You are on page 1of 113

Ahmet Hamdi Tanpnar _ Be ehir Ahmet Hamdi Tanpnar Be ehir Ahmet Hamdi Tanpnar STANBUL Dergh Yaynlar : 33 ada

Trk dncesi : 5 Befehir'in yayn haklar Dergh Yaynlar'na aittir. Ahmet Hamdi Tanpnar BE EHR DERGAH YAYINLARI Ankara Cad. Nu: 60/6 34110 Sirkeci / stanbul Tel: (212) 520 46 96 - 520 46 97 Fax: 520 46 95 vvww.dergahyayinlari.com E-posta: bilgi@dergahyayinlari.com l.b. 1946 (lk Yaynlar), 1960 ( Bankas Yay.), 1969(1000 Temel Eser, MEB), 1972 (Babakanlk Kltr Mstearl Yaynlar), 1976, 1979, 1987, 1992, 1994, 1995, 19%, 1998, 1999, Kasm 1999, Ekim 2000, Ekim 2001, Mays 2003, Kasm 2004, 19.b. Mays 2005 Yahya Kemal'e thaf "Yahya Kemal'in derslerinden -fakltede hocamd- ayrca eski iirlerin lezzetini tattm. Galib'i, Nedim'i, Bk'yi, Nil'yi ondan rendim ve sevdim. Yahya Kemal'in zerimdeki asl tesiri iirlerindeki mkemmeliyet fikri ile dil gzelliidir. Dilin kapsn bize o at. (...) Millet ve tarih hakkndaki fikirlerimizde bu byk adamn mutlak denecek tesiri vardr. Be ehir adl kitabm onun at dnce yolundadr, hatta ona ithaf edilmiti. ki defasnda da bu kitap bulunduum yerde baslmad ve ben bu ithaf yapamadm." AHMET HAMD TANPINAR (Edebiyat zerine Makaleler, s. 570) ISBN: 975-7462-33-0 Basm Yeri : A Ajans Reklamclk Filimcilik Matb. San. ve Tic. Ltd. ti. Peykhane Cd. Cami Sk. No: 57 emberlita / stanbul Cilt: Gven Mcellit & Matbaaclk San. ve Tic. Ltd. ti. Kkayasofya Cd. Akbyk Deirmeni Sk. Kap Aas han No: 33/C Sultanahmet / stanbul NSZ Be ehirdin asl konusu hayatmzda kaybolan eylerin ardndan duyulan znt ile yeniye kar beslenen itiyaktr. lk bakta birbiriyle atr grnen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birletirebiliriz. Bu sevginin kendisine ereve olarak setii ehirler, benim hayatmn tesadfleridir. Bu itibarla, onlarn arkasnda kendi insanmz ve hayatmz, vatann manev ehresi olan kltrmz grmek daha doru olur. Bizden evvelki nesiller gibi bizim neslimiz de, bu deerlere imdi medeniyet deimesi dediimiz, btn yaama mitlerimizin bal olduu uzun ve sarsc tecrbenin bizi getirdii sert dnemelerden bakt. Yz elli senedir hep onun uurumlarna sarktk. Onun dirseklerinden arkada braktmz yolu ve uzakta zahmetimize glen vaitli manzaray seyrettik. Tenkidin, bir yn inkrn, tekrar kabul ve reddin,mit ve hlyann ve zaman zaman da gerek hesabn ikliminde yaadmz bu macera, daha uzun zaman, yani her mnasnda verimli bir almann hayatmz yeniden ekillendirecei gne kadar Trk cemiyetinin hakik dram olacaktr. Gideceimiz yolu hepimiz biliyoruz. Fakat yol uzadka ayrldmz lem, bizi her gnden biraz daha megul ediyor. imdi onu, hviyetimizde gittike byyen bir boluk gibi duyuyoruz, biraz sonra, bir kede brakvermek iin sabrszlandmz ar bir yk NSZ oluyor. rademizin en salam olduu anlarda bile, iimizde hi olmazsa bir sz ve bazen de, bir vicdan azab gibi konuuyor. Sade millet ve cemiyetlerin deil, ahsiyetlerin de asl mna ve hviyetini, ekirdeini tarihlik denen eyin yapt dnlrse, bu i didime hi de yadrganmaz. Mazi daima mevcuttur. Kendimiz olarak yaayabilmek iin, onunla her an hesaplamaya ve anlamaya mecburuz.

Be ehir ite bu hesaplama ihtiyacnn dourduu bir konumadr. Bu etin konumay, asl olan meselelere, daha akas, biz neydik, neyiz ve nereye gidiyoruz? suallerine indirmek ve yle cevaplandrmak, belki daha vuzuhlu, hatt daha ok faydal olurdu. Fakat ben bu meselelere hayatmn arasnda rastladm. Onlar bana Anadolu'yu dolduran Seluk eserlerini dolarken, Sleymani-ye'nin kubbesi altnda kldm hissederken, Bursa manzaralarnda yalnzlm avuturken, divanlarmz dolduran kervan seslerine karm su seslerinin gurbetini, Itr'nin, Dede Efendinin musikisini dinlerken geldiler. Hi unutmam: Uluda'da bir sabah saatinde, dinlediim oban kavalna birbirini aran koyun ve kuzu seslerinin sarldn grdm anda, gzlerimden sanki bir perde syrlmtr. Trk iirinin ve Trk musikisinin bir gurbet maceras olduunu bilirdim, fakat bunun hayatmzn bu tarafna sk skya'bal olduunu bilmezdim. Manzara hakikaten gzel ve dokunaklyd, be on dakika bir sanat eseri gibi seyrettim. Bir gn Anadolu insannn his tarihi yazlr ve hayatmz bu zaviyeden gerek bir sorgunun szgecinden geirilirse, moda sandmz birok eylerin hayatn kendi bnyesinden geldii anlalr. Bir kelime ile benim iin bu meselelerin kendileri kadar onlarn bana gelileri, ruh hllerimi benimseyen iimdeki yryleri de mhimdi. Zaten kitap, para para yaanm eylerden dodu. Kitabn ikinci basks iin, zarur grdm, ilve ve deimelerde bile bu ilk rastlayn izlerinin olduu gibi kalmasna altm. BE EHR Her iki basky birden okuyanlar bu ilveler arasnda bilhassa Seluk devrine doru bir genileme greceklerdir. Tarihilerimiz Seluk ile Osmanl arasndaki fark, bir hanedan deimesinde grmekte fazla srar eder gibidirler. Biz ise, bu farkn muaeretten, slba, insan ve zevke kadar derinletiine inanyoruz. Selukla Osmanl, biri brnde az ok devam eden iki ayr lem, yahut daha iyisi, byk mnasnda iki ayr slptur. Geni Rumeli corafyasn ve Akdeniz terbiyesini de iine alan bir terkip olan Osmanl'y bizim Rnesansmz sayabiliriz. Biz bugn Seluk'u, geen asrn balarnda Avrupa'nn Gotik ve Romen sanatlarn yeniden kefetmesi gibi kefetmi bulunuyoruz. Onu grebilmemiz iin Osmanl'nn iinden kmamz lzm geliyordu. Seluk eserlerinin bugnk harap durumunda, iktisad buhranlar kadar bu ok mhim zevk ayrlnn, iten kopmann da bir pay olsa gerektir. Okuyucu, Be ehir'de buna benzer birok tekliflere veya cesaretlere rastlayacaktr. Her dnen insanmz gibi, ben de hayatmzn deimesi iin sabrszm. Daima hayran olduum yabanc bir romancnn hemen hemen ayn artlar iinde syledii gibi "Eski bir garpym". Fakat canl hayata, yaayan ve duyan insana, cansz madde karsndaki bir mhendis gibi deil, bir kalb adam olarak yaklamay istedim. Zaten baka trls de elimden gelmez. Ancak sevdiimiz eyler bizimle beraber deiirler ve deitikleri iin de hayatmzn bir zenginlii olarak bizimle beraber yaarlar. Ankara, 25 Eyll 1960 AHMET HAMD TANPINAR indekiler Ankara/13 Erzurum/27 Konya/65 Bursa'da zaman/93 stanbul/117 Dizin/ 209 11 ANKARA I Belki Mill Mcadele yllarnn brakt bir tesirdir, belki dorudan doruya elik zrhlarn giymi ortada dolaan bir eski zaman silhoruna benzeyen kalesinin bir telkinidir; Ankara, bana daima dsitan ve muharip grnd. uras var ki ehrin vaziyeti de buna msaittir. Daha uzaktan gzmze arpan ey, iki yass tepenin arasndaki geidiyle tabi bir istihkm manzarasdr. Bu his ehrin etrafnda ve ona hkim tepelerinden bakarken pek kk farklarla ancak deiir. ankaya srtlar, iftlik, Baraj yollan, Etlik, Keiren balar

velhasl nereden bakarsanz baknz, cam gibi keskin bir k altnda bu kaleyi, btn arazi terkiplerini kendisinde toplad ufka hep ayn sknetle hkim grrsnz. Bazen geni sarsn rzgra vermi bir harp gemisi gibi, zaman ve hdiselerin denizinde evik ve kudretli yzer, bazen bir i kale, btn mitlerin kendisinde topland son snak olur, bazen bir kartal yuvas gibi eriilmesi imknsz ykselir. ehrin tarihi bu ehreyi yalanlamaz. O btn Orta Anadolu'ya bir i kale vazifesini grm eteklerinde daima tarihin byk dmleri zlp balanmtr. Etilerin, Frigyallarn, Lidyallarn, Roma ve Bizans'n, Seluk ve Osmanl Trklerinin zamanlarnda bu, hep byle olmutur. Roma kartal arka doru uuu iin bu kaleyi semi, Bizans-Arap mcadelesinin en kanl safhalar burada 13 ANKARA gemitir. Seluk zamannda Bizans'n Anadolu iinde son savleti 1197 ylnda burada krlmtr. Kl Arslan'n ve Melik Dani-mend'in mterek zaferi olan bu muharebeden sonra Bizans kartal bir daha Anadolu'da uamaz. Yldrm, Timurlenk'le, yani talihinin zehirden ac yz ile yine Ankara'da karlar. Ksacas Anadolu kt'asnn kaderinde az ok deiiklik yapan vak'alarn ou onun etrafnda geliir. Bu hdiselerin en mhimi phesiz en sonuncusu olan stikll Sava'dr. Bu muharebe sadece Trk milletinin kendi hayat haklarn yeni batan kazanm olduu harp deildir. Hakikatte 26 Austos sabah Dumlupnar'da grleyen toplar, iktisad ve siyas esaret altnda yaayan btn ark milletleri iin yeni bir devrin baladn iln ediyordu. Onun iindir ki bundan byle her zincir krlnn banda Ankara'nn ad geecek ve her hrriyet mcadelesi, Sakarya'da, nn'nde, Afyon'da, Ktahya ve Bursa yollarnda lenlerin ruhuna kendiliinde ithaf edilmi bir dua olacaktr. Atatrk'n hemen herkesin grd, mektep kitaplarna kadar gemi bir fotoraf vardr. Anafartalar ve Dumlupnar'n kahraman, son muharebenin sabahnda tek bana, aznda sigaras, bir tepeye doru ar ar ve dnceli kar. te Ankara Kalesi muhayyilemde daima mrnn en gneli saatine byle yava yava kan byk adamla birlemitir. Bu artc terkip nasl oldu? Eer byle bir ey lazmsa vatann her tepesinde ayn ekilde tahayyl ve tasavvur etmem icabeden bir insanla bu kale bende nasl birletiler? Bunu hibir zaman izah edemem. Bu cins yaklatrmalar insan muhayyilesinin en srl tarafdr. Bildiim bir ey varsa bir gn, bu fotorafa bakarken Ankara Kalesi kendiliinden gzlerimin nne geldi ve ben bir daha bu iki hayali birbirinden ayramadm. 1928 sonbaharnda Ankara'ya ilk geldiim gnlerde Ankara Kalesi benim iin deta bir fikr-i sabit olmutu. Gnn birok saatlerinde dar sokaklarnda babo dolar, eski Anadolu evlerini seyrederdim. Bu evlerde yaadmdan ok baka bir hayat tahayyl 14 BE EHR ederdim. Onun iindir ki Yakup Kadri'nin Ankara'snn ok sevdiim ve doruluuna hayran olduum ba taraflarn okurken iim burkulmutu. Hl bile bu keskin realizmin tesinde, btn imknszln bilmeme ramen bir anlama noktas bulunabileceine inanrm. Samanpazarfndan bugnk eski Dileri Bakanl'na inen eski Ankara mahalleleri, arya ve kaleye kan yollar, Cebeci taraflar zerimde hep bu tesiri yapard. O biare kerpi evlerin btn fakirliini, iyi bilmekle beraber kendimde olmayan bir eyi onlarla tasavvur ederdim. Onlarn arasnda, bir stma nbetine benzeyen ve durmadan bir eylere, belki de fakirliin altnda tasavvur ettiim ruh btnlne sarlmak, onunla iyice brnmek arzusunu veren bir rperme ile dolardm. Gerei budur ki, Anadolu'nun fakirliinde vaktiyle kendi hastal olan ve insann asrlarca tahrip eden stmaya benzer bir ey vardr. Tadanlar bilir ki hibir lezzet stma mesi ile yanamaz. Ka defa Cebeci'de veya kalede bu evlerden birinde oturmay dndm. Fakat evvel Ankara Lisesi'nde, sonra Gazi Terbiye Enstits'nde o kadar cemiyetli bir hayatmz vard ki, bir trl brakamadm. Zaten o seneler Ankara memurlarnn ou resmi dairelerde hatt vekletlerde kalyorlard. Hakikatte ehir bir taraftan Mill Mcadele'deki skk hayatna devam ediyor, bir taraftan da yeni

batan yaplyordu. Her tarafta bir antiye manzaras vard. Hibirini slbu yan bandakini tutmayan, ou mimari mecmualarndan olduu gibi nakledilmi villalaryla, kk memur ma-halleleriyle yeni ehrin kurulduu devirdi bu. Tek bir sokakta Rivi-era, svire, sve, Baviera ve Abdlhamid devri stanbul'u ev ve kklerini grmek mmknd. Yeni yaplm sefaret binalar da bu eidi artryordu. Sovyet Sefareti modern mimarnin kendisini arad bu 1920 yllarnn en atlgan tecrbelerinden biriydi ve daha ziyade byk bir vapura benziyordu. ran Sefareti eski Ssn saraylarnn htralarndan bir ark slbu aramt. Biz birka arkada 15 ANKARA Belika Sefareti'nin sakin ve gsterisiz, klasik yapsn seviyorduk. Bu tecrbeler arasnda Trk mimarsi de kendine bir slp yaratmaya alyordu. Trk Oca binas, Etnografya Mzesi olan bina, Gazi Terbiye Enstits, stanbul'da Yeni Postahane ve Drdnc Vakf Han ile balayan tecrbenin devam idiler. Sonradan Gzel Sanatlar Akademisi'nde arkadalk ettiimiz Prof. Egli, Cebeci'deki Musiki Muallim Mektebi ile ou dtan taklit eden bu tecrbeleri ilk defa modern malzemenin imknlaryla birletirmeye muvaffak olmutu. ehrin aktalitesi birazda bu yeni binalarla Mustafa Kemal'in hayatyd. Bu nerede basld bilinmeyen, hatt hi elinize gemeyen, fakat sizden baka herkesin okuduu ve her azn beraberce size naklettii bir gazeteye benziyordu. yle ki ayn fkray, herkesin deta zarur olarak gnde birka defa birbirine rastlad bu ehirde, bir saat iinde yirmi kii birden size anlatabilirdi. Bir tek tefrikas vard. ehrin her kesinin, rast geldiiniz her insann naklettii etin sava ve karar gnleri... Bu insanlarn kendileri, yaadklar eyleri anlatmasalar bile siz o gnlerdeki hayatlarn yine tasavvur edebilirdiniz. Bununla beraber her eyi o kadar byk ve cazip gsteren by artk gitmiti. Be sene evvelinin tarihini yapanlar, onun aydnlndan kmlar, gnlk eylerin nda yayorlard. Yalnz Mustafa Kemal kendi lejander hayatna devam ediyordu. II Ankara, uzun tarihinin artc terkipleriyle doludur. Asrlar iinde urad istillar, st ste yangnlar ve yamalar ehirde gemi zamanlarn pek az eserini brakmtr. Acayip bir karklk iinde bu tarih daima insann gz nndedir. Trk kltrnn kendinden evvel gelmi medeniyetlerden kalan eylerle bu kadar canl surette rastgele kart, har neir olduu pek az yer vardr. Kalede ve onun eteine serpilmi mahallelerde Trk velileri Roma ve 16 BE EHR Bizans talaryla sarma dola yatarlar. Dedelerimizin mezarlarndan kan yeillikler hangi itikatlarn etrafnda yontulduklar belli olmayan ok eski talar kendi rahmaniyetleri ile yumuatrlar; burada kerpi bir duvardan yonya tarznda bir stun bal veya ar-kitrav frlar, tede bir trbe merdiveninin basamanda bir Roma konslnn ehre geliini kutlayan kadm bir ta grnr, daha tede bir eme yalanda eski bir lahdin bakantalar glmser. Ah erafeddin'in trbesini asrlarca Greko-Romen arslanlar bir nbeti sadakatyla beklerler ve bu yzden Arslanhne adn alan camiin hakikaten esiz mihrabnda, Etiler'in toprak ve bereket ilahesinden baka bir ey olmayan bir ylan son derece kuvvetli plaslikliiyle meyvalar arasnda dolar ve camiin o kadar artc bir safiyetle boyanm aatan stunlar Bizans ve Roma balklar tar. Hi-sar'da, mihrab Trk tahta iiliinin harikalarndan biri olan Aleddin Camii'nin sekisi, asrlardan beri bir ahin gibi szd ovaya, terkibi batan aa tesadfi olan bir stun dizisinin arasndan bakar; phesiz bu stunlar orada bu camiden ok daha evvel mevcuttular. Bu terkiplerin en manals mparator Augustus'n erefine topraa dikilmi mermer bir kaside olan Roma mabedinin kalntlaryla yan bandaki Hac Bayram Veli Camiinin beraberce tekil ettii ztlar mecmuasdr. Bitmi veya tam diyebileceimiz hibir eser bu topran macerasn bu kadar gzel hulsa edemez. Hac Bayram' Roma kartalnn bu mermer yuvasnda ilehanesini semeye gtren gizli tesadf nedir? Camiinin altndaki dar ile odasnda geirdii ibadet ve murakabe saatlerinde, yan banda gne vurduka yaldzl akislerle prldayan

ve stne diz kt toprakta bir nevi iva gibi gizlenmi duran bu tatan dnya, kendisininkinden bsbtn ayr zaferleri terennm eden bu iyi yontulmu mermerler, o sert ve kibirli Roma hemehrisi ehreleri acaba onu rahatsz etmiyor muydu? Bu velinin rahman ryasna komularnn marur sktundan szan dnce ve duygulan bilsek ne kadar iyi olacakt. 17 ANKARA Roma, an ve evketinin iinde madd hazlarla sarho, ftuhatlarn yapt, messeselerini kurdu, kanunlarn dzeltti. Kale, kpr, yol, su kemeri, mabet, hamam, hipodrom, heykel ve bin trl bideyle yaad zaman, muharip alnn ssleyen elenklerle beraber taa topraa tesbi t etti. Aradan asrlar geti. Bu marur muharip, yorulan sinirleri kanl ve ehvetli oyunlarla uyuturmaya alrken cihangir haritas, acemi avc elinde kalm bir kaplan postu gibi paralanp yrtld. Ankara ehri, imparatorluun arazisinin yansndan fazlasyla beraber bsbtn baka bir milletin eline geti. Kadm medeniyetin eserleriyle rtl toprakta yeni bir nizam iek at, kk, mtevaz mabetlerde baka bir Allah'a ibadet edilmeye, Ankara Kalesi'nin stnde baka trl hasretlerin trkleri sylenmeye baland. Ve gnn birinde bu topran yeni sahipleri iinden yetien saf yrekli bir kyl ocuu, Roma'nn zafer mabedi ve biraz sonra da Bizans bazilikas olan bu bidenin yan bana muhacir bir ku gibi yerleti ve insanlara kadm imparatorluun ayakta durmasn salayan hakikatlerinden ok baka bir hakikatin srrn at. Bu lednn nazlarn, hiret saadetlerinin, kendisini sevgide tamamlayan ruhun, bir nur tufan gibi itiyakn, kendi derinliklerinde Allah' bulan bir murakabenin hakikati idi. Hac Bayram, eritii bu hakikatin evkiyle: Bilmek istersen seni Can ire ara can Ge canndan bul an Sen seni bil sen seni! diye haykrr. Fakat Hac Bayram, sade Hakla Hak olan bir veli deildir. Trk cemiyetinin bnyesinde gerekten yapc bir rol de oynar. Kurduu Bayramiye tarikat esnaf ve iftinin tarikatidir. Bylece Anadolu'da Horasanl Baba lyas'la balayan geni kyl hareketiyle ahlik tekilt onun etrafnda birleir. Daha salnda hareket o kadar geniler ki II. Murad yan banda gelien bu manev saltanattan rkerek eyh'i Ankara'dan Edirne'ye getirtir. Ve ancak 18 BE EHR niyetlerinden iyiden iyiye emin olduktan sonra onu geriye gndermeye raz olur. Hakikatte bu tela hi lzum yoktu. Hac Bayram, imparatorluun i nizamn yapyordu. ok defa Ankara ovasna bakarken Hac Bayram'n mrnn sonuna kadar mritleriyle ekip bitii tarlalar dnrm. Acaba hangi tarafa dyordu? Belki de kendi yatt camiin bulunduu yerlere yaknd. Btn ova onun zamannda imece ile ileniyordu. Anane Hac Bayram'la stanbul fethinin manev ve nuran yz olan Akemseddin'i bu ovada karlatrr. Akemseddin o zamanlar devrinin ilmini ilahiyattan tbba, nahivden musikiye kadar renmi, fakat bir trl ruhundaki susuzluu gideremedii iin yzn tasavvufa evirmi, kendisine mrid arayan gen bir limdi. Nihayet dayanamayp eyh Zeyneddin-i Hfi'nin yanna gitmek iin Osmanck medresesindeki mderrisliini brakp yola kar; fakat Halep'te bir gece ryasnda bir ucu boynuna gemi bir zincirin br ucunu Hac Bayram'n elinde tuttuunu grr ve nasibinin Hac Bayram'dan olduunu anlar; yoldan dner. Ankara'ya geldii zaman Hac Bayram' mritleriyle ovada mahsul toplarken grr. Yanna yaklar; fakat iltifat grmez. Aldrmayarak ie giriir; yemek zamanna kadar eyhin mritleriyle beraber alr. Yemek vakti olur. Hac Bayram kendi eliyle a datr. Fakat Akemseddin'in anana ne burak orbas, ne yourt koyar; artan a da kpeklerin nne dker. Akemseddin darlp gidecei yerde eyhin kapsnn kpekleriyle ve onlarn anandan karnn doyurur. Bu alak gnlllk, bu teslim zerine Hac Bayram onu yanna arr, mritlie kabul eder. lnce de kendisine halef olur; yahut hi olmazsa tarikatin fazlaca eriat kolu onu eyh tanr.

Fatih'e stanbul'un fethinde o kadar yardm ettikten sonra ekilip kyne gidecek kadar vakar ve haysiyet sahibi olan, mektuplarnda ona sahip olduu manev rtbeden bir akran gibi hitap eden, nasihatler veren, "Eer padiaha huzr-i srmiz matlup ise biz an19 ANKARA da varrz veya padiahla diyar- Arabi beraberce feth ederz." diye ufuk gsteren Akemseddin'in eyhinin kpekleriyle bir sofraya oturmas ancak XV. asr Trkiye'sinde grlr. Hac Bayram'n kinat ve insan beraberce olu hlinde gsteren bir manzumesi vardr ki, bilhassa bir beyti bu on XV. asr Trkiye'sinin deta manzarasn izer: Ngelan ol -ara vardm, ol an yaplr grdm, Ben dahi bile yapldm, ta ve toprak arasnda. III Seluk devrinden ve sanat ilerinde onun devam olan anlerden Ankara'da byk eser kalmad. Konya ve Sivas'da, Nide ve Kayseri'de, Aksaray'da grp ta iiliine hayran olduumuz o byk kapl binalar, srl tuladan, alaca kanatl bir ku gibi sabah klarnda uan minareler Ankara'da yoktur. O muhteem minberiyle II. Kl Arslan'n olu Sultan Muhiddin Mesud'a kadar kan ve Orhan Gazi ile II. Murad zamanlarnda tamir edildiini, bulunan kitabelerden bildiimiz slbu alt st olmu Aleddin Camii dahi ancak yeriyle o devirdendir ve etrafnda bulunmas icap eden tesislerden hibir ey kalmamtr. Halbuki Seluk byk yapc idi. maret, cami, medrese, trbe bir yn eserin bulunmas icap ediyordu. Vaka asl Seluk maceras Konya, Kayseri ve Sivas arasnda geer. Ankara Artukoullar, Saltuklar, Mengler, Danimendliler gibi byk ve istil devirlerinden kalma feodalitenin hkmnde deildi. Asl slleden de orada yalnz yukarda bahsettiimiz Sultan Muhiddin Mesud meliklik yapar. stelik bu i kale byk kervan yollar zerinde deildir. Ankara, ksa bir mddet Aleddin Keykubad'n ehri oldu. Bu kabna smayan, fakat tahta geer gemez yapt ilerle saltanat 20 BE EHR hrsna hi olmazsa devrin rf iinde hak verdiren padiah, babas I. Gyaseddin Keyhsrev znik mparatorluu hudutlarnda yapt muharebede ehit olur olmaz, aabeysi ve gurbet arkada z-zeddin Keykvus'un elinden taht almak iin harekete geer ve muharebeyi kaybedince Ankara kalesine kapanr. ehir uzun mddet ehzade'nin dvasn tutar. Fakat zafer midi kalmaynca konumalar balar, hayatna dokunulmamak artyla teslim olur. Uzayan muhasara esnasnda zzeddin'in kararghnda padiah ve maiyetindeki beyler iin kkler, evler yaptrlmt. Ayrca zzeddin Keyk-vus ehrin dnda bir de medrese yaptrmt. Aleddin Keykubad, kendisi kadar byk bir hkmdar olan kardeinin Sivas'da veremden lm zerine kapatld Malatya kalesinden karlp tahta geince bu teslimin hacaletini ve lm korkusu ile geen gnleri hatrlatan bu medreseyi yktrr. Kendi ad ile anlan camiini bu muhasara gnlerinin htras olarak yaptrm, yahut da o gnlerde tamir ettirmi olmas ok mmkndr. Ankara, Aleddin Keykubad'n lmnden sonra Seluk tarihinin byk facialarndan birine ahit olur. Olu II. Gyaseddin Keyhsrev'in veziri o ok zalim, alabildiine haris Sadeddin Kpek rakipleri olan meray padiahn zaafndan istifade ederek bir bir ortadan kaldrrken, emirlmera Taceddin Pervane'yi de, vaktiyle bir muganniye ile nikhsz yaad bahanesiyle Konya ulemasndan ald bir fetva ile burada recm ettirir. Taceddin Pervane, Sadeddin Kpek'in emirler arasnda yapt temizliin banda onunla berabermi. Fakat haris vezirin ii azdrdn grnce srann kendisine geleceini anlayarak, hkmdar tarafndan idaresi ve hslat kendisine verilen Ankara'ya ekilmi. Sadeddin bu son rakibini ortadan kaldrmak iin, elinden fetva iki gnde Konya'dan Ankara'ya o zamana gre yldrm sratiyle gelir ve ehrin ayak takmn yar beline kadar topraa gml bu kumandan ldrmeye (bn-i Bb'nin tabiriyle) mecbur eder. Gariptir ki ayn vezir baba katili Gyaseddin'in elinden saltanat almak iin I. Gyaseddin Key-

21 ANKARA hsrev'in ehnaz adl Konyal gzel bir kadndan doan gayri meru ocuu olduunu etrafa yayyordu. Mamafih bn-i Bb bu meseleden bir hakikat gibi bahseder. Kanl lmn o kadar sk grld o devirlerde bile bu vak'a tek basnadr. Ve haysiyet krc ekliyle ister istemez ekememezlie byk bir hncn da kartn dndryor. Seluk camilerinin plannda olan ah eserlerine gelince onlar da ancak mihrap ve minberlerindeki iilikle ve stunlar ile gzeldir. kalenin eteklerinde hi olmazsa bugnk vaziyetlerinde ehre byk bir ey ilve etmezler. ster Moollara tbi olsun, isterse mstakil olsun Ankara'da sren yarm asr bir ah hakimiyeti vardr. Bu, burjuvazi deilse bile artizanann ve arnn ehri idaresi demektir ki, ark tarihinde az tesadf edilir. Osmanl devri, Fatih'in veziri Byk Mahmud Paa tarafndan yaptrlm bir han ve bedestenle balar. Bunlar yeni imparatorlukla balayan yeni nisbet fikrinin eserleridir. Fakat Osmanl hibir zaman Seluk gibi yapc olmad. Tamirden sonra on kubbesiyle birdenbire meydana ok vazh bir cmle gibi kan bu bedestende bugn trl kazlardan gelen Hitit eserlerinin daima artc plastikleri, bugnn sanatna o kadar yakn sluplaryla toprak altnda asrlarca sren uykularndan henz uyanm gibi bakan gzleriyle seyretmek beni daima dndrmtr. Yaanm hayat unutulmuyor, ne de bsbtn kayboluyor, ne yapp yapp bugnn veyahut dnn terkibine giriyor. IV Bir Trk ehrinden bahsedip de Evliya elebi'yi hatrlamamak kabil deildir. Cetlerimizden iki kii vatan haritasn benimsemilerdir. Bunlardan birincisi Mimar Sinan'dr. XVI. asr Trkiye'sini onun eserlerinden bulmak daima mmkndr. mparatorluun bu 22 BE EHR dehadan payn almam pek az byk ehri vardr. O kadar ki Sinan denilince gzmn nnde son derece nisbetli yontulmu bir mcevher dizisine benzeyen irili ufakl binalar, t Macaristan ierisinden balayarak Akdeniz'e ve Basra Krfezi'ne kadar iner. kincisi bal bana bir vatan aynas olan Evliya elebi'dir. Bu ayna bazen ufak ilvelerle, fakat daima asln byk izgilerine sadk kalarak, btn XVII.asrTrkiye'sini verir. Evliya elebi'nin Ankara's muasr olan yahut sonradan gelen seyyahlarnkine pek benzemez. Daha ziyade fantastik bir sergzetin etrafnda toplanr. Ankara'ya gelen Evliya, vaka bu ehri kalesi, hisar, paa saray, serdar, husus kazan kaynaklan, bahelerinin meyvas, mektep ve medrese, cami saylar ve detleriyle tasvir etmekten geri kalmaz, fakat asl orkestrasyonunu bugn, yatt yerin ad bile unutulan bir Trk evliyasnda yapar. Evliya'nn Hac Bayram- Veli iin bir hatim balad halde kendisini unutmasna zlen Erdede Sultan gece onun ryasna girmekle kalmaz, ayn zamanda gaipten gnderdii bir eliyle sabahleyin ona kendi merkadini gsterir. Evliya elebi'nin el ele Ankara sokaklarnda yrd ve sonra birdenbire fazla tecesss yznden kaybettii gaip lemlerden gelen bu rehberin elleri kemikmi ve sesi toprak altndan gelir gibi derin ve boukmu. Verdii izahlara gre, tasavvuf tarihinde mhim yeri olmas lzm gelen bu Erdede Sultan' bu sefer Ankara'da epeyce aradm. Bu vesileyle bilmediim birok eyi rendiim hlde, onu bir trl bulamadm. Yalnz bu ilerle yakndan ilgili bir Ankaraldan Kubaba diye anlan bir eski yatrn bu Erdede Sultan olmas ihtimali bulunduunu ve mezarnn da imdiki Hal civarnda yeni yaplan bir mektebin altnda kaldn rendim. Seyahatlerine doruluundan phe ettirecek derecede latif ve mizah bir rya ile balayan Evliya elebi'nin ryalarna ne kadar inanabiliriz? Bunu pek bilemem. Zaten ben Evliya elebi'yi tenkit etmek iin deil, ona inanmak iin okurum. Ve bu yzden de daima krl karm. Hikyesini okuduktan sonra kale ve eski Ankara'da yaptm gezintilerden dnerken ok defa bu yollarda bir sabah vakti, Evliya elebi'nin yann23 ANKARA

da gayp leminden gelmi rehberiyle konua konua yrm olmas ihtimali benim iin ehrin mazisiyle yaadm saati birletiren garip bir zevk oldu. Ankara Kalesi'ne ktm. Gzmn nnde artc deiiklikleriyle Ankara ovas uzanyor. Arkadamla teker teker etraftaki dalar, kk tepeleri ve urada burada birdenbire scakta bir tas serin su vehmiyle bozkrn ortasnda yemyeil bir glge yapan kk kyleri sayyoruz. Keskin bir k, etrafmda bir zafer borusu gibi nlyor. Sert rzgrda, bulunduumuz tepenin yass ekli -Evliya elebi olsa Pete iin yapt gibi bademe benzetirdi- tam bir gemi kpetesi hlini ald. Zaman denizlerinde onunla beraber yzmeye hazrlanyordum. Bu rzgr, bu mucizeli gemi ile insan nerelere gtrmez. Buraya karken grdklerimizle hangi medeniyetlere, hangi alara gitmeyiz? Fakat hayr, Ankara bu cinsten tarih bir hlyaya kolay kolay imkn vermiyor. Burada tek bir vak'a, tek bir zaman, tek bir adam muhayyileye hkmediyor. Bu ehir kendisini o kadar ona vermi ve onun olmu. Eti arslan. Roma stunu, Bizans bazilikasndan kalma ta,Timurlenk ve Yldrm muharebesi, hepsi sizi dnp dolap yirmi yl evvelin etin gnlerine ve ifal arlarna gtryor, onun tabi neticesi olan byk meselelerle karlatryor. Bu o kadar byle ki, Ankara, stikll Mcadelesi yllarndan btn mazisini yakarak km denebilir. Ovaya bakyorum; o muharebeler buna benzer ovalarda, mor glgeli srtlaryla ufku plastik bir madde gibi youran bu dalara benzeyen dalarda geti. nn zaferini millete ve tarihe mjdeleyen telgraf yazarken Garp Cephesi Kumandan'nn gz nnde olan manzara, ufak tefek deiikliklerle bu grdm manzarann devamyd; galip kumandan bu tepeye, yahut yan bandakine, bi24 BE EHR raz tede, sada solda grnen tepelere benzer bir yerden dman askerinin katn, Bozyk'n yandn seyretmi, gene byle bir yerde asrlara verdii mjdeyi yanndakilere dikte ettirmiti: "Saat 6:30'dan sonra, Metristepe'den grdm vaziyet; Gn-dzbey imalinde sabahtan beri sebat eden ve dmdar olmas muhtemel bulunan bir dman mfrezesi sa cenah grubunun taarruzuyla gayrimuntazam ekiliyor. Yakndan takip ediliyor. Hamidiye istikametinde temas ve faaliyet yok. Bozyk yanyor. Dman binlerce maktulleriyle doldurduu muharebe meydan silhlarmza terketmitir. Garp Cephesi Kumandan smet" Sade, tok ve son derecede vazh belgatyla gzmzn nnde bir harp sahasn, yangn, l ve yarallar, karkl, ufukta kaan ve kovalayan muharipleriyle, kendi panoramas iinde canlandran bu satrlara benzer bir edebiyatla ilk defa karlayorduk. nn'nde gen kumandan smet Paa, 1922 ylnn 26 Austos gecesi Dumlupnar'da Bakumandan Mustafa Kemal eer -uyudularsa- nasl bir rya grdler? Milletlerine hazrladklar istikbal kendilerine ald m? Bu geceler dncemi baka byk geceye, 1071 senesi Austos'unun 26. gecesine gtryor. Malazgirt'te bileinin kuvvetiyle, dehasnn zoruyla bize bu aziz vatann kaplarn aan Alparslan', muharebe emri vermeden evvel hangi kuvvetler ziyaret etti ve ona neler gsterdi? ktada genileyecek yeni bir Roma'y kurmak zere olduunu, talihini, avular iinde tad milleti, yeni bir tarih ve corafyann emrine verdiini, yeni bir terkibin domasna bir nar gibi yetiip kk salmasna sebep olduunu acaba hissetmi miydi? Hi tanmad dehal ocuklar mstakbel zaferlerin kumandanlar, henz sylenmemi iirlerin airleri, henz ykselmemi aheser yaplarn mimarlar, henz duyulmam namelerin bestekrlar etrafnda henz amam bir lec25 ANKARA rin glleri gibi dolamyorlar myd? Gzlerinde Sultan Han'ndan, nce Minare'den bir hayal yok muydu? Eer yokduysa, btn bunlardan habersiz, bu mjdeleri iinde konuur bulmadan o byk ii nasl yapt? Nasl on senede Malazgirt'ten Akdeniz kylarna, bu topran tanmad ve tatmad bir ideali tad? Fatih'in stanbul fethinden evvelki uykusuzluklar, Bk'nin ve Nedim'in, Neat ve Nil'nin Sinan'la Hayreddin'in, Kasm'n Itr ile Dede'nin, Seyyit Nuh'la Tab' Mustafa Efendinin ve daha yzlerce onlara benzeyenlerin

dehalarna ykl bir kaderi kendisine tamasndan gelen bir sabrszlktan baka ne olabilir? Ve eer o mbarek ar olmasayd btn bu eserler nasl doarlar, hangi mucize ile eski hayat aac yeni meyvalarla donanrd? Mustafa Kemal ve arkadalarn Anadolu yollarnda dolatran, binbir glkle gretiren yapc ve yaratc ar, Malazgirt'in ve byk fethin balad ii asrlar boyunca devam ettirecek ve nasl Sinan ile Nedim'i, Yunus ile Itr'yi muzaffer ryalara borlu isek, gelecek alarn erefini yapacak olan isim ve eserleri de nn'nde, Sakarya ve Dumlupnar'da harita banda geen uykusuz gecelere ve bu gecelerin ar ykn kemik ve kan pahasna tayan isimsiz ehit ve gazilere borlu kalacaz. Ankara Kalesi bu akam saatinde bana bir milletin, tarihinin ne kadar uzun olursa olsun, birka ana vak'ann etrafnda dnp dolat, birka byk ve mbarek ryaya, yaratc hamlenin ta kendisi olan bir imann devamna bal olduunu bir kere daha retti. 26 ERZURUM I Erzurum'a defa, nde de ayr ayr yollardan gittim. Bu yolculuklarn birincisinde hemen hemen ocuk denecek bir yataydm. Balkan Harbi'nin sonunda, iki felketli muharebe arasndaki o ksa, azapl soluk alma ylnn banda, babamn memur bulunduu bir ark sancandan dnyorduk. On bir gn, belki daha fazla sren, geceleri adrda, bcek seslerinin geni bir dut yapra gibi drt bir yanndan yiyip bitiremedikleri sonsuz tabiat iinde, deirmen veya dere uultularn dinleyerek, obanlarn birbirlerini ardklar seslerle karanlkta fazla kmldanan hayvanlar azarlayan yahut gecenin toplad hayaletlerden rken beki kpeklerinin havlamalanyla rpererek, sabahlar krc bir soukta donmu ellerimin farknda olmadm hareketlerine aarak geen bu yolculuu hi unutmam. Byk anneannemin masallaryla Kerem'den, Yu-nus'tan okuduu beyitlerle, bana retmeye alt yldz adlaryla muhayyilemde byl htras hl prl prl tutuur. Babamn, aadaki dereyi grmek iin, sarkt maz aalar arasndaki bir uurum, Botan Suyu'nun dank kollarnn yer yer gnee boduu yeil bir ova, ancak kenarndan getiimiz Bitlis ehri namna bir bakkal dkknnn camlarna dizilmi grdm kk lamba ieleri; Balkan Harbi'nin kim bilir hangi cefasna katlandktan sonra memleketine yorgun dnen bir redif taburuyla 27 ERZURUM stnde karlatmz eski, harap Murat Suyu kprs, nihayet bir gece, dibinde yattmz Yldz Da ve bir gn uzandan getiimiz Sphan Da, sonra bu dalarn benim ocuk muhayyilemde yapt acayip tesir... Bu dalardan sonra k Kerem benim iin bir hayalet yolcu gibi kervanmza taklmt. Zaten ninemin sk sk hatrlaylar yznden bu yolculuk biraz da onun namna yaplyor gibiydi. Bu Trabzonlu kadnn btn corafya bilgisi memleketiyle genliinde gittii Yemen, Mekke, bir yana braklrsa, bu hikyeden gelirdi. Bu, bilgiden ziyade dine benzeyen bir corafya idi. Btn akarsulara, dalara canl, ebed varlklar gibi bakard. Sanki iir, din, gurbet duygusu hayat tecrbesi, birbiri ardnca yaanm hayatlarn ryalarmzda birbirine karmasna ok benzeyen bir yn inan art bu dalar, dereleri onun iin ilh varlklar yahut veliler hline getirmilerdi. kide bir beni mahfesinin yanna ararak biraz sonra uzandan geeceimiz veya huzuruna varacamz ebediyetin adn, varsa hikyesini syler, Yunus'tan, k Kerem'den beyitler okurdu. Sphan Da'nn yolumuzun hangi tarafna deceini, hangi gece Yldz Da'nn dibinde konaklayacamz mekrecilerden daha yola kmadan sorup renmiti. Onun iin ikimiz de hazrdk. Bu dalar sadece adlaryla memleketin bir kesinde bir nevi "semvt" ryas kurmu gibidirler. Asrlar boyunca bu yaylalarda sr otlatan, kn gnlerce sren kurt avlar yapan, masal kzlar bakl geyiklerin peinde yolunu aran, hulsa hemen btn seneyi yldzlarla sarma dola yaayan insanlarn ryas. Bu yzdendir ki bu dalarla ilk defa karlaan ve tpk aydnlatt su paras iinde alkalanan bir k gibi, onlarn kudret ve nfuzlarnn muhayyilemizde ayr bir ekilde canlandrd manzara iinde adlarn duyan

yolcunun, bir an bile olsa, bir nevi ebediyet vehmiyle dolma-mas, hviyetlerini yapan uzletin bir kader duygusu hlinde kendisinde yerlememesi kabil deildir. Yldz Da'nn dibinde, gecenin drt bir yandan getirip adr28 BE EHR mzn zerine ykt bin trl ses ve uultu arasnda ben hep bu dan yle bir grdm marur ve dumanl ban dnmtm. Onda bir nevi Ecdat Tanr ehresi sezer gibiydim. Bana yle geliyordu ki kulam biraz daha iyi versem, yldzlarla ne konutuunu duyacaktm. Kim bilir, belki de her gece, olduu yerden ellerini uzatarak, tpk yl nce Sinop'ta iptidai mektebine giderken her sabah nnden getiim Muvakkithanenin penceresinden, evkle byk asma saatleri kurduunu grdm ihtiyar gibi, yldzlarn saatini kuruyor, Kervankran'laobanyldz'n, Byk Ayf yi, Kk Ay'yi, Alayan Kadnlar, kiminin mesafeler iindeki yalnzlna hzn duyduum, kiminin kadife kadar yumuak ve koyu karanla uzatt mcevher salkmlarna imrendiim btn teki yldzlan birbirine ayarlyor, gnein doaca dakikay, ayn sihirli sandalnn geecei sular tayin ediyor, doan ocuklar gk deflerine parlak bir noktayla iaret ediyor, lenlerin adn bir baka yldzn gzlerini yavaa yumarak siliyor, hulsa kinat ve kader dediimiz byk gidi gelii oradan tek bana ve kendi kendine idare ediyordu. O gece Yldz Da'nn eteinde yatarken benim ocuk hayalim, bugn bile ne olduunu bilmediim, fakat hangi derin kaynaklardan geldiini az ok tahmin edebildiim bu tesirin altnda idi. adrn karanlnda, her yann, her eyin sihirli bir kimya iinde yzdn, yldz parltlaryla ykanp temizlendiini, iten bydn sanyordum. yle ki akamleyin srleriyle da yoluna doru ktn grdmz kl abal Bingl obanlarna ertesi sabah gene rastgelince, bu kl abalar zerimde deta yldz klarndan rlm bir harmani tesiri yaptlar ve srnn koyunlar, babamn kitaplar arasnda seyrettiim kinat haritasnn o muhteem ve hoyrat bakl kou gibi iimi rperme ve hayretle doldurdular. te birka gn sonra Erzurum'a bu duygularla, tpk koyunlarn btn bir yaz boyunca menzil menzil bu otlaklarda otlata otlata gz banda ehre getiren Cizre ve Bingl obanlan gibi girdim. O zamann Erzurum'u, on yl sonra 1923'te grdm Erzu29 ERZURUM rum'dan ok bakayd. Her trl kyafette bir kalabaln ar pazarn doldurduu, sara, kuyumcu, bakrc, dkknlaryla senede o kadar maln girip kt hanlaryla, ambarlaryla, eraf ve yn, esnaf, otuz sekiz medresesi, elli drt camisiyle, ran transitin besledii refahl ve mmur Erzurum'la on yl sonra grdm harap ehir arasnda kolay kolay mnasebet tasavvur edilemezdi. Sonradan rendiime gre, muhtelif arlarnda on binlerce zenaat alr, saralarnn yapt eyerler btn ark vilyetlerine hatt Tebriz'e kadar gidermi. Ben babamla, annemle gittiimiz siyah kehribarclar imdi bir masal gibi hatrlyorum. Kk ve yar aydnlk dkknlarda ince, dikkatli, iin terbiyesini alm, deta i terbiyesiyle durulmu birtakm adamlar, oturduklar yerden konuuyorlar, pazarlklar ediyorlar, ellerindeki kehribar ilerini hav dklm uha alvarlarna srterek cilalyorlard. Sonra keskin bir mein kokusu, yumuak derinin deta sndrld, kvamn bozduu tokmak sesleri ve bir yn uultu... II Bu sefer geldiim Erzurum baka bir Erzurum'du. Ona Dou Anadolu dalarnn eski bir arap gibi zamanla takdis edilmi, ruh besleyici uzletinden deil, drt Cihan Harbi ylnn ve stikll Sava-'nn stnden aarak gelmitim. Vaka bu sefer de muhteem bir tabiatn arasndan gemitik; fakat ona, birinci seferde olduu gibi, her eyini yeni ve harikulade bulan bir ruhla deil sihrini bir yn strap tecrbesinin soldurduu bir gzle bakyordum. Ne Zigana-lar'n her dnemete bir kere daha artc olan gzellii, ne Kop Da'nn ihtiam beni peinden srklemiyordu. Dekordan ziyade bu yerlerde birka yl nce oynanm kanl oyunun tesiri altndaydm. Tiyatroda nasl bo sahnede dekorun oyalad

seyirci, sz balar balamaz btn o teferruat grmez olursa, ben de ylece insan strab karsnda tabiat gzelliine kaytszdm, yabancydm. 30 BE EHR Gmhane'den sonra yava yava artan bu duygu, Erzurum'da deta ezici bir hle geldi. kinci defa grdm bu ehir, artk ark vilyetlerinin iktisad merkezi, yaylann gl, bu havalide sylenen trklerin yarsndan ounun gzelliini vd eski Hr-zurum deildi. Harp, hicret, katliamlar, tifs, eit eit felket, zerinden ar bir silindir gibi gemi, her eyi ezip devirmiti. Hibir yerde memleketin Birinci Cihan Harbi'nde geirdii tecrbenin acl burada olduu kadar vuzuhla grlemezdi. Bu, eski ressamlarn tasvir etmekten holandklar ekilde, lmn zaferi idi. Drt yl, bu dalarda kurtlara insan etinden ziyafetler ekilmi, lm her yana doludizgin saldrm, semeden avlamt. Uursuz trpan durmadan, bir saat rakkas gibi ilemi, rastgeldii her eyi bimiti. Bununla beraber, nfusu altm binden sekiz bine inen Erzurum Mill Mcadele'ye nayak olmu, Ermenistan zaferini idrak etmi, yava yava sa kalan hemehrilerini toplamaya balamt. lmn zaferinin yan banda, imknsz bir kn kasp kavurduu bir bahede, buzlarn kilidi zlr zlmez balayan o acayip baharlar gibi, yava yava hayatn trks ykseliyordu. Yklm ehirde yeniden genler evleniyor, ocuklar douyor, yars toprak olmu evlerde baba ocaklar ttyor, akamn alaca karanlnda kl art ocuklar trk sylyorlar, adlaryla artk mevcut olmayan eylere hudut izen ehir kaplarnn nndeki meydanlarda davul zurna alnyor, cirit, bar oynanyordu. Hulsa frtnann datt kartal yuvas yeniden kuruluyor, sa kalanlar gnein adna neide sylyorlard. Her yerde maraz denebilecek bir bahar enlii vard. Kvamn henz bulmam olan bu canllk insan on yl nce grm olduum muhteem yazdan daha baka trl saryordu. Bu, her eye ramen hkm sren hayatn zaferi idi. O, geni aknda kendisiyle birlikte gelemeyenlerin etrafn zalim bir yalnzlkla evirerek yolunda yryordu. Fakat drt kapl ehrin kendisi yoktu. Denebilir ki asrlarca 31 ERZURUM gururunu yapan ve topluluk hayatna istikamet veren serhat ehri ruhundan baka ortada pek az ey kalmt. Bu ykl, Erzurum'da ilk defa m oluyordu? 1828 malbiyeti, 1876 felketi ve daha nce birok isyanlar muhakkak ki buralar gene sarsmt. Birincisinde yz otuz iki bin olan nfus, yz bine inmiti. kincisinde ehir kknden sarslmt. Fakat bu seferki ykl ok baka bir eydi. Bu sefer lm, geride kendinden baka hibir canl ey koymamak ister gibi, ehre saldrmt. Gerekten kendi mal olan usuz bucaksz bir mezarln bir ucundaki kk bir ehir iskeleti, artk sadece bir harabeyi evreleyen birka kap adyla birka bozuk yol brakarak ekilip gitmiti. Hemen herkesin yalnz kendisinin anlatabilecei bir hikyesi vard. Hemen herkes birka kiiye alyor ve akbetini hl bilmedii bir sevdiini bekliyordu. Bir ihtiyar adamdan bahsettiler ki yllarca pencere nnden ayrlmamt. Kafkasya'ya giden torununun dnmesini istiyordu. mahallelerde her kap alm hl heyacanla karlanyor. in garibi, aradan be yl getii halde, hl tek tk dnenler oluyordu. Sibirya buzlarn zdke, Hint cengelleri yol verdike hl yaamakta oluuna kendisi de aran akn bir biare yurduna dnyor, kurtulduu cehennemin hikyesi, insanst kudretini, katlanlan strabn byklnden alan yeni bir Odise gibi ehre yaylyordu. Kk bir ky kahvesinde Kamatka'nn souunu, Seyln'n scan, Madagaskar'n ylanlarn her gn baka baka azlardan dinlemek kabildi. Bir dostum anlatmt: "Daha ehre girmeden, Akale'de yattm hann kahvesinde, esirlikten yeni dnen yank yzl, tek kollu bir biare bana, giderken brakt olu, kars ve

anasndan hibirini, hatt evinin yerini bile bulamad iin, girdii gnn akamnda ehri terkettiini syledi. - Peki imdi nereye gidiyorsun? diye sordum. 32 BE EHR Bir mddet dnd. Yz alt st olmutu. Nihayet: - Efendi, dedi; nereye gittiimi ne sorarsn? Geldiim yeri sana syledim, yetmez mi? Doru sylyordu. Geldii yeri renmitim". lm bu kadar yakndan koklad insanlarn peini kolay kolay brakmyordu. Er ge bir tarafta karlarna kyor, sofrasn ayor, "Buyurun!" diyordu. Baka bir ey yapamad iin sadece hatrlatyordu. Her mecliste, yol stnde braklm ihtiyarlarn, st emen ocuunun ayak altnda ezilmi paralarn kundaklayarak ninni syleye syleye yola koyulan annelerin, sahibinin gsn bana dayayp len cins atlarn htras diriliyor; kaybolan ar, yklan ehir, bozulan ev, birdenbire suyu ekilmi bir nehir gibi ortadan silinen btn bir hayat dinmeyen yaralar gibi kanyordu. Erzurum hatrlyordu: gmld toz ve amur ynnn iinde canl dnn, drt kapsndan girip'kan kervanlar, ar pazarnn uultusunu, alan insanlarn temiz yzleri ve salam ahlk-lanyla ehrin hayatna kutsilik katan limlerini, gzel sesli mezzinlerini, her yl hayatna yeni bir moda temin eden dnlerini, esnaf toplantlarn, bayramlarn idare eden ve halk hayatn bir saz coturur gibi coturan bkn endaml, yiit rfi dadalarn, onlarn cirit oyunlarn, barlarn, bazen bir alay birden gnlerce misafir eden ve bir menzillik arazisine paytonla gidip gelen eski beylerini, ksacas, btn hayatn hatrlyordu. Bununla beraber, yklann, kaybolann nasl bir ey olduunu, btn yaralarn henz taptaze olduu, kanad bu gnlerde anlamak gt. Btn cemiyet o kadar kat' bir talihin etrafnda dolam, o kadar dnlmeyecek yerlere kadar gitmi ve gelmiti ki, ehir, lmn mukadder grnd kazadan naslsa kurtulmu bir insana benziyordu. Tpk hikyede bacan kaybeden adamn en lzumsuz eyasn aramas gibi, yeniden canlanan uur bir trl esaslnn /.e33 ERZURUM rinde duramyor, teferruat zerinde geziniyordu. Gerekte kaybolan ey, btn bir hayat tarz, btn bir dnya idi. 1855'te yz binden fazla nfuslu bir ehir olan Erzurum, bu gelimesini bir iktisad denklilik zerine kurmutu. ran, ithalt ve ihracatnn yardan fazlasn Trabzon-Tebriz kervan yoluyla yapyordu. te bu kervan yolu, Erzurum'u asrlar iinde erafyla, yny-la, ulemasyla, esnafyla tam bir ark Ortaa ehri olarak kurmutu. Bu transit yolunda her yl otuz bin deve ve belki iki misli katr iliyordu. Bunlar Erzurum'dan geiyor,Tebriz'den geliinde, Trabzon'dan dnnde kumanyasn daima Erzurum'dan tedarik ediyor, hayvann nallatyor, at eeri, yk semeri, nal, gem, azlk, hulsa her trl eksiini orada tamamlyordu. in fenas u idi: Bu hayat bir daha dnmemek zere kaybolmutu. nk Byk Harb'in getirdii felket olmasa bile, gene bu ar snecek, bu esnaf dalacak ve ehir kendi bnyesini yeni batan kuracak olan yeni bir alma eklini bulana kadar gene klecek, kyleecekti. Fakat bu deime daha yava olacak, yere atlarak krlan byk fanus, ya tkendii iin, kendi kendine karararak snecekti. Yahut, daha byk bir ihtimalle, yeni bir hayata gemenin yolunu bulacak, baka trl mstahsil olacakt. urasn hemen syleyeyim ki Erzurum'un istikbali byle bir gelimeye elverilidir. Civarda bulunan ve eskiden bir ksm iletilen kmr madeni, modern ktla ok elverili sazl, vaat ettii kadar ise Tercan'daki petrol ve nihayet Anadolu'yu baka bir Anadolu yapacak olan elektrikleme ii gerekleirse memleket iinde kademe kademe inecek olan bu hayat kaynann banda gelen Tortum ellesi, yeni ve eskisinden ok baka trl canl bir Erzurum'u yaratmaya elverili olan byk imknlardr.

1914'de, iki ey, Umum Harp ve yeni zamanlar, bir arada gelmiti. Cevat Dursunolu'na, yeni transit yolu ald zaman frnc Hasan adnda bir Erzurumlu yle demi: -Efendi, eskiden kervan gelir, btn kumanyasn burada d34 BE EHR zer, ehre para dolard. imdi yirmi katrn ykn birden alan kamyon, sabahleyin Trabzon'dan kalkyor akama buraya geliyor. ofr, nhisar'dan ald krkdokuzluk bir rak iesini duvarda krp iiyor, yoluna devam ediyor..: te eski Erzurum'un, drt yanndan refah akan bu ark ticaret ehrinin macerasn kapatan ey. Umum Harp, be on ylda ve en iyi artlarla deiebilecek btn bir hayat erevesini bir hamlede krp datmt. Eski Erzurum'da bu ticaret hayat ve kervan yolu otu/ iki sanat beslerdi. Tabaklar, saralar, semerciler, dikiciler, arklar, mesi-ler, krkler, kevelciler, kunduraclar, kazazlar, arabaclar, keeciler, adrclar, culfal ar, ipiler, demirciler, bakrclar, kllar, baklar, kuyumcular, zarclar, sandklar, kaklar, taraklar, maranclar. boyaclar, dlgerler, yapclar, sabuncular, mumcular, tak malar. Defterdar Mehmed Paa ile Erzurum'a gelen ve orada Gmrk ktiplii yapan Evliya elebi, ehrin kaplarndan bahsederken, yabanc tccarlarn Grc kapsnda oturduklarn syler: "Hakirin ktibi bulunduum gmrk bundadr. Drt evresinde Arap, Acem, Hint, Sint, Htay, Hoten bezirganlarnn haneleri de vardr. stanbul ve zmir gmrnden sonra en ilek gmrk bu Erzurum gmrdr. Zira tccarna adalet ederler." Bu drt satr eski dnyamzda Erzurum'un ehresini izmeye kifayet eder. O, arkn byk ticaret ve transit ehirlerindendir. Erzurum gmr, XVII. asr sonu tarihine bir baka ekilde de geer, Mverrih Raid, Neme muharebesinden dnen Kazl Ah-med Paa'nn Edirne'de IV. Mehmed'e bu mnasebetle Saray bahesinde kurulan otada bu muharebe, hele btn imparatorluu o kadar sevindiren ve Evliya elebi'yi Seyahatnamesi'nin yedinci cildinde o kadar coturan Uyvar muharebesi hakknda izahat verirken maiyetinde bulunan Erzurumlu Abbas adnda bir kahramandan bahseder. Hikyeyi Raid'den dinleyelim: 35 ERZURUM "Alelhusus kulunuz yannda Erzurumlu Abbas derler bir yiit vardr. Uyvar muharebesinde bi-bk perva kale bedenine kp kffr- hksr her end ki zerine tfenk daneleri yadrrlar, yerinden ayramayp dmana sebat gsterdike an grp bir yenieri dilveri dahi ann yanna uruc ettiin sair guzat- mslmn grdkleri saat lcce-i cemiyetleri hurua gelip zemzeme-i kfir k-i tekbir ile cmlesi yekpare yry ettiklerinde dmen-i din iin adem-i mukavemet mukarrer ve bu tarikle n- vahitte kalenin fethi myesser oldu, deyu takrir eyledi. ehriyar- inayetmedar hazretleri otadan has oday terif buyurduklarnda mezbur Abbas' hu-zur- hmayunlarna getirdip kendy vafir istintak buyurduklarndan sonra avatf- aliyye-i mlknelerinden bana ifte elenk takp ve kend talebiyle hatt- hmyun-u evket makrunlaryla Erzurum gmr malndan yevm yetmi be ake tekat ulufesi ve drt top kuma ve drt donluk uha ve vafir sikke-i hasene ihsan ve karndana dahi yine Erzurum gmrnden elli ake ulufe ve mezbur Abbas ile maan bl-y beden-i kaleye uruc eden yenieriye dahi ocandan tekat ulufesi verilmesin ferman eylediler." (Ra-id Tarihi, ikinci tab, cilt I, s. 100). te imparatorluk bu idi. Erzurum ile Uyvar, Badat ile Girit, Tebriz ile Belgrat, Atina ile Cezayir birbirine karm yayordu. Evliya elebi'yi her satrda mizahtan e/ame'ye gtren bu artc birlik vetonun gnlk hayata getirdii zarur deiiklii ve zarur tezatlar cemiyetin hem gururu, hem strabyd. Erzurumlu Abbas, Uyvar fethinde muzaffer dnen veya lenlerin iinde adini bildiimiz tek insandr. Uyvar'n,Tuna'nn ilerisinde verdiimiz binlerce muharebeden biri olduu gibi, onun macerasndan Cevat Dursunolu'na bahseden Yahya Kemal, Erzurum sokaklarndan birine Uyvareri Abbas adnn verilmesini

tavsiye etmi. Gzel fikir. Temenni ederiz ki Erzurumlular Grc Kaps'n-daki sokaklardan birine de Evliya elebi'nin adn verirler. Bylece Erzurum gmrnden tekadiye veya maa alan bu iki insan, 36 BE EHR adn tesadfn kurtard Uyvar ehnamecisi, yaadklar ehrin htrasnda birlemi olurlar. III Servetin, almann bulunduu yerde itima nizam kendiliinden doar. Eski Erzurum ok muntazam bir ereve iindeydi. En bata toprak sahipleri gelirdi. Eski devirlerde mahall ve asker idareye de itirak eden, kale dizdarl, muhafzlk gibi vazifeler alan bu beyler, tpk Rumeli'de, Tuna'nn bizim tarafa den ehit anavatan paras ksmnda olduu gibi, tam bir toprak aristokrasisi kurmulard. Btn gelenekte olduu gibi kadnlar burada da son derece muhafazakr idiler. Evlenmelerde akran, denk aramada onlar erkeklerden daha mutaassptlar. Toprak sahiplerinin kzlarndan alnan kadnlara "paa" denir, esnaf zmresinden seilenler, yahut dardan alnanlar veya cariyeliklerden gelenler "hanm" olurdu. Bu evlenmeler bazen vilyetin snrlar dna kar, Grc beylerinin kzlar Erzurum'a paa olarak gelirlermi. Osmanllardan ok evvel asl hretini Kurtba'da yapan byk Arap lisancs Abdullah el-Kali'yi medreselerinde yetitiren Erzurum'da slm ilim gelenei bu ehri arkn n safta merkezlerinden biri yapyordu. Son zamanlarda "ulema" snf drt byk aileden ibaretti. Solakzadeler, Kadzadeler, Mftizadeler, Gzbykler gibi. Ulemadan sonra, balarnda Dabaklar eyhi bulunan ve ehrin asl belkemii olan esnaf gelirdi. Dabaklar eyhi, icabnda hkmet nfuzuna bile kar koyabilecek bir ahsiyetti. Ne Tanzimat, ne Ab-dlhamid idaresinin merkezcilii ehrin ruhu olan ve esasn ahilikten alan bu otoriteyi ykamamt. Eski dnyamzda Dabaklar eyhi, asl bnyesini esnafn tekil ettii Anadolu ehirlerinde daima 37 ERZURUM bu kudreti tard. Dabakln ayakkabclk, saralk gibi geni ihtiyalar karlayan sanallar beslemesi, belli bal servet kayna olan hayvancla dayanmas bu sanat dorudan doruya ky ve airete balyordu. Dabaklar eyhinin arkasnda, stanbul'da bile XVII., XVIII. asr ihtilllerinde iki azgn ocaa kar kuvvetini zaman zaman gsteren ars gelirdi. Fakat asl mhim olan bu zmreler zinciri deildi; onun arkasndaki canl kurulutu. Bu kurulu, ehrin hayatn gerekten kuvvetlendiriyordu. Kyl ile ifti snfnn haklar toprak sahibi beyler tarafndan korunurdu. Kyl ile bey arasndaki mnasebetler, bir serhat vilyeti olduu iin, Erzurum'da baka yerlerdekinden daha babaca kurulmutu. Bamza Gelenler mellifi Mehmet Arif Beyin fikri de budur. ar bu kadar kuvvetle kk-leince ehirde tagallp fikrinin yerlemesi ok gtr. Bu sebeple her canl eyde rastlanan anlamamazlklara ramen, eski Erzurum'da bir nevi muvazene teekkl etmiti. Bu hl, her snf kendi hayatnda, kendi zevkinde rahat ve mstakil brakarak, mesul ederek, kinci Merutiyet'e, hatt biraz sonrasna kadar srer. Bununla beraber kaynama, anlama havasna ramen camilere, vaizlere kadar bu ayrlk gidiyordu. Son devirlerde Caferi ye Ca-mii'nde genler, ak fikirliler toplanr, biraz sonra bahsedeceim Mftizde Edip Hoca'nn vaazn dinlerlermi. Pervizolu, koyu zahitlerin camii imi. Orada Abdlkadir Hoca vaaz eder, nnde fermanlarn okunduu devlet camii Lala Paa, daha kark, daha eitli halkla dolarm. Burada Solakzadelcrden vaizler varm. Halk, tatil gnleri, en fakirine varncaya kadar,cumalk elbiselerini giyerek yazlk mesire yerlerine, bilhassa varlkl ehir halknn adra kt Boaz'a, cirit oyunlarna, grelere giderler, ayakta zgva alvar, belde Acem al, silhlk, daha ste gazeki denen cepken ile aba, lart denen palto ile bana ok defa stanbul'un Kandilli yazmas saran esnaf, k gecelerine de benim yetiemediim Aynal Kahve'de (Tebriz Kaps'nda) k Kerem, Battal Gazi 38 BE EHR

hikyeleri okuyan, Geyik Destan syleyen, saz alan, tpk Ke-rem'in zamannda olduu gibi iir msabakas yapan, birbirine ta-rizli cevaplar veren, yetitikleri memleketin gzelliini ven, getii yollar gurbet duygusunu anlatan airlerin, halk hikayecilerinin etrafnda toplanr, yahut da aa yukar on asrlk bir gelenekle srp gelen sra gezmelerinde kendi aralarnda elenirmi. Erzurum'un asl hayatn bu esnaf yapyordu. Asl gzel olan ey de, salam bir snf uuruna ermesi, yukarya imrenmeden kendisini aaya ak tutmasyd. Esnaf kadn, eraf kadnnn giydikleri elbiseleri giymez, yani kutnu'larla srmal elbiselerle sslcn-mezdi. terbiyesi alm, eli iledii, yaratt iin nefsine sayg duygusu yerlemi ahsiyetli, kendine gvenir vatandalardan teekkl etmi bir kalabalk... On yanda henz rakla giren bir ocukta bile az zamanda nefsine gven balar, el emeine dayanan bir hayatn mesuliyet fikrinin insanolunu nasl ykselttii grlrm. Musiki zevki de byle idi. Btn Erzurumlularn bildii Bar oyunlarnda, ciritte, dnlerde bizi Malazgirt'ten Viyana'ya kadar gtren davul zurna, o maer bando alnrm. Halk kahvelerinde k saz, erafn gittii gazinolarda, kraathanelerde -bittabi Tanzimat'tan sonra- takm musikisi varm. En son takm, Kr Vahan'da santurlu, armonyomlu takm imi. Bunlardan baka, bir de Kur'an okuyan byk hafzlar vard. Bunlar Lala Paa'nn hatibi Kitapzade Hafz Hmid Efendi, Ebulhindili Hamdi Bey ile Gzbyk-zade idi. Bu ok dzenli hayatta mevsimler kendilerine mahsus bir terifatla gelirdi. nk her ey evvelden tanzim edilmiti. Binaenaleyh hepsinin habercileri ve solaklar vard. ocuklar yaz geldiini adrc ustasnn eve urad zaman renirlermi. O zaman baheye adrlar ylr, ihtiyar, yatkn elli ustalar Boaz'a, Ilca'ya, ak havaya, elenceye kavuacaklarn anlayp sevinen kklerin lklar arasnda onlar tamir eder, skklerini diker, yrtk yerlerini deitirir, yamura, rzgra dayanacak hle getirirmi. 39 ERZURUM Kn geldiini krk mjdelermi. Daha Kop Da'nn ba beyazlanmadan, Palandken srtlar kalarn atmadan nce, Erzincan'dan gelen siyah zmn renginden, yaylann stnden cenuba doru akan ku srlerinden vaktin yaklatn anlayan tecrbeliler, krky arrlarm. Bu sefer gocuklar, samur, tilki, kurt, postundan krkler, tulumlar geni selmlk sofalarnda ortaya konur, gzlkl ihtiyar krk ustalar tlaryla onlar dzeltir, eksiklerini tamamlarm. Bu, Erzurum'un ikinci hayatnn balangc, scak sobann, gm ay tepsisinde kk bir afak gibi glen aylarn, uzun sohbetlerin devridir. ehir, kaplarn kapatr, kendi leminde yaard; kzak stnde siyah yaml, uzun konlu izmeli, kvrak bykl postaclarn acayip kurt tipi hikayeleriyle beraber iki haftada bir getirdikleri gazetelerin havadisleri uzun uzun mnakaa edilir, gemi zaman htralar anlatlr, dedikodu yaplr, ok zarif, ustalkl cmlelerle ee dosta tariz edilirdi. Belki de bu kapal k aylarnn besledii sohbet yznden hemen her Erzurumlu biraz nkteci, biraz hicivci-dir. Fakat, her eyde olduu gibi, her nesilden birka kii bu umum mazhariyetin stne kar. Bunlar konuma sanatnn hret kurmu ustalardr. Mtareke yllarnda Ermeni meselesi dolaysyla Erzurum'a gelmi olan Amerikan heyetine o zamann Belediye Reisi Zkir Beyin verdii cevab kim hatrlamaz? Tercmana: "- Dilma, bana bak, bu beyler uzun boylu anlatyorlar. Ben ksa bir misalle Erzurum'da ekseriyet kimlerde idi, Generale anlataym." diyerek heyeti oturduklar evin penceresine gtrm, "- Bakn, demi, urada btn ehri saran bir talk var. Onun da ortasnda yirmide biri kadar duvarla evrilmi bir yer var. O byk talk Mslman mezarl, o k de Ermeni mezarldr: bunlar kendi llerini yemediler ya!" Erzurum'da Trklerin daima ezici bir okluk hlinde yaadklar bin trl ekilde gsterilebilirdi. Zkir Beyin hazr cevapll 40 BE EHR

bunlarn en ksasn, itiraza yer brakmayann bulmutu. Erzurum'da bu konuma ustalarnn birini bol bol dinlediim hikayeleriyle, birini de ahsen tandm. Kaleli Burhan Bey 1923'len ok nce lmt. Fakat keskin hicvi ve istihzas, hazrcevapll hl canl bir htrayd. Edip Hoca ise hayattayd. Bana U yz yln zerinden aarak, XVI. asrn air shk elebi'sini hatrlatan, onun ok mehur "am'dan ktm akama dedim am- erif msran tekrar ederek anlatan bu artc adam, gerekten hatrlanmaa deer. Cevad'n odasnda tandm Edip Hoca'y ben ok sevmitim. Bu uyank adam bana daima eski kltrmzn bir in-carnation'u gibi grnmt. Geni atlet gvdesiyle her getii yolu kendi etrafnda bir tablo zemini gibi toplayan, karsna kan her eyi ikinci planda brakan bu adam, Erzurum'da, btn eskilie ramen belki en canl nokta idi. Edip Hoca 1923 Erzurum'unda, XVI. veya XVII. asrlarn ark ordularndan biriyle gelip orada kalvermi bir mazi yadigrna, yahut skdar'dan am'a, oradan da Hicaz'a gitmek zere tch-lillerle, tekbirlerle yola karldktan sonra yanllkla Erzurum'a gelmi bir srre alayna benzerdi. Neesi, pervaszl, mcadeledeki hazrcevapl, kafasndaki l duygusuyla, iyi kalbiyle Edip Hoca btn bir lemdi. Bir gn dostlarndan birine urayarak ay barda istemi, ok gzel bir takm beenmi, "Hakk, bunlar ayr, ben birini alyorum, bu akam tecrbe edeceim" demi. Fakat ertesi gn ay bardan geri getirmi. "Hoca, ne diye beenmedin, bu gzel bardaklar?" diye soran dostuna o dik sesiyle: "Hakk, demi, bardaklar gzel, ama bana uymuyor. Sabahleyin ayla doldurdum, yle bir nme koydum, bir kendimi dndm, bir ona baktm: nispetsiz... Hele, Hakk can, sen bana biraz daha byn bul." Bu kk fkra Edip Hoca'nn nasl bir adam olduunu, ne kadar tam bir lemden kopup geldiini gsterir. Edip Hoca genliinde politikaya girmiti. Hatt bir zamanlar ttihad ve Terakki'nin fa41 -llpKK ERZURUM al bir zas olarak Merutiyet'in ilk yllarnda Arnavutiuk'a gnderilen Heyet-i Nsha arasnda o da vard. Bu seyahatinde bandan geen bir hdiseyi ska anlatrd. Misafir kald bir Arnavut beyinin evinde iken gnn birinde beyin da kabilelerinden birinin reisi olan uzak akrabasnn btn maiyetiyle konaa geldiini grrler. Mahall dete gre misafirlerin beraber arlanmas artm. Akrabasn ok iyi tanyan ev sahibi bu zarureti hocaya anlatr, "are yok katlanacaz. Daha dorusu siz katlanacaksnz. Aksi takdirde kl oluruz!" der. Ayrca da ok dikkatli olmasn sk sk anlatr. Edip Hoca ister istemez raz olur. Gece yataklar serilir. Yeni misafir Edip Hoca ile kendi arasna evvel silhlarn, dolu tabancalarn, fienklerini, sonra da en iyi cinsinden bir Serfice ttn paketi koyar. Yataa girdikten sonra "Hoca, sar bir cgara seninle konuacam." der. Eski tabiriyle izbanduta benzeyen oda arkadan ve bu arkadaln verdii rahatszl uykunun leminde unutmaa hazrlanan hoca cgaray sarar ve bekler. Adamcazn meselesi gayet basitmi. Kardeinin kzna akm. Onunla evlenmee karar vermi. Fakat ie pek akl ermedii, daha dorusu sadan soldan bu iin haram olduunu syleyenler bulunduu iin bu hususta stanbul'dan geldiini bildii hocann fikrini almak istiyormu. Hatt seyahatinin sebebi de biraz bu imi. Hoca bittabi "Aman, nasl olur? Kardeinin kz senin kzn demektir. Haramdr." cevabn verir. Fakat ak Arnavut beyi kararn deitirmek niyetinde deil. Zaten fikir sormuyor, sade bu ie hocann raz olmasn, yani bir nevi fetva istiyor. Mnakaa byr. Nihayet karsndakini kandramadn gren ak misafir bu masum arzusuna set eken hocay inadndan dolay kfrle itham ederek tabancaya sarlr. Edip Hoca, bir karsndaki adama, daha dorusu tabancasna bir de kapya bakar. Kap ile aradaki mesafe uzun. Kald ki arkasndaki sofada adamn maiyeti yatyor. ster istemez "Hele, Bey, dur, acele etme! der. Anlat bana. O kzn babas olan kardein senden byk m kk m?" Arnavutcaz "Benim b42

BE EHR ymdr." cevabn verince "Mesele deiti. Niye batan sylemedin bunu. Kn olsayd tabi haramd. Evlenemczdin. nk seni olunun kzyla evlenmen gibi bir ey olurdu. Ama byk olunca... O zaman helldir. stediini yaparsn!" lerin ald bu son ekil misafiri memnun eder. '"Yaa bre hoca, der. Zaten bana sylemilerdi, byk lim olduunu. Yak bir cgara!" Ve bylece Edip Hoca, o geceyi sabaha kadar erlice ttn ierek ak amcay dinlemekle geirir. Bu hikye zerine sonralar ok dndm. Onun kuvvet delili karsnda bu teslimi sinizm ile ittiham edilebilir. Hatt byle grenler bu kk anekdotta Osmanl yklnn sebeplerinden birini bulabilirler. nk biz ok defa zzet Mollann, Mehurdur ki zuln ile olmaz cihan harb Eyler an niklhae-i linn harb beytini tek bana okuruz. Fakat birtakm deerlerin ancak msait ortamlarda muhafaza edilebileceini dnenler hocay affederler. Edip Hoca kahramanlk iddias olmayan bir adamd. O, dzgn bir nizam iinde fikirlerinin mesuliyetini kabul edebilirdi. Osmanl tarihindeki dram. Edip Hoca gibilerin tvizinden ziyade bu tvizi istemenin muayyen bir devirden sonra deta tabi hl oluundandr. Erzurum'da hikyelerini dinlediim insanlardan biri de 93'de Erzurum mebusu olan Ahmet Muhtar Beydir. Onun hayaln ana tarafndan torunu olan Cevat Dursnolu'ndan sk sk dinledim. Beenmedii bir valiyi vd iin fkelendii Envar- arkiye gazetesini, her hafta, ua mer aaya: "O maay al. o kt parasn o maa ile tut, o sobay a, imdi iine at, sen de git. elini yka" diyerek sobaya attran bu adamn yapmac fazla hiddetleri, grenein glkle hapsettii btn bir mizac gsterir. te Erzurum'da benim en sevdiim ey bu miza oldu. 43 ERZURUM IV . Erzurum'a yamurlu bir gnde Zkir Beyin bahsettii bu bitmez tkenmez mezarln arasndan geerek girdim. Onun zamanla hrpalanm uzun, krmzya alan talar,-Erzurum'un her iilie gelen o ok gzel yumuak ta- sert rzgrn savurduu saanak altnda hayaletler gibi etrafm almt. Lisede edebiyat hocal yapmaya gelmi stanbullu gen airi alt st etmeye bu tesadf kfi idi. Bereket versin hemen ertesi gn mdr, Cevad Dursunolu ile karlatm. Bu kkl adam ehrin dehas gibi bir eydi. Almanya'da felsefe tahsili, drt yl sren ordu tecrbesi, Mill Mcadele'nin balangcndaki rol, onu tandm insanlardan ayryordu. Toplayc adamd. ehri ok iyi biliyordu. Anlataca bir yn ey vard. Ve konumay sevenlerden, onu sanat hline getirenlerdendi. Bu sayede haftasn doldurmadan ehrin ve meselelerin iine girdim. Bununla beraber bu ilk karlamada iime ekilen ykl hissi beni tamamiyle brakmad. Yaz sonunda byk zelzelede onun en korkun yz ile iimde canlandn grdm. Acayip ve zntl bir tesadf stanbul'a gitmeme mni olmutu. Bir ikindi vakti lisede otururken bouk bir grlt ile yerimizden frladk. Her ey sallanyordu. yle ki kapya kadar zor gidebildik. ehir bu rzgrsz havada toz iinde idi. Daha kapya varmadan bu birinci sarsnty o tarifi g grlt ile ikinci ve nc sarsnt takip etti. Fakat bu sefer halkn ln iitiyorduk. Aramzdaki ksa faslalar ehre tiklerine benzeyen hafif sarsntlar dolduruyordu. Yollar insanla doluydu. lk nce ehrin ykldn zannettik. Fakat yle deildi. Hele hi nfus kayb yoktu. Fakat daha o akam kazalardan feci haberler gelmeye balad. Birok yerlerde toprak atlam, kyler olduu gibi yklmt. Hemen her gn yeni nfus kayplar reniyorduk. ehir daha o akam manzarasn deitirdi ve ok eski g ordularnn kararghna benzedi. Bu zelzele bir ay kadar srd. Kazalarda o kadar byk ve de44 BE EHR vaml tahribat yapmt ki, hafif rpermelerden baka ey kalmamasna ramen halk bir trl evlerine girmek istemiyordu. Bu korkuya o sralarda Erzurum'a gelen Atatrk son verdi. Kalmas iin vilyet konanda ve mstahkem mevki

kumandanlnda iki yer hazrlanmt. Fakat hemen hemen herkes ne olur ne olmaz diye adrda kalmasn tavsiye ediyordu. Atatrk, birka yerinden atlam hkmet konanda yatmakta srar etti. Atatrk' ilk defa Erzurum'da grdm. Onunla tek konumam da Erzurum Lisesi'nde oldu. ki gn evvel Kars Kapsf nda btn ehir halk ile beraber karladmz adam, liseye gelir gelmez beraberindeki "huzuru mutad zevatn" ardndan deta syrlarak aramza girdi. Sakin, kibar, daima dikkatli ve her eye alkayd. O gn, Erzurum Lisesi'ndeki hocalara, talebelere, orada rastlayacaklarna vermiti. Ne pahasna olursa olsun szn tutacakt. Yemee kalmayacakt,fakat ikindi ay imee raz oldu. Yarm saatte gidecekti. buuk saat bizimle kald. Kendisine sylenenleri son derecede rahat bir dinleyi tarz vard. Bununla beraber araya garip bir mesafe koymasn da biliyordu. Bu mesafe, yalnz yapt ilerden veya mevkiinden gelmiyordu, Mustafa Kemal'liinden geliyordu. Atatrk her art iinde kendisini empoze edenlerdendi. Baknda, jestlerinde, ellerinin hareketinde, kmldanlarnda ve yznn izgilerinde btn bir dinamizm vard. Bu dinamizm etrafn bir eit sessiz sarsnt ile dolduruyordu. yle ki birka dakikalk bir konumadan sonra bu mtevaz ve rahat adamn, bu reticinin annda bir utan br uca geebileceini, mesel en rahat ve kahkahal bir sohbeti keserek en etin bir karar verebileceini ve deha gc bu karar verdikten sonra yine ayn noktaya dnebileceini dnebilirsiniz. En iyisi istim zerinde bir harp gemisi gibi evik, harekete hazr bir dinamizm diyelim. Erzurum Lisesi'nin beyaz badanal, tek kanepesi krk muallimler odasnda bana sorduu suallere cevap verirken zihnim p45 ERZURUM hesiz onunla ok doluydu. Anafartalar'dan Dumlupmar'a zaferden Cumhuriyet'in iln'na kadar hayatmz biraz da onun talihinin veya iradesinin kendi mahrekinde gelimesi olmutu. Btn bunlarn o gn onunla konuurken duyduklarmda elbette bir pay vard. Heine yahut Gautier, gen bir airin Goethe'yi ziyaretini anlatrlar. Zavall ocuk birdenbire Weimar tanrsnn karsnda bulunmaktan o kadar arr ki yol boyunca, hatt gnlerce evvel hazrlad sevgi ve hayranlk cmlelerini unutur ve yolda grd eriklerin gzelliinden bahseder. Eer behemehal cevap vermem icap eden ok sarih sualler karsnda kalmasaydm, phesiz ben de o gn bu gence benzerdim. nce kim olduumu, ne i grdm, Erzurum'da ne vakitten beri bulunduumu, nerde okuduumu, hocalarmn kimler olduunu sordu. Sonra birdenbire o gnlerin aktalitesi olan medreselerin kapanmasna dnd ve bunun halk zerindeki tesiri hakknda fikrimi almak istedi. Ses namna neyim varsa hepsini toplayarak, "Medrese survivance hlinde bir messese idi. Hayatta hibir mspet fonksiyonu yoktu. Kapatlmasnn herhangi bir akslamel douracan zannetmiyorum" dedim. Atatrk bir kan kaldrarak "evet, survivance hlinde idi, survivance hlinde idi." diye kendi kendine dnn gibi tekrar etli ve hemen arkasndan "Ama bu gibi eyler belli olmaz... O kadar emin olmayn!" dedi. phesiz devam edecekti. Fakat Rize mebusu Rauf Bey odaya girerek protokol hatrlatt. Bilmiyorum, Atatrk'n baz cmleleri st ste tekrar etmek deti miydi? lmnden evvel son radyografisini yapan doktor Tark Temel, filmin ekilebilmesi iin sandalyeye oturmasn rica etmi. Atatrk de bildiimiz gibi sandalyeye oturmu. Bunun zerine doktor, "Olmad Paam, demi ricam ata biner gibi oturmanzd." Atatrk de "Ata biner gibi... Ata biner gibi..." diye kendi kendine mrldanarak filmin ekilmesine en msait olan vaziyeti alm. Acaba 46 BE EHR Anafartalar ve Dumlupnar kahraman, bu basit teklifi kendi kendine tekrarlarken neyi dnmt. Atatrk' Konya'da, Ankara'da, stanbul'da birok defa grdm. Ve o gnk iltifatnn verdii rahatlkla birka defa elini ptm. Fakat bir daha kendileriyle konumak frsatn bulamadm.

Abdullah Efendinin Ryalar'ndaki "Erzurumlu Tahsin" hikyesi biraz da bu Erzurum zelzelesinin hikyesidir. ehrin o gnlerdeki manzaras orada anlattmn aynyd. Zaten bu hikyede benim tarafmdan icat edilmi hibir ey yoktur. Hatt Tahsin Efendiyle ilk karlamam da orada anlattm gibi olmutu. Zelzelenin ikinci veya nc gecesi yine hikyede anlatlan ekilde ona rastlamtm ve zerimde bu sarsntlar iindeki topran bir eit dehas tesirini yapmt. Benimle de hakikaten yleymi gibi konumutu. Bylece hikyeyi yazmay dnmeden ok evvel bu acayip adam, muhayyilemde nizamn ve dostluunu kaybetmi tabiatla kendiliinden birlemiti. Yalnz hikyede unutulan bir nokta vardr. Tahsin Efendiyi ilk tesadfn hemen ertesi gnlerinde bir kere daha grdm. O gnlerde ocukluumdan beri bildiim ve sevdiim Erzurum'da herkesin tand kt'alarn birok defa dinlediim Geyik Destan'nn tamamn bulurum hlyasna kaplmtm. Hasankale'den gelen bir saz airinin bu destan bilmesi ihtimalinden bahsettiler ve arnn biraz tesindeki bir kprnn hemen yannda ukur bir yerde bir halk kahvesini salk verdiler. Ertesi gece tam bir tipi iinde -rzgr bizi her ke banda zerrelerimize kadar datyor, sonra olduumuz yerde dndre dndre topluyordurahmetli dostum Fuad'la gittik. air Erzincan'a gitmiti, gelmeyecekti. Onun yerine Trkeyi mevld gibi deta tecvidle telffuz eden bir hoca be mumluk bir petrol lambas nda Battal Gazi okuyordu. Ypranm kitap ve isli lamba, kahvenin peykesine konmu st mum lekeleriyle dolu, kk ve tahtadan bir iskemlenin zerindeydi ve adam bu rahlenin nnde iki diz stnde durmadan sallana sallana hikyesini oku47 ERZURUM yordu. ri burnu stnde nasl tutturduuna hl ardm krk gzlkleri, ince kirli sar, kr dm hafif sivri sakal, zayf yz ve perian kyafetiyle bir insandan ziyade hibir zaman lykyla anlayamayacamz birtakm artlarn, itima olarak balam, fakat zamanla biyolojik nizam emrine girmi artlarn bir mahsul gibiydi. Etrafnda her cinsten bir kalabalk toplanmt. Omuz omuza, yzlerinde, bilhassa gzlerinde acayip bir parlt, nadir grlen bir dikkatle onu dinliyorlard. yle ki bu kahvenin yar aydnlnda ilk seilen ve grlen ey bu dikkatti diyebilirim. Pek az ey bu kadar ackl ve gzel olabilirdi. nk harbin, bakmszln, ykl irsiyetlerin yiyip tkettii bu ehrelerde, sonradan tandm ve o kadar sevdiim Goya'nn o zalim frekslerinde eini grebileceimiz bir hl vard; bir hl ki aktan aa karikatre ve hicve gidiyordu. Bununla beraber bu yzlere biraz dikkat edilince zayf n sefaletlerini ve gzlerinin stmal parltsn daha belirli yapt bu insanlarn oraya en fazla muhta olduklar eyden, hayal ve harikuladeden nasiplerini almak iin geldikleri grlyordu. Ve bu harikulade o kk tahta iskemlenin zerinde deta etraf dal budak kaplayan bir aa gibi byyordu. Bizim dnmediimiz eyi Tahsin Efendi yapt. Birdenbire kap ald, tipi ve rzgrla beraber belinden aas ve gs uvalla rtl yar plak ieriye girdi, kim bilir hangi baka kahveden toplad avucundaki paray, Battal Gazi'yi kekeleye kekeleye okuyan hocann nne koyarak kt. V Benim Erzurum'a gittiim sene adrc yine bahar sonunda Boaz'a, Ilca'ya, yaylaya klacan ocuklara mjdeliyor, krk yine elinde t, ar tokmakl kaplar alarak uzun k aylarn, yaman tipileri haber vermeye geliyordu. Fakat bu yerlerde birbirinden o kadar deiik olan bu iki mevsime hazrlanan ehir, artk es48 BE EHR ki ehir deildi. in garibi, byle bir teekkln bir vakitler var olduunu gsteren hibir ey ortada kalmam, canl hayatn yerini bir yn lm, hicret hikyesi almt. Geri bu ehri o hikyelerde bulmak mmknd. Fakat yaanm hayatn scakln o dank htralardan karmak ok gt. ehrin belli bal mimarlk eserleri de buna yardm edemezdi. Biroklar etraflarnda uuldayan hayatla oktan ban kesmi eserlerdi. Daha IV. Murad zamannda Erzurum'da top imalthanesi gibi bir

ite kullanlan ifte Minare, sadece kendi kendisi olmakla kalyordu. phesiz ifte Minare, Sivas'ta ve daha aadaki kardeleriyle birlikte bir aheserdir. slp, ta yontuculuu, bidev duru bakmndan kendi nev'inin en gzel eserlerindendir. Onu Erzurum'un bir ucunda, ehrin btn yarsna hkmeden ihtiaml ka-psyla, minareleriyle, gnn herhangi bir saatinde bir kere grp de hayran olmamak kabil deildir. Onun gibi, Yakutiye'nin aydnlkta topraktan henz karlm bir eski zaman ss gibi prl prl minaresinin daima muhayyileyi avlayan bir ekicilii vardr. Yakutiye'nin ii, plan bakmndan Dou Anadolu'nun en dikkate deer eseridir. Daha sade bir planda yaplm olan Ulu Cami, be beikli ii ile marp camilerini hatrlatr. Dtan onlar gibi sadedir. Erken gelimi bir gotik kemer, Ulu Cami'de bizi gerekten zerinde durulacak bir mimarlk meselesiyle karlatrr. Fakat bunlar, kltrmzn o kadar uzak yerlerinden gelen eserlerdir ki onlarla hemen yan bamzdaki hayat arasnda bir mnasebet bulmak imknszdr. Mimarlk, mesel musikide, iirde, resimde olduu gibi bize derhal hayat veren bir sanat deildir. Bu tecrit, daha ykseklerde dolar, hatrlatmadan duyguyu tatmin edebilir. Sonra bu eserlerin kendilerine mahsus bir devirleri var. Bursa'nn, z-nik'in, Edirne'nin, stanbul'un, yrdke deien yumuak izgileriyle toprakta canl bir heykel gibi ykselen her asldklar tepeden umaya hazr byk kular gibi grnen mimar eserleriyle bunlar arasnda btn bir kaynama, arnma devri gemitir. 49 ERZURUM BE EHR Bu eserlerle brleri, Alparslan, Kl Arslan gibi yalnz vatan kuran savalardaki sert yzleriyle tandmz hkmdarlarn yan banda, kemiklerine biraz gn szsn diye trbesinin stn ak brakan II. Murad, yahut kardelerini ldrdkten sonra, "Bizim perianlmz gnlleri toplamak iindir." diye onlara alayan Yavuz gibi dururlar. Birincilerinde sade byklk, sade kudret hlinde grnen portreye ikincilerinde kvamn bulmu bir zevkin beraberinde getirdii bin trl hl ve mna kendiliinden girer. lk istil ordularnn st ste aknlarla doudan Anadolu'ya girdikleri devirde temelleri atlan, bu ordularla birlikte zaferden zafere kotuka yeni vatan ehir ehir deta atalarmz ve ocuklarmzn adna teslim alan bu ilk Saltuk ve Seluk eserlerinin medeniyetimizde ok ayr bir yeri vardr. Her eyin alt st olduu, rf, det, akde, efsane, her eyin birbirine girdii bu zengin fakat kark devirde, ok husus artlar haiz bir medeniyetin bir istildan mukadder douu btn hayat bir stma gibi sararken, Ahlat'tan balayarak Erzurum'un, Sivas'n, Kayseri'nin, Konya'nn camileri, medreseleri, kervansaraylar, ok usta bir elin ektii yay gibi, bu yeni kuruluun ilk notasn, btn bu yeniyi hazrlamak iin dalm unsurlar iine alacak olan senfoninin ana temini verirler. Onlar, kartal szll ordularn arkasndan girdikleri ehirlerin ortasnda, renkli minareleriyle, endaml kaplaryla, dilimiz ve klcmz gibi ilk atalar yurdundan getirdiimiz ekilleri, hususilikleriyle ykseldike, etraflarndaki btn hayat birdenbire deiir, derinden kavrayan bir arslan penesi gibi toprak kendisine yeni bir ruh, yeni bir nizam verildiini duyar. Erzurum'daki Ulu Cami'yi gezerken, o zamanlar asker ambar olarak kullanlan bu binay dolduran mein kokusunu bile bana du-yurmayan bir heyecan iindeydim. zerine bastm bu talara deen balar, onlarn kaderini, urunda yorulduklar eyin bykln dnyordum. nsan kaderinin byk taraflarndan biri de, bugn att ad-ORHAN REM AI 50 mn kendisini nereye gtreceini bilmemesidir. Bk"nin Fatih Camii'nde fakir bir mezzin olan babas, olunun Trke'yi kendi adna fethedeceini, szn ebed saltanatn kuracan; Nedim'in anas Trke'nin ikliminde olunun bir bahar rzgr gibi gleceini, onun getii yerlerde blbl akmasnn kesilmeyeceini, azndan kan her szn ebedliin bir kesinde bir erguvan gibi ka-nayacan biliyorlar myd? Bunun gibi, Malazgirt Ovas"nda d-en yiitler, kllarnn havada izdii kavsin, btn ufku dolduran nal akrtlarnn, Sinan'n, Hayreddin'in. ltr"nin, Dede'nin dnyalarna gebe

olduundan elbette habersizdiler. Kader, insan ruhu bir tarafn tamamlasn, yaratln byk ryalarndan biri gereklesin diye, onlar bu ovaya kadar gndermiti. Yaratc ruhun emrinde idiler, onun istediini yaptlar. Osmanl devri mimarsi Erzurum'da Lala Paa Camii ile yaar. Fakat Lala Paa. gmld yerden ehre hkim deildir. Hatt grlmesi iin yanna sokulmak lzmdr. Sonra kk nisbetiyle daha ziyade byk bir heykelin topraktan yaplm rneine benzer. Ksacas, Sleymaniye'nin, Yeni Cami'nin canlln, deta bakann derisinden geen srkleyici ruhanliini,onda bulabilmek iin biraz yorulmak, biraz da byle olmasn istemek lzmdr. Bu yzden, kk bir prlantaya benzeyen gzelliini ben ancak Erzurum'a nc gidiimde duyabildim. Bir akamst nnden geerken XVI. asrn mucizesi olan o harikulade nispet beni yakalad. Burada eski bir merkez olan Erzurum'daki btn sanatlardan bahsetmek benim iin imknszdr. Fakat Saltuk knbetlerinin ve medreselerinin kitabeleriyle balayan ve asrlar boyunca devam eden Erzurum'daki yaz ocan ihmal etmek istemem. Erzurum Halkevi'nin himmetiyle kk bir koleksiyonu artk gz nnde bulunan bu ustalarn bir ksmnn adn biliyoruz. Osmanl devrinden ad bize kadar gelen en eski hattat Dervi Ali (1080)dir. Yusuf Fehmi,Tahtaczade ve damad Asn Efendi, Topuolu Ahmed Efendi, Nmk Efendizadc, Asm Bey 51 ERZURUM daha yakn zamanlarda yetimilerdir. Bunlarn yan banda Kad-zade Mehmed erif ve akirdi Kmil Efendi gibi mzehhip ve m-cellitler de vard. VI Erzurum'da kaldm mddete mahall diyebileceimiz musikiyi ahs bir macera gibi yaamtm. Fakat ancak yllardan sonra onunla yeniden karlanca, tad strap ykn anlayabildim. Tabi bu havalarn hepsinde, olgun bir sanat kuvveti aramak, onlardan mesel bir Telllzade'nin veya Tab' Mustafa Efendinin, Sadullah Aann, Seyyid Nuh'un veya mill hayatn her yann yoklam bir deha olan Dede Efendinin eserlerinden beklediklerimizi isteyemeyiz. Fakat bilhassa byle olduu iindir ki kendilerini yaratan insanlarn maldrlar, bize topra, iklimi, hayat, insan, onun talihini ve aclarn verirler. Bir kere zihnimize takldktan sonra onlarn mucizeli bir nebat byy ile bir an gelip drt yanmz almamalar kabil deildir. Tabiatla dorudan doruya temas gibi insan saran bir hummalar vardr. phesiz bu eserler klasiklerden daha fazla gelenee tabidirler. Herhangi bir makamdan yrk sema, bestekrdan bestekra getike ayr bir ey olur. Fakat bir mayann, bir hoyratn deimesine imkn yoktur. Asrlarn hazrlad bu kadeh, olduu gibi kalacak, iine dklen her eye kendi husus lezzetini verecektir. Bu itibarla enisi ancak corafyaya tbi olan bir slptur, denebilir. Bu trklerle arklarn hepsinin Erzurum'un kendi mal olduu iddia edilemez. Bazlar Erzurum'da domulardr. Bir ksmnda Azerbaycan ile Kafkasya ile sk mnasebetin dourduu tuhaf bir eni, btn melez eylerdeki o maraz hislilik vardr. Birtakm hoyratlar, mayalar btn Bingl havalisinin maldr; Bingl obanlarnn koyun otlatrken aldklar kaval namelerinden izler tarlar. Bunlarn bazlar, bu obanlarn ssz dalarn birinden brne 52 BE EHlR nleyilerine benzeyen seslerle balar. Bir ksm, biraz sonra bahsedeceim Yemen Trks gibi Harput azdr. Bazs stanbul'da km, kervan yoluyla Zigana'y, Kop'u; yahut da Samsun. Sivas. Erzincan yoluyla Sansa'y geerek urad yerlerden bir yn hususlik alarak Erzurum'a gelmitir. Kiminin bestesi yerli, sz baka yerlerdendir. Kiminde dardan gelen beste, makamn biraz daha stne basmak yahut kararn deitirmek suretiyle yerlilemi, bu dalarn, yaylann mal olmutur. Fakat hepsi birden bize byl bir ayna gibi Erzurum'u, gurbeti verirler. Bunlar arasnda Yayla Trks'n bata sayabiliriz: Yaz gelende, karn yayla bana Kurban olan toprana, tama Zalim felek au katt ama, Aam nerden aar yolu yaylann? diye balayan bu acayip kudretli strap, hangi mitsiz gurbetten domutur? Hangi zindanda havaszlktan boulduktan sonra, ruh birdenbire bu geni, bu hr

havaya kavuur; bu imen, taze salm st, koyun srs, kr iei kokusunu, bu dalga dalga byk dalar rzgrn nereden bulmutur? Sla hasreti bu kadar geni bir bayra pek az amtr. Ses bir kartal gibi szlp ykseldike ruhumuzu da beraberinde srklyor. Yolda sevdiklerini eke eke kendini Suehri'nde veya Sivas'ta bulmu hangi biare, sadece hatrlamann kuvvetiyle bu ykseklere eriti? Yemen Trks'n okuyalm: Mzka alnd, dn m sandn? Al beyaz bayra gelin mi sandn? Yemen 'e gideni gelir mi sandn? Dn gel aam, dn gel, dayanamiram, Uyku gaflet basm, uyanamiram, Aam ldne inanamiram... Aam yolladm Yemen eline, 53 ERZURUM ifte tabancalar takm beline Ayrlmak olur mu taze geline? (Deme) Akam olur, mumlar yanar karmda. Bu ayrlk cmle lem banda. Gndz hayalimde, gece dmde. (Deme) Koyun gelir, kuzusunun ad yok, Sralanm kleklerin sd yok, Aamsz da bu yerlerin tad yok. (Deme) Bataki msra "Ey Gaziler"de vardr. Fakat demeler mahallidir. Yemen Trks ile ona benzer trkler, Anadolu'nun i romann yaparlar. Bulgar komitaclar, ceplerinde Abdlaziz Han'a hitap eden istidalarla Balkan dalarnda Trk vatannn birliine pusu kurarlarken Anadolu kadnlar redif, ihtiyat, mstahfaz adlaryla evlerinden alnan, bir daha memleketlerine dnemeyen erkeklerine alyorlard. Fakat bizim aclarmz nedense hapsedilmeye mahkmdur. Onlar, dinlenilmesi sadece tesadfe bal birka trkde yayor... Bugnk nesil ortadan ekilince belki onlar da kaybolacak. Yemen, Anadolu'nun ektii aclarn bir paras, hatt en kdr. Daha ackls var: Verimsiz bir topran getirdiklerine be on kuru eklemek iin memleketinden ayrlp stanbul sokaklarnda kaybolan zavalllara arkada kalanlarn hasreti..."Di gel,di gel,dada gel!..." diye atlan lklar, bu topran stnde yaayanlarn asl romanlarn, artlarn, zaruretlerin gerek yzn verirler. Bunlarn birinden aldm: erden pten yuva kurdum. Uurmadan bala ben... BE EHtR beytinin btn bir hayat destan olabilmesi iin bir an gerek bir romanc muhayyilesine arpmas yeter. Bu halk havalar iinde beni en ok saran "Billur Piyale" oldu: Nezaket vakfnda serv-i blendim, Saln reftre gel yasemenlikte. Kimseler grmemi, canm efendim. Sen gibi bir dilber glbedenlikte. Bezme terif eyle, ey en-i fet! Bu eb hane halvet, eyle muhabbet Ba zre yerin var, teklif ne hacet? Sen bir glsn gezme, her dikenlikte arrm, arrm yanma gelmez. Blblden renmi, dikene konmaz, Yz bin t versem biri kr etmez Asl da beyzadelim, sen safa geldin! Billur piyalelim, bize mi geldin? Bin trl acemilii, safl iinde, bu kk para balan aa incelik, zevk, lezzettir. Gerekten billur bir kadeh... Belki byk bir gelenein son tezghnda yapld iin kk bir atlakl, tadn artran bir donukluu var. Fakat mesel Behzad'n elinden km bir minyatr kopyas gibi btn bir tarz, btn bir edadr... Asl gzel taraf, bu kk billurdan btn zevki, hayat, dnceyi, zaman telkkisini fkrtan bestedir. Esnaf sra gezmelerinde sylendii tahmin edilen bu trkye Orta Anadolu'da da rastlanyor. Fakat Erzurum'da imdi artk sesini bir daha duyamayacam Hafz Faruk'tan dinlediim eklinde, oraya mahsus bir eni ayrl gsterdii, tadnn daha keskinletii muhakkaktr. "Billur Piyale" bizi, "mahall klasik" adn verebileceimiz orta snf musikisine gtrr. Bu snf musikisinin daha belli hususlikler tayan eserlerine gemeden nce, iki trkden bahsetmek istiyorum. Bunlardan biri "Billur Piyale" gibi oyun havas olan "Sar Gelin"dir. "Erzurum ar pazar" diye balayan bu trknn canlandrma kudretine da55

ERZURUM ima hayran oldum. kincisi "Yldz Trks" diye tandmz paradr. Bu trkde insan sesi yldz parltlaryla, onlarn bu iklimde her eye sindirdikleri talih seziiyle, bir nevi hurafeyi andran bir korkuyla dolup boalr. Sonuna doru eit eit renkler her yannz esrarl bir afak yla sararlar. Bir billur prizmada mrn ryasn seyredersiniz. Szlerinde sert, hoyrat Tanr ehresiyle geen Kervankran'a ramen bu trkde hibir byklk kaygs yoktur. Daha ziyade, penceresinden ay ilk defa gren bir ocuun mrldand o garip eyler gibi, yar duaya, yar trkye benzer. Fakat belki de bunun iin bizi srrn t ortasna atar. Son zamanlarnda len Hac Hafz Hmid'in Tatyan bestesi, Erzurumlu Kmi adnda bir airin byle bir iirinden birdenbire altn izgilerin hendesesini fkrtan acayip bir beste Erzurum'un mahall klasiine en gzel rnektir. Dou ve imaldou tesirinin az. ok kart birka beste bu sraya konmaldr. Tatyan'dan daha przsz, daha temizi ehrin byk hemehrilerinden biri olan, ondan Marifetnane'snde "belde-i tayyibemiz Erzurum- rif'atlzum" diye bahseden brahim Hakk'nn "Su" manzumesinin bestesidir. Su vdi-i hayrette Her seng ile ceng eyler Deryasna vuslatta Aheng-i peleg eyler Su havza kudm eyler evkiyle hcum eyler Geh name-i Rum eyler Geh raks- Frenk eyler kt'alar bu mutasavvf limin akike veya yldztana kazlm o eski mhrleri andran: Hi ummadn yerde Ngl alr perde Derman eriir derde 56 BE EHR Mevl grelim neyler Neylerse gzel eyler. beliini aratmayacak kadar kuvvetlidir. Erzurum'da teden beri devam eden bu iki bal musiki geleneinin son vrisi imdi erken lmne o kadar yandmz Faruk Kaleli idi. Bu szme insan o kadar bu musikiyle hemhal yaamt ki, halim yz, Hseyn'den henz kanatlanm bir nameye benzerdi. imdi, ara sra radyoda onun repertuarndan bir trkye tesadf ettiim zaman 1924 yaznda bu havalar dinlediim gnleri bsbtn baka bir hasretle hatrlyorum. Yine onun syledikleri arasnda Bursal smail Hakk'nn bir Celvet nefesi vard ki, hem gftesi, hem bestesi ile unutulmamas lzm gelen eserler arasndadr. Byk Harp'ten nceki yllarda Erzurum'da yaayan Kolaas Ali Rza Bey de, gelecek hretini eer bu repertuar tamamyle diske ve tele alnmsa Faruk Kaleli'ye borlu kalacaktr. Hasanka-le lcasnda kubbeyi tepesinden atacak kadar gr sesiyle besteler okuyan bu cokun adamn tekke iirinin tarihinde bir yeri olmas lzmdr. Onun air Fizi'nin: Taam U emn syi gibi bir nimetim vardr. msran ihtiva eden gazelini tahmis ederek yapt beste, Ey gnl, imek dilersen cam- Cem Dem bu demdir, dem bu demdir, dem bu dem. diye balayan nefes, unutulmamas gereken eserlerdendir. imdi o kadar sene zerinden btn bu besteleri, mayalan, hoyratlar, Zihn, Smmn, azlarn dinlediim zaman bakyorum, musikinin, namenin bir topluluun hayatndaki yerini anlyorum: Bak kalan bu kubbede bir ho sad imi diyorum. nk namenin kadehi kendisine boaltlan sonuna kadar saklyor. 57 ERZURUM VII Erzurum'a nc gidiim kinci Cihan Harbi'nin son yllarnda idi. Yatakl vagonda yolculuk phesiz ok rahat bir ey. Fakat insan garip bir surette etrafndan ayryor; deta eski mnasnda yolculuu ldryor. Bir mermi gibi sala solla temas etmek frsatn bulmadan, gideceiniz yere sadece yannzda gtrdnz eylerle varyorsunuz. Falan istasyondan zlerek veya sevinerek biniyorsunuz, bir bakasnda esneyerek iniyorsunuz. kisinin arasna, kitaplarnzn, her gnk endielerinizin iinden, ancak yle bir gz

atlabilen bir iki manzara girebiliyor. Asl yolculuu galiba nc mevki vagonlarda aramak lzm. Gerek hayat halk arasna aramak lzm geldii gibi... nk orada insanlarla en geni mnasnda temas var. Her istasyonda inen, binen, gidip gelen, alayan, szlayan halkn arasnda insan eski yolculuun mnasn yapan hana, kervana yaklam oluyor. Hanlar, kervansaraylar... te eski yolculuklarn sihrini yapan eyler... Bir kervana katlmak, bir handa gecelemek... Bir gece iin tanmak, ertesi sabah ayrlmak, hayatna bir ey katmak artyla grmek... Binbirgece'den Gil Blas'a kadar, eski hikyeler bu cins tesadflerle doludur. Onlar yolculuu zengin bir tecrbe hline getirirdi. Bugnk yolculuk ise, tabi bu harpte olduu gibi fevkalade hller bir yana braklrsa, sadece yerinde iyi kt bir anket olabiliyor. Bu nc gidiimde Erzurum'u bir ncekine nisbetle daha ok toparlanm, gelimi buldum. Yaralar dinmiti. Araya zaman dediimiz byk yapc girmiti. nsan mr, unutmann erbetine yiyecek P.adar muhta. Yeni hayatn eiinde Erzurum eskiyi, bir baka lemi hatrlar gibi hatrlyordu: Yakc yaz gneinin altnda para para dklen, toz hline gelen eski ehirle yeni yaplan beton binalar arasndaki farklar bykt. Fakat asl beni sevindiren, dndren ey, istihsalin zaferini grdm noktalar oldu. ehir, 58 BE EHR iktisad hayatnn yeni batan dzenlenecei gnleri bekleyedur-sun; verimli, zengin toprak, kyleri yeniden kurmutu. Erzurum arsnda gezerken rastladm kaln siyah salam paltolarn giymi dev yapl, uzun sakall, keskin bakl Daphan kyllerinin kyafetinde ve hemen o gece gittiimiz Cinis'te, asl yayla kylerinde bunu farketmemek imknszd. Cinis'te vaktiyle lastik tekerlekli paytonla Akale'ye gidip gelen beyleri bulamadk. Emekle, zevkle yetitirilmi gl baheleri gibi onlar da kaybolmutu. imdi onlarn ocuklar, kyllerle ayn refah seviyesinde deilse bile, ayn alma artlan iinde yayorlard. Hepsi de toprann banda duruyor, gndelik almaya katlyor, uval kaldrp yklyor, arabasna at kouyor, deirmenin suyunu, patatesin ekilme vaktini dnyor, harman makinesinin yokluundan, Ziraat Bankas'nn ticar kredi eklinden ikayet ediyorlard. Bana asl ehemmiyetli gelen ey, kendisiyle uraana topran glmesiydi. Eski Cinis beylerinin torunlar, muhacirlikten sonra baba yurtlarna dndkleri zaman yemek iin bir uval bulgurla, Kars'tan tedarik ettikleri bir ift kzle ie balamlard. Fakat toprak onlara glmt. On yl sonra ky ekinleriyle hayvanlaryla yeniden kurulmutu. Kyn "emvali metruke"sini toprakszlara datan Mlahhar Beyin bu baardaki payna iaret etmek isterim. Cinis'te onun misafiri idim. Dnyada bundan sevimli insan bulamazsnz. iftilii bir macera gibi yayordu. Yorulmak nedir bilmiyordu. Nitekim o kadar glkle Cinis'i kurduktan on drt yl kadar sonra bir ekiya basknna uram, gene tohumdan hayvana, haldan elbiseye kadar ne varsa elden gitmiti. u halde benim grdm, be evinde radyo alnan kyn hakiki gemii on yllkt. Gene ayn aileden Naci Beyin evinde bize erbet ikram ettikleri gm takm bir yana braklrsa, gemi zamann servetinden yallarn htrasnda kalanlardan baka hibir miras yok gibiydi. Bununla beraber ky mesuttu, refahlyd. Bir le yemeini yediimiz Germeevi srtlarnda iki bin hay59 ERZURUM van otluyordu. Kk bir kaynak banda halkalanarak gevi getiren on be kadar kze baktm: ebediyetlerinde vakarl, arzasz sessizlikleri iinde dalgn duran Olimposlulara benziyorlard. Geni gvdeleri ara sra bir sarsnt geiriyor, adaleli boyunlar geriliyor, yle bir gerdan krla bir sinei kovalyorlar, sonra siyah, slak eneleri gene eski yerine dnyor; gene ayn rya bir iplik hlinde azlarnda sarkyordu. Ky toplannca yeniden geleneklerini, trklerini bulmutu. Ayn akam, gece yarsna doru, Gemeevi'den lks lambalaryla inerken gzlerimin nnde o eski lem canland. Anadolu, getirdii tecrbelerle yklmam, sadece ders almt. Drt gn sren bu misafirlik bana bir ktphane kadar faydal oldu.

ki Cinisli'den bahsedeyim: bunlardan biri, dveninde arslanla-rn ektii arabasnda bir Semiramis gibi kurulmu on iki, on yalarnda bir kk kzdr. Etrafnda parlayan, uuan, yzn okayan samann altn parlts iinde kumral salar, daha koyu grnyordu. Kck esmer yz, sanki topraktan yeni karlm bir eski madalyondu. ok temiz, dzgn profili, vakarn, gzellik uurunun yaratt bir hava iinde yzyor gibiydi. Dveninde stnde hi kimseye bakmadan, dimdik duruyor, rzgr arptka vcuduna daha sk sarlan yrtk entarisinin iinde kk, ll vcudu, bir midye kabuunun dzgn inhinasyla, birka sene sonra geliecek kadnln btn gzelliini mjdeliyordu. Ertesi gn ona yolda rastgeldik. Dve-ninden inmi olmas kendisini kltmemiti. Karpuz tarlalar aras-naki kk yolda ayn sade vakarla yanmzdan geip gitti. kincisi, Mutahhar'n bahesinin duvarndan konutuumuz ihtiyar ifti idi. Din, kr sakall, gr kal, uzun boylu bir ihtiyar. Seksen yanda imi. Hl bir toprak tanrs gibi salamd. Elindeki denee dayanarak bizimle vakarl, saygl konutu. Yannda ortak olarak alt Mutahhar'a onun dostlar bildii bizlere gsterdii sayg iinde, topraa yakn olduu iin kendisini Tann'ya daha yakn bulmann uurunu, gururunu duymamak kabil deildi. 60 BE EHR Bu bir insan deil, deta, yal bir nard. Bir ara yerden bir avu saman ald,ellerinin arasnda bir nezri yerine getirir gibi outurup havaya fledi. Btn hareketlerine baktm; tabiatn yetitirici kuvvetlerine bir ibadet gibiydi. Geleceimiz gn onu oluyla, torunlaryla gene ayn yerde alrken grdk. Soyunun sopunun iinde mesut bir Kitab- Mukaddes ihtiyar sandk. Bu iki Cinisli bana insanolunun sadece toprakla temas ederek yapt bir arnmann muzaffer, ilh mahsulleri gibi geldi. Cinis'ten iimde, biri lmnn eiinde bekleyen, br hayatn kapsndan henz girmi bu iki insann bende uyandrd bir yn dnce ile ayrldm. Harp yllarnn iskelet takrtlaryla dolu dnyas iinde, drt bir yan kavrayan yangn ortasnda, onlar benim iin yeni bir lemin, asl insanln dersini verir gibiydiler. nsanlar alrken ne kadar mesut oluyorlar! Yaratmann hz, onlar ilerinde kavrayp kurduu zaman bu lm makinesi ne kadar gzel, ne temiz bir ahenkle iliyor! Sonra insanolu mesut olunca btn varlk nasl deiiyor, lme kadar her ey nasl sevimli, can yakn oluyor, hibir ey kendi aln teri kadar bir insan tatmin edemez. alan insan kendi varlnda hkm sren bir ahengi btn kinata nakleder. Hayatn biricik nizam bu ahengin kendisi olmaldr. Byle olunca her ey deiir, peinde kotuumuz muvazeneyi buluruz. phesiz bugnn byk meseleleri var. Fakat hibiri kanla halledilemeyecek, insan ruhu kendi gereklerine eriene kadar bu acy ekecek. Erzincan ile Erzurum arasnda her gn ileyen kk trende -sadece bu trenin varln dnmek aradaki bu yirmi yln nasl getiini gsterir- izinli asker, tedaviye giden ocuk, i adam, dn davetlisi, hepsi ayr ayr sebeplerle bu trene binmi bir yn kadn, erkek, kyl, kasabal halk arasnda zihnim hep bu dncelerle doluydu. Ayakta zengin ovay seyrediyorduk. kide bir, Karasu'nun bir yanndan bir pelikan kalkyor, havada geni bir kavisle etraf yle bir kolaan ettikten sonra ovann iinde szlp gidiyordu. 61 ERZURUM Cinisli ihtiyarla kk kzn bende uyandrd hayallerden kurtulamyorum. Kendi kendime "stinat noktasn bulmadktan sonra, kuvvet, hatt manivela neye yarar?" diyorum. Bu nokta insanolunun iyiye, gzele olan kabiliyetlerinden baka ne olabilir? Bu kabiliyetleri hayatta stn klacak bir dnyay aramalyz. Trkiye bunu en iyi ekilde baarabilecek bir mevkide. Henz yolun bandayz. Geni ve hr bir vatanmz var. Milletimiz de ok kabiliyetli. Ona, iinde kendisini gerekletirecek byk, planl bir i hayatn amak lzm. Cumhuriyet, yirmi yldan beri birok eyler yapt. artlar dnlrse bundan daha byk baar olamaz. Yedi cephe art bir avu okuryazarla ie balad. imdi yurdun istedii yerinde bilgili adam, teknik adam yabiliyor. imdi hayat daha vuzuhla fethedebilecek durumdayz. Realiteyi daha yakndan, daha iyi gryoruz. Bu gr planlamak lzm."

Bu dnceler arasnda Ilca'ya geldik. O kadar tarih htrasn toplayan bu lcay akam, bizden nce zaptetmi ne IV. Murad', ne Evliya elebi'nin anlatt Zurnazen Mustafa Paay dnebildim. Hatt hamamdan yeni km, havlular iinde, elinde byk tiryaki fincan kahve, etrafndakilerle akalaarak keyif atan bir Evliya elebi hayali bile beni sarmad. Trene bir yn insan bindi. Hepsinin yznde ak havann, scak suyun izleri var. ocuklarn yzleri bir meyva gibi taze.'fren yava yava ehre giriyor. Yayla gecesi avnn stne sram byk bir ku gibi her yan saryor. Drt yanm alan byk insan kalabalna ramen derin bir gurbetle mumyalam, kk, ok kk bir ey oluyorum. Bir yn seziler arasnda, geni, karanlk bir suda imiim gibi, bu su ile beraber akyorum. VIII Erzurum Trk tarihine, Trk corafyasna 1945 metreden ba62 BE EHR kar. ehrin maceras dnlrse, bu ykseklik daima gz nnde tutulmas gereken bir ey olur. Malazgirt Zaferi'nin at gedikten yeni vatana giren cetlerimizin ilk fethettikleri byk merkez ehirlerden biridir. Tarihimizin ikinci dnm yerinde, Mill Mcadele'nin ilk temeli gene Erzurum'da atlr. Her eye ramen hr, mstakil yaamak iradesi ilkin bu kartal yuvasnda kanatlanr. Atatrk, Erzurum'dan ie balar. Tpk ilk fatihler gibi oradan Anadolu'nun iine doru yrr; oradan balayarak yurdumuzu, milletimizin tarihi haklan adna yeni batan fethederiz. Bu iki hdise arasnda iki imparatorluk tarihi, bu tarihin ac. tatl bir yn tecrbesi iinde meydana gelmi bir cemiyet ruhu, bir millet terbiyesi, bir hayat gr, bir zevk, sanat anlay ksacas, dnk, bugnk ehrelerimizle biz varz. Onun iindir ki Erzurum Kalesi'ni gezerken gzmn nnde olan eylerden ok bakalarn grr gibiydim. Sanki vatana atsndan bakyordum. Bu ok gzel bir gnd. lk nce camileri, ba bo dolamtk. Yolda karlatmz tandklarla durup konuuyor, her ak dkkna bir kere uruyorduk. Kendimi yirmi yl nce. Erzurum'da, lisede edebiyat muallimi olduum zamana dnm sandm. Nihayet Kale'ye ktk. Tepesi utuu iin Tepsi Minare denen eski Seluk Kulesi'nden, 1916 ubat'nda ordusunun ricalini temin iin ocuu, kadn sipere koan destan ehri seyre baladk. nmzde henz sararmaya yz tutmu ekinleriyle emsalsiz bir panorama dalgalanyordu. Dou, cenupdou tarafnda plak dalar biter bitmez, kk kyleriyle, aalk su balaryla, enginliiylc ova balyordu. Daha uzakta, Anadolu'nun iir, gurbet kayna olan. halkmzn duyuundaki o keskin hznn belki de srrn veren dalar vard. Gnn byk bir ksmn orada geirdik. Sonra ehrin ovaya kart yerde, Belediye Bahesi'nin biraz tesindeki yeni bir ilk okul binasna girdik. Erzurum ta dururken imentonun kullanlmasn bir trl aklm almaz. Betonun getirdii bir yn kolay63 ERZURUM lk meydanda. Fakat bu kolaylklar bazen de mimarnin aleyhinde oluyor. Hele mahall rengi bozuyor. Erzurum ta, Ankara ta gibi ok kullanl. Her girdii yere bide asillii veren bir mimar malzemesidir. lk okul irin, konforlu. Yirmi yl nce grdm yaplarn hibirine benzemiyor. Btn ovay ayamzn altna seren taraasnda, emsalsiz bir gurup karsnda aylarmz itik. Gne, bulutsuz, dmdz bir gkte, olduumuz yerden daha yasslam, ovaya karm grnen Kop Da ile Balkaya'nn arasna inmeye hazrlanyordu. Ne gkyz kzarm, ne gnein rengi deimiti; hafif bir sarlktan baka hibir bat almeti yoktu. Btn deiiklik ovada idi. lkin dalarn etekleri gm bir zrha benzeyen bir izgiyle ovadan ayrld. Sonra dt yerde sanki klelenen bir aydnlk, bendi yklm bir su gibi, btn ovay kaplad, topran, ekinin rengini sildi. Gzmzn nnde sadece ktan bir gl meydana gelmiti. Btn ova billur denmi gibi parlyordu. Dalar bu cill sath zerinde yzer gibiydiler. Gne bataca yere iyice yaklanca, ovann urasndan burasndan kalkan tozlar, bu gln stnde altn yelkenler gibi sallanmaya baladlar. Bu bir akam saati deil, tek bir rengin

trl perdeleri zerinde toplanan bir masal mu-sikiiydi. Zaten gne o kadar sakin, o kadar hareketsiz bir halde al-alyordu ki dikkatimiz ister istemez gzlerimizden ziyade kulaklarmzda toplanmt. Hepimizde ok derin, ok esrarl bir eyi, eyann kendi diliyle yapt byk bir duay dinler gibi bir hl vard. Sonra bu billur aynann stnde, kendi parltsndan daha koyu k nehirleri tamaya balad. Nihayet gne iki dan arasnda kaybolaca zaman, son bir k, olduumuz yere kadar uzand. Toprak derin derin rperdi. Ova yava yava saf gmten erimi altn rengine, ondan da akam saatlerinin esmerliine geti. O gece Erzurum'dan ayrlyorduk. Biz trene binmek iin yola ktmz saatte 3 Temmuz 1919'un ehri 30 Austos zaferini kutluyordu. 64 KONYA I Konya, bozkrn tam ocuudur. Onun gibi kendini gizleyen esrarl bir gzellii vardr. Bozkr kendine bir serap enisi vermekten holanr. Konya'ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bu serap vehmi karlar. ok arzal bir arazinin arasndan ufka daima bir k oyunu, bir rya gibi taklr. Serin glgeleri ve emeleri susuzluunuza uzaktan glen bu rya, yolun her dirseinde siline kaybo-la byr, geniler ve sonunda kendinizi Seluk sultanlarnn ehrinde bulursunuz. Dardan bu kadar gizlenen Konya iinden de byle kskantr. Salam ruhlu kendi bana yaamaktan holanan, dardan gsterisiz, iten zengin Orta Anadolu insanna benzer. Onu yakalayabilmek iin saat ve mevsimlerine iyice karmanz lzmdr. Ancak o zaman emelerinden akan arba sularnn teganni ettii srr, zengin ilenmi kaplarn ardnda srmal araf iinde melmi eski zaman kadnlarn andran Seluk bidelerinin byklk ryasn, trk ve oyun havalarnn hznn ve bu oyunlarn ten yorgunluunu duyabilirsiniz. Konya insan ya bir stma gibi yakalar, kendi lemine tar, yahut da ona sonuna kadar yabanc kalrsnz. Meram balarnn tadn alabilmek iin ona yerli hayatn iinden gitmek lzmdr. Konya tpk Mevlevlik gibi bir nevi iniriation ister. 65 KONYA BE EHR Bu alma bittikten sonra ehir yava yava size, tpk bugn iin verebilecei her eyi verdikten sonra, sizden uzakta gemi ocukluunu ve genliini de hediye etmek isteyen, kesik, ba bo hatrlamalarla onlar anlatan, gzel ve sevmesini bilen bir kadn gibi mazisini aar. Ve siz dinlediiniz bu hikyelerin arasndan sevdiiniz, gzelliine ve olgunluuna hayran olduunuz kadn nasl imdi kk ve nazl bir ocuk, biraz sonra rkek bir gen kz veya ilk aklarn, heyecanlarn iinde henz ok tecrbesiz bir kadn olarak grr ve hi tanmadnz o gnlere ait bin trl sevimliliin, cazibenin, tuhafln, korku ve teln, azabn arasndan onu baka bir mahlk gibi sevmeye balarsanz, Konya'y da bu yeni tandnz hviyetiyle yle yeni batan, onunla beraber bu gemi zamanna eilerek ve deta ona hasret ekerek ve artk bu maziyi ve onun kudretini iyice tandnz iin onun arasndan btn btn sizin olacana bir trl inanmayarak sever ve tanrsnz. O zaman mektep kitaplarnda okuduunuz, fakat sergzetlerini bir trl bir ereveye sktramadnz iin muhayyilenizin boluunda silhlan, muzaffer ordular veya hazin talihleriyle yersiz yurtsuz glgeler gibi dolaan bir yn insan sizin iin baka trl canlanr. Etrafnz knlar ve altn kabzalar mcevherlerle ssl, eliklerinde yetler ve ehname beyitleri yazl, ar, eski zaman kllarna benzeyen bir yn hkmdar ve vezir ismi alr. Kur'an'an, ehnme'den ve Ouz Destau'ndan beraberce koparlm mcevherlere benzeyen bu Seluk adlar... Mslman Asya'nn byklk ve debdebe nmna tand eylerin hepsi bu adlarda ve onlar sanki ar srmal kaftanlarla, ince rgl, gm ve altn bol zrhlarla giydiren, balarna talar gibi oturtan yahut da bu isimlerin etrafnda doduklar memleketten, kazandklar muharebeden o kadar hatrlatc zeminler yapan, ou halife menurlaryla gelmi lakap ve unvanlardadr.

Kendi kendimize, "Demek bu vatan, iki asr iinde ve o kadar me'um hdiseler arasnda, bazen de tam tersine ileyen bir talihin 66 cilvelerine, her tarihi bir kr d yapan ihtiraslara, kinlere, felketlere ramen fetheden ve o arada yeni bir milletin, yeni bir dilin domasn salayan adamlar burada, bu ehirde yaadlar. "Hal seferlerinin ve Bizans saldrlarnn her eyi ykacak gibi grnd o felketli yllarda Anadolu'nun iinde bir imek gibi dolaan I. Kl Arslan Konya'y payitaht yapt gnlerde, belki de benim u anda bulunduum yerlerde dolat, durdu, dnd, etin kararlar verdi. Mesut akbeti o kadar mehul Eskiehir muharebesini kazandktan sonra bu ehre dnd. "II. Kl Arslan payitahtn zapteden nc Hal Ordusu ile, onun masal yzl kumandan Frederik Barborosa ile imdi Al-eddin Tepesi dediimiz bu i kalede sulh mzakereleri yapt ve oullar ile arasndaki anlamazlk yznden verdii sz tutamad iin alktan ve emniyetsizlikten yarya inen bu yz bin kiilik ordunun Toros eteklerinde bsbtn ufalp kaybolmas iin ehri atee-verip kp gidiini, yine bu tepeden, imdi harabesi bile kalmam kknde seyretti. "Gyaseddin Keyhsrev aabeysi Rkneddin Sleyman'n kuvvetlerine dayanamayacan anlaynca iki olunu Konyallara emanet ederek bu ehirden kat. Sonra onun lmn haber alnca yine buraya geldi. Burada kendisine biat ettiler. Hemen hemen kendisi kadar byk bir asker olan aabeysi, zalim ve hastalkl z-zeddin Keykvus veremden lmeseydi mr boyunca Malatya etrafndaki kalelerde ryecek olan Aleddin Keykubad', ehir u grdm ovada, be yz adr birden tayan arabalarla, yere serilen hallar ve kumalarla ve pencerelerden uzanm kadn balaryla o kadar parlak ekilde karlayamazd. "Bu byk padiah her biri bir ihtiyac karlayan o mhim seferlerini, ok hesapl ve daima salam politikasn, hep buralarda hazrlad. Celleddin Harezmah'n elilerini burada kabul etti, H-lg'nun tbiyet tekliflerini o kadar gururla, telsz ve vekrla reddetti. Olu aklsz, iradesiz II. Keyhsrev'in -kandrd mera la67 KONYA rafndan zehirlenince- cenazesi yine buraya, bu ehre getirildi" ve bu konuma sonuna kadar byle devam eder. Seluk tarihi denen o byk portreler galerisi artk sizin iin almtr. Padiahlarn yan banda bir yn vezir, terifat, a-nigir ba, emirlmera, candar gelir. Sadeddin Kpek, Seyfeddin Ayba, Emr Mbarizeddin, azadl ve yeni Mslman olmu bir kle iken vezirlie kadar ykselen ve efendileri padiahlarn bile kendisine "Allah'n yeryzndeki evliyas" diye mektup ve ferman yazdklar Ceileddin Karatay, tpk onun gibi Anadolu'yu Sivas'a kadar bir yn bide ile donatan ve imdi Konya'da kendi camiinde yatan sabrl, hakm, nekbet anlarna tahammll hdiselerin azd zamanlarda kendisini korumay bilen Sahip Ata, vezirlii ilk tekliflerde daima reddeden, sonra da hi istemeden, hep bakalarnn teklifiyle ve hatt onlarn tertip ettii komplolarla birka defa rakiplerini ortadan kaldran, hatt yine bakalarnn teklif ve srar ile zzeddin Keykvus'un kars ile evlenerek tam Atabek olan, daima riyakr, bir gz daima yal, air, hattat, musikiinas, byk lim, mn, zevk adam, Sahip emseddin Isfahan, Mool, Msr politikas ve dahil karklklar arasnda bazen drt kozu birden oynamaktan ekinmeyen, tahta padiahlar kartp indiren kafasnda tirkeindeki oktan ziyade hile ve tedbir bulunan o son derece zek, ince hesapl, bir inkraz devrinin btn meziyet ve reziletleriyle rahata giyinmi, byk lim, kudretli cenk adam Muinddin Pervane... Aleddin Keykubad'n ehresi, bu kalabaln ortasnda Seluk tarihinin ve zevkinin btn izgilerini toplayan bir hatt- bl gibi ykselir. nk iki asr evvelinden Fatih'i hatt Sultan Cem'i mjdeleyen bu levent, cengver, ince hesapl politikac, zaman zaman air, belki de mimar -Konya kalesinin, Kubadbd'n ve Ku-badiye'nin planlarn kendisinin yapt sylenir- dindar, srasnda zalim, alabildiine sabrsz fakat daima zevkli, daima ileri grl hkmdar, bir medeniyetin klsik enmuzeci olarak yaratlm in-

68 BE EHR sanlardandr. Alt yanda tahta kmaa hak kazanan, mahpus bir misafir gibi yaad Sultan Sencer'in sarayndan kaarak, daha ziyade gailesi bir mr dolduracak bir mirasa benzeyen yeni devletinin bana geen, henz akbeti mehul bir istily Hal seferlerinin frtnas arasnda tam bir kurtulu hlinde getiren I. Kl Ars-lan'da balayan izgiler, onda yerine oturmu zevkle, iirle ve bin trl incelikle tamamlanmtr. Aleddin Keykubad, o kadar mensup olduu medeniyettir ki, Seluk tarihi deta onu evvel babas Gyaseddin Keyhsrev'de, sonra aabeysinde izgi izgi aram gibidir. Ve sanki arad eyin onda tamamlandn grm gibi silik bir glgesi olan olundan sonra vezirlere geer. II Anadolu Trklerinin tarihi iki korkun hdise arasnda skm gibidir. Bunlardan birincisi Anadolu fatihi Kutalmolu Sultan Sleyman'dan biraz sonra, 1097'de, biraz da bu fethin Hrisli-yan leminde tepkisi olarak balayan Hallar seferidir. Bu seferlerin en tehlikelisi olan bu ilk seferde yeni beylik sadece ilk payitaht olan znik'i kaybetmez, fethedilen arazinin bir ksm da elden kar. Hatt balangcnda Bizans mparatorluu bir eit satvet bile kazanr ve yeniden Anadolu ierisine sarkar. Ayrca byk merkezler etrafnda baladn tahmin ettiimiz yerleme hareketi de tabiatyla durur. Anadolu'nun politika ve kltr tarihinde daima mhim rol oynayan gebeliin, o kadar uzun srmesinde Mool istils kadar olmamakla beraber bu ilk Hallar seferinin ve onun serpintilerinin ve 1176 tarihindeki nc Hal seferinin de bir pay olsa gerektir. Bununla beraber Suriye limanlarn iki asr iin devaml bir harp sahas yapmas yznden kervan yollarnn deimesine sebep olan bu Hal seferlerinin yeni teekkln iktisad hayatnda byk tesiri de olmutur. Antalya ve Aliye limanlarnn fethiylc Akde69 KONYA niz'e, Sinop ve Samsun fethiyle Karadeniz'e alan Seluk beylii, bu Hal seferlerinin devam boyunca btn ark ticaretini elde etti. pek ve baharat yollar hemen hemen ellerinde gibiydi. Bugn Anadolu'da byk ve eski yollar boyunca adm banda rastlanan kale gibi kervansaraylar bu ticaretin korunmas iin yaplmt. Anadolu hibir zaman bu asrda olduu kadar zengin ve mreffeh olmad. Btn bir feodaliteyi ve memur aristokrasisini btn bir zanaatla beraber bu refah besledi. br taraftan Bizans mparatorlu-u'nun Rumeli'deki arazisini ineyerek gelen, sonunda bu imparatorluu da bir mddet ortadan kaldran bu Hal ordular, ilk nce dnld gibi ark Roma'ya eski satvetini iade etmesi yle dursun, onun yklmasn deta abuklatrd iin, ilk Anadolu Trk devletinin ve onu takip eden ikinci imparatorluun gelimelerini kolaylatrd. Mool istils bsbtn baka trl oldu. Asya'nn drt bucanda yerinden yurdundan ettii kabile ve kavimleri nne katarak gelen bu sel gerekten zlim bir kuvvetti. Alabildiini aldktan, ykacan yktktan sonra dahi bu istil cihaz byk okyanus frtnalar gibi bir asrdan fazla kendi stnde alkalanr durur. Aleddin Keykubad'n ok akll siyasetiyle Mool tehlikesi bir mddet iin nlenir. Zaten arada Celleddin Harezmah'n kurduu ok ksa mrl devlet vard. Fakat ne bizzat Celleddin Harezmah'n, ne de onun kuvvetini tekil eden o sert, alabildiine cengver kabilelerin idaresi kolay deildi. Harezmah Devleti Ce-lleddin'in lm ile ortadan kalknca bu ba bo kabilelerin kardklar karklklar balar. 1241'de kan ve devletin istikllini hakikaten tehlikeye atan Babler isyann besleyen asl kuvvet de bu son derecede cengver, mevcut otoriteyi tanmaya hi de raz olmayan, srlerine serbest otlak, kendilerine beylik arayan Harezm kabileleridir. Baba shak isyan devletin bymesini iyiden iyiye sarsan bir glkle bastrlr. Ve hemen arkasndan, beceriksiz, zayf II. Key70

BE EHR hsrev'in bir trl saknmasn bilmedii ve ok kt idare ettii Kseda Muharebesi'yle (1243) Anadolu'da Mool hkimiyeti balar. Seneden seneye artan vergilerin, mdahalelerin devri alr ve nihayet, Mevln'nn lmnden bir sene sonra 1274'de asl istil vukua gelir. Grlyor ki yeni imparatorlua bu iki mhim hdise arasnda ilerini tanzim etmek, siyas birliini kurmak ve hakikaten topraa sahip olmak iin bir buuk asrlk bir zaman kalr. Seluk devleti bnyesinin sebep olduu glklere ramen bu ksa zamanda bu ii baarr. Filhakika mevcut Trk nfusunun byk bir ksm, henz airet halindedir. Ve bu airetlerin hudutlarda olan ksm deta mstakildirler ve devletin iine mdahaleye yahut onu gletirmee daima hazrdrlar. br yandan ilk fetih devirlerinin miras olan byk feodalite, saltanata her vesile ile ortak olmaa alr. Bu ilk feodalite ortadan kalknca memleketi slle efradna datan Seluk veraset sisteminde bir defa iin konulmu ve herkese kabul edilmi bir saltanat kanununun bulunmamas memleketi slle efradna datan, yahut slle efradndan birini kurultayla seen Seluk rf yznden doan mcadelelerin devri alr. Saltanat kavgalarnn biri brn takip eder. II. Kl Arslan gibi byk gazi bir hkmdar bile mrnn sonuna doru evvel byk olunun elinde esir muamelesi grr, sonra kk olu Gyaseddin Keyhsrev 'in yanna snr ve onunla saltanatn paylar. Bu etin rf, dev lin en kuvvetli devri olan Aleddin Keykubad devrine kadar bylece gider. Devrini bykl ile dolduran bu hkmdarn, plu tarafndan umum bir ziyafette zehirlendii ve bu akl almayacak cinayete on sekiz sene onunla gaza arkadal etmi, kendi yetitirmesi emrlerin ve vezirlerin yardm ettii dnlrse Seluk epopesinin br yz hakknda bir fikir edinilir. Hakikatte bu ordu kumandanlar, emirler, vezirler saltanata itirak etmek iin hibir vesileyi karmayan insanlard. Ve ancak a71 KONYA krpene bir hkmdar saltanata geince biraz da lm korkusu ile veya ahs menfaat yznden gem kabul ediyorlard. Kseda Muharebesi'nden sonra gen hatt ocuk yata tahta kan ve bir trl rt sahibi olamayan glge hkmdarlarn, lha-n'ler tarafndan yarlkla nasbedilmi veya nfuzlar teyit edilmi sz padiahtan bile stn vezirlerin, emrlerin, naiblerin, Perva-ne'lerin devri balar. ki merkeze birden bal olmann sebep olduu entrikalar, i harpler, airet honutsuzluk ve isyanlar birbirini kovalar. Muhteris, maceraperest ehzadeler, her an darnn mdahalesini memleket zerine ekerdi. Kimi Mool saraylarndan hkmdarlk dilenir, kimi Bizans'dan ald yardmla tahta geer. Or-taa'n efendi ve tbi prens mnasebeti, hkmdar ailelerinin arasndaki akrabalklar bu ileri deta tabi gsterir. Bitmez tkenmez entrikalar, isyanlar, ihanetleriyle, zehir, haner ve yay kirileriyle lmleri -zamann rfne gre slleden prensler kendi yaylarnn kiriiyle boulurdu- biri snnce br kurulan aristokrat ve ou byk lim, vezir ailelerinin husus politikalaryla Anadolu tam bir Ortaa sonu yaar. Hoyrat ve ehev II. Keykubad bir ziyafet sofrasnda lalas tarafndan Altnordu yolunda zehirlenir. IV. Kl Arslan kendisini tahta karan Muinddin Pervane tarafndan bir ziyafet sofrasnda -phesiz Moollarn tas-vibiyle- boulur. Halbuki bu ihaneti yapan Muinddin Pervane, Sinop gibi bir kalenin ikinci fatihidir. Ve Mool istilsnn neticelerini nlemek iin ne gayretler sarfetmitir. Bu prens ile Anadolu'nun bir zaman hakik hkimi gibi grnen ve 1279'da Moollar tarafndan ldrlen bu vezirin son konumalar mverrih Aksaray'nin en korkun sahifelerinden biridir. Gerekte Mool sarayna en son giden, yahut bu saraydan en son dnen daima biraz daha kuvvetlidir ve birka senelik, hi olmazsa birka aylk bir tahakkm hakkna sahiptir. Buna mukabil Bizans hem kendi politikas hem de asrn rf icab kendine bavuranlarn hibirini geri evirmiyordu. 72 BE EHR

Hakl haksz her kmldann, hatt en iyi niyetli hareketlerin bile en korkun neticeleri dourduu bir devirdir bu. Anadolu ahalisinin, bilhassa yerlemi toprak sahibi halkn srtna vergi vergi zerine biner. Yama ise tabi ve gndelik hllerdendir. Hkmdarlk veya vezirlik koparmak iin Mool kararghlarna giden vezir ve prenslerin bu saraylarda yaptklar borlar, muahedelerle Anadolu'nun demee mecbur olduu kesimleri birka kat daha arttrr. Bu karklk iinde anarinin t kendisi olan bir mistisizm alr yrr. Balangcndan itibaren daima tasavvufa meyli olan, devletin resm dinine ramen bir trl tam manasyla snn Mslmanlkla yetinemeyen ve amanizm kalnts akideleri Mslman dini ile ancak bu ereveler iinde birletiren Anadolu'da Alev akidelerle beraber Hayderlik, Kalendirlik gibi Melm tarikatleri oalr. slm lemi iin o kadar tehlikeli olan ve siyas istikrara tesir eden Mehd inanc kkleir. Bu ruh hli Anadolu'da gizli veya aikr bugne kadar gelen ve mill hayatta srasna gre menfi veya mspet roller oynayan bir ikilii douracaktr. Fakat daha iyisi o zamanki Anadolu'nun vaziyetini bn-i B-b'nin azndan dinlemektir: "Rum memleketi ahvali karklk iinde kald. Garipler yuvas ve yoksullar sna olan bu gzel yurtta bin trl dertler ve mihnetler iinde tatl bir nefes almak nasip olmad". bn-i Bb bu cmleyi Aleddin Keykubad'n lmn anlatrken syler. Bununla beraber kuvvetli bir devlet fikri ve hanedan ball taazzuv etmiti. Bir ksm yerli hanedanlardan ve ulemadan olan, bir ksm Arabistan dahil btn Mslman memleketlerden ve bilhassa Suriye'den gelen, bazlar Harezmlilerle gelmi veya tek bana Moollardan kaarak snm veya daha sonralar Moollar tarafndan kendilerine sadk unsur sfat ile i bana getirilmi bu son derecede ince, soyun mal, gaza ganimeti altn ve mcevher 73 KONYA iinde yzen, kendi felketlerine hatt umum felketlere yazdklar Acemce iirlerle alayan byk ran airleri ve mutasavvflar ile karlkl rubailer ve iirlerle konuan drt bucaktan toplanm vezirler, onlardan airetlerle olan mnasebetleri derecesinde rf ve davranta ayrlan kumandanlar ve emirler, kadlar, byk limler, devlet nfuzunun tutunmasna, ecneb mdahalesinin fazla ilerlememesine ellerinden geldii kadar alyorlard. III Yeni bir vatanda yeni bir milletin o kadar etin artlarla kurulduu bu asrlarda Konya ne halde idi ve bakent sfatyla nasl yayor ve ne dnyordu? Bunu bilmiyoruz. Balangta mutlak hkmdarlk sisteminin, feodalitenin ve vezir aristokrasisinin nfuzu, XIII. asrn ortasndan (1243) sonra seneden seneye bu cihaz biraz daha benimseyen Mool mdahelesi ehre kendi sesini duyurmak frsatn phesiz pek az veriyordu. ehrin etnik ehresi de bizim iin az ok mehuldr. Aslen Trk olan byk halk kitlesinin yan banda henz Hristiyan kalm Rum ve Ermeni gibi yerli kavimlere mensup bir kalabaln, Grc, Bizansl, Suriyeli, Msrl, Elcezire ve Irakl, Ltin tccarlarn, Harezmlilerin, Bizans'dan gelen askerlerin, Hal dkntlerinin, Ortaa'n baz Anadolu ehirleri gibi Konya'da da byk bir yekn tuttuunu tahmin edebiliriz. Ulema ve eyh snf da bu ekilde karkt. bn-i Bb'de, Ak-saray'de, Eflak'de adlar bize kadar gelenlerin knyelerine dikkat edilirse gerekten acayip bir mozaik elde*edilir. Bu btn Orta Asya, biraz da Akdeniz'di. Bu deiiklik phesiz rfe, dete ve kyafete de tesir ediyordu. Yukarda snn akdeye fazla uymayan yahut onunla ancak dtan anlaan bir yn tarikatin btn imparatorlua yaylm olduunu sylemitik. phesiz bu Konya'daki hayata ok deiik bir manzara veriyordu. Mslman Ortaa sa, sakal, byk ve kan 74 BE EHR uzatlmas veya bsbtn kesilmesi ile insan ehresi zerinde deta oynar, onu meslee veya tarikate ait bir eit maske yapmaa alr. Elbise veya baa giyilen eyler de byle deiirdi. Mslman olmayanlar ise kavimlerine mahsus kyafetleri tayordu. Bu itibarla eski Konya'nn ar ve pazarn, dar

sokaklarn, ok renkli ve deiik bir kalabalk dolduruyordu. Fakat yksek tabakann dnda hkim notu daha Aleddin Keykubad'n zamanndan itibaren ah kyafeti veriyordu. Bir bakma hayat, ufak tefek tepkilere ramen hi olmazsa mnakaa kabul edecek derecede msamahal idi. Tasavvuf enisine brnmek artyla her ar hareket mazur grlrd. Saraya gelince stanbul'la, cenup ve Akdeniz'deki Ltinlerle, znik hanedan ile devaml mnasebette idi. Bizans sarayndan kz alan, felket anlarnda bu saraylarda misafir edilen Seluk sultanlar birok meselelerde geni dnceli idiler. Bu prenseslerden bazlar iin sarayda kk kiliseler bile bulunduu sylenir. Bununla beraber bu slm merkezinde iten ie bir yn mcadele vard. Snn akde, i ve Btn inanlar ve tasavvufla. Mslmanlk Hristiyanlkla, rktan gelen kltr slm kltrle, Trke, Acemce ile mcadele halindeydi. Snn ulema gerek saray gerekse aykr meslek ve tarikat adamlarn phesiz iddetle kontrol ediyordu. Saray ve yksek tabaka, hinterlantla ve bilhassa airetlerle mnasebeti zorlatracak derecede kltr ve zevkte ranlemiti. Mool istilsndan daha ileriye, Msr ve Suriye yahut garp memleketlerine kaamayan veya kltr ve muhit yznden bunu istemeyen btn sekin Asya bu XIII. asrda Anadolu'da toplanmt. Resm dil ve iir dili Acemce idi. Zevki ve hikmeti, byk ran airleri idare ediyordu. Nitekim biraz sonra Anadolu Mevln'da bu kltrn zirve izgisine erecekti. Btn vesikalar bu Ortaa ehrinin Mool istilsna ve hatt XHI. asrn sonuna kadar byk bir refah iinde olduunu gsteri75 KONYA yor. Bu servet yalnz ticaretten gelmiyor, byk bir zanaat da onu besliyordu. Yazk ki Konya ars hakknda ancak delletlerle fikir sahibiyiz. Eski Konya ars bu devirde btn Anadolu arlar gibi ah idi. Halife Nsr'n Abbas nfuzunu bir nevi tekiltla kuvvetlendirmek iin belki teden beri mevcut bir tasavvuf cereyan benimsemesinden doan, yahut kuvvet alan ve Kanun devrinde bile stanbul arsna hkim olan ahliin bizzat bu halife tarafndan Seluk sarayna sokulduunu biliyoruz. bn-i Bb. Aleddin Key-kubad'n, kendisine saltanat ftvvetle ok alkal olan byk lim ve eyh ehabeddin-i Shreverd'nin bahettiine inandn syler ve Kezirpert kalesinde kardeinin lm haberini Emr Sey-feddin Ayba'nn kendisine getirdii gnn gecesinde grd ryay anlatr. Clusundan sonra Aleddin'e bu eyh, halife tarafndan ftvvet alvar ve kuan getirmiti. ar ve zanaat atlyeleri de saray gibi ah idi. II. Gyaseddin Keyhsrev'in lmnden sonraki kark devirde hemen her byk meselede Konya ahlerinin ve hkmet teil-tna mensup genlerin yardm istenir. Sahip emseddin sfahan, baz rakiplerini ortadan kaldrmak iin ahlere mracaat eder. 1291 'de Mool ordusu Konya'y muhasara ettii zaman ehrin hkiminin Ahmed ah Kazzaz adnda bir ah olduunu biliyoruz. ster yerli Mslman ve Trk, ister muhacir veya misafir, bu devirde Konya halknn, btn Ortaa ehirlerinde olduu gibi yksek snfn dvalar ile ayrlm olmalar, onlarn maceralarn kendi aralarnda yaadklar tahmin edilebilir. Fakat yava yava hdiselerin tazyiki ile bir eit efkrumumiyenin teekkl ettii de tahmin edilebilir. Belki bu yzden ve biraz da feodalitenin icab olan taraftarlarn korkusundan Seluk hkmdarlar baz vahim i meselelerini Kayseri veya Sivas'ta halletmeyi tercih ediyorlard. Aleddin Keykubad gibi tuttuunu koparan bir hkmdar bile, tahta kmasn saladklar iin deta saltanata itirak hakkn kazandklarn zanneden ve nfuzlarn suistimal eden eski emrleri Kay76 BE EHR seri'de izale etmeyi tercih etmiti. Bir bakent daima bakenttir. Ne kadar susturulursa susturulsun yine konuur. Konya elbette o kadar gazasna ahit olduu II. Kl Arslan'n lmnden sonra, saltanat aacnn on bir dal gibi ord ve benimsedii on bir ocuunun arasnda balayan kanl mcadeleye kaytsz kalmamt ve bu prenslerin

talihlerine bir ana gibi kalbi szlamt. O kadar tuttuu ve urunda aylarca muhasaraya katland Gyaseddin Keyhsrev'in aabeysi Rkneddin'in kuvvetlerine dayanamayarak iki olu ile gurbete kmasn elbette serin kanla seyretmemi ve bu prenslerin Bizans sarayndaki maceras, Konya iin uzun zamanlar, aabeysinin ftuhatnn yan banda merakla takip ettii bir roman olmutu. Sonra bu Gyaseddin'in iki oluyla beraber dndn ve babasnn yerine geirilen o kk Kl Arslan' lm beklemee bir kaleye gnderdiklerini grm ve zlmt. Fakat ordular hazrlanp bayraklar uumaa balaynca i deimiti. Antalya'nn, Sinop'un fetih gnlerinde Konya'nn nasl sevindiini, Aleddin Keykubad'n o muhteem saltanat alay ehre girdii gn bu ehrin bayram manzarasn hakikaten bilmek isterdim. Kendi yetitirdii maiyeti veya olu tarafndan zehirlenen bu padiahn cesedini getirdikleri zaman ehir kim bilir nasl matem iinde idi. Hayatnda ok mhim bir eyin deitiini, artk eski gnleri bir daha gremeyeceini, bu kadar korkun cinayete cesaret eden bir makinenin bir gn kendisini de felkete srkleyeceini, i imparatorluunu ykacan, ar pazarn datp kurutacan nasl derinden sezmiti? Evet Konya her ark payitaht gibi bazen mukadderatnn sadece uzak seyircisi sfat ile btn bu hdiseleri, daha sonra gelen ok fecilerini grm ve bir trajedi korosu gibi onlara alam veya sevinmi, zaman zaman da i kendisine dnce silha sarlmt. bn-i Bb'de, Aksaray'de rastladmz, Konya halk filn prensi severdi, gibi cmlelerin mnas phesiz budur. 77 KONYA IV Gariptir ki bu istillar, harpler, karklklar iinde bile Seluk bnyesi muazzam ekilde yapcdr. XI. asrn bandan XIII. asrn, slp dnlrse XIV. asrn sonuna kadar, phesiz biraz da yukarda bahsettiimiz feodalitenin ve vezir aristokrasisinin servet toplanmasna verdii imknlar ve bir buuk asrlk iktisad inkiafn sayesinde cami, trbe, medrese, hastahane, imaret, han, kervansaray yzlerce eser yaplr. Bugn Konya'y, Aksaray', Ermenek ve Nide'yi, Divrik'i, Kayseri ve rgp', Sivas', Harezm istilsnn kurban Ahlat' ve Erzurum'u, Sinop'u o kadar deiik ekilde ssleyen, bozkrn yalnzlnda karnza birdenbire binbir gece bysyle kan o koskoca kervansaraylar, Antalya, Aliye ve ark Anadolu ehirlerinin kaleleri hep, kark hikyesini tarihlerde okurken insann ba dnen bu asrdandr. klimden iklime, beylikten beylie, hatt ehirden ehire yerli geleneklerden kalan unsurlar, kavmin ve kablenin beraberinde getirdikleri eyler, malzemenin hususiyetleri -tan bolluu veya yokluu tula teknii- ile, bazen ustasnn veya hayr sahibinin fantezisiyle deien, yeni hususiyetler kazanan bu mimarnin btn vasflarn, ne de sanat ocaklarn burada saymamza imkn yoktur. steyenler Anadolu bidelerinin yorulmaz aratrcs M. Gabriel'in byk eserine baksnlar. Asl Seluk idaresinde Aleddin devri bu mimarnin en parlak devri idi. Kayseri'deki Keykubad saray, Beyehir civarnda yaptrd Kubadbd, Aliye'de yaptrd kklerden baka, Konya i kalesini de yeniden yaptrmt. Bugn o tepeye Aleddin Tepesi diyoruz. Yazk ki kendisi de mimar olan bu hkmdarn yaptrd eylerin yalnz ad ve baz harabeleri kald. Tam bir tamirini o kadar istediim Byk Sultan Han onun eseridir. at sisteminde henz kubbe ile tonoz kemerin arasnda kararsz olan, binann iinde zaman zaman ok basit dzenlerle yetinen 78 BE EHR bu mimarye, kendi ekilleri ile beraber domu sanlacak kadar mkemmel birka eserin dnda, elbette btn meselelerini halletmi bir slp gzyle bakamayz. Fakat Endls'ten Gotik'c kadar giden ve Ahlat kolu ile eski ran ve Kafkas slplarna kadar kan aratrmann zenginlii de hibir surette inkr edilemez. Biraz da Ortaa ehirlerinin darl yznden Seluk mimarsinin en zengin noktas binalarn cephesidir. Henz yerli hayatta ok mhim bir yeri olan adr

rnek alan bu mimar, ihtiraslar bydke bu cephelerde ta iiliinin btn imknlarn dener. Ritim aratrmas ve onun iki yanndaki duvarlarda veya emelerde az ok tekrar eden byk kap btnleri Seluk ustalarndaki kitle fikri ile teferruat zevkinin birbiriyle nasl bir yara girdiini gsterir. Hakikatte Seluk mimarisi ok defa dince yasak olan heykelin peinde gibidir. Bu binalarn cephelerinde durmadan onun tesirlerini arar. Mektepten mektebe kk madalyonlar, emseler, yldzlar, korniler, su yollar ve asl kap stnde k ve glge oyununu salayan istalaktitler, iki yana fener gibi alm oymal kntlar, iek demetleri, firizler ve kordonlar, arabesk levhalar bu cephelerde bazen yazya pek az yer brakr, bazen de onu ancak seilebilecek bir oyun hline getirir. Seluk kfsi denen o ok sanatkr yaz ekli, hiyeraltik izgi ile -ve hatt tbir caizse ekilleriyle- bu oyunu bir taraftan airet ii kilim ve dokumalarn ssne yaklatryor, bazen de nisbetler byd m btn bir kabartma oluyordu. Bu emsalsiz ta iilii bazen de heykel zevkinin yerine kitap sahi fesini, yahut kitap gibi dokunmu kilim veya al koyuyordu. Sahip Ata'nn yaptrd nce Minareli'nin cephesi tiftikten dokunmu byk bir sultan adrna benzer. Ss olarak sadece iki Kur'an suresini (Yasin ile Sre-i Feth) tayan ve onlarn, kapnn tam stnde ok ustalkl bir dmle birbirinin arasndan geerek yaptklar dz pervazla, Allah kelmnn bykl nnde insan talihinin biareliini anlatmak ister gibi mtevazi alan asl giri yerini ereveleyen bu kap btn. 79 KONYA nev'inin hemen hemen yegnesidir. Sultan Han, Sral Medrese (Karatay Medresesi) ve asl byk Sultan Han Kervansaraynn yapld devirde birdenbire ahit olduumuz bu deiiklik, Erzurum'da ifte Minare ve Sivas Darifas'nn cephelerinin daha btn grnleri yannda belki yeni bir din hassasiyeti ifade eder. Bu binalarn duvarlarn, geni eyvanlarn ierden srl tulalar veya iniler sslerdi. Tula inaatta, tpk minarelerde olduu gibi, bu renk dary da sslerdi. Seluk inisi dediimiz mcevhercilie koyu zmrt yeili, ok koyu lciverdi ile asl tonunu verirdi. Yekpare tatan kafes gibi ilenmi pencerelerden belki de renkli camlar arasndan szlerek gelen ok iyi idare edilmi bir k, bu renk cmbnn zerine derdi. Bu binalar yaptran, kan iinde yzen, haris, marur ve dindar vezirler etraflarnda her eyin en gzelini, en sanatkrcasn istiyorlard. Hibir numunesini tam olarak gremediimiz padiah ve vezir saraylar, mevcudiyetlerini, Aksa-ray'nin anlatt, Moollarn zulm ve teklif hikyelerinden rendiimiz zengin tccar ve arazi sahiplerinin konaklar da elbette bu medreseler ve camiler gibi ayn titiz zanaatkarlarn eliyle ve ayn zevkle yaplyordu. Sral Medrese'nin (1242) srl tuladan o zarif sekiz keli hasr rgs ssleri, Karatay Medresesi'nin (1245) yzlerce gnei ve yldzlar ile kk bir kehkean gibi parlayan ini tavan bu zevkin elimizde kalan yetim ve para para ahitleridir. Biz bir arkeolog gibi bu yarm izlerden yryerek, eski Konya'y, hibir zaman tanyamayacamz Konya'y ancak tahayyl edebiliriz. Al-eddin Tepesi'ndeki kklerin yz elli sene evvel nispeten tam olduunu dnrsek bir imparatorluun, dayand medeniyetle beraber inkraznn ne demek olduunu anlarz. Mevln ile babas Konya'ya 1228 ylnda Keykubad tahtta 80 BE EHR iken gelirler. Bu Konya civarnda Sultan Han'nn yapld yldr. Bu eseri biraz sonra serhat ehirlerinin kaleleri ile Konya Kale-si'nin tamiri, Kayseri'deki Kubadiye ve Beyehir'deki Kubadbd kkleri takipedecektir.AleddinTepesi'ndeson harabesi gzmzn nnde ortadan kalkan kk, daha evvele ait olan ve Aleddin tarafndan tamir edilen, belki de deitirilen cami (1227) ve Seluk sultanlarnn trbesi bir tarafa braklrsa bugn Konya'da Seluk eseri olarak beendiimiz Sral Mescit, Karatay Medresesi, tnce Minareli gibi byk eserler onun hayatnda Mool istilsnn o kadar hazin ekilde emrivaki olduu ve II. Gyaseddin Keyhs-rev'den sonra hep

ocuk hkmdarlarn tahta kmas yznden o me'um Atabey-vezirler devrinin ald yllarda Divan- Ke-/?/Vdeki iirler ve Mesnev ile beraber doarlar. Bu beraberlik, zerinde fazla durmaktan ne kadar ekinirsek ekinelim, Konya'nn, mimar ve ruh, kendisini aramas demektir. Hakikatte Seluk rnesans, vakitsiz bastran kar frtnalar altnda yeeren baharlara benzer. Eflk'ye gre Karatay Medresesi'nin inas bittii zaman bu medresede yaplan bir ulema toplantsnda Mevln, ems-i Tebr-z ile beraber bulunmu. Hatt orada o ok saf Ortaa mnakaalarndan birine bile girmi. Kendisine "Ba ke neresidir?" diye sormular, Mevln da "Ak adam iin ba ke sevgilisinin kucadr" diyerek bulunduu yerden kalkm ve ems'in girer girmez meldii kap dibine geip yanna oturmu. ems, kalabalktan, n safta grnmekten fazla holanmazm. Eflk, ems'in hretinin o gn baladn syler. Karatay Medresesi'nin 1245'de bittii dnlrse bu rivayetin doru olduundan phe edilebilir; yahut da mevzuu bahsolan ahs, Mevln'nn ems'ten sonra dostlua setii Salhaddin elebi'dir. 1237'de Aleddin'in cenazesi ehre getirildii zaman Mevln yirmi dokuz, dostum Abdlbki Glpnarlf nn ok yerinde tahmini kabul edilirse otuz , otuz drt yalarnda, Baba shak isyann81 KONYA da otuz sekiz, Kseda muharebesinde krk, krk bir yalarnda idi. ems'in Konya'ya ilk gelii bu iki felketli hdise arasndadr. ems, Konya'da bu ilk ikametinden sonra am'a kat zaman Mevln olu Sultan Veled'e "Bahaeddin ne uyuyorsun? Kalk, eyhini ara!" der. Bu sz karanlk gecede akan imee benzer. Kalk eyhini ara, yani hakikatlerini bul ve kendini yap! Acaba bunu sylerken Mevln ems'in dnmesine byle srar etmesinin lmne sebep olacan biliyor muydu? stiareli ark konuma tarznn bozduu yndikkat dostluk ve korkun dram... Kimdir bu ems? Nasl adamd? Hangi hikmetlerle konuuyordu? Mevln'ya btn devrinde o kadar yaylm olan vahdet-i vcut felsefesi dnda ne retmiti? Btn vesikalar her eyin onun Konya'ya gelii ile baladnda birleir. O zamana kadar devri iin ok tabi olan tasavvuf nevesine ramen az ok ekilci yaayan byk bir lim, bir mderris gibi tannan Mevln, o geldikten sonra sadece bir cezbe adam olur, sema' eder, iir syler, ekillerin ve kalplarn dnda yaar. Konya'y devrinin yalnz co-kunluklaryla doldurmaz, onu iten deitirir. Btn bu ilere tek sebep gibi gsterilen adam hakknda tek eseri olan Maka l t'daktierden baka eyler bilmeyi ne kadar isterdim. Yazk ki asrnn karanlndan birdenbire kan bu fakir, dnyay bir kalemde reddetmi, mnakaay bile kabul etmeyen, Mu-hiddin-i Arab gibi -ufak tefek farklarlakendi sisteminin ba sanlan adamla bile atma hlinde olan bu seyyah dervii sadece menkp kitaplarna veya Divan- Kebr'\n aydnlnda grmee ve tanmaa mahkmuz. Halbuki menkp kitaplar mrit safiyetleri iinde, yaadklar zamann meseleleri ve modalar arasnda hi olmazsa bugn bize hibir ey sylemezler. Biz, iki medeniyetin yorgun ocuklar, onlarn mihver kelimelerini ve meselelerini deta atlayarak geeriz. Divan- Kebr'e gelince onun kamatrc aydnlnda hibir eyi olduu gibi grmek mmkn deildir. Zaten Mevln ems'ten de82 BE EHR iI,aktan bahseder. Konya'da Kubbe-i Hadra'nn avlusunda veya iinde, Sadred-din-i Konev'nin derghnda geirdiim ba bo hlya ve dnce saatlerinde ka defa onu dndm ve kendi kendime bu ite masaln ve hakikatin pay nedir diye sordum. Gerekten bu adam bu kadar tesirli miydi? arkn en byk airlerinden biri olan Mevln'ya her ey ondan m gelmiti? Mevln ona rastladktan sonra bir aman gibi yannda rbab ile gezen, her cotuu yerde sema' eden bir adam m olmutu? Sonra lm iin sylenenler?... Gerekten Mevln ile kk olunun veya hemehrilerinin, yahut baz mritlerinin arasna bu kadar sevdii mridinin kan m girmiti.

phesiz mknats gibi ekici bir ahsiyeti vard. Mevln ile ba baa sohbetlerinde ona, menkp kitaplarnda nakledilenlerden ok baka eyler sylemiti. Belki de hi konumuyordu (Eflk, bir fkrasnda ems'in herkes iinde sze karmak deti olmadn kendi azndan syler.). Sadece mevcudiyeti ile, baklar ile ve sktu ile etrafn dolduruyordu. ems-i Tebriz'de adndan balayarak -nk bu adamda o devirde bir moda olan ems ad bile mnalar- lmne varncaya kadar her ey muamma ve srdr. Her ey bizim iin onun ehresini karanln t kendisi olan srl bir aydnlk yapar. Menkp kitaplar ems'in lmnden sonra Mevln'nn zerinde hemen hemen ayn tesiri gsteren elebi Salhaddin'in bir cmlesini naklederler. "Ben Mevln hazretlerinin aynasym. O benim ahsmda kendi bykln seyrediyor". Belki de cms-Mevln mnasebetlerinin en iyi izahn bu cmle verir. Mevln airdir. iiri inkr etmesine, kk grmesine ramen ark'n en byk airlerinden biridir. Nasl Garp Ortaa, btn azap korkusu, itima dzen veya dzensizlii ile, rahmaniyet itiyak ve adalet susuzluu ile Dante'nin eserinde toplanrsa, Mslman ark da btn varlk hikmeti, Hakla Hak olmak ihtiras ve cezbesiyle Divan- Kebr'ded\r. Divan Kebr, insan talihinin art83 KONYA larn bir trl kabul edemeyen ihtiyar Asya'nn ebedlik itiyakdr. Fakat biroklarnda -hatt en byklerinde- olduu gibi birlik felsefesi onda hayattan bir ka olmaz, belki ilh akta kendini kaybettike hayat ve insan bulur. Onun dnyas hareket hlinde bir dnyadr. Burada her ey yaratc aydnln ve akn kendisi olan Allah'n etrafnda dner, ona doru ykselir, onda kaybolur, ondan doar ve ayrlr, tekrar onunla ve birbirleriyle birleir. Her ey burada birbirini zler, birbirinin ayndr, birbirine cevap verir. Bu maherde ne ldren, ne ldrlen, ne seven, ne sevilen birbirinden fark edilir. phesiz btn bunlar slm dnyas iin yeni eyler deildi. Halla'tan beri tasavvuf, slm iirinin ve hayatnn btn bir taraf olmutu. Fakat Mevln'nn konuma ekli baka idi. Akn ayr bir tanrnn dini olduu eski alarda bile hi kimse ondan Mevln gibi bahsetmemitir. Sanki alevden bir dille konuuyordu. Divan Kebr, brahim'in atld ocaa benzer, dardan kavurucu gibi grnen ate ieride bir gl bahesi olur. Bu iirler yazld devirle beraber dnlrse, batmakta olan bir gemiden ykselen son du gibidir. Btn varlk orada, Allah'a doru giden bu geni hkrktadr. Kaybolan her eyin aksisedasndan doaca bu duaya veya davete yanm ve yklm Anadolu, o kadar akde ve grenek ayrlnn, kin ve kann arasndan yaral bir hayvan gibi srne srne koar ve bu pnardan itike dirilir. nk bu ses midin ve affn sesiydi. Bilmem burada af kelimesi yerinde mi? O fenal yok farzediyordu. Ve btn dram insann iine ve kaderine nakletmiti. Ortada yalnz iyiliin ve sevginin kendisi olan sevgi ve imknlarn brakyordu. Gel gel kim olursan gel Kfir de olsan Yahudi veya putperest de olsan gel Derghmz, mitsizliin dergh deildir Yz defa tvbeni bozmu olsan yine gel. 84 BE EHR Mool tahsildarlarnn korkusu ile kovuklarda, maaralarda yaayan, o mthi 699 yl ktlnda kemirecek ot bulamayan, zulmn, vebann, her trl felketin harap ettii Anadolu zerinde bu ses bir bahar rzgr gibi dalgalanr. Dardan o kadar ok eyin ykt insan onu dinledike kendi iinden yeniden doar. lk cevap, Sakarya'nn sar amurlu kylarndan geldi. Yu-nus'un sesi byk orkestra eserlerinde birdenbire uyanan kuru. fakat tek bana yklendii bahar ve puslu manzara ile zengin bir l'ii-lt sesine benzer. phesiz o da Mevln'nn syledii eyleri sylyordu. O da ak adam idi. Hatt sz daha ziyade ondan almt. Fakat aletle sanki motif deimiti, Trkenin solosu devam ettike Fars iirinin muhteem ve renkli orkestras, sanki bir eit zemin

tekil etmek iin yava yava gerilere ekilir ve sonunda yerini alana kendi renklerinden ve seslerinden birka not brakarak kaybolur. Taptuk Emre'nin mridinde Mevln'nn zenginlii yo!;tur. Onun iiri bir ekirdek gibi kurudur. Sanki bu kyl dervi yazmaz, iinde kaynaan eyleri sert bir aaca oyar. Byle olduu iin de alabildiine kendisi, uyand toprak ve etrafndaki cemaattir. Fakat Ouz Trkesi'nin tecrbesizliine ramen o ne salam yrytr ve ne keskin hayallerle konuur? nsann, Yunus'un iirine kelimeler eyann kendisi olarak geirler, diyecei geliyor. Aralarndaki byk farklardan biri de lmn bu ikincisinde fazla yer tutmasdr. O, Celleddin-i Rm'nin "Bizden sonra gelecek olanlar ok sknt ekecekler, fakat onlarn ocuklar rahat edecek" diye kaderini anlatt nesildendir. Filhakika Yunus. Mool istilsnn azd devirde byd. Onda ve hi olmazsa bir tek iiri ile byk air olan eyyad Hamza'daki lm vizyonunun eini bulmak iin XVI. asr imal resmini siyah bir dalga gibi saran mistisizme kadar kmak gerekir. Bununla beraber: lmden ne korkarsn 85 KONYA Korkma ebed varsn. Her dem yeni doarz Bizden kim tsanas. diyen Yunus, lme yenilmi deildir. Belki realitesini sonunda inkr etmek iin onu teker teker sayar. Hakikatte lm aac Yu-nus'da sonsuz oluun krdr. O da Mevln gibi insan iinden grr. Sevdiimi demez isem Sevmek derdi beni boar. Seni deli eden ey Yine sendedir sende. Divanna baklrsa Yunus, Mevln ile bulumu, meclisine ve semama girmi. Hatt bir rivayete gre Mevln, Sakaryal dervie MesnevVs'n okumu, o da hrmetle dinlemi, fakat kitap bitince, "Hazret, gzel, ok gzel sylemisin ama, sz biraz uzatmsn! Ben olsam: Ete kemie burundum Yunus diye gr ndm. der, keserdim", demi. Beyit belki Yunus'undur, belki deildir ve gerekten gzeldir. Fakat hikye basitletirmekten holanan Bektai zihniyetinindir. Mevln'nn vahdet-i vcut felsefesi bu kadar ksa deildir. Sonra Mesnevi, uzunluuna ve reticiliine ramen ok gzel taraflar olan bir kitaptr. arkn en tatl taraflarndan biri, hayvan, ku, vezir, kyl, bezirgan, halk hikayeleriyle bu kitaptr. Ve Mevln dnyann en tatl hikye anlatanlarndan biridir. yle ki MesnevVy' dndm zaman ok defa gzmn nne kitaptan ziyade tpk Saint Chapelle gibi atsndan, kemerlerinden ve kafesinden gayrisi, ok renkli, bir ksm hayal, bir ksm karikatre kaan, bir ks86 BE EHR m "nehy-i an'il-mnker'Mn t kendisi olan bir realizmde hayvan, insan karmakark resimlerle rtl renkli camdan bir bina gelir. Ba tarafndaki on sekiz beyitle onun yer yer esere serpilmi akisleri bu renkli dnyay, daha dorusu bu ok szme ark' ve onun derin hikmetini ve hayal denecek kadar istiare realizmini btn bir vahdet ve hasret ile aydnlatr. Mevln'nn hasret ve sevgi felsefesi, btn Mevlevlikle beraber z hlinde bu on sekiz beyittedir. Bu beyitler kadar gelecei ykl, onu kendisinde toplayan eser azdr. Zevkimizi en halis taraf olan Mevlev musiksi, drt yini kadmden, Itr'nin Segah yinine ve Rast na'tna, III. Selim'in Suzidilra'sna ve Dede'nin Ferahfeza perevine ve yinine kadar hepsi henz kendini denememi fikir olarak bu on sekiz beytin ezel hasret sembol olan neyindedir. yle ki Mevln bu on sekiz beyti yazp dostlarna gstermek iin sarnn arasna soktuu zaman -ne kadar byk, manev mertebesi ne kadar yksek olursa olsun air airdir- btn o musikiinaslar, Galib'e kadar gelen airler kafilesi domu sanlabilir. nn iin Yahya Kemal: eb-i lhtda manzme-i ecrm gibi Lajz- binevle doan debdebe-i mnayz. derken deta bir borcu der.

Tarikat olarak Mevlevlii esas izgileriyle Sultan Veled kurar. Fakat terifat, nezaketi, terbiyesi, slkn ve yinin erkn tpk musikisi gibi daha sonraki zamann, Osmanl devrinin ve biraz da stanbul'undur. Ve phesiz ki kltrmzn en yksek taraldr. Bir medeniyetin iei olan ve ona hi belli etmeden ekil veren terbiye ve nezaketten, duyma ekline kadar hviyetimizin birok taraflarn o idare etmitir. Mevlevlik ne tevazu ve mahviyeti, ne de hangi mertebede olursa olsun itibar kabul eder. Eitler arasnda geen bir maceradr. Ve bu eitlik sade tarikatn iinde deil, dnda da hkmn srer. nk esas, bugnn felsefesinin ok sevdii tbirle insann k87 KONYA inattaki yeridir. Hoa bak ztna kim zbde-i lemsin sen Merdm-i dde-i ekvn olan demsin sen O kadar manal olan Mevlev selm Galib'in bu beytindedir. nsan insanda -daha dorusu iki kann arasnda; nk oraya baklr-Allah' grr ve onu tebcil eder. ems Mevln mnasebetini hibir ey bu selm kadar iyi izah edemez. Mevlev yinini sn defa derghlarn kapanmasndan biraz evvel, bir Kadir gecesi, Konya'da grmtm. Bu kadar sembollerle konuan bir terkip azdr. Her duruun, tavrn, kmldann ve admn mnas vardr. O hrkaya brnler, ilk ney sesinde uyanlar (lm ve hair), kol alar ve ayak kilitleyiler (Mevlev yininde her Mevlev, Ali'nin ZUlfikr' olur) bir kitap gibi derin derin anlatan eylerdir. Asl sema'a gelince, phesiz dnyann en gzel rakslarndan biridir. Mukaddesin iklimini zaptetmi, orada hilkatin srrn tekrarlayan bir bale. Yazk ki Degas cinsinden bir ressam kmad. Karmda kandillerin titrek nda dnen, deien, szlen, deta madd varlklarndan ayrlan bu insanlar gerekten ak ehitleri olmulard ve gerekten musaffa ruh hlinde iki yana ak kollar ve rza ile bklm boyunlar ile dne dne semvta kyorlard. O akam sema'da grdm insanlar ertesi sabah arda, pazarda ilerinin banda ve bir talebemi lisede karmda grnce hakikaten armtm. Onlar ben arkalarnda esen Rast'n sert rzgrnda uup gitmi sanyordum. Bu len ve ertesi sabah dirilmenin srrn bilen insanlarn arasna katlamadma, o neveyi bulamadma imdi bile iimde zlen bir taraf vardr. Konya'da bulunduum yllarda beni sk sk megul edenlerden biri de eyh Galib'ti. Mevlev ilesinin bir yln derghta geirdi. Sanatna tam sahip olduu devirlerde yazdn tahmin ettiim bir 88 BE EHR mseddesi vardr ki mevlev yininin btn sembollerini, Mevlev macerasn kendisiyle beraber verir. Kimi mest-i muhabbet hne-i hammrdan gelmi Kimi medhu-i hayret u'le-i ddrdan gelmi Kimi hurde benzer lem-i envrdan gelmi Kimi varm diyr- vahdete tekrardan gelmi Gzm d oldu grdm bir gruhu hep klhler Aceb heybet aceb evket aceb tarz- ilhler Kelm- samt deryalar gibi pr c sylerler Muhabbet razn birbirine hm sylerler Be-her-dem h-i derdim srrn bhu sylerler Rumz-i ak cmle bzebn u g sylerler Gzm d oldu grdm bir gruhu hep klhler Aceb heybet aceb evket aceb tarz- ilhler Melekler rek ider bir tavr u db u rsn var Melekler mlik olmaz def ney tabi u kud'un var Sema'meydnnn hem mihr meh arh- cm var Huss ilerinde zt- Mevln-y Rm var Gzm d oldu grdm bir gruhu hep klhler Aceb heybet aceb evket aceb tarz- ilhler Vcd- mutlak zre devr ederler ayn-i vahdetde Kamu hurd-ve tenh gezer kesretde halvetde Medr- py- seyri nokta-i gayb- hviyyetde Visl-i srf bulmular bidyetde nihyetde Gzm d oldu grdm bir gruhu hep klhler Aceb heybet aceb evket aceb tarz- ilhler Konya'da Mevln kadar ykseklerde umasa bile varln bize onun kadar kuvvetle kabul ettiren ikinci -Seluk epopesi de dnlrse- nc bir varlk daha vardr, folklor. Ben Orta Anadolu trklerini o gurbet, keder, trl ten yorgunluu ve i darl 89

KONYA dolu ac dert kervanlarn bu ehirde tandm. Eski Konya Lisesi'nin st katnda kk bir odada yatardm. Binann yan bandaki hapishaneden bazen de br yanndaki kt evlerden gnn her saatinde bahedeki ocuk seslerine ve kendi almalarma mahpuslarn syledikleri trklerin hzn karrd. Fakat ben onlar asl Takye Dalar'n akamn kzartt saatlerde dinlemeyi severdim. Bir de sabaha doru ehre sebze ve meyva getiren arabalarn skn beni uyandrdklar zaman. Kurun rengi souk sonbahar sabahlarnda henz ayrldm ryalarn arasna onlar, ok beenilmi, ok sevilmi, byle olduu iin ok eziyet ve cefa grm kadn yzleri ve vcutlar gibi ezik, biare ve imknsz derecede ekici girerlerdi. Bu Anadolu trkleriyle ben ilk defa, yine Konya'da seferberlik iinde karlamtm. 1916 yaz sonu idi. Hkmet meydannn arkasnda o kk, kerpi duvarlar beyaz kirele badanalanm, genie eyvan btn sonbahar gneini alan evlerden birinde oturuyorduk. ehirde gen ve orta yata pek az erkek kalmt. Bir akam bilmem niin gittiim -bilhassa niin geciktiimistasyonda, kim bilir hangi cepheden brne asker nakleden katarlardan birine rastladm. Yk vagonlarnda isli lambalarn altnda bir yn soluk ve yorgun benizli ocuklar birbirine yaslanmlar bu ezik, eritilmi kurun gibi yakc ve yakt yerde yle klelenen trklerden birini sylyorlard. Hibir ikyet bu kadar korkun olamazd. Vaka Kerkk'den Konya'ya kadar geliimizde o harbe ait, on drt, on be yalarndaki bir ocuun cephe gerisinden grebilecei bir yn faciay grmtm. Fakat grdklerimin hibiri lme ve her trl acya ve bakmszla bile bile giden ve yaanmam, hi yaanmayacak bir yn arzu ve sevgiyi kanl bir kpk gibi bu istasyonun gecesine frlatan bu biarelere rastlayana kadar etrafmda olup biten eylerin mnasn anlamamtm. Ancak onlar dinledikten sonra komu evlerin sessizliini, adm banda karlatm ocuklarn ve kadnlarn, yalnzlklar iinde daha gzel kadnlarn 90 BE EHR yzlerindeki izgilerin mnasn anladm. Evet ancak onlara rastladktan sonra her akam gezinti yerim olan Aleddin Tepesi'nden inerken alaca karanlkta ac ac uluyan kpeklerin btn ehri bir anda niin susturduunu hissettim. Konya hapishanesinin kadnlar ksmnda yzn grmediim fakat sesini ok iyi tandm bir kadn vard. Akam saatlerinde onun trk sylemesini deta beklerdim. Ve bilhassa isterdim ki "Gesi balarnda bir top glm var" trksn sylesin. Bu acayip trk hi fark edilmeden yutulan bir avu zehire benzer. Bazen de "Odasna varlmyor kpekten" msrayla balayan ok haysz oyun havasn sylerdi. Bu sonuncusunun havas ve ritmi kadar ten nazlarn zalimce tefsir eden baka eserimizi tanmadm. Sanki btn mrn en temiz ve saf dualarla hep ba secdede geirdikten sonra naslsa bir kere gnah ileyen ve artk bir daha onu unutup hidayet yolunu bulamayan ve en keskin pimanlklar iinde hep onu dnen ve hatrlayan bir lnetli veli tarafndan uydurulmutur. O kadar ten kokar ve yakc gnahn arasndan o kadar bsbtn baka eylere, artk hi eriemeyecei eylere, kanat aar. Bu trkleri dinlerken ben daima Maurice Barrcs'in spanya iin yazd o gzel kitabn adn hatrladm: "Kandan, ehvetten ve lmden." Yazk ki bir iki defa gittiim elence lemlerinde bu by yoktu. Bir namenin terkibi hangi artlarla hazrlanr? Bunu bilmek daima imknsz bir ey. Hayr, Anadolu'nun romann yazmak isteyenler ona mutlaka bu trklerden gitmelidirler. Konya'da dinlediim trklerin hepsi phesiz orann deildi. Meram'daki ba evlerinde veya ehir iinde topluluklarda seyrettiim oyunlarn hepsinin de Konya'nn olmad gibi. Kald ki Gar-b Anadolu halk musikisinin asl merkezi olmasna ramen Konya azn ayrmak bugnk vaziyette epeyce gtr. Benim gibi bir amatr iinse imknszdr. Fakat ben onlar Aleddin Tepesi'nde, 91 KONYA Meram yollarnda ve Konya akamlarnda duydum. nce Minare -li'nin kaps nnde Kur'an'm iki sresini o kadar sanatl bir gerdanlk yapan ta iiliine arrken, yan bamdan geen plak ayakl ocuklar, onlar slkla aldlar.

Onun iindir ki imdi bu trkleri radyoda dinlerken veya vakit vakit hafzann srrna erilmez dnyle hi farknda olmadan kendi kendime mrldanrken iimde Konya birdenbire canlanr, kendimi o yollarda, o alak tavanl ba evlerinde, o cami veya medreselerin kaps nnde veya iinde bulurum, gece ise bamn stndeki yldzl gkyz birdenbire deiir. I. Aleddin'in altn kakmal, srma ilemeli, siyah saltanat adr olur ve ben Seluk destannn ve Seluk dramnn sahnesi olan, Mesnevi ve Diva/- Kebr'\n domasn, ince, kibar, musik ve raksa dkn hayatnn kolaylatrd ehirde geen gnlerime bu ehrin insanlarnn saatleriyle, bu saatleri dolduran sevin ve aclarla beraber kavuurum. 92 BURSA'DA ZAMAN I imdiye kadar grdm ehirler iinde Bursa kadar muayyen bir devrin mal olan bir bakasn hatrlamyorum. Fetihten 1453 senesine kadar geen 130 sene, sade batan baa ve iliklerine kadar bir Trk ehri olmasna yetmemi, ayn zamanda onun manev ehresini gelecek zaman iin hi deimeyecek ekilde tesbit etmitir. Urad deiiklikler, felketler ve ihmaller, kaydettii ileri ve mesut merhaleler ne olursa olsun o, hep bu ilk kurulu ann havasn saklar, onun arasnda bizimle konuur, onun iirini teneffs eder. Bu devir haddizatnda bir mucize, bir kahramanlk ve ruhaniyel devri olduu iin, Bursa, Trk ruhunun en halis llerine kendiliinden sahiptir, denebilir. Bu hakikati gayet iyi gren ve anlayan Hviiya elebi, Bursa'dan bahsederken "ruhaniyetli bir ehirdir" der. Belli ki Evliya elebi bu ehri sadece grmekle kalmam, onun hakiki benliini kavramtr; zaten Bursa iin yazdklarnda yer yer bir ak neidesinin cokunluu hissedilir. Bulularnda hemen hi yanlmayan Sadrazam Keeci Fuad Paa ise "Osmanl tarihinin dibacesi" diyerek bu mazi damgasn baka ekilde belirtir. Bursa'ya birka defa gittim ve her defasnda kendimi daha ilk admda bir efsaneye ok benzeyen bu tarihin iinde buldum, zaman 93 BURSA'DA ZAMAN mefhumunu deta kaybettim ve daima, bu ehre ilk defa giren ve onu yeni batan bir Trk ehri olarak kuran dedelerimizin yaaylarndaki halis tarafa hayran oldum. Onlar zaferin kendilerine ilk gl saydklar bu ehri o kadar sevmiler, o kadar candan kucaklamlar ki, hl ta, topra bu ykseltici ve ekil verici ihtirasn nurdan izleriyle doludur. Bu ehirde muayyen bir aa ait olmak keyfiyeti o kadar kuvvetlidir ki insan "Bursa'da ikinci bir zaman daha vardr." diye dnebilir. Yaadmz, glp elendiimiz, altmz, sevitiimiz zamann yan banda, ondan daha ok baka,ok daha derin, takvimle, saatle alkas olmayan; sanatn, ihtirasla, imanla yaanm hayatn ve tarihin bu ehrin havasnda ebed bir mevsim gibi ayarlad velt ve yekpare bir zaman... Dardan baklnca ok defa modas gemi gibi grnen eylerin, bugnk hayatmzda artk lzumsuz zannedebileceimiz duygularn ve gzelliklerin mal olan bu zaman bildiimiz saatler saymaz, o sadece mazisinde yaayan bir gemi zaman gzeli gibi htralarna kapanm olan ehrin nabznda kendiliinden atar. Ka defa uzun ve ba bo bir gezintiden sonra otelime dnerken bilmediim bir tarafta ince bir zarn, sradan bir kubbenin birdenbire atlayacan ve bu altta birikmi duran zamann, etrafndaki manzaraya, zihnimdeki htralara ait zamann, bugne yabanc binbir hususiyetle, bendini ykm byk sular gibi drt yan kasp kavuracan sanarak'korktum. Bursa'y lykyla tanyan herkes bu vehmi benimle paylar sanyorum; bu ehre tarih, damgasn o kadar derin ve kuvvetle basmtr. O her yerde kendi ritmi, kendi husus zevkiyle vardr, her admda nmze kar. Kh bir trbe, bir cami, bir han, bir mezar ta, burada eski bir nar, tede bir eme olur ve gemi zaman hayal ettiren manzara ve isimle, stnde sallanan ve btn izgilerine bir hasret sindiren gemi zamanlardan kalma aydnlyla sizi yakalar. Sohbetinize ve iinizin arasna girer, hlyalarnza istikamet verir. Bu cins tesadflerin en artcsn isimler yapar; dil dedii-

94 BE EHR miz asl manev insan vcuda getiren byk kaynaktan geldikleri iin mi nedir, onlar bize etrafmz alan tlsmn btn srryla zengindirler. Bu adlar bir kere rendiniz mi artk unutamazsnz, tenha saatlerinize kk ve munis ryalar gibi sokulurlar, sizi kendileriyle lfete, esrarl mahfazalarn zorlamaya, gizledikleri srlar tanmaya ve tatmaya mecbur ederler. ster istemez sayarsnz: Gml, Muradiye, Yeil, Nilfer Hatun, Geyikli Baba, Emir Sultan, Konuralp... Bunlar hakikaten bir ehrin muayyen semt ve mahalle adlar, yahut tpk bizim gibi bir zaman iinde yaam birtakm insanlarn anldklar isimler midir? Hepsinin mazi dediimiz o uzak masal lkesinden toplanm husus renkleri, ok husus aydnlklar ve gemi zamana ait btn duygularda olduu gibi ok hasretli lezzetleri vardr. Hepsi, insan hayat ve zaman zerinde uzun murakabelere eker, hepsi, zihnin iinde kk bir yldz gibi yuvarlanrlar ve hafzann sularnda mucizeli terkiplerinin mimarisini altn akislerle uzaltp ksaltarak alkanrlar. Gml, bu, Osman Beyin gmld eski Bizans manastrnn addr. Bu tarih vakay bildiim iin mi bu heceyi her iitiimde gzlerimin nnde, fecre tutulmu sihirli bir ayna parlyor. Yoksa bu parlt sadece bu hecelerin yapt terkipten mi geliyor? Burada gizlenen, Trke'nin hangi srrdr. Gm kelimesinin mavimtrak beyazln bu afak renkleri nereden bulandrdlar? Bursa fatihleri yarm asra yakn bir zaman imanl ve cokun aklarna yol gsteren bu adamn htrasn elbette ancak byle bir kelimeye, bir istikbal ryasna benzeyen bu U heceye emanet edebilirlerdi. Trk-ede ve L harfleri daima en gzel terkipler yapar. Yeil dediimiz zaman deta bir imen tazeliini, bir palet zerinde ezilmi bir renk gibi, gnn ve saatin bir tarafnda bir bahar mjdesiyle toplanm buluruz. Bu kelimenin ilk cetlerle beraber Orta Asya yaylalarnn baharndan geldii o kadar belli ki... Fakat Bursa'da yeilin mnas ok bakadr; o ebediyetin rahman yz, bir mkfata ok benzeyen bir sknun fn bir saate sinmi mnsdr. Yeil Trbe, Yeil Cami der demez, lm muhayyilemizdeki ehresini deitirir, "Ben hayatn 95 BURSA'DA ZAMAN susan ve deimeyen kardeiyim. Vazifesini hakkyla yapan fninin alnna bir skn ve sknet elengi gibi uzanrm..." diye konuur. II Daha kk bir ilkokul talebesiyken, Bursa'y ok seven babamn anlatt eyleri dinler ve muhayyilemde onlar tarih kitabmda rastladm isimlerle birletirirdim. Bylece birdenbire sayfa, gzmn nnde canlanr, derinleir, renk ve k dolard. Konuralp ile Geyikli Baba bu isimlerin banda gelirdi. Birini mektepte renmi, brn yatt yeri ziyaret eden babamdan dinlemitim. Konuralp benim iin daima byk bir cenk kargaalnn ortasnda sert, yank yz manzaraya ve kalabala hakim bir kahramand. Uar gibi koan yaz atnn stnde onu hep gaza ve ganimet peinde grrdm. O benim iin gece iinde sel gibi akan nal seslerinin, yaral ve lm lklarnn stnde dalgalanan zafer naralarnn brnd masal kahramanyd. Geyikli Baba'ya gelince, o Bursa fethini o kadar masallatran ve yeni Trk Devleti'nin kuruluunu yeni bir dinin douuna benzeten Horasan Erleri'ndendir. ncil'deki ocuk sa'y beiinde ziyarete gelen ve ayaklarnn ucuna hazineler dolusu hediyeler yan obanlar gibi; fakat yldz yerine eyhlerin iaretiyle, Asya'nn iinden kimi sadece vatann, kimisi de eiinde doduu ta ve taht brakp gelirler. Henz Tekfur ehri olan Bursa'nn etrafnda zaviyelerini kurarlar, ruh kudretleri ve kerametleriyle bu ehri muhasara ederler, sonra da gen Orhan'n ordusuna hi kimsenin kullanamayaca kadar ar silhlarla katlrlar. Bunlarn arasnda Hac Bekta gibi Anadolu ve Rumeli'yi ilha-myla dolduranlar, Karaca Ahmet gibi skdar'n btn bir semtini adyla zaptedenler vardr. Fakat ben btn bunlar o zaman bilemezdim. Onun iin Geyikli Baba'nn stnde yalnz bir post ve elinde 96 BE EHR

seksen okkalk tala Bursa kaplarn zorlad aklma gelmezdi. Sadece ad sylenir sylenmez gzmn nne acayip nakl bir seccade serilir ve ben kendimi, dinlemediim bir masaln kapsnda grrdm. Arkasnda ne vard, hangi mehul zlr, hangi sr onun eiini atlayana bir altn elma gibi uzanrd? Bunu bilmezdim. ocukluumda olduu gibi, imdi de Muradiye'den ekirge'yc giden yolun bir tarafnda, sadece su seslerinin aydnlatt bu ssz gece saatinde gene onlar dnyorum; kimdi bu Geyikli Baba? Nasld? Etrafnda toplanan saf imanl insanlara neler retirdi? mrn hangi mehuln, ruhun hangi dmn onlara zmt? Bu hizmetten bize neler kald? Sonra bu Konuralp kimdir? Hi sevmi miydi? Nelerden holanrd? Bursa ovasnda her bahar aan nergislere bakarken ve her akam uzak dalarn stnde batan gnei seyrederken neler dnrd? Hulsa, bu yeni fethedilmi ehirde ilk att admlarn aksini adlarndan dinlediimiz btn bu kahramanlar nasl insanlard? Adlarn iir ve cazibesi... hayalinizi pei sra srkleyip gtren, acayip ve esrarl mevcutlar; birdenbire zihnimizde "rya ile hareketin el ele yrd" alarn hikyesini terennm eden emeler... Siz, mazi dediimiz tri bize zaman iinde uzatan altn, gm, billur mahfazalarsnz. Ruhumuzun en sanatkr taraf muhakkak ki sizin hlyanzla beslenen taraftr. Bu isimlerin iinde bir ianesi vardr ki, Bursa'y tek bana btn bir bahar gzelliiyle doldurur. Bu beyaz zafer ve ganimet iei Nilfer'dir. Gen Orhan'n kollar arasnda gnn birinde gzelliin kahramanla, hayat istihkara bir mkfat gibi den bu kadnla beraber kurulu devrinin sert simasna akn tebessm gelir.Yazk ki hayat ve ahs hakknda pek az ey biliyoruz. Kendisiyle grtn syleyen Arap seyyah bni Battuta bile bize ondan sadece bir isim olarak bahseder. Fakat bizzat kendisi de bir ganimet iei olan bu isim her gzel saadet ve ak hlyasnn iine dolabilecei bir ereveye benziyor. Nilfer Hatun, bu yeni teekkln kargaalnda grnen ilk kadn ehresi deildir. Ondan evvel Osman Beyin eyh Edebali'nin 97 BURSA'DA ZAMAN kz Mal Hatuna olan ak vardr. Hakikatten Osmanl maceras bir ak romanyla balar. eyh Edebali Karamanl bir fakihti. Gelenek, onun, kzn Osman Beye vermek iin epeyce tereddt ettiini ve nihayet evinde misafir kald ve bir odada yan yana yer yataklarnda yattklar bir gece grd o mehur ryay dinledikten sonra damatla kabul ettiini syler. Rya udur: eyh Edebali'nin gsnden hill eklinde bir ay kar ve byyerek tam bedir hlinde Osman'n koynuna girer. O zaman Osman'n kendi karnndan -baz tarihlere gre de ikisinin arasndan- kt'ay dallarnn altna alan, kklerinden byk nehirlerin -Dicle, Frat, Nil ve Tuna- fkrd byk bir aa byr. Ve bylece Osman, imparatorluun btn zafer tarihini ryasnda grm olur. Bu ryann ilk defa Hammer'in dikkat ettii gibi, Tevrat'taki Yakup'un ryasna gre uydurulmu eski hkmdar sllesi ryalarna tpk tpksna benzedii aikrdr. Bununla beraber bu evlenmenin Osman'n gittike artan silh kuvvetine manev bir nfuz ilve ettii inkr edilemez. Belki de bu yeni beylik bu izdivala o zaman Anadolu'da ve Suriye taraflarnda ok yaygn olan ftvvet tekiltyla birleiyordu. Filhakika mal ve menal sahibi olan eyh Edebali'nin geleni ve geeni misafir ettii bir misafirhanesi bulunduu ve baz akrabasnn isimleri dnlrse ah tekiltndan olduu tahmin edilebilir. bni Battuta, Anadolu'da urad yerlerde hemen daima bir ahye rastlar, ah evlerinde kalr. znik'teki o gzel imaret be kapl revak ve ok rahat kubbesiyle Nilfer Hatuna izafe edilir. Seluk mimarsinin renkli, teferruat zerinde fazla duran itikfndan, bu imaretle ve Murad- Hda-vendigr', ekirge'deki camiiyle karz. Bu ikincisinin kapsnn stndeki galeriler ve tek stunla ayrlm ikiz pencereler, imaretin revak ve kubbe sistemi gibi yeni mimarnin ilk ritm aratrmalardr. Orhan'n karsna olan sevgisi veya I. Murad'n evlt muhab98 BE EHR

beti, bu kadnn adn Bursa'nn ve znik'in tarihine ayrlmaz bir ekilde balamtr. Fakat bu destan devresinde ak hikyesi bir deildir. Aydos Kalesi'nin kaplarn Trklere Orhan'n akrabasndan Abdurrah-man Gaziye ak olan bir tekfur kz aar. Hakikaten bu devir gelecei mjdeleyen ryalaryla, aklaryla, kahramanlklar ve ermi hikayeleriyle tam bir destandr. Ve bizim ilk byk airlerimiz de bu destan o kadar saf bir dille para para veren k Paazade. Ner, Ltf Paa gibi mverrihlerimizdir. Yaptrd camilerin kandillerini kendi elleriyle yakan, imaretlerinde piirttii ilk yemei kendi eliyle fakirlere ve gariplere datan Orhan Gazinin yar evliya ehresi bu destann asl merkezidir. Btn bu ruh kuvveti ve manevlik hep ondan taar. O bir balang noktasn bir imparatorluk yapmakla kalmaz, ona rahm ve efkatin derinliini de katar. stne ald imparatorluun tarihisi vazifesini zaman zaman unutan ve bilhassa bu ilk devirde Garp leminin ve Bizans'n ufak bir himmetle, vaziyeti kurtarabileceklerinde srar eden Von Hammer'in kalemi ondan bahsederken birdenbire yumuar, bir azizden bahseder gibi bir hl alr. Orhan hakikatte Horasan erlerinin silh ve keramet arkadadr. Daha dorusu o devirden kalan birok ey gibi onlar Orhan'n devamdrlar. Fakat ben onu daha ziyade Bursa'da kendi kk imaretinde ve ar iindeki harap camiinde tasavvur etmekten holanrdm. Baz akam saatlerinde bu kk camiin nnden geer veya kapsndan bakarken o kadar kalenin kapsn zorlam ellerini, kendi yakt kandillere uzanm zannederim ve iim saadetle dolar. I. Murad, ufak tefek izgi deiiklikleriyle Yldrm Bayezt, 1402 felaketinden sonra imparatorluu derleyip toparlayan o kadar akll ve iradeli I. Mehmed, byklkle sadelii birletiren devrinin birinci snf devlet ve harp adam, srasna gre air ve eslet II. Murad az ok onun ileri zamana vurmu akisleri gibidirler. Fakat niin 99 * M BURSA'DA ZAMAN bu devam sade prenslerde aryoruz? Bir buuk asr btn imparatorluk iin model Orhan'd. Bu kurulu asrndan sonra Bursa, sevdii ve byk ilerinde o kadar yardm ettii erkei tarafndan unutulmu, bo saraynn odalarnda tek bana dolap ilenen, gm kapl kk el aynalarnda salarna dmeye balayan aklar seyrede ede ihtiyarlayan eski masal sultanlarna benzer. lk nce Edirne'nin kendine ortak olmasna, sonra stanbul'un tercih edilmesine kim bilir ne kadar zlm ve nasl iin iin alamtr! Her len padiahn ve Cem vak'asna kadar her ldrlen ehzadenin cenazesi ehre getirildike bu gemi zaman gzelinin kalbi phesiz bir kere daha burkuluyor. "Benden uzak yayorlar, ancak ldkleri zaman bana dnyorlar. Bana bundan sonra sadece onlarn lmlerine alamak dyor!" diyordu. Evet, Muradiye kk trbeleriyle geniledike Bursa hangi vesilelerle ancak hatrlandn anlar. Bu gzel devirden ve onu takip eden asrlardaki Bursa'dan birka byk mimar eserinden, trbe ve camiler ve bir de iinde Fatih'in doduu sylenen, fakat btn bilenlerin XVIII. asrdan daha gerisine gtrmekte tereddt ettikleri evin bir ksmndan baka hemen hibir ey kalmad. Keeci Fuad Paann "Osmanl tarihinin dibacesi yand!" diye alad 1271 yangn Sarayii'ni ve btn Bursa'y deta sprd. Btn o eraf ve ayan konaklar, be asrlk tarihin yd hazineler, hepsi kayboldu. Bursa Saray'nn kendisine gelince daha geen asrn banda bakmszlktan harapt. Mverrih Hammer, Bursa iin olan eserinde: "Bakiyelerden kolaylkla plan yaplabilecek" hkmn kartr. Gml ad, bugn sadece tarih bilenler iin bir htradr ve Osman Gazi ile Orhan Gazi,Tanzimat devrinin o gln ekilde resmi slubuyla yaplm, hibir ruhaniyeti olmayan binalarda, balarnn ucunda,-talihin korkun istihzasSultan Aziz'in ihdas ettii birer Osmanl nian, deta gurbette gibi yatyorlar. Fakat Bursa olduu gibi yine drt yanda nlyor, su sesleri lednn bir rya gibi etraf dolduruyor ve yklm imparatorluORHAN KEMAL L HALK KTPHANES

100 BE EHR un drt yanndan gelmi muhacir ocuklar bu n altnda ve bu su sesleri iinde tpk kurulu asrnn ocuklar gibi oynuyorlar. Belki de kk kzlar o devirden kalma havalara uydurulmu trkleri sylyorlar, Yeil'in inileri XV. asrn bahesinden toplanm renklerle glyorlar. III Evliya elebi, Bursa emelerinden uzun uzadya bahsettikten sonra sz "Velhasl Bursa sudan ibarettir." diyerek bitirir. Canm Evliya! Sade bu iki cmlen iin benim hafzamda adn Bursa ile birleiyor. Sen Bursa'nn iirini tadanlarn banda gelirsin ve bir gn senin ruhunu ad etmek istersek Bursa emelerinden birine senin adn veririz ve sen onun azndan bu gzel ehrin zaman iinde geirdii maceray bize bir su damlas kadar saf ruhunla nakledersin. Evet, Bursa bir su ehridir ve bu itibarla bize hi beklenmedik bir adam hatrlatr. Bu, eyhlislm Kara elebizade Aziz Efendidir. Deli brahim'in hal'i ve katli esnasnda o kadar zalim davranan ve saltanatn ilk yllarnda IV. Mehmed'i btn vezirleri arasnda azarlamaktan ekinmeyen bu acayip ruhlu lim, ikbali seven, fakat onu, hain mizac yznden bir trl elinde tutamayan bu zeki, zarif, kibar fakat geimsiz adam, Bursa'nn hayatna olduka garip bir ekilde girer. Menfasn deitirttii bu su ehrinde eme yaptrmay kendine biricik elence edinir ve servetinin mhim bir ksmn bunun iin harcar. Byle bir hayrata ihtiya olmadn aklna bile getirmeden yaptrd bu emelere Bursallar hl Mft emeleri diyorlar. Bu hikyeyi kitaplarda okuduum zaman biraz arm ve hatt glmtm. Fakat Bursa'y gidip de bu ehrin stnde, gnn her nna tlsml aynasn tutan su seslerini dinleyince yava yava Kara elebizade'ye hak verdim. imdi onu daha baka trl tanyor ve seviyorum. O benim iin artk, iiri hayatna sindirmi ince ve zarif ruhlu rya adamlarnn n safnda geliyor. Sevdii kadn, gzellii101 BURSA'DA ZAMAN ni bir kat daha aacak mcevherler ve prlantalara garkeden lgn ve msrif, fakat zevk sahibi bir ak gibi o da gzelliinin uuruna erdii bu ehre su seslerinden elenkler, avizeler, sabahlarn uyanna inci dizileri gibi dklen ve akamlarn gurbetinde byk mcevherlerin parltsyla tutuan gerdanlklar hediye etmi. stemi ki gnn her saatinde bu emelerle, kendi ikbalperest ve mustarip ruhunun, doduu ve byd ehirden uzak, hayat ve harekete yabanc bir menfada tkenmeye mahkm ruhunun feryatlarn gelen geen anlasn. Bu ses onlara mrn byk donam noktalarn, mevsimlerin gzelliini ve hayatn fniliini sylesin. Byl bakl arzudan, zalim lmden bahsetsin, tenha gece saatlerinde ac nefis muhasebelerine dalsn, aldatc ikbali, hain bilekli talihi terennm etsin. Kim bilir belki de bizzat kendisi her eye ve herkese kskn geirdii ac ve uzun uzlet saatlerinde bu iki yz emenin sesini muhayyilesinde bir kanunun telleri gibi ayarlamaya alr ve bu hayal musikiden kh mehtapl Boaz gecelerini canlandran altn hrtl nameler kartr, kh onda stanbul sabahlarn o kadar nuran yapan ezan seslerinin bir aksini arar, ona mrnn macerasn nakledecek feryatlar huzursuz ruhunda kopan frtnalarn lklarn emanet eder ve sonra hepsini birden, bir daha gremeyeceini ok iyi bildii ve hasretini ektii stanbul'a bu gzeller gzeli ehre ithaf ederdi. Zavall Aziz Efendi! imdi onu Bursa sokaklarnda, arkasnda Bursa vakflarnda alan mimar, kalfa ve su yolcularnn tekil ettii kk bir kalabalkla dolar ve bu iki yz emenin yerlerini bir bir iaret ederken gryor gibiyim. phesiz ara sra ban kaldryor, ak Bursa havasndan billur renkli kavislerin birbirini katedeceini, byk toplan noktalarn ve hepsinin birden bu ehrin semasnda yapaca ahenkli lemi dnerek bir orkestra efinin ve bir i lem mimarnn gururuyla glmsyordu. Bursa'ya her gidiimde onu dnr ve bazen bir mrn ne kadar garip tesadflerde mnasn tamamlayabildiine aarm. Bu XVII. asrda Bursa'ya gelip yerlemi olanlardan biri de o 102 BE EHR

ok alkan ve iyi niyet sahibi celveti eyhi smail Hakk Efendidir. Celvetiliin ikinci devresi bilindii gibi Bursa'da Muakkad Dede ve onun mridi ftade ile balar. Fakat btn Trkiye'de asl hreti I.Ahmed devrinin en nfuzlu eyhi olan Aziz Mahmud H-dayi Efendi iledir. smail Hakk Efendi Viyana bozgunundan sonraki hdiselerde ve bilhassa Siyavu Paann zorbalar tarafndan ldrlmesiyle neticelenen byk isyanda (IV. Mehmed'in hal'i ile neticelenen ve II. Sleyman devrinde devam eden isyanda) arnn ve halkn yapt akslamelde o kadar byk rol oynayan Alpazar eyhi Osman Fazl Efendinin mridiydi. Osman Efendi devrin en cezbeli, namuslu ve cesaretli adamlarndand. Padiahlar en sert dille azarlamaktan, camilerde ok defa tenkit lsn karan vaazlar vermekten ekinmezdi. IV. Mehmed'in hal'inde bu vaazlarn uyandrd honutsuzluun elbette hissesi vardr. Siyavu Paa vak'asndan sonra ise baya mstern- devlet arasna girer. slm ulemasnn ve eyhlerinin tarihteki rol kadar tezatl hibir ey yoktur. Bir taraftan fitneyi ortadan kaldrmak veya ona yol vermemek iin en etin istibdatlara raz olurlar. Dier taraftan da cezbeleri tutunca en olmayacak zamanda hakikatleri syleyerek szn ayaa dmesine ve fitne kaplarnn ardna kadar almasna sebep olurlar. Ahlkndan, faziletinden hi phe edilmeyecek cinsten olan bu Osman Fazl Efendinin Siyavu Paann katli hadisesinden sonra devlet ilerine mdahalesi ne dereceye kadar isabetli oldu, hele bir eit ekiya reisi olan Yeen Osman Paann serdarlm-da onun hissesi nedir? Burasn tayin gtr. Fakat devletin tek midi olan ve ksa sadaretinde ileri az ok dzelten Ni'i, Belgrat' hatt btn Rumeli'yi geriye alan Fazl Mustafa Paay zarur olan mal tedbirler yznden ac ac tenkit etmesi affedilecek eylerden deildir. Bu da yetmezmi gibi mritleriyle cihada itirake kalkar ve orduya doru yollanr. Hemen hemen herkesin Mehdi bekledii ve anarinin daima hazr olduu, ordunun g zaptedildii yle bir devirde bu kadar cezbeli bir adamn orduda bulunmasna msaade etmek atele oynamann t kendisiydi. Mustafa Fazl Paa ister iste103 BURSADA ZAMAN mez namusuna inand ve tenkitlerine hak verdii -nk kendisi de konulan vergilerden ikyetidir- bu adam Magosa'ya nel'ye mecbur olur. Bursa'dan Kbrs'a eyhini ziyarete giden smail Hakk Efendi, Salankamin'de ehit olan Mustafa Fazl Paann ruhunu eyhin ardn ve iyice azarladn Silsilenamesi 'nde anlatr. Bir insana inanmaktaki bu safln -yalana kadar gitme demektir- phesiz gzel bir taraf var. Yazk ki bir imparatorluun hayat bsbtn baka bir eydir ve her eyden evvel soukkanl hesap ister. Asl garibi eyhi gibi kendisi de hdiseler iinde yaayan Hakk Efendinin Fazl Paann lmn Silsilename'de deitirilmesi, etb elinde ld demesidir. phesiz ehitliini elinden almak iin. Ah bu XVII. asr, evliyasyla, ulemasyla, vezir vzera-syla, ekiyasyla nasl birbirine benzer. smail Efendinin eserlerinde devrin zihniyetinin bu tarafn anlatan bir yn safa uydurma daha vardr. Mehur tefsirine alrken sabahlara kadar uyank kalrm. O esnada bahedeki horozu ona "smail Efendi hu!" diye seslenirmi. Hac Bayram'dan bahsederken onun mritlerinden olduunu syledii Hsrev ii irin airi eyh'nin baz beyitlerini gkte meleklerin "vird tebih eyledii"ni sylemesi de bu cinstendir. Hayr Evliya elebi hi de yalnz kalmaz. smail Hakk Efendi kendisi de Elmas Mehmed Paa zamannda orduya iltihak eder, hatt bir muharebede yaralanr. Biyografi Mehmed Ali Avni Bey, bu vak'adan sonra Silsilename muharririnin mektep ocuklar iin mill bir ilh yazdn syler ki divannda vardr. IV ark iin "lmn srrna sahiptir" derler. Fakat ark milletleri iinde dahi ona bizim kadar husus bir ehre veren, her trl lubalilikten saknmakla beraber, onu ehlletiren, baka millet pek yoktur. Ve bunu ne kadar basit unsurlarla yaparz: sade mimarli bir 104 !l BE EHR

trbe ok defa tahtadan srasna gre oymal ve zarif, bazen de dz ve basit bir sanduka, birka ilenmi rt veya dz yeil uha, bir kavuk, bir tu... te cedlerimize ebed hayat tecessm ettirmeye yeten malzeme bundan ibarettir. Bu kadar fakir unsurlarla hazrlanan bidede ferd hayat hatrlatan tek izgi, isimden ibarettir. Evet, tek bir isim, ancak milyonlarla llen bir mesafeden bize klar gndermekte devam eden snm bir yldz gibi, lmn uzaklndan bir mrn hatrasn tazeler, iindeki lden ziyade lm iin yaplm olan bu kk fakat muhayyileye hitap etmesini bilen bide, eski Trk ehirlerinin ortasnda yaanan zamanla ebediyet arasnda almas ok kolay bir kpr gibi deta nc bir zaman tekil ederdi. ller bu basit ikametghlarndan sokan btn hayatna ahit olurlard. Zaten ramazan, bayram, kandil, byk zaferler, sevin ve kederlerimiz, hepsini onlarla paylardk. Baka milletler iinde, onu bizden daha ok muhteem ekilde tasavvur edenler, mezar terkedilen dnya nimetlerinin kk bir sergisi, yahut da vehmedilen ekilde bir uhrev hayat mzesi hline getirenler, sanatlarnn ve icat kabiliyetlerinin btn kaynaklarn ilerindeki fnilik korkusunu yenmek urunda tketenler ok olmutur; fakat hibiri ona bizde ald ehl yz vermemi, onun korkun realitesini, bizim kadar yumuatamamtr. elebi Mehmed'in "oluk ocuuyla beraber yatt trbede" hepimize mukadder olan korkun akbet, gzel bir gnn sonunda bir akam bahesinde koklanan gller gibi hznl bir hasret arasndan duyulur; o, burada inilerin solmaz mevsimi iinde o kadar kaybolmu, erimi, havadaki sknetle, camlardan dklen mehtap glgeli a inklp etmitir, hayat ak ve sanat onu o kadar benimsemitir. Bu trbe ve buna benzer yerlerde yatanlar iin perdenin arka taraf, phesiz ki sadece tatl bir uyuukluk iinde kaybedilmi nimetlerin hasreti duyulan bir ryadan ibarettir. Onlar, velveleli bir hayatn sonunda dinlendirici hassalar olan bir suda ykanr gibi bu mezarlar105 BURSADA ZAMAN da uyuyorlar ve imdi, biz, onlarn mezarlarn gezerken hayatlarnda bir an bile yanlarna uramam olan bu sknun, byk bir deniz gibi etrafmzda dalga dalga ykseldiini hissediyoruz. Bize bu skn vehmini veren ey, phesiz ki sanattr. Btn mr boyunca didien, yabanc yle dursun oul-karde kan dkmekten ekinmeyen insanlar, usta mimarlarn ve sanatkrlarn ellerinden szan hner ve rahmaniyet sayesinde bir evliya talihini paylayorlar. Trbeden knca Yeil Cami'ye girdim. Andre Gide bu cami iin "zeknn kemal hlinde shhati" der. Gide'i stanbul'da grd her eye deta dman gzyle bakmaya sevkeden iyi niyetsizlik Bursa'da ok yumuar. Bu hain vaziyeti, bu dmanl hibir zaman anlayamadm. Her eyden vazgesek ve btn gzellik bahislerini bir yana braksak bile, arasnda bir misafir veya seyyah sfatyla dolat insanlarn strabna, bu strab ve bahsettii sefaleti tarken gsterdikleri sabr ve tahammle, asil sknete dikkat etmi olsayd, yine sonsuz bir iir haznesi bulurdu. Fakat belli ki Gide, kendi gzyle rahata bakmaktansa, Barres'in veya Loti'nin beendii eyleri beenmemek iin memleketimize gelmitir; Balkan felketinin o hazin arifesinde bu memlekette dikkat edilecek, sevilecek, acnacak ne kadar ok ey vard! Byk bir millet, gururunda, haklarnda, tarihinde madur ve mustaripti. Andre Gide, byle bir zamanda peyzajlarmz fakir ve neesiz, sanatmz derme atma, insanmz irkin buldu. Takma bir "insanst" gzyle etraftaki straba tiksi-ne tiksine bakarak geti. Bugnk byk felketi idrak eden Fransa'nn yarnki ocuklar La Marc/e Trqte' okurken bu davrantaki huunetin ne kadar mnsz olduunu ok iyi anlayacaklardr. Ne yazk ki fertler gibi milletler iin de talihin baz cilveleri ancak nefsinde tecrbe ile anlalabiliyor. Bununla beraber Gide'i Bursa iin yazdklarndan dolay yine seviyorum. Yeil'i en iyi anlayan muharrir o olmutur. Camii aydnln ortasnda, ayak ucunda kendisini tamamlayc bir ey gibi uzanan manzara ile beraber ok gzel yakalar. Sleymaniye'de ve stanbul camilerinde duymad r-permeyi burada duyar, satrlarn arasna bir nevi huu hissi girer. On106 BE EHR

dan deta Pantheon'dan bahsedilen bir lisanla bahseder. Yeil Cami bu hayranla hem de fazlasyla lyktr. Onun iin mimarimizin en mkemmel eseridir demek phesiz mbalaa olur. Fakat Bayezt ve Sleymaniye'nin mkemmeliyetine ve ihtiamna doru yol alan olu hlinde bir tekniin bu camide en gzel ve en fazla telkin edici tereddtlerinden birini geirdii de muhakkaktr. O iki ayr anlay ve zevkin sadece tebessmden ibaret olan bir mcadelecisidir. Ve daha ziyade ileriye doru yrrken geriye atlan son bir baka benzer. Fakat bu bak ne kadar hesapl bir tecrbe ile doludur! Gelenek ona erimek iin ne kadar zenginlemi, ne kark merhalelerden gemitir. Bu hendesenin gnn birinde bu vuzuh ve nisbet iine bu kadar sade bir oyunda kendini gstermesi iin, ihtiyar Asya yerinden oynam, medeniyetler birbirine girmi, insan cemaatleri en geni mnada deiikliklere uramtr. Kapdan girer girmez drt yanmz kaplayan yeil hava iinde Neat'nin "turfa muamma" diye adlandrd insan ruhu, en tabi iklimlerinden birini bulur. Burada her ey bize Bursa'y otuz sene iinde Trk yapan ve daha dn alnan bu ehirden Sleyman Dede'nin dehasn fkrtan kudretin srrn anlatr. nsan ancak Yeil'i ve muasr eserleri gezerken III. Selim tarafndan yaptrlm olan Emir Sultan Trbesi'nde -ve ona benzer dier baz binalarda- kaybedilen eyin ne olduunu daha iyi anlyor. Zengin malzeme ile hamlesiz bir nizamn mahsul olan bu binalar sadece bir kalp, bo, mnsz bir cmle gibi zeky bir mddet yorduktan sonra "Ben bir hiim!" diye zaafn itiraf ediveriyor. Bu yaldzl, helezon? izgili emperyal slp iinde Emir Sultan, deta dondurulmu gibi yatar. Dier mimar eserlerinde ta canl mahlk yapan ve gze bir kalp penceresi gibi alan o ledn-n hlden burada eser yoktur. Hi de iyi idare edilmemi bir aydnlk, ta deme ve duvarlarda l bir ey gibi srnr. Buras arlk air Yunus'un (bu isimdekilerin en sonuncusu olacak) Trkenin incilerinden biri olan o gzel iirinde: Enr Sultan dervileri. 107 BURSADA ZAMAN Tebih sena ileri, Dizilmi hn kular Emr Sultan trbesinde. diye bahsettii, byk ruh rzgrlarnn estii, kalbler mihrak yer deildir. Eski Emirsultan Trbesi ve mescidi Bursa'nn hayatn zaman zaman etrafnda toplayan merkezlerden biriydi. Evliya elebi bu trbenin ihtiamn anlata anlata bitiremez. Trbe kaps batan aa gm pullar, gm halkalar, gm kulplarla ssl imi; gm eikler, ibriim hallar varm. Tavannda mcevher, murassa eya asl imi ve yzlerce altn gm era ve kandiliyle bu evliya bir binbir gece zenginlii iinde yatarm. Her sene bahar mevsiminde bu trbede byk bir halk ktlesi toplanr, Erguvan Bayram yapar-larm. Bu erguvan sohbeti beni ok dndrd. Acaba eski dinlerden, bugn Bursa mzesinde kk mezar heykellerini, yzlerce krk bidesini grdmz akidelerden kalma bir ey mi? Yoksa sadece yeni fethedilmi bir topra takdis iin ftih cetlerinin icat ettikleri bir bayram m? Nereden gelirse gelsin, bu Trk velisinin ad Bursa'da tarih boyunca devam eden ve "naturiste" bir ibadete ok benzeyen bir gelenee karyor. Ben, Emir Sltan'n bu roln ok seviyorum,nk bizim iklimde glden sonra bayram yaplacak bir iek varsa, o da erguvandr. O ehirlerimizin ufkunda her bahar bir Di-yonizos ryas gibi sarho ve renkli doar. Dnyann tekrar deitiini, tabiatn ar uykusundan uyandn haber vermek ister gibi zengin, cmbl israfyla her taraf donatr, bahar arksn syler. stanbul surlarnn stnde ok eski bir sabah ezannn oraca taklm krk parasna benzeyen kk bir camiin, Manavkad Camii'nin ykk duvarlar arasnda tek bana frlam bir erguvan aac vardr ki, bana gsterdikleri gnden beri her bahar bir kerecik olsun ziyaretine gider, bu ehrin sabahlarndan toplanm hissini veren mahmur bakl kandillerini seyrederdim. Harap ve bakmsz mazi yadigrlar ve etrafnda uyuyan ller arasnda, bu erguvan aac benim iin ezel ve ebed arzunun, daima yenileen hayat akn bir timsalidir ve manzaraya hakim yumuak duruunda bu fazlasyla hissedilir. 108 BE EHR Emirsultan Trbesi'nin etrafnda yatan lleri her bahar kendiliinden alan bu hayat ve arzu sofras, cmerte kandrr. Eskiden bu trbede ayrca bir kyl ve

hasta topluluu yapldn civarndaki ahilerin buraya toplandn da sylyorlar. Yldrm'n ak olduu kzn onun elinden zorla, hatt bizim iin biraz da kanl bir ekilde alan-kzn geriye almak isteyen Yldrm'n gnderdii askerleri hep ldrr- Emir Sultan, Bursa'nn byk ak maceralarndan birinin kahraman sfatyla aklara maneviyatyla yardm eder, evlenmelerini kolaylatrrm. Emir Sultan belki de bu XV. asr Trkiye'sinin halk muhayyilesine en fazla malolmu ehresidir. Hoca Sadeddin Tari/i'nde, Takprl akayk- Osmaniye'de,, Beli Gldeste's'ndc onun bir yn menkbesini anlatrlar. Beli'in anlattklar arasnda U menkbe vardr ki bunlardan biri, Emir Sultan'n mritlerinden birinin keramet gstermesini istemesi zerine deneiyle yere vurarak bir su tarmasdr. kincisi Emir Sultan'n trbesinin yaplmasna aittir. Beli'in anlattna gre Hoca Kasm isminde Bursal bir zengin bir gn Emir Sultan'a arakiye (bir nevi serpu) hediye eder, o da kendisine bir sikke verir. O gn Hoca Kasm arda gezerken otuz bin dirheme satlan bir byk elmas grr. Parasnn yetmeyeceini bildii iin zlr. Fakat kesesindeki paray saynca otuz bin dirhemden fazla paras olduunu grr ve ta alr ve hemen o gn kendisine yz otuz bin dirhem teklif eden mcevherden anlar bir Yahudiye satar. Btn bunlarn eyhin kerametiyle olduunu bildii iin imdiki yerindeki -sonra trbeyi de iine alan- zaviyeyi bu parayla yaptrr. nc hikye baka trl gzeldir. 1032 senesinde -yani Emir Sultan'n lmnden aa yukar iki yz yl sonra bir gn Bursa'ya byk bir arslanla dolamaktan holanan bir adamcaz gelir. Ve yine gnn birinde Emir Sultan'n trbesini ziyaret etmek ister. Bir diree arslan iyice zincirledikten sonra ieriye girer. Biraz sonra arslan zincirini krar, zincirini srkleyen deli ak gibi trbenin kapsna gelir ve gzlerinden ya aka aka Emir'i ziyaret eder. Sonra olduu yere dnerek sahibini bekler. 109 BURSA'DA ZAMAN Emir Sultan hemen herkesle "Babam" diye konuurmu. Peygamberin neslinden olan Emir Buhar gelenee gre bu yeni imparatorluun merkezine gitmek iin Medine'de dorudan doruya Hazret-i Muhammed'den izin alr. Hatt btn yolculuk boyunca bann stnde bir kandil ona Bursa'ya kadar yoldalk eder ve Bur-sa'ya geldikten sonra da gn gece st ste bu kandil grlr. Emirsultan'n Yeil'e bakan kapsnda balarnn ucunda son Bursal hattatlarn talik yazlar, talihsiz padiah V. Murad'n saray kadnlar yatarlar. Bugnk Bursa'da Emir Sultan altnda yatt mimar eserin hak ettirdii bir bakmszlk iindedir; bununla beraber etrafndaki peyzaj ndir bulunur bir gzelliktedir. in garip taraf bu cansz mimarnin, Trk musikisinin yeni bir rnesans yapt bir devirde vcuda getirilmi olmasdr. Emirgn Camii'nin kla mimarsinin, Topkap'daki Tanzimat Kk'nn Dede'nin dehasnn Ferahfeza burcundan iitildii bir zamanda ina edilmi olmalar ve Beyat yini, Acemairan ar semaisi gibi teksif edilmi ruh aydnlklary-la muasr olmalar akln g kabul edebilecei eylerdir. Trk mimarsinin hamlesini tkettii senelerde, musik yeni bir feyizle canlanyordu. O da belki son klar datyordu. Fakat kendi cmert kannda ykanan zengin ve muhteem bir akam gibi... Tanzimat ve ona yaklaan zaman phesiz ki geni mnasnda yapc bir devir olmutur. Fakat sadece yapmakla kalm, asl yaratmaya gidememitir. Bu ikisinin arasndaki fark o zamanlardan kalma eserlerin hepsinde grmek mmkndr. ehirlerimizin umum erevesi iinde derhal yadrganan bir yn eser, mimarnin sadece muayyen bir malzemeyi, muayyen bir gaye urunda kullanmaktan ibaret olmadn gsterirler. Cetlerimiz ina etmiyorlar, ibadet ediyorlard. Maddeye gemesini srarla istedikleri bir ruh ve imanlar vard. Ta, ellerinde canlanyor, bir ruh paras kesiliyordu. Duvar, kubbe, kemer, mihrap, ini, hepsi Yeil'de dua eder, Muradiye'de dnr ve Yld110 BE EHR

rm'da harekete hazr, gklerin derinliine susam bir kartal hamlesiyle ovann stnde bekler. Hepsinde tek bir ruh terennm eder. Ah, bu eski sanatkrlar ve onlarn her dokunduklar eyi deitiren, en eski bir unsurdan yepyeni bir lem yapan sanat mucizeleri! Dedelerimiz bu mucize ile ve onun etrafna tard imanla Bur-sa'nn ve stanbul'un ehresini deitirdiler, onlar yarm asr iinde halis Trk ve Mslman yaptlar. Yirmi otuz senelik bir zaman iinde Bursa'nn ve stanbul'un yklm ark Roma manzaras ortadan silindi ve yerini, camileri, medreseleri, hanlaryla. yumuak izgili, elastik hamleli, kulland malzemenin gzellik uurunda kskan, yapld ehrin iklimine ayn unsurdan denecek kadar uygun bir mimar ald. Bu sanat ylece byk erevesinde bu ehirlerin tepelerini ve umum manzarasn birden deitirirken ehirlerin iinde sokak sokak ikinci bir fetih yaplyor, yeil pencerelerinde uhrev vaatler glen trbecikler, emeler, stanbul ve Bursa'y adm adm zaptediyordu. Bursa fethedildiinden elli sene sonra Bursal Trk ocuklar arasnda airler yetiir ve stanbul'u saltanatnn balangcnda alan Fatih'in na bu ehre getirildii zaman stanbul, ananesiyle, semt adlaryla, evliya trbeleriyle, iir ve sanat hayatyla halis Trk'tr. Bursa'da ve stanbul'da Trk anne babadan doan ilk ocuk nesli bydke, kendileriyle beraber byyen bu geni hamlenin etrafa dal budak saldn grdler. Bu ilk an Bursal anneleri phesiz mstakbel gaza erlerinin yandan bahsederken "Olum, Orhaniye veya Muradiye'nin yapld sene dodu" derlerdi. Ve onlarn uzun, yorucu seferlerden sa salim dnmeleri iin yatlar olan camilere adaklar adarlard. O gn btn sabah saatlerini ehir iinde bide bide dolamakla geirmitim. Her zaman olduu gibi ok gzel eyler grm, ok lezzetler tatmtm. Bununla beraber ruhu tam doyuran o kesif 111 BURSA'DA ZAMAN rpermeden,eya ile aramzdaki perdeleri kaldran ve bizim iin dmzda yabanc bir ey brakmayan o byk dolgunluktan mahrumdur. Halbuki bu son seyahati, Bursa peyzajnn srrn yoklamak, mmknse ondan bir ders almak iin yapmtm. Fakat ben zorladka o benden kayor gibiydi. Ta, aa, sanat eseri ve an, hepsi bana kendilerini kapatyorlar, beni mahremiyetlerinden kovuyorlard. Yava yava etrafmda sadece lm grmeye balamtm. Kendi kendime "Ondan baka ne olabilir ki..." dedim, meer ki can sknts ola. Gerekten de onun dnda kalan her ey o anda bana sadece can skntsndan kurtulmak iin aranlm ocuka areler gibi grnyordu. Ak, sanat, arzu, zafer, hepsi hasta nahvetimizin oyuncaklarndan baka bir ey deildi ve hepsinin arkasndan kaderin byk ark iliyordu. Her eyin hatt bu ehrin en gzel ifadesi olan su seslerinin bile hlyama bo kadehler uzatt byle bir gnde baka nasl dnebilirdim? Bir an bu ok sevdiim ehirde kendi htralarm aramak hlyasna dtm. "Acaba Hdavendigr Camii'ne gitsem, onun akam rengi loluu iinde be yl nce bu camii beraberce gezdiimiz gzel ocuun tebessmn bulabilir miyim" diye kendime soruyordum. Bu ince tebessm, bu eski mabedin iinde bir akamst taze bir gl gibi parldamt ve ben onu seyrederken etrafndaki havann, birdenbire bir yldz domu gibi altn akislerle perde perde aydnlandn, bir fikre ok benzeyen bir musiki ile dolduunu hissetmitim. Bu gl, btn o talarda dinlenen ve gemi zaman tahayyl eden "lm"e gneten, aydnlktan, ok sevdikten sonra ak gzlerle braklp gidilen her eyden toplanm bir ithaft. Emindim ki orada, o sessiz talara sinmi ruhlar kendilerini bu glle bir an, yeni am bir gl fidan gibi taze. trl ve mesut buldular. Bununla beraber imdi oraya gitsem, bu glten hibir ey bulamayacam ve ben ldm zaman da bu htrann biricik ahidi kaybolacak. Bu dnceyle harap ve her eye kskn yrrken birdenbire 112 BE EHR nme kan tandk bir arabac beni deta zorla arabasna ald. Ayaklarmn ucunda bir ss olarak konmu kk dar aynada biare yalnzlm seyrede seyrede bir mddet daha dolatm. Artk etrafma bakmyordum; kendimi iimde uursuz bir musiki gibi ykseldiini hissettiim dncelere brakmtm: "Ne

diye bunun byle olmasndan mustaribim?" diyordum. "Niin mutlaka hayatta bir devam istemeli ve neden bir ihtiras sahibi olmal? Btn bunlarn lzumu ne? Btn pnarlardan imi olsam bile ne kar? Lezzetle bitirdiimiz her kadehin dibinde hep ayn ifrit, kl rengi hade-kalarnda hi bir aydnln glmedii kaytsz, sabit gzlerle sarholuumuzda glecek olduktan sonra... mrmz idare eden kudretler arzularmza ne kadar uygun olurlarsa olsunlar, bizi ondan kurtaramazlar. Btn hilkat, geni ve esiz kudretinde can sklan bir tanrnn kendi kendini elendirmek iin icat ettii bir oyundur. Hayat nimetlerinin deiiklii iinde bize, yaratc iaretten kalan en byk miras bu can skntsdr. Diyarlar fethedelim, mucizesine erilmez eserler verelim, her nmza bir ebediyet derinlii veren ihsaslarn birinden brne atlayalm, aradaki en ksa fasllarda onun zalim alay ile karlarz. Hi ummadmz zamanda o gelir, karmza oturur, gzlerini gzlerimize diker... Ka defa ondan en uzak bulunduumu sandm bir anda bulank, slak nefesini alnmda duydum. Okadm tende, kokladm glde, itiim ikide hep o zehir vard. En hazl, en mesut uykudan uyanr uyanmaz bu acayip ifriti siyah meinden bir mahlk gibi kollarmn arasnda bulmadm m? Kim bilir belki de bizim iin zamann hakik ritmini o yapyor. Dakikalarmz kendi arzusuyla uzatp ksaltan ve bizi, kk uyanlara benzeyen itilerle lmn uurum azna atan odur. En sonunda eytan kahkahasn atarak stmze zamann srgsn eker, frnn kapan kapatr..." Belki bu karanlk dnceler oturduum kr kahvesinde de devam edecekti. Fakat ihtiyar kahvecinin ok zarif bir hareketi onlar olduu yerde kesti. Bir eliyle bana oturacam iskemleyi dzelten adam, bryle krmz ve muhteem bir gl nmdeki adrvann 113 BURSA'DA ZAMAN kk kurnasna frlatvermiti. Gzlerimin nnde saat, manzara hepsi bir anda bir bahar tazeliine boyand. Bu ihtiyar ve biare adam bu sanatkr hareketi nereden renmiti? Kendi talihine braklm bu biare adamda hangi asil terbiye, hangi gzellik ananesi devam ediyordu? Onun bu hediyesiyle ben birdenbire yeniden kymetlerin dnyasna domutum. Bulunduum yerden ova btn byklyle grnyordu. Bursa ovasnn en sevdiim taraf, Mu veya Erzurum ovas gibi sonsuz uzamamasdr. Gzn lezzet alabilmesi iin yetecek derecede byk ve geni, o kadarla kalyor. Onun iin daha ziyade bir sanat eserine benzer. Her taraf feyz iindeydi. Tabiat, bereketiyle sanki btn etraf ezmek istiyormu da sonra tam zamannda yetien bir l hissiyle bundan vazgemi gibi. Uzakta dalar, daima eski eyleri dndren, bizi bir ecdat ryas gibi saran acayip ekilli kitleleri, dar, glgeli boazlar, kk dzlkleriyle muhayyel bir saadet hissini brakan kk ve mesut manzaral kylerini barna basm uzanyor, ufku ereveliyordu. Daha ileride, son planda, koyu eflatun! heyulalar bu yumuak embere kendi snrlarn katyorlard. Baz yerlerde gne buulanm gibi bir kesafet kazanyor, yer yer billur bir avize gibi nlayarak krlyordu. Kendi kendime, ovann ve etraftaki dalarn neresine dtklerini hi aramadan, Lmi'nin mehur manzumesinde, her yl k kovmak iin bahar ordusunu koldan yrtt yerlerin adlarn saymaya alyorum: Ab- hayat Yayla, Molla Alan, San Alan, Kurt Blan, Dolu Baba, akm Efendi Pnar, Krkpnar, Binyay-lak, Karagl, Hzrbey yurdu, Ku Oyna... Hayr, hepsini hatrlayamayacam, zaten sralarn da unutmuum. Fakat belli ki masal yahut halk rivayeti bahar rzgrlarn ovaya koldan getiriyor. Vatan dalarnn saate, aydnla gre deien renkleri! Ruhumuzun hakik bahesi sizdendir! Ve ben bu zntl gnmde size bakarken sknetinizden bir eyin iime kaydn hissediyordum. Bir ar, etrafmda grlmeyen bir izi kovalayarak uuyor. Birdenbi114 BE EHR re Erefolu'nu hatrlyorum. Kendisi iin deil,lmnden iki yz elli yl sonra Kul Hasan'n ona verdii cevap dolaysyla: Ar vardr uup gezer, Teni tenden seip gezer. Canan bizden kap gezer Ar biziz, bal bizdedir.

Bu manzumenin bir yerinde Kul Hasan: Bahe biziz gl bizdedir. diyor. Viyana hezimetinden sonra bu dille konuabilmek epeyce bir mesele. Fakat beni asl saran ey Kul Hasan'n lmnden iki yz elli sene sonra Erefolu ile kavga etmesidir. Demek ki "lnY'n saltanat o kadar mutlak deil. Hac Bayram'n damad olan Erefok Bursa'da yatyor; acaba nerede? Belki yerini gstermilerdir de benim aklma gelmiyor. IV. Mehmed'in eyh Vani Efendiye verdii Kestel kyne de gidemedim. Vani Efendi Viyana bozgunundan sonra Bursa'da menfi olarak yaar. Acaba o kadar tazyik ettii Mevle-vlere ve bir zaman tekkelerini kapatt Bektailere rastgelir miydi? Feyzullah Efendi vak'asndan sonra ailesinden, hatt kedilere varncaya kadar alnan kanl intikamda elbet bunun da bir pay vardr. Ge ve lzumsuz bir zulm. Fakat bu aydnlkta, bu gzel ovann karsnda Vani Efendiyi dnmektense havada esrarl ekiller, remizler izen kulara bakmak daha iyi deil mi? ki gvercin adrvann yalann kenarnda sanki bu kaideyi bir ak istiaresiyle tamamlamak isler gibi boyun boyuna duruyorlar. Belki onlar buraya kahvecinin ben gelir gelmez att gl ekti. Suyun hareketiyle o gl'sallandka onlar da ak trkleri syleyecekler. Hibir ey dnmek istemiyorum. Sadece bu an ve bu aydnl Bursa ovas denen byk ve zmrtten yontulmu kadehten imekle kalacam."En iyisi budur,diyorum; eyay brakmal gzelliinin saltanatn iimizde kursun." Yava yava dinlendike manzara ve etrafm dolduran eyler benden uzaklayor. Kk adrvanda suyun harekeline uyarak gidip gelen taze gl ve drt yanm birdenbire alan su sesleriyle ba 115 BURSA'DA ZAMAN baa kalyorum. Hissediyorum ki bu su sesi, ehrin stnde grlmeyen baka bir ehir yapyor. ok daha seyyal, ok hayal, bununla beraber grdmz eyler kadar mevcut mimarsi her taraf kaplam. Eleimsama renklerinde btn hayat, daha temiz, daha berrak tekrarlyor. Belki asl zaman, mutlak mnasnda zaman odur ve ben imdi onun mcerret leminde yayorum. imdi iyice anlyorum ki demin etrafmda dolaan ve uularnn fantazisine hayran olduum gvercinler aslnda bu effaf leme ait, ondan bizim dnyamza alm ryalardan baka bir ey deildir. Bu lemde her ey var. Gemi gnlerimiz, hasretlerimiz, straplarmz, sevinlerimiz, mitlerimiz, hepsi orada kendi hususiyetlerini yapan renklerle mevcut. nmde biraz evvel hayran olduum manzara, insana bir ka veya kurtulu arzusunu veren uzak kyler, Yeil'in kapsnda nbet bekleyen taze serviler, kk gsterisiz kabirlerinde uyuyan ller, hafzamda her birinin ayr saati, mevsimi olan btn o isimler, kendi ocukluum ve gemi gnlerim, Hdavendigr Ca-mii'nde tekrar bulacam bildiim ve kk muhacir arabasnn aynasnda beyhude yere aradm o tebessm ve onu mrnn ve neesinin baharlarndan her an yeni bir ilhamla toplayan kadn, hepsi orada bu su seslerinin rd lemde, ele ele, yan yana, tpk hayalimde yaadklar gibi yayorlar. imdi Bursa'da asl zamann yan banda, bizim iin ondan daha baka ve daha derin olarak mevcut olan ikinci zaman yapan eyin ne olduunu renmi gibiyim. Bu ses ve onun etraf kucaklayan her dokunduu eyin zn bir ebediyette tekrarlayan akisleri, bu mevsimlerin ve dncelerin ezel aynas, zamann izgisini birden veren tlsml bir aynasdr. Sanatn aynas da bundan baka bir ey deildir. 116 STANBUL I ocukluumda, bir Arabistan ehrinde ihtiyar bir kadn tanmtk. Sk sk hastalanr, humma balar balamaz stanbul sularn sayklard: - rr, Karakulak, ifa suyu, Hnkr suyu, Tadelen, Srmake... deta bir kurun peltesi gibi arlaan dilinin altnda ve gergin, kuru dudaklarnn arasnda bu kelimeler ezildike fersiz gzleri canlanr, btn yzne bizim duymadmz bir eyler dinliyormu gibi bir dikkat gelir, yanaklarnn ukuru sanki bu dikkatle dolard. Bir gn damad babama: - Bu onun ilc, tlsm gibi bir ey... Onlar sayklaynca iyileiyor, demiti.

Ka defa komuluk ziyaretlerimizde, deinin yan banda, onun srf bu byl adlar saymak iin, bir mahzenin ta kapan kaldrr gibi glkle en dalgn uykulardan syrldn grmtm. Scaktan ve sam yelinden korunmak iin pencereleri koyu yeil dallarla iyiden iyiye rtlm odann, berrak su ile doldurulmu havuz gibi loluuna bu isimler teker teker dtke ben kendimi bir byde kaybolmu sanrdm. Bu mcevher parltl adlar benim ocukluk muhayyilemde bin eit hayal uyandrrd. 117 STANBUL Drt yanm su sesleriyle, gm tas ve billur kadeh krtla-ryla, gvercin uularyla dolu sanrdm. Bazen hayalim daha mahhas olur, bu sayklamann tenime geirdii rperiler arasnda, tandm stanbul sebillerini, siyah, slak tulumlarndan yal bir serinlik vehmi szan sakalar, stndeki salkm aac yznden her bahar bir taze gelin edas kazanan mahallemizin kk ve fakir ssl emesini grr gibi olurdum. Bazen de yalnz bir defa gittiimiz Bentler'in yeillik tufan gzmn nnde canlanr, o zaman biraz da kendi kendime yaptm gayretle, bu lo ve yeil aydnlkl oda gzmde, iinde hastann, benim, etrafmzdakilerin acayip balklar gibi yzdmz gerekten bir havuz hline gelirdi. Bu kadn sonra ne oldu, bilmiyorum. Fakat iimde bir taraf, lmnden sonra bir pnar perisi olduuna hl inanyor. Her su ban bir hasret masal yapan bu meraka senelerden sonra ancak bir mna verebildim. stanbul bu kadn iin serin, berrak, ifal sularn ehriydi. Tpk babam iin, hibir yerde ei bulunmayan byk camilerin, gzel sesli mezzinlerin ve hafzlarn ehri olduu gibi. Bu Mslman adam, kadere yalnz stanbul'dan uzakta lmek endiesiyle isyan ederdi. Byle bir ahret uykusunda yabanc makamlarla okunan Kur'an seslerine varncaya kadar bir yn holanmad, hatt haksz bulduu ey karrd. Bir ehrin hayalimizde ald bu cins ehreler zerinde dnlecek eydir. Bu, insandan insana deitii gibi nesilden nesile de deiir. Elbette ki XV. asr balarnda skdar'da, Anadoluhisa-n'nda oturan dedelerimiz stanbul'a sadece fethedilecek bir lke gibi bakyorlar ve Sultantepesi'nden, amlca'dan seyrettikleri stanbul akamlarnda ark kayserlerinin er ge bir ganimet gibi paylaacaklar hazinelerini seyrediyorlard. Buna mukabil fetihten sonrakiler iin stanbul btn imparatorluun ve Mslman dnyasnn gururu idi. Onunla vnyorlar, gzelliklerini vyorlar, her gn yeni bir bide ile sslyorlard. O gzelletike, kendilerini sihirli bir ay118 BE EHR nadan seyreder gibi gzel ve asil buluyorlard. Tanzimat stanbul'a bsbtn baka bir gzle bakt. O. bu ehirde, iki medeniyeti birletirerek elde edilecek yeni bir terkibin potasn gryordu. Bizim nesil iin stanbul, dedelerimiz, hatt babalarm/, iin olduundan ok ayr bir eydir. O muhayyilemize srmal, altn ilemeli hil'atlere brnerek gelmiyor, ne de din erevesinden onu gryoruz. Bu kelimeden taan aydnlk bizim iin daha ziyade, kendi ruh haletlerimize gre setiimiz mazi htralarnn, hasretlerin aydnldr. Fakat bu hasret sade gemi zamana ait olan ve bugnk hayatmzla, mantmzla zarur olarak atan bir duygu deildir. Bu ok kark duygunun bir kolu gndelik hayatmza, saadet hlyalarmza kadar uzanr. O kadar ki stanbul'un bugn bizde yaayan asl ehresini bu dassla verir, diyebiliriz. Onu bizde, en basit hususiyetlcriylc ehrin kendisi besler. Asl stanbul, yani surlardan beride olan minare ve camilerin ehri, Beyolu, Boazii, skdar, Erenky taraflar. ekmeceler, Bentler, Adalar, bir ehrin iinde deta baka baka corafyalar gibi kendi gzellikleriyle bizde ayr ayr duygular uyandran hayalimize baka trl yaama ekilleri ilham eden peyzajlardr. Onun iin bir stanbullunun gndelik hayatnda bulunduu yerden baka taraf zlemesi ok tabidir. Gztepe'de, hrtl bir aa altnda bir yaz sabahn tadarken kk bir ihsas, teninizde gezinen hiten bir rperme veya gznze

taklan bir hayal, hatt birdenbire duyduunuz bir ocuk arks sizi daha dn ayrldnz bir Boaz kyne, ok uzak ve deiik bir dnya imi gibi arr, rahatnz bozar. stanbul'da, iinizin gcnzn arasnda iken birdenbire Nianta'nda olmak istersiniz ve Nianta'nda iken Eyp ve skdar behemahal grmeniz lzmgelen yerler olur. Bazen de hepsini 119 STANBUL birden hatrladnz ve istediiniz iin sadece bulunduunuz yerde kalrsnz. Bu ni zleyi ve firarlarn arkasnda tabiat gzellii, sanat eseri, hayat ekilleri ve bir yn htra alr. Her stanbullu Boazii'nde sabahn baka semtlerinden bsbtn ayr bir lezzet olduunu, amlca tepelerinden akam saatlerinde stanbul'da klarn yanmasn seyretmenin insann iini baka trl bir hznle doldurduunu bilir. Mehtapl gecelerde Boaz'la Marmara aklar ne kadar birbirinden ayr ise, Bykdere krfezinden yz kula ilerisi, Saryer uzaklar da yle ayrdr. nsan birka krek darbesiyle iiri gndelik ekmek yapan ok munis bir hayal dnyasndan hi tanmad hain ve efsanev bir Argonotlar gecesine girer. ekmeceler'de gnn herhangi bir saati biraz ilerdeki deniz kenarndan ok baka ekilde gzeldir. Geni denizin yan banda bu gller, bir Beste ve Kr'n yannda, ayn makamdan kk bir arkya ne kadar benzerler; sonra nispet ls deiir deimez hviyet nasl deiir! Gne, eski el aynalarn andran bu gllerde dehasn sadece peyzaj kabartmasna sarfetmekten holanan bir eski zaman ustasna benzer; her saz, her ot, her kanat rpn, btn kenarlar ve renkler gibi gm bir parlt iinde erir. Fakat bu deiiklik daha derinlere gider; saatlerin manzaras gibi insanlarn alma ekli ve tembellikleri, dnce ve yeisleri de bu yerlerde birbirinden bakadr. Beyolu, hamlesi yar yolda kalm Paris taklidiyle hayatmzn yoksulluunu hatrlatrken; stanbul, skdar semtleri kendisine yetebilen bir deerler dnyasnn son miraslaryla, biz farknda olmadan iimizde bir ruh btnl kurar, hlyalarmz, isteklerimiz deiir. Boazii'nde, skdar'da, stanbul'da, Sleymaniye veya Hisar'larn karsnda, Vaniky iskelesinde veya Emirgn kahvesinde sk sk baka insanlar oluruz. Hangi stanbullu, Beykoz korusunda veya Bebek srtlarnda dolarken kendisini d lemin o kavurucu zaruretlerine kar mdafaa 120 BE EHR edecek zengin ve alkan bir uzleti zlememi, ksa bir n iin olsa bile onun elik zrhlarn giyinmemitir? Bayezt veya Beylerbeyi Cami'inin duvarlarna yaslanarak dnlen eylerle, Tarabya'nn iimizdeki bir tarafa hl yabanc rhtmnda, akamn bir ten cmbn hatrlatan klar iinde dnlecek eyler elbette birbirine benzemez. Birincilerinde her ey iimize doru kayar ve besleyici bir hzn hlinde bizde klelenir. kincisinde bu kkl hasretten mahrum kalrz. nk, bu kk ve mimarsinin zevki hakknda olduka pheli olduumuz camiin etrafnda btn bir eski ve yerli stanbul'u buluruz. yle ki, konutuumuz zaman phesizTarabya'dakinden pek de ayr, farkl bulmayacamz buradaki insanlar bize kendi ilerine ekilmi, bir mazi dasslasnda yayormu gibi gelirler. phesiz tpk oradaki gibi alelade gazete tefrikalarndan duygu hayatn tatmin eden, ayn sinema yldzlarn seven ve hayran olan ve hayatnn fakirlii iinde ayn ekilde can sklan bu gen kz II. Mahmud'un debdebeli binilerine ahit olduunu bildiimiz ve btn o kk saraylarda, yal ve kklerde yaplan musiki fasllarndan bir eyler sakladn zannettiimiz bu sokaklarda ve meydanlarda yaad iin bize daha baka ve zengin bir lemden geliyor hissini verir, onu daha gzel deilse bile bize daha yakn buluruz. lm bile bu kelerde baka ehreler taknr. Bu deiiklikler hep birden dnlnce muhayyilemizde tpk bir gl gibi yaprak yaprak alan bir stanbul doar. phesiz her byk ehir az ok byledir. Fakat stanbul'un iklim hususlii, lodos poyraz mcadelesi, deiik toprak

vaziyetleri bu semt farklarn baka yerlerde pek az grlecek ekilde derinletirir. te stanbul bu devaml ekilde muhayyilemizi iletme sihriyle bize tesir eder. Doduu, yaad ehri iyi kt bilmek gibi tabi bir i, stanbul'da bir nevi zevk incelii, bir nevi sanatkrca yaay tarz, hatt kendi nev'inde salam bir kltr olur. Her stanbullu az ok airdir, nk irade ve zeksyla yeni ekiller yaratmas bile, b121 STANBUL yye ok benzeyen bir muhayyile oyunu iinde yaar. Ve bu, tarihten gndelik hayata, aktan sofraya kadar geniler. "Terinler geldi, lfer mevsimi balayacak" yahut "Nisandayz, Boaz srtlarnda erguvanlar amtr" diye dnmek, yaadmz n efsaneletirmee yetiir. Eski stanbullular bu masaln iinde ve sadece onunla yaarlard. Takvim onlar iin Heziod'un Tanrlar Kitab gibi bir eydi. Mevsimleri ve gnleri, renk ve kokusunu yaad ehrin semtlerinden alan bir yn hayal hlinde grrd. Yazk ki bu iir dnyas artk hayatmzda eskisi gibi hkim deildir. Onu imdi daha ziyade yabanc dasslalar idare ediyor. Paris, Holivud, -hatt dnk Pete ve Bkre- stanbul'un klarn iimizde her gn biraz daha kstlar. Ne kar stanbul semtleri btn vatan gibi orada duruyor; byk mazi gl bir gn bizi elbette aracak. II Her byk ehir nesilden nesile deiir. Fakat stanbul baka trl deiti. Her nesilden bir Paris'li, bir Londra'l, doduu, yaad ehrin otuz krk yl nceki hlini, yadrgad bir yn yeni det, elence tarz, mimar slbu yznden hzn duyarak hatrlar. Baudelaire en gzel iirlerinden birinde "Eski Paris artk yok, ne yazk, bir ehrin ekli bir fninin kalbinden daha abuk deiiyor" diyerek, galiba btn Fransz iiri boyunca bir iki airinden biri olduu Paris'in deimesine dnr. Birinci Dnya Harbi'nden sonraki Fransz nesrinde hemen on yl nceki Paris'in hasreti belli bal bir temadr. stanbul byle deimedi, 1908 ile 1923 arasndaki on be ylda o eski hviyetinden tamamiyle kt. Merutiyet inklb, byk muharebe, birbiri stne bir yn kk, byk yangn, mal buhranlar, imparatorluun tasfiyesi, yzyldr eiinde bamz ka122 BE EHR yarak durduumuz bir medeniyeti nihayet 1923'de olduu gibi kabullenmemiz onun eski hviyetini tamamiyle giderdi. 1908'den nce btn cenup Akdeniz'in bir slm evresinde zevk, sanat iinde yaamak isteyen zenginleri stanbul'a gelirlerdi. Rumeli ve Arabistan vilyetlerinin zengin iftlikleri, byk, verimli topraklar, amlca'nn, Boazii'nin sonralar Kadky ve daha ileri taraflarnn kklerini, yallarn beslerdi. Byk bahe ve korularn yeertirdi. Yangnlar yznden otuz, krk senede bir ehrin yeni batan yaplmasn temin eden ey bu servetti. Bilhassa Tanzimat'tan sonraki devirde bu akn daha artmt. Hele nispeten Avrupa usulleri ile istismar edilen Msr'n servetinin mhim bir ksm Abdlmecid,Abdlaziz ve Abdlhamid devirlerinde stanbul'a akyordu ve bu yallar, bu kkler, ehir iindeki konaklarla beraber, henz ok yerli bir zevk, hatt mstebit denebilecek bir rfle arya, asl ehrin temelini kuran yerli esnafa balyd. Bugn Sarahane, Okular, Sedefiler, adrclar gibi sadece bir semti gsteren adlar bundan yetmi seksen yl nce bile an kovan gibi intizamla ileyen, ehrin hayatnda, refahnda mhim bir yer tutan, titiz el ileriyle gndelik eyaya bir sanat enisi veren bir yn kk sanatn husus ar ve atelyeleriydi. ou kendimize mahsus yaama ekillerine btn bir cevap veren bu arlar ehrin asl belkemii idi. stanbul'u onlar besliyor ve yine onlar ehrin i ehresini yapyorlard. Kapitlasyonlarn ardna kadar at gmrklere ramen imparatorluk bu arlarn sayesinde ayakta duruyordu. Byk ar ve Bedesten bu faaliyetin

topland hazne idi. Avrupa XVII. asrda Galland'n dilinden Binbirgece'yl tatmadan nce bu ar ve Bedcs-ten'de onun havasn, hayata sindirilmi gndelie indirilmi ryasn yayordu. Bu arlarda ok deiik kyafetlerinin aralarndaki mezhep, dil, rk, hatt kt'a ayrlklarn ilk bakta kavranacak hle getirdii rengrenk bir insan kalabal akard. Btn eski ark bu sokaklarda idi. Sey123 STANBUL rek, ember sakall, kk elmack kemikli, yzleri riyazet ve takva ile szlm, elleri uzun kollu al hrkalarnda kilitli Trkistanllar, kim bilir ka senenin Hac kervanndan -tpk srsnden ayrlm hasta bir leylek gibi- bu ehrin bir kesinde kalvermi. Ayvansaray'da veya Hrkaierif'te evlenmi, oluk ocuk sahibi olmu, bizim kyafetimizi uzviyetlerinin itiyad hl yadrgayan in Mslmanlar, siyah kalpakl, belleri gm tokal kemerlerle skl Kafkasllar, beyaz harmanilerine brnm endamlaryla eski haclara Arafat' hatrlatan Yemenliler, nihayet biz yatakilerin ounun hayatna bir ikisinin efkati ve esirliinin ackl masal behemahal girmi bir yn zenci... ocuklarn "gndz feneri" diye uzaktan alay ettikleri, fakat garip bir tezatla evlerde en fazla balandklar kalfalar, harem aalan, lalalar, hulsa, kimi Trkeyi bir hindi edasyla grtlaktan yumurtlayan, kimi yarm yamalak rendii her kelimeyi genzinin mengenesinde ezip bzdkten sonra iplik iplik ortaya atan, kimisi memleketinin dilinden baka hibir dil bilmeden sadece byk ehirlerin verdii o acayip imknla aramzda geinip giden, ounun hakik hemehrisine ancak pazarlarmzda yahut o zamann zengin kuu dkknlarnda tesadf edilen bir kalabalk. Eskiden stanbul'da orta snf evlere varncaya kadar hemen her yerde tesadf edilen zenciyi imdi garp hayatnn bir icab gibi byk otel kaplarnda, cazlarda gryoruz; hayatmza yabanc modalarla beraber ve yeni batan girdii iin zerimizde ok lks bir ithalt mal tesiri yapyor. Daha garibi her byke evde hanmlar ve ocuklar elendirmek iin sk sk oynanan ve oynayanlarn rktan gelen o korkun, insana hurafev korkular veren, cezbesi tutmasn diye ok defa yarda braklan oyunlarna benzeyen rakslar imdi para ile dans hocalarndan reniyoruz. Hayr! Eski hayatmza Afrika bugnden ok baka ekilde ekliydi. Bayezt sergisi bu kalabaln senede bir ay en feyizli ekilde birletii yerdi. Sarn, kalpan, fesin her eidi, en yenisi Sargon kabartmalaryla yat bir yn kyafet ve her dilde akyan btn bir 124 BE EHR ark Babil'i burada, birbirine karan bin trl bahar kokusunun kurduu deta metafizik bir ark ve Asya havas iinde birbirine kenetlenmi alkalanrd. Bu alaca kalabal sadece "pittoresque" bir unsur diye kabul etmemelidir. O, ehrin iktisad imknlarna dayanyordu. Arkasnda dnya ticaretinin byk bir paras vard. Btn Akdeniz, Karadeniz kabara kabara stanbul'a geliyordu. Hatt 1900 ylna doru bile stanbul dnyann birinci snf limanlarndan biri olarak tannrd. Btn Boaz, Marmara aklarna kadar her cinsten ve her bayraktan gemi ile dolu idi. Devrin btn seyyahlar stanbul limanndan bahsederken Londra'y hatrlarlar, onunla lerlerdi. Lamartine 1833"de. ngiliz seyyah Delahey* 1850'de bu benzetite srar ederler. Btn bunlar, arkalarndaki husus medeniyetle birlikte ekilince, stanbul gerektii gibi dzenlenmesi zaman isteyen bir istihsal hayatyla geinmeye balad. Ksacas, byk mstehliklerin ehri, kk mstahsilin ehri oldu. Yarnki stanbul bu istihsalin artlarna, ekillerine baldr. Yurttaki gelimelerin, kendi toprak ve imkn zenginliinin, corafya vaziyetinin bu ehre yepyeni bir hayat, hr alma zevkini alm insanlarn hayatn verecei muhakkaktr. Bugnn stanbul'u olduka uzun sren bir gei devresinden sonra bu hayata admn atm saylabilir. Ama istediimiz gibi geni, verimli an idrak ettii zamanda da eskiyi tamamyla unutmu olmayacaz. nk o bizim ruh maceralarmzdan biridir. III

Eski stanbul bir terkipti. Bu terkip kk byk, manal mnsz, eski yeni, yerli yabanc, gzel irkin -hatt bugn iin baya-bir yn unsurun birbiriyle kaynamasndan domutu. Bu terkibin arkasnda Mslmanlk ve imparatorluk messesesi, bu iki mihveri Dallaway olmal (Yayncnn notu). 125 STANBUL de kendi zaruretlerinin arknda dndren bir iktisad artlar btn vard. Bu terkip iki asrdan beri byk mnasnda, hemen her sahada mstahsil olmaktan km bir itima manzumenin malyd. Bu itibarla gerekte fakir, fakat zevkle deilse bile inanlarak yaand iin halis ve ayr, byk bir mazi mirasnn son paralarn datarak geindii iin dardan gsterili, btn bir grenekler zincirine dayand iin de zengindi. Husus bir yaay ekli, btn hayata istikamet veren ve her dokunduunu rahmanletiren din bir kisve bu terkibin mucizesini yapyordu. Gmrkten geen her ey Mslman-layordu. Kazaskerin srtnda ngiliz sofu, hanmnn srtnda Lyon kumandan araf, st tarafna aslm Yesarzde yazmas yznden Fransz slbu konsol, Bohemya ii lamba hep Mslmand. ngiltere'den dn gelmi rokoko saat, melez denmi aynal, saksl, Louis XV. sluplu otoman ve markizetli yahut patiska minderli odaya girer girmez ok Mslman bir zaman saymaa balad iin derhal Mslmanlar, kuvvetli ilahiyat tahsili yznden az zamanda ulema kisvesini tamaa hak kazanan bir mhtedi yahut hi olmazsa Keecizade zzet Molla'nn meclisinde Kr'a ve Hads bilgisiyle asl Mslmanlar susturan Hanerli Bey gibi bir ey olurdu. Zaten bu yerliliin birok unsurlar darda iml edilmeye balanmt. ocukluumda, stanbul'un hemen her evinde, saat balarnda, "Entarisi ala benziyor"u, yahut "skdar'dan geer iken"i alan masa saatleri vard. Bunlar o devrin iporta mallaryd. Sonra st al bayrakl, "Hatra-i stanbul'Mu, veya "hrriyet, adalet, msavat" yazl kahve fincanlar peydahlanmt. Evet, bizim kklmzn ark biraz da darda, yerli simsarlarn iaretiyle toptan yaplrd. Bizim ocukluumuzdan ok evvel de bu byle idi. Fakat byle de olsa, iine girdii terkip o kadar enfs bir lemdi ki, farkedilmezdi. Byk orkestrann iinde mnferit sazlar kendiliklerinden kaybolurdu. nk asl yay eken ve ahengi gsteren eyler bizimdi. Bunlar ehrin kendisi, bizim olan mimarlk, bizim olan musiki ve hayat, nihayet hepsinin zerinde dalgalanan hepsini kendi iine alan, kendimize mahsus duygulanmalar, hznleri, neeleriyle, ha126 BE EHR yalleriyle sadece bizim olan zaman ile takvimdi. Eski stanbul mahallelerinde dolap da bu zaman duymamak, onun tlsml kuyusuna dmemek imknszd. Bu elle dokunulacak kadar kesif, ruhan renklere brnm, her karlatn bir rahmani-liin snrlarna kadar gtren, en basit eylere bir ilenme, bir "mafiret" edas veren, dua ve tevekkl ykl, dnya ile ahiretin arasnda aralk bir kap gibi duran garip bir zamand. Eski stanbullu, yzn bu zamann aynasnda ok uzak, deta eriilmez telerden gelmi bir ey, btn bir ahret kokusuyla ttsl bir glge gibi seyrederdi. Yan balarndaki kk cami ve medrese mezarlklarndaki liileriyle yan yana yaayan, sevinlerini, hznlerini onlarla paylaan eski stanbul mahalleleri, bu zamann iinde, gvdesine ar boumlu sarmak halkalar kenetlenmi yal bir aa gibi, glkle nefes alarak yaarlard. Bu mahallelerde gn, be ezann be tonuzundan geerek ilerleyen, srasna gre renkli, heybetli, zaman zaman elenceli bir alaya benzerdi. Onun, hibir trenin kaydetmedii, buna ramen hi deimeyen bir sr merasimi, dab vard. Satc sesleri bunlardan biriydi. Eski stanbul mahallelerinde bu sesler btn bir gn batan baa idare eder, saatlerin rengini verirdi. Tpk ucuz bir aynada salarn dzelten gzel bir kadn gibi stanbul mahalleleri bu seslere eilir, onlarn yer yer genileyiinde gnn deimez merhalelerini kabule hazrlanrd. Kuvvetli yaz lesini bile ieriye damla damla szdran kafeslerin arkasnda birdenbire sesten bir aa dallanr, budaklanr, satlan eyle hi alkas

olmayan nameden meyvalar, zeri ilemeli yalklarla rtlm aynalara, tozlu camnn altnda kdn renkli ebrusu, tezhibiyle karan yaz levhalarna, mutfakta iyi kalaylanm bakr kaplarn dizili durduu raflara, merdiven balarnda geceye hazrlanm lambalara salkm salkm aslr, sonra uzak sokaklara yaprak yaprak dalrd. Bazen iki satc birden karlar, kk bir ses orman teekkl ederdi. Artk ne lamba ve lamba iesi satan ihtiyar, ne simiti, ne de 127 STANBUL srahi, bardak, tabak satanlar kalmad. Simiti geceleri fener tamyor, hele mni dzmesini hi bilmiyor; macuncunun yerini karamela satan ocuklarn kirli ekirge srs ald. Yalnz yourtu, baz eski kk bahelerini tek bana bekleyen ihtiyar narlar ve amlar gibi duruyor. Fakat bilmem, ocukluumuzda olduu gibi, sesi gene bir mevsim fikriyle beraber yryor mu? Eski stanbullu iin Silivri yourdu kn sonu idi. Denee sarlm kiraz ile yazn, salep-i ve bozacnn admlaryla kn balamas gibi. Bu ses, sokak aralarnda, peinde srkledii taze imen kokusu, kuzu meleyii hayaliyle mayalanr mayalanmaz ehir hayatnda o zamanlar byk bir yeri olan uurtma mevsimi balard. Bu satclarn iinde benim en ok holandm lambac idi. Her gn, ikindiden sonra, srtnda ok havaleli bir sepetle geerdi. Garip bir seslenii vard. "Lamba" kelimesini ilk hecesinin zerine basarak bir balon gibi aznda iirdikten sonra, "ci" ekini kendini bir hamlede ortadan silmek ister gibi yutar, ieleri, "i"nin zerine iyice basarak parlatr ve "ler"i sanki dnyann btn camdan eyasn aznda toz hline getirmi gibi uzun uzun drt yana Liflerdi. Bu camc, mahallemizin aydnlk satan adamyd. Yaz gecelerinde etrafnda pervaneler uuan, k gecelerinde altnda masal dinlediim, kitap okuduum lambalar; merdiven banda, sofalarda, talklarda evin btn yalnzln bekleyen, el ayak kesilir kesilmez tahta gcrtlarn dinleyen idare lambalarn ondan alrdk. Bu sesler, fakir, elencesi kt semt gecelerinin belli bal zevklerinden, renklerinden biri idi. Geri getirdikleri deiiklik sadece zaman blen iptida bir name faslasndan ibaretti. Fakat korku ve vehimle ykl gecenin sessizliini sslerdi. Geceleyin geen bir satc sesi bugnn ocuuna hangi rper-meyi verebilir? st kattaki gramofonla yan taraftaki radyo arasnda bir uultu deirmenine dnen bugnn kafas iin bir satc sesinin deeri ancak satlan eyle llebilir. Kald ki, o rpermeyi duymak iin eski stanbul gecelerine dnmek yangnn, her trl emniyetsiz128 I BE EHR ligin, evindeki ehirliyi bir da yolcusu uyankl iinde yaall zaman bulmak lzmdr. Tanbri Cemil'in M/m/'sini bir musik aheseri saymak epeyce gtr. Fakat o pla bulursanz iyi dinleyin. ktisad denklilii bozulmu, mihrab kmee yz tutmu, gururunu yapan geleneklerin duvar atlam bir topluluun i benliini en canl yerinden verir. Tanbur, sanatn hududuna girmeyen bir taklitle de olsa btn havay nakleder. phesiz eski stanbul sadece bu hzn, bu hislilik deildi, sanldndan ok fazla eleniyordu. Belki de bu ninn. Hseyin Rahmi'nin hayatmzn her safhasn alaya alan romanlar gibi biraz da elenmek iin yaplmt. Bununla beraber, bu fakirler cemiyetinde, saadeti bir ruh muvazenesinde arayan saf ve ahenkli insanlarn hayatnda, her eyin peine bu glge iyiden iyice taklmaya balamt. Dorusu istenirse bu hzn birazda kendiliinden gelen bir eydi. Tpk bo bir tiyatro sahnesinde seyredilen bir akam saati gibi hayatn baz unsurlarndan douyordu. Petrol lambas, hava gaz ile yar aydnlanan sokak,dilenci sesleri, beki sopas, yangn korkusu, ac vapur ddkleri, fazla dindar hayatn verdii o garip psikozlar deta matematik ekilde onu hazrlayp besliyordu. Fakat ne de olsa vard ve etrafmzdaki havay elle dokunulacak ekilde kesil-letiriyordu. Onu kaybettiimiz zaman kendimizi plak bulmam/., sarslmamz da hayatmzda byk bir yeri olduunu gsterir.

Ahmed Rasim'in 1913 yl Nevsal-i M/V/f'sinde kan "Sokaklarda Geceler" adl kk yazsn hatrlar msnz? stanbul gecelerinin btn bys, yerli hayatn biarelii ile beraber bu yazdadr. Artk kaybolan yahut kalnt hayatn yaayan eski stanbul mahallesi orada sanki kendi uykusunda sayklar. Pek az adam onun gibi yaad ehrin stne eilmi ve bir ses makinesi gibi her duyduunu kaydetmitir. Ahmed Rasim'le bir defa karlatm. Heybeliada'da deniz kysnda bir meyhanede sabah raksn iiyordu. Senelerden beri iimde birikmi duygular sylemek istedim. Kzarm ve bulank 129 STANBUL gzlerle bana bakt. Ve bsbtn baka eylerden bahsetti. Yalnz bir ara beni dinler gibi oldu ve hemen arkasndan: "Bestenigrm sever misiniz?" diye sordu. Biraz armakla beraber "Hem de ok..." dedim. Bilmem armaa hakkm var myd? Ben muharriri aramtm karma musikiinas kmt. Mverrih de kabilirdi. Bestenigr'm hikyesi eski hayatmzn btn bir tarafdr. Ahmed Rasim Abdlhamid devrinin mehur merkez kumandan Sadullah Paa'nn emberlita'ta imdi Evkaf Mdrl olan konanda cariyelere genliinde musik dersi veriyordu. Bu cariyeler arasnda airin ok beendii, gzellii kadar istidadna da hayran olduu Nigr isminde ok gzel bir gen kz veremden lr. te: Ben byle gnller yakc bestenigrm diye balayan bu manzume, bestesi ile beraber bu gen kza mersiyedir. Dedenin hiss hayatmzda bir dnm yeri olan, kznn lm iin yazd ok mehur mersiye bestesinden sonra balayan modada bu kk beste en gzellerinden biridir. Eski stanbul'da kaybolan ey sade bu name deildir. Mahallenin kendisi de kayboldu. Eski mahalleyi Neet Halil'den okuyunuz. Btn stanbul semtlerinin srrn ac bir hasretle yeni hayat aknn birbirine kenetlendii bu gzel ve derin yazlarda bulursunuz. Bugn mahalle kalmad. Yalnz ehrin urasna burasna dalm eski, fakir mahalleliler var. Birbirlerinin hatrn sormak, bir kahvelerini imek, gemi zaman beraberce anmak iin zaman zaman gmldkleri keden kan, bin trl zahmete katlanarak semt semt dolaan ihtiyar mahalleliler... Bence stanbul'un asl airleri onlar; adm banda, titrek ayaklaryla gemi zamanlarnn peinde dolaan, onu slupsuz apartman kelerinde, iki yan henz bo asfalt zerinde, eski ahbap ocuklarnn ehresinde beyhude yere arayan ve bulamadklar iin akn akn drt yana bakman bu kervan art biarelerdir. Bugnn mahallesi artk eskiden olduu gibi her uzvu birbirine bal yaayan topluluk deildir; sadece belediye tekiltnn bir cz olarak mevcuttur. Zaten mahallenin yerini yava 130 BE EHR yava alt kattaki sttekinden habersiz, lmne, dirimine kaytsz, kk bir Babil gibi, her penceresinden ayr bir radyo merkezinin namesi taan apartman ald. ehirde yeni kan trkleri ocuklarn macunculardan rendii, amal, tozlu sokaklarnda, kymetler dnyasnn her gn bir paras kaybolan bir insanln tehlike sezmi bir sr insiyakyla birbirine sokulup yaadklar, eski stanbul mahalleleri artk sadece bir htradr. in garibi, onlarla beraber toplu yaamay, toplu elenmeyi de kaybettik. Eski stanbul'da, hatt benim ocukluumda bile zengin, fakir her snf beraberce elenirdi. Mehtap sefalar, Kthane lemleri, amlca gezintileri, Boaz mesireleri ehrin deta beraberce yaamasn temin ederdi. Bu, elencesi kt Ortaadan kalma bir itiyatt. Bununla beraber son zamana kadar mterek zevkin yardmyla srp gelmiti. Bir yandan iktisad artlarn deimesi, br yandan bu zevkin kalmamas, dardan gelen bir yn yeni modann ve hasretin her gn bizi birbirimizden biraz daha ayrmas, eskiye kar duyulan hakl haksz bir yn tepki, stanbul'u btn halknn beraberce elendii bir ehir olmaktan kard. Mehtap lemlerini yapacak eski servetler kalmad, Kthane'yi oktan baya bulmaa balamtk. amlca'nn yerini Bykada ald ve pazar gnlerine ait piknikler de, ehre ve elenme tarzna herkesin mal olan pek az

ey ilve ediyor. Sinemann zevkimizi dardan idare ettii devirde yayoruz. Karanlkta toplanyoruz. Honolulu'da, mehtapl gecede gzel amarc kzna fevkalde zeki, cretle ve fedakr demir kralnn olunun syledii gitaral arklar, ertesi sabah Boaz kylarnda maaza raklarnn slndan dinleyeceimiz gln ulumalar dinliyor, kadnn tuvaletine, erkein perendelerine, hulsa bir yn ahmakla hayran oluyoruz. uras muhakkak ki yeni, verimli bir i hayat ehre husus ehresini iade edinceye kadar hayatmzda yaratc olacamz gne kadar, stanbul halk tek bana elenecektir. 131 STANBUL IV Bugn hayatmzn bir taraf tiyatro gardroplarna benziyor. Hamlet'in siyah elbisesini, Ophelia'nn sslerini, Kral Lear'in sakaln tek bana grmekten daha hazin pek az ey vardr. Bylesi bir tecrbeye ancak btnl sayesinde bu terkibin yokluunu aratmayan byk eserler dayanabilir. Bu ziyafet artklarndan belki en hazinine geen bayram rastladm. Fatih'ten Beyolu'na acele bir i iin geiyordum. Yeni alan caddede, Bozdoan kemerinin altnda otomobil birden duraklad. Meer bir bayram arabasna rastlamz. lk nce tanyamadm. Son derecede zayf, btn anatomisi meydanda, byle olduu iin belki de bana bitmez tkenmez denecek kadar uzun grnen bir atn glkle ektii tahta bir yk arabasnda, krmz, yeil, pembe, turuncu, gkmavisi entariler giymi sekiz on kz ocuu acayip bir tango havas tutturmular, knal ellerini rparak bayram yapyorlard. Sm-bl havada daha iy grnen alaca kyafetleri, arabalarnn cilsz tahtas, atlarnn bitmez tkenmez bir uzunlukta bir lokomotif karikatrne benzeyen ve btn adaleleri meydanda alan yapsyla kvamsz arklar, isteksiz neeleriyle daha ziyade bir hortlak hikyesinden kma benziyordu. ime, biraz dikkatle bakarsam dalp toz olacak kadar eski, l bir eyle karlatm zann kt. Yol boyunca bu arabalardan birkana daha rastladm. Fakat tecrbenin tekrarlanmas beni onlara bir trl altramad. Hatt bayramn cemiyetimiz iinde gerek bir yeri kalmam olmas da beni avutamad. Eski stanbul bayramlar ok baka trl idi. Bayram sabah gne bile baka trl, deta ruhan doard. nk eski hayatmzda takvim semav bir eydi. ehir, daha birka gn nceden bayrama hazrlanrd. Eer gelen eker bayram ise bu, sadece bayram yerlerinin hazrlanmasndan ibaret kalr, Ramazann husus hayal, enlikleri birdenbire bayrama evrilirdi. Dolaplaryla,atl karncalaryla gm krbal erkes eerli prl prl atlaryla, bin trl srprizleriyle bayram yerleri ehre gndelik hayatndan ok baka, ok 132 BE EHR renkli bir grn verirdi. ocuk bu gnlerin tek hkimiydi. Bu grdm bayramla eski bayramlarn hi alkas yoktu. Son atl karncay Kadrga meydannda birka yl evvel grmtm. ocukluumuzun bu eski dostlar ne kadar ypranm, nasl biare eyler olmutu! Atn kulaklar dm, iki aya krlmt. Zrafa btn zarifliini kaybetmi, uzun boynu deta ip gibi incelmiti. Hepsi de zaman mahzeninde bir nevi czzama tutulmu gibi zavall ve halsizdiler. Uzaktan bana: '"- Ya, ite byleyiz, bir ryadan arta kalmann sonu budur..." der gibi bakyorlard. Gzlerimi etraflarndaki kalabala evirdim: Onlar da bir ryadan arta kalm paralara benziyorlard. Hayr, stanbul'a yeni hayat, yeni bayram, yeni elence ekli, yeni zaman lzm. stanbul artk bundan byle ekmeini alarak kazanan bir ehirdir. Her eyi ona gre dzenlenmelidir. stanbul'un mazisi insana yalnz bu cinsten ilenmeler vermez. Dadalol: len lr kalan salar bizimdir diyor. Bir medeniyetten brne geerken, yahut dpedz yaarken kaybolan eylerin yan banda zamana hkmeden gerek saltanatlar da vardr. Bir kltrn asl erefli taraf da onlar vastasyla ruhlara deimez renklerini giydirmesidir. stanbul'da t fetih gnlerinden beri balayan bir mimar nesillerle beraber yayor. Asl Trk stanbul'u bu mimarde aramaldr.

Kendisini bir tek mimar slbuna bu kadar teslim etmi ehir pek azdr. Bu ynden stanbul'u, Roma, Atina, Isfahan. Grnata ve Brugge gibi ehirlere benzetenler hakldr. Hatt stanbul'un onlardan biraz stn taraf da vardr. nk, stanbul sadece bide ve bi133 STANBUL demsi eserlerin bol olduu ehir deildir. ehrin tabiat bu eserlerin grnmesine ayrca yardm eder. stanbul her ssn, her kuman kendisine yarat, ayr ayr hususiyetlerini at o cmert yarat-ll gzellere benzer. Yedi tepe, iki, hatta Hali'le deniz, bir yn perspektiv imkn ve nihayet daima lodosla poyraz arasnda kalmasndan gelen bir yn k oyunu bu eserleri her an birbirinden ok baka, ok deiik ekillerde karmza kartr. Yukarda ayr ayr stanbul'lardan bahsettim. Mimar ile perspektiv imknlar da birbirinden ayr bir yn stanbul yapar. Topka-p'daki Ahmediye Cami'inin caddeye yakn kapsndan veya bu caddenin herhangi bir bo arsasndan, bir yn yangn yerinin stnden atlayarak grdmz bideler ehriyle, Yedikule kahvelerinden baktmz zaman deniz kenarndaki sur paralaryla byk camilerin birbirine kart mehabetli manzara arasnda ne kadar fark vardr. Marmara'dan gelen yolcuyu t uzaktan avlayan beyaz kubbeler ve minareler memleketi, Yeilky stlerinden baktmz zaman szgn ve smbl bir serap olur. Sleymaniye'nin d avlusundan grlen ve insana camiin bir paras, ok ustaca dzenlenmi, geni planl, aal, byk sular olan bir nc avlusu duygusunu brakan Boaz, vapurla geerken grdmz baka bir tepeden seyrettiimiz Boaz'dan ok farkldr. Bylece, amlca ile skdar tepeleri, Kk amlca'nn geni rzgrl balkonu, Eyp srtlar gzmzn nne gndelik ekmeimiz olan bir manzaray baka kyafetlerde yayarlar, stanbul, Yahya Kemal'in: Baktm, konuurken daha bir kerre gzeldin msrayle vd gzele benzer. Dorusu da budur. stanbul, ya hi sevilmez; yahut ok sevilmi bir kadn gibi sevilir; yani her hline, her hususiyetine ayr bir dikkatle ldrarak. Bu gzelliklerde peyzajn kendisinden sonra, yahut onunla be134 BE EHR raber en byk pay, phesiz mimarnindir. Bu st ste hayal mevsimleri hep onun beyaz iei etrafnda, bu sessiz orkestrann namelerini biraz daha derinletirmek, daha renkli, daha iten yapmak iin aarlar. Lodos poyrazla, akam sabahla, mevsimler birbirleriyle deta bunun iin yar ederler. O, aydnln daima zengin ryas, saatlerin sazdr. Eski ustalarmzn asl baars tabiatla bu ibirliini salamalarndadr. Pek az mimarde ta mekanik roln, ekiller sabit hviyetlerini stanbul camileri kadar unutur, pek az mimar kendisini n cilvelerine stanbul mimarsinde olduu kadar hazla, onun tarafndan her an yeni batan yaratlmak iin teslim eder. Bir katedralin heykel kalabaln mimar tesirle kartranlar, istedikleri kadar baka sanatlar vsnler; benim hayranlm, plak bir insan vcudu gibi yalnz kendisi olmakla kalan bidelerin yapclarna, ruhlarndaki ilh nispet seziiyle duay zeknn bir tebessm hline getiren,duygusuz maddeyi gnein adna sylenmi bir kaside yapan mimarlarmza, ounun adn unuttuumuz ve hayatmzda hkm sren gmlek deitirme tel iinde eserlerine bir kere olsun dnp bakmadmz, hatt sabrla,manla, kar kar iledikleri ehrin hangi kesinde, hangi devrilmi servinin altnda yattklarn bilmediimiz o dervi feragatli ustalara gider. Onlar stanbul'u iyi bir elmas yontucusunun eline gemi bir mcevher gibi ilediler. Niin vnmeyelim? Dndan ve iinden camilerimiz kadar gzel mimar eseri azdr. phesiz bu bir gnde olmad. Bu incinin byle sade kendi k klesi olarak teekkl edebilmesi iin ilkin Seluk sedefinin yzyllarca bir yn mazi miras ve yerli anane zerine kapanmas, sonra znik'le Bursa'nn imbiklerinden gemesi, kabuklarn yava yava atmas; Nilfer imaretinde, Yldrm'da, Yeil'de, Edirne'deki erefeli'de salamln denemesi lzm geldi.

mparatorluk mimarsi imparatorluun kendisine benzer: Kayserlerin tahtna yerlemek iin karargh payitahtlarda, yeni fethedil135 STANBUL mi ehirlerde bir yn miras, gelenei ayklad, birok incelikleri denedi, sonunda Fatih'in pazs byk ehrin kaplarn kendisine at zaman, kudretinden emin Ayasofya'nn yan bana geip oturdu. Gerek Bizans saltanat Fatih ile Bayezt klliyelerinin, stanbul'un iki tepesine bir fecirden ard ardna boanm gvercin srleri gibi beyaz ve yumuak konduklar zaman yklr. nc tepeyi onlardan hemen biraz sonra gelen Sultanselim'in ok usla ve rahat plastii fetheder. Bayezt Camii, stanbul'un toprana atlm bir ekirdek gibidir. Btn ilerideki gelimeler, iek amalar, btn feyizli mevsimler onda vardr. Gelenek, camiin bittii sralarda, II. Bayezt'n fakir bir kadndan ald bir ift gvercini buraya hediye ettiini syler. Bu rivayet benim houma gidiyor. Evliya elebi, Bayezt Camii iin tkenmez hazinedir. Camiin kble yerini tayin edemeyen mimar, Sultan Bayezt'a, mihrab ne tarafa koyalm, diye sorar. O da "u ayama bas!" der. Mimar basnca Kabe'yi grr. Camide ilk cuma namazn kldran da, akam, ikindi namazlarnn snnetini bir kere olsun brakmam olan Sultan Bayezt'dr. Yine ona gre camiin nzn "eyhlislmlar olmak haysiyetiyle ders-i m eyhlislmlardr. Haftada bir kere ders takrir ederler." Evliya'nn zamannda camiin d batan aa aalkm. Bayezt Camii, karsndaki imaret, meydann br ucundaki medrese ve hamamyla btn bir klliye idi. II. Bayezl bu klliyeyi eski Bizans Heraklius camiasnn tam bulunduu yerde yapmakla ehrin manzarasn deitirmiti. Kanun'nin tahta kt senelerde ise stanbul Camii, han, hamam, medrese, byk saray,evliya trbeleri ve emeleriyle tam bir Trk ehriydi. 136 BE EHR Yalnz bize ait olan bu manzarann imdi deha ile tamamlanmas, bu gelimeyi bir infilk hline getirmesi lzmd. te Sinan bunu yapar. Yaratc, nizam verici hamleleriyle stanbul ufkunu, mermeri, kalkeri, porfiri, kubbeyi, kemeri, istalaklili. asrlk ekilleri birbirine kartrr; nisbetleri deitirir, tenazurlar krar, sanki dehasyla kendisinden ncekilerin tecrbelerini, bulularn bir sonsuzlua tamak istiyormu gibi, her eyi geniletir, bytr, saylar oaltr, her motiften ayr ayr ekiller ve terkipler kartr. Her mimar slbu bellibal birka mesele etrafnda toplanr. Sinan geldii zaman imparatorluk mimarlnn balca iki meselesi vard. Bunlardan biri yapya eklini, hviyetini veren kubbe idi. teki de yan cephelerin dz duvar biteviyelii idi. Sinan, ikisiyle de deta oynar. Kubbeyi ierden mabedin stne, mesnetleriyle alkas grnmeyecek ekilde asar. Dardan ise yarm kubbe, kk gerdanlk kubbeler ile, oyunlarla onu btn byk nisbellerine ramen deta tabi bir teekkl hline koyar. Yan cephe meselesini ise daha ehzade Camii'nde halleder. Onun kemer, stun, galeri ve pencerelerle yapt terkipler variyas-yonu gerekten alacak eydir. Zaten byk ile zarifi, organik ile ss bu kadar birbirinde bulan deha azdr. Ritmi nasl krar, nasl yeniden ona dner? Fakat asl artc taraf yaratclndaki geniliktir. Herkes ehzade'nin kubbelerine hayran iken, o kendisini Sleymaniye'nin aydnlk boluuna brakr ve kartal kanatlarnn tek bir s/.l ile stanbul'un bir tarafn Boaz'n yarsna kadar doldurur. Oradan velveleli bir uula eski payitahta, Edirne'ye geer. Selimiye'nin mcevher alayanlarn kurar. Arada ifte Mihrimahlur. Rstcm Paa'lar, Piyale'leri, Kl Ali'leri; Sokullu camilcriyle. nedreseleriyle, su kemerleriyle, trbeleri, emeleriyle, saraylar ve kkle-riyle, kk mescitleriyle, stanbul'u batan baa fethetmiti. Kim bilir, braksalard, imparatorluun kendisi kadar geni ve zengin sa137 STANBUL

nat belki de btn stanbul'u yedi tepesinde yedi kubbeyle tek bir bina hlinde iler, bu kubbeleri vadilerin stnden aan ve srr yalnz kendisinde olan kemer galerilerle birbirine balar; aralarndan byk aalarn yeilliini bir mkfat gibi fkrtr; tatl meyillere medreselerini, ifahanelerini oturtur; tatan ebediyet ryasn kademe kademe kyya kadar indirirdi. Bunu yapamadysa bile, hemen benzerini yapt. Bu ryay bir yldz dizisi gibi krd ve benimsedii ehirden balayarak geni imparatorluun drt bucana datt. eki seslerinin gaza tekbirleri ve zafer nralaryla, kl, nal akrtlaryla yart muzaffer, mesut devir! Koca imparatorluun her tarafnda beyaz ta yontuluyor, byk kazanlarda kubbeler iin kurun eritiliyor, yar simyager, yar evliya klkl ustalarn, banda bekledikleri ini frnlarnda nar ieklerinin, karanfillerin, badem, erik ieklerinin bir daha solmayacak baharlar; tevhitlerin inanc, fetih yetlerinin mjdesiyle beraber ar ar piiyor; kk, izbe dkknlarda, yass tun tokmaklarn altnda medreselerin, ifahane-lerin, kervansaraylarn, hanlarn, byk saraylarn, sebil ve emelerin saaklar, kitabelerin, yaldz ssleri iin altn, dvle dvle kelebek kanatlar kadar ince, menevili yapraklar hline getiriliyordu. Sleymaniye'nin avlusunda, henz bitmi cami iin, hattatn elinden yeni km bir yeti taa geirmeye alan ii, ban kaldrp bakt zaman skdar'da yeni balanan bir cami iin Marmara'dan, Akdeniz adalarndan iri mermer ktleleri tayan yelkenlilerin byk martlar gibi iskeleye yaklatn gryor; Kastamonu ormanlarndan yeni getirilmi keresteleri tayan hamallarn grlts kendisine kadar ykselen taze am ve ard kokular arasnda kulaklarnda uulduyordu. ok defa dnrm: Bak ile Sinan acaba dost oldular m? Sleymaniye'nin yapld yllarda Bak yirmi bele otuz arasnda gen bir molla idi. Bir yl kadar da Sleymaniye binalarnn inasna nezaret etmiti. Kim bilir, belki de Trkeyi o kadar kudretle 138 BE EHR bkmesini burada, nizamn yakndan bilmedii bu sanatn gz -nnde, ldrtc bir salamlkla ykseliini gre gre renmitir. 1572'de, hocas ve hmisi Kadzade ile Halep'ten dnd zaman elbetteki ilk cuma namazn, bir vakitler temelleri arasnda dolat bu camide klm, onun bitmi kemerlerine, stunlarna, artc mihrabna, Evliya elebi'nin kendisine has buluu ile geniliini, mermer demelerinin beyazln, "harem-i beyaz", "ak yayla" diye anlatmaa alt ve billura benzettii avlusuna, zafer kasidesi kaplarna uzun uzun bakmt. Belki de btn imparatorluun gururu olan mimara komu, ellerine sarlm: "- lh Sinan! Ey susan tan ve konuan hacimlerin airi; ey maddenin uykusuna kendi nabznn ahengini hepimizin manyla beraber geiren! Aydnl en bilgili terkiplerde eritilmi madenler gibi yumuatp ondan zaferlerimize hil'atler bien! Sen bu ehre btn dnyann kskanaca bir cami yapmakla kalmadn; insan dncesinin eriilmesi g hadlerinden birini tespit ettin." demitir. Hayr, elbette ki Bak byle ikin, byle taklit dille konumazd; ona daha basit, ok basit ve ok gzel, bir duaya benzer eyler sylemitir. Kanun Boaz'da veya Hali'te sk sk yapt gezintilere B-k'yi beraber gtrrm. Efendisi iin o muhteem mersiyeyi yazarken, belki de bu gezintilerden dnlerinde, Hisar'larn kilidini atktan biraz sonra, yahut Stlce'den uzaklar uzaklamaz karlarna kan ve bir daha ufuktan ayrlmayan Sleymaniye'yi dnm, onun umaa hazr, gergin ktlesini bir rnek gibi almt. iirimizde gerekten mimar konstrksiyon bu manzume ile balar. skdar'da, gzelliini Yahya Kemal'den tandmz Eski Valde Camii Sinan'n son eserlerindendir. Yahut hi olmazsa plan ve ilk inaat onundur. Bu cami ve etraf, hayrata yaplan ve manzaray bir tarafndan kapayan ilvelere ramen hl Trk stanbul'un en gzel kelerinden biridir. Bu camide semt ile ok iyi anlaan bir kendi iine ekili vardr. Cami, II. Selim'in ok sevdii karsna bir hediyesidir. Fakat saltanat dab karsnn adn sylemee mni ol139

STANBUL duu iin, ondan "Ferzend-i ercmend olum Murad tle bekaulu validesi seyyidetlmuhaddarat il ahirihi damet ismeth canibinden skdar'da bina olunacak" diye bahseder. Bu hicab beenmemek kabil deil. II. Selim, "Kdvetlemcid ve'1-ekrim Sinan z-de mecduh" diye onu ver, Bak, Sokullu, Sinan, Piyale Paa, Kl Ali Paa, Hsrev Paa: te bu fni dnyada babasndan II. Selim'e kalan miraslar. Sinan bir ananeyi tek bana tketen, kendinden sonra gelenlere pek az bir ey brakan sanatkrlardandr. Yunan heykelinde Fi d i -as, Rnesans'te Michel Ange ve Palladio. birka neslin birbiri ardnca sarfedecei gayretlerle ve arada sanat hamlelerinin gerekten kendileri olabilmek, btn kazanlar lykyla benimseyebilmek iin muhta olduklar o zaman faslasyla elde edilmesi gereken eyleri nasl tek balarna tketmilerse, o da mimarmizin byk imknlarn kendi mrnde yle harcar. Onun iindir ki raklar arasnda en mesutlar Hindistan'a arlanlar oldu. Ancak onlar yeni bir iklimde ve bizimkinden ayr geleneklerin arasnda kudretlerinin tam lsn verdiler. Hatt bu yer deitirme sayesinde Sinan'dan nceki mimarlmz daha rahat hatrladklar da sylenebilir. istanbul'da kalanlarn ii daha gt. Her nisbeti ayr ayr deneyen ve en mkl terkipleri ezberlenmi bir ey gibi icat eden, aradn kendinde bulan bu devden sonra ahs olabilmek iin ya gelenei krp yeni yollar aramak yahut da ok sabrla almak lzmd. Mill hayatn kvamn bulduu, hudutlara varncaya kadar her eyin yerli yerine oturduu XVII. asrda birincisine, hele cami gibi din eserlerde imkn yoktu.Tek kubbeli camii biz Hristiyanln katedral slbu gibi bulmutuk. Kolay kolay vazgeilemezdi. O dev irde Trkiye kendi kendine yetiyordu. Btn arkn gz, mill hayatn en kk pas lekesi dememi aynas olan ve zevkinde tamamiyle mill olan stanbul'da idi. Btn modalar, zarafetler, ferd ve itima hayatta her trl yaratc hamle etrafa oradan gidiyordu. O kadar her cz birbirini tutan hayatmz vard; bu hayatn arkasnda yle bir 140 BE EHR uurlu ruh yayordu ki bu terkipte en kk bir atlaa hi kimse raz olamazd. Dardan gelecek bir tesire sade Garp iin deil. ark iin de kapalydk. skolastik tahsile, din tesirlere ramen Arap zevki imparatorlua girememiti. Kald ki edebiyatmza asr rnek olan ran bile bizden ayr ve uzak telakki edilmee balanmt. mparatorluk klim-i Rm idi. Mill olmad yerde mahalli kalmak biricik dsturu idi. Bununla vnrd. Bu itibarla mimarlarmz gelenekten ayrlmazlard. Zaten yaptklar eyin gzelliini, asilliini biliyorlard. Onun iin daha gerilere zaman zaman dnmek artyla Sinan'n braktklar iinde dolatlar. Hem merkez kubbe ile yan kubbelerin tekil ettii btn, son szn sylememiti. Bu tanburda, icat veya hner, aranacak ve bulunacak bir yn name vard. XVII. asr mimarlar ve daha ince bir zevkle onlar devam ettiren XVIII. asrn ilk yarm bu namelerden hibirini karma/.. Sinan'dan sonra Trk mimarlnn mealesini eline alan Sa-defkr Mehmed Ustann baz nisbet deiikliklerine bakarak ondan tamamiyle ayrldn iddia edemeyiz. nk Sultanahmet'in hususiyetini veren drt yarm kubbe stnde ykselen ona kubbe fikri. ehzade Camii ile Sinan'ndr. Her eserinde yeni ekiller aramaktan holanan ve bazen bulduklarn deta kaydetmekle iktifa eden Sinan, bir daha ona dnmemiti. Sadefkr Mehmed, ustasnn buluunu ok deitirmitir. Bu deiikliklerin banda dardan binaya kademe kademe yontulmu bir da manzaras veren kk yarm kubbeler manzumesi vardr. ehzadc'de grlen ayna duvarlarnn ou burada ehram ritmik bir ekilde tamamlayan kasnaklar olur. Bu itibarla Sadefkr Mehmed mimarlmzn en byk virtzdr, denilebilir. Camiin iinde de ayn ey vardr. stedii genilii elde edebilmek iin mimar deta binay iten boaltr! Sultanahmet'in ii btn bir mavi bahar ryasdr. Pek az mimar, bu kadar lezzetle dokur. phesiz mimarden fazla ininin tesiri, fakat ne olsa yine mi141

STANBUL marnin idaresi altnda. Suya biim veren o sun' alayanlar gibi, a o hkmediyor, onun imbiklerinden szlyor, onun duvar ve kemerlerine arpa arpa kvamn buluyor. Camiye girer girmez bir menura hapsedilmi gibi bir rya havas balyor. Renkli cam sanatnn baka yerlerde bizden daha iyi daha mkemmel eserleri verdiini, byk resimle el ele yrdn hi dnmyorum. ocukluumun biricik sarholuu olan bu bal ve akik sars , onun yanndaki aydnlk yeili, btn o krmz lleleri yerinde bulmam bana yeter. Onlarn rengi zihnimde eski hafzlarn sesiyle teganni ediyor. Bam onlardan evirdiim zaman yldz hareli bir mavilik balyor. Sultanahmet'ten bahsederken inilerin gzelliini verler. Ben onlara ayr ayr dikkat edilmesi taraftar deilim. Btnn mekanik taraf, ssn iptidalii ile beraber derhal meydana kyor. Bu inilerin, nev'inin en gzeli olduu muhakkaktr. Fakat ininin kendisi, mimar gibi stn sanatn yan banda vlecek ey deildir. Eski yazlar iniye daima tercih etmiimdir. Bana daha ferd, daha deiik ve daha yap edal gelirler. Bence Sultanahmet'te, mesel bir yaz lesinde Kozyata'nda veya Eyp Sultan stlerinde, bostan dolaplarnn, kr bceklerinin sesleri arasnda yeil renkten ve aydnlktan yar sarho dinlenir gibi,yahut Boaz krfezlerinde mehtap seyreder gibi gezinmeli. Bu mavi aydnln etrafmzda kurduu sra saray, fazla bir dikkatle krmamal. Evet bu iniler ok gzeldir. Bu nar iei krmzlar, bu menevili beyazlar, bu imen yeilleri gerekten bulunmaz eylerdir. Ne olurdu, ayr ayr panolar hlinde yaplmasalard da bir duvar bir tek desen devam olsayd. Bir panodan brne geerken hibir boluk bulunmamas gz yoruyor. Sonra birinin krd ritmi br tekrar ele alamyor; onun iin insanda ayn renkten, fakat baka kumalardan dikilmi bir elbise tesiri yapyor. Bu itibarla Yeil'in dz giyiniini tercih ediyorum. Ama onda da Sultanahmet'in k sebili yok. Gerekte Sultanahmet Camii'nin ii tpk ocukluumda dndm gibi bir cennet bahesidir. 142 BE EHR Evliya elebi'ye gre camiin temel imam, padiahn imam olan, kendisine de hocalk eden Evliya Efendi, temel eyhi skdarl Celvet eyhi Aziz Mahmud Hday Efendi, temel kads Ka-rasmbl Ali Efendi, mutemedi Kalender Paa, temel nazr Kemanke Ali Paadr. Bizzat Sultan Ahmed temelden kan topra eteine doldurup tamtr. Evliya, camiin yktrlan bavezir saraynn yerine yapldn ve kubbeye sene sonra balandn syler ve camii delinmemi byk bir inciye benzetir. Camide asl eyay (avize kelimesi o zaman lgattaki mnasnda kullanlyordu) anlatrken de bunlarn yz Msr hazinesi dediini syler ve bilhassa Habe veziri Cafer Paann hediye ettii alt zmrt kandili zikreder. Bunlar alt keli avizelerle, altn zincirlerle aslymlar ve herbiri ellier okka arlnda imi. Evliya, bu kandiller iin "hurda daneleri (kk zmrt paralar) bir Rum harac deer' der. Fakat asl gzel taraf Evliya'nn bu camii yaptran Sultan Ahmed'i "elebi ve sahib-i tab" bir padiah olarak anlatdr. Hakikaten bu XVII. asr sanat zevki olan bir asrdr. Evliya'nn bu camiye saray kuyumcu bass olan kendi babas tarafndan yaplan kap iin yazd eyler de ok mhimdir. "Pirin, maadin, tahtalar zerine hurda nak bukalemun ka-lemkr zerker naklar ile iine gml gm halka, gm kilit ve menteeler ile mzeyyen bir bb- b-nazirdir. Baz kimseler bu kap Estergon'daki Kzlelma Kilisesi'nden gelmitir derler, amma galattr. Ol kapu hatr iin Neme kffar Estergon'u 1013 tarihinde alp mezkr kapy yerinden kararak hl Be (Viyana) kalesi ire stefani deyrine (Saint-Eenne Katedrali) Bb- Meryem ittihaz etmilerdir. Ama bu Sultan Ahmed Han camiinin mezkr harem kaps merhum ve mafurunleh pederimiz Dervi Mehmed Zll ser-zergeran (kuyumcuba) iken ina olunup merhumun ismi blsn-daki iki kitabeler ire tahrir olunan hatlarda knyesi ile masturdur." Ne yazk ki iinden sknet ve huzurun ve murakabenin t 143

! STANBUL kendisi olan zaman bize bir ney fasl gibi sunan bu aheser bittii tarihten (I. Mustafa zaman) 1826'ya kadar ard aras kesilmeyen ihtilllere ahit oldu. Kinle, ihtirasla kudurmu kitleler yedi bal ejderhalar gibi kapsn dvdler, avlusunun revaklar altnda kanl mavereler yaptlar. Minberlerinde en kanl fetvalar okundu. Osmanl tarihinin 1826 tenkiline kadar btn mide, bnye fesad ona doru akt. Yeni Cami'in kubbe sistemi, Sultanahmet'e yakndr. Fakat onun gzelliini planndan ziyade teferruatndaki mkemmellikte, ehrin bir sahilinde henz karaya yaklam masal gemisi duruunda aramaldr. Btn XVII. asr Trkiye'si, burada yaznn, tezhibin, ciltilik sanatnn mimariyi deta giydirdii ahenk mucizesinde aranmaldr. phesiz burada da Sinan vardr; hatt yan cephe hemen hemen S-leymaniye'yi tekrarlar fakat daha oynak, daha duygulu, hayatla birtakm mnasebetler aryor gibi. Yine onun miras iinde olduumuzu bilmekle beraber, baka bir iklime girdiimiz ilk bakta grlr. Bu musikiyi, bu dinamik raks XVI. asr veremezdi. nsan bu cepheyi seyrederken byk muasrlar, mesel Itr, Hafz Post veya Seyyid Nuh'tan birer beste dinliyor hissine der. Bu pencereler ve kap, bu kemerler bize Neat'den veya Nil'den birer gazel gibi gelirler. Yeni Cami'in btn bir roman vardr. Zaten XVII. asrda her eyin bir gemii, bir psikolojik maceras, tesadflere bal bir tarihi vardr. Zayflayan cemiyette messeseler de fertler gibi bir nevi istikll kazanr. Yeni Cami'i, vezir deimesi, yangn ve birok arza asnyla bir arada birletirir. Sultanahmet Cami'inden evvel baland halde IV. Mehmed devrinde biter. III. Ahmed'in annesi Hatice Cln Emetullah Sultan iin yaptrd skdar'da ar iindeki cami deniz tarafndan gelirken grlen ksm bir tarafa braklrsa bulunduu yerden ehre bir ey ilve etmez, onu sevmek iin yakndan, olduu yerde, yapld sarsntl devrin husus gzellii ile, dalnda bir gl gibi parldar grmek lzmdr. III. Ahmed devrinin en gzel eseri odur. Ne Sultanahmet 144 BE EHR emesi, ne Lle Devri'ni, devam olan I. Mahmud zamanna balayan Tophane ve Azapkap emeleri hatt o kadar zarif olan, o kadar bizim stanbul'umuzu veren brahim Paa imaretleri onunla yanamazlar. Felketlerinde bile o kadar zengin XVII. asr o kapatr. -nk Hekimolu Ali Paa Camii birok tecrbenin stnden Sinan'a bir dntr- Valide-i Cedid'in stmaktan ziyade eyay ssleyen, dokunduu her eyi altn gurbet renkleriyle giydirip mahzun bir saltanat yapan bir akam gnei gibi zarif ve zengin bir hisslii vardr. Bu hisslik bilhassa, -baz kabuklu meyvalar gibi- ok iyi denmi, iinde ve d avlusundan girer girmez insan yakalayan dalm gl bahesi havasnda elle tutulacak kadar aktr. Ben bu camiin akam saatlerini severim. Bu saatlerde bu zarif bina bir skt musikisi olur; arnn uultusundan onun havasna geer gemez baka bir dnya balar. Bu sonbahar yine gittim. Cami tenha idi. Birka lambann binay doldurmayan, fakat glgeleri iyice besleyen altnda, btn yaldzlar ve mermerler, yabanc remizler, uzak dnyalardan sadece korku getiren esrarl iaretler gibi parlyorlard. Daha evvel Selimiye'de alm iki gz kr bir mezzin bu glgeler ve esrarl remizler diyarnda hibir izgisi kmldamayan yzyle, benim farkna varmadm birtakm hakikatleri yoklaya yoklaya dolayordu. Hayat, phesiz sadece gzlerimizde deildir. Fakat, belki aydnln adaleler zerindeki tesirinden mahrum olduu iin, belki insan yz kendi yla aydnlanmad iin, krlerde azn hareketlerine varncaya kadar her ey deiiyor, ancak cansz maddelerde grlen bir gerginlik, hibir sesin kramad bir nevi sessizlik siniyor. O akam, bu grmedii iin sessiz bir muamma olan ve benimle bir n perdenin arkasndan konuan adamn kendi admlarnn peinde gezinmesi, etrafndaki srr bsbtn arttryordu. te byle bolua suallerini sora sora bana i avlunun kapsn at.

Fakat ktm aydnlk artk demin geldiim aydnlk deildi. Mekndan ziyade zamana ait, onunla konuan ellerle ald iin 145 STANBUL ok ayr bir dnyaya km gibi oldum. Belki de srf bu yzden camiin hakik muasrlar deta etrafmda idiler. Valide-i Cedid'in mimar kimdir? Bilmiyoruz. Bir gn adn renirsek elbette ki Nedim'in o zarif Ali zzet Paann Tib'in, Tab' Mustafa Efendinin ve Ebubekir Aann yannda onu da saymaya alacaz. Fakat o akam saatinde bu muasrlardan en fazla dndm Beyati Aksak Semai'siyle Tab' Mustafa Efendi oldu. Valide-i Cedid'e bir ak nezri hlini veren lezzetlerin hepsi bu kk parada vardr. Belki de Tab' Mustafa Efendinin ve bu bestenin muasr olduunu bildiim iin bu camii o kadar seviyorum. nk bu kk para musikimizin devrini aan birka aheserinden biridir. Bu camiin yannda, ar iindeki Hatice Emetullah Sultann trbesinde insan devir denen eyi ok iyi anlyor. Ne XV., ne de XVI. asrlarda byle bir trbe yaplamazd. Bu hisslik, lme sindirilen bu kadnlk ancak geleneklerin zlmeye balad bir zamanda olabilirdi. Uzaktan byk bir ku kafesini andran ekli de ancak XVII. asr sonunda yava yava balayan ve brahim Paa zamannda tam kvamn bulan o ocuka naturalizmden doabilirdi. Hakikatte IV. Mehmed'e, ikisi de ard ardna hkmdar olan iki erkek ocuk veren, seferlerinde bile beraber gtrd -III. Ahmed, Leh seferi esnasnda ve yolda domutu- kafes hayatnda Afife kadnla beraber yalnzl paylaan Hatice Emetullah Sultan, mimarnin ve zevkin bir fantazisi ile bugn mezardan ziyade, etrafndaki yumuak imeni ve mevsim iekleri ile bir gelin yatanda, esiz bir zifaf odasnda yatyor. VI stanbul, byk mimar eserlerinin olduu kadar kk kelerin,srpriz peyzajlarn da ehridir. Hatt i stanbul'u onlarda arama146 BE EHR ldr. Byk eserler ona uzaktan grlen yzn verirler; ikinciler ise onu izgi izgi ileyerek portrenin iini dolduran, byk tecridin kurduu ereveyi bin trl psikolojik hl ile, yaanm hayat izleriyle tamamlayan eserlerdir. phesiz bunlarda da asl z gene mimarlndr. Fakat bu mimarlk Bayezt, Sleymaniye, Ayasofya, Sultanahmet, Sultanselim yahut Yeni Cami gibi etrafndaki her eye kendi nizamn kabul ettiren bir saltanat deildi: Bunlar ehrin mahremiyetinde deta eriyip ona karm hissini veren kk camiler, medreseler, byklerin yannda en mtevaz nisbetlerine indirilmi emelerdir; ve zaten kendileriyle deil ilerine girdikleri terkipler gzeldirler. Birdenbire hi beklemediimiz bir yerde mermer bir eme aynas veya kap erevesi, iyi yontulmu tatan beyaz bir duvar size glmser. ki servi, bir akasya veya asma, kk ve slupsuz bir trbe, yahut kk bir bahe sanacanz bir mezarlk orada tatl bir ke yapar. lk bakta tanzimi byk bir gayrete muhta olmayan bir tiyatro veya opera dekoruna benzeteceiniz bu ke, biraz derinlcti-rilse, ehrin tarihinden bir paradr. Trbede fetih gn ehit den bir veli yatar. Camii III. Mehmed zamannn bir defterdar yaptrmtr, eme I. Abdlhamid saraynn kadnlarndan birinin hayratdr. Yan bandaki mezarlkta, herkesin mal olan bir Hiivelbki'nin altnda byk bir hattat veya musiki ustas gmldr. Bu kk keler kadar ekici ve zevkli ey pek azdr. Bunlar bir yn inan, gelenek, evki tabi hline gelmi zevk ve birok tesadf ve hatt asrlarn ihmaliyle olmu terkiplerdir. Gl, serviyi, yahut nar yetitiren her mevsim erguvan kzartan, salkmlarn kandillerini asan, tabiatn cmertliinden baka hibir israf ve debdebeleri yoktur. Onlar zaman iinde damla damla teekkl etmitir. stanbul'un skdar ve Boazii'nin hemen her tarafnda bu cins kelere sk sk rastlanr. Bazlar ayaklarnn ucuna taklm deniz parasyla bulunduklar yokutan umaa hemen hazr grnrler. Bir ksm fetih yllarndan bir para gibi asil ve eskilik havasnda yaarlar. Hepsinde aa, su, ta, insanla geni ilhaml bir ruh

147 STANBUL gibi konuur. Bizim asl peyzajlarmz bu kelerdir. stanbul halk onlar yaarken yapmtr. Kinata ruhlarndaki birlik erevesinden bakan insanlarn eseridir. Pek az yerde sanat ve mimar gndelik hayata bu kadar yakndan karr. te, stanbul mahallelerinin asl ekirdeini bu peyzajlar yapar. Bunlarn iinde birbiri peinden geldikleri iin kendilerine mahsus zamanlaryla hakik bir bide hlini alanlar vardr. Bazen bu srar ehrin bir ucunu batan baa kapsar. Eski damat vezirlerin oturduklar Ayvansaray ve bilhassa Eyp taraflarnda asl gzelliklerini yapan saraylar kaybolduktan sonra bu kk eserler kalmtr. Btn bu mezarlar, trbeler, emeler, parmaklklar, kitabeleri, mezar talarnn yontulular ile sanat, cins malzemeyi bir mevsim gibi cmerte ortaya atarlar. Kk Mustafa Paa, Haseki, Cerrahpaa taraflar, Topkap, Silivrikap; btn sur boyunca Halic'i Marmara'ya kademe kademe balayan bu cins eserlerle doludur. skdar'da eyh Yokuu'ndan bir akam saatinde inen adam, yalnz Ayazma Cami'ini uzak kta grmekle baka bir zaman erevesine girebilir. Sultantepe'deki Abdlbki Camii bu cazip kelerdendir. Kitabesinden ve eski iki mezarndan baka anlacak hibir eyi olmayan bu kk cami, sadece o tepede bulunduu Kara-caahmet'e kadar btn manzara kendisine baland iin gzeldir. Serviler caddesinin ok eski stanbul sokandan geerek bu camiin kk bahesine kan insann kendisi bir keifle dolmu bulmamas kabil deildir. Kimdir bu Abdlbk Efendi? Semt halk onu, Aziz Mahmud Hdayi Efendinin damad olarak tanyorlar. Eakat hibir yerde izini bulmak mmkn deil. Ne kar, ibadetine setii yer ve ad duruyor. Benim gibi gemi eyleri sevenler ara sra oraya gidecekler ve bahesinde aan yediveren gln koklayacak-lar, komusu byk ceviz aacnn altnda oynayan kzlarn tatl amatasn dinleyecekler. Eski medeniyetimiz din bir medeniyetti. Beendii, benimsedii adama lmnden sonra verilecek bir tek rtbesi vard: Evliya148 BE EHR lk. Halkn sevgisini kazanm adam mbarek tannr, lnce veli olurdu. Onun iindir ki stanbul evliya ile doludur. Bunlarn banda fetih ordusunun ehitleri gelir. Onlarn mazhariyeti hak ve millet uruna kazanlan rtbeden de stnd. nk bu ordu, gen hkmdarndan en son neferine kadar mbarek bir ordu idi, tularn stanbul surlarnn karsna dikmeden asrlar evvel vlmt. Hepsi veli idiler. Biz imdi fetih tarihini garpllardan okuyor. Fatih'in hayatndaki aksaklklar tenkit ediyor; ilim, sosyoloji filn yapyoruz. Eskiler ii bsbtn baka trl gryorlar, stanbul'u fetheden mill hamleye ilh bir mahiyet veriyorlar, bu ite hibir izafilie yanamyorlard. Hemen her yerde, ou surlarn etrafnda olmak zere, fetih ehitlerinin mezarlar vardr. Bunlar Trk stanbul'un tapu senetleridir. stanbul'da bizim hayatmz bu ehit trbelerinin etrafndaki hrmetle balad. Bizans'n asrlarca ilenmi, bin trl klfet, merasim ve dapla dolu, altna ve srmaya garko-lunmu derin ilhli ruhanlii dedelerimiz bu ehit trbelerinin banda yaktklar ilk mumla ^endiler. Bu suretle semt semt halka kutlu yerler ortaya kt. Sonra mimar geldi, bu kutluluu kk bir mescitle, biraz yaldz ve yeil renkle giydirdi. Fetih ehitlerinden sonra ehrin cemiyetlerin hayatna kuvvetle karan, devrine temiz ahlkn nefisle devaml bir mcahede -ki ermiler dilinde buna Cihad- Azam denirdi- ve murakabeden doan hikmetin, sevginin izlerini geiren, hulsa kendi tecrbesini bakalar iin faydal bir ey yapan byk adam veli olurdu. Kanun'nin st kardei Yahya Efendi, ondan biraz evvelkilerden, Smbl Sinan, onun halifesi Merkez Efendi, XVII. asrn banda btn stanbul "a hkmeden Celveti tarikatinin kurucusu Aziz Mahmud Hdayi Efendi gibi. Yahya Efendi, Kanun'nin husus hayatna karacak kadar cesur ve kendini saydrm bir adamd. Devrinin btn ilim adamlar gibi azil, tayin ve terakkilerle geen hayatnda, padiaha darlmak ve senelerce saraya uramamak gibi eyler de vardr. Yahya Efcn149

STANBUL di, Beikta ile Ortaky arasnda, ok saffetli bir iirde vd bahesinde yatar. Zaten bu velilerin ou hayatlarnda ev, dergh, bahe olarak mezarlarn hazrlarlar. Yaadklar ve ibadet ettikleri yerler, onlar iin bir eit koza gibidir. Onlarn mezarlk hline gelmesi, daha sonra ruhaniyetlerinden feyz almak isteyenlerin de onlara komu olmay tercih etmelerindendir. lh mafiret Yahya Efendi derghnda deta gzel bir insan yz taknr. lm burada, hemen iki basamak merdiven ve bir iki setle klveren bir bahede hayatla o kadar kardetir ki bir nevi erme yolu, yahut ak bahesi sanlabilir. Yahya Efendi derghn kendisine mahsus zaman olan ilhaml yerlerin banda saymaldr. Bahe zevki bu devrin byk merakdr. Devrinde ok mehur bir beyit yznden ve biraz da hayatnn tesadfleriyle Deli Birader ad verilen air Gazl de Beikta'ta bir cami, bir hamam ve bir bahe yaptrmt. Bu bahe ve aa merakllar iinde en zarifi, stanbul'un iklimini en iyi duyan ve seveni Kanun'nin veziri Siyavu Paadr. atalca civarnda yaptrd kkn etrafn bir erguvan korusu ile evrilmiti. Smbl Sinan, II. Bayezt'in veziri Koca Mustafa Paann camiini zaptetmitir. Daha iyisi, bu semti stanbul peyzajnn airinden dinleyelim: Ahire t yle yakn seyredilen manzarada, O kadar komu ki dnyaya duvar yok arada Geer insan bir adm atsa birinden birine. Kavuur karda kaybettii bir sevdiine. Ne lednni gecedir! T aaran vakte kadar, Bir mcevher gibi Smbl Sinan 'in ruhu yanar. Fakat bu camiin bahesi kk bir Pantheon'dur: Sarmaklar, yazlar, talar, aalar kark, 150 BE EHR Hafz Osman gibi hattatla gmlm bir k, Bu mezarlkta siyah topra aydnlatyor. Belli, kabrinde o, bir nura sarlm yatyor. Bu camiin bahesine girenler, onun havasnda dolaanlar bu Koca Mustafa Paann II. Bayezt'in berberi olduunu ve kapcba-s iken suret-i hususiyede gnderildii talya'da Cem Sultan zehirlemeye muvaffak olduu iin vezirlie erdiini ve belki de Gedik Ahmed Paa gibi byk bir gazinin ldrlmesinde rol oynadn bilmem hatrlar m? Fakat kiliseden deitirilmi cami, o kk kabristan, Smbl Sinan'n kendisi, yan banda etraf Yesar yazsyla evrilmi, yldrm vurmu nar orada stanbul'un en gzel manzaralarndan birini yapar. phesiz yarn bu peyzaj da deiecek. imdi orap atelyesi filan gibi eyler olan o eski harap konaklar ortadan kalkacak, yerlerini modern atelyeler alacak, i artlar deimi, dnyaya baka gzle bakan insanlar Smbl Sinan'n etrafnda yaamaya balayacaklar; fakat Yahya Kemal'in merhamet ve sevgi iiri asrlarn yd bu havay bize muhafaza edecek. Smbl Sinan'n halifesi Merkez Efendi, surlarn dnda kendi yaptrd camiin ve kendi bulduu bir ayazmann yannda yatar. Yazk ki ocukluumun htralar arasnda kuytu ve hayelli rahma-niyetine glkle yaklalan bir krs gibi parldayan bu Mslman 'asklepion'u artk kaybolmutur. Ziyareti o kadar karanlk yapan aalar kesilmi, avludaki dergh hcreleri yklm, kuyu kapatlm, hulsa srrn kendisini yapan unsurlar ortadan kalkmtr. Mimarsiz, dz bir kla odasnda yatan birka l ile ayazmann derindeki havuzuna bakan silik yaldzl kafesi ancak grlen ile odas duruyor. Merkez Efendi bu kafesin arkasnda, bu yeralt havuzunun gm parltlarla yer yer bulanan ve bir kurbaa gz gibi aydnlk menevilerle dolu defne yeilini ve belki de benim ocukluumda, rettikleri ekilde yiyecek eyler attm balklarn gidi geliini 151 STANBUL seyrede seyrede byk hikmet murakabelerine dalar, hatimlerini indirir, uzun ve ssz k gecelerini bitmez tkenmez dualarn zinciriyle sabaha ve gnee doru ekerdi.

stne eildikleri Kur'an sayfalarnn aydnln benimseyen ve ferd izgilerini bylece onda erittikleri yzleri, bize artk bir insan yerine iyi tezhip edilmi bir Fatiha gibi ilhaml ve rahman grnen bu insanlar, eski medeniyetimizin belki en gzel ve en iyi taraflaryd. Onlarn sayesinde devirlerin sert hayat ymuuyordu. Zaten devirlerinin ask yznde bir efkat tebessmne benzerlerdi. Bazen abese kadar giden Mslman merhametinin ve msamahasnn en gzel misaliydiler. Merkez Efendiye zamann yapt azizlii I.-Ahmed devrinin belki hkmdar kadar nfuzlu olan manev saltanat Aziz Mahmd Hdayi Efendiye II. Mahmud'dan balayan derin hrmeti yapar. skdar'da Doanclar'n biraz altndaki Aziz Mahmd Hdayi klliyesi Tanzimat mimarsinin zevksizliine en byk misaldir. K bahesi klkl cameknlaryla, karsndaki kadm eserler mzesi taklidi bina ile Bursal ftade'nin mridi, Aziz Mahmud Efendinin ne mnasebeti vardr? Bu binalar ikinci imparatorluk devrinin o mehur armas gibi her ruh ve mnaya yabanc kalplardr. Ben Aziz Mahmud Hdayi Efendiyi, Sultanahmet Cami'inin temelleri arasnda tahayyl ediyorum. Zaman zaman benim iin oradan kar ve hibir hikmetin teselli edemeyecei bir hznle o ok sevdiim beytini tekrarlar: Gnler gelip gemekteler, Kular gibi umaktalar. Evet, gnler gelip getiler. Fakat zamana sevgi ve inanlarnn izini geirenler hl aramzdalar; adlar ve hayatlar bize manev ufuk oluyor. Artk Smbl Sinan'dan dnya ilerimiz iin medet ummuyoruz; fakat onu ve benzerlerini hayat karsndaki durumlaryla seviyor ve vyoruz. 152 BE EHR Zaten devirlerinde bile bu ermilerin mnas biraz da millet hayatmz tebcil deil miydi? Kendisinin ebed olduuna inanan bir topluluk, bu mukaddes llerle ahret lkesini fethediyor, geni imparatorluunu onlarla ebediyette para para kuruyordu. Unutmayalm ki Bursa ve stanbul, eskiler iin Mekke ve Medine kadar mbarek ehirlerdi. VII Resm hayatn da kabul ettii ve ykselttii, padiahlardan hrmet gren, kendilerine husus tekkeler yaptrlan byk sallin camilerinde vaazlar veren bu velilerin yan banda bir de cezbeleriyle cemiyet hayatn alt st eden, ikide bir snn ulemann aleyhlerinde verdii fetvalarla, bazen kalabalk mrit kafileleriyle beraber idam edilen az ok ayrc tarikatlerin eyhleri olan veliler vardr. Dinin her ey olduu bu gecikmi Ortaa'da btn akslameller onun bnyesinde oluyordu. ou Mslmanl yeni kabul eden ve halknn byk bir ksm hl muhtelif dinlerde olan Rumeli vilyetlerinde, daima dinler ve tarikatler anas olan ve Bab hareketinden sonra Alev temaylleri bir daha sndrlemeyen Anadolu'nun bu cezbeli hareketlerinin tesiri derhal grlyordu. Asl garibi bazen padiahlardan balayarak -Fatih'in hurufilie olan temayl gibi- byk devlet adamlarnn da bu tarikatlere besledikleri sevgiydi. slmln tek ve esasl art olarak yalnz Allah'n birliini kabul etmesi bir yn kark itikadn ve tefsirin bnyesine girmesi kolaylatryordu. phesiz burada iktisad artlarn, hayattaki emniyetsizliin de tesiri vard. Alelade fertler gibi her byk devlet adam da bir tarikata mensuptu ve orduda, divanda, halk arasnda bunlar kendi balarna bir confre-rie yapyordu. Bu confrerie hayata bir eit muvazene bile getiriyordu. Fakat ahlakyla, ibadetiyle, ll mistisizmi ile byle kendini kabul ettiren eyhin halifesi veya olu birdenbire cezbeyi arttryor, o zaman iler sarpa saryordu. En tehlikelisi bu tesirleri, efradnn o153 STANBUL u devirme, binaenaleyh yeni Mslman olan ordu iine girmesiydi. O zaman zarur olarak iddetli tedbirler balyordu. Fakat bugn ldrlene ertesi gn trbe yaplyor, ldrld yere daha o gece mum yaklyordu. Daha ziyade Bayramiye tarikatnn Melmye kolundan gelen bu cins eyhlerin arasnda en mehuru Aksarayl Pir Ali'nin olu olan, gzellii dolaysyla Olan eyh denen smail Muk idi. Byk bir cezbe sahibi olan smail Muk At Meydan'nda (imdiki Defterhane'nin hemen yannda) ba

kesilerek ldrlm ve cesedi denize atlmt. Buraya sonradan bir merkat yapld. Dalgalarn Rumelihisar'na gtrd iddia edilen ceset de Kk Bebek'le Rumelihisar arasna gmld. XVII. asrda Melmlik stanbul'un iinde alm yrmt.' Yahya Kemal'in: Uzlette bir muhavere gemide gayret hafi, Gaybi 'ye sylemi bunu dris-i Muhteft beytinde o kadar gzel ekilde birletirdii air Gayb ile hreti btn stanbul'u tuttuu ve devrini gerekten tela verdii halde kendisini Sultan Selim'in konanda dindar, sakin ve ok zengin bir tccar hayatnda gizleyen dris-i Muhtef, gavs oluklarna btn mridlerin inand bir Melm eyhlerindendir. Aty'nin isim zikrederek anlatt bir fkraya daha iyisi ehadete gre bu dris-i Muhtef hadsiz hesapsz bir servet sahibi imi. yle ki lmnden sonra terekesini yazmaya giden bir hafta uratktan sonra btn bu serveti teker teker yazamayacan anlaynca cinsine gre tesbit etmi. Mesnev rihi Sar Abdullah Efendi, Nedim'in ilk byk ve gzel kasidesini yazd ehit Ali Paa-Mora'nn ikinci ftihi- hep Melm gavs idiler. VIII Eski stanbul'da mimarnin saltanatna rekabet eden baka g154 BE EHR zellik varsa, o da aalard. Fakat buna rekabet denebilir mi? Dorusu istenirse, aa, mimarmizin ve btn hayatmzn en lutufkr yar-dmcsdr. Beyaz mermerle, yontulmu tala uyutuu kadar, harap at ile, ssleri bakmszlktan kaybolmu, yala krlm eme ile de uyumasn bilir. O gnein adna sylenmi bir kasideye benzer. stanbul'a gelen seyyahlarn hepsi aalarmzn gzelliinden bahseder.Lamartine'inTheophileGautier'nin stanbul'u, Lady Cra-ven'in stanbullar aala, yeillikle doludur. ark'ta Seyahat"\ okurken insana ok defa Lamartine'in bir baheden bahsettii duygusu gelir. Eski gravrlerde, estamplarda grld gibi bazen btn bir mahalle tek bir aac amak, yahut bir korunun yeili arasnda krmz atnn hendes eklin farkn koymak iin yaplm zan-nn verirdi. Byk mimarlarmz ise, daima eserlerinin yan banda birka nar veya serviyi eksik etmezlerdi; gr yapran tezad onlarn en gzel terkiplerinden biriydi. Bazlar daha ileriye gider; cami veya medrese avlusunun hendes cenneti ortasnda narn, servinin yetimesi, gln amas sarman halkalanmas iin yer ayrrd. Zaten eski Trk bahesi, slp -bahe olarak- bu idi. Mimarlk ile aacn bu ibirliinin imdi stanbul'da en iyi, galiba biricik rnei, eski saray kklerinin arasna skm olanlar bir yana, Sleymaniye mzesinin avlusudur. Kk, byk her emeyi iri gvdeli bir nar yahut servi beklerdi. lenmi mermerin stne aydnln nimeti onun frnnda pimi taze bir ekmek gibi dt gn, mimar kendisini bulmu sanlr. Mimarn veya hayrat sahibinin diktii aacn bydn grp grmemesinin ehemmiyeti yoktu. Dikilmi olduunu bilmesi yeterdi. Bilirdi ki topraa emanet edilmi bir aa, mahalleye, semte, hatt cemiyete ve btn bir imana emanet edilmi bir deerdir. Bazen bu emenin haznesi kk bir set olur, namazgah teekkl ederdi. Balklt'ya giden yolda kk mezarlyla bunlardan biri vardr. Fakat benim en sevdiim Kk amlca'da altnda Avc 155 stanbul Mehmed devrinin bir emesi akan settir. Bu ilhaml taraann Marmara'ya bakan tarafnda gnein altnda benekli bir hayvan srt gibi kabaran ifte Kartal soka vardr. Bu ad nereden vermiler? Acaba IV. Mehmed'in av meraknn bir yadigr m? Yoksa ayn hastala tutulmu bir bakasndan m geliyor? Yahut sadece tesadfn bir cilvesiyle mi bu eme ile sokak birleiyorlar? uras var ki, IV. Mehmed amlca'y seviyordu ve bu namazgahn civarnda kk, hatt bir de cami yaptrmt. Hal'inden evvelki skk gnlerde bu tarafta avlanmt. Aa sade mimarlk zevkimize ve ehirciliimize girmez. Eski iirin mcerret dnyas bir hal desenine benzeyen servi, nar, kavaklarla doludur. Fakat asl by masallarda geer. ocukluumda dinlediim bir masaln ehzadesi, kulaktan

ak olduu peri kzna, altnda akan bir eme ve yan banda Bk'nin boyunu pounu o kadar hayranlkla vd cinsten bir servi bulunan, yukarda anlattmz cinsten bir namazgahta kavuur. rettikleri gibi emeden abdest alr, aacn dibinde namaz klar ve dua ederken, defa st ste: "Mesina, uzat sann bir telini, al Mustafa'y yanna..." diye bir ses iitir. Servinin derinliklerinden defa: "Alamam, dayc-m, insan oludur, i st emmitir." cevab gelir. Fakat drdncsnde serviden bir sa teli uzanr. Masaln sonunda Mesina i stle beslendii iin unutkan olan ana kendisini hatrlatmak iin, zerinde ayn eme ile servinin tasvirini -tabi gzyalaryla- dokuduu bir seccade gnderir, o da ban bu seccadeye kor koymaz ayn sesi iiterek Mesina'y hatrlar ve ona dner. ki aa Trk muhayyilesinde ve hayatnda izini brakmtr: servi ve nar. ehrin bilhassa dardan grnen umum manzarasn daha ziyade Karacaahmet, Edirnekaps, eski Ayazpaa ve Tepe-ba gibi servilikler yapard. Boazii'ndeki o ok uhrev kelerle, baz peyzajlar da narlarn etrafnda toplanrd. Eyp servilikleri btn Hali manzarasna slbunu verirdi. stanbul peyzajndaki asl hzn biz bu iki aala am ve fstk amlarna borluyuz. His156 BE EHR s terbiyemizde onlarn byk pay vardr. En ok sevdiim aa nardr. Geni, pene pene yapraklan, munis dev gvdeleriyle onlar bana Peev'nin anlatt o sefer meveretlerinde sz alan, kumandanlara yol gsteren, akl reten serhat gazilerini hatrlatr. Gerei de bu ki her narda bir dede edas vardr. Onlar topramzn hakik gururudur; belki dedelerimiz o heybetli vakar, o da sknetini onlardan rendiler. Onun iin Yahya Kemal'in Itr'yi eski narlarn mektebinden yetitirmesini ok iyi anlyorum. O deh yle toplam ki bizi Yedi yzyl sren hikyemizi Dinlemi ihtiyar narlardan... stanbul gittike aasz kalyor. Bu hl aramzdan u veya bu detin, gelenein kaybolmasna benzemez. Gelenekler arkasndan bakalar geldii iin veya kendilerine ihtiya kalmad iin giderler. Fakat asrlk bir aacn gitmesi baka eydir. Yerine bir bakas dikilse bile o manzaray alabilmesi iin zaman ister. Alsa da evvelkisi, babalarmzn altnda oturduklar zaman kutlad aa olamaz... Bir aacn lm, byk bir mimar eserinin kayb gibi bir eydir. Ne are ki biz bir asrdan beri, hatt biraz daha fazla, ikisine de altk. Gzmzn nnde aheserler birbiri ardnca suya dm kaya tuzu gibi eriyor, kl, toprak yn oluyor, stanbul'un her semtinde stunlar devrilmi, als harap, ii sprnt dolu medreseler, irin, kk semt camileri, ykk emeler var. Ufak bir himmetle gnn emrine verilecek halde olan bu eserler her gn biraz daha bozuluyor. deta bir salgnn, artk kaldrmaya yaayanlarn gc yetmeyen lleri gibi olduklar yerde uzanm yatyorlar. Gerek yapcln, mevcudu muhafaza ile baladn rendiimiz gn mesut olacaz. Ne olurdu, ocukluumda tandm o her eyi bilen, bir kere rendiini bir daha unutmayan merakl ihtiyarlara ben/.eseydin! 157 STANBUL BE EHR Burada stanbul'un aalarndan sadece ikyetle bahsetmez, onlar tantr, Bentler'den, hatt Belgrat ormanndan amlca'ya eren-ky'nden ekmeceler'e kadar btn baheleri, korular, bir uzleti tek bana bekleyen ulu aalar, amlca kklerinin debdebesinden son kalan ve ok yksekten alm emsiyeleriyle yaz gecelerimizi dolduran o geni nefesli gazellere benzeyen fstk aalarn, yumuak kokulu hlamurlar, sararm endamlar stanbul sonbaharlarna sar kehribardan aynalar bien kavaklar, sade isimleriyle stanbul semtlerine ahsiyet ve htra veren sakz aalarn, kk ta basamakl sur kahvelerinin ss asmalar teker teker sayardm. IX

stanbul'un asl i manzarasn ehniinleri, cumba ve kmalaryla, saak ve sayvanlaryla, bir kadife gibi yumuak izgileri ve ssleriyle ok renkli olan bu sivil mimar yapard. Yazk ki bu mimarden pek az ey kald. Fetihten sonra ilk yerlemelerin zarur acelesi ile yeni mahalleler ahap yaplmt. II. Ba-yezt'n ilk saltanat ylndaki byk zelzelenin ve onu takip edenlerin verdii korku, iktisad buhranlar, bu tarzn sonuna kadar devamna sebep oldu. -stanbul daima fakiri bol bir memleketti- Gariptir ki biz stanbul'u tahta binalarla doldurduumuz ve bunu ehre yerlemek sandmz devirden bir iki asr evvel Garp ehirleri ii kr-gir binaya dkmlerdi. Buna ramen ilk vezir ve sultan saraylar, zengin konaklar tatand. Fakat yapmasn ok iyi bilen ve seven ark muhafaza etmesini bilmez. Sultanahmet Camii'nin yaplmas iin be vezir saray birden yklr. phesiz ki bu cami ile hakik bir aheser kazandk. Fakat Kanun devri gibi en parlak devrimizde yaplan bu saraylarn ne olduunu bilmiyoruz. brahim Paa Sara-y'nn bize kadar gelen ksmlarndan bu binalarn ne kadar muhteem eserler olduunu tahmin edebiliriz. Bu gibi meselelelerde verdii malmat, mbalasna ramen, adalarnnki ile karlatr158 I lnca doru syledii anlalan Evliya elebi kendi zamannda stanbul'da otuz dokuz vezir kona sayar. Ve bunlardan on birinin Sinan yaps olduunu syler. Bu sultan saraylar, konaklar, zengin evleri Divanyolu'ndan Sultanahmet ve Akbyk'a ve bugnk Sirke-ci'ye, Kumkap ve Kadrga'ya Sleymaniye ve ehzadeba'na oradan Fatih ve Edirnekap'ya Aksaray kolunda Koca Mustafa Paa ve Yedikule'ye kadar iniyordu. Ayvansaray ve Eyp taraflar da byle konak ve bilhassa yallarla dolu idi. Bugnk Atatrk Bulvar'nn Unkapam'ndan Zeyrek'e kadar uzanan tarafnda grdmz setler bu sultan ve vezir konaklarnn arsa ve baheleridir. O zaman saray ad verilen bu konaklarda sahibinin zenginliine gre altm, yetmi, bazen yz cariye ve kle ve bir o kadar kap halk besleniyordu. Defterdarlar, reislkttaplar, kazaskerler, kadlar da zengin halkla beraber ayn ekilde ve o byklkle evlerde yayorlard. Bunlarn bazlarnn daha XVI. asrdan itibaren Halic'in iki yakasnda, Kadrga'da ve XVII. asrda Boaz sahillerinde yallar, Boaz tepelerinde ve Kadky taraflarnda bugnk Moda'ya Fenerbahe'ye kadar uzanan yerlerde ba ve baheler iinde kkleri vard. Atyi, yukarda ad geen dris-i MuhtefTnin Sltan-selim'deki konann bir mahalle kadar byk olduunu ve iinde bir mahallelik insan yaadn syler. Fndkll Mehmed Aa IV. Mehmed'in hal'inden sonra kan ve Siyavu Paa'nn katliyle neticelenen ocakl azgnln anlatrken bu vak'ada iyice zedelenen bu sarayn gzelliini, sedef kakmal ve ilemeli kap ve dolap kaplarnn iiliini ve ve bitiremez. Btn bu saray ve konaklar be alt yl aralklarla kan, bazsna da ocak isyanlarnn sebep olduklar yangnlarda yanar. Yangndan kurtulanlar da malzemenin kendisi yznden harap olur. Yenierilerin arasnda kul krma tabiri yayld devirlerde ise -bilhassa II. Osman ve Abaza vak'asndan sonra, btn XVII. asr boyunca ocaklda bu kukulanma vardr- o zamanlar ehirde itfaiye vazifesini de gren ocak bazen yangnlara tamamiyle lakayt kalyor, ehrin 159 STANBUL yanmasn rahata seyrediyordu. Zaten ok defa apul yznden yangn unutuluyordu. Bazen de ocakl yangn karyordu. 1826 tenkilini takip eden bir iki yangn byle idi. 1650 tarihindeki isyanda Samsoncu mer ehrin yaklmasn ocak elebalarna aka teklif etmiti. Bu yangnlar yznden ehir hemen otuz senede bir yeni batan yaplyordu. Fakat, hal, kuma, krk, sanat eyas, yazma kitap, mcevher her yangnda btn bir servet kendiliinden kayboluyordu. Btn bunlara ramen ne krgir binann zarureti kabul edilir ne de sokaklarn aralar alr. Hatt ele frsat gemiken dahi ehrin bountudan kurtarlmas dnlemez. Raid, III. Ahmed'in zamanndaki bir sultan dnnde eyiz arasnda bulunan nukul dedikleri gmten aacn. Edirnekap'daki saraya gtrlmesi iin

yktrlan evlerin sonra padiahn merhamet ve adaletinden dolay ayn ekilde yaptrldn byk bir ehemmiyet vererek syler. Kald ki, ilerin bozulduu XVII. asrdan itibaren bilhassa devlet adamlar arasnda byk bina yaptranlar ho grlmyordu. Tatan binaya ise ark hasedi "eddad bina" adn vermiti. len veya ldrlen devlet adamlarnn mallarna el koyma usul yznden servet bir trl toplanmyordu. Devletin skntl zamanlarnda bu cins byk binalar zarur olarak ihmal ediliyordu. Btn bu sebeplerle asrlarca hayatmza ekil veren, zevkimizi idare eden insanlar kendi ereveleri iinde grmemizin imkn yoktur. Ne Bk'nin, ne NefTnin oturduu evi biliyoruz. Nedim'in: Miinasibdir sana ey serv-i nzm hccetin al gel, Beikta 'a yakn bir lne-i viranmz vardr. diye yan aka, sevgilisine hediye etmek istedii evi, Nil'nin: Kadem kadem gece terifi Nail o melun Cihan cihan elem-i intizara demez mi? beytini tatl zntsyle yine, sevgilisini bekledii ev veya kona bugne kadar gelselerdi, elbette bu airleri baka trl tanrdk. Si160 BE EHR nan, Itr, Sadefkr Mehmed Usta, Seyyid Nuh, Hafz Post, bugn ehrin iinde sadece birer isim, yahut kalmsa mezarlaryla mevcutturlar. Her ehir , drt yz senede bir deiir. Eer medeniyet dnmleri iin ortaya atlan nazariye doru ise bu deiiklik be asr iinde tam bir devir yapar ve eskiden pek az ey kalr. Bu itibarla btn htralarn tam muhafazas imknszdr. Fakat biz en yakn zamanlar da ayn ekilde kaybettik. III. Selim'in silhtarlarna yazdrd Sahilnane'lerdek yallar, ne de II. Mahmud'un Anadolu kysnda yapt binilerde urad skdar semtlerindeki yal ve konaklar kald. Bu XIX. asr skdar' bu yal ve konaklarla elbette "Hayal ehir"in: Az srer geri fakir skdar'n saltanat msranda anlatlan skdar deildi. Yeni bir zevkle yaplm ved-enmi, eskilerden ok baka ekilde kibar hayatlarn, btn bir hatralar silsilesinden bildiimiz Tanzimat yllar, kkleri ve konaklar da ayn ekilde gitti. Sahip Mollann genliinde ziyarete gittii Reid Paay bir sabah sar ellak entari, sar am hrkas, parmanda da sar yakut yzkle grd ve yllardan sonra Boaz vapuru ile nnden geerken, oturduu oday etrafndakilere gsterdii ilk yal, borlanp hazineye elli bin altna satt ikinci yals, Fuad Paann, li Paann yallar, ne de Midhat Paann arsas btn bir mahalle olan ehzadeba'ndaki kona kald. irvniz-de Rt Paa kona Aa yokuunda, Eki Karadul'ta imi. Devrinde bir yn para dedikodusuna sebep olan olunu ziyarete giden Ebzziya, ngiliz usul demelerini ve ktphanesini uzun zad-ya Gen Osmantlar'da anlatr. V. Murad, Abdlaziz'in son yllarnda bir hastalk yznden hava tebdili iin, skdar'daki Mermerli Yal'da misafir kalm ve oradan Midhat Paaya, Ebzziya'nn hikyesini anlatt mektubu yazmt. Abdlhak Hmid'in htralarnda bahsettii Kk Bebek'teki ailesine ait olan yal, II. Mah161 STANBUL mud'un son hastalnda uzun mddet kald Balarba ile amlca arasndaki byk saray, Fazl Mustafa Paann yine aml-ca'daki kk, Abdlhak Mollann Sami Paann kkleri, bir imparatorluun ykl pahasna Boaz' ssleyen Msrl malikneleri hep yangnda, ona benzer kazalarla, bazen de paraszlk ve ihmal yznden kayboldular. yle ki bugn dardan grnen manzarasyla hasta bir stakoza benzeyen Meruta Yal ile Kanlca'da bulunan ve Lle Devri'ne kadar kt sylenen Kadri Cenan Bey Yals ve Emirgn'daki Mirgn yalsnn paras, Akbyk'ta imdi polis karakolu olan Hamam smail Dedenin evinin harem ksm, St-lce'nin stnde eyh Galib'in evi olduu sylenen byk ve harap konak gibi birka eser istisna edilirse eski devirlere ait hemen hemen pek az ey bulabiliriz. Bununla beraber stanbul'da hl gemi zaman ve hayat veren birka keye insanyla beraber rastlanr. Bir gn ad II. Mahmud devrine karan bir eyhin hayatna dair bir eyler ararken Abdlha-mid-i Evvelin maktul veziri Halil

Hrhid Paann torunlarndan Hay-rullah Bey isminde bir zatta bu adamn baz htralar bulunduunu sylediler ve evvelce zeli tekkesi olan Hrkaierif 'teki evinin adresini verdiler. Ev olduka harapt, fakat slp bir asr evvelini muhafaza ediyordu. indeki havann daha evvellere ktn kapdan girince anladm. Eski yin yeri olan asma katn trabzanl sofas o kadar eski ve her ey deta yle yerli yerinde idi ki insann her merdiven gcrtsnda byk ve st ste gelen dalgalarn uultusunu andran eski zikirleri hatrlamamas kabil deildi. st katn sofasnda ise bir hayli ku kafesi vard. Hayrullah Beyle abuk dost olduk. Alnndaki urla, beyaz, geni sakalyla Michel Ange'n Musa'sndan deierek gelmi hissini veriyordu. Hayatmda bu kadar temiz ve saf insan grmedim. Bir gn bana sabahlar zikir ve sem ederken kularnn da beraberce zikir ve tehlil ettiklerini syledi. Hatt ricam zerine bunu bana gsterdi de. O karmda dner dnmez bir lahzada geni sofa sanki bir gl frtnasna tutuldu. O gn grdm ey eski hayatmzla en mesut tesadflerimden biri oldu. Hayrullah Beyin 162 BE EHR bende eski slpla seci'Ii ve kendisinden aldm eyh mektuplarnn nee ve hafif alay ile yazlm son derecede safdil bir mektubu vardr. Ne zaman ktlarmn arasnda rastlasam semm ve zikirlerin ritmini tutan bir ku seslerini duyar gibi oluyorum. Ne gariptir ki hayatmz o kadar plak brakan yangn Tanzimat'tan sonra stanbul'da ehirli arasnda baya bir eit zevk yaratt. Krmz ceketli, yar plak, ellerindeki karg kadar ince kkller koarak bardklar o korkun "Yangn var!"' sesi duyulur duyulmaz bu iin amatr olan insanlar, tannm beyler ve paalar yangn seyrine karlard. lerinde arabasn koturarak gidenler, yanlarna memek iin mevsimine gre srtlarndaki krkten baka battaniye gtrenler, kaminota denen ispirto lambalar ile kendilerine seyir esnasnda kahve hazrlatanlar bile vard. Benim ocukluumda ehzadeba'nda epeyce itibarl bir paa byle at ve arabasyla yangna gidenlerdendi. Yalnz paa, kahve deil ay merakls olduu iin arabasnda semaver bulunurmu. Eyledim icd bin yangn bir tepreden msrann sahibi Naci, kitaplarnn Atepre, erare gibi isimlerine ve iirlerinde yangn, ate kelimesine verdii yere baklrsa, belki de bu amatrlerdendi. Zehra ve Kara Bibik sahibi Nbizde Nzm'n Fikret'ten evvel aruzun byk virtiz olan smail Safa Beyin Ab-dlhamid devrinde bu amatrlerin en fazla tannanlar arasnda olduklar sylenir. smail Safa Beyin Recaizde Ekrem Beyin yaknlarda yklan stinye'deki yalsnda misafir olduu bir gece yars byle yangna gitmek iin ev sahibini epeyce zorladn bana birka kii birden nakletti. Ne yazk ki onun bu zevkinden Trke'de yalnz: Karmda yangn olsa stsam vcudumu msrandan baka bir ey kalmad. Zaten Namk Kemal'in Cez163 STANBUL //'sindeki, ahs mahadenin hissesi bilinmeyen tasvir istisna edilirse btn edebiyatmzda yangn yok gibidir. Baz ecnebi seyyahlar da yangn merakls idiler. Hatt III. Selim zamanlarnda stanbul'a gelen Dallavvay bunu aka itiraf ederken pek az eyin bu kadar gzel olduunu syler. Biri kendi mahallemde olmak zere ben de birka yangn grdm. in iindeki trajik taraf dnmeden konumak imkn varsa bata Neron olmak zere btn bu acayip zevkin amatrlerini pek de haksz bulmadm diyebilirim. Sonuncusu en hazini oldu. Bir gece Cihangir srtlarndan eski Sabiha Sultan yals ve Meclisi Mebu-san olan Gzel Sanatlar Akademisi'nin yandn grdm. Bir saatten fazla sren ve bir yn infilkla etrafn kvlcm yamuruna boan bu acayip maherde havaya doru bir lahzada ykselen ve devrilen alev ve duman stunlar arasnda II. Mahmud devrinin en gzel binalarndan biri, bir yn htra, alma eseri ve koleksiyonla bilhassa bir daha elimize geeceini hi sanmadm ve her gn dakikalarca karsnda hayran hayran durup seyrettiim emsalsiz derecede gzel bir Velasquez ve bir Goya kopyasyla beraber kl oldular. Bu iki kopyaya ve bilhassa yalnn geni yayvan sofasna hl yanarm.

Byle yananlar arasnda bir de o kadar ok ey vaat eden Midhat'n en gzel eserlerinden biri olan Ingres'in Pnar kopyas vard. Yangnn devam boyunca hep, kendi genlik gnlerimin byle yann seyretmi olmann aknl iindeydim. Tulumbac dediimiz ve imdi bize bir daha dnmeyecek eylerin bys ve rengi ile beraber geldii iin biraz da yokluunu yadrgadmz, yalnz stanbul'a mahsus o ok acayip ve szme klhanbeyi tipini de bu korkun fet dourmutu. Eski stanbul nasl bir taraf ile yenieri ise Tanzimat'tan sonraki stanbul'un btn bir taraf da az ok klhanbey idi. Baz kk esnafn, sokak satclarnn mnilerini ve destanlarn o kadar ince ve zarif yapan, onlarn azna kendine mahsus bir konuma ve yaama slbu veren, yataana mukabil saldrmal ve bakl, srasna gre uysal, vefal, ken164 BE EHR di aralarnda ok disiplinli ve haddinden fazla zalim, namuslu kadna hrmetkar, bir kere byk tandnn karsnda daima boynu bkk, alabildiine heccav ve komik, baya, tekilt sahibi bu klhanbeyleri nden bata Ebzziya'nn Yeni Osmanllar] bulunmak zere stanbul'a dair yazlm her htra eseri bahseder. Bugn Amerikan filmlerinde seyrettiimiz gangsterlerin bir baka ekli ve phesiz ok daha yumua, hatt medenisi ve zararsz olan bu klhanbeylerin hayatn mensup olduklar nfuzlu insanlar ve ufak tefek ahs teebbsleri temin ediyorlard. Bir ksm esnaflk ve satclk yapard. ou balk ve kahveci, hatt meyhaneciydi. Dediim gibi bir ksm esnafa slplarn ve konuma tarzlarn kabul ettirdikleri iin klhanbey olmayanlar da byle sanlrd. Tulumbac koular iin bu snfn daha kibar ve daha szlm diyemezsek bile aralarna katlan zengin mirasyediler, hatt paa ocuklar yznden daha kar idi. Bunlarn iinde devlet dairelerinde memur olanlar bile vard. Tulumbaclk bir bakma sporsuz stanbul'un tek sporuydu. Daima harekete hazr civa gibi insanlard ve bilhassa birbirlerine kar son derece vefalydlar. Rahmetli Osman Cemal Kay-gl'nn Semai Kahveleri adl kitabnda 1308 senelerinin mehur meydan airleri ve klarndan olan iroz Ali'nin lmne dair anlatt hikye bu tipi bize btn hususiyetleriyle verebilir. iroz Ali verem imi. Hastalk arlanca Bakrky'deki daysnn evine tebdilihavaya gnderilmi. Bittabii btn tulumbac koular bu mehur arkadan shhatiyle megulm. lecei gnn gecesi Defterdarburnu tulumbac kouu reisi smail Khya, bir ey olursa haber versin diye Bakrky'e bir adam gnderir. iroz Ali sabaha kar lr. Haberci de bir kira beygirine atlayarak Defterdarbur-nu'na gelir ve Khya smail'e "Sizlere mr!" der. O zaman Deftcrdarburnu'ndan iki yze yakn tulumbac Bakrky'e hareket eder ve orada da bir o kadar meslektalar ile birleirler. Aralarnda Hristiyan ve Yahudileri de bulunan tulumbaclar cenazeyi, bir saat on dakika gibi imknsz bir zamanda ak ayak denen kou ekliyle Bakrky'den Eyp Camii'ne indirirler. Bu hikyeyi okuduum gnden 165 STANBUL beri iroz Ali'nin btn ehri artan bir sratle arkada omuzlarnda uan tabutu, benim iin Bayezt yangn kulesinde her gece stanbul'a urad felketleri haber veren o renkli fenerler ve kkl sesleri gibi bir eit sembol oldu. Gerekte tulumbac mitolojinin ateten doan ve atete yaayan semenderine benzeyen bir mahlktu. x ' - ...... Eski seyyahlarn tavan ve duvarlarnn, kepenk ve sayvanlarnn nakn vdkleri, bazsnn geni pencerelerine ehrin en gzel manzaralar aslm havuzlu, fskiyeli, peykeli duvarlarna kehribar azl ubuklar dizilmi eski Trk kahvesi, stanbul'un byk hususiyetlerinden biriydi. Semtine gre orta snf halkla esnaf ve yenierilerin, deniz kenanndakilere kayk ve balklarn devam ettii bu kahvelerde meddahlar hikyeler anlatrlar, saz airleri iir msabakas yaparlar ve ramazan gecelerinde de bazlarnda Karagz oynatlrd. Daha XVI. asr sonunda semt kahvelerine ok yksek rtbeli

memurlarn dnda mnevver halkn da toplandn biliyoruz. Birok halk masalnda kahve mhim bir yer tutar. Gerekte bu kahveler, 1826'daok sk ekilde kontrol edilen ve bir ara kapatlan berber dkknlaryla beraber ehir halknn mhim toplant yeriydi. adamlar bu kahvelerde birleiyor, safdil ve merakl ehirliler uzak memleketlerden dnen yolcularn garip sergzetlerle dolu hikyelerini, seferden yeni dnm yenieri ve sipahilerin Kanije ve Uyvar muharebelerinin bizzat ahit olduklar safhalarn burada dinliyorlar, etin anlarda efkrumumiye denen ey bu kahvelerde hazrlanyordu. Evliya elebi, Bursa kahvelerinde rakkas ve musikiinaslardan bahsettiine gre, yenierilerin kalabalk olduu yerlerdeki kahvelerde bu gibi elenceler elbette eksik deildi. Baz kahveler de dorudan doruya esrar ve afyon kullananlara mahsustu. Bir ksmnda da muayyen, hatt imdi bizi artacak 166 BE EHR v birtakm meslek erbab toplanrd. Bir halk fkras 1826'dan sonra eyhlislmlk dairesi olan Aakapsf nn -Sleymaniye'nin arka-sndaydetrafndaki kahvelerde ufak bir para mukabilinde hizmete hazr olan yalanc ahitlerin topland ve bu gzleri srmeli, sarklar ve st balar temiz, son derece haysiyetli vatandalarn ilk bakta tannabilmeleri iin byk tiryaki fincanlarnn altna iplik yaptrldn syler. Nerval ark seyahatinin en gzel ve i lemini en iyi anlatan paralarndan biri olan Belks ve Sleyman hikyesini (kitaptaki ad, "Sleyman'la Saba Kraliesi") Bayezt Camii'nin arkasnda, tarifine baklrsa daha ziyade Bakrclar'da veya daha aalarda bir kahvede dinlediini yazar. Anlatt hikye bizdeki Sleyman ve Belks hikyesinden ok bakadr ve dorudan doruya "Cabale" geleneine baldr, fakat dinleyiciler iin yapt tasvir dorudur. Yine Nerval ve bilhassa Gautier, Tophane kahvesinden bahseder. Deniz kenarnda bulunan bu Tophane kahvesinin imdiki Tcpeba-'nda ve belki de Altnc Dairenin karsnda bulunan kahve gibi ecnebiler tarafndan yaplm birok gravrleri vardr. Bazen bu eski stanbul kahvelerinde Nerval yahut Gautier ile imdi o kadar sevdiimiz Seyran'nin birbirlerine tabi tanmadan rastlam olmalar ihtimalini dnrm ve talihin cilvesine aarm. Seyran, Abdlmecid Han'n ilk saltanat yllarnda stanbul'da idi. Bu airde Nerval'in sevebilecei bir yn taraf vardr. Tanzimat'tan sonra insanla beraber kahve zevki de deiti. Viyana ve Paris usul, duvarlar aynalarla ssl, sandalye ve masal kahveler ald ve bugn o kadar zevkle dinlediimiz "Ktibim" trksnde kolal gmlei ve setresiyle alay edilen stanbul beyleri bu kahvelerde toplanmaya baladlar. Aziz devrinde birdenbire yaylan gazete zevki yznden bu kahvelerin bir ksm kraathane adn aldlar. Beyolu'ndan Galata ve Divanyolu'na Bayezt'a kadar bu kraathaneler vard. Abdlhamid devrinde Divanyolu'nda Arifin kraathanesi bir zaman byk hret kazanmt. Onun karsnda Bekir ismin167 I STANBUL de bir zat bir kraathane amt. O devirden kalma bir kt'a bu iki patronun arasnda meslek rekabeti yznden kan bir kavgay nakleder. Dn gice iki krathneci Birbiriyle eylemiler arbede Vak 'ay seyreyleyenler dediler Arifi ykt Bekir bir darbede Parmakkap'daki byk kahvede Meddah Ak dinleniyor, Hayal Salim'in oynatt Karagzler seyrediliyordu. Bu Hayal Salim son byk Karagzclerdendir. Hatt bir aralk Karagz oyununa tpk tiyatro perdesi gibi bir perde ilve ederek oyunu yeniletirmeye almt. Btn bu kahvelere samur krkler giyinmi kibar snf halk gelirmi. Zaten daha Tanzimat balangcnda Bayezt taraflar Karagz ve ortaoyunun merkezi olmutur. Nerval 1840'da Bayezt'ta Bab- Seraskeri'nin yaknnda seyrettii bir Karagz oyununun senaryosunu bize verir. Gautier ise 1852'de bir gecede iki Karagz oyunu birden grr. Bu kraathanelerde daha sonra yine ramazan ve cuma geceleri iin musiki fasllar konmutu. Bylece stanbul, Cumhuri-yet'e kadar olan devirde elinden geldii kadar Beyolu'na rekabet ediyordu.

Viyana'da ilk geirdiim gecenin sabahnda kahvalt iin biraz da adnn sihrine kaplarak Mozart kahvesine girdiim zaman garson tpk genliimde stanbul kraathanelerinde olduu gibi bir yn gazeteyi nme koyunca epeyce armtm. Viyana, bizim kendisinden aldmz bir modada hl srar ediyordu. Yeni alan kahveler eski kahveleri hi olmazsa onlarn saz iiri zevkini birdenbire kaldrmad. Sadece masa ve iskemlenin giriiyle manzarasn deitirdi. Bu kahveler brlerinin yan banda Sema Kahveleri adyla uzun zaman devam etti. ayhaneler nc bir snf tekil ediyorlard. Ve bilhassa eh-zadeba'nda idiler. Buralarda ay husus bir zevk hline getiren tiryakiler toplanyordu. Bunlar bugn talya'da ve spanya'da grd168 BE EHR mz kk kahvelere ok benzerdi. Burada toplanan stanbul beyleri bilhassa ramazan akamlan gezintiye kan semt hanmlarn tpk imdi Madrit veya Sevilla kahvelerinin taraalarnda olduu gibi, fakat cam arkasndan seyrederlerdi. Filhakika Tanzimat'tan sonra stanbul semtini canlandran modalardan biri de ehirlinin talyanca'dan alarak piyasa dedii bu akam gezintileriydi. Bu gezintiler evvel Beyolu'nda, bilhassa IH. Selim ve II. Mahmud devirlerinde balar. imdiki Tepebafnn bulunduu yerden -o zamanki hududu Asmalmescit'titersanenin stne doru sarkan kk mezarlkla. Ayazpaa taraflarn kaplayan byk mezarln etrafndaki yollarda ecnebiler atl arabal, yaya kadnlarn da katld akam gezintileri yapyorlard. nc bir gezinti yeri de o zaman Bykderc Yolu denen -bilhassa seyahatnamelerde ve gravr albmlerinde- Taksim'den ili'ye doru giden ve bir kolu Kurtulu'a uzanan -Krtu-lu'un ad Frenk seyahatnamelerinde San Dimitri'dir- byk yoldu. Abdlmecid'in ilk saltanat senelerinde baz Mslmanlar da bu gezintilere karmaya balamt. Kald ki Hristiyan halk gibi Mslman halk da bilhassa kadnlar, bu gezinti yollarnn biraz tesinde ehrin baheleri gibi telakki edilen bu mezarlklara sk sk gidiyorlard. Her iki mezarln etrafnda kahveler vard. Nerval'in ark Seyahati'nde bahsettii kahve ve Rumen mzii dinledii sala ve elence yeri Asmalmescit tarafndayd -belki de Melling'de veya Allom albmnde grdmz kahvedir. Yemek yedii ve arap itiini syledii sala ise Ayazpaa'da idi. Theophile Gautier'den Bayezt ve ehzadeba taraflarnda bu gezintilerin Mslman halk arasnda baladn reniyoruz. Gautier Trk kadnlarndan bahsederken zannedildii kadar hrriyetsizolmadklarn,yanlarfnda harem aalar bulunmak artyla gezmekte serbest olduklarn ve bilhassa zengin ehirli ve yksek rtbeli memur hanmlarnn akamlar Bayezt taraflarnda araba ile gezdiklerini syler. Namk Kemal'in ntibalsnda, Ekrem Beyin Araba Sevdas'nda bahsettikleri amlca gezintile169 STANBUL ri gibi baz Boazii mesirelerindeki gezintiler de bu devirde balamt. Tanzimat Trk kadnnn da hayat artn deitirmiti. Ok Trk romanlarndan Beyolu dndaki atla gezintilerin Abdlaziz devri sonunda devam ettiini biliyoruz. phesiz bu devirde Bayezt'tan iki yana doru da bu atl gezintiler vard. Fakat bu ilk piyasalarn asl revnakn veren saraydan balayarak yava yava moda olan araba idi. Yaya halk bu gezintilere gerek Beyolu'nda gerek stanbul tarafnda itirak ediyordu. Bayezt Camii'nde ramazanlar alan sergiler kibar halkn toplant yerleriydi. Bayezt ile ehzadeba arasnda akam gezintisinin asl mevsimi ramazand. kindi ile iftar arasndaki bo zamanda vaaz dinlemee gelen k hanmlar ve beyler yirmi otuz yl evvel yenierilerin ku uurtmadklar bu yolda phesiz amlca'dan ve Boaz mesirelerinden biraz daha ekingen ve ihtiyatl dolayorlard. Hakikatte bu piyasalar 1848 ihtillinden evvel Kral Louis-Phi-llippe'in de itirak ettii Boulevard Italienne ve Grand Boulevard'da-ki arabal gezintilerin bize kadar gelmi uzak serpintileri idi. Ramazan geceleri, itibarn sonralar stanbul tarafnda da tiyatro ile paylaacak olan Karagz'nd. Karagz o kadar ramazana mahsus bir eydi ki

repertuvar bile yirmi sekiz -Kadir Gecesi ve ilk gece tabiatyla kyorduoyun zerine idi. ehzadeba'nn asl rabet devri tiyatro zevkinin balamasndan ve bilhassa stanbul tiyatrolarnn Gedikpaa'dan ehzadeba-'na gemesinden sonradr. Muallim Naci, Fazl Necip'e yazd tiyatro mektuplarn, o Avrupa hasreti ve muasr hayat imrenileriyle dolu acemilikleri imdi yava yava eskici dkkan, hrdavat, otomobil tamircisi, kolac gibi eyler olan ve btn cadde gibi her gn biraz daha ypranan manzaras ehrin bugnk iktisad vaziyetini en sahih istatistiklerden daha shhatle veren bu ayc dkknlarnda -bilhassa Reid Efendininkinde- dnm, Recaizde'nin dil dklklerine ve yukardan bakna biraz da bu ayhaneden hiddet etmiti. Eski stanbul'da ulema snf denen eyin ne olduunu Fatih 170 BE EHR avlusunun yukar tarafndaki meydan kahvesini benim gibi ocukluunda bir ramazan gecesi grm olanlar bilirler. Btn meydan batan aa sarkla dolard. Liitfi Tarihi 'nde, Tezkir-i Cevdet'le Krm Muharebesi'nden evvelki gnlerde veya Abdlaziz'in son yllarndaki sarkl hareketlerini okuduum zaman hatrma hep o kahvenin artc kalabal gelir. Mtareke yllarnda ehzadeba ayclar duruyorlard. Fakat biz daha ziyade Sultanahmet kahvelerinde ve Nuruosmaniye'dcki kbal'de toplanyorduk. kbal'i evvel tihat matbaas karsnda bir vakitler Gzel Sanatlar Akademisi olan binada bulunan, sonra da Bezm-i Alem Valide Sultan konana-imdiki stanbul Kz Lisesi tanan Yksek Muallim Mektebi'nin felsefe talebeleri, bilhassa Hasan li Ycel'le Hikmet kefetmilerdi. Biz devama baladktan sonra Yahya Kemal de beendi. Yahya Kemal'in etrafnda toplandmz Dergh mecmuasnn idarehanesinin tam mektebin karsnda bulunan eski Tann matbaasnda -daha evvel ve daha sonra Servet-i Fnun- olduu iin merkezlii bizim iin bir kat daha artmt. Haim de memur olduu Dyun- Umumi-ye'ye ok yakn bulduu bu kahveye baz saatlerinde veya akam zeri urard. kbal'e ara sra mecmuann tertip hatalarndan o kadar meyus olan Abdlhak inasi Hisar da gelirdi. Dergh'd yazd makalelerle mecmuann mill havasna Bergson'dan gelen ok zl bir derunlik katan Mustafa Sekip Tun, Hasan li Ycel, Necmeddin Halil Onan, Bir Gemi Yelken At adl ok gzel bir iir kitab yazdktan sonra birdenbire iirden vazgeen Ali Mmtaz A rol al, mecmuay idare eden o ok tatl ekilde somurtkan, fakat emsalsiz dost Mustafa Nihat zn, bu satrlar yazarken vakitsiz lmlerine o kadar hzn duyduum Nurullah Ata, Yunus Kzm Koni,Zeka.hepimiz bu kahvede buluur, bazen yemek saatlerinin dnda btn gn ve gecenin byk bir ksmn burada geirirdik. Mkrimin Halil'le baka mecmualarda ve bilhassa Aydede'de alan fakat gnl bizde olan Osman Cemal Kaygl da zaman zaman kbal'e veya Sultanahmet 171 I STANBUL kahvelerine yahut Trbe'deki Yeni ark kahvesine gelirlerdi. Ka nesil ve ka terbiye burada birleirdi. Birka cephenin htrasn vcutlarnda, hatt yzlerinde tayan ou mall ihtiyat zabitleri, ordudan yaral ve sakat ayrlm muvazzaf zabitler, henz Anadolu'ya geememi yksek rtbeli askerler, yar mutasavvf, yar pederaste son derecede kibar kimi satran, kimi dama merakls ve hemen hepsi mflis birka Abdlhamid devri kazaskeri, kim bilir hangi devrin ikinci, nc derecede, halm ehreli ve mtereddit ricali, ar milliyeti ve Ferid Paa casusu burada, Baudelaire'in Verlaine'in Yahya Kemal'in Haim'in Nedim ve eyh Galib'in hayran gen Derghlarla beraberdiler. Bizim masamz kapdan girince sol taraftayd. Fakat Yahya Kemal'in konumas ve kahkahalarmz kznca halka geniler, btn bir yan alrdk. Bilardo stakala-rnn grlts, tavla akrtlar, garson lklar arasnda, Anadolu'da olup bitenlerin verdii hava iinde iirden bahseder, projeler kurar, gazetelerden ge vakit dnen arkadalarmzdan nn ve Sakarya muharebelerinin en son havadislerini alrdk. Sultanahmet'te tam kedeki ilk kahveyi bulan yine bizden evvelki felsefe talebeleriydi. Adn Hasan li Ycel, Akademi koymutu. Bu kahve ve yanndakiler

de kbal gibi hl duruyor. Fakat mterisi deimi, etraf fakirlemi, bugnnde eski Akademi'yi tahayyle imkn yoktur. Umum hapishaneye ve Adliye'ye yaknl dolaysyla Mill Mcadele senelerinin, mhim dvalar bu kahvelerde her yerden fazla konuulurdu. Ressam Zeki Faik'i, Elif Naci'yi bu kahvede tandm. Bir ramazan gecesi RzaTevfik bu kahvede ou talebesi olan bir kalabalk nnde zeybek oynam, satc ve bilhassa Yahudi taklitleri yapmtr. Rza Tevfik sz kesilmemek artyla bir oturuta farknda olmadan btn marifetlerini gsterenlerdendi. Hakikatten gzel konuurdu. Fakat sz uzadka mecras deiir ve artc tezatlar balard. Yahya Kemal'in, onun mehur Londra seyahati dnnde bu hlini anlatan pek latif bir hikyesi vardr. Bir gn koltuu altnda 172 I BE EHR byke bir paket tayan "Ses" airi Rza Tevfik'e rastlar. "Ne o Kemal?" diye sorunca Yahya Kemal mahcup: "Eski elbiselerimi e-virtmeye vermitim. Terziden onlar aldm" cevabn verir. Rza Tevfik, iini ekerek "Ne mesut insansn Kemal," der. "Hi olmazsa eski elbiselerin var, benim o da yok ya!" Fakat ayak stndeki konuma birka dakika uzaynca devrin yn reisi biraz evvelki i ekilerini unutur. Londra'dan bahse balar ve orada yaptrd elbiselerin rahatln anlatr. "Moner, ngiliz terzisinden ama, onun stne yoktur." Bir iki defa gittiim dersinde onu bu yeni kostmler iinde grdm. Hakikaten yakmtlar. Bu derslerin birinde RzaTevfik bize o gnlerde dnlmesi bile yersiz olan konforlardan bahsetmiti. RzaTevfik'in dersleri ahs bulularyla ok ekiciydi. ark iiri, felsefesinin yan banda bir sokaktan geilen ok zengin bir bahe gibiydi, oraya sapt m bsbtn cezbelenirdi. RzaTevfik'i homereplii ve birka iiri iin ok severdim. Fakat bir gn beraberce Kpr'den geerken Mill hareket zerinde bir mnakaadan sonra soudum. Sz epeyce uzamt. Tam Kp-r'nn stnde durarak bana limandaki mttefik zrhllarn gsterdi ve "bunlar buradayken hibir ey yapamazsnz!" dedi. Bu kahveye ait htralarmdan biri de mill cepheye ihanet eden hocalar aleyhindeki talebe hareketinde, bilmem naslsa Yahya Kemal'in aleyhinde bulunan dev gibi bir tbbiyeli ile Nurallah Ata'n yapt kavgadr. Nurullah zerine yryen dmanna kekeleye ke-keleye: "Bana istediini yaparsn ama, genliin bu kadar sevdii adam hakknda karmda laf syleyemezsin!" diye deta tcpiniyordu. Trbe'deki Yeni ark kahvesinde Yahya Kemal'in masasna rahmetli Sleyman Nazif de sk sk gelirdi. O civarda gazetesini karan Rauf Ahmed Hotinli'yi de ilk defa orada tandk. Bu kahveye daha ziyade Hilmi Ziya ile beraber giderdik. Sleyman Nazif'i daha evvel Darlfnun'da verdii Piver Loti konferansnda, bir de Yksek Muallim'deki konumasnda tanmtm. Bir ramazan gecesi, Bayezt'ta Zeynep Hanm konana yakn bir kebapda Yahya 173 STANBUL Kemal ile iftar ederken grdm. Abdlhak inasi'nin titizlii iin syledii "Garson ltfen suyu da ykaynz!" sz bu kebapda geer. Bayezt'taki setli kahveler, caminin bahesindeki Kllk o devirde bizi ekmezdi. Zaten bu sonuncusunun mterileri o gnlerde ok karkt. Ve henz o latif ad almamt. Buna mukabil baz ramazan ve k mevsiminde cuma geceleri fasl musikisi yaplan Ba-yezt-Aksaray yolunun banda bir zaman bakkaliye olan olduka gzel bir kahveye sk sk giderdik. Bu kahveyi bize Yahya Kemal tantmt. Yaz gnleri ubuklu ve stanbul'un dier mesire yerlerinde dinlediimiz eserlerle burada hasretini ektiimiz ainalar gibi karlardk. Onlar bize o bahelerde hanmlarla erkekleri ayran kafeslerin arkasndan veya yolda, vapurda grp beendiimiz ve zaman zaman hatrladmz uh ve gzel kadnlardan birer tebessm ve tatl bak gibi gelirdi. Bu fasllar son ustalardan smail Hakk Bey idare ederdi. Beyaz ember sakal ile daha ziyade ahbaplarmzdan fazla vakar zddma giden bir uray- Devlet azasna benzettiim smail Hakk Beyin elindeki defe -eski musikiyi kudm ve def idare

eder- vurarak ark ve besteleri okumas pek houma giderdi. Sesi dik ve grd, selikas stanbulluydu. Divanyolu'ndaki ark mahfelinin hemen altnda alan Yldz kahvesi de gndzleri uradmz yerlerdendi. Geceleri rakmz imek iin karmzdaki ule'ye geivermek gibi bir kolayl da vard. Mamafih biz o zamanlar daha ziyade Sirkeci'de postane binasna ok yakn smail Efendi adnda bir zatn ilettii bir tezgh meyhanesini severdik. Buraya tannm muharrirleriyle, mrettiple-riyle btn Babl gelirdi. Bazen de Yunus Kzm ve Kutsi ile ben karya geip Taksim Bahesi civarnda Liban adl bir lokantaya giderdik. Bununla beraber bu Beyolu klarmzda daha ziyade yeni alan Rus lokantalar bizi ekerdi. Nedense bu Beyaz Rus muhacirlerinin stanbul hayatndaki tesirinden hi bahsedilmedi. Halbuki Tanzimat'n banda Fransz ve bilhassa talyan tesiri ne ise -Fransz tesiri Byk htill 'in neticesi olan 174 BE EHtR aknda balar- bu Beyaz Ruslarn tesiri de odur. Kadn kyafetinden, lokanta ve bardan plajlara kadar birok moday onlar getirdiler. Bu Rus muhacirleri Beyolu'nu iyice zaptettikten sonra yava yava stanbul semtine ve bizim ktmz kahvelere kadar yayld. Krkl, izmeli, salar ok dz taranm, hafif tombul yanakl, beyaz yzleri bol dzgnl, bol mcevherli, bir yn kontes ve prenses, parasn glkle dediimiz kahve ve aylarmz, lokantalarda rak ve yemeklerimizi getirmeye, vestiyerlerde yrtk ve eski par-des ve paltolarmz gsne kadar sakall sabk generaller veya miralaylar tutmaya baladlar. ar yaveri, eski miralay veya asilzade delikanllar karmzda evik Kafkas oyunlar oynadlar. Hibir zaman stanbul bu kadar bahtsz snflar muvazenesini alt st edecek derecede paral ve elenceli olmamt. Hemen her keden Balalayka sesleri geliyordu. 1920'den sonra Fransz ve Avrupa tiyatro ve balelerinde baka bir mevsim denecek kadar deiiklie sebep olan ar'n bale takm ksa bir zaman iin stanbul'da idi ve paras olan stanbullu devrin en modern balesini grebilirdi. Rimski Korsakof'un ehrazad' gnlerce Beyolu'nda oynad. Mill zaferden sonra kbal ve Sultanahmet kahveleri deta brakld. Daha ziyade Bayezt taraflarnda toplanmaya baladk, fakat yava yava sinema zevki ve Beyolu stanbulluyu ekiyordu. Bu gten ehzadeba'n uzun mddet tek bana Nait ayakta tuttu. O da lnce stanbul hayatnn bu taraf kapand. Radyonun yaylmas, musiki takmlarn kahvelerden kovdu. niversitelilerin ve okur-yazarlarn topland Bayezt kahveleri ve Kllk, Bayezt' bir mddet daha yaatt. XII Beyolu'ndaki gece hayat, Abdlmecid devrinde bir iki rkek hareket ve teebbsle balar ve yava yava tiyatrodan kafeantana, 175 STANBUL otele ve Avrupal lokantaya, birahanelere doru geniler. Gerard de Nerval'in, hatt Theophile Gautier'nin Misemer'in bahsettikleri Beyolu gece hayat daha ziyade ecnebi ve yerli aznlklarn hayatyd. stanbul'a ilk defa 1833'de gelen Lamarne ise ekseri hatrl seyyahlar gibi ehirde ecnebi kolonisi, Tarabya'da sefarethaneler tarafndan misafir edilmiti. Geni selmln dostlar, misafirleri, ziyaretileri, dalkavuklar, ricaclar arasnda ubuk ve kahvelerini ierek, saz yaptrarak, iirden, politikadan bahsederek yaamaya alm II. Mahmud devrinden kalan ricalin yan banda, iyi kt tahsillerini Avrupa'da yapm veyahut oralarda memuriyet ve staj senelerinde alafrangaya alm nesiller yetitike bu hayat benimsenir. Ve Beyolu, ehrin hayatna yapc ve ykc ehreleriyle girer. Tiyatrosu ile birdenbire parlayan semt, Abdlaziz devrinde byk otellerin, maazalarn, zenginler iin kibar Avrupa terzilerinin fakirler iin hazr elbise maazalarnn ve her snf halk iin Paris ve Avrupa ithalt bir yn elencenin, alafranga konserlerin, hretsiz muganniye ve rakkaselerin gz alc kesi olur. Yeni tekil edilen Altnc Daire-i Belediye, etrafnda toplanan elence hayatnn deiik hadiseleriyle gazete dedikodularnn ba mevzuu olur.

O kadar Trk olan Mesnevi rihi Ankaral smail Efendiden Galib Dedeye kadar bize ait en gzel htralar toplayan Galata Mevlevihanesi ile yapld Me-cid devrinden pek az ey saklayan Nianta ve hl Gzelce Kasm Paa zamann yaayan Kasmpaa semtlerinin arasnda birdenbire fkran bu yeni muhit asl stanbulluyu da ekmeye balad. Vaka stanbul'da yerli yaay yine devam etmekte idi. aylak Tevfik Beyin ve o kadar htrann tesbit ettii o alak sedirlerle veya krmz kadife rtl, etraf pskll saakl koltuk ve kanepelerle deli salon ve odalarda, ubuk ve kahve iilerek, nkteler yaplarak, msralar sylenerek geceler geiriliyor, i ve politakadan bahsediliyor, konak veya evlerde dnler, snnet dnleri yaplyor, hokkabazlar oynatlyor, saz tertip ediliyor, ramazanlarda cemaatle tc176 BE EHR ravih namazlar klnyor, tekkelerde ayinler yaplyordu. Fakat bu darya kapal geceleri, artk bozuk kaldrmlarda lastik tekerlekleri arpa arpa yryen byk, mkellef faytonlarn geii sabaha doru bozuyordu. Bunlar aile servetini Beyolu elencelerinde datan mirasyediler, baka geleneklerle yetimi ortaklarnn hayal tarzlarna almaya balayan gen tccarlar, stanbul'un dar hayatndan sklanlard. tima mevkileri, servet dereceleri, ne olursa olsun ehir onlar sk skya takip ederdi. Her mahallenin ayplad byle birka mirasyedi vard. Kumar kayplarndan eitli metreslerine kadar herkes onlarn zerinde dururdu. Bazen ilerinden birisi hepsini unutturur, o senenin kahraman olur, urada burada datt avu dolusu altnlarn czdan dolusu eshamn hikyesi gnn birinde ya da intiharn, yahut da ani bir kazann son vermesine kadar dillerde dolar, gen mekteplilerin ve evlenmemi kzlarn ryalarn bozard. Bazen de ikisi de olmaz ve gen mirasyedi dal-kavuklaryla, metresleriyle baba servetini tkettikten sonra semtin tulumbac ocana yazlr, yahut da "avatf- ahaneden" bir memuriyetle stanbul'dan uzaklard. Onlarn hikyesi eski stanbul'un gndelik romanyd. Yakn bir iflsn korkusu iinde btn ehir bu israflarn zerinde dnr, herkes onu kendi anlayna gre tahlil ve tefsir ederdi. Abdlaziz devrinden itibaren stanbul hayatnda hibir istikrar kalmamt. Saraydan balayarak gze grnen her stanbullu arsasna krk elli ev birden san konaklarn sahibi vezirler, ramazan gecelerinde selmlnda davetsiz yz misafir birden sofraya oturan eski ocaklarn hepsi, biraz borlu ve biraz cemiyete ve kendisine kar sulu yayordu. Transitini ve istihsalini kaybetmi stanbul, dnya piyasasn avucuna geirmi Paris'i taklit ettike istikbalini tehlikeye atyordu. Ve Bender fabrikalarnn lastik tekerlekli arabalar her dnnde asrlar grm imparatorluk mukadder kibcline biraz daha yaklayordu. 177 STANBUL XIII Boaz bana daima zevkimizin, duygumuzun byk dmlerinden biri gibi gelmitir. yle ki, onun bizde klelenmi mnasn zdmz zaman byk hakikatlerimizden birini bulacaz sanmmdr. Bu bir hayal olabilir. Birok gzellikler insana kinatn ei veya eiti olduklar vehmini verirler. Onlarla karlatmz zaman bizde byk, kendi kendine yetebilecek bir hakikat karsnda imiiz hissi uyanr. Baz tarikatlerin gzel insan yznde, gzel insan vcudunda Tann'y aramalarnn srr bu deil midir? Gzelin en byk hususiyeti her an yeni gibi grnmesinde, her an bizi kendisine ve kendisinde uyanmaya zorlamasndadr. Sanat iin, insan iin az ok doru olan bir ey, niin birka asrn yaama slbuna, zevkine, sevme, duyma tarzlarna ahit olmu, onlar kendi imknlaryla beslemi, hatt idare etmi bir manzara iin dnlmesin? Kald ki, Boaz'n kendisi de sanatkrane, hatt mzikaldir. Amiel "manzara bir ruh hlidir" der. Fakat baz manzaralar vardr ki bizi Amiel'in iddia ettii kadar serbest brakmaz. Hlya ve dncelerimize kendiliinden bir istikamet verirler. Bu esrarl dehliz yle teekkl etmitir ki, bir tarafnda yaanan ey, br tarafnda bir htra gibi tadlr. nk gne, Boazii'nde doup batmaz. Tpk hoparlrle dardan dinlenen bir opera gibi, btn hareket

adesenizin dnda kalr: Siz yalnz musikiyi duyarsnz. Her iki ky birbirine saatlerin aynasn tutar. Beylerlerbeyi'nde, Emirgn'da, Kandilli veya stinye'de gnn her saati birbirinden ayr eylerdir. Beykoz, ubuklu, aalarnn serin glgesinde henz son ryalarn stlerinden atmaya alrken Yeniky veya Bykdere gzlerinin t iine batan gnele erkenden uyanrlar. Kuzguncuk'ta sular, sahil boyunca, arasna tek tk smbl karm bir meneke tarlas gibi mahmur klelenirken, ince bir sis tabakasnn byk zambaklar gibi kestii stanbul minareleri kendi hayallerinden daha beyaz bir aydnlkta erirler. 178 BE EHR Bilhassa akamlar byledir. Rumeli kysnda akam, daima uzakta, daima eyaya sinmi bir hl olarak tadlr. Meer ki kar kydaki yallarn amlarn kanl bir hasretle tututurmasn: nnzde kprdayan denizde yer yer alev paralarn, sanki bir tarafla bir gl bahesi yklm, her trl renkli talan bir bahar km gibi yzdrmesin. Fakat ben daha ziyade onu aalarn tepelerinde peydahlanan yumuak ve yaldzl aydnlkta; birden kar sahil boyunca uzanan o dar, ok beyaz deta gmten izgide seyretmekten holanrm. Bu beyaz zrhn zerinde grld iin kar ky hi tanmadnz bir yer gibi sizi birdenbire eker. Gmld alln sars aydnlkta ykanan o hayal dnyay, sabahleyin bol gnele Rumeli tarafn nasl zlerseniz, biraz evvel ayrldnz Beykoz, Paabahe veya ubuklu olduunu bile bile, yle zlersiniz. Sonra btn bu aydnlk, bu renkler kendisini besleyecek madde kalmam bir yangnn akisleri gibi snerler. Aalar, evler, mukaddes bir ziyaretten arta kalm mahlklar gibi biare ve mahzun, geceye girerler. Onun kendisine setii elbiseye brnrler. Bu bazen bir musikinin srmadan hil'at olur, bazen sadece mehtabn sar glleridir, bazen yaayan gnn dilde ve damakta dolaan lezzeti veya drt bir taraftan semt ve mahalle adlarnn hayalimize birbiri ardnca sunduu htralardr. Fakat hangi klkta gelirse gelsin, hangi kadehle uzanrsa uzansn daima bir yalnzlk hissi ile beraber yrr. XVI. asrn ortasna kadar Boazii stan burun hayatna hemen hemen uzaktan karr. Vaka her hkmdar u veya bu ky tercih ederek bir bahe veya kk yaptrr. Byk vezirler ve devlet adamlar bazen siyas icaplarla, bazen de zevkleri iin baz kylerin imarna alrlar. Dier taraftan Boazii stanbul'un her taraf gibi ve hatla biraz fazla mstahsildir, bu yzde kendiliinden teekkller olur. stinye ve Bebek Karadeniz'e gidip gelen gemicilerin toplandklar yerlerdi; Beykoz dalyanlar XVI. asrdan beri mevcuttu. Fakat ehrin elence ve zevk hayat daha ziyade Hali ve Kthane taraflarnda idi. Tophane, Fndkl, Beikta gibi stanbul'a ok yakn kyler hari, Boaz kyleri stanbul iin -bilhassa o zamann 179 I STANBUL vastalaryla- ancak komu semtlerdi. Fatih, Tokat Bahesi'ni kurdurmutu. II. Bayezt sk sk baz Boaz kylerine gitmekten holanrd. Yavuz, Bebek'te Bebek K-k'n yaptrmt. Kanun, stinye'yi sever, II. Selim, Beikta K-k'n, III. Murad Fndkl Saray'n yaptrrlar. Beikta Kk'n sahili doldurarak genileten I. Ahmed'dir. Dolmabahe ad bu devirden kald. Fakat saray uzun zaman Beikta Saray adn kaybetmez. I. Ahmed, sk sk bu saraya gelirdi. Bu devirden itibaren Boaz, stanbul zevkine girmi denebilir. iirde yava yava onun sesi iitilmee balar. lk sesleni, IV. Murad'n eyhlislm' Yahya Efendiden gelir. Yahya Efendi stinye'de blbl dinlemesini seviyordu. Ko kafes namesini nane-i peyderpeye gel, Ryegn dinleyelim blbl stinye 'ye gel. beyti onundur. Ve Nil'nin iki hayali, ney ve blbl sesini birbirine kartran mehur: Nyin ki kar zemzeme urallarndan Biilbller ter sanki gln ahlarndan beyti kadar gzeldir. Yahya Efendi IV. Murad'la uyuabilen nadir insanlardandr. Kibar, zarif, sabrl, daima otoriter, elinde imkn olduka msamahal ve

anlayl, birinci snf saray adam olarak daima gzde yaad. Devrini avucunun ii gibi bilen insanlardand. IV. Murad ocaklnn iki defa yerinden ettii bu suyuna gitmesini bilen air eyhlislmna kavumak iin 1040 ve 1043 arasnda baya sabrszdr. Yahya Efendinin zamannda stanbul ivesi kendisini bulmutu. Vaka ehirde iki asra yakn bir hayatmz vard. Fetihten beri yerlemi vezir ve ulema hanedanlar, zengin tccar aileleriyle btn bir gelenek ve terbiye kurulmutu. Yenieri bile stanbul klhan-beyisi olmaya balam, yani husus bir not kazanmt. mparatorluun drt tarafnda gelen insanlara ehir pota vazifesini gryor, 180 BE EHR szyor, deitiriyor ve bilhassa dili ile zaptediyordu. Trkeyle aruzun o kadar rahata kaynat, Yahya Kemal'in ok sevdii: Neler eker bu gnl sylesem ikyet olur msra onundur. Nam Yahya Efendiye dair bir yn fkra anlatr. En gzel ve devri iin manal olanlardan biri de eyhlislmlndan sonra yakn dostlarna syledii "Riyakr insanlarn baz iyilikleri bulunduunu imdi anladm." szdr. "Halk riyay seviyor, mri olmayandan ne korkuyor, ne de utanyor. Onun iin balangta yz vermediimiz baz mrileri sonunda yksek vazifelere getirmeye mecbur kaldk!" diyen hakm eyhlislm riyay "errin gizli menzilidir" diye tarif eder. Moliere'den ok ayr bir davran! Bu satrlar ve benzerlerini okurken insann Osmanl tarihi iin gizli din ve gizli ahlk diyecei geliyor. uras var ki Yahya Efendiden ok evvel riya, cemiyet hayatnda asl rol olan ithama balamt. Yahya Efendinin stinye'de yals var myd? Burasn bir kere bile dnemedim. Sanatn yalan daima hakikatlerin hakikatidir; stinye bizim iin ilk defa onun bu beytinde parldar ve bunun iin muhayyilem de onu benimsemitir. IV. Murad'n kendisi de Boaz' seviyordu. Fndkl Kk'n geniletmiti. Beikta Saray'n da asl kuran odur. Emirgn'daki byk yaly kendisi yaptrm ve musahibi Mirgnc oluna hediye etmiti. IV. Murad, hkim notunu yenierinin verdii devrinin tam adamdr. Ocak tpk benzeri olan bu padiahla birka sene gz gze bakr. Sonunda yenemeyeceini anlaynca penelerini gizler ve ban eer. Ve gen padiah, manyetik kuvvetleri karsndakini byleyen bir yrtc gibi stanbul'da ve btn imparatorlukta dolar, azm bir temizleme itihas iinde rastgeldiini tepeler. Yazk ki bu irade ve bu kadar kan bo yere gider. Ne kendisi, ne etrafndakiler sindirmekten baka esasl bir tedbir dnemezler. Bununla beraber 181 stanbul Koi Beyin Risale'si, Ktip elebi'nin Dsturu'l-amen kendisine verildii dnlrse, bir zaman iin olsa bile cihazn bozuk yerini arad tasavvur edilebilir. Fakat insan tutmasn, hatt biraz da yetitirmesini bilen padiahn byk bir kusuru vard. Ekip fikrinden mahrumdu. Osmanl tarihi, Orhan Gazi'den III. Murad'a kadar ekiple gelir. Bu devirden sonra ekip fikri kaybolur. Halkn o kadar beendii ve benimsedii IV. Murad, bu yzden sadece Kuyucu Murad Paa'nn kan tutmu bir ra olmakla kalr. Fakat messeselerin ve seviye meselesinin btn imparatorlukta o kadar ar bast bu XVII. asrda fertleri itham etmek neye yarar? IV. Mehmed devrinin kibar, ak szl, deryadil, tiryaki, keyif verici maddelere dkn, msamahal ve akll eyhlislm Bahi Efendide Yahya Efendiye benzeyen birok izgiyi bulmak mmkndr. Abdlhamid devrinde bir evkaf memuru bir vesile ile Kanlca Krfezi'nde IV. Mehmed'in Yahya Efendiye bir yal hediye ettiini hatrlar ve devrinin hayatn msamahas ile biraz olsun yumuatan bu airin ve din adamnn ad ehrin hayalna iki asr sonra yeniden karr. Gariptir ki onun tam zdd olan o mutaassp, zalim, hayat darlatrmaktan holanan Beyazi Efendi de Kanlca'nn br ucunda oturuyordu. Beyazi Efendi bir Yahudi ile yatt sylenen bir Mslman kadnn Al Meydan'nda btn ehrin karsnda recme-dilmesi iin srar eden adamdr. Padiah bile grmeye gider. Fakat her ey

olup bittikten sonra ehirde akslamel balar, taassup adamlar bir daha kolay kolay istediklerini yapamazlar. IV. Mehmed devrinin balangcnda iyi veya kt o kadar rol oynayan Kara elebizde Abdlaziz Efendi, Boaz'daki yalsnda rakibi Baha Efendiye fazla komuluk edemedi. Bursa'ya nefyinden sonra onu bir daha stanbul'a uratmadlar. O da zamaneden Na-m'nn o kadar istifade ettii tarihini yazarak intikamn ald. Gariptir ki resm hayatta bu kadar muvazenesiz yaayan ve konuan adam, tarihinde ou zamanlar en tarafsz hkmler verir. 182 BE EHtR Vaniky adn, Fazl Ahmed Paann Erzurum'dan bulup getirdii ve saraya takdim ettii Van Mehmed Efendinin yalsndan alr. Asm'n "Fenn-i intisabla binazir" diye vasflandrd Van Efendi cerbezeli, mutaassp, tefsiri ok iyi bilen bir limdi. Fakat frsatn bulunca padiaha hamisinin aleyhinde bulunacak kadar haristi. Zaten entrika ve ihanet bu devirde tabi iler arasndadr. Bu devirde Boaz, hi olmazsa Rumelihisar ve Kanlca'ya kadar olan ksmnda iyiden iyiye moda idi. Nam 7an7z'inde. Fndk-ll'da maceralarn okuduumuz, ihtiraslarna ve entrika kabiliyetlerine ardmz, yahut hsnniyetlerini beendiimiz gz pek vezirlerin, haris, devletin ihtiyac olan paray bulmak iin daima azapta defterdarlarn, nazik ve elebi reislkttaplarn, ou ocak kapsndan ayrlmayan ulemann ekserisinin Boaz'da yallar vard ve stanbul bahar balar balamaz bu yallara tanyorlar, sisli lodos sabahlarn, n kanl cmb akamlan kar sahillerde bir aa kmesinin veya biraz fazla kntl kayalarn vcuda getirdikleri kararm gmten yalnzlklar pencerelerinden ubuklarn ve kahvelerini ierek, afyonlarn yutarak seyrediyorlar, geceleri mehtabn kabartt sular bir kere daha grmek iin elbette yataklarndan frlyorlar, frtnal gecelerde imek klarn, akntl sularda eski minyatrlerde grdkleri in ejderhalar gibi renkli ve korkun akn seyrediyorlard. Hulsa bizim bugn Monet'de Bonnard'da Marquet'de,Turner'de, Canaletto'da grp kendi htralarmzdaki anlara yerletirdiimiz gzellikler onlar iin gnlk eylerdi ve phesiz onlarla karlamaktan haz alyorlard. Yazk ki Venedik ve Napoli'den baka hibir memlekette rastlanmayan ekilde denizle byle ba baa yaamak imknn veren Boazii'nin ak bir tesirini edebiyatmzda grmek imknszdr. Nesrin ve resmin yokluu, iirin bir sanat oyunu oluu yaanm ok gerilere atar. Onun iin Boaz tesirini sanatkrlarmzda ancak kark bir dnyann tesadfleri iinde seilen gnlk htralar gibi en tannmayacak terkipler iinde ararsak bulabiliriz. 183 STANBUL IV. Mehmed de Boaz' severdi. phesiz daha ziyade bir oyun olan: Gnl ne Gksu 'ya mail ne Sryra gider Siph- gamdan emin olmaa Hisara gider beyti onundur. Ve belki de ocukluunu o kadar frtnal yapan isyanlarn birinde, yahut onlarn htras ile sylenmitir. Binbirgece'ye sonradan ilve edilmi bir sahife gibi prl prl saltanat kay Boaz sularnda sk sk szlrd. Fakat bu padiah daha ziyade av ve ok gsterili byk alaylarn merakls idi. lk ava, clusundan iki sene sonra dokuz yanda iken kar. Kprl Mehmed Paann vezirliine kadar olan zamanda yazlar skdar Saray'nda geirmekten holanyor, ara sra da atalca tarafnda avlanyordu. Kprl'nn getirdii nisb skndan sonra -hibir byk mesele kknden halledilmemi olmakla beraber, ortalk durulur ve devlet eski kudretini iade etmie benzer ve bilhassa Fazl Ahmed Paa ve Kara Mustafa Paa zamanlarnda tam hareket halindedir. Dorudan doruya sefere itirak etmese bile Edirne Saray'nda kalmay tercih eder. uras var ki bu hem vezirlerin, hem de kendisinin iine geliyordu. stanbul saraynda fazla entrika vard. Ve bu acayip XVII. asrda padiahlar ne ehirde, ne kendi saraylarnda hi de hr deildiler. Yedi yanda dnyann en byk imparatorluklarndan birinin bana geen bu adamn talihi kadar garip ve ac talih azdr. Genlii birbirini kovalayan felketler ve straplar iinde geer. Tahta ktndan birka gn sonra babasn deta gznn nnde ldrrler. Sultan brahim'in, elinde Kur'an, o mri ve budala Sofu Mehmed Paaya, eyhlislm Abdrrahim Efendiye yalvara yal

vara bodurulmasnn hikyesini kim bilir sonradan ka defa etrafndan dinledi. Sultan Osman'n lm Ocaklnn lgnl, bir eit isteri idi. Sultan brahim ise devleti idare ile mkellef vzerann ve gayriresm ekilde de olsa bir eit naib-i saltanat olan byk Valide Sultan'n tedbiriyle boulmutu. Hdise o kadar ackl, zalim ve skandalin kendisidir ki, vak'ada hazr bulunan Kara elebizde 184 BE EHR Aziz Efendi dayanamaz ve byk Valide Sultan ile vezirlere "Sultanm, bari zehirleme yoluna gidilseydi!" demeye mecbur kalr. On bir, on iki yalarnda iken efkatin t kendisi olmas lzm gelen bu bykanne onu da zehirlemeye kalkar. Ve sonunda Turhan Valide takmnn elinde kendi yatt yerden bir iki koridor veya sofa ile ayrlan odasnda bir gece yars boulur. Kim bilir belki de bu mukabil suikast iin onun da rzasn almlard. Ondan sonra Ocaklnn ortal kartrmak isteyenlerin kardelerini ldrmek tasavvurundan bahseden ithamlar ve tahttan indirme tehditleri balar. Hibir devirde bu padiahn ocukluk devri kadar Osmanl mparatorluu herkes tarafndan, yahut da hi kimse tarafndan idare edilmemitir. Bir ok defalar vezir tayini bile divana, ulemaya ve Ocan kendisine braklr. Devrin banda ve sonunda, biri 1650'de, br Avusturya muharebesinin en korkun zamannda, 1688'de iki isyan dorudan doruya halkn yardm ile bastrlr. Efkrumumiye biraz hazr olsa, bir fikir kvlcm bulunsa, bunun tesi phesiz merutiyet veya ona gidecek bir uyanmayd. Fakat o zaman ehir yoktu. Ulema, divan, asker takm ve ar ve bunlarn etrafnda toplananlar vard. Bunlarla beraber bir iki te'dip hareketine ehrin itiraki, hkmdarlarn Edirne Saray'n stanbul'a tercih etmeleri ve ehirlinin bu meselede Feyzullah Efendi vak'asna kadar giden asabiyeti payitaht psikolojisinin domas addedilebilir. IV. Mehmed ne bir ocuk gibi terbiye edilir, ne de bir hkmdar muamelesi grr. Tac altnda ezilen bu zavall ocuu ulema, vezirler, her rastgeldii azarlar ve martr. Hakikatte salahiyetli bir niyabet meclisinin bulunamamas, imparatorlukta olup biten her eyin hibir eye akl ermeyecek yata bir ocuun omuzuna kendiliinden kmesi, onun kaderinin en kt tarafdr. Gzdesi Afife Kadn'n: Benim evketli hnkrm heman deryaya benzersin. diye vd IV. Mehmed bu arlk altnda byr. Hdiselerin hi185 STANBUL birinden ders almaz. Saltanat sanki byk ve azapl uyanlarla dolu ok debdebeli bir katr. uras var ki, Kprller'e verdii sz tutar. Fakat Kprller de ekip adam deildir. nsan yetitirmekten ziyade rakiplerini ortadan kaldrmay dnrler. Bununla beraber Viyana Muhasaras'na kadar devam eden devirlerinde imparatorluk dardan hakikatten byk ve azametlidir. Fazl Mustafa Paann at 1673 seferinde ordunun kn Edirne'de seyreden Galland, IV. Mehmed'in nasl bir debdebe iinde yaadn bize anlatr. "Padiahn camiye gidi ve dnlerinde kurban ve eker bayramlarnda, sefir hazretlerinin huzura kabulnde, donanmann Kan-diye fethinden sonraki muzaffer dnnde Osmanl mparatorlu-u'nun ihtiamndan baz rnekler grmtm. Fakat hibiri padiahn sefere kmak zere Edirne'yi terkettii gn grdm o emsalsiz debdebe ve ihtiamn gzelliiyle boy lemez. Okumu olduum romanlardan hatrmda kalan sava dnlerine, zafer alaylarna, turnuvalara', karuzel'lere, maskarad'lara dair yaplan tasvirlerin hibiri o gn grdm gerek ihtiamla mukayese edilemez." diye sze balayan Galland, bu ihtiamn ancak resimle verilebileceini syledikten sonra, padiahn av maiyetini yle anlatr: "ndeki otuz kadar atl bileinin zerinde bir ahin tayordu. Bunlarn arkasnda sarlarnda padiahn bazen tavan avnda kulland bir nevi terbiyeli kaplan (pars, filan gibi bir hayvan olmal) tayan yedi alt geliyordu. Bu kaplanlarn srtnda birer ilemeli al vard. Vah ve yrtc baklaryla tezat tekil eden sakin durular, seyredenlerde hayretle kark bir korku uyandryordu. Bunlarn ardndan elli kadar tazy gtren yenieriler

geliyordu. Bu tazlar phesiz dnyann en gzel tazlaryd. Ve gzelliklerini srtlarndaki Turnuva bir eit Ortaa cirididir, karuzel bu ciridin XVII. asrda ald ekildir. Maskarad ise kyafet deitirerek yaplan bir Rnesans elencesidir. 186 BE EHR ok zengin srma ve simle ilenmi rtler, boyunlarndaki ssl tasmalar bir kat daha artryordu. Bunlarn ardndan sarkk dudaklar, enelerini rten be alt iri kobay geliyordu, tri gvdeleri ve derilerini gzelletiren alacal beneklerin daha iyi grnmesi iin bunlar rtszd. Arkalarnda, her biri bir adamn yedeinde, srtlar beyaz, krmz ve siyah renklerle tpk kaplan gibi zebral ve benekli on iki zaar geliyordu. Yeryznde rastlanabilecek en gzel cinsten olduklarn zannettiim bu kpeklerin byle en sona brakl phesiz gzelliklerinin daha iyi tadlmas iindi. Bu av kafilesinden sonra yedeklerinde birer at bulunan yirmi atl avu tek sra hlinde gidiyordu. Padiaha mahsus olan bu atlarn azametinden ilemeli eer takmlarndan, dizginlerindeki mine ve srmalardan, ar srma ilemeli, yer yer inci ve kymetli talarla sslenmi helerinin. zenginliinden ne de tadklar kllarn, sadaklarn, yay ve kalkanlarn mkemmelliinden ve kymetlerinden bahsedeceim. Byle birey yapabilmek iin her birini ayr ayr ok yakndan grmek lzm gelir. Bu muhteem alayn ortasnda IV. Mehmed, mcevher ve inci kakmal zrhlar, sol omuzuna att murassa cepkeni, atnn btn bir hazine deeri olan mcevherleri iinde hakik bir sanem gibidir. Hakikaten bu azamet, edebiyat ve masal asrlarca beslemi olan btn ark't. IV. Mehmed, o kadar korkun felketin kaps olan Viyana seferine ite bu debdebe ile kt. O bozgunun tafsiltn Fndkll Ta-rihi'nden gn gnne okuyanlar, bu debdebe ve ihtiam ister istemez bir akam gneinin son klarna benzetirler. Hibir ey Osmanl mparatorluu'na Merzifonlu Kara Mustafa Paann hrs kadar zararl olmamtr. Mustafa Paa Belgrat'a kadar ayn debdebe ile srkledii padiaha bile Viyana'y zaptetmek niyetinden bahsetmez. Hatt asl kararn btn serhat paalar ve tecrbeli harp adamlarnn itirazlarna ramen yolda verir. sizliin ve ikdisad buhrann en son haddini bulduu, her sene Anadolu'da devleti tehlikeye drecek birka isyan besledii, emniyetsizliin 187 STANBUL ve ihanetin devlet adamlarn kurt yapt bir devirde Kanun'yi yenmek, onun baaramadn baarmak istiyordu. Bununla beraber balangta Viyana bozgunu devletin kaybettii muhaberelerden biriydi. IV. Mehmed armasayd felket abuk tamir edilir ve ufak bir hudut tashihi ile i kapanrd. Fakat padiah vaziyetin adam deildi. Kara Mustafa Paa ise byk kumandanlarn ounu ortadan kaldrmt. IV. Mehmed bu bozgundan sonra bir mddet Belgrat'ta rpnr durur, sonra Edirne'ye gelir. Fakat bir zamanlar o kadar can skld, kat stanbul'a bir trl dnemez. Fndkllf nn naklettii: "Hangi yzle stanbul'a dnerim!" sz bu glge padiahta btn bir psikolojinin uyandr. Gariptir ki serhat kan ve ate iinde iken yine av peindedir. stanbul'a zarur olarak dnnden sonra bile av yznden skdar Saray'nda kalmay tercih eder. Fndkll'ya gre ava gece gidip dnmeye balar. Bu srada stanbul ktln mutlak tehdidi altnda gnlk tedbirlerle yayordu. Ve bittabi ehir halk homurdanmaya balamt. Padiahn kendi bulunduu camilerde bile aleyhine vaazlar veriliyor, yaay ekli tenkit ediliyordu. Bu srar zerine padiah avdan vazgemeyi vaat eder. Hatt av kpeklerinin ve kularnn bir ksmn sattrr. Fakat IV. Mehmed'de bu av merak sonuna doru maraz bir ekil almt. Hal'inden evvelki gnlerde geceleri uyuyamadn,av-sz duramayacan syler ve etrafndan Davutpaa'y gememek artyla ava kma izni alr. Bylece saltanat hayatnn ba ile sonu birleir. Fndkll'nn, onun hal'ini anlatan sahifeleri Galland'n ve o kadar ecnebinin gzlerini kamatran debdebe ve saltanatn tam br yzdr. Yine ayn mverrih, saltanata kacak olan II. Sleyman' hapsol-duu kede srtnda bir atlas entariyle "seril sefil"

bulunduunu ve maiyetinden birinin verdii krk giyerek bi'atn yapldn syler. Bu devrin asl eseri nedir? Yklan ve skp'e kadar kan ve ate iinde kalan Rumeli'de Budin iin sylenen: Bir yana dizildi on iki bin kz, 188 BE EHR Aman padiahm biz de slmz Ald Neme bizim gzel Budin 'i kt'asnn bulunduu o ackl halk trks m, yoksa Neat'nin ve Nil'nin iirleri veya Yeni Cami'in deniz senfonisi, yahut Seyyid Nuh'un, Itr'nin, Hafz Post'un besteleri mi? O kadar iyi niyetli fakat beceriksiz II. Sleyman'n esaret haca-letine uramamas iin vezirlerin srar ile stanbul'a dnerken her getii yerde btn Rumeli halknn "Padiahm bizi brakp nereye gidiyorsun?" diye atnn boynuna sarld gnlerde kl art yenieriler ve Anadolu askerleri muhasara altndaki ehirlerde, bir avu insann mitsiz dvtkleri palankalarda, akam garipliinde hep bu trk syleniyordu. XIV Bununla beraber, bu kadar felketle biten XVII. asr zevkimizin tam teesss ettii asrdr. ki asrlk tereddt ve dnceden sonra sivil mimarmiz Bo-az'a yaraacak bir slp bulmu, stelik hayatmz da bu incelii ve onun klfetlerini kabul edebilecek hle gelmitir. Bu devirde Boazii'nin iki sahili vezirlerin ilmiye ricalinin,defterdarlarn, zengin halkn yallar ile rtl idi. Azledilen eyhlislmlarn XVIII. asrdan sonra taraya nefyedilmeyip nisbeten ehirden uzak yerlerde veya iftliklerde kalmas deti balaynca Boaz biraz daha enlenir. Yukarda bahsettiimiz Baha Efendi yals ve Amcazade Hseyin Paa yals bu XVII. asr sonunda en beenilen yallardr. Her ikisinde de Avusturya sefirlerine birer ziyafet verilmiti. Hseyin Paa yalsndaki ziyafet 1700'dedir. Drt yz kadar davetli byk bir kadrgaya bindirilerek Anadolu hisar'na kadar getirilir. Bugn Meruta Yal ad ile tandmz bu yalnn elde kalan byk merasim salonu ve selmlk ksm, banda Pierre Loti'nin gzel bir mu189 STANBUL kaddimesi bulunan iyi bir eserle tantlmtr. III. Ahmed devrinde sadrazam Teberdar Mehmed Paa, Acem elisine burada ziyafet verir. Ve konuma esnasnda "Sizin arba-nz varsa, bizim de Anadoluhisarf mz var" diye vnr. Hakikatte bu XVIII. asr banda Boazii, imparatorluun byk gururlarndan biridir. Teberdar Mehmed Paa'nn halefi orlulu Ali Paann yals Ortaky'de idi. Bir gece Sultan Ahmed'i bu yalya davet etmi, alaturka saat bee kadar mum donanmas yaplmt. III. Ahmed saltanatnn ilk devirlerinde Hali'teki Karaaa Sa-rayfndan holanr. Daha sonra I717'de Hasky'deki Aynalkavak Saray'n yaptrr. Bu saraya adn veren aynalar Venedik'ten gnderilmiti. Padiah iek hastalna tutulduu bu Hali yalsnda ancak bir yaz kalr. Ve ondan sonra Beikta Saray'n tercih eder. Devrin edebiyatnda o kadar yer alan Sdbd'n yan banda Boazii hi de snk deildi. Yalnz elenceler daha ok Sdbd'da yaplyordu. Bu Sdbd zevkini anlamak iin Halic'in o zamanlar henz bugnk gibi sanayie terkedilmediini ve iki kprnn onu stanbul'un umum manzarasndan ayrmadn dnmek lzmdr. brahim Paa imardan holanyordu. Yontulmu mermer, yaldzl kitabe, nakl saak, gzel yaz houna gidiyordu. Sonra stanbul'u seviyordu. Gzel ve sanatkrca yaamaktan holanyordu. Hatt bu yolda icat sahibiydi. Efendisinin sade veziri deil, bir nevi elence nazryd da. IV. Mehmed'in olunu elendirmek iin her gn yeni bir ey icat ediyordu. Nedim dehasn onun zamanndan bulur ve hepimiz biliyoruz ki Nedim'in dehas biraz da stanbul'un ve Trke'nin dehasdr. Kk Fransz taklidi birka havuz ve elle ile bulutan teye gemeyen, bir elence ve israftan baka bir ey olmayan Lle Devri, onun iirinde gerekten byk bir devir manzaras alr; onun:

Heman alk sedasn andnrnu alayan sular msra 1720-1730 arasn bize olduundan da ok baka gsterir. 190 BE EHR Nedim, stanbul'u nasl sever, yaad zamandan ne kadar memnundur? Her modaya her tarza nasl baldr, sonra onlar btn lezzetlerini tadarak nasl anlatr? uras var ki ailesi Fatih devrine kadar kan bu air tam ehir ocuuydu. stanbul'u dilinin ucunda bir tat, gzlerinde bir kamama gibi kendi bnyesinde tayordu. III. Ahmed'in bir hastal zerine gemi olsun demek iin yazd bir manzumede, artk padiahn il yerine: Murabbalar muattar kahveler pkize erbetler ieceini sylerken, deta kahve tepsisini sallaya sallaya getiren bir stanbul klhanbeyine benzer; derken bir kanatlanr, btn bir yldz cmb olur. Bir rubaisindeki: Sanmam ki ra 'd berkdir etti gulu Top enliidir sk hisarn bu beyti o zamanki Boaz elencelerinin bir aksidir. Fakat Lle Devri yalnz Nedim deildir. Yan banda Itr'den sonra gelien musiki de vardr. O zamanlar Nedim'i yetitiren iirimiz ve biraz sonra Hekimolu Ali Paa Cami'ini verecek mimarmiz kadar, musikmiz de yaratcdr. Hatt meale biraz da onun eline gemi gibidir. Hafz Post 1689'da Itr 1712'de lr. brahim Paa zamannda ikisinin de eseri yava yava orta snfa yaylmakta idi. Onlardan biraz sonra Seyyid Nuh'la Nhft makamnn kendine mahsus ark' balar. Onun yan banda dehasyla Ilr'den smail Dedeye gemeyi o kadar tabi yapan Ebubekir Aa ile Kara smail Aa ve Tab' Mustafa Efendi yer alrlar. Bu tam manasyla bir yldz manzumesidir. Trk musikisinin hl tam bir diskotei yaplmam olmas ne kadar hazindir. brahim Paa, Fndkl'daki Emnbd Yals'n kendi kars iin genileterek tamir ettirir. Kurueme'de Kasr- Sreyya'y, Bebek'te I. Abdlhamid devri zamannda Reis Efendi ile ecnebiler arasndaki bitmez tkenmez konumalar yznden ecnebilerin Konferans Kk adn taktklar Humayunbd', Ortaky'de bilhare 191 STANBUL yerine Hatice Sultan yals yaplacak olan Net-bd' yaptrr. Devlet erknnn hemen hepsinin sahil boyunca yallar, byk tepelerde veya vadilerde elence kkleri vard. Boaz tekrar 1683'den evvelki manzarasn almt. ou yeni batan yaplan ve tamir edilen yallar arasnda eski Kandilli Saray da vard. Bu saraydan bugn, tpk brleri gibi ortada hibir ey kalmamtr. Hatta onun yerini alan, zaman ve mekan iinde ona komuluk yapan yallardan da pek az ey kalmtr. Yalnz tek bir msra, air Vecdi'nin bu yalnn esasl tamirine syledii manzumenin tarih msra ara sra kitap sayfalarndan uan bir yldz gibi frlyor, bizi kendi parlts ile doldurup geiyor. Yeniden u'lebr- sahil oldu khne Kandilli Szn mucizesine bakn ki bir tek msra btn bir gemi debdebeyi zamanla beraber bizde yaatmaya kfi geliyor. kinci Dnya Harbi'ndeki karartma gnlerinde Kuzguncuk'ta bir gece bu msra beni bir by gibi yakalamt. phesiz onu st ste sofra banda, sonra yatamda tekrarlarken Boaz gecesinin koyu mavi ipei altnda stanbul yazlarnn le vakti cmb olan iek baheleriyle beraber gmlm uyuduunu bildiim komumuz Kandilli'yi pek dnmyordum. O, hafzama btn direkleri ve kpetesi renkli fenerlerle ssl bir eski zaman gemisi gibi, drt bir yan yontulmam mcevherlerin parltsna gark ede ede geliyordu. Nihayet dayanamadm, ertesi sabah birka dostumla Kandil-li'ye gittik. Bir gece evvel hlyam zorlayan, dncemi bir trl susturamadm billur akrtlar iinde boan hayallerden hibir eser yoktu. Birka bahe ve be on kayk, bir de ky boyunca krlm bir orgu andran harap rhtmlar. Dnte bu rhtmlardan birinde bizim hasta bir kunduz yavrusu olduunu tahmin ettiimiz bir hayvan gnee serilmi yatyordu. Hayr, eski Kandilli'yi Vecdi'nin msranda ve urada burada dank baz htralardan aramak lzmd.

brahim Paann balad her ey I. Mahmud zamannda devam eder; fakat bir ekingenlik perdesi altnda. Bizzat padiahn o 192 BE EHR kadar sevdii musik, mimar, glgede homurdanan azgn devi. yenierinin istismar etmesini o kadar iyi bildii taassubu rktmeksi-zin zaferlerini toparlar. Sahillerdeki saraylar tamir, vakflar tekrar tanzim edilir, baheleri dzeltilir. Fakat devrin dardan grlen manzaras hi iitilmemi bir ihtiamla tertip edilen mevlud yinleri ve Hrkaerif ziyaretleridir. I. Mahmud, Barres'in anlatt talyan Kardinal'ine benzer; sevgilisi ile gezdii bahede bir bahvan arkalarndan yrr ve trmkla ayak izlerini silermi. Onun bahvan drssaade aas Beir -Birincisinden bahsediyorumAadr. III. Mustafa devrinde stanbul'da bulunan Baron de Tott htralarnda, Bykdere'de Fransz Sefarethanesi'nde yaplan bir musiki lemini kskanan semtin Rum ahalisinin hemen o gece saz takmlar ile sandallara atlayp sefarethanenin karsna geldiklerini anlatr. Bu rekabet Tanzimat'n Boaz'daki mehtap elencelerinin balangc saylabilir. Mslman halkn ve bilhassa ricalin aktan aa musiki lemleri yapmalarna devir pek msait deildi. Bu gibi eyler, daha ziyade ya saraylarda kklerde, husus ikametghlarda yaplyor, yahut da tekkelerde oluyordu. Binaenaleyh Tanzimat'tan evveline ait sazl sandal lemleri tablolarn uydurma eyler gibi kabul etmek daha dorudur. XVIII. asrda Boazii'nde tpk Beyolu'nda da olduu gibi ve phesiz biraz daha hr ekilde ecnebilerin hayat balar. Daha IV. Mehmed devrinden itibaren sefaretler sk sk Bentler'e Belgrat ormanna gidiyordu. brahim Paa zamannda ve onu takip eden zamanlarda Bykdere, biraz sonra III. Selim'in Fransz Sefareti'ne bir yal hediye etmesiyle Tarabya ecnebi kolonisinin yazl olurlar. Buralarda kendi aralarnda bazen zengin aznlk ailelerinin katld elenceler tertip ederler, hatt Bentler'de byk gece elenceleri yaparlard. Lle Devri ve onun devam olan yllarda stanbul'da bu sefaretlerin misafiri ve mensubu olan bir yn ressam vard. Ne gariptir ki btn hretlerini aramzda ve bize ait dekorlar iinde yaptklar 193 STANBUL eserlerle temin eden bu stanbul ressamlarnn bir tek tablosu elimizde yoktur. Van Moor bunlarn arasnda en kuvvetlisiydi. O devirde Fransa'da ve Avrupa'da balayan "turquerie" modasnda onun resimlerinin byk pay vardr. Boazii'nde ve Bentler'deki bu ecnebi hayat III. Mustafa ve I. Abdlhamid devirlerinde biraz daha geliir. Zaten artk stanbul'da antika merakls limler, arkeologlar, sefaretlerin husus mimarlar oalmt. III. Selim, devrinin yeni mimar ve bahe zevkini aacak olan Melling'i onlarn arasndan semiti. Melling'in yapt eserlerin ou kalmad. Fakat albm duruyor; bu albm eyh Galib Divan \ ile beraber, devrin en gzel konuan mahididir. Zaten albmn mhim bir ksm III. Selim ve kardei Hatice Sultan'n tevikiyle hazrlanmt. Padiah btn Avrupa'dan gelen eyler gibi resmi de seviyordu. Melling bu zamann stanbul'da yaayan tek Avrupal ressam deildi. Onun eseriyle beraber birok albm ve kitap kt. Ondan evvel ve sonra hayatmz az ok gsteren bir yn tablo yapld gibi. Devir byk infolio'larn, geni aralkl dizisi eski konaklarn talklarn hatrlatan itinal basklarn devridir. Bunlarn iinde d'Ohsson gibi bizi anlamaya alanlar, aramzda hrmetle dolaanlar, hatt bizi sevenler vard; Choiseul Gouffer gibi kendisine verilen vazifeye ihanet ederek aktan aa dmanlk edenler, tedavi iin sefarethaneye ald esir zabitleri iyiletikten sonra tekrar bize kar dvsn diye dman ordusuna gnderenler de bulunduu gibi. Melling'in onlardan ayrlan taraf bizimle yaamasdr. Ne Kadm Yunan'n, ne de ark Roma'nn peindedir. Hatice Sultann saray ve bahe mimar bir stanbullu gibi ehri kendisi iin sever. Beyaz, kurundan byk kubbelerde sert yaz aydnlnn eriyiini, dumanl bir ey oluunu, Boaz bahelerinde ve Hali srtlarnda ykselen nar ve servilerin gzelliini tatmtr. skdar' ve stanbul'u Kandilli ve Ortaky', Bentler'i onun desenlerinde bir eski

194 BE EHR arkda tadar gibi duymak mmkndr. Mimar ve bahe zevkimiz III. Selim tahta kmadan ok evvel halledilmiti. Ufak tefek geriye dnlere, klasik devri hatrlamalara ramen Trk rokokosu balamt. Melling, Nuruosmaniye ile balayan zevk ehli olan kk kklerde -mesel Emirgn kkne kyas edilerek- Aynalkavak'ta bile hi olmazsa duvar sslerinde bu yeni zevk bulunacakt. Eskiler yabanc motifleri almaktan korkmazlard; gzel bir yaz btn dardan girenin zerine damgasn vurunca her dvann az ok halledileceini bilirlerdi. Aynal kavak'm iki katl pencerelerini ve XVIII. asr Fransz sslerinin, bozulmu rokokosunu Galib'in iiri ile birleen Yesrizde ta'liki o kadar grnmez hle sokarlar ki... te Melling, bu kark zevkin yaratlmasnda hkmdarn en byk yardmcs oldu. Melling'e stanbul'da emanet edilmi bellibal eserler Defter-darburnu'ndaki Hatice Sultan Yals (Eski Net-bd) ile eski Beikta Saray'nn divanhanesi ve Valide Sultan daireleriydi. Bu eserde de Melling, yerli zevki hi rahatsz etmeden garpldr. Onun iin divanhanenin yonya stun dizisini bugn kendi deseninde seyrederken hi de yadrgamyoruz. Bugn ne bu kkler ne de baheleri var. III. Selim'in Topkap Saray'nn iinde yaptrmak istedii, fakat Melling cesaret edemedii iin Danimarka sefiri Baron de Hubsch'un maiyetindeki mimar tarafndan yaplmasna karar verilen saray projesinden de Msr'n Franszlar tarafndan igali zerine vazgeilir. yle ki btn bu gayretlerden ve almalardan yalnz Paaliman'ndaki asker ambarlarla, skdar'daki Selimiye Camii ve urada burada rastladmz birka asker tesis kald denebilir. Yukarda ngiliz seyyah Dallavvay'n Hatice Sultan yals ve belki de Melling albmnde bahsedilen saray projesi iin skdar Saray'nn yklmasna zldn sylemitik. Filhakika bizim tabiat serbest brakan, ss aalaryla meyva aalarn beraberce bulundurmaktan holanan bahe zevkimiz, Versailles taklidi labirentti muayyen desene gre tanzim edilmi bahelerden ok ayryd ve n195 STANBUL giliz bahesine biraz daha yaknd. Gariptir ki skdar Saray'nn emriyle yklmasna ramen skdar peyzaj, Selimiye Klas ve Camii ve bilhassa etrafndaki o geni ve sakin sokaklar yznden daha ziyade ona baldr. Vaka bu sokaklar ve civar bugnk manzarasnda hi de aldklar devri vermezler. Fakat peyzajn garip bir hususiyeti vardr. Bir kere bir isimle birleti mi bir daha muhayyilemiz de ondan ayrlmaz. III. Selim Boaz' seviyordu. Adnn Krlang olduunu yine Melling albmnden rendiimiz ok uzun mahmuzunda altndan bir deniz krlangc heykeli vardsaltanat kay ile sk sk Bo-az'da dolayor ve Boaz kklerinde mehtap saf as yapyordu. Galib Divan'm dolduran mehtap ve mcevher parlts bu zevkin yalnz padiahta kalmadn, etrafna da getiini gsterir. Zaten ilk mehtap kasidesi yazan odur. Hatice Sultan Yals iin eyh Galib Divan'mda yalnn bahelerini, havuzunu, mehtabiyesini ve gl bahesini metheden bir tarih kasidesi vardr. Zaten bu devirden kalan eserlerin ou kapsnn stnde, emeler ayna talarnda eyh Galib'in tarihlerini tarlar. Bu talihsiz hkmdar saltanatn iirle, zevkini tam bulamad mimar ve bizzat kendisinin n safnda geldii musik arasnda paylam gibiydi. Devrin bizdeki ehresi biraz da sanata verdii stn yerden gelir. Sanatn bir adm tesinde ufuk tahamml edilmeyecek kadar boucudur. yle ki insan devrin urada burada tek tk rastlanan htralar ile karlanca ister istemez eyh Galib'in: Perini-i gam menuruna tura mym bilmem msran hatrlyor. Hayr bu altn, bir ykln stnde parlyordu. Bu msran bulunduu mseddesin hne beyiti ise eyh Galib'in bence tek kehanetidir: Bel nevc-ver-i girdb- hayret nalnda bd Adem sahillerin tuttu deriga bang- nmevcd! phesiz bunda en byk mesuliyet padiahnd. Bu hkmdar

196 BE EHR giritii ii tutacak kudrette deildi. Ne de bu cinsten byk bir deiiklik iin zarur olan bilgiye ve ahsiyete sahipti. Devri akrpen-e insan istiyordu. III. Selim'de ise bu yoktu. Onun iin diktii yenilik aac ancak kanyla sulandktan sonra tutunabildi ve iek at. III. Selim'in beste ve yinlerini imdi bizim iin o kadar derin ve manal yapan ey, iyi niyeti, yenilik ak gibi faziletlerini karlayan cihangirlik hlyas, tereddtleri, yeis ve fturu, hulsa, btn bir kompleks psikoloji yznden millete yaadmz kanl ve hazin macera mdr? Hayatn ve yarda brakt ileri, imparatorluun yelken ve dmenine kadar suya batm bir gemiye benzeyen o felketli manzarasn bilen bizler, bugne ait his ve dncelerimizi temil ederek mi bu eserlerle karlayoruz? Yoksa onlar gerekten, imdi duyduumuz ekilde, btn bir inkraz korkusu, inkraz zevki, azaplar, tehlikeli seziler, nefis ithamlar ve kalarla zengin olarak m bize geliyorlar? Bunlar ancak musikimizi btn tarihiyle gz nnde bir obje gibi grebilecek ekilde bilen ve stnde duran mnekkitlerin cevap verebilecei suallerdir. uras var ki tpk kendimiz gibi gemi zaman da bizdeki aksiyle tekevvn halindedir. Kinatmz nasl kendi akislerimizle yaratrsak; maziyi de dncelerimizle, duygularmzla ve deer hkmlerimize gre yaratr, deitiririz. Kald ki talih, bu hlis stanbullu bestekr, douu ve mukadderatna sahip olduu imparatorlukla devrinin br insanlarndan ok ayrmt. ster istemez her hareketinde brlerinden baka eyler aramamz zarur oluyor. Belki de bu yzden Topkap Saray'ndaki iki odal kknde, bugn pas vurmu billuruna Galib'in beyti oyulmu aynalar, iniler, yetler arasnda, Aynalkavak Saray'nn ta'likleri altnda, Beikta Saray'nda ve Boaz kklerinde, kz kardelerinin yallarnda yeni kurduu orduyu btn bir gzde maiyet ile teftie gittii Levent yollarnda, her nnden getii iskelede top sesleriyle sclm-land deniz binilerinde hemen herkese gvenerek, herkesten phe ederek, en kk mitlere yaparak, en ufak fsltlara mna vc197 STANBUL rerek, dikkati ve dncesi o kadar ackl maceralarn getii hudutlarda, dostu sand Napoleon'un ve stanbul'u tehdit eden ngiliz donanmasnn tasavvurlarnda paralanm, geirdii saatlerin bu bestelerde ve yinlerde mutlaka bir izi bulunmasn istiyor ve bunu vehmediyoruz. Byle olduunu bilmekle beraber, gene de bu eserde bir yn eyin devrini, en ili ve manal tarafndan bize verildiini zannediyorum. Sanatn tecridi, hele musikide zannedildiinden ok fazla ey yklenir. Bunun dnda, III. Selim'de bestenin al, daima zarif, kibar, acayip ekilde dokunakl ve hafiftir. Sanat gelenekleri ok defa yeniyi kendilerini sze sze bulurlar. III. Selim'in Suzidilra ile yapt eserler, eski musikimizin en hafifletilmi eserlerinden biridir ve muhakkak ki Dede'yi baz noktalarnda bize mjdeler. 1807 isyan Boazii'nde balayan hayat sndrmedi; belki sadece sahiplerini deitirdi. Yeni devrin ricali Selim zamannkiler kadar kibar ve zarif deildirler. st ste bir senede iki ihtill stanbul'un kalburst halkn ok deitirmiti. Zevkin yeniden iek aabilmesi iin epeyce beklemek lzmd. Fakat II. Mahmud da musikiyi seviyor, Boaz'dan holanyor, sk sk biniler tertip ediyordu. Enderun deta bir musiki mektebi hline gelmiti. Bir yn muharebe, isyan ve mill felkete ramen stanbul eleniyordu. Bu, Vsf'in "Elencenin biri bitmeden brn peylerdik" dedii devirdi. Bununla beraber hayat bu nisb hrriyete ramen dard. iir hibir ey sylemiyordu. Mimar zevki soysuzlamt; saraylar ve konaklar kk Avrupa burjuvasnn evleri gibi deniyordu. Von Moltke Beylerbeyi Saray'nda II. Mahmud'un huzuruna kabul edildii zaman isteye isteye dlen bu fakirlikten arr. Yalnz bir adam, bu boluklar doldurur. Dede'nin kendisine has bir melankolisi vardr ki ne yaad devirle, ne de hayatnn arzalar ile, hatt ne de Mevlevlikle tamamiy-le izah edilemez. Bununla beraber hepsini, onunla temasa gelir gel198

BE EHR mez bizde uyanan deiik ruh haletlerimizle beraber iine alr. Bu melankoli belki ruhundaki kesif kader duygusundan geliyordu; kim bilir, belki de bu eserin zamanla birletii tek nokta olan bir seziti. nk bu altn kasrgas devrin iinde biraz da tek basnadr. Onun estii ruhla etrafnda alkalanan hayat arasnda bir mnasebet bulmak epeyce zordur. Ne saray, ne ehir, ne tekke, ne de dier sanatlar -ona baz unsurlar, mesel byk bir tekml miras ve alma imknlar hazrlam- olmakla beraber byle bir ykseklii tabi gsterecek seviyede deildirler. Devrinin insanlarna gelince, biz Letaif-i Rivyt- Enderun'da. Vsf ve Keecizde divanlarnda, niz-de'de ve Esad Efendide, Takvim-i Vekayi koleksiyonlarnda onlar gryoruz. Tarihimizin hibir devri bu kadar canl konuan vesika brakmamtr. Hatt Dede'ye o kadar bal olan ve aa yukar lm deinden kalkp ona smarlad Ferahfeza Ayini'ni dinlemek iin Topkap Mevlevi hanesi'ne gidecek kadar seven ve beenen II. Mahmud iin bile yaay ekli dnlrse, ona yabancyd, denebilir. Ve phesiz ilk hmisi III. Selim'le aralarndaki, ayn hamurla yorulmu olmaktan gelen o yaknlk yoktur. O akir Aalar, Mehmed Aalar, her gn onun scanda verimli bir sonbahar gibi kzaran ve olgunlaan istidatlar da, slp ve tekniinin akislerini tamakla kalrlar; hibirinin trnak ve dileri, o kadar derine gemez. Hatt efsanevi avn farknda bile deildirler: Onlar rendikleri bir hneri, uras muhakkak ki byk bir muvaffakiyetle, tekrarlayan insanlardr. Dede hatrlar. Onun kinat, hatrlamann ve hasretin kinatdr. Bu phesiz Mevlev terbiyesinden geliyordu. Fakat bu yumuak ruhlu dervite hayat da ar basar. smail Dede, pagan zevkle imann birbirine kart XV. asr talyan ressamlarna benzer. Btn ark, en hlis mcevher ve madenlerden szdrlm bir iksir gibi orada, vahdet nevesinin, ilh hasretin, gurbetin, affetmeyen sevgi ve azabn kozmik klar gibi drt bir tarafn yalad, artc terkiplerle her an yeni batan bir ehryin kurduu bu eserin gecesindedir. Dede'yi sevmek iin -her eser iin olduu gibi- tan199 t A. STANBUL mak arttr. Fakat bu musikinin btn kaplarn bize aabilmesi, srrn bir alev paras gibi etimize yapmas, bir fikr-i sabit, kendimize ait bir azap gibi peimize taklmas iin onunla hi beklenmeden karlamamz, bir kerecik dahi olsa onun bizi gafil avlamas, hulsa onunla uyanmamz lzmdr. O zaman, nmz ve etrafmz Ferahfeza veya Acemairan burlarndan, gklerinden seyretmenin ne demek olduu anlalr. Dede ile lmn ebed bir visal olarak adlandrld o mistik itiyaklar lkesinden karz. Onun lm aac daha gerek bir dnyada yetiir. Tpk eski Boaz bahelerinde, skdar tepelerinde, stanbul'un urasnda burasnda tek balarna ykselen o ihtiyar ve yksek aalar gibi!.. Dede'nin musikisinde stanbul peyzajnn ve Boazii'nin daima hissesi vardr. Hatt diyebiliriz ki bir evvelki devirden itibaren d leme alan musikimiz asl zaferi onunla idrak eder. Fakat ya-nlmamal, Garp'ta yetien eitleri gibi o peyzaj ve hemen her sylemek istediini istedii, gibi veremez. Eski musikimiz insan sesinin tabi iaretiyle konuur. Ne husus lgati, ne de tam bir sentaks vardr. Kudreti de, zaaf da buradadr. Hibir zaman kendi bana bir semboller dnyas olamamtr. stn neesi ve zaman zaman st-rabndaki paralayc kudret, la bu kadar yakn bulunmasnda hatt onun hudutlar iinde kal mas ndadr. Syleyeceini, insan sesinin billuruna geirebildii hllerde syler. Dede ite yukarda bahsettiim ve bir trl anlatamadm kederi ile, bu peyzaj bizde, dar dnyadan szm bir ey gibi klelendirir. Onda mahhas lemden hibir eyi tanyamayz. Fakat onun Mhur'larn, Acemairan'larn, Rast'larn, Sultan Yegh'larn, Ferhfez'larn dinlerken kendimizi birdenbire bir uta -nk namesinin kartal daima bizi bir yerlere tar- fakat dnyamzla zenginlemi buluruz. Itr'nin "Na't- Mevln"s ile Dede'nin herhangi bir yinini beraberce dinleyiniz, cel yazdan byk resme ve peyzaja getiinizi hissedersiniz. ORHAN KEMAL L HALK KTPHANES

200 BE EHR Dede'nin baz bestelerinde Boaz ve stanbul peyzaj baz byk mcevherlerde ve kymetli talarda yz binlerce sene evvelki olu devrinden kalm filigranlar gibi parlar. Dede istemeden bir masal sahibi olmutur. Abdlmecid devrinin yeni ve alafranga hayat balar balamaz stanbul'dan kam ve Hicaz'da lmtr. Temsil ettii lem dnlrse, bu lm hikyesi insana sembolik bir ey gibi grnebilir. Halbuki asl eserini verdii zamanlarn stanbul'u. Tanzimat'tan sonraki stanbul'dan daha az alafranga deildir. Yz elli seneden fazla sren bir yn tecrbe bizi garba o kadar altrmt ki, Yenieri oca ortadan kalkar kalkmaz bir yn yenilik modas ehrin hayatna birdenbire girmitir. Zaten smail Dededen sonra Trk musikisinin gelimesini insan sesine getirdii o zengin, ili, tarifi g kvrllarda, bu asl vastay en geni, en manal i lem dili yapan hllerde aramaldr. Denebilir ki bu musik balca vastasn son devirde tekemml ettirmitir. Hibir zaman stanbul'da hafz ve muganni saltanat Tanzimat senelerinde ve daha sonraki devirlerde olduu kadar mutlak deildir. Hanere btn hrriyetini kazanr. Manzara ve ufuklar ona balanr. Her tepeden her ak yal ve kk penceresinden, her baheden o ykselir. Vsf bir iirinde: V 'diniz buse mi vuslat m unuttum ne idi! diyerek phesiz Hristiyan hanmlara -nk Mslman kadnlar bu devirde yalnz balarna elenmek iin sandala binemezledi-belki de Lamartine'in o kadar beendii ve durmadan baka memleketlerin gzelleri ile mukayese ettif Ermeni kadnlara taklr. Filhakika Lamartine stanbul'da geirdii bu 1833 baharnda Hristiyan teb'adan hanmlarn sandallarnn arkasna koyduklar iek sepetleriyle tpk bugn Boaz ve Ada vapurlarnda olduu gibi sayfiye yerlerinden dnlerini anlatr. 201 STANBUL Lamartine Boaz'n gzelliinden bize ok cokun sahifelerle bahseder, bilhassa eski Beylerbeyi Saray'na hayrandr. uras var ki, daha sonra "Ben bu memleketin n seviyorum" diyen veAb-dlmecid Hann kendisine zmir'de hediye ettii iftlikte mrn bitirmeyi bile dnen, grm geirmi romantik airi stanbul'u sevmi olanlarn banda saymak icap eder. Lamartine'in sandal geerken II. Mahmud Beylerbeyi Sara-y'nn kklerinden birinde Ahmed Paa-belki de firari Ahmed Paa- ile berabermi ve ak pencereden bu ecnebiyi merak etmi gibi eliyle kendisini gstermi. Lamartine de Yenierilerin ilgas ile balad ii sonuna gtrp gtremeyeceini kestiremedii, fakat cesaretine hayran olduu hkmdarn bu alkasna hrmetkar bir selmla mukabele etmi ve hatt bu selma cevap da alm. Lamartine bu sarayn nnde saltanat kayklarn da grr. Birinci kayn yirmibe kadem kadar uzanan ba tarafndaki mahmuzu, kanatlarn am altn bir kuu bitiriyormu; ikincisini ise yayndan frlam bir altn oka benzetir. Emirgn'da rastlad cuma selmlnda Lamartine bu kayklar yine grr. Ve Garp'ta at, araba, hibir eyin bu kadar debdebeli ve hametli olmadn syler. Bu cuma selmlnda Lamartine'in II. Mahmud'dan izdii portre de ok gzel ve sahihtir. Hkmdar kayktan atlar atlamaz Namk ve Ahmed Paa'larn arasnda ve onlarla konuarak camiye girer. Geldii zaman ok endieli imi. Yirmi dakika sonra knca yznn daha rahat olduunu syler. Btn bu merasim ve namaz esnasnda asker mzka Mozart ve Rossini'den paralar alyormu. Fakat onun asl beendii ve sevdii Abdlmecid Handr. Belki de smarlama bir eser olan Trkiye Tarihi'nn banda milletine hrriyet ve ahs emniyet baheden Tanzimat padiah ile bir konumasn anlatr ve ok itinal bir portresini izer. Abdlmecid Hann biri Nerval'de, br Gautier'de iki portresi daha vardr. Bu iki air Lamartine gibi grm ve geirmi, birka sene olsa bile politika hayatnn en yksek kademesine km 202 BE EHR

insanlar deildi. Onlar gazetecilikle yayorlard. Arkalarnda az ok elendirmeye, tecesssleri kadar evvelinden verilmi hkmlerini de tatmine mecbur olduklar bir okuyucu kitlesi vard. Bununla beraber II. Mahmud'un olu, ikisini de tesiri altnda brakr. Nerval, Sultan Mecid'in saltanat arabasna stanbul'da rastlar ve Unkapan Kprs'ne, oradan Galata Mevlevihanesi'ne kadar bir dostu ile beraber pei sra yrr. El Desdichaido airinin anlatt iki tekerlekli ve birbiri ardna koulmu iki atla ekilen saltanat arabas bizim tandmz saltanat arabalarna benzemez. Hkmdarn kyafeti ok basitmi. Srtnda, yakas boynuna kadar ilikli bir redingot -stanbulin- varm ve fesi elmasl bir sorgula sslym. O zamanki kprden araba geemedii iin imdiki Unkapan'nda arabadan inmi ve ata binerek Galata surlarnn etrafndaki patikalardan Beyolu mahallelerine girmi. Nerval, Abdlmecid'in durgun yzn ve baklarn ok beenir. Gautier Tanzimat padiahn kendi yaptrd Ortaky Ca-mii'ndeki selmlkta grr, haremindeki kadnlar dnerek kskanr ve yanndaki talyan hanmna dikkat ettii iin de nr. Theophile Gautier'ye, bu hafifmereplii iin kzmayalm. Harem mevcuttu ve Avrupa, ark hemen daima onun kafesleri arkasndaki hayat tahayyl ederek dnmtr. Kald ki Theophile Gautier, o kadar kanl ekilde ilga edilmi Yenieriler iin bizden ve Garp'tan ilk gzya dken airdir. Sultanahmet'teki Kyafethane-i atik'i (imdiki askeri mzenin balangc) gezerken gerekten iimizden biriymi gibi mazi hasreti duyar, ilenir ve zlr. Zaten ayn sahifede, at zerindeki Mecid Han iin izdii portre gzeldir ve imdi Topkap Saray'nda gsterilen byk resimlerine benzer. On dokuz yanda ok ar artlarla tahta geen, o kadar tehlikeli hdiseyi atlatan ve yar Anadolu'yu ele geiren Mehmed Ali Paaya diz ptren bu hkmdardan bahsedenlerin hemen hepsi eh-resindeki durgunlukta ve hznl baknda mttefiktirler. Sultan Mecid'in byk meziyeti devrinin istedii adam olmas ve iktidar 203 STANBUL elinde tutmak azmine ramen Reid Paa ekibine alma imkn vermesidir. uras var ki her ey onunla yeniden balar. Htras, debdebesi ve sanatkr zevkleri bize kadar gelen, hayatmzda hl mevcut izlerinden yryerek yakalayabildiimizden dolay bizim iin asl gemi zaman lkesi olan Boazii ve amlca bu devrin Boazii ve amlca'sdr. Filhakika Tanzimat'n getirdii ahs emniyet ve msavat fikri, sultan hanmlarn ve vezirlerin genileyen hayatlar, bilhassa Krm Muharebesi'nden sonra Msr hanedannn stanbul 'a yaz iin gelileri, yal , kk yaptrmalar, korular tanzim ettirmeleri Boaz' ve amlca'y deitirir. Boaz vapurlarnn balamas, hem Boaz kylerinin nfusunu, hem de buralardaki mesirelere halkn rabetini arttrr. Kadn kyafeti mreffeh, zengin snfn topland sayfiye yerlerinde muayyen bir hadden fazla mnakaa edilmez. Ve ak maceralar bir eit msamaha ile grlmeye balar. Cevdet Paa, baz paralar bir eit hatrat gibi kabul edilmesi lzm gelen Tezkir-i Cevdet'de bu devirde tannm insanlar ve yksek memurlar iin bilhassa Boaz'da yazla gitmenin nasl zarur bir moda olduunu ve umum zevkin tabiat gzelliine nasl aldn anlatr. ehrin yars mehtapl gecelerde suda "gm servi" seyrine kyordu. Akamlar ise serinlemek iin yava yava kadnlarn da katld -tabi haremaalar ile ve erkekleri yanlarnda olmadan-deniz gezintileri vard. Musik bu devirde peyzajn ok tabi bir tamamlaycs olur. Ve onunla Kanlca, Bebek, Mihrbd gibi aksisa-dal Boaz koylar ve amlca tepelerinin modas balar. ehirli musikisinin asl zaferi de bu devirdedir. Hibir devirde kayk zevki Abdlaziz'in saltanatndan itibaren balayan devirde olduu kadar husus bir zevk olmamt. Her biri yirmi, otuz altna giydirilen gen ve erkek gzeli kayklarn ektii masal kuu biimli zarif piyadelerde emsiye, yamak ve mcevher parlts iinde ehir, kadn gzellii denen eyi tadyordu. Bu daha sonraki zamanlarda Hamdi Beyin tablolarnda Ak- Mem204

BE EHR nu un baz sahifelerine kadar izlerini resimde ve edebiyatta takip edebileceimiz ok ince bir yaama ve duyma tarz idi. te tabiata ve beraber yaamaya bu altr ki sonunda zevk tarihimizin en dikkate deer icad olan mehtap lemlerinin domasn salar. Btn bir db ve terifat bulunan ve her mehtap gecesi bir yal tarafndan yaptrlan bu lemler maer bir opera, bir nevi ay ibadeti gibi bir eydi ve ehir onunla, Venedik dojlarnn denizle evlenme merasimi gibi kendi gzelliini, yaama tarzn, kendi sanatn, btn hususiyetini ald denizle tebcil ediyordu. Hiss hayatmzda o kadar yeri olan ve bize bir yn asil ilenmeyi telkin eden Boaz burada en yksek sanatlarmzdan biri olan musiki ile birleiyordu. Bata saz ve hanendenin bulunduu sandal, arkasnda hatrl davetlilerin bindikleri sandallar bir yn kayk hatt pazar kay ve mavna ay nn at yolda bir koydan bir koya gidiyorlar ve sonra ge vakit o geceyi temin eden yalnn nnde dalyorlard. Gerekte bu stanbul'un Venedik ve Napoli gibi kendi dehasn idrakiydi. Kanun'nin hibir yerde tasvirine rastlamadmz saltanat kay ile IV. Mehmed'in imdi enkaz Deniz Mzesi'nin loluunda krk bir istiridye kabuu gibi parlayan ve bulunduu yeri dalga p rtsna ve yosun kokusuna boan saltanat kay ile III. Selim'in Krlang', II. Mahmud'un Kancaba ile, Abdlaziz'le annesinin biraz daha herkesle ve ehirliyle birlemek ister gibi klm altn ve gm yaldzl kayklar ile balayan ve devam eden bir zevk bylece btn hayat iine alan bir sanat terkibi olmutu. ok defa Osmanl inkrazn dnrken hatrma 1914 yaznda son mehtap lemlerinin bakalarndan dinlediim hikyesi gelir. Ve yklan imparatorluu, ay nn altn bir uurum yapt sularda saz sesleri arasnda batan bir masal gemisine benzetirim. 205 STANBUL XV Ne kadar ok htra ve insan... Niin Boaz'dan ve stanbul'dan bahsederken btn bu dirilmesi imknsz eylerden bahsettim. Niin gemi zaman bizi bir kuyu gibi ekiyor? yi biliyorum ki aradm ey bu insanlarn kendileri deildir; ne de yaadklar devre hasret ekiyorum. IV. Mehmed'in saltanat kaynn bir masal kuu gibi altn ve mcevherden prl prl, lcivert sular yrta yrta Kandilli'ye yanatn grmek yahut doduum yllarn stanbul'unda bir ramazan sergisinde -bamda fes, srtmda pardes, bir elimde kuka tebih, brnde ucu altn sapl baston ebediyete Ah-med Rza Beyin tasvirlerinden yadigr kalan ok dzgn kesilmi bir sakalla- birbirine karm gl ya, tarn ya, her trl baharat kokusu iinde dolamak, beni ne dereceye kadar tatmin edebilir? Hatt Kanun'nin, Sokullu'nun stanbul'unda bile on dakikadan fazla yaayamam. Byle bir ey iin ne kadar kazanca gz yummak, benliimden ne mhim paralar kesip atmak lzm. Sleymani-ye'yi yeni yaplm bir cami olarak grmek, bizim tandmz ve sevdiimiz Sleymaniye'yi tpk geceleyin Boaz koylarnda uzanan klarn suda kurduu o altn saraylar gibi, zaman iinde bize kadar uzanan btn bir saltanattan mahrum brakmaktr. Biz onun gzelliini drt asrn tecrbesiyle ve iki ayr kymetler dnyas arasnda her gn biraz daha keskinleen benliimizle baka trl zenginlemi olarak tadyoruz. Yahya Kemal'siz, Mallarme'siz, De-bussy ve Proust'suz bir Sleymaniye veya "Kanun Mersiyesi", hatt onlara o kadar yakn olan Neat ve Nedim'in, Hafz Post ile De-de'nin arasndan geerek kendilerine varamayacamz bir Sinan ve Bak tahmin edebileceimizden daha ok plaktr. Hayr, aradm ey ne onlar, ne de zamanlardr. Boaz'n mazisi belki de aradklarmz yerlerinde bulamadmz iin bizi brlerinden daha fazla ekiyor. Onlar, btn o Ne't-bdlar, Humayunbdlar, Fe'rahbdlar, Kandilli saraylar, XVII. asrdan beri iki sahil boyunca ak kalm bir'mcevher kutusu gibi 206 BE EHR parldadn tahayyl ettiimiz ve bizim ancak batmakta olan bir gnein son na ahit olabildiimiz yallar, bugn ortada olsa idiler, belki kendimizi daha baka trl zengin bulacaktk; fakat hibir zaman yokluklarnn bizde

uyandrd duyguyu tatmayacaktk; nesil ve zihniyet ayrlklar yznden ancak bayramdan bayrama yzlerini grmeye raz olduumuz ihtiyar akrabalar gibi zaman zaman yanlarna uramakla kalacaktk. Heyhat ki yaldzl tavandan, gm eyadan ve gemi zaman htrasndan ok abuk bklyor. Hayr muhakkak ki bu eski eyleri kendileri iin sevmiyoruz. Bizi onlara doru eken braktklar boluun kendisidir. Ortada izi bulunsun veya bulunmasn, iimizdeki didimeden kayp olduunu sandmz bir tarafmz onlarda aryoruz. Merkez Efendi hayatta iken olsa olsa onun bir dervii olabilirdim. Yahut da onlardan yolum ayrlr, mcadele eder veya sadece lakayt kalrdm. imdi ise onu ve emsalini baka bir gzle gryorum. Hepsi idealin serhaddinde susmu bu insanlarn hikmetinde kaybolmu bir dnyay aryorum. stediime onlarla eriemeyince iire, yazya dnyorum. Onu musikinin kadehinden istiyorum; kadeh boalyor, susuzluum olduu gibi kalyor; nk sanat da ak gibidir, kandrmaz, susatr. Ben seraptan seraba kouyorum. Her bana kotuum pnarda muammal ehreler bana uzanyor; bilmediim, seslerini tanmadm dudaklar benimle bitmez tkenmez iaretlerle konuuyorlar, fakat hibirinin dediini anlamyorum; ruhum dudaklarndan ayrlr ayrlmaz hibir eyin deimediini gryorum. Belki onlar da bana kendi tecrbelerinden, her admda karlarna kan sert duvarlardan bahsediyorlar; "Biz de senin gibiydik," diyorlar. "Hibir suale cevap alamazsn. Asl olan iindeki hasrettir; onu sndrmemeye al." Ve onun eski bir ocak gibi daima uyank bulunmas iin kh Ferahfeza Perevini veya Acemairan Yrk Semaisini, kh Sleymanye'nin beyaz fecir gemisini, kh Karacaahmet'in serviliklerini karma karyorlar; erefbd'n krk mermer havuzlarna benzeyen bir yn ad, bu hazr kalplar iimdeki hasretle dolduraym diye bana uzatyorlar. 207 STANBUL En byk meselemiz budur; mazi ile nerede ve nasl balanacaz, hepimiz bir uur ve benlik buhrannn ocuklaryz, hepimiz Hamlet'ten daha keskin bir "olmak veya olmamak" dvas iinde yayoruz. Onu benimsedike hayatmza ve eserimize daha yakndan sahip olacaz. Belki de sadece aramak ve btn kaplar almak kfidir. nk bu dasslann kendisi balbana bir lemdir. Onunla gemi hayatn en iyi izahn yapabiliriz; bu sessiz ney namesinde llerimiz en fazla bal olduumuz yzleriyle canlanrlar ve biraz da byle olduu iin onun nda daha ili, daha kendimiz olan bir bugn yaamamz kabildir. Tabiat bir ereve, bir sahnedir. Bu hasret onu kendi aktrlerimizle ve havamzla doldurmamz mmkn klar. Fakat bu iki ne kadar lezzetli, tesirleri ne kadar derin olursa olsun, Trk cemiyetinin yeni bir hayatn eiinde olduunu unutturamaz. Bizzat stanbul'un kendisi de bu hayatn ve kendisine yeni kymetler yaratacak yeni zamann peinde sabrszlanyor. En iyisi, brakalm htralar iimizde konuacaklar saati kendiliklerinden sesinler. Ancak bu cins uyan anlarnda gemi zamann sesi bir keif, bir ders, hulsa gnmze eklenen bir ey olur. Bizim yapacamz yeni, mstahsil ve canl bugnn rzgrna kendimizi teslim etmektir. O bizi gzelle iyinin, uurla hlyann el ele verecei alkan ve mesut bir dnyaya gtrecektir. Bej elir'i oluturan yazlarn ilk yayn yerleri: Bursa Tasvir-i Efkr (8 Mart 1941), lk {Nr. 2- 16B.Terin 1941, Nr. 32- lNisan 1943); Ankara lk (Nr. 23 - 1 Eyll 1942); Erzurum lk (Nr. 68 - 16 Temmuz 1944); stanbul lk (Nr. 92 16 Temmuz 1945, Nr. 93 - 1 Austos 1945. Nr. 94 - 16 Temmuz 1945). 1946'da birinci baskda Ankara, Erzurum. Konya, Bursa, stanbul sralamas ile yaynlanmtr. Tanpnar, 2.baskda (1960) eseri zerinde ok deiiklik yapm, ehirlerin sralanmasn korumutur. Dergh Yaynlar tarafndan 1976'dan beri yaynlanan nshalar-daki sralama farkl idi. Merhum Kenan Tanpnar'n verdii nshadan ya-pageldiimiz bu sralamay bu baskdan itibaren deitiriyoruz. 208 DZN Ab- hayat Yayla 114 Abaza vak'as 159 Abbas, Uyvareri 36 Abbas nfuzu 76

Abdullah Efendi, Mesnevi rihi Sar 154 Abdullah Efendinin Ryalar (Tanpnar) 47 Abdullah el-Kali, Arap lisancs 37 Abdurrahman Gazi 99 Abdlaziz, Sultan, Han 54, 100, 123, 161, 167, 170-171, 176-177, 204 Abdlbk Efendi 148; - Camii 148 Abdlhak Molla 162 Abdlhamidl.(Evvel) 162, 147, 191, 194 Abdlhamid II. 37, 123, 130, 163, 167, 172, 182;-devri stanbul 15 Abdlkadir Hoca 38 Abdlmecid, Sultan, Han 123, 167, 169, 175-176,201-203 Abdrrahim Efendi (eyhlislm) 184 Acem. - bezirganlar 35; - elisi 190; -ce 75; - ce iirler 74 Acemairan (Dede) 200 Acemairan 200; ar semaisi 110; Yrk Semaisi 207 Ada vapurlar 201; -lar 119; Byiik131 Adliye 172 Afife kadn 146, 185 Afrika 124 Afyon 14 Aa yokuu 161 Aakaps 167 Alayan Kadnlar 29 Ah erafeddin'in trbesi 17 Ahlat 50, 78,79 Ahmed I., Sultan 103, 152, 180 Ahmed III., Sultan 143-144, 146, 160, 190-191 Ahmed Paa 202 Ahmed Rasim 129-130 Ahmed Rza Beyin tasvirleri 206 Ahmed ah Kazzaz 76 Ahmediye 134 209 DZN I Ahmet Muhtar Bey 43 Akademi, kahve 172 Akbyk 159, 162 Akdeniz 23, 26,70, 74-75, 123,-125, 138;-terbiyesi 9 Aksaray 20,78, 159 Aksaray, Ahmed 72,74,77,80 Aksarayl Pir Ali 154 Akemseddin 20 Aleddin76,81,92;-devri78 Aleddin Camii 20; 'nin sekisi 17 Aleddin Keykubad 20-21, 67-73, 75-77, 80,92 Aleddin Tepesi 67,78,80, 81, 91 Aliye 69,78 Alev akideler 73; - temaylleri 153 Ali zzet Paa 146 Ali Rza Bey, Kolaas 57 li Paa 161 Ali. Hz. -'nin Zlfkr' 88 Allom albm 169 Almanya 44 Alparslan 25, 50 Altnc Daire-i Belediye 176; nin karsnda bulunan kahve 167 Altnordu 72 Amcazade Hseyin Paa yals 189 Amerikan filmleri 165;- heyeti 40 Amiel 178 Anadolu 8, 14-15, 18,26,34,49,50, 54,60,63,67-70,72-73,75-76, 85, 91,96,98, 153, 172, 187, 189, 203; - bideleri 78; - ahalisi 73; - fatihi 69; - insan 8; -kadnlar 54; - kt'as 14; - kys 161; -ehirleri 37,74; -Trkleri 69; eski - evleri 14; - Dou - dalan 30; i - trkleri 90; - Orta - 13, 55, 65; Orta -trkleri 89; - 78 Anadolhisar 118, 189-190 Anafartalar 46; - kahraman 14,47 Ankara (Karaosmanol) 15 Ankara 9,13-14, 16, 18-24,47; - Kalesi 14, 18, 24, 26;-Lisesi 15; -memurlar 15;-ovas 19,24; - ta 64; -l' 23; eski - mahalleleri 15 Antalya 69, 77,78

Araba Sevdas (Recaizade) 169 Arabistan 73; - ehri 117; - vilyetleri 123 Arafat 124 Arap - lisancs 37; - seyyah 97: -zevki 141; bezirgan 35; diyar- -20 Argonotlar 120 Arnavut beyi 42 Arnavutluk 42 Arolat,Ali Mmtaz 171 Arslanhne adn alan cami 17 Artukoullar 20 Asm Efendi 51 Asmaitmescit 169 Asya 70, 75, 84, 96, 107; Mslman - 66; Orta - 74, 95 k Kerem 28, 38 k Paazade 99 Ak-t Memnu (Uaklgil)204 Akale 32, 59 Ak, Meddah 168 At Meydan 154, 182 Ata, Nurullah 171, 173 Atatrk Bulvar 159 Atatrk, Mustafa Kemal 14, 16, 2526,45-47,63 BE EHR Atyi 159 Atepre (Nnc\)\63 Atina 36, 133 Augustus, mparator 17 Avrupa 9, 123, 176, 194, 203; - burjuvas 198;-hasreti 170;-176; - usulleri 123; -l lokanta 176; -l ressam 194; - tiyatro ve baleleri 175 Avusturya muharebesi 185; - sefirleri 189 Ayasofya 136, 147 Ayazma Camii 148 Ayazpaa 156, 169 Aydos kalesi 99 Aynal Kahve (Erzurum) 38 Aynalkavak Saray 190, 195;------197 Ayvansaray 124, 148, 159 Azapkap emeleri 145 Azerbaycan 52 Aziz bk. Abdiilaziz 167 Aziz Efendi, Kara elebizde 101, 184 Aziz Efendi, eyhlislm Karaelebi-zade 101 Aziz Mahmud Hdayi Efendi, skdarl Celvet eyhi 102-103, 143, 148, 149, 152; - klliyesi 152 B Bab- Seraskeri 168 Bb- Meryem 143 Baba lyas, Horasanl 18 Baba shak isyan 70, 81; - hareketi 153; -ler isyan 70 Babl 174 Babil 125, 131 Badat 36 Balarba 162 Bahaeddin bk. Sultan Veled 82 Baha Efendi yals 189 Bakrclar 167 Bakrky 165 Bak 5, 26, 51, 57, 138, 139, 140. 156,160,206 Balalayka sesleri 175 Balkl 155 Balkan. - dalar 54; - felketi 106; - harbi 27 Bal kaya 64 Bar oyunlar 39 Baraj yollar 13 Baron de Hubsch, Danimarka sefiri 195

Barres, Maurice 91 Basra Krfezi 23 Bamza Gelenler (Mehmet Arif Bey) 38 Battal Gazi 38,47 Baudelaire 122, 172 Baviera 15 Bayezt 167-170,174-175 ^kahveleri 175; - klliyesi 136;-sergisi 124; -yangn kulesi 166; Baye-zt-Aksaray yolu 174; - Camii 107, 121, 136, 147, 167,170 Bayezt I. bk. Yldrm Bayezt II. 136, 150-151, 158. 180 Bayramiye tarikat 18, 154 Bebek 120, 179, 180, 191. 204; -Kk 180 Be (Viyana) kalesi 143 Bedesten 123 Behzad 55 210 211 DZN Bekir, kraathaneci 167 Bektailer 115 Belika Sefareti 16 Belediye Bahesi (Erzurum) 63 Belgrat 36, 103, 187, 188; - orman 158,193 Beli 109 "Belks ve Sleyman hikyesi" 167 Bender fabrikalar 177 Bentler 118, 119, 158, 193, 194 Beste ve Kr 120 "Bestenigr" 130;-'in hikyesi 130 Be ehir (Tanpnar) 5,7-9 Beikta 150, 160, 179;-Kk 180; - Saray 180-181, 197; eski saray 195 Beir, Aa, Dassade aas 193 Beyati Aksak Semai 146;-yini 110 Beyath, Yahya Kemal 5, 36, 87, 134, 139, 151, 154, 157, 171-174, 181,206 Beyaz Ruslar bk. Rus 175 Beyazi Efendi 182 Beykoz 178, 179; - dalyanlar 179; korusu 120 Beylerbeyi 178;-Camii 121;-Saray 198,202 Beyolu 119, 120, 132, 167170, 174-176, 193; elenceleri 177;-mahalleleri 203 Beyehir 78, 81 Bezm-i Alem Valide Sultan kona 171 "Billur Piyale" 55 1848 ihtilli 170 Binbirgece 58, 123, 184 Bingl 52; obanlan 29 Binyaylak 114 Bir Gemi Yelken At (Arolat) 171 Birinci Dnya Harbi (Birinci Cihan Harbi, Byk Harp, Umum Harb) 30-31, 34-35, 57, 122 Bitlis 27 Bizans 13, 14, 17,67,72,74,77,99, 149; - bazilikas 18, 24; Herak-lius camias 136; - kartal 14; -saltanat 136; -saray 75; - -Arap mcadelesi 13; -l 74; -mparatorluu 69-70 Boaz (Erzurum) 38,48 Boaz 39, 120, 125, 134, 137, 139, 162, 178, 180, 183-184, 189, 192, 196, 198, 202, 204-206; -baheleri 194; - elenceleri 191; - geceleri 102; - gecesi 192; kylar 131; - koylar 204, 206; - krfezleri 142; -kkleri 196-197;-kyleri 119, 179-180, 204;-mesireleri 131, 170; - yallar 159; - srtlar 122; -sular 184; - vapurlar 201, 204; - ve stanbul peyzaj 201; -daki mehtap elenceleri 193; eski -baheleri 200 Boazii 119-120, 123, 147, 156, 178-179, 183, 189-190, 193-194, 198, 200, 204; - mesireleri 170 Bohemya ii lamba 126 Bonnard 183

Botan Suyu 27 Boulevard Italienne 170 Bozdoan kemeri 132 Bozyk 25 Brugge 133 Budin 188, 189 212 BE EHR Bulgar komitaclar 54 Bursa 14, 49, 93-97, 99-104, 106,-111, 115-116, 135, 153; - emeleri 101; fethi 96; - kahveleri 166; - manzaralar 8; - mzesi 108;-ovas 97, 114,115;saray 100; - sokaklar 102; -vakflar 102; -l 109, 111; -l anneler 111; -l hattatlar 110; -hlar 101 Bursal smail Hakk 57 Bursal ftade 152 Bkre 122 Byk Ay 29 Byk Harp bk. Birinci Dnya Harbi Byk htill (Fransz htilli) 174 Byk Sultan Han 78 Bykada 131 Bykdere 178, 193;-krfezi 120 Bykdere Yolu 169 Cabale geleneine 167 Cafer Paa 143 Caferiye camii 38 Canaletto 183 Cebeci 15, 16 Celleddin Harezmah 67, 70 Celleddin Karatay 68 Celleddin-i Rm bk. Mevln Celvet nefesi 57; - tarikati 149; -lik 103 Cem 57 Cem Sultan 68, 151;-vak'as 100 Cerrahpaa 148 Cevad bk. Dursunolu Cevdet Paa 204 Cezayir 36 Cezmi (Namk Kemal) 163 Choiseul-Gouffier 194 Cihan Harbi bk. Birinci Dnya Cihangir 164 Cinis 59,61; - beyleri 59; -li 60, 61 Cizre 29 Craven, Lady 155 Cumhuriyet 62, 168; -in iln 46 adrclar 123 amlca 118, 123, 131, 134, 156, 158, 162, 169, 170, 204; - gezintileri 131;-tepeleri 120,204 ankaya srtlar 13 ar'n bale takm 175 arba 190;-sular 65 atalca 150, 184 ayhaneler 168 aylak Tevfik Bey 176 ekirge 97, 98 ekmeceler 119, 120, 158 elebi Mehmed bk. Mehmed I. elebi Salhaddin 83 emberlita 130 rr 117 ifte Kartal soka 156 ifte Minare 49, 80 iftlik 13 in ejderhalar 183; Mslmanlar 124 iroz Ali 165, 166 obanyldz 29 orlulu Ali Paa'nn yals 190 ubuklu 174, 178, 179 D Dabaklar eyhi 37, 38 213 DlZN Dadalolu 133

Dallavvay 125, 164, 195 Danimarka 195 Danimendliler 20 Dante 83 Daphan kylleri 59 Dav ut paa 188 Debussy 206 Dede, - Etendi, Hamam i zade smail 8,26,51-52,87, 110, 130, 162, 191, 198201,206 Defterdar Mehmed Paa 35 Defterdarburnu 165, 195 Defterhane 154 Degas88 Delahey, (Dallaway olmal) 125 Deli Birader (Gazal) 150 Deniz Mzesi 205 Dergh 171;-lar 172 Dervi Ali (hattat) 51 Dervi Mehmed Zll 143 Dicle 98 Divan (Keecizde)199 Divan (eyh Galip) 194, 196 Divan- Kebr (Mevln) 81-84,92 Divanyolu 159, 167, 174 Divrik 78 Diyonizos ryas 108 Doanclar 152 Dolu Baba 114 Dolmabahe 180 Drdnc Vakf Han 16 Dumlupnar 14, 25, 26, 46; - kahraman 14,47 Dursunolij, Cevat 34, 36,41,43-44 Dsturu'l-amel (Ktip elebi) 182 Dyun- Umumiye 171 EbubekirAa 146, 191 Ebulhindili Hamdi Bey 39 EbzziyaTevfik 161, 165 Ecdat Tanr ehresi 29 Edebiyat zerine Makaleler (Tanp-nar) 5 Edip Hoca 41,42,43 Edirne 18,35,49,100,135, 137, 186, 188;-Saray 184-185 Edirnekap 156, 159, 160 Eflk 74,81,83 Egli,Prof. 16 Ekrem Bey bk. Recaizade 169 Eki Karadut|S|161 "El Desdichaido" airi (Nerval) 203 Elcezire 74 Elif Naci 172 Elmas Mehmed Paa 104 Emir Buhar 110 Emir Sultan, Emirsultan 95, 107-110 Emirgn 162, 178,181,202;-kahvesi 120; - kk 195; - Camii 110 Emnbd yals 191 Enderun 198 Endls 79 Envar- arkiye gazetesi 43 Erdede Sultan 23 Erenky 119 Erguvan Bayram 108 Ermenek 78

Ermeni 74; - kadnlar 201; - meselesi 40; - mezarl 40 Ermenistan zaferi 31 Erzincan 40,47,53,61 Erzurum 27, 29-41, 43-52, 55-58, 61,63-64,78,80, 183;-ars 214 BE EHR 59; - gmr 35, 36; - ovas 114; - ta 64; - zelzelesi 47; -lu 40; -lular 39; eski - 35-38; - Halkevi 51;- Kalesi 63; - Lisesi 45 "Erzurum ar pazar" bk. Sar Gelin 55 Erzurumlu Abbas 35-36 Erzurumlu Kmi 56 "Erzurumlu Tahsin" (Tanpmar) 47 Esad Efendi 199 Eski Valde camii 139 Eskiehir 67 Estergon 143 Erefolu 115 Eti arslan 24 Etiler 13, 17 Etlik 13 Etnografya Mzesi 16 Evkaf Mdrl 130 Evliya elebi 22-24, 35, 36, 62, 93, 101, 104, 108, 136, 139, 143, 159,166 Evliya Efendi 143 "Ey Gaziler" 54 Eyp 119, 134, 148, 156, 159;-Camii 165;-Sultan 142 F Faizi 57 Fars iiri 85 Fatih Camii 51;-avlusu 170;-klliyesi 136 Fatih, Sultan Mehmet 19, 22, 26, 68, 100-111, 132, 136, 149, 153, 159, 180,191 Fatiha 152 Fazl Ahmed Paa 35, 183, 184 Fazl Mustafa Paa 103-104, 162, 186 Fazl Necip 170 Fenerbahe 159 Ferahbd 206 Ferahfeza Ayini (Dede) 199. 200; -perevi 87, 207 Ferid Paa, Damat 172 Fetih 93, 158, 180; - ehitleri 149 Feyzullah Efendi vak'as 115, 185 Fndkl 179, 181. 191;-Saray 180 Fndkll MehmedAa 159. 183, 188 Fndklk Tarihi 187 Frat 98 Fidias 140 Fikret, Tevfik Fikret 163 Fransa 106, 194 Fransz, nesri 122; - sefarethanesi 193;-ssleri 195;-iiri 122: -taklidi 190; -tesiri 174;-slbu 126; - ve Avrupa tiyatro ve baleleri 175;-lar 195 Frederik Barborosa |Frederic 1 Bar-berousse| 67 Frenk, raks- - 56; - seyahatnameleri 169 Frigyallar 13 Fuad 47 Fuad Paa bk. Keeci G Gabriel,M.78 Galata 167; - surlar 203; - Mevlevihanesi 176,203 Galib Dede. eyh 5, 87-88, 162. 172, 176, 195-197 Galland 123, 186, 188 Garb Anadolu halk musikisi 91 Garp 141.200,203; -lemi 99;-Or-

215 DZN taa 83; - ehirleri 158; -'ta at, araba 202 Gautier, Theophile 46, 155, 167-169, 176,202-203 Gayb 154 Gazl (Deli Birader) 150 Gazi Terbiye Enstits 15, 16 Gedik Ahmed Paa 151 Gedikpaa 170 Gemeevi 60 Gen Osmanllar (Ebzziya) 161 Germeevi srtlar 59 "Gesi balar" 91 Geyik Destan 39,47 Geyikli Baba 95,96, 97 Grnata 133 Gyaseddin Keyhsrev I veli 21, 67, 69,71,76-77,81 Gide.Andre 106 Gil Blas (Lesage) 58 Girit 36 Goethe 46 Gotik 79; - ve Romen sanatlar 9 Goya48, 164 Gksu 184 Glpnarl,Abdlbki 81 Gztepe 119 Gzbykler 37; -zade 39 Grand Boulevard 170 Greko-Romen arslanlar 17 Gldeste (Beli) 109 Gmhane 31 Gml 95, 100 Gndzbey 25 Grc 74; - beylerinin kzlar 37 Grc kaps 35,36 Grpnar, Hseyin Rahmi 129 Gzel Sanatlar Akademisi 16, 164, 171 Gzelce Kasm Paa 176 H Habe 143 Hac kervan 124 Hac Bayram 17-19,20,23, 104, 115; - - Veli camii 17 Hac Bekta 96 Hac Hafz Hmid 56 Hal. - dkntleri 74; - ordular 70; - seferleri 67,69,70; -lar seferi 69; nc - Ordusu 67, 69; Hads 126 Hafz Faruk 55 Hafz Osman 151 Hafz Post 144, 161,189, 191, 206 Hakk 41 Hakk Efendi bk. smail Hakk 104 Halep 139 Hali 134, 139, 148, 156, 159, 179, 190;-srtlar 194 Halife Nasr 76 Halil Hmid Paa 162 Halla 84 Hamam smail Dede bk. Dede Hamdi Beyin tablolar 204 Hamidiye 25 Hamlet 132,208 Hammer, Von 98-100 Hanerli Bey 126 Harezm- istils 78; - kabileleri 70; -li 73, -ler 74; -ah devleti 70. bk. Celleddin Harezmah Harput 53 Hasan, frnc 34 Hasankale 47; - lcas 57 Haseki 148 216 BE EHR Hasky 190 Haim (Ahmet Haim) 171, 172 Hatice Gln Emetullah Sultan 144, 146; trbesi 146 Hatice Sultan 194, 195; yals (Eski Net-bd) 195, 196 "Hayal ehir" (Beyazt) 161 Hayal Salim 168 Hayderlik 73 Hayreddin, mimar 21,51 HayrullahBey 162 Hekimolu Ali Paa camii 145, 191 Heraklius camias 136 Heybeliada 129 Heyet-i Nsha 42 Heziod 122 Hrka-i erif ziyaretleri 193 Hrkaierif, semt 124, 162 Htay bezirganlar 35 Hzrbey yurdu 114 Hicaz 41, 201 Hikmet 171 Hindistan 140 Hint. - bezirganlar 35; - cengelleri 32 Hisar 17, 139,184;-'lar 120 Hisar, Abdlhakinasi 171, 174 Hitit eserleri 22 Hoca Kasm 109 Hoca Sadeddin Tarihi 109 Holivud 122 Honolulu 131 Horasan Erleri 96, 99 Hoten bezirganlar 35 Hristiyan 74, 165; - lemi 69; - halk 169; - hanmlar 201; - teb'a 201; -ln katedral slbu 140; -lk 75 Humayunbd 191,206

Hdavendigr Camii 112, 116 Hkmet meydan 90 Hlg 67 Hnkr suyu 117 Hseyin Paa yals bk. Amcazade 189 Hseyn 57 Hsrev Paa 140 Hsrev irin (eyh) 104 I Ilca 39,48, 62 Ingres 164 Irakl 74 Isfahan 133 Itr 8,51,87,144, 157,161, 189,191, 200 lbn-i Bb 21-22,73-74,76-77 bni Battuta 98 brahim Hakk 56 brahim Paa 145-146, 190-193 brahim Paa Saray 158 brahim, peygamber 84 brahim, Sultan (Deli) 101, 184 erenky 158 tihat matbaas 171 dris-i Muhtef 154, 159 kbal, kahvehane 171-172, 175 kinci Dnya Harbi (Cihan) 58, 192 lhanler 72 nce Minare, Minareli 26,79, 81,92 ncil 96 ngiliz. - bahesi 196; - donanmas 198; - seyyah 125; - sofu 126; -terzisi 173;-usul 161 217 DZlN ngiltere 126 nhisar 35 nn, muharebe, zafer 14, 24, 26, 172, ntibah (Namk Kemal) 169 ran 30, 34, 79, 141; - airleri 75; -Sefareti 15 sa, peygamber % shk elebi 41 slm 189; - evresi 123; - dnyas 84; - merkezi 75; - iiri 84; -ulemas 103; - kltr 75; -lk 153 smail Aa, Kara 191 smail Dede bk. Dede Efendi smail Dede, Ankaral , Mesnevi ri-hi 176 smail Efendi (meyhaneci) 174 smail Hakk Bey, musikiinas 174 smail Hakk Efendi, Celveti eyhi 103-104 smail Khya, tulumbac 165 smail Muk, Olan eyh 154 smail Safa Bey 163 smet Paa, nn 25 spanya 91, 168 stanbul 16,38,42,44,47,49,53,75-76,87, 100, 106, 111, 118-126, 130-131, 133140, 145-147, 149-151, 153-159, 162-168, 170, 174-177, 179, 181, 185, 188-195, 198,200-206, 208, eski - 125, 128-131, 148, 154, 164, 170, 177; eski bayramlar; eski - mahalleleri 127, 131; eski ve yerli - 121; - bahar 183;beyleri 167, 169;-camileri 106, 135, 136; - fethi 19, 26;-halk 131;-kahveleri 167; - kraathaneleri 168; - klhanbeyi 180, 191;-liman 125; -mahallesi 129; mimarsi 135; - minareleri 178; - peyzaj 200;

- ressamlar 194; - sabahlar 102; - saray 184: - sebilleri 118; - semti, semtleri 122, 130, 158, 169, 175, 206;-sokaklar' 54; - sular 117; - surlar 108, 149; - ivesi 180; - tiyatrolar 170; - gmr; - zevki 180; -lar 155; Trk- 133, 139, 149; stanbullu 120-122, 174-177, 194; - bestekr 197; eski - 127; stanbulin 203 stanbul Kz Lisesi 171 stefani deyrine (Saint-Etienne Katedrali) 143 stikll Mcadelesi, Sava 14,24,30 stinye 163, 178, 179, 180, 181 sve 15 svire 15 talya 151, 168 talyan. - hanm 203; - Kardinal 193; - ressamlar 199; - tesiri 174 ttihad ve Terakki 41 yonya. - stun 195:-tarz 17 zmir 202; - gmr 35 znik 49, 98, 99, 135; - hanedan 75; - mparatorluu 21 zzeddin Keykvus 21, 67, 68 zzet Molla bk. Keecizade K Kabe 136 Kadky 123,159 218 BE EHR Kadrga 159; - meydan 133 Kadzade 139 Kadzade Mehmed erif, hattat 52 Kadzadeler 37 Kadir gecesi 88, 170 Kadri Cenan Bey Yals 162 Kafkas 79; - oyunlar 175; -llar 124 Kafkasya 32,52 Kthane 131, 179;-lemleri 131 Kaleli Burhan Bey 41 Kaleli, Faruk 57 Kalender Paa 143 Kalendirlik 73 Kamatka 32 Kmil Efendi 52 Kancaba (II. Mahmud'un kay) "Kandan, ehvetten ve lmden" (Barres)91 Kandilli 178, 192, 194, 206; - saray 206; - yazmas 38; eski - 192; eski - saray 192 Kandiye fethi 186 Kanije muharebesi 166 Kanlca 162, 182, 183,204 Kanlca Krfezi 182 "Kanun Mersiyesi" (Bak) 206 Kanun, Sultan Sleyman 76, 136, 139,149, 158, 180, 188,206 Kara Bibik (Nabizade)163 Kara elebizde bk. Aziz Efendi Karaaa Saray 190 Karaca Ahmet 96 Karacaahmet 148, 156,207 Karadeniz 70, 125, 179 Karagl 114 Karagz 166, 168, 170 Karakulak 117 Karamanl 98 Karaosmanolu, Yakup Kadri 15 Karasu 61 Karasmbl Ali Efendi 143 Karatay Medresesi 80,81 Kars 59 Kars Kaps 45 Kasm 26 Kasmpaa 176 Kasr- Sreyya 191 Kastamonu 138 "Ktibim" trks 167 Ktip elebi 182 Kaygl, Osman Cemal 165, 171 Kayser 135

Kayseri 20,50,76-78,81 Keeci Fuad Paa 93, 100, 161 Keecizade zzet Molla 43, 126 Keiren balan 13 Kemanke Ali Paa 143 Kerem 27, 39 Kerkk 90 Kervankran 29, 56 Kestel ky 115 Keyhsrev 11. 67,71 KeykubadII.72 Keykubad saray 78 Kezirpert kalesi 76 Kbrs 104 Kl Ali Camii 137 Kl Ali Paa 140 Kl Arslan I. ve II. 14, 20, 50. 67, 69,71,77 Kl Arslan IV. 72 Krm Muharebesi 171,204 Krkpnar 114 Krlang (III. Selim'in saltanat kay) 196.205 Kyafethane-i atiki (imdiki askeri 219 DZN mzenin balangc 203 Kzlelma Kilisesi 143 Kitab- Mukaddes 61 Kitapzade Hafz Hmid Efendi 39 Koca Mustafa Paa 150-151, 159 Koi Beyin Risalesi 182 Konferans Kk 191 Konuralp 95-97 Konya 20-21, 47, 50, 65-67, 74-78, 80-83,88-92; - ahleri 76; - akamlar 92; halk 77; - ulemas 21; -l 67; - Kalesi 68, 81; Konya Lisesi 90 Kop Da 30,40,53,64 Korsakof, Rimski 175 Kozy ata 142 Koni, Yunus Kzm 171 Kpr 173 Kprl Mehmed Paa 184 Kprller 186 Kr Vahan 39 Kseda muharebesi 71,72, 82 Kral Lear 132 Kubadbd 68, 78; - kk 81 Kubadiye 68,81 Kubbe-i Hadra 83 Kul Hasan 115 Kumkap 159 Kur'an 39,66,79,92, 126, 152,184; - sesleri 118 Kurt B lan 114 Kurtuba 37 Kurtulu 169 Kurueme 191 Ku Oyna 114 Kubaba 23 Kutalmuolu Sultan Sleyman, A-nadolu fatihi 69 Kutsi, Ahmet K. Tecer 174 Kuyucu Murad Paa 182 Kuzguncuk 178, 192 Kk Ay 29 Kk Bebek 154, 161 Kk amlca 134, 155 Kk Mustafa Paa 148 Kllk 174175 Ktahya 14 Lala Paa 38, 39,51 Lala Paa Camii 51 Lle Devri 145, 162, 190-191, 193 Lamartine 125, 155, 176,201,202 Lmi 114

Ltin. - tccarlar 74; -'ler 75 Leh seferi 146 Letaif-i Rivyt- Enderun 199 Levent yollar 197 Liban 174 Lidyallar 13 Londra 125, 172, 173;-l 122 Loti.Pierre 106, 189 LouisXV. sluplu 126 Louis-Philippe 170 Ltfi Paa 99 Ltfi Tarihi 171 Lyon kuma 126 M Macaristan 23 Madagaskar'n ylanlar 32 Madrit 169 Magosa 104 Mahmud I. 145, 192-193 Mahmud II. 121, 152, 161-162, 164, 169, 176, 198-199, 202-203, 220 BE EHR 205 Mahmud Paa, Fatih'in veziri Byk 22 Mahur 200 Makalt (Hac Bekta) 82 Mal Hatun 98 Malatya 21,67 Malazgirt 25, 26, 39; Ovas 51; Zaferi 63 Mallarme 206 Manavkad Camii 108 Marcle Turgue, La (Gide) 106 Marifetname (smail Hakk) 56 Marmara 120, 125, 134, 138, 148, 156 Marquet 183 Mecid, Mecid Han bk. Abdlmecid Meclis-i Mebusan 164 Medine 110, 153 Mehd inanc 73 Mehmed Aa 199 Mehmed Ali Avni Bey 104 Mehmed Ali Paa 203 Mehmed I., elebi 99, 105 Mehmed III. 147 Mehmed IV., Avc 35, 101, 103, 115, 144, 146, 156, 159, 182, 184188, 190, 193,205-206 Mehmet Arif Bey 38 Mekke 28, 153 Melm 154; - eyh 154; -lik, -ye 154 Melik Danimend 14 Melling 169, 194-195;-albm 195, 196 Menkp kitaplar 83 Mengler 20 Meram 91; - balar 65; - yollan 92 Merkez Efendi 149, 151, 152,207 Mermerli Yal 161 Merzifonlu Kara Mustafa Paa bk. Mustafa Paa Mesina 156 Mesnevi (Mevln) 81, 86, 92, 154, 176 Meruta yal 162, 189 Merutiyet II., 38,42; - inklb 122 Metri stepe 25 Mevln, Mevln-y Rm 71. 75, 80-89 Mevlevi 88, 115, 199; - yini 88; selm 88; -lik 65, 87; -lik 198 Mevlud yinleri 193 Msr 68, 75, 123, 195; hanedan 204; - hazinesi 143; -l 74; -l malikneleri 162 MichelAnge 140, 162 Midhat Paa 161 Midhat, ressam 164 Mihrbd 204 Mihrimah Camii 137 Mill Mcadele, Mill hareket 13, 15, 31,44,63, 172-173' Mill zafer 175 Mirgne olu 181 Mirgn yals 162 Misemer (Gautier) 176 Moda 159 Mool 68,70,72-76.85; - hkimiyeti 71; - istils 70, 81, 85; -lar 22,72,73,80 Moliere 181 Molla Alan 114 Moltke,Von 198 Monet 183 Mora 154 221 DZN Mozart 202;-168 Muakkad Dede 10? Muhammed, Hazret-i 110 Muhiddin Mesud, Sultan 20

Muhiddin-i Arab 82 Muiniiddin Pervane 68,72 Murad I., Hdavendigr 98-99 MuradlI. 18,20,50,99 MuradHI. 140, 180, 182 Murad IV. 49,62, 180-182 Murad V. 110,161 Muradiye 95, 97, 100, 110, 111 Murat Suyu kprs 28 Musa (Mi kel Anj) 162 Musiki Muallim Mektebi 16 Mustafa Fazl Paa bk Fazl Mustafa Mustafa I. 144 Mustafa III. 193, 194 Mustafa Kemal bk. Atatrk Mustafa Paa, Merzifonlu Kara 184, 187-188 Mu 114 Mutahhar Bey 59-60 Mbarizeddin, Emr 68 Mftizde Edip Hoca 38 Mftizadeler 37 Mft emeleri 101 Mkrimin Halil 171 Mslman 75, 111, 126; - adam 118; -dnyas 118;-halk 169, 193; -kadn 182,201;memleketler 73;-merhameti 152;-Orta a 74; - ark 83; - ve Trk 76: yeni - olan 154; -lar 126, 169; -lamak I26;-Ik75, 125, 153; - 'asklepion'u 151 Mtareke 40; - yllar 171 N Na't- Mevln (Un) 200 Nbizde Nzm 163 Naci Bey.Cinisli 59 Naci, Muallim 163, 170 Nam 181; Nahn Tarihi 183 Nail 5, 26, 144, 160, 180, 189 Namk Kemal 163, 169 Namk Paa 202 Nmk Efendizade.Asm Bey 51 Napoleon 198 Napoli 183,205 Nait 175 "naturiste" bir ibadet 108 Nedim 5,26,51, 146, 154, 160,172, 190-191.206 Nef 160 Neme 189; - kffar 143;-muharebesi 35 Neron 164 Nerval.Gerardde 167-169, 176,202-203 Net-bd 192,206 Neat 26, 107, 144, 189, 206 Neet Halil 130 Ner, tarihi 99 Nevsal-i Mill 129 Nigr, cariye 130 Nide 20,78 Nil 98 Nilfer Hatun 95,97-98 Nilfer imareti 135 "Ninni" (Tanbri Cemil) 129 Ni 103 Nianta 119, 176 Nuruosmaniye 171, 195 Nhiift makam 191

222 BE EHR O Ocak, Ocakl bk. Yenieri Odise 32 Olan eyh, smail Muk 154 Ouz Destan 66 OuzTrkesi 85 Ohsson,d'194 Okular 123 Olimposlular 60 Onan, Necmeddin Halil 171 Ophelia 132 Orhan Gazi 20, 97-100, 182 Orhaniye 111 Ortaky 150, 190-191, 194;-Camii 203 Osman Fazl Efendi, Atpazar eyhi 103 Osman Gazi, Bey 95,97-98, 100 Osman, Sultan, Gen , 159, 184 Osmanl 9, 22; - devri 22, 51, 87; -devri mimarsi 51; - inkraz 205; maceras 98; - nian 100;-tarihi 93, 100, 181, 182; -Trkleri 13;-lar 37 Osmanl mparatorluu 185-187 mer Aa 43 zn, Mustafa Nihat 171 Palandken srtlar 40 Palladio 140 Pantheon 107, 150 Paris 122, 167, 177; - taklidi 120; ve Avrupa ithalt 176; eski 122;-li 122 Parmakkap 168 Paabahe 179 Paaliman 195 Peev 157 Pervaneler, aile 72 Pervizolu Camii 38 Pete 24, 122 Pnar (Ingres) 164 Piyale Camii 137 PiyalePaa 140 Proust 206 R Rast 88,200; - na't (Itr) 87 Raid Tarihi 36 Raid, Mverrih 35, 160 Rauf Bey, Rize mebusu 46 Recaizde Ekrem Bey 163. 170 Reis Efendi 191 Reid Efendi, ayc 170 ReidPaa 161,204 RzaTevfik|Blkba| 172. 173 Riviera 15 Roma 13, 16, 18, 25, 133; - balklar 17; - hemehrisi 17;-kartal 13, 17; konsl 17; - mabedi 17; - stunu 24; -nn zafer mabedi 18; ark-70, III, 194 Rossini 202 Rum 74; - ahali 193: - harac 143: -memleketi 73; iklim-i - 141: name-i - 56 Rumeli 37, 70. 96, 123. 179, 188; -corafyas 9; - halk 189; - kys 179;vilyetleri 153 Rumelihisar 154, 183 Rumen mzii 169 Rus 175; - lokantalar 174; - muhacirleri 174-175 223 DZN Rkneddin Sleyman 67,77 Rstem Paa Camii 137 Sabiha Sultan yals 164 Sdbd 190 SadeddinKpek21,68 Sadefkr Mehmed Usta 141, 161 Sadreddin-i Konev 83

SadullahAa52 Sadullah Paa 130 Sahilnameler 161 Sahip Ata 68,79 Sahip Molla 161 Sahip emseddin Isfahan, lim, mn 68, 76 Saint Chapelle 86 Sakarya 14, 26, 85; - muharebeleri 172 Sakaryal dervi bk. Yunus 86 Salhaddin elebi 81 Salankamin 104 Saltuk 50; - knbetleri 51; -lar 20 Samanpazar 15 Sami Paa 162 Samsoncu mer 160 Samsun 53,70 San Dimitri bk. Kurtulu 169 Sansa 53 Sarahane 123 Sarayii (Bursa) 100 Sargon kabartmalar 125 "Sar Gelin" 55 Saryer 120, 184 Saru Alan 114 Ssn. eski - saraylar 15 Sedefiler 123 Segah yini (Itr) 87 Seluk 13, 20-22, 76-79, 81; - adlar 66; - beylii 70; - camileri 22; - inisi 80; - destan 92; - devri 9, 20; - dram 92; - epopesi 71, 89; eserleri 8, 50; - idaresi 78; - kufisi 79; - mimarsi 79, 98; - rf 71; rnesans 81; -sedefi 135; - sultanlar 65, 75; - sultanlarnn trbesi 81; - tarihi 68,69; - veraset sistemi 71; zaman 14; Devleti 71 Seluk Kulesi,Tepsi Mimare 63 Selim II. 139-140, 154, 180 Selim III. 87, 107, 161, 164, 169, 193-199,205 Selimiye Camii 195, 196 Selimiye Camii, Edirne 145 Selimiye Klas 196 Semai Kahveleri (Kaygl) 165 Semai Kahveleri 168 Semi rami s 60 Sencer, Sultan 69 Serfice ttn 42,43 Servet-i Fnun 171 Serviler caddesi 148 "Ses"(Beyath) 173 Sevilla 169 Seyahatname (Evliya elebi) 35 Seyfeddin Ayba, Emr 68,76 Seyln 32 Seyran 167 Seyyid Nuh 26, 52, 144, 161, 189, 191 Srai Medrese (Karatay Medresesi) 80 Srai Mescit 81 Srmake 117 Sibirya 32 224 BE EHR Silivri yourdu 128 Silivrikap 148 Silsilename (smail Hakk) 104 Sinan, Mimar 22, 26, 51, 137-141, 145,159, 161,206 Sinop 29,70, 72,77, 78 Sint bezirganlar 35 Sirkeci 159, 174 Sivas 20-21, 49-50, 53, 68, 76, 78; -Darifas 80 Siyavu Paa 103, 159;----vak'as 103 Siyavu Paa, Kanun'nin veziri 150 Sofu Mehmed Paa 184 "Sokaklarda Geceler" (A.Rasim) 129 Sokullu 140; 206;-cami 137 Solakzadele-37,38 Sovyet Sefareti 15 "Su" (brahim Hakk) 56 Sultan Ahmed Han camii bk. Sultanahmet Sultan Aziz bk. Abdiilaziz Sultan Bayezt bk. Bayezt Sultan Han 26,80, 81; - kervansaray 80 Sultan Mecid bk. Abdlmecid Sultan Veled 82, 87 Sultanahmet 141-144, 147, 159, 172, 203; - emesi 144; - kahveleri 171,175 Sultanahmet Camii 143-144, 152, 158 Sultan Yegh 200 Sullanselim 159 Sultanselim, cami 136, 147 Sullantepe, Sultantepesi 118, 148 Sre-i feth 79 Suriye 69,73, 75, 98;-li 74 Suehri 53 Suzidilra (IlI.Selim) 87, 198 Sleyman Dede 107 Sleyman II 103, 188-189 "Sleyman'la Saba Kraliesi" bk. Belks ve Sleyman hikyesi 167 Sleymaniye 8. 51, 106-107, 120. 134, 137-139, 144, 147, 159,

167,206-207 Sleymaniye mzesi 155 Smbl Sinan 149, 150, 151, 152 Smmn 57 Snn. - akde 74-75; - ulema 75, 153;-Mslmanlk 73 Siiphun Da 28 Stlce 139, 162 akayk- Osmaniye \akayk- Nu-maniye\ (Takprl) 109 akm Efendi Pnar 114 akirAa 199 am 41, 82; -- erif 41 amanizm 73 nizde 199 ark 87, 141, 191, 199,203;- mahfe-li 174; - milletleri 104; - iiri 173;-ve Asya havas 125 ark kahvesi, yeni 172 ark Seyahati (Nerval) 169 ark'ta Seyahat (Lanartine) 15 zili tekkesi 162 ehit Ali Paa 154 ehname (Firdevsi) 36, 66 ehnaz 22 ehrazad (Korsakof) 175 ehzade Camii 137. 141 225 DZN BE EHR ehzadeba 159, 161, 163, 168-171, 175 ems, ems-i Tebrz 81-83, 88 erare (Naci) 163 erefbd 207 eyh Edebali 97,98 eyh Galib bk. Galib eyh ehabeddin-i Shreverd' 76 eyh Yokuu 148 eyh 104 eyyad Hamza 85 ifa suyu 117 i ve Btn inanlar 75 irvnizde Rt Paa kona 161 ili 169 ule 174 Tab' Mustafa Efendi 26, 52, 146, 191 Taceddin Pervane 21 Tahsin Efendi 47,48 Tahtaczade 51 Tib 146 Taksim 169;-Bahesi 174 Takvim-i Vekayi 199 Takye Dalan 90 Tanbri Cemil 129 Tanin Matbaas 171 Tanpnar, Ahmet Hamd 5, 9 Tanrlar Kitab (Heziod) 122 Tanzimat 37, 39, 110, 119, 123, 163-164, 167-170, 174, 193, 201, 204; - devri 100; - padiah 202,203; - yllar 161; Kk 110 Taptuk Emre 85 Tarabya 121, 176, 193 Tarhan.AbdlhakHmid 161 Tadelen 117 Takpriil 109 Tatyan,Tatyan bestesi 56 Teberdar Mehmed Paa 190 Tebriz 30, 34, 36 Tebriz Kaps 38 Telllzade 52 Temel, Tark 46 Tepeba 156, 167, 169 Tepsi Minare 63 Tercan 34 Tevrat 98 Tekir-i Cevdet 171,204 Timurlenk 14,24 Tokat bahesi 180 Topuolu Ahmed Efendi 51 Tophane 145, 179;-kahvesi 167 Topkap 110, 134, 148; - Mevleviha-nesi 199;-Saray 195,197,203 Toros etekleri 67 Tortum ellesi 34 Tott, Baron de 193 Trabzon 34, 35; - -Tebriz kervan yolu 34; -lu kadn (Tanpnar'in ninesi) 28 Tuna 36, 37,98 Tun, Mustafa Sekip 171 Turhan Valide 185 Turner 183 turqerie modas 194 Trbe 172 Trk 74, 107, 111, 176; - cemiyeti 18,208; - ocuklar 111; yeni -Devleti 96; evliyas 23; - stanbul 133, 139, 149; - kadn 170; - kltr 16; - mimarsi 16; - musikisi 110,191;- nfusu 71; - rokokosu 195; - romanlar 170; - ruhu 93; - ehri 22; -tahta iilii 17; - vatan 54; -velileri 16, 108; eski - bahesi 155; eski - kahvesi 166; eski -ehirleri 105;-ler 40, 99 Trk Oca binas 16 Trke 47, 51,75, 95, 124, 138, 181; -nin incileri 107 Trkistanllar 124 Trkiye 20,22, 103, 140, I44;-Tari-hi202 U Ulu Cami (Erzurum) 49, 50 Uluda 8 Umum hapishane 172 Umum Harp bk. Birinci Dnya Sava

Unkapan 159,203 Uyvar 36; - fethi 36; - muharebesi 35-36, 166; - ehnamecisi 37; -eri Abbas 36 erefeli 135 ftade 103 rgp 78 skdar 41,%, 118-120, 126, 138-140, 144, 147-148, 152, 16,, 184, 194-195; peyzaj 196; V semtleri 120, 161; - tepeleri 134, 200;-l 143 skdar Saray 188, 195, 196 skp 188 18,185 Valide-i Cedid.cami 145, 146 Van Moor 194 Van Mehmed Efendi, eyh 115, 183 Vaniky 183; - iskelesi 120 Vsf 198-199,201 Vecdi 192 Velasquez 164 Venedik 183, 190, 205; - dojlar 205 Verlaine 172 Versailles taklidi 195 Viyana 39, 167-168, 187; - bozgunu, hezimeti 103, 115, 188; - Muhasaras 186;seferi 187 W Weimar tanrs 46 Yahudi ,-ler84, 109.165, ^-taklitleri 172 Yahya Efendi .eyhlislm 180, 182 Yahya Efendi, Kanun'nin st kardei 149, 181, 182;,--&ergh 150 Yakup98 ' >. '.v/-' Yakutiye49 y^ . Yasin Suresi 79 ,.--"*''#>. " 226 Valide Sultan, byk |Ksem Sultani Yasin Suresi 79 Yavuz 50.80 Yayla Trks 53 Yedikule 159;-kahveleri 134 Yeen Osman Paa 103 Yemen 28, 53, 54; - Trks 53, 54; liler 124 Yeni Cami 51, 144, 147, 189 Yeni Osmanllar (Ebzziya) 165 Yeni Postahane (stanbul) 16 Yenieri 164, 180-181. 185; - oca 201;-in ilgas 202 227 DZN Yeni ky 178 Yesar yazs 151 Yesrizde ta'liki 195;-yazmas 126 Yeil, Yeil Cami 95, 106-107, 110, 116, 135, 142;-'in inileri 101 Yeilky 134 Yldrm Bayezt I. 14,24,99, 109 Yldrm, semt, cami 110, 135 Yldz Da 28, 29 Yldz kahvesi 174 "Yldz Trks" 56 Yunan. - heykeli 140; Kadm - 194 Yunus Kzm | Koni 1174 Yunus |Emre) 27, 85-86, 107 Yusuf Fehmi 51 Ycel, Hasan li 171, 172 Yksek Muallim Mektebi 171 Zkir Bey, Erzurum Belediye Reisi 40,44 Zehra (Nbizade) 163 Zeka 171 Zeki Faik, ressam 172 Zeyneddin-i Hafi, eyh 19 Zeyrek 159 Zigana, -lar 30, 53 Zihn 57 Ziraat Bankas 59 Zurnazen Mustafa Paa 62 Zlfikar 88 Konu No: Kayt No: KTAP CEB

228 Be ehir'in asl konusu hayatmzda kaybolan eylerin ardndan duyulan znt ile yeniye kar ile beslenen itiyaktr. lk bakta birbiriyle atr grnen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birletirebiliriz. Bu sevginin kendisine ereve olarak setii ehirler, benim hayatmn tesadfleridir. Bu itibarla onlarn arkasnda kendi insanmz ve hayatmz, vatann manev ehresi olan kltrmz grmek daha da doru olur. Bizden evvelki nesiller gibi bizim neslimiz de, bu deerlere, imdi medeniyet deimesi dediimiz, btn yaama mitlerimizin bal olduu uzun ve sarsc tecrbenin bizi getirdii sert dnemelerden bakt. Yzelli senedir hep onun uurumlarna sarktk. Onun dirseklerinden arkada braktmz yolu ve uzakta zahmetimize glen vaitli manzaray seyrettik. ISBN 975-7462-33-0 789757 462330 Ahmet Hamdi Tanpnar _ Be ehir

You might also like