You are on page 1of 17

16-18 EKİM 2009 1.

Fasikül

medeniyet geçitleri
Keşfetmek Cem Sancar

İstanbul! Keşif, keşfetmek, dışındaydılar, baştan ayağa si-


yol, yolculuk, han ve hancı! vildiler.
İstanbul’da yaşayanlar, kendini Uzaklardan başka diyarlardan
İstanbullu hissedenler ve bu geldiler, yüklerini indirdiler, bir
şehrin nimetleriyle ömürlerini araya oturdular. Birlikte yaşa-
genişletenler bilirler ki bu şehir dılar, çokkültürlü bir atmos-
keşfedilmeyi bekler. Bütün zor- fere katıldılar, ortak bir aklı,
luklarına, meşakkatlere rağmen ortak bir kültürü söyleştiler.
onun binlerce yıla uzayan görke- Kimi heybesindeki kitapları,
mi insanı sarmakta, sihirli, evet kimi uzak diyarlardan derlediği
sihirli enerjisi kalpleri şu veya hikâyeleri, kimi malını, kimi
bu şekilde hızlandırmaktadır. ilmini, kimi felsefesini koydu
Bir akşamüstü Edinekapı’nın taş masaya. Kimi de gizli bilgilerin
sokaklarında, Haliç’in altınlı su- kadim sırrını paylaştı, dinini
larında ya da Üsküdar’da doğan anlattı. Masa ortak bir masaydı,
güneş bize üç büyük imparator- adına han dendi. Lâfın özü,
luğun rahminin neden bu kadim 72 millet ortak bir neyi üfledi.
şehir olduğunu sorar… İnsanlık mirası denen şey böyle
Birbiriyle dost, birbiriyle küs şu böyle biriktirildi…
kadar medeniyetin aynı sofra- Vefalı olmak, ilerilere yürürken
ya nasıl olup da oturduğunu, geriye bakmak, tarihten dem
nasıl olup da aynı tabağa kaşık almaktan söz edilecekse, evet,
sallayıp aynı sürahiden içtiğini Narmanlı Han acil yardım
anlatır bize yedi tepenin yedi- bekliyor! Büyük Yeni Han çok
sinde birden okunan şiirler. Kimi yalnız! Büyük Valide imdat
yanık bir gazeldir, kimi kanto diyor! Kurşunlu’da Mimar
söyler, kimisi de nesli tükenmek- Sinan kızgın, ortasına niye
te olan İstanbul anneannelerinin gecekondu diktik diye!
lisanıyla ‘maacır’ şarkılar teren- Şu sese kulak verin lütfen! Han-
nüm eder. Orada bir yerde bir Fransızlar, Almanlar, Ruslar bizim için. Hanlar o nedenle asla ‘network’leri ve hayatı besleyen lar, annesini huzur evine yatır-
Kur’an okunur, şuralarda bir Se- akar bir taraftan, bir taraftan terk etmeyeceğimiz, dikkatimizi birer kültür medyaları olduk- mış evlâtlarını çağırıyor: Arada
ferad düğünü olur, elinizi uzatsa- Hintlilere, Farisîlere, Araplara, üzerlerinden çekmeyeceğimiz ları düşüncesinden yola çıkan sırada hatırlayın beni, bir şey
nız Ermeni ustanın akik yüzüğü Afganilere dokunursunuz yü- mekânlardır. proje, bugünün İstanbullularını istemem gelin elimi öpün bir, bir
aydınlatır yüzünüzü. Alışverişe rürken. Anadolu gelir bağdaş MEDENİYET GEÇİTLERİ kendi şehirleriyle tanıştırmayı, de ilginizi eksik etmeyin üstüm-
çıktığınızda Kürtçe konuşur bir kurar bir banka çöktüğünüzde, HAN VE PASAJ ŞENLİĞİ, “İstanbul’un Üstünü Açmayı” den, o bana yeter…
esnaf. Rum kızlarıyla iner sonba- öyle bir selâm verir ki yüreğiniz “Cümle âlem birdir bize!” nida- amaçlamakta. Yaşlılarına sahip çıkmayan bir
harın akşamı Stamboliye… sızlar… sıyla yola çıkan, İstanbul mira- Şenlik, geçen sene Eminönü- kent yoksa nasıl çıkar feraha?
Kemanlar hep ama hep Roman Böyle bir şehirdir bu! İstanbul sına; hanlarına dikkat çekmeyi Mercan Büyük Yeni Han’da Ki tüm gezegen biliyor, hepimiz
çalar, darbukalar bir bir hancıdır zannımızca. Ziya- hedefleyen bir tarihsel sorum- bir selâmlama ile başlamıştı. biliyoruz; bu kentin adı sözlük-
şehir güzellemesi- retçilerini, seyyahlarını, ko- luluk, hatırlatma ve medeniyet 2009’da Beyoğlu ve Kara- lerde medeniyetlerin, kültürle-
ni anlatır. nuklarını sarar tombul kol- buluşması projesi, bir halk pro- köy parkında… 2010 yılında rin başkenti diye geçmekte. Bir
İtalyanlar, İs- larıyla, yedirir, içirir, korur, jesidir! Üsküdar’da, Galata’da, Eminönü “Kültür Başkenti”, hatırlamanın
kandinavlar, kollar gücü yettiğince. Han ve pasajların; farklı dü- ve Beyazıt’ta olmak istiyor. ve şefkatin başkenti!
Yüreğine basar âşıklarını… şüncelerin şehre dağıldığı Ticaretin, kültürün merkeziydi Keşfetmeye gelince, keşfettiği-
Hanlar o yüzden önemlidir sinir düğümleri, yeni lisanla hanlar. Resmi konuk evlerinin miz kendimizdir aslında…

Akbaba’ya saygılarımızla...
2 medeniyet geçitleri Fikir Sahibi Fikir Sahibi medeniyet geçitleri 3

Babil-İstanbul, hanlar ve tacirler


Bugün birçoğu Tarihi Yarımada haritasından silinmiş yüzlerce han, her şeye
rağmen İstanbul’un yeterince keşfedilememiş en büyük kültür hazinelerinden
biri olarak görülebilir ve bu hanlara gereken ilginin gösterilmesi için hâlâ çok
geç değildir...
1168 yılında, Tudelalı Haham Mazi kalbimde yaradır!
Bünyamin, ziyaret ettiği bir kenti
kıldığında, birçok malın getirilip
depolandığı, dağıtımının yapıldığı
Han, Hovagimyan Han, İbra-
him Rıfat Han, Kavafyan Han, Günümüzde ise değişen sosyal,
Dünyanın hiçbir
M. Sadettin FİDAN*
şu sözlerle anlatıyordu: ve materyallerin işlenerek yeni Kevork Bey Han, Nomico Han, ekonomik ve teknolojik şartlar, ülkesinde bu
kadar farklı
“Babil ve Senaar (Sudan)’dan, ürünlerin üretildiği mekânlar Ömer Abed Han, Singer Han, hanların öneminin azalmasına
İran ve Medea’dan, bütün Mısır olan hanların, ticaretin çok Tahtaburunyan Han ve Yanniso- ve fonksiyon değişikliklerine yol
krallıklarından, Kenan ilinden, önemli odak noktaları olduğu poulo Han bunlara örnek olarak açmıştır. Bunun yanında bazı kültürlerin
Rus krallığından, Macaristan’dan, hemen fark edilir. gösterilebilir. hanlar metruklaşırken, bazıları
Peçeneklerin ülkesinden, Klâsik Osmanlı hanlarının da tamamen ortadan kaybolmuş- birlikteliğine
Hazar’dan, Lombardiya’dan ve büyük avlularının etrafındaki Nakkaşyan, Hammer & tur. Ortadan kalkan hanlara en ve yan yana
İspanya’dan birçok tüccar gelir.” giriş katındaki odalar genellikle Hirzel ve Gabay çarpıcı örnek Asmaaltı ve Balık-
Daha sonra da ilâve ediyordu: depo ve dükkân olarak kullanı- Ekonominin kalbinin attığı bu pazarı bölgesidir. yaşantısına örnek
“Bağdat’tan başka dünyada böyle
bir kent yoktur!”
lırdı. İkinci ve üçüncü katlarsa
ikamete ya da tüccar ve komis-
hanlar, aynı zamanda farklı kül-
türlerin birlikte olduğu, karışıp
Cambaz Han, Kambur Han,
Yaldız Han, Lazari Papazoğlu
gösterilebilecek
Tudelalı Bünyamin’in sözünü yoncuların bürolarına ayrılırdı. kaynaştığı dev birer potadır. Han, Volto Han, Buğdaycı Han, başka ticari
ettiği bu kent, Doğu’nun (Mor-
genland) ve Batı’nın (Abend-
Bazı hanlar ağırlıklı olarak belirli
esnaf grubuna, belirli bir ürünün
Dünyanın hiçbir ülkesinde bu
kadar farklı kültürlerin birlik-
Essayan Han, Osman Efendi
Han, Aslan Han, Nevşehir Han,
mekanlar mevcut
land), Karadeniz ve Akdeniz’in üretimine ya da dağıtımına hiz- teliğine ve yan yana yaşantısına Nafıa Han, Maksudiye Han, Ce- değildir.
kesişme ve birleşme noktası olan met veriyordu. örnek gösterilebilecek başka tica- beli Attar Han ve Valide Sultan
İstanbul’du. Kıtaları ve denizleri ri mekanlar mevcut değildir. Han muhtelif istimlâ klarla yok
birleştiren bu coğrafya, insanları, Kimler geldi, Müslüman, Ermeni, Musevi, olan hanlardan bazılarıdır. Ben-
dilleri, dinleri ve kültürleri de kimler geçti... Rum, Levanten ve diğer kültür- zer nedenlerden, Havyar Han,
birleştiriyordu. İmparatorluğun Evliya Çelebi’ye göre, Hoca Hanı lerden oluşan insanların birlikte Mehmed Ali Paşa Han, Komis-
başkenti olmasıyla ile daha da İranlı tüccarlara, Katır Hanı yaşamı yüzlerce yıl İstanbul yon Han, Kevork Bey Han, ve
gelişip canlanan İstanbul, 16. yy Mısırlılar’a, Kebeciler Hanı Bos- Hanları’nda devam etmiştir. Noradungyan Han Galata’da
ve 19. yy arasında dünyanın en nalı ve Belgradlı tüccarlara, Mer- Bunu daha net görebilmek için, yok olan diğer hanlardan bazı-
kalabalık şehri haline gelmişti. divenli veya Engürü Hanı yün geçmiş zamana, örneğin 1909 larıdır.
tüccarlarına tahsis edilmişti. yılına bir yolculuk yaparsak; Her şeye rağmen, mevcut yüz-
Bağdat’tan başka Nitekim aşağıdaki han isimleri, Büyük Yeni Han’da, tüccar Hu- lerce han, İstanbul’un yeterince
dünyada böyle bir zamanlar bu mekanlarda icra lusizade Hüsnü Bey’i, sarraf keşfedilememiş en büyük kültür
bir kent yoktur! edilen meslekler hakkında bize Nakkaşyan´ı, tüccar Hammer hazinelerinden biri olarak gö-
Bu şehir aynı zamanda ihtiyaç ipuçları vermektedir: & Hirzel’i ve komisyoncu R. rülebilir ve bu hanlara gereken
maddelerini emip tüketen dev Arpacı Han, Astarcı Han, Ço- Gabay’ı, ilginin gösterilmesi için hâlâ çok
bir vakum merkezidir. İmpara- rapçı Han, Çuhacı Han, Fincancı Balkapanı Han’da, tüccar Tü- geç değildir.
torluk dâhilinden ve haricinden Han, İğneci Han, Kaşıkçı Han, tüncüzade Hafız Mehmed’i,
kervanlar ve gemiler İstanbul’a Kuşakçı Han, Kürkçü Han, terzi Yorgi Papazoğlu’nu, derici Han mektupları...
düzenli olarak mal ve gıda mad- Leblebici Han, Perdahçılar Han, Canbezdi Biraderler’i ve tüccar Uzun yıllar süren ve hâlâ sür-
desi taşımaktadır. Gelen mallar Sabuncu Han, Sofçu Han, Yağcı Commandareff ’i, mekte olan bir çaba sonucu Emi-
Tarihi Yarımada’da Eminönü Han, Yelkenciler Han. Camondo Han’da, Komisyoncu nönü ve Galata Hanları’ndaki
meydanına yığılmakta, buradan 19. yy ve 20. yy başında yapılan Ağazade Süleyman’ı, tüccar tüccarların yurtdışına gönderdik-
da hanlara ve depolara nakledil- ticaret hanlarında ise mülkiyet Sabuncuyan Biraderler’i, komis- leri ticari mektuplardan oluşan,
mektedir. sahiplerinin, ya da o handaki yoncu Habib Lazari Efendi’yi ve iki bini orijinal, on bini fotokopi,
17. yy’da Eremya Çelebi Eminö- önemli kişilerin isimleri ön plâna komisyoncu M. Adler’i, toplam on iki bin adetlik “Han
nü Meydanı’nın görünümünü çıkmıştı: Altıparmak Han, Ana- Celal Bey Han’da, piyano ta- Mektupları” koleksiyonu oluştur-
şöyle aktarmaktadır: “Uzak niadi Han, Barnatan Han, Bot- mircisi F. Fasulyeciyan’ı, tüccar dum. Bunlardan bir kısmını, za-
diyarlarda dolaşan tacirler, mü- ton Han, Camondo Han, Emin Taşçızade Hakkı Bey’i, komis- man zaman sergilenmek amacıy-
cevherat ve kıymetli kumaşlar, Bey Han, Gülbenkyan Han, yoncu Abro Schadan’ı ve tüccar la kısa süreler için Almanya’dan
demir, kurşun, kalay, boya, deri, Hacı Bekir Han, Hacopoulo Chrissos’u, İstanbul’a getirerek bu güzel
pamuk ve kenevir getirirler. Han, Kendros Han, Mertzanoff Alyanak Han’da, mimar S. şehre, terk edilen hanlarına ve
Meydan iri bal fıçıları ve Do- Han, Osman Efendi Han, Ralli Hamamcıyan’ı, avukat Trab- bugün hiçbirisi yaşamayan İstan-
navis ile Karadeniz’den ve Hun Han, Topalyan Han, Whittall zonlu Sokrat´ı, manifaturacı bul tacirlerine, sıradan bir birey
memleketinden(Kırım) getirilen Han. İbrahim Ağazade Biraderler’i ve olarak, vefa borcumu ödemeye
yağ fıçıları ile doludur.” Aynı şekilde Haliç’in diğer tara- komisyoncu C. A. Sylvestre’yi, çalışıyorum. Bu sayfada görülen,
Karadeniz kıyısı ülkelerinden fında, Galata’da ise; Arvanitidi Zindan Han’da, yağcı J. Semah’ı, İstanbul tacirlerine ait mektup-
*Continental AG.,
gelen buğday ise Unkapanı’ndaki Han, Çeçeyan Han, Couteaux peynirci Vasilu’yu, zahireci J. lardan alınan adres parçaları,
Technology Center
Hannover, Germany depolara taşınmaktadır. Şehir- Han, Enomatarchi Han, Glavany Seferoğlu’nu ve tüccar Hasretza- bu koleksiyondan sadece birkaç
s.fidan@gmx.de deki ekonomik faaliyetlere ba- Han, Griffin Han, Gül Camondo de Şükrü’yü birlikte görürüz. örnektir.
4 medeniyet geçitleri Outside Perspective Outside Perspective medeniyet geçitleri 5

The mix of people, rich and poor, foreign and


I walked through
gypsy and Turkish music was performed and of a pleasingly impressive scale with
the shop owners made their own music a two-tiered arcade and a central Mos-
with their work. Extravagant Ottoman que. This mosque has been for centuries native is one that can only ever be achieved
food was served and the history of the the centre of the Persian community in in a city of this size and of this importance.
the passages of civilisations!
building evoked through the mediums Istanbul, and the han has thusly been
of performance and music. Cem and the backdrop to the rituals of the Shiite The geographical location of Istanbul as
Esma helped us to reach what so often muslims in the city. The Büyük Valide
a city, straddling two continents and the
Touring the hans at the heart of the project I was astonished by the view of
feels tantalisingly intangible in modern Han thus provides us with an ideal
Istanbul: the rich depths of the history example of the multicultural nature Bosporus, whilst something of a cliché,
Beyoğlu, the Bosporus Bridge and the Asian side of the city that opened up of buildings of places. Gazing out on the
floodlit building, one couldn’t help but
of these institutions, brining together
tradesmen from across the world and
cannot be forgotten.
from the roof of the Büyük Valide Han. Most striking is the juxtaposition think of the sheer numbers of people providing a locus for the nationals of a native community, yet constructed by a
Thomas ROUECHE* of the Galata Tower with the high rise buildings of Maslak and Levent that to have passed through the corridors
and arcades of these hans. Yet the team
specific community. Today many of the
rooms and corridors stand empty yet
Turkish Ottoman Vizier and architect.
Such a space clearly offers us an example
shadow it, providing a backdrop of economic modernity to the beacon of behind Mediniyet Geçitleri seek to blend the long corridors, dark and foreboding of cross-cultural interaction and conf-

Istanbul’s medieval trading past. For this juxtaposition offers us a view into past with future and present with past.
Istanbul is truly one of the few cities
will reveal the odd workbench, staffed
by old Turkish men sewing hats under
rontation within the economic sphere.
These three hans, all in their different
the continuity of Istanbul’s role in uniting civilizations and peoples. in which this is possible. Furthermore the stark light of exposed light bulbs. ways display a fascinating vision into
their choice of highlighting the hans of From the roof the view takes in all of the history of the city of Istanbul, at its
There are few more fitting metap- the historical area of Istanbul brings Istanbul, old and new, high and low. deepest end.
hors for Istanbul than the hans, kervan- attention to these vast yet forgotten From Topkapı and the skyscrapers of It is this geographical location that has
sarays and passages that have for cen- monuments – forcing us to leave the Levent one looks down to the modern made the city the meeting point and
turies underpinned the economy of the complacency of the Beyoğlu art galleries successors of the hans: the warehouses hub for trade and travellers across the
city. Whilst much is made of Istanbul as to experience the true historical reso- of Eminönü. world. Whilst the ambitious Venetians
the meeting place of cultures, the fusion nances of the city. and Genoese who set up communities
of east and west, it is in these ancient The Mediniyet Geçitleri project centres, Nowhere else in Istanbul are the in Galata, or the Persians who created
shopping centres that this is most vis- this year, on three Hans. Those chosen contrasts more striking, or more the centre of their community at the
cerally experienced. Thus the project are vitally important in the history of beautiful. Buyuk Valide Han, whilst bringing go-
envisioned by my friends Cem Sancar the city and monuments of stunning be- The final han that Cem took me to ods from across the spice route, seem far
and Esma Urkmez offers one a trip into auty, often forgotten by the public and is the Kurşunlu Han in Galata, only away, the modern position of Istanbul
the very core of the ancient multicultu- away from the usual tourist routes. The metres from the Karakoy shore of the continues to hold the same and mas-
ralism of Istanbul that makes it such a first of the hans is the Büyük Yeni Han Golden Horn. Here, in the heart of sively influential position, from cont-
rich and historically fascinating city. (the big new han), so called for its size, foreign Istanbul, Sinan designed a han rolling Bosporous traffic, to culturally
For the tourist the bustling and vibrant The roof of Turkish society. Yet it is in the hans that and its relative youth – it was built in for the Grand Vizier Rustem Paşa. Far serving as the gateway to the Middle
the Büyük
Economic Power of Istanbul Kapalı Çarşı provides all they need to see we see the interactions of the everyday, 1764 and was the second largest han in smaller and more intimate than the East. Yet it is precisely because of this
Valide Han
As every good school child knows, Is- of the city’s historical economic cent- the meeting of simple tradesmen from the city at the time of its construction. others, this was also completed in 1550, history and geography that Istanbul
tanbul bridges East and West – a role it res. Few make the journey down the vastly different backgrounds. It is thro- Boasting a long narrow courtyard, the making it much older. It is hard not to transcends the present and becomes an
has fulfilled since it became the capital hill towards the Golden Horn and the ugh them that we can pick up an imp- han has three stories of contrasting brick be impressed by the unique beauty of eternal city of passing, meeting, crossing
and plasterwork which gives a feeling of civilisations. Mercato de
of the Roman Empire in 330. It is im- market district of Eminönü and up the ression of ancient Istanbul, and looking the space and dimensions. The upper
Constantinople
portant to bear in mind the economic other side through the Perşembe Pazarı at the unchanged arts that linger in the immense height. The courtyard itself storey is framed by an exceptionally
underpinnings of city that straddled and the ancient markets, kervansarays dark corridors of these crumbling mo- has been divided in two by the later charming set of arches, and the red
two continents. It was during the era and hans of the early modern city. Here numents to commerce that we can un- addition of a bridging wall, but whilst brick of the walls contrasts strikingly
of the Byzantine Empire that the Silk it is that tradesmen practice their wares derstand the true repercussions of what this spoils the original effect of the co- with the luscious green of vines weighed
Route through Central Asia from Chi- amongst the shades of their ancestors it meant to live in the Ottoman capital. urtyard, it creates a maze-like effect on down by ripening grapes. Notably this
na reached its zenith, binding together – sharing the same trades, the same We must remember that these hans the upper stories where warrens of dark han is far fuller and more busy than the
the diverse peoples all across Asia, and hans, the same workbenches. Today the typically served as inns, as well as offices rooms filled with tools and sparks and other two, whilst the Büyük Yeni and
bringing tradesmen from far and wide functional metal products produced in and workplaces. On the lower floors metal open off the corridors. The han Valide proffer a calm, quiet peaceful-
to the great capital of Constantinople. the Perşembe Pazarı contrast strikingly horses would be kept in stables, whilst was built by Sultan Mustapha III and ness, Sinan’s small crowded space gives
Such economic forces brought together with the red brick surroundings of old above rooms would serve to shelter is a fine example of Ottoman Baroque. the impression of furious activity and
an enormous range of peoples, pulling Galata, the Arap Camii and view across tradesmen on their journeys, and give Walking through the markets of Emi- studious industry. Vast piles of springs,
them towards the great bazaars and to the dreaming spires of old Stamboul. them a base from which to sell those nönü, the sheer size of the han can come nails and assorted metal objects crowd
markets, and forcing an economic in- To put the cliché of east meeting west goods they had brought. In a world as a shock transporting one back to the corridor, and from every room co-
teraction across empires, continents to one side, here we have past meeting before hotels, or short term flat rentals another age, away from the hectic rush mes showers of sparks and the sound
and languages. Such a legacy was keenly future, old meeting new. it was here that the visitors to Istanbul of the city in to the quiet industry of the of welding, drilling, hammering. By the
taken up by the Ottoman Empire. One would have stayed. And it is from these long shady courtyard. entrance stands a Roman Corinthian
of the first actions of Sultan Mehmet II, The True Repercussions of What inns that they would explore the city, Down the road from the Büyük Yeni capital; up-ended it now supports a
following his conquest of the great city, It Meant to Live in the Ottoman where they would meet its inhabitants Han one comes to the jewel in the water pump. Whilst less grand than the
was to create a marketplace which wo- Capital... and find business and custom. Whilst crown of Ottoman hans – the Büyük other two the masterful architecture of
*Historian, uld soon develop into the Grand Bazaar For me, an English student of History today the hans are emptying, no longer Valide Han. This was the biggest han in Sinan speaks for itself. Historically the
Cornucopia Magazine or Kapalı Çarşı that we see today. In so and Turkish, the Hans offer a view into offering places to stay, the corridors the city, boasting 350 storerooms, and Galata area was, of course, reserved for
Turkey Correspondent
doing he was following an older tradi- the Turkish, Ottoman, and near eas- rooms and halls are full of the history of stables for 1000 horses. It was built by westerners, mostly Italians from Genoa
tion of endowing trading places, Agorae tern past that is unrivalled in the other countless visitors to the city. Valide Köşem in 1641 on the site of an and Venice who settled as tradesmen
or Fora; yet the Grand Bazaar has had monuments that make up the ‘Queen The event last year presented these old palace. The location is historically in the area. The Arap Camii, formerly
a longevity that is particularly note- of Cities’. The mosques and byzantine ideas in the form of a cultural project fascinating – in the palace that preceded a western Christian church stands tes-
worthy – indeed it continues to attest to churches offer us the history of religious that brought together musicians, dan- the han was one of the empire’s first tament to this community, as does the
Istanbul’s economic prowess as it has for development; the palaces meanwhile cers, and performers in the courtyard of printing presses, established by Arme- famous Galata Tower. Thus again we
half a millennium. give us the stories of those at the top of the Büyük Yeni Han. Whilst traditional nians in 1567. The architecture is grand see a han deep in the heart of a non-
6 medeniyet geçitleri Fikir Sahibi

USTA?
Medeniyet geçitlerinden geçtim!
HANLARIN HAKİKÎ SAHİPLERİ; HAN SAKİNLERİ KONUŞUYOR!

Projenin merkezini oluşturan bu hanları gezerken karşılaştığım, Büyük Ne olacak bu


Valide Han’ın çatısından görünen Anadolu yakası, Beyoğlu ve Boğaz
Köprüsü manzarası karşısında âdeta büyülendim. En çarpıcı olanı ise
Galata Kulesi ile onu gölgeleyen Maslak ve Levent’in gökdelenlerinin
hanların hali
İstanbul’da ticaretin kalbinin attığı mekânlardı hanlar. Modernleşmenin yıprattığı çarpık
oluşturduğu tezat; İstanbul’un orta çağlı ticarî geçmişine karşı modern yapılanmayla ne geçmişe, ne günümüze ait, arada kalmış, kitlelerin anlayamadığı bir kültür
Thomas ROUECHE* ekonominin resmi idi. Bu manzara bize İstanbul’un medeniyetler ve mirası haline geldiler. Ticarî ve sosyo-kültürel kimliğin han ustaları aracılığıyla aktarıldığı
toplumlar arası birleştirici özelliğinin halen devam ettiğini gösteriyor... eşsiz tarihi miras bugün son demlerini yaşıyor. Nesillerden nesillere geçen sanatın ve zanaatın;
Yüzyıllardan beri şehrin ekonomi- pazar alanına ve oradan karşı taraftaki zisyen, dansçı ver kimi performans sa- Büyük Valide Han, Sağır Han, Kurşunlu Han ve Büyük Yeni Han’daki yaşayan ustalarına,
sini destekleyen hanlar, kervansaraylar
ve pasajlar kadar İstanbul’a yakışan daha
Perşembe Pazarı’na geçip tarihi alışveriş
mekânlarını, kervansarayları ve eski
natçılarının katılımıyla bir kültürel proje
olarak gerçekleştirildi. Geleneksel Ro-
hanların gerçek sahiplerine; “Ne olacak bu hanların hali usta?” diye sorduk...
iyi bir metafor yok gibidir. “Kültürlerin şehrin hanlarını geziyor. Bu mekânlarda men ve Türk müziği sahnelenirken, han
buluşma mekânı”, “Doğu ile Batı’nın han ustaları atalarının gölgesi altında iş- ustaları da tezgâhlarında kendi müzikle-
karşılaştığı yer” gibi, İstanbul hakkında lerine devam ediyorlar, onlarla hâlâ aynı rini yapıyorlardı. Osmanlı mutfağından
pek çok şey söylenegelmişken, bu söz- sanatı, aynı mekânı, aynı iş tezgâhını zengin yemekler sunulmuş, müzik ve
lerin en iyi gözlemlendiği yerler tarihi paylaşarak... Bugün Perşembe Pazarı’nda sanat aracılığıyla binanın tarihi atmosfe-
alışveriş mekânlarıdır. Bu sebeple, arka- üretilen madeni eşyalar eski Galata’nın ri yeniden canlandırılmıştı. Medeniyet
daşlarım Cem Sancar ve Esma Ürkmez tarihi tuğla yapısına, Arap Camii ve Eski Geçitleri, bizim modern İstanbul’da bir
bizi şehrin tarihi zenginliğini bu derece İstanbul’un kilise kulelerinin oluşturdu- türlü tam olarak tecrübe edilemeyeni,
büyüleyici kılan, İstanbul’daki çokkül- ğu manzaraya tam bir tezat oluşturuyor. tarihi binaların derinliklerinde yatan
türlülüğün merkezine bir yolculuğa Doğu ile Batı’nın birleştiği mekân klişe- zenginliği anlamamıza yardımcı oldular.
davet ediyorlar. sini bir kenara bırakırsak, biz burada asıl Medeniyet Geçitleri, benim gibi kökten
geçmişle geleceğin, yeni ile eskinin bu- bir İngiliz’e göre yalnızca geçmişi yaşat-
İstanbul’un ekonomik gücü luşmasına tanıklık ediyoruz diyebiliriz. mayı hedeflemiyor, kendisine geçmişle
Her okula giden çocuğun bildiği gibi 330
yılında Roma İmparatorluğu’nun baş- Bir Tarih ve Türkçe öğrencisi olan bana, bu hanlar
kenti olduğundan beri, İstanbul Doğu
“Kentlerin Kraliçe”sini meydana getiren pek çok diğer tarihi

EREN AYTUĞ
ile Batı arasında köprü kurmuştur. İki
kıtayı dengede tutan aynı zamanda bu yapıdan alamadığım bir bakış açısı sunuyorlar.
Türk, Osmanlı ve Yakın Doğu tarihine bu yeni gözle
kentin ekonomik katkısıdır. Bizans İm-
paratorluğu döneminde Orta Asya’dan
Çin’e uzanan İpek Yolu, Asya toplu- bakmamı sağlıyorlar.
luklarını birbirine yakınlaştırarak ve en
uzak noktalardan pek çok tüccarı büyük Osmanlı Başkentinin gerçek gelecek ve günümüzü kavuşturmayı
başkent İstanbul’a getirmesiyle zirve duygusu hanlarda... mesele ediniyor. Bizleri Beyoğlu Sanat
noktasına ulaşmıştır. Böyle bir ticarî itici Taze gazeteci ama esas olarak bir tarih Galerilerinin rehavetinden çekip çıkardı
güç, inanılmaz çeşitlilikte bir topluluk ve Türkçe öğrencisi olan bana, bu hanlar ve şehrin tarihinin gerçek titreşimlerini
meydana getirmiş, bu insanları impara- “Kentlerin Kraliçe”sini meydana getiren tecrübe etmemizi sağladı.
torluklar, kıtalar ve diller arası bir ticarî pek çok diğer tarihi yapıdan alamadığım
etkileşim içerisine sokmuştur. Osmanlı bir bakış açısı sunuyorlar. Türk, Osmanlı İstanbul’da başka hiçbir yerde
İmparatorluğu ise böylesi bir mirasa ve Yakın Doğu tarihine yeni bir gözle böylesine bir tezat ve hatta güzellik
hevesle sahip çıktı. İkinci Mehmed’in bakmamı sağlıyorlar. Camiler ve Bizans belki de bulunamaz.
bu büyük şehri fethetmesinin ardından kiliseleri bize dini gelişimin tarihini Bu coğrafî konum sayesinde bu şehir
yaptığı ilk icraatlarından birisi, daha anlatırken, saraylar Türk toplumunu dünyada seyyahların ve tüccarların Bülent EREURMA Burası çok güzelmiş gerçekten, eskiden kim bu handa döküm atölyesinde geçti. Yaş 53 kilise sayarsınız ama o kiliselerin güzelliği
sonra bugünkü Kapalı Çarşı halini ala- yönetenlerin hikâyelerini sunuyor. Han- buluşma noktası, âdeta merkezi olmuş- SAĞIR HAN bilir nasıldı? oldu şapkacılığa geçtim, daha hafif bir iş nedir nedendir biliyor musun? Bakımdır,
cak bir pazar yeri kurmak oldu. Bu tür lar ise, farklı kültür ve dinlerden gelen tur. Galata’da kendi topluluklarını kuran Burası kiliseydi şimdi oldu iş yeri! Bizim olduğu için. Ben çocukken turistler gelirdi güzel kızım. Bizim buralar gibi değiller! Ama
bir girişimde bulunarak Agora ya da tüccarların buluştuğu, sıradan insan- Cenovalı ve Venedikliler, Büyük Valide “Tarihi güzellik milletimiz tarihinin kıymetini bilmiyor. bakarlardı imrenirlerdi buralara, çok daha o zamanlar baktığımız zaman diyordum ki
Fora olarak bilinen ticaret mekânlarını ların günlük yaşamlarında uğradıkları Han’ı merkezleri haline getiren İranlılar, kaybolurken o Dediğin zamanda bir milyon, Ermeni’si, güzeldi. Meselâ Tekfur Sarayı vardır, oraya hanlar için: “Güzelim Allah’ım ben cennete
vakfetmek gibi eski bir geleneği de sür- mekânlar. Bu hanlar sayesinde eski Baharat Yolu’ndan getirilen tüm mallar Yahudi’si, Rum’u iç içe bir nüfus vardı. Kim- girin yer altı geçidinden yürüyün. O kadar mi geldim! Cennette mi yaşıyorum?” Şimdi o
güzel insanlar da
dürmüş oluyordu, ancak Kapalı Çarşı İstanbul’daki hayat hakkında fikir sahibi şimdi çok uzaklarda görünse de, modern se birbirini kırmazdı. Aynı tarihi eserlerin ilginç mağaralar var, çocukluğumuzda biz cennet kalmadı. 80’den sonra hele çok bozul-
özellikle kalıcı olması; İstanbul’un eko- oluyor ve bu eski yapıların karanlık kori- İstanbul, Boğaz trafiğini kontrol ederek
kayboldu!” kayboluşu gibi o insanlar da kayboldu. Bura- hep oralarda gezer yürürdük! Biz o mağarala- du şehir, İstanbul elden gidiyor.
nomik gücünü yaklaşık 500 yıldır ayakta dorları sayesinde Osmanlı başkentinde ve Orta Doğu’ya açılan kültürel kapı ola- lar bakımsızlaştı, kimisi emekli oldu kimisi rı merak ederdik, aramızda konuşurduk. İşte
tutmasıyla dikkate değer. yaşamanın ne demek olduğuna dair ger- rak yine aynı muazzam tesirini sürdürü- Kıbrıs’a gitti, kimisi ülkeyi terk etti, kimi Malkoçoğlu Cüneyt Arkın nereleri gezmiş Bundan sonra neler olur peki buralarda?
Turistler için Kapalı Çarşı şehrin ticarî çek duyguyu öğreniyoruz. Hanların ofis yor. Bu tarih ve coğrafî konum sayesinde memleketine gitti. Bizim gibi eski İstanbul- işte nerede yaşarmış sultanlar, bunları merak Vallahi geleceği devletin eline kalmıştır bu-
merkezlerine dair görmek istedikleri ve işyeri olarak kullanılmış olmasının dı- İstanbul bugünü yarına aktarabiliyor ve lular kalmadı... ederdik! raların. Eğer bu devlet yıkım yapar buraları
her şeyi kıpır kıpır ve hareketli haliyle şında, buraların aynı zamanda birer otel medeniyetlerin karşılaştığı, buluştuğu Balat’taki kiliselere bakın, o kadar büyük ha- kaldırır düzenlerse güzel bir İstanbul olur
onlara sunuyor. Ancak turistlerden olduğunu da unutmamalıyız. Medeniyet ebedi bir geçit olmaya devam ediyor. Siz nerelisiniz? zine. Bugün Maraş Kilisesi var, Kırmızı Kilise bence. Dükkânım da olsa yıksınlar kızım!
*Tarihçi, Cornucopia Dergisi yalnızca birkaçı Haliç’e doğru inen tepe- Geçitleri etkinliği, ilk olarak geçtiğimiz Ben hakikî İstanbulluyum. Çocukluğum var, Yahudiler’in yerleri var, Ermeniler’in var, Çünkü han üstünde dükkânım da dükkânım
Türkiye muhabiri. den yoluna devam ediyor ve Eminönü yıl Büyük Valide Han’ın avlusunda mü- Çeviri kısaltılarak alınmıştır. burada, Çukur Han’da geçti. Çıraklığım da Süryaniler’in var. Gidin Balat’a yüz elli tane dersen tarihimiz yok olur. Oluyor...
8 medeniyet geçitleri Naklen Tarih Naklen Tarih medeniyet geçitleri 9

Cuma İYİLİK Kaç senedir buradasınız? Eskiden beri bölük bölük Mehmet KITAY Bu caminin buradaki
Hamal Kolbaşısı Ben İstanbul’a ilk 1974’te ayrıdır. Ben ilk geldiğimde İsmail SABEGHİ geçmişi nedir, neler yapılı-
BÜYÜK VALİDE HAN ayak bastım. Bir dönem 74’te buradaki eski Hal’de Mescid İmamları yordu?
memlekette kaldım sonra çalıştım. Sonra yan hana BÜYÜK VALİDE HAN Bu mescid Osmanlı za-
“Şöyle bir şey tekrar geldim. Memleket geldim. En yaşlı benim, manında vardı. Kösem
duydum ben, dışarı Adıyaman. Burada 10 kişi diğerleri genç 50 yaş, 40 “Tarih kelimesine Sultan’ın zamanından beri

memleketlerden
kadarız. İdareci olarak da yaş... Burada iş kesilince bir bakmak lâzım! var. O zaman ahşaptan
ben varım, yani kolbaşı bazı kişiler kendine iş yapılmış küçük bir mes-
birinden bir Tarih “vrh”
diyorlar. bulup gittiler. Şimdi 70’i citmiş. Zamanında burası
başbakan gelmiş aşmışım. Hâlâ çalışıyorum
kökünden gelir. kervansaraymış, hanmış.
İsmet İnönü Hamalların nasıl bir çalış- şükür. O da devenin Şehir dışından gelenler
zamanında. ma şekli var? çölde giderken burada konaklarlarmış.
Hamalları görmüş, Biz parça hesabı çalışırız. Çok değişti mi zaman? dönüp arkasına İran Türklerinden, Azeri-
demiş ki; bunlar Arabalara mal yüklüyo- Çok değişti, iş olarak tabi. bir bakmasıdır. ler küçük odalar almışlar

kim, neci? İnönü ruz mesela, indiriyoruz, Tüccarlar dışarı taşındı, Tarih bu kökten ya da kirayla oturmuşlar.
türetilmiş. Geriye

EREN AYTUĞ
yani nakliye işi, ambar işi uzak yerlere gittiler. Bura- Hiç Türkçe bilmeyenler
demiş ki bunlar yaparız. Şoförler ambara da hep dokumacılar vardı. değil gelenler. İşte Kösem
esirlerdir, biz esir bir dön bak demiş.
götürüyorlar, ambar baş- Kumaş dokunuyordu. Üst Sultan’ın annesi rahmetli
aldık!” ka vilayetlere götürüyor. katta birkaç tane yer kaldı,
Geçmişe bir baksak diyor ki madem burada
Başka bir şey çıkarsa hep boş şimdi dükkânlar! Osmanlı’da derler hamaldır eğilir bırakmışlar! Biz ne iste- şimdiyi daha iyi böyle bir grup var size bu
dükkâncılar çağırıyor, el kalkar! Şimdi bizim birçok yelim... anlarız.” mescidi bırakalım kendi
Ekmek parası zor çıkıyor.
başkaymış ama bacı
arabalarıyla taşıyoruz. İş kesilmiş burada, bitmiş insanımızın görüşü öyle- ibadetlerinizi yapın. O şe-
burası! Ama biz daha nere- şimdi öyle değil, dir. Hiç önem vermiyor, Hanı seviyor musunuz? kilde İran mescidi olmuş.
Sabah kaçta geliyorsunuz? ye gidelim, bu yaşta kimse hamallar üçüncü adam yerine koymuyorlar. Biz iş oluyorsa seviyo-
Ben evden saat 6.00’da işe almaz artık, mecbur sınıftır derler, Hepimiz insanız, öyle ruz bacı. İşimiz iyiydi o Sonra...
çıkıyorum. Durağa geliyo- gidip geliyoruz. Bizim kira- değil hâlbuki! zamanlar. Sabah işbaşı Daha sonra tabi mescid
hamaldır eğilir
rum, otobüs bekliyorum, mız yok dükkân gibi, kira yapıyorduk, yatsıya kadar tahtadan, ateş tutmuş
oradan Eminönü’ne, olsa geçim işi hiç olmaz. kalkar! Senin fotoğrafını çeksek çalışıyorduk. Şimdi otu- yanmış, soba koyuyorlar-
8.00’den önce burada ruz. Şöyle bir şey duydum olur mu? ruyoruz, oturuyoruz bir dı, artık nasıl olduysa... birisinin ismi. Bizde içti- O zaman burada üretim Her şey için kullanılır.
oluyoruz. Semerler nerede? ben, dışarı memleketler- Sebep? Oturup televizyo- parça bir yerden çıkmıyor. Sonra bu kişi (Fotoğraf hat yoktur. Peygamberin yok. Sadece evleri. Mesela Çok toplanırız. Rama-
Var var, hem semerler var den birinden bir başbakan na koyacaksanız istemem. gösteriyor) geçmişte Doğu getirdiği kuralın aynısı uy- eserleri var, çeşme yap- zan boyunca iftar verilir.
Bu civarda yaşayan var mı hem de el arabaları var. gelmiş İsmet İnönü zama- İstanbul gelecek sene kül- Bank’ın sahibi, Hacı Meh- gulanır. Pazar günü hariç mışlar bir yere, başka bir Yemek verildi. Milli, dini
hamallardan? Biraz ağır oldu mu el ara- nında. Hamalları görmüş, Gelecekte Valide Han nasıl tür başkenti oluyor, duy- met Naki Şefizade, sonra- her gün açıktır burası. yeri düzenlemişler, hatta münasebetlerde burada
Yakında oturan yok, her- balarıyla taşırız, ama bod- demiş ki; bunlar kim, bir yer olur? dunuz mu? dan orası da battı ne oldu çeşmenin kendisi yok olup olunur. Nevruzda, aşurede
kes çok uzakta. rumdan filan çıkacak eşya neci? Eskiden bölük vardı Yer yapılmış Giyimkent’te. Bunu ben sizden sorayım. bilmiyorum ama o zaman Osmanlı döneminde bura- gitmişti. Ama kitabesi burada program olur. Me-
varsa semerle taşırız. çok büyük, hatta hamallar Burası diyorlar boşalacak! Değişecek de nasıl olacak? çok zenginler tabi. Şefiza- da ilk matbaa kurulmuş, vardı, uzun zaman bura- rasime göre yemesi içmesi
Hamallar nerede toplanı- belediyeye bağlıydı. İnönü Oraya gidecekler, burası İyi mi olacak? Ben şunu de, camiyi bu şekliyle, hal- ilk matbu Kuran-ı Kerim larda durdu. Bir de baktık ikramı da olur.
yorlar, herkes aynı yere mi Osmanlı zamanında sırık demiş ki bunlar esirlerdir, turistik yer olacakmış, eski söyleyeyim bacım, ekmek kın da yardımıyla yeniden burada basılmış, böyle bir ki çalmış götürmüşler.
bağlı? hamalları varmış, biliyor biz esir aldık! yerler yıkılacak, bazı yer- lazım bize! Acaba iş arta- yaptırmış. Aslında burası bilgi var... Siz ne kadar süredir bura-
Yok, dışarıda başka bölük- musunuz? Sırıklara bağla- ler yeşil saha olacak. cak mı düşecek mi? sadece İranlıların geldiği Böyle bir malûmatım Siz ne zamandır burada- dasınız? bak demiş. Geçmiş tari-
ler var. Bir bölük var 100 yıp 5-6 kişi taşıyorlarmış... Ama Osmanlı’da hamallar bir cami değil, çoğu Türk yoktur. sınız? Benim bir geçmişim var himize bir baksak şimdiyi
kişi, bir başkası 120 kişi. Biz onları görmedik hiç! sevilen bir esnaf... Siz istiyor musunuz bunu? Artar herhâlde... vatandaşı gelenlerin. Ben Tebriz’de okudum. burada. ‘83’te geldim, daha iyi anlarız. Şimdi
Onlar bize dâhil değiller. (Gülüşmeler) Nasıl yapı- Ama bacı şimdi öyle değil, Biz ne isteyelim! Bizim E, artsa biz istemez miyiz Peki, aileler ne zaman Kum o zaman farstı. 90’a kadar kaldım. Sonra insanlar daha iyi geçini-
Bizimki sadece han içi. yorlarmış, eskileri bilmiyo- hamallar üçüncü sınıftır, elimizdeki iş bitmiş, bizi aç bacı? Daha çok Türk Caferileri taşındılar? Gittiğimizde Farsça Almanya’ya gittim. 2 se- yor, çünkü daha çok şey
geliyor herhalde... Buralar işyeri olunca, tica- bilmiyorduk, Tebriz’de nedir de geçici olarak gelip biliyorlar. Bildikten sonra
Evet, buradaki Caferi ce- ret merkezi olunca yavaş Azeri Türkleri çok var. gidiyorum. Ben İranlıyım. ortada düşmanlık diye bir
Ohannes Öncelikle bize yaptığınız yaptığımızı yapmaz da biz Bir arkadaşımız, ahbabımız vardı, maati geliyor. Azınlıkla da yavaş aile için uygun ol- Tebriz’den sonra da çoğu Diğer hocamız İranlı değil, şey kalmaz.
DÜLGERYAN işi... onların yaptığını yaparız. Hırant Dink’imiz vardı, öldürüldü, hâlâ Sünniler gelir. Cemaatin mamaya başlayınca taşın- Azeri Türküdür. gelip ayda bir meseleleri
Şapka İmalatçısı Şimdi, kumaş alıyoruz, Millet hep Amerikan
bulunamadı failleri... Daha bunlar dışında namazını kaçıran dılar. Bazıları Avrupa’ya çözüyorum. Hanı dışarıdan baktığı-
BÜYÜK VALİDE HAN şapka yapıyoruz, satıyo- tarzı yaparlar. Ustalarımız vakti olmayan, geçerken gittiler, bazıları İran’a geri (İmam Sabeghi söze gi- nızda nasıl görüyorsunuz?
ruz, paramızı alıyoruz, eskidir, yeni yetişen usta
hallolmadan nasıl kültür başkenti olacak uğrayan birçok kişi de na- döndüler. Bazı kişiler de riyor) O zamanla şimdi arasında Bu sadece buraya ait bir
“Otel olacak diye alamıyoruz, çek alıyoruz da yoktur. bilmiyorum ama olacak mutlaka, çok güzel maz kılar. Cami, Allah’ın İstanbul’un çeşitli yerleri- Burada İranlıların der- çok fark var mı? durum değil. Dünyanın
duyduk. Güzel olur. karşılıksız çıkıyor falan... şeyler yapılacak, biz ona inanıyoruz. Camisi, ayrımı olmaz ki! ne dağıldılar. Tabi bunlar nekleri var. Öğrencilerin, Tabii. Şimdi biz İranlı ya her yeri değişiyor ve
Mesleği babamdan öğ- Ne olacak peki bu hanla- İstanbul’un eski insanları. doktorların, tüccarların da Türk hiç fark görmeyiz. buralar da yenilenecek.
Ben zaten gelmişim rendim. Babamı dedem rın durumu ustacığım? İstanbul, Avrupa Kültür vardı, Hırant Dink’imiz Caferî ne demek? Şia’dan Şimdi annesi babası İs- derneği var. Kimseye farklı gözle bak- Sistemler ilerledi. Bizim
altmışıma. Benden Yozgat’tan getirmiş 7-8 Belediye belli ki burada Başkenti ile ilgili neler vardı, öldürüldü, hâlâ farkı ne? tanbul doğumlu çoğunun! mayız. Toplum birliğinde burada bulunmamızda bir
sonra ne olursa yaşındayken hemen bu bir şeyler yapacak! Finalde duydunuz? Bir yararı olur bulunamadı failleri... Daha Caferî meselâ Hanefî İranlıdır ama bir defa Bu mescidin de derneği var ve din barışması yönünde sorun yok. Onu devlet-
olsun.” işe koymuş. Ölene kadar belki de bizi kovalayacak! mu sizce buralara? bunlar hallolmadan nasıl diyorlar, İmam Hanefî’nin İran’a gitmemiştir. Pasa- herhalde... çok gelişme oldu. O za- ten de sormak lazım, biz
çalışmış. Şaka bir yana adam olması Evet, duydum. Öyle bir kültür başkenti olacak? gittiği yolu takip eden- portları da İran’dır ama! Bu dernek daha çok ta- man daha az kişi vardı, memnunuz. İnsanların
için buradakilerin boşal- şey sordunuz ki yani! Çocukluktan beri beraber lere deniyor. Şiilik de rihle ilgili. İranlıların İpek bilgili ve kültürlü değil- arasında bir problem yok.
Ölümüne bir zanaat di- tılması lâzım tabii. Bir de İnsan kala kalıyor. Evet, büyüdüğümüz arkada- Bu sadece buraya İslam’daki fırkalardandır. Meslek olarak ne yapıyor- Yolundan buralara gel- lerdi. Tarih kelimesine Halkta hiç problem yok.
yorsunuz? mülk sahipleri var. Vakıfla- kültür başkenti olması çok şımızdı. Daha bu hafta ait bir durum değil. Onun da birçok kolu var, lardı? meleri, oturmaları, kendi bir bakmak lâzım. Tarih Beraber yaşıyoruz, olabi-
Yok, babam öyle! Biz her rın olmayan yerler var. Va- güzel, ama önce halledil- mahkemesi vardı yine Dünyanın her yeri Şiîlik adına Dürzîler var, Ticaret yapıyorlardı. Alım kültürlerini yaşamaları, vrh kökünden gelir. O da lir dilimiz dinimiz farklı
türlüsünü yaparız, Ana- kıf var, o var, bu var! Nasıl altmışıma. Benden sonra mesi gereken şeyler var. uzadı. Yazık! Ama olacak Mutezileler var, Gulat satım, giyim, gıda madde- yemeleri, içmeleri var. devenin çölde giderken olabilir, ama insanca ya-
değişiyor ve buralar
dolu, sekiz köşe yaparız, olacak bilmiyorum. Otel ne tufan! (Gülüşmeler) Bunlar hallolduktan sonra mutlaka, çok güzel şeyler fırkaları var, Alevi var si. Hatta büyük çikolata dönüp arkasına bir bak- şıyoruz. Burada o da yok,
ondan sonra yazlık yapa- olacak diye duyduk. Güzel Gençler de zaten buraları kültür olur, oluşabilir. Bir yapılacak, biz ona inanı- da yenilenecek. Bektaşî var. Caferilik ismi markalarından birisinin Burası toplantı yeri olarak masıdır. Tarih bu kökten ne dinimiz ayrı, ne dilimiz
rız. Ama öbürleri bizim olur. Ben zaten gelmişim tercih etmiyorlar. arkadaşımız, ahbabımız yoruz. Sistemler ilerledi. bizim 12 imamımızdan sahibi burada oturmuş. da kullanılıyor değil mi? türetilmiş. Geriye bir dön ayrı.
10 medeniyet geçitleri Naklen Tarih Naklen Tarih medeniyet geçitleri 11

Ramazan ÖZCAN Neler yapıyorsunuz? Eskiden meselâ Ermeniler yapılması gerektiğini dü- Eyüp DÜZTAŞ Ne kadar zamandır bu Kosmoı Nalburiye işindeyiz. Satış
Turistik Eşya Hediyelik eşya imalâtı, de vardı burada ama çok şünüyorsunuz? Elektrik handasınız? DERMASOLOĞLU yapıyoruz ama cadde üstü
İmalatçısı döküm üzerine çalışı- iyi insanlardı. Tornacılar Yani sonuçta buranın Malzemeleri Aşağı yukarı 1970’ten beri Nalbur gibi değil. Çoğu bilmez
BÜYÜK VALİDE HAN yoruz. Önceden daha vardı, kaynakçılar vardı, dört yüz seneyi aşkın bir İmalatçısı buradayım. Hep bu handa KURŞUNLU HAN burayı. Aşağı yukarı yirmi
farklıydı, sadece çay kaşığı dökümcüler vardı. Baba tarihi var. Burada imalât KURŞUNLU HAN çalıştım ben. Ermeni bir senedir, belki daha fazladır
“Restore olsun yapıyorduk, daha sonra mesleğini burada öğrendik olmamalı! Burası çarşı ol- ustamız vardı. Onun ya- “Gelenler hep buradayız. Ama burayı
diye dört gözle turistiğe geçtik, en son işte ama benim de oğlum var, malı, pazar olmalı. Kapalı “1970’lerde hep nında çırak olarak yetiştik.
turistler. Bizim depo olarak kullanıyor-
bekliyoruz! Eski lâmbalar revaçta, biz de asla bu mesleğe sokmayı Çarşı’ya yakın veya farklı Rumlar, Ermeniler İki, üç tane dükkânı vardı
bilmediğimiz
duk. Caddedeki dükkân
onları yapıyoruz. Böyle düşünmüyorum. bir şey. Alt katları mağaza burada, o vefat ettikten yıkılınca geçtik.
haline kavuşsun diye vardı burada. özellikleri, tarihini,
değişik bizimki, el sanatı, üst katları restoran yapa- sonra ben devraldım dük-
çok istiyoruz ama Çokları Ermeni Şu anda han Mimar Sinan’ı
makine de kullanıyoruz Neden? bilirsin, terası kullanabilir- kanını. Kurşunlu’da geçmişte ne
olmuyor maalesef... da... Gelecek, işin maddî boyu- sin. Aslına uygun restore davalarından, kötü durumda! biliyorlar. Bizim gibi işler yapılıyordu?
Çok insanlar geliyor, tu! Yani şimdi bizim bura- ettikten sonra çok rahat Rumlar Kıbrıs İş olarak neler yapıyorsu- Bir turist geldiği haberimiz yok.” Hatırlıyorum, ben ufak-
hocalar geliyor Kimlerdir müşterileriniz? da yaptığımız iş el sanatı, turist çekersin. Yerli turist Savaşı’ndan sonra nuz? zaman çekiniyoruz, ken at arabası girerdi ka-
konuşuyorlar ama Yabancılar gelirler ama öyle bir emeği var, ama de gelir iyi bir tanıtımla. çekinerek gittiler.” Devir değiştikçe yaptığı-
utanıyoruz.
pıdan. Burada kapı vardı, yok. Ben de diyorum hana
sonuç...” az! Ya bilen rehberler Uzakdoğu’dan çok ucuza Gel gör ki yapılmıyor! mız işler de değişti. Önce- girerdi, arkadan çıkardı... gelip dört duvarı göreceği-
getiriyor turistleri ya da mal getiriyorlar. El emeği- Büyük Valide Han’ın tari- kışın sıcak oluyor! Çok Hanlarla demek ki pek den meselâ elektrik idare- O zaman 5 tane Türk Nasıl tarihe sahip çıkılı- nize Boğaz’a gidin.
ellerinde İstanbul’u tanı- ne veya ürünün kalitesine hi hakkında neler biliyor- muhteşem! Restore olsun ilgilenmiyor yetkililer. sinin yapılan malzemeleri varsa 10-15 tane Rum ya yorsa bu kapı kapatıldı!
tan kitaplar var, onlar da bakmıyor insanlar, üç beş sunuz? Tarihi bir yapıda diye dört gözle bekliyo- vardı, cam yağdanlıklar, da Ermeni vardı. Çokları Sac yapılırdı, soba boruları Perşembe Pazarı’nın ve
tanıtırsa geliyorlar. Hana lira daha ucuzsa onu alı- çalışmak nasıl bir his? ruz! Eski haline kavuşsun Bu bölgeye emek verenler, dereceler... Tâbii zamanla Ermeni davalarından, yapılırdı. Bahsettiğim elli Karaköy’deki hanların
çok turist geliyor da yerli yorlar artık. 1600 küsur yılında Valide istiyoruz ama olmuyor sizler, esnaf bir araya gelse- işler de modernleşti. O Rumlar Kıbrıs Savaşı’ndan beş sene öncesi tâbii, o geleceği hakkında ne düşü-
insan hiç rağbet etmiyor Sultan’ın yaptırdığı bir maalesef... Çok insanlar niz, dernekleşseniz, devleti zaman hava gazı musluk- sonra çekinerek gittiler. zaman kalorifer yoktu, nüyorsunuz?
gibi bir şey! Toptancılar hanmış. Zaten kervan- geliyor, hocalar geliyor uyarsanız? ları yapıyorduk meselâ, Yani şimdi sayılacak kadar soba vardı. Her şey kültürdür. Be-
da zorda yani. saray olarak yaptırılmış. konuşuyorlar ama bir şey Derneklerimiz vardı ön- elektrik idaresinden ihale azlar. lediye karşı tarafı açtı,
Meselâ buralarda baca olmuyor. Resmen bir tarih ceden fakat son yıllarda işleri alıyordu ustamız. Bizim kendi görüşümü- Hanları bilmiyoruz, gör- Eminönü’nü. O belediye
Handa çalıştığınız süre var, hani otel gibi, şimdi burada yok oluyor, biz faaliyet azaldı. Bizimki Şimdi daha çok fuar, stand ze göre buranın turistik müyoruz, korumuyoruz reisine söylüyorum alsın
içerisinde neler oldu, neler otel o zaman kervansaray. buna bire bir şahidiz! esnaf ve sanatkarlar oda- parçaları, vida, somon özel bir yer olması lazım. Biz diyorsunuz? hanımını dokuzdan sonra
değişti? Şimdi arabaları bırakıyo- sına bağlıydı, vallahi onlar parçalar yapıyoruz. burada kalıcı olamayız. Buraya gelenler hep turist- bir tur atsın. Hep tinerci-
Çok çok eski insanlar ruz, o zaman at arabala- Pekâlâ, siz burada çalışan da bence her ay aidat Turistler geliyor yüzümüz ler, keşke şimdi bir tane ler var. Açmakla olmuyor
vardı, ama şimdi gördü- rını bırakıyorlarmış! Çok üreten bir insan olarak, almaktan başka bir şey Handa birlikte çalıştığınız kızarıyor bizim. Şu anda turist olsa, size daha iyi oraya kültür sokabilmek
ğünüz gibi kimse kalmadı. tarihi bir yer. Yazın serin ıslah edilmesi için neler yapmıyorlar. insanlar... han kötü durumda! Bir malûmat verebilir! Tarihi önemli. Bu zamanda ha-
1970’lerde hep Rumlar turist geldiği zaman çeki- eserin tüm özelliklerini yat zor. Biz daha güzel
Ermeniler vardı burada. nerek içeri alıyoruz. biliyorlar. Bizim haberimiz yaşadık.
Mustafa AYDIN Merhaba! Berç NİZAM Mesleğim ağaç kesim mo-
Tornacı Mesleğimiz tornacı, seri Elektrik toru, tarım âletleri, yedek
KURŞUNLU HAN iş! Torna grubuna giriyor. Malzemeleri parça satışı. Ben 1974’te Petro ÇALMOF Merhaba, en eski Kurşun-
İmalâtçısı Temizlik lulu siz misiniz yoksa?
Aradan yıllar geçti işte o
Fason çalışıyoruz, yani askerden geldiğimde bura-
“Turistik yönden piyasada bulunmayan işi KURŞUNLU HAN da başladım. Burası imalât Malzemeleri 75 yaşındayım. Aşağı
ele alınmasından yapıyoruz, imalâtımız yok. atölyesiydi, benim aileme Toptancısı yukarı bir elli sene var günden beri
yanayım. Ben “70’li yıllarda ham ait. Elektrik malzemesi KURŞUNLU HAN buradayım. Biz temizlik
Ne zaman yolda bir
tornacılığı, iyi bir
Ne kadar zamandır bu işi madde yokluğu imal ediyorduk, atölyeyi malzemeleri satıyoruz.
hana rastlasam irkilirim,
yapıyorsunuz?
döneminde hırsızlar kapattık, satışa döndük. “Bu han mutlaka Gemilere veriyoruz. Tica-
sanatkâr olduktan Çünkü sizde gizlenen
1975’in on birinci ayından
girmeye başladı, turistik bir yer retle uğraşıyoruz. Benden
sonra, her yerde
yaparım.”
beri yani aşağı yukarı otuz
çatıyı kaldırıp,
Sizden önce bu handa bu ismi çatısının kurşun kaplı
olacak yani. önce babam vardı o ya-
dertleri bir ben bilirim.
sekiz sene filân. Bunu ben işi yapanlar var mı? olmasından ileri geliyor, pıyordu. O da bu handa
ustamdan bu handa öğ- kurşunları aldılar, Yedek parça olarak yok. du yani! Şimdi Kurşunsuz
Ama öyle çalışıyordu. ...
rendim, Vahan Usta’dan! gerisini de buradaki Eskiden bu han hep Han oldu! az para değil Ey garip çizgilerle dolu
esnaf götürdü, şimdi katrilyon ister.” Geçmişte nasıldı Kurşunlu
Müthiş bir ustaydı. imalâtçıydı, tüm Perşem-
han duvarları,
Kurşunsuz Han be Pazarı imalâtçıydı. Tarihi hanların bulundu- Han?
Usta-çırak ilişkisine dayalı oldu!” Şimdi çoğunluğu dağıldı. ğu bölgelerin ne olacağını Geçmişte burada şarapçılık Ey hanların gönlümü
giden bir iş değil mi? ların geleceği usta” diye Kimi öldü, kimi emekli düşünüyorsunuz? yapılıyordu meselâ, 50’ler- sızlatan duvarları!..
Tâbii, yani genelde mes- sorsam? oldu, kimi sanayi bölgele- Sonunda bütün bu et- den aşağı. Çünkü fıçılar
lek liseleri bu işte başarılı Sor, ben sana söyleyeyim, rine gitti. Daha çok meza- rafı açacaklar. Açılmalı vardı burada ve şarapçılık
olamaz, meslek liselerinde şu İstanbul’da bulun- ra gittiler! tâbii. Çünkü Perşembe yapılıyordu. Burada yetişen Faruk Nafiz Çamlıbel

EREN AYTUĞ
gereken özen gösterilmi- maz bir yer burası! Ta Pazarı’nın yarısı yıkık, şu üzümlerle.(Asmala-
yor. Cenevizliler zamanında Siz bu hanın tarihi hak- yarısı duruyor ne olduğu rı gösteriyor!) Buralar
kullanılmış. Yani zaten kında neler biliyorsunuz? belli değil. Yani şuradan hep meyhaneydi zaten.
Burayı görmeye gelenler... çok önemli bir tarihi eser Ben bu hanın tarihini bakıyorsunuz bütün etrafı Rumlar’ın zamanında filân Bu han mutlaka turistik İki yüz senelik duyduk. Bu Galataport Siz İstanbullu musunuz?
Tâbii ki, yani haftanın olmasa, turistler falan Galata Güzelleştirme gecekondu. Hanın için- balık lokantaları vardı, bir yer olacak yani. Çünkü diye bir proje vardı, Tâbii! 200 senelik mazi-
mazimiz var
iki üç günü! Bugün geldi- buraya haftanın üç günü Derneği’nden araştırdım. de gecekondu var, kime sonra piyasa oldu. Zamanla hep viran olmuş. Ama bu- İsrailliler’e verdiler projeyi miz var burada. Dedemin
ler, cuma günü geldiler. gelmezler. O yüzden ben Cenevizliler’den kalan bir şikâyet etsen umurlarında ayrıldılar ticaret fazlalaşın- ranın yapılması da öyle az burada. sonra bozdular. Şimdi bu babası Heybeli Ada’da
Turistler bildikleri için, turistik yönden değerlen- yıkık katedralin üstüne değil. Ben 1974 senesinde ca. Ondan sonra hırdavat para değil katrilyon ister. Dedemin babası iyi mi olur kötü mü kimse gömülü. Heybeliadalıyım
tarihi bir yer olduğu için dirilmesinden yanayım. yapılmış. Çeşitli amaç- buraya geldim, buraların üzerine devam etti. Tica- Heybeli Ada’da bilemez. Bir şirketin alma- ben doğma büyüme. Daha
geliyorlar, bir de öğrenciler Ben tornacılığı, iyi bir larla kullanılmış, Han yıkılacağını turizme yö- retle uğraşılıyor şimdi. İstanbul 2010 yılında sı iyi değil. Mademki para denize de girebiliyorum
araştırma için geliyorlar. sanatkâr olduktan sonra, olarak bugünlere gelmiş. nelik açılacağını söylüyor- Kültür Başkenti oluyor.
gömülü... kazanılıyor devlet alsın, ne mutlu bana. (Gülüş-
her yerde yaparım. Beğen- Rüstem Paşa Camii’nin lardı, sene 2009! Hâlâ bir İleride nasıl olur sizce Duydunuz mu? devlet girsin bu işlere, öyle meler!). Klübe gidiyoruz,
Peki, “nasıl olsun bu han- din mi cevabı mı? vakfiyesi. Kurşunlu Han şey yok. buralar? Turistik bir etkinlik olarak değil mi? böyle gidiyoruz!
12 medeniyet geçitleri Naklen Tarih Naklen Tarih medeniyet geçitleri 13

Nevzat Öztürk Mehmet Şapka... si iş sahibi oldular. Aşağı


Kahveci DOĞRUSU Şapka yapıyoruz, Ameri- yukarı 25-30 seneden beri
BÜYÜK YENİ HAN Şapka İmalâtçısı kan türü şapkaları. Kuma- yapıyorum. Çocukluğum
BÜYÜK YENİ HAN şını da buradaki piyasadan burada geçti, gittim ama
“Büyük Yeni Han’da alıyoruz. Ama tâbii Çin sonra yine döndüm bu
hangi milleti “Çin bizi etkiliyor. bizi etkiliyor. Oradan hana. Valide Han’da kal-
istersen var yani. Onlarla başımız acayip mal geliyor. Nasıl dım. Bu han eskiden hep
o kadar ucuza yapıyorlar dokumacıydı. Şimdi kal-
Hepsi de dertte! Ayakkabıyı
anlamıyoruz. Herhâlde madılar burada. Genelde
kardeş gibi bitirdiler, şapkanın köle çalıştırıyorlar! Bilmi- gümüşçüler var, alt tarafta
geçiniyorlar!” durumu da kötü.” yorum nasıl işin içinden da tekstilciler.
çıkıyorlar. Onlarla başımız
dertte! Ayakkabıyı bitirdi- İstanbul 2010’da Avrupa
EREN AYTUĞ

ler, şapkanın durumu da Kültür Başkenti?


kötü. Vallahi bizim bir bilgimiz
Ben çocukluktan çırak yok. Ama isteriz ki İstan-
Ali AKSU Bize biraz gümüşçülükten benim düşüncesi ile mes- Elli dokuz senedir bura- olarak başladım. Yetiştir- bul çok güzel olsun yani...
Gümüş Eşya bahsedebilir misiniz? lek öğrettirmiyor. dayım kızım. Herkes o diğim çıraklar da var, hep-
İşlemecisi Bizim malzememiz tama- zamandan beri tatlı tatlı
BÜYÜK YENİ HAN men el işçiliği. Tabi ki bir- Üniversitelerde, sanat geçinir, birbirine iyidir.
takım âletler kullanıyoruz fakültelerinde çalışmalar Alışverişini yapar, çayını Halit KANDEMİR Gümüş işlemeciliğinin Bir dünya kültür
“Başbakanımız, ama temelde el becerisine yapılsa iyileşme olur mu? alır. Herhangi bir olay Gümüş Eşya incelikleri nelerdir? başkentinden
Cumhurbaşkanımız dayalı, tamamen ustalık Elbette! Ama bizim sek- çıkmış değildir burada. El Sanatkârları Bizim yapmış olduğumuz bahsedip, bu kültüre
isteyen bir meslek dalı. törümüzü şu anda hiçbir Derneği gümüş eşya işlemeciliğinin
yurtdışından bir ait meslekleri icra
Bizler de deyim yerindey- devlet kurumu tanımıyor! Hanın tarihi hakkında... (GESAD) Başkanı aşağı yukarı beş yüz yıllık
devlet erkânı geldi se sanatçıyız... Özellikle Ticaret Bakanlığı varlığın- Vallahi, tarihi 495 sene BÜYÜK YENİ HAN bir geçmişi var. İstanbul’la eden ustaları
mi bizden tabak gümüş ev eşyası üretiyo- dan bîhaber. İçişleri Ba- falan diyorlar. Fazla bir birlikte bizim mesleğimiz tedirgin etmek çok
alırlar, plâket kanlığı tanımıyor. İTO, ki bilgimiz yok. Buradaki “Gümüş eşya
ruz, hem tasarımı hem de dılar. Elde yapılması çok geleneksel el sanatlarından
yanlış!
alırlar, gelen devlet üretimi bize ait. ben üyeyim, mesleğimiz- dikkat çekiyor. esnaflar değişti, ben geldi- üretimi sadece birisi olarak devam ediyor.
erkanını bu şekilde den bîhaber... Yani gümüş ğimde konfeksiyoncular
Türkiye’de, Bizim diğer branşlardan pının yıkıldığı görüldü.
yüceltirler ama Nasıl öğrendiniz bu mes- ev eşyası üretildiğinden Hanın tarihi ile ilgili bilgi- vardı, sonra onlar gitti
İstanbul’da, hanlar
bir diğer farkımız da hâlâ Kaplumbağa kadar yavaş
kimin yaptığından leği? haberleri yok. Biz bunun niz var mı? dokumacılar geldi. Bir geleneksel eski usulleri giden bir hızla üstelik!
Usta-çırak ilişkisi ile. için müracaat ettik. İtiraz Yani çok üzülerek söylü- müddet sonra dokumacı- bölgesinde yapılıyor.” yaşatıyor olmamız. Tâbii Yalnızca afişlerde... Bu
haberleri yok!”

MUSTAFA DOĞULU
1972’den beri bu işteyim. ettik. Ticaret Odası’na yorum, dedim hatta geçen lar gitti, sonra gümüşçüler ki teknolojiye kapalı deği- projede görev alan yetkili-
Yaklaşık otuz yedi sene ama açıyor defterde bakı- gün, odabaşına gidelim geldi. liz, bugünkü teknolojiden ler kimlerdir, sadece masa
oldu. yor, ev eşyası için bir ka- oturalım bize bir şeyler de meselâ elektriği kulla- başında oturup o afişleri
tegori yok. O zaman bizi anlatsın, bilmemekten çok Esnaf nasıl, hepsi Türk nıyoruz. Örneğin bir delik mi hazırlıyorlar?
Sizin yetiştirdiğiniz çırak- ancak, yüzük, saat, takı hicap duyuyorum. Maale- mü? deleceksek elektrikli mat-
lar var mı? yapanlar olarak belirtiyor- sef bilmiyorum. Burada Türk var, Ermeni kap kullanıyoruz. döndüğünce anlatmaya öğrenmeye çalıştık. Şim- Eklemek istediğiniz bir şey
Tâbii, şu anda dükkân lar. Dünyanın her yerine var, Süryanî var, Yahudi çalıştık fakat anlatama- di, Büyük Yeni Han’ın 3. var mı?
işletenler bile var. Hep ol- ticaret yapıyoruz, dünya Size sorsalar iyileştirmek var, Kürt var. Hepsi bir Hangi hanlarda bulun- dık. Neyse ki yavaş yavaş Mustafa’nın en ünlü mi- Bazı engellerle karşılaştı-
mak zorunda da. Bizde bir bizi biliyor onlar bilmiyor- için neler yapılabilir diye... arada! Sonra Ermenilikten dunuz? ne yaptığımızı, çevreden marlarından Tahir Ağa ta- ğımızda bütün hayalle-
deyim vardır; “Boynuz ku- lar. Yani böyle komik bir Kaldırılabilecek en büyük dönmüşler var. Hangi İlk işe başladığımda sanat ve sanatçıya değer rafından yapıldığını, 1764 rimiz yıkılıyor. Şu anda
lağı geçmezse sanat ölür” durum! taşın altına maddî anlam- milleti istersen var yani. Kalcılar Han’da çalışıyor- veren bazı kurumlar ta- tarihli olduğunu öğrendik. Eminönü, Fatih’le birleşti.
diye. Mutlaka yetiştirdi- da hiç imkanım olmadığı Hepsi de kardeş gibi geçi- dum. Kalcılar Han için rafından desteklenerek Bir dönem meselâ 1.Dün- Belediye olarak Fatih
ğimiz kişinin bizi geçmesi Buraya araştırma için halde girerim. Çünkü niyorlar! gümüşçülüğün merkezi söyledik. ya Savaşı sonrasında işgal Belediyesi’nden bizim
gerekiyor. Maalesef ki şu gelenler var mı? hanımızı seviyorum, diyebiliriz. Hemen hemen kuvvetlerinin karargâhı ruhsatlarımızı bir an önce
son on beş yıldan beri hiç Çok fazla çok fazla! Türkiye’yi seviyorum, İleride bu han nasıl bir yer bütün büyük ustalar ora- Sizi koruyan bir kanun olarak da kullanıldığını vermesini istiyoruz. Bizim
eleman yetiştiremiyoruz Enteresan bir anı anlata- tarihimizi seviyorum. Bu olur? dan yetişmiştir. Kalcılar yok mu? öğrendik. Şimdilik bil- tek isteğimiz budur. Daha
desem yeridir. yım. Bir gün çalışıyorum hanın gözümüzün önün- Vallahi onu Allah bilir. Han’ın gümüşçülük tari- mi yok. Bizler burada ge- Bizlere, çevreye zarar diklerimiz bunlar. Daha çok şey var ama bir yer-
dükkânda, Fransız bir de eriyip bitmesine içim Turistik diyorlar, olabilir, hinde bayağı bir eski yeri leneksel bir el sanatını icra veriyorsunuz, deniliyor! da araştırıyoruz. Bir de den başlamak gerek. Arzu
Neden ilgi yok? grup geldi. Ellerinde fo- parçalanıyor. Ama bîçare ne olacağını biz bilmiyo- vardır. Bugün hâlâ hayatta eden ustalarız. Fakat ma- Fakat bizim böyle hiçbir bulunduğumuz bu hanın ediyoruz ki dünyaya bu
Çünkü çok yorucu ve toğraf makineleri, kame- izliyoruz. Keşke tarihimi- ruz. Bir tadilât yapılır mı olan bazı ustalarımız var, alesef bu yerel yöneticiler yönümüz yok, sanayi tarihçesini öğrenip yazılı sanatla da ulaşalım. Bizler
para kazandırmıyor. Yani ralar, yanlarında rehber- ze sahip çıkabilsek! Gerek yapılmaz mı, turistik mi 85-90 yaşında olan bazı özellikle belediye, geçen falan değiliz. Evet, Tarihi bir şekilde Türkçe ve İngi- her yıl Kültür Başkenti gibi
bu kadar kafa yorduğu- leri ile çekim yapıyorlar. İstanbul, gerek Türkiye olur, tamamen yıkarlar mı ustalarımız çıraklıklarının yıllarda dükkânlarımızın Yarımada’da bir takım lizce olarak hanın kapısına yaşamaya çalışıyoruz. İster-
Bu kadar kafa nuz, emek verdiğiniz bir Han tanıtılıyor. Ben de açık hava müzesi! Burası hiç bilemiyoruz! Turistler Kalcılar Han’da geçtiğini kapısına mühür vurup kirlilikler var ve bizler de asılmasını istiyoruz. dik ki şöyle diyelim, “bu ta-
yorduğunuz, emek şeyde üstüne üstlük bir kâse yapıyordum. Bitince keşke tamir edilse daha posta posta geliyorlar. Tek söylüyorlar. Tabii onların “sizler çevreye zarar veri- bundan şikâyetçiyiz. Biz- rihi mekanda mesleğimizi
verdiğiniz bir şeyde de para kazanmanız çok ne olacağını sordular, ben doğrusu tedavi edilse Turistik diyorlar, başına gelen de oluyor. ustaları da orada... yorsunuz, Eminönü Tarihi lerin ömrü burada geçiyor, İstanbul 2010 Avrupa yapmaktan çok mutluyuz
zor oluyor. Ne kadar çok de vitrinde bitmiş olan diyorum, çünkü bir canlı Grup halinde gelip dolaşı- Gümüş eşya üretimi Ka- Yarımada’da hiçbir şekilde burada yaşıyoruz. Ama Kültür Başkenti projesini falan!” Ama diyemiyoruz,
üstüne üstlük bir de olabilir, ne olacağını
paran var, özür diliyorum halini gösterince 4-5 kişi gibi görüyorum buraları... yorlar işte. palı Çarşı civarındaki han- imalâta yer yok, buradan onlar bize gereken hizmeti duydunuz mu? sanki suçluymuşuz gibi bir
para kazanmanız affınıza sığınarak, o kadar satın aldı. Biliyorsunuz, bilmiyoruz, soran lar bölgesinde yapılıyor.Ve çekip gideceksiniz” dediler. vermiyorlar. Bu tür çalışmaları duyu- maliyeci geldiği zaman mil-
çok zor oluyor. adamsın gibi bir yakla- gümüşün nihayetinde en 2010’da İstanbul’un Avru- da yok zaten. Burada olmaktan mem- diğer bir özelliği de şu ki Biz de dedik yahu nereye yoruz ama bu bölgede letin eli ayağı titriyor. Böyle
O yüzden biz şımla geliyor insanlar. O ucuzu 100-150 milyon ve pa Kültür Başkenti olacağı Bir tadilât yapılır nun musunuz? bizim mesleğimiz sadece gidiyoruz? İşte ne katma Hanın tarihçesi ile ilgili çalışan insanlar olarak olmamalı. Bir dünya kültür
yüzden biz de çocukları- buna rağmen hemen satın hakkında neler duydunuz? Memnunuz tâbii kızım. Türkiye’de, İstanbul’da değeriniz var ki gibi şey- neler biliyorsunuz? gördüğümüz öyle ciddî başkentinden bahsedip bu
de çocuklarımızı aldılar. Çekimde görüntü-
mı yapılmaz mı, Bugün nerede Büyük Yeni ler... Bunu söyleyen yetkili On beş yıldır burada- bir çalışma yok. Sadece
mızı başka alanlara yönel- Bir tane afiş gördüm, bir hanlar bölgesinde yapılı- kültüre ait meslekleri icra
başka alanlara tiyoruz. Kimse çocuğunu lediğimiz ürünün gerçeği çizim, bunun haricinde de tamamen yıkarlar Han deseniz, bir şeceresi yor. Türkiye’nin başka bir bu sanatın da ne olduğu- yız yeniyiz ama hanın ve sadece Süleymaniye eden ustaları tedirgin et-
yöneltiyoruz. getirip eti senin kemiği bu diyebilmek adına al- hiçbir şey bilmiyorum! mı hiç bilemiyoruz! var! yerinde gümüş eşya üreti- nu bilmiyor. Dilimizin tarihçesini yavaş yavaş Bölgesi’nde birkaç ya- mek çok yanlış!
14 medeniyet geçitleri Fikir Sahibi Fikir Sahibi medeniyet geçitleri 15

Büyük Valide’yle birkaç gün


Çaycı Hüseyin turu hemen tamamlamak istiyor çünkü bu sabah bir misafir
bekliyor. Han’daki eski çalışma arkadaşlarından Reşit Bey’i uzun zamandır
görmemiş, geldiğinde kırk-elli sene öncesinden, İsmail Dümbüllü’den,
Mecidiyeköy’deki gramofonlu pikniklerden, handa günde bin çay sattıkları
günlerden bahsedecekler...
Burak SEVİNGEN*
12 Temmuz 2005 Pazartesi
Gün Başlıyor... FOTOĞRAFLAR: EREN AYTUĞ

Bugün hanın kapısını açmak Çaycı Hüseyin


Bey’e kalmış çünkü gece bekçisi Uzunçarşı’da arkasını görmen lazım’ diye nasihat veriyor, dığı bir tüccardan aldığı çeklerin karşılıksız
bir çanta atölyesinde gündüz işi bulduğu iyi mi?” diye gülüyor. Sigara bitince kalıpları çıkacağı konusunda endişeleri var. Bu sırada
için erkenden çıkması gerekmiş. Hüseyin’in toplamaya başlıyor. Döküm işini yarın yap- kapı çalınıyor, gelen bir Fransız turist. Hanın
Bakırcılar’da tramvaydan inip hana varması maya karar veriyor; eğer şimdi başlarsa sekiz- çatısına nasıl çıkabileceğini öğrenmek istiyor.
altı buçuğu buluyor, bu sırada han bakkalı den önce bitiremeyecekmiş. Kulaktan kulağa Amacı kar yağarken Haliç’i seyretmek. Ah-
Mercan yokuşundan yukarı yürüyerek geli- yayılan gasp ve hırsızlık olaylarından sonra met dükkânın önünden geçen han bekçisini
yor, odabaşının kâhyası ise çoktan gelmiş içeri son günlerde güvenlik konusunda herkes daha görüyor. Bekçi Rasim avluda dolaşan salepçi-
girmeyi bekliyor. Kapıda selamlaştıktan sonra tedirgin, geç saate kalmamalı... den salep almış, yeni aldığı birkaç dvd film ile
Hüseyin sürgüyü çekip kapının iki kanadını hanın ana kapısının üstündeki ikametgâhına
sonuna kadar itiyor. Kâhya avluda duran 11 Haziran 2007 Çarşamba gidiyor. Ahmet, ondan turiste merdivenleri
ambar kamyonunu kapının yakınına çekmeye Rekor Günde 900 Kasket! göstermesini istiyor, masasına döndüğün-
gidiyor, çünkü birazdan otomobiller ve kam-
yonetler avluyu dolduracak, ambar kamyonu-
Şapkacı Selami bugün neredeyse hiç ara ver-
meden çalıştı. Saat altı buçuk olmak üzere.
de çekleri bir kenara kaldırıp internetten
kurucusu olduğu Çiftal Köyü Geliştirme
Remzi, on beş Cevat ise biten tıraştan pek memnun de-
ğil çünkü berberin gene yüzünü kestiğini
nun öğlen olmadan yüklenip Zeytinburnu’na Bir saat daha böyle devam ederse bir günde Derneği’nin sitesine bakmak üzere bilgisayarı- senedir ikamet söylüyor. Cevat bugün hanın tek ayakkabı
antrepoya gitmesi lazım.
Bakkal Han’ın girişindeki dükkânını açarken
900 kasket kalıplayıp kendi rekorunu kıracak.
Komşusu ve meslektaşı İsmail Usta onun
nı açıyor. Bu sırada kardan adam tamamlan-
mış ve herkes birer birer hanı terk etmekte.
ettiği atölye boyacısı, çünkü yetmiş dört yaşındaki ba-
bası hasta olduğu için evde yatıyor. Berber,
tost siparişleri gelmeye başlıyor. Hüseyin ise kadar hızlı değil, ama daha çok yardımcısı Ancak kardan adamın avludaki yalnızlığı pek üzerindeki odasının birinci avluya bakan penceresinden

odasına çıkıp bir


çoktan çay ocağında suyun altını açmış. Çoğu var. Okulların kapanmasıyla bir haftadan beri de uzun sürmüyor çünkü günlerden Perşem- Odabaşı’nın hanın girişindeki yazıhanesine
esnaf hana sekiz gibi gelmeye başlıyor, erken- handa çalışan çocuk sayısında artış var ve be ve avludaki İranlılar Mescidi’ndeki tören sesleniyor. Tahar ustası ve aynı zamanda bir
cilerden cilacı Halil bal ve kaymağı, etiketçi İsmail’in atölyesinde yaşları 14-17 arasında için cemaat mensupları gruplar halinde gel- aydır beslediği kırık çıkıkçı olan Rıfat, Beykoz’daki evinden
EREN AYTUĞ

Cengiz poğaçalarıyla gelip çayın olmasını değişen dört yardımcı var. Bunlardan birisi de meye başlamışlar bile. buraya hem eski dostları ziyarete, hem de
beklemeye başlıyorlar. Terzi Haşmet’in elinde oğlu. Hep beraber askeri malzeme dağıtımcısı tavşanı ile kemik ağrısı çekenlere şifa dağıtmaya gelmiş.
gelirken avludaki ağaçtan topladığı dutlar var. bir müşteri için kamuflajlı kepleri hazırlama- 27 Ağustos 2008 Cuma ilgileniyor. Bu sırada dikkatlerini ana girişten avluya
Birbiri ardına çırakların çay söylemeye gelme- ya çalışıyorlar. Hovig, Eski Günlerdeki Gibi... girenler çekiyor. İranlılar Mescidi cemaati
si de atölyelerin çoğunda mesaiye başlanıldı- Diğer bir şapka atölyesinin sahibi Arsen ise Nargileciler birkaç haftadır üzerinde çalış- Romanyalı Cumartesi toplantısı için bir araya gelmeye
ğına işaret ediyor. Birazdan saat sekiz buçuk
olacak ve Hüseyin gün içinde beş kere çıktığı
çıkmak üzere. Geçen haftaki altı köşeli köy
tipi kasket işi bittiğinden beri iş yok ve atölye-
tıkları siparişi tamamlayıp hamallara teslim
ettiler. Öğleden sonra zemzem takımları
ütücü Ivan’ın başlamış, mescid sorumlusu Nedim gelenleri
kapıda karşılıyor. Han’ın üst katında ise farklı
çay servisi turlarından ilkine başlayacak. Turu si sessiz. Akşam yemeği için Pangaltı’ya topik siparişi ile ilgili gelecek haftanın hazırlıklarına akşam yemeği bir kalabalık var.
hemen tamamlamak istiyor çünkü bu sabah
bir misafir bekliyor. Han’daki eski çalışma
almaya gideceğini söyleyip yardımcısı Remzi
Bey’e ‘sağlıcakla kal’ diyor.
başlayacaklar. Ama şimdi çay bahçesinde bir
masanın etrafında toplanmış acılı Malatya
için kendisine Birkaç turist grubu atölyelere bakarak çatıya
doğru yürüyorlar. Bu gruplardan bir tanesin-
arkadaşlarından Reşit Bey’i uzun zamandır Remzi, on beş senedir ikamet ettiği atölye üze- ayranı içiyorlar. Diğer bir nargile atölyesinde seslediğini deki Hollandalı üç turist, dokumacı Hagop’un
görmemiş, geldiğinde kırk-elli sene öncesin-
den, İsmail Dümbüllü’den, Mecidiyeköy’deki
rindeki odasına çıkıp bir aydır beslediği tavşanı
ile ilgileniyor. Romanyalı ütücü Ivan’ın akşam
ise iş devam ediyor.
Kasım Bey yetiştirmesi gereken birkaç mi-
duyunca aşağı atölyesinde hiç konuşmadan yetmiş senelik
kara tezgâhını inceliyorlar. Han’da kalan son
iniyor...
MUSTAFA ÖZER

gramofonlu pikniklerden, handa günde bin yemeği için kendisine seslediğini duyunca nare alemi daha olduğunu söyleyip çalışmayı dokuma tezgâhı, iki haftadır iş olmadığı için
çay sattıkları günlerden bahsedecekler. aşağı iniyor. Handa yaşayan Romanyalı ailenin sürdürüyor. Atölyede yalnız değil, emekli çalışmıyor. Birazdan gene eski bir dokuma
yanına vardığında kaynakçı Ertuğrul da işten tornacı Hovig bu haftayı eski çırağının ya- ustası olan Mevlüt turistleri çatıya çıkartıp
7 Kasım 2006 Salı dönmüş, bir hafta oturduktan sonra çalışma- nında geçirdi. Yetmiş yedi yaşındaki usta, işi onlara İpek Yolu’nu anlatacak.
Akşama Geçerken... nın iyi geldiğini söylüyor. Birazdan Ivan’ın eşi çoktan bırakmış olmasına rağmen zaman Çatıya çıkan merdivenlerin orada Roman-
Saat daha öğleden sonra dört bile olmamasına Romanya usulü köfteleri getirecek, Ertuğrul da zaman buraya gelip yeni tasarımlar üzerinde yalı ailenin oğlu Abel’in beşinci doğum günü
rağmen dökümhanenin olduğu yer zifiri ka- gemilerde kaynakçılık yaptığı yıllardan, Singa- çalışmayı seviyor. Bu sıralar kapaklı bir bahçe partisi için hazırlıklar bitmiş; bu, ailenin
ranlık. Dökümcü Fethi’nin ziyaretçisi gitmek pur ve Karayipler’den bahsedecek. fenerinin modelini hazırlıyor. Fenerde am- burada kutlayacağı son doğum günü olacak
üzere kalkmış. Beş sene önce emekli olmuş pulün konumu ve cam seçimi gibi konularda çünkü Abel bir ay sonra okula başlamak için
*Doğuş Üniversitesi,
İnsan ve Toplum amcası şimdi kendisi gibi yetmişlerindeki 1 Şubat 2008 Perşembe karara vardığında eskiden kendisinin olan annesiyle ülkesine dönüş yapacak. Şapka us-
Bilimleri Bölümü ahbaplarını ziyaret için hana geliyor. Yeğeni Kardan Han Adamı! takımları kullanarak imalata başlayabilecek. talarının hepsi partiye bekleniyor, koridorun
Araştırma Görevlisi Fethi’nin akşamki döküm için hazırladığı ütü Avlu yarım metre yüksekliğinde kar ile kap- “İran Şahı için vaktiyle yaptığım kadar olmaz sonundaki atölyesinde tornacı Sefa ise Cu-
kalıplarını son kez inceleyip Allahaısmarladık lanmış. Henüz evine gitmemiş kumaş tüc- ama bittiğinde güzel olacak” diyor. martesi gününü Han’a yeni taşınan marangoz
diyor. Çıkmasıyla Fethi’nin Tekel 2000 siga- carlarının çoğu büyük bir kardan adam inşa arkadaşı ile geçirecek, “Eylül ayında bu güneşi
BURAK SEVİNGEN

BURAK SEVİNGEN

rasından yakması bir oluyor, “İki saattir kor- etmekle meşguller. Ahmet Bey arkadaşlarının 22 Eylül 2008 Cumartesi bir Küçükçekmece Kanarya’da bir de Valide
kumdan içemedim, hele ustası Monşer’den çağrılarına aldırış etmiyor çünkü bankaların Gezi, Kutlama, Berber Cumartesisi... Han’da görebilirsin!” diyerek kasaptan aldığı
bahsetmeye başlayınca yerimde zor oturdum. kapanmasına yarım saat var ve onun hâlâ Öğlen olmasına rağmen berber Cemil siftahı tavuk kanatlarını yeni yaktığı mangala dizme-
Kırk beş yaşıma geldim, hâlâ ‘dağa bakınca birkaç telefon etmesi gerekiyor. İyi tanıma- henüz yapmış, müşterisi ayakkabı boyacısı ye başlıyor.
16 medeniyet geçitleri Han Sineması Han Sineması medeniyet geçitleri 17

EL
Bu gazete ve tüm proje için ayrıca; İstiklal Caddesi 166 Suriye Pasajı Kat 5/48 Beyoğlu - İstanbul HOTEL

VERENLER
TÜBİTAK Büyük Valide Han Tel.: 0212 245 80 04
iletisim@medeniyetgecitleri.com
EYFEL
★★ ★
Projesi ekibi, M.Hilmi Baş, Ayşe
www.medeniyetgecitleri.com
Çelikbaş Aykut, Saliha Özdemir,
tarafından hazırlanmıştır. Aslı Şüküroğlu, İskender Pala, Baskı: Özdinç Ofset
Sabit Halat, Hayati Karakullukçu, Davutpaşa cad. Güven Sanayi Sitesi, C Blok, no:257
Yayın Ekibi
Hüseyin Cebeci, Serhan Ada, Topkapı/İstanbul
Esma Ürkmez, Şahin Erkoçak,
Hüseyin Öztürk, Numan Güzey, Dağıtım: Yurtiçi Kargo
Kevser Demir, Kurtuluş Turgay, GESAD
Hande Minetoğlu, Salih Yıldırım, Ulaştırma: Fikret Bay
Dursun Çavuş, Eren Aytuğ,
Mustafa Özer, Mustafa Doğulu, Sabri Kuşkonmaz, İlker Berke,
Medeniyet Geçitleri-Han ve Pasaj Şenliği projesi ile birlikte
Ali Sancar, Handan Arıkan, Orhan Soylu, Şems Çakıroğlu,
senede bir fasikül yayınlanır.
Ayşe Tuba Ayman, Nalan Yıldırım, Suriye Pasajı Yönetimi ve Kemal
Fisun Yalçınkaya, Mustafa Payat, Baran’a teşekkür etmeyi bir borç Bu yayının tüm konsepti, yazıları, ve görsel malzemeleri Tekfilm
Özlem Ulubay, Cem Sancar. biliriz. Faydalı Kültürel Projeler’e aittir, izinsiz kullanılamaz.
18 medeniyet geçitleri Fikir Sahibi Fikir Sahibi medeniyet geçitleri 19

atölyeleri ile tamirhanele-


Hanları Korumak: rinin işçileri arasında hatırı

Esnafa rağmen mi,


sayılır oranda bir işsizliğe yol
açacağı yönünde görüş bil-
dirmiştir. Bu yaklaşıma göre,

esnafla birlikte mi?


merkezden dışarı gönderil-
meleri halinde kuyumculuk
sektöründe yaklaşık bin- iki
bin kişi işini kaybedebilir.

Hanlar bölgesindeki insanların temel beklentilerinden biri, kentsel dönüşüm Tarihi merkezin dışına gön-
derilmenin kuyumculuk
projelerinin mülk sahipleri ve bölge sakinleriyle işbirliği içinde yürütülmesine sektöründe yaratacağı diğer
Alev ERKİLET* problem ise, özellikle usta
özen gösterilmesidir. Hanlar bölgesinin sadece bir ticaret ya da sadece bir konumunda bulunan işçile-

turizm merkezi olması yerine, bu iki işlevin ahenkli bir bileşiminden oluşacak rin büyük kuyumculuk fab-
rikalarında iş bulmalarının
yeni bir dengeye oturtulması gerektiği söylenebilir. zorluğudur. Bazı katılımcılar,
küçük atölyelerin kentin
Hanlar bölgesi Rüstempa- araştırmalar oluşturuyordu. • Çöküntü bölgesi yönelişle- Yarımada Koruma Amaçlı kıyısında ayakta kalmasının
şa, Hobyar, Hocapaşa, Molla Koruma planlarının amacı, rinin önüne geçilmesi, Kentsel Tasarım Projesi çer- mümkün olamayacağını,
Fenari, Beyazıt, Mercan, “Tarihi Yarımada’daki mev- • Tarihi eserlerin yoğunlaştığı çevesinde, hanlar bölgesinde bunun da sektördeki çırak
Tahtakale, Sururi ve Dayaha- cut olumsuzlukları ortadan bölgelerin özelliklerinin vur- muhtarlar, sivil toplum kuru- yetiştirme mekanizmalarının
tun mahallelerinden oluşan kaldırmak, bölgenin tarihi, gulanarak asli fonksiyonları luşları temsilcileri, akademis- sonunu getireceğini belirt-
ve adını içinde barındırdığı kültürel ve mimari değerleri- çerçevesinde korunması, yenler, geleneksel sanatlarda mişlerdir. Somut olmayan
çok sayıdaki tarihi handan ne sahip çıkan özgün kimlik • Görsel bütünlüğü olumsuz yetkinleşmiş ustalar, İstanbul kültür mirasının korunması
alan İstanbul’un en büyük yapısını oluşturmak ve geç- etkileyen yapılaşmaların Kuyumcular Odası yetkilile- açısından bakıldığında bu
geleneksel ticaret bölgelerin- miş ile gelecek arasında bir tasfiyesi, ri, Sultanhamam, Tahtakale durum, ciddi bir sorun alanı
den biri. Bizans döneminden süreklilik kurmak” şeklinde • Bölgenin sorunlarının tes- ve Kapalıçarşı esnafı, han olarak karşımıza çıkmaktadır.
bu yana tedricen oluşmuş ve ifade edilmişti. piti ve bunlara ilişkin çözüm sahipleri, imalathane sahip- Birleşmiş Milletler Eğitim
gelişmiş olan bu bölge, Tarihi önerilerinin geliştirilmesi ve leri ve çalışanları, hamallar, Bilim ve Kültür Örgü-
Yarımada’nın da ticari kalbi İstanbul’un en büyük • Lâstik tekerlekli ulaşımın matbaacılar ve yedek par- tü UNESCO, 17 Ekim
olma özelliğine sahip. Tarihi geleneksel ticaret sınırlandırılması olarak sıra- çacılar ile odak grup toplan- 2003 tarihli 32. Genel
Yarımada Koruma Amaçlı bölgelerinden biri lanmıştı. tıları yapılmıştır. İstanbul Konferansı’nda Somut Ol-
İmar Planı’nın hayata akta- Araştırmanın kapsamı Nitel araştırmada bu ilke- içinden ve dışından ticaret mayan Kültürel Mirasın Ko-
rılması amacıyla yapılması dâhilindeki koruma planı lerin uygulanması halinde amacıyla bölgeye gelenler, runması Sözleşmesini kabul
öngörülen kentsel tasarım hedefleri ise, bölgede yaşayan paydaşlar Han odabaşları, Kuyumcular etmiştir. Somut olmayan
projesinin ilk safhâlârında • Küçük sanayi, imalât, depo- açısından doğurabileceği Odası ve Kapalıçarşı Esnafla- kültür mirası “toplulukların,
yarımadanın bütününde lama gibi işlevlerin desantra- sonuçlar ortaya konulma- rı Derneği yetkilileri, bölgede grupların ve kimi durum-
bir nitel araştırma gerçek- lizasyonu, ya çalışılmıştır. Odak grup ikamet eden din görevlileri larda bireylerin, kültürel
*Sosyolog Dr.,
leştirildi. Bu araştırmanın • Tarihi Yarımada’nın toplantıları ve derinleme- ve bölgede faaliyet gösteren miraslarının bir parçası
İMP-Bimtaş
Kültürel Miras Yönetimi önemli ayaklarından birini kimliği ile özdeş işlevlerin sine mülâkatlar yardımı ile emniyet birimlerinin yet- olarak tanımladıkları uygu-
Proje Yöneticisi. de hanlar bölgesinde yapılan yüklenmesi, bölgede yaşayan ve çalışan kilileri ile de derinlemesine lamalar, temsiller, anlatımlar,
kesimlerin konu hakkındaki mülakatlar gerçekleştirilmiş- bilgiler, beceriler ve bunlara
fikirleri alınmıştır. tir. Odak grup toplantıları ve ilişkin araçlar, gereçler ve
derinlemesine mülakatlarda kültürel mekânlar” şeklinde
Durum hakkındaki hususi bölge ile ilgili çok farklı ka- tanımlanmaktadır. Kuşaktan
bakış açılarının ortaya tegorilerde veri toplanmış kuşağa aktarılan somut ol-
konması... olmakla birlikte, bu yazı mayan mirasın, toplulukların
Odak grup toplantıları, bir çerçevesinde bunlardan ve grupların çevreleriyle,
grup insanın bir ürün, hiz- yalnızca merkezden dışarı doğayla ve tarihleriyle et-
met, kavram, reklâm, fikir gönderilme ve turizm-ticaret kileşimlerine bağlı olarak,
ya da uygulama hakkındaki ilişkisi hakkındaki görüşlere sürekli biçimde yeniden ya-
tutum ve kanaatlerinin so- değinilecektir. Bu iki başlığı pılandığı ve bunun onlara bir
rulduğu bir nitel araştırma önemli kılan husus, bundan kimlik ve devamlılık duy-
tekniğidir. Sorular katılım- sonraki koruma kararlarında gusu verdiği ifade edilmiştir.

BURAK SEVİNGEN
cıların diğer grup üyeleriyle göz önünde bulundurulması Sözleşme, “Somut Olmayan
serbestçe konuşabildiği in- gereken bazı temel ilkelere Kültürel Mirasın” belirdiği
teraktif bir grup bağlamında işaret eden bulgulara ulaşıl- alanları, somut olmayan
yöneltilir. Grupta 6-10 kişi mış olmasıdır. kültürel mirasın aktarılma-
bulunur ve her oturum bir- sında taşıyıcı işlevi gören dille
Büyük Valide
iki saat sürer. Derinlemesine Merkezin dışına birlikte sözlü gelenekler ve alanlarda beliren mirasın Han’ın
iletişim araçlarında olumlu Kuşaktan kuşağa işlevine zarar verecek bu tür
mülâkat ise, cevaplayıcıların gönderilmek esnafı anlatımlar; gösteri sanatları; araştırılmasını, derlenmesi- son kumaş kültür değerleri olarak yer aktarılan somut olmayan gelişmelerin somut olmayan
boyama
belirli bir fikir, program ya nasıl etkiler? toplumsal uygulamalar, ri- ni, arşiv ve dokümantasyon verilmesini ve kuşaklar ara- mirasın hayatiyeti... kültür mirasının korunması
ustası
da durum hakkındaki hu- Araştırmada görüşlerine tüeller ve şölenler; doğa ve merkezlerinin oluşturulması- sında ortaya çıkan kopukluk- Bu açıdan bakıldığında, gereklerine ciddi anlamda
Eren AYTUĞ

susi bakış açılarının ortaya başvurulan katılımcılar, mer- evrenle ilgili uygulamalar nı, müzelerinin kurulmasını, ları giderecek tarzda etkin kuyumculuk sektöründeki zarar vereceğini söylemek
konulmaya çalışıldığı yoğun kezden dışarı gönderilmenin ve el sanatları geleneği şek- öğretim kurumlarında ders biçimde değerlendirilmesini” ustaların kendilerinden yanlış olmaz.
bireysel mülakatlardır. Tarihi tekstil, matbaa ve kuyumcu linde tanımlamakta ve “bu olarak okutulmasını, kitle öngörmektedir. sonraki kuşakları yetiştirme Nitekim Gümüş Eşya El
20 medeniyet geçitleri Fikir Sahibi Fikir Sahibi medeniyet geçitleri 21

işlevlerinin turizm işlevine doğru olmadığını vurgula-


dönüştürülmesinin yararlı yarak, “bu tür çalışmalarda
olup olmayacağıdır. önemli olan hakikilik” demiş
ve “bir takım yapay, masada
Hanlar bölgesi bir turizm düşünülmüş fonksiyonla-
merkezi olmalı mı? rın belirli yerlere dağıtılıp
Tarihi Yarımada’nın bölgeyi buralarda bunlar yapılacak
kirleten ve yük bindiren demenin” bir operet dekoru
küçük sanayi, imalât ve de- yaratmaktan öteye gitmeye-
polama gibi işlevlerden arın- ceğini ifade etmiştir.
dırılması düşüncesi, bölgeye
yüklenecek yeni işlevlerin Şehre aşırı müdahalenin
neler olacağı tartışmasını da doğru olmadığını...
beraberinde getirmiştir. Bu Yukarıdaki alıntılardan da
bağlamda, söz konusu imalât anlaşılacağı üzere, hanlar
ve toptan ticaret işlevleri ye- bölgesi pek çok sektörün bir
rine restore edilecek hanlara ortakyaşarlık ilişkisi içinde
turistik bir işlev yüklenme- yaşamını sürdürdüğü canlı
sinin daha doğru olabileceği bir ticaret alanıdır. Bu alanın
fikri ortaya atılmıştır. Ancak, yaşayan bir iş merkezi ve bir
hanlara çeşitli turistik işlevler anlamda canlı bir müze ol-
yüklenmesi, örneğin han- mak yerine, butik otellerden
ların butik otellere dönüş- oluşan bir turizm alanına dö-
türülmesi fikri, gerek bölge nüşümü paydaşların hemen
esnafı nezdinde gerekse sivil hiçbiri tarafından desteklen-
toplum kuruluşlarının tem- memiştir. Müteşebbislerin
silcileri nezdinde pek kabul bölgede çeşitli kafeterya ve
görmemiştir. Esnafın bu restoranlar açması ya da ufak
konudaki görüşlerini desant- tefek barınma işlevlerine yer
ralizasyon kararları bağla- verilmesi dışında hanların
mında ifade etmiş bulundu- geleneksel ticaret işlevinin
ğumuz için, burada kısaca sürmesi ortak bir talep ola-
sivil toplumun ve konu ile rak öne çıkmaktadır. Hanlar
ilgilenen akademisyenlerin bölgesinin sadece bir ticaret
görüşlerine değinmek yeterli ya da sadece bir turizm
olacaktır. merkezi olması yerine, bu iki
Eren AYTUĞ

Eren AYTUĞ
işlevin ahenkli bir bileşimin-
Sivil toplum kuruluşları den oluşacak yeni bir den-
ne diyor? geye oturtulması gerektiği
Sivil toplum, hanların söylenebilir. Bunun dışındaki

Bir marka olarak Tahtakale ve Sultanhamam’ın yok olmasının bölüğün bölgesi ayrı ve be-
lirlidir ve bir bölük diğer bir
çıkması bizim ekmeğimizin
kesilmesi demek.”
mevcut ticari işlevlerinin
korunmasından yanadır.
seçeneklerin Türkiye’nin ve
İstanbul’un bu en önemli ta-
telafisinin olmayacağı ve somut olmayan kültür mirasının bölüğün alanında iş yapamaz. Sivil toplumun bu yaklaşımı rihi ticari merkezinin dağıl-
Herkesin katılacağı
korunmasının da en az somut kültür mirasının korunması kadar Yoğun hemşerilik bağları ile
dayanışmacı bir yapı sergile- bir çözüm...
elbette ki hanlardaki yeni-
leme ve rehabilitasyon pro-
ması anlamına geleceği, bu-
nun başka yerlerde yeniden
önemli olduğu hatırlanacak olursa... yen hamallar, araçların han- Hanlar bölgesindeki paydaş- jelerinin bir an önce hayata kurulmasının imkânsızlığı,
lar bölgesinin dar sokaklarına ların temel beklentilerinden geçirilmesinin yararlı olacağı bir marka olarak Tahtakale
Sanatkârları Derneği (GE- tahlilde büyük firmaların üzerindeki olumsuz etkileri, girmekte yaşadığı zorluklar biri, yukarıdaki sakıncalar üzerindeki mutabakatı dış- ve Sultanhamam’ın yok
SAD) yetkilileri de, hanlar ihtiyaçlarının karşılanmasına araştırma sürecinde üzerinde ve gelen malın hanların üst da göz önünde bulundu- lamamaktadır. Buradaki olmasının telafisinin olma-
bölgesinden dışarı gönderil- da hizmet edeceğini belirt- durulan önemli hususlardan katlarına çıkarılması mec- rularak, kentsel dönüşüm itiraz daha ziyade doğal bir yacağı ve somut olmayan
menin, % 80’i hanlarda kiracı mişlerdir. biri olmuştur. buriyeti nedeniyle bölgenin projelerinin mülk sahipleri dokuya, doğal olmayan mü- kültür mirasının korunma-
olarak bulunan gümüşçüler Benzer bir durum Sul- ana karakterlerinden biri ve bölge sakinleri ile ilişki ve dahalelerde bulunulmasının sının da en az somut kültür
açısından taşıdığı sakıncalara tanhamam ve Tahtakale Tarihi hamal bölüklerinin olma özelliği taşımaktadırlar. işbirliği içinde yürütülme- yaratabileceği sakıncalarla mirasının korunması kadar
işaretle, dört hanın restore esnafı için söz konusudur. sonu olur! Hamalların bölgedeki varlığı sine özen gösterilmesidir. ilgili görünmektedir. Nitekim önemli olduğu hatırlanacak
edilerek kendilerine veril- Sultanhamam esnafı, tarihi Hanlar bölgesinin ticari da esnafın varlığına bağlı Katılım temelli projelerin araştırma bağlamında görüş- olursa, hanlar bölgesinde
mesini ve küçük han oda- merkezin dışına gönderil- dolaşımı içinde hamallar da görünüyor. Modern ticaret halktan daha fazla destek lerine başvurulan akademis- gerçekleştirilecek dönüşüm
larında zanaatlarına ilişkin menin kendileri için iflas önemli enformel sektörler- ve işbölümü kalıpları çerçe- alacağı ve özellikle bölgedeki yenler de, hanlar bölgesinde çalışmalarının hangi esaslar
üretimin sürmesine imkân anlamına geleceğini belirtmiş den biri olarak karşımıza vesinde bu sektörün hayatını mülk sahiplerinin dönüşüm mevcut olan ticari yapının üzerinde yükselmesi gerekti-
tanınmasını talep etmişlerdir. ve iş alanlarında bir deği- çıkmaktadır. Geçmişten sürdürmesine imkân yok. süreçlerine dâhil edilmesinin desantralize edilerek buraya ği ortaya çıkmaktadır.
Kuyumcular Odası yetkilileri şiklik yapmanın kendileri bugüne “bölükler” şeklinde Hamallar toptan ticaretin gerekliliği araştırma boyunca turizm işleviyle bağlantılı bir Özetle, çöküntü bölgesi özel-
de imalat sektörünün büyük için mümkün olmadığını örgütlenmiş olan hamalların bölgeden desantralizasyonu altı çizilen hususlardan biri takım geleneksel el sanatları- liği göstermek bir yana, ciddi
firmalara ara kademe eleman ifade etmişlerdir. Özellikle Eminönü’nde 8 bölüğü oldu- ile ilgili olarak şunları söyle- olmuştur. nın aşılanmaya çalışılmasının bir ticari canlılığa sahip olan
yetiştirilebilmesi bakımından ileri yaştaki esnaf, sektör ğu ve bunların Sirkeci, İplik- mişlerdir: Desantralizasyon ve katılım yapay taklitler olmaktan hanlar bölgesinin, Bizans’tan

BURAK SEVİNGEN
yaşamsal olduğunu vur- değiştirmenin kendileri için çiler, Asma altı, Yeni İskele, “Siteler kuruldu... Sitelerde ile ilgili sorunlar yanında, öteye geçemeyeceğinin altını bu yana sahip olduğu işlevleri
gulayarak somut olmayan imkânsız olduğunu öne sür- Unkapanı, Kazcılar, Mercan mallar fokliftle indirilecek, araştırma boyunca ana hat çizmişlerdir. Odak gruba yitirmeksizin korunması ve
kültür mirasının korunması mektedir. Büyük marketlerin ve Meydancık bölükleri bindirilecek. Kimse karış- oluşturan bir diğer sorun katılan akademisyenlerden yaşatılması gerektiği söylene-
yönündeki çabaların son küçük ve orta ölçekli firmalar olduğu belirtilmiştir. Her mayacak... Esnafın buradan alanı da hanların ticaret biri, şehre aşırı müdahalenin bilir...
22 medeniyet geçitleri Fikir Sahibi Fikir Sahibi medeniyet geçitleri 23

Nejdet ERTUĞ*

Osmanlı dönemi
bilirdi. Ama hanlarla en çok ilgisi olan esnaf Abram ile Simon ve kızları Şatem, Gülizar ve sırık hamalları
elbette hamallardı. Ticari mal veya yolcu eş- Meryem’i köyünde bırakarak, İstanbul’a kö-
yası mutlaka gideceği yere varmadan onların yündeki başkalarının da yaptığı gibi, ailesinin
sırtından geçerdi. Gidilen nokta ise çoğun- ve kendisinin geçimini temin etmek maksa-
lukla hanlardı. Elbette malların götürüldüğü dıyla gelmiştir. Yapabileceği en iyi iş memle-
müstakil depo ve mahzenler de vardı. ketinde yaptığı gibi at sürmektir. Bunun için
Bir kısım hanlarda tacirler yükleriyle birlikte hemşehrilerinin de desteğiyle at hammalları
kalırlardı. Hanın giriş katına veya avluya arasına kabul edilmiştir. Onu aralarına aldıkları
binekleri ve hayvanlar bağlanır, yattıkları gibi yerleşecek yer de bulmuşlardır. İstanbul’da
odaların alt veya üstünde de eşyaları depola- Unkapanı yakınında, Değirmen Hanı isimli

Handa birlikte yaşamak nırdı. Bununla birlikte han ve bekar odaları-


nın sakinleri arasında İstanbul’un farklı esnaf
gruplarından kimseler daha ziyade bulun- Yalnız hanlardan bazıları özellikle Suriçi
handa bir odada hemşehrileri ile birlikte kal-
maktadır. En yakın arkadaşları (muhtemelen
hepsi) hemşehrileri olan Mustafa Beşe bin
Nitekim
Balkapanı,
Pek çok tüccar, yolcu, elçi, seyyah, iş taliplisi hanları iyi bilirdi. Ama hanlarla
maktaydı. Özellikle hamal ve kayıkçı esnafı, bölgesindeki hanların içinde ticari faaliyet de Şahin, Osman Beşe bin Şahin, Mustafa Beşe
hanlarda bazen müstakil odalarda kalırlar yapıldığından, bu tip olanları pansiyon tarzı bin Mehmed, İbrahim Beşe bin Receb, Osman Yağkapanı,
en çok ilgisi olan esnaf elbette hamallardı. Ticarî mal veya yolcu eşyası ama çoğunlukla aynı odayı paylaşırlardı. olanlardan farklı düşünmek gerekir. Özellik- Beşe bin Mustafa, İsa Beşe bin Halil, Yagob Unkapanı
Mesela 1726 yılı Temmuz’unda Yeni-han’daki le ticarî faaliyetin bulunduğu hanlar hamal veled-i Murad, Aganiyan veled-i Vasil, Bali
mutlaka gideceği yere varmadan onların sırtından geçerdi. otuz iki odadan on altısında kayıkçılar; Teş- başının denetimine tabi olurdu. Zaten kısaca veled-i İsa ve Bayram veled-i Ayan’dır. Ancak gerçekten de
rifati hanındaki on üç odadan üç odada on esnaf grubunun reisi diyebileceğimiz kethüda Temmuz 1725’te, Bali ciddi biçimde hastalan-
balın, yağın,
Han kelimesinin pek çoğumuzda çağrış- Tarihsel dönemlerde de hanlarda kalanların sahip oluşuyla her dönemde önemli bir ticaret bir hamlacı, iki odada altı sandalcı, bir odada tayinlerinde kullanılan ifadelerde bile han mıştır (Bali’nin kendisinin mahkemeye bizzat

*Doç. Dr.,
tırdığı Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiiri Han azımsanmayacak sayıda olanını gurbetçiler kenti olmuştu. Osmanlı döneminde fetihten dört yedi çifte kayıkçısı, bir odada dört gayr-i kelimesi geçmektedir. Meselâ Galata yani gelememesi buna delildir). Artık son olarak unun iskelelerde
Sakarya Üniversitesi
Felsefe Bölümü
Duvarları’nda da olduğu gibi sanki hanlar
yol, gurbet, hasret ve belki biraz da yokluk ile
oluştururdu. Gurbetçiler kelimesini yolcu ye-
rine özellikle kullanıyorum. Çünkü hanların
hemen sonra başlanan hızlı imar faaliyeti
kenti daha da geliştirmiş ve daha Sultan II.
müslim kayıkçı kalmaktadır. Diğer dört odada
arka hamalları ve odun yarıcıları yatmaktadır.
Avrupa yakası gümrük, han ve iskeleleri arka
hamalları hamalbaşılığı gibi. Bir hanın hamalı
aynı mekânı paylaştıkları hemşehrilerinden
vasiyetini yerine getirmelerini istemektedir.
indirildikten
Öğretim Üyesi. birlikte akla gelmektedir. sakinlerini mukimler, gurbetçiler ve yolcular Bayezid döneminde Sirkeci ile Unkapanı arası Ayrıca, Bakkalhanı ve Yarımhan gibi birçok başka bir hana işleyemezdi. Hatta narh be- Hikâyenin resmi tarafında Bali mahkemeye sonra tartılıp
olarak tasnif etmek mümkün. Herhalde hem
en hazin hem en içten birliktelikler gurbet-
bir uluslararası liman yoğunluğuna ulaşmıştı.
Kıyılarda gelen mal, eşya ve emtianın tar-
handa da kayıkçılar barınmaktadır. Yine 1792
Ekim’inde Bahçekapısı’ndaki Kaptan Hasan
lirlemelerinde de bir başlangıç noktası ile bir
han arasındaki mesafenin yük taşıma ücretine
gidemediğinden Mustafa Beşe bin Şahin’den
mahkemede kendisine vekalet etmesini iste-
vergisinin
çiler arasında yaşanmıştı. Nitekim yolcu tıldığı kapanlar inşa edilmişti. Buraya gelen Paşa Hanı’ndaki on bir odadan dördünde esas olduğu görülmektedir. miştir. Hemşehrileri Osman Beşe bin Şahin alındığı ve
esnafa dağıtım
yolunda dinlenir ve aslında kente ait değildir, mallar cinslerine göre muhtelif iskelelere Vezir iskelesinden on altı hamal yatmaktadır. ve Mustafa Beşe bin Mehmed’i de buna şahit
sadece soluklanmaktadır. indirilebilirdi. Bu çok yoğun faaliyete sahne Diğer odalardan dördü boştur, birisine karcı- Han arkadaşlığı... göstermektedir. Vekili aracılığıyla Receb
Peki han ve bekar odalarının daimi sakinleri olan bölgede elbette kapanlar ve gümrükler başı tarafından keçe konulmuştur, ikisi Kap- Burada maksadım hamal, kayıkçı ve sair esnaf Beşe bin Veli’yi vasiyetini yerine getirmeye için tutulduğu
olan gurbetçiler uzun aylar ve yıllar yaşadık- dışında hanlar, bekâr odaları, pek çok farklı tanpaşa rahtvanı tarafından tutulmuştur. Yine grubunu anlatmak olmadığından hanlardaki yetkili vasi tayin ettiğini mahkemede kayıt-
ları kente ait mi idiler? Bu soruyu görünüşe dükkân bulunmaktaydı. Bu tabloda her mil- Taşhan’da bulunan yirmi iki odanın beşini düzenlerinden bahsetmekten ziyade yaşam lara geçirtmiştir. Vasiyetine göre Receb Beşe yerlerdi.
göre kısaca hayır diyerek cevaplamak müm- letten, dinden insan hareket ve koşturmaca sarraflar, dördünü duhaniler(tütüncü), sekizini tarzlarından en azından bir örnek vermek, ölümünden sonra terekesinden defin için bir
künse de aidiyetin göreceliği cevabı güçleştiri- içindeydi. Bu tarz, yoğun bir ticarî ve sosyal Gümrük ve Eminönü hamalları, dördünü dönemi tasavvur ve tahayyülümüzü kolay- para ayırarak İstanbul’da gömülmesini sağla-
yor. Bununla birlikte hanlarda yaşananlardan hayat birlikteliği ortaya çıkarmış olmalı ki manavlar, birini eskici tutmuştur. laştıracaktır. Dolayısıyla aşağıda handa kalan yacak, kalan borçlarını ödeyecektir. Terekesi-
kesitlerin ortaya konulabilmesi, İstanbul değil milliyet, inanışların farklılığı bile göze Hanlarda belli esnaf gruplarından olanlardan hamalların yaşamına dair Şeriyye sicillerin- nin geri kalanını da Talas köyündeki ailesine
toplumsal hayatının önemli bir kısmını en batar bir sorun teşkil etmezdi. Mesela özel- beş altısı bir oda kiralar ve burayı paylaşırdı. den (dönemin mahkeme/noter kayıtları) götürüp teslim edecektir. Bali’nin hayatı pay-
azından tasavvur etmemizi sağlayacaktır. likle hamal ve kayıkçılarda buna dair örnekler Yiyecek temini, akşam yemeği hazırlaması, derlenmiş bir kesiti “Osmanlı Döneminde laştığı arkadaşlarından son isteği olan ailesine
açıkça görülmektedir. odanın temizliği ve icabında hakemlik etmesi İstanbul Hamalları” kitabımdan aynen alıntı kazancını götürmeleri isteğini Receb Beşe,
Balkapanı, yağkapanı, unkapanı... için de akrabalarından yaşlı birisini seçerlerdi. ile sunarak sözü bağlamak istiyorum. vasisi olarak ve diğerleri de şahitlik ederek
Belki denilebilir ki, İstanbul gibi çokkültürlü- Han misafirleri... Bu kişiye de belli bir ücret ödenir ve ihtiyaçla- kabul etmişlerdir.
lüğün yaşanabildiği bir bölgenin tarihsel silu- Hanlar ticari hayatın can damarıydılar. Bazı rı karşılanırdı. Bazı hanlarda akşam yemeği de Birlikte yaşama dersi... Bu hüccette geçen bilgiler “birlikte yaşama
etinin görülebilmesi insanlık tarihinin kurgu- hanlarda belli meslekler icra edilir ve hatta çıkarılırdı. İçinde kiracıların gıda ihtiyaçlarını Bu, Bali veled-i Oseb veled-i Kosta’nın tecrübesi” için olumlu bir örnektir. Ayrıca evli
lanmasında önemli bir merhale teşkil etmek- o isimle anılırdı. Pek çok farklı esnaf grubu, karşılayabilecekleri dükkânlar ve berberler de hikâyesidir. Bali, aslen Anadolu’nun Kayseri olup, İstanbul’da hanlarda, bekar odalarında
tedir. Nitekim, İstanbul güvenli bir limana tüccar, yolcu, elçi, seyyah, iş taliplisi hanları iyi olabilirdi. kazası Talas köyündendir. Karısı Nazlı, oğulları kalanların yaşamına ışık tutmaktadır.
24 medeniyet geçitleri Fikir Sahibi Fikir Sahibi medeniyet geçitleri 25

Han restorasyonlarında Hanlar Bölgesi’nin son dönemde


yöntem arayışı revaçta olan “kentsel yenileme”
kavramı ya da “turistik amaçlı restorasyon”
Her geçen gün değişimin, yıpranmanın ve yozlaşmanın hız kazandığı çalışmaları arasında sıkışıp kalmaması için
hanlarda, yaşanan mekanın, esnaf geleneklerinin ve alışveriş hem kamunun hem de yaşayanların
alışkanlıklarının yeniden yapılandırılması için bölgeyi besleyen yerli ortak çabası gereklidir. Restorasyon
ve yabancı ziyaretçinin fikrini de restorasyon kararlarına katacak çalışmalarında, sahip olunan mimarî
Gülhan BENLİ*
organizasyonlar yapılmalıdır. kimliğin sürekliliği esas kabul edilmelidir.
İktisadi ve kültürel tarihimiz boyunca önemli bir ticaret Restorasyon sürecine kullanıcılarının katılması Sürdürülebilir iyileştirmede finansal olanaklar...
merkezi olan İstanbul Kapalı Çarşı ve çevresindeki hanların Hanlar Bölgesi toptan ve perakende ticaret, kamu hizmetleri, bürolar ve imalat “Kentsel Yenileme Programları” çerçevesinde UNESCO destekli koruma
oluşturduğu “Hanlar Bölgesi”, Bizans’tan günümüze, zenginliği, fonksiyonunun yoğunluk kazandığı bir bölge durumundadır. Aynı zamanda uygulama çalışmaları için ayrılan fonlar, Avrupa Birliği fonları, kamu
çeşitliliği, canlılığı ile koruna gelmiştir. Bedestenler, dükkânlar, Bedestenler ve Kapalı Çarşı dışında sahip olduğu diğer tarihi -Mahmutpaşa, kurum ve kuruluşlarının bütçelerinden ayrılacak finansman, banka
arastalar, kervansaray ve hanlar bölgenin ticari tesisleridir. Rüstempaşa Camileri, Rüstempaşa Medresesi, Mahmutpaşa ve Tahtakale kredileri, takas olanakları, kişisel olanaklar, vergilendirme ile geri ödeme
Hanlarda zemin katın, uzaktan gelen tüccarın malını getirip Hamamı gibi eserler- değerleri nedeniyle bölgeye “Turizm Merkezi” niteliğini -düşük bedelli, uzun vadeli- restorasyonlar için kullanılabilecek finansal
önce depoladığı, sonra pazarlayıp sattığı yerler olarak kul- de kazandırmaktadır. Hanlar Bölgesi’nde sürdürülebilir kentsel korumanın olanaklardan bazılarıdır.
lanıldığı düşünülmektedir. Üst katlar ise hem depo hem de gerçekleştirilebilmesini sağlayacak en önemli etken; mülk sahiplerinin yöne- Tüm bu finansal olanakları bir araya getirip entegre edecek, böylece
şehir içinden ya da şehir dışından gelen tüccarların kısa süreli time, koruma ve planlama sürecine katılımının sağlanmasıdır. Hanların mülk etkin ve dengeli kaynak dağılımı ile örgütlü ve ekonomik yararları yüksek
konakladığı odalar olarak kullanılmıştır. Hanlar; geçmişte de sahipleri kadar, bu mekanlarda 40-50 yıldır çalışanlar, babadan oğula geçerek program oluşturacak birimler kurulmalıdır. Böylesi bir birim, handaki
zanaatkarların, tüccarların, gezginlerin kullandığı sağlam ve zanaatını icra eden zanaatkarlar, esnaflar, tüccarlar da restorasyon sürecinde mülk sahipleri tarafından rahatlıkla oluşturulabilir. Belediyelerin görev
güvenlikli yapılardır. söz sahibi olmalıdır. Bölgeyi besleyen yerli ve yabancı ziyaretçinin fikrini de res- alanlarında kalan kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi
torasyon kararlarına katacak organizasyonlar yapılmalıdır. Hanlar Bölgesi’nin amacıyla kullanılmak üzere 1319 sayılı Emlâk Vergisi Kanunu’nun 8. ve
Osmanlı çarşısı ve koruma bilinci... son dönemde revaçta olan “kentsel yenileme” kavramı ya da “turistik amaçlı 18. maddeleri doğrultusunda yerel emlâk vergisinden %10’luk bir payın
Bölgede sırt sırta, yan yana konumlanmış avlulu-avlusuz han- restorasyon” çalışmaları arasında sıkışıp kalmaması, bölgenin yaşayanları ve (Kültür Varlıklarını Koruma Payı), kültürel varlıkların korunması yö-
lar bir arada büyük bir oluşturmuştur. Bu çarşı düzeneğinin kullanıcıları ile birlikte yaşam koşullarının iyileştirilerek yine geleneksel ticaret nündeki uygulamaları finanse etmek üzere ayrıldığı bilinmektedir. Bu
ülkemizin başka hiçbir yerinde örneği bulunmamaktadır. merkezi olmayı sürdürülebilmesi amaçlanmalıdır. Her geçen gün değişimin, pay yukarıda bahsedilen finansal olanaklar ile birlikte kullanılabilir.
Sahip olunan tarihi mirasın farkına varmak ve onu koruma yıpranmanın ve yozlaşmanın hız kazandığı hanlarda, yaşanan mekânın, esnaf Sürdürülebilir iyileşmenin gerçekleşmesini sağlamak için toplum katılı-
bilincine ulaşmak aslında kullanıcıları kadar biz ziyaretçilerin geleneklerinin ve alışveriş alışkanlıklarının yeniden sağlıklaştırılması için hem mının sağlanması bir zorunluluktur. Bölge sakinleri için yeni iş olanakları
de görevidir. kamunun hem de yaşayanların birlikte çabası gereklidir. ve becerilerinin yaratılması gereklidir.
Ancak günün ihtiyaçlarına cevap verebilmek için yapılan
müdahale ve eklentiler, tarihi yapıya uygun olmayan imalat ve Restorasyon ile ekonomik geri kazanım Restorasyonda kooperatif yöntemi...
depolama gibi yük getirici faaliyetler, bu anıt eserlere geri dö- Hanlarda restorasyon büyük maliyetler gerektiren bir konu olsa da başarılı Çoklu mülkiyetin söz konusu olduğu hanlarda tüm mülk sahiplerinin
nüşü olmayacak zararlar vermiştir. bir iyileştirme, sağlamlaştırma, sağlıklaştırma ve restorasyon uygulamasının bakım, onarım ve restorasyona katılımının sağlanması, mülk sahiplerinin
Büyük Valide Han örneğinde olduğu gibi orijinal hanın önüne sonunda elde edilen rant, bu maliyeti geri kazandırabilmektedir. İtalya ve uzman kişilerce aydınlatılıp mülkiyette olabilecek değişikliklere hazır
eklenen yapıların han mimarisini çok değiştirdiği gözlenmek- Fransa gibi ülkelerde buna benzer başarılı örnekler mevcuttur. Hanlar Bölgesi olmalarının sağlanması gerekir. Hanlardaki mülk sahipleri aralarında
tedir. Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olan hanların bütününde yapılacak restorasyon çalışmalarında, sahip olunan mimari kimliğin anlaşarak kooperatif kurabilirler. Proje ve uygulama, ilgili kooperatif
zaman içerisinde -1930/1935’lerden sonra- parçalı biçimde sürekliliği esas kabul edilmelidir. Koruma uygulama çalışmalarının kişiye geti- tarafından yürütülebilir. Ancak mülk sahipleri aralarında anlaşarak bazı
*Dr., Mimar-Restoratör,
özel mülkiyete geçmesiyle hanlarda yıpranmalar çok daha receği ekonomik fayda, bir yandan yeni bir nitelik ve çehre kazanan alanın, arsa fedakârlıklarda bulunmak zorunda kalabilirler. Örneğin;
İMP-Bimtaş
Kültürel Miras Yönetimi hızlı gerçekleşmiştir. ve yapı değerlerini yükseltmek, diğer yandan da alanda yaşayan yerel halkın ve a) Haksız mülkiyetin (yasallık kazanmamış olan işgalin) geçersiz olduğu-
Proje Yöneticisi. işgücünün ekonomik durumunu iyileştirmek şeklinde olmalıdır. nun mülk sahipleri tarafından kabul edilmesi,
b) Uygulamayı –restorasyonu- her mülk sahibinin kabul etmesi.
Böyle bir anlaşmada, herkes kendi parseliyle ilgili proje bedellerini ve
restorasyon maliyetini kooperatife öder. Uygulama tek elden yapılır ya
da yaptırılır. Anlaşma yolu ile kurulan kooperatif, tüm maliklerin birlikte
anlaşarak ve uzlaşarak haklarına razı olmaları nedeniyle, karşılaşılacak
yasal ve finansal sorunların çözümünde pratik bir yoldur.
Kooperatifin üniversitelerden alacağı danışmanlık desteği ile, bölge
kullanıcılarının -yani kiracılar ve çalışanlar gibi etkilenecek kitlenin- res-
torasyonlar sırasında yaşanacak sıkıntılar ve süreç hakkında bilgi sahibi
olmalarının sağlanması ve onların manevi olarak hazırlanması sorunu da
çözülebilir. Böyle bir durumda kişiler restorasyonda kendileri için gele-
cek görerek kendiliğinden uygulama yapmaya istekli olabileceklerdir.

Sonuç alıcı çözümler için...


Bu konuya Büyükşehir ya da İlçe Belediyesi’nin ya da İl Özel
İdaresi’nin yapacağı uygulamaların öncülük etmesi beklenir. Ancak
hanlarda bulunan çok sayıdaki mülkiyetin varlığı konuyu daha baştan

BURAK SEVİNGEN
zorlu bir duruma sokmaktadır. Aynı bölgede bulunan Çuhacı Han’ın
EREN AYTUĞ

benzer bir yöntemle restorasyonunun yapıldığı göz önünde bulundu-


rulursa, diğer hanlar için de kooperatif kurularak çözüm geliştirilebile-
ceği söylenebilir.
26 medeniyet geçitleri Fikir Sahibi Fikir Sahibi medeniyet geçitleri 27

tarihçeleri ile birlikte özellikleri hakkında Kemerleri de biraz Bizans şeklini andırmaktadır.
Mamboury’nin
bilgiler veriliyordu. Herhâlde Türk mimarisinin en güzel numunele-
Mamboury uzun programda görülmesi gere- rinden biridir. hazırladığı
ken yerler arasında İstanbul’un ticaret haya-
tında önemli bir yer taşıyan hanlardan sekiz Harmanlı Hanı
‘İstanbul:
tanesinin görülmesini tavsiye etmiştir. Üçün- Eminönü. Mevkiinin tayini için Rüstem Paşa Rehber-i
cü bölümdeki hanlar kısmındaki Büyük Yeni
Han ve Hüseyin Paşa Han’ına ait fotoğraflar
Camii’ne müracaat oluna. Rüstem Paşa
Camii’nin şark cihetini muhit alan avluda bugün
Seyyahin’ isimli
da yine Mamboury tarafından o dönemde Harmanlı Han denilen bu kadim Bizans bina- çalışma ilk önce
sının bir kısmı hâlâ mevcuttur. Kabalarla mü-
Osmanlıca
çekilmiştir.
Aynı zamanda kitabın en önemli eklerinden cahhıs bulunan dahili dehlizin bazı kemerlerine
olan ve yazar tarafından çizilen İstanbul hari- bakılırsa bütün altıncı veya yedinci asr-ı miladiye olarak 1924,
tasında bu hanların nerelere denk düştüğünü ait olması icab eder.
de verdiği numaralar ile gösteren yazar 1924 daha sonra
yılında İstanbul’un hanları hakkında kendi Kürkçüler Hanı Almanca ve
kaleminden şu bilgileri vermiştir; Eminönü. Mevkinin tespiti için Büyük Yeni Han’a
müracaat oluna. Kürkçüler hanı iki havludan Fransızca olarak
Mamboury’nin Sekiz Hanı
Han ve ev manasına da gelen bu Farisî kelime
mürekkeptir ki biri haraptır ve büyük iki handan
ancak dar bir sokakla ayrılmıştır. Valide Hanı
1925 yılında
Türkçede bundan elli sene evveline gelinceye tarzında güzel bir Türk binasıdır. yine İstanbul’da
kadar hem kervansaray hem de emtia ambarı
manasını ifade eder idi. Eski üslûpta bina edilmiş Valide Hanı
yayınlandı.
olan hanların hemen çoğu zail oldu. Henüz baki Büyük Yeni Han Eminönü. Mevkiin tespiti için Büyük Yeni Han’a Uzun yıllar
ve mevcut olanlar ise ortasında geniş bir avluyu Eminönü meydanından sağda Haliç cihetine müracaat olunmalıdır. Valide Hanı ise bu tek
havi, taştan merbut el şekil büyük bir binadan giden caddeye girerek solda birinci sokağa sapmalı karşısında ve fakat biraz yukarıda ve sağda Çak-
İstanbul’u
ibarettirler ki avlunun etrafında mahzen ve am- ve Mısır Çarşısı’na girerek nihayetindeki kapıdan makçılar Sokağı’ndadır. ziyarete
barlar ve bunların üzerinde misafir odaları var çıkınca yolun sonuna kadar doğru ileriye devam Valide Hanı bu nevi mebaninin en büyükle-
idi. Bu odalar avlu dâhilinde kâin sütunlar üzeri- etmeli ve bade sağa Çakmakçılar Sokağı’na rindendir. Çakmakçılar Sokağı’nda kain olup gelenlerin
ne müstenid oldukları gibi üstü tunuslu uzun bir sapmalı. Han derhâl sol kolda görülür. Valide üç havludan mürekkep ve onuncu asr-ı hicri kullandığı
divanhane ile yek diğerine piyade ederler ve âdeta camiinin hemen karşında kani olan bu binanın [onyedinci asr-ı miladi]ye mensuptur ve Sultan
dairevi bir dehlize sahip olan bu divanhaneler iki kat kemer sıralarına havi uzun havlusu yeni İbrahim’in validesine ithafen valide denilmekle bu rehber
dahi doğrudan doğruya avluya nazır bulunur idi.
Hanlar, münhasıran gelip geçici tacirlere mahsus
inşaat ile ikiye taksim olunmuştur. Han onyedinci
asr-ı milâdîye yani onuncu asr-ı hicriyede inşa
maruf olan Mahpeyker Sultan tarafından inşa
olunmuştur. Üçüncü havlunun dâhilinde 25
kitap, yazarın
olarak yapılmış olduklarından bu tüccarları olunmuşdu. metre irtifada merbu el şekil büyük bir kule görü- ölümünden iki
İstanbul’un En Eski Gezi Rehberindeki Sekiz Han
iskan için bir oda ile bir de mallarını emin bir
mevkide muhafaza için bir ambar isticar eder. Çuhacılar Hanı
lür. İranilerin aşure-i muharremde icra eyledikleri
ayin [sahife 104] bu hanın birinci havlusu dahi-
yıl kadar önce
İngilizceye
İstanbul: Rehber-i Seyyahin
İşlerini hanlarda tavsiye eyler ve orada mal satar Ayasofya...Mevkinin tayini için Nuri linde vuku bulur...
veya satın alırlar idi. Bazıları eski muhabbetlerini Osmaniye’ye müracaat etmeli. Han iş bu caminin
muhafaza eylemiş olan bu hanlar bugün tica- şimalindedir ve bir sokak ile ayrılmıştır. Onbeşinci
Naklettiğimiz metinlerden anlaşılacağı üzere
Mamboury hanları işlevleri yerine onların
çevrildi.
rethaneleri ihtiva eylemektedir veyahut mahsus asr-ı milâdîye kadar vasıl olabilen bu hanın in- mimari özellikleri ve kısmen de tarihçelerine
İstanbul hakkındaki ilk rehber kitaplardan biri olarak görebileceğimiz ve kiralık olur haline kalb edilmiştir. şasındaki tarz-ı kani Türk mübanisinden hayli
farklı olduğu için bunun Bizans inşaatından
vurgu yaparak tanıtmaktadır. Anlatılan han-
lardan bazıları günümüzde dahi işlevlerini
cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul şehr emaneti tarafından Elçi Hanı olması mülahızdır. Müstahil elçi hanındakine sürdürebilmekteler, fakat mimari özelliklerini

Türk Seyyahin Cemiyetine sipariş edilerek hazırlatılan rehber Vaktiyle Çemberlitaş civarında kain idi. Bugün
zail olmuştur. Elçilere mahsus olarak 16. Asr-ı
benzer. kaybetmeye başlamışlardır. Asırlar boyu
İstanbullunun ve yabancı tüccar, gezgin, ente-
‘İstanbul: Rehber-i Seyyahin’dir. miladi esnasında inşa edilmiş ve 1865 senesinde Hasan Paşa Hanı lektüelleri konuk etmiş olan bu yapıların bu-
muhteruk olmuştur. Avrupa sefirleri burada Koska’dan Aksaray’a giden tramvay hattını takip gün İstanbul’da yaşayanlara emanet olduğunu İstanbul: Rehber-i
Seyyahin’den
İstanbul üzerine bilgi veren seyahatna- şehr emaneti tarafından Türk Seyyahin ce- Seyyahin’ isimli çalışma ilk önce Osmanlıca ikamet ederler idi. Elçi hanı muhterik olduktan edince han solda ve inişin baş tarafında kaindir. unutmamak ve unutturmamak gereklidir.
hanlara ait sayfalar
Özhan AYKUT* melerin sayısı oldukça fazladır. Özellikle 16. miyetine sipariş edilerek hazırlatılan rehber olarak 1924 yılında, daha sonra Almanca ve sonra bir müddet böylece hali hazırda kaldı ve Hasan Paşa Hanı bu nevi inşaa-
yy’ın ikinci yarısından sonra, İstanbul’a gelen ‘İstanbul: Rehber-i Seyyahin’dir. O dönemde, Fransızca olarak 1925 yılında yine İstanbul’da bilâhare arsası üzerine bugün görülmekte olan tın en mükemmellerinden biridir.
gezginler, tüccarlar, diplomatlar, tutsaklar ve şehir rehberlerini hazırlayan en tanınmış yayınlandı. Uzun yıllar İstanbul’u ziyarete matbaa-i Osmaniye bina edildi. 1161 [1847] senesinde vefat
sanatçılar, Avrupa’da bir edebiyat dalı olarak sima, İsviçre asıllı araştırmacı Ernest Mam- gelenlerin kullandığı bu rehber kitap, yazarın etmiş olan Seyyid Hasan Paşa
gelişmiş olan “seyahatname” tipinde, gözle- boury (1878-1953) idi. 1906’da Lausanne’da ölümünden iki yıl kadar önce İngilizce’ye Balkapanı Hanı tarafından inşa edilmiş olup mid-
me ve araştırmaya dayanan eserler vermeye resim öğretmeni olarak görev yapan Mambo- çevrildi. Eminönü meydanından sağda Haliç’e doğru giden hali tarıki tasviyesi hengâmında
başlamışlardır. Bunlar kentin mimarî yapısı ury, 1909’da izinli olarak geldiği İstanbul’dan Kitabın bu kadar ilgi görmesinin sebeplerinin caddeye girerek solda ilk sokağa sapmalı ve Mısır maateessüf bozulmuş olduğunda
yanında toplumun günlük yaşantısını yan- ayrılmadı ve Lausanne’daki görevinden istifa dışında kullanım kolaylığı ve dili gelmekteydi. Çarşısı’na girdikten sonra bunun garb kapısından kapının tarafında kain olan iki
*Kütüphaneci sıtan sahnelerin de ayrıntısına girmişlerdir. etti. Ressam ve topograf olarak, Türkiye’deki Mamboury kitabı üç bölümde toplamıştı: Hasırcılar Caddesi’ne çıkarak doğru ileri gitmeli çeşme halihazırda sathı zeminden
Genellikle seyahatnamelerde tarihi ve siyasî arkeologların çalışmalarına katkıda bulundu, Birinci bölümde İstanbul hakkında genel, ve solda ikinci Bal Kapanı sokağına girmelidir. 1,80 metre yukarıda bulun-
olaylara ilişkin gözlemler üzerinde yoğunlaşıl- onlar için bazı plan ve röleveler çizdi. Daha kültürel ve tarihsel bilgiler veriliyordu. İkinci Bu han Bizans devrinden kalmıştır. Rüstem maktadır. Bu mithal tam kavis
mış, mimarlık tarihi yönünden fazla ayrıntıya sonra rehber yazarı olarak tanındı. 1921 yı- bölümde turistlerin tek başlarına İstanbul’da Paşa Camii civarında yani Venediklilerin sakin şeklindeki kemeri ile devrinin
girilmemiştir. lından başlayarak, Galatasaray Lisesi ve bazı rahatça dolaşabilmeleri için bir program bu- bulunmuş oldukları mahallede kâin olduğu çiçek yapraklarından müteşekkir
Seyahatnamelerin dışında şehirler hakkında yabancı okullarda Fransızca ve geometrik lunmaktaydı ki bu program farklı kategorilere için Venedikliler tarafından inşa edilmiş olması başlığına havi olan dört adet ince
bilgi veren bir başka tür de günümüzde kulla- desen konularında dersler verdi. hitap etmesi bakımından dikkate şayandır. muhtemeldir. Zemin katı ile bodrumun bir kısmı sütunları ile bir sıra dirseklere
nılan şehir rehberleridir. İstanbul hakkındaki Üçüncü ve son bölümde ise programlar muhafaza olunabilmiştir. Avlu dâhilinde şeklen metki çıkıntısıyla pek ziyade celep
ilk rehber kitaplardan biri olarak görebilece- Çok dilli şehir rehberi dâhilinde anlatılan bütün mekânlara nasıl Bizans ve fakat aslen Türk eseri olan büyük bir itinadır. Havlu azameti haizdir.
ğimiz ve cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul Mamboury’nin hazırladığı ‘İstanbul: Rehber-i ulaşılabileceği tek tek tarif ediliyor ve kısa terazi görülmektedir. Zemin 6,20 metre irtifaındadır.
28 medeniyet geçitleri Han Mirası Han Mirası medeniyet geçitleri 29

NARMANLI HAN Büyük yeni han


“Entelektüel bir cennet!” “Bir İstanbul şiiri”
İstiklâl Caddesi, 1831 Mercan Çakmakçılar Yokuşu, 1794

Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar İstanbul’un en modern hanı olarak


burada yazdı. kuruldu.
Ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu III. Mustafa’nın en ünlü mimarı Tahir Ağa
ve Aliye Berger burada çizdi. yaptı.
Kenan Yontuç Atatürk Osmanlı’da ticaretin kalbi olarak tanındı.
büstlerini, Gürdal Duyar
heykellerini burada yaptı. Mûsiki öğretildi, kitap basıldı, sarraf oldu.

Troçki burada tartıştı. Emniyet Sandığı’yla emekçilere destek


sağladı.
Güzel Sanatlar’ın
kurucularından Gross burada Ermenileri gördü, millet-i sadıka sözünü
yaşadı. alnına yazdı.

Dönemin tek Ermeni gazetesi I.Dünya Savaşı’nda işgal kuvvetleri Büyük


Jamanak burada çıktı. Yeni Han’a
Geldikleri gibi gittiler...
Büyük valide han
“Tarihin sarrafı”
Mercan Çakmakçılar Yokuşu, 1651

Kösem Sultan, Üsküdar Çinili Camii’nin vakfiyesi olarak inşa


ettirdi.
Bizans Saint Irene kulesi ile sırdaştı.

Hazzo pulo pasajı İstanbul’un en büyük hanlarından birisi olarak gösterildi.


“Yakışıklı Türkiye!” Tarihçi Naima’nın, Evliya Çelebi’nin, Cevdet Paşa’nın, Reşat
İstiklâl Caddesi, 1871 Ekrem Koçu’nun, Ahmet Rasim’in kitaplarına girdi.
Jöntürkler toplanıp konuştular. Yetmiş iki millet konut, işyeri, atölye ve ahır olarak kullandı.
Ahmet Mithat Efendi matbaa kurdu. İranlı matbaacılar ilk Kur’an-ı Kerim’i burada bastı.
Namık Kemal yaşadı. Kahvehanesi meşhurdu.
İbret Gazetesi çıktı. İranlıların yaptırdığı mescidle anıldı.
Çuhacıyan tiyatro yaptı. Dokumacıları, sarraflarıyla pek meşhurdu.
Şapkacı Katya bütün şıklığıyla geçiyor... Bacaları yok oldu, ahşap yerleri yıkıldı ama hâlâ dillere destan.
Suriye pasajı Kurşunlu han
“Bir kültür sarayı!” “Mimar Sinan’dan mektup”
İstiklâl Caddesi, 1908 Karaköy Perşembe Pazarı, 1550

Cine Centrale burada kuruldu. Ceneviz katedrali Saint Michele’nin


temelleri üstüne Rüstem Paşa, Mimar
Stamboul Gazetesi burada çıktı. Sinan’a yaptırdı.
Apoyevmatini Gazetesi geçiyor. Eski Galata surlarıyla kol kolaydı.
Heykeltraş Namık Denizhan geçiyor... Şaraphaneleriyle anılmıştı.
Rumları, Ermenileri, Musevîleri kucakladı.
Kurşunları sökülüp satıldı lâkin hâlâ
Perşembe Pazarı’nın keşfedilmemiş definesi.
30 medeniyet geçitleri Müzik

Han solo!
Medeniyet Geçitleri 2009, bu yıl hanlardan geçen üç medeniyeti müzikleriyle konuk
ediyor. Tangolar kantolar, Balkan şarkıları ve çok dilli türküler şenlik boyunca
ücretsiz izlenebilecek.
Kanto: İstanbullu Avrupa! Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun
Tombaz ile yıl 1870’lerde. Tiyatro ve müzikli neşeli üyeleri ile Türkiye’deki genç Roman ye-
oyunlar Osmanlı İmparatorluğu’nun batı- teneklerin bu ortaklaşa grubu, repertuarında
lılaşma hareketlerinin sanatsal sesi olmuş. geleneksel Balkan müziğinden, Türk roman
İstanbul’un çok kültürlü dönemindeyiz. müziklerinden örneklerin yanı sıra Gaydacı-
Saray müziğine tepki olarak doğan kantolar ların kendi eserleri de yer alıyor.
Pera’daki oyunlarda, gezici kumpanyalarda
çınlıyor. Oyunlarda, sahne aralarında söyle- Türkü Performasyonları!
nerek dilden dile dolaşıyor. Köyler şehir, atlar araba, kınalar boya, şalvar-
Tombaz ile yıl 1930’larda. Kantolar lar, yemeniler, yeldirmeler içlikler gömlek,
Cumhuriyet’le yeniden keşfedilmişler. Yeni tunik oldular. Ev yemekleri lokantalara, kına
sosyal yaşamı ve tartışmaları müziğe taşımış. geceleri otellere taşındı. Dünya aynılaşıyor.
Kadın hakları, kadın erkek tartışmaları, kaynaşmaları, göç kervanları. Gayda İstanbul Müzikler de tek tipleşiyor mu sorusu müzi-
çapkınlar, hovardalar kantolarla dile geliyor. ile Balkanlar’da, Avrupa’nın tarih boyunca kologların araştırma alanına her gün daha çok
Kantolara yüzyılın başlarından itibaren ülke- işgale ve istilâya maruz kalsa da en neşeli şe- giriyor. Yerel olana, aynılaşmamış olana vurgu
yi sarsan tangolar eklenmiş. Arjantin’in yoksul hirlerinde, kırlarında, göçebe çadırlarındayız. yapan yeniden yorumlamalar, geçmişin ezgi-
insanlarının bu eğlenceli müziği, tüm dünya Birçok defa hem göç eden, hem de toprakları- lerini bugünün şartlarında var etme çabaları
gibi Türkiye’ye seçkin insanların müziği ola- na sürekli göç alan bölge topraklarında birçok farklı renklerle buluşmamızı sağlıyor.
rak gelmiş. Gecelere tango danslarıyla başlan- kültürün insanı yüzyıllar boyunca bir arada
mış. Cumhuriyet yıllarının bu yaygın modası yaşar, acıyı ve dostluğu paylaşır, yeni ve kendi-
Türk sanatçılara birbirinden güzel tango söz lerine özgü ortak bir kültür kurarlar.
ve müzikleri yazdırmış. Artık gardıroplarda “Muhacir” ya da Trakya ve Marmara bölge-
tango ayakkabıları, elbiseleri, fotoğraflarda sindeki günlük konuşma dilindeki kullanımıy-
tangolu kareler var. la “macır”lardır onlar. 1878 Berlin Kongresi
sonrası, bu topraklardaki Osmanlı egemen-
liğinin inişe geçmesiyle birlikte, süreç büyük
ölçüde tersine dönmüş ve Anadolu’ya kitleler
halinde yeni bir göç hareketi gerçekleşmiştir.
Balkan topraklarının diğer bir rengi olan
Çingeneler’in Türkiye yolculuğu ise, özellikle
1920’li yıllarda yaşanan mübadelelerin so-
nucudur. Ancak göç sırasında ve sonrasında Yüzyıllar boyu aynı topraklarda yaşamış,
yaşadıklarında, on binlerce Çingene, Muha- Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Fars, Arap, Gürcü,
cirler kadar şanslı olamaz, Anadolu toprakla- Lâz ve Çerkezler hem bulundukları toprakla-
rında zor bir geçim savaşı verirler. rın geçmiş ve güncel kültürünü kendi kimlik-
lerini inşa için kullanmış, hem de özgün kül-
türlerini bu topraklara işlemişler. Her dilden
deyimler, yemekler, desenler gibi müzikleri de
Tombaz! birbirlerinden etkilenmiş. Bir taraftan ortak
Sahnede gerçek bir taş plâk solisti. Sadece kültürün izlerini taşımış, bir taraftan da kendi
müzik değil, bir kültür aktarımı. Müzikal kültürlerini ortaya koymuş.
yorumlar, tiyatrovari skeçler, komik anlar,
antika kostümler, özel danslar… Kantolar, o Günyüzü!
zamanın Direklerarası tiyatro geleneği ve ha- Günyüzü, Doğu kültürünün farklı ülkelerin-
vası ile çalınıyor, ritim ve doğaçlamalar dans Gayda İstanbul! deki ezgileri yeni kültürel akrabalıklar için
ile birleşerek, konserin sonuna doğru varyete Onlar isimlerini Balkan halklarının gelenek- keşfediyor. Şarkılarını Mezopotamya’dan
havasında bir gösteriye dönüşüyor. sel nefesli çalgısı olan, bugün yaygın olarak Kafkaslar’a Ortadoğu’dan Anadolu’ya geniş
Tombaz  1998 yılında Emirhan Tuğa ve kullanılmasa da sembolik değeri büyük olan bir coğrafyanın müzik haritasından seçiyor.
Meral Ari-Tuğa çifti tarafından kuruldu. “Gayda”dan aldılar. Gaydacılar İstanbul’a Arapça, Farsça, Azerîce, Makedonca, Lazca,
Türk, Yunan, Romanyalı ve Hollândalı mü- gelen muhacirlerin ve romanların yaşadıkları Rumca, Çerkezçe ve Türkçe şarkılarıyla kon-
zisyenlerden oluşmakta. Arjantin tango dans keşmekeşi, İstanbul eğlencelerini, gündelik ser boyunca sadece Anadolu’da yüzyıllardır
ve müziğine olan ilgi ve sevgileri onları, Türk yaşamlarını ve sorunlarını dile getiriyorlar. yaşayan ortak kültürün müziğini dinlemiyo-
tangolarında birleştirdi. Müziklerini fikirleriyle birleştiriyor, Trakya ruz, aynı zamanda Doğu ezgilerinin Batı saz-
ve Balkan halklarının -özellikle de Çingenele- larıyla yeniden yorumlanıyor. Saksafondan,
“Maacırlar”ın rin- sadece mizahî yanları öne çıkartılarak tek curaya, kemençeden tuluma, bas ve elektrogi-
İstanbul’u! yönlü bir “gırgıriye” formatı içinde sunulması- tarlara farklı enstrümanlar, Günyüzü parçala-
Sokak atışmaları, düğün na mesafeli duruyorlar. rında yeni rock soundlarla buluşuyor.

EL
VERENLER

HOTEL
EYFEL
★★ ★
GESAD
medeniyet geçitleri
Discover Istanbul!
“Cümle âlem bir’dir bize!” Cem Sancar

Explore the ancient roads, “The whole world is one to us!” and settled closely. They lived
journeys, inns and innkeepers! together, joined in a multicultural
Those who live in Istanbul, feel atmosphere, they speak of a col-
that they are Istanbullians, and lective mind and collective cul-
those lives are enriched with the ture in the hans and of the hans.
blessings of this city, know well “Tout le mond est egal pour nous!” Some brought out the books from
that this city waits for others to their pockets, or stories of far off
discover her treasures. Despite all “Voor ons is iedereen gelijk” lands, some put out the goods
the hardships and troubles, mil-
lenia of the city’s abundent and
‫تسیکی ام یارب ملاع مامت‬ they owned, while others brought
the knowledge and philosophy to
glorious history captures people’s “Totus mundus est nobis aequus!” the table. And some shared an-
imagination and its magical cient mystic secrets, while others
energy makes the heart beat “Tseliat sviat e raven zavsicki!” conveyed the message of their
faster. The sunrise on cobble-
stoned streets in Edirnekapı, on
“Egjith bota perneve eshte e barabart!” faith. The table was a shared one
and its called han. In short, sev-
the sparkling waters around the “Todo el mundo es igual para nosotros!” enty-two nations played the same

“Mez Hamar meg e polor asharh!”


Golden Horn, and in Üsküdar reed flute. The legacy of man thus
somehow render moot the ques- came into being…
tion as to why this ancient city “Hemu kes yeke mera!” If it is about gaining experience
from history, being loyal, and
had been the womb of three
great empires… “Tutto di mondo medesimo per nostro!” looking back while moving for-
 Poetry that flows around each
of the seven hills of the city re-
“Kuli sar ju mare!” ward; yes, Narmanlı Han needs
urgent help! Büyük Yeni Han is
cants how civilizations, either on “Für uns sind alle gleich!” left all alone! Büyük Valide Han is
peaceful terms at times or at war screaming for immediate help! Si-
other times, could at one time sit nan the Architect is upset about
on the same table and eat from sounds of shopkeepers bartering and guests. This city embraces around the city, and that they are Kurşunlu Han for  we have built
the same plate. Some are sad lyric in Kurdish, and autumn visions and cherishes those who love the cultural medium that nour- slums in the middle of it!
works, some sing kanto, while of beautiful Greek girls at sunsets her… That’s why the inns (hans) ishes life in the city, the project Hear us please! The hans are
others sing pleasantly the songs in Istamboli tantilise the senses. are so important for us. That’s aims to help Istanbullians get to calling for their children, who left
of the immigrants, “maacır” songs Fiddlers fill the streets with Ro- why we can never abandon them know their city, to uncover Istan- them to the nursing homes and
as Istanbullian grandmothers mani songs, while tabors glorify and these places will never be bul. The festival made a modest they say:  “remember me now
used to call them. Where unseen the city. Italians, Scandinavians, free of our care. start in Eminönü-Mercan Büyük and then, I don’t want anything
recitations of Qur’anic verses French, Germans and Russians Crossing Civilisations, The Han Yeni Han last year. This year it but to be noticed and cared for a
drift over nearby Sephardic Jew- flow through on one side, and and Passage Festival has started is taking place in Beyoğlu and little bit, that’s all..”
ish wedding ceremonies, and brush past Hindus, Persians, its journey with the slogan “The Karaköy Park… The festival is How could a city that does not
when your gaze reaches your Arabs and Afghanis on the other. World is One” to raise historical also planning events in Üsküdar, respect its history be ever at
hand, an Armenian craftsman’s Anatolia sits humbly, cross- awareness on the hans, the legacy Galata, Eminönü and Beyazıt in ease? The entire planet knows,
cornelian ring shim- legged on a bench next to you, of Istanbul. This is a project to 2010. we know that this city is called
mers light onto and smiles at you in a way that bring civilisations together, this is The hans were the cultural the“cultural capital” of civilisa-
your face. warms your heart… a people’s project! centers of trade. They were the tions. A “Cultural Capital”, the
When shop- Such is Istanbul! We view Starting with the idea that the non-official guesthouses, they centre of our shared memory and
ping, the Istanbul as an innkeeper; hans and passages are the net- belonged completely to the pub- of mercy!
who welcomes, feeds, and works that allow the different lic. People arrived from far and It is, in fact, ourselves we discover
protects its visitors, travellers cultures and thoughts to interact wide, unloaded their burden, as we explore…

You might also like