You are on page 1of 10

Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.

org 3/8/10 2:46 PM

– Mediha Göbenli
Tarih: Ara 5th, 2009 | Kategori:: *Makaleler

Özet
Bu yazının hedefi 1980’lerde yaygınla"ıp genel bir e!ilim olarak sanat ve tin bilimlerine (felsefe, filoloji,
sosyalbilimler) sirayet eden postmodernizmin tarihsel ve siyasal bir de!erlendirmesini yapıp paradokslarını
ele almaktır. Postmodernizmin Aydınlanma kar"ıtlı!ı, yüceltti!i kimlik politikaları ve siyasal ba!lamı
günümüz sosyopolitik ve dünya-tarihsel geli"meleri ı"ı!ında tartı"ılacaktır.

Anahtar Sözcükler: Postmodernizm, Marksizm, Aydınlanma, “Bütük Anlatılar”, Lyotard, Küresel Pazar,
Kapitalizm

Abstract
The aim of this article is to undertake a historical and political evaluation of postmodernism which was
spread in the 1980s as a general tendency in the Humanities (Philosophy, Philology, Social Sciences) and
Arts and to analyze its paradoxes. Postmodernism’s hostility towards the Enlightenment, its glorification of
identity politics together with its political context will be discussed in the light of the actual socio-political
and world-historical developments.

Key Words: Postmodernism, Marxism, Englightenment, “Meta Narratives”, Lyotard, Global Market,
Capitalism

“Kapitalizm ele"tirisi moda olmaktan çıktı – ve burada, kapitalist zafercilik ile sosyalist kötümserlik arasında
tuhaf bir bulu"ma, bir tür kafirâne ittifak vardır” (Meiksins Wood 2001: 25).

Giri!
Edebiyattan sonra mimariye, ardından da felsefeye giren postmodernizm tartı"malarıyla beraber
Aydınlanmanın ve modernizmin “iflası”, “büyük söylemlerin yok olması” gibi tezler ortaya atılır.
Postmodernizmin her ne kadar “bir dü"ünce biçimi” (Eagleton 1996: VII) oldu!u söylense de hem siyasal
hem de entelektüel açıdan günümüz geli"melerinin ı"ı!ında masum olmadı!ı anla"ılmaktadır. Nitekim
postmodernizm Aydınlanma, ulus, kuram, e"itlik, Marksizm gibi “büyük anlatı” olarak gördü!ü tümle"tirici,
bütünlüklü, kapsayıcı bütün kültürel ve politik söylemleri reddedip “büyük anlatılar”ın sonunu ilan ederken,
ba"ka bir “büyük anlatı”ya pek de dokunmadı!ı gözlerden kaçmaz: bu da kapitalizmin ta kendisidir. “Büyük
anlatılar”ın yerine “minör yakla"ım-mikro sosyolojiyi” (Akay 2005: 67)- bundan anla"ılması gereken
yerelli!i, bölünmü"lü!ü, parçalılı!ı, süreksizli!i, farklılı!ı, etnisiteyi, mistifikasyonu- koyarken kendini
kapitalizmin hizmetine sunup onun nihai zaferini ilan eder. Kapitalizmden ba"ka seçenek yoktur. E"itlik,
karde"lik, sosyal adalet “aynıla"tırıcı”, bütünle"tiricidir ve bu yüzden de kabul edilemezdir. Bu yazının
ba"ındaki alıntının da altını çizdi!i gibi 1960’lar ve 1970’lerde aydınlar ve akademisyenler için ön planda
duran kapitalizm ele"tirisi moda olmaktan çıkmı"tır artık.

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 2 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

“Kapitalizmin nihai zaferi” konusunda da görüldü!ü gibi postmodernizm tartı"maları ne zaman ki estetik
alandan felsefeye, oradan da siyasete kaydı, tehlike çanları o zaman çalmaya ba"ladı. Postmodernizmin
siyasete müdahalesiyle tarihsel özne’nin (burada en ba"ta anla"ılması gereken sınıftır) yok oldu!u beyan
edildi. Ancak bunun gerçekle"medi!ini, aksine “özne”nin me"rulu!unu ve gereklili!ini görmemek için kötü
niyetli olmak gerekmektedir. Buraya kadar söylenenlerden de anla"ılabilece!i gibi, bu yazının amacı
postmodern ele"tirinin tarihsel ve siyasal bir de!erlendirmesini yapmaktır. Elbette bunun temelinde bilimsel
ve tarihsel bir sorumluluk duygusuyla beraber gerçekli!i dille bir oyun olarak gören samimiyetsizli!e kar"ı
bir öfke de yatmaktadır. Yoksa felsefe yapmakta ya da estetik kuramlar olu"turmada bir sınır görmüyorum.
Bu sorumluluktan yola çıkarak “kral[ın] çıplak” oldu!unu kanıtlayan ve bu yazının temel aldı!ı çalı"malar
arasında Perry Anderson’un Postmodernitenin Kökenleri (2002 [1998]), Alex Callinicos’un Postmodernizme
Hayır ([1989]), Terry Eagleton’ın The Illusions of Postmodernizm (1996), fizik profesörleri Alan Sokal ve
Jean Bricmont’un Son Moda Saçmalar (2002) gibi önemli çalı"malarını anmak gerekmektedir. Aslına
bakılırsa postmodernizmle ilgili her "ey söylendi denebilir, hatta ülkemizde Elveda Postmodernizm1
ba"lı!ını ta"ıyan bir kitap bile yayımlandı. Ne yazık ki postmodernizmin bilime ve edebiyat ele"tirisine
zaman kaybettirmek gibi bir i"levi sözkonusudur. #imdiye kadar söylenenlerden de anla"ılabilece!i gibi,
tartı"ma yöntemi olarak polemik kaçınılmazdır. Gerçi polemik do!ru zamanda do!ru yerde devreye
girdi!inde tartı"mayı ileriye ta"ıyıp ön açıcı olabilmekte, ancak postmodernizmle giri"ilen polemi!in
postmodernist bilinci dönü"türece!ini dü"ünme saflı!ına dü"mek de gerekmiyor. Tekrar etmekte fayda var:
tahribatları bir yana, postmodernizm tartı"maları bilim dünyasına -en ba"ta sosyalbilimler, felsefe, filoloji
gibi tin bilimleri- çok zaman kaybettirdi. Bu tartı"maların muhatabı ya da kendini muhatap olarak
hissedenler "imdiye kadar anla"ılır nedenlerden dolayı hep Marksistler oldu. Bu demek ki, postmodernizme
kar"ı ele"tiri genelde Marksistler veya Marksizme yakın duran bilim insanları ve yazarlar tarafından yapıldı.
Burada Marksist ele"tirmenler arasında üç konumdan söz edilebilir: Postmodernizmin kar"ıtları oldu!u gibi
(örne!in Ahmad, Anderson, Eagleton, Callinicos vd.) onu anlamaya çalı"anların yanında (Jameson, Harvey)
bir de büyük ço!unluktan olu"an ve bu akımı moda akımı olarak görüp di!er akımlar gibi gelip geçici
oldu!unu söyleyenler var.

Postmodernizmin Paradoksları
Postmodernizmin hem savunucuları hem de kar"ıtları arasında, postmodernizmin gerçeklik, akıl, nesnellik,
evrensellik, ilerlemecilik gibi “büyük anlatılar”a "üpheyle bakan bir “dü"ünce biçimi” oldu!u konusunda
görü"birli!i vardır. Ancak postmodernizm “büyük anlatıları” reddederken, kendini büyük bir anlatı
yaptı!ının farkında mıdır acaba? Büyük anlatılar”ın sonunu ilan ederken bazı gûrularının “galaksiler arası
seyahat”a ilgisi gözönünde bulunduruldu!unda postmodernizm bir paradokslar yuma!ı olarak kar"ımıza
çıkmaktadır. Eagleton’un sözleriyle:
“Uluslarüstü "irketler yeryüzünün bir kö"esinden di!erine yayıldıkça, entelektüeller evrenselli!in bir
yanılsama oldu!u konusunda daha gür bir sesle ısrar ediyorlardı. Foucault, Marksist iktidar kavramlarının
sınırlı oldu!unu ve çatı"manın fiilen her yerde oldu!unu dü"ünüyordu; buna mukabil, postmodern filozof
Jean Baudrillard, Körfez #ava"ı’nın gerçekten vuku buldu!undan bile "üphe ediyordu. Bu arada, eski
sosyalist militan Jean-François Lyotard, galaksiler arası seyahat, kozmik entropi ve dört milyon yıl sonra
güne"in enerjisinin biti"inden sonra insanlı!ın yeryüzünden kitlesel kaçı"ı gibi konularda yaptı!ı
ara"tırmalarına devam ediyordu. Büyük anlatılardan hazzetmeyen bir filozof için, bu dikkat çekici geni"likte
bir perspektifti” (Eagleton, Kuramdan Sonra, s. 51).

Bu alıntının da ima etti!i gibi, postmodernizmin entelektüel ve siyasi açıdan bir gerileme oldu!u
yadsınamaz. 1980’lerde doru!a ula"an sa!ın yükseli"iyle ilintili oldu!u kadar soldaki kültürel ve siyasi
kötümserlikle de (Eagleton 2003: 30; Callinicos 2001: 11) ba!lantılı olan bu saldırıların entelektüel ve
siyasal temeli 1960’larda atılmaya ba"lanmı"tır. Eagleton’un da altını çizdi!i gibi “kötümser ve mahcup
liberterler”in (Eagleton 2003: 15) 1960’lar ve 1970’lerde Marksizme dair yaptıkları ele"tiriler, 1980 ve
1990’larda postmodernizme evrilip siyasetin reddiyle sonlanmı"tır (Eagleton 2003: 51). Trajik oldu!u kadar
ironiktir: Bir dönemin “radikal” olarak görülen entelektüelleri zamana ayak uydurma adına entelektüel olarak
düzle"ebilmektedirler. Öncelikle Aydınlanma kar"ıtlı!ı üzerinden, usçuluk ve insanın aklını kullanması

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 3 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

yadsınmakta, Aydınlanmanın bir devamı olarak görülen modernizm’in “katliamlar”ı saymakla


bitirilmemektedir.2 Tarihte gerçekle"tirilen cinayetler, ki burada ku"kusuz fa"izmin vah"eti en ba"ta gelir, bir
çırpıda Aydınlanma dü"üncesine yüklenir. Kolaycı olmanın yanında bu sav apolitik bir savdır.

Aydınlanma
Aydınlanma tartı"masına gelince, Aydınlanma insanlık tarihinde bir özgürle"me hareketidir. Aydınlanma
ayrıcalıklı kastların egemenli!ini kırıp, kilise ile devletin ayrılmasına yol açmı"tır; feodalizmin boyunduru!u,
kilisenin egemenli!i Aydınlanma sayesinde kırılmı"tır. Bu bilinen gerçekleri tekrar etmekle beraber elbette
Aydınlanma ele"tirilemez diye bir kaygı da yoktur. Ancak bu ele"tirinin yapıcı olup olmaması (ileriye ta"ıyıp
ta"ımaması) ya da hangi niyetle yapılıp yapılmadı!ıyla ilintilidir. Nitekim Aydınlanma ele"tirisi
(Aydınlanma hareketinin burjuvazinin çıkarlarına ba!lı oldu!u, burjuvazinin kendi çıkarlarını “insanın do!al
çıkarları” olarak ideolojile"tirmesini) Marx ve Engels tarafından Alman $deolojisi isimli yapıtları ba"ta
olmak üzere yapılmı"tır3 (Marx/Engels 1999: 76-77).

Edebiyat alanında da Aydınlanma, geçmi"ten günümüze gelip geçmi" bütün edebi akımları (“Sturm und
Drang”, Klasik, Romantik, Modernizm) etkileyip esin kayna!ı olmu"tur. Bu ba!lamda “do!al hak”, “toplum
sözle"mesi”, “özgürlük”, “birey”, “akıl”, “insan hakları”, “vicdan”, “ki"ilik”, gibi Aydınlanma kapsamında
üretilen kavramlara bakmak "imdilik yeterlidir.

Bugün siyasetin Aydınlanma ile ili"kisinin köklü bir de!i"ime u!radı!ı ve Aydınlanma ile ilgili nesnel bir
durumun mevcut oldu!u, bunun da Aydınlanmanın ciddi bir tıkanmaya u!ramı" oldu!u Metin
Çulhao!lu’nun “Marksizm, Aydınlanma ve Günümüz” isimli makalesinde tespit edilip tarihsel olarak
tartı"ılmaktadır. Bilimsel ve ele"tirel Aydınlanma incelemelerine örnek olu"turan bu makalede bugünkü
durumun “üç yüzyıllık tarihsel sürecin yeni da!ılma noktalarından biri” olarak görülebilece!i belirtilip
“dünyanın son üç yüzyılının tüm entelektüel ve siyasal temelini Aydınlanma”nın olu"turdu!u yazılmaktadır.
Ancak Aydınlanma tayfının “kapitalizm-sosyalizm kar"ıtlı!ı” ile yalınla"tı!ı, Aydınlanmanın ürünü olan
“felsefi, entelektüel, siyasal, ulusal, etnik ve toplumsal cinsiyet (gender) temelli akımlar”ın sosyalizm ya da
burjuva ideolojisi arasında bir tercih yapmak durumunda kaldıkları tespit edilmektedir. Üç yüzyıllık (18.
yy’ın ikinci yarısından ba"layarak) sürecin bu dönemini “dü!ümlenme” olarak niteleyen Çulhao!lu, “yeni bir
da!ılma noktası”nın özelliklerini “irrasyonalizm, bilinmezcilik, partikülarizm, hedonizm, nihilizm, kendini
uzun süre Keynesçilikle terbiye etmeye çalı"mı" kapitalizmin en vah"i ve dizginsiz ideolojik yöneli"leri,
milliyetçili!in en azgın bürünümleri, dinsel fanatizmin en yo!unla"mı"ı” (s. 10) olarak tarif eder.4
Çulhao!lu’nu "a"ırtan nokta “Aydınlanmanın iflası” söylemini savunanlar arasında Marksistlerin de yer
almasıdır. “Çünkü, en ba"ta, bir marksistin, Aydınlanmayı ‘iflası’ ya da ‘ba"arısı’ kendi ba"ına
tartı"ılabilecek ayrı bir proje sayması, bu ki"inin marksistli!inde e!reti yanlar oldu!unu gösterir.” (11) Yazar,
Aydınlanmanın Marksizm için bir zemin/çerçeve olu"turdu!unun ancak Marksizmin bunu a"tı!ının altını
çizip Aydınlanmanın “iflası” konusundaki savını "u "ekilde belirler:
“Aydınlanmanın, kendi ba"ına, bir proje olarak iflas etti!ini ilan etmek, son derece soyut ve temelsiz bir
ifadedir. Aydınlanma iflas etmemi"tir; içinden fı"kırttı!ı çe"itlili!i bir sisteme ve bütünlü!e ta"ıyan
alternatiflerden biri olan sosyalizm geriledi!i ve gücünü yitirdi!i için, bugün bu çe"itlilikle tek ba"ına
kalmanın çaresizli!ini ve tıkanıklı!ını ya"amaktadır. Özetle, Aydınlanma, Aydınlanma olarak iflas etmemi";
kendini sürdürebilir kılaca!ı biricik alternatif geriledi!i için tıkanmı"tır.” (11)
Nitekim Aydınlanmanın akı"ını belirleyen de “gerçek hareket, yani sınıflar mücadelesinin seyri, bu
mücadelenin getirdikleri, yarattıkları ve sonuçları”dır (Çulhao!lu, 12-13). Marksizmin Aydınlanma
çerçevesinin içini doldurup onu a"ma meselesine gelince, Aydınlanma esir insanının kar"ısına “özgür birey”i
koymu"tur, Marx ise bunu a"arak her bireyin bir toplumsal sınıfa ait oldu!unu görmü"tür. Fransız
Devrimi’nin “özgürlük-e"itlik-karde"lik“ sloganı, feodal toplumdan kapitalist topluma geçi"te bir
ilerlemedir, ancak “ücretli kölelik” kavramıyla Marx sömürüye i"aret etmi"tir. “E"itlik”, sınıflar mevcut
oldu!u sürece gerçekle"mesi imkansız olan bir durumdur. “Karde"lik” konusunda ise, “gerçek karde"li!in,
sömürüsüz ve sınıfsız bir dünyada, ulusal sınırları da a"arak enternasyonal ölçekte gerçekle"ebilece!ini
söylemi"tir” (Çulhao!lu, 15). Öte yandan Aydınlanma özgürle"mi" insanın aklını ve do!asını yüceltir, bilim
ve teknolojiyi tarihsel ilerlemenin gücü olarak görür. “Marksizmde ise, tarihin motoru ne bilimdir ne de

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 4 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

teknoloji; bilimi ve teknolojiyi belirli, ama birbirinden farklı biçimlerde sahiplenen sınıfların mücadelesidir”
(Çulhao!lu, 15).

Sonuç olarak Aydınlanmanın temel ta"ları olan akıl, insanın do!ası, bilim ve teknoloji burjuvazinin nezdinde
kendi çıkarlarına göre tarif edilmi"tir, bu da ku"kusuz piyasanın mantı!ına göre belirlenmi"tir. Nitekim
tüketim toplumunun “özgür” bireyi tüketici insana indirgenmi"tir.

Postmodernizmin Tarihçesi
Perry Anderson, Postmodernitenin Kökenleri ba"lı!ını ta"ıyan kitabında postmodernizmin tarihçesini
“Filizlenme, Billurla"ma, Tespit ve Etkiler” ba"lıkları altında ele alır. Kavram olarak modernizm
(modernismo) ve postmodernizm (postmodernismo) sözcükleri ilk kez Latin Amerika’da estetik bir
adlandırma amacıyla kullanılmı"tır. 1890’da Nikaragualı Ruben Dario “modernizm”i Peru’daki bir edebi
hareketi tanımlamak için kullanır. $ngilizce’ye ise kavram bir ku"ak sonra girebilmi"tir. Yine aynı "ekilde
kavram olarak postmodernizm kavramı da Hispanik dünyada 1930’larda ortaya çıkmı"tır. Bu sefer Federico
de Onis “postmodernismo”yu “modernismo” içindeki “gerileyi"i” ele"tirmek için kullanır;
“ultramodernismo”yu ise “modernismo”nun yeni bir avant-garde "iirle bulu"ması olarak ortaya atar
(Anderson 2002: 9-10). Anderson, “postmodernizm” teriminin Anglo-Sakson dünyada yirmi yıl sonra,
1934’te yayımlanan Arnold Toynbee’nin Study of History isimli kitabında “estetik” de!il, “zamansal” bir
kategori olarak kullanıldı!ının altını çizer (Anderson 2002: 11). 1950’lere gelindi!indeyse postmodernizm
sözcü!ü Charles Olson tarafından tarihsel bir gerileme ba!lamında -“modernin ötesinde de!il modernden
daha eksik bir "ey[…]” olarak (Anderson 2002: 22)- ortaya atılır. Roosevelt döneminde siyasetçi olan Oslon,
Nagazaki ve Hiro"ima’dan sonra siyaseti bırakıp edebiyata yo!unla"ır. Olson, T.S. Eliot’un Wasteland
(Çorak Ülke) isimli modernist eserine kar"ı bir “Anti-Wasteland” yazar. Ardından 1952’de bir manifesto
kaleme alır: “Getirdi!im yenilik, ba"langıç olarak geçmi"i de!il, "imdiyi almaktadır” (Olson, aktaran
Anderson 2002: 14). Kavrama aynı "ekilde olumsuz bir anlam yükleyen Harry Levin ise postmodernizmi
“kültür ile ticaretin kesi"ti!i bir noktada sanatçı ile burjuva arasındaki yeni bir suç ortaklı!ının
göstergesi[…]” olarak yorumlar (Levin, aktaran Anderson 2002: 23). 1960’larda ise postmodernizm kavramı
CIA ajanı Fiedler tarafından “gelenek dı"ı”nı adlandırmak için devreye sokulur.

Postmodernizmin “billurla"ması” 1972’de $hab Hassan’ın da yer aldı!ı “Postmodern Edebiyat ve Kültür
Dergisi” etrafında yer alır. Ancak Hassan’ı bu dönemde ilgilendiren postmodernizmden çok “ifade gücü
yüksek bir minimum’a indirilmi" ileri modernizme yönelikti: Kafka’dan Beckett’e uzanan, kendi deyimiyle
‘sessizlik edebiyatı’” (Anderson 2002: 30). Modernist ve postmodernist sanatçıları bir program içinde bir
araya getiren Hassan’a göre yanıtlanması gereken iki sorudan biri “postmodernizm, ‘sadece sanatsal bir
e!ilim midir, yoksa aynı zamanda toplumsal bir görüngü müdür? Toplumsal bir görüngüyse, bunun
psikolojik, felsefi, iktisadi, siyasal yönleri birbirine nasıl ba!lanmı"tır ya da hangi noktalarda birbirinden
ayrılmı"lardır?” (Hassan, aktaran Anderson 2002: 32). Hassan bu konuyla ilgili "öyle bir saptamada
bulunur: “Edebi bir de!i"im biçimi olarak postmodernizmi, gerek kendinden önceki avant-garde akımlardan
(kübizm, fütürizm, dadacılık, gerçeküstücülük vb.), gerek modernizmden ayırt etmek mümkündür. Ne
modernizm gibi Olimpiyen ve tarafsız bir tutum içinde olan ne de saydı!ımız di!er akımlar gibi bohem ve
isyankâr olan postmodernizm, sanat ile toplum arasında farklı türden bir uzla"ma önermektedir” (Hassan,
aktaran Anderson 2002: 32). Anderson, Hassan’ın postmodernizmle ilgili bu yorumunu “öncü nitelikte
görü"ler ta"ıyordu” diye över, fakat siyaseti dı"laması nedeniyle sanatın toplumsal özelli!ini göremeyen
“sınırlı bir anlayı"” oldu!unu da sözlerine ekler. 1980’lerin sonunda Hassan postmodernizme artık ele"tirel
bakıp 1987’de The Postmodern Turn isimli kitabında "öyle bir tespitte bulunur:
“Artık postmodernizmin kendisi de de!i"mi"tir, bence yanlı" bir yöne girmi"tir. $deolojik saldırganlık ile
gizemsizle"tirici (demystify) hafiflik arasına sıkı"an, kendi yarattı!ı kitsch’in tuza!ına dü"en postmodernizm,
eklektik bir alaycılı!a, sahte hazlarımızı, basit inançsızlıklarımızı gizleyen bir "ehvet kalıntısına
dönü"mü"tür” (aktaran Anderson 2002: 43).
Ancak kavram 1972’de yayımlanan “mimarlık manifestosu niteli!indeki” (Anderson, 35) Learning From Las
Vegas isimli kitapla beraber mimarlık alanına esin kayna!ı olmu", zamanla kendini bu alanda
sa!lamla"tırmı"tır. Mimarlıktan sonra terim, felsefe alanında ilk defa Lyotard’ın Postmodern Durum isimli

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 5 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

kitabında kullanılmı"tır.

Lyotard ve Postmodern Durum


Postmodernizmin savunuculu!unu yapan ele"tirmenlerin en çok Lyotard’ın Postmodern Durum isimli
kitabına atıfta bulundukları bilinen bir gerçek. Diyebiliriz ki felsefe alanında postmodern tartı"malar bu
kitapla ba"lamı"tır. $hab Hassan’a göndermede bulunan Lyotard belli ki bu kavramı ondan ödünç almı"tı
(Anderson 2002: 40). Hassan’a daha sonra de!inmek üzere, kitabında Marksizm, tarih, ideoloji, hümanizm,
Aydınlanma gibi “büyük anlatılar”ın yok oldu!unu yazan Lyotard, bilimin aslında dille bir oyun oldu!unu
belirtir. Lyotard, 19.yy’dan devralındı!ının altını çizerek “modern seçenekler” olarak gördü!ü iki toplumsal
modelden bahseder: Talcott Parsons’ın modeli, toplumu “i"levsel bir bütün olu"turan” (Lyotard 2000: 34) bir
model olarak ele alırken, Marx’ın modeli “sınıf sava"ları ilkesi ve toplum içerisinde i"leyen bir ikililik olarak
diyalekti!i kabul edenler” (34) modeli olarak görülür. Ancak bu iki toplum modelinin de geçerlili!ini
kaybetmi" oldu!unu yazan Lyotart, toplumu artık dilsel bir ileti"im a!ı olarak ele almak gerekti!ini savunur
(Lyotard 2000: 43-46).
“Biz toplumsal ili"kileri bu biçimde anlamak istiyorsak, seçti!imiz ölçüt ne olursa olsun, gereken sadece bir
ileti"im teorisi de!il, agonisti!i kurucu bir ilke olarak kabul eden bir oyunlar teorisidir” (Lyotard 2000: 46).
Bu ko"ullar altında bilim de di!erleri arasında bir dil oyunu oluyordu. (Lyotard, 65) Lyotard kitabında bolca
do!a bilimlerinden kavramlar kullanır (“atomlar pragmatik ili"kilerin kesi"en yollarında yer almaktadırlar”
(45), “i"lerlik ilkesi”, “termo dinamik”, “quantum mekani!i”, “mikrofizik”, “moleküler ölçü” (120-128),
ancak daha sonra bu alanda bilgisinin kıt oldu!unu itiraf edecektir (Anderson 2002: 43). Ku"kusuz bu
epistemik görecilik, yani bilim kuramlarındaki nedensellik ilkesini ve deneysel olarak do!rulanabilirli!ini
yadsımak postmodernizmin temel karakteristi!ini olu"turacaktı. Postmodernistlerin do!a yasaları ve fizik
bilimi ile ilgili bilgi kavrayı"ları da bu anlamda "üpheci ve görececidir. O kadar ki yerçekim yasasının5 ya
da pi sayısının6 Batı tarafından toplumsal olarak in"a edildi!ini ve tarihsel olarak de!i"ebilir oldu!unu
savunabilecek duruma gelirler. Postmodernist ele"tirmenler do!a yasalarının ve fizik biliminin “toplumsal
olarak in"a edilmi"” oldu!unu iddia ederler. Postmodernizmin bu epistemik göreceli!i fizikçilerin tepkisine
bile yol açmı"tır. Kitabın ba"lı!ının da altını çizdi!i gibi “Son Moda Saçmalıklar: Postmodern Aydınların
Bilimi Kötüye Kullanmaları” postmodernist ele"tirmenlerin mistifikasyonuna, yani kullandıkları dile ve
bilimsel kavramları kötüye kullanmalarına kar"ı yazılmı"tır.

Lyotard’a dönersek, onun bir ba"ka itirafı da yine bu kitabı hakkında olacaktır: “Hikâyeler uydurdum, asla
okumadı!ım birtakım kitaplara göndermede bulundum, belli ki insanlar çok etkilenmi", oysa bu biraz da
parodiydi [...] ‘Postmodern Durum’ en kötü kitabımdır [..]” (aktaran Anderson 2002: 43). Böylelikle
Lyotard, itibarsızlı!ına ve samimiyetsizli!ine kendisi parmak basacaktır. Lyotard’ın “postmodern” çıkı"ının
aslında “söylem”den çok politik bir ba!lantısı oldu!u Callinicos ve Anderson tarafından vurgulanmı"tır:
1954-1964 arasında Lyotard Socialisme ou Barbarie isimli “a"ırı solcu bir örgüt”ün (SoB) üyesiyken
dönü"ümünün gerçekle"ti!i kitabını yazdı!ında sosyalizmi reddeder olmu"tu (Callinicos 2001: 16; Anderson,
46). Anderson, Lyotard’ın “devrimci bir sosyalizmden nihilist bir hazcılı!a” yönelmesinin nedenlerini
ara"tırırken, Lyotard’ın bu kitabında sanat ve siyasetin hiçbir biçimde yer almamasına "a"ırır. “Büyük
anlatı”ları hedef alan Lyotard’ın “siyasal çizgisindeki ini" çıkı"larda, her zaman de!i"meden kalan bir "ey
vardı. SoB, ba"ından beri anti-komünist bir örgüttü” (Anderson 2002: 46).

Bu ba!lamda postmodernizmin aslında 1960’ların sonlarına do!ru ba"layan –“68’in hayal kırıklı!ına
u!ramı" çocukları[nın]- siyasi bir yenilginin ürünü oldu!u birçok yerde belirtilmi"tir (Wood 2001: 10;
Callinicos 2001: 17). Di!er bir deyi"le, Lyotard’ın “büyük anlatılar”dan anladı!ı en ba"ta Marksizm’di,
“terimi ilk olarak Marksizmi kastetmek için kullanmı"tı” (Eagleton 2003: 38). Lyotard dönemin komünist
ülklerini ele"tirmek adı altında komünizm kar"ıtlı!ına odaklanmı"tı (Lyotard, 38). Burada Anderson haklı
olarak “Peki ya kapitalizm?” sorusunu yöneltir (Anderson 2002: 50). Nitekim 1990’ların sonunda Lyotard’ın
çıkı" noktası kapitalizmdir artık. Bu da kapitalizmin temelde toplumsal-iktisadi bir görüngü olmadı!ı
fikrinden olu"ur.7

1980’lerin siyasi ve ideolojik süreçlerinden –Reagan dönemi, 1980 sonrası Sovyet blo!unun çökertilmesi ile

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 6 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

“neoliberalizm” adı altında sa!ın ideolojik saldırısının doru!a ula"ması– yola çıkıp çok yerinde bir
saptamada bulunur Anderson: “Büyük anlatılar yok olmak "öyle dursun, tarihte ilk kez bütün dünya tek bir
büyük anlatının hükmü altına girmi" gibi görünüyordu: Tek ve evrensel bir özgürlük ve refah anlatısı –
piyasanın küresel zaferi” (Anderson 2002: 50, vurgu bana ait).

Lyotard’dan sonra felsefe alanında Jürgen Habermas postmodernizme el atar. 1980’de Frankfurt’ta alaca!ı
Adorno Ödülü vesilesiyle “Modernite – Tamamlanmamı" Bir Proje” ba"lı!ı altında “modernizmi” ele"tiren
bir konu"ma yapar. Habermas, modernist kültürün artık sanatta yaratıcılı!ı besleyemedi!ini, modernizmin
kapitalist toplumun ahlakını bozdu!unu, çalı"ma disiplinini ortadan kaldırdı!ını, bunun sonucunda toplumun
yozla"maya ba"ladı!ını söyleyip, “bu yozla"manın önüne geçebilecek tek "ey[in], dinsel inancın yeniden
canlandırılmasıdır – kutsallıktan yoksun kalmı" bir dünyaya, kutsalın dönü"ü” oldu!unu yazar (Habermas,
aktaran Anderson 2002: 57). Anderson’u bu iki felsefeci hakkında hayretlere dü"üren ortak bir nokta vardır
ki bu da Marksist kökenli olmalarına ra!men “Marksizm’den neredeyse hiç yararlanmamı" olmamaları”dır.8
Ancak postmodernizmin tutarlı bir yönüne de i"aret eder Anderson: “Postmodern fikri, bu konjonktürde
yerle"eli beri, bir biçimde sa!ın mülkiyeti altında olmu"tu” (Anderson 2002: 68).

Postmodernizm ve Kimlik Politikaları


Farklılık (differance), öteki, etnisite, temsil, heterojenlik gibi kavramlar postmodernizmin anahtar jargonunu
olu"turur. Bu kavramlar aynı zamanda postmodernizmin feti"le"tirilmi" sihirli kilit kavramlarıdır.
Postmodernizm kimlik ve farklılı!a vurgu yaparken sınıf ve tarihsel özne gibi kavramları yok sayar. Üretim
biçimi ve üretim güçleri arasındaki ili"kiden/çeli"kiden söz etmemek ve diyalekti!i yok saymak
postmodernist ele"tirinin Fransız postyapısalcılarından devraldıkları bir özelliktir.
“Toplumlarda siyasi olarak büyük ideolojilerin silinmesi, sendika ve siyasi partilerin girdikleri çıkmazlar ve
bunalımlar sonunda temsiliyet sisteminin sorgulanmasını da beraberinde getirmektedir. Bütüncü söylemlere
dayanan i"çi sınıfı veya sınıflar arası mücadeleler yerlerini moleküler devrimlere bırakmı"tır: 68’den beri
marjinaller, kadın hakları, homoseksüellerin eylemleri vb. küçük mücadele birimlerini olu"turmaktadır”
(Akay, 153).
“Toplumlarda siyasi olarak büyük ideolojilerin silinmesi” derken burada kastedilen ideoloji en ba"ta
sosyalizmdir; pekiyi “sendika ve siyasi partilerin girdikleri çıkmazlar”dan ne anlamalı? Türkiye ko"ullarında
12 Eylül darbesinden söz etmeden siyasi partilerin ve sendikalın çıkmazlarını anlamak mümkün mü? Dünya
ölçe!inden konu"ursak, her "eyin satılıp pazarlandı!ı ulusüstü "irketler ve tekelle"me üzerinden “küresel”
kapitalizmi incelemeden sendika ve siyasi partilerin geldi!i durumu nasıl tartı"abiliriz? Ayrıca “küçük
mücadele birimleri”nin de sivil toplum kurulu"ları çatısı altında AB kaynaklarından desteklenen birimler
olup asıl radikal ele"tirinin/mücadelenin önünü kestiklerini söylemeye gerek var mı? Bugün “moleküler
devrimler”, insani/sosyal de!erlerin geriledi!i, paranın ve gücün önem kazandı!ı bir dönemde iktidar ve
medyanın sorumlusu oldu!u satı" kültürünün kar"ısında hangi direnme biçimleriyle duruyor ya da duruyor
mu?

Postmodernizm aslında kimlik politikalarına vurgudan dolayı dünyadaki gerçek sorunlardan ve yapılardan
uzakla"ıp, sömürgenin ve baskının asıl sorumlusu olan kapitalizmin gerçek bir ele"tirisini kolektif kimliklere
kar"ı duru"uyla engelledi!i Arif Dirlik, Aijaz Ahmad gibi yazarlar tarafından tartı"ılmı"tır. Aijaz Ahmad
örne!in “küreselle"me”nin temel ideolojisinin, e"itlik de!il farklılık oldu!unun belirtip “farklılık”ın
kutsanmasının, i"çi/emekçi sınıfının dayanı"masını kırmada kullanılan bir araç oldu!unun altını çizer. 9
Postmodern dönem, sömürgeci politikaların, böl ve yönet yoluyla öncekinden daha da çok geçerli oldu!u
toplumsal ve siyasi ko"ulların dönemidir. Objektif gerçeklikleri reddeden, her "eyi metin, dil oyunları,
söylem olarak gören, postmodernizm savunuculu!unu yapan “bilim insanları” ile kuramcılarının bu
göreceli!i ve öznelcili!i aslında entelektüel bir sorumsuzluk ve kayıtsızlıktır. Nitekim günümüzde toplumun
yozla"tı!ı savı hemen hemen herkesin hemfikir oldu!u bir savdır. Bunların göstergelerini görmek için
günlük bir gazeteyi açmak yetecektir: Adli suç oranlarının (cinayetler, gasp, yolsuzluk, cinsel suçlar vd.) ve
siyasi-örgütlü suçların (kaçak yapı, arazi-orman ya!macılı!ı vd.) artması, toplumsal ruh sa!lı!ının daha da
kötüye gitmesi (depresyon, intihar vd.), tüketim çılgınlı!ı, öte yandan sansür ve yasakların sürmesi
(geçti!imiz dönemde Son Kumsal isimli belgesel filmin yasaklanması, Sakıncalı Piyade oyununa yapılan

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 7 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

engellemeler, Nâzım Oratoryosu’nun Frankfurt Kitap Fuarı’na götürülmesinden vazgeçilmesi, Nedim


Gürsel’in Allah’ın Kızları isimli romanına açılan soru"turma bunlardan sadece birkaçı). Bu durumda dil
oyunlarından bahsetmek, nesnel gerçekleri görmezden gelmek entelektüel bir sorumsuzlu!un ötesinde
“siyasal anlamda bir yüzkarasıdır” (Eagleton 2003: 16). Ne yazık ki akademisyenler bu politikanın “bilim”
eksenini olu"turuyor. Açlık, sefalet, sömürü, haksız sava"lar, i"sizlik, sınıflararası çeli"kiler inanılmaz
boyutlara ula"ırken, bu nesnel gerçeklikleri görmezlikten gelmek veya reddetmek “küresel” kapitalizmden
ba"kasına yaramamaktadır. Bilimin görevi ve hedefi anla"ılmazlık, kafa karı"ıklı!ı, dil oyunları,
metinlerarası dans de!ildir; bilim Aydınlanma, kanıt, mantık yoluyla insanlı!ı ileriye götürme,
bilinçlendirme sorumlulu!udur. Bunun için "u önermeyi ciddiye almalıyız:
“Aydınlar, özellikle de solcu olanları, toplumsal evrime olumlu bir katkıda bulunmak istiyorlarsa her "eyden
önce egemen dü"ünceleri açık seçik anla"ılabilir biçime getirmeli, onlara kendi bulandırmalarını eklemek
yerine baskın söylemleri mistisizmden arındırmalıdırlar” (Sokal/Bricmont, 225).

Tekrar postmodernizmin kimlik politikalarına dönersek, postmodernist ele"tirmenler “postmodern durum”u


tanımlarken hedonist bir "ekilde marjinalli!i överler. Burada çıkı" noktaları “birbirine uymayan birçok
parçadan olu"an ayrı"ık bir toplum”10 yapısıdır: etnik grup ve mezhepler, marjinaller, farklı kültürel
kimlikler… Nitekim burada söz konusu olan kültürelcili!in övgüsü, di!er bir deyi"le marjinallik üzerinden
çok-kültürcülü!ün ve “öteki”cili!in yüceltilmesidir. Ne de olsa bu dönem siyasetin kimlik siyasetine
indirgendi!i bir dönemdir. Bu dönemde postmodernizmin söylemle"tirdi!i kimlik politikasının siyasete
yansıması bariz bir "ekilde ortadadır: bütün dünyada emek ekseni görmezden gelinip kimlik ekseni öne
çıkartılmı"tır.11

Sonuç Yerine: Postmodernizmin Siyasal Ba"lamı


1970’lerde Fransız felsefecilerinin liberalizme yönelmeleri postmodernizmin ortaya çıkı"ında önemli bir
etmendir. Postmodernizmin birçok ba"ka kaynakları olsa da (“hakiki modernizm, sözde post-sanayicilik,
yeni siyasal güçlerin ortaya çıkı"ı, kültürel avangardın yeniden nüksetmesi, meta biçimin kültürel ya"ama
nüfuz etmesi, sanat için ‘özerk’ mekanın azalması, bazı klasik burjuva ideolojilerinin tükenmesi” (Eagleton
2000: 35-36), aslında siyasal bir ba"arısızlı!ın ve bunalımın ürünüdür. Callinicos’un da belirtti!i gibi,
1968’in siyasal yansıması (Fransa’da Mayıs-Haziran olayları, ABD’de getto isyanlarında oldu!u gibi) bir
radikalle"meye i"aret etse de 1970’lerin sonunda “a"ırı sol”un (Callinicos 2001: 253) da!ılıp dü"ü"ünün en
keskin oldu!u ülke Fransa’da “Nouveaux philosophes […] Parisli aydınların liberalizme dönmelerine yardım
etti.”

Postmodern felsefenin liberalizme yönelmesi emek ekseninden çıkıp kimlik eksenine yönelmenin dı"ında
günümüz siyasal geli"meleri ı"ı!ında ne ifade etmekte? Bir zamanlar muhalif ele"tirinin kilit kavramlarını
olu"turan anti-emperyalizm, ba!ımsızlık, sömürü gibi kavramların neoliberalizm tarafından içi bo"altılıp
demode kavramlar olarak lanse edilmeye ba"lanması; anti-emperyalizmden bahsetmenin artık dar kafalılık,
ulus-devlet yapısını savunmakla e" tutuldu!u; muhafazakâr kesimin yeni entelektüellerini olu"turan liberal
“sol”un geçmi"teki de!erleri12 ayaklar altına alabilmesi anlamına gelmektedir. Halihazırda liberalizm,
kapitalizmin “bilgiyi kirletme konusunda en büyük silahı” konumuna sahiptir. Kaan Arslano!lu bu ba!lamda
“liberallerin gerçekten liberal mi, yoksa basbaya!ı fa"ist mi olduklarını tartı"mak gerekiyor” savını ortaya
atar. Bu ilginç bir tartı"ma konusu olabilir. Postmodernistlerin ve liberal solun gerçek bir kapitalizm
(kapitalizmle beraber piyasa kültürü, toplumun yozla"ması, tekelle"me vd.) ele"tirileri olmadı!ına göre
akılların puslanmasına sebep olup “be"eri bilimlere zaman kaybettirmek, gericili!i destekleyen bir kültürel
akıl karı"ıklı!ı yaratma[nın]” yanında postmodernizmin olumsuz etkilerinden biri ku"kusuz “siyasi solu
zayıflatmak”tır (Sokal/Bricmont, 222). Bir yandan “ötekilik”, “etnik azınlıklar”, “ulus-devletin tasfiyesi”ne
yapılan vurgu, öte yandan “sınıf, emek-sermaye çeli"kisi”ni tartı"manın modası geçmi" oldu!u ya da
dogmatik sayıldı!ı göz önünde bulundurulursa, postmodernistlerin de liberaller gibi kapitalizme ideologluk
yaptıkları söylenebilir.

Bugün toplumda gelinen nokta, siyasi kafa karı"ıklı!ı ve kültürel yozla"madır. Postmodernizm burada
öncelikle de sola kar"ı siyasal ku"kuculu!u yaygınla"tırarak solun bazı kesimlerinin liberal sola, oradan da

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 8 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

bütünüyle liberalizme dev"irilmelerini sa!ladı. Kültürel alanda ise “postmodernist kültür, tüm sanatlarda
zengin, cesur, canlandırıcı bir eser yı!ını üretti ve berbat kitçin payına dü"enden fazlasını yarattı. […] Ne"eli,
parodik ruhuyla yüksek kültürün yıldırıcı ha"inli!ini azalt[ıp] […] meta biçimi taklit ederek, pazarın
sakatlayıcı ha"inliklerini güçlendirmeyi ba"armı"tır” (Eagleton 2000: 36-37). Ellen M. Wood, postmodernist
ele"tirmenleri haklı olarak “ne"eli robotların” entelektüelleri olarak tanımlar (Wood, 59). Bu kavram aynı
zamanda tüketim toplumunun insanını tarif eder. E!er sistemi de!i"tiremeyeceksek -ki postmodernistlerin bu
yüzden kapitalizm ele"tirileri yoktur- o zaman kapitalizmin “nimetler”inin keyfini çıkaralım; “ne"eli
robotlar”ı oynayalım. Bu durumda bilimsel ve tarihsel sorumluluk duygusuyla hareket eden her biliminsanın
görevi elbette bu ili"kileri açı!a çıkartıp toplumu aydınlatmak olacaktır.

1 Sinan Kutlu, Elveda Postmodernizm, Papirüs Yayınevi, $stanbul 2003.

2 Kolaycılı!ın ve pragmatizmin en uç örne!i bu olsa gerek: “Bellek içinde bir önce bir sonra söz konusu
de!ildir; tıpkı cinayet romanlarında oldu!u gibi modernli!in suçlarının cinayetlerinin (Auschwitz, Gulak,
soykırımları, atom bombası vb.) yeniden anımsanması yapılır […] Tüm tartı"maların ortaya çıkardı!ı "udur:
Gerek Habermas gerek Baudrillard, iki kar"ıt dü"ünür de Aufklarung (sic) (Aydınlık) dü"üncesinin iflas
etti!ini belirtmektedirler. […] Beraberinde Tarih denilen "ey de yok olmu"tur, çünkü postmodernizm zaman
fikrini yok etmi"tir.” (Akay 1991: 154-155) Belle!in de tarihsel sürecin ürünü oldu!unu ben burada
tartı"mayaca!ım. “Büyük anlatılar”ın savunuculu!unu yapan öncelikle Marksist yazar ve kuramcıların bellek
konusunda yazdıklarını hatırlatmak isterim: örne!in Walter Benjamin’in “Tarih Kavramı Üzerine” isimli
makalesi; hatta Peter Weiss’ın tarihsel belle!in romanı olarak da bilinen Direnmenin Esteti!i romanında
Mnemosyne yani bellek sanatların anası olarak okunmaktadır. (Göbenli, 217/228).

3 “Devrimden sonra Aydınlanmacıların övgüsünü yaptıkları akıl dünyasının, aslında burjuvazinin


idealle"tirilmi" dünyası oldu!u anla"ılınca, ilahi adalet, burjuva hukukunun (sınırları) içinde gerçekle"ince ve
e"itlik, yasa önünde burjuvazinin e"itli!i olunca ve akıl devleti ya"ama geçip, ancak burjuva demokratik
cumhuriyeti olarak ya"ama geçti!inde, çe"itli toplumsal yönlerden Aydınlanma ideolojisini hedef alan
ele"tiri tartı"maları da ba"ladı” (Marx/Engels, aktaran Atayman 2003: 30).

4 “Aydınlanmanın özellikle son birkaç on yılda belirginle"en tıkanı"ı, genel olarak aydın kategorisinden
liberal dü"ünürlere, oradan da sol kuramcılara ve siyasetçilere dek pek çok kesimi derinden etkilemi"tir.
Geleneksel ya da evrensel aydının silinmesi, bu arada gazeteci filozofların yükseli"i, siyasetçilerin
çarıkla"ması, sol kuramcıların verimsizle"mesi ve sol siyasetin acınası bir pragmatizme ve güncelcili!e
sürüklenmesi, son çözümlemede, aydınlanmanın ya"adı!ı genel tıkanıklıkla ili"kilendirilebilir” (Çulhao!lu
1998: 10).

5 Alan Sokal, bu iddiayı savunanları evinin penceresinden (“Evim yirmibirinci katta.”) atlamaya davet eder
(Sokal/Bricmont 2002: 286).

6 “Einstein’ın sabiti; bir sabit, bir merkez de!ildir. Bu sabit de!i"kenlik kavramının ta kendisidir –sonuçta bu
oyunun kavramıdır” (Derrida, aktaran Sokal 2002: 241). Alan Sokal’in Social Text isimli dergide 1996’da
“Sınırların A"ımı: Kuantum Yerçekiminin Dönü"ümsel Bir Betimlemesine Do!ru” ba"lı!ı altında
postmodernizmin parodisini yaptı!ı makale, prestijli postmodern dergide hiçbir itiraza u!ramadan
yayınlanmı", Sokal ise daha sonra bu makalenin bir kapan oldu!unu açıklamı"tı.

7 “Kapitalizm, daha çok, bir figürdür. Bir sistem olarak kapitalizmi i"leten i"gücü de!il, enerjinin kendisidir,
fiziktir (sistem yalıtılmı" de!ildir). Figür olarak kapitalizm, gücünü sonsuzluk fikrinden alır. Bu, insan
ya"amında kendini para arzusu, güç arzusu ya da yenilik arzusu olarak gösterebilir. Bütün bunlar çok çirkin,
çok umut kırıcı görünebilir; ama bu arzular, varlıkbilimsel açıdan sonsuzlu!un iradede ‘örneklenme’si olan
"eyin antropolojik kar"ılı!ıdır.
Bu örneklenme toplumsal sınıflara uygun olarak olu"maz. Toplumsal sınıf, uygun bir varlıkbilimsel kategori
de!ildir” ( Lyortard, aktaran Anderson 2002: 51).

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 9 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

8 “Her ikisi de Marksist kökenli dü"ünürlerdi, ama postmoderniteye ili"kin de!erlendirmelerinde


Marksizm’den neredeyse hiç yararlanmamı" olmamaları "a"ırtıcıdır. Ne Lyotard ne de Habermas,
postmodernin zaman ile mekândaki yerini belirleyebilecek gerçek bir tarihsel yoruma giri"mi"tir. Bunun
yerine, postmodernin ortaya çıkı"ının belirtisi olarak, az çok havada uçu"an ya da bo" gösterenlere i"aret
etmi"lerdir: Lyotard, büyük anlatıların (tarihsiz) geçersizle"mesini, Habermas ise ya"am dünyasının
sömürgele"tirili"ini (sanki hep öyle olmamı" gibi) öne sürmü"tür” (Anderson 2002: 67).

9 “Din, bölge, dil, kast – ve uluslararası çerçevede ulusalcılık ve etnisite – her "ey i"çi sınıfının
dayanı"masını kırmak için kullanılmı", veya bu dayanı"maların olu"masını engellemi" [...] Bütün eski
sosyalist ülkelerde dini ve komünal kinlerin yeniden ke"fedilmesi, sosyalizmden kapitalizme geçi"te temel
bir ihtiyaç olarak görülür. $rrasyonalizm bugünün kuralıdır; çünkü insanların irrasyonalizmi pazarın
irrasyonalizmiyle örtü"mek zorundadır. Keza küreselle"me pazarı birle"tirir ve insanları böler; çünkü
insanlar birbirine dayanı"ma gösteren halklar olarak de!il, bireysel tüketiciler olarak hareket ettikleri zaman,
küresel pazarın amaçları için en iyi "ekilde kullanılırlar. Küresel ölçekte postmodernizm ve Üçüncü Dünya
ba!lamında postkolonyal kuram, e"itlikçi siyasetin yerine farklılık politikalarını, Cupertino toplumunun
yerine sonsuz rekabeti koyarken, bu sava"ın ana araçlarıdırlar” (Ahmad 2003: 32).

10 “Aydınlık ça!ın gerektirdi!i tarih ve felsefe tarihi, halka aydınlık veren öncüler grubu, bilimsellik
paradigması, sosyalizm vb. gibi büyük söylemler ortadan kalkmaktadır. […] Homojen bir toplum yerine
birbirine uymayan birçok parçadan olu"an ayrı"ık bir toplum postmodern toplumdur” (Akay 1991: 152).

11 Neoliberalle"me politikalarıyla beraber “öteki”nin “gizemli yükseli"i” Türkçe’de de ele alınıp


incelenmi"tir. Bkz. Sinan Kadir Çelik’in “Yabancıla"madan Ötekile"meye: Kültürel Bir Hegemonyanın
Kurulu" Biçimleri” isimli makalesi: “Fakat farklılık siyaseti yapanlara ‘dünyanın tüm ötekileri birle"se ne
olur’ gibi bir soru yöneltirsek bizi büyük bir suskunlukla kar"ılayacaklardır. Zira bırakınız Ötekilerin
birle"mesini Ötekinin ya da ma!durun konu"up konu"amayaca!ı bile ayrı bir tartı"ma konusudur” (Çelik
2001: 175). Ya da Ali #im"ek’in “Post-modernizmi Ciddiye Almalı mıyız Ya Da Epistemolojik Suikast”
ba"lı!ını ta"ıyan incelemesi bu tartı"malara örnek gösterilebilir: “E!er postmodernistlerin elinde her kapıyı
açan bir maymuncuk olsaydı, bu maymuncu!un adı ‘öteki’den ba"kası olmazdı. Öteki post-modern projenin
çekirde!inde yer alır. Öteki her"ey olabilir, retorik bir sonsuzluktur” (#im"ek 1998: 47).

12 “Taraf” gazetesinde Deniz Gezmi" ve arkada"ları örne!inde oldu!u gibi.

Kaynakça
Ahmad, Aijaz. “Whose Century? Whose Millenium?. A reflection on our times”.
www.ercwilcom.net/aijaz.htm, (9.4.2003).
Ahmad, Aijaz. Teoride Sınıf, Ulus, Edebiyat. çev. Ahmet Fethi. $stanbul: Alan Yayıncılık, 1995.
Akay, Ali. Kıvrımlar. Ankara: Ba!lam Yayıncılık, 1996.
Akay, Ali. Konu-M-Lar. Ankara: Ba!lam Yayıncılık, 1991.
Akay, Ali. Postmodernizm. $stanbul: Leyla ile Mecnun Yayıncılık, 2005.
Anderson, Perry. Postmodernitenin Kökenleri. Çev. Elçin Gen. $stanbul: $leti"im Yayınları, 2002.
Anderson, Perry/Wood, Ellen M. Modernizm Postmodernizm ya da Kapitalizm. Çev. Ali Türker Erda!ı-
Ça!la Ünal. $stanbul: Bilim Yayıncılık, 2000.
Arslano!lu, Kaan. “Liberalizmden Kurtulma Çabaları”. soL (18.7.2008).
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/1490.html.
Atayman, Veysel (Derleyen ve Çev.). Aydınlanma Felsefesi. $stanbul: Yeni Hayat Kütüphanesi, 2003.
Callinicos, Alex. Postmodernizme Hayır. Marksist Bir Ele"tiri. Çev. #ebnem Pala. Ankara: Ayraç Yayınevi,
2001.
Callinicos, Alex: Against Postmodernism. A Marxist Critique. Cambridge: Polity Press, 1989.
Çelik, Sinan Kadir. “Yabancıla"madan Ötekile"meye: Kültürel Bir Hegemonyanın Kurulu" Biçimleri”.
Praksis 4 (Güz 2001): 144-184.
Çulhao!lu, Metin. “Marksizm, Aydınlanma ve Günümüz”. Sosyalist Politika 19. $stanbul: Sarmal Yayınevi,

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 10 of 21
Postmodernizmin Tarihsel ve Siyasal Serüveni Üzerine Bir Deneme – Mediha Göbenli | insanokur.org 3/8/10 2:46 PM

1998. (9-17).
Eagleton, Terry. “Postmodernizm ve Entelektüeller. Postmodernistler Nereden Gelirler?”. Wood/Foster.
Marksizm ve Postmodern Gündem. Ankara: Ütopya Yayınevi, 2001. (27-38).
Eagleton, Terry. Kuramdan Sonra. Çev. Uygar Abacı. $stanbul: Literatür Yayıncılık, 2003.
Eagleton, Terry. The Illusions of Postmodernism. Oxford: Blackwell Publishers Ltd., 1996.
Göbenli, Mediha. Direnmenin Esteti!i’ne Güven. $stanbul: Donki"ot Güncel Yayınları, 2005.
Kutlu, Sinan. Elveda Postmodernizm. $stanbul: Papirüs Yayınları, 2003.
Lyotard, J.F. Postmodern Durum. Ankara: Vadi Yayınları, 2000.
Malik, Kenan. “Irkın Aynası: Postmodernizm ve Farklılı!ın Kutsanması”. Ellen Meiksins Wood/John
Bellamy Foster (derleyenler). Marksizm ve Postmodern Gündem. Ankara: Ütopya Yayınevi, 2001. (102-
128).
Marx, Karl/Engels, Friedrich. Alman $deolojisi. Çev. Sevim Belli. Ankara: Sol Yayınları, 1999 [1845].
Sokal, Alan/Bricmont, Jean. Son Moda Saçmalar – Postmodern Aydınların Bilimi Kötüye Kullanmaları.
Çev. Memet Baydur-Ongun Onaran. $stanbul: $leti"im Yayınları, 2002.
#im"ek, Ali. “Post-modernizmi Ciddiye Almalı Mıyız ya da Epistemolojik Suikast”. Sosyalist Politika 19.
$stanbul: Sarmal Yayınevi, 1998. (18-50).
#im"ek, Ali/Yazıcı, Nermin. “90’lı Yıllar ve Yeni Orta Sınıf. Yeni Orta Sınıfın Adlandırma Stratejileri
Ba!lamında Elif #afak Romanları”. Pasaj 2 (Eylül-Aralık 2005): 67-94.
Wood, Ellen M. “Postmodern Gündem Nedir?”. Wood/Foster. Marksizm ve Postmodern Gündem. Ankara:
Ütopya Yayınevi, 2001. (7-26).
Wood, Ellen M. Marksizm ve Postmodern Gündem. Ankara: Ütopya Yayınevi, 2001.

Yazan: Mediha Göbenli

Yazı okunma sayısı(3477) Bugün okunma sayısı(3)

Istanbulda Yaz Kampanyasi


Istanbul Airport ,Sabiha Gökcen´den 21 !
Yeni Md Benzinli Araclar
www.netrentacar.de

Sosyalizme Farklı Bakı!


Sosyalist Yayınlar'da %50 "ndirim Kadim
Do#u'ya Ait Tüm Kaynaklar
www.dogukitabevi.com

Google Reklamları Sosyalizm Sosyalist Yayinevi E$itlik Fa$izm

BU YAZIYI PAYLA#/ GÖNDER

Bu yazıyı okuyanlar !unlarıda okudu


Sava" Romanları – Mediha Göbenli
Aydınlanma – Dorinda Outram “Aklını kendin kullanma cesaretini göster!”
Direnmenin Esteti!i’ne Güven – Kar"ıla"tırmalı Edebiyat Ba!lamında Peter Weiss ve Vedat Türkali,
Mediha Göbenli

http://www.insanokur.org/?p=13644 Page 11 of 21

You might also like