler okyanusa doudan ya da gneyden bakyor. Hatta Cape Cod'un en ucundaki Provincetown bile bat yerine gneye bakyor. Falmouth batya bakyor, ama oras da ok kk. O yrede hibir byk saylacak kasaba batya bakmyor." Gonzalo kendi kendine mrldanr gibi konutu. "Manhattan'dan gnein Hudson Nehrine batt grlebilir." "Hayr, bu doru deil," dedi Drake. "New Jersey zerinden batyor." Halsted alnn ovuturdu. "Mektubu yazan kii ynleri kartrm olabilir mi? Bir sre nce Amerika'nn Birlemi Milletler daimi temsilcisi misafirperverliklerinden honut olmayan lkelerin isterlerse ayrlabileceini sylerken, 'Bu lkeler gnbatmna doru yelken aarken arkalarndan seve seve el sallarz' demiti. Ancak New York'tan yelken aan birisinin gnbatmna doru nasl gidebileceini aklamad." Dunhill homurdand. "O olay hatrlyorum. Adam bir deyimi aptalca kulland hepsi bu. Ayrca biz burada bir hkmet yetkilisinden deil ortalama bir zekya sahip olan sradan bir Amerikan vatandandan sz ediyoruz." "Ayrca, bir insan dou ile baty kartrabilir ama gnbatm ile gndoumunu kartrmas dnlemez. Hayr, bizim batsnda deniz bulunan ve klar sert geen byke bir ehir bulmamz gerekiyor. tiraf etmeliyim ki benim aklma bu koullara sahip bir yer gelmiyor," dedi Avalon. "Peki anakarada olmayan Amerikan adalarna ne demeli?" dedi Gonzalo. "Porto Riko ve Guam'da Amerikan pullar kullanlr yle deil mi?" Dunhill cevaplad. "Evet kullanrlar ama onlarn hepsi tropik adalardr... Beyler ben bir haftadr bu konuda kafa patlatyorum ve hibir sonuca ulaamadm iin artk pes etmek zereyim." "Btn bu olay bir aka olabilir mi?" diye sordu Halsted. "Belki de Ludovic Broadbottom diye birisi yoktur. Size aka yapmak isteyen bir dostunuz bilinli olarak bir adres belirtmemi ve sizi yanl ynlendirecek ipular brakm olabilir. Belki de attnz zarfta da adres yoktu," dedi Halsted. Dunhill ban, sallad. "Niin birisi byle bir ey yapsn ki? Ben zararsz bir talebi olan zararsz bir insanm. Bana byle bir aka yapmann amac ne olabilir?" "aka yapmaya karar vermi olan bir insan kurbann seerken ama filan dnmez," dedi Avalon.

"akalaryla nl bir tandnz var m?" diye sordu Halsted. "Bildiim kadaryla yok," dedi Dunhill. "Arkadalarm seerken olduka seici davranrm." "Belki Henry'nin bir fikri vardr," dedi Gonzalo. Dnp arkasna baknca kimseyi gremedi. "Henry nerede? Daha bir dakika nce, servis masasnn yannda bizi dinliyordu." Sesini ykseltti. "Henry!!" Henry salonun kapsnda belirdi ve her zamanki sakin ve saygl tavrlaryla konutu. "Buradaym, efendim. Kk bir aratrma yapmam gerekti de... Bay Dunhill, Bay Ludovic Broadbottom u anda telefonda, sizinle konumak iin sabrszlkla bekliyor." Dunhill'in gzleri falta gibi ald ve kekeledi. "B-B-Bay Ludovic mi?.. C-CCiddi misin?" "Elbette," dedi Henry ve glmsedi. "Onu bekletmeseniz iyi olur. Ayrca iyi bir teklif vermenizi neririm. Gelecek hafta tanaca iin pazarlk yapma ansnz olmayabilir." Dunhill bir ruh gibi yerinden kalkp kapya doru yneldi. Henry ona telefonun yerini gsterip salona geri dndnde, Karadullar Henry'yi birka dakika sessizce szd. Sessizlii Rubin bozdu. "Pekl, Henry. Nasl bir sihirbazlk yaptn?" "Sihir filan yok beyler. Aslnda Bay Rubin'in ky eritlerindeki blgecilii tartmaya am olmas ok iime yarad... Amerikallar genelde kendi sahil eritlerinin dnda bir ky yokmu gibi davranr ve dierlerini nemsemezler." "Bana sorarsanz Pasifik, Atlantik ve Meksika Krfezi kylarnda oturan Amerikallar, aslnda olduka uzun olan drdnc ky eridini her zaman gzard ediyorlar." "Drdnc ky eridi mi?" diye sordu Avalon. Rubin alnna bir tokat att. "Elbette." "Evet, Bay Rubin," dedi Henry. "Bir de gller blgesindeki sahiller var. Biz onlar genelde sahil olarak grmeyiz ama zaten Bay Broadbottom da sahil yerine ky kelimesini kullanm ve herkes arada srada 'gl kysnda' tatil yapmay sever. Ve byk gllerden birisinin kysnda yaayan insanlar kendilerini deniz kysnda yayormu gibi hissederler. O gller olduka byktr beyler." "Ancak btn byke ehirler gllerin batsnda, kuzeyinde ya da gneyinde kalyor. Hatta Kanada ehirleri bile. Superior gl Duluth'un dousunda kalyor. Milwaukee ve Chicago ise Michigan glnn batsnda iken Gary ise gneyinde. Detroit'in dousunda kalan ve blgenin en kk gl olan St. Claire'de bile gnein sudan doduundan hi kukum yok. Erie gl Toledo'nun dousunda ve Cleveland ile Erie'nin kuzeyinde kalyor. Ontario gl de Hamilton'un dousunda, Toronto'nun gney ve dousunda, Rochester'in de kuzeyinde yer alyor. "Byk gllerden birini batsna alan tek byke ehir New York Eyaletindeki Buffalo. ehrin bats Erie glne bakyor ve konumu gzel bir evden gnein gle batt rahatlkla grlebilir... Ayrca Buffalo'nun klar da ok nl olduu iin ilk

nce orasn denedim ve Bay Broadbottom'un telefon numarasn elde edince hemen ona ulaabildim. O da sabrszlkla Bay Dunhill'den haber bekliyormu. Ansiklopedisini bir an nce satmak iin..." Tam bu noktada, Dunhill yznde glckler am bir ekilde salona girdi. "Her ey tamam. Be yz dolar art postalama giderleri zerinde anlatk. Birka gn iinde elimde olacak." Avalon'un dehet dolu baklar arasnda czdann cebinden kard." Henry, sana da yzde on Broadbottom'u bulma komisyonu vermek istiyorum. Bu ii nasl becerdin?" Henry sakin bir tavrla elini kaldrp kabul edemeyeceini belirtti. "Bay Dunhill," dedi kararl bir ses tonuyla. "Karadullarn bir yesi olarak, kulp faaliyetlerim iin ayr bir cret kabul etmem sz konusu olamaz." Dunhill bir an iin kararsz kaldktan soma czdann tekrar cebine soktu. "Peki ama nasl buldunuz?" "Byk gllerin deniz gibi grndn dnmek yeterli oldu. Tartmaya demez; nemli olan istediiniz ansiklopediye sonunda kavumanz."

AIKLAMA
Dunhill'in Tarihilerin Dnya Tarihine olan tutkusunu farketmi olmalsnz. Aslnda onu tutkuyla arayan bendim. Onu ben genliimde halk ktphanesinden cilt cilt alarak okumu, ve uzun bir sre sonra bir dostumun ktphanesinde ayn esere rastlamtm. Ve o ansiklopediyi almay dnen de aslnda bendim. Hayatmda almay dndm tek ey o olmutu. Ancak benim hikyem mutlu sonla bitti. Yasal yoldan alabileceim bir takm arasam da bulamadm. Fakat arkadam ansiklopediden bir takm daha edinmeyi baarm ve onu bana hediye etti. Onu ikna etmek iin uzun sre dil dktkten sonra, abalarnn karlnda ona kk bir cret deyebildim. Ansiklopedi hl bende ve ona gzm gibi bakyorum. Ancak vicdanm rahatlatmak iin bir itirafta bulunmak zorundaym. Arkadamn takmnn bir cildi eksikti. Bana hediye ettii takm ise tamd. Bir sre eksik olan cildi ona hediye etmeyi dndysem de bir trl elim varmad ve bunu yapmadm. Bu yaptm ok bencilce bir davrant yle deil mi? Bu hikye ilk kez Ocak 1986'da Ellery Queen'in Gizemli Hikyeler Dergisinde kmtr.

ADAM NEREDE?

Roger Halsted, Karadullarn geleneksel aylk yemeine ard konuunu tantnca salonu bir sessizlik kaplad. Halsted bunu umursamad ve odadaki yeleri tek tek tantrmaya balad. "Dediim gibi, bu bey W.Bradford Hume dostlarm.. Brad, seni Emmanuel Rubin ile tantraym. Kendisi bir yazardr; Mario Gonzalo birazdan portreni izmeye balar; James Drake, baca gibi sigara ise de aslnda emekli bir kimyager; Geofrey Avalon, bir patent avukat. Geri ne i yaptn hl anlayabilmi deilim. Ve Thomas Trumbull, devletin hassas birimlerinden bir tanesinde grev yapyor... Ve bu da, garsonumuz Henry. Kendisi de bir yedir, sana ikini getirmi bile." Hume herkesi tek tek bayla selamlayp glmsedikten soma martinisini ald. "Teekkr ederim, Henry" Bu arada Karadullar ilk oku atlatmt. Rubin, kaln gzlklerinin ardndan soran gzlerle bakyordu. "Konuumuzun yatrm danman olduunu mu sylyorsun?" "Evet, kendisi benim yatrm danman," dedi Halsted. "Yoksa maana zam m yaptlar? Drt katna m kardlar?" "Ortaokulda matematik hocal yapyorum diye ay sonunu zar zor getirdiimi dnme Manny," dedi Halsted. "ok kdemliyim, zel sigortam var ve maam da fena saylmaz. Tamam zengin saylmam, ama fakir de deilim. Ayrca, Alice de alyor ve benden, daha ok kazanyor. Annemde, huzur iinde yatsn, vefat ettiinde bana birka kuru brakt... Sonuta, Brad o birka kuruumu deerlendiriyor, hem de ok iyi." "Hume, bu iltifat karsnda glmsedi. "Sakn kendime yeni mteriler aradm dnmeyin, baylar. Anladm kadaryla bu tamamen sosyal bir toplantym." "Kesinlikle," diye homurdand Trumbull. Avalon, boazn temizledi. "Bu gibi belirsiz dnemlerde yatrm danman olmak ok stresli bir ey olmal Bay Hume." "Haklsnz, Bay Avalon, ama belirsizlik hibir zaman ortadan kalkmaz. Ve bu durum yatrm danmanlarnn iini zorlatrr, nk herkes onlarn gelecei grmesini bekler... Yakn gelecei kesin olarak bildiklerini sanrlar." "Hangi hisselerin kp, hangilerinin ineceini tahmin etmek gibi mi?" diye mrldand Gonzalo. Bir taraftan da, Hume'un karakalem resmini izmeye balamt bile. izdii gr siyah salarn altna imanca surat oturtmak zereydi. "Evet, o kesin," dedi Hume. "Ama hepsi o kadar deil. Vergi mevzuatndaki deiikliklerin, uzun vadeli yatrmlarn getirilerini nasl etkileyeceini de tahmin etmek zorundayz."

"Halsted, elini Hume'un omuzuna att. "Bu konulara imdilik girmesen de olur Brad. Nasl olsa yemekten sonra seni sktracaklar. O zamana kadar biraz geve ve rahatla." "Bence sakncas yok," dedi Hume. "Bu akam mende ne var? Yoksa bunu sormamam m gerekiyor?" "Niin sormayacaksn ki?" dedi Halsted. "Henry yemekte ne var?" Henry 'nin altm yalarndaki aln bir para krt. "Bu akam alabalk zgaras sunacam, Bay Halsted. Ve bence efimizin zel tarifi olan stakoz sosunu ok deiik bulacaksnz." "Bizi kobay olarak m kullanyor?" diye sordu Drake. "Piman olacanz sanmyorum, Dr. Drake. Ancak nce Portekiz balk orbasnn tadna bakacaksnz. Belki o sizin iin biraz fazla baharatl olabilir." "Bu beni rahatsz etmez," dedi Avalon. Gr kalarn attnda yznde eytani bir grnm oluuyordu. Sonuta, Henry hakl kt ve orbadan, romlu ikolatal pastaya kadar yemekte takdir belirten nidalar ykseldi. Hatta Rubin'in "Son zamanlarda moda olan ftrizm" hakkndaki yorumlar bile midye dolmasnn rekabeti altnda silindi gitti. "Tek yapmanz gereken, yarm yzyl nceki arlatanlarn gnmz hakknda getirdikleri kehanetlere bir gz atmak," dedi Rubin. "Milyonlarca kehanetlerinin gereklemediini ve gnmzde yaananlarn hemen hemen hibirini gremedikleri ortada." Hume bu konudaki tartmay ilgiyle izlemesine ramen herhangi bir yorumda bulunmad. Gonzalo gzlerinde muzr bir ifadeyle, Rubin'e yem att. "Yakn dostun Asimov da bir Ftrist, yle deil mi? "O mu?" dedi Rubin, sanki salar bile diken diken olmutu. "Bilimkurgu dedii romanlarla gelecei tarif ediyor. Ama, tek doru bildii eyler, herkesin rahatlkla talimin edebilecei trden. Ayrca o benim dostum filanda deil. Arada srada takldnda, yazd hikyelere yardm ediyorum, hepsi bu." Halsted keyifle karnn okadktan soma kayla su bardana vurdu. "Baylar, Brad'in yedii mkemmel yemein bedelini deme zaman geldi. Manny, mademki ftrizm hakknda bu kadar ters dnyorsun, sktrma grevini sen stlenebilirsin. Ama ltfen eref konuumuza kar asgari de olsa bir sayg gster." Rubin homurdand. "Grg dersine ihtiya duyarsam sana haber veririm, Roger... Bay Hume, varlnzn amacn nasl aklyorsunuz?" "Eer aklc yatrmlarla insanlar zengin etmek dememi bekliyorsanz yanlrsnz. Ben aslnda varlm konumac kimliimle aklyorum." "yle mi? yleyse bu konuda kendinizi baarl bulduunuzu syleyebiliriz."

"Evet yle. On be yldr bu ii yapyorum ve cretim bir saatlik konuma karl, yedi bin be yz dolara kadar ykseldi. Sanrm bu yeteneimin bir gstergesi olabilir." Rubin bu szler karsnda saldracak bir nokta bulamad. "yleyse niin baka iler yapma ihtiyac duyuyorsunuz?" Hume omuz silkti. "Seyahat etmek pek houma gitmiyor, o yzden creti ne olursa olsun, canm istemedii zaman bir teklifi geri evirebilecek konumda olmak istiyorum. Bunu da ancak dzenli bir gelire arkam yaslarsam baarabilirim. O yzden de bir ajansa bal deilim. zerinizde bask yaratyor, stne stlk bir de yzde otuz alyorlar." "Eer bir ajansa bal deilseniz, sizi toplantlara nasl davet ediyorlar?" diye sordu Rubin. "O sektrde belirli bir n kazandm. Eer iyi bir konumacysanz sizi dnyann br ucunda olsanz bile bulabilirler." "Hangi konuda konuuyorsunuz?" "Sizin burun kvrdnz ftrizm hakknda, Bay Rubin. Sizin bu konudaki yorumlarnza ramen bugnlerde herkes gelecein neler getirecei ile ilgili. Eitimin gelecei, robotlar, uluslararas ilikiler ya da uzay aratrmalarnn gelecei. Konu ne olursa olsun herkes gelecei ile ilgileniyor." "Btn bu konular hakknda konuuyor musunuz?" "Evet." "Kendinize ka tane konuma hazrladnz?" "Hi hazrlamadm. Eer konumalarm hazrlamak zorunda kalsaydm, asl iimi ihmal etmem gerekirdi, ve ben bunu yapamam. rticalen konutuum iin herhangi bir n hazrlk yapmama gerek kalmyor. Bana bir konu verin, kalkp o konu hakknda bir saat konuaym... Ama cretimi demeniz gerekir." Halsted araya girdi. "Onun konumalarn dinledim. Gerekten iyidir." "Konumac kariyerinizde banzdan hi komik olaylar geti mi, Bay Hume?" diye sordu Gonzalo. "Komik mi?" Hume arkasna yasland ve iyice gevedi. "Baz sahneye davet edili ekillerimi hi unutamam. Bunlara bakalar glse de, ben hi komik bulmamtm. Bir keresinde organizatrler cretime itiraz edip dier konumaclardan drt kat daha fazla olduunu yazp indirim rica ettiler. Ben de cevap olarak, bir mektup yazdm ve, "Demek ki ben dierlerinden en az drt kat daha iyiyim." dedim. Beni profesyonel mhendisler birlii toplantsnda krsye arrlarken, sunucu yazdklar mektuptan ve aldklar yanttan sz etti. Bir anda izleyiciler burnu byk bir salak tarafndan drt kere kazklandktan hissine kapldlar. Krsye yrrken ierdeki ortamn buz kestiini hissedebiliyordum ve zamanmn yarsn onlar kazanmaya ayrdm. "Bir baka konumada kadn sunucu beni ok sradan takdim etti. Ki, bu genelde byle olur. Hafif bir alk geldi. Ben de kalkp insanlar daha rahat etkilemek iin

alklar dinmeden konumama balamak istedim. Ancak beni takdim eden kadn... Umarm cehennemde ona iyi bir yer ayrmlardr... Ge gelenlere salonun yanlarnda bo koltuklar olduunu ve isterlerse oraya geebileceklerini sylemeye balad. Ve, ancak alklar bittikten soma mikrofonu bana devretti. Karmda tamamen sessiz bir grup oluunca, onlar bir trl istediim gibi canlandramadm. "Sonra bir keresinde de komik bir adam vard. Beni tantmak iin tam on be dakika konutu. Tamtamna on be dakika. Adam gerekten komikti. sterse rahatlkla komedyen olabilirdi. Be para bile almadan izleyicileri kahkahadan krp geiriyordu. Ondan sonra sahneye kacaktm ve izleyicilerin beni ok daha az komik ve pahal bulacandan emindim. Tam paray iade edip ayrlmay dnrken tantmcm szn bitirdi. 'Ama sakn sylediklerim yznden, Bay Hume'un hereyi yapabileceini dnmeyin. rnein, Rigoletto Operasndaki dk roln hi sylemediini biliyorum.' dedi ve kahkahalar arasnda yerine oturdu. "Tabii bana altn deerinde bir frsat sunduunun farknda deildi. Ayaa kalktm, krsye kp alklarn tamamen dinmesini bekledikten sonra herkes nefesini tutmu ne diyeceimi beklerken en iyi tenor sesimle, 'Bella figilla deli' amore,' diye dkn aryasn sylemeye baladm ve izleyiciler bir anda kahkahaya bouldular. Onlar avucumun iine almtm. "Kalp krizi geirmeden on iki saat nce bir konuma yapmtm ve sonra bir tane de on iki saat getikten sonra yaptm. Neyse ki arada geirdiim arlarn kalp krizi olduundan haberim yoktu. kinci konumam bir kardiyolog grubuna hitaben yaplyordu ve hibiri..." Gonzalo sze girdi. "Bir dakika ltfen. Bir dakika." Hume sustu ve akn bir ifadeyle dnp ona bakt. "Anlamadm?" "Hazrlk yapmadan bir saat irticalen konuabildiinize inanyorum, fakat sanrm sorumu doru ifade edemedim." "Konuma yaparken hi komik deneyimim oldu mu diye sormutunuz, deil mi?" "Evet, ama komik derken glnecek eyleri deil, garip ya da aklanmas zor eyleri kastediyordum." Hume burnunu sildi. "Ne demek istediinizi biraz daha aar msnz, Bay Gonzalo?" "Bir bilmece ya da zemediiniz gizemli bir olayla karlatnz m demek istemitim." Avalon eliyle masaya vurdu. "Mario, bence seni yelikten ihra etmeliyiz." "Nedenmi?" diye sordu Gonzalo. "Ne soracamza dair herhangi bir kstlama yok sanyordum." fkeden kpkrmz olmutu. "Tanr akna, sorulacak.sorularn da bir kalitesi olmas gerekir." "Bilmeceye benzer bir durum yaadnz m diye sormann neresi yanl? Ben bilmeceleri ok severim. Eer yaamamsa 'hayr, yaamadm' der ve bu konu

kapanr." Kalarn atm bir ekilde Hume'a dnd ve zerine basa basa tekrar sordu: "Bay Hume, bu paral konumalarnz srasnda aklanmas zor, gizemli bir olayla karlatnz m?" Ceketinin kollarn syrd ve dirseklerini masaya koyup ellerini kavuturarak sabrszlkla sorusunun yantn beklemeye balad. Hume'un yzndeki glmseme yayld. "Evet, aslna bakarsanz bamdan byle bir olay geti. Tabii bu olay yllar nce oldu ama gerek bir muammayd. Adamn nerede olduuna dair en ufak bir fikrimiz bile yoktu... Hikyesini dinlemek ister misiniz?" Gonzalo koltuuna yasland. "Ben isterim ama nce bunu oylamaya sunmay neriyorum. Bu hikyeyi dinlemek istemeyen kimse var m?" Kimseden t kmaynca Avalon konumak zorunda, kald. "Tamam, Mario, dinleyelim." Gonzalo bayla onaylayarak, balayabilirsiniz, Bay Hume." Hume'a dnd. "yleyse anlatmaya

Hume glmsedi. "Seve seve anlatrm ancak ikide bir szm kesecek misiniz, yoksa hikyeyi rahata anlatabilecek miyim?" Avalon yant verdi, "stediiniz kadar rahat konuabileceinizden eminim, Bay Hume. Ev sahibi olan Roger bu konuda tam yetkili olacak ve eer o 'konu' derse biz konuacak ve 'konuma' derse sonsuza kadar susacaz... Tamam m Roger?" "Tamam," dedi Halsted. "yleyse, ansm deneyip balyorum," dedi Hume. "Birka yl nce Seattle'a bir konuma iin davet edilmitim. Tabii bu uaa binmem gerektii anlamna geliyordu ve ben uaklardan pek holanmam. zellikle de Ocak ay gibi hava koullarnn her an deiebilecei bir zamanda. Bu yetmezmi gibi nerdikleri cret de, altmdan ok daha dkt. Ben de btn bu bahaneleri kullanp kesin bir dille reddettim. "Kabul etmemem ok iyi olmutu, nk gitmem gereken gn lkenin kuzeybatsna inanlmaz bir sis kt. Uam belki Seattle'a inebilirdi ama sonra bir hafta boyunca Seattle havaalanndan hibir uak kalkamad. Yani gitmi olsaydm bir hafta boyunca orada mahsur kalm olacaktm tabii bu durum patronumun da hi houna gitmeyecekti. altm firma konuma yapmama ses karmyor, nk sonuta ayda bir ya da bilemediniz iki kere bu yzden izin almak zorunda kalyorum ve gelecekle ilgili bir uzman altrmak firmam iin olumlu bir imaj yaratyor. Yine de bir hafta uzak kalmam onlarn hogrsn biraz zorlard. "Geri bunlarn konumuzla bir ilgisi yok. Asl nemli olan ey, hattn dier ucundaki kiinin hayr cevabn kabul etmeme-siydi. Gelien teknolojinin btn avantajlarn kullanarak bana New York'tan hi ayrlmadan yirmi dakikalk bir rportaj kameraya ekebileceklerini ve bunu Seattle'daki toplantda yaynlamak istediklerini sylediler. "cret hl olduka dk saylsa da srarlar karsnda kendimi kabul etmeye mecbur hissettim. Ayrca seyahat etmeme de gerek kalmyordu. Rportaj ehrin

merkezinde evimden yryerek gidebileceim kadar yakn bir yerde yaplacakt. Aralk aynda yollar kardan kapanmad srece gidip gelmemde bir saknca olmayacakt. Her neyse ben de kabul ettim. "Beni davet eden kiinin adn unuttuum iin ona Smith diyeceim. nk sonuta adnn bir nemi yok. Bay Smith ses tonumdaki cokusuzluu sezmi olmal ki, her eyin benim iin zel olarak dzenleneceini syleyerek beni rahatlatmaya alt. Saat dokuzu yirmi gee gelip beni taksiyle alacan ve sabah dokuz otuzda ekim yerinde olacamz belirtti. Kameraman sabah saat dokuzdan hemen sonra ekim yerine gelecek ve ben gelinceye kadar gerekli teknik hazrlklar tamamlayacakt. "Bu nokta, benim iin nemliydi. Daha nce otel odasnda rportaj yapma gibi televizyon deneyimlerim olduu iin bunun insan lgna evirecek bir ayrnt olduunu ok iyi biliyordum. Televizyon krk yldr kullanlyor olsa da, kameramanlar hl ekim yaptklar kiinin iyi aydnlanmasn salayacak bir sistem bulmay baaramamtr. "Ayrca hepsi kendilerini sanat olarak gryor ve sanatlarn yapt ilerden asla tatmin olmama gibi yazlmam bir yasalar var. Her bir dzeltme baka bir yerde glge brakr. Saatlerce uratktan sonra yine de tatmin olmasalar bile idare edebilecek bir konuma gelirler. Sonra siz oturunca gzlk taktnz ilk kez farkeder ve gzlnzden k yansd iin her eye en batan balamak zorunda kalrlar. "Kameramann hazr olacandan emin misiniz? Oraya gider gitmez ekime balayabilecek miyiz?" diye sordum. "Kesinlikle," dedi ve konu kapand. "ekim gn gelince Smith tam vaktinde geldi ve taksiyle ekim yerine gittik. On dakika iinde oraya varmtk. Yukar karken Smith bana dnd "kameraman yukarda hazr olmal." "Kameramanlarn hibir zaman hibir ey iin vaktinde hazr olmad inancna sahip olmama ramen karamsarlm gstermek istemedim ve, "ok iyi" dedim. "ekim Smith'in askerlik arkada olan bir adamn byk ortak olduu bir hukuk firmasnn toplant salonunda yaplacakt. Sabah saat tam dokuz otuzda firmann kapsndan ieri girdik. Smith'in askerlik arkadann adn anmsamadm iin ona da, Jones diyelim. "Smith glmseyerek resepsiyondaki grevliye yanat. "Merhaba. Ben Smith ve bu da Bay Hume. Buraya televizyon ekimi iin gelmitik. Herhalde kameraman gelmi ve n hazrlklara balamtr." "Resepsiyon grevlisi ban bile kaldrmadan konutu. "Ben kameraman filan grmedim efendim." "Ne? Grmediniz mi?" "Hayr efendim." Smith'in kalar atld ama hl olumlu dnmeye alt. "Olamaz. Yukarda bizi bekliyordur."

Ama beklemiyordu. Toplant odas bir Shakespeare sahnesi kadar plakt. "Adam nerede?" diye sordum. "Bilmiyorum," dedi Smith. Smith'in arkada Jones'da bize katld ve benim elimi sktktan sonra Smith'e dnd. "Kameraman nerede?" Smith tekrar, "Bilmiyorum" dedi. "Brosunu arasanz iyi olur," dedim. "Brosu Indianapolice'te," dedi Smith. Bu yant hi houma gitmemiti. "New York'ta hi kameraman kalmad m? Niin ndianapolis'ten getirtiyorsunuz ki?" "Her zaman altmz firmann grevlisi," dedi Smith. Jones kedeki telefonu iaret etti. "Aada yanmayan herhangi bir tua bas. Sonra sekize basp farkl bir evir tonu duyduktan sonra nce bire bas ve alan kodu ile numaray evir." Smith telefon ederken sabrla bekledim. Bu duruma kendim bile inanamamtm. Genelde beklemek zorunda kalmak beni ileden karan bir ey olsa da u anda her ey olabildiince ters giderken ben olaanst sakindim. Herkes benim ne kadar tatl bir insan olduumu syler. Ancak eer birisi sz verilen saatte randevu yerine gelmezse hemen kalarm atlr. Be dakika getikten sonra ise burnumdan solumaya balarm. Ama u anda vakit hzla akp gidiyordu ve rportaj bitirmeyi planladmz sreyi tamamlamtk. Kameraman hl ortada yoktu ve ben de sakin sakin oturuyordum. Ortada gizemli bir durum vard ve bu da ilgimi ekmiti. Smith telefonu kapatp bize dnd. "Dn yola km, mdr bana kameramann doru adresi aldn ve onun mutlaka gelmi olmas gerektiini syledi. Ayrca kameramann en gvenilir elemanlar olduunu, dnyann her yerinde almasna karn hibir randevusunu karmadn belirtti." "Bu randevusunu kard. Eer dn yola kt ise geceyi nerede geirdi?" diye sordum. "Otelde kalacakt," dedi Smith. "Peki oraya varm m?" diye sordum. Tekrar telefon edildi ve Smith otelle konutuktan sonra, "Dn akam kayt yaptrm," dedi. "yleyse taksiye bindi ve taksi ofr de onun ehrin yabancs olduunu anlayp tamamen ilgisiz bir yere gtrd. Baz taksi ofrleri bu tip eyler yapyor," dedi Jones. Smith bu olasl da reddetti. "New York Hilton Oteli'nde kalyor. Oras buraya ok yakn deil mi?" "New York Hilton mu?" diye sordu Jones. "Evet, ok yakn. Caddenin br yakasnda. Tek yapmas gereken elli drdnc caddeyi gemek."

"Evet. Yani taksiyle gelmeyi dnmez deil mi?" "Hi sanmyorum. Otel altnc cadde 1335 numara ve biz de altnc cadde 1345 numaradayz. Dnyann en salak insan bile iki admlk yol iin New York'ta taksi evirmek iin mcadele vermez. zellikle de btn dnyay dolam, gvenilir bir kameraman." Karamsarlm yava yava su stne kmaya balamt. "Anlalan gvenilir kameramanmz byk ehire gelince ufak bir kaamak yapmak istemi ve ekici gen bir bayanla birlikte olduu iin de sabah uyanamam olmal." Smith ban sallad. "Mdr adamn krk sekiz yanda olduunu syledi. O taraklarda bezi olacan sanmyorum." "Sonuta adam bir rahip deil," dedim. "Ayrca ben ondan daha yal olsam bile byle bir eyi rahatlkla yapabilirim. Yani yapmyorum ama istersem yapabilirim." "Ama sabah erkenden bir randevunuz varsa yapmazdnz. Sonuta adam profesyonel." "Bu durumda adamn dn gece kalp krizi geirip geirmediini dnmek zorundayz. Belki de u anda otel odasnda can ekiiyor. Hatta lm bile olabilir." Smith ve Jones birbirlerine baktlar. kisi de ok huzursuz olmutu. "Sence polise haber vermemiz gerekir mi?" diye sordu Smith. "nce odasn kontrol ettirsek daha iyi olur," dedi Jones. Bu sefer Jones telefon etti. Birka dakika konutuktan sonra ahizeyi yerine koydu. mzde sessiz bir endie iersinde beklemeye baladk. Sessizlii Smith bozdu. "Belki de sabah binaya geldi ama ieri giremedi. Bina gvenliinin sk olduunu tahmin ediyorum. O da u anda kapnn nnde bekliyor olabilir." "Evet gvenliimiz ok skdr, ama otele onun iin bir giri kart braklmt," dedi Jones. "Hibir sorun yaamadan ieri girmi olmas, gerekirdi." "Belki de otelden ona kart vermeyi unuttular. Ve o yzden de binaya giremedi," dedim, o her zamanki karamsar tavrmla. "Aa telefon edip resepsiyon ile bir konuaym." Ancak telefon ald ve Jones ahizeyi kaldrp biraz konutuktan sonra bize dnd. "Otelden aradlar. Gvenlik odasna girip bakm. antalar orada ancak ne kendisi ne de kameralar oradaym. Anlalan sabah kameralarn alp km." "Peki yleyse nerede?" diye sordum. Tabii soruma yant alamadm. Jones biraz dnd ve, "Herhalde banyoya da bakmlardr," dedi. "Gvenliin byle bir eyi atlayacana ihtimal vermiyorum," dedi Smith. Artk biz geleli neredeyse bir saat olmutu ve kapnn nnde dolaan bir kameraman olmad haberini de almtk. Elinde kamerayla dolaan birisi hemen ilgi

ekeceinden onu grmemi olmalar imknszd. Ayrca aadaki gvenlik eleman, kartl ya da kartsz herhangi bir kameramann gelmediini de belirtti. "Girite imza atm m diye bakmlar m?" diye sordum. Jones ban sallad. "Eer giri kart varsa imza atmasna gerek kalmazd. Karta bakp hemen ieri alrlard." "Asansrden yanl katta inmi olmasn? Belki de baka bir katta bizi bekliyordur," dedi Smith. Jones saatine bakt. "Tam bir buuk saat nce gelmi olmas gerekiyordu. Bir insan yanl katta bir buuk saat dolanabilir mi? Ayrca her katta bir gvenlik elemanmz var. Hi kimse katlarda izinsiz dolaamaz. Hem zaten kameraman da bo bo dolaacana birisine sorard. Sonuta adresi biliyordu. Bu durumda ekimin hangi katta yaplacan da biliyor olmas gerekir." Oda tekrar sessizlie brnd. Ve hepimiz saatlerimize baktk. Sonunda Jones bizden izin isteyip dar kt ve iki dakika sonra geri geldi. "Biraz nce Josie ile konutum...." "O kim?" diye sordum. "Resepsiyon grevlimiz. Hibir kameramann gelmediine dair yemin ediyor. stne stlk, Smith ve sizin dnzda firmada grevli olmayan hi kimse de gelmemi." "Yani, hi masasndan ayrlmam m?" diye sordu Smith. "Ayrlmadn sylyor." "Yani, iki dakikalna makyajn tazelemek iin bile mi ayrlmam?" "Ayrlmadn sylyor. Sabah ie baladktan sonra haberi olmadan hi kimsenin binaya giri yapmadn zerine basa basa vurgulad." "Szne gvenebilir miyiz?" diye sordum. Jones'un kalar atld. "Elbette. Be yldr firmamzda alyor ve eer kimse ieri girmedi diyorsa girmemitir." "Peki yleyse nerede? Herhalde kardan karya geerken kaybolmu olamaz," dedi Smith. "Kardan karya geerken kaza geirmi olma olasln gzard ediyoruz," dedim. "Yani ona bir araba arpm olabilir mi?" diye sordu Smith. "Olmayacak bir ey deil," dedim. "Ciddi bir kaza olmas gerekir," dedi Jones. "Aksi halde ya bizi ya da bal bulunduu broyu arard. Kendisi hareket edemeyecek durumda olsa bile doktorlardan telefon etmelerini isterdi." "Eer bilinci yerinde ise. Eer yayorsa," dedim.

"Eer hemen yanbamzda bu kadar ciddi bir kaza olmu olsayd kapdakilerin bundan haberi olurdu," dedi Jones. "Kimse onlara byle bir ey sormad," dedim. Jones birka saniye kararsz kaldktan sonra kapya telefon etti. Yant almas uzun srmedi. "Kapdakilerin hibiri darda yle bir kaza olduunu grmemi." "Polisi arayalm. Byle bir kaza varsa kaytlarna gemitir," dedi Smith. Jones biraz isteksizce polisi arad. Bu grme biraz daha uzun srse de sonu deimedi. "Polis kaytlarna gre bu sabah elli drdnc cadde ve altnc cadde ve herhangi bir kaza rapor edilmemiti." "Peki yleyse nerede?" diye sordu Smith. Ayaa kalktm. "Beyler, kameramann nerede olduunu bilmiyorum ama daha fazla bekleyemem. Daha nceden vermi olduum baka randevularm var. ok zgnm, ama artk gitmek zorundaym. Yine de adamn basma ne geldiini ok merak ediyorum. Eer renirseniz ltfen bana telefon edin. Ben de uygun olan baka bir zamanda tekrar gelip ekime katlrm." Ve gittim... Bir saat kadar sonra Smith beni arad ve durumu aklad. Bir hafta sonra yan yerde ekimi yaptk. te gizemli olaynz bu.. Karadullar konuklarn soran gzlerle szyordu. Sonunda Halsted hepsi adna konutu. "Bu gerekten oldu mu Brad? Yoksa bizimle biraz eleniyor musun?" "Hayr, hayr," dedi Hume. "Her kelimesi doru. Bu konuda yemin bile edebilirim. Her ey kelimesi kelimesine anlattm gibi oldu." "yleyse kameramana ne olduunu sylesene." Hume ban sallayarak glmsedi. "Siz bir gizemli olay istediniz ben de anlattm. imdi olay zme sras sizde. Gerekli btn bilgileri verdim. Ayrca iki ipucu da vereceim. Hi kimse yalan sylemiyordu, ortada dzmece bir durum yoktu. Ve sonra, herhangi bir zc durumda sz konusu deildi. Kameramann ba dertte deildi. Peki ama yleyse neredeydi?" "Yoksa geici bir hafza kaybna urayp yanl adrese mi gitmi?" diye sordu Gonzalo. "Hayr. Herhangi bir fiziksel ya da psikolojik rahatszlk sz konusu deilmi," dedi Hume. "imdi bakn," dedi Avalon. "Adamn otelde, hatta New York'ta olup olmadndan bile emin deiliz. O sabah onu kimse grmemi. Ona gnderilen giri kart resepsiyona braklm olmal. O odada kimin kaldn bilemeyiz ki." "Kameramann adn kullanarak giri yapan birisiydi." "smini bilen herhangi biri bunu yapm olabilir," dedi Avalon. "Kameramann otelde bir rezervasyon yaptrdn birisi rendi. Bir ekilde kameraman yanl ynlendirdikten sonra onun adn kullanarak bedavadan ok lks bir otelde bir gece geirdi. Gvenlik sabah adamn bagajn grm. Ancak ne kamera ne de bir teknik

malzemeye rastlamlar. Belki de adammz o srada kahvalt yapyordu. Hem odada zaten en batan beri hi kamera yoktu." "Niin birisi byle bir ey yapsn ki?" diye sordu Hume. "Bilmiyorum. Yzlerce neden bulabilirim, ama hibirini ispatlama imknm yok," dedi Avalon. Trumbull sze girdi. "Bir kaan sahte bir isme ve gece kalabilecei gvenli bir yere ihtiyac olmu olabilir... bir casus." Drake alayc bir ses tonuyla sze girdi. "Hayr hayr, bir bombac adamn bomba yerletirmek iin bir odaya ihtiyac vard." "Beyler," dedi Hume ve salarn eliyle arkaya doru tarad. "Siz hayal kuruyorsunuz. Aslna bakarsanz, adamn eyalarn odaya karan komiyi aramak bizim aklmza gelmemiti, ancak eer gelmi olsayd komi bize adamn eyalar arasnda kamera ve ekim ekipman olduunu sylerdi. Asl adamn otele giri yaptna kesinlikle eminiz." "yleyse adamn kendisi i peindeydi," dedi Rubin. "Ziyaret etmesi gereken biri, herhangi bir para sorunu, ya da byk ehirde halletmesi gereken baka bir ii daha vard. Kameralarn otelin lobisine indirdikten sonra, belki de bir taksi evirip oraya gitti. Belki de yarm saatte dnmeyi ve sizlerin de birka dakikalk bir gecikmeyi sorun etmeyeceinizi dnmt. Ama New York trafiini hesaba katmad iin iki saatte ancak dnebildi. Ya da ufak bir tartma yznden gecikti." "Byle bir ey yapacan sanmyorum. Gvenilir bir eleman iin ahsi ilerin ikinci planda olmas gerekir," dedi Hume. Masaya derin bir sessizlik kt ve herkes atk kalarla bir zm yolu bulmak iin kafa patlatyordu. Ancak birisinin keyifli grnm Hume'un gznden kamad. "Sadece Henry glmsyor... Henry, niin glmsyorsun?" "zr dilerim, efendim. Amacm saygszlk etmek deildi. Ama bir kt durum sz konusu olmadm belirttiiniz iin bana ortada bir yanl anlalma olmas gerekirmi gibi geldi. Ve bunu ok komik bulduum iinde iin iin glyordum." dedi, Henry. "Yoksa bir zm buldun mu Henry?" diye sordu, Avalon. "Eer yleyse bize de anlat." "Bu konu zerinde biraz daha dnmek istemez misiniz?" Herkes ayn anda buna kar kt. Henry dedi ki, "Bay Hume kameramann dnyann her bir kesinde alm akl selim gvenilir biri olduunu zerine basa basa vurgulad. Durum byle olunca daha nce hi sorun yaratmadn dnebiliriz. Odada l bulunmadna ve polis kaytlarnda bir kaza rapor edilmediine gre adamn sabah vakitlice kalkp caddeyi geip binaya girdikten sonra ald talimata gre ekipmann kurup doru yerde beklediini varsayabiliriz."

"Hayr," dedi Avalon. "Resepsiyon grevlisi onu grmediine yemin ediyor. Bay Hume da bize kimsenin yalan sylemediini belirtmiti. Bu durumda ... Bay Hume, ltfen byle bir soru sorduum iin alnmayn, ancak zme ulamak iin bunu sormak zorundaym. Resepsiyon grevlisinin yalan sylemediini belirtirken siz yalan sylemiyordunuz, deil mi?" "Yalan sylemedim," dedi Hume. "Bu durumda varsaymn yanl Henry." "Olmayabilir, Bay Avalon," dedi Henry. "Bay Hume sabah saat dokuz buukta gelecekti ve kameramanda saat dokuz gibi orada olup n hazrlklar yapacakt, yle deil mi, Bay Hume?" "Evet yle." "Resepsiyon grevlisi alma saati balangc olan, saat dokuzdan ok daha nce gelmi olamaz. Ancak kameramanmz ok gvenilir ve iinin ehli bir profesyonel olduu iin her ihtimale kar saat sekiz buukta gelmi olabilir. Bu resepsiyon grevlisinin onu niin grmemi olduunu da aklayabilir. Ayrca sabah saat dokuzda yeni vardiya ie balad iin o saatte ii devralanlarn kameraman grmemi olmas da ok normal." "O zaman kapnn kilitli olmas gerekirdi," dedi Avalon. "Adam da grevliler gelinceye kadar beklemek zorunda kalrd." "Hi sanmyorum. Anladm kadaryla oras byk bir hukuk firmas imi. Bu durumda bir sr avukat alyordun En azndan biri sabah ie erken gelmi olmal. Kapy anca kameraman ona giri kartn gsterir, avukat da onu ieri aldktan sonra kendi iinin bana geer ve belki de sonra bir dava yznden adliyeye giderdi." "Peki kameramana daha sonra ne oldu? Yoksa bir delikten ieri dp ortadan kayboldu mu? Adam neredeydi? Kimse onu grmemi," dedi Avalon. "Bay Hume size bir soru daha sorabilir miyim?" dedi Henry. "Elbette, Henry." "Orann byk bir hukuk firmas olduunu dnrsek, birden fazla toplant odas olabileceini varsayabilir miyiz?" "Hume bam geriye atp keyifli bir kahkaha patlatt." ki tane. ki toplant odas varm, Henry." "Ben de yle dnmtm," dedi Henry. "Onu ieri alan avukat yanl toplant odasn gstermi olmal. Kameraman bir tanesinde hazrlklarn yapp sizi beklerken, siz de bir dierinde onu bekliyor olmalydnz." "Bu mmkn deil," dedi Avalon. "Kameraman odadan dar kp niin kimse gelmedi diye soruturmaz m?" "Aslnda soruturmu," dedi Hume. Hl telefondan Jones'u aram Jones'un sekreteri olmadn sylemi... Sonuta o da bizimle kameraman bekliyordu. Kameraman sekretere kkr kkr glyordu. "Odadaki telefonu ap Jones'un odasnda birlikte dier toplant odasnda ekim iin birilerini beklediini

anlatnca, sekreter Jones gelir gelmez kendisine haber vereceini syler. Ancak Jones ben binadan ayrldktan sonra odasna dner... Nasl zdn, Henry?" "Her zamanki gibi," dedi Henry. "Siz, toplant odasndaki dier iki bey ve karadullar btn imknsz ihtimalleri bir bir ortaya dkp onlar bertaraf edince, geride kalan tek mantkl zm belirtmek de bana kald."

AIKLAMA
Yazdm btn Karadul hikyeleri arasnda beynimi en az kullanmam gereken hikye bu oldu. Bu olay gerekten tam hikyede tarif edildii gibi oldu. Olay bama geldiinde hibir zm getiremediimi dnnce, Henry'nin aslnda benden daha zeki olduunu farketmi oldum. Bu hikyemin dier Karadul hikyelerime oranla ok daha fazla okur tepkisi ekmesi bana ok ilgin geldi. artc derecede ok sayda okur mektup yazp hikyenin u ya da bu noktasnn imknsz olduunu belirterek itirazda bulunmutu. Hatta kimisi verdiim cadde ve kap numaralarn bile eletirdi. Ancak ben gerek hayattaki adres ve numaralar kullanmtm. Bundan kardm sonu, hayal rn hikyelerimde her eyi daha ince eleyip sk dokuyarak bir ak kap brakmamak iin abalarken, gerek hayatta bu zeni gstermiyormuum. Bu hikyecik kez Ekim 1986'da Ellery Queen'in Gizemli Hikyeler Dergisinde yaynlanmtr.

ESK ANTA

"William Teller!" dedi Thomas Trumbull ve Karadullarn geleneksel yemeinin eref konuunu tantt. Bunu yaparken her zamanki aksi tavrlaryla atk kalarn zellikle Mario Gonzalo'ya yneltmiti. Bu sefer kahverengi kadife bir ceket giymi olan Gonzalo, bu baklardan hi etkilenmeden neeyle konutu. "William Teller mi? Yoksa, William Tell'in soyundan m geliyorsunuz?" "Ne yazk ki hayr," dedi Teller. Esmer tenli, gr siyah sal ve gr bykl, uzun boylu bir adamd. "Aslnda William Tell bir efsaneden ibaret. yle bir insann yaadn sanmyorum. Benim atalarm sve'ten gelmi ve ismim aileden geliyor. Anmsadm kadaryla bykbabamn ad da William'm. Teller ise sradan bir Almanca kelimedir. Tabak anlamna gelir." Bir doksanlk boyu ile Geoffrey Avalon herkese tepeden bakyordu. Aileler genelde ocuklarna isim verirken bunun onlar nasl etkileyeceini hi dnmezler. Ben ucuz kurtulduum iin kendimi ok ansl sayyorum. nk bizim ailede erkek ocuklara srasyla bir Geoffrey, bir de Broderick ismi verilir. Ben Geoff ismini kullanrken, olum Broderick ile bouup duruyor. Neyse ki iri yapl bir ocuk olduundan arkadalar onunla pek dalga geemiyorlar." "simler insana ilham da verebilir," dedi Teller. "Kkken byk bir oku olmay arzu ederdim. nsanlarn 'William Tell iyiydi, ama William Teller daha iyi' demelerini istiyordum. O yzden yaz kampnda elimden ok ve yay eksik etmedim." "Peki baarl oldunuz mu?" diye sorarken, James Drake kanlmaz sigarasn yakt. "Hayr bu konuda olaanst yeteneksiz ktm. Brakn hedefi on ikiden vurmay, hedefi bile bir kere o da baka bir eye nian aldmda vurdum. Bu hayal de bylece bitti. Eer ulusal okuluk ampiyonasn kazanm olsaydm, ismim sayesinde dnyadaki btn gazetelerde haber olacam kesindi." "Eer isminiz Robin Hood olsayd daha mehur olurdunuz," dedi Emmanuel Rubin. Roger Halsted sze girdi. "Birok tesadfn aslnda byle ortaya ktna inanyorum. Robin Hood adn tayan birisinin eline mutlaka bir ok alp ansn deneyeceinden eminim. Eer yetenekli karsa bunu tesadf sayabilir miyiz? O ismi tayan biri, doal olarak okulua ilgi duyacaktr! Aslnda insanlarn bana gelen garip olaylarn gizemli bir tesadf olmadna ve doal saylmas gerektiine inanyorum. rnein..." Henry her zamanki sakin ama kararl ses tonuyla yemei hazr olduunu ilan edince, hi kimse Halsted'in vermek zere olduu rnei duyamad.

Bugn mende, levrek buulama, arkasndan, kiraz arab soslu frnda rdek ve pilav vard. Tatl servis edilinceye kadar hi kimse sohbet etmeyi aklna bile getirmedi. Bu yzden Rubin'in takdir belirten yorumlar bile sadece hmlamalarla desteklendi. Trumbull kahve servisi yaplrken kan kadehine vurarak, Avalon'u ba sktrmac ilan etti/ "Bay Teller," dedi Avalon, "varlnzn amacn nasl aklyorsunuz?" Teller bu soru karsnda hi rahatsz olmu gibi grnmyordu." "nsanlar dnmeye zorluyorum." "Peki bunu nasl yapyorsunuz?" "Gazetelerde aksi dnce isminde bir stunum var. New York gazetelerinde kmasa da lke apnda yaynlanan 102 orta boy gazetede yaynlanyor. Stunumda herhangi bir tartmann popler olmayan ynn savunmaya alyorum. Tabii bunu o fikirleri desteklediim iin deil, kar tarafn dncelerinin kamuoyuna yeterince yanstlmadn dndm iin yapyorum. Kamuoyuna bir tartma hakknda tek ynl bilgi verilirse halk yanl ynlendirilebilinir. Ve hatta bazen bu tehlikeli bile olabilir. Sadece tek bak asn duyan insanlar baka bir bak asnn varlndan bile haberdar olmayabilirler." "Bize bir rnek verebilir misiniz?" diye sordu Avalon. "Elbette. En son yazlarmdan birinde kendilerine terrist denen insanlarn bu konudaki dncelerini yansttm." "Biraz daha aar msnz?" dedi Drake. "Elbette. Onlar kendilerini terrist olarak grmyor. Bizler de bizim tarafmzda olan terristlere, terrist demeyiz. Amalarn onayladmz zaman onlara, zgrlk Savalar adn takar ve hatta George Washington ile bile kyaslarz." "yleyse terrizmi savunuyor musunuz?" diye sordu Avalon. "Hayr, ahsen savunmasam da bak alarnn ardndaki mant irdelemeye alyorum. rnein Amerika, btn atmalarn fzeler, uaklar, tanklarla ya da oylama, tartma, akoturum gibi politika malzemeleri ile yaplmasndan yana. Peki ama hakl bir davalar olduunu dnen insanlara politika yapmalarna olanak vermezseniz ve onlarn elinde gl sava malzemeleri yoksa ne yapacaklar? Elbette ellerinde olan silahlarla savaacaklar. Biz de onlar korkak ilan edip, masum insanlar ldren caniler olarak nitelendiriyoruz. Peki ama bizimkinden ok ok kk bir orduya kar adil savanca biz ok mu cesur oluyoruz?" "Sizi anlyorum," dedi Rubin. "Ancak, terrizm brakn yksek ahlki deerleri, pragmatik adan bile tartlacak bir konu. Hibir sonuca ulamyor. eitli bombalamalar manetlere kp birok insana ac verip kamuoyu tepkisi toplasa da, sonuta bir netice elde edemiyorlar." "Bazen olabiliyor," dedi Teller. "ranllarn, Amerikan Byk Eliliini igal edileri, Amerika'y dier lkelerin gznde kk drd. Humeyni radikal slamclar arasnda bir kahraman olarak ykseldi ve kimseyi ldrmemelerine ramen Carter'in bakanlktan dmesine neden oldu."

"Evet, ama bu onlarn zararna oldu," dedi Rubin. "nk onun yerine bakan seilen Reagan terristlere kar ok daha sert bir izgi izleyip, terrizme destek olduu iin Libya'nn bombalanmasna bile izin verdi." "Evet, ama bunun kar tarafta ne gibi etkiler yaratacan ileride greceiz. Tartma konumuza dnecek olursak, sava zamannda terristlere gerilla, direni gleri ya da komando gibi terrist dnda her trl tanm yapyoruz. kinci Dnya Sava zamannda bu gibi dzensiz gler istila edilmi her lkede ve zellikle de Yugoslavya'da Nazilere kar ok byk basanlar elde ettiler. Ayn ekilde spanyol gerillalar da Napolyon'un kne katkda bulundu." "Eer bir terrist saldrya maruz kalsaydnz, bu konuda bylesine soukkanl kalacanza ihtimal vermiyorum," dedi Avalon. "Hakl olabilirsiniz. Ancak alisi baz nedenlerden dolay ben gndeme getirmeye almasam bile bu bak as varln koruyacak." Drake glmsedi. "Baksana Tom, onu konuk olarak ardna gre Bay Teller senin arkadan olmal. Devletteki grevin gznne alnnca, bu grleri ile biraz tehlikeli bir dost olmuyor mu?" "Yanlyorsun," dedi Trumbull. "O sadece eytann avukatln yaparak para kazanyor. Ayrca popler olmayan durumlarda devletin grlerini savunduunu da gzard edemeyiz." Teller "ok doru," dedikten sonra, aklna bir ey gelmi gibi kalarn att. "Biliyor musunuz, eer yemekten nce garip tesadfler hakknda sohbet etmi olmasaydk bu durum hi aklma gelmezdi. Ancak burada terrizmle ilgili bir tesadf de var." "Aklnzda ne gibi balant kurduunuzu renebilir miyim?" diye sordu Avalon. "Bay Rubin bana, eer bir terrist saldrya maruz kalm olsaydm grlerimin farkl olacan syledi. Benim bama bir olay gelmedi, ama terrizm hakkndaki yazmn kt gn eimin bana byle bir olay geldi. Bana sorarsanz bu da yeterince garip bir tesadf. Eimin antasn aldlar, tabii bu tamamen bir tesadft, ancak..." "Evet, Bay Teller?" dedi Avalon. "nemli bir ey deil. Olayn hem komik hem de biraz gizemli bir yan vard ondan sz edecektim, ama konumuz dalyor. imdi tekrar varlm nasl akladm konusuna geri dnelim. Lbnan'da Amerika'nn bana gelenler..." "Bir saniye," dedi Gonzalo ve kan su bardana vurdu. "Bir saniye, Bay Teller. Einizin antasnn alnmasnn ardndaki komik ve gizemli olay merak ettim." Teller aknlkla dnp Trumbull'a bakt. "Tom..." "Gizemli olay anlatsan iyi olur. Aksi takdirde Mario bu geceyi bize zehir eder." "Durun," dedi Gonzalo. "Bir saniye. Henry burada deil." "Henry mi?" diye sordu Teller.

"Garsonumuz," Gonzalo sesini ykseltti. "Henry!" Henry yemek salonuna girdi. "Buyrun Bay Gonzalo." "yle ortadan kaybolma," dedi Gonzalo. "Nereye gittin?" "Tabaklar mutfaa gtryordum Bay Gonzalo, ancak u anda hizmetinizdeyim." "Gzel. Bu hikyeyi dinlemeni istiyorum. Bay Teller, ltfen hikyenize en batan balayn." Teller akn akn etrafna baknd. "Anlatacak pek bir ey yok. Eim byk bir metro istasyonunda, kalabalk bir asansrn iindeyken antas yok oldu. Onu sol omuzuna atm ve iki eliyle bir kutu tad iin de, tahminimizce arkasnda duran birisi dikkatlice antann kaym kesip asansr aa inene kadar antann omzundan aa kaymasn nlemi. Eim hibir ey grmemi hibir ey hissetmemi. Asansre binerken antann omuzunda asl olduunu hatrlyor, nk kay kayd iin tekrar omuzuna atm. Sonra asansrden karken antann yok olduunu farketmi. Hikyenin hepsi bu. Kendisi tehdit edilmemi, tartaklanmam ve en ufak bir zarar grmemi. ok profesyonelce bir i yaplm." "Bu sizi fazla sinirlendirmemi," dedi Gonzalo. "ey, "tabii sinirlendim. Tabii eim de yle. Byle bir kayp her zaman sorun yaratr. Geri iinde pek fazla para yokmu, birka kredi kart, ehliyet, araba ruhsat, baz ahsi katlar ve fotoraflar varm ve onlar da gidince, mecburen kredi kartlarnn kaybolduunu rapor edip yenilerinin kmasn beklemek zorunda kald. Trafik ubesi ile irtibata geip yeni bir ruhsat ve ehliyet iin dileke verdi. antasnn iindeki btn vr zvrlara da veda etmek zorunda kald. "Ama en ok gururu zedelendi. anta son gnlerini yaayan eski psk bir eydi. Onu zellikle kullanyordu, bir yere gitmemiz gerektii zaman kulland bir sr yeni antas vard, ancak alverie kt zamanlar ya da kalabalk yerlere gittiinde bu eski antay zellikle tercih ediyor, hibir hrszn byle eski psk bir antay almay dnecek kadar azalmayacan iddia ediyordu. Ama onu aldlar ve ben o szlerine kesinlikle hibir atfta bulunmadm, ancak eim yine de bu fikrinden dolay kendisini ok takdir ettii iin beni dikkatle izledi ve herhalde ne dndm anlad." "Peki olayn gizemli yn neydi?" diye sordu, Gonzalo. "Dn, antann alnmasndan iki gn sonra, p tcye gtrmek dairemin kapsn atmda, zerinde eimin adnn yazl olduu bir paketle karlatm. nce postacnn brakt bir paket olduunu dndm, ancak postacmz mektup brakrken bile zili alan bir insand. Ayrca onu elime aldmda zerinde herhangi bir adres ya da pul olmadn grdm. Yani paketi birisi ahsen getirip oraya brakm olmalyd. Bu durum beni biraz fkelendirdi." "Sonuta, evimiz kapsnda gvenlik bulunan bir apartmand ve btn ziyaretiler kapda durdurulup kiminle grecei sorulur, sonra ancak onay alnnca ieri sokulurdu. Doal olarak bu her zaman uygulanan bir ey deil. Gvenlik grevlisi baka bir ile megulken gelmi olabilir ya da apartmanda yaayan birinin arkasndan

sanki onun ziyaretisiymi gibi yryerek girmi de olabilir. Yine de bu durum beni fkelendirdi. "O kadar sinirlenmitim ki, ok aptalca bir ey yapp btn kat, altmzdaki iki kat ve p tcs odasn aramama ramen kimseyi gremedim. Eimi arp paketi gsterdim ve ne olabileceini sordum. "Kararl bir ses tonuyla, 'Bir bomba olmal' dedi. Doal olarak buna gldm. Hepimiz terristlerden giderek daha fazla ekinir olmutuk. Paket bana iinde bomba olmayacak kadar kk grnse de, amaya cesaret edemedim. Bir sre kararsz kalp tik tak ediyor mu diye kulak kesildikten sonra... tabii gnmzde saatli bombalar hl tik tak ediyor mu bilmiyorum...polisi aramaya karar verdik. Bize paketi evdeki en byk odann ortasna koyduktan sonra daireyi terk etmemizi sylediler. Ksa sre sonra bir bomba imha ekibi geldi ve tanabilir rntgen cihaz ile bomba olmadn grdler." "Onu bizim iin atktan sonra eim ve beni ieri arp iinden kanlar gsterdiler. indekiler iki gn nce eimin alnan antasnda bulunan malzemelerdi. Hem de hepsi. Pakette btn vr zvrlar, evraklar, kredi kartlar ve hatta iindeki nakit para bile son kuruuna kadar duruyordu. Eimle akn akn birbirimize baktk. Hibir ey almamlard. Hayatnzda hi byle bir ey duydunuz mu? Bence ok gizemli bir olay. Tahminimce hrsz aniden bir vicdan muhasebesi yapt ve drst bir insan olarak yaamaya karar verdi." Teller' byk bir ilgiyle dinleyen Gonzalo sktu hayale uramt. "Hepsi bu kadar m?" "Evet, hepsi bu," dedi Teller. "Ben aslnda anlatmay bile dnmyordum, ancak siz ok srar ettiniz, o yzden de bana kzmaya hakknz yok." Gonzalo, mantkl bir aklama dnrken ban sallad. Henry her zamanki nezaketi ile sessizce sordu, "Afedersiniz, Bay Teller eer sakncas yoksa size bir soru sorabilir miyim?" "Elbette. Bunun iin izin istemeye gerek yok. Ancak bu hikyede soru sormay gerektirebilecek ne var ki?" "antann iindeki her eyin iade edildiini sylerken antadan hi sz etmediniz, efendim. Acaba antann kendisi de paketten kt m?" Teller, bu soru karsnda ard. "Hayr yoktu. Bunu sormana sevindim. Geri gelmemi olan tek ey antann kendisiydi. Eim de bu duruma sinirlendi ve antann manevi bir deeri olduunu, ve onu da iade etmeleri gerekirdi dedi. Tahminimce, anta dzgn bir pakete smayacak kadar byk ve kabayd. Tabii ona eski anta tama fikrinin bir ie yaramadn belirtip, bunun o kadar da byk bir kayp olmadn belirtince, elerin kocalar dz mantk yrtmeye balaynca frlattklar o baktan payma deni aldm. Her neyse btn olan biten bu. antann dndaki her ey bize iade edildi." "Bu gerekten gizemli bir durum," dedi Halsted. "Rahatlkla daha byk bir paket yapabilirlerdi. Eer hrsz bir anda vicdan muhasebesi yapp her eyi son kuruuna kadar geri iade ettiyse, mutlaka antay da iade etmeyi dnm olmalyd."

"Belki de paraland, hrsz da o para para haliyle onu geri vermek istemedi," dedi Rubin. "Hayr olamaz," diye atld Teller. "O eski dayankl deri antalardand. ok eski psk bir grnts olsa da, kesinlikle paralanacana ihtimal vermiyorum." Trumbull sze girdi. "Peki, antay iade etmemesinin belirli bir nedeni olabilir mi? Belki de en batan beri antann peindeydi ve o yzden iindeki her eyi geri verdi." "Samalama," dedi Rubin. "Eer antay isteselerdi, iindekileri p tenekesine atar geerlerdi. En azndan kullanamayacaklar eyleri atarlard." Drake elinden drmedii sigarasn kl tablasna bastrd ve yenisini yakarken sze girdi. "kisi birden olamaz Manny, ya hrsz vicdan muhasebesi yapt ve asl ihtiyac olan ey dndaki her eyi iade etti ya da baka bir ihtimal sz konusu. Bana sorarsanz adam ok arzu ettii bir eyi istemeye istemeye ald ve geri kalan her eyi iade etmek istedi." "Yani sence hrsz aslnda drst bir adamd ve asl ihtiyac olan ey dndaki hibir eye elini bile srmek istemedi mi?" diye sordu Avalon. "Evet yle," dedi Drake. "imdi, bu ihtimal zerinde biraz kafa yoralm. Adam antann iinde olan bir nesnenin peinde. Ancak sadece antay grebiliyor ve iine ulaamyor, eer bir antann iindeki bir nesneyi almak istiyordu ise, belki de o nesnenin hangi antada olduunu kesin olarak bilmiyordu. Alt yedi tane anta alp, iindekilere gz attktan sonra arad eyi buldu ve o ey dndaki her eyi iade etti." "Bence ald eyleri bir paket yapp ahsen kapnn nne brakma riskini gze alacak kadar drst bir adam bu ekilde toptan hrszlk yapmazd. Eer byle bir ihtimal..." "Bir saniye," dedi Rubin. "Byle bir eye gerek yoktu. Hrsz herhangi bir antann iinde bulunabilecek bir eyin peinde olabilir. Kimlik, kredi kart para..." "Ya da, Bayan Teller antasn atnda iinde ok arzu ettii bir ey grm olabilir. Ve sonra onu takip etmi ve uygun bir anda antay alm olabilir," dedi Trumbull. "Ya da bir nedenden tr sadece kimliini istiyordu. Adn ve adresini renmek istemi olabilir," diye atld Gonzalo. Drake bu varsaymlar bir sre dndkten sonra, sze girdi. "Hi sanmyorum. Eer hrsz para veya kredi kartnn peinde olsayd, onlar iade etmezdi. Eer antann iinde maddi deeri olmayan herhangi bir ey grm olsayd bile bu sefer onu iade etmezdi. Ama her eyi iade etmi." "Bir saniye," dedi Gonzalo. "Her eyi iade ettiinden nasl bu kadar emin olabiliyoruz ki? Bayan Teller'in farkna varmad kk ve nemsiz bir nesne geri dnmemi olabilir. Belki de antann iinde Bayan Teller'in bile farknda olmad ya da orada unuttuu bir ey vard."

"Hi sanmyorum," dedi Teller. "Bunu sadece eimi savunmak iin sylemiyorum, ancak o ok derli toplu ve titiz bir insandr. Eer antann iindeki her ey geri dnd diyorsa, btn servetimi bu iddiay yatrmaya hazrm." Avalon boazn temizledikten sonra sze girdi. "Burada sadece bir oyun oynadmzn farkndasnz deil mi, Bay Teller? Bu garip olaya doru ya da yanl mantkl bir aklama getirmeye alyoruz. O yzden ltfen szlerimden alnmayn. Acaba karnzn antasnda hi kimsenin grmesini arzu etmedii bir mektup vard ise ve o mektup u anda hrszn elinde olmasna ramen einiz onun yokolduunu sylemiyorsa..." "imdi de hrszn eime antaj yapmay dndn m sylyorsunuz? Baylar, herhalde eimi yeterince tandm kabul edersiniz, eim bir antajcya para demektense onunla birlikte sonsuza kadar cehennemde yanmaya bile raz olur. antaj gibi bir ey sz konusu bile olamaz." "Kredi kartlarn iade etmi olsa da, numaralarn kaydedip daha sonra bir dolandrclk olaynda kullanabilir. Ayn ey araba ruhsat iin de geerli," dedi Halsted. "e yaramaz. Eim oktan hepsini iptal ettirdi ve birka hafta sonra yenilerini alacak. Dolandrc o numaralar kullanamaz." "Peki ya kimlikleri?" diye steledi Gonzalo. "Adn ve adresini rendikten sonra o bilgilerini edindii nesnelere artk ihtiyac kalmaz." "Byle bir ey iin neden anta almak gibi riskli bir ie girisin ki?" dedi Trumbull. "Evine kadar takip etmesi yeterli olurdu. Ya da bir ekilde onunla arkadalk kurup bu bilgileri edinebilirdi. Hem ayrca, tanmad bir kadnn ismini ve adresini ne yapacakt ki? Bili, eer einin byleyici bir gzellie sahip olmadn sylersem bana ok kzmazsn, deil mi?" Teller glmsedi. "Bana ok gzel geliyor, yine de dardan birisi iin orta yal sradan bir kadna benzediini syleyebilirim." Drake herkesi srayla szerken sonunda sze girdi. "Eer bir anta alp, iindekileri iade etme konusundaki btn ihtimaller zerinde durduysak, artk yarda kalan szm bitirebilir miyim?" "Elbette, Jim," dedi Avalon. "Pekl. Olabilecek her trl karmak ihtimallere parmak bastnz. Ama ben Henry gibi daha basit aklamalara yneleceim. Hrsz, anta dndaki her eyi iade etti. Ayrca antay almaya karar verdii anda hrszn tek grebildii ey de antann iindekiler deil, antann kendisiydi. Bu da demek oluyor ki, hrszn amac antann kendisini almakt." "Ama, Jim, bu bir sorunu zerken bir dierini yaratyor. Hrsz o antay niin almak istesin ki? ... Bay Teller, antann deersiz olduundan emin misiniz?" dedi Rubin. "Eminim." "Bir ekilde antika snfna girme ihtimali var m?"

Teller, biraz dnd. "Bir antika uzman deilim. Eim de antay en az yirmi yl nce satn almt. Fakat hatrladm kadaryla onu bir spermarketten almt. Ve oralarda satlan mallarn daha sonra antika snfna gireceini hi sanmyorum." Gonzalo atld. "lk piyasaya srldnde tanesi bir dolardan satlan Micky Mouse saatleri artk deerli birer antika saylyor." "Evet," dedi Avalon. "Ancak, eer adam bir antikac ise ve o antay tanyp deerinin on bin dolar civarnda olduunu farketmise, 'Afedersiniz bayan, antanz bana yllar nce vefat eden eimin antasn hatrlatyor. Benim iin manevi deeri ok yksek olan byle bir antay bana on dolara satar msnz, acaba?' demez miydi? Sonuta hrszla yeltense bile ilk nce kanuni yollardan elde etmeyi denerdi." Drake sze girdi. "Btn bunlardan tek bir sonu kyor, o da hrszn eski ve ypranm bir anta istedii." "Ama neden?" dedi Avalon. "nk piyasadan bulamyordu. Maazalarda sadece yeni antalar satlyor. kinci el maazalar dolasa bile oradaki malzemeler mmkn olduunca yeni gsterilmeye allyor. Fakat hrszn eski ve ypranm bir antaya ihtiyac vard." "Yine de nce satn almaya almaz myd?" 'Hey bayan, o eski psk antay bana on dolara satmazsnz, deil mi?'" dedi Gonzalo. "Ayrca birisi niin eski ve ypranm bir anta istesin ki?" diye ekledi, Trumbull.. "Alaaddin'in hikyesinde kt byc, Alaaddin'in eski lambasn ele geirebilmek iin onlarn karlnda yeni lamba veriyordu," dedi Halsted. Avalon, Halsted'i buz gibi baklarla szd. "Sanrm Bayan Teller'in antasnda cin olma ihtimalini gzard edebiliriz." "Sadece bir akayd," dedi Halsted. "Belki hrsz sahneledii temsilde eski antaya ihtiya duyan bir tiyatro ynetmeniydi," diye atld Gonzalo. "Samalama," dedi Rubin. "Yeni bir anta satn alp ona eski ss verebilirdi." "Sanrm eski psk bir antaya duyulan ihtiya hakkndaki olas btn ihtimalleri gzden geirdik. Birisi nedeni ne olursa olsun eski bir anta satn almak yerine, yeni bir anta ya da ikinci bir el anta alp ona eski ss verebilirdi. Yani onu alma riskine girmeye deer mi?" dedi Trumbull. Masaya derin bir sessizlik kt. Uzun sren sessizlii Avalon bozdu. "Sanrm bu konuya bir aklama getiremedik. Ortada mantkl hibir aklama yok. O yzden insanlarn bazen mantksz iler yaptn kabul edip bu konuyu kapatalm." "Hayr olmaz," dedi Gonzalo. "nce, Henry'nin bu konudaki dncesini renelim... Henry, bu durumu nasl yorumluyorsun?" Henry her zamanki nazik edasyla sze girdi. "Ben de, Bay Avalon gibi insanlarn bazen mantksz eyler yaptn dnyorum. Ancak eer oyuna devam etmek istiyorsak yeni bir anta alp onu eskitmek yerine eski bir anta almann daha mantkl olaca bir zaman var."

"Aklasana, Henry," dedi Teller. "Eer hrsz kimliinin ortaya kmasn istemiyorsa, eer antay satn alrsa bunu bir ipucu olarak kullanacak polis antay satan maazay bulabilir, ve sonra satc onu satn alan kiiyi tehis etme ansna sahip olabilir. antay aldnda onu tehis etmenin hibir ihtimali kalmyor. Bir ekilde antann izini, Bayan Teller'e kadar srseler bile, einiz hrsz hi grmemi. Adam ok drst birisi olduu iin iindeki eyalar iade etme riskini gze alm olabilir. Ama, eer sradan bir kutu ve paket kad kullanp paketlerken eldiven giyerse sonuta onu tehis etmek hl imkansz olur." "Ama bu durumda antay yasad bir ite kullanmak amacyla alm olmal," dedi Teller. "Neden olmasn," dedi, Henry. "Peki ama neden eski bir anta?" "Hl oyunu srdryorsak bir mantkl bir neden de getirebilirim," dedi Henry. "Biraz uuk olabilir ama ancak bu ekilde mantkl bir aklama yapabilirim. anta byk bir metro istasyonunda alnmt. Ve o istasyonlarda genelde toplum tarafndan dlanan, hi kimsenin yardm elini uzatmad evsiz insanlar geceler. Genelde onlara byle bir yerde geceleme lksn bile ok grrz. "Hi kimse bu evsiz insanlarla pek ilgilenmez. Hatta insanlar genelde onlar grnce baklarn karr. ok pis ve derbeder grndkleri iin ya vicdan azabna boulur ya da ok rahatsz olurlar. Bu yzden eski psk giysiler edinen birisi biraz da pislie bulannca evsiz bir insan gibi grnebilir ve hi kimsenin ilgisini ekmeden dolaabilir. imdi farzedelim ki bohac diye adlandracamz bir kadn ilgi ekmeden bir anta tamak istiyor..." Gonzalo, Henry'nin szn kesti. "Bir saniye. Onlar eyalarn antalarda deil, bohalarda tadklar iin bu ismi almlar." "Szcn bu kkenden geldiinden hi kukum yok, Bay Gonzalo," dedi Henry. "Ama, evsiz insanlar tanmlamak iin kullanlan bir szce dnm durumda. anta tayan evsiz bir kadn da hl bohac olarak tanmlanabilir. Ancak bu durumda antann yeni olma ihtimali ok dk. Yeni bir anta tayan bohac mutlaka insanlarn ilgisini eker. O yzden ilgi ekmeyecek ve kostmnn geri kalann tamamlayacak bir antaya ihtiyac var." Teller gld. "ok akllca, Henry. Ancak eimin antasnn bohaclara uygun bir anta olduunu duymaktan holanacan sanmyorum. Peki bu klk deitirmi bohac antay niin istiyordu? Boha neyine yetmiyor ki?" "Belki de tamak istedii ey dikkat ekmeden bir bohada tanamayacak trden bir eydi, ve onu iine koymak iin eski ama ok salam bir antaya ihtiyac vard. Daha nce terrizm konusu tartld iin o konuyla ilgili bir rnek aklma geldi... bu klk deitirmi bohac kadn antay istasyona yerletirecei bir bombay tamak iin kullanm olabilir. Metroda patlayacak bir bomba olduka ses getirirdi. Bay Teller'in daha nce ifade ettii gibi terristler kendilerini bir ama uruna savaan asil ve valye ruhlu insanlar olarak grr. htiyalarna uygun bir antay

almay dnseler bile iindekilerle ilgilenmezler. Hatta ilk frsatta sahibine geri vermeyi dnrler, nk onlar idi birer hrsz deil, zgrlk savalardr. En azndan kendilerini yle grrler." "Aman Tanrm. Btn paralar ne gzel de yerli yerine oturdu, Henry," dedi Gonzalo, hayran bir ifadeyle. "Sadece bir oyun, efendim. Asl paralar Doktor Drake birletirdi." Trumbull kalarn atm, dalgal beyaz salarn kartrrken homurdand. "Her ey tam yerli yerine oturuyor, Henry. Byle bir eyin gerekten olmu olma ihtimali var m?" "Buna pek ihtimal vermiyorum Bay Trumbull," dedi Henry. "Metroda bir bomba patlam olsayd bunu mutlaka duyardk." "anta alnal daha gn olmu," dedi Trumbull ve Teller'e dnd. "Ein bu hrszl rapor etmedi, yle deil mi?" "Hayr, tabii ki etmedi. Rapor edecei herhangi bir detay bile yoktu. antann bir sihirli denek tarafndan yok edilmi gibi kaybolduuna kimse inanmazd." "Rapor etmi olsa bile polis bu konuda ne yapabilirdi ki, Tom?" dedi Avalon. "Hangi polis, Henry'nin aklna gelen bu sonuca ulaabilir? Hem zaten olayn srad olmas da dn antann iindekilerin iade edilmesiyle ortaya kt." "Ve sanrm bu durumu da rapor etmediniz, deil mi, Bili?" dedi Trumbull. "Hayr, tabii ki etmedik." "Hm," dedi. Trumbull ve yavaa ayaa kalkt. "Size lgnca gelebilir, ama bir tandm arayp bu konuyu soruturmasn isteyeceim. Eer ..." Saatine gz att, "... Yatmak zere ise, ya da televizyon seyrediyorsa ansna kssn." "Belki evde deildir, Tom?" dedi Avalon. "Birinden birini bulurum," dedi Trumbull. Telefon etmek iin yan odaya geerken, Henry haricinde dier Karadullar ve konuklar huzursuz bir sessizlie hrndler. Sonunda, Gonzalo dayanamad. "Sence aklna gelen ihtimalin gerek olmas sz konusu olabilir mi, Henry?" "Bay Trumbull dnnce bu sorunuza salkl bir yant verebilir." Trumbull dnp koltuuna kt ve belki de on be saniye hi konumadan, Henry'yi szd. "Ee, Tom?" dedi Avalon. "Eer bu olay bir duyulursa, Henry'yi byc diye yakmaya alrlar." Henry'nin kalar hafife ykseldi. "Eer bu szlerinizle bir bombann gerekten varolduunu kastediyorsanz, bence bunu ortaya karan irade Karadullarn birbirlerini destekleyerek vardklar sonutur."

"Senin vardn sonu," dedi Trumbull. "Gerekten de bir bomba varm. Yerletirildii noktada insanlara pek zarar dokunmasa da, metro hizmetlerini haftalarca aksatabilirmi.... ayrca, onu eski bir deri anta iinde bulmular." "Ama, herhangi bir patlama haberi almadk," dedi Henry. "Evet, nk anta tesadfen bir grevlinin ilgisini ekmi ve grevli onun ok ar olmasndan kukulanp ok hassas bir dnemden getiimiz iin doru olan yapm ve tpk Bill gibi polise haber vermi. Bomba ekibi de onu etkisiz hale getirmi." "Ne ans," dedi Gonzalo. "Eer bulunmam olsayd, Henry'nin tehisi ok ge gelmi olacakt." "O kadar da ge saylmaz. Korkarm hikyeyi anlatrken biraz detaya girdiim iin eimin merkeze gidip antasn tehis etmesi gerekiyor. Eer anta ona aitse, ki ben bunun zerine bir yllk maam ortaya srebilirim, o zaman polisin elinde terristlerin bilmedii bir bilgi olacak. Metrolardaki bohaclar aktrmadan izleyerek, belki de byk bir rgt ortaya karacaklar. Teekkrler Henry." Teller huzursuz olmua benziyordu. "Jenny'nin bu ie bulamaktan holanacam sanmyorum." "Baka seenei yok. Houna gitmek zorunda," dedi Trumbull. "Evet, senin iin sylemesi kolay," dedi Teller. "Rahat olun, Bay Teller," dedi Henry. "Bu konuda popler olmayan bak alarn ikna edici bir tarzda ortaya sunma yeteneiniz size ok yardmc olacaktr."

AIKLAMA
nsanlar bana yaz konularm nereden elde ettiimi sorduunda cevabm hep ayndr: Bulabildiim her yerden. Genelde aklma bir ey gelinceye kadar dnmek zorunda kalrm, ve iin en zor ksm da budur. (Eer bana inanmyorsanz bir deneyin.) O yzden, beyin hummas geirmeden, hikyeye dntrebileceim bir nokta yakaladmda hemen zerine atlarm. Bir bayan bana antasnn alndn ve daha sonra hikyedekine benzer bir ekilde iindekilerinin iade edildiini anlatmt. Ona niin eyalarn iade edildiini sorduumda, "Bilmiyorum." demiti. Bu, "Bilmiyorum." szc bir anda antenlerimin dikilmesine neden oldu. Sonuta, Henry bilirdi. Bana da sadece hikyenin geliimini kaleme almak kald. Ben de bu frsat karmak istemedim. Bu hikye ilk kez Mart 1987'de Ellery Queen'in Gizemli Hikyeler Dergisinde yaynlanmtr.

SESSZ YER

O akamki, Karadullar yemeinin ev sahibi olan, Emmanuel Rubin her zamankinden ok daha geimsiz ve grltc bir grnt iziyordu. Ortaokulda matematik hocas olan, Roger Halsted'e cebire gereinden fazla deer verildiini sylemi; Patent avukat olan, Geoffrey Avalon'a patent sistemini yerden yere vurmu; Kimyager James Drake'e, kuantum teorisinin aslnda bir safsatadan ibaret olduunu iddia etmi; modem ada istihbaratn nemini yitirdiini ne srerek, Thomas Trumbull'a da saldrdktan ve o akamki konuun karakalem resmini izdikten sonra, bu konuda hibir eitim almadn belirtip, Mario Gonzalo'ya ta atarak daha nce yaptklarnn zerine bir de ty dikmiti. Trumbull, doal olarak Karadullar iinde Rubin'in bu tavrlarndan en az holanacak kiiydi ve sonunda dayanamad. "Bugn senin neyin var, Manny? Tamam senin savunmas imknsz fikirlerin peinden koup, arada srada birimizden birine ta atmana alz, ama bu sefer izmeyi atn." Bunu, Rubin'in konuu yantlad. O akam neredeyse ilk kez sze girerek, alak bir ses tonuyla konutu. Otuz yalarnda, sar sal mavi gzl ve geni alnl gen bir adamd. Rahata glmsemesine ramen tebessmnde ayn zamanda bir hzn saklyd. smi, Theodore Jarvik'ti. "Korkarm bu benden kaynakland beyler. Eer profesyonel prosedr izlemek bir hata ise o hata bana ait. Ben bir sre nce Manny'nin editrln stlendim ve son yazd kitab dzeltme yapmas iin geri evirmek zorunda kaldm." "Neredeyse tekrar yazmam istiyor," diye mrldand Rubin. "Bu akamki toplantya gelmemeyi kendisine nermitim," dedi Jarvik, yznde yine o hznl tebessm belirmiti. "Manny'nin sakinlemeden benimle ayn ortam paylamasnn ok zor olacan biliyordum." Gonzalo kalarn kaldrd. "Manny byle eyleri sorun etmez. Gerek bir profesyonel yazarn dzeltmeleri ve hatta geri evirmeleri doal karlamasn gerektiini binlerce kez onun kendi azndan duyduk. Dediine gre, amatrler yazdklar her kelimenin kutsal olduunu dndkleri iin..." "Oh, kapa eneni, Mario," dedi Rubin. Kendi szlerinin yzne vurulmas hi houna gitmemiti. "Olayn detaylarn bilmiyorsun." "Aslnda, Manny ve ben bu ii aramzda zeceiz," dedi Jarvik. Bir doksan boyundaki, Avalon bariton ses tonuyla sze girdi. "Merak ettim de Manny, acaba Bay Jarvik'e gen serseri sfatm yaktrdn m?" "Oh Tanr akna," dedi Rubin, surat kpkrmz olmutu. "Hayr yaktrmad, Bay Avalon," dedi Jarvik. "Ama bunu ok yksek sesle dnd."

"Bu doru deil," diye bard Rubin. "Bu geceyi ksa keselim," dedi Drake, pes etmi bir ses tonuyla. "O kadar sinirlisin ki bu geceyi berbat edeceinden en ufak..." "Ben hibir zaman sinirlenip..." Tam o srada prlanta deerindeki garson Henry ieri girdi. "Beyler, ltfen yemek salonuna geelim. Yemek hazr." Rubin'e hakkn vermek gerekirdi. Yemek boyunca kendini kontrol etmek iin elinden geleni yapt. Kaln gzlklerinin ardndaki gzleri akmak akmak olsa da, yemek boyunca ok az konuarak sohbeti dierlerine brakmay baard. Jarvik'in yannda oturan Gonzalo, onun kulana eildi. "Afedersiniz, ama mrldanyorsunuz." Jarvik hemen kpkrmz oldu. Beyaz tenli olduu iin kzard hemen belli oluyordu. "zr dilerim. Sizi rahatsz etmek istemedim." "Aslnda rahatsz olmadm, fakat mrldandnz arky da karamadm." "Bilmiyorum, ylesine doalama bir eyler mrldanyordum." "yle mi?" Ve, Gonzalo kak su bardana vurulup konuun sorgulama vakti gelene kadar bir daha hi azn amad. "Sktrma grevini ben stlenebilir miyim?" dedi Gonzalo. "Bence bir sakncas yok," diye homurdand, Rubin. Ev sahibi olarak konuu kimin sktracan onun belirlemesi gerekiyordu. "Sadece varlnzn amacn nasl aklyorsunuz diye sorma. Bunu aklayabilecek bir editr daha dnyaya gelmedi." "ok yanl dnyorsun. Sana kitabn iade etmi bir editr varln oktan ispatlam demektir," dedi Gonzalo. "Birbirimizi inelemek yerine konuumuzu sktrmaya balayabilir miyiz, ltfen?" dedi Halsted. Gonzalo, kareli ceketinin kollarn syrdktan sonra sze girdi. "ok doru. Bay Jarvik, yemek srasnda size hangi melodiyi mrldandnz sordum ve siz doalama yaptnz sylediniz. Ben bunun doru olduunu sanmyorum. Daha soma bir iki kere daha ark mrldandnz ve melodi hi deimedi. imdi sktrma baladna gre sorular drst ve net cevap vermek zorundasnz. Herhalde Manny size bundan sz etmitir. imdi sorumu tekrarlyorum. Hangi melodiyi mrldanyordunuz? Trumbull araya girdi. "Bu ne biim bir soru byle?" Gonzalo kalarn atarak Trumbull'a dnd. "Sktrmac olarak insan onuruna yakr her soruyu sorabilirim. Karar ev sahibi verir." "Devam et, Mario" dedi Rubin. Tabii bu onu rahat brak, istediini sorsun, Tom anlamna geliyordu.

Gonzalo, Jarvik'e dnd. "Soruma cevap verin Bay Jarvik." Jarvik kararsz kalnca steledi. "Size yardmc olaym, melodi yleydi," dedi ve arky mrldand. Avalon atld. "Ben o arky biliyorum. Ad, 'Kayp Akort'. Onu Gilbert ve Sullivan operasndan Arthur Sullivan yazm. O operalar haricinde Sullivan'n tannm iki de mzikal eseri var. Birisi, 'leri, Hristiyan Askerler.' ve dieri de, sz geen 'Kayp Akort." "O melodiyi mrldanyordun, Jarvik." "Herhalde. Bilirsiniz bazen bir ark insann beynine iler ve onu bir trl oradan kartamazsnz." Masadaki herkes bu szleri onaylad ve Avalon hepsine tercman oldu. "Bu evrensel bir ikyet konusu." "ey, ne zaman kendimi grltl bir ortamda bulsam o ark birden dilime dolanr," dedi Jarvik. Drake gld. "Eer, Manny ile cebelleeceksen bu arky ikinizden biri gene kadar mrldanmak zorunda kalacaksn." "Acaba o arknn bu tr bir duyguyla bir ba var m? Szlerini biliyor musunuz?" "Sadece birka kelimesini biliyorum," dedi Avalon. "Sakn syleme," diye bard panikleyen Trumbull. ark syledii zaman kzm bir timsahn kard sesleri karan Avalon, istifini bile bozmad. "Szleri ezberimde; Adelaide Anne Procter isminde bir bayan tarafndan yazlm. O bayan hakknda baka hibir ey bilmiyorum." Boazn temizledi. "Bir gn orgun banda bezgin bezgin otururken, Parmaklarm grltl tular zerinde ylesine doland. Ne aldm ya da ne hayal ettiimi bilmesem de, aldm son akort iimi bir an huzurla kaplad. Sanki gnbatmnn btn ihtiam bir melek tarafndan iime aktld. Huzursuz ruhum bir anda sonsuz huzura kavutu imdeki sanclar ve aclar birden yok olurken, Baka bir boyuttan gelen uyumlu yanklar beynimi sard. Ve btn karmak anlamlar tek bir mkemmel huzura dntrrken, Kanlmaz olarak sessizlie brnd ve kayboldu. O kayp akortu tm varlmla tekrar aradm. Orgun ruhundan kagelip, ruhumu esir alan o son akort,

Belki de lm meleinin azndan kacak bir arknn akortuydu. Ve belki de onu tekrar ancak cennete gidince duyacaktm. Ksa sren sessizlii Halsted bozdu. "Biliyor musunuz, ben de bunu merak etmiimdir. Byk .bir org ile acaba ka tane farkl akort alnabilir? Ayak pedallar ve btn dmeler aklma geldike, bunun ok byk bir rakam olmas gerektiini dnyorum. Ve bu durumda tek bir akortu deneme yanlma yntemi ile bulmak imknsz gibi bir ey." Rubin sze girdi. "Bunu senin matematik dehana brakabiliriz, Roger. Sana gelince Ted Jarvik, en azndan etraf ok grltl olduu zaman niin bu arky mrldandn anlayabiliriz. Sonsuz huzur, mkemmel huzur, ve sessizlie gmlmek gibi szler, doal olarak sana o arky anmsatyor." "Hayr," dedi Jarvik ve bam sallad. "Neden bu deil." Gonzalo zafer kazanm bir komutan edasyla bard. "Biliyordum biliyordum, altnc hissim ok gldr. Bu ark sizin iin ne anlam ifade ediyor?" "Ksa kes, Mario," dedi Avalon. "imdi, Bay Jarvik, eer Mario hassas olduunuz bir noktaya parmak bastysa, ve bu konuda konumak istemiyorsanz, ltfen yine de anlatn. Bu masada konuulan her eyin burada kalacandan emin olabilirsiniz." Jarvik akn akn konumasn bekleyen Karadullara bakt. "Bu konu nasl ortaya kt? Benim iin hassas bir konu olsa bile konumaktan ekindiim filan yok. Sadece bu konunun benden baka kimsenin ilgisini ekeceini sanmyorum." "Bunu bilemezsiniz," dedi Gonzalo glmseyerek. Henry boalan bardaklar doldururken, Jarvik derin bir i ekip sze girdi. "Benim sessiz biri olduumu herhalde siz de grebiliyorsunuz. Geri Manhattan'da yaamam bir tezat gibi grnyor olsa da sonuta para kazanmam gerekiyor. "Ben bekr bir insanm, bakmam gereken bir e ve ocua sahip deilim. O yzden kendime ylda iki kez Hudson nehrinde bir tatil lksn fazla grmyorum. Kaldm pansiyon Victoria dneminden kalma byk bir malikne, orada kalanlar genelde orta ya ve st insanlar olduu iin bu hava kendisini daha bir gsteriyor. Bundan etkilenen gen insanlar bile o ortamda kendilerini daha dzgn davranmaya zorluyor. "Yani, olduka sessiz bir yer, ve bu sessizlik zellikle geceleri ok daha belirginleiyor. O sessizlie bayldm iin doal olarak en ufak grltden bile kayorum. Sonuta insanlar konuuyor ve orada yzlerce kii olduu iin sessiz konumalar bile bir araya gelince insan rahatsz edebiliyor. Ayrca kamyonetler, im bime makineleri filanda alyor. "Ancak, malikne binlerce dnmlk bir koruluun iinde yer ald iin, sessizlii dinleyebileceim tepelere kan kk patikalar ok houma gidiyor. Tepelere serpitirilmi banklarda oturup kularn cvltsn ve yapraklarn hrtsn

dinliyorum. Bunlar sessizlii vurgulayan doal sesler olduu iin, brakn rahatsz etmeyi insann iini huzurla dolduruyor. "Ama nereye gidersem gideyim, nerede oturursam oturaym, er ya da ge kulaklarma insan sesi geliyor. nsanlar gruplar halinde yaknlardaki patikalarda dolarken, glyor ve bol bol konuuyor. Bundan rahatsz oluum ok sama olsa da maliknede kalan yzlerce kiiden biri olarak tamamen huzur bulabileceim gerekten sessiz bir yer aryor, ama asla bulamyorum. "Bir keresinde en sevdiim banklardan birinde otururken, yakndaki patikadan gemekte olan bir adam bana bakt ve bir an iin kararsz kaldktan sonra, 'Size katlabilir miyim?' diye fsldad. "Annda ondan nefret etmi olsam bile ne hayr diyebildim, ne de hemen kalkp kendime baka bir yer aradm." "Be dakika hi konumadan sessizlik iinde otururken patikadan kanlmaz olarak insan sesleri duyuldu. Baz kzlar kahkahalarla glyordu. Be dakikalk arkadam yzn buruturdu ve bana dnd. 'Ne kadar rahatsz edici, deil mi?' "Kalbim bir anda ona snd. Hararetle bam sallayp, 'Onlardan kurtulunamyor,' dedim. "Aslnda bir yer var," dedi ve sanki azndan ok ey karm gibi sessizlie brnd. Soran gzlerle srarla yzne baktm iin devam etmek zorunda kald. drt yl nce kefetmi olduum bir yer var... Grmek ister misin?' "Sessiz mi?" "Oh, evet" "Ne gzel." "Beni takip et." Ayaa kalkp ynn tayin etmek iin yle bir sana soluna baktktan sonra yrmeye balad. Gkyz masmavi olmasna ramen hava ok scak deildi ve ben de keyifle peine takldm. "Konumak houma gitmese de birka dakika sonra, 'Seninle daha nce pek karlamadk,' dedim. "Genelde patikalarda yry yaparm." "Ben de yle," dedim. Kalbim ona iyice snmt. "Adn, Ted Jarvik" dedim ve elimi uzattm. Elimi itenlikle skt. "Bana Srpriz At diyebilirsin," dedi. Tam o srada patikadan ayrlp allklarn iinden yrmeye balad. Neyse ki ben de kot pantalon giymitim. Eer hava daha scak olsayd kanlmaz olarak giyeceim ortla bacaklarm izilir ve bcekler beni skntya board. Israrla onu takip etmeyi srdrdm. Nereye gittiini karamamtm, ortada patika bile kalmad iin birer dac gibi kayalklar ayorduk. Havann serinliine ramen bir sre sonra terden srlsklam oldum. Sonunda byke bir aacn dibinde durduk ve arkadam, 'Genelde burada biraz mola verip soluklanrm. Artk eskisi kadar antrenmanl deilim," dedi.

Soluum normale kaybolmuyorsun?"

dndkten

sonra

ona

dndm.

"Burada

nasl

"Bir aacn dallan, ya da bir kayann ekli ile zerindeki yosunlar hibir zaman birbirine benzemez. Bu detaylar farkettiim iin hi kafam yormadan gittiim yere bir daha gidebiliyorum." "Ne kadar anslsn. Ynler konusunda yetenekli olduumu syleyemem. Ben otel koridorlarnda bile kaybolur, grevlilerin elimden tutup beni odama gtrmelerini beklerim." Arkadam gld. "Senin bir sr yetenein olduundan eminim. Benim tek yeteneim ise kaybolmay baaramamak." "sminin Srpriz At olduunu sylemitin, sen yoksa yerli misin? Kzlderili misini?" Onu dikkatle szdm. Sonuta o da ancak benim kadar yerliye benziyordu. "Hayr deilim. Zaten o da gerek adm deil. Sadece bana yle hitap edebileceini syledim. Bence tatil yapp gerek hayata bir sre ara vermek istiyorsan, o hayatta kullandn her eyi geride brakmalsn. Geri rezervasyon yaptrmak iin kredi kartnda yazan gerek adm kullanmak zorunda kalyorum, ama burada kaldm srece kimse bana ismimle hitap edemez. hayatm hakknda da konumam. Manhattan'daki gerek hayatmn en ufak bir parasn bile buraya tamak istemiyorum." Bu dnce beni ok etkilemiti. "ok ilgin. Ben de ayn eyi yapmalym. Geri tatilde pek yle sosyal bir insan olduum sylenemez." "Soluklandysan artk yola koyulalm. Zaten birazdan orada olacaz." Hangi yn takip ettiini kestirmeye alp civardaki belirgin iaretleri alglamaya alsam da pek baarl olamadm. Sonuta benim iin aa bir aat, kaya da bir kaya... Bir yerden nmzdeki ukura doru yava yava kaydk ve Srpriz At fsldad. "te buras." Etrafma bakndm. Neredeyse her bir yanmz kayalarla evriliydi. Kayalarn arasnda tek tk aalar vard. Glgede kald iin ukur insan dirilten bir serinlie sahipti. Btn bunlar bir yana gerekten de sessizdi. En ufak bir t bile kmyordu. Arada bir yaprak hrt ya da bir bcek sesi duyuluyor olsa bile kocaman bir grlt yuma olan dnyann bu kesi bana bir snak gibi gelmiti. Byke bir kaya tam kala hizasndayd. Ve arkadam sessizce oturmam iaret etti. Oturdum ve sessizliin beni sarmasna izin verdim. iirde ne diyordu? "Huzursuz ruhum bir anda sonsuz huzura kavutu." Orada yarm saat boyunca hi konumadan oturduk. En ufak bir insan sesi yoktu. Ne uzaklardan gelen bir kahkaha sesi ne de anlalmayan insan sesleri. Motor sesi bile duyulmuyordu. Daha nce hi byle bir ey yaamamtm. Sonunda arkadam ayaa kalkt ve tek kelime bile sylemeden gidelim mi diye iaret etti. Aslnda bylenmi gibi olmama ramen bamla onu onayladm.

Tekrar yola koyulup, bir kilometre kadar yol aldktan sonra konumaya cesaret edebildim. "O sessiz yeri nasl kefettin?" "Tesadfen kefettim. Ancak,, ne zaman buraya gelsem hemen hemen her gn oraya giderim. Muhteem bir yer. Koruluktaki btn patikalarn ok uzana dyor. Ve bildiim kadaryla hibir otelin haritasnda da belirtilmemi. Yerini sadece benim bildiim gizli bir snak. Tabii imdi artk bir de sen biliyorsun." "Benimle paylatn iin ok saol," dedim. "Byle bir yerde insan aya dememi bir yerin olabilecei hi aklma gelmezdi." "Neden? Bence ok kalabalk blgelerin yaknlarnda bile baz el dememi blgeler olabilir. Tabii bunlarn says gn getike azalyor ve bir gn hi kalmayacak. Fakat o zaman daha gelmedi." Ynn hi kartrmadan beni byk patikalardan birine kard. Kayalarn zerinde, allklarn arasndan geerken bana sanki hem gidite hem de dnte yoku yukar kyormuuz gibi geldi... Ama geri dnebildik. Tekrar elini skp teekkr ettikten sona odama ktm ve du aldktan sonra akam yemei iin hazrlandm. Onu yemekte gremedim. Gzlerimle onu aramama ramen tatilim bitinceye kadar onu bir daha gremedim. Ksaca sylemek gerekirse o gnden beri onu bir daha grmedim. Ertesi gn tek bama o sessiz yere gitmeye karar verdim. Yanma bir kitap ve mutfaktan bin bir rica ile hazrlattm sandvileri alp sabah erkenden yola koyuldum. Eer hava iyi olursa btn gnm orada geirmeyi dnyordum. Ama tabii ki o sessiz yeri bulamadm. Yaknndan bile getiimi sanmyorum. Herhalde en batan yanl yne gitmi olmalym. Ancak bu beni pes ettirmedi. ehre dndkten sonra bile o sessiz yer ryalarma girmeye balad iin ilk frsatta o tatil beldesine geri dnp haritasn inceledim ve sessiz yerin olmas gereken blgeyi iaretledim. Srpriz Atla ilk karlatm bank zorlanmadan bulabiliyordum. Oradan sistemli bir ekilde aramaya baladm. Ancak hibir ey elde edemedim. Aalarn dallarn ya da kayalarn ekillerini hatrlamak iin ne kadar abalarsam aba-laym, sonuta tek elime geen birka izik, morluk ve bcek sr oldu. Sessiz yeri bir trl bulamadm. Sanrm bu bende bir tutkuya dnt. "Son Akort'un" birka dizesini bildiim iin o anda bu szler beynime takld. "Sanki gnbatmnn btn ihtiam bir melek tarafndan iime aktld. Huzursuz ruhum bir anda sonsuz huzura kavutu." Sanrm ne zaman grlt ekilmez olsa, o arky mrldanyorum. Jarvik szlerini bitirdiinde ortal derin bir sessizlik kaplad. Sonunda Halsted sessizlii bozdu. "Herhalde sizi oraya gtren o adam bulup sizi tekrar o yere gtrmesini istemek zorundasn. Bu sefer yolu haritada dikkatlice iaretlerseniz sorununuz halledilmi olur." "Bu adam gerekten var myd, onu hayal etmediniz deil mi?" diye sordu Gonzalo.

Jarvik'in kalar atld. "Sizi temin ederim ki hayal filan grmedim. O da beni ryalar lkesine gtren bir peri filan deildi. Her ey size anlattm ekilde oldu. Onun ok gelimi bir yn duygusu vard, ama benim ne yazk ki yok." "yleyse onu bulmalsnz," dedi Rubin. "Eer bu sizde bir tutkuya dntyse o duyguyu amak zorundasnz." "Evet, size katlyorum," dedi Jarvik. "Bu takntdan kurtulmak iin onu bulmalym. imdi onu nasl bulacam da syleyin. Oda numarasn bilmiyordum. smini bile bilmiyordum. Hemen o akam ya da ertesi gn resepsiyondan onun kim olduunu renmek de aklma gelmemiti." Ban sallayp bir sre devam edip etmemekte kararsz kald. "Size bu konuya ne kadar taktm anlataym. Oraya son gidiimde vaktimin yarsn eitli resepsiyon grevlileri ile arkadalk kurarak, sessiz yere gtrldm gn otelde kalanlarn listesini renmeye almakla geirdim. "Bunun iin bol bol dil dkp, kayt dosyalarn karmalarn saladktan soma nihayet iki yz krk dokuz isimden oluan bir liste kartp bana sundular. Herhalde bu yardmlarnda adam ba dediim elli dolarn da bir katks olmutur." "Ancak otel politikasna aykr olduu iin kiilerin adreslerini vermediler. nk eer byle bir ey ortaya kacak olursa iten atlma ve kara listeye alnma riski varm. simlerle yetinmek zorundaydm. Ertesi gn son kez o yeri bulmak iin korulua gittim, ama baaramadm. Tatilimin geri kalann da otelde oturup elimdeki listeyi incelemekle geirdim." "Sonunda btn listeyi ezberledim. Tabii bunu bilinli olarak yapmadm, ama hepsi aklmda. Benim beynimde yle bir yetenee sahip." Bir an iin dald. "Eer yn duygum lzumsuz detaylar hatrlamak kadar gelimi olsayd oktan o yeri bulmu olurdum." Drake sigarasndan bir nefes ektikten sonra bam kaldrd. "Bir isim listesi ne iinize yarar ki?" Jarvik dedi ki, "lk nce kulland takma ismin bir nedeni olmas gerektiini dndm. Niin birisi kendisine Srpriz At takma adn versin? Ba harflerinin gerek ismi ile ayn olabileceini dndm ve listeye gz attmda sadece bir tane S-A olduunu grdm. Ancak isim Sara Atkinson adl bir kadna aitti. Ve arkadamn kadn olmad kesindi. O yzden bu ihtimal sz konusu olamazd." Sonra belki ba harfleri ters evrilmitir diye dndm ve bir, A-S aradm. Ancak hi yoktu. Sonra tek bana gelmi erkekleri taradm. Birok insan, ra ve Hortense Abel gibi, birlikte yazlmt. Bu isimleri ve zellikle ocuklu olanlar izmem gerektiini dndm. Bylece on yedi yalnz gelmi erkek ad kalnca byk bir gelime kaydettiime karar verdim. "Ama Srpriz At bana yalnz geldiine dair en ufak bir imada bile bulunmamt. Belki de ei ve ocuklar odalarnda dinlenirken ya da bahede spor yaparken arkadam tek bana yrylere kyordu."

Trumbull sze girdi. "Dz mantkl bir sonuca ulamay deneyebilirsiniz. Listedeki her erkek ismini takip edip, hangisinin Srpriz At olduunu bulabilirsiniz. Kimbilir belki ansnz yaver gider ve ilk aradnz kii o kar. Manhattan'da yaadn bildiinize gre ie niin telefon rehberinden balamyorsunuz?" "Listedeki isimlerden bir tanesi S. Smith idi. Bir telefon rehberinde ka tane S. Smith olabileceini dnmek bile istemiyorum. Ayrca, eer yanl hatrlamyorsam, Manhattan'dan sz ederken iinden sz ettii intihasna kaplmtm. Orada alt, ayn yerde yaad anlamna gelmez. Manhattan'a komu olan be semtten birinde ya da New Jersey, Connecticut veya Westchester gibi komu ehirlerden birinde bile olabilir. "Bakn, btn dz mantk ihtimallerini gzden geirdim. Hatta yaknlardaki bir havaalanndan kk bir uak kiralayp blgeyi yukardan taramay ve aradm yeri haritada iaretlemeyi bile dndm. Ancak oray tanyacama ihtimal vermiyordum. Haydi diyelim ki bir ihtimal o yeri tansam bile havaalanna indikten sonra tekrar kara yolunu takip ederek haritada iaretlediim blge iinde aradm yeri bulabileceimi de sanmyordum. Sonra helikopter kiralamay dndm, eer o sessiz yeri grrsem bir ip merdivenle helikopterden aaya inme ihtimaline sahip olurdum, fakat sonra bu bana ok sama geldi. Metrelerce ykseklikteki bir helikopterden sarktlm bir ip merdivenle aaya inebilecek kadar cesur bir insan deildim. Sonra bu yolla sessiz yere ulasam bile otele geri dndkten sonra ayn yeri bulabileceim pheliydi. Her canm istediinde kendime bir helikopter kiralayamazdm, yle deil mi?" "Srpriz At! Bu bir at yar terimi deil mi?" diye sordu, Gonzalo. "Evet yle," dedi Avalon. "Bir yar kazanma ihtimali dk olan atlara verilen bir isimdir. zellikle de eer atn kapasitesi bilinmezken yart dier atlarn gl olduu biliniyorsa." "Peki ama neden Srpriz At?" dedi Halsted. "Bana sorarsanz adam sadece gizemli grnmek iin aklna gelen ilk ismi sylemi olabilir," dedi Avalon. "Belki de adamn at yarlar ile bir ilgisi vardr." dedi, Gonzalo. Jarvik yzn buruturdu. "Olabilir. Farzedelim var. Peki bu onu bulmam nasl salayacak?" Trumbull sze girdi. "Bana sorarsanz Srpriz At" sadece at yarlarnda deil, her trden yarmada kapasitesinden emin olunamayanlar iin kullanlan bir deyim. Boksta, teniste hatta politikada bile kullanlyor." "Peki bu bilgi bana nasl yardmc olacak?" dedi Jarvik. Avalon derin bir i ekti. "Bay Jarvik, niin Son Akort'a baka bir adan bakmay denemiyoruz? Roger Halsted, byke bir kilise orgunda ok sayda farkl akort tretilebileceini ve bu saylar iinde bir akortun rahatlkla kaybolabileceini belirtti. Ve bu tamamen bilimsel bir bak asna dayanan bir varsaym."

"Her duyu objektif bir duyu kaynana sahip olsa da, onu alglayan insann duyular sbjektiftir. Yani dalga yapsn analiz ettiimizde ayn olan iki akort, onu dinleyen insanlarn ruh hali ve ortamna gre ok farkl alglanabilir." "ark szlerinde org alan o kii, bu arada ok bezgin ve durgundur. Bu nedenden tr de akort onda bir etki yaratm, iindeki sanclar hafifletmitir. Ancak ayn akortu tekrar yakalamak istediinde kendisini tamamen o ie vermi beklentilerle dolu bir ruh haline brnnce, ayn akortu tekrar alsa bile daha nce hissettii duygular yaayamayaca iin ayn akort olduunu aklna bile getirmez. Tm varl ile aramasna hi armadm. nk sadece akortu deil, o akortu ilk ald andaki duygularn da aryordu." "Nereye varmaya alyorsunuz?" diye sordu, Jarvik. "Varmak istediim nokta, Bay Jarvik," dedi Avalon. "O yere bu kadar nem vermemeniz gerektii. Oray mkemmel bir gnde buldunuz. nnzde peinden gittiiniz bir rehber olduu iin biraz umarsz bir ruh hali ierisindeydiniz. Eer o yeri tekrar bulacak olsanz bile, daha scak, souk, ya da bulutlu bir gnde bulabilirsiniz. Endieyle orasn aradnz iin kendinizi ilk sefer olduu gibi rahat hissetmeyeceksiniz. Sonuta oras hatrladnz yer olmayacak, ve hsrana urayacaksnz. O yerin gzelliini anlarnzda yaatp iin peini braksanz daha iyi olmaz m?" Jarvik ban ne eip birka dakika iin dncelere bouldu. "Saolun, Bay Avalon. Haklsnz. Eer o yeri bulmay baaramazsam bu szlerinizi anmsayp yaadm hayalkrkln hafifletmeye alacam, ancak... srf emin olmak iin oray bir kez daha arayp bulma isterim. Sonuta Srpriz At birka defa orada bulunmu ve her seferinde keyfini karm." "Srpriz At, oraya nasl ulaacan biliyordu," dedi Avalon. "Her zaman benzer bir havada ve ayn duygular yaarken oraya gitmi olma olasl var." "yle olsa bile ben de bir kere daha gitmek isterim. Ancak oray bulabileceimi sanmyorum." "Bir zm yolu olduunu sanmyorum," dedi Avalon. "Bunu kabullenmeniz lazm." "Bilemiyorum," dedi Mario. "Daha kimse Henry'nin fikrini almad." "Byle bir durumda Henry bile bir sonuca varamaz. Ortada deerlendirilecek bir bilgi yok ki," dedi Avalon. "Ne kaybederiz ki?" diye steledi Mario. "Henry, sen ne diyorsun?" Jarvik onlar akn akn dinledi ve Rubin'e dnp baparma ile omuzunun zerinden arkasn iaret ederken sessizce fsldad. "Garson mu?" Rubin iaret parman dudaklarna gtrp gzleri ile onu onaylad. Sohbeti en batan beri ilgiyle dinleyen Henry sze girdi. "Bir yorumda bulunmadan nce Bay Avalon'un o yerin sbjektif doas hakkndaki dncelerine aynen katldm belirtmeliyim. Bay Jarvik'in byle bir muhteem ansn mahfetmesini istemem. Ancak..."

"Aha," dedi Gonzalo. "Devam et, Henry." Henry her zamanki mtevazi tavryla glmsedi. "Ancak ben de herkes gibi Srpriz At ismine takldm. Size bir soru sorabilir miyim, Bay Jarvik? Acaba o listede pek sk rastlanlmayan Polk isminde biri var myd?... Belki bir James Polk olabilir." Jarvik'in gzleri falta gibi ald. "Ciddi misiniz?" "Elbette. Acaba byle bir isme rastladnz m?" "Bir tane, J. Polk vard. Tabii, James olabilir." "yleyse adamnzn o olma ihtimali olduka yksek." "Peki ama neden o?" "Bay Trumbull, Srpriz At deyiminin politikada kullanldn belirtmiti. Gnmzde en ok byk bir partide kazanma ans byk olan iki adayn uzlamak amac iin ekildii zaman hi ihtimal verilmiyor olmasna ramen seilen aday iin bu deyim kullanlr. Gnmzde artk adaylarda n seimle belirlendii iin bu duruma pek rastlanlmasa da, rnein 1940'ta Wendell Willkie Cumhuriyeti Partinin Srpriz At olmutu. Yalnz bu terim daha ok Amerikan tarihindeki ilk Srpriz Ata atfen ortaya atlmt. 1844'te Demokratlar eski bakan, Martin Van Buren'i aday gstermeye niyetliydiler. Ama onun te ikilik bir ounlua ihtiyac vard ve Gneyli muhalefet bu ounlua ulamasn engelliyordu. Kongrede herhangi bir uzlama salanamaynca, Senatr James Knox Polk ismi ortaya atld ve en bata hi kimsenin buna ihtimal vermemesine ramen ilk srpriz at aday olarak ortaya kt ve seimleri kazanarak olduka iyi bir tek dnemlik bakan oldu." "ok doru," dedi Rubin. "Sen de her eyi biliyorsun, Henry." "Hayr, Bay Rubin," dedi Henry. "Bu konuda ok az bir bilgiye sahiptim, ancak siz tartrken bir ara ktphanedeki ansiklopedilerden bilgilerimi tazeleme olanana kavutum. Bay Jarvik'in listesinde yer alan, J. Polk, James Polk'un soyundan bir kii olarak kendisini Srpriz At takma ad vermi olabilir." "nanamyorum," diye mrldand Jarvik. "Yine de onu bulmak pek kolay olmayabilir, Bay Jarvik," dedi Henry. "Onu bulsanz bile hl yanl kii olabilir ve bir ihtimal doru kii olsa bile, sessiz yere tekrar ulatnzda hayalkrkl yaayabilirsiniz. Yine de size iyi anslar diliyorum."

AIKLAMA
Sevgili eim, Janet ve benim Mohonk dalarnda ok sevdiimiz bir tatil beldemiz var. New York, New Paltz'daki evimizden doksan iki mil uzakta olan bu beldede, ormanda dolaabileceimiz uzun patikalar var. Janet, doayla babaa kalmay sevdii iin o patikalarda dolamaktan ok holanyor. Ben de, Janet'le olmay ok sevdiim iin ona elik ediyorum. Bir keresinde sanki hi insan eli dememi bir yer kefetmitik. Ve bir ka dakikalna kendimizi bu byl yere teslim ettik. Ancak, Janet ile benim aramda bir fark var. Janet, o yeri ve o dakikalar iten ve katksz bir sevgiyle anarken, ben "Bundan bir Karadul Hikyesi kartabilir miyim acaba?" diye dnyordum.... kardm ve siz de onu biraz nce okudunuz. Bu hikaye ilk kez, Ellery Queen'nin Gizemli Hikyeler Dergisinin Mart 1988 saysnda yaynland.

DRT YAPRAKLI YONCA

Karadullarn o ay verdikleri yemein ana konusunun gndemde olan ran-Kontra ilikisi durumalar olmasn doal karlamak gerekirdi. Her Karadulun konu hakknda syleyecei bir eyler vard. Birisi Oliver North'un incinmi kk olan ocuu baklar ve orta yal kadnlara ekici gelmesini gndeme getirirken, bir dieri John Poindexter'in inanlmaz hafzasn vyordu. O ay verilen yemein ev sahibi olan, James Drake, North ve Poindexter'in btn Demokratlarn bir trl beceremedii eyi yaparak Reagan dnemine glge drmeyi baarmlard. Bu yzden niin Cumhuriyetilerin bu Laurel Hardy ekibini kahraman gibi gstermeye altn bilmek istiyordu. "Konuyu prensiplere ve rehinelere getiren beklenildii gibi, Emmanuel Rubin olmutu." "in z can kaybyla ya da potansiyel can kaybyla, hatta rehine almaya kar nasl tavr taknacamzdr," dedi. "Rehineleri kurtarmak iin ulusal karlar ikinci plana atmamz m gerekiyor? Eer durum bu ise, silahl bir saldr yapmaya nasl cret ederiz? Sonuta Granada'ya karma yapmak ya da Libya'ya hava saldrsnda bulunmak gibi nispeten basit ve gvenli saldrlarda bile can kayb ve baz askerlerin esir dme olasl vardr." Bir doksan boyundaki, Geoffrey Avalon, bir altm belik, Rubin'e tepeden bakyordu. "Ama sen askeri harektlardan sz ediyorsun. Rehineler ise hibir ie bulamam huzurlu bir hayat srmeye alan sivillerden oluuyor. Sevdiin birisini kurtarmak iin btn prensiplerden vazgeip, byk bir bedel demeye raz olmaz msn? Eer birileri eini karsa onu ldrmemeleri iin fidye demeyi kabul etmez misin?" "Evet, elbette derim," dedi Rubin. Kaln gzlklerinin ardndan bakan gzleri akmak akmakt. "Bir birey olarak derim. Ama srf benim ektiim ac hafiflesin diye iki yz otuz milyon Amerikal'nn ulusal karlarn zayflatmaya hakkm var m? Bir insann, Amerika Bakan olsa bile, bunu yapmaya hakk yok. Ve, Reagan'n hatas da bu. Ayrca rehine almay, bara glge dren bir olay olarak grmeyin. Terrizmle savayorsak, rehineler de sava esiri saylr. Bir savata dmana esirleri geri almak karlnda silah vermeyi dnmeyiz bile. Dier sava durumlarnda bunu yapmak vatana ihanetle e deerde grlr." "Terrizm dier savalara benzemez," diye homurdand, Thomas Trumbull. "Hem ayrca hibir durum bir dierine benzemez." "Aslnda btn bu ulusal kar szlerinin konumuzla bir ilgisi yok," dedi Roger Halsted. "Terrizm kresel bir sorun olduuna gre ancak kresel bir tepkiyle sonu alabiliriz."

Mario Gonzalo sze girdi. "Oh tabii, kresel zm! Btn lkeler bana dokunmayan ylan bin yaasn mant ile terristlerle anlama yapmaya hazrken kresel zm nasl elde edeceiz?" "Zaten en byk sorun da bu," diye cevap verdi Halsted. "Terristlerle anlama yapp para vermeye kalkmak bunu krl bir i kolu haline getiriyor. Eer rehineler iyi para ediyorsa, ne zaman para skntsna dseler birka rehine almaya kalkacaklardr." "Tabii ki herhangi bir rehine alma durumunda asl yaplmas gereken bunu terristlere pahalya detmektir. Bu da onlara zayiat verme anlamna gelir," dedi Gonzalo. "Bunun iin dmann kim olduunu bilmemiz gerekiyor," diye kar kt Avalon. "Rastgele insan ldremezsin." "Neden olmasn? Her savata bunu yapmyor muyuz? kinci Dnya Sava'nda, Alman ve Japon ehirlerini bombalarken oralarda binlerce masum insan ve hatta kk bebekler olduunu bilmiyor muyduk, yoksa attmz bombalarn sadece askerleri ldrdn m sanyorduk?" "Ancak biz Almanya ve Japonya ile topyekn sava halindeydik. Bu durumda Alman ve Japon hkmetlerine pasif destek bile dman saylmalarna neden oluyordu," dedi Avalon. "Yani size gre, terrizm iinde filizlendii toplumdan pasif de olsa bir destek almadan ayakta kalabilir mi?" diye sordu Rubin. Bu noktada sohbeti en batan beri skntyla dinleyen, James Drake sze girdi. "Baylar, konuum merdivenlerden yukar kyor. Ltfen bu konuyu kapatp bu akam bir daha amayalm. Ltfen!" Henry'ye doru dnd. "Henry, konuum alkol kullanmyor, onun iin byk bir diyet kola hazrlar msn ltfen? Buzu az olsun." Karadullarn vazgeilmez garsonu Henry, konuk tam yemek salonuna girmek zereyken bayla Drake'i onaylad. Uzun boylu, esmer tenli, kemerli buruna sahip, mavi gzl konuk ieri girince herkes onu selamlad. Gr salarna aklar dmeye balamt ve elli yalarnda grnyordu. "Geciktiim iin zgnm, Jim," dedi ve Drake'in elini skt. "Trenlerin can vaktinde kalkmak istemedi de." "O kadar da ge kalmadn, Sandy" dedi Drake. "Seni Karadullarla tantraym. Baylar, bu arkadam Alexander Mountjoy." Karadullar birer birer ne kp el sktlar. En son gelen Henry elinde byk bir bardak tayordu. Mountjoy barda alp kokladktan sonra glmsedi, "Anlalan garsonu uyarmsn." Drake bayla onaylad. "Garsonumuz Henry'nin kulbmzn en deerli yesi olduunu eklemeliyim."

Yemek insann iini aan trdendi. tah ac kavunla balayan yemek, koyu bir sebze orbas, zgara pirzola, frnda patates, brokoli ile devam edip, elmal turta ile sona erdi. Rubin her zamanki gibi iddialarna kaynak gstermeden Charles Dickens'in modern polisiye hikyelerin geliimine yapt katkdan sz edip, sadece kendisinin okumu olduu Bleak House'u buna rnek olarak gsterdi. Sohbetin farkl bir konuya ynelmi olmasndan honut kalan Drake, Dickens'in dedektifinin Edgar Allan Poe'dan bir nesil sonra ortaya ktn ve eer Rubin'in varsaym doru ise Dickens'n, Poe'un hibir kitabn okumam olmas gerektiini vurgulad. Bundan honut kalmayan Rubin homurdanarak konuya Wilkie Collins ve Emile Gaboriau'yu katt. Kritik bir noktada Drake, Arthur Conan Doyle'dan sz edince Mountjoy'da sohbete katld ve samimi bir ortam olutu. Kahveler iilirken Drake artk geleneksellemi olan su kadehine kak ile vurma ayinini balatp sze girdi. "Manny bu akam yeterince konutu. O yzden eer sakncas yoksa konuumuzu sen sktrabilir misin, Mario? Manny'nin sessiz kalmasn salayacana inanyorum." Gonzalo yeil izgili ceketinin yakalarn dzeltip, kravatn kontrol ettikten sonra arkasna yasland. "Varlnzn amacn nasl aklyorsunuz, Bay Mountjoy?" Mountjoy, Henry'nin Karadullara brendi servisi yapmasn ilgiyle izlerken yantlad. "Ben bir Sherlock Holmes hayranym ve Baker Street kulbnn bir yesiyim. Sanrm bu zelliklerim byle bir grup iin yeterli olur." Gonzalo sze girdi. "Bilemiyorum, aslnda aramzda polisiye romanlarla ilgilenen bir tek Manny var. O da yazar olduu iin ilgileniyor. Geri yazdklarnn ona nasl para kazandrdn hl anlayabilmi deilim." Elini kaldrp gayri ihtiyari Rubin'i iaret ederken, Rubin koltuunda huzursuzca kprdand ve cevap vermeye hazrland. "Baka bir ey deneyin," diye ekledi, Gonzalo. "yleyse bir niversite rektr olduumdan sz edeyim," dedi Mountjoy. "Geri nfusun kata kann bunu varlm hakl karacak bir, neden olarak greceini bilemiyorum." "Biz de yle ya da byle akademisyen saylrz," dedi Avalon. "Ve biz bile bunun varlnz hakl kartacan sanmyoruz." Mountjoy glmsedi. "Eer akademisyen olarak sizler byle dnyorsanz bu akam iim olduka zor demektir." Gonzalo hayalkrklna uradn gizlemeden konutu. "Bir niversite rektr. Hepsi bu kadar m?" Mountjoy kalarn kaldrd. "Bu konum varlm hakl gstermeye yetmeyebilir, ancak kmsenecek bir ey olduunu da sanmyorum. rencilerle, hocalarla, dier yneticilerle ve bata bulunanlarla urarken bir de kamuoyuna sevimli grnmeye almak hi de kmsenecek bir ey deildir. Hepsi bu kadar m demekte ne oluyor?" "Yani, ayrca hkmet ya da devlet adna alp almadnz merak ettim," dedi Gonzalo. "Hayr, devletle bir ilikim yok."

"Hakknzda herhangi bir devlet soruturmas almad, deil mi?" "Tabii ki hayr." "yleyse niin Drake bizden sizin bulunduunuz ortamda rehineler konusunu amamamz istedi ki?" diye sordu Gonzalo. "Oh, Tanr akna," diye sze girdi Drake. "Eer sizden byle bir ey istediysem niin bunu gndeme getiriyorsun?" Esmer tenli, Mountjoy'un sararmas imknsz olsa bile, beti benzi att ve Drake'e dnd. "Jim!" Drake ban sallad. "zr dilerim, Sandy. Sen gelmeden nce rehineler krizini tartyorduk. lkenin u anda iinde bulunduu durumu gze alrsak, zaten bu konunun gndeme gelmesi kanlmazd. Ancak onlardan bu konuya girmemelerini zellikle istedim." "Ve bende bunun nedenini, renmek istiyorum," dedi Gonzalo. "Nedenini syleyemem," dedi Drake. "Ama bu konunun hemen kapatlmasn istiyorum. Ev sahibi olarak..." "Ev sahibi olarak bile bunu yapmaya hakkn yok," dedi Gonzalo. "Kulp yemeklerinin tek varlk nedeni sktrma annda hibir kstlama getirilmemesi. Ev sahibi bile tartlacak konularda bir kstlama getiremez. Bu, bu ... kurallara aykr." Avalon elindeki iki kadehim incelerken sze girdi. "Mario doru sylyor... Bay Mountjoy, bu masada konuulan hibir ey bu masann dna tanmaz. Hepimiz insanlarn srlarna sayg gsteririz, ve buna mkemmel garsonumuz Henry de dahildir. Bu size yardmc oldu mu?" "Hayr, olmad," dedi Mountjoy. "Benim saklayacak herhangi bir srrm yok. Ancak devletin var. Ben bu odadaki herkesin erefli ve drst olduuna eminim. Ancak devlet benim kadar kolay tatmin olmaz." "Devlet iin almadnz sylemitiniz," dedi Gonzalo. "Haklsnz, almyorum. Ancak ne yazk ki kendi arzum dnda onlarla ilgili bir meselede bir anda kendimi taraf buldum." Thomas Trumbull sakin bir ses tonuyla sze girdi. "Ben devlet iin alyorum ve arada srada devlet srlarn tamak zorunda kaldm. Ben de bu odadaki herkes iin kefil olabilirim. Bu konuya hi girmemi olsaydk herkes iin ok daha iyi olurdu. Ancak hibir kstlama getirilmeyen bir sktrmada er ya da ge bu konu gndeme gelecekti. Keke, Jim sizi daha uygun bir zamanda konuk olarak arsayd. Ancak buradasnz ve Mario'nun ynelttii soru bizi zor bir duruma sokuyor. Eer yant vermek istemiyorsanz o zaman kulbn kurallarna gre yemek burada biter ve hepimiz evlerimize dalrz. Tabii bunu hibirimiz arzu etmiyoruz. Bize syleyebileceiniz herhangi bir ey var m? Eer soruya tatmin edici bir yant verdiinize kanaat getirirsek bu konuyu kapatr, sohbetimizi baka bir yne eviririz." "Sorumu tekrar edeyim," dedi Gonzalo. "Niin rehineler konusunu sizin bulunduunuz bir ortamda tartamyoruz?"

Mountjoy bir sre ban ne eip dndkten soma yant vermek iin kafasn kaldrdnda gzlerinde herhangi bir dmanlk sezilmiyordu. "Eer bana isimler, yerler ve detaylar sormayacana dair sz verirseniz, bir ksmn dile getirebilirim. Zaten daha detayl konumam imknsz. Size bir niversite rektr olduumu sylemitim. Birka ay nce niversite hocalarndan bazlar terristler tarafndan karld." "Ama bu bir sr deil ki?" diye araya girdi Rubin. "Bunu btn gazeteler yazd. Anlalan sizin rektrln yaptnz niversite..." "Ltfen!" dedi Mountjoy. "Belki konunun detaylarn bildiinizden emin olabilirsiniz. Ancak konunun btn ynlerini bildiinizi sanmayn. Ve bende syleyeceiniz hibir eyi inkar ya da teyit edemem. Sadece anlatacaklarm dinleyin. Baz hocalarmz karlm ve rehine olarak tutuluyordu. Rehinelerden bir tanesi, onun hoca olup olmadn zellikle belirtmiyorum, ldrld. ldrlmeden nce ikence grmt. "O yzden rehineler konusu beni ahsen rahatsz ediyor. nk tandm baz insanlar bu durumu yaad, ve olayn eitli ynleri hakknda ok detayl devlet soruturmalarna maruz kaldm iin bu rahatszlm iki katna kt. Bu sizi tatmin ediyor mu, baylar? Artk konuyu deitirebilir miyiz?" "Hayr," dedi Gonzalo. "Niin sizi sorgulama gereini duydular? Konuyla ne ilginiz vard?" "Rehine alma olay hakknda m? Kesinlikle hibir ey." "Olayn eitli ynleri hakknda sorgulandnz sylediniz. Hangi ynleri sizin byle sorgulanmanza yol at?" "Ne demek istediinizi anlamadm." "Bunda anlamayacak bir ey yok ki. Niin, sizi sorguladklarn sordum. Eer rehine alma olay ile bir ilginiz yoksa buna niin gerek duydular?" "Bu soruya cevap veremem." "yleyse ben tatmin olmadm." Drake sze girdi. "Oh, yapma Mario, niin bu kadar dik kafalsn?" "Ben dik kafal filan deilim. Bana sorarsanz bu konunun rehine alma olayndan farkl bir boyutu var. Mountjoy olayn eitli ynleri hakknda hibir ilgisi olmamasna ramen sorgulandn syledi. Yani olayn tek yn rehine alma deil. Bence bu konu iinde daha zlmemi olan bir olay var. Yoksa bu kadar gizli tutulmazd. Bahse girerim burada bir bulmaca hatta gizemli bir olay var. Ne dersiniz, Bay Mountjoy?" "Bu konuda herhangi bir yorumda bulunamam," dedi Mountjoy. "Bu kulp gemite eitli bulmacalar zmeyi baarmt," dedi Gonzalo. "Size de yardmc olabiliriz." Mountjoy srarl gzlerle, Drake'e bakt.

Drake elindeki sigaray kl tablasna bastrdktan sonra konutu. "Evet, doru. Ama her bulmacay zeceimize dair bir garanti de veremeyiz." "Keke bunu da zebilseydiniz," diye mrldand Mountjoy. "Aha! Demek yanlmamm," dedi Gonzalo. "Hey Tom, ona yardm edebileceimizi ve bize mezara kadar gvenebileceini sylesene." "Bize gvenebileceini daha nce belirttim," dedi Trumbull. "Eer bir sorun varsa ve onu zmekte zorlanyorsanz, Mario doru sylyor. Belki yardmc olabiliriz, Bay Mountjoy" "ey, ne kadarn aktarabileceimi bir dneyim," dedi Mountjoy. Karadullar tek tek szerken bir yandan da dncelere bouldu. Karadullar ise nefeslerini tutmu bekliyordu. Sonunda Mountjoy konutu. "ldrlen rehine aslnda terristlerin gznde masum saylacak bir insan deildi. Genelde rehineler terristlerin piyon olarak kullanabilecei, gazeteci, iadam ya da profesr gibi insanlar arasndan seilir. Amerikan hkmeti ve kamuoyu bu tip insanlara ok deer verdii iin iyi bir pazarlk konusu olur. "Hakknda size hibir detay veremeyeceim ldrlen rehine ise, devlet adna alyordu ve terristlerin gznde bir gizli ajan ya da casus saylabilirdi. Ya onlara kar alt iin bir ceza olarak ya da ondan bilgi almak amacyla ikence yaparken biraz ileri gidip onu ldrdler." "Burada asl soru u; Onun ikence yapmaya deecek biri olduunu nasl renmilerdi? Genelde rehinelere brakn ikence yapmay, onlara ellerinden geldiince iyi bakmaya alrlar. Sonuta l bir rehine kimsenin iine yaramaz. Hatta kt muamele grm bir rehinenin varl bile Amerikan kamuoyunun byk tepkisi ile.hkmetin daha kat nlemler almasna zemin hazrlar. Bu da terristlerin iine gelmez." "Birisinin onu ispiyonladn dnyoruz. Ksaca sylemek gerekirse ortada bir hain var. ldrlen rehine bir nedenden tr gerek grevini birisine aklam ya da kazara azndan karmt. Ve o kiide ona ihanet etmiti. Tabii, sorulmas gereken soru bu hainin kim olduu? Hkmet doal olarak onun kimliini ortaya karmak istiyor. Hem bir grevlinin lmne neden olduu iin yarglanmal, hem de baka ajanlar da ispiyonlayarak ulusal gvenlii baltalamasnn nne gemek iin. Anlyorsunuz, deil mi? " "niversite hocalarnn karlma ekli biraz garip olduu iin ben de sorguya ekildim. Karlan kiilerin zellikle seilmesi hainin niversitedeki hocalardan biri olma olasln n plana kard. Bunu kesin olarak grebiliriz, ancak neden yle olduunu size aklayamam. Tek syleyebileceim, vardmz sonu bu olmutu... niversite hocalar arasnda bir hain vard. "Bu konu hakknda ok detayl bir soruturma ald ve ben de bu soruturma kapsamnda uzun uzun sorguya ekildim. Varlan sonuca gre, aranan hain niversitedeki drt hocadan birisi olmalyd. Ama hangisi? ... ah, bunu bir zebilsek."

Rubin sze girdi. "Yaplacak en gvenli ey, drdn de pasif grevlere atayp, kimseye zarar veremeyecekleri blmlere gndererek soruturma devam ederken bir taraftan da hepsini izlemek." "Sylediklerinizin hepsi yapld," dedi Mountjoy." Ama masum insana hi de hak etmedikleri bir ceza verildiini dnmyor musunuz? O drt insandan byle bir muameleyi hak etmeyen vatansever Amerikan vatanda." "Sava zayiat!" dedi, Rubin. Halsted araya girdi. "Bugn ne kadar katsn, Manny? Yoksa son romannda yine taklp kaldn m?" "Bunu da nereden kardn?" dedi Rubin. "Ben ne dnyorsam onu sylyorum." "Benim deer yarglarma gre, masum insann sknt ekmemesi bir hainin yakalanmasndan daha nemli." dedi Mountjoy. "Yeterince akll olabilseydik bunu zecek bir yol vard. l rehinenin hainin kim olduunu bildiini varsayyoruz. Sonuta gizli ajan olduunu kime sylediini ya da kazara azndan kardn biliyor olmalyd. Terristler onu bir mektup yazmaya zorladlar." Halsted sze girdi. "Ne tr bir mektup olduunu tahmin edebiliyorum. Rehin bir CIA ajan olduunu ve onlar karan zavall bask altndaki grubun aleyhinde casusluk yaptn itiraf eder. Hayat boyunca adn bile duymad bir sr olayn faili olduunu kabul eder ve Amerikan hkmetinin kendisine sahip kmadn, serbest kalmas iin zgrlk savalar ile grmeye bile yanamadn ifade ederek onlar lanetler." "ok doru. Neredeyse kelimesi kelimesine ayn ifadeyi kullandnz. Herhalde o zamana kadar baya ikence grd iin dier olaylarda olduu gibi bir fotorafn yollamadlar. sterse mektubu imzalamay kabul etmeyebilirdi. Ama sanrm rehine mektup sayesinde bize bilgi vermeyi dnd ve imzalad. mzann kendisine ait olduu tespit edildi. Mektubun sonunda, eer ans yaver giderse belki hkmet serbest kalmas iin giriimde bulunabileceinden sz etmi ve drt yaprakl bir yonca izmiti. Bir sre soma da ldnn haberini aldk." "Sizce drt yaprakl yoncann bu ile bir ilgisi var myd. Bay Mountjoy?" diye sordu Avalon. "Hkmet yle dnyor. Esir bulunduu insanlarn gznden kaacak, ancak haini iaret edecek bir yol bulmak zorundayd. Ne yazk ki, biz de iaretin ne anlama geldiini zemedik. Devlet grevlileri gece gndz dnmelerine ramen drt yaprakl yoncann ne anlam tadn zemedi. Ancak hain mektubu televizyonda ya da gazetede grdnde drt yaprakl yoncann kendisini iaret ettiini anlam olmal ki, onu karan gruba mesaj iletip onun ortadan kaldrlmasn salam olmal." "Drt yaprakl yonca bir iyi ans semboldr," dedi Avalon. "Rehine son yazd cmlesinde gerekten samimi davranp uur getirsin diye bir resim izmi olamaz m?"

"Olabilir," dedi Mountjoy. "Herey mmkn, ancak devlet grevlileri buna ihtimal vermiyor. Rehinenin tam bir rasyonalist olduunu ve mistik ya da batl inan saylacak hibir inanca sahip olmadn vurguluyor. Onu ok iyi tanyan insanlar uur getirmesi iin drt yaprakl bir yonca resmi izmesinin sz konusu bile olamayacan sylyor." "Denize den ylana sarlr," diye mrldand Avalon. Trumbull sze girdi. "O bir rlanda semboldr. Drt pheliden herhangi biri rlandal ya da rlanda kkenli olabilir mi? Hain IRA'nn bir yesi olduu iin, dier yeralt gruplarna sempati duyuyor olabilir." Mountjoy ban sallad. "ncelikle, rlanda sembol olan yonca drt yaprakl deil yaprakldr. Efsaneye gre Aziz Patrick, rlanda kralna Hristiyanlk alemindeki tanr figrnn nasl tek bir tanr saylabileceini aklamak iin yerden bir yonca koparp onu rnek gsterdiini anlatr. rlanda kral Hristiyan olur ve yaprakl yonca da rlanda'nn sembol olarak kalr. Her neyse drt pheliden hibirinin rlanda ile bir ilgisi yoktu." "Drt pheli hakknda bize ne syleyebilirsiniz? Eer onlar hakknda hibir ey bilmiyorsak, drt yaprakl yoncann hangisini iaret ettiini nasl ortaya karacaz?" dedi Trumbull. "Size onlarn isimlerini ya da kim olduklarn syleyemem," dedi Mountjoy. "En azndan uzmanlk alanlarn syleyemez misiniz?" diye sordu Avalon. "Bilmiyorum... Belki sylememde bir saknca yoktur." Mountjoy sayarken bir taraftan da teker teker parmaklarn kaldrd. "Biri tarihi, biri entomolog, biri astronom ve biri de matematiki. Bir iinize yarad m? Bizim yaramamt da." Halsted sze girdi. "izdiinin drt yaprakl yonca olduundan emin misiniz?" "Baka ne olabilir ki?" Halsted omuz silkti. "Bilmiyorum. Resmi grmedim, ama sonuta bir noktadan izilmi drt ayr ey olmal, deil mi?" "Evet." "Belki aktrmadan bir yldz izmeye almtr. Bir noktadan yaylan nlar olamaz m? Belki astronomu iaret etmeye alyordu." Mountjoy ban sallad. "Astronom olabilir. Ancak bunun farkl bir aklamas olmal. O, bir noktadan kan nlar deil, drt adet yonca yapra her halinden belli olan yaprak izmi. Ayrca sapn da eklemiti. Yldzlarn saplar olmaz." "Matematikinin uzmanlk alan neydi?" diye sordu Drake. "Bilemiyorum. Ben halkla ilikiler blmnden geldim ve matematik hakknda sahip olduum tm bilgi banka hesabm kontrol etmekten teye gemiyor." "Olaslklar hakknda tez hazrlam olabilir mi?" "Sanrm aratrrsam bunu renebilirim, ancak kesin bilmiyorum."

"Drt yaprakl yoncalarn en nemli zellii ok nadir bulunmalardr. Bir yonca tarlasnda bir tane drt yaprakl yonca bulma olaslnn kata ka olduunu bilmiyorum, ama ok dk olmal. Kkken yoncalarn arasna yatp saatlerce drt yaprakl yonca aradm hatrlarm. Fakat hi drt yaprakl yonca bulamadm. Yani, bir tane bulmak gerekten ok dk bir ihtimal ve uzmanlk dal olaslk olan bir matematiki bu konuyla ilgilenebilir," dedi Drake. Bir matematiki olan Halsted, araya girdi. "Bu bana hi mantkl gelmedi. Acaba tarihinin uzmanlk dal neydi?" "Ah," dedi Mountjoy. "Onun uzmanlk daimi biliyorum. Yazd tannm kitaplardan bir tanesinin ad... Yo, hayr, kitabn adn aklayamam. Kim olduu ortaya kar. Ortaa konusunda uzman diyebiliriz." "Ortaa tarihi zerinde mi uzmanlam?" "Evet. Bizans mparatorluu, Hal Seferleri gibi eyler." "Drt yaprakl yoncayla ilgili herhangi bir ey var m?" "Bildiim kadaryla yok." "Peki bcekleri inceleyen entomologun ana dal nedir?" "ey." "Ne tip bcekleri aratryor? Arlar m?" Gonzalo araya girdi. "Niin ar m diye sordun, Roger?" "Neden olmasn? Arlar yonca iekleri arasnda dolarken, nektar toplar ve polen datr. Emily Dickenson'n drtln bilmiyor musun? 'Baln kayna - Ary ilgilendirmez. -Onun iin bir yonca bile -ieklerin kraldr.' O yzden drt yaprakl yonca ary iaret ediyor olabilir. Bu da entomologu iaret eder." "Niin drt yaprakl yonca izsin ki?" diye sordu Avalon. " yaprakl yonca da ayn ii grr ve daha az dikkat ekerdi." Mountjoy sze girdi. ya da drt yaprakl olmas nemli deil. Entomolog arlar zerinde almyordu. Adn bile telaffuz edemediim kk bir haere tr zerinde alma yapyordu. Ve bana o haerenin adn sylediinde sanki Shakespeare'in Hatalar Komedisi'nden bir isim sylyormu gibi geldi, ama ben telaffuz edemiyorum." "ey, yleyse hibir ilerleme kaydedemedik," dedi Rubin. "Drt yaprakl yonca, kimseyi iaret etmiyor. Aka sylemek gerekirse, ben de Geoff'e hak vermeye balyorum. Yonca bir iyi ans sembolnden baka bir ey ifade etmiyor. Zavall adamcazn ansa ihtiyac vard." "Zavall adamcaz m?" dedi, Halsted. "Sadece bir sava zayiat, Manny." Rubin bu sze biraz bozuldu. "Ben sadece teorik olarak konuuyordum. Olay bireylere indirgediimiz zaman, benim de sizler kadar yufka yrekli olduumu ok iyi bilirsiniz."

"Sandy'i aslnda anlatmamas gereken eyleri bize anlatmaya zorlayarak, ileride devletle bann derde girme ihtimaline yol atk. Ona yaptmz bu ktle ramen, ne yazk ki yardmc olamadk.... ok zgnm, Sandy," dedi Drake. "Bir saniye," diyen Gonzalo, arkasna iyice yasland. "Daha konu kapanmad. Henry'nin ansiklopedi kartrdn fark ettim." "Oh, sahi mi?" dedi Trumbull. "yleyse geri dner dnmez onun da fikrini alalm." "Kimden sz ediyorsunuz?" Mountjoy kalarn att. "Garsondan m?" "Henry'den sz ediyoruz. Karadullarn en iyisinden." "Ee, Henry, sen ne diyorsun?" dedi Gonzalo. "Drt yaprakl yonca hakknda benim de bir fikrim var, Bay Gonzalo." "Sylesene." "Yoncalar hemen hemen her zaman yaprakl olur. Bazen normal bir tohumdan kan bir yonca, drdnc yapraa sahip olabiliyor. Ana bitki ile tohum arasnda bu kadar fark olmasna mutasyon denir," dedi Henry. "Evet yle," dedi Halsted. "Mutasyonlar her trde grlen bir doa olaydr. Bazen beyaz bir karga, iki bal dana ya da alt parmakl bir bebek doabilir. Listeyi sonsuza kadar uzatabiliriz." "Haklsn," diye mrldand Avalon. "Genelde mutasyonlar tepki grr ve daha ok canavarms yaratklar olarak grlr. Ancak drt yaprakl yonca da bir mutasyon olmasna ramen insanlar tarafndan ok deer verilen ve herkesin sahip olmak isteyecei bir eydir. Daha nce szn ettiimiz gibi, bir uur olarak kabul edilir. Bu onu mutasyonlar arasnda esiz klar ve sonuta insanlarn tepkisini ekmeden izilebilecek bir mutasyondur. Bu yzden mutasyon vurgusunu yapmak iin kullanlabilirken, ayn zamanda belirli bir eitim dzeyinin altndaki insanlarn denetiminden kaabilir. Ancak, rehinenin rasyonel kiiliini iyi bilenler uur semboln bir kenara brakp, mutasyon zelliini n plana karmaldr." "Bu bizi nereye gtryor, Henry?" diye sordu Trumbull. "Konuyu biraz deitirecek olursak, Bay Mountjoy biraz nce Shakespeare'nin Hatalar Komedisi'nden sz etmiti. Orada Antipholus adnda iki karakter vardr. kiz kardelerden birisi Sicilya'da Syracuse'de yaarken, dieri Anadolu'daki, Efes'te yaar. Antipholus ismi size herhangi bir ey artryor mu, Bay Mountjoy?" "Evet," dedi Mountjoy. "Entomolog'un alt sinekleri anmsatyor. Yinede tam olarak adn hatrlamyorum." "Acaba Drosophill myd?" "Evet! Tanrm, evet." "Bilinen adyla meyve sinei olan bu haere mutasyonlar incelemek iin kullanlan geleneksel bir bcektir. Bana sorarsanz drt yaprakl yonca mutasyonlar

vurgulamak amacyla izilip, hainin Entomolog olduunu iaret ediyor. En azndan ben byle yorumluyorum." "Tanrm," dedi Mountjoy. "Bana da ok mantkl geldi. Sabah ilk iim ... Washington'daki baz kiileri arayp bunu sylemek olacak. Drosophila. Drosophila, bu ismi hatrlamalym." "Meyve sinei demeniz yeterli olur, efendim," dedi Henry. "Ve eer nerinizi dikkate alrlarsa bunu bir akam otururken birden aklnza geldiini sylerseniz daha iyi olur. Konuyu Karadullara atnz sylemenin hi kimseye bir faydas olmaz."

AIKLAMA
Bazen, kendimi ok tembel hissettiimde aklma gelen bir ey zerine hikye yaratmaya alrm. O yzden Mohonk'ta (bir nceki aklamaya baknz,) ayrda dolarken, etrafta bol miktarda yaprakl yonca olduunu grdm. Alkanlm olduu iin acaba aralarnda hi drt yaprakl olan var m diye baktm ve iki buuk saniye kadar sonra olmadna kanaat getirdim. (Hayatmda hi drt yaprakl yonca bulamasam da, ansmn yaver gittiini sylemeliyim.) Ben de dndm ki: Drt yaprakl yonca hakknda bir hikye yazaym. Ve oturup yazdm. Ancak bu sefer Eleanor Sullivan, Ellery Queen'nin Gizemli Hikyeler Dergisinin, gzel editr, hikyeyi geri evirdi. Bulmaca konusunun okurlara hakszlk edecek kadar havada kaldn dnyordu. Bunu kabul etmedim. (Zaten hibir iadeyi kabullenemem.) Ancak, editrn azndan kan laf kanundur, ve o yzden bu hikyeyi kitabmda kullanarak ilk kez okurlarmla buluturuyorum.

ZARF

Emmanuel Rubin Karadullarn yemeine geldiinde ok sinirliydi. Tabii bu dierlerinin artk kanksad bir davran olsa da bu sefer kaim gzlk camlarnn ardnda akmak akmak olan gzleri fkesinin younluunu ortaya koyuyordu. "Eyvah!" dedi, o ayki yemee ev sahiplii yapan, Gonzalo. "Galiba birisinin kitabn yine geri evirmiler." "Kimse kitabm geri filan evirmedi," diye homurdand Rubin. "ok daha kt bir ey oldu." Geoffrey Avalon, bir metre doksan santimlik boyuyla, bir altmlk Rubin'e tepeden bakarak, tok sesiyle sze girdi. "Kitap iadesinden daha kt bir ey mi? Senin iin byle bir ey olabilir mi, Manny? Oh, Yapma!" Rubin fke dolu sesiyle konumaya balad. "Sabah mahalledeki postaneye gidip bir sayfa, yirmi be sentlik pul istedim. Zaten sinirim en bata bu olaya bozuldu. Bir mektup yollamann iki sent olduu zamanlar hl hatrmda. Ancak, mektup gndermenin fiyat srekli artarken, nedense bte a da srekli artyor." "En azndan yaptklar zamlar dengelemek iin hizmeti daha da ktletiriyorlar." "Bunu komiklik olsun diye sylediini biliyorum, Roger. Ama gerekten de doru sylyorsun... saol, Henry." Karadullarn vazgeilmez garsonu Henry, Rubin'in fkesini yattrmak iin saniyede boaltt kadehini tekrar doldurmutu. James Drake, elinden drmedii sigarasn sndrd ve konutu. "Ben de pullarn iki sent olduu dnemi hatrlyorum. Gazetelerde iki sentti ve bir paket sigara da o zamanlar on sentti... Ben de haftada on be dolar kazanyordum, ne olmu yani?" "Daha bitirmedim," dedi Rubin. "Giedeki salak grevliye bir sayfa yirmi be sentlik pul istediimi syledim ve adam gzlerimin iine bakp, 'Kalmad.' dedi. ok olmutum. Sonuta ben bir postanedeydim. 'Niin kalmad?' diye sordum. Adam omuz silkti ve 'sradaki' diye bard. Yani,'ne bir pimanlk ne de bir utanma belirtisi gstermedi. Ellerinde pul kalmadna dair kk bir yaz yazp asabilirlerdi. Tam yarm saat srada bekledikten sonra bir de terslendim." Gonzalo sze girdi. "Biraz sakinleip her zamanki yar akll haline dn de seni bu akamki konuumuz, Francis Mac Shannon ile tantraym. ok yakn bir arkadamdr." Rubin ekinerek elini uzatt. "Kusura bakmayn ama Mario'nun yakn arkadam dedii kiilere biraz kukuyla bakarm."

"Zaten yirmi be sentlik bir pul yznden kendi kendine eziyet eden bir insandan baka ey beklenmez" dedi Gonzalo "Merak etme sana birka tane gnderirim, Manny hem de bedava." "Hayr, saol," dedi Rubin. "Pullarm leden sonra baka yerden aldm. Benim kzdm konu prensipler." "Manny'nin garip prensipleri yznden senden zr dilerim, Frank" dedi Gonzalo. Ne zaman istediini elde edemese bir tane yaratr." Francis Mac Shannon gld. Altm yalarnda, yuvarlak ve neeli bir yz olan ksa boylu imanca.bir adamd. Gri sakal ile birlikte sanki sakallarn ksa kestirmi bir Noel Baba imaj iziyordu. "Ben de sizin tarafnzdaym, Bay Rubin" derken, olduka tiz olan sesi Noel Baba imajna ters dyordu. "Ben de posta hizmetlerinden ok ikyetiyim." "Kim deil ki?" diye homurdanan, Thomas Trumbull ieri girer girmez Henry'nin kendisi iin hazrlad viski ve soday alp bir dikite bitirdi. "MacShannon, yeni gelen Karadulla tantlrken, ufak bir sessizlik oldu, ancak daha sonra sohbetlerine geri dndler." Benim ikyetim zarflarn zerindeki damgalar. Kkken zarflarn zerindeki damgalar ok okunakl ve gzelken, gnmzde artk mrekkep lekesi gibi duruyor. Onlar birer corafya dersiydi. O zamanlar byk bir damga koleksiyonum olmutu." Avalon gr kalarn kaldrd. "Bunu nasl baardnz, Bay MacShannon?" "En bata ailem postadan kan mektuplarn zarflarn bana veriyordu. Ciddi olarak damga toplamaya baladm renince komularda ayn eyi yapmaya baladlar. En gzeli de sokaklarda, bahelerde ya da parklarda yere atlm zarflar toplamakt. Ne kadar ok zarf bulduumu tahmin bile edemezsiniz. Daha nce grmediim bir damga bulduum zaman hazine bulmu gibi olur ve atlastan nerede olduuna bakar renirdim. Onlar eyaletlere ve lkelere gre ayrr, ve defterlere dzenli bir ekilde yerletirirdim. Tahmin edemeyeceiniz kadar ar bir zarf dknlm olutu. Aslnda zarflara olan bu ilgim yznden daha sonra bir..." Tam bu noktada Henry'nin saygl ancak otoriter sesi duyuldu. "Beyler, yemek servisimiz balyor." Hep birlikte oturup kavun aperatifinden sonra, kremal kukonmaz orbas ve kark salata servis edildi. Sohbet konusu ise Mars'n uydusu olan, Phobos'a Ruslarn gnderdii ve gndermeyi planlad yeni uydu zerineydi. Ortak bir SovyetAmerikan Mars Aratrmas zerinde eitli tartmalar yaand. Postaneler ve kalitesiz hizmetleri bu yeni tartma konusu sayesinde ikinci plana atld. Bu arada bademli, kakaolu pastalar ve kahveler tketildi. Brendi servisi yaplrken de, Gonzalo sktrma arsn atlamad." "Manny, seni sktrmac tayin ediyorum," dedi. "Ve, konuumun ruh saln korumak iin postane konular hakknda soru yneltmeni yasaklyorum." Rubin, yzn buruturup Francis'e dnd. "Bay MacShannon, varlnzn amacn nasl aklyorsunuz?"

MacShannon, umarszca konutu. "Ben bir bilgisayar programcsym. Herhalde gnmzde bu yeterli bir neden saylr."

tasarmcs

ve

"Olabilir," dedi Rubin. "O konuya daha sonra dnebiliriz. Anlalan u andaki ilerinizin ocukluunuzdaki aktivitelerle bir ilgisi yok.... Tabii, damga koleksiyonunuzdan sz ediyorum. Yemekten nce..." "Manny!" diye araya girdi Gonzalo. "Postanelerden sz etmeyeceksin demitim." "Oh, samalama," diye patlad Rubin. "Postaneden sz eden kim? Ben damga koleksiyonundan sz ediyorum. Arada ne gibi bir balant var anlayamadm." "Tamam, tamam. Devam.et," dedi Gonzalo. "imdi, nerede kalmtk?" dedi Rubin Gonzalo'ya gereksiz bir bak frlattktan sonra konua dnd. "Zarflara olan ilginiz yznden daha sonra bir eyler olduunu sylemek zereydiniz ki, araya yemek girdii iin cmleniz yarm kalmt. imdi, acaba o cmlenizi tamamlayabilir misiniz? Zarflara duyduunuz ilgi yznden ne oldu?" MacShannon kalarn att. "yle bir ey dedim mi?" Sonra yznde bir tebessm olutu. "Oh, evet, elbette. 1953'te zarflara duyduum ilgi yznden bir casus yakalatmtm. Kanyla, canyla gerek bir casus." "1953'de mi?" dedi Avalon. Birden surat aslmt. "Sakn bize Senatr Joseph McCarthy iin alan genlerden birisi olduunuzu sylemeyin." . "Kim? Ben mi?" McShannon bu yoruma ok armt. "Asla! Kesinlikle byle bir ey yapmadm. Tabii... onun btn lkeyi casuslara ve hainlere kar bilinlendirme politikas, doal olarak beni de biraz etkilemi olabilir. Benim gibi, McCarthy'nin fikirlerine katlmyor olsanz bile, abalarnn herkes zerinde etkili olduunu kabul edersiniz." "Ben buna Ulusal Paranoya diyorum," dedi Rubin. "Olabilir," dedi McShannon." Her neyse, adn ne koyarsanz koyun o ortamn bir dnem beni de etkilemi olduunu syleyebiliriz. Daha sessiz ve gndemi farkl olan bir dnemde, o zarf grm olsaydm belki zerinde kafa bile yormazdm." "Ne olduunu anlatr msnz?" dedi Rubin. "Elbette. Nasl isterseniz. zerinden otuz alt yl getikten sonra herhalde Ulusal Gvenlii etkilemez. Ayrca olayn detaylar hakknda herhangi bir bilgim de yok zaten. Hayata yeni atlmtm. Mhendislik diplomam cebime koymu kk bir i bulup tek bama yaamaya balamtm. Yirmi drt yandaydm ve kendime olan gvenim hl tam oturmamt. "Ayn kattaki dier bir dairede Benham adnda baka birisi ikamet ediyordu. lk adnn, ne olduunu hatrlamyorum. Otuz yalarnda olmalyd, ve arada srada onunla kap nnde karlardk. Somurtkan tiplerden biriydi. Hibir zaman ne selam verir ne de konuurdu. Birka kez karlatmzda ona merhaba dedim, ancak yzndeki donuk ifadeyi bozmadan sadece bayla beni selamlaynca ona kar ben de souk durdum. O zamanlar polisiye romanlar ok houma gittii iin onun kanun

d iler evirdiini hayal etmeye baladm. Bir kanun kaa, kiralk katil ya da bir casus olabileceini dledim. "Sonra bir gn sekizinci kattaki dairelerimize kmak iin aada asansr beklerken elinde tuttuu mektubu at. Herhalde ieriye girdikten sonra onu posta kutusundan alm olmalyd. O zamanlar, annemin arada srada bana yazd mektuplar olmasa benim posta kutum srekli bo kalacakt. Komumu gzucuyla izliyordum. Doal olarak gizemli bir haydut olduunu dlediim birisini,izleyecektim. Bir de mektup alan herkesi kskandm iin ilgilenmi ve zarflara olan dknlm nedeniyle mektup almas hemen ilgimi ekmiti. "Mektubu atktan sonra iindeki dosya kadn kard ve hi tepki vermeden okuduktan sonra, buruturup asansr kapsnn yanndaki p sepetine att. Sonra ifadesini deitirmeden bo zarf ceketinin i cebine dikkatlice yerletirdi ve ceketinin zerinden kontrol etti." Trumbull sze girdi. "Zarfn bo olduunu nereden biliyordunuz? Zarfn iinde mektubun dnda baka bir ey daha olabilirdi. rnein bir ek." McShannon ban sallad. "Zarflar konusunda artk uzman saylabileceimi kabul edersiniz herhalde. Neredeyse ii grlen ucuz zarflardand. Mektubu okurken zarf bana yakn olan elinde duruyordu ve bo olduunu grebiliyordum. Bu konuda hata olduunu sanmyorum. Hatta bundan eminim bile diyebilirim." "ok garip," dedi Halsted. "in asl garip taraf en bata bunun garip olduunu bile dnmemitim," dedi McShannon. "Sonuta insanlar genelde zarflar atp mektuplar saklar. Ben de daha nce mektubu atp zarfn saklayan birisi grmemi olmama ramen, bunun garip olduunu dnmedim. Kendi kendime; 'hey, adam posta damgas topluyormu,' diye dndm ve bir anda tekrar on yamdaki ocuk olup zarf peinde kotuum o gnlere geri dndm. Hatta bu Benham denen adamn da damga topladn dnerek ona biraz sndm." "Belki de ocukluumda zarf toplamam olsaydm, zarf saklamas ilgimi bile ekmezdi. Ancak sekizinci kata ulaana kadar beynimde farkl dnceler olumutu. Komum her zamanki gibi bana selam bile vermedii iin ona kar eski soukluum geri geldi. O damga topluyor olamazd. nk zarflardaki damgalar oktan ekiciliini yitirmi ve birer mrekkep lekesine dnmt. Ancak zel olarak kartlan anma amal zarflar dnda temiz bir damga grmek imkanszlamt. "yleyse niin zarf saklamt? Olay bir casusluk hikyesine dntrmem sadece on saniyemi ald. Herkesin grp umursamayaca bir mektup almt, ama asl mesaj mektupta deil, zarfn kendisinde olmalyd. Ve o da mesaj daha sonra incelemek iin zarf saklamt." "Bu sonuca vardmda oktan daireme girmitim bile. Bir dakika kadar bekleyip, sessizce koridora gz atp komumun evine girdiinden emin olduktan sonra tekrar asansre atlayp giri katma indim ve p kutusuna att mektubu aldm." "Herhalde tamamen ilgisiz bir ey kt," dedi Rubin.

"ey, en azndan Benham'n daha farkl bir ynn grmemi salad," dedi, McShannon. "Mektup, bir bayan tarafndan yazlma benziyordu, ancak ok eitimli olduunu syleyemem... kargack burgack bir yazs vard." Avalon derin bir i ekti. "Gnmzde her ey dejenere olduu iin bu kadarna bile kretmek gerekir." McShannon glmsedi. "Haklsnz. Her neyse, sonraki birka gn mektubu o kadar youn bir ekilde inceledim ki onu otuz alt yl sonra bile hl hatrlyorum... zaten hatrlanacak pek fazla bir ey yoktu. zerinde tarih yoktu ve sadece; Sevgili Bay Benham, ok gzel vakit geirdim ve i olana konusunda bana yardmc olmaya sz verdiiniz iin size teekkr ederim. Ltfen beni haberdar edin, ve tekrar teekkr ederim.' yazyordu." "Ne demek istediinizi anlyorum," dedi Halsted. "Bu komu size gre bir buzdolab grnse de bu bayan onun nazik bir insan olduunu dnyormu." "Birok aalk erkek, emellerine ulamak iin gen bayanlarn nnde takla atmaya bile raz olur," dedi Trumbull. McShannon konutu, "Hi yle bir ey dnmedim. Bana gre mektup, tpk tahmin ettiim gibi tamamen ilgisiz konulan ieriyordu. Gzel vakit geirmeler, i olanaklar gibi eyler, ylesine yazlm eyler olmalyd. Bence asl nemli mesaj zarfn zerinde gelmiti. Ancak ben bu konuda ne yapacaktm? Birka gn dndkten sonra, harekete getim... ltfen o zamanlar gen ve saf bir insan olduumu unutmayn. nk sonunda FBI'n blge merkezine gittim." Drake glmsedi ve sigarasn kl tablasna brakt. "Sizinle alay edilmesi riskini gze almsnz." "O kadarn biliyordum," dedi McShannon. "Aslnda gittiimde hikyemi bir formaliteymi gibi pek umursamadan anlattm hatrlyorum. kna edici olmadm fark ettiim iin kendimi her geen dakika daha kt hissediyordum. Geri, bana destek olacak baz eyler de vard, Senatr McCarthy sayesinde herhangi bir memurun casus ihbarn gzard etmesi sz konusu olamazd. Sonuta bir ihtimal arkasndan bir ey karsa vatan haini damgas yemek de vard." "ok haklsnz," dedi Halsted. "O dnemde memurluk yapan biri yanl bir tercihte bulunduu an casus olmakla ya da gizli komnizm hayran olmakla sulanrd." "Evet," dedi McShannon. "FBI her dnemde gelen btn ihbarlar deerlendirmek zorunda. Ama, McCarthy lgnlnn en youn olduu dnemde... ve ayrca, bu Benham denen komumun yeni yeni gelimeye balayan bilgisayar endstrisinde Pentagon'un gizli kalmasn isteyecei baz bilgilere ulaabilecek konumda olduu ortaya kt. Aslna bakarsanz, bilgisayarlara ilgi duymam bunu rendikten sonra balad. Yani, mesleimi Benham'a borlu olduumu syleyebilirim. Her neyse hikyemi dinlediler ve mektubu zabt tutup aldlar. Benim mektubum olmamasna ramen karlnda bir alnd makbuzu bile verdiler." "Mektup artk sizin saylrd," dedi Rubin. "Bir nceki sahibi onu pe attna gre artk o pten karp alan kiiye ait olur."

"FBI ile mesafeli bir ibirliine giritim," dedi McShannon. "Komumu gz hapsine almam ve pheli grebileceim her hareketi rapor etmemi sylediler. Yani sonuta bir muhbir olmutum. imdi dnp o gnlere geri baktmda, bu durum beni rahatsz etse de, o zamanlar komumun bir casus olduuna itenlikle inanyordum. Tabii iin iinde genliin verdii safln rol de vard." "Tabii o dnemden etkilenmi de olabilirsiniz," dedi Avalon. "Bu mmkn," dedi McShannon. "Tabii o zamanlar FBI'n bu konuda ne yaptn tam olarak bilmiyordum, ancak zamanla olay ilk aktardm grevli ile samimi oldum. Ve Benham'n gerekten de grndnden daha farkl biri olduu ortaya ktka adamn gzndeki itibarm giderek artt." "yleyse saklad zarf gerekten de nemli bir eymi," dedi Rubin. "Size olan biteni sras ile anlataym," dedi McShannon. "Onlara verdiim mektupta ifreli bir mesaj olup olmadn aratrdlar. Bana ilgisiz grnen kelimelerin gizli birer anlam olabileceini sylediler, ancak byle bir eye rastlamadlar. Ne gizli bir yaz, ne de farkl bir teknikle ilenmi bir mesaja rastladlar. Ancak bu durum benim hikyemi daha bir geerli kld. nk ben en batan beri zarfn nemini vurguluyordum. "Benham'a gelen mektuplar gizlice alp ap okuduktan sonra tekrar kapatp posta kutusuna koyuyorlard. Bir keresinde bu ii nasl yaptklarm izlediimde tylerim diken diken oldu. Hi Amerikanvari deildi. Hibir ekilde mektubun aldn ya da oynandn anlamak mmkn deildi. O zamandan beri bana gelen mektuplara bile kukuyla bakar oldum. Benim bilgim olmadan herhangi biri onlar okuyor, inceliyor olabilirdi." Rubin sze girdi. "Aslna bakarsanz, telefon grmeleri dinlenebilir, odalara alc yerletirilebilir, hatta parkn ortasnda yaplan sohbetler bile uzaktan zel cihazlarla dinlenebilir. zel hayat diye bir eyin kalmad bir dnyada yayoruz." "Hakl olduunuzdan eminim," dedi McShannon. "Her neyse, grevliler en ok ilgimi eken mektubu yazan bayandan gelen mektuplarla ilgileniyorlard. Ayrca dedikoducular iin de bu mektuplarn zel bir nemi vard, nk dost olduum grevli bana aralarnda bir gnlba olduunu sylemiti. Mektuplar giderek daha tutkulu ve samimi olmaya balamt. Ancak kadnn mektuplar her zaman ok ksayd ve herhangi bir entellektel birikim gstermiyordu." Drake glmsedi. "Sonuta adamn amac entellektel bir tartma yapmak olmayabilir." Halsted sordu, "Bu aratrma ne kadar srd?" "Aylar srd," dedi McShannon. "Srekli gzlem altndaydlar." "Bakn," dedi Gonzalo. "Eer burada bir iliki sz konusu ise mektubun herhangi bir nemi olmayabilir. Yani iki casus bilgi toplayp birbirlerine aktaryorsa, tutup birbirlerine k olmayacaklardr." "Neden olmasn?" dedi Avalon. "Akn gz krdr derler. Bazen en umulmadk durumlarda birbirine k olabilir."

"Ben onu kastetmedim," dedi Gonzalo. "Tabii ki k olabilirler, ancak i iin kullandklar iletiim kanallarn kullanmazlar. Kendilerine ayrdklar zamanlarda birlikte olur ve nemli mesajlar ilettikleri kanallardan ayn zamanda ahsi haberleme yapmazlar." McShannon buna yant verdi. "Eer gerek mesajlar zarfn zerinde ise, mektupta yazlanlar ne kadar ilgisiz olursa o kadar iyi olur. nemli bilgileri zarfla aktarrken, iindeki mektupta neden bir ak yaanmasn ki? Hatta bu iliki ok samimi bile olabilir. Mektubun kendisinin gnderilen ve gnderen asndan ok nemli olduu dnlrse, kim zarf incelemeyi aklna getirir ki? Yani, o ilk zarf sakladn grmemi olsaydm..." Trumbull sabrsz bir ses tonuyla sze girdi. "Anlatmaya devam edin. Benim de istihbarat rgtleriyle ilikim var. Zarflar da incelediklerinden eminim." "Elbette incelediler," dedi McShannon. "Gelen her mektup ister gen bayandan olsun ya da olmasn ok yakndan inceleniyordu. En azndan arkada olduum grevli incelendiini sylyordu ve bu konuda yalan sylediini sanmyorum. Tabii o zamanlar bu yaptklarnn yasal olup olmadn dnyordum. Daha nce dediim gibi bana hi Amerikanvari gelmiyordu." "Yasal olmad kesin," dedi Trumbull. "Ortada herhangi bir delil ya da mahkeme karan yok. Bo bir zarf saklamak kuku verici olabilir, ama bir su tekil etmez. Yine de ulusal gvenlik baz yasad ileri ve gnahlar hakl kartabilecek bir neme sahip." 'Teorik olarak olmamas gerekir," diye homurdand Rubin. "Yasalarn nne gemek ne kadar hakl nedenlere dayanrsa dayansn, sonuta bu bir alkanla dnr ve dozunu arttrr. O zaman bir de bakarz ki, gestapo gibi olmuuz." "Daha o seviyede deiliz,".dedi Trumbull. "Hem o tip grevlerde olan kiiler olduka sk denetleniyor." "Evet, ama anca yakalandktan sonra denetleniyorlar," dedi Rubin. "Ve genelde yakalanyorlar. Haydi, Manny brakalm da Bay McShannon hikyesine devam etsin. Zarflar incelediklerini sylyordunuz." "Evet, inceliyorlard. Pulu kartp altnda herhangi bir mesaj var m diye bakyorlar, zarftaki her yazy en ince detayna kadar aratrp, zarfa bilinen her trl testi uyguluyorlard. Hatta zarflar yenileri ile deitirip zerinde belirsiz baz oynamalar bile yapyorlard. Bylece bir mesaj varsa bile casusun kafasn kartrp iini hakkyla yapmasn engellemeye alyorlard." "Bu kadar zayf iddiaya dayanan bir olay iin olduka byk hassasiyet gstermiler," dedi Drake. "Bunun iin McCarthy'e teekkr edebilirsiniz," dedi McShannon. "Ancak ne mektuplarda ne da zarflarda herhangi bir mesaja rastlamadlar." "Bir saniye, Bay McShannon!" dedi Rubin. "Hikyeyi anlatmaya baladnzda zarflara olan ilginiz sayesinde gerek bir casus yakalattnz sylemitiniz. Yakalattnz m, yakalatmadnz m?"

"Yakalattm," dedi McShannon. "Yakalattm." "Yoksa bu aratrma sonucunda bambaka bir insan m casus olarak yakaland?" "Hayr, casus Benham'd. Benham yakaland." "Ama, mektuplarda ve zarflarda hibir ey olmadn sylediniz. Byle sylediniz, deil mi?" "Hibir ey yoktu demedim, ancak FBI'n ilgili herhangi bir ey bulamadn syledim. Tabii, bu arada baka ynlerden de aratrma yapyorlard. inde de gzlem altna alnmt. Gemiini aratrdlar ve alt blme onu izlemesi iin adam bile yerletirdiler. Zamanla kiminle ne gibi bir i peinde olduklar ortaya kt. Bu sayede olduka byk bir casusluk ebekesi ortaya kartld ve bana birok iltifatta bulundular. Tabii resmi herhangi bir ey olmad. Ancak hayatmn en heyecanl dnemlerinden birini yaadm. Ve bunu da ocukken posta damgas toplamaya borlu olduumu syleyebilirim." "Karadullarn yzlerindeki ifadeye baklrsa bu hikyenin onlar pek tatmin etmedii belliydi." "Peki ya gen bayana ne oldu?" diye sordu Avalon. "Ben-ham'n biricik ak da yakaland m?" Bir an iin McShannon kararsz grnd. "Pek emin deilim. Bu konuda bana bilgi verilmedi. Anladm kadaryla mektuplarda ve zarflarda herhangi bir kant bulamadklar iin delil yetersizliinden onu brakmak zorunda kaldlar... Beni rahatsz eden konulardan biri de bu. Benham' o zarf saklad iin mimlemitim. Peki ama niin zarflarda hibir ey bulunmamt? Eer, Benham ve arkadalar arasnda FBI'n zemedii gizli bir iletiim sistemi varsa, kimbilir bu sistemle daha ne gibi bilgiler transfer edilmitir." Halsted sze girdi. "Belki de FBI zarfta hibir ey bulamad, nk bulunacak hibir ey yoktu. Casuslar bile gnn her saatinde casusluk yapmaz. Belki de ak ilikisi normal bir ak ilikisiydi." McShannon'nn neeli grnm yava yava kayboldu. "Peki ama yleyse zarf niin saklad? Asl zlmesi gereken soru bu. Burada sradan bir insandan deil, gerek bir casustan sz ediyoruz. Niin bir casus elindeki mektubu herkesin daha sonra oradan alabilecei bir ekilde pe atarken, zarfn saklasn ki? Bunun bir nedeni olmal. Eer bu davrannn meslei ile hibir ilgisi olmayan masum bir aklamas varsa o nedir?" "Anladm kadaryla siz buna geerli bir aklama getirememisiniz, Bay McShannon," dedi Avalon. "Tek aklma gelen zarfta bir mesaj olmas gerektii." "Bana sorarsanz siz masum bir aklama zerinde yeterince kafa yormamsnz, Bay McShannon," dedi Rubin. "Belki de kendinizi zarfta bir mesaj olmas gerektii konusunda ok artlandrdnz." "yleyse siz geerli bir neden bulun, Bay Rubin," dedi McShannon.

"Bir dakika!" dedi Halsted "Bay McShannon'nn ilk aklna gelen seenek casusluk olmamt. En bata Benham'n damga koleksiyonu yaptn dnmt... Hatta pul koleksiyonu bile olabilirdi. Belki de ilk dncesi doruydu." McShannon sze girdi. "FBI' kk grmeyin. Onlara en bata bu durumun niin ilgimi ektiini anlatmtm, ve bir gn adam iteyken dairesine girip evini aradlar. Herhangi bir koleksiyona filan rastlamamlar. Tabii ortada zarf koleksiyonu diye bir ey de yoktu. Olmadn bana sylediler." "Bunu bize syleyebilirdiniz," dedi Rubin. "te imdi syledim," dedi McShannon. "Hem zaten bunun bir nemi yok. Zarf damga koleksiyonu yapt iin saklama olasl zerinde dnmeye demeyecek kadar kk bir olaslkt. ... Ee, zarf saklamas iin aklnza mantkl baka bir neden geldi mi, Bay Rubin?" "Dnmeden yaplm bir hareket olabilir," dedi Drake. "nsanlar arada srada sama sapan eyler yapabilir. Sizin, Bay Benham'nzda mektubu saklayp, zarf atmaya niyetliyken kazara tersini yapm olabilir." "Buna inanamam," dedi McShannon. "Neden? Buna dalgnlk denir," dedi Drake. "Mektubu attn farkedince aaya inip onu almak istemi olabilir, ancak onu siz daha nce oradan aldnz iin bulamam olabilir." McShannon, Drake'e yant verdi. "Meslei casusluk olan birisinin dalgn olmasn bekleyemezsiniz. Aksi halde bu ite uzun sre tutunamazd. Ayrca ne yaptn ok iyi biliyordu. Mektubu okur okumaz buruturup att ve sonra zarf yakndan inceleyip cebine yerletirdi. Ne yaptn ok iyi biliyordu." "Emin misiniz?" diye sordu Drake. "Olay otuz alt yl nce olmu. Belki de siz itenlikle hatrlamak istediiniz eyi hatrlyorsunuz." "Byle bir ey sz konusu deil," dedi McShannon. "Hayatmn en heyecan verici olay ve ben bu konu zerinde uzun uzun kafa yordum. Yanl hatrlamadma eminim." Drake omuz silkti. "Eer bu konuda srarlysanz, aksini iddia etmenin bir anlam yok." McShannon masada oturanlar szd, "Peki kimin alternatif bir aklamas var? Adam koleksiyon yapmyor, dalgn deil ve mektubu yazan kiiye kar herhangi bir zel duygusu beslemiyor. Daha sonra aralarnda bir ak ilikisi olumu olabilir, ancak Benham'n pe att o mektup ondan ald ilk mektup olmalyd. Daha yeni tanm olmalydlar. lk bakta k olsa bile, ki yle bir ey olduunu hi sanmyorum. O durumda mektubu saklard, zarf deil." Masaya sessizlik kmt. Ve bunu tekrar, McShannon bozdu. "Hepsi bu kadar. Bu soru yllardr kafam kurcalyor. Zarfta FBI'n gznden kaan ne olabilirdi? Herhalde bu soruya bir yant bulamadan gp gideceim."

"Bir saniye! Bu iletiim belki de sadece ilk zarfta kullanlmt," dedi Avalon. "Saklad o ilk zarf FBI'n ele geirdiini sanmyorum. Belki de sadece o zarfta bir mesaj vard, dier zarflarda herhangi bir mesaj yoktu." McShannon bu ihtimal zerinde biraz dnd. "Bunun yorumunu Bay Trumbull'a brakyorum," dedi. "Kendisinin de istihbaratta altn syledi. Bir casus, baarl bir iletiim metodunu sadece bir kez kullanp ondan vazgeer mi?" Trumbull yant verdi. "Bu bir kainat yasas deil. Ancak baarl metotlar genelde daha sk kullanlr. Fakat kullandklar metot belki de o kadar baarl deildi. Ve artk ok riskli olduu iin o gelen son zarftan sonra baka bir metotla iletiim kurmaya balam olabilirler." "Genelde, belki de, olabilir! Bunlarn hepsi bir .varsaym," dedi McShannon. "Elimizde iki kesin bilgi var. Adam bir casustu ve o adam bo zarf saklad. Bir casusun niin bo bir zarf saklama gerei duyacan aklamaya aln. Varsaymlara dayanmayan bir aklama bekliyorum." Masa tekrar sessizlie gmld, ve sonunda McShannon glmsedi ve sessizlii bozdu. "Tek bir mantkl aklama var. Bu da zarfn zerinde bir mesajn olduu." Bu noktada, servis masasnn yanndaki yerinde duran, Henry her zamanki nazik slbu ile sze girdi. "Bir neride bulunabilir miyim?" McShannon dardan gelen bu beklenmedik mdahaleye biraz sinirlendi. "nerin nedir, garson?" Gonzalo hemen elini kaldrarak mdahale etti. "Henry'de kulbmzn bir yesidir, Frank. Onun da bizim kadar fikir yrtme hakk var." "Anlyorum," dedi McShannon. Ancak tavrnda herhangi bir deiiklik grnmyordu. "Ne gibi bir neride bulunacaksn arkadam?" "Sadece bo bir zarf saklamann ok mantkl bir davran biimi olduunu ve hepimizin bir ara byle bir ey yapm olabileceimizi belirtmek istemitim, efendim." "Hi sanmyorum," dedi McShannon. "Bir dnn, efendim. Sizin de belirttiiniz gibi p kutusundan aldnz mektup, bayann adama yazd ilk mektup olabilir. Belki birlikte ktlar ya da bir yerde tantlar. Sohbet ederlerken bayan kendisine uygun bir i bulmakta zorlandndan sz etti ve komunuzda ona yardmc olmay nerdi. Sizin tarifinize gre komunuz genelde sosyal olmayan bir insan olduu iin, herhalde o bayan bir ekilde ekici bulmu ve ona kar genel yapsnn aksine nazik davranmt. Bayann gen ve gzel olup olmadn bilmiyoruz, ama yle olduunu varsayabiliriz. Bayan da onu ekici bulmu olmal. Mektubunda ona minnettar olduunu ve ilikilerinin devam etmesini arzu ettiini aka vurguluyor. 'Ltfen bana haber verin.' diye yazmt. Ve sonuta mektuplama sryor ve bir sre soma bir ak ilikisi oluuyor. u ana kadar sylediklerimle hem fikir misiniz?" "Evet," dedi McShannon. "Peki ama bu size ne fayda salar ki?"

"Bay Benham bu gen ve gzel bayanla yazmay arzu etmi olmalyd. imdi, siz bize mektubun ieriinden sz ettiniz ve onu kelimesi kelimesine hatrladnz belirttiniz, Bay McShannon. Sonuta uzun bir mektup deildi ve hafzanza gveniyorum. Mektup, gen bir bayan tarafndan yazlmt, ancak ok dzenli bir mektup deildi. Mektupta tarih olmadn belirtmitiniz, dzenli bir insan mutlaka yazd mektuba tarih derdi." "Evet," dedi McShannon. "Mektuba tarih atlmamt, ama ben hl nereye varmak istediini anlam deilim." "Mektuba tarih atmayacak kadar zensiz olan birinin baka eyleri de atlama olasl var. Mektubun; Sevgili Bay Ben-ham' diye baladn sylemitiniz. Bu durumda mektubun iinde kendi adresini belirtmediini de varsayabilir miyiz acaba?" McShannon'nn atk kalar indi ve yznde bir aknlk ifadesi olutu. "Evet, yoktu." "Sonuta mektup bir ak mektubu deildi ve Bay Benham'da bir ak mektubunu kalbinin zerinde saklayacak trde bir insan saylmazd. O yzden mektubu buruturup atmtr. Ancak bu ilikinin sonunda cinsel adan tatmin edici bir ilikiye dnebileceini dnerek bayana cevap yazmak istemi olabilir. Mektuplarna adreslerini yazmayan kiiler genelde bunu zarfn zerine dn adresi olarak belirtirler. O yzden Bay Benham da zarfa bakp zerinde bayann adresini grnce daha soma ona cevap yazmak iin zarf saklam olabilir. Bunun geerli bir aklama olduuna inanyorum." Masadakiler Henry'yi ksa. bir alk yamuruna tutunca, Henry kzararak teekkr etmek zorunda kald. McShannon hl aknd. "Ama bu durumda zarfn Benham'n casus olmas ile herhangi bir ilintisi yoktu." "Bay Halsted'in de daha nce belirttii gibi, bir casus gnn her saatinde casus olamaz." dedi Henry. "Onlarn da normal insanlar gibi yaadklar anlar olmak zorunda. Ancak, mesleinin olmazsa olmaz kurallarndan birini inediini dnyorum." "Neymi o, Henry?" diye sordu Trumbull. "stihbarat gibi zor bir meslekte alan bir insann dikkat ekmemek iin ok zenli davranmas gerekir. Bir tann nnde mektup atlp, zarf saklanmamalyd... Tabii, Bay Benham'n kap komusunun bir zamanlar posta damgas koleksiyonu yaptn ve o yzden zarflara kar zel bir ilgi duyduunu asla tahmin edemezdi."

AIKLAMA
Karadul hikyelerini en ok tatile ktmda yazmay seviyorum. Arada srada Janet ve ben Bermuda'ya gideriz. Orada bir hafta boyunca daktilomdan, bilgisayarmdan ve ktphanemden uzak kalrm. Bu ekilmez durumu biraz hafifletmek iin bavulunun bir kesine birka tkenmez-kalem ve defter sktrr, ve aklma geldike yazarm. Bu ve sradaki hikye Temmuz 1988'de byle bir Bermuda tatilinde kaleme alnmt. Ayn tatil uasnda bir de Karadul hikyesi olmayan nc bir hikye de yazdma gre, o tatilimin olduka verimli getiini syleyebilirim. Bu kitap iin hikyeleri bir araya getirirken, bu hikyenin can damar ile "Su zerinde Gnbatm" hikyesinin vurgu noktalarndan bir tanesinin ayn olduunu farkettim. Bu tip eyler arada srada olur. zellikle de benim gibi ok yazan birisinin bana daha sk gelir. Yine de bu iki hikyenin ayn kitapta yer almas beni biraz rahatsz etti. Bu hikaye ilk kez, Ellery Quenn'in Gizemli Hikyeler Delgisinin, Nisan 1989 saysnda yaynland.

TANIK

Emmanuel Rubin, normalin aksine olduka sakin ve dnceli grnse de, her zamanki gibi eletiriye hazrd. Geleneksel Karadullar yemeinden nceki kokteyl srasnda, Geoffrey Avalon ile konuurken sesi odann her kesinden rahatlkla duyulabiliyordu. "Ka tane polisiye hikye, ya da gnmzde adlandrld gibi gerilim roman yazldn bilmiyorum, ama hikyelerin says astronomik dzeylere ulayor ve ben hepsini okuduumu syleyemem. "Geri ben arada srada yazyor olsam da eski tip bulmaca ieren hikyeler artk yazlmyor. Bazen yazlan modern polisiyelerde sulunun psikolojik yaps binlerce kelimeyle tarif edilerek en bata sz edilen suun kaynan bir bulmaca gibi gsterebilen hikyeler hl yazlyor." "Ksaca zetlemek gerekirse, bir sulunun gsterdii tann yalanc tank olduunu ortaya kartan yaratc bir hikye dnmeye alyorum ve daha nce hi kullanlmam olan bir yntem bulma olaslmn ne olduunu dnyorum. Ne kadar yaratc olursam olaym, yllar nce kyda kede kalm bir kitapta baka bir yazarn ayn yaratcl kullanmadndan nasl emin olabilirim? Bu meslee yllar nce balayanlara gpta ediyorum. Onlarn yazd her ey daha nce kullanlmam oluyor." Avalon sze girdi. "Ne fark eder ki, Manny? Eer sen yazlm btn gerilim hikyelerini okumamsan, okurlar da okumamtr. Sen ne yazmak istiyorsan yaz, eer elli iki yl nce yazlm bir romann ana konusuna ok benziyorsa bunu kim nereden bilecek?" Rubin bu yantla tatmin olmad. "Herhangi bir ehirde oturan herhangi bir okur mutlaka o eski hikyeyi okumu olur ve alayc bir slp ile benim bir kopyac olduumu vurgulayacak bir mektup gnderir." Odann br ucunda olan, Mario Gonzalo seslendi. "Senin durumunda bu neyi deitirir ki, Manny? Hikyelerinde eletirilecek o kadar ok nokta var ki. Hi kimse zahmete girip hikyenin alnt olduunu vurgulamakla uramaz." "Bunu syleyen de ressam diye geinip, hayat boyunca karikatr izmekten teye gidememi birisi," dedi Ruhin. "Eer sanat hakknda azck bilgin olsayd karikatrn ne denli zor bir sanat olduunu bilirdin," dedi Gonzalo. Gonzalo, o akamki konuun karakalem resmini yapmakla meguld. Bu resim de, dier yemeklerin yer ald, Milano Restoran'nn zel yemek salonundaki duvarlara asl olan dier konuk resimlerinin arasna katlacakt. Bu sefer grevi nispeten kolay grnyordu. nk, Avalon'un davetlisi olan konuun olduka gr ve dalgal bembeyaz salar vard. Yakkl yz hatlar ve glerken inci gibi parlayan dileri ile yalandka daha ekicilik kazanan erkeklerden

biri olduunu belli ediyordu. Avalon onu arkadam, Leonard Koenig olarak tantmt, Koenig, sze girdi. "Beni bir film yldzna benzetmeye alyorsunuz galiba, Bay Gonzalo." "Bir sanaty aldatamazsnz, Bay Koenig," dedi Gonzalo. "Acaba gerekten yle misiniz?" "Hayr," dedi Koenig ve Rubin glmeye balad. "Mario hakl, Bay Koenig" dedi Rubin. "Gerek bir sanaty aldatamazsnz." Bylece sohbet giderek dald ve genel konular zerinde younlat. Bir sre sonra Karadullarn vazgeilmez garsonu, Henry'nin sesi duyuldu. "Ltfen masaya buyrun, beyler. Yemek servisimiz balyor." Kaplumbaa orbas ile balayan yemekte, kulbn enici bass olan Roger Halsted orbadan bir kak aldktan soma, yznde beliren memnuniyet ifadesi zerine dierleri de yemee balad. Brendiler iilirken, beyaz dalgal salar konuun salar yannda snk kalan Thomas Trumbull sktrmac olarak atand. "Bay Koenig, varlnzn amacn nasl aklyorsunuz?" diye sordu Trumbull. Koenig glmsedi. "Bay Rubin'in tank gsterme konusundaki yaratclk sorununu gznne alrsak, sanrm zamannda yalan yere tanklk edenleri ortaya kararak varlm hakl kartabilirim." "Geoff bize mesleinizden sz, etmedi," dedi Trumbull. "Bu durumda emniyet grevlisi olduunuzu varsayabilir miyiz?" "Pek saylmaz, normal bir emniyet grevlisi deilim. Kar istihbarat birimindeyim. Ya da, blmndeydim desem daha doru olur. Ancak erken emekliye ayrlp-avukatla baladm. Geoff ile de zaten orada tantm." Trumbull'un kalar atld. "Kar istihbarat m?" Koenig tekrar glmsedi. "Ne dndnz biliyorum, Bay Trumbull, sizin devletteki konumunuzu biliyorum ve u anda siz niin beni tanmadnz merak ediyorsunuz. Sizi temin ederim ki, ben nemli saylacak bir grevli deildim ve bir olay dnda kayda deer bir baar salayamadm. Ayrca, bildiiniz gibi blm ve birimimiz elemanlarn pek deifre etmez. Bizler grevimizi byk bir gizlilik iinde daha iyi yaparz. Ve dediim gibi, erkenden emekli oldum ve herhalde artk blmde unutulmuumdur." Gonzalo hemen atld. "u yalann ortaya kardnz sulu, o ii nasl baardnz?" "Bu uzun bir hikye," dedi Koenig. "Bu detaylar zerinde konumamam gereken bir konu." "Bize gvenebilirsiniz," dedi Gonzalo. "Karadul yemeklerinde sylenen hibir sz daha sonra darda tekrar edilmez. Garsonumuz Henry de kulbn bir yesi olduu iin bu kurala sadktr. Tom, sylesene."

"ey, bu doru," dedi Trumbull." Hepimiz son derece gvenilir insanlarz. Yine de, szi konumamanz gereken konular hakknda konumaya zorlayamayz. Avalon dudak kvrd. "Bence yemeimizi yanl tanmladn, Tom. Gecenin kurallarna gre konuk sorulan her soruya samimi ve doru yant vermeli ve biz de srlarn mezara gtrmeliyiz." Gonzalo sze girdi. "Bakn, Bay Koenig, konunun hassas detaylarn st kapal geebilirsiniz. Sadece olay anlatn ve bize nasl zdnz sylemeyin. Onu sizin iin biz zeriz." James Drake gld. "Bo szler verme, Mario." "En azndan deneyebiliriz," dedi Gonzalo. Koeing biraz dnd. "Yine de bunu bir oyuna evirmek istiyorsunuz." "Neden olmasn, Bay Koeing," dedi Gonzalo ve eer Tom Trumbull olay anmsarsa onu diskalifiye ederiz." "Bildiini sanmyorum. Olay tamamen bir bilgi zerine kurulmutu ve o organizasyonun benim bulunduum biriminde deildi." Koeing birka saniye dndkten sonra devam etti. "Sanrm bunu bir oyuna evirebiliriz. Fakat olay otuz yl kadar nce gerekletii iin, umarm tm detaylar anmsayabilirim." Boazn temizledikten sonra anlatmaya balad. "Bay Rubin'in sulularn psikolojisinden sz etmesi bana ok ilgin geldi. nk eski iim tamamen casuslarn psikolojisi zerine oturtulmutu. Baz insanlar, para ya da cinsel tatmin veya nefret besledikleri iin lkelerine ihanet eder. Bunlarla uramak kolay saylr, nk bu yaptklarnn yanl olduunu bildikleri iin yakalandklar zaman onlar itiraf ettirmek kolay oluyor." "in temelinde agzllk yatyor," dedi Halsted. "Ve bunun iin casus olmanz da gerekmiyor. Namussuz politikac, vergi karan iadam, kaliteli retim yapmayp insanlar dolandran sanayici ve rvet yiyen brokratlar bir lkeye casuslardan daha fazla zarar verebilirler." "Evet," dedi Rubin. "Ama o adamlar her yerde vatansever geinirler, devletin parasn alar, insanlarn gzn boyarlar. Ancak zgrlk gn byk bir bayrak asp yabanclar hakknda ileri geri konutuklar srece onlardan iyisi yoktur." "O yzden Samuel Johnson, vatanseverliin namussuzlarn snaca en son kale olduunu belirtmiti." "Bundan hi kukum yok, ama konumuz dalyor," dedi Avalon. "Ben baz casuslarn ok gl ideolojik duygular yznden bu meslei setiklerini de belirtmek isterim. Kimisi baka bir lkenin ideallerine hayranlk duyduu iin, kimisi dnya barma hizmet ettiini dnerek, ya da kendi gzlerinde asil saylacak baka bir nedenden tr bu ie yeltenirler. Aslnda bu konuda ikyeti olamayz. Sonuta benzer nedenlerden tr yabanc lkelerde de bizim iin alan insanlar var. Hatta, bizimkilerin saysnn dman lkelerin saysndan ok daha fazla olduunu

syleyebilirim. Her neyse, asl tehlike tekil eden casuslar bunlardr. nk, daha dikkatli plan yapar, gnll olarak daha fazla risk alr ve yakalandklar zaman da ok fazla direnirler. Stephan da byle bir casustu. Sadece ilk adn kullanyorum ve aslnda gerek ismi de Stephan deildi." "Stephan sessiz bir yaam sryordu. lgi ekmemek iin zel aba gsteriyor ve abartl bir vatanseverlik sergilemeyerek gerek emellerini gizleme hatasnda bulunmuyordu. Ancak, artlar gerei meslei yznden dmann eline gemesini hi arzu etmediimiz baz bilgilere ulama ansna sahipti. Yine de aslnda gizli olmas gereken konular birok kii bilir ve onlarn byk bir ounluu tamamen gvenilir insanlardr. Stephan'n da onlar kadar gvenilir olmadn varsaymak iin herhangi bir neden de yoktu. "Ancak dmann elde etmek istedii baz ok zel bilgilere Stephan ulaabilecek konumdayd. Bunlar rahatlkla dmana iletebilirdi. Ancak yle bir durum olumutu ki, bu durumda en byk phelinin o olaca kesindi. Hatta onun yaptn ispat edemesek bile sulu olduuna kanaat getirecek durumdaydk. Fakat bilgi o kadar nemliydi ki onu mutlaka iletmek durumundayd. "Sizlere, iletmek zorunda olduu bilgi, o bilgiyi nasl elde ettii ve onu nasl iletecei hakknda herhangi bir ey syleyemem. Sonuta zaten bunlarn oynayacamz kk oyunla en ufak bir ilgisi yok. imdi kendimi, Stephan'n yerine koyuyorum... "Bu bilgiyi aktarmak zorundayd, ancak btn phelerin zerine toplanacandan da emindi. Kendisini bir ekilde korumak zorunda olduunu hissediyordu. Aslnda hapse dmekten korktuu sylenemezdi, nk sonuta yanda bir casusla naslsa dei toku edilirdi. lmden korktuunu da sanmyorum, nk zaten grevi icab her gn. lmle burun buruna yaayan bir insan saylrd. "Ancak idealleri uruna bu konuma gelmiken yakalanmasnn ileride baz skntlar yaratabileceini dnm olabilir. Sonuta yerine baka bir casus yerletirmek hi kolay olmazd. Ayrca, zerindeki pheleri baka tarafa evirebilirse, blm casusu baka yerlerde arayaca iin hem birok masum insan phe altna girecek hem de enerjimizi boa harcam olacaktk. Tabii bunlarn hepsi bizim aleyhimize olurdu. "Peki, ama en byk pheli kendisi iken bu ii nasl yapacakt? Akas ayn anda iki ayr yerde bulunmas gerekiyordu... Arzu ettii belgeyi almak iin ehirde bulunurken, ayn zamanda ok uzak bir yerde bulunduunu ispat ederek pheleri baka yne ekmeliydi. Bunu yapmann tek yolu da iki kii olmaktan geiyordu. "Bunu nasl yaptn zamanla rendik. Stephan'n alt lke ona ok benzeyen bir kii buldu. Ona Stephan 2 diyebiliriz. Tahminime gre, eer Stephan ve Stephan 2, ayn odada bulunuyor olsalard ikisini rahatlkla ayrt edebilirdik. Ama eer birisi Stephan 2'yi grdkten birka gn sonra Stephan'n kendisi ile karlasa, ayn kii olduuna yemin edebilirdi. "Ayrca, Stephan 2'nin, Stephan'a olan benzerliini makyajla daha da belirginletirdiklerini dnebiliriz. Stephan'n sa stilini uygulam, tpk onun gibi ince bir byk brakm, onun gibi konumay ve vurgulamay renmi ve hatta

alarak imzasn bile taklit etmi olmalyd. Doal olarak ngilizce konuabilen ve Stephan'n kltrne yakn olan birisi olmalyd. Btn bunlarn zaman aldn ve ok aba sarfettikleri dnlebilir, ancak peinde olduklar bilgi dman iin o kadar nemliydi ki, btn bu abalarna deecekti. Zamanla Stephan'n yaptklarn rendik ve bu anlattklarmn doru olduunu teyit etme frsat buldum. Vakit yaklanca, Stephan ok fazla vurgulamadan bir haftalk tatile kacan ve bir gemiyle Bermuda turuna katlacan herkese tlatt. Tatil vakti gelince bir eve kapand ve grnmn hafife deitirerek, belgeyi alarken ve gnderirken her ihtimale kar tannmamay amalad. Tabii gemiyle Bermuda'ya giden kii ise, Stephan 2 idi. Stephan daha nce hi Bermuda'ya gitmemiti ve bunu bir avantaj olarak gryordu. Sadece bir kere grm olduu yerler hakknda hi kimse ondan ayrntl bilgi isteyemezdi. Fakat adada bulunduu sre iinde neler yaptn bilmek zorundayd ve bu yzden de Stephan 2 ona her gn gvenli bir adrese mektup yollayarak, o gn neler yaptn ve neler grdn btn detaylar ile aktaryordu. Stephan 2 daha sonra btn detaylar ile aktarabilecei nemsiz eyler yapmak zorundayd, bylece Stephan bunlar Bermuda'da bulunduuna dair delil olarak kullanabilecekti. nemsiz olaylar ayrntlar ile anlatmak insanlara ikna edici bir delil olarak grnebilirdi. Anladmz kadaryla, Stephan, Stephan 2'ye gemide ekici bir bayanla arkadalk kurmasn ve bayann onu hatrlamasna yetecek kadar samimi olmasn tlemi olmalyd... Ancak bu samimiyetin iki Stephan arasndaki fark ayrt edebilecek kadar ileri gitmemesi gerekiyordu. Stephan 2'nin, o bayanla bir ak yaamamas gerektiini zellikle tembihlemiti. Herhalde Stephan bir bayann tatilde ak yaadklarn iddia etmesini inkr edememe gibi rahatsz bir duruma dmek istemiyordu. O yzden de, Stephan 2 o konuda kesin talimat almt. Stephan 2'nin, Bermuda'da bulunduu hafta sresince, Stephan ok gergin dakikalar geirmi olmalyd. Kendi grevini yerine getirmiti, ancak ya gemi batarsa, ya da Stephan 2, denize der veya Bermuda'da bir kaza geirip sakat kalsa, hatta lse ne olacakt? Ya da, Stephan 2, bir nedenden tr tutuklanr ve parmak izi alnrsa ne olurdu? Tabii bir de onun saf deitirip bizi bu plandan haberdar etme riski de vard. Bu gibi durumlarda Stephan'n plan bir ie yaramayacak ve hapsi boylamas kanlmaz olacakt. Aslnda bunlardan hi birisi olmad ve Stephan 2, her gn numaralandrd mektuplar gndererek Stephan' kaybolabilecek bir mektuba kar hazrlkl olmasn salad. Stephan her mektubu tek tek ezberleyerek tatili hakknda detayl bir bilgiye sahip oldu. Sonunda Stephan 2, Bermuda'dan dnd. nceden planlanm bir mizansenle Stephan onun yerini ald ve Stephan 2, lkesine geri dnd.

Bermuda yolculuundan iki hafta kadar sonra Stephan'n peinde olduu belgenin dmann eline getiinden phelenmeye baladk. Hzl bir soruturma bunun doruluunu ortaya koyunca, btn pheler bir anda Stephan'n zerinde odakland. Birim olarak onu sorguya ekmeye baladk. Aslnda ok iyi rol yapyordu. Bilginin kaybna zlmesi olduka iten grnyordu ve en mantkl phelinin kendisi olduunu ve kendisinden baka bir pheli olamayacan da aka ifade etti. "Ama, dokuzu ile on alts arasnda, ben Des Adas Gemisindeydim ve on biri ile on drd arasnda da, Bermuda'daydm, eer belge o zaman dmana szdrldysa benim yapm olmam mmkn deil," dedi. "Bize yolculuu ile ilgili tm detaylar verdi ve tabii ki bilet satn aldna, gemiye bindiine, indiine, dedii bar faturalarna kadar bir sr kayt gsterebiliyordu. Hepsi dorulanacak trden eylerdi. Hatta bu kadar belge toplam olmasn pheli bulup ona sorduumda, bana cevap olarak, yolculuumun bir blmn i gezisi olarak gsterip, masraf olarak vergiden drmeyi dnyordum diyerek olduka mantkl bir aklama bile getirdi. Meslektalarm arasnda anlamazlk kt ve bazlar ne srlen savlar kabul ederek olayn baka ynlerini ve muhtemel baka phelileri soruturmamz gerektiini vurgulad. Ben kabul etmedim. Dierleri olayn baka ynlerini incelemeye balad, ancak ben Stephan' sorgulamakta srarl oldum. nk her soruya olaanst mantkl aklama getiriyor olmas midemi bulandrmt. Meslek hayatn boyunca elde ettiim en byk baar bu oldu. Eer bir iki tane daha benzer olay zm olsaydm, emekli olmay istediim zaman bunu reddetmeyi dnebilirlerdi. Ama byle bir ey olmad, bu benim tek baarm. "kinci soruturmada ona sordum, 'Tatile ktm andan dndn ana kadar srekli gemide ya da Bermuda'da m kaldn.'" "Evet, elbette," dedi. "Sonuta gemiden ayrlmam mmkn deildi." "Aslnda mmkn." "Kalarm atp, ne demek istediimi anlamaya altktan sonra yantlad. "Yani, gemiden buraya uup, burada belgeleri aldktan sonra tekrar gemiye mi dndm demek istiyorsunuz?" "Onun gibi bir ey," dedim. "Kimliimi gstermeden uaa binmem mmkn deil." "Sahte kimlik denen bir olay olduunu herhalde biliyorsunuzdur." "Elbette biliyorum," dedi. "Ama herhalde yolculuk boyunca gemiye herhangi bir helikopterin inip inmediini ve hatta Bermuda ile buras arasnda gidip gelen uaklara binen kiileri rahatlkla tehis edebilirsiniz. Kaytlardan birisinin giri yapmadan k yaptn herhalde rahatlkla tespit edebilirsiniz." Tabii Stephan'a bu aratrmalarn oktan yapldn ve bundan bir ey kmadn sylemedim.

Tabii ki sorgumuz Stephan'n izniyle banda kaydediliyordu. Ona haklarn okumutuk ve kendisi avukata ihtiyac olmadn ve her sorumuzu yantlamaya hazr olduunu belirtmiti. Her hareketi ile masumiyetinden emin olan bir vatanda portresi iziyordu ve bu durum beni iyice phelendirmiti. Kendine olan gveni bana gerek olamayacak kadar fazla geliyordu. Bu yzden ikiz kardei olabilecei ihtimalini gznne aldm, ancak bu konuyu aratrdmzda onun tek ocuk olduunu rendik... Ama, bir benzeri olma ihtimali kafamda yer etti. Daha sonraki bir sorguda ona sordum. "Bermuda'da bir otelde mi kaldn, yoksa gemide mi?" "Gemide." "Daha nce hi Bermuda'ya gittin mi? Orada tannan bir insan olduunu syleyebilir misin?" "Hayatmda ilk kez oraya gittim." "Her gn gemide olduuna dair sana tanklk edecek birisi var m?" "Tatile yalnz kmtm. Herhangi bir arkadamla gitmedim. Sonuta her gn orada bulunduumu ispat etmemi gerektirecek bir durum olabileceini nereden bilecektim ki?" Hafife glmsedim, bu bana biraz fazla zekice gelmiti. "Btn yolculuk boyunca bir kede hi kimseyle konumadan tek basma oturduunu iddia etmeyeceksin herhalde." "Hayr," dedi. Biraz rahatsz olmua benziyordu. "Aslna bakarsanz, olduka dost canls saylrm. Ancak, oturup nemsiz sohbetler ettiim kiilerin beni hatrlayacana dair garanti veremem. Yalnz..." "Devam et. Yalnz, ne?" "Yolculuun bandan itibaren arkada olduum gen bir bayan vard. Gemideki yemeklerde hep ayn masay paylatk. Ve, Bermuda'y da birlikte dolatk... Beni yanl anlamayn, Bay Koeing, ilikimiz cinsellik iermiyordu. Geri ben bekr bir erkeim, ama yine de atamzda yle bir yaknlama olmad. Sanrm o beni hatrlayabilir. Gemide iken birlikte dans ettik ve Bermuda'da birlikte tura kp deniz parkn birlikte gezdik. Prenses Otel'de birlikte yemek yiyip, eitli turlara katldk. Yalnz o kumsala yalnz gidiyordu, nk ben gneten pek holanmam." "Onunla her gn grtn m?" Biraz dnd. "Evet, her gn grtk. Tabii btn gn birlikte geirmedik, ve geceleri ikimizde kendi odalarmza ekildik." "Ahlki deer yarglarnz bizi ilgilendirmiyor." "Bundan eminim, ama onun deer yarglarn yanl aksettirecek herhangi bir ey sylemek istemem." "Ne kadar dncelisin? Peki bu bayann ad neydi?" "Artemis."

"Artemis mi?" "Bana adnn Artemis olduunu syledi, ve bakalar da ona yle hitap ediyordu. Otuz yalarnda olduka gzel bir bayand. Bir yetmi boylarnda, koyu sar sal ve mavi gzlyd." "Soyad neydi?" "Hatrlamyorum. Belki de bana hi sylememitir. Sonuta ikimizde tatile kmtk ve herkes birbirine samimi davranyordu. O da bana Stephen diye hitap ediyordu, herhalde o da benim soyadm bilmiyordur." "Adresi?" "Bilmiyorum. New York aksan ile konuuyordu, ama adresini bilmiyorum. Geri bu bilgileri geminin kaytlarndan elde edebilirsiniz. Ayn turda iki tane Artemis adl kadn olacana ihtimal vermiyorum. Oradan soyadn ve adresini renebilirsiniz." Kayt cihazn durdurup sorgu sresince evinden dar kmamas gerektii konusunda onu uyardm. htiyac olan her ey kendisine getirtilecek ve darda yapmas gereken banka, fatura yatrma gibi ilemler tarafmzdan yaplacakt. Bermuda'da olan kiinin gerek Stephan olmadn ispatlamaya kararlydm. Ancak bunun iin o kadna ihtiyacm vard. Kadn bulup getirmemiz gnmz ald ve her geen gn benim zerimde daha byk bir bask oluturuyordu. Step-han' sonsuza kadar ev hapsinde tutmam imknszd, ve yksek sesle ikyet etmeye balad zaman ya elle tutulur bir delil sunmal ya da onu serbest brakmak zorundaydm. Ama, en ufak bir ikyette bulunmad. rnek bir vatanda gibi davranmay srdryordu, ve Artemis'i bulduktan sonra Stephan'n farknda olmad bir zaman gizlice onu grmesini saladm. "Gerekten Stephan'a ok benziyor," dedi. "Haydi yanna gidelim. Mmkn olduunca doal davranmaya aln. Fakat ltfen gzlerinizi drt an ve herhangi bir nedenden tr bu adamn tantnz adam olamayacan dndnz an bana haber verin." Onu odaya getirince, Stephan ban kaldrp glmsedi ve hemen, "Merhaba Artemis," dedi. Artemis biraz mesafeli davranyordu. "Merhaba Stephan" Artemis bir aktris deildi. Dikkatle Stephan'a bakyordu. Stephan da onun kendisinin ayn adam olup olmadn anlamak iin baktn anlamayacak kadar saf deildi. Sonunda kadn dedi ki; "Stephan'a ok benziyor. Yalnz Stephan'n parmaklarndaki kllar daha youndu. Bu hemen ilgimi ekmiti. Halbuki imdi yle youn grnmyor." Stephan kendisinden sanki nc bir ahsm gibi sz edilmesinden ya da kadnn kendisini dikkatlice incelemesinden alnma benzemiyordu. Glmseyip elini uzatt. "Kllar duruyor." "Daha koyu olmalyd," diye srar etse de, Artemis eskisi kadar kararl deildi.

Stephan konutu. "Hatrlyor musun, bir keresinde dans ederken kendi ayama taklmtm ve elim elinden kaynca bunun ellerimin ok bakml olmasna balamtn. O zaman konuurken hi parmaklarmdaki kllardan rahatsz olmua benzemiyordun." Artemis'in yz bir anda ldad. Hemen bana dnp, "Evet, bu olmutu," dedi. "Ben de sakar bir dans olduum iin senden zr dilerken, sen ok iyi dans ettiim konusunda srarc oldun. Geri ben bunu sadece nezaket icab sylediini biliyordum, ama yine de beni rahatlattn. Hatrladn m, Artemis?" Artemis glmsedi. "Evet, hatrlyorum. Merhaba Stephan, sen olduuna sevindim." "Beni tehis ettiin iin saol, Artemis, aksi halde bam ok byk belaya girecekti." Ben bu duruma biraz bozulmutum. "Bir saniye, Bayan Cataldo! Hemen sonuca varmayn." "Soyadn bu mu, Artemis? Bana sormulard, ama bilmiyordum. nk bana hi sylememitin." Ona susmasn iaret edip, kadna dndm. "Ona birka soru sormanz istiyorum, Bayan Cataldo. Bakasnn bilmesinin mmkn olamayaca ufak tefek eyler sorun. Artemis kzard. "Beni hi ptn m, Stephan?" Stephan da hafife kzard. "Bir kere ptm... Sadece bir kez. Taksiye binmitik, Artemis, hatrladn m?" Kadna yant verme ans tanmadan araya girdim. "Detaylar Stephan. Detaylar istiyorum." Omuz silkti. "Taksiye binmi bir ku park olan, Spittal Pond'a gidiyorduk. Artemis orasn ok merak ettiini sylemiti. Ona gece kulpleri yerine ku parklar grmek isteyen bir gen bayanla dolamann ok gzel bir ey olduunu sylediimde, Artemis biraz bozuldu ve tatilden sonra onu unutacam ve hatta adn bile anmsamayacam syledi. Ben de valyevari ekilde atldm. 'Ne? Artemis gibi bir ismi mi unutacam?.' dedim. Elimi uzatp arabann soldaki penceresine adn yazdm. Hava ok nemli olduu iin camlar buulanmt. "Peki pme ne zaman gerekleti?" diye sordum. "ey, ben onun sanda oturuyordum," dedi Stephan. "Ve, sa elimi adm cama yazmak iin gsnn zerinden uzattm. Sol kolumu da omuzuna atmtm. "Hayali bir bayann omuzuna sol kolunu atm gibi elini tuttu ve sa kolunu zerinden uzatarak ellerini kavutururmu gibi yapt. "Adn tam pencereye yazmay bitirmitim ki, taksi ani bir fren yapt ve dirseim az kalsn ofrn ensesine vuracakt, ben de istem d, Artemis'in omuzuna tutunup dengemi korudum... O anda ona sarlm oldum." Hl hayali arkada zerinde durumu izah etmeye alyordu. "O anda dayanamadm, ve onu ptm. Ama sadece yanandan." Kadna dnp baktm. "Ne diyorsunuz?"

Kadnn gzleri l sld. "Olay tamamen byle oldu, Bay Koeing. Evet, bu Stephan. Bundan hi kukum yok." Dramatik bir ses tonuyla devam etti. "Bu adamn gemideki ve Bermudadaki adam olduuna tanklk ediyorum." Stephan glmsedi. Bana sorarsanz, bu zafer kazanm bir komutann glmsemesine benziyordu. "Pekl, artk gidebilirsiniz, Bayan Cataldo" dedim.. Hepsi bu kadar. Koeing szn bitirip, sessizce kendisini dinleyen Karadullar szd. Gonzalo sze girdi. "Hepsi bu kadar m? Adam yakalattnz sanyordum." "Evet, yakalattm, ama siz sadece olay anlatmam ve zm size brakmam istemitiniz." "Herhangi bir ey atladnz m?" "Gerekli her eyi anlattm," dedi Koeing. Avalon boazn temizledi. "Belki de Stephan 2'yi buldunuz. Bu olay zerdi." "Evet, zerdi," dedi Koeing. "Ancak ne yazk ki, Stephan 2'yi hi gremedik." Halsted sze girdi. "Tanklk yapan o bayana para verilmi olabilir mi? Belki de yalan sylyordu." "O konuda herhangi bir delil bulunmad. Her neyse olayn zm kadnn syledii ya da sylemedii bir ey yznden olmad... Aranzda daha nce, Bermuda'ya gideniniz var m?" Masaya sessizlik kt. Ancak bu sessizlii Gonzalo bozdu. "Drt yanda ailemle bir kere gitmitim, ama hibir ey hatrlamyorum." Trumbull dedi ki; "Stephan'n Bermuda'daki bir yeri yanl tarif ettiini mi ima ediyorsunuz? Acaba orada sz ettii gibi bir ku park ya da Prenses Oteli yok muydu?" "Btn yerleri doru tarif etmiti. Corafya ya da gidip grdn syledii yerler konusunda bir sorun yoktu." Masaya ken sessizlii bu sefer, Drake bozdu. "Henry, sana mantkl gelen herhangi bir aklama var m?" Raftan ald bir ansiklopediyi kartrmakla megul olan Henry, onu yerine koyduktan sonra masaya yaklat. "Ben de hi Bermuda'da bulunmadm iin bu bilgiyi ahsen teyit edemiyorum, ancak Bay Stephan'n syledii bir ey kendisinin aslnda Bermuda'ya hi gitmemi olduunu ortaya karm olabilir." Drake akn bir ifadeyle sordu. "Neden? Ne dedi ki?" "Bay Koeing, hikyesini tamamlarken, taksideki pme sahnesini anlatrken ok fazla detaya girdi. Ben de bunu, olay zen bilginin o blmde olduuna baladm. imdi, Bermuda eski bir ngiliz smrgesi olduu iin trafik ak ynnden ngiliz geleneini srdryor olabilir diye dndm. Biraz nce ansiklopediyi kartrrken

bunu teyit etmeye altm, ancak ne yazk ki yle bir bilgiye rastlamadm. Fakat bu ihtimali gzard edemeyiz." "Eer Bermuda'da trafik ngiltere'de olduu gibi soldan akyorsa, otomobillerin direksiyonu ve doal olarak ofr yeri sa n koltukta olmal. Amerika'da ise trafik sadan akt iin, ofrler ve direksiyon solda yer alr. Eer, Bay Stephan gen bayann sanda oturuyor ve adn soldaki pencereye yazyorsa, araba ani fren yaptnda, dirseinin ofre arpma ihtimali olamazd. nk ofr dier tarafta oturuyor olmalyd. "Tahminime gre, Stephan 2, Bay Stephan'a pme olayndan sz etmi, ama trafiin ters akt ynnde herhangi bir bilgi vermemiti. Belki de bunu Bay Stephan'n bildiini dnmt. Bay Stephan, bu ofre arpma konusunu detaylar vurgulama iin eklemi olabilir, ve Bay Koeing'in hemen bu hatay bulduunu ve bu sayede olay zdn sanyorum." Koeing koltuuna yasland ve hayran hayran glmsedi. "Harikaydn, Henry." "Hi de deil. Olay asl zen sizsiniz, Bay Koeing." dedi Henry. "Ben sizin olay zdnz biliyordum; Bunu mantk yrterek baarmtnz ve gerekli bilgilerin bize anlattnz blmlerde sakl olmas gerektiinin farkndaydm. Siz olay zerken byle bir avantaja sahip deildiniz."

AIKLAMA
Bermuda tatilinde hikye yazmann avantajlar kendisini bu hikyede aka belli ediyor, (bkz. Bir nceki aklama.) Bu hikye ilk kez, Ellery Quenn'in Gizemli Hikyeler Dergisinin Eyll 1989 saysnda yaynland.

YEMEK TARF
Roger Halsted, Geoffrey Avalon'un kulana fsldad. "O benim su tesisatm." Avalon birka dakika akn bir halde onu szd. "Su tesisatn m?" "Yani, eskiden yleydi. Artk emekli oldu ve ehir dna tand. ok iyi bir insandr. Eer onu Amerikan baar kriterlerine gre deerlendirmek istiyorsan, her zaman benden ok daha fazla para kazandn syleyebilirim." "Bu beni artmad," dedi Avalon. "yi bir tesisat..." "Ve o, gerekten iyiydi. Ben ise basit bir ortaokul cebir retmeniyim. Kyas bile edilemez. Ama, bu Karadul yemeklerine konuk olarak her zaman beynini kullanarak para kazanan kesimden insanlardan aryorduk. Bir kerede elleri ile para kazanan birisini armann ho bir ey olabileceini dndm." Avalon cevap verdi. "Ben doal olarak sosyal adan yle kibirli biri saylmam, Roger, ama o bizden biraz rahatsz olabilir." "Bu hi belli olmaz... Hem bu arada su tesisatlar konusunda biraz bilgi sahibi olabiliriz." Odann baka bir kesinde, Thomas Trumbull viski sodasn yudumlarken konuuyordu." Birka gn nce John Dickson Carr'n nc Kurun'unu okudum, Jim." James Drake, Trumbull'a bakp gzlerini krptrd. "Baya eski bir yapt." "indeki telif hakk yazsna gre elli yl kadar nce yazlm. Onu kkken okumutum, ama onu tekrar okurken ayn keyfi aldm. Biliyorsun konusu, Kilitli Oda, polisiye vakalarndan birisini anlatyordu." "Biliyorum. Carr'n en sevdii hikyeler bunlard ve hi kimse o tr hikyeleri onun kadar iyi yazamazd." "Ama, yine de..." Trumbull ban sallad. "Bir ey beni rahatsz etti." Emmanuel Rubin, polisiye hikye lafn duyar duymaz ilgisini o yne evirmiti. "Seni neyin rahatsz ettiini tahmin edeyim Tom. Carr ok iyidir, ama onun da hatalar var. rnein, tarz o kadar dramatik ki, okuyucu her zaman bir hikye okuduunun farkndadr. Sonra, Carr nihayet olayn zmne geldiinde, zm anlatmas bile en az yirmi sayfay buluyor. Ayrca, olayn ipular o kadar belirsiz oluyor ki, okuyucu hikyeyi tam anlamyla zmek iin birka kere okumak zorunda kalyor. Tabii kimse de byle bir ey yapmaz. Yani ksaca sylemek gerekirse, hikyeleri inandrclktan ok uzak." "Evet, haklsn" dedi Trumbull. "Bence de inandrc deiller. Kilitli Oda hikyeleri genelde yapmnda ve zmnde artlar o kadar zorluyor ki, insan kabullenemiyor. Yani, gerek hayatta acaba hi kilitli oda trnde bir olay yaanm mdr? Hi sanmyorum."

"Bunu gereki polisiye romanlar yazan birisine sormalyz Manny?" diye seslendi Drake. "Bana bakmayn. Ben hayali polisiye romanlar tercih ediyorum. Hibir zaman kilitli oda bulmacas denemedim, nk aka sylemek gerekirse, bence Carr, o pazar ldrd. O konuda yazabileceim yeni bir varyasyon olduunu sanmyorum. Bu yzden de hi kafa yormadm." Mario Gonzalo'da gruba katld. "Bu bana eskiden oynadm bir oyunu anmsatyor. Ad, Yaplmam en iyi ey nedir?" "Bu da ne demek oluyor?" dedi Rubin. "Herhalde ne dediini biliyorsundur." "Elbette. rnein, Orta a dneminde Shakespeare tarafndan yazlmam en iyi trajedi nedir gibi bir soru?" "Genelde buna Webster'in Malfi Desi diye cevap verirler. Ama ben onu hibir zaman sevmedim," dedi Rubin. "Pekl, Johann Strauss tarafndan yazlmam en iyi vals nedir?" "Frans Lehr'n en Dullar Valsi derim," dedi Rubin. "Peki ya Skater'in Valsine ne demeli?" diye sordu Gonzalo. "Zevk meselesi," dedi Rubin. "Peki, Gilbert ve Sullivan tarafndan yazlmam en iyi komedi opera hangisidir?" "Strauss'un Die Fledermaus'u olabilir," dedi Rubin. "Ya da Offenbach'n yazd herhangi bir ey," diye nerdi Drake. "Ve imdi soruyorum," dedi Gonzalo. "John Dickson Carr tarafndan yazlmam en iyi kilitli oda hikyesi hangisidir?" Odaya zen sessizlii, kiinin ayn anda sze girmesi bozdu. Onlara dierleri de katlnca, sesler birbirine kart. Tam o srada Henry gelip, o her zamanki sakin tavryla yemein servise hazr olduunu bildirdi. Halsted'in konuu olan su tesisats Myron Dynast, yana gre baya kmt. Salar dklm, gzlerinin altnda torbalar olumu, gd sarkm ve az hafif yamulmutu. Ancak, baklar hl keskindi, sesi kulaa ho geliyor ve kelimeleri doru telaffuz ediyordu. Avalon, Halsted'in kulana eilip fsldad. "Bir su tesisats gibi konumuyor." "Yani, onun senin kafandaki su tesisats imajna uymadn m sylemek istiyorsun?" dedi Halsted. "Avalon koltuuna yaslanp kalarn att ve Halsted'e alngan bir bak frlatt. Ancak tekrar dnnce yaptnn yanl olduunu farketti. "Aslnda haklsn, Roger." Dynast yemek boyunca pek konumad. Belki entellektel kapasitesine gvenemiyordu, ya da belki de yemek srasnda konuulan konular ilgisini ektii iin sessizce dinlemeyi yeledi. Yemek boyunca gzleri konuanlar takip etti.

Sonunda brendiler iilirken, Halsted ka ile su bardana vurdu, "Jeff, konuumuzla ilgilenme erefini sana veriyorum." "Seve seve," dedi Avalon. Biraz abartl tavrlar iersinde, Dynast'a dnd. "Bu yemeklerimizde konuumuza varlnzn amacn nasl aklyorsunuz sormak bir gelenee dnt, varlnzn amacn nasl aklyorsunuz. Bay Dynast? Ya da, soruyu baka trl soraym..." "Baka trl sormanza gerek yok, Bay Avalon," dedi Dynast. "yi bir tesisat olmam sanrm bunu aklamaya yeter. Gecenin bir yars uyanp da bir nkleer fizikiye ihtiya duyan birisini grdnz m? Evinizde acil bir durum olduunda kap komunuzun bir profesr yerine su tesisats olmas sizi mutlu etmez mi?" Avalon boazn temizledi. "Haklsnz, Bay Dynast. Yantnz kabul ediyorum. Syler misiniz, ne zamandan beri bu ii yapyorsunuz?" Dynast biraz bozuldu. "Hepsi bu kadar m? Btn gece bana tesisatlk hakknda sorular m ynelteceksiniz?" "Olabilir, Bay Dynast, sorabiliriz." Halsted araya girdi. "Sana daha nce szn ettiim gibi, yemein kurallarna gre btn sorular yantlaman gerekiyor." "Yantlayacam, Roger, ama eer izin verirseniz anlatmak istediim daha ilgin bir ey var." Avalon bir an iin duraksad, "Bu yemek bir sorgu deil, Bay Dynast. Anlatmak istediiniz eyi elbette anlatabilirsiniz, ancak eer konu dnp dolap mesleinize geri dnerse, o zaman cevap vermeniz zaruri olacaktr. Yani..." "Ne demek istediinizi anladm, Bay Avalon. Aklamanza gerek yok," dedi Dynast. "Yemekten nce kilitli oda hikyeleri hakknda konutuunuzu ve bu tr .hikyelerin gerek hayatta olamayacan sylediinize kulak misafiri oldum. Ancak, ben bir tane biliyorum." Bu szler masaya bomba gibi dt. Masann zerindeki son tabaklan sessizce toplamakla megul olan, Henry bile aknlkla konua bakakald. Sonunda, Trumbull gbela konuabildi. "Yani, bir tane duydunuz mu, yoksa yaadnz m? Byle bir olaya tank olduunuzu mu ima ediyorsunuz?" "Ben deil, eim tank oldu." Masann br ucunda oturan, Mario Gonzalo koltuunda dorulmu hortlak grm gibi bakyordu. "Bir saniye, Bay Dynast. Bize kilitli bir odada birisinin ldn ve bunun intihar olmadn, ancak katilinde ierde olmadn ve karnzn da btn bunlara ahit olduunu mu sylyorsunuz?" Bu sefer Dynast dehete dt. "Cinayet mi? Ben cinayetten sz etmiyorum. Tanrya kr byle bir ey olmad." Gonzalo'nun ediyorsunuz?" hayalkrkl yznden okunuyordu. "yleyse neden sz

"Kilitli olan bir oda vard ve olamayacak bir ey oldu, hepsi bu. Konu eimle ilgili, ancak kilitli oda hikyesi olmas iin bir cinayet ilenmesi gerekmez, yle deil mi?" Avalon kolunu kaldrd ve dierlerini susturdu. "Burada sktrmac benim, baylar. O yzden ltfen sessiz olalm. Bu konu gerekten ilgin olabilir, o yzden en azndan imdilik su tesisatl mesleinin inceliklerini geri plana atabiliriz. Fakat, bunu ltfen organize bir ekilde gerekletirelim." Kalarn atp herkesin susmasn bekledi. "Bay Dynast, kilitli odada olamayacak ama olan ey neydi?" "Bir ey alnd." "Deerli bir ey mi?" "Eim iin ok deerli olan bir eydi. Aklayabilir miyim? Olay anlatmadan sorulara cevap vermem daha zor oluyor." Avalon masadakilere dnd. "Bay Dynast'i dinlemeye itiraz olan var m?" "Asl benim srekli onun szn kesmene itirazm var," dedi Gonzalo. "Evet, Mario, bunu tahmin edebiliyorum. Pekl, Bay Dynast, fakat siz hikyenizi anlatrken bazen sznz kesebileceimizi unutmayn." "Elbette. Hi sorun deil." Dynast her zamanki yerine gemi olan Henry'ye dnd. "Garson, biraz daha kahve alabilir miyim, ltfen?" Henry bayla onaylad ve Dynast anlatmaya balad. "Beyler, eim kk bir kasabada domutu. O otuz yanda iken evlendik ve ne yazk ki hi ocuumuz olmad. Yirmi ksur yl ehirde yaamamza ramen, o her zaman bir kasaba kz olarak kald. Biraz eski kafal saylr. Beni anlyor musunuz?" "Tam olarak anladmz syleyemem," dedi Avalon. "biraz aar msnz?" "Yani, kilisenin dzenledii etkinliklere, pikniklere katlr ve semtimizdeki hibir etkinlii karmazd. ehirde bu tip eyler artk fazla yaplmyor. Ve ben emekli olup ehir dna yerleince eim bir anda sanki tekrar dodu. Yeniden ocukluuna dnm gibiydi. Herhangi bir para sorunumuz ve bakmak zorunda olduumuz bir ocuk olmad iin vaktinin byk bir blmn bu tip eylere ayrabiliyordu. Sonuta, beni yannda srklemedii srece bence de bir sorun yoktu." "yleyse siz kasaba ocuu saylmazsnz," dedi Rubin. "Kesinlikle deilim. Ben beton duvarlar arasnda bydm." "Ky yaamn biraz skc bulmuyor musunuz?" "Oh, elbette. Ancak ehirden o kadar da uzakta olmadm iin canm istedike ehre gelip akcierlerimi ehrin pis havas ile doldurabiliyorum. Ginny ... eim ... buna ses karmyor. Sonra tamamen emekliye ayrlm da saylmam. htiya duyulduunda yine su tesisat ilerine gidiyorum ve zamanm bylece doluyor. Her tesisat sorunu farkldr. Ve eer iinizi iyi yapmak istiyorsanz, her ii bamsz olarak ele almanz gerekir. Ve, kasabadaki tesisatlar, ehirdekilerden biraz farkl olduu iin ilgimi ekiyor. Hem zaten..."

Bir an iin duraksayp kzard. "Ginny ok iyi bir e oldu. Durumumuz bu kadar iyi deilken ehirde en ufak bir ikyette bulunmadan yaad. imdi sra ona geldi ve ok mutlu... En azndan mutluydu... Ve ben de bu mutluluu bozmak istemiyorum. "Kendisine uraacak eyler buluyor. ocuumuz olmad iin bunun eksikliini hissetmesin diye sk sk bakalarnn ocuklarna bakclk yapar. ki gnde bir ev ocuklarla dolar ve koturup dururlar. Bu tip eylere baylyor." "Peki siz seviyor musunuz?" diye sordu Trumbull. "Hayr, sevmiyorum, ama bu onun ii. Benden yardm filan da istemiyor. Zaten ben ocuklar hakknda hibir ey bilmem." "Eer hi ocuunuz yoksa einiz nereden biliyor?" diye sordu Avalon. "Oh, Tanrm, .bizim hi ocuumuz olmad, ancak eim alt kardein en byyd. Benimle evleninceye kadar btn vaktini kardelerine bakmakla geiriyordu. Benim ise hibir zaman anlaamadm bir aabeyim vard. ocuklar benim iin kapal birer kutu, ancak onlar zlediimi de syleyemem. Bir keresinde evlat edinmekten sz ettik. Ben biraz kar knca eim o konuyu bir daha amad." Gonzalo sabrsz bir ses tonuyla araya girdi. "Kilitli odaya ne zaman geeceiz?" "Aklamam gereken bir nokta daha var. Eimin bu kilise etkinliklerinde popler olmasnn bir nedeni daha var. O ok mthi bir ahdr. Nasl olduunu aklayamam. Ben yemein sadece yeme ksmyla ilgilendiim iin yemeklerinin neden zel olduunu bilemem. Ancak onun yemekleri gerekten ok zel ve o yzden imanlamamak iin srekli hareket etmek zorunda kalyorum," dedi ve aslnda hi de kk saylmayacak gbeine vurdu. "Ne kadar iyi bir ah olduunu isterseniz yle aklayaym. Eer o kt bir e olsayd srf alcl yznden ona katlanrdm. Ama, ok iyi bir e oldu. Pek yle atafatl yemekler yapmaz. O daha ok sade yemekleri tercih eder, ancak hepsi insann aznda erir. Bir rnek vermek gerekirse, spesiyalitesi brtlenli turtadr. Bunu her yerde rahatlkla bulabileceiniz iin o kadar nemseyebilirsiniz, ama bir kez onun turtasnn tadna bakarsanz, bir daha bakasn yiyemezsiniz. Eiminkinin yannda hepsi ok yavan kalr. "Buna benzer onlarca yemei vardr. Herkesten daha iyi yapmay nasl baardn bilmiyorum. Belki iine katt baharatlar ya da kartrma sras veya piirme sresi ile ilgili olabilir, bilmiyorum. O bu konuda bir dhi saylr. Kilise etkinliklerine ya da pikniklere yemeklerinden birini gtrd zaman herkes bana r ve eimde bu ilgiye baylr. Ancak onun en ok sevdii ve gurur duyduu yemei brtlen turtasdr. "Kimse ondan yemek tarifi alamaz. Onlar sadece kendisine saklar. Hatta bunlarn onun gznde kraliyet mcevherleri kadar deerli olduunu syleyebilirim. Yemek piirirken benim dmda kimsenin mutfana girmesine izin vermez. Zaten benim de ne yaptn anlamam olanaksz." "Annem de ayn ekilde davranrd," dedi Drake. "Kadnlar piirdikleri yemekler ok beenildii zaman tarifini hi kimseye vermek istemezler."

"Evet, yle" dedi Dynast. "nsanlar ona srekli yemek tariflerini kada dkp bir kitap yapmasn neriyordu. Kasabadaki kadnlardan biri bir yaynevinde alan arkadan getirdi ve yaync Ginny ile konuurken yemek kitaplarnn iyi para getirdiini ve sade yemekleri ieren bir yemek kitabnn altn madeni gibi olacan syledi. Ayrca, Ginny'nin bir gn bu dnyadan geceini ve srlarm yannda gtrmesinin byk bir kayp olacan belirtince, Ginny olduka etkilendi ve yava yava buna olumlu bakmaya balad. "Doruyu sylemek gerekirse ben de bu ie olumlu bakyordum. Alclnn daha geni bir kesim tarafndan bilinmesi beni gururlandrd. Ben de onu zorlaynca iyice ikna oldu. "Tabii bu anlattm kadar kolay olmad. 'Ben sadece piiriyorum ve yaptm eyleri dnmyorum bile. Tarifler aslnda beynimde deil, parmak ularmda. Eer tariflerini yazmam gerekirse herhalde oturup piirdiim her yemei tek tek not etmem gerekirdi." diyordu. "Yine de yapabilirsin, diye onu zorladm. 'Kitap yazmak hi de kolay bir i deildir, yemek kitaplarnn da farkl olacan sanmyorum.' diyerek onu ikna ettim. "Zaman zaman mutfakta alp, tariflerini kada dkmeye balad. Notlarn her zaman kilitli tuttuu kk bir kutuda saklyor ve hep ayn eyi sylyordu. 'Brtlen turtamn tarifini ekleyemem. O benim srrm.' Ben de yant verir, 'Yapma, Ginny, srlarn mezara gtrme.' derdim, ama neler hissettiini ok iyi anlyorum. "O brtlen turtalar yznden dier kadnlar Ginny'i ekemiyorlard. O kadar nefis oluyorlard ki, btn kocalar turtadan bir dilim almak iin elerinin gzleri nnde birbirleri ile yarrlard. Dier yemekleri neredeyse Ginny kadar iyi piiriyorlard, ancak Ginny'nin turtalar sanki baka bir dnyadan geliyordu. Hatta tarifini kilisenin panosuna asmas gerektii konusunda bask yapmaya bile baladlar. Onu bu ekilde kendisine saklamann, Hristiyanlk ruhuna ters dtn iddia ediyorlard. Ancak, Ginny buna yanamad. "Her neyse, artk konuya geliyorum. Bir gn kilisede yaplacak toplantya Ginny katlmak istemedi. Evde kalp tarifleri zerinde almak istediini belirtip toplantya katlacaklarn ocuklarna bakarak zerine deni yapacan syledi. saat kadar evde be ocukla yalnz kald. O saat boyunca evin kaplar ve hatta pencereleri bile kilitliydi. Evde Ginny ve be kk ocuk dnda hi kimse yoktu." "Siz neredeydiniz, Bay Dynast?" diye sordu Avalon. "Ben ehre gitmitim. Asln isterseniz evde ok ocuk olunca hemen bir yerlere gitme ihtiyac duyarm. Ginny'de herhalde ayak altnda dolamadm iin byle olmasn tercih ediyor." "Szn ettiiniz kilitli oda buras m, Bay Dynast?" diye sordu Gonzalo. "inde einiz ve be ocuk bulunan' eviniz mi kilitliydi?" "Evet, yle." "Be ocukla ilgilenmek zorunda iken, Bayan Dynast'n pek fazla i karacana ihtimal vermiyorum."

"Dndnz kadar kt deildi," dedi Dynast. "ocuklardan drd daha nce de bizim eve gelip gittikleri iin Ginny onlar, onlar da Ginny'i tanyordu. drt yalarndaki bu ocuklar biraz biskvi, st, oyuncak ve oyunla ok rahat idare ediliyordu. ocuklardan bir tanesi ilk kez geliyordu, ama en uslular da oydu. ocuk komumuzu ziyarete gelen kuzenine aitti. Kuzen ve kocas da toplantya katlacakt ve Ginny seve seve ona da bakabileceini belirtmiti. Ad Harold olan bu ocuk en fazla be yanda olabilirdi ve Ginny'e gre ok uslu ve iyi huylu bir ocuktu. Dier ocuklar oyalayp, onlara bir nevi aabeylik yapmt. "Bylece Ginny tarifleri zerinde alrken ilk defa brtlen turtasnn tarifini kada dkt. Bunu yapmay hi arzu etmedii iin sadece bir kurun kalemle bastrmadan yazdn syledi. Sanki byle yapnca yarm yazm gibi hissetmi olmal. Yine de ocuklar aileleri tarafndan alnmadan nce karar deitirip, tarifi minik paralara ayrarak pe atm. "imdi aklamas mmkn olmayan olaya geliyoruz. Tarifi ocuklara bakmaya baladktan hemen sonra yazm ve ocuklar alnmadan nce yrtp atmt. Tarif o kapal evde sadece iki buuk saat kadar kat stnde kalmt. Ve ieride be kk ocuk dnda hi kimse olmamasna ramen o iki buuk saat srecinde tarif alnmt... imdi, siz buna kilitli oda bulmacas demez misiniz?" "Tarif alnd m? Onu yrtp attn sylediniz," dedi Trumbull. "Ben kat parasnn alndn ima etmedim, zerinde yazan tarif alnmt. Ertesi gn o tarif kelimesi kelimesine kilisenin panosunda asl duruyordu. Zavall, Ginny mahvoldu. O gnden beri bir daha kendine gelemedi. Yemek kitabn yazmaktan vazgeti ve artk pazar gnleri bile kiliseye gitmiyor." "Peki, onu kim alm?" diye sordu Gonzalo. "Hi kimse bilmiyor. Ne kimin aldn, ne de nasl aldn bir trl zemedik. Eer bunu bilseydik belki fkesi o zaman tek bir kii zerinde younlaaca iin ok daha iyi stesinden gelebilirdi. Ve hatta bunu kendi dikkatsizlii olarak grebilirdi. Fakat imdiki durumda..." Ban sallad. "O yzden birisi gerek hayatta hi kilitli oda bulmacas olamayacan iddia edince bunu anlatma ihtiyac hissettim. Siz bu ie ne diyorsunuz?" Masaya ken sessizlii, Rubin bozdu. "Siz olay sresince darda mydnz? Hibir ey grmediniz mi?" "Neredeyse saat kadar dardaydm, Bay Rubin. Eve geldiimde, Kilisedeki toplant yeni bitmiti. Aileler ocuklarn alyor ve Ginny'e teekkr ediyorlard. Harold'un anne ve babas da oradayd. kisi de olduka ksa boylu olmalarna ramen, bir elli civarnda, ok neeli ve dost canls insanlard. ocuklarn da o zaman grdm. Bana tantrdklarnda kk bir adam gibi elimi skt. ok ho bir ortam vard, ancak o zamana kadar Ginny oktan tarifi yrtp atmt, fakat tarif oktan bakasnn eline gemi olmalyd." Halsted koltuuna yaslanp ellerini gsnde kavuturdu. "Evin srekli kilitli kaldndan nasl emin olabiliyorsun, Mike? Belki sen yokken ein baka odadaki bir pencereyi at."

Dynast bam sallad. "Byle bir eye ihtimal vermiyorum. Ginny, ok dikkatli bir kadndr ve evde be tane kk ocuk varken kesinlikle kaplar ve pencereleri ak brakmaz. Bir ocukla ilgilenirken, bir bakasnn pencereden dmesine ya da kapdan dar kmasna neden olacak bir davranta bulunmaz. Hem bunun bir nemi de yok. Tarif, mutfaktan dar kmad ve Ginny de btn bu sre iersinde mutfaktayd. O fark etmeden birisinin eve girmesine imkn yoktu." "Tariflerinin iinde kaybolmu olsa bile mi?" diye steledi, Rubin. "Kendisini tariflere o kadar kaptramazd. Evde be tane ocuk olduunu unutuyorsunuz. Bir gz hep onlarn stnde olmak zorundayd." "Peki, hi mutfaktan dar kmam m? Lavaboya bile mi gitmemi?" diye sordu Gonzalo. "Biz bu konuyu ok tarttk. Ben de ona bu soruyu sordum," dedi Dynast. "Hayr, lavaboya bile gitmemi. Ancak, bir ara hem mutfaktan hem de evden dar km." "Aha!" dedi Gonzalo. "Neden?" "Kar komuya iade etmesi gereken bir ey varm ve eer hemen geri vermezse unutabileceinden ekinmi. Kar komu bize sadece on be metre uzakta olduu iin gidip gelmesi bir dakika bile srmemitir. O yzden, koa koa karya geip zili alm, kadn kilisede olduu iin kapy aan kocasna o eyi verip teekkr ettikten sonra tekrar koa koa eve dnm. Btn olay iki dakika iersinde olup bitmi." "Siz orada deildiniz, Bay Dynast," dedi Gonzalo. "Bir kadn iki dakika konutum diyorsa bu yirmi dakika anlamna gelir." "Asla!" dedi Dynast. "Evde onu bekleyen bir ev dolusu ocuk varken iki dakikadan fazla darda kalacana inanamam. Hem zaten daha uzun srmesi iin bir neden de yoktu." "Evden ktnda kapy kilitlemi mi?" diye sordu Gonzalo. "Hayr, zellikle kilitlememi. Dardayken bana bir ey gelirse ocuklarn ieride kilitli kalmasn istememi. Ama, bu bir eyi deitirmiyor. Gzucu ile ocuklar dar kmasn diye srekli n kapy gzlyormu, o srada sokaktan bile geen olmam. Geri dnp kapy tekrar kilitledikten sonra kk Harold'a kendisi yokken evde bir ey oldu mu diye sorduunda, hibir ey olmad demi. Zaten ocuklar da hibir ey olmam gibi nee iinde oyun oynuyorlarm." Gonzalo sze girdi. "Hi farketmez. Eer bir ara kap ak kaldysa, onu kilitli oda olarak gremeyiz." "Bu kadar kuralc olma, Mario," dedi Avalon. "Eer hikye eksik deilse o zaman evi kilitli oda olarak grebiliriz. Yine de hikyeyi ikinci azdan dinlediimizi kabul ediyorum. Keke, Bayan Dynast de aramzda olsayd." "Ama deil," dedi Rubin. Trumbull sze girdi. "Bir saniye! Eer, alnan bir nesneden sz ediyor olsaydk, evi kilitli oda olarak grebilirdik. Ancak, alnan hibir nesne yok. zerine tarif yazl olan kat, Bayan Dynast tarafndan imha edilmiti. alman tek ey kadn zerinde

yazl olan bilgi. Ve bu olay deitiriyor... Bay Dynast, anladm kadaryla, Bayan Dynast'n arkadalar onun yemek kitab hazrladn biliyordu." "Oh, evet. Herkes bundan sz ediyordu." "Ve, herkes kilisedeki toplantya giderken onun tarifleri zerinde alacan biliyordu, yle deil mi?" "Evet. Toplantya katlmamak iin bunu bahane etmiti." "Ve, tariflerini kda dkerken hepsinin zerine adlarn da yazyordu, yle deil mi?" "Elbette. Hatta, brtlen turtas tarifi, 'Bykannemin brtlen turtas' diye adlandrlm olmal. nk, her zaman onu yle adlandrrd. Vaktiyle bykannesi ona retmi ve sonra kendisi tarifi daha da gelitirmiti." "Ve, herhalde mutfan penceresi vard, yle deil mi?" "Evet, elbette." "Bu durumda evi kilitli bir oda olarak gremeyiz," dedi Trumbull. "Hrszn evin iine girmesine gerek yoktu. Pencereden baksa bile bir katta yazl olan tarifi okumu olabilir." "Hayr, hi sanmyorum, Bay Trumbull. Evimizin n cephesi sokakla ayn seviyede olmasna ramen, arazi meyilli olduu iin arka cephesinde garaj ve bodrum girileri var. O yzden mutfak ikinci katta kalyor. Pencereden ieri bakmak iin, ya hrszn drt metre boyunda olmas ya da pencereye bir merdiven dayam olmas gerekir. Byle bir ey de herhalde Ginny'nin gznden kamazd." Trumbull srar etti. "Belki adam bir aaca trmanmt." "Olabilir, geri hrsz belki de bir kadnd. Fakat pencereye en yakn aa bile en az on metre uzakta. Ayrca, Ginny'nin tarifi kurun kalemle yazdn sylemitim. Bence birisi burnunu pencereye dayasa bile onu okuyamazd. Ayrca, Ginny yazd tarifi bir kitabn altna koymu ve yrtmaya karar verdii zaman da kitabn altndan karp yrtmt." "Tarifin kada dkld tek zaman bu muydu?" diye sordu Drake. "Evet yle." "Ve, kelimesi kelimesine mi kiliseye aslmt? Bir bakasnn yapm olduu ok benzer bir tarif olamaz m? En byk bilimsel keifler bazen birbirinden habersiz iki bilim adam tarafndan ayn zamanlarda kefedilebiliyor. Bu tip eylere sk sk rastlanr." "Ayn kelimeler," dedi Dynast. "Ginny yle olduuna yemin ediyor ve inanyorum. Tarifin bir yerinde, 'Eliniz kopacakm gibi oluncaya kadar hzla rpn, sonra on nefes alma sresi iinde..." diye bir not dm ve hepsi aslan tarifte de vard. Eim yemek yapmaktan sz ederken bu tip terimler kullanr. Ve bir bakasnn ayn terimleri kullanacan sanmyorum."

Masaya derin bir sessizlik kt. Sessizlii Avalon bozdu. "Korkarm byle bir olayn mmkn olabileceine inanmyorum, Bay Dynast.Bize aka yapmyorsunuz, yle deil mi?" Dynast ban sallad. "Keke yle olsayd, Bay Avalon. Fakat bu Ginny iin ok ciddi bir olay. Eer tarifin nasl alndn ortaya karamazsak korkarm sonunda evimizi satp tanmak zorunda kalacaz. Ginny, kendisine byle bir ey yapabilmi insanlar arasnda yaama dncesine dayanamyor." "Einizin size doruyu sylediinden, emin olabilir miyiz?" diye sordu Drake. "Bundan kukunuz olmasn." "Bir kadn ve be kk ocuun bulunduu bir odada eer bir ey almyorsa bunun tek sorumlusu kadnn kendisi olabilir. Acaba btn bunlar Bayan Dynast'in oradan tanmak iin dzenledii bir mizansen olamaz m?" "Eer tanmak isteseydi bunu sylemesi yeterli olurdu." dedi Dynast. Byle bir mizansene hi gerek yoktu. Ve, eer Ginny'i tanyor olsaydnz byle bir mizanseni aklndan geirmi olsa bile brtlen turtasn asla bu i iin malzeme yapamayacan da bilirdiniz. Onun iin ne anlam tadn tahmin bile edemezsiniz." "Bu hayatmda duyduum en inanlmaz kilitli oda bilmecesi. En ufak bir zm bile yok," dedi Rubin. Tam o srada, Henry sze girdi. "Afedersiniz, beyler." Rubin ban kaldrd. "Yapma, Henry, yoksa bir zm olduunu mu syleyeceksin?" "Bunu garanti edemem, ancak Bay Dynast'a bir sorum olacak." "Sizce bir sakncas var m, Bay Dynast? Henry kulbmzn en deerli yesidir," dedi Avalon. "Tabii ki yok. Sizi dinliyorum," dedi Dynast. "En byk ocuk, ad Harold muydu?..." "Evet." "Harold iin ka yanda demitiniz?" "En fazla be." "Nereden biliyorsunuz, Bay Dynast?" "Ginny syledi." "O nereden biliyordu, Bay Dynast?" "Herhalde sormutur." "Peki sorduunu size syledi mi?" "Hayr... Ama, eve dndmde onu ben de grdm. En fazla be yanda olabilirdi."

"Fakat, Harold'n anne ve babasn da grdnzden sz ettiniz, Bay Dynast ve bize onlarn bir elli civarnda olduklarn sylemitiniz. Herhalde gen olduklar iin o boyda olduklarn iddia edemezsiniz." "Hayr, sadece boylar ksayd." "Kesinlikle! Ve, ksa boylu anne ve babamn ksa boylu ocuklar olabilir. Harold'un boyuna ve. cssesine bakarak be yanda grndn syleyebiliriz, ama o sekiz yanda bile olabilirdi. Bilmiyoruz, ama ok zeki bir sekiz ya ocuu bile olabilir." "Aman Tanrm!" dedi Avalon. "Gerekten byle bir eye ihtimal veriyor musun, Henry?" "Bir an iin yle olduunu kabul edelim, Bay Avalon. Mahalledeki kadnlardan bir tanesi tarifi elde etmeyi aklna koymu. Ksa boylu bir adamla evlenmi, ksa boylu bir kardei var. Ve ikisinin normalden ok daha ksa boylu ocuklar oluyor. Hatta, cce olma olasl bile var. Aslnda ok zeki bir sekiz ya ocuu olan bu ocuun d grn en fazla be gsteriyor. Bu zeki ocuk evinize braklyor ve kendisinden belirli bir ey isteniyor. "Bayan Dynast bu kk ocuun kendisini izlemesinde ya da yazdklarna dikkatle bakmasnda bir saknca grmez. Sonuta grnne gre okuma yazma bilemeyecek kadar kk bir ocuktu. 'Bykannenin brtlen turtas' tarifinin yazldn ve kitabn altna konulduunu grm olabilir. Sonra, einiz kar komuya gittiinde, ocuk tarifi kitabn altndan karp yannda getirdii bir kada yazm ve sonra tekrar kitabn altna koymu olabilir. O yataki ocuklar iin byle bir ey yapmak iki dakikadan fazla srmez." Gonzalo keyifle bard. "Elbette. Byle olmu olmal. Baka hibir mantkl aklamas yok." Henry devam etti. "Bu yalnzca bir olaslk. Ancak, kuzenin ve kocasnn adn renirseniz ocuun gerek yan, hangi okula gittiini renmeniz zor olmaz. Eer komunuz kuzeni ve yeeni hakknda size herhangi bir bilgi vermekten kanrsa o zaman teorimizin hakll ortaya kar." "Kimin aklna gelirdi ki?" dedi Dynast. Henry mrldand. "Hereyin mantkl bir aklamasnn olmas gerekir, baym. Karadullar her zamanki gibi btn olas aklamalar rtnce bana sadece geriye kalan tek mantkl aklamay ifade etmek kald."

AIKLAMA
Aslnda ben, hikyedeki Trumbull gibi John Dickson Carr'n "nc Kurun"unu okumu ve hi kilitli oda Karadul hikyesi yazmam olduumu farketmitim. Doal olarak hemen canm bir kilitli oda hikyesi yazmak istemi ancak John Dickson Carr btn mizansenleri bitirmi ve geri kalanlar da onun atladklarn yazm olduu iin yeni bir ey bulmakta ok zorlanmtm. Ancak kiiliim pes etmeye elverili olmad iin, bu konuya taklp kaldm ve sonunda daha nce hi ilenmemi bir yntem buldum. O heyecanla, oturup birka saat iinde "Tarifi yazdm. Hi bu kadar zevkle bir hikye yazdm anmsamyorum. Kitabmn sonuna geldiime gre, bir kere daha salmn yerinde olduunu ve kendimde retecek g bulduum srece Karadul hikyelerine devam edeceimi hatrlatmak istiyorum.

You might also like