You are on page 1of 145

i i n d e k i l e r

BALARKEN /7
1. Blm: BABAMVE SARAY/11
2. Blm: HAL VE SRGN / 43
3. Blm: HASTALIK VE TEDAVLER / 69
4. Blm. GURBET VE KADER YILLARI / 81
5. Blm: KIZIMIN ARDINDAN VE VATANA DN /103
6. Blm: BABAMIN SYASET HAKKINDA BANA ANLATILANLAR /117
Sonu Olarak / 135
Balarken
Hususi hayatm birok defalar yazmak istedim. Fakat
nedense buna imdiye kadar muvaffak olamadm.
Mhim devirler grdm, geirdim. Mecburi olarak yap-
tm son Amerika seyahati ve Kaliforniya'nn gzel gnei,
ilk defa bu yazlar yazmak ihtiyacn kalbimde uyandrd.
Orada btn hayatm, vatanm, babam, mazim, tatl ve ac
gnler gzlerimin nnde canland. Amerika gneinin latif
nlar, portakal aalarnn iimi dolduran renkleri, yeil,
usuz bucaksz imenler, ifade edilmez bir yalnzln iine
beni itiyorlard. Allah'n, insanlar mesut etmek iin yaratt-
bir tabiatn ortasna gelmitim; fakat mrmn uzun ve
yaanm yllar, sevgileri, aclar, vefatlar beni hep vatan-
ma, Boaz'n mavi sularna, onu evreleyen o mamum ye-
illiklere ekiyordu. Gzlerim, Kaliforniya'nn bu saadet do-
lu tabiat sahnesinin zerinde avare dolarken, ruhum vata-
nmda idi.
Memleketimden beni ayran uzun yllar mrmn b-
yk ksmn doldurmutur. Cenab- Hakk'n kullarna nadi-
ren ihsan ettii tabiat- riyeden mahrum yaratlm olma-
ma ramen, ayr dtm eylerin sevgisi, kendilerini bu
"Hatralar" iinde imdadma yetitirdi. Yazarken hatralar-
m yeniden yaadm, yalnzlm unuttum.
Yam kemale gelmiti, mrmn son gnlerini idrak
ediyordum. Fakat gurbet yollarna benimle birlikte, henz
yanda mini mini bir ocuk olarak dm kzm, belki
bu gurbetten artk kurtulamayacaktr. Benim gibi, onun da
bir gn ardmdan o byk yalnzla dmesi mukadderdir.
"Hatralarm", ona kim olduumu, nereden geldiimi, nere-
de yaadm anlamaya ve ayr dt vatann dnme-
ye ve sevmeye yardm edecektir.
Siyasi hatralarm da var, ancak ben imdilik ahslardan
bahsetmek istemiyorum; yalnz kendime ait olanlar yaz-
makla iktifa edeceim.
Babamn saltanatta bulunduu devrede, hudutsuz dere-
cede mesut ve kalbi msterih bir gen idim. Saray ananele-
ri, ihtiam ve onun byk servetleri ile beraber resm bir ta-
km seremonileri de vardr ki, bunlardan daima honutsuz-
luk duyduumu itiraf etmek isterim.
ocukluumdan beri sadelii, samimiyet ve ciddiyeti
ok severim. Gayet hassas ve uysal bir ruhum vardr, zzet-i
nefsim beni her yerde mdafaa eder.
Babam gayet dindard. Benim de hayatta esas desteim,
imanm ve iktidarmdr. nsan garip bir mahlktur. Ona ya-
ama arzusunu ve ebedi saadeti veren itikaddr. Yoksa,
maddi kuvvet deildir. Dnyada hibir eyden korkmadm,
nk vicdanm daima msterihti. Huzurla dolu idim. Kar-
lkl samimiyet ve sevgi, mzik ve hrriyetim sevdiim ey-
lerdir. Kanaatim odur ki, dnyada an, eref, servet ve ihti-
am, hepsi hayat iin derin bir boluktan, hatta fazla bir yor-
gunluktan ibarettir. nk, ne sarayda ihtiamla geirdiim
gnler ne de Selanik'te babamla birlikte byk ihtiyalar
iinde bulunduum zamanlar, zerimde byk bir tesir
yapmad. Babamn efkati ve varl o ihtiyalar hissettirmi-
yordu. Ben, babam, hibir zaman padiah olduu iin sev-
medim. Hayatmn baharnda, kalbimin btn mevcudiyeti
ile ve derin bir akla babam sevdim. O sevgidir ki, ite im-
di bana bunlar yazmak ihtiyacn hissettiriyor.
nklp esnasnda, babama ar derecede haksz ve ar
isnatlar yapld. Bu da benim kalbimde daima bir ukde ola-
rak kalmtr. Evlad olmak itibariyle, babam benim kadar
yakndan tanyacak hariten bir kimseyi kabul edemiyo-
rum. Saltanat devrinde, ahs menfaatleri iin, babamn et-
rafnda ve onun bilgisi dnda baz hadiselere sebep olanlar
vardr. Vak'alar olmutur. Fakat, onlardan babam, dinim ve
namusum zerine kasem ederim ki, gnahszdr. Babam
kadar mu'tekid, babam kadar munis, babam kadar uza
gren ve onun kadar yksek vicdanl insan azdr. Babamn
aczinden deil, fakat tabiatndaki mlyemetten istifade
eden maiyetindeki baz zevat, onun hakkndaki aslsz ayi-
alara sebep oldular.
Maksadm, bu vesile ile, melek hassasiyetindeki baba-
mn baz hususiyetlerini de kendi hatralarm iinde kaydet-
mektir. Babam, idam ettirmek ve zalimane hareketlerde bu-
lunmak gibi hibir kt davran kat'iyen irtikb etmemi-
tir. Bu gibi cezalara maruz kalm kimseler varsa, bu onun
mlmat dahilinde olmamtr. Sylenen ve yaynlanan ya-
kksz szler ise, bugn az ok tebeyyn eden hakikatlerle
tekzibe uramtr.
Ona isnat olunan ktlklerin bin trl fazlasn, ondan
sonra gelenler icra ettikleri iin, halkn nazarnda bu haki-
katler daha kolay ortaya kmtr. Zaten aslsz ayialar ne
zaman olsa hakikati karlarnda bulurlar.
ADYE OSMANOLU
(Sultan II. Abdlhamid'in kz)
1.
blm
BABAM VE SARAY
phesiz, gzlerimi hayata sarayda atm. Babam Sultan
II. Abdlhamid Han idi. En eski hatram, daha dorusu o-
cukluuma ait zihnimde kalan ilk eyler, bu iki muhteem
hayalden ibarettir: "Babam ve Saray".
Tahsilime sekiz yanda baladm. Hayatma ait bilgile-
rin, bundan sonraa hafzamda daha ok yer ettiini ve geli-
tike de oaldn imdi gayet iyi anlyorum.
Hayatmn ilk muhtevas olarak, babam ve onun tatl ok-
aylarndan baka hibir eyi gzlerimin nne getiremi-
yorum.
ahsiyetimin hamuru, onlarn hararetiyle ifadesini ka-
zanmtr dersem; babamn zerimdeki tesirini, en iyi ekil-
de dile getirmi olacam sanyorum. Babam anlatmak, be-
nim iin zevklerin en bydr.
Dolmabahe Saraynda, Muayede Salonu adn tayan
byk ve geni bir daire vard. Babamn taht burada idi. Al-
tndan yaplm, elmas, zmrt ve ykutlarla gayet sanatk-
rane bir ekilde sslenmiti. Elma byklnde, yery-
Sultan II. Abdlhamid
znde emsali bulunmayan tek bir zmrt, tahtn en ziyde
gz olan parasn tekil ederdi.
Bu tahtn hakki deerini kimse tayin edememitir. B-
tn cedleri gibi, babam da bu tahtta otururdu.
pek zemin zerine "ALLAH, MUHAMMED ve KELME-
TEVHD" yazlar ilenmi, ittihat ve manmzn temellerini
ihtiva eden bu mukaddes almet, babamn yannda devrin
en yal, en byk askeri ve mcahidinin elinde ihtiramla tu-
tulurdu.
Plevne Sava kahraman Gazi Osman Paa ve Serasker
Rza Paa gibi mhim ahsiyetler, hilfetin bu mukaddes
almetini, babamn taht yannda, tamak mertebesini ih-
raz edenler arasndadr.
Taht salonunda yaplan merasimler, bilhassa tebrik t-
renleri muhteem olurdu, bunlar yle ulv birer tablodurlar
ki, hatrladm vakit, heyecanlarn btn releriyle aynen
duyarm.
Sultan Abdlhamid Muayede Salonunda tahtnda.
Salonun ok yksek ve byk bir kubbesi vard, en ufak
bir fslty byltecek kabileyette idi. Kymetli yol hallary-
la denmi zeminde, ne kadar yava yrnse ayak sesleri,
bu kubbeden duyulurdu, ok aalara kadar sarkan, byk
ve ssl mehur avizesi, salonda bulunan herkesin hayran-
ln zerine ekerdi. Iklar yand vakit, avizenin kristal-
lerinden etrafa yaylan byk bir aydnlk, bilhassa, baba-
mn srmalarna, nianlarna ve tahtnn elmaslarna, gzle-
ri kamatran bir parlaklk verirdi.
Tebrikt iin devletin ve yabanc devletlerin erkn sa-
londa tahsis edilen yerlerini alrlard. Babam, tahtnn n-
ne gelip durduunda merasim balard.
eyhlislm bata olmak zere lema ve meayih, srma
psklleri yandan sarkan sarklar ve beyaz malahlarndan
ibret resm kyafetleriyle, tekrar tekrar intizamla tahta yak-
larlar, dnimizin mukaddes almetini eilerek perler ve
geri ekilirlerdi.
Babam, lema snfnn tebriklerini ayakta kabul ederdi,
beu ve mtebessim bir ehre ile herkese birka sz sylerdi.
lemay, pyitahtaki Hristiyan ve Musev dinlerinin
temsilcileri, -patrik, piskopos ve hahamlar-, niformalarn
giymi olduklar halde, takip ederlerdi. Babam onlar da ay-
n sretle, lemay kabul ettii gibi ayakta kabul ederdi.
Daha sonra, sefirler, memurlar, yverler, askerler, ben
degn ve en nihayet yabanc sefaret heyetleri tebriklere ka-
tlrlard. Sefaret heyetlerine mensup zevatn zevceleri, Os-
manl tbiri ile "madamlar", salonun bir kesine alnrlar-
d, merasimi yalnz oradan seyrederlerdi, fakat bilhare s--
reti mahsusada kabul ve kendilerine iltifat edilirdi.
Hanedn mensuplar, amcalarm ve kardelerim nde,
hemire ve halalarmn zevcleri (damadlar) ikinci saray te-
kil etmek zere, merasim sresince tahtn arkasnda ayakta
dururlard. En son onlar da, teker teker tahtn nne gelerek
tzimlerini arzederlerdi.
Hanednn kadn mensuplar iin, Muayede Salonunun
en st katnda, byk bir maharet ile ina edilmi balkonlar
tahsis edilirdi. Biz buradan, ku bak, treni btn teferru-
atyla grebildiimiz halde, salondakilerin balarn kaldrp
bizi grmeleri mmkn deildi.
Avrupa saraylarnn hepsini gezdim, fakat Dolmabahe
Sarayndaki byk kubbeli salonun ihtiamna hibir yerde
rastlamadm.
Merasimin sonunda, kapda bekleyen arabalarmzla,
evlerime avdet ederdik. Biz ocuklaryla haremleri, baba-
mn esas ikametgh olan Yldz Sarayna dnerdik, dairele-
rimize girer yamak ve fercelerimizi braktktan sonra res-
m tuvaletlerimizle, babamzn dairesine kardk, elini
perdik, o da mtekabilen bizi yanaklarmzdan per, her
birimize ayr ayr iltifat eder, efkat gsterir, ruhumuzu ok
ard. Daha fazla yormamak iin yanndan abuk ayrlr,
onu istirahate terk ederdik.
Bu sefer kendi annelerimizle dier annelerimize gider el-
lerini perdik. z annelerimize ne kadar hrmet edersek,
kardelerimin annelerine de ayn hrmeti duyar ve izhar
ederdik, ikinci Vlidelerimiz, z Vlidelerimiz kadar kymet-
li ve muazzez idiler.
Sarayn haremi iin pek ince mnasebetler hkm s-
rerdi. Bilmeyenlere, yahut iinde yaamayanlara esrarl bir
hayat tarz olarak, daha ziyade, muhayyilere hitap eden bu
kapal evre, benim ocukluk ve genlik dnyam tekil
eder.
Saray hayat; d lemle irtibat olmayan, byk parklar
ve rengrenk ieklerle ssl, havuzlu baheler iinde, irili
ufakl kklere, bunlarn da iinde, mstakilen, yahut onun
dairelerine dalm, umumiyetle saray kadnlarnn, kzla-
rnn, ocuklarnn, babamzn efkat ve muhabbet dolu kol-
lar ve nazarlar altnda geen bir yaama tarzdr. Kendine
has, zel bir ak vardr.
Bu gzel bahelerin iinde annemle oturduum, ayr bir
dairem vard. Kz kardelerimle birlikte okuduum kk
bir mektebim vard. Erkek kardeleriminki ayr idi, onlarn-
ki, sarayn selmlk ksmnda, bizimkisi ise, harem ksmnda
(kk Mabeyn) bulunuyordu.
adiye Sultan
Abdlhamid'in kzkardelerinden gzellii ile mehur
Refia Sultan Kaptan Derya damat Mehmet Ali Paazde ile
evlenmi ve gen yanda vefat etmitir.
Mektebimizin hocas vard, talebeleri de akran iki kz
kardeim ve ben. Bir salon dershanemizi tekil ederdi. Kr
et hocamz ihtiyar bir zatt, ona trl oyunlar tertip ederdik,
o zavall ihtiyar da sesini karmaz, bize iyi davranrd.
Fakat dier hocalarmz ok farkl idiler, cidd ve akaya
gelmezlerdi, derslerinden sklrdk. Bir an evvel kurtulup
baheye kmay, oyuncaklarmzn, yahut arkadalarmzn
yanna gidip oynamay arzu ederdik.
leye kadar mektebimizde, leden sonra evlerimizde
vakitlerimizi geirirdik, eve piyano hocam gelirdi, hi skl-
madan hatta byk bir hevesle, piyano alrdk. Mandolin
ile de, ilgilenirdim. Piyano hocam, bu merakm tatminde
bana ayrca yardm ederdi.
Klsik mzikten holanrdm, ona alrdm, istidadm
ok fazla idi, baarlarmzdan dolay daima hocamn tak-
dirlerine mazhar olurdum, bundan hem gurur, hem de yeni
ve daha zor paralara hazrlanmak iin evk ve cesaret du-
yardm. tiraf edeyim, ark mziinden pek holanmazdm.
Akamzeri saat drtte, oyun zamanmz balard, geceleri
de ok defa sarayn tiyatrosuna giderdik.
Annem alaturka musikiyi tercih ederdi, kardelerim,
kendi dairelerinde alaturka saz ve oyunlar tertipledikleri va-
kit, annemle birlikte ben de ara sra giderdim, fakat gayem
sadece adetlere uymakt, yoksa zevk aldm iin deildi.
Haremde, kk harem aalar vard. Bunlar, bizim ara-
mzda, saray terbiyesi grerek, Hanednn i hizmetlerinde
byk mes'uliyetli vazifelere hazrlanrlard. Harem aalar
bu ocuklardan yetitirilirdi.
Her dairede ve evde harem aas namzedi ocuklardan
drt be tane bulunurdu. Onlarn sadakat ve fedakrlklar-
nn derecesini tarif edemem. Bize arkadalk edecek yata
olanlarla, evimizin hizmetlerini idare eden aalarn, sada-
katleri ve temiz kalplilikleri yannda, kskanlklar mthiti.
Bizlere herhangi bir erkein gz ucuyla dahi bakmalar,
onlar iin tahamml edilmez bir azap olurdu.
Saraya intisap etmi mteaddit kzlardan, kk yata
olanlar, oyunlarmzda bize arkadalk ederlerdi. Yerlere ka-
dar etekleri uzanan kuyruklu, bellerinden bzmeli elbiseler
giyerlerdi. Balarnda her renkten turban eklinde ifon ho-
tozlar tarlard. Kuyruk ksm, bellerini bzen yandan sa-
akl kemere sktrlarak, yukar toplanrd.
Ssl elbiselerini pek beendiim bu gen kzlar, ekseri-
yetle ve bilhassa misafirhanede grevlendirilirdi.
Hazinedar Usta, haremde en yksek rtbeli kadn me-
mur idi. Benim ocukluumda tandm Hazinedar Usta,
Sultan Aziz devrinden kalma ok yal, drst ve temiz bir
hanmd. Babam onun elini perdi, mevkii ve itibar, Kadn
Efendiler derecesinde idi.
ereveleri gmten, yumurta eklinde kk pencere-
leri olan, bir kupa araba iinde her hafta, o da babamn Cu-
ma alayna kard.
Hazinedar Ustann maiyetindeki kzlar, drder, beer ki-
ilik gruplar halinde, bahede ve kklerimizin etrafnda
devriye gezerlerdi. Saray halk uykuda iken, bir yangn tehli-
kesini erken haber alp mdahale etmek gayesiyle bu nbet
iine ac tecrbelerden sonra pek ehemmiyet verilmiti.
Hnkr bekisi adn verdiimiz bu nbetilere, gece
gndz bol bol ikramlar yaplrd.
Biz her zaman yemilerimizi onlarla paylardk, yazn
meyvalarmz, kn msr patlaklarmz kk gm tep-
siler iinde onlara gtrrdk.
Hazinedar Usta, elinde elmas, zmrt ve yakutlarla ss-
l, fildiinden bir baston tard. Yardmclar olarak kal-
fas vard ki, onlar da ayn biim baston tarlard, fakat el-
maslar daha kk, ssleri daha basit idi. Usta ve kalfalarn
elbiseleri, pembe ve beyaz renkli atlastan idi.
Kenarlar geni srma ile ilenmi, salta tabir edilen, bol bir
ceket giyerlerdi. Bandaki oyal hotozu, mcevher, bro ve i-
nelerinin zenginlii, hareketlerinin arl ve ciddiyeti, etra
fndakilerinin saygl ve ekingen durular, Hazinedar Ustay
ok uzaklardan kolaylkla fark etmemize yardm ederdi.
Harem, politika ile megl veya alkadar olmazd, ahlk-
szlk ve geimsizlik yoktu, nk babam bu gibi hallere kar-
, kat'iyyen msamaha etmezdi. Yalnz, husus hayatna gi-
renlerin, birinin ok, dierinin az sevilmi olduklar ileri s-
rlerek, kardklar ufak kskanlk mnakaalar mstesna
idi. Bunlar tabi ve olaan eylerdi.
Devlet olmadan, haremleri, babamn huzuruna gide-
mezlerdi. Yalnz bizler, kzlar serbest idik, arzu ettiimiz va-
kit, babamz grmeye gidebilirdik.
O anda huzurda hangi haremi varsa, biz de gider, onun
yanna otururduk. Babam bizimle konuur ve arada srada
selmla da giderek ilerini grrd.
Hazinedar Usta, anneleri ve babalar tarafndan saraya
getirilen kzlar bizzat grr, ailelerinin asletierini ehemmi-
yetle tahkik ederdi. Beendiklerini babama arzederdi. Ha-
remde erkez soyundan olanlar ekseriyeti tekil ederlerdi.
Sarayda, Cuma geceleri elence ve temya ayrlmt.
Tiyatrodaki temsillere, Hazinedar Usta'nn daveti zerine
giderdik, kalfalar, evlerimizi dolar, davetini ulatrrlard.
Avrupa'dan husus kampanyalar getirttirilirdi. O devrin
mehur artisti Rjane, mteaddit defalar Paris'ten gelmi ve
temsiller vermitir, fakat biz kkler, komik Apti'yi ok se-
verdik.
Msr Hidivi Abbas Hilmi Paa'nn annesi, Vlide Paa,
yazn stanbul'a geldikleri vakit, her onbe gnde bir saray
tiyatrosuna terif ederdi. Hazinedar Usta, maiyeti ile birlik-
te Vlide Paa'y le Kknde karlar. Yamak ve ferce-
sini kendi eliyle alrd.
Msr Hidivi Abbas Hilmi Paa
Hemirem Naile Sultan'la birlikte ziyaretine gider, ak-
am yemeini beraber yer ve tiyatroya gelirken de ona refa-
kat ederdik.
Babam daha evvel gelir, kendi locasnda istikbl eder ve
yer gsterirdi. Biz yine hemiremle beraber bitiikdeki loca-
da otururduk.
Babamn en yakn hizmetkrlar, Musahip aalar, tem srasnda tepsiler iinde ay, biskvi veya dondurma ge-
tirip, locamza sessizce brakp ayrlrlard. Biz de bunlar
perde arasnda, kendi elimizle babamza ve Vlide Paa'ya
ikram ederdik.
Vlide Paa ok tatl bir kadnd, ho sohbetleri vard. Ba-
bamn hl'inden sonra, bizlere ok iyi muamele etmi ve
fevkalde efkat gstermitir.
Bir gn, Beylerbeyindeki yalsnda, kendisini ziyarete
gittiim vakit, bana bir vitrin iinde itina ile muhafaza edi-
len yzlerce yank sigara bakiyeleri gstermi ve "Efendimiz
her sigara itiinde, bana da verirdi. Evvel benim sigaram,
sonra kendisininkini yakard; ite gryorsunuz, bunlarn
hi birini atmadm, bylece muhafaza ettim" demiti.
Cuma gnlerinin, yalnz biz kklere mahsus, baka
cazip taraflar daha vard. O sebeple, bu gn mmkn olsa
iple ekmek isterdim; nk o sabah, Hazinedar Usta'nn
kalfalar erkenden iki byk kutu getirirlerdi. Birisinden ye-
ni bir elbise, dierinden yeni bir oyuncak kard.
Bu bizim iin en merakl srpriz idi. Her hafta ayn saat-
lerde, sessiz, gzlerim kapda, beklerdim. Bazen gelen elbi-
seyi beenmediim de olurdu.
Parlak garnitrlerden, fazla gz alc renklerden holan-
mazdm, sde elbiseler giymeyi tercih ederdim.
Ramazan aylarnda, her dairede ayr ayr bir imam, iki
mezzin ve iki harem aasnn refakatyla teravih namaz k-
lnrd. Teravihi takiben imam ve mezzinlere buzlu erbet-
ler ikram edilirdi.
Babam teravih namazn, husus dairesinin bitiiindeki
kkte, lema ve mezzinlerin refakatinde klard.
Erkek evltlar ve bazen de amcalarmz, cemaatine dahil
olurlar ve namazdan sonra sohbet yaplrd. Damatlar ve
biraderlerimi, babam sk sk iftara davet eder, yemekten
sonra di kiras adn tayan zengin keseleri ihsan ederdi.
Babamn tahta knn yldnmnde, her yl merasim
ve enlikler yaplrd. "Cls" ad verilen bu bayramlarda
dairelerimizin nne, oyuncular getirtilir; marifetleri seyre-
dilirdi.
Cls enlikleri, saray dnda, geceleyin "ate oyunlar"
ile, yani havaya fiekler atlmak sretiyle en cazip tarzda ya-
plr, fener alaylar tertip edilirdi. Hepimizin evinde, ayr ay-
r, babamn mar (Mar- Hamid) alnrd.
Evlerimizdeki kzlar bu enliklerde, trl kyafetlere gi-
rerlerdi, bilhassa Hazinedar Usta'nn kzlar, sakal, byk ta-
Saray ii enliklerinde eitli kyafetler giyilerek yaplan
canlandrmalar
karlar, seyyar satc olurlard. Biz de onlarla akalamaktan
haz duyardk.
Senede bir defa, Ramazan aynda, Hanednn "Hrka-i
Saadet"i ziyaret gn vard. Peygamber Efendimizin ahs
eyalarn ihtiva eden mukaddes emanetler, Topkap Sara-
ynda husus dairede, byk bir ihtimamla, muhafaza edi-
lirdi.
Bu ziyaret mhim din geleneklerimizden biriydi. O gn
erken kalkardk, arabalarmzla Topkap Sarayna giderdik.
Saraydaki zel dairelerinde Padiah amcalarmzdan kal-
m, ok ihtiyar ve emektar saray kadnlarn grrdk. On-
lar Hrka-i Saadetin muhafaza edildii bu yerde, mrleri-
nin son gnlerini ibadet ve dua ile geirirlerdi.
Bizleri grnce bir anne gibi severler, sevinirler, her bi-
rerlerimizi efkatle kucaklarlard. Biz de onlarn okaylar-
na, kendimizi ayn duygularla terk ederdik.
Hrka-i Saadet dairesinde, babama mahsus bir mahal
vard, burada bir masa zerinde, srmal kat kat bohalara
sarlm, Peygamberimiz Efendimize ait en mhim mukad-
des emanet bulunurdu. Byk hatlarla yazlm Kur'n-
Kerim yetleri ile ilemeli bir rt, yar ak ekilde, bu ma-
sann zerine serilmi dururdu.
lk nce babam, masann nnde din bir hrmetle
ayakta durur, sonra yannda beklerdi, onu, ehzdeler ba-
ta olmak zere, ulem, vkel, evli hemirelerimin, halalar-
mn zevcleri, paalar, mabeyn erkn, bendegn, yverler,
askerler takip ederlerdi. Mukaddes emanet nnde ve ba-
bamn huzurunda tzim duruunu icra ederlerdi.
Selmlktaki merasim bitince; bizlerin bulunduu ha-
rem salonunun kaps alrd. O gne mahsus ar tuvalet-
lerimiz, balarmzda talar ve gslerimizde nianlarmz
olduu halde, kdemlerimize gre, vlidelerimizin yannda
yrr, hu ile bu ziyareti biz de icra ederdik.
Ardmzdan Vkel hanmlar, sarayn Haznedarlar,
emektarlarmz ve sarayn gen kzlar takip ederdi.
ftar yemeini, her birimiz iin ayr odalarda hazrlanm
sofralarda yerdik, tantmz hanmlarla konuur ve yeni
dostlar kazanrdk.
Hrka-i Saadet ziyaretinin gnllerimize doldurduu
mnev saadetin, ruh sevincin, bizleri nasl birbirimize sev-
gi ve muhabbetle kaynatrdn, o zaman hep dnr-
dm. Hayatta, itikadma ve mbarek dinime imanm, bu
kaynaktan en byk gdasn almtr.
Bu mesut iftar sonrasnda, tekrar arabalarmza biner,
bir alay halinde Yldz'daki dairelerimize avdet ederdik, yol-
da arabalarmzn mum fenerleri yanar, onlarn aydnln-
da, senede bir defa, Hrka-i Saadet ziyareti vesilesiyle, ehir-
deki gece hayatna merakla bakmak tli ve zevkine mazhar
olurduk.
eker ve Kurban Bayramlarmzn da, sarayn haremine
getirdii, mstesna bir mnev havas vard. Karlkl teb-
riklerin mhim bir yeri vard. Bayramn birinci gn tebrik
merasimi, Dolmabahede taht salonunda balar ve evleri-
mizde de devam ederdi. Saray tiyatrosunda, bayram temsili
icra edilirdi. Bu temda, babam kendi locasnda, iki hem
iresiyle birlikte otururdu, hizmetlerini yapmak erefi, bana
ve hemirem Naile Sultan'a tahsis buyurulurdu.
Harem mensuplarnn uzak mesafelerde bulunan akra-
balar, bayramn ikinci gn ziyrete gelirlerdi.
Sarayda Hazinedar Usta tarafndan bir gece muhakkak
misafir edilirlerdi. Hareketlerinde, babama yaknlk derece-
lerine gre, ihsanlar, ba muhasip aalar tarafndan gm
tepsilere konur ve misafirhaneye gtrlr, datlrd.
Bu altn dolu keselerden ayr olarak, onlar gtrecek
arabalarn iine de Hac Bekir mmllerinden ssl kutula-
ra konmu ekerler braklrd.
Her bayram ve merasim gnn, bir sknet takip eder-
di, te bugn huzur diye tarif edebileceim bir sknet, bi-
zim normal hayatmzd. Haremin esas megalesi, giyinmek
ve sslenmekti, her dnce bunun yannda ikinci mevki
i igal ederdi.
Evlerimizin temizlii, her gn sabahleyin, balarnda ha-
rem aalar bulunan uaklar marifetiyle yaplrd. Yemekle-
rimiz muayyen saatlerde umum mutbakdan tepsiler iinde
datlr ve harem aalarnn nezaretinde "tablkr" denilen
kimselerin eliyle dairelerimize getirilirdi.
Yemeklerimizi annelerimizle beraber yerdik, soframz,
ok bol ve eitli olurdu. Byk bir gm sini iinde para-
lanm kuzu, tavuk, orba, brek, eitli mevsim sebzeleri,
pilav, stl krema, eki takm ad verilen daha kk bir
tepside; havyar, peynir, eitli meyvalar, le ve akam, her
gn soframzda bulunurdu.
Yamak ve fercelerimiz mehurdur, kadnlarn yzne
bunlar kadar letafet veren tuvalet enderdir. Yamak ince bir
tlden ibarettir, bunun bir ksm salara elmasl inelerle
mahirane bir ekilde rapt olunur, ve baka gzel bir ekil ka-
zandrldktan sonra, dier ksm gz ve kalar akta bra-
kacak tarzda az ve burun cihetleri rtlrd. Tl, effaf ol
duu iin, rtlen yerleri gizlemeye deil, daha effaf bir e-
kilde amaya hizmet ederdi ve nazarlar buralarda daha
uzun mddet tutup oyalamaya sebep olurdu.
Saraydan ayrldm daha sonraki yllarda, Avrupal dost-
larmla bu mevzuu mteaddit defalar konutuum vakit,
yamak ve ferce'ye hayranlklarn izhar etmiler ve "Biz si-
zin yerinizde olsaydk, bunlar terk etmezdik" demilerdi.
Yamak ve fercenin altnda kendimi bir gen kz olarak
hissetmek iin ocukluk devrelerimin gemesini sabrla
beklemitim. Onalt yama geldiim vakit, hayatmda yeni
bir saadet devresi balamt.
Haremin kaln duvarlarla kapal, bu kendine mahsus ya-
ay tarz tesindeki hayata kar ilgim artyordu. Kalbim
nee ile dolu idi. Anne ve baba yuvasnn efkat dolu havas-
n, bahar ama kadar, doya doya teneffs etmitim, fakat
imdi, bahar aylarnda, saray d temaslar beni yeni bir
emel ve hayal lemine kavuturmutu.
Araba gezintilerinden, bata Kthane olmak zere,
muhtelif mesire yerlerine gitmekten, oradaki kasr ve kk-
lerin pencerelerinden dary ve sarayn tesindeki lemi,
halk tecesssle seyretmekten sonsuz bir zevk duyuyordum.
Derelerde sandal gezintileri yapan, renkli ferceleri ve
fantezi emsiyeleriyle uzaktan fark edilen gen kzlara, dier
sandallardaki delikanllarn iekler attklarn grrdm.
Yine bu sandal gezintilerinde, mnsn ok iyi bildiim
gzel arklar, sazlar refakatinde ve mehur hanendelerin
seslerinden heyecanla dinlerdim.
Mesire yerlerindeki kklerimize, yemeklerimiz araba-
larla saraydan getirilirdi. Bahede sofralar kurulurdu, kar-
delerimizle hep beraber oturur, lezzetle yer ve hava karar-
madan, saraya avdet ederdik. Evimizin, harem aasndan
baka, seyisi ile arabacs ve ayrca hademesi vard.
ehirden al veri yapmak, genlik hayatmn, mesire e-
lencelerinden, sonra gelen en mhim ve zevkli meglesi idi.
Btn istediklerimizi bir kada yazar, adamlarmza ve-
rirdik, onlar temin ederlerdi: skarpin, kuma, pudra, lvan-
ta ve emsali kadn eyalarn, kendimiz grmeden, ancak va-
sta ile satn alrdk.
stek kdmz nce harem aamza verirdik, o da ha-
demeye emrimizi tebli ederdi, iki gn sonra, isteklerimiz
ssl paketler iinde eitleri ve fiyat listeleri ile birlikte ge-
lirdi. Beendiklerimizi alkoyar, dierlerini iade ederdik. Bu
bize ok pahalya malolurdu, fakat harite temas, saray
adetlerine gre, memnu idi.
Harem yasaklarn, genlik ana erdiim vakit anla-
maya balamtm. nk, dary grmek arzusu, bu ya-
saklarn karsnda ezilip geri ekilmeye mahkmdu. Fakat,
ben btn bunlara ramen, mit ve hayallerimle kuvvet ve
cesaret buldum. Hibir vakit me'yusiyet nedir, bunu tatma-
dm nk, babama itimad ediyordum, ona sonsuz itima-
dm vard.
Kardelerimiz arasnda kskanlk mevcut deildi, anne-
lerimiz ayr olmasna ramen, babam bizleri msavi srette
severdi, ondan, kardelerimizin annelerine, kendi anneleri-
miz gibi farksz sevgi ve sayg gstermeyi de renmitik.
ocukluumda; babam, ssl taht, merasimleri ve bana
her seferinde efkatini ve muhabbetini ifade etmek iin inti-
hap ettii hediyeleriyle ilgimi ekerdi.
Ancak gen kzlk ama girdikten sonra babam daha
iyi anlamaya muvaffak oldum, bilhassa tahtndan mahrum
edildii ve kendisine can yolda olarak setiklerinin arasna
beni de katt yllarda, onun ne mstesna meziyetlere sahip
bulunduunu, ancak fark edebildim.
Babam iki imez, ienleri ho grmezdi. Saraya sokul-
masn da yasak etmiti. Sigara ve kahveyi severdi, hatta, si-
garay ok ierdi diyebilirim.
Shhatli bir erkekti, salam bir bnyesi ve idmanl bir v-
cudu vard, kklmde, onun bir defa hastalandn
hatrlarm. ok az uyurdu. afaktan nce kalkard, be vakit
namazn klar, daima Kur'n- Kerim ve Buhari-i erifi
Abdlhamid'in Cuma Selml
okurdu. Dindar, Allah'na bal, byk bir Mslman idi.
Abdestsiz yere basmazd. ok alkand.
Devlet ve millet ilerinden iyi anlar ve onlarla megliye-
ti can kadar severdi. Ktipleri ve Mabeyncileri ile beraber
alr, gnn mhim ksmn onlar ile geirirdi. ehzdeli-
inde ata bindiini ve araba kullandn iitmitim, fakat
saltanat zamannda, sevdii atlarn bahede dolatrr ve
onlar pencereden seyrederdi.
Cuma Selmlndan dnerken, tek atl faytona biner ve
kendi kullanrd. Yemekleri gayet sde idi, yourt ve yourt-
lu yumurta (clbr) ok severdi. Fransz iki as vard, biri
yemeklerini, dieri pasta ve biskvilerini hazrlard.
Babam, gnn alma saatleri bittii vakit, hareme ge-
lirdi. Mzik dinlemek, Saray tiyatrosunda sahne oyunlarn
seyretmek en ziyade sevdii elenceleriydi. Sarah Bern
hardt'n
1
dramlarn, sarayn aylkl mehur komii Ber
trand'i
2
ok takdir ederdi. Bu komik, harem aalarnn ive-
1 bkz. s. 152.
2 bkz. s. 153-155.
leriyle ok gzel taklitler yapar, bizleri gldrr, harem aa-
larn da zor vaziyetlere drrd.
Haremdeki kzlar tarafndan icra edilen, piyano, keman
ve sazlardan mrekkep kk bir orkestray, babam sk sk
dinlerdi, yine onlar tarafndan yaplan spanyol bale ve
danslarn da alka ile takip ederdi.
Bir gn, bu orkestraya, bir Fransz mecmuasnda, haya-
tmda ilk defa resmini grdm, arp saz ile katlp, baba-
ma bir srpriz yapmay dndm.
Harem aalarna, stanbul'daki btn maazalardan
sordurdum. Nihayet eski bir arp bulundu, piyano ile akortu
nu yaptm. Pedallarnn zerine notalar yazarak bir eyler
kartmaya muvaffak oldum. Ufak paralar kendi akortuma
uydurarak, notalarn istediim gibi yazdm.
On gnlk bir hazrlktan sonra, saray kz orkestrasnn
konserine, habersiz olarak, ben de arpimle katldm.
Babam, beni grnce ard, alka ile dinledi ve seyret-
ti, bir hayli de gld ve tebrik etti, Fransa'dan yeni bir arp
Hamidiye Camiisi'nde Cuma Selml
getirteceini vaat etti, ayrca beni altn bilezik ve yzklerle
taltif etti.
Bir mddet sonra harem aalar, babamn vaat ettii ye-
ni arpin gse taklacak kk bir modelini getirdiler. Bu
telleri altndan, kymetli talarla sslenmi, harika bir bro-
tu. Babam, zarif, ince ruhlu ve kadirbilir bir insand.
Babama candan gelen bir nee ve sevgi dolu gzlerle ba-
kardm. "ocuum, senin gler yznn ve ahlknn mef-
tunuyum," derdi.
Kskanlk gibi kk duygulara, hibir sretle, kendimi
kaptrmazdm.
Babamn devaml olarak hizmetini gren iki haremi var-
d. Biri Mfika, dieri Fatma Hanm idi. Gnn yarsn bi-
risiyle, dier yarsn da br ile geirirdi, fakat en kk
kardeimin annesi Naciye Hanm'a babam, ayr bir alka
gsterirdi.
Kendi odas iindeki kk bir merdivenle onun odasna
geerdi. Naciye Hanm, gzel deildi, fakat temiz, yksek
ahlk sahibi ve akll bir kadnd. Babam onu bu meziyetle-
rinden dolay ok severdi.
Hareme Alnan Kzlar
ve Onlara Verilen Gzel simlere Dair
Osmanl haremini vcuda getiren unsurlar iinde Kafkas
Men'elilerin ekseriyette bulunmas mhim bir gelenekti.
Osmanllardan nceki kdm saraylarda da bu halkn h-
retlerine dair bir ok bilgiler mevcuttur. Halk dilimizde
umumiyetle "erkez" tbir ettiimiz bu halkn kzlar, baba-
mn zamannda haremde ounluu tekil ediyorlard.
Kendilerine Osmanl hareminin usulleri ve db byk
bir titizlikle tlim edilirdi, nceki hayatlaryla kyaslan-
mayacak yepyeni bir insan ve ahsiyet haline gelirlerdi.
Harem menkbelerinde ve masallarnda ad geen kadn
kahramanlarn gzel ve edebi mnlar ihtiva eden isimleri-
nin onlara verilmesi det haline gelmiti.
Bunlardan baz rnekleri aaya yadediyorum:
"Avazi-dil", "ahper", "Hezar-efrz", "Ak-hlet", "Nr-
safa", "Dil-ub", "Gonce-leb", "lem-efsn", "Ed-dil",
"Naz-melek", "Firistde", "Kef-i rz", "Dil-esrar", "Yar- ca-
nan", "Drr-i yekta", "Eflkpar"
Sultan Aziz devrinden kalma baz eski byk lalalarmn,
saraydan ktktan sonra, tekrar izdiva etmeyip, mrlerini
gene sarayda ikml etmek zere kendilerini bu hayata ada-
m insanlarn hatralarn hu iinde anarm. Onlar, sara-
ya yeni gelenlerin mrebbiyeleri olurlard.
Fedakrlk ve sadakat duygularyla byk hret yapm
erkez kzlarnn harem lisanna getirdikleri baz ho yeni-
likler vard. Mesel onlar, "Kalfam" yerine "Kafam", "Kadn
Efendi" yerine "Kene Efendi", "lemefsn kalfa" yerine
"lemesun kafa" derlerdi. Bizlere alem olan "Arslancm"
yerine "Asancm" derlerdi. Asrlarca kullanlan bu nks
Trkeye, kullana kullana biz de almtk.
Harem kzlarnn bana, saray tbiri ile "hotoz" dedii-
miz "trban" giydirilir ve rneklerini verdiim isimlerden
kendisine mnasip grlerek seilen ad, kk bir karta ya-
zlr "trban"nn zerine inelenirdi. Bu yeni ad, kolaylkla
ve sr'atle herkes tarafndan bellenirdi. phesiz yeni isim-
lerin mnlar da onlara esasl bir ekilde izah edilirdi. Ve
kzlar da bu izahlara gre, kendilerini isimleri gibi inceltmek
iin uur alt bir gayret sarfederlerdi. Bir harem kznn ilk
eitimi onun arl eklini tayin etmekle balard.
Babam, haremdeki usl ve detler ile kat'iyen ilgilen-
mez, btn zamann, selmlkta miyet-i erkn ile devlet
ilerini yrtmekle geirirdi. Selanik'e gnderildii zaman
"hotozlu" harem kzlarndan birka tane Altini Kkne
yollanmt. Babam, onlarn yerlerde srnen uzun etekli
elbiseleriyle "trban"l balklarn normal kyafete gre teb-
dil ettirmitir. Bu husustaki fikrini de yle aklamtr:
"Ben, Yldz'da da bu trl giyinilerden memnun deildim.
Fakat, benden sonra mevkiime gelecek biraderlerimin, eski
detleri kaldrdm ho grmeyecekler diye onlar muha-
faza ederdim."
Selanik'e gelen grubun iinde "Gevheriz" isminde bir kz
vard. Zarif bir endama malikti. Bu sebeple herkesin mu-
habbet ve alkasn zerine ekerdi. Babamn arzusu zeri-
ne, kyafetini deitirip zamann modasna gre giyindii
vakit, ne kadar czibeli hale geldiini hi unutamam...
ehzde Abdlhamid
Sarayda, kumral, zarif, el gzl, 23 yanda iyi tahsil
grm, gayet gzel bir kz vard. Babam, ondan ok hola-
nrd, daima yannda gezdirir ve konuurdu, fakat bu kz,
babamn arzusuna asla msaade etmezdi. Bu hal be yl de-
vam etti. Bir gn Bayram ziyaretine gidildii vakit, bu kz da,
fevkalde tuvaleti ve yayla beraber artan gzellii ile, sra-
s gelince babamn huzuruna girdi.
Babam ona ismi ile hitap ederek,
"Hala inadna berdevam msn? Bugn ne kadar gzel-
sin" der. Kz,
"Efendiciim, mrm olduka sana canm feda ederim,
yanndan ayrlmam, fakat btn dnyay balasan, hare-
min olamam, nk kocam olacak erkein, yalnz bir tek ka-
rs ve kocamn da yalnz benim olmasn isterim. Aksi halde
evlenemem" demitir.
Babam gler, kzn bu ak konumasndan holanr ve
bilhare bir ok elmaslar vererek onu taltif eder.
Bu kz iin, bilhare stanbul'un en gzel semtinde bir
konak alnd, mkemmel mobilyalar ile tefri edildi. Ma
beynden, krkbe yalarnda, dindarl taassup derecesine
varan bir zatla nikhlandrld. Saraydan karlp bu eve g-
trld, dn de orada icra edildi.
Dn gn, kz, ayaklarna kadar ince bir tlle rtl-
m, damat koltuunda, seyirciler arasndan geirilmi, ge-
lin odasna gtrlmt, zevci tarafndan hrmetle yzn-
deki duvak alm, hep beraber dn sofrasnda yemek
yenilmiti.
Zifaf odasna evlilerin istirahate ekilecekleri saatte, bir
yver geldi ve damadn, grlen lzum zerine, mmkn
olan sr'atle, saraya getirilmesi hakknda, babamn iradesi-
ni tebli etti.
Banda mavi srmal bir takke, srtnda, yanlar yrtma-
l gecelik entarisi olduu halde, damat, o gece saraydaki
Sultan Abdlhamid'in alma odas
bekleme odasnda, sabahn beine kadar, gelecek emri -
renmek iin bekletilmi ve sonra lzum kalmad diye ser-
best braklmtr.
Mabeynci damada, bu muziplik st ste drt, be gece
yaplm, geceyi bekleme odasnda geirdikten sonra, gne
doarken evine gitmesi iin izin verilmiti.
Kz ne kadar ince, zarif, tahsil ve terbiyesi mkemmel
ise, kocas da o kadar kaba idi. Konakta her ikisinin annele-
ri beraber otururlard, kayn Vlidesi, "sen sska bir kzsn,
olum senin gibi kadn ne yapsn" diyerek, zavally daima
zehirli szler ile zmek istemitir. O, ise klne hareket
ederek bu lkrdlara ehemmiyet vermemitir.
Bir biri ardndan, iki olan ocuu dnyaya getirmitir.
Resm gnlerde, saraya ara sra gelirdi. Babam ona: "Bahti-
yar msn? Zevcine sahipsin deil mi?" diye sorar. "Evet
efendiciim, senin ltfn bamn stndedir, bahtiyar ol-
maya, ocuklarm iyi yetitirmeye gayret ediyorum" eklin-
de mukabele ederdi.
Babama, husus hayatna ait isnatlar yaplmtr, fakat
bunlarn hi biri doru deildir. Yukarda kaydettiim hdise,
kendisine mbalal ekilde yaplan bir isnadn i yzdr.
Sarayda birbirinden gzel ve ok gen kz vard. Ba-
bam ayr ayr zamanlarda, onlarn her ne de iltifat eder-
di, maalesef ok kskantlar.
Babamn gyabnda, ufak-tefek mnazaralara giriirler-
di, birbirlerini hi ekemezlerdi, ben babama ait naho sz-
lerin bu l rekabet tarafndan iml edildiini o kadar iyi
tahmin ederdim ki, kanaatimi tevsik iin, aadaki vak'ay
ibretle anlatmak isterim.
Babamn, ocukluundan itibaren, marangozlua mera-
k mehurdur. Husus dairesinin yannda, geni bir yeri, i
odas yapmt, ok mkemmel takmlar vard. Dolap, ma-
sa gibi ev eyalarn, zerlerine fildii kakma naklaryla, sa
natkrane bir ekilde yapard.
Sultan Abdlhamid'in odas
Sultan Abdlhamid'in atlyesi
Devlet umurunun ar ve mesuliyetli kararlaryla yoru-
lan sinirlerini dinlendirmek iin, hemen atlyesine kapanr
ve oyalanrd.
Bir gn atlyeye bu gzel kz gelmiler, babamn yap-
t ii seyretmiler. nce babam, daha sonra da kzlar, bu-
rasn terk ederek odalarna ekilmiler. Aradan yarm saat
gemi, atlyenin pencerelerinden duman kt grlm,
hemen ieri girilmitir; fakat sebebi mehul olan bu yang-
nn, i yerindeki eylerin hepsi yandktan sonra sndrl-
mesi mmkn olmutur.
Babam bu kz ard, "Odada sizden ve benden ba-
ka kimse yoktu, bunu nzden biriniz kasten yaptnz!
Hanginiz yapt ise itiraf etsin, affedeceim, sz veriyorum!"
dedi. fakat her de inkr ettiler.
Babamn "Chrie" ismindeki sadk bir kpei vard. Bir
gn kpeine: "Chrie! Kim benim dmanmsa tut, getir"
dedi.
Kpek koarak, o kzlardan birinin eteine yapt. eke-
rek babamn nne getirdi. Kz alamaya balamt. Zaval-
l, nihayet suunu itiraf etti.
Babam ok sevdiini, dier iki arkadan kendi ilerisin-
de grmeye tahamml edemediini, onlar zan altnda bra-
kp, saraydan attrmak ve babamn yannda tek bana kala-
bilmek iin yangn bizzat karttn, olduu gibi syledi.
Babam hiddet etmedi, bu gibi acizlere merhamet ve rfk
ile muamele ederdi. "Zavall ocuum sen ok aklszm
sn!" dedi. "ayet izdiva edersen sakn byle aptalca ks-
kanlklar yapma, nk her erkek benim gibi olamaz, son-
ra bedbahtlna kendin sebebiyet vermi olursun!" tarzn-
da nasihat edip, saraydan kartt, yaayacak kadar da ona
bir ey temin etti.
Bu sadk kpek, tuhaf bir tesadfle babamn eline ge-
miti. Bir Cuma gn, Hamidiye Cmii'nde namazn klar-
ken, kapda beklemekte olan arabasnn nne bir kpek
gelip, yerlerde yuvarlanr, derhal kovalar, iki hafta st ste
kpek arabann nne gelir, babamn ayaklarna srnr,
yine kovalar, fakat nc hafta kpek babamla beraber
arabaya girmeye alr. Bu sefer "Dokunmaynz, onu da-
ireme gtrn" der. te "Chrie" saraya byle girmitir.
Gayet irkin, beyazl, siyahl, sokakta kalm bir "fox" k-
pei idi, fakat sadakat, hassasiyet ve zeksna herkesi hay-
ran brakmt.
Babam, hayvanlar ok severdi. Beyaz Ankara kedisi ile
beyaz papaan, yllarca ona arkadalk etmilerdir.
Papaan, odasnn dnda konuulan eyleri gelir, ba-
bama, gayet gzel bir telffuz ve sadakatle tekrar ederdi.
Beyaz kedi, yemeini ancak atal ile verilirse yerdi. Bu
hayvan beraber oynarlar, beraber gezerler, babamn ya-
nnda da beraber bulunurlar, ondan kendilerine msavi
alka beklerlerdi.
Yldz'daki kkler iinde, ale Kk, babamn yabanc
devlet temsilcilerini kabul ettii ve onlara ziyafetler verip,
arlad bir yerdi.
Yldz Saray nndeki saat kulesi
Daha dorusu, onun hariciye kk idi. Btn devletle-
rin sefirleriyle sk sk ve dostane bir tarzda konuurdu. yi
Franszca bilirdi, fakat tercman vastasyla Trke hitap
etmek, onun prensibi idi.
ale Kkndeki ziyafet ve dier misaferet hazrlklarn
bizzat tefti ve noksanlar gz nnde tashih ettirirdi, icab
ettii zaman, sefirleri kendi husus dairesinde de yemee
alkoyard.
Diplomasiden ok iyi anlard, ihtilflarn harbe mraca-
at etmeden, muslihne yollar ile halli, onun devlet idaresin-
deki yegne siyas dsturu idi.
Bir gn ngiltere sefiri, mhim bir meseleyi grmek
iin huzura kabuln rica etmitir. ki gn sonra Mabeyn
dairesinin yaknndaki kk Selmlkta mlkat olmutur,
fakat sefirin, ilk nezaket konumalarn bitirip, asl meseleye
girmek iin hazrlad srada, babam bir maksad- mahsus
ile o gn kravatna takt incili ineyi karp, yumuak bir
eda ile: "Msy birbirimizi uzun zamandan beri tanm iki
dostuz, geenlerde tesadfen, babamn bana ocukluum-
da hediye ettii u ine elime geti. Bence tarih deeri, ger-
ek deerinden daha yksektir, kabul ederseniz pek mte-
ekkir olacam. Bir gn beni tahattura vesile olur" diyerek
eliye vermitir.
Sefir hemen kalkm, byk bir kran duygusu izhar
ederek hediyesini babamn elinden alm ve kendi kravatna
takm, sonra da iki elini pmtr. "Bu, bilhassa benden
sonra ocuklarm iin kymetli bir servet olacaktr" demitir.
Fakat incili inenin verilii ve aln ile ilgili muhavere sona
erdii anda, mlkat iin tahsis edilen resm mddet de bit-
miti. Sefir, o gn ziyaretinin asl sebebi olan konumay
yapmaya muktedir olamadan, fakat hediyenin muhtemel
siyas mevzu ile ilgili esprisini aldktan sonra, huzurdan k-
mak zorunda kalmtr.
Babam sefirleri umumiyetle Cuma Selmlndan avde-
tinde kabul eder, kymetli hediyeler vererek onlar, kendi
maksadna gre, sevk ve idare etmekte byk bir maharet
gsterirdi.
Babam, milletini delicesine severdi. "Ahmetcik", "Meh-
metik", szlerini kulland vakit, z evltlarndan bahsedi
yormu gibi, yrekten sevgisi derhal yznden okunurdu.
Babamn zaman- saltanatnda yalnz bir tek harp hatr-
lyorum. O da Yunan harbidir. Bu benim ocukluk zaman-
ma rastlamtr. Hatrladma gre, haremdeki dairelere
top top bezler getirilip datlmt. Yaral askerler iin gece-
likler dikilirdi. Hizmetkrlarmzla beraber sabahn erken
saatlerinden, gece uyku saatine kadar diki makinelerimizin
banda bizden istenilen sayda giyecei yetitirmeye al-
rdk. Bu humml faaliyet btn muharebe mddetince
devam etti. Ben de amarlara dme dikerdim. Aklmca
byk i grdm sanrdm. Babam aramza gelir "Aferin
evltlarm, Allah sizlerden raz olsun, vatan iin almak ne
tatldr. Allah vatanmz dmanlardan muhafaza buyur-
sun!" derdi. Biz bu szlerden kuvvet ve evk alrdk, zaman
kaybolmasn diye gzmz inemizden ve makinemizden
ayrmakszn onu dinlerdik. Vatan! Vatan! Babam bunu biz-
lere ne kadar ok sylemiti.
Bir Talimhne Kk vard. Geni ve byk bahesinde-
ki asker klada maiyyet bl bulunurdu. Talimlerini gi-
der seyrederdik. Yunan muharebesinde klann bir ksmn
hastane yapmlard. Yaral askerler geldike onlara nasl ih-
timam edeceimizi bilemezdik. Babam bizzat buraya gelir,
"Ahmetcik"lerini, "Mehmetik'lerini okar, hatralarn so-
rard. Yarallara evlerimizden sigara, eker ve saire hediyeler
gnderirdik.
Babamn 33 yllk saltanatnda, yalnz bir defa, byle mil-
lete ac gnler grdk, fakat bu da ok uzun srmemiti ve
neticede anl ordumuz Yunanllara galebe alm, t Atina
nlerine kadar ilerlemiti.
2.
blm
HL VE SRGN
Yldz Saraynn duvarlar kaln ve ok yksekti. Muhkem
ve demirden byk kaplar vard. Askerler bu kaplarda
gndz ve gece nbet beklerlerdi. Harem cihetinde, gecele-
yin nbetiler i kapnn nnde grnr, gndz ise yalnz
uzaktan burasn gz altnda bulundururlard.
Bir gn bu nbetilerin kaldrldn, saray muhafzlar-
nn vazifelerine son verilerek izinli gnderildiklerini, yahut
baka garnizonlara nakledildiklerini duyduk. Sarayda bir
ar hava vard. Herkes bir eyler biliyor, fakat bildiini ak-
lamaya cesaret edemiyordu. Babamn saltanatna kar bir
akslmel vukua geldiini, "Merutiyet" ad altnda yeni bir
idarenin uygulanacan ve babamn hkmdarlk selhi
yetlerini "Meclis-i Meb'usan" ismini tayan bir parlamen-
toya devretmeye icbar edildiini, o zamanki siyas anlay-
mn msaadesi nispetinde renmitim.
Bu telal, sarayda emniyetin yok olduu sralarda, ngil-
tere, Fransa, Almanya gibi byk devletlerin elilerinin ba-
Yldz Saray
bamla mlkatlar vardr. "Hli hazr vaziyet karsnda, ken-
dilerine mracaat vki olduu takdirde, devletlerinin, baba-
mn emirlerine mde olduklarn" resmen bildirmilerdir.
Babam, bilmukabele, teekkr etmi ve "byle bir eye l-
zum olmadn" beyan etmidir. mlkat takiben babamn:
"Bu hazrlklarn, tamamyla benim hayatmn zerinde
olduu, gn gibi ikrdr. Amcam Abdlaziz'in kbetine
maruz kalacam ise bence mlm! Bununla beraber, etleri-
mi cmbzla koparacaklarn bilsem, bir ecneb devlete ilti-
cy dnemem. Vatanmdan kamak mucib-i rdr. Hatta
bu, benim gibi otuz sene bir devlete Padiahlk etmi bir
insann irtikb edemiyecei en byk alaklktr. Ben Alla
hma ve mukadderatma tbiim," dediini bizzat kulakla-
rmla iittiim vakit, iinde bulunduumuz hlin vehamet
derecesini ancak kavrayabilmitim. Btn kuvvet ve kudret,
imdi bir glge gibi, Yldz duvarlar iin ekilmiti. Bunun
tesi, merut idarenin muhafazasna memur asker
kt'alarla igal edilmiti. Kt'alar saraydan ziyde, parlamen-
toyu koruyacak tarzda vaz ve tertib edilmilerdi.
Babama isnat olunan 31 Mart vak'as zuhur ettii vakit,
ben onyedi yanda idim. Babamn hdiseden hi haberi
yoktu. Duyduu vakit ok mteessir olmutu. Mesele, bir
Yldz Saraynda askeri geit
garazkr grubun tahrikiyle ve Merutiyet muhafz kt'alar,
"eriat isteriz" diye parlamento aleyhine isyn ettirmek ek-
linde, babamn padiahlktan hl edilmesi iin, icat edilmi
ok fec bir tertip idi.
Hareket Ordusu, isyn bastrmak gayesiyle stanbul'a
geldii vakit Saray muhasara etmiti. Herkes odasna ekil-
mi, kaplar srglenmiti. Hizmetkrlar, harem aalar,
mabeynciler, saray iindeki bendegn alnp gtrlmler-
di. Yemeklerimizi getirecek, dardan al-veriimizi yapa-
cak kimse kalmamt. Evlerimizin dolaplarnda ne varsa
onlarla idare ediyorduk. Dardan saraya hibir ey sokmu-
yorlard. Hatta ekmek bile! Elektrik, su kesilmiti. ehirden
silah sesleri geliyordu. Tam bir muhasara hayat yayorduk.
Sarayn bahesine yamur gibi kurunlar yayordu. Odala-
rmzda pencerelerin nnden eilerek geiyorduk. Harem
aalarmzdan birisi aniden peydah oldu: "Bizim hepimizi
topluyorlar, arabalara doldurarak gtryorlar, fakat nereye
gidildii bilinmiyor. Ben aralarndan kap size mlmat
vermee geldim. htiyatl hareket ederiz. Btn sarayn et-
rafn asker igal etti." Harem aas devamla: "Bu adamlar
sarayn iine de girecekler. Efendimize de Allah lem tehli-
ke var. Bir emriniz varsa, bu son vazifedir, hayatm fedaya
hazrm!" diye szlerini bitirdi. Ne yapacamz bilmiyor-
duk, deli gibi olmutum. Merdivenleri koarak ktm, at
arasndaki pencerelerden etraf gzetlemeye baladm. Sa-
ray eviren msellh kt'alar grlyordu. Bunlarn yer de-
itirmelerini, bir kalenin mazgalndan seyreder gibi ihti-
yatla takip ediyordum. Bu buhranl ve her tarafta lm kor-
kusu dolaan gnler tam bir hafta devam etti. Alk tesirini
gstermiti. Kz hizmetilerimizle kyda, kede ne varsa
topluyor, bunlar aramzda sadece midemizin ztraplarn
dindirmeye yetecek kadar paylayor, arta kalann gene iti-
na ile saklyorduk.
Fransz gazetesi "L'llustration"da kan 31 Mart vak'as haberi
Benim alk filn dndm ve hissettiim yoktu. Sul-
tan Aziz amcamzn devrinden kalma kalfalardan hl
vak'alarn masal gibi dinlemitim. Onlara ilveten bizim de
ikinci bir masal olacamz aklma geliyordu. Kendime gre
planlarm vard. Babam da ayni kibete maruz kalacak olur-
sa, ona evvel ben siper olacaktm. Canm tenimde kaldka
onu mdafaa iin savaacaktm. Tabi beni sa brakmya
caklard, fakat gzm ak iken babama herhangi bir d-
mann eli temas etmeyecekti. Ben babamdan evvel dnya-
dan gitmeye kararlydm ve hazrdm.
Sultan II. Abdlhamid tarafndan 1891 'de mir ve sonra
sadrazamla getirilen Ahmed Cevat Paa.
Babamn bamabeyncisi Tahsin Paa azlolmu, onun
yerine ktiplerden Jn Trklerin itimat ettii ttihat ve Te-
rakki mensubu Cevat Bey tayin olunmutu. Tesadfen o
gn babama gitmitim. lk defa huzura kan Cevat Bey "Ah
efendiciim, ben sizin sdk bendenizim. Tahsin Paa beni
uzun zaman huzurunuza karmad. Byk bir muzayaka
iindeyim" diye yalvarr gibi konuuyordu. Babam hareme
girdi. zntl idi. Btn saray halknca dalkavukluk ve
mrilii ile isim yapm byle bir adamn kendisine husus
ktip olarak verilmesinden duyduu ye'si gizlemeye al-
yordu. ekmecesinden bir deste banknot alarak, selmlkta
bekleyen Cevat Bey'e gtrp verdi. Fakat bu zengin ihsn
grnce yerlere kapanp ayaklarn pmeye alan Cevat
Bey'i, bu teebbsnden dolay hayatnn en buhranl nn-
da dahi tekdir ve takbih etmeyi ihml etmemitir:
"Rica ederim! Secdeler Allah'a mahsustur. Bu gibi hare-
ketlerde bulunmamanz ve ikinci ihtara lzum brakmama-
nz rica ederim" demitir.
Birka gn sonra, babamn hl'ine ve Read Efendinin
Clsuna ait Meb'uslar Meclisi karar tebli edildi. Babam
gayet serin kanllkla: "Mdem ki, otuz sene memnun
edemedim, kimi isterlerse hayrl etsin. Yalnz rica ederim,
btn ailemle beraber biraderimin oturduu raan Sara-
yna beni gtrnz," dedi. Tebli heyeti "Meb'uslar Mecli-
sinde, Selanik'te hazrlanan kke gitmeniz iin karar aln-
mtr," cevabn verdi. Babam: "Yorgunum ve yam da
uzun yolculuklara msait deildir. Allah'a kasem ederim ki,
saltanatta gzm yoktur, fakat ailemle raan Saraynda
ikametimi rica ediyorum" dedi. Tebli heyeti, Meclise yeni-
den arzedileceini ve alnacak cevabn yeni bamabeynci
Cevat Bey ile bildirileceini syleyip ayrld. Bir iki saat son-
ra cevap geldi. Derhal Selanik'e hareket iin hazrlanlmas
hakknda Meclis kararn Cevat Bey, maalesef birka gn
nce bir deste banknotu ald vakit yerlere kapanarak ayak-
larn pt babama, ok ar szler sarfederek bildirdi.
Azna ald kelimeler terbiye d idi, alelade bir adama da-
hi sylenmesi aypt. te babam o zaman ok mahzun oldu.
kbalde iken en yakn, dt vakit en insafsz hasm kesil-
miti. Babam ok nzik bir ed ile: "Hangi vicdan elverir ki,
sarayda bu kadar msum ve gnahsz kadnlar a ve emni-
yetsiz braklsnlar. ahsma gelince, ehemmiyeti yok," dedi.
Cevat Bey de: "Banza gelen ve gelecekleri evvelce dn-
seydiniz!" eklinde cevap verdi. Babam: "Denin yardmc-
s Allah'tr. Elbette benim mazlum kalbimin h bir gn -
kacaktr," diye mukabele etti. O zaman babacmn gzleri
yala dumanlanmt. Bunu grdm vakit kalbime bir
haner soksalar kat'iyen ac duymayacaktm. erden bir
lk duyduk. Pencereye kotuk. Sarayn kaps ardna ka-
dar alm, eli sngl askerler hareme giriyorlard.
Yldz Saraynn Mabeyn dairesinde babamn yannda
bulunuyordum. Harem, validelerimizin bulunduu blme,
askerler tarafndan tecrit edilmiti. Balarndaki kumandan-
lar vaziyete hkim oldular. Bir tecavz hdisesine meydan
vermediler. Mabeyn binas nndeki bahede silah atma-
ya baladlar. Ben hayatm istihkar ederek mcadeleye ha-
zr vaziyette idim. Derhal dar frladm, sngl askerlerin
arasndan hzla harem blmesindeki dairemize, annemin
yanna kotum. Bir gen kzn ak-sak bu hrsl ve cesur-
ne kousu herkesi artt, "Nereye gidiyorsun? Dur!", diye
arkamdan baryorlard. "Ne baryorsunuz! Sokaa ka-
myorum," diye cevap verdim. Kim olduumu bilmiyorlar-
d, azlar ak, akn nazarlarla beni takip ediyorlard. Da-
ireme girdim, annemle kucaklatm. Babamla birlikte he-
men Selanik'e hareket etmek zere olduumu haber ver-
dim. Annem ihtiyt bir tedbir olarak eyalar toplamaya
balamt. Sr'atle babamn hediye ettii mcevherlerin
bir ksmn koynuma yerletirdim, tekrar anneme sarldm
ptm. Zavall anneciim: "Gitme, seni ldrecekler," diye
arkamdan alayp feryat ederken, ben yine baheye frla-
dm. Etrafa lm releri datan ayn silahlarn arasndan
getim ve tekrar babama mlk oldum.
Babam, Cevat Bey'le konumasn bitirmemiti. Babam
Selanik'e gitmek istemediini, o da alnan emrin yerine ge
tireleceini srarla ve bir dman gibi beyn ediyordu.
Odaya girmem zerine Cevat Bey dar kmak istedi,
fakat nne getim: "Cevat Bey bir hafta evvel, babamn hu-
zurunda nasl yerlere kapandnz, ayaklarn ptnz
ve banknotlar cebinize nasl minnetle yerletirdiinzi gr-
m ve babama nasl bir lisan kullandnz kulaklarmla
duymutum. imdi de, sktunda, takndnz tavra ve sar
fettiiniz szlere hit oluyorum, yznzdeki maskeyi -
karp, hakki ehrenizi gsterdiniz. Unutmaynz karnzda
bir cize diye baktnz kzn azmi ve kalbi byktr, sizin
gibi kfir-i nimet olanlarn intikamn alacaktr," dedim.
Babamn yanna kotum, o da hayretle yzme bakt ve
hibir ey sylemeden, dar kt.
Babam harekete karar verdi, veda iin, saray halknn
Mabeyn salonuna gelmesine msaade edildi.
Odalardaki kutularda ne kadar sigara varsa topladm,
koynuma doldurdum, nk yolda babama en ziyde lazm
olacak ey, pek sevdii zel sigaralaryd. O zaman zayftm,
fakat gsm babama ait ufak-tefek bu gibi lzumlu eyler-
le iyice dolmutu.
Nispetsiz ikinliimin, etrafmdakilerin dikkatini eke-
cek kadar bydn hi fark etmiyordum, kzlardan biri-
nin bandan rtsn, birinin de stnden mantosunu e-
kip aldm. Kendime rttm, oyalanmadan buray terk etme-
yi, en tedbirli hareket gryordum. Babama da, usulca bu
teklifi yaptm. nk, artk nasl olsa karlyorduk.
Hi olmazsa bu galeyana kurban gitmemek, yahut onla-
r tahrik edici bir intizara sebep olmamak lazmd.
Bir aralk gzme bir ey iliti, bu, Cuma alayna kld-
vakit, babamn arkasnda duran harem aasnn elinde
tad sar anta idi, merak edip aalardan birine evvelce
sormutum: "Efendimizin su antasdr," demilerdi. Baba-
m susuz kalr diye, sigaralarndan sonra, hemen bu su
antasn da elime aldm.
Kapnn nne, iki lando araba getirildi, silahl askerler
etrafta vaziyet almlard. Hemen binmemiz iin haber gel-
di, saray halk, bata annelerimiz, kardelerimiz olmak ze-
re, toplanm alyorlar: "Efendiciim gitme, bizi de gtr"
diye baryorlard.
Babam hi konumak istemiyordu, bir aralk bizlere hi-
taben: "ocuklarm, hepinizin anneleriniz var, onlarla bir-
likte kalrsnz, ocuu olmayan yalnz Fatma Hanm var, o
benimle gelsin," dedi.
Derhal atldm: "Efendim u dakikada maalesef emrinizi
if edemiyeceim, evimizde annemle vedalatm. Kardele-
rime gelince, onlara mdahale edemem. Hibir ey istemi-
yorum, yalnz hayatmn sonuna kadar yannzda kalaca-
m, her ne mukadderse beraber olacak," dedim.
Mnakaa etmeye zaten zaman yoktu, srklenir gibi
merdivenlerden indik, iki arabaya taksim olduk, ben baba-
mn arabasna bindim.
Muhafzlarn niyeti, arabaya biner binmez, babam der-
hal gtrmek ve bizleri geride brakmak idi, fakat Allah on-
lar artt, muvaffak olamadlar.
Bir haftadan beri cereyan kesilmi Yldz Sarayndan ha-
va karard vakit ayrldk.
Sirkeci istasyonunda subaylarn refakatinde trene bindi-
rildik ve derhal sessizce hareket ettik. Babama bakyordum,
sakindi. Halinde tela ve keder grnmyordu. Ye'simi ve
mahzun mahzun baktm grnce:
"Benim teessrm sizin gibi genlerin ve saraydaki kz-
larn taarruz ve tecavze maruz kalmalar ihtimalini dn-
mekten ileri geliyor. Bana gelince canmn hi kymeti yok-
tur. Ecddm bu devlet ve millete, byk hizmetler if ettik-
leri halde bir oklar ne felketlere, ne feci kibetlere ura-
mlardr. Hanednmzn kymetini hibir zaman takdir
edemediler. Vatanmz diye, Merutiyetin bandan beri bar
bar baranlar iinde, vatann ne olduunu bilmeyenler
oktur. Farknda olmadan yaptm hatalar bulunabilir. Ku-
surdan yalnz Allah mnezzehtir. Ben bir insanm ve mille-
time hizmet ettiime kaniim," dedi.
Taht, saray, hazinesi ve askerleri elinden alndktan;
byle karanlk bir gecede, silahlarn tehdidi altnda, hangi
kibetin bizi bekledii mehl iken; babamn mtehakkim
bir ed ile syledii bu szleri dinlediim vakit; hayatmda
onun, ne kadar byk, ne kadar kuvvetli ve ne kadar sabrl
bir insan olduunu ilk defa anlyordum. Tahtnn nnde
ayaklarna kapanlan, yer plen bu insan, imdi karanlk ve
souk bir kompartmann penceresinden, dalgn, ufuklar
seyrediyordu.
Ba muhafzmz Fethi Bey ok terbiyeli bir zat idi. Baba-
ma trende nezket ve terbiye dairesinde muamele ettii gi-
bi, bizlere de ayn ekilde davranmt. Gece yars, bzld
mz kelerimizde uyandrldk. Tren durmutu. El fe-
nerlerinin ve el yardm ile arazide bir yere kollarmz-
dan tutularak indirildik. Babam kendi kendine basamaktan
zemine atlad.
Hareket Ordusu'nun, stanbul'a girmeden nce namaz
klmasn gsteren temsili resim
Altini Kk
Dizlerimize kadar kan otlarn arasndan yrdk, tek-
rar arabalarn hazr olduu bir mahale geldik. Bunlara bin-
dirildik ve yol almaya baladk, hayat ile memat arasnda ka-
ranlkta seyahat ediyorduk.
Kk kardeim iki buuk yanda idi, alktan alyor-
du, aladka annesi yanna ald sudan bir miktar azna
damlatyordu.
Byk bir kapnn nnde durduk. Fethi bey geldiimiz
yerin "Altini Kk" olduunu ve ikametimize tahsis edil-
diini syledi.
"Emniyetiniz, benim muhafaza ve nezaretime tevdi edil-
mitir, daima buradaym, bir emriniz olursa gelirim" dedi.
stanbul'dan Selanik'e babamla gelenler, ilk defa, Altini
Kknn avlusunda birbirlerini tam mevcudu ile grp ta-
ndlar.
Babamn as, kahvecisi, drt tane harem aas ve ha-
remden kendi arzularyla hizmet iin gelen drt kz, mevcu-
dun arasnda idi.
Hemen kkn iinde yerlemeye ve babam istirahate
geirmeye koyulduk. Selanik Valisi, bize bir tepsi yemek ve
dondurma gndermiti. Babam bunlar geri evirdi. Biz o
kadar susamtk ki, dayanamayarak kaklar unutulmu
dondurmalar alakoyup parmaklarmzla yemitik.
Fethi Bey, uyumak iin odasna gitmek zere yanmz-
dan ayrlrken, bir kanepenin zerinde baygn baygn uyu-
yan iki yandaki kardeimi grd. Ona yaklat, ban edi
ve ocuu pt "Zavall yavrucak," diye sylendiini ve g-
znden akan yatan bir damlann ocuun yzne dt-
n grdm.
Fethi Bey'in bu asl hareketinin, beni ne kadar teselli et-
tiini trif edemem. Fethi Bey temiz ahlk ve vicdan shibi
bir zat idi.
Altini Kk ehir dnda byk bir arazi ortasnda
katl gzel bir bina idi, denize bakyordu, mbleleri ok ek-
sik idi, yemek salonunda bir masa, birka sandalye vard.
Odalarn bazlarnda, demirden eski somyeler ve zerlerin-
de ii ot dolu kk yastklar bulunuyordu.
Babam yatakta yatmazd. Kendine mahsus ezlonglar
vard. Onlarn zerinde yatard. Gnde en fazla be saatlik
bir uykusu vard. Babam birinci katta bir oday seti. ki kol-
tuu bir araya getirip kendine yatacak yer yapt, "te yata-
m!" dedi.
Babam mahzun ve kederli sanp, mahsusen glerek ve
nee ile yanna gittim, koynumdaki sigaralarn hepsini ken-
dine teslim ettim, ok memnun oldu.
"Su antanz da getirdim, fakat anahtar yok. Belki Ndir
Aada kalmtr, bir ak olsa da kessek, belki susuzsunuz"
dedim. Gld ve "Bunda su yoktur, sudan daha mhim ey
vardr. Bu hususu bilhere seninle grrz," dedi. Beni
yanaklarmdan tekrar tekrar pt. "Bu vaziyetimi grp de,
beni mahzun zannedip sakn kederlenmeyin kzm!" dedi.
"ok memnunum. Ceddimin hangisi fazla hizmet gayretini
gstermise, canlarn da bu uurda kaybetmilerdir, ben
yalnz hl-i tabi lmeyi tercih ederim. Ne ldrlmek ve ne
de intihar etmek isterim."
Sultan II. Abdlhamid
"Dnyada kim bki kalmtr, cmlemizin kibeti erge
lmdr. Ecelimle rahat yatamda mrm tamamlama-
y arzu ederim, eer nasibim bu ise bahtiyrm. oktan
mevkiimi terk etmei hatrma koymutum ve hatta baz
bendegnma da sylemitim; ama onlar daima mukave-
met ederek, beni bu fikirden caydrmaya almlardr;
nk refahlar, saltanatmla kaimdi. Kendi arzumla yap-
mak istediim, bugn bir emr-i vki ile olmutur.
Allah'ma sndm. Vicdanm tzip edecek harekette
bulunmadm. Kimsenin ban menfaatim iin kestirme-
dim. Kimsenin idamn imza etmedim. Yalnz bir tek harem
aasnn idamn iledii bir cinyetten dolay ksasa ksas
olmak zere imza ettim," demitir.
Gecelerimizi, yle bir keye bzlerek geirdik. K-
ck, yastk kadar ince iki ot minderi birbirine bititirip, ze-
rine yatardk. Yorgan, yastk, arafa benzer hibir ey yoktu.
Babamn bitiiindeki odada, toplu olarak, yatar, kalkar,
otururduk. Dier odalar botu, istifade edemezdik. Burada
bir hapis rejimine tbi olduumuz anlalyordu.
Sabun yoktu. Altini Kknn eski shiplerinden arta
kalm kk sabun paralarn idare ile kullanmaya mec-
bur olduk.
lk yemeklerimizi hatrlarm, byk bir teneke tabla iin-
de getirilirdi. Pilav ve yourttan ibarettiler. atal ve kak
yoktu. Ellerimizle, yiyebildiimiz kadar yiyorduk.
Babamn yemek takmn, kahvecisi beraberinde getir-
miti.
Musluklar pis ve sular zehir gibi ac idi; ite biz bunu
avucumuzla iiyorduk. Bardak yoktu.
Panjurlarn almas yasak edilmiti, gne ve havadan
da mahrumduk. zerimizdeki elbiseyi karr ykardm, ku
ruyuncaya kadar, plak oturur beklerdim. Dierleri de ay-
nen byle yaparlard.
Bahede nbetlee devriyeler dolard. Kaplarn anah-
tarlar onlarda idi. Bizi dar karmazlard. Kkn geni
terasna, serinlemek iin baz akamlar, yalnz babam ka-
bilirdi. Bu, babama unutularak braklm, tek nefes alma
imkn idi. Selanik ok scak bir yerdi.
Bir ay, mahrumiyet ve azaplar iinde inim inim inledik-
ten sonra, evlerimizden hepimize birer sandk eya geldi.
Yatak levzmna, ahs baz eyalarmza kavumutuk,
hemen mneviyatmz dzeldi.
Babama, muhafz askerleriyle birlikte btn masraflar
iin bin lira aylk tahsis edilmiti. Bundan nakit olarak bizle-
re de onar lira harlk ayrlrd.
Bu srgn hdisesinin fec intibalar, bana asl hrriyeti,
fazleti ve samimiyeti retmitir.
Saraymzn hazinelerinin, yaldzl salonlarnn, konforlu
yataklarnn, ayaklarmza kapanan Cevat Bey gibi mri
memurlarmzn ne kadar kymetsiz ve bo eyler olduunu;
bu ot minderler zerinde haerelerle birlikte uyumaya, y-
kadm elbiselerin kurumasn, soyunmu bir halde bekle-
meye altm o anlar bana retmiti.
Babamn yannda olmak, onu shhat ve fiyet iinde gr-
mek bu srgn ve mahpus hayatnda bana, sarayda tanya-
madm baka bir saadetin hazzn veriyordu.
Tenha koridorlarda, eski elbiselerimle, sarayda oldu-
umdan daha byk bir gurur iinde dolayordum.
Baz geceler tenha bir odaya ekilir, sndrp pan-
jurlar aralar, denizi ve mehtb seyrederdim. Denizin en-
ginliini, gk kubbeyi hayran hayran tem ederdim.
Feryat ve figan iinde arkamda braktm zavall anneci-
imi dnrdm. Onun kollarn aryordum. Ah bir kere
kucaklayabilsem, ne kadar mesut olacam diye hayallere
dalardm.
Babamdan sonra kalbimde sakladm benim de gizli ve
temiz duygularm vard. Kalbim ite bunlarla tamaya ba-
laynca; aylmla Selanik'te tedarik ettiim mandolinimi
alr, telleri zerinden, gz yalar iinde en sevdiim name-
leri karmaya alrdm. imde cokun mitler alard.
Sonra pencereyi kapar oturduum ot minder zerine uzanr
ve uykuya dalardm.
Sabahlar uyanr uyanmaz, o tatl gnei grmek, scak-
ln vcudumda duymak arzusuyla, nbetilerin pek ilgi
gstermedikleri pencerelere koar, panjurlar aralardm.
Muhafzmz Fethi Bey, bizimle uzun mddet kald. Son-
ra yerine Rasim Bey isminde baka bir zat tayin edildi. Fethi
Bey, babama arz veda iin geldii vakit: "Bu vazife bana ok
ar geliyor. Aldm emirlere gre hareket etmek benim
harcm da deil, vicdanm msaade etmiyor. Hepinizden
honut olarak ayrlyorum," demi ve ayrlmtr.
Yeni muhafzmz da fena bir adam deildi. Fethi Bey gi-
bi yava yava ona da snmaya balamtk.
Babam muazzep eden bir tek mesele vard. Bizlerin ev-
lenme zamanmzn gelmesi ve vaktimizin gemesi idi.
Bir gn Rasim Bey'i yanna ard, bu meseleyi ona at.
Kendi hayatnda, kzlarnn evlenmesini gzleriyle grmeye
muktedir olamazsa dahi, uzaktan olsun, duymak bahtiyarl-
n arzuladn ve bunun stanbul hkmetine bildirilme-
sini rica etti.
stanbul'a yazld, cevap beklenmeye baland.
Kurban bayram arifesi idi. Harem aalarndan birini,
zabitler, odalarna davet ettiler ve bana u haberi yolladlar:
"Syleyiniz, kardelerinin bydr. Bu gece odalarnn
altna gaz koyduk. Akta demirli duran Mesudiye zrhls
kk bombardman edecek. Babalar ve kk mahvolacak.
Kendileri gentir, acyoruz. Gece yars kardeleriyle beraber
bizim dairemize gelsinler. Biz onlar muhafaza ederiz."
Bunun ne kadar irkin bir plan olduunu anlamak iin
insanda biraz izn olmas kfidir. Zavall harem aas bunu
gerek zannederek, babamn bana gelecek bir felketten
derin endie duymaya balamt.
Kendisine "Babamzn mukedderat ne ise bizimki de o
olacaktr," dedim. "Hapishanede ne karakterde adamlarn
ellerinde olduumuzu pek iyi takdir edenlerdenim. Bilhassa
ben hayatta hibir eyden korkmayan bir kzm, tekliflerini
kabul etmeme imkn yoktur. Aynen bunlar syleyin!" diye
ihtar ettim.
Gaye, bizi bir gece iin odalarna almak, kzlar nmus ve
iffetten mahrumdur iyasn yayarak babam kk dr-
mekti. ok kr hibir ey olmad.
Benim stanbul'a dnmem iin hkmetten msaade
geldi ve Rasim Bey vastasyla babama tebli edildi. Haya-
tmda en korktuum ac dakikalar yayordum, stanbul'a
gene trenle dnecektim, arabalar kapda bekliyordu. Ba-
bamla gz yalar iinde kucaklatk, srekli bseler ile bir-
birimizi koklaya koklaya ptk. Babam nasihatlarn, ha-
yr ve dualarn yaptktan sonra, deta koarak odasna ka-
pand, dier kader ortaklarmla da ayn ekilde gz yalar
iinde kucaklaarak vedalatm.
Kkn kapsndan kacam srada Rasim Bey yanma
sokuldu.
"stanbul'dan alman emir ihtizasnca; u odada zeriniz
aranacaktr," dedi ve beni arama odasna gtrd, ierde
kadn grdm. Rasim Bey: "Bu hanmlar bizim zevceleri
mizdir. zerinizdeki elbiselerinizi karacaksnz, her taraf-
nz aranacaktr," dedi. "Muayeneyi takiben u bohada du-
ran baka elbiseleri giyeceksiniz, brleri burada terk edile-
cektir," dedi.
mitsiz bir mukavemet gstermek istedim; fakat gene
dediklerini yaptlar. mirlerinden aldklar emri harfiyen
tatbik ettiler. arnar soyundum. Ellerinde bir esre gibi
idim. Ne isterlerse yapabilirlerdi. Mdafaasz ve ciz idim.
En mahrem yerlerimize kadar muayeneyi uzattlar. Artk
teferruatn yazmaa insann hicap duygusu mni olmaktadr.
Bana refakat edecek olanlar da teker teker ayni muaye-
neye tbi tutuldular, stanbul'da birisine verilmek zere,
babama ait bir pusulann zerimizde bulunup bulunmad-
n tetkik ediyorlard. Salarm ok uzundu, her bir telini
ayr ayr yokladlar, fakat kime kimi ikyet edebilirdim. S-
ktu tercih ettim.
Hava iyice karardktan sonra arabalara binip istasyona
geldik, oradan da husus bir trenle stanbul'a hareket ettik.
Sirkeci istasyonunda annem beni karlad. Ayrlmz,
tam bir yl srm, fakat bu mddet, her ikimize asrlar ka-
dar uzun gelmiti. Karlamamz hem tatl, hem hazin ol-
du. Sarayn dnda kalmtk. imdi Nianta'nda bir kona-
mz vard. Orada yaayacaktk.
lk iim, muhafz Rasim Bey'e mektup yazarak, babam
sormak oldu. Bir hafta sonra cevabn aldm. Babamn ok
memnun olduunu, mmknse her zaman kulland "Je
an-Marie Farina" kolonyasndan gndermemi istiyordu.
Derhal tedarik edip, ikinci bir mektupla yolladm. Alnd-
n, babamn shhat ve fiyette olduunu, kolonyalardan
ok memnun kaldn sevinerek rendim.
Nianta'ndaki ikametimin ikinci ayndan itibaren, tek-
rar babamn ac ac hasretini ekmeye baladm. Bu, hem
zihnimi igal ediyor, hem de kalbimi szlatyordu. imdi ha-
rile bol bol temas ediyor ve halkn iinde gezebiliyordum.
Konamz, gzel bir park iinde konforlu bir ev idi, ben
geldikten ve onu kendi zevkime gre dedikten sonra, da-
ha da gzel, zengin bir hne olmutu.
Mutfamz, sofralarmz, a, halayk, uaklarmz bir de-
receye kadar altm o eski hayatn eksikliini bana tattrm-
yor gibi grnyor idi ise de, ben hep babamn Selanik'teki
menfa ve mahbes hayatn dnyordum. O azap beni Ni-
anta'ndaki evimde, hibir sretle rahat brakmyordu.
Allah'ma her zaman dua ederim. Babamn duymasyla
bahtiyar olacan bana tebli ettii ve yanndan ayrlmn
esas maksadn tekil eden mesut hdise oldu. ocuumun
babasyla mesut bir izdivac, kader nasip eyledi. Zevcimle
tabiatmz, hislerimiz, dncelerimiz o kadar uygundu ki,
birbirimizin zerine titrerdik, sevgimiz btn mrmzce
devam etmitir.
Yalnz, zevcimin bnyesi zayft, ufak bir hava deiikli-
inden arabuk shhati bozulurdu. Kn Nianta'nda be-
nim evimde, yazn Erenky'nde zevcimin kknde oturur-
duk. Pazartesi gn ve gecesi kabul gnmzd. ok sami-
m dostlarmz ve meclislerimiz vard. Onlarn hayalleri her
zaman gzlerimin nne gelir, hepsini hasretle anarm.
Babamn Clsunun yirmibeinci yldnmnde, fabri-
kas tarafndan hediye edilen eini mddet-i hayatmda ne
stanbul'da ve ne de Fransa'da grdm, "Player" marka
duble piyano vard, babam onu bana vermiti.
Piyano hocam, mehur Prof. Hege idi; kabul gnleri, zev-
cesi ile birlikte o da gelirdi, misafirlere alardm. stidadm
son derece takdir ederdi ve beni ok severdi. Kat'iyen ders
creti kabul etmezdi.
Erenky'ndeki yazla, Mays aynn banda g eder-
dik. Kk 36 odal olup, byk bir arazi zerinde bulunuyor-
du, iftlik denebilecek kadar geni tekilt vard.
Ayr ayr balan, meyve ve iek baheleri, bostan vard.
Akam, sabah muntazaman denize girerdik. Sandalla denize
alr gurubu seyrederdik. Krek eker, deniz sporlar yapar-
dk. Fenerbahe ile Moda sahillerinde araba ile akam gezinti-
lerine kardk. Zevcim ruhen ok hassast. Tab'an da artist idi,
spordan holanmaz, fakat gzel yal boya tablolar yapard.
Erenky'nn pastoral hayatn ok severdi, kendisi Ha-
riciye Nezareti memurlarndan sefaret ktibi Fahir Beydi.
Avrupa'da uzun mddet kalmay istemezdi, memleketinde
ailesi iinde yaamay, sefaret ktipliine tercih ederdi.
Bu mesut gnleri yaarken, harb- umum balad. Bir
ok ahbaplarmz asker oldular, cepheye gittiler. Zevcim sh-
hatinin bozukluu sebebiyle askerlik hizmetinden af edildi.
Skntl gnler gelmiti. Bunlar daha ac ve felket gn-
leri takip etti. Balkan Harbindeki buhranl devreler srasn-
da babam pyitahta getirmek istediler. Nihayet bir gn, bir
Alman gemisinin bordasnda stanbul'a getirildi, kametine
Beylerbeyi Saray tahsis edildi.
Shhat ve afiyet haberlerini alyorduk, yalnz grmek mm-
kn deildi. Babamn halefi olan amcama, Meclis-i Meb'usan
reisine ve Sadr- zama yaz ile mracaat ederek, babamz
grmek hakkmzdan mahrum edilmememizi bildirdim.
Bir hafta sonra, her bayramn ilk gn, yanmzda mu-
hafz subaylarn aileleri bulunmak artyla, grmemize
msaade edildi.
lk ziyareti yapacamz Ramazan Bayramnn 1. gn geldi.
Beikta iskelesinde bir atana bizi bekliyordu. Btn famil-
yalar arabalaryla rhtma geldiler. Bu vasta ile Beylerbe
yi'ne gtrldk.
Karlamamz hazin oldu, teker teker babama sarldk,
ptk. Aileleri, benden daha fazla heyecan iindeydiler;
nk onlarn hasretleri daha uzun srmt. Muhafz me-
murlarnn zevceleri ve ocuklar etrafmzda bulunuyorlar,
gzlerini bir dakika bile bizden ayrmyorlard, bundan fev-
kalde memnun ve msterih olduk.
Esasen, babamn durumundan ve konumasndan da bu
hl belli oluyordu. Bize, as marifetiyle yemekler hazrlat-
mt. Babamz bamzda olduu halde, o gn annelerimiz
ve kardelerimiz ile bir sofrada oturup yediimiz yemei hi
unutamam.
Akam oldu. Dn vakti geldi. Ayrlmak bize ok ac ve
ar geliyordu. Tekrar kucaklap rhtmdan atanamza bin-
dik, iki ay sonra Kurban Bayram gelecekti. O zaman gene
byle mesut bir ziyaret yapmak midiyle teselli bulmutuk.
Her hafta kardelerimizle bir olur, harem aalarmz va-
stasyla babama lazm olan eyleri hazrlar ve yollardk.
Kurban Bayram geldi. Biz Erenky'nde olduumuz
iin Beylerbeyi'ne otomobil ile geldik. Annemle beraber-
dim, hemirelerim ve validelerim Beikta'tan daha gelme-
milerdi.
Muhafzlarn haremleri ve ocuklar bizi karladlar. Ba-
bam erken geliimizden memnuniyetini gzlerimin iine
bakarak izhar etti. Muhafzlarn haremlerine, benim kendi-
sine nasl mut, bal ve fedakr bir evlt olduumu uzun
uzun anlatt; sonra kalkt. Hzl admlarla odasna gitti. Be
on dakika kald, elinde kk bir plaketle geldi.
Mtebessim ve mnidar bir tavrla yzme bakt. "Geen
gn, muhafz beyefendi bir tane ananas getirmiler, burann
terasnda yetiiyor, en sevdiin bir meyva olduu iin, sana
saklamtm. Bir tane olduu ve takdim edilemeyecei cihet-
le, bunu kardelerin grmesin, vaka ehemmiyetsiz bir ey,
keke birka tane daha olsayd da, onlara da verseydim. Zaten
fazla yetitirmek de mmkn olmuyor. Bu da, zannederim
sonuncusu imi. Kardelerinin grp de, ehemmiyetsiz bir
ey iin baka fikre sahip olmalarn istemem kzm," dedi.
Derhal dar ktm. Orada bekleyen hizmetimdeki kza,
kda itin ile sarlm babamn kymetli hediyesini verdim
ve iyi muhafaza etmesini tenbih ettim.
Yarm saat sonra celdelerim ve kardelerim geldiler. Ba-
bamzla nee iinde gene yemek yedik ve akam evlerimize
dndk.
Gece zevcimle birlikte babam konuurken, onu gn
dzk hediyesi ananas hatrladm ve beraber yemek iin,
gittim getirdim.
Ananas, sarl olduu kdndan karrken, iinden,
meyvann dikenli kabuu zerine maharetle tatbik edilmi
kk bir paket daha grdm. Merakla atk, iinden el-
maslar dklmee balad. Hem hayret, hem de sevin iin-
de kalmtk. Talar da, deerlerine ve cinslerine gre, ayr
ayr bklm katlara sarlmlard. Ayrca, bir de kk
not bulduk: "Su antasndaki hakkn." O zaman bu srpri-
zin i yzn zdm. Benim su antas bildiim, bamu
hasip aa tarafndan muhafaza edilen bu zat eya, anladm
ki, babamn daima beraber bulundurduu, kk bir hazi
nesiymi, ii su ile deil, kymetli talarla dolu imi ve anah-
tarn da kendi zerinde tarm.
Ananas paketinden kan her biri nohut tanesi iriliinde-
ki iki avu dolusu kymetli talar, paha biilemeyecek deer-
de harika eylerdi. Fakat, bunlarn hibirisini o anda gzle-
rim grmyordu. Babamn ok ince bir ekilde bu hatrlay-
, beni pek hislendirmitir. Hatta tuhaf bir hleti ruhiye ile,
ananas talardan ok daha kymetli bulmutum.
stanbul'da tifo salgnndan bahsediliyordu. Bir gn ben
de iddetli baarlar ve yksek ateli nbetlerle yataa
dtm. Doktorlar hayatmdan mitlerini kesmiler, zev-
cim ve annem ba ucumda gzya dkyorlard. 20 gn
baygn yattm. Ardndan Allah'n inayetiyle tehlikeli devreyi
atlatp gzlerimi atm. Ateim dm, bamn arlar
azalmt, ilk iim babam sormak oldu. Maalesef, gzleri
nlerinde olarak, vefat ettiini bildirdiler. O anda yataktan
frladm. Odadan odaya koarak kime rastlarsam babam
soruyordum. Halbuki ben, iyileip yzmn rengi yerine
geldikten sonra; onu ziyaret etmeyi, hastalk nbetleri ara-
snda bir rya gibi dnyor, adn saklyordum.
Kendime nasl geldiimi bilmiyorum. Gzyalarm gn-
lerce zaptedemedim.
Babam 10 ubat 1918 gn vefat etmitir. lm hak-
knda bana anlatlan ok dank eyleri u ekilde hlsa
edebilirim: Benimle beraber babam da hastalanp yataa
dmtr. mitsiz bir vaziyete girdii anda evltlarnn ve
haremlerinin arlmasn istemi, fakat arzusu iki gn ge-
cikme ile yerine getirilmitir. Ailesi efrd, Beylerbeyi'ne git-
tikleri vakit yalnz cenzesini grebilmilerdir. Kadnlar ak-
ama kadar sarayda kalmlar, ertesi gn de damatlar Bey-
lerbeyi'ne giderek eyalarn mhrlemilerdir.
Babamn ok aziz hatralarn, lmnden sonra, yllar-
ca sren ve belki de hl bitmemi bulunan bir veraset me-
selesi takip etmitir. Hanedn zalar, hkmet, hatta ya-
banc hkmetler, babamn ahsna ait cesim servetleri,
mlkleri zerinde iltiftlara dmlerdir. Veliaht Vahdet-
tin ve Abdlmecit efendilerin bakanlklarnda kurulan ve
Sadrzam Salih ve Harbiye Nzr zzet Paalarn da, yeleri
Padiahn cenaze merasimi
arasna dahil olduklar bir hanedn meclisi, bu davay bir
ok mnakaalar iinde halletmeye almtr.
Beylerbeyi Saraynda, vefat ettii odada bulunan eyala-
r arasndaki "Su antas"nn hikyesi, daha bir mddet me-
rakl safhlar arzederek, devam etmitir. anta, Beylerbe-
yinde mhrl olarak bir-iki ay kalmt. Herkes tarafndan
muhteviyat merak ediliyor ve bir an nce almas, aile ef-
rad tarafndan arzu ediliyordu. Dier taraftan, antann de-
dikodusu, mbalal ekilde sarayn hademelerine kadar
kulaktan kulaa yaylmt. Hanedn Meclisi de, her eyi b-
rakm, su antasnn bizim elimize gemesine engel olacak,
bir takm itirazlar icat ediyordu. Sultan Vahdettin, bunlarn
arasnda, bilhassa bata geliyordu.
Bir gn Sadrzam bize geldi. Bu anta meselesi hakkn-
da: "Kimse duymadan, bir an evvel onu yerinden aln! Vakit
gecikmesin," demitir. Zevcim: "Nasl olur? zerinde 10 ta-
ne mhr var," eklinde mukabele ettii vakit; Sadrzam:
"st mhrl ise, alt deil ya" diye cevap vermitir.
Tavsiyeye uyarak anta alnd. Bir mddet sonra mu
hammimler ve ailemiz efrad huzurunda ald. Muhteviya-
t miraslarna taksim edildi. Yalnz, antann alt kesilerek
alm ve muhteviyatndaki ok ndide paralarn deiti-
rilmi olduu da yaplan dikkatli bir muayene neticesinde
anlalmt.
Babamn vefat, hayatta beni ykan tek hdise olmutur.
lmn kabul edebilmek iin uzun mtem yllar geir-
dim. Babamn Selanik'te iken bana bir vasiyeti vard; onu
hi unutamam. Altini Kknde, bir sabah vakti en kk
kardeimin annesi Saliha hanmefendi ve ben, babamla bir-
likte oturuyorduk. Evvelce de babamn hayranln en ziy-
de zerine ekmi bulunan, ahlknn ykseklii akl ve mu-
hakeme kabiliyetinin kuvveti ve incelii hepimizce bilinen
bu muhterem hanm hakknda babam bana hitben u sz-
leri sylemitir:
"Kzm u kadn gryor musun? Ben bunca senelik ha-
yatmda ok kadnlar grdm. Fakat bunun gibisini grme-
dim. Hem ahlk, hem kadnl itibariyle kadnlarn ms
tesnsdr," demiti. Ben de, "En ziyde sevdiim validele
rimdendir," demitim. Babam: "Sizi birbirinize sevdiren ah
lklarnzdaki benzeyitir," buyurmutu. Babamn bu nasi
hatna daima kymet verdim. Ruhunu detmek iin, Sliha
hanmefendiye balandm ve onu da lmne kadar an-
nem gibi sevdim.
Kendimle birlikte mezarma gtrebileceim babama
ait bir kk hatray daha tamaktaym.
Selanik'te iddetli bir anjine tutulmutu. Mahmut evket
Paaya telgraf ekilerek bir cerrah istendi. Boaz imi, il-
tihaplanm. Yutkunmak iin zorluk ekiyordu. Babam s-
tanbul'dan cerrah gelinceye kadar, kendi eliyle, boaznda
ki ilii kzgn demirle dalad. ltihab aktmaa, ateini
drmeye muvaffak oldu. Doktorlar bunu duyduklar vakit
armlar ve metanetine hayret etmilerdi. Bir gn benim
de elimde bir ban kt vakit, babam onu da dalayarak
iyi etmiti. Kendimi skp, ses karmadm grnce: "Afe-
rin cesur kzm," diye iltifat etmiti. Yarama ifa veren o da-
lanma da ite babama ait, vcudumdan ayrlmayan bir iz ve
bir hatradr.
Babamn gzlerini kapad yl, umum harp, malbiye-
timizle sona ermiti. Kayplarmz bykt. Ben, demir gibi
irde ve sala ship, bu kuvvetli insann, ztrab birka
gn sren bnyev bir teevvten vefat ettiine kani dei-
lim. 38 yl zerine titredii ve ecddnn emaneti olan vata-
nn, idaresiz ellerde, mahvolduunu anlam ve bunun ac-
syla lmt.
3.
blm
HASTALI K VE TEDAV LER
Zevcim kum sanclarndan muzdaripti. Doktorlar Avru-
pa'nn tedavisine lzum gsterdiler. Birinci Cihan Harbinin
son gnleri idi. Berlin'e veyahut Viyana'ya gidebilirdik. Vi-
yana tercih edildi. nk, orada zevcimin arkadalar ve ha-
riciye memurlarndan akrablar vard. Viyana sefiri Hse-
yin Hilmi Paa da iyi tandklarmzdand. Ayrca, Avusturya
mparatoru Frans Jozefin hayatn kurtaran profesr doktor
Hrtnzer bu sahada pek mstesn bir hekimdi. Tedavi iin
dorudan doruya ona gittik. Mutlak srette, Marin Bad'da
zevcimin bir ay kr yapmasn tavsiye etti. Ayrca, ben de
anemiden rahatszdm. Bana da bir gn elik, bir gn amur
banyosu ile muhtelif su imeleri tavsiye etti.
Viyana'ya gelmeden nce, Berlin'e yaptmz haftalk
ziyaretin o gzel intiblarni da hi unutamadm iin, bura-
da kaydetmekten byk bir zevk duymaktaym. Mzeleri, ti-
yatrolar ve temaya yan nereleri varsa hepsini gezmitik.
Almanya'da, sokaklarn salonlar kadar temiz olmas, bil-
hassa dikkatimi ekmitir.
Viyana'ya dnte Bristol otelinde bir hafta kaldk. Bun-
dan sonra Marin Bad'a gittik. Bu arada, ben, baka yerlerde-
ki imelere de mkerrer ziyaretler yaptm. Onlar da fena de-
il. Fakat, Marin Bad kadar shhat zerinde harikal tesirler
yapan bir kaplcaya rastlamadm.
Harp dolaysyla gda buhranlar balamt. Mesel:
Gnde adam bana 25 gram ekmek veriliyordu. eker yok-
tu. Onun yerine, herkesin antasnda sakarin bulunuyordu.
Marin Bad'daki bir aylk tedavimizi bitirdiimiz vakit, ite
bu artlar iinde Viyana'ya dnmtk. Misafir kaldmz
Bristol oteli, beldenin en yeni ve en lks otellerinden biri ol-
masna ramen, yemek salonunun bu sefer pek fakir bul-
mutuk. Halk her gn daha fazla alk aclar ile karlayor-
du. Her gn yenilen, lhana orbas ve bazen da, tatsz bir ba-
lktan ibretti. Btn unlular, patatesten yaplyordu. Kara-
borsadan fahi fiyatla, garsonlar yardm ile, beyaz un ve mah-
dut miktarda eker bulmak mmknd. Bulduklarmzdan,
gene garsonlar vastas ile, kendimize husus ekmek yaptra
biliyorduk. Otelin fena yemeine nisbetle, daha zararsz g-
dalar veren lokantalar vard. Gerek halk ve gerekse biz an-
talarmza birer para ekmek ve eker alr, karnmz doyur-
mak iin, bu yerlere giderdik. Fakat, vaziyet gnden gne
arlk kesbediyordu. Kimse ne hayatndan, ne de malndan
emin grnyordu.
Bir gn, Viyana Sefirimiz Hseyin Hilmi Paa, bilhassa
otelimize kadar gelip, btn yollarn iki gne kadar kapana-
can bildirdi. Trenlerde ar izdiham dolaysyla, bilet bul-
mann dahi mkl olduunu ilve etti. Biz ise, her ne paha-
sna olursa olsun, memleketimize dnmeye ve bunun iin
ayakta seyahate dahi rz olduumuzu beyn ederek, bilet-
lerimizin tedarikini rica ettik.
Hseyin Hilmi Paa yanmzdan ayrldktan iki saat son-
ra, zevcime iddetli bir hararet ve baygnlk geldi. Derhal
yatt. Doktor getirtdik. Muayenesi yaplrken; elimiz paa-
dan bir tezkere geldi. Bu akam son trenin kalkaca, yerimi-
zin ok glkle ayrtld, bundan sonra avdetimizin im-
knsz olduu bildiriliyordu. Doktor, haberi renince, bu
yksek atele gribe tutulmu hastann yatan terk edip, so-
Altini Kk
Dizlerimize kadar kan otlarn arasndan yrdk, tek-
rar arabalarn hazr olduu bir mahale geldik. Bunlara bin-
dirildik ve yol almaya baladk, hayat ile memat arasnda ka-
ranlkta seyahat ediyorduk.
Kk kardeim iki buuk yanda idi, alktan alyor-
du, aladka annesi yanna ald sudan bir miktar azna
damlatyordu.
Byk bir kapnn nnde durduk. Fethi bey geldiimiz
yerin "Altini Kk" olduunu ve ikametimize tahsis edil-
diini syledi.
"Emniyetiniz, benim muhafaza ve nezaretime tevdi edil-
mitir, daima buradaym, bir emriniz olursa gelirim" dedi.
stanbul'dan Selanik'e babamla gelenler, ilk defa, Altini
Kknn avlusunda birbirlerini tam mevcudu ile grp ta-
ndlar.
Babamn as, kahvecisi, drt tane harem aas ve ha-
remden kendi arzularyla hizmet iin gelen drt kz, mevcu-
dun arasnda idi.
Hemen kkn iinde yerlemeye ve babam istirahate
geirmeye koyulduk. Selanik Valisi, bize bir tepsi yemek ve
dondurma gndermiti. Babam bunlar geri evirdi. Biz o
kaa kmas deta intihar etmektir, dedi. Neticede hareket-
ten vazgeip, Viyana'da kaldk. Vaziyetimiz o kadar zorla-
mt ki, burada bunlar izah etmekte aciz kalyorum.
Viyana, Boleviklik tehlikesine de maruz kalmt. Mta-
reke sebebi ile stanbul'dan paramzn gelmesi imknszd.
Geri elimizde para yok deildi. Fakat, ne kadar zaman bu
halde kalacamz mehld. Yanmda kymetli mcevher-
lerim vard. Fakat, byle bir zamanda onlar satmak istesem
kim alrd? Bir gece otelin holndeki byk camlara dar-
dan talar atlarak krldn, babozuk halk gruplarnn so-
kaklara dkldn, tecavzkr hareketlerde bulundukla-
rn hatrlyorum. Bizler veya bizim gibiler, yerlerinden k-
mldamaya, dar kmaya cesaret edemiyorlard. Bu buh-
ranl anlara, korku ile birka gn sabr ve tahamml gster-
dikten sonra, ngiliz ve Fransz askerlerinin Budapete'ye
gelmi olduklar duyuldu. Polislerin mdahaleleri ile, orta-
lkta yatma belirtileri mahede edilir edilmez, zevcimin
henz tamamen iade-i fiyet etmemi olmasna ramen, Vi
yana'dan ayrlmay ve Pete'ye gitmei dndk. Ancak,
bu yolculuk iin istifade edeceimiz vasta; terhis edilmi
askerler ve harpten bizar olmu si ruhlu neferlerle dolu
trenler idi. Onlarla birlikte yolculua hi kimse cesaret ede-
miyordu. Tabiatm icb, azmettiimi mutlaka yapmalym.
Zevcimle yaptm mzakerede o, elinden geldii kadar
byle tehlikeli bir maceradan beni alkoymaya alt. Fakat,
yine azmimden dnmedim.
Normal zamanda Viyana ile Pete arasnda trenle seya-
hat alt saat devam eder. Yola karken tandmz btn
ahbaplar hayatmz byk bir tehlikeye arzettiimiz syle-
diler. Viyana'da ikamete devammz telkine altlar. Yal-
nz, mtarekenin ne kadar mddet devam edecei mlm
deildi. Uzun bir devre sefaleti mucip olabilirdi. Tehlike ci-
hetine gelince; kadere olan kuvvetli inancmdan dolay, bu-
nu hi umursamyordum. Korkum yoktu. nk, Allahn
takdirinden kanlamazd. Takdir yerini bulurdu. te, b-
tn bu tehlikelere ramen, yola ktk.
Macaristan'a hareket eden trenle, yamurlu bir akam,
saat altda, Viyana'dan ayrldk. Trenin krlmam bir tek
cam kalmamt. Elektrii yoktu. Zevcimle benim yanmda
yol arkada olarak (fam d ambr'm), bir de otelde tant-
mz bir madamla zevci bulunuyordu. Onlar da bizimle be-
raber stanbul'a gitmek istiyorlard. Trenin iinde ve kori-
dorlarnda, etraflarn vah baklarla szen, canlarndan
bkm askerler, insana rperti veriyordu. O korkun nazar-
larn arasra zerimize dediini biz de hissediyorduk. So-
uk, hava cereyan ve karanlk da ayrca ye'is ve kaderlerimi-
zi arttryordu. te, normal zamann alt saatlik yolculuu-
nu, bu artlar ierisinde, 16 saate ikml ederek Pete'ye v-
sl olduk. Bu onalt saat iinde yerimizden kalkmak deil, k-
prdamak dahi mmkn olmad. Karanlkta birbirimizi g
remiyorduk. Ancak, sigaralarmz yakarken gzlerimize d-
en aydnlktan faydalanyorduk.
Pete'de Buda oteline indik. Buras Viyana gibi deildi.
Gda sknts yoktu. Her ey bulunabiliyordu. Fransz ve ngiliz askerlerine sokaklarda ve otellerde sk sk rastlanyor-
du. Otelimiz, ayn zamanda, orann sanatoryumu idi. He-
nz tamamlanmamt, ikml edilmesine allyordu.
Salonlarnda nee ve mzik hi eksik olmuyordu. Fakat,
biz etrafmz saran bu mesut havann iinde bir taraftan
onu teneffs ediyor, dier taraftan da yurdumuza bir an ev-
vel dnmek iin nereye, kime, nasl mracaat etmek gerek-
tiini dnyorduk. Tuna zerinde ecdat yadigr ve iin-
de bir muhafz da bulunan kck Akakale'yi seyrediyor-
duk. Arasra Pete'ye iniyorduk. Otelimiz yeni ve pek elen-
celi olduu iin, mterilerle birlikte halktan da pek rabet
gryordu. Herkes ayn imek ve yemeini yemek iin
otelimizi tercih ediyordu. ok cazip bir k bahesi vard.
Pazar gnleri, mbalasz btn ehir halk buraya gelirler,
asker bandonun ald havalar dinlerler, neeli gezintiler
yaparlard. Memlekete dnemeyen Trkler, bizimle bera-
ber, ayn otelde toplanyorlard. Gn getike mevcudumuz
artyordu. Kendi aramzda ok gzel vakitler geiriyorduk.
Bir gece yars, barmalarla uyandk. Otelin zerinde
mitralyz sesleri duyuluyordu. Mteriler, odalardan odala-
ra kouyorlar, ne yapacaklarn bilemiyorlard. Umumiyetle
herkes antalarn topluyor, harekete hazrlanyordu. Bu
arada zevcim de elbisesini giydi, antalarmz yerletirme-
ye balad. Ben yatyordum, yerimden bir lhza bile kml-
damadm. Tahminime gre sokaklarda Boleviklerle mca-
deleler oluyordu. Bamza, her ne hal ise, bir bel geldi ve-
ya gelecek tarznda, vaziyete mtala ettim. yle bir yerde
ikamet ediyorduk ki, nasl ve nereye kaabilirdik? Gece yar-
s araba, eyalarmz tamak iin hamal nasl bulunabilir-
di? Sonra biz ehrin darsnda hkim bir tepenin zerinde
bulunuyorduk. Halbuki btn kargaalar ehirde cereyan
ediyordu. Biz ise, tela ve aknlktan bu emin yeri brakp,
antalarmzla ehre, tehlikenin iine gitmeye hazrlanyor-
duk. ehirde, hlen bulunduumuzdan daha emniyetli, bir
otel veya yeri nasl temin edebilirdik? Grltler kesilinceye
kadar sknetimi muhafaza ederek, zevcimi ve dostlarm
teskin ettim. Odalarmzda kaldk. Mukadderata teslim ol-
may tercih etmitim. Bilhare bu soukkanl davranm,
zevcimin ve dier dostlarmn takdirlerine mazhar olmutu.
htill karklklar bir-iki gn devam ettikten sonra, et-
rafa, bir derece, sknet avdet etti. Pete halkndan zengin
ve hli-vakti yerinde olan kim varsa hepsi kamt. Hibir
yerde elenme ve zevk diye bir ey kalmamt. ehre pek
ender iniyorduk. Sokaklarda parlak ziynet ve tuvaletlerle
gezmek kabil deildi. Ahalinin a, daha dorusu, harpten
bezmi bir takm Bolevik unsurlarnn tecavzlerine ura-
mak her zaman muhtemeldi. Yolda giymek iin, Viyana'dan
di bir ltr krk almtm.
Bir gn, onunla, otelden ktm, zevcimle birlikte biraz
deiiklik olsun diye ehirde bir ay salonuna gidiyorduk.
Yolda, giydiim krke, hrs ve hunetle bakan nazarlar
hissediyordum. Gezmemizi bitirip avdet ederken, yanmz-
dan geen biri; krkmn arkasn sert bir ak darbesi ile
batan a kesip birden yok oluverdi. Yanmdakilerin hep-
si mtecvizi yakalamak iin kotular. Ne kadar uratlarsa
da adam bulamadlar. Krkm kesen, bizden daha akll
olacak ki, arkasndan hibir iz brakmamt.
Trk ehbenderinin haremi Amerikal bir kadnd. Uzun
seneler zevci ile Trkiye'de yaad iin, fevkalde gzel
Trke konuuyordu. Onlarla da ok sk bir arkadalk kur-
mutuk. Zevci ile zevcim benim izdivacmdan evvel gayet
samim iki arkadamlar.
O srada stanbul'daki Sadrzam zzet Paa ile Hariciye
Nzr Reit Paa iyi dostlarmdand. Kendilerine bir mektup
yazp, yardmlarn istemeyi dndm. Bize muhakkak bir
are bulacaklarn biliyordum. Fakat, btn mesele, onlara
bu mektubu gnderebilmekte idi. Bir gn zevcim henz ya-
takta iken al-veri yapmak bahanesiyle erkenden ehre in-
dim. Amerika'l dostum Madam Cell, Otel Hungarya'da
oturuyorlard. Cell bey ehbenderhneye gittikten sonra
onunla ba baa konumak zere yanna gittim. Daha evvel-
den Sadrzam ve Hariciye Nzrna hitben hazrladm ve
beraberimde getirdiim mektuplar gsterdim. Bunun,
Franszlar vastasyla stanbul'a gnderilmesini rica ettim.
Bu ie tavassut edecek yzm karp kendisine teslim
ettim. Eer muvaffak olursak ne al, fakat muvaffak olama-
dmz takdirde, yaptmz ii zevcelerimize kat'iyen sy-
lememeyi kararlatrdk.
Aradan on be gn gemiti. Holde toplandmz bir s-
rada; ehbender Cell Bey gayet beu bir ehre ile yanmza
geldi, stanbul'daki igal kumandanndan (Frane Desperi)
ald bir yazy mjdeledi, iki gne kadir hazr olmamz bil-
diriliyordu. Bir zabit ve iki neferin refakatinde stanbul'a gi-
decektik. Misafirlerimiz bu mesajn nereden ve ne sretle
geldiini hayretle dinlediler. deta gpta ettiler. nk, cm-
lesinin emeli stanbul'a gitmek idi. Paralar gelmiyordu,
mkl vaziyette idiler. Bu mesaj dinleyen Trk aileleri ara-
snda, bilhassa birderim Abdlkadir Efendi de zevcesiyle
birlikte bulunuyordu. Ayn otelde kalyorduk. O srada kar-
deimin ayana bir ar gelmi, hareket edemiyor, yatyor
bizleri odasna istiyordu. Vatana, bir an nce kavumak ar-
zusu iinde yanyordu. Bize doan bu talih gneinin, onla-
ra da gler yzn muhakkak gstereceini temin ettik.
ki gn sonra, refakatimize tayin olunan Franszlar geldi-
ler. ki otomobile yerletik. Birine biz, dierine de askerler
bindi. Cell Bey ve madam, uurlayanlar arasnda bulunu-
yordu. Ayrl, cidden pek hazin oldu. Geride braktklarmz
ok iyi dostlarmzd. Gz yalar ierisinde kucaklap veda
latk. Arabalarmz hareket etti.
stasyona vardmz vakit, bir lokomotif ile ekilen tek
bir vagonun emrimize tahsis edildiini rendik. Harp es-
nsnda asker sebepler ile yaplm "Prodiyal" adndaki bir
hat zerinden, vastamz tahrik edilecekti. Ayn hatta, birka
vagonla bir asker tren daha iliyordu. Normal hatlar hem
tehlikeli, hem de yer bulmak imknszd. Bize bahedilen bu
asker imkn, yan- tercih idi. Hava souk, her taraf karla
kaplyd. Mthi bir k, btn kuvveti ile hkmn icra edi-
yordu. Vagonumuzda stma tertibat yoktu. Ik yoktu. Fa-
kat, o karl dalarn letafeti grlecek eydi. Gzel bir meh-
tap her taraf aydnlatyordu. Vagonun camlar hem ieri-
den, hem dardan buz tutmutu. Geceyi az fark ediyorduk.
nk: Karlarla akseden mehtap, penceremizin buzlarn-
dan da ieriye szyordu. Etrafmz seebiliyorduk. Restoran
yoktu. Yanmza souk et ve meyva gibi yiyecekler almtk.
Bunlarla gdalanyorduk. Bir gn sonra, scak bir yemee,
fevkalde ihtiya duymaya baladk.
kinci akamd, trenimiz bir da istasyonunda durdu.
Refakatimizdeki askerler geceyi burada geireceimiz, erte-
si gn birka vagon daha balandktan sonra yolumuza
devam edeceimizi sylediler. Ayrca, istediimiz takdirde;
civarda, mzii olan ve yemei de yan- tavsiye bulunan
bir asker restorandan faydalanabileceimizden bahsettiler.
Canmza minnet, derhal vagonu terk ettik. Diz boyu karla-
rn iinden gle, elene lokantaya gittik, ierisi Fransz as-
kerleri ile dolu idi. Bir byk ocak iinde etler kzaryordu.
ki gnden beri hasretini ektiimiz sca da kavumutuk.
Refakat subaymz ve askerlerimizle beraber, kede bir
masay igal ettik. Buras bir aile lokantas deildi. Grn-
e gre, asker sevkiyatnda kullanlan menzil yemekhanele-
rine benziyordu. Duvarlar tahta kapl uzun bir koridor, bir-
biri ardna dizilmi 10-15 kiilik masalar vard. phesiz bu
tertibat kt'alar toplu bir ekilde yedirmek ve sevketmek
maksadn gdyordu. Tuladan yaplm, mineyi and-
ran ocak ierisindeki etler ve tavuklar iler zerinde pii-
yor, etrafa yaylan kokular da almz bsbtn tahrik
ediyordu. Mehur bordo araplar, masalar igal eden Fran-
sz askerlerinin bardaklarnda dolup boalyordu.
Bir Macar musikisi etrafa nee ve hareket datyordu.
Gen askerler, baz defalar, hep beraber mziin ald ar-
klar sylyorlard. mrmde bu kadar itah ve sevin iin-
de yemek yediimizi dnemiyorum. Hi tanmadm bir
hayat sahnesinde yayordum. Saadetimin sebebi, belki bi-
raz hareket, biraz scak yemek, biraz mzik, biraz ark oldu-
u anlalyorsa da, gerekte; ben, btn bunlarn arasnda
ok yakn bir gelecekte kavuacam vatanm, kucaklayaca-
m yavrumun hayali iinde uuyordum.
Sabahleyin tekrar yolumuza devam ettik. Seyahatimizin
nc gecesi Bkre'e vsl olduk. Kara, soua ve asker
seyahatin mahrumiyetlerine almtk. Kendimizi daha sh-
hatli, kalbimizi daha dolu hissediyorduk, istasyon karanlk,
sszd. Araba ve hamal, bize yardm edecek herhangi bir
ey veya kimse etrafta grnmyordu. Peronda, Fransz as-
kerlerinin yardm ile kendi bamza trenden tahliye ettii-
miz bavullarmzn zerine, mantolarmza sarlp oturduk.
Gzmze birden bir kamyon iliti. Refakat zabitimiz
hemen kotu, onu hizmetimize tayin etti. Eyalarmz ve re-
fakat heyetimizle birlikte kamyona bindik. Bagajda eyala-
rn zerinde ehre ulatk. Kaplarn aldmz oteller,
komple sz ile yzmze kapanyordu. Fransz askerleri
ve eyalardan, halk nefret ediyor ve o sebeple bizi otellerine
almak istemiyorlard. Talihimiz, sonunda aldmz bir ka-
pnn almasna ve bizi kabullerine yardm etti. Sevindik...
Yorgunluk, uykusuzluk, alk ve souktan bitkin, ye'ise g-
mlm halimizi, tamir edecek bir frsat bulmu olmann
sevinci ile koridora ve bize gsterilen odalara koarak girdik.
Karmza kan pislikleri ifade etmee kelime bulamyo-
rum. Bu da ayr bir hayal krkl oldu. aresiz, eyalarmz
atk ve yerletik.
Gece saat ikiyi geiyordu, lokantaya indik. Karlat-
mz pislik ve masalarda grdm iren eyler daha mt-
hiti. Azmza bir lokma dahi koymadan odalarmza ktk.
Yataklarmz atk, dnyada bundan daha murdar bir ey
grdm hatrlamyorum. Bamz soktuumuz bu yerin
bir randevu oteli olduuna artk phemiz kalmamt. an-
talarmzdan havlular kardk, yastk ve araflarn zerine
koyduk, srtmzdaki krkleri, bamzdaki yn kapuonlar,
ayamzdaki lastik botlar muhafaza ederek, bu yataklarn
zerine oturmak kabilinden bzldk ve gnein domas-
n drt gzle bekledik. Zevcim sabahleyin erkenden dar
kt. Daha iyice ayr bir otele tanmamz temin etti. Bu s-
rada, refakat subaymz yanmza sokuldu, Kstence'ye ge-
lecek vapuru beklemek zere, Bkre'te ikametimizin mec-
bur olarak bir hafta uzayacan, bu hususta Romanya h-
kmetinden ald emri aklad.
Bkre ile Kstence arasndaki seyahatimizin emniyetini
Romanya hkmeti taahht ediyordu, Kstence'den vapu-
ra bineceimiz anda yeniden Fransz asker refakat heyeti-
nin himayesine teslim edilecektik.
Bkre'teki haftamz, grlmeye deer yerleri gezmekle
geirdik. Sokaklarda, tekerlekleri karlm kzaklar zerine
konmu, kalpaklar ve platolar kaln krkl arabaclarn
idaresindeki vastalarla dolayordu. Ben, bu arabaclar
baka Avrupa ehirlerinde grmediim iin ok enteresan
buldum.
Esasen harp her eyi deitirmiti. Hibir memlekette
zevk, incelik, intizam brakmamt.
Kstence'ye akamzeri hareket ettik ve sabaha kadar
seyahatimiz devam etti. Trenin koridorunda, Romanya h-
kmetinin bizi korumakla vazifelendirdii askerler, kom-
partmanmzn kapsnda nbet beklediler. Limanda, Fran-
sz refakat heyetine, bu Romen askerleri tarafndan hdise
siz teslim edildik. Fakat, vapur henz limanda grnmyor-
du. Gecikmenin sebebini de kimse tahmin edemiyordu.
Kstence'de, tekrar vapur gelinceye kadar beklemek zere
bir otele gittik.
Bkre'teki kt intiblar peimizi brakmyordu. Her ye-
re ayn endielerle bakyorduk. Beldenin en temiz ve birinci
snf oteli olduunu syledikleri bu yeni misafirhnemiz,
Bkre'tekinden mukayese edilemeyecek kadar iyi idi, ya-
taklarmz nisbeten temizdi. Fakat, otel mterilerinin baya-
l, lokantada grdm kadnlarn irenlii fec idi.
Bir araba gezintisi ile ehrin her yerini gezip grdkten
sonra, otelimize dnerken, refakat heyetimiz kapda bizi kar-
lad ve vapurun geldiini mjdeledi. Almanlardan itinam
edilmi byk bir asker nakliye heyetimiz kapda bizi kar-
lad ve vapurun geldiini mjdeledi. Almanlardan itinam
edilmi byk bir asker nakliye gemisi, limanda, iskeleden
uzak bir mesafeye demirlemi duruyordu. Anlalan, sular
s olduu iin, yolcularn aktan almaya mecbur kalyor-
du. Drt kiilik yatakl bir kabinesini bize tahsis etmilerdi.
Bu gemi, Fransz generalleri, yksek rtbeli subaylar ve as-
kerler ile dolu idi. Yemek salonlarnda zafer neesi iinde, e-
itli sofralar hazrlanyor, arap ve ampanyalar alyordu.
Bana, byk bir siyas misafir muamelesi yapmlardr.
Masraflarmzn karl olarak, hibir istekte de bulun-
madlar.
Pete'den beri bizimle seyahat eden, her mklmze
kolaylkla are bulan, Fransz subay ve askerlerine, zevcim,
yannda mevcut birka altn ve mcevherli kol dmelerini
hediye etti. Bylece onlara teekkrlerimizi ifade ettik.
Fakat bir seyahat ryasndan tedrici olarak uyanyordum.
Harbin kaybedilmi olduunu, galip bir devletin gemisinde,
malp milletimin bir Hanedn mensubu olduumu ac ac
duyuyordum. Btn komplimanlara, gsterilen itibara ra-
men, bir esret yolculuunun ye'is ve elemleri, benliimi
sarmaya balamt. imden durmadan alyordum.
Karadeniz durgundu. stanbul'a hi holanmadm bu
sknet iinde ulatk. Vatanm, Boaz, ufukta grdm
andan itibaren, tekrar heyecanlanmtm. Kirpiklerimden
scak damlalar dklyordu. Rhtma ulatk. Karlamaya
gelen birok dostlarmzla, boyunlarmz byk olarak ku-
caklatk. Zavall milletimin azaplar her insann ehresinde
ac ac dile geliyordu. Dinlediim eyler kalbimi paralyor-
du. Kuvvet kalmam, yerini acze terk etmiti. Bundan son-
ra, uranlan hakszlklar ben de milletimle birlikte grp
yaamaa balamtm. Fakat, kendi felketimin yaklat-
ndan tabi haberdar deildim.
Erenky'deki kke ekilmitim. Vakitlerimiz, gnn h-
diselerini konumakla geiyordu. Bir akam kymzdeki
tiyatroya, Darlbedayi heyetinin baz artistleri gelmi, yara-
l askerler menfaatine bir temsil vermilerdi.
O geceyi takip eden sabah zevcim, bir hastalk nbeti
iinde, yatandan kalkamad. Doktorlar arld. Kzla tu-
tulduunu sylediler. Derecesi 40'dan aa dmyor, bay-
gn yatyordu. Beinci gn yeni bir mahede yapld. Bu
sefer, remi buldular. Kzl'dan belki kurtulmak ihtimali
mevcut idi. Fakat, remi bizi mitsizlie dar etti.
Be gn, be gece uyumadan ztrap ekti. Altnc gn
dnyaya gzlerini kapad.
Bu ebed ayrl hi dnmemitim. O da benim ikinci
felketim olmutu.
Kkn bir kapsndan zevcimin tabutunu karrlarken,
baka bir kapsndan, mtem iinde alayarak ben ayrldm.
Gzyalarm tutamyordum. Nianta'ndaki ikametg-
hma kotum. Yataa dtm. ay ayaklarm hareketsiz
kald. Komularm, bu bedbaht gnlerimde, beni bir dakika
olsun yalnz brakmadlar. Hepsine medynum. Aclarm
unutturmak, beni teselli etmek iin, ellerinden gelen her e-
yi yaptlar. Dokuz yl sren ilk izdiva hayatm byle kapan-
d. Rahmetli zevcimle, dnyann en mesut kadn olarak ya-
amtm.
4.
blm
GURBET VE KADER YILLARI
Pek tarihleri hatrmda kalmad. Zannedersem zevcimin
vefatndan bir buuk yl sonra Cumhuriyet iln olundu. Bir
hafta iinde memleket dna kmamz tebli edildi. Daha
kalbimin yaras kapanmadan vatanmdan, sevgili lleri-
min mezarlarndan, uzak bir yerde yaamaya mecbur edil-
mitim. Bu, felketten de ar bir ey oldu. Kadn, erkek b-
tn dostlarm, beni bu bir hafta mddet iinde yine yalnz
brakmadlar, hazrlklarma yardm ettiler.
Mesut yuvam, eyalarm brakp kapdan karken, kar-
daki karakolun memurlar beni sayg dolu baklaryla,
balaryla selmladlar. Her vesle ile onlar dnr ve ha-
trlarn ho ederdim. Ahbaplarm daha nce gara gitmiler-
di. Sirkeci istasyonuna geldim. Gene gzler yala dolu bir
ayrl ve trenin hareketi...
Bu fani dnyada esasen saadetler felketlerin yannda
ok mahdut kalyor. ocuum henz 4 yan tamamlyor-
du. Artk btn emelim ve saadetim ona balanmt. Dn-
yada yaamak iin hassas ruhlu olmamal, hissetmemeli,
sevmemeli! Fakat, bunu tatbik etmek ok zor! Hayat herkes
iin az ok bir mcadeledir, yaralanmamak imknsz! Fakat,
cesur olmak lazm! Hayatmz, yaanlan mabaatli bir ro-
mandan baka bir ey deildir.
Fransa'ya g etmitim. Paris'ten trenle 20 dakika mesa-
fede "Lorency" kynde bir villann ikinci katn kiraladm.
st katta ev sahibi ve ocuklar oturuyordu. Elemlerimi
unutacak kadar vakit gememiti. Bir ailenin himayesine ih-
tiyacm vard. stanbul'dan baz eyalarm ve piyanom gel-
miti. Villann sahibesi Lorency'nin eski bir ailesiydi. Kendi-
si ve ocuklaryla iyi anlamtk. Aradm bir ok eyi on-
larda bulmutum. ok ahbaplar vard. Muhitim her gn bi-
raz geniliyor ve kalabalklayordu, 33 yandaydm. Musi-
ki gibi, iiri de ok severdim. Piyanomda mzinin hatras
olan paralar alardm; tabi onlar hep babamn sevdikle-
riydi. Nihayet gzlerim yalarla dolar, tular gremez olur-
dum; piyanonun kapan kapardm.
Hi yalnz kalmyordum. Davetler, davetleri takip edi-
yordu. Yaral ruhumu okayan alkalar, aclarma ayr bir
tad kazandryordu. Villann iindekiler beni efkatle teselli
ediyorlar, hareketleriyle beni kendilerine ekiyorlard. Tatl
bir nekahat devresi iindeydim. yle kimseler tandm ki,
kalbimin elemli duygularnn merhameti davet edecek bir
dereceye yaklatn benden nce idrk ederek, en umul-
maz bir ltife ile, beni zarur bir kahkaha atmaya mecbur
ederlerdi.
Tandm ahbaplar arasnda daha samim grtm
bir zat vard. Haremi vefat etmi, drt ocuu ile beraber bi-
ze yakn bir villada otururdu. Sk sk gelirdi, ok gzel sesi
vard. Ben, operalardan arialar alar, o da bir tenor kadar
gzel sesiyle refakat ederdi. Evi, bahesi bir biblo gibi ssl
ve gzeldi. ocuklar kibar ve terbiyeli idiler, etrafmzda ke-
lebekler gibi kouurlard. Ben de bu gzel veslelerle megl olur, avunurdum. Doutan lkayttm! Etrafm, czibe-
sine kaplmadan grebilmek kudretim, ok kr, Cenb-
Hakkn bana bahettii en byk ltuf idi.
Paris'e daha evvel de gelmi olduum iin hibir husus-
ta yabanclk ekmiyordum. 23 yl, bu yeni vatanda, hibir
mklta uramadan yaadm. ocuumun sal ve tah-
sili iin yaamaya mecburdum. Mevsimleri geldii vakit,
pek elenceli olan ime ve kaplcalara kk seyahatler ya-
pyordum.
Vichy, gerek sular, gerekse elenceleri ve havas bak-
mndan, ok ltif bir kaplca ehri idi. Burada herkesin elin-
de iecekleri sulara ait doktor tavsiyeleri vard, ona gre ha-
reket ediliyordu. Etrafta gezintiler yaplyor, tandklara te-
sadfler oluyordu. Akamlar nefis bir orkestra dinliyorduk,
yemeimizi mzikle yiyorduk. Burann oyun salonu me-
hurdu ve ok cazipti. Seyretmek iin bakara salonuna girer-
dim, oyunculara acrdm. Kuvvetli, ssl ve nee ile ieri gi-
renler; bitkin, perian ve meyus bir halde salonu terk eder-
lerdi. Bir defa olsun, ansm tecrbe etmek dahi aklmdan
gemedi, o zaman param da vard.
Paris'te gzde ailelerden iyi ahbaplar kazanmtm.
Kendimin, yahut onlarn apartmanlarnda toplantlar ve ev
elenceleri ile vakitlerimi doldurmay daima tercih eder-
dim. Dar kmaktan holanmyordum. Bu toplantlarda
ehreler sk sk yenileriyle deiirdi. Aralarnda holandm
bir ok arkadalarm vard. Mzisyen ve sesi gzel olanlarla
daha ok ilgilenirdim. Temmuz, Austos aylarnda Paris'te
kimse kalmaz. Herkes kendi kudretleri dahilinde plj ve kr
yerlerine g ederdi. ocuumu yanma alarak yaz tatilini
geirmek iin Paris'ten darya ben de kar, deiik yerlere
giderdim.
Fransa'da ikametimin beinci ylnda Hindistan tab'l
zengin bir inci tccar ile tanmtm. Esasen daha evvel-
den de, dolaysyla tanklm olan bu ahbapm, yln te
bir ksmn Paris'te, dier bir ksmn Londra'da, mtebki
aylarn da Bombay ve Bahrein'de geirirdi. Beni Londra'ya
davet etti. Kzmla beraber gittim. Muhteem bir apartman
vard. Hakkmda fevkalde misafirperverlik gsteriyordu.
Drt ngiliz ua evin ilerini gryordu. Dostum, sabahla-
r erken yazhnesine iner, akam ge dnerdi. Bizi, ikisi kz,
ikisi erkek olan bu kibar hizmetkrlar, zengin mbleli h--
ne evde arlarlard. Sabah yemeklerini kzmla yalnz yer-
dik. Gndz yine onunla Londra'y gezerdik, baka tandk-
larmz da ziyret ederdik.
Bir Pazar drt arkada Taymis'e gezintiye ktk. Ltif bir
yaz gn idi. Kiraladmz motrle nehirde bir saat kadar
yol almtk ki, hava birden karard. Bardaktan boanrcas
na yamur yamaya balad. armtk, geriye dnmekten
baka are yoktu. Btn almetler yamurun uzun srece-
ini gsteriyordu. Eve dndk. Bir saat de bu geri yolculuk
sresince slandk, apkalarmzdan, elbiselerimizden sular
akyordu. Dutan km gibi idik. Salarmz yzlerimize
yapmt. Tuvaletlerimiz berbat olmutu, fakat gezintiyi o
kadar gzel ve neeli geirdik ki, btn dakikalarmz kah-
kahalarla doldu. En gzel havada gezenler bile, belki bizim
kadar byle neeli bir gn yaamamlardr. Grdm p--
yitahtlar iinde Londra'y, sisi ve havas itibariyle, en sebat-
sz buldum, insanlarn da sevemedim. Bu yamur gezinti-
sini nehirde bitirip kyya ktktan sonra, yollarda biriken
sular iinden, bir de otomobilimizle gl gezintisi yaparak
apartmanmza dnmtk.
Paris'e iki ay sonra yeniden kavutum. Lorency'li dostla-
rmn toplantlarna tekrar girdim. Bu sefer de bana piyano-
da ok ltif sesiyle refakat eden kibar ve zarif bir doktorla ta-
ntm. Eski neem yeniden yerine gelmeye balad. Bir gece
Fontainebleau'ya gittik. Bir ahbabn suaresine davetli idik.
Buras aalarn iine gmlm irne bir ato idi. Bahe,
renkli fenerlerle donatlmt. Sanatkrane izilmi tarhlar-
da fevkalde iekler her tarafa renklerini ve kokularn da-
tyordu. Her ey, peri masallarndaki saraylara ait sahnele-
ri andryordu... te bu dekor iinde zengin bir akam ye-
mei verdiler. Gzel sesli doktor da davetliler arasnda bulu-
nuyordu. Sabahn beine kadar btn geceyi iir, heyecan,
zerfet, elence ile dolu olarak yaamtk. Bir ara her ey
durmu, sessizlie gmlmtk. Gzel sesli doktor ato-
nun shibesi madamla beraber Toska'dan arialar okumaya
balamt. Fontainebleau'nun mehur ormanlk evresi
iinde, bazen bir rlt, bazen bir alayan, bazen bir tak-
n andrarak yaylan nameleri nasl bir hasetle dinlediimi
tasvir etmekten cizim. u satrlar Kaliforniya'nn bol g-
neli sems altnda, nefis meyvalar yapraklarnn arndan
tam bir portakal aacnn glgesinde yazarken, mzi gz-
lerimde o kadar canland ki, kalemi elimden braktm. Salo-
na kotum, Toska'y aldm, aldm! Hem de tatl tatl ala-
dm. Sesler kulamdan gitmiyordu. Bu Fontainebleau da-
veti benim iin hem hzn, hem zevk dolu, unutamadm
bir hatradr.
Villiers ve Courcelles arasnda be odal kk bir apart-
man satn aldm. Lorency'den artk sklmaya balamtm.
Oradaki kalabalk hayattan uzaklap yeni evimde biraz ii-
me ekilmek ihtiyacn duymutum. Yerlemeyi tamamla-
dktan sonra Biarritz'e gittim. ki ay deniz banyosundan is-
tifade ettim. Buras Atlantik kysnda, spanya hudutu yak-
nnda Franszlarn tbiriyle pljlarn cenneti dedikleri nefis
bir tatil yeridir. Fakat, dalgalar da mthitir. Hunetli za-
mannda denize girmeyi menederler. O sene kardeim Abi
din de benimle beraberdi, ayn villada oturuyorduk. Akam
yemeklerimizi bazen kardeimle denizi seyreden gazinolara
gider, birlikte yerdik.
Otogarlarla civar kylere, pikniklere, gidiyorduk. Sevimli
ve kibar dostlarm vard. Operaya, konserlere devam ediyor-
duk. Arkadasz kalmyordum. Gece kulpleri veya kabare
elencelerinden kat'iyen holanmazdm. Hep ocuumu
dnrdm, onun aristokrat bir terbiye almasn arzu
ederdim. Kendi hayatm; elencelerimi, zevklerimi ve dost-
luklarm, kzmn yetimesi iin amel bir mektep vazifesini
grecek ekilde hazrlar, tanzim ve idare ederdim. Kendi ha-
yatmn onun iin mkemmel bir rnek olmasn, yaayarak
yetimesini isterdim. Kzm, yatl bir mektebe devam edi-
yordu. Tatil seyahatlerimi bilhassa onun iin tertip eder,
programlardm. Paris'te, hafta sonu, ocuumu mektepten
kendim alr, pazartesi sabah yine kendim gtrrdm. O
mektebin ho bir deti vard. Perembe gn, talebelerin
velleri klk bahede toplanrlard. Her aile bir masa igal
ederdi. ocuklar dersten karak annalerinin masalarna se-
vinle koarlard. Talebeler niforma giyerlerdi. yi not
alanlar Grand cordon tarlar, fakat krk not aldklar hafta-
lar ise, bunu tamaktan mahrum edilirlerdi. Mdire hanm
zarif bir Avusturya prensesi idi. Kendisini tanrdm. Birbiri-
mizi ok severdik.
Courcelles bulvarnda inas henz tamamlanmam bir
apartman dikkatimi ekiyordu. Mevkii pek houma gidiyor-
du. Paris'in en sevdiim yeri Prac Monceau'ya be dakikalk
mesafede bulunuyordu. Mahallin ajansna gidip sordum.
Blokun btn daireleri -ikinci ve beinci numarada olanlar
hari- satlmt. 2 numaray tayan daireye hemen angaje
oldum. taksimatn devam ediyordu. Ara sra gidip bak-
yordum. taksimatn kendi zevkime gre yaptrdm. Alt
odas vard, salonu da bykt. Satn aldm bu yeni apart-
mana girip yerlemem alt aylk bir bekleyiten sonra mm-
kn oldu. te bu esnda bir de Nice'e seyahatim vardr.
Orada oturan hemirelerimi ziyarete gitmitim.
Nice, Cannes, Monte-Carlo daim bir yaz memleketi, ok
gzel tanzim edilmi. Avrupa'nn ve hatta dnyann en ki-
bar insanlarn toplayan nefis bir Akdeniz kys. Sabahlar
"Promenade des Anglais" pek zevkli olurdu. "Hotel Negres
co" da kalyordum. Nice'in denize nzr muhteem otelle-
rinden biri idi.
Mektebinden iki ay msaade alarak ocuumu da bura-
ya yanmda getirmitim. imdi ana-kz artk birbirimize ar-
kada olmutuk. O da bana ok bal idi. Nice'den dnd-
mz vakit, Monceau civarndaki bu yeni apartmanm tes-
lime hazrd. erisini yava yava zevkime ve imknlarma
gre aldm mobilyalar ile demee baladm. Drt ay he-
vesle uratm ve isteklerime gre odalarm ve salonumu
tanzime muvaffak oldum. Evimin ilk sakini, terzi modellii
yaparak Paris'te hayatn kazanan gzel bir Amerika'l ka-
dndr. Mbleli olarak daireyi o kiralad.
Kaderin bana bir ikinci yeni hayat hazrlayacan hatr
ve hayalimden geirmemitim. Hayat frsat ve tesadflerle
doludur ve insan onlarn tbiidir.
te, Read ile byle bir tesadfle, yeni apartmanm al-
dktan drt sene sonra, bir dostumun aynda karlatm. O
da benim gibi ayni devrin insan olduu iin birbirimize pek
yabanc gelmedik. Senelerden beri Trk'lerden uzak, ya-
banclarla yaadm iin, imdi kendi memleketimin bir er-
kei ile tanmak bana baka bir hiss-i saadet verdi. Kibar
bir insand. Sefirlik vazifelerinde bulunmutu. Babamn sal-
tanat zamannda Paris Sefareti ikinci ktipliini yapmt.
Davetlerimize, aile toplantlarmza o da dhil oldu. Evime
aryordum. Paris'in k lokantalarna yemee bazen yal-
nz kyorduk. Davetler ve grmeler gnden gne skla
yordu. Birbirimizi daha iyi anlamaya balamtk. Gayet i-
rin sohbetleri vard, tatl konuurdu, insan hem gldrr,
hem de megl ederdi. Mzikten anlard, keman alard. O
da piyanoda, keman ile bana refakat ederdi. Boulogne or-
manlarna giderdik, imenlerin zerinde gezer, aalarn
glgelerinde oturur dinlenirdik. Bu ormann mehtaplar da
cazip olurdu. Glde kk sandallara biner, krek eker, ya-
rrdk. Bununla beraber ne Read, ne de bakasyla izdiva-
c hayalimden bir saniye olsun geirmemitim. Kimseye
muhta deildim ve kimseye de balanmak istemiyordum.
Vaktimi rahat geiriyordum. Hrriyetimi ise ok seviyor-
dum. Read'la da, evvelce tandm dier dostlarm gibi g-
ryordum, fakat pek tabi olarak kendi memleketimden
bir kimse olmas itibariyle daha iyi anlayorduk.
Tatil mevsimi yaklayordu. ocuumu seyahate kar-
mam lazmd. Kzm btn mekteb arkadalaryla "Cabo
urg" isimli bir aile pljna camping'e gittiler. Ben, bilhere
ona katlmak zere, Belika'da, bu kamp yerine civar bir
mesafede Spa kaplcalarnn elikli sularndan banyo alma-
ya karar verdim. Benim gideceim Spa, sinirlerin tedavisi
iin bilhassa tavsiye ediliyordu. Hareket zaman gelince
dostlarmla vedalatm, trene gittim. Kr yerlerini mkerre
ren grmtm, fakat bu Spa'y hi duymamtm. Bir dos-
tum burasn bana tavsiye etmiti. nsan hi grmedii bir
yerin yolu zerinde daha heyecanl oluyor. Kompartman-
m buldum, valizlerimi yerletirdim. Yolda okumak iin pe-
rondan gazete ve mecmualar aldm. Kar kanepede mta-
la ile megl yalnz bir tek yolcu vard. Gazetesiyle rtl
yzn gremiyordum. Trenin hareketine henz vakit var-
d. Ben pencereden perondaki kalabal seyrediyordum,
aralarnda tandm simlar bulunup, bulunmadn tet-
kik ediyordum.
Vakit geldi, tren kmldad, istasyonu yava yava terk
edip ayrlar ve ormanlar iinde hzla ilerlemee balad.
Keme oturdum, gazetemi atm. Bu arada, karmda m-
tala ile megl zatn gazetesini yznden ektiini heye-
canla grdm. Karmda Read oturuyordu. Her ikimiz de
glmekten katlyorduk. Read: "O kadar altm ki, sizden
ayrlamadm. Byle yapmaya mecbur oldum!" dedi. Alt sa-
atlik yolculuun nasl getiini hi hissetmedik. Spa'ya var-
mzda iddetli bir yamur yayordu. Austos aynda ol-
mamza ramen hava serindi, otelin kaloriferleri yanyordu.
Burada ancak bir gece kalabilmitik. Sularn da beenme-
dim. Bruxelles'e getik. Hotel Continental'da bir hafta isti-
rahat ettikten sonra Ostende'a geldik. Buras da fevkalde
geni ve gzel pljlaryla mehurdur. Gazinolaryla, sinema
ve tiyatrolaryla dnyann her tarafndan gelen ziyaretile-
rin alkasn eken, bu mhim Kuzey denizi sahil ehrinin
ba misafirleri ngilizlerdir. Biz de bu kalabaln iinde bir
buuk ay elendik, banyo aldk, dinlendik. Yalnz, Read su-
ya giremezdi, doktorlar menetmilerdi. Gnelenmekle ikti-
fa ederdi.
Bir akam otelde yemek yiyorduk. Bir hafta sonra Paris'e
avdete karar vermitik. Yemein sonuna doru Read:
"adiyeciim, sekiz aydan beri, en ok gnlerimizi bera-
ber geirdik. Bu seyahatimizde de, hatta dakikalarmz be-
raber yaadk. On seneden beri yalnzm. Kader seni kar-
ma kard. Bugn sen de yalnz bir kadnsn! Elbette bir ar-
kadaa ihtiya duymaktasn! Mesel bu tatilde yalnz olsa
idin kim bilir ne kadar sklacaktn! Belki daha erken Paris'e
dnmek isteyecektin. Zevcin vefat ettii iin bir kznla yal-
nz kaldn. Ben de, zevcemle geinemediim iin bir olum-
la tek bama yayorum. Birbirimizi az ok anladk ve anla-
tk. Btn mevcudiyetimle, nmusum zerine yemin ede-
rim ki, kalbimi sen dolduruyorsun. Sensiz artk yaayamam,
seni bahtiyar edeceimden eminim. Hayatlarmz birletir-
mekte bence bir mni olmad gibi, zannederim sizin iin
de yoktur. Tekrar ediyorum, bir tek yavrumun bana yemin
ederim ki, sana, senin neene ve ahlkna, arkadalna pe
resti ediyorum. Senden ayrlmak benim iin imknszdr.
Birdenbire ardm. Beklemediim bir eyin karsnda
kalmtm. Ne diyeceimi kestiremiyordum. Gerekte ben
de Read' ok seviyordum, ama hayatm kimseye bala-
mak istemiyordum.
"Read'cm," dedim. "Ben de sana btn mukaddesa-
tm zerine yemin ederim, hibir zaman evlenmek hatrm-
dan gemedi. Paris'te olduu gibi, buradaki tatilimizde de
birbirimize pek samim arkadalklar yaptk. Zamanmz
tatl ve elencelerle dolu olarak geirdik. nsan byle bir
dostluk nnda pek tatl grnr. Fakat, hayatmz birlein-
ce ayn gnlerin devam edeceine emin misin? Henz ihti-
yar denecek yata deilsem de genlik devrim gemitir.
Aramzdaki ya fark da pek azdr, ilk izdivacmla, ikincinin
arasndaki deiiklik, pek ok noktai nazardan, byk ola-
caktr. Hayatm dzgn ve serbest yaamaya almm.
Kalbimde sana kar bir sempati de yok diyemem. Beraber
yaadmz dostne anlarn bence pek byk bir kymeti
vardr. Onlar hayatmn en tatl hatralarn tekil edecekler-
dir. Evet, tekrar ediyorum, evlenmek bir saniye olsun haya-
limden gememitir. Ayn zamanda itimat "n- vhit"de
kazanlamaz. Hayatm, hayatna balayacak adam iyi tan-
malym. Bununla beraber, emin ol, senden sklyorum de-
sem, onu da yalan sylemi olurdum, stersen, u bahsi b-
rakr, eski neemize dneriz. Bu gece sakin kafamla yalnzca
dnr, mukadderatmza yarn karar veririz" dedim.
Yemein sonu sessiz ve durgun geti. Salonda baz dost-
larmza ve ocuklarmza kartlar yazdk. Neesiz bir "bone
nuit" ile odalarmza ekildik. Ertesi sabah leye kadar
odamdan kmadm. Yemek vaktinde Read' bekleme salo-
nunda buldum. Nihayet nee iinde beraberce yemek yedik.
Hayatmz zerinde kararmz vermitik. Her ikimiz de
memnun idik. Kendimizi dnyann en bahtiyar ifti olarak
gryorduk. O dakikada, iki gn sonraki trenle Paris'e avde-
te karar verdik. Read cebinden evinin ve dolaplarnn
anahtarlarn karp nme brakt: "Bunlar bu dakikadan
sonra sana ait!" dedi, "on sene bekr hayat yaadm, baz
apknlklarm olabilir. Fakat, devaml kimseye balanma-
dm," dedi. "Bundan sonra senden saklayacak hibir eyim
yoktur. Apartmann phesiz bir bekr apartmandr. Kendi
hizmetin ile gider eyalarn toplarsn. Ben de sandklan-
m olanlar adam yollayp Courcelles'e tatrm" dedi.
Ostende'dan dnte ikimiz de Courcelles'e inmitik.
Hemen birinci akam, sevgili dostumuz inci tccar Hindli
Abbas Efendiyi akam yemeine davet ederek nikhlarmz
Mslman detlerine gre icra ettirdik. Zevcim ve ben ilk
ndan itibaren evlilik hayatna byk bir sevgi ve anlayla
intibak ettik. Read, gndzleri apartmanndaki brosunda
mterileriyle megl oluyor, beten sonra da birlikte k
yorduk.
Paris'in ilk ve sonbaharlarnn gzellii pek mehurdur,
kindi aylarmz her gn deiik yerlerde alr, evimize d-
nerdik. Hi sklmyorduk. Hislerimiz, dncelerimiz birbi-
rine uyuyordu. Kmz takip eden tatil mevsiminde
Vichy'ye gittik. Sonbaharda, yeni yl geirmek zere Nice'e
gittik, Caen'da kaldk, sonra tekrar yuvamza dndk. Bu se-
yahatlerde de eimle tiyatro ve konserlere gitmeyi tercih
ederdim. Elencelere eskisi gibi ilgi duymuyordum. Paris'te
misafirlerimiz oktu. Soframzn bo gn pek azd. Zevci-
min ve kzmn arkadalar daima evimizi dolduruyordu.
Hafta iinde geceleri darya pek ender kardk. Paris'in o
kendine has romantik arklarn terennm eden cafe chan
tant'lannda bazen dolardk. Montmartre taraflarna da gi-
derdik. Buralar hr ve vre Franszlarn ve yabanclarn i-
lerini dktkleri elence yerleri ile doludur. Zevcim her
gnk tahassslerimizi, o akamki bahtiyarlmz, masa
rts kdndan bir para yrtarak, zerine yazard, nce
ve ekici bulular vard.
Read'la nc yaz tatilimizi Pyrenees'lerde geirdik. Sa
lies-de-Barn ve Arcachon'un amlklarnda, ltif manzarala-
r iinde yaadk. Her ikimizin ocuklar da bizimle beraber
bulunuyordu. Luchon'u grdk, Biarritz'e uradk, tatilimizi
bu durakta nihayetlendirip Paris'imize dndk. evremizi
hep deitiriyorduk, fakat ayn saadetin denizi iinde yz-
yorduk. Mteakip tatilimiz iin Vittel'i setik. meleri ile
mehurdur. Suyu fevkalde ifaldr. Menbndan imekle i
elerdekini imek arasnda byk fark vardr. Tabi menbn-
dan ime tercih edilir. Bu sefer avdetimize kadar Vittel'den
kmadk, dinlendik. Eer Millerand'n* lm hdisesi ol-
masayd, istirahatimize daha bir mddet devam edecektik.
Zevcim bu ailenin ilerini zerine alm bulunuyordu.
Beinci tatilimizi Normandie'de geirdik. Cabourg'a git-
mitik. Kck bir gazinosu, yine ayn lde sevimli bir
plaj vard. Havas ok gzeldir. Buras ocuklar dinlendir-
mek iin bilhassa tercih edilir. Lks ve sefahat yerleri yoktur.
Yorulmularn hakkyla aradklar bir ba dinlendirme yeri-
* Eski Fransz Cumhurbakanlarndandr. Avukatm ve ahbabmd.
dir. Bize de bu sene o lazmd, ikimiz de yalnzdk, ocukla-
rmz yanmzda deildi. Nerede olsa, zevki kendi kendimiz-
de buluyorduk. Dnmzde o kadar memnuniyet iinde
idik ki, her yerde olduu gibi, Read'm trende, bir kart ze-
rine bahtiyarlmz o kendine hs incelii ile ne gzel ifade
etmiti! Bana daima derdi ki: "Dnyada hangimiz kalrsak,
bu hatra notlarmz ona bir yadigr, mziyi hatrlama ves--
lesi olur!"
Altnc tatilimizi pek iyi bildiimiz Vichy'de, yedinciyi Bi
arritz'de geirdik. Yalnz zevcimin son yllarda megliyeti
artm, eskisi gibi seyahatlere ayraca bol zamanlar azal-
mt. Biarritz'den bu sefer, tren ile yarm saat mesafede k-
in Bayonne'a gittik. Bir boa greini her ikimizde ilk defa
grmek istedik. Fakat, yle hunharca bir oyuna bakmaya ta-
hamml edemedik ve gre bitmeden seyiri brakp ayrl-
dk, spanyollar pek ince insanlardr. Bu vah elenceden
nasl zevk aldklarna her zaman hayret ederim, stisnasz
btn hayvanlar severim ve onlara, bu gnhsz mahlkla-
ra, daima acrm.
Pyrenees'lerde, "Lourdes" kilisesi de bulunmaktadr. Bir
"kutsal" maaradan ibaret olan bu ibdet ve ziyaret yerine,
hareket edemeyen hastalarn, arabalaryla geldikleri ve aya-
a kalkp yryerek dndklerine ait nakledilen hikyeler,
"Lourdes"u mehur eden efsaneleri tekil eder. Mevsiminde
buras son derece scak olur. Ziyaret iin gelenlerin vcuda
getirdikleri kalabalk mthitir. Binlerce arabann iinde ya-
talak hastalar Lourdes'a girer ve karlar. Din ayinler, hey-
bet ve hu ile icra edilir.
Sekizinci tatilimizi svire'de, Leman gl kysnda ge-
irdik. Evian'a yerlemitik. Buras ime suyu ile mehur-
dur. Vapurla gndz Lausanne ve Montreux'ye gider, gece
tekrar dnerdik. Etrafta da siluetlerine yamanm ehir ve
kasabalarn gece klarn, bu gl vapuru seyahatlerimizde
seyrederdik. Bundan ayr bir zevk duyardk. Kydaki irin
kyler bilhassa cazipti. Glde bazen ufak dalgalar olurdu,
vapurumuzu sallard. Yine ayni gl gezintilerimiz arasnda,
mehtabl gecelerimiz de olmutur. Son vapurla dnerken,
gvertede oturup ay altnda Leman glnn prltlar-
na bakmaya doyamazdk.
svire dn, Paris'in rutubetli ve souk bir k ile kar-
latm. Grip'e tutuldum. iddetli nbetler iinde yatyor-
dum. Doktor derhal Paris'i terk etmemizi tavsiye etti. Zev-
cim her iini brakt, derhal hareket ettik. Hyeres'i intihap
etmitik. Yamata, modern bir sahil ky idi. Etraf aalar-
la evrili irin bir liman vard. Otelimizin ismi "Costa bella"
idi. amlarn arasnda iki katl bu zarif binada, her odadan
birer kap ile baheye klyordu. Kendimi derhal topladm,
kuvvetimi ve neemi tekrar kazandm. Paris'e dndk. Zev-
cim iinin bana kotu.
Dekorlar mtemadiyen deien, her seferinde baka bir
hava teneffs edilen bu gezginci tatil hayatna o kadar al-
mtk ki, Paris, nazarmzda, czibesini kaybediyordu. Ek-
seriya bulutlarla kapal, yamurlu semas, souk ve ma-
mum havas iinde geen kesif bir ehir yerine tedric ola-
rak, ak, gneli, ky ve ormanlarda yaamay tercih edi-
yorduk. nk ikimizin de arad ey nehakat, sessizlik ve
inziva idi. Bilhassa gripten sonra bu akslmel daha kuvvet-
li olmutu. Dalarda, sahillerde, senelerdir binbir ihtimam-
la kazandm shhatimi, Paris'in gripi hleldar etmiti. ok
sevdiim denize girmekten menedilmitim. Bu benim iin
byk bir kaypt.
Pornichet tatili, bu bakmdan, benim iin lazm oldu.
Denize giren genleri, gpta ile kydan seyrediyordum. Te-
nisi pek severdim, olduka da iyi oynardm. Fakat maalesef
Read'n sporla hibir alkas yoktu. ok imand. Hareket-
ler yapmas, zayflamas, shhati iin elzemdi. Ne are ki,
bunlar ihmal ederdi. Plajlarda tenis kortlar da vardr. an-
sma bir iki oyun arkada buldum. Yalnz bunlar, yeni -
renmeye balam gen kzlard. Tabii o kadar enteresan de-
illerdi. imdiye kadar grdklerimin yannda Pornichet
basit bir oyuncak gibi kalyordu, fakat nezih bir aile plaj idi.
Son bir iki tatilimden daha bahsetmek istiyorum. Bun-
lardan ilki Mont Blanc'da sona eren Aix-les-Bains ve Saint-
Gervais seyahatlerimizdir. Dan hafif bir havas var. Mu-
hakkak daha dinlendirici. Karlarn arasndan buz gibi dere-
ler akyor. Bunlar da havaya ayr bir serinlik datyorlar. Bu
sefer romatizmam iin kkrtl banyolar ile ilgileniyordum.
Saint-Gervais'de topraktan kaynayarak kan messir su-
yun kkrt kokusu, insann vcuduna yapp kalyordu,
ok ge kyordu. Bu kaplcaya da otelimizden otokarlar
ile gidip yine onlarla dnyorduk. Da sporundan baka ye-
gne elence, herkesin birbiriyle ahbap olmasyd. Mont
Blanc'da gn, imdiye kadar grdmzden daha ge-
ni, daha muazzam bir ufuk seyretmek frsatn bulduk.
ikincisi La Baule'da, kk kanarya kafesi gibi bir villada
geirdiimiz tatildir. Buras da zengin insanlarn villalar ile
dolu bir sahil ehri. Havas fevkalde gzel. Breton kadnla-
rnn kendilerine mahsus renkli kyafetleri var. Parisliler ile
kyaslanmyacak kadar bambaka gzel ve en insanlar!
Sonuncusu Rhin'deki tatilimizdir. Strasbourg'da geir-
dik. Strasbourg bir hudut ehri. Rhin nehri zerindeki hudut
kprsnn bir banda Alman, dierinde Fransz askeri
bekliyor, ite biz, bu iki nbetinin arasnda, kpr zerin-
de gidip gelirken, umulmadk bir anda, ikinci umum harb
iln edildi.
Hayat birden deiti. Seferberlik balad. Trenler derhal
asker nakliyata tahsis edildi. Alelcele ve zorlukla tedarik et-
tiimiz iki bilet ile Paris'e dnmee karar verdik. Strasbo-
urg'da garn manzaras ok acklyd. Kadnlar alayor, as-
kere arlan gen kocalarn, delikanl evltlarn kucakla-
yp uurluyorlard. Cepheye giden bir gencin ok gzel bir
nianlsyla vedalamas kompartmanmzn nnde cere-
yan etti. Uzun yllar birbirlerini beklemi, tam evlenmeye ka-
rar verdikleri bir anda seferberlik iln edilmiti, izdivalarn
yapamadan ayrlyorlard. Evet, belki delikanl dnlmeye-
cek bir yolculua kyordu, fakat metin grnyordu. Buna
karlk, kz, bir taraftan alyor ve bir taraftan da nianlsn-
dan ayrlmamak iin onu sk sk ellerinden tutuyordu. Tren
hareket ederken bu zavall kza, arkadalar koluna girerek,
ayakta durabilmesine yardm ettiler. Vagonumuz peronu
terk edinceye kadar bu elemli gzel kz gzlerimizle takib et-
tik. Elini sallamyor, sevgilisini selmlyordu. Belki de bayl-
mt. Zevcim bu sahne ile benden fazla ilgilenmi ve ok
mteessir olmutu. nk kendi olu hlen askerliini yap-
makta idi. O da byle ayrlp cepheye gidecekti.
Paris'e vardmz vakit herkesi daha byk bir tela
iinde bulmutuk. Husus otomobiller, taksiler "cihet-i as-
keriyece alnyordu. Gazetelerde imdiye kadar Almanlarn
harbe hazrlandklarna dair haberler okumutuk. Fransa,
bu hudut komusunun tehlikeli davranlarna belirli hibir
akslmel gsterememiti. Halk, hep ii ve elencesine ba-
l kalmt, dnya lemini yalnz konumakla yetinmemi-
lerdi. Bir felket endiesini kafiyen izhar etmemilerdi. Fa-
kat harbin iln gazetelerde byk manetler halinde halka
duyurulduu vakit, gazetelerde byk manetler halinde
halka duyurulduu vakit, millete bir aknlk derhal nakil
vastalarn topladlar, otobsler kt'a ve malzeme tayordu.
Metro'dan baka halkn istifade edecei bir vasta kalma-
mt. Tedric olarak Franszlar Paris'i terk etmee balad-
lar. Uzak yerlere, kylere gidiyorlard. Alman ordular Pa-
ris'e doru yryordu. Hudutlardan ekilme haberleri geli-
yordu. Alman teyyareleri Fransz semlarnda umaya ve
bombardman faaliyetlerine bulamlard. Halkn alrm-
larda mecbur olarak snaklara girmesi radyolar iln edi-
yorlard. Ancak iddetli bir hava hcumundan sonra Fran-
szlar ii ciddiyetle ele aldlar. Bodrumlarn ap temizletti-
ler, dediler, oturulabilinecek hle getirdiler. Maskeler da-
tlmt. Ben yalnz bir defa, apartmandaki komu ve dost-
larmzn hissiyatna uyarak, kava inmitim. imden bu za-
valllara acyordum. nk henz iin banda idik. Harbin
daha henz kapmz almyan ne byk facialar ve felket-
leri vard! Mteakib seferler, alrmda herkes mahzenlere
inerken, ben yatama girer, orada daha cesaretle kadere in-
tizar ederdim.
Gnler getike zorluk devreleri kendini gstermee
balad. Nihayet almanlar'n Paris'e yaklatklar anlaln-
ca, halk, kitleler halinde, ehrin Bat ve Gney'e giden kap-
larna hcum etti. Perian insanlar ve oluk ocuklardan,
yallardan mbrekkeb g kafileleri yollara dkldler. Yir-
mi drt saat iinde sokaklar boald, maazalar, dkknlar
kapand. Herkes elindeki nakil vastasnn kabiliyetine gre
kaacaklar yerleri uzak veya yaknda intihab etmilerdi.
Otomobili olanlar uzaklar gidiyordu, yayalar civar kylere
dalyorlard. Bisikletliler de, yaya kafilelerinin arasndan
syrlp, hzla ilerliyorlard. Yola kanlar yorulduka, bera-
berine alelcele aldklar, bavul ve antalarn yol kenarlar-
na terk ediyorlard. Fakat btn bu dkntler iinde, an-
nelerini ve babalarn arayan mini mini Fransz yavrularnn
gz yalar ve feryatlar, asl kalbi paralayan sahnelerdi.
Bunlarn arasnda kaybolmu ocuklarn ararken lgna
dnm ana ve babalar da grlyordu. Bu yazdklarmn
ounu zevcimden dinledim. O, darda olup bitenleri da-
ha iyi tetkike frsat buluyordu.
Read bir aralk eve geldi. Bir araba bulabileceini ve is-
tediim takdirde Paris'i terk edebileceimizi syledi. Al-
manlarn pek vahiyne bir ekilde sivil halka tecavzde bu-
lunabileceklerine pek ihtimal verilmiyordu. Fakat bulundu-
umuz yer, Paris, muharebe sahasnn iine dahil oluyor, si-
lahlarn arpma menziline giriyordu. Zevcimin teklifini
reddettim. "Read'cm," dedim, "korkmak mucib-i rdr,
ecaat byklktr. Hibir insan, korkmakla kaderin hk-
mnden kurtulamaz. Unutmayalm ki, u nda evimizde ra-
hat otururken, ateler iinde, yamur amur iinde, yaral,
yorgun, yahut can ekien ana baba evltlar, vazifelerine
(levam ediyorlar, metanetle, lmle peneleiyorlar. Benim
gibi zavall anneler de gz yalar iinde rpnyorlar. Ka-
mak m? Aman Read'cm, bunu benden bekleme! Husu-
siyle Fransa'da, bu toprakta, 19 yl en rahat, en mesut gn-
lerimi yaadm, hibir mkl ile karlamadm. Kendi va-
tanmdan "Gidiniz!" dedikleri gn Fransa bana hsn kabul
gsterdi. Buras benim ikinci vatanm oldu.
Fransa'nn felketi benim de felketimdir. Senden rica
ederim, bana mni olma, icab ederse yaral Fransz askerle-
rine bakmak zere gnll hemire olur, cephe hastaneleri-
ne gider alrm," dedim. Read'n gzleri doldu. "adiye-
ceim, ne gzel bir kalbin ve ne temiz bir vicdann var," de-
di "emin ol, burann her trl refahna ve huzuruna sahip
bir Fransz kadn senin dndn gibi dnmez. 37 se-
nedir bu memlekette yayorum, Franszlarla hemhl ol-
dum. Franszlar ok severim. Bu milleti ok iyi bilenlerde-
nim, fakat senin gibi dnen kadn ok azdr... Seni hi b-
rakr mym!"
Bizim blok, iki sokakl otuz alt apartmandr. Sakinleri-
nin hepsi mal sahibidirler. ki kapc hari, hepsi kamlar-
d. Kalan kapclardan bir kadn bir akam kapmz ald.
"Hanmefendi, siz bir yere gidiyor musunuz?" diye sordu.
"Bordeaux'da kzm var, eyalarm hazrladm, ben de onun
yanna gitmeye karar verdim. Fakat sizi ve bir de ihtiyar bir
generali beklemek lzumunu duyuyorum. Yalnz bama ne
yaparm? Korkuyorum! Eer siz de gidiyorsanz beni de bir-
likte alnz! Nmusumdan endie ediyorum." Benim kendi-
sini mtebessim bir ed ile dinlediimi grnce, "Almanlar
namuslara tecavz ediyorlarm" diye bard. Bu altmn
gemi kadn Read temin etti: "Gitmiyoruz! Korkulacak bir
ey yok. Olsa biz de kaardk. Hem kaanlar da piman olup
geri dnecekler. Haydi iin gcnle megl ol," gibi szlerle
teselli ve teskin etti.
Ertesi gn dkknlar kapal, ortalk tenha idi. Saat 9'da
baz Alman motosikletli ve otomobilli mfrezeleri pencere-
mizin nndeki caddeden getiler. Bunu daha byk kollar
takip etti. Vastalar ve eratn kyafetleri temizdi. Herhangi
bir ate muharebesine girmeden ehri aldklar anlalyor-
du. Kaanlarn tahmin ettikleri korkun hdiselerden hi bi-
ri olmad. Gece saat 9'a kadar caddeden Alman kt'alarnn
sel gibi getiklerini grdk. Ertesi ve daha ertesi gnler veya
saklananlar evlerine dndler. nce panjurlar almaya
balad, daha sonra dkknlar ald. Fakat vitrinleri bo b-
rakyorlar, mallar saklyorlard.
Binalarn ve otellerin en iyilerine igal kuvvetleri yerlei-
yordu. Kylerden erzak tedarik ediyorlar, bunlarn bir ks-
mn kt'alarna tahsis ettikten sonra mtebkisini Alman-
ya'ya sevk ediyorlard. Bu sebeple Franszlar, gerek gda, ge-
rekse eyaya taallk eden mallarn, ihtiyatla satla kar-
yorlard. Umumiyetle depolamay, saklamay tercih ediyor-
lard. El altndan fahi fiyatlarla satlar balad. Alman igal
idaresi halka, zarur ihtiyalar temin iin, aylk karneler da-
tt. lmeyecek kadar yaamak iin lazm olanlar, bu kar-
neler ile normal fiyatlar zerinden tedarik edilebiliyordu.
Kalabalk ve hayatlarn, kazandklar gnlk paralarla te-
min eden aileler iin, bu rejim tahamml edilmez bir hl al
yordu. Biraz serveti olanlar, fazla para sarfederek daha fazla
gda teminine muvaffak oluyorlard. Apartmanlarn kalori-
ferleri sndrlmt. Adam bana sadece bir uval ta k-
mr veriliyordu. Bununla kalorifer kazanlarn kzdrmak
dahi mmkn deildi. Sfrn altnda 7-8 derece soukta,
battaniyelerimize sarlp kendi hararetimizle snyorduk.
Fakat Almanlarn igal ettikleri binalarda kaloriferler m-
kemmel bir ekilde yanyordu. Kmr de gizli sata d-
mt. ok pahal olmasna ramen muntazaman tedarik
edilemiyordu. Bir yllk istihkak diye verdikleri bir uval k-
mr salamandra sobalarda bir gn iinde eridikten sonra,
ite bu gizli sata ba vuruluyordu. On gnlk bulunsa, yir-
mi gn yine kmrsz kalmyordu. Ykanmak unutulmutu.
Bir kere scak su yoktu. Akam ve sabah, birer saat olmak
zere verilen gaz ile ancak yemeklerimizi piirmeye mukte-
dir oluyorduk. Elektrik cereyan da kfi deildi. Gnde bir-
ka saat lmbalar yanyor, dier zamanlar kesiliyordu. p-
hesiz kmrden iktisad etmek iin bu tahditlere ba vurulu-
yordu. Yalnz doktorlar ve avukatlar iin altar uval kmr
istihkak tanmlard. Zevcim istihkakn elektrik kumpan-
yasna terk ederek ulak bir elektrik sobas yakma msaade-
sini almt. Iklar yand mddete etrafna toplanyor,
ondan bir dereceye kadar faydalanyorduk.
Bir kilo patates, yirmi be gram ekmek almak iin kar
iinde birka saat kuyrukta beklediimiz anlar ok oldu.
Harbin getirdii ztraplarn hikyesi uzundur.
Pare Manceau Alman askerlerinin talimhanesi olmutu.
Asker bando sabahlar ve akamlan buraya gelip marlar
alyordu. imenler kurumu, o gzle iekler mahvolup
gitmiti. Bu park ssleyen byk Franszlarn tuntan hey-
kellerini de skp top dkmek iin gtrmlerdi. Bir sa-
bah, saat alt sularnda, ktalar parka talim yapmaya gelirler-
ken, birden bir bomba patlad. Askerler birbirlerine girdiler.
Yerlerde ller yatyordu. Silahlar patlamaya balad. Cour
celles bulvar deta bir harp meydan manzarasn almt.
Nerede bir Fransz grlrse derhal ldrlyordu. Sokak-
lar cesetler ve kan birikintileriyle dolmutu. Bizler bu fecaa-
ti, pencerelerimizin kepenkleri arkasna saklanm, seyredi-
yorduk. Bomba, bir Fransz fedaisi tarafndan atlmt. Ne
yapsnlar! Halk arasnda alktan lmler balamt. Bu
byle daha ne kadar devam edecekti? Esir Fransz askerleri-
ne fare eti yedirdikleri duyulmutu. Bunu askerden dnen
tandk bir Fransz ahbapmn olundan da tahkik ettim.
"Dorudur! Fakat bunu da bedavaya vermiyorlard, aileleri-
mizden hediye gelen sigaralarla bedelini dyorduk," de-
miti. Kamplarda, gardiyanlara yaplan bu ikramlarla esir-
ler, bir dilim ekmek ve fare orbas temin ediyorlar, alktan
lmeye kar duruyorlard. Hi unutmam, bu delikanl sz-
lerini "insan a kalnca her eyi yer," diyerek bitirmiti.
***
Fransa'nn kurtarlmas harekt devam ediyordu. Ana
vatan dnda hazrlanan Fransz ktalar Amerikan ve ngi-
liz ordularyla Bat'nn Rhen'e doru ilerliyorlard. Halaskr
kuvvetler bir akamzeri Paris'e girdiler. Alman garnizonu,
byk ksmyla bir hafta evvel ekilmi, geriye asayi iin
perakende kk ktalar brakmt. Fakat bunlar da, korku-
larndan, vazifelerini brakp kayorlard. Almanlar ekilir-
lerken, oturduklar yerlerin holarna giden mobilyalarn
da beraber gtrmlerdi. Amerikallarn ehre girdikleri
gece, btn evlerin pencereleri almt, ngiliz, Amerikan
bayraklar, mteakip gnlerde, her yeri sslyordu. "Yaa-
sn" sesleri duyuluyordu. Asker bandolar zafer marlar a-
lyorlard. ehir bol elektrik na kavumutu. Kalbleri
miz, hayatmda hazzn ilk defa duyduum bir kurtulu se-
vinci ile dolup tayordu. Ekmeklerimizin rengi hemen de-
iti. Simsiyah, amur gibi ekmekler bembeyaz oldu. Geri
memlekette harbin mahrumiyetleri bir anda zail olacak ey-
lerden deildi. Almanlarn zamanndaki igal idaresiyle k
yaslanmyacak bir hrriyete ve adalete kavumutuk. Alk
ve souktan artk strap ekmiyorduk.
Harp bitti. Mtareke oldu. Zevcimle yine seyahat prog-
ramlar yapmaya balamtk. Alt yl sren harpten bizar ol-
mutuk. Rahata ve huzura son derece ihtiyacmz vard. Bir
akam evimizde zevcimle ba baa ay iiyor, bu konular
konuuyorduk. Biraz neesiz grnyordu. Bir sebeple oda-
dan ktm. Yemek salonunda on dakika kadar megl ol-
dum. Tekrar dndm vakit zevcimi koltuktan yere d-
m buldum. Konuamyordu. Gzleri kapal idi. Kmldan
mya alyor, fakat muvaffak olamyordu. Aklm kaybet-
memek iin kendimi tutmaya alyordum. Derhal kapcya
kotum, doktor buldurdum. Beyin kanamasndan umum
bir fel geldii anlald. Mteaddid defalar kan aldlar, m
teaddid doktorlar ardk. Ne mmknse yapld. Alt gn
hareketsiz yaad, ne konutu, ne gzleri ald. Bir tek keli-
me sesini duyamadan zevcimden, bu ekilde, ebediyen ay-
rldm. Halbuki shhati son derece iyi, kalbi gayet salamd.
On drt senelik saadetimle birlikte, mstakbel projelerimiz
de bir virane olmutu. Artk bilmiyorum, hayatta kanc de-
fa yine byk felkete uram bulunuyordum. Ruhen l-
mtm. Yalnz cismimle yayordum. Evldm tekrar im-
dadma yetiti. Bana efkat ve teselli gsterdi. Kalbimin ya-
ralarn o tedavi etti. 1945 yl bizim ebed ayrlk ylmz ol-
du. Halbuki rahmetli Read'mla yeni mesut gnlere kendi-
mizi namzet gryorduk.
5. KI ZI MI N ARDI NDAN
blm VE VATANA DN
Gnlm kimsesiz kalmt. Mahzun dolayordum. Evi-
min her kesinde Read'n hayali bana hitap ediyordu. O s-
rada muhitimizde, bir ok Amerikan subaylar bulunuyordu.
Toplantlara onlar da aryorduk. Kurtulu ve zafer heye-
canlar iinde, yeni dostlarmz, incelikleri, bilhassa medeni-
yetlerinin kuvvetiyle bizi kendilerine balamaya muvaffak
oluyorlard. Avrupa ailesi iinde tandmz bu yeni simalar
bizlerden, tarih kitaplarmzda kendilerine mnhsran
sempati ile yer verdiimiz bir milletin gler yzl, sevimli ve
kaygsz insanlar olarak itibar gryorlard.
Kzm ne kadar seviyorsam, damadm da ayn bir ana
hissiyle sevdim. Mesut bir izdiva yapmalar iin elimden
gelen kolayl onlardan esirgemedim. Evimi onlara ve dost-
larma atm. Ba baa mesut bir ift halinde, dolamaya gi-
derlerken veya gezintilerinden dnerlerken grrdm. On-
lar iyi duygularmla takip ederdim. Daima mesut olmalar
iin dua ederdim. imdi, kzmn ak ve izdivac, bana ha-
yatta yabancs olduum yeni bir saadeti tattrmt.
Damadm ani bir emirle, kt'asnn bana Amerika'ya
dnd. Yine bir aknlk iine dtk, izdiva formaliteleri
tamamlanamamt. Kzm ok zgnd. Derhal onun da
Amerika'ya, beni brakp gitmesi icap ediyordu.
Kzm benimle izdivac arasnda rpnyor. Beni tercih
etmeyi ve Amerika'ya gitmemeyi dnyordu. Bense hem
izdivacn ve hem de kzm, ikisini birden istiyordum. Bu da
onlarla birlikte Amerika'ya gitmeme bal idi. Mutabakat
hasl oldu. Yalnz benim Amerika'ya, kzmn yannda gir-
mem iin, sefaretle yaptmz temaslarda, her gn bir yeni
engelle karlayorduk. Akbet ne olursa olsun, kzmn ar-
dndan Paris'i terke karar vermitim. Yalnz kalmaya taham-
ml edemezdim.
Birleik devletler olmasa bile, Atlantik'in tesinde o
kt'ann zerinde kzma yakn mesafede bulunan baka bir
memlekete gitmeye niyet ettim. Venezuella en iyi artlar ar
zediyordu. Paris'teki evimi kiraya verdim. Eyalarm sattm.
Kzm beni yolcu etti ve Colombie vapuru ile Le Havre'dan
Venezuella'ya hareket ettim.
"Colombie" gn devaml olarak sren bir frtnay g-
sleyerek Atlantik'i geti. Fransz mstemleke adalarndan
Gouadeloupe ilk uramz oldu. Martinique ve ngiliz ms-
temlekelerinden "Barbados" ile "Trinidade" adalarnda yol-
cu al-verii yaptk.
Kzm da Atlantik zerinde baka bir gemide seyahat edi-
yordu. Ben bir gn evvel yola kmtm. Gemilerimizin te-
lefon ve telgraflaryla sk sk yola kmtm. Gemilerimizin
telefon ve telgraflaryla sk sk aramzda haberler teti edi-
yorduk. O New York'a, ben ise Caracas'a mtebait istika-
metler zerinde seyrediyorduk.
La Havre'dan, krklerimizle, titreye titreye ayrlmtk.
Tropical sahaya girince, en ince elbiselerle, gvertede dahi
oturamyorduk.
Yolcularn ou ort giyiyordu. Gouadeloupe', sca ta-
hammlmz nisbetinde gezdik, insanlar ok siyah, ehir
sokaklar kirli idi. Muz ve portakal ok mebzul ve ucuzdu.
Suyu eki ve rengi yeil portakala ilk olarak, burada art-
ladm. Martinique'e inen yolcularmz daha fazla idi. Buras
daha temiz, insanlarnn rengi daha akt. Ekim aynda idik.
Mthi bir gne, hararetiyle her yeri kavuruyordu. Gky-
z boz bir dumanla kapl idi. Gne byle bir bulut tabaka-
snn tesinde peelenmi grnyordu. Hava ok ard.
Hatta insan burada, baa deecek kadar, semann alald-
n hissediyordu. Sonradan grdm, Kaliforniya'nn mavi
semas ve parlak gnei; burayla hibir sretle kyaslanam
yacak bir cazibe tayordu.
Martinique'de yksek dalar var. Adann iklimine, bun-
larn tatllatrc bir tesir icra etmesi lazm. Rhtmda flar
gemilere bindirilmek zere istif edilmi bekliyordu. Glge
altnda, ellerinde kadehler, herkes bu flardaki ikilerden
iiyordu. Bilindii gibi Martinique'nin "Rhume"u dnyaca
mehur bir likrdr. Ben yine bu scakta, o ykanmam ka-
dehlerle, bu ikinin nasl iildiine hayret ediyordum.
"Trinidad" ve "Barbados"da gemimiz akta durdu. Sahil
hakknda, bir fikrimiz olmad.
Yolculardan bakasnn, ziyaret maksadyla, adaya k-
masna da msaade edilmiyiyordu. Sandallaryla gemimize
yanaan halk, zenci gibi simsiyah ve plak insanlard. Deni-
ze dalmakta maharet gsteriyorlar. Atlan paralar azlary-
la sudan karyorlard.
Buras bir denizden ziyade gl hissini veriyordu.
Sular slayordu.
Antil denizini Atlantik'ten ayran, orta Amerika adalar
kua zerinde yaptmz bu seyahat, Venezuella sularna
girdiimiz vakit sona erdi.
Kzmn, New York'da, Kuzey Amerika'ya ayak bastn-
dan oniki gn sonra, ben de Caracas'da Gney Amerika'ya
ktm.
Buras mehur tropical ticaret merkezlerinden biriydi.
Colombia'da yerlemi bir ahbabmla yolda ok gzel vakit
geirmitik. Venezuella'ya girerken de, pasaport muamele-
lerimin yaplmasnda, bana ok byk iyilii dokunmutur.
Kendisine olan kran borcumu hi unutamam.
Caracas'da Majestik Oteline indim. ili sefirininkine biti-
ik bir odaya yerletim. Kordiplomatik umumiyetle burada
oturuyordu. Bir Avrupal havas vard. ok lks ve konforlu
idi. Ancak ok evvelden haber verilmek sretiyle yer bulu-
nabiliyordu.
Muvasalatmla beraber kzm ziyaret imkn aramak
iin, Birleik Devletler konsolosluuna mracaat ettim,
"Meksika" ya gitmek istiyordum.
Ktlarm tetkik ettiler. Paris'ten bilgi almadan vize ve-
rilemeyeceini sylediler. Beklemek icap ediyordu.
Caracas'a girerken emniyet'i ziyaret ettiim vakit, vesi-
kalarm tektik eden zat, "Vay siz Sultan Abdlhamid'in kz
msnz?" diye ayaa kalkmt.
"O muhterem ztn kzyla karlaacam aklma gel-
mezdi. Ben pederinizin zaman- saltanatnda, stanbul
mektebi sultaniyesinde tahsilimi ikmal etmitim. Uzun se-
neler stanbul'da kaldm. Sizin gzel vatannzda unutul-
maz, ok iyi hatralarm vardr," diyerek ellerimin birini b-
rakp dierini pyordu. Bu zat, bana Caracas'ta istediim
kadar, ikamet etmek ruhsat kartacan temin etmiti.
Altm yanda ok sempatik olan bu muhterem insann, ga-
yet fasih ve kitab bir Trke ile konumasna hayran kal-
mtm. Ayrca on drt lisan bildiini renince bsbtn
armtm. Hariciye ve Riyaseti cumhur tercmanlklarn
yapyormu.
Venezuella'ya ait hikyemi bitirmek iin kaydedecek bir
iki noktam daha var. nk vizem yaplm, kzmn yanna,
Kuzey Amerika'ya umak iin hazr bulunuyordum.
Memleketin her taraf ormanlarla kapldr. Petrol, elmas
ve altn istihsali Venezuella'ya byk servet getiriyor. p-
hesiz zenginlerin yannda fakir ve tembel bir halk kitlesi var.
Biri komnist, dieri antikomnist iki parti devaml ola-
rak mcadele ediyorlar. Kanl nmayiler cereyan ediyor.
Sivil halktan sk sk lenler oluyor. hayat yabanclarn
elinde. Hatta frnlar bile yabanclarn marifetiyle iletiliyor.
Kadnlarn tenleri esmer, fakat vcutlar ince, yzleri g-
zeldi. Hepsi sevimliydi. Otelde hizmet edenler onbe, onalt
yanda mcevher gibi kzlard.O yata birka ocukla koca-
larndan ayrlanlar, oklukla gze arpyordu. Bahi husu-
sunda ok kanaatkr idiler. Aksine, erkekleri irkindi. Mem-
leketin bu gzel kadnlarn bu biimsiz erkeklerin yannda
ok zavall buldum.
Korkular iinde ok gzel villalar var. Kadnlar evde, er-
kekler ite alyorlar. Caracas'n 6-7 km. uzanda bir yer-
den topraktan ham elmas karldn, dostlarm bana an-
latrlard. Rus muhacirlere ok rastlanyor. Bir ukulata fab-
rikas kurmular. Yine dostlarm burada karlan elmaslarn
gizlice ukulata mamlleri iine konarak Fransa'ya gnde-
rildiini bu yzden byk servetler kazanldn, hikye et-
milerdi. alanlar iin, kazanmaa ok elverili bir mem-
leket...
Bir Alman dostum villasna beni davet etmiti. Yirmi se-
ne evvel fakir bir vaziyette gelmi, alarak zengin olmutu.
Birbirlerine komu zarif villalar vard. Bizi kabul ettikle-
ri villada Amerikal hanm ile kendisi, dierlerinde de kzla-
r oturuyordu.
Pencereler kafeslerle kapatlmt. Vahi hayvanlara kar-
evlerini korumaya lzum gryorlard.
Bir aralk salona ayaklarnda deri pantolon ve izmeler,
belinde byk bir haner, omzunda silah, bir adam girdi.
Ev sahibesi beni takdim etti. Adamcaz gler yz ile
cevaben, "Bu kyafetle huzurunuza ktm iin affnz di-
lerim. Bilseydim giyinir gelirdim. Pederinizin zaman salta-
natnda, talyan sefareti ikinci ktibi idim. imdi burada se-
firim. Avlanmaktan geliyorum," dedi.
"nsan vcudu kalnlnda iki ylan vurmutu. Eer haf-
tada byle iki- tane vurabilirsem memleketime bir milyo-
ner olarak dneceim," dedi.
talya sefareti ktibi, babam son derece methetti. Politi-
kasn gklere kard. Babamn ngiliz sefiri ile olan mehur
bir mlkatn "incili kravat inesi" hikyesini anlatt. Eer
saltanat devam etseydi, harb-i umum bels bamza gel-
mezdi, dedi.
Yzndeki teessrn gizlemek iin, ban ne eerek
konuuyordu. "Ah bugn sizinle mlkatmdan ne kadar
mesutum" diyerek ellerimi pt.
ok gzel Trke konuuyordu. Devlet sahibi nefis ve
zengin bir bfe hazrlamt. Baka bir davetli yanma so-
kuldu.
Kendisini bana mehur bir petrol kumpanyasnn birin-
ci avukat olarak takdim etti. Antika eyalara ok merakl ol-
duunu syledi.
Zengin koleksiyonlarndan bahsetti. Beni bir Pazar gn
arabasyla gelip almak ve antika eyalarn gstermek zere,
evine ard. Benim bir saray mensubu olduumu dne-
rek, evine ard. Benim bir saray mensubu olduumu d-
nerek, toplad eylerin gerek kymetleri hakknda bilgi-
mi almak, bir kanaat sahibi olmak istiyordu. Tabi muvafa-
kat ettim. Kibar bir insand. Randevu gn akam zeri ara-
basyla geldi. Beni ald. ehir dnda, ormanlarn iinde bir
bahenin demir parmaklkl kapsndan ieri girdik. Bu has
bahede takriben bir eyrek araba ile mesafe aldktan sonra
hne villasnn nnde durduk. Bu villalar benim Paris'te
grdklerime benzemiyordu. Kapda, hanm karlad. 45
yanda, ok gzel bir spanyol kadn idi. Franszca konuu-
yorduk, iyi denmi bir salona beni kabul ettiler. ay itik.
Hasbhalimizi bitirdikten sonra; birer birer odalar gezdirdi-
ler. Duvarlar batan aa goblen hallar ile kapl idi. ok e-
itli ve ok kymetli eyalar, byk bir zevk ile tertip ve tan-
zim edilmi, ayn zamanda cazip bir tehir durumuna kon-
mutu. Babamn ve benim stanbul'daki saray ve evimizin
nasl olduunu sordular. Bizim de misafirhanelerimiz, mi-
safir kabul salonlarmz, kymetli eyalarla tezyin edilmiti.
Fakat babamn kendi husus dairesi, izdivacmza kadar biz-
lerin ikamet ettiimiz daireler, gayet sade idi.
zdivac takiben bize verilen evler de, ancak lzumlu ka-
dar tezyin edilirdi.
Babamn sadelii btn saray hayatna hkim olmutu.
Venezuella'l bu avukat dostumun eyalarna verdii deeri
ve onlardan duyduu gururu grnce, iimden glyor-
dum. Bu adam bir kral deil, normal bir avukat idi.
Versay ile yar edercesine, ondan daha ssl, daha ky-
metli bir kne meydana getirme ve kendini yalnz buna
balama gayreti bence olgunluk deildi. Bizim Yldz Sara-
ynda ne vard? Zannederim bu avukatn evindeki eyalar
kadar mbalal bir ey yoktu.
Venezuella'da en mhim skntm, sularnn shhate za-
rarl oluu idi. Otellerde odalara, akam sabah, filtre edilmi
ve termuslar iinde soutulmu sular konurdu. Bunlar ier-
dik. Ayrca evlerde filtre bulundurmak det idi. Cenub
Amerika'da drt buuk ay kaldm. Uzun ikameti, ite bu su-
larn elverisizlii yznden hi dnmedim, talya ve is-
panya hari btn Avrupa memleketlerini, hatta bazlarn
mkerrer olarak ziyaret etmitim. Ama, Cenub Amerika'ya
seyahat, hibir vakit aklmdan gememiti.
Venezuella'ya ait hatra olarak, Ekvator'u harap eden b-
yk zelzeleden de bahsetmek istiyorum. 1949 ylnda vuku
bulan bu felkette 6.500 kii telef olmu, Ekvator'daki bina-
lar da hemen hemen kmilen yklmt. Kaderin bir ltfu ile
bu felketten, iki ay nce Paris'ten ayrlacam srada yapt-
m ni bir karar deiiklii neticesinde kurtulmutum.
nk ben nce Ekvator'a gelmek iin hazrlk yapmtm.
Hareketime tekaddm eden hafta iinde dostlarma veda zi-
yareti yapyordum. Courcelles'de al-veri yaptm bakka-
la da uradm, hesabm kesip vedalatm. Fakat bakkal "Ek-
vator'da ne yapacaksnz? Venezuella'ya neye gitmiyorsu-
nuz? Oras cennettir," demesi zerine seyahat planm bir-
den deitirmitim. Zelzele haberini duyunca nce Al-
lah'ma, sonra, bana bu kymetli tavsiyeyi yapan sokam-
zn bakkalna dua etmitim.
Damadma, uakla, Florida'ya (Miami) geleceimi bil-
dirmitim. En yakn yol orasyd.
Oteldeki ahbaplarmdan, svire sefirinin hanm ile
Miami'ye ayn uakta seyahat ettik. Onsekiz saat uutan
sonra gece mahalli maksudumuza ulatk.
Cennet gibi gzel, her taraf baka bir letafet arzeden
Florida'da, drt gn, damadm beni gezdirdi. Beinci gn
Meksika'ya utuk. Meydanda kzm ve kaynbiraderi, beni
karladlar. Hayatta yavrumdan hi ayrlmamtm. O gn
birbirimizi o kadar hasret ve muhabbetle kucaklamtk ki,
bu her ikimiz iin de unutulmaz bir an olmutur.
Meksika'y sevdim. Fevkalde salam bir havas vard.
Rutubet yoktu. Her mevsim yaz ve scakt. Fakat kzm beni
Kaliforniya'ya gtrmek, bir mddet orada ikamet ettirmek
istedi. Damadmn otomobili ile yol a ktk. gn sren
bir yolculuk yaptk. Motelleri ilk olarak orada grmtm.
Otolaryla birlikte seyahat edenlerin gecelemesi iin tek kat-
l ve garajl, gayet konforlu misafirhaneler, bir oda iinde
banyo, telefon, radyo, rahat yatak ve koltuklar, ekici bin
manzara arzediyordu. Motellerde birka geceden fazla ka-
lnmyordu. Kaliforniya'ya yaklatmz vakit yollarn her
iki tarafn ssleyen portakal ve muz aalarnn gzel koku-
larn teneffs ve renklerini seyrettik. Daha sonra manolya
aalar grnd. Yeni bir rahiya denizi iinde saatlerce sey-
rettik. Bu kokularn insana nasl bir tazelik ve hayat verdii-
ni tarif edemem, Hollyvvood'da bir otele indik. Her yer tek
veya ift katl sayfiye evleriyle ssl idi. Otelleri de bu ekil-
de kk yapmlar.
Kzm, damadm ve ben otelin baheye bakan gzel bir
dairesini igal ettik. Baheler yeil hal gibi yaplm, iek-
ler portakal aalar ve palmiyeler, her yerin mterek ss-
n tekil ediyordu.
Hollyvvood'da, iten ekilmi adamlar, zenginler ve ar-
tistler ikamet etmektedir. K hi yoktur. Burada birbuuk
yl kaldm. Ancak iki defa yamur grdm. Biri tabi, dieri
sun'i idi. Bu sonuncusu bir eyrek saat srd ve elektrikle
yadrlmt.
New York'a hareket ettik. Alt yl burada kaldm. Ziyaret-
i pasaportuna ancak bir yl ikamet vizesi verilir. Vize yeni-
lemesi iin dar kp tekrar girmek lazm geliyordu. Ben
de her yl kk bir d seyahat ile bu formaliteyi yerine ge-
tirirdim. Byle kolay giri-k formalitesi iin, en son ola-
rak, Kanada'y tavsiye etmilerdi. Fakat ben Paris'i tercih et-
tim. Ayrca orada yaplacak baz ilerim de vard.
Avrupa'ya geldiim zaman kzm Amerika'da daim ika-
metimi temin iin urayordu. Nihayet muvaffak oldu. Bir-
leik Devletlerin Paris eliliiyle temas ettim. Kzmn yolla-
d dkmanlar gsterdim. Tbb muayeneye tbi oldum.
Rntgenimi de aldlar. Netice hep msbet kt. Vizemin ar-
zu ettiim zaman yaplabileceini sylediler. Seviniyordum.
mrm kzmn yannda Amerika'da geirmekten daha
byk bir tesell benim iin tasavvur edilemezdi.
Yol hazrlklarma baladm srada kzmdan bir mek-
tup aldm. Damadmn Kuzey'de karl bir sahaya k tatbika-
tna gnderildiini, manevradan avdetini mteakip Avru-
pa'ya geeceklerini yazyordu.
Fakat nerede bulunacaklar aklanmyordu. Kzm ikinci
parti, aileler grupu iinde gelecekti. Sulh devresine girmi ol-
mamz dolaysyla bu deniz ar tayinden endie etmedim.
Garnizonu, muvasalatlarnda belli olacakt. Nereye giderler-
se; beni de beraberlerinde gtreceklerdi. Bavullarm z-
dm. Otelime yeniden yerletim. Vakitler sr'atle geiyordu.
Ahbaplarm beni yalnz brakmyorlard. Otelin misafir
odas, bizim gnlk misafirlerimizle ay iip, sohbet ettii-
miz bir aile kesi olmutu. Yine byle bir ay saatinde, oda-
ya birden kzm ve damadmn girdiini grdm.
O kadar srpriz oldu ki, tarif edemem. Otomobilleriyle,
Almanya'nn Frankfurt ehrinden geliyorlard. Drt gn izin
almlar beni alp gtreceklerdi.
Hemen hazrlandm. Hareket gn sabahleyin, araba-
mzla yola ktk. Ren nehrinin gzel kprlerinin birisin-
den getik. Muntazam yollardan, ok zevkli bir seyahat ya-
parak akam vakti Frankfurt'a vasl olduk. Amerika'llar eh-
rin bir blmnde ne kadar apartman varsa kiralamlar;
btn asker ve subay ailelerine birer kat tahsis etmilerdi.
Modern mobilyalar ile denmi odalar, kristal ve porselen
takmlaryla donanm yemek salonlar ilgimi ekti.
Apartmanlar umumiyetle iki- katl ve her kat 3-5 oda-
dan ibaret bulunuyordu.
Sokaklarda ve apartman bahelerinde, erik ve elma
aalar mabzul bir ekilde bulunuyordu. Meyvalar yerlerde
srnyordu.
Amerikan milletinin zenginlii, askerlerine gsterdii bu
bakm ve ihtimamla belli oluyordu. Btn gdalar, ihtiya
maddeleri anavatanlarndan geliyordu. Asker mahallenin
vsi bir ksmna iki byk maaza, bir lokanta ve bir sinema
yapmlard.
Sat maazalarnda, gda maddeleri, kuma, deri ma
mlt, parfmeri, bar, kadn ve erkek berber salonlar, ayr
birer blm igal ediyordu. simlerini sylediim bu yerlere,
yalnz msaade kartn haiz Amerika'llar girebiliyorlard.
Her subay ailesine bir Alman hizmeti tahsis edilmiti.
Bizimki ok iyi bir kadnd. O da bizi severdi. Esasen Alman
milleti temiz ve byk bir millettir. Frankfurt, harpte en ok
bombalanan Alman ehirlerinden biridir.
Harabeler, yollarn boyunca saatlerce devam ediyor. Fa-
kat, yeni inaat da yer yer ykseliyordu. Amerikan subay ko-
lonisi iinde, benden baka ecneb yoktu.
Tandm byk rtbeli subaylar, generaller beni daima
davet ederlerdi. Samimiyet, muhabbet gsterirlerdi. Deniz
ar grevler, iki yl olarak, herkes iin tahdit edilmiti. Da-
madmn sresi de, vaktin nasl getiini bilemeden, niha
yetlendi.
Hareket gnleri takarrr etti. Fakat bu sefer ben onlar ile
New York'a gitmek istemedim. Paris'e gitmemi icap ettiren
yeni ahs meselelerim zuhur etmiti. stanbul'a dnmek
iin de baz imkn ve sebepler hsl olmutu.
Uzun senelerdir hasretini ektiim vatanma kavumak,
sevdiklerimi grmek, babamn ve ceddimin mezarlarn zi-
yaret etmek sevinciyle kzm ve damadmla vedalap Pa-
ris'e geldim.
Buradan doruca Beyrut'a getim. Byk hemirem ora-
da oturuyordu.
Trkiye'ye dnmeden nce muhakkak kendilerini gr-
memi emir buyurmulard.
Sabahn erken saatlerinde, akrabalarmn hepsi beni
karlamak iin, Beyrut havaalanna gelmilerdi.
Hep beraber hemiremin ikametghna gittik. O dakika
buras bir dn evi gibi olmutu. Hasretimizi dindirmek
iin glyor ve konuuyorduk.
Hemirem, kendi eliyle bana gzel ve nefis yemekler ha-
zrlamt.
Arada geen uzun gurbet yllarndan sonra, ilk defa ken-
di soframda, kendi ailemle, kendi yemeklerimi yiyordum.
Pek boazma dkn bir insan deilim. Fakat, o gnk
yemekleri byk bir itiha ve lezzetle yedim.
Her gn geziyorduk. Cebel'e kyorduk. Mehur Sedr
ormanlarndan Akdeniz'in mavi sularn seyrediyorduk. Bu-
ras Avrupa gibi yabanc yerler deildi.
Babamn, zaman- saltanatnda, sahibi bulunduu top-
raklard. Bir ay onlarn yannda kaldm. Sokaklarn, maa-
zalarn gezdim. Sevememekle beraber, bir saniye olsun s-
klmadm.
Holanmadm manzaralarla karlatm vakit bam
eviriyordum. Sokakta berberlerin insanlarn dilerini ek-
meleri bunlarn arasnda idi.
Ayrlacam gn hemirem bir veda ziyafeti verdi.
Amcazdelerim, hemirezdelerim hepsi yemekte bu-
lundular ve ertesi gn de, alana kadar gelip, beni uaa
bindirdiler.
saatlik bir uutan sonra, stanbul'un zerine geldik.
Boaz, onun mavi sularn altmda serili bulunca, gzlerim
hasret ve sevin yalaryla doldu. ehre bakyordum. Saray-
lar grdm. Fakat, ben gzlerimle Nianta'ndaki mesut
yuvam ve tam karmzdaki karakolu aryordum.
Meydana indik. Garda beni sevenlerden sadece birka
kiiyi bulmutum.
Kzm hnedan mensubu olarak dnyaya gelmiti; fakat
kader, onu da bizler gibi vatandan ayr dmeye icbar et-
miti. Kendi hayatn kendisi temin eden mtevzi bir kim-
se yapmt. Kzmn, mzisini hatrlayp bo bir gururun te-
siriyle, karlaaca hakikatler ve engeller nnde sarslma-
mas, onlar kolaylkla anlayp iktiham etmesi mhim bir
mesele idi. Bir halk ocuu gibi terbiye grmesine ahsen
byk dikkat sarfettim. Maddeci olmamasn, elindeki ile
kanaat etmesini, ihtiyalarn tkenmeyeceini, birisini te-
min eder etmez, arkasndan yenisinin zuhur edeceini sy-
lerdim. Kanaatkr olann her zaman bahtiyar ve her zaman
zengin yaayacan telkin ederdim.
Allah'a byk bir manla balanmasn temin etmek ve
slm dininin ululuunu ruhunun derinliklerine sindirmek,
benim iin byk bir vazife oldu. Onu yabanc iklimlere
kendi kaderi ile ba baa brakmaya mecbur olduum an,
kalbine aladm Allah sevgisi, Allah korkusu ve Allah'a g-
ven, ona verebildiim en kymetli eyler olmutu.
Bedbahtlklarn sebebi korkaklk, kskanlk, irtikb ve ri-
ynn, slm dininin Allah duygusu ile bertaraf edileceine
ait inanc onda tesis etmeye muktedir olduumdan dolay
gurur ve srr duyarm. Hayat hikyemin aydnlk ve karan-
lk gnlerini ona anlatrken, bu telkinatm dorulayacak
kymetli rnekler veriyordum.
Cenb- Hakk'n insanlara bahettii mevahibin en yk-
sei, hakikat severlik, hemcinsine yardm ve iyilik etmektir.
Muzdarip ve mkedder olanlara daima yardm, tesell ve ce-
saret verilmelidir. Duygusuz insanlar bu byk istidat- ft-
rden mahrum demektir. Mehur Baron Sallot'ya izfe edi-
len bir hikyeyi ksaca anlatmak isterim:
Baron Sallot bir yaz gecesi yannda bir gazeteci arkada
ve ua ile gezintiye kar. Avdetlerinde, bir keyi dner-
lerken, karlarna silahl bir adam dikilir. zerlerindeki tek-
mil paralarn teslimini ister. Sallot, cebindeki altn hsn-
i rza ile mehl adama verir, daha fazla verecek paras ol-
madn da syler. Hrsz uzaklar, fakat Baron bu mehl
adam uana takip ettirir. Hrszn frna gidip ekmek ald-
n, sonra evine gidip zevcesi ve ocuklarna:
"te size bir ekmek ki, bin bel ile ele geirdim. Bunun-
la alnz defediniz ve bilmi olunuz ki, bugnlerde jan-
darmalar beni yakalayacak ve kanun beni asacaktr. Sebebi
ise sizsiniz," dediini renir.
Ertesi gn Baron, hrszn evine gider. Hne sahibinden
tahkikat yaparak bu adamn fakir bir terzi olduunu renir.
Kapsn alar. Bir gn nce soyduu adam karsnda g-
ren terzi arr ve korkar. Baronun ayaklarna kapanr. Ba-
ron: "Korkma, seni mahvetmeye gelmedim. Biliyorum ki,
bir terzisin, ite sana otuz aldn! Bunu sermaye yap, al ev-
ltlarn ve zevceni besle! Eer gayret ettiini grrsem, seni
himaye edeceimi vaad ederim," der.
Grlyor ki, af ve tfet tatl ve gzel bir harekettir, fazi-
lettir, insan yceltir.
Baz insanlar kazanmak gayesiyle her trl riyy irtikb
ederler, hasmlarna hakaret dolu szler sarfederler. Bu tr-
l davranlar, davalar isbat ve mdafaaya yaramad gibi,
hasmlarn husumetlerini de tezyid ve tedit ederler.
renmek, ilim tahsil etmek insann temel faaliyeti ol-
maldr. Vakitler, lzumsuz elenceler ile israf edilmemeli-
dir. Kendi dilinden baka mteaddit dillere vkf olmak, biz-
lere yeni dnyalar kazandrr.
Artk, romanmn bu safhas bitmiti. Kendimden ve va-
tanmdan ne kalmsa, ac veya tatl, onlar barma basmak
vazifemdi...
STANBUL/ Cihangir
1 ubat l961
6. BABAMI N SYASET HAKKI NDA
blm' BANA ANLATI LANLAR
Babamn devlet idaresi hakknda, lehte ve aleyhte bir ok
eyler sylenmitir; fakat onun, cedlerimin iinde, en ziy-
de, siyas bir hkmdar olduuna dair ittifak mevcuttur.
Hasmlar ve taraftarlar bu kanaat zerinde mutabakat ha-
lindedirler.
Hatralarmn gayesi, evvelce de belirttiim gibi, babama
olan sevgimi ve hayatta kalm tek kz olarak, vs'atmn
hudutlar iinde, onu izaha almaktr. Siyas muvaffakiyet-
lerini aratrp bulmaya gayret ediim de phesiz byle bir
evltlk duygusundan ileri gelmektedir.
Osmanl idaresi sona erdikten sonra, Avrupa'da vatan
hasreti iinde geirdiim uzun srgn yllarnda, tarihimize
ve bilhassa babamn devrine ait mubahaselere ve mtal-
alara byk ehemmiyet verirdim. Esasen gurbet hayatmn,
kendi zaviyemden en cazip taraf, daha evvelki bahiste te-
ferruatyla izahna altm husus dostluklarmn iine gi-
ren mhim ahsiyetlerin babam hakkndaki intibalar ve
onun siyas cephesine ait bana akladklar, alka ekici d-
nceleridir.
Bunlar o kadar oktur ki, burada hepsinin benim kale-
mimle hem derlenmesi, hem de tehiri ok gtr. Tarihi-
mizin buhranl bir devresini tekil eden babamn saltanat
yllar, ancak tarihilerin mtehasss politikac ve devlet
adamlarnn ele alacaklar bir tetkik mevzudur. nk hdi-
seler, herkesin mlmu olduu kadar basit deildir. Buna
ramen, tanma frsatn bulduum mhim ahsiyetlerin
azndan dinlediim, babamn devlet idaresine ait tarih fi-
kirlerini hlsa etmeyi denemekten kendimi alamadm.
Paris'e yerletiim zaman, ahs davalarm zerine alan
eski Fransz Cumhurbakan Millerand' bilhassa kaydet-
mek isterim. Kendisi 23 Eyll 1920 ve Haziran 1924 tarihleri
arasnda bu makamda vazife if etmitir. ekilince, eski
meslei avukatla avdet etmiti. Ailesini ok severdi. Srf bir
megale olmas iin avukatlk yapard, fakat "Ne yapaym!
Hanmmn masraflarn karlamaya mevcut gelirlerim kfi
gelmiyor, yine alp kazanmam icab ediyor," diyerek han-
mna olan muhabbetini izhar etmek isterdi.
Mlerand'dan baka babam hakknda mtalalarn ba-
na nakleden dier bir ahsiyet de Venezuella'da bir Alman
dostumun villasnda av kyafetiyle tantm kaydettiim
talyan sefiri olmutur. Babamn zamannda talya'nn Tr-
kiye sefareti ikinci ktiplii yapmt.
Millerand'n hususiyeti, babam bilhassa limne bir e-
kilde mtala etmi olmasdr. Bana kar alkasnn asl se-
bebi; babam hakknda sahip olduu kymetli fikirleri ve ka-
naatleri idi. Bunu, konumalarmzda tevcih ettii sualler-
den anlardm. Rahmetli ikinci eim ile izdivacmdan sonra
da davalarmla yine bir mddet Mr. Millerand megl ol-
mutu. Yazmaya pek merakl olan zevcim Halis Bey, Mille-
rand'n babam hakkndaki konumalarn ksa notlar halin-
de kaydederdi. Bu dank hatralardan da geni lde isti-
fade edilmitir.
Babamn idaresi, bizim neslin "93 Harbi/ 1877-1878" di-
ye adlandrdklar bir tarih hezmet ile, hl'ini tkibeden
Balkan Harbi gibi dier bir felketin snrlad devreye rast-
lamaktadr. Balkan Harbi, hl'inden sonra vukua gelmekle
beraber, onu tahtndan uzaklatran hdiselere dorudan
doruya baldr. Babam, mparatorluun yklna ait
Mondros Mtarekesinin imzaland 1918 ylnda gzlerini
hayata kapamtr. Babamn idaresi, bir deniz dalgasnn
srt gibi, bu iki tarih kntnn arasnda olduka yksek
bir mevki alr ve kendi hayat, imparatorluunun hayat ile
ayn zamanda sona erer.
mparatorluun inkiraz safhasnda, devlet idaresini de-
ruhte eden cedlerim ve amcalarm buhranlar durdurmak
iin ellerinden gelen gayreti safretmilerdir. Ben, bu safha-
da mhim mes'uliyetler yklenen sadrzam ve kumandan-
larn da ellerinden geldii kadar iyi niyetle hareket ettikleri-
ne kaniim. Mteaddid siyas mnakaalar ve muhakemeler
olmutur, hiyanet iddialar ortaya atlmtr, kanl cezalar
tatbik edilmitir, ykln mes'ulleri ve sulular olarak bir
ok isimler ortaya atlmtr. Btn bunlara ramen, kana-
atimi deitirmedim.
Avrupa'da geen mahede yllarm esnsnda, daha ta-
rafsz ve daha mcerret bir hava iinde tetkike ve dnme-
ye altm. Osmanl mparatorluu ile birlikte yklan dier
mparatorluklarn da hayat hikyelerini, elimden geldii ka-
dar tetkik ettim. Karlatm hakkat, kendi kanunlarnn
hkmne uyarak, dnyann deimekte olmas idi. Fransa
ihtilli deime temposunu daha hzlandrmt. Her mparatorlukta, yerine gre, hyanetler, idaresizlikler, hrriyet
mcdeleleri zuhur ediyordu. Krallk idareleri yerlerini
cumhuriyetlere terk ediyorlard. Dnyay bir tufan gibi kap-
layan bu denizin ortasnda, Osmanl padiahlk idaresinin
bir ada gibi mevcudiyetini ilelebet muhafaza etmesi mm-
kn deildi. Osmanl padiahlk idaresi de er-ge bu kanu-
nun tesiri altnda bir cumhuriyete inklp edecekti. Tarihin
ak bu idi.
Babam, kardei Sultan Murad V. Han'n hl'i zerine, 31
Austos 1876 tarihinde tahta kt vakit, esasen devletler
aras bir taahht haline gelmi olan byle bir inklb gerek-
letirmek mes'uliyet-i tarihiyesini taahht etmi bulunuyor-
du. Kendi hkmranln, bir nisbet dahilinde, millet ile
paylamaktan ibret olan bu merut idareyi vaad ve taaht
etmiti. Tarih tbiri ile siyas inklp adn alan bu umum
deiikliin mesut hedeflerine ulamas halinde, phesiz i
ve d siyas mkllerden kurtulunulaca sanlyordu. Bu
netice bize, yani o devrin Osmanl adn tayan ve haric te-
sirler ile mill kltrleri tevik edilen eitli anasrdan mrek-
kep halkna saadet ve refah getirecekti; fakat dier cihetten
topraklarmzda menfaatleri olan dier devletlerin yani d
vel-i muazzamann uzak emelleri engellenecekti.
Yklmzn sululuklarn birbirimize, daha dorusu
kendimize yklemek hususunda elimizden gelen yaplm-
tr, fakat bizi asl ykan yabanc menfaatleri, onlarn aman-
sz mcdelelerini bir trl grmeye muvaffak olamay
mzdr. Elbirlii ile kar koyacamz yerde, aksine onlar ile
terik-i mesai ettik. Kendi kendimizi onlarn arzularna gre
paralamak iin, ak veya kapal, birbirimizi boazladk.
Babam siyas bir hkmdar olarak temayz ettiren dev-
let idaresinin, dikkate en ziyde yan taraf, bizi ykan bu
yabanc menfaatler ile dahildeki mill cereyanlar zerine ic-
raatn bilhassa teksif etmesi keyfiyetidir. Babam, dahildeki
her trl menf hareketleri, yabanc menfaatlerin elinden
kurtarp, terbiye ve msbet bir hareket haline getirmeye sa-
brla ve byk bir irade kuvvetiyle almtr.
Bidyette Osmanl devletinin karsnda Rusya ve ngilte-
re bulunuyordu. Bunlar yznden iki byk cihan devleti
idi. Rusya Asya'da, ngiltere ise, denizlerde tevess ediyordu.
Genilemek iin tuttuklar yol zerinde birbirlerinin kars-
na kyorlar, aralarnda bir dnya ihtilfn hazrlyorlard.
Byk Petro, Baltk havzasna arlk merkezini nakletti-
rince (Petersburg), Rusya ile ngiltere skandinavya sahasn-
da birbirlerini elleriyle tutacak yaknla gelmilerdi; fakat
Baltk'taki Alman Duvar bilhare bu ihtilf Akdeniz sahas-
na kaydrmtr.
O zamanki Osmanl mparatorluunun bu iki byk ra-
kip arasnda nasl hayat ehemmiyette bir menfaat sahas
olduu, Krm Harbindeki (1854-1856) vaziyetle ortaya k-
mtr. Paris Muahedesi (1856), Osmanl mparatorluunun
tamamiyeti mlkiyesini garanti etmi, fakat dier cihetten
devlet lkesini bata Rus ve ngiliz olmak zere Avrupa dev-
letlerinin mterek menfaat sahas olarak dolaysyla teyit
etmiti. Devlet, ancak bu garantiyi verenlerin arzular dahi-
linde, kendi mill siyasetini tanzim ve idare edecekti.
Krm Harbinden, babamn zamanna ait olan "93 Har-
bi/ 1877-1878" ne kadar, ngiliz-Rus rekabeti, Osmanl top-
raklar zerinde -bilhassa Hindistan yolu meselesi yzn-
den- atmtr. Her iki devletin, ayr ayr, Trkiye topraklan
zerinde hayat iki geite sahip olma gayeleri vard, ngiltere
Svey sahasn, Rusya Boazlar ile geirmek istiyordu. 93
Harbinden sonra, Osmanl lkesinde, sz geen geitlerin
arasn ayran sahada, menfaat siyaseti takip eden yeni bir
nc devlet Avrupa sahnesinde peyda olmutu: Almanya.
Babamn btn mahareti, bu kuvvetten hangisi tehli-
keli olmaya balam ise, nce bunu tayin etmek ve kars-
na dierlerini karmaktan ibaretti. Bu devri iyi bilen m-
him bir ahsiyet, sz geen siyas dsturun, babam tarafn-
dan bir defasnda, "Rus'lar darltmamak, ngiliz'leri kuku-
landrmamak, Almanlar da koz olarak kullanmak" tarznda
yaknlarna nkteli bir tarzda izah ettiini bana sylemiti.
Babam bu oyunda ok talarn krdrmtr. Fakat tahtndan
indirildii gn, hudutlar, yine Adriyatik'ten Hint Denizine
ve Ar'dan Tunus'a kadar uzanan bir lke brakmtr. Ayr-
ca, tarih kaderin dier hkmdarlklara inen darbesi, er ge
Osmanl Devletine de arpt vakit, topraklarnda padiah-
larn hkimiyetini bizzat temsil ve idame edecek bir Trk
milletini de yetitirmeye muvaffak olmutur. I. Cihan Har-
binde, devlet gemisi yaralanp, kaptanlar terk-i sefine ettik-
leri zaman, bu halktan tekil edilen ordular, siyas cemiyet-
ler, asker, sivil byk devlet adamlar, batk sefineyi yeniden
yzdrmtr.
Babamn devrinde Gen Osmanllar, Gen Trkler, tti-
hat ve Terakki Cemiyeti, bilhare siyas frkas, Trk Derne-
i (7-1-1909) -Trk Ocaklarnn ekirdei- gibi kltr ve si-
yaset messeseleri domutur. Bir ok vahim hatalar irtikb
ettikleri de iddia edilmitir. Hatta babama da isyn edip tah-
tndan indirmilerdir; fakat babam onlara daima msama-
ha gstermitir. Onlar ortadan kaldrmak iin elinde im-
knlar olduu halde, harekete kafiyen gememitir.
Osmanl idaresi iinde Gayr-i Mslim anasra ve ruhan
mmessillerine kar da, btn slm leminin halfesi ola-
rak, adaletle ve drstlkle muamele etmitir. Bunlardan,
devletin idaresinde, imparatorluun idame ve bekas iin
byk hizmetler istihsal etmitir.
Babam, byk devletlerin, Trkiye zerindeki ihtilflar-
n gayet iyi bilirdi, kendine tehlike arzeden tarafa dierlerini
tevcih etmek siyas stratejisi, 93 Harbinde ve onu takip eden
hdiselerde dikkati eker. Bilhassa Tuna Nehrinden geen
serhad ykarak, Balkanlara nfuz etmek isteyen Rusya ve
Avusturya'y Tuna'nn imaline ekip orada tutmaya mu-
vaffak olmas, yolunun emniyeti iin Girit, Kbrs ve Arap ya-
rmadas gibi, hayat noktalar ngiliz igaline, yahut daha
dorusu mstemleke imparatorluuna vermemek, bu mev-
kilerden Osmanl Devletinin menfaatleri iin faydalar temin
etmek gayretleri de ayn siyas stratejinin umulne girer.
ngiltere'nin eline geme tehlikesini arzeden Girit hakkn-
da, Yunan'llarn ilhak isteklerini silahla reddetmeyi -yani
Yunan harbini (1897)- gze almtr. Neticede bu aday siya
seten mdafaaya muvaffak olmutur. ngiltere'nin eline
gemesini nlemitir.
Babam, ngiltere'nin, Hindistan siyasetini Akdeniz ve
Hint Denizi sahalar zerindeki Osmanl mparatorluu iin
tehlikeli emellerini vaktinde kavram ve kar koymak iin
Alman nfuzuna mracaat etmiti. (Alman asker mtehas-
sslar, Anadolu, Badat ve Hicaz demiryollar imtiyazlar).
Ksaca, Orta arkta Almanya'nn kuvvetini ngiltere'nin kar-
sna karabilmiti. Alman Kayseri II. Wilhelm'i stanbul'a
daveti ve gsterdii mstesn misafirperverlik, en nihayet
Yayser'in Kuds-i erifi ziyareti, orada kendisini 300 milyon
mslmann halfesinin "dost"u olarak iln etmesi, gerek
ngiliz ve gerekse Rus'larn zerinde frenleyici tesirler icra
etmekten hali kalmam ve bu iki devletin hkmdarn Re
val'de bulumaya sevketmitir. Fakat Reval mlkat, Alman
propagandas tarafndan Rusya ile ngiltere'nin Osmanl mparatorluunu taksime karar verdiklerine dair bir szle-
me eklinde yorumlanp, yaynlanmtr. Bu telkin maalesef
ok messir olmu ve Trk umum efkr, Alman nfuzu al-
tna sr'atle ve umum heyetiyle kaymtr. Eer, II. Wil-
helm'in I. Cihan Harbinden nce Londra, Viyana, Roma,
Vatikan, Atina, stanbul, Filistin, Tunca ziyaretleri, panger
manizm ideolojisi, "Almanya'nn istikbli denizlerdedir"
eklindeki tehditkr nutuklar toplu bir halde Reval mlkat ile beraber mtala edilebilseydi, Reval Hkmdarlar
Konferansnn gayesi, Almanya ile hesaplamak essna da-
yanan bir anlama olduu, bizim de ancak byle bir Alman
meselesi iin mzakere edilmemiz icap ettii anlalrd. Ba-
bam, Alman propagandasna tamamiyle teslimiyet gsteren
ttihat ve Terakki komitesi karsnda kendi grn hkim
klamamtr. Eer bunda muvaffak olsayd, belki Reval'daki
konumay yapan hkmdarlar, stanbul'da babamla birlik-
te bir l konferans akdederek dorudan doruya Alman
meselesini greceklerdi. Osmanl mparatorluunu, ken-
di tecavz planlar iin bir vasta halinde kullanmay tasar-
layan Almanya'nn karsnda, bu sefer ngiltere ve Rusya ile
birlikte bulunacakt. nk, bu safhada, Osmanl devleti-
nin, mdafaa gayretlerini teksif ettii Avrupa topraklarn
Rus'larla paylaan ngilizler deil, Almanlar (Avusturya)dr.
Almanlar, taksimin Reval'de ngiliz'ler ile Rus'larn yapt
hakkndaki kesif propaganda perdesi arkasnda, nce ikinci
merutiyeti ttihat ve Terakki eliyle iln ettirmiler, babamn
elindeki hkmet selhiyetlerini azaltmlar, ttihat ve Terakkiyi devlet siyasetine hkim klmlar ve akabinde de Bal-
kanlar Buchlau anlamas** ile (15 Eyll 1908) derhal Rusya
ile taksim etmilerdir. Onlara, Bulgaristan' istiklliyetini
ilan yolu ile terk etmiler, kendileri de (Avusturya) Bosna,
Hersek'i ayn gn ilhak etmilerdir. (5 Ekim 1908)
Bu taksimde ise Almanlar aslan payn almlardr. Kendi-
leri Tuna cenubunda fiilen bir kprba tesis etmiler,
Rus'larn nne, Romanya'dan sonra bir Bulgaristan tanpo
nu tesis ederek onlar Bulgaristan'daki gayelerinden yeniden
ve fiilen uzaklatrmlardr. Basarabya'ya hapsetmilerdir.
Szde Rus'larn nfuzu altna giren bu Bulgaristan, Bal-
kan Harbinde Tuna gneyindeki yani Alman nfuz sahasn-
daki Trk'leri temizlemi ve Birinci Cihan Harbinde de gene
Almanlar ile ibirlii yaparak onlarn Balkanlardan Osmanl
harekt sahasna irtibatlarn Srbistan zerinden amaya
silahla yardm etmilerdir.
Ne are ki, ngiltere ve Rusya ile ibirlii yapmas ihtimal
dahilinde grlen babam, Almanlar, dediklerine kaytsz
artsz itaat gsteren ttihat ve Terakki komitesi vastasyla
tahtn terke mecbur etmiler ve onu Selanik'te ttihat ve Terakki kampnda tam bir esaret rejimine tbi klmlardr.
** 1908 yl 9-10 Haziran gnlerinde Reval mlkatndan sonra
(15 Eyll 1908) tarihinde Avusturya ve Rusya Hariciye Nzrlar
"Buchlau"da Balkanlar'daki Osmanl arazisini taksim edileri
ve bundan 15 gn sonra bu taksim plannn Bulgaristan'n is-
tiklli ve Bosna, Hersek'in de Avusturya tarafndan ilhak hdi-
sesi tarihlerimizde silik gemektedir. Buchlau'da Slav ve Ger
men'lerin yaptklar taksim pln ve tatbikat Germen'ler tara-
fndan Reval'de Slav ve Anglsaxon hayal taksim plnlan yann-
da tarih bakmndan hakik mevkiini henz alamamtr.
Neticede Almanlarn Balkanlar paralanma ve kendi h-
kimiyeti altna geirme siyaseti ve tatbikat, mcadeleyi I.
Dnya Harbi ekline sokmu, Osmanl mparatorluu da
onunla beraber bu ihtilfta Rus ve ngiliz silahlarnn kar-
sna kmtr, ngiltere, Hindistan yolu ile stratejik ve iktisa
ilgisi dolaysyle Arabistan' bizzat mttefiki Fransa ile m-
tereken igal mecburiyetinde kalmtr. Fakat, bu yeni igal
mntakalar, ngiltere'yi harb sonras yllarnda mhim siya-
s meseleler ile kar karya brakmtr. nce Osmanl mparatorluunun bu ksmlarn alrken byk kayplara u-
ram daha sonra da, dnya hkimiyetini ve Orta ark' va-
him bir ekilde kaybetmesine sebep olan II. Dnya Harbini
ok elverisiz zamanda ve gayr msait artlar iinde kabule
mecbur olmutur. Onun rakibi Rusya ise, I. Dnya Harbini
kaybetmesine ramen, tekrar dirilmi, dnya hkimiyetini
Amerika ile paylaacak seviyeye gelmitir. Binaenaleyh Os-
manl devleti, ngiltere tarafndan bekas yan- arzu bir si-
yas kuvvet idi. Kendi istemeseydi, Almanya'nn kucana
ngiltere tarafndan terk edilmeyecekti.
Babamn anda, yalnz Hint ve Hint yolunu kontrol
altnda tutmak iin, faaliyetlerini bu ie teksif eden ngiltere'nin, bu mhim menfaat sahasn Rus'lara kar, Osmanl mparatorluunun mevcudiyeti ile korunmasn istemesi
kadar tabi bir ey olamazd. Hayat damar Hint ve Hint yo-
lu siyasetine btn gc ile balanm bir ngiltere'nin, Or-
ta Avrupa'da, adasnn karsnda, bir Alman tehlikesi gi-
bi byrken, Osmanl mparatorluunu Rus'lar ile payla-
maya kalkmas hi de gereklere uygun grlmemitir. Bil-
kis, Almanya Avrupa'da mtecvizne hareketleriyle, mer-
kezi kendi zerine bir tehlike girdab doururken, buna kar-
Rusya ve ngiltere'nin bir emberleme faaliyetine bala-
m olduklar grlmektedir. Fakat Osmanl idaresi, bu
emberde, Almanlarn lehine ok byk bir gedik vcuda
getirmitir. Neticede arlk yklm, ngiltere de, yukarda
iaret ettiim gibi, arzuya yan olmayan kazanlar ile m-
him buhranlara srklenmi, Osmanl idaresi de yanl si-
yasetinin cezasn grmtr.
93 felketi zerine tekrar avdet etmek istiyorum. Bunu
nlemek iin toplanm olan stanbul konferansnn idare-
sine, babam byk ehemmiyet vermitir. ngilizlerin de
destei grlen mzakerelerden istihsali mmkn neticele-
ri, 93 Harbinin getirecei fcialarla, devrin dier zimamdar-
lar mukayese edebilseydi, her halde konferans baltalaya-
cak hareketlerden saknrlard.
Hudut kaplarnda Rus ordularnn tecavz iin frsat
bekledii ve Balkanlar'daki Slav unsurlarn da bu mtecviz
Rus ordularn kendilerini gelip kurtarmas iin, Osmanl
idaresini ykmaya mtuf her trl faaliyetleri irtikb ettikle-
ri bir srada, bir Tekilt- Essiye rejimi ilnna, babamn ic-
bar edilmesi, telfisi imknsz bir hata olmutur. Bu ilk Te
kilt- Essiyeyi, kendi grlerine gre hazrlayanlar ve bu-
nun iln iin byle bir n seenler ve babamn da bunu
iln etmesine emr-i vkler ile sebep olanlarn iyi niyetlerin-
den phe etmek mmkn deildir. Ancak, onlarn Osman-
l hudutlar tesinde, Avrupa leminde olan bitenleri kavra-
yacak politik bir anlaya sahip olmadklar sonradan anla-
lmtr. Geri bu zimamdarlar hatralarnda hatalarn ks-
men veya zmnen olsun itiraf etmilerse de vaziyeti deitir-
mek mmkn olmamtr. Selanik'te, Altini kkndeki
srgn ikameti srasnda, babam; "93 Harbi iin Karada'a
bir kar toprak terk etmekten sakndk, fakat sonra bunun
yerine az kald Osmanl mparatorluunu, stanbul kaplar-
na yryen Rus ordularna teslim edecektik," demiti.
93 felketinin yaralan, Berlin Kongresi ile olduka tedavi
edilmitir, fakat bunun da bedeli, Kbrs adasn ngiltere'ye
-donanmasna s olarak kullanmas iin- verilmesi olmu-
tur. Berlin Kongresinde babam, Rusya'nn karsna bir ngi-
liz ittifakyla kmak stnln gstermitir. Fakat ma-
alesef Rus'larn, istikblde Trk'lere tekrar tecavz bahane-
si olmaya yarayacak, ark'taki ve Balkanlar'daki Gayr-i
Mslim unsurlarn istikll davalarna hizmet edecek re-
formlar icras da taahht edilmiti. Babam bu reformlar,
mparatorluun btnln bozmayacak ekilde ve Avru-
pa'dan getirecei mtehassslar marifetiyle gerekletirmeye
tevessl etmitir.
Yalnz bu srada ngiltere bo durmam, Msr', yani ka-
nal igal etmitir. Napoleon'un da ilk frsatta el att Msr
blgesi, Osmanl mparatorluunun inkiafnda mhim bir
istikamet hazrlamakta idi. Osmanl mparatorluu, Msr'a
hkimiyeti sayesinde denizden emin irtibatlara sahip, Adri-
yatik'ten Bengal krfezine kadar uzanan bir slm impara-
torluuna, ak denizlerde harekete muktedir bir bahr gce
sahip devlet olmaya namzet grlyordu. Msr'n byle en
zayf bir nmzda en kuvvetli mttefikimiz tarafndan zabt,
denizlere srtmz evirmeye, artk sadece Asya'nn stepleri
zerinde hayaller kurmaya bizleri mecbur etmitir.
phesiz 93 felketi, stanbul Konferansnda nlenebil
seydi ve bilher onun tamiri iin ngiltere'nin kucana acz
iinde dlmeseydi, ngiltere'ye Msr' kaptrmamak,
Bengal krfezinden ark Akdeniz sahasna kadar olan hil-
fet sahasnda, Rusya'ya kar koymak iin denizlerde dier
bahr gler ile bir ibirlii siyaseti gelitirmek mmkn ola-
bilirdi. Ve gene Msr, ngilizlere kaptrlmasayd, babamn
"Panislamizm" siyaseti muvaffakiyetle geliebilirdi. Panisla-
mizm bizim iin bir deniz, panturanizm ise bir step siyaseti
ayordu. phesiz, birincisi ngiltere'yi, ikincisi Rusya'y
tehdit ediyordu. Fakat, Osmanl Devleti, denizler ile stepler
arasn ayran bir istinat duvar olmaya namzet idi.
Almanya ile hakik yaknlama, Kbrs ve Msr'dan sonra
Girit zerinde, Yunanistan lehine ngiltere'nin basklar g-
rlmee balad vakit vuku buldu. Girit'in mdafaas ile il-
gili Yunan muharebesini takiben, artk, ngiltere'nin kars-
na kmak icap ediyordu. Almanya ile ibirlii siyaseti, bu
gaye ile artan bir hzla inkiaf kaydetti.
te bu tekarrup, Makedonya meselesini davet etti. Bal
kanlar'da komitac ad verilen silahl siyas etelerin faaliye-
ti balad. Selanik, Manastr, skb vilyetlerini ihtiva eden
havalide, Avusturya ile Rusya'nn beraber hazrladklar bir
milletler aras asayi rejimi ihdas edildi. Hseyin Hilmi Pa-
ann (umum mfettilik) idaresinde, fakat Rus ve Avustur-
yal siyas memurlarn kontrol ve nezareti altnda bir nevi,
iinde Rus, Avusturya, ngiliz, Fransz subaylar bulunan
mahall jandarma idaresi tesis edildi.
Silahl etelerin tenkili faaliyeti, merkezi Selanik'te bulu-
nan ttihat ve Terakki gizli cemiyeti iindeki eitli unsurla-
rn tekiltlanmalarna ve bir siyas frka hlinde gelimele-
rine sebep oldu. Almanya, yukarda izah ettiim gibi, Reval
mlkat propagandas ile, bu cemiyeti eline geirdi. Cemi-
yet, Makedonya'daki ordusu ile stanbul'a yrd ve baba-
m tahtndan indirdi. Mteakiben ortaya kan ttihat ve Terakki frkas iktidar, Boazlara bilfiil Almanlar hkim kl-
mt. Bu geitlerde Alman toplar ngiltere ile Rusya'y bir-
birinden ayrmt.
Osmanl mparatorluunun Viyana bozgunundan itiba-
ren, Avusturya ile Rusya'nn mterek siyasetleri, ancak Tu
na'nn imalinde uygulanabilmitir. Tuna'nn cenubunda
ise birbirleriyle daima attklar grlmtr. Rusya'nn
93'teki kazanlarn, Berlin Kongresinde Osmanllara iade
ettiren Avusturya'nn muhalefeti ve Rus'larn Balkanlardan
geen ric'at hatlarnn, Avusturya tarafndan tehdit edilme-
si keyfiyetidir.
Balkanlarn serhad Tuna nehri, Osmanl kaleleri terk
edildikten sonra Rusya ile Avusturya beynindeki bu dim
Balkan ihtilf ile de mdafaa ediliyordu. Babama ramen,
Almanya'nn ve dolaysyla Avusturya'nn kat'i bir ekilde il-
tizam edilmesi, nce Balkan Harbini, daha sonra Byk
Harbi tevik etmitir, ttihat ve Terakki frkasnn Alman-
ya'ya kaytsz artsz ball, Rusya'y ngiltere ile birlikte
aleyhimize evirmitir. Bu, Osmanl mparatorluunu da ni
hayetlendiren en mhim bir sebep olmutur.
mparatorluk cmias iinde, Hristiyan ve Mslman
olmak zere iki esas dine mensup ok sayda etnik gruplarn
asrlarca beraber ve dosta yaadklar bir hakikattir. Fakat
Avrupa'daki milliyetilik cereyanlar Osmanl topraklarna
sirayet ettii vakit, istikll iddiasnda bulunan btn aznlk-
lar, Osmanl idaresi mmkn olduu kadar idare ve telife
almtr. Fakat onlarn, bidayetten itibaren, sayg gsteri-
len mill an'ane ve duygularn ortadan kaldrmamaya, bil-
kis sayg gsterilmeye ehemmiyet verilmitir,
93 felketi ve onu takip eden i sarsntlar srasnda, ma-
hall istikll hareketleri, onlar Rusya ve ngiltere'nin, yahut
Almanya'nn (Avusturya) bir vilyeti haline getirmek iin,
iddetle bastrlmtr. Ancak, mstakil bir devlet hlinde
devam edebilecek olgunluu kan dkerek ispat edebilen ve
istikll imtihanlarn bu ekilde vermeye muvaffak olanla-
rn, mparatorluktan ifrazlar yaplmtr.
Harpler ve igaller ile ileri geri dalgalanan uzun bir tarih
devresi, eski Osmanl topraklan zerinden gelip gemitir.
Osmanl birliinden istiklllerini kazanarak ayrlan eski Os-
manllar, Mslim, Gayr-i Mslim, Osmanllarn can dman
olan ve onu donanmalar ile ordular ile ykan byk mstev-
lilerin esaretine geici olarak girmilerdir. Bu eski paralar
muhtelif isimde ve ekildeki mill devletler kurma hareketle-
riyle ayni kuvvetli komulara kar birbirlerini kurtarmaya ve
korumaya dim gayret sarfetmilerdir ve etmektedirler.
Babamn devrinde ortaya kan silahl siyas istikll ko-
mitecileri, mparatorluktan ayrlan paralara benlik, ahsi-
yet ve mill uur kazandrmtr. II. Cihan Harbinden sonra
uygulanan "ngiliz Commomvealth" siyaseti, belki dnyada
ilk olarak babam tarafndan Osmanl idaresinde muvaffaki-
yetle tatbik edilebilmitir. Bylece babam, yalnz Trk un-
surlarnn deil, dier unsurlarn da bir cmiann mterek
menfaatleri erevesi iinde, siyas bir rte ulamalarn,
belki ok kanl tedbirler ile temine almtr. Babam, ken-
di devrinde deil, lkesinin istikbline hizmet etmeyi gze
alabilmi bir hkmdar olmutur.
Diyebilirim ki, babam, mparatorluun inkirazn dur
duramam, fakat hi olmazsa dmenini sahile krm ve bir
kumsala oturtmaya muvaffak olmutur. Enkazndan da bi
lhere semereli bir ekilde faydalanlmas mmkn olmu-
tur, mparatorluk, daha fena bir idare ile, denizin aklarn-
da da batrlp izi bulunamyacak ekilde, sulara gmlp
gidebilirdi.
ttihat ve Terakki partisi zerinde bir defa daha durmak
lzumunu hissediyorum. nk babam, saltanat devre-
sinde en ziyde, bu siyas tekilt megl etmitir. Partinin
ilk ekirdei, selhiyetli kaynaklara gre, 1890 ylnda bir
gizli cemiyet hlinde kurulmutur.
ark Rumeli vilyetinin, Bulgaristan Prenslii ile birle-
mesi ve Boazlara ok yakn bir mesafede bir Rus vilyetinin
meydana gelmesiyle hsl olan, endienin akslmeli ok
byk olmutur. Bu yeni mstakil Bulgaristan, Balkanlar'da
mevcut Osmanl topraklarnn stanbul ile irtibatn tehdit
ediyor, Garb Rumeli'nin Trk halkn ac bir yalnzlk duy-
ttihatlarn toplantsndan bir grnt.
Sadan: Cemal Paa, Sleyman Numan Paa, ?, Talat Paa,
Enver Paa, Hseyin Cahit Bey, Yver Kazm Bey.
Sol tarafta oturanlar: Said Halim Bey, Midhat kr Bey,
Ahmed Rza Bey.
gusu iinde brakyordu. Balkanlar'daki Trk halknn bir s-
lv emberi ile anavatandan tecrit ve tefrik edilip Rus esare-
ti altna girmeleri korkusu, bedbin halk ve ordu mensuplar-
n byk bir sadakat ve feragatla ttihat ve Terakki tekilt
iinde toplad. Cemiyetin merkezi Selanik, hedefi Bulgaris-
tan'dan beklenen Rus tehlikesi oldu.
ttihat ve Terakki, Trk'lerin slv tehlikesine kar teki-
ltlandrd gibi, ayn zamanda, Bulgaristan' ve Tuna ce-
nubuna Ruslarn sarkmasn tehdit ettii cihetle de Avustur-
ya'nn dolaysyla Almanya'nn Balkan siyasetine mhim
faydalar temin ediyordu. ttihat ve Terakki'nin gizli alt
sralarda Avusturya ve Almanya'dan mhim yardmlar gr-
m olmasna muhakkak nazaryla baklabilir. Nitekim tti-
hat ve Terakki, Avusturya ve Almanya tarafndan Bulgaris-
tan'a ve Rus'lara o kadar kat'i bir ekilde tevcih edilmi idi
ki, Bosna-Hersek'in igali iin hrsndan feslerini yemekten
baka hibir akslmel gsteremedi***, bilkis gerek Rus-
*** Bu fes yemek esprisi, tandm bir diplomatn Osmanllarn,
Avusturya'dan gelen fesleri boykot ederek giymemeleri hdise-
sini ifade eden szdr.
Osmanl htilal Frkas 'nn "Ya hak, ya lm" ibareli
beyannamesi
ya'ya ve gerekse Bab- liye kar bu igalin bir paravanas
olarak hareket etti.
Babam, Hristiyan anasrn mparatorluktan ayrlp,
muhtar idareler ve ayr hkmetler hlinde yaamasn in-
ta eden hdiselerin, nne geilmez akn istemiye iste-
miye kabul etmiti. Buna kar Mslman ahalinin, Osman-
l cmias iinde hkim bir vaziyete gelmelerini istemitir.
ttihat ve Terakki, hem pyitahtta ve hem de yabanc
merkezlerde tesis ettikleri ubelerle, dvel-i muazzamann
himayesine de mazhar olmutu. Fakat cemiyet, daha ziy-
de, o devrin Berlin, Moskova ve stanbul mnasebetleri
iinde ehemmiyetli bir mevki ihraz etmiti. Osmanl mparatorluunda Trk ve slm ahalinin, "ttihat ve Terakki" ad
verilen bu komitenin etrafnda birlemesi hem babamn,
hem de Alman Kayser'in tasvibini grmesi, Almanlar ile ara-
mzda, iinden klmaz bir kr dm meydana getirmi
olmas dikkate yan bir hakikattir.
nce babam, Pantrkizm'in gelimesi iin, bu cemiyetin
faaliyetlerini kanalize etmi, himaye etmi, kendi aleyhin-
deki faaliyetlerini dahi teskin ve yattrma yolu ile bertaraf
etmeye uramtr. Cemiyeti daima yaatmaya almtr.
Gnn birinde, "hasta adam" zerinde menfaat sahibi olan
Rusya ve ngiltere'nin muhtemel ldrc darbelerine kar-
mparatorlua bu cemiyetin faydal olaca midini -
onun vahin yanllklarna ramen- beslemitir.
Osmanl mparatorluunun sahas, yarmada zerine
messes bulunuyordu: Balkan, Anadolu, Arabistan yarm
adalar. Rusya -Boazlar hedef olmak zere- Anadolu ve
Balkanlar'da faaliyet gsteriyordu, ngiltere ise, Svey he-
def olmak zere Arabistan'da hkimiyet tesisine alyor-
du. Rusya, nfuz siyaseti iin Islav ve Ermeni unsurlar, n-
giltere ise, Arap unsurlarn ele geirmek ve bunlar padia-
hn idaresine kar muhalefete ve blgelerinde mstakil, fa-
kat kendilerine tbi bir hkmet kurmaya tevik ediyorlar-
d. Bu "ierden paralanma"ya kar mukavemet iin, ba-
bam, halfesi bulunduu mslmann etnik unsurunu
Trk, Krt, Arap tab'asnn esas hkim gruplar hline getir-
meye ehemmiyet vermitir.
Saray tarafndan milliyete davranlara tevik edilen
Trk Etnik Grupu Balkanlar'da slv ekalliyetlerin, Krt Et-
nik Grupu Anadolu'da vilyat- sitte'de Ermeni ekalliyetle-
rin, Arap Etnik Grupu da, l sahasnda dorudan doruya
ngiltere'nin karsna karlmt. Mesel Makedonya'da
kurulan ttihat ve Terakki Komitesi Trklerin, Hamidiye ta-
burlar Krtlerin, Arb Paa hareketi Arab'larn, milliyeti-
lik gayeleri etrafndan mcadele iin tekiltlanmalaryd.
Bu Mslman etnik grupla, ayr yarmada zerinde,
gayr- Mslim gruplarn, dvel-i aliyetlerini durdurmaya a-
lmt.****
yarmadann kaplar ayr ayr idi. Balkanlarn kaps
Tuna idi, Anadolu'nunki Kafkasya, Arabistan'nki ise Nil
idi. Islvlar Tuna'da, Ermeniler Kafkasya'da (ark Anado-
lu), ngilizler Nil'de devletin giri kaplarn ak tutmaya
alyorlard.
Rusya ile ngiltere'nin Tuna, Kafkas ve Nil kaplarna
yaptklar tazyiklere, babam Trk, Krd ve Arab milliyetile
riyle iddetle kar koyarken, Kayser Wilhelm II. de kendini
halfenin dostu iln ederek babamn mdafaa silahlarn
tekil eden Mslman etnik gruplar eline geirmekte kolay-
lk grmtr. Bunlardan ttihat ve Terakki'yi maalesef ba-
bamn elinden almaya ve mparatorluk yklncaya kadar da
bu ttihat ve Terakki vastasyla da btn Osmanl mparatorluunu, "Drang Nach Osten" planlar hesabna harcama-
ya muvaffak olmutur.
talyanlarn da Balkanlar'daki nfuz sahas Arnavutluk
ve Yunanistan idi.
**** Babamn Yldz Sarayndaki muhafz kt'alar, ayr mill nifor-
malar giyen Arnavut, Trk ve Arab taburlarndan mrekkepti.
Babam, Osmanl tahtna, mutlak bir hkmdar olarak
kmt. Fakat merut bir idare tesis edeceine dair de ta-
ahhd vard. Mutlakiyet ekline gre, devletin idaresi ve
korunmasna ait mes'uliyet babamn omuzlarnda olacakt.
Merutiyet ekline gre ise, bu mes'uliyet millet mmessil-
leri ile paylalacakt.
Babam, hkmdarlk selhiyetlerinin bir ksmn devret-
mi olsa bile, d tehlikelerin ve tecavzlerin karsnda im-
paratorluu koruma ve d tehlikeleri bertaraf iin her trl
tedbirleri alma mes'uliyetini, merut idarede dahi elinde
tutmas lazmd, bunun devredilmemesi icap ediyordu.
Devletin teesss ve inkiafnda esas tekil eden bu gelenek
kanununu, babamn ahsen ihll etmesi imknszd.
93 Harbi mukaddimesini tekil eden Rus tazyikinin ile-
dii ve Gayr-i Mslim anasrn da buna mvaz olarak istik-
ll hareketlerini isynlarla kuvveden fiile karmaya sava-
tklar bir srada, devlet idaresinin btn dizginlerini elinde
toplamas, bu an'anev hkmdarlk mes'uliyetinin icab
idi. Harp tehlikesi atlatldktan sonra, merut rejimin tees-
ssne gidilmesi iktiza ederdi. Fakat bu tehlikenin tam orta-
sndayken, Osmanl devletinin hususiyetleri mlhaza edil-
meksizin kaleme alnm bir "Constitution"un emri vki
eklinde ilnna, sadrzam tarafndan mecbur edilmesi, sa-
knlmak istenen harbin iinde devleti atmtr. Rus ordula-
r bu yzden stanbul'un kaplarna dayanmtr. Babam,
merutiyeti ilga etmemekle beraber, Kanun- Essiyi tatbik-
ten sarfnazar etmesi, ilk yaplan yanlln sebep olduu
felketleri, yine mutlakiyet usul ile tamire mecbur kalma-
sndan ileri gelmitir.
1908 yl 22 Temmuz'unda babam, Makedonya'dan tti-
hat ve Terakki komitesinin yapt mhlik tehditler ile me-
rutiyet idaresinin tekrar ilnna cebredildi. Bu yeni meruti-
yet, otuz yllk gayretler ile telfi edilen 93 Harbi kayplarn
yeniden geri getirdi. Bulgaristan'n istiklli, Bosna-Her-
sek'in Avusturya tarafndan ilhak, Girit'in Yunanistan'a il-
haknn istenmesi ve olgunlatrlmas ve en nihayet baba-
mn hal'ini mteakiben daha da vahim vukuatn hudusuna
bir mukaddime tekil etti.
Netice udur: Merutiyet idarelerini mevsimsiz ilna ba-
bamn mecbur braklmas, bu yzden hdis olan kayplar
telfi iin, onu otuz yl mutlakiyetle hkmet etmesi ta-
lihsizliine sevketmitir. Babam, mparatorluun en hayat
hudutu olan Tuna'y, ancak bu otuz yllk otoriter idaresi
ile siyaseten kontrolnde tutabilmitir. Yalnz Almanya'nn
(Avusturya) silahlaryla Bosna-Hersek kesiminde Berlin
Kongresinden beri ak bulundurduu Tuna gediini kapa
yamamtr. Gerek birinci, gerekse ikinci merutiyet, bu Tu-
na duvarn en tehlikeli ekilde her defasnda ykmtr.
Sonu Olarak...
Osmanl devletinin yazl olmayan bir esas kanunu vard.
Hkmdarn devleti korumak iin, miras yolu ile devrald
bir mes'uliyeti vard. Bu mes'uliyetin merut bir idare ile
halkn mmessillerine devri, yahut onlarla tesirli bir ekilde
paylalmas yine babama ait bir iti. Zaman ve ekli onun
tarafndan seilmeliydi.
*
Osmanl devletinin tehdit eden tehlikeleri nlemek iin
siyasetin silahtan daha messir olduunu babam, siyas ta-
rihimize en byk bir ders olarak brakmtr.
*
Merut idare ile hkmranlk selhiyetlerini devredece-
i bir halk grupunun, Trk milliyetiliinin, siyaseten ol-
gunlamasn sabrla beklemitir.
*
mparatorluktan ifraz olunan Mslim ve Gayr-i Mslim
unsurlarn ngiltere, Rusya ve Almanya'nn penesine d-
p yok olmamalar iin, bir siyas uur ve ahsiyeti iktisab
etmelerine kadar, onlar trl imtihanlar vermeye mecbur
etmitir. mtihan kazananlar azad etmitir. Bylece, h-
kmdara tbi bir Osmanl rejimi yerini, Orta Dou ve Bal
kanlar'da blgeye bal, birbiriyle grnmeyen kltr ve
menfaat balaryla sk skya merbut, hkmranl millet-
leri tarafndan temsil edilen bir mstakil Orta Dou ve Bal-
kan devletleri ailesi brakmtr.
Zekiye Sultan
Sul t an Abdl hami d' i n ocuk l ar
Ulviye Sultan Selim Efendi
Abdlkadir Efendi
Naime Sultan Nueddin Efendi
Naile Osmanolu Bedreddin Efendi
Aye Osmanolu
bid Efendi
Refia Sultan Burhaneddin Efendi
Sarah Bernhardt
Oyuncu Bertrand
Sultan Abdlhamid'in turas.
(Osmanl-Yunan Harbi'nden sonra "gazi" nvan alan
Abdlhamid'in turasnn yanna bu nvan "el-gazi"
olarak eklenmitir.)
"Ben, babam, hibir zaman padiah olduu iin sevmedim.
Hayatmn baharnda, kalbimin btn mevcudiyeti ile ve derin
bir akla babam sevdim. O sevgidir ki, ite bana bunlar yazmak
hissini veriyor."
adiye Osmanolu
Tanzimat'tan II. Merutiyet'e, mparatorluun en alkantl
yllarnda tahtta bir padiah; II.Abdlhamid... ftiralar, yalanlar
ve bir padiah tahttan indiren olaylar... Ardndan balayan
ac, gzya ve hasretle dolu srgn yllar... Osmanl'nn
tarihine babas Abdlhamid'in yannda bizzat tanklk eden,
merak edilen yllar ve padiah anlarna tayan bir sultann;
adiye Sultanin hatratndan...

You might also like