You are on page 1of 65

Lev Nikolayevi Tolstoy _ Genlik yllarm Cilt1 LEV TOLSTOY GENLK I Rusadan evirenler: Rna akrz - Cengiz Ekinci

75. yl cokusuyla... Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, insan varlnn en somut anlatm olan sanat yaptlarnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn dnce eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun, dier uluslarn edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu kendi dncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o yaptlar orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yaratmas demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin etkili saymaktayz. Zeksnn her yzn bu trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi uluslarda dncenin en silinmez arac olan yaz ve onun mimarisi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ileyen ve sinen bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda btn snrlar delip aacak bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu ynde zenginse o ulus, uygarlk dnyasnda daha yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan eviri etkinliini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun genilemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna kran duyuyorum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi deilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel giriimlerin abas ve yine devletin yardmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin bir eviri kitaplmz olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden elde edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkinliine yakn ilgi ve sevgi duymamak, hibir Trk okurunun elinde deildir. 23 Haziran 1941. Milli Eitim Bakan Hasan li Ycel SUNU Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li Ycel nclnde dilimize evrilmesinin, kukusuz nemli pay vardr. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. ylnda, bu etkinlii yineleyerek, Trk okuruna bir "Aydnlanma Kitapl'' kazandrmak istedik. Bu erevede, 1940'l yllardan balayarak Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanan dnya klasiklerini okurlarmza sunmaya baladk. Byk ilgi gren bu etkinlii Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanmam -ancak Aydnlanma Devrimi yarda kalmasayd yaynlanacana kesinlikle inandmz- dnya klasiklerini de katarak srdryoruz. Cumhuriyet GENLK I

I GENLN BALANGICI ZERNE nceden de sylediim gibi, Dimitri'yle olan arkadalm, benim yaam, yaamn amac, yaam ilikileri zerine grlerimi deitirmiti. Grlerimin z, insanlarn dnyadaki grevleri, ahlak bakmndan olgunlamaya almalar, bu olgunlamann da olanakl, kolay ve srekli olabilecei inancna dayanyordu.

Bununla birlikte, imdiye dek ancak bu kanlarmdan doan yeni dnceler bulmaktan, gelecekte ahlak almalarmn parlak tasarlarn yapmaktan zevk alyordum. Ama gnlerim, gene eskisi gibi karmakark, ufak tefek bir sr eyle dolu, bombo geiyordu. ok sevdiim, kimi zaman iimden, "Esiz Mitya," dediim arkadam Dimitri'yle konuurken ele aldmz yksek dncelerimizi, artk duyarak deil, dnerek beeniyordum. Ama yle bir an geldi ki, bu dnceler, ruh bulularmn taze gcyle kafamda birden yle bir parlad ki, imdiye dek gnlerimin boa gemi olduunu dnerek irkildim. Bu dncelerden asla vazgememek kararyla, daha o anda yaama uygulamak isteini duydum. te bu an, genliimin balangc kabul ediyorum. O zamanlar on alt yam bitirmek zereydim. retmenler eskisi gibi gidip geliyorlar, St. Jrme almalarm izliyor, ben de zoraki, isteksiz, niversiteye hazrlanyordum. almalarmdan artan zamanlarm tek bama kurduum karmakark dlemlerle, dncelerle; dnyann en gl insan olmak iin jimnastik yapmakla; odalarda belli bal bir ile uramadan, en ok da hizmeti kzlarn odas nndeki koridorda dolamakla; aynada kendimi seyretmekle geiriyordum. Aynann nnden ou kez neesiz, dahas, tiksinerek ayrlrdm. Sorun yalnzca yzmn irkin olmasnda deildi; bu durumdakilerin kendilerini avutabilecek zelliklerinden biri bile bende yoktu. Yzmde anlaml, soylu, zekice bir eda var diyemezdim; yzm gsterili deildi; baya kaba, irkin izgiler, hele aynaya baktm zamanlar zeki olmak yle dursun, anlamsz grnen kck, kuruni gzlerim vard; erkeke davranlarm da azd. Boyum pek ksa deildi, yama gre ok glydm; ama, yzmn izgileri yumuak ve donuktu; yzmde soyluluk diye bir ey de yoktu. Tersine, yzm, kocaman ellerim, ayaklarm, sradan bir kylnn yzn, ellerini, ayaklarn andryordu. O zamanlar bu grn bana ok utan verici gibi geliyordu. II LKYAZ niversiteye girdiim yl, Paskalya yortular nisan ayna raslad; yle ki, snavlarmz byk perhizin sonuna geliyordu. Byk perhizin son haftasnda hem kiliseye srekli gitmek, hem de snavlara iyice hazrlanmak zorundaydm. Yaan sulu kardan sonra (Karl vanovi bu kar iin, "Babasndan sonra olu geldi," diyordu) gnden beri hava ak, lk ve dingindi. Sokaklarda hi kar kalmamt. Yapkan amur yerine parlayan slak kaldrmlar ve hzla akan seller grnyordu. Saaklardan gnein erittii karlarn son damlalar dyor, bahedeki aalarda tomurcuklar kabaryordu. Avludaki donmu gbre ynnn yanndan ahra doru kuru bir yol almt. D kapnn nndeki talar arasndan imenler fkryordu. lkyazn, evreye bol, parlak klarn saan ama yakmayan gnei, akan selcikleri, yer yer kurumaya balayan topra, havadaki gzel, taze kokular ve uzun, saydam bulutlarn serpildii mavi gyle insan ruhuna en ok dokunan gnleriydi. Bilmem neden, bana yle geliyor ki byk kentlerde ilkyazn ilk gnlerinin insan ruhundaki etkileri daha ok duyulur. Az grr, ama ok duyarsnz. Gne, pencerenin ift camndan szlyor, bana son derece bkknlk veren alma odamn demesine tozlu klarn serpiyordu. Ben bu pencere nnde durarak kara tahtada uzun bir cebir problemi zyordum. Bir elimde Franker'in ypranm, kapsz cebir kitabn, brnde yzm, ksa frakmn kollarn, ellerimi kirleten kk bir tebeir parasn tutuyordum. Kollarn svam, nne nln balam olan Nikolay, bir pensle baheye bakan pencerenin macunlarn kazyor, ivilerini skyordu. Onun bu almas, bu arada kard grltler, dikkatimi datyordu. Aslnda sklyor, hibir eyden zevk duymuyor, hibir ey baaramyordum; daha balangta yaptm bir yanl yznden btn problemi yeniden zmek zorunda kalmtm; iki kez elimdeki tebeiri drdm; yzmn, ellerimin kirlendiinin ayrmndaydm; silgi ortalarda yoktu; Nikolay'n yapt grlt de sinirlerimi kamlyordu. Kzmak, sylenmek istiyordum. Tebeiri, cebir kitabn atarak odada dolamaya baladm. Birdenbire bugn kilisede gnah kartacamz, btn kt eylerden kendimizi saknmamz gerektiini dndm; birden stme bir dinginlik kt; Nikolay'a yaklatm; sesime son derece yumuak bir ton vermeye alarak: - Nikolay, izin ver de sana yardm edeyim, dedim. Canmn skntsn yenme, ona yardm etmekle iyi bir davranta bulunma dncesi, iimdeki uysall bsbtn artryordu. Macunlar kaznd, iviler skld, Nikolay var gcyle pencere erevesine asld halde bir trl karamyordu. Bunu grnce kendi kendime, "Nikolay'la ereveyi skp karrsak, bugn artk derse almak gnah olur; bundan ok almamal..." diye dndm. kimiz aslnca, bir yan kurtuldu, ereve de kt. Nikolay'a:

- Nereye gtreyim? diye sordum. abalamama aan, ayn zamanda bundan honut olmam gibi grnen Nikolay: - zin verin de ben kendim gtreyim; karmasnlar diye ereveleri numaralayp yerletiriyorum, dedi. Ben ereveyi kaldrarak: - aretlerini ben de korum, dedim. Bana yle geliyordu ki, erevenin konulduu yer iki verst (1) uzakta, bu ereveler de iki kat daha ar olsa, daha honut olacaktm. Nikolay'a bu yardm yaparken, kendimi hrpalyor, yormak istiyordum. Odaya dndm zama, o, pencerenin iki cam arasndan kan ufack tulalar, toz piramitlerini alyor, elindeki ku kanadyla da tozlar ve uyuuk sinekleri darya spryordu. eri giren temiz, kokulu hava oday dolduruyor, dardan kentin grltsyle bahedeki serelerin cvltlar duyuluyordu. Btn eyalar bol kla aydnlatlm, oda neelenmiti; hafif ilkyaz yeli cebir kitabnn yapraklarn, Nikolay'n salarn oynatyordu. Pencereye yaklap zerine oturdum, baheye doru eilerek dnceye daldm. Benim iin yeni, ok gl, ayn zamanda ho olmayan bir duygu, birdenbire iimi doldurdu. Sar sapl, yemyeil, sivri ulu taze otlarn yer yer fkrd slak topraklar, zerinde odun paralarnn, topraklarn yzd gne klaryla parlayan selcikler, tam pencerenin dibinde sallanan ikin tomurcuklu, kzarmaya balayan leylak dallar, aralarnda uuan kularn canl cvltlar, stndeki karlarn erimesiyle kararan slak duvar, en ok da bu kokulu ve nemli havayla neeli gne, ok gzel bir eyi gl bir biimde duyuruyordu. Bunlar size grdm gibi deil de duyduum gibi anlatmaya alacam. Her ey bana gzellikten, mutluluktan, erdemden sz ayor; bunlarn hepsine ulaabileceimi; hepsinin birbirini tamamladn; gzelliin, mutluluun, erdemin ayn anlama geldiklerini sylyordu. Kendi kendime, "Bu denli kt olduumu, mutlu olabileceimi ve gelecekte de mutlu olacam nasl anlayamamtm? Hemen, zaman geirmeden deiip bambaka bir insan olarak yeni bir yaama balamal..." diyordum. Bununla birlikte, daha uzun bir zaman hibir eyle uramakszn dlemler kurarak pencerenin iinde oturdum. Yazn yamurlu, kapal bir gnde uykuya dalp, gne batarken uyanarak gzlerinizi atnz zaman, pencerede rzgrdan gerilmi, arpan keten perdenin aralklarndan, yamurla slanm yol boyunca sralanan kayn aalarnn morumsu glgelerini, batan gnein klaryla aydnlanan bahenin nemli yolunu, pencerede gnein altnda saydam gibi grnerek uuan sinekleri grp, bahedeki kularn neeli cvltlarn duyarak ve yamurdan sonraki havann kokusunu duyumsayarak, "Ne yazk ki byle gzel bir akam uykuda geirdim," dncesiyle znt iinde, hemen yaamn zevkini anlamak isteiyle baheye kotuunuz oldu mu? Byle bir ey banzdan getiyse, ite bu an, o zaman yaadm o gl duygunun bir ei olabilir. III DLEMLERM Kendi kendime, "Bugn tvbe ederek btn gnahlarmdan kurtulacam, bundan sonra asla gnah ilemeyeceim," diye dndm. (O anda bana en ok ac veren btn gnahlar aklma geldi.) "Her pazar kesinlikle kiliseye gideceim, dndmde tam bir saat ncil okuyacam; niversiteye gittikten sonra bana verilecek olan yirmi be ruble aylmn iki buuk rublesini, onda birini, kimseye duyurmadan yoksullara datacam. Ama sokaktakilere deil, yle kimseler arayp bulacam ki, bunlar, kimsenin tanmad bir ksz ocuk ya da bir yal kadn olacak. Kendi odam olacak (sanrm St. Jrme'un odasn bana verirler), bu oday kendi elimle temizleyip ok derli toplu tutacam. lerimi hizmetilere yaptrmayacam, nk onlar da benim gibi insandr. niversiteye yryerek gideceim. Bana da bir araba verirlerse onu satp, parasn gene yoksullara ayracam. Ben her eyi, her eyi harfi harfine yapacam. (O zaman bu her eyin ne olduunu sorsalar syleyemezdim, ama pek mantkl, ahlakl, temiz bir yaamn kurallar olduunu aka anlayabiliyordum.) devlerimi hazrlayacak, okunacak derslerime ok nceden alm olacam; yle ki, ilk yl snfn birincisi olup bir tez hazrlayacam; ikinci yl btn dersleri nceden hazrladm iin dorudan doruya nc snfa geeceim; bylelikle on sekiz yamda iki altn madalya kazanarak okulu birincilikle bitireceim. Sonra doktora snavn verip, Rusya'nn, belki de Avrupa'nn en tannm bir bilim adam olacam..." "Peki, sonra ne olacak?" diye kendi kendime soruyordum. Birdenbire bu dlemlerimin bir gururlanma, bir gnah olduunu anmsadm; bu akam hemen papaza gnah karmak gereini duyarak gene nceki dncelerimin bana dndm: "Derslerime almak iin yryerek Varabyof tepelerine gideceim; orada bir aa altnda setiim yere oturup alacam; bazen yanma kahvalt olarak peynir, ekmek, Pedotti'den brekler, bunlara benzer daha baka eyler alacam; sonra biraz dinlenerek ya iyi bir kitap okuyacam, bir grnm resmi yapacam ya da herhangi bir algy alacam (kesinlikle flt almasn reneceim). Sonra bir gen kz bu tepelere gelecek, bir gn bana yaklap kim olduumu soracak. Ben de ciddi ciddi yzne baktktan sonra, bir papaz olu olduumu, ancak buralarda tek bama kaldm zaman mutluluk duyduumu anlatacam. O bana elini uzatarak bir ey syleyip yanma oturacak.

Bylece, biz her gn oraya gideceiz, arkada olacaz, sonra ben onu peceim... Hayr bu ok kt. Tam tersine, bundan sonra kadnlara bakmayacam. Hibir zaman hizmeti kzlarn odalarna girmeyeceim; odalarnn nnden gememeye bile alacam. yl sonra erginlik ama erince kesinlikle evleneceim. Elden geldiince ok hareket edip her gn spor yapacam, yle ki yirmi be yama geldiim zaman Rappo'dan daha gl olmaya alacam. lk gn uzattm elimde 20 funtluk glleyi be dakika tutacam; ertesi gn bu arl 21 funta, nc gn 22'ye, en sonra 160 funta kararak, adamlarmzn arasnda en gls olacam. Bir gn biri beni aalarsa ya da o gen kzdan konuurken bir saygszlk gsterirse, ben onu hemen gsnden tuttuum gibi bir elimle yakalar, bir buuk metre ykseklie kaldrr, benim gcm anlamas iin ylece havada tutar, sonra brakrm. Byle dnmek de doru deil... ama bunda kt bir ey yok; ktlk yapacak deilim; ancak o anlasn ki ben..." Genlik dlemlerimin de, ocukluk ve ilk genlik dlemlerim gibi, ocuka olduunu okurlarm ho grsnler. ok uzun bir mrm olur da bu ykm yaar, benim yallma kavuursa, eminim ki yetmi yama geldiim zaman bile, dlemlerim ayn, imdiki gibi ocuka olacaktr. Dlemlerimde, bir zamanlar Mazepa'y (2) sevdii gibi, beni de yetmi yamda, disiz ve yal bir adam olduumda bile sevebilecek gzel bir Maria'y yaatp pek akll olmayan olumun birdenbire bir bakan olabileceini ya da benim de birden milyonlarca paraya kavuup zengin olacam canlandracam. Bence dnyada hibir a, hibir insan yoktur ki, byle ruhu okayc, avutucu dlemlerden uzak kalsn. Btn dlemlerde olan gerekleme olanakszl ve ekicilii bir yana braklrsa, btn dlemlerin her insana, her eye gre, zellikleri olduu grlr. lk genliimin sonu, asl genliimin de balangc saydm dnemde dlemlerim drt temele dayanyordu. Birincisi; iimde her zaman ayn duyguyla yaattm, herhangi bir yerde karma kmasn beklediim kadna olan akm. O kadn, biraz Sonika, biraz da teknede amar ykarken Vasiliy'in kars Maa, biraz da apak boynundaki incisiyle ok eskiden tiyatroda yanmzdaki locada grdm kadn. kincisi; sevilmeye kar olan zayflm. Herkesin beni tanmasn, sevmesini istiyordum. stiyordum ki, Nikolay rteniyev dediim zaman herkes arsn, evremi alsn, bilmem nelerden dolay bana teekkr etsinler. ncs; beni ldracak dereceye getiren, ykselme duygularm okayan, ok gl, esiz bir mutluluk umudu. Olaanst bir raslantyla, birdenbire dnyann en zengin, en tannm insan olacama yle inanmtm ki, her an anlatlmaz bir mutluluu beklemekten doan bir coku iindeydim. nsann isteyebilecei her eye eritii zamann gelmesini bekliyordum. Bunun, benim olmadm bir yerde balamas olasln dnerek, her zaman acele ediyordum. En nemlisi olan drdnc dncem de, pimanlk ve kendime kar duyduum tiksinme duygularyd. Ama bu pimanlk, beklemekte olduum mutluluk umuduyla yle karmt ki, artk zntl denebilecek yan yoktu. Bana, gemiten kurtulmak, her eyi deitirip onu unutmak, gemi her gnn artk bir ba, bir etkisi olmadn dnerek, yepyeni bir yaam, yeni ilikiler kurmak ok kolay, ok doal geliyordu. Gemiten tiksinmek bana zevk verdii iin, gemii olduundan daha karanlk grmeye alyordum. Gemi gnlerimin ans nasl karanlksa, bugnk yaamm da o karanln iinden yle temiz, daha aydn bir nokta gibi grnyor, gelecek gnlerim de bu noktann evresinde renkler, klar olarak kendilerini gsteriyordu. Bu pimanlk duygusu, eksiksiz olma istei, o gelime anda en nemli, en yeni duygularmdan biridir ve dnyaya, insanlara, kendime kar beslediim dncelerimin deimesini salamtr. Ey o zamandan beri, ok kez yaamn yalan ve sefahat gcne ruhun susarak boyun edii o ackl gnlerde trl hakszlklara, yalanlara kar cesurca ba kaldran, gemiin ktlklerini aa vuran, yeni yaamn taze kaynan gstererek onu sevmeye zorlayan, gelecekte bize iyilik, mutluluk getireceine sz veren i ac, gl, ho ses... Acaba, seni duyamayacam anlar olacak m? IV ALE EVREMZ Bu ilkyaz babamz evde pek az kalyordu, ama kald gnlerde de ok neeliydi. Piyanoda sevdii paralar alyor, bize gz krpyor, bizimle Mimi iin trl trl, alayl ykler uyduruyordu: Bir Grc prensinin kayak yerinde Mimi'yi grdn, ona tutulup karsn boamak iin hemen bapapazla bir dileke verdiini, benim de Viyana eli yardmclna atandm, pek inandrc tavrlarla anlatyordu. Katenka'y da rmceklerle korkutuyordu; arkadalarmz olan Dubkov'la Nehludov'a ok gler yz gsteriyor, durmadan bize ve konuklarmza nmzdeki yl iin tasarlarn anlatyordu. Bu tasarlar hemen her gn deitii, birbirine uymad halde, yle ilgi ekici, yle srkleyiciydi ki hepimiz kulak kesilir onu dinlerdik; Luboka da, tek szc karmamak iin gzlerini bile krpmadan onun azna bakard. Bu tasarlara gre, kimi zaman biz Moskova'da, niversitede kalyoruz; kendisi Luboka'yla birlikte, iki yl kalmak zere talya'ya gidiyor; kimi zaman Krm'n gney kysnda bir iftlik alnyor, her yaz oraya gidiyoruz; kimi zaman da btn aile Petersburg'a tanyor vb. Babam neeliydi ama son zamanlarda onda beni pek artan byk bir deiiklik daha grdm. Kendisine modaya uygun bir giysi olan zeytin renginde bir frak ve subyeli bir

pantolonla, ona ok yakan uzun bir palto diktirdi. Konuklua, daha ok da tand bir kadnn ziyaretine giderken, zerinden gzel kokular yaylyordu. Mimi, bu kadnn szn ederek iini eker, hep yz, "Zavall kszler! Ne uursuz tutkunluk! yi ki o lm bulunuyor," diyen bir tavr taknrd. Babam bize kumar oynadn hi sylemezdi; ama bu k ansnn iyi gittiini, pek ok para kazandn, paralarn "Emniyet Sand"na yatrdn, ilkyazdan sonra artk oynamayacan Nikolay'dan rendim. Sznde duramayacandan korktuu iin bir an nce kye gitmek istiyordu. Benim niversiteye girmemi beklemeden, kzlarla birlikte Paskalya'dan hemen sonra Petrovskoe'ye gitmeye karar vermiti; Volodya'yla ben sonradan gidecektik. Volodya btn k, ilkyaza dek Dubkov'dan hi ayrlmad (Dimitri'yle olan arkadal gittike zayflyordu). Konumalarndan anlyordum ki onlarn balca zevkleri, durmadan ampanya imek, ikisinin de sevdikleri bir kzn penceresi altndan kzakla gemek, ocuk balosunda deil de artk gerek balolarda karlkl dans etmekti. Volodya'yla birbirimizi ok sevdiimiz halde, bu durum bizi ayrd. Daha retmenden ders alan bir ocukla byklerin balosunda dans eden bir delikanl arasndaki byk fark anlyor, birbirimize dncelerimizi amay gze alamyorduk. Katenka adamakll bym, durmadan roman okuyor, yaknda evlenebilecei dncesi bana artk aka gibi gelmiyordu. Volodya'dan byk olduu halde ikisi anlaamyor; birbirlerinden sanki tiksiniyorlard bile. Diyebilirim ki, Katenka evde oturduu zaman romanlardan baka bir ey onu elendirmiyor, ok zaman can sklyordu; ama yabanc erkeklerin konuk olarak evde olduu srada ok neeleniyor, canlanyor; yle ka, gz hareketleri yapyordu ki anlamn bir trl kavrayamyordum. Sonralar onunla konuurken, kzlarn ancak gzleriyle cilve yapabileceklerini, bunun ayp olmadn duyunca, bakalarn hi de artmayan bu garip gz szlerinin ne olduunu anlayabildim. Luboka da uzun denebilecek giysiler giymeye balamt; arpk ayaklar, bu uzun giysiler altnda hemen hi grnmyordu; ama kendisi, eskisi gibi ok mzmzd. imdi o artk svariyle deil, bir sanat ya da mzisyenle evlenmeyi dlemliyor, bu dnceyle ciddi olarak mzik alyordu. Ancak snavlarn bitirinceye dek bizim evde kalacan anlayan St. Jrme, bir kontun evinde kendisine i buldu. O zamandan sonra, ev halkna bir tr kmsemeyle bakmaya balad. Evde ok az bulunuyordu; o srada moda saylan sigara ime hevesine kapld, azna bir mukavva tutarak, durmadan slkla neeli paralar alyordu. Mimi, gnden gne daha zntl duruyor, sanki, biz ocukluktan kurtulup bymeye baladka hibirimizden, hibir eyden hayr ummuyor gibi grnyordu. Yemee indiim zaman, salonda yalnzca Mimi'yi, Katenka'y, Luboka'y ve St. Jrme'u buldum. Babam evde yoktu, Volodya da odasnda, arkadalaryla birlikte snavlara hazrlandndan, yemeinin kendi odasna gtrlmesini istemiti. Son zamanlarda, ou zaman evin bynn oturduu yere, yemekte Mimi oturuyordu. Hibirimiz onu saymyorduk, le sofras eski zevkini yitirmiti. Artk le yemei annemin ya da bykannemin zamannda olduu gibi belirli saatte btn aileyi bir araya toplayan, gn iki blme ayran bir tren deildi. Sofraya ge gelmeyi yanl saymyor, orbadan sonra sofraya oturuyor, arab bardaktan iiyor (bu ite St. Jrme bize rnek olmutu), iskemleye yaylarak oturuyor, yemek bitmeden kalkyor, baka kuralsz birok davranta bulunmaktan ekinmiyorduk. O zamandan sonra, le yemei eskiden olduu gibi ailenin neeli bir treni olmaktan kmt. Petrovskoe'de byle miydi? Saat ikide hepimiz ykanm, giyinmi, yemee hazr bir durumda salonda durur, konuarak yemein balamasn beklerdik. Garsonlarn odasnda saat daha ikiyi almaya balarken, Foka, elinde peete, ciddi ve arbal bir yzle, sessiz admlarla ieri girer, szckleri uzatarak gr sesiyle, "Yemek hazrdr, efendim..." deyince hepimiz neeli, honut, bykler nde, kkler arkada, kolalanm eteklerin hrtsyla, ayakkablarn, izmelerin gcrtsyla yemek odasna doru yrr, hafif hafif konuarak yerlerimize otururduk. Ya da Moskova'da, yemek salonunda hazr sofrann banda yava sesle konuarak (Gavrilo bykanneme yemein hazr olduunu haber vermeye gittii iin) onun gelmesini ayakta beklerdik. Birdenbire kap alr, entari hrts, srnen ayaklarn kard sesler duyulur, balnda garip, mor bir kurdele bal olarak, yan yana, glmseyerek ya da somurtarak (bu onun salnn yerinde olup olmamasna balyd) yzer gibi bykannem ortaya kard. Gavrilo koarak onun koltuunu yerletirir, iskemle grlts duyulur, itahn habercisi olan bir duygu sanki souk bir dalga gibi srtmz okard. Kolalanm, nemli peeteyi alr, bir ekmek kabuu iner, neeli bir sabrszlkla masa altnda el ovuturarak bagarsonun herkesin konumuna, yana ve bykannemin gsterdii ilgi derecesine gre srayla datt tabaklardaki orbaya bakardk. Bugn artk, yemee gelince hibir nee, hibir coku duymuyorum. Rusa retmeninin nasl irkin bir izme giydii, Prenses Karnakovlarn volanl giysilerinin biimi ve baka eyler konusunda Mimi, St. Jrme ve kzlarn konumalar bana gerekten baya gelir, canm skard; bunu Katenka'yla Luboka'dan saklamaya da gerek grmezdim; oysa imdi bu gevezelik, yeni, ho ruh durumumu etkilemedi. Uysallm stmdeydi, onlar neeli bir glmsemeyle dinlerken, St. Jrme'dan byk bir incelikle bana kvas uzatmasn rica ettim; yemekte konuurken Franszca sylediim bir cmleyi, St. Jrme'un "je peux" yerine "je puis" demek daha gzel olur diye dzeltmesini kabul ettim. Bununla birlikte, itiraf edeyim ki, iyiliimi, uysallm kimsenin fark etmeyii beni biraz zyordu. Yemekten sonra Luboka,

hazrlad gnah listesini bana gsterdi; bu davrannn ok iyi olduunu, ama gnahlarn her zaman herkesin iinde gizli kalmasnn daha doru olacan syledim, ksacas, "Bu gibi eylerin byle yaplmamas gerek," dedim. Luboka da: - Nasl yaplmas gerek? diye sordu. - Neyse canm; byle de olur, diye yantladm. Sonra St. Jrme'a alacam syleyerek yukarya, odama ktm. kmn nedeni almak deil, daha ok, gnah karma zamanna dek olan bir buuk saatlik srede, yaammda btn grevlerimin, ilerimin bir dizelgesini, yaama abalarm saptamak, hep bunlar gz nnde tutarak davranmak iin bir izlence hazrlamakt. V YAAM KURALLARIM Temiz bir yaprak kt kararak, her eyden nce, gelecek ylki grevlerim, almalarm iin bir izlence hazrlamak istedim; bir dizelge yapmak gerekiyordu; cetvel olmad iin, onun yerine Latince szl kullandm. izgi izdikten sonra, szl yana doru ekince, izgi yerine mrekkep yaylan uzunca bir leke ve kda gre boyu ok ksa gelen szln alt kesinden dnen eri bir izgi grdm. Baka bir kt alarak, gene szl indire indire, bin bir glkle izgiyi izebildim. Tanr'ya, yaknlarma, kendime kar olmak zere grevlerimi e ayrdm. Kendime kar olanlar yazarken bunlarn ok eitli olduunu grerek, nce "yaam kurallar"n belirledikten sonra bir izlence yapmann daha yerinde olabileceini dndm. Alt yaprak kd bir arada dikerek bir defter yaptm, stne "Yaam Kurallar" diye yazdm. Bu iki szc yle eri br yazdm ki, yeniden yazmam gerekir mi diye uzun uzun dndm, sonra, yazp yrttm izlence paralarna, defterin irkin yazl balna bakarak, epey zldm. Ruhumda ak ve gzel bir biimde canlanan eyler, kda geerken ya da dncelerimin kimileri yaamda kullanrken, neden bylesine irkinleiyorlard? Nikolay ieri girerek: - Papaz geldi, ayini dinlemek iin aa buyurun, dedi. Defteri masann gzne sakladm, aynaya baktm. Salarm yukar doru taradm. nk bu sa biiminin bana dnceli bir tavr verdiine inanyordum. zerine, yanan mumlarla kutsal resimler yerletirilen masann durduu dinlenme odamza indim. Babam da ayn anda baka bir kapdan giriyordu. Ciddi yzl yal papaz, babam kutsad, o da papazn, kuru, geni, ama pek byk olmayan elini pt; ben de ayn eyi yaptm. Babam: - Voldemar' arn, nerede o? Ha, evet. O, niversite kilisesine gidiyor, deil mi? dedi. Katenka: - O, prensle alyor, diyerek Luboka'ya bakt. Luboka nedense hemen kzard, bir yeri aryormu gibi yaparak odadan kt. Ben de arkasndan ktm. Salonda durdu, gnah kaydna bir ey daha yazd. - Ne o, yeni bir gnah daha m? diye sordum. Luboka kzararak: - Hayr, ey... diye kekeledi. O srada koridordan, Volodya ile esenleen Dimitri'nin sesi geldi. Katenka odaya girdi ve Luboka'ya dnerek: - te sana gnaha girmek iin bir neden daha! dedi. Kz kardeime birdenbire ne olduunu bir trl anlayamadm. Nedense Luboka yle utand ki, gzleri yaard; byk aknl sinirlilie dnt; hem kendisine, hem de sanrm onunla alay eden Katenka'ya kzmaya balamt: - Yabanc olduun nasl da belli, dedi. (Katenka iin "yabanc" szcnden daha ar bir aalama olamazd. Luboka da bunu bilerek sylemiti!) Sonra ciddi bir sesle: - Byle bir din treni srasnda beni zellikle kzdryorsun... Anlamyor musun, bu aka deil, diye ekledi. "Yabanc" szcne ierleyen Katenka, bana: - Nikolenka, kda ne yazdn biliyor musun? unlar... Sonunu getiremedi, nk alama derecesine gelen ve yanmzdan kmak zere olan Luboka: - Senin bu denli kt olduunu bilmezdim, dedi. Byle bir dakikada, beni durmadan, inadna gnaha sokuyorsun. Oysa ben senin dertlerinle, duygularnla alay etmiyorum... VI GNAH IKARTMAMIZ

Herkesin topland ve rahip gnah karmadan nce bir dua okumak iin ayaa kalkt srada, ben de dank dncelerle oturma odasna dndm. O sessizlik iinde, dua okuyan rahibin, anlaml ve ciddi sesi duyulunca, hele, "Utanmadan, hibir eyi gizlemeden, kendinizi hakl karmak hevesine kaplmadan, ilediiniz btn gnahlar olduu gibi aklaynz ki, ruhunuz Tanr'nn katnda temizlensin. Bir ey gizlerseniz byk bir gnah ilemi olursunuz!" szlerini syledii zaman bu ayini dnrken sabahleyin duyduum coku, iimde yeniden canland. Dahas, bu cokudan bir zevk duyuyor, o anda aklma gelen btn dnceleri bir yana atp, iimde beliren korku duygusunu artrmak istiyordum. Gnah kartmaya herkesten nce babam gitti. Ayinin yapld bykannemin odasnda uzun zaman kald. Biz de bu srede dinlenme odasnda oturuyor, susuyor; arada bir hangimizin daha nce gideceini sessizce konuuyorduk. Sonunda kapnn arkasnda, dua okuyan rahibin sesi yeniden duyuldu, kap gcrdad, babam eski alkanlyla omzunu oynatp ksrerek, hi kimseye bakmadan kt. Neeyle Luboka'nn yanan okayarak: - Haydi imdi sen git, Luboka; bana bak byk gnahkrm, her eyi olduu gibi syle. Luboka sarararak, nlnn altndan pusulay kard, gene saklad, sanki yukardan bana birisi vuracakm gibi boynunu kst, ban ne eerek kapdan ieri girdi. eride uzun zaman kalmad, ama karken omuzlar sarsla sarsla alyordu. Glmseyerek kapdan kan gzel Katenka'dan sonra sra bana geldi. imde artmasna yardm ettiim deminki belirsiz korkuyla, lo odaya girdim. Krsnn banda duran rahip ar ar yzn bana evirdi. Bykannemin odasnda be dakikadan ok kalmadm, ama oradan, o zamanki kanma gre tertemiz, bambaka bir ruhla, mutlu ve yeni bir insan olarak ktm; yaammn eskisi gibi srmesi, evremde ayn oday, ayn mobilyalar, ayn insanlar grmek, beni kt etkiledii halde, ruhum gibi her eyde bir deiiklik olsun istiyordum. Bu ho ruh durumu yataa girinceye dek srd. Uyumak zereyken, kurtulduum gnahlar kafamdan geirdiim srada, birdenbire, rahibe sylemeyi unuttuum, beni utandran bir gnah aklma geldi. Gnah karmazdan nce rahibin syledii szleri anmsadm; bu szler kulaklarmda nlad. Btn erincim bir anda yok olmutu. "Bir ey gizlerseniz, byk gnah ilemi olursunuz!" szlerini iitir gibi olurken, ilemi olduum bu gnaha uygun ceza bulamayacak denli gnahkr olduumu gryordum. Durumumu dnerek her dakika Tanr'nn cezasn beklerken, belki de birdenbire lrm diye aklmdan geirerek (bu dnce beni ok korkutuyordu) uzun zaman yatakta kvrandm. Ama, birdenbire beni sevindiren bir ey aklma geldi, bu da tanyeri aarrken yaya ya da arabayla manastrdaki rahibe giderek, yeniden gnahlarm kartma dncesiydi. im rahatlad. VII MANASTIRA GD Ge kalrm korkusuyla, gece birka kez uyandm; saat altya doru ayaktaydm. Ortalk yeni aydnlanyordu. Nikolay'n henz temizlemeye gtrmedii buruuk giysilerimi, karyolann yannda duran tozlu izmelerimi giydim, dua etmeden, yzm ykamadan, yaammda ilk kez olarak yalnz bama sokaa ktm. Kardaki byk evin yeil boyal damnn arkasndan souk bir sabahn sisli afa kzaryordu. Olduka yein sabah ayaz sokaktaki amurlar, akan sular dondurmutu; souk, yzm, ellerimi sryor, ayaklarm szlatyordu. Bir an nce binip gidebilmek iin hemen bulabileceimi sandm arabalarn hibiri bizim sokakta grnmyordu. Ancak birka araba Arbat'tan geiyor; iki ta iisi konuarak yaya kaldrmnda yryordu. Bin adm kadar yrdkten sonra tek tk suya giden fl arabalara, ellerinde sepetlerle pazara giden erkeklere, kadnlara raslamaya baladm. Drtyol aznda bir breki grnd, simiti dkkn ald. Arbat kaplarnda, mavimtrak ve ypranm yamal arabasnda sallanarak uyuyan yal bir arabacya rasladm. Manastra gidip gelmek iin, nce benden, uyku sersemliiyle olacak, yirmi kapik istedi, sonra birdenbire akl bana geldi; tam arabaya bineceim srada, dizginlerle atlara vurdu. Nerdeyse beni brakp gidecekti; "Gidemem efendim, atlarn yem zaman," diye mrldand. Beni gtrmesi iin ona krk kapik nerip zorla kabul ettirdim. Atn durdurdu, beni dikkatle szdkten sonra, "Haydi efendi, bin!" dedi. Dorusunu syleyeyim, beni ssz bir sokaa gtrp soymasndan ok korkuyordum. Yrtk giysisinin yakasndan tutarak, arabann dalgal mavi renkli, yayl sedirine oturdum. Bu srada, onun kamburlam srtndan buruuk ensesi gzkt. Nedense bu grnm insann iini szlatyordu. Araba, sarslarak Vozdvijenka'dan aa ilerlemeye balad. Yolda giderken, araba iltelerinin de arabacnn giysisinin ayn olan yeilimtrak kumala kapl olduunun ayrmna vardm; bu durum nedense beni yattrd, arabacnn beni ssz bir sokaa gtrp soymasndan artk korkmuyordum. Manastra yaklatmzda gne olduka ykselmi, kiliselerin kubbelerini, bol kla altn gibi parlatyordu. Glgelerde henz buzlar zlmemiti, ama btn yol boyunca bulank seller akyor, atlarn ayaklar

amurlara batyordu. Manastr kapsndan girince ilk grdm kimseye rahibi nerede bulabileceimi sordum. Yanmdan gemekte olan bir rahip biraz durdu ve merdivenli kk bir evi gstererek: - te onun hcresi, dedi. - ok teekkr ederim. Birbirinin ard sra kiliseden kan ve bana bakan rahipler, acaba hakkmda ne dnyorlard? Byk olmamakla birlikte, ocuk da deildim, yzm ykanmam, sam taranmamt, giysime ku tyleri yapmt, fralanmam izmelerim amur iindeydi. Bana bakan bu rahipler, ilerinden beni hangi snf insana benzetiyorlard acaba? Bana dikkatle bakmalarna aldrmadan gen rahibin gsterdii yne ilerledim. Hcrelere giden darack yolda karma kan gr beyaz kal, siyah giysili yal bir adam, benden ne istediimi sordu. yle bir an oldu ki, iimde, "Hibir ey istemiyorum," diyerek arabacnn olduu yere koup eve dnme istei duydum; ama adam, atk kal olmasna karn bana gven verdi. Aradm rahibin adn syledim. Durumumu hemen anlamakta gecikmeyen yal adam, geri dnerek: - Gelin kk bey, sizi gtreyim. Papaz efendi ayindedir; imdi dnerler, dedi. Kapy at, temiz bir aralktan getik, yere serilmi yol yayglarna basarak hcreye girdik, sonra insan yattran, iten bir sesle: - Siz burada bekleyin, dedi ve dar kt. Bulunduum oda ok byk deildi, ama ok temizdi. Odann btn eyas, ilerinde birer sardunya sakss bulunan iki pencere arasnda, st muambal kk bir masa, zerinde kutsal resimler duran bir raf, rafn nnde asl duran bir kandil, bir koltuk, iki iskemleydi. Kede, minesi iekle sslenmi, zincirinde demir kreler sallanan bir duvar saati aslyd. Tavana kirele badana edilmi itelerle bal olan paravanaya (arkasnda sanrm karyolas duruyordu) akl ivide iki papaz cppesi aslyd. Pencereler, bir buuk metre kadar tedeki beyaz bir duvara bakyordu. Pencereyle duvar arasnda kk bir leylak aac vard. Odaya dardan en ufak bir ses bile gelmiyordu; yle ki bu sessizlikte sarkacn ho ve tekdze tkrts, gl bir ses olarak duyuluyordu. Bu sessiz yerde yalnz bama kalr kalmaz, btn eski dncelerim, anlarm, sanki yokmular gibi bir anda dalverdi. Anlatlmaz, ho bir dnceye daldm. Bu eskimi astarl, sararm papaz cppesi; stnde madeni kilitleri olan bu ypranm, siyah deri ciltli kitaplar; ykanm, koyu yeil dipleri slak iekler; hele saat sarkacnn tkrts, bana pek ak olarak, imdiye dek tanmadm dua, dinginlik, mutluluk dolu bir "inziva" yaamn tantyordu. "Aylar, yllar geiyor; o adam yalnz, dingin her eyi duyuyor, duasnn kabul edildiine inanyor..." diye dndm. Bana bu denli ok ey anlatan bu seslerin uyumunu bozmamak iin, kmldamamaya, derin bir soluk bile almamaya alarak, yarm saat kadar iskemlede oturdum. Saat sarkacnn da eskisi gibi sola daha gl, saa daha hafif tkrtlar sryordu. VIII KNC GNAH IKARTMA Rahibin ayak sesi, beni dncelerimden ayrd. Aarm salarn eliyle dzelterek: - Gnaydn, bir iiniz mi var? dedi. Beni kutsamasn rica ettim; sonra byk bir zevkle, onun byk olmayan sarmtrak elini ptm. Dileimi bildirince, hi ses karmadan, kutsal resimlere yaklat, gnah karmaya balad. Gnah karma ii sona erince, ben de utancm yenerek, iimdeki btn gizli eyleri dktkten sonra, o ellerini bama koydu, yumuak bir sesle, "Tanr hep senin yannda olsun; iindeki inan, uysallk, baeme duygularn korusun. Amin..." dedi. ok honuttum; sevin gzyalar boazm tkyordu. Cppesinin bir ucunu ptm, bam kaldrd. Rahibin yz pek dingindi. Sevin ve honutluk iindeydim. Bu durumun bana verdii mutluluu yitiririm korkusuyla, rahiple ivedi olarak vedalatm; baka eylerle oyalanmamak iin evreye bakmadan manastrdan ktm; yeniden saa sola yalpa vuran alacal arabaya bindim. Arabann sarsntsyla, geerken gzme ilien sradan eylerle duygularm abuk dald; imdi rahibin arkamdan, benim ne iyi yrekli bir gen olduumu, yaamnda benim gibi bir insanla karlamadn, karlamayacan; benim gibilerin dnyada bulunamayacan aklndan geirdiini dnyordum. Bundan yzde yz emindim; bu inancm bende yle bir sevin uyandrd ki, bunu kesinlikle birine anlatmak isteini duydum. Biriyle konumak iin can atyordum, ama yanmda arabacdan baka kimse olmad iin onunla konumaya baladm. - Nasl, ierde epeyce kaldm deil mi? diye sordum. Sanrm gnein kmasyla biraz neelenen yal arabac:

- Eh, olduka... Atlarn yem zaman da gecikti; ben aslnda gececiydim, diye yant verdi. - Ben de ierde bir dakika kadar kaldm sanyordum, dedim ve yal arabacya biraz daha yakn olan ukurca bir yere yerleerek: - Manastra ne iin gittiimi biliyor musunuz? diye ekledim. - Bize gre hava ho! Mteri nereye isterse, oraya gidiyoruz. Ben sorup duruyordum: - yle olsun; ama bugn ne dnyorsun? - Herhalde birisini gmmek iin bir mezar yeri almaya gittiniz, diye yantlad. - Hayr, yle deil; ne iin biliyor musun? - Nereden bileyim efendim? dedi. Arabacnn sesi bana yle ho geldi ki, ona gidiimin nedenini sylemek; btn duygularm amak istedim. - stersen anlataym? Nasl syleyeyim? Dn... Her eyi olduu gibi anlattm; duyduum gzel eyleri bile hep aa vurdum. Bugn bile anmsadka kzaryorum. Arabac kukulu kukulu: - Demek yle, dedi. Bundan sonra, uzun zaman sessiz sessiz, hi kmldamadan oturdu; ancak ara sra, arabann ucuna dayanan, araba sarsldka hoplayan kocaman izmeli ayann altndan ikide birde dar frlayan paltosunun ucunu yerine sktryordu. Onun da, hakkmda rahip gibi dndn, yani dnyada benim gibi bir gen daha bulunmadn dndn aklmdan geirdiim srada, birdenbire bana dnerek: - Ne olacak efendim, sizin ileriniz kibar ii, dedi. - Ne dedin? diye sordum. Arabac disiz azn aprdatarak: - ey efendim, kibar ii, diye yineledi. "Hayr, beni anlamad" diye dndm, eve varncaya dek onunla hi konumadm. Tanr'ya kar beslediim kran ve ballk duygularm deilse de, bu duygulardan doan gururu, honutluu sokaklarda, bol gne nda dolaan kalabala karn iimde saklyordum. Eve gelir gelmez bu duygular tmyle yok oldu. Arabacya verecek 40 kapiim yoktu. Borlu olduum bakalfa Gavrilo, artk bana dn para vermiyordu. Arabac, benim para bulmak iin avludan iki kez getiimi grnce, komamn nedenini anlam olacak ki arabadan indi, bana iyi yrekli gzkmesine karn, beni inelemek iin, dnyada arabacnn parasn demeyen zrtler olduunu syleyerek yksek sesle barmaya balad. Evde daha herkes uyuduu iin, hizmetilerden baka kimseden 40 kapik bulamazdm. En sonra Vasiliy, deyeceime sz aldktan sonra (bu szme inanmadn yznden anlyordum), daha ok da ona ettiim iyilikten dolay beni sevdii iin, arabacnn parasn dedi. Duygularm bir duman gibi dalmt. Herkesle birlikte kilisedeki kutsal ayine gitmek iin giyinmeye baladm zaman, giysimin hazr olmadn ve giyemeyeceimi anlaynca, bir sr gnah iledim. Baka bir giysi giydim; kafam, tuhaf bir biimde karmakark, iyi duygulara kar ok kukulu bir durumda ayine gittim. IX SINAVLARA NASIL HAZIRLANIYORDUM Paskalya haftasnn perembe gn babam, kardeim, Mimi ve Katenka kye gittiler. Bylece bykannemin kocaman evinde yalnzca ben, Volodya ve St. Jrme kalmtk. imde, gnahlarm kartmak iin manastra gittiim gnlerdeki ruh durumumdan, belirsiz olmakla birlikte, ho anlardan baka bir ey kalmamt. Bu anlar da, kavutuum zgr yaamn yeni izlenimleriyle yava yava siliniyordu. "Yaam Kurallar" adl defterimi de, br karalamalarmla birlikte ortadan kaldrmtm. Yaamn btn cilvelerine kar kullanabileceim kurallar bulup, yaamm onlara gre dzenlemek dncesi houma gidiyor; bunu yapmak kolay grnmemekle birlikte, bana byk bir imi gibi geliyordu. Buna karn, ilkeleri yaama uygulamak istiyordum. Yalnzca bu ii hemen yapmak gerektiini unutuyor, hep geri brakyordum. Ama kafamdaki btn dncelerimin, kurallarmn bir blmne, ya Tanr'ya, ya insanla ya da kendime kar olan grevlerimden birine kesinlikle uymas, beni avutuyordu. imden, "te o zaman, bu konular zerine btn dndklerimi ilerde defterime geiririm," diyordum. imdi de, ou kez kendi kendime, "Acaba, insan aklnn, her eyi yapabileceine inandm zaman m, yoksa ruha gelime yeteneimi yitirip insan aklnn gcne, deerine kar inancmn sarsld u sralarda m haklydm?" diye soruyor, buna yant veremiyordum. Kavutuum zgrlk ve daha nce sylediim gibi, ilkyazla birlikte iime dolan o duygu, bilmediim bir eyi bekleme duygusu bana ylesine coku veriyordu ki, kendimi tutamyor, bu yzden de snavlara iyi hazrlanamyordum. rnein, sabahleyin ders odamda alrken, ertesi gn gireceim snav iin iki blmn

henz hazrlanmam olduunu pek iyi biliyor, almak zorunda olduumu anlyordum. Ama, birdenbire ilkyaz kokusu penceremden girip odam doldurunca, sanki bir eyler anmsamam gerekiyormu gibi kitab brakyordum; ellerim ayaklarm kendi kendine devinerek beni aa yukar dolatrmaya balyor; sanki bilinmeyen bir g, bamdaki makinenin yayna basm gibi kafamdan byk bir kolaylkla, doallkla, neeli ve elendirici dlemler yle bir hzla geip gitmeye balyordu ki, bunlarn ancak parlaklnn ayrmna varabiliyordum. Bylece hibir ey anlamadan bir iki saat geiveriyordu. Ya da, elimde kitap, okuduum eylere btn dikkatimi vermeye alrken koridorda birdenbire bir entari hrts, bir kadn ayak sesi duyuyor, geenin bykannemin yal oda hizmetisi Gaa olduunu bildiim halde kafam karyor, yerimde oturamaz oluyordum. Birdenbire, "Ya geen oysa? Ya zihnimde yaattm eyler imdi balayverir de karrsam?" diye dnyor; koarak koridora kyor, geenin gerekten Gaa olduunu gryordum. Ama bundan sonra, bir sre daha kendimi toparlayamyordum. Sanki, gene bir makinenin yayna baslyor, her ey karmakark olmaya balyordu. Kimi zaman, gece olmadan tek bama mum altnda otururken, mumun fitilini dzeltmek ya da daha rahat oturmak iin iskemlede kmldayarak, bir an iin kitab brakyor; btn kaplardaki, kelerdeki karanl gryor; evdeki sessizliin farkna varyor; gene bu sessizlii dinleyerek ak duran kapdan karanlk odaya bakmadan uzun zaman devinimsiz durmak ya da aa inip bo odalarda dolamak elimden gelmiyordu. Sk sk, kendimi belli etmeden, akamlar saatlerce salonda oturarak, Gaa'nn koskoca salonda tek bir mum nda, piyanoda tek parmakla ald "Blbl" arksn dinliyordum. Dolunay olan gecelerdeyse, hibir g beni yatamda tutamazd; pencereden sarkp baheyi seyretmek, aponikovlarn evinin aydnlanm damna, kilisemizin dzgn an kulesine, bahe yoluna den duvarlarn, allarn kapkara glgelerine bakmamak elimden gelmezdi. Ge vakte dek sren bu durum, sabahn onunda bile zor uyanmama yol ayordu. Hl bana ders vermek iin gelen retmenler olmasayd, St. Jrme istemeyerek de olsa ara sra onurumu krmasayd, en ok da snavlarn ok iyi derecede gemesine nem veren arkadam Nehludov'a becerikli bir insan olarak grnmek isteini beslemeseydim, evet, bu sonuncu neden olmasayd, ilkyaz ve zgrlk yznden eski bildiklerimin hepsini unutur; snavm, olana yok, veremezdim. X TARH SINAVI 16 Nisan'da, beni gtren St. Jrme'la birlikte, niversitenin byk salonuna ilk kez girdim. niversiteye olduka k faytonumuza binerek gittik. Yaammda ilk olarak frak giymitim; giysim, amarlarm, orabma dek her eyim yepyeni ve en iyi trdendi. Aada kapc kaputumu kardktan sonra, karsnda giysimin btn klyla kaldmda bu gz kamatrc grnmden kendim bile skldm. Bununla birlikte, frak ve lise giysisi giymi olan kalabalk, parke deli aydnlk salona girdii zaman, aralarndan kimileri yzme hi aldr etmeden baktlar; salonun br ucunda, masalarn evresinde zgrce dolaan ve byk koltuklarda oturan kurumlu profesrleri grnce, baklar zerime ekme umudum o anda suya dt. Evde ve aada soyunurken, yzmde beni bu denli parlak ve soylu grnmden znt duyar gibi gsteren anlam yok oldu, yerini byk bir ekingenlik ve neesizlik ald; ama yakndaki sralardan birinde, herkesten ayr, arkada oturan, yal olmad halde apak sal, klksz, kirli giysili adam grnce onunla aramzdaki kartlk beni sevindirdi. Hemen yanna sokuldum, snava giren genlere bakmaya, onlar konusunda yarglar ileri srmeye baladm. Burada birok insan vard. Bunlarn hepsini, o zamanki dncelerime gre e ayryordum. Buraya benim gibi, eitmenleriyle ya da velileriyle gelenler arasnda tandm Frost'la birlikte kk vin ve yal babasyla linka Garp vard. Bizim gibi onlar da, henz ustura vurulmam, hafif tyl yzleriyle, kar gibi ak frenkgmlekleriyle getirmi olduklar kitaplar, defterleri amadan, uslu uslu oturuyor, belli bir ekingenlikle profesrlere, snav masalarna bakyorlard. Snava girenlerin bir baka blmyse lise giysili olanlard ki, ounun yzleri tralyd. ou birbirlerini tanyor, yksek sesle konuuyor, btn profesrlerin adlarn biliyorlard. Burada sorular hazrlyor, birbirlerine defterlerini uzatyor, sralardan atlyor, koridordan getirdikleri brekleri, yal ekmekleri yalnzca balarn srann arkasna eerek hemen orackta yiyiveriyorlard. Snava girenlerin nc takmysa kalabalk deildi. Kimi frakl, ou redingotlu, frenkgmlekleri grnmeyen, tm yal kimselerdi. Herkesten uzak bir yerde oturuyorlard; ok ciddi ve ask yzlydler. Benden ok daha kt giyinmi olan ve bu durumuyla benim avunmama yol aan kii bu son kmedendi. Parmaklar arasndan kark, kr salar km bir durumda, iki elini bana dayayarak oturmu, kitap okuyordu. Ancak bir an iin parlak gzleriyle yzme pek iten olmayan bir tavrla bakt; kendisine pek yaklamama olanak vermemek iin somurtarak, parlayan dirseini benden yana biraz daha uzatt. Liselilerse, tersine ok senli benli ve kaytszdlar; yle ki onlardan biraz da korkuyordum. Biri elime bir kitap tututurarak, "u arkadaa uzatverin," dedi; br yanmdan geerken, "Brakn da geeyim kardeim," diye sylendi; ncs sramn stnden atlarken, sraya dayanyormu gibi omzuma dayand.

Bunlarn hibiri houma gitmiyor, bana baya grnyordu. Kendimi bu liselilerden ok yksek gryor, onlarn bana byle senli benli davranmalarn yersiz buluyordum. Sonunda soyadyla snava armaya baladlar. Liselilerin ou byk bir gzpeklikle ortaya kyor, iyi yant veriyor, neeli neeli dnyorlard; bizimkiler onlardan daha sklgan grnyordu, sanrm yantlar da daha kt oluyordu. Yal olanlardan kimileri ok iyi, kimileri de ok ktyd. Semyonov ad okununca, parlak gzl ve kr sal komum, beni kabaca iterek ayaklarmn stnden atlad, masaya doru ilerledi. Onun, korkusuz, ok iyi yant verdii profesrlerin durumundan anlalyordu. Yerine dnnce nasl bir not aldn anlamadan, soukkanllkla defterlerini alarak dar kt. Soyadlar okunurken, ben birka kez yerimden frlayacak gibi oldum; ama 'yle balayan soyadlar arlmaya baland halde benim sram daha gelmemiti. Birdenbire, bir keden profesrn biri, "konin ve Teniyev!" diye bard. Srtmdan, salarmdan bir elektrik akm gemi gibi oldu. evremde: - Kimi ardlar? Bartiniyev kimdir acaba? sesleri duyuluyordu. Arkamda duran, uzun boylu, al yanakl bir liseli: - konin, k, seni aryorlar; Bartiniyev... Martiniyev kim? Sylesenize... diye syleniyordu. St. Jrme, bana: - Sizi aryorlar, dedi. Ben al yanakl liseliye: - Ama benim adm rteniyev'dir; rteniyev diye ardlar m? dedim. Al yanakl liseli bana: - Elbette, gitsenize! der demez ben yerimden kalktm, liseli de duyulacak bir sesle, "Bu ne klk!" diye ekledi. nmde, yallar beinden, 25 yalarnda gen bir adam gidiyordu. Bu, konin'di. stnde zeytin rengi dar bir frak ve boynunda la moujik (3), titizce taranm sar salarnn rtt, lacivert atlas boyunba vard. Daha srada otururken onun giyimine dikkat etmitim. irkin deildi; ok konuuyordu. Boynuna kadar uzatt krmzmtrak, acayip salar; en ok da durmadan yeleini ap gmleinin altndan gsn gstermesi ok tuhafma gidiyordu. konin'le birlikte yaklatmz masada profesr oturuyordu; selammza hibiri aldr etmedi. Gen bir profesr, iskambil kd kartryormu gibi soru kartlarn taryordu. Fraknda yldz nian takl baka bir profesr, arlman zerine abuk abuk konuarak aklama yapan, sk sk szlerinin sonuna "sonunda" szcn ekleyen bir liseliyle ilgileniyordu. nc yal profesr de, ban eerek gzlnn zerinden bize bakt ve soru kartlarn gsterdi. Profesrn ayn zamanda bana ve konin'e baktn, ne olduunu anlayamadm bir zelliimizden, belki konin'in kzl salarndan holanmadn duyumsuyordum. nk, yine ikimize birden bakarak, sabrsz bir ba iaretiyle soru kartlarn almak iin abuk olmamz belirtti. Burada iki ey ok arma gitmiti. Birincisi, profesrlerden hibirinin selammz almamas; ikincisi de, sanrm "snava girenler" ad altnda beni konin'le ayn dzeyde tutmalar ve konin'in kzl salar yznden imdiden bana kar da tavr almalaryd. Hi korkmadan bir kart ekip yant vermeye hazrlandm srada, profesr gzleriyle konin'i gsterdi. ektiim soruyu okudum; bildiim bir konuydu; evremde olup bitenleri seyrederek, sessizce sram bekliyordum. konin de korkusuz, biraz da gzpeke, yan dnerek kart almak iin yaklat; salarn silkerek ektii soruyu gr bir sesle okumaya balad. konin, sanrm yant vermek iin olacak, azn aaca srada, yldzl profesr liseliyi verek salverdikten sonra konin'e bakt. O, bir ey anmsyormu gibi duraklad. Bu sessizlik iki dakika srd. Gzlkl profesr: - Balayn, dedi. konin azn at ve yeniden sustu. Gen profesr de: - Siz burada yalnz deilsiniz, haydi, yant verecek misiniz, vermeyecek misiniz? dedi, ama konin ona bakmad bile; dikkatle soru kartna bakyor, tek szck bile sylemiyordu. Gzlkl profesr ona gzlkle, gzln stnden ve de gzlksz bakt. Bunca zamanda profesr gzln karp silmeye ve yeniden takmaya zaman bulabilmiti. konin tek bir szck sylemedi; yznde birdenbire bir glmseme belirdi. Salarn bann devinileriyle arkaya att ve gene yan yan masaya doru ilerleyerek soru kartn masaya koydu; srayla birer birer profesrlerin gzlerine, sonra bana bakt; dnd, kollarn sallayarak canl admlarla sralara doru yrd. Profesrler birbirlerine baktlar, gen profesr: - Grdnz m delikanly, kendi hesabna okuyor... dedi. Masaya daha da yaklatm; ama profesrler, sanki benim varlmdan hi haberleri yokmu gibi sessiz sessiz konumay srdryorlard. O srada kesin olarak inanyordum ki, bu profesr benim snav verebileceim ve ne dereceye kadar baarabileceim konusuyla ok ilgileniyorlar; ama kendilerine ok nem verdirmek iin grmezlikten gelerek benimle hi ilgilenmiyorlarm gibi davranyorlard. Gzlkl profesr yant vermem iin ilgisiz ilgisiz bana dndnde gzlerine baktm, bana kar ikiyzl davrand iin onun hesabna utandm ve bu yzden balangta biraz durakladm. Ama gittike daha rahatladm. Soru ok iyi bildiim Rus tarihinden olduu iin ok iyi yantladm; yle aldm ki, konin gibi olmadm, onunla aramzda ne byk fark olduunu profesrlere gstermek iin bir soru daha ekmeyi

nerdim; ama profesr bir ba iaretiyle, "Gzel!" dedi, nnde duran deftere iaret etti. Srama dner dnmez, nasl rendiklerini Tanr bilir, liseliler be numara aldm sylediler. XI MATEMATK SINAVI Sonraki snavlarda kendime uygun bir arkada grmediim Garp'tan ve nedense benden ekinen vin'den baka, birok yeni tandk edindim. Kimileriyle arkadalmz selamlaacak denli ilerlemiti. konin beni grnce sevindi bile; nk tarih profesrnn geen yl olduu gibi bu yl da snavda arttn, kendisine kzgn olduunu, bunun iin tarihten yeniden snava gireceini syledi. Benimle ayn matematik fakltesine giren Semyonov, snav sonuna dek herkesten ekiniyor, sessizce parmaklarn kr salar arasna sokarak tek bana oturuyor ve snavlar ok iyi veriyordu. O ikinciydi, birinci de, bir numaral lisenin rencilerinden bir genti. Uzun boylu, zayf, esmerce, sar benizli, aln ergenlik sivilceleri iinde, yana siyah bir kravatla bal bir genti. ok uzun parmakl, zayf ve krmz ellerinin trnaklar kemirilmekten o kadar ksalmt ki, sanki parmak ular iplikle balym gibi duruyordu. Btn bunlar, bana ok gzel grnyor, lisenin en iyi rencisinin byle olmas gerekiyormu gibi geliyordu. evresindekilerle herkes gibi konutuu iin ben de onunla tantm. Bununla birlikte onun yrynde, dudak bklerinde, kara gzlerinde, herkeste olmayan bir ey, bir ekicilik buluyordum. Matematik snavna zamanndan nce geldim. Olduka iyi hazrlanmtm, ama cebirden naslsa retmenden gizlediim iki konu vard ki, onlar hi bilmiyordum. imdi onlar hl anmsyorum; bunlar, toplama karma yntemi ve Newton kuramyd. Arka srada oturmu, bilmediim bu iki konuyu gzden geiriyordum. Ama, grltl odada almaya alk olmaym, zaman darlnn verdii heyecan, okuduum eylere btn dikkatimi vermeme engel oluyordu. Arkamdan Volodya'nn tandm sesini duydum: - Nehldov, bu yana gel, o burada, diyordu. Bam evirince, srann arkasndan ceketlerinin nleri ak olan kardeimle Dimitri'nin, ellerini sallayarak bana doru geldiklerini grdm. niversitede evlerindeymiler gibi dolamalarndan yeni renci olmadklar hemen anlalyordu. Onlarn byle nleri ak gezmeleri, sanki bize, yeni gelenlere bir aa bakma gibi geliyordu. Bu durum, bizde de onlara kar kskanlk ve sayg uyandryordu. evredekilerin eski niversitelilerle tank olduumu grmeleri dncesi gururumu okuyordu. Bunun iin onlar karlayaym diye, hzla ayaa kalktm. Volodya, stnln gstermek merakndan kendini alamad. - Vah zavall, snava daha girmedin mi? dedi. - Hayr. - Okuduun ne, yoksa hazrlanmadn m? - Evet, pek hazrlayamadm iki konu var. urada bir ey var, anlayamyorum. Volodya: - Anlayamadn neymi bakalm, bu mu? dedi ve Newton kuramn anlatmaya balad. Ama anlatmas pek hzl ve karkt; verdii bilgilere kar gzlerimde beliren kukuyu grm olacak ki, Dimitri'ye bakt: Sanrm onun gzlerinde de ayn kukuyu grd iin kzard, ama anlamadm bir eyler sylemeyi srdrd. Dimitri, profesrlerin oturduu keye gz attktan sonra: - Dur Volodya, brak da zaman varsa bu konuyu ona ben anlataym, dedi, yanma oturdu. Arkadamn, ok sevdiim ve kendinden honut zamanlarda grlen pek dingin bir ruh durumu iinde olduunu o anda anladm. Matematii ok iyi bildii ve anlatm pek ak olduu iin, konuyu yle gzel anlatt ki, hl aklmdadr. Anlatmasn bitirir bitirmez St. Jrme ksk bir sesle, " vous Nicolas!" (4) dedi; ben bilmediim br soruyu renmeye zaman bulamadan sradan kalktm, konin'in arkasndan yrdm, iki profesrn oturduu masaya yaklatm. Masann yannda, kara tahtann nnde bir liseli duruyordu. Liseli tebeiri grltyle tahtada krarak, serbest bir problemi zyordu; profesrlerin ona, "Yeter," bize de, "Soruyu ekin," demesine karn, yazmay hl srdryordu. Sorularn yazl olduu, kesilmi ktlarn yumuak ynndan titreyen parmaklarmla soruyu ekerken, "Ya bilmediim tek soru karsa?" diye dnyordum. konin de geen snavlarda olduu gibi yan yan gelerek, en stten ald kda bakt, somurttu: - Hep byle olmayacak eyleri ekiyorum, diye mrldand. Kendiminkine baktm. Aman Tanrm, bilmediim soruydu. konin: - Size ne kt? diye sordu. Kd ona gsterdim: - Bunu ben biliyorum. - sterseniz deitirelim.

- Hayr, hepsi bir, nasl olsa sinirlerim bozuk, derken, profesr bizi tahtaya ard. "Her ey bitti; umduum parlak baar yerine konin'den daha kt rezil olacam; bu da lnceye dek srecek..." diye dndm. Birdenbire konin, profesrn gz nnde bana dnd, elimdeki kd ekerek kendi kdn bana verdi. Soruya baktm, Newton kuramyd. Profesr pek yal deildi, yznde alnnn altnn epey kk olmasndan ileri gelen anlaml, ho bir anlatm vard. - Ne o efendiler, sorularnz m deitiriyorsunuz? diye sordu. konin enikonu soukkanllkla: - Hayr, kendi sorumu gstermek iin verdim, sayn profesr, dedi. Yine "profesr", szc konin'in burada syledii en son szck olmutu. Eskisi gibi yanmdan geerken bir bana, bir profesre bakarak glmsedi: - Ne yapalm birader, zarar yok, der gibi omzunu silkti. (Sonra rendim ki, konin nc yldr niversite snavna giriyormu.) Biraz nce zerinde uratmz soruyu iyi yantladm; profesr istediinden ok daha iyi olduunu syleyerek bana 5 numara verdi. XII LATNCE SINAVI Latinceye dek, snavlarm ok iyi geti. Yana bal liseli birinci, Semyonov ikinci, ben ncydm. Bbrlenmeye, gen olmama karn nemli bir adam olduumu ciddi olarak dnmeye bile balamtm. Daha snavlarn ilk gnnden beri, herkes korkuyla Latince profesrnden sz ediyordu. Anlattklarna gre o, Latince ve Yunancadan baka dille konumayan; gen delikanllarn, hele kendi hesabna okuyanlarn baarsz olmalarndan zevk duyan bir tr canavard. Bana Latince dersi veren hocam St. Jrme beni avutuyor, ben de Cicero'yu, Horatius'u szlk kullanmadan evirdikten, Sumt'u ok iyi bildikten sonra bilgimin bakalarndan az olmadn sanyordum; ama i dndm gibi kmad. Sabahtan beri boyuna, benden nce snavdan kanlarn kazanamadklar syleniyordu. Ortalkta ,rencinin biri "1", teki "0" alm, birine km, bir bakasn dar kovmak istemi gibi szler dolap duruyordu. Yalnzca Semyonov ve lisenin birincisi olan arkada her zamanki gibi, sakin sakin snava girip 5'er numara alarak ktlar. Felaketi artk seziyor gibiydim ki, beni konin'le birlikte korkun profesrn yalnz bana oturduu kk masann bana ardlar. Korkun profesr, ufak tefek, zayf, sar yzl, yal uzun sal ve ok dnceli grnen bir adamd. evirmesini syleyerek, konin'e, Cicero'nun "Sylev" kitabn verdi. konin'in birka satr okumas, profesrn yardmyla eviri bile yapabilmesi, beni byk bir aknla drd. Bu denli zayf olan bir rakibin yannda kendi stnlm duydum, i dilbilgisi zmlemesine gelince, konin'in de eskisi gibi bir kmaza girip sustuunu grnce glmsemekten kendimi alamadm. Bu glmsemem biraz da alaylyd. Byle yerinde, alayl bir glmsemeyle profesre yaranmak isterken, i hi de umduum gibi kmad. Profesr bozuk bir Rusayla, "Glmsemenize baklrsa, sanrm siz daha iyi biliyorsunuz; bakalm, imdi grrz; soruya siz yant verin," dedi. Profesrn, konin'i koruduunu, dahas, konin'in onun evinde oturduunu sonradan rendim. konin'e sorulan "szdizimi" sorusuna hemen yant verdim; ama profesr yzn ekitti. Ban evirdi; yzme bakmadan: - Gzel, sizin sranz gelince neler bildiinizi anlarz, dedi ve konin'e sorduu soruya kendisi yant vermeye balad; en sonunda konin'e: - Gidebilirsiniz, dedi. Not defterine drt numara attn grdm. Kendi kendime, "Demek ki syledikleri gibi sert deilmi," dedim. konin gittikten sonra, profesr bana be saat kadar gelen tam be dakika iin kitaplar, soru ktlarn yerletirdi, smkrd, koltuklar dzeltip stne yayld, benden baka salonun her yanna bakt. Btn bu yapmack devinimleri yeter grmeyerek ve ben yokmuum gibi, bir kitap aarak okuyormu gibi yapt. Ona biraz daha yaklap ksrdm. - Ha, evet; daha siz vardnz, deil mi? Bana bir kitap uzatarak, "Bir ey evirin bakalm," dedi. "Hayr bundan evirin, daha iyi," diyerek Horatius'un bir yaptn ald ve onu ap yle bir yerini buldu ki, hi kimsenin, hibir zaman oralarn eviremeyeceini sanyordum. - Ben buralar hazrlayamadm, diye yant verdim. - Ha, demek ezberlediiniz eylerden yant vermek istiyorsunuz? ok gzel. Yok, yok, bana bunu evirin, dedi. Byk bir zorlukla, anlam karmak iin uratm. Ama profesr benim soran baklarm grerek ban sallyor, derin derin soluk alyor, "Hayr!" diyordu. Sonunda, kitab sinirli sinirli yle hzla kapatt ki, parmaklar yapraklarn arasnda kald. Hzla parman ekti. Dilbilgisinden bir soru sorarak koltuunun arkalna dayand ve korkun bir sessizlie brnd. Yant vermeye baladm; ama yznn anlatm dilimi tutuyor,

sylediim eylere gvenemiyordum. Birdenbire duruunu deitirerek masaya dayand, sol elinin zayf parma stnde serbest duran altn yzyle oynamaya balad. Sonra, irkin konumasyla: - Hayr, o deil, hi de yle deil, efendim, niversiteye byle hazrlanlmaz, sizler ancak bu lacivert yakal niformay takma hevesindesiniz; yle byle bilgiyle niversiteye girmek istiyorsunuz. Ama byle ey olmaz; her dersi adamakll renmeniz gerekir, gibi bir sr sz syledi. O bozuk bir dille bu szleri sylerken, ben, bilinsiz bir dikkatle onun, nne edii gzlerine bakyordum. nce nc olamamann dlem krkl, sonra da snavlarda hi kazanamama korkusu, en sonra da aalama, hakszlk ve onurumun krlmasndan doan bakaldr duygular bunlara katld. Bundan baka, o zamanki anlayma gre, profesrn comme il faut (5) olmamas, (bunu ksa, sert, yuvarlak trnaklarndan anladm) bende nefret uyandrd gibi, bakaldr duygularm daha da glendirerek, zehrini artryordu. Bana bakt zaman titreyen dudaklarm, yaarm gzlerimi grnce, heyecanm notu artrmak iin bir yalvar sanarak, bana acyormu gibi bir tavr taknd, (o srada ona yaklaan baka bir profesrn yannda): - Peki, size, hakknz olmad halde geebilecek bir not veriyorum (bu, "2" demekti), bunu sizin genliinizi dnp, ilerde niversitede byle hoppa olmayacanz umarak veriyorum, dedi. Latince profesryle ayn dncedeymi gibi, gzlerinde "Gryor musunuz, delikanl..." der gibi bir anlatmla yzme bakan yabanc bir profesrn yannda sylenen bu sonuncu tmce beni tmyle artmt. yle bir an geldi ki, gzlerimi duman brd, korkun profesr masasyla birlikte uzaklat ve aklmda korkun bir dnce dodu: "imdi ben bir ey... ne olur acaba?" Ama, nedense bunlar yapamadm, tersine bilinsizce iki profesre de eilerek selam verdim; konin'in yapt gibi hafif hafif glmseyerek masadan uzaklatm. Bu hakszlk, o zamanlar zerimde yle byk bir etki yapt ki, davranlarmda zgr olsaydm artk snavlara girmekten vazgeerdim. Birinci olmak isteimi tmyle yitirdiim gibi, artk nc olmay da umamazdm. Geri kalan snavlarm cokusuz, abasz geirdim. Notlarmn ortalamas gene de drt buuk tutuyordu. Ama bu durum artk beni hi ilgilendirmiyordu. Kendi kendime birinci olma hevesinin, abasnn aptalca bir davran, dahas mauvais genre (6) olduunu kantladm. nsan, Volodya gibi, snavlar ne ok iyi, ne de ok kt geirmelidir. Bu noktada arkadamla ilk olarak aramzda dnce ayrl olmasna karn, ileride niversitede de bu kanda kalmaya karar verdim. Artk niformay, keli apkay, kendi arabam, kendi odam ve en ok zgrlmden baka bir eyi dnmyordum. XIII BYKLER SIRASINA GRDM Ama bu dncelerimin de kendilerine gre bir gzellii vard. Maysn sekizinde, son snavm olan din dersi snavndan dnnce, parlak siyah ynl kumatan yaplmakta olan niformam ve ceketi teyelli, zerine tebeirle iaretler konmu olarak getiren terzi Razanov'un nceden tandm kalfasn evde buldum. Tmyle hazr olan giysimi ve kda sarlm olan altn dmelerini getirmiti. niformam giydim ve ok beendim. Ceketimin arkasnda pot olduunu syleyen St. Jrme'a aldrmayarak, yzmde birden beliren honut glmsemeyle aa indim. Koridor ve girite, merakla zerime evrilen baklar grmezden gelerek, Volodya'nn odasna getim. Bakalfamz salonda bana yetiti, niversiteye giriimi kutlayarak babamn buyruu zerine getirdii drt beyaz banknotu bana uzatt ve bu gnden sonra, doru renkli atmz Krasafk'n ektii hafif arabamzla arabac Kuzma'nn tmyle benim buyruumda olduunu da ekledi. Byle beklenmedik bir mutlulua kavumann sevincini Gavrilo'dan bir trl saklayamadm; biraz ardm, soluum tkanarak aklma ilk geleni syledim, galiba, "Krasafk ok iyi koan bir hayvandr" dedim. Giri ve koridorun kaplarndan uzanan balar grnce artk kendimi tutamadm, var gcmle, stmde parlak, altn dmeli ceketim olduu halde, komaya baladm. Volodya'nn odasna girerken, arkamdan beni kutlamaya gelen ve niversiteye giriim onuruna bir yere gidip yemek yemeyi, ampanya imeyi nermek zere gelen Dubkov ve Nehludov'un seslerini duydum. Dimitri, ampanya sevmedii halde, bugn benimle senli benli konumaya balamak iin, bizimle birlikte geleceini syledi. Dubkov benim nedense bir albaya benzediimi belirtti; Volodya beni kutlamad, yalnzca br gn artk kye gidebileceimizi haber verdi. Sanki, benim niversiteye giriime sevinmekle birlikte, kendileri gibi bykler srasna girmem houna gitmiyordu. Yanmza gelen St. Jrme da ok ssl bir anlatmla, artk grevinin bittiini, grevini iyi yapp yapmadn bilmediini, ama elinden geldii kadar altn syleyerek yarn kontun evine tanacan ekledi. Bana sylenen her sze karlk yzmde, elimde olmadan, tatl, mutlu,

biraz da anlamszca honutluk gsteren bir glmseme belirdiini, hatta bu glmsemenin karmdakilere getiini duyumsuyordum. te artk eitmenim yok, zel arabam var, niversiteliler arasnda benim adm da yazl, belimde kl tayorum, polisler ara sra bana selam bile verecekler... artk bydm, galiba mutluyum da. Yemei saat bee doru Yar'da yemeye karar verdik; Volodya Dubkov'a gitmiti, Dimitri de yemekten nce bir ii olduunu syleyerek huyu gerei ortadan yittii iin, istediim gibi geirebileceim iki saat bo vaktim vard. Uzun uzadya odalar dolatm. Ceketimi, kh yukarya doru dmeleyerek, kh bsbtn ak, yahut da yalnzca st dmesi ilikli olarak, btn aynalarda kendimi seyrettim. Hepsi bana ok gzel grnyordu. Byk sevincimi insanlara gstermekten ekinsem de, bir trl kendimi tutamyordum. Ahr ve arabann bulunduu yere kadar giderek, Krasafk'a, Kuzma'ya ve arabaya baktm. Daha sonra yine eve dndm. Cebimdeki paralar saymaya, aynalara bakmaya ve eskisi gibi mutlu glmseyerek yeni batan odalar dolamaya baladm. Ama daha bir saat gemeden iime bir sknt kt. Bu parlak durumumu kimsenin grmediini dnerek zlmeye baladm. Davranmak, bir eyler yapmak isteini duydum. Bunun zerine, Kuznetskiy Kprs yaknlarna gidip bir eyler almann en uygun davran olduunu dnerek arabay hazrlamalarn buyurdum. Volodya'nn, geen yl niversiteye girdii zaman, Victor Adam'n atlarnn tabasma resimleriyle ttn ve birok pipo satn aldn anmsayarak benim de ayn eyleri yapmam gerektiini dndm. Kasketimin zerinde gnein klar parlayan armas, dmelerim ve klcmla, evreden zerime evrilen baklarn altnda, Kuznetskiy Kprs'ne geldim. Datsiaro'nun tablolarnn satld maazann nnde durdum. evreye baknarak ieri girdim. Volodya'ya ykndm sanmamalar iin, Adam'n at resimlerini almak istemedim. Bununla birlikte, maazann tezghtarn uratrmaktan skldm iin de semekte ivedi davranarak, vitrinde duran guvala yaplm bir kadn ba resmini yirmi rubleye satn aldm. Ama maazann tertemiz giyinmi iki adamn yirmi rublelik ufak bir alverile oyalamaktan utandm. Ayn zamanda, beni alayl baklarla szyorlar gibi geldi. Onlara kim olduumu gstermek iin, camn altnda duran gm bir nesneye dikkatle baktm. Bunun on sekiz ruble deerinde bir kalemlik olduunu anlaynca sarmalarn rica ettim, parasn dedim, iyi ttn ve ubuklar bitiik ttn maazasnda bulabileceimi rendikten sonra, ikisini de nazik bir biimde selamlayp koltuumda tabloyla sokaa ktm. Tabelasnda sigara ien bir zenci resmi bulunan yandaki maazaya girdim. Yine hi kimseye benzememe isteiyle, Jukov deil de Sultan ttn; bir stanbul piposu ve biri hlamur, biri gl aacndan iki ubuk aldm. Maazadan kp arabaya doru ilerlerken, kaldrmda stnde sivil giysisiyle ivedi ivedi yryen Semyonov'u grdm. Beni tanmad iin kzmtm. Olduka yksek sesle: "Arabac, gel!" diye seslendim. Arabaya kuruldum ve arabayla Semyonov'a yetierek, - Gnaydn, dedim. O, yrmesini srdrerek: - Sayglarm sunarm, diye yant verdi. Ben sordum: - Formanz niin giymediniz? Semyonov durdu, beyaz dileriyle srtt, arabama ve niformama tmyle kaytsz kaldn gstermek iin, sanki gneten kamayormu gibi gzlerini szerek bana bakt ve yrd. Kuznetski Kprs'nden sonra Tverskoy'daki pastacya uradm. Pastanede beni reklerden ok gazetelerin ilgilendirdiini gstermek istedimse de, sonra dayanamadm, pastalar birer birer attrmaya baladm. Okuduu gazetenin arkasndan bana merakla bakan beyden utandm halde, eitli pastalardan sekiz tanesini abucak yedim. Eve dnnce midemde bir yanma duyumsadmsa da aldrmadm; satn aldm eyleri gzden geirmeye baladm. Bunlar arasnda bulunan bir resmi hi beenmedim; Volodya gibi ereveleyip odama asmak yle dursun, kimsenin bulmamas iin dikkatle konsolun arkasna sakladm. Kalemlii gzm tutmad. Ama, gmten yaplm bu kalemliin deerli, ayn zamanda bir niversiteli iin gerekli olduunu dnerek kendimi avuttum, masann stne koydum. Ttn ime gerelerini de denemek iin hemen ie baladm. Ttn paketini atm. Pipoyu alarak, iini krmzya alan sar renkte ince kylm Sultan ttnyle zene bezene doldurdum. Yanan akman fitilini tuttum. Ortaparmamla iaretparmamn arasna yerletirerek (bu en ok houma giden parmak durumuydu) duman iime ekmeye baladm. Ttnn kokusu ok houma gitmekle birlikte, azmda bir aclk duyuyordum ve soluum tkanyordu. Buna karn, ben yine kendimi zorlayarak, uzun zaman duman iime ekip halkalar karmaya alyordum. ok gemeden oda mavimtrak duman bulutlaryla doldu. Ttn hoplamaya, pipo da hrltlar karmaya balad. Azm zehir gibi oldu ve bam hafife dnmeye balad. Artk pipoyu brakmak istiyordum. Ama bir kez de kendimi pipoyla aynada greyim, dedim. Ayaa kalknca sallandm ararak grdm; oda dnyordu. Yanna zorla varabildiim aynaya baknca, yzmn kire gibi bembeyaz olduunu grdm. Kendimi divana

atar atmaz, yle bir bitkinlik ve bulant duydum ki, ubuun beni ldreceini ve artk lm derecesine geldiimi sandm. Adamakll korktum. Evdekilere seslenerek doktor armay bile dndm. Ama, bu korku ok srmedi. Neden ileri geldiini de abuk anladm. Korkun bir ba arsyla, bitkin, uzun sre divanda yattm. Bu arada ttn paketindeki Bostancolu etiketine, bir de yerde yatan pipoyla ttn artklarna ve pasta krntlarna bakarak, dlem krklna uram bir insan bezginliiyle kendi kendime, "Bakalar gibi ttn iemediime baklrsa henz tmyle bymemiim ve bakalar gibi ortaparmamla iaretparmam arasnda pipoyu tutup iime ekerek, kumral byklar altndan duman salvermek ksmet deil demek..." diye dnyordum. Beni almaya saat bee doru gelen Dimitri, beni ite bu biimsiz durumda bulmutu. Ama gene de bir bardak su itikten sonra kendime gelir gibi oldum ve artk onunla birlikte dar kmaya hazrdm. Dimitri, itiim ttnn evrede kalan izlerine bakarak: - Ttn imeye ne gerek var? Bu gibi eyler gereksiz olduu gibi, bouna para harcamaktan baka bir ey deil. Bakn ben kendime ttn imemeye sz verdim. Haydi biraz abuk olun, daha Dubkov'a urayacaz. XIV VOLODYA LE DUBKOV NASIL VAKT GERYORLARDI? Dimitri odaya girer girmez yznden, yrynden, sinirli olduu sralarda yapt gz krpma ve boyunban dzeltir gibi ba devinimlerinden, onun kendisinden honut olmadnda taknd ve kendisine kar beslediim duygularn zerinde hep souk bir etki yapan, ters ve inat ruh durumunda olduunu anladm. Son zamanlarda arkadamn ahlakn gzden geirerek onu eletirmeye baladm. Ama bu durum, aramzdaki dostlukta bir deiiklik yapmad. Arkadalmz henz o denli yeni ve glyd ki, Dimitri'ye nasl baksam stnln apak gryordum. inde iki insan yayordu; ikisi de benim iin olaanstyd: Birincisi, ok sevdiim, iyi yrekli, incelikli, uysal, neeli ve btn bu artamlarn (meziyetlerini) bilen bir insand; byle bir ruh durumu iinde bulunduu zaman btn grn, sesi, davranlar sanki, "Ben uysalm, ben iyi yrekliyim; bu huylarmdan mutluluk duyuyorum ve siz de bunu anlarsnz," der gibiydi. Ancak henz tanmaya baladm ve bykl nnde eildiim ikinci insan da, kendisine ve bakalarna kar pek titiz, soukkanl, gururlu, din konularnda pek dikkatli, ahlak konularndaysa pek ciddiydi. u dakikada karmda olan, bu ikinci Dimitri'ydi. Arabaya oturduumuz srada, ilikimizin temeli olan, birbirimizden bir ey saklamama ilkesine dayanarak, benim bu mutlu gnmde hi holanmadm bu ask yz dolaysyla ok zldm ve canm sktn syledim: - Bir eye mi sinirlendiniz; niin bana sylemiyorsunuz? diye sordum. Sinirli bir sallayla ban yana eerek gz krpt; telaszca: - Nikolenka, her eyi olduu gibi sylemeye sz verdiime gre, sizden bir ey sakladmdan kukulanmanz iin bir neden yok. nsan her zaman bir olmaz ki. Evet, u anda sinirliyim; ama nedenini kendim de bilmiyorum. Ben iimden, "Ne grlmemi derecede ak ve drst bir ahlak var!" diye dnerek artk onu kendi haline braktm. Hi konumadan Dubkov'un evine vardk. Ev ok gzeldi, belki de bana yle gelmitir. Her yerde hallar, tablolar, perdeler, alaca duvar ktlar, portreler, rahat ve salncakl koltuklar duruyor; duvarlarda silahlar, tabancalar, torbalar ve mukavvadan yaplm birka hayvan ba asl bulunuyordu. Dubkov'un bu alma odasn grdkten sonra Volodya'nn oda demede kime ykndn anladm. kisini iskambil oynarken bulduk. lk kez grdm bir kii (taknd sklgan, ekingen tavrdan, onun nemli bir kimse olmad anlalyordu) masann bana oturmu, oyunu byk bir dikkatle seyrediyordu. Dubkov'un srtnda ipekli bir ropdambr ve ayanda yumuak terlikler vard. Volodya karsndaki divanda ceketsiz oturuyor, kzarm yznden ve bizim girmemizle ban iskambillerden bir saniye kaldrp stmze evirdii hzl ve honut olmayan baklarndan, oyunla pek ilgilendii anlalyordu. Beni grnce daha da kzard. Dubkov'a: - Haydi, ktlar sen vereceksin, dedi. Belliydi ki iskambil oynadn grmemiz, hi houna gitmemiti. Ama, durumunda hi aknlk grnmyordu ve sanki, "Oynuyorum ite, sen de ok gen olduun iin ayorsun. Bu kt bir ey olmad gibi, bizim yamzda pek de iyi olur," der gibi bakyordu. Bunu hemen anladm. Dubkov ktlar vermedi; kalkt, ellerimizi skt. Yer gsterdi. Pipolar uzatt, ama biz almadk: - te onuruna eleneceimiz diplomat. Vallahi, tpk bir yarbay! Yzmde kendiliinden yaylan anlamsz glmsemeyi sezerek:

- Hmm, dedim. Dubkov'u, byklerin gznde ok drst bir gen olan, gzel dans eden ve iyi Franszca konuan, bununla birlikte iinden gen yan aa grd halde bu duygusunu saklamaya alan Dubkov'u; ben, on alt yandaki bir ocuk, yirmi yedi yandaki bir emir subayn sayabilecei kadar sayardm. Ona kar beslediim btn saygya karn, tantmz gnden beri, nedense, gzlerine bakmak bana bir sknt, bir rahatszlk veriyordu. Daha sonralar tr insann gzlerine bakmadmn ayrmna vardm. Onlar, ya benden ok daha kt, ya ok daha iyi ya da aramzda bilip de sylemekten ekindiimiz zellikleri olan insanlardr. Dubkov benden ok daha iyi ya da ok daha kt olabilirdi. Ama, bu ite asl doru olan ve onda grp de asla yzne vurmay gze alamadm ve kendisinin de yadsd zellii, sk sk syledii yalanlard. Volodya, babam gibi omzunu silkerek ve ktlar kartrarak: - Gel, bir papaz daha oynayalm, dedi. Dubkov: - Amma da yapt. Oyunu sonra bitiririz... neyse haydi bir oyun daha oynayabiliriz, diye yant verdi. Onlar oynarken, ben ellerine dikkat ettim. Volodya'nn elleri iri ve gzeldi; ktlar tuttuu zaman baparman ayrlts, br parmaklarnn bkl, ylesine babamnkilere benziyordu ki, bana bir an iin, Volodya bu davran byklere benzemek isteiyle yapyor gibi geldi. Yzne baknca, onun oyundan baka bir ey dnmedii hemen anlalyordu. Dubkov'un tersine, el ilerine eilimi olan insanlarda olduu gibi, kk, ie doru kvrk parmakl, etli ve becerikli elleri vard. Volodya oyunu yitirmi olacak ki, ktlarna bakan yabanc kii, Vladimir Petrovi'in hi ans olmadn syledi. Dubkov da czdanndan kard bir kda bir eyler yazd ve Volodya'ya gstererek, "yle mi?" diye sordu. Volodya ilgisiz bir tavr taknarak yazya bir gz att. - yle. imdi artk gidelim, dedi. Volodya, Dubkov'u; Dimitri de beni arabasna ald. Ben Dimitri'ye: - Ne oynuyorlard? diye sordum. - Piket, dedi, sama bir oyun. Aslna bakarsan, bence btn oyunlar samadr. - Byk m oynuyorlar? - Hayr, byk deil, ama ne de olsa gzel bir ey deil. - Siz oynamyor musunuz? - Hayr, oynamamaya sz verdim. Ama Dubkov birisini yenmezse rahat etmez. - Ona yakacak bir davran deil. Sanrm Volodya onun gibi oynayamyor, dedim. - Kesinlikle iyi bir ey deil; ama bunda bir ktlk de yok. Dubkov oyunu seviyor ve ok iyi oynuyor; ama gene de ok iyi bir adamdr. - Aklmdan kt bir ey gemedi aslnda, dedim. - Onun iin kt bir ey dnlemez; nk o, ok iyi bir insandr; onu ok seviyorum ve btn zayflklarna karn, yine seveceim. Dimitri, Dubkov'u bu denli cokulu savunduu iin, bana onu hi sevmiyor ve saymyor gibi geldi. Bunu daha ok inadndan ve eski dncesinden caym grnmemek iin syledii kesindi. O, arkadalarn btn yaam boyunca seven, ama onlar her zaman sevimli bulduklar iin deil, yanlp sevdikten sonra artk sevmemeyi bir namussuzluk sayan insanlardand. XV BEN KUTLUYORLAR Dubkov'la Volodya, Yar'dakilerin hepsini tanyorlard. Kapcsndan tutun da sahibine dek herkes onlara sayg gsteriyordu. Bize hemen zel bir oda atlar, Dubkov'un Franszca yazl bir mnden seip smarlad garip bir yemek getirdiler. Elimden geldiince aldrsz bakmak istedim; buzdan yeni km ampanya iesi hazr duruyordu. Yemek ok ho ve neeli geti. Dubkov'un, olmu gibi anlatt (hep byle yapard), rnein bykannesinin kendisine saldran haydudu tabancayla ldrmesi gibi (bunu dinlerken kzardm ve bam evirerek yere baktm) ok tuhaf yklerine, ben bir ey konumaya baladm zaman her seferinde Volodya'nn korku geirmesine (bu tmyle gereksizdi; nk, anmsadma gre, byle yz kzartc bir eyler sylememitim) karn yemek ok ho, ok neeli geti. ampanyay getirdiklerinde, hepsi beni kutladlar; ben, Dubkov ve Dimitri'yle kadeh tuttuumuz kollarmz birbirine geirerek onlarla "Sen" diye konumaya balamamn onuruna itik, ptk. ilen ampanyann kimden olduunu bilmediimden (sonradan anlattklarna gre ortadanm) arkadalarma, cebimde boyuna yokladm kendi paramla ikramda bulunmak istedim. Bu amala cebimden yavaa on rublelik kt kardm. Garsonu ardm, paray verdim, yavaa, ama herkes susarak bana bakt iin duyulan bir fsltyla, ltfen bir yarm ie daha

ampanya getirmesini rica ettim. Volodya kzard, omzu oynamaya balad; yle byk bir korkuyla bana ve hepimize bakt ki, bir yanl yaptm anladm. Ama yarm ie geldi ve byk zevkle onu itik. ok neeli grnmeyi srdryorduk: Dubkov durmadan yalanlar sralyordu, Volodya da ondan hi beklemediim ok gzel, ok neeli eyler anlatyordu ve hepimiz ok glyorduk. Onlarn, yani Volodya ile Dubkov'un uydurduklar gln eyler, birinin "Avrupa'da bulundunuz mu?" sorusuna tekinin (herkese bilinen), "Hayr bulunmadm, ama kardeim keman alar..." yantn verdii fkraya, kendiliklerinden baz eklemeler yaparak anlatmalarndan baka bir ey deildi. Byle sren anlamsz ve gln konumalar o dereceye geldi ki fkray, "Kardeim de hibir zaman keman almazd," olarak anlatmaya baladlar. Birbirlerine sorduklar sorular byle sama eylerle yantlyor; arada hi soru sorulmadan, hi ilgisi olmayan iki eyi birbirine balamaya alyor ve bu anlamszlklar yle ciddi bir yzle anlatyorlard ki, ok gln oluyordu. in asln anlamaya balamtm; ben de gln bir ey anlatmak istedim, ama anlatrken bana yle ekingen bakyorlar ya da kendilerini bakmamak iin yle zorluyorlard ki, istediim gibi anlatamadm. Bir aralk Dubkov, "Eee diplomat, bir kmaza girdin sanrm?" dedi. Ama bu alay, byklerin arasnda bulunmaktan duyduum zevk ve itiim ampanyann etkisiyle, beni pek az incitmiti. Aramzda yalnzca Dimitri, bizim kadar imesine karn, kendisine zg bir ciddii srdryor ve bylece, daha ok neelenmemize engel oluyordu. Dubkov: - Beni dinleyin ocuklar, yemekten sonra artk diplomat elimize almalyz. Teyzeye gidelim mi dersiniz? Orada nasl olsa diplomata istediimizi yaptrrz... dedi. Volodya da: - Nehludov gitmez ki, diye yant verdi. Dubkov, Nehludov'a dnerek: - Bu ne arballk. Sen ekilmez bir softadan baka bir ey deilsin, dedi, haydi bizimle gel; teyzenin ne iyi bir kadn olduunu greceksin, diye ekledi. Dimitri birdenbire kzararak: - Kendim gitmediim gibi, onu da brakmayacam, dedi. - Kimi, diplomat m? Diplomat, gitmek istiyorsun deil mi? Bakn teyze szn duyar duymaz gzleri nasl parlad. Yerinden kalkp odada dolamaya balayan Dimitri, yzme bakmadan: - Brakmamak sz doru deil. Ben gitmesini salk vermem; gitmesini istemiyorum. imdi o artk ocuk deil, isterse yalnz bana, sizsiz de gidebilir, dedi. Ayp deil mi Dubkov, kendin kt bir ey yapyorsun, bakalarn da ayn eyi yapmaya kkrtyorsun, diye ekledi. Dubkov, Volodya'ya gz krparak: - Sizi teyzeye gidip birer fincan ay imeye armakta ne ktlk olabilir ki? Gitmek houna gitmiyorsa, ne yapalm biz Volodya ile gideriz. Volodya geliyor musun? Volodya raz oldu: - Peki peki, gidelim. Oradan bize gider, piketi srdrrz, dedi. Dimitri bana yaklat. - Nasl, onlarla gitmek istiyor musun? diye sordu. Ben, oturduum divanda ona da yer amak niyetiyle yana ekildim. O, yanma oturduktan sonra: - Hayr, aslnda gitmek istemiyordum; sen de istemedikten sonra, artk gidemem, dedim. Ama biraz sonra: - Hayr, onlarla gitmek istemediimi sylerken yalan sylemitim; ama gitmediime honutum, diye ekledim. Dimitri: - ok iyi, kendi kafana gre davran, kimseye uyma; en dorusu da budur, diye yant verdi. Bu kk tartma, neemizi azaltmak yle dursun, daha da artrd. Dimitri, birdenbire benim o ok sevdiim, uysal tavrn ald. Sonralar birok kez grdm, iyi bir davranta bulunduu dncesi onu hep byle etkiliyordu; imdi de beni yakksz bir davrantan alkoyduu iin kendisi de ok honut, ok neeliydi. Bir ie ampanya daha getirtti (oysa bu, onun ilkelerine uymayan bir davrant). Odamza tanmadmz birini getirerek ona iirdi; Gaudeamus igitur arksn sylemeye balayarak bizim de kendisiyle birlikte sylememizi rica etti. Sonra Sokolnikilere dek arabayla gezinti yapmamz nerdi. Dubkov bu gezintiyi ar romantik buluyordu. Dimitri glerek: - Gelin, bugn adamakll elenelim; onun niversiteye girii onuruna, mrmde ilk kez sarho olacam. Artk karar verildi... dedi. Bu nee, Dimitri'yi ok deitirmiti. O ocuklarndan honut, neeli davranlaryla onlar elendirmek, ayn zamanda bir elencenin ok drst, ahlak kurallarna uygun olarak da yaplabileceini kantlamak isteyen iyi yrekli bir baba ya da bir eitmene benziyordu. Bununla birlikte, sanrm Dimitri'nin bu beklenmeyen neesi bize de gemi, hepimize yarmar ie ampanya dmesi de neemizi pekitirmiti. Bu ho hava iinde, Dubkov'un bana verdii sigaray imek iin byk odaya kmak zere yerimden kalktm.

Ama bamn biraz dndnn, ancak iyice dikkat edersem ayaklarmn yryebildiinin, ellerimin doal durumunu aldnn ayrmna vardm. Dikkat etmezsem ayaklarm birbirine dolayor ve ellerim de artc biimde deviniyordu. Btn dikkatimi bu organlarm zerine topladm ve ellerime, kalkp giysimin dmelerini iliklemelerini, salarm dzeltmelerini (bunu yaparken dirseklerim ok yukar kalkmt); ayaklarma da, kapya doru gitmelerini buyurdum. Ayaklarm buyruumu yerine getirdiler, ama ayaklarm ya ok sert ya ok yava yryor; hele sol ayam, boyuna parmak ucuna basyordu. Bana birinin, "Nereye gidiyorsun? imdi mum getirirler!" diye bardn duydum. Bu sesin Volodya'nn sesi olduunu anlayabilmem bana zevk verdi, ama ona karlk vermedim, yalnzca hafife glmsedim, odadan ktm. XVI KAVGA Byk odada kk masann banda orta boylu, tknaz, kzl bykl bir sivil oturmu, bir ey yiyordu. Onun yannda uzun boylu, byksz, esmer biri vard. Franszca konuuyorlard. Baklarnn beni artmasna karn, gene de sigaram onlarn nlerinde duran mumdan yakmaya karar verdim. Onlarn baklaryla karlamamak iin evreme baknarak masaya yaklatm ve sigaram mumun alevine tuttum. Sigaram tutuunca sabredemedim ve yemek yiyen adamn yzne baktm. Onun kuruni gzleri dikkatle ve dmanca bana dikilmiti. Tam dnmek istediim srada, kzl byklar kmldad ve Franszca olarak: - Sayn baym, yemek yerken yanmda sigara iilmesini hi sevmem, dedi. Ben anlalmaz birka szck mrldandm. Bykl, byksz efendiye, bana haddimi bildirirken seyretmesini syler gibi bakt; bana dnerek ok sert bir sesle: - Evet efendim, sevmem... burnumun dibine sokulup sigara iecek denli terbiyesiz olanlardan da hi holanmam, dedi. O anda bana ktn anladm; nce kendimi sulu saydm iin: - Bundan rahatsz olacanz hi dnmemitim, dedim. - Ya, yle mi? Kendinizin de bir terbiyesiz olduunuzu dnmyordunuz, yle mi? Bense yle sanyorum! diye bard. Beni aaladn anlayarak kzdm: - Bana ne hakla baryorsunuz? - Kimsenin bana saygszca davranmasna asla izin vermem; sizin gibi delikanllara ders vermeyi srdreceim. Adnz nedir? Nerede oturuyorsunuz? dedi. ok kzmtm. Dudaklarm titriyor, soluum kesiliyordu. Suum, ok ampanya imemdi. Adama kt hibir ey sylemedim. Tam tersine dudaklarm en sz dinler bir yolda adm, adresimi bildirdi. Btn bu konuma Franszca olduundan, adam Franszca olarak: - Soyadm Kolpikov'dur. Bundan sonra daha nazik olmaya aln, dedi; daha sonra grrz, vous aurez de mes nouvelles (7) diye ekledi. Ben elimden geldiince sesime kesinlik katarak, "ok sevinirim!" dedim ve bu arada snm olan sigaramla odaya dndm. Bu olaydan ne aabeyime, ne de arkadalarma sz ettim. Aslnda onlar da scak bir tartmaya dalmlard. Bir keye ekildim, ok garip olan bu olay dnmeye baladm: "Siz terbiyesizin birisiniz!" (un mal lev, monsieur) szckleri gitgide fkemi artrarak kulamda nlyordu. Sarholuum tmyle gemiti. Bu olay yeniden dnnce, birdenbire bir korkak gibi davrandm dncesi bana ok korkun geldi. "Beni aalamaya ne hakk vard? Neden dorudan doruya rahatsz olduunu sylemedi? Demek ki su onda. Neden bana 'terbiyesiz' dediinde, ona, 'Efendi, terbiyesiz terbiyesizlik yapanlara derler,' demedim ya da niin dorudan doruya ona, 'Kes sesini!' diye barmadm? Bu ok iyi olacakt. Niin onu delloya armadm? Hayr, bunlarn hibirini yapmadm; bir alak, bir korkak gibi aalanmaya katlandm," diye dndm. Kulaklarmda durmadan kkrtc "Terbiyesizsiniz," szc nlyordu. Kendi kendime, "Hayr, bu byle braklamaz..." diye dndm. Adama gidip ona korkun bir ey sylemek, dahas, gerek grrsem, bana amdan indirmek dncesiyle ayaa kalktm. Sonuncu niyetimi byk bir zevkle gzmn nnde canlandrmakla birlikte, yeniden byk odaya girerken, korku duymuyor da deildim. Allahtan, Kolpikov yoktu. Odada yalnzca, masay toplayan bir garson vard. Bir an garsona olup biteni anlatmak, bu ite susuz olduumu sylemek istedim, ama sonra vazgetim ve suratm ask, znt iinde, odamza dndm. Dubkov: - Birdenbire diplomatmza ne oldu? Sanrm Avrupa'nn geleceini dnyor... dedi.

Ben fkeyle bam evirdim: - Beni rahat brak, dedim. Sonra odada gezinerek, neden bilmem, Dubkov'un hi de iyi bir adam olmadn dnmeye baladm. Onun bu bitmez tkenmez akalar ve beni "diplomat" diye ar hi de ho bir ey deildi. Onun, oyunda Volodya'dan para tmekten ve bilmem hangi teyzeye gidip gelmekten baka bir dncesi yoktu. Hoa gidecek hibir yn de yok... Konumalarnda her zaman ya bir yalan, ya bir bayalk vardr. Durmadan biriyle alay etmek ister. Bence o, hem aklsz, hem de iyi bir adam deil. te byle dncelere dalarak, Dubkov'a kar, neden bilmiyorum, gitgide artan bir dmanlk duygusuyla be dakikam geirdim. Dubkov'a gelince o, bana hi aldr etmiyordu; bu da beni kzdryordu. Onunla konuuyor diye Volodya ile Dimitri'ye bile kzmtm. Dubkov, bana alayl ve dmanca gibi gelen bir glmsemeyle bakarak: - Ne dersiniz arkadalar? Diplomat slatalm m? Sanrm ktleti, vallahi ktleti, dedi. Ben onunla senli benli konutuumuzu unutarak hrsl bir glmsemeyle: - Sizi de slatmal, ktleen asl sizsiniz, dedim. Bu yant, belki de Dubkov'u artmt, ama bana ilgisizce arkasn dnerek Volodya ve Dimitri ile konumasn srdrd. Onlarn konumalarna katlmay ok istediysem de, ikiyzllk edemeyeceimi anlayarak yine keme ekildim ve gidinceye kadar orada kaldm. Hesab grp paltolarmz giyerken, Dubkov, Dimitri'ye dnd: - Bakalm Orestis ile Pilad (8) nereye gidecekler? Sanrm aktan sz etmek iin evlerine... Bu i bize gre deil; biz sevimli teyzenin ziyaretine gideriz. Bu onlarn kabak tad veren arkadalklarndan ok daha iyidir. Birdenbire onun ta yanna yaklatm, ellerimi sallayarak bardm: - Bizimle nasl da byle alayl alayl konuuyorsunuz? Size yabanc olan bu duygularla nasl elenebilirsiniz? Buna asla izin veremem, susun! diye bardm. Sonra heyecandan ne syleyeceimi kestiremeden sustum. Dubkov nce ard, sonra bunu aka kabul ederek glmsemek istedi; en sonunda btn aknlma karn korktu ve gzlerini indirerek ekingen bir tavrla: - Hibir zaman sizinle ve duygularnzla alay etmek istemedim. yle bir konuuyorduk, o kadar... - Ha yle, dedim; ayn zamanda Dubkov'un iten gelen bir ac okunan, utanm, kzarm yzne bakarak ben de skldm. Volodya ile Dimitri, ikisi birden: - Sana ne oldu? Kimse seni incitmek istemedi, dediler. - Hayr, o beni aalamak istedi, dedim. Dubkov, vereceim yant iitmemek iin, tam kapdan karken Volodya'ya: - Amma da yaman kardein varm, dedi. Belki arkasndan koup birok ey syleyecektim; ama tam o srada, Kolpikov'la kavga ederken yanmzda bulunan garson bana paltomu tuttu; hemen kendime geldim ve Dimitri'nin, fkemin pek abuk gemesinden kukulanmamas iin kendimi o kadarck kzm gsterdim. Ertesi gn Volodya'nn odasnda Dubkov'la karlatk. Aramzda geen tartmaya hi deinmedik; ama "sizli-bizli"li konumay srdrdk ve birbirimizin yzne bakmak daha zor oldu. Syledii gibi, ertesi gn de, baka bir zaman da bana de ses nouvelles (9) gndermeyen Kolpikov'la aramzda olan kavga, uzun zaman bende canl ve zc bir an olarak kald. Bundan sonra, daha be yl kadar, bu c alnmam aalamay her anmsaymda batan ayaa titrer, barrdm; ama Dubkov konusunda nasl gzpek davrandm dnerek kendimi avuturdum. ok daha sonralar, bana bambaka grnmeye balayan Kolpikov'la olan kavgamz glerek anmsyor ve iyi bir delikanl olan Dubkov'a haksz yere saldrdmdan dolay piman oluyordum. Ayn akam bu kavgay, Kolpikov'u uzun uzadya betimleyerek Dimitri'ye anlattmda, o ard: - Tahmin ederim ki, anlattn adam, bir zamanlar birinden bir tokat yedii halde dellodan kat iin alaydan arkadalar tarafndan kovulan, herkesin tand alak, hileci ve en kts, korkak olan Kolpikov'un ta kendisidir. Bu gzpeklii de nereden bulmu? dedi; sonra iten bir glmsemeyle yzme bakarak: - Sana "terbiyesiz'den baka bir ey sylemedi ya, diye ekledi. Ben kzararak: - Hayr, diye yantladm. Dimitri de: - Pek ho bir ey deil, ama zarar yok, diye beni avuttu. Aradan yllar getikten sonra, bu olay dingin olarak dnnce, akla yatkn bir sonuca vardm. Bu sonu da udur: Kolpikov bana saldrabileceini sezerek, ok nce bakasndan yedii tokadn acsn, yanndaki byksz esmer adamn nnde, benden kard. Benim ondan duyduum "terbiyesiz" szcnn hncn Dubkov'dan aldm gibi.

XVII ZYARETLERM YAPMAYA HAZIRLANIYORUM Ertesi sabah uyannca aklma ilk gelen ey, Kolpikov'la olan kavgamzd. Yine hrslandm, bardm ardm; ama baka bir ey de elimden gelmedii iin, sonunda sustum. Moskova'da son gnm olduunu ve babamn kda yazp yapmam istedii ziyaretleri yapmak zorunda olduumu anmsadm. Babam bizi yetitirme konusunda, eitim ve renimimizden ok toplumla kaynamamz nemserdi. Ktta, babamn ivedi ve kark yazsyla unlar yazlyd: "1) Prens van vanovi'e kesinlikle; 2) vinlere kesinlikle; 3) Prens Mihailo'ya; 4) Zaman bulursan Prenses Nehldov ve Prenses Valahinlere." Doallkla rektr ve profesrlere. Dimitri, sonuncu ziyaretlerin gereksiz, dahas, yersiz olduunu syleyerek beni vazgeirmiti; ama brlerini kesinlikle bugn yapmalydm. Bunlar arasnda bata gelen ve yanlarnda "kesinlikle" iaretini tayan ikisi beni korkutuyordu. Orgeneral olan Prens van vanovi ok zengin, yalnz bana yaayan yal bir adamd ve on alt yanda bir niversite rencisi olduum iin, onunla dorudan doruya konumaya girimek bana pek ho olmayacak gibi geliyordu. vinler de ok zengindiler; babalar bykannemin salnda evimize ancak bir kez gelen ve yksek bir toplumsal konumu olan sivil bir generaldi. Bykannemin lmnden sonra da, kk vin'in benden katn ve gururlanr gibi olduunu fark ettim. By, duyduuma gre, Siyasal Bilgiler Okulu'nu bitirmi ve Petersburg'da bir grev almt. Bir zamanlar kendisine taptm ikincisi, Sergey de, yine Petersburg'da "Pajiskiy korpus"tayd (10); ok bym ve imanlamt. Genliimde, kendilerini benden stn tutan kimselerle grmekten holanmadm gibi, onlardan her an aalama grme korkusu ve kimseye bal olmadm gsterme istei hep tetikte ve uyank durmam gerektirdiinden, bu grmeler bana ekilmez bir sknt veriyordu. Bununla birlikte, babamn sonuncu buyruunu yerine getirmeyeceim iin hi olmazsa brlerini yapmakla bu suumu kapatmalydm. Odada hem geziniyor, hem de iskemlede duran giysimi, klcm, apkam gzden geiriyordum. Tam gitmeye hazrlanrken, odaya beni kutlamak iin, yannda getirdii linka ile birlikte yal Grap girdi. Baba Grap ylk, ikiyzl, ou zaman sarho olan Ruslam bir Almandr; bize ancak bir ey rica etmek iin gelir, babam onu arada srada alma odasna alrd, ama bizim sofraya asla oturtulmazd. ten grn, karmzda alalmas, dilencilii ve evimize olan alkanlyla o denli kaynamt ki, hepimize kar olan sahte ball bir artam saylyordu. Nedense ben onu hi sevmiyor ve o konuurken, hep onun yerine utanyordum. Bu konuklarn gelmesinden honut olmadm ve bu honutsuzluumu da saklamaya almadm. linka'ya yukardan bakmaya yle alktm ve ona bunu yapmay yle hakl buluyordum ki, onun da benim gibi bir niversite rencisi olmas arma gidiyordu. Bana yle geliyordu ki, bu eitlikten dolay o benden utanyordu. Baba ve oluna kar souk davrandm, yer gstermedim; nk bundan hem sklyor, hem ben sylemeden de oturabileceklerini dnyordum. Arabamn hazrlanmasn buyurdum. linka namuslu, iyi yrekli, akll bir genti. Ama onun, delimen diyebileceimiz baz davranlar vard. Davranlarnda hep, nedensiz taknlklar grlrd; ya alar, ya gler ya da kk bir eyden alnrd. Sanrm imdi de alnganl stndeydi. Hi konumuyor, bana, babasna hrsla bakyor, ancak kendisine bir ey sylediimiz zaman, yanmzda babasndan tr duyduu utangaln ve baka duygularn gizlemeye alt, kendisine zg, uysal ve zorlama tavryla glmsyordu. Ben giyinirken arkamda dolaan Grap, bykannemin andac olan gm tabakay kaln parmaklar arasnda saygyla, yava yava evirerek unlar sylyordu: - Demek yle, Nikolay Petrovi; olumdan sizin byle, snavlarnz iyi dereceyle verdiinizi duyunca, zeki olduunuzu herkes biliyor, hemen sizi kutlamaya kotum. Ben sizi, kkken omzumda tadm; Tanr bilir ki hepinizi kendi akrabalarm gibi severim. linka da birlikte gelmek istedi; o da sizlere ok alktr. O srada linka, keli apkam gzden geiriyormu gibi pencere nnde sessizce oturuyor, kendi kendisine hrsla bir eyler mrldanyordu. Yal adam szn srdrd: - Ben de Nikolay Petrovi, size linka'nn snavlarn iyi verip vermediini sormak istiyordum. Sizinle ayn fakltede olduunu sylyor. Ne olur, onu yalnz brakmayn, ona gz kulak oluverin, dedi. Ben linka'ya yle bir bakarak: - Snavlar ok iyi verdi, dedim. linka, baklarm zerinde duyumsaynca kzard ve sylenmeyi kesti. Yal adam, sanki benden korkuyormu gibi, ekingen bir tavrla glmseyerek, her yanna sinmi olan arap ve ttn kokusu bir an bile burnumdan gitmeyecek denli beni yakndan izleyerek: - Bugn akama dek linka sizde kalabilir mi? diye sordu.

kimizi ayn dzeyde grmekten doan bu durum, benim iin ok nemli bir ura olan giyinmemi geciktirmesi ve asl, beni bir trl brakmayan o pis iki ve ttn kokusu yznden sinirlerimi bozmutu. Pek souk bir edayla, linka ile kalamayacam, nk btn gn evde olmayacam syledim. linka bana bakmadan glmseyerek: - Babacm, siz sanrm kz kardeime gitmek istiyordunuz? Benim de bir iim var, dedi. Ben daha ok kzdm ve utandm. Bu istei kabul etmemekte kendimi hakl gstermek iin, evde kalmaymn nedenini anlatmaya giritim. Bugn Prens van vanovi'e, Prenses Kornakov'a ve toplumda nemli bir konumu olan vinlere gitmem gerektiini ve belki de le yemeini de Prenses Nehludovlarda yiyeceimi syledim. Byle saygdeer kimselere gideceimi anlaynca, beni kendileriyle kalmamakta hakl greceklerini sanyordum. Gitmek iin kalktklar zaman, linka'ya baka bir gn bana uramasn syledim. linka bir eyler mrldanarak glmser gibi yapt. Bizim eve bir daha ayak basmayaca belliydi. Onlarn arkasndan ben de ziyaretlere gitmek zere evden ktm. Yalnz gezmekten skldm iin, daha sabahtan, Volodya'ya benimle birlikte gelmesini rica etmitim. Ama o, iki kardein kk bir arabada, bir arada gezmesinin pek dokunakl bir grnm oluturacan ileri srerek bunu kabul etmemiti. XVIII VALAHNLER Bylece ziyaretlere yalnz ktm. lk gittiim yer, bize en yakn semt olan Sivtsotv Vrajok'ta oturan Valahinlerdi. yl oluyordu ki Sonika'y grmemitim. Ona olan akm, doallkla oktan snmt; ama iimde bu unutulmu ocuk aknn znl, canl bir ans kalmt. Bu son yl iinde, onunla ilgili anlarmn yle gl canland dakikalar olmutu ki, gzyalar dker ve yeniden k olduumu duyumsardm; ama bu durum ancak birka dakika srer ve ok sonra yinelenirdi. Sonika'nn annesiyle birlikte, Avrupa'da iki yl kalm olduunu biliyordum. Bir posta arabasyla yolculuk ederken bir kaza geirdiklerini, cam paralarnn Sonika'nn yzn kestiini, bu yzden ok irkinletiini duymutum. Onlara giderken eski Sonika'y gzmde canlandrdm; imdi nasl bulacam dnyordum. Onu Avrupa'da iki yl kald iin, nedense ok uzun boylu, ciddi ve arbal, son derece ekici greceimi sanyor; yzn yara izleriyle irkinlemi olarak gzmn nne getiremiyordum. Bir zamanlar, ateli bir n, sevdii kadnn yz iek hastalyla bozulduu halde, ona bal kaldn anmsadm; ben de Sonika'ya, yz yara izleri tad halde yine de k olduumu dnmeye kendimi zorluyor ve bunu bir zveri sayyor, bylece ona bal kalmak istiyordum. Gerekte, Valahinlerin evine yaklarken ona k deildim, ama iimdeki eski ak anlarm kurcalayarak kendimi k olma durumuna hazrlyor; bunu da ok istiyordum. nk bu alanda, k olan btn arkadalarmdan geri kaldm iin onlardan oktan beri utanyordum. Valahinler kk, temiz ve kaps baheye alan ahap bir evde oturuyordu. Kapnn, o sralarda Moskova'da binde bir grlen ngran aldm zaman, bana kapy temiz giyinmi bir olan ocuu at. Efendilerinin evde olup olmadn sylemeyi beceremedii ya da istemedii iin, beni lo girite yalnz brakt ve daha lo olan koridorda koarak kayboldu. Bitiiindeki koridordan ve d kapdan baka kilitli bir kaps daha olan bu lo odada olduka uzun zaman yalnz kaldm. Bir yandan bu evin skc havasna ayor, te yandan Avrupa'y gezmi insanlarn evlerinin byle olmas gerektiini dnyordum. Be dakika sonra, ayn ocuk salon kapsn ierden at ve beni derli toplu ama zengin olmayan konuk odasna gtrd. Hemen arkamdan, ayn kapdan Sonika girdi. On yedi yandayd. ok ksa boylu, ok zayf, salkl olmayan sarmtrak bir yz vard. Yznde hibir yara izi grnmyordu. Hafif patlak, ok gzel gzleri, ocukluumda tandm ve sevdiim aydn, iten, neeli glmsemesi hi deimemiti. Onu byle bulacam hi sanmyordum. Onun iin, yolda hazrladm duygularm gsteremedim. Elini, kapnn ngra gibi az grlen ngiliz usul uzatt ve ok iten bir davranla elimi skarak beni divana, yanna oturttu. Yzme dikkatle bakarak: - Ah... Sevgili Nikola, sizi grdme ok sevindim, dedi. Bu baklarda yle iten bir honutluk grnyordu ki, "sevgili Nikola" szlerinde byklk taslamaktan ok bir arkadalk duygusu seziliyordu. ararak grdm ki, Avrupa gezisinden sonra o, davranlarnda eskisinden daha alakgnll, daha sevimli, daha cana yaknd. Burnunun ve bir kann stnde kck iki yara izi grdm; ama, glmsemesi, eskisi gibi parlayan olaanst gzleri, anlarmda yaayan ayn gzlerdi. - Nasl da deimisiniz; tam anlamyla bymsnz, dedikten sonra, ya beni nasl buluyorsunuz? diye sordu.

- Ben sizi asla tanyamazdm, dedim. Oysa o anda, tam tersine onu hep tanyabileceimi dnyordum. Kendimi, be yl nce bykannemin balosunda onunla oyun oynarken bulunduum o gamsz, neeli ruh durumu iinde duyumsuyordum. Bir ba sallayyla san dzelterek: - Nasl, ok mu irkinlemiim? diye sordu. Ben hzl hzl: - Hayr asla; biraz bym, olgunlamsnz; ama tam tersine, diye yant verirken szm kesti: - Neyse, onu brakalm, siz danslarmz, oyunlarmz, St. Jrme'u, Madam Dorat'y anmsyor musunuz? (Madam Dorat'y falan anmsamyordum. Sanrm, ocukluk anlarna dalarak kiileri kartryordu.) "Ah ne iyi gnlerdi o gnler," diye konumasn srdrrken, ben anlarmda yaayan o eski ekici glmsemeyi, daha da gzelini, parlayan ayn gzleri karmda gryordum. Sonika konuurken kendi durumumu dndm; o anda ona k olduumu kendi kendime aka syledim. O anda ho, gamsz durumum birden yok oldu ve evremi; onun gzlerini, glmsemesini rten bir duman brd; bir eyden utanr gibi oldum, kzardm ve konuma yeteneimi yitirdim. O, kalarn kaldrp gs geirdikten sonra: - imdi eskisi gibi deil, her ey ktleti; biz bile... yle deil mi, Nikola? dedi. Ben yant vermeden, susarak ona bakyordum. O akn, kzarm yzm merakla szerek: - O gnk vinler, Kornakovlar nerede acaba? Ne iyi gnlerdi o gnler, diye szn srdrd. Ben gene bir yant veremedim. Yal bayan Valahin'in odaya girmesi, beni bu g durumdan bir zaman iin kurtard. Yerimden kalkarak selam verdim ve yeniden konuma yeteneimi elde ettim. Bununla birlikte, annesinin ieri girmesiyle Sonika'da tuhaf bir deiiklik oldu. Btn neesi, itenlii bir anda yitip gitti. yle ki, glmsemesi bile deiti; biraz nce, boyu dnda, dlemlediim, Avrupa'dan dnm bir gen kz tavrn taknd. Grnrde byle bir deimenin nedeni yoktu. nk eskisi gibi glmsyordu, davranlarnda eskisi gibi bir uysallk vard. Bayan Valahin byk bir koltua oturdu ve bana da yannda yer gsterdi. Kzna ngilizce bir eyler syledi. Sonika hemen dar kt. Biraz iim ald. Bayan Valahin babamn akrabalarn, kardeini sordu; sonra kocasn yitirdiinden dolay duyduu znty anlatt; en sonra benimle artk konuacak bir ey kalmadn sezerek, "u anda kalkp selam verir gidersen ok iyi edersin dostum," der gibi bana bakyordu. Ama birdenbire bana tuhaf bir ey olmutu. Sonika elinde el iiyle salonun bir kesine oturdu. yle ki, onun baklarn stmde duyuyordum. Annesi, kocasn yitirdiini anlatrken, kza k olduumu bir kez daha anmsadm ve bunu Bayan Valahin'in de sezdiini dnerek, yeniden yle bir sklganlk bunalmna tutuldum ki, doal davranm yeniden yitirdim. Kalkp gitmek iin ayam nereye basacam, bam, ellerimi nasl tutacam, bir szckle kendimi, dn yarm ie ampanya itiim zamanki gibi dnmek gerektiini duyumsuyordum. Bu duygulardan kurtulamayacam ve bunun iin kalkamayacam anlyor, gerekten de yerimden kalkamyordum. Bayan Valahin uha gibi krmz yzme, iyice belirginleen kprtszlma bakarak, sanrm ayordu; ama ben, tuhaf bir biimde, kalkp kmaktansa bu aptalca durumda kalmay daha uygun buluyordum. Birden beklenmedik bir olay beni bu durumdan kurtarr diye bekleyerek daha uzun bir zaman bylece kaldm. Beklediim kurtarc, odaya ev halkndan birisiymi gibi giren ve bana saygyla selam veren gsterisiz bir gen oldu. Bayan Valahin kalkt ve homme d'affaires'le (11) konumak zorunda olduunu syleyip zr dileyerek, aknlk dolu baklarla bana, oturmak istiyorsanz, sizi kovmuyorum, der gibi bakt. Bin trl glkle kendimi zorlayarak kalktm, ama selam verecek durumda deildim. karken, anne ve kzn bana evrilen ac baklar altnda ararak, hi de yolumun stnde olmayan bir sandalyeye arptm. nk o anda btn dikkatimi ayamn altndaki halya taklmamak iin bir noktada toplamtm. Ak havaya knca skntmdan titreyerek ve kendi kendime bir eyler syleyerek (yle yksek sesle sylyordum ki arabacm Kuzma, "Bir buyruunuz mu var?" diye birka kez sordu) kendime geldim ve olduka dingin durumda Sonika'ya olan akm, annesiyle onun arasndaki bana tuhaf gelen durumlar dnmeye baladm. Daha sonralar babama, Bayan Valahin'le kznn arasnn iyi olmadn sylediim zaman: - Evet, korkun cimriliiyle zavall kzn ok zyor, dedi -bir akrabaya kar beslenen bir duygudan daha ok bir ilgiyle- oysa, bir zamanlar ne gzel, ne sevimli, ne esiz bir kadnd. Neden byle deitiini bir trl anlayamyorum. Onun evinde yazman gibi bir adam grdn m? Bir Rus hanmefendisi iin yazman tutmak ne artc... diye ekledi; sonra da fkeli bir tavrla yanmdan uzaklat. Ben: - Evet, grdm, diye yant verdim. - Nasl, yakkl m bari? - Hayr, hi de yakkl deil. Babam: - Anlalmaz bir ey, dedi; sinirli sinirli omzunu silkerek ksrd.

Arabada yoluma giderken, "te ben de m," diye dnyordum. XIX KORNAKOVLAR Yol zerinde ikinci urak yerim Kornakovlard. Onlar Arbat'ta byk bir evin n blmnde oturuyorlard. Merdivenleri ssl olmamakla birlikte, ok grkemli ve temizdi. Her yerde ovulmu, parldayan pirin ubuklaryla tutturulmu yolluklar yaylyd. Ama grnrde ne iek, ne de bir ayna vard. Konuk odasna giderken, cilalanm, parlayan parkesine basarak getiim salon da ayn biimde, pek temiz ve yaln dzenlenmiti. Hibir eya, ok dayankl ve parlak olmakla birlikte, yeniymi duygusunu vermiyordu. Hibir yerde ne bir tablo, ne bir kap perdesi, ne de baka ss eyas yoktu. Prenseslerin birka konuk odasnda oturuyorlard. Oturular derli toplu ve resmiydi; ama, evde konuk yokken byle oturmadklar hemen anlalyordu. En bykleri yanma oturarak: - Maman (12) imdi gelir, dedi; bu prenses beni konumasyla on be dakika kadar yle serbeste, yle ustalkl oyalad ki, bir dakika bile susmadk. Beni oyalamak isteini pek belli ettii iin bu houma gitmedi. Sz arasnda, iki yl nce Harp Okulu'na verilen ve Etienne diye ardklar kardei Stepan'n imdi artk subay ktn anlatt. Annesi istemedii halde kardeinin bir svari subay olduunu anlatrken yznde bir korku beliriyordu; konumadan oturan btn kk prensesler de ayn korkak tavr iindeydiler. Bykannesinin lmnden sz ederken, yznde bir znt belirdi; btn kk prenseslerin de yzlerinde ayn znt okundu; St. Jrme'a nasl vurduumu anmsad zaman irkin dilerini gstererek glnce, btn kardeleri de onunla birlikte irkin dilerini gstererek glmeye baladlar. Odaya anneleri girdi; eskisi gibi biriyle konuurken bakalarna baknan, gzleri fr fr dnen, ufack tefecik kuru bir kadnd. pmem iin elini dudaklarma doru kaldrd. Bunu yapmam olsayd, el pmenin pek gerekli bir ey olduunu anmsamazdm bile. Kzlarna bakarak, her zamanki konukanlyla: - Sizi grmekle pek honut oldum, ama ne ok annenize benziyorsunuz. yle deil mi Lise? dedi. Annemle aramzda hibir benzerlik olmadn ok iyi bildii halde, Lise annesinin dncesini onaylad. - Artk siz de bymsnz; Etienneim de byd; anmsyor musunuz? Siz onunla karde torunlar olursunuz... hayr, karde torunlar deil de... Lise, nasl denir sylesene. Benim annem, Dimitriy Nikolayevi'in kz Varvara Dimitriyevna idi; sizin bykanneniz de Dimitriy Nikolayevi'in kz kardei Natalya Nikolayevna idi, dedi. Byk kz: - yleyse maman, bu akrabalk drt gbek ardr, dedi. Annesi kzararak: - Sen hepsini kartrdn; hi de gbek ar deil. Siz Etienne'le issus de germains (13) durumundasnz. O subay oldu, haberiniz var m? Ama, zgr brakld iin pek de iyi deil; siz genleri zgr brakmamal; sk tutmal. Her eyi olduu gibi sylediim iin yal teyzenize darlmayn. Ben Etienne'i ok sk tutuyordum; bunun byle olmas gerektii kansndaydm, dedi ve sonra, gryorsunuz ki akrabayz; bunun nereden geldiini biliyor musunuz? Prens van vanovi benim z daym olduu gibi, annenizin de daysdr. Demek ki biz annenizle karde ocuklaryz... Hayr, hayr, yle deil de bir gbek daha sonra olacak, evet, yle. imdi syleyin bakalm dostum, Prens van'a gittiniz mi? diye ekledi. Henz gitmediimi, ama bugn gideceimi syledim. O sesini ykselterek: - Nasl olur efendim? nce oraya gitmeniz gerekirdi. Prens van'n size bir baba gibi olduunu elbette biliyorsunuz. ocuklar olmad iin miraslar benim ocuklarmla sizsiniz. Sosyetedeki konumu, ya ve birok baka eyden dolay onu saymalsnz. Bu yzyln genlerinin akrabal saymadn, yallar da sevmediklerini biliyorum; ama siz yine beni, yal teyzenizi dinleyin; nk sizi seviyorum; annenizi ve bykannenizi de sever ve sayardm; oraya gidin, kesinlikle, kesinlikle gidin. Kesinlikle gideceimi syledim ve orada epey oturduumu dnerek kalkp gitmek istedim; ama o beni brakmad. - Bir dakika durun, Lise, babanz nerede? Onu buraya arn, dedi ve bana dnerek, sizi grmekle o kadar honut olacak ki, diye ekledi. Gerekten, iki dakika sonra Prens Mihaile ieri girdi. Bu orta boylu, rasgele giyinmi, trasz yznde aptallk derecesinde bir ilgisizlik okunan, tknaz bir adamd. Beni grnce hi de sevinmedii, davranndan anlalyordu; nk honutluunu hibir yolla gstermedi. Prenses, kendisinden ok korktuu belli olan prense dnerek: - Voldemar (adm unutmu olsa gerekti) nasl da annesine benziyor deil mi? dedi ve prense yle bir bakla bakt ki, kocas onun ne demek istediini anlayarak bana yaklat; ilgisiz, daha ok honutsuzluk izleri tayan bir yzle, pmek zorunda kaldm trasz yanan bana uzatt.

Prenses bundan sonra, sanrm evdeki herkese kar kullanmaya alm olduu sert bir sesle, prensle konumaya balad: - Sen daha giyinmemisin; oysa gitmen gerekiyordu; yine herkesi kzdrmak m istiyorsun? dedi. Prens Mihaile yant olarak: - imdi hanmcm, diyerek kt. Ben de selam verip ktm. Prens van vanovi'in mirass olduumuzu ilk kez duyuyordum. Hi de houma gitmeyen bu haber beni artmt. XX VNLER Kesin olarak yapmam gereken bu ziyareti dnmek bana daha ar gelmeye balamt. Ama prense gitmeden nce yolumun stnde olan vinlere uramak gerekirdi. Onlar Tverskov Bulvar'nda kocaman, gzel bir evde oturuyorlard. Elinde bir asa bulunan kapcnn nnde bekledii resmi kapnn merdivenine yaklarken, iimde korkuya benzer bir duygu duymuyor da deildim. Kapcya, evde olup olmadklarn sordum. - Kimi istiyorsunuz? Aradnz generalin oluysa, evdedir dedi. Ben cesaretle: - Ya generalin kendisi? diye sordum. Kapc: - Haber vermek gerek efendim; kimin geldiini syleyeyim? diyerek zile bast. Merdivenlerde uan potinli ayaklar grnd. Neden bilmiyorum, ama birdenbire o denli heyecanlandm ki, uaa nce generalin oluna gideceimden, generale haber vermemesini syledim. Bu yksek merdivenden karken kendimi kck duyumsadm. (Bunu deimece anlamyla deil, szcn asl anlamyla sylyorum.) Arabam byk kapya yaklat zaman da ayn eyi duymutum; bana arabac da, araba da, at da ok kk grnmt. Odasna girdiimde, generalin olu nnde ak bir kitapla divanda uzanm uyuyordu. Hl onlarn evinde kalan eitmeni Mr. Frost arkamdan din admlarla ieri girerek rencisini uyandrd. vin beni grnce hi sevin belirtisi gstermedi; benimle konuurken de kalarma baktnn ayrmna vardm. Bana ok nazik davrand halde, onun da prenses gibi beni oyalamak istediini anladm. Bana kar fazla bir ilgi duymadn ve onun kendisine gre bir evresi olduunu; benim arkadalma hi gereksinmesi olmadn anlyordum. Bunlarn hepsi, daha ok, kalarma bakt iin aklma geliyordu. Ksacas, houma gitmedii halde, ak syleyeyim ki, onunla aramdaki durum linka ile benim aramdaki durumun hemen hemen aynsyd. Ben yava yava sinirlenmeye baladm. vin'in her bakn inceliyor, Frost'la gzleri karlatnda baklarnda, "Acaba bize niin geldi?" sorusunu okuyordum. vin benimle biraz konutuktan sonra, babasnn ve annesinin evde olduunu ve birlikte aa, onlarn yanna inmeyi isteyip istemediimi sordu. Srtnda beyaz bir yelekle yeni bir ceket olduu halde odadan karken: - imdi giyinirim, dedi, birka dakika sonra btn dmeleri iliklenmi bir niformayla geldi, birlikte aa indik. Getiimiz odalar ok byk, ok yksek ve zengin denmiti. Sanrm orada, st tlle rtl birok kristal, yaldzl ve mermerden eyalar vard. Biz konuk odasna bitiik olan kk odaya girerken, vin'in annesi de baka bir kapdan girdi ve bir akrabaya gsterilen yaknlkla beni karlad. Yanna oturttu ve ilgiyle btn ailemizi sormaya koyuldu. Eskiden ancak iki kez, ama pek az sreyle grdm, imdi de dikkatle incelediim vin'in annesi ok houma gitti: Uzun boylu, zayf, ok renksiz, hep neesiz ve yorgun grnyordu. Glmsemesi znl olmakla birlikte ok itendi; yorgun, iri gzlerinin biraz ehla olmas onun znl anlatmn artryor, kendisine ayrca bir ekicilik veriyordu. Dik oturmasna karn btn vcudu km gibi duruyor ve her deviniminde bir yorgunluk duyumsanyordu. Konumas cansz, R ve L seslerini bozuk sylemekle birlikte, sesinin ezgisi pek hotu. Benimle pek ilgilendii yoktu. Akrabalarmn durumu konusunda verdiim yantlar onda hznl bir ilgi uyandryordu. Sanki beni dinlerken zntyle eski iyi gnleri anmsyordu. Olu odadan ktktan sonra bir iki dakika, konumadan bana bakt ve birdenbire alamaya balad. nnde oturuyor, ne yapacam, ne syleyeceimi bir trl kestiremiyordum. Bana bakmadan alyordu; nce ona acdm; sonra da, "Belki de onu avutmak gerekir; ama bunu nasl yapmal?" diye dndm. En sonunda, beni byle g duruma soktuu iin kzdm. Kendi kendime, "Acaba o denli acnacak bir grnm m var? Yoksa bunu zellikle, byle bir durumda nasl davranacam anlamak iin mi yapyor?" diye dnyordum. imdi onun alamasndan kayormu gibi kalkp gidersem ayp olur, diye dnmeyi srdryordum. Orada olduumu anmsatmak iin iskemlede kmldandm. O bana bakt ve glmsemeye alarak:

- Ne kadar aklszm. yle gnler oluyor ki, insan hibir neden yokken alyor, dedi. Sonra oturduu divann stnde mendilini aramaya balad. Biraz sonra birdenbire daha yksek sesle alamaya koyuldu. - Aman Tanrm, ne kadar gln; durmadan alyorum. Annenizi ok severdim, iyi arkadatk, dedi ve mendilini bularak gzlerine gtrd; hl alyordu. Deminki g duruma bir daha dmtm; bu seferki olduka uzun srd. Ona hem kzyor, hem daha ok acyordum. Gzyalar iten gibi grnyordu; annemin lmnden ok kendisini imdi pek iyi duyumsamadn, bir zamanlar gnlerinin ok daha iyi getiini anmsayarak alyor sanyordum. Odaya gen vin girip de, yal vin'in kendisini sorduunu sylememi olsayd, bu durumun nasl biteceini bilmiyordum; kalkp kmak zereyken Bay vin odaya girdi; kck, salam yapl bir beydi bu. Gr kara kalar, ksa kesilmi apak salar vard; az, ok sert ve ciddi anlatmlyd. Kalkp onu selamladm. Yeil fraknda yldz nian olan vin, selamma aldr etmedii gibi, yzme bile bakmad. yle ki, kendimi insan deil de deersiz bir kanepe ya da bir pencere sandm. nsan konumundaysam, belki de bu eyalardan hi ayrm olmayan bir insandm. Karsna, ilgisiz ama sert bir yzle, Franszca olarak: - Kuzum, kontese hl yazmamsnz sanrm, dedi. Bayan vin birdenbire bayla gururluca bir selam vererek, olu gibi kalarma bakt: - Hoa kaln Bay rteniyev, dedi. Ben bir kez daha ona ve kocasna selam verdim ve yine verdiim selam yal vin'de bir pencerenin almas ya da kapanmas gibi bir etki yapt. niversite rencisi olan gen vin beni kapya dek uurlad. Yolda babasnn Petersburg'da bir grev ald iin (bunu anlatrken yksek bir orunun adn syledi) oradaki niversiteye geeceini syledi. Arabaya binerken, iimden, "Babam ne derse desin, ama ben bir daha bu eve ayam basmam," diye syleniyordum. "Biri, ben bir zavall imiim gibi bana bakarak alyor; terbiyesiz vin de selamm almad; dur ben sana gsteririm," diye ona kzyordum... Nasl gstereceimi kendim de kesin olarak bilmiyordum, ama bir kez azmdan kam bulundu. Sonralar babamn, vin ayarnda, yksek bir konumda bulunan birinin, benim gibi bir ocukla ilgilenmemesini doal grmek, bu ahbapl elden geldiince ilerletmek gerektiini anlatan tlerini sk sk dinlemek zorunda kalmtm; ama, verdiim karar uzun zaman deitirmedim. XXI PRENS VAN VANOV Arabac Kuzma'ya: - Haydi bakalm, imdi Nikitinskaya'ya; bu son ziyaretimiz, dedim. Prens van vanovi'in evine doru yollandk. Benim iin bir deneme olan bu birka ziyaretten sonra, kendimde bir gven duymaya balamtm. imdi prensin evine yaklarken hi heyecanl deildim. Ama birdenbire Prenses Kornakova'nn benim onun mirass olduumu sylediini anmsadm; bundan baka, kapnn nnde iki arabann durduunu grnce, eski sklganlm yeniden duymaya baladm. Bana yle geliyordu ki, kapy aan yal kapc, kaputumu karan uak, konuk odasnda bulduum hanmla iki beyefendi, en ok da sivil bir giysiyle divanda oturan Prens van vanovi bana bir miras gzyle bakyordu; bu baklar da dosta olamazd. Prens beni sevecenlikle karlad; pt, demek istiyorum ki yanama bir an iin kuru ve souk dudaklarn dedirdi. Uralarm, gelecekle ilgili tasarlarm konusunda sorular sordu; benimle akalat ve bykannemin yldnmnde yaptm gibi iirler yazp yazmadm sorarak o gn kesinlikle yemee gelmemi istedi. Bana kar sevecenliini artrdka, bu incelii bana, mirass olduum dncesinin onun houna gitmediini anlamam iin gsterdiini sanyordum. Kulland takma dilerinden dolay, konuurken st dudan burnuna doru gtrp burun deliinin iine ekiyormu gibi bir ses karyordu. imdi de byle yaparak konuurken, bana, "Yaramaz olan, yaramaz olan, sylemesen de mirasm olduunu biliyorum," diyor gibi geliyordu. ocukken, vin van vanovi'i "Bykbaba" diye arrdk. Ama imdi miras olduum iin onu byle armaya dilim varmyordu. Burada bulunanlardan birinin "Zt- lniz," demesi de, bana kmseme gibi geldii iin, onunla konuurken hibir seslenite bulunmamaya abaladm. Beni her eyden ok artan ey, prensin evinde yaayp "benim gibi" miras olan yal bir prensesti. Yemekte yan yana oturduumuz halde prensesin benimle konumamasnn nedeninin, kendisi gibi benim de prensin bir mirass olmamdan dolay bana kar duyduu nefret olduunu sanyorum. Prensin de bizim oturduumuz yerdekilerle ilgilenmemesi, ikimizden de ayn derecede nefret ettii, iki miras olduumuz iindi gibi geliyordu.

Akam Dimitri ile konuurken, bir miras olmak dncesinden (bu duygunun herkesin houna gideceini sanyordum) ne denli nefret ettiimi gstermek isteiyle: - Bugn tam iki saat prensin evinde oturdum ve nasl skldm bilemezsin. ok iyi bir adam. Bana ok ince davrand (bunlarn hepsini, arkadama, kendimi prensin yannda hi de kk grmediimi anlatmak iin sylemitim). Bununla birlikte, beni onun yannda yaayp dalkavukluk eden prensesle ayn dzeyde tutmalar olasl bana korkun geliyordu; o olaanst ve yal adam herkese kar ok iyi ve incelikli davranyor; ama prensese kar ald tavr insann yreini szlatyor. Bu iren paralar btn ilikileri bozuyor, biliyor musunuz? Bence, prensle aka konuup onu ok saydm, ama mirasn hi dnmediimi duyumsatmal ve ancak bana mirasndan bir ey brakmazsa ona gidip gelebileceimi sylemeliydim, dedim. Bunlar sylediim zaman Dimitri hi glmedi, tersine, dnceye dald; birka dakika sustuktan sonra: - Sana bir ey syleyeyim mi? Doru dnmyorsun. Sana bilmem ne prensesi gzyle bakabileceklerini, asla aklna getirmemelisin. Byle dnebileceklerini kabul ediyorsan zgrsn; ama beni dinle, bunu bildiin halde bu dncelerden ok uzak ol, onlardan nefret et, bu dncelere dayanarak hibir davranta bulunma. Varsay ki, onlarn sandklar, senin sandn gibi olsun... dedi ve bu konumann iinden kamayacan anlayarak, "En iyisi, hi varsaymda bulunmamal," diye ekledi. Arkadam tmyle haklyd; daha sonra, ok daha sonralar, bize pek soylu gibi grnen, ama herkesten saklanmas gereken kimi dnceler konusunda akl yrtmenin nasl zararl olduunu, hele bu dnceleri bakalarna amann bsbtn zararl olduunu ve bu gibi dncelerin asl davranlara binde bir uyduunu, yaam deneyimlerimden anlamtm. Eminim ki, iyi bir niyet bakalarna alrsa ou zaman yerine getirilmesi gleir; dahas, olanakszlar; ama, genliin bencillikle karan bu temiz duygularn aklamadan nasl durmal? ok sonra, aklanan bu dnceleri anmsar ve yerde yatan, dayanlamayarak amadan koparlm, solmu ve inenmi bir iee acr gibi acrdm. Daha biraz nce arkadam Dimitri'ye, parann insanlarn ilikilerini nasl da bozduunu syleyen ben, ertesi sabah kye gitmek iin yola kmadan, btn paralarm resimlere, ubuklara harcayarak bitirdiimi anlaynca bana nerdii 25 rubleyi aldm ve uzun zaman ona borlu kaldm. XXII ARKADAIMLA CANDAN KONUMALARIMIZ imdi anlatacam konumamz, Kuntseva ky yolunda, faytonda gemiti: Annesini, sabah ziyaret etmekten beni vazgeiren Dimitri, yemekten sonra, btn akam, hatta geceyi onlarda geirmek zere beni oturduklar yazla gtrmek iin uramt. Ancak kentten kp pis sokaklarn ve kaldrmlarn ekilmez, sersemletici grlts yerini alabildiine uzanan doa grnmlerine, tekerleklerin tozlu yolda kardklar grltye braktktan, evremi ilkyazn kokulu havas, tarlalarn enginlii sardktan sonra; kafam iki gnden beri karmakark eden ve benim iin yeni olan trl izlenimlerden, kavutuum zgrln etkisiyle kendimi kurtarabildim. Dimitri pek dingin ve konukand; ban sallayarak boyunban dzeltmiyor, gzlerini sinirli sinirli krpmyordu. Kolpikov'la olan sorundaki rolm tmyle balayp onun yznden beni aa grmez dncesiyle, ona anlattm temiz duygularmdan honuttum. Ayn zamanda her yerde birbirimize anlatamayacamz birok eyi candan bir itenlikle konuuyorduk. Dimitri henz tanmadm ailesinden; annesi, teyzesi, kz kardei ve Volodya ile Dubkov'a gre Dimitri'nin tapt ve kzl sal diye andklar o kadndan sz ediyordu. Annesinden arballkla, biraz da souka ve ayn zamanda itiraz kabul etmez vmelerle; teyzesinden hayranlk, ama ayn zamanda bir tr ho grmeyle; kz kardeindense, benimle onun hakknda konumaktan utanyormu gibi sz etti. Ama, asl ad Lbov Sergeyevna olan ve kimi ailesel nedenlerden dolay Nehludovlarn evinde yaayan, biraz gekin, kzl sal kzdan cokuyla sz ediyordu. Utancndan kzarmakla birlikte gzlerime byk bir yreklilikle bakarak: - Olaanst bir kz; gen deil, yal bile denebilir; gzellii de yok. Ama bence gzellii sevmek budalalktr; byle anlamsz bir eyi anlayamyorum (bunlar o anda bulduu yepyeni bir gerekten sz eder gibi anlatyordu). Zamanmzda byle iyi yrekli, temiz ruhlu, drst bir kz eminim ki bulamazsnz. (Zamanmzda iyi eylere seyrek raslanr diyordu; bu szleri nereden aldn bilmiyorum ama, bunlar yinelemeyi ok seviyor, bu da ona yakyordu.) Bunlar syleyerek gzellii sevme aklszln gsterenleri yere serdikten sonra, byk bir dinginlikle: - Az zamanda onu anlayp tanyamayacandan korkuyorum. O pek alakgnll, dahas, biraz bana buyruktur. Olaanst, gzel ynlerini gstermeyi sevmez. Annem, ne denli iyi ve akll bir kadn olduunu greceksin, Lbov Sergeyevna'y yllardan beri tand halde anlayamamtr ve anlamak da istemiyor. Dahas, dn sorduunda neden sinirli olduumu imdi anlataym. nceki gn Lbov Sergeyevna, kendisiyle birlikte van Yakovlivi'e gitmemi istedi. Herkese deli diye tannan van Yakovlivi'i duymusunuzdur. Oysa,

gerekte o olaanst bir adamdr. Sana syleyeyim ki Lbov Sergeyevna ok dindardr ve van Yakovlivi'le ok iyi anlar. Sk sk gidip onunla konuur ve kendi eliyle kazand paralar, yoksullar iin ona verir. Onun nasl olaanst bir kadn olduunu greceksin. te ben de onunla birlikte van Yakovlivi'e gittim ve beni byle olaanst bir adamla grtrd iin ok teekkr borluyum. Anneme gelince, bu duyguyu anlamak istemiyor; bir bo inan gzyle bakyor. te dn yaammda ilk kez annemle tarttm ve bu tartma olduka scak geti, dedi ve tartma srasndaki duygularn anmsyormu gibi ban sinirli sinirli oynatt. Onu ho olmayan anmsamalardan uzaklatrmak iin: - Peki, ne dnyorsun? Yani, konuurken aranzda olan sevgi ve arkadalk konusunda ne sonuca varyorsun? diye sordum. O, yine kzard. Sonra birden yzme bakarak: - Onunla evlenip evlenmeyeceimi mi soruyorsun? dedi. Ben kendi kendimi, "Bunda bir ey mi var sanki? Biz olgunlam iki arkadaz, arabada gidiyor ve gelecekteki yaammz konuuyoruz. Bizi dinlemek ve seyretmek herkesin houna gider," diye avutuyorum. Benim olumlu yantmdan sonra, o: - Niin evlenmeyeyim? Her akl banda insan gibi benim de amacm, elimden geldiince iyi ve mutlu yaamaktr; yaamm kimseye bal olmayarak kendim saladm zaman, o isterse kendisiyle evlenir ve dnyann en gzel kadnnn bana verecei mutluluktan daha ok mutlu olurum, dedi. Byle konuarak Kuntseva'ya nasl yaklatmzn ve gn bulutlanp yamurun yamak zere olduunun farkna bile varmadk. Gne artk tepemizde deildi, sada Kuntseva bahesinin yal aalarnn stnden grnyordu. Onun parlak krmz evresinin yars kuruni saydam bir bulutla rtlyd; br yarsndan, paralanm ateli klar fkrarak, henz aydnlk olan gn maviliinde yeil gr tepeleriyle kprtsz parlayan bahenin yal aalarn bol a bouyordu. Tam nmzde, gen kayn aalarndan olumu korunun stnde yaylan ar ve mor bulut, gn bu yandaki parlaklk ve aydnlyla byk bir kartlk oluturuyordu. Biraz sada, aalar ve allklar arasndan, kimilerinin stnde gnein klar yansyan, kimilerinde gn skntl grnne uyan yazlk evlerin rengrenk damlar grnmeye balad. Aada, solda durgun havuz, koyu mavi bir leke gibi duruyordu. evresi ak yeildi ve onun mat, bombeli gibi grnen yzeyinde karanlk yansmalar yapan st aalar vard. Havuzun tesindeki tepecikte, srlm, koyu renkte bir tarla vard; ortasndan ufka dek uzanarak, korkun kuruni ge dayanan yemyeil bir yol geiyordu. Arabamzn sallanarak getii yumuak yolun iki yannda, yer yer baak vermeye balayan gr avdarlarn yeillii gze arpyordu. Hava ok durgundu. evre taze kokularla doluydu; aalarn, yapraklarn ve avdarlarn temiz yeillii kprtsz, ok temiz ve gz alcyd. Her yaprak, her ot kendi kendine mutlu bir yaam sryordu. Yolun kysnda bir kartan ok ykselmi koyu yeil avdarn iinden zikzakl bir patika geiyordu. Bu patika, nedense bana tm canllyla kymz ve bu kyn ansna tuhaf bir biimde bal olan Sonika'y, ona k olduumu anmsatt. Dimitri'ye kar beslediim btn arkadalk duygularna, her eyini olduu gibi anlatmasnn bana verdii honutlua karn onun Lbov Sergeyevna'ya kar olan duygularn, niyetlerini daha fazla renmek istemiyordum; ama bana ok daha yksek bir duygu gibi gelen Sonika'ya kar olan sevgimi, ona kesinlikle anlatmak istiyordum. Nedense Sonika ile evlenip kyde yaamann ve yerde emekleyerek beni baba diye aran kk ocuklarn evremi sarmalarnn ne ho olacan; onun da kars olan Lbov Sergeyevna ile yol giysilerini giyip bize geldiklerinde nasl da sevineceimi, nedense dorudan doruya sylemeyi gze alamyordum. Bunlarn yerine, batmakta olan gnei gsterdim; "Bak Dimitri, evre nasl da gzel!" dedim. Dimitri hibir ey sylemedi; ama byk bir aba harcayarak yapt aklamasna kar, aslnda ok kaytsz olduu doaya dikkatini ekerek yant vermeme, sanrm kzmt. Doa onun zerinde, bana yapt etkiden bambaka bir etki yapyordu; o, doann gzelliiyle deil ilgin yanlaryla ilgilenerek, onu duygularndan ok aklyla seviyordu. Hemen arkasndan, onun dncelerine dalp sylediklerime tmyle ilgisiz olmasna aldr etmeden: - ok mutluyum... Anmsyor musun, daha ocukken k olduum bir gen kzdan sana sz etmitim? dedim ve byk bir yrek arpntsyla ekledim: Onu bugnlerde grdm ve yeniden, srlsklam k oldum, diye anlatmaya baladm. Yznde hl ilgisizliin izleri olduu halde, akmla ve gelecekteki evlilikten duyacamz mutlulukla ilgili tasarlarm anlatyordum. Duygumun nasl gl olduunu anlatr anlatmaz, tuhaf deil mi, o anda bu duygumun azaldn anladm. Yamur, tam eve giden akakavaklarla evrilmi yola saptmzda bize yetiti; ama slatmad. Yamurun yadn, ancak burnuma ve elime den birka damladan ve kvrml dallarn devinimsiz yere sarktm olan akakavaklarn, yamurun temiz ve saydam taneciklerini zevkle ien (bu zevk, yol boyunca yaydklar kokulardan anlalyordu) krpe, yapk yapraklarnda bir eyin hrdamasndan anladm. Eve daha abuk

varabilmek iin arabadan inip baheyi koarak getik. Ama tam evin kapsnda, kardan koar adm gelen drt hanmla karlatk; ikisinin ellerinde elileri, birinin kitap, tekinin de bir kpek vard. Dimitri hemen orada beni annesine, teyzesine, kz kardeine ve Lbov Sergeyevna'ya tantt. Bir an durdular, ama yamur hzlannca Dimitri'nin annesi sandm hanm: - Galeriye geelim, arkadan orada bir daha tantrrsn, dedi ve biz, hanmlarla birlikte merdivenden ktk. XXIII NEHLUDOVLAR Bu kalabaln iinde dikkatimi en ok eken, ayanda kaln rgl potinler, kucanda kpeiyle hepimizin arkasndan merdivenleri kan ve ikide bir duraklayarak beni dikkatle szen, hemen arkasndan da kpeini pen Lbov Sergeyevna oldu. ok irkindi; kzl sal, zayf ve orta boyluydu; vcudu biraz arpkt. Yandan ayrd salar (bu trl sa taramak kel kadnlarn buluudur), zaten irkin olan yzn bsbtn irkinletirmiti. Arkadam honut etmek iin ok abaladmsa da, onda bir tek gzel yn bulamadm. Dahas, kahverengi gzleri, temiz yrekliliini gstermekle birlikte, ok kk ve donuktu, hi de gzel deildi; insann zyapsn gsteren elleri bile, byk ve irkin olmamakla birlikte krmz ve ptrlyd. Arkalarndan taraaya girdiimde; iri, koyu, kuruni gzleriyle bana yalnzca bakarak geen Dimitri'nin kz kardei Varenka'dan baka btn hanmlar, ilerini ellerine almadan nce bana birka szck sylediler; Varenka da, kucanda tuttuu kitab, satrlar parmayla izleyerek yksek sesle okumaya balad. Prenses Maria vanovna uzun boylu, dzgn vcutlu, krk yalarnda bir kadnd. Balnn altndan aka grlen kr buklelerine baklrsa ona daha yal da denebilirdi, ama pek ince, gen grnen, hemen hemen izgisiz yznde en ok iri gzlerinin neeli, canl parltsyla hi de yan gstermiyordu. Gzleri, kahverengi ve ok akt; dudaklar ok ince ve ciddi anlatmlyd; dzgnce burnunun biraz sola doru erilii vard. Elleri, erkeklerinki gibi bykt; uzunca ve ok gzel parmaklarnda yzk yoktu. stnde, biimli ve diri vcudunu (ki vcuduyla vnd anlalyordu) smsk saran koyu lacivert ve kapal bir giysi vard. ok dik oturuyordu; elinde diktii bir giysi bulunuyordu. Galeriye girdiimde, elimden tuttu ve sanki beni daha iyi grmek istiyormu gibi kendisine doru ekti. O da tpk olu gibi biraz souk ve ak bir bakla bakarak, Dimitri anlatt iin beni oktan beri tandn ve kendileriyle iyice tanmam iin yanlarnda tam bir gn geirmek zere beni kendisinin ardn syledi; "Biz sizden ekinmediimiz gibi, siz de hi ekinmeden rahatnza bakn; gezin, okuyun, dinlenin ya da daha elenceli buluyorsanz, uyuyun!" diye ekledi. Yal bir kz olan Sofya vanovna, prensesin kk kardei olduu halde ondan daha byk grnyordu. ou kez orta boylu ve tombul olduklarndan korse kullanan yal kzlara benziyordu. Salnn btn gc, her dakika onu boacakm gibi, vcudunun st ksmna toplanmt. Tombul elleri ancak yeleinin altnda kavuabiliyordu, smsk iliklenmi olan yeleinin sivrilmi ucunu grebilmesi olanakszd. Prenses Maria vanovna kara gzl, kara sal; Sofya vanovna da iri ve canl olmakla birlikte pek sessiz (ki bu ok az grnr), mavi gzl bir sarn olmasna karn, iki karde arasnda soydan gelen byk bir benzerlik vard: Ayn burun, ayn dudaklar; yalnzca Sofya vanovna'nn dudaklar biraz daha kalncayd; burnu da glmsedii zaman hafife saa, prensesinkiyse sola gidiyordu. Sofya vanovna'nn giyim ve sa tarama biiminden, hl genlie hevesi olduu anlalyordu; salar aarm olsayd herkese gstermekten saknrd. Bak ve benimle konuurken taknd tavr, bana gururlu gibi geldi ve artt; oysa prensesle konuurken, tersine, hi sklmyordum. Belki de bu imanlk ve beni artan byk Katerina'nn portresiyle hafif benzerlii, onu gururlu grmeme yol ayordu. Yzme dikkatle bakarak, "Dostlarmzn dostlar bizim de dostlarmzdr," dediinde, korkuya benzer bir duyguya kapldm. Ancak bu szleri syledikten, susup derin bir soluk aldktan sonra, onun hakknda edinmi olduum yargm tmyle deitirdim. Onun birka sz syledikten sonra azn biraz ap, iri mavi gzlerini hafife yukar kaldrarak derin bir soluk almas, imanlktan ileri gelen bir alkanlkt. Nedense bu alkanlnda yle ho bir itenlik grnyordu ki, bu gs geirmeden sonra ona kar beslediim korku getii gibi, kendisini ok da beenmeye baladm. Gzleri ok gzel, sesi ezgili ve hotu; vcudunun yuvarlakln o zamanki genlik gzmle gzel gryordum. Lubov Sergeyevna'nn, arkadann arkada olduum iin bana candan ve iten bir eyler sylemesi gerekli olduunu sanyordum. O da aklndan geirdii eyleri sylemekle arkadalktan daha ileri gidecei korkusuyla uzun zaman karar verememi gibi sessizce yzme bakt ve bu sessizlii, ancak hangi faklteye girdiimi sormak iin bozdu. Sonra iten gelen arkadaa szleri bana syleyip sylememekte duraksayarak, yine uzun zaman dikkatle yzme bakt. Ben bunun ayrmna vardm; yzmn anlatmyla bana her eyi sylemesini yalvardm. Ama o, "Bizim zamanmzda niversitede bilimle pek az uralrm," dedi ve kpei Suzetka'y yanna ard.

Lbov Sergeyevna, btn gece, ou birbirini tutmayan, kimseyi de ilgilendirmeyen eyler syledi; ama benim Dimitri'ye bu konuda ok gvenim vard. O, btn gece "Nasl?" der gibi, bir benim bir onun yzne, yle kaygyla bakyordu ki, her zaman olduu gibi, iimden Lbov Sergeyevna'nn hibir olaanstl olmadna emin olduum halde, bu kanm kendime bile aklamaktan uzaktm. Bu ailenin son kiisi olan Varenka ise, ok iman, on alt yalarnda bir kzd. Onda gzel olarak, ancak teyzesininkine ok benzeyen iri, neeyle birlikte dingin bir dikkati anlatan koyu kuruni gzleri, ok uzun, kumral, rlm sa, olaanst ince ve gzel eli vard. Sofya vanovna, diktii giysinin paralarn evirdikten ve derin bir gs geirdikten sonra: - Okunan eyi ortadan dinlemek sizi skacak Msy Nikolas, dedi. Dimitri odadan kt iin kitabn okunmas durduruldu. - Belki de Rob Roy'u okumusunuzdur. O zamanlar niversite niformasn giydiimden, az tandm kimselerle konuurken en sradan sorulara bile, kesinlikle ok akll ve zgn bir yant vermeyi kendime bir grev bilirdim. "Hayr", "evet", "skntlym", "neeliyim" gibi ksa ve ak yantlar vermeyi ok ayp sayyordum. stmdeki yeni ve modaya uygun pantolonuma, niformamn parlak dmelerine baktktan sonra, Rob Roy'u okumadm, ama kitaplar batan deil, daha ok ortadan okumay sevdiim iin, bu dinlemenin benim iin ok merakl olacan syledim. Honut bir biimde glmseyerek: - Banda olanlar ve sonradan olacaklar dnerek okumak iki kat zevkli oluyor, diye ekledim. Prenses, yapmaca benzeyen bir glle gld. (Baka trl glemediini sonradan anladm.) - Syledikleriniz sanrm doru, dedi ve, burada daha ok kalacak msnz Nikola? Sizi Msy demeden adnzla ardma gcenmiyorsunuz ya? diyerek, ne zaman gidiyorsunuz? diye ekledi. Ben, ertesi gn kesinlikle gideceimizi bildiim halde, nedense: - Bilmiyorum, belki yarn, belki de uzun zaman daha burada kalrz, diye yant verdim. Prenses uzaklara bakarak: - Dimitri'nin de, sizin de burada kalmanz isterdim. Sizin yanzda arkadalk ok iyi bir eydir. Varenka'nn teyzesinin, iine bakyormu gibi yapt halde herkesin bana bakarak nasl bir yant vereceimi beklediklerini, ayn zamanda beni sanki snava ektiklerini, benim de kendimi en iyi ynden gstermemin gerekli olduunu duyumsadm: - Dimitri'nin arkadal benim iin yararldr; ama benim ona yararl olacak bir ynm yok; o benden bin kat iyidir, dedim. (Bunu Dimitri'nin duyamayacan bildiim iin syledim; yoksa benim szlerimin itenliinden kukulanr diye korkardm.) Prenses doal olmayan, ama kendisi iin pek doal olan glyle glerek: - Onu dinleyecek olsak, c'est vous qui tes un petit monstre de perfection (14), dedi. Kendi kendime, "Monstre de perfection" ok gzel bir syleyi. Bunu aklda tutmal," diye dndm. O sesini alaltp (ki bu pek houma gidiyordu) gzleriyle Lbov Sergeyevna'y gstererek: - Ama sizin iin sylemek istiyorum; yalnz bu gibi eylerde o ok ustadr; yirmi yldan beri Suzetkasyla birlikte tandm bu zavall teyzesinde (Lbov Sergeyevna'y onlar byle arrlard) aklmza, hayalimize gelmeyen erdemler bulmutur... dedi. "Varya, bana bir bardak su getirmelerini syle," diye seslendikten sonra, aile durumlarndan bana sz etmenin henz zaman gelmediini dnerek; daha dorusu, hi sz etmemeyi daha uygun bularak yine uzaklara bakt ve: - Hayr, o gitsin; daha iyi olur, o bir ey yapmyor; oysa siz okuyorsunuz, diye ekledi ve, doruca bu kapdan gidin dostum, on be adm yrdkten sonra durun ve duyulacak bir sesle, Piyotr, Maria vanovna'ya bir bardak buzlu su getir, deyin, dedi; yeniden doal olmayan glyle hafife glmsedi. Odadan karken, kendi kendime, "Sanrm benden sz etmek istiyor," diyordum. Daha on be adm gitmemitim ki, iman Sofya vanovna soluk solua, hzl hafif admlaryla bana yetierek: - Merci, mon cher (15), ben o yana gidiyorum, sylerim, dedi. XXIV AK Sonradan rendiime gre, Sofya vanovna iyi bir aile kadn olmak iin dnyaya gelen, ama talihsizlik yznden bu mutluluktan yoksun kalan, ei az bulunur kadnlardand. Bu gibi kadnlar, kendilerine bir yuva kurmak nasip olmayan, kocalaryla ocuklar iin yreklerinde saklayp besledikleri sevgiyi birdenbire balandklar kimselere amaya balarlar. Bu gibi ya gekin kzlarda bu sevgi kayna yle doludur ki, holandklar insanlarn says ok olduu halde, sevgileri yaknlarndakilere, btn yaamlar boyunca karlatklar btn iyi ve kt insanlara yeter.

Sevginin tr vardr: 1. Gzel sevgi, 2. zverili sevgi, 3. Eylemli sevgi. Bir gen erkein bir gen kza ya da bir gen kzn bir gen erkee besledii aktan sz etmiyorum; akn bu inceliklerinden korkuyorum. Yaamda o denli talihsiz oldum ki, byle aklarda gerekten tek bir kvlcm bulunmayan yalandan baka bir ey gremedim; hem yle bir yalan ki, iinde tutkunun, kar koca ilikilerinin, parann, bir kimseye balanmak ya da zgr kalma isteinin birbirine karmasndan, asl ak semek olanaksz olur. te byle bir aktan deil de karde sevgisinden, yani bir insann anaya babaya, kardee, ocua, arkadaa, yurttaa besledii duygudan sz ediyorum. Yreklerinde byle bir duygusu olanlarn, bu duyguyu bir kiiye ya da birok kimseye beslemeleri, zyaplarnn zayf ya da gl olmasna baldr. Gzel sevgi dediim de, bu duygunun aslndaki ya da anlatmndaki inceliine k olmak demektir. Bu biemi sevenler iin sevdii kimsenin rol, ancak zevk duyduu bu akn anlatmn ve anlayn etkiledii orandadr. Gzel sevgiyle sevenler, bu duygunun karlkl olmasna, aklarnn zevk ve gzelliine bir etkisi olmad iin hi nem vermezler. Onlar sk sk sevgili deitirirler. nk asl amalar kavuma ve birleme deil, bu ho duyguyu srdrmektir. Zevk duyduklar bir duyguyu yaatmak iin, herkese, bu akla hi ilgisi olmayan kimselere bile, durmadan en ince, en zarif szler kullanarak anlatrlar. Yurdumuzda belli bir evrede bu gzel akla sevenler, herkese duygularndan sz ettikleri gibi, bunu kesinlikle Franszca anlatrlar. Syledikleri szler belki gln ve tuhaf gelebilir ama, eskiden olduu gibi bugn de kimi evrelerde, zellikle kadnlar arasnda ylelerini tanrm ki, kocalara, ocuklara, arkadalarna kar besledikleri duygunun Franszca anlatm yasak edilmi olsayd, kendilerinde bu duygulardan iz kalmayacana eminim. Sevginin ikinci tr olan zverili sevgiyse, bu zverinin sevilen kiiye bir yarar salayp salamayaca dncesidir; bu da onun iin kendinden zveride bulunmaktan baka bir ey deildir. "Sevilen kadn ya da erkee olan balln btn dnyaya kantlamak iin katlanmayaca hibir ey yoktur." Bu sevginin forml budur. Byle sevenler, sevildiklerine asla inanmazlar. nk beni anlamayan bir kimse iin kendimden zveride bulunmak bu duygunun deerini artrr. ou zaman ruha hasta gibidirler; bu durum da zverilerinin derecesini artrr. ou baldrlar; nk sevgilileri uruna zveride bulunmak erdemini yitirmek onlara ok ar gelir. Gnl verdikleri kimselere ballklarn gstermek zere lme bile hazr grnen bu klar, her zaman, hi glk ekmeden gsterebilecekleri en ufak sevgi belirtisinden bile kanrlar. Onlar iin sizin tok ya da a oluunuz, iyi uyuyup uyumadnz, neeli ya da neesiz bulunmanz, salkl ya da hasta olmanzdan farkszdr; dahas, bu doal gereksinmeleri salamak iin parmaklarn bile kmldatmazlar. Buna karlk, gerekirse kuruna kar gs germeye; suya, atee atlmaya; ak ateiyle sararp solmaya her zaman hazrdrlar. Bundan baka zverili sevgiye kar yetenei olanlar, hep aklaryla vnr; hrn, kskan, kuruntulu olup, size biraz tuhaf gelecek ama, sevgililerinin bana bir ykm gelmesini beklerler; onlar kurtarma frsatn ele geirmeyi, yine onlarn durumlarnn dzeltilmesine alabilmek iin, onlarda kimi ahlak dknlkleri bulunmasn isterler. Sizi son derece seven einizle birlikte bir kyde yaamaktasnz; salnz yerindedir, zevk aldnz bir ile urayorsunuz. Uaklarn eline braklm ev ileriyle, dadlarn kucana braklm ocuklarnzla ilgilenemeyecek denli bitkin olan karnz, sevdii herhangi bir ile de ilgilenemiyor; nk o sizden baka bir eyi sevemiyor, dnemiyor. O, belki de hastadr; ama sizi zmemek iin bunu saklyor; belki de sklyor, ama sizin iin yaam boyunca skntya katlanacaktr. Sizin iftlik ilerinize, asl ilerinize, kitap okumaya ve ava kar gsterdiiniz ar ilgi onu ileden karyor, ayn zamanda bu ar almann sizi ypratmakta ve lme yaklatrmakta olduunu grd halde katlanp susuyor. Ama, ite hastalandnz. Sizi seven karnz kendi hastaln unutuyor, yorulmamas ve zlmemesi yolundaki btn stelemelerinize karn, gece gndz ba ucunuzdan ayrlmyor; siz de her an stnzde, "Sana sylememi miydim byle olacan; ama benim iin hepsi bir. Yine de seni brakmayacam," diyen zntl, sevecen bir bak duyumsuyorsunuz. Ertesi gn kendinizi biraz daha iyi duyup baka bir odaya geiyorsunuz. Oda karmakark, soba yanmyor; tek iebileceimiz orba da aya smarlanmam; ilalarnz iin kimse gnderilmemi; ama geceyi baucunuzda uykusuz geirerek bitkin den karnz ayn sevecenlik dolu baklaryla size bakyor; ayak ularna basarak yryor ve fsltyla uaklara alk olmad, anlalmaz buyruklar veriyor. Okumak istiyorsunuz, sizi seven karnz gs geiriyor; kendisine kzacanz ve dinlemeyeceinizi bildii halde (ki bunlara ok alktr) okumamanzn daha iyi olacan sylyor; odada biraz dolamak istiyorsunuz, bunu da doru bulmuyor; sizi grmeye gelen arkadanzla konumanz istemiyor. Geceleyin ateiniz yine ykseliyor, biraz dalmak niyetindesiniz ama sizi seven karnz bsbtn zayflam, renksiz, gece lambasnn kr altnda, karnzda bir koltua ilimi, ara sra ofluyor; yan banzda varln duyuran en ufak devinim ve soluk al bile, sizi ileden karp sinirlendiriyor. Yirmi yldan beri yannzdan ayrlmayan; alk olduunuz, hizmetine karlk dolgun aylk alan bir uanz var; gndz iyice uyuyarak gecenin yorgunluunu

kardndan, seve seve, honutlukla iinizi grr, ama karnz onun size hizmet etmesine de raz deil. O, her eyi yalnzca kendi bana, beceriksiz ve gsz parmaklaryla yapmaya alyor. te yine, bouna bir abayla elindeki ieyi amaya urarken mumu sndren, ilac dken ve tiksinerek size dokunan beyaz parmaklarnn devinimlerini izlerken, ona fkelenmemek elinizden gelmiyor. Sabrsz ve sinirliyseniz, ona dar kmasn rica eder, biraz sonra kapnn arkasndan, boyuneen bir sesle alayp ofladn, fsltyla uanza anlamsz bir eyler sylediini, duyarll son snrn bulan kulanzla duyar ve sinirlenirsiniz. En sonunda, hastalktan lmediyseniz, bu hastalnz srasnda, yirmi geceden beri hi uyuyamayan (bunu durmadan size yineleyen), sizi seven karnz, hastalanp soluyor, ac ekiyor ve ie tmyle yaramaz bir duruma geliyor. Tam siz iyileip salnz kazandnzda, o zverili sevgisini, elinde olmayarak size ve btn evrede bulunanlara alanan uysal bir zntyle gstermektedir. Eylemli sevgi dediim ncs de; sevdii kimsenin btn gereksinmelerini, isteklerini, nazlarn; dahas, kt niyetlerini bile yerine getirmektir. Byle bir akla seven kimseler, lnceye dek bal kalrlar; nk sevgililerini ne denli ok severlerse onlar o denli daha yakndan tanrlar, tandka da sevgileri artar, btn isteklerini yerine getirmek daha kolay olur. Aklarndan hemen hemen hi konumazlar, konusalar da yeteri derecede sevdiklerine inanmadklar iin beceriksiz ve sklgandrlar; bunu anlatma biemleri de ho ve gzel olmaz. Byle klar, sevdiklerinin kt ahlakn beenirler; nk onlarn bu kt huylar, kendilerine daha yeni isteklerini yerine getirme frsatn verir. Sevilmelerini isterler; bu konuda kendi kendilerini aldatr ve inandrrlar bile; bu isteklerine kavumalar onlar mutlu klar. Sevilmeseler de aklar deimez. Tapndklar kimselerin mutlu olmalarn diledikleri gibi, ellerinde olan btn maddi manevi, kk byk aralarla, her zaman onlarn mutluluunu salamaya alrlar. te, Sofya vanovna'nn gzlerinde, her davrannda ve syledii her szde Lbov Sergeyevna'ya, yeenleri olan Dimitri ile Varenka'ya; dahas, Dimitri beni sevdii iin, bana kar da besledii byle eylemli bir sevgi seziliyordu. Epey zaman getikten sonra, ben Sofya vanovna'nn tam deerini anlayabildiim srada, aklm bir soru kurcalad: Sevgiyi btn genliin anlad gibi deil de, bambaka bir yolda anlamaya alan Dimitri, niin birdenbire anlalmaz bir kadn olan Lbov Sergeyevna'ya delicesine k oluyor da, her zaman gz nnde bulunan, kendisini seven iten Sofya vanovna'nn yalnzca baz erdemleri olduunu kabul etmekle yetiniyor? Nasl da doru sylemiler, "Kimse kendi yurdunda peygamber olamaz," diye... kisinden biri: Ya insanlar, gerekten iyi olmaktan ok, ktdrler; ya da iyilikten ok, ktle eilimlidirler. Lbov Sergeyevna'y tanyal pek ok olmamt; oysa onun, doduundan beri teyzesi tarafndan sevildiini biliyordu. XXV EVREY TANIMAYA BALIYORUM Galeriye dndmde, dndmn tersine, kimse benden sz etmiyordu. Varenka okumuyor, kitabn bir yana brakm, boyun ban dzeltip gzlerini krparak aa yukar gezinen Dimitri ile byk bir tartmaya girmiti. Grnrdeki nedeni van Yakovlivi ve bo inanlar olan tartmann bu denli scak oluunun asl nedeninin baka olduu; daha ok btn aileyi yakndan ilgilendirdii grlyordu. Kontesin ve Lubov Sergeyevna'nn sessizce oturup her szc dikkatle dinleyilerinden, tartmaya katlmak istedikleri anlalyordu; ama kendilerini tutuyorlar; dndklerini dile getirmeyi, biri Varenka'ya, teki Dimitri'ye brakyordu. Odaya girdiimde, Varenka bana pek ilgisiz bir bakla bakt; tartmann onu ok ilgilendirdii anlalyordu. Benim de sylediklerini iittiimi sanyor ya da iitmeme nem vermiyormu gibi grnyordu. Varenka ile ayn dncede olduu grlen kontesin de baklarnda ayn anlam vard. Dimitri ise, yanmda tartmay daha ateli srdrmeye giriti; Lbov Sergeyevna da geliimden korkmu gibi oturanlarn hepsine dnerek: "Yallar doru sylyorlar: si jeunesse savait, si vieillisse pouvait," dedi. (16) Ama bu atasz tartmaya son veremedii gibi, Lbov Sergeyevna ile arkadamn haksz olduklar kansna varmama neden oldu. Bu ailenin ufak tefek tartmalarnda bulunmam beni biraz sktysa da, bir yandan da bu tartmada aile bireylerinin birbirlerine kar olan duygularn grmek ve yanmda ekinmeyerek aka konumalarna tank olmak houma gidiyordu. Bir ailenin bireylerini yllarca ayn yapmack, ama grg kurallarna uygun perde altnda gryorsunuz; ama onlarn birbirleriyle gerek ilikileri sizin iin bir giz olarak kalyor. Bu gibi eylere yaamda ok raslanr. (Dahas, grdme gre bu perde ne denli kalnsa -ki perdenin bu durumu gzelliini artryor- bizden gizlenen gerein kabal o oranda oktur.) Bakarsnz, bir gn byle bir aile arasnda, grnrde hi nemi olmayan bir ziyaret ya da aile reisinin atlaryla ilgili bir konuma alr ve birdenbire bu tartma hi yoktan alevlenir; yle ki, bu tartmay zmlemek iin, perde arkas dar gelir. Tartanlarn dehetine, dinleyenlerin de aknlna karn, btn gerek ve kaba ynler olduu gibi srtr. Artk hibir eyi gizleyemeyen perde,

ie yaramaz bir savan iinde olan iki yan arasnda sallanarak, yalnzca sizi imdiye dek uzun zaman aldattklarn anmsatr. ou kez, insana, ban btn hzyla duvara vurmak, oktan beri kanayp aryan yaraya hafife dokunmaktan daha kolay gelir. Dokunulduunda insana ok ac veren bu gibi yaralar, hemen hemen her ailede bulunur. Nehldovlarn da bu szs, annesiyle kz kardeinde kskanlk deilse de, aile duygusunu inciten, Dimitri'nin Lubov Sergeyevna'ya artc sevgisiydi. Bu yzden olacak ki, van Yakovlivi ve bo inanlar konusundaki tartmann btn aile iin ok ciddi bir anlam vard. Ezgili sesiyle, her szc ak ak syleyen Varenka: - Herkesi gldren ve bakalarnca aa grlen eylerde, sen hep olaanst bir yan bulmaya alrsn, dedi. Dimitri sinirli bir devinimle ban kz kardeinden ters yne evirdi: - nce, van Yakovlivi gibi olaanst bir insan iin ancak ok dncesiz bir kimse byle konuabilir. Sonra da, sen gznn nnde duran iyi bir eyi zellikle grmek istemiyorsun, dedi. Yanmza dnen Sofya vanovna birka kez bana ve tartanlara ayr ayr bakt; kendi kendine konuur gibi iki kez azn at; derin bir "Ah!" ekti, sonra Varenka'ya kitabn uzatarak elini sevecenlikle okad: - Varya, ltfen daha abuk okur musun? Acaba onu yeniden buldu mu? Bunu renmeyi ok istiyorum, dedi (sanrm romanda bir buluma konusu da yoktu). Kant olarak hazrlad dncelerini altst edip szn kestii iin ona kzan Dimitri'nin kskn baklarna aldrmadan: - Mitya, hava serinledi, dilerinin yine armamas iin yanan balasan ok iyi edersin canm, dedi. Varenka brakm olduu kitab yeniden okumaya balad. Bu kk kavga, ailenin rahatn ve oturan kadnlarn arasndaki iten uyumu hi de bozmad. Aslnda, Kontes Maria vanovna'nn ynettii bu aile toplants, benim iin pek ekiciydi; onda bu trden mantkl bir yalnlk ve gzellik vard. Bende uyanan bu duygularn kayna, evremdeki eylerin temizlii, gzellii, salamlyd. rnein ngrak, kitabn cildi, koltuklar, masalar; korse giyen kontesin ok dik oturuu, aklam buklelerini saklamadan herkese gstermesi; daha ilk kez karlamamza karn bana Nikolas ya da "O" demesi; ilgileri; okuma, diki ve kadnlarn ellerinin olaanst beyaz oluu gibi. (Bu aileden olanlarn ellerinde bir zellik vard; ok krmz olan el ayalaryla apak olan st ksm, sanki birbirine eklenmi gibiydi.) Bu aile bireylerinin birbirlerine ok benzeyen bir zellii de, her szc ya da tmceyi, btn inceliklerini gzeterek son sesine dek ok ak sylemeleri; ok temiz Rusa ve Franszca konumalardr. Bunlarn hepsi, zellikle bu ailenin benimle bir byk insanla konuur gibi pek ciddi ve yaln konumalar, dncelerimi sylerken beni dinlemeleri; kendi dncelerini de bana sylemeleri; bunlara hi alk olmadm iin stmdeki niformann parlak dmelerine ve mavi kol kapaklarna bakmayarak, bana birdenbire, "Sizinle ciddi konuabileceimizi mi sanyorsunuz? Haydi bakalm dersinize!" diyeceklerinden korkuyordum. Btn bunlar zerimde yle izler brakt ki bunlar sayesinde aralarnda artk hi sklganlk duymuyordum. Arada srada ayaa kalkarak yer deitirebiliyor ve Varenka'dan baka herkesle zgrce konuabiliyordum. Varenka ile olan bu ilk tanmamzda bu kadar ok konumay bir grgszlk, bakalarnn da ho grmeyecei bir davran sanyordum. Okuma srasnda onun ho ezgili sesini dinlerken, kimileyin ona, kimileyin bahedeki, yamurdan kararm yuvarlak lekeli iekliin kumlu yoluna; biraz nce bizi slatan saydam ve arasndan gn mavilii grnen renksiz buluttan hl dklmekte olan seyrek yamur damlalarna; yapraklar slak hlamur aalarna; sonra yamurdan slanm yal, gr kayn aalarn aydnlatarak batmakta olan gnein son kzl klarna ve yeniden Varenka'ya bakyor; kendi kendime, "Hayr, ilk kez grnd gibi hi de irkin deil," diye dnyordum. Kendi kendime, "Yazk ki ben m ve Varenka da Sonika deil; yoksa hemencecik bu ailenin arasna katlmak pek ho olurdu. Birdenbire hem annem, hem teyzem, hem de karm olmu olurdu," diyordum. Bunu dnrken okumakta olan Varenka'ya dikkatle baktm. Onu bylediimi, onun bana kesinlikle bakmas gerektiini iimden geirdim. O, ban kitaptan kaldrarak bana bakt, gz gze geldik, ban evirdi: - Yamur hl durmad, dedi. Birden tuhaf bir duyguya kapldm; imdi iinde bulunduum durumu daha nce de yaam olduumu, imdi yaadmn bunun yinelenmesi olduunu dndm. O zaman da imdiki gibi ince ince yamur yayor, kayn aalarnn arkasndan gne batyor, o okuyor, ben onu seyrediyordum. Sonra onu bylediimi, onun da bana baktn, bir kez daha anmsadm. "Acaba o mu? Acaba balyor mu?" diye kendi kendime dnyordum. Ama ok gemeden onun, dlemimde yaattm kadn olmad, henz hibir eyin balamad kansna vardm. Her eyden nce, Varenka gzel deildi; bildiimiz kk hanmlardand. Onunla pek olaan bir biimde tanmtk; oysa teki, olaanst ve bambaka olacak, onunla hi umulmadk bir yerde tanacaz. Bu ailenin houma gitmesi de, belki benim deneyimsizliimden, toyluumdan ileri geliyordu. Yaammda buna benzer birok aileyle karlaabileceimi dndm.

Lev Nikolayevi Tolstoy _ Genlik yllarm Cilt2 LEV TOLSTOY GENLK II Rusadan evirenler: Rna akrz - Cengiz Ekinci 75. yl cokusuyla... Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, insan varlnn en somut anlatm olan sanat yaptlarnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn dnce eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun, dier uluslarn edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu kendi dncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o yaptlar orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yaratmas demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin etkili saymaktayz. Zeksnn her yzn bu trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi uluslarda dncenin en silinmez arac olan yaz ve onun mimarisi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ileyen ve sinen bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda btn snrlar delip aacak bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu ynde zenginse o ulus, uygarlk dnyasnda daha yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan eviri etkinliini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun genilemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna kran duyuyorum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi deilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel giriimlerin abas ve yine devletin yardmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin bir eviri kitaplmz olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden elde edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkinliine yakn ilgi ve sevgi duymamak, hibir Trk okurunun elinde deildir. 23 Haziran 1941. Milli Eitim Bakan Hasan li Ycel SUNU Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li Ycel nclnde dilimize evrilmesinin, kukusuz nemli pay vardr. Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. ylnda, bu etkinlii yineleyerek, Trk okuruna bir "Aydnlanma Kitapl'' kazandrmak istedik. Bu erevede, 1940'l yllardan balayarak Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanan dnya klasiklerini okurlarmza sunmaya baladk. Byk ilgi gren bu etkinlii Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanmam -ancak Aydnlanma Devrimi yarda kalmasayd yaynlanacana kesinlikle inandmz- dnya klasiklerini de katarak srdryoruz. Cumhuriyet GENLK II XXVI Y YANLARIMI GSTERYORUM ay iilecei zaman okumadan vazgeildi; hanmlar aralarnda, tanmadm insanlardan, bilmediim eylerden konumaya baladlar. Bana sevgi ve itenlik gstermekle birlikte, bu konumay toplumsal durumumu ve ya farkm anmsatmak iin yaptklarn sanyordum. Biraz nce susmann acsn kartmak iin aramzda geen ve benim de katlabileceim bir konuda konuurken, zerimdeki niformann onurunu dnerek ok zeki olduumu ve zgn dncelerim bulunduunu gstermek istiyordum. Yazlkla ilgili bir konu alr almaz, ben birdenbire Prens van vanovi'in Moskova yaknlarnda bir kk bulunduunu ve bu kk grmek iin Londra ve Paris'ten bile gelenler olduunu; evresinin yz seksen bin ruble deerinde bir parmaklkla evrildiini; Prens van vanovi'in ok yakn bir akrabam olduunu; bugn orada yemek yediimi; beni de btn yaz geirmek zere oraya ardn sralayverdim. Sonra ok gittiim iin kk ok iyi tandm; btn bu parmaklklarn, kprlerin gsteriinin, lksn, hele ky gibi bir yerde olunca, hi holanmadm iin beni ilgilendirmediini syledim. Kyde olunca insann her eyinin kye yakr bir biemde olmasn sevdiimi ekledim. Bu grkemli ve katmerli yalan syledikten sonra, yle

utanp kzardm ki sanrm herkes sylediklerimin yalan olduunun farkna varmtr. O srada bana ay fincann uzatmakta olan Varenka ile yzme bakan Sofya vanovna; ikisi de, benden balarn evirerek baka bir konuda konumaya baladlar. Yzlerinde, sonralar sk sk rasladm iyi yrekli insanlarn, kendilerine asl astar olmayan eyler anlatan genlerin syledikleri karsnda yzlerinde beliren, "Naslsa yalan sylediini biliyoruz; bunu niin yapyorsun a zavall ocuk?" gibi bir anlam vard. Prens van vanovi'in bir kk olduunu anlatm bugn onda yemek yediimi, onunla akraba olduumuzu gstermek iin daha iyi bir neden bulamadmdandr. Ancak yz seksen bin ruble deerinde olan parmaklndan ve Prens van vanovi'e sk sk gittiimden niin sz ettim? Bunu kendim de iyi bilmiyordum. Prens ya Moskova'da ya da Napoli'de yaad iin ona gitmediim gibi gidemeyeceimi de Nehludovlar ok iyi biliyorlard. ocukluumda, yeniyetmeliimde, sonralar olgun amda da yalan sylediimi asla anmsamyorum; tersine, ar iten ve ak konuma alkanlm vard, diyebilirim. Ama genliimin bu ilk yllarnda, sk sk iimde tuhaf bir duyguyla, hi nedeni yokken inanlmayacak derecede yalan sylemek isteini duyardm. "nanlmayacak derecede" diyorum, nk yle abartl konuuyordum ki, bunlarn yalan olduu hemen ortaya kyordu. Bu garip eilimin balca nedeni, bence kendimi olduumdan bambaka bir insan gsterme isteiyle yalanlarm syleyerek bir trl gereklemeyen, o eriilmez insan olmak isteiydi. Akama doru yamur dinmiti. aydan sonra, havann dingin ve ak olduunu gren kontes, hepimize ok sevdii aa baheye inip gezmeyi nerdi. Her zaman zgn kalmak amacna bal olan ben, kendim ve kontes gibi akl banda insanlarn, sradan incelik gsterme tavrnn stnde olmamz gerektiini dnerek; amasz hibir gezinti yapmay sevmediimi ve ancak yalnz bama gezmekten holandm syledim. Sylediklerimin dorudan doruya bir kabalk olduunu dnememitim; hem o zamanlar sradan iltifatlar etmek ne kadar aypsa, baz eyleri de kabalk derecesine varan bir aklkla sylemenin yle zgn ve ho bir ey olduunu sanyordum. Bununla birlikte, verdiim yantlardan honut kalarak herkesle birlikte gezmeye ktm. Kontesin sevdii yer ta aada, bahenin en ssz yerinde bulunan oval havuzun stndeki kk bir kpryd. Buradan grnen grnm, kk olmakla birlikte ho ve anlamlyd. Biz sanat doayla kartrmaya yle almz ki, sanatta raslamadmz doa olgular ou zaman bize doal gelmez; resimlerde grdmz doa sanki yapay gibidir; bize hep basmakalp grnr. Kimi gereki doa resimleri de, ou kez bir rnek olup ayn eyi anlattndan bize ok sradan gelir. Kontesin sevdii yerden grnen grnm de bunlardan biriydi. evresini otlarn brd kk bir havuz vard, onun hemen arkasnda deiik yeillerin birbirine kart, allklar ve kocaman yal aalarla rl dik bir tepe ykseliyordu. Bu tepenin eteinde, havuzun stne eilen ve kaln kklerinin bir blmyle havuzun kysndaki nemli topraklara tutunan, tepesini uzun akakavak aacna dayayp kvrck dallarn havuzun durgun sular zerine sarktm bir kayn aac vard. Havuzun durgun yzne sarkan bu dallar ve evredeki yeillikler suya yansyordu. Kontes ban sallayarak, hepimize birden: - Bakn ne gzel! dedi. Her ey konusunda kendime zg bir yargm olduunu gstermek isteiyle: - Evet, olaanst; ama fazlasyla yapma bir dekoru andryor, dedim. Kontes sylediklerimi hi duymam gibi grnm zevkle seyrediyor ve kz kardeiyle Lubov Sergeyevna'ya dnerek, grnmn en ok houna giden baz yerlerini, sarkan eri bir dal ve onun sudaki yansmalarn gsteriyordu. Sofya vanovna bunlarn hepsinin ok gzel olduunu ve kz kardeinin de burada saatlerce vakit geirdiini sylyordu ama bunu yalnzca kontesi honut etmek iin yapt belliydi. ok sevmek zellii olan insanlarn, doa gzelliklerine ou kez ilgisiz kaldklarna tank olmuumdur. Lubov Sergeyevna da bizim gibi hayran olmakla birlikte, arada srada, "Bu kayn aac nasl oluyor da devrilmeden duruyor? Bu durumda daha ok durabilir mi?" gibi sorular soruyor ve srekli, yaamnda sokaa ilk kez km gibi byk bir telala tyl kuyruunu sallayarak eri bacaklaryla kprnn stnde aa yukar koan Suzetka'ya bakyordu. Dimitri annesiyle, ufkun dar bir erevesi iine giren bir grnmn hibir zaman gzel olmayacan tartarak onu inandrmaya alyordu. Varenka, hibir ey sylemiyordu. Bam evirip ona baktmda, kprnn parmaklna dayanm, bana yan durmu olarak nne baktn grdm; sanrm bir ey dikkatini ekiyor, dahas, onu heyecanlandryordu. nk kendisini unuttuu gibi, evreden kendisine bakanlarn da ayrmnda deildi. ri gzlerinde yle bir dikkat, yle dingin ve ak dncelerin yansmalar okunuyordu, duruunda yle bir zgrlk vard ki, ufak tefek olmasna karn grkemli ve arbal grnyordu. Onun bu grnm beni birdenbire yle artmt ki, yine iimden, "Acaba balyor mu?" diye sordum ve bu soruya yant olarak, kendi kendime, Sonika'ya k olduumu, Varenka'nn da yalnzca bir kkhanm ve arkadamn kz kardei olduunu dndm. Ama Varenka o anda pek houma gitmiti ve bunun iin de onu zecek bir ey sylemek ya da yapmak gibi, iimde ne olduunu kendim de anlayamadm bir istek uyand. Sylediklerimi Varenka'nn duyabilmesi iin ona daha da yaklaarak arkadama:

- Biliyor musun Dimitri, bence sivrisineksiz de olsa, buras gzel deil, ama imdi (elimi alnma vurarak gerekten bir sivrisinei ldrdkten sonra) buras bsbtn kt dedim. Varenka bana bakmadan: - Sanrm doay sevmiyorsunuz, dedi. Ben: - Bence bu yararsz ve bo zaman geirmekten baka bir ey deildir, diye yant verdim. En sonunda onu kzdracak, ayn zamanda da zgn bir ey syleyebildiim iin honut oldum. Varenka bana acyormu gibi kalarn hafife kaldrarak, deminki gibi sessizce ileri bakmaya balad. Ona biraz gcenmitim. Bununla birlikte, onun dayanp durduu kprnn gri boyal solmu parmakl, eilmi kayn aacnn sarkm dallaryla birlemek istiyormu gibi duran havuzdaki yansmalar, bataklk kokusu, alnmdaki sivrisinein ezilmesinin bende brakt duygu, onun dikkatli baklar, arbal duruu, sonralar hi ummadm zamanlarda sk sk dlemimde canlanrd. XXVII DMTR Gezintiden sonra eve dndmz zaman, Varenka bu akam, her akamki gibi ark sylemek istemedi; ben de kendime yle gveniyordum ki, bu isteksizliinin benim yzmden, kprde sylediklerime karlk vermek isteinden doduunu sanyordum. Nehludovlarn akam yemei yeme alkanlklar yoktu; erkenden odalarna dalrlard. Bugn de Dimitri'nin dileri ard iin (bunu Sofya vanovna bilmi gibi nceden sylemiti), Dimitri de, ben de onun odasna her zamankinden daha erken ekildik. Ben stmdeki niformaya yakr biimde davrandm ve herkesin houna gittiim kansyla pek honuttum. Dimitri ise tersine, tartmadan ve di arsndan olacak, hibir ey sylemiyor, yz glmyordu. Masann bana geip oturdu; yapt ve ilerde yapmas gereken ileri akamlar yazd defteri ve an defterini kard. Durmadan yzn buruturarak, her dakika elini yanana gtrerek, deftere epeyce bir eyler yazd. Sofya vanovna'nn gnderdii, dilerinin aryp armadn ve pansuman yapmak isteyip istemediini sormaya gelen oda hizmetisine: - Beni rahat brakn, diye bard; sonra yatamn hemen yaplacan ve kendisinin de hemen dneceini syleyerek Lubov Sergeyevna'nn yanna gitti. Odada yalnz kalnca, kendi kendime, "Yazk ki Varenka gzel olmad gibi Sonika da deil. Yoksa niversiteyi bitirdikten sonra onlara gidip evlenme nerisinde bulunmak ho olurdu; ona, 'Kontes artk gen deilim ve sizi ateli bir akla sevemem; ama hep bir karde gibi seveceim'; annesine, 'Size kar imdiden sayg besliyorum'; Sofya vanovna'ya da, 'Sizin deerinizi biliyorum,' derdim, diye dndm; ondan, benim karm olmak isteyip istemediini sylemesini dorudan doruya, aka rica ederim; o, bana elini uzatarak, 'Evet,' der; ben de onun elini skarak, 'sevgimi szlerimle deil davranmla kantlarm," diye dlemliyordum. Sonra birdenbire aklma geldi: Ya Dimitri birdenbire Luboka'ya k oluverirse (Luboka onu seviyor ya) ve onunla evlenmek isterse? O zaman, ikimizden biri evlenmeyecekti. Bu ok gzel olurdu. Bakn o zaman ne yapardm: Bunun hemen ayrmna varr ve Dimitri'ye gidip, "Arkada, duygularmz bouna birbirimizden saklyoruz. Kz kardeine olan akm ancak benimle birlikte lecek; ama ben hepsini biliyorum. Sen benim en tatl umutlarm krarak mutluluumu yktn. Ama Nikolay rteniyev btn yaamn alt st etmene karlk sana ne diyecek biliyor musun?" Luboka'nn elinden tutarak yanna gtrp, "Al kardeimi," diyecek; o, "Hayr, bunu kabul edemem," diye yant verecek; ama ben, "Hayr, Kont Nehludov... siz Nikolay rteniyev'den daha yce gnll olamazsnz. Dnyada ondan daha yce gnll bir insan yoktur!" diyecek ve selam verip dar kacaktm. Dimitri ile Luboka gzyalar arasnda zverilerini kabul etmemi dileyerek arkamdan bakacaklard. Varenka'ya k olmu olsaydm, bunu kabul eder ve ok mutlu olabilirdim. Bu dlemlerim ylesine hotu ki, onlar arkadama amay ok istiyordum; ama birbirimize her eyi olduu gibi sylemeye sz verdiimiz halde, bunu sylemeyi gze alma gcn kendimde bulamyordum. Dimitri, Lubov Sergeyevna'nn yanndan diine ila konmu olarak geldi. Acs daha artm, bunun iin sinirleri bsbtn bozuk dnmt. Yatam henz yaplmamt. Dimitri'nin ua, yatan nereye yaplacan ona sormak zere geldi. O ayan yere vurarak: - Cehennemin dibine... diye ua kovdu; ama ocuk darya kar kmaz, her defasnda biraz daha sesini ykselterek: - Vaska! Vaska!.. Vaska!.. Benim yattm yere yap! diye bard. Ben: - Hayr... Yerde ben yatsam daha iyi olur, dedim. Dimitri ayn sinirli sesiyle:

- Hepsi bir, yata yap da nereye olursa olsun, dedi.Vaska yataklar sersene! diye ekledi. Ama Vaska, sylenenleri anlamam gibi kmldamadan duruyordu. Dimitri birdenbire daha da kprerek: - Ne duruyorsun Vaska? Yataklar sersene!.. Sersene! diye bard. Ama Vaska hl bir ey duymam gibi korkudan hi kmldamyordu. - Sanrm sen beni ileden karmaya, ldrmeye niyet ettin! Dimitri bunlar syledikten sonra iskemlesinden frlayarak ocua doru kotu ve var gcyle yumruklarn kafasna birka kez indirdi. Vaska hemen dar frlad. Onun arkasndan kapya kadar gittikten sonra duran Dimitri, bir an iin bana bakt. Bir dakika nce yzndeki fkeli ve sert anlatm birdenbire pek dingin, utanga, acma dolu, ocuka bir baka dnt ki, ona acdm ve bakmamak iin kendimi ne kadar zorladysam da bunu yapmak bir trl elimden gelmedi. Bana hibir ey sylemedi; uzun zaman konumadan, yalnzca ara sra, balamam dileyen gzlerle bana bakarak odada aa yukar dolat. Sonra masann gznden bir defter kard, iine bir eyler yazd. Ceketini kararak zenle katlad; sonra kutsal resimlerin asl olduu keye yaklaarak byk beyaz ellerini gsne kavuturdu ve dua etmeye balad. Bu dua o kadar uzun srd ki, Vaska yata getirmeye, benim fsldayarak sylediim gibi yere sermeye zaman bulabildi. Soyunarak, yere serilen yatama uzandm. O hl dua ediyordu. Dimitri'nin biraz kamburumsu srtna, secdeye vardnda tuhaf bir uysallk anlatan nmdeki tabanlarna bakarken, onu eskisinden daha ok sevmeye baladm; srekli, "Kz kardelerimiz konusundaki dncelerimi sylesem mi, sylemesem mi?" diye dnyordum. Duay bitirdikten sonra o da yanma uzand, ban eline dayayarak uzun zaman sessizce, sevecenlikle ve ekingen bir bakla bana bakt. Bu durum ona pek ar geliyor gibiydi, ama onda kendisini cezalandrmak isteyen bir durum vard. Bakarken glmsedim, o da glmsedi: - Kt bir davranta bulunduumu niin sylemiyorsun? imdi sen de bunu dnyordun deil mi? Baka bir ey dndm halde, gerekten bunu dnyormuum gibi davranarak: - Evet, yaptn ok ktyd. Bunu senden asla beklemiyordum (o dakika ona sen diye seslenmekten byk bir honutluk duyuyordum). Dilerin nasl? diye ekledim. - Biraz hafifledi, dedi. Sonra birdenbire, ah Nikolinka dostum! Ne kt bir insan olduumu biliyorum, Tanr da bunu gryor, ama iyi olmay nasl istiyorum bir bilsen; Tanr'ya her dakika bunun iin dua ediyorum, dedi. (Bunlar sylerken sesi yle dokunaklyd ki, neredeyse parlayan gzlerinden yalar dklecekti.) Ama ne yapaym, ok kt, iren bir huyum var. Ne yapmal bilmem ki? Kendimi tutmaya, dzeltmeye alyorum; ama birdenbire olamyor doallkla; hem bunu yalnz bama baarmaya da olanak yok. Birinin bu ynden beni desteklemesi ve yardm etmesi gerek. te Lubov Sergeyevna beni anlyor ve bu konuda bana ok yardm ediyor. Bir yl iinde ahlak bakmndan epeyce dzeldiimi an defterindeki notlarmdan anlyorum, diye ekledi; yapt bu aklamadan sonra, daha dingin bir sesle ve o zamana dek grmediim bir sevecenlikle, byle bir kadnn etkisinin ne byk bir deeri var, gryor musun? Aman Tanrm, onun gibi bir arkadala yaamm kazandm zaman ba baa yaamamz ne zevkli olacak; onun yanndayken bambaka bir insan oluyorum, dedi. Bundan sonra Dimitri evlenmesi, kyde geirecekleri yaam ve kendisini olgunlatrmak iin yapaca almalar konusundaki tasarlarndan sz etmeye balad ve birdenbire: - Ben kyde yaayacam, sen de bana konuk geleceksin; belki o zamana dek Sonika'yla evlenmi olursun; ocuklarmz da birlikte oynayacaklar. Bunlarn hepsi de ok sama ve gln; ama, olmayacak eyler de deil, dedi. Ben glmsedim. Kz kardeiyle evli olmamn daha iyi olacan dnerek: - Elbette. Niin olmasn? dedim. O biraz sustuktan sonra: - Biliyor musun; sana bir ey syleyeyim mi? Sen Sonika'ya k olduunu sanyorsun ama, bunlarn hepsi bo eyler, asl akn ne olduunu sen daha bilmiyorsun. Onunla hemen hemen dnde olduum iin, hi kar kmadm. kimiz de bir an iin sustuk; sze o balad: - Bugn ok sinirli olduumu, Varenka ile kt bir biimde tarttm sanrm sezmisindir. Bunlarn, zellikle senin yannda olmas hi de houma gitmedi. Kimi konularda yanl dnceleri olmakla birlikte, o ok iyi, ok sevimli bir kzdr. Yaknda sen de onu daha iyi anlarsn. Konuurken, benim k olmadm konusunu, kz kardeini vmeye evirmesi beni ok sevindirerek yzmn kzarmasna yol at. Ama ben yine de kz kardeinden hi sz etmedim ve baka eylerden konutuk. Bylece horozlarn ikinci kez tne dek syletik; Dimitri mumu sndrp de yatana girdiinde tan atmaya balamt. - Artk uyuyalm, dedi. Ben de tek bir szckle:

- Uyuyalm, dedim. - Eh... Demek byle... - Evet. Yaamak ok zevkli, deil mi? O, neeli, okayc gzlerini ve ocuka glmsemesini karanlkta gzlerimde canlandran bir sesle: - Evet. Yaamak ok zevkli, dedi. XXVIII KYDE Ertesi gn, Volodya ile birlikte posta arabasyla kye doru yola ktk. Yolda Moskova'yla ilgili anlarm yoklarken Sonika Valahina'y ancak be istasyon getikten sonra ge vakit anmsadm. Kendi kendime, "ok tuhaf deil mi? k olduumu tmyle unuttum, sevgilimi dnmeliyim," diyordum. Onu yolda dnlebilecei gibi, karmakark ama canl olarak dlemlemeye baladm. Bu dlemlerimi de o dereceye vardrdm ki, kye geldikten sonra bir iki gn nedense btn evdekilere, zellikle yreimdeki duygular kendisine biraz tlattm ve bu gibi ilerde bilgisi olduuna inandm Katenka'ya kar ok dnceli ve zgn grnmeyi gerekli grdm. Bu konuda kendimi ve bakalarn ne denli aldatmaya altmsa da, klarda gre arpan davranlara bilerek yknmeye ne denli yeltendimse de, ancak iki gn kadar, o da ara sra, en ok akamlar k olduumu anmsadm; sonunda benim iin yeni olan ky yaamna ve uralarna dalnca, Sonika'ya olan sevgimi bsbtn unutuverdim. Petroskoe'ye gece yars gelmiiz. Ben yle derin bir uykuya dalmtm ki ne evimizi, ne kayn aal yolu ve ne de oktan dalp yatmaya giden evdekileri grdm. Kamburu km yal Foka, yalnayak, srtnda karsnn pamuklu hrkas, elinde mum olduu halde bize kapy at. Bizi grnce sevincinden titreyerek omuzlarmzdan pt, ivedi yatan toplad ve giyinmeye balad. Sofayla merdivenleri geerken uykum henz alm deildi. Ama, girite kapnn kilidiyle srmesi, apraz olarak yaylan yolluk, sandk, eskisi gibi eriyen mum yalaryla dolu eski amdan, henz yaklm olan eri ve souk mumdan den glgeler, anmsadma gre arkasnda vez aac bulunan ve her zaman tozlu olup hi almayan iki katl pencere; bunlarn hepsi bana yle yakn, yle an dolu, tek bir anlam olacak denli birbirine kaynam gibi geldi ki, birdenbire bu eski sevimli evin okayn stmde duyumsadm. Elimde olmayarak, kendi kendime, "Nasl oldu da byle uzun zaman biz, yani ben ve evimiz birbirimizden ayr kalabildik?" diye sordum; teki odalarda bir deiiklik olup olmadn anlamak iin kapdan frladm. Her eyi eskisi gibi, yalnzca biraz klm, kendimi de bym, arlam, kabalam gibi buldum. Byle olmakla birlikte, evimiz beni olduum gibi, sevecen kucana sevinle alarak, grdm her yayg, her pencere, merdivenin her basama, evdeki btn sesleri iimde sonsuza dek yiten mutlu gnlerin birok yzlerini, duygularn, olaylarn canlandryordu. Bizim ocukken yattmz odaya getik. ocuklar korkutan dlemler, eskisi gibi kelerde ve kap arkalarnda gizleniyorlard. Konuk odasna girince, oradaki hl deimemi olan btn o eyalarda annemizin okayc, sevecen sevgisinin izlerini duyumsadm. Salondayz, burada ocukluumuzun grltl, akrak neesi, kendisinin yeniden uyandrlmasn bekliyormu gibi duruyordu. Foka'nn bizi gtrd ve yataklarmz hazrlad dinlenme odasnda her ey; ayna, paravana, eski kutsal resim, beyaz ktla sval olan duvarn her prz, artk asla geriye dnmeyecek olan eyleri; aclar ve lm anmsatyor gibiydi. Biz yataklarmza uzandk, Foka da iyi geceler dileyerek yanmzdan ayrld. Volodya: - Maman bu odada lmt, dedi. Ona karlk vermeyerek kendimi uyur gibi gsterdim. Bir ey sylemi olsaydm, kesinlikle alardm. Ertesi sabah uyandmda babam daha giyinmemi, ayanda yumuak izmeler, srtnda sabahlk ve aznda sigarasyla Volodya'nn yatana oturmu, onunla konuup glyordu. Neeli bir tavrla Volodya'nn yanndan kalkarak bana yaklat, iri eliyle yanama vurduktan sonra yanan dudaklarma uzatt. Kendine zg neeli bir okayla, parlayan kk gzleriyle beni dikkatle szerek: - Aferin diplomat, teekkr ederim. Volodya, snavlar iyi verdiini syledi. Bravo delikanl... Gryorum ki, kendini yaramazla kaptrmasan, sen de iyi bir ocuksun, teekkr ederim dostum. imdi burada zamanmz iyi geirmeye bakalm; ka doru da belki Petersburg'a tanrz; yazk ki av mevsimi geti. Yoksa sizleri ok iyi elendirirdim. Voldemar, sen tfekle ava kabilir misin? evrede istediinden ok ku var, belki bir gn ben de seninle gelirim. Kn da umarm Petersburg'a tanrz. Sizler birok insan tanr, ilikiler kurarsnz. Artk bydnz. Biraz nce Voldemar'a sylediim gibi, kendinize bir yol semi bulunuyorsunuz; benim size kar olan grevim bitti. Artk setiiniz yolda yalnz yryebilirsiniz. Herhangi bir konuda danacak bir eyiniz olursa hemen bana sorun. imdi artk ben sizin babanz deil, bir dostunuz, bir arkadanz, yerine gre de danmannzm. te bu kadar. Syle bakalm Koko, bunu nasl buluyorsun? Felsefene gre bu iyi mi, kt m? Ne dersin?

Doallkla bunun olaanst bir ey olduunu syledim. Gerekten byle dnyordum. Babamn o gn olaanst ekici, neeli ve mutlu bir grn vard. Bu benim iin yeni olan ve aramzda ayrm gzetmeyen arkadaa davran, ona kar beslediim sevgiyi bsbtn artrmt. Babam: - Anlat bakalm, dostlar, akrabalar dolatn m? vinlere gittin mi? Yal vin'i grdn m? Seni grnce ne dedi? Prens van vanovi'i ziyaret ettin mi? diye soru yadryordu. Giyinmeden daldmz bu konuma yle uzun srd ki, gne oda penceresinden ekilmeye balad. Eskiden ne denli yalysa ylece yal kalan; her zamanki gibi ellerini arkasna balayarak parmaklarn oynatan ve "yine de" szcn sk sk kullanarak konuan Khya Yakov odamza girdi, arabann hazr olduunu haber verdi. Benim: - Nereye gideceksin? soruma, babam hafife ksrerek ve cannn skldn belirten bir tavrla omzunu silkerek: - Az daha unutuyordum. Bugn Yepifanovlara gitmeye sz vermitim. Sanrm anmsarsn; u "La belle Flamande" (1) dediimiz kadn. O daha annenin salnda buraya gelir giderdi. yi insanlardr, diye yant verdikten sonra, bana utanyormu gibi gelen bir omuz silkme devinimiyle odadan kt. Biz gevezelik ederken, Luboka birka kez kapya gelerek, "eri girebilir miyim?" diye sordu, ama babam her seferinde ona, "Asla olmaz, nk henz giyinmi deiliz," diye yant veriyordu. - Ne zarar var, seni sabahlkla grmemi deil ya? Babam: - Hayr, olamaz. stlerinde don gmlek olan kardelerinle nasl konuursun? diye baryordu. stersen konuma yerine her biri sana kapy vursun, yetmez mi? Sonra bize dnerek: - Haydi ocuklar kapya vurun, ama sakn konumayn; byle giyinmemi bir durumda konumanz bile uygun deildir, dedi. Kapnn arkasndan hl ayrlmayan Luboka: - Aman, ne ekilmez eylersiniz... Hi olmazsa biraz abuk olun da konuk odasna gelin. Mimi sizleri grmek iin sabrszlanyor, diye baryordu. Babam odadan kar kmaz ben abucak resmi renci ceketimi giydim ve konuk odasna indim. Volodya ise tersine, yavatan alarak, Yakov'a ulluk ve baka av kularnn bulunduklar yerleri sorarak, uzun zaman daha yukarda kald. nceden de sylediim gibi onun dnyada, kendi deyiiyle babacna, kardeiine ve kz kardeiine kar ar itenlik ve sevecenlik gstermekten daha ok ekindii bir ey yoktu. Bunu yapmaktan kanrken, kartlk oluturan souk bir ilgisizlik gstermi oluyordu ki, bu durum, nedenini bilmeyen birok kimseyi incitiyordu. Koridorda babamla karlatm, kk ve hzl admlarla arabaya doru ilerliyordu. Srtnda yeni modaya uygun, Moskova'da yaptrd ceketi vard. Lavanta kokuyordu. Beni grnce, "Gryorsun ya, ne ho!" der gibi neeli neeli ban sallad, gzlerinde daha sabahleyin ayrmna vardm o mutlu anlatm yeniden grmek beni artmt. Konuk odas eskisi gibi bol kl, sar ngiliz piyanosuyla, ak duran byk pencerelerden bahenin yeil aalarn ve sar, kzlmtrak bahe yollarnn ierisini neeyle seyrettikleri yksek tavanl bir odayd. Mimi ve Luboka ile ptkten sonra Katenka'ya yaklarken, birdenbire onunla pmenin ayp olduunu dnerek hibir ey sylemeden, yzm kpkrmz olmu duruyordum. Katenka, hi sklmadan bana apak, kck elini uzatarak niversiteye giriimi kutlad. Konuk odasna girip Katenka ile grrken, Volodya da ayn durumda kald. Gerekten dnecek olursanz, bir evde byyp her gn bir arada yaarken, ilk ayrltan sonra karlamamzn nasl olacan kestirmenin gln anlarsnz. Katenka hepimizden daha ok kzarmt; Volodya hi renk vermeden, onu belli belirsiz selamladktan sonra Luboka'ya yaklat, onunla biraz teden beriden konutu ve yalnz bana gezmek zere dar kt. XXIX KIZLARLA ARAMIZDAK LKLER Volodya kzlarla karnlarnn tokluu, iyi uyumalar, giyimlerinin yerinde oluu konusunda Franszca konuurken, onlarn yabanclarn yannda kendisini utandracak derecede yanl yapmalarna ilgi gsteren; ama kzlarn da baka insanlar gibi dnmesini, duymasn, en nemlisi de kendisiyle konuurken bir konuda dncelerini sylemelerini olanak d gren tuhaf dnceleri vard. Kazara onlar ciddi bir konuyla ilgili bir ey (ki byle eyler yapmaktan ekinmeye balamlard), rnein bir roman konusunda dncesini ya da niversitedeki dersleriyle ilgili bir ey sorduklarnda, o, yzn tuhaf bir biimde buruturur; susar ve uzaklar ya da altn stne getirdii bir Franszcayla, "Kom siotri joli" gibi bir takm tmceler syleyerek yzne ciddi ama aptalca bir anlatm verir, hibir anlam olmayan ve sorulanlarla da ilgisi bulunmayan bir

szck frlatr; daha olmazsa gzlerini alatrarak "francala, gittiler, lahana" gibi szckleri sralard. Kimi zaman Luboka'nn ya da Katenka'nn bana syledikleri szleri ona sylediimde, o: - Hmm, demek ki onlarla ciddi eyler zerine konuuyorsun, yle mi? Hayr arkada, gryorum ki sen daha olgunlamamsn, derdi. Volodya'nn azndan dklen bu tmcelerdeki derin ve sonsuz nefretin derecesini anlamak iin, ancak onu dinleyip grmek gerekti. Volodya iki yldan beri artk bym saylyor ve karlat btn gzel kadnlara durmadan gnl veriyordu. Ama iki yldan beri uzun giysiler giyip gnden gne gzelleen Katenka'y her gn grd halde, ona k olmay aklndan bile geirmiyordu. Bu durumun cetvel, yatak araf yaramazlklar gibi basit ocukluk anlarnn daha pek taze olduklarndan m, yoksa genlerin evdeki her eye kar duyduklar nefretten mi; yoksa btn insanlara zg, ilk karlatklar ok gzel ve iyi eylere aldr etmeden, "Adaam sen de! Byle eyleri daha ok grrz," dncesiyle mi, yapyordu bilmiyorum. Ama, Volodya o gne dek Katenka'ya kadn gzyle bakmamtr. Btn bu yaz boyunca Volodya'nn ok skldn sanyorum; bu can sknts, bize kar besledii ve saklamaya hi gerek grmedii nefretten ileri geliyordu. Her dakika yznde, "Aman, nasl da sklyorum! evremde konuacak tek bir insan bile yok!" anlam okunuyordu. ou kez, erkenden tfeini alp ava gider ya da giyinmeden, le yemeine dek odasna ekilip kitap okurdu. Babamn evde olmad gnler yemee kitapla iner ve hibirimizle konumadan (bunda hepimiz, ona kar kendimizi sulu duyuyorduk) kitap okumay srdrrd. Akamlar konuk odasnda, olduu gibi ayakkablaryla divana uzanr, ban koluna dayayp uyur ya da ciddi bir yzle yle eyler, kimi zaman insan utandracak yle samalar sylerdi ki, Mimi fkesinden kpkrmz kesilir, biz de glmekten katlrdk; btn ailede, babamdan ve ara sra da benden baka kimseyle ciddi konumaya gnl indirmezdi. Ben, elimde olmayarak onun kzlar konusundaki dncelerini rnek alyordum; ama onun tersine sevecenlik gstermekten ekinmiyordum; kzlara kar nefretim de onunki gibi kesin ve derin deildi. Dahas, bu yaz can skntsndan birka kez Luboka ve Katenka ile konuarak yaknlmz artrmak istedim, ama her seferinde para, niversitede neler retildii, savan anlam gibi en sradan eyleri bilmediklerini, mantkl dncelerden ok uzak olduklarn ve bunlar kendilerine anlatmaya alrken enikonu ilgisiz kaldklarn grdke, onlar iin beslediim olumsuz kan giderek gleniyordu. Aklmda kaldna gre, bir akam Luboka piyanoda bkknlk veren bir paray belki yznc kez alyordu. Volodya konuk odasndaki divanda uzanm, uyukluyor ve ara sra sanki kendi kendine, "Amma da alyor... mzisyen diye ite buna derler... Beethooven!.. (bu ad zellikle alayla, byle sylyordu) ok gzel... Bir kez daha... Ha... Byle ite!" ve buna benzer bir eyler mrldanyordu. Katenka ile ben ay masasnn banda oturuyorduk, nasl olduunu anmsayamyorum, konumamz ok sevdii ak konusuna evirivermiti. O anda felsefe konularnn bile beni skmayaca bir ruh durumundaydm. Akn kendimizde olmayan eyleri bakalarnda grp elde etmek isteinden ileri geldiinden dem vurarak anlatmaya baladm. Ama Katenka, bir kzn zengin biriyle evlenmek istemesinde akn rolnn ve kendi kansnca servetin hibir neminin olmadn ve gerek akn, zleme dayanabilen gl bir sevgi olduunu syledi (bunu sylerken Dubkov'a kar olan akn kastediyordu). Konumamz belki de duymu olan Volodya, ban kaldrarak, kmsemeyle, "Katenka! Ruslar m?" diye bard. Katenka: - Her zaman samalar... dedi. Volodya, btn sesli harfleri vurgulayarak konutu: - Biberliin iine mi? Ben de Volodya'nn bu konuda tmyle hakl olduunu dnmekten kendimi alamadm. Herkeste olup her bireyde ayr ayr bulunan ve kiminde az kiminde ok gelimi bulunan dnce, duyarlk, gzelduyuya kar yetenekten baka, belli toplumsal snflarda, en ok da aileler arasnda kendilerine zg bir dn biimi var ki, ben ona anlay yetenei diyeceim. Bu yetenein asl, her konuda belirlenmi bir snr amamaktan ve her eye kar dar ve tek yanl grten baka bir ey deildi. Byle dnen ayn snfn ya da ayn ailenin yesi olan iki kii, bir duygunun her zaman ancak belli bir noktaya dek vardna inanr; ondan tesi, ikisi iin de hibir anlam tamaz; ayn anda, ikisi de vgnn nerede bitip alayn nerede baladn ve akn nerede bitip yalann nerede baladn grrler ki, bunlar ayn dncede olmayanlar iin bambaka grnebilir. Ayn dncedekiler iin, her ey ou kez gln, gzel ya da kirli ynleriyle, her ikisine ayn biimde grnr. Bu ayn anlay kolaylatrmak iin ayn toplumsal snfn ya da ayn ailenin yesi olan insanlar arasnda kendilerine zg bir dil, anlat biimi ve dahas, bakalar iin var olmayan kimi dncelerin inceliklerini gsteren szckler vardr. Ailede babamz ve biz kardeler arasnda bu trl bir anlay biimi ok gelimiti. evremizle kaynam olan Dubkov da bizim bu dncelerimize almt; ama Dimitri ondan ok daha eski olduu halde, bunu bir trl kavrayamyordu. Ayn aile evresinde ve ayn koullarda byyen Volodya ile konuurken aramzdaki bu anlay yeteneini kimseyle bu aamaya karmamtk. Dahas, babamz bile bu konuda bizden ok geri

kalmt ve bizim iin apak olan eyleri, kim zaman babam da anlayamyordu. rnein Volodya ile aramzda nasl oldu da u szckleri kendimize zg bir anlam vererek kullanmaya baladk bilmiyorum. Ama, "zm" szc, paral olduunu vnerek gsterme isteini; "kozalak" (bunu sylerken be parman bir araya getirerek Z sesine basmak gerekti) taze, salkl, incelikli ama k olmayan bir eyi anlatmak iin kullanlyordu; bir tr adnn oul olarak kullanlmas, bu eye kar istekli olunduunu gsteriyordu, vb. vb. Bununla birlikte, szcklerin anlam daha ok yz anlatmna ve konuulan konuya balyd; yle ki, birimiz bir eyle ilgili yeni bir syleyi biimi kullanr kullanmaz teki ufak bir tlatmayla onu hemen asl anlamyla anlard. Kzlarda bu duyarllk yoktu. Bu durum ruhsal anlamamza en nemli engeli oluturduu gibi, onlara kar kmseme duygusunu beslememizin balca nedeniydi. Belki aralarnda kendilerine zg bir anlay biimi vard, ama bu anlay bizimkiyle o denli farklyd ki, bizim iin anlamsz olan eyleri onlar bir duygu belirtisi olarak kabul ediyor; alay ederek sylediimizi de ciddiye alyorlard. Ama o zamanlar onlarn byle dncelerinde hi de sulu olmadklarn ve bu yetenein eksikliinin, onlarn akll, iyi kzlar olmalarna engel oluturmayacan dnemiyor, onlar aa gryordum. Ayn zamanda, ben her eyi olduu gibi ak syleme dncesine kaplp bunu uygulamay ok ileri vardrdm zaman, kendi kendime, ruhsal eilimlerini kartrp incelemeye hi gerek grmeyen dingin ve iten ahlakl Luboka'y bir eyler gizlemek ve yapmack tavrlar taknmakla suluyordum. Her gece babamdan ayrlrken, Luboka'nn onu kutsayarak bir ha kartmas, annemizin mezarna gidip ayin yaptmz zamanlar Katenka ile birlikte alamalar, Katenka'nn piyano alarken gzlerini yukarya kaldrp bakmas, bunlarn hepsi bana yapmack gibi geliyor ve kendi kendime, "Byle bykler gibi vnmeyi ne zaman rendiler; bunu yapmaya utanmyorlar m?" diye syleniyordum. XXX LGLENDM EYLER Byle dnmekle birlikte, bu yaz iimde mzie uyanan ilgiden dolay, geen yllara oranla, kzlarla eskisinden daha senli benli oldum. lkyazda kymze kendisini tantrmak iin gen bir komumuz gelmiti. Konuk odasna girer girmez piyanoya bakmaya balamt, Mimi ve Katenka ile konuurken, belli etmeden iskemlesini piyanoya doru itiyordu. Havadan, ky yaamnn ho ynlerinden sz ederken, konumay ustalkla piyano akordu ve mzie evirdi; sonra, piyano da aldn ekleyerek, bize abucak vals alverdi. O alarken Luboka, Mimi ve Katenka piyano banda durmu ona bakyorlard. Bundan sonra bu gen evimize bir daha gelmedi; ama onun al yntemi, piyano banda oturuu, dalan salarn ban arkaya sallayarak dzeltmesi, hele sol elinin baparmayla sereparman hzla gererek oktav almas, sonra yava yava parmaklarn toplayarak yeniden hzla amas, houma gitmiti. Bu ince davranlar, geliigzel oturuu, salarn dzeltmesi, hanmlarmzn onun mzik yeteneine gsterdikleri ilgi, bende piyano alma hevesi uyandrd. Bu hevesle mzie kar yeteneim ve merakm olduunu dnerek, mzik renmeye baladm. Bu alanda iyi bir retmenden ders almadan, bir sanattan en geni lde yararlanmak iin onu nasl renmek gerektiini bilmeyen ve gerek yetenei olmayan binlerce erkek ve kz renci gibi yaptm. Benim iin mzik, daha dorusu piyano almak, kzlar duygularmla ilgilendirip kendime ekmek iin bir arat. Katenka'nn yardmyla notalar renip kaln parmaklarm biraz altrabildim. Bunun iin iki ay sren byk bir aba gsterdim; yemek yerken dizlerimde, yatamda yastk zerinde, beni bir trl dinlemeyen drdnc parmam altrmaya alyordum. ok gemeden ufak paralar almaya baladm. Kukusuz duyarak, avec me (2) alyordum, bunu Katenka da kabul ediyordu, ama tempoyu bir trl tutturamyordum. Setiimiz paralar vals, galop, romans ve trl dzenlemeler gibi bilinen yaptlard; bunlar yle iyi bestecilerin elinden kmt ki, mzikte birazck anlay ve zevki olan kimseler, nota satan maazalara girince gzel yaptlar arasndan bunlar seerek, "Bugne dek nota ktlarnda, bunlardan daha zevksiz, anlamsz ve kt bir ey yazlmamtr, bunlar asla almamalsnz," derler. Sanrm bundan dolay, her Rus kznn piyanosunun zerinde bunlar kesinlikle bulabilirsiniz. Bunlar arasnda, dorusunu sylemek gerekirse yurdumuzda kzlarmzn alma yntemiyle tmyle berbat edilmi zavall "Sonate pathtique" (3) ve annemin ansn canlandrmak iin Luboka'nn ald Beethoven'n si bemol sonat, Moskova'daki retmeninin salk verdii birka baka iyi para olmakla birlikte, o retmenin kendi bestesi olan anlamsz marlar ve galoplar vard ki, Luboka onlar da alard. Biz Katenka ile ciddi eylerden holanmaz, onlarn hepsine "Le fou"yu ve Katenka'nn parmak devinimleri zor seilir bir biimde ald "Blbl" yelerdik. Bu paray ben de olduka iyi almaya baladm. Szn ettiim gencin piyano alma yntemini tmyle kapm bulunuyor ve evrede bunu gsterecek yabanclarn bulunmamasna da zlyordum. Ama ok gemeden Liszt ve Kalkbrener bana zor gelmeye balad; ayn zamanda Katenka'ya yetimenin de benim iin olanaksz olduunu anladm. Bunun etkisiyle ve klasik mziin

daha kolay bir ey olduu kansna kaplarak, biraz da zgn olmak isteiyle, birdenbire Alman klasik mziini sevdiime inanmaya baladm. Luboka "Sonate pathtique"i alarken, bu yapt bana son derece bkknlk verdii halde, byk bir zevk duyuyor gibi grnyordum. Kendim de Beethoven'dan paralar almaya, bu ad da zgn syleniiyle sylemeye baladm. Bu birbirine karm birok duygu ve yapmacklk arasnda, kendimde yetenek gibi bir ey olduunu imdi anlyorum. nk, kimi zaman mzii dinlerken, onun etkisiyle alayacak duruma geliyordum ve houma giden paralar, piyanoda kendi kendime notasz karyordum. O zamanlar, biri bana mziin, yalnzca gen kzlar hzl ve duygulu allarla kandrmaya yarar bir ara deil de, insanlar iin bir ama, zevk verebilecek bal bana bir dnya olduunu retmi olsayd, sanrm gerekten iyi bir mziki olabilirdim. Bu yaz boyunca bir baka uram da, Volodya'nn yannda getirdii Fransz romanlarn okumakt. O zamanlar "Monte Cristo" (4) ve "Les Mystres de Paris" (5) gibi romanlar yeni kmaya balamt. Ben de Sue, Dumas ve Paul de Kock'un romanlarn okumaktan ba kaldramyordum. En akla gelmeyen btn olaylar, kiiler yzde yz gerek ve canl grnyorlard. Yalanlarndan kukulanmak yle dursun, yazarn kendisi bile benim iin yoktu. Kitabn sayfalarnda, olaylar olduu gibi, kahramanlar da canl olarak gzmn nnde sralanyorlard. Kitaptaki kahramanlara benzer tiplere hibir yerde raslamadmsa da, onlarla ilerde kesinlikle karlaacama inancm vard. Okuduum romanlarda anlatlan tutkulu kiileri kendimde buluyor; btn kahramanlar, canileri kendime benzetiyordum. Kuruntulu olduum iin, okuduum bu tr kitaplardaki trl trl hastaln belirtilerini yine kendimde duyumsuyordum. Bu romanlarda geen kurnazca dnceler, ateli duygular, gzel olaylar ve iyi yrekliyse tmyle iyi; kt yrekliyse tmyle kt olan bir insan gsteren eksiksiz kiilikler houma gidiyordu. Ben, ite ilk genliimde, btn insanlar byle sanyordum; ondan baka bu romanlarda beendiim birok ey daha vard. Bunlarn hepsinin Franszca yazlm olmas houma gidiyordu ve kahramanlarn syledikleri yksek dnceleri aklmda tutarak, gerektiinde kullanabiliyordum. Bu kitaplarn yardmyla, bir gn karlarsam Kolpikov'a ve raslarsam dlemimde yaattm gen kza aktan sz ederken syleyecek birok Franszca tmce hazrlamtm; onlara yle eyler syleyecektim ki, beni dinlerken ileden kacaklard. Okuduum kitaplarn etkisiyle erimek istediim yepyeni ahlaksal erdemler bile uydurmutum. nce btn davranlarmda, ilerimde noble olmak istiyordum ("soylu" deil de "noble" diyorum; nk bu Franszca szck, Almanlarn "ehrlich" dediklerinden bambaka bir anlamdadr); sonra tutkulu, en sonra da elimden geldiince comme il faut (6) olmak istiyordum; buna eskiden beri yeteneim vard. Bu artamlardan biri olsun kendisinde bulunan kahramanlara grn ve davranlarmla benzemek istiyordum. Bu yaz boyunca okuduum yze yakn romandan birinde, ok tutkulu, gr kal bir kahramana benzemek hevesine kaplarak (ruhsal olarak kendimi onun bir ei gibi gryordum) kalarm aynada uzun uzadya inceledikten sonra, daha gr olmalar iin onlar biraz krpmak aklma esti. Bunu yapmaya balaynca, bir yerini yle ok krptm ki, evresini dzeltmek gerekti; aynaya baktmda kalarmn tmyle kesildiini dehet iinde grdm, ok irkinlemitim. Ama, kendimi, kalarm yaknda bu tutkulu kahramannki gibi grleecek diye avutuyor; yalnzca beni kasz grecek olan bizimkilere ne diyeceimi dnyordum. Bunun iin Volodya'nn odasndan aldm barutu kalarma srp tututurdum. Barut parlamad halde az ok yanma benziyordum. Kimse bu yaptm kurnazln ayrmna varmamt. Tutkulu kahraman tmyle unuttuum bir srada da, kalarm gerekten ok grlemiti. XXXI COMME IL FAUT Bu Franszca baln anlamna uygun aklamalara bu yk boyunca birka kez deinmitim. imdi de, toplumun etkisi ve aldm eitim sonucu olarak bana alanm bulunan dncelerin bu en yanl ve en tehlikelisine bal bana bir blm ayrmak gereini duyuyorum. nsanlar, zengin-yoksul, iyi-kt, asker-sivil, akll-aklsz gibi birok tre ayrabiliriz. Ama her insann holand ve elinde olmayarak her yeni tand kimseye yaktrd kendine zg bir ayrma ls vardr. Benim o zamanlar en ok deer verdiim l de, insanlar comme il faut ve comme il ne faut pas olarak ayrmakt. Bu ikinci snfa dorudan doruya comme il faut olmayanlarla halk giriyordu. Comme il faut olan kimseleri sayar, onlar kendime arkada olmaya uygun grrdm; ikinci kesimden olanlar kmser, daha dorusu onlara nefretle bakardm; onlarn insan olarak var oluunu insanln bir aalanmas sayardm. Halksa benim iin yoktu; onu tmyle aa grrdm. Benim grme gre comme il faut olmann ilk koulu, Franszcay ok iyi bilmek, zellikle przsz konumakt. Franszca konumas bozuk olanlar, bende hemen bir nefret duygusu uyandrr ve alayl bir glle, kendi kendime, "Bilmediin halde, niin bizim gibi konumaya yelteniyorsun?" diye mrldanrdm. kinci koul, titizlikle dzeltilmi, uzun temiz trnaklara sahip olmak; ncs kibarca selamlamay, iyi dans etmeyi ve konuma kurallarn bilmek; drdncs ve en

nemlisi, hibir eye kar ok ilgi gstermemekle birlikte, her zaman alayla kark skntl bir tavr taknmakt. Bunlardan baka daha birok belirti vard ki, bir insann hangi kesimden olduunu, hi konumadan, hemen anlayabiliyordum. Bunlardan; araba, ev demesi, eldiven ve el yazlarndan baka en gze arpan ayaklardr. Pantolon ve izme biiminden, giyinme greneinden, insanlarn dzeylerini belirliyordum. Burnu keli, kesiz bir izme, subyesiz pantolon giyen kimselerin halktan; keli, dar, yuvarlak burunlu izme ve paas dar olup aya saran subyeli ya da gene subyeli olup ayakkabnn stnde adr gibi duran bol paal pantolon giyen kimsenin, mauvais genre'dan (7) olduu anlalyordu vb. Comme il faut olmaya hi yeteneim olmad halde, bu anlayn bende byle kklemesi tuhaf grnr. Belki de bunun bende bu denli kklemesi, comme il faut olmak iin pek ok zorluk ektiimdendir. Byle bir gsteriim olabilmesi iin, yaammn en deerli, en gzel a olan on alt yamdayken, bouna geirdiim gnleri anmsayarak ok zlyorum. ykndm herkese, Volodya, Dubkov ve tandklarmn ouna, bu nitelikleri elde etmek ok daha kolay gibi geliyordu. Kskanlkla onlara bakyor, Franszcam gzelletirmek, yolu yordamyla karmdakine bakmakszn selam vermek, konumak, dans etmek, her eye kar ilgisiz kalp can skc bir tavr taknmak ve evresindeki derileri makasla kestiim trnaklarm dzeltmek iin gizliden gizliye alyor ve bu almalarma karn amacma erimek iin daha ok abalamam gerektiini anlyordum. Odam, yaz masam, arabam comme il faut'ya uygun bir duruma sokmaya (bu gibi ilere kar nefret duyduum halde) urayor ve bir trl beceremiyordum. Bakalarndaysa, grnrde hibir glkle karlamakszn, bu ilerin baka trls yokmu gibi, kolaylkla zmlenip gittiini gryordum. Bir gn, anmsadma gre, trnaklarmla uzun uzadya uratktan sonra, olaanst gzel trnaklar olan Dubkov'a, trnaklarnn ne zamandan beri byle olduunu ve bu biime nasl soktuunu sordum. Dubkov, "Kendimi bildim bileli trnaklarm bu biime sokmak iin uratm hi bilmiyorum ve kibar kimselerde baka trl olacan dnemiyorum," dedi. Bu yant beni ok gcendirmiti. O zamanlar comme il faut olmak iin katlanlan glkleri saklamann, comme il faut'nun ilk koullarndan biri olduunu henz bilmiyordum. Benim iin comme il faut olmak byk bir artam, olaanst bir nitelik, erimek istediim bir yetkinlikten baka, dnyadaki gnen, n ve mutluluun bal olduu yaamn zorunlu koullarndan biriydi. Comme il faut olmayan ne bir bilgin, ne tannm bir sanat, ne de insanla byk yararlklarda bulunmu bir kimse, bende sayg uyandramazd. Comme il faut olan bir kimseyi, bunlarn hibiriyle karlatrlamayacak bir derecede, ok stn tutuyordum. Comme il faut olan kimse resim yapmak, beste yazmak, yaptlar yaratmak, iyilik yapmak gibi birok eyi comme il faut olmayanlara brakr ve bu yaptklar iyi eylerden dolay onlar beenir bile; ilgisiz olduklar iin bunda alacak bir ey de yoktur. Ama kendisi comme il faut olduu iin bu kesimden olmayanlar kendisiyle bir tutmay aklndan bile geirmez. Bana yle geliyor ki, comme il faut olmayan kimse kardeim, annem ya da babam olsayd, bunu bir ykm sayar, onlara da artk aramzda hibir ilginin kalmadn sylerdim. Bu anlayn bana ettii ktlk, her zaman comme il faut koullarna uymak iin gsterdiim ve btn ciddi eilimlerimi ortadan kaldran abam, deerli gnlerimin bou bouna gemesi ve insanln byk bir ounluuna kar beslediim kin ve nefret, comme il faut evresinin dndaki btn gzel eylere ilgisiz kalmam deildi; asl ktlk comme il faut'nun toplumda bal bana bir konum olduuna ve onlardan olan bir insan iin, bir memur, bir arabac, bir asker ya da bir bilgin olmaya gerek kalmad; byle bir konuma erienlerin dnyadaki grevlerini yapm; dahas, birok kimseden daha yksek bir aamaya km olduklarna inanmamdan douyordu. Genliin belirli bir anda yaplm birok yanl, geirilmi birok cokulu hevesten sonra, her insan, insanln toplumsal yaamna eylemli olarak katlma gereini duyar; kendisine belirli bir i seer ve btn yaamn ona verir. Ama comme il faut olan insanlar arasnda bu gibilere pek az raslanr. Eskiden bildiim, imdi de tandm pek ok yal, gururlu ve yarglarnda sert olan kimse var ki, br dnyaya gtnde "Sen kimsin? Neyle uratn?" sorusuna, "Je fus un homme trs comme il faut"dan (8) baka verecek bir yant bulamazlar. te beni de byle bir gelecek bekliyordu. XXXII GENLK Karmakark dncelerime karn, bu yaz tam anlamyla gen, saf ve zgrdm; bundan dolay da mutlu saylabilirdim. ou kez erken kalkardm. (Taraada, ak havada yatyor, sabahleyin gnein yan den klaryla uyanyordum.) abucak kalkyor, koltuumun altna havluyla bir Fransz roman sktryor ve ykanmak iin evden yarm verst uzakta olan ayn, kayn aal glgeli kysna yollanyordum. Orada, otlar iinde glgeli bir yer seerek uzanyor, kitabm okuyordum. ayn glge den yerlerinde sabah yeliyle canlanan eflatun

renkli dalgacklara, ayn br kysnda sararmaya balayan avdar tarlasna, birbiri ardnda saklanarak, ufuktaki sk ormana doru uzaklaan kayn aalarnn beyaz gvdelerinin diplerini gittike aydnlatan gnein ak, krmzmtrak renkli klarna bakmak iin gzlerimi ara sra kitaptan ayryordum. evremdeki doann taze, gen, gl yaamn kendimde duyumsayarak byk bir zevk duyuyordum. Gn kuruni renkli bulutlarla rtld sabahlar banyodan sonra biraz r, ormanda, tarlalarda, yola ize bakmadan, izmelerimin ilerle slanmasndan zevk alarak dolardm. O dakikalarda, son okuduum romann kahramanlarn dlemimde canlandrr; kendimi ya bir komutan, ya bir bakan, gl bir grei ya da tutkulu bir insan olarak grr ve dlemimdeki kadnn bir aa arkasndan ya da ormann baka bir kesinden kacan sanr; cokuyla titreyerek durmadan evreme baknrdm. Bu gezintiler srasnda tarlada alan erkek ve kadn kylleri grnce (bu dzeydeki insanlarn, benim gzmde hibir deerleri olmad halde elimde olmayarak arr) ve onlara grnmemeye alrdm. Sabahn sca artt halde, hanmlarmzn aya inmedikleri gnlerde, ben ou zaman bostana ya da baheye iner, orada olgunlam olan meyveleri kopararak yerdim. Bu benim iin zevklerin en byyd. Elma bahesinde, ahududu aalarnn en gr ve sk byd yere giderdim. stmde kzm duru gk; evremde ahududu aalarnn yabanl otlarn yeillikleriyle karm olan dikenli dallar ve ak yeil yapraklar; yan bamda, tepesinde iekleriyle koyu yeil srganlar yukarya doru uzanyor; doal olmayan mor dikenli iekleri ve yayvan yapraklaryla kelotlar, ahududu aalarn da, insan boyunu da geerek, alabildiine ykseliyordu. Kimi yerlerde de srgan otuyla kararak, tepedeki kzgn gnein altnda parlayarak her gn biraz daha olgunlamakta olan yuvarlak ve henz ham olan elmalarn salland yal aacn glgeli, ak yeil dallarna deiyordu. Ayamn altnda yapraksz, kuru gibi duran ahududu fidan bklerek gnee doru uzanyor; sabah ileriyle slanarak, geen yldan kalm yapraklar arasndan fkran yeil, sivri ve geni yaprakl otlar hep glgede, stlerindeki elma aacnn yapraklarnda gnein bol klarnn parladndan haberleri yokmu gibi, byyorlard. Aalarn sk olduu bu yerde her zaman nem, kendine zg bir glge, rmcek, aatan nemli topraa derek ryen ahududu ve elmalarn kokusu vard; kimi zaman da ahududuyla birlikte insann azna gelen ve kokusunu bastrmak iin hemen arkasndan baka bir ahududu yemenize karn, orman tahtakurusunun kokusu duyulurdu. lerlerken bu ssz yerde yaayan kk sereleri korkutur, onlarn hi arasz cvltlarn, dallara arpan kk kanatlarnn seslerini, bir yerde dnerek uuan balarlarnn vzltsn, yakndaki patikalarn birinden geen bahvann ya da aptal Akim'in, ayak sesleriyle karan srekli mrltsn iitirdiniz ve kendi kendinize, "Burada artk kimse beni bulamaz," diyerek yaknnzdaki ahududunun sarkan dallarndan iri, olgun yemilerini koparr, byk bir zevkle birbiri arkasndan aznza atardnz. Ben de ayaklarm dizlerimin stne dek slanm, bamda karmakark bir eyler (binlerce kez iimden ve-ve-ve yirmi se-kiz-den) diyor, srlsklam olmu pantolonumun iinde bacaklarm ve ellerim srgandan yanyor; aalar arasndan dik dmeye balayan gnein kzgn klar bam yakmaya balyor; itahm oktan kapanm; yine de orada oturup ara sra da evreye baknarak dinliyor ve bir eyler dnerek ne yaptm bilmeksizin ahududularn en iyilerini koparp azma atyordum. ou aydan sonra, saat on bire doru, hanmlar ev ileriyle ilgilendii srada konuk odasna girerdim. Gnee kar keten perdesi inik ve bu perdenin aralklarndan kzgn gnein rasgele gz kamatrc yuvarlaklar izerek girdii birinci pencerenin nnde, gerili beyaz keten zerinde sineklerin sessizce gezindii gergef duruyordu. Gergefin banda, yzne, kollarna den kzgn k paralarndan kanmak iin durmadan deprenerek, fkeyle ban sallayan Mimi oturuyordu. Gnein teki pencereden szlen klaryla deme tahtalarnn zerine parlak kareler halinde pencerenin yansmas dyordu. Konuk odasnn boyanmam deme tahtalarndaki bu karelerin birinde, eski alkanlkla Milka yatyor, kulaklarn dikerek parlak karenin iinde dolaan sinekleri szyordu. Katenka ya bir ey ryor ya divanda oturarak gnein klar altnda saydam gibi grnen beyaz eliyle sinekleri kovarak kitap okuyordu; arada bir, altn andran gr salarnn iine girip vzldayan sinei kovmak iin yzn burutura burutura ban sallyordu. Luboka da, ya ellerini arkasna balam, odada bir aa bir yukar gezinerek baheye kmamz bekliyor ya da piyanoda son notasna dek ezbere bildiim bir paray alyordu. Ben de bir keye ekilmi, Luboka'nn aln ya da Katenka'nn okumasn dinliyor ve piyano bana gemek iin frsat kolluyordum. Kimi zaman, yemekten sonra bir incelik gstermi olmak iin, kzlarla at gezintisine kardm (yaya olarak gezmeyi, yama ve toplumsal durumuma yaktramazdm); onlara, dereler ve olaanst gzel yerler gsterdiim bu geziler ok ho geerdi. Bu srada yiitliimi gsterebileceim kimi olaylarla da karlayorduk; hanmlar biniciliimi, gzpekliimi vyorlar ve bana kendilerinin bir koruyucusu gzyle bakyorlard. Konuk gelmedii akamlar, bol glgeli galeride itiimiz aydan ve iftlik ilerini incelemek iin babamla yaptmz gezintiden sonra, eski yerim olan "Voltaire koltuu"na yerleerek Katenka ve Luboka'nn piyanoda aldklar paralar dinliyor; hem okuyor, hem de eskisi gibi dlemler kuruyordum. Kimi zaman konuk odasnda yalnz oturup Luboka'nn ald eski mziin etkisiyle; elimde olmadan kitab brakyor, balkonun ak duran kapsna akam glgeleri kt srada, yksek kayn aalarnn sarkan kvrck dallarna; ancak dikkat edilince st tozlu gibi

grnen sarmtrak pusun grnp birdenbire yeniden yittii lekesiz ge bakyordum. Salondan duyulan mzii, bahe kapsnn gcrtsn, kadnlarn ve kye dnmekte olan srnn grltsn dinlerken, birdenbire dlemimde Natalya Savina, Maman ve Karl vanovi canlanr; bir an iin stme bir zn kerdi. Ama, o zaman iim yaama duygusu ve umutlarla yle dolup tayordu ki, bu anlar bana ancak kanat ucuyla dokunurcasna bir iz brakarak uup giderdi. Akam yemeinden ve kimi zaman da gece herhangi bir kimseyle yaptmz gezintiden sonra (karanlk bahede yalnz dolamaya korkuyordum) yerde yatmak iin galeriye gidiyordum. Binlerce sivrisinein beni srmasna karn, orada yatmaktan ok holanrdm. Mehtapl gecelerde yatama oturup bahedeki klarla glgelere dalar, evredeki sessizlii ve ara sra duyulan sesleri dinler, aklma bin trl ey gelir (daha ok airce eyler), bana en byk mutluluk gibi gelen tutku dolu yaam dler ve byle bir yaam, bugne dek ancak dlemimde yaattm iin zlrdm. Herkesin dald, konuk odasndan alp kapanan pencerelerin ve kadn seslerinin gelmeye balad, yukarki odalara klarn getii srada galeriye gider; orada gezinerek, uykuya dalmak zere olan evin seslerini dikkatle dinlerdim. Dlemimde yaattm mutluluun bir blmne kar zayf da olsa bir umudum olmakla birlikte, nedense bu mutluluu iimde bir trl yaatamyordum. ksrk, derin bir soluk, pencere tkrdamas, entari hrts, birinin yalnayak gezerek kard ses gibi sesleri duyar duymaz yatamdan frlyor, bir hrsz gibi kulak kabartarak evreye baknyor ve durup dururken heyecana kaplyordum. Ama, ite evin st pencerelerindeki klar snyor, konuma ve ayak seslerinin yerine horultular duyuluyor, gece bekisi tahtasna vurarak gezinmeye balyor, pencereden grlen kzl klarn snmesiyle bahe daha korkun, ayn zamanda daha aydnlk grnyor; son k geni bir yol biiminde, bfenin durduu odadan ile slanan baheye, oradan da girie geiyor ve pencereden, srtnda gecelii, elinde mumuyla yatmaya giden Foka'nn iki kat olmu vcudunu gryordum. Gece evin karanlk glgesindeki slak otlara bir hrsz saknyla basarak giriin penceresine yaklayor, soluumu tutarak kk uan horlamasn, Foka'nn kimsenin duymadn sand oflamalarn ve uzun dualar okurken duyulan titrek sesini iitmek bana coku dolu bir haz veriyordu. En sonunda, onun son mumu da snyor, pencere kapanyor ve ben yapayalnz kalyordum. O zaman bahedeki ieklikte ya da ayamn yannda beyazl kadn grnr diye korkuyla evreye baknarak, hzl admlarla galeriye doru koardm. Yzm baheye dnk, yatamda uzanr; yarasalardan, sivrisineklerden elden geldiince korunmak iin rtnerek baheye bakar; gecenin sesini dinler; mutluluk ve ak dnerek yine dalardm. O zaman, her ey bana bambaka bir anlamda grnrd: Bir yandan kvrck dallaryla ay nda parlayan aalar, te yandan allklar ve yolu i kapayc glgelere boan yal kayn aalarnn grnm; dingin, grkemli bir ses gibi durmadan ykselen havuzun parlts, galerinin nnde byyen ve baka eyler gibi evreye ince glgeler dren ieklerdeki ay yla parlayan ebnem tanecikleri, havuzun tesinden gelen bldrcn t, byk yoldan gelen insan sesleri, iki kayn aacnn birbirine srtnmesiyle kan ve ancak duyulabilen gcrts, yorgann altna giren sivrisinein vzlts, bir elmann dallara taklarak yerdeki kuru yapraklarn zerine dmesiyle kard grltl hrt, yeilimtrak srtlar ay nda gizemli biimde parlayarak taraann basamaklarna dek gelen kurbaalarn sramalar; bunlarn hepsi, hepsi, olaanst bir gzelliin ve tamamlanmam bir mutluluun anlamn retirdi. te rlm uzun kara salaryla, kabark gsyle hep znl ve olaanst gzel, plak kollar ve ksnl kucaklamalaryla, dlemlediim kadn gzmde canland. O beni seviyor, ben de onun sevgisinin bir an iin btn yaamm veriyorum. Ay gkte ykselerek klarn artryor, havuzun, dzenli bir ses gibi glenen grkemli prlts gitgide daha iyi beliriyor; glgeler gitgide kararyor, klar daha durulayor... bunlarn hepsini dikkatle seyreder ve dinlerken, biri senin bana, ey kollar plak ve kucaklamalar tutkulu kadn, tam bir mutluluktan daha ok uzak olduunu, sana kar beslenen akn tam bir nimet olmadn sylyordu. Yksekteki dolunaya baktka, gerek gzelliin ve nimetlerin, daha yksek, daha temiz ve dnyadaki btn iyiliklerin kayna olanan Tanr'ya daha yakn olduunu gryordum. Doyurulmam, cokulu bir sevinle gzlerim yaaryordu. Hep yalnzm; gizem dolu arbal doa, ak mavi gn belirsiz bir noktasnda nedense duraklayp ondan hi ayrlmayan ve yla sonsuz boluu dolduran ayn ekici ve parlak yuvarla; trl ufak tefek tutkularla kirlenen, buna karn sevginin snrsz gcn iinde tayan deersiz bir varlk olan ben... o anda, doann, ayn ve benim ayn ey olduumuzu sanyordum. XXXIII KOMULARIMIZ Geldiimin daha ilk gn, babamn Yepifanov adndaki komularmzn iyi insanlar olduklarn sylemesi beni artmt; hele onlara gidip gelmesi aknlm bsbtn artrmt. Yepifanovlarla aramzda ok eskiden beri sregelen bir toprak davamz vard. Daha ocukken, babamn bu davaya kzarak Yepifanovlara atp tutuunu, (anladma gre) onlardan korunmak iin birok insan arp grtn; Yakov'un da onlarn

dmanlarmz ve kara ruhlu insanlar olduklarn sylediini; rahmetli annemin de evimizde, onun yannda bunlardan sz edilmemesini rica ettiini birka kez duymutum. Yepifanovlarn, frsat dnce babamzn, dahas, olunun bile kafasn kesmeye ya da hepimizi bomaya hazr bir dman ve tmyle kat yrekli birer insan olduklar konusunda, ta ocukluumdan beri duyduum eylerden ok ak ve sarslmaz bir kanm vard. Onun iin, annemin ld yl, anneme bakan Avdotiya Vasilyevna Yepifanov'u, yani la belle Flamande' grnce, onun bu kt aileden olduuna g inanabilmitim; gene de bu aile iin pek de iyi olmayan duygularm vard. Btn yaz boyunca onlarla sk sk grtmz halde, bu ailenin btn yelerine kar tuhaf bir soukluk duyardm. Aslnda Yepifanovlarn kimler olduklarn imdi size anlataym. Bu aile, elli yalarnda, daha pek taze grnen, neeli, dul bir yal anneden, ok gzel kz Avdotya Vasilyevna'dan ve olduka ciddi bir kiilii olan, kekeme, bekr, emekli bir temen olan olu Piyotr Vasilyevi'ten oluuyordu. Anna Dimitriyevna Yepifanov, daha kocas lmeden nce ondan ayr, aa yukar yirmi yl, kimi zaman akrabalarnn bulunduu Petersburg'da, daha ok iftliimizden verst uzakta olan Mtii adndaki kyde yaard. evrede onun iin yle tyler rpertici eyler anlatyorlard ki, Messalina (9) onun yannda erden bir kz gibi kalrd. te bundan olacak, annem evimizde onun adnn bile anlmasn istemiyordu. ok ciddi olarak sylyorum, dedikoducularn en insafsz olan ky komularnn dedikodularnn onda birine bile inanmak doru deildir. Ama Anna Dimitriyevna'y tandm srada, yemekte her zaman iskemlesinin arkasnda duran ve Anna Dimitriyevna'nn konuklarn Franszca olarak, onun gzel azyla gzlerini seyre aran, salar her zaman kvrlm ve briyantinlenmi, srtnda erkez biimi bir ceket olan Mityua adnda bir yazman bulunuyordu; ama evreye yaylan dedikodular dorular bir durum yoktu. Gerekten, on yldan beri Anna Dimitriyevna, kendisine olaanst sayg gsteren olu Petrua'y istifa ettirip yanna ardndan beri, yaam biimini tmyle deitirmiti. Pek byk olmayan iftliinde ancak yz kadar "can" (10) vard; ama, bunlarn, kadnn o gne dek srd gsterili yaamn giderlerini karlamak iin on yl nce birka kez st ste rehine konulup faizleri zamannda denmedii iin alan mahkemede artrmayla satlmalar karar verilmiti. Bu tehlikeli duruma den Anna Dimitriyevna, iftliin haczi, haciz uygulama kurulunun buraya dek gelmesi gibi sinir bozucu ilerin, faizini zamannda dememesinden deil de ciftlii bir kadnn iletmesinden dolay bana geldiini dnerek, kendisini bu durumdan kurtarmak iin temen oluna bir mektup yazp gelmesini istemiti. Piyotr Vasilyevi, askerlik hizmetinde ylesine baar kazanmt ki, ksa bir zamanda rahata kavuacakt; ama balca grevinin yallnda annesini avutmak olduuna inanan (bunlardan, annesine yazd mektuplarda byk bir itenlikle sz etmiti) bu saygl ocuk, her eyi olduu gibi brakarak askerlikten ayrld ve kye kotu. Piyotr Vasilyevi, irkin yzne, hantallna ve kekeme olmasna karn ilkeleri olan, ok zeki ve becerikli bir adamd. Ufak tefek borlar alarak, szler vererek ve ricalarda bulunarak iftlii hacizden kurtard. iftliin ynetimini eline alr almaz, babasnn sandk odasnda sakl olan eski giysisini karp srtna giydi, faytonlar ve atlar ortadan kaldrd; Mtii'ye gelen konuklara yz vermedi; kuyular atrd; kyllerin topraklarndan krparak tarlalarn geniletti; elindeki gerelerle koruluu kestirerek elverili bir fiyata satt ve ilerini yoluna koydu. Piyotr Vasilyevi, son borcunu deyinceye dek, babasndan kalan giysisinden ve keten bezinden yaptrd yazlk ceketinden baka bir ey giymemeye, ky atlarn kotuu sradan arabasndan baka bir ara kullanmamaya kesin kararlyd. Bu yaam biimini btn aile yelerine, annesine kar bir bor sayarak gsterdii derin saygy incitmemek kouluyla, olanaklar orannda uygulamaya alyordu. Konuk odasnda, annesinin karsnda kekeleyerek klelere yakan bir tavr taknr, annesinin isteklerini harfi harfine yapmaya alr, onun buyruklarn yerine getirmeyen hizmetlilere krd. alma odasndaysa, onun haberi olmadan bir rdein kesilmesine, annesinin buyruuyla komunun saln renmek iin bir kylnn habersiz gnderilmesine ya da ky kzlarnn bahedeki otlar yolacak yerde ahududu toplamak iin ormana gnderilmesine pek kzard. Hemen hemen drt yl iinde btn borlar denmiti ve Moskova'ya giden Piyotr Vasilyevi oradan yeni bir giysi ve yeni bir arabayla dnmt. lerinin ok iyi gitmesine karn, yabanclar ve akrabalar arasnda vnd o eski kararlln koruyor; sk sk kekeleyerek, "Beni gerekten grmek isteyen kimse, karsna byle de ksam honut olmal ve yediim peynir ekmei benimle birlikte o da yemelidir," diyordu. Her szck ve davranndan annesine kar gsterdii zveri, iftliinin kurtarlmasndan doan gurur, bakalarna kar da buna benzer bir ey yapamadklar iin duyduu nefret seziliyordu. Anne ve kzn davranlar birbirine benzemedii gibi, birok benzemeyen yanlar daha vard. Anneleri, toplumun en ho, hep ayn itenlii ve neeyi srdren kadnlarndand. Ho, en, sevinli, her eyden, en iyi yrekli yal kimselerde bile grlen genlik elenmesinden bile zevk duyard. Kz Avdotya Vasilyevna'nn tersine ok ciddi, daha ok evlenmemi gzel kadnlarda grlen nedensiz gururlu ve ilgisiz, dalgn bir grn vard. Neeli grnmek istedii zamanlar, konutuu kimseyle, ya kendisiyle ya da btn dnyayla alay ediyormu gibi (ki bunu yapmak niyetinde deildi) tuhaf bir tavr alrd. Azndan dklen, "Evet ok gzelim, doallkla herkes bana ktr," gibi szleri dinlerken, ou kez arr, kendi kendime "Acaba bu

szleriyle ne demek istiyor?" diye sorardm. Anna Dimitriyevna yerinde duramazd; kk evleri demeyi, bahe ve ieklerle uramay, kanaryay ve btn gzel eyleri severdi. Eviyle bahesi byk ve zengin olmamakla birlikte, her ey yle temiz, dzenli, yerli yerindeydi ki, insanda gzel bir valsin, bir polkann brakt hafif neenin etkisini uyandryordu. Konuklarn duygularn okamak amacyla kulland "cicim" szc, Anna Dimitriyevna'nn kk bahesine ve odalarna ok yakyordu. Ufak tefek, zayf, henz solmam yz, mini mini gzel elleriyle her zaman neeli, her zaman kendisine yakr bir biimde giyinmesini bilen Anna Dimitriyevna'nn kendisi de "cici"ydi. Yalnzca kk ellerindeki koyu, mor damarlarn aka grnmesi bu uyumu bozuyordu. Avdotya Vasilyevna, tersine, hemen hemen hibiriyle uraamazd. Ev ileri ve ieklerle uramasn sevmedii gibi, kendi st bayla da pek ilgilenmezdi. Ancak konuklar geldiinde, her zaman giyinmek iin odasna koard. Ama giyinmi olarak dnd zaman da (btn gzellerde grlen souk, tekdze baklar ve glmsemeleri hesaba katmayacak olursak) olaanst gzel grnrd. Onun gzel, klasik yz, dzgn vcudu, her an sanki, "Buyurun, gzelliimi seyredin," der gibiydi. Annesinin canl bir kiilii, kznn dalgn ve kaytsz bir grn olmakla birlikte, gerekte birincisinin ne eskiden, ne de imdi ho ve elendirici eylerden baka bir ey sevmedii; kznn da bir kez sevip btn yaamn sevdii insann uruna feda eden tiplerden olduu anlalabiliyordu. XXXIV BABAMIN EVLENMES Babam ikinci kez evlenerek Avdotya Vasilyevna Yepifanov'u aldnda 48 yandayd. Babam, ilkyazda kzlarla birlikte kye dnd zaman, belki de byk bir kazantan sonra bir daha oynamama kararn veren kumarbazlarda grlen ok cokulu, mutlu ve uysal ruh durumundayd. Oyun masasnda kullanmak istemediinde, ansn yaamndaki baka alanlarda harcanabilecek daha byk bir ksmnn kendisinde kaldn duyumsuyordu. Ayn zamanda, birdenbire ok paraya kavumutu; mevsim ilkyazd, yalnzd, can sklyordu. Bir gn Yakov'la ileri grrken, Yepifanovlarla aralarndaki bitmek tkenmek bilmeyen davay, oktan beri grmedii dilber Avdotya Vasilyevna'y anmsayarak, "Biliyor musun Yakov Harlanp, bu davayla uramaktansa, bu olmaz olasca topra onlara brakmay dnyorum, ne dersin?" dediini tahmin ediyor; bu soru karsnda Yakov'un arkasna balad parmaklarnn nasl sinirli sinirli oynadn ve "Piyotr Aleksandrovi, yine de bu davada biz haklyz," dediini dlemimde canlandryordum. Ama babam arabann koulmasn buyurarak, o zaman moda olan zeytin renkli giysisini giydi, seyreklemi salarn tarad, mendiline lavantalar serpti ve efendice bir davranta bulunduu kansndan ok, gzel bir kadn grme umudundan doan byk bir neeyle komularna yolland. Haber aldma gre, babam ilk ziyaretinde, tarlaya gitmi olan Piyotr Vasilyevi'i bulamam, hanmlarla bir saate yakn oturmu. Kim bilir, o nasl cokun bir neeyle gzlerini krpyor, yumuak izmeli ayaklarn yere vurarak ""li syleyiiyle iltifatlar yadryor, onlar bylyordu. Neeli yal kadnn birdenbire onu nasl beeniverdiini, gururlu dilber kznn nasl neelendiini grr gibi oluyorum. Hizmeti kz soluk solua koarak, Piyotr Vasilyevi'e yal rteniyev'in onlara geldiini haber verdiinde, o kim bilir, nasl bir fkeyle, "Ne yapalm yani, geldiyse geldi!" demitir sanrm. Bunun iin evine olabildiince yava gitmi, belki de yaz odasna urayp en kirli giysisini giymi ve hanmefendi sofraya ek olarak bir eyler konulmasn sylerse asla yaplmamas iin asn uyarmtr. Sonralar Yepifanov'u babamla sk sk bir arada grdm iin, bu ilk bulumalarn ok canl olarak gzmn nne getiriyorum. Babamn, aralarndaki davay gzellikle zmlemeyi nermesine karn, Piyotr Vasilyevi annesi iin btn geleceinden vazgetii halde, babam buna benzer bir ey yapmad iin kzyor, surat asyordu. Babam bu somurtkanln ayrmna hi varmam gibi akac bir neeyle, onunla akadan holanan bir insanla syleiyormu gibi konuuyordu. Piyotr Vasilyevi buna hem kzyor, hem de elinde olmayarak ara sra onun etkisine kaplyordu. Her eyi akaya alan babam, nedense Piyotr Vasilyevi'e "yarbay" diye sesleniyor ve Yepifanov'un da gcenerek ve yanmda her zamankinden daha ok kekeleyip kzararak, kendisinin "Ya-ya-yarbay deil, te-te-e-men" olduunu sylemesine karn, babam be dakika sonra onu yine yarbay diye aryordu. Biz kye gelmeden nce, onlarn her gn Yepifanov'la grtklerini, ok elenceli vakit geirdiklerini, her eyi yorulmadan, zgn bir biimde, ayn zamanda kolayca ve incelikle yapmasn bilen babamn, Yepifanovlarn da katld ku ve balk avlar, enlik fiekleri atlan elenceler dzenlediini; u somurtkan ve kekeleyerek her eye burnunu sokan ekilmez Piyotr Vasilyevi olmasayd bu elentilerin daha neeli geeceini Luboka bana anlatmt.

Biz geleli Yepifanovlar evimize ancak iki kez ayak bastlar; biz de hep birlikte onlara bir kez gitmitik. Babamn doum gn olan St. Piyotr gnnde, birok konukla birlikte Yepifanovlar da vard; ama o gnden sonra nedense onlarla olan ilikilerimizi tmyle kestik; yalnzca babam eskisi gibi onlara gidip geliyordu. Annesinin "Dunika" diye ard o kadnla babam bir arada grdm o ksa dakikalar iinde gzme arpan unlar olmutu: Babamda ilk geldiim gn beni artan o mutlu durum sryordu; yle en, genlemi, canl ve mutlu grnyordu ki, bu taan mutluluk, ister istemez evresindekileri de saryor, bu nee onlara da geiyordu. Avdotya Vasilyevna odadayken babam onun yanndan ayrlmyor, durmadan yle iltifatlar yapyordu ki onun yerine ben utanyordum; ya da susarak, tutkulu bir bakla onu szyor, honutlukla omzunu silkerek hafife ksryordu. Kimi zaman, onunla glmseyip fsldayarak konutuklar bile olurdu; ama bunlarn hepsini, en ciddi durumlarda bile taknd o akac tavryla yapyordu. Avdotya Vasilyevna'nn iri mavi gzlerinde, ok sklgan grnd zamanlar bir yana (bu utangal yakndan bildiim iin, ona acyarak ve yreim szlayarak bakardm), her zaman babamdan kendisine gemi gibi grnen sonsuz bir mutluluk parlard. Anlattm sklgan anlarnda, o sanrm her baktan, her davrantan ekiniyor, herkesin ona baktn, yalnzca onu dndn, ondaki her eyi grenee aykr grdklerini sanyordu. Korkuyla evresindekilere bakyor, yz hep renkten renge giriyor, akn ve yksek bir sesle, aldrsz konumaya balyordu. Sylediklerinin ou, yle anlamszd ki kendisi bile bunu anlyor; herkes gibi babamn da sylediklerini duyduunu anlaynca daha ok kzaryordu. Oysa babam bu samalarn ayrmnda bile deildi; ona eskisi gibi hafif ksrerek, ayn tutku ve nee dolu hayran gzlerle bakyordu. Anna Vasilyevna'nn ou zaman hi nedensiz taknd o sklgan tavrlarn, kimi zaman da babamn gzel ve gen kadnlardan sz etmesinden hemen sonra grldn fark ettim. Hi de doal olmayan dalgnlndan, demin anlattm o tuhaf ve neeli durumuna sk sk geii; babamn sevdii szckleri kullanmas; onun konuma biimine yknmesi; babamla balad konumay bakalaryla da srdrmesi; bunlarn hepsinden, ben biraz daha byk olsaydm ve bu olayn kahraman da babam olmasayd, Avdotya Vasilyevna'nn babamla arasndaki ilikileri aka anlayabilirdim. Ama ben o zamanlar, benim yanmda, babamn Piyotr Vasilyevi'ten gelen bir mektuba ok kzdn ve austosun sonuna dek Yepifanovlardan ayan kestiini bildiim halde, bu iin ayrmnda deildim. Austosun sonlarnda, babam yeniden onlara gidip gelmeye balad ve bizim (Volodya ile benim) Moskova'ya yola kmamzdan bir gn nce Avdotya Vasilyevna Yepifanov'la evleneceini bize syledi. XXXV BU HABER NASIL KARILADIK? Bu resmi haberin ngnnde, evimizde bu konuyu herkes duymutu; trl trl dnceler yrtyordu. Mimi btn gn odasna kapanarak alad. Katenka da onun yanndan ayrlmad ve odadan ancak yemek zaman kt; yznde tpk annesininki gibi onurunun krlmasndan doan bir anlatm vard. Luboka'ysa, tersine, ok neeliydi; yemekte de gzel bir giz bildiini, ama bunu kimseye anlatamayacan syledi. Onun neesine hi de katlmayan Volodya: - Bildiin gizin hi de gzel olacak bir yan yok. Ciddi olarak dnmesini bilseydin, bunun, tersine ok kt olduunu anlardn. Luboka aalayarak gzlerini ona dikti ve sustu. Yemekten sonra, Volodya beni kolumdan tutmak istediyse de, sanrm, bu davrann bir okaya benzeterek, yalnzca dirseime dokundu ve bayla salonu gsterdi. Yalnz olduumuza emin olduktan sonra: - Luboka'nn sz ettii gizin ne olduunu biliyor musun? diye sordu. Volodya ile krk ylda bir nemli eyleri ba baa konutuumuz olurdu. yle ki, byle bir konuma srasnda karlkl bir utangalk duyuyor (Volodya'nn dedii gibi) gzlerimizde bir eyler uumaya balyordu; ama imdi yzmde beliren aknla karlk, o, dikkat ve ciddilikle gzlerini bana dikerek, "Bunda alacak bir ey yok; karde deil miyiz; ailemizi ilgilendiren byle nemli bir olay karsnda birbirimize danmalyz," der gibi yzme bakmay srdrd. Ne demek istediini anlamadm. O szn kesmeden: - Haberin var, deil mi? Babam Bayan Yepifanov'la evleniyor. Bunu daha nce duyduum iin bam salladm. - Bu hi de iyi bir ey deil, diye srdrd konumasn. - Niin? Volodya kzararak: - Niin olacak? Byle kekeme yarbay bir daynn ve ondan gelecek akrabaln aramza katlmas hi de ho deil. Kzcaz imdi iyi yrekli, kendi halinde grnyor; sonralar ne olaca belli olmaz. Bununla birlikte, bizim iin hepsi bir; ama Luboka'nn yaknda "sosyete" yaamna gireceini unutmayalm. Byle bir bellemre (11) ile bu pek ho olmayacak; Franszcay doru drst konuamyor bile; byle olunca kardeime ne

gsterebilecek ki... Poissarde (12). te bu kadar. Bu bulduu addan dolay ok honut grnen Volodya, "Diyelim ki iyi yrekli; ama yine de poissarde'dan baka bir ey deil..." diyerek szn bitirdi. Volodya'nn, babamn byle bir kadn yelemesi konusunda bu denli serbest konumas tuhafma gitmekle birlikte, onu hakl gibi gryordum. - Acaba babam neden evleniyor? diye sordum. - Tanr bilir; bu karmakark bir konu; bildiim bir ey varsa, o da Piyotr Vasilyevi'in, kz kardeini almas iin babam kandrmaya alt, hatta steledii; ama babamn bunu geri evirdii; sonralar da aklna esip nedense bir beyefendilik gstermek istediidir. Dedim ya, akl ermez bir ey, dedi; ancak imdi babam anlamaya baladm (babamza, 'babamz' deil de 'babam' demesi beni incitti). Evet, o yetkin, zeki ve iyi yrekli bir insandr; ama byle dncesiz, havai oluuna ayorum! Her grd kadn onda bir ilgi uyandrr: Tandklar iinde k olmad kadn yoktur. Sanrm bu durumu sen de biliyorsun. Mimi'ye de kt, haberin var m? - Ne diyorsun? - Doru sylyorum. Babamn, Mimi'nin genliinde ona vurulup iirler yazdn, aralarnda bir eyler getiini bir sre nce rendim; bundan dolay Mimi hl zgn, dedi ve glmeye balad. Ben aknlk iinde: - Yo, ite bu olamaz, dedim. Volodya konumay birdenbire Franszcaya evirerek, konumasn eski ciddiliiyle: - in en nemli yan da, bu evlilik hibir akrabamzn houna gitmeyecek. Kim bilir belki ocuklar da olacak, diyerek srdrd. Volodya'nn bylesine ileriyi gr, mantkl dn beni yle artt ki, yant olarak syleyecek bir ey bulamadm. O srada Luboka bize yaklat, yznde bir sevin vard: - Demek ki biliyorsunuz, dedi. Volodya: - Evet, biliyoruz. Ama sana ayorum Luboka, sen artk bebek deilsin. Babamn byle bir sprntyle evlenmesinde sevinecek ne var? Luboka'nn yz birdenbire deiti ve dnceye dald: - Volodya, niin sprnt olsun? Avdotya Vasilyevna konusunda neye gvenerek byle dnyorsun? Babam onunla evleniyorsa, demek ki sprnt deil. - Evet, bunu sz gelii syledim... Sprnt olmasa bile, yine de... Kzm olan Luboka Volodya'nn szn keserek: - Yine desi falan yok. k olduun kza ben sprnt diyor muyum? Babamz ve iyi bir kadn hakknda byle eyleri nasl sylersin? Evet bymsn, ama bana bu trl eyleri syleme... byle konumamalsn, dedi. - Demek ki byle eylerden sz etmeyeceiz, yle mi? Luboka yine onun szn kesti: - Evet, doru olmaz. Babamz gibi bir baba iin byle sylenemez. Bunu Mimi yapabilir; ama sen, asla. Sen bir aabeysin. Volodya kmseyerek: - Hayr, dedi; senin daha dnyadan haberin yok, dnsene, bilmem kimin nesi olan Yepifanov Dunika, rahmetli annemizin yerini alacak, bu iyi bir ey mi sanki? Luboka bir daha sustu, birdenbire gzleri yaararak: - ok gururlu olduunu biliyordum, ama bu denli kt yrekli olduunu aklma getiremezdim, dedi ve uzaklat. Volodya yzne hem ciddi, hem gln bir anlatm vererek gzlerini a gibi yapt: - Francalann iine dedi, (sonra Luboka ile ciddi konuacak denli kendinden getiine kzarak) haydi imdi gel de bunlarla konu bakalm, dedi. Ertesi gn hava bozuktu. Konuk odasna geldiimde babam da, hanmlar da kahvaltya henz inmemilerdi. Btn gece souk bir gz yamuru yamt. Gkteki btn yamurlarn boaltan bulut paralar arasnda olduka ykselmi olan gnein kl, yuvarlak yz grnyordu. Hava ak, rzgrl, nemliydi. Bahe kaps akt. Nemden kararm olan taraann demelerinde, gece yam olan yamurdan kalan su birikintileri kuruyordu. Ak olan kap, demir engelleri stnde rzgrla sallanyordu. Bahenin yollar slak ve amurluydu; beyaz plak dallaryla yal kayn aalar, allklar, otlar, srgan, frenkzm fidanlar, bir yanda da rzgrdan dolay kklerinden kopacakm gibi sallanan yapraklarnn renksiz yanlar tersine dnm bir mrver aac duruyordu; kayn aal yoldan dnerek ve birbirini kovalayarak uuan sar, yuvarlak yapraklar tmyle slanm olan yola ve koyu yeil renkli ayra dklyordu. Aklm fikrim, Volodya'nn anlatt bakmlardan hep babamn evlenmesi konusundayd. Kz kardeimizin, bizim geleceimiz, dahas, babamzn gelecei hi de iyi grnmyordu. Tanmadmz yabanc, en kts de deneyimsiz bir kadn,

hibir hakk olmadan, birok bakmdan buraya yerleecek; yani sradan gen bir kz, bizim rahmetli annemizin yerini alacak... nasl olur? Bu dnce beni ileden karyordu. ok zlyor ve gittike babam daha sulu grmeye balyordum. Bu srada garsonlarn odasnda konuan babamla Volodya'nn seslerini duydum. O dakikada babamla karlamak istemediim iin kapdan uzaklatm; ama Luboka hemen arkamdan gelerek babamn beni ardn syledi. Babam konuk odasnda, kolunu piyanoya dayam, arballkla, sabrszlkla benim olduum yne bakyordu. Yznde imdiye dek grdm o genlik ve mutluluk anlatmndan iz yoktu; zgnd. Volodya, elinde piposuyla odada geziniyordu. Babama yaklaarak selam verdim. O dingin bir tavrla ban kaldrd ve insann houna gitmedii halde olmu bitmi, zerinde de artk konumann hi yarar olmayan ilerden sz edildii zaman grlen aceleci bir sesle: - Dinleyin arkadalar, Avdotya Vasilyevna ile evlenmeye niyetim olduunu sanrm biliyorsunuz. (Biraz sustuktan sonra...) Annenizin stne asla evlenmek istemiyordum, ama... (bir dakika durdu) ama... yazg ite... Dunika iyi yrekli, sevimli bir kz, hem artk pek gen de deil; onu seveceinizi umuyorum; o imdiden hepinizi yrekten sevmekte... greceksiniz ki ok iyidir... dedi ve szn keseceimizden korkuyormu gibi ivedilikle ikimize birden, imdi artk Moskova'ya yola kma zaman geldi. Ben de oraya ylbandan sonra (bunu sylerken biraz durdu) artk ailem ve Luboka ile birlikte gelirim. Babamz, yanmzda byle sklgan ve suluymu gibi grmek bana ok dokundu, ona daha yaklatm; ama Volodya ban nne emi, piposunu ierek odada aa yukar dolayordu. Sonunda, babam hafife ksrp kzararak Volodya ile bana ellerini uzatt: - te byle ocuklar. Grdnz ya, babanz bu yatan sonra ne ilere kalkt, dedi. Bunlar sylerken gzlerinde yalar parlyordu. O srada odann br ucunda bulunan Volodya'ya uzatt elin titrediini grdm. Babamn byle titreyen elini grmek iimi paralad ve o dakika yreimi daha da szlatan bir ey aklma geldi: Babamn 1812 savana katldn, ok yiit bir subay olduunu anmsadm. Onun iri damarl byk elini ptm, o da gl biimde elimi skt ve gzyalar arasnda iini ekerek, Luboka'nn esmer ban iki eliyle tutarak gzlerinden pmeye balad. Volodya piposunu drm gibi yapp yere eildi ve elleriyle gzlerini sildikten sonra, kimseye grnmeden usulcack odadan kt. XXXVI NVERSTE Dn iki hafta sonra yaplacakt; ama derslerimizin balamas yaklatndan Volodya ile ben eylln banda Moskova'ya yola ktk. Nehludovlar da kyden dnmlerdi. Ayrlrken Dimitri'yle birbirimize mektup yazacamza sz verdiimiz halde, doaldr ki hi mektup yazmadk. Hemen beni ziyarete geldi. Ertesi gn niversitede balayacak olan derslere beni ilk olarak onun gtrmesini kararlatrdk. Hava ok gzel ve gneliydi. Ders salonuna girer girmez, byk pencerelerden giren gnein nda btn geenek ve kaplarda dalga halinde kmldayarak dolaan gen ve neeli insanlar arasnda, yittiimi duyumsadm. Bu byk btnn bir yesi olduumu bilmek, ok ho bir eydi. Ama bu kalabaln iinde tandklarm ok azd; onlarla btn dostluumuz, yalnzca bamla selam verip, "Gnaydn rteniyev," demekten ileri gitmiyordu. Oysa her yanda el skmalar, itimeler, kakmalar, arkadaa szler, glmeler, akalar grla gidiyordu. Btn bu genliin birlemesini salayan balar seziyor; onlardan ayr kaldm duyumsayarak zlyordum. Ama bu bir anlk bir izlenimdi. Bu izlenimin etkisinin tersine, bu kitleden olmadma ok sevindim. Bana, kendime yakr kimselerden bir evrenin gerekli olduunu dnerek Kont M., Baron Z., Prens P. vin'in ve benzeri efendilerin oturduu yerin nc srasna getim. Bunlar arasnda ancak vin ve Kont B. ile tanyorduk. Bana yle bakyorlard ki, kendim o evreden olduum halde, yine de tam anlamyla onlardan olmadm anlyordum. evremde olup bitenleri incelemeye baladm. Semyonov, her zamanki beyaz dileri ve karmakark kr salaryla niformasnn n ak, kolunu masaya dayam, kalemini kemirerek, bana olduka yakn bir yerde oturuyordu. Snavlarn birincilikle veren liseli, eskisi gibi siyah bir kravatla yana bal olduu halde birinci srada oturarak, atlas yeleinde asl duran saatinin gm anahtaryla oynuyordu. Binbir glkle de olsa niversiteye giren konin, stnde, hemen hemen izmelerini tmyle rten, mavi renkli zhl pantolonuyla st srada oturmu, kahkahayla glyor, sesi ktnca barp Parnasse'ta olduunu sylyordu. nmde oturan linka, burada herkesin eit olduunu bana anmsatmak ister gibi, iimde aknlk uyandran bir soukluk ve de alayla selam verdi. Zayf bacaklarn sraya rasgele dayayarak (bu bana bir nispet gibi geldi) yanndaki bir renciyle konuuyor, arada srada da bana bakyordu. Yaknmda oturan vin ve yanndakiler Franszca konuuyordu. Bu efendilerin hepsi bana ok ahmak grnyorlard. Konumalarnda duyduum szckler batan aa anlamsz olmakla birlikte, yanl ve Franszca deil gibi geliyordu (kendi kendime "Ce n'est pas Franais"' (13) diyordum.). Semyonov'un, linka'nn ve tekilerin

durular, konumalar, davranlar bana ok sradan, efendilere yakmaz gibi geliyordu. Yani onlar comme il faut deildi. Hibir toplulua katlmadm; kendimi yalnz duyumsuyor, giriken olmadm iin de kendime kzyordum. n srada oturan bir renci, eytantrnandan kzarm parmaklarnn kirli trnaklarn dileriyle koparyordu. Bu, bana yle iren geldi ki, kalkp daha uzak bir yere oturdum. niversitede geirdiim o ilk gn ok hznl olduumu anmsyorum. Profesr salona girince herkeste bir kprdama grld, sonra salona bir sessizlik kt. Aklmda kaldna gre o gn profesrle bile alay ettim. Profesrn derse, bence hibir anlam olmayan bir a konumasyla balamas tuhafma gitti. Dersin, batan sona dek ok gzel, yle ki iinden ne tek bir szcn atlmasna, ne de eklenmesine olanak olmayan, olaanst bir ey olmasn istiyordum. Bu konuda d krklna urayarak yanmda getirdiim gzel kapl ve stnde "lk Ders" yazl defterimin iine on sekiz profil izdim; onlar iek biiminde bir daire iine aldm ve profesr beni dersi not ediyor sansn diye, arada srada kalemimi kadn stnden geiriyordum. (Profesrn benimle ilgilendiine emindim.) Hemen bu ilk derste, her profesrn sylediklerini yazmann gereksiz ve aptalca bir ey olduu kansna vararak, bu kararmdan yl sonuna dek caymadm. Bundan sonraki derslerde artk kendimi eskisi gibi yalnz duyumsamyordum; biroklaryla tantm ve ellerini skarak konuuyordum; ama nedense benimle arkadalarm arasnda gerek bir kaynama olmad ve daha ok zaman sahte tavrlar takndm, skldm dakikalar oluyordu. vin'in grubuyla, ki onlara herkes aristokrat diyordu, kaynaamadm. nk imdi anmsadma gre, onlara kar bir yabanl gibi davranyor ve ancak onlar bana selam verdikten sonra ben de karlk veriyordum. Onlarn da benim arkadalma hi gereksinmeleri olmadn gryordum. Bakalaryla da arkadalk edemeyiimin, bir nedeni daha vard. Bir arkadam bana yaknlk gstermeye balar balamaz, hemen benim zel bir arabam olduunu, Prens van vanovi'te yemek yiyeceimi sylyordum. Bunu, kendimi daha iyi gstermek, beni daha fazla sevmesini salamak iin yapyordum; ama her seferinde tersi oluyordu. Arabamdan ve Prens van vanovi'le akraba olduumuzdan sz eder etmez, arkadamn bana kar ok gururlu ve souk davrandn grr, arrdm. Devlet bursuyla okuyan Operov adnda, alakgnll, ok yetenekli ve alkan bir arkadamz vard. Arkadalarnn ellerini skaca zaman, elini, parmaklarn hi bkmeden ve hi kprdatmadan, bir tahta gibi uzatrd; baz akac arkadalar ona ellerini ayn biimde uzatr ve bu el uzata "tahta gibi el uzatma" derlerdi. ou zaman yanna oturuyor, onunla sk sk konuuyordum. Operov'un profesrler iin zgrce syledii dnceler benim ok houma gidiyordu. Her profesrn ders verme yntemindeki btn olumlu ve olumsuz yanlar ok ak olarak grebiliyordu. Kimi zaman da alay ederdi; onun kk azndan dklen ve dingin bir sesle sylenen bu alaylarn benim zerimde ok tuhaf etkisi vard. Bununla birlikte, yine de o, btn dersleri kk kk el yazsyla ve zenle defterine not ederdi. Aramzdaki yaknlk gnden gne artyordu. Snavlara birlikte hazrlanmaya karar vermitik; onun yanndaki yerime geerken, bana evirdii kuruni, kk, miyop gzlerinde bir honutluk grnmeye balamt ki, ben nedense bir gn konuurken, lmek zere olan annemin bizi asla yatl devlet okullarnda okutmamasn babamdan rica ettiini sylemeyi gerekli grdm; sonra btn devlet bursuyla okuyanlarn ok akll olmalar olasl bulunmakla birlikte, benim iin bunun nemsiz olduunu eklerken kekeledim ve kzardm duyumsayarak, "Ce ne sont pas des gens comme il faut," (14) diye szm bitirdim. Operov bana hi yant vermedi; yalnzca ertesi sabah derste karlatmzda, selamm bekleyerek tahtasn uzatmad; benimle konumad, yerine geerken ban yana evirerek deftere bakyormu gibi kafasn defterin bir parmak yaknnda tuttu. Operov'un hi neden yokken bana souk davranmas tuhafma gitti, ama ben pour un jeune homme de bonne maison (15) iin devlet bursuyla okuyan renci Operov'un yzne glmeyi kendime yaktramadm ve onu kendi haline braktm. Dorusunu sylemek gerekirse, onun bana kar taknd souk tavr beni zmt. Bir gn, niversiteye ondan daha erken gelmitim ve o gn ok sevilen bir profesrn dersi olduu iin, srekli gelmeyen renciler bile sralar doldurdular. Operov'un yerine getim, sraya defterimi brakp dar ktm. Salona dnnce, defterimin arka sraya konulduunu, Operov'un da benim ayrdm yere oturmu olduunu grdm. Defterlerimi biraz nce oraya koyduumu syledim; o, birdenbire kzard ve yzme bakmadan: - Bilmiyorum, dedi. Atlganlmla onu korkuturum diye, zellikle kprmeye baladm: - Defterlerimi buraya koyduumu, size demin syledim ya, dedim ve evredekilere bakarak, herkes grd, diye ekledim. Ama yanmzda oturan rencilerin hepsinin merakla bana bakmalarna karn hi kimse bir ey sylemiyordu. Operov kzarak yerinde kmldanyordu; fkeyle bir an bana baktktan sonra: - Burada yerler satn alnmyor, kim daha nce gelirse o oturur, dedi. - Bu, sizin terbiyesiz olduunuzu gsterir, diye yant verdim. Operov, bir eyler sylendi; sanrm mrldand ey, "Sen de aklszn birisin"di, ama ben bu szleri hi duymamtm. Duymu da olsam, bundan ne kard? Manants (16) gibi kavga m edecektik? Manants

szcn ok seviyordum ve iinden kamadm kark sorunlar bununla zmlerdim. Belki ben daha baka eyler de sylerdim; ama kap ald, lacivert frakl profesr snftakilere selam vererek, ivedi admlarla krssne geti. Byle olduu halde, snavlardan nce ders notlar gerekince, Operov bana verdii sz anmsad; hem notlarn verdi, hem de birlikte almamz nerdi. XXXVII GNL LER O k boyunca, gnl ileri beni olduka uratrd; kez k oldum. lkinde Fraytag manejine (17) gidip gelen tombul bir hanma lgncasna vuruldum. Bunun iin, maneje geldii sal ve cuma gnleri, onu grmek iin oraya gidiyordum. Ancak her seferinde beni greceinden korkarak kendisinden yle uzak duruyor, geecei yerlerden kayor ve bulunduum yere bakt zaman yle byk bir ilgisizlikle bam eviriyordum ki, yzn bile iyice grememitim; gerekten gzel miydi, irkin miydi, hl bilmiyorum. Bu hanm tanyan ve bir gn manejde, ellerinde hanmlarn krkleri bulunan uaklarn arasna saklandm gren Dubkov, k olduumu Dimitri'den renince, beni onunla tantrmak nerisiyle o denli korkuttu ki, ok gibi manejden frladm ve benden sz etmilerdir kaygsyla, onunla karlamaktan ekindiimden, maneje, uaklarn durduu yere dek bile gidemiyordum artk. Tanmadmz ve zellikle evli kadnlara k olduum zamanlar, Sonika'ya duyduum utangaln bin kat ktsn duyumsuyordum. Dnyada en korktuum ey, k olduum kimsenin benim akmdan, varlmdan haberli olmasyd. Bana yle geliyordu ki, bir kadn kendisine kar beslediim duygular bilmi olsayd, belki de bunu kendisine kar asla balanmayacak bir davran sayard. Gerekten, bu birinci hanm, uaklarn arkasndan saklanp ona bakarken aklmdan geenleri; onu kararak kye gtreceimi, orada onunla oturup neler yapacam ayrntsyla bilmi olsayd, hakl olarak ok gcenirdi. Ama beni tansa da, onun iin beslediim dnceleri bilmesine olanak olmadn, byle olunca da bu tanmada benim iin utanacak bir yn bulunmayacan o zaman henz dnemiyordum. k olduum ikinci hanm, kz kardeimde grdm Sonika'yd. Ona kar ikinci kez beslediim akm oktan gemiti; nc kez k oluumun nedeni, Luboka'nn, Sonika'dan ald ve bana okumak iin verdii iir defteri olmutur. Bu defterde Lermontov'un "blis" adndaki iir biimindeki yaptndan alnan kimi paralar vard; bunlar, Sonika'nn eliyle yazlarak, akn zncn anlatan birok yeri krmz kalemle izilmi ve defterin yapraklar arasna kurumu iekler konulmutu. Geen yl Volodya'nn k olduu kzn antasn nasl ptn anmsayarak ayn eyi yapmay denedim. Gerekten akam odamda yalnz kaldm zaman, dlemlere dalm ve kurumu iekleri dudaklarma gtrrken, iimde uyanan tatl ve znl bir eilimle, yeniden ona k olduumu duyumsadm. Belki de bu, benim iin, birka gn sren bir aldanma oldu. Bu k k olduum nc kz, bize gelip giden ve Volodya'nn sevdii bir kzd. Anmsadma gre, bu kkhanmn gzel denebilecek bir yan yoktu. Demek istiyorum ki, benim zevklerimi okayacak ynleri yoktu; Moskova'da tannm, ok akll ve bilgili bir hanmn kzyd. Ufak tefek, zayf, ngiliz modasna uygun uzun kumral bukleli ve ince profilliydi. Herkes bu kkhanm iin annesinden daha ok okumu, daha akll diyordu; ama ben bu konuda hibir ey syleyemiyordum. nk onun zeksn, okumuluunu dnrken, iimde bir tr korku ve saygyla kark bir duygu uyanyordu. Onunla, ancak bir kez, o da, anlatlamaz bir heyecanla konutum. Ama, Volodya'nn ona kar besledii hayranln (Volodya bunu herkese gstermekten ekinmiyordu) etkisiyle ben de bu kkhanma delice k oldum. ki kardein ayn kza k olduunu haber alrsa hi houna gitmeyeceini bildiimden bu akmdan Volodya'ya hi sz amadm. Bu akn en houma giden yan, ikimiz de ayn gzel yarat sevmemize karn, kardeimle aramzdaki dostluun hi bozulmadan eskisi gibi kalmas ve gerektii zaman birbirimiz iin akmzdan el ekecek denli temiz bir sevgi olmasdr. Bununla birlikte, iin zveri ynne gelince Volodya sanrm benim gibi dnmyordu; nk onun ak, ylesine tutkuluydu ki, sylediklerine gre, bu kzla evlenmeyi dnen kimseye bir tokat atmak ve onu delloya armak niyetindeydi. Oysa ben, akmdan vazgemek dncesinden ok zevk duyuyordum; belki bunu, bana g gelmedii iin yapyordum; nk bu kzla, yalnzca bir kez, en sradan szlerle klasik mziin neminden konumutuk ve ona kar beslediim sevgiyi uzatmaya altysam da, akm bir haftada snd gitti XXXVIII SOSYETE

niversiteye girerken, aabeyime zenerek atlmak istediim sosyete yaamnn elenceleri, bu k hi de umduum gibi kmad. Volodya durmadan dans ediyordu, babamn da gen karsyla birlikte baloya gittikleri olurdu; ama balo verilen evlere ya ok gen grdkleri ya da byle elencelere pek alk olmadm iin mi, bilmiyorum, beni kimse gtrp tantrmyordu. Dimitri ile aramzda her eyi ak olarak konumaya szletiimiz halde, kimseye, ona bile balolara gitmeyi nasl istediimi, beni hep unutmalarnn ve bana, bir tr filozofa bakar gibi bakmalarnn (bu yzden kendimi byle gsteriyordum) pek gcme gittiini sylemiyordum. O k, Kontes Kornakovlarda bir gece toplants dzenlenmiti. Kontes, ben de ilerinde olmak zere, hepimizi armt. lk kez bir baloya gidecektim. Daha evden kmadan, Volodya odama geldi; baloya gitmek iin nasl giyineceimi grmek istiyordu. Onun bu davran beni artmakla birlikte tuhafma da gitti. Bence, iyi giyinmek istei utanlacak olduu gibi, saklanmas da gereken bir duyguydu. Oysa o, tersine, bu istei yle doal ve zorunlu buluyordu ki, benim rezil olacamdan korktuunu aka syledi. Bana kesinlikle rugan izmelerimi giymemi syledi; gderi eldivenlerimi giymek istediimi grnce, az daha baylacakt; saatimi, yeleimin stne tuhaf bir biimde taktktan sonra beni Kuzniyetski Kprs yaknndaki berbere gtrd. Sam kvrdlar, Volodya biraz gerileyerek uzaktan bana bakt; sonra berbere: - ok gzel, ama bu peremleri yatrmann bir yolu yok mu acaba? diye sordu. Ama Msy Charles, peremlerime hangi yaptrc esans srerse srsn, apkam giyer giymez peremlerim yeniden dimdik oldu ve kvrlm salarmla kendimi eskisinden daha irkin gryordum. Beni kurtaracak olan tek bir ey vard; o da ii bovercilie vurmakt. Ancak o durumda kendimi bir eye benzetebiliyordum. Sanrm Volodya da yle dnyordu; nk salarm slatarak amam istedi benden; bunu yaptm halde, yine de irkin grnyordum. Volodya artk hi yzme bakmad, Kornakovlara giderken yolda benimle hi konumad; can skknd. Kornakovlara Volodya ile girerken hi yadrgamadm; ama prenses beni dansa kaldrdnda, buraya zellikle dans etmek isteiyle geldiim halde, nedense dans bilmediimi syledim; birdenbire btn cesaretim krld; yabanc kimseler arasnda kalnca, o stesinden gelemediim ve gitgide artan utangalm yeniden duydum. Btn geceyi sessizce, olduum yerde durarak geirdim. Vals alarken kk prenseslerden biri yanma yaklap, ailesine zg resmi bir incelikle neden dans etmediimi sordu. Bunu sorarken ne kadar skldm, sonra da hi haberim olmadan yzmde honut bir glmsemenin yayldn ve Franszcann en tumturakl szckleriyle, en cafcafl tmceleri kullanarak samalamaya baladm, yllar getii halde anmsadka utanyorum. Belki de bu, sinirlerimi kamlayan, sylediklerimin pek anlalmayan yanlarn grltsyle bastran mziin etkisiydi. Yksek sosyeteden insanlarn ve kadnlarn havailiinden konuurken, en sonunda yle bir daldm ki, sylemekte olduum tmcenin sonunu getiremeyeceimi anlayarak bir szcn yarsnda durmak zorunda kaldm. Sosyetenin bir yesi olarak o yaama alk olan kk prenses bile, arm grnerek yzme bakt. Ben glmsedim; cokuyla konutuumu gren Volodya, bu nemli dakikada, belki de dans etmemekle gsterdiim yanlgm, konuurken ne dereceye dek kapattm anlamak iin, Dubkov ile birlikte bize yaklat. Benim yzmdeki neeli glmseyile, kk prensesin yzndeki korku anlatmn grp sylediim korkun samalar duyunca, kzararak arkasn dnd. Kk prenses de kalkarak, yanmdan uzaklat. Glmseyip duruyordum, ama aptallmn ayrmna vararak o denli zldm ki, o anda yerin dibine girmeyi yelerdim. Bulunduum durumdan kurtulmak iin bir eyler sylemek, eyleme gemek gereini duyuyordum. Dubkov'a yaklaarak, tand hanmla ka vals ettiini sordum. Bylelikle kendimi ok neeli ve uh gstermek istiyordum; oysa aslnda, Yar lokantasnda yemek yerken, "Sus!" diye bardm Dubkov'dan medet umuyordum. Dubkov szlerimi duymam gibi davranarak, baka yana dnd. Volodya'ya yaklatm ve bin bir glkle sesimi neeli gstererek: - Eee Volodya, bittin, yoruldun sanrm, dedim. Ama Volodya yzme, "Biz yalnzken hi de byle konumuyorsun," der gibi baktktan sonra, belki de yanna taklrm korkusuyla, karlk vermeden uzaklat. Kendi kendime, "Aman Tanrm. Kardeim bile benden kayor!" diye dndm. Bununla birlikte, salonu brakp gitme gcn de kendimde bulamyordum. Toplant bitinceye dek, somurtarak bir kede kaldm. Ancak, herkes dalmak iin girite topland srada, uan srtma giydirdii paltomun yakas siperinin ucuna dokununca apkamn n havaya kalkt; ite o zaman, gzyalar arasnda glmseyerek, kimseye dnmeden, ortaya, "Comme c'est graciuex" (18) diyebildim. XXXIX K LEMLER

rencilerin "iki lemleri" denen her zamanki elencelerine Dimitri'nin etkisiyle kendimi pek kaptrmadmsa da, bu k byle bir elenceye katlmam iin bir frsat dt; ama bu elenceler bende pek iyi izlenimler brakmad. Bakn bu nasl olmutu: niversite yeni almt; bir gn derste uzun boylu, dzgn hatl, ok ciddi yzl, sarn bir gen olan Baron Z., hepimizi evindeki arkada toplantsna armt. Hepimiz derken Grap, Semyonov, Operov ve bunlara benzer sradan kimseleri deil, az ok comme il faut olanlar anlatmak istiyorum. Birinci snfn iki lemine gideceimi duyan Volodya, alayl alayl glmsedi. Ama ben, imdiye dek grmediim ve pek eleneceimi sandm bu toplant iin kararlatrlan zamanda, tam tamna saat sekizde, Baron Z.'nin evine gittim. Beyaz bir yelein stne n ak bir ceket giymi olan Baron Z., gelenleri, aslnda babasnn oturduu, bugnk elence iin kendisine braklan kk evin konuklara ayrlan blmndeki iyice aydnlanm salon ve konuk odasnda karlyordu. Geenekte, merakl oda hizmetilerinin giysileri ve balar grnyordu; bfe odasnda, baronun annesinin olduunu sandm bir kadn robu bir an iin gzme iliti. vin'le birlikte gelen Bay Frost'tan ve leni ynetip herkese "ev sahibinin akrabas ve Derpt niversitesi eski rencilerinden" diye tantrlan uzun boylu, al yanakl bir sivilden baka, saylar yirmiye varan konuklarn tm renciydi. Odalarn ok aydnlatlm ve sradan denmi olmas, btn bu genlerin zerinde yle souk bir etki yapmt ki, birka gzpekten ve ceketini aarak ayn dakikada her odada ve her odann her kesindeymi gibi grnen ve btn odalar susmak bilmeyen ho ezgili tenor sesiyle dolduruyormu gibi olan Derptli niversiteliden baka herkes elinde olmayarak duvar diplerine ekilmiti. Arkadalarnn ou ya susuyor ya da sessiz sessiz profesr, bilim ve snavlar gibi ciddi ve ok ilgi ekici eyler konuuyorlard. Ayrmsz herkes, bfenin bulunduu odann kapsna bakyordu: Bu baklarn saklamak istemelerine karn, yzlerinde, "Eh, balamann sras gelmedi mi?" sorusu okunuyordu. Ben de balama srasnn gelmi olduunu dnerek, bu balangc, byk bir sabrszlkla bekliyordum. Uaklarn getirip konuklara sunduklar aydan sonra, Derpt niversiteli, Frost'a Rusa olarak: - Frost, "jonka" oynamay biliyor musun? diye sordu. Frost, bacaklarn oynatarak Almanca: - O, ja! diye yantlad. Ama teki, yine Rusa: - yleyse, iin bana ge bakalm! dedi. kisi de ayn niversiteden olduklar iin birbirleriyle senli benli konuuyorlard. Frost, kasl, eri bacaklarnn geni admlaryla konuk odasndan bfeye, bfeden konuk odasna gidip gelmeye balad; ok gemeden, masaya byk bir orba ksesi konmu, stne renc i klc aprazlama uzatlm, onun zerine de on funtluk bir Rus kelle ekeri yerletirilmiti. Bu srada Baron Z., durmadan konuk odasnda toplanm olanlar dolaarak, hem orba ksesine bakyor, hem hi deimeyen ciddi yzyle hemen hemen hepimize ayn eyi sylyordu: "Gelin ocuklar, arkadaa hepimiz bruder aft ielim; u resmilii kaldralm; yoksa snfmzda dostlua benzer bir ey yok; hem de ceketlerinizi an ya da bu arkada gibi bsbtn karn," diyordu. Gerekten Derpt niversiteli ceketini karm, beyaz gmleinin kollarn dirseinden yukarya svayarak bacaklarn geni geni am duruyordu; ksedeki romu kibritle tututurdu ve birdenbire kardmz grlty bastran bir sesle: - ocuklar, mumlar sndrn, diye bard. Hibirimiz ses karmadan orba ksesine ve onun beyaz gmleine bakyor, trenin balama zamannn geldiini anlyorduk. Derptli yeniden, bu sefer pek comu olacak ki, Almanca olarak: - Lschen Sie die Lichter aus, Frost! (19) diye bard. Frost'la birlikte hepimiz mumlar sndrmeye koyulduk. Karanlk odada, atein mavi , ancak eker kellesinin durduu kllar tutan elleri ve gmleklerin beyaz kollarn aydnlatyordu. Derptlinin gr tenor sesine, odann her yanndan gelen glmeler, konumalar katldndan, artk evreyi yalnz bana nlatmyordu. Biroklar (zellikle ince ve temiz gmlekli olanlar) ceketlerini kardlar, ben de ayn eyi yaptm. Artk elencenin balam olduunu anlamtm. Henz ortada neeye benzer bir ey olmad halde, hazrlanmakta olan ikiden hepimiz birer bardak itikten sonra, syleimizin daha elenceli olacana tam bir inancm vard. ki hazrland. Derptli masaya damlata damlata "'jonka"y bardaklara doldurdu ve "Haydi ocuklar, balayalm!" diye bard. Hepimiz ellerimize ikiden yap yap olan birer dolu barda aldktan sonra Derptliyle Frost, "Yhe!" nakaratnn sk sk getii bir Alman arksn tutturdular. Hepimiz karmakark, onlara yardm ederek, sallanmaya, bir eyler barmaya, "jonka"y vmeye, sonra bu sert ve tatl ikiyi, kollarmz birbirimize geirerek, kimimiz de geirmeden dorudan doruya imeye baladk. Bundan sonra bekleyecek bir ey yoktu; elence adamakll kzmt. "Jonka"dan dolu bir bardak imitim ki, bir tane daha doldurdular; akaklarm zonkluyor, ksedeki alev kpkrmz grnyordu. evremdekilerin hepsi barp gltkleri halde, hibirimizin (bu arada kendimin de) elenmediimize emindim; ama nedense, ok neeli grnmeyi gerekli sayyorduk.

imizde gerekten neeli olan, yz gitgide daha ok kzaran, her yerde ayn zamanda grnen, boalan bardaklar dolduran Derptliydi. Barda doldururken dklen ikiden tmyle slanan masann st yap yap olmutu. Olaylarn birbiri ardndan nasl sralandn bilmiyorum; aklmda kalan bir ey varsa o da Derptli'yi de Frost'u da birdenbire sevmeye baladm, Alman arksn ezberlediim ve ikisinin de tatllam dudaklarndan ptmd. Ayn zamanda, yine o akam Derptli'den nefret ettiimi ve kafasna bir sandalye vurmak istediimi ve kendimi zor tuttuumu anmsyorum. Yine, Yar lokantasnda yemek yediimiz srada ellerim, ayaklarm nasl bana boyunemedilerse, burada da ayn eyi duyduumdan baka, bu akam bamn son derece armas ve dnmesinden, hemen orada leceimden korktuumu; sonra hepimizin nedense yere oturup krek eker gibi devinimler yaparak, "Volga Irmann stnde" arksn sylediimizi ve o srada bunu yapmann hi de gerekli olmadn dndm; yerde yatarak ayaklarmz birbirimize takp ingene grei yaptmz; birinin boynunu bktm; bunu yaparken de karmdaki ayk olsayd bunu yapamayacam dndm; yemek yiyip baka bir iki itiimizi; hava almak iin dar ktm iin bamn dn; oradan ayrlrken ok karanlk olduunu; arabann basamann aa eilip kayganlatn ve arabacmz Kuzma'nn, yerinde tutunamayacak denli ireti oturduundan paavra gibi sallandn anmsyorum. Bunlarn en nemlisi de, ok eleniyormu, imeyi ok seviyormu ama hi sarho olmam gibi grnmekle ok hoppaca davrandm... btn gece ite bunlar dnyor, bakalarnn da ayn eyi yapmakla aptalca davranm olduklarn anlyordum. Bana yle geliyor ki, herkes tek tek benim gibi honut deildi; ama bu honutsuzluu yalnzca kendisinin duyduunu sanarak genel elenceyi bozmamak iin eleniyormu gibi grnmeye kendini zorluyordu. Byle olmakla birlikte, tuhafnza gidecek ama, orba ksesine dokuzar rubleden ie ampanya, her biri drder ruble olan on ie rom, ki akam yemei dnda hepsi yetmi ruble tuttuundan, byle bir tavr taknmay gerekli buluyordum. Bundan o kadar emindim ki, Baron Z.'nin toplantsnda olan arkadalar, ertesi gn derste, akam yaptklarndan sz etmeye utanmadklar gibi, bunlar herkesin duyabilecei gibi yksek sesle de konuuyorlard. Olaanst iyi bir iki lemi olduunu; Derpt niversitelilerin bu iin ustas olduklarn ve yirmi kiilik lende krk ie rom iildiini; biroklarnn l gibi, masalarn altnda szdklarn anlatyorlard. Bunlar neden anlattklarn, kendileri iin bile neden birok yalan uydurduklarn bir trl anlayamyordum. XL NEHLUDOVLARLA DOSTLUUM O k, yalnzca bize olduka sk gelen Dimitri ile deil, kendileriyle anlamaya baladm btn ailesiyle de ok sk gryordum. Nehludovlar (anne, teyze ve kzlar) geceleri evlerinden kmazlard. Bunun iin prenses, kendi deyiince, gecelerini kt oynamadan ve dans etmeden geirebilen genlerin evlerine gelmelerinden holanrd. Ama byle erkeklerin pek az olduu anlalyordu; nk ben hemen her akam onlara gittiim halde, konuklarla binde bir karlardm. Bu ailenin her yesine altm, hepsinin deiik zellikleri ve aralarndaki ilikiler konusunda ak bir bilgi edindim. Odalarna, mobilyalarna altm. Konuk olmad gnler, Varenka ile odada ba baa kaldmz dakikalar dnda kendimi ok rahat duyumsardm. yle sanyordum ki, gzel bir kz olmayan Varenka, kendisine k olmam ok istiyordu. Ama bundan doan sklganlk da yava yava gemeye balad. Konuurken, karsndakinin kardei mi, ben mi, yoksa Lubov Sergeyevna m olduuna hi dikkat etmediini yle doallkla gsteriyordu ki, ona arkadalndan holandm ve bunun utanacak, ayplanacak bir ey olmadn kendisine anlatmaktan ekinmeyeceim bir kimseye bakar gibi bakmaya almtm. Tantmdan beri, onu kimi gnler ok irkin, kimi gnler de olduka gzel gryordum. Ama bir kez olsun, kendisine k olup olmadm aklma gelmedi. Onunla dorudan doruya konutuum da olurdu, ama en ok kendisine deil de Lubov Sergeyevna'ya ya da Dimitri'ye sesleniyormuum gibi davranrdm; bu yntem ok houma giderdi. Onun yannda konumaktan, o ark sylerken dinlemekten, ksacas bulunduum odada onun da varln duymaktan pek holanrdm. Bununla birlikte, Varenka ile aramzdaki ilikinin ilerde nasl olacan ve arkadam kz kardeime k olursa kendimi ona nasl vereceimi artk pek az dnyordum. Ara sra bu gibi dnce ve tasarlar aklma gelse de, durumumdan honut olduumu duyumsayarak, bu tr dnceleri bilinsizce kafamdan uzaklatrmaya alyordum. Btn bu yaknla karn Nehludovlardan ve hele Varenka'dan gerek duygularm ve eilimlerimi gizlemeyi asl grevim sayarak, kendimi bambaka bir gen gibi, gerekte asla olamayacam biimde gstermeye alyordum. Kendimi tutkulu gstermek istiyor, herhangi bir ey houma gittiinde ona hayran oluyor ve aknlk nlemleri karyor, canl el kol devinimleri yapyordum. Bununla birlikte, grdm ya da iittiim olaanst durumlar karsnda ok soukkanl davranyordum; kendimi kutsal bir ey tanmayan kat yrekli bir alayc ve gznden bir ey karmayan duygulu bir insan; btn davranlarnda tmyle mantkl; her eyde kl krk yarar; dzenli, ayn zamanda maddi eylerden nefret eden bir kimse gibi gstermek

istiyordum. Aka syleyebilirim ki, ben gerekte benzemek isteim o garip yaratktan ok daha iyiydim. Ama benzemek istediime de benziyordum. Nehludovlar beni ok seviyorlar ve talihten olacak sanrm, yapmacklarma inanmyorlard. Btn ailede beni sevmiyor gibi grnen ve bana alayc, son derece bencil ve dinsiz gzyle bakan, benimle sk sk tartp hrslanan, kesik kesik cmlelerle bana saldran Lubov Sergeyevna idi. Dimitri de onun kendisine birok iyilik yaptn ve onu kimsenin anlamadn syleyerek, eskisi gibi arkadalk snrn aan ilikisini srdryordu. Bu arkadalk, eskiden de olduu gibi, btn aileyi zyordu. Bir gn Varenka, hibirimizin anlamad bu yaknlk konusunda konuurken: - Dimitri ok onurlu, ok gururludur, dedi. Akll olmasna karn, her yerde nde gelmeyi, kendisine hayran olunmasn ve iltifat sever. ok saf olan teyzemiz de ona hayrandr ve bu hayranl kendisinden saklamay baaramad iin, Dimitri'ye kar ikiyzllk, ama itenlikten doan bir ikiyzllk gstermi oluyor. Bu dnce iyici aklma yerlemiti. Sonralar bunu incelerken Varenka'nn ok akll olduunu dnmekten kendimi alamadm; bundan dolay da onun iin dncelerimde kendisine gerekli deeri verdim. Varenka'da grdm akl ve ahlak erdemlerinden tr kendisine sayg duymaya balyor, ama bu deerlendirmeyi byk bir zevkle yaptm halde ok titiz davranyor ve hibir zaman hayranlk derecesine vardrmyordum. yle ki, yeeninden durmakszn sz etmekten bkmayan Sofya vanovna, drt yl nce kyde oturduu bir srada, o zaman henz ocuk olan Varenka'nn bir gn btn entari ve pabularn kimseye sormadan ky ocuklarna dattn ve onlar sonradan toplamak gerektiini bana anlatmt. Bu davrann bile, benim gzmde ykselmesine uygun bir neden olarak hemen kabul etmedim; hatta iimden ona glyordum bile. Nehludovlarda, Volodya ve Dubkov'la konuk olduum gnler, kendimden honut, ev halkndan biriymi gibi duyduum rahat bir zgrlk iinde konumaz, yalnzca bakalarn dinleyerek arka plana ekilirdim. Bakalarnn konutuu her ey, bana yle anlamsz geliyordu ki, ok akll ve mantkl olan prensesin ve bu ynden kendisine benzeyen btn ailesinin, byle samalar dinleyip yant vermelerine ayordum. O sralarda yalnz kaldmda, kendi szlerimle bakalarnn sylediklerini karlatrmak aklma gelmi olsayd, yle tahmin ediyordum ki, hi de armazdm. Bunun gibi, evimizdekilerin yani Avdotya Vasilyevna, Luboka ve Katenka'nn, btn baka kadnlar gibi olduklarna ve onlardan aa bulunmadklarna inanyordum; her akam Dubkov, Katenka ve Avdotya Vasilyevna'nn neeyle glmseyerek neler konutuklarn; her seferinde Dubkov'un bir eye kanca takp, nasl "Au banquet de la vie, infortun convive..." (20) dizesini ya da "blis" iirinden kimi paralar duyarak okuduunu, byk bir haz iinde hepsinin saatlerce samaladklarn anmsam olsaydm, daha az aardm. Doaldr ki konuk olduu zamanlar, Varenka benimle, yalnz kaldmz zamanlardan daha az ilgilendii gibi, ok sevdiim okumaya ve mzie de sra gelmezdi. Konuklarla konuurken, aklcln ve yalnln yitirirdi ki, bunlar bence kendisinin balca gzelliiydi. Onun, aabeyim Volodya ile tiyatro ve hava konusundaki konumalarnn ne denli garibime gittiini anmsyorum. Volodya'nn dnyada en ok ekindii ve nefret ettii eyin senli-benlilik olduunu ve Varenka'nn da oyalayc bir zellii olan havadan sudan konumalar ne kadar gln bulduunu biliyordum. Bu byleyse, o halde niin bunlar karlanca ikisi de dayanlmaz ve baya eyleri, her biri karsndakinin hesabna utanyormu gibi, durmakszn konuuyorlar? Bu konumalardan sonra, her seferinde iimden Varenka'ya kzyor, ertesi gn konuklarla alay ediyordum. Nehludovlarn aile evresinde yalnz bama bulunmak, bana daha byk bir zevk veriyordu artk. Ksacas, Dimitri ile annesinin konuk odasnda bulunmamz, kendisiyle ba baa kalmaktan daha ok houma gitmeye balad.

XLI NEVLUDOV'LA DOSTLUUM Tam bu sralarda Nehludov'la olan dostluumuz kopacakm gibiydi. Kendisini oktan beri incelemeye baladm iin, kt yanlarn grmemem olanakszd. Oysa ilk genliimizde dostlarmz btn yreimizle sevdiimiz iin, o oranda yetkin ve olgun olmalarn isteriz. Tutku duman yava yava dalmaya ya da bu duman arasndan mantn aydnlk klar szlmeye balaynca, idealimizin gerek biimini, btn iyi ve kt yanlaryla grmeye balarz. Bizim iin beklenmedik bir ey olan zellikler, ak ve abartl olarak gzmze arpar. Yenilie kar olan eilimimiz ve baka birinin de yetkin olabilecei umudu, bizi eski hayranmzdan soutmakla kalmaz, ona kar nefretimizi de uyandrmaya yeter; biz de hi acmadan onu brakr, yenisini aramak iin ileri atlrz. Anlattklarm, Dimitri ile benim aramda konuma konusu olmadysa da, bunu ancak onun, ihanet etmekten utandm, kararl, titiz ve duygusal olmaktan ok mantksal ballna borluyum. Ondan baka, her eyi olduu gibi birbirimize syleme alkanlmz da aramzda bir

ba oluyordu. Daha nce karlkl olarak birbirimize sylediimiz ve bize utan verebilecek ahlaksal gizlerimizden dolay, aramzn almasndan korkuyorduk. Aslnda, oktan beri uygulamadmz bu alkanlk, srekli olarak bizi skyor ve ilikilerimizi tuhaflatryordu. O k Dimitri'ye hemen her gidiimde, birlikte alt niversite arkada Bezobedov'la karlayordum. Bezobedov iek bozuu yzl, zayf, kck elleri il iinde, taranmam gr ve kzl sal, giysisi her zaman yrtk, kirli, kltrsz ve tembel, ufak tefek bir adamd. Dimitri ile arasndaki iliki, Lubov Sergeyevna ile olduu gibi anlayamadm bir nitelikteydi. Btn arkadalar arasndan bunu semesinin bir tek nedeni olabilirdi: Btn niversitede Bezobedov kadar irkin grnl bir kimse yoktu. Ama sanrm Dimitri'nin, belki de bu nedenle herkese inat olsun diye onunla arkadalk etmek houna gidiyordu. Bu niversiteliyle olan arkadalnda, "Gryorsunuz ya, benim iin herkes birdir. Ben onu seviyorum; yleyse Bezobedov iyi bir insandr," der gibi gururlu bir tavr taknyordu. Onun durmadan kendisini zorlamas ar gelmiyor mu? Zavall Bezobedov bu rahatsz duruma nasl katlanyor? Bunlara ayor ve bu arkadalk hi de houma gitmiyordu. Bir gn annesinin konuk odasnda birlikte oturup konumak, Varenka'nn ark sylemesini ya da okumasn dinlemek ve geceyi geirmek zere Dimitri'ye gelmitim. Bezobedov da yukarda, Dimitri'nin odasnda oturuyordu. Dimitri, sert bir tonla benim de grdm gibi konuu olduunu ve aa inemeyeceini syledi: - Aslnda aada elenecek bir ey de yok. Burada oturup gevezelik etsek daha iyi olur, diye ekledi. Bezobedov'la iki saat konumak hi de ekici olmad halde, aa yalnz inmeyi gze alamadm iin arkadamn garip davranna ierleyerek salncakl koltua oturdum ve konumadan sallanmaya baladm. Beni aada oturmak zevkinden yoksun braktklar iin Dimitri ile Bezobedov'a kzyordum. Ses karmadan kendilerini dinliyor, fke iinde Bezobedov'un gitmesini bekliyordum. Uan getirdii ay ierken, sklgan konuun birinci ve ikinci bardaktan sonra ay kabul etmemeyi grev bilmesi ve "Buyurun, siz iin," demesi zerine, Dimitri bir ay daha imesi iin be kez Bezobedov'a rica etti. Ben kendi kendime, "ok ho bir konuk... Gel de bununla otur," diyordum. Dimitri sanrm zorlama bir istekle konuarak konuunu elendirmeye alyor; benim de sze karmam iin bouna urayordu; ben somurtarak susuyordum. Koltukta durmadan sallanp, iimden Dimitri'ye, "Ne yapalm, yle davranmalym ki, canmn skldn anlamasn," diyordum. Arkadama kar iimde duyduum hafif kini, zaman ilerledike tuhaf bir hazla kztryor, Dimitri iin, "Budalay grdn m? Geceyi ho bir biimde, sevimli akrabalaryla geirmek varken, bu hayvanla oturuyor. Vakit de geti, artk konuk odasna da inemeyiz," diyor ve koltuun kysndan sessizce kendisine bakyordum. Eli, oturuu, boynu ve zellikle ensesiyle dizleri bana yle tiksindirici ve incitici geliyordu ki, ben o dakikada onun cann skan bir eyi byk bir zevkle yapabilirdim. Sonunda Bezobedov kalkt; ama Dimitri bu ho konuunu salvermeye bir trl raz olmuyordu. Ona geceyi evlerinde geirmesini nerdiyse de, ok kr Bezobedov bunu kabul etmeyerek kp gitti. Dimitri konuunu geirip dndnde, ellerini ovuturarak honut honut glmsyordu. Sanrm glmsemesinin nedeni, kendisini tutabildii ve sonunda skntdan kurtulduu iindi. Arada srada yzme bakarak odada dolamaya balad. Onu daha sevimsiz buluyor, "Glmseyerek gezinmesi ne cesaret?" diye dnyordum. Birdenbire karma dikildi: - Niin kzyorsun? dedi. Bu gibi durumlarda herkesin yapt gibi ben de: - Hi de kzmyorum. Yalnzca benimle Bezobedov'un karsnda yapmack tavrlar taknp kendini de aldatman gcme gidiyor, dedim. - Ne sama szler. Hibir zaman, hibir kimsenin yannda gsteri yapmadm. - Her eyi olduu gibi sylemek greneimize uyarak sana dorusunu sylyorum. Bezobedov'un benim olduu gibi senin de houna gitmediine eminim. nk o aptal mdr nedir? Ama, karsnda bbrlenmekten zevk duyuyorsun. - Hayr. Hemen syleyeyim ki, Bezobedov ok iyi bir insandr. - Doru, ama sana bir ey daha syleyeyim mi? Lubov Sergeyevna ile olan arkadaln da, bunun gibi, onlarn seni bir Tanr grdkleri iindir. - Hayr, yanlyorsun! Tutmaya altm fkemin etkisi ve her eyi olduu gibi syleyerek silahn elinden almak isteiyle: - Yanlmyorum, dedim; nk ayn eyleri ben de yaadm. Sana birok kez sylemitim. imdi de yineleyeyim, bana hoa giden eyler syleyen insanlar sevdiimi sanyorum; ama, bunu iyice inceledikten sonra, bu insanlarla aramda gerek bir ba olmadn anlyorum. Dimitri fkeli bir boyun devinimiyle kravatn dzelterek: - Hayr, dedi. Birini seversem duygularm ne vgler, ne de yergiler etkileyebilir. - Doru konumuyorsun; bir gn babam bana sprnt dedii iin bir zaman ona kin besleyerek lmesini istediimi, daha nce sana aklamtm. Sen de aynsn...

- Kendi adna konu. Sylediin gibiyse, ok yazk... Birdenbire oturduum koltuktan frladm ve byk bir yreklilikle gzlerinin iine bakarak: - Tam tersine, asl sen kt konuuyorsun. Kendi kardein hakknda bana anlattklarn unuttun mu? Bunlar sana anmsatmay baya bulduum iin susuyorum; sylememi miydin ha? imdi senin iin neler dndm aklayacam... Elimden geldiince onun beni inelediinden daha ok onu ineleyerek, kendisinin kimseyi sevmediini kantlamaya ve onu utandrmak iin kendimi hakl grdm konular teker teker saymaya baladm. imi boalttm iin ok honuttum. Szlerimin asl amac, yzne vurduklarm kendisinin de itiraf etmesiydi. Ama byle fkeli bir dakikada bu amacma eriemeyeceimi unutmutum. Oysa bunu aklamas olaslnn bulunduu sakin zamanlarndaysa, hi byle konumamtm. Tartmamzn kavgaya dnecei bir srada, Dimitri birden susarak beni brakp baka odaya geti. Szlerimi kesmeden kendisini izlemek istedimse de yant vermedi. Kt huylar listesinde birdenbire parlama zellii de yer almt ki, imdi de kendisini tutmaya alyordu. kard btn kusur listesine ilen yadryordum. te aramzdaki, duyduumuz eyleri olduu gibi birbirimize anlatmak ve nc kiilere birbirimiz konusunda hibir ey sylememe kural bizi bu duruma getirdi. Bu ak konuma greneimize kaplarak o denli ileri gitmitik ki, en utandrc yanlarmz bile ortaya koyuyorduk. yle ki, imdi kendisine de sylediim gibi, bir tahmin ya da dlemi, ne yazk ki bir duygu ve istek olarak gsteriyorduk. Bu aklamalar, aramzdaki ba glendirecek yerde, tersine, duygularmz kurutup bizi ayryordu. imdi de, nedense, en sradan bir aklamada bulunmaya onuru engel oldu ve biz, tartmamz kzt srada, nceden birbirimize verdiimiz ve ok derin yaralar aan silahlarmz kullandk. XLII VEY ANA Babam, Moskova'ya ancak ylbandan sonra gelmeye niyetlendii halde, kpek srleriyle yaplan avlarn srd bir srada, yani gzn ekim aynda geldi. Bize, Senato'da grlecek bir davas olduu iin nceki kararndan vazgetiini sylemiti; ama, Mimi'nin anlattna gre, Avdotya Vasilyevna kyde o denli sklm, kendisini o denli hasta gstermi ve Moskova'dan o denli sk sz etmi ki, babam da onun isteini yerine getirmeye karar vermi. Mimi szn srdrerek: - nk o, hibir zaman babanz sevmedi ve byle zengin bir adamla evlenmek iin akndan sz ede ede, babanzn kulaklarn iirdi, dedi; "Deerini bilmi olsayd, bakalar ona neler yaparlard!" der gibi, anlaml anlaml gs geirdi. Bu bakalar, Avdotya Vasilyevna'ya hakszlk ediyorlard. Babamza kar besledii tutkulu ve zverili ak her sznde, her davrannda ve baklarnda duyumsanyordu. Ama onun bu ak, tapnd kocasndan ayr kalmama isteiyle birlikte, Madam Annet'ten olaanst bir balk, maviye boyal devekuu tyleriyle sslenmi bir apka, imdiye dek kocas ve oda hizmetisinden baka kimsenin grmedii beyaz gsyle ellerini pek ekici gsterecek Venedik kadifesinden dekolte bir rop istemesine de engel olmuyordu. phesiz ki Katenka annesinin yann tutuyordu. Oysa vey anamzla aramzda, ilk geldii gnden beri ciddi olmayan tuhaf bir iliki olumutu. Avdotya Vasilyevna kupa arabasna biner binmez Volodya'nn yz ciddileti, gzlerini szd ve iki yana sallanp selam vererek, baka birini tantryormu gibi elini pmek iin yaklat: - Sevgili annemizin gelilerini kutlar, ellerini periz, dedi. Avdotya Vasilyevna gzel ve tekdze glmsemesiyle: - Oh, sevgili, olum! dedi. Elimde olmadan Volodya'nn sesine ve yznn anlatmna yknerek elini pmek zere yaklatm: - kinci olunuzu da unutmayn, dedim. Biz ve vey annemiz, karlkl itenliimizden emin olsaydk, bu karlama sevgimizin belirtisi bakmndan kusurlu saylrd. Aramz ak olsayd, bu davrana, bir alay ya da yalana kar bir nefret ya da babamzdan, asl ilikimizle birlikte, baka duygu ve dncelerimizi gizlemek istei denebilirdi; oysa u dakikada Avdotya Vasilyevna'nn pek houna giden bu davranmz hibir anlam tamyor ve ancak aramzda hibir iliki olmad gereinin stn rtyordu. Aralarndaki asl ilikilerin pek ho olamayacan sezen baz aile yelerinin birbirlerine kar byle akac tavrlar takndklarna sonralar pek sk rasladm. te Avdotya Vasilyevna ile aramzda haberimiz olmadan byle bir iliki ortaya kmt. Bu akac tavrlar hemen hibir zaman brakmayarak, ona ok sayg gsteriyor, Franszca konuuyor, reveranslar yapyor ve onu, "Chre maman" (21) diye aryorduk. O da her zaman ayn trden akalarla ve tekdze glmseyiiyle karlk veriyordu. Yalnzca, her eyden alnarak alamay huy edinen arpk bacakl ve saf saf konuan Luboka, vey annemize snd; safa, kimi zaman da beceriksizce, onu btn aileyle kaynatrmaya alyordu.

Avdotya Vasilyevna'nn da buna karlk babama besledii byk ve tutkulu aktan baka btn dnyada en kk bir ballk duyduu biri varsa, o da Luboka idi. Avdotya Vasilyevna, tuhaf deil mi, Luboka'ya kar bir tr hayranlk ve sklganca bir sayg gsteriyordu. Avdotya Vasilyevna, ilk gnlerinde kendisini "vey ana" diye niteler, ocuklarn ve ev halknn vey anay her zaman yanl anladklarn ve bundan dolay vey analarn zor bir duruma dtn antrarak bunu sk sk sylemeyi severdi. Byle bir durumun ne can skc olduunu bildii halde, bunu gidermek iin kimimizi okamak, kimimizle baka trl ilgilenmek, sylenmemek gibi davranlarn (iyi yrekli ve sessiz yaratll olduundan bunlar ok kolay yapabilirdi) hibirini yapmad. Hibirini yapmad gibi, durumunun pek ho olmayacan anlaynca, kimse saldrmadan o savunmaya hazrland ve btn evdekilerin yle ya da byle kendisini kzdrmak ve incitmek istediklerini sanarak, her eyde bir kast aramaya balad. En uygun davrann, ses karmadan her eye katlanmak olduunu dnd ve bu dnceyle kendisini bize sevdirmek iin hibir ey yapmad; bylece de, bizi kendisinden uzaklatrd. Evimizde birbirimizi anlama yeteneinin son derece gelimi olduunu daha nce de sylemitim. te bu anlay yeteneinin vey annemizde olmamas, onun, evimizde yerlemi alkanlklarn tam tersi alkanlklarnn olmas (yalnzca bu bile) hepimizde ters etki yapmaya yetiyordu. Bizim dzenli evimizde o hep yeni gelmi gibiydi; kimi zaman erken, kimi zaman da ge yatp kalkar; le yemeine kimi zaman iner, kimi zaman inmezdi; akam yemeklerini isterse yer, istemezse yemezdi. Yar plak olarak dolar, srtnda kombinezon, omuzlarnda atk ve plak kollaryla bize de, uaklara da grnmekten ekinmezdi. lk zamanlarda bu teklifsizlii houma gitmiti, ama bu durum ok gemeden ona kar beslediim saygnn son krntlarnn da silinmesine yol at. Bizi daha ok artan bir ey de; konuklarn yannda olduu zaman baka, konuk olmad zaman bambaka iki kadn gibi grnmesiydi. Biri konuklarn yannda gen, salkl, gzel giyinmi, ok akll deilse de aptal da grnmeyen, neeli ve gururlu bir gzeldi; teki, konuk yokken gen grnmeyen, yorgun, zntl, rasgele giyinmi ve can skntl olmakla birlikte seven bir kadnd. Ziyaretlerden dnd zamanlarda, ou kez kn ayazndan yz kzarm, gzelliinin verdii gururla neeli bir tavrla apkasn karp kendisini seyretmek iin glmseyerek aynaya yaklarken ya da grkemli dekolte balo tuvaletiyle, utanmakla birlikte uaklarn yanndan kurumla arabaya doru geerken ya da evimizde kk gece toplantlar dzenlendii akamlar ince boynunu kuatan dantelli, kapal bir ipekli giysi iinde evresine tekdze ama gzel glmsemeler saarken ona baktka; kendisine imdi hayran olanlar, onu benim grdm gibi, akamlar evde kalp gece yarsndan sonra kocasnn kulpten dnmesini beklerken, ba taranmam olarak, srtnda geliigzel bir sabahlkla, yar karanlk odalarda bir hayalet gibi dolarken grm olsalard, acaba ne derlerdi diye dnyordum. Kimi zaman piyanoya yaklar ve bildii tek valsi, skntl bir abayla yzn buruturarak alar, kimi zaman bir roman alp ortasndan birka satr okuduktan sonra bir yana brakr, kimi zaman da uaklar uyandrmamak iin bfeye kendisi giderek souk dana eti ve salatalk karp bfe odasnn penceresi nnde ayakta yer ve yeniden yorgun, zgn, amasz olarak odadan odaya dolard. Bizi birbirimizden en ok uzaklatran ey, onda anlama yeteneinin olmayyd; bu zellii, ou zaman kendisiyle anlayamayaca eylerden konuulurken anlaml bir dikkat gstermesinden anlalyordu. Onu ilgilendirmeyen eyler anlatlrken (kendisinden ve kocasndan baka hibir eyle ilgilenmezdi) elinde olmadan, yalnzca dudaklaryla hafife glmseyerek ban bir yana eme alkanlna kaplmas kendisi iin kabahat olamazd. Ama sk sk yineledii bu glmseme ve baeme insan iyice sinirlendirirdi. Kendisiyle, sizinle ve btn dnyayla alay ediyormu gibi grnen neesi de, beceriksiz olmakla birlikte kimseye de bulamazd. Duyarll da ekilmez derecede aryd. En nemlisi de, babama olan akn herkese ve durmadan, utanmadan anlatmasyd. Bununla birlikte, btn yaamnn babam sevmek olduunu sylerken, asla yalan sylemiyordu. Aslnda bu szlerinin doruluunu her davranyla kantlad; ama bizim anlaymza gre, byle ekinmeden ve durmakszn aktan sz etmesi irkindi ve yabanclarn yannda bunlar anlatrken Franszcada yanl yaptka onun adna utanr, kzarrdk. Kocasn, dnyada her eyden ok severdi; kocas da onu, en ok ilk zamanlarda ve bakalarnca beenildiini grdke, daha ok seviyordu. Yaamndaki tek amacn, kocasnn sevgisini kazanmak olmasna karn, kastlym gibi kocasnn houna gitmeyen her eyi yapyordu ve sanki bunlarn hepsi, kocasna kar besledii byk sevgiyi ve kendini feda etmee hazr olduunu gstermek iindi. Giyinmeye baylrd. Babam da onu, sosyetede beenilen ve hayranlklar uyandran gzel bir kadn olarak grmeyi severdi; babam iin giyinmeye kar olan isteinden vazgeiyor ve evde gndelik giysiyle dolamaya giderek alyordu. Aile yaamnda eitlii, zgrl zorunlu bir koul bilen babam, ok sevdii Luboka'yla iyi yrekli gen karsnn birbirleriyle iten ve candan arkada olmalarn ok istiyordu; ancak Avdotya Vasilyevna, evin asl hanm sayd Luboka'ya kar yersiz bir sayg gstermek zorunda olduunu sanrd ki bu durum, babam son derece zerdi. Babam btn k kumar oynad ve sonuna doru ok tld. Aile yaamyla kumar birbirine kartrmamay, her zaman gz nnde bulundurduu iin kumarla ilgili eyleri btn evdekilerden gizlerdi. Avdotya Vasilyevna kendisini feda etme konusunda kimi zaman rahatszd ve k sonuna doru, sabahn saat drd bei de olsa, gebe olduu halde ban taramadan, ev giysisiyle, babam

yorgun, tlm ve ald sekizinci cezadan sonra sklm bir durumda kulpten dnd zaman, kendisini sallanarak karlamay grev biliyordu. lgisiz bir tavrla, oyunda ans olup olmadn soruyor ve ho gren bir dikkatle glmsedike ban da sallayarak babamn kulpte nasl vakit geirdiini anlatmasn, kendisini beklememesi ve yatmas iin yznc kez ettii ricalar dinliyordu. Babamn kazanmas, tlmesi ve oyuna bal olan ruhsal durumu onu hi ilgilendirmedii halde, kulpten dndnde onu her gece ilk olarak yine o karlyordu. Bu karlamalar, kendisini feda etme zayflndan baka, ona ok byk zntler veren gizli kskanlk duygularndan ileri geliyordu. Babamn bu ge vakitlerde baka bir kadndan deil de kulpten dndne, dnyada onu kimse inandramazd. O, babamn yznden hovardaln okumaya ve hibir ey anlayamadan, zntsnn verdii bir hazla oflayarak, talihsizliine katlanmaya alyordu. Bunlardan ve birbiri ardnca yaplan dier zverilerden dolay, babamn ok tld iin ou zaman sinirli olduu bu kn son aylarnda karsna kar taknd tavrlarda, arada srada sessiz bir nefret gze arpmaya balad. Bu, yle aa vurmak istemedii bir nefretti ki, bilinaltnda baland insana her trl, ufak tefek manevi znt verme isteini uyandryordu. XLIII YEN ARKADALARIM Kn nasl getiinin ayrmna bile varmadm; karlar yine erimeye balad ve niversitede snav gnleri izelgesi asldnda, girdiim halde hi ilgilenmediim, not tutmadm, birini bile hazrlamadm on sekiz dersten snava gireceimi anmsadm. ok tuhaf ama, snavlar nasl verecektim? Bu ok ak soruyu bir kez bile dnmemitim. Artk byklere kartmdan ve comme il faut olduum dncesinden yle zevk duyuyordum ki, btn k boyunca kendimden gemitim; acaba snavlarda ne yapacam sorusu aklma geldike, kendimi arkadalarmla karlatrarak, "Nasl olsa onlar snavlara girip verecekler, oysa onlarn ou comme il faut bile deil; bu bakmdan onlara stnm; byle olunca snavlar da verebilirim," diye dnyordum. niversitedeki derslere, ancak alm olduum iin ve babam da evde kalmam istemeyip beni gnderdii iin gidiyordum. Ayn zamanda bir sr tandm vard ve niversitede ok eleniyordum. Ders salonlarndaki kahkahalar, konumalar, grltleri, profesr tekdze sesiyle ders verirken arka srada oturup dlemlere dalmay, arkadalar seyretmek ya da kimi zaman biriyle bir kadeh iki ierek bir eyler yemek iin bir ara Matern'e gidip gelmeyi ve bundan dolay profesrn kacan bildiimiz halde, usulcack kapy gcrdatarak snfa girmeyi ve snflarn birbirlerine kart koridorda, yaramazlklara katlmay seviyordum; bunlarn hepsi ok elenceliydi. Herkesin derslere dzenli olarak gelmeye balad, fizik profesrnn ders programn bitirip snavlara dek esenletii, rencilerin de defterlerini toplayp kmeleerek hazrlklara giritikleri bir srada, ben de snavlar iin hazrlanmam gerektiini anladm. Selam kesmemekle birlikte aramz olduka souk olan Operov, nceden de sylediim gibi yalnzca notlar vermekle kalmad, kendisiyle, baka arkadalarla birlikte almam nerdi; teekkr ederek kabul ettim. Birlikte almay kabul etmekle ona bir iyilik yapyorum dncesiyle aramzdaki eski krgnlklar kaldrmay umuyordum. Evim elverili olduu iin, btn arkadalarn her seferinde kesinlikle bizim evde toplanmalarn rica ettim. Yant olarak, toplantlarn en yakn olan evlerde srayla olacan sylediler. lk olarak Zuhin'de toplanmtk. Bu Trubnoy Bulvar'ndaki byk bir evde, paravanayla blnm kck bir odayd. Kararlatrlm olan bu ilk toplantya gecikerek, okumaya baladklar zaman varabildim. Kck oda duman iindeydi; hem de iyi cins sigara deil, Zuhin'in itii en kt sigarann dumanyla... Masann stnde bir ie votka, bir kadeh, ekmek, tuz, bir de koyun kemii vard. Zuhin oturduu yerden, ceketimi karmam, bir kadeh de votka imemi syleyerek: - Sanrm siz byle ikramlara alk deilsiniz, diye ekledi. Herkesin srtnda kirli basma gmlekler, yelekler vard. Onlar aa grdm gstermemek iin ceketimi karp teklifsizce divann zerine uzandm. Zuhin, ara sra defterlere gz atarak okuyordu; tekiler ara sra bir ey sormak iin onu durduruyor; o da bu sorular akllca, kesin ve ksa yantlarla aklyordu. Dinlemeye baladm, ama okunan eylerin ncesini bilmediimden birok yerini anlamadm iin sorular sordum. Zuhin: - Hey arkada, bunlar bilmiyorsan, bizi dinlemekle bir ey kazanamazsn; defterleri vereyim de yarna okuyup hazrlan bari; yoksa anlatlmas uzun srer, dedi. Bilmediim iin ok utandm ama, Zuhin'in szlerini hakl bularak dinlemekten vazgetim ve yeni arkadalarm incelemeye koyuldum. Comme il faut olanlar ve olmayanlarla ilgili ltme gre, sanrm bunlarn ikinci kmeden olmalar gerekiyordu. Comme il faut olmadklar halde, kendilerini benimle ayn dzeyde tutup bana kar bir tr yakn koruma gstermelerinden, iimde onlara kar yalnzca bir tiksinme deil, ayn zamanda tanmlayamadm kiisel bir hn da uyanyordu. Bununla birlikte, onlarn ayaklar,

trnaklar kemirilmi kirli elleri, Operov'un kk parmanda uzatt tek uzun trna, pembe gmlekleriyle yelekleri, birbirlerine akaya getirip svmeleri, zellikle kimi szckleri bambaka bir biimde syleyerek kullanma alkanlklar, iimdeki bu duygular kamlyordu. rnein, "budala" szc yerine "ebleh"; "tam" yerine "tamamen"; "gzel" yerine "fevkalade" gibi szckler kullanmalar, bana kitabi, baya ve yakksz gibi geliyordu. Comme il faut'luktan doan nefreti en ok uyandran da, onlarn konuurken Rusa, daha ok da yabanc szckleri kullanrken yaptklar vurgulardr. Nitekim "makine" szc yerine "makkine", "faaliyet" yerine "feliyet, "mahsus" yerine "maasus", "ocak" yerine "ocek", "ekspir" yerine "eykspiyr" diyorlard. O zamanlarda onlarn d grnlerinden duyduum ve bir trl yenemediim bir tiksinmeye karn, bu insanlarn iyi ynleri de olduunu seziyor ve onlar birbirlerine balayan neeli arkadalklarn kskanarak, onlara kar bir duygudalk duyuyor ve kendim iin ok zor olduunu bilmekle birlikte, onlarla kaynamak istiyordum. ok uysal ve drst bir insan olan Operov'u nceden tanyordum; imdi de bu grubun ba sandm, ok akll ve ateli bir gen olan Zuhin pek houma gidiyordu. Bu, ufak tefek, salam yapl, biraz i ve yal grnmekle birlikte ok akll, canl yzl bir esmerdi. Bu grn, zellikle pek yksek olmayan, ukur kara gzlerinin stnde kk gibi duran aln; fra gibi dik ksa salar ve her zaman hi tra olmam gibi grnen sk kara sakal tamamlyordu. Sanki kendisiyle hi ilgili deilmi gibiydi (ki insanlarn bu yn, hep pek houma gitmitir) ama kafasnn durmadan iledii belliydi. Onun yz yle anlaml yzlerdendir ki, ilk grdnzden birka saat sonra, onu bambaka biri olarak grmeye balarsnz. te o akamn sonuna doru, Zuhin'in yznde, byle bir anlatm deiikliinin ayrmna vardm. Birdenbire yznde yeni izgiler belirdi, gzleri daha da ukura kat, glmesi deiti ve yz yle bakalat ki, onu ok zor tanyabiliyordum. Okuma bitince, Zuhin, teki arkadalar ve ben de onlara uymak iin birer kadeh votka itik; ienin dibinde az bir ey kalmt. Zuhin, kendisine hizmet eden yal kadn votka almaya gndermek iin gereken 25 kapiki kimin verebileceini sordu. Tam ben para vermeyi nerirken, Zuhin sylediimi iitmemi gibi Operov'a dnd; o da boncuk ilemeli kesesini kararak paray verdi. Hi iki imeyen Operov paray verirken: - Bana bak, sakn ha ipin ucunu karmayasn, dedi. Zuhin o srada koyun kemiinin iliini emmeye urayordu. (O dakika, Zuhin'in byle ok ilik ve beyin yedii iin, bu denli akll olduunu aklmdan geirdiimi anmsyorum.) Zuhin ban ona evirdi ve hafife glmseyerek (bu glmsemesi yle hotu ki, siz elinizde olmadan onun ayrmna varyor ve byle glmsemesinden dolay da ona minnet duyuyordunuz): - Korkma, dedi, korkma, karsam da zarar yok; bundan sonra bakalm kim kimi yere serecek: O mu beni, ben mi onu? Sonra da vnyormu gibi, eliyle alnna bir fiske vurarak: - Arkada, buras artk tmyle hazrdr; yalnzca Semyonov'un akmasndan korkuyorum; sanrm kendisini pek ikiye verdi, diye ekledi. Gerekten de giri snavlarn ikincilikle veren, ilk snav gnlerinde benden daha kt grnyle beni sevindiren, birinci ay derslere dzenli giren ite bu ak sal Semyonov, rencilerin daha almalara balamasndan nce kendisini ikiye vermi ve yl sonuna doru da niversitede hi grnmez olmutu. imizden biri: - O nerelerde acaba? dedi. Zuhin szn srdrerek: - oktandr grmyorum, dedi, son kez Lisabon Lokantas'nn altn stne getirirken birlikteydik. ok elenceli oldu. Sonra duyduuma gre, onun bir sorunu daha ortaya km... te, kafa dediin byle olmal. O ne ateli ruh, o ne akl. Mahvolursa yazk olacak. Ama mahvolmas da kesindir. yle, niversitede uslu uslu oturacak genlerden deil o. Biraz daha konutuktan sonra, gelecek gnlerde yine Zuhin'de toplanmay kararlatrarak (nk onun evi hepimize ayn uzaklktayd) dalmaya baladk. Sokaa ktk; herkes yaya dnecekti; bense arabayla gidecektim ve bundan bir tr utan duyuyordum. ekinerek Operov'u evine dek gtrmeyi nerdim. Zuhin de bizimle birlikte kt. Operov'dan bir ruble dn ald ve geceyi konuk olarak baka bir yerde geirmek zere ayrld. Operov, yolda Zuhin'in yaam ve zellikleri konusunda birok ey anlatt. Eve gelince, yeni tandm bu insanlar dnerek uzun zaman uyuyamadm. Uykum kamt; saatlerce, iimden onlara kar sevgi uyandran bilgileriyle, yalnlklaryla, drstlkleriyle, yiitlikleriyle, genliin airce ynleriyle, beni irendiren d grnlerindeki bayalk arasnda bocalayp duruyordum. Btn isteime karn, onlarla kaynamama olanak yoktu. Aramzda ok byk gr ayrlklar vard. Benim iin yaamn btn amacn, gzelliklerini oluturan bir sr incelik vard ki, onlar bunu bir trl anlayamazlard; nitekim ben de onlar anlayamyordum. Ama anlamazlmzn balca nedeni, ceketimin 25 rublelik kumatan olmas, arabam ve Hollanda keteninden frenkgmleklerimdi. Bence bunlarn byk bir nemi vard; elimde olmayarak zengin

grnmle onlar incitiyorum gibi geliyordu. Gnahm olmad halde karlarnda kendimi bir sulu gibi grmek, kimi zaman beni isyan ettiriyor, kimi zaman boyun ediriyor; sonuta kendime gvenme duygusuna kaplarak, bir trl onlarla yakn ve drst ilikiler kuramyordum. Zuhin'in kaba ve kt yanlar, o zamanlar onda sezmeye baladm yiitliin gl ve airane yanlaryla yle rtlyordu ki, bende hibir tepki uyandrmyordu. ki hafta boyunca, hemen her akam Zuhin'e almaya gittim. nce de sylediim gibi, arkadalarmdan geri kaldmdan ve onlara yetimek iin kendimde bir g bulamadmdan, hemen hemen hi almyor, ancak onlarn okuduklarn anlyor ve dinliyor gibi davranyordum. Sanrm arkadalar da bu yapmacm anlamtlar; nk, ou zaman bildikleri yerleri atlayarak ve bana bir ey sormadan geiyorlard. Gn getike onlarn yaam biimlerine alyor ve bu yaayta ok airane ynler bularak kabalklarn ho grmeye balyordum. Ancak, Dimitri'ye onlarla birlikte hibir yere gidip iki imeyeceime verdiim sz, beni elencelerine katlmaktan alkoyuyordu. Bir gn, onlar arasnda, yazndaki, hele Fransz yaznndaki bilgilerimi gstermek isteiyle, bu konudan sz aarak konumaya baladm. Yabanc yaptlarn adlarn Rusa sylemelerine karn, onlarn benden daha ok okuduklarn; ngiliz, hatta spanyol yazarlarn ve o zamana dek adn bile duymadm Lesage' okuyarak, deerini de bildiklerini ararak grdm. Benim iin, ocukluumda okuyup ezberlediim, yalnzca birer sar kapl kitap olan Pukin ve Jukovskiy, onlar iin birer yazn rneiydi. Dumas, Sue ve Feval'dense ayn lde nefret ediyorlar ve (ak sylemeliyim ki) yazn konusunda, hele Zuhin, benden bin kat daha iyi, daha doru dnceler syleyebiliyorlard. Mzik bilgisinde de, onlara hibir stnlm yoktu. Operov'un keman aldn ve birlikte altmz baka bir arkadan da viyolenselle piyanoya altn; ikisinin de niversite orkestrasnda aldklarn, mzikten olduka anladklarn, klasik mziin deerini de bildiklerini, yine aknlkla rendim. Bir szckle, onlardan stn olduumu sandm her eyde, Franszca ve Almanca konuma biimim bir yana, benden daha iyiydiler ve bu stnlkleriyle hi vnmyorlard. Yksek tabakadan oluumdan gelen tavrlarmla vnebilirdim; ama bu ynden de Volodya derecesinde deildim. yleyse onlara neden byle yksekten bakyordum? Prens van vanovi'le olan tanklmdan m? Franszcay iyi konumamdan m? Arabamdan m? Hollanda keteninden gmleklerimden mi? Yoksa trnaklarm yznden mi? Acaba bunlarn hepsi birer sama mdr? te, onlarn saf ve takn neelerini, iten arkadalklarn grdke duyduum kskanln etkisiyle kafamda byle bir kuku uyand ve belli belirsiz kafam kurcalamaya balad. Onlar aralarnda senli benliydiler. likilerindeki yalnlk kabalk derecesine varyordu, ama yine de bu kaba grn altnda, birbirlerini en ufak bir biimde incitmekten sakndklar seziliyordu. akalarnda kullandklar "alak", "kalle" gibi szckler kulam trmalyor ve iimden onlarla alay etmeye de birer neden oluyordu. Ama bu szckler onlar krmad gibi, iten arkadalklarna engel de olmuyordu. likilerinde birbirlerine kar, ancak ok yoksul, toy ve gen delikanllar arasnda grlen bir dikkat ve incelik vard. Zuhin'in kiiliindeyse Lisabon Lokantas'ndaki servenlerinde kendini gsteren byk bir taknlk ve ele avuca smazlk seziliyordu. Bu arkadalarn iki lemlerinin, katldm Baron Z.'nin evindeki yapmackl, yanm rom ampanyal iki lemlerinden bambaka bir ey olduunu anlyordum. XLIV ZUHN LE SEMYONOV Zuhin'in hangi tabakadan olduunu bilmiyordum; btn bildiim, yalnzca, S. Lisesi'ni bitirdii, zengin de olmadyd. Sanrm soylu da deildi. O sralarda on sekiz yanda olduu halde, daha yal grnyordu. ok akll ve zellikle anlaylyd. Kark bir problemi btn ayrntlaryla ve sonularyla birdenbire kavramak, ona bu sonulara varabilmek iin gerekli olan kurallar bilinle dnmekten ok daha kolay geliyordu. Akll olduunu biliyor, bununla vnyordu. Gururlu olduu iin de herkese ayn derecede iten ve yaln davranyordu. Yaamnda bandan birok ey getii belliydi. Onun canl, duygulu yaratlnda akn, dostluun, parann; hatta ural bir yaamn izleri vard. Yetenekli olduu iin, bir ey konusunda bir yargya varmak ona kolay geldiinden, kk lde de olsa, toplumun aa tabakasnda da olsa, deneyip ya nefret ya da bir tr kaytszlk duymad bir ey yoktu. nsana yle geliyordu ki, yeni bir eyi anlamak iin byk bir hevesle atlyor; ancak amacna erdikten sonra, o eyden nefret etmeye de hak kazandn dnyordu. Bilgi bakmndan da durumu aynyd. Hi not tutmuyor, az alyor, ama matematii yle iyi biliyordu ki, profesre bile ta kartrm dedii zaman bile, bunu doallkla sylyordu. Profesrlerin derslerinde birok ey ona sama geliyor, ama doutan pratik zeksyla onlarn neler istediini hemen sezerek yle davranyordu ki, btn profesrler onu seviyordu. niversite yneticileri karsnda ok ak davrand, bir eyden ekinmedii halde, yine de ynetimce saylyordu. Bilime kar ne bir sevgisi, ne de saygs vard. Bunlarn hepsini ok kolay elde ettii iin, kendisini ciddi olarak bilime verenleri kmserdi. Onun grne gre, bilim, yeteneinin onda birini bile doyurmuyordu; rencilik yaamnda btn

benliine yetecek bir yn de bulamyordu. Kendi syledii gibi, ateli ve canl olan yaratl her zaman yaama isteiyle tutuuyordu. ten gelen byk ve ateli bir tutkuyla, btn bedensel gcn harcama isteiyle, maddi olanaklarn elverililii orannda sefahat lemlerine dalyordu. imdi de tam snavlarn balayaca bir srada, Operov'un ngrs doru kt. ki hafta kadar ortalkta hi grnmedii iin, son zamanlarda baka bir arkadan evinde toplanmaya baladk. Bununla birlikte, snavlarn ilk gn soluk bir yzle, zayflam, yorgun, titrek elleriyle salona kageldi ve parlak bir snav vererek ikinci snfa geti. Ders yl banda Zuhin'in banda bulunduu ayya grubu sekiz kiiydi. nceleri aralarnda konin ile Semyonov da vard. konin, onlarn daha ylbandan beri kendilerini iyice verdikleri bu batak sefahat lemlerine dayanamayarak topluluktan ayrld. Semyonov da bu lemi kendisine yeter bulmad iin ekildi. lk zamanlarda snfta bunlara herkes dehetle bakyor, yaptklar kabadaylklar birbirlerine anlatyorlard. Bu servenlerin balca kahraman nce Zuhin, yl sonunda da Semyonov'du. Son zamanlarda herkes Semyonov'a korku ve dehetle bakyor ve binde bir geldii ders gnlerinde, snf bir coku saryordu. Tam snavlar balarken, Semyonov'un bu sefil yaamn, nasl enerjik ve zgn bir biimde braktn; Zuhin'le tank olduum iin, grdm. Bakn bu nasl olmutu. Bir akam hepimiz Zuhin'in evinde toplanmtk. Operov, ban, defteri zerine eip amdanda duran iya mumundan baka, nndeki ieye de bir mum oturtarak, fizik defterindeki ufack el yazsyla yazlm notlar, incecik sesiyle okumaya balad srada odaya ev sahibi kadn girdi ve birinin Zuhin'e bir pusula getirdiini syledi. Zuhin dar kt ve hemen ba eik, dnceli bir tavrla, elinde paket kd zerine yazlm bir pusula ve iki tane on rublelik banknotla dnd. Ban kaldrd ve sanki arbal bir ciddilikle yzmze bakarak: - Efendiler, olaanst bir olay! dedi. Defter sayfalarn evirmekte olan Operov, "Belki de anlama gereince bir yerden para aldn," dedi; bir bakas da, "Haydi okumay srdrelim," dediyse de, Zuhin sesinin tonunu deitirmeden, "Hayr ocuklar, artk ben okumayacam, size demin syledim ya, grlmemi bir olay. Semyonov daha nce benden alm olduu 20 rubleyi bir erle gndermi ve kendisini grmek istiyorsam klaya gitmemi yazm," dedi ve hepimize birden bakarak, "Bunun ne demek olduunu biliyor musunuz?" diye ekledi. Hepimiz susuyorduk. Zuhin konumasn srdrerek, "Ben imdi ona gidiyorum, isteyen benimle gelebilir," dedi. Biz de hemen ceketlerimizi giyerek Semyonov'a gitmek zere hazrlanyorduk ki, Operov incecik sesiyle, "Grlmemi bir eyi seyre gidiyormu gibi, byle hep birden gitmek tuhaf olmaz m?" diye uyarda bulundu. zellikle ben, Semyonov'u pek tanmadm iin, tmyle Operov gibi dnyordum; ama btn arkadalarn katld bu ie ben de katlmaya can atyor ve Semyonov'u grmeyi ylesine istiyordum ki, Operov'un bu szlerine hi ses karmadm. Zuhin: - Sama! Nerede olursa olsun, bir arkadaa hepimizin gidip esenlemesini hi de tuhaf bulmuyorum. Sanki bu da bir ey mi? Haydi isteyen gelsin, dedi. Arabalar tuttuk, eri de alarak yola koyulduk. Nbeti baavu, bizi nce klaya sokmak istemediyse de, Zuhin, naslsa onu kandrd ve pusulay getiren er hepimizi, kandille hafife aydnlatlm, iki tarafl ranzalarda tral balar, srtlarnda boz kaputlaryla kimi oturmu, kimi de yatm bir durumda, yeni askere alnm kimselerin bulunduu byk yatakhaneye getirdi. Klaya girer girmez karlatm ok ar koku ve yzlerce insann horlamas tuhafma gitti; klavuzumuz ve ranzalarn arasndan sert admlaryla hepimizin nnde giden Zuhin'in arkasndan ilerlerken, ranzalarda yatan her erin durumuna heyecanla bakyor ve Semyonov'un hatrmda kalan, hemen hemen krlam salar, renksiz dudaklar, tutkuyla parlayan gzleriyle yzn, kasl vcudunu onlara benzeterek aryordum. Kouun bir ucunda, koyu renkte ya dolu toprak bir kap iinde oturtulmu dumanlar kararak oktan beri yanmakta olan sarkk fitilli son kandilin durduu kede, Zuhin admlarn yavalatarak birdenbire durdu. tekiler gibi alnnn st kaznm; srtnda kaln er amar, omzuna atlm boz kaputuyla ayaklarn toplayp ranzada oturmu bir eyler yiyip yanndakiyle konuan bir ere: - Naslsn Semyonov? dedi. Bu Semyonov'du, kr salar makineyle iyice kazndndan, alnnn st taraf gmgk gzkyordu; yznde de her zamanki somurtkan, canl anlatm vard. Baklarm onu incitir korkusuyla baka yerlere bakyordum. Sanrm benim gibi dnen Operov da herkesin arkasnda duruyordu. Semyonov, her zamanki gibi kendisine has kesik tmcelerle Zuhin'in ve bizim hatrmz sormaya balaynca, sesinin ezgisi hepimizi ferahlatt. ne kp ben elimi, Operov da tahtasn uzatmakta acele ederken, Semyonov bizden daha abuk davranarak kocaman esmer elini uzatt. Bylelikle ona onur veriyormu gibi bir konuma dmekten bizi kurtard. Her zaman konutuu, o isteksiz ve dingin bir sesle, "Naslsn Zuhin, geldiin iin teekkr ederim. Siz de ho geldiniz ocuklar, oturun bakalm," dedi. Sonra da biraz nce konuup yemek yedii ere dnerek, "Kudriyaka, biraz bu yana ekil, seninle daha sonra konuuruz," dedikten sonra, "Otursanza," diye ekledi ve "Eee Zuhin, durumuma atn, deil mi?" diye sordu. Ama Zuhin, doktorun bir hasta yatana oturmasna

benzer bir tavrla yanna oturarak, "Yaptklarnn hibirine amam, belki snavlara gelmi olsaydn o zaman aardm; ya, yle ite," diye yantlad; sonra, "Anlat bakalm imdi, nerelerdeydin, bunlar nasl oldu?" diye sordu. Semyonov, gr sesiyle, "Nerelerde miydim? Lokantalarda, meyhanelerde ve bunlara benzer yerlerde," dedikten sonra bize dnd: "ocuklar otursanza, buras geni; hepimiz sarz." Solundaki ranzann zerine uzanm ve tembel bir merakla bizi seyreden bir eri, bir an iin beyaz dilerini gstererek, buyruk verir gibi, "Hey, ayaklarn toplasana!" diye uyard ve "te, hovardalk ediyordum; hem iyi hem kt," diye srdrd konumasn. Bu kesik cmleleri sylerken yzndeki canl anlatm her an deiiyordu: "Tccarla olan sorunumu biliyorsun: ld kerata. niversiteden kovulacaktm. Elde avuta olan btn paralar har vurup harman savurdum. Bunlar bir ey deil; iin kts, grtlama dek borlandm; hem de nasl kimselere... deyecek param yoktu. Szn ksas, ite byle..." "Peki, asker olmak da aklna nereden esti?" diye soran Zuhin'e, "Bir gn, Stojenka'daki Yaroslavi Meyhanesi'ni biliyorsun ya, ite orada, tccarlardan biriyle iip eleniyorduk. Bu tccarn ii gc para karlnda er toplamakm; ben de ona, 'Bin ruble verirsen asker olurum,' dedim, oldum da," diye yant verdi. Zuhin ona, "Peki senin soyluluun da var, bunu nasl yaptn?" dediyse de, o, "Bunlarn hepsi bo, Kiril vanovi hepsini kitabna uydurdu," diye yantlad. "Bu Kiril vanovi dediin de kim?" "Kim olacak, beni satn alan adam ite!" (Bunlar sylerken, gzleri sanki glyormu gibi tuhaf ve alayl alayl parlad.) "Senato'dan izin bile kardlar. Biraz daha elendim, borlar dedim, ondan sonra da haydi askerlie. Hepsi bu kadar. Nasl olsa dayak atamazlar... be rublem var. lerde belki bir sava..." diye sz bitirdi. Sonra yznn anlatmn durmadan deitirerek, kvlcml gzleriyle bakp Zuhin'e tuhaf ve akl almaz servenlerini anlatmaya balad. Artk klada daha ok kalamayacamzdan, esenlemeye baladk. O, elini uzatarak ayr ayr ellerimizi skt ve bizi geirmek iin ayaa kalkmakszn, oturduu yerden, "Yine urayn ocuklar, sylediklerine baklrsa, bizi ancak gelecek ay gnderecekler," dedi ve yine yz glmser gibi oldu. Ama Zuhin, birka adm yrdkten sonra, geri dnd. Onlarn esenlemesini grmek istiyordum. Onun iin biraz durakladm. Zuhin'in cebinden para karp ona uzattn, Semyonov'un da kabul etmeyerek eliyle ittiini ve sonra da ptklerini grdm. Zuhin'in, bize yaklarken, olduka gr bir sesle, "Hoa kal aslanm, sanrm ben daha niversiteyi bitirmeden sen subay olursun!" diye bardn duydum. Hibir zaman glmeyen Semyonov, yant olarak, alk olmadmz nlayan bir kahkaha atverdi. Bu kahkaha iimi paralad. Ayrldk. Eve giderken yolda, Zuhin hi konumad; parmayla burnunun ya bir yann, ya da br yann tutarak durmadan hafife smkrd. Eve dner dnmez, bizi brakp kt ve o gnden ta snavlarn balamasna dek durmadan iti. XLV AKIYORUM Sonunda "diferansiyel integral" dersiyle balayan ilk snav gn geldi. Oysa ben, hl sisler iinde geziyormu gibi, beni bekleyen eylerin nemini kavrayamyordum. Akamlar Zuhin'in ve teki arkadalarn toplantsndan dndkten sonra, ilkelerimde kimi iyi olmayan ynler bulunduunu ve baz kanlarm da deitirmem gerektiini dnyordum. Ama, sabahn ilk klaryla birlikte, yeniden comme il faut oluyor ve bundan ok honut olarak, hibir deiiklik gereksinmesi duymuyordum. te ilk snava geldiimde, byle bir ruh durumundaydm. Prenslerin, kontlarn, baronlarn bulunduu blmde bir sraya oturup kendileriyle Franszca konumaya baladm. (Sylemesi biraz garip olacak ama, biraz sonra hi bilmediim bir dersten snava gireceimi aklma bile getirmiyordum.) Snav sras gelenlere soukkanllkla bakyor ve kimileriyle alay edecek denli ileri bile gidiyordum. Snavn verip dnen linka'ya: - Eee Grap, dedim, epeyce heyecan geirmi olmalsnz... niversiteye girdi gireli, zerinde kurduum egemenlie artk bakaldrarak benimle konuurken glmsemeyen ve bana dman gibi bakan linka: - Biraz sonra sizi de greceiz, dedi. Durumuma kar belirttii kuku, bir an iin beni korkuttu ama yant olarak yalnzca glmsedim. Biraz sonra, iinde bulunduum dumanl hava, bu duygumu datt ve ben eskisi gibi dikkatsiz, ilgisiz olarak oturmaya baladm; (sanki ok nemsiz bir eymi gibi) snavdan ktktan sonra Matern'e gidip bir eyler yemek iin Baron Z.'ye sz bile verdim. konin'le birlikte arldmz zaman, niformamn eteklerini dzelterek, byk bir soukkanllkla snav masasna yaklatm ve ancak giri snavlarnda bana soru sormu olan gen profesr yzme bakt ve elim soru ktlarna dedii anda, korkudan doan souk bir rperme duydum. konin, nceki snavlarda yapt gibi, btn vcuduyla sallanarak soru kdn ektiyse de, kt olmasna karn yine de bir eyler syleyebildi; bana gelince, onun ilk snavlarda yaptn, daha da ktsn

yaptm. nk, ikinci bir soru kd ektiim halde, yine tek bir szck syleyemedim. Profesr acnarak yzme bakt ve hafif ama kesin bir sesle: - Msy rteniyev, ikinci snfa geemeyeceksiniz; snavlara girmekten vazgeseniz daha iyi edersiniz. Faklteyi ayklamal, dedi ve, siz de Msy konin, diye ekledi. konin sadaka dilenir gibi, bir kez daha snava girmek iin yalvardysa da, profesr bir ylda yapamad dersi iki gn iinde yetitiremeyeceini ve snf geemeyeceini syledi. konin yeniden klerek ackl bir tavrla yalvard; profesr yine geri evirdi ve ayn hafif ama kesin sesiyle: - Gidebilirsiniz efendim! dedi. Ancak bu szlerden sonra masadan ayrlabildim; konin'in klerek yalvard srada benim de yannda bulunuumdan, onun yalvarmalarna katlmm gibi utanyordum. rencilerin arasndan geip salona nasl geldiimi, sorulara nasl yantlar verdiimi, girii nasl getiimi ve eve nasl vardm anmsamyorum. Aalanm, klm ve tam anlamyla mutsuz olmutum. gn odamdan kmadm, kimselerle grmedim ve ocukluumda olduu gibi avuntuyu gzyalarmda bularak aladm, aladm. lerde kendimi vurmak iin iimde bir istek uyanrsa, bunu yapmak iin imdiden bir tabanca aramaya baladm. linka Grap'la karlatmzda yzme tkreceini, bunu yapmaya hakk olduunu; Operov'un benim ykmmdan sevin duyduunu ve bunu herkese anlattn; Kolpikov'un Yar Lokantas'nda beni rezil etmekte ok hakl olduunu; Prenses Kornakov'la konuurken sylediim samalardan baka bir sonu kamayacan... dnyordum. Yaammn en ar ve onurumun en ok krld dakikalar birbiri ardnca bamda sralanyordu. Ykmmn nedenini birine yklemek istiyordum. Bunu, birinin bile bile yaptn, bana kar hazrlanm byk bir dolap olduunu kuruyordum. Profesrlerle arkadalarma, Volodya'ya, Dimitri'ye ve beni niversiteye veren babama bile kzp syleniyordum. Bana byle yzkaras gnler gsteren talihe ilenler yadryordum. Beni tanyanlarn gznde tmyle hiletiimi duyumsayarak svari alayna yazlmak ya da Kafkasya'ya gitmek iin babamdan izin istedim. Babam benden hi honut deildi, ama byk zntm grp durumumun (ok kt olmasna karn) baka bir faklteye gemekle dzelebileceini syledi. Ykmmda bir olaandlk grmeyen Volodya da, faklte deitirmekle hi olmazsa yeni arkadalar arasnda utanmayacam sylyordu. Evdeki hanmlar, snavlarn ne demek olduunu ve snfta akmann anlamn ya anlamak istemiyorlard ya da anlayamyorlard. Yalnzca benim zntm grerek durumuma acyorlard. Dimitri her gn bana geliyor, yanmda kald srece ok sevecen, ok uysal grnyordu; benden soumu gibi geliyordu bana. Yukar kp, bir doktor ar hastasnn yanna nasl gelirse, bana ylece yaklaarak sessizce oturmasyla beni incitiyor, kryordu. Sofya vanovna ile Varenka, kendilerine daha nce okumak istediimi sylediim kitaplar gndererek beni evlerine ardlar; ama ben, ok dm bir insana kar gsterilen bu ilgide, onurumu kran ve beni inciten bir hogrrlk seziyordum. ki gn sonra biraz kendime geldiysem de, kye doru yola koyulduumuz gne dek evden kmadm ve durmadan ykmm dnerek hibir eyle uramadan, evdekilerle karlamamak abasyla odadan odaya dolatm. Dndm, tandm; sonunda bir gn, akamn ge saatinde Avdotya Vasilyevna'nn ald valsi dinleyerek aada otururken birdenbire ayaa kalktm, yukar ktm ve stnde "Yaammn Kurallar" yazl olan defteri kardm, atm ve birden, iimde bir pimanlkla ruhsal bir uyan duyumsadm. Alamaya baladm; ama bu kez bunlar umutsuzluun gzyalar deildi. Kendime geldikten sonra, yeniden yaam kurallarm yazmaya karar verdim; bundan sonra artk kt davranlarda bulunmayacama, bir dakikay bile bo geirmeyeceime; kurallarma hi ihanet etmeyeceime inanyordum. Bu manevi atlmn ne kadar srdn, ne olacan ve benim manevi gelimemin hangi yeni temellere dayandn, bundan sonra daha mutlu geen genliimin ikinci yarsnda anlatacam.

You might also like